Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Peygamber Efendimizin Vasıfları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Rebîü'l-Âhir 1407 / 04.12.1986

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Sadaka, Sünneti İhya Etmek, Hesaba İlk Çekilecekler ve Şefaat, Cihat, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Peygamber Efendimizin Vasıfları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Rebîü'l-Âhir 1407 / 04.12.1986

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Sadaka, Sünneti İhya Etmek, Hesaba İlk Çekilecekler ve Şefaat, Cihat, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü lillâhi hakka hamdihî.el-Hamdü lillâhi hakka hamdihî. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayrı halkıhîVe's-salâtu ve's-selâmu alâ hayrı halkıhî seyyidinâ Muhammedin ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. seyyidinâ Muhammedin ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullahFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atünVe şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

En tesaddaka ve ente sahîhun şahîhun tahşe'l-fakra ve te'mulu'l-bekâ'En tesaddaka ve ente sahîhun şahîhun tahşe'l-fakra ve te'mulu'l-bekâ' ve lâ tümhil hattâ izâ beleğati'l-hulkûme kulte: li-fülânin kezâ ve li-fülânin kezâ.ve lâ tümhil hattâ izâ beleğati'l-hulkûme kulte: li-fülânin kezâ ve li-fülânin kezâ. Elâ ve kad kâne li-fülânin. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Elâ ve kad kâne li-fülânin.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn! Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn!

Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti, bereketi, selâmı, ikramı, ihsanı cümlenizin üzerine olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti, bereketi, selâmı, ikramı, ihsanı cümlenizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizden razı olsun. Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizden razı olsun.

Şu mübarek cuma akşamında, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerininŞu mübarek cuma akşamında, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet okuyup tefeyyüz eylemek üzere burada,mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet okuyup tefeyyüz eylemek üzere burada, kalabalık kardeşler grubu hâlinde bir araya gelmiş bulunuyoruz. kalabalık kardeşler grubu hâlinde bir araya gelmiş bulunuyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçmezden önce,Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçmezden önce, buyurun önce sevgili Peygamberimiz, Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinebuyurun önce sevgili Peygamberimiz, Efendimiz Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerine bağlılığımızın, sevgimizin, saygımızın bir nişânesi olmak üzere ve onun cümle âl'inin, ashabının, bağlılığımızın, sevgimizin, saygımızın bir nişânesi olmak üzere ve onun cümle âl'inin, ashabının, etbâının, ahbabının ruhlarına, ve sâir enbiyâ ve mürselînin ervâhınaetbâının, ahbabının ruhlarına, ve sâir enbiyâ ve mürselînin ervâhına ve hâsseten Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan verese-i enbiyâ, sâdâtve hâsseten Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan verese-i enbiyâ, sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ervâhına hediye olsun diye; kendilerinden feyz aldığımızve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ervâhına hediye olsun diye; kendilerinden feyz aldığımız hocalarımızın, mürşitlerimizin ruhlarına hediye olsun diye, bu hadîs-i şerîfleri bize kadar hocalarımızın, mürşitlerimizin ruhlarına hediye olsun diye, bu hadîs-i şerîfleri bize kadar nakil ve rivayet eylemiş olan hadis alimlerinin ve râvilerinin ruhlarına, kitabı te'lif eylemiş olannakil ve rivayet eylemiş olan hadis alimlerinin ve râvilerinin ruhlarına, kitabı te'lif eylemiş olan Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendimiz'in ruhuna hediye olsun diye;Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendimiz'in ruhuna hediye olsun diye; bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına ve beldemizin medâr-ı iftihârı Hüseyin Gazi'nin, Hacı Bayrâm-ı Velî'nin, Tâceddin Sultan ve sâirve beldemizin medâr-ı iftihârı Hüseyin Gazi'nin, Hacı Bayrâm-ı Velî'nin, Tâceddin Sultan ve sâir evliyâ ve sâlihînin ruhlarına hediye olsun diye; ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîflerievliyâ ve sâlihînin ruhlarına hediye olsun diye; ve uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere buraya gelmiş bulunan siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş bütün sevdiklerinindinlemek üzere buraya gelmiş bulunan siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhlarına hediye olsun, şu mübarek cuma akşamındave yakınlarının ruhlarına hediye olsun, şu mübarek cuma akşamında hepsinin kabirleri pürnûr olsun diye, buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım. hepsinin kabirleri pürnûr olsun diye, buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım. Allahu Teâlâ hazretleri bizleri de sevdiği razı olduğu kullardan eyleyip rızasına uygun Allahu Teâlâ hazretleri bizleri de sevdiği razı olduğu kullardan eyleyip rızasına uygun ömür sürüp huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak çıkmaya muvaffak eylesin. ömür sürüp huzuruna sevdiği razı olduğu kullar olarak çıkmaya muvaffak eylesin.

İlk hadîs-i şerîf, 151. sayfanın başında bir parçası bulunan bir hadîs-i şerîf kiİlk hadîs-i şerîf, 151. sayfanın başında bir parçası bulunan bir hadîs-i şerîf ki 150. sayfanın sonundan okuyarak başından izah ediverelim. 150. sayfanın sonundan okuyarak başından izah ediverelim.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri, Ahmed b. Hanbel'in, Müslim'in, Buhârî'nin,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri, Ahmed b. Hanbel'in, Müslim'in, Buhârî'nin, Ebû Dâvud'un ve Neseî'nin, rahmetullahi aleyhim ecmaîn,Ebû Dâvud'un ve Neseî'nin, rahmetullahi aleyhim ecmaîn, Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten nakille rivayet ettiğine göre buyurmuşlar ki... Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten nakille rivayet ettiğine göre buyurmuşlar ki...

Kendisine soru sormuşlar:İnne raculen kâle: Yâ Resûlallah, eyyü's-sadakati a'zamu ecren? Kendisine soru sormuşlar:İnne raculen kâle: Yâ Resûlallah, eyyü's-sadakati a'zamu ecren?

Kâle fe-zekerehû. Kâle fe-zekerehû.

Bir zât-ı muhterem gelmiş; Bir zât-ı muhterem gelmiş;

"Sadakanın hangi çeşidi, hangi cinsi ecir bakımından daha büyüktür, daha üstündür yâ Resûlallah?""Sadakanın hangi çeşidi, hangi cinsi ecir bakımından daha büyüktür, daha üstündür yâ Resûlallah?" diye Peygamber Efendimiz'e sormuş. diye Peygamber Efendimiz'e sormuş.

Onun üzerine Peygamber Efendimiz şu cevabı vermiş; Onun üzerine Peygamber Efendimiz şu cevabı vermiş;

En tesaddaka ve ente sahîhun şahîhun tahşe'l-fakra ve te'mulu'l-bekâ'.En tesaddaka ve ente sahîhun şahîhun tahşe'l-fakra ve te'mulu'l-bekâ'. "Senin sıhhatliyken, paraya kıyamazken, üstünde cimriliğin, paraya tamahın arzun varken,"Senin sıhhatliyken, paraya kıyamazken, üstünde cimriliğin, paraya tamahın arzun varken, fakirlikten korkarken, 'Daha çok yaşarım, bana para elbet lazım olur.' diye fakirlikten korkarken, 'Daha çok yaşarım, bana para elbet lazım olur.' diye umudun varken yaptığın sadaka en hayırlıdır." umudun varken yaptığın sadaka en hayırlıdır."

Ve lâ tümhil. "Sakın sadaka vermeyi ihmal etme, geriye bırakma."Ve lâ tümhil. "Sakın sadaka vermeyi ihmal etme, geriye bırakma." Hattâ izâ beleğati'l-hulkûme. "Canın boğazına gelinceye kadar geriye bırakma." Hattâ izâ beleğati'l-hulkûme. "Canın boğazına gelinceye kadar geriye bırakma."

Vereceğin hayrı sadakayı can çıkma saatine, hâlet-i nez'a, ölme zamanına gününe tehir etme. Vereceğin hayrı sadakayı can çıkma saatine, hâlet-i nez'a, ölme zamanına gününe tehir etme.

Kulte. "O zaman dersin ki:" Li-fülânin kezâ.Kulte. "O zaman dersin ki:" Li-fülânin kezâ. "Falanca şahsa, malımın şu kısmını şöyle şöyle verdim...""Falanca şahsa, malımın şu kısmını şöyle şöyle verdim..." Ve li-fülânin kezâ. "Öteki falanca şahsa da şu kadar şu kadar mal verdim..." Ve li-fülânin kezâ. "Öteki falanca şahsa da şu kadar şu kadar mal verdim..."

"Şu tarla onun olsun, bu bağlar bu bahçeler şu daireler onun olsun..." "Şu tarla onun olsun, bu bağlar bu bahçeler şu daireler onun olsun..."

Elâ ve kad kâne li-fülânin. "Gözünü aç ki, âgâh ol, mütenebbih ol ki zaten onun oldu o mallar..." Elâ ve kad kâne li-fülânin. "Gözünü aç ki, âgâh ol, mütenebbih ol ki zaten onun oldu o mallar..."

Sen ölüyorsun, yolcusun; başladı, can boğazına geldi.Sen ölüyorsun, yolcusun; başladı, can boğazına geldi. Orada "O onun olsun, bu bunun olsun..." demenin faydası yok, zaten sen gidiyorsun. Orada "O onun olsun, bu bunun olsun..." demenin faydası yok, zaten sen gidiyorsun. Mallar zaten mirasçıların oldu bile, oldu say. Mallar zaten mirasçıların oldu bile, oldu say. "O zamana tehir etme." buyurmuş Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. "O zamana tehir etme." buyurmuş Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Realist olarak düşünelim: Hangi işi yapmak gerekirse ucu paraya dayanmıyor mu? Realist olarak düşünelim: Hangi işi yapmak gerekirse ucu paraya dayanmıyor mu?

Para para para... Gözü çıkasıca veya çıkmayasıca para; her şey paraya dayanıyor! Para para para... Gözü çıkasıca veya çıkmayasıca para; her şey paraya dayanıyor!

Onun için İslâm'da Allahu Teâlâ hazretleri tarafından ortaya para ile ilgiliOnun için İslâm'da Allahu Teâlâ hazretleri tarafından ortaya para ile ilgili bir ibadet getirilmiş, vâz edilmiş.bir ibadet getirilmiş, vâz edilmiş. Mâlî bir ibadet; boynunuzun borcudur. "Malınızla da zekât vereceksiniz, hayır yapacaksınız, Mâlî bir ibadet; boynunuzun borcudur. "Malınızla da zekât vereceksiniz, hayır yapacaksınız, sadaka [vereceksiniz]." diye dinimiz mecburiyet getirmiş; ne kadar güzel! sadaka [vereceksiniz]." diye dinimiz mecburiyet getirmiş; ne kadar güzel!

Elhamdülillâhi alâ ni'meti'l-İslâm! İslâm nimetine ne kadar hamd ü senâlar etsek azdır.Elhamdülillâhi alâ ni'meti'l-İslâm! İslâm nimetine ne kadar hamd ü senâlar etsek azdır. Ne kadar güzel ki Allahu Teâlâ hazretleri en güzel, en kâmil, en eksiksiz,Ne kadar güzel ki Allahu Teâlâ hazretleri en güzel, en kâmil, en eksiksiz, en mükemmel dini bize din olarak nasip etmiş. Daha doğrusu bizi öyle bir dine müntesip yaratmış. en mükemmel dini bize din olarak nasip etmiş. Daha doğrusu bizi öyle bir dine müntesip yaratmış. Bu nimetin şükrünü ödeme imkânımız yok!Bu nimetin şükrünü ödeme imkânımız yok! Hiçbir nimetini ödeyemeyiz zaten, gücümüz yetmez de ona hiç güç yetiremeyiz. Hiçbir nimetini ödeyemeyiz zaten, gücümüz yetmez de ona hiç güç yetiremeyiz.

"Hollandalı'nın birisi müslüman olsa hemen İslâm için çalışmaya başlar."Hollandalı'nın birisi müslüman olsa hemen İslâm için çalışmaya başlar. İkinci bir müslüman kazansa ikisi derhal bir dernek kurmaya çalışır." diyor bir arkadaşımız. İkinci bir müslüman kazansa ikisi derhal bir dernek kurmaya çalışır." diyor bir arkadaşımız.

Ben bu sözü başkalarından da duymuştum. Avrupalılar derhal bir araya gelmeye çalışıyorlar. Ben bu sözü başkalarından da duymuştum. Avrupalılar derhal bir araya gelmeye çalışıyorlar.

Biz de bir araya gelerek yaptıklarımızı yıkmakla meşgulüz, yaramaz çocuklar gibi...Biz de bir araya gelerek yaptıklarımızı yıkmakla meşgulüz, yaramaz çocuklar gibi... Hani bazı çocuklar vardır, uslu uslu oyuncaklarıyla oynar, tahtaları üst üste dizer;Hani bazı çocuklar vardır, uslu uslu oyuncaklarıyla oynar, tahtaları üst üste dizer; bazı haylaz çocuklar vardır, gelir onların oyuncaklarına bir tekme vurur bozar, onları ağlatır.bazı haylaz çocuklar vardır, gelir onların oyuncaklarına bir tekme vurur bozar, onları ağlatır. Yahu işte sen de öbür tarafta öbür oyunu oynasana! Hayır, ille bozgunculuk yapacak.Yahu işte sen de öbür tarafta öbür oyunu oynasana! Hayır, ille bozgunculuk yapacak. Bizde de bir bozgunculuk var. Bizde de bir bozgunculuk var. Birisinin yaptığını yıkmak, yapıcı olmamak, kurulmuş birlikleri dağıtmak, Birisinin yaptığını yıkmak, yapıcı olmamak, kurulmuş birlikleri dağıtmak, parçalamak, güçleri zayıflatmak, herkesin birbiriyle didişmesi çatışması... parçalamak, güçleri zayıflatmak, herkesin birbiriyle didişmesi çatışması...

Şuur, akıl, mantık bir arada olmayı gerektiriyor.Şuur, akıl, mantık bir arada olmayı gerektiriyor. Daha çok kâr etmek için müşterek çalışmayı gerektiriyor. Daha çok kâr etmek için müşterek çalışmayı gerektiriyor.

Avrupa'da beş katlı, yedi katlı, dokuz katlı süpermarketler gördük;Avrupa'da beş katlı, yedi katlı, dokuz katlı süpermarketler gördük; asansörle giriliyor, yerin altına dört kat, beş kat iniliyor.asansörle giriliyor, yerin altına dört kat, beş kat iniliyor. Alt katını garaj yapmış, garajın içine otomatik kapılardan giriyorsun, bilet basıyorsun.Alt katını garaj yapmış, garajın içine otomatik kapılardan giriyorsun, bilet basıyorsun. Oradan asansörlerle yukarıya çıkıyorsun. Kuş sütüne varıncaya kadar her şey mevcut, istediğini al.Oradan asansörlerle yukarıya çıkıyorsun. Kuş sütüne varıncaya kadar her şey mevcut, istediğini al. Hiçbir şey almadan seyretmeye girsen bile bir şeyler alıp dışarıya çıkıyorsun. Hiçbir şey almadan seyretmeye girsen bile bir şeyler alıp dışarıya çıkıyorsun. Her şey, her mal gözünün önünde; istediğini alıyorsun, bakıyorsun. Nasıl yapmışlar? Her şey, her mal gözünün önünde; istediğini alıyorsun, bakıyorsun.

Nasıl yapmışlar?

Birlikler meydana getirmişler, iktisadî teşebbüsler... Elli tane yüz tane süpermarket olmuş.Birlikler meydana getirmişler, iktisadî teşebbüsler... Elli tane yüz tane süpermarket olmuş. Bizim mahalle arasındaki süpermarketlerin adı "süpermarket"; Bizim mahalle arasındaki süpermarketlerin adı "süpermarket"; çünkü kendisi yine bir bakkal dükkânı aslında...çünkü kendisi yine bir bakkal dükkânı aslında... Asıl süpermarket; kumaşından ayakkabısına, çekicinden çivisinden derisine,Asıl süpermarket; kumaşından ayakkabısına, çekicinden çivisinden derisine, gıda maddesinden meşrubâtına, çiçeğine, otomobil malzemesine varıncaya kadar hepsini ihtivâ eder. gıda maddesinden meşrubâtına, çiçeğine, otomobil malzemesine varıncaya kadar hepsini ihtivâ eder.

Nasıl yapıyorlar bunu? Bir araya gelerek. Nasıl yapıyorlar bunu?

Bir araya gelerek.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi birbirimize kardeş etmiştir. Başka bir insan değil...Allahu Teâlâ hazretleri bizi birbirimize kardeş etmiştir. Başka bir insan değil... İki kolumuzdan tutup da "Hadi bakalım, siz kardeş oldunuz." diye,İki kolumuzdan tutup da "Hadi bakalım, siz kardeş oldunuz." diye, bir beşer kardeşliği değil bizim kardeşliğimiz; Allahu Teâlâ hazretleri bizi birbirimize kardeş etmiş! bir beşer kardeşliği değil bizim kardeşliğimiz; Allahu Teâlâ hazretleri bizi birbirimize kardeş etmiş!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki;

"İman etmeyen cennete girmeyecek. Birbirinizi sevmedikçe de kâmil mü'min olamazsınız." "İman etmeyen cennete girmeyecek. Birbirinizi sevmedikçe de kâmil mü'min olamazsınız."

Bu da tamam. Ama biz birbirimizi sevmeyi, birbirimizle müşterek çalışmayı,Bu da tamam.

Ama biz birbirimizi sevmeyi, birbirimizle müşterek çalışmayı,
iş birliği geliştirmeyi öğrenememişiz. iş birliği geliştirmeyi öğrenememişiz. Üç kişi bir ortaklık kursa bir sene sonra ayrılırlar, her birisi ayrı bir dükkân açar.Üç kişi bir ortaklık kursa bir sene sonra ayrılırlar, her birisi ayrı bir dükkân açar. Halbuki Avrupa'da seneler senesi devam eden şirketler var. Bu hastalığımızdan vazgeçelim.Halbuki Avrupa'da seneler senesi devam eden şirketler var. Bu hastalığımızdan vazgeçelim. Birlik ve beraberlik içinde olalım, bir.Birlik ve beraberlik içinde olalım, bir. Birlik beraberlik içinde olduğumuz zaman, tek şahıslar olarak yapacağımız işi kat kat fazlasıyla yaparız.Birlik beraberlik içinde olduğumuz zaman, tek şahıslar olarak yapacağımız işi kat kat fazlasıyla yaparız. Sermaye teraküm ettiği, güçler birleştiği, rekabet olmadığı için büyük işler yaparız. Sermaye teraküm ettiği, güçler birleştiği, rekabet olmadığı için büyük işler yaparız.

Ondan sonra da yapacağımız işler için mâlî fedakârlık yapmayı öğrenelim.Ondan sonra da yapacağımız işler için mâlî fedakârlık yapmayı öğrenelim. Ölüm gelmeden evvel, can boğaza dayanmadan evvel, Azrail gırtlağımıza bastırmadan evvel,Ölüm gelmeden evvel, can boğaza dayanmadan evvel, Azrail gırtlağımıza bastırmadan evvel, mal vârislerin olmadan evvel Allah rızası yolunda kazancımızın bir miktarını, -Allah hepsini bize vermiş,mal vârislerin olmadan evvel Allah rızası yolunda kazancımızın bir miktarını, -Allah hepsini bize vermiş, Allah'ın bize verdiği hepsinden bir miktarını- hak yola sarf etmeyi öğrenelim. Allah'ın bize verdiği hepsinden bir miktarını- hak yola sarf etmeyi öğrenelim.

"Param yok, geçimim dar." Yalan! Hiçbirine inanmam."Param yok, geçimim dar."

Yalan! Hiçbirine inanmam.
Renkli televizyonu alırlar, yılbaşlarında şu kadar eğlenceler yaparlar,Renkli televizyonu alırlar, yılbaşlarında şu kadar eğlenceler yaparlar, yaz geldiği zaman şu kadar tatile, şuraya buraya giderler... Bu millette para var.yaz geldiği zaman şu kadar tatile, şuraya buraya giderler... Bu millette para var. Hiç boşuna kandırmaya çalışmasınlar.Hiç boşuna kandırmaya çalışmasınlar. Ama Allah bazı insanlara hayırlara parayı sarf etmeyi nasip ederken bazı insanlara nasip etmiyor.Ama Allah bazı insanlara hayırlara parayı sarf etmeyi nasip ederken bazı insanlara nasip etmiyor. Bu kadar basit. Bir insan eğer elindeki parayı hayra sarf edemiyorsa kârda mı zararda mı? Bu kadar basit.

Bir insan eğer elindeki parayı hayra sarf edemiyorsa kârda mı zararda mı?

Çok büyük zararda! Allah hayır yaptırtmıyor.Çok büyük zararda! Allah hayır yaptırtmıyor. Allah kızmış, gazap etmiş o kuluna da hayırlı bir iş yapma fırsatı vermiyor. Allah kızmış, gazap etmiş o kuluna da hayırlı bir iş yapma fırsatı vermiyor.

Bir insan sabah namazına, akşam namazına, yatsı namazına gelemiyor, cumayı kılamıyor;Bir insan sabah namazına, akşam namazına, yatsı namazına gelemiyor, cumayı kılamıyor; bu adam kârda mı zararda mı? bu adam kârda mı zararda mı?

Bu adam Allah'ın gazabına uğramış ki Allah camisine sokmuyor, evine davet etmiyor, evine kabul etmiyor!Bu adam Allah'ın gazabına uğramış ki Allah camisine sokmuyor, evine davet etmiyor, evine kabul etmiyor! Bu başka bir şey değil ki, bunun başka bir mânası yok ki! Bu başka bir şey değil ki, bunun başka bir mânası yok ki!

Sen Allah yolunda paranı sarf ediyorsan senin paranın helal olduğuna alâmettir.Sen Allah yolunda paranı sarf ediyorsan senin paranın helal olduğuna alâmettir. Allah sana nasip ediyor; sevmiş de sana hayırları yapmayı nasip ediyor. Allah sana nasip ediyor; sevmiş de sana hayırları yapmayı nasip ediyor.

Geçenlerde bir hadîs-i şerîf okuduk, bütün kardeşlerimiz hadîs-i şerîfe hayran kaldı.Geçenlerde bir hadîs-i şerîf okuduk, bütün kardeşlerimiz hadîs-i şerîfe hayran kaldı. Her hadis'e hayran kalınır da... Her hadis'e hayran kalınır da...

Buyuruyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; Buyuruyor ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz;

Hediyetullâhi ile'l-mü'mini es-sâilu alâ bâbihi. "Kapısındaki dilenci, mü'mine Allah'ın hediyesidir." Hediyetullâhi ile'l-mü'mini es-sâilu alâ bâbihi.

"Kapısındaki dilenci, mü'mine Allah'ın hediyesidir."

Nasıl hediye oluyor? Anlamadım ben;Nasıl hediye oluyor? Anlamadım ben; dilenciye çıkartıp cebimden bir şey vereceğim, evimden bir şey vereceğim. Nasıl hediye?" dilenciye çıkartıp cebimden bir şey vereceğim, evimden bir şey vereceğim. Nasıl hediye?"

Sen ona onu verdiğin zaman sevap kazanacaksın, ondan.Sen ona onu verdiğin zaman sevap kazanacaksın, ondan. Onun için hediye oluyor, Allah'ın hediyesi. Allah bir muhtaç kulunu sana, senin kapına gönderiyor;Onun için hediye oluyor, Allah'ın hediyesi. Allah bir muhtaç kulunu sana, senin kapına gönderiyor; sen onu aramak zorunda kalmıyorsun, kapı kapı dolaşmak zorunda kalmıyorsun, sen onu aramak zorunda kalmıyorsun, kapı kapı dolaşmak zorunda kalmıyorsun, hazır hayır yapacağın insan kapına gelmiş oluyor.hazır hayır yapacağın insan kapına gelmiş oluyor. Sen de gideceksin, mutfaktan biraz yiyecek alacaksın, kesenden biraz para alacaksın, vereceksin. Sen de gideceksin, mutfaktan biraz yiyecek alacaksın, kesenden biraz para alacaksın, vereceksin.

Para vermeyi öğrenelim.Para vermeyi öğrenelim. Modern insan olmak istiyorsak, insan modernlerin moderni, ilerinin ilerisini görecek.Modern insan olmak istiyorsak, insan modernlerin moderni, ilerinin ilerisini görecek. Âhireti, cenneti kazanmak isteyen olmak istiyorsak, para kazanmayı düşündüğümüz gibi,Âhireti, cenneti kazanmak isteyen olmak istiyorsak, para kazanmayı düşündüğümüz gibi, "Nereden daha çok para kazanırım?" diye gecemizi gündüzümüzü telef edip "Nereden daha çok para kazanırım?" diye gecemizi gündüzümüzü telef edip kafa yorduğumuz gibi "Nereye hayırlı para sarf ederim?" diye de düşünmeliyiz. kafa yorduğumuz gibi "Nereye hayırlı para sarf ederim?" diye de düşünmeliyiz.

Bir sürü cihat sahası var. Yapılacak bir sürü iş var, bir sürü hizmet bizi bekliyor.Bir sürü cihat sahası var. Yapılacak bir sürü iş var, bir sürü hizmet bizi bekliyor. Bir sürü fukarâ müslüman var. Bir sürü fukarâ müslüman var.

Onun için bu [sadaka vermeyi] vârisin eline geçmeden evvel sen kendin yap. Onun için bu [sadaka vermeyi] vârisin eline geçmeden evvel sen kendin yap.

Çok kimselerin vasiyetnâmelerini duyduk, okuduk, gördük.Çok kimselerin vasiyetnâmelerini duyduk, okuduk, gördük. Vasiyetinde öyle yazıyor ama yapılamıyor.Vasiyetinde öyle yazıyor ama yapılamıyor. Ya mirasçılar cayıyorlar veyahut kanunî bir mahzur çıkıyor,Ya mirasçılar cayıyorlar veyahut kanunî bir mahzur çıkıyor, formaliteler engelliyor; yapacağı hayrı yapamıyor. formaliteler engelliyor; yapacağı hayrı yapamıyor.

Tanıdığım kardeşlerden, büyük dostlardan var.Tanıdığım kardeşlerden, büyük dostlardan var. Allah cümle geçmişlerimize rahmet eylesin, onlara da rahmet eylesin. Allah cümle geçmişlerimize rahmet eylesin, onlara da rahmet eylesin. Niyet etmiş; "Şu caminin yapılması benim. Şu minarenin yapılması benim.Niyet etmiş; "Şu caminin yapılması benim. Şu minarenin yapılması benim. Falanca vakfa şu kadar para vereceğim. Şu şöyle olacak..." Ecel binivermiş, yapamadan ölmüş gitmiş.Falanca vakfa şu kadar para vereceğim. Şu şöyle olacak..." Ecel binivermiş, yapamadan ölmüş gitmiş. Arkada bir sürü de problem kalmış.Arkada bir sürü de problem kalmış. Bir mazlum hanım kalmış geride; hangi işe koşturacak, nasıl yapacak? Kilitlendi kaldı işler... Bir mazlum hanım kalmış geride; hangi işe koşturacak, nasıl yapacak? Kilitlendi kaldı işler...

Hayatta iken yap! Mürüvvetini gör.Hayatta iken yap! Mürüvvetini gör. Yaptığın hayrın tıkır tıkır işlediğini, sana harıl harıl, şarıl şarıl sevap getirdiğini hayattayken gör. Yaptığın hayrın tıkır tıkır işlediğini, sana harıl harıl, şarıl şarıl sevap getirdiğini hayattayken gör.

Hepimiz kazanmasını bildiğimiz gibi harcamasını da bilelim, yemesini de bilelim. Hepimiz kazanmasını bildiğimiz gibi harcamasını da bilelim, yemesini de bilelim.

Allah'ın en çok sevap verdiği işlerden birisi de;Allah'ın en çok sevap verdiği işlerden birisi de; insanın kendi ailesi efradına getirdiği yaptığı masraftır. insanın kendi ailesi efradına getirdiği yaptığı masraftır. Anasına babasına yaptığı masraftır. Ailesi efradına yaptığı masraf, hacca umreye,Anasına babasına yaptığı masraftır. Ailesi efradına yaptığı masraf, hacca umreye, savaşa cihada harcadığı para, yedi yüz misli sevapla mükâfatlandırılıyor. savaşa cihada harcadığı para, yedi yüz misli sevapla mükâfatlandırılıyor.

Onun için hepimiz âhiret sevabı kazanmanın da çaresine bakalım, tedbirini alalım. Onun için hepimiz âhiret sevabı kazanmanın da çaresine bakalım, tedbirini alalım.

"Hocam, ben henüz zengin değilim. Gözümün içine bakıp da benden para isteme." "Hocam, ben henüz zengin değilim. Gözümün içine bakıp da benden para isteme."

Tamam, sen şimdi 100 lirandan 10 lirasını ayıramıyorsan bil ki 100 milyon liranınTamam, sen şimdi 100 lirandan 10 lirasını ayıramıyorsan bil ki 100 milyon liranın 10 milyon lirasını çıkartıp veremezsin. Alışmamış insan veremez. 10 milyon lirasını çıkartıp veremezsin. Alışmamış insan veremez.

Bizim arkadaşlarımızdan var... Çıkartmışlar bizim vakfın toplantısında, aşka gelmişler,Bizim arkadaşlarımızdan var... Çıkartmışlar bizim vakfın toplantısında, aşka gelmişler, bir arkadaş 500 bin lira vermek kararını almış. "Ben de 500 bin lira taahhüt ediyorum, yaz." bir arkadaş 500 bin lira vermek kararını almış. "Ben de 500 bin lira taahhüt ediyorum, yaz." Biz de yazmışız. Ertesi gün sokakta o beldenin en zengin adamı görmüş; Biz de yazmışız. Ertesi gün sokakta o beldenin en zengin adamı görmüş;

"Yahu sen böyle bir çırpıda nasıl çıkarttın da 500 bin lirayı verdin? Verilir mi?"Yahu sen böyle bir çırpıda nasıl çıkarttın da 500 bin lirayı verdin? Verilir mi? O 500 bin lira paracıklar verilir mi?" O 500 bin lira paracıklar verilir mi?"

Bizim arkadaşı tenkit etmiş. Yani hayır yapanı caydıracak şekilde konuşuyor. Bizim arkadaşı tenkit etmiş. Yani hayır yapanı caydıracak şekilde konuşuyor.

"Ya o kadar para hemen pattadak verilir mi?" "Ya o kadar para hemen pattadak verilir mi?"

O da yapıştırmış cevabı, demiş ki; O da yapıştırmış cevabı, demiş ki;

"Amca biliyorsun babam senin yakın arkadaşındı, geçen günlerde öldü." "Amca biliyorsun babam senin yakın arkadaşındı, geçen günlerde öldü."

"Beni ölümle tehdit etme!" Bu sefer de anlıyor lafın nereye geldiğini.. "Beni ölümle tehdit etme!"

Bu sefer de anlıyor lafın nereye geldiğini..

"Yok, ben yani 'Hayat fânidir.' demek istiyorum. 'Hayır yaparsan kazanırsın.' demek istiyorum." "Yok, ben yani 'Hayat fânidir.' demek istiyorum. 'Hayır yaparsan kazanırsın.' demek istiyorum."

"Pekâla..." Ama o yine hiç o tarafa yanaşmamış. "Pekâla..."

Ama o yine hiç o tarafa yanaşmamış.

Bunu böyle dinledik, üzüldük tabii "Allah bazı kimseye hayır yaptırmıyor." diye...Bunu böyle dinledik, üzüldük tabii "Allah bazı kimseye hayır yaptırmıyor." diye... Fakat aradan 10-15 gün geçti... Fakat aradan 10-15 gün geçti...

Bir kere daha başka yerde konuştuğumu hatırlıyorum, belki size de söylemiş olabilirim.Bir kere daha başka yerde konuştuğumu hatırlıyorum, belki size de söylemiş olabilirim. İbretli bir hadise. Geldi bana; "Hocam" dedi... İbretli bir hadise.

Geldi bana;

"Hocam" dedi...

O 500 bin lira parayı veren kardeşimiz anlatıyor: O adamın milyarları varmış.O 500 bin lira parayı veren kardeşimiz anlatıyor:

O adamın milyarları varmış.
Şehrin en merkezî yerinde arsaları varmış. Çok para edecek şeyleri varmış.Şehrin en merkezî yerinde arsaları varmış. Çok para edecek şeyleri varmış. Belediye, şehrin merkezindeki külliyetli arsalarını istimlâk etmiş. Çok para da vermemiş.Belediye, şehrin merkezindeki külliyetli arsalarını istimlâk etmiş. Çok para da vermemiş. "En aşağı 500 milyon lira zararı var." dedi. Yani milyarlar edecekken 500 milyon lira zararı var. "En aşağı 500 milyon lira zararı var." dedi. Yani milyarlar edecekken 500 milyon lira zararı var.

Yaa, sen 500 bin lira vereni alaya alırsan, onu vermezden gelirsenYaa, sen 500 bin lira vereni alaya alırsan, onu vermezden gelirsen Allah öyle çatır çatır alır, hem de sevap kazanamadan... Sevap da kazanamaz.Allah öyle çatır çatır alır, hem de sevap kazanamadan... Sevap da kazanamaz. Onun 1 milyon lirasını verseydi sevap kazanacaktı. Sevap da kazanamadı... Onun 1 milyon lirasını verseydi sevap kazanacaktı. Sevap da kazanamadı...

Kimseyi kırmak, üzmek istemem. Fabrikatör bir kardeşimiz vardı.Kimseyi kırmak, üzmek istemem. Fabrikatör bir kardeşimiz vardı. Fabrikasında yangın oldu; 50 milyon lira zarar dediler. O kardeş 50 milyon lira hayır yapmıyordu. Fabrikasında yangın oldu; 50 milyon lira zarar dediler. O kardeş 50 milyon lira hayır yapmıyordu.

Bu para gidecek oldu mu, akacak kan damarda durmaz, yine gider.Bu para gidecek oldu mu, akacak kan damarda durmaz, yine gider. Ama insan hayır yapmamasıyla kalır. Sevap kazanamadan gider.Ama insan hayır yapmamasıyla kalır. Sevap kazanamadan gider. O para gidecek de, sevap kazanamadan gider. O para gidecek de, sevap kazanamadan gider.

O bakımdan kendinizi hayra alıştırın. Yoktan azıcık azıcık verin, çok olduğu zaman çok verirsiniz. O bakımdan kendinizi hayra alıştırın. Yoktan azıcık azıcık verin, çok olduğu zaman çok verirsiniz.

Bir şey daha var; birisine vesile olursanız onun da sevabı size gelir. Bir şey daha var; birisine vesile olursanız onun da sevabı size gelir.

Hepimiz öyle gayretli olalım inşaallah. Hepimiz öyle gayretli olalım inşaallah.

Diğer hadîs-i şerîf, 151. sayfanın ilk hadîs-i şerîfi: Diğer hadîs-i şerîf, 151. sayfanın ilk hadîs-i şerîfi:

Ene Muhammed ibni Abdullah ibni Abdülmuttalib ibni Hâşim ibni Abdimenaf ibni Kusayy ibni KilâbEne Muhammed ibni Abdullah ibni Abdülmuttalib ibni Hâşim ibni Abdimenaf ibni Kusayy ibni Kilâb ibni Mürrete'bni Ka'b ibni Lüey ibni Ğâlib ibni Fihr ibni Mâlik ibni en-Nadr ibni Kinânete'bniibni Mürrete'bni Ka'b ibni Lüey ibni Ğâlib ibni Fihr ibni Mâlik ibni en-Nadr ibni Kinânete'bni Huzeymete'bni Müdrikete'bni İlyâse'bni Mudar ibni Nizâr. Huzeymete'bni Müdrikete'bni İlyâse'bni Mudar ibni Nizâr. Ve ma'fteraka'n-nâsu fırkateyni illâ cealeniya'llâhu fî hayrihimâ fe-uhrictu min beyni ebeveyyeVe ma'fteraka'n-nâsu fırkateyni illâ cealeniya'llâhu fî hayrihimâ fe-uhrictu min beyni ebeveyye fe-lem yusibnî şey'un min ahdi'l-câhiliyyeti ve harectu min nikâhim ve lem ahruc min sifâhinfe-lem yusibnî şey'un min ahdi'l-câhiliyyeti ve harectu min nikâhim ve lem ahruc min sifâhin min ledün Âdeme hattâ inteheytü ilâ ebî ve ümmî. Ve ene hayruküm nefsen ve hayruküm eben. min ledün Âdeme hattâ inteheytü ilâ ebî ve ümmî. Ve ene hayruküm nefsen ve hayruküm eben.

buyurmuş Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem. Beyhakî'de var, fi'd-Delâil diyor.buyurmuş Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem.

Beyhakî'de var, fi'd-Delâil diyor.
Müstedrek'in 'tarih'inde var. Deylemî'de var, İbn Asâkir'de var. Enes radıyallahu anh'ten. Müstedrek'in 'tarih'inde var. Deylemî'de var, İbn Asâkir'de var. Enes radıyallahu anh'ten. Beyhakî Delâil'inde bu hadîs-i şerîfe "zayıf" demiş. Beyhakî Delâil'inde bu hadîs-i şerîfe "zayıf" demiş.

"Zayıf" demiş ama muhterem kardeşlerim, bu kitabı yazan Hocamız hadis alimi."Zayıf" demiş ama muhterem kardeşlerim, bu kitabı yazan Hocamız hadis alimi. Zayıfı biliyor, hadislerin her çeşidini biliyor. Bir sayfa ileride başka bir rivayet var.Zayıfı biliyor, hadislerin her çeşidini biliyor. Bir sayfa ileride başka bir rivayet var. O rivayet zayıf değil, aynı mânayı takviye ediyor. O rivayet zayıf değil, aynı mânayı takviye ediyor.

Hocamız'ın bu kitaptaki metodu şu; konu başka hadîs-i şerîflerle takviye edilmiş,Hocamız'ın bu kitaptaki metodu şu; konu başka hadîs-i şerîflerle takviye edilmiş, mânası hakikaten onun kabul ettiği gerçek mâna olduğu zaman o hadîs-i şerîfi Hocamız alıyor.mânası hakikaten onun kabul ettiği gerçek mâna olduğu zaman o hadîs-i şerîfi Hocamız alıyor. Ama başka bir hadis alimi ona "zayıf" diyebiliyor.Ama başka bir hadis alimi ona "zayıf" diyebiliyor. Veya bir başka müfrid hadis alimi ona "mevzu" diyebiliyor.Veya bir başka müfrid hadis alimi ona "mevzu" diyebiliyor. Hayır, o kanaatte değil, başka deliller de var.Hayır, o kanaatte değil, başka deliller de var. Ve fîhi şevâhid diye, "Bu hususta şahitler de var." diyerek o konuyu alıyor.Ve fîhi şevâhid diye, "Bu hususta şahitler de var." diyerek o konuyu alıyor. Bu bilgiyi de arada vereyim. Çünkü bizim okuduğumuz bir hadis mecmuasıdır. Bu bilgiyi de arada vereyim. Çünkü bizim okuduğumuz bir hadis mecmuasıdır. Bunun hakkında insaflı alimler yazılar da yazdılar.Bunun hakkında insaflı alimler yazılar da yazdılar. "İmam Suyutî'nin el-Câmiu's-sağîr'ine benzer bir hadis mecmuasıdır." dediler."İmam Suyutî'nin el-Câmiu's-sağîr'ine benzer bir hadis mecmuasıdır." dediler. Fakat bazıları da aleyhinde çok menfî propaganda yaptılar, biz okuyoruz diye.Fakat bazıları da aleyhinde çok menfî propaganda yaptılar, biz okuyoruz diye. O bakımdan böyle bir izahat vermek de gerekiyor. O bakımdan böyle bir izahat vermek de gerekiyor.

Okuduğum hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Okuduğum hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"Ben filancanın oğlu, falancanın oğlu, falancanın oğlu, falancanın oğlu, falancanın oğlu..." diyerek"Ben filancanın oğlu, falancanın oğlu, falancanın oğlu, falancanın oğlu, falancanın oğlu..." diyerek ecdadından Nizar ismine kadar isimlerini sayıyor. Yani "Soyum sopum, asaletim belli. ecdadından Nizar ismine kadar isimlerini sayıyor. Yani "Soyum sopum, asaletim belli. Dedelerim hep böyle yüksek şahsiyetler, hepsi mâruf, tanınmış.Dedelerim hep böyle yüksek şahsiyetler, hepsi mâruf, tanınmış. Arap'ın, gayri Arap'ın hürmet ettiği kimseler." diye, sülâlesi malum bir insan.Arap'ın, gayri Arap'ın hürmet ettiği kimseler." diye, sülâlesi malum bir insan. Arkasından da buyuruyor ki; Ve ma'fteraka'n-nâsu fırkateyni illâ cealeniya'llâhu fî hayrihimâ.Arkasından da buyuruyor ki;

Ve ma'fteraka'n-nâsu fırkateyni illâ cealeniya'llâhu fî hayrihimâ.
"Eğer insanlar, -hani evlatlar oluyor, insanlar evlendiği zaman çeşitli çoluk çocuklara karışıyor ya-"Eğer insanlar, -hani evlatlar oluyor, insanlar evlendiği zaman çeşitli çoluk çocuklara karışıyor ya- kollara ayrılmışlarsa, ben ayrılan kolların asilinden ve hayırlısından oldum, geldim." kollara ayrılmışlarsa, ben ayrılan kolların asilinden ve hayırlısından oldum, geldim."

Yani "Benim yolum, mezhep ne zaman çatallaşmışsa, ne zaman evlatlar çoğalmışsaYani "Benim yolum, mezhep ne zaman çatallaşmışsa, ne zaman evlatlar çoğalmışsa o babanın en hayırlı evladından gelme. Daima en hayırlılardan gelmişim." o babanın en hayırlı evladından gelme. Daima en hayırlılardan gelmişim."

Fe-uhrictu min beyni ebeveyye fe-lem yusibnî şey'un min ahdi'l-câhiliyyeti.Fe-uhrictu min beyni ebeveyye fe-lem yusibnî şey'un min ahdi'l-câhiliyyeti. "Ben anamın babamın sülbünden dünyaya geldim ve benim sülâleme, "Ben anamın babamın sülbünden dünyaya geldim ve benim sülâleme, soyuma câhiliyetin pisliklerinden hiçbir şey bulaşmadı." soyuma câhiliyetin pisliklerinden hiçbir şey bulaşmadı."

Gayrimeşru münasebetler, iftiralar, zina iddiaları vs. vs. Elhamdülillah... Soyu belli.Gayrimeşru münasebetler, iftiralar, zina iddiaları vs. vs. Elhamdülillah... Soyu belli. Çünkü dedeleri Kureyş'in reisiydi. Daha öncekiler de öyle, hep asil kimselerden,Çünkü dedeleri Kureyş'in reisiydi. Daha öncekiler de öyle, hep asil kimselerden, hiç câhiliyeye bulaşmamış kimselerden, asil aileden geldi.hiç câhiliyeye bulaşmamış kimselerden, asil aileden geldi. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in nuru alından alına intikal ede ede kendisine öyle geldi. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in nuru alından alına intikal ede ede kendisine öyle geldi.

Ve harectu min nikâhim ve lem ahruc min sifâhin. "Hep nikâhla dünyaya geldim.Ve harectu min nikâhim ve lem ahruc min sifâhin. "Hep nikâhla dünyaya geldim. Benim ecdadımdan hiç nikâhsız bir araya gelen dede nine yok." Benim ecdadımdan hiç nikâhsız bir araya gelen dede nine yok."

Hepsi nikâhla, meşru bir şekilde bir araya gelmiştir. Hepsi nikâhla, meşru bir şekilde bir araya gelmiştir.

Min ledün Âdeme hattâ inteheytü ilâ ebî ve ümmî.Min ledün Âdeme hattâ inteheytü ilâ ebî ve ümmî. "Hz. Âdem atamdan anneme babama gelinceye kadar sülâlemde evlilikler hep nikâhla olmuştur.""Hz. Âdem atamdan anneme babama gelinceye kadar sülâlemde evlilikler hep nikâhla olmuştur." buyuruyor Peygamber Efendimiz. Ve buyuruyor ki; buyuruyor Peygamber Efendimiz.

Ve buyuruyor ki;

Ve ene hayruküm nefsen ve hayruküm eben.Ve ene hayruküm nefsen ve hayruküm eben. "Ve ben bu durum ile sizin şahsiyet olarak en hayırlınızım, ana baba olarak en hayırlınızım." "Ve ben bu durum ile sizin şahsiyet olarak en hayırlınızım, ana baba olarak en hayırlınızım."

Bunları Peygamber Efendimiz insanlar bilsin diye söylüyor.Bunları Peygamber Efendimiz insanlar bilsin diye söylüyor. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri onu seyyidü'l-evvelîn ve'l-âhirîn kıldı.Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri onu seyyidü'l-evvelîn ve'l-âhirîn kıldı. Tevâzu ehliydi ama gerçekler bilinsin diye gerçekleri söyledi. "Övünmek yok." diyor. Ve lâ fahra.Tevâzu ehliydi ama gerçekler bilinsin diye gerçekleri söyledi. "Övünmek yok." diyor. Ve lâ fahra. "Övünmüyorum ama Allah'ın ikramı bana budur, en asil aileden gelmişim." "Övünmüyorum ama Allah'ın ikramı bana budur, en asil aileden gelmişim."

Allah'a hamd ü senâlar olsun ki bizi o asil Peygambere ümmet eyledi.Allah'a hamd ü senâlar olsun ki bizi o asil Peygambere ümmet eyledi. Âhirette de bizi onun Livâu'l-hamd'i altında böylece cem' eylesin.Âhirette de bizi onun Livâu'l-hamd'i altında böylece cem' eylesin. Havz-ı Kevser'inden de doya doya nûş etmeyi cümlemize nasip eylesin, muhterem kardeşlerim.Havz-ı Kevser'inden de doya doya nûş etmeyi cümlemize nasip eylesin, muhterem kardeşlerim. Ne kadar iftihar etsek azdır... Altındaki hadîs-i şerîf, konu bakımından yine benziyor. Ne kadar iftihar etsek azdır...

Altındaki hadîs-i şerîf, konu bakımından yine benziyor.

Ene kâidu'l-mürselîne ve lâ fahra. Ve ene hâtemü'n-nebiyyîne ve lâ fahra. Ene kâidu'l-mürselîne ve lâ fahra. Ve ene hâtemü'n-nebiyyîne ve lâ fahra. Ve ene evvelü şâfiin ve müşeffain ve lâ fahra. Ve ene evvelü şâfiin ve müşeffain ve lâ fahra.

Bu ikinci hadîs-i şerîf Câbir radıyallahu anh'ten İbn Asâkir ve Dârimî Müsned'inde rivayet eylemiş. Bu ikinci hadîs-i şerîf Câbir radıyallahu anh'ten İbn Asâkir ve Dârimî Müsned'inde rivayet eylemiş.

Buyuruyor ki; Ene kâidu'l-mürselîn. "Ben mürsel şahsiyetlerin -yani peygamberlerin,Buyuruyor ki;

Ene kâidu'l-mürselîn. "Ben mürsel şahsiyetlerin -yani peygamberlerin,
Allah tarafından vazifeli gönderilmiş o mübarek Allah elçisi kulların- komutanıyım, önderiyim, Allah tarafından vazifeli gönderilmiş o mübarek Allah elçisi kulların- komutanıyım, önderiyim, şerefle en başlarında en önde gidenleriyim." Ve lâ fahra. "Övünmek yok." şerefle en başlarında en önde gidenleriyim." Ve lâ fahra. "Övünmek yok."

"Allah beni böyle, bu şerefle yarattı. Övünmüyorum ama gerçek bu." "Allah beni böyle, bu şerefle yarattı. Övünmüyorum ama gerçek bu."

Ve ene hâtemü'n-nebiyyîn. "Ben peygamberlerin en sonuncusuyum." Ve ene hâtemü'n-nebiyyîn. "Ben peygamberlerin en sonuncusuyum."

"Peygamberlik benimle sona eriyor çünkü benim hükmüm kıyamete kadar bâkîdir,"Peygamberlik benimle sona eriyor çünkü benim hükmüm kıyamete kadar bâkîdir, başka peygamberin gelmesine lüzum yok, başka şeriatin gelmesine lüzum yok." başka peygamberin gelmesine lüzum yok, başka şeriatin gelmesine lüzum yok."

Ve lâ fahra. "Peygamberlerin sonuncusu oluşum da övünmüyorum, övünmek yok." Ve lâ fahra. "Peygamberlerin sonuncusu oluşum da övünmüyorum, övünmek yok."

Ve ene evvelü şâfiin. "Âhirette ilk defa kendisine Allah tarafından şefaat hakkı bahşedilecek benim." Ve ene evvelü şâfiin. "Âhirette ilk defa kendisine Allah tarafından şefaat hakkı bahşedilecek benim."

"'Ey sevgili kulum, dilediğin kula şefaat et!' diye imkân verilecek kul, benim." "'Ey sevgili kulum, dilediğin kula şefaat et!' diye imkân verilecek kul, benim."

Ve lâ fahra. "Ama övünmüyorum." "Allah'ın bana verdiği bir şereftir..." diye bunları bildirdi. Ve lâ fahra. "Ama övünmüyorum."

"Allah'ın bana verdiği bir şereftir..." diye bunları bildirdi.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi bu peygambere hüsn-ü ittibâ şerefiyle şerefyâb eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi bu peygambere hüsn-ü ittibâ şerefiyle şerefyâb eylesin. Sünnetini ihyâ eyleyip şehit sevapları kazanmayı bize nasip eylesin. Sünnetini ihyâ eyleyip şehit sevapları kazanmayı bize nasip eylesin.

Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurdular ki; Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyurdular ki;

-Bunu her zaman söylüyorum gaye edinelim diye, hepimiz bilelim diye...- -Bunu her zaman söylüyorum gaye edinelim diye, hepimiz bilelim diye...-

"Ümmetin bozulduğu zamanda, fesada uğradığı zamanda,"Ümmetin bozulduğu zamanda, fesada uğradığı zamanda, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin sünnet-i seniyyesinePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin sünnet-i seniyyesine ittibâ eyleyip onu ihyâ edenlere şehit sevapları var." Çünkü büyük bir mücadele...ittibâ eyleyip onu ihyâ edenlere şehit sevapları var."

Çünkü büyük bir mücadele...
Şimdi bu devirde, "Gel Peygamber Efendimiz'in yolunca yürü." desen,Şimdi bu devirde, "Gel Peygamber Efendimiz'in yolunca yürü." desen, insanların karşısına binbir tane mâni çıkıyor. insanların karşısına binbir tane mâni çıkıyor. Sakal bırak; "Memurum da âmirim de şuyum da buyum da..."Sakal bırak; "Memurum da âmirim de şuyum da buyum da..." Şunu şöyle yap; "İşte şu mazeret var da bu mazeret var da bu mazeret de var..."Şunu şöyle yap; "İşte şu mazeret var da bu mazeret var da bu mazeret de var..." Şu sünneti ihyâ et... Bir sürü zorluklar var.Şu sünneti ihyâ et... Bir sürü zorluklar var. İşte böyle zorluk zamanında, insanların başka gayeler edinip başka yollara saptığı zamandaİşte böyle zorluk zamanında, insanların başka gayeler edinip başka yollara saptığı zamanda Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ edenlere yüz şehit sevabı verilecek. Peygamber Efendimiz'in sünnetini ihyâ edenlere yüz şehit sevabı verilecek.

Allah cümlemizi Peygamber Efendimiz'e uyup bu yüz şehit sevabını bir bir, ayrı ayrı alanlardan eylesin. Allah cümlemizi Peygamber Efendimiz'e uyup bu yüz şehit sevabını bir bir, ayrı ayrı alanlardan eylesin.

Ene sâbiku'l-Arabi ile'l-cenneti ve Selmânu sâbiku Fârise ile'l-cennetiEne sâbiku'l-Arabi ile'l-cenneti ve Selmânu sâbiku Fârise ile'l-cenneti ve Suheybun sâbıku'r-Rûmî ile'l-cenneti ve Bilalun sâbiku'l-Habeşeti ile'l-cenneti. ve Suheybun sâbıku'r-Rûmî ile'l-cenneti ve Bilalun sâbiku'l-Habeşeti ile'l-cenneti.

Sadaka Resûlullah. Taberânî, İbn Ebî Hâtim, İbn Asâkir ve daha başka kaynaklar,Sadaka Resûlullah.

Taberânî, İbn Ebî Hâtim, İbn Asâkir ve daha başka kaynaklar,
Ebû Ümâme radıyallahu anh'ten rivayet eylemiş. Niye Peygamber Efendimiz'le ilgili geldi? Ebû Ümâme radıyallahu anh'ten rivayet eylemiş.

Niye Peygamber Efendimiz'le ilgili geldi?

Ene kelimesiyle başlayan hadîs-i şerîfler, alfabetik sırayla geldiğinden,Ene kelimesiyle başlayan hadîs-i şerîfler, alfabetik sırayla geldiğinden, karşımıza ondan tesadüf ediyor. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; karşımıza ondan tesadüf ediyor.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Ene sâbiku'l-Arabi ile'l-cenneti. "Ben Arap kavminin cennete ilk girecek en önde geleniyim." Ene sâbiku'l-Arabi ile'l-cenneti. "Ben Arap kavminin cennete ilk girecek en önde geleniyim."

Tabur, sıra olup da sırayla cennete girecekler. "Araplar'dan ilk girecek olan benim." Tabur, sıra olup da sırayla cennete girecekler. "Araplar'dan ilk girecek olan benim."

Tabii insanlardan da ilk girecek o. Cennetin kapısına geldiği zamanTabii insanlardan da ilk girecek o. Cennetin kapısına geldiği zaman Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri, cennetin bekçisi Rıdvan kapıda soracak, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri, cennetin bekçisi Rıdvan kapıda soracak, -Hadislerden biliyoruz, ileriye ait şeyi başka nasıl bilebilirdik?- diyecek ki; "Kim o?" -Hadislerden biliyoruz, ileriye ait şeyi başka nasıl bilebilirdik?- diyecek ki;

"Kim o?"

"Ben Muhammed'im." diyecek Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem. "Ben Muhammed'im." diyecek Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem.

"Buyur yâ Resûlullah." diyecek Rıdvan, "Senden başkasına bu kapıyı açmamak bana emrolundu,"Buyur yâ Resûlullah." diyecek Rıdvan, "Senden başkasına bu kapıyı açmamak bana emrolundu, onunla emrolundum da ondan soruyorum." diyecek. onunla emrolundum da ondan soruyorum." diyecek.

Kapı açılacak, Peygamber Efendimiz cennete bi-gayri hisab gireceklerle beraber girecek. Kapı açılacak, Peygamber Efendimiz cennete bi-gayri hisab gireceklerle beraber girecek.

Rabbimiz lütfuyla keremiyle, yüzümüzün karasına amelimizin azlığına bakmadanRabbimiz lütfuyla keremiyle, yüzümüzün karasına amelimizin azlığına bakmadan bizi o Efendimiz'in yanında ilk girenlerle cennete dâhil olanlardan eylesin. bizi o Efendimiz'in yanında ilk girenlerle cennete dâhil olanlardan eylesin.

Ve Selmânu sâbiku Fârise ile'l-cenneti. "Selman da İranlılar'ın cennete ilk gireceği..." Ve Selmânu sâbiku Fârise ile'l-cenneti. "Selman da İranlılar'ın cennete ilk gireceği..."

İranlılar'ın önderi o, neden? Efendimiz'e sohbet şerefiyle şerefyâb oldu.İranlılar'ın önderi o, neden?

Efendimiz'e sohbet şerefiyle şerefyâb oldu.
Efendimiz'in âl'inden sayıldı, ehl-i beytinden sayıldı. Efendimiz'in âl'inden sayıldı, ehl-i beytinden sayıldı. O mübarek zât o şerefe erdiği için ilk defa İranlılar'dan cennete girecek o olacak.O mübarek zât o şerefe erdiği için ilk defa İranlılar'dan cennete girecek o olacak. Fâris kavminden ilk defa o girecek. Arkasından öteki mü'minler girecekler. Ama en şereflisi bu. Fâris kavminden ilk defa o girecek. Arkasından öteki mü'minler girecekler. Ama en şereflisi bu.

Ve Suheybun sâbıku'r-Rûmî ile'l-cenneti. "Süheyb ilk defa cennete girecek;Ve Suheybun sâbıku'r-Rûmî ile'l-cenneti. "Süheyb ilk defa cennete girecek; Anadolu ahâlisi, Romalılar, Bizanslılar'ın arazisindenAnadolu ahâlisi, Romalılar, Bizanslılar'ın arazisinden müslüman olanlar, ondan sonra arkadan gelecekler." müslüman olanlar, ondan sonra arkadan gelecekler."

Süheyb, kendisi Rum ırkından değilmiş ama oralara bir şeyle satılmış, gitmiş, ondan sonra daSüheyb, kendisi Rum ırkından değilmiş ama oralara bir şeyle satılmış, gitmiş, ondan sonra da köle olarak tekrar bu diyarına gelmiş.köle olarak tekrar bu diyarına gelmiş. Peygamber Efendimiz'in gözde sahabîlerinden birisi, rıdvanullahi aleyhim ecmaîn.Peygamber Efendimiz'in gözde sahabîlerinden birisi, rıdvanullahi aleyhim ecmaîn. Macerasını biliyorsunuz: Macerasını biliyorsunuz:

Hicreti Peygamber Efendimiz'den sonra yaptı. Efendimiz gitmişti.Hicreti Peygamber Efendimiz'den sonra yaptı. Efendimiz gitmişti. Bu köle olarak çalışıyordu, çalışıp kendi parasını ödüyordu. Elinde binbir sanat vardı.Bu köle olarak çalışıyordu, çalışıp kendi parasını ödüyordu. Elinde binbir sanat vardı. Parasını topladı, hazırlığını yaptı.Parasını topladı, hazırlığını yaptı. Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere'ye hicret etti diye bir gün o da yola çıktı.Peygamber Efendimiz Medine-i Münevvere'ye hicret etti diye bir gün o da yola çıktı. Yola çıktı ama arkadaki Mekke'nin azılı müşrikleri Süheyb'in yola çıktığını anladılar, peşine takıldılar.Yola çıktı ama arkadaki Mekke'nin azılı müşrikleri Süheyb'in yola çıktığını anladılar, peşine takıldılar. Okları, silahlarını aldılar, arkasından yetiştiler. Okları, silahlarını aldılar, arkasından yetiştiler.

Bir gürültü duyunca arkasında, döndü baktı ki Süheyb hazretleri, bir kalabalık...Bir gürültü duyunca arkasında, döndü baktı ki Süheyb hazretleri, bir kalabalık... Döndü atından -veya devesinden- indi, siper aldı ve seslendi. Dedi ki; Döndü atından -veya devesinden- indi, siper aldı ve seslendi. Dedi ki;

"Yaklaşmayın, gelmeyin üzerime! Benim nasıl ok attığımı biliyorsunuz."Yaklaşmayın, gelmeyin üzerime! Benim nasıl ok attığımı biliyorsunuz. -Attığını vururmuş, hiç şaşmazmış.- -Attığını vururmuş, hiç şaşmazmış.- Şu benim arkamdaki okluktaki okların hepsi bitmeden size teslim olmam! Ne istiyorsunuz benden?" Şu benim arkamdaki okluktaki okların hepsi bitmeden size teslim olmam! Ne istiyorsunuz benden?"

O ne derdinde, onlar ne derdinde?.. Dediler ki; O ne derdinde, onlar ne derdinde?..

Dediler ki;

"Yâ Süheyb, sen bizim aramıza geldin köle olarak, sanatınla para kazandın,"Yâ Süheyb, sen bizim aramıza geldin köle olarak, sanatınla para kazandın, kölelikten kurtulmaya giriştin, hürriyetini elde ettin, bize böyle bir şeyler yaparak kölelikten kurtulmaya giriştin, hürriyetini elde ettin, bize böyle bir şeyler yaparak bizim paralarımızı aldın, zengin oldun, para kazandın, şimdi kalkıp gidiyorsun." bizim paralarımızı aldın, zengin oldun, para kazandın, şimdi kalkıp gidiyorsun."

"Para mıdır istediğiniz?" dedi. "Para." "Para mıdır istediğiniz?" dedi.

"Para."

"Alın paraları!" Savurdu yüzlerine alçakların... "Alın paraları!" Savurdu yüzlerine alçakların...

Hani birtakım hayvanlara bir şey atarsın da hepsi üşüşürlerHani birtakım hayvanlara bir şey atarsın da hepsi üşüşürler veya tavukların yeme toplaştığı gibi düşünün. veya tavukların yeme toplaştığı gibi düşünün.

Onlar o parayla meşgulken yürüdü gitti. Onlar o paraları alınca artık keyifli keyifli geri döndüler.Onlar o parayla meşgulken yürüdü gitti. Onlar o paraları alınca artık keyifli keyifli geri döndüler. Süheyb de keyifli keyifli, âşık, şevk ile Medine-i Münevvere'ye geldi.Süheyb de keyifli keyifli, âşık, şevk ile Medine-i Münevvere'ye geldi. Macerasını Resûlullah sallallah aleyhi ve sellem Efendimiz'e anlattığı zaman, dedi ki; Macerasını Resûlullah sallallah aleyhi ve sellem Efendimiz'e anlattığı zaman, dedi ki;

"Süheyb kazandı, Süheyb kazandı, Süheyb kazandı." Neden? "Süheyb kazandı, Süheyb kazandı, Süheyb kazandı."

Neden?

İmanını kurtardı, hicret etti, Peygamber Efendimiz'in yanına vardı. İmanını kurtardı, hicret etti, Peygamber Efendimiz'in yanına vardı.

Hicret mühim bir hadise! Hicret mühim bir hadise!

Maddi her varlığından geçtiler, Efendimiz'in ordusuna katıldılar, arkasına gittiler, peşinden gittiler.Maddi her varlığından geçtiler, Efendimiz'in ordusuna katıldılar, arkasına gittiler, peşinden gittiler. Ailesini terk etti, tarlasını terk etti, hurmalığını terk etti, develerini terk etti, Ailesini terk etti, tarlasını terk etti, hurmalığını terk etti, develerini terk etti, çoluk çocuğunu bıraktı, Efendimiz "Hicret edin." buyurduğu için hicret ettiler.çoluk çocuğunu bıraktı, Efendimiz "Hicret edin." buyurduğu için hicret ettiler. Fevkalâde önemli bir hadise, fevkalâde büyük bir fedakârlık!Fevkalâde önemli bir hadise, fevkalâde büyük bir fedakârlık! Mekke'nin zengini iken Medine'nin fukarâsı oldular.Mekke'nin zengini iken Medine'nin fukarâsı oldular. Resûlullah aşkına, dinimiz aşkına, Allah'ın emri yerine gelsin diye... Biz ne yapacağız? Resûlullah aşkına, dinimiz aşkına, Allah'ın emri yerine gelsin diye...

Biz ne yapacağız?

Hadîs-i şerîflerden duyduğumuza göre -diyardan diyara hicret yine sönmemiştir, vardır-Hadîs-i şerîflerden duyduğumuza göre -diyardan diyara hicret yine sönmemiştir, vardır- bu devirde hicret, Allah'ın haramlarından helallerine hicrettir. Yapabiliyorsak onu yapacağız. bu devirde hicret, Allah'ın haramlarından helallerine hicrettir. Yapabiliyorsak onu yapacağız.

Haram ne? Kadına kıza bakmak; bakmayacağız. Haram ne? Haram ne?

Kadına kıza bakmak; bakmayacağız.

Haram ne?

Haram mal yemek, rüşvet, faiz, hırsızlık, arsızlık; yemeyeceğiz. Haram mal yemek, rüşvet, faiz, hırsızlık, arsızlık; yemeyeceğiz.

Haram ne? İçki vesaire; içmeyeceğiz. Haram ne? Haram ne?

İçki vesaire; içmeyeceğiz.

Haram ne?

Şunu bunu yapmayacağız. Allah'ın helaline kaçacağız, haramından yüz çevireceğiz.Şunu bunu yapmayacağız. Allah'ın helaline kaçacağız, haramından yüz çevireceğiz. Bu da bizim hicretimiz; bu devirde bizim yapabileceğimiz hicret. Bu da bizim hicretimiz; bu devirde bizim yapabileceğimiz hicret.

Hem cennetlik olduğu müjdeleniyor bu şahısların hem de mertebeleri bildiriliyor.Hem cennetlik olduğu müjdeleniyor bu şahısların hem de mertebeleri bildiriliyor. Arkasından da diyâr-ı Rum'un yani Anadolu'nun,Arkasından da diyâr-ı Rum'un yani Anadolu'nun, yaşadığımız bu beldelerin öteki müslümanları peşinden gidecekler. yaşadığımız bu beldelerin öteki müslümanları peşinden gidecekler.

ve Bilâlun. "Ve Bilal-i Habeşî..." Kıvırcık saçlı esmer Hz. Bilal, o da... ve Bilâlun. "Ve Bilal-i Habeşî..."

Kıvırcık saçlı esmer Hz. Bilal, o da...

Sâbiku'l-Habeşeti ile'l-cenneti. "Habeşiler'in cennete ilk gireni olacak." Sâbiku'l-Habeşeti ile'l-cenneti. "Habeşiler'in cennete ilk gireni olacak."

Heyya ale's-salâh dermiş, hayya ale's-salâh diyecek. 'Ha' harfi biraz kalın çıkar. Demişler ki; Heyya ale's-salâh dermiş, hayya ale's-salâh diyecek. 'Ha' harfi biraz kalın çıkar. Demişler ki;

"Yâ Resûlallah, bu doğru telaffuz edemiyor, heyya ale's-salâh diyor." "Yâ Resûlallah, bu doğru telaffuz edemiyor, heyya ale's-salâh diyor."

"Onun heyya demesi daha iyidir." demiş. "Onun heyya demesi daha iyidir." demiş.

Onun kalbi temiz, pırıl pırıl...Onun kalbi temiz, pırıl pırıl... Sahabîden bir tanesi biraz kızmış Bilal hazretlerine, ismini biliyorum ama isim verip deSahabîden bir tanesi biraz kızmış Bilal hazretlerine, ismini biliyorum ama isim verip de gıybet etmiş gibi de olmak istemiyorum. Yine Peygamber Efendimiz'in ashabından.gıybet etmiş gibi de olmak istemiyorum. Yine Peygamber Efendimiz'in ashabından. "Seni kara kadının oğlu seni!" demiş, Bilal hazretlerine. "Seni kara kadının oğlu seni!" demiş, Bilal hazretlerine.

Peygamber Efendimiz'e bu söz gidince, o sözü söyleyene diyor ki; Peygamber Efendimiz'e bu söz gidince, o sözü söyleyene diyor ki;

"Sen onu anasından dolayı ayıpladın mı?" Boynunu büküyor..."Sen onu anasından dolayı ayıpladın mı?"

Boynunu büküyor...
Tabii Resûlullah'ın önünde kabahat işledi, suçlu suçlu boynunu büküyor. Diyor ki; Tabii Resûlullah'ın önünde kabahat işledi, suçlu suçlu boynunu büküyor. Diyor ki;

"Sende câhiliyet âdeti kalmış. Sen öyle bir kişisin ki içinde câhiliyetten bir âdet kalmış." "Sende câhiliyet âdeti kalmış. Sen öyle bir kişisin ki içinde câhiliyetten bir âdet kalmış."

Nedir o câhiliyet âdeti? İnsanı parasından pulundan, renginden dolayı sevmek veya sevmemek. Nedir o câhiliyet âdeti?

İnsanı parasından pulundan, renginden dolayı sevmek veya sevmemek.

Amerika hâlâ cahil, neden? Zencileri esmer diye hâlâ horladığı için. Amerika hâlâ cahil, neden?

Zencileri esmer diye hâlâ horladığı için.

Allah indinde en kerîm olan kimdir? Allah indinde en kerîm olan kimdir?

İnne ekremeküm inda'llâhi etkâküm. "Allah indinde sizin en makbulünüz, takvâsı en çok olandır." İnne ekremeküm inda'llâhi etkâküm. "Allah indinde sizin en makbulünüz, takvâsı en çok olandır."

Parası en çok olan değil, mevkii en yüksek olan değil, müdür olan değil, bakan olan değil,Parası en çok olan değil, mevkii en yüksek olan değil, müdür olan değil, bakan olan değil, reisicumhur olan değil, komutan olan değil, şirketlerin sahibi olan değil,reisicumhur olan değil, komutan olan değil, şirketlerin sahibi olan değil, milyonların sahibi olan değil, orduların sahibi olan değil... Kim? milyonların sahibi olan değil, orduların sahibi olan değil...

Kim?

Allah indinde en makbul olan kimse, takvâsı en yüksek kimsedir.Allah indinde en makbul olan kimse, takvâsı en yüksek kimsedir. Velev yoksul bir kimse olsun, velev boynu bükük bir miskin zayıf kul olsun.Velev yoksul bir kimse olsun, velev boynu bükük bir miskin zayıf kul olsun. Bu dünyanın nice fukarâsı vardır ki onlar âhiretin iktidar sahipleri olacak. Bu dünyanın nice fukarâsı vardır ki onlar âhiretin iktidar sahipleri olacak. Nice köleler vardır ki belki âhirette, onların efendisi onlaraNice köleler vardır ki belki âhirette, onların efendisi onlara "Acaba bana şefaat eder mi?" diye boyun büküp gözlerini açıp şefaat bekleyecekler. "Acaba bana şefaat eder mi?" diye boyun büküp gözlerini açıp şefaat bekleyecekler.

Peygamber Efendimiz sahabesinden birisine; Peygamber Efendimiz sahabesinden birisine;

"Söyle bakalım, şu mescidin içinde sence en kıymetli kimdir?" dedi. "Filanca şahıs." "Söyle bakalım, şu mescidin içinde sence en kıymetli kimdir?" dedi.

"Filanca şahıs."

"Peki en kıymetsiz kimdir?" "Falanca şahıs." Dedi ki Peygamber Efendimiz; "Peki en kıymetsiz kimdir?"

"Falanca şahıs."

Dedi ki Peygamber Efendimiz;

"Senin şu beğenmediğin kimse öyle kıymetlidir ki şu beğendiğin kimseden bin tanesi onun kadar etmez "Senin şu beğenmediğin kimse öyle kıymetlidir ki şu beğendiğin kimseden bin tanesi onun kadar etmez

İnsanın gözü tutmaz ama Allah sever. Allah severse kalbinden dolayı sever, takvâsından dolayı sever. İnsanın gözü tutmaz ama Allah sever. Allah severse kalbinden dolayı sever, takvâsından dolayı sever.

Allah bize sevdiği sıfatları, huyları versin. Allah bize sevdiği sıfatları, huyları versin.

Yoksa burun bir karış havada, göğüs kabarmış, mütekebbir mütekebbir giydiği elbiseninYoksa burun bir karış havada, göğüs kabarmış, mütekebbir mütekebbir giydiği elbisenin lükslüğünden dolayı, bindiği arabanın şatafatından dolayı, lükslüğünden dolayı, bindiği arabanın şatafatından dolayı, taktığı yüzüğün şatafatından dolayı etrafa caka satmakta bir şey yok. taktığı yüzüğün şatafatından dolayı etrafa caka satmakta bir şey yok.

Allah bize İslâm'a dönüş nasip etsin. Hakiki kıymetlerin neler olduğunu bilmeyi nasip eylesin. Allah bize İslâm'a dönüş nasip etsin. Hakiki kıymetlerin neler olduğunu bilmeyi nasip eylesin.

Muhterem kardeşlerim! Bu hadîs-i şerîf burada Bilal-i Habeşi ile bitti.Muhterem kardeşlerim!

Bu hadîs-i şerîf burada Bilal-i Habeşi ile bitti.
Bunun gibi her beldedeki sahabî, o beldenin reisi olacak, önderi olacak.Bunun gibi her beldedeki sahabî, o beldenin reisi olacak, önderi olacak. Şefaatçisi olacak, önde gidecek. Mesela İstanbul'da biliyoruz, 27-30 kadar sahabî var.Şefaatçisi olacak, önde gidecek.

Mesela İstanbul'da biliyoruz, 27-30 kadar sahabî var.
Ahlat'ta biliyoruz, bir sahabî var Abdurrahman Gazi. Ahlat'ta biliyoruz, bir sahabî var Abdurrahman Gazi. Adapazarı'nda bir tepenin üstünde rivayet ediliyor ki bir sahabî var.Adapazarı'nda bir tepenin üstünde rivayet ediliyor ki bir sahabî var. Muhtelif şehirlerde böyle [söyleniyor]. Muhtelif şehirlerde böyle [söyleniyor].

Onlar Peygamber Efendimiz'in ashabı olmaları dolayısıyla o beldenin rehberi,Onlar Peygamber Efendimiz'in ashabı olmaları dolayısıyla o beldenin rehberi, önderi olarak en önde gidecekler, arkasından bizler yürüyüp gideceğiz. önderi olarak en önde gidecekler, arkasından bizler yürüyüp gideceğiz.

Allahu Teâlâ hazretleri o beldemizin medâr-ı iftihârı şahıslaraAllahu Teâlâ hazretleri o beldemizin medâr-ı iftihârı şahıslara gereken saygıyı, sevgiyi, hürmeti göstermeyi cümlemize nasip eylesin. gereken saygıyı, sevgiyi, hürmeti göstermeyi cümlemize nasip eylesin.

İstanbul'da sahabe kabirlerini gezeyim dedim, Vakıflar'dan bir arkadaş da önder oldu, gezdik.İstanbul'da sahabe kabirlerini gezeyim dedim, Vakıflar'dan bir arkadaş da önder oldu, gezdik. Hepsi harabe! Osmanlı bakmış; biz yıkmışız, bakmamışız.Hepsi harabe! Osmanlı bakmış; biz yıkmışız, bakmamışız. Osmanlı hürmet etmiş, kitâbe yapmış, üstüne bina yapmış; biz harabe hâline getirmişiz.Osmanlı hürmet etmiş, kitâbe yapmış, üstüne bina yapmış; biz harabe hâline getirmişiz. Kimisi surların dibinde şehit olmuş, oraya gömülmüş.Kimisi surların dibinde şehit olmuş, oraya gömülmüş. Kimisi surun biraz bu tarafında, getirmişler karayollarının mıcırını yığmışlarKimisi surun biraz bu tarafında, getirmişler karayollarının mıcırını yığmışlar mezarının üstüne, duvarını çatlatmışlar. Kimisinin türbesinin içine çingenesi çıfıtı dolmuş... mezarının üstüne, duvarını çatlatmışlar. Kimisinin türbesinin içine çingenesi çıfıtı dolmuş...

Adını şu anda hatırlayamayacağım, bir sahabî; Osmanlı, türbesinin yanına bir mescit yapmış.Adını şu anda hatırlayamayacağım, bir sahabî; Osmanlı, türbesinin yanına bir mescit yapmış. Kapısını, duvarını kesme taşla güzel tarihî bir eser olarak yapmış. Kapısını, duvarını kesme taşla güzel tarihî bir eser olarak yapmış. Kapısının üzerine de oranın kime ait olduğunu bildiren, güzel hat ile eski yazı ile kitâbe yazmış.Kapısının üzerine de oranın kime ait olduğunu bildiren, güzel hat ile eski yazı ile kitâbe yazmış. Mescit yıkılmış, dört tane duvarı görülüyor. Tamam, burası mescitmiş. Mescit yıkılmış, dört tane duvarı görülüyor. Tamam, burası mescitmiş. Sahabenin kabrinin yanında mescit var.Sahabenin kabrinin yanında mescit var. Mescidin yıkığı içindeki o boşluğa sarhoşun birisi bir ev yapmış, gece gündüz içiyor. Mescidin yıkığı içindeki o boşluğa sarhoşun birisi bir ev yapmış, gece gündüz içiyor. Sahabe kabri yanında, mescit olan yerde içiyor. Bu kadar vefasızız biz! Para neden lazım? Sahabe kabri yanında, mescit olan yerde içiyor. Bu kadar vefasızız biz!

Para neden lazım?

"Para sarf etmek" dedik ya, paranın sarf edilecek çok yerleri var da bir tanesi de bunları kurtarmak."Para sarf etmek" dedik ya, paranın sarf edilecek çok yerleri var da bir tanesi de bunları kurtarmak. Camileri kurtarmak, harabeleri kurtarmak, bu mübarek zatların... Camileri kurtarmak, harabeleri kurtarmak, bu mübarek zatların...

Bir arkadaşımız anlatıyor, ne zamandır filanca caminin filanca yerinin -"filanca yeri" dediğimBir arkadaşımız anlatıyor, ne zamandır filanca caminin filanca yerinin -"filanca yeri" dediğim dervişlerin altına girip de ibadet ettikleri hücrelerinin olduğu tarihî, kıymetli yer ama kapalı o,dervişlerin altına girip de ibadet ettikleri hücrelerinin olduğu tarihî, kıymetli yer ama kapalı o, cemaate kapalı- anahtarını ister dururdum, kimse vermezdi.cemaate kapalı- anahtarını ister dururdum, kimse vermezdi. Bir başka şehre gittim, orada bu zâtın şeyhi var. O şeyhin türbesi baktım harabe. Bir başka şehre gittim, orada bu zâtın şeyhi var. O şeyhin türbesi baktım harabe. Türbesini sildim süpürdüm, bir arkadaşla beraber temiz pak ettik, intizama soktuk.Türbesini sildim süpürdüm, bir arkadaşla beraber temiz pak ettik, intizama soktuk. Ertesi gün geldim şehre, bana aylardır peşine düşüp de alamadığım anahtarı verdiler." diyor. Ertesi gün geldim şehre, bana aylardır peşine düşüp de alamadığım anahtarı verdiler." diyor.

Hocasına hürmet etti; talebesi olan evliyâullahın camisinin girilmesiHocasına hürmet etti; talebesi olan evliyâullahın camisinin girilmesi kolay olmayan yerinin anahtarını verdiler, diyor. Bu işler böyledir.kolay olmayan yerinin anahtarını verdiler, diyor.

Bu işler böyledir.
Biz Peygamber Efendimiz'e sevgi duyarız, sahabesine hürmet ederiz,Biz Peygamber Efendimiz'e sevgi duyarız, sahabesine hürmet ederiz, onun hatırasını tâzim ederek ihyâ etmeye çalışırız, korumaya çalışırız;onun hatırasını tâzim ederek ihyâ etmeye çalışırız, korumaya çalışırız; ola ki bir edebimizden, bir sevgimizden, bir fedakârlığımızdanola ki bir edebimizden, bir sevgimizden, bir fedakârlığımızdan makbul olur işimiz de şefaatlerine nâil oluruz. makbul olur işimiz de şefaatlerine nâil oluruz.

Ok yazmışlar, Ankara-İstanbul yolunda; "Şu tarafta Anibal'ın mezarı." Anibal kimmiş? Ok yazmışlar, Ankara-İstanbul yolunda; "Şu tarafta Anibal'ın mezarı."

Anibal kimmiş?

Romalılar'ın, bilmem kimlerin, Kartacalılar'ın komutanı. Anibal'ın mezarından bana ne! Romalılar'ın, bilmem kimlerin, Kartacalılar'ın komutanı.

Anibal'ın mezarından bana ne!

Gidiyorsun, neymiş acaba, dört köşe bir mezar; Anibal orada yatıyormuş. Gidiyorsun, neymiş acaba, dört köşe bir mezar; Anibal orada yatıyormuş.

Yüzlerce var, binlerce var... Yüzlerce var, binlerce var...

Ona o kadar hürmet ediliyor, o kadar ok konulmuş; öbür tarafta camiler gidiyor,Ona o kadar hürmet ediliyor, o kadar ok konulmuş; öbür tarafta camiler gidiyor, türbeler gidiyor, sahabe kabirleri gidiyor; bakmıyoruz! türbeler gidiyor, sahabe kabirleri gidiyor; bakmıyoruz! Ne kadar kıymetli medreseler, ne kadar kıymetli eserler, mânevî bakımdan saray gibi yerler; bakılmıyor! Ne kadar kıymetli medreseler, ne kadar kıymetli eserler, mânevî bakımdan saray gibi yerler; bakılmıyor!

Allah bizlere sahih bir sevgi versin; neyi seveceğimizi, kimi seveceğimizi bilelim. Allah bizlere sahih bir sevgi versin; neyi seveceğimizi, kimi seveceğimizi bilelim.

Geçen gün gazetelerde okudum.Geçen gün gazetelerde okudum. Kızın birisi -kocasından ayrılmış, boşanıyor da- diyor ki; Kızın birisi -kocasından ayrılmış, boşanıyor da- diyor ki;

"Cezasını çeksin kepaze! Ben aşağı bir kadın mıyım? Müjde Ar gibi kadınım." "Cezasını çeksin kepaze! Ben aşağı bir kadın mıyım? Müjde Ar gibi kadınım."

Kızın idealine bak... O Müjde Ar dediği, muzır neşriyâtın boy boy çıplak resimlerini bastığı bir kimse.Kızın idealine bak... O Müjde Ar dediği, muzır neşriyâtın boy boy çıplak resimlerini bastığı bir kimse. Anadolumuz'un gelini kendisini nasıl yükseltmek istiyor!.. Anadolumuz'un gelini kendisini nasıl yükseltmek istiyor!..

"Benim kıymetimi bilmedi. Ben aşağı bir kadın mıyım? Müjde Ar gibi kadınım."Benim kıymetimi bilmedi. Ben aşağı bir kadın mıyım? Müjde Ar gibi kadınım. Şimdi çeksin, ayrılıyorum işte..."Şimdi çeksin, ayrılıyorum işte..." Belki de başka tazminata mahkûm oluyor, hapse mahkûm oluyor; "Olsun!" demek istiyor. Belki de başka tazminata mahkûm oluyor, hapse mahkûm oluyor; "Olsun!" demek istiyor.

Biz hangi ideali benimseyeceğimizi bilmeliyiz.Biz hangi ideali benimseyeceğimizi bilmeliyiz. Artisti mi benimseyeceğiz, çalgıcıyı mı benimseyeceğiz, şarkıcıyı mı benimseyeceğiz?Artisti mi benimseyeceğiz, çalgıcıyı mı benimseyeceğiz, şarkıcıyı mı benimseyeceğiz? Evlatlarımızı nasıl yetiştirmek istiyoruz? Kızlarımızın nasıl olmasını istiyoruz? Evlatlarımızı nasıl yetiştirmek istiyoruz? Kızlarımızın nasıl olmasını istiyoruz? Güzellik müsabakalarında birinci olmasını mı istiyoruz,Güzellik müsabakalarında birinci olmasını mı istiyoruz, ilmî bakımdan yüksek mi olmasını istiyoruz, iyi bir aile annesi mi olmasını istiyoruz?ilmî bakımdan yüksek mi olmasını istiyoruz, iyi bir aile annesi mi olmasını istiyoruz? Ne istiyoruz? Çocuklarını iyi yetiştirmesini mi istiyoruz? Bunu güzelce tayin etmeliyiz. Ne istiyoruz? Çocuklarını iyi yetiştirmesini mi istiyoruz?

Bunu güzelce tayin etmeliyiz.

Allahu Teâlâ hazretleri bize sahih, sâlim, hastalıklardan berî bir nesil ihsan eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri bize sahih, sâlim, hastalıklardan berî bir nesil ihsan eylesin.

Ene vâkıfun beyne yedey rabbî azze ve celle mâşâallahu sümme ahrucuEne vâkıfun beyne yedey rabbî azze ve celle mâşâallahu sümme ahrucu ve kad ğafera'llâhu lî sümme Ebû Bekrin yakifu kemâ vakaftu merrateyni sümme yahrucuve kad ğafera'llâhu lî sümme Ebû Bekrin yakifu kemâ vakaftu merrateyni sümme yahrucu ve kad ğafera'llâhu lehû sümme Umeru yakifu kemâ vakafe Ebû Bekrin merrateynive kad ğafera'llâhu lehû sümme Umeru yakifu kemâ vakafe Ebû Bekrin merrateyni sümme yahrucu ve kad ğafera'llâhu lehû. Kîle: Ve Usmânu?sümme yahrucu ve kad ğafera'llâhu lehû. Kîle: Ve Usmânu? Kâle: Usmânu raculün zû hayâin se'eltü rabbî azze ve celle en lâ yûkifehû li'l-hisâbi fe-şeffeanî. Kâle: Usmânu raculün zû hayâin se'eltü rabbî azze ve celle en lâ yûkifehû li'l-hisâbi fe-şeffeanî.

An Aliyyin kâle: Kultu yâ Resûlallah, men evvelü men yud'â ile'l-hisâbi yevme'l-kıyâmeti? Kâl:An Aliyyin kâle: Kultu yâ Resûlallah, men evvelü men yud'â ile'l-hisâbi yevme'l-kıyâmeti? Kâl: fe-zekerehû. Bu hadîsi şerîf, Hz. Ali Efendimiz'den, radıyallahu anhfe-zekerehû.

Bu hadîsi şerîf, Hz. Ali Efendimiz'den, radıyallahu anh
ve kerremallahu vecheh, Allah şefaatine nâil etsin. Allah'ın arslanı Hz. Ali, buyuruyor ki: ve kerremallahu vecheh, Allah şefaatine nâil etsin. Allah'ın arslanı Hz. Ali, buyuruyor ki:

Peygamber Efendimiz'e sormuş: Peygamber Efendimiz'e sormuş:

"Yâ Resûlallah, mahşer halkından ilk defa hesaba kim çağrılacak?" "Yâ Resûlallah, mahşer halkından ilk defa hesaba kim çağrılacak?"

Sizin şurada toplandığınız bir şey değil, Arafat'ta insanların toplandığı bir şey değil;Sizin şurada toplandığınız bir şey değil, Arafat'ta insanların toplandığı bir şey değil; Arasat'ta toplanacaklar, -mevkufte- evvelîn ve âhirîn, cümle insanlar toplanacaklar,Arasat'ta toplanacaklar, -mevkufte- evvelîn ve âhirîn, cümle insanlar toplanacaklar, iğne atsan yere düşmeyecek bir kalabalık. Buranın sıcaklığı bir şey değil; iğne atsan yere düşmeyecek bir kalabalık. Buranın sıcaklığı bir şey değil; güneş tepelerine bir mil yaklaştırılacak, beyinleri kaynayacak! Elli bin yıl bekleyecekler!güneş tepelerine bir mil yaklaştırılacak, beyinleri kaynayacak! Elli bin yıl bekleyecekler! Hesap olsun diye bekletilecekler.Hesap olsun diye bekletilecekler. Amellerine göre kimisinin ter topuklarına gelecek, kimisinin dizlerine gelecek,Amellerine göre kimisinin ter topuklarına gelecek, kimisinin dizlerine gelecek, kimisinin beline gelecek, kimisinin dudaklarına kulakları hizasına gelecek.kimisinin beline gelecek, kimisinin dudaklarına kulakları hizasına gelecek. Terleyecekler, bunalacaklar. "Ah Rabbimiz hesabı görse de ehl-i cennet cennete gitse,Terleyecekler, bunalacaklar. "Ah Rabbimiz hesabı görse de ehl-i cennet cennete gitse, ehl-i cehennem cehenneme gitse de bu bekleyiş bitse..." diye temenni edecekler.ehl-i cehennem cehenneme gitse de bu bekleyiş bitse..." diye temenni edecekler. Orada hesap başlayacak, mahkeme-i kübrâ kurulacak.Orada hesap başlayacak, mahkeme-i kübrâ kurulacak. Allahu Teâlâ hazretleri, fî zulelin mine'l-ğamâm, melekleriyle gelip mahkeme-i kübrâsını kuracak.Allahu Teâlâ hazretleri, fî zulelin mine'l-ğamâm, melekleriyle gelip mahkeme-i kübrâsını kuracak. Azamet ve celal ile "Susun ey âdemoğulları! Azamet ve celal ile "Susun ey âdemoğulları! Şimdiye kadar ben sizin nasıl amel işleyeceğinizi sınamak içinŞimdiye kadar ben sizin nasıl amel işleyeceğinizi sınamak için sizi serbest bıraktım, şimdi susun." diyecek. Fe-lâ tesmeu illâ hemsâ. sizi serbest bıraktım, şimdi susun." diyecek.

Fe-lâ tesmeu illâ hemsâ.

Kimseden çıt çıkmayacak; korkudan, dehşetten, hesabın şiddetinden bekleşecekler. Kimseden çıt çıkmayacak; korkudan, dehşetten, hesabın şiddetinden bekleşecekler.

Hz. Ali Efendimiz soruyor: Kim hesaba kalkacak ilk önce? Hz. Ali Efendimiz soruyor:

Kim hesaba kalkacak ilk önce?

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuş ki;

Ene vâkıfun beyne yedey rabbî azze ve celle mâşâallahu.Ene vâkıfun beyne yedey rabbî azze ve celle mâşâallahu. "Ben Rabbimin huzûr-u âlîsinde, karşısında, Allah'ın dilediği bir müddet bekleyeceğim. "Ben Rabbimin huzûr-u âlîsinde, karşısında, Allah'ın dilediği bir müddet bekleyeceğim. Vakfede duracağım, ayakta dikili duracağım." Vakfede duracağım, ayakta dikili duracağım."

Sümme ahrucu. "Sonra huzurundan çıkacağım." Ve kad ğafera'llâhu lî.Sümme ahrucu. "Sonra huzurundan çıkacağım." Ve kad ğafera'llâhu lî. "Allah beni afv u mağfiret eylemiş olarak." "Allah beni afv u mağfiret eylemiş olarak."

Aslında mahşer halkı; "Yâ Resûlallah, şefaat et de hesap başlasın!" diyeAslında mahşer halkı; "Yâ Resûlallah, şefaat et de hesap başlasın!" diye Peygamber Efendimiz'e gelecek. Peygamber Efendimiz şefaat talep edecek.Peygamber Efendimiz'e gelecek. Peygamber Efendimiz şefaat talep edecek. Şefaati kabul olunacak. Ve hesap öyle başlayacak.Şefaati kabul olunacak. Ve hesap öyle başlayacak. Allahu Teâlâ hazretleri ilk önce kendisini huzura alacak.Allahu Teâlâ hazretleri ilk önce kendisini huzura alacak. O'nun huzurunda, nasıl bir şeyse bekleyecek, sonra Allah onu afv u mağfiret eylemiş olarak çıkacak. O'nun huzurunda, nasıl bir şeyse bekleyecek, sonra Allah onu afv u mağfiret eylemiş olarak çıkacak.

"Sonra Ebû Bekir girecek." diyor, Peygamber Efendimiz. "Sonra Ebû Bekir girecek." diyor, Peygamber Efendimiz.

Yakifu kemâ vakaftu. "Benim durduğum gibi o da içeride duracak." Merrateyni. "İki misli." Yakifu kemâ vakaftu. "Benim durduğum gibi o da içeride duracak." Merrateyni. "İki misli."

Yani iki kat daha uzun bir zaman duracak. Yani iki kat daha uzun bir zaman duracak.

Sümme yahrucu ve kad ğafera'llâhu lehû.Sümme yahrucu ve kad ğafera'llâhu lehû. "Sonra Allah onu afv u mağfiret eylemiş olacak. O hâl ile o dışarı çıkacak." "Sonra Allah onu afv u mağfiret eylemiş olacak. O hâl ile o dışarı çıkacak."

O da mağfûr olarak huzûr-u Rabbi'l-izzet'ten sevinerek çıkacak. O da mağfûr olarak huzûr-u Rabbi'l-izzet'ten sevinerek çıkacak.

Sümme Umeru. "Sonra Hz. Ömer radıyallahu anh girecek." Sümme Umeru. "Sonra Hz. Ömer radıyallahu anh girecek."

Ebû Bekr'in kaldığından iki misli fazla daha kalarak... O da çıkacak.Ebû Bekr'in kaldığından iki misli fazla daha kalarak... O da çıkacak. Yine afv u mağfiret olmuş olarak çıkacak. Yine afv u mağfiret olmuş olarak çıkacak.

Denildi ki kendisine, soruldu ki; "Osman nasıl olacak?" Denildi ki kendisine, soruldu ki;

"Osman nasıl olacak?"

Osman hakkında diyor ki Peygamber Efendimiz; Osman hakkında diyor ki Peygamber Efendimiz;

Usmânu raculün zû hayâin. "Osman utangaç, haya sahibi bir iffetli kişidir."Usmânu raculün zû hayâin. "Osman utangaç, haya sahibi bir iffetli kişidir." Se'eltü rabbî azze ve celle. "Aziz ve Celîl olan Rabbim'den istedim ki:"Se'eltü rabbî azze ve celle. "Aziz ve Celîl olan Rabbim'den istedim ki:" en lâ yûkifehû li'l-hisâbi. "Onu hesap için ayakta durdurmasın." en lâ yûkifehû li'l-hisâbi. "Onu hesap için ayakta durdurmasın."

Utanır, boynu bükük... Haya sahibi; utanır. "Onu durdurmamasını istedim." Utanır, boynu bükük... Haya sahibi; utanır. "Onu durdurmamasını istedim."

Fe-şeffeanî. "Rabbim benim bu şefaatimi kabul buyurdu." Fe-şeffeanî. "Rabbim benim bu şefaatimi kabul buyurdu."

"O hesapta durmayacak." diye, o hesapla ilgili"O hesapta durmayacak." diye, o hesapla ilgili Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bilgi verdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bilgi verdi.

Allahu Teâlâ hazretleri yetmiş bin kişiyi hesap olmadan, bi-gayri hisâb cennetine sokacak.Allahu Teâlâ hazretleri yetmiş bin kişiyi hesap olmadan, bi-gayri hisâb cennetine sokacak. Peygamber Efendimiz bunu azımsamış, çok az diye düşünmüş; yalvarmış. Peygamber Efendimiz bunu azımsamış, çok az diye düşünmüş; yalvarmış. Allahu Teâlâ hazretleri her yetmiş binden her kişiyi yetmiş bin kişi daha bağışlamış.Allahu Teâlâ hazretleri her yetmiş binden her kişiyi yetmiş bin kişi daha bağışlamış. O da 7 kere 7, 49; önüne 8 tane 0 koyarsanız; 4 milyar 900 milyon. O da 7 kere 7, 49; önüne 8 tane 0 koyarsanız; 4 milyar 900 milyon.

O kadar insan bi-gayri hisâb cennete girecek. O kadar insan bi-gayri hisâb cennete girecek.

Başka hadîs-i şerîflerde okudum; "Bir de Rabbimin kabzasından bir kabza kul daha girecek..." Başka hadîs-i şerîflerde okudum; "Bir de Rabbimin kabzasından bir kabza kul daha girecek..."

İnsanlar nasıl bir şeye elini daldırır... Diyelim ki altın çuvalı; paralar dolu.İnsanlar nasıl bir şeye elini daldırır... Diyelim ki altın çuvalı; paralar dolu. Bir avuç al; insan bir avuç daldırır, bir kabza, yani bir tutam...Bir avuç al; insan bir avuç daldırır, bir kabza, yani bir tutam... "Rabbimin kabzasıyla bir kabza insan daha..." Yani 4 milyar 900 milyon değil de,"Rabbimin kabzasıyla bir kabza insan daha..." Yani 4 milyar 900 milyon değil de, Rabbimiz'in kabzası ne kadarsa alışı, o kadar insan daha bi-gayri hisâb girecek. Rabbimiz'in kabzası ne kadarsa alışı, o kadar insan daha bi-gayri hisâb girecek.

Şimdi biz sümüklü bîçâre, yüzü kara, ameli yok, pürgünah kullar,Şimdi biz sümüklü bîçâre, yüzü kara, ameli yok, pürgünah kullar, bu yüzümüzün karasına bakmadan diliyoruz ki; bu yüzümüzün karasına bakmadan diliyoruz ki; Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri bizleri bi-gayri hisâb, hiç hesaba uğratmadan cennetine soksun.Rabbimiz Teâlâ ve Tekaddes hazretleri bizleri bi-gayri hisâb, hiç hesaba uğratmadan cennetine soksun. Çünkü o defterimiz bir açıldı mı yandık! O defter bir açıldı mı hâlimiz harap!Çünkü o defterimiz bir açıldı mı yandık! O defter bir açıldı mı hâlimiz harap! Rabbimiz bizi mahşer halkına rezil rüsvâ eylemesin, muhterem kardeşlerim, Rabbimiz bizi mahşer halkına rezil rüsvâ eylemesin, muhterem kardeşlerim, şu mübarek cuma günü hürmetine... şu mübarek cuma günü hürmetine...

Ene ve ashâbî hayrun ve'n-nâsu hayrun. Lâ hicrete ba'de'l-fethi velâkin cihâdun ve niyyetün. Ene ve ashâbî hayrun ve'n-nâsu hayrun. Lâ hicrete ba'de'l-fethi velâkin cihâdun ve niyyetün.

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

Ene ve ashâbî hayrun. "Ben ve ashabım en hayırlılardır." Ene ve ashâbî hayrun. "Ben ve ashabım en hayırlılardır."

Ve'n-nâsu hayrun. Bir de arada vav var. "İnsanlar da hayırlıdır." Ve'n-nâsu hayrun. Bir de arada vav var. "İnsanlar da hayırlıdır."

Ashabını zikrediyor. Bu sıra doğrudur. Peygamber Efendimiz seyyidü'l-evvelîn ve âhirîn'dir.Ashabını zikrediyor. Bu sıra doğrudur. Peygamber Efendimiz seyyidü'l-evvelîn ve âhirîn'dir. Bu hadîs-i şerîfteki sıralanış gibi, başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz.Bu hadîs-i şerîfteki sıralanış gibi, başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz. İnsanların en hayırlısı Peygamber Efendimiz. İnsanların en hayırlısı Peygamber Efendimiz. Ondan sonra Peygamber Efendimiz'in [ashabı hayırlıdır.] Ondan sonra tâbiîn hayırlıdır.Ondan sonra Peygamber Efendimiz'in [ashabı hayırlıdır.] Ondan sonra tâbiîn hayırlıdır. Ondan sonra da çeşit çeşit Allah'ın sevgili kulları geliyor.Ondan sonra da çeşit çeşit Allah'ın sevgili kulları geliyor. Onun için Peygamber Efendimiz "İnsanlar da hayırlıdır." diyor. Onun için Peygamber Efendimiz "İnsanlar da hayırlıdır." diyor.

Lâ hicrete ba'de'l-fethi. "Mekke-i Mükerreme'nin fethedilmesinden sonra hicret yok." Lâ hicrete ba'de'l-fethi. "Mekke-i Mükerreme'nin fethedilmesinden sonra hicret yok."

Hicret var ama "hicrete Mekke'nin fethinden evvel verilen sevap yok" demek.Hicret var ama "hicrete Mekke'nin fethinden evvel verilen sevap yok" demek. Çünkü Mekke fethedilmeden evvel Medine-i Münevvere'ye gelmek,Çünkü Mekke fethedilmeden evvel Medine-i Münevvere'ye gelmek, Peygamber Efendimiz'in ordusuna iltihak etmek,Peygamber Efendimiz'in ordusuna iltihak etmek, arkasına dizilmek büyük babayiğitlik ve fedakârlık işiydi.arkasına dizilmek büyük babayiğitlik ve fedakârlık işiydi. Mekke fethedildikten sonra artık Arap yarımadası müslüman oldu, hâkimiyet müslümanların eline geçti.Mekke fethedildikten sonra artık Arap yarımadası müslüman oldu, hâkimiyet müslümanların eline geçti. O zaman hicrete o evvelki sevabın verilmesi bitti.O zaman hicrete o evvelki sevabın verilmesi bitti. O zor zamandaydı, sıkıntılı korkulu zamandaydı. Hicret yok artık. Ne var? O zor zamandaydı, sıkıntılı korkulu zamandaydı. Hicret yok artık.

Ne var?

Velâkin cihâdun ve niyyetün. "Allah yolunda cihat etmek vardır." Velâkin cihâdun ve niyyetün. "Allah yolunda cihat etmek vardır."

O zaman o sevap artık... Çünkü Mekke fethedildi, müslümanlar her tarafa dini yayacaklar. O zaman o sevap artık... Çünkü Mekke fethedildi, müslümanlar her tarafa dini yayacaklar.

"Cihat ve niyet vardır." "Cihat ve niyet vardır."

İnsanın iyi niyetle hayırlar yapmak üzere, cihat yapmak üzere içini, kalbini o niyette tutması vardır.İnsanın iyi niyetle hayırlar yapmak üzere, cihat yapmak üzere içini, kalbini o niyette tutması vardır. Yapamasa bile o niyeti içinde tutması vardır. Muhterem kardeşlerim! Yapamasa bile o niyeti içinde tutması vardır.

Muhterem kardeşlerim!

Bu dinin hörgücünün tepesi, zirve noktası cihattır.Bu dinin hörgücünün tepesi, zirve noktası cihattır. Cihadı terk etti mi müslümanlar, mahvolurlar ve mahvolmuşlardır.Cihadı terk etti mi müslümanlar, mahvolurlar ve mahvolmuşlardır. Bizim bugünkü zilletimizin sebebi, cihadı terk etmemizdir. Cihat bizim her zaman yapacağımız bir şeydir.Bizim bugünkü zilletimizin sebebi, cihadı terk etmemizdir. Cihat bizim her zaman yapacağımız bir şeydir. Düşman olduğu zaman düşmanla cihat ederiz. Her zaman şeytanla cihat ederiz.Düşman olduğu zaman düşmanla cihat ederiz. Her zaman şeytanla cihat ederiz. Nefsimizle her zaman cihat ederiz. Müslüman cihadı elden komaz. Nefsimizle her zaman cihat ederiz. Müslüman cihadı elden komaz. Nefsiyle cihat eder, şeytanla cihat eder, etrafındaki kâfirlerle, münafıklarla, müşriklerle cihat eder.Nefsiyle cihat eder, şeytanla cihat eder, etrafındaki kâfirlerle, münafıklarla, müşriklerle cihat eder. Ondan sonra kendi beldesinin çevresinde, kendisine suikast etmek isteyen kâfirlerle cihat eder. Ondan sonra kendi beldesinin çevresinde, kendisine suikast etmek isteyen kâfirlerle cihat eder.

Onun için içimizde bu cihat aşkı, şevki, bilgisi, duygusu ve cihatla ilgili çalışma olacak.Onun için içimizde bu cihat aşkı, şevki, bilgisi, duygusu ve cihatla ilgili çalışma olacak. Malımızla canımızla, her türlü müktesebatımızla...Malımızla canımızla, her türlü müktesebatımızla... Çünkü insanlar yetişiyor, her birisi bir kıymet oluyor; bu kıymetini İslâm'ın hizmetine koyacak. Çünkü insanlar yetişiyor, her birisi bir kıymet oluyor; bu kıymetini İslâm'ın hizmetine koyacak.

İstanbul'da ben bir doktor profesör arkadaşın evine gittim, diyor ki; İstanbul'da ben bir doktor profesör arkadaşın evine gittim, diyor ki;

"Bana doktorlar arasında hizmet düşüyor." Doğru. "Bana doktorlar arasında hizmet düşüyor."

Doğru.

Şimdi ben doktorların arasına gitsem, üniversite profesörleri arasına gitsem,Şimdi ben doktorların arasına gitsem, üniversite profesörleri arasına gitsem, onları pek iyi anlayamam, onların kendi konularından onları ikna edecek şeyleri bulamam.onları pek iyi anlayamam, onların kendi konularından onları ikna edecek şeyleri bulamam. Ama bu arkadaşım bulur. "Yahu biz seninle falanca kitabın falanca bahsini okumadık mı?Ama bu arkadaşım bulur.

"Yahu biz seninle falanca kitabın falanca bahsini okumadık mı?
Bu bahis Allah'ın varlığına delalet etmiyor mu?" Yani onları susturur. Bu bahis Allah'ın varlığına delalet etmiyor mu?"

Yani onları susturur.

Mühendis mühendislerle uğraşır. Her meslek erbâbı kendi mesleğindeki insanlarla uğraşır.Mühendis mühendislerle uğraşır. Her meslek erbâbı kendi mesleğindeki insanlarla uğraşır. Herkes cihat cephesinde hangi burcu müdafaa ediyorsa o burçtaki savunmasını kendisi hazırlasın. Herkes cihat cephesinde hangi burcu müdafaa ediyorsa o burçtaki savunmasını kendisi hazırlasın.

Hepimiz savunacağız; İslâm gelişecek, İslâmî çalışma gelişecek, müslümanlar yükselecek. Hepimiz savunacağız; İslâm gelişecek, İslâmî çalışma gelişecek, müslümanlar yükselecek.

Dünkü kölemiz, işte acımışız da öldürmemişiz de hayat hakkı vermişiz de yedi asır yaşamış daDünkü kölemiz, işte acımışız da öldürmemişiz de hayat hakkı vermişiz de yedi asır yaşamış da sonra ayağa kalkıp bize küstahlanan Yunanistan gibi, Bulgaristan gibi [düşmanlar] olmaz.sonra ayağa kalkıp bize küstahlanan Yunanistan gibi, Bulgaristan gibi [düşmanlar] olmaz. Biz bu duyguya sahip olursak bizim duruşumuzdan, pala bıyığımızdan, yan bakışımızdan korkarlar. Biz bu duyguya sahip olursak bizim duruşumuzdan, pala bıyığımızdan, yan bakışımızdan korkarlar.

Avrupa'yı da Amerika'yı da Rusya'yı da en çok korkutan nedir? Avrupa'yı da Amerika'yı da Rusya'yı da en çok korkutan nedir?

Müslamanın cihat şuurudur. Onun için en çok saldırılan şey cihattır. Müslamanın cihat şuurudur. Onun için en çok saldırılan şey cihattır.

Hindistan'da İngilizler bâtıl tarikat, mezhep çıkartmışlar; her şey var. Camiye git, olur. Namazı kıl.Hindistan'da İngilizler bâtıl tarikat, mezhep çıkartmışlar; her şey var. Camiye git, olur. Namazı kıl. Oruç tutabilirsin, tut. Tesbih çek. Zekât ver. Cihat? Cihat yasak. Cihada lüzum yok. Oruç tutabilirsin, tut. Tesbih çek. Zekât ver.

Cihat?

Cihat yasak. Cihada lüzum yok.

Niye lüzum yokmuş, nereden çıkarttın? Niye lüzum yokmuş, nereden çıkarttın?

İngiliz kendisine zarar gelmesin diye yasaklamış, "Cihat yok." diyor. Mezhebinde cihat yok. İngiliz kendisine zarar gelmesin diye yasaklamış, "Cihat yok." diyor. Mezhebinde cihat yok.

Öyle şey yok! Bizim memlekette yazılmış kitaplardan birisini -Çok büyük alim yazmış,Öyle şey yok!

Bizim memlekette yazılmış kitaplardan birisini -Çok büyük alim yazmış,
rahmetullahi aleyh, Allah rahmet eylesin. Ben kim olduğunu biliyorum, isim söylemeyeceğim.-rahmetullahi aleyh, Allah rahmet eylesin. Ben kim olduğunu biliyorum, isim söylemeyeceğim.- Suudi Arabistan'da veyahut Körfez ülkelerinde bir alime göstermişler, demişler ki; Suudi Arabistan'da veyahut Körfez ülkelerinde bir alime göstermişler, demişler ki;

"Bizim memleketin büyük alimlerinden birisi vardı, onun yazdığı şöyle muazzam bir kitap var." "Bizim memleketin büyük alimlerinden birisi vardı, onun yazdığı şöyle muazzam bir kitap var."

Almış, çevirmiş çevirmiş, bakmış bakmış, demiş; "Nerede bunun cihatla ilgili bölümü?" "Yok." Almış, çevirmiş çevirmiş, bakmış bakmış, demiş;

"Nerede bunun cihatla ilgili bölümü?"

"Yok."

"Cihat bahsi olmayan ilmihâl kitabı olur mu?" demiş. Yani razı gelmemiş. "Cihat bahsi olmayan ilmihâl kitabı olur mu?" demiş.

Yani razı gelmemiş.

Çünkü "Allah'ın bize gönderdiği ahkâm-ı ilâhînin bir kısmını alıp bir kısmını tasfiye etmek,Çünkü "Allah'ın bize gönderdiği ahkâm-ı ilâhînin bir kısmını alıp bir kısmını tasfiye etmek, iptal etmek, ortaya koymamak olmaz." demek istemiş. iptal etmek, ortaya koymamak olmaz." demek istemiş.

Biz de cihadı lütfen farzların arasından çıkartmayalım. Öyle şey yok! Biz de cihadı lütfen farzların arasından çıkartmayalım. Öyle şey yok!

E fe-tü'minûne bi-ba'di'l-kitâbi ve tekfurûne bi-ba'd.E fe-tü'minûne bi-ba'di'l-kitâbi ve tekfurûne bi-ba'd. "Allah'ın kitabının bazı âyetlerine inanıyorsunuz da bazılarına inanmıyor, kâfir mi oluyorsunuz?" "Allah'ın kitabının bazı âyetlerine inanıyorsunuz da bazılarına inanmıyor, kâfir mi oluyorsunuz?"

Öyle şey olur mu; hepsi başımızın tacı! Öyle şey olur mu; hepsi başımızın tacı!

Yaşamak, kaymaklı kadayıfları yemek var, o zaman iyi de cihat olduğu zaman kötü mü İslâm? Yaşamak, kaymaklı kadayıfları yemek var, o zaman iyi de cihat olduğu zaman kötü mü İslâm?

Cihat olduğu zaman da iyi. Çünkü onun da yeri var.Cihat olduğu zaman da iyi. Çünkü onun da yeri var. Çünkü bazı insanlar öldüğü zaman bir ümmet diri kalır.Çünkü bazı insanlar öldüğü zaman bir ümmet diri kalır. Kimse ölmeye razı olmadığı zaman bütün bir ümmet esir olur.Kimse ölmeye razı olmadığı zaman bütün bir ümmet esir olur. İşte Türkistan, işte Kırım, işte Kafkasya, işte Tuna vilâyetimiz, işte Mora eyaletimiz... İşte Türkistan, işte Kırım, işte Kafkasya, işte Tuna vilâyetimiz, işte Mora eyaletimiz...

Onun için içinizde bu cihat duygusunu kâfirler çatlasa da canlı tutun, kuvvetli tutun ve nefsinizle,Onun için içinizde bu cihat duygusunu kâfirler çatlasa da canlı tutun, kuvvetli tutun ve nefsinizle, şeytanla, düşmanla nasıl cihat yapacağınızı düşünüp planlayın. Hazırlanın, çakı gibi müslümanlar olun.şeytanla, düşmanla nasıl cihat yapacağınızı düşünüp planlayın. Hazırlanın, çakı gibi müslümanlar olun. Beliniz iki kat olsa da yine çakı gibi olun. Beliniz iki kat olsa da yine çakı gibi olun.

Ene'ş-şâhidu alâ'llâhi en lâ ya'sure âkilun illâ rafeahû sümme ya'sure illâ rafeahûEne'ş-şâhidu alâ'llâhi en lâ ya'sure âkilun illâ rafeahû sümme ya'sure illâ rafeahû sümme ya'sure lâ ya'sure illâ rafeahû hattâ yec'ale masîrahû ile'l-cenneti. sümme ya'sure lâ ya'sure illâ rafeahû hattâ yec'ale masîrahû ile'l-cenneti.

Sonuncu hadîs-i şerîfe geldik. Terlediniz biliyorum, vakit de doldu, ben de terledim.Sonuncu hadîs-i şerîfe geldik. Terlediniz biliyorum, vakit de doldu, ben de terledim. Sonuncu hadîs-i şerîfi okuyup bitiriyoruz. Hepsi yedi tane hadîs-i şerîf etti.Sonuncu hadîs-i şerîfi okuyup bitiriyoruz. Hepsi yedi tane hadîs-i şerîf etti. Allah yedi cehennemden azatlığa vesile eylesin, sekiz cennete girmeye vesile eylesin. Allah yedi cehennemden azatlığa vesile eylesin, sekiz cennete girmeye vesile eylesin.

Ene'ş-şâhidu alâ'llâhi. "Ben Allah'a karşı şahidim ki..." Ene'ş-şâhidu alâ'llâhi. "Ben Allah'a karşı şahidim ki..."

Yani "Allah'a dayanarak, Allah'ın vaadine güvenerek bu işin gerçek olduğunu size bildiriyorum.Yani "Allah'a dayanarak, Allah'ın vaadine güvenerek bu işin gerçek olduğunu size bildiriyorum. Allah'a karşı şehadet ederim ki..." Allah'a karşı şehadet ederim ki..."

En lâ ya'sure âkilun illâ rafeahû. "Bir akıllı kimse ayağı sürçüp düşerse Allah onu geri kaldırır." En lâ ya'sure âkilun illâ rafeahû. "Bir akıllı kimse ayağı sürçüp düşerse Allah onu geri kaldırır."

"Kaldıracağına ben size şahidim."Kaldıracağına ben size şahidim. Tereddüt etmeyin; 'Acaba düştük mü kaldırır mı kaldırmaz mı?' demeyin. Düşerse yine kaldırır." Tereddüt etmeyin; 'Acaba düştük mü kaldırır mı kaldırmaz mı?' demeyin. Düşerse yine kaldırır."

"Yolunu, vardığı yeri cennet yapıncaya kadar." Bu ne demek muhterem kardeşlerim? "Yolunu, vardığı yeri cennet yapıncaya kadar."

Bu ne demek muhterem kardeşlerim?

Şu demektir ki: Şu demektir ki:

Bir kul bir hata, günah işlese Allah onu yine o günahın çamurundan çıkartır, yine yükseltir.Bir kul bir hata, günah işlese Allah onu yine o günahın çamurundan çıkartır, yine yükseltir. Tevbe edince yine yükseltir. Tevbe edince yine affeder.Tevbe edince yine yükseltir. Tevbe edince yine affeder. Tevbe edince yine affeder, yine affeder... Cennete sokuncaya kadar. Tevbe edince yine affeder, yine affeder... Cennete sokuncaya kadar.

Bir insan nasıl cehenneme gider? İnadından gider.Bir insan nasıl cehenneme gider?

İnadından gider.
"İlle ben cehenneme gitmek istiyorum, senin cennetini istemiyorum yâ Rabbi!" demiş gibi,"İlle ben cehenneme gitmek istiyorum, senin cennetini istemiyorum yâ Rabbi!" demiş gibi, keçi gibi inat ettiğinden gider. Yoksa Allah; "Tevbe edin, tevbenizi kabul ederim." buyuruyor. keçi gibi inat ettiğinden gider. Yoksa Allah;

"Tevbe edin, tevbenizi kabul ederim." buyuruyor.

"Dua edin, duanıza icabet ederim." buyuruyor. "Dua edin, duanıza icabet ederim." buyuruyor.

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Rabbimiz'e şahitlik ediyor; Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Rabbimiz'e şahitlik ediyor;

"Ben şahidim, ben kefilim ki ayağı kaysa bir insanın, günah çamuruna dalsa,"Ben şahidim, ben kefilim ki ayağı kaysa bir insanın, günah çamuruna dalsa, yani kabahat işlese Allah onu yine kaldırır, yine kaldırır, yine kaldırır." yani kabahat işlese Allah onu yine kaldırır, yine kaldırır, yine kaldırır."

Ümitsizliğe düşmeyin; rahmeti çok, sonsuz olan Rabbimiz var, elhamdülillah! Ümitsizliğe düşmeyin; rahmeti çok, sonsuz olan Rabbimiz var, elhamdülillah!

Allahu Teâlâ hazretleri bilerek bilmeyerek işlediğimiz cümle günahlarımızı afv u mağfiret eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bilerek bilmeyerek işlediğimiz cümle günahlarımızı afv u mağfiret eylesin. Bizi bundan sonraki ömrümüzde rızasına uygun yaşayan,Bizi bundan sonraki ömrümüzde rızasına uygun yaşayan, ârif, edip, zarif, kâmil, edepli, terbiyeli kullardan eylesin. ârif, edip, zarif, kâmil, edepli, terbiyeli kullardan eylesin. Hayatımızı, ömrümüzü rızası yolunda istediği amelleri işlemek suretiyle geçirenlerden eylesin.Hayatımızı, ömrümüzü rızası yolunda istediği amelleri işlemek suretiyle geçirenlerden eylesin. Son nefeste cümlemize imân-ı kâmil ile âhirete göçmeyi nasip eylesin. Son nefeste cümlemize imân-ı kâmil ile âhirete göçmeyi nasip eylesin. Ve bizleri huzuruna sevdiği razı olduğu, razı ettiği bir kul olarak varanlardan eylesin. Ve bizleri huzuruna sevdiği razı olduğu, razı ettiği bir kul olarak varanlardan eylesin.

Fatiha-i şerîfe meal besmele. Fatiha-i şerîfe meal besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2