Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Nefis Terbiyesi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Rebîü'l-Âhir 1415 / 11.09.1994
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cihadın En Faziletlisi, Üç Faziletli İş, Duanın En Kıymetlisi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Nefis Terbiyesi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Rebîü'l-Âhir 1415 / 11.09.1994
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Cihadın En Faziletlisi, Üç Faziletli İş, Duanın En Kıymetlisi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh. Alâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh. Alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidi'l evvelîne ve'l âhirîn. Seyyidinâ ve senedinâ Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidi'l evvelîne ve'l âhirîn. Seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve alâ âl'ihî ve sahbihî ve men tebi'ahû ilâ yevmi'd-dîn. ve mededinâ Muhammedin ve alâ âl'ihî ve sahbihî ve men tebi'ahû ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd… Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyüEmmâ ba'd…

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyü
seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâseyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâle: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem ennehû kâle:

Efdalü'l-cihâdi en yücâhide'r-raculü nefsehû ve hevâhû. Efdalü'l-cihâdi en yücâhide'r-raculü nefsehû ve hevâhû.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Çok aziz ve muhterem kardeşlerim! Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Çok aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünyada âhirette üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı dünyada âhirette üzerinize olsun.

Peygamber-i Zîşânımız Muhammed-i Mustafâ aleyhi efdalu's-salâvât ekmelu't-tahiyyâtPeygamber-i Zîşânımız Muhammed-i Mustafâ aleyhi efdalu's-salâvât ekmelu't-tahiyyât ve't-teslimât ve alâ âl'ihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsân hazretlerininve't-teslimât ve alâ âl'ihi ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsân hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktar okuyup anlatmak, dinlemek,mübarek hadîs-i şerîflerinden bir miktar okuyup anlatmak, dinlemek, taallüm ve tefeyyüz eylemek üzere toplanıyoruz. taallüm ve tefeyyüz eylemek üzere toplanıyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerimizin okunmasına başlamadan önce evvela Peygamber Efendimiz'in rûh-i pâki için;Bu hadîs-i şerîflerimizin okunmasına başlamadan önce evvela Peygamber Efendimiz'in rûh-i pâki için; sonra onun mübarek âl'inin, ashabının, etbâının, ahbabının, sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin;sonra onun mübarek âl'inin, ashabının, etbâının, ahbabının, sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin; Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliy-yi Murtazâ'dan, Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Hocamız'dan, Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliy-yi Murtazâ'dan, Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Hocamız'dan, Hocamız Muhammed Zahid-i Bursevî'ye kadar turuk-u aliyyemiz silsilelerinden güzeran eylemiş olanHocamız Muhammed Zahid-i Bursevî'ye kadar turuk-u aliyyemiz silsilelerinden güzeran eylemiş olan cümle evliyâullah büyüklerimizin, sâdâtımızın ruhları için; bu beldeleri fetheden fatihlerin,cümle evliyâullah büyüklerimizin, sâdâtımızın ruhları için; bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin ve hâsseten Fatih Sultan Muhammed Han hazretlerininşehitlerin, gazilerin ve hâsseten Fatih Sultan Muhammed Han hazretlerinin ve ordusu mensuplarının ruhları için;bu beldede medfun bulunan enbiyâullah, evliyâullah ve sâlihlerin,ve ordusu mensuplarının ruhları için;bu beldede medfun bulunan enbiyâullah, evliyâullah ve sâlihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, cümle hayır hasenât sahiplerinin ve hâssetenşehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, cümle hayır hasenât sahiplerinin ve hâsseten İskender Paşa hazretlerinin ruhu için; ve şu camiin ve çevresinin en güzel hale gelmesi için İskender Paşa hazretlerinin ruhu için; ve şu camiin ve çevresinin en güzel hale gelmesi için elinden gelen gayreti gösteren, himmet ve emek sarf eden, masraf eden, yardım edenlerin;elinden gelen gayreti gösteren, himmet ve emek sarf eden, masraf eden, yardım edenlerin; ve uzaktan yakından bu dersleri dinlemek üzere bu güzel mekâna, bu güzel,ve uzaktan yakından bu dersleri dinlemek üzere bu güzel mekâna, bu güzel, mübarek makama gelen siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin,mübarek makama gelen siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin, yakınlarının ruhları için, ruhları şâd olsun, kabirleri nur dolsun, makamları yüksek olsun,yakınlarının ruhları için, ruhları şâd olsun, kabirleri nur dolsun, makamları yüksek olsun, nurları ve sürurları ziyade olsun diye; ve biz yaşayan müslümanlar da Allahu Teâlâ hazretlerininnurları ve sürurları ziyade olsun diye; ve biz yaşayan müslümanlar da Allahu Teâlâ hazretlerinin yardımıyla iyi bir müslüman olarak yaşayalım, Rabbimiz'in sevdiği bir kul olalım,yardımıyla iyi bir müslüman olarak yaşayalım, Rabbimiz'in sevdiği bir kul olalım, sevdiği âmâl-i sâlihâyı işleyelim, ömrümüzü hayırlı, verimli, uğurlu, faydalı şekilde geçirelim,sevdiği âmâl-i sâlihâyı işleyelim, ömrümüzü hayırlı, verimli, uğurlu, faydalı şekilde geçirelim, Rabbimiz'in huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım;Rabbimiz'in huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varalım diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım; o büyüklerimizin ruhlarına bağışlayalım, öyle başlayalım. o büyüklerimizin ruhlarına bağışlayalım, öyle başlayalım.

Ebû Zerr-i Gıfârî radıyallahu teâlâ anh hazretlerinden rivayet olunduğuna göreEbû Zerr-i Gıfârî radıyallahu teâlâ anh hazretlerinden rivayet olunduğuna göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuşlar ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuşlar ki;

Efdalü'l-cihâdi en yücâhide'r-raculü nefsehû ve hevâhû.Efdalü'l-cihâdi en yücâhide'r-raculü nefsehû ve hevâhû. "Cihadın en üstünü, en faziletlisi, en değerlisi, en kıymetlisi insanın, adamın,"Cihadın en üstünü, en faziletlisi, en değerlisi, en kıymetlisi insanın, adamın, kişinin nefsiyle, heva ve hevesâtıyla cihat etmesidir." kişinin nefsiyle, heva ve hevesâtıyla cihat etmesidir."

Muhterem kardeşlerim! Biz ehl-i tasavvufuz; nefsi, nefsin mücadele edilecek bir varlık olduğunu biliyoruz,Muhterem kardeşlerim!

Biz ehl-i tasavvufuz; nefsi, nefsin mücadele edilecek bir varlık olduğunu biliyoruz,
az çok bu mücadelenin usûllerine de riayet etmeye gayret ediyoruz.az çok bu mücadelenin usûllerine de riayet etmeye gayret ediyoruz. Ama pek çok insan bilmez; insanın içinde bir nefis vardır ki insanın en büyük düşmanı odur. Ama pek çok insan bilmez; insanın içinde bir nefis vardır ki insanın en büyük düşmanı odur.

Her insanın nefsi vardır. İnsanın nefsi egosudur, kendisidir.Her insanın nefsi vardır. İnsanın nefsi egosudur, kendisidir. Elbette onun yaratılmasında hikmet vardır. Hiçbir şey abes değildir. Elbette onun yaratılmasında hikmet vardır. Hiçbir şey abes değildir. Her şeyin sebebi, hikmeti, faydası, görevi vardır. İnsanın nefsinin de faydası vardır. Her şeyin sebebi, hikmeti, faydası, görevi vardır. İnsanın nefsinin de faydası vardır.

İnsanın nefsi, insanın yaşamını sürdürmesi, hayatî faaliyetlerini icrâ etmesi içinİnsanın nefsi, insanın yaşamını sürdürmesi, hayatî faaliyetlerini icrâ etmesi için Allah tarafından görevlendirilmiş bir yaratıktır, bir varlıktır. İnsanın bedenine hizmet eder. Allah tarafından görevlendirilmiş bir yaratıktır, bir varlıktır. İnsanın bedenine hizmet eder. İnsanın bedenine faydalı olacak şeyleri temine çalışır. İnsan yorulduğu zaman dinlenmesi lazım.İnsanın bedenine faydalı olacak şeyleri temine çalışır. İnsan yorulduğu zaman dinlenmesi lazım. Acıktığı zaman yemek yemesi lazım. Uyuması lazım. Kendini tehlikelerden koruması lazım.Acıktığı zaman yemek yemesi lazım. Uyuması lazım. Kendini tehlikelerden koruması lazım. Kendisine verilmiş olan kuvveleri, kabiliyetleri normal ölçüler içinde kullanması,Kendisine verilmiş olan kuvveleri, kabiliyetleri normal ölçüler içinde kullanması, suiistimal etmemesi, aşırı kullanıp tahrip etmemesi lazım. suiistimal etmemesi, aşırı kullanıp tahrip etmemesi lazım. Nefis, bunları korumakla, yapmakla vazifeli bir varlık olarak; içimize Allah tarafından yerleştirilmiştir.Nefis, bunları korumakla, yapmakla vazifeli bir varlık olarak; içimize Allah tarafından yerleştirilmiştir. Kendimizi koruyup kolluyor. Bu bakımdan ben diyorum ki; nefis vücudumuzun idare müdürüdür. Kendimizi koruyup kolluyor.

Bu bakımdan ben diyorum ki; nefis vücudumuzun idare müdürüdür.
Vücut yaşayacak, sağlıklı kalacak.Vücut yaşayacak, sağlıklı kalacak. Bakıma ihtiyacı vardır; arabanın bakıma ihtiyacı olduğu gibi…Bakıma ihtiyacı vardır; arabanın bakıma ihtiyacı olduğu gibi… Bağın, bahçenin bakıma ihtiyacı olduğu gibi… Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur.Bağın, bahçenin bakıma ihtiyacı olduğu gibi… Bakarsan bağ olur, bakmazsan dağ olur. Makinenin bakıma ihtiyacı olduğu gibi; bakarsan şıkır şıkır çalışır bakmazsan küflenir, paslanır, bozulur.Makinenin bakıma ihtiyacı olduğu gibi; bakarsan şıkır şıkır çalışır bakmazsan küflenir, paslanır, bozulur. Evin bakıma ihtiyacı olduğu gibi; bakmazsan damı akar, içine rutubet dolar, boruları patlar, Evin bakıma ihtiyacı olduğu gibi; bakmazsan damı akar, içine rutubet dolar, boruları patlar, rutubetlenir, duvarları dökülür, camları kırılır, içine hırsız, arsız girer, ayyaş, hippi girer.rutubetlenir, duvarları dökülür, camları kırılır, içine hırsız, arsız girer, ayyaş, hippi girer. Bakmak lazım. İnsanın, her varlığın bakıma ihtiyacı vardır. Bakmak lazım.

İnsanın, her varlığın bakıma ihtiyacı vardır.
Dişlere bakmazsanız dişler çürür, sararır, solar. Dişlere bakmazsanız dişler çürür, sararır, solar. Çoluk çocuğunuza, ailenize bakmazsanız çeşitli sıkıntılara uğrarlar.Çoluk çocuğunuza, ailenize bakmazsanız çeşitli sıkıntılara uğrarlar. Vücudun da bakıma ihtiyacı var; bir şey, bir varlık, birisi bu işi yapacak. Kim yapacak? Vücudun da bakıma ihtiyacı var; bir şey, bir varlık, birisi bu işi yapacak.

Kim yapacak?

Nefis yapacak. Vücudun varlığının devam etmesi içinNefis yapacak. Vücudun varlığının devam etmesi için ve sağlıklı, sıhhatli hayatın sürmesi için bir şeylerin yapılması lazım. ve sağlıklı, sıhhatli hayatın sürmesi için bir şeylerin yapılması lazım.

Eğer bir insanın acıktığını bildiren mekanizması olmazsa ölür. Mesela ishal oluyor insan.Eğer bir insanın acıktığını bildiren mekanizması olmazsa ölür. Mesela ishal oluyor insan. "Tamam, ishal oldum." diyor. Herkes ishal olabilir."Tamam, ishal oldum." diyor. Herkes ishal olabilir. Yüznumaraya gidiyor geliyor, gidiyor geliyor, ondan sonra pat yatağa düşüyor. Neden? Yüznumaraya gidiyor geliyor, gidiyor geliyor, ondan sonra pat yatağa düşüyor. Neden?

Vücudu susuz kaldı, hücreleri susuz kaldı. Biraz daha ishal devam ederse ölüyor.Vücudu susuz kaldı, hücreleri susuz kaldı. Biraz daha ishal devam ederse ölüyor. İshalden bebek ölüyor, insanlar ölüyor. Hemen doktorlar geliyorlar, serum takıyorlar. İshalden bebek ölüyor, insanlar ölüyor. Hemen doktorlar geliyorlar, serum takıyorlar.

"Bunun hücrelerinde su kalmamış." diyorlar. "Ya iyi görünüyor işte dış görünüşü." "Bunun hücrelerinde su kalmamış."

diyorlar.

"Ya iyi görünüyor işte dış görünüşü."

"Hayır, suyu kalmamış bunun." "Hayır, suyu kalmamış bunun."

Damarına serum veriyorlar bir şişe, iki şişe aldıktan sonra kendine gelebiliyor, gözünü açıyor. Damarına serum veriyorlar bir şişe, iki şişe aldıktan sonra kendine gelebiliyor, gözünü açıyor.

Neden? Su kaybı oldu, o su kaybı telafi edilmeseydi adam komaya girecekti, ölecekti.Neden?

Su kaybı oldu, o su kaybı telafi edilmeseydi adam komaya girecekti, ölecekti.
Her şey böyle... İnsanın acıktığını bilmediğini düşünelim; "Ben korkmam, ben acıkmam, ben yaşarım..." Her şey böyle...

İnsanın acıktığını bilmediğini düşünelim;

"Ben korkmam, ben acıkmam, ben yaşarım..."

Tamam, bir gün yaşarsın, iki gün yaşarsın, üç gün yaşarsın, gittikçe çökersin, zayıflarsın,Tamam, bir gün yaşarsın, iki gün yaşarsın, üç gün yaşarsın, gittikçe çökersin, zayıflarsın, ondan sonra innâ lillâh ve innâ ileyhi râci'ûn, ölürsün. ondan sonra innâ lillâh ve innâ ileyhi râci'ûn, ölürsün.

İyi ki içimizde acıktığımız zaman böyle ziller çalıyor. "Karnım zil çalıyor" diyoruz. İyi ki; İyi ki içimizde acıktığımız zaman böyle ziller çalıyor. "Karnım zil çalıyor" diyoruz. İyi ki;

"Aman hanım yiyecek bir şey getir, yoksa öleceğim, yetiş,"Aman hanım yiyecek bir şey getir, yoksa öleceğim, yetiş, aman şuradan bir şeyler atıştırayım, aman çok susadım." filan diyoruz . aman şuradan bir şeyler atıştırayım, aman çok susadım."

filan diyoruz .

İnsan yüznumara ihtiyacını bilmese altını kirletir, etrafını kirletir.İnsan yüznumara ihtiyacını bilmese altını kirletir, etrafını kirletir. İşte bu gibi şeyleri insanın içinde bir varlık takip edecek. Nefsi takip ediyor.İşte bu gibi şeyleri insanın içinde bir varlık takip edecek. Nefsi takip ediyor. "Acıktın ye; yoruldun uyu." diye. İşte nefsi o halde, insana faydalı bir varlıktır. "Acıktın ye; yoruldun uyu." diye.

İşte nefsi o halde, insana faydalı bir varlıktır.
Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

Nefsüke matiyyetüke fe'rfak bihâ. "Nefsin senin bineğin gibidir, ona yumuşak davran." Nefsüke matiyyetüke fe'rfak bihâ. "Nefsin senin bineğin gibidir, ona yumuşak davran."

Atına insan hor muamele ederse at ölür. Atına insan hor muamele ederse at ölür.

"Tam açlığa, samansızlığa alışacaktı bizim eşek, öldü." dediği gibi Nasreddin Hocanın… "Tam açlığa, samansızlığa alışacaktı bizim eşek, öldü."

dediği gibi Nasreddin Hocanın…

"Tam alıştırmıştım perhize..." Arpasını biraz daha azaltmış, biraz daha azaltmış, biraz daha azaltmış;"Tam alıştırmıştım perhize..."

Arpasını biraz daha azaltmış, biraz daha azaltmış, biraz daha azaltmış;
hayvan zayıflamış, zayıflamış, zayıflamış…hayvan zayıflamış, zayıflamış, zayıflamış… Hoca da memnun, arpa, saman parası gitmiyor. Ondan sonra yokuşun başında eşek ölmüş, Hoca da memnun, arpa, saman parası gitmiyor. Ondan sonra yokuşun başında eşek ölmüş, nallarını havaya dikmiş. "Hay Allah! Tam açlığa alışıyordu, öldü." demiş. nallarını havaya dikmiş.

"Hay Allah! Tam açlığa alışıyordu, öldü."

demiş.
Yok, sen açlıktan öldürdün onu, öyle alışması olmaz. Yemek bir ihtiyaç. Yok, sen açlıktan öldürdün onu, öyle alışması olmaz. Yemek bir ihtiyaç.

Evlenmek bir ihtiyaç. Evlilik şart, lazım. Ne demek evlenmemek, bekâr yaşamak? Evlenmek bir ihtiyaç. Evlilik şart, lazım.

Ne demek evlenmemek, bekâr yaşamak?

Bütün insanlar bekâr yaşasa yüzyılda dünyada insanoğlu kalmaz. Bütün insanlar bekâr yaşasa yüzyılda dünyada insanoğlu kalmaz. Yaşayanlar ölür, insan nesli yeryüzünde kalmaz. Ormanlar, hayvanlar çoğalır; insan nesli yok, gider. Yaşayanlar ölür, insan nesli yeryüzünde kalmaz. Ormanlar, hayvanlar çoğalır; insan nesli yok, gider.

İyi ki evlilik var; nesil devam ediyor, evlat oluyor. İnsan nesli devam ediyor. Nikâh var.İyi ki evlilik var; nesil devam ediyor, evlat oluyor. İnsan nesli devam ediyor. Nikâh var. İlgi var, iki taraf arasında, kadınla erkek arasında Allah bir sevgi, meveddet ve muhabbet yaratmış;İlgi var, iki taraf arasında, kadınla erkek arasında Allah bir sevgi, meveddet ve muhabbet yaratmış; o ona ilgi duyuyor, o ona ilgi duyuyor, yuva kuruyorlar, evleniyorlar, çoluk çocuğu oluyor, o ona ilgi duyuyor, o ona ilgi duyuyor, yuva kuruyorlar, evleniyorlar, çoluk çocuğu oluyor, çoluk çocuğun kahrını çekiyorlar. Kolay da değil. çoluk çocuğun kahrını çekiyorlar. Kolay da değil.

Çocuğun, hamilelik devresinde anneye verdiği sıkıntılar çok; midesi bulanır, zorluk çeker,Çocuğun, hamilelik devresinde anneye verdiği sıkıntılar çok; midesi bulanır, zorluk çeker, albümini artar, elleri ayakları şişer, doktora gider, perhizler vesaireler, binbir sıkıntılar... albümini artar, elleri ayakları şişer, doktora gider, perhizler vesaireler, binbir sıkıntılar... O anne, o çocuğu ne zahmetlerle doğurur. Doğum müthiş bir olay.O anne, o çocuğu ne zahmetlerle doğurur. Doğum müthiş bir olay. Kocaman bir varlık, insanın böyle canı yana yana içinden dışarıya çıkıyor; çok büyük ızdıraptır. Kocaman bir varlık, insanın böyle canı yana yana içinden dışarıya çıkıyor; çok büyük ızdıraptır.

Ondan sonra da artık büyüyecek de o çocuk, tahsil görecek de, adam olacak da anasına,Ondan sonra da artık büyüyecek de o çocuk, tahsil görecek de, adam olacak da anasına, babasına, Ümmet-i Muhammed'e faydalı olacak filan diye de binbir türlü başka sıkıntı vardır. babasına, Ümmet-i Muhammed'e faydalı olacak filan diye de binbir türlü başka sıkıntı vardır. Bu sıkıntıları insanlar çekiyor, seve seve çekiyor ve seve seve evlenmeye koşuyor. Bu sıkıntıları insanlar çekiyor, seve seve çekiyor ve seve seve evlenmeye koşuyor.

Allahu Teâlâ hazretleri her şeyi hikmetli yarattığı için, insanın nefsinin de faydası var vücuda.Allahu Teâlâ hazretleri her şeyi hikmetli yarattığı için, insanın nefsinin de faydası var vücuda. Acıktığını bildiriyor, yemek yedirtiyor, iştiha oluyor. İştiha "şehvet" demek.Acıktığını bildiriyor, yemek yedirtiyor, iştiha oluyor. İştiha "şehvet" demek. Şehvet; midede şehvet olur, tenasül uzvunda şehvet olur, başka şeylerde şehvet,Şehvet; midede şehvet olur, tenasül uzvunda şehvet olur, başka şeylerde şehvet, yani iştiha, istek, arzu olur. İyi ki bu arzular var. yani iştiha, istek, arzu olur. İyi ki bu arzular var.

Ama İslâm'da her şey dengelidir, her şey ölçülüdür.Ama İslâm'da her şey dengelidir, her şey ölçülüdür. Kadının hakları var, erkeğin de hakları var; dengeli.Kadının hakları var, erkeğin de hakları var; dengeli. Bütün haklar erkeklere verilip kadınlar ihmal edilmemiş.Bütün haklar erkeklere verilip kadınlar ihmal edilmemiş. Bütün dünyada kadınların ihmal edildiği zamanda kadınların hakları verilmiş. Bütün dünyada kadınların ihmal edildiği zamanda kadınların hakları verilmiş.

Kadınlar, İslâm'ın kendilerine ne haklar kazandırdığını, Avrupalıların 19-20. yüzyıla kadarKadınlar, İslâm'ın kendilerine ne haklar kazandırdığını, Avrupalıların 19-20. yüzyıla kadar kadınları ne kadar hor hakir gördüklerini bilse, dünya üzerindeki bütün kadınlarkadınları ne kadar hor hakir gördüklerini bilse, dünya üzerindeki bütün kadınlar İslâm'a buketler gönderirler, methiyeler yazarlar, İslâm'ın kadın haklarına neler kazandırdığını bilse. İslâm'a buketler gönderirler, methiyeler yazarlar, İslâm'ın kadın haklarına neler kazandırdığını bilse.

Hocalık, talebelik arasında denge vardır; hoca talebesini sevecek, sayacak, izzet, itibar edecek.Hocalık, talebelik arasında denge vardır; hoca talebesini sevecek, sayacak, izzet, itibar edecek. Talebe hocasına hürmet edecek, elini öpecek, vefa duygusu taşıyacak.Talebe hocasına hürmet edecek, elini öpecek, vefa duygusu taşıyacak. Evlatla ana baba arasında denge vardır. Konu komşu arasında denge vardır: Tamam. Evlatla ana baba arasında denge vardır. Konu komşu arasında denge vardır: Tamam.

Nefisle, nefsin arzularıyla, vücudun istekleriyle normal şeyler içinde,Nefisle, nefsin arzularıyla, vücudun istekleriyle normal şeyler içinde, normal çizgide devam etmek şartıyla bu da güzeldir.normal çizgide devam etmek şartıyla bu da güzeldir. Ama bunun da bir dengesi vardır, bu denge aşıldığı zaman, o zaman iş tersine gider. Ama bunun da bir dengesi vardır, bu denge aşıldığı zaman, o zaman iş tersine gider.

Misal: Yemek yemek lazım, çok aşırı yediği zaman ne oluyor insan? Misal: Yemek yemek lazım, çok aşırı yediği zaman ne oluyor insan?

Hastalanıyor, ishal oluyor, şişman oluyor, bilmem kalp krizi geçiriyor, hastanelik oluyor.Hastalanıyor, ishal oluyor, şişman oluyor, bilmem kalp krizi geçiriyor, hastanelik oluyor. 600 kilo, 620, 630 kiloya çıkmış insan var; yürüdüğü zaman bir bu tarafa çalkanıyor, 600 kilo, 620, 630 kiloya çıkmış insan var; yürüdüğü zaman bir bu tarafa çalkanıyor, bir bu tarafa çalkanıyor göbeği. Bir hastalık. Doktorlar; "onu zayıflatacağız" diye bir bu tarafa çalkanıyor göbeği. Bir hastalık. Doktorlar; "onu zayıflatacağız" diye hastaneye alıyorlar, uğraşıyorlar... Kimisi dayanamıyor, ölüyor. hastaneye alıyorlar, uğraşıyorlar... Kimisi dayanamıyor, ölüyor.

Geçen de gazetelerin birinde vardı; "Samsunlu tosun bilmem ne,Geçen de gazetelerin birinde vardı; "Samsunlu tosun bilmem ne, kalbi dayanamadı bu şişmanlığa" diyor. Dayanamaz tabii, aşırı oldu mu olmaz!kalbi dayanamadı bu şişmanlığa" diyor. Dayanamaz tabii, aşırı oldu mu olmaz! Yemenin, içmenin bir ölçüsü var. Cinsel arzular? Onların da ölçüsü var.Yemenin, içmenin bir ölçüsü var.

Cinsel arzular?

Onların da ölçüsü var.
Onlar da aşırı oldu mu insan çok kötü yollara düşer, çok kötü işler yapar.Onlar da aşırı oldu mu insan çok kötü yollara düşer, çok kötü işler yapar. Allah'ın çok sevmediği bir mahluk haline gelir. "Niye Allah bu duyguyu vermiş?" Allah'ın çok sevmediği bir mahluk haline gelir.

"Niye Allah bu duyguyu vermiş?"

"Allah bunu normal ölçüler içinde nesil devam etsin." diye vermiş. Çığırından çıkartmamak lazım işi."Allah bunu normal ölçüler içinde nesil devam etsin."

diye vermiş. Çığırından çıkartmamak lazım işi.
Haddi aşmamak lazım. Normal ölçüler içinde yapmak lazım. Haddi aşmamak lazım. Normal ölçüler içinde yapmak lazım.

Evet, işte bu normal ölçüleri kim koyacak? Nefse kim dinlettirecek? Mesele burada.Evet, işte bu normal ölçüleri kim koyacak?

Nefse kim dinlettirecek?

Mesele burada.
Nefis diye bir varlık var, insana bir şeyler yaptırtıyor, telkin ediyor, istiyor ve inat ediyor; Nefis diye bir varlık var, insana bir şeyler yaptırtıyor, telkin ediyor, istiyor ve inat ediyor; "ille de isterim" diye. Peki, bunun karşısında inat edip de onun aşırı isteklerine"ille de isterim" diye. Peki, bunun karşısında inat edip de onun aşırı isteklerine "dur" diyecek bir şey lazım. O nedir? O da insanın aklıdır. İnsanın ruhudur."dur" diyecek bir şey lazım.

O nedir?

O da insanın aklıdır. İnsanın ruhudur.
İnsanın vicdanıdır. İnsanın aklı, insanın kendi arzularına fren koyar, engel koyar, mânia çıkartır.İnsanın vicdanıdır. İnsanın aklı, insanın kendi arzularına fren koyar, engel koyar, mânia çıkartır. Bazı şeyleri yapmaması gerektiğini düşünür, nefsi ne kadar istese de yaptırtmaz. Bazı şeyleri yapmaması gerektiğini düşünür, nefsi ne kadar istese de yaptırtmaz.

"Oraya bakmamam lazım, haram; şuraya elimi uzatmamam lazım, haram;"Oraya bakmamam lazım, haram; şuraya elimi uzatmamam lazım, haram; şu işi yapmamam lazım, haram; şimdi yatmamam lazım, yarın imtihan var, çalışmalıyım…" vesaire. şu işi yapmamam lazım, haram; şimdi yatmamam lazım, yarın imtihan var, çalışmalıyım…"

vesaire.
İçinden gelen arzuların karşısına çıkan bir varlığı vardır insanın. Bu; aklıdır, vicdanıdır. İçinden gelen arzuların karşısına çıkan bir varlığı vardır insanın. Bu; aklıdır, vicdanıdır.

Akıl da nereden kuvveti alıyor? Dinden, imandan kuvvetini alıyor.Akıl da nereden kuvveti alıyor?

Dinden, imandan kuvvetini alıyor.
Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"İnsanın en büyük cihadı nefsiyle çarpışmasıdır, nefsiyle cihat yapmasıdır,"İnsanın en büyük cihadı nefsiyle çarpışmasıdır, nefsiyle cihat yapmasıdır, kendisinin arzularıyla, şehevâtıyla mücadele etmesidir." Bu bir cihattır.kendisinin arzularıyla, şehevâtıyla mücadele etmesidir."

Bu bir cihattır.
Çünkü zorluk çekiyorsun, ter döküyorsun. Yapmaman lazım ama öteki arkadaş dayanamıyor yapıyor;Çünkü zorluk çekiyorsun, ter döküyorsun. Yapmaman lazım ama öteki arkadaş dayanamıyor yapıyor; okuldan kaçıyor, futbol oynuyor, sinemaya gidiyor, kumara gidiyor, sigara içiyor, okuldan kaçıyor, futbol oynuyor, sinemaya gidiyor, kumara gidiyor, sigara içiyor, bilmem daha kötü işler yapıyor, hırsızlık yapıyor, çalıyor, çırpıyor… E neden yapıyor bunları? bilmem daha kötü işler yapıyor, hırsızlık yapıyor, çalıyor, çırpıyor…

E neden yapıyor bunları?

Kanun aleyhinde, din aleyhinde, akıl mantık aleyhinde. Niye yapıyor? Kanun aleyhinde, din aleyhinde, akıl mantık aleyhinde.

Niye yapıyor?

Nefsine dinletemiyor, kendisini engelleyemiyor; "Dayanamadım, ondan yapıyorum." diyor. Nefsine dinletemiyor, kendisini engelleyemiyor;

"Dayanamadım, ondan yapıyorum."

diyor.

İşte nefsin bu arzularıyla mücadele etmek İslâm'da çok önemlidir.İşte nefsin bu arzularıyla mücadele etmek İslâm'da çok önemlidir. Tasavvufun da en önemli faaliyetidir bu. Tasavvufun da en önemli faaliyetidir bu. Eğer sizin içinizde birtakım arzular varsa ve siz onları yenemiyorsanız; olmaz.Eğer sizin içinizde birtakım arzular varsa ve siz onları yenemiyorsanız; olmaz. Yenmeyi öğreneceksiniz. "Nasıl öğreneceğim?" Ramazan'da eğitim yaptın bir ay.Yenmeyi öğreneceksiniz.

"Nasıl öğreneceğim?"

Ramazan'da eğitim yaptın bir ay.
Ramazan'da sabahtan akşama kadar canın istediği halde oruç tutmadın mı? Ramazan'da sabahtan akşama kadar canın istediği halde oruç tutmadın mı?

Yemedin, içmedin. Evli olduğun halde hanımının yanına yanaşmadın vesaire.Yemedin, içmedin. Evli olduğun halde hanımının yanına yanaşmadın vesaire. Tamam, işte o bir deneydi, bir eğitimdi. Tamam, işte o bir deneydi, bir eğitimdi.

O eğitimi biz Ramazan'ın dışında da devam ettiriyoruz tasavvuf erbabı olarak. Daima dikkat ediyoruz; O eğitimi biz Ramazan'ın dışında da devam ettiriyoruz tasavvuf erbabı olarak. Daima dikkat ediyoruz;

"Bu nefis bana bir oyun edebilir, bunun karşısında uyanık bulunmalıyım,"Bu nefis bana bir oyun edebilir, bunun karşısında uyanık bulunmalıyım, bunun her dediğini vermek doğru değildir, bunu fazla şımartmaya gelmez, şımartırsan azar,bunun her dediğini vermek doğru değildir, bunu fazla şımartmaya gelmez, şımartırsan azar, şaşırır, sapıtır, insanı kötü işlere bulaştırır, günahlara bulaştırır,şaşırır, sapıtır, insanı kötü işlere bulaştırır, günahlara bulaştırır, Allah'ın sevmediği bir kul yapar…" diye bunu dinimiz bize öğretiyor. Allah'ın sevmediği bir kul yapar…"

diye bunu dinimiz bize öğretiyor.

Ve bu dünya hayatında imtihan dediğimiz şey de budur işte. Allah bizi dünyaya göndermiş: Ve bu dünya hayatında imtihan dediğimiz şey de budur işte. Allah bizi dünyaya göndermiş:

Li yeblüveküm eyyüküm ahsenü amelâ.Li yeblüveküm eyyüküm ahsenü amelâ. "Hanginiz daha iyi iş yapacaksınız diye sizi denemek için gönderdik!" buyuruyor Allah. "Hanginiz daha iyi iş yapacaksınız diye sizi denemek için gönderdik!"

buyuruyor Allah.

Neden dünyaya gelmişiz biz? Neden doğuyoruz, yaşıyoruz? Ölünce nereye gideceğiz? Neden dünyaya gelmişiz biz?

Neden doğuyoruz, yaşıyoruz?

Ölünce nereye gideceğiz?

Allah'ın huzuruna gideceğiz. Allah'ın huzuruna gideceğiz.

Nedir bu hayatın böyle icat edilmesinin, bizim bu dünya sahnesine gelip gidişimizin sebebi? Nedir bu hayatın böyle icat edilmesinin, bizim bu dünya sahnesine gelip gidişimizin sebebi?

Bu dâr-ı dünyâ, bir dâr-ı imtihandır, biz burada imtihan oluyoruz. Hayatımız imtihan. Bu dâr-ı dünyâ, bir dâr-ı imtihandır, biz burada imtihan oluyoruz. Hayatımız imtihan.

"Yarın imtihan olacağız, hocam dua edin." "Yarın imtihan olacağız, hocam dua edin."

Her gün imtihandasın sen. Allah'ın imtihanını unutuyorsun da; Her gün imtihandasın sen. Allah'ın imtihanını unutuyorsun da;

"Yarın üniversite imtihanı var, bilmem ne imtihanı var..." diyorsun."Yarın üniversite imtihanı var, bilmem ne imtihanı var..."

diyorsun.
Her gün, hayatın boyunca imtihandasın. Yunus Emre ne güzel söylüyor: Her gün, hayatın boyunca imtihandasın.

Yunus Emre ne güzel söylüyor:

"İnsanın haram yemediği, haramı görünce imiş." diyor. "Ben haram yemiyorum." "İnsanın haram yemediği, haramı görünce imiş."

diyor.

"Ben haram yemiyorum."

Evet şimdi yemiyorsun, haram karşında yok ama karşında olduğu zaman da yemeyecek misin bakalım? Evet şimdi yemiyorsun, haram karşında yok ama karşında olduğu zaman da yemeyecek misin bakalım?

Mühim olan o. Haram yokken yememek herkesin işidir. Hiç kimse haram yemez, yok çünkü.Mühim olan o. Haram yokken yememek herkesin işidir. Hiç kimse haram yemez, yok çünkü. Ama karşısına gelse salına salına, selvi boylu, haram önüne pat diye düşse,Ama karşısına gelse salına salına, selvi boylu, haram önüne pat diye düşse, elini uzatsa alacak yerde olsa; acaba o zaman da yemeyecek mi? elini uzatsa alacak yerde olsa; acaba o zaman da yemeyecek mi?

Elma sarkıyor, sallanıyor burnuna çarpıyor tıp tıp, komşunun elması, kendisinin değil, Elma sarkıyor, sallanıyor burnuna çarpıyor tıp tıp, komşunun elması, kendisinin değil, çok da güzel kızarmış, hava da sıcak, canı da istiyor. Haram karşısında; kopardığı zaman haram olacak… çok da güzel kızarmış, hava da sıcak, canı da istiyor. Haram karşısında; kopardığı zaman haram olacak…

Koparıyor millet. Tarlana, bahçene gidiyorsun; "Aa! Bizim elmalar ne oldu?" Gitmiş. Koparıyor millet. Tarlana, bahçene gidiyorsun;

"Aa! Bizim elmalar ne oldu?"

Gitmiş.

"Üzümler nerede?" Koparılmış. "Allah Allah, camiin muslukları ne oldu?" Gitmiş. "Üzümler nerede?"

Koparılmış.

"Allah Allah, camiin muslukları ne oldu?"

Gitmiş.

"Halı ne oldu?" Halılar çalınmış bilmem ne. Camiden halı çalıyor millet. Musluk çalıyor."Halı ne oldu?"

Halılar çalınmış bilmem ne. Camiden halı çalıyor millet. Musluk çalıyor.
İnsanlar istifade etsin diye, sen bir musluk takıyorsun, İnsanlar istifade etsin diye, sen bir musluk takıyorsun, geliyor birisi onu hurdacıya satacak şu kadara, çalıyor.geliyor birisi onu hurdacıya satacak şu kadara, çalıyor. Haram yememek, haram karşısına geldiği zaman belli olur. Haram yememek, haram karşısına geldiği zaman belli olur.

Yusuf aleyhisselâm'ın hikâyesini Allahu Teâlâ hazretleri sûre-i Yusuf'taYusuf aleyhisselâm'ın hikâyesini Allahu Teâlâ hazretleri sûre-i Yusuf'ta bize niye anlatıyor Kur'ân-ı Kerîm'de? Yusuf aleyhisselâm ne? Sarayda bir köle. bize niye anlatıyor Kur'ân-ı Kerîm'de?

Yusuf aleyhisselâm ne?

Sarayda bir köle.
Sarayda bir bakanın kölesi. Sarayda, en güzel yerde. Ama dünya güzeli bir erkek.Sarayda bir bakanın kölesi. Sarayda, en güzel yerde. Ama dünya güzeli bir erkek. Kadınların hoşuna gidiyor baktıkları zaman; yakışıklı, boylu, poslu, akça, pakça, edepli, akıllı, uslu.Kadınların hoşuna gidiyor baktıkları zaman; yakışıklı, boylu, poslu, akça, pakça, edepli, akıllı, uslu. Allah peygamberlik vermiş. Ne yapıyor? Kapıyı kapatıyor, kilitliyor; Allah peygamberlik vermiş.

Ne yapıyor?

Kapıyı kapatıyor, kilitliyor;

"Tamam, salonda yalnız kaldık, haydi bakalım, gel bakalım yanıma." diyor."Tamam, salonda yalnız kaldık, haydi bakalım, gel bakalım yanıma."

diyor.
Yusuf aleyhisselâm ne yapıyor? Yusuf aleyhisselâm ne yapıyor?

Hapse girmeye razı oluyor, eline geçen bu fırsattan istifade etmeyi düşünmüyor. Hapse girmeye razı oluyor, eline geçen bu fırsattan istifade etmeyi düşünmüyor.

"Tamam, ben bir köleyim, saraydaki en soylu kadın beni istiyor." demiyor. "Tamam, ben bir köleyim, saraydaki en soylu kadın beni istiyor."

demiyor.

Ne yapıyor? "Yapmamam lazım." diyor, kendisini tutuyor. Ne yapıyor?

"Yapmamam lazım."

diyor, kendisini tutuyor.

İşte insanın dâr-ı dünyâda imtihanları buna benzer, hepimizin karşısındadır. İşte insanın dâr-ı dünyâda imtihanları buna benzer, hepimizin karşısındadır.

Harama bakıyor musun bakmıyor musun? Haram karşına geldiği zaman belli olur bu.Harama bakıyor musun bakmıyor musun?

Haram karşına geldiği zaman belli olur bu.
Şimdi bakmıyorsun, burada haram yok. Şimdi tamam. Ama haramla karşılaştığın zaman bakmayacaksın. Şimdi bakmıyorsun, burada haram yok. Şimdi tamam. Ama haramla karşılaştığın zaman bakmayacaksın. Haram önüne geldiği zaman almayacaksın. Fırsat ele geçtiği zaman yapmayacaksın. Haram önüne geldiği zaman almayacaksın. Fırsat ele geçtiği zaman yapmayacaksın. İşte bu hayatın bir imtihan olduğunu bilip kendisini tutmayı insanın öğrenmesiyle mümkündür. İşte bu hayatın bir imtihan olduğunu bilip kendisini tutmayı insanın öğrenmesiyle mümkündür.

Çocuklara kendisini tutmayı öğretmemiz lazım. Çocuklara kendisini tutmayı öğretmemiz lazım.

"Elma isterim, kağıt helva isterim, keten helva isterim, şunu isterim, bunu isterim,"Elma isterim, kağıt helva isterim, keten helva isterim, şunu isterim, bunu isterim, şeker isterim, çikolata isterim, lolipop isterim..." Bilmem ne.şeker isterim, çikolata isterim, lolipop isterim..."

Bilmem ne.
Çocuk boyuna bir şeyler istiyor, annesi de; Çocuk boyuna bir şeyler istiyor, annesi de;

"Al evladım, buyur evladım, al evladım, buyur evladım…" Parasını veriyor cebine; "Ne istersen al"."Al evladım, buyur evladım, al evladım, buyur evladım…"

Parasını veriyor cebine; "Ne istersen al".
Çocuklar fırt kayboluyor, bakkaldan, süpermarketten şunu alıyor, bunu alıyor.Çocuklar fırt kayboluyor, bakkaldan, süpermarketten şunu alıyor, bunu alıyor. Öteki çocuklar böyle uzaktan bakıyorlar, yutkunuyorlar, onun aldığı şey onlarda yok, para yok;Öteki çocuklar böyle uzaktan bakıyorlar, yutkunuyorlar, onun aldığı şey onlarda yok, para yok; o dondurmasını yalıyor, ötekiler öbür taraftan yutkunuyor filan. o dondurmasını yalıyor, ötekiler öbür taraftan yutkunuyor filan.

Zengin de çocuğuna bazı şeyleri bazen vermemeli. Bazı şeyleri bazen almayacağını,Zengin de çocuğuna bazı şeyleri bazen vermemeli. Bazı şeyleri bazen almayacağını, onun karşısında sabretmesi gerektiğini öğretmeli. Gayet ciddi bir şekilde; onun karşısında sabretmesi gerektiğini öğretmeli. Gayet ciddi bir şekilde;

"Oğlum, şimdi bunu almamamız gerekiyor, alma, sabret." Sabrı öğrenmeli. "Oğlum, şimdi bunu almamamız gerekiyor, alma, sabret."

Sabrı öğrenmeli.

"Alman doğru değil, bunu yersen hasta olursun, sabretmen lazım, canın istiyor ama yapmamalısın." "Alman doğru değil, bunu yersen hasta olursun, sabretmen lazım, canın istiyor ama yapmamalısın."

filan diye çocukla gayet ciddi konuşup öğretmek lazım. filan diye çocukla gayet ciddi konuşup öğretmek lazım.

Bu küçükten olursa, çocuk bazı arzularını frenlemeyi öğrenir.Bu küçükten olursa, çocuk bazı arzularını frenlemeyi öğrenir. Anasından öğrenir, babasından öğrenir, zorlanır öğrenir, ağlar öğrenir.Anasından öğrenir, babasından öğrenir, zorlanır öğrenir, ağlar öğrenir. "İstediğin kadar ağla evladım, ağlamaktan gözlerinden pınarlar gibi sular aksa, bayılsan,"İstediğin kadar ağla evladım, ağlamaktan gözlerinden pınarlar gibi sular aksa, bayılsan, ben bunu almayacağım, ümidini kes, ağlayarak bana bir şey yaptırmaya kalkma; ben bunu almayacağım, ümidini kes, ağlayarak bana bir şey yaptırmaya kalkma; bu da ayrı kötü bir huydur böyle yapma evladım, bunu almamamız gerekiyor." diyebilmeli insan. bu da ayrı kötü bir huydur böyle yapma evladım, bunu almamamız gerekiyor." diyebilmeli insan. Çocuk yavaş yavaş öyle yetişmeli. Kendimizi de böyle yetiştirmeliyiz.Çocuk yavaş yavaş öyle yetişmeli.

Kendimizi de böyle yetiştirmeliyiz.
Bazı meşru şeyleri kendimiz de zaman zaman yapmamalıyız, kendimizi tutmaya, Bazı meşru şeyleri kendimiz de zaman zaman yapmamalıyız, kendimizi tutmaya, kendimize hakim olmaya, nefsimizi frenlemeye alışmalıyız. Bu bir eğitimdir. kendimize hakim olmaya, nefsimizi frenlemeye alışmalıyız. Bu bir eğitimdir. Kolay şeyleri yapa yapa zorları da yapmaya insan alışır.Kolay şeyleri yapa yapa zorları da yapmaya insan alışır. Labut çevire çevire, jimnastik yapa yapa sonra ağır bir şeyi kaldırmayı öğrenir, yarışı kazanmayı öğrenir.Labut çevire çevire, jimnastik yapa yapa sonra ağır bir şeyi kaldırmayı öğrenir, yarışı kazanmayı öğrenir. Hani kolay idmanlarla, zor işler sonra yapılabilir hâle gelir. Hani kolay idmanlarla, zor işler sonra yapılabilir hâle gelir.

Bu hadîs-i şerîfi hiç unutmayın, bu bizim önemli bir işimizdir.Bu hadîs-i şerîfi hiç unutmayın, bu bizim önemli bir işimizdir. Zaten bizim ekolümüz, bizim yolumuz, tasavvuf yolumuz bunu öğretiyor.Zaten bizim ekolümüz, bizim yolumuz, tasavvuf yolumuz bunu öğretiyor. En faziletli cihad; kişinin, adamın kendi nefsiyle yaptığı cihaddır. En faziletli cihad; kişinin, adamın kendi nefsiyle yaptığı cihaddır. Adam diyor ama yani kadın da böyledir çocuk da böyledir, âkil ve baliğ olmuşAdam diyor ama yani kadın da böyledir çocuk da böyledir, âkil ve baliğ olmuş herkes için aynı durum vardır. Kendi nefsiyle uğraşacak insan, mücadele verecek.herkes için aynı durum vardır. Kendi nefsiyle uğraşacak insan, mücadele verecek. Kendisinin arzularını da tutmasını, engellemesini öğrenecek. Kendisinin arzularını da tutmasını, engellemesini öğrenecek. "Canım bugün hiç ders çalışmak istemiyor." Hayır, çalışacaksın."Canım bugün hiç ders çalışmak istemiyor." Hayır, çalışacaksın. "Canım bugün futbol oynamak istiyor, sinemaya gitmek istiyor." "Canım bugün futbol oynamak istiyor, sinemaya gitmek istiyor." Hayır, sinemaya gitmeyeceksin, futbol oynamayacaksın, yüzmeye gitmeyeceksin, Hayır, sinemaya gitmeyeceksin, futbol oynamayacaksın, yüzmeye gitmeyeceksin, şu imtihanı kazanacaksın" diye böyle kendisiyle insanın devamlı bir uğraşma içinde olması lazım. şu imtihanı kazanacaksın" diye böyle kendisiyle insanın devamlı bir uğraşma içinde olması lazım. Cihad; cehd sarfetmek. Musa aleyhisselam'ın karşısına birisi gelmiş, konuşmuşlar,Cihad; cehd sarfetmek.

Musa aleyhisselam'ın karşısına birisi gelmiş, konuşmuşlar,
demiş ki; "Bak müslüman ol, imana gel, Allahu Teâlâ hazretlerinin varlığını, birliğini kabul et,demiş ki; "Bak müslüman ol, imana gel, Allahu Teâlâ hazretlerinin varlığını, birliğini kabul et, bana tâbi ol." Demiş; "Bana bir gün müsaade et yarın cevap vereyim sana." bana tâbi ol." Demiş; "Bana bir gün müsaade et yarın cevap vereyim sana." Ertesi gün Musa aleyhisselam'ın yanına gitmiş, demiş ki; Ertesi gün Musa aleyhisselam'ın yanına gitmiş, demiş ki; "Ya Musa kabul ettim, senin dinine giriyorum, Allah'ın yoluna giriyorum, mü'minim, mü'min oluyorum,"Ya Musa kabul ettim, senin dinine giriyorum, Allah'ın yoluna giriyorum, mü'minim, mü'min oluyorum, kabul ediyorum." Demiş; "Niye dün kabul etmedin?" "Ben eskiden beri içime danışırım nefsime,kabul ediyorum." Demiş; "Niye dün kabul etmedin?" "Ben eskiden beri içime danışırım nefsime, nefsimin istediğinin aksini yaparım daima, nefsimle mücadele ederim. nefsimin istediğinin aksini yaparım daima, nefsimle mücadele ederim. Baktım ki bu akşam benim nefsim hiç istemiyor sana tâbi olmayı, keyfi kaçacak, zevki kaçacak filan; Baktım ki bu akşam benim nefsim hiç istemiyor sana tâbi olmayı, keyfi kaçacak, zevki kaçacak filan; anladım ki bu işte bir hayır var, nefsimin istemediği işte hayır var, nefsim istemediği içinanladım ki bu işte bir hayır var, nefsimin istemediği işte hayır var, nefsim istemediği için ben de geldim, sana tabii oluyorum, iman ediyorum." demiş.ben de geldim, sana tabii oluyorum, iman ediyorum." demiş. Bu bir menkabedir, eski kitaplarda yazıyor. Biz de aşağı yukarı böyle düşünürsek zarar etmeyiz. Bu bir menkabedir, eski kitaplarda yazıyor. Biz de aşağı yukarı böyle düşünürsek zarar etmeyiz.

İnsanın nefsi genellikle normalin üstünde arzuları insana telkin eder, açar, ister, genellikle.İnsanın nefsi genellikle normalin üstünde arzuları insana telkin eder, açar, ister, genellikle. Mümkün olduğu kadar yemeyi azaltmalıyız. Mümkün olduğu kadar içmeyi azaltmalıyız.Mümkün olduğu kadar yemeyi azaltmalıyız. Mümkün olduğu kadar içmeyi azaltmalıyız. Mümkün olduğu kadar zevki, eğlenceyi, safayı azaltmalıyız. Neyi çoğaltmalıyız? Mümkün olduğu kadar zevki, eğlenceyi, safayı azaltmalıyız.

Neyi çoğaltmalıyız?

Sevaplı, faydalı, hayırlı olan işleri çoğaltmalıyız. Çalışmayı çoğaltmalıyız. Üretimi çoğaltmalıyız.Sevaplı, faydalı, hayırlı olan işleri çoğaltmalıyız. Çalışmayı çoğaltmalıyız. Üretimi çoğaltmalıyız. Öğrenmeyi çoğaltmalıyız. Başkalarına faydalı olmayı çoğaltmalıyız. Hizmet etmeyi çoğaltmalıyız.Öğrenmeyi çoğaltmalıyız. Başkalarına faydalı olmayı çoğaltmalıyız. Hizmet etmeyi çoğaltmalıyız. Onlardan zevk almaya başlamalıyız. İnsan çalıştığı zaman çalışmaktan zevk alan hale geliyor. Onlardan zevk almaya başlamalıyız. İnsan çalıştığı zaman çalışmaktan zevk alan hale geliyor.

Ben tahsil hayatımda biliyorum, çalışmak zor gibi gelir insana ama çalışmaya alıştı mı daBen tahsil hayatımda biliyorum, çalışmak zor gibi gelir insana ama çalışmaya alıştı mı da tiryaki gibi olur, o çok hoşuna gider ve sınıfın çalışkanı olur gider artık, yarış eder öteki çocuklarla.tiryaki gibi olur, o çok hoşuna gider ve sınıfın çalışkanı olur gider artık, yarış eder öteki çocuklarla. Çalışmak da zevk verebilir insana. Sonra, birisine iyilik yapmak çok büyük zevk verir insana. Çalışmak da zevk verebilir insana. Sonra, birisine iyilik yapmak çok büyük zevk verir insana. Terlersin, uğraşırsın, adamın yükünü taşırsın onun yanında, yorulursun ama mânevî bir zevk alırsın. Terlersin, uğraşırsın, adamın yükünü taşırsın onun yanında, yorulursun ama mânevî bir zevk alırsın. Bir ihtiyara hizmet etmek, yardım etmek, bir dula, bir yetime hizmet etmek, Bir ihtiyara hizmet etmek, yardım etmek, bir dula, bir yetime hizmet etmek, İslâm için önemli bir işi yapmak; ha, masraf etmek, zahmet çekmek, yorulmak,İslâm için önemli bir işi yapmak; ha, masraf etmek, zahmet çekmek, yorulmak, eli ayağı çizilmek vesaire; olsun, hoşuna gider insanın. Hizmette, sevaplı işte zevk vardır, eli ayağı çizilmek vesaire; olsun, hoşuna gider insanın. Hizmette, sevaplı işte zevk vardır, ilim öğrenmekte zevk vardır, çalışmakta, çalışkanlıkta, hayırlı şeylerde zevk vardır.ilim öğrenmekte zevk vardır, çalışmakta, çalışkanlıkta, hayırlı şeylerde zevk vardır. O zevklere alışmak lazım. Kumarda da zevk vardır. Kumar zevki yerine bu zevke alışmalı insan. O zevklere alışmak lazım.

Kumarda da zevk vardır. Kumar zevki yerine bu zevke alışmalı insan.
Eğlencede de zevk vardır. Ama bu zevklerin sonu kötüdür. Eğlencede de zevk vardır. Ama bu zevklerin sonu kötüdür. Bu zevklerin sonu kısırdır, bu zevkler cemiyeti yok edici, toplumu mahvedici, dejenere edici zevklerdir. Bu zevklerin sonu kısırdır, bu zevkler cemiyeti yok edici, toplumu mahvedici, dejenere edici zevklerdir. Bu zevklerin yerine insan kendisine müspet zevkleri, zevk haline getirmeli, alıştırmalı. Bu zevklerin yerine insan kendisine müspet zevkleri, zevk haline getirmeli, alıştırmalı.

Alıştırabilirse olur, alışılabiliyor. Çalışmayı şevkle zevkle yapan, uyku uyumayan,Alıştırabilirse olur, alışılabiliyor. Çalışmayı şevkle zevkle yapan, uyku uyumayan, iki saat, bir saat uyku uyuyup bütün gece harıl harıl çalışan insanlar vardır.iki saat, bir saat uyku uyuyup bütün gece harıl harıl çalışan insanlar vardır. Ömrü kitap okumakla, öğrenmekle, öğretmekle geçen âşık öğretmenler vardır.Ömrü kitap okumakla, öğrenmekle, öğretmekle geçen âşık öğretmenler vardır. Âşık olmuştur bu çalışmaya, bunu zevkle yapar… Âşık olmuştur bu çalışmaya, bunu zevkle yapar…

Geçenlerde okumuştum, dünyanın en başarılı şirketlerini anlatan bir kitap.Geçenlerde okumuştum, dünyanın en başarılı şirketlerini anlatan bir kitap. Bir şirket, çok kötü durumdaymış, batmak üzereymiş vesaire… Bir şirket, çok kötü durumdaymış, batmak üzereymiş vesaire… O şirketi revize edecek olan şahıs gitmiş, iki şahısla konuşmuş. Birisi demiş ki; O şirketi revize edecek olan şahıs gitmiş, iki şahısla konuşmuş. Birisi demiş ki;

"Ya işte burada ömrümüzü geçiriyoruz, Allah kahretsin, sabahtan akşama kahır çekiyoruz,"Ya işte burada ömrümüzü geçiriyoruz, Allah kahretsin, sabahtan akşama kahır çekiyoruz, akşamı zor ediyoruz...". Öbür tarafta bir başkasıyla konuşmuş; akşamı zor ediyoruz...".

Öbür tarafta bir başkasıyla konuşmuş;

"İşimi çok seviyorum, zevkle çalışıyorum, sabah geliyorum, akşam bırakmak istemiyorum..." "İşimi çok seviyorum, zevkle çalışıyorum, sabah geliyorum, akşam bırakmak istemiyorum..."

İki tip insan, işyerinde... Oradan aklına bir fikir gelmiş, demiş ki; İki tip insan, işyerinde...

Oradan aklına bir fikir gelmiş, demiş ki;

"Ben işyerimdeki bütün karamsar insanları tasfiye edeceğim." Hepsini atmış işten."Ben işyerimdeki bütün karamsar insanları tasfiye edeceğim."

Hepsini atmış işten.
Kim karamsar, tembel tembel, istemeden iş yapıyor; hepsini atmış. Kim karamsar, tembel tembel, istemeden iş yapıyor; hepsini atmış. Kim aşk ile, şevk ile, enerjik, güleç yüzle isteyerek çalışıyor, onlara salahiyet vermiş.Kim aşk ile, şevk ile, enerjik, güleç yüzle isteyerek çalışıyor, onlara salahiyet vermiş. Şirketin başarı ibresi sonuna dayanmış ve dünyanın en başarılı şirketlerinden birisi olmuş. Şirketin başarı ibresi sonuna dayanmış ve dünyanın en başarılı şirketlerinden birisi olmuş. Bu bir görüş meselesidir. Tamam, severek iş yapmıyorsan o işi bırak. Bu bir görüş meselesidir.

Tamam, severek iş yapmıyorsan o işi bırak.
Sevdiğin işe geç. Ama bütün işleri de severek yapmıyorsan kendini değiştir,Sevdiğin işe geç. Ama bütün işleri de severek yapmıyorsan kendini değiştir, sen de bir kusur, hastalık var. Bir şeyleri sevmeyi öğren. sen de bir kusur, hastalık var. Bir şeyleri sevmeyi öğren.

Evliyâullahtan birisinin yanına birisi gelmiş, mürit olmak istiyor. Evliyâullahtan birisinin yanına birisi gelmiş, mürit olmak istiyor.

"Evladım, sen yemeklerden hangisini seversin?" "Fark etmez efendim." "Evladım, sen yemeklerden hangisini seversin?"

"Fark etmez efendim."

"Ya evladım hani insan bazen kızartma, kebap, baklava, börek, kaymaklı kadayıf bir şey ister…" "Ya evladım hani insan bazen kızartma, kebap, baklava, börek, kaymaklı kadayıf bir şey ister…"

"Fark etmez efendim." "Çiçeklerden hangisini seversin?" "Önemli değil, fark etmez efendim." "Fark etmez efendim."

"Çiçeklerden hangisini seversin?"

"Önemli değil, fark etmez efendim."

"Evladım sümbül var, gül var, salkım salkım hanımeli var, lale var..." "Önemli değil efendim." "Evladım sümbül var, gül var, salkım salkım hanımeli var, lale var..."

"Önemli değil efendim."

"Evladım şundan hangisini, bundan hangisini?" Hiçbir şeyde adamın ibresi kıpırdamıyor. "Evladım şundan hangisini, bundan hangisini?"

Hiçbir şeyde adamın ibresi kıpırdamıyor.

"Def ol! Git, def ol, yıkıl karşımdan, git! Bir şeyi sevmeyi öğren de öyle gel!" demiş. "Def ol! Git, def ol, yıkıl karşımdan, git! Bir şeyi sevmeyi öğren de öyle gel!"

demiş.

Ya bir kedi, bir köpek, bir kuş, bir çiçek sev;Ya bir kedi, bir köpek, bir kuş, bir çiçek sev; bir sevmeyi öğren de ben sana oradan Allah sevgisini anlatayım. Sevme damarı gelişmiyor adamın.bir sevmeyi öğren de ben sana oradan Allah sevgisini anlatayım. Sevme damarı gelişmiyor adamın. Hiç çalışma damarı gelişmemiş, hiçbir şeyi sevmiyor. Basarsın sopayı; bak nasıl öğreniyor.Hiç çalışma damarı gelişmemiş, hiçbir şeyi sevmiyor. Basarsın sopayı; bak nasıl öğreniyor. Yatırırsın falakaya, bak nasıl öğreniyor. İlaç gibi fayda eder. Aç bırakırsın, açık bırakırsın, alışır. Yatırırsın falakaya, bak nasıl öğreniyor. İlaç gibi fayda eder. Aç bırakırsın, açık bırakırsın, alışır.

Adam çalışmaya alıştı mı bırakamıyor. Ben bakıyorum, bazı meslekler var, mesela:Adam çalışmaya alıştı mı bırakamıyor. Ben bakıyorum, bazı meslekler var, mesela: Orduda asker; belli saatte gidecek oraya, sekizde gidecek, şu vakitte dönecek,Orduda asker; belli saatte gidecek oraya, sekizde gidecek, şu vakitte dönecek, işi muntazam yapmaya alışmış. Emekli oluyor adam güya ama cıva gibi, duramıyor yerinde. Neden? işi muntazam yapmaya alışmış. Emekli oluyor adam güya ama cıva gibi, duramıyor yerinde. Neden?

Bir çalışma disiplini kazanmış, bir çalışma âdeti, itiyadı kazanmış. Öyle olması lazım... Bir çalışma disiplini kazanmış, bir çalışma âdeti, itiyadı kazanmış. Öyle olması lazım...

Peygamber Efendimiz oturduğu yerde hiçbir iş yapmayana selam vermemiş. Peygamber Efendimiz oturduğu yerde hiçbir iş yapmayana selam vermemiş.

Oturmayacak, çalışacak. Hiç olmazsa dili kıpırdasın; "Allah" desin, hiç olmazsa eli tesbih çeksin.Oturmayacak, çalışacak. Hiç olmazsa dili kıpırdasın; "Allah" desin, hiç olmazsa eli tesbih çeksin. Hani bir iş yapacak. İşte nefsin hevasıyla, arzularıyla, negatif arzuları, pozitif arzuları, Hani bir iş yapacak.

İşte nefsin hevasıyla, arzularıyla, negatif arzuları, pozitif arzuları,
tembellikleri, istekleri, nefsin bir sürü böyle huyları vardır, onlarla mücadele etmesi lazım bir insanın,tembellikleri, istekleri, nefsin bir sürü böyle huyları vardır, onlarla mücadele etmesi lazım bir insanın, iyi insan, iyi derviş, iyi kul, Allah'ın sevgili kulu, evliyâ olması için... iyi insan, iyi derviş, iyi kul, Allah'ın sevgili kulu, evliyâ olması için...

Evliyâullahın hepsi çalışkan insanlardı; öyle tembellikle evliyâ olunmaz.Evliyâullahın hepsi çalışkan insanlardı; öyle tembellikle evliyâ olunmaz. Kötü huylarla, tembellikle, yan gelip yatmakla, keyifle olunmaz. Çalışacak. Kötü huylarla, tembellikle, yan gelip yatmakla, keyifle olunmaz. Çalışacak.

"Kim çalışmadan cenneti elde ederim derse hata eder." diyor evliyâullahtan birisi. Ama kim de; "Kim çalışmadan cenneti elde ederim derse hata eder."

diyor evliyâullahtan birisi. Ama kim de;

"Çalışırsam muhakkak elde ederim." derse o da hata. Allah verecek."Çalışırsam muhakkak elde ederim."

derse o da hata. Allah verecek.
"Çalışırsam mutlak alırım" diye bir şey yok ama çalışmadan da bu iş olmaz. Çalışacak. "Çalışırsam mutlak alırım" diye bir şey yok ama çalışmadan da bu iş olmaz. Çalışacak.

Gece uykusuz kalacaksın, sabah namaza kalkacaksın, teheccüd namazı kılacaksın,Gece uykusuz kalacaksın, sabah namaza kalkacaksın, teheccüd namazı kılacaksın, tesbihlerini çekeceksin, vazifelerini yapacaksın, İslâmî hizmetlere koşturacaksın,tesbihlerini çekeceksin, vazifelerini yapacaksın, İslâmî hizmetlere koşturacaksın, kesenin ağzını açacaksın, yorulacaksın, terleyeceksin… kesenin ağzını açacaksın, yorulacaksın, terleyeceksin…

Şurada hayırlı hizmetler yapmak için gece gündüz çalışıyor kardeşlerimiz, ekibimiz, grubumuz;Şurada hayırlı hizmetler yapmak için gece gündüz çalışıyor kardeşlerimiz, ekibimiz, grubumuz; bazıları da onları çelmelemek için çalışıyor. "Okul açacağız" diye uğraşıyoruz, bazıları da onları çelmelemek için çalışıyor. "Okul açacağız" diye uğraşıyoruz, kimileri okulu kapatmak için çalışıyor. "Müessese açacağız" diyoruz, kimileri okulu kapatmak için çalışıyor. "Müessese açacağız" diyoruz, kimileri öbür taraftan bozgunculuk yapıyor. kimileri öbür taraftan bozgunculuk yapıyor. Bir başka çalışma yapıyoruz, kimisi geliyor onun yanına rekabet yapıp, bizi söndürmeye çalışıyor. Bir başka çalışma yapıyoruz, kimisi geliyor onun yanına rekabet yapıp, bizi söndürmeye çalışıyor.

Allah şeytana da bir vazife vermiş, o da şeytanlığını yapacak.Allah şeytana da bir vazife vermiş, o da şeytanlığını yapacak. Olsun, güçlüklerden de yılmamak lazım. Güçlüklere yenile yenile yenmeyi öğrenmek lazım. Olsun, güçlüklerden de yılmamak lazım. Güçlüklere yenile yenile yenmeyi öğrenmek lazım.

Bizim cumhurbaşkanlığı başdanışmanı, geçen bir konferansta anlattı, Macaristan'da bir heykel görmüş. Bizim cumhurbaşkanlığı başdanışmanı, geçen bir konferansta anlattı, Macaristan'da bir heykel görmüş.

"Bu kimin heykeli?" "Bu, bizim hükümdarlarımızdan birisinin heykeli." "Ne yapmış, başarısı ne?" "Bu kimin heykeli?"

"Bu, bizim hükümdarlarımızdan birisinin heykeli."

"Ne yapmış, başarısı ne?"

"Çok savaşmış bu adam." "Eee? Zafer kazanmış mı?" "Çok savaşmış bu adam."

"Eee? Zafer kazanmış mı?"

"Hayır, girdiği bütün savaşlarda yenilmiş. Bütün savaşlarda yenilmiş." Ama yine heykelini dikmişler."Hayır, girdiği bütün savaşlarda yenilmiş. Bütün savaşlarda yenilmiş."

Ama yine heykelini dikmişler.
Savaşmış ya, bütün savaşlarda yenilmiş ama yenmek için gayret sarf etmiş,Savaşmış ya, bütün savaşlarda yenilmiş ama yenmek için gayret sarf etmiş, bir defa yenildim diye yılmamış ya; o da bir şey. bir defa yenildim diye yılmamış ya; o da bir şey.

Bu çok önemli bir hadîs-i şerîftir.Mühim olan on tane, yirmi tane hadis okumak değildir.Bu çok önemli bir hadîs-i şerîftir.Mühim olan on tane, yirmi tane hadis okumak değildir. İnsan bir tek fikri kafasına sağlam yerleştirirse, o hayatı boyunca kendisini kurtarır,İnsan bir tek fikri kafasına sağlam yerleştirirse, o hayatı boyunca kendisini kurtarır, fayda verir kendisine. Bu çok önemli bir hadîs-i şerîftir.fayda verir kendisine. Bu çok önemli bir hadîs-i şerîftir. Cihadın en üstünü Sırbistan'a, Ermenistan'a, Yunanistan'a gidip çarpışmak değil. Ne diyor? Cihadın en üstünü Sırbistan'a, Ermenistan'a, Yunanistan'a gidip çarpışmak değil.

Ne diyor?

"İnsanın kendi nefsiyle mücadele etmesidir." Çünkü bizim bize verdiğimiz zararı kimse veremez. "İnsanın kendi nefsiyle mücadele etmesidir."

Çünkü bizim bize verdiğimiz zararı kimse veremez.

Ormanlarımızı kim yakıyor? "İçimizden densizler, yanlış bilgi almış, yanlış duygularla yetişmiş insanlar.Ormanlarımızı kim yakıyor?

"İçimizden densizler, yanlış bilgi almış, yanlış duygularla yetişmiş insanlar.
Onları kim yetiştirdi?" diye arayıp sormuyorlar. Onları kim yetiştirdi?"

diye arayıp sormuyorlar.

"Nasıl çıktı Millî Eğitim'in içinden bu negatif adamlar?" diye hiç işin takibini yapmıyorlar."Nasıl çıktı Millî Eğitim'in içinden bu negatif adamlar?"

diye hiç işin takibini yapmıyorlar.
Var mı müslümanlardan bir tane böyle yapan?! Ağaç dikmek için uğraşıyoruz,Var mı müslümanlardan bir tane böyle yapan?!

Ağaç dikmek için uğraşıyoruz,
koru yapmak, korular, ormanlar tesis etmek için uğraşıyoruz biz: Onlar da yakmak için.koru yapmak, korular, ormanlar tesis etmek için uğraşıyoruz biz: Onlar da yakmak için. İkisi arasında ne kadar fark var! Biz yapmak için uğraşıyoruz, o yakmak için uğraşıyor.İkisi arasında ne kadar fark var! Biz yapmak için uğraşıyoruz, o yakmak için uğraşıyor. Millet söndürüyor, yeniden yakıyor; millet söndürüyor, yeniden yakıyor… Millet söndürüyor, yeniden yakıyor; millet söndürüyor, yeniden yakıyor…

Bizim bize yaptığımız kötülüğü kimse yapamaz.Bizim bize yaptığımız kötülüğü kimse yapamaz. İçimizdeki negatif, pis, pasaklı, yanlış duygularla yetişmiş, ayyaş, serseri, zampara,İçimizdeki negatif, pis, pasaklı, yanlış duygularla yetişmiş, ayyaş, serseri, zampara, kumarbaz, hırsız, beleşçi, kaytarıcı, zalim, fâsık, fâcir… kumarbaz, hırsız, beleşçi, kaytarıcı, zalim, fâsık, fâcir…

E bunların hepsi dinin yasakladığı şeyler. Sen niye dine karşı çıkıyorsun? E bunların hepsi dinin yasakladığı şeyler. Sen niye dine karşı çıkıyorsun?

Ben bunları engellemek, bunları tedavi etmek için çalışan bir insanım.Ben bunları engellemek, bunları tedavi etmek için çalışan bir insanım. Niye sen bunların karşısına çıkıyorsun? "Dindarlık kötü, Müslümanlık kötü, gericilik..." Niye sen bunların karşısına çıkıyorsun?

"Dindarlık kötü, Müslümanlık kötü, gericilik..."

Müslümanlık kötüyse gör bakalım, müslüman olmayanlar nasılmış!? Çok önemli bir hadîs-i şerîftir.Müslümanlık kötüyse gör bakalım, müslüman olmayanlar nasılmış!?

Çok önemli bir hadîs-i şerîftir.
Buna göre kendinizi yetiştirin, nefsinizin ıslahına, hevâ-i nefsinizle mücadeleye kendinizi alıştırın. Buna göre kendinizi yetiştirin, nefsinizin ıslahına, hevâ-i nefsinizle mücadeleye kendinizi alıştırın.

Efdalü'l-fedâili en tasile men kata'ake ve tu'tiye men harameke ve tasfaha ammen şetemeke. Efdalü'l-fedâili en tasile men kata'ake ve tu'tiye men harameke ve tasfaha ammen şetemeke.

Muâz İbn Enes'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Ahmed İbn Hanbel'in Müsned'inde var.Muâz İbn Enes'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Ahmed İbn Hanbel'in Müsned'inde var. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Efdalü'l-fedâili. "Faziletli işlerin en üstünü şunlardır." En tasile men kata'ake.Efdalü'l-fedâili. "Faziletli işlerin en üstünü şunlardır." En tasile men kata'ake. "Senden alâkasını kesen kimseye, senin ilgini kesmeyip devam ettirmen.""Senden alâkasını kesen kimseye, senin ilgini kesmeyip devam ettirmen." Ve tu'tiye men harameke. "Sana bir şey lazım olduğu zaman vermeyip esirgeyen kimseyeVe tu'tiye men harameke. "Sana bir şey lazım olduğu zaman vermeyip esirgeyen kimseye senin vermen." Ve tasfaha ammen şetemeke.senin vermen." Ve tasfaha ammen şetemeke. "Sana sövüp sayan, kötülük yapan insanı hoş görmen, ona uymaman, ona küfürle karşılık vermemen.""Sana sövüp sayan, kötülük yapan insanı hoş görmen, ona uymaman, ona küfürle karşılık vermemen." Faziletin en üstünü bu. Niye bunlar faziletlerin en üstünleri oluyor? Zor da onun için.Faziletin en üstünü bu.

Niye bunlar faziletlerin en üstünleri oluyor?

Zor da onun için.
Zor ama yapıldığı zaman da toplumun düzeni için en gerekli şeyler de onun için. Zor ama yapıldığı zaman da toplumun düzeni için en gerekli şeyler de onun için.

Adam küsüyor size, konuşmuyor, darılıyor. Senin bir kabahatin var mı? Yok! Küsüyor.Adam küsüyor size, konuşmuyor, darılıyor. Senin bir kabahatin var mı?

Yok! Küsüyor.
Kabahatin olsa bile küsmemesi lazım. Haksız, kabahat kendisinde, küsüyor. E sen de küssen...Kabahatin olsa bile küsmemesi lazım. Haksız, kabahat kendisinde, küsüyor. E sen de küssen... Küsmek haram İslâm'da, ilgiyi kesmek, konuşmamak haram… Küsmek haram İslâm'da, ilgiyi kesmek, konuşmamak haram…

Müslüman müslümanın kardeşidir, her zaman yardımcısı olacak.Müslüman müslümanın kardeşidir, her zaman yardımcısı olacak. Zulüm ettiği zaman, günah işlediği zaman bile yardım edecek. Nasıl yardım edecek? Zulüm ettiği zaman, günah işlediği zaman bile yardım edecek. Nasıl yardım edecek?

Günahı işlememesine çalışacak, engellemeye çalışacak.Günahı işlememesine çalışacak, engellemeye çalışacak. İlgi devam edecek, onu kurtarmaya çalışacak.İlgi devam edecek, onu kurtarmaya çalışacak. Kötü yoldan iyi yola çekmeye çalışacak, elinden tutmaya çalışacak.Kötü yoldan iyi yola çekmeye çalışacak, elinden tutmaya çalışacak. Onun için darılmak haram olduğundan, darılmayacak; ilgiyi kesene gidecek, kurtarmaya çalışacak. Onun için darılmak haram olduğundan, darılmayacak; ilgiyi kesene gidecek, kurtarmaya çalışacak.

Senden ilgiyi kesen, sen iyi bir insan olduğuna göre, demek ki kötü yola gidiyor. Senden ilgiyi kesen, sen iyi bir insan olduğuna göre, demek ki kötü yola gidiyor.

Sen ne yapacaksın? Sen onun yanına gideceksin yavaş yavaş, yumuşak yumuşak; Sen ne yapacaksın?

Sen onun yanına gideceksin yavaş yavaş, yumuşak yumuşak;

"Bu hastalandı, kafayı bozmak üzere, en iyisi ben buna şöyle usûlüyle muamele edeyim,"Bu hastalandı, kafayı bozmak üzere, en iyisi ben buna şöyle usûlüyle muamele edeyim, yavaş yavaş doğruları anlatmaya çalışayım, biraz gönlünü almaya çalışayım, aman sapıtmasın,yavaş yavaş doğruları anlatmaya çalışayım, biraz gönlünü almaya çalışayım, aman sapıtmasın, şaşırmasın, namazı bırakmasın, ibadeti, hayr ü hasenâtı bırakmasın." Bazıları öyle oluyor. şaşırmasın, namazı bırakmasın, ibadeti, hayr ü hasenâtı bırakmasın."

Bazıları öyle oluyor.
Bakıyorsun… Geçen senelerde tüccar tanıdığımız anlattı.Bakıyorsun… Geçen senelerde tüccar tanıdığımız anlattı. Hanlarında bir kimse varmış; sakallı, şalvarlı, cübbeli, sarıklı,Hanlarında bir kimse varmış; sakallı, şalvarlı, cübbeli, sarıklı, beş vakit namazı camide kılan, handaki tezgâhtarlara gidip; "Gel kardeşim namaza beraber gidelim." beş vakit namazı camide kılan, handaki tezgâhtarlara gidip;

"Gel kardeşim namaza beraber gidelim."

filan diye onları da doğru yola çekmeye çalışan bir insan.filan diye onları da doğru yola çekmeye çalışan bir insan. Aa! Bir değişmiş; sakalı kesmiş, namazı bırakmış, camii bırakmış,Aa! Bir değişmiş; sakalı kesmiş, namazı bırakmış, camii bırakmış, bütün kötü şeyleri işlemeye başlamış. Neden? bütün kötü şeyleri işlemeye başlamış.

Neden?

İnsanoğlu bir karar üzere durmaz, çok sağlam bir mahlûk değildir insanoğlu. İnsanoğlu bir karar üzere durmaz, çok sağlam bir mahlûk değildir insanoğlu.

Ve hulika'l-insânü za'îfen. "İnsanoğlu zayıf yaratılmıştır." Ve hulika'l-insânü za'îfen. "İnsanoğlu zayıf yaratılmıştır."

Ufacık bir şeyden harap olur, küçücük bir şeyden morali bozulur, rûhen hasta olur,Ufacık bir şeyden harap olur, küçücük bir şeyden morali bozulur, rûhen hasta olur, gelir bizim karşımıza dua ister bizden. Bir şey yok ya, turp gibi sapasağlam. gelir bizim karşımıza dua ister bizden. Bir şey yok ya, turp gibi sapasağlam. Yok, şöyle olmuş da böyle olmuş da, incir çekirdeğini doldurmayan şeyden hasta olur.Yok, şöyle olmuş da böyle olmuş da, incir çekirdeğini doldurmayan şeyden hasta olur. Çok zayıftır bu insanoğlu. Ruhunun dengesi bir sarsıldı mı, bir bozuldu mu pehlivan gibiÇok zayıftır bu insanoğlu. Ruhunun dengesi bir sarsıldı mı, bir bozuldu mu pehlivan gibi insan sinek kadar kıymeti kalmaz. Onun için çok ihtiyatlı davranmak lazım.insan sinek kadar kıymeti kalmaz.

Onun için çok ihtiyatlı davranmak lazım.
Hem insanın kendisine de çok güvenmemesi lazım. Daima Allah'a sığınması lazım. Hem insanın kendisine de çok güvenmemesi lazım. Daima Allah'a sığınması lazım.

"Yâ Rabbi, beni şaşırtma yâ Rabbi! Beni doğru yoldan ayırma yâ Rabbi!"Yâ Rabbi, beni şaşırtma yâ Rabbi! Beni doğru yoldan ayırma yâ Rabbi! Beni nefsime uydurma yâ Rabbi! Beni şeytana kananlardan etme yâ Rabbi!Beni nefsime uydurma yâ Rabbi! Beni şeytana kananlardan etme yâ Rabbi! Hidayetten sonra dalalete ayağımı saptırma yâ Rabbi, günahlara bulaştırma!.." diyeHidayetten sonra dalalete ayağımı saptırma yâ Rabbi, günahlara bulaştırma!.."

diye
daima Allah'a sığınmak lazım. Zordur, kolay değildir. Onun için, senden birisi ilgiyi kesti mi, daima Allah'a sığınmak lazım. Zordur, kolay değildir.

Onun için, senden birisi ilgiyi kesti mi,
sen; "hastalandı bu adam" diyeceksin, tedavi etmek için yumuşak davranacaksın. sen; "hastalandı bu adam" diyeceksin, tedavi etmek için yumuşak davranacaksın. İpi gerdirtmeyeceksin, koparttırmayacaksın, gideceksin. İpi gerdirtmeyeceksin, koparttırmayacaksın, gideceksin.

Balıkçılar diyorlar ki; büyük bir balığı yakaladığın zamanBalıkçılar diyorlar ki; büyük bir balığı yakaladığın zaman birden çekersen balık bir çeker oltayı, kopartır. Ne yapacaksın? Salacaksın salacaksın, çekeceksin.birden çekersen balık bir çeker oltayı, kopartır. Ne yapacaksın?

Salacaksın salacaksın, çekeceksin.
Biraz zorlandığı zaman yine salacaksın salacaksın, yine çekeceksin.Biraz zorlandığı zaman yine salacaksın salacaksın, yine çekeceksin. Biraz zorladığı zaman yine salacaksın, yine çekeceksin. Maksat ne? Oltayı kopartmamak. Yakaladı ya.Biraz zorladığı zaman yine salacaksın, yine çekeceksin. Maksat ne?

Oltayı kopartmamak. Yakaladı ya.
Sonra iyice yorulduktan sonra balığı alırsın belli bir usûlle.Sonra iyice yorulduktan sonra balığı alırsın belli bir usûlle. Hızlı çeksen o zaman da ağzı yırtılır, yine kaçar. Yavaş yavaş alacaksın;Hızlı çeksen o zaman da ağzı yırtılır, yine kaçar. Yavaş yavaş alacaksın; kocaman bir balık, bir milyon lira, bir buçuk milyon lira, tamam. Ama usûlü var işte. kocaman bir balık, bir milyon lira, bir buçuk milyon lira, tamam. Ama usûlü var işte. Fazla gerdirdiği zaman salıvereceksin. Beşerî münasebetlerde de böyle. Fazla gerdirdiği zaman salıvereceksin.

Beşerî münasebetlerde de böyle.
İpi koparttırmayacaksın adama. Mühim olan onları yakalamak, doğru yola getirmek. İpi koparttırmayacaksın adama. Mühim olan onları yakalamak, doğru yola getirmek.

İkincisi; ve tu'tiye men harameke. "Sana vermemiş zamanında, kötülük yapmış,İkincisi; ve tu'tiye men harameke. "Sana vermemiş zamanında, kötülük yapmış, istediğini yapmamış, sıkışık olduğun zamanda yardım etmemiş; sen ona vereceksin." istediğini yapmamış, sıkışık olduğun zamanda yardım etmemiş; sen ona vereceksin."

Ne yapalım; o sana vermedi, o sevabı kaçırdı, sen sevabı kaçırma. Ne yapalım; o sana vermedi, o sevabı kaçırdı, sen sevabı kaçırma.

Sen sevabı kimin için yapıyorsun? Allah için yapıyorsun! Sen sevabı kimin için yapıyorsun?

Allah için yapıyorsun!

Kardeşlerimiz var şimdi, her gün haber alıyoruz, rapor alıyoruz sağdan soldan.Kardeşlerimiz var şimdi, her gün haber alıyoruz, rapor alıyoruz sağdan soldan. Bin bir türlü problem başımızda; onunla uğraş, bununla uğraş, bin bir türlü dert...Bin bir türlü problem başımızda; onunla uğraş, bununla uğraş, bin bir türlü dert... Hayır, yapmak istiyorsun, şahsın için değil, toplum için faydalı bir şey yapmak istiyorsun;Hayır, yapmak istiyorsun, şahsın için değil, toplum için faydalı bir şey yapmak istiyorsun; o kadar çok müşküller, o kadar çok problemler çıkıyor ki… o kadar çok müşküller, o kadar çok problemler çıkıyor ki…

Öyle negatif, öyle çelmeleyici insanlar var ki…Öyle negatif, öyle çelmeleyici insanlar var ki… Sen gangstersin, mafya çetesi reisisin de ortalığı kasıp kavuruyormuşsun gibi muamele ediyor,Sen gangstersin, mafya çetesi reisisin de ortalığı kasıp kavuruyormuşsun gibi muamele ediyor, vatan haini muamelesi yapıyor. Okul kurmak istiyorsun, hayır yapmak istiyorsun;vatan haini muamelesi yapıyor. Okul kurmak istiyorsun, hayır yapmak istiyorsun; hayır yapmanı engelliyor, hayır yaptırtmak istemiyor, hayrı başlatmak istemiyor,hayır yapmanı engelliyor, hayır yaptırtmak istemiyor, hayrı başlatmak istemiyor, hayrı çalışır hale getirmek istemiyor. Niçin yapıyoruz biz? Bırakacak mıyız, darılacak mıyız? hayrı çalışır hale getirmek istemiyor.

Niçin yapıyoruz biz?

Bırakacak mıyız, darılacak mıyız?

Hayır! Cümle cihan halkı aleyhimize dönse, hakkı işlemekte, yapmakta devam edeceğiz. Neden? Hayır! Cümle cihan halkı aleyhimize dönse, hakkı işlemekte, yapmakta devam edeceğiz.

Neden?

Allah için yapıyoruz da ondan! İnsanlar beğensin diye yapmıyoruz.Allah için yapıyoruz da ondan!

İnsanlar beğensin diye yapmıyoruz.
İnsanlar alkışlasın diye yapmıyoruz da onun için. Beğenmezse beğenmesin! İnsanlar alkışlasın diye yapmıyoruz da onun için.

Beğenmezse beğenmesin!

Kötülüğünü düşünür, suizanda bulunur… Ödüm patlıyor benim; şu camiin orasını, burasını yaptırdık,Kötülüğünü düşünür, suizanda bulunur…

Ödüm patlıyor benim; şu camiin orasını, burasını yaptırdık,
pırıl pırıl, ışıl ışıl her tarafı oldu; parayı elime almaktan ödüm patlıyor. pırıl pırıl, ışıl ışıl her tarafı oldu; parayı elime almaktan ödüm patlıyor. Gidin oraya verin, şöyle yapın. Ameleyi çalıştırın, yevmiyesini siz verin;Gidin oraya verin, şöyle yapın. Ameleyi çalıştırın, yevmiyesini siz verin; demiri siz alın, buraya getirin, siz koyun. Mühim olan insanın suizan altında kalmaması; çok önemli… demiri siz alın, buraya getirin, siz koyun. Mühim olan insanın suizan altında kalmaması; çok önemli…

Hayır işine giren herkese, herkes böyle ters bakıyor. Adam işini gücünü bırakıyor,Hayır işine giren herkese, herkes böyle ters bakıyor. Adam işini gücünü bırakıyor, cami yaptıracağım, hayır yapacağım diye koşturuyor, çeşit çeşit iftiralara uğrayabiliyor. cami yaptıracağım, hayır yapacağım diye koşturuyor, çeşit çeşit iftiralara uğrayabiliyor. Allah korusun. Zor. Kadir kıymet bilmediler, ne yapacağız? Biz hayrı bırakacak mıyız? Allah korusun. Zor.

Kadir kıymet bilmediler, ne yapacağız?

Biz hayrı bırakacak mıyız?

Hayır, bırakmayacağız! Allah biliyor. Biz Allah'ın sevdiği işi yapmaya devam edeceğiz. Hayır, bırakmayacağız!

Allah biliyor. Biz Allah'ın sevdiği işi yapmaya devam edeceğiz.

O adam bana vermedi, ben ne yapacağım? Benim elime fırsat geçerseO adam bana vermedi, ben ne yapacağım?

Benim elime fırsat geçerse
ben kötüye iyilikle muamele ederim, o utanır. Ben sevabı kaçırmam, o sevabı kaçırdı.ben kötüye iyilikle muamele ederim, o utanır. Ben sevabı kaçırmam, o sevabı kaçırdı. Ben tam borçlu olduğum sırada borç istedim vermedi, tamam, o şimdi borç istiyor; ben veririm. Neden? Ben tam borçlu olduğum sırada borç istedim vermedi, tamam, o şimdi borç istiyor; ben veririm.

Neden?

Borç vermek sevap. Sevabı ben kaçırmadım, o kaçırdı. Böyle düşünürüz.Borç vermek sevap. Sevabı ben kaçırmadım, o kaçırdı. Böyle düşünürüz. Yaptığımız işi Allah rızası için yaptığımız müddetçe vazgeçmeyiz. Yaptığımız işi Allah rızası için yaptığımız müddetçe vazgeçmeyiz. O zaman da o adam mahcup olur ve yola gelir. O zaman da o adam mahcup olur ve yola gelir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in dünya kadar düşmanı vardı.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in dünya kadar düşmanı vardı. Yığınla düşmanı vardı Mekke'de. Mekke'nin, Kureyş'in eşrafından nice insanlar vardı.Yığınla düşmanı vardı Mekke'de. Mekke'nin, Kureyş'in eşrafından nice insanlar vardı. Hepsinin gönlünü kazandı. Neden? Hepsinin gönlünü kazandı.

Neden?

Çok halim selim muamele etti, kötülere hep iyilikle mukabele, muamele etti. Çok halim selim muamele etti, kötülere hep iyilikle mukabele, muamele etti.

Kendisine, bakın âyet-i kerîme iniyor, Hz. Hamza'yı öldürdükleri, şehit ettikleri zaman Uhud'da;Kendisine, bakın âyet-i kerîme iniyor, Hz. Hamza'yı öldürdükleri, şehit ettikleri zaman Uhud'da; kulağını kestiler, burnunu kestiler, göğsünü açtılar, ciğerini çiğnediler. kulağını kestiler, burnunu kestiler, göğsünü açtılar, ciğerini çiğnediler. Peygamber Efendimiz de bir sinirlendi. Çok üzüldü. Amcasını çok seviyordu.Peygamber Efendimiz de bir sinirlendi. Çok üzüldü. Amcasını çok seviyordu. Bir insan ölür savaşta ama böyle gözünü oy, kulağını kes, burnunu, dudağını kes, ciğerini aç.Bir insan ölür savaşta ama böyle gözünü oy, kulağını kes, burnunu, dudağını kes, ciğerini aç. Çok sinirlendi. "Ben de yetmiş tanesini onların yakalayıp intikamımı almazsam..." Çok sinirlendi.

"Ben de yetmiş tanesini onların yakalayıp intikamımı almazsam..."

filan diye böyle yemin etti. Onun üzerine âyet-i kerîme indi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e; filan diye böyle yemin etti. Onun üzerine âyet-i kerîme indi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'e;

Ve âkebethüm fe âkibû bi misli mâ ûkibtüm bihî ve le in sabertüm le hüve hayrun li's-sâbirîn. Ve âkebethüm fe âkibû bi misli mâ ûkibtüm bihî ve le in sabertüm le hüve hayrun li's-sâbirîn.

"Eğer bir suçluya bir ceza verecekseniz, cezası kadar verin." "Eğer bir suçluya bir ceza verecekseniz, cezası kadar verin."

"Yetmiş tanesini" dedi ya Peygamber Efendimiz, üzüldüğü için. Kim yapmışsa o cezalandırılsın."Yetmiş tanesini" dedi ya Peygamber Efendimiz, üzüldüğü için. Kim yapmışsa o cezalandırılsın. Cezanın suçla mütenasip olması lazım, aşırı olmaması lazım. Cezanın suçla mütenasip olması lazım, aşırı olmaması lazım.

Ve le in sabertüm. "Eğer sabrederseniz." Le hüve hayrun li's-sâbirîn. "Sabretmek daha iyidir." diyeVe le in sabertüm. "Eğer sabrederseniz." Le hüve hayrun li's-sâbirîn. "Sabretmek daha iyidir."

diye
bildirdi Peygamber Efendimiz'e Allah celle celâlüh. Efendimiz sabretti. bildirdi Peygamber Efendimiz'e Allah celle celâlüh.

Efendimiz sabretti.
Yemin etmişti, intikam almak için; "Vallahi, yetmiş tanesini şöyle yapacağım." diye.Yemin etmişti, intikam almak için;

"Vallahi, yetmiş tanesini şöyle yapacağım."

diye.
Yemininin kefaretini ödedi, Allah sabretmeyi tavsiye ettiği için âyet-i kerîmede. Yemininin kefaretini ödedi, Allah sabretmeyi tavsiye ettiği için âyet-i kerîmede.

Kötülere, iyilikle mukabele etti. Kâtilleri affetti.Kötülere, iyilikle mukabele etti. Kâtilleri affetti. Müslüman olunca ceza vermedi, Mekke'ye girdiği zaman katliam yaptırmadı.Müslüman olunca ceza vermedi, Mekke'ye girdiği zaman katliam yaptırmadı. Katliam yapmak isteyen hızlı komutanlar vardı; Katliam yapmak isteyen hızlı komutanlar vardı;

"Şimdi müşriklerin karşısında biz galip durumdayız, Mekke'ye bir girelim,"Şimdi müşriklerin karşısında biz galip durumdayız, Mekke'ye bir girelim, o bize eskiden kan kusturan herifleri bir yakaladık mı neler yapacağız." diyenleri vazifeden aldı.o bize eskiden kan kusturan herifleri bir yakaladık mı neler yapacağız."

diyenleri vazifeden aldı.
Sen gel bakalım, pasif hizmete, şuraya git. Katliam yaptırtmadı. Sen gel bakalım, pasif hizmete, şuraya git. Katliam yaptırtmadı.

"Kâbe'ye sığınanlar emniyettedir, sığınanlar kurtulacaktır,"Kâbe'ye sığınanlar emniyettedir, sığınanlar kurtulacaktır, Ebû Süfyân'ın evine girenler kurtulacaktır." dedi, sığınma yeri gösterdi… Ebû Süfyân'ın evine girenler kurtulacaktır."

dedi, sığınma yeri gösterdi…

Koca İslâm mücadele tarihinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'inKoca İslâm mücadele tarihinde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in Arabistan'a İslâm'ı yerleştirme savaşları oldu; Bedir, Uhud, Hendek, Huneyn harbi vesaire… Arabistan'a İslâm'ı yerleştirme savaşları oldu; Bedir, Uhud, Hendek, Huneyn harbi vesaire…

Kaç tane müşrik öldü? Yüz küsur. Hamidullah Bey tarihinde saymış; bu kadar az. Kaç tane müşrik öldü?

Yüz küsur. Hamidullah Bey tarihinde saymış; bu kadar az.

Kan dökmedi Peygamber Efendimiz. Sulhen, gönlünü alarak, sabrederek,Kan dökmedi Peygamber Efendimiz. Sulhen, gönlünü alarak, sabrederek, kötülere iyilikle mukabele ederek gönül kazandı. kötülere iyilikle mukabele ederek gönül kazandı. Bir zamanın en azılı kâfirleri, müşrikleri müslüman oldular, sonra İslâm'a hizmet ettiler. Bir zamanın en azılı kâfirleri, müşrikleri müslüman oldular, sonra İslâm'a hizmet ettiler.

Hz. Ömer radıyallahu anh'ı ziyarete geldiler Kureyş'in rüesâsı, başkanları,Hz. Ömer radıyallahu anh'ı ziyarete geldiler Kureyş'in rüesâsı, başkanları, itibarlı insanlar, eşraftan insanlar. Hz. Ömer, emîrü'l-mü'minîn, odalarına almadı onları. itibarlı insanlar, eşraftan insanlar. Hz. Ömer, emîrü'l-mü'minîn, odalarına almadı onları.

Biz olsak; "Efendim hoş geldin, -bakan, müsteşar bilmem ne filan-Biz olsak;

"Efendim hoş geldin, -bakan, müsteşar bilmem ne filan-
buyurun efendim, hoş geldiniz efendim." deriz. Hz. Ömer hiç yüz vermedi onlara.buyurun efendim, hoş geldiniz efendim."

deriz. Hz. Ömer hiç yüz vermedi onlara.
Bilâl-i Habeşî ile Süheyb-i Rûmî'yi almış odasına, onlarla konuşuyor, ötekiler dışarıda bekliyor. Bilâl-i Habeşî ile Süheyb-i Rûmî'yi almış odasına, onlarla konuşuyor, ötekiler dışarıda bekliyor. Bilal ile Süheyb köleleriydi onların. Mekke'de köleydi onlar, işkence görüyorlardı. Bilal ile Süheyb köleleriydi onların. Mekke'de köleydi onlar, işkence görüyorlardı. Bilal'i, Süheyb'i radıyallahu anhümâ yanına almış, onlarla sohbet ediyor, ötekiler de kapıda bekliyorlar. Bilal'i, Süheyb'i radıyallahu anhümâ yanına almış, onlarla sohbet ediyor, ötekiler de kapıda bekliyorlar.

Dayanamadılar, nefislerine ağır geldi, izzet-i nefislerine dokundu. Bir tanesi dedi ki; Dayanamadılar, nefislerine ağır geldi, izzet-i nefislerine dokundu. Bir tanesi dedi ki;

"Ya bu ne biçim iş, böyle bir acayip gün görmedim; Kureyş'in eşrafı kapıda bekletiliyor,"Ya bu ne biçim iş, böyle bir acayip gün görmedim; Kureyş'in eşrafı kapıda bekletiliyor, el pençe divan, köleler içeride halifeyle beraber oturuyor, ne biçim gün?" dediler.el pençe divan, köleler içeride halifeyle beraber oturuyor, ne biçim gün?"

dediler.
İçlerinden bir tanesi kalktı, o da asaletli bir insan ama akıllı insanlar bunlar. Dedi ki; İçlerinden bir tanesi kalktı, o da asaletli bir insan ama akıllı insanlar bunlar. Dedi ki;

"Ey kavmim, kabahat, kusur bizdedir;"Ey kavmim, kabahat, kusur bizdedir; Allah'ın emri hepimize umumî geldi, biz reddettik, onlar kabul etti.Allah'ın emri hepimize umumî geldi, biz reddettik, onlar kabul etti. Onlar Allah'ın Resûlü'ne yardımcı oldular, biz düşman olduk.Onlar Allah'ın Resûlü'ne yardımcı oldular, biz düşman olduk. Onlar bizi geçtiler sevapta, mânevî mertebe bakımından, Müslümanlıkta daha ileri gittiler, Onlar bizi geçtiler sevapta, mânevî mertebe bakımından, Müslümanlıkta daha ileri gittiler, biz geride kaldık. Bizim bugün bu dünyada bunların mertebesine yetişmemiz mümkün değildir.biz geride kaldık. Bizim bugün bu dünyada bunların mertebesine yetişmemiz mümkün değildir. Ancak gelin cihat diyarlarına gidelim, savaş yerlerine gidelim, savaşalım, Ancak gelin cihat diyarlarına gidelim, savaş yerlerine gidelim, savaşalım, Allah yolunda şehit olursak belki âhirette bunlardan derece bakımından geri kalmayız." Allah yolunda şehit olursak belki âhirette bunlardan derece bakımından geri kalmayız."

Bir zamanın müşrikleri, azılıları, Peygamber Efendimiz'e asker gönderen, savaşan,Bir zamanın müşrikleri, azılıları, Peygamber Efendimiz'e asker gönderen, savaşan, nice nice müslümanları asmış, kesmiş, öldürmüş olan insanlar sonradan iyi insan olupnice nice müslümanları asmış, kesmiş, öldürmüş olan insanlar sonradan iyi insan olup bakın Allah yoluna cihada gidiyorlar, aileleriyle Mekke'yi terk edip…bakın Allah yoluna cihada gidiyorlar, aileleriyle Mekke'yi terk edip… Koca aile gitmiş de bir kişi dönmüş, öbür bir koca aile gitmiş bir kişi de oradan dönmüş.Koca aile gitmiş de bir kişi dönmüş, öbür bir koca aile gitmiş bir kişi de oradan dönmüş. Toplamda iki tanesi dönmüş geriye, Hz. Ömer de ikisini evlendirmiş, birisi kızmış birisi erkekmiş. Toplamda iki tanesi dönmüş geriye, Hz. Ömer de ikisini evlendirmiş, birisi kızmış birisi erkekmiş. Aileler cihat yolunda canlarını vermişler. O hale gelmişler. Onun için ne yapacaksın? Aileler cihat yolunda canlarını vermişler. O hale gelmişler.

Onun için ne yapacaksın?

Sana vermeyene sen vereceksin. Senden alâkayı kesene sen alâkanı devam ettireceksin. Sana vermeyene sen vereceksin. Senden alâkayı kesene sen alâkanı devam ettireceksin.

Ve tasfaha ammen şetemeke. "Sana zulmeden, sana ağır söz söyleyen,Ve tasfaha ammen şetemeke. "Sana zulmeden, sana ağır söz söyleyen, hakaret edene sen halim selim muamele edeceksin, hoş göreceksin, uymayacaksın." hakaret edene sen halim selim muamele edeceksin, hoş göreceksin, uymayacaksın."

Güzel ahlâk bu işte! Böyle olunca insan yükselir, yücelir, toplum düzelir. Böyle olmadığı zaman; Güzel ahlâk bu işte!

Böyle olunca insan yükselir, yücelir, toplum düzelir. Böyle olmadığı zaman;

"O bana böyle yaptı, ben ona öyle yaparım; o bana böyle yaptı, ben ona bin katını yaparım;"O bana böyle yaptı, ben ona öyle yaparım; o bana böyle yaptı, ben ona bin katını yaparım; o bir tane yaptı, ben yetmiş tane yaparım." dedin mio bir tane yaptı, ben yetmiş tane yaparım."

dedin mi
toplumda kan davası, çalkantılar vesaire bitmez. toplumda kan davası, çalkantılar vesaire bitmez.

Üçüncü hadîs-i şerîfi de okuyalım, keselim dersimizi. Çok önemli bu hadîs-i şerîfler. Üçüncü hadîs-i şerîfi de okuyalım, keselim dersimizi. Çok önemli bu hadîs-i şerîfler.

Efdalü'd-du'âi yevme arafete ve efdalü mâ kultü ene ve'n-nebiyyûne min kalbî:Efdalü'd-du'âi yevme arafete ve efdalü mâ kultü ene ve'n-nebiyyûne min kalbî: Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke lehû. Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke lehû.

Talhâ hazretlerinden mürsel olarak rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. Talhâ hazretlerinden mürsel olarak rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Efdalü'd-du'âi. "Duanın en faziletlisi, en kıymetlisi."Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Efdalü'd-du'âi. "Duanın en faziletlisi, en kıymetlisi."
Yevme arafete. "Arafat'ta hacıların toplandığı Arefe günündeki duadır." Çok kıymetlidir.Yevme arafete. "Arafat'ta hacıların toplandığı Arefe günündeki duadır."

Çok kıymetlidir.
O Arafat'ta, vakfeye durduğun zaman, o hacıların, o günü, o saatleri,O Arafat'ta, vakfeye durduğun zaman, o hacıların, o günü, o saatleri, o vakitte yaptığı duaları muazzamdır, Allah'ın çok rahmet ettiği,o vakitte yaptığı duaları muazzamdır, Allah'ın çok rahmet ettiği, duaları kabul ettiği, kullarını affettiği yerdir. Hacılık çok önemli bir iştir. duaları kabul ettiği, kullarını affettiği yerdir.

Hacılık çok önemli bir iştir.
Arafat çok önemli bir yerdir. Arafat'ta vakfeye durmak çok önemlidir. Çok mühim bir gündür orası. Arafat çok önemli bir yerdir. Arafat'ta vakfeye durmak çok önemlidir. Çok mühim bir gündür orası. Hac zaten çok mühimdir. Mekke, Medine zaten çok mühimdir.Hac zaten çok mühimdir. Mekke, Medine zaten çok mühimdir. Ama Arefe gününde yapılan dua da yapılan duaların en kıymetlisidir.Ama Arefe gününde yapılan dua da yapılan duaların en kıymetlisidir. Saatlerce dua imkânı vardır orada; çadırın içinde hiç vakti boşa geçirmeyip Saatlerce dua imkânı vardır orada; çadırın içinde hiç vakti boşa geçirmeyip boyuna güzel güzel dualar etmek lazım, vakfeyi cân u gönülden gözyaşlarıyla yapmak lazım. boyuna güzel güzel dualar etmek lazım, vakfeyi cân u gönülden gözyaşlarıyla yapmak lazım.

Ve efdalü mâ kultü ene ve'n-nebiyyûne min kalbî.Ve efdalü mâ kultü ene ve'n-nebiyyûne min kalbî. "Benim ve benden önceki peygamberlerin söyledikleri sözün de en faziletli sözü,"Benim ve benden önceki peygamberlerin söyledikleri sözün de en faziletli sözü, -hep güzel sözler söylemişlerdir de- en üstünü: Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke lehû sözüdür." -hep güzel sözler söylemişlerdir de- en üstünü: Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke lehû sözüdür."

"Allah var; şerîki, nazîri yok." Lâ ilâhe illallâhu vahdehû. "O tektir." Lâ şerîke lehû."Allah var; şerîki, nazîri yok." Lâ ilâhe illallâhu vahdehû. "O tektir." Lâ şerîke lehû. "Şerîki, nazîri yoktur." Eşi, benzeri, misli, dengi, şerîki, nazîri, ortağı yoktur Allah'ın. "Şerîki, nazîri yoktur."

Eşi, benzeri, misli, dengi, şerîki, nazîri, ortağı yoktur Allah'ın.
Oğlu, kızı yoktur. Allahu Teâlâ hazretleri tektir, âlemlerden müstağnidir,Oğlu, kızı yoktur. Allahu Teâlâ hazretleri tektir, âlemlerden müstağnidir, O'na benzeyen hiçbir şey yoktur. Leyse ke mislihî şey'ün. O'na benzeyen hiçbir şey yoktur.

Leyse ke mislihî şey'ün.

Her şeyi görür, bilir; gözler O'nu göremez. Allahu Teâlâ hazretlerinin varlığını,Her şeyi görür, bilir; gözler O'nu göremez.

Allahu Teâlâ hazretlerinin varlığını,
birliğini söylemişlerdir bütün eski peygamberler de; Musa aleyhisselâm da, İsa aleyhisselâm da,birliğini söylemişlerdir bütün eski peygamberler de; Musa aleyhisselâm da, İsa aleyhisselâm da, İbrahim aleyhisselâm da; hepsi Firavun'un karşısında, Nemrut'un karşısında, cebbarların karşısında:İbrahim aleyhisselâm da; hepsi Firavun'un karşısında, Nemrut'un karşısında, cebbarların karşısında: Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke lehû demişlerdir. En önemli şey budur. Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke lehû demişlerdir. En önemli şey budur. Sağlam bir inanç, doğru bir inanç. Şimdi, Amerikalılar doların üstüne yazmışlar; Sağlam bir inanç, doğru bir inanç.

Şimdi, Amerikalılar doların üstüne yazmışlar;

In God We Trust. Ne demek? "Biz tanrıya dayanıyoruz." In God We Trust.

Ne demek?

"Biz tanrıya dayanıyoruz."

"Allah'a tevekkül ediyoruz." demek yani. Ama; In God We Trust. "Allah'a tevekkül ediyoruz." demek yani. Ama;

In God We Trust.

"Biz Allah'a dayanıyoruz, tevekkül ediyoruz." diyor ya… "Biz Allah'a dayanıyoruz, tevekkül ediyoruz."

diyor ya…

Geçen gün mühendisin birisi Amerika'da okumuş, böyle söylüyor, dolarların üstündeGeçen gün mühendisin birisi Amerika'da okumuş, böyle söylüyor, dolarların üstünde bu yazı var diye Amerikalıları övüyor. Kıymeti yoktur. In God We Trust sözünün kıymeti yoktur. bu yazı var diye Amerikalıları övüyor. Kıymeti yoktur. In God We Trust sözünün kıymeti yoktur.

Neden? Onların God dedikleri zaman aklına gelen, bizim aklımıza gelen değildir de ondan.Neden?

Onların God dedikleri zaman aklına gelen, bizim aklımıza gelen değildir de ondan.
Biz buna "kavram" diyoruz. Şimdi Amerika'dan gelmiş kardeşimiz de var, doktora yapıyormuş bir konuda. Biz buna "kavram" diyoruz.

Şimdi Amerika'dan gelmiş kardeşimiz de var, doktora yapıyormuş bir konuda.

God dediği zaman bir Amerikalı neyi tasavvur ediyor? God dediği zaman bir Amerikalı neyi tasavvur ediyor?

Hz. İsa'nın çarmığa çivilenmiş, mum gibi sararmış cesedini göz önüne getiriyor. Olmadı ki... Hz. İsa'nın çarmığa çivilenmiş, mum gibi sararmış cesedini göz önüne getiriyor. Olmadı ki...

O, Allah'ın kulu ya. Allah çivilenir mi ya? Aklın yok mu senin? O, Allah'ın kulu ya.

Allah çivilenir mi ya?

Aklın yok mu senin?

Yirminci yüzyılda mısın, Afrika'da mısın, ilk çağda mısın, medeniyetten bu kadar uzak mısın;Yirminci yüzyılda mısın, Afrika'da mısın, ilk çağda mısın, medeniyetten bu kadar uzak mısın; akıldan, mantıktan, ilimden irfandan bu kadar yoksun musun ya? akıldan, mantıktan, ilimden irfandan bu kadar yoksun musun ya?

Hz. İsa'dan önceki insanların Rabbi kimdi ya? Ondan önce, kable yani İsa'dan önce, before Christ.Hz. İsa'dan önceki insanların Rabbi kimdi ya?

Ondan önce, kable yani İsa'dan önce, before Christ.
Christ'ten önce, milattan önce insanlar yok muydu, dinleri yok muydu? Hz. İsa'yı bilmiyorlar.Christ'ten önce, milattan önce insanlar yok muydu, dinleri yok muydu?

Hz. İsa'yı bilmiyorlar.
Hangi dine gireceklerdi onlar? Öyle saçma şey mi olur? Hz. İsa'ya tapılır mı? Hangi dine gireceklerdi onlar? Öyle saçma şey mi olur? Hz. İsa'ya tapılır mı? Hz. İsa Allah'ın oğlu olabilir mi?! Allah'ın oğlu olması için hanımı olması lazım, Hz. İsa Allah'ın oğlu olabilir mi?!

Allah'ın oğlu olması için hanımı olması lazım,
hanımı olması için izdivaç olması lazım, gerdek olması lazım, münasebet-i cinsî olması lazım. hanımı olması için izdivaç olması lazım, gerdek olması lazım, münasebet-i cinsî olması lazım.

Allah'a bundan büyük iftira olur mu?! Utanmıyor musunuz ya?! Allah'a bundan büyük iftira olur mu?!

Utanmıyor musunuz ya?!

Yirminci yüzyılda, ey Amerikalılar utanmıyor musunuz ya?! Yirminci yüzyılda, ey Amerikalılar utanmıyor musunuz ya?!

Yüzünüz kızarmıyor mu bu lafı söylerken?! Allah'tan korkmuyor musunuz?! Yüzünüz kızarmıyor mu bu lafı söylerken?! Allah'tan korkmuyor musunuz?!

İnne'ş-şirke le zulmün azîm. Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor; "Şirk çok büyük bir zulümdür!" İnne'ş-şirke le zulmün azîm.

Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor;

"Şirk çok büyük bir zulümdür!"

Ha, öyle oyuncak bir şey değildir. In God We Trust.Ha, öyle oyuncak bir şey değildir.

In God We Trust.
"Hz. İsa'ya dayanıyoruz." demek istiyorlar. Hz. İsa Allah'ın bir kulu. Dayanacaksan Allah'a dayan. "Hz. İsa'ya dayanıyoruz." demek istiyorlar. Hz. İsa Allah'ın bir kulu. Dayanacaksan Allah'a dayan.

Ama nasıl Allah? Lâ ilâhe illallâh! Şerîki, nazîri olmayan. Vahdehû lâ şerîke leh. Ama nasıl Allah?

Lâ ilâhe illallâh! Şerîki, nazîri olmayan. Vahdehû lâ şerîke leh.

Bizim anladığımız mânada. Yoksa öyle haç, put vesaire değil.Bizim anladığımız mânada. Yoksa öyle haç, put vesaire değil. Laflara, kelimelere, herkes başka türlü, başka mâna verir. Kıymeti yok. Laflara, kelimelere, herkes başka türlü, başka mâna verir. Kıymeti yok. In God We Trust. De bakalım; In Allah We Trust yaz bakayım oraya. In God We Trust. De bakalım;

In Allah We Trust yaz bakayım oraya.

"Biz Allah'a tevekkül ediyoruz." de bakalım. God deyince herkesin bir god'ı var."Biz Allah'a tevekkül ediyoruz."

de bakalım.

God deyince herkesin bir god'ı var.
Vahşilerin de bir totemi, putperestlerin de bir putu var, Hinduların da var. Kimisi ineğe tapıyor.Vahşilerin de bir totemi, putperestlerin de bir putu var, Hinduların da var. Kimisi ineğe tapıyor. İnek karşısında "möö!" diyor, bu da onun karşısına geçmiş tapınıyor ona. İnek karşısında "möö!" diyor, bu da onun karşısına geçmiş tapınıyor ona. Biz kesiyoruz, derisinden, köselesinden ayakkabı yapıyoruz, tepe tepe kullanıyoruz; o ona tapınıyor.Biz kesiyoruz, derisinden, köselesinden ayakkabı yapıyoruz, tepe tepe kullanıyoruz; o ona tapınıyor. Etini yiyoruz, sucuk yapıyoruz. Ya aklın mı yok? Etini yiyoruz, sucuk yapıyoruz.

Ya aklın mı yok?

Türkiye'de sucuk yapılan bir şeye, Hindistan'da tapınılır mı? Türkiye'de sucuk yapılan bir şeye, Hindistan'da tapınılır mı?

Efdalü'd-du'âi yevme arafete ve efdalü mâ kultü ene ve'n-nebiyyûne min kalbî.Efdalü'd-du'âi yevme arafete ve efdalü mâ kultü ene ve'n-nebiyyûne min kalbî. "Benim ve benden önceki peygamberlerin söylediği sözün en üstünü." "Benim ve benden önceki peygamberlerin söylediği sözün en üstünü."

Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke lehû. Budur! Doğru inanç. İnancın sağlam olması lazım! Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke lehû.

Budur!

Doğru inanç. İnancın sağlam olması lazım!

Bizim memlekette de bozuk inançlar yok mu? Var.Bizim memlekette de bozuk inançlar yok mu?

Var.
Benim buradaki dinleyicilerimden, talebelerimden bazısı söylüyordu; "Benim babam kâfir, hocam. Benim buradaki dinleyicilerimden, talebelerimden bazısı söylüyordu;

"Benim babam kâfir, hocam.
Benim babam müşrik. Benim babam Hz. Ali'ye 'tanrı' diye inanıyor." diyor. Olur mu?! Benim babam müşrik. Benim babam Hz. Ali'ye 'tanrı' diye inanıyor." diyor.

Olur mu?!

Hz. Ali de Allah'ın bir kulu işte, Peygamber Efendimiz'in damadı, sahabelerden biri, benim dedem.Hz. Ali de Allah'ın bir kulu işte, Peygamber Efendimiz'in damadı, sahabelerden biri, benim dedem. Ama kul, Allah'ın bir kulu.Ama kul, Allah'ın bir kulu. Öyle tapınmak olur mu? Öyle tapınmak olur mu?

Allahu Teâlâ hazretleri ezelîdir, ebedîdir, sermedîdir, varlığının evveli yoktur, kadîmdir, bâkîdir.Allahu Teâlâ hazretleri ezelîdir, ebedîdir, sermedîdir, varlığının evveli yoktur, kadîmdir, bâkîdir. İlk önce bunları öğreniyoruz biz. Amerikalı, Avrupalı, Japon, Hintli bunu öğrenmezse adam olmaz. İlk önce bunları öğreniyoruz biz. Amerikalı, Avrupalı, Japon, Hintli bunu öğrenmezse adam olmaz. Bu inancı yakalayamadıktan sonra Allah'ın huzurunda kıymeti yoktur, âhiretleri mahvolmuş demektir.Bu inancı yakalayamadıktan sonra Allah'ın huzurunda kıymeti yoktur, âhiretleri mahvolmuş demektir. Dünyalarının da kıymeti yoktur, âhiretleri de mahvolmuş demektir.Dünyalarının da kıymeti yoktur, âhiretleri de mahvolmuş demektir. Lâ ilâhe illallâh diyecek, vahdehû lâ şerîke leh diyecek, Allah'ı Kur'ân-ı Kerîm'de anlatılan sıfatlarıyla,Lâ ilâhe illallâh diyecek, vahdehû lâ şerîke leh diyecek, Allah'ı Kur'ân-ı Kerîm'de anlatılan sıfatlarıyla, aşkın, transandantal varlık olarak bilecek, inanacak. Yoksa haç, put, heykel diye bilmeyecek… aşkın, transandantal varlık olarak bilecek, inanacak. Yoksa haç, put, heykel diye bilmeyecek…

Singapur'da biz taksiye bindik, yağmurlu, şakır şakır yağmur yağıyor,Singapur'da biz taksiye bindik, yağmurlu, şakır şakır yağmur yağıyor, uçağa yetişeceğiz Avustralya'ya uçacağız. Taksinin şoförü sordu; "Siz kimsiniz?" uçağa yetişeceğiz Avustralya'ya uçacağız. Taksinin şoförü sordu;

"Siz kimsiniz?"

"Biz, müslümanız, Türk'üz. Türkiye'den Avustralya'ya gidiyoruz..." dedik. Bizim arkadaş da sordu; "Biz, müslümanız, Türk'üz. Türkiye'den Avustralya'ya gidiyoruz..."

dedik. Bizim arkadaş da sordu;

"Siz hangi dindensiniz?" "Ben budistim." "Siz hangi dindensiniz?"

"Ben budistim."

Gördük zaten; oraya şişman göbekli, göbeğinin böyle çukur yeri görülen,Gördük zaten; oraya şişman göbekli, göbeğinin böyle çukur yeri görülen, göbeği taşmış şişman bir heykel koymuş, Buda'nın heykeli.göbeği taşmış şişman bir heykel koymuş, Buda'nın heykeli. Şöyle göbeği görünüyor, göbekli, karpuz gibi bir şey. Oraya koymuş. O da onun putu; Buda. Şöyle göbeği görünüyor, göbekli, karpuz gibi bir şey. Oraya koymuş. O da onun putu; Buda.

Arkadaş dedi ki; "Bunu nereden aldın?" "Çarşıdan." "Kim yaptı bunu?" Arkadaş dedi ki;

"Bunu nereden aldın?"

"Çarşıdan."

"Kim yaptı bunu?"

"Döktüler madenden veya tahtadan oydular. Bundan önce bir tahtaydı, madendi." "Döktüler madenden veya tahtadan oydular. Bundan önce bir tahtaydı, madendi."

"Sen buna nasıl tapınıyorsun?" dedi. Havaalanına gidinceye kadar adamı benzettik."Sen buna nasıl tapınıyorsun?"

dedi.

Havaalanına gidinceye kadar adamı benzettik.
gülüşmegülüşme Dininin din olmadığını anlattık ona. Doğru yola gelmesi gerektiğini anlattık. Dininin din olmadığını anlattık ona. Doğru yola gelmesi gerektiğini anlattık.

Efdalü'd-du'âi yevme arafete ve efdalü mâ kultü ene ve'n-nebiyyûne min kalbî: Efdalü'd-du'âi yevme arafete ve efdalü mâ kultü ene ve'n-nebiyyûne min kalbî: Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke lehû. Lâ ilâhe illallâh. "Allah var; şerîki, nazîri yok. Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke lehû.

Lâ ilâhe illallâh. "Allah var; şerîki, nazîri yok.
Kâinatın sahibi, hâkimi, Hâlıkımız, Râzıkımız, Gaffâr-ı zünûb, Settar-ı uyûb, Kâinatın sahibi, hâkimi, Hâlıkımız, Râzıkımız, Gaffâr-ı zünûb, Settar-ı uyûb, Esmâü'l-Hüsnâ'nın sahibi Rabbimiz. Âlemlerin Rabbi, Rabbü'l-âlemîn. Esmâü'l-Hüsnâ'nın sahibi Rabbimiz. Âlemlerin Rabbi, Rabbü'l-âlemîn.

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Vahdehû la şerîkeleh.el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Vahdehû la şerîkeleh. "Tektir, şerîki, nazîri yoktur, ortağı, eşi benzeri yoktur." "Tektir, şerîki, nazîri yoktur, ortağı, eşi benzeri yoktur."

Bu Arafat'ta da çok söylenen bir söz olacak.Bu Arafat'ta da çok söylenen bir söz olacak. Hacı, hacca gittiği zaman hem Arafat'ta dua çok sevaptır, Hacı, hacca gittiği zaman hem Arafat'ta dua çok sevaptır, hem de Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh'i orada çok söylemek çok kıymetlidir.hem de Lâ ilâhe illallâhu vahdehû lâ şerîke leh'i orada çok söylemek çok kıymetlidir. Orada en çok bunu söyleyip öyle dua etmek lazım... Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği kul eylesin. Orada en çok bunu söyleyip öyle dua etmek lazım...

Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği kul eylesin.

Kâinatın sahibi, Hâlıkı bizi severse cümle cihan halkı düşman olsa bir şey yapamaz.Kâinatın sahibi, Hâlıkı bizi severse cümle cihan halkı düşman olsa bir şey yapamaz. İbrahim aleyhisselâm'ı, Musa aleyhisselâm'ı koruduğu gibi korur Allah.İbrahim aleyhisselâm'ı, Musa aleyhisselâm'ı koruduğu gibi korur Allah. Allah bizi sevmezse, biz Allah'ın sevmediği bir kul olursak,Allah bizi sevmezse, biz Allah'ın sevmediği bir kul olursak, cümle cihan halkı yardımımıza gelse bize fayda sağlayamaz.cümle cihan halkı yardımımıza gelse bize fayda sağlayamaz. Allah'ın sevdiği kul olmaya çalışmamız lazım. Allah'ın sevdiği kul olmaya çalışmamız lazım.

Allah bizi sağlam inançlı, sağlam akideli, sağlam müslümanlar eylesin.Allah bizi sağlam inançlı, sağlam akideli, sağlam müslümanlar eylesin. Hayırlı kul eylesin, ömrümüzü hayırlı geçirmeyi, imtihanı başarmayı nasip eylesin. Hayırlı kul eylesin, ömrümüzü hayırlı geçirmeyi, imtihanı başarmayı nasip eylesin.

Bir gün gelip biz de göçüp gideceğiz, herkes gidiyor, kimse kalmıyor, peygamberler de gidiyor,Bir gün gelip biz de göçüp gideceğiz, herkes gidiyor, kimse kalmıyor, peygamberler de gidiyor, Allah'ın sevgili kulları, hükümdarlar da gidiyor, zengin insanlar, komutanlar da, başkanlar da, Allah'ın sevgili kulları, hükümdarlar da gidiyor, zengin insanlar, komutanlar da, başkanlar da, zenginler de, sağlıklı afiyetli pehlivanlar da, herkes gidiyor, bir gün biz de gideceğiz. zenginler de, sağlıklı afiyetli pehlivanlar da, herkes gidiyor, bir gün biz de gideceğiz.

Allah'ın huzuruna sevdiği, razı olduğu bir kul olarak varmayı Allah cümlemize nasip eylesin,Allah'ın huzuruna sevdiği, razı olduğu bir kul olarak varmayı Allah cümlemize nasip eylesin, cennetiyle Cemâli'yle cümlemizi müşerref eylesin. Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele. cennetiyle Cemâli'yle cümlemizi müşerref eylesin.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2