Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Peygamber Efendimizin Oruç ve Namazla İlgili Öğretileri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Muharrem Ayında Oruç Tutmak, Haram Aylarda Oruç Tutmak, İbadette İtidalli Olmak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Peygamber Efendimizin Oruç ve Namazla İlgili Öğretileri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Muharrem Ayında Oruç Tutmak, Haram Aylarda Oruç Tutmak, İbadette İtidalli Olmak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ-seyyidinâVe's-salâtü ve's-selâmu alâ-seyyidinâ Muhammedin ve alâ âl'ihi ve sahbihi ecma'în ve men tebi'ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi'd-dîn. Muhammedin ve alâ âl'ihi ve sahbihi ecma'în ve men tebi'ahû bi-ihsanin ilâ-yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd… Emmâ ba'd…

Enne Âişete kâlet: Enne'n-Nebiyye sallallahu aleyhi ve sellem:Enne Âişete kâlet: Enne'n-Nebiyye sallallahu aleyhi ve sellem: Lem yekün yesûmu min şehrin mine's-seneti eksera min savmihî min şa'bânLem yekün yesûmu min şehrin mine's-seneti eksera min savmihî min şa'bân fe innehû kâne yesûmu şa'bâne küllehû. Ve fî rivâyetin: Kâne yesûmu şa'bâne illâ kalîlen. fe innehû kâne yesûmu şa'bâne küllehû. Ve fî rivâyetin: Kâne yesûmu şa'bâne illâ kalîlen. Müttefekun aleyh. Müttefekun aleyh.

Hz. Âişe anamızdan rivayet edildiğine göre Peygamber hakkında şöyle buyurmuş Âişe validemiz: Hz. Âişe anamızdan rivayet edildiğine göre Peygamber hakkında şöyle buyurmuş Âişe validemiz:

"Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir senenin aylarından bir ayda, "Peygamber sallalahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir senenin aylarından bir ayda, Şaban ayından başka hiçbir ayda Şaban ayı kadar oruç tutmamıştır, Şaban ayından başka hiçbir ayda Şaban ayı kadar oruç tutmamıştır, Ramazan hariç, farz. Ondan sonraki ayların hiçbirinde Ramazan hariç, farz. Ondan sonraki ayların hiçbirinde Şaban'dan daha fazla oruç tutmamıştır." Kâne yesûmu şa'bâne küllehû.Şaban'dan daha fazla oruç tutmamıştır." Kâne yesûmu şa'bâne küllehû. "Şaban'ı tamamen tutardı." Ve fî rivâyetin. "Bir rivayet de şöyle hadiste." "Şaban'ı tamamen tutardı." Ve fî rivâyetin. "Bir rivayet de şöyle hadiste." Kâne yesûmu şa'bâne illâ kalîlen. "Şaban'ı tutardı çok azı müstesna." Kâne yesûmu şa'bâne illâ kalîlen. "Şaban'ı tutardı çok azı müstesna." Yani "ekseriyetle tutardı" demek. Yani "ekseriyetle tutardı" demek.

An Ebî Hüreyrete radıyallâhu anh kâle, kâle Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem: An Ebî Hüreyrete radıyallâhu anh kâle, kâle Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem: Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten şu hadis var; Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten şu hadis var;

Efdalu's-sıyâmi ba'de Ramazâne şehru'llâhi'l-muharremu Efdalu's-sıyâmi ba'de Ramazâne şehru'llâhi'l-muharremu ve efdalu's-salâti ba'de'l-farîzati salâtü'l-leyli. ve efdalu's-salâti ba'de'l-farîzati salâtü'l-leyli.

İmam Müslim radıyallahu anh Sahîh'inde rivayet etmiş Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten kiİmam Müslim radıyallahu anh Sahîh'inde rivayet etmiş Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten ki Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş; "Ramazan'dan sonra oruçların en faziletlisi, Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş; "Ramazan'dan sonra oruçların en faziletlisi, Allah'ın ayı olan Muharrem'de tutulan oruçtur. En faziletlisi." Allah'ın ayı olan Muharrem'de tutulan oruçtur. En faziletlisi."

Muharrem haram aylardandır biliyorsunuz. Senenin birinci ayıdır.Muharrem haram aylardandır biliyorsunuz. Senenin birinci ayıdır. Zilhicce'den sonra gelir. Hacdan sonra ki ilk aydır. Sene onunla başlıyor. Zilhicce'den sonra gelir. Hacdan sonra ki ilk aydır. Sene onunla başlıyor. Takvim sonradan çıkmıştır ama hacdan sonra ki ay olarak bilelim.Takvim sonradan çıkmıştır ama hacdan sonra ki ay olarak bilelim. O ayda oruç tutmak çok faziletlidir. Muharrem'in biliyorsunuz 9'unda 10'undaO ayda oruç tutmak çok faziletlidir.

Muharrem'in biliyorsunuz 9'unda 10'unda
veya 10'da 11'inde Aşure orucu tutmak var.veya 10'da 11'inde Aşure orucu tutmak var. Başında, ortasında, sonunda da tutmak olabilir. Bunları kendim söylüyorum. Başında, ortasında, sonunda da tutmak olabilir. Bunları kendim söylüyorum.

"Ramazan'dan sonra en faziletli oruç Allah'ın ayı olan"Ramazan'dan sonra en faziletli oruç Allah'ın ayı olan Muharrem'de tutulan oruçtur." diyor Efendimiz.Muharrem'de tutulan oruçtur."

diyor Efendimiz.
Sözü bu kadar. Ben izah sadedinde öteki sözleri söylüyorum. Sözü bu kadar. Ben izah sadedinde öteki sözleri söylüyorum.

Ve efdalu's-salâti ba'de'l-farîzati salâtü'l-leyli.Ve efdalu's-salâti ba'de'l-farîzati salâtü'l-leyli. "Farz namazlardan sonra en faziletli namaz da salâtü'l-leyl: Geceleyin kılınan namazdır." "Farz namazlardan sonra en faziletli namaz da salâtü'l-leyl: Geceleyin kılınan namazdır."

Gece kalkıyorsun, uykunu bölüyorsun, ışık yok, kimse görmüyor. Gece kalkıyorsun, uykunu bölüyorsun, ışık yok, kimse görmüyor. Gösteriş yok. Kendi başına Mevlân ile O'nun huzurunda dertleşiyorsun, yalvarıyorsun,Gösteriş yok. Kendi başına Mevlân ile O'nun huzurunda dertleşiyorsun, yalvarıyorsun, tevbe istiğfar ediyorsun, gözyaşı döküyorsun, namaz kılıyorsun. tevbe istiğfar ediyorsun, gözyaşı döküyorsun, namaz kılıyorsun. Geceleyin kılınan bu iki rekât namaz dünyadan ve dünyanın içinde bulunan her şeyden Geceleyin kılınan bu iki rekât namaz dünyadan ve dünyanın içinde bulunan her şeyden daha hayırlıdır kıymetini bilene. daha hayırlıdır kıymetini bilene.

Çocuğa çikolatayı mı vereyim, şu zümrüdü mü vereyim desen, çikolatayı alır. Çocuğa çikolatayı mı vereyim, şu zümrüdü mü vereyim desen, çikolatayı alır. "Zümrüdü ne yapacağım" der. Çünkü çocuk bilmiyor."Zümrüdü ne yapacağım" der. Çünkü çocuk bilmiyor. Kıymetini bilene geceleyin kılınan iki rekât namaz şu dünyadanKıymetini bilene geceleyin kılınan iki rekât namaz şu dünyadan ve şu dünyanın içindeki her şeyden daha hayırlıdır.ve şu dünyanın içindeki her şeyden daha hayırlıdır. Hatta iskeleli evlerden bile. Bunu da ben söylüyorum hadiste yok.Hatta iskeleli evlerden bile. Bunu da ben söylüyorum hadiste yok. Hepimiz beğeniyoruz ya, böyle sahil, deniz kenarı "vay be, aman ya" diye Hepimiz beğeniyoruz ya, böyle sahil, deniz kenarı "vay be, aman ya" diye ağzımızın suyu akıyor.ağzımızın suyu akıyor. Onların hepsinden, Onların hepsinden, Brisbane'nın, Avustralya'nın hepsinden, kıtaların, dünyanın hepsinden, dünyanın içindeki bütün mücevherattan,Brisbane'nın, Avustralya'nın hepsinden, kıtaların, dünyanın hepsinden, dünyanın içindeki bütün mücevherattan, toprağın altından, üstünden ne varsa kıymetli şeyler, toprağın altından, üstünden ne varsa kıymetli şeyler, hepsinden daha hayırlıdır geceleyin kılınan iki rekât namaz.hepsinden daha hayırlıdır geceleyin kılınan iki rekât namaz. Vay be neler kaçırıyormuş millet meğerse. O namazı kılmayınca çok şeyler kaçıyor elden. Vay be neler kaçırıyormuş millet meğerse. O namazı kılmayınca çok şeyler kaçıyor elden.

Ve bugünkü konuşmamızın sonuncu hadisi; Ve bugünkü konuşmamızın sonuncu hadisi;

An Mücîbete'l-Bâhiliyyeti an ebîhâ ev ammihâ ennehû etâ An Mücîbete'l-Bâhiliyyeti an ebîhâ ev ammihâ ennehû etâ Resûlallâhi sallallahu aleyhi ve sellem sümme'n-taleka fe etâhu ba'de senetin Resûlallâhi sallallahu aleyhi ve sellem sümme'n-taleka fe etâhu ba'de senetin ve kad tağayyerat hâluhû ve hey'etühû. ve kad tağayyerat hâluhû ve hey'etühû.

Bu hadîs-i şerîfte Mücîbe, Bâhiliye kabilesinden... Bu hadîs-i şerîfte Mücîbe, Bâhiliye kabilesinden...

Geldi sonra gitti sonra bir sene sonra yine geldi. Geldi sonra gitti sonra bir sene sonra yine geldi. Ama hali, görünümü değişmiş olarak geldi bir sene sonra. Ama hali, görünümü değişmiş olarak geldi bir sene sonra.

Fe kâle: Yâ Resûlallâh e mâ ta'rifunî? "Ve Peygamber Efendimiz'e dedi ki:Fe kâle: Yâ Resûlallâh e mâ ta'rifunî? "Ve Peygamber Efendimiz'e dedi ki: Yâ Resûlallah! Beni tanımıyor musun?" Kâle: Ve men ente?Yâ Resûlallah! Beni tanımıyor musun?" Kâle: Ve men ente? "Peygamber Efendimiz de buyurdu ki; sen kimsin?" "Peygamber Efendimiz de buyurdu ki; sen kimsin?" Çünkü görünümü, heyeti hali çok değişmiş. Kâle: Ene'l-Bâhiliyyü ellezî ci'tüke âme'l-evveli. Çünkü görünümü, heyeti hali çok değişmiş. Kâle: Ene'l-Bâhiliyyü ellezî ci'tüke âme'l-evveli. "Birinci sene sana gelmiş olan Bâhilî nisbeli, oralı kişiyim işte ben." "Birinci sene sana gelmiş olan Bâhilî nisbeli, oralı kişiyim işte ben." Kâle: Fe mâ gayyereke ve kad künte hasene'l-hey'eti? Kâle: Fe mâ gayyereke ve kad künte hasene'l-hey'eti? "Dedi ki; seni böyle ne perişan hale getirdi, değiştirdi?"Dedi ki; seni böyle ne perişan hale getirdi, değiştirdi? Sen güzel görünümlü bir insandın. Ne oldu? Heyetin, görünümün çok değişmiş, bozulmuş." Sen güzel görünümlü bir insandın. Ne oldu? Heyetin, görünümün çok değişmiş, bozulmuş."

Kâle: Mâ ekeltü ta'âmen illâ bi leylin. Kâle: Mâ ekeltü ta'âmen illâ bi leylin. "Senden ayrıldıktan sonra Yâ Resûlallah hiç yemek yemedim."Senden ayrıldıktan sonra Yâ Resûlallah hiç yemek yemedim. Ancak geceleyin yedim." Ne demek? Hep aç durmuş gündüzleri. Ancak geceleyin yedim."

Ne demek?

Hep aç durmuş gündüzleri.

Fe kâle Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem.Fe kâle Resûlullâh sallallahu aleyhi ve sellem. "Ona Peygamber Efendimiz buyurdu ki." : Lime azzebte nefseke? "Ona Peygamber Efendimiz buyurdu ki." : Lime azzebte nefseke? "Kendi kendini, nefsini boşuna azaplandırmışsın."Kendi kendini, nefsini boşuna azaplandırmışsın. Nefsini azaplandırmışsın sen öyle yaparak." Sümme kâle.Nefsini azaplandırmışsın sen öyle yaparak." Sümme kâle. "Sonra da buyurdu ki." : Sum şehre's-sabri ve yevmen min külli şehrin. "Sonra da buyurdu ki." : Sum şehre's-sabri ve yevmen min külli şehrin. "Sen sabır ayı olan Ramazan'da tut orucunu, bir de her aydan bir gün tut." "Sen sabır ayı olan Ramazan'da tut orucunu, bir de her aydan bir gün tut." Yani bütün sene benden ayrıldıktan sonra gündüzleri hiç yemek yememişsin. Yani bütün sene benden ayrıldıktan sonra gündüzleri hiç yemek yememişsin. Ancak geceleri de ne kadar yediğini Allah bilir. Oruç tutmuş anlaşılan. Ancak geceleri de ne kadar yediğini Allah bilir. Oruç tutmuş anlaşılan.

Ramazan ayını tut. Sabır ayı. Şehrü's-sabr. Ramazan demiyor. Ramazan ayını tut. Sabır ayı. Şehrü's-sabr. Ramazan demiyor. Sabır ayında orucunu tut. Bu ay sabır ayıdır. Her şeye sabredeceğiz.Sabır ayında orucunu tut. Bu ay sabır ayıdır. Her şeye sabredeceğiz. Zor geliyor. Sabredeceğiz. Sabrı öğreniyoruz burada. Talim. Talimgâh... Zor geliyor. Sabredeceğiz. Sabrı öğreniyoruz burada. Talim. Talimgâh... Otur, kalk, yat, diz çök, uyuma, yeme, katık yeme, katıkları azalt… Yine katık yiyoruz biz.Otur, kalk, yat, diz çök, uyuma, yeme, katık yeme, katıkları azalt… Yine katık yiyoruz biz. Tuz bile katıktır. Tuzu bile bulamayan var. Hurmayı emip de akşama kadar bir hurmayla,Tuz bile katıktır. Tuzu bile bulamayan var. Hurmayı emip de akşama kadar bir hurmayla, suyla idare eden var. Ve yevme min külli şehrin. Ramazan ayında tut.suyla idare eden var.

Ve yevme min külli şehrin. Ramazan ayında tut.
Sabır ayında orucunu tut. "Bir de her aydan bir gün oruç tut."Sabır ayında orucunu tut. "Bir de her aydan bir gün oruç tut." Kâle: Zidnî fe inne bî kuvveten. "Yâ Resûlallah! Benim takatim var. Kâle: Zidnî fe inne bî kuvveten. "Yâ Resûlallah! Benim takatim var. Arttır. Emret daha çok tutayım. Her ayda bir tane değil, arttır."Arttır. Emret daha çok tutayım. Her ayda bir tane değil, arttır." Kâle: Sum yevmeyni. "O zaman her aydan iki gün oruç tut." Kâle zidnî. Kâle: Sum yevmeyni. "O zaman her aydan iki gün oruç tut." Kâle zidnî. "Arttır Yâ Resûlallah! Bana arttır." dedi. Kâle: Sum selâsete eyyâmin."Arttır Yâ Resûlallah! Bana arttır." dedi. Kâle: Sum selâsete eyyâmin. "Her ayda üç gün oruç tut." Kâle zidnî. "Dedi ki bana daha arttır "Her ayda üç gün oruç tut." Kâle zidnî. "Dedi ki bana daha arttır Yâ Resûlallah!" Sum mine'l-hurumi ve'trük, sum mine'l-hurumi ve'trük,Yâ Resûlallah!" Sum mine'l-hurumi ve'trük, sum mine'l-hurumi ve'trük, sum mine'l-hurumi ve'trük. Ve kâle bi esâbi'ihi's-selâseti fe dammehâ sümme erselehâ. sum mine'l-hurumi ve'trük. Ve kâle bi esâbi'ihi's-selâseti fe dammehâ sümme erselehâ. "Parmaklarını, üç parmağını bir araya getirdi. Sonra ayırdı." "Parmaklarını, üç parmağını bir araya getirdi. Sonra ayırdı."

Sum ne demek? "Oruç tut." Nasıl? Mine'l-hurumi. "Haram aylarda oruç tut." Sum ne demek?

"Oruç tut."

Nasıl?

Mine'l-hurumi. "Haram aylarda oruç tut."

Haram aylar hangisiydi? Muharrem bir. Zilkade, Zilhicce, Muharrem.Haram aylar hangisiydi?

Muharrem bir. Zilkade, Zilhicce, Muharrem.
Üçü peş peşe. Dördüncüsü Recep. O da uzakta. Zilkade, Zilhicce haccın olduğu aylar. Üçü peş peşe. Dördüncüsü Recep. O da uzakta. Zilkade, Zilhicce haccın olduğu aylar. Muharrem senenin başı. Bunlar haram aylar. Muharrem senenin başı. Bunlar haram aylar.

"Hacc mevsiminde tut." diyor."Hacc mevsiminde tut." diyor. Ondan sonra Muharrem, Safer, Rebiülevvel, Rebiülâhir geçiyor, Cumâdelûlâ, Ondan sonra Muharrem, Safer, Rebiülevvel, Rebiülâhir geçiyor, Cumâdelûlâ, Cumâdelâhir, Recep. Tâ senenin öbür ötesinde Recep ayı. Cumâdelâhir, Recep. Tâ senenin öbür ötesinde Recep ayı.

"Haram aylarda tut, sonrasını bırak. Haram aylarda oruç tut. Sonra bırak."Haram aylarda tut, sonrasını bırak. Haram aylarda oruç tut. Sonra bırak. Haram aylarda oruç tut, sonra bırak. Üç defa böyle dedi." Ütruk. Haram aylarda oruç tut, sonra bırak. Üç defa böyle dedi." Ütruk. "Terket" yani oruç tutmayı. "Terket" yani oruç tutmayı. Tutulacak orucun miktarını da parmaklarıyla göstermiş oluyor. Tutulacak orucun miktarını da parmaklarıyla göstermiş oluyor. Üç olarak gösterdi. Revâhu Ebu Dâvûd. Üç olarak gösterdi.

Revâhu Ebu Dâvûd.
"Bu hadîs-i şerîfi Ebû Dâvud rivayet etmiş." Ve şehrü's-sabr "Ramazan" diye de açıklamış. "Bu hadîs-i şerîfi Ebû Dâvud rivayet etmiş." Ve şehrü's-sabr "Ramazan" diye de açıklamış.

Demek ki mübarek âşık-ı sâdık bütün sene oruç tutmuş ama Demek ki mübarek âşık-ı sâdık bütün sene oruç tutmuş ama Efendimiz bütün sene oruç tutmasını uygun görmemiş. Neden? Efendimiz bütün sene oruç tutmasını uygun görmemiş.

Neden?

Biraz heyeti bozulmuş. Hali bozulmuş. Kendi kendisine azap etmiş.Biraz heyeti bozulmuş. Hali bozulmuş. Kendi kendisine azap etmiş. Vücudun da insanın üzerinde hakkı var.Vücudun da insanın üzerinde hakkı var. Oruç şifadır da iyidir hoştur da onun da ölçülü olması lazım. Vücutta heyet bozulacak,Oruç şifadır da iyidir hoştur da onun da ölçülü olması lazım. Vücutta heyet bozulacak, durum perişan olacak kadar olmamalı. Umum görünümü bozulmuş adamın.durum perişan olacak kadar olmamalı. Umum görünümü bozulmuş adamın. Onun için o kadar şey yapmasını uygun görmedi ve "kendi kendine azap etmişsin" dedi.Onun için o kadar şey yapmasını uygun görmedi ve "kendi kendine azap etmişsin" dedi. "Sevap kazanmışsın, iyi etmişsin" demedi. İşte İslâm'da önemli olan noktalardan"Sevap kazanmışsın, iyi etmişsin" demedi.

İşte İslâm'da önemli olan noktalardan
birisi aziz kardeşlerim; ibadetlerde mutedil, ölçülü, sakin, vakur, dengeli olmak… Aşırı olmamak.birisi aziz kardeşlerim; ibadetlerde mutedil, ölçülü, sakin, vakur, dengeli olmak… Aşırı olmamak. Çünkü hızlı koşan çabuk şişer, yorulur. Çünkü hızlı koşan çabuk şişer, yorulur.

Erişir menzîl-i maksûduna aheste giden Tîz-i rehtâr olanın pâyine dâmen dolaşır. Erişir menzîl-i maksûduna aheste giden

Tîz-i rehtâr olanın pâyine dâmen dolaşır.

Ağır ağır, ölçülü ölçülü giden varacağı yere ulaşır. Ağır ağır, ölçülü ölçülü giden varacağı yere ulaşır. Menzîl-i maksûduna gider. Hızlı gidenin eteği ayağına dolaşır, düşer.Menzîl-i maksûduna gider. Hızlı gidenin eteği ayağına dolaşır, düşer. Acele edene etekleri dolaşır düşer. Acele edene etekleri dolaşır düşer. Böyle uzun giyerlerdi. Ama bol giyerlerdi. Fakat bu gömlekler pek iyi değil… Böyle uzun giyerlerdi. Ama bol giyerlerdi. Fakat bu gömlekler pek iyi değil…

Peygamber Efendimiz şalvar giyenlere dua ediyor. Peygamber Efendimiz şalvar giyenlere dua ediyor. "Şalvar giyenlere Allah rahmetini ihsan eylesin" diye. Serâvîl, sirval… "Şalvar giyenlere Allah rahmetini ihsan eylesin" diye. Serâvîl, sirval… Serâvîl geliyor çoğulu. "Şalvar" demek. Bol şeyi seviyor Efendimiz. Neden? Serâvîl geliyor çoğulu. "Şalvar" demek. Bol şeyi seviyor Efendimiz.

Neden?

İyi korur da ondan. Tesettürü tam yapar bol olduğu için. İyi korur da ondan. Tesettürü tam yapar bol olduğu için. Organları, uzuvları belli olmaz, işi de rahat olur. Organları, uzuvları belli olmaz, işi de rahat olur.

Şimdi bu entarileri daralttılar, daralttılar, incelttiler, eteğini azalttılar, eninden azalttılar…Şimdi bu entarileri daralttılar, daralttılar, incelttiler, eteğini azalttılar, eninden azalttılar… Payını çok koysalar, bol etek olsa o zaman öyle olmaz amaPayını çok koysalar, bol etek olsa o zaman öyle olmaz ama o zaman da birikenler insanın dizine takılıyor böyle yürürken, o zaman da birikenler insanın dizine takılıyor böyle yürürken, bol etekle de yürüyüş yine kolay olmuyor. bol etekle de yürüyüş yine kolay olmuyor. Şalvarı methetmiş Peygamber Efendimiz.Şalvarı methetmiş Peygamber Efendimiz. O zaman terzi merzi yok, kumaş falan yok, kolay değil ama.O zaman terzi merzi yok, kumaş falan yok, kolay değil ama. Şalvar giyenlere dua etmiş. Şalvar giyenlere dua etmiş.

Çünkü öyle olduğu zaman sırf örtü bürünenlerden daha iyi korunuyor.Çünkü öyle olduğu zaman sırf örtü bürünenlerden daha iyi korunuyor. Sırf örtü bürünenler hacdaki gibi, kumaş yok, imkân yok, terzi yok, bilgi yok; Sırf örtü bürünenler hacdaki gibi, kumaş yok, imkân yok, terzi yok, bilgi yok; iptidaî her şey. iptidaî her şey. O zaman bir peştemal örttü boynuna bir şey sardı mı, O zaman bir peştemal örttü boynuna bir şey sardı mı, ne buluyorlarsa örtünüyorlardı, koyun postu, başka bir şey ne varsa… ne buluyorlarsa örtünüyorlardı, koyun postu, başka bir şey ne varsa…

Bizim gibi gardırop almaya öyle durumları yoktu. Bizim gibi gardırop almaya öyle durumları yoktu. Gardırop ne demek, evlerinde eşya yoktu. Hacdakini görünce anlayabiliriz.Gardırop ne demek, evlerinde eşya yoktu. Hacdakini görünce anlayabiliriz. Hacda nasıl bir aşağıya peştemal sarıyoruz. Hani don? Yok. Ama örtüyor. Hacda nasıl bir aşağıya peştemal sarıyoruz.

Hani don?

Yok. Ama örtüyor.

Üstüne hani gömlek? Yok kardeşim. İşte bunu böyle örtüyoruz.Üstüne hani gömlek?

Yok kardeşim. İşte bunu böyle örtüyoruz.
Böyle sarıyoruz. Altı üstü örtülmüş oluyor.Böyle sarıyoruz. Altı üstü örtülmüş oluyor. Ama hacda dikkat ederseniz bazıları kendisini otururken, kalkarken koruyamıyor. Ama hacda dikkat ederseniz bazıları kendisini otururken, kalkarken koruyamıyor. Tesettürlü olması gereken yerleri açılabiliyor. Şalvar bu tehlikeyi bertaraf ediyor. Tesettürlü olması gereken yerleri açılabiliyor. Şalvar bu tehlikeyi bertaraf ediyor.

Bir keresinde ben Mısırlının birini gördüm. Bir keresinde ben Mısırlının birini gördüm. Yeni Cami'in merdivenlerindeki güvercinler gibi…Yeni Cami'in merdivenlerindeki güvercinler gibi… Dizilmiş eşi dostu akrabasıyla Harem-i Şerîf'te Kâbe-i Müşerrefe'ye doğruDizilmiş eşi dostu akrabasıyla Harem-i Şerîf'te Kâbe-i Müşerrefe'ye doğru oturmuşlar seyrediyorlar. oturmuşlar seyrediyorlar. Güzel... Şişman da mübarek... Benim dördüm kadar filan var. Maşaallah. Güzel... Şişman da mübarek... Benim dördüm kadar filan var. Maşaallah. Göbeğinden dolayı da ayaklarını da toplayamamış. Göbeğinden dolayı da ayaklarını da toplayamamış. Onları da yaymış maşaallah. İhramı da var. Yükseğe de oturmuş.Onları da yaymış maşaallah. İhramı da var. Yükseğe de oturmuş. Merdivenin başına oturmuş. Merdivene oturduğu, ayaklarını aşağıya salmadığı için rahat ediyor. Merdivenin başına oturmuş. Merdivene oturduğu, ayaklarını aşağıya salmadığı için rahat ediyor. Bağdaş kurmaktan, diz çökmekten daha rahat oluyor böyle. Oraya da oturmuş. Bağdaş kurmaktan, diz çökmekten daha rahat oluyor böyle. Oraya da oturmuş. Fesübhanallah! Her taraf meydanda, farkında değil. Her tarafı meydanda... Fesübhanallah! Her taraf meydanda, farkında değil. Her tarafı meydanda...

Ben de onu görüverince hemen yanına gittim. Ben de onu görüverince hemen yanına gittim. Şöyle eteğini, uzun işin kısası, eteğini şöyle çekivereyim, dedim.Şöyle eteğini, uzun işin kısası, eteğini şöyle çekivereyim, dedim. Ben eğilip eteğini şöyle çekeyim derken öyle bir korktu ki Ben eğilip eteğini şöyle çekeyim derken öyle bir korktu ki sanki ben onu öldüreceğim falan sandı, hop diye zıpladı yerinden.sanki ben onu öldüreceğim falan sandı, hop diye zıpladı yerinden. Anî ben eğiliverince, başka bir kimsenin kendisine bu kadar yakın gelmesindenAnî ben eğiliverince, başka bir kimsenin kendisine bu kadar yakın gelmesinden çok korktu çok ürktü.çok korktu çok ürktü. Dedim; istenne şu'ayye. Dedim; istenne şu'ayye. "Kendine dikkat et biraz, sünnete uygun, usturuplu otur." demek Arapça. "Kendine dikkat et biraz, sünnete uygun, usturuplu otur." demek Arapça.

Ama çok kimse koruyamıyor. Bu ihramlıyken bir kere ihramı sarmak bir sanat.Ama çok kimse koruyamıyor. Bu ihramlıyken bir kere ihramı sarmak bir sanat. Herkes ihramı saramaz. Kimisi yaprak sarması gibi doluyor kalçasına, bacaklarına.Herkes ihramı saramaz. Kimisi yaprak sarması gibi doluyor kalçasına, bacaklarına. O zaman adımını atamıyor. Dar etek giymiş kadınlar gibi yürüyemiyor.O zaman adımını atamıyor. Dar etek giymiş kadınlar gibi yürüyemiyor. Etek giyen kadınların ne ezâ cefâ çektiklerini onlar bilirler. Etek giyen kadınların ne ezâ cefâ çektiklerini onlar bilirler. Çünkü etek kısa olduğundan adım atılmıyor. Nasıl olacak? Çünkü etek kısa olduğundan adım atılmıyor.

Nasıl olacak?

İhramı giyerken önünde bir boşluk bırakacaksın. İhramı giyerken önünde bir boşluk bırakacaksın. Şuraya bir kat yapacaksın şöyle, şu ön tarafında bir boşluk bırakacaksın.Şuraya bir kat yapacaksın şöyle, şu ön tarafında bir boşluk bırakacaksın. Şöyle çevirdiğin zaman arka tarafta da "hanım yardım et" falan diyeceksin kendin yapamazsın, Şöyle çevirdiğin zaman arka tarafta da "hanım yardım et" falan diyeceksin kendin yapamazsın, orada da bir boşluk bırakacaksın.orada da bir boşluk bırakacaksın. İki yerde katlanma meydana geliyor. Oradan ihramı getireceksin.İki yerde katlanma meydana geliyor. Oradan ihramı getireceksin. "Kuşağım yok muşağım yok." Olmazsa olmasın, kıvırdın mı tutar o birbirini. "Kuşağım yok muşağım yok." Olmazsa olmasın, kıvırdın mı tutar o birbirini. Mühim olan bunu yapmak… Bunu yaptın mı Mühim olan bunu yapmak… Bunu yaptın mı ön tarafında ve arka tarafında bir bolluk olduğundan adımını asker gibi atabiliyorsun.ön tarafında ve arka tarafında bir bolluk olduğundan adımını asker gibi atabiliyorsun. Rahat atabiliyorsun, hervele yapabiliyorsun. Hervele ne demek? Rahat atabiliyorsun, hervele yapabiliyorsun.

Hervele ne demek?

"Tavafta arkasında sa'y olacak olan tavafta ilk üç koşuyu çalımlı yapmak." "Tavafta arkasında sa'y olacak olan tavafta ilk üç koşuyu çalımlı yapmak."

Çünkü müşrikler seyrederken Peygamber Efendimiz ve ashabı umre yaparken, Çünkü müşrikler seyrederken Peygamber Efendimiz ve ashabı umre yaparken, onları seyrederlerken müşriklere karşı İslâm'ın izzetini, kuvvetini göstermek içinonları seyrederlerken müşriklere karşı İslâm'ın izzetini, kuvvetini göstermek için öyle yürümüşler, sakin sakin sallanan, yorgun baygın yürümemişler,öyle yürümüşler, sakin sakin sallanan, yorgun baygın yürümemişler, canlı canlı koşar gibi yürümüşler.canlı canlı koşar gibi yürümüşler. O zaman rahat yürünüyor. Bilmezsen çengelli iğne ile yapıyorlar. Çengelli iğne falan yok işin aslındaO zaman rahat yürünüyor. Bilmezsen çengelli iğne ile yapıyorlar. Çengelli iğne falan yok işin aslında bunu yapmayı bileceksin aslında, çengelli iğne yok işin aslında. bunu yapmayı bileceksin aslında, çengelli iğne yok işin aslında.

Endonezyalılar güzel bilirler. Onlar peştemalcidirler. Peştemal kullanırlar. Endonezyalılar güzel bilirler. Onlar peştemalcidirler. Peştemal kullanırlar. Onlar burada bir kat yaparlar. O zaman yürüyebilirler gayet rahat. Onlar burada bir kat yaparlar. O zaman yürüyebilirler gayet rahat. Çalışırlar tarlada, bahçede. Endoenezyalılar, Filipinliler oralarda gayet rahat otururlar, Çalışırlar tarlada, bahçede. Endoenezyalılar, Filipinliler oralarda gayet rahat otururlar, kalkarlar, çalışırlar. kalkarlar, çalışırlar. Çok kimse bilmiyor, altına dikişli elbise giymek yasak ya, hac yaparkenÇok kimse bilmiyor, altına dikişli elbise giymek yasak ya, hac yaparken o peştemali tesettürde kullanmayı bilmiyor. o peştemali tesettürde kullanmayı bilmiyor. Bunu öğreneceksin Türkiye'de de hamama gittiğin zaman,Bunu öğreneceksin Türkiye'de de hamama gittiğin zaman, Bursa'ya İnegöl Cerrah Hamamı'na gittiğimiz zaman ne yapacaksın? Kapanmayı öğreneceksin.Bursa'ya İnegöl Cerrah Hamamı'na gittiğimiz zaman ne yapacaksın? Kapanmayı öğreneceksin. Peştemali güzelce sararsın, tesettürü öğreneceksin. Ama bunu bilmiyor millet… Peştemali güzelce sararsın, tesettürü öğreneceksin. Ama bunu bilmiyor millet…

Evet, bunu nereden başlattık bu sohbeti? Başlangıcı neydi? Başını unuttuk. Her neyse… Evet, bunu nereden başlattık bu sohbeti? Başlangıcı neydi? Başını unuttuk. Her neyse…

Evet, aşırı gitmemek, ibadette itidalli olmak, dengeli hareket etmek… Evet, aşırı gitmemek, ibadette itidalli olmak, dengeli hareket etmek… Fazla gevşek de olmamak. Emredilen kadar yapmak,Fazla gevşek de olmamak. Emredilen kadar yapmak, emredilenden fazla ya da az yapmamak. Tam yapmak. Bu dinin özü, esasıdır. emredilenden fazla ya da az yapmamak. Tam yapmak. Bu dinin özü, esasıdır.

Oruç tutmuyor musun sen!? Herkesin gözü önünde su içti. Ne kadar ayıp oldu. Oruç tutmuyor musun sen!? Herkesin gözü önünde su içti. Ne kadar ayıp oldu. Çok ayıp oldu. Oruçluların karşısında içilmez su falan. Nasıl yapacağız? Çok ayıp oldu. Oruçluların karşısında içilmez su falan.

Nasıl yapacağız?

Resûlullah'ın tavsiye ettiği gibi itidalli, vücudumuza da zulmetmeden, Resûlullah'ın tavsiye ettiği gibi itidalli, vücudumuza da zulmetmeden, her şeye hakkını vererek sakin, sade, temiz, halis muhlis ibadet etmeye çalışacağız. her şeye hakkını vererek sakin, sade, temiz, halis muhlis ibadet etmeye çalışacağız.

Allah muvaffak etsin. el-Fâtiha. Allah muvaffak etsin.

el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2