Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Peygamber Efendimizden Güzel Tavsiyeler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

16 Safer 1402 / 13.12.1981
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Evlilik Tavsiyesi, Kur’an’ı Kendinize Rehber Edinin!, Beyaz Elbiseyi Tavsiye Ederim, Doğru Söyleyin, Yalandan Sakının! | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Peygamber Efendimizden Güzel Tavsiyeler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

16 Safer 1402 / 13.12.1981
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Evlilik Tavsiyesi, Kur’an’ı Kendinize Rehber Edinin!, Beyaz Elbiseyi Tavsiye Ederim, Doğru Söyleyin, Yalandan Sakının! | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Aziz ve muhterem müslümanlar! Aziz ve muhterem müslümanlar!

Üstâdımız Gümüşhâneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerinin cem' eylemiş olduğu Üstâdımız Gümüşhâneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerinin cem' eylemiş olduğu Râmûzü'l-ehâdîs isimli kitaptan, 'ayn' babından hadîs-i şerîfleri okumaya devam edeceğiz. Râmûzü'l-ehâdîs isimli kitaptan, 'ayn' babından hadîs-i şerîfleri okumaya devam edeceğiz.

Hadîs-i şerîflerin izahına geçmeden önce, evvelen ve hâsseten Efendimiz, başımızın tâcı, Hadîs-i şerîflerin izahına geçmeden önce, evvelen ve hâsseten Efendimiz, başımızın tâcı, Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek ruhu için; Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek ruhu için; sonra diğer enbiyâ ve mürselînin ve cümlesinin âlinin, ashâbının, etbâının ruhları için, sonra diğer enbiyâ ve mürselînin ve cümlesinin âlinin, ashâbının, etbâının ruhları için, hâsseten Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in ashâbının ve etbâının ruhları için;hâsseten Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in ashâbının ve etbâının ruhları için; ashâb-ı kirâmdan Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemiş olanashâb-ı kirâmdan Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar güzerân eylemiş olan cümle sâdât ve meşâyihimizin ve hâsseten eserin müellifi cümle sâdât ve meşâyihimizin ve hâsseten eserin müellifi Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerinin ruhu için;Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerinin ruhu için; bu hadîs-i şerîflerin bize kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın ve ruvâtın, bu hadîs-i şerîflerin bize kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın ve ruvâtın, râvilerin ruhları için; hâsseten uzaktan yakından râvilerin ruhları için; hâsseten uzaktan yakından Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'ePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e muhabbetinden nâşi şu küçük mescide gelip de bahçelerini dahi dolduran kardeşleriminmuhabbetinden nâşi şu küçük mescide gelip de bahçelerini dahi dolduran kardeşlerimin cümle geçmişlerinin ruhları için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf hediye edip öyle başlayalım. cümle geçmişlerinin ruhları için bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf hediye edip öyle başlayalım.

Az önce metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîf evlenmek ile ilgili. Az önce metnini okumuş olduğum hadîs-i şerîf evlenmek ile ilgili.

Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm Efendimiz Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm Efendimiz hepinizin mâlumu olduğu üzere evlenmeyi teşvik etmiştir. hepinizin mâlumu olduğu üzere evlenmeyi teşvik etmiştir. "Evleniniz, çoğalınız; çünkü ben sizin çokluğunuzla "Evleniniz, çoğalınız; çünkü ben sizin çokluğunuzla mahşer halkına kıyamet gününde mübâhat eyleyeceğim."mahşer halkına kıyamet gününde mübâhat eyleyeceğim." Ümmetinin çokluğu ile, salih insanların kesretiyle Peygamber Efendimiz mübâhat edecek. Ümmetinin çokluğu ile, salih insanların kesretiyle Peygamber Efendimiz mübâhat edecek.

Onun için, bizim yolumuz insanın hilkatine, tabiatına uygun olan Onun için, bizim yolumuz insanın hilkatine, tabiatına uygun olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünnet-i seniyyesi yoludur. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sünnet-i seniyyesi yoludur. Biz müslümanlar evleniriz. Allahu Teâlâ hazretlerine ubûdiyetimizi, ihlâsımızı,Biz müslümanlar evleniriz. Allahu Teâlâ hazretlerine ubûdiyetimizi, ihlâsımızı, bağlılığımızı ifade etmek için bekâr kalmaya lüzum yok. İnsanoğlunun tabiatına, bağlılığımızı ifade etmek için bekâr kalmaya lüzum yok. İnsanoğlunun tabiatına, hilkatine uygun hareketleri bırakıp da gayri tabiî hareket etmeye lüzum yok. hilkatine uygun hareketleri bırakıp da gayri tabiî hareket etmeye lüzum yok.

Niye bunu söylüyoruz? Çünkü yeryüzünde öyle inançlar var ki sanki Niye bunu söylüyoruz?

Çünkü yeryüzünde öyle inançlar var ki sanki
Allahu Teâlâ hazretlerine insan evlenmezse daha iyi ibadet edermiş gibi evli olmamayı,Allahu Teâlâ hazretlerine insan evlenmezse daha iyi ibadet edermiş gibi evli olmamayı, bekâr kalmayı dinlerinin bir esası yapıyorlar. bekâr kalmayı dinlerinin bir esası yapıyorlar. Evlenmiyor, evlenmeyince de gayri tabiî bir insan oluyor. Evlenmiyor, evlenmeyince de gayri tabiî bir insan oluyor. Sonra daha başka kötülükler meydana çıkıyor.Sonra daha başka kötülükler meydana çıkıyor. Çünkü tazyik edip duran bir şeyi sıkıştırırsanız bir başka yerden patlak verir. Çünkü tazyik edip duran bir şeyi sıkıştırırsanız bir başka yerden patlak verir. Onun normal mecrâsını bulacaksın. Onun normal mecrâsını bulacaksın.

Bahçenize bir yerden temiz bir su giriyor ise Bahçenize bir yerden temiz bir su giriyor ise siz ona bir çıkış yolu göstermezseniz bahçeniz ne olur? Sel altında kalır. siz ona bir çıkış yolu göstermezseniz bahçeniz ne olur?

Sel altında kalır.

Ama bir kanal açar da çıkış yolunu da gösterirseniz o bahçenin içinden gelir geçer, Ama bir kanal açar da çıkış yolunu da gösterirseniz o bahçenin içinden gelir geçer, bahçeyi sular, yemyeşil olur. İnsan tabiatı da böyledir. bahçeyi sular, yemyeşil olur.

İnsan tabiatı da böyledir.
İnsan tabiatının içindeki tabiî hilkatine uygun olan temâyüller bir mecrâ bulur daİnsan tabiatının içindeki tabiî hilkatine uygun olan temâyüller bir mecrâ bulur da oradan kanalize edilir, direnize edilir, drenaj yapılır da akıtılır,oradan kanalize edilir, direnize edilir, drenaj yapılır da akıtılır, kurtarılırsa o zaman sel felaketi olmaz, çürümek olmaz, küflenmek olmaz.kurtarılırsa o zaman sel felaketi olmaz, çürümek olmaz, küflenmek olmaz. Ama aksi yapılırsa o zaman felaketler baş gösterir. Ama aksi yapılırsa o zaman felaketler baş gösterir.

Onun için, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz evlenmeyi teşvik etmiş. Onun için, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz evlenmeyi teşvik etmiş.

Bu hadîs-i şerîf de evlenmek hakkında. Evlenmekte nasıl hareket edeceğiz? Bu hadîs-i şerîf de evlenmek hakkında.

Evlenmekte nasıl hareket edeceğiz?

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Aleyküm bi'l-ebkâri. "Bâkire olanlar ile evleniniz. Onları size tavsiye ederim, onları alınız." Aleyküm bi'l-ebkâri. "Bâkire olanlar ile evleniniz. Onları size tavsiye ederim, onları alınız."

İzah da ediyor: Fe-innehünne â'zebu efvâhen. "Çünkü onlar ağızca daha lezzetlidir, daha tatlıdırlar." İzah da ediyor:

Fe-innehünne â'zebu efvâhen. "Çünkü onlar ağızca daha lezzetlidir, daha tatlıdırlar."

Tabii bu 'ağızca tatlılık'tan maksat, diyorlar ki; "Güzel konuşurlar.Tabii bu 'ağızca tatlılık'tan maksat, diyorlar ki; "Güzel konuşurlar. Yüzleri gözleri açılmamış olduğu için, utangaçtır, Yüzleri gözleri açılmamış olduğu için, utangaçtır, fazla gözünü kapatıp ağzını açıp ağzına geleni söyleyip insana dünyayı cehennem etmez, zindan etmez.fazla gözünü kapatıp ağzını açıp ağzına geleni söyleyip insana dünyayı cehennem etmez, zindan etmez. Sessiz sedasız dururlar. Fazla münakaşa, çenesi düşüklük yapmazlar." Sessiz sedasız dururlar. Fazla münakaşa, çenesi düşüklük yapmazlar."

Ve enteku erhâmen. "Size çok evlat verirler." Ve enteku erhâmen. "Size çok evlat verirler."

Çünkü yaşlı bir kimseyi alırsanız belki vakti geçmiştir, çocuk yapma kabiliyeti kalmamış olabilir. Çünkü yaşlı bir kimseyi alırsanız belki vakti geçmiştir, çocuk yapma kabiliyeti kalmamış olabilir. Halbuki Peygamber Efendimiz; "Evleniniz, çoğalınız, çoluk çocuğunuz olsun." buyurmuştu. Halbuki Peygamber Efendimiz; "Evleniniz, çoğalınız, çoluk çocuğunuz olsun." buyurmuştu. Onun için, bekâr, genç olduğu zaman tabii evlat verme ihtimali daha çok olacak. Onun için, bekâr, genç olduğu zaman tabii evlat verme ihtimali daha çok olacak. Ötekisinde o ihtimal zamanı geçmiş olduğu için azalmış olacak. Ötekisinde o ihtimal zamanı geçmiş olduğu için azalmış olacak.

Ve erdâ bi'l-yesîr. "Aza da razıdırlar." Nasılsa [öyle] kabul ederler, "pekâlâ" derler. Ve erdâ bi'l-yesîr. "Aza da razıdırlar."

Nasılsa [öyle] kabul ederler, "pekâlâ" derler.

Hakikaten erkek için de böyledir, kadın tâifesi için de böyledir. Hakikaten erkek için de böyledir, kadın tâifesi için de böyledir. Küçükken -17, 18, 20'li yaşlarda- evlendirirsen razı olur, hiçbir şey demez.Küçükken -17, 18, 20'li yaşlarda- evlendirirsen razı olur, hiçbir şey demez. Ama yaşlar ilerledi mi titizlikler başlıyor; namzet beğendirmek de zor oluyor,Ama yaşlar ilerledi mi titizlikler başlıyor; namzet beğendirmek de zor oluyor, imtizaç etmek de zor oluyor. imtizaç etmek de zor oluyor. Herkesin kendi tabiatı gelişmiş olduğu için, kendi örfü, âdeti, yaşayış tarzı belirlenmiş olduğu içinHerkesin kendi tabiatı gelişmiş olduğu için, kendi örfü, âdeti, yaşayış tarzı belirlenmiş olduğu için evlendikleri zaman imtizaç edemiyorlar, birbirleriyle kavga gürültü; evlilik yuvası devam etmiyor. evlendikleri zaman imtizaç edemiyorlar, birbirleriyle kavga gürültü; evlilik yuvası devam etmiyor.

Şimdi bugünün şartlarına göre 22-25 yaşa kadar yüksek tahsil sürüyor.Şimdi bugünün şartlarına göre 22-25 yaşa kadar yüksek tahsil sürüyor. İlkokul, ortaokul, lise, üniversite, ihtisas. Ondan sonra askerlik oluyor.İlkokul, ortaokul, lise, üniversite, ihtisas. Ondan sonra askerlik oluyor. Ondan sonra askerlikten geliyor, diyor ki; "Biraz sermaye biriktireyim de yuva kuracak hâle geleyim."Ondan sonra askerlikten geliyor, diyor ki; "Biraz sermaye biriktireyim de yuva kuracak hâle geleyim." Bakıyorsun 30-35 yaşında, evlenecek ama; "Şunu alır mısın?" "[Hayır.]" "Bunu alır mısın?" Bakıyorsun 30-35 yaşında, evlenecek ama;

"Şunu alır mısın?"

"[Hayır.]"

"Bunu alır mısın?"

"Hayır." "Onu alır mısın?" "Olmaz." "Bunu alır mısın?" "Olmaz." Neden? "Hayır."

"Onu alır mısın?"

"Olmaz."

"Bunu alır mısın?"

"Olmaz."

Neden?

Artık tabiatı katılaşmış. Ağaç yaş iken eğilirdi. Artık tabiatı katılaşmış. Ağaç yaş iken eğilirdi.

Ondan sonra evlendiği zaman da karşı tarafla imtizaç edemiyor, uyum sağlanamıyor, geçim zor oluyor.Ondan sonra evlendiği zaman da karşı tarafla imtizaç edemiyor, uyum sağlanamıyor, geçim zor oluyor. Ama genç yaşta evlenirse o zaman imtizaç daha kolay oluyor.Ama genç yaşta evlenirse o zaman imtizaç daha kolay oluyor. Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm Efendimiz'in tavsiyesi böyle. Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm Efendimiz'in tavsiyesi böyle.

Tabii bunun dışında da evlilikle ilgili başka tavsiyeleri var. O tavsiyeleri hatırlatalım: Tabii bunun dışında da evlilikle ilgili başka tavsiyeleri var. O tavsiyeleri hatırlatalım:

Bir kadın neden alınır? Soyu asil olduğu için alınır; filanca şanlı namlı ailedendir diye.Bir kadın neden alınır?

Soyu asil olduğu için alınır; filanca şanlı namlı ailedendir diye.
Zengin olduğu için alınır; şu kadar köşkü var, şu kadar katı var, Zengin olduğu için alınır; şu kadar köşkü var, şu kadar katı var, bu kadar dairesi var, parası var diye. bu kadar dairesi var, parası var diye. Güzelliği için alınır; müstesna bir endâmı var, şöyledir böyledir diye. Bir de nesi için alınır? Güzelliği için alınır; müstesna bir endâmı var, şöyledir böyledir diye.

Bir de nesi için alınır?

Dindarlığı, takvâsı, Allahu Teâlâ hazretlerine bağlılığı için alınır. Dindarlığı, takvâsı, Allahu Teâlâ hazretlerine bağlılığı için alınır.

Peygamber Efendimiz muhatabına demiş ki; Peygamber Efendimiz muhatabına demiş ki;

"Sen dindarlığı sebebiyle tercih edileceğe bak."Sen dindarlığı sebebiyle tercih edileceğe bak. Namzette dindarlık ara, ey elleri toprak olasıca!" diye, Namzette dindarlık ara, ey elleri toprak olasıca!" diye, bir de karşısındakine latife yollu bir söz de söylemiş. bir de karşısındakine latife yollu bir söz de söylemiş.

Demek ki evlilikte karşı tarafın zenginliğini düşünmeyecek, güzelliğini düşünmeyecek, Demek ki evlilikte karşı tarafın zenginliğini düşünmeyecek, güzelliğini düşünmeyecek, soyluluğunu düşünmeyecek. soyluluğunu düşünmeyecek.

Ne düşünecek? Dindarlığını düşünecek. Dindar mı? Allah'a mutî mi? Ne düşünecek?

Dindarlığını düşünecek.

Dindar mı? Allah'a mutî mi?
Allah'ın yolunda gitmeye razı mı? Allah'ın emirleri karşısında boynu kıldan ince; Allah'ın yolunda gitmeye razı mı? Allah'ın emirleri karşısında boynu kıldan ince; "Şer'i Şerîf ne buyurursa ben ona razıyım." diyor mu demiyor mu? "Şer'i Şerîf ne buyurursa ben ona razıyım." diyor mu demiyor mu?

Demek ona bakacakmışız... Ama bugün diyorlar ki; Demek ona bakacakmışız...

Ama bugün diyorlar ki;

"Allah'ın lütfu çok, fazl u keremi boldur, ben dördünü birden istiyorum." "Allah'ın lütfu çok, fazl u keremi boldur, ben dördünü birden istiyorum."

Birisiyle konuştuk; hem güzel olacakmış, hem soylu olacakmış,Birisiyle konuştuk; hem güzel olacakmış, hem soylu olacakmış, hem zengin olacakmış, hem dindar olacakmış. Güzel, dördü bir arada olursa ne mutlu... Ama hem zengin olacakmış, hem dindar olacakmış.

Güzel, dördü bir arada olursa ne mutlu... Ama
o rast gelmediği zaman demek ki asıl yuvamıza has hâlis, sâdık bir bekçi,o rast gelmediği zaman demek ki asıl yuvamıza has hâlis, sâdık bir bekçi, evlâdımıza temiz, dikkatli, itinalı bir anne olup olamayacağına bakacağız.evlâdımıza temiz, dikkatli, itinalı bir anne olup olamayacağına bakacağız. O zaman daha hayırlı olur. Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi o. O zaman daha hayırlı olur. Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi o.

Evlenmemek? "Efendim ben bu devirde evlenmeyi tehlikeli görüyorum. Evlenmemek?

"Efendim ben bu devirde evlenmeyi tehlikeli görüyorum.
Evlenirse hanıma bakmak bir türlü, çocuk yetiştirmek bir türlü..." Evlenirse hanıma bakmak bir türlü, çocuk yetiştirmek bir türlü..."

Peygamber Efendimiz'in zamanında onu demişler. Üç kişi karar vermişler. Peygamber Efendimiz'in zamanında onu demişler. Üç kişi karar vermişler. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ibadetine, taatine, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ibadetine, taatine, hâline bakmışlar, demişler ki; hâline bakmışlar, demişler ki;

"O Allah'ın Resûlü, o insanların en üstünü; o nerede, biz nerede..."O Allah'ın Resûlü, o insanların en üstünü; o nerede, biz nerede... Bizim yüksek makam mertebe elde etmemiz için çok daha fazla şeyler yapmamız lazım. Bizim yüksek makam mertebe elde etmemiz için çok daha fazla şeyler yapmamız lazım.

Ne yapalım?" Bir tanesi demiş ki; "Ben bundan sonra katiyen hiç kadınlarla evlenmeyeceğim,Ne yapalım?"

Bir tanesi demiş ki;

"Ben bundan sonra katiyen hiç kadınlarla evlenmeyeceğim,
kadınlar tarafına o kapıyı kapattım." gibi konuşmuş. kadınlar tarafına o kapıyı kapattım." gibi konuşmuş.

"Zaten bütün kötülükler kadınlardan, kadınlara temâyülden, onlarla meşgul olmaktan çıkıyor. "Zaten bütün kötülükler kadınlardan, kadınlara temâyülden, onlarla meşgul olmaktan çıkıyor. Tamam, ben kadınlarla evlenmeyeceğim. Tamam, ben kadınlarla evlenmeyeceğim. Başka türlü bu duygudan kurtuluş [da] yok, kendimi hadım ettireceğim." demiş. Başka türlü bu duygudan kurtuluş [da] yok, kendimi hadım ettireceğim." demiş.

Bir tanesi demiş ki; "Bütün ömrüm boyunca hep oruç tutacağım. Her gün oruç tutacağım." demiş. Bir tanesi demiş ki;

"Bütün ömrüm boyunca hep oruç tutacağım. Her gün oruç tutacağım." demiş.

Bir tanesi de demiş ki; "Ben de geceleri hiç sabahlara kadar uyumayacağım, hep ibadet edeceğim." Bir tanesi de demiş ki;

"Ben de geceleri hiç sabahlara kadar uyumayacağım, hep ibadet edeceğim."

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e bu şahısların bu tasavvurları, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e bu şahısların bu tasavvurları, niyetleri, düşünceleri ulaştığı zaman memnun olmamış, sinirlenmiş ve demiş ki; niyetleri, düşünceleri ulaştığı zaman memnun olmamış, sinirlenmiş ve demiş ki;

"Ben sizin Allah'tan en çok korkanınız olduğum halde ben evleniyorum, bak hanımlarım var. "Ben sizin Allah'tan en çok korkanınız olduğum halde ben evleniyorum, bak hanımlarım var. Ben gecenin bir kısmında kalkıp teheccüd kılıyorum ama bir kısmında da uyuyorum. Ben gecenin bir kısmında kalkıp teheccüd kılıyorum ama bir kısmında da uyuyorum. Bazı günler oruç tuttuğum oluyor ama her zaman tutmuyorum. Bazı günler oruç tuttuğum oluyor ama her zaman tutmuyorum. Devamlı değil; bazen tutuyorum, bazı günler oruç tutmuyorum.Devamlı değil; bazen tutuyorum, bazı günler oruç tutmuyorum. Benim yolumda giden benim sünnetime uyar, benim sünnetime uymayan benden değildir." diye Benim yolumda giden benim sünnetime uyar, benim sünnetime uymayan benden değildir." diye ölçülü yolu tavsiye etmiş. İslâmiyet budur.ölçülü yolu tavsiye etmiş.

İslâmiyet budur.
İslâmiyet, hak ve doğru olan çizgide ifrata ve tefrite sapmadan ölçülü gitmektir.İslâmiyet, hak ve doğru olan çizgide ifrata ve tefrite sapmadan ölçülü gitmektir. Müslüman her bakımdan ölçülüdür, her şeyinde bir intizam vardır, denge vardır. Müslüman her bakımdan ölçülüdür, her şeyinde bir intizam vardır, denge vardır. Ne o tarafa saplanmıştır, meyletmiştir, ne bu tarafa meyletmiştir. Ne o tarafa saplanmıştır, meyletmiştir, ne bu tarafa meyletmiştir. Şairin birisi; Kîla tarafey kasti'l-umûri zemîmu.Şairin birisi; Kîla tarafey kasti'l-umûri zemîmu. "Orta yolun bir bu tarafı var, ifrat; bir bu tarafı var, tefrit. "Orta yolun bir bu tarafı var, ifrat; bir bu tarafı var, tefrit. İki tarafı da aşırı uç, iki tarafı da fenadır." diyor. İki tarafı da aşırı uç, iki tarafı da fenadır." diyor. Ortasından adaletli, doğru, ölçülü şekilde gitmek iyidir. Amelleri de öyle ölçülü yapmak lazım. Ortasından adaletli, doğru, ölçülü şekilde gitmek iyidir. Amelleri de öyle ölçülü yapmak lazım.

Demek ki mümkün olduğu kadar seçmemizde bu hadîs-i şerîflere uygun olarak [hareket edeceğiz.] Demek ki mümkün olduğu kadar seçmemizde bu hadîs-i şerîflere uygun olarak [hareket edeceğiz.] Evleneceğiz, Allah'tan kendimize hayırlı bir eş dileyeceğiz ve eşi seçerken deEvleneceğiz, Allah'tan kendimize hayırlı bir eş dileyeceğiz ve eşi seçerken de onun dindar olmasına daha çok dikkat edeceğiz. onun dindar olmasına daha çok dikkat edeceğiz.

Geçenlerde de söylemiştim: Bizim ailelerimiz, bizim kardeşlerimiz, müslüman ümmeti, Geçenlerde de söylemiştim:

Bizim ailelerimiz, bizim kardeşlerimiz, müslüman ümmeti,
memlekette evlatlarını tesettürlü, namuslu, iffetli yetiştirmek için gayret ediyor. memlekette evlatlarını tesettürlü, namuslu, iffetli yetiştirmek için gayret ediyor. Bu gayret içinde de bazı şeylerden sakınıyor.Bu gayret içinde de bazı şeylerden sakınıyor. Dansa, tiyatroya, sinemaya vesaireye götürmüyor.Dansa, tiyatroya, sinemaya vesaireye götürmüyor. Tabii o kız bazı şeyleri bilmiyor, bazı bakımlardan gözü açılmamış, saf kalıyor. Tabii o kız bazı şeyleri bilmiyor, bazı bakımlardan gözü açılmamış, saf kalıyor.

Bizim bu taraftaki erkek namzet de istiyor ki; Bizim bu taraftaki erkek namzet de istiyor ki;

"Benim evleneceğim kız bir diplomat karısı gibi her şeyi yapsın, çeksin çevirsin. "Benim evleneceğim kız bir diplomat karısı gibi her şeyi yapsın, çeksin çevirsin. Ben onu alıp koluma takıp da Hilton'a götürdüğüm zaman orada beni mahçup etmesin." Ben onu alıp koluma takıp da Hilton'a götürdüğüm zaman orada beni mahçup etmesin."

Olur mu ya! İkisi birbirine zıt. Bu taraftan biz bunu terbiyeli,Olur mu ya! İkisi birbirine zıt. Bu taraftan biz bunu terbiyeli, dindar yetiştirmek için uğraşıyoruz; beri taraftan beğenmiyor. dindar yetiştirmek için uğraşıyoruz; beri taraftan beğenmiyor. Öyle yetişen [kız] kaç tane erkekle konuşmuştur, başından ne maceralar geçmiştir... Öyle yetişen [kız] kaç tane erkekle konuşmuştur, başından ne maceralar geçmiştir... Onun için, biraz insaflı olacağız. Onun için, biraz insaflı olacağız. "O taraftaki eksikliğini bu taraftaki meziyeti kapatıyor." diye düşüneceğiz. "O taraftaki eksikliğini bu taraftaki meziyeti kapatıyor." diye düşüneceğiz.

Buna çok dikkat edelim. Umumiyetle dikkat edilmeyen hususlardan birisi budur. Buna çok dikkat edelim. Umumiyetle dikkat edilmeyen hususlardan birisi budur. "Görgülü olsun" derken bazı şeyleri bilmek meziyetmiş gibi telakki ediliyor. "Görgülü olsun" derken bazı şeyleri bilmek meziyetmiş gibi telakki ediliyor. "Dans bilmeyen olur mu? Modern bir sofrayı hazırlamasını bilmeyen olur mu?" gibi [düşünüyorlar.]"Dans bilmeyen olur mu? Modern bir sofrayı hazırlamasını bilmeyen olur mu?" gibi [düşünüyorlar.] Canım o sofra dediğin ne olacak, işte insanlar bir usul koymuşlar; Canım o sofra dediğin ne olacak, işte insanlar bir usul koymuşlar; üç tane tabak üst üste, sekiz tane kaşık, dokuz tane çatal, peçete şurada, bu burada... üç tane tabak üst üste, sekiz tane kaşık, dokuz tane çatal, peçete şurada, bu burada... Onu bilmiyor ama namaz kılmasını biliyor ya... Onu bilen nicesi var, namaza yanaştıramazsın... Onu bilmiyor ama namaz kılmasını biliyor ya... Onu bilen nicesi var, namaza yanaştıramazsın... Bizim arkadaşlardan bir tanesiBizim arkadaşlardan bir tanesi -başka bir şehirde, bizim bu cami cemaatinden değil- bir kızı beğenmiş, talip olmuş. -başka bir şehirde, bizim bu cami cemaatinden değil- bir kızı beğenmiş, talip olmuş. Kız diyor ki; "Sen filanca mektepten mezunsun.Kız diyor ki;

"Sen filanca mektepten mezunsun.
Ben sana varırım ama katiyen başımı kapatmam!" Peşin pazarlık yapıyor. Ben sana varırım ama katiyen başımı kapatmam!"

Peşin pazarlık yapıyor.

Şimdi bunu almak mı lazım, almamak mı lazım? Almış. Şimdi bunu almak mı lazım, almamak mı lazım?

Almış.

Allah mesut etsin. Allah akıl fikir versin... Allah mesut etsin. Allah akıl fikir versin...

Aleyküm bi'l-Kur'âni fe't-tehîzûhu imâmen ve kâidenAleyküm bi'l-Kur'âni fe't-tehîzûhu imâmen ve kâiden fe-innehû kelâmu Rabbi'l-âlemîn ellezî hüve minhu ve ileyhi yeûdu. fe-innehû kelâmu Rabbi'l-âlemîn ellezî hüve minhu ve ileyhi yeûdu.

Bu hadîs-i şerîf bize Kur'ân-ı Kerîm'i tavsiye ediyor. Bu hadîs-i şerîf bize Kur'ân-ı Kerîm'i tavsiye ediyor. Allahu Teâlâ hazretlerinin Resûlü buyuruyor ki; "Size tavsiye ederim..." Allahu Teâlâ hazretlerinin Resûlü buyuruyor ki;

"Size tavsiye ederim..."

"Boynunuza borç olsun, dikkat ediniz, sımsıkı sarılınız." mânasına... "Boynunuza borç olsun, dikkat ediniz, sımsıkı sarılınız." mânasına...

Ne? Bi'l-Kur'ân. "Kur'ân-ı Kerîm." Ne?

Bi'l-Kur'ân. "Kur'ân-ı Kerîm."

"Kur'ân-ı Kerîm okumaya dikkat ediniz, sarılınız, riâyet ediniz." "Kur'ân-ı Kerîm okumaya dikkat ediniz, sarılınız, riâyet ediniz."

Fe't-tehîzûhu imâmen ve kâiden. "Kur'ân-ı Kerîm'i kendinize imam ve komutan, rehber edininiz." Fe't-tehîzûhu imâmen ve kâiden. "Kur'ân-ı Kerîm'i kendinize imam ve komutan, rehber edininiz."

Nasıl imam olacak? Nasıl ben camide önümde bir zât-ı muhterem mihraba geçiyor da Nasıl imam olacak?

Nasıl ben camide önümde bir zât-ı muhterem mihraba geçiyor da
Allahu ekber dediği zaman eğiliyorum, semia'llâhu li-men hamideh dediği zaman kalkıyorsam; Allahu ekber dediği zaman eğiliyorum, semia'llâhu li-men hamideh dediği zaman kalkıyorsam; Kur'ân-ı Kerîm "yap" dediği zaman yapacağım, "yapma" dediği zaman bırakacağım; emrini tutacağım, Kur'ân-ı Kerîm "yap" dediği zaman yapacağım, "yapma" dediği zaman bırakacağım; emrini tutacağım, yasağından kaçacağım. İmam öyle. yasağından kaçacağım. İmam öyle.

Kur'ân-ı Kerîm imam olur mu? Olur tabii... Emirleri var, yasakları var; ona aynen uyacaksın. Kur'ân-ı Kerîm imam olur mu?

Olur tabii... Emirleri var, yasakları var; ona aynen uyacaksın.

"Onu imam edin." diyor, bir. İkincisi; "Rehber edin." diyor."Onu imam edin." diyor, bir.

İkincisi; "Rehber edin." diyor.
Ona iktidâ edeceksin, uyacaksın, onun peşinde gideceksin. Ona iktidâ edeceksin, uyacaksın, onun peşinde gideceksin.

Neden böyle diyor, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz? Neden böyle diyor, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz?

Fe-innehû kelâmu Rabbi'l-âlemîn. "Çünkü bu, Rabbü'l-âlemîn'in kelâmıdır." Fe-innehû kelâmu Rabbi'l-âlemîn. "Çünkü bu, Rabbü'l-âlemîn'in kelâmıdır."

Kur'ân-ı Kerîm Allahu Teâlâ hazretlerinin sözüdür. Kur'ân-ı Kerîm Allahu Teâlâ hazretlerinin sözüdür. Uydurma bir söz değil, senin benim sözüm değil, şahsî bir kanaat değil; Uydurma bir söz değil, senin benim sözüm değil, şahsî bir kanaat değil; kâinatın sahibi, bizim hâlıkımız, râzıkımız, bizi yaşatan, bizi öldürecek olan,kâinatın sahibi, bizim hâlıkımız, râzıkımız, bizi yaşatan, bizi öldürecek olan, bizi huzuruna çekecek olan, bizden hesap soracak olan Allahu Teâlâ hazretlerinin kelâmı. bizi huzuruna çekecek olan, bizden hesap soracak olan Allahu Teâlâ hazretlerinin kelâmı.

Biz neye göre hesap vereceğiz? Kur'ân-ı Kerîm ile biz mesul olacağız. Biz neye göre hesap vereceğiz?

Kur'ân-ı Kerîm ile biz mesul olacağız.
"Sana Kur'ân-ı Kerîm'i göndermedim mi? Onunla ne amel ettin?" diye Allahu Teâlâ hazretleri soracak. "Sana Kur'ân-ı Kerîm'i göndermedim mi? Onunla ne amel ettin?" diye Allahu Teâlâ hazretleri soracak.

Onun için, Allahu Teâlâ hazretlerinin kelâmı olan bu Kur'ân-ı Kerîm'e sımsıkı sarılın,Onun için, Allahu Teâlâ hazretlerinin kelâmı olan bu Kur'ân-ı Kerîm'e sımsıkı sarılın, onu kendinize imam edinin, rehber edinin. onu kendinize imam edinin, rehber edinin.

Başka hadîs-i şerîflerde rivayetin devamı da var. Başka hadîs-i şerîflerde rivayetin devamı da var.

Kur'ân-ı Kerîm Allahu Teâlâ hazretleri tarafından gönderildi. Kur'ân-ı Kerîm Allahu Teâlâ hazretleri tarafından gönderildi. Tekrar ona dönecek. Bir rivayette deniliyor ki; Tekrar ona dönecek. Bir rivayette deniliyor ki;

Fe-âminû bi-müteşâbihihî. "Müteşabih âyetlerine inanınız." Fe-âminû bi-müteşâbihihî. "Müteşabih âyetlerine inanınız." Fa'tebirû bi-emsâlihî. "İçinde anlatılan kıssalardan gerekli hisseleri çıkartıp Fa'tebirû bi-emsâlihî. "İçinde anlatılan kıssalardan gerekli hisseleri çıkartıp ibretlerinizi alınız." ibretlerinizi alınız."

Bu hadîs-i şerîfi Hz. Ali radıyallahu anh ve kerremallâhu veche rivayet etmiş. Bu hadîs-i şerîfi Hz. Ali radıyallahu anh ve kerremallâhu veche rivayet etmiş.

Burada Hz. Ali Efendimiz'in râvi olmasında bir ince nokta, nükte var.Burada Hz. Ali Efendimiz'in râvi olmasında bir ince nokta, nükte var. Ankara'da birisi bana; "Bizim mahallede bir kişi var." dedi...Ankara'da birisi bana; "Bizim mahallede bir kişi var." dedi... Hz. Ali Efendimiz'i sevdiğini iddia edermiş, Alevî inancındaymış.Hz. Ali Efendimiz'i sevdiğini iddia edermiş, Alevî inancındaymış. Alevî demek, "Hz. Ali Efendimiz'e mensup" demek. Bu diyormuş ki; Alevî demek, "Hz. Ali Efendimiz'e mensup" demek. Bu diyormuş ki;

"Elinizdeki Kur'ân-ı Kerîm yanlış, eksik; saklanmış, bazı şeyleri kaçırılmış." "Elinizdeki Kur'ân-ı Kerîm yanlış, eksik; saklanmış, bazı şeyleri kaçırılmış."

Sübhanallah! Sübhanallah! Böyle bir iddia Kur'ân-ı Kerîm'in kendisine aykırı.Böyle bir iddia Kur'ân-ı Kerîm'in kendisine aykırı. Çünkü; İnnâ nahnu nezzelne'z-zikre ve innâ lehû le-hâfizûn. Çünkü;

İnnâ nahnu nezzelne'z-zikre ve innâ lehû le-hâfizûn.

Kur'ân-ı Kerîm'i indiren Allahu Teâlâ hazretleri bu âyet-i kerîmede garantisini de veriyor. Kur'ân-ı Kerîm'i indiren Allahu Teâlâ hazretleri bu âyet-i kerîmede garantisini de veriyor.

İnnâ nahnu nezzelne'z-zikre. "Kur'ân-ı Kerîm'i bizzat biz indirdik."İnnâ nahnu nezzelne'z-zikre. "Kur'ân-ı Kerîm'i bizzat biz indirdik." Ve innâ lehû le-hâfizûn. "Onu biz hıfzedeceğiz." Ve innâ lehû le-hâfizûn. "Onu biz hıfzedeceğiz."

Velev tekavvele aleynâ ba'de'l-ekâvîl. Velev tekavvele aleynâ ba'de'l-ekâvîl. "Eğer Kur'ân-ı Kerîm'in kendisine inzâl edilmiş olduğu Resûl-i Ekrem bile "Eğer Kur'ân-ı Kerîm'in kendisine inzâl edilmiş olduğu Resûl-i Ekrem bile bazı sözleri Allahu Teâlâ söylemediği halde söylemiş gibi isnat etse, kendisi uydursaydı..."bazı sözleri Allahu Teâlâ söylemediği halde söylemiş gibi isnat etse, kendisi uydursaydı..." Le-ehaznâ minhu bi'l-yemîn sümme le-kata'nâ minhü'l-vetîn. Le-ehaznâ minhu bi'l-yemîn sümme le-kata'nâ minhü'l-vetîn. "Damarlarını koparırdık!" diyor Allahu Teâlâ hazretleri... "Damarlarını koparırdık!" diyor Allahu Teâlâ hazretleri...

Resûlullah Allah'ın emin peygamberi; Muhammedü'l-Emîn, emniyetli peygamber.Resûlullah Allah'ın emin peygamberi; Muhammedü'l-Emîn, emniyetli peygamber. Peygamberlik öncesi hayatında emniyetle şöhret yapmış. Peygamberlik öncesi hayatında emniyetle şöhret yapmış. Kendisine nasıl geldiyse, titreyerek, "Bir âyeti yanlış [ezberlemeyeyim.]" diye hızlı hızlı,Kendisine nasıl geldiyse, titreyerek, "Bir âyeti yanlış [ezberlemeyeyim.]" diye hızlı hızlı, tekrar ede ede vahiy geldiği zaman aynen [söylemeye, hıfz etmeye] çalışırdı. tekrar ede ede vahiy geldiği zaman aynen [söylemeye, hıfz etmeye] çalışırdı. Teselli sadedinde; "Sen telaşlanma Resûlüm, onun hıfzı, hatırlatılması, nakledilmesi bize ait." diyeTeselli sadedinde; "Sen telaşlanma Resûlüm, onun hıfzı, hatırlatılması, nakledilmesi bize ait." diye Allahu Teâlâ garanti veriyor. Allahu Teâlâ garanti veriyor.

Allahu Teâlâ hazretlerinin bir âyetini bile değiştirilmeyeceğine, Allahu Teâlâ hazretlerinin bir âyetini bile değiştirilmeyeceğine, bir isnat yapılmayacağına dair garanti verdiği Kur'ân-ı Kerîm'ebir isnat yapılmayacağına dair garanti verdiği Kur'ân-ı Kerîm'e bir insan nasıl olur da "eksiktir, fazladır" der? bir insan nasıl olur da "eksiktir, fazladır" der?

Neden der? Cahilliğinden der! Çok cahil, çok zalim, çok zavallı, çok şaşkın bir kimse! Neden der?

Cahilliğinden der! Çok cahil, çok zalim, çok zavallı, çok şaşkın bir kimse!

Dedim ki; "O arkadaşa git benden haber ver. Ben şimdi üniversitede bir çalışma yapıyorum, Dedim ki;

"O arkadaşa git benden haber ver. Ben şimdi üniversitede bir çalışma yapıyorum,
sıkışık bir durumum var.sıkışık bir durumum var. Ben çok zengin bir insan değilim. Ben ortaya 100 bin lira koyayım, o 5 bin lira koysun.Ben çok zengin bir insan değilim. Ben ortaya 100 bin lira koyayım, o 5 bin lira koysun. Onun da kalbinin ikna olacağı şekilde Kur'ân-ı Kerîm'de hiçbir eksik olmadığını ispat edeceğim.Onun da kalbinin ikna olacağı şekilde Kur'ân-ı Kerîm'de hiçbir eksik olmadığını ispat edeceğim. O da ikna edecek, 'doğru' diyecek. Var mı böyle bir iddiaya? O da ikna edecek, 'doğru' diyecek. Var mı böyle bir iddiaya? Git haber ver, ben ispat edeceğim." dedim. Git haber ver, ben ispat edeceğim." dedim.

Ondan sonra oradan ses gelmedi. Çünkü elimizde Hz. Ali Efendimiz'in Ondan sonra oradan ses gelmedi.

Çünkü elimizde Hz. Ali Efendimiz'in
bizzat kendi imzasını taşıyan, onun eliyle yazılmış Kur'ân-ı Kerîm var. bizzat kendi imzasını taşıyan, onun eliyle yazılmış Kur'ân-ı Kerîm var. Müzemizde, altında Hz. Ali Efendimiz'in imzası olan Kur'ân-ı Kerîm var, elhamdülillah. Müzemizde, altında Hz. Ali Efendimiz'in imzası olan Kur'ân-ı Kerîm var, elhamdülillah. Onu gösterecektim. Ensesinden tutup; "Bak, bu Resûlullah'ın damadı, senin de beğendiğin, Onu gösterecektim. Ensesinden tutup; "Bak, bu Resûlullah'ın damadı, senin de beğendiğin, 'ona mensubum' dediğin Hz. Ali'nin imzasını taşıyan Kur'ân-ı Kerîm! Bak bakalım, 'ona mensubum' dediğin Hz. Ali'nin imzasını taşıyan Kur'ân-ı Kerîm! Bak bakalım, başından sonuna kadar bizim şimdi okumuş olduğumuz Kur'ân-ı Kerîm'e görebaşından sonuna kadar bizim şimdi okumuş olduğumuz Kur'ân-ı Kerîm'e göre bir kelimesinde bir fark var mı?" diyecektim, alacaktım 100 bin lirasını ama gelmedi. bir kelimesinde bir fark var mı?" diyecektim, alacaktım 100 bin lirasını ama gelmedi.

Hz. Ali Efendimiz Kur'ân-ı Kerîm'e uymayı tavsiye ediyor. Hz. Ali Efendimiz Kur'ân-ı Kerîm'e uymayı tavsiye ediyor. Onun için, kim Hz. Ali Efendimiz'i sevmek iddiasında ise,Onun için, kim Hz. Ali Efendimiz'i sevmek iddiasında ise, Hz. Ali Efendimiz'in şefaatine mazhar olmak istiyorsaHz. Ali Efendimiz'in şefaatine mazhar olmak istiyorsa bu hadîs-i şerîfe daha dikkatli bir şekilde baksın. bu hadîs-i şerîfe daha dikkatli bir şekilde baksın.

Bir yerde yine bu zümreden bir kimseyle karşılaştık. Bir yerde yine bu zümreden bir kimseyle karşılaştık. Otobüsün şoförü, otobüsü kullanıyor. Ben de saat 10-11'de otobüse binmiştim, otobüs tenha... Otobüsün şoförü, otobüsü kullanıyor. Ben de saat 10-11'de otobüse binmiştim, otobüs tenha... Fakat şoför yanındaki şahısla münakaşa yapıyor. Fakat şoför yanındaki şahısla münakaşa yapıyor. O kadar münakaşa yapıyor ki neredeyse otobüsü bir yere çarptıracak! O kadar münakaşa yapıyor ki neredeyse otobüsü bir yere çarptıracak! Otobüsü idare etmeyi unutmuş, yanındakiyle münakaşa yapıyor. Otobüsü idare etmeyi unutmuş, yanındakiyle münakaşa yapıyor. Baktım "Allah", "peygamber", "Hz. Ali" sözleri geçiyor. Baktım "Allah", "peygamber", "Hz. Ali" sözleri geçiyor. Ben de tabii ilgi duydum, yanına yanaştım, biraz dinledim. Diyor ki; Ben de tabii ilgi duydum, yanına yanaştım, biraz dinledim. Diyor ki;

"Biz daha iyi insanlarız; siz şaşkınsınız." "Biz daha iyi insanlarız; siz şaşkınsınız."

"Pekâlâ, bana da müsaade eder misiniz? Ben sözlerinizi duydum,"Pekâlâ, bana da müsaade eder misiniz? Ben sözlerinizi duydum, münakaşanıza ister istemez kulak misafiri oldum. Ben de birkaç söz söyleyeyim mi?" münakaşanıza ister istemez kulak misafiri oldum. Ben de birkaç söz söyleyeyim mi?"

Şoför; "Söyle ağabey." dedi. Dedim ki; Şoför;

"Söyle ağabey." dedi.

Dedim ki;

"Şimdi benim soracağım birkaç soruya doğru cevap ver ki ben de sözümü ona göre ayarlayayım,"Şimdi benim soracağım birkaç soruya doğru cevap ver ki ben de sözümü ona göre ayarlayayım, başka yerden başlayayım.başka yerden başlayayım. Senin kabul etmediğin bir yerden başlarsam olmaz.Senin kabul etmediğin bir yerden başlarsam olmaz. Senin de kabul ettiğin bir yerden başlayalım." dedim. Senin de kabul ettiğin bir yerden başlayalım." dedim.

"Namaz kılar mısınız?" dedim. "Kılmayız." dedi. "Namaz kılar mısınız?" dedim.

"Kılmayız." dedi.

"Peki, Kur'ân-ı Kerîm'i okur musunuz? "Peki, Kur'ân-ı Kerîm'i okur musunuz? Kur'ân-ı Kerîm'i Allah'ın hak kitabı kabul eder misiniz?" dedim. "Ederiz." dedi. Kur'ân-ı Kerîm'i Allah'ın hak kitabı kabul eder misiniz?" dedim.

"Ederiz." dedi.
"Sizden daha çok okuruz." dedi. "Doğru mu söylüyorsun?"Sizden daha çok okuruz." dedi.

"Doğru mu söylüyorsun?
Doğru söylemiyorsan başka şey söyleyeceğim.Doğru söylemiyorsan başka şey söyleyeceğim. Çünkü o zaman başka bir delille seni ikna etmem lazım.Çünkü o zaman başka bir delille seni ikna etmem lazım. Önce orayı kabul ettirmem lazım, ondan sonra ötekisini [söyleyeceğim.]" dedim. Önce orayı kabul ettirmem lazım, ondan sonra ötekisini [söyleyeceğim.]" dedim.

"Yok, Kur'ân-ı Kerîm'i kabul ediyoruz." dedi. "Yok, Kur'ân-ı Kerîm'i kabul ediyoruz." dedi.

"Peki, Kur'ân-ı Kerîm'i kabul ediyorsunuz da,"Peki, Kur'ân-ı Kerîm'i kabul ediyorsunuz da, Kur'ân-ı Kerîm'in içinde -şu anda sayamam ama biraz bana müsaade verirsen içeri giderim,Kur'ân-ı Kerîm'in içinde -şu anda sayamam ama biraz bana müsaade verirsen içeri giderim, kitaptan sırası var, oradan hepsini ölçerim, sırasını söylerim- kitaptan sırası var, oradan hepsini ölçerim, sırasını söylerim- yüzlerce âyet-i kerîmede 'Namaz kılın.' diye emir var.yüzlerce âyet-i kerîmede 'Namaz kılın.' diye emir var. Niye namaz kılmıyorsunuz?" dedim. Tabii sustu... Kur'ân-ı Kerîm'e inanıyor,Niye namaz kılmıyorsunuz?" dedim.

Tabii sustu... Kur'ân-ı Kerîm'e inanıyor,
içindekini yapmıyor, içindekini kabul etmiyor. içindekini yapmıyor, içindekini kabul etmiyor.

Dedim ki; "Bak ben üniversitede hocayım; Arapça bilirim, Farsça bilirim..." Dedim ki;

"Bak ben üniversitede hocayım; Arapça bilirim, Farsça bilirim..."

Afedersiniz, o adama öyle söylemek icap etti de... Afedersiniz, o adama öyle söylemek icap etti de... Bildiğimiz yarım yamalak da olsa maksadı ifade etmek bakımından öyle söylemek icap etti. Bildiğimiz yarım yamalak da olsa maksadı ifade etmek bakımından öyle söylemek icap etti.

"Ben sana bu Kur'ân-ı Kerîm'in içindeki gerçeklerden bahsediyorum."Ben sana bu Kur'ân-ı Kerîm'in içindeki gerçeklerden bahsediyorum. Sen yine bana itimat etme, git kime itimat edersen [et;] Sen yine bana itimat etme, git kime itimat edersen [et;] Kur'ân-ı Kerîm'in içinde ne yazdığını öğren, ne yazdığını oku, ondan sonra onunla hareket et.Kur'ân-ı Kerîm'in içinde ne yazdığını öğren, ne yazdığını oku, ondan sonra onunla hareket et. Çünkü hiç kimseye bağlılık seni kıyamet gününde şahsî mesuliyetten kurtarmaz." dedim. Çünkü hiç kimseye bağlılık seni kıyamet gününde şahsî mesuliyetten kurtarmaz." dedim.

Mesela bir insan gitse, kıyamet gününde; Mesela bir insan gitse, kıyamet gününde; "Yâ Rabbi! Ben filanca aksakallı ihtiyar adama tâbi oldum."Yâ Rabbi! Ben filanca aksakallı ihtiyar adama tâbi oldum. O öyle dediği için öyle yaptım." dese kurtulacak mı? O öyle dediği için öyle yaptım." dese kurtulacak mı?

Hayır. Onlar birbirleriyle cehennemde münakaşa yapacaklar;Hayır. Onlar birbirleriyle cehennemde münakaşa yapacaklar; "Sen olmasaydın ben dalâlete düşmezdim, senin yüzünden cehenneme geldim!" diyecek."Sen olmasaydın ben dalâlete düşmezdim, senin yüzünden cehenneme geldim!" diyecek. Ötekisi de; "Sen aklını kullansaydın!" diyecek. Âyet-i kerîmelerde var. Ötekisi de; "Sen aklını kullansaydın!" diyecek. Âyet-i kerîmelerde var.

Tehâsumu ehli'n-nâr... Cehennem ehlinin birbirleriyle hasımlaşması, birbirlerine beddua etmesi, Tehâsumu ehli'n-nâr... Cehennem ehlinin birbirleriyle hasımlaşması, birbirlerine beddua etmesi, "Senin yüzünden bu hâle düştüm!" demesi hak! "Senin yüzünden bu hâle düştüm!" demesi hak!

Lev lâ entüm le-künnâ mü'minin. Birbirlerine; "Siz olmasaydınız biz mü'min olurduk!" diyecekler. Lev lâ entüm le-künnâ mü'minin. Birbirlerine; "Siz olmasaydınız biz mü'min olurduk!" diyecekler.

"Hiç kimseye ittiba kimseyi kurtarmayacak. Aklını başına alacaksın. Mesuliyet şahsî..." dedim. "Hiç kimseye ittiba kimseyi kurtarmayacak. Aklını başına alacaksın. Mesuliyet şahsî..." dedim.

Ve lâ teziru vâziretün vizra uhrâ. "Kimsenin mesuliyetini ötekisi yüklenmez." Ve lâ teziru vâziretün vizra uhrâ. "Kimsenin mesuliyetini ötekisi yüklenmez."

Sen ne yapıp yapıp hak yolda olmak, hak yolda ölmek zorundasın! Sen ne yapıp yapıp hak yolda olmak, hak yolda ölmek zorundasın! Bulacaksın! Nasıl yemeğini buluyorsun, nasıl ekmeğini buluyorsun, akşama aç kalmıyorsun, Bulacaksın! Nasıl yemeğini buluyorsun, nasıl ekmeğini buluyorsun, akşama aç kalmıyorsun, nasıl yağmurdan barınacak bir yer buluyorsun; öyle Mevlânı bulacaksın. nasıl yağmurdan barınacak bir yer buluyorsun; öyle Mevlânı bulacaksın. Bu hayat da fırsat, işte kaç sene yaşayacaksan bu fırsat içindeBu hayat da fırsat, işte kaç sene yaşayacaksan bu fırsat içinde Allahu Teâlâ hazretlerini bileceksin, bulacaksın, O'nun rızasını kazanacaksın.Allahu Teâlâ hazretlerini bileceksin, bulacaksın, O'nun rızasını kazanacaksın. Başka çaren yok! "Efendim ben filanca kimseyi dinledim." Başka çaren yok!

"Efendim ben filanca kimseyi dinledim."

Herkese şüpheyle bak. Hiç kimseye inanma; ama doğruyu bul. Herkese şüpheyle bak. Hiç kimseye inanma; ama doğruyu bul.

Hz. Ali Efendimiz'in bir sözü var, çok hoşuma gitti ve hepimizin bunu çok iyi bilmesi lazım. Hz. Ali Efendimiz'in bir sözü var, çok hoşuma gitti ve hepimizin bunu çok iyi bilmesi lazım. Çünkü insanlara tâbi olmak insanları çok aldatıyor. Bir insanı seviyorlar, tâbi oluyorlar.Çünkü insanlara tâbi olmak insanları çok aldatıyor. Bir insanı seviyorlar, tâbi oluyorlar. Ama sevgi yanlışsa, gidip de mesela Amerikalı bir artisti sevmişse Ama sevgi yanlışsa, gidip de mesela Amerikalı bir artisti sevmişse onun peşinde gittiği zaman onunla beraber cehenneme gidiyor. onun peşinde gittiği zaman onunla beraber cehenneme gidiyor. İnsanın kimi seveceğini, neye inanması gerektiğini iyi tayin etmesi lazım.İnsanın kimi seveceğini, neye inanması gerektiğini iyi tayin etmesi lazım. Onu tayin edemeyince gönlünden bağlanıverdiği insan onu şaşırtabilir. Onu tayin edemeyince gönlünden bağlanıverdiği insan onu şaşırtabilir.

Bu umumî bir manzara, bunu memleketimizde çok görüyoruz: Bu umumî bir manzara, bunu memleketimizde çok görüyoruz:

Şeyhine bağlanıyor; şeyhi ne dediyse şeyhinin sözünden dışarı çıkmıyor. Şeyhine bağlanıyor; şeyhi ne dediyse şeyhinin sözünden dışarı çıkmıyor.

Evet, şeyhinin sözünden dışarı çıkmamak iyi güzel şey;Evet, şeyhinin sözünden dışarı çıkmamak iyi güzel şey; ama şeyhi yanlış bir şey söylediği zaman iş ne olacak? ama şeyhi yanlış bir şey söylediği zaman iş ne olacak?

Hadi bakalım buyurun... Şeyhi yanlış bir şey söylerse o zaman ötekisinin hâli ne olacak? Hadi bakalım buyurun...

Şeyhi yanlış bir şey söylerse o zaman ötekisinin hâli ne olacak?

Ya Şer'i Şerîf'e, Kur'ân-ı Kerîm'e, hadîs-i şerîfe aykırı şeyler söylüyor daYa Şer'i Şerîf'e, Kur'ân-ı Kerîm'e, hadîs-i şerîfe aykırı şeyler söylüyor da onları yanlış yola çekiyor ise, o zaman ne olacak? onları yanlış yola çekiyor ise, o zaman ne olacak?

Onun aksakalı, başındaki koca kavuğu kâr edecek mi? Onun aksakalı, başındaki koca kavuğu kâr edecek mi?

Etmeyecek. Hem dalâlete düşüren hem dalâlete düşen, ikisi birden cehenneme gidecek! Etmeyecek. Hem dalâlete düşüren hem dalâlete düşen, ikisi birden cehenneme gidecek!

Onun için, Hz. Ali Efendimiz'in şu tavsiyesini kendinize hayatınızda prensip edinin: Onun için, Hz. Ali Efendimiz'in şu tavsiyesini kendinize hayatınızda prensip edinin:

İ'rifi'l-hakka ta'rif ehlehû. "Önce hakkı öğren, ondan sonra kimin hak ehli olduğunu anlarsın." İ'rifi'l-hakka ta'rif ehlehû. "Önce hakkı öğren, ondan sonra kimin hak ehli olduğunu anlarsın."

Önce hakkı öğren. Hak neresi, gerçek nerede, kim [hakta], onu anla.Önce hakkı öğren. Hak neresi, gerçek nerede, kim [hakta], onu anla. Kur'ân-ı Kerîm'i öğren, hadîs-i şerîfi öğren, dinin aslını sapasağlam öğren;Kur'ân-ı Kerîm'i öğren, hadîs-i şerîfi öğren, dinin aslını sapasağlam öğren; ondan sonra kimin Kur'an ehli, kimin hadis ehli, kimin hak yolda, kimin bâtıl yolda,ondan sonra kimin Kur'an ehli, kimin hadis ehli, kimin hak yolda, kimin bâtıl yolda, kimin hâdî, kimin yol gösterici rehber, kimin yol sapıtırıcı mudil olduğunu çok iyi anlarsın. kimin hâdî, kimin yol gösterici rehber, kimin yol sapıtırıcı mudil olduğunu çok iyi anlarsın.

Bu devirde başka hiçbir çare yok! Çünkü herkes müçtehit, herkes din alimi, Bu devirde başka hiçbir çare yok! Çünkü herkes müçtehit, herkes din alimi, herkes Kur'ân-ı Kerîm'den bahsediyor, herkes hadîs-i şerîften ve Kur'ân-ı Kerîm'den delil getiriyor. herkes Kur'ân-ı Kerîm'den bahsediyor, herkes hadîs-i şerîften ve Kur'ân-ı Kerîm'den delil getiriyor.

Ama ne için delil getiriyor? Tesettürün olmadığını göstermek için delil getiriyor.Ama ne için delil getiriyor?

Tesettürün olmadığını göstermek için delil getiriyor.
Biranın içilebileceğini göstermek için delil getiriyor. Faizi yemek için delil getiriyor.Biranın içilebileceğini göstermek için delil getiriyor. Faizi yemek için delil getiriyor. Cuma'yı terk etmek için delil getiriyor. Her türlü farzı çiğnemek için delil yine Kur'an'dan!.. Cuma'yı terk etmek için delil getiriyor. Her türlü farzı çiğnemek için delil yine Kur'an'dan!..

Olur mu? Olmaz ama [Bektâşî'nin durumu] gibi oluyor... Olur mu?

Olmaz ama [Bektâşî'nin durumu] gibi oluyor...

Bektâşî'ye "Namaz kıl." demişler. Fıkra... Bektâşîler'in de beş vakit namazı kılanları var da...Bektâşî'ye "Namaz kıl." demişler. Fıkra... Bektâşîler'in de beş vakit namazı kılanları var da... Bektâşî fıkrasında: "Namaz kıl." demişler. "Kılmam." demiş. "Neden kılmazsın?" Bektâşî fıkrasında:

"Namaz kıl." demişler.

"Kılmam." demiş.

"Neden kılmazsın?"

"Kur'ân-ı Kerîm 'kılma' diyor da ondan." demiş. "Kur'ân-ı Kerîm 'kılma' diyor da ondan." demiş.

"Ya Kur'ân-ı Kerîm hiç 'namaz kılma' der mi? Göster yerini bakalım." "Ya Kur'ân-ı Kerîm hiç 'namaz kılma' der mi? Göster yerini bakalım."

Açmış göstermiş: Lâ takrabu's-salâte diyor. Açmış göstermiş:

Lâ takrabu's-salâte diyor.

Hakikaten Kur'ân-ı Kerîm'de lâ takrabu's-salâte diye bir cümle var; Hakikaten Kur'ân-ı Kerîm'de lâ takrabu's-salâte diye bir cümle var; "Namaza sakın yaklaşmayın." diyor. "Namaza sakın yaklaşmayın." diyor.

Ama ne zaman? Lâ takrabu's-salâte ve entüm sükârâ hattâ ta'lemû mâ tekûlûne ve lâ cünüben.Ama ne zaman?

Lâ takrabu's-salâte ve entüm sükârâ hattâ ta'lemû mâ tekûlûne ve lâ cünüben.
"Sarhoş olup da ne söylediğinizi bilmeyecek bir halde iken namaza yaklaşmayın." diyor, "Sarhoş olup da ne söylediğinizi bilmeyecek bir halde iken namaza yaklaşmayın." diyor, sarhoşların namaz kılmamasını söylüyor Kur'ân-ı Kerîm'de. sarhoşların namaz kılmamasını söylüyor Kur'ân-ı Kerîm'de.

Çünkü namaz şuur işi, akıl işi, Allahu Teâlâ hazretlerinin karşısında edep işi, gönül işi, Çünkü namaz şuur işi, akıl işi, Allahu Teâlâ hazretlerinin karşısında edep işi, gönül işi, gözyaşı dökme işi, Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunda durup rızasını kazanma işi. gözyaşı dökme işi, Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunda durup rızasını kazanma işi. Sen oraya abuk sabuk, sarhoş herzeleriyle çıkarsan [olmaz.] Sen oraya abuk sabuk, sarhoş herzeleriyle çıkarsan [olmaz.]

"'Yaklaşma' dediği için ben de yaklaşmıyorum." diyor. "'Yaklaşma' dediği için ben de yaklaşmıyorum." diyor.

İçkiyi bıraksana nâmübarek! Be adam, içkiyi bıraksan da ondan sonra namazı kılsana! İçkiyi bıraksana nâmübarek! Be adam, içkiyi bıraksan da ondan sonra namazı kılsana!

Onun için, önce hakkı öğreneceğiz. Onun için, önce hakkı öğreneceğiz.

Bu dünya üzerinde hiç kimse; "Benim yoğurdum, ayranım ekşi." demiyor;Bu dünya üzerinde hiç kimse; "Benim yoğurdum, ayranım ekşi." demiyor; "Benim yolum en güzel yol." diyor. "Benim yolum en güzel yol." diyor. O zaman kimin doğru yolda kimin eğri yolda olduğunu anlayacağız. O zaman kimin doğru yolda kimin eğri yolda olduğunu anlayacağız. Başka hiçbir çare yok. Kur'ân-ı Kerîm'i bugünden tez yok, okuyacaksınız. Başka hiçbir çare yok.

Kur'ân-ı Kerîm'i bugünden tez yok, okuyacaksınız.

Bak, Peygamber Efendimiz ne dedi? Aleyküm bi'l-Kur'ân. "Kur'ân-ı Kerîm'i okuyun." dedi. Bak, Peygamber Efendimiz ne dedi?

Aleyküm bi'l-Kur'ân. "Kur'ân-ı Kerîm'i okuyun." dedi.

Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyacaksın. Karşına bir emir geldi mi Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini okuyacaksın. Karşına bir emir geldi mi hemen o gün yapmaya başla.hemen o gün yapmaya başla. Çünkü bildiği ile amel eden insana Allahu Teâlâ hazretleri bilmediği ilimlerin hazinesini açar.Çünkü bildiği ile amel eden insana Allahu Teâlâ hazretleri bilmediği ilimlerin hazinesini açar. İnsan bildiği ile amel etti mi insana bilmediğinin kapıları açılır. İnsan bildiği ile amel etti mi insana bilmediğinin kapıları açılır.

Şimdi bak burada bir hadîs-i şerîf okudun: Şimdi bak burada bir hadîs-i şerîf okudun:

Aleyküm bi'l-Kur'ân. Peygamber Efendimiz Kur'ân-ı Kerîm'i tavsiye etti. Aleyküm bi'l-Kur'ân. Peygamber Efendimiz Kur'ân-ı Kerîm'i tavsiye etti. Bugünden tez yok, açacaksın Kur'ân-ı Kerîm'i, her gün üç sayfa, beş sayfa,Bugünden tez yok, açacaksın Kur'ân-ı Kerîm'i, her gün üç sayfa, beş sayfa, bir cüz, kabiliyetine ve hızına göre biraz Kur'ân-ı Kerîm okuyacaksın, bir cüz, kabiliyetine ve hızına göre biraz Kur'ân-ı Kerîm okuyacaksın, biraz mânasını [öğreneceksin.] Bir hadîs-i şerîften başla. biraz mânasını [öğreneceksin.] Bir hadîs-i şerîften başla.

İşte başlangıç noktasını gösteriyorum, buyur: İşte başlangıç noktasını gösteriyorum, buyur:

İşe Kur'ân-ı Kerîm'i okumaktan başla ve onu kendine imam edin.İşe Kur'ân-ı Kerîm'i okumaktan başla ve onu kendine imam edin. "Uydum Kur'an'a!" de. Hani imam efendinin arkasına geçiyorsun; "Uydum Kur'an'a!" de. Hani imam efendinin arkasına geçiyorsun; "Niyet ettim ikindi namazının farzını kılmaya, uydum hâzır olan imama." diyorsun."Niyet ettim ikindi namazının farzını kılmaya, uydum hâzır olan imama." diyorsun. "Uydum Kur'an'a!" diyeceksin. Kur'ân-ı Kerîm'e uy. "Uydum Kur'an'a!" diyeceksin. Kur'ân-ı Kerîm'e uy.

Kur'ân-ı Kerîm'i okurken ne diyor orada? Kur'ân-ı Kerîm'i okurken ne diyor orada?

"Yalan söyleme." diyor; yalan söyleme. "Oruç tut." diyor; oruç tut. "Namaz kıl." diyor;"Yalan söyleme." diyor; yalan söyleme. "Oruç tut." diyor; oruç tut. "Namaz kıl." diyor; namaz kıl. "İçki içme." diyor; içkiyi bırak. "Faiz yeme." diyor; faizi bırak. namaz kıl. "İçki içme." diyor; içkiyi bırak. "Faiz yeme." diyor; faizi bırak.

İmam, rehber edineceksin kendine ki Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına eresin. İmam, rehber edineceksin kendine ki Allahu Teâlâ hazretlerinin rızasına eresin.

İşte başlangıç noktası; bugünden başla. Allah kolaylık versin. İşte başlangıç noktası; bugünden başla.

Allah kolaylık versin.
Allah yolunu açık etsin. Füyûzat, fütûhat versin. Berekâtını ihsan eylesin. Allah yolunu açık etsin. Füyûzat, fütûhat versin. Berekâtını ihsan eylesin. Sevdiği razı olduğu yüksek mertebeli bir kul eylesin. Sevdiği razı olduğu yüksek mertebeli bir kul eylesin.

Aleyküm bi'l-beyâdi mine's-siyâb. Aleyküm bi'l-beyâdi mine's-siyâb.

Üçüncü hadîs-i şerîfe geçtik. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Üçüncü hadîs-i şerîfe geçtik.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Aleyküm bi'l-beyâdi mine's-siyâbi. "Size elbiselerin beyazlarını tavsiye ederim." Aleyküm bi'l-beyâdi mine's-siyâbi. "Size elbiselerin beyazlarını tavsiye ederim."

"Beyaz elbise giymenizi tavsiye ederim." İçeride şurada birkaç cübbe var, "Beyaz elbise giymenizi tavsiye ederim."

İçeride şurada birkaç cübbe var,
"Beyazlı hadîs-i şerîf geçecek, beyaz cübbeyi verin." dedim, ben de beyazı giydim."Beyazlı hadîs-i şerîf geçecek, beyaz cübbeyi verin." dedim, ben de beyazı giydim. Hiç olmazsa burada şu hadîs-i şerîfe uymuş olayım diye...Hiç olmazsa burada şu hadîs-i şerîfe uymuş olayım diye... Bir defacık bile olsa "Uydum yâ Resûlallah." diyeceğim,Bir defacık bile olsa "Uydum yâ Resûlallah." diyeceğim, "O hadîs-i şerîfini duydum da onun için şu cübbeyi beyaz giydim." diyeceğim hiç olmazsa... "O hadîs-i şerîfini duydum da onun için şu cübbeyi beyaz giydim." diyeceğim hiç olmazsa... Belki mazeret olur, belki olmaz, bilmiyorum. Müslümanlık çok daha zordur, kolay değil...Belki mazeret olur, belki olmaz, bilmiyorum.

Müslümanlık çok daha zordur, kolay değil...
Melekler cennete giden insana şaşacaklarmış;Melekler cennete giden insana şaşacaklarmış; "Ya bu kadar bâdireyi nasıl atlattın da sen nasıl buraya gelebildin?" diye..."Ya bu kadar bâdireyi nasıl atlattın da sen nasıl buraya gelebildin?" diye... Cennete girmek kolay değil. Çok çalışmak lazım. Oyuncak değil.Cennete girmek kolay değil. Çok çalışmak lazım. Oyuncak değil. Dünya hayatı oyuncak değil. Bir kere, insanın bir defa fırsatı var.Dünya hayatı oyuncak değil. Bir kere, insanın bir defa fırsatı var. Bir defa yaşayacağız, bir fırsat. Ya cennete girmeyi hak edeceksin, kazanacaksın; Bir defa yaşayacağız, bir fırsat. Ya cennete girmeyi hak edeceksin, kazanacaksın; veyahut gittin, mahvoldun! Ya cennete gideceksin ya da mahvoldun! veyahut gittin, mahvoldun! Ya cennete gideceksin ya da mahvoldun! Öteki ihtimali düşününce bile insanın tüylerini diken diken edecek bir ihtimal...Öteki ihtimali düşününce bile insanın tüylerini diken diken edecek bir ihtimal... Ya cennete gittin; oh ne âlâ, sefa süreceksin. Ya cennete gittin; oh ne âlâ, sefa süreceksin. Uçmak istersen uçacaksın, yemek istersen yiyeceksin, yatmak istersen yatacaksın... Uçmak istersen uçacaksın, yemek istersen yiyeceksin, yatmak istersen yatacaksın... Akılların almadığı, kulakların duymadığı, gönüllere sığmayan lezzetleri, nimetleri elde edecek.Akılların almadığı, kulakların duymadığı, gönüllere sığmayan lezzetleri, nimetleri elde edecek. Ne güzel... Veyahut da... Aman orasını hiç söylemeyelim. Ne güzel... Veyahut da... Aman orasını hiç söylemeyelim. Veyahut da mahvolacaksın, perişan olacaksın, helâk olacaksın! Veyahut da mahvolacaksın, perişan olacaksın, helâk olacaksın! Bu ne kadar ciddi bir iş! Onun için, iki elimizin arasına başımızı alıp kara kara düşünmemiz lazım; Bu ne kadar ciddi bir iş!

Onun için, iki elimizin arasına başımızı alıp kara kara düşünmemiz lazım;
"Nasıl olur da şu cehennemden kurtulurum, nasıl olur da şu cennete girerim; "Nasıl olur da şu cehennemden kurtulurum, nasıl olur da şu cennete girerim; bunun çaresi, yolu nedir?" diye düşüneceğiz. bunun çaresi, yolu nedir?" diye düşüneceğiz. Başka hiç çare yok! Ticaretine bir tehlike geldiği zaman düşünmüyor musun? Başka hiç çare yok!

Ticaretine bir tehlike geldiği zaman düşünmüyor musun?

Şimdi bir haber çıksa; "Yarın paranın değeri düşecek." Şimdi bir haber çıksa; "Yarın paranın değeri düşecek." Herkes hemen cebindeki parayı düşmeyecek bir şeye bağlamak için uğraşmaz mı? Herkes hemen cebindeki parayı düşmeyecek bir şeye bağlamak için uğraşmaz mı?

"Altın pahalanacak, gramında 800 lira fark edecek." "Altın pahalanacak, gramında 800 lira fark edecek."

Kuyumcuların önü dolar, herkes tedbir alır, değil mi? Kuyumcuların önü dolar, herkes tedbir alır, değil mi?

Onun için, işte cennet yolu, işte cehennem yolu; buradan kazanılıyor, başka hiçbir fırsat yok. Onun için, işte cennet yolu, işte cehennem yolu; buradan kazanılıyor, başka hiçbir fırsat yok. Bir defa fırsat verdiler bize; şu dünyaya geldik, bir fırsat...Bir defa fırsat verdiler bize; şu dünyaya geldik, bir fırsat... Elhamdülillah o fırsat elimizde. Akıl nimeti de var. Çok şükür, avantajlıyız da... Elhamdülillah o fırsat elimizde. Akıl nimeti de var. Çok şükür, avantajlıyız da... Eğer Avrupa'da olsaydık yine müslüman olmak zorundaydık. Adımız 'Hans' olsaydı,Eğer Avrupa'da olsaydık yine müslüman olmak zorundaydık. Adımız 'Hans' olsaydı, 'Joseph' olsaydı, 'Henry' olsaydı bile yine Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunu bulmakla vazifeliydik. 'Joseph' olsaydı, 'Henry' olsaydı bile yine Allahu Teâlâ hazretlerinin yolunu bulmakla vazifeliydik. Yine bâtıl yolu bırakacaktık, hak yolu bulacaktık, Allah'a kul olacaktık,Yine bâtıl yolu bırakacaktık, hak yolu bulacaktık, Allah'a kul olacaktık, bu Resûl'e ümmet olacaktık! Başka çare yok. bu Resûl'e ümmet olacaktık! Başka çare yok.

Bugün dünya üzerinde yaşayan insanların hepsi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inBugün dünya üzerinde yaşayan insanların hepsi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ya fiilen ümmetidir ya da nazarî olarak ümmetidir; ya ümmet-i davettir ya ümmet-i icâbettir. ya fiilen ümmetidir ya da nazarî olarak ümmetidir; ya ümmet-i davettir ya ümmet-i icâbettir. Başka çare yok. Brezilya'daki adam da, Amazonlar'daki yerli de, Afrika'daki yerli de, Başka çare yok. Brezilya'daki adam da, Amazonlar'daki yerli de, Afrika'daki yerli de, Avustralya'daki de, Asya'daki de, Rusya'daki de, Avustralya'daki de, Asya'daki de, Rusya'daki de, hepsi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i bilmek zorunda.hepsi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i bilmek zorunda. Çok şükür, müslüman doğmuşuz. Mübarek, elindeki nimeti kaçırma!Çok şükür, müslüman doğmuşuz.

Mübarek, elindeki nimeti kaçırma!
Elinde bir elmas var, bir pırlanta var, büyük bir nimet var; bari bunu kaçırma!Elinde bir elmas var, bir pırlanta var, büyük bir nimet var; bari bunu kaçırma! Müslüman doğmuşsun. Ya bir de diyâr-ı küfürde doğsaydın? Müslüman doğmuşsun. Ya bir de diyâr-ı küfürde doğsaydın?

Arayıp bulacaktın. Bulduktan sonra bütün cemiyete meydan okuyacaktın.Arayıp bulacaktın. Bulduktan sonra bütün cemiyete meydan okuyacaktın. Ailene meydan okuyacaktın. Cemiyetin akışının karşısına çıkacaktın.Ailene meydan okuyacaktın. Cemiyetin akışının karşısına çıkacaktın. Nehir bu tarafa doğru akarken sen bu tarafa gitmeye çalışacaktın.Nehir bu tarafa doğru akarken sen bu tarafa gitmeye çalışacaktın. "Ben müslüman oluyorum." diyecektin, "Bu yol bâtıl." diyecektin. Daha zor... "Ben müslüman oluyorum." diyecektin, "Bu yol bâtıl." diyecektin. Daha zor... Bak, elhamdülillah müslümansın. Hiç olmazsa elindeki nimetin kadr ü kıymetini bil deBak, elhamdülillah müslümansın. Hiç olmazsa elindeki nimetin kadr ü kıymetini bil de onu ömrünün sonuna kadar koru. onu ömrünün sonuna kadar koru.

Yâ Rabbi! Ey bize İslâmiyet'i nasip etmiş olan Mevlâm! Bizi bu Müslümanlık ile yaşat, Yâ Rabbi! Ey bize İslâmiyet'i nasip etmiş olan Mevlâm! Bizi bu Müslümanlık ile yaşat, bu Müslümanlık ile emaneti teslim eden bahtiyarlardan eyle. bu Müslümanlık ile emaneti teslim eden bahtiyarlardan eyle. Allahümme yâ veliyye'l-İslâm messiknâ bi'l-İslâm hattâ nelkâke bih... Allahümme yâ veliyye'l-İslâm messiknâ bi'l-İslâm hattâ nelkâke bih...

Aleyküm bi'l-beyâdi mine's-siyâbi fe'l-yelbeshâ ahyâüküm.Aleyküm bi'l-beyâdi mine's-siyâbi fe'l-yelbeshâ ahyâüküm. "Size beyaz elbiseyi tavsiye ederim." diyor Peygamber Efendimiz. "Size beyaz elbiseyi tavsiye ederim." diyor Peygamber Efendimiz.

"Dirileriniz, canlılarınız, hayatta olanlarınız bu beyazı giysin." "Dirileriniz, canlılarınız, hayatta olanlarınız bu beyazı giysin."

Ve keffinû fîhâ mevtâküm. "Ölülerinizi de bu beyaza sarınız." Ve keffinû fîhâ mevtâküm. "Ölülerinizi de bu beyaza sarınız."

Kefen beyaz oluyor, neden? Bak, hadîs-i şerîfte sebebi çıktı. Kefen beyaz oluyor, neden?

Bak, hadîs-i şerîfte sebebi çıktı.

Ve innehâ min hayri siyâbüküm. "Çünkü beyaz renkli elbise en hayırlı elbisedir." buyurmuş. Ve innehâ min hayri siyâbüküm. "Çünkü beyaz renkli elbise en hayırlı elbisedir." buyurmuş.

Tabii giyimi biraz zor. Çabuk kirlenir, çabuk yıkarsın.Tabii giyimi biraz zor. Çabuk kirlenir, çabuk yıkarsın. Temiz tutarsın, pırıl pırıl uzaktan görüldüğü zaman, "İşte müslüman tertemiz..." diyeTemiz tutarsın, pırıl pırıl uzaktan görüldüğü zaman, "İşte müslüman tertemiz..." diye herkes hayran kalır. herkes hayran kalır.

Aleyküm bi's-sıdkı fe-innehû bâbun min ebvâbi'l-cenneti Aleyküm bi's-sıdkı fe-innehû bâbun min ebvâbi'l-cenneti ve iyyâküm ve'l-kezibe fe-innehû bâbun min ebvâbi'n-nâr. ve iyyâküm ve'l-kezibe fe-innehû bâbun min ebvâbi'n-nâr.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Aleyküm bi's-sıdkı. "Sizlere doğru sözlülüğü tavsiye ederim." Aleyküm bi's-sıdkı. "Sizlere doğru sözlülüğü tavsiye ederim."

"Konuştuğunuz zaman doğru söylemeyi sizlere tavsiye ederim."Konuştuğunuz zaman doğru söylemeyi sizlere tavsiye ederim. Bu sizin boynunuza borç olsun.Bu sizin boynunuza borç olsun. Yalana sapmayın, doğru sözlü olun. Hak sözü söyleyin." Bu doğruluk sözde de kullanılır,Yalana sapmayın, doğru sözlü olun. Hak sözü söyleyin."

Bu doğruluk sözde de kullanılır,
hareketler için de kullanılır. "Doğru sözlü olun." mânasına da gelir;hareketler için de kullanılır. "Doğru sözlü olun." mânasına da gelir; "Doğru hareketli olun. Eğri büğrü, hilekâr olmayın. "Doğru hareketli olun. Eğri büğrü, hilekâr olmayın. Yaptığınız işler doğru dürüst olsun. Fiilen de doğru olun." mânasına da gelebilir. Yaptığınız işler doğru dürüst olsun. Fiilen de doğru olun." mânasına da gelebilir.

Peygamber Efendimiz bize -o zaman şöyle tercüme edelim- kavlen ve fiilen,Peygamber Efendimiz bize -o zaman şöyle tercüme edelim- kavlen ve fiilen, sözlerimizde ve hareketlerimizde doğru olmayı bu hadîs-i şerîfte tavsiye ediyor. sözlerimizde ve hareketlerimizde doğru olmayı bu hadîs-i şerîfte tavsiye ediyor. Yalan yapmamayı, aldatmaca yapmamayı, yalan söz söylememeyi, Yalan yapmamayı, aldatmaca yapmamayı, yalan söz söylememeyi, hilekârlık yapmamayı tavsiye ediyor. hilekârlık yapmamayı tavsiye ediyor.

Neden? Fe-innehû bâbun min ebvâbi'l-cenneti. "Çünkü doğruluk cennetin kapılarından bir kapıdır." Neden?

Fe-innehû bâbun min ebvâbi'l-cenneti. "Çünkü doğruluk cennetin kapılarından bir kapıdır."

Allah Allah... Doğruluk bir huydur ama Allah Allah... Doğruluk bir huydur ama Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem "cennetin kapısı" diyor. Neden? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem "cennetin kapısı" diyor.

Neden?

Çünkü insan doğru oldu mu; doğru sözlü, doğru özlü, doğru hareketli oldu mu Çünkü insan doğru oldu mu; doğru sözlü, doğru özlü, doğru hareketli oldu mu sonunda o huy onu cennete sokar.sonunda o huy onu cennete sokar. Doğruluk insanı cennete götürür. Çünkü doğru söylemeye alışmış bir insan, birisi sorduğu zamanDoğruluk insanı cennete götürür. Çünkü doğru söylemeye alışmış bir insan, birisi sorduğu zaman eğri söz söylemeyeceği için her hareketini, hayatını ona göre tanzim edereğri söz söylemeyeceği için her hareketini, hayatını ona göre tanzim eder ve neticede cennete gider. ve neticede cennete gider.

İyyaküm ve'l-kezibe. "Sakın yalan söylemeyin! İyyaküm ve'l-kezibe. "Sakın yalan söylemeyin! Yalandan kendinizi sakının, korunun!" Neden? Yalandan kendinizi sakının, korunun!"

Neden?

Fe-innehû bâbun min ebvâbi'n-nâr. "Çünkü yalancılık, yalan sözler söylemek ve hilekâr, Fe-innehû bâbun min ebvâbi'n-nâr. "Çünkü yalancılık, yalan sözler söylemek ve hilekâr, aldatıcı hareketler yapmak da cehennemin kapılarından bir kapıdır." aldatıcı hareketler yapmak da cehennemin kapılarından bir kapıdır." buyuruyor Peygamber Efendimiz. buyuruyor Peygamber Efendimiz.

Bu sözü de kim söylemiş, Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîfini kim nakletmiş? Bu sözü de kim söylemiş, Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîfini kim nakletmiş?

Hatırınızda kalabilir: Ebû Bekr-i Sıddîk. Hatırınızda kalabilir: Ebû Bekr-i Sıddîk. Kendisi sıddıkların şâhı ya, doğruların doğrusu ya Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri...Kendisi sıddıkların şâhı ya, doğruların doğrusu ya Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri... Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den sonra ümmetin en üstünü, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den sonra ümmetin en üstünü, muktedâ bihimiz, yolumuzun büyüğü, birinci, önde gelen şahsı Ebû Bekr-i Sıddîk. muktedâ bihimiz, yolumuzun büyüğü, birinci, önde gelen şahsı Ebû Bekr-i Sıddîk.

"Bak" demişler, yolunu kesmişler; "Bak" demişler, yolunu kesmişler; "Senin şu inandığın Muhammed var ya, bu sefer neler söylüyor bize..." "Senin şu inandığın Muhammed var ya, bu sefer neler söylüyor bize..."

"Ne söylüyor?" demiş. "Bir gecede güya Kudüs'e gitmiş, Kudüs'ten de semalara çıkmış, "Ne söylüyor?" demiş.

"Bir gecede güya Kudüs'e gitmiş, Kudüs'ten de semalara çıkmış,
mirâc eylemiş diye söylüyor." mirâc eylemiş diye söylüyor."

Bak ne kadar zarif bir insan, ne kadar uyanık bir insan, ne kadar has halis bir insan... Bak ne kadar zarif bir insan, ne kadar uyanık bir insan, ne kadar has halis bir insan... Diyor ki; "Bu sözü o mu söyledi? Hakikaten söyledi mi böyle?" Diyor ki;

"Bu sözü o mu söyledi? Hakikaten söyledi mi böyle?"

"Elbet söyledi." diyorlar. Sanıyorlar ki; "Hakikaten söyledi mi?" deyince, "Elbet söyledi." diyorlar.

Sanıyorlar ki; "Hakikaten söyledi mi?" deyince,
"Elbet söyledi." deyince, "O zaman hata etmiş!" diyecek sanıyorlar. "Elbet söyledi." deyince, "O zaman hata etmiş!" diyecek sanıyorlar.

"Hakikaten böyle söyledi mi?" "Elbette söyledi." "O öyle söylediyse o halde öyledir!" diyor. "Hakikaten böyle söyledi mi?"

"Elbette söyledi."

"O öyle söylediyse o halde öyledir!" diyor.

"Öyle söylediyse, siz uydurmuyorsanız, hakikaten öyle söylediyse demek ki o öyledir!" "Öyle söylediyse, siz uydurmuyorsanız, hakikaten öyle söylediyse demek ki o öyledir!"

O zaman kendisine 'sıddıklık' lakâbını, mertebesini veriyorlar. O zaman kendisine 'sıddıklık' lakâbını, mertebesini veriyorlar.

Tasdiki bak nasıl? "Söylediyse öyledir." İman öyle olur işte.Tasdiki bak nasıl?

"Söylediyse öyledir."

İman öyle olur işte.
Biliyor çünkü, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'le ne zamandır tanışıyor,Biliyor çünkü, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'le ne zamandır tanışıyor, onun her hareketinin nasıl isabetli olduğunu biliyor. "Resûlullah söylediyse öyledir!" diyor. onun her hareketinin nasıl isabetli olduğunu biliyor. "Resûlullah söylediyse öyledir!" diyor.

İşte o Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh bu doğrulukla ilgili hadîs-i şerîfiİşte o Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh bu doğrulukla ilgili hadîs-i şerîfi Peygamber Efendimiz'den nakletmiş de râvi ile hadîs-i şerîfin mânası birbirine mutâbık düşmüş.Peygamber Efendimiz'den nakletmiş de râvi ile hadîs-i şerîfin mânası birbirine mutâbık düşmüş. Rivayet eden Ebû Bekr-i Sıddîk, hadisin mânası da sadâkatla, sıdk ile ilgili. Rivayet eden Ebû Bekr-i Sıddîk, hadisin mânası da sadâkatla, sıdk ile ilgili.

Şimdi buradan bize çıkan nedir? Doğru olmak; doğru sözlü, doğru özlü olmak. Şimdi buradan bize çıkan nedir?

Doğru olmak; doğru sözlü, doğru özlü olmak.
Birbirimize karşı yalan dolan etmemek. Çok zor bir şey... Birbirimize karşı yalan dolan etmemek.

Çok zor bir şey...
Kolay gibi görünür ama yalan günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası hâline gelmiştir. Kolay gibi görünür ama yalan günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası hâline gelmiştir.

Telefon çalar; "'Evde yok.' deyiver." deriz. Kapı çalınır; "Evde olmadığımı söyle." deriz.Telefon çalar; "'Evde yok.' deyiver." deriz. Kapı çalınır; "Evde olmadığımı söyle." deriz. Kasada para duruyordur, tüccar alacaklısı geldiği zaman; "Valla para yok!" der. Kasada para duruyordur, tüccar alacaklısı geldiği zaman; "Valla para yok!" der. İş güç, bütün hayat yalan üzerine dönmüş. "İki gözümün nuru, seni çok özledim..."İş güç, bütün hayat yalan üzerine dönmüş. "İki gözümün nuru, seni çok özledim..." Yalan! İçinden kızıyor. Kızıyor ama yine öyle söyler. Yalan! İçinden kızıyor. Kızıyor ama yine öyle söyler.

Onun için, doğru olmak hakikatte insanı cennete götürür; ama kolay bir şey de değil. Onun için, doğru olmak hakikatte insanı cennete götürür; ama kolay bir şey de değil.

Allahu Teâlâ hazretleri hâlis, muhlis, doğru sözlü, Allahu Teâlâ hazretleri hâlis, muhlis, doğru sözlü, doğru özlü kimseler olmayı cümlemize nasip eylesin. doğru özlü kimseler olmayı cümlemize nasip eylesin.

Aleyküm bi'l-bâeti fe-men lem yestetı' fe-aleyhi bi's-savmi fe-innehû lehû vicâun. Aleyküm bi'l-bâeti fe-men lem yestetı' fe-aleyhi bi's-savmi fe-innehû lehû vicâun.

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte buyuruyor ki; Aleyküm bi'l-bâeti. Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte buyuruyor ki;

Aleyküm bi'l-bâeti.

Bâe, "tezevvüc" mânasına geliyor. "Size nikâhlanıp evlenmeyi tavsiye ederim." Bâe, "tezevvüc" mânasına geliyor.

"Size nikâhlanıp evlenmeyi tavsiye ederim."

Fe-men lem yestetı'. "Buna gücü yetmeyen kimseye..." Fe-men lem yestetı'. "Buna gücü yetmeyen kimseye..."

Tabii mesela "evlen" diyoruz ama insan askerliği yapmamıştır, evi yoktur, henüz bir işe girmemiştir.Tabii mesela "evlen" diyoruz ama insan askerliği yapmamıştır, evi yoktur, henüz bir işe girmemiştir. Kolay değil. O zaman Peygamber Efendimiz diyor ki; Kolay değil. O zaman Peygamber Efendimiz diyor ki;

Fe-aleyhi bi's-savmi. "O zaman oruç tutsun." Fe-innehû lehû vicâun. "Çünkü bu ona mâni olur." Fe-aleyhi bi's-savmi. "O zaman oruç tutsun." Fe-innehû lehû vicâun. "Çünkü bu ona mâni olur."

"Kötülükleri işlemesine mâni olur." Oruç kalkandır, siperdir; insanı kötülüklere karşı korur, "Kötülükleri işlemesine mâni olur."

Oruç kalkandır, siperdir; insanı kötülüklere karşı korur,
cehennemin ateşine karşı korur, şeytana karşı korur, nefse karşı korur. cehennemin ateşine karşı korur, şeytana karşı korur, nefse karşı korur. İnsan oruç tuttuğu zaman nefse hâkimiyet daha kolay olur. Açlıkta pek çok hayırlar vardır.İnsan oruç tuttuğu zaman nefse hâkimiyet daha kolay olur. Açlıkta pek çok hayırlar vardır. Bugün dünya üzerinde yaşayan insanların hepsi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inBugün dünya üzerinde yaşayan insanların hepsi Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ya fiilen ümmetidir ya da nazarî olarak ümmetidir; ya ümmet-i davettir ya ümmet-i icâbettir. ya fiilen ümmetidir ya da nazarî olarak ümmetidir; ya ümmet-i davettir ya ümmet-i icâbettir. Başka çare yok. Brezilya'daki adam da, Amazonlar'daki yerli de, Afrika'daki yerli de, Başka çare yok. Brezilya'daki adam da, Amazonlar'daki yerli de, Afrika'daki yerli de, Avustralya'daki de, Asya'daki de, Rusya'daki de, Avustralya'daki de, Asya'daki de, Rusya'daki de, hepsi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i bilmek zorunda.hepsi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i bilmek zorunda. Çok şükür, müslüman doğmuşuz. Mübarek, elindeki nimeti kaçırma!Çok şükür, müslüman doğmuşuz.

Mübarek, elindeki nimeti kaçırma!
Elinde bir elmas var, bir pırlanta var, büyük bir nimet var; bari bunu kaçırma!Elinde bir elmas var, bir pırlanta var, büyük bir nimet var; bari bunu kaçırma! Müslüman doğmuşsun. Ya bir de diyâr-ı küfürde doğsaydın? Müslüman doğmuşsun. Ya bir de diyâr-ı küfürde doğsaydın?

Arayıp bulacaktın. Bulduktan sonra bütün cemiyete meydan okuyacaktın.Arayıp bulacaktın. Bulduktan sonra bütün cemiyete meydan okuyacaktın. Ailene meydan okuyacaktın. Cemiyetin akışının karşısına çıkacaktın.Ailene meydan okuyacaktın. Cemiyetin akışının karşısına çıkacaktın. Nehir bu tarafa doğru akarken sen bu tarafa gitmeye çalışacaktın.Nehir bu tarafa doğru akarken sen bu tarafa gitmeye çalışacaktın. "Ben müslüman oluyorum." diyecektin, "Bu yol bâtıl." diyecektin. Daha zor... "Ben müslüman oluyorum." diyecektin, "Bu yol bâtıl." diyecektin. Daha zor... Bak, elhamdülillah müslümansın. Hiç olmazsa elindeki nimetin kadr ü kıymetini bil deBak, elhamdülillah müslümansın. Hiç olmazsa elindeki nimetin kadr ü kıymetini bil de onu ömrünün sonuna kadar koru. onu ömrünün sonuna kadar koru.

Yâ Rabbi! Ey bize İslâmiyet'i nasip etmiş olan Mevlâm! Bizi bu Müslümanlık ile yaşat, Yâ Rabbi! Ey bize İslâmiyet'i nasip etmiş olan Mevlâm! Bizi bu Müslümanlık ile yaşat, bu Müslümanlık ile emaneti teslim eden bahtiyarlardan eyle. bu Müslümanlık ile emaneti teslim eden bahtiyarlardan eyle. Allahümme yâ veliyye'l-İslâm messiknâ bi'l-İslâm hattâ nelkâke bih... Allahümme yâ veliyye'l-İslâm messiknâ bi'l-İslâm hattâ nelkâke bih...

Aleyküm bi'l-beyâdi mine's-siyâbi fe'l-yelbeshâ ahyâüküm.Aleyküm bi'l-beyâdi mine's-siyâbi fe'l-yelbeshâ ahyâüküm. "Size beyaz elbiseyi tavsiye ederim." diyor Peygamber Efendimiz. "Size beyaz elbiseyi tavsiye ederim." diyor Peygamber Efendimiz.

"Dirileriniz, canlılarınız, hayatta olanlarınız bu beyazı giysin." "Dirileriniz, canlılarınız, hayatta olanlarınız bu beyazı giysin."

Ve keffinû fîhâ mevtâküm. "Ölülerinizi de bu beyaza sarınız." Ve keffinû fîhâ mevtâküm. "Ölülerinizi de bu beyaza sarınız."

Kefen beyaz oluyor, neden? Bak, hadîs-i şerîfte sebebi çıktı. Kefen beyaz oluyor, neden?

Bak, hadîs-i şerîfte sebebi çıktı.

Ve innehâ min hayri siyâbüküm. "Çünkü beyaz renkli elbise en hayırlı elbisedir." buyurmuş. Ve innehâ min hayri siyâbüküm. "Çünkü beyaz renkli elbise en hayırlı elbisedir." buyurmuş.

Tabii giyimi biraz zor. Çabuk kirlenir, çabuk yıkarsın.Tabii giyimi biraz zor. Çabuk kirlenir, çabuk yıkarsın. Temiz tutarsın, pırıl pırıl uzaktan görüldüğü zaman, "İşte müslüman tertemiz..." diyeTemiz tutarsın, pırıl pırıl uzaktan görüldüğü zaman, "İşte müslüman tertemiz..." diye herkes hayran kalır. herkes hayran kalır.

Aleyküm bi's-sıdkı fe-innehû bâbun min ebvâbi'l-cenneti Aleyküm bi's-sıdkı fe-innehû bâbun min ebvâbi'l-cenneti ve iyyâküm ve'l-kezibe fe-innehû bâbun min ebvâbi'n-nâr. ve iyyâküm ve'l-kezibe fe-innehû bâbun min ebvâbi'n-nâr.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Aleyküm bi's-sıdkı. "Sizlere doğru sözlülüğü tavsiye ederim." Aleyküm bi's-sıdkı. "Sizlere doğru sözlülüğü tavsiye ederim."

"Konuştuğunuz zaman doğru söylemeyi sizlere tavsiye ederim."Konuştuğunuz zaman doğru söylemeyi sizlere tavsiye ederim. Bu sizin boynunuza borç olsun.Bu sizin boynunuza borç olsun. Yalana sapmayın, doğru sözlü olun. Hak sözü söyleyin." Bu doğruluk sözde de kullanılır,Yalana sapmayın, doğru sözlü olun. Hak sözü söyleyin."

Bu doğruluk sözde de kullanılır,
hareketler için de kullanılır. "Doğru sözlü olun." mânasına da gelir;hareketler için de kullanılır. "Doğru sözlü olun." mânasına da gelir; "Doğru hareketli olun. Eğri büğrü, hilekâr olmayın. "Doğru hareketli olun. Eğri büğrü, hilekâr olmayın. Yaptığınız işler doğru dürüst olsun. Fiilen de doğru olun." mânasına da gelebilir. Yaptığınız işler doğru dürüst olsun. Fiilen de doğru olun." mânasına da gelebilir.

Peygamber Efendimiz bize -o zaman şöyle tercüme edelim- kavlen ve fiilen,Peygamber Efendimiz bize -o zaman şöyle tercüme edelim- kavlen ve fiilen, sözlerimizde ve hareketlerimizde doğru olmayı bu hadîs-i şerîfte tavsiye ediyor. sözlerimizde ve hareketlerimizde doğru olmayı bu hadîs-i şerîfte tavsiye ediyor. Yalan yapmamayı, aldatmaca yapmamayı, yalan söz söylememeyi, Yalan yapmamayı, aldatmaca yapmamayı, yalan söz söylememeyi, hilekârlık yapmamayı tavsiye ediyor. hilekârlık yapmamayı tavsiye ediyor.

Neden? Fe-innehû bâbun min ebvâbi'l-cenneti. "Çünkü doğruluk cennetin kapılarından bir kapıdır." Neden?

Fe-innehû bâbun min ebvâbi'l-cenneti. "Çünkü doğruluk cennetin kapılarından bir kapıdır."

Allah Allah... Doğruluk bir huydur ama Allah Allah... Doğruluk bir huydur ama Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem "cennetin kapısı" diyor. Neden? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem "cennetin kapısı" diyor.

Neden?

Çünkü insan doğru oldu mu; doğru sözlü, doğru özlü, doğru hareketli oldu mu Çünkü insan doğru oldu mu; doğru sözlü, doğru özlü, doğru hareketli oldu mu sonunda o huy onu cennete sokar.sonunda o huy onu cennete sokar. Doğruluk insanı cennete götürür. Çünkü doğru söylemeye alışmış bir insan, birisi sorduğu zamanDoğruluk insanı cennete götürür. Çünkü doğru söylemeye alışmış bir insan, birisi sorduğu zaman eğri söz söylemeyeceği için her hareketini, hayatını ona göre tanzim edereğri söz söylemeyeceği için her hareketini, hayatını ona göre tanzim eder ve neticede cennete gider. ve neticede cennete gider.

İyyaküm ve'l-kezibe. "Sakın yalan söylemeyin! İyyaküm ve'l-kezibe. "Sakın yalan söylemeyin! Yalandan kendinizi sakının, korunun!" Neden? Yalandan kendinizi sakının, korunun!"

Neden?

Fe-innehû bâbun min ebvâbi'n-nâr. "Çünkü yalancılık, yalan sözler söylemek ve hilekâr, Fe-innehû bâbun min ebvâbi'n-nâr. "Çünkü yalancılık, yalan sözler söylemek ve hilekâr, aldatıcı hareketler yapmak da cehennemin kapılarından bir kapıdır." aldatıcı hareketler yapmak da cehennemin kapılarından bir kapıdır." buyuruyor Peygamber Efendimiz. buyuruyor Peygamber Efendimiz.

Bu sözü de kim söylemiş, Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîfini kim nakletmiş? Bu sözü de kim söylemiş, Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîfini kim nakletmiş?

Hatırınızda kalabilir: Ebû Bekr-i Sıddîk. Hatırınızda kalabilir: Ebû Bekr-i Sıddîk. Kendisi sıddıkların şâhı ya, doğruların doğrusu ya Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri...Kendisi sıddıkların şâhı ya, doğruların doğrusu ya Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri... Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den sonra ümmetin en üstünü, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'den sonra ümmetin en üstünü, muktedâ bihimiz, yolumuzun büyüğü, birinci, önde gelen şahsı Ebû Bekr-i Sıddîk. muktedâ bihimiz, yolumuzun büyüğü, birinci, önde gelen şahsı Ebû Bekr-i Sıddîk.

"Bak" demişler, yolunu kesmişler; "Bak" demişler, yolunu kesmişler; "Senin şu inandığın Muhammed var ya, bu sefer neler söylüyor bize..." "Senin şu inandığın Muhammed var ya, bu sefer neler söylüyor bize..."

"Ne söylüyor?" demiş. "Bir gecede güya Kudüs'e gitmiş, Kudüs'ten de semalara çıkmış, "Ne söylüyor?" demiş.

"Bir gecede güya Kudüs'e gitmiş, Kudüs'ten de semalara çıkmış,
mirâc eylemiş diye söylüyor." mirâc eylemiş diye söylüyor."

Bak ne kadar zarif bir insan, ne kadar uyanık bir insan, ne kadar has halis bir insan... Bak ne kadar zarif bir insan, ne kadar uyanık bir insan, ne kadar has halis bir insan... Diyor ki; "Bu sözü o mu söyledi? Hakikaten söyledi mi böyle?" Diyor ki;

"Bu sözü o mu söyledi? Hakikaten söyledi mi böyle?"

"Elbet söyledi." diyorlar. Sanıyorlar ki; "Hakikaten söyledi mi?" deyince, "Elbet söyledi." diyorlar.

Sanıyorlar ki; "Hakikaten söyledi mi?" deyince,
"Elbet söyledi." deyince, "O zaman hata etmiş!" diyecek sanıyorlar. "Elbet söyledi." deyince, "O zaman hata etmiş!" diyecek sanıyorlar.

"Hakikaten böyle söyledi mi?" "Elbette söyledi." "O öyle söylediyse o halde öyledir!" diyor. "Hakikaten böyle söyledi mi?"

"Elbette söyledi."

"O öyle söylediyse o halde öyledir!" diyor.

"Öyle söylediyse, siz uydurmuyorsanız, hakikaten öyle söylediyse demek ki o öyledir!" "Öyle söylediyse, siz uydurmuyorsanız, hakikaten öyle söylediyse demek ki o öyledir!"

O zaman kendisine 'sıddıklık' lakâbını, mertebesini veriyorlar. O zaman kendisine 'sıddıklık' lakâbını, mertebesini veriyorlar.

Tasdiki bak nasıl? "Söylediyse öyledir." İman öyle olur işte.Tasdiki bak nasıl?

"Söylediyse öyledir."

İman öyle olur işte.
Biliyor çünkü, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'le ne zamandır tanışıyor,Biliyor çünkü, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'le ne zamandır tanışıyor, onun her hareketinin nasıl isabetli olduğunu biliyor. "Resûlullah söylediyse öyledir!" diyor. onun her hareketinin nasıl isabetli olduğunu biliyor. "Resûlullah söylediyse öyledir!" diyor.

İşte o Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh bu doğrulukla ilgili hadîs-i şerîfiİşte o Ebû Bekr-i Sıddîk radıyallahu anh bu doğrulukla ilgili hadîs-i şerîfi Peygamber Efendimiz'den nakletmiş de râvi ile hadîs-i şerîfin mânası birbirine mutâbık düşmüş.Peygamber Efendimiz'den nakletmiş de râvi ile hadîs-i şerîfin mânası birbirine mutâbık düşmüş. Rivayet eden Ebû Bekr-i Sıddîk, hadisin mânası da sadâkatla, sıdk ile ilgili. Rivayet eden Ebû Bekr-i Sıddîk, hadisin mânası da sadâkatla, sıdk ile ilgili.

Şimdi buradan bize çıkan nedir? Doğru olmak; doğru sözlü, doğru özlü olmak. Şimdi buradan bize çıkan nedir?

Doğru olmak; doğru sözlü, doğru özlü olmak.
Birbirimize karşı yalan dolan etmemek. Çok zor bir şey... Birbirimize karşı yalan dolan etmemek.

Çok zor bir şey...
Kolay gibi görünür ama yalan günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası hâline gelmiştir. Kolay gibi görünür ama yalan günlük hayatımızın ayrılmaz bir parçası hâline gelmiştir.

Telefon çalar; "'Evde yok.' deyiver." deriz. Kapı çalınır; "Evde olmadığımı söyle." deriz.Telefon çalar; "'Evde yok.' deyiver." deriz. Kapı çalınır; "Evde olmadığımı söyle." deriz. Kasada para duruyordur, tüccar alacaklısı geldiği zaman; "Valla para yok!" der. Kasada para duruyordur, tüccar alacaklısı geldiği zaman; "Valla para yok!" der. İş güç, bütün hayat yalan üzerine dönmüş. "İki gözümün nuru, seni çok özledim..."İş güç, bütün hayat yalan üzerine dönmüş. "İki gözümün nuru, seni çok özledim..." Yalan! İçinden kızıyor. Kızıyor ama yine öyle söyler. Yalan! İçinden kızıyor. Kızıyor ama yine öyle söyler.

Onun için, doğru olmak hakikatte insanı cennete götürür; ama kolay bir şey de değil. Onun için, doğru olmak hakikatte insanı cennete götürür; ama kolay bir şey de değil.

Allahu Teâlâ hazretleri hâlis, muhlis, doğru sözlü, Allahu Teâlâ hazretleri hâlis, muhlis, doğru sözlü, doğru özlü kimseler olmayı cümlemize nasip eylesin. doğru özlü kimseler olmayı cümlemize nasip eylesin.

Aleyküm bi'l-bâeti fe-men lem yestetı' fe-aleyhi bi's-savmi fe-innehû lehû vicâun. Aleyküm bi'l-bâeti fe-men lem yestetı' fe-aleyhi bi's-savmi fe-innehû lehû vicâun.

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte buyuruyor ki; Aleyküm bi'l-bâeti. Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfte buyuruyor ki;

Aleyküm bi'l-bâeti.

Bâe, "tezevvüc" mânasına geliyor. "Size nikâhlanıp evlenmeyi tavsiye ederim." Bâe, "tezevvüc" mânasına geliyor.

"Size nikâhlanıp evlenmeyi tavsiye ederim."

Fe-men lem yestetı'. "Buna gücü yetmeyen kimseye..." Fe-men lem yestetı'. "Buna gücü yetmeyen kimseye..."

Tabii mesela "evlen" diyoruz ama insan askerliği yapmamıştır, evi yoktur, henüz bir işe girmemiştir.Tabii mesela "evlen" diyoruz ama insan askerliği yapmamıştır, evi yoktur, henüz bir işe girmemiştir. Kolay değil. O zaman Peygamber Efendimiz diyor ki; Kolay değil. O zaman Peygamber Efendimiz diyor ki;

Fe-aleyhi bi's-savmi. "O zaman oruç tutsun." Fe-innehû lehû vicâun. "Çünkü bu ona mâni olur." Fe-aleyhi bi's-savmi. "O zaman oruç tutsun." Fe-innehû lehû vicâun. "Çünkü bu ona mâni olur."

"Kötülükleri işlemesine mâni olur." Oruç kalkandır, siperdir; insanı kötülüklere karşı korur, "Kötülükleri işlemesine mâni olur."

Oruç kalkandır, siperdir; insanı kötülüklere karşı korur,
cehennemin ateşine karşı korur, şeytana karşı korur, nefse karşı korur. cehennemin ateşine karşı korur, şeytana karşı korur, nefse karşı korur. İnsan oruç tuttuğu zaman nefse hâkimiyet daha kolay olur. Açlıkta pek çok hayırlar vardır.İnsan oruç tuttuğu zaman nefse hâkimiyet daha kolay olur. Açlıkta pek çok hayırlar vardır. Onun için, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz orucu çok tavsiye etmiştir. Onun için, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz orucu çok tavsiye etmiştir.

Tasavvufî Ahlâk kitabımızda da vardır. Büyük mutasavvıf İbrahim Hakkı-i Erzurumî hazretlerininTasavvufî Ahlâk kitabımızda da vardır. Büyük mutasavvıf İbrahim Hakkı-i Erzurumî hazretlerinin açlıkla ilgili bir bölümü vardır; gayet güzel şiirleri vardır, açlıkta neler olduğunu, açlıkla ilgili bir bölümü vardır; gayet güzel şiirleri vardır, açlıkta neler olduğunu, ne faydalar olduğunu sıralar. ne faydalar olduğunu sıralar.

Onun için, bazı günler evinde buzdolabın dolu da olsa, kesen ağzına kadar parayla dolu da olsa, Onun için, bazı günler evinde buzdolabın dolu da olsa, kesen ağzına kadar parayla dolu da olsa, imkânın olsa da oruç tut, vücuda biraz açlık çektir. imkânın olsa da oruç tut, vücuda biraz açlık çektir. Şu vücut biraz aç kalmayı görsün. Şu vücut biraz aç kalmayı görsün. Çünkü aç kaldığı zaman [insan] hem bedenî bakımdan sıhhat kazanır hem insanda bir hüzün,Çünkü aç kaldığı zaman [insan] hem bedenî bakımdan sıhhat kazanır hem insanda bir hüzün, mahzunluk, boyun büküklüğü olur.mahzunluk, boyun büküklüğü olur. O boyun büküklüğü de makbul bir şeydir. Kalbi rikkat kesbeder.O boyun büküklüğü de makbul bir şeydir. Kalbi rikkat kesbeder. İkindi namazında Kur'ân-ı Kerîm okurken gözleri yaşarı yaşarıverir. İkindi namazında Kur'ân-ı Kerîm okurken gözleri yaşarı yaşarıverir.

"Allah Allah... Ben başka zaman Kur'an okurken gözüm yaşarmıyordu." Neden? "Allah Allah... Ben başka zaman Kur'an okurken gözüm yaşarmıyordu."

Neden?

Oruçlusun da ondan. Miden boş, kalbin çalışıyor. Oruçlusun da ondan. Miden boş, kalbin çalışıyor.

Mide ile kalp birbirine komşu iki tane uzuvdur; birisi doldu mu ötekisi boşalır, ötekisini sıkıştırır, Mide ile kalp birbirine komşu iki tane uzuvdur; birisi doldu mu ötekisi boşalır, ötekisini sıkıştırır, çalışmasına meydan vermez.çalışmasına meydan vermez. Mideyi sen tıka basa dolduruyorsun; kalp gönül çalışmıyor, kalp katı oluyor, Mideyi sen tıka basa dolduruyorsun; kalp gönül çalışmıyor, kalp katı oluyor, acımak az oluyor, göz yaşarması az oluyor, tefekkür, ibret duygusu az oluyor.acımak az oluyor, göz yaşarması az oluyor, tefekkür, ibret duygusu az oluyor. Mide boşalınca bu sefer kalp meydan, fırsat buluyor, gönül çalışmaya başlıyor,Mide boşalınca bu sefer kalp meydan, fırsat buluyor, gönül çalışmaya başlıyor, merhamet, ibret duygusu işliyor, daha başka [duygular] işliyor; insana hayır ve feyiz geliyor. merhamet, ibret duygusu işliyor, daha başka [duygular] işliyor; insana hayır ve feyiz geliyor.

Onun için, oruçları sadece Ramazan'a bırakmayalım. Onun için, oruçları sadece Ramazan'a bırakmayalım. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz pazartesi perşembe oruç tutardı. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz pazartesi perşembe oruç tutardı.

Peygamber Efendimiz'in yolunda gitmek istemez misin? Peygamber Efendimiz'in yolunda gitmek istemez misin?

"Niye oruç tutuyorsun ya Resûlallah?" diye sorarlardı. Derdi ki; "Niye oruç tutuyorsun ya Resûlallah?" diye sorarlardı.

Derdi ki;

"Ameller, kulların yaptığı işler, fiiller, hayırlar, şerler pazartesi perşembe günleri toplu halde "Ameller, kulların yaptığı işler, fiiller, hayırlar, şerler pazartesi perşembe günleri toplu halde Allahu Teâlâ hazretlerinin dergâhına arz olunur." Allahu Teâlâ hazretlerinin dergâhına arz olunur."

Bilmiyoruz, bu işin esrarı var. Bilmiyoruz, bu işin esrarı var. Tabii Allahu Teâlâ hazretleri her an her hâlimize muttalî, bize bizden yakın; Tabii Allahu Teâlâ hazretleri her an her hâlimize muttalî, bize bizden yakın;

Ve nahnu akrabu ileyhi min habli'l-verîd. Elâ innehû bi-külli şey'in muhît. Ve nahnu akrabu ileyhi min habli'l-verîd.

Elâ innehû bi-külli şey'in muhît.

Bizi çepeçevre ihâta etmiş, bize bizden yakın. Bizi çepeçevre ihâta etmiş, bize bizden yakın. Ama ameller dergâh-ı izzete pazartesi perşembe arz olunuyormuş.Ama ameller dergâh-ı izzete pazartesi perşembe arz olunuyormuş. Nedendir, hikmeti nedir, bilmiyoruz. Belki o vakitler arasında tevbe edilmeye imkân olsun diye...Nedendir, hikmeti nedir, bilmiyoruz.

Belki o vakitler arasında tevbe edilmeye imkân olsun diye...
Pazartesiden perşembeye kadar vakit var;Pazartesiden perşembeye kadar vakit var; o arada yaptığın günahlara niye tevbe etmezsin, sildirmeye çalışmazsın? o arada yaptığın günahlara niye tevbe etmezsin, sildirmeye çalışmazsın? Oraya kadar gitmeden niye o vesikayı imza kartonunun içinden çekip almazsın? Oraya kadar gitmeden niye o vesikayı imza kartonunun içinden çekip almazsın?

Belki onun için... Peygamber Efendimiz; "Pazartesi perşembe dergâh-ı izzete arz olunur. Belki onun için... Peygamber Efendimiz;

"Pazartesi perşembe dergâh-ı izzete arz olunur.
Ben de o arada oruçlu olmayı tercih ederim. Ben de o arada oruçlu olmayı tercih ederim. Amellerim Allahu Teâlâ hazretlerine arz olunurken oruçlu olmayı tercih ederim." diyor. Amellerim Allahu Teâlâ hazretlerine arz olunurken oruçlu olmayı tercih ederim." diyor.

Resûlullah nasıl bir kimseydi? Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; Resûlullah nasıl bir kimseydi?

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;

Li-yağfire leka'llâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhara. Li-yağfire leka'llâhu mâ tekaddeme min zenbike ve mâ teahhara.

Gelmiş ve geçmiş günahları afv u mağfiret olunmuş bir kimseydi. Gelmiş ve geçmiş günahları afv u mağfiret olunmuş bir kimseydi. Açık bono almış bir kimseydi. Geçmiş günahları affolunduğu gibi gelecek günahları daAçık bono almış bir kimseydi. Geçmiş günahları affolunduğu gibi gelecek günahları da affedilmiş bir kimseydi.affedilmiş bir kimseydi. Allahu Teâlâ hazretleri sevmiş. Allahu Teâlâ hazretleri sevmiş.

Ben sana âşık olucak ey Latif Senin olmaz mı dü-âlem ey Şerîf dediği gibi Mevlid'de, Ben sana âşık olucak ey Latif

Senin olmaz mı dü-âlem ey Şerîf

dediği gibi Mevlid'de,
Allahu Teâlâ hazretleri sevmiş, lütfeylemiş. Seyyidü'l-evvelîn ve'l-âhirîn eylemiş,Allahu Teâlâ hazretleri sevmiş, lütfeylemiş. Seyyidü'l-evvelîn ve'l-âhirîn eylemiş, gelmişlerin geçmişlerin efendisi eylemiş. İmâmü'l-harameyn eylemiş.gelmişlerin geçmişlerin efendisi eylemiş. İmâmü'l-harameyn eylemiş. Resûlü's-sekaleyn eylemiş; insanlara ve cinlere peygamber eylemiş.Resûlü's-sekaleyn eylemiş; insanlara ve cinlere peygamber eylemiş. Övmüş, bütün günahlarını affetmiş. Ama o da o makama nasıl layık, bak nasıl gayretli; Övmüş, bütün günahlarını affetmiş. Ama o da o makama nasıl layık, bak nasıl gayretli; ayakları şişinceye kadar gece ibadet ediyor. ayakları şişinceye kadar gece ibadet ediyor.

Diyorlar ki; "Yâ Resûlallah! Anamız babamız sana feda olsun! Diyorlar ki;

"Yâ Resûlallah! Anamız babamız sana feda olsun!
Senin gelmiş geçmiş günahların affolunmamış mıydı?" Senin gelmiş geçmiş günahların affolunmamış mıydı?"

Zevcelerinden, ümmehât-ı mü'minînden bir tanesi diyor ki; Zevcelerinden, ümmehât-ı mü'minînden bir tanesi diyor ki;

"Niye böyle yoruyorsun kendini? Ayakların şişinceye kadar niye ibadet ediyorsun?" "Niye böyle yoruyorsun kendini? Ayakların şişinceye kadar niye ibadet ediyorsun?"

E-felâ ekûnu abden şekûrâ? "Allah'a çok şükredici bir kul niçin olmayayım?" E-felâ ekûnu abden şekûrâ? "Allah'a çok şükredici bir kul niçin olmayayım?"

O makamı alıyor ama şükrü; ayakları şişinceye kadar ibadet ediyor. O makamı alıyor ama şükrü; ayakları şişinceye kadar ibadet ediyor. Bir secdeye kapanırdı, gecenin yarısı geçerdi; bir secdeye kapanırdı, sabahı bulurdu.Bir secdeye kapanırdı, gecenin yarısı geçerdi; bir secdeye kapanırdı, sabahı bulurdu. Yalvarmak, yakarmak, münâcât, niyâz... Oku hadîs-i şerîflerde, bak gözün dayanır mı? Yalvarmak, yakarmak, münâcât, niyâz... Oku hadîs-i şerîflerde, bak gözün dayanır mı? Nasıl kazandı o makamı, nasıl muhafaza etti?.. Nasıl kazandı o makamı, nasıl muhafaza etti?..

Pazartesi perşembe günü de oruçlu olmak sûretiyle [onu da bizlere tavsiye ediyor.]Pazartesi perşembe günü de oruçlu olmak sûretiyle [onu da bizlere tavsiye ediyor.] O halde pazartesi perşembe günleri oruç tutalım. O halde pazartesi perşembe günleri oruç tutalım.

Allahu Teâlâ hazretleri buyurmuş ki; Allahu Teâlâ hazretleri buyurmuş ki;

"Ey Resûlüm! İstersen sana şu Mekke'nin dağlarını altın edeyim!" "Ey Resûlüm! İstersen sana şu Mekke'nin dağlarını altın edeyim!"

"Hayır yâ Rabbi! Ben istemem. Ben bir gün bulayım, yiyeyim; bir gün oruç tutayım, sabredeyim."Hayır yâ Rabbi! Ben istemem. Ben bir gün bulayım, yiyeyim; bir gün oruç tutayım, sabredeyim. Ben sana kul olmak istiyorum." diyor. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem saltanat istemedi. Ben sana kul olmak istiyorum." diyor.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem saltanat istemedi.
Teklif ettiler; "Sana kızlarımızın en güzellerini nikâhlayalım, istediğin kadar para verelim, Teklif ettiler; "Sana kızlarımızın en güzellerini nikâhlayalım, istediğin kadar para verelim, seni başımıza hükümdar seçelim; gel bu işi karıştırma, seni başımıza hükümdar seçelim; gel bu işi karıştırma, şu bizim putlarımıza söz söyleme, bizim inancımızı bozma." şu bizim putlarımıza söz söyleme, bizim inancımızı bozma."

Resûlullah dedi ki; "Bir elime ayı verseniz, bir elime de güneşi verseniz, Resûlullah dedi ki;

"Bir elime ayı verseniz, bir elime de güneşi verseniz,
-veremezsiniz ya- o kadar büyük itibar yapsanız da-veremezsiniz ya- o kadar büyük itibar yapsanız da yine bu davadan vazgeçmem!" Neden? Allah'ın elçisi, vazifeli; o vazifeyi yapacak.yine bu davadan vazgeçmem!"

Neden?

Allah'ın elçisi, vazifeli; o vazifeyi yapacak.
İstediği kadar isteyen tenkit etsin, öldürmeye kalksın, uğraşmaya kalksın; vazife böyle. İstediği kadar isteyen tenkit etsin, öldürmeye kalksın, uğraşmaya kalksın; vazife böyle.

Vârislerinin vazifesi de öyle... O halde pazartesi perşembe oruç tutalım; Vârislerinin vazifesi de öyle...

O halde pazartesi perşembe oruç tutalım;
fırsat oldukça, midemizde ülser yoksa, gastrit yoksa, rahatsızlık yoksa...fırsat oldukça, midemizde ülser yoksa, gastrit yoksa, rahatsızlık yoksa... Peygamber Efendimiz'in şefaatine nâil olmaya vesile olur.Peygamber Efendimiz'in şefaatine nâil olmaya vesile olur. Hem de madem o günlerde oruç tutmak iyiymiş, biz de tutalım. Hem de madem o günlerde oruç tutmak iyiymiş, biz de tutalım.

Eyyâm-ı bîyz denilen, Arabî ayların 13, 14, 15'inde oruç tutarsa insan, Eyyâm-ı bîyz denilen, Arabî ayların 13, 14, 15'inde oruç tutarsa insan, bir ayı oruç tutmuş gibi sevap alırmış... bir ayı oruç tutmuş gibi sevap alırmış...

Geçti şimdi, Safer ayındayız. Pek çok kardeşimiz Arabî aylardan hangisinde olduğunu bilmez. Geçti şimdi, Safer ayındayız. Pek çok kardeşimiz Arabî aylardan hangisinde olduğunu bilmez. Muharrem, birinci ay bitti.Muharrem, birinci ay bitti. Safer ayının 13, 14, 15'i bitti, 16'sına geldik. Yarısı geçti.Safer ayının 13, 14, 15'i bitti, 16'sına geldik. Yarısı geçti. Geçtiğimiz üç gün içinde oruç tutsaydı insan bütün ay oruç tutmuş gibiGeçtiğimiz üç gün içinde oruç tutsaydı insan bütün ay oruç tutmuş gibi Allah lütfedecekti, ecir verecekti. Allah lütfedecekti, ecir verecekti.

Onun için, o gibi sünnet oruçlara riâyet edersiniz. Onun için, o gibi sünnet oruçlara riâyet edersiniz.

Peygamber Efendimiz; "Evlenin." diyor, evlenmeye gücü yetmeyene de oruç tavsiye ediyor. Peygamber Efendimiz; "Evlenin." diyor, evlenmeye gücü yetmeyene de oruç tavsiye ediyor. Çünkü oruçla kalbi rikkat kesbedecek, nefsi frenlenecek. Çünkü oruçla kalbi rikkat kesbedecek, nefsi frenlenecek. Fazla yedirdin mi, fazla uyuttun mu önleyemezsin, sen de pişman olursun, yine o sana kusur yaptırır. Fazla yedirdin mi, fazla uyuttun mu önleyemezsin, sen de pişman olursun, yine o sana kusur yaptırır. Çünkü ata arpasını fazla verdin mi, üstüne binersin, dizgini çeksen de dinlemez, gemi azıya alır,Çünkü ata arpasını fazla verdin mi, üstüne binersin, dizgini çeksen de dinlemez, gemi azıya alır, seni yerden yere çalar. Uyku nefsi çok kuvvetlendirir. seni yerden yere çalar. Uyku nefsi çok kuvvetlendirir. İnsan çok uyursa, bir de çok yemek yedi mi artık uğraş bakalım, İnsan çok uyursa, bir de çok yemek yedi mi artık uğraş bakalım, nasıl tutacaksın o nefsi de nasıl namaza getireceksin, nasıl günahları yaptırtmayacaksın. nasıl tutacaksın o nefsi de nasıl namaza getireceksin, nasıl günahları yaptırtmayacaksın. Onun için, Peygamber Efendimiz evlenme durumu olmayana "Oruç tutsun." diyor. Onun için, Peygamber Efendimiz evlenme durumu olmayana "Oruç tutsun." diyor. Evlenme durumu olan da çarçabuk evlenecek. Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi bu. Evlenme durumu olan da çarçabuk evlenecek. Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi bu.

Bir hadîs-i şerîf daha okuyacağız. Bir hadîs-i şerîf daha okuyacağız.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Aleyküm bi-kıyâmi'l-leyli. "Size geceleyin kalkıp namaz kılmanızı, gece namazını tavsiye ederim." Aleyküm bi-kıyâmi'l-leyli. "Size geceleyin kalkıp namaz kılmanızı, gece namazını tavsiye ederim."

Neden? İzah ediyor: Fe-innehû. "Çünkü o..." De'bü's-sâlihîne kableküm. Neden?

İzah ediyor:

Fe-innehû. "Çünkü o..." De'bü's-sâlihîne kableküm.
"Sizden önceki -bu dünyadan gelmiş geçmiş salihler var,"Sizden önceki -bu dünyadan gelmiş geçmiş salihler var, Allah'ın sevgili iyi kulları var- iyi kulların töresi, âdeti idi." Allah'ın sevgili iyi kulları var- iyi kulların töresi, âdeti idi."

O salih kullar geceleyin hep kalkarlardı da o salâhı, o iyiliği, o mertebeyi öyle almışlardı. O salih kullar geceleyin hep kalkarlardı da o salâhı, o iyiliği, o mertebeyi öyle almışlardı.

Ve inne kıyâme'l-leyli. "Ve biliniz ki, mutlaka ve muhakkak gece kalkıp namaz kılmak..." Ve inne kıyâme'l-leyli. "Ve biliniz ki, mutlaka ve muhakkak gece kalkıp namaz kılmak..." Kurbetün ila'llâhi. "Allah'a kurbiyettir, yakınlıktır." Kurbetün ila'llâhi. "Allah'a kurbiyettir, yakınlıktır."

Allah'a yakın bir kul olmak, Allah'ın kurbiyetine ermek istemez misin? Allah'a yakın bir kul olmak, Allah'ın kurbiyetine ermek istemez misin?

Ve menhâtün ani'l-ismi. "Gece namazı günahlardan menedici, insanı alıkoyucu bir şeydir."Ve menhâtün ani'l-ismi. "Gece namazı günahlardan menedici, insanı alıkoyucu bir şeydir." Ve tekfîrun li's-seyyiâti. "İşlenmiş olan eski günahlara, suçlara, kusurlara kefârettir." Ve tekfîrun li's-seyyiâti. "İşlenmiş olan eski günahlara, suçlara, kusurlara kefârettir."

Gece namazı kılarsın, o günahların affolunur. Gece namazı kılarsın, o günahların affolunur.

Günahsız mısın? Mümkün mü, günahsız insan var mı? Günahlarının affedilmesi için Günahsız mısın? Mümkün mü, günahsız insan var mı?

Günahlarının affedilmesi için
Peygamber Efendimiz reçete veriyor. Gece kalkar o namazı kılarsın, günahların affolunur.Peygamber Efendimiz reçete veriyor. Gece kalkar o namazı kılarsın, günahların affolunur. Sonra hâline sen de şaşırırsın...Sonra hâline sen de şaşırırsın... Bakarsın günahlar üzerinden kalktıkça bir hafiflik gelir, bir güzellik gelir...Bakarsın günahlar üzerinden kalktıkça bir hafiflik gelir, bir güzellik gelir... "Ya ben bir rahmete erdim ama nereden erdim?" diye anlayamazsın."Ya ben bir rahmete erdim ama nereden erdim?" diye anlayamazsın. Gece namazı kıldın da ondan oldu. Ve matradetün li'd-dâi. "Hastalığı da defedicidir." Gece namazı kıldın da ondan oldu.

Ve matradetün li'd-dâi. "Hastalığı da defedicidir."

Gece namazı hastalığı da defedicidir. "Ben de sanıyordum ki uykusuz kalınca hasta olacağım." Gece namazı hastalığı da defedicidir.

"Ben de sanıyordum ki uykusuz kalınca hasta olacağım."

Değil, aksine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bilakis diyor ki;Değil, aksine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bilakis diyor ki; "Hastalığı defedicidir." "Uyuyunca daha iyi olmaz mı?" Hayır. Uyuyunca daha iyi olmaz."Hastalığı defedicidir."

"Uyuyunca daha iyi olmaz mı?"

Hayır. Uyuyunca daha iyi olmaz.
Gecenin bir bölümünde uykunu bölüp kalkar namaz kılarsan sıhhat kazanırsın. Gecenin bir bölümünde uykunu bölüp kalkar namaz kılarsan sıhhat kazanırsın.

"Hocam sen doktor musun? Anlar mısın doktorluktan? "Hocam sen doktor musun? Anlar mısın doktorluktan? Yoksa biraz hadîs-i şerîfin tarafını tuttuğun için kıvırttırıyor musun?" deme. Yoksa biraz hadîs-i şerîfin tarafını tuttuğun için kıvırttırıyor musun?" deme.

Bizim arkadaşlardan birisi -bakanlık da yapmış olan bir kimse- Londra'ya gitmiş.Bizim arkadaşlardan birisi -bakanlık da yapmış olan bir kimse- Londra'ya gitmiş. Ayağında bir ağrı var. Ayağında bir ağrı var. Londra'ya bir konferans için gidince oradan bir profesöre de müracaat etmişler.Londra'ya bir konferans için gidince oradan bir profesöre de müracaat etmişler. Profesör ayağını incelemiş, bakmış ayağında bayağı bir ciddi rahatsızlık var. Profesör ayağını incelemiş, bakmış ayağında bayağı bir ciddi rahatsızlık var. Demiş ki; "Bütün geceyi Demiş ki;

"Bütün geceyi
yatıp sabaha kadar hor hor uyuma." "Ne yapayım?" yatıp sabaha kadar hor hor uyuma."

"Ne yapayım?"

"Gecenin ortasında kalk." "Sonra?" "Ayağını soğuk suyla yıka. Yıka da "Gecenin ortasında kalk."

"Sonra?"

"Ayağını soğuk suyla yıka. Yıka da
etsin orada kan deverân etsin.etsin orada kan deverân etsin. Kan deverânı sûretiyle ayağın sıhhat kazansın.Kan deverânı sûretiyle ayağın sıhhat kazansın. Ondan sonra da biraz kültür fizik yap, hareket yap." Arkadaş anlatırken gülüyor, diyor ki; Ondan sonra da biraz kültür fizik yap, hareket yap."

Arkadaş anlatırken gülüyor, diyor ki;

"Adam tabii gâvur, 'Namaz kıl.' diyecek ama diyemiyor, bilmiyor ki..." "Adam tabii gâvur, 'Namaz kıl.' diyecek ama diyemiyor, bilmiyor ki..."

"Abdest al da namaz kıl." dese aynı şey olacak. "Senin bu ayağının hastalığı geçsin diye "Abdest al da namaz kıl." dese aynı şey olacak. "Senin bu ayağının hastalığı geçsin diye gecenin ortasında kalk, teheccüd namazı kıl." dese bitecek. gecenin ortasında kalk, teheccüd namazı kıl." dese bitecek.

Profesör ama, ilim ona yolun nasıl olması gerektiğini gösteriyor.Profesör ama, ilim ona yolun nasıl olması gerektiğini gösteriyor. Mesleğine hâkim bir profesör, diyor ki; "Bütün geceyi horul horul tam uyuma, kalk.Mesleğine hâkim bir profesör, diyor ki;

"Bütün geceyi horul horul tam uyuma, kalk.
Ondan sonra soğuk suyla abdest al ki kan deveran etsin." Ondan sonra soğuk suyla abdest al ki kan deveran etsin."

Hakikaten soğuk yere kan [akışı olur.] Soğuk suyla bir abdest aldın mı ilk önce bir üşürsün, Hakikaten soğuk yere kan [akışı olur.] Soğuk suyla bir abdest aldın mı ilk önce bir üşürsün, ondan sonra orası kıpkırmızı olur. Neden? Soğuk yere kan hemen hücum eder, ondan sonra orası kıpkırmızı olur.

Neden?

Soğuk yere kan hemen hücum eder,
o soğukluğu gidermek için tedbir alır, orada fazla yakma olur; o uzuvlar çalışır. o soğukluğu gidermek için tedbir alır, orada fazla yakma olur; o uzuvlar çalışır.

Ondan sonra da; "Biraz hareket et." diyor. [Namazdan] daha iyi hareket mi olur? Ondan sonra da; "Biraz hareket et." diyor.

[Namazdan] daha iyi hareket mi olur?

Onun gibi insan 12 rekât teheccüd kılsa kaç türlü hareket oluyor; Onun gibi insan 12 rekât teheccüd kılsa kaç türlü hareket oluyor; oturuyor, kalkıyor, tekrar secde ediyor, rükûdaoturuyor, kalkıyor, tekrar secde ediyor, rükûda derken; tam işte "kültür fizik" dediği şeyin imanlı şekliderken; tam işte "kültür fizik" dediği şeyin imanlı şekli namaz kılmak. namaz kılmak.

Bu hadîs-i şerîfin altında da yazmış: Semâniyetün an selâsetin demiş.Bu hadîs-i şerîfin altında da yazmış: Semâniyetün an selâsetin demiş. "Üç kişiden sekiz yolla rivayet edilmiş." Sağlam bir hadîs-i şerîf olduğunda da hiç tereddüt yok. "Üç kişiden sekiz yolla rivayet edilmiş." Sağlam bir hadîs-i şerîf olduğunda da hiç tereddüt yok.

Peygamber Efendimiz dört faydasını saydı: "Gece namazı Allah'a kurbiyettir." dedi, bir. Peygamber Efendimiz dört faydasını saydı:

"Gece namazı Allah'a kurbiyettir." dedi, bir.

Günahlardan insanı çekip çevirir, alıkoyar, meneder. İnsanın günah işleme temâyülünü üzerinden atar,Günahlardan insanı çekip çevirir, alıkoyar, meneder. İnsanın günah işleme temâyülünü üzerinden atar, artık günahlara hevesi kalmaz, iki. artık günahlara hevesi kalmaz, iki.

Eski seyyiâtını siler, yapmış olduğu eski suçların affına sebep olur. Eski seyyiâtını siler, yapmış olduğu eski suçların affına sebep olur.

Ondan sonra da vücudundan hastalığı atar. Ondan sonra da vücudundan hastalığı atar. "Hastalık gelmişse bile hastalığı atar." dedi. "Hastalık gelmişse bile hastalığı atar." dedi.

Bu gece namazı hakkında söylenecek sözümüz çok. Ne kadar söylesek az gelir. Bu gece namazı hakkında söylenecek sözümüz çok. Ne kadar söylesek az gelir. Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm Efendimiz gece namazı hakkında diyor ki; Peygamber aleyhi's-salâtu ve's-selâm Efendimiz gece namazı hakkında diyor ki;

"Dünyadan ve dünyanın içindeki her şeye sahip olmaktan daha hayırlıdır." "Dünyadan ve dünyanın içindeki her şeye sahip olmaktan daha hayırlıdır."

Neden? Çünkü biz Müslümanlığın isminde takılı kalmışız, Neden?

Çünkü biz Müslümanlığın isminde takılı kalmışız,
biz daha Müslümanlığın ismi seviyesindeyiz. Henüz içine nüfuz edip de içinde ne var bilmiyoruz.biz daha Müslümanlığın ismi seviyesindeyiz. Henüz içine nüfuz edip de içinde ne var bilmiyoruz. Dışını görüyoruz; "Müslümanlık bu." Veyahut karttan resmini görüyoruz;Dışını görüyoruz; "Müslümanlık bu." Veyahut karttan resmini görüyoruz; "Vay Müslümanlık güzel bir binaymış!" Ama o kadar. İçine girsen, içine girebilsen; "Vay Müslümanlık güzel bir binaymış!" Ama o kadar. İçine girsen, içine girebilsen; o sarayın içinde ne hazineler var göreceksin; ama daha resmini görüyorsun... o sarayın içinde ne hazineler var göreceksin; ama daha resmini görüyorsun...

İçine buradan girilir. Müslümanlığın içine girmek,İçine buradan girilir. Müslümanlığın içine girmek, fiilen müslüman olmak için insanın Allahu Teâlâ hazretlerinin önünde diz çökmesi lazım. fiilen müslüman olmak için insanın Allahu Teâlâ hazretlerinin önünde diz çökmesi lazım. Allahu Teâlâ hazretlerinin önünde şu güzel, pak, temiz alnını yere koyması lazım.Allahu Teâlâ hazretlerinin önünde şu güzel, pak, temiz alnını yere koyması lazım. Şu güzel gözlerinden tatlı tatlı sevgi gözyaşları dökmesi lazım.Şu güzel gözlerinden tatlı tatlı sevgi gözyaşları dökmesi lazım. Allahu Teâlâ hazretlerinin yakınlığını gecelerde herkes uyurken hissetmesi lazım. Allahu Teâlâ hazretlerinin yakınlığını gecelerde herkes uyurken hissetmesi lazım. Kendisine ne kadar yakın olduğunu, kendisini nasıl ihâta ettiğini,Kendisine ne kadar yakın olduğunu, kendisini nasıl ihâta ettiğini, nasıl lütuflar [ihsan eylediğini bilmesi lazım.] nasıl lütuflar [ihsan eylediğini bilmesi lazım.]

Artık tatmayan bilmez de, işte bu kadar söyleyiverelim. Artık tatmayan bilmez de, işte bu kadar söyleyiverelim.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize uyanıklıklar nasip etsin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemize uyanıklıklar nasip etsin. Gafletten uyarsın, zulümâttan çıkarsın, kurtarsın. Cehaletten berî eylesin. Gafletten uyarsın, zulümâttan çıkarsın, kurtarsın. Cehaletten berî eylesin. Ârif-i âgâh eylesin. Mârifetini, muhabbetini cümlemize ihsan eylesin. Ârif-i âgâh eylesin. Mârifetini, muhabbetini cümlemize ihsan eylesin. Sevdiği razı olduğu kul olarak kendisine kavuşmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin.Sevdiği razı olduğu kul olarak kendisine kavuşmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in komşusu eylesin.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in komşusu eylesin. Livâü'l-hamd'i altında salih kimselerle cem' eylesin. Livâü'l-hamd'i altında salih kimselerle cem' eylesin.

Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2