Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Pazartesi ve Perşembe'nin Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Şa'bân 1421 / 01.11.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Pazartesi Ve Perşembe Günü Orucu, Oruç Tutmanın Faydası, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Pazartesi ve Perşembe'nin Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Şa'bân 1421 / 01.11.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Pazartesi Ve Perşembe Günü Orucu, Oruç Tutmanın Faydası, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdülillahi rabbilâlemîne vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihîel-Hamdülillahi rabbilâlemîne vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmiddîn.ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmiddîn. Emmâ ba'dü; Fe-kale'n-nebiyyü sallallahu aleyhi ve sellem;Emmâ ba'dü;

Fe-kale'n-nebiyyü sallallahu aleyhi ve sellem;
zâlike yevmün vulidtü fîhi ve yevmün bu'istü ev ünzile aleyye fîhi. zâlike yevmün vulidtü fîhi ve yevmün bu'istü ev ünzile aleyye fîhi.

Ravâhü müslimün. Sadaka Rasûlullah fimâ kâl ev kemâ kâl. Ravâhü müslimün. Sadaka Rasûlullah fimâ kâl ev kemâ kâl.

Ebû Katâde radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre Ebû Katâde radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki;

"O benim doğduğum gündür." "O benim doğduğum gündür." Bu'istü. "Ve bana peygamberlik verilip vazifeli olarak gönderildiğim gündür." Bu'istü. "Ve bana peygamberlik verilip vazifeli olarak gönderildiğim gündür." Ev ünzile aleyye fîhi. "Yahut da bana Kur'an'ın indirilmeye başladığı gündür." buyurmuş. Ev ünzile aleyye fîhi. "Yahut da bana Kur'an'ın indirilmeye başladığı gündür." buyurmuş.

Doğduğu gün, peygamber olduğu gün, üstüne Kur'ân'ı Kerîm'in inmeye başladığı gün [hangisi?] Doğduğu gün, peygamber olduğu gün, üstüne Kur'ân'ı Kerîm'in inmeye başladığı gün [hangisi?]

Pazartesi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Pazartesi günü doğdu.Pazartesi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Pazartesi günü doğdu. Böylece bu hadîs-i şerîfe göre [doğduğu gün] tereddütsüz kesinleşmiş oluyor. Böylece bu hadîs-i şerîfe göre [doğduğu gün] tereddütsüz kesinleşmiş oluyor.

Ve an ebî hüreyrete radıyallahu anh Ve an ebî hüreyrete radıyallahu anh resûlillah sallallahu aleyhi ve sellem kâle tu'radu'l-a'mâlü yevme'l-kıyâmetiresûlillah sallallahu aleyhi ve sellem kâle tu'radu'l-a'mâlü yevme'l-kıyâmeti ve uhibbu en yu'rada amelî ve ene sâimun. ve uhibbu en yu'rada amelî ve ene sâimun.

Ravâhu't-tirmiziyyü ve kâle hadîsun hasenün ve ravâhu müslimün bi-ğayri zikri savm. Ravâhu't-tirmiziyyü ve kâle hadîsun hasenün ve ravâhu müslimün bi-ğayri zikri savm.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş ki; Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş ki;

Tu'radu'l-a'mâlü. "Ameller sunulur, arz olunur." Tu'radu'l-a'mâlü. "Ameller sunulur, arz olunur." Yevme'l-isneyni. "Pazartesi günü. Ve yevme'l-hamîsi.Yevme'l-isneyni. "Pazartesi günü. Ve yevme'l-hamîsi. "Ve Perşembe günü Cenâb-ı Hakkk'a arz olunur.""Ve Perşembe günü Cenâb-ı Hakkk'a arz olunur." Ameller, insanların işlediği iyilikler, kötülükler, faaliyetler Ameller, insanların işlediği iyilikler, kötülükler, faaliyetler Pazartesi ve Perşembe günü Cenâb-ı Hakk'a arz olunur buyuruyor Peygamber Efendimiz. Pazartesi ve Perşembe günü Cenâb-ı Hakk'a arz olunur buyuruyor Peygamber Efendimiz.

Fe-uhibbü. "Ben de seviyorum." En yu'rada amelî ve ene sâimün. Fe-uhibbü. "Ben de seviyorum." En yu'rada amelî ve ene sâimün. "Ben oruçlu iken amellerimin Allah'a arz olunmasını seviyorum." "Ben oruçlu iken amellerimin Allah'a arz olunmasını seviyorum." Onun için Pazartesi, Perşembe günü oruç tutuyorum, tutmayı seviyorum, Onun için Pazartesi, Perşembe günü oruç tutuyorum, tutmayı seviyorum, tavsiye ediyorum buyurmuş oluyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. tavsiye ediyorum buyurmuş oluyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.

Cenâb-ı Hakk Teâlâ ve Tekaddes hazretleri her yerde hâzır ve nâzırdır. Cenâb-ı Hakk Teâlâ ve Tekaddes hazretleri her yerde hâzır ve nâzırdır.

Vallâhu bimâ te'melûne basîr. "Her yaptığınızı Cenâb-ı Hakk görüyor." Vallâhu bimâ te'melûne basîr. "Her yaptığınızı Cenâb-ı Hakk görüyor."

Ve hüve me'aküm eyne mâ küntüm. Siz nerede olursanız olun O sizin yanınızdadır." Ve hüve me'aküm eyne mâ küntüm. Siz nerede olursanız olun O sizin yanınızdadır."

Ve nahnü akrabü ileyhi min habli'l-verîd. Ve nahnü akrabü ileyhi min habli'l-verîd. "Ben kuluma onun şah damarından bile daha yakındayım." buyuruyor"Ben kuluma onun şah damarından bile daha yakındayım." buyuruyor Cenâb-ı Hakk ama Cenâb-ı Hakk'ın dergâhına işlediğimiz faaliyetler, işler, yaptığımız iyilikler,Cenâb-ı Hakk ama Cenâb-ı Hakk'ın dergâhına işlediğimiz faaliyetler, işler, yaptığımız iyilikler, kötülükler haftada iki gün arz olunuyor. kötülükler haftada iki gün arz olunuyor.

Neden? Cenâb-ı Hakk fırsat veriyor ki arz olununcaya kadar tevbe ederse Neden?

Cenâb-ı Hakk fırsat veriyor ki arz olununcaya kadar tevbe ederse
günahları silinsin diye. günahları silinsin diye.

Yani Pazartesi, Salı, Çarşamba üç gün var. Cuma, Cumartesi, Pazar, Pazartesi arada günahlar,Yani Pazartesi, Salı, Çarşamba üç gün var. Cuma, Cumartesi, Pazar, Pazartesi arada günahlar, yani bu benim kendi tahminim, yorumum ki Cenâb-ı Hakk arada affedilirse günahları siliyor.yani bu benim kendi tahminim, yorumum ki Cenâb-ı Hakk arada affedilirse günahları siliyor. Hatta sağ omuzdaki melek, sol omuzdaki melekten rütbece daha yüksekmiş, Hatta sağ omuzdaki melek, sol omuzdaki melekten rütbece daha yüksekmiş, onun âmiri durumundaymış. onun âmiri durumundaymış. Kul kötülük işlediği zaman,Kul kötülük işlediği zaman, "Yazma daha, dur bakalım deftere yazma, belki tevbe eder." diye emredermiş. "Yazma daha, dur bakalım deftere yazma, belki tevbe eder." diye emredermiş. Tevbe etmezse kötülükler deftere ondan sonra yazılırmış. Tevbe etmezse kötülükler deftere ondan sonra yazılırmış. Onun için her gün en aşağı 100 defa estağfirullah diyelim, tevbe edelim, Onun için her gün en aşağı 100 defa estağfirullah diyelim, tevbe edelim, akşamları, sabahları, namazların arkasından tevbe edelim de Cenâb-ı Hakk günahlarımızı yazmasın. akşamları, sabahları, namazların arkasından tevbe edelim de Cenâb-ı Hakk günahlarımızı yazmasın.

Ravâhu't-tirmiziyyü. "Bu hadîs-i şerîfi Tirmizî rivayet etti." Ve kâle hadîsün hasenün. Ravâhu't-tirmiziyyü. "Bu hadîs-i şerîfi Tirmizî rivayet etti." Ve kâle hadîsün hasenün. "Bu hadîs-i şerîfe hasen hadistir." buyurdu. Ve ravâhu müslimün. "Bu hadîs-i şerîfe hasen hadistir." buyurdu. Ve ravâhu müslimün. "Bunu İmam Müslim de rivayet etti. Bi-ğayri zikri savm."Bunu İmam Müslim de rivayet etti. Bi-ğayri zikri savm. "Oruç meselesini söylemeden." "Oruç meselesini söylemeden." Yani "Ameller Pazartesi, Perşembe günü Cenâb-ı Hakk'a arz olunur." o kadar.Yani "Ameller Pazartesi, Perşembe günü Cenâb-ı Hakk'a arz olunur." o kadar. Yani "Ben de arz olunurken oruçlu olmayı seviyorum." kısmı onda yokmuş. Yani "Ben de arz olunurken oruçlu olmayı seviyorum." kısmı onda yokmuş.

Üçüncü hadîs-i şerîf; Üçüncü hadîs-i şerîf;

Ve an âişete radıyallahu anhâ kâlet kâne resûlallahi sallallahu aleyhi ve sellem Ve an âişete radıyallahu anhâ kâlet kâne resûlallahi sallallahu aleyhi ve sellem yeteharrâ yevme'l-isneyni ve'l-hamîsi.yeteharrâ yevme'l-isneyni ve'l-hamîsi. Ravâhü't-tirmiziyyü ve kâle hadîsün hasenün. Ravâhü't-tirmiziyyü ve kâle hadîsün hasenün.

"Âişe-i Sıddîka validemiz'den rivayet olunmuş buyurdu ki.""Âişe-i Sıddîka validemiz'den rivayet olunmuş buyurdu ki." Kâne resulallah sallallahu aleyhi ve sellem Kâne resulallah sallallahu aleyhi ve sellem yeteharrâ. "Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem araştırırdı." yeteharrâ. "Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem araştırırdı."

Taharrâ-yeteharrâ "araştırmak" demek.Taharrâ-yeteharrâ "araştırmak" demek. Yeteharrâ. "Araştırırdı, fırsat kollardı, yapmaya çalışırdı." Yani fırsatını bulunca yapardı. Yeteharrâ. "Araştırırdı, fırsat kollardı, yapmaya çalışırdı." Yani fırsatını bulunca yapardı.

Neyi? Sâme'l-isneyni ve'l-hamîsi. Neyi?

Sâme'l-isneyni ve'l-hamîsi.
"İsneyn ve hamîs günü orucunu yani Pazartesi ve Perşembe günü." "İsneyn ve hamîs günü orucunu yani Pazartesi ve Perşembe günü."

Pazartesi, isneyn, yevmü'l-isneyn'dir. Pazar günü yevmü'l-ehad birinci gündür. Pazartesi, isneyn, yevmü'l-isneyn'dir. Pazar günü yevmü'l-ehad birinci gündür. Yevmü'l-ehad Pazar günü, yevmü'l-isneyn Pazartesi günü, yevmü's-sülesâ Salı günü,Yevmü'l-ehad Pazar günü, yevmü'l-isneyn Pazartesi günü, yevmü's-sülesâ Salı günü, yevmü'l-erbi'â Çarşamba günü, yevmü'l-hamîs Perşembe günü, yevmü'l-erbi'â Çarşamba günü, yevmü'l-hamîs Perşembe günü, yevmü'l-Cumu'a Cuma günü, yevmü's-sebt Cumartesi günü. yevmü'l-Cumu'a Cuma günü, yevmü's-sebt Cumartesi günü.

Sebt, Cumartesi gününün ismi, eskiden kalma bir isim. Sebt, Cumartesi gününün ismi, eskiden kalma bir isim. Herhalde biraz yahudilere "o gün çalışmayın" denilmesi ile ilgili. Herhalde biraz yahudilere "o gün çalışmayın" denilmesi ile ilgili. Haftanın [günleri] Pazar günü başlıyor demek ki, sıralama birinci gün Pazar olduğuna göre,Haftanın [günleri] Pazar günü başlıyor demek ki, sıralama birinci gün Pazar olduğuna göre, hafta Pazar'dan başlıyor diye düşünüyorlar, herhalde Cumartesi de hafta bitiyor.hafta Pazar'dan başlıyor diye düşünüyorlar, herhalde Cumartesi de hafta bitiyor. Pazar'dan başlıyor diye düşünüyorlar ki birinci gün yevmü'l-ehad,Pazar'dan başlıyor diye düşünüyorlar ki birinci gün yevmü'l-ehad, birinci gün değil de ehad, ehad'in günü, yevmü'l-isneyn ikincinin günü,birinci gün değil de ehad, ehad'in günü, yevmü'l-isneyn ikincinin günü, yevmü's-sülesâ, yevmü'l-erbi'â... yevmü's-sülesâ, yevmü'l-erbi'â...

Biz bu kelimelerin daha ziyade Farsçasını kullanmışız. Biz bu kelimelerin daha ziyade Farsçasını kullanmışız. Pazar gününü herhalde çarşı pazar o zaman mı kuruluyordu nedense Pazar günü demişiz.Pazar gününü herhalde çarşı pazar o zaman mı kuruluyordu nedense Pazar günü demişiz. Pazartesi ondan sonraki gün diye kullanmışız.Pazartesi ondan sonraki gün diye kullanmışız. Salı, Çarşamba. Çâr Farsçada dört demek. Salı, Çarşamba. Çâr Farsçada dört demek. Çarşamba yevmü'l erbi'â, erbaa da erbaa'dan geliyor, o da dört demek, tam tercümesi. Çarşamba yevmü'l erbi'â, erbaa da erbaa'dan geliyor, o da dört demek, tam tercümesi. Perşembe'nin aslı pençşembe. Perşembe'nin aslı pençşembe. Penç, tavla oynayanlar bunları bilir, tıkır tıkır tıkır tıkır tıkır düşeş. Penç, tavla oynayanlar bunları bilir, tıkır tıkır tıkır tıkır tıkır düşeş.

Şeş ne demekŞeş ne demek Dü ne demek? Düşeş iki tane altı.Dü ne demek?

Düşeş iki tane altı.
Tavlada iki tane altı geldi mi adam sevincinden nerdeyse uçacak,Tavlada iki tane altı geldi mi adam sevincinden nerdeyse uçacak, pulları çat pat vurarak çok büyük şey [heyecan] oluyor. düşeş geldi yani "attığı zamanpulları çat pat vurarak çok büyük şey [heyecan] oluyor. düşeş geldi yani "attığı zaman çok iyi bir rakam yakaladı" mânasına. çok iyi bir rakam yakaladı" mânasına. Demek ki şeş altı demek. Şeşi beş görmek ne demek? Demek ki şeş altı demek.

Şeşi beş görmek ne demek?

Şaşırıp da altıyı beş görmek demek, artık farsça rakamları unutmazsınız. Şaşırıp da altıyı beş görmek demek, artık farsça rakamları unutmazsınız.

Penç "beş" demek. Pençe, arslanın pençesi, 1,2,3,4,5.Penç "beş" demek. Pençe, arslanın pençesi, 1,2,3,4,5. Beş tırnaklı olduğundan pençe deniliyor, pençe. Çâr veya çehâr o da "dört" demek. Beş tırnaklı olduğundan pençe deniliyor, pençe. Çâr veya çehâr o da "dört" demek. Çâr çövbe, "çerçeve olmuş dört tane tahta" demek. Çâr çövbe, "çerçeve olmuş dört tane tahta" demek. Çövbe "tahta" demek. Çâr çövbe çerçeve, dört. Çövbe "tahta" demek. Çâr çövbe çerçeve, dört.

Se "üç" demek, sepâ ne demek sehpa? Sepâ "üç ayakla yapılmış olan küçük masa" demek. Se "üç" demek, sepâ ne demek sehpa?

Sepâ "üç ayakla yapılmış olan küçük masa" demek.
Eskiden üç ayaklı sehpayı geleneksel olarak çok yaparlarmış, Eskiden üç ayaklı sehpayı geleneksel olarak çok yaparlarmış, Kutadgu Bilig'te hakkında şiir de var. Üç ayaklı oldu mu diyor her yerde durur, hiç sallanmaz. Kutadgu Bilig'te hakkında şiir de var. Üç ayaklı oldu mu diyor her yerde durur, hiç sallanmaz. Dört ayaklı masa, bir ayağı tam denk gelmezse sallanırDört ayaklı masa, bir ayağı tam denk gelmezse sallanır ama üç ayaklı oldu mu iki ayağı durur, üçüncü nereye gelirse hiç sallanmaz. ama üç ayaklı oldu mu iki ayağı durur, üçüncü nereye gelirse hiç sallanmaz. Üç ayaklı sehpa hiç sallanmadığı için makbul; dağda, derede, tepede, bayırda, bahçede, Üç ayaklı sehpa hiç sallanmadığı için makbul; dağda, derede, tepede, bayırda, bahçede, evde, halıda her yerde sallanmadan durur, sehpa.evde, halıda her yerde sallanmadan durur, sehpa. Se, üç ayaklı, pa "ayak" demek. Pâpuş "ayağı örten şey" demek. Se, üç ayaklı, pa "ayak" demek. Pâpuş "ayağı örten şey" demek. Puşi'den örtmek demek. Pâpuş "ayağı örten" yani "pabuç" yapmışız, her şeyi bozmuşuz. Puşi'den örtmek demek. Pâpuş "ayağı örten" yani "pabuç" yapmışız, her şeyi bozmuşuz. Evirmiş, çevirmiş, tıkmış Türkçe'ye sokmuşuz ama biraz sağı solu bozulmuş. Evirmiş, çevirmiş, tıkmış Türkçe'ye sokmuşuz ama biraz sağı solu bozulmuş. Farsçada rûz "gün" demek, rûze de "oruç" demek, rûze "bir günde aç kalmak."Farsçada rûz "gün" demek, rûze de "oruç" demek, rûze "bir günde aç kalmak." Oruç, rûze. Oruç kelimesi oradan geliyor. Çünkü biz "r" harfinin başına bir şey ekleriz.Oruç, rûze. Oruç kelimesi oradan geliyor. Çünkü biz "r" harfinin başına bir şey ekleriz. Iramazan, İrecep, ırâzı; Allah bundan ırâzı gelmez, böyle yapma. Iramazan, İrecep, ırâzı; Allah bundan ırâzı gelmez, böyle yapma.

Irâzı, bu "ı" sı nereden çıktı? Türkçe'de "r" harfi ile kelime başlamadığı için başına kelime eklerler. Irâzı, bu "ı" sı nereden çıktı?

Türkçe'de "r" harfi ile kelime başlamadığı için başına kelime eklerler.
"L" harfi ile de başlamaz. Limon demez ilimon, "ilimon ektim taşa, ay aman yar aman, "L" harfi ile de başlamaz. Limon demez ilimon, "ilimon ektim taşa, ay aman yar aman, amanın askerlik geldi başa yar aman yar aman" türküsü var ya, nasılsa işte.amanın askerlik geldi başa yar aman yar aman" türküsü var ya, nasılsa işte. İlimon; limon onun gibi. Yek "bir" demek. Gel seninle yeke yek güreşelim, var mısın? İlimon; limon onun gibi.

Yek "bir" demek.

Gel seninle yeke yek güreşelim, var mısın?

Yeke yek "teke tek, tek tekine, karşı karşıya" demek. Yek, du. One, two. Yeke yek "teke tek, tek tekine, karşı karşıya" demek. Yek, du. One, two. Du ile two aynı. Aynı dilden beraber geliyorlar. One two, yek du.Du ile two aynı. Aynı dilden beraber geliyorlar. One two, yek du. Se, three orada da biraz benzerlik var gibi. Se, three orada da biraz benzerlik var gibi. Yek, du, se, çâr. Çâr, four, penç five, six şeş. Yek, du, se, çâr. Çâr, four, penç five, six şeş.

Demek ki "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz" Yevmü'l-isneyn Demek ki "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz" Yevmü'l-isneyn ikinci gün, ikincinin günü, yevmü'l-isneyn ve yevmü'l-hamîs, ikinci gün, ikincinin günü, yevmü'l-isneyn ve yevmü'l-hamîs, "Pazartesi ve Perşembe günü orucunu severdi." "Pazartesi ve Perşembe günü orucunu severdi."

Mevlid'de, Peygamber Efendimiz'in Mevlidi'nde nasıl geçiyor? Mevlid'de, Peygamber Efendimiz'in Mevlidi'nde nasıl geçiyor?

Ol rebiülevvel ayın nicesi, On ikinci gece isneyn gecesi, Doğdu ol saatte ol sultân-ı dîn, Ol rebiülevvel ayın nicesi,

On ikinci gece isneyn gecesi,

Doğdu ol saatte ol sultân-ı dîn,

Nura gark oldu semâvât ü zemin. Nura gark oldu semâvât ü zemin.

İsneyn gecesi, Mevlid'in sahibi arapça kelimeyi aynen kullanmış, Pazartesi dememiş; İsneyn gecesi, Mevlid'in sahibi arapça kelimeyi aynen kullanmış, Pazartesi dememiş; "Ol rebiül evvel ayın nicesi, on ikinci gecesi isneyn gecesi" doğdu Peygamber Efendimiz diye."Ol rebiül evvel ayın nicesi, on ikinci gecesi isneyn gecesi" doğdu Peygamber Efendimiz diye. Rebiülevvel ayının on ikisinde doğdu diye buyurmuş. Rebiülevvel ayının on ikisinde doğdu diye buyurmuş.

Burada, [hadis kitabının] açılan bu bölüm[ün]de Peygamber Efendimiz'in Pazartesi, Burada, [hadis kitabının] açılan bu bölüm[ün]de Peygamber Efendimiz'in Pazartesi, Perşembe günleri oruç tutmayı sevdiğini öğrenmiş olduk. Perşembe günleri oruç tutmayı sevdiğini öğrenmiş olduk. Birkaç sebep var. "Ben bugünde doğdum, bugünde peygamber olarak görevlendirildim,Birkaç sebep var. "Ben bugünde doğdum, bugünde peygamber olarak görevlendirildim, bana Kur'ân-ı Kerîm inmeye başladı." buyuruyor. bana Kur'ân-ı Kerîm inmeye başladı." buyuruyor. Bir şey daha var Pazartesi günü, Peygamber Efendimiz'in vefatı da yine Pazartesi günü.Bir şey daha var Pazartesi günü, Peygamber Efendimiz'in vefatı da yine Pazartesi günü. Pazartesi günü vefat etti. Bir de, "Ameller Pazartesi, Perşembe arz olunur, Pazartesi günü vefat etti. Bir de, "Ameller Pazartesi, Perşembe arz olunur, ben o günlerde oruçlu olmayı severim." diyor. ben o günlerde oruçlu olmayı severim." diyor. Haftada iki gün oruç. Tabii artık Ramazan yaklaşıyor, Ramazan yaklaştığı içinHaftada iki gün oruç.

Tabii artık Ramazan yaklaşıyor, Ramazan yaklaştığı için
Peygamber Efendimiz nasıl olsa Ramazan geliyor diye Şaban'ın 15'inden sonra oruç tutmayı uygun görmemiş. Peygamber Efendimiz nasıl olsa Ramazan geliyor diye Şaban'ın 15'inden sonra oruç tutmayı uygun görmemiş. Berat gecesi, Şaban'ın ortası gecesi, berat gecesi de birkaç gün geçti,Berat gecesi, Şaban'ın ortası gecesi, berat gecesi de birkaç gün geçti, demek ki Ramazan'a çok az bir şey kaldı. demek ki Ramazan'a çok az bir şey kaldı.

Allahu Teâlâ hazretleri ibadetlerimizi kabul eylesin, sevdiği kul olmayı nasip eylesin,Allahu Teâlâ hazretleri ibadetlerimizi kabul eylesin, sevdiği kul olmayı nasip eylesin, huzuruna sevdiği kul olarak varmayı nasip eylesin. huzuruna sevdiği kul olarak varmayı nasip eylesin.

Tabii oruç tutmanın faydası ne? Tabii oruç tutmanın faydası ne?

Sıhhî faydası var, çok faydası var, oruç tutan sıhhat bulur yani sıhhî faydası çok. Sıhhî faydası var, çok faydası var, oruç tutan sıhhat bulur yani sıhhî faydası çok.

Başka faydası ne? Nefsi ıslah eder. Nefis yemeği çok yediği zaman azgınlaşır,Başka faydası ne?

Nefsi ıslah eder. Nefis yemeği çok yediği zaman azgınlaşır,
arzuları coşar, taşar. arzuları coşar, taşar. Yemek az olduğu zaman miskinleşir, büzülür, insanı azdırmaz.Yemek az olduğu zaman miskinleşir, büzülür, insanı azdırmaz. Onun için nefsin ıslahında faydası var. İradeyi kuvvetlendirir. Onun için nefsin ıslahında faydası var. İradeyi kuvvetlendirir. Vücuttaki fazlalıkları yaktırır, fazla tapon mal bırakmaz. Çünkü kaldı mı [vücuda zarar.] Vücuttaki fazlalıkları yaktırır, fazla tapon mal bırakmaz. Çünkü kaldı mı [vücuda zarar.]

Yağlar ne demek? "Tapon mal" demek.Yağlar ne demek?

"Tapon mal" demek.
Ne zamandan beri satılmamış, yakılmamış, atılmamış, birikmiş. Ne zamandan beri satılmamış, yakılmamış, atılmamış, birikmiş. Adam tapon malları oradan oraya taşıyor. Adam tapon malları oradan oraya taşıyor. Eğer olması gereken kilodan 20 kilo fazla ise bir teneke taşıyor, Eğer olması gereken kilodan 20 kilo fazla ise bir teneke taşıyor, 40 kilo fazla ise iki teneke daima her yere taşıyor demektir. 40 kilo fazla ise iki teneke daima her yere taşıyor demektir.

Nasıl olmalı? Tapon mallar satılmalı, gıcır gıcır, tertemiz, sapasağlam, Nasıl olmalı?

Tapon mallar satılmalı, gıcır gıcır, tertemiz, sapasağlam,
selvi gibi, sırım gibi, çelik gibi olmalı. selvi gibi, sırım gibi, çelik gibi olmalı. Onun için de işte oruç gerekiyor, orucun çok faydası var. Onun için de işte oruç gerekiyor, orucun çok faydası var.

İnşallah Ramazan'a sağlıkla, afiyetle erişiriz. Geçen Ramazan'dan Erol'un çok kayıpları var, İnşallah Ramazan'a sağlıkla, afiyetle erişiriz. Geçen Ramazan'dan Erol'un çok kayıpları var, o kebapçı dükkânı, Erol kebapları yutarken, Erol'un vakitlerini yuttu.o kebapçı dükkânı, Erol kebapları yutarken, Erol'un vakitlerini yuttu. Bu Ramazan'da inşaallah teravihleri, sabah namazlarını daha güzel devamlı kılarız. Bu Ramazan'da inşaallah teravihleri, sabah namazlarını daha güzel devamlı kılarız.

Cenâb-ı Hakk bizleri Allah'ın rızasına erenlerden, cennetine girenlerden, cemalini görenlerden eylesin. Cenâb-ı Hakk bizleri Allah'ın rızasına erenlerden, cennetine girenlerden, cemalini görenlerden eylesin. Cehenneminde yanmayan, cehenneme düşmeyen, cehennemden âzat olan,Cehenneminde yanmayan, cehenneme düşmeyen, cehennemden âzat olan, cehennemden kurtulanlardan eylesin. cehennemden kurtulanlardan eylesin.

İnsan bir cennete girdi mi bütün ömrü meşakkat olsaİnsan bir cennete girdi mi bütün ömrü meşakkat olsa "hiç görmedim vallahi" diye bir de yemin edermiş; "hiç görmedim vallahi" diye bir de yemin edermiş; hiç gam, keder görmedim dünyada diye. hiç gam, keder görmedim dünyada diye. Tüm ömrü nimetle, lezzetle, balla kaymakla geçen kâfir de,Tüm ömrü nimetle, lezzetle, balla kaymakla geçen kâfir de, cehenneme bir girdi mi "vallahi dünyada hiçbir güzel gün görmedim diye yemin edermiş." cehenneme bir girdi mi "vallahi dünyada hiçbir güzel gün görmedim diye yemin edermiş." Ufacık, azıcık bir şey fani dünya, gelip geçecek, bitecek, Ufacık, azıcık bir şey fani dünya, gelip geçecek, bitecek, bizden sonrakiler bir zamanlar şudur budur diyecekler, falanca varmış diyecekler, bizden sonrakiler bir zamanlar şudur budur diyecekler, falanca varmış diyecekler, tarih yazarsa yazacak, çocuklar anarsa anacak, anmazsa anmayacak, unutulacağız, gideceğiz. tarih yazarsa yazacak, çocuklar anarsa anacak, anmazsa anmayacak, unutulacağız, gideceğiz.

Allah âhiretimizi mamur eylesin. Allah âhiretimizi mamur eylesin.

Rabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhirati hasenetenRabbenâ âtinâ fi'd-dünyâ haseneten ve fi'l-âhirati haseneten ve gınâ azâbe'n-nârve gınâ azâbe'n-nâr rabbenağfirlî ve li-vâlideyye ve li'l-mü'minîne yevme yekûmü'l-hisâb. rabbenağfirlî ve li-vâlideyye ve li'l-mü'minîne yevme yekûmü'l-hisâb.

Bi-hurmeti esrârı sûreti'l-fâtiha me'a's-salavât. Bi-hurmeti esrârı sûreti'l-fâtiha me'a's-salavât.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2