Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Peygamber Sas Efendimiz’in Bazı Tavsiyeleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Safer 1402 / 06.12.1981
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Rasûlüllah'ın Üç Tavsiyesi, Orucun Faydası, Takvâ, Cihad, Zikir, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Peygamber Sas Efendimiz’in Bazı Tavsiyeleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

9 Safer 1402 / 06.12.1981
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Rasûlüllah'ın Üç Tavsiyesi, Orucun Faydası, Takvâ, Cihad, Zikir, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim! Aziz ve muhterem müslüman kardeşlerim!

Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin ehâdîs-i şerîfesiniPeygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin ehâdîs-i şerîfesini üstadımız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi hazretlerininüstadımız Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi hazretlerinin Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabından okumaya devam edeceğiz. Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabından okumaya devam edeceğiz.

Hadislerin izahına geçmeden önce evvelen ve hâssetenHadislerin izahına geçmeden önce evvelen ve hâsseten Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerininMuhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin mübarek ruhu saadetleri için, cümle enbiyanın, evliyanın, asfiyanın ruhları için,mübarek ruhu saadetleri için, cümle enbiyanın, evliyanın, asfiyanın ruhları için, hâsseten Peygamber Efendimiz'in ashabının ve Peygamber Efendimiz'in ashabındanhâsseten Peygamber Efendimiz'in ashabının ve Peygamber Efendimiz'in ashabından bize kadar gelmiş geçmiş güzerân eylemiş cümle sâdât ve meşâyih ve pîrânımızın ruhları için,bize kadar gelmiş geçmiş güzerân eylemiş cümle sâdât ve meşâyih ve pîrânımızın ruhları için, bu kitabın içindeki hadîs-i şerîflerin bize kadar vâsıl olmasında emeği geçmiş olan ulemanınbu kitabın içindeki hadîs-i şerîflerin bize kadar vâsıl olmasında emeği geçmiş olan ulemanın ve ruvâtın ruhları için, müellif merhumun ruhu için, onun hocalarının,ve ruvâtın ruhları için, müellif merhumun ruhu için, onun hocalarının, talebelerinin ruhları için ve hâsseten uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzeretalebelerinin ruhları için ve hâsseten uzaktan yakından bu hadîs-i şerîfleri dinlemek üzere bu mescide gelmiş olan siz kardeşlerimizin ahirete intikal ve irtihal eylemiş olanbu mescide gelmiş olan siz kardeşlerimizin ahirete intikal ve irtihal eylemiş olan cümle geçmişlerinin ruhları için bir hediye-i Kur'âniye olmak üzere bir Fâtiha üç İhlası Şerîf okuyalım. cümle geçmişlerinin ruhları için bir hediye-i Kur'âniye olmak üzere bir Fâtiha üç İhlası Şerîf okuyalım.

Bu hadîsi şerîf Peygamber Efendimiz'in üç öğüdünü ihtiva ediyor. Buyurmuşlar ki; Bu hadîsi şerîf Peygamber Efendimiz'in üç öğüdünü ihtiva ediyor. Buyurmuşlar ki;

Aleyke bi-tîbi'l-kelâm. Aleyke.Aleyke bi-tîbi'l-kelâm. Aleyke. Arap dilinde, "Senin boynuna borç olsun, üzerine vacib olsun, senin şunu yapmanArap dilinde, "Senin boynuna borç olsun, üzerine vacib olsun, senin şunu yapman senin üzerine gerekli olsun." mânasına bir tabirdir.senin üzerine gerekli olsun." mânasına bir tabirdir. Yani Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, "Sana şunu tavsiye ederim." diyor. Yani Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, "Sana şunu tavsiye ederim." diyor.

Aleyke. "Sana şunu tavsiye ederim." Bi-tîbi'l-kelâm. Tîb, "İyi." Kelâm. "Konuşma."Aleyke. "Sana şunu tavsiye ederim." Bi-tîbi'l-kelâm. Tîb, "İyi." Kelâm. "Konuşma." İyi ve güzel konuşmak. Bütün müslümanlara karşı, hatta bütün hayatın boyunca şu lisan dediğimiz,İyi ve güzel konuşmak. Bütün müslümanlara karşı, hatta bütün hayatın boyunca şu lisan dediğimiz, dil dediğimiz uzvumuzu hayra yormak, hayırda kullanmak, dil dediğimiz uzvumuzu hayra yormak, hayırda kullanmak, herkese karşı güzel tekellüm etmek, güzel şeyler söylemek; hayrı hakkı söylemek,herkese karşı güzel tekellüm etmek, güzel şeyler söylemek; hayrı hakkı söylemek, yumuşak tatlı söylemek, kalp kırmamak, gönül yıkmamak,yumuşak tatlı söylemek, kalp kırmamak, gönül yıkmamak, kimseyi incitmemek tarzında iyi söz söylemek, güzel konuşmak... kimseyi incitmemek tarzında iyi söz söylemek, güzel konuşmak... Yoksa nâtıka kabiliyetini edebî sanatlarla süslemek mânasına değil;Yoksa nâtıka kabiliyetini edebî sanatlarla süslemek mânasına değil; kalp yıkmamak, gönül kırmamak ve dilin âfeti olan dille işlenen günahları işlememek. kalp yıkmamak, gönül kırmamak ve dilin âfeti olan dille işlenen günahları işlememek.

İlmihal kitaplarımızın belli bir kadrosu vardır.İlmihal kitaplarımızın belli bir kadrosu vardır. Başında suların ahkâmından başlar, ondan sonra namaz bölümünü ve diğer bölümleri anlatır. Başında suların ahkâmından başlar, ondan sonra namaz bölümünü ve diğer bölümleri anlatır. Halbuki bunların yanı sıra anlatılması gereken bazı konular da vardır. Halbuki bunların yanı sıra anlatılması gereken bazı konular da vardır. Onlara eski tasavvuf ve ahlâk kitaplarında çok geniş olarak yer verildiği için ecdadımızOnlara eski tasavvuf ve ahlâk kitaplarında çok geniş olarak yer verildiği için ecdadımız o kitapları bunlardan ayrıca ehemmiyetine binaen telif ettiklerinden,o kitapları bunlardan ayrıca ehemmiyetine binaen telif ettiklerinden, bu ilmihal kitaplarında bu bölümler yer almamış.bu ilmihal kitaplarında bu bölümler yer almamış. Şimdi ahalimiz İslamiyeti unuttuğu, İslâmî bilgiler zayıfladığı için; evine bir ilmihal alıyor, Şimdi ahalimiz İslamiyeti unuttuğu, İslâmî bilgiler zayıfladığı için; evine bir ilmihal alıyor, o ilmihalin içinde böyle şeyler yok; sadece suların ahkâmından, namaz kılmadan ibaret.o ilmihalin içinde böyle şeyler yok; sadece suların ahkâmından, namaz kılmadan ibaret. İslamiyeti işte şu mekruhtur, bu böyledir, abdest şöyle alınır gibi şeylerden ibaret sanıyor. İslamiyeti işte şu mekruhtur, bu böyledir, abdest şöyle alınır gibi şeylerden ibaret sanıyor.

Halbuki şu dilin pek çok âfetleri vardır. Dil insanı cennete de götürür cehenneme de götürür.Halbuki şu dilin pek çok âfetleri vardır. Dil insanı cennete de götürür cehenneme de götürür. Bu dil o kadar mühim bir uzuvdur ki Peygamber sallallahu aleyhi ve selem Efendimiz;Bu dil o kadar mühim bir uzuvdur ki Peygamber sallallahu aleyhi ve selem Efendimiz; "Diline hâkim olmayı, diline sahip olmayı garanti eden kimseye"Diline hâkim olmayı, diline sahip olmayı garanti eden kimseye ben de cenneti garanti ederim" diye hadîsi şerîfinde tavsiye buyurmuş. ben de cenneti garanti ederim" diye hadîsi şerîfinde tavsiye buyurmuş.

Bu tavsiyeden bize çıkacak nedir? Dokuz defa yutkunup sözü ondan sonra söylemek.Bu tavsiyeden bize çıkacak nedir?

Dokuz defa yutkunup sözü ondan sonra söylemek.
Bir yerde konuşacağımız zaman sinirlenmeden, sakin bir şekilde,Bir yerde konuşacağımız zaman sinirlenmeden, sakin bir şekilde, kendine hâkim olarak ve ölçerek konuşmak. Çünkü sözü sen söyledin mi sen artık sözün esirisin,kendine hâkim olarak ve ölçerek konuşmak. Çünkü sözü sen söyledin mi sen artık sözün esirisin, o söz seni nereye götürürse esirisin. Ağzından bir kere çıktı. o söz seni nereye götürürse esirisin. Ağzından bir kere çıktı. Kanuna aykırıysa mahkemeye, hapse gidersin; ahlaka aykırıysa günah yersin;Kanuna aykırıysa mahkemeye, hapse gidersin; ahlaka aykırıysa günah yersin; karşısındaki şahsa dokunan bir şeyse onunla artık ömrün boyu uğraşırsın, uğraş dur. karşısındaki şahsa dokunan bir şeyse onunla artık ömrün boyu uğraşırsın, uğraş dur.

Sözü çıkarmadığın zaman söz senin esirin, ağzının içinde hapsedilmiş durumda.Sözü çıkarmadığın zaman söz senin esirin, ağzının içinde hapsedilmiş durumda. Onun için söze dikkat etmemiz lazım. Onun için söze dikkat etmemiz lazım. Dokuz defa yutkunmak demek şu sözü söyleyeyim mi söylemeyeyim diye iyice düşünmek demektir.Dokuz defa yutkunmak demek şu sözü söyleyeyim mi söylemeyeyim diye iyice düşünmek demektir. Sözümüze dikkat edersek epeyce kârlı çıkarız, epeyce kârlı çıkarız.Sözümüze dikkat edersek epeyce kârlı çıkarız, epeyce kârlı çıkarız. Onun için bundan sonra zihnimize iyice bir yerleştirelim;Onun için bundan sonra zihnimize iyice bir yerleştirelim; şu dilimizden sözleri dökü döküvermeyelim, kontrollü olarak konuşalım,şu dilimizden sözleri dökü döküvermeyelim, kontrollü olarak konuşalım, benim gibi böyle çok konuşup da sonra başınıza büyük işler getirtmeyin. benim gibi böyle çok konuşup da sonra başınıza büyük işler getirtmeyin.

Ve bezlu's-selâm. ikinci tavsiyesi. Bu yine, aleyke bi-bezli's-selâm demektir.Ve bezlu's-selâm. ikinci tavsiyesi. Bu yine, aleyke bi-bezli's-selâm demektir. "Sana selâmı bezletmeni de tavsiye ederim." Bezletmek mâlum, saçmak, bol bol vermek mânasına gelir."Sana selâmı bezletmeni de tavsiye ederim." Bezletmek mâlum, saçmak, bol bol vermek mânasına gelir. Sakınmıyorsun, kıskanmıyorsun, esirgemiyorsun, herkese bol bol selam veriyorsun. Sakınmıyorsun, kıskanmıyorsun, esirgemiyorsun, herkese bol bol selam veriyorsun. Başka hadîsi şerîflerde de geçiyor ki ; insan bildiğine bilmediğine selam verecek.Başka hadîsi şerîflerde de geçiyor ki ; insan bildiğine bilmediğine selam verecek. Şöyle baktın müslüman mı, selamın kadrini kıymetinin bilecek bir kimse mi; es-selamu aleyküm de.Şöyle baktın müslüman mı, selamın kadrini kıymetinin bilecek bir kimse mi; es-selamu aleyküm de. Bazen tekrar tekrar aynı şahısla karşılaşıyoruz. Peygamber Efendimiz diyor ki;Bazen tekrar tekrar aynı şahısla karşılaşıyoruz. Peygamber Efendimiz diyor ki; "Bir taşın veya ağacın etrafında dönerken tekrar tekrar karşılaşsanız bile selam verin." "Bir taşın veya ağacın etrafında dönerken tekrar tekrar karşılaşsanız bile selam verin."

Selam çok kıymetli bir şey, dua. Karşındaki şahsa Allah'tan selam temenni ediyorsun.Selam çok kıymetli bir şey, dua. Karşındaki şahsa Allah'tan selam temenni ediyorsun. O selamın içinde de neler yok! O selamın içinde de neler yok! O selamın içinde hastalıklardan, sıkıntılardan belalardan, dünyadaki dertlerden,O selamın içinde hastalıklardan, sıkıntılardan belalardan, dünyadaki dertlerden, ahiretteki belalardan sıkıntılardan, üzüntülerden, korkulacak hallerden selamet var.ahiretteki belalardan sıkıntılardan, üzüntülerden, korkulacak hallerden selamet var. es-Selamu aleyküm dediğin zaman sen ona iki cihanın hazinelerinies-Selamu aleyküm dediğin zaman sen ona iki cihanın hazinelerini "onların hepsi senin olsun" diye temenni etmiş oluyorsun. Bu tünaydında günaydında yok."onların hepsi senin olsun" diye temenni etmiş oluyorsun. Bu tünaydında günaydında yok. Tünaydın, "gecen aydın olsun"; günaydın, "gündüzün aydın olsun" demektir.Tünaydın, "gecen aydın olsun"; günaydın, "gündüzün aydın olsun" demektir. Zaten gündüz aydın, güneş var, zaten aydın.Zaten gündüz aydın, güneş var, zaten aydın. Mânası itibariyle şu sözün enginliği derinliğiyle onlar ölçülecek durumda değil. Mânası itibariyle şu sözün enginliği derinliğiyle onlar ölçülecek durumda değil.

Hele hele insan bu selama kızgınlığından ötekisine şey yapıyorsaHele hele insan bu selama kızgınlığından ötekisine şey yapıyorsa [ötekisini kullanıyorsa] o zaman çok zarar ediyor.[ötekisini kullanıyorsa] o zaman çok zarar ediyor. Bu, Allahu ekber, elhamdülillah, lâ ilâhe illallah gibi duadır. Lâ ilâhe illallah mizanı dolduruyor. Bu, Allahu ekber, elhamdülillah, lâ ilâhe illallah gibi duadır. Lâ ilâhe illallah mizanı dolduruyor. Bir lâ ilâhe illallah dedin mi; bir lâ ilâhe illallah'tan insanın terazisi ağır basıyor, Bir lâ ilâhe illallah dedin mi; bir lâ ilâhe illallah'tan insanın terazisi ağır basıyor, cennete gidiyor; kıymetli şey. es-Selamu aleyküm dediğin zaman çok şey temenni etmiş oluyorsun,cennete gidiyor; kıymetli şey. es-Selamu aleyküm dediğin zaman çok şey temenni etmiş oluyorsun, karşındaki insanı çok seviyorsun, çok büyük hayırlar tavsiye etmiş oluyorsun. Onun için esirgeme! karşındaki insanı çok seviyorsun, çok büyük hayırlar tavsiye etmiş oluyorsun. Onun için esirgeme!

Çok da faydası var. Peygamber Efendimiz'in meclisine bir zât gelmiş, toplu oturuyorlarmış.Çok da faydası var. Peygamber Efendimiz'in meclisine bir zât gelmiş, toplu oturuyorlarmış. es-selamu aleyküm demiş, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; aşeretün buyurmuş. es-selamu aleyküm demiş, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz; aşeretün buyurmuş. Aşere Arapça "on" demektir. "On ecir aldı" demek.Aşere Arapça "on" demektir. "On ecir aldı" demek. Malum Müslümanlıkta insan bir hayır işledi mi Allahu Teâlâ hazretleri cömert olduğu,Malum Müslümanlıkta insan bir hayır işledi mi Allahu Teâlâ hazretleri cömert olduğu, cömertlerin cömerdi olduğu için bol veriyor, ecri on misli veriyor.cömertlerin cömerdi olduğu için bol veriyor, ecri on misli veriyor. Bir başka şahıs gelmiş, es-selamu aleyküm ve rahmetullah demiş, ona 'işrûne demiş.Bir başka şahıs gelmiş, es-selamu aleyküm ve rahmetullah demiş, ona 'işrûne demiş. Herhalde yanındakilere diyor. Selamın karşılığı olarak demiyor da, es-selamu aleyküm dedi,Herhalde yanındakilere diyor. Selamın karşılığı olarak demiyor da, es-selamu aleyküm dedi, onun arkasından bir de ve rahmetullahı ekledi diyeonun arkasından bir de ve rahmetullahı ekledi diye onun ecrinin 20 kat olduğunu belirtmek için yanındakilere söylüyor.onun ecrinin 20 kat olduğunu belirtmek için yanındakilere söylüyor. Peygamber Efendimiz 'işrûne, bak bu 20 kat ecir aldı demiş oluyor.Peygamber Efendimiz 'işrûne, bak bu 20 kat ecir aldı demiş oluyor. Bir başka şahıs gelmiş birkaç zaman sonra, dakika sonra neyse o da;Bir başka şahıs gelmiş birkaç zaman sonra, dakika sonra neyse o da; esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berakâtuhu tarzında bir de berakâtuhû eklemiş,esselamu aleyküm ve rahmetullahi ve berakâtuhu tarzında bir de berakâtuhû eklemiş, o zaman Efendimiz buyurmuş ki; selasûn, 30 misli oldu. Ecir alıyor insan. o zaman Efendimiz buyurmuş ki; selasûn, 30 misli oldu. Ecir alıyor insan.

Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'ın bir kıssasını dinlemiştim, hoşuma gitti. Hz. Ömer'in oğlu!Abdullah b. Ömer radıyallahu anh'ın bir kıssasını dinlemiştim, hoşuma gitti. Hz. Ömer'in oğlu! Hz. Ömer'in oğlu Abdullah, Allah her ikisinden de razı olsun ve her ikisinin şefaatine bizleri erdirsin.Hz. Ömer'in oğlu Abdullah, Allah her ikisinden de razı olsun ve her ikisinin şefaatine bizleri erdirsin. Bir zâta demiş ki; "Hadi kalk seninle çarşıya gidelim." Karşısındaki de sahabi, diyor ki; Bir zâta demiş ki;

"Hadi kalk seninle çarşıya gidelim." Karşısındaki de sahabi, diyor ki;

"Ey Ömer'in oğlu! Ben senin huyunu bilirim; sen çarşıyı pazarı sevmezsin."Ey Ömer'in oğlu! Ben senin huyunu bilirim; sen çarşıyı pazarı sevmezsin. Söyle, neden gidelim diyorsun?" Çünkü çarşı pazar tehlikelidir.Söyle, neden gidelim diyorsun?"

Çünkü çarşı pazar tehlikelidir.
Çarşı pazar şeytanın çok gezdiği yerdir, çok olduğu yerdir. Neden? Çarşı pazar şeytanın çok gezdiği yerdir, çok olduğu yerdir.

Neden?

Yalan yere yemin edilir, insan aldatılır, kandırılır, açıklık saçıklık, kız erkek, kadın;Yalan yere yemin edilir, insan aldatılır, kandırılır, açıklık saçıklık, kız erkek, kadın; bir sürü tehlikeleri var. Hele şimdi tehlikesi çok daha büyüktür. bir sürü tehlikeleri var. Hele şimdi tehlikesi çok daha büyüktür. Sen Kapalıçarşı'da esnaf isen yandın, Kapalıçarşı'da esnaflık yapmak demek;Sen Kapalıçarşı'da esnaf isen yandın, Kapalıçarşı'da esnaflık yapmak demek; hele o Beyazıt'tan Nûruosmâniye'ye giden yol üzerinde ise dükkânın, hele o Beyazıt'tan Nûruosmâniye'ye giden yol üzerinde ise dükkânın, artık orada Müslümanlığı muhafaza etti mi insan tamam, böyle omzuna dört tane yıldız takmak lazım. artık orada Müslümanlığı muhafaza etti mi insan tamam, böyle omzuna dört tane yıldız takmak lazım. Zor şimdi, çarşı pazar şeytanın çok olduğu bir yer. Zor şimdi, çarşı pazar şeytanın çok olduğu bir yer.

"Sen niye oraya gitmek istiyorsun ey Ömer'in oğlu? Nedir sebebi?" diye soruyorlar. "Sen niye oraya gitmek istiyorsun ey Ömer'in oğlu? Nedir sebebi?" diye soruyorlar.

Burada eski insanların zihniyetine bir işaret var.Burada eski insanların zihniyetine bir işaret var. Eski insan ama Allah'ın makbul kulları, sahabe-i kiramdan Hz. Ömer'in oğlu. Diyor ki; Eski insan ama Allah'ın makbul kulları, sahabe-i kiramdan Hz. Ömer'in oğlu. Diyor ki;

"Orası kalabalık selam veririz, selam alırız." Kalabalık yere gidiyor."Orası kalabalık selam veririz, selam alırız."

Kalabalık yere gidiyor.
Sokak arasında çok insan yok, kalabalık yere gidecek es-selamu aleyküm ve rahmetullah,Sokak arasında çok insan yok, kalabalık yere gidecek es-selamu aleyküm ve rahmetullah, esselamu aleyküm ve rahmetullah, esselamu aleyküm ve rahmetullah diyecek, mânevî kârını düşünüyor.esselamu aleyküm ve rahmetullah, esselamu aleyküm ve rahmetullah diyecek, mânevî kârını düşünüyor. Çarşıya pazara gidip de alışverişi düşünmüyor, mânevî kârını düşünüyor. Çarşıya pazara gidip de alışverişi düşünmüyor, mânevî kârını düşünüyor. İnsanın aklı fikri Allahu Teâlâ hazretlerinin rızası olunca tabii mantığı da böyle çalışır. İnsanın aklı fikri Allahu Teâlâ hazretlerinin rızası olunca tabii mantığı da böyle çalışır.

Demek ki selâmı çok edeceğiz. Bunun altında yatan mana nedir? Demek ki selâmı çok edeceğiz.

Bunun altında yatan mana nedir?

Herkesle tanışmak, herkese iyi şey temenni etmek, güleç yüzlü olmak,Herkesle tanışmak, herkese iyi şey temenni etmek, güleç yüzlü olmak, yoldan gelip geçenle ilgilenip ona da şöyle tatlı bir dille, iltifat gibi manalar taşıyor.yoldan gelip geçenle ilgilenip ona da şöyle tatlı bir dille, iltifat gibi manalar taşıyor. Bezlü'sselâm deyince insan anlıyor ki müslüman güleç yüzlü bir kimse olacak,Bezlü'sselâm deyince insan anlıyor ki müslüman güleç yüzlü bir kimse olacak, sokakta başını eğip, kaşını çatıp gitmeyecek.sokakta başını eğip, kaşını çatıp gitmeyecek. Gülerek, sağa sola selam vererek, hal hatır sorarak tatlı bir geçişle geçecek.Gülerek, sağa sola selam vererek, hal hatır sorarak tatlı bir geçişle geçecek. Yani geçim var, geçimlilik var.Yani geçim var, geçimlilik var. İşin altında geçimlilik, insanlarla hoş geçinmek, gönül yapmak meselesi var.İşin altında geçimlilik, insanlarla hoş geçinmek, gönül yapmak meselesi var. Yine cemiyetin bekâsı, selameti var. Yine cemiyetin fertleri arasında muhabbet olacak, olsun diyeYine cemiyetin bekâsı, selameti var. Yine cemiyetin fertleri arasında muhabbet olacak, olsun diye bunu Allahu Teâlâ hazretleri bize tavsiye eylemiş, Resûlullah bize tavsiye eylemiş. bunu Allahu Teâlâ hazretleri bize tavsiye eylemiş, Resûlullah bize tavsiye eylemiş.

İslamiyet, İslâm cemiyetinin muhabbeti, sapasağlam sıhhatli hayat sürmesi,İslamiyet, İslâm cemiyetinin muhabbeti, sapasağlam sıhhatli hayat sürmesi, yaşaması için ne lazımsa onları emretmiştir.yaşaması için ne lazımsa onları emretmiştir. İslâm cemiyetinin nizamını bozacak,İslâm cemiyetinin nizamını bozacak, fertler arasındaki tatlı güzel münasebetleri zedeleyecek her şeyi yasaklamıştır.fertler arasındaki tatlı güzel münasebetleri zedeleyecek her şeyi yasaklamıştır. İslamiyet'in ana huyu, ana prensibi cemiyeti korumaktır. Ferdi de cemiyeti de korur. İslamiyet'in ana huyu, ana prensibi cemiyeti korumaktır. Ferdi de cemiyeti de korur. İnsanın dünyasını da ahiretini de korur; hiçbir şeyini ihmal etmez. İnsanın dünyasını da ahiretini de korur; hiçbir şeyini ihmal etmez.

Şimdi dünya üzerindeki nizamlarda bu kemâli bulamazsın.Şimdi dünya üzerindeki nizamlarda bu kemâli bulamazsın. Mesela kapitalist nizam dediğimiz nizamda ferdin hürriyeti, hürriyet ve ticarî hürriyet Mesela kapitalist nizam dediğimiz nizamda ferdin hürriyeti, hürriyet ve ticarî hürriyet ve diğer hürriyetler cemiyete üstün tutulmuştur. Fert üstün tutulmuştur. ve diğer hürriyetler cemiyete üstün tutulmuştur. Fert üstün tutulmuştur. Komünist memleketlerde cemiyet üstün tutulmuştur, fert imhâ edilmiştir.Komünist memleketlerde cemiyet üstün tutulmuştur, fert imhâ edilmiştir. Ferdin ne şahsiyeti kalmıştır ne bir şeyi. Birisi ifrat, birisi tefrittir.Ferdin ne şahsiyeti kalmıştır ne bir şeyi. Birisi ifrat, birisi tefrittir. İslamiyet hiçbir şeyi gadre uğratmaz.Cemiyete cemiyetin hakkını verir, ferde ferdin hakkını verir;İslamiyet hiçbir şeyi gadre uğratmaz.Cemiyete cemiyetin hakkını verir, ferde ferdin hakkını verir; ruha ruhun hakkını verir, cesede cesedin hakkını verir. Peygamber Efendimiz; ruha ruhun hakkını verir, cesede cesedin hakkını verir. Peygamber Efendimiz;

Fe a'tı külle zî hakkın hakkahu. "Her hak sahibine hakkını ver." buyurmuş. Fe a'tı külle zî hakkın hakkahu. "Her hak sahibine hakkını ver." buyurmuş.

Karının senin üzerinde hakkı var, ver. Allahu Teâlâ hazretlerinin karşısında senin vazifen var.Karının senin üzerinde hakkı var, ver. Allahu Teâlâ hazretlerinin karşısında senin vazifen var. Yani senin üzerinde Allah'ın hakkı var. Her şeyimiz zaten Allah'ın ya.Yani senin üzerinde Allah'ın hakkı var. Her şeyimiz zaten Allah'ın ya. Peygamber Efendimiz öyle buyuruyor. O vazifeyi yap.Peygamber Efendimiz öyle buyuruyor. O vazifeyi yap. Kullara karşı vazifeyi yap, cemiyete karşı vazifeyi yap diye tavsiyeler böyle. Kullara karşı vazifeyi yap, cemiyete karşı vazifeyi yap diye tavsiyeler böyle.

Demek ki mümkün olduğu kadar selam vereceğiz. Her selamda büyük ecirler aldığımızı bileceğiz.Demek ki mümkün olduğu kadar selam vereceğiz. Her selamda büyük ecirler aldığımızı bileceğiz. Bir de bir husus var; tabii insanın dili başka kalbi başka olursa ona münafık derler. Bir de bir husus var; tabii insanın dili başka kalbi başka olursa ona münafık derler. Dilinle selâmun aleyküm diyorsun, ben senin dünyada âhirette mesut, bahtiyar Dilinle selâmun aleyküm diyorsun, ben senin dünyada âhirette mesut, bahtiyar olmanı istiyorum diyorsun, arkasından kuyusunu kazıyorsun. Bu tezata da dikkat etmek lazım. olmanı istiyorum diyorsun, arkasından kuyusunu kazıyorsun. Bu tezata da dikkat etmek lazım. Selam verdiğin kimseye arkasından kötülük yapmaya yeltenme! Selam verdiğin kimseye arkasından kötülük yapmaya yeltenme! Özün de kalbin de sözün de birbirine mutâbık olsun.Özün de kalbin de sözün de birbirine mutâbık olsun. Selam verdin mi artık hep selametliğini iste, iyiliğini iste. Selam verdin mi artık hep selametliğini iste, iyiliğini iste. Selam kuru bir davadan ibaret kalmasın, muhabbetin bir nişânesi olsun. Selam kuru bir davadan ibaret kalmasın, muhabbetin bir nişânesi olsun.

Sonra selamın çeşitleri vardır. Mesela, hocamız; Sonra selamın çeşitleri vardır. Mesela, hocamız;

"Bir adam bataklığa düşmüş çırpınıyor, biraz sonra çamurların içinde kaybolacak."Bir adam bataklığa düşmüş çırpınıyor, biraz sonra çamurların içinde kaybolacak. es-Selamu aleyküm deyip yanından geçsen olur mu?" derdi. Olmaz. Orada selam nedir? es-Selamu aleyküm deyip yanından geçsen olur mu?" derdi.

Olmaz.

Orada selam nedir?

Orada selam, bir sırık bulup, bir ip bulup o adama atıp onu oradan kurtarmaktır. Orada selam, bir sırık bulup, bir ip bulup o adama atıp onu oradan kurtarmaktır.

Madem selametliğini istiyorsun niye selametliğine çalışmazsın? Madem selametliğini istiyorsun niye selametliğine çalışmazsın?

es-Selamu aleyküm diyorsun selametliğine çalışmıyorsun. Selametliğine çalışacaksın!es-Selamu aleyküm diyorsun selametliğine çalışmıyorsun. Selametliğine çalışacaksın! Sağ salim, esen, rahat, huzur içinde olmasına gayret edeceksin. Hakiki, has Müslümanlık bunu gerektirir. Sağ salim, esen, rahat, huzur içinde olmasına gayret edeceksin. Hakiki, has Müslümanlık bunu gerektirir.

Ve İslâm'da bildiğine bilmediğine selam verilir. Avrupa'da diyorlar, duyuyoruz.Ve İslâm'da bildiğine bilmediğine selam verilir. Avrupa'da diyorlar, duyuyoruz. Bir Avrupalı ötekisine selam verirse, ben seni tanımıyorum, sen kimsin,Bir Avrupalı ötekisine selam verirse, ben seni tanımıyorum, sen kimsin, ne hakla bana selam veriyorsun, dermiş. Bizim profesörlerden bir tanesi Fransa'ya gitmiş. ne hakla bana selam veriyorsun, dermiş. Bizim profesörlerden bir tanesi Fransa'ya gitmiş.

Fransızlar çok mağrur, diyor. Ne yaptılar, dedim. Fransızlar çok mağrur, diyor.

Ne yaptılar, dedim.

Bir yeri soracak oldum, bir adama yanaştım, bana; "Sen benim rahatımı ne hakla tahrip edersin!" diyeBir yeri soracak oldum, bir adama yanaştım, bana; "Sen benim rahatımı ne hakla tahrip edersin!" diye cevap verdi diyor. Yani merhaba demiş, şurası nasıl diyecek; ben şu anda dinleniyorum,cevap verdi diyor. Yani merhaba demiş, şurası nasıl diyecek; ben şu anda dinleniyorum, sen benim rahatımı nasıl tahrip edersin, diye bir ters cevap verdi, şaşırdım kaldım diyor. sen benim rahatımı nasıl tahrip edersin, diye bir ters cevap verdi, şaşırdım kaldım diyor.

İslâm'da böyle değil. İslâm'da tanıdığına da tanımadığına da selam verilir.İslâm'da böyle değil. İslâm'da tanıdığına da tanımadığına da selam verilir. Şöyle bakarsın, müslüman, esselamu aleyküm dersin. Müslüman olmayana selam verilmez.Şöyle bakarsın, müslüman, esselamu aleyküm dersin. Müslüman olmayana selam verilmez. Zaten faydası olmaz. Versen de faydası olmaz, ona bir faydası olmaz ama verilmez.Zaten faydası olmaz. Versen de faydası olmaz, ona bir faydası olmaz ama verilmez. Peygamber Efendimiz müslüman olmayan kimselere mektup yazmış. Peygamber Efendimiz müslüman olmayan kimselere mektup yazmış. Peygamber Efendimiz'in mektupları Besmele ile başlardı ve içinde selam da olurdu.Peygamber Efendimiz'in mektupları Besmele ile başlardı ve içinde selam da olurdu. Selamında diyor ki; es-Selamu âla meni'ttebe'a'lhüdâ. Selamında diyor ki; es-Selamu âla meni'ttebe'a'lhüdâ. "Selam Allah'ın hidayetine tâbi olanlara olsun." "Selam Allah'ın hidayetine tâbi olanlara olsun." Şartlı, sen müslüman olursan sana selam, değilsen kendin bilirsin. Boş yere harcamıyor. Şartlı, sen müslüman olursan sana selam, değilsen kendin bilirsin. Boş yere harcamıyor.

Ve it'âmu't-ta'âm. Üçüncü tavsiyesi. Ve it'âmu't-ta'âm. Üçüncü tavsiyesi.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem "Sana üçüncü olarak yemek yedirmeni de tavsiye ederim." buyurmuş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem "Sana üçüncü olarak yemek yedirmeni de tavsiye ederim." buyurmuş. Bu yemek yedirmek meselesi... Bu yemek yedirmek meselesi... Elhamdülillah bunu bizim muhitimiz bilir. Elhamdülillah bunu bizim muhitimiz bilir. Bizim şu camideki şu hadîs-i şerîfi dinleyen kardeşlerimiz zaten bu hususlara âşina kardeşlerimizdir. Bizim şu camideki şu hadîs-i şerîfi dinleyen kardeşlerimiz zaten bu hususlara âşina kardeşlerimizdir.

Yemek yedirmenin çok büyük ecri var.Yemek yedirmenin çok büyük ecri var. Tabii zengin kimseye de yemek yedirilir muhabbet artsın, münasebetler yumuşasın,Tabii zengin kimseye de yemek yedirilir muhabbet artsın, münasebetler yumuşasın, tatlılaşsın, samimileşsin diye. Sen onu evine çağırırsın;tatlılaşsın, samimileşsin diye. Sen onu evine çağırırsın; bu akşam çorbayı bizde içelim dersin o da seni evine çağırır, müslümanlar daha samimi arkadaşlık eder,bu akşam çorbayı bizde içelim dersin o da seni evine çağırır, müslümanlar daha samimi arkadaşlık eder, birbirleriyle daha yakından dost olurlar.birbirleriyle daha yakından dost olurlar. Bir birbirlerini uzaktan tanımak durumu var bir de daha yakından tanımak durumu var.Bir birbirlerini uzaktan tanımak durumu var bir de daha yakından tanımak durumu var. Aynı apartmanda oturuyorlar da birbirlerini tanımıyorlar. Aynı apartmanda oturuyorlar da birbirlerini tanımıyorlar. Ankara'da bir eve gittik, kapısından içeri girdik, meğer üç kat da altında kat varmış.Ankara'da bir eve gittik, kapısından içeri girdik, meğer üç kat da altında kat varmış. Dört kat yukarı çıktık, oraya soruyoruz buraya soruyoruz; Bu evde filanca oturuyor mu? Dört kat yukarı çıktık, oraya soruyoruz buraya soruyoruz;

Bu evde filanca oturuyor mu?

Bilmiyoruz diyorlar. Dört kat çıktık kapıları çala çala. Hiçbirisi bilmedi.Bilmiyoruz diyorlar.

Dört kat çıktık kapıları çala çala. Hiçbirisi bilmedi.
Ondan sonra aşağı indik, nihayet en alttaymış. Aradığımızı en altta bulduk.Ondan sonra aşağı indik, nihayet en alttaymış. Aradığımızı en altta bulduk. Bir apartmanda oturuyorlar birbirlerinden haberleri yok. Bir apartmanda oturuyorlar birbirlerinden haberleri yok.

Zengine de yemek yedirilir, fakire de yemek yedirilir.Zengine de yemek yedirilir, fakire de yemek yedirilir. Yemeklerin sadece zenginlere mahsus olması da tehlikelidir. Yemeklerin sadece zenginlere mahsus olması da tehlikelidir. Sofranda biraz da fukaracıklardan da bulundurmak uygun olur. Allah yolunda insan böyle yedirirse; Sofranda biraz da fukaracıklardan da bulundurmak uygun olur. Allah yolunda insan böyle yedirirse;

Ve yut'imûne't-ta'âme 'alâ hubbihî miskînen ve yetîmen ve esîrâ. Ayeti Kerîmesinde de bildiriliyor,Ve yut'imûne't-ta'âme 'alâ hubbihî miskînen ve yetîmen ve esîrâ. Ayeti Kerîmesinde de bildiriliyor, çok büyük iltifatlara mazhar olur, çok büyük ecirler kazanır. Bu hususta da çekinmeyin. çok büyük iltifatlara mazhar olur, çok büyük ecirler kazanır. Bu hususta da çekinmeyin.

Şimdi bazı kimseler davet etmeyi isterler. Hanım der ki; Şimdi bazı kimseler davet etmeyi isterler. Hanım der ki;

"Yemek yok evde, çağırma kimseyi, yemek yok." "Yemek yok evde, çağırma kimseyi, yemek yok."

Senin yemek yok dediğin evde sen kenara çekil bakalım, ben şöyle bir mutfağa gireyim,Senin yemek yok dediğin evde sen kenara çekil bakalım, ben şöyle bir mutfağa gireyim, buzdolabını şöyle bir açayım. Buzdolabı var mı? Var. Buzdolabın varsa muhakkak içi doludur. buzdolabını şöyle bir açayım.

Buzdolabı var mı?

Var.

Buzdolabın varsa muhakkak içi doludur.
Kahvaltılık reçel, peynir, tereyağı vardır, bilmem şunu vardır bunu vardır. Kahvaltılık reçel, peynir, tereyağı vardır, bilmem şunu vardır bunu vardır. Eskiler, Arpa ekmeğinin yanında katık gerekir ama buğday ekmeği olursa katığa lüzum yok demişler. Eskiler, Arpa ekmeğinin yanında katık gerekir ama buğday ekmeği olursa katığa lüzum yok demişler. Buğday ekmeği oldu mu; sadece ekmek olsa yanına tuz banarsın yine olur da;Buğday ekmeği oldu mu; sadece ekmek olsa yanına tuz banarsın yine olur da; merak etme, ille en âlâ şey ikram etmek mecburiyeti yok. merak etme, ille en âlâ şey ikram etmek mecburiyeti yok.

Hatta İhyâu ulûm'da okudum ki; Gazzâlî rahmetullahi aleyh buyuruyor, hadîsi şerîften almış;Hatta İhyâu ulûm'da okudum ki; Gazzâlî rahmetullahi aleyh buyuruyor, hadîsi şerîften almış; Misafirinize aşırı külfetle, sizi yoracak, bıktıracak tarzda aşırı, mutantan yemekler hazırlamayın. Misafirinize aşırı külfetle, sizi yoracak, bıktıracak tarzda aşırı, mutantan yemekler hazırlamayın.

Neden? arkasından izah ediyor; Çünkü bir zaman gelir öyle hazırlayamadığınız zaman,Neden? arkasından izah ediyor;

Çünkü bir zaman gelir öyle hazırlayamadığınız zaman,
misafirin eve gelmesini istemez olursunuz.misafirin eve gelmesini istemez olursunuz. Bugün evde beş çeşit yemek yok aman eve misafir gelmesin, çağırmayayım. Bugün evde beş çeşit yemek yok aman eve misafir gelmesin, çağırmayayım. Misafirin gelmesini istemeyen kimseye de Allah lanet eder diyor. Onun için tabii halinde olacak.Misafirin gelmesini istemeyen kimseye de Allah lanet eder diyor.

Onun için tabii halinde olacak.
Ama sen zaten evde birkaç çeşit yiyorsan misafire de sirke çıkartıp, ekmeği çıkartıp;Ama sen zaten evde birkaç çeşit yiyorsan misafire de sirke çıkartıp, ekmeği çıkartıp; ban buna ye, denmez. Sen kendi yediğinden yedirirsin... ban buna ye, denmez. Sen kendi yediğinden yedirirsin... Fazla külfet yapıp kendini yorup da sonra bıkmamak; kaide bu.Fazla külfet yapıp kendini yorup da sonra bıkmamak; kaide bu. Bıkmayacak gibi tabii bir şekilde [hazırlık] yaparsın. Bıkmayacak gibi tabii bir şekilde [hazırlık] yaparsın.

Bir de Hz. Ömer ile bir ihtiyar [kadının] hikâyesini naklederler, radıyallahu anhum ecmaîn.Bir de Hz. Ömer ile bir ihtiyar [kadının] hikâyesini naklederler, radıyallahu anhum ecmaîn. [İhtiyar kadın] halife Hz. Ömer radıyallahu anh'ı yemeğe çağırmış. [İhtiyar kadın] halife Hz. Ömer radıyallahu anh'ı yemeğe çağırmış. Önüne çok basit bir yemek çıkarmış. Paça mı çıkartmış;Önüne çok basit bir yemek çıkarmış. Paça mı çıkartmış; o zamana göre herkesin bulduğu ve pek değerli sayılmayan bir yemek çıkartmış.o zamana göre herkesin bulduğu ve pek değerli sayılmayan bir yemek çıkartmış. Şimdi paça da galiba çok pahalı, kıymetli bir şey ya. Şimdi paça da galiba çok pahalı, kıymetli bir şey ya.

Hz. Ömer radıyallahu anh kapıdan içeri girmiş, bakmış ki orada bir sopa dayalı duruyor;Hz. Ömer radıyallahu anh kapıdan içeri girmiş, bakmış ki orada bir sopa dayalı duruyor; sopaya bir bakmış, biraz bir düşünmüş, kılıcını çıkartmış sopaya bir bakmış, biraz bir düşünmüş, kılıcını çıkartmış sopanın yanına koymuş, içeriye girmiş oturmuş. sopanın yanına koymuş, içeriye girmiş oturmuş.

Yemeği yemiş, elhamdülillah, çok şükür, "Allah senden razı olsun teyze" mi dediYemeği yemiş, elhamdülillah, çok şükür, "Allah senden razı olsun teyze" mi dedi artık ne dediyse yaşlı kadına. Sağ ol, var ol demiş, Allah'a hamd ü sena etmiş kalkmış.artık ne dediyse yaşlı kadına. Sağ ol, var ol demiş, Allah'a hamd ü sena etmiş kalkmış. Giderken, kılıcını kuşanırken sormuş; Giderken, kılıcını kuşanırken sormuş;

Bu sopayı ne diye koydun buraya, bu neydi? [İhtiyar kadın] diyor ki; Bu sopayı ne diye koydun buraya, bu neydi? [İhtiyar kadın] diyor ki;

Yâ Ömer! Eğer "Benim gibi koskoca bir halifeyi böyle basit bir yemek,Yâ Ömer! Eğer "Benim gibi koskoca bir halifeyi böyle basit bir yemek, basit bir sofraya mı çağırdın?" deseydin bu sopayla sana vuracaktım. basit bir sofraya mı çağırdın?" deseydin bu sopayla sana vuracaktım.

Peki, sen kılıcı ne diye onun yanına koydun? [Hz. Ömer de;] Peki, sen kılıcı ne diye onun yanına koydun? [Hz. Ömer de;]

Ey ihtiyar! Eğer sen de "Bu sofra sana layık değil ama işte kusura bakma filan deseydin Ey ihtiyar! Eğer sen de "Bu sofra sana layık değil ama işte kusura bakma filan deseydin ben de sana bu kılıcın tersiyle, kabzasıyla biraz bir iki tane vuracaktım." diyor. ben de sana bu kılıcın tersiyle, kabzasıyla biraz bir iki tane vuracaktım." diyor.

Demek ki, bu iki sözden anlaşılıyor ki, tabii olarak ne varsa onu [ikram] yapacak.Demek ki, bu iki sözden anlaşılıyor ki, tabii olarak ne varsa onu [ikram] yapacak. Allah verdi ise sen de ikram edersin, esirgemezsin, olur.Allah verdi ise sen de ikram edersin, esirgemezsin, olur. Ama vermediyse utanmana lüzum yok; çünkü veren Allah, vermeyen yine Allah. Ama vermediyse utanmana lüzum yok; çünkü veren Allah, vermeyen yine Allah.

Demek ki bu hadîsi şerîften fevkalade önemli [üç kaide öğrendik.] Bakın yedi kelimeden ibaret.Demek ki bu hadîsi şerîften fevkalade önemli [üç kaide öğrendik.] Bakın yedi kelimeden ibaret. İkişer takım hepsi, iki kelime, iki kelime, bir de başta aleyke var. İkişer takım hepsi, iki kelime, iki kelime, bir de başta aleyke var. Bu hadîsi şerîfte yedi kelimeden bir cemiyeti ayakta tutacak bir nizam var.Bu hadîsi şerîfte yedi kelimeden bir cemiyeti ayakta tutacak bir nizam var. Yedi kelimeden cemiyet muhabbetle dimdik ayakta durur. Neden? Yedi kelimeden cemiyet muhabbetle dimdik ayakta durur.

Neden?

Güzel konuşacak, selam verecek, selametliğini iyiliğini isteyecek, yiyip yedirecek. Güzel konuşacak, selam verecek, selametliğini iyiliğini isteyecek, yiyip yedirecek.

O cemiyetin fertlerini sen nasıl yıkarsın? Girmeden tefrika bir millete düşman giremez O cemiyetin fertlerini sen nasıl yıkarsın?

Girmeden tefrika bir millete düşman giremez

Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez. diyor Mehmet Akif.Toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.

diyor Mehmet Akif.
Girmeden tefrika bir millete düşman giremez.Girmeden tefrika bir millete düşman giremez. Önce tefrika girer; sen şucusun ben bucuyum, o odur, bu budur, o bu partiden bu bilmem nereden. Önce tefrika girer; sen şucusun ben bucuyum, o odur, bu budur, o bu partiden bu bilmem nereden.

Allah'ın kulları, hepsi Hz. Âdem'in oğulları değil mi? Hepsi Hz. Âdem'in oğulları. Allah'ın kulları, hepsi Hz. Âdem'in oğulları değil mi?

Hepsi Hz. Âdem'in oğulları.

Biz aynı milletin fertleri değil miyiz? Aynı milletin fertleriyiz. Aynı tarihi yaşamadık mı? Biz aynı milletin fertleri değil miyiz?

Aynı milletin fertleriyiz.

Aynı tarihi yaşamadık mı?

Dedelerimiz aynı gayeler uğrunda çarpışmadılar mı? Aynı gayeler uğrunda şehit olmadılar mı? Dedelerimiz aynı gayeler uğrunda çarpışmadılar mı? Aynı gayeler uğrunda şehit olmadılar mı?

Oldular. Nedir bu çatlaklık, bu tefrika? Önce tefrika giriyor ondan sonra düşman girer.Oldular.

Nedir bu çatlaklık, bu tefrika?

Önce tefrika giriyor ondan sonra düşman girer.
Tefrika girmeden giremez. Girse defolur gider. duramaz.Tefrika girmeden giremez. Girse defolur gider. duramaz. Yanlışlıkla girse girdiğine pişman olur çıkar. Yanılıp da girse girdiğine pişman olur. Yanlışlıkla girse girdiğine pişman olur çıkar. Yanılıp da girse girdiğine pişman olur.

Onun için bir cemiyeti ayakta tutan bir nizam yedi kelimeden ibaret. Onun için bir cemiyeti ayakta tutan bir nizam yedi kelimeden ibaret.

Allah elimizde bulunan nimetin kadrini bilmeyi cümlemize nasip etsin. Allah elimizde bulunan nimetin kadrini bilmeyi cümlemize nasip etsin.

Kardeşlerimiz biliyor, buradakiler biliyor. Ben onlara bir şey demiyorum.Kardeşlerimiz biliyor, buradakiler biliyor. Ben onlara bir şey demiyorum. 45 milyona Allah bildirsin. Biraz da bize bildirme vazifesi düşüyor.45 milyona Allah bildirsin. Biraz da bize bildirme vazifesi düşüyor. Duyuyoruz, güzel; Resûlullah'ın hadîs-i şerîfleri ağzımıza tat, kulağımıza şeref veriyor, güzel.Duyuyoruz, güzel; Resûlullah'ın hadîs-i şerîfleri ağzımıza tat, kulağımıza şeref veriyor, güzel. Bildireceğiz, başkaları bilmiyor çünkü! Dünyadan haberi yok! Bildireceğiz, başkaları bilmiyor çünkü! Dünyadan haberi yok!

En beğendiğin insan, camiye geliyor gidiyor, şunu oku diyorsun okuyamıyor,En beğendiğin insan, camiye geliyor gidiyor, şunu oku diyorsun okuyamıyor, bunu oku diyorsun okuyamıyor, kaçıyor. Kendimizi yetiştirmiyoruz! bunu oku diyorsun okuyamıyor, kaçıyor. Kendimizi yetiştirmiyoruz! Bir İngiliz müslüman oluyor, bir sene sonra bakıyorsun Mısır'a gidiyor, şöyle yapıyor böyle yapıyor Bir İngiliz müslüman oluyor, bir sene sonra bakıyorsun Mısır'a gidiyor, şöyle yapıyor böyle yapıyor Arapça'yı öğreniyor, bakıyorsun Kur'ân-ı Kerîm öğreniyor, bakıyorsun şunu öğreniyor. Neden? Arapça'yı öğreniyor, bakıyorsun Kur'ân-ı Kerîm öğreniyor, bakıyorsun şunu öğreniyor.

Neden?

Biliyor ki İslamiyeti ilim üzerinde duracak.Biliyor ki İslamiyeti ilim üzerinde duracak. Cahillik üzerinde durmaz, çürük temel üzerine, suya, çamura bina yapılmaz.Cahillik üzerinde durmaz, çürük temel üzerine, suya, çamura bina yapılmaz. Toprağı bile kazarlar kazarlar kazarlar, sağlam zemini bulunca temeli atarlar. Toprağı bile kazarlar kazarlar kazarlar, sağlam zemini bulunca temeli atarlar.

Onlar öyle yapıyor da biz niye yapmıyoruz? Onlar öyle yapıyor da biz niye yapmıyoruz?

Biz sanki kendimizi Allah'ın garantili, bahtiyar, imtiyazlı kullarıyız sanıyoruz.Biz sanki kendimizi Allah'ın garantili, bahtiyar, imtiyazlı kullarıyız sanıyoruz. Dedelerimiz müslümandı ya, sakallıydı, sarıklıydı, Allah yolunda şehit olmuştu.Dedelerimiz müslümandı ya, sakallıydı, sarıklıydı, Allah yolunda şehit olmuştu. Biz de sanıyoruz ki soydan, soptan, sülalece hepimiz hemen cennete gidivereceğiz!Biz de sanıyoruz ki soydan, soptan, sülalece hepimiz hemen cennete gidivereceğiz! Öyle bir şey yok! Temenni ederiz de muhterem kardeşler, böyle bir şey yok! Öyle bir şey yok! Temenni ederiz de muhterem kardeşler, böyle bir şey yok! Babası peygamber olur, oğlu kâfir gider. Nuh aleyhisselam'ın oğlunu Kur'ânı Kerîm'de okumadın mı? Babası peygamber olur, oğlu kâfir gider.

Nuh aleyhisselam'ın oğlunu Kur'ânı Kerîm'de okumadın mı?

Nuh aleyhisselam'ın oğlu babasının sözüne uymadı, karşı geldi, ben bir tepenin üstüne çıkarım dediNuh aleyhisselam'ın oğlu babasının sözüne uymadı, karşı geldi, ben bir tepenin üstüne çıkarım dedi gemiye binmedi, helâk oldu gitti. gemiye binmedi, helâk oldu gitti. Babası biraz, ya Rabbî bu benim oğlumdur, sen de erhamu'rrahiminsin gibi bir şey yapacak oldu; Babası biraz, ya Rabbî bu benim oğlumdur, sen de erhamu'rrahiminsin gibi bir şey yapacak oldu;

İnnehû leyse min ehlike. diye hemen hitâb-ı itâb geldi; "O senin ailenden değil." Neden? İnnehû leyse min ehlike. diye hemen hitâb-ı itâb geldi; "O senin ailenden değil."

Neden?

Olmaz da ondan. Görünüşte oğul gibi bile olsa iman aynı olmayınca olmuyor da ondan.Olmaz da ondan. Görünüşte oğul gibi bile olsa iman aynı olmayınca olmuyor da ondan. "Senin ehlinden değil." dedi. Fikir bir olacak, gönül bir olacak."Senin ehlinden değil." dedi. Fikir bir olacak, gönül bir olacak. Gönül bir olmadıktan sonra baba, kardeş, akraba hepsi laftır. Gönül bir olacak. Gönül bir olmadıktan sonra baba, kardeş, akraba hepsi laftır. Gönül bir olacak.

Nuh aleyhisselam ve Lut aleyhisselam'ın karıları da kâfirdi. Peygamber karısı! Nuh aleyhisselam ve Lut aleyhisselam'ın karıları da kâfirdi. Peygamber karısı!

Daraba'llâhu meselen lillezîne keferu'mraete nûhin ve'mraete lût kânetâ tahte abdeyni min ibâdinâDaraba'llâhu meselen lillezîne keferu'mraete nûhin ve'mraete lût kânetâ tahte abdeyni min ibâdinâ sâlihayni fe-hânetâhümâ fe-lem yuğniyâ anhümâ mina'llâhi şey'en ve kîle'd-hula'nnâra me'a'd-dâhilîn. sâlihayni fe-hânetâhümâ fe-lem yuğniyâ anhümâ mina'llâhi şey'en ve kîle'd-hula'nnâra me'a'd-dâhilîn.

İki salih, iki peygamber kulun karısı idiler, onun emrinde idiler, onlara hıyanet ettiler,İki salih, iki peygamber kulun karısı idiler, onun emrinde idiler, onlara hıyanet ettiler, onlara 'cehenneme girin' denildi. Peygamber karısı olmak fayda etmiyor ise,onlara 'cehenneme girin' denildi. Peygamber karısı olmak fayda etmiyor ise, peygamber oğlu olmak fayda etmiyor ise; ben şehidin bilmem soyundan geliyorum,peygamber oğlu olmak fayda etmiyor ise; ben şehidin bilmem soyundan geliyorum, demek fayda eder mi? Hepimiz kendimiz kazanacağız cenneti. demek fayda eder mi? Hepimiz kendimiz kazanacağız cenneti. Ahiretin tarlası burası; burada ekeceğiz, âhirette biçeceğiz, çalışacağız. Nasıl çalışalım hocam? Ahiretin tarlası burası; burada ekeceğiz, âhirette biçeceğiz, çalışacağız.

Nasıl çalışalım hocam?

Tabii uzun ama; gecenin bir vaktinde uykunu terk edeceksin.Tabii uzun ama; gecenin bir vaktinde uykunu terk edeceksin. Kimsenin görmediği yerde seccadeye oturacaksın, yalvarıp yakaracaksın, gözyaşı dökeceksin,Kimsenin görmediği yerde seccadeye oturacaksın, yalvarıp yakaracaksın, gözyaşı dökeceksin, ağlayacaksın, sızlayacaksın Allah'tan isteyeceksin, çalışacaksın, emrini tutacaksın, ağlayacaksın, sızlayacaksın Allah'tan isteyeceksin, çalışacaksın, emrini tutacaksın, yolunca gitmeye çalışacaksın. Ondan sonra da boyun büküp; yâ Rabbi sen bilirsin, diyeceksin.yolunca gitmeye çalışacaksın. Ondan sonra da boyun büküp; yâ Rabbi sen bilirsin, diyeceksin. Otur, göbeğini ger, sırtüstü yat, enseni kalınlaştır, hiç İslâm için çalışma, hiçbir şey öğrenme!Otur, göbeğini ger, sırtüstü yat, enseni kalınlaştır, hiç İslâm için çalışma, hiçbir şey öğrenme! Ne Kur'an bilir, ne hadis bilir! Ne Kur'an bilir, ne hadis bilir!

hep bunları daha ziyade onları düşünerek söylüyorum. hep bunları daha ziyade onları düşünerek söylüyorum.

Ömrü plajda, kumarda, eğlencede geçen birçok kardeşimiz var;Ömrü plajda, kumarda, eğlencede geçen birçok kardeşimiz var; Bunların babaları dedeleri şehit değil miydi? Müslüman insanlar değil miydi? Bunların babaları dedeleri şehit değil miydi? Müslüman insanlar değil miydi?

Çalışacağız, biz de onları irşad etmek için çalışacağız, herkes de kendisi tek tek, tek tek çalışacak;Çalışacağız, biz de onları irşad etmek için çalışacağız, herkes de kendisi tek tek, tek tek çalışacak; ahiretteki, cennetteki köşkünü tuğla tuğla burada yapacak. Tuğla, tuğla... ahiretteki, cennetteki köşkünü tuğla tuğla burada yapacak. Tuğla, tuğla... Bir sadaka verecek bir tuğla mesela, bir yemek verecek bir temel taşı, bir nefsine hâkim olacak vesaire...Bir sadaka verecek bir tuğla mesela, bir yemek verecek bir temel taşı, bir nefsine hâkim olacak vesaire... Böyle tane tane, tuğla tuğla imar edecek, cenneti kazanacak. Böyle tane tane, tuğla tuğla imar edecek, cenneti kazanacak.

Kitaplardan dersler okuyoruz, sabahleyin hatırıma geldi.Kitaplardan dersler okuyoruz, sabahleyin hatırıma geldi. Bu kitapların dışında ahlâktan da dersler var, yapamıyoruz. Bu kitapların dışında ahlâktan da dersler var, yapamıyoruz.

Allah kusurlarımızı affetsin, Allah cümlemize gayret, kuvvet versin, nefse, şeytana uydurmasın. Allah kusurlarımızı affetsin, Allah cümlemize gayret, kuvvet versin, nefse, şeytana uydurmasın.

[O derslerden birisi de] sabretmek… İnsan bu sabır dersinde muvaffak olamazsa imtihanı da geçemez.[O derslerden birisi de] sabretmek… İnsan bu sabır dersinde muvaffak olamazsa imtihanı da geçemez. Patlayı patlayıverirse, kavga, münakaşa çıkartırsa, gürültü ederse derste kaldı, Patlayı patlayıverirse, kavga, münakaşa çıkartırsa, gürültü ederse derste kaldı, ikmale kaldı, devam ederse sınıfta kalır. Birkaç defa devam ederse belge alır. Allah korusun.ikmale kaldı, devam ederse sınıfta kalır. Birkaç defa devam ederse belge alır. Allah korusun. Onun için böyle ahlâkî şeyler de birer derstir; lisenin, üniversitenin bir bölümünün bir dersi gibidir.Onun için böyle ahlâkî şeyler de birer derstir; lisenin, üniversitenin bir bölümünün bir dersi gibidir. Böyle böyle kazanılacak. Diyeceksin ki; bende biraz sabır az, şu imtihana biraz çalışayım, zayıfım,Böyle böyle kazanılacak.

Diyeceksin ki; bende biraz sabır az, şu imtihana biraz çalışayım, zayıfım,
gayret edeyim, sabrı öğreneyim bundan geçeyim. gayret edeyim, sabrı öğreneyim bundan geçeyim. Bende biraz vefa az, aman şunu tamir edeyim, sonra nasıl çıkacağım Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna?Bende biraz vefa az, aman şunu tamir edeyim, sonra nasıl çıkacağım Allahu Teâlâ hazretlerinin huzuruna? Ben buyurdum, buyruğumu tutmadın; derse Mevlam ben ne cevap vereyim, diyeceksiniz. İlahisi var ya; Ben buyurdum, buyruğumu tutmadın; derse Mevlam ben ne cevap vereyim, diyeceksiniz. İlahisi var ya;

Ben buyurdum, buyruğumu tutmadın Derse Mevlam ben ne cevap vereyim? Ben buyurdum, buyruğumu tutmadın

Derse Mevlam ben ne cevap vereyim?

Öyle düşünmüş Yunus, öyle soruyor kendi kendine.Öyle düşünmüş Yunus, öyle soruyor kendi kendine. "Böyle derse ben ne cevap vereyim?" diye sen de düşüneceksin, uğraşacaksın. Öyle kolay değildir. "Böyle derse ben ne cevap vereyim?" diye sen de düşüneceksin, uğraşacaksın. Öyle kolay değildir.

Müslüman olmak kolay, cenneti kazanmak kolay değil.Müslüman olmak kolay, cenneti kazanmak kolay değil. Allah'ın kolaylaştırdığına kolay da, aslında devamlı gayret istediği için kolay değil. Allah'ın kolaylaştırdığına kolay da, aslında devamlı gayret istediği için kolay değil. Parlayıp sönmeyle olmaz; ömür boyu böyle tıkır tıkır muntazam yürüyüp, salih amel işleyip,Parlayıp sönmeyle olmaz; ömür boyu böyle tıkır tıkır muntazam yürüyüp, salih amel işleyip, güzel ahlaklı olup, gönlü pırıldatıp, içerisini dışarısını nurlandırıp öyle kazanacak insan.güzel ahlaklı olup, gönlü pırıldatıp, içerisini dışarısını nurlandırıp öyle kazanacak insan. Yoksa hani o son nefeste hüsn ü hâtime! Azrail'i gördüğü zaman insan feleğini şaşırır.Yoksa hani o son nefeste hüsn ü hâtime! Azrail'i gördüğü zaman insan feleğini şaşırır. Bir Azrail'i görmek 50 defa kılıç darbesi yemekten betermiş. Bir Azrail'i görmek 50 defa kılıç darbesi yemekten betermiş. O halde sen ne lâ ilâhe illallah'ı hatırlarsın ne başka bir şeyi; akıl baştan gidiverir. O halde sen ne lâ ilâhe illallah'ı hatırlarsın ne başka bir şeyi; akıl baştan gidiverir.

Onun için nasıl yaşarsa öyle ölür, diye düşüneceksin; yaşadığın gibi ölmek için,Onun için nasıl yaşarsa öyle ölür, diye düşüneceksin; yaşadığın gibi ölmek için, nasıl ölmek istiyorsan o şekilde yaşayacaksın. nasıl ölmek istiyorsan o şekilde yaşayacaksın.

Hadîsi şerîf; "Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz." Nasıl ölmek istiyorum? Hadîsi şerîf; "Nasıl yaşarsanız öyle ölürsünüz."

Nasıl ölmek istiyorum?

Hüsn ü hâtime ile, lâ ilâhe illallah diyerek,Hüsn ü hâtime ile, lâ ilâhe illallah diyerek, eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûluhû diyerekeşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne Muhammeden abduhû ve resûluhû diyerek imân-ı kâmille ölmek istiyorum. O zaman İmanla yaşa! İmanla yaşa, salih amelle yaşa, öyle git. imân-ı kâmille ölmek istiyorum.

O zaman İmanla yaşa! İmanla yaşa, salih amelle yaşa, öyle git.

En son anda bir lâ ilâhe illallah derim, cenneti kazanırım. En son anda bir lâ ilâhe illallah derim, cenneti kazanırım.

Keşke, Allah'ın lütfunu kimseden kıskanacak halimiz yok. Veren Allahu Teâlâ, verir, versin.Keşke, Allah'ın lütfunu kimseden kıskanacak halimiz yok. Veren Allahu Teâlâ, verir, versin. Cümlemize ihsan eylesin de çok zor, çok zor! Kazananlar çok zorluklarla kazanmışlardır.Cümlemize ihsan eylesin de çok zor, çok zor!

Kazananlar çok zorluklarla kazanmışlardır.
Biz de biraz kollarımızı sıvayalım, işe girişelim, 40 senedir şuraya gidiyoruz, 30senedir buraya geliyoruz,Biz de biraz kollarımızı sıvayalım, işe girişelim, 40 senedir şuraya gidiyoruz, 30senedir buraya geliyoruz, 20 senedir şu tesbihi çekerim, bilmem şu kadar zamandır şuraya gelir giderim. Ne oldu bana?20 senedir şu tesbihi çekerim, bilmem şu kadar zamandır şuraya gelir giderim. Ne oldu bana? Demek ki bende bir şey var, deyip biraz gayret edeceğiz. Su durdu mu kokar.Demek ki bende bir şey var, deyip biraz gayret edeceğiz. Su durdu mu kokar. Aktı mı, akan su pislik tutmaz. İkinci hadîs-i şerîfe geçelim. Aktı mı, akan su pislik tutmaz.

İkinci hadîs-i şerîfe geçelim.

Aleyke bi's savmi fe-innehû lâ misle lehû. Sadaka Resûlullah. Aleyke bi's savmi fe-innehû lâ misle lehû. Sadaka Resûlullah.

Ebû Umâme radıyallahu anh'ten nakledildiğine göreEbû Umâme radıyallahu anh'ten nakledildiğine göre Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e demiş ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e demiş ki;

Yâ Resûlallah! Mürnî bi-emrin yenfa'ûni. "Bana bir şey emret, bana fayda versin."Yâ Resûlallah! Mürnî bi-emrin yenfa'ûni. "Bana bir şey emret, bana fayda versin." Senden bana fayda verecek bir emir istiyorum.Senden bana fayda verecek bir emir istiyorum. Bana bir tavsiyede bulun, bana bir şey emret, ben onu yaptığım zaman fayda göreyim Bana bir tavsiyede bulun, bana bir şey emret, ben onu yaptığım zaman fayda göreyim yâ Resûlallah diye Resûlullah Efendimiz'e sormuş. yâ Resûlallah diye Resûlullah Efendimiz'e sormuş.

Bakalım Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz böyle diyen sahabesine ne cevap vermiş? Bakalım Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz böyle diyen sahabesine ne cevap vermiş?

Aleyke bi's-savmi. "Sana oruç tutmayı tavsiye ederim." Fe-innehû lâ misle lehû.Aleyke bi's-savmi. "Sana oruç tutmayı tavsiye ederim." Fe-innehû lâ misle lehû. "Çünkü onun emsali, oruç ibadetinin emsali yoktur." Neden? "Çünkü onun emsali, oruç ibadetinin emsali yoktur."

Neden?

Çünkü oruç kalbi kuvvetlendirir. Kalbi kuvvetlendirmek hem maddî hem manevîdir.Çünkü oruç kalbi kuvvetlendirir. Kalbi kuvvetlendirmek hem maddî hem manevîdir. Herhalde doktorlar da [bunu kabul ederler], kalbin oruçla, hele belli bir yaştan sonra,Herhalde doktorlar da [bunu kabul ederler], kalbin oruçla, hele belli bir yaştan sonra, 30-40 yaşından sonra, tahmin ediyorum o yağ bağlaması vesairesi oruçla epeyce takviye olur, bir.30-40 yaşından sonra, tahmin ediyorum o yağ bağlaması vesairesi oruçla epeyce takviye olur, bir. Bu kalbin et kısmı, yürek kısmıdır. Bu kalbin et kısmı, yürek kısmıdır.

Bir de kalbin mâneviyat kısmı, gönül dediğimiz kısmı, mânevî cephesi var.Bir de kalbin mâneviyat kısmı, gönül dediğimiz kısmı, mânevî cephesi var. Orası da oruçla kuvvetlenir. Oruç tuttu mu insanın mânevî gönül gözü de açılır, orası da pırıldar.Orası da oruçla kuvvetlenir. Oruç tuttu mu insanın mânevî gönül gözü de açılır, orası da pırıldar. Sonra, insanın zekâsı açılır. Yemek yedi mi uyku basar.Sonra, insanın zekâsı açılır. Yemek yedi mi uyku basar. Öğleden sonra ben çocuklara derse giriyorum, ihtiyarlar gibi başları yere düşüyor. Neden? Öğleden sonra ben çocuklara derse giriyorum, ihtiyarlar gibi başları yere düşüyor.

Neden?

Öğle yemeğini, yarım ekmekle beraber üç kap yemeği yediler, öğleden sonra durabilirse dursun.Öğle yemeğini, yarım ekmekle beraber üç kap yemeği yediler, öğleden sonra durabilirse dursun. Fıkra, kıssa, hikâye anlat, şiir söyle, ne söylersen; Fıkra, kıssa, hikâye anlat, şiir söyle, ne söylersen; o mide dolu olduğu zaman o gözün açık durması mümkün değil, kapanacak. [Oruç tutmak] zekâyı artırır. o mide dolu olduğu zaman o gözün açık durması mümkün değil, kapanacak. [Oruç tutmak] zekâyı artırır.

Ama tabii oruç oruç oruç oruç; adamın damarı, iliği kurumuş.Ama tabii oruç oruç oruç oruç; adamın damarı, iliği kurumuş. Sene baştan aşağı oruç, o da doğru değil.Sene baştan aşağı oruç, o da doğru değil. O sabahları okuduğumuz Bûsîrî hazretlerinin Kasîde-i Bür'e'sinde ne diyor; O sabahları okuduğumuz Bûsîrî hazretlerinin Kasîde-i Bür'e'sinde ne diyor;

Fe-rubbe mahmasatin şerrun mine't-tuhami. "Nice, nice açlıklar vardır ki tokluktan da fenadır." Fe-rubbe mahmasatin şerrun mine't-tuhami. "Nice, nice açlıklar vardır ki tokluktan da fenadır."

Her şeyi ölçülü yapacaksın. Belli bir ölçüyle, sonucunu düşünerek yapacaksın. Her şeyi ölçülü yapacaksın. Belli bir ölçüyle, sonucunu düşünerek yapacaksın.

Ben sonucunu bilemiyorum. Bilenden öğrenip öyle yapacaksın. Ben sonucunu bilemiyorum.

Bilenden öğrenip öyle yapacaksın.

Neden bazı kimseler bazı ulemaya tabii olmuşlar; daha iyi biliyor,Neden bazı kimseler bazı ulemaya tabii olmuşlar; daha iyi biliyor, ben onun ihtisasından istifade ederim diyor.ben onun ihtisasından istifade ederim diyor. Yoksa birisini başa geçirip de hükümdarlık meselesi değil ki. İlmine ittiba ediyor. Yoksa birisini başa geçirip de hükümdarlık meselesi değil ki. İlmine ittiba ediyor.

Sonra [oruç tutmak] zekâyı artırır, ahlakı güzelleştirir. Oruçlu bir insanın ahlâkı güzel olur.Sonra [oruç tutmak] zekâyı artırır, ahlakı güzelleştirir. Oruçlu bir insanın ahlâkı güzel olur. Birisi gelse sataşsa, uymaz. Zaten Peygamber Efendimiz de öyle tavsiye ediyor;Birisi gelse sataşsa, uymaz. Zaten Peygamber Efendimiz de öyle tavsiye ediyor; birisi geldiği zaman senin yanına, sataştığı zaman "ben oruçluyum de" diyor, ona uyma diyor.birisi geldiği zaman senin yanına, sataştığı zaman "ben oruçluyum de" diyor, ona uyma diyor. Hakikaten de uymaz, zaten insanın canı istemez. Ben şimdi seninle kavga edecek halim yok der.Hakikaten de uymaz, zaten insanın canı istemez. Ben şimdi seninle kavga edecek halim yok der. Ama karnı tok oldu mu o kendisi gider, bazen omuz vurur, küçük bir pürüzden kavgayı kendisi çıkartabilir. Ama karnı tok oldu mu o kendisi gider, bazen omuz vurur, küçük bir pürüzden kavgayı kendisi çıkartabilir.

Tabii oruç ile ilgili sözleri ne kadar çok söylesek az gelir.Tabii oruç ile ilgili sözleri ne kadar çok söylesek az gelir. Orucu belli bir ölçü içinde tutmaya gayret etmek lazım. Ölçülüsü nedir? Orucu belli bir ölçü içinde tutmaya gayret etmek lazım.

Ölçülüsü nedir?

Ölçülüsü pazartesi perşembe günleri Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz oruç tutardı. Ölçülüsü pazartesi perşembe günleri Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz oruç tutardı.

Resûlullah'ın yolundan güzeli var mı? Yok. Resûlullah'ın yolundan güzeli var mı?

Yok.

Resûlullah bizim numûne-i imtisâlimiz, başımızın tacı, gönlümüzün dertlerinin ilacı, her şeyimiz.Resûlullah bizim numûne-i imtisâlimiz, başımızın tacı, gönlümüzün dertlerinin ilacı, her şeyimiz. Bizim üzerimize harîs, bizim salahımız felahımız için titiz, bize sevgisi, merhameti, Bizim üzerimize harîs, bizim salahımız felahımız için titiz, bize sevgisi, merhameti, şefkati fevkalade fazla olan, şefaati fazla olan bir zât-ı celîl. şefkati fevkalade fazla olan, şefaati fazla olan bir zât-ı celîl.

Peygamber Efendimiz pazartesi perşembe oruç tuttuğunu şöyle izah ederdi; Peygamber Efendimiz pazartesi perşembe oruç tuttuğunu şöyle izah ederdi;

"Ameller Allahu Teâlâ hazretlerinin dergâhına pazartesi perşembe günleri arz olunur."Ameller Allahu Teâlâ hazretlerinin dergâhına pazartesi perşembe günleri arz olunur. Ben de amelim Allahu Teâlâ hazretlerine takdim kılındığı esnada oruçlu olmayı seviyorum." derdi. Ben de amelim Allahu Teâlâ hazretlerine takdim kılındığı esnada oruçlu olmayı seviyorum." derdi.

Biz de onun sünnetine iktidâenBiz de onun sünnetine iktidâen eğer bir bedeni rahatsızlığımız yoksa pazartesi perşembe oruç tutmaya çalışalım.eğer bir bedeni rahatsızlığımız yoksa pazartesi perşembe oruç tutmaya çalışalım. Devamlı tutmak kolaydır da arada sırada tutmak insanın biraz zoruna gider.Devamlı tutmak kolaydır da arada sırada tutmak insanın biraz zoruna gider. Dikkat ederseniz, Ramazanlardan hatırlarsanız, Ramazan'ın bir iki günü zor gelir,Dikkat ederseniz, Ramazanlardan hatırlarsanız, Ramazan'ın bir iki günü zor gelir, ondan sonra gayet tabii gelmeye başlar. Demek ki devamlı tutmak iyi değil.ondan sonra gayet tabii gelmeye başlar.

Demek ki devamlı tutmak iyi değil.
Arada bırakacaksın arada tutacaksın ki, arada bırakıp tutacaksın ki oruç sana koysunArada bırakacaksın arada tutacaksın ki, arada bırakıp tutacaksın ki oruç sana koysun ve orucun faydası hâsıl olsun. Onun için savmu'd-dehr mekruhtur demişler.ve orucun faydası hâsıl olsun. Onun için savmu'd-dehr mekruhtur demişler. Yani bütün seneyi baştan aşağıya hiç fasılasız oruç tutmak mekruhtur demişler.Yani bütün seneyi baştan aşağıya hiç fasılasız oruç tutmak mekruhtur demişler. Pazartesi perşembe tutarsın. Başka hangi oruçlar var? Pazartesi perşembe tutarsın.

Başka hangi oruçlar var?

Her Arabî ayın; Arabî aydan kastımız Rebiulevvel, Receb, Şaban, Ramazan... gibi;Her Arabî ayın; Arabî aydan kastımız Rebiulevvel, Receb, Şaban, Ramazan... gibi; Arabî ayın 13, 14, 15'inde oruç tutmak sevaptır. E ben Arabî ayı nereden bileceğim? Arabî ayın 13, 14, 15'inde oruç tutmak sevaptır.

E ben Arabî ayı nereden bileceğim?

Arabî ay, aya göre değişiyor.Arabî ay, aya göre değişiyor. Mehtabı gördüğün zaman, mehtaplı gecelerin sabahlarında oruçlu olursan, eyyâm-ı bîyz denilirMehtabı gördüğün zaman, mehtaplı gecelerin sabahlarında oruçlu olursan, eyyâm-ı bîyz denilir o günlere, beyaz günler demek. O günlerde oruç tutarsan bütün ayı oruç tutmuş gibi o günlere, beyaz günler demek. O günlerde oruç tutarsan bütün ayı oruç tutmuş gibi Allah ecir veriyormuş. Kaçırılacak bir şey değil. Gözleyip kollayıp o orucu da tutmaya çalışmalı. Allah ecir veriyormuş. Kaçırılacak bir şey değil. Gözleyip kollayıp o orucu da tutmaya çalışmalı.

Sonra Peygamber Efendimiz'in Receb'te, Şaban'da, Muharrem ayındaSonra Peygamber Efendimiz'in Receb'te, Şaban'da, Muharrem ayında tuttuğu sünnet olan oruçlara riayet etmeli. Diğer hadîs-i şerîfe geçtik. tuttuğu sünnet olan oruçlara riayet etmeli.

Diğer hadîs-i şerîfe geçtik.

Bu hadîs-i şerîfi Ebû Said el-Hudrî radıyallahu anh Peygamber Efendimiz'den nakleylemiş.Bu hadîs-i şerîfi Ebû Said el-Hudrî radıyallahu anh Peygamber Efendimiz'den nakleylemiş. Sebep olarak da diyor ki; Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e geldi ve dedi ki; Sebep olarak da diyor ki;

Bir adam Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e geldi ve dedi ki;
"Bana tavsiyede bulun ya Resûlallah." dedi. "Bana tavsiyede bulun ya Resûlallah." dedi. Onun üzerine Peygamber Efendimiz bu tavsiyeleri yaptı. Onun üzerine Peygamber Efendimiz bu tavsiyeleri yaptı. Bakalım bu tavsiyeler nelermiş, şimdi dikkatle dinleyelim; Bakalım bu tavsiyeler nelermiş, şimdi dikkatle dinleyelim;

Aleyke bi-takvallâhi teâlâ. "Yüce, ulu Allahu Teâlâ hazretlerinden sakınmayı sana tavsiye ederim."Aleyke bi-takvallâhi teâlâ. "Yüce, ulu Allahu Teâlâ hazretlerinden sakınmayı sana tavsiye ederim." Takvâ, "sakınmak, çekinmek" demektir. İnsan neden sakınıyor? Takvâ, "sakınmak, çekinmek" demektir.

İnsan neden sakınıyor?

Allahu Teâlâ hazretlerine muhalefetten sakınıyor, O'na isyan etmekten hazer ediyor. Takvâ budur. Allahu Teâlâ hazretlerine muhalefetten sakınıyor, O'na isyan etmekten hazer ediyor. Takvâ budur.

Takvâ, dinin, dervişliğin, tasavvufun, mânevî hayatın, kemâlin özüdür.Takvâ, dinin, dervişliğin, tasavvufun, mânevî hayatın, kemâlin özüdür. Takvâ, Allah'a muhalefetten sakınmak, O'na isyan etmekten kendisini koruyup kollamak, çekinmek;Takvâ, Allah'a muhalefetten sakınmak, O'na isyan etmekten kendisini koruyup kollamak, çekinmek; hep rızasına uygun hareket etmeye gayret etmek. Onun için büyüklerimiz demişler ki: hep rızasına uygun hareket etmeye gayret etmek. Onun için büyüklerimiz demişler ki: İlahi ente maksûdî."Yâ Rabbi! Maksudum sensin." Ve rıdâke matlûbî. "İstediğim de senin rızandır."İlahi ente maksûdî."Yâ Rabbi! Maksudum sensin." Ve rıdâke matlûbî. "İstediğim de senin rızandır." Başka bir şey istemiyorum. Sadece senin beni sevmeni, benden hoşnut ve razı olmanı istiyorum.Başka bir şey istemiyorum. Sadece senin beni sevmeni, benden hoşnut ve razı olmanı istiyorum. Ne dünya menfaati, ne mevki, ne makam, ne para, ne pul, ne kadın, ne şunu ne bunu;Ne dünya menfaati, ne mevki, ne makam, ne para, ne pul, ne kadın, ne şunu ne bunu; sadece senin rızanı istiyorum yâ Rabbi!.. Bayrak bu. Fe-innehâ cumâ'u külli hayrin.sadece senin rızanı istiyorum yâ Rabbi!.. Bayrak bu.

Fe-innehâ cumâ'u külli hayrin.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz neden takvâyı tavsiye ettiğini izah ediyor.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz neden takvâyı tavsiye ettiğini izah ediyor. Diyor ki; "Çünkü takvâ her hayrı kendisinde toplamış bir haslettir."Diyor ki; "Çünkü takvâ her hayrı kendisinde toplamış bir haslettir." Her hayır, takvânın çatısı içinde vardır.Her hayır, takvânın çatısı içinde vardır. Cumâ' kelimesi; cim, mim, elif, ayn toplamak, cem etmek mânasına geliyormuş.Cumâ' kelimesi; cim, mim, elif, ayn toplamak, cem etmek mânasına geliyormuş. Esreli olursa başka mânaya gelir, üstünlü olursa, cemma' olursa da belki böyle okumak da mümkündür,Esreli olursa başka mânaya gelir, üstünlü olursa, cemma' olursa da belki böyle okumak da mümkündür, ismi fâil sigası olur ama bu lügatta böyle gösteriliyor. ismi fâil sigası olur ama bu lügatta böyle gösteriliyor. [Takvâ,] her hayrı kendisinde toplamış bir şeydir. Bu kelimenin altında çok manalar yatar.[Takvâ,] her hayrı kendisinde toplamış bir şeydir.

Bu kelimenin altında çok manalar yatar.
Bunun için böyle üç dört parmak kalınlığında bir kitap yazmak lazım.Bunun için böyle üç dört parmak kalınlığında bir kitap yazmak lazım. Takvâ nedir; insan nasıl hareket ederse takvâ ehli bir kul olur;Takvâ nedir; insan nasıl hareket ederse takvâ ehli bir kul olur; takvâ ehli olan insanlara Allahu Teâlâ hazretlerinin vaatleri nelerdir;takvâ ehli olan insanlara Allahu Teâlâ hazretlerinin vaatleri nelerdir; takvâ ehli hakkında ne gibi müjdeler var? Bir uzun, büyük kitap meydana getirilir ve çok da iyi olur.takvâ ehli hakkında ne gibi müjdeler var? Bir uzun, büyük kitap meydana getirilir ve çok da iyi olur. Herhalde öyle bir kitap olsa, insanlar okusalar takvâ ehline verilen nimetleri görünceHerhalde öyle bir kitap olsa, insanlar okusalar takvâ ehline verilen nimetleri görünce her işi bırakıp takvâ ehli olmaya koşarlar. her işi bırakıp takvâ ehli olmaya koşarlar.

Peygamber Efendimiz'in birinci tavsiyesi; "Takvâ sahibi olmayı sana tavsiye ederim."Peygamber Efendimiz'in birinci tavsiyesi; "Takvâ sahibi olmayı sana tavsiye ederim." Hepimize bu gerekiyor. Günahlardan kendimizi sakınacağız, Allah'a muhalefetten kaçacağız,Hepimize bu gerekiyor. Günahlardan kendimizi sakınacağız, Allah'a muhalefetten kaçacağız, Allah'a âsi olmayacağız, Allah'ın buyruğunu tutacağız, Allah'ın yasaklarından kaçacağız. İkincisi; Allah'a âsi olmayacağız, Allah'ın buyruğunu tutacağız, Allah'ın yasaklarından kaçacağız. İkincisi;

Ve aleyke bi'lcihad, "Cihadı sana tavsiye ederim." Fe-innehû rehbâniyyetü'l-müslimîn.Ve aleyke bi'lcihad, "Cihadı sana tavsiye ederim." Fe-innehû rehbâniyyetü'l-müslimîn. "Çünkü cihad müslümanların ruhbanlığıdır." Müslümanların ruhbanlığı cihaddır. "Çünkü cihad müslümanların ruhbanlığıdır." Müslümanların ruhbanlığı cihaddır.

Cihad, bu da çok büyük bir kelimedir. Bunun da hakkında zaten kitaplar yazılmış.Cihad, bu da çok büyük bir kelimedir. Bunun da hakkında zaten kitaplar yazılmış. En az bildiğimiz konulardan birisi cihad mevzûdur. En az bildiğimiz konulardan birisi cihad mevzûdur. Bizim şu Türkiye'deki müslümanların, benim diye ortalıkta dolaşan müslümanlarınBizim şu Türkiye'deki müslümanların, benim diye ortalıkta dolaşan müslümanların en az bildiği meselelerden biri de cihad mevzûdur. en az bildiği meselelerden biri de cihad mevzûdur. Cihadın çeşitleri; işte nefisle cihad, memleket düşmanlarıyla cihad var, çeşit çeşit cihadlar var.Cihadın çeşitleri; işte nefisle cihad, memleket düşmanlarıyla cihad var, çeşit çeşit cihadlar var. O cihadın çeşitleri, şekli, kaideleri, usûlü, erkanı en az bildiğimiz hususlardan biri.O cihadın çeşitleri, şekli, kaideleri, usûlü, erkanı en az bildiğimiz hususlardan biri. Bunun için de kitap yazmak lazım. Kısaca özetlemek gerekirse cihad, bir kere iki büyük gruba ayrılıyor;Bunun için de kitap yazmak lazım.

Kısaca özetlemek gerekirse cihad, bir kere iki büyük gruba ayrılıyor;
bir, düşman ile cihad; iki, kendi kendimizle cihad.bir, düşman ile cihad; iki, kendi kendimizle cihad. Düşman ile cihad da düşmanın çeşidine göre gruplara ayrılıyor. Düşman ile cihad da düşmanın çeşidine göre gruplara ayrılıyor. Şeytanla uğraşırsın, şeytan bir düşmandır. Din düşmanlarıyla, memleket düşmanlarıyla,Şeytanla uğraşırsın, şeytan bir düşmandır. Din düşmanlarıyla, memleket düşmanlarıyla, senin malına, canına, ırzına, namusuna, memleketine, toprağına göz dikmiş olanlarla uğraşırsın; senin malına, canına, ırzına, namusuna, memleketine, toprağına göz dikmiş olanlarla uğraşırsın; eline kılıcı, silahı, tabancayı, makineliyi, neyse bugünün imkanlarına göre bombayı alırsın,eline kılıcı, silahı, tabancayı, makineliyi, neyse bugünün imkanlarına göre bombayı alırsın, o düşmanı bu memlekete sokmazsın ve bu memleketteki o düşmanı bu memlekete sokmazsın ve bu memleketteki müslümanların menfaatlerini korumak için gerekli şeyleri yaparsın. Cihad bu, bir çeşidi. müslümanların menfaatlerini korumak için gerekli şeyleri yaparsın. Cihad bu, bir çeşidi.

Bir çeşidi de insanın kendi kendisiyle yaptığı cihad. Bu da işte az yapılan cihadlardan birisi.Bir çeşidi de insanın kendi kendisiyle yaptığı cihad. Bu da işte az yapılan cihadlardan birisi. Ötekisini zaman zaman hepimiz biliyoruz; Türk askeri kahramandır,Ötekisini zaman zaman hepimiz biliyoruz; Türk askeri kahramandır, ecdadımız Balkanlarda şöyle çarpışmış, Kızıldeniz'de böyle çarpışmış,ecdadımız Balkanlarda şöyle çarpışmış, Kızıldeniz'de böyle çarpışmış, Afrika'da böyle çarpışmış, diyoruz. Onu biraz biliyoruz. Afrika'da böyle çarpışmış, diyoruz. Onu biraz biliyoruz. Harpler, savaşlar Kosova Savaşı, Mohaç harbi vesaire diye. Fakat nefisle cihadı çok unutmuşuz.Harpler, savaşlar Kosova Savaşı, Mohaç harbi vesaire diye. Fakat nefisle cihadı çok unutmuşuz. Herkesin nefsi kendisini ahtapot gibi sarmış, herkes nefsiyle hareket ediyor.Herkesin nefsi kendisini ahtapot gibi sarmış, herkes nefsiyle hareket ediyor. Kalbiyle, gönlüyle, takvâ ile hareket etmiyor da herkes nefsinin esiri olmuş, Kalbiyle, gönlüyle, takvâ ile hareket etmiyor da herkes nefsinin esiri olmuş, nefsine birazcık bir dokundun mu; Süleymaniye'nin kubbesini taşıyan direk gibi sağlam bir nefsi varnefsine birazcık bir dokundun mu; Süleymaniye'nin kubbesini taşıyan direk gibi sağlam bir nefsi var böyle içinde, kalın; nefsine dokundun mu ne dostluk kalıyor ne ahbaplıkböyle içinde, kalın; nefsine dokundun mu ne dostluk kalıyor ne ahbaplık ne akrabalık, hiçbir şey kalmıyor, bitiyor iş. Bu nefisle uğraşmak lazım çünkü bu nefis insanı;ne akrabalık, hiçbir şey kalmıyor, bitiyor iş.

Bu nefisle uğraşmak lazım çünkü bu nefis insanı;
uğraşılmazsa, içte olduğu için bilinmez, arkadan hançerler, yerden yere vurur, bir; uğraşılmazsa, içte olduğu için bilinmez, arkadan hançerler, yerden yere vurur, bir; ondan sonra da cehenneme götürür atar, iki. Yerden yere vurması nasıl olur? ondan sonra da cehenneme götürür atar, iki.

Yerden yere vurması nasıl olur?

İnsan içkiye, kumara, kadına, daha başka kötülüklere nefisle düşer.İnsan içkiye, kumara, kadına, daha başka kötülüklere nefisle düşer. Perişan olur, ailesi, malı mülkü perişan olur. İnsan cehenneme de bu nefisle düşer.Perişan olur, ailesi, malı mülkü perişan olur. İnsan cehenneme de bu nefisle düşer. Nefse uyarak, nefsinin arzularına hevâ-i nefs diyoruz mâlum hevâ-i nefsine tâbi olur,Nefse uyarak, nefsinin arzularına hevâ-i nefs diyoruz mâlum hevâ-i nefsine tâbi olur, içinden nefsi ne istiyorsa ona tâbi olur, uyar, gider onun peşinden; sonu cehennem, Allah korusun. içinden nefsi ne istiyorsa ona tâbi olur, uyar, gider onun peşinden; sonu cehennem, Allah korusun.

Akıllı kimse nefsini dizginleyecek. Nefis, hadîs-i şerîflerde bir bineğe benzetilmiştir. Akıllı kimse nefsini dizginleyecek. Nefis, hadîs-i şerîflerde bir bineğe benzetilmiştir.

Nefsüke matiyyetuke ferfak bi-hâ. "Nefsin senin bineğindir, ona rıfk ile muamele eyle."Nefsüke matiyyetuke ferfak bi-hâ. "Nefsin senin bineğindir, ona rıfk ile muamele eyle." Bir at gibi düşün, eski devire göre bir at veya deve gibi düşün. Bir at gibi düşün, eski devire göre bir at veya deve gibi düşün. Nefsine yumuşak muamele et, merhamet eyle.Nefsine yumuşak muamele et, merhamet eyle. Onu da böyle çok aç bırakıp, dövüp, saman vermeyip şey yaparsan Onu da böyle çok aç bırakıp, dövüp, saman vermeyip şey yaparsan o seni taşıyamaz, yığılır olduğu yere.o seni taşıyamaz, yığılır olduğu yere. Öyle bir kemik yığını, çuvalı hâline gelir, yığılır, koşamaz, gidemez, şey yapamaz.Öyle bir kemik yığını, çuvalı hâline gelir, yığılır, koşamaz, gidemez, şey yapamaz. Nefse belli bir miktarda gıdasını vereceksin, seni taşıyacak. Nerden nereye taşıyacak? Nefse belli bir miktarda gıdasını vereceksin, seni taşıyacak.

Nerden nereye taşıyacak?

Beşikten mezara taşıyacak, hayatın boyunca sen o nefse binerek gidiyorsun.Beşikten mezara taşıyacak, hayatın boyunca sen o nefse binerek gidiyorsun. Nefis senin bineğin, ona yumuşak muamele edeceksin. Nefis senin bineğin, ona yumuşak muamele edeceksin.

Ama arpasını fazla verdiğin zaman da; o zaman da fena.Ama arpasını fazla verdiğin zaman da; o zaman da fena. Arpasını ata fazla verdiğin zaman, gemi azıya alıp da üstündekini çaldığı gibi yere;Arpasını ata fazla verdiğin zaman, gemi azıya alıp da üstündekini çaldığı gibi yere; nefse de fazla verdin mi, dizginini çıkarttın mı ağzından, azgınlaştırdın mı üstüne binilmez. nefse de fazla verdin mi, dizginini çıkarttın mı ağzından, azgınlaştırdın mı üstüne binilmez. Halbuki üstüne binmek için var idi.Halbuki üstüne binmek için var idi. Yerden yere vurur insanı, perişan eder, ne kafa ne göz ne kulak ne bacak kalır;Yerden yere vurur insanı, perişan eder, ne kafa ne göz ne kulak ne bacak kalır; kırılır, parça parça olur insan. Onun için nefsi terbiye etmek lazım. Terbiyenin yolları nedir? kırılır, parça parça olur insan. Onun için nefsi terbiye etmek lazım.

Terbiyenin yolları nedir?

Nefsin terbiyesi için yollar, çareler, metotlar var, bunlara girişmek lazım. Nefsin terbiyesi için yollar, çareler, metotlar var, bunlara girişmek lazım.

Nefsin terbiyesinin yollarını iki büyük gruba ayırabiliriz.Nefsin terbiyesinin yollarını iki büyük gruba ayırabiliriz. Yollardan bir tanesi sevgi yoluyla, Allahu Teâlâ hazretlerinin muhabbetini içerde taşkın hâle getirip,Yollardan bir tanesi sevgi yoluyla, Allahu Teâlâ hazretlerinin muhabbetini içerde taşkın hâle getirip, nefsi de ona hayran bırakıp, nefsi de o sevginin içine çekmek, öyle gitmek.nefsi de ona hayran bırakıp, nefsi de o sevginin içine çekmek, öyle gitmek. Yollardan birisi bu, buna zikir ile gidiliyor.Yollardan birisi bu, buna zikir ile gidiliyor. Allahu Teâlâ hazretlerini anıyorsun, zikrediyorsun, zikrediyorsun, için sevgi doluyor. Allahu Teâlâ hazretlerini anıyorsun, zikrediyorsun, zikrediyorsun, için sevgi doluyor. Allah dediğin zaman tüylerin diken diken oluyor, içini dışını bir heyecan kaplıyor, şey yapıyor.Allah dediğin zaman tüylerin diken diken oluyor, içini dışını bir heyecan kaplıyor, şey yapıyor. O zaman her şeyi Allah rızası için yapmaya başlıyorsun. Nefis de sana imreniyor, peşinden geliyor.O zaman her şeyi Allah rızası için yapmaya başlıyorsun. Nefis de sana imreniyor, peşinden geliyor. Müslüman oluyor nefis de. Yollardan birisi budur. Bir başka yol; uykusunu az uyutursun, Müslüman oluyor nefis de. Yollardan birisi budur.

Bir başka yol; uykusunu az uyutursun,
yemeğini az verirsin, insanlarla konuşturmazsın, yasaklarla; şunu yapma, bunu yapma diye, yemeğini az verirsin, insanlarla konuşturmazsın, yasaklarla; şunu yapma, bunu yapma diye, o yolla da, terbiye ile, riyazat yolu derler buna riyazetler yaptırarak egzersizler, o yolla da, terbiye ile, riyazat yolu derler buna riyazetler yaptırarak egzersizler, idmanlar, mahrumiyetler içinde demirin böyle örsle çekiç arasında küt küt, küt küt dövüle dövüleidmanlar, mahrumiyetler içinde demirin böyle örsle çekiç arasında küt küt, küt küt dövüle dövüle bir kalıba girmesi gibi bir şekil. O şekil de var, öteki şekil de var. bir kalıba girmesi gibi bir şekil. O şekil de var, öteki şekil de var.

Neticede nasıl olursa olsun, bu nefsi terbiye etmek lazım.Neticede nasıl olursa olsun, bu nefsi terbiye etmek lazım. Terbiye olursa iyi bir binek olur, seni istediğin menzil-i maksûduna güzel bir şekilde götürür.Terbiye olursa iyi bir binek olur, seni istediğin menzil-i maksûduna güzel bir şekilde götürür. İyi bir binek dünyanın saadetindendir.İyi bir binek dünyanın saadetindendir. İyi bir binek dünyanın saadetidir, insan oradan oraya rahat gider.İyi bir binek dünyanın saadetidir, insan oradan oraya rahat gider. Kötü bir binek de işte insanı felaketlere uğratır. İkincisi bu. Birincisi takvâ, ikincisi cihad.Kötü bir binek de işte insanı felaketlere uğratır. İkincisi bu.

Birincisi takvâ, ikincisi cihad.
Cihadı anlatırken bir düşmanla cihad vardır, bir nefisle cihad vardır dedik, bunları ondan söyledik.Cihadı anlatırken bir düşmanla cihad vardır, bir nefisle cihad vardır dedik, bunları ondan söyledik. Peygamber Efendimiz bir, takvâyı tavsiye etti; iki, cihadı tavsiye etti. Üçüncüsü; Peygamber Efendimiz bir, takvâyı tavsiye etti; iki, cihadı tavsiye etti. Üçüncüsü;

Ve aleyke bi-zikrillah. "Sana Allahu Teâlâ hazretlerini zikretmeyi de tavsiye ederim." Ve aleyke bi-zikrillah. "Sana Allahu Teâlâ hazretlerini zikretmeyi de tavsiye ederim."

Bu zikri de bizim halkımız az biliyor.Bu zikri de bizim halkımız az biliyor. Zikir deyince kulak dolgunluğundan bir propaganda yerleşmiş, bir karikatür münevverliği var. Zikir deyince kulak dolgunluğundan bir propaganda yerleşmiş, bir karikatür münevverliği var.

Zikir mi, ha hû diyenler mi? Tamam; tamam... Defterden sildi artık.Zikir mi, ha hû diyenler mi?

Tamam; tamam...

Defterden sildi artık.
Sen ona ne söylesen bitti. zikir erbabı, derviş, Allah diyor, hû diyor… Hû çekenler mi? Sen ona ne söylesen bitti. zikir erbabı, derviş, Allah diyor, hû diyor…

Hû çekenler mi?

Tesbih de var mı elinde? Püskülü de sarkıyor mu? Tamam. Sakalı nerede? Tesbih de var mı elinde?

Püskülü de sarkıyor mu?

Tamam.

Sakalı nerede?

Göğsüne kadar iniyor mu? Tamam... Onun nazarında o adam olmaz, bitti.Göğsüne kadar iniyor mu?

Tamam...

Onun nazarında o adam olmaz, bitti.
Böyle bir şey var. Sanki hû demek [suçmuş günahmış...] Hû ne demek? Hû Allah demek. Böyle bir şey var. Sanki hû demek [suçmuş günahmış...]

Hû ne demek?

Hû Allah demek.

Hû, huvallahullezî lâ ilâhe illâ hû âyet-i kerîmesinde geçen bir şey.Hû, huvallahullezî lâ ilâhe illâ hû âyet-i kerîmesinde geçen bir şey. O diyoruz, Allahu Teâlâ hazretlerinin ismini dile getirmeye sevgiden tahammül kalmıyor da O diyoruz.O diyoruz, Allahu Teâlâ hazretlerinin ismini dile getirmeye sevgiden tahammül kalmıyor da O diyoruz. Allah desek duramayacağız yerimizde, O diyerek ancak işaretle söylüyoruz. O'na dil uzatılır mı? Allah desek duramayacağız yerimizde, O diyerek ancak işaretle söylüyoruz.

O'na dil uzatılır mı?

Cahillik tabii, uzatıyor. Zikirden de bucak bucak kaçıyor. Kaçırtan kim? Şeytan. Cahillik tabii, uzatıyor. Zikirden de bucak bucak kaçıyor.

Kaçırtan kim?

Şeytan.

Zikirden şeytan kaçırtıyor, çünkü zikir insanı Allah'a götüren yolların en kestirmelerinden birisidir.Zikirden şeytan kaçırtıyor, çünkü zikir insanı Allah'a götüren yolların en kestirmelerinden birisidir. Şeytan zikretmeye hiç koymaz, önüne çıkar, yolunu çelmeye çalışır. Haberiniz olsun.Şeytan zikretmeye hiç koymaz, önüne çıkar, yolunu çelmeye çalışır. Haberiniz olsun. Haberiniz olsun ki şeytan yolu çeler. Onun için ben de size zikri tavsiye ederim, kendi âciz, nâçiz, Haberiniz olsun ki şeytan yolu çeler. Onun için ben de size zikri tavsiye ederim, kendi âciz, nâçiz, kusurlu nefsimle beraber zikre gayret etmek lazım. Çünkü bu kestirme yoldan gideceğiz inşaallah. kusurlu nefsimle beraber zikre gayret etmek lazım. Çünkü bu kestirme yoldan gideceğiz inşaallah.

Ve tilâveti kitabillah. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in dördüncü tavsiyesi,Ve tilâveti kitabillah. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in dördüncü tavsiyesi, "Kur'ân-ı Kerîm'i, Allah'ın kitabını okumak." Fe-innehû nurun leke fi'l-ardı. "Kur'ân-ı Kerîm'i, Allah'ın kitabını okumak." Fe-innehû nurun leke fi'l-ardı. "Çünkü Kur'ân-ı Kerîm senin için yeryüzünde nurdur." Nur "ışık" demektir. Ne işe yarar? "Çünkü Kur'ân-ı Kerîm senin için yeryüzünde nurdur." Nur "ışık" demektir.

Ne işe yarar?

Karanlığı aydınlatır, insana yolunu gösterir. Bu dünyada sana nurdur, yolunu gösteriyor.Karanlığı aydınlatır, insana yolunu gösterir. Bu dünyada sana nurdur, yolunu gösteriyor. Evet, etrafına böyle ışık saçtığını görmüyorsun ama okuduğun zaman yolunu aydınlatacak,Evet, etrafına böyle ışık saçtığını görmüyorsun ama okuduğun zaman yolunu aydınlatacak, karanlığın içinden seni çekecek, cennetin yoluna götürecek. Yeryüzünde nurdur. karanlığın içinden seni çekecek, cennetin yoluna götürecek. Yeryüzünde nurdur.

Ve zikrün leke fi's-sema. "Semada da senin hayır ile anılmana, methedilmene sebep olacak."Ve zikrün leke fi's-sema. "Semada da senin hayır ile anılmana, methedilmene sebep olacak." Kur'ân'ı okudun mu ehl-i Kur'ân diye semada melekler yâd edecekler.Kur'ân'ı okudun mu ehl-i Kur'ân diye semada melekler yâd edecekler. Allahu Teâlâ hazretleri meleklerine seni gösterip mübahât edecek;Allahu Teâlâ hazretleri meleklerine seni gösterip mübahât edecek; şu Kur'ân ehli kuluma bak diyecek. İstemez misin Allah'ın sevdiği, övdüğü, meleklere gösterip; şu Kur'ân ehli kuluma bak diyecek. İstemez misin Allah'ın sevdiği, övdüğü, meleklere gösterip; hani sizler insanlara hep kan dökücü diyordunuz, bak kuluma nasıl Kur'an'a sımsıkı sarılmış, hani sizler insanlara hep kan dökücü diyordunuz, bak kuluma nasıl Kur'an'a sımsıkı sarılmış, nasıl ahkâmına göre hareket ediyor, nasıl Kur'ânı Kerîm'in ahlakıyla ahlaklanmış. nasıl ahkâmına göre hareket ediyor, nasıl Kur'ânı Kerîm'in ahlakıyla ahlaklanmış.

Parmakla gösterilen, Allah tarafından sevilen bir kul olmak istemez mi insan? Parmakla gösterilen, Allah tarafından sevilen bir kul olmak istemez mi insan?

O halde Kur'ân-ı Kerîm'e sımsıkı sarıl; okumasını öğren, ezberine al, içindeki manasını anla,O halde Kur'ân-ı Kerîm'e sımsıkı sarıl; okumasını öğren, ezberine al, içindeki manasını anla, manasını hayatına tatbik et, Kur'an'la yaşa, Kur'an'a göre yaşa. Vahzun lisâneke. manasını hayatına tatbik et, Kur'an'la yaşa, Kur'an'a göre yaşa.

Vahzun lisâneke.
"Dilini sakla, depo et, diline sahip ol." İllâ min hayrin."Dilini sakla, depo et, diline sahip ol." İllâ min hayrin. "Hayır söylemek durumu varsa konuş, o zaman buyur, ona bir şey demiyoruz"Hayır söylemek durumu varsa konuş, o zaman buyur, ona bir şey demiyoruz ama aksi takdirde hayır söylemeyeceksen sus, diline sahip ol." ama aksi takdirde hayır söylemeyeceksen sus, diline sahip ol."

Bak Allah iki tane açılıp kapanan dudak vermiş, bir de kuvvetli çene vermiş kiBak Allah iki tane açılıp kapanan dudak vermiş, bir de kuvvetli çene vermiş ki havucu vesaireyi hatta kemiği bile insan kırdırıyor, kuvvetli. Kapatırsın dilin dışarı çıkamaz.havucu vesaireyi hatta kemiği bile insan kırdırıyor, kuvvetli. Kapatırsın dilin dışarı çıkamaz. Açarsan, o zaman artık ağzına geleni söylersin dışarıya doğru, o zaman da uğraş. Açarsan, o zaman artık ağzına geleni söylersin dışarıya doğru, o zaman da uğraş.

Demek ki ya hayır söyleyeceksin, aksi takdirde susacaksın kapatacaksın.Demek ki ya hayır söyleyeceksin, aksi takdirde susacaksın kapatacaksın. Hayırsa, hayır olduğuna karar verdiysen yukarıdan müsaade gelecek bu kapının açılmasına, Hayırsa, hayır olduğuna karar verdiysen yukarıdan müsaade gelecek bu kapının açılmasına, o zaman açılacak, dil bir şey söyleyecek, birkaç söz çıkacak buradan hayırsa. o zaman açılacak, dil bir şey söyleyecek, birkaç söz çıkacak buradan hayırsa. Aksi takdirde konuşmayacaksın. Feinne bi-zâlike tağlibü'şşeytan. Aksi takdirde konuşmayacaksın. Feinne bi-zâlike tağlibü'şşeytan. "Çünkü böyle yaparsan şeytana galip gelirsin." Yoksa dilini olduğu gibi salıverirsen şeytana galebe olmaz. "Çünkü böyle yaparsan şeytana galip gelirsin." Yoksa dilini olduğu gibi salıverirsen şeytana galebe olmaz.

Şimdi bu zikir ile ilgili izahatımıza birkaç ekleme yapacağım burada.Şimdi bu zikir ile ilgili izahatımıza birkaç ekleme yapacağım burada. İbn Hacer el-Askalânî rahmetullahi aleyh'ten naklen müellif merhum diyor ki; İbn Hacer el-Askalânî rahmetullahi aleyh'ten naklen müellif merhum diyor ki;

Zikir, hadîs-i şerîfler ve Kur'ân-ı Kerîm ile söylenilmesi teşvik edilmiş sözleriZikir, hadîs-i şerîfler ve Kur'ân-ı Kerîm ile söylenilmesi teşvik edilmiş sözleri tekerrür ile söylemeye denir. Nedir mesela onlar? tekerrür ile söylemeye denir.

Nedir mesela onlar?

Sübhanallah, Sübhanallah, Sübhanallah, Sübhanallah, işte bir zikirdir.Sübhanallah, Sübhanallah, Sübhanallah, Sübhanallah, işte bir zikirdir. Elhamdulillah, elhamdülillah, elhamdülillah, bir zikirdir. Bunlar zikir mi? Elhamdulillah, elhamdülillah, elhamdülillah, bir zikirdir.

Bunlar zikir mi?

Demek ki ben her namazın arkasından zikir mi ediyor muşum? Zikir ediyorsun ya!Demek ki ben her namazın arkasından zikir mi ediyor muşum?

Zikir ediyorsun ya!
Ecdadımız elhamdülillah öğretmiş, biz farkında olmadan,Ecdadımız elhamdülillah öğretmiş, biz farkında olmadan, ne yaptığımızın farkında olmadan neler yapıyoruz, ecir kazanıyoruz. ne yaptığımızın farkında olmadan neler yapıyoruz, ecir kazanıyoruz.

O zikirden korkanlar da bilsinler, işte her namazın arkasında o çektiğimiz tesbihler de bir zikirdir.O zikirden korkanlar da bilsinler, işte her namazın arkasında o çektiğimiz tesbihler de bir zikirdir. Öyle korkulacak bir şey yok, ne var yani. Öyle korkulacak bir şey yok, ne var yani. Allahu ekber, lâ ilâhe illallah, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh, estağfirullah el-azîm, Allah; Allahu ekber, lâ ilâhe illallah, lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh, estağfirullah el-azîm, Allah; bunların hepsi zikirdir. Zikirde manasını iyice düşünüp de şey yapmak şartı yoktur. bunların hepsi zikirdir. Zikirde manasını iyice düşünüp de şey yapmak şartı yoktur. Olsa daha iyi olur ama böyle mükerreren söylese de olur, diyor müellif.Olsa daha iyi olur ama böyle mükerreren söylese de olur, diyor müellif. Maksat manâ değil, Allahu Teâlâ hazretlerinin kendisidir. Onun için Allah Allah Allah diye;Maksat manâ değil, Allahu Teâlâ hazretlerinin kendisidir. Onun için Allah Allah Allah diye; lâ ilâhe illlah, lâ ilâhe illallah diye devam edebilirisin. lâ ilâhe illlah, lâ ilâhe illallah diye devam edebilirisin. Ama manasını düşünerek yapabilirsen daha âlâ olur." diye [söylemiş.] Ama manasını düşünerek yapabilirsen daha âlâ olur." diye [söylemiş.]

Zikir bir de kalple olur, diyor burada. Tabii bizim anladığımız bir zikr-i kalbî vardır.Zikir bir de kalple olur, diyor burada. Tabii bizim anladığımız bir zikr-i kalbî vardır. Ondan başka diyor ki; ez-zikrü bi'lkalbi et-tefekkür. "Kalple zikir, tefekkür demektir."Ondan başka diyor ki; ez-zikrü bi'lkalbi et-tefekkür. "Kalple zikir, tefekkür demektir." Demek ki insan şöyle gözünü kapatsa, Allahu Teâlâ hazretlerinin lütuflarını, hikmetlerini düşünse,Demek ki insan şöyle gözünü kapatsa, Allahu Teâlâ hazretlerinin lütuflarını, hikmetlerini düşünse, etrafına hikmetle, hikmetleri sezici, ibretli bir gözle baksa o da bir çeşit zikir oluyor. etrafına hikmetle, hikmetleri sezici, ibretli bir gözle baksa o da bir çeşit zikir oluyor.

Allah Allah şu çiçeğin güzelliğine, şu kokunun nefâsetine, şu kuşun renklerine bak,Allah Allah şu çiçeğin güzelliğine, şu kokunun nefâsetine, şu kuşun renklerine bak, şu koca mahluk nasıl havada uçar, şu balık şu suyun içinde nasıl yaşar,şu koca mahluk nasıl havada uçar, şu balık şu suyun içinde nasıl yaşar, şu ağaç şu meyveye bu tadı nereden bulur getirir? şu ağaç şu meyveye bu tadı nereden bulur getirir?

O toprağın içini kazıyorum ben, o şeker orada yok, nereden gelmiş meyvenin içine bu şeker? O toprağın içini kazıyorum ben, o şeker orada yok, nereden gelmiş meyvenin içine bu şeker?

Bu nereden buluyor bu toprağın içinden bu şekeri? Bu nereden buluyor bu toprağın içinden bu şekeri?

Böyle düşündü mü insan, o da bir çeşit zikirdir diye söylüyor. Böyle düşündü mü insan, o da bir çeşit zikirdir diye söylüyor.

Bir de bizim anladığımız mânada zikr-i kalbî demek,Bir de bizim anladığımız mânada zikr-i kalbî demek, Allah Allah Allah sözünü dil ile değil de içinden tekrar etmektir. Ona da zikr-i kalbî derler.Allah Allah Allah sözünü dil ile değil de içinden tekrar etmektir. Ona da zikr-i kalbî derler. Tefekkürün de bir çeşit zikir olduğu bu ifadeden anlaşıldı.Tefekkürün de bir çeşit zikir olduğu bu ifadeden anlaşıldı. "Bir de âzâlar ile zikir vardır; el ile, ayakla, gözle, kulakla. O nedir? "Bir de âzâlar ile zikir vardır; el ile, ayakla, gözle, kulakla.

O nedir?

Azalar ile zikir de nasıl oluyormuş? Gözümle nasıl zikredeceğim? Azalar ile zikir de nasıl oluyormuş?

Gözümle nasıl zikredeceğim?

Gözü Allah'a itaatte kullanırsan zikirdir. Kulağı Allah'a itaatte kullanırsan zikirdir.Gözü Allah'a itaatte kullanırsan zikirdir. Kulağı Allah'a itaatte kullanırsan zikirdir. Eli Allah'a itaatte, ibadet ve taatte kullanırsan zikirdir, günahta kullanırsan zikrin gayridir.Eli Allah'a itaatte, ibadet ve taatte kullanırsan zikirdir, günahta kullanırsan zikrin gayridir. Günahta kullanmayıp Allah'a itaatte kullanırsan zikirdir. Günahta kullanmayıp Allah'a itaatte kullanırsan zikirdir.

Allahu Teâlâ hazretleri şu hadîs-i şerîflerin bize işaret buyurduğuAllahu Teâlâ hazretleri şu hadîs-i şerîflerin bize işaret buyurduğu güzel hasletlere sahip olmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin. Neydi o güzel hasletler? güzel hasletlere sahip olmayı cümlemize nasip ve müyesser eylesin.

Neydi o güzel hasletler?

Takvâ ehli olmak, cihadı elden komamak, Kur'ân-ı Kerîm'i çok okumak,Takvâ ehli olmak, cihadı elden komamak, Kur'ân-ı Kerîm'i çok okumak, Allahu Teâlâ hazretlerini her mânası ile zikretmek; kalp ile, âzâlar ile, dil ile, aşikare, gizli,Allahu Teâlâ hazretlerini her mânası ile zikretmek; kalp ile, âzâlar ile, dil ile, aşikare, gizli, manasını düşünerek, hızlı olarak, yavaş olarak zikretmek ve diline sahip olmak,manasını düşünerek, hızlı olarak, yavaş olarak zikretmek ve diline sahip olmak, ancak hayır söylemek ve böylece şeytana tutulmamak, şeytana mağlup olmamak. ancak hayır söylemek ve böylece şeytana tutulmamak, şeytana mağlup olmamak.

Allahu Teâlâ hazretleri tevfikini refik eylesin. Hidayeti üzere dâim eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri tevfikini refik eylesin. Hidayeti üzere dâim eylesin. Sevdiği salih amellere, rızası yolunda ömür sürmeye cümlemizi muvaffak eylesin.Sevdiği salih amellere, rızası yolunda ömür sürmeye cümlemizi muvaffak eylesin. Yüzü ak, alnı açık, sevdiği, razı olduğu bir kul olarak huzuruna çıkmayı cümlemize nasip eylesin. Yüzü ak, alnı açık, sevdiği, razı olduğu bir kul olarak huzuruna çıkmayı cümlemize nasip eylesin.

Fâtiha-ı Şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-ı Şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2