Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Peygamber Sas Efendimiz’in Bazı Halleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Cemâziye'l-Evvel 1409 / 18.12.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Gülerken Eliyle Ağzını Kapatırdı, Sevindiği Zaman Şükür İçin Secde Ederdi, Toplantıdan Kalkarken İstiğfar Ederdi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Peygamber Sas Efendimiz’in Bazı Halleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Cemâziye'l-Evvel 1409 / 18.12.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Gülerken Eliyle Ağzını Kapatırdı, Sevindiği Zaman Şükür İçin Secde Ederdi, Toplantıdan Kalkarken İstiğfar Ederdi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdulillâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdulillâhi Rabbi'l-âlemîn. Alâ külli hâlin ve fî külli hîn.Alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Vessalâtu vesselâmu âlâ seyyidinâ muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaînVessalâtu vesselâmu âlâ seyyidinâ muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahu bi-ihsânin ilâ yevmid-dîn. ve men tebi'ahu bi-ihsânin ilâ yevmid-dîn.

Emmâ ba'dü Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullâh Emmâ ba'dü

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullâh
ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Emmâ ba'dü ve kâne'n-nebiyyü sallallâhu 'aleyhi ve selleme ke-mâ revâhü's-sahâbetü: Emmâ ba'dü ve kâne'n-nebiyyü sallallâhu 'aleyhi ve selleme ke-mâ revâhü's-sahâbetü:

Kâne izâ râ bi-hid-dıhkü vada'a yed 'alâ fî-hi. Kâne izâ râ bi-hid-dıhkü vada'a yed 'alâ fî-hi.

Aziz ve muhterem kardeşlerimiz! Aziz ve muhterem kardeşlerimiz!

Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizden razı olsun.Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizden razı olsun. Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı ve ikramı dünyada ve âhirette üzerinizde olsun.Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi, ihsanı ve ikramı dünyada ve âhirette üzerinizde olsun. Rabbimiz iki cihanda cümlenizi mesut ve bahtiyar eylesin. Rabbimiz iki cihanda cümlenizi mesut ve bahtiyar eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden ve Peygamber Efendimiz'in âdet-i seniyyesi olan şeylerin okunmasından ve Peygamber Efendimiz'in âdet-i seniyyesi olan şeylerin okunmasından ve izahından bazı rivayetleri size nakledeceğiz, izah etmeye çalışacağız. ve izahından bazı rivayetleri size nakledeceğiz, izah etmeye çalışacağız. Okuduğumuz rivayetler Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 529. sayfasındaki Okuduğumuz rivayetler Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 529. sayfasındaki 11. rivayet ve devamıdır.11. rivayet ve devamıdır. Bunlar da sahâbe-i kiramdan rivayet edilmiş, Bunlar da sahâbe-i kiramdan rivayet edilmiş, Peygamber Efendimiz'in şemâilini, ahlâkını, âdetlerini, hareket tarzını,Peygamber Efendimiz'in şemâilini, ahlâkını, âdetlerini, hareket tarzını, huylarını gösteren rivayetlerdir. huylarını gösteren rivayetlerdir. Onun için hadîs-i şerîflerin arkasına Peygamber Efendimiz'in hâli,Onun için hadîs-i şerîflerin arkasına Peygamber Efendimiz'in hâli, hayatı belli olsun diye Gümüşhaneli hocamız [ayrıca toplu olarak] kaydetmiş. hayatı belli olsun diye Gümüşhaneli hocamız [ayrıca toplu olarak] kaydetmiş.

Allah şefaatlerine erdirsin. Bu 11. rivayet şöyle: Allah şefaatlerine erdirsin.

Bu 11. rivayet şöyle:
"Peygamber Efendimiz'e gülmek tuttuğu, yani kendisine gülme arzusu geldiği zaman, "Peygamber Efendimiz'e gülmek tuttuğu, yani kendisine gülme arzusu geldiği zaman, gülecek bir durum olduğunda elini ağzına koyardı." gülecek bir durum olduğunda elini ağzına koyardı." Yani şöyle... Demek ki o dedelerimizin ninelerimizin böyle gülerkenYani şöyle... Demek ki o dedelerimizin ninelerimizin böyle gülerken ellerini ağızlarına koyması Peygamber Efendimiz'in âdetindenmiş. ellerini ağızlarına koyması Peygamber Efendimiz'in âdetindenmiş. Bunu ondan yapıyorlarmış, öyle anlaşılıyor. Bunu ondan yapıyorlarmış, öyle anlaşılıyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz güldüğü zaman kahkaha ile,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz güldüğü zaman kahkaha ile, gürültülü patırtılı bir tarzda gülmezdi. gürültülü patırtılı bir tarzda gülmezdi. Gülüşü tebessüm tarzında idi. Ve ağzını da böyle eliyle kapatarak edepli, Gülüşü tebessüm tarzında idi. Ve ağzını da böyle eliyle kapatarak edepli, zarif tarzda tebessüm ederek gülerdi. zarif tarzda tebessüm ederek gülerdi. Böyle kendisinden uzun boylu, gürültülü patırtılı kahkaha filan kendisinden çıkmamıştı.Böyle kendisinden uzun boylu, gürültülü patırtılı kahkaha filan kendisinden çıkmamıştı. Gülüşü tebessüm tarzındaydı. Gülüşü tebessüm tarzındaydı.

Kâne izâ ru yesürruhû harre sâciden şükren lillâhi. Kâne izâ ru yesürruhû harre sâciden şükren lillâhi.

"Kendisine başına bir iş geldiği, bir olayla karşılaştığı, sevindiği zaman, "Kendisine başına bir iş geldiği, bir olayla karşılaştığı, sevindiği zaman, karşılaştığı iş onu memnun ettiği zamankarşılaştığı iş onu memnun ettiği zaman Allah'a şükür sadedinde, şükretmek maksadıyla yüzükoyun secdeye kapanırdı."Allah'a şükür sadedinde, şükretmek maksadıyla yüzükoyun secdeye kapanırdı." O sevinçli şey başına geldi, iş oldu, muvaffak oldu veyahut iyi bir durum meydana geldi diye O sevinçli şey başına geldi, iş oldu, muvaffak oldu veyahut iyi bir durum meydana geldi diye sevincinden Allah'a şükür olsun diye secdeye kapanırdı. sevincinden Allah'a şükür olsun diye secdeye kapanırdı.

Demek ki namazın dışında da Peygamber Efendimiz'in secde ettiğini Demek ki namazın dışında da Peygamber Efendimiz'in secde ettiğini böylece duymuş oluyorsunuz.böylece duymuş oluyorsunuz. Namazın dışında, tek bir secde olarak secdeye kapanıp "Çok şükür yâ Rabbi!" diye Namazın dışında, tek bir secde olarak secdeye kapanıp "Çok şükür yâ Rabbi!" diye secde etmek de varmış demek ki. secde etmek de varmış demek ki.

Mesela duyarız bazen, bir mülteci sınırı geçmiş, Türk topraklarına gelmiş; Mesela duyarız bazen, bir mülteci sınırı geçmiş, Türk topraklarına gelmiş;

"Oh elhamdülillah sağ salim müslüman diyarına eriştim." diye"Oh elhamdülillah sağ salim müslüman diyarına eriştim." diye hemen secdeye kapanmış. hemen secdeye kapanmış. Tamam. Veya bir şampiyon kazanıyor, muvaffak oluyor, hemen sevincinden secdeye kapanıyor. Tamam. Veya bir şampiyon kazanıyor, muvaffak oluyor, hemen sevincinden secdeye kapanıyor. Demek ki bunlar da Peygamber Efendimiz'in âdet-i seniyyelerindenmiş.Demek ki bunlar da Peygamber Efendimiz'in âdet-i seniyyelerindenmiş. "Peygamber Efendimiz, kendisini sevindiren bir durumla karşılaştığı zaman yere secde ederdi.""Peygamber Efendimiz, kendisini sevindiren bir durumla karşılaştığı zaman yere secde ederdi." Şükran. "Allah'a şükrolsun diye."Şükran. "Allah'a şükrolsun diye." Sevincini Allahu Teâlâ hazretlerine şükrederek, secde ederek ifade ederdi. Sevincini Allahu Teâlâ hazretlerine şükrederek, secde ederek ifade ederdi.

Kâne izâ celese meclisen fe-erâde en yekûme istağferallâhe aşr ilâ ham aşreten. Kâne izâ celese meclisen fe-erâde en yekûme istağferallâhe aşr ilâ ham aşreten.

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir yere oturup bir müddet toplantı halinde olduktan sonra"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir yere oturup bir müddet toplantı halinde olduktan sonra kalkmak isterse..." kalkmak isterse..."

Meclis, toplantı bitti, yani meclis dediğimiz illa böyle masalı sandalyeli filan manasına değil,Meclis, toplantı bitti, yani meclis dediğimiz illa böyle masalı sandalyeli filan manasına değil, meclis "oturum" demektir. meclis "oturum" demektir. Biz de şimdi şu anda bir oturum, bir meclis halindeyiz; toplanmışız.Biz de şimdi şu anda bir oturum, bir meclis halindeyiz; toplanmışız. [Meclis,] "toplantı" demektir. [Meclis,] "toplantı" demektir.

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir oturum, bir toplantıdan kalkmayı murat ettiği zaman "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir oturum, bir toplantıdan kalkmayı murat ettiği zaman 10'dan 15 defaya kadar estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah... diye istiğfar eylerlerdi. 10'dan 15 defaya kadar estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah... diye istiğfar eylerlerdi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in âdet-i seniyyesi budur. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in âdet-i seniyyesi budur. Bir başka hadîs-i şerîften biliyoruz, geçtiğimiz haftalarda okunmuştu. Bir başka hadîs-i şerîften biliyoruz, geçtiğimiz haftalarda okunmuştu. Bir meclisten, bir oturumdan, bir toplantıdan kalkarken Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemBir meclisten, bir oturumdan, bir toplantıdan kalkarken Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem diyordu ki; Sübhânekellâhümme ve bi-hamdik eşhedü en lâ ilâhe illâ ente diyordu ki;

Sübhânekellâhümme ve bi-hamdik eşhedü en lâ ilâhe illâ ente
vahdeke lâ şerîke leke estağfiruke ve etûbü ileyke.vahdeke lâ şerîke leke estağfiruke ve etûbü ileyke. Yani, "Yâ Rabbi! Seni her türlü noksandan tenzih ederim, her bakımdan tam, Yani, "Yâ Rabbi! Seni her türlü noksandan tenzih ederim, her bakımdan tam, her bakımdan kâmil, her işin güzel yâ Rabbi.her bakımdan kâmil, her işin güzel yâ Rabbi. Şehadet ederim ki senden gayri mabut yoktur, ancak sen varsın.Şehadet ederim ki senden gayri mabut yoktur, ancak sen varsın. Senin şerîkin, nazîrin yoktur. Sana kusurlarımdan, kabahatlerimden, Senin şerîkin, nazîrin yoktur. Sana kusurlarımdan, kabahatlerimden, günahlarımdan dolayı istiğfar ederim, afv u mağfiret talep ederimgünahlarımdan dolayı istiğfar ederim, afv u mağfiret talep ederim ve sana tevbe ve rücu ederim, sana dönerim, sana sığınırım yâ Rabbi." demiş oluyor. ve sana tevbe ve rücu ederim, sana dönerim, sana sığınırım yâ Rabbi." demiş oluyor.

Demek ki böyle bir dua da Peygamber Efendimiz'den rivayet edilmiş. Demek ki böyle bir dua da Peygamber Efendimiz'den rivayet edilmiş. Siz de bu duayı ezberleyin çünkü Peygamber Efendimiz'in yaptığı duadır. Siz de bu duayı ezberleyin çünkü Peygamber Efendimiz'in yaptığı duadır.

Sübhânekellâhümme ve bi-hamdik. "Seni tesbih ederim ve sana hamd ederim yâ Rabbi!"Sübhânekellâhümme ve bi-hamdik. "Seni tesbih ederim ve sana hamd ederim yâ Rabbi!" Eşhedü en lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke estağfiruke ve etûbü ileyke. Eşhedü en lâ ilâhe illâ ente vahdeke lâ şerîke leke estağfiruke ve etûbü ileyke.

Kolay bir dua, bunu böyle söylemek o mecliste yapılan kusurların, Kolay bir dua, bunu böyle söylemek o mecliste yapılan kusurların, hataların, konuşmalarda Allah'ın hoşuna gitmeyecek, hataların, konuşmalarda Allah'ın hoşuna gitmeyecek, razı gelmeyeceği bir şeyler olmuşsa onların kefareti oluyor.razı gelmeyeceği bir şeyler olmuşsa onların kefareti oluyor. O meclisin, o oturumun, o toplantının içindeki nâhoş sözlerin, düşüncelerin,O meclisin, o oturumun, o toplantının içindeki nâhoş sözlerin, düşüncelerin, yanlış işlerin, dinî bakımından kusurlu olan şeylerin affına sebep oluyor böyle bir şey. yanlış işlerin, dinî bakımından kusurlu olan şeylerin affına sebep oluyor böyle bir şey.

Tabii biz otururuz. Oturduğumuz zaman İslâm'ı iyi bilmediğimiz için bizim işimiz daha Tabii biz otururuz. Oturduğumuz zaman İslâm'ı iyi bilmediğimiz için bizim işimiz daha büyük kusurlu olur. büyük kusurlu olur. Dedelerimiz yine gıybete dikkat ederlermiş, "Aman gıybet olmasın." [deyip] yalan dolan söylememeye,Dedelerimiz yine gıybete dikkat ederlermiş, "Aman gıybet olmasın." [deyip] yalan dolan söylememeye, zamanlarını doğru geçirmeye dikkat ederlermiş.zamanlarını doğru geçirmeye dikkat ederlermiş. Sahâbe-i kirâm da dikkat ederlermiş. Öyle titiz insanlar ki mübarekler...Sahâbe-i kirâm da dikkat ederlermiş.

Öyle titiz insanlar ki mübarekler...
Eh, ona rağmen yine belki bir kusur, bir gaflet, bir eksiklik vardır diye tevbe ve istiğfar ediliyor.Eh, ona rağmen yine belki bir kusur, bir gaflet, bir eksiklik vardır diye tevbe ve istiğfar ediliyor. Buradaki rivayette de Peygamber Efendimiz'in 10-15 defa estağfirullah,Buradaki rivayette de Peygamber Efendimiz'in 10-15 defa estağfirullah, yani "Affet yâ Rabbi, bağışla yâ Rabbi!" dediğini öğreniyoruz. yani "Affet yâ Rabbi, bağışla yâ Rabbi!" dediğini öğreniyoruz.

Mübarek Peygamber Efendimiz'in her sözü hikmet, Mübarek Peygamber Efendimiz'in her sözü hikmet, her sözü Allah'ın rızasına uygun, her işi mükemmel, her hâli güzel iken her sözü Allah'ın rızasına uygun, her işi mükemmel, her hâli güzel iken ve uyku için gözlerini kapattığı zaman bile kalbi uyumazken,ve uyku için gözlerini kapattığı zaman bile kalbi uyumazken, önüne baktığı zaman bile ardını görürken, peygamberlik vasıfları olarak olağanüstü güzelliklereönüne baktığı zaman bile ardını görürken, peygamberlik vasıfları olarak olağanüstü güzelliklere ve sıfatlara sahipken, o da kalkıyor 10-15 defa estağfirullah. ve sıfatlara sahipken, o da kalkıyor 10-15 defa estağfirullah. "Affet yâ Rabbi, affet yâ Rabbi..." diyor. "Affet yâ Rabbi, affet yâ Rabbi..." diyor.

Büyüklerin mesuliyetleri de büyük olur, bir anlık bir gaflet bile olsa... Büyüklerin mesuliyetleri de büyük olur, bir anlık bir gaflet bile olsa... Evliyâullahtan bir tanesinin sözünü hatırlattı bana bu sözlerim. Evliyâullahtan bir tanesinin sözünü hatırlattı bana bu sözlerim. "Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek siması gözümün"Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek siması gözümün önünden bir an kaybolsa kendimi mü'min saymam." diyor. önünden bir an kaybolsa kendimi mü'min saymam." diyor.

Kim diyor bunu? Peygamber Efendimiz'den kaç asır sonra yaşamış bir velî söylüyor bunu.Kim diyor bunu?

Peygamber Efendimiz'den kaç asır sonra yaşamış bir velî söylüyor bunu.
Yani zamanında onu görmüş bir kimse söylemiyor, kaç asır sonra [yaşamış bir velî söylüyor.]Yani zamanında onu görmüş bir kimse söylemiyor, kaç asır sonra [yaşamış bir velî söylüyor.] Demek ki mânevî bakımdan ilerlemiş, gönül gözü açılmış,Demek ki mânevî bakımdan ilerlemiş, gönül gözü açılmış, Resûlullah Efendimiz'de fânî olma makamına, fenâ fi'r-resûl makamına ermiş.Resûlullah Efendimiz'de fânî olma makamına, fenâ fi'r-resûl makamına ermiş. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mânevî bakımdan ruhaniyetiyle irtibat kurmaya Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mânevî bakımdan ruhaniyetiyle irtibat kurmaya ve onun huzurunda olmaya muvaffak olmuş, ve onun huzurunda olmaya muvaffak olmuş, her zaman Resûlullah Efendimiz'in mübarek siması karşısında, her zaman Resûlullah Efendimiz'in mübarek siması karşısında, Resûlullah Efendimiz'in siması gözünden biraz silinse, Resûlullah Efendimiz'in siması gözünden biraz silinse, "Böyle Müslümanlık mı olur!" diye kendisini müslüman saymıyor."Böyle Müslümanlık mı olur!" diye kendisini müslüman saymıyor. O mübareklerin hali öyle. Yani biz rüyada bir defa adını duysak, cemalini görsek bayram ediyoruz,O mübareklerin hali öyle. Yani biz rüyada bir defa adını duysak, cemalini görsek bayram ediyoruz, titriyoruz, uykudan heyecanla uyanıyoruz, saatlerce heyecanımız geçmiyor.titriyoruz, uykudan heyecanla uyanıyoruz, saatlerce heyecanımız geçmiyor. O mübarekler ise bir an kaybolsa, "Kendimi müslüman saymam." diyor.O mübarekler ise bir an kaybolsa, "Kendimi müslüman saymam." diyor. Anlayın ki ne ileri müslümanlar var, anlayın ki bizim daha yürüyecek ne kadar yolumuz var,Anlayın ki ne ileri müslümanlar var, anlayın ki bizim daha yürüyecek ne kadar yolumuz var, yapılacak ne kadar işimiz var. yapılacak ne kadar işimiz var.

Peygamber Efendimiz devamlı peygamberlik hizmetinde.Peygamber Efendimiz devamlı peygamberlik hizmetinde. Devamlı o hizmeti yapıyor ama ya hizmeti Rabbimin hoşuna gidecek tarzda yapamadıysam diye Devamlı o hizmeti yapıyor ama ya hizmeti Rabbimin hoşuna gidecek tarzda yapamadıysam diye endişe ettiğinden estağfirullah diyor. endişe ettiğinden estağfirullah diyor. Evet, tebliğini yaptı, sözünü söyledi, irşat vazifesini sağlam bir şekilde yaptı ama Evet, tebliğini yaptı, sözünü söyledi, irşat vazifesini sağlam bir şekilde yaptı ama yine de belki güzel yapamamışımdır diye estağfirullah diyor. yine de belki güzel yapamamışımdır diye estağfirullah diyor.

Hele bizler, yani bu durumda bizim ne yapmamız lazım? Hele bizler, yani bu durumda bizim ne yapmamız lazım?

Herhalde her meclisten, oturumdan, toplantıdan sonra bir kenara çekilipHerhalde her meclisten, oturumdan, toplantıdan sonra bir kenara çekilip artık 20 rekât mı, 50 rekât mı, 100 rekât mı namaz kılmamız lazım.artık 20 rekât mı, 50 rekât mı, 100 rekât mı namaz kılmamız lazım. Saatlerce hüngür hüngür ağlamamız lazım. Yüzlerce, binlerce estağfirullah dememiz lazım.Saatlerce hüngür hüngür ağlamamız lazım. Yüzlerce, binlerce estağfirullah dememiz lazım. Çünkü bizim meclise girişimizden, toplu oturuma katılışımızdan çıkışımıza kadarÇünkü bizim meclise girişimizden, toplu oturuma katılışımızdan çıkışımıza kadar ve içerdeki sohbete kadar birbirimize karşı tavrımız, oturmamız, kalkmamız her şeyimiz hata.ve içerdeki sohbete kadar birbirimize karşı tavrımız, oturmamız, kalkmamız her şeyimiz hata. Gıybetten kurtulamıyoruz. Girerken selam vermeyiz, çıkarken kardeşimizin hatırını kollamayız. Gıybetten kurtulamıyoruz. Girerken selam vermeyiz, çıkarken kardeşimizin hatırını kollamayız. O konuşurken onun sözünü kesmemek hadîs-i şerîfte tavsiye ediliyor, ona uymayız. O konuşurken onun sözünü kesmemek hadîs-i şerîfte tavsiye ediliyor, ona uymayız. Bir gürültü bir patırtı… Bir gürültü bir patırtı…

Geçen gün televizyonda şu başörtülü kızların hali nasıl olacak diye bizim toplantı vardı, Geçen gün televizyonda şu başörtülü kızların hali nasıl olacak diye bizim toplantı vardı, güç bela yetiştik sonlarına.güç bela yetiştik sonlarına. E baktım koca profesör, YÖK başkanlığında vazifeli, oturumun başkanı ile [birlikte],E baktım koca profesör, YÖK başkanlığında vazifeli, oturumun başkanı ile [birlikte], ne o bırakıyor sözü ne ötekisi bırakıyor.ne o bırakıyor sözü ne ötekisi bırakıyor. İkisi birden dır dır dır, vır vır vır... hacıvat karagöz oyunu gibi. İkisi birden dır dır dır, vır vır vır... hacıvat karagöz oyunu gibi. İkisi birden [konuşuyor] ikisi de kesmiyor. İkisi birden [konuşuyor] ikisi de kesmiyor. Halbuki nezaketen birisi konuşmaya başlayınca ötekisinin durması lazım. Halbuki nezaketen birisi konuşmaya başlayınca ötekisinin durması lazım.

Profesör konuşuyordu, ötekisi başkan. Başkan olduğu için, Profesör konuşuyordu, ötekisi başkan. Başkan olduğu için, o bir şey söyleyince profesörün derhal duraklaması lazım.o bir şey söyleyince profesörün derhal duraklaması lazım. Çünkü bu oturumun başkanı o. Evet YÖK'te onun makamı daha yüksek olabilir amaÇünkü bu oturumun başkanı o. Evet YÖK'te onun makamı daha yüksek olabilir ama o oturumu idare ediyor, saatine bakıyor. o oturumu idare ediyor, saatine bakıyor. Saatine bakıyor, konuşmacılara da verdiği müddet bitti. Saatine bakıyor, konuşmacılara da verdiği müddet bitti. Ötekisi konuşsa haksızlık olacak. Onu kesmek istiyor.Ötekisi konuşsa haksızlık olacak. Onu kesmek istiyor. Fakat o bir taraftan konuşuyor, o bir taraftan konuşuyor.Fakat o bir taraftan konuşuyor, o bir taraftan konuşuyor. Güldüm yani. Güldüm. Sohbetin adabına uyamıyorlar. Güldüm yani. Güldüm. Sohbetin adabına uyamıyorlar. İkisi birden, bir müddet Hint horozları gibi karşı karşıya şey yaptılar [atıştılar]. İkisi birden, bir müddet Hint horozları gibi karşı karşıya şey yaptılar [atıştılar].

İslâmî âdâb nasıl olacak? İslâmî âdâbta kardeşin sözü bitmeden sözü kesilmeyecek. İslâmî âdâb nasıl olacak?

İslâmî âdâbta kardeşin sözü bitmeden sözü kesilmeyecek.
Onun için bazıları; "Afedersin, sözünüzü kestim ama..." filan diyorlar.Onun için bazıları; "Afedersin, sözünüzü kestim ama..." filan diyorlar. Hatasını bilerek, bazen bir müdahale etmek gerektiği zaman öyle diyorlar.Hatasını bilerek, bazen bir müdahale etmek gerektiği zaman öyle diyorlar. Tabii bunlar nezaket, fazilet kaidesi. Bir de doğrudan doğruya ağdalı, koyu koyu günah olanlar var. Tabii bunlar nezaket, fazilet kaidesi. Bir de doğrudan doğruya ağdalı, koyu koyu günah olanlar var. Gıybet. iftira ediyorsun. Yalan söylüyorsun. Veya meclisin kendisi, oturumun kendisi kumar,Gıybet. iftira ediyorsun. Yalan söylüyorsun. Veya meclisin kendisi, oturumun kendisi kumar, içki meclisi veyahut daha başka bir eğlence meclisi. içki meclisi veyahut daha başka bir eğlence meclisi. Oturmuş gazinoda veyahut bir başka eğlence yerinde, o yukarıdan aşağıya [günah] olmuş oluyor. Oturmuş gazinoda veyahut bir başka eğlence yerinde, o yukarıdan aşağıya [günah] olmuş oluyor.

Allah hepimize güzel edepler nasip eylesin.Allah hepimize güzel edepler nasip eylesin. Vaktimizi gafletle geçirmemeyi nasip etsin. Vaktimizi gafletle geçirmemeyi nasip etsin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in tevazuunu görüyorsunuz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in tevazuunu görüyorsunuz. Çok büyük bir insan! Çok büyük bir insan fakat ne kadar mütevazı.Çok büyük bir insan! Çok büyük bir insan fakat ne kadar mütevazı. İnsanların en büyüğü, Allah'ın en sevgili kulu fakat tevazudan yine vazgeçmiyor. İnsanların en büyüğü, Allah'ın en sevgili kulu fakat tevazudan yine vazgeçmiyor. Yani, "Affet yâ Rabbi! Tevbe yâ Rabbi..." diye her an tevazuda... Yani, "Affet yâ Rabbi! Tevbe yâ Rabbi..." diye her an tevazuda... O mübarek kandil gecelerinde ayakları şişinceye kadar namaz kılıyor.O mübarek kandil gecelerinde ayakları şişinceye kadar namaz kılıyor. Bir secdeye kapanıyor, [saatlerce...] Secde kulun Allah'a en yakın olduğu zaman. Bir secdeye kapanıyor, [saatlerce...] Secde kulun Allah'a en yakın olduğu zaman. Gece yarısına kadar bir secdesi devam ediyor, bir kalkıyor secdeden, bir daha secdeye varıyor,Gece yarısına kadar bir secdesi devam ediyor, bir kalkıyor secdeden, bir daha secdeye varıyor, sabah namaz vaktine kadar ikinci secdesi sürüyor. sabah namaz vaktine kadar ikinci secdesi sürüyor. Hz. Âişe validemiz meraklanıyor. Acaba öldü de ondan mı böyle hiç kıpırdamadan kalıyor diye, Hz. Âişe validemiz meraklanıyor. Acaba öldü de ondan mı böyle hiç kıpırdamadan kalıyor diye, ayağını tutuyor, kıpırdayınca canlı olduğunu anlıyor. ayağını tutuyor, kıpırdayınca canlı olduğunu anlıyor.

"Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın resûlü! Niye bu kadar"Anam babam sana feda olsun ey Allah'ın resûlü! Niye bu kadar kendini hırpalarcasına ibadet ediyorsun?" [diye kendisine sorulunca],kendini hırpalarcasına ibadet ediyorsun?" [diye kendisine sorulunca], E-felâ ekûnü 'abden şekûra diye cevap veriyor. E-felâ ekûnü 'abden şekûra diye cevap veriyor. "Madem bana Allah çok yüksek makamlar vermiş, "Madem bana Allah çok yüksek makamlar vermiş, ben de Allah'a çok şükür edici bir kul olmayayım mı? ben de Allah'a çok şükür edici bir kul olmayayım mı? Madem O bana o güzel makamları vermiş ben de O'na şükür için bunu yapıyorum." demiş oluyor. Madem O bana o güzel makamları vermiş ben de O'na şükür için bunu yapıyorum." demiş oluyor.

Bizim de toplantılarda dikkat edeceğimiz [ilk şey] toplantıların hayırlı toplantı olması, Bizim de toplantılarda dikkat edeceğimiz [ilk şey] toplantıların hayırlı toplantı olması, şerli toplantı olmaması.şerli toplantı olmaması. Şerli toplantıya, günahlı toplantıya gidilmez. Davet edilse bile gidilmez.Şerli toplantıya, günahlı toplantıya gidilmez. Davet edilse bile gidilmez. Gittiğin bir toplantıda günah başladığı zaman; Gittiğin bir toplantıda günah başladığı zaman;

Fe-lâ tek'ud ba'de'z zikrâ mea'l kavmi'z-zâlimîne. Fe-lâ tek'ud ba'de'z zikrâ mea'l kavmi'z-zâlimîne. "Günah başladığı zaman zalim kavimle, günahkâr kavimle bir arada oturulmaz.""Günah başladığı zaman zalim kavimle, günahkâr kavimle bir arada oturulmaz." Hop kalkacaksın gideceksin. Bir hadîs-i şerîf çok hoşuma gidiyor.Hop kalkacaksın gideceksin.

Bir hadîs-i şerîf çok hoşuma gidiyor.
Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; "Senin bulunduğun bir oturumda,Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; "Senin bulunduğun bir oturumda, bir toplantıda, bir mecliste -yine bu tabirle söyleyelim- bir müslüman kardeşin gıybet edildiği zaman,bir toplantıda, bir mecliste -yine bu tabirle söyleyelim- bir müslüman kardeşin gıybet edildiği zaman, onun aleyhinde bir şeyler konuşulduğu zaman." onun aleyhinde bir şeyler konuşulduğu zaman." Kün li'l-kavmi zâciren. "O gıybeti yapan insanları engelle."Kün li'l-kavmi zâciren. "O gıybeti yapan insanları engelle." Onları engelleyici ol. Ve li'r-racüli nâsıran.Onları engelleyici ol. Ve li'r-racüli nâsıran. "Gıybeti yapılan, orada olmayan o zavallı adamı koruyucu bir tavır takın, müdafaya geç." "Gıybeti yapılan, orada olmayan o zavallı adamı koruyucu bir tavır takın, müdafaya geç." Onun namına müdafaya geç. Kavmi o konuşmadan men etmeye çalış,Onun namına müdafaya geç. Kavmi o konuşmadan men etmeye çalış, 'bırakın bu şeyi, kesin bu lafı' de.'bırakın bu şeyi, kesin bu lafı' de. Ve kum min 'ındihim. "Ve onların yanından kalk git." diyor. Ve kum min 'ındihim. "Ve onların yanından kalk git." diyor.

Bunu bir kere daha başka yerlerde belki söyledim, burada da söylediğimi hatırlıyorum.Bunu bir kere daha başka yerlerde belki söyledim, burada da söylediğimi hatırlıyorum. Düşünün ki bir toplantıda bir hoca efendi veya bir hacı efendiDüşünün ki bir toplantıda bir hoca efendi veya bir hacı efendi veya bir mücahit takvâ ehli bir kardeş, böyle bir tavır yapıyor, ortaya koyuyor ve; veya bir mücahit takvâ ehli bir kardeş, böyle bir tavır yapıyor, ortaya koyuyor ve;

"Siz gıybet ediyorsunuz ben burada duramam!" [diyor ve] kalkıp gidiyor. "Siz gıybet ediyorsunuz ben burada duramam!" [diyor ve] kalkıp gidiyor.

Bir daha onun olduğu yerde gıybet olur mu? Bir daha onun olduğu yerde gıybet olur mu?

Demek ki kötülüklere karşı reaksiyonlarımızı iyi bilmeliyiz ki olmasın. Demek ki kötülüklere karşı reaksiyonlarımızı iyi bilmeliyiz ki olmasın. Çocuk bir yalan söylediği zaman ona karşı davranışın sert olmalı ki bir daha yapmasın. Çocuk bir yalan söylediği zaman ona karşı davranışın sert olmalı ki bir daha yapmasın. Bir edepsizlik yaptığı zaman ona karşı sert, uygun bir edep verici tarzda davranmalısın kiBir edepsizlik yaptığı zaman ona karşı sert, uygun bir edep verici tarzda davranmalısın ki bir daha öyle yapmasınlar.bir daha öyle yapmasınlar. İyi bir şey olduğu zaman da taltif edersin, mükâfatlandırırsın filan. İyi bir şey olduğu zaman da taltif edersin, mükâfatlandırırsın filan.

Meclis, toplantı, oturum bir kere günah meclisi olmayacak, Meclis, toplantı, oturum bir kere günah meclisi olmayacak, [toplantıya] ancak o zaman gidebilirsin. Gittiğin zaman günah başlarsa yine duramazsın, [toplantıya] ancak o zaman gidebilirsin. Gittiğin zaman günah başlarsa yine duramazsın, kalkacaksın, o toplantıyı terk edeceksin. kalkacaksın, o toplantıyı terk edeceksin.

[Meclisimiz] günah meclisi değil, arkadaşlar toplandık hem çay içiyoruz hem hadis okuyoruz, [Meclisimiz] günah meclisi değil, arkadaşlar toplandık hem çay içiyoruz hem hadis okuyoruz, fıkıh okuyoruz, yeni kitapları mütalaa ediyoruz filan.fıkıh okuyoruz, yeni kitapları mütalaa ediyoruz filan. İyi ama arada laf açılıyor, gıybet vesaire olursa, günahlı bir şey olursa keseceksiniz. İyi ama arada laf açılıyor, gıybet vesaire olursa, günahlı bir şey olursa keseceksiniz.

Bir de mâlâyâni denilen bir şey vardır; anlamsız, mânasız, faydasız, boş [anlamında]. Bir de mâlâyâni denilen bir şey vardır; anlamsız, mânasız, faydasız, boş [anlamında].

Ne yaptın? Sabahtan gittin, akşama kadar oturdun. Ne yaptın?

Sabahtan gittin, akşama kadar oturdun.

Bir futbol maçı mesela, ne işe yarar? Bir futbol maçı mesela, ne işe yarar?

Millet birbirine giriyormuş onun için, birbirleriyle kavga ediyormuş filan. Millet birbirine giriyormuş onun için, birbirleriyle kavga ediyormuş filan. Tepeden tırnağa boş bir şey. Kumar mesela... "Efendim biz parasına oynamıyoruz." Tepeden tırnağa boş bir şey. Kumar mesela...

"Efendim biz parasına oynamıyoruz."

Ama zamanı israf ediyorsun. Veyahut karşı karşıya lak lak da lak lak... Ama zamanı israf ediyorsun.

Veyahut karşı karşıya lak lak da lak lak...
Leyleğin ömrü laklaka ile geçer.Leyleğin ömrü laklaka ile geçer. Çıkar yuvanın üstüne, takır da takır takır da takır gagasını takırdatır. Çıkar yuvanın üstüne, takır da takır takır da takır gagasını takırdatır.

E sen leylek misin? Ördek misin, leylek misin, insan mısın?E sen leylek misin? Ördek misin, leylek misin, insan mısın? İnsan-ı kâmil olma yolunda mısın? Onun için insanın boş vakit geçirmemeye deİnsan-ı kâmil olma yolunda mısın?

Onun için insanın boş vakit geçirmemeye de
dikkat etmesi lazım. Mâlâyâni bile olmamalı, yani günah değil ama boş, dikkat etmesi lazım. Mâlâyâni bile olmamalı, yani günah değil ama boş, işe yaramaz, bir para etmez.işe yaramaz, bir para etmez. O bile olmaması lazım. Hep faydalı şeyler olması lazım. O bile olmaması lazım. Hep faydalı şeyler olması lazım.

Şimdi bu "Faydalı şeyler olması lazım." sözünden bir noktayı daha hatırlatmak istiyorum. Şimdi bu "Faydalı şeyler olması lazım." sözünden bir noktayı daha hatırlatmak istiyorum. Dergilere de inşaallah yazacağım herkes duysun diye. Siz de başkalarına duyurun. Dergilere de inşaallah yazacağım herkes duysun diye. Siz de başkalarına duyurun.

Muhterem kardeşlerim! Yeni bir yıl başlıyor diyecekler, şey yapacaklar, takvimler değişecek. Muhterem kardeşlerim!

Yeni bir yıl başlıyor diyecekler, şey yapacaklar, takvimler değişecek.
Duvarlarda asılan takvimler 88'ken 89 olacak, bilmem ne filan... Duvarlarda asılan takvimler 88'ken 89 olacak, bilmem ne filan... Bir irşad yılı yapalım, bu 89 yılını irşad yılı ilan edelim.Bir irşad yılı yapalım, bu 89 yılını irşad yılı ilan edelim. İslâmî tebliğ, İslâmî eğitim, İslâmî irşad yılı.İslâmî tebliğ, İslâmî eğitim, İslâmî irşad yılı. Yani her birimiz bu yılda en aşağı bir tane insanı, zıpır, deli, komünist, gevşek, Yani her birimiz bu yılda en aşağı bir tane insanı, zıpır, deli, komünist, gevşek, cahil, gafil bir insanı doğru yola çekme çalışması yapalım.cahil, gafil bir insanı doğru yola çekme çalışması yapalım. Vazifemiz. İrşad yılı ya! Ben bir arkadaşımı kurtaracağım; içkiden kumardan vazgeçirteceğim,Vazifemiz. İrşad yılı ya! Ben bir arkadaşımı kurtaracağım; içkiden kumardan vazgeçirteceğim, namaza başlattıracağım, Allah'ın emirlerini ona bir sene içinde denamaza başlattıracağım, Allah'ın emirlerini ona bir sene içinde de yavaş yavaş, ana hatlarıyla öğreteceğim.yavaş yavaş, ana hatlarıyla öğreteceğim. Tamam, o da benim gibi cami cemaatinden, Allah yolunda karınca kararınca Tamam, o da benim gibi cami cemaatinden, Allah yolunda karınca kararınca yürümeye çalışan bir insan olacak. yürümeye çalışan bir insan olacak.

Böyle yapsak, bakın, senin bir sene uğraşıp bir insanı doğru yola getirmen aslındaBöyle yapsak, bakın, senin bir sene uğraşıp bir insanı doğru yola getirmen aslında çok zor bir şey değil.çok zor bir şey değil. Yani o adamı makasa alacaksın, takip edeceksin, yakın takibe alacaksın; Yani o adamı makasa alacaksın, takip edeceksin, yakın takibe alacaksın; kitap hediye edeceksin, ziyaretine gideceksin, pazar günleri onun yanına varacaksın.kitap hediye edeceksin, ziyaretine gideceksin, pazar günleri onun yanına varacaksın. "Gel pazar günü İskenderpaşa'ya gidelim." diyeceksin. "Gel pazar günü İskenderpaşa'ya gidelim." diyeceksin. Veyahut "filanca vaaza gidelim" diyeceksin.Veyahut "filanca vaaza gidelim" diyeceksin. İlk başta İskenderpaşa'da, bu caminin içinde tıklım tıklım diz çöküp oturmak,İlk başta İskenderpaşa'da, bu caminin içinde tıklım tıklım diz çöküp oturmak, kapıda ayakta durmak zor gelebilir. Bu aşıkların işi, herkes yapamaz. kapıda ayakta durmak zor gelebilir. Bu aşıkların işi, herkes yapamaz.

Ama sen onu [alırsın], "Gel bakalım bir Topkapı müzesini gezelim bu pazar, Ama sen onu [alırsın], "Gel bakalım bir Topkapı müzesini gezelim bu pazar, bak eskilerin bayağı güzel şeyleri varmış. bak eskilerin bayağı güzel şeyleri varmış. Gel şu Süleymaniye kütüphanesini bir görelim, bak neler yazmışlar,Gel şu Süleymaniye kütüphanesini bir görelim, bak neler yazmışlar, ilimde de bayağı ilerilermiş, bayağı başarıları varmış. ilimde de bayağı ilerilermiş, bayağı başarıları varmış. Şu Süleymaniye Camii'nin içine bak, şu çinilerin hâlâ yirminci yüzyılda emsali yapılamıyor.Şu Süleymaniye Camii'nin içine bak, şu çinilerin hâlâ yirminci yüzyılda emsali yapılamıyor. Şu içindeki mercan kırmızısı rengini hâlâ ilim bulamamış. Bak onlar o zaman bulmuşlar.Şu içindeki mercan kırmızısı rengini hâlâ ilim bulamamış. Bak onlar o zaman bulmuşlar. Şu yapının bir yerinde bir çatlak görüyor musun?Şu yapının bir yerinde bir çatlak görüyor musun? Şu ses düzenine bak, buradan öksürüyorsun, [küçük bir ses] yapıyorsunŞu ses düzenine bak, buradan öksürüyorsun, [küçük bir ses] yapıyorsun bütün camiinin içinde duyuluyor. bütün camiinin içinde duyuluyor. Bir fıs fıs fıs yapıyorsun öbür taraftan fıs fıs fıs duyuluyor. Bir fıs fıs fıs yapıyorsun öbür taraftan fıs fıs fıs duyuluyor. Her şeyini ayarlamış Mimar Sinan.." [filan dersin.] Her şeyini ayarlamış Mimar Sinan.." [filan dersin.]

Fokur fokur tütünsüz nargile fokurdatmış, başka cahiller de demişler ki;Fokur fokur tütünsüz nargile fokurdatmış, başka cahiller de demişler ki; "Sultanım senin mimarbaşın, senin yaptırdığın, "Sultanım senin mimarbaşın, senin yaptırdığın, emrettiğin camiinin içinde fokur fokur nargile fokurdatıyor." demişler. emrettiğin camiinin içinde fokur fokur nargile fokurdatıyor." demişler. Baskın yapmış, gitmiş bakmış fokurdatıyor. Baskın yapmış, gitmiş bakmış fokurdatıyor. Ama içinde tütünü yok, bir şeyi yok. Mühim olan fokurtunun çıkması.Ama içinde tütünü yok, bir şeyi yok. Mühim olan fokurtunun çıkması. Fokur fokur nargile fokurduyor, o da ses nereden nereye nerden nereye gidiyor diye dinliyor.Fokur fokur nargile fokurduyor, o da ses nereden nereye nerden nereye gidiyor diye dinliyor. Duvarlara, kubbenin içlerine ses yankılansın diye küp koymuş. Duvarlara, kubbenin içlerine ses yankılansın diye küp koymuş.

Şimdi mûsiki aletlerinde mesela teller gerilidir, o telleri böyle düz bir şeye gersen, Şimdi mûsiki aletlerinde mesela teller gerilidir, o telleri böyle düz bir şeye gersen, bir mermerin üstüne gersen o ses çıkmaz. bir mermerin üstüne gersen o ses çıkmaz. Bir de telin altında kutusu vardır, o kutu sesi büyütür. Yani boşluk oldu mu ses büyür. Bir de telin altında kutusu vardır, o kutu sesi büyütür. Yani boşluk oldu mu ses büyür. O zaman keman gıy gıy gıy başlar çalmaya, O zaman keman gıy gıy gıy başlar çalmaya, mandolin dımbır dımbır gümbür gümbür ses vermeye başlar.mandolin dımbır dımbır gümbür gümbür ses vermeye başlar. O altına kutu koyduğun zaman ses yükseliyor ondan oluyor. O altına kutu koyduğun zaman ses yükseliyor ondan oluyor. Hatta o kutunun şekli önemli oluyor. Hatta onu yaptığın ağacın damarları önemli oluyor.Hatta o kutunun şekli önemli oluyor. Hatta onu yaptığın ağacın damarları önemli oluyor. Damarı biçimsiz olursa ses güzel çıkmıyor, biçimli olursa daha güzel çıkıyor. Damarı biçimsiz olursa ses güzel çıkmıyor, biçimli olursa daha güzel çıkıyor. Bazısının ki çok ustaca oluyor bilmem ne oluyor filan. Bazısının ki çok ustaca oluyor bilmem ne oluyor filan.

"Bak bu Süleymaniye'yi Mimar Sinan nasıl yapmış, nasıl oturtmuş! "Bak bu Süleymaniye'yi Mimar Sinan nasıl yapmış, nasıl oturtmuş! Etrafına ne kadar güzel sosyal tesisler yapmışlar. Hastane, aşhane, imarhane, Etrafına ne kadar güzel sosyal tesisler yapmışlar. Hastane, aşhane, imarhane, medreseler yapmışlar. Bak ilme ne kadar önem vermişler.medreseler yapmışlar. Bak ilme ne kadar önem vermişler. Bak temizliğe ne kadar önem vermişler. Hamamları, abdest alma yerleri var.Bak temizliğe ne kadar önem vermişler. Hamamları, abdest alma yerleri var. Bak müslümanlar günde beş vakit elleri, ayakları, her tarafı tertemiz yıkanıyor. Bak müslümanlar günde beş vakit elleri, ayakları, her tarafı tertemiz yıkanıyor. Halbuki modern denilen adam sabahleyin çorabını giyiyor, bir de yatsıda çıkartıyor çorabını. Halbuki modern denilen adam sabahleyin çorabını giyiyor, bir de yatsıda çıkartıyor çorabını. Onun ayağı teke gibi kokar ama müslümanın ayağı günde beş defa yıkanıyor." diyeOnun ayağı teke gibi kokar ama müslümanın ayağı günde beş defa yıkanıyor." diye yavaş yavaş onu ele alacaksın. yavaş yavaş onu ele alacaksın.

"Bak eskiden bu kandillerin ortasında yağ yanarmış, "Bak eskiden bu kandillerin ortasında yağ yanarmış, bu yağdan isler bu çıkarmış ama hiç nakışlara is yapışmamış. bu yağdan isler bu çıkarmış ama hiç nakışlara is yapışmamış. Halbuki bizim kaloriferli evlerde bir sene badana yapmazsak [duvarlar kararıyor],Halbuki bizim kaloriferli evlerde bir sene badana yapmazsak [duvarlar kararıyor], perdeler üç ayda bir yıkanmazsa simsiyah oluyor. perdeler üç ayda bir yıkanmazsa simsiyah oluyor.

Kaloriferin üst tarafına iz yapıyor kalorifer, neden? Kaloriferin üst tarafına iz yapıyor kalorifer, neden?

Havanın kirliliğinden is oralara yapışıyor. Bak bunlar bunu nasıl halletmişler.Havanın kirliliğinden is oralara yapışıyor. Bak bunlar bunu nasıl halletmişler. Hava cereyanlarını hesaplamışlar. Hava cereyanının arka tarafta çıkacağı bir delik bırakmış,Hava cereyanlarını hesaplamışlar. Hava cereyanının arka tarafta çıkacağı bir delik bırakmış, o delikten hava cereyanı çıkarken isini pasını oraya bırakıyor. o delikten hava cereyanı çıkarken isini pasını oraya bırakıyor. O isten de kıymetli mürekkep yapıyorlarmış." filan diye hani sevdire sevdire anlatırsın.O isten de kıymetli mürekkep yapıyorlarmış." filan diye hani sevdire sevdire anlatırsın. Sonra bir noktaya getirirsin. Sonra biraz daha öteki bir noktaya getirirsin. Sonra bir noktaya getirirsin. Sonra biraz daha öteki bir noktaya getirirsin. Sonunda bir insanı doğru yola çekersin. Sonunda bir insanı doğru yola çekersin.

Peki kârın ne? Hayrun mine'd-dünyâ ve mâ fî-hâ.Peki kârın ne?

Hayrun mine'd-dünyâ ve mâ fî-hâ.
"Bir kimseyi doğru yola çekmek dünyadan da dünyanın içindeki her türlü maddî güzellikler, "Bir kimseyi doğru yola çekmek dünyadan da dünyanın içindeki her türlü maddî güzellikler, zenginlikler, mallar, mülkler, saraylar, köşkler, bahçeler, kıyılar, yalılar, körfezler, göller, zenginlikler, mallar, mülkler, saraylar, köşkler, bahçeler, kıyılar, yalılar, körfezler, göller, nehirler, pınarlar, vesaire... hepsine sahip olmaktan daha hayırlı." diyor Peygamber Efendimiz. nehirler, pınarlar, vesaire... hepsine sahip olmaktan daha hayırlı." diyor Peygamber Efendimiz.

Sonra ikinci kâr ne? Sonra ikinci kâr ne?

O kimsenin ömrü boyunca yapmış olduğu bütün sevaplı işlerden sana sevap gelecek.O kimsenin ömrü boyunca yapmış olduğu bütün sevaplı işlerden sana sevap gelecek. Bir kopyası da sana yazılacak. Şu kadar kâr etti, senelik bilanço bu kadar.Bir kopyası da sana yazılacak. Şu kadar kâr etti, senelik bilanço bu kadar. Şu arkadaşa sebep olduğu için bir misli de ona yaz. Şu arkadaşa sebep olduğu için bir misli de ona yaz. Allah bunun sevabından eksiltmeyecek, sebep olana da o sevabı verecek.Allah bunun sevabından eksiltmeyecek, sebep olana da o sevabı verecek. Onun için bir irşad yılı yapalım. Onun için bir irşad yılı yapalım.

Şimdi büyük şehirlerdesiniz. Ben de bir köyden gelmeyim bu şehre ama üç yaşındayken gelmişim,Şimdi büyük şehirlerdesiniz. Ben de bir köyden gelmeyim bu şehre ama üç yaşındayken gelmişim, 50 yıldır buradayım ayrı fakat köyümüzü unutmamalıyız.50 yıldır buradayım ayrı fakat köyümüzü unutmamalıyız. Sen büyük şehre gelmişsin, İskenderpaşa'da hadis dinliyorsun,Sen büyük şehre gelmişsin, İskenderpaşa'da hadis dinliyorsun, Fatih'te Kur'an dinliyorsun, bilmem nerede tefsir okuyorsun.Fatih'te Kur'an dinliyorsun, bilmem nerede tefsir okuyorsun. Gazeteler, kitaplar var, kitapları anında, gününde, taze taze almak, takip etmek mümkün oluyor.Gazeteler, kitaplar var, kitapları anında, gününde, taze taze almak, takip etmek mümkün oluyor. İyi insanlara ziyarete gidebilirsin. Tanıdığın mübarek kimseler, İyi insanlara ziyarete gidebilirsin. Tanıdığın mübarek kimseler, arkadaşların vardır ama köy bunlardan mahrum.arkadaşların vardır ama köy bunlardan mahrum. Köyünüze bir tane kitaplık yapmaya çalışın. Her köyde bir odaya 15 lira verseniz,Köyünüze bir tane kitaplık yapmaya çalışın. Her köyde bir odaya 15 lira verseniz, 50 lira, 100 lira verseniz, şimdi enflasyon oldu diyelim,50 lira, 100 lira verseniz, şimdi enflasyon oldu diyelim, 1000 lira verseniz haydi haydi köyde bir oda bulursunuz.1000 lira verseniz haydi haydi köyde bir oda bulursunuz. E oraya kitap gönderin. Yani bir kitaplığı siz kurun, sevabı sizin olsun.E oraya kitap gönderin. Yani bir kitaplığı siz kurun, sevabı sizin olsun. Oraya bir tahsisat gönderin, tamam kış günlerinde buranın odunu benden,Oraya bir tahsisat gönderin, tamam kış günlerinde buranın odunu benden, burada çatır çatır kömür, odun yanacak, camiden çıkan hacı babalar, gençler, burada çatır çatır kömür, odun yanacak, camiden çıkan hacı babalar, gençler, bilmem kimler buraya şöyle çepeçevre toplanacaklar, şu kitaplar okunacak.bilmem kimler buraya şöyle çepeçevre toplanacaklar, şu kitaplar okunacak. Kitapları gönderin. Bir irşad çalışması yapalım. Kitapları gönderin. Bir irşad çalışması yapalım. Bizim mecmuaları gönderin, iyi gazeteleri gönderin, aldığınız kitapları gönderin.Bizim mecmuaları gönderin, iyi gazeteleri gönderin, aldığınız kitapları gönderin. Sizin okuduklarınızı gönderin. Sizin okuduklarınızı gönderin.

Kütüphanelerimizde yığınla kitap var, ciltli ciltli kitaplar var, okumuşuz. Kütüphanelerimizde yığınla kitap var, ciltli ciltli kitaplar var, okumuşuz. Okumuşsak gönderelim başkası okusun. Okumamışsak okuyalım.Okumuşsak gönderelim başkası okusun. Okumamışsak okuyalım. Okuyamayacaksak yine gönderelim. Yani mevcut kitapları gönderseniz sizin hayrınız olur. Okuyamayacaksak yine gönderelim. Yani mevcut kitapları gönderseniz sizin hayrınız olur.

Sen burada okuyamıyorsun, ben de okuyamıyorum, neden? Sen burada okuyamıyorsun, ben de okuyamıyorum, neden?

Bizim büyük şehirlerin telaşı, gâilesi fazla. Bizim büyük şehirlerin telaşı, gâilesi fazla. Ama o küçük köylerde, kasabalarda insanlar okunacak bir şey olsa Allah Allah diyorlar,Ama o küçük köylerde, kasabalarda insanlar okunacak bir şey olsa Allah Allah diyorlar, çobanlar geçen vasıtalara, trenlere el sallıyorlar, "Gazete gazete gazete..." diye çobanlar geçen vasıtalara, trenlere el sallıyorlar, "Gazete gazete gazete..." diye sen gazeteyi attın mı ganimet bulmuş gibi seviniyor ve alıyor.sen gazeteyi attın mı ganimet bulmuş gibi seviniyor ve alıyor. Onun ilanlarını bile okuyor onlar. İlanlarına varıncaya kadar didik didik her tarafı okuyor köylü.Onun ilanlarını bile okuyor onlar. İlanlarına varıncaya kadar didik didik her tarafı okuyor köylü. Onun için zamanı bol olduğundan bakarsın birisi köyde okuya okuya bayağı bir mesafe kat edebilir. Onun için zamanı bol olduğundan bakarsın birisi köyde okuya okuya bayağı bir mesafe kat edebilir.

Onun için inşallah, nasıl Peygamber Efendimiz her anı dolgun bir ömür geçirmişse, Onun için inşallah, nasıl Peygamber Efendimiz her anı dolgun bir ömür geçirmişse, her zamanı irşadla geçirmişse Peygamber Efendimiz'in, biz de bundan sonra, bu vaazdan sonra her zamanı irşadla geçirmişse Peygamber Efendimiz'in, biz de bundan sonra, bu vaazdan sonra 89 yılını da bir vesile edelim, bir irşad yılı olsun;89 yılını da bir vesile edelim, bir irşad yılı olsun; devamlı böyle herkesi doğru yola çekmeye çalışalım.devamlı böyle herkesi doğru yola çekmeye çalışalım. Bu mümkün. Şimdi ticaret maksadıyla evlere gidiliyor, tencere pazarlanıyor, tava pazarlanıyor, Bu mümkün.

Şimdi ticaret maksadıyla evlere gidiliyor, tencere pazarlanıyor, tava pazarlanıyor,
bilmem ne pazarlanıyor. bilmem ne pazarlanıyor. Kapıyı çalıyorlar aile sohbeti gibi kadınlar, bilmem neler mal satıyorlar. Kapıyı çalıyorlar aile sohbeti gibi kadınlar, bilmem neler mal satıyorlar. Yani dünya işi için bu kadar çaba harcanırken, çeşitli faaliyetler gösterilirken,Yani dünya işi için bu kadar çaba harcanırken, çeşitli faaliyetler gösterilirken, Allah'ın rızasını kazanmak için, cenneti kazanmak için boş durmak müslümana yakışmaz. Allah'ın rızasını kazanmak için, cenneti kazanmak için boş durmak müslümana yakışmaz.

Sonra, bir şey daha var muhterem kardeşlerim! Sonra, bir şey daha var muhterem kardeşlerim!

Çok önemli günlerde yıllarda yaşıyoruz. Yarın öbür gün ben istemiyorum şahsen Çok önemli günlerde yıllarda yaşıyoruz. Yarın öbür gün ben istemiyorum şahsen ve bütün gücümle yazıyorum çiziyorum, fikrimi anlatmaya çalışıyorum.ve bütün gücümle yazıyorum çiziyorum, fikrimi anlatmaya çalışıyorum. Ortak pazara girecekler, girmek istiyorlar. Allah etmesin, girecekler. Ortak pazara girecekler, girmek istiyorlar. Allah etmesin, girecekler. Ortak pazarın 320 yirmi milyon nüfusu var. Bizim nüfusumuz 50 milyon. Ortak pazarın 320 yirmi milyon nüfusu var. Bizim nüfusumuz 50 milyon.

Kaçta kaçı? Yani o kadar şeyin içine bu kadar bir bizim ahalimizden insanlar katılsa kaçta kaç, Kaçta kaçı?

Yani o kadar şeyin içine bu kadar bir bizim ahalimizden insanlar katılsa kaçta kaç,
altıda bir yedide bir nispet edecek. Yedide bir olacağız biz.altıda bir yedide bir nispet edecek. Yedide bir olacağız biz. Hepimiz şey [iyi müslüman] olsak, ahım şahım böyle dörtbaşı mamur müslüman değiliz ki...Hepimiz şey [iyi müslüman] olsak, ahım şahım böyle dörtbaşı mamur müslüman değiliz ki... Zaten bizim memleketimizin içinde yüzde beştir iyi müslüman. Zaten bizim memleketimizin içinde yüzde beştir iyi müslüman. Ötekiler günahı da işler, kumarı da oynar, daha başka kusurları da yapar.Ötekiler günahı da işler, kumarı da oynar, daha başka kusurları da yapar. Yani kalitesi zaten az, yüzde beş. Yani kalitesi zaten az, yüzde beş. O zaman zaten senin nispetin ortak pazara girdiğin zaman altıda birse,O zaman zaten senin nispetin ortak pazara girdiğin zaman altıda birse, has müslümanlar da bu şeyin içinde yirmide birse,has müslümanlar da bu şeyin içinde yirmide birse, yüzde beş olduğuna göre yirmide birse, yüzde beş olduğuna göre yirmide birse, o zaman müslümanların [yüzdeliği] Avrupa nüfusu içinde yüz yirmide bire düşüyor.o zaman müslümanların [yüzdeliği] Avrupa nüfusu içinde yüz yirmide bire düşüyor. Yani sen 120 insanda bir insan olacaksın müslüman olarak da onlara laf geçirmeye çalışacaksın. Yani sen 120 insanda bir insan olacaksın müslüman olarak da onlara laf geçirmeye çalışacaksın.

Onlar gelecekler oturacaklar. Onlar gelecekler oturacaklar. Paraları var diye kilise kuracaklar caminin yanında, istimlak edecekler. Paraları var diye kilise kuracaklar caminin yanında, istimlak edecekler. İstimlak etmeye lüzum yok, paralarıyla alacaklar. İstimlak etmeye lüzum yok, paralarıyla alacaklar. İskenderpaşa Camii'nde bir hoca konuşuyor mu, konuşuyor. İskenderpaşa Camii'nde bir hoca konuşuyor mu, konuşuyor. "Ben onun karşısında bir arazi alırım" diyecek adam. "Ben onun karşısında bir arazi alırım" diyecek adam. Yirmi tane apartmanı, şu adayı satın alacak, bir kilise koyacak, çan çan çan... Yirmi tane apartmanı, şu adayı satın alacak, bir kilise koyacak, çan çan çan... Oraya kilisesini getirecek, seninle rekabet yapacak. Oraya kilisesini getirecek, seninle rekabet yapacak.

Biz burada [İskenderpaşa Cami'nin yanında] yan tarafta bir inşaat yapıyoruz, daha tamamlayamadık.Biz burada [İskenderpaşa Cami'nin yanında] yan tarafta bir inşaat yapıyoruz, daha tamamlayamadık. Geçen senelerden başladık. Şunları alalım, şu binaları alalım dedik aldık.Geçen senelerden başladık. Şunları alalım, şu binaları alalım dedik aldık. Yıkalım dedik, yıktık. Yapalım diyoruz, yapıyoruz. İşte yardımlarınızla olacak filan... Yıkalım dedik, yıktık. Yapalım diyoruz, yapıyoruz. İşte yardımlarınızla olacak filan...

Bizim neden böyle ağır gidiyor? E siz bütçesi dar insanlarsınız, biz bütçesi dar insanlarız; Bizim neden böyle ağır gidiyor?

E siz bütçesi dar insanlarsınız, biz bütçesi dar insanlarız;
zor geçiniyoruz, kıtı kıtı, maaşımızdan azıcık azıcık verdiğimiz şeylerle oluyor. zor geçiniyoruz, kıtı kıtı, maaşımızdan azıcık azıcık verdiğimiz şeylerle oluyor.

Ama Amerika'dan bir şirket geliyor Eczacıbaşı'nın ipek kağıdını aldım [diyor.]Ama Amerika'dan bir şirket geliyor Eczacıbaşı'nın ipek kağıdını aldım [diyor.] Gidiyor, bilmem nereden filanca şeyin filanca fabrikasını aldım [diyor.] Gidiyor, bilmem nereden filanca şeyin filanca fabrikasını aldım [diyor.] Falanca yerdeki madenleri aldım [diyor.] Türkiye'yi alacak. Falanca yerdeki madenleri aldım [diyor.] Türkiye'yi alacak. O zaman sen kedinin ciğere baktığı gibi uzaktan bakacaksın veya tilkinin üzüme baktığı gibi, O zaman sen kedinin ciğere baktığı gibi uzaktan bakacaksın veya tilkinin üzüme baktığı gibi, zaten koruk diyeceksin artık. Yani ekşidir diyeceksin.zaten koruk diyeceksin artık. Yani ekşidir diyeceksin. Uzanamadığı üzüme koruk dermiş ya tilki. Sen uzanamayınca uzaktan bakacaksın.Uzanamadığı üzüme koruk dermiş ya tilki. Sen uzanamayınca uzaktan bakacaksın. Deniz kenarlarına yanaşamayacaksın. Güzel yerleri onlar alacak. Deniz kenarlarına yanaşamayacaksın. Güzel yerleri onlar alacak. Kırk dokuz yıllığına kiralanmış olduğundan, keep out diye yazılmış olduğundan,Kırk dokuz yıllığına kiralanmış olduğundan, keep out diye yazılmış olduğundan, defol yanına yanaşma, uzakta dur diye tel örgüler çevrilmiş olduğundan,defol yanına yanaşma, uzakta dur diye tel örgüler çevrilmiş olduğundan, turizm çok kıymetli olduğundan, -nerdeyse turistlerin pabuçlarının altını yalayacakturizm çok kıymetli olduğundan, -nerdeyse turistlerin pabuçlarının altını yalayacak millet- bu hâle geldiğinden sen oralara yanaşamayacaksın. millet- bu hâle geldiğinden sen oralara yanaşamayacaksın.

Anadolu'nun ortası geniş. Tuz gölü, bozkırlar, dikenli çayırlar var,Anadolu'nun ortası geniş. Tuz gölü, bozkırlar, dikenli çayırlar var, sen de orada dolaş diyecek. sen de orada dolaş diyecek. Yani bu çamlar benim olsun, o deve dikenli çayırlar da senin olsun diyecek. Yani bu çamlar benim olsun, o deve dikenli çayırlar da senin olsun diyecek.

Bu taksim fena değil mi? Bak burası da gayet geniş, Konya ovası, koskocaman, Bu taksim fena değil mi?

Bak burası da gayet geniş, Konya ovası, koskocaman,
uçsuz bucaksız Allah'ın çölü, tuzlu çöl, araziyi eksen de biçsen de bir şey çıkmaz.uçsuz bucaksız Allah'ın çölü, tuzlu çöl, araziyi eksen de biçsen de bir şey çıkmaz. İşte, bu geniş yerler senin olsun. Tuzu da var, tuza da para vermezsin.İşte, bu geniş yerler senin olsun. Tuzu da var, tuza da para vermezsin. Ekmeğini, buğdayını orada çıkartırsın, suyla hamur yaparsın, tuza banıp yersin.Ekmeğini, buğdayını orada çıkartırsın, suyla hamur yaparsın, tuza banıp yersin. Soğan ekersen, soğan da çıkarsa soğanın tepesine bir yumruk vurursun pat diye ayrılır,Soğan ekersen, soğan da çıkarsa soğanın tepesine bir yumruk vurursun pat diye ayrılır, soğanla tuzla [karın doyurursun], soğanın faydası var filan diye de teselli olursun. soğanla tuzla [karın doyurursun], soğanın faydası var filan diye de teselli olursun. Onlar da deniz kenarında yanarlar şap gibi, bir o tarafa bir o tarafa döne döne,Onlar da deniz kenarında yanarlar şap gibi, bir o tarafa bir o tarafa döne döne, kremlere sürüne sürüne, bürüne bürüne, açıla saçıla şey [keyif] yaparlar. kremlere sürüne sürüne, bürüne bürüne, açıla saçıla şey [keyif] yaparlar.

Bu ne zaman olacak? Beş sene sonra, on sene sonra, iki sene sonra filan. Bu ne zaman olacak?

Beş sene sonra, on sene sonra, iki sene sonra filan.

E bir çalışma yok!? Senin çocuğunu bile alacak o eğitim çarkı. E bir çalışma yok!?

Senin çocuğunu bile alacak o eğitim çarkı.
Bir kaptı mı, parmağının ucundan bir kaptı mı, dırrrt o tarafa doğru aldığı zaman çarkların arasına, Bir kaptı mı, parmağının ucundan bir kaptı mı, dırrrt o tarafa doğru aldığı zaman çarkların arasına, bakacaksın çocuğun yamyassı geçmiş öbür tarafa, kağıt olmuş.bakacaksın çocuğun yamyassı geçmiş öbür tarafa, kağıt olmuş. Rulo rulo kağıt olmuş. O hâle geçmiş göreceksin çocuğunu. Rulo rulo kağıt olmuş. O hâle geçmiş göreceksin çocuğunu.

Eğitmek lazım değil mi, irşad lazım değil mi? Eğitmek lazım değil mi, irşad lazım değil mi?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sahâbe-i kirâmı Medine'de mi? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sahâbe-i kirâmı Medine'de mi?

Kimisi Türkistan'da, kimisi Türkiye'de Haliç'in kenarında, kimisin Ahlat'ta, kimisi Kıbrıs'ta, Kimisi Türkistan'da, kimisi Türkiye'de Haliç'in kenarında, kimisin Ahlat'ta, kimisi Kıbrıs'ta, kimisi Tunus'ta, kimisi Cezayir'de, kimisi İspanya'da, kimisi Hindistan'da, kimisi Tunus'ta, kimisi Cezayir'de, kimisi İspanya'da, kimisi Hindistan'da, kimisi bilmem Afrika'nın hangi şehrinde… kimisi bilmem Afrika'nın hangi şehrinde…

Niye oralara gitmişler? Onların canları yok muydu? Niye oralara gitmişler?

Onların canları yok muydu?

Onların keyifleri yok muydu? Onlar isteselerdi biraz köşk saray yapmasını,Onların keyifleri yok muydu?

Onlar isteselerdi biraz köşk saray yapmasını,
rahat yaşamasını bilemezler miydi? rahat yaşamasını bilemezler miydi?

Peygamber Efendimiz'in mübarek sahabesi, kendisinden sonra bazısı vali oldular da Peygamber Efendimiz'in mübarek sahabesi, kendisinden sonra bazısı vali oldular da valilik konağına bile girmediler, "Bana burası yeter." dediler. valilik konağına bile girmediler, "Bana burası yeter." dediler. Üzerindeki elbiseyi bile değiştirmediler. Üzerindeki elbiseyi bile değiştirmediler.

Muhterem kardeşlerim! Onlar âhireti tercih ettiler. Âhiret için çalıştılar. Muhterem kardeşlerim!

Onlar âhireti tercih ettiler. Âhiret için çalıştılar.
"Dünya bana gerekmez, dünya malı bana gerekmez."Dünya bana gerekmez, dünya malı bana gerekmez. Ben Allah'ın rızasını kazanmak için her türlü fedakârlığa razıyım." dediler. Ben Allah'ın rızasını kazanmak için her türlü fedakârlığa razıyım." dediler.

Aslında biz ehli dünya olmuşuz, bunu kabul edin. Ehli dünya olmuşuz, dünya için çalışıyoruz. Aslında biz ehli dünya olmuşuz, bunu kabul edin. Ehli dünya olmuşuz, dünya için çalışıyoruz. Gelin iddiaya girelim sizinle, ben 1000 koyayım siz bir koyun, kiminle konuşursanGelin iddiaya girelim sizinle, ben 1000 koyayım siz bir koyun, kiminle konuşursan konuş ana fikri dünya! konuş ana fikri dünya!

Çocuğumu nerede okutacağım? Oranın maaşı ne kadar? Çocuğumu nerede okutacağım?

Oranın maaşı ne kadar?

İşimi nasıl yaparsam ne kadar para alırım? Bilmem filanca yerde taksitle şu kadar ucuzmuş. İşimi nasıl yaparsam ne kadar para alırım?

Bilmem filanca yerde taksitle şu kadar ucuzmuş.
Bilmem ne filanca yerde şöyleymiş. Aklımız fikrimiz para olmuş, materyalist olmuşuz,Bilmem ne filanca yerde şöyleymiş. Aklımız fikrimiz para olmuş, materyalist olmuşuz, dünya ehli olmuşuz, âhireti unutmuşuz. Halbuki âhirete çalışacağız.dünya ehli olmuşuz, âhireti unutmuşuz. Halbuki âhirete çalışacağız. Âhiret için çalışanlara Allahu Teâlâ hazretlerinin vaadi var,Âhiret için çalışanlara Allahu Teâlâ hazretlerinin vaadi var, dünyası da mamur olacak âhireti de mamur olacak.dünyası da mamur olacak âhireti de mamur olacak. Ona da itimatı yok milletin. "Sadaka ver, sadaka verirsen malın azalmaz Allah onu arttırır." diyeOna da itimatı yok milletin. "Sadaka ver, sadaka verirsen malın azalmaz Allah onu arttırır." diye Peygamber Efendimiz yeminle buyurmuş, onu da dinlemiyor. Peygamber Efendimiz yeminle buyurmuş, onu da dinlemiyor.

Sahabeden birisi bir başka kimseye bir konuda, "Sen bunu böyle yapma." diyor.Sahabeden birisi bir başka kimseye bir konuda, "Sen bunu böyle yapma." diyor. Birçok kimsenin başından geçmiş bu hadise de, ben de onun için konuyu söylemiyorum. Birçok kimsenin başından geçmiş bu hadise de, ben de onun için konuyu söylemiyorum.

"Şu işi şöyle yapma çünkü ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in"Şu işi şöyle yapma çünkü ben Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bu konuda şöyle şöyle yaptığını duydum, gördüm." diye söylüyor. O da diyor ki; bu konuda şöyle şöyle yaptığını duydum, gördüm." diye söylüyor. O da diyor ki;

"Ama işte şöyledir böyledir." [diye] itiraz ediyor. "Ama işte şöyledir böyledir." [diye] itiraz ediyor. Peygamber Efendimiz'in hadisini dinlediği halde o işe devam etmek istiyor.Peygamber Efendimiz'in hadisini dinlediği halde o işe devam etmek istiyor. Dün akşam okudum daha; onun üzerine o sahabe diyor ki; Dün akşam okudum daha; onun üzerine o sahabe diyor ki;

"Vallahi ben bundan sonra seninle ne konuşurum ne yüzüne bakarım. "Vallahi ben bundan sonra seninle ne konuşurum ne yüzüne bakarım. Ben sana Resûlullah'ın hadîs-i şerîfini okuyorum, sen hâlâ başka başka fikirler ileri sürüyorsun. Ben sana Resûlullah'ın hadîs-i şerîfini okuyorum, sen hâlâ başka başka fikirler ileri sürüyorsun. Bundan sonra sana küstüm, konuşmam." diyor. Yani aklı mantığı almıyor...Bundan sonra sana küstüm, konuşmam." diyor. Yani aklı mantığı almıyor... Resûlullah'ın bir hadisi söylendikten sonra karşı tarafın onun karşısındaResûlullah'ın bir hadisi söylendikten sonra karşı tarafın onun karşısında yeni yeni fikirler ileri sürmesine aklı fikri almıyor. yeni yeni fikirler ileri sürmesine aklı fikri almıyor.

Birisi Hz. Ömer'e bir konu sormuş. Bakın hem gülünecek hem ağlanacak hem ibret alınacak bir hadise.Birisi Hz. Ömer'e bir konu sormuş. Bakın hem gülünecek hem ağlanacak hem ibret alınacak bir hadise. Hz. Ömer'e bir konuda soru sormuş. Halife Hz. Ömer... Hz. Ömer'e bir konuda soru sormuş. Halife Hz. Ömer... O da bir cevap vermiş; "Şu şöyle olur mu?" "Olur." demiş mesela. O da bir cevap vermiş;

"Şu şöyle olur mu?"

"Olur." demiş mesela.

"Ama ben bu konuyu Resûlullah Efendimiz'e sormuştum, o 'olmaz' diye cevap vermişti." diyor."Ama ben bu konuyu Resûlullah Efendimiz'e sormuştum, o 'olmaz' diye cevap vermişti." diyor. Yani Hz. Ömer'in cevabından farklı cevap almış. Yani Hz. Ömer'in cevabından farklı cevap almış.

Hz. Ömer eline sopayı alıyor evire çevire dövmeye başlıyor. Hz. Ömer eline sopayı alıyor evire çevire dövmeye başlıyor. "Sen Resûlullah'tan bir konuyu öğrendin de neden bir daha başka cevap arıyorsun?" diye dövüyor. "Sen Resûlullah'tan bir konuyu öğrendin de neden bir daha başka cevap arıyorsun?" diye dövüyor. Öldürebilirdi de. O sinirli insan, öldürebilir de… "Resûlullah bir şeye hükmettikten sonra Öldürebilirdi de. O sinirli insan, öldürebilir de… "Resûlullah bir şeye hükmettikten sonra başka bir çözüm aramanın mânası ne?" diye dövüyor adamı. başka bir çözüm aramanın mânası ne?" diye dövüyor adamı.

Onun için Allah'ın emri ne ise hepimizin o çizgiye gelmesi lazım. Onun için Allah'ın emri ne ise hepimizin o çizgiye gelmesi lazım. Gelmiyoruz, o zaman aldanıyoruz. O zaman âhirette bunun faturası ağır gelir, cezası fena çekilir. Gelmiyoruz, o zaman aldanıyoruz. O zaman âhirette bunun faturası ağır gelir, cezası fena çekilir.

Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi nevm ü gafletten ikaz eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri cümlemizi nevm ü gafletten ikaz eylesin.

Önümüzdeki yılı irşad ve tebliğ yılı yapalım tamam mı? İşte bir hafta size istirahat. Önümüzdeki yılı irşad ve tebliğ yılı yapalım tamam mı? İşte bir hafta size istirahat. Tatilinizi yapın bir hafta. Ondan sonra adamlar içki masasına otururken siz de irşad seferine çıkın.Tatilinizi yapın bir hafta. Ondan sonra adamlar içki masasına otururken siz de irşad seferine çıkın. Bir gece onlar vur patlasın çal oynasın, deli divane eğlenecekler. Bir gece onlar vur patlasın çal oynasın, deli divane eğlenecekler. Ertesi gün işe zaten tatil olmasa gitseler yürüyemeyecekleri için,Ertesi gün işe zaten tatil olmasa gitseler yürüyemeyecekleri için, her şeyleri karmakarış karıştıracakları için ertesi gün de devlet tatil verdi. her şeyleri karmakarış karıştıracakları için ertesi gün de devlet tatil verdi. Polislere de o gün alarm. Sarhoşçuklar evlerine rahat varsınlar diye, Polislere de o gün alarm. Sarhoşçuklar evlerine rahat varsınlar diye, halka hizmet babında sarhoşa hizmet [yapılacak], onları evlerine götürme servisleri [düzenlenecek],halka hizmet babında sarhoşa hizmet [yapılacak], onları evlerine götürme servisleri [düzenlenecek], İETT'nin otobüsleri sabaha kadar çalışacak, vapur seferleri sabaha kadar çalışacak.İETT'nin otobüsleri sabaha kadar çalışacak, vapur seferleri sabaha kadar çalışacak. Çünkü olabilir ki dörtte kalkar adam, evine gitmek ister,Çünkü olabilir ki dörtte kalkar adam, evine gitmek ister, o zaman taksi tutmak fazla masraf olmasın diye devletin bütün hizmetleri ayakta durur onlar için. o zaman taksi tutmak fazla masraf olmasın diye devletin bütün hizmetleri ayakta durur onlar için.

Siz de Allah'ın yolunda hizmete girişin. Siz de Allah'ın yolunda hizmete girişin. İnşaallah ben de mecmuada yazayım siz de şey yapın [çalışın]. İnşaallah ben de mecmuada yazayım siz de şey yapın [çalışın]. Köylerimizde birer kitaplık kuralım ve bu irşad hizmetinin iyi olması içinKöylerimizde birer kitaplık kuralım ve bu irşad hizmetinin iyi olması için neler yapmak gerekiyorsa, elimizden geldiği kadar çalışalım. neler yapmak gerekiyorsa, elimizden geldiği kadar çalışalım.

Televizyonda doçent -kimisi profesör diyor kimisi doçent diyor- Televizyonda doçent -kimisi profesör diyor kimisi doçent diyor- örtünme evin içindedir diyor. örtünme evin içindedir diyor. Ya bu söze kargalar, o kara kargalar bilem kah kah kah kih kih kih gülerler.Ya bu söze kargalar, o kara kargalar bilem kah kah kah kih kih kih gülerler. Onlara zaten kahkaha yasağı da yok, gülerler. Evde her türlü gezinme serbest.Onlara zaten kahkaha yasağı da yok, gülerler. Evde her türlü gezinme serbest. Ev de örtünecekmiş de dışarısı için değilmiş. Ev de örtünecekmiş de dışarısı için değilmiş.

Böyle mantık mı olur? Ne günlere kaldık ey gazi hünkar! Böyle mantık mı olur?

Ne günlere kaldık ey gazi hünkar!
Kendi sahası değil ki! Kendisi dini bilmez, Arapça bilmez,Kendi sahası değil ki! Kendisi dini bilmez, Arapça bilmez, o konuları bilmez; bilmediği konuya girince böyle aleme rezil olur. o konuları bilmez; bilmediği konuya girince böyle aleme rezil olur. Rezil olduğunun da farkında değil. Ben böyle dedim de bir iki yerde,Rezil olduğunun da farkında değil. Ben böyle dedim de bir iki yerde, "Hocam ama halk bilmediği için doğru sanıyor." [dediler.] Buyur."Hocam ama halk bilmediği için doğru sanıyor." [dediler.] Buyur. Halk da bilmediği için "Hâ, İslâm'ın hükmü öyleymiş." diyecek,Halk da bilmediği için "Hâ, İslâm'ın hükmü öyleymiş." diyecek, evde örtünecek dışarıda açılacak bu sefer. evde örtünecek dışarıda açılacak bu sefer. "Tamam bizim yaptığımız doğruymuş." diyecek,"Tamam bizim yaptığımız doğruymuş." diyecek, "Plajda açılıyorduk tamam, evde de geceliğimizi giyiyorduk uzun bol, evde örtünüyorduk. "Plajda açılıyorduk tamam, evde de geceliğimizi giyiyorduk uzun bol, evde örtünüyorduk. Bizim yaptığımız doğrudur." diyecek millet şimdi. Ayıkla pirincin taşını... Bizim yaptığımız doğrudur." diyecek millet şimdi. Ayıkla pirincin taşını...

Onun için çok söylememiz, öğretmemiz, anlatmamız lazım. Cahiller bilmiyorlar. Onun için çok söylememiz, öğretmemiz, anlatmamız lazım. Cahiller bilmiyorlar. Doçenti profesörü bile bilmiyor. Ötekisini artık... En akıllısı deli Bekir, ol dahî zincirde yatur. Doçenti profesörü bile bilmiyor. Ötekisini artık... En akıllısı deli Bekir, ol dahî zincirde yatur. Gerisini artık sen var kıyas eyle. Gerisini artık sen var kıyas eyle.

Kâne izâ celese ihtebâ yedeyhi. Kâne izâ celese ihtebâ yedeyhi.

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz oturduğu zaman ihtibâ ederlerdi." "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz oturduğu zaman ihtibâ ederlerdi." İhtibâ etmek bir oturuş şeklidir ki, dizleri yukarıya doğru kaldırıp ayakları tutupİhtibâ etmek bir oturuş şeklidir ki, dizleri yukarıya doğru kaldırıp ayakları tutup ellerini önden kavuşturmaktır. Tabii eteklerini filan iyice örtüyor, derleniyor, toparlanıyor,ellerini önden kavuşturmaktır. Tabii eteklerini filan iyice örtüyor, derleniyor, toparlanıyor, dizlerini yukarıya kaldırıyor öyle oturuyor. dizlerini yukarıya kaldırıyor öyle oturuyor. Kollarını da şöyle dirseklerini dizlerinin önünden kavuşturuyor elini.Kollarını da şöyle dirseklerini dizlerinin önünden kavuşturuyor elini. Buna ihtibâ oturuşu derler. Peygamber Efendimiz oturduğu zaman böyle otururdu. Buna ihtibâ oturuşu derler. Peygamber Efendimiz oturduğu zaman böyle otururdu.

Neden? Şimdi biz koltuklarda oturuyoruz. Kollarımızı koyma yerleri var iki tarafta. Neden?

Şimdi biz koltuklarda oturuyoruz. Kollarımızı koyma yerleri var iki tarafta.
Arka tarafında da böyle gayet güzel, yumuşak yaslanma yeri var. Arka tarafında da böyle gayet güzel, yumuşak yaslanma yeri var. Yaslanıyoruz, ayaklarımızı da uzatıyoruz. Koltukların çeşitlerine göre bir rahat,Yaslanıyoruz, ayaklarımızı da uzatıyoruz. Koltukların çeşitlerine göre bir rahat, bir konfor içine gömülüyoruz. Bu şerhte diyor ki; bir konfor içine gömülüyoruz. Bu şerhte diyor ki; İhtibâ, yani bu tarzda oturma Arapların koltuğudur.İhtibâ, yani bu tarzda oturma Arapların koltuğudur. Çünkü Araplarda dayanacak bir yer yok ki, çölde ağaç yok ki, duvar yok ki, çit yok ki.Çünkü Araplarda dayanacak bir yer yok ki, çölde ağaç yok ki, duvar yok ki, çit yok ki. Hani duvara biraz dayansa bile insan bir rahat eder. O bile yok ki.Hani duvara biraz dayansa bile insan bir rahat eder. O bile yok ki. Onun için bu tarzda oturma oralarda meşhurdur diyor. Tabii dengeli bir oturuş oluyor. Onun için bu tarzda oturma oralarda meşhurdur diyor. Tabii dengeli bir oturuş oluyor. İnsan uyuyabilir bile o tarzda. Şöyle şey yaptığı zaman öyle rahatlar, saatlerce durur;İnsan uyuyabilir bile o tarzda. Şöyle şey yaptığı zaman öyle rahatlar, saatlerce durur; dizleri acımaz, her şeyi gayet rahat olur, oturur. dizleri acımaz, her şeyi gayet rahat olur, oturur. İhtibâ oturuşu dizleri yukarı kaldırıp şöyle oturmak şekli. İhtibâ oturuşu dizleri yukarı kaldırıp şöyle oturmak şekli. Bilmem gözünüzün önüne geldi mi? Peygamber Efendimiz öyle yapardı diye geçiyor rivayette.Bilmem gözünüzün önüne geldi mi? Peygamber Efendimiz öyle yapardı diye geçiyor rivayette. İki eliyle de böyle [bacaklarını] sarardı. İki eliyle de böyle [bacaklarını] sarardı.

Dervişler halvete girerler. Günlerce tesbih çekecekler, otura otura ağrılar girer her tarafına. Dervişler halvete girerler. Günlerce tesbih çekecekler, otura otura ağrılar girer her tarafına.

Ne yaparlar? Dizlerine dikilmiş kuşak takarlar.Ne yaparlar?

Dizlerine dikilmiş kuşak takarlar.
Dizlerini böyle kaldırdıktan sonra, dikilmiş hazır [kuşak.]Dizlerini böyle kaldırdıktan sonra, dikilmiş hazır [kuşak.] Diyelim ki dört parmak eninde kumaşı daire şeklinde dikerler, böyle kemer gibi ama daha geniş, Diyelim ki dört parmak eninde kumaşı daire şeklinde dikerler, böyle kemer gibi ama daha geniş, 40 santim çapında filan neyse... 40 santim çapında filan neyse... Onu dizlerinden geçirir, dizleri artık ordan bağlanmış olduğu için,Onu dizlerinden geçirir, dizleri artık ordan bağlanmış olduğu için, dizlerinin bağı olmuş olduğundan açılmaz.dizlerinin bağı olmuş olduğundan açılmaz. Öyle otururlar. Elle tutmaya da lüzum kalmaz o zaman, ayaklar kendiliğinden öyle duruyor. Öyle otururlar. Elle tutmaya da lüzum kalmaz o zaman, ayaklar kendiliğinden öyle duruyor. Açılmaz, dağılmaz. Ellerinde tesbihler ile tesbih çekerler.Açılmaz, dağılmaz. Ellerinde tesbihler ile tesbih çekerler. Yemenlilerde filan belki görmüştür hacca giden kardeşlerimiz. Yemenlilerde filan belki görmüştür hacca giden kardeşlerimiz. Ramazan'da gidenler görmüştür. Bakıyorsun Yemenli hemen hop dizine onu takıveriyor, Ramazan'da gidenler görmüştür. Bakıyorsun Yemenli hemen hop dizine onu takıveriyor, o müezzin mahfilinin arkasında vesairede, hemen dizlerine takıveriyor onu; o müezzin mahfilinin arkasında vesairede, hemen dizlerine takıveriyor onu; başlıyor tesbih çekmeye, Kur'an okumaya, ibadet etmeye oturduğu yerden. başlıyor tesbih çekmeye, Kur'an okumaya, ibadet etmeye oturduğu yerden. Tabii devamlı oturduğu zaman çare bulmak icap ettiğinden onları düşünmüşler.Tabii devamlı oturduğu zaman çare bulmak icap ettiğinden onları düşünmüşler. Bugün dahi o ihtibâ oturuşu oralarda var, Bugün dahi o ihtibâ oturuşu oralarda var, Yemenliler geleneksel olarak bunu yapmaya devam ediyorlar demiş oluyoruz. Yemenliler geleneksel olarak bunu yapmaya devam ediyorlar demiş oluyoruz.

Kâne izâ celese yetehaddesü yüksiru en yerfe'a terfahû ile's-semâi. Kâne izâ celese yetehaddesü yüksiru en yerfe'a terfahû ile's-semâi.

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir toplantıda, bir mecliste konuşmak için oturduğu zaman..."bir toplantıda, bir mecliste konuşmak için oturduğu zaman..." Toplantı, meclis deyince avizeleri, ışıkları olan bir yer düşünmeyin. Toplantı, meclis deyince avizeleri, ışıkları olan bir yer düşünmeyin.

Nereyi düşnünün? Bir çöl kumunu düşünün. Kumluk bir çöl yer.Nereyi düşnünün?

Bir çöl kumunu düşünün. Kumluk bir çöl yer.
Gölge varsa hurma dallarından bir çardak düşünün. Duvar varsa hurma dallarından yapılmış,Gölge varsa hurma dallarından bir çardak düşünün. Duvar varsa hurma dallarından yapılmış, sıvanmış bir duvar.sıvanmış bir duvar. Halı bile yok. Halı nerden olsun, kilim bile yok. Belki hurma liflerinden yapılmış hasır vardır.Halı bile yok. Halı nerden olsun, kilim bile yok. Belki hurma liflerinden yapılmış hasır vardır. Öyle oturdukları zaman tabi sahabe de etrafına toplanıyorlar, dinliyorlar. Öyle oturdukları zaman tabi sahabe de etrafına toplanıyorlar, dinliyorlar.

Peyfamber Efendimiz konuşurken umumiyetle ne yapardı?Peyfamber Efendimiz konuşurken umumiyetle ne yapardı? Gözünü semaya çok dikerdi. Gökyüzüne gözünü dikerek konuşurdu. Gözünü semaya çok dikerdi. Gökyüzüne gözünü dikerek konuşurdu. "Konuşmasında sık sık gözünü, bakışını gökyüzüne dikerek öyle konuşurdu." "Konuşmasında sık sık gözünü, bakışını gökyüzüne dikerek öyle konuşurdu."

Bu da bir şekildir. Kimisi tırnaklarına bakar konuşurken, kimisi yere bakar; Bu da bir şekildir. Kimisi tırnaklarına bakar konuşurken, kimisi yere bakar; Peygamber Efendimiz de konuşurken konuşmasında sık sık göğe bakardı. Peygamber Efendimiz de konuşurken konuşmasında sık sık göğe bakardı. Tabii melek geliyor olabilir, meleği görüyor olabilir.Tabii melek geliyor olabilir, meleği görüyor olabilir. Baktığı yerlerde peygamberlik gözüyle kimbilir neler görüyor. Baktığı yerlerde peygamberlik gözüyle kimbilir neler görüyor. Yani onun kim bilir ne türlü hikmetleri vardır. Yani onun kim bilir ne türlü hikmetleri vardır.

İnsanların görmediği şeyleri Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem görüyordu,İnsanların görmediği şeyleri Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem görüyordu, duymadığı şeyleri duyuyordu. Mesela melekler o kadar sıkışık geldiler ki, duymadığı şeyleri duyuyordu. Mesela melekler o kadar sıkışık geldiler ki, parmaklarının ucunda geziyorlardı diye söylüyordu mesela. parmaklarının ucunda geziyorlardı diye söylüyordu mesela. Şu kabirden iki kişiye azap ediliyor.Şu kabirden iki kişiye azap ediliyor. Mühim bir şeyden dolayı değil, küçük gördükleri kusurlardan dolayıMühim bir şeyden dolayı değil, küçük gördükleri kusurlardan dolayı kabir azabına uğramışlar diye söylüyordu. kabir azabına uğramışlar diye söylüyordu. İnsanlar onun farkında değiller mesela. İnsanlar onun farkında değiller mesela.

Kâne izâ celese yetehaddesü yahle'u na'leyhi. Kâne izâ celese yetehaddesü yahle'u na'leyhi.

Peygamber Efendimiz oturup konuşmaya murad ettiği, giriştiği zaman..." Peygamber Efendimiz oturup konuşmaya murad ettiği, giriştiği zaman..." Oturdu konuşacak, "Pabuçlarını, ayakkabılarını çıkartırdı." Oturdu konuşacak, "Pabuçlarını, ayakkabılarını çıkartırdı."

Burdan da anlıyoruz ki, yine benim tarif ettiğim gibi kumluk, gölgelik bir yer, Burdan da anlıyoruz ki, yine benim tarif ettiğim gibi kumluk, gölgelik bir yer, bir gölge bir yere sığınmışlar oturuyorlar, pabucu ile de durabilir,bir gölge bir yere sığınmışlar oturuyorlar, pabucu ile de durabilir, oraya kadar pabucuyla gelmiş. Halı yok, kilim yok birşey yok da ama oraya kadar pabucuyla gelmiş. Halı yok, kilim yok birşey yok da ama oturduğu zaman pabuçlarını çıkartırdı Peygamber Efendimiz. oturduğu zaman pabuçlarını çıkartırdı Peygamber Efendimiz. Nalınlarını çıkartırdı diyor. Yani pabuç deyince bugünkü pabuçlar gibi pabuç anlamayın, Nalınlarını çıkartırdı diyor. Yani pabuç deyince bugünkü pabuçlar gibi pabuç anlamayın, kim bilir ne kadar sadeydi. Hurma dalından mı örülmüştü, kim bilir ne kadar sadeydi. Hurma dalından mı örülmüştü, köseleden mi yapılmıştı, ne tarzdaydı, üstü açık mıydı, çetik tarzında mıydı, patik tarzında mıydı?köseleden mi yapılmıştı, ne tarzdaydı, üstü açık mıydı, çetik tarzında mıydı, patik tarzında mıydı? Yani artık Allah bilir. Peygamber Efendimiz konuşurken ayağı rahat etsin diye onu çıkartırdı.Yani artık Allah bilir. Peygamber Efendimiz konuşurken ayağı rahat etsin diye onu çıkartırdı. Belki hava alsın diye, belki daha başka sebeplerden pabuçlarını çıkartır, öyle konuşurdu. Belki hava alsın diye, belki daha başka sebeplerden pabuçlarını çıkartır, öyle konuşurdu.

Kâne izâ celese celeseKâne izâ celese celese halakan halakan. "Peygamber Efendimiz bir sohbete oturduğu zamanhalakan halakan.

"Peygamber Efendimiz bir sohbete oturduğu zaman
ashâb-ı kirâmı etrafına halka halka otururdu, halka halka dizilirdi."ashâb-ı kirâmı etrafına halka halka otururdu, halka halka dizilirdi." Yani belli bir mesafede bir konferansçıyı dinleyicilerin dinlediği gibi düz sıralar halinde değil,Yani belli bir mesafede bir konferansçıyı dinleyicilerin dinlediği gibi düz sıralar halinde değil, çepeçevre etrafına en yakın olalım en yakından duyalım diye mümkün olduğu kadarçepeçevre etrafına en yakın olalım en yakından duyalım diye mümkün olduğu kadar yanına sokulurlardı.yanına sokulurlardı. Çünkü ilim meclisine yakın olmak sevabı daha fazla kazanmaya sebep olur.Çünkü ilim meclisine yakın olmak sevabı daha fazla kazanmaya sebep olur. Hem ses iyi duyulur hem sevap fazla olur hem de Resûlullah'ın yanına ne kadar gelirse o kadar iyi.Hem ses iyi duyulur hem sevap fazla olur hem de Resûlullah'ın yanına ne kadar gelirse o kadar iyi. Bazen kalabalıktan, izdihamdan Peygamber Efendimiz ile diz dize gelirlerdi.Bazen kalabalıktan, izdihamdan Peygamber Efendimiz ile diz dize gelirlerdi. Yanına kadar sokulurlardı, diz dize gelirlerdi. Mesela vahiy filan geldiği zaman,Yanına kadar sokulurlardı, diz dize gelirlerdi. Mesela vahiy filan geldiği zaman, "Dizim nerdeyse ezilecekti, harap olacaktı." diye söyleyen sahabeler var."Dizim nerdeyse ezilecekti, harap olacaktı." diye söyleyen sahabeler var. Peygamber Efendimiz'e bir vahiy geldi mi, diz dize olması dolayısıyla onun ağırlığından nerdeyse Peygamber Efendimiz'e bir vahiy geldi mi, diz dize olması dolayısıyla onun ağırlığından nerdeyse dizim parçalanacaktı diye böyle söyleyenler var. dizim parçalanacaktı diye böyle söyleyenler var.

Halka halka olurlardı. Onun için mesela zikir için oturulduğu zaman da zikir halkası diyoruz. Halka halka olurlardı. Onun için mesela zikir için oturulduğu zaman da zikir halkası diyoruz. Tabii o zikir halkasının olmasında başka sebepler de var.Tabii o zikir halkasının olmasında başka sebepler de var. Hele mesela hatme-i hâceganda tek dizi olarak dizilmenin sebebi Hele mesela hatme-i hâceganda tek dizi olarak dizilmenin sebebi bilhassa sağdan yedi tane soldan yedi tane Fâtiha'yı okuyacaklar belli olsun diye ondan oluyor.bilhassa sağdan yedi tane soldan yedi tane Fâtiha'yı okuyacaklar belli olsun diye ondan oluyor. Ama halka tarzında oturmak bir taraftan da Peygamber Efendimiz'in ve ashabınınAma halka tarzında oturmak bir taraftan da Peygamber Efendimiz'in ve ashabının âdeti olduğundan hatırınızda olsun. Serbest bir mecliste otururken şöyle âdeti olduğundan hatırınızda olsun. Serbest bir mecliste otururken şöyle halka tarzında oturmayı o bakımdan tercih edebiliriz.halka tarzında oturmayı o bakımdan tercih edebiliriz. Siz tercih edebilirsiniz. Siz tercih edebilirsiniz.

Kâne izâ hazebhû emrun sallâ. Kâne izâ hazebhû emrun sallâ.

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir şeye üzüldüğü zaman kalkar namaz kılardı." "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir şeye üzüldüğü zaman kalkar namaz kılardı."

Neden? Rabbinin huzuruna çıkıyor, teselli buluyor. Neden?

Rabbinin huzuruna çıkıyor, teselli buluyor.
İbadetten teselli buluyor. İbadetten teselli bulmak çok normal. İbadetten teselli buluyor. İbadetten teselli bulmak çok normal. Yani bir gün öleceğim, yaradanımın huzuruna varacağım, Yani bir gün öleceğim, yaradanımın huzuruna varacağım, bu dünya boş, kederi de boş sevinci de boş. İşte geldik işte gidiyoruz. bu dünya boş, kederi de boş sevinci de boş. İşte geldik işte gidiyoruz. İşte varız işte yokuz. İşte arkadaşlarımızdan nicelerini nicelerini kabristana uğurladık, İşte varız işte yokuz. İşte arkadaşlarımızdan nicelerini nicelerini kabristana uğurladık, biz geride kaldık böyle. Bir gün sıra bize de gelecek.biz geride kaldık böyle. Bir gün sıra bize de gelecek. Şu dünya hayatı değmez be bu kadar üzülmeye, çekişmeye değmez.Şu dünya hayatı değmez be bu kadar üzülmeye, çekişmeye değmez. Ben âhireti kazanmaya rağbet edeyim diye ibadet insanı teselli eder. Ben âhireti kazanmaya rağbet edeyim diye ibadet insanı teselli eder.

Ayrıca namazın fevkalâde dinlendirici bir özelliği vardır, fevkalâde.Ayrıca namazın fevkalâde dinlendirici bir özelliği vardır, fevkalâde. Yani zihin yorgunluklarını izâle edici çok mühim bir rolü vardır.Yani zihin yorgunluklarını izâle edici çok mühim bir rolü vardır. Çok yorgun olduğunuz bir zaman, gözünüzün böyle uykusuzluktan kapandığı bir zamanÇok yorgun olduğunuz bir zaman, gözünüzün böyle uykusuzluktan kapandığı bir zaman kalkın dört rekât bir namaz kılın. Yorgunluğunuz geçer. kalkın dört rekât bir namaz kılın. Yorgunluğunuz geçer.

Nasıl oluyor? Siz yatıyorsunuz, beyninize kan geliyor. Nasıl oluyor?

Siz yatıyorsunuz, beyninize kan geliyor.
Kalkıyorsunuz, kan azalıyor aşağıya doğru. Tekrar yatıyorsunuz, tekrar kalkıyorsunuz.Kalkıyorsunuz, kan azalıyor aşağıya doğru. Tekrar yatıyorsunuz, tekrar kalkıyorsunuz. Bu hareketten hem kan deveran yapıyor hem de beyniniz tekrar tekrar kirli bir kabın içine Bu hareketten hem kan deveran yapıyor hem de beyniniz tekrar tekrar kirli bir kabın içine temiz suyu koyup çalkalayıp çalkalayıp dökmek gibi şey oluyor, kanla [yıkanıyor.] temiz suyu koyup çalkalayıp çalkalayıp dökmek gibi şey oluyor, kanla [yıkanıyor.]

Kan ne demek? Kan oraya yeni imdat malzemesi gitmesi demek. Kan ne demek?

Kan oraya yeni imdat malzemesi gitmesi demek.
Yani beyne bir miktar kan gitti mi içinde şeker gidiyor, besleyici maddeler gidiyor,Yani beyne bir miktar kan gitti mi içinde şeker gidiyor, besleyici maddeler gidiyor, beyin hücreleri oh bize yeni malzeme geldi diye alıyorlar, kullanıyorlar. beyin hücreleri oh bize yeni malzeme geldi diye alıyorlar, kullanıyorlar. Beynin içinde kullanılmış malzemeler de çör çöp vesaire, yanmış,Beynin içinde kullanılmış malzemeler de çör çöp vesaire, yanmış, hücredeki yanmadan hâsıl olan artıklar da hop kana veriliyor, hücredeki yanmadan hâsıl olan artıklar da hop kana veriliyor, kan da onları götürüyor böbreklerden süzülüyor dışarıya atılıyor.kan da onları götürüyor böbreklerden süzülüyor dışarıya atılıyor. Nasıl şimdi biz evlerimize çarşıdan pazardan filelerle yiyecekler içecekler alıyoruz.Nasıl şimdi biz evlerimize çarşıdan pazardan filelerle yiyecekler içecekler alıyoruz. Ondan sonra da naylon paketlerin içinde çöpler toplanıyor hop köşe başlarına [atılıp yığılıyor...] Ondan sonra da naylon paketlerin içinde çöpler toplanıyor hop köşe başlarına [atılıp yığılıyor...]

Şurda korktum. Yukarıdaki sokağın köşesinde şimdi gelirken gördüm.Şurda korktum. Yukarıdaki sokağın köşesinde şimdi gelirken gördüm. Çöpler orada derya gibi yığın olmuş, miktarının fazlalığından korktum. Bir bela... Çöpler orada derya gibi yığın olmuş, miktarının fazlalığından korktum. Bir bela...

Evde kalsa, yani üç gün belediye çöp almasa, bir ay çöp almasa n'olur? Evde kalsa, yani üç gün belediye çöp almasa, bir ay çöp almasa n'olur?

Bir şehirde temizlik hizmetleri yapılmasa, belediye hizmetleri yapılmasa, çöp alınmasa n'olur? Bir şehirde temizlik hizmetleri yapılmasa, belediye hizmetleri yapılmasa, çöp alınmasa n'olur?

Mahvoluruz. Küller, kağıtlar, pislikler, çöpler birikecek, mahvoluruz. Mahvoluruz. Küller, kağıtlar, pislikler, çöpler birikecek, mahvoluruz. Çevre kirliliği dediğimiz şey işte bu. Bu hususta da çok dikkatli olmalıyız.Çevre kirliliği dediğimiz şey işte bu. Bu hususta da çok dikkatli olmalıyız. Bu çevreyi biz ömür boyu kullanacağız, bizden sonra da çocuklarımız, torunlarımız, Bu çevreyi biz ömür boyu kullanacağız, bizden sonra da çocuklarımız, torunlarımız, zürriyetlerimiz kullanacak. Buranın suyunu kirletmemeliyiz.zürriyetlerimiz kullanacak. Buranın suyunu kirletmemeliyiz. Buranın toprağını kirletmemeliyiz. Yani Müslümanlık temizlik dini olduğu içinBuranın toprağını kirletmemeliyiz. Yani Müslümanlık temizlik dini olduğu için mesela denize çöp atmamalıyız bence. Denize pislik dökmemeliyiz bence.mesela denize çöp atmamalıyız bence. Denize pislik dökmemeliyiz bence. Sokağa çöp atmamalıyız. Yani güzelce paketlemeli, mümkünse çöp bidonunun içine koymalıyız.Sokağa çöp atmamalıyız. Yani güzelce paketlemeli, mümkünse çöp bidonunun içine koymalıyız. Felaket bir şey var. Bir de bu yakılabilen, kullanılabilen çöpleri ayırıp kullanmak meselesi var. Felaket bir şey var. Bir de bu yakılabilen, kullanılabilen çöpleri ayırıp kullanmak meselesi var. Büyük bir iş, zor bir iş. İşte buna benziyor, yani insanın namaz kılması çarşıdan file file, Büyük bir iş, zor bir iş.

İşte buna benziyor, yani insanın namaz kılması çarşıdan file file,
taze taze meyvelerin sebzelerin gelmesine, evdeki çöplerin de çöp kamyonlarıyla alınıp, taze taze meyvelerin sebzelerin gelmesine, evdeki çöplerin de çöp kamyonlarıyla alınıp, temizlenip götürülmesine benziyor. temizlenip götürülmesine benziyor. Onun için namaz maddeten de dinlendiricidir. Yani ibadet olarak sevap kazandırıyor, Onun için namaz maddeten de dinlendiricidir. Yani ibadet olarak sevap kazandırıyor, ruha sükun kazandırıyor, tamam.ruha sükun kazandırıyor, tamam. Ama maddî bakımdan da namaz kılan bir insan ohh zindeleşir. Neden? Ama maddî bakımdan da namaz kılan bir insan ohh zindeleşir.

Neden?

Hücrelere yeni malzeme geldi. Hücrelere yeni malzeme geldi. Eski malzeme, yorgunluk malzemeleri, yanmadan hasıl olmuş birtakım yorgunluk yapan maddeler vardır,Eski malzeme, yorgunluk malzemeleri, yanmadan hasıl olmuş birtakım yorgunluk yapan maddeler vardır, onlar da kana verildi böbreklerden süzüldü gitti. onlar da kana verildi böbreklerden süzüldü gitti. Dinlenme olur. Dikkat ediyor musunuz, her şeyde çok hikmetler var da... Dinlenme olur.

Dikkat ediyor musunuz, her şeyde çok hikmetler var da...

Sabah namazı kaç rekât? İki sünnet iki farz, dört rekât. Yatsı namazı kaç rekât? Sabah namazı kaç rekât?

İki sünnet iki farz, dört rekât.

Yatsı namazı kaç rekât?

Dört sünnet, dört farz, iki veya dört son sünnet, üç rekât vitir vacib, Dört sünnet, dört farz, iki veya dört son sünnet, üç rekât vitir vacib, ondan sonra da daha başka namaz kılarsan kıl. ondan sonra da daha başka namaz kılarsan kıl.

Kaç misli? En aşağı üç misli fazla. Neden? Kaç misli?

En aşağı üç misli fazla.

Neden?

Şimdi şu konuyla bağlayarak anlatalım, anlamaya çalışalım. Şimdi şu konuyla bağlayarak anlatalım, anlamaya çalışalım. Yani bilmiyoruz bu bir kitapta yazılmıyor ama...Yani bilmiyoruz bu bir kitapta yazılmıyor ama... Sabahleyin zaten dinlenmiş kalkıyorsun, dört rekât yetiyor. Sabahleyin zaten dinlenmiş kalkıyorsun, dört rekât yetiyor. Akşam yorgunsun, on üç rekât seni dinlendiriyor. Akşam yorgunsun, on üç rekât seni dinlendiriyor. Yatsı namazı kılıncaya kadar yorgunluktan ölüyor insan. Kim, hangi insan? Yatsı namazı kılıncaya kadar yorgunluktan ölüyor insan.

Kim, hangi insan?

Ben kendim şahsen. Hiç başkasına şey yapmaya lüzum yok, kendim.Ben kendim şahsen. Hiç başkasına şey yapmaya lüzum yok, kendim. Yorgunluktan ölüyorum. Bitmişim, bütün gün yorgunluk, seyahat, yolculuk, konuşma...Yorgunluktan ölüyorum. Bitmişim, bütün gün yorgunluk, seyahat, yolculuk, konuşma... Yatsı namazını bir kılıyorum, haydii, güne yeni başlamışım gibiYatsı namazını bir kılıyorum, haydii, güne yeni başlamışım gibi bir müddet daha devam edecek bir dinçlik kazanıyor insan.bir müddet daha devam edecek bir dinçlik kazanıyor insan. Her şeyde hikmet var, İslâm'ın her şeyi güzel. İbadetlerin sayısında bile hikmet var,Her şeyde hikmet var, İslâm'ın her şeyi güzel. İbadetlerin sayısında bile hikmet var, düşünürsek buluruz. düşünürsek buluruz. Sabah namazı dört rekât, yani sünnetleriyle beraber.Sabah namazı dört rekât, yani sünnetleriyle beraber. Yatsı namazı vitiriyle beraber on üç rekât, bayağı fazla bir şey. Neden? Yatsı namazı vitiriyle beraber on üç rekât, bayağı fazla bir şey.

Neden?

Yemek yiyorsun, o hareketlerle öğütülmeye vesile oluyor. Akşam yemeğini yiyorsun, Yemek yiyorsun, o hareketlerle öğütülmeye vesile oluyor. Akşam yemeğini yiyorsun, on üç rekât namazı kılıyorsun.on üç rekât namazı kılıyorsun. Bayağı bir öğütülme oluyor, ondan sonra bayağı bir dinlenme oluyor. Bayağı bir öğütülme oluyor, ondan sonra bayağı bir dinlenme oluyor. Ne kadar güzel, hepsi yerli yerinde. Ne kadar güzel, hepsi yerli yerinde.

Allahu Teâlâ hazretleri bize ârif olmayı nasip etsin. Arif olmak.Allahu Teâlâ hazretleri bize ârif olmayı nasip etsin. Arif olmak. Arif, yani irfan sahibi, has hakîki, kâmil müslüman olmayı nasip eylesin. Arif, yani irfan sahibi, has hakîki, kâmil müslüman olmayı nasip eylesin. Dinimizin güzellikleri çok da, onları da anlamayı nasip etsin. Dinimizin güzellikleri çok da, onları da anlamayı nasip etsin.

Bir kardeşimiz bir tesbih verdi bana, gül ağacından yapılmış. Bir kardeşimiz bir tesbih verdi bana, gül ağacından yapılmış. Güzel kıymetli bir tesbih. Ustalarına, tesbih meraklılarına sordum, yüz binlerce lira para diyorlar.Güzel kıymetli bir tesbih. Ustalarına, tesbih meraklılarına sordum, yüz binlerce lira para diyorlar. Bir ağaç ama... Birisine gösterdim, bilmeyen bir kimseye. Bir ağaç ama... Birisine gösterdim, bilmeyen bir kimseye. Dudak büktü tahtadan bir tesbih diye, beğenmedi yani. Hoşuna gitmedi.Dudak büktü tahtadan bir tesbih diye, beğenmedi yani. Hoşuna gitmedi. Cahil bilmez ama bilen biliyor bir işin kıymetini. Birisi şöyle bir eline aldı,Cahil bilmez ama bilen biliyor bir işin kıymetini. Birisi şöyle bir eline aldı, "Ooo, çok güzel bir ustanın elinden çıkmış, şahane bir tesbih, bunu nereden aldınız hocam?" dedi."Ooo, çok güzel bir ustanın elinden çıkmış, şahane bir tesbih, bunu nereden aldınız hocam?" dedi. Yani bilen bilir kıymetini ve mutlu olur; bilmeyen bilmez, elinden kaçırır. Yani bilen bilir kıymetini ve mutlu olur; bilmeyen bilmez, elinden kaçırır.

Şimdi İslâm'ın kıymetini bilmeyen bir insan elinden kaçırıyor. Şimdi İslâm'ın kıymetini bilmeyen bir insan elinden kaçırıyor. Canım namaz da ne varmış. Başlıyor reformistler şimdi pazarlığa; Canım namaz da ne varmış. Başlıyor reformistler şimdi pazarlığa;

Üç vakit olsa olmaz mı? Bir vakit olsa olmaz mı? Hırıstiyanlar gibi haftada bir olsa olmaz mı? Üç vakit olsa olmaz mı?

Bir vakit olsa olmaz mı?

Hırıstiyanlar gibi haftada bir olsa olmaz mı?

Hıristiyanların haftada bir değildi ki. Hıristiyanların haftada bir değildi ki. Senin gibi sivri kafalılar kırpıştıra kırpıştıra indirdiler haftada bire.Senin gibi sivri kafalılar kırpıştıra kırpıştıra indirdiler haftada bire. Haftada bire indirdikleri de yetmedi, doldurdular kilisenin içini mûsiki aletleriyle,Haftada bire indirdikleri de yetmedi, doldurdular kilisenin içini mûsiki aletleriyle, işi koroya döktüler. işi koroya döktüler. Kilise korosu. Bir müsamahadır, bilmem nedir diye bir tutturdular.Kilise korosu. Bir müsamahadır, bilmem nedir diye bir tutturdular. Papazla şortlu kız yan yana geziyor. Bu kız, burasında haçı da var, hıristiyanmış!Papazla şortlu kız yan yana geziyor. Bu kız, burasında haçı da var, hıristiyanmış! Maşaallah! Hıristiyanmış, dindarmış ama şortlu geziyor. Maşaallah! Hıristiyanmış, dindarmış ama şortlu geziyor. Papaz da onu yanında şortlu kabul ediyor. Papaz da onu yanında şortlu kabul ediyor. Beraber seyahate çıkıyorlar, bizim Ege'ye geliyorlar bilmem nereye geliyorlar, Beraber seyahate çıkıyorlar, bizim Ege'ye geliyorlar bilmem nereye geliyorlar, Efes'i geziyorlar bilmem nereyi geziyorlar. Efes'i geziyorlar bilmem nereyi geziyorlar.

Bu papaz, bu da hıristiyan halk, işte dindar, baksana haçı bile var boynunda. Bu papaz, bu da hıristiyan halk, işte dindar, baksana haçı bile var boynunda. Cennet için bazen tapu filan da veriyorlarmış. Günahları da affediyormuş papaz. Cennet için bazen tapu filan da veriyorlarmış. Günahları da affediyormuş papaz.

Sen kim oluyorsun? Sen kim oluyorsun?! Sen kim oluyorsun? Sen kim oluyorsun?!

Allah'la kulun arasında bir şey yani.Allah'la kulun arasında bir şey yani. Sen kendi başının çaresine bak, başkasının işini yüklenmeden önce kendi veballerini düşün. Sen kendi başının çaresine bak, başkasının işini yüklenmeden önce kendi veballerini düşün.

Onun için dinimiz güzel ama anlayacak kafa, irfan lazım, akıl yetmez.Onun için dinimiz güzel ama anlayacak kafa, irfan lazım, akıl yetmez. Akıl yetmez, yetmediğinin misâli işte profesörler, doçentler, işte yazarlar, çizerler.Akıl yetmez, yetmediğinin misâli işte profesörler, doçentler, işte yazarlar, çizerler. Ne yazarlar ne çizerler ne okurlar bilmem. İşte o okurunu, yazarını görüyorsun. Ne yazarlar ne çizerler ne okurlar bilmem. İşte o okurunu, yazarını görüyorsun. Akıl yetmez! İrfan nuru, marifet nuru lazım. Marifet nuru olmadı mı göremez. Akıl yetmez! İrfan nuru, marifet nuru lazım. Marifet nuru olmadı mı göremez. Haa bu tahta bir tesbih der atar. Şaşkın adam o attığın tesbih 200 bin lira,Haa bu tahta bir tesbih der atar. Şaşkın adam o attığın tesbih 200 bin lira, senin haberin var mı? senin haberin var mı? Senin o beğenmediğin çini paha biçilmez kıymette.Senin o beğenmediğin çini paha biçilmez kıymette. Senin o yüzüne bakmadığın cam vazo beş milyon lira. Senin o yüzüne bakmadığın cam vazo beş milyon lira. Senin o hiç kıymet vermediğin kapının önüne paspas diye koyduğun halı üç milyon lira.Senin o hiç kıymet vermediğin kapının önüne paspas diye koyduğun halı üç milyon lira. Haa öyle miymiş, kim söyledi, turistler söyledi. Ha maşaallah, turistlerden öğreniyoruz.Haa öyle miymiş, kim söyledi, turistler söyledi. Ha maşaallah, turistlerden öğreniyoruz. İşin kıymetini bilenler biliyor, kaçırıyorlar. İşin kıymetini bilenler biliyor, kaçırıyorlar.

Bir tanesi kazanın devrilmemesi için altına dengeleme taşı yapmış bir taş parçasını.Bir tanesi kazanın devrilmemesi için altına dengeleme taşı yapmış bir taş parçasını. Bir arkeolog geçiyor oralardan. Geçerken bakıyor ki kazanın altında bir taş var kiBir arkeolog geçiyor oralardan. Geçerken bakıyor ki kazanın altında bir taş var ki yıllardır aradığı bir heykelin parçası, milyonlar edecek.yıllardır aradığı bir heykelin parçası, milyonlar edecek. Şimdi bizde bir tablet varmış, yani yazılı bir kitabe varmış.Şimdi bizde bir tablet varmış, yani yazılı bir kitabe varmış. Bir parçası bizdeymiş, bir parçası İngiltere'deymiş.Bir parçası bizdeymiş, bir parçası İngiltere'deymiş. Bizim müzeye almak için uğraştılar. Londra'da satıldı.Bizim müzeye almak için uğraştılar. Londra'da satıldı. Gazeteler böyle yazdılar. Milyonlar verildi. Bizimki devlet alamadı da sonraGazeteler böyle yazdılar. Milyonlar verildi. Bizimki devlet alamadı da sonra bir zenginin karısı yardım etmiş, almış da iki tablet birleştirilmiş. bir zenginin karısı yardım etmiş, almış da iki tablet birleştirilmiş. Çivi yazısıyla yazılmış, eski yazıyla yazılmış bir kitabe ortaya çıktı.Çivi yazısıyla yazılmış, eski yazıyla yazılmış bir kitabe ortaya çıktı. Ya ben o kitabeyi sokakta görseydim bir tekme vururdum dersiniz. Milyonlar ediyor. Ya ben o kitabeyi sokakta görseydim bir tekme vururdum dersiniz. Milyonlar ediyor.

Nasıl milyonlar ediyor? Erbabının eline düştüğü zaman milyonlar ediyor.Nasıl milyonlar ediyor?

Erbabının eline düştüğü zaman milyonlar ediyor.
Çoluk çocuğun elinde elmas parçasıyla cam parçası aynıdır.Çoluk çocuğun elinde elmas parçasıyla cam parçası aynıdır. Bir çikolata ver bir şeker ver, al elinden onu, en kıymetli şeyi alabilirsin.Bir çikolata ver bir şeker ver, al elinden onu, en kıymetli şeyi alabilirsin. Çocuğun çünkü midesi en önemli. O elmasının kıymetini nereden bilecek! Çocuğun çünkü midesi en önemli. O elmasının kıymetini nereden bilecek!

Biz de Müslümanlığın kıymetini bilmiyoruz. Biz de Müslümanlığın kıymetini bilmiyoruz. Avrupalı biliyor; filozofu, profesörü, alimi müslüman oluyor.Avrupalı biliyor; filozofu, profesörü, alimi müslüman oluyor. Zaman zaman misal veriyorum; biz müslümanların çocukları, biraz sıkıştırdığın zaman, Zaman zaman misal veriyorum; biz müslümanların çocukları, biraz sıkıştırdığın zaman, "Benim babam da vâizdi, dedem de müftüydü, dedemin dedesi de meşâyih-i kirâmdan idi." [derler.] "Benim babam da vâizdi, dedem de müftüydü, dedemin dedesi de meşâyih-i kirâmdan idi." [derler.]

E sen nesin? Deden mezardan çıksa sana ne diyecek? E sen nesin?

Deden mezardan çıksa sana ne diyecek?

Kıymetini bilmiyoruz. Allah dinimizin kıymetini bilmeyi nasip etsin. Kıymetini bilmiyoruz.

Allah dinimizin kıymetini bilmeyi nasip etsin.

Demek ki, "Peygamber Efendimiz üzüldüğü zaman namaz kılarmış, üzüntüsü geçermiş." Demek ki, "Peygamber Efendimiz üzüldüğü zaman namaz kılarmış, üzüntüsü geçermiş." Sinirlendiği zaman bir insan abdest almasını emrediyordu, Sinirlendiği zaman bir insan abdest almasını emrediyordu, biliyorsunuz geçtiğimiz haftalarda okuduk. Fevkalâde güzel bir tedbir!biliyorsunuz geçtiğimiz haftalarda okuduk. Fevkalâde güzel bir tedbir! Derhal sinirlenmenin harareti geçer, sakinleşirsin, başlarsın rahat rahat düşünmeye. Derhal sinirlenmenin harareti geçer, sakinleşirsin, başlarsın rahat rahat düşünmeye.

Dinimizin her şeyi güzel. Hem dinimizin güzelliklerini anlayalım yaşayalım, Dinimizin her şeyi güzel. Hem dinimizin güzelliklerini anlayalım yaşayalım, hem de önümüzdeki aydan haftadan itibaren irşad yılı ilan ettik, açtık bayrağı;hem de önümüzdeki aydan haftadan itibaren irşad yılı ilan ettik, açtık bayrağı; İslâm'ı yaymak için hep elbirliğiyle çalışacağız inşaallah, paramızla pulumuzla… İslâm'ı yaymak için hep elbirliğiyle çalışacağız inşaallah, paramızla pulumuzla…

Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-i şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2