Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Âhir 1446
24 Aralık 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Namazın Anlamında Derinleşmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Safer 1417 / 12.07.1996

İçerik

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Namazın Anlamında Derinleşmek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Safer 1417 / 12.07.1996

İçerik

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Konuşma Metni

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki;

İnne'r-racüle veyün harbi ile'l mescid ve yusallî ve salâtuhû lâ kaduhu İnne'r-racüle veyün harbi ile'l mescid ve yusallî ve salâtuhû lâ kaduhu

İnnemâ cemea baûda. "Adam kalkar, mescide gider ve namaz kılar.İnnemâ cemea baûda.

"Adam kalkar, mescide gider ve namaz kılar.
Fakat kıldığı namaz Allah indinde, sivrisinek kanadı kadar bile bir değer taşımaz." Fakat kıldığı namaz Allah indinde, sivrisinek kanadı kadar bile bir değer taşımaz."

Adam kalkıyor camiye gidiyor.Adam kalkıyor camiye gidiyor. Camiye gitmek sevap, abdest almak sevap, namaz kılmak sevap, cemaatle kılmak sevap,Camiye gitmek sevap, abdest almak sevap, namaz kılmak sevap, cemaatle kılmak sevap, ama Peygamber Efendimiz böyle buyuruyor. ama Peygamber Efendimiz böyle buyuruyor.

"Muhakkak ki adam, kişi kalkar mescide gider, orada namaz kılar"Muhakkak ki adam, kişi kalkar mescide gider, orada namaz kılar ama kıldığı namaz Allah'ın indinde bir sivrisinek kanadına bile denk olmaz.ama kıldığı namaz Allah'ın indinde bir sivrisinek kanadına bile denk olmaz. O kadar hafif, o kadar kıymetsiz." O kadar hafif, o kadar kıymetsiz."

Ve inne'r-racüle le-ye'tiye'l-mescide fe-yusallî ve salâtühû ta'dilü cebel-i Uhud.Ve inne'r-racüle le-ye'tiye'l-mescide fe-yusallî ve salâtühû ta'dilü cebel-i Uhud. "Buna mukabil, bunun karşılığı olarak bir başka kişi de mescide gelir, namaz kılar;"Buna mukabil, bunun karşılığı olarak bir başka kişi de mescide gelir, namaz kılar; onun namazı ise Uhud Dağı gibi olur." onun namazı ise Uhud Dağı gibi olur."

Biliyorsunuz, Uhud Dağı Medine'de; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yaşadığı,Biliyorsunuz, Uhud Dağı Medine'de; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in yaşadığı, bu mübarek sözlerin, hadîs-i şerîflerin söylendiği yerde, insanların hemen gözünün önünde olan bir dağ.bu mübarek sözlerin, hadîs-i şerîflerin söylendiği yerde, insanların hemen gözünün önünde olan bir dağ. Uhud Dağı, kocaman bir dağ. Peygamber Efendimiz, gözünün önünde olan bir şeyi anlatıyor. Uhud Dağı, kocaman bir dağ. Peygamber Efendimiz, gözünün önünde olan bir şeyi anlatıyor.

Uhud Dağı Medine'de, ortada, kocaman bir dağdır. Her tarafı ovadır, ortada tektir.Uhud Dağı Medine'de, ortada, kocaman bir dağdır. Her tarafı ovadır, ortada tektir. Adı tek kelimesi, ehad kelimesiyle ilgili, yani "bir tanecik." Ortada tek olduğu için o ismi almış. Adı tek kelimesi, ehad kelimesiyle ilgili, yani "bir tanecik." Ortada tek olduğu için o ismi almış.

Kocaman bir dağ; Medine'den baktığın zaman gözü doldurur. Kocaman bir dağ; Medine'den baktığın zaman gözü doldurur.

Bir de Peygamber Efendimiz diyor ki; "Uhud öyle bir dağdır ki biz onu severiz, o da bizi sever." Bir de Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Uhud öyle bir dağdır ki biz onu severiz, o da bizi sever."

Peygamber Efendimiz'in sevdiği bir dağ. Peygamber Efendimiz de seviyormuş.Peygamber Efendimiz'in sevdiği bir dağ. Peygamber Efendimiz de seviyormuş. Tabi dağ gibi böyle cemâdât olan şeylerin sevgisi bize göre nasıl oluyor,Tabi dağ gibi böyle cemâdât olan şeylerin sevgisi bize göre nasıl oluyor, bilmiyoruz ama dağlar taşlar Allah'ın mübarek kullarını severler.bilmiyoruz ama dağlar taşlar Allah'ın mübarek kullarını severler. Hatta ağaçlar, taşlar, Peygamber Efendimiz'e selam verirlerdi, biliyorsunuz. Hatta ağaçlar, taşlar, Peygamber Efendimiz'e selam verirlerdi, biliyorsunuz.

Evet, Uhud Dağı kadar çok sevap alıyor. Evet, Uhud Dağı kadar çok sevap alıyor.

Birisinin sivrisinek kanadı kadar tutmuyor, ötekisi ise Uhud Dağı kadar çok sevap alıyor.Birisinin sivrisinek kanadı kadar tutmuyor, ötekisi ise Uhud Dağı kadar çok sevap alıyor. Adamlar aynı mescitte aynı namazı kılıyor; ama birisi o kadar kıymetli, birisi o kadar kıymetsiz. Adamlar aynı mescitte aynı namazı kılıyor; ama birisi o kadar kıymetli, birisi o kadar kıymetsiz.

İzâ kâne ahsenehümâ aklen. Bu nereden fark ediyor? İzâ kâne ahsenehümâ aklen.

Bu nereden fark ediyor?

İkinci adamın namazı, niçin Uhud Dağı kadar muazzam oluyor? İkinci adamın namazı, niçin Uhud Dağı kadar muazzam oluyor?

İzâ kâne ahsenehümâ aklen. "Akılca daha güzel durumda ise oradan oluyor." İzâ kâne ahsenehümâ aklen. "Akılca daha güzel durumda ise oradan oluyor."

Aklından dolayı namazının sevabı Uhud Dağı kadar muazzam oluyor.Aklından dolayı namazının sevabı Uhud Dağı kadar muazzam oluyor. Aklının azlığından dolayı namazı sivrisinek kanadı kadar bile tutmuyor, o kadar hafif oluyor. Aklının azlığından dolayı namazı sivrisinek kanadı kadar bile tutmuyor, o kadar hafif oluyor.

Demek ki namaz kılıyorken aklı uçup başka yerlere gitmişse sivrisinek kadar kıymeti olmuyor.Demek ki namaz kılıyorken aklı uçup başka yerlere gitmişse sivrisinek kadar kıymeti olmuyor. Aklını ibadete tam verebilmişse Uhud Dağı kadar kıymetli oluyor. Ama soruyorlar: Aklını ibadete tam verebilmişse Uhud Dağı kadar kıymetli oluyor.

Ama soruyorlar:

Kıyle ve keyfe yekûnü ahsenehümâ aklen. "Yâ Resûlallah! Nasıl akılca daha iyi olabilir?Kıyle ve keyfe yekûnü ahsenehümâ aklen. "Yâ Resûlallah! Nasıl akılca daha iyi olabilir? Akılca daha güzel durumda olması, ne demek?" Efendimiz'in cevabı önemli. Sizler için ve benim için önemli: Akılca daha güzel durumda olması, ne demek?"

Efendimiz'in cevabı önemli. Sizler için ve benim için önemli:

Kâle evraahümâ an mahârimi'llâh.Kâle evraahümâ an mahârimi'llâh. "Allah'ın haram kılmış olduğu şeylerden sakınmakta en iyi derecede olduğu zaman.""Allah'ın haram kılmış olduğu şeylerden sakınmakta en iyi derecede olduğu zaman." Ve ahrasahümâ alâ esbâbe'l-hayr.Ve ahrasahümâ alâ esbâbe'l-hayr. "Hayır hasenât, sevap kazanma konularında da en istekli, en gayretli, en arzulu olduğu zaman." "Hayır hasenât, sevap kazanma konularında da en istekli, en gayretli, en arzulu olduğu zaman."

Burada Peygamber Efendimiz'in sevdiği aklın nasıl olması gerektiğini anlıyoruz: Burada Peygamber Efendimiz'in sevdiği aklın nasıl olması gerektiğini anlıyoruz:

Allah'ın haram kıldıklarından sakınmakta en harîs, hayır çeşitlerini işlemekle de en istekli,Allah'ın haram kıldıklarından sakınmakta en harîs, hayır çeşitlerini işlemekle de en istekli, en gayretli olduğu zaman en akıllı olmuş oluyor. en gayretli olduğu zaman en akıllı olmuş oluyor.

Ve in kâne dûnehû fi'l-ameli ve't-tatavvu'.Ve in kâne dûnehû fi'l-ameli ve't-tatavvu'. "İşlediği amellerde, nafile ibadetlerde ötekisinden az yapmış olsa bile bu akılda olduğu zaman,"İşlediği amellerde, nafile ibadetlerde ötekisinden az yapmış olsa bile bu akılda olduğu zaman, namazı Uhud Dağı kadar sevaplı olur." Buradan neyi anlıyoruz? Ne yapmamız gerektiğini anlıyoruz. namazı Uhud Dağı kadar sevaplı olur."

Buradan neyi anlıyoruz?

Ne yapmamız gerektiğini anlıyoruz.

Şahsî hayatımızda, ibadetleri makbul olan Peygamber Efendimiz'in sevdiği,Şahsî hayatımızda, ibadetleri makbul olan Peygamber Efendimiz'in sevdiği, takdir ettiği bir insan olmak için ne yapmamız gerekiyor? Ne çıkıyor ortaya? takdir ettiği bir insan olmak için ne yapmamız gerekiyor? Ne çıkıyor ortaya?

Allah'ın haram kıldıklarından çok titizlikle kaçınmamız gerekiyor.Allah'ın haram kıldıklarından çok titizlikle kaçınmamız gerekiyor. Harama bakmayacağız, haram yemeyeceğiz, haramı dinlemeyeceğiz, haram söylemeyeceğiz,Harama bakmayacağız, haram yemeyeceğiz, haramı dinlemeyeceğiz, haram söylemeyeceğiz, günaha yanaşmayacağız, bulaşmayacağız, takvâ ehli olacağız, verâ sahibi olacağız.günaha yanaşmayacağız, bulaşmayacağız, takvâ ehli olacağız, verâ sahibi olacağız. Yani çok iyi derviş olacağız, bir. Yani çok iyi derviş olacağız, bir.

İkincisi; hayırların her türlüsünü, her çeşidini işlemekte çok istekli, çok gayretli olacağız.İkincisi; hayırların her türlüsünü, her çeşidini işlemekte çok istekli, çok gayretli olacağız. Niyetimiz, isteğimiz, arzumuz, hedefimiz, gayemiz her çeşit hayrı yapmak olcak;Niyetimiz, isteğimiz, arzumuz, hedefimiz, gayemiz her çeşit hayrı yapmak olcak; bu hususta içimizde bir muazzam istek olacak, yapma arzusu olacak. bu hususta içimizde bir muazzam istek olacak, yapma arzusu olacak.

Hayır yapmakta çok istekli, günahlardan kaçmakta çok dikkatli olmamız lazım.Hayır yapmakta çok istekli, günahlardan kaçmakta çok dikkatli olmamız lazım. Böyle olduğu zaman sevabı çok oluyor, makbul bir kul oluyor. Böyle olduğu zaman sevabı çok oluyor, makbul bir kul oluyor.

Allah bizi günahlardan tarif edildiği şekilde kaçınanlardan eylesin. Allah bizi günahlardan tarif edildiği şekilde kaçınanlardan eylesin.

Hayrın çeşitlerinden de kısmen bahsettim. Onların her çeşidini ve daha güzellerini bulabilirsiniz.Hayrın çeşitlerinden de kısmen bahsettim. Onların her çeşidini ve daha güzellerini bulabilirsiniz. Ben de size mesleğimiz dolayısıyla, çevremiz dolayısıyla daha çok sevap kazanma imkânları,Ben de size mesleğimiz dolayısıyla, çevremiz dolayısıyla daha çok sevap kazanma imkânları, daha başka hayırlar söyleyebilirim, karşınıza gelebilir. daha başka hayırlar söyleyebilirim, karşınıza gelebilir.

Hayrı yapmakta çok istekli olacağız. Günahlardan kaçınmakta çok dikkatli olacağız.Hayrı yapmakta çok istekli olacağız. Günahlardan kaçınmakta çok dikkatli olacağız. Allahu Teâlâ cümlemizi o kullardan eylesin. Hem dünyası hem âhireti mamur olanlardan eylesin. Allahu Teâlâ cümlemizi o kullardan eylesin. Hem dünyası hem âhireti mamur olanlardan eylesin.

Allah hepinizden razı olsun. Allah vücutlarınıza âfiyet versin. Haneninize saadet versin.Allah hepinizden razı olsun. Allah vücutlarınıza âfiyet versin. Haneninize saadet versin. Kalplerinize huzur ve itminan versin. Ömrünüze bereket versin. Kazancınız helal olsun, bol olsun.Kalplerinize huzur ve itminan versin. Ömrünüze bereket versin. Kazancınız helal olsun, bol olsun. İbadetleriniz, taatleriniz makbul olsun. Allah sevdiği, razı olduğu hayırları işlemeye muvaffak eylesin.İbadetleriniz, taatleriniz makbul olsun. Allah sevdiği, razı olduğu hayırları işlemeye muvaffak eylesin. Ömrünüzü hayırlı ve verimli geçirmeyi, sevaplı geçirmeyi nasip eylesin.Ömrünüzü hayırlı ve verimli geçirmeyi, sevaplı geçirmeyi nasip eylesin. Uzun ömürle yaşamayı nasip eylesin. Huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmayı nasip eylesin.Uzun ömürle yaşamayı nasip eylesin. Huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmayı nasip eylesin. Cümlemizi cennetiyle cemâliyle müşerref eyleyip Peygamber Efendimiz'e komşu olmayı nasip eylesin. Cümlemizi cennetiyle cemâliyle müşerref eyleyip Peygamber Efendimiz'e komşu olmayı nasip eylesin.

Bi-hürmeti esmâü'l-hüsnâ ve bi-hürmeti habîb-i Muhammedini'l-MustafâBi-hürmeti esmâü'l-hüsnâ ve bi-hürmeti habîb-i Muhammedini'l-Mustafâ ve bi-hürmeti leyleti'l-cum'a ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha! ve bi-hürmeti leyleti'l-cum'a ve bi-hürmeti esrâr-ı sûreti'l-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2