Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Peygamber SAS'in Ebü Zer (r.a)'a Nasihatleri

Mehmed Zahid KOTKU

13 Safer 1399 / 12.01.1979
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Kendinden Üstünlere Bakma, Miskinleri Sev ve Onlara Yakın Ol, Sıla-i Rahim Yap! Akraba ü Taallûkatından Ayrılma, Hiç | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Peygamber SAS'in Ebü Zer (r.a)'a Nasihatleri

Mehmed Zahid KOTKU

13 Safer 1399 / 12.01.1979
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Kendinden Üstünlere Bakma, Miskinleri Sev ve Onlara Yakın Ol, Sıla-i Rahim Yap! Akraba ü Taallûkatından Ayrılma, Hiç | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llàh!Es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llàh! İslâm’daki hukuklardan birisi de

İslâm’daki hukuklardan birisi de
sıla-i rahim hukuku idi.sıla-i rahim hukuku idi. Yani, ana-babanın akraba ü taallûkatı olan dal budaklarıylaYani, ana-babanın akraba ü taallûkatı olan dal budaklarıyla alâkayı kesmemek, onlarla ülfetialâkayı kesmemek, onlarla ülfeti güzelleştirerek güzel geçinmek...güzelleştirerek güzel geçinmek... Bu hususta Ebû Zer RA Efendimiz, bir hadis zikrediyor.Bu hususta Ebû Zer RA Efendimiz, bir hadis zikrediyor. Ebû Zer’i, hepimiz işitiriz de kendisini pek iyi bilemeyiz tabii.

Ebû Zer’i, hepimiz işitiriz de kendisini pek iyi bilemeyiz tabii.
O —Allah rahmet eylesin— beşinci veyahut altıncı müslüman...O —Allah rahmet eylesin— beşinci veyahut altıncı müslüman... Dar-ı dünya da ilk İslam'da beşinci veyahut altıncı müslüman diye zikrediyorlar.Dar-ı dünya da ilk İslam'da beşinci veyahut altıncı müslüman diye zikrediyorlar. Bu zat, (Efendimiz SAS’e) gelmiş müslüman olmuşBu zat, (Efendimiz SAS’e) gelmiş müslüman olmuş ve bu müslümanlığını izhar etmek için kendini tutamamış,ve bu müslümanlığını izhar etmek için kendini tutamamış, Kâbe-i Muazzama’nın içine girmiş;Kâbe-i Muazzama’nın içine girmiş; “—Ey müşrikler! Duyun, ben müslüman oldum!” (demiş),
“—Ey müşrikler! Duyun, ben müslüman oldum!” (demiş),
kelime-i şehadet getirmiş.kelime-i şehadet getirmiş. Açık sesle, yüksek sesle, ezan okudukları gibi bugün...Açık sesle, yüksek sesle, ezan okudukları gibi bugün... Tabii, o zaman herkes gâvur.

Tabii, o zaman herkes gâvur.
Onu güzel bir döğmüşler, bayılıncaya kadar.Onu güzel bir döğmüşler, bayılıncaya kadar. Bayılmış adam, sopanın altında;Bayılmış adam, sopanın altında; fakat, itikadına zerre kadar bir eksiklik gelmemiş.fakat, itikadına zerre kadar bir eksiklik gelmemiş. Ayılmış, saklanmış orada örtünün altına...Ayılmış, saklanmış orada örtünün altına... Bir gece yine kadınlar gelmişler, putlara tapınmaya. Onlara çıkışmış:Bir gece yine kadınlar gelmişler, putlara tapınmaya. Onlara çıkışmış: “—Aptal insanlar! Bakın peygamber gelmiş,
“—Aptal insanlar! Bakın peygamber gelmiş,
taşlara ne tapıyorsunuz?taşlara ne tapıyorsunuz? Bu delilik değil mi?.. ” diyerekten neler söylediyse...Bu delilik değil mi?.. ” diyerekten neler söylediyse... Kadınlar feryad etmişler; yine bir döğmüşler.

Kadınlar feryad etmişler; yine bir döğmüşler.
Nasılsa kurtulmuş ellerinden, biri vasıtasıyla...Nasılsa kurtulmuş ellerinden, biri vasıtasıyla... Memleketi Gıfar...

Memleketi Gıfar...
Vurguncu bir kabile aslında.Vurguncu bir kabile aslında. Yâni, kalpleri taş gibi artık, vurguncu olunca taşa benzer bir kalp...Yâni, kalpleri taş gibi artık, vurguncu olunca taşa benzer bir kalp... Gitmiş, o kabileyi müslüman yapmış.Gitmiş, o kabileyi müslüman yapmış. O taş yürekli, vurguncu, eşkıya heriflerin hepsini müslüman yapmış.O taş yürekli, vurguncu, eşkıya heriflerin hepsini müslüman yapmış. Allah bize insaf versin.

Allah bize insaf versin.
Biz okuyoruz, onun ne okuması vardı acaba?Biz okuyoruz, onun ne okuması vardı acaba? Hangi medreseden, hangi üniversiteden mezun olduğunu sorsanız; okumasını da bilmiyordu belki!..Hangi medreseden, hangi üniversiteden mezun olduğunu sorsanız; okumasını da bilmiyordu belki!.. Fakat, İslâm aşkı, iman aşkı,Fakat, İslâm aşkı, iman aşkı, bak koca bir kabileyi müslüman yaptı!bak koca bir kabileyi müslüman yaptı! Onunla da kalmadı, komşusu Eslem kabilesine gitti, onu da müslüman yaptı.Onunla da kalmadı, komşusu Eslem kabilesine gitti, onu da müslüman yaptı. İmana bak sen!..İmana bak sen!.. Onun için, okumalar bizim imanımızı yükselteceği yerde, bilakis zayıflatıyor.Onun için, okumalar bizim imanımızı yükselteceği yerde, bilakis zayıflatıyor. Niçin?.. Dünyaya bağlıyoruz işimizi.Niçin?.. Dünyaya bağlıyoruz işimizi. Dünyaya bağladığımız için de, imanımız zayıf oluyor ve’s-selâm.Dünyaya bağladığımız için de, imanımız zayıf oluyor ve’s-selâm. Şimdi bu zat diyor ki: Halîlim diyor;

Şimdi bu zat diyor ki: Halîlim diyor;
Peygamber SAS dostum,Peygamber SAS dostum, SAS bana vasiyet etti, nasihat etti dedi ki:SAS bana vasiyet etti, nasihat etti dedi ki: “—Ey Ebâ Zer, üstündeki insanlara bakma, kendinden üstünlere bakma!”
“—Ey Ebâ Zer, üstündeki insanlara bakma, kendinden üstünlere bakma!”
Bu mühim bir ders...

Bu mühim bir ders...
İnsanı çok yorar, çileden çıkarır.İnsanı çok yorar, çileden çıkarır. Şuna da yetişeceğim, ondan daha üstün olacağım,Şuna da yetişeceğim, ondan daha üstün olacağım, ondan daha iyi olacağım derken, bakarsın ipin ucunu koparır, gürültüye gidersin.ondan daha iyi olacağım derken, bakarsın ipin ucunu koparır, gürültüye gidersin. Kendinden aşağısına bak!Kendinden aşağısına bak! Üstüne bakarsan, gücün yetmez, yetişemezsin.Üstüne bakarsan, gücün yetmez, yetişemezsin. Allah-u Teàlâ herkesin kudretini bir yaratmamıştır. Herkesin ayrı ayrıdır kudreti...Allah-u Teàlâ herkesin kudretini bir yaratmamıştır. Herkesin ayrı ayrıdır kudreti... Onun için, ona o zenginliği vermiş.

Onun için, ona o zenginliği vermiş.
Bu iki türlü; biri dünya zenginliği, biri ahiret zenginliği...Bu iki türlü; biri dünya zenginliği, biri ahiret zenginliği... Dünya zenginliği de öyle, ahiret zenginliği de öyle; çalışmayla olmaz, Allah veriyor.Dünya zenginliği de öyle, ahiret zenginliği de öyle; çalışmayla olmaz, Allah veriyor. Çalışacağız ama Allah vereceği kadar verecek, tabiatıyla.Çalışacağız ama Allah vereceği kadar verecek, tabiatıyla. Haa, büyük ahiret adamları da var tabii: Abdülkàdir-i Geylânî Hazretleri gibi,

Haa, büyük ahiret adamları da var tabii: Abdülkàdir-i Geylânî Hazretleri gibi,
Nakşıbend Hazretleri gibi, Rufâî Hazretleri gibi...Nakşıbend Hazretleri gibi, Rufâî Hazretleri gibi... “Haydi ben de öyle olayım!” de; olur musun?“Haydi ben de öyle olayım!” de; olur musun? Şimdi hafız efendi okuyordu:Şimdi hafız efendi okuyordu: Elem tera ile’llezîne yüzekkûne enfüsehüm, ... (Nisâ, 4/49)

Elem tera ile’llezîne yüzekkûne enfüsehüm, ... (Nisâ, 4/49)
O temizlenen insanlar, velî olan insanlar, kendiliklerinden mi oldular?

O temizlenen insanlar, velî olan insanlar, kendiliklerinden mi oldular?
Allah, peygamberlerini nasıl seçti ise, velîlerini de öyle seçmiştir.Allah, peygamberlerini nasıl seçti ise, velîlerini de öyle seçmiştir. Yoksa senin benim işim değil o!Yoksa senin benim işim değil o! Bizim işimiz, Allah’ın emirlerini tutup yasaklarından kaçmak; o kadar... Yükseltirse, yükseltir.Bizim işimiz, Allah’ın emirlerini tutup yasaklarından kaçmak; o kadar... Yükseltirse, yükseltir. Men tevâdaa li’llâhi, rafeahu’llàh ...

Men tevâdaa li’llâhi, rafeahu’llàh ...
Tevazu yapabiliyor musun, Allah seni yükseltir.Tevazu yapabiliyor musun, Allah seni yükseltir. Yapamıyorsan; alçaltır, çıkamazsın yukarıya...Yapamıyorsan; alçaltır, çıkamazsın yukarıya... İkincisi: Aşağıya bak, altına bak! Senden daha zaifler var,

İkincisi: Aşağıya bak, altına bak! Senden daha zaifler var,
fakirler var, miskinler var... Onları gör, haline şükret!fakirler var, miskinler var... Onları gör, haline şükret! Nakşıbend Hazretleri’nin de nasihatları var bize.Nakşıbend Hazretleri’nin de nasihatları var bize. O nasihatlarından dokuzuncusunda diyor ki: Nazar ber kadem.O nasihatlarından dokuzuncusunda diyor ki: Nazar ber kadem. “Ey sâlik, sen yürürken ayağının ucuna bak!”“Ey sâlik, sen yürürken ayağının ucuna bak!” Aşağıya bak, yukarıya bakma!Aşağıya bak, yukarıya bakma! Yukarıya bakarsan yetişemezsin, semânın ucunu bulamazsın.Yukarıya bakarsan yetişemezsin, semânın ucunu bulamazsın. Aşağıya bak! Hem etrafı görmezsin, hem de aşağı bakarsın, haline şükredersin. Uzun o…Aşağıya bak! Hem etrafı görmezsin, hem de aşağı bakarsın, haline şükredersin. Uzun o… İkinci nasihati. Diyor ki;

İkinci nasihati. Diyor ki;
“—Ya Ebâ Zer, Miskinleri sev ve onlara yakın ol.”
“—Ya Ebâ Zer, Miskinleri sev ve onlara yakın ol.”
Nasıl, ne diyeceksiniz bu işe?

Nasıl, ne diyeceksiniz bu işe?
“—Miskinleri sev ve onlara yakın ol!”“—Miskinleri sev ve onlara yakın ol!” Miskinin iki mânâsı var:Miskinin iki mânâsı var: Bir miskin, fakirler var ya hani, bir şeyleri yok zavallılar; onlara derler.Bir miskin, fakirler var ya hani, bir şeyleri yok zavallılar; onlara derler. Bir de, dünyadan geçmiş, dünya ile alâkasını kesmiş,Bir de, dünyadan geçmiş, dünya ile alâkasını kesmiş, varlık yokluk onun indinde müsâvi... Altınla, bakır, taşvarlık yokluk onun indinde müsâvi... Altınla, bakır, taş onun önünde müsâvi, kıymeti yok dünyanın...onun önünde müsâvi, kıymeti yok dünyanın... Bir de böyle adamlar vardır ki, miskin diyorlar bunlara da...Bir de böyle adamlar vardır ki, miskin diyorlar bunlara da... Fenâ derecelerini atlatmış,Fenâ derecelerini atlatmış, kendisine varlık vermeyen adamlar; her şeyi Allah’tan biliyor.kendisine varlık vermeyen adamlar; her şeyi Allah’tan biliyor. Ha bu miskinler, ahiret miskinleri, dünya miskinleri; kim olursa olsun, onlara yakın ol!Ha bu miskinler, ahiret miskinleri, dünya miskinleri; kim olursa olsun, onlara yakın ol! Onlarda hikmetler vardır.

Onlarda hikmetler vardır.
Çünkü Allah onların kalplerineÇünkü Allah onların kalplerine hiç umulmadık nimetler vermiştir.hiç umulmadık nimetler vermiştir. Onlardan birisi Veysel Karani Hazretleri...Onlardan birisi Veysel Karani Hazretleri... Hiç dünyalığı yoktu. Dünyaya da hiç iltifat etmediHiç dünyalığı yoktu. Dünyaya da hiç iltifat etmedi ama içi hikmetle dolu...ama içi hikmetle dolu... Bak bugün bile burda, Hırka-i Şerif Camii’nde,Bak bugün bile burda, Hırka-i Şerif Camii’nde, onun hırkasını Ramazan-ı Şerif’te herkes ziyaret etmekte...onun hırkasını Ramazan-ı Şerif’te herkes ziyaret etmekte... Gönüllerimize bir sürur geliyor.

Gönüllerimize bir sürur geliyor.
Ya bin küsür yıl geçtiği halde Veysel Karanî’yi bir türlü unutamıyoruz.Ya bin küsür yıl geçtiği halde Veysel Karanî’yi bir türlü unutamıyoruz. Halbuki, nice resimleri olan insanlar var ki, çoktan unutuldu.Halbuki, nice resimleri olan insanlar var ki, çoktan unutuldu. Ama, o unutulmuyor. Niçin? Ona Allah o sevgiyi vermiş,Ama, o unutulmuyor. Niçin? Ona Allah o sevgiyi vermiş, bize de vermiş; biz de onu seviyoruz işte...bize de vermiş; biz de onu seviyoruz işte... Onun için, siz miskinleri,Onun için, siz miskinleri, yani böyle dünyadan geçmiş insanları sevin ve onlara yakın olun!..yani böyle dünyadan geçmiş insanları sevin ve onlara yakın olun!.. Üçüncü nasihati, vasiyeti:

Üçüncü nasihati, vasiyeti:
“—Ya Ebâ Zer, “Sıla-i rahim yap, akraba ü taallûkatından ayrılma!”“—Ya Ebâ Zer, “Sıla-i rahim yap, akraba ü taallûkatından ayrılma!” ... Ve in edberet

... Ve in edberet
Onlar sana ne kadar gelmiyorlarsa da...Onlar sana ne kadar gelmiyorlarsa da... Sana küsseler de, dargınsalar da yine sen git; kusurlarına bakma!Sana küsseler de, dargınsalar da yine sen git; kusurlarına bakma! Onun için, hepimizde kusur var. Kusursuz olur muyuz?

Onun için, hepimizde kusur var. Kusursuz olur muyuz?
Ancak peygamberler kusursuz...Ancak peygamberler kusursuz... Bizlerin, hepimizin kusuru var. Velîlerde de kusur var...Bizlerin, hepimizin kusuru var. Velîlerde de kusur var... Velîler kusursuz olmaz ki, onlarda da kusur var;Velîler kusursuz olmaz ki, onlarda da kusur var; büyük günahları yok, o başka...büyük günahları yok, o başka... Yapanlar çabuk nadim olurlar, pişman olurlar, tevbe ederler. Onlar da kusursuz olmaz.Yapanlar çabuk nadim olurlar, pişman olurlar, tevbe ederler. Onlar da kusursuz olmaz. Kusursuz yalnız Allah ve onun Rasûlü...Kusursuz yalnız Allah ve onun Rasûlü... Halbuki Rasûlüllah hakkında da:Halbuki Rasûlüllah hakkında da: İnnâ fetahnâ leke fethan mübinâ.

İnnâ fetahnâ leke fethan mübinâ.
Li-yağfira leke’llàhu ma tekaddemeLi-yağfira leke’llàhu ma tekaddeme min zenbike ve mâ teahhara ... (Fetih, 48/1-2)min zenbike ve mâ teahhara ... (Fetih, 48/1-2) Onda da demek günah varmış da, Allah affetmiş...

Onda da demek günah varmış da, Allah affetmiş...
Yahut olacakmış da, Allah affetmiş.Yahut olacakmış da, Allah affetmiş. Yaaa.. Allah-u Teàlâ’nın ismet muhafazası altında, ma’sum.Yaaa.. Allah-u Teàlâ’nın ismet muhafazası altında, ma’sum. (İsmet), peygamberlerdeki sıfatlardan birisi. O surette Allah kendisini koruyor.(İsmet), peygamberlerdeki sıfatlardan birisi. O surette Allah kendisini koruyor. Allah hıfzetmezse, insanların kendi kendilerini hıfzetmelerine imkân yok! Aciz mahlûk...Allah hıfzetmezse, insanların kendi kendilerini hıfzetmelerine imkân yok! Aciz mahlûk... Sıla-i rahimde çok ders var, kısacığını söyleyeyim:

Sıla-i rahimde çok ders var, kısacığını söyleyeyim:
İnsanların birbirleriyle ilgisi,İnsanların birbirleriyle ilgisi, ana-baba arasında ilgi itaatla olduğu gibi,ana-baba arasında ilgi itaatla olduğu gibi, akraba ü taallûkat ile ilgi, onlarla gidip gelmekle olur.akraba ü taallûkat ile ilgi, onlarla gidip gelmekle olur. Bu ilgi kesilirse;Bu ilgi kesilirse; bir ağacın dallarını kestiğiniz vakitte neye benzer?bir ağacın dallarını kestiğiniz vakitte neye benzer? Gövde kalır, meyvasız ve yapraksız; bir şeye benzemez.Gövde kalır, meyvasız ve yapraksız; bir şeye benzemez. Siz de onu keser odun yaparsınız.Siz de onu keser odun yaparsınız. Binâen aleyh, suyu kesilen değirmenin hali neyse,Binâen aleyh, suyu kesilen değirmenin hali neyse, akraba ü taallukattan ayrılanların hali de bundan ibarettir.akraba ü taallukattan ayrılanların hali de bundan ibarettir. Kusura bakma, hepimizde kusur var. Af dile!Kusura bakma, hepimizde kusur var. Af dile! Bir örnek var buna münasip:

Bir örnek var buna münasip:
Cenâb-ı Peygamber oturmuşlar ashabıyla beraber. Diyor ki:Cenâb-ı Peygamber oturmuşlar ashabıyla beraber. Diyor ki: “—Bugün içimizde sıla-i rahim yapmadık,
“—Bugün içimizde sıla-i rahim yapmadık,
kàtı-ı rahim bir adam varsa, çıksın! Çünkü dua edeceğiz.”kàtı-ı rahim bir adam varsa, çıksın! Çünkü dua edeceğiz.” Bu dua kabul olmaz!

Bu dua kabul olmaz!
Akraba ü taallukatı ile alakasını kesmiş adam varsa içimizde, çıksın diyor.Akraba ü taallukatı ile alakasını kesmiş adam varsa içimizde, çıksın diyor. Çünkü dua edeceğiz. Bu dua kabul olmaz. Neden?Çünkü dua edeceğiz. Bu dua kabul olmaz. Neden? Kàtı-ı rahmin olduğu yere rahmet-i ilâhi nâzil olmaz da ondan.Kàtı-ı rahmin olduğu yere rahmet-i ilâhi nâzil olmaz da ondan. Allah affetsin kusurlarımızı... İçinden bir delikanlı çıkıyor, meclisten. Gidiyor, biraz sonra geliyor.Allah affetsin kusurlarımızı... İçinden bir delikanlı çıkıyor, meclisten. Gidiyor, biraz sonra geliyor. “—Niye kalktın, geldin?” diyor (Efendimiz). Diyor ki:
“—Niye kalktın, geldin?” diyor (Efendimiz). Diyor ki:
“—Siz böyle dediniz. Benim de teyzem ile aramda bir soğukluk vardı, dargınlık vardı.
“—Siz böyle dediniz. Benim de teyzem ile aramda bir soğukluk vardı, dargınlık vardı.
Gittim, özür diledim, af istedim. O da affetti. Ben de ona teşekkür ettim, geldim şimdi.” diyor.Gittim, özür diledim, af istedim. O da affetti. Ben de ona teşekkür ettim, geldim şimdi.” diyor. O zaman yapacakları duayı yapıyorlar.

O zaman yapacakları duayı yapıyorlar.
Bu umumi bir ders. Allah hepimizi affetsin...Bu umumi bir ders. Allah hepimizi affetsin... Bunun arkasından diyor ki:Bunun arkasından diyor ki: (Ve evsànî) en lâ ehàfe fillâhi levmete lâim ...

(Ve evsànî) en lâ ehàfe fillâhi levmete lâim ...
“—Ey Ebâ Zer, hiç bir lâimin levminden korkma! Seni ayıplarlar; ayıplasınlar varsın, korkma!

“—Ey Ebâ Zer, hiç bir lâimin levminden korkma! Seni ayıplarlar; ayıplasınlar varsın, korkma!
Beni ayıplarlar diyerekten haktan ayrılma, haktan uzaklaşma!” dedi.Beni ayıplarlar diyerekten haktan ayrılma, haktan uzaklaşma!” dedi. Ben bunu dün birisine söylerken dedi ki bana:Ben bunu dün birisine söylerken dedi ki bana: “—Yâhu onun karşısında ben, çamura mı batayım?”
“—Yâhu onun karşısında ben, çamura mı batayım?”
Yâni, varlık var kendisinde de, ondan af dilemeye tenezzül edip de gidemiyor.

Yâni, varlık var kendisinde de, ondan af dilemeye tenezzül edip de gidemiyor.
Çamura batmış gibi addediyor kendisini... Bu ne kadar acı şey...Çamura batmış gibi addediyor kendisini... Bu ne kadar acı şey... Tevazuun zıddı oluyor, tekebbür oluyor.Tevazuun zıddı oluyor, tekebbür oluyor. Bir de diyor ki:Bir de diyor ki: (Ve evsànî en) ekùle’l-hakkı ve in kâne mürren ...

(Ve evsànî en) ekùle’l-hakkı ve in kâne mürren ...
“—Hakkı da söyle ne kadar acı da olsa!”
“—Hakkı da söyle ne kadar acı da olsa!”
“—Hak acıdır ama acı da olsa söyle, korkma!”
“—Hak acıdır ama acı da olsa söyle, korkma!”
Bir de diyor ki sonunda:

Bir de diyor ki sonunda:
(Ve evsànî en eksüre min kavli) lâ havle ve lâ kuvvete illâ bi’llâh ...

(Ve evsànî en eksüre min kavli) lâ havle ve lâ kuvvete illâ bi’llâh ...
Aliyyul azim yok galiba, lâ havle ve lâ kuvvete illâ bi’llâh'a devam et. Bu;Aliyyul azim yok galiba, lâ havle ve lâ kuvvete illâ bi’llâh'a devam et. Bu; Feinnehâ kenzün min künûzi’l-cenneh ...

Feinnehâ kenzün min künûzi’l-cenneh ...
Cennet hazinelerinden bir hazinedir bu diyor.Cennet hazinelerinden bir hazinedir bu diyor. İsterseniz bunun kısacık bir hikâyesini anlatayım, vaktiniz müsaitse:İsterseniz bunun kısacık bir hikâyesini anlatayım, vaktiniz müsaitse: Efendimiz SAS’in zamanında Avf denilen bir adam var, sahabeden;

Efendimiz SAS’in zamanında Avf denilen bir adam var, sahabeden;
oğlu düşmana esir düşmüş.oğlu düşmana esir düşmüş. Üzülmüş tabii, gelmiş Rasûlüllah’a demiş ki:Üzülmüş tabii, gelmiş Rasûlüllah’a demiş ki: “—Yâ Rasûlallah! Oğlum esir olmuş.” demiş. Diyor ki ona:
“—Yâ Rasûlallah! Oğlum esir olmuş.” demiş. Diyor ki ona:
“—Lâ havle ve lâ kuvvete illâ bi’llâh’a devam et!..”
“—Lâ havle ve lâ kuvvete illâ bi’llâh’a devam et!..”
O da başlıyor işte tesbihini çekmeye...

O da başlıyor işte tesbihini çekmeye...
Artık yürek acısıyla kim bilir, ne kadar çekti?Artık yürek acısıyla kim bilir, ne kadar çekti? Bakmış ki bir gün, “Tak, tak!..” kapı çalınıyor. Pencereden bakmış, oğlu...Bakmış ki bir gün, “Tak, tak!..” kapı çalınıyor. Pencereden bakmış, oğlu... Ooo bir sürü de koyun var önünde... Açmış;Ooo bir sürü de koyun var önünde... Açmış; “—Hoş geldin evlâdım, ne oldu böyle?” demiş.
“—Hoş geldin evlâdım, ne oldu böyle?” demiş.
“—Baba, işte beni yakaladılar, esir oldum.
“—Baba, işte beni yakaladılar, esir oldum.
Çadıra kapadılar, ayaklarıma zincir vurdular.Çadıra kapadılar, ayaklarıma zincir vurdular. Çadırın başına da bir nöbetçi asker koydular.Çadırın başına da bir nöbetçi asker koydular. Orada duruyordum.Orada duruyordum. Bir gün baktım ki, asker uyuyakalmış.Bir gün baktım ki, asker uyuyakalmış. Uyumuş nöbetçi...Uyumuş nöbetçi... Benim ayağımdaki zincirler de — Allah’ın hikmeti— çözülmüş...Benim ayağımdaki zincirler de — Allah’ın hikmeti— çözülmüş... Ben de askerin atını aldım, bindiğim gibi kaçtım.Ben de askerin atını aldım, bindiğim gibi kaçtım. Kaçarken, bir sürüye rast geldim. Bir nâra vurdum;Kaçarken, bir sürüye rast geldim. Bir nâra vurdum; çobanlar da baskına uğradık diyerekten koyunları bırakıp kaçtılar. Ben de bunları ganimet diye getirdim.” demiş.çobanlar da baskına uğradık diyerekten koyunları bırakıp kaçtılar. Ben de bunları ganimet diye getirdim.” demiş. Babası diyor: “—Rasûlüllah’a soralım da, bakalım bize helâl olur mu?” Soruyorlar.
Babası diyor: “—Rasûlüllah’a soralım da, bakalım bize helâl olur mu?” Soruyorlar.
“—Helâldir, malınızdır; nasıl isterseniz yeyin!” diyor.
“—Helâldir, malınızdır; nasıl isterseniz yeyin!” diyor.
Allah hepimizi affetsin... Tevfîkàt-ı samedâniyyesine mazhar eylesin...

Allah hepimizi affetsin... Tevfîkàt-ı samedâniyyesine mazhar eylesin...
El-hamdü li’llàh, sümme el-hamdü li’llâh...

El-hamdü li’llàh, sümme el-hamdü li’llâh...
Lâ ilâhe illa’llàhu’l-halîmü’l-kerîm...Lâ ilâhe illa’llàhu’l-halîmü’l-kerîm... Sübhàna’llàhi rabbi’l-arşi’l-azîm...Sübhàna’llàhi rabbi’l-arşi’l-azîm... El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...

El-hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn...
Nes’elüke mûcibati rahmetike..

Nes’elüke mûcibati rahmetike..
Ve azâimi mağfiretike...Ve azâimi mağfiretike... Ve’lganîmete min külli birrin...Ve’lganîmete min külli birrin... Ve’s-selâmete min külli ismin...Ve’s-selâmete min külli ismin... Lâ teda’ lenâ zenben illâ gafarte...Lâ teda’ lenâ zenben illâ gafarte... Ve lâ hemmen illâ ferracte...Ve lâ hemmen illâ ferracte... Ve lâ hàceten leke fîhâ ridan,Ve lâ hàceten leke fîhâ ridan, illâ kadaytehâ yâ erhame’r-râhimîn...illâ kadaytehâ yâ erhame’r-râhimîn... Yâ erhame’r-râhimîn...Yâ erhame’r-râhimîn... Yâ erhame’r-râhimîn...Yâ erhame’r-râhimîn... İrhamnâ...İrhamnâ... Es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llàhi ve berakâtüh!

Es-selâmü aleyküm ve rahmetu’llàhi ve berakâtüh!
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2