Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Âhir 1446
24 Aralık 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Nefis ve Nefsine Hâkimiyet

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


ŞEYH ŞABAN-I VELİ CAMİİ/ KASTAMONU

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Nefis Terbiyesi, Nefsi Nasıl Terbiye Edeceğiz?, Allah Hangi Kullardan Razı Olur?, Kevser Irmağı, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Nefis ve Nefsine Hâkimiyet

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


ŞEYH ŞABAN-I VELİ CAMİİ/ KASTAMONU

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Nefis Terbiyesi, Nefsi Nasıl Terbiye Edeceğiz?, Allah Hangi Kullardan Razı Olur?, Kevser Irmağı, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillahirrahmanirrahim.Bismillahirrahmanirrahim.

el-Hamdu lillahi Rabbi'l-alemin. Ve's-salatu ve's-selamu ala seyyidi'l-evveline ve'l-ahirin.


el-Hamdu lillahi Rabbi'l-alemin. Ve's-salatu ve's-selamu ala seyyidi'l-evveline ve'l-ahirin.
Ve ala alihi ve sahbihi ve men-tebi'ahu bi-ihsanin ila yevmi'l-ceza.

Emma ba'd.
Ve ala alihi ve sahbihi ve men-tebi'ahu bi-ihsanin ila yevmi'l-ceza.

Emma ba'd.


Ya eyyuhe'l-cemaah!

Aziz ve muhterem kardeşlerim!


Ya eyyuhe'l-cemaah!

Aziz ve muhterem kardeşlerim!


Allah celle celaluhu cümlenizden razı olsun. İbadetlerinizi kabul eylesin. Sevdiği kul eylesin.


Allah celle celaluhu cümlenizden razı olsun. İbadetlerinizi kabul eylesin. Sevdiği kul eylesin.


Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki:


Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki:


el-Keyyisu men dane nefsehu ve amile lima ba'de'l-mevti ve'l-acizu men etbe'a nefsehu


el-Keyyisu men dane nefsehu ve amile lima ba'de'l-mevti ve'l-acizu men etbe'a nefsehu
hevaha ve temenna ala'llahi'l-emali.hevaha ve temenna ala'llahi'l-emali.

İmam Tirmizi hazretlerinin kitabından rivayet edilmiş olan sahih bir hadis-i şerif.


İmam Tirmizi hazretlerinin kitabından rivayet edilmiş olan sahih bir hadis-i şerif.
Malum, Ku'ran-ı Kerim'in bir kelimesi bile değişmemiştir. Malum, Ku'ran-ı Kerim'in bir kelimesi bile değişmemiştir. Peygamber Efendimiz'in de hayatının her safhası sahabe-i kiram tarafından tespit edilmiş,Peygamber Efendimiz'in de hayatının her safhası sahabe-i kiram tarafından tespit edilmiş, hadisle rivayet olunmuştur. Çok büyük alimlerimiz o rivayetleri, hadisle rivayet olunmuştur. Çok büyük alimlerimiz o rivayetleri, sıhhatli rivayetleri sahih kitaplarda toplamışlardır, bize kadar onları getirmişlerdir.sıhhatli rivayetleri sahih kitaplarda toplamışlardır, bize kadar onları getirmişlerdir. Ve bize dinimizin iki sağlam menbaı, nurani kaynağını almış, getirmiştir.Ve bize dinimizin iki sağlam menbaı, nurani kaynağını almış, getirmiştir. Dinimiz onlardan kaynaklanmıştır: Dinimiz onlardan kaynaklanmıştır: Ku'ran-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz'in sunnet-i seniyyesi ve ehadis-i şerifesi.Ku'ran-ı Kerim ve Peygamber Efendimiz'in sunnet-i seniyyesi ve ehadis-i şerifesi.

Bakalım Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bu hadis-i şerifinde ne var?


Bakalım Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bu hadis-i şerifinde ne var?


Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu sahih hadis-i şeriflerinde diyor ki:


Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu sahih hadis-i şeriflerinde diyor ki:


El-keyyisu men-dane nefsehu. "Zeki insan, akıllı insan, kurnaz insan, açıkgöz insan,


El-keyyisu men-dane nefsehu. "Zeki insan, akıllı insan, kurnaz insan, açıkgöz insan,
sonunu düşünen, menfaatini koruyan kollayan, basiretli insan kimdir?"sonunu düşünen, menfaatini koruyan kollayan, basiretli insan kimdir?"

Men dane nefsehu."Nefsini zapt u rapt altına alandır.


Men dane nefsehu."Nefsini zapt u rapt altına alandır.
Kontrol altında tutandır, nefsine hâkim olandır."Kontrol altında tutandır, nefsine hâkim olandır."

Nefis ne demek gençler bilmez. Belki soruyu soranlar da bilmez. Onun için onu açıklayacağız.


Nefis ne demek gençler bilmez. Belki soruyu soranlar da bilmez. Onun için onu açıklayacağız.
Nefsine sahip olacak, hâkim olacak, nefsini zapt u rapt altında tutacak, inzibat altında tutacak,Nefsine sahip olacak, hâkim olacak, nefsini zapt u rapt altında tutacak, inzibat altında tutacak, kontrol altında tutacak; nefsine dinin, ve aklın, ve ilmin ve irfanın gereği olan şeyleri yaptırtacakkontrol altında tutacak; nefsine dinin, ve aklın, ve ilmin ve irfanın gereği olan şeyleri yaptırtacak bir güç sahibi olacak. Akıllı insan budur. Başka?bir güç sahibi olacak. Akıllı insan budur. Başka?

Ve amile lima ba'de'l-mevti. "Ölümden sonrası için hazırlık yapan, çalışan insandır."


Ve amile lima ba'de'l-mevti. "Ölümden sonrası için hazırlık yapan, çalışan insandır."
Ahireti için çalışan insandır akıllı olan kimse. Bunun da izahını yapacağız, bu da bir cumle. Ahireti için çalışan insandır akıllı olan kimse. Bunun da izahını yapacağız, bu da bir cumle.

Ve'l-acizu. "Akıllı olmayıp da aciz olan, faydasını zararını bilemeyen, kendisini koruyup kollayamayan,


Ve'l-acizu. "Akıllı olmayıp da aciz olan, faydasını zararını bilemeyen, kendisini koruyup kollayamayan,
fırsatları elden kaçıran, değerlendiremeyen aciz insan da kimdir?"fırsatları elden kaçıran, değerlendiremeyen aciz insan da kimdir?" Men. "O kimsedir ki" Etbe'a nefsehu hevaha. "nefsini, heva-yı nefsinin peşine tabi kılan,Men. "O kimsedir ki" Etbe'a nefsehu hevaha. "nefsini, heva-yı nefsinin peşine tabi kılan, onun peşine takandır." Ve temenna ala'llahi'l-emali.onun peşine takandır." Ve temenna ala'llahi'l-emali. "Ve Allah'tan da birçok emeller, ümitler, hayaller umandır.""Ve Allah'tan da birçok emeller, ümitler, hayaller umandır." Nefsini arzularının peşine takmış, sürüp götürüyor onların peşinden; Nefsini arzularının peşine takmış, sürüp götürüyor onların peşinden; ondan sonra da Allah'tan, ham hayallerle ümitleri var, şöyle olur böyle olur diye, bir şeyler bekliyor, umuyor.ondan sonra da Allah'tan, ham hayallerle ümitleri var, şöyle olur böyle olur diye, bir şeyler bekliyor, umuyor. Ama olmayacak şeyler.Ama olmayacak şeyler.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Hadis-i şerif bu. Nefis yeni neslin bilmediği bir şey.


Aziz ve muhterem kardeşlerim! Hadis-i şerif bu. Nefis yeni neslin bilmediği bir şey.
Bir de her şey, biz de ilkokul, ortaokul, lise, üniversite, yabancı dil okuduk. Bir de her şey, biz de ilkokul, ortaokul, lise, üniversite, yabancı dil okuduk. Batı ülkelerini gördük, oralarda yaşadık. Doğu'yu da gördük. Batı ülkelerini gördük, oralarda yaşadık. Doğu'yu da gördük.

İnsanın içinde bir varlık var ki Arapçada nefs deniyor. Batı'da bunun karşılığı var mı? Var.


İnsanın içinde bir varlık var ki Arapçada nefs deniyor. Batı'da bunun karşılığı var mı? Var.
"Ego" diyorlar. İnsanın egosu. "Ego" diyorlar. İnsanın egosu. Türkçede "ben, benliği, kendisi", Arapçada ene veya enaniyeti veya nefsi diyorlar.Türkçede "ben, benliği, kendisi", Arapçada ene veya enaniyeti veya nefsi diyorlar. Bu insanın beni... Felsefede "ben" deniliyor. İnsanın beni, egosu, enaniyeti, kibri, kendisi Bu insanın beni... Felsefede "ben" deniliyor. İnsanın beni, egosu, enaniyeti, kibri, kendisi kendini korumaya yönelik bir tabiat biçimidir.kendini korumaya yönelik bir tabiat biçimidir. Yemek yemek ister, dinlemek ister, yaşamını sürdürmek ister, rahat etmek ister.Yemek yemek ister, dinlemek ister, yaşamını sürdürmek ister, rahat etmek ister. Yani birtakım istekleri vardır.Yani birtakım istekleri vardır. Bu isteklere Arapçada, Ku'ran-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde heva-yı nefs derler.Bu isteklere Arapçada, Ku'ran-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde heva-yı nefs derler. İnsanın egosunun, insanın beyninin insana empoze ettiği duygular ve istekler...İnsanın egosunun, insanın beyninin insana empoze ettiği duygular ve istekler... Bu istekler öteki mahluklarda da vardır. Kuşlarda da vardır, koyunlarda kuzularda da vardırBu istekler öteki mahluklarda da vardır. Kuşlarda da vardır, koyunlarda kuzularda da vardır ineklerde sığırlarda da vardır, başka varlıklarda da vardır. Heva-yı nefs deniyor. ineklerde sığırlarda da vardır, başka varlıklarda da vardır. Heva-yı nefs deniyor.

İnsanın bu beni, egosu, kendi varlığı, kendisinin menfaati ve bakımından güzel.


İnsanın bu beni, egosu, kendi varlığı, kendisinin menfaati ve bakımından güzel.
İyi, yani insanın içinde bir müdür var idare müdürü, insanı koruyor.İyi, yani insanın içinde bir müdür var idare müdürü, insanı koruyor. İnsanın menfaatini kolluyor, vücudunu kolluyor, vücudunun ihtiyaçlarını düşünüyor,İnsanın menfaatini kolluyor, vücudunu kolluyor, vücudunun ihtiyaçlarını düşünüyor, vücudunun isteklerini temin etmeye çalışıyor... Bildiğin bir içişleri bakanı.vücudunun isteklerini temin etmeye çalışıyor... Bildiğin bir içişleri bakanı. Fena değil, vücuda lazım böyle bir müdür.Fena değil, vücuda lazım böyle bir müdür. Bir yerde bir kalabalık varsa bir yönetici ihtiyacı vardır, güzel.Bir yerde bir kalabalık varsa bir yönetici ihtiyacı vardır, güzel.

Hakikaten de İslam realist bir din olduğu için, insan tabiatına uygun ahkâmı getiren...


Hakikaten de İslam realist bir din olduğu için, insan tabiatına uygun ahkâmı getiren...
özelliği o İslam'ın, öbür dinlerden farklıdır. İslam'da ruhbanlık yok.özelliği o İslam'ın, öbür dinlerden farklıdır. İslam'da ruhbanlık yok. İslam'da tabiatın akışına aykırılık yok, yaratılışına terslik yok. İslam'da tabiatın akışına aykırılık yok, yaratılışına terslik yok. Çünkü yaratan İslam'ı bozulmamış hali ile bize nasip etmiş.Çünkü yaratan İslam'ı bozulmamış hali ile bize nasip etmiş.

Biz Yaratıcının, kainatın sahibinin ve insanları yaratan Rabbu'l-aleminin


Biz Yaratıcının, kainatın sahibinin ve insanları yaratan Rabbu'l-aleminin
bize emrettiği ahkamı din diye benimsemişiz, onunla bir güzel uyum içindeyiz biz.bize emrettiği ahkamı din diye benimsemişiz, onunla bir güzel uyum içindeyiz biz. Çevreyle, tabiat ile, yer ile, gök ile, toprak ile, ağaç ile, çiçek ileÇevreyle, tabiat ile, yer ile, gök ile, toprak ile, ağaç ile, çiçek ile bütün diğer mahluklar ile aramızda çok güzel bir uyum içindeyiz. bütün diğer mahluklar ile aramızda çok güzel bir uyum içindeyiz. Onun için İslam insanın bu nefsini, egosunu reddetmiyor.Onun için İslam insanın bu nefsini, egosunu reddetmiyor. Ben İslam'ı savunmak için de söylemiyorum, delilleriyle söyleyeceğim. Ben İslam'ı savunmak için de söylemiyorum, delilleriyle söyleyeceğim.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:


Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:


Nefsuke matiyyetuke fe'rfuk biha.


Nefsuke matiyyetuke fe'rfuk biha.


Hadis-i şerif sahih hadis-i şeriftir. "Nefsin senin hizmetçindir, bineğindir; ona yumuşak davran."


Hadis-i şerif sahih hadis-i şeriftir. "Nefsin senin hizmetçindir, bineğindir; ona yumuşak davran."
Nasıl bir insanın, bir süvarinin atı olsa elbette ona bakması lazım, aç bırakmaması lazım,Nasıl bir insanın, bir süvarinin atı olsa elbette ona bakması lazım, aç bırakmaması lazım, susuz bırakmaması lazım, koruması lazım, kollaması lazım. Neden?susuz bırakmaması lazım, koruması lazım, kollaması lazım. Neden? Üstüne binecek, bir yerden obur tarafa gidecek. Üstüne binecek, bir yerden obur tarafa gidecek.

İnsanın da nefsine yumuşak davranmaya, rıfk ile...


İnsanın da nefsine yumuşak davranmaya, rıfk ile...
Her mahlûkata rıfk ile davranmayı Peygamber Efendimiz emrediyor.Her mahlûkata rıfk ile davranmayı Peygamber Efendimiz emrediyor. İslam nefse işkence, nefse zulüm, nefise baskı, nefse haksızlık düşünmüyor.İslam nefse işkence, nefse zulüm, nefise baskı, nefse haksızlık düşünmüyor. İslam, ifrat ile tefrit arasındaki itidal yoldur. Nefsi baskı altında tutmuyor.İslam, ifrat ile tefrit arasındaki itidal yoldur. Nefsi baskı altında tutmuyor.

Ve rehbaniyyeten ibtede'uha ma ketebnaha aleyhim.


Ve rehbaniyyeten ibtede'uha ma ketebnaha aleyhim.
Eski ümmetler ruhbanlığı çıkartmışlar, evlenmemişler. Peki niye Allah kadını erkeği yaratmış? Eski ümmetler ruhbanlığı çıkartmışlar, evlenmemişler. Peki niye Allah kadını erkeği yaratmış? Niye tenasül meselesi var? Niye Hz. Adem aleyhisselam'dan buraya ve buradan ileriye kadarNiye tenasül meselesi var? Niye Hz. Adem aleyhisselam'dan buraya ve buradan ileriye kadar insan nesli, başka mahlukların nesli niye böyle çift çift... insan nesli, başka mahlukların nesli niye böyle çift çift...

Halaka'l-ezvace kulleha mimma tunbitu'l-ardu ve min-enfusihim ve mimma la ya'lemun.


Halaka'l-ezvace kulleha mimma tunbitu'l-ardu ve min-enfusihim ve mimma la ya'lemun.


Yerin bitirdiklerinden ve sizlerden ve sizin daha bilmediğiniz nice şeylerden Allah


Yerin bitirdiklerinden ve sizlerden ve sizin daha bilmediğiniz nice şeylerden Allah
her şeyi zevç zevç, çift çift yaratmış. Hikmeti var.her şeyi zevç zevç, çift çift yaratmış. Hikmeti var.

"Hocalar evlenmemeli." Tabiata aykırı. Tabiata aykırı.


"Hocalar evlenmemeli." Tabiata aykırı. Tabiata aykırı.
Benim güzel, gül yanaklı bir yavrum olmasın mı? Ben bir evlat sahibi olmayayım mı?Benim güzel, gül yanaklı bir yavrum olmasın mı? Ben bir evlat sahibi olmayayım mı? Onun sevgisinden mahrum mu olayım ben? Yani Tabiata aykırı o ötekilerin koyduğu. Onun sevgisinden mahrum mu olayım ben? Yani Tabiata aykırı o ötekilerin koyduğu. İslam öyle değil. Peygamber Efendimiz evlenmiş.İslam öyle değil. Peygamber Efendimiz evlenmiş. İtidal yolu, ifratla tefritin ortasında itidal yolu. Onun için nefse öyle zulüm yok.İtidal yolu, ifratla tefritin ortasında itidal yolu. Onun için nefse öyle zulüm yok. Nefse baskı yok. Nefse haksızlık etmek yok, hakkını vermemek yok. Ne var?Nefse baskı yok. Nefse haksızlık etmek yok, hakkını vermemek yok. Ne var? İtidalli, ölçülü, kontrollü bir şekilde onu kullanmak var. Rıfk ile...İtidalli, ölçülü, kontrollü bir şekilde onu kullanmak var. Rıfk ile...

Ne güzel bir benzetme yapıyor Peygamber Efendimiz: Matıyyetuke diyor, " senin bineğindir."


Ne güzel bir benzetme yapıyor Peygamber Efendimiz: Matıyyetuke diyor, " senin bineğindir."
İnsan bineğini nasıl kollar? Araba bile öyle, cansız bir şey olduğu halde. İnsan bineğini nasıl kollar? Araba bile öyle, cansız bir şey olduğu halde. İstersen yağına bakma, istersen yağı bitsin. Bakalım, biraz sonra kullan, ne olacak?İstersen yağına bakma, istersen yağı bitsin. Bakalım, biraz sonra kullan, ne olacak? Motor yanar, seni taşıyamaz, gidemezsin. İstersen lastiğine bakma.Motor yanar, seni taşıyamaz, gidemezsin. İstersen lastiğine bakma. Hadi bakalım lastiği patladığı halde yürü bakalım; yürüyemezsin. Yeni bineğe elbette bakacağız. Hadi bakalım lastiği patladığı halde yürü bakalım; yürüyemezsin. Yeni bineğe elbette bakacağız.

Ama için bir hududu da var. Türkiye'nin batıda hududu var, doğuda hududu var,


Ama için bir hududu da var. Türkiye'nin batıda hududu var, doğuda hududu var,
kuzeyde hududu var, güneyde hududu var. Bir hududu nefse mülayim davranmak, kuzeyde hududu var, güneyde hududu var. Bir hududu nefse mülayim davranmak, hakkaniyetli davranmak, hakkını vermek, ölçülü davranmak, tamam. Ama bir hududu daha var. hakkaniyetli davranmak, hakkını vermek, ölçülü davranmak, tamam. Ama bir hududu daha var. Nefiste hevasının, hevesinin, isteğinin, arzusunun, ihtiraslarının, hırslarının sonu yok ki!Nefiste hevasının, hevesinin, isteğinin, arzusunun, ihtiraslarının, hırslarının sonu yok ki! Nefis terbiye de olmadı mı o zaman hunharlık ediyor, gaddarlık ediyor, zalimlik ediyor, Nefis terbiye de olmadı mı o zaman hunharlık ediyor, gaddarlık ediyor, zalimlik ediyor, gafillik ediyor, hırsızlık ediyor, arsızlık ediyor, dolandırıcılık ediyor, yüzsüzlük ediyor, edepsizlik ediyor, gafillik ediyor, hırsızlık ediyor, arsızlık ediyor, dolandırıcılık ediyor, yüzsüzlük ediyor, edepsizlik ediyor, terbiyesizlik ediyor, ahlaksızlık ediyor... Serbest bıraktığın zaman da böyle yapıyor. terbiyesizlik ediyor, ahlaksızlık ediyor... Serbest bıraktığın zaman da böyle yapıyor. Ne yapacağız ?imdi?

İslam oraya da bir hudud koymuş.
Ne yapacağız ?imdi?

İslam oraya da bir hudud koymuş.
Heva-yı nefse yumuşak davran diyor ama o kadar da uzun değil.Heva-yı nefse yumuşak davran diyor ama o kadar da uzun değil. "Benim adım da Yakup ama o kadar uzun değil" demiş Ali Yakup Hoca, Allah rahmet eylesin. "Benim adım da Yakup ama o kadar uzun değil" demiş Ali Yakup Hoca, Allah rahmet eylesin. O kadar da uzun değil. Yumuşak davranılacak ama o kadar da uzun değil. O arzunun da bir hududu var.O kadar da uzun değil. Yumuşak davranılacak ama o kadar da uzun değil. O arzunun da bir hududu var.

Bu neye benzer?

Senin bir çocuğun var. Sen onun babasısın, seviyorsun.


Bu neye benzer?

Senin bir çocuğun var. Sen onun babasısın, seviyorsun.
"Şunu isterim, bunu isterim..." Paran yetişti, alıyorsun."Şunu isterim, bunu isterim..." Paran yetişti, alıyorsun. "Baba canım çok istiyor, komşunun camını da kıracağım.""Baba canım çok istiyor, komşunun camını da kıracağım." Ne dersin? İsterse yanında cam parası olsun, ne dersin? "Olmaz evladım, insaf" dersin.Ne dersin? İsterse yanında cam parası olsun, ne dersin? "Olmaz evladım, insaf" dersin. "Ben sana araba aldım, oyuncak aldım, şeker aldım, çikolata aldım ama komşunun camını kıramazsın" dersin."Ben sana araba aldım, oyuncak aldım, şeker aldım, çikolata aldım ama komşunun camını kıramazsın" dersin. "Komşunun çocuğuna çok kızıyorum, onu dövmek istiyorum. Müsaade et döveyim baba."Komşunun çocuğuna çok kızıyorum, onu dövmek istiyorum. Müsaade et döveyim baba. Gel döv. Onu dövsene baba!" Ne dersin? "Evladım, nasıl sen birisinin oğluysanGel döv. Onu dövsene baba!" Ne dersin? "Evladım, nasıl sen birisinin oğluysan o da birisinin yavrusu, o da dövülmek istemez. Dövme onu canım, dövmeyelim evladım.o da birisinin yavrusu, o da dövülmek istemez. Dövme onu canım, dövmeyelim evladım. Sen de onu affet. Hem affetmek iyidir, hoştur" falan dersin.Sen de onu affet. Hem affetmek iyidir, hoştur" falan dersin.

Bak ne oluyor? Arzularına... Çok sevdiğin halde arzusu şımarmışsa, çok artmışsa o zaman "hayır" diyorsun.


Bak ne oluyor? Arzularına... Çok sevdiğin halde arzusu şımarmışsa, çok artmışsa o zaman "hayır" diyorsun.
şunu da isterim bunu da isterim deyince:şunu da isterim bunu da isterim deyince: "Evladım, her şey istenmez. Her şeyin bir ölçüsü var." "Evladım, her şey istenmez. Her şeyin bir ölçüsü var." "Baba ben bu çikolatayı bitireyim, bütün kutuyu bitireyim.""Baba ben bu çikolatayı bitireyim, bütün kutuyu bitireyim." "Aman evladım! Dişlerin çürür, miden bozulur, hasta olursun, hastaneye götürürler, mideni yıkarlar,"Aman evladım! Dişlerin çürür, miden bozulur, hasta olursun, hastaneye götürürler, mideni yıkarlar, daha çok hasta olursun, doktorlar gelir, iğne yaparlar..." Yani çikolatanın hepsini de vermiyor. daha çok hasta olursun, doktorlar gelir, iğne yaparlar..." Yani çikolatanın hepsini de vermiyor. Tamam. Çok güzel bir misal! Nefistir...

en-Nefsu ke't-tıfli. Nefis çocuk gibidir.
Tamam. Çok güzel bir misal! Nefistir...

en-Nefsu ke't-tıfli. Nefis çocuk gibidir.
Salıverdin mi, in tuhmilhu şebbe ala hubbi'r-rada'i ve in taftimhu yenfatimu.Salıverdin mi, in tuhmilhu şebbe ala hubbi'r-rada'i ve in taftimhu yenfatimu. Bırakırsan kazık kadar oluncaya kadar memeyi emmek ister. Ama memeden kesildi mi kesilir. Bırakırsan kazık kadar oluncaya kadar memeyi emmek ister. Ama memeden kesildi mi kesilir. Çocuk annesinin memesinden nasıl kesilir? Memeye acı sürerler, kara sürerler, öcü derler, böcü derler,Çocuk annesinin memesinden nasıl kesilir? Memeye acı sürerler, kara sürerler, öcü derler, böcü derler, bir zamandan sonra emzirmezler. "E Hani çok seviyordu? Bırak beş yaşına kadar emsin. bir zamandan sonra emzirmezler. "E Hani çok seviyordu? Bırak beş yaşına kadar emsin. Kazık kadar oluncaya kadar emsin." Hayır. O kadar da uzun boylu değildir. Tamam.Kazık kadar oluncaya kadar emsin." Hayır. O kadar da uzun boylu değildir. Tamam.

İşte tıpkı bunun gibi muhterem kardeşlerim, nefsimiz bizim matiyyetimiz, yani bineğimiz ama


İşte tıpkı bunun gibi muhterem kardeşlerim, nefsimiz bizim matiyyetimiz, yani bineğimiz ama
bakacağız ama yumuşak davranacağız ama bir ölçüye kadar.bakacağız ama yumuşak davranacağız ama bir ölçüye kadar. Arzularımız ağrı olduğu zaman "yok o kadar uzun boylu değil" dememiz mecburiyettir. Arzularımız ağrı olduğu zaman "yok o kadar uzun boylu değil" dememiz mecburiyettir. Sen demezsen başkaları der. Hem de sopayla der. O da demezse polis der.Sen demezsen başkaları der. Hem de sopayla der. O da demezse polis der. Polis demezse hâkim der, mahkeme der, hapishane der, darağacı der... İstersen dene. Polis demezse hâkim der, mahkeme der, hapishane der, darağacı der... İstersen dene. Sonu bakarsın darağacında biter. Çocuğunu serbest bırak; çalsın, çırpsın, vursun, kırsın, dövsün, sövsün...Sonu bakarsın darağacında biter. Çocuğunu serbest bırak; çalsın, çırpsın, vursun, kırsın, dövsün, sövsün... Çocuk da ne yapsın hırsız olur, katil olur, eşkıya olur; darağacında son bulur.Çocuk da ne yapsın hırsız olur, katil olur, eşkıya olur; darağacında son bulur. Sen onu helak ettin, sen onu mahvettin. Vaktinde terbiye edeceksin, edecek idin.Sen onu helak ettin, sen onu mahvettin. Vaktinde terbiye edeceksin, edecek idin. Demek ki nefsin terbiye edilmesi lazım imi?.

İşte Ku'ran-ı Kerim buyuruyor ki:
Demek ki nefsin terbiye edilmesi lazım imi?.

İşte Ku'ran-ı Kerim buyuruyor ki:


Kad efleha men zekkaha. Ve kad habe men dessaha.


Kad efleha men zekkaha. Ve kad habe men dessaha.


Ayet-i kerime bu. ?imdi artık akan sular akarken durur. Akan sular durur ayet-i kerimeyle birlikte.


Ayet-i kerime bu. ?imdi artık akan sular akarken durur. Akan sular durur ayet-i kerimeyle birlikte.
"Nefsi terbiye eden felah bulur, kurtulur; terbiye etmeyen de helak olur." "Nefsi terbiye eden felah bulur, kurtulur; terbiye etmeyen de helak olur." Kaide bu. Benim çocuk misali ile anlattığım şeyi ayet-i kerime soyluyor zaten.Kaide bu. Benim çocuk misali ile anlattığım şeyi ayet-i kerime soyluyor zaten. Söylemesem, ayeti okusam bütün cami cemaati sadakte diyecek, sadakallahulazim diyecek.Söylemesem, ayeti okusam bütün cami cemaati sadakte diyecek, sadakallahulazim diyecek. Ayeti okuyunca ne der insan? "Allah doğru buyurmuş" der. Başka diyecek bir şey yok.Ayeti okuyunca ne der insan? "Allah doğru buyurmuş" der. Başka diyecek bir şey yok. Bu nefsi terbiye eden kurtulur, terbiye etmeyen helak olur. Neden?Bu nefsi terbiye eden kurtulur, terbiye etmeyen helak olur. Neden?

At gemi azıya aldı mı... Gemi azıya almak ne demek?


At gemi azıya aldı mı... Gemi azıya almak ne demek?
At, gemi vardır ağzında.At, gemi vardır ağzında. Ağzını çektiğin zaman, şuradan çekildiğinde başı geriye gider, çekilmesin diye durur.Ağzını çektiğin zaman, şuradan çekildiğinde başı geriye gider, çekilmesin diye durur. Ama dişinin arasına sıkıştırdı mı gem demirini, dişin arasına gemi azıya aldı.Ama dişinin arasına sıkıştırdı mı gem demirini, dişin arasına gemi azıya aldı. Ağzının kenarı acımıyor çektiği zaman. O zaman [at] gemi azıya aldı mı süvarinin sözünü dinlemez.Ağzının kenarı acımıyor çektiği zaman. O zaman [at] gemi azıya aldı mı süvarinin sözünü dinlemez. Azdığı¥ zaman süvariyi ya bir dala takar ya bir taştan taşa vurur ya bir uçurumdan aşağıya yuvarlar.Azdığı¥ zaman süvariyi ya bir dala takar ya bir taştan taşa vurur ya bir uçurumdan aşağıya yuvarlar.

Beni küçükken dedem yalıda iş yapmaya gönderdi.


Beni küçükken dedem yalıda iş yapmaya gönderdi.
"Aman çok dikkat et!" diye komşunun bir bineğini verdi."Aman çok dikkat et!" diye komşunun bir bineğini verdi. Ben de hayvana binmek için hevesimden ölüyorum.Ben de hayvana binmek için hevesimden ölüyorum. Yokuş aşağıya binemedim, çok böyle bayır.Yokuş aşağıya binemedim, çok böyle bayır. Düze gelince ilk işim hayvanı taşın kenarına çekip hemen üstüne bindim. Allah!Düze gelince ilk işim hayvanı taşın kenarına çekip hemen üstüne bindim. Allah! Keyfime diyecek yok! Çünkü artık süvari oldum falan diye seviniyorum.Keyfime diyecek yok! Çünkü artık süvari oldum falan diye seviniyorum. Fakat ihtar etmişlerdi ya, benim gibi küçücük çocuğu dinler mi hayvan? Fakat ihtar etmişlerdi ya, benim gibi küçücük çocuğu dinler mi hayvan? Bir koşturmaya başladı zeytin dallarına beni takacaktı yani. Bir koşturmaya başladı zeytin dallarına beni takacaktı yani. Böyle neredeyse ensemden atacaktı, zor şey yaptım. Böyle neredeyse ensemden atacaktı, zor şey yaptım. Binek huysuz oldu mu insanı, süvariyi daldan dala takar, parçalar, uçurumdan aşağıya atar. Binek huysuz oldu mu insanı, süvariyi daldan dala takar, parçalar, uçurumdan aşağıya atar. Onun için onu terbiye eden felah bulur terbiye etmeyen mahvolur.Onun için onu terbiye eden felah bulur terbiye etmeyen mahvolur. Cehennem çukuruna yuvarlanır yani insan.

Bir başka ayet-i kerime daha var A'la suresinde.
Cehennem çukuruna yuvarlanır yani insan.

Bir başka ayet-i kerime daha var A'la suresinde.


Kad efleha men tezekka. Ve zekera'sme rabbihi fe-salla.


Kad efleha men tezekka. Ve zekera'sme rabbihi fe-salla.


"Nefsini temizleyen, terbiye eden felah bulmuştur, o felah bulur." diye bildiriyor.


"Nefsini temizleyen, terbiye eden felah bulmuştur, o felah bulur." diye bildiriyor.
Burada da ne diyor Peygamber Efendimiz de? "Akıllı insan nefsini terbiye eden insandır." diyor.Burada da ne diyor Peygamber Efendimiz de? "Akıllı insan nefsini terbiye eden insandır." diyor.

Nefsin terbiyesi lazım. Nefsin terbiye edilmemiş, ham hali işe yaramaz.


Nefsin terbiyesi lazım. Nefsin terbiye edilmemiş, ham hali işe yaramaz.
Ona nefs-i emmare derler; onu istiyor, bunu istiyor. Terbiye edilmiş hali işe yarar. Ona nefs-i emmare derler; onu istiyor, bunu istiyor. Terbiye edilmiş hali işe yarar. Nefs-i emmare, nefs-i levvame, nefs-i mulheme, nefs-i mutmainne, nefs-i raziye,Nefs-i emmare, nefs-i levvame, nefs-i mulheme, nefs-i mutmainne, nefs-i raziye, nefs-i merziyye, nefs-i safiye.nefs-i merziyye, nefs-i safiye. Kademe kademe olgunlaşıyor, düzene giriyor, terbiye kabul ediyor.Kademe kademe olgunlaşıyor, düzene giriyor, terbiye kabul ediyor. Küçük çocuk, büyüdü. Büyüdükçe, terbiye gördükçe, asaletli, bilgili, görgülü, âlim bir kimse oldu.Küçük çocuk, büyüdü. Büyüdükçe, terbiye gördükçe, asaletli, bilgili, görgülü, âlim bir kimse oldu. Tamam, olur, olabilir. Ama terbiye edilmesi lazım.

Nasıl terbiye edeceğiz?
Tamam, olur, olabilir. Ama terbiye edilmesi lazım.

Nasıl terbiye edeceğiz?


Nasıl terbiye edileceği, nasılın cevabı bir metot meselesidir.


Nasıl terbiye edileceği, nasılın cevabı bir metot meselesidir.
Terbiyenin nasıl yapılacağı¥, bu bir metot meselesidir. ?İngiliz metodu vardır, Fransız metodu vardır,Terbiyenin nasıl yapılacağı¥, bu bir metot meselesidir. ?İngiliz metodu vardır, Fransız metodu vardır, Alman metodu vardır... Var mıdır yok mudur? Vardır, terbiyede çeşitli metotlar vardır. Alman metodu vardır... Var mıdır yok mudur? Vardır, terbiyede çeşitli metotlar vardır. Avrupalıların her birisi kendi memleketinde bir metot geliştirmiştir.Avrupalıların her birisi kendi memleketinde bir metot geliştirmiştir. Kimisinde dövmek vardır, kimisinde dövmek yoktur vesairedir, vesairedir.Kimisinde dövmek vardır, kimisinde dövmek yoktur vesairedir, vesairedir. Ama biliyoruz ki Alman terbiyesi vardır, bir İngiliz terbiyesi vardır bir Fransız terbiyesi vardır.Ama biliyoruz ki Alman terbiyesi vardır, bir İngiliz terbiyesi vardır bir Fransız terbiyesi vardır. Bir de babasının burnuna ayakkabısını dayayacak kadar karşısında bacaklarını havaya dikip oturtanBir de babasının burnuna ayakkabısını dayayacak kadar karşısında bacaklarını havaya dikip oturtan blue-jean pantolonlu Amerikan terbiyesi vardır. blue-jean pantolonlu Amerikan terbiyesi vardır. Hepsi bir terbiye, hepsi birtakım felsefelere dayanıyor.Hepsi bir terbiye, hepsi birtakım felsefelere dayanıyor.

İşte bu farklılık neyi meydana getiriyor, neyi gösteriyor?


İşte bu farklılık neyi meydana getiriyor, neyi gösteriyor?


Bir şeyin yapımında bir gayenin tercih edilmesinde metotların farklı olabileceğini gösteriyor.


Bir şeyin yapımında bir gayenin tercih edilmesinde metotların farklı olabileceğini gösteriyor.
Fizikten, kimyadan misal verelim. Elektrik hasıl etmenin muhtelif yolları vardırFizikten, kimyadan misal verelim. Elektrik hasıl etmenin muhtelif yolları vardır enerji hasıl etmenin muhtelif yolları vardır, şehrin elektrik şebekesini beslemenin muhtelif yolları vardır. enerji hasıl etmenin muhtelif yolları vardır, şehrin elektrik şebekesini beslemenin muhtelif yolları vardır. Sudan faydalanırsın, kömürden termik santral yaparsın, oradan faydalanırsın, Sudan faydalanırsın, kömürden termik santral yaparsın, oradan faydalanırsın, atom santrali yaparsın, oradan faydalanırsın. Öyle değil mi?atom santrali yaparsın, oradan faydalanırsın. Öyle değil mi? Şehir cereyanını sağlamanın metotları yok mu? Var.Şehir cereyanını sağlamanın metotları yok mu? Var.

"Bunları niye sayıyorsun hocam? Zaten sen de biliyorsun ben de biliyorum."


"Bunları niye sayıyorsun hocam? Zaten sen de biliyorsun ben de biliyorum."


Bazıları diyorlar ki, "İnsan doğduğu zaman bir değil miydi? Niye mezhepler çıktı?"


Bazıları diyorlar ki, "İnsan doğduğu zaman bir değil miydi? Niye mezhepler çıktı?"


Metottan çıktı. Nasıl sorusunun cevabını vermekten... Evet nefsi terbiye etmek var;


Metottan çıktı. Nasıl sorusunun cevabını vermekten... Evet nefsi terbiye etmek var;
nefsi terbiye etmenin yolları var, metotları var.nefsi terbiye etmenin yolları var, metotları var. O metotlara kim hangi onceliği vermiş?, nasıl yapmışsa ondan dolayı birtakım farklılıklar meydana gelmiş.O metotlara kim hangi onceliği vermiş?, nasıl yapmışsa ondan dolayı birtakım farklılıklar meydana gelmiş.

Şeyh Şa'ban-ı Veli hazretleri bu camiyi yapmış.


Şeyh Şa'ban-ı Veli hazretleri bu camiyi yapmış.
Bu camiyi biz çok sevdik. Geldiğimiz zaman arkadaşlarla gezdik. Bu camiyi biz çok sevdik. Geldiğimiz zaman arkadaşlarla gezdik. Güzel bir cami ve çok enteresan bir cami. Bunun misali başka bir yerde pek yok.Güzel bir cami ve çok enteresan bir cami. Bunun misali başka bir yerde pek yok. Ankara'da var ama bunun gibi değil. Mesela Hacı Bayram Camii de böyledirAnkara'da var ama bunun gibi değil. Mesela Hacı Bayram Camii de böyledir ama orada gizlidir bazı şeyler, burada aşikar. ama orada gizlidir bazı şeyler, burada aşikar. Alt katta bir suru kapı var, üst katta bir suru kapı var, daha üstte bir suru kapı var. Ne bu kapılar?Alt katta bir suru kapı var, üst katta bir suru kapı var, daha üstte bir suru kapı var. Ne bu kapılar?

Bu kapılara "hücre" derler. Hücre. Birer kişilik hücredir bunlar. Niye?


Bu kapılara "hücre" derler. Hücre. Birer kişilik hücredir bunlar. Niye?


Oraya şahıs girecek, orada bir eğitim görecek, bu nefsi terbiye edecek.


Oraya şahıs girecek, orada bir eğitim görecek, bu nefsi terbiye edecek.
Hani bu her şeyi isteyen, gemi azıya aldığın zaman insanı parçalayan nefisHani bu her şeyi isteyen, gemi azıya aldığın zaman insanı parçalayan nefis bir ruhi eğitim görecek orada. bir ruhi eğitim görecek orada. Hoca efendi profesördür, hoca efendi mürşit yani onun terbiyecisidir, mürebbisidir.Hoca efendi profesördür, hoca efendi mürşit yani onun terbiyecisidir, mürebbisidir. O şahıs orada terbiye olacak. 40 gün sürer.O şahıs orada terbiye olacak. 40 gün sürer. 40 günlük bir eğitim böyle sıkı bir kurs, kuvvetli bir eğitim.40 günlük bir eğitim böyle sıkı bir kurs, kuvvetli bir eğitim. Ondan sonra bakarsınız Yunus Emre gibi bir insan karşınıza gelir;Ondan sonra bakarsınız Yunus Emre gibi bir insan karşınıza gelir; yumuşak huylu, tatlı dilli, güzel sözlü, güzel huylu...yumuşak huylu, tatlı dilli, güzel sözlü, güzel huylu...

Siz bu metoda bir şey diyebilir misiniz? Gayet muazzam! Hadis-i şeriften, nefis terbiye edilecek.


Siz bu metoda bir şey diyebilir misiniz? Gayet muazzam! Hadis-i şeriften, nefis terbiye edilecek.
Nefsi terbiye etmenin o yolu veya bu yolu.Nefsi terbiye etmenin o yolu veya bu yolu. Neticede nefis terbiye oluyorsa yol yoldur, iş iştir, tamamdır, makbuldur. Neticede nefis terbiye oluyorsa yol yoldur, iş iştir, tamamdır, makbuldur.

Mesela bir yerden bir yere gitmek için çeşitli araçlar vardır.


Mesela bir yerden bir yere gitmek için çeşitli araçlar vardır.
Eskiden binek hayvanları kullanılıyordu, denizde gemi kullanılıyordu, kayık kullanılıyordu. Eskiden binek hayvanları kullanılıyordu, denizde gemi kullanılıyordu, kayık kullanılıyordu. Şimdi otomobiller kullanılıyor. Ama otomobillerin bile bir suru markası var, Şimdi otomobiller kullanılıyor. Ama otomobillerin bile bir suru markası var, hiçbirinin parçası ötekisine uymaz, hatta tekerleği bile uymaz. hiçbirinin parçası ötekisine uymaz, hatta tekerleği bile uymaz. Mercedes'in başkadır, Citroen'in başkadır, Jaguar'ın başkadır, Ford'un başkadır...Mercedes'in başkadır, Citroen'in başkadır, Jaguar'ın başkadır, Ford'un başkadır... Hepsinin ayrı bir sistemi vardır, karbüratörleri farklıdır, solutma sistemleri farklıdır,Hepsinin ayrı bir sistemi vardır, karbüratörleri farklıdır, solutma sistemleri farklıdır, havalı soğutma, sulu soğutma vesaire.havalı soğutma, sulu soğutma vesaire.

Muhterem kardeşlerim! Bunların hepsinin gayesi insanı bir yerden alıp bir yere taşıyacak


Muhterem kardeşlerim! Bunların hepsinin gayesi insanı bir yerden alıp bir yere taşıyacak
mükemmel bir aracı ortaya koymaktır, bir kara aracını ortaya koymaktır. Ama markalar farklıdır.mükemmel bir aracı ortaya koymaktır, bir kara aracını ortaya koymaktır. Ama markalar farklıdır. Markaların farklılığı için kötü olduğunu göstermiyor.Markaların farklılığı için kötü olduğunu göstermiyor. Bu bir yarıştır, insanoğlunun hayırda yarışmasıdır, normaldir.Bu bir yarıştır, insanoğlunun hayırda yarışmasıdır, normaldir.

İslam bir taneydi de niye çeşitli mezhepler çıktı?


İslam bir taneydi de niye çeşitli mezhepler çıktı?


Sen eğer çok kızıyorsan git, Mercedes fabrikasına çat.


Sen eğer çok kızıyorsan git, Mercedes fabrikasına çat.
"Niye arabanı Jaguar gibi yapmıyorsun, niye Ford gibi yapmıyorsun,"Niye arabanı Jaguar gibi yapmıyorsun, niye Ford gibi yapmıyorsun, niye Citroen gibi Renault gibi yapmıyorsun?" diye istersen onlara git. " niye Citroen gibi Renault gibi yapmıyorsun?" diye istersen onlara git. " Hepiniz birleşseniz de tek tip araba yapsanıza!" de. Türkiye'de bile yapamıyoruz tek tip araba.Hepiniz birleşseniz de tek tip araba yapsanıza!" de. Türkiye'de bile yapamıyoruz tek tip araba. Bir tip araba olsa yedek parça bakımından vesaire bakımından çok rahat edeceğiz ama Bir tip araba olsa yedek parça bakımından vesaire bakımından çok rahat edeceğiz ama yine tek tip olmuyor, ihtiyaçlar farklı.yine tek tip olmuyor, ihtiyaçlar farklı.

Kimisi diyor ki, "Bana iki kişilik bir araba yeter. Çok benzin yakmasın."


Kimisi diyor ki, "Bana iki kişilik bir araba yeter. Çok benzin yakmasın."
Kimisi de diyor ki, "Ya ben benzin parasında değilim, ben gideceğim yere hızlı gideyim, Kimisi de diyor ki, "Ya ben benzin parasında değilim, ben gideceğim yere hızlı gideyim, isterse iki misli benzin yaksın ama beni gideceğim yere emniyetle götürsün.isterse iki misli benzin yaksın ama beni gideceğim yere emniyetle götürsün. Ben gaza bastığım zaman 200 kilometre süratle gidebileyim." diyor. ihtiyaçlar farklı. Ben gaza bastığım zaman 200 kilometre süratle gidebileyim." diyor. ihtiyaçlar farklı. "Benim param var, işim acele, mühim adamım ben. Falanca yere yetişmem lazım." diyor."Benim param var, işim acele, mühim adamım ben. Falanca yere yetişmem lazım." diyor. Bakan, " Arabam eskidi, canım tehlikede" diyor, meclisten tahkikat istiyor.Bakan, " Arabam eskidi, canım tehlikede" diyor, meclisten tahkikat istiyor. "Canım tehlikede" dediği arabaya bakıyorsun, mükemmel, sana göre Mercedes. Neden?"Canım tehlikede" dediği arabaya bakıyorsun, mükemmel, sana göre Mercedes. Neden? O rahat olmuyor ki. Onun görevine, hızına uygun başka türlü şartlar gerekiyor.O rahat olmuyor ki. Onun görevine, hızına uygun başka türlü şartlar gerekiyor.

Onun için metot değişik olabilir.


Onun için metot değişik olabilir.
Metotların derişikliğinden de üzülmeyeceğiz, rahatsız olmayacağız. Metotların derişikliğinden de üzülmeyeceğiz, rahatsız olmayacağız. Bu işi, sonucu sağlamak için yapmanız gerek. Bu işi, sonucu sağlamak için yapmanız gerek.

Şimdi "Allah hepinizden razı olsun." dedim, "amin" dediniz. Can-ı gönülden dediniz.


Şimdi "Allah hepinizden razı olsun." dedim, "amin" dediniz. Can-ı gönülden dediniz.
Gaye Allah'ın razı olması değil mi? Her işimizi niçin yapıyoruz, onun için yapıyoruz.Gaye Allah'ın razı olması değil mi? Her işimizi niçin yapıyoruz, onun için yapıyoruz. Ama Allah hangi insandan razı olur, hangi insana kızar; hangi kula gazap eder, hangi kulu sever? Ama Allah hangi insandan razı olur, hangi insana kızar; hangi kula gazap eder, hangi kulu sever? Allah'ın sevdiği bir kulu olarak huzuruna varmak istiyoruz.Allah'ın sevdiği bir kulu olarak huzuruna varmak istiyoruz. Cennetini istiyoruz, cennete girmek istiyoruz. Cennetini istiyoruz, cennete girmek istiyoruz. Ama Allah kimi cennete sokar kimi sokmaz, kimi cehenneme atacak kimi cennete sokacak?Ama Allah kimi cennete sokar kimi sokmaz, kimi cehenneme atacak kimi cennete sokacak? Önemli değil mi? Önemli değil mi?

"Allah ibadetlerinizi kabul etsin" dedim, "amin" dediniz.


"Allah ibadetlerinizi kabul etsin" dedim, "amin" dediniz.
Boşuna kürek çekmeyi kim ister? Ben burada namaz kıldım,Boşuna kürek çekmeyi kim ister? Ben burada namaz kıldım, bir ramazan boyu oruç tuttum, hacca gittim; sıfıra sıfır, elde var sıfır. Kabul olmadı. bir ramazan boyu oruç tuttum, hacca gittim; sıfıra sıfır, elde var sıfır. Kabul olmadı. Kabul olmayabilir mi? Olabilir. Kabul olmayabilir. Kabul olabilir de olmayabilir de. Kabul olmayabilir mi? Olabilir. Kabul olmayabilir. Kabul olabilir de olmayabilir de. Delilin var mı? Sen nereden biliyorsun Allah'ın kabul edeceğini etmeyeceğini?Delilin var mı? Sen nereden biliyorsun Allah'ın kabul edeceğini etmeyeceğini?

Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinden


Ben Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinden
ve Ku'ran-ı Kerim ayetlerinden misal vereyim sana.ve Ku'ran-ı Kerim ayetlerinden misal vereyim sana. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki:Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki: "Nice nice oruç tutan insan vardır ki oruçtan bir sevabı yoktur,"Nice nice oruç tutan insan vardır ki oruçtan bir sevabı yoktur, akşama aç ve susuz kalmaktan başka eline bir şey geçmez." Hadis-i şerif bu. Neden?akşama aç ve susuz kalmaktan başka eline bir şey geçmez." Hadis-i şerif bu. Neden?

Orucu hakkıyla tutmamıştır. Hakkı ile tutmak ne demek? Onu şuraya yazalım, sonra izah edelim.


Orucu hakkıyla tutmamıştır. Hakkı ile tutmak ne demek? Onu şuraya yazalım, sonra izah edelim.


"Nice namaz kılan insan vardır ki gece kalkmıştır, sabaha kadar namaz kılmıştır,


"Nice namaz kılan insan vardır ki gece kalkmıştır, sabaha kadar namaz kılmıştır,
uykusuz kalmaktan başka bir karı yoktur." Karı yok ortada, sıfıra sıfır elde var sıfır.uykusuz kalmaktan başka bir karı yoktur." Karı yok ortada, sıfıra sıfır elde var sıfır.

Neden karı yok onun?

Onu hakkıyla kılmadığı icin.


Neden karı yok onun?

Onu hakkıyla kılmadığı icin.


"Nice Kur'an okuyan insan vardır ki Ku'ran-ı Kerim ona lanet eder."


"Nice Kur'an okuyan insan vardır ki Ku'ran-ı Kerim ona lanet eder."
Nice Kur'an okuyan insan vardır ki Ku'ran-ı Kerim onun boğazından aşağıya inmemiştir,Nice Kur'an okuyan insan vardır ki Ku'ran-ı Kerim onun boğazından aşağıya inmemiştir, gönlüne tesir etmiyor, Ku'ran-ı Kerim ona lanet ediyor. gönlüne tesir etmiyor, Ku'ran-ı Kerim ona lanet ediyor. Hay Allah senin müstahakkını versin! Kur'an kendisinden davacı mesela. Hay Allah senin müstahakkını versin! Kur'an kendisinden davacı mesela.

Bunun bir sebebi var. Hakkı ile Kur'an okumadığı için oluyor.


Bunun bir sebebi var. Hakkı ile Kur'an okumadığı için oluyor.


"Nice hacca giden insan vardır ki -Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor-


"Nice hacca giden insan vardır ki -Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor-
haccı kabul olmaz; turist olarak yazılır, tüccar olarak yazılır da hacılığı geçerli olmaz."haccı kabul olmaz; turist olarak yazılır, tüccar olarak yazılır da hacılığı geçerli olmaz."

Ku'ran-ı Kerim'de Allahu Teala hazretleri buyuruyor ki:


Ku'ran-ı Kerim'de Allahu Teala hazretleri buyuruyor ki:


La tubtılu sadakatikum bi'l-menni ve'l-eza.


La tubtılu sadakatikum bi'l-menni ve'l-eza.


Ayet-i kerime..."Sadakalarınızı, zekâtlarınızı minnet ederek, başa kakarak,


Ayet-i kerime..."Sadakalarınızı, zekâtlarınızı minnet ederek, başa kakarak,
verdiğiniz insanları ezalandırarak sıfıra getirmeyin;verdiğiniz insanları ezalandırarak sıfıra getirmeyin; batıl hale, boş hale, kabul olmayacak duruma getirmeyin."batıl hale, boş hale, kabul olmayacak duruma getirmeyin." Demek ki para veriyorsun, sadaka veriyorsun, zekat veriyorsun; yine Allah kabul etmeyebiliyor. Neden?Demek ki para veriyorsun, sadaka veriyorsun, zekat veriyorsun; yine Allah kabul etmeyebiliyor. Neden?

Hakkıyla vermedin.

Nedir bu hakkıyla oruç tutmak, hakkıyla namaz kılmak,


Hakkıyla vermedin.

Nedir bu hakkıyla oruç tutmak, hakkıyla namaz kılmak,
hakkı ile Kur'an okumak, hakkıyla hacca gitmek, hakkı ile zekat vermek? hakkı ile Kur'an okumak, hakkıyla hacca gitmek, hakkı ile zekat vermek? Nedir bu hakkı için? Dış şekilleri aynen yap işte.Nedir bu hakkı için? Dış şekilleri aynen yap işte. "Cüzdanımı açtım, fermuarını çektim, parayı götürdüm verdim."Cüzdanımı açtım, fermuarını çektim, parayı götürdüm verdim. Hacca gittim, uçağa bindim, ihramı giydim, zemzemden içtim, Kabe'yi dondum, Arafat'a çıktım; Hacca gittim, uçağa bindim, ihramı giydim, zemzemden içtim, Kabe'yi dondum, Arafat'a çıktım; niye kabul olmuyor? Namaz kıldım, imamın arkasında eğildim kalktım, akşama kadar yemek yemedim..." niye kabul olmuyor? Namaz kıldım, imamın arkasında eğildim kalktım, akşama kadar yemek yemedim..."

Bütün ibadetlerin iç şartları vardır, batıni şartları vardır.


Bütün ibadetlerin iç şartları vardır, batıni şartları vardır.
Bir zahiri şartları vardır; zahiri şartları şekli şemalidir, dış formudur; bir de iç şartları vardır.Bir zahiri şartları vardır; zahiri şartları şekli şemalidir, dış formudur; bir de iç şartları vardır. Mesela bütün ibadetlerin kabul olma şartı niyetin temiz olmasıdır.Mesela bütün ibadetlerin kabul olma şartı niyetin temiz olmasıdır. Niyeti bozuk oldu mu ibadet kabul olmaz. Gün gibi aşikâr bir Ku'ran-ı Kerim hakikatidir bu.Niyeti bozuk oldu mu ibadet kabul olmaz. Gün gibi aşikâr bir Ku'ran-ı Kerim hakikatidir bu. Allahu Teala hazretleri bir insanın niyeti bozuk oldu mu kabul eder mi? Etmez.Allahu Teala hazretleri bir insanın niyeti bozuk oldu mu kabul eder mi? Etmez.

Adam buraya geldi, namaz kıldı. Ama hırsız.


Adam buraya geldi, namaz kıldı. Ama hırsız.
Çıkarken bir pabuç çalmak için imamla beraber namaz kıldı, en güzel pabucu çalıp gidecek.Çıkarken bir pabuç çalmak için imamla beraber namaz kıldı, en güzel pabucu çalıp gidecek. Bu hırsıza bu namazı kıldı diye sevap verilecek mi? Verilmez.Bu hırsıza bu namazı kıldı diye sevap verilecek mi? Verilmez. Camiye giriş sebebi bozuk olduğundan, maksadı pabuç çalmak olduğundan Allah onun namazına sevap vermiyor.Camiye giriş sebebi bozuk olduğundan, maksadı pabuç çalmak olduğundan Allah onun namazına sevap vermiyor. Niyet iyi olmalı. Kalbin temiz olacak. ibadeti yaparken maksadın güzel olacak. Niyet iyi olmalı. Kalbin temiz olacak. ibadeti yaparken maksadın güzel olacak. İlahi sebeple, Allah'ın seveceği sebeple yapacaksın.İlahi sebeple, Allah'ın seveceği sebeple yapacaksın.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadis-i şerifte diyor ki:


Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadis-i şerifte diyor ki:
"Cehennemin odunları ateşleri üç insanla tutuşturulacak.""Cehennemin odunları ateşleri üç insanla tutuşturulacak." Mahkeme-i Kübra kurulacak, cehenneme giden insanlar ilk önce atılacak,Mahkeme-i Kübra kurulacak, cehenneme giden insanlar ilk önce atılacak, onlarla cehennem cayır cayır tutuşturulacak. Soba tutuşuyor ya... Kimdir bunlar?onlarla cehennem cayır cayır tutuşturulacak. Soba tutuşuyor ya... Kimdir bunlar? Sayıyor, insanın tüyleri diken diken oluyor.

Ama çıkan sebep nedir?
Sayıyor, insanın tüyleri diken diken oluyor.

Ama çıkan sebep nedir?


Adam namaz kılmış, adam cihat etmiş, adam savaşta olmuş...


Adam namaz kılmış, adam cihat etmiş, adam savaşta olmuş...
Biz onu şehit sanıyoruz ama Allah onu cehenneme atıyor.Biz onu şehit sanıyoruz ama Allah onu cehenneme atıyor. Adam hayır hasenat yapmış, cami yapmış, ceşme yapmış ama Allah onu cehenneme atıyor. Adam hayır hasenat yapmış, cami yapmış, ceşme yapmış ama Allah onu cehenneme atıyor.

Neden? Sebebi ne?

Çünkü yaptığı şeyi Allah rızası için yapmamış, başka maksatla yapmış,


Neden? Sebebi ne?

Çünkü yaptığı şeyi Allah rızası için yapmamış, başka maksatla yapmış,
Allah kabul etmiyor. Riyakârane yapmış, ihlassız yapmış, kabul etmiyor.Allah kabul etmiyor. Riyakârane yapmış, ihlassız yapmış, kabul etmiyor. Demek ki ibadetlerin iç şartları onemli.Demek ki ibadetlerin iç şartları onemli.

Bunu gençlere çocuklara hatırda kalacak gibi nasıl anlatabiliriz?


Bunu gençlere çocuklara hatırda kalacak gibi nasıl anlatabiliriz?
Siz soğuk kış gününde portakal geldiği zaman bir portakalın dış görünümüne mi bakarsınız yoksa manava: Siz soğuk kış gününde portakal geldiği zaman bir portakalın dış görünümüne mi bakarsınız yoksa manava: "Ya bana bak, bu portakal hakikaten iyi mi, don falan yemiş mi yememiş mi? "Ya bana bak, bu portakal hakikaten iyi mi, don falan yemiş mi yememiş mi? Soğuğa uğramış mı uğramamış mı?" diye içini de sorar mısınız? ?cini sorarsınız.Soğuğa uğramış mı uğramamış mı?" diye içini de sorar mısınız? ?cini sorarsınız. Sormazsanız eve dışı pırıl pırıl parlak portakalı götürdüğünüz zaman kurumuş, acılaşmış veyaSormazsanız eve dışı pırıl pırıl parlak portakalı götürdüğünüz zaman kurumuş, acılaşmış veya soğuktan donmuş, açılmış olduğundan işe yaramaz hale gelmiştir.soğuktan donmuş, açılmış olduğundan işe yaramaz hale gelmiştir. İçi bozuk, dışının, dış görünüşünün kıymeti yok. Elma çürükse, ceviz çürükse kıymeti kalıyor mu?İçi bozuk, dışının, dış görünüşünün kıymeti yok. Elma çürükse, ceviz çürükse kıymeti kalıyor mu? Kalmıyor. İçi önemli oluyor. İşte bu içinin şartlarının neler olması gerektiğini deKalmıyor. İçi önemli oluyor. İşte bu içinin şartlarının neler olması gerektiğini de Peygamber Efendimiz hadis-i şeriflerde bize bildirmiş.Peygamber Efendimiz hadis-i şeriflerde bize bildirmiş. Hepsinin dinimizde yeri var, hepsinin kitaplarda yeri var.

Nerede yeri var hocam?
Hepsinin dinimizde yeri var, hepsinin kitaplarda yeri var.

Nerede yeri var hocam?


İmam-ı Gazali hazretlerinin İhya-yı Ulumi'd-din kitabını acın, bakın.


İmam-ı Gazali hazretlerinin İhya-yı Ulumi'd-din kitabını acın, bakın.
Namaz kılma bölümünde namazı anlatır, namazın esrarını anlatır, namazın kabul olmama sebeplerini anlatır.Namaz kılma bölümünde namazı anlatır, namazın esrarını anlatır, namazın kabul olmama sebeplerini anlatır. Bunları anlatmak lazım. Orucu anlatır, haccı anlatır; esrarını anlatır, kabul olmama sebeplerini anlatır. Bunları anlatmak lazım. Orucu anlatır, haccı anlatır; esrarını anlatır, kabul olmama sebeplerini anlatır. Bunları öğrenmemiz ve öğretmemiz lazım. Herkesin bunları bilmesi lazım.Bunları öğrenmemiz ve öğretmemiz lazım. Herkesin bunları bilmesi lazım. Yoksa doğrudan doğruya dış şekli yerine getirmekle olmuyor. Yoksa doğrudan doğruya dış şekli yerine getirmekle olmuyor.

İşte bu içinin temizliğini sağlayan tasavvuf ve nefsin terbiye edilmesidir.


İşte bu içinin temizliğini sağlayan tasavvuf ve nefsin terbiye edilmesidir.
Tasavvufun da temeli iç temizlenecek. İcin temizlenmesinin sebebi de bu hadis-i şeriftir.Tasavvufun da temeli iç temizlenecek. İcin temizlenmesinin sebebi de bu hadis-i şeriftir.

Kim nefsini terbiye ederse felah bulur.


Kim nefsini terbiye ederse felah bulur.
Akıllı insan nefsini terbiye edendir ve ahiret için hazırlanandır. Akıllı insan nefsini terbiye edendir ve ahiret için hazırlanandır. Nefis terbiyesi de onun için gereklidir. Ahlak da ondan sonra güzelleşir. Nefis terbiyesi de onun için gereklidir. Ahlak da ondan sonra güzelleşir. İnsan kendi kendini kontrol eder, içinden gelen duyguları süzer, terbiye eder, tashih eder,İnsan kendi kendini kontrol eder, içinden gelen duyguları süzer, terbiye eder, tashih eder, düzeltir, uygun olmayanlarını "Hey! O öyle olmaz. düzeltir, uygun olmayanlarını "Hey! O öyle olmaz. Öyle yapmamam lazım." diye kendisini tutar, hâkim olur.Öyle yapmamam lazım." diye kendisini tutar, hâkim olur.

Mesela insan babasına kızsa elini kaldırıp vurabilir mi ona?


Mesela insan babasına kızsa elini kaldırıp vurabilir mi ona?
Vuramaz. "O babamdır" der, kendisini tutar. Hocamıza bir şey söyleyemez.Vuramaz. "O babamdır" der, kendisini tutar. Hocamıza bir şey söyleyemez. Gidiyor, savaşta vatanı, milleti için, dini, imanı için oluyor. Niye? Gidiyor, savaşta vatanı, milleti için, dini, imanı için oluyor. Niye? Hani yaşamak asıl gaye değil miydi? Hayır. İnsanın bazı şeyleri var.Hani yaşamak asıl gaye değil miydi? Hayır. İnsanın bazı şeyleri var. O mecburiyetlere seve seve uyuyor insan. İşte muhterem kardeşlerim, bu yol o yoldur.O mecburiyetlere seve seve uyuyor insan. İşte muhterem kardeşlerim, bu yol o yoldur.

Okullarda da bu vardır. Okullar sadece talim, öğretim merkezleri değildir.


Okullarda da bu vardır. Okullar sadece talim, öğretim merkezleri değildir.
Talim, öğrenir öğretirsin. Ama talimin ötesinde bir de terbiye vardır. Talim, öğrenir öğretirsin. Ama talimin ötesinde bir de terbiye vardır. Hatta karnelerde bile bir sayfası da arkadaşları ile geçimi, uyumu, huyu,Hatta karnelerde bile bir sayfası da arkadaşları ile geçimi, uyumu, huyu, ahlakı, çalışkanlığı, devamı vesaire diye bilgiden başka şeylere de bolum ayırmışlardır, onu soyluyor.ahlakı, çalışkanlığı, devamı vesaire diye bilgiden başka şeylere de bolum ayırmışlardır, onu soyluyor. Arkadaşlarıyla geçimsizse, tutumlu değilse, eşyasını yırtıyorsa filan çocuk oradan da kırık not alabiliyor.Arkadaşlarıyla geçimsizse, tutumlu değilse, eşyasını yırtıyorsa filan çocuk oradan da kırık not alabiliyor.

Ama bu ilkokulda varsa, asıl lazım olan ortaokulda, lisede, üniversitede, meslek hayatında yok.


Ama bu ilkokulda varsa, asıl lazım olan ortaokulda, lisede, üniversitede, meslek hayatında yok.
Olmayınca adamlar adam olmuyor.Olmayınca adamlar adam olmuyor. İlkokulda, güzel, anasının sut kuzusu iken melek gibi bir çocuktu.İlkokulda, güzel, anasının sut kuzusu iken melek gibi bir çocuktu. Ondan sonra üniversiteye gitti canavar oldu, babasına karşı gelmeye başladı. Ondan sonra üniversiteye gitti canavar oldu, babasına karşı gelmeye başladı.

Biz Ankara'ya giderken hocamızla bir eve misafir olmuştuk.


Biz Ankara'ya giderken hocamızla bir eve misafir olmuştuk.
O evin adamı hacı amca ağlıyor:O evin adamı hacı amca ağlıyor: "Ben erkek çocuğumu okutmak için tarla sattım, üniversiteye gönderdim."Ben erkek çocuğumu okutmak için tarla sattım, üniversiteye gönderdim. Benim ve kız kardeşinin karsısına canavar gibi dikildi, bizi tehdit etti sonra." diyor. Benim ve kız kardeşinin karsısına canavar gibi dikildi, bizi tehdit etti sonra." diyor. "Ben onun yetişmesi için tarla sattım, sonra ne hale geldi." diyor."Ben onun yetişmesi için tarla sattım, sonra ne hale geldi." diyor.

Bilgi yetmez. Bilginin yanında terbiye lazım, edep lazım, vefa lazım, dürüstlük lazım,


Bilgi yetmez. Bilginin yanında terbiye lazım, edep lazım, vefa lazım, dürüstlük lazım,
sevgi lazım, saygı lazım, merhamet lazım, hoşgörü lazım...sevgi lazım, saygı lazım, merhamet lazım, hoşgörü lazım... Bunlar da güzel ahlak dediğimiz şeyler.Bunlar da güzel ahlak dediğimiz şeyler. Bunlar da işte tasavvufla oluyor, nefsin terbiyesinden sonra oluyor. Bunlar da işte tasavvufla oluyor, nefsin terbiyesinden sonra oluyor.

Allah'ın sevgili kulu olmak, Allah'ın sevgisini kazanmak için neler yapmak lazım?


Allah'ın sevgili kulu olmak, Allah'ın sevgisini kazanmak için neler yapmak lazım?


Bunun da Ku'ran-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde kaynakları var, sebepleri var.


Bunun da Ku'ran-ı Kerim'de ve hadis-i şeriflerde kaynakları var, sebepleri var.


Allah kimleri sever?

Ben önceden bizim fakültenin dergisi için gençler benden yazı istemişlerdi.


Allah kimleri sever?

Ben önceden bizim fakültenin dergisi için gençler benden yazı istemişlerdi.
Ku'ran-ı Kerim'den açtım, Allah İnnallahe yuhibbu's-sabirin,Ku'ran-ı Kerim'den açtım, Allah İnnallahe yuhibbu's-sabirin, Vallahu yuhibbu's-sabirin, ?nnallahe yuhibbu't- tevvabin ve yuhibbu'l-mutetahhirin...Vallahu yuhibbu's-sabirin, ?nnallahe yuhibbu't- tevvabin ve yuhibbu'l-mutetahhirin... Yuhibbu kelimesi nerede geçiyorsa topladım, şöyle tasnif ettim, Allah kimleri seviyor? Yuhibbu kelimesi nerede geçiyorsa topladım, şöyle tasnif ettim, Allah kimleri seviyor?

Temizleri seviyor, sabırlıları seviyor, takva ehli olanları seviyor,


Temizleri seviyor, sabırlıları seviyor, takva ehli olanları seviyor,
doğru sözlü doğru özlü olanları seviyor, merhametlileri seviyor vesaire.doğru sözlü doğru özlü olanları seviyor, merhametlileri seviyor vesaire. Bunların hepsinin yeri var ve bunların bir eğitimi olması lazım. Bunların hepsinin yeri var ve bunların bir eğitimi olması lazım.

Eskiden bizim Yusuf Ziya Binatlı, profesör, bizim şeyhlerimizden birisinin oğludur o,


Eskiden bizim Yusuf Ziya Binatlı, profesör, bizim şeyhlerimizden birisinin oğludur o,
manevi terbiye görmüş bir insandır. Profesör şimdi, televizyonda da acık elitimde ders veriyor.manevi terbiye görmüş bir insandır. Profesör şimdi, televizyonda da acık elitimde ders veriyor. Kıymetli bir insan, hukuk fakültesi profesörü. Hafızdır kendisi.Kıymetli bir insan, hukuk fakültesi profesörü. Hafızdır kendisi. Hem de öyle hafızmış ki babama demiş ki,Hem de öyle hafızmış ki babama demiş ki, "Hocam, üstadım, ben Ku'ran-ı Kerim'i tersinden okuyabilirim" demiş."Hocam, üstadım, ben Ku'ran-ı Kerim'i tersinden okuyabilirim" demiş. Babam da hafız, sormuş: "Yahu nasıl yapıyorsun sen bunu?"Babam da hafız, sormuş: "Yahu nasıl yapıyorsun sen bunu?" "Sayfa gözümün önüne geliyor hocam. "Sayfa gözümün önüne geliyor hocam. Gözümü kapattım mı sayfa gözümün önüne geliyor, Gözümü kapattım mı sayfa gözümün önüne geliyor, şıp, oradan gerisin geriye okuyabiliyorum." demiş. şıp, oradan gerisin geriye okuyabiliyorum." demiş. Siz Kulhuvellahu'yu okuyamazsınız geriye ama o okuyor. Siz Kulhuvellahu'yu okuyamazsınız geriye ama o okuyor.

Bu Yusuf Ziya Binatlı diyor ki: "Bizim gençliğimizde, biz sokakta birbirimizle karşılaştık mı,


Bu Yusuf Ziya Binatlı diyor ki: "Bizim gençliğimizde, biz sokakta birbirimizle karşılaştık mı,
'Merhaba üstadım nasılsın?' filan diye birbirimize delikanlılar olarak hal hatır sorduğumuz zaman'Merhaba üstadım nasılsın?' filan diye birbirimize delikanlılar olarak hal hatır sorduğumuz zaman derdik ki, 'Mirim, hangi tekkeden feyz alıyorsun?'"derdik ki, 'Mirim, hangi tekkeden feyz alıyorsun?'"

"Mirim", "komutanım" filan manasına geliyor. Mir, emir demek.


"Mirim", "komutanım" filan manasına geliyor. Mir, emir demek.
Karşısındakine de ya "efendim" diyor ya "canım" diyor.Karşısındakine de ya "efendim" diyor ya "canım" diyor. Bunların hepsi Türk terbiyesidir, İslam terbiyesidir. Karşısında hitabın şekli de... Bunların hepsi Türk terbiyesidir, İslam terbiyesidir. Karşısında hitabın şekli de... Kendisine "bendeniz" diyor. "Bende" ne demek? Köle demek. Kendisine "bendeniz" diyor. "Bende" ne demek? Köle demek. Karşısındakine "efendim" diyor, kendisine "bende" diyor.Karşısındakine "efendim" diyor, kendisine "bende" diyor. Karşısındakine "canım" diyor, yani en çok sevgili olan şeyi ile hitap ile hitap ediyor mesela.Karşısındakine "canım" diyor, yani en çok sevgili olan şeyi ile hitap ile hitap ediyor mesela. "Mirim siz hangi tekkeden feyz alıyorsunuz?" diye sorarlarmış. Ve güzel terbiye görmüşler."Mirim siz hangi tekkeden feyz alıyorsunuz?" diye sorarlarmış. Ve güzel terbiye görmüşler. Bilgili, zarif, olgun, yetenekli kimseler olmuşlar.Bilgili, zarif, olgun, yetenekli kimseler olmuşlar. Bugünkü hürriyetimizi, istiklalimizi onlara borçluyuz.Bugünkü hürriyetimizi, istiklalimizi onlara borçluyuz. Onlar çalıştılar, onlar çarpıştılar, onlar düşmanı def ettiler, onlar öldüler Onlar çalıştılar, onlar çarpıştılar, onlar düşmanı def ettiler, onlar öldüler Çanakkale'de, İstiklal Harbi'nde, cephelerde... Biz onların sayesinde şimdi yaşıyoruz.Çanakkale'de, İstiklal Harbi'nde, cephelerde... Biz onların sayesinde şimdi yaşıyoruz.

Onları o ölüme, o fedakârlığa götüren neydi? Yani niyeydi?


Onları o ölüme, o fedakârlığa götüren neydi? Yani niyeydi?


O güzel terbiyeydi.

Şimdi bu terbiye olmadığı için cemiyetimiz büyük sıkıntı çekiyor.


O güzel terbiyeydi.

Şimdi bu terbiye olmadığı için cemiyetimiz büyük sıkıntı çekiyor.
Biz bu sıkıntıları biliyoruz, gazetelerden görüyoruz.Biz bu sıkıntıları biliyoruz, gazetelerden görüyoruz. Bizim konumuz olduğu için, eğitim konusu bizim konumuz olduğu için biz bunun sebeplerini araştırıyoruz.Bizim konumuz olduğu için, eğitim konusu bizim konumuz olduğu için biz bunun sebeplerini araştırıyoruz. Adam niye katil? Adam niye kumarbaz? Adam niye düzenbaz? Adam niye sahtekâr?Adam niye katil? Adam niye kumarbaz? Adam niye düzenbaz? Adam niye sahtekâr? Adam niye edepsiz? Adam niye şöyle böyle...Adam niye edepsiz? Adam niye şöyle böyle... Onu incelediğiniz zaman arkasında bu nefis terbiyesinin olmaması çıkıyor.Onu incelediğiniz zaman arkasında bu nefis terbiyesinin olmaması çıkıyor. Onun için bu nefis terbiyesi müesseseleri birer terbiye okuludur. Ve bunlar gereklidir.Onun için bu nefis terbiyesi müesseseleri birer terbiye okuludur. Ve bunlar gereklidir.

Niye çeşit çeşit olmuş?

Terbiyenin metotları farklı olduğu için.


Niye çeşit çeşit olmuş?

Terbiyenin metotları farklı olduğu için.
Ve bu çeşitlilikten rahatsız olmamak lazım. Üniversitede bile ilahiyat fakültesi vardır,Ve bu çeşitlilikten rahatsız olmamak lazım. Üniversitede bile ilahiyat fakültesi vardır, hukuk fakültesi vardır, siyasal bilimler fakültesi vardır, vesaire vardır.hukuk fakültesi vardır, siyasal bilimler fakültesi vardır, vesaire vardır. Meslekler farklı olabilir, okullar farklı olabilir ama hepsi kardeşimizdir,Meslekler farklı olabilir, okullar farklı olabilir ama hepsi kardeşimizdir, hiçbirine bir şey demiyoruz, hoş görüyoruz. Onun için bunları da hak goreceğiz.hiçbirine bir şey demiyoruz, hoş görüyoruz. Onun için bunları da hak goreceğiz.

Mevleviler üç yıl eğitim görürlermiş mübarekler ya! Üç yıl...


Mevleviler üç yıl eğitim görürlermiş mübarekler ya! Üç yıl...
Üç yıl uğraş, didin, eğitim görüyor, tarikat terbiyesi görüyor.Üç yıl uğraş, didin, eğitim görüyor, tarikat terbiyesi görüyor. Kimisi 40 gün halvete girermiş o odalarda, Halvetiye tarikatında. Kimisi 40 gün halvete girermiş o odalarda, Halvetiye tarikatında. 40 gün, yani bir ay on gün.40 gün, yani bir ay on gün. Ku'ran-ı Kerim'de erbaine leyleten, selasine yevmen ve etmemnaha bi-aşrin... Ku'ran-ı Kerim'de erbaine leyleten, selasine yevmen ve etmemnaha bi-aşrin... Orada da 40 çıkıyor, ondan dolayı. Burada 40 gün dendi. Ramazanda 10 gün itikaf vardır mesela.Orada da 40 çıkıyor, ondan dolayı. Burada 40 gün dendi. Ramazanda 10 gün itikaf vardır mesela. Ramazan zaten bir ruhi eğitim[surecidir].Ramazan zaten bir ruhi eğitim[surecidir].

Bunların hepsi normaldir. Bilenler kıymetini bilir. Bilmeyenler antikayı bedavaya satar.


Bunların hepsi normaldir. Bilenler kıymetini bilir. Bilmeyenler antikayı bedavaya satar.
Kıymetini bilen Avrupa'ya kaçırır; bilmeyen atar, antika halıyı paspas yapar.Kıymetini bilen Avrupa'ya kaçırır; bilmeyen atar, antika halıyı paspas yapar. Bilen kıymetini biliyor, bilmeyen şey yapıyor.Bilen kıymetini biliyor, bilmeyen şey yapıyor. Gecen gün bir milletvekili bakan bir yerde konferans veriyordu.Gecen gün bir milletvekili bakan bir yerde konferans veriyordu. Bir Alman'dan nakletti. Demiş ki:Bir Alman'dan nakletti. Demiş ki: "Sizin kıymetinizi, (yani Türklerin kıymetini diyor Alman) bir Türkler bilmez, bir siz bilmezsiniz,"Sizin kıymetinizi, (yani Türklerin kıymetini diyor Alman) bir Türkler bilmez, bir siz bilmezsiniz, sizden başka herkes bilir. Biz sizin müesseselerinizin kıymetini biliyoruz. Burası müze olacaktı."sizden başka herkes bilir. Biz sizin müesseselerinizin kıymetini biliyoruz. Burası müze olacaktı."

Biz nefis terbiyesine önem veriyoruz, biz insan sevgisine önem veriyoruz,


Biz nefis terbiyesine önem veriyoruz, biz insan sevgisine önem veriyoruz,
biz merhamete önem veriyoruz, biz insanlığa hizmete önem veriyoruz, biz merhamete önem veriyoruz, biz insanlığa hizmete önem veriyoruz, biz ahlaka önem veriyoruz, biz insanın kendi kendisini yenmesine,biz ahlaka önem veriyoruz, biz insanın kendi kendisini yenmesine, kendisine hakim olmasına, iradesinin güçlü olmasına... Müessese kurmuşuz.kendisine hakim olmasına, iradesinin güçlü olmasına... Müessese kurmuşuz. İşte bunun müessesesi budur diye buranın müze olması lazım.İşte bunun müessesesi budur diye buranın müze olması lazım. Millet bilmiyor, "Niye bu böyledir?" falan diye soruyor.Millet bilmiyor, "Niye bu böyledir?" falan diye soruyor.

Böylece bir hadis-i şerif okumuş olduk. Ama Bir şey daha söyleyeceğim.


Böylece bir hadis-i şerif okumuş olduk. Ama Bir şey daha söyleyeceğim.


Akıllı olan kimse mutlaka nefsini terbiyeye alır. Nerede alacak?


Akıllı olan kimse mutlaka nefsini terbiyeye alır. Nerede alacak?
Şimdi bunlar boş kaldı, nerede alacak? Olmaz. Boş kaldı. Üniversitenin böyle bir bolumu yok.Şimdi bunlar boş kaldı, nerede alacak? Olmaz. Boş kaldı. Üniversitenin böyle bir bolumu yok. Üniversitelerde -affedersiniz hanımlar da beyler de dinlediği için söyleyemeyeceğim-Üniversitelerde -affedersiniz hanımlar da beyler de dinlediği için söyleyemeyeceğim- ahlaki durum çok düşük. Üniversite nefis terbiyesini veremiyor, lise hiç vermiyor.ahlaki durum çok düşük. Üniversite nefis terbiyesini veremiyor, lise hiç vermiyor.

Lisenin içinden çıktım, üniversitede ben 27 sene hocalık yaptım.


Lisenin içinden çıktım, üniversitede ben 27 sene hocalık yaptım.
Bizim ilahiyat fakültesi olduğu için bizim talebelerimiz edepliydi, karşımızda el pençe divan dururlardı.Bizim ilahiyat fakültesi olduğu için bizim talebelerimiz edepliydi, karşımızda el pençe divan dururlardı. Ama Boğaziçi Üniversitesi öyle değil, öteki üniversite öyle değil. Ama Boğaziçi Üniversitesi öyle değil, öteki üniversite öyle değil. Kızlarla erkekler bugün hiç bizim tasvip etmeyeceğimiz şeyleri, eğlenceleri vesaireleri çok rahat yapabiliyorlar.Kızlarla erkekler bugün hiç bizim tasvip etmeyeceğimiz şeyleri, eğlenceleri vesaireleri çok rahat yapabiliyorlar. Gazetelere de mesela Çanakkale şehitlerini anmak için giden gemideki rezaletleri de eskiden yazmışlardı.Gazetelere de mesela Çanakkale şehitlerini anmak için giden gemideki rezaletleri de eskiden yazmışlardı.

Bu nefsin terbiyesi olacak, nefsinizi zapt u rapt altına alacaksınız.


Bu nefsin terbiyesi olacak, nefsinizi zapt u rapt altına alacaksınız.
Bu farzdır, Allah'ın Ku'ran-ı Kerim'de emridir, Peygamber Efendimiz'in hadis-i şerifte işaretidir.Bu farzdır, Allah'ın Ku'ran-ı Kerim'de emridir, Peygamber Efendimiz'in hadis-i şerifte işaretidir. Hem nefsinizi zapt u rapt altına alacaksınız, şımartmayacaksınız hem de ahirete hazırlanacaksınız.Hem nefsinizi zapt u rapt altına alacaksınız, şımartmayacaksınız hem de ahirete hazırlanacaksınız. Çünkü ahirete hazırlanmadan giden orada çok çok pişman olur. Ama iş işten geçer. Çünkü ahirete hazırlanmadan giden orada çok çok pişman olur. Ama iş işten geçer. Aciz olan insan nefsinin, hevasının peşinden koşar, nefsi ne derse onu dinler, perişan olur.Aciz olan insan nefsinin, hevasının peşinden koşar, nefsi ne derse onu dinler, perişan olur.

Bir çocukla karşılaştım şöyle duruyordu. Yani belini doğrultamıyor.


Bir çocukla karşılaştım şöyle duruyordu. Yani belini doğrultamıyor.
Yaşını sordum 35-37. Ya ne oldu sana böyle? Zevkli işlerle, ıyş-u nûş içinde ömür geçirmiş, Yaşını sordum 35-37. Ya ne oldu sana böyle? Zevkli işlerle, ıyş-u nûş içinde ömür geçirmiş, 37 yaşında bitirmiş, sıfırlanmış. 80 yaşındaki bizim ibadet ehli ihtiyar ondan daha dinç. Bitmiş...37 yaşında bitirmiş, sıfırlanmış. 80 yaşındaki bizim ibadet ehli ihtiyar ondan daha dinç. Bitmiş... Çok hızlı yaşamış, bitmiş, mahvolmuş. Onun için insan nefsinin hevasına tabi olursa helak olur. Çok hızlı yaşamış, bitmiş, mahvolmuş. Onun için insan nefsinin hevasına tabi olursa helak olur.

Sonra nefsinin hevasına tabi olanların bir kusuru daha vardır:


Sonra nefsinin hevasına tabi olanların bir kusuru daha vardır:
Allah'tan bir şeyler ümit ediyorlar. "Allah bizi affeder Allah Gafur'dur, Rahim'dir" filan...Allah'tan bir şeyler ümit ediyorlar. "Allah bizi affeder Allah Gafur'dur, Rahim'dir" filan... Allah Gafur'dur, Rahim'dir ama Allah Azizun zu'n-tikamdır. Sen onu da biliyor musun? Allah Gafur'dur, Rahim'dir ama Allah Azizun zu'n-tikamdır. Sen onu da biliyor musun? Hem Gafur'luğu vardır, Rahman'lığı, Rahim'liği vardır hem de gazabı vardır, azabı vardır, cehennemi vardır. Hem Gafur'luğu vardır, Rahman'lığı, Rahim'liği vardır hem de gazabı vardır, azabı vardır, cehennemi vardır. Ondan ne haber?

Kim cehenneme girecek bir düşün bakalım, bir incele bakalım.
Ondan ne haber?

Kim cehenneme girecek bir düşün bakalım, bir incele bakalım.
İçki içersin, kumar oynarsın, haksızlığı yaparsın, hırsızlığı yaparsın, hak yersin, ondan sonraİçki içersin, kumar oynarsın, haksızlığı yaparsın, hırsızlığı yaparsın, hak yersin, ondan sonra "Allah Kerim'dir, Allah benim günahımla mı uğraşacak" Sen öyle bir şamarı yersin ki dokuz takla atarsın. "Allah Kerim'dir, Allah benim günahımla mı uğraşacak" Sen öyle bir şamarı yersin ki dokuz takla atarsın. Öyle olur mu? Allah adaletlidir. Sen suç işleyince cezanı verir. Suç işlediğin için cehenneme uğrarsın. Öyle olur mu? Allah adaletlidir. Sen suç işleyince cezanı verir. Suç işlediğin için cehenneme uğrarsın.

Eyüp Sultan Camii'ne gelmiş, Libyalı bir profesörü Eyüp Sultan Camii'ne ziyarete götürdük.


Eyüp Sultan Camii'ne gelmiş, Libyalı bir profesörü Eyüp Sultan Camii'ne ziyarete götürdük.
Dedik ki, "Peygamber Efendimiz'in ev sahipliğini yapmış, Peygamber Efendimiz'in mescidinde imamlık yapmış,Dedik ki, "Peygamber Efendimiz'in ev sahipliğini yapmış, Peygamber Efendimiz'in mescidinde imamlık yapmış, Hz. Ali Efendimiz'in Medine valiliğini yapmış, savaşlarda komutanlık yapmış büyük mücahit, büyük alim, Hz. Ali Efendimiz'in Medine valiliğini yapmış, savaşlarda komutanlık yapmış büyük mücahit, büyük alim, büyük fazıl, büyük fakih Ebu Eyyub el-Ensari hazretleri var burada. büyük fazıl, büyük fakih Ebu Eyyub el-Ensari hazretleri var burada. Buyurun, kabrini ziyarete gidelim" dedik. Libyalı bir dekan, profesör... Buyurun, kabrini ziyarete gidelim" dedik. Libyalı bir dekan, profesör... Aldık Ebu Eyyub el-Ensari hazretlerinin türbesine goturduk.Aldık Ebu Eyyub el-Ensari hazretlerinin türbesine goturduk.

Avluda bir kız 15-16 yaşlarında, tombulca maşallah, pembe-beyaz teni,


Avluda bir kız 15-16 yaşlarında, tombulca maşallah, pembe-beyaz teni,
yakalı mont, acık yaka, kısa etek. Bir de küçük çocuk var. Orada da güvercinler var. yakalı mont, acık yaka, kısa etek. Bir de küçük çocuk var. Orada da güvercinler var. Çocuk güvercinleri yakalamaya oraya koşuyor, o da arkasından "aman düşmesin" diye eğiliyor, kalkıyor, filan...Çocuk güvercinleri yakalamaya oraya koşuyor, o da arkasından "aman düşmesin" diye eğiliyor, kalkıyor, filan... Yanımda teknik üniversiteli bir hoca vardı, Yanımda teknik üniversiteli bir hoca vardı, "Hocam, bir dakika ben şuna bir emr-i maruf yapacağım, nasihat, hakkı söyleyeceğim..." Gitti."Hocam, bir dakika ben şuna bir emr-i maruf yapacağım, nasihat, hakkı söyleyeceğim..." Gitti.

"Kız kardeşim, hemşirem! Siz burasının neresi olduğunu biliyor musun?" dedi.


"Kız kardeşim, hemşirem! Siz burasının neresi olduğunu biliyor musun?" dedi.
"Biliyorum" diyor. "Burası Peygamber Efendimiz'in sahabesinden bir mübarek zatın"Biliyorum" diyor. "Burası Peygamber Efendimiz'in sahabesinden bir mübarek zatın türbesinin olduğu bir camidir, cami avlusu.türbesinin olduğu bir camidir, cami avlusu. Böyle buraya bu kıyafetle gelinmez ki hemşirem, kardeşim!Böyle buraya bu kıyafetle gelinmez ki hemşirem, kardeşim! Bak göğsün acık, bağrın acık, bacağın acık, kolun acık. Ayıp oluyor, Müslüman olarak yakışmıyor. Bak göğsün acık, bağrın acık, bacağın acık, kolun acık. Ayıp oluyor, Müslüman olarak yakışmıyor. Eğiliyorsun, kalkıyorsun..." dedi. "Sen benim kalbime bak, benim kalbim temiz." diyor.Eğiliyorsun, kalkıyorsun..." dedi. "Sen benim kalbime bak, benim kalbim temiz." diyor.

Vay! Deterjanla mı yıkadın Bingo'yla mı yıkadın? Ne yaptın?


Vay! Deterjanla mı yıkadın Bingo'yla mı yıkadın? Ne yaptın?
Nasıl temizledin sen bu kalbi? Öyle temizlik falan olmaz!Nasıl temizledin sen bu kalbi? Öyle temizlik falan olmaz! Temizlik, Allah'a itaatle olur, Allah'ın emrini tutmakla olur. Herkes bir iddiada bulunuyor. "Benim kalbim temiz" diyor.Temizlik, Allah'a itaatle olur, Allah'ın emrini tutmakla olur. Herkes bir iddiada bulunuyor. "Benim kalbim temiz" diyor. Temizliği yetmez, ?artlara da uyacak. ?artlara uyan... Kalbin... Her yerin, mekanın ?artlarına uyacaksın. Temizliği yetmez, ?artlara da uyacak. ?artlara uyan... Kalbin... Her yerin, mekanın ?artlarına uyacaksın.

Kimisi temenni ediyor, Allah'tan umuyor, "Allah beni affeder" diyor.


Kimisi temenni ediyor, Allah'tan umuyor, "Allah beni affeder" diyor.
Affetmez. Sözünü dinlemezsen, emrini tutmazsan, günahları işlersen affetmez.Affetmez. Sözünü dinlemezsen, emrini tutmazsan, günahları işlersen affetmez.

Gusül abdestini bilmiyor, namaz kılmasını bilmiyor, kelime-i şehadet getirmesini bilmiyor,


Gusül abdestini bilmiyor, namaz kılmasını bilmiyor, kelime-i şehadet getirmesini bilmiyor,
"Peygamberin kim?" dediğin zaman bocalıyor, ismi doğru düzgün söyleyemiyor."Peygamberin kim?" dediğin zaman bocalıyor, ismi doğru düzgün söyleyemiyor. "Senin peygamberin kim?" Bir isim soyluyor, ya Hz. Ömer çıkıyor ağzından "Senin peygamberin kim?" Bir isim soyluyor, ya Hz. Ömer çıkıyor ağzından ya Hz. Ali çıkıyor. O Peygamber Efendimiz'in şeyi.ya Hz. Ali çıkıyor. O Peygamber Efendimiz'in şeyi. "Peygamber Efendimiz nerede medfundur?" diye soruyorsun, "Kabe'nin içinde" diyor 48:06, "Peygamber Efendimiz nerede medfundur?" diye soruyorsun, "Kabe'nin içinde" diyor 48:06, kırmızı ?eritkırmızı ?erit Hicbir ?eyden haberi yok. Olmaz.Hicbir ?eyden haberi yok. Olmaz.

Onun için nefsimizi terbiye edeceğiz, lüzumsuz heveslerle,


Onun için nefsimizi terbiye edeceğiz, lüzumsuz heveslerle,
ham hayallerle de kurtulacağımızı sanmayacağız.ham hayallerle de kurtulacağımızı sanmayacağız. Ra'su'l-hikmeti hafetullah. Arif, fazıl, kamil, olgun bir insan olmanın kaynağı; Ra'su'l-hikmeti hafetullah. Arif, fazıl, kamil, olgun bir insan olmanın kaynağı; Allah'tan korkacak insan, hesaptan korkacak, ahiretten korkacak, Allah'tan korkacak insan, hesaptan korkacak, ahiretten korkacak, Mahkeme-i Kübra'yı düşünecek, kendini kontrol edecek. Çalışmadan olmaz.Mahkeme-i Kübra'yı düşünecek, kendini kontrol edecek. Çalışmadan olmaz.

Bir sporcu antrenmanını bir ay bıraksa formunu kaybeder, güreşi yapamaz, halteri kaldıramaz.


Bir sporcu antrenmanını bir ay bıraksa formunu kaybeder, güreşi yapamaz, halteri kaldıramaz.
Devamlı çalışma ister bu iş. Güreş o kadar devamlı çalışmayı istiyorsa, Devamlı çalışma ister bu iş. Güreş o kadar devamlı çalışmayı istiyorsa, halter, arena, karate, yüzücü, vesaire hepsi, futbolcular vesaireler, her gün ter dokuyorlar, halter, arena, karate, yüzücü, vesaire hepsi, futbolcular vesaireler, her gün ter dokuyorlar, şakaklarından terler dökülüyor, banyolar yapıyorlar, filan da öyle çırılçıplak kalıyorlar, koşuyorlar...şakaklarından terler dökülüyor, banyolar yapıyorlar, filan da öyle çırılçıplak kalıyorlar, koşuyorlar... Neden? Çalışmadan olmuyor da ondan. Tarlayı ekmeden olmuyor.Neden? Çalışmadan olmuyor da ondan. Tarlayı ekmeden olmuyor.

Onun için muhterem kardeşlerim! Nefsimizin peşinde koşmayacağız.


Onun için muhterem kardeşlerim! Nefsimizin peşinde koşmayacağız.
Dinimizi öğreneceğiz. İlim sahibi olacağız. Bildiklerimizle amel edeceğiz.Dinimizi öğreneceğiz. İlim sahibi olacağız. Bildiklerimizle amel edeceğiz.

Bir hadis-i şerif daha var, o da sayfanın başındaydı.


Bir hadis-i şerif daha var, o da sayfanın başındaydı.
Onu da okuyayım da ağzımız tatlansın, sözümüzü keselim.Onu da okuyayım da ağzımız tatlansın, sözümüzü keselim.

İbn Mace isimli büyük hadis alimi, Abdullah b. Ömer radıyallahu anhuma'dan rivayet etmiş.


İbn Mace isimli büyük hadis alimi, Abdullah b. Ömer radıyallahu anhuma'dan rivayet etmiş.


el-Kevseru nehrun fi'l-cenneti. Hani inna a'taynake'l-kevser. Fe-salli li-Rabbike ve'n-har.


el-Kevseru nehrun fi'l-cenneti. Hani inna a'taynake'l-kevser. Fe-salli li-Rabbike ve'n-har.
İnne şani'eke huve'l-ebter. Bu sureyi herkes bilir. Orada güzel bir misal geçiyor. Ne demek?İnne şani'eke huve'l-ebter. Bu sureyi herkes bilir. Orada güzel bir misal geçiyor. Ne demek?

O hadis-i şerif de burada, onu da tatlı bir şekilde okuyalım.


O hadis-i şerif de burada, onu da tatlı bir şekilde okuyalım.


ke'l-Kevser. Ey Resulüm! Ben sana, ben Azimu'ş-şan, ben Allah, Rabbin sana Kevser'i nasip ettim,


ke'l-Kevser. Ey Resulüm! Ben sana, ben Azimu'ş-şan, ben Allah, Rabbin sana Kevser'i nasip ettim,
Kevser'i hazırladım, Kevser'i verdim. Onların sana karşı gelmesine,Kevser'i hazırladım, Kevser'i verdim. Onların sana karşı gelmesine, itiraz etmesine, senin çocuğun öldü diye güdük kaldın diye senin aleyhinde dedikodu yapmalarınaitiraz etmesine, senin çocuğun öldü diye güdük kaldın diye senin aleyhinde dedikodu yapmalarına meraklanma, üzülme. Ben sana Kevser'i nasip ettim.meraklanma, üzülme. Ben sana Kevser'i nasip ettim. Sen Rabbine ibadet et, namaza niyaza, kurban kesmeye devam et. Sen Rabbine ibadet et, namaza niyaza, kurban kesmeye devam et. Asıl sana dil uzatanlar düşünsün, onların sonu geldi, onların nesilleri kesilmiştir deniyor ya... Asıl sana dil uzatanlar düşünsün, onların sonu geldi, onların nesilleri kesilmiştir deniyor ya...

el-Kevseru nehrun fi'l-cenneti. "Kevser cennette bir nehirdir."


el-Kevseru nehrun fi'l-cenneti. "Kevser cennette bir nehirdir."
Haffetahu min zehebin. "İki tarafının rıhtımları - altındandır, iki kenarı altındır."Haffetahu min zehebin. "İki tarafının rıhtımları - altındandır, iki kenarı altındır." ve mecrahu ale'd-durri ve'l-yakuti.ve mecrahu ale'd-durri ve'l-yakuti. "Ve nehrin yatağı incilerle, yakutlarladır. İnci ve yakuttandır.""Ve nehrin yatağı incilerle, yakutlarladır. İnci ve yakuttandır." Yani suyun dibinde inciden, yakuttan, iki kenarı altından, cennette böyle bir nehirdir.Yani suyun dibinde inciden, yakuttan, iki kenarı altından, cennette böyle bir nehirdir. Turbetuhu rihan atyebu mine'l-miski. Turbetuhu rihan atyebu mine'l-miski. "Kenarındaki toprağı, nehrin toprağı misk kokusundan daha hoştur." "Kenarındaki toprağı, nehrin toprağı misk kokusundan daha hoştur." Ve ma'uhu ahla mine'l-aseli. "Ve suyu da baldan daha tatlıdır."Ve ma'uhu ahla mine'l-aseli. "Ve suyu da baldan daha tatlıdır." Ve eşeddu beyaden mine's-selci. "Ve aklığı da kardan daha aktır." Ve eşeddu beyaden mine's-selci. "Ve aklığı da kardan daha aktır." Kevser cennette bir nehirdir; iki tarafı altından, nehrin yatağı inciden ve yakuttan, Kevser cennette bir nehirdir; iki tarafı altından, nehrin yatağı inciden ve yakuttan, toprağı miskten daha güzel kokulu, suyu baldan daha tatlı, kardan daha aktır.toprağı miskten daha güzel kokulu, suyu baldan daha tatlı, kardan daha aktır.

Allahu Teala hazretleri bizi Peygamber Efendimiz'in yolundan ayırmasın.


Allahu Teala hazretleri bizi Peygamber Efendimiz'in yolundan ayırmasın.
Çünkü yol diye bir yol vardır; cennete giden yol, onun yoludur.Çünkü yol diye bir yol vardır; cennete giden yol, onun yoludur. İnsan oradan ayrıldı mı, bid'atlere saptı mı Allah bid'at ehlinin hiçbir şeyini kabul etmez. İnsan oradan ayrıldı mı, bid'atlere saptı mı Allah bid'at ehlinin hiçbir şeyini kabul etmez. Sünnet-i seniyesini ihya edene Allah şehit sevapları verecektir. Sünnet-i seniyesini ihya edene Allah şehit sevapları verecektir. Allah O'nun yolundan ayırmasın. İman-ı kamil ile göçmeyi nasip eylesin.Allah O'nun yolundan ayırmasın. İman-ı kamil ile göçmeyi nasip eylesin. Ahirette Liva'u'l-hamd'in altında peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle beraber haşrolmayı nasip eylesin. Ahirette Liva'u'l-hamd'in altında peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle beraber haşrolmayı nasip eylesin. Mahşer gününde mahşerin sıkıntılarına, izdihamlarına maruz kalmadan Ar?-ı Ala'nın gölgesinde, Mahşer gününde mahşerin sıkıntılarına, izdihamlarına maruz kalmadan Ar?-ı Ala'nın gölgesinde, nurdan minderlerin üzerinde, nurdan libaslar giyerek oturan insanların, bahtiyarların, nurdan minderlerin üzerinde, nurdan libaslar giyerek oturan insanların, bahtiyarların, has kulların, evliyaullahın arasına, zümresine bizi de katsın. Bizi de arşının gölgesinde gölgelendirsin.has kulların, evliyaullahın arasına, zümresine bizi de katsın. Bizi de arşının gölgesinde gölgelendirsin.

Cennete Peygamber Efendimiz'le evliyaullah büyüklerimizle, bi-gayri hisab dahil eylesin.


Cennete Peygamber Efendimiz'le evliyaullah büyüklerimizle, bi-gayri hisab dahil eylesin.
Bir insan hesaba dahil oldu mu işin içinden çıkması zor oluyor, defter divan açmadan,Bir insan hesaba dahil oldu mu işin içinden çıkması zor oluyor, defter divan açmadan, sorguya suale maruz kalmadan, doğrudan doğruya, bi-gayri hisab, cennete girenlerden eylesin.sorguya suale maruz kalmadan, doğrudan doğruya, bi-gayri hisab, cennete girenlerden eylesin. Cennette Peygamber Efendimiz'in Havuz-ı Kevser'inden doya doya nuş etmeyi nasip eylesin. Cennette Peygamber Efendimiz'in Havuz-ı Kevser'inden doya doya nuş etmeyi nasip eylesin. Habib-i Edib'ine bize komşu eylesin Firdevs-i Ala'da köşkler ihsan eylesin.Habib-i Edib'ine bize komşu eylesin Firdevs-i Ala'da köşkler ihsan eylesin. Allahu Teala hazretlerinin selamun kavlen min-rabbi'r-Rahim , illa kilen selamen selama.Allahu Teala hazretlerinin selamun kavlen min-rabbi'r-Rahim , illa kilen selamen selama. ayetlerinde bildirildiği gibi, "Ey kullarım, selam olsun size!" diye selamını verdiği zaman,ayetlerinde bildirildiği gibi, "Ey kullarım, selam olsun size!" diye selamını verdiği zaman, o selama erenlerden eylesin. Cemalini görenlerden eylesin.o selama erenlerden eylesin. Cemalini görenlerden eylesin. Rıdvan-ı Ekber'ine vasıl olanlardan eylesin. Rıdvan-ı Ekber'ine vasıl olanlardan eylesin.

Bunun yolu nefsi terbiye etmektir, dini öğrenmektir, ahiret için çalışmaktır.


Bunun yolu nefsi terbiye etmektir, dini öğrenmektir, ahiret için çalışmaktır.
Eğer insan nefsini terbiye etmezse, ahiret için çalışmayıp da o avluda koşan kızın ham hayalleri gibiEğer insan nefsini terbiye etmezse, ahiret için çalışmayıp da o avluda koşan kızın ham hayalleri gibi öyle boş hayaller ile ömrünü heba ederse bu iş olmaz.öyle boş hayaller ile ömrünü heba ederse bu iş olmaz. Allahu Teala hazretleri basiretimizi açsın, yanlı? işler düşündürtmesin, yaptırtmasın. Allahu Teala hazretleri basiretimizi açsın, yanlı? işler düşündürtmesin, yaptırtmasın. Hakkı hak olarak görüp ona uymayı, batılı batıl olarak görüp ondan korunmayı nasip eylesin.Hakkı hak olarak görüp ona uymayı, batılı batıl olarak görüp ondan korunmayı nasip eylesin.

Bi-hurmeti Habibihi Muhammedini'l-Mustafa, aleyhi efdalu's-salavat ve ekmelu't-tahiyyat ve't-teslimat


Bi-hurmeti Habibihi Muhammedini'l-Mustafa, aleyhi efdalu's-salavat ve ekmelu't-tahiyyat ve't-teslimat
ve bi-hurmeti esrarı sureti'l-Fatiha...ve bi-hurmeti esrarı sureti'l-Fatiha...
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2