Namaz Vakitleri

28 Cemâziye'l-Âhir 1446
29 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:22
Öğle
13:11
İkindi
15:30
Akşam
17:51
Yatsı
19:17
Detaylı Arama

On Şey

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Muharrem 1402 / 22.11.1981
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

On Şey Gazâ Sırasında Mubahtır, On Şey Fıtrattandır, On Kişi Cennetliktir, Lût Kavmi’nin Adetleri, İffetli Olun! | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

On Şey

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Muharrem 1402 / 22.11.1981
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

On Şey Gazâ Sırasında Mubahtır, On Şey Fıtrattandır, On Kişi Cennetliktir, Lût Kavmi’nin Adetleri, İffetli Olun! | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayra halkihî Muhammedinel-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayra halkihî Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'du ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'du

Fa'lemû eyyuhe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullâhFa'lemû eyyuhe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallâhu aleyhi ve sellemve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallâhu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâlehve şerra'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr ve bi's-senedi's-sâhihi'l-muttasilive külle dalâletin ve sâhibehâ fî'n-nâr ve bi's-senedi's-sâhihi'l-muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Aşrun mübâhatün leküm fi'l-ğazvi et-ta'âmu ve'l-idâmu ve's-simâr ve'ş-şeceruAşrun mübâhatün leküm fi'l-ğazvi et-ta'âmu ve'l-idâmu ve's-simâr ve'ş-şeceru ve'l-hallu ve'z-zeytü ve't-türûbü ve'l-haceru ve'l-'ûdu ğayru menhûtin ve'l-cildü'd-tariyyü. ve'l-hallu ve'z-zeytü ve't-türûbü ve'l-haceru ve'l-'ûdu ğayru menhûtin ve'l-cildü'd-tariyyü.

Sadaka Resûlullah fî-mâ kâl ev kemâ kal. Sadaka Resûlullah fî-mâ kâl ev kemâ kal.

Aziz ve muhterem müslümanlar! Aziz ve muhterem müslümanlar!

Gümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Efendi rahmetullahi aleyh'in Râmûzü'l-ehâdîs isimliGümüşhaneli Ahmed Ziyaeddin Efendi rahmetullahi aleyh'in Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 'ayn babından hadîs-i şerîfleri okumaya devam edeceğiz inşaallah. hadis kitabının 'ayn babından hadîs-i şerîfleri okumaya devam edeceğiz inşaallah.

Hadislerin izahına geçmeden önce evvelen ve bizzat şefî'ul-usâdHadislerin izahına geçmeden önce evvelen ve bizzat şefî'ul-usâd Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek muazzez rûh-u saadeti için,Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek muazzez rûh-u saadeti için, sâir enbiya ve mürselinin evliyaullahın ruhları için, Peygamber Efendimiz'in ashâbının, etbâının, sâir enbiya ve mürselinin evliyaullahın ruhları için, Peygamber Efendimiz'in ashâbının, etbâının, Peygamber Efendimiz'in ashabından bize kadar müteselsilen gelen, güzerân eyleyen sadâdPeygamber Efendimiz'in ashabından bize kadar müteselsilen gelen, güzerân eyleyen sadâd ve meşâyihimizin ruhları için, bu eserin içindeki hadîs-i şerîflerin bize kadar ulaşmasındave meşâyihimizin ruhları için, bu eserin içindeki hadîs-i şerîflerin bize kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemanın ve ravilerin ruhları için, eserin müellifi Gümüşhaneli hazretlerinin ruhu için,emeği geçmiş olan ulemanın ve ravilerin ruhları için, eserin müellifi Gümüşhaneli hazretlerinin ruhu için, hocalarının, talebelerinin ruhları için, hocamız merhum Mehmed Zahid-i Bursevî hazretlerinin ruhu içinhocalarının, talebelerinin ruhları için, hocamız merhum Mehmed Zahid-i Bursevî hazretlerinin ruhu için ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere buraya teşrif etmiş olan siz kardeşlerimizinve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere buraya teşrif etmiş olan siz kardeşlerimizin ahirete irtihal eylemiş cümle yakınlarının, geçmişlerinin ruhları içinahirete irtihal eylemiş cümle yakınlarının, geçmişlerinin ruhları için bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf hediye edelim buyurun. bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf hediye edelim buyurun.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz az önce metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîflerindePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz az önce metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîflerinde bize on şeyin cihat, savaş, gaza esnasında mübah olduğunu beyan ediyor. Buyuruyor ki; bize on şeyin cihat, savaş, gaza esnasında mübah olduğunu beyan ediyor. Buyuruyor ki;

Aşrun mübâhatün leküm fi'l-ğazvi. "Allah yolunda cihat, gaza ederken on şey sizin için mübahtır."Aşrun mübâhatün leküm fi'l-ğazvi. "Allah yolunda cihat, gaza ederken on şey sizin için mübahtır." O on şeyi alabilirsiniz, kullanabilirsiniz, yiyebilirsiniz. O on şeyi alabilirsiniz, kullanabilirsiniz, yiyebilirsiniz.

Cihat ettikten sonra ele geçen ganimetler İslâm ordusundaCihat ettikten sonra ele geçen ganimetler İslâm ordusunda cihada iştirak etmişler arasında taksim edilir,cihada iştirak etmişler arasında taksim edilir, beşte biri beytü'l-mâle ayrıldıktan sonra diğerleri taksim edilir. beşte biri beytü'l-mâle ayrıldıktan sonra diğerleri taksim edilir. Bu taksimden evvel gaza, savaş cereyan ederken câiz olan şeyleri sıralayacak. Bu taksimden evvel gaza, savaş cereyan ederken câiz olan şeyleri sıralayacak. Fakat eserin müellifi şerhinde, açıklamasında diyor ki; Fakat eserin müellifi şerhinde, açıklamasında diyor ki;

Fe-lâ yentefi'u't-tâciru ve'd-dâhilu bi'l-hidmeti'l-cünniyyi bi-ecrin.Fe-lâ yentefi'u't-tâciru ve'd-dâhilu bi'l-hidmeti'l-cünniyyi bi-ecrin. Bu mübah olan şeylerden sadece ordunun askerleri faydalanabilir.Bu mübah olan şeylerden sadece ordunun askerleri faydalanabilir. "Orduya tüccar girmişse, peşine takılmışsa o faydalanamaz."Orduya tüccar girmişse, peşine takılmışsa o faydalanamaz. Veyahut askerin hizmetine maaşlı olarak birisi girmişse o da faydalanamaz."Veyahut askerin hizmetine maaşlı olarak birisi girmişse o da faydalanamaz." Ne kadar ince! İslamiyet, "Elimde güç kuvvet var istediğimi yaparım." demiyor. Ne kadar ince! İslamiyet, "Elimde güç kuvvet var istediğimi yaparım." demiyor. Asker, mecbur düşmanı yenecek, hakkı hâkim kılacak, haksızlığı önleyecek; ondan sonra yine adalet...Asker, mecbur düşmanı yenecek, hakkı hâkim kılacak, haksızlığı önleyecek; ondan sonra yine adalet... Hatta o esnada bile adalet vardır. Hatta o esnada bile adalet vardır. Harbi yaparken dahi orduda maaşlı olarak bulunan memura câiz değil; savaşan askere caizdir.Harbi yaparken dahi orduda maaşlı olarak bulunan memura câiz değil; savaşan askere caizdir. İnceliğe bakın! Nedir bu câiz olan şeyler? et-Ta'aâmü. "Yemek caizdir." [Asker] aç mı savaşacak? İnceliğe bakın!

Nedir bu câiz olan şeyler?

et-Ta'aâmü. "Yemek caizdir."

[Asker] aç mı savaşacak?

Çarpışırken düşmanın evinde buldu bir şey, tarlasının önünden geçiyor; elması var,Çarpışırken düşmanın evinde buldu bir şey, tarlasının önünden geçiyor; elması var, meyvesi var, elbette yiyecek çünkü Allah yolunda çarpışıyor. Yemesi serbesttir.meyvesi var, elbette yiyecek çünkü Allah yolunda çarpışıyor. Yemesi serbesttir. "Acaba yersem günah olur mu?" diye düşünmesine lüzum yok, "Acaba yersem günah olur mu?" diye düşünmesine lüzum yok, Resûlullah Efendimiz müsaade olunduğunu bildiriyor. Ve'l-idâmu. "Katık."Resûlullah Efendimiz müsaade olunduğunu bildiriyor.

Ve'l-idâmu. "Katık."
Yiyeceğin yanına katıp da beraberce yediğimiz, ekmeğin yanında yediğimiz şeyler." Yiyeceğin yanına katıp da beraberce yediğimiz, ekmeğin yanında yediğimiz şeyler."

Ve's-simâr. "Meyveler." Ve'ş-şeceru. "Ağaç." Ve'l-hallu ve'z-zeytü. "Sirke ve zeytinyağı."Ve's-simâr. "Meyveler." Ve'ş-şeceru. "Ağaç." Ve'l-hallu ve'z-zeytü. "Sirke ve zeytinyağı." Ve't-türûbü ve'l-haceru. "Toprak, taş."Ve't-türûbü ve'l-haceru. "Toprak, taş." Ve'l-'ûdu ğayru menhûtin. "Üzerine sanat icrâ edilmemiş, işlenmemiş odun." Ve'l-'ûdu ğayru menhûtin. "Üzerine sanat icrâ edilmemiş, işlenmemiş odun." Bu alır, yakabilir, kullanabilir.Bu alır, yakabilir, kullanabilir. Ve'l-cildü'd-tariyyü. "Dibâğat yapılmamış, yeni kesilmiş, işlenmemiş deri." İşlenmişse ne olur? Ve'l-cildü'd-tariyyü. "Dibâğat yapılmamış, yeni kesilmiş, işlenmemiş deri."

İşlenmişse ne olur?

O zaman o ganimet [taksim] zamanına kadar bekletilir, taksim edilir. O zaman o ganimet [taksim] zamanına kadar bekletilir, taksim edilir.

Diğer hadîs-i ;erîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Diğer hadîs-i ;erîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Aşrun mine'l-fıtrati kassu'ş-şâribi ve i'fâü'l-lihyeti ve's-sivâkü ve's-tinşâku'l-mâiAşrun mine'l-fıtrati kassu'ş-şâribi ve i'fâü'l-lihyeti ve's-sivâkü ve's-tinşâku'l-mâi ve kassu'l-ezfâri ve ğaslü'l-berâcimi ve netfu'l-ibtı ve halku'l-âneti ve'n-tıkâsu'l-mâi kâle'l-mus'abuve kassu'l-ezfâri ve ğaslü'l-berâcimi ve netfu'l-ibtı ve halku'l-âneti ve'n-tıkâsu'l-mâi kâle'l-mus'abu ve nesîtü'l-'âşirate illâ en tekûne'l-mazmazate. ve nesîtü'l-'âşirate illâ en tekûne'l-mazmazate.

Hz. Âişe validemizden rivayet edilmiştir. Hz. Âişe validemizden rivayet edilmiştir. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

"On şey vardır ki bunlar fıtrattandır." Fıtrat, "yaradılış, hilkat" manasına gelir."On şey vardır ki bunlar fıtrattandır." Fıtrat, "yaradılış, hilkat" manasına gelir. Yani, on şey yaradılışa ters değildir, yaradılışın icabına göredir, yaradılıştandır demektir.Yani, on şey yaradılışa ters değildir, yaradılışın icabına göredir, yaradılıştandır demektir. Fakat müellif izahında daha geniş bir açıklama yapmış; Fakat müellif izahında daha geniş bir açıklama yapmış;

Aşrun kâinün mine'l-fıtrı ey es-sünneti ya'nî sünnete'l-enbiyâi ellezîne emerenâ bi'l-iktidâi bi-him.Aşrun kâinün mine'l-fıtrı ey es-sünneti ya'nî sünnete'l-enbiyâi ellezîne emerenâ bi'l-iktidâi bi-him. "Bu on şey, kendilerine uymakla emrolunmuş olduğumuz enbiyaullahın,"Bu on şey, kendilerine uymakla emrolunmuş olduğumuz enbiyaullahın, Allah'ın peygamberlerinin sünnetidir." Bu o manaya gelir. Allah'ın peygamberlerinin sünnetidir." Bu o manaya gelir.

Peygamberlerin sünneti, adeti olan, fıtrata muvâfık olan,Peygamberlerin sünneti, adeti olan, fıtrata muvâfık olan, temizliğin, fıtratın gereği olan bu on şeyi şimdi sayıyor; temizliğin, fıtratın gereği olan bu on şeyi şimdi sayıyor;

Kassu'ş-şâribi. "Bıyığı kesmek." Kassu'ş-şâribi. "Bıyığı kesmek."

Hangi vasıtayla olursun olsun bıyığın altında dudak görünecek şekilde bıyığı kısaltmak, uzatmamaktır.Hangi vasıtayla olursun olsun bıyığın altında dudak görünecek şekilde bıyığı kısaltmak, uzatmamaktır. Ağza döndürecek, aşağı kıvırıp sarkacak veyahut koç boynuzu şeklinde kıvrılacak gibi olmaması,Ağza döndürecek, aşağı kıvırıp sarkacak veyahut koç boynuzu şeklinde kıvrılacak gibi olmaması, kısaltılması gerekiyor. Hadîs-i şerîfte öyle tavsiye ediliyor. kısaltılması gerekiyor. Hadîs-i şerîfte öyle tavsiye ediliyor.

"Osmanlılar uzattırmış; ben Yavuz Selim'in resmini gördüm [bıyıkları] kıvrım kıvrım uzundu." "Osmanlılar uzattırmış; ben Yavuz Selim'in resmini gördüm [bıyıkları] kıvrım kıvrım uzundu."

Yavuz Selim bizim şeyhimiz değildir.Yavuz Selim bizim şeyhimiz değildir. Bizim dinî hususta ölçümüz, bakacağımız kaynak, ihtida edeceğimiz şahıs,Bizim dinî hususta ölçümüz, bakacağımız kaynak, ihtida edeceğimiz şahıs, örnek alacağımız kimse Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'dir. O ne buyurmuşsa öyledir! örnek alacağımız kimse Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'dir. O ne buyurmuşsa öyledir!

O da [Yavuz Selim de] öyle yapsaydı, yapmamış; başka türlü yapmışO da [Yavuz Selim de] öyle yapsaydı, yapmamış; başka türlü yapmış veyahut resmi yapan şahıs onu başka türlü göster‎‎iyor [olabibilir], orasını bilmem. veyahut resmi yapan şahıs onu başka türlü göster‎‎iyor [olabibilir], orasını bilmem.

"Ben dedelerden bizim muhitte gördüm; biz bıyığı uzatırız, ucunu da kıvırtırız, sivriltiriz." "Ben dedelerden bizim muhitte gördüm; biz bıyığı uzatırız, ucunu da kıvırtırız, sivriltiriz."

Kısaltacaksın! Sünnet-i seniyyeye uygun olan budur.Kısaltacaksın! Sünnet-i seniyyeye uygun olan budur. Bıyığı tıraşlayacaksın, azaltacaksın, kısaltacaksın. İkincisi; Bıyığı tıraşlayacaksın, azaltacaksın, kısaltacaksın. İkincisi;

Ve i'fâü'l-lihyeti. "Sakalı da uzatmak." Sakalı da uzatmak gerekiyor.Ve i'fâü'l-lihyeti. "Sakalı da uzatmak."

Sakalı da uzatmak gerekiyor.
Biz her şeyi tersine döndürmüşüz; sakalı tıraşlıyoruz! Burada [şerhte] diyor ki;Biz her şeyi tersine döndürmüşüz; sakalı tıraşlıyoruz! Burada [şerhte] diyor ki; Sakala dokunmayacaksın, uzatacaksın, kadınların sakalı müstesna. Onların yolunmasına izin verilmiştir. Sakala dokunmayacaksın, uzatacaksın, kadınların sakalı müstesna. Onların yolunmasına izin verilmiştir.

Benim de hatırıma muziplik olarak geldi bunu cemaate söyleyeyim dedim.Benim de hatırıma muziplik olarak geldi bunu cemaate söyleyeyim dedim. Burasını söyleyeyim de sakal tıraş etmenin ne olduğu, kimlere câiz olduğu ortaya çıksın diye.Burasını söyleyeyim de sakal tıraş etmenin ne olduğu, kimlere câiz olduğu ortaya çıksın diye. Şaka olsun diye o cümlenin bu kısmını da söyleyeyim dedim. Demek ki sakalı da uzatacağız. Şaka olsun diye o cümlenin bu kısmını da söyleyeyim dedim.

Demek ki sakalı da uzatacağız.
Bizim göreneğimiz, âdetimiz böyledir.Bizim göreneğimiz, âdetimiz böyledir. Mâni varsa; devlet memuruysa ya da daha başka sebepler varsa bilemem; yalnız sakal sünnettir. Mâni varsa; devlet memuruysa ya da daha başka sebepler varsa bilemem; yalnız sakal sünnettir.

Geçen gün Kırıkkale'de müftülük yapmış olan çok alim bir zât ile bir akşam meclisteydik, o nakletti ki;Geçen gün Kırıkkale'de müftülük yapmış olan çok alim bir zât ile bir akşam meclisteydik, o nakletti ki; "Bir kitapta gördüm, [okudum], sakalsız kabre girene çok büyük tehlikeler varmış." dedi. "Bir kitapta gördüm, [okudum], sakalsız kabre girene çok büyük tehlikeler varmış." dedi.

Ve's-sivâkü. "Misvak kullanmak." Ve's-sivâkü. "Misvak kullanmak."

Misvak dişleri temizlemeye yarayan bir vasıtadır, bir alettir, bir dal parçasıdır, bir çeşit ağaçtır kiMisvak dişleri temizlemeye yarayan bir vasıtadır, bir alettir, bir dal parçasıdır, bir çeşit ağaçtır ki onun ucunu meyilli olarak kesersin. Eğer düz olarak kesersen istediğin gibi kullanmakta zorluk olur.onun ucunu meyilli olarak kesersin. Eğer düz olarak kesersen istediğin gibi kullanmakta zorluk olur. Meyilli keseceksin, ucunu hafif hafif vurarak ıslatıp döverek, ıslatıp döverek tellerini, Meyilli keseceksin, ucunu hafif hafif vurarak ıslatıp döverek, ıslatıp döverek tellerini, liflerini biribirinden ayıracaksın. liflerini biribirinden ayıracaksın. Hızlı döversen parça parça ayrılır, üçü beşi bir arada yapışık yapışık ayrılır. Hızlı döversen parça parça ayrılır, üçü beşi bir arada yapışık yapışık ayrılır. Sert bir şeyin üstünde yavaş yavaş tık tık vurarak döndüre döndüre döversin,Sert bir şeyin üstünde yavaş yavaş tık tık vurarak döndüre döndüre döversin, o yavaş yavaş tellerini bırakır, yumuşacık tabii bir fırça olur. o yavaş yavaş tellerini bırakır, yumuşacık tabii bir fırça olur. Ucu da meyilli olduğu için ağzın içerisine sokulması, kullanılması da kolay olacaktır. Ucu da meyilli olduğu için ağzın içerisine sokulması, kullanılması da kolay olacaktır.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki; "Misvak ağzı temizleyicidir, Allah'ın rızasını celbedicidir." "Misvak ağzı temizleyicidir, Allah'ın rızasını celbedicidir."

[Misvak] Allah'ın rızasını çeken bir şeydir, onun için dişlerimizi fırçalayacağız.[Misvak] Allah'ın rızasını çeken bir şeydir, onun için dişlerimizi fırçalayacağız. Bizim dişlerimizin arasında et parçası, yemek parçası, üstünde bir karış fırçalamamaktan Bizim dişlerimizin arasında et parçası, yemek parçası, üstünde bir karış fırçalamamaktan hâsıl olmuş sarı bir kir olmayacak, olmaması lazım. Dişlerimiz pırıl pırıl olacak. Neden? Neden diş? hâsıl olmuş sarı bir kir olmayacak, olmaması lazım. Dişlerimiz pırıl pırıl olacak.

Neden?

Neden diş?

Diş; Kur'an okuma vasıtamız olan ağzımız içindedir.Diş; Kur'an okuma vasıtamız olan ağzımız içindedir. Dişler temiz olunca bir kere ağzımız çirkin kokmayacak, ikincisi görünüşü güzel olacak, Dişler temiz olunca bir kere ağzımız çirkin kokmayacak, ikincisi görünüşü güzel olacak, pek çok hasletler saymışlar da, melekler de hoşnut olur diyor.pek çok hasletler saymışlar da, melekler de hoşnut olur diyor. "İnsanın amellerini kaydeden hafaza melekleri vardır,"İnsanın amellerini kaydeden hafaza melekleri vardır, ağız temizlenmezse onlar rahatsız olur." diye bir kitapta okumuştum. ağız temizlenmezse onlar rahatsız olur." diye bir kitapta okumuştum. Dişlerimiz pırıl pırıl olacak, olması gerekir, dişlerimize itina etmemiz gerekir. Dişlerimiz pırıl pırıl olacak, olması gerekir, dişlerimize itina etmemiz gerekir.

Ve's-tinşâku'l-mâi. "Burna su vermek." Abdest esnasında veriyoruz, o kasdedilmiş olabilir;Ve's-tinşâku'l-mâi. "Burna su vermek."

Abdest esnasında veriyoruz, o kasdedilmiş olabilir;
uykudan uyandığı zaman olabilir veyahut burnu temizlemek icap ettikçe,uykudan uyandığı zaman olabilir veyahut burnu temizlemek icap ettikçe, gerektikçe burna su verip burnu temizlemek [kastedilmiş olabilir.]gerektikçe burna su verip burnu temizlemek [kastedilmiş olabilir.] Ağzımız misvaklanıp temiz olacak, burnumuz yıkanıp temiz olacak; pırıl pırıl olacak. Ağzımız misvaklanıp temiz olacak, burnumuz yıkanıp temiz olacak; pırıl pırıl olacak.

Ve ğaslü'l-berâcimi. Bürcüme "parmakların büküm yerleri, ek yerleri" demektir.Ve ğaslü'l-berâcimi. Bürcüme "parmakların büküm yerleri, ek yerleri" demektir. "Bu parmak uçları, parmakların eklenti yerleri de yıkanacak." Neden? "Bu parmak uçları, parmakların eklenti yerleri de yıkanacak."

Neden?

Çünkü yıkanmazsa o girintilerine, çıkıntılarına, tırnak altlarına pislikler birikir;Çünkü yıkanmazsa o girintilerine, çıkıntılarına, tırnak altlarına pislikler birikir; pislik birikmeyecek şekilde o eklem yerleri yıkanacak. Ve kassu'l-ezfâri. "Tırnaklar kesilecek." pislik birikmeyecek şekilde o eklem yerleri yıkanacak.

Ve kassu'l-ezfâri. "Tırnaklar kesilecek."

Tırnakların kesilmesi gerekiyor. Neden? Tırnakların kesilmesi gerekiyor.

Neden?

Elhamdülillah dinimiz her şeyi makul ölçüler içinde ta asırlar önce bize öğretmiş.Elhamdülillah dinimiz her şeyi makul ölçüler içinde ta asırlar önce bize öğretmiş. Tırnağı kesmezsen, uzatırsan insanın yüzünü gözünü yırtar, kırılır,Tırnağı kesmezsen, uzatırsan insanın yüzünü gözünü yırtar, kırılır, öteye beriye doğru yarılır, kullanılışında zorluk olur; insana tutmakta güçlük çektirir.öteye beriye doğru yarılır, kullanılışında zorluk olur; insana tutmakta güçlük çektirir. Üstelik de altındaki boşluğa çeşit çeşit pislikler dolar birikir.Üstelik de altındaki boşluğa çeşit çeşit pislikler dolar birikir. Tırnağı kesmediği zaman altı dolar, mikrop yuvası olur. Tırnağı kesmediği zaman altı dolar, mikrop yuvası olur. Ondan sonra da onu vücuduna, eline, ağzına değdirdikçe o mikroplardan zarar görürsün.Ondan sonra da onu vücuduna, eline, ağzına değdirdikçe o mikroplardan zarar görürsün. O zamandan beri dinimiz temizliğin en ince teferruatına kadar;O zamandan beri dinimiz temizliğin en ince teferruatına kadar; bedenî temizliğin, ruh temizliğinin, içtimaî temizliğin her çeşidini bildiriyor. Ne güzel! bedenî temizliğin, ruh temizliğinin, içtimaî temizliğin her çeşidini bildiriyor. Ne güzel!

Ve netfu'l-ibtı. "Koltuk altlarının tüylerinin giderilmesi." Bunun da yapılması lazım.Ve netfu'l-ibtı. "Koltuk altlarının tüylerinin giderilmesi."

Bunun da yapılması lazım.
Yaz aylarında görüyoruz, bazı kimseler koltuğunun altı mısır püskülü gibi.Yaz aylarında görüyoruz, bazı kimseler koltuğunun altı mısır püskülü gibi. Yazın insan terliyor, terlediği zaman o kılların arasında terler birikiyor, kuruyor.Yazın insan terliyor, terlediği zaman o kılların arasında terler birikiyor, kuruyor. Tuzlu, kokulu bir şey [oluyor]; teke gibi kokuyor. Tuzlu, kokulu bir şey [oluyor]; teke gibi kokuyor. Kadın olsun erkek olsun orası temizlenmediği zaman orası pislik, mikrop yuvası olur. Kadın olsun erkek olsun orası temizlenmediği zaman orası pislik, mikrop yuvası olur. Dinimiz oradaki kılların da üç beş günlükten fazla olmamasını,Dinimiz oradaki kılların da üç beş günlükten fazla olmamasını, derhal kazınıp tertemiz olmasını emretmiştir. derhal kazınıp tertemiz olmasını emretmiştir.

Ve halku'l-âneti "Kasıklardaki kılların da giderilmesini emretmiştir." Ve halku'l-âneti "Kasıklardaki kılların da giderilmesini emretmiştir."

Kasıklarda erkekte de kadında da biten o kılların da temizlenmesi lazım çünkü temizlenmediği zamanKasıklarda erkekte de kadında da biten o kılların da temizlenmesi lazım çünkü temizlenmediği zaman orada da idrar birikir, daha başka şeyler birikir, hakikaten çok fena, çok pis bir şey olur. orada da idrar birikir, daha başka şeyler birikir, hakikaten çok fena, çok pis bir şey olur. Bu temizliği de dinimiz emrediyor. Bu temizliği de dinimiz emrediyor.

Ve'n-tıkâsu'l-mâ. İntikâsu'l-mâ "Su serpmek" demektir ama bundan murat,Ve'n-tıkâsu'l-mâ. İntikâsu'l-mâ "Su serpmek" demektir ama bundan murat, "Bir kişi küçük abdestini yaptığı zaman oraya su döküp yıkayıp temizlesin." demektir. "Bir kişi küçük abdestini yaptığı zaman oraya su döküp yıkayıp temizlesin." demektir.

Dinimiz ne kadar ince! Dinimiz ne kadar ince!

Güya medeniyim diyen insan yüznumaraya giriyor, ayakta şaldır şuldur...Güya medeniyim diyen insan yüznumaraya giriyor, ayakta şaldır şuldur... ne pantolonu ne ayakkabısı kalıyor, ne üstü ne başı kalıyor.ne pantolonu ne ayakkabısı kalıyor, ne üstü ne başı kalıyor. Ondan sonra da önünü kapatıyor gidiyor. İçerisinde de ıslaklık [kalıyor].Ondan sonra da önünü kapatıyor gidiyor. İçerisinde de ıslaklık [kalıyor]. Serâpâ, pantolonundan ta iç çamaşırına kadar her tarafı kir pas [oluyor.] Serâpâ, pantolonundan ta iç çamaşırına kadar her tarafı kir pas [oluyor.]

[Böyle] namaz olmaz. Malum namazda farzlardan birisi de insanın giyiminin temiz olmasıdır.[Böyle] namaz olmaz. Malum namazda farzlardan birisi de insanın giyiminin temiz olmasıdır. Giyimin pis oldu mu, üzerindeki pisliğin miktarı el avucu içinden fazla yekun tuttu mu,Giyimin pis oldu mu, üzerindeki pisliğin miktarı el avucu içinden fazla yekun tuttu mu, namaz kılarsın namaz olmaz. namaz kılarsın namaz olmaz.

Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir gün ashabıyla bir yerden geçiyormuş,Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir gün ashabıyla bir yerden geçiyormuş, kenarda iki tanede kabir varmış. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; kenarda iki tanede kabir varmış. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Bu kabirdeki şahıslar azap olunuyorlar. Hem de azap görmeleri çok mühim bir şeyden dolayı değil."Bu kabirdeki şahıslar azap olunuyorlar. Hem de azap görmeleri çok mühim bir şeyden dolayı değil. Sizin mühimsemeyeceğiniz iki şeyden dolayı kabirde azap görüyorlar.Sizin mühimsemeyeceğiniz iki şeyden dolayı kabirde azap görüyorlar. Birisi idrarını yaparken sakınmazdı, ötekisi de laf götürüp getirirdi, iki kişiyi birbirine düşürürdü.Birisi idrarını yaparken sakınmazdı, ötekisi de laf götürüp getirirdi, iki kişiyi birbirine düşürürdü. Kovuculuk dediğimiz yemmamlık dediğimiz işi yapardı." Kovuculuk dediğimiz yemmamlık dediğimiz işi yapardı."

Demek ki idrarına dikkat etmemek kabir azabına sebep oluyor. Peki, nasıl yapacağız? Demek ki idrarına dikkat etmemek kabir azabına sebep oluyor.

Peki, nasıl yapacağız?

İdrar[ını yaparken] bir kere çömeleceksin, öyle ta yukardan olursa olmaz.İdrar[ını yaparken] bir kere çömeleceksin, öyle ta yukardan olursa olmaz. Üstüne, bir yerine sıçramamasına dikkat edeceksin. Bunlar ayıp gibi şeyler ama dinimiz bildirmiş.Üstüne, bir yerine sıçramamasına dikkat edeceksin. Bunlar ayıp gibi şeyler ama dinimiz bildirmiş. Bunları söylemeyince de insanlar bilmeden yaparlar. Bunları söylemeyince de insanlar bilmeden yaparlar. Liseyi okur, üniversiteyi bitirir, ağa paşa, genel müdür olur ama bunu bilmezse girer çıkar işte öyle, Liseyi okur, üniversiteyi bitirir, ağa paşa, genel müdür olur ama bunu bilmezse girer çıkar işte öyle, [bu insanlar] bir çeşit pistir. [bu insanlar] bir çeşit pistir.

Bizim üniversite de arkadaşlardan birisi anlatıyordu, ben de ondan duydum.Bizim üniversite de arkadaşlardan birisi anlatıyordu, ben de ondan duydum. Sosyeteden birisiyle konuşmuş hayret etmiş; yüznumaraya girip çıktıktan sonraSosyeteden birisiyle konuşmuş hayret etmiş; yüznumaraya girip çıktıktan sonra altlarını yıkamazlarmış da sık sık külot değiştirirlermiş. Demek ki öyle bulaşık bulaşık geziyor!altlarını yıkamazlarmış da sık sık külot değiştirirlermiş. Demek ki öyle bulaşık bulaşık geziyor! Bu temizlik değil... Elhamdulillah alâ ni'meti'l-islâm.Bu temizlik değil...

Elhamdulillah alâ ni'meti'l-islâm.
Şu Müslümanlık nimeti o kadar büyük nimet ki her şeyi [bize öğretiyor.]Şu Müslümanlık nimeti o kadar büyük nimet ki her şeyi [bize öğretiyor.] Her şeyimizle, her yönden bizi mükemmelleştiriyor, mükemmel ve insanlığın numunesi yapıyor.Her şeyimizle, her yönden bizi mükemmelleştiriyor, mükemmel ve insanlığın numunesi yapıyor. Müslümanlık olmadı mı insanlar güya kendilerini bir şey oldum sanıyorlar ama sıfır! Hiçbir kıymeti yok! Müslümanlık olmadı mı insanlar güya kendilerini bir şey oldum sanıyorlar ama sıfır! Hiçbir kıymeti yok!

Demek ki küçük abdestten sonra bir de abdest mahallinin,Demek ki küçük abdestten sonra bir de abdest mahallinin, küçük abdest yapılan aletin de yıkanmasını dinimiz [tavsiye ediyor.]küçük abdest yapılan aletin de yıkanmasını dinimiz [tavsiye ediyor.] Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ne kadar güzel temizlikler tavsiye ediyor! Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ne kadar güzel temizlikler tavsiye ediyor!

Bunun idrar kesilmesine de faydası olurmuş, vesveseyi de kesermiş.Bunun idrar kesilmesine de faydası olurmuş, vesveseyi de kesermiş. Bazı insanlar vardır abdest alırken; "Abdestim olmadı, idrarım kesilmedi.Bazı insanlar vardır abdest alırken; "Abdestim olmadı, idrarım kesilmedi. Şöyle oldu, böyle kaldı." diye vesveseye çok düşer.Şöyle oldu, böyle kaldı." diye vesveseye çok düşer. Bir ara, küçükken, orta okul talebesiyken ben de tutuldum. Bir ara, küçükken, orta okul talebesiyken ben de tutuldum. Babam, "Es'ad hadi namaz kılacağız." diyor.Babam, "Es'ad hadi namaz kılacağız." diyor. Peki, hazırlanmaya kalkışıyorum yarım saat, kırk beş dakika oluyor; onlar sünneti kılıyorlar, Peki, hazırlanmaya kalkışıyorum yarım saat, kırk beş dakika oluyor; onlar sünneti kılıyorlar, ondan sonra farzı kılıyorlar, dua ediyorlar; ben daha hâlâ abdest alacağım. ondan sonra farzı kılıyorlar, dua ediyorlar; ben daha hâlâ abdest alacağım.

İnsana vesvese bir geldi mi fena oluyor.İnsana vesvese bir geldi mi fena oluyor. Sonradan kitaplarda okudum ki insana abdest hususundaSonradan kitaplarda okudum ki insana abdest hususunda vesvese vermek için hususi bir şeytan varmış.vesvese vermek için hususi bir şeytan varmış. Hususi bir şeytan insana, "Abdestin olmadı, kaçırdın, bak gitti." filan gibi vesvese verirmiş.Hususi bir şeytan insana, "Abdestin olmadı, kaçırdın, bak gitti." filan gibi vesvese verirmiş. vesveseyi de def ettiği için Peygamber Efendimiz'in bu küçük abdest yaptıktan sonravesveseyi de def ettiği için Peygamber Efendimiz'in bu küçük abdest yaptıktan sonra oraların yıkanmasını tavsiye etmesi bu faydayı da sağlıyormuş. oraların yıkanmasını tavsiye etmesi bu faydayı da sağlıyormuş.

Kâle'l-mus'abu. "Ravilerden Mus'ab b. Şeybe diyor ki;Kâle'l-mus'abu. "Ravilerden Mus'ab b. Şeybe diyor ki; 'Dokuz tanesini saydım size ama Peygamber Efendimiz on şey dedi, onuncusunu hatırlayamadım." 'Dokuz tanesini saydım size ama Peygamber Efendimiz on şey dedi, onuncusunu hatırlayamadım." Onuncuyu unutmuş. "Belki de bu ağzı çalkalamak olabilir." diyor fakat alimlerimizden el-İyad demiş ki; Onuncuyu unutmuş. "Belki de bu ağzı çalkalamak olabilir." diyor fakat alimlerimizden el-İyad demiş ki;

Le'allehe'l-hitânu. "Belki onuncusu sünnet olmaktır, erkeğin sünnet olmasıdır." demiş,Le'allehe'l-hitânu. "Belki onuncusu sünnet olmaktır, erkeğin sünnet olmasıdır." demiş, Nebevi gibi alimler ve ulemadan bazı kimseler de bunun sözü daha uygundur diye o kanaate varmışlar. Nebevi gibi alimler ve ulemadan bazı kimseler de bunun sözü daha uygundur diye o kanaate varmışlar.

Rivayet eden hatırlayamıyor ama muhtemelen onucusu da sünnet olmak...Rivayet eden hatırlayamıyor ama muhtemelen onucusu da sünnet olmak... Sünnet olmanın da temizlikte çok büyük tesiri, faydası vardır.Sünnet olmanın da temizlikte çok büyük tesiri, faydası vardır. Çünkü insanlar sünnet olmazsa o sünnetle kesilip atılan mahalle pislik birikiyorÇünkü insanlar sünnet olmazsa o sünnetle kesilip atılan mahalle pislik birikiyor ve çeşitli hastalıklar oluyor. Orası çok çeşitli mikrop yuvası oluyor.ve çeşitli hastalıklar oluyor. Orası çok çeşitli mikrop yuvası oluyor. Onun için bizim dinimizde o mikrop yuvası öyle bir düğünle, sünnet düğünü denilen bir şekildeOnun için bizim dinimizde o mikrop yuvası öyle bir düğünle, sünnet düğünü denilen bir şekilde çocukların da hoşuna gidecek oyuncaklarla, eğlencelerle çocukların da hoşuna gidecek oyuncaklarla, eğlencelerle küçüklükten temizlik yerine gelsin diye hallediliyor. küçüklükten temizlik yerine gelsin diye hallediliyor.

Diğer hadîs-i şerîf; Diğer hadîs-i şerîf;

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde cennetlik on sahabesinden on kişiyi, şahsı bize bildirecek. Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde cennetlik on sahabesinden on kişiyi, şahsı bize bildirecek.

Aşrun min kureyşin fi'l-cenneti. "Kureyş kabilesinden on kişi vardır ki onlar cennetliktir." Aşrun min kureyşin fi'l-cenneti. "Kureyş kabilesinden on kişi vardır ki onlar cennetliktir."

Kimmiş bu bahtiyar şahıslar? Ebû Bekrin fi'l-cenneti. "Hz. Ebû Bekr-i Sıddîk cennettedir."Kimmiş bu bahtiyar şahıslar?

Ebû Bekrin fi'l-cenneti. "Hz. Ebû Bekr-i Sıddîk cennettedir."
Ve Ömeru fi'l-cenneti. "Ve Hz. Ömer b. Hattab radıyallahu anh cennetliktir, cennettedir."Ve Ömeru fi'l-cenneti. "Ve Hz. Ömer b. Hattab radıyallahu anh cennetliktir, cennettedir." Ve Osmânu fi'l-cenneti. "Ve Osman b. Affan radıyallahu anh cennettedir."Ve Osmânu fi'l-cenneti. "Ve Osman b. Affan radıyallahu anh cennettedir." Ve Aliyyün fi'l-cenneti. "Ve Hz. Ali radıyallahu anh ve kerremallâhu vecheh cennetliktir." Ve Aliyyün fi'l-cenneti. "Ve Hz. Ali radıyallahu anh ve kerremallâhu vecheh cennetliktir." Ve Talhatü fi'l-cenneti. "Talha b. Ubeydillah cennettedir.Ve Talhatü fi'l-cenneti. "Talha b. Ubeydillah cennettedir. Ve'z-Zübeyru fi'l-cenneti. "Zübeyr b. Avvam cennetliktir." Ve Sa'dun fi'l-cenneti.Ve'z-Zübeyru fi'l-cenneti. "Zübeyr b. Avvam cennetliktir." Ve Sa'dun fi'l-cenneti. "Sa'd b. Mâlik radıyallahu anh cennetliktir." Ve Sa'îdun fi'l-cenneti. "Sa'd b. Mâlik radıyallahu anh cennetliktir." Ve Sa'îdun fi'l-cenneti. "Saîd b. Zeyd radıyallahu anh cennetliktir." Ve Abdurrahman İbnu Avf fi'l-cenneti"Saîd b. Zeyd radıyallahu anh cennetliktir." Ve Abdurrahman İbnu Avf fi'l-cenneti "Abdurrahman b. Avf hazretleri cennetliktir.""Abdurrahman b. Avf hazretleri cennetliktir." Ve Ebû Ubeydete ibnu'l-Cerrâh fi'l-cenneti. "Ve Ebû Ubeyde b. Cerrah da cennetliktir." diye bildirilmiş. Ve Ebû Ubeydete ibnu'l-Cerrâh fi'l-cenneti. "Ve Ebû Ubeyde b. Cerrah da cennetliktir." diye bildirilmiş.

Bu on kişiye, el-aşeretü'l-mübeşşeratü bi'l-cenneti, hâl-i hayatlarında, Bu on kişiye, el-aşeretü'l-mübeşşeratü bi'l-cenneti, hâl-i hayatlarında, sağ iken cennetlik oldukları Resûllullah gibi insanların en doğrusu, sağ iken cennetlik oldukları Resûllullah gibi insanların en doğrusu, gelmişin geçmişin en üstünü olan, Allah'ın hak Peygamberi gelmişin geçmişin en üstünü olan, Allah'ın hak Peygamberi Resûlullah Efendimiz tarafından kendilerine müjdelenmiştir.Resûlullah Efendimiz tarafından kendilerine müjdelenmiştir. [Bunlar,] "Sen cennetliksin." diye müjdelenmiş on kişi. [Bunlar,] "Sen cennetliksin." diye müjdelenmiş on kişi.

Ashâb-ı kirâmın hepsi yıldızlar gibi olduğu halde, hangisine uyarsanız uyun cennete gidersiniz,Ashâb-ı kirâmın hepsi yıldızlar gibi olduğu halde, hangisine uyarsanız uyun cennete gidersiniz, doğru yolu bulursunuz diye bildirdiği halde, Peygamber Efendimiz'in ashabınındoğru yolu bulursunuz diye bildirdiği halde, Peygamber Efendimiz'in ashabının en ednâsının kıymetine en yüksek velî ulaşamadığına rağmen niye on tanesini hâsseten zikretti? en ednâsının kıymetine en yüksek velî ulaşamadığına rağmen niye on tanesini hâsseten zikretti?

İşte burada ince bir mana var. [Şerhte] diyor ki; İşte burada ince bir mana var. [Şerhte] diyor ki;

Fe-lem te'men nufûsuhum fe-kütibe anhumFe-lem te'men nufûsuhum fe-kütibe anhum "Bunlar öyle olgun öyle kâmil kimseler ki,"Bunlar öyle olgun öyle kâmil kimseler ki, cennetlik oldukları söylendiği zaman şımaracak insan değillerdir." cennetlik oldukları söylendiği zaman şımaracak insan değillerdir."

Cennetliksin dendiği zaman Allah'a kulluk etmekte fütur getirecek veyahut şımaracak,Cennetliksin dendiği zaman Allah'a kulluk etmekte fütur getirecek veyahut şımaracak, şaşıracak, hazmedemeyecek insan değiller ki bu netice kendilerinden saklansın.şaşıracak, hazmedemeyecek insan değiller ki bu netice kendilerinden saklansın. Öyle mübarekler... Onun için insan onların hayatlarını incelendiği zaman hayretler içinde kalır. Öyle mübarekler... Onun için insan onların hayatlarını incelendiği zaman hayretler içinde kalır.

Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh dermiş ki; Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh dermiş ki;

Leytenî küntü şa'raten fî sadri mü'minin.Leytenî küntü şa'raten fî sadri mü'minin. "Ah n'olaydı! Keşke ben bir mü'minin, müslüman kulun göğsünde bir kıl tanesi bile olsaydım,"Ah n'olaydı! Keşke ben bir mü'minin, müslüman kulun göğsünde bir kıl tanesi bile olsaydım, ona bile razıydım." Sabah akşam ağlarmış; gözü yaşlı, hassas bir kimseymiş. ona bile razıydım." Sabah akşam ağlarmış; gözü yaşlı, hassas bir kimseymiş. İbadet ederken Kureyş'in müşrikleri gelirlermiş, onun avlusunun duvarından, İbadet ederken Kureyş'in müşrikleri gelirlermiş, onun avlusunun duvarından, kenarından gözü yaşlı Kur'an okuyuşuna hayran hayran bakarlarmış. kenarından gözü yaşlı Kur'an okuyuşuna hayran hayran bakarlarmış.

Hz. Ömer radıyallahu anh diyor ki; Hz. Ömer radıyallahu anh diyor ki;

"Eğer Allah mağfiret etmezse, Ömer'in hâline yazıktır. Vah yazıklar olsun, veyl olsun Ömer'e." "Eğer Allah mağfiret etmezse, Ömer'in hâline yazıktır. Vah yazıklar olsun, veyl olsun Ömer'e."

Vefatına yakın,Vefatına yakın, "Ne mutlu sana yâ Ömer! Hz. Peygamber senden razıydı, Ebû Bekir senden razıydı,"Ne mutlu sana yâ Ömer! Hz. Peygamber senden razıydı, Ebû Bekir senden razıydı, biz de geride kalan müslümanlar senden memnunuz, halifeliğini güzel yaptın,biz de geride kalan müslümanlar senden memnunuz, halifeliğini güzel yaptın, adaletle icrâyı hükûmet eyledin, ne mutlu sana!" diyecek olmuşlar daadaletle icrâyı hükûmet eyledin, ne mutlu sana!" diyecek olmuşlar da acı acı gülmüş, demiş ki; "Sizin sözünüze gafiller aldanır.acı acı gülmüş, demiş ki;

"Sizin sözünüze gafiller aldanır.
Allah'a yemin ederim ki doğu ile batı arasında mağrip ile maşrık arasındaki mülkün hepsi benim olsaydı,Allah'a yemin ederim ki doğu ile batı arasında mağrip ile maşrık arasındaki mülkün hepsi benim olsaydı, kıyamet gününün korkusundan hepsini infak ederdim." kıyamet gününün korkusundan hepsini infak ederdim."

Demek ki işte böyle insanlar cennetlik oluyor.Demek ki işte böyle insanlar cennetlik oluyor. Yoksa tamam, [bir kimse] bir rüya gördü; rüyasında onu uçurdular...Yoksa tamam, [bir kimse] bir rüya gördü; rüyasında onu uçurdular... "Tamaam, artık rüyamda uçtum ya, her şey bitti." [deyip] bazısı gevşeyiverir"Tamaam, artık rüyamda uçtum ya, her şey bitti." [deyip] bazısı gevşeyiverir veyahut birazcık gözünden bir perde kaldırılsa, birazcık bir şey görse hemen şaşırıverir.veyahut birazcık gözünden bir perde kaldırılsa, birazcık bir şey görse hemen şaşırıverir. Bak, bunlar nasıl en son demlerine kadar Allahu Teâlâ hazretlerine tevazuyla kulluk eylemişler! Bak, bunlar nasıl en son demlerine kadar Allahu Teâlâ hazretlerine tevazuyla kulluk eylemişler!

Bu hadisi rivayet eden zât Ubade b. Sâmit diyor ki; Bu hadisi rivayet eden zât Ubade b. Sâmit diyor ki;

Halevtu bi'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem.Halevtu bi'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve sellem. "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ile bir gün tenhada kalıverdik, hiç kimsecik yok. "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ile bir gün tenhada kalıverdik, hiç kimsecik yok. Tam mahrem bir şekilde konuşmak mümkün olacak..." Fe-kultü. "Ona dedim ki..." Tam mahrem bir şekilde konuşmak mümkün olacak..." Fe-kultü. "Ona dedim ki..." Eyyu ashâbike ahabbu ileyke hattâ uhibbe men tuhibbu kemâ tuhibbu.Eyyu ashâbike ahabbu ileyke hattâ uhibbe men tuhibbu kemâ tuhibbu. "Yâ Resûlallah! Senin ashabından hangisi sana daha sevgili daha sevimli,"Yâ Resûlallah! Senin ashabından hangisi sana daha sevgili daha sevimli, söyle de ben de sen onu seviyorsun diye ben de onu seveyim." söyle de ben de sen onu seviyorsun diye ben de onu seveyim."

Peygamber Efendimiz'in ashabının huyundan bir tanesi daha karşımıza çıktı.Peygamber Efendimiz'in ashabının huyundan bir tanesi daha karşımıza çıktı. Resûlullah'ın sevdiğini sevmek, sevmediğinden uzaklaşmak, istediği tarafa gitmek,Resûlullah'ın sevdiğini sevmek, sevmediğinden uzaklaşmak, istediği tarafa gitmek, istemediği yoldan uzaklaşmak... istemediği yoldan uzaklaşmak...

"Yâ Resûlallah! Bildir de kimi seviyorsan ben de onu seveyim." diye soruyor,"Yâ Resûlallah! Bildir de kimi seviyorsan ben de onu seveyim." diye soruyor, onun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz cevap vermiş; onun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz cevap vermiş;

E lestüm alâ hayatî ahbâbî. "Siz benim hayatımda hepiniz sevgilim, sevdiğim,E lestüm alâ hayatî ahbâbî. "Siz benim hayatımda hepiniz sevgilim, sevdiğim, ahbabım kimseler değil misiniz?" Ama, Ebû Bekrin sümme Umeru sümme aliyyün.ahbabım kimseler değil misiniz?" Ama, Ebû Bekrin sümme Umeru sümme aliyyün. "Ebû Bekir, Ömer, Ali,…" diye sıralamaya başlamış. Sonra bir ara susmuş; "Ebû Bekir, Ömer, Ali,…" diye sıralamaya başlamış. Sonra bir ara susmuş;

Fe-kultü sümme men? "Sonra kim yâ Resûlallah?" diye tekrar sormaya devam etmiş.Fe-kultü sümme men? "Sonra kim yâ Resûlallah?" diye tekrar sormaya devam etmiş. Kâle men 'asâ en yekûne ille'z-zübeyru. "Tahmin ediyorum ki Zübeyr olmalı,Kâle men 'asâ en yekûne ille'z-zübeyru. "Tahmin ediyorum ki Zübeyr olmalı, Zübeyr'den başkası olmasa gerek, Talha'dan başkası olmasa gerek, Saad, Ebû Ubeyde, Zübeyr'den başkası olmasa gerek, Talha'dan başkası olmasa gerek, Saad, Ebû Ubeyde, Muaz, Ebû Talha, Ebû Eyyüb olsa gerek." diye söylemiş. Bu soruyu soran kimseye ve ente demiş. Muaz, Ebû Talha, Ebû Eyyüb olsa gerek." diye söylemiş. Bu soruyu soran kimseye ve ente demiş. "Ve Ubey b. Ka'b ve Ebu'd-Derdâ, İbn Mes'ûd, İbn Avf, İbn Affân." demiş."Ve Ubey b. Ka'b ve Ebu'd-Derdâ, İbn Mes'ûd, İbn Avf, İbn Affân." demiş. Sümme hâulâhi'r-rahtu mine'l-mevâlî. Sümme hâulâhi'r-rahtu mine'l-mevâlî. "Sonra şu âzat edilmiş kölelerden Selman, Süheyb, Bilal, Ammar." demiş. "Sonra şu âzat edilmiş kölelerden Selman, Süheyb, Bilal, Ammar." demiş.

Kölesini ayırmıyor, kölesinin zengininden farkı yok.Kölesini ayırmıyor, kölesinin zengininden farkı yok. Birisi mesela Osman b. Affan Kureyş'in en hatırlı zenginlerinden,Birisi mesela Osman b. Affan Kureyş'in en hatırlı zenginlerinden, Şam'dan 100 deve yük yükletmiş memlekete getiriyor.Şam'dan 100 deve yük yükletmiş memlekete getiriyor. Bugünün imkanlarına göre 100 kamyonluk mal yükletmiş gibidir.Bugünün imkanlarına göre 100 kamyonluk mal yükletmiş gibidir. 100 deve yükletmiş getiriyor, kervan Medine-i Münevvere'ye yaklaşmış,100 deve yükletmiş getiriyor, kervan Medine-i Münevvere'ye yaklaşmış, zenginlerden bir başkası gelmiş demiş ki; zenginlerden bir başkası gelmiş demiş ki;

"Ey Osman! Sen şu kervanın mallarını bana şimdi devret sana yüzde yüz kar vereyim."Ey Osman! Sen şu kervanın mallarını bana şimdi devret sana yüzde yüz kar vereyim. Mesela kaç altına aldın ordaki malları onun bir mislini sana söyle hemen vereyim." Mesela kaç altına aldın ordaki malları onun bir mislini sana söyle hemen vereyim."

"Yok, ben daha fazla karla satacağımı ümit ediyorum." demiş. Sonra bir başkası gelmiş demiş ki; "Yok, ben daha fazla karla satacağımı ümit ediyorum." demiş. Sonra bir başkası gelmiş demiş ki;

"Yâ Osman! Şu malları satmadan bana devret, toptan olarak ben alayım sana iki misli kar vereyim.""Yâ Osman! Şu malları satmadan bana devret, toptan olarak ben alayım sana iki misli kar vereyim." Yani 100'e aldıysan 300 verecek. Yüzde iki yüz karla. Yani 100'e aldıysan 300 verecek. Yüzde iki yüz karla.

"Yok, ben daha karla satacağımı tahmin ediyorum." demiş. "Yok, ben daha karla satacağımı tahmin ediyorum." demiş.

Medine-i Münevvere'ye gelince, o sene biraz kıtlık olmuş ahâli sıkıntıdaymış,Medine-i Münevvere'ye gelince, o sene biraz kıtlık olmuş ahâli sıkıntıdaymış, 100 devenin bütün mallarının hepsini fukaraya tasadduk etmiş.100 devenin bütün mallarının hepsini fukaraya tasadduk etmiş. Sonra da 100 tane devenin hepsini kestirmiş, hepsinin etini de yine tasadduk eylemiş.Sonra da 100 tane devenin hepsini kestirmiş, hepsinin etini de yine tasadduk eylemiş. O malları önceden almak isteyen tüccarlar demişler ki; "Hani daha karlı satacağım demiştin?" O malları önceden almak isteyen tüccarlar demişler ki;

"Hani daha karlı satacağım demiştin?"

"İşte, daha karlısı budur." demiş. Allah yolunda verilince mal, ondan büyük kar mı olur?"İşte, daha karlısı budur." demiş.

Allah yolunda verilince mal, ondan büyük kar mı olur?
Allahu Teâlâ hazretleri onun karşılığında cenneti veriyor, işte bak Aşere-i Mübeşşere'den oluyor.Allahu Teâlâ hazretleri onun karşılığında cenneti veriyor, işte bak Aşere-i Mübeşşere'den oluyor. Bu mübareklerin isimlerini camilerde yukardaki [kısımlara] yazarlar. Bu mübareklerin isimlerini camilerde yukardaki [kısımlara] yazarlar. Mesela bizim bu camide [İskenderpaşa'da] bir kısmı var, Hasan, Hüseyin yazıyor.Mesela bizim bu camide [İskenderpaşa'da] bir kısmı var, Hasan, Hüseyin yazıyor. Bazı camilerde de Aşere-i Mübeşşere'nin isimlerini yukardaki yuvarlak yerlere yazarlar. Bazı camilerde de Aşere-i Mübeşşere'nin isimlerini yukardaki yuvarlak yerlere yazarlar.

Hadîs-i şerîfte ismi zikredilen, Aşere-i Mübeşşere diye tanınan isimleri şunlar;Hadîs-i şerîfte ismi zikredilen, Aşere-i Mübeşşere diye tanınan isimleri şunlar; Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr, Sa'd, Sa'îd, Abdurrahman, Ebû Ubeyde. On kişi. Ebû Bekir, Ömer, Osman, Ali, Talha, Zübeyr, Sa'd, Sa'îd, Abdurrahman, Ebû Ubeyde. On kişi.

Öbür hadîs-i şerîfte Peygamberimiz'le yalnız kaldığı zamanÖbür hadîs-i şerîfte Peygamberimiz'le yalnız kaldığı zaman Ubade b. Samit soruyor da [Peygamberimiz] ona verdiği cevapta;Ubade b. Samit soruyor da [Peygamberimiz] ona verdiği cevapta; "Ebû Bekir, Ömer, Ali." demiş. Hem de sümme diye söylemiş."Ebû Bekir, Ömer, Ali." demiş. Hem de sümme diye söylemiş. Önce Ebû Bekir, sümme Umer, sümme Ali diye sıralayarak söylemiş.Önce Ebû Bekir, sümme Umer, sümme Ali diye sıralayarak söylemiş. Ondan sonra biraz sükut edince, "Sonra kim yâ Resûlallah!" diye sorulduğunda, Ondan sonra biraz sükut edince, "Sonra kim yâ Resûlallah!" diye sorulduğunda, "Tahmin ediyorum ki şunlardan gayrısı olmasa gerek." diye."Tahmin ediyorum ki şunlardan gayrısı olmasa gerek." diye. "Zübeyr, Talha, Sa'd, Ebû Ubeyde, Mu'az, Ebû Talha, Ebû Eyyub, Übey b. Ka'b,"Zübeyr, Talha, Sa'd, Ebû Ubeyde, Mu'az, Ebû Talha, Ebû Eyyub, Übey b. Ka'b, Ebu'd-Derdâ, İbn Mesud, İbn Avf, İbn Affan." ı sıralamış.Ebu'd-Derdâ, İbn Mesud, İbn Avf, İbn Affan." ı sıralamış. Evvelki hadiste zikredilen on ismin hepsi burada da geçti. Sonra da azadlı köleleri sıralamış. Evvelki hadiste zikredilen on ismin hepsi burada da geçti.

Sonra da azadlı köleleri sıralamış.
Yani köle iken müslüman oldular, âzat oldular; onlara Mevlâ deniliyor.Yani köle iken müslüman oldular, âzat oldular; onlara Mevlâ deniliyor. Mevâlî'den olan kimseleri saymış. Birisi Selman el-Fârisî radıyallahu anh, Süheyb er-Rûmî, Mevâlî'den olan kimseleri saymış. Birisi Selman el-Fârisî radıyallahu anh, Süheyb er-Rûmî, Bilâl-i Habeşî, Amman b. Yâsir radıyallahu anhum ecmaîn, Allah şefaatlerine nâil eylesin. Bilâl-i Habeşî, Amman b. Yâsir radıyallahu anhum ecmaîn, Allah şefaatlerine nâil eylesin.

Öbür hadîs-i şerîfe geçtik. Aşeretün min ahlaki kavmi lûtin.Öbür hadîs-i şerîfe geçtik.

Aşeretün min ahlaki kavmi lûtin.
"On şey vardır ki bunlar lut kavminin kötü ahlakındandır." "On şey vardır ki bunlar lut kavminin kötü ahlakındandır."

Lut kavmini Allahu Teâlâ hazretleri ibret-i âlem için görülmemiş bir şekilde cezalandırdı,Lut kavmini Allahu Teâlâ hazretleri ibret-i âlem için görülmemiş bir şekilde cezalandırdı, yerin dibine batırdı.Bu hadîs-i şerîfte bu kavmin kötü huylarının neler olduğunu sayıyor; yerin dibine batırdı.Bu hadîs-i şerîfte bu kavmin kötü huylarının neler olduğunu sayıyor;

el-Hazfu fi'n-nâdî. "Bir, toplantı yerinde yuvarlak şeyleri birbirlerine atmak..."el-Hazfu fi'n-nâdî. "Bir, toplantı yerinde yuvarlak şeyleri birbirlerine atmak..." Nasıl, niye atarlarmış bilmiyorum onu anlayamadım. Nasıl, niye atarlarmış bilmiyorum onu anlayamadım. Bu herhalde toplantı yerinde edepsizlik, huzuru bozucu bir şey oluyor. Bu herhalde toplantı yerinde edepsizlik, huzuru bozucu bir şey oluyor. el-Hazfu fi'n-nâdî. el-Hazfu fi'n-nâdî.

Ve madğu'l-'ilk. "Sokakta sakız çiğnemek." Ve's-sivâk 'alâ zahri't-tarîki. "Sokakta misvaklanmak." Ve madğu'l-'ilk. "Sokakta sakız çiğnemek." Ve's-sivâk 'alâ zahri't-tarîki. "Sokakta misvaklanmak."

Misvaklanmak iyi de sokakta herkesin gözü önünde bir çeşit bir laubalilik, yüzsüzlük, utanmazlık oluyor.Misvaklanmak iyi de sokakta herkesin gözü önünde bir çeşit bir laubalilik, yüzsüzlük, utanmazlık oluyor. Onların gayr-i makbul adetleri arasında zikrediyor. Demek ki her şeyin yeri var. Onların gayr-i makbul adetleri arasında zikrediyor. Demek ki her şeyin yeri var.

Ve's-safîr. "Islık çalmak." Bu da onların adetleri. Ve lu'buhum bi'l-hammâm.Ve's-safîr. "Islık çalmak." Bu da onların adetleri. Ve lu'buhum bi'l-hammâm. "Hamamda oyunlar oynamaları." Artık ne oyunlar oynuyorlar idiyse... "Hamamda oyunlar oynamaları." Artık ne oyunlar oynuyorlar idiyse... Ve'l-celâhiku. "Çamurdan yaptıkları gülle, mermi gibi şeyleri birbirlerine atmaları"Ve'l-celâhiku. "Çamurdan yaptıkları gülle, mermi gibi şeyleri birbirlerine atmaları" O da hamamda mı oluyor ayrıca dışarıda mı oluyor onu da bilmiyorum. O da hamamda mı oluyor ayrıca dışarıda mı oluyor onu da bilmiyorum.

Ve'l-'amâmetü'l-letî lâ tüblehâ bihâ. "İtina edilmeden, gelişi güzel,Ve'l-'amâmetü'l-letî lâ tüblehâ bihâ. "İtina edilmeden, gelişi güzel, laubâli bir şekilde sarık sarmak, sarılmış olan sarık." Ve's-sekseh veya sükseh gibi.laubâli bir şekilde sarık sarmak, sarılmış olan sarık." Ve's-sekseh veya sükseh gibi. "Bu da çocukların oynadıkları bir çeşit oyun, oyuncakmış." Ve't-tatrîfu bi'l-hinnâ. "Bu da çocukların oynadıkları bir çeşit oyun, oyuncakmış." Ve't-tatrîfu bi'l-hinnâ. "Erkeklerin kına ile ellerini süslemeleri." "Erkeklerin kına ile ellerini süslemeleri."

Kadınlara câiz de erkeklerin kına ile ellerini süslemeleri yanlıştır. Kadınlara câiz de erkeklerin kına ile ellerini süslemeleri yanlıştır.

Ve halli ezrâri'l-akbiyeti.Ve halli ezrâri'l-akbiyeti. "Üstte giyilen, göğüslerine giyilen elbiselerin düğmelerini, iliklerini açmaları." "Üstte giyilen, göğüslerine giyilen elbiselerin düğmelerini, iliklerini açmaları."

Bu da laubâlilik alametidir. Göğsü, bağrı açık külhan beyi gibi mi artık, laubâli oluyor.Bu da laubâlilik alametidir. Göğsü, bağrı açık külhan beyi gibi mi artık, laubâli oluyor. Tabii bu erkekler için de gayr-i ciddî bir durumdur, kadınlar için [daha] büyük bir fitnedir. Tabii bu erkekler için de gayr-i ciddî bir durumdur, kadınlar için [daha] büyük bir fitnedir. Kadın göğsünü açarsa o daha da fenadır. Şimdi işler tam kavm-i Lut'un kötü adetlerine döndü. Kadın göğsünü açarsa o daha da fenadır.

Şimdi işler tam kavm-i Lut'un kötü adetlerine döndü.
Epeyce oldu bir ilan görmüştüm.Epeyce oldu bir ilan görmüştüm. Ben görmedim de birisi söyledi; Amerikan otomobil satıcısı İngilizce bir mecmuaya otomobilin ilanını koymuş, diyormuş ki; Ben görmedim de birisi söyledi; Amerikan otomobil satıcısı İngilizce bir mecmuaya otomobilin ilanını koymuş, diyormuş ki; "Bu otomobil güzeldir çünkü kapıdan çıkarken kadın bacaklarını şöyle çevirip çıkacak, "Bu otomobil güzeldir çünkü kapıdan çıkarken kadın bacaklarını şöyle çevirip çıkacak, üst tarafta da eğilip çıkar, böylece her tarafı görünür." diye öyle methediyormuş diye söyledi. üst tarafta da eğilip çıkar, böylece her tarafı görünür." diye öyle methediyormuş diye söyledi.

Araba satmak nerede, o iş nerede!..Araba satmak nerede, o iş nerede!.. Demek ki millet onun peşinde, onu hoş görüyor ki onu söyleyerek arabasını satmaya çalışıyor. Demek ki millet onun peşinde, onu hoş görüyor ki onu söyleyerek arabasını satmaya çalışıyor.

Allah şu sapıklıkları bizim memleketimize sokmasın. Allah şu sapıklıkları bizim memleketimize sokmasın.

Avrupa'da olsun, İsveç'te olsun, Amerika'da olsun bu medenî dediğimizAvrupa'da olsun, İsveç'te olsun, Amerika'da olsun bu medenî dediğimiz memleketlerde çok fena adetler var.memleketlerde çok fena adetler var. Bizim profesörlerden bir tanesi İsveç'e gitmişti, geldi, gözleri büyük büyük açılarak söyledi; Bizim profesörlerden bir tanesi İsveç'e gitmişti, geldi, gözleri büyük büyük açılarak söyledi; "Eğer o adetler bizim memlekete gelirse mahvolduk..." "Eğer o adetler bizim memlekete gelirse mahvolduk..." İsveç'i, oradaki kötülükleri şeyleri anlatıyor da... Allah korusun. O medeniyet değil!İsveç'i, oradaki kötülükleri şeyleri anlatıyor da... Allah korusun. O medeniyet değil! O denîlik, alçaklık, mimsiz medeniyet! O denîlik, alçaklık, mimsiz medeniyet!

Bizim dinimiz; tırnak kesmekten koltuk altını temizlemeye kadar bedeni düşünen,Bizim dinimiz; tırnak kesmekten koltuk altını temizlemeye kadar bedeni düşünen, insanın ruhunu da güzelleştirecek çareleri bize bildirmiş. insanın ruhunu da güzelleştirecek çareleri bize bildirmiş. [Hem de] cemiyetin sıhhatini, bir cemiyetin sıhhatle, saadetle yaşamasını da [Hem de] cemiyetin sıhhatini, bir cemiyetin sıhhatle, saadetle yaşamasını da sağlayacak tedbirleri söylemiş. Biz bu güzel tedbirleri bırakırsak mahvoluruz. sağlayacak tedbirleri söylemiş. Biz bu güzel tedbirleri bırakırsak mahvoluruz.

O adamlar düştükleri bataklıkta çırpınıyorlar da kurtulmaya çalışıyorlar, çare arıyorlar.O adamlar düştükleri bataklıkta çırpınıyorlar da kurtulmaya çalışıyorlar, çare arıyorlar. Amerikalılardan, Avrupalılardan müslüman olan pek çok insan var, kurtuluşu burada buluyor. Amerikalılardan, Avrupalılardan müslüman olan pek çok insan var, kurtuluşu burada buluyor. Çırpınıyor çırpınıyor, İslamiyet'in inceledikten sonra müslüman oluyor. Çırpınıyor çırpınıyor, İslamiyet'in inceledikten sonra müslüman oluyor.

Bizim bu tarafa dönmemiz, böyle güzel şeyleri bırakıp da kötü adetlere saplanmamızBizim bu tarafa dönmemiz, böyle güzel şeyleri bırakıp da kötü adetlere saplanmamız çok büyük bir felaket olur. Demek ki yaka, bağır açık olmak;çok büyük bir felaket olur. Demek ki yaka, bağır açık olmak; Peygamber Efendimiz bu adeti de lut kavminin kötü bir adeti diye bildirmiş. Peygamber Efendimiz bu adeti de lut kavminin kötü bir adeti diye bildirmiş.

Ve'l-meşyu bi'l-esvâki ve'l-efhâzu bâdiyetün. "Baldırlar çıplak iken sokaklarda dolaşmak."Ve'l-meşyu bi'l-esvâki ve'l-efhâzu bâdiyetün. "Baldırlar çıplak iken sokaklarda dolaşmak." Tabir budur; vav vav-ı hâliye, baldırlar çıplak, dizler açık,Tabir budur; vav vav-ı hâliye, baldırlar çıplak, dizler açık, sokaklarda öyle dolaşmak, bu da lut kavminin adetiymiş. sokaklarda öyle dolaşmak, bu da lut kavminin adetiymiş.

Tabii Peygamber Efendimiz'in zamanında Arap diyarında etekler uzundu ama demek ki sıvıyor,Tabii Peygamber Efendimiz'in zamanında Arap diyarında etekler uzundu ama demek ki sıvıyor, kaldırıyor, bacakları sıyrılmış oluyor; öyle sokaklarda dolaşmak... Bu Lut kavminin adetiymiş. kaldırıyor, bacakları sıyrılmış oluyor; öyle sokaklarda dolaşmak... Bu Lut kavminin adetiymiş.

"Sokaklarda dolaşmak yerine kırda, sahrada dolaşmak da olsa"Sokaklarda dolaşmak yerine kırda, sahrada dolaşmak da olsa yine aynı şeye gelir." diye de şerhte açıklama yapmış. yine aynı şeye gelir." diye de şerhte açıklama yapmış.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi felakete götürecek kötü huyların her çeşidinden kurtarsın.Allahu Teâlâ hazretleri bizi felakete götürecek kötü huyların her çeşidinden kurtarsın. Bizim elimizde bulunan İslâm nimetinin kadr ü kıymetini bilmeye bizi muvaffak eylesin. Bizim elimizde bulunan İslâm nimetinin kadr ü kıymetini bilmeye bizi muvaffak eylesin. Ecdadımızın güzel, nurlu yolunun güzelliğini anlayıp ona sımsıkı sarılmak, şu dini bozuk,Ecdadımızın güzel, nurlu yolunun güzelliğini anlayıp ona sımsıkı sarılmak, şu dini bozuk, yolu sapık kafirin hiçbir şeyine heves etmeyip, hiçbir şeyini taklit etmemek izzetineyolu sapık kafirin hiçbir şeyine heves etmeyip, hiçbir şeyini taklit etmemek izzetine Allah cümlemizi erdirsin. Nesini taklit edeceksin!.. Diğer hadîs-i şerîf. Allah cümlemizi erdirsin.

Nesini taklit edeceksin!..

Diğer hadîs-i şerîf.

İffû ta'iffu nisâüküm ve berrû âbâeküm teberruküm ebnâüküm ve meni'tezera ilâ ehîhi'l-müslimi min şey'inİffû ta'iffu nisâüküm ve berrû âbâeküm teberruküm ebnâüküm ve meni'tezera ilâ ehîhi'l-müslimi min şey'in beleğahû anhu fe-lem yakbel uzrehû lem yerid aleyye'l-havda. beleğahû anhu fe-lem yakbel uzrehû lem yerid aleyye'l-havda.

Hz. Âişe validemizden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in Hz. Âişe validemizden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bizlere şu ahlâkî öğütleri verdiğini öğreniyoruz. Hz. Âişe validemiz nakletmiş; bizlere şu ahlâkî öğütleri verdiğini öğreniyoruz. Hz. Âişe validemiz nakletmiş;

İffû. "İffetli, namuslu olun, namusunuza dikkat edin, başkasının namusuna yan bakmayın,İffû. "İffetli, namuslu olun, namusunuza dikkat edin, başkasının namusuna yan bakmayın, böylece kendi namusunuzu da lekelemeyin." Böyle yaparsanız, [namuslu olursanız] ta'iffu nisâüküm.böylece kendi namusunuzu da lekelemeyin." Böyle yaparsanız, [namuslu olursanız] ta'iffu nisâüküm. "Hanımlarınız, karılarınız da iffetli, namuslu olur." Bu sözün altından ince bir mana çıkıyor."Hanımlarınız, karılarınız da iffetli, namuslu olur."

Bu sözün altından ince bir mana çıkıyor.
Demek ki başkasının karısına kızına kötü nazarla bakanın ceza olarakDemek ki başkasının karısına kızına kötü nazarla bakanın ceza olarak kendi karısı da aynı durumu yapacak, buradan o çıkıyor. kendi karısı da aynı durumu yapacak, buradan o çıkıyor. Peygamber Efendimiz buyurmuş, "Siz iffetli olun ki hanımlarınız iffetli olsun. Peygamber Efendimiz buyurmuş, "Siz iffetli olun ki hanımlarınız iffetli olsun.

Demek ki [erkek] iffetsiz olursa, o kendisi başkasının namusuna göz diker deDemek ki [erkek] iffetsiz olursa, o kendisi başkasının namusuna göz diker de başkasının karısına kızına bakarak o fezâhatları işlerse bu sefer kendisi de [aynısını yaşar.] başkasının karısına kızına bakarak o fezâhatları işlerse bu sefer kendisi de [aynısını yaşar.] Nitekim bir rivayette, "Bir kavim böyle yaptı da, onlar zina ettilerNitekim bir rivayette, "Bir kavim böyle yaptı da, onlar zina ettiler hanımları da zinaya düştü." diye Hz. Ali Efendimiz'den nakledilmiş; hanımları da zinaya düştü." diye Hz. Ali Efendimiz'den nakledilmiş;

Lâ teznû fe-tezhebe lezzetü nisâikum. "Sakın zina eylemeyin, hanımlarınız ile aranızda lezzet kalmaz."Lâ teznû fe-tezhebe lezzetü nisâikum. "Sakın zina eylemeyin, hanımlarınız ile aranızda lezzet kalmaz." Ve iffû ta'iffu nisâüküm. "İffetli olunuz, karılarınız da iffetli olsun." Ve iffû ta'iffu nisâüküm. "İffetli olunuz, karılarınız da iffetli olsun." İnne benî fulanin zenev fe-zenet nisâuhum. "Filanca oğulları filanca kabile İnne benî fulanin zenev fe-zenet nisâuhum. "Filanca oğulları filanca kabile zina işlediler de kadınları da zinakâr oldu." Bu mânevî ceza. zina işlediler de kadınları da zinakâr oldu."

Bu mânevî ceza.
el-Cezâu min cinsi'l-amel. diye bir umumi kâide vardır. "İnsan ne işlerse cezası da ona uygun olacak." el-Cezâu min cinsi'l-amel. diye bir umumi kâide vardır. "İnsan ne işlerse cezası da ona uygun olacak."

"Ümmetin hatipleri sözü nasihatı yapıyor, söylüyor da kendisi tutmuyor."Ümmetin hatipleri sözü nasihatı yapıyor, söylüyor da kendisi tutmuyor. Dudakları [ateşten makaslarla kesilecekmiş.]" Riyakarlar, nimetler kendisine gösterilecekmiş Dudakları [ateşten makaslarla kesilecekmiş.]" Riyakarlar, nimetler kendisine gösterilecekmiş tam alacağı sırada çekilecekmiş. Çünkü o mürâilik yaptı, ona yaptığının misli ile ceza veriliyor. tam alacağı sırada çekilecekmiş. Çünkü o mürâilik yaptı, ona yaptığının misli ile ceza veriliyor.

Bu hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ilk önce,Bu hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ilk önce, "İffetli olunuz." buyurdu. [Sonra,] "böyle iffetli olursanız hanımlarınızda iffetli olur." buyurdu. "İffetli olunuz." buyurdu. [Sonra,] "böyle iffetli olursanız hanımlarınızda iffetli olur." buyurdu.

Ve berrû âbâeküm. "Babalarınıza hürmetkar olunuz, iyilik, iyi evlatlık yapınız,Ve berrû âbâeküm. "Babalarınıza hürmetkar olunuz, iyilik, iyi evlatlık yapınız, ihtiram gösteriniz." Teberruküm ebnâüküm. "Böylece çocuklarınız da size iyi muamele etsin." ihtiram gösteriniz." Teberruküm ebnâüküm. "Böylece çocuklarınız da size iyi muamele etsin." Demek ki çocuklarından şikâyet edenler şöyle bir düşünsünler bakalım,Demek ki çocuklarından şikâyet edenler şöyle bir düşünsünler bakalım, acaba babalarına kendileri sağlıklarında, babası sağ iken nasıl muamele ettiler? acaba babalarına kendileri sağlıklarında, babası sağ iken nasıl muamele ettiler? Onun cezası olmasın sakın! Onun cezası olmasın sakın!

Çocukları kendilerine âsi oluyorsa, babalarının bir zamanlar karşısındaÇocukları kendilerine âsi oluyorsa, babalarının bir zamanlar karşısında nasıl davrandıklarını düşünsünler, kendileri babalarına âsi oldular da ondan mı acaba diye düşünsünler,nasıl davrandıklarını düşünsünler, kendileri babalarına âsi oldular da ondan mı acaba diye düşünsünler, Allah'a iltica etsinler, Allah'tan af dilesinler, Allah'a iltica etsinler, Allah'tan af dilesinler, babalarının ruhları için hediyeler versinler, kendilerini affettirsinler. babalarının ruhları için hediyeler versinler, kendilerini affettirsinler.

Ve meni'tezera ilâ ehîhi'l-müslimi min şey'in. "İki müslüman arasında herhangi bir ihtilaf olmuş;Ve meni'tezera ilâ ehîhi'l-müslimi min şey'in. "İki müslüman arasında herhangi bir ihtilaf olmuş; bir tanesi sonra gelmiş, 'Ben özür diliyorum, hatamı anladım, beni affet kardeşim.' diye özür diliyor." bir tanesi sonra gelmiş, 'Ben özür diliyorum, hatamı anladım, beni affet kardeşim.' diye özür diliyor."

Fe-lem yakbel uzrehû. "O kendisinden özür dilenen şahıs da inat ediyor,Fe-lem yakbel uzrehû. "O kendisinden özür dilenen şahıs da inat ediyor, burnunu havaya kaldırıyor; "Hayır ben seni affetmem, defol! İstemiyorum seni!burnunu havaya kaldırıyor; "Hayır ben seni affetmem, defol! İstemiyorum seni! Seninle bir daha barışmam!" gibi neyse artık...Seninle bir daha barışmam!" gibi neyse artık... özrünü kabul etmiyor.Bunlar hadîs-i şerîfte yazmıyor da [anlatmak için söylüyoruz.]özrünü kabul etmiyor.Bunlar hadîs-i şerîfte yazmıyor da [anlatmak için söylüyoruz.] Yani birisi özür diliyor, ötekisi özrü kabul etmiyor. Peygamber Efendimiz; Yani birisi özür diliyor, ötekisi özrü kabul etmiyor. Peygamber Efendimiz;

Lem yerid aleyye'l-havda. "Benim yanıma cennette gelip deLem yerid aleyye'l-havda. "Benim yanıma cennette gelip de benim havz-ı kevserime giremez, Kevser şarabından içemez." diyor. benim havz-ı kevserime giremez, Kevser şarabından içemez." diyor.

İnatçılık etmeyecek... Bir ara dargınlık olmuş, ötekisi de gelmiş hazır özür diliyor, İnatçılık etmeyecek... Bir ara dargınlık olmuş, ötekisi de gelmiş hazır özür diliyor, sen de yumuşak davranıvereceksin, barışacaksın. sen de yumuşak davranıvereceksin, barışacaksın. Birisini öbür taraftan iki üç kişi tutar kolundan çeker bu tarafa, birisini iki üç kişi buradan çeker... Birisini öbür taraftan iki üç kişi tutar kolundan çeker bu tarafa, birisini iki üç kişi buradan çeker...

Yahu haydi barışın... Yok, ille barışmam... Yahu haydi barışın...

Yok, ille barışmam...

Uzat elini... Uzatmaz filan. Böyle şaklabanlıklara lüzum yok.Uzat elini...

Uzatmaz filan.

Böyle şaklabanlıklara lüzum yok.
Ciddi bir şekilde, eh, pekala. Madem o özür diledi, olur, dersin. Ciddi bir şekilde, eh, pekala. Madem o özür diledi, olur, dersin. Husumeti bırakırsın sürdürmezsin, devam ettirmezsin. Husumeti bırakırsın sürdürmezsin, devam ettirmezsin.

Diğer hadîs-i şerîf bize münafığın alametini bildiriyor. Alâmetü'l-münâfıki tatvîlu serâvîlihî.Diğer hadîs-i şerîf bize münafığın alametini bildiriyor.

Alâmetü'l-münâfıki tatvîlu serâvîlihî.
"Münafığın alameti şalvarının, yani belden aşağısını örtmek için giydiği kıyafetin – [Arapça'da] "Münafığın alameti şalvarının, yani belden aşağısını örtmek için giydiği kıyafetin – [Arapça'da] ona sirval deniliyor biz Türkçe'de şalvar diyoruz, şimdi pantolon denilebilir.- uzunluğudur.ona sirval deniliyor biz Türkçe'de şalvar diyoruz, şimdi pantolon denilebilir.- uzunluğudur. "Münafığın alameti şalvarının uzunluğudur." "Münafığın alameti şalvarının uzunluğudur."

Fe-men tavvele serâvîlehû. "Kim bu şalvarını, sirvâlini uzatır da..."Fe-men tavvele serâvîlehû. "Kim bu şalvarını, sirvâlini uzatır da..." Hattâ tedhule tahte kademeyhi. Uzun ya, yerlere sürülüyor, "O şalvarı ayaklarının altına girerse..." Hattâ tedhule tahte kademeyhi. Uzun ya, yerlere sürülüyor, "O şalvarı ayaklarının altına girerse..." Fe-kad asallâhe ve resûlehû. "Allah'a ve Resûlüne isyan etmiş olur." Ve men asallâhe ve resûlehû.Fe-kad asallâhe ve resûlehû. "Allah'a ve Resûlüne isyan etmiş olur." Ve men asallâhe ve resûlehû. "Allah'a ve Resûlüne de isyan eden kimse..." Fe-lehû nâru cehennemi. "Allah'a ve Resûlüne de isyan eden kimse..." Fe-lehû nâru cehennemi. "Ona cehennem ateşi yakışır, başka bir şey yakışmaz.""Ona cehennem ateşi yakışır, başka bir şey yakışmaz." "Kim isyan ederse, ona başka birşey yakışmaz, cehennem ateşi yakışır." diye"Kim isyan ederse, ona başka birşey yakışmaz, cehennem ateşi yakışır." diye Hz. Ali Efendimiz'den bildirilmiş. Bu hadîs-i şerîften bize çıkan pay nedir? Hz. Ali Efendimiz'den bildirilmiş.

Bu hadîs-i şerîften bize çıkan pay nedir?

Biz şimdi şalvar giymiyoruz. Şalvar giymiyoruz ama şimdi bir bol paça pantolon modası çıktı,Biz şimdi şalvar giymiyoruz. Şalvar giymiyoruz ama şimdi bir bol paça pantolon modası çıktı, terziler de ille bunun ucunu yere değecek kadar uzun yapıyorlar. terziler de ille bunun ucunu yere değecek kadar uzun yapıyorlar. Bakıyorsun hele yağmurlu havalarda çok belli oluyor.Bakıyorsun hele yağmurlu havalarda çok belli oluyor. Arka tarafından ta ayak bileğine kadar sırıl sıklam, ıslak ve çamur oluyor,Arka tarafından ta ayak bileğine kadar sırıl sıklam, ıslak ve çamur oluyor, o pantolonlar yerlere sürülüyor, ayağın altına giriyor pislik oluyor.o pantolonlar yerlere sürülüyor, ayağın altına giriyor pislik oluyor. Onun için pantolonların yere sürünmemesine dikkat edeceğiz. Efendim moda! Onun için pantolonların yere sürünmemesine dikkat edeceğiz.

Efendim moda!

Yerin dibine batsın böyle moda! Yerin dibine batsın böyle moda!

Bir tarafta temizlik, imanın gereği, Allah ve Resûlüne itaat, namazların kabul olma meselesi varBir tarafta temizlik, imanın gereği, Allah ve Resûlüne itaat, namazların kabul olma meselesi var bir tarafta da moda var. Modaya uyarsan Allah'a ve Resûlüne âsi olmuş olacaksın, bir tarafta da moda var. Modaya uyarsan Allah'a ve Resûlüne âsi olmuş olacaksın, pantolonun paçası pis olmuş olacak, pis olduğu için namazın kabul olmuş olmamış olacak. pantolonun paçası pis olmuş olacak, pis olduğu için namazın kabul olmuş olmamış olacak.

Hangisi daha iyi? Bizim kendimize göre modamız var.Hangisi daha iyi?

Bizim kendimize göre modamız var.
Her şeyimiz bizim taklitten değildir her şeyimiz bizim yaşayışımızın icabı olarakHer şeyimiz bizim taklitten değildir her şeyimiz bizim yaşayışımızın icabı olarak ecdadımız tarafından ortaya konulmuştur. ecdadımız tarafından ortaya konulmuştur.

Biz kendi İslâm modasına, müslümanlığımızın modasına uyalım, onu moda yapalım.Biz kendi İslâm modasına, müslümanlığımızın modasına uyalım, onu moda yapalım. Moda demek şekil demektir. Baktığın zaman müslümanlığın tepeden tırnağa kadar bir şekli olur.Moda demek şekil demektir. Baktığın zaman müslümanlığın tepeden tırnağa kadar bir şekli olur. [Bu moda,] umumiyetle beğenilen, kabul görmüş olan ve bizim yaşayışımıza uyan bir şekil değil. [Bu moda,] umumiyetle beğenilen, kabul görmüş olan ve bizim yaşayışımıza uyan bir şekil değil. Bir kere ceketin kısa geliyor. Ceketin [boyu] kafi değil.Bir kere ceketin kısa geliyor. Ceketin [boyu] kafi değil. Ceketin uzun olması lazım, onun için pardösü giymek daha iyidir. Ceketin uzun olması lazım, onun için pardösü giymek daha iyidir.

Bazı arkadaşlarımızı görüyoruz uzun pardösü giyiyorlar, bu iyidir çünkü namaz kılarkenBazı arkadaşlarımızı görüyoruz uzun pardösü giyiyorlar, bu iyidir çünkü namaz kılarken eğildiğin zaman arkanı kapatıyor, İslâmî bakımdan uygundur. Umumiyetle böyle bir şey gelişmiş...eğildiğin zaman arkanı kapatıyor, İslâmî bakımdan uygundur. Umumiyetle böyle bir şey gelişmiş... Sonra bu yaka açık olsa bir türlü oluyor, başka bir şey takılsa başka türlü oluyor.Sonra bu yaka açık olsa bir türlü oluyor, başka bir şey takılsa başka türlü oluyor. İşte şöyle şurayı kapatacak, kazak gibi yuvarlak bisiklet yaka veyahut yarım balıkçı yaka İşte şöyle şurayı kapatacak, kazak gibi yuvarlak bisiklet yaka veyahut yarım balıkçı yaka veyahut balıkçı yaka bir şey güzel oluyor. Veyahut yakasız şeyler...veyahut balıkçı yaka bir şey güzel oluyor. Veyahut yakasız şeyler... Çünkü o kıvrımların uçları aşağı yukarı kalkıyor, onlar iyi olmuyor. Çünkü o kıvrımların uçları aşağı yukarı kalkıyor, onlar iyi olmuyor.

Pantolon biraz bolca olunca secde ederken kalkarken kolaylık oluyor.Pantolon biraz bolca olunca secde ederken kalkarken kolaylık oluyor. Eskimesi geç oluyor, dizleri diz yapmıyor. Hele ayakkabılar...Eskimesi geç oluyor, dizleri diz yapmıyor. Hele ayakkabılar... Ecdadımızın hâline bakıyorum da, tabii biz memur olduğumuz için yapmamız kolay değil ama yapabilen,Ecdadımızın hâline bakıyorum da, tabii biz memur olduğumuz için yapmamız kolay değil ama yapabilen, ne kadar güzel, bir mesh giyiyor bir de üstüne lastik takıyor, gayet güzel. ne kadar güzel, bir mesh giyiyor bir de üstüne lastik takıyor, gayet güzel. Çamur, su girmez, yıkanması kolay olur, ayaklar sıcacık rahat eder. Çamur, su girmez, yıkanması kolay olur, ayaklar sıcacık rahat eder.

İnsan müslümanca yaşadığı zaman kendisinin kendine mahsus bir şekli oluyor,İnsan müslümanca yaşadığı zaman kendisinin kendine mahsus bir şekli oluyor, başkasını taklit etmesine, manasız bir şeye lüzum kalmıyor. Taklit de felaket oluyor... başkasını taklit etmesine, manasız bir şeye lüzum kalmıyor. Taklit de felaket oluyor... Kadın, kısa etek modası çıktı diyor, kısa eteği giyiyor. Bakıyorsun mor havuçlar gibiKadın, kısa etek modası çıktı diyor, kısa eteği giyiyor. Bakıyorsun mor havuçlar gibi ayakları soğuktan morarmış, tir tir titriyor ama moda diye onu bırakmıyor. Öyle moda olmaz!ayakları soğuktan morarmış, tir tir titriyor ama moda diye onu bırakmıyor.

Öyle moda olmaz!
Aklı, mantığı bir tarafı bırakıyor, ona uyuyor!Aklı, mantığı bir tarafı bırakıyor, ona uyuyor! Modayı biz çıkartalım, İslâmî yaşayışımızın gereği neyse; kılığımızla kıyafetimizle, evimizle barkımızla,Modayı biz çıkartalım, İslâmî yaşayışımızın gereği neyse; kılığımızla kıyafetimizle, evimizle barkımızla, her şeyimizle düşüne taşına biz koyalım, herkes bize uysun. her şeyimizle düşüne taşına biz koyalım, herkes bize uysun.

İlmü'l-kur'âni 'alâ selâseti eczâin. "Kur'an bilgileri, Kur'an-ı Kerim'in içindeki âyet-i kerîmelerdenİlmü'l-kur'âni 'alâ selâseti eczâin. "Kur'an bilgileri, Kur'an-ı Kerim'in içindeki âyet-i kerîmelerden insanın çıkaracağı ahkam üç derecededir, üç grupta toplanabilir. Birisi, Halâlun. "Helallerdir." insanın çıkaracağı ahkam üç derecededir, üç grupta toplanabilir. Birisi, Halâlun. "Helallerdir." Allahu Teâlâ hazretlerinin helal kılmış olduğu şeylerdir. Okursun; Allahu Teâlâ hazretlerinin helal kılmış olduğu şeylerdir. Okursun;

Külû mine't-tayyibâti ve'melû sâlihâ. "Temiz gıdaları yiyin." diyor.Külû mine't-tayyibâti ve'melû sâlihâ. "Temiz gıdaları yiyin." diyor. Evlenmek helal, yemek içmek meşru ölçüler içinde helal. Kesb, ticaret helal.Evlenmek helal, yemek içmek meşru ölçüler içinde helal. Kesb, ticaret helal. Bunları yaparsınız, helalleri helal bilirsiniz. Bunları yaparsınız, helalleri helal bilirsiniz.

Fe't-tebi'hu "Kur'an-ı Kerim'de helal bildiğin bir şey görürsen onu al, kabul et, ona tabii ol."Fe't-tebi'hu "Kur'an-ı Kerim'de helal bildiğin bir şey görürsen onu al, kabul et, ona tabii ol." Ve harâmun. "Kur'an-ı Kerim'in bir kısmında da haramlar bildirilmiştir."Ve harâmun. "Kur'an-ı Kerim'in bir kısmında da haramlar bildirilmiştir." Bir gurup ayetler de haramları bildirir, Fe'c-tenibhu. "O haramlardan da sakın."Bir gurup ayetler de haramları bildirir, Fe'c-tenibhu. "O haramlardan da sakın." İçki, faiz, yalan söylemek, zina, kibirlenmek haram demiş. Her çeşidi neyse... onlardan da sakın. İçki, faiz, yalan söylemek, zina, kibirlenmek haram demiş. Her çeşidi neyse... onlardan da sakın.

Ve müteşâbihun. "Haram helal belli; bir de bunun arasında tereddütlüler var."Ve müteşâbihun. "Haram helal belli; bir de bunun arasında tereddütlüler var." Yani acaba bu nasıl olacak diye ilk bakışta hemen herkesin anlayamayacağı şeyler var.Yani acaba bu nasıl olacak diye ilk bakışta hemen herkesin anlayamayacağı şeyler var. Yüşkilu. "Mânasını anlaşılması müşkil geliyor. Yüşkilu. "Mânasını anlaşılması müşkil geliyor. Fe-kilhu ilâ 'âlimihî. "Bunu da bilen kimseye havale eyle." Fe-kilhu ilâ 'âlimihî. "Bunu da bilen kimseye havale eyle." Bu hususta ne yapmamız lazım filan bilen birisine sor. Bu hususta ne yapmamız lazım filan bilen birisine sor.

Bir sohbette bulunuyorduk da gençlerden bir tanesi kalktı dedi ki; Bir sohbette bulunuyorduk da gençlerden bir tanesi kalktı dedi ki;

"Efendim, ben Cuma namazı kılmayı doğru görmüyorum.""Efendim, ben Cuma namazı kılmayı doğru görmüyorum." Kafirliğinden değil de güya müslümanlığından doğru görmüyor.Kafirliğinden değil de güya müslümanlığından doğru görmüyor. Çünkü şu sebep var bu sebep var, şöyledir böyledir [diye sıraladı.] Zihnini oraya takmış; Çünkü şu sebep var bu sebep var, şöyledir böyledir [diye sıraladı.] Zihnini oraya takmış;

"Cumanın şartları tahakkuk etmiyor. İlmihali açtım, cumanın kılınması için büyük İslâm ilmihalinde"Cumanın şartları tahakkuk etmiyor. İlmihali açtım, cumanın kılınması için büyük İslâm ilmihalinde Ömer Nasuhi hoca şunu söylüyor bunu söylüyor bunu söylüyor bu şartların hiçbirisi yok. Ömer Nasuhi hoca şunu söylüyor bunu söylüyor bunu söylüyor bu şartların hiçbirisi yok. Binâenaleyh cumayı ben nasıl kılayım?" diye [aklına] tereddüt düşmüş. Dedik ki; Binâenaleyh cumayı ben nasıl kılayım?" diye [aklına] tereddüt düşmüş. Dedik ki;

Aleyküm bi'l-cemâ'a. "Bir kere büyük İslâm topluluğu ne yapıyorsaAleyküm bi'l-cemâ'a. "Bir kere büyük İslâm topluluğu ne yapıyorsa sen de onu yapacaksın, sen tek başına istisnai hüküm yürütmeyeceksin." sen de onu yapacaksın, sen tek başına istisnai hüküm yürütmeyeceksin."

Bütün müslümanların yaptığı hatalı da senin yaptığın mı doğru? Bir, ekseriyete uyacaksın. Bütün müslümanların yaptığı hatalı da senin yaptığın mı doğru? Bir, ekseriyete uyacaksın.

Sen camiyi terk edersen cami kimlere kalır? Cami bizim sığınağımız, kalemiz. Sen camiyi terk edersen cami kimlere kalır?

Cami bizim sığınağımız, kalemiz.

Camileri de bırakırsak nereye sığınacağız? Neyimiz kalacak? Bu olmaz! Camileri de bırakırsak nereye sığınacağız? Neyimiz kalacak?

Bu olmaz!

Cuma namazını ihmal etme çünkü insan üç cumayı ihmal ederseCuma namazını ihmal etme çünkü insan üç cumayı ihmal ederse kalbi mühürlenir diye tehdit var. Terkinde tehlike var, yapılışında sayısız faydalar var.kalbi mühürlenir diye tehdit var. Terkinde tehlike var, yapılışında sayısız faydalar var. Müslümanlar bir araya geliyor filan dedik, kabul ettiler maşaallah, ama [bu düşünce] yaygınmış. Müslümanlar bir araya geliyor filan dedik, kabul ettiler maşaallah, ama [bu düşünce] yaygınmış. Anadolu'da ve Almanya'da cumayı kılmaya lüzum yok diyenler bir hayli yaygınmış diye söylediler. Anadolu'da ve Almanya'da cumayı kılmaya lüzum yok diyenler bir hayli yaygınmış diye söylediler.

Ne diyor [burada]? Böyle tereddütlü şeyler olursa onu da bir alimine sor, onun dediğini kabul et.Ne diyor [burada]?

Böyle tereddütlü şeyler olursa onu da bir alimine sor, onun dediğini kabul et.
Ömrünü geçirmiş yaşlanmış sakalı ak pak olmuş müftü efendi, "Evladım kıl korkma! Ömrünü geçirmiş yaşlanmış sakalı ak pak olmuş müftü efendi, "Evladım kıl korkma! Cuma namazını kılmaktan bir vebal olur mu? Korkma!" dedi cevabı verdi. Cuma namazını kılmaktan bir vebal olur mu? Korkma!" dedi cevabı verdi.

Sayfanın son hadîs-i şerîfine geldik. Sayfanın son hadîs-i şerîfine geldik.

Allemallahu Teâlâ âdeme elfe hirvetin. "Allahu Teâlâ hazretleri Hz. Âdem atamıza aleyhisselamAllemallahu Teâlâ âdeme elfe hirvetin. "Allahu Teâlâ hazretleri Hz. Âdem atamıza aleyhisselam bin tane meslek, sanat öğretti." Mine'l-hırafi. "Hz. Âdem'e çeşitli mesleklerden,bin tane meslek, sanat öğretti." Mine'l-hırafi. "Hz. Âdem'e çeşitli mesleklerden, sanatlardan bin tane sanat öğretti."sanatlardan bin tane sanat öğretti." Ve kâle lehû kul li-veledike ve zürriyetike in-lem tasbirû fa'tlubu'd-dünyâ bi-hâzih'il-hırafi.Ve kâle lehû kul li-veledike ve zürriyetike in-lem tasbirû fa'tlubu'd-dünyâ bi-hâzih'il-hırafi. "Sen kendi çocuğuna ve zürriyetine yani senin soyundan gelecek olan insan nesline söyle,"Sen kendi çocuğuna ve zürriyetine yani senin soyundan gelecek olan insan nesline söyle, eğer sabredemezlerse dünyalığı bu mesleklerde elde etmek yoluna gitsinler." eğer sabredemezlerse dünyalığı bu mesleklerde elde etmek yoluna gitsinler." Yani marangozluk mu ekmekçilik mi ayakkabıcılık mı ziraatçilik mi hangi meslekse böyle çalışsınlar daYani marangozluk mu ekmekçilik mi ayakkabıcılık mı ziraatçilik mi hangi meslekse böyle çalışsınlar da dünyalığını bu yolla kazansınlar. Evlatlarına da böyle nasihat et. dünyalığını bu yolla kazansınlar. Evlatlarına da böyle nasihat et.

Şimdi can alıcı noktasına geldik; Ve lâ tatlubûhâ bi'd-dîni.Şimdi can alıcı noktasına geldik; Ve lâ tatlubûhâ bi'd-dîni. "Sakın ha dinini satarak, âlet ederek, kullanarak dünyalık toplamaya kalkışmayın.""Sakın ha dinini satarak, âlet ederek, kullanarak dünyalık toplamaya kalkışmayın." Fe-inne'd-dîne lî vahdî. "Çünkü din sadece benim rızam için olur başka bir şey için din yapılmaz." Fe-inne'd-dîne lî vahdî. "Çünkü din sadece benim rızam için olur başka bir şey için din yapılmaz."

Namaz, dua, Kur'an, hatim dünyalık toplamak için olmaz.Namaz, dua, Kur'an, hatim dünyalık toplamak için olmaz. Ne dersek [diyelim], dinî ibadetlerin hepsi böyledir. Hâlisan. Ne dersek [diyelim], dinî ibadetlerin hepsi böyledir. Hâlisan. "Sadece Allah rızası için olur, başka bir şey için olmaz." Veylün li-men talebe'd-dünyâ bi'd-din."Sadece Allah rızası için olur, başka bir şey için olmaz." Veylün li-men talebe'd-dünyâ bi'd-din. "Dinini satarak, dini mukabilinde dünyalık kazanmaya çalışanlara yazıklar olsun, veyl olsun!""Dinini satarak, dini mukabilinde dünyalık kazanmaya çalışanlara yazıklar olsun, veyl olsun!" İşte bu çok mühim bir şeydir. İşte bu çok mühim bir şeydir.

Allahu Teâlâ hazretleri cümleyi bu halden korusun, bu gibi bir duruma düşürmesin.Allahu Teâlâ hazretleri cümleyi bu halden korusun, bu gibi bir duruma düşürmesin. Din sadece Allah rızası için, dini ibadetler Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kazanmak için yapılacak;Din sadece Allah rızası için, dini ibadetler Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasını kazanmak için yapılacak; dünyalık kazanmak başka başka yollarla düşünülecek. dünyalık kazanmak başka başka yollarla düşünülecek.

Yolda gelirken bir gazeteden yazılmış makaleleri okuyordum, diyor ki;Yolda gelirken bir gazeteden yazılmış makaleleri okuyordum, diyor ki; "Şimdi kafirler her yerden İslâm'a saldırıyorlar."Şimdi kafirler her yerden İslâm'a saldırıyorlar. Kültür emperyalizmi diye bir şey var, her millet kendi kültürünüKültür emperyalizmi diye bir şey var, her millet kendi kültürünü başka tarafa aşılayıp kendisine köle yapmak için uğraşıyor.başka tarafa aşılayıp kendisine köle yapmak için uğraşıyor. Bu arada da müslümanlarla uğraşıyorlar, müslümanlığı yok etmeye çalışıyorlar." Bu arada da müslümanlarla uğraşıyorlar, müslümanlığı yok etmeye çalışıyorlar."

Çünkü insan müslüman oldu mu o kimseye pabuç bırakmıyor; dinini, milletini, vatanını,Çünkü insan müslüman oldu mu o kimseye pabuç bırakmıyor; dinini, milletini, vatanını, imanını korumak için dimdik ayakta duruyor, onur sahibi oluyor, kafirin bir şeyine tenezzül etmiyor. imanını korumak için dimdik ayakta duruyor, onur sahibi oluyor, kafirin bir şeyine tenezzül etmiyor. Ben çalışırım daha alasını yaparım diyor, onun için İslâmiyete saldıranlar çok. Diyor ki; Ben çalışırım daha alasını yaparım diyor, onun için İslâmiyete saldıranlar çok. Diyor ki;

"Onun için eskiden dinî sahada çalışmak bir kısım insana farzmış, farz-ı kifâye imiş,"Onun için eskiden dinî sahada çalışmak bir kısım insana farzmış, farz-ı kifâye imiş, bazı kimseler dinî sahada çalışırsa ötekiler başka şeylerle de uğraşabilirlermiş; şimdi farzı ayn oldu.bazı kimseler dinî sahada çalışırsa ötekiler başka şeylerle de uğraşabilirlermiş; şimdi farzı ayn oldu. Herkesin din için çalışması lazım. Herkesin dini korumak, öğretmek, yaymak için çalışması lazım."Herkesin din için çalışması lazım. Herkesin dini korumak, öğretmek, yaymak için çalışması lazım." Ama diyor, "Bunun için şartlar var; birinci şartı dini iyi öğrenmesi,Ama diyor, "Bunun için şartlar var; birinci şartı dini iyi öğrenmesi, ikinci şartı bunu sırf Allah rızası için yapması, dünyalık vesaire mevki makam şöhret sahibi olmak,ikinci şartı bunu sırf Allah rızası için yapması, dünyalık vesaire mevki makam şöhret sahibi olmak, reis olmak başa geçmek gibi şeylerle yapmaması, sırf Allah rızası için yapması." diyor. reis olmak başa geçmek gibi şeylerle yapmaması, sırf Allah rızası için yapması." diyor.

Allahu Teâlâ hazretleri vazifelerimizi, mesuliyetlerimizi idrak edip dinimiz içinAllahu Teâlâ hazretleri vazifelerimizi, mesuliyetlerimizi idrak edip dinimiz için fedakarca çalışmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin. fedakarca çalışmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin.

Subhane rabbiyel vealiyyil a'lel vehhap. el-Hamdü lillâhi hakka hamdih vesselatu vessalamu ala hayra halkıh muhammedinSubhane rabbiyel vealiyyil a'lel vehhap. el-Hamdü lillâhi hakka hamdih vesselatu vessalamu ala hayra halkıh muhammedin vealihi vesahbihi vemente biahu biihsanin ila yevmiddin allahümme yarabbena tekabbelminna inneke entes semiul alimvealihi vesahbihi vemente biahu biihsanin ila yevmiddin allahümme yarabbena tekabbelminna inneke entes semiul alim vetubaleyna ya Mevlânâ inneke entet tevvaburrahim vehdina veveffıkna ilel hakkı ve ilennacati veila tarıkın müstakımvetubaleyna ya Mevlânâ inneke entet tevvaburrahim vehdina veveffıkna ilel hakkı ve ilennacati veila tarıkın müstakım bihürmeti habibikel kerim allahümme belliğ veağsır sevabı makarabnahu venurema televna vağdel kabulibihürmeti habibikel kerim allahümme belliğ veağsır sevabı makarabnahu venurema televna vağdel kabuli minna bilvadli velihsan hediyyeten vasileten ila ruhu nebiyyina muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemminna bilvadli velihsan hediyyeten vasileten ila ruhu nebiyyina muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem sellem veyla ervahi alihin veezvacihi veevladihi veashabihi veetbaih rıdvanıllahu Teâlâ aleyhim ecmaîn veila ervahinsellem veyla ervahi alihin veezvacihi veevladihi veashabihi veetbaih rıdvanıllahu Teâlâ aleyhim ecmaîn veila ervahin cemii enbiyaike verusulike veevliyaike vesulefaike veehli taatike veetbaihim vehasseten ila ervahicemii enbiyaike verusulike veevliyaike vesulefaike veehli taatike veetbaihim vehasseten ila ervahi küllin minsadatina vemeşaihina sadatu turkul aliyyeti ecmaîn minessaharetil kirâm rıdvanıllahu Teâlâ aleyhim ecmaînküllin minsadatina vemeşaihina sadatu turkul aliyyeti ecmaîn minessaharetil kirâm rıdvanıllahu Teâlâ aleyhim ecmaîn ila meşaihina fiyevmina haza veila ruhi üstadina el hac elhafız el seyyit Muhammet zahid ibni İbrahim el Burseviila meşaihina fiyevmina haza veila ruhi üstadina el hac elhafız el seyyit Muhammet zahid ibni İbrahim el Bursevi veiza ervahi sairi hulefai vettabiine velmensubine velmüridine velmuhibbin kaddessaallahu esrarurahmelveiza ervahi sairi hulefai vettabiine velmensubine velmüridine velmuhibbin kaddessaallahu esrarurahmel aliyye vebelli illahumme ila ervahi ebaina ve ümmehatina veihvanina veahvatina veecdadina veceddatinaaliyye vebelli illahumme ila ervahi ebaina ve ümmehatina veihvanina veahvatina veecdadina veceddatina vesair akribaina veastekaina veahbabina veesatizna vemenlehu hakkun aleyna vemenvassana bidduailvesair akribaina veastekaina veahbabina veesatizna vemenlehu hakkun aleyna vemenvassana bidduail hayr vebelligil hümme ila ervahi zevil hayrati velhaseneti kaffeten amme vellurihi iskenderpaşahayr vebelligil hümme ila ervahi zevil hayrati velhaseneti kaffeten amme vellurihi iskenderpaşa hassah velmetfunine vecivari mescidi velila ervahil huzati veşuheda velasikiril muvahhidin vesalatinil fatihinhassah velmetfunine vecivari mescidi velila ervahil huzati veşuheda velasikiril muvahhidin vesalatinil fatihin ve mazıl veila ervahil sahiril müminine velmüminat vel müslimina vel müslimat kaffeten ammeve mazıl veila ervahil sahiril müminine velmüminat vel müslimina vel müslimat kaffeten amme allahümme zevrik arvahehum ravhan verahah allahümme zikrunnuran mesruren vebahaen vebehcehallahümme zevrik arvahehum ravhan verahah allahümme zikrunnuran mesruren vebahaen vebehceh vebehceh allahümme akrimna veekimhum verdaanna veanhum yarabbelalemin vebihürmeti esraru suretil fatiha. vebehceh allahümme akrimna veekimhum verdaanna veanhum yarabbelalemin vebihürmeti esraru suretil fatiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2