Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Peygamberimiz'in Ashabıyla Yaptığı Biat ve Şartları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Zilka'de 1421 / 29.01.2001

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah'tan Gayrıya Tapmayacaksınız, Evlatlarınızı Öldürmeyeceksiniz, Kim Ahdine Vefa Gösterirse Allah Ona Mükâfatını Verir, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Peygamberimiz'in Ashabıyla Yaptığı Biat ve Şartları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

4 Zilka'de 1421 / 29.01.2001

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah'tan Gayrıya Tapmayacaksınız, Evlatlarınızı Öldürmeyeceksiniz, Kim Ahdine Vefa Gösterirse Allah Ona Mükâfatını Verir, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Ubâyiüküm alâ en lâ tüşrikû billâhi şey'en ve lâ tasrikû ve lâ teznû ve lâ tektülû evlâdekümUbâyiüküm alâ en lâ tüşrikû billâhi şey'en ve lâ tasrikû ve lâ teznû ve lâ tektülû evlâdeküm [ve ize'l-mev'ûdetü süilet] ve lâ te'tû bi-bühtânin tefterûnehû beyne eydîküm ve ercüliküm[ve ize'l-mev'ûdetü süilet] ve lâ te'tû bi-bühtânin tefterûnehû beyne eydîküm ve ercüliküm ve lâ te'sûnî fî ma'rûfin fe men vefâ minküm fe ecrühû alallâhi ve men esâbe min zâlike şey'enve lâ te'sûnî fî ma'rûfin fe men vefâ minküm fe ecrühû alallâhi ve men esâbe min zâlike şey'en fe uhize bihî fi'd-dünyâ fe hüve lehû keffâretün ve tahûrün ve men seterahullâhüfe uhize bihî fi'd-dünyâ fe hüve lehû keffâretün ve tahûrün ve men seterahullâhü fe zâlike ilallâhi inşâe azzebehû ve inşâe ğafera lehû. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. fe zâlike ilallâhi inşâe azzebehû ve inşâe ğafera lehû.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Ahmed b. Hanbel, İmam Buhârî, İmam Müslim, İmam Tirmizî, İmam Ebû Davud;Ahmed b. Hanbel, İmam Buhârî, İmam Müslim, İmam Tirmizî, İmam Ebû Davud; Ubâde hazretlerinden rivayet etmişler ki Peygamber Efendimiz ashâbı ile beyatlaşırken buyurmuş. Ubâde hazretlerinden rivayet etmişler ki Peygamber Efendimiz ashâbı ile beyatlaşırken buyurmuş.

Biliyorsunuz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ashâbı ile beyat ederdi. Ellerini tutardı: Biliyorsunuz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ashâbı ile beyat ederdi. Ellerini tutardı:

"Şu şartlarla sizinle antlaşma yapıyorum, sözleşme yapıyorum." derdi. "Şu şartlarla sizinle antlaşma yapıyorum, sözleşme yapıyorum." derdi.

Bayağı bir mukavele, bir sözleşme, ciddi bir hukukî;Bayağı bir mukavele, bir sözleşme, ciddi bir hukukî; hukukî olmaktan öteye dünyevî ve uhrevî, âhirette kendilerine çok fayda verecek bir şey!hukukî olmaktan öteye dünyevî ve uhrevî, âhirette kendilerine çok fayda verecek bir şey! El tutarak söz alarak kendisine beyat ettirirdi.El tutarak söz alarak kendisine beyat ettirirdi. Öyle yapanlar; artık o şartlara uyacaklar, Resûlullah'ın emrinde olacaklar, diyeÖyle yapanlar; artık o şartlara uyacaklar, Resûlullah'ın emrinde olacaklar, diye böylece kesin olarak beyat etmiş olurlardı. böylece kesin olarak beyat etmiş olurlardı.

Beyatta Hudeybiye'ye geldikleri zaman orada Hz. Osman'ı elçi olarak gönderdi.Beyatta Hudeybiye'ye geldikleri zaman orada Hz. Osman'ı elçi olarak gönderdi. Osman radıyallahu anh gelmedi. Gelmeyince "Öldürüldü!.." diye rivayet çıktı.Osman radıyallahu anh gelmedi. Gelmeyince "Öldürüldü!.." diye rivayet çıktı. Onu öldürdülerse biz de Mekkeliler'le savaşırız!" diye Peygamber Efendimiz Onu öldürdülerse biz de Mekkeliler'le savaşırız!" diye Peygamber Efendimiz umre için gelmiş olan bütün insanlarla, Mekke'nin hareminin,umre için gelmiş olan bütün insanlarla, Mekke'nin hareminin, hudutlarının orada Hudeybiye'de hepsiyle tekrar beyat etti. hudutlarının orada Hudeybiye'de hepsiyle tekrar beyat etti.

Demek ki Peygamber Efendimiz ilk müslüman olanla beyat ediyor,Demek ki Peygamber Efendimiz ilk müslüman olanla beyat ediyor, bir de zaman zaman tekrar beyat alıyor. bir de zaman zaman tekrar beyat alıyor. "Bana bağlılığınızı bir daha beyan edin, söz verin bakalım." diye takviye! "Bana bağlılığınızı bir daha beyan edin, söz verin bakalım." diye takviye!

Beyat: "Sana itaat edeceğim." diye söz verme merasimi. Beyat: "Sana itaat edeceğim." diye söz verme merasimi.

Böyle bir merasimde Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Böyle bir merasimde Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Ubâyiüküm alâ. "Ben sizinle şu şartlarla beyat yapıyorum."Ubâyiüküm alâ. "Ben sizinle şu şartlarla beyat yapıyorum." En lâ tüşrikû billâhi şey'en. "Bir: Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız!En lâ tüşrikû billâhi şey'en. "Bir: Allah'a hiçbir şeyi ortak koşmayacaksınız! Hiç müşriklik yapmayacaksınız, şirke düşmeyeceksiniz!" Hiç müşriklik yapmayacaksınız, şirke düşmeyeceksiniz!"

Allah'tan gayrıya tapmayacaksınız, tamam mı? Birinci, en önemli şart bu!Allah'tan gayrıya tapmayacaksınız, tamam mı?

Birinci, en önemli şart bu!
Çünkü İslâm; birliği, Allah'ın birliğini anlatıyor! İlk şart bu! "Tamam mı, bu söze uyacaksınız.Çünkü İslâm; birliği, Allah'ın birliğini anlatıyor! İlk şart bu!

"Tamam mı, bu söze uyacaksınız.
Bu şartlarla sizinle beyat ediyorum!" diyor. Bu şartlarla sizinle beyat ediyorum!" diyor.

Ve lâ tasrikû. "Hırsızlık da yapmayacaksınız, tamam mı?" Ve lâ tasrikû. "Hırsızlık da yapmayacaksınız, tamam mı?"

Hırsızlık yapmak yok! Gider birisinin malını alır veyahut yolu keser,Hırsızlık yapmak yok! Gider birisinin malını alır veyahut yolu keser, yolcuları soyar veya bir kabile öteki kabileye saldırır; malını, çoluğunu, çocuğunu, her şeyini alır…yolcuları soyar veya bir kabile öteki kabileye saldırır; malını, çoluğunu, çocuğunu, her şeyini alır… Bunlar maalesef Araplar'ın arasında yapılan şeylerdi. Bir kabile bir kabileye saldırırdı, hepsini esir alırdı.Bunlar maalesef Araplar'ın arasında yapılan şeylerdi. Bir kabile bir kabileye saldırırdı, hepsini esir alırdı. Mallarını da alırdı. Kim kuvvetliyse ötekisini yutuyor.Mallarını da alırdı. Kim kuvvetliyse ötekisini yutuyor. Zayıf olanın malı mülkü yağmalanıyor, çoluk çocuğu esir oluyor. Usul böyleydi. Ne diyor? Zayıf olanın malı mülkü yağmalanıyor, çoluk çocuğu esir oluyor. Usul böyleydi.

Ne diyor?

"Allah'a ortak koşmayacaksınız, şirk yok! Bir de hırsızlık yapmak yok, tamam mı?" "Allah'a ortak koşmayacaksınız, şirk yok! Bir de hırsızlık yapmak yok, tamam mı?"

Helalinden kazanacaklar, öyle başkasının malına el uzatmayacaklar, hırsızlık yok! Helalinden kazanacaklar, öyle başkasının malına el uzatmayacaklar, hırsızlık yok!

Üçüncüsü: Ve lâ teznû. "Zina da yapmayacaksınız!" Üçüncüsü:

Ve lâ teznû. "Zina da yapmayacaksınız!"

Zinayı da türlü türlü şekillerde hem yapmışlar hem de kasidelerle şiirlerle övünmüşler.Zinayı da türlü türlü şekillerde hem yapmışlar hem de kasidelerle şiirlerle övünmüşler. Maceralarını şiirlere dökmüşler, yazmışlar. Maceralarını şiirlere dökmüşler, yazmışlar. Eskiden beri maalesef yaptıkları günahları bir de ballandıra ballandıra destanlaştırıyorlar,Eskiden beri maalesef yaptıkları günahları bir de ballandıra ballandıra destanlaştırıyorlar, şiir hâlinde yazıyorlar. Kasideler, gazeller, şarkılar, türküler… şiir hâlinde yazıyorlar. Kasideler, gazeller, şarkılar, türküler…

Gidelim serv-i revânım yürü Sâdâbâd'e Maalesef, millet de bunu tabii karşılıyor!Gidelim serv-i revânım yürü Sâdâbâd'e

Maalesef, millet de bunu tabii karşılıyor!
Hâlbuki günaha şiir yazıyor! Hâlbuki Allah'a isyanı methediyor!Hâlbuki günaha şiir yazıyor! Hâlbuki Allah'a isyanı methediyor! Hâlbuki Allah'a isyan etmiş, utanıp bir kenarda büzülüp kalacağınaHâlbuki Allah'a isyan etmiş, utanıp bir kenarda büzülüp kalacağına bir de şiir yazıp herkese ilan ediyor. Şu şaşkınlığa bak! Şu terbiyesizliğe, şu edepsizliğe bak! bir de şiir yazıp herkese ilan ediyor. Şu şaşkınlığa bak! Şu terbiyesizliğe, şu edepsizliğe bak!

Şu insanoğullarında cahiliye devri şairlerinden başlamış bu.Şu insanoğullarında cahiliye devri şairlerinden başlamış bu. Cahiliye zamanının meşhur şairleri İmrü'l-Kays vs. Kâbe'nin duvarlarına şiirleri asılan meşhur şairler…Cahiliye zamanının meşhur şairleri İmrü'l-Kays vs. Kâbe'nin duvarlarına şiirleri asılan meşhur şairler… O zamanlardan o edepsizlikler başlamış; O zamanlardan o edepsizlikler başlamış; evli bir kadınla nasıl macera yaşamış, filancayı nasıl kandırmış.evli bir kadınla nasıl macera yaşamış, filancayı nasıl kandırmış. Şiirlerini yazmış, herkes de ezberliyor, maalesef! Bizim Anadolu'daki şarkılar türküler nedir? Şiirlerini yazmış, herkes de ezberliyor, maalesef!

Bizim Anadolu'daki şarkılar türküler nedir?

İşin doğrusuna bakacak olursan bunların hepsi günahtır.İşin doğrusuna bakacak olursan bunların hepsi günahtır. Şu şarkıların mânasını bir düşün, hepsi Kur'ân-ı Kerîm'e hadîs-i şerîfe aykırı şeyler! Böyle şey yok! Şu şarkıların mânasını bir düşün, hepsi Kur'ân-ı Kerîm'e hadîs-i şerîfe aykırı şeyler! Böyle şey yok!

Ne var? Ciddi ciddi evlilik var! Zina yok, nikâh var! Ne var?

Ciddi ciddi evlilik var! Zina yok, nikâh var!

Üçüncü şart bu: "Zina etmeyeceksiniz, tamam mı?" Üçüncü şart bu:

"Zina etmeyeceksiniz, tamam mı?"

Dördüncü: Ve lâ tektülû evlâdeküm. "Evlatlarınızı da öldürmeyeceksiniz!" Dördüncü:

Ve lâ tektülû evlâdeküm. "Evlatlarınızı da öldürmeyeceksiniz!"

Neden bu şartı koşuyor? Neden bu şartı koşuyor?

Cahiliye devrinde Araplar geçim korkusundan; barınamayız, yaşayamayız, karnımızı doyuramayız, diyeCahiliye devrinde Araplar geçim korkusundan; barınamayız, yaşayamayız, karnımızı doyuramayız, diye doğan çocuklarının bazılarını diri diri toprağa gömerlerdi.doğan çocuklarının bazılarını diri diri toprağa gömerlerdi. Kazarlar da toprağı içine çocuğu atıverirlerdi, üstüne toprağı yığıverirlerdi, öldürürlerdi.Kazarlar da toprağı içine çocuğu atıverirlerdi, üstüne toprağı yığıverirlerdi, öldürürlerdi. Buna mev'ûdeh deniliyor. Mev'ûdeh: "Toprağa gömülmüş kız." Buna mev'ûdeh deniliyor.

Mev'ûdeh: "Toprağa gömülmüş kız."

Ve ize'l-mev'ûdetü süilet. "Kıyamet koptuğu zaman o gömülen kızların hesabı sorulduğu zamanVe ize'l-mev'ûdetü süilet. "Kıyamet koptuğu zaman o gömülen kızların hesabı sorulduğu zaman onu yapanlar görecekler! Bi-eyyi zenbin kutilet. "Bu zavallı yavrucak ne günahı vardı da öldürüldü?" onu yapanlar görecekler! Bi-eyyi zenbin kutilet. "Bu zavallı yavrucak ne günahı vardı da öldürüldü?"

"Geçinemeyiz…" Utanmıyor musun? Utanmıyor musun kendi evladını öldürmeye!"Geçinemeyiz…"

Utanmıyor musun? Utanmıyor musun kendi evladını öldürmeye!
Seni doyuran Allah onu doyuramaz mı? Seni doyuran Allah onu doyuramaz mı? Sana rızkını veren Allah, senin rızkını sana gönderen Allah onun rızkını göndermez mi?Sana rızkını veren Allah, senin rızkını sana gönderen Allah onun rızkını göndermez mi? Sen kim oluyorsun Allah'ın kullarına verdiği cana kıyıyorsun, hem de kendi evlâdına?!.. Sen kim oluyorsun Allah'ın kullarına verdiği cana kıyıyorsun, hem de kendi evlâdına?!..

Öyle ki Hz. Ömer bir keresinde ağladı. Cahiliye devrinde yaptığı bir şeyi hatırladı, ağladı.Öyle ki Hz. Ömer bir keresinde ağladı. Cahiliye devrinde yaptığı bir şeyi hatırladı, ağladı. Koca Ömer ağlıyor! "Niye ağlıyorsun?" dediler. Koca Ömer ağlıyor!

"Niye ağlıyorsun?" dediler.

"Ben kürekle kumları kazıyordum, kız çocuğum da böyle yanımda duruyordu."Ben kürekle kumları kazıyordum, kız çocuğum da böyle yanımda duruyordu. 'Babacığım, sakalın topraklandı.' diye sakalımı siliyordu. Ben de sonra o kızı gömdüm." diye! 'Babacığım, sakalın topraklandı.' diye sakalımı siliyordu. Ben de sonra o kızı gömdüm." diye!

Ona ağlıyor. Mezarı onun için kazıyor.Ona ağlıyor. Mezarı onun için kazıyor. Çocuk yanında, çocuk babasını seviyor, sakalının toprağını silkeliyor; o da onu gömüyor! Çocuk yanında, çocuk babasını seviyor, sakalının toprağını silkeliyor; o da onu gömüyor!

Cahiliye devrinin kötülükleri böyleydi. İslâm böyle bir topluma geldi, böyle bir toplumu değiştirdi.Cahiliye devrinin kötülükleri böyleydi. İslâm böyle bir topluma geldi, böyle bir toplumu değiştirdi. Böyle bir toplumu güzel ahlâklı insanlar etti. Böyle bir toplumu güzel ahlâklı insanlar etti. Peygamber Efendimiz; "Evladını da öldürmek yok, tamam mı?" diye öyle beyat ediyor. Peygamber Efendimiz;

"Evladını da öldürmek yok, tamam mı?" diye öyle beyat ediyor.

"Öldürmeyeceksiniz!" Ne olacak? "Öldürmeyeceksiniz!"

Ne olacak?

Yaşayacak, geçinmeye çalışacaksınız, Allah rızkınızı verir. Allah rızkınızı veri, diyor. Yaşayacak, geçinmeye çalışacaksınız, Allah rızkınızı verir. Allah rızkınızı veri, diyor.

Beşinci: Ve lâ te'tû bi-bühtânin tefterûnehû beyne eydîküm ve ercüliküm.Beşinci:

Ve lâ te'tû bi-bühtânin tefterûnehû beyne eydîküm ve ercüliküm.
"Elinizin ayağınızın önünde kimseye iftira etmeyeceksiniz!" Kimseye iftira etmek yok!"Elinizin ayağınızın önünde kimseye iftira etmeyeceksiniz!"

Kimseye iftira etmek yok!
Laf, karalama yapmak yok!Laf, karalama yapmak yok! Aleyhinde, namusuna, ırzına, haysiyetine, şahsiyetine dokunacak laflar söylemek yok! İftira yok, tamam mı? Aleyhinde, namusuna, ırzına, haysiyetine, şahsiyetine dokunacak laflar söylemek yok! İftira yok, tamam mı?

Ve lâ te'sûnî fî ma'rûfin. "Bana da isyan etmeyeceksiniz, ben Allah'ın peygamberiyim.Ve lâ te'sûnî fî ma'rûfin. "Bana da isyan etmeyeceksiniz, ben Allah'ın peygamberiyim. Bana da isyan etmeyeceksiniz!" Bana da isyan etmeyeceksiniz!"

Ama tevazu eseri olarak bir de usulü beyan etmiş olmak için millet bilsin diye Peygamber Efendimiz; Ama tevazu eseri olarak bir de usulü beyan etmiş olmak için millet bilsin diye Peygamber Efendimiz;

"İyi olan konularda bana isyan etmeyeceksiniz, tamam mı?" diyor. "İyi olan konularda bana isyan etmeyeceksiniz, tamam mı?" diyor.

Resûlullah kötü şey yapmaz ki! Kötü şey yapar mı, münker iş yapar mı? Yapmaz ama usul nedir? Resûlullah kötü şey yapmaz ki!

Kötü şey yapar mı, münker iş yapar mı?

Yapmaz ama usul nedir?

İyi şeyde itaat edilir, kötü şeyde itaat edilmez! Bu bilinsin diye Peygamber Efendimiz diyor ki; İyi şeyde itaat edilir, kötü şeyde itaat edilmez! Bu bilinsin diye Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Bana itaat edeceksiniz ama iyi olan şeyde bana isyan etmeyeceksiniz!" "Bana itaat edeceksiniz ama iyi olan şeyde bana isyan etmeyeceksiniz!"

Ben yanlış, kötü bir şey yaparsam o zaman tabii uymayabilirsiniz, demek istiyor. Ne demek istiyor? Ben yanlış, kötü bir şey yaparsam o zaman tabii uymayabilirsiniz, demek istiyor.

Ne demek istiyor?

"Benden sonra halife olacak, devleti idare edecek insanlar münkerât yaparlarsa"Benden sonra halife olacak, devleti idare edecek insanlar münkerât yaparlarsa o zaman körü körüne itaat etmeyin!" diyor. o zaman körü körüne itaat etmeyin!" diyor. Bizim kalın kafalarımıza o zamandan nasihat vermiş ama müslümanların kafalarına bunlar girmemiş,Bizim kalın kafalarımıza o zamandan nasihat vermiş ama müslümanların kafalarına bunlar girmemiş, başlarına hep püsküllü belaları almışlar, zalimleri tepelerinde gezdiriyorlar!başlarına hep püsküllü belaları almışlar, zalimleri tepelerinde gezdiriyorlar! Hâlbuki Peygamber Efendimiz; "İsyan etmeyeceksiniz ama iyi şeyde isyan etmeyeceksiniz!" diyor. Hâlbuki Peygamber Efendimiz;

"İsyan etmeyeceksiniz ama iyi şeyde isyan etmeyeceksiniz!" diyor.

Demek ki kötü şeyde itaat etmek yok, tamam mı? Demek ki kötü şeyde itaat etmek yok, tamam mı?

Fe men vefâ minküm fe ecrühû alallâhi.Fe men vefâ minküm fe ecrühû alallâhi. "Kim ahdine vefa gösterirse Allah ona mükâfatını verir, mükâfatı Allah'a aittir!" "Kim ahdine vefa gösterirse Allah ona mükâfatını verir, mükâfatı Allah'a aittir!"

"Bu bir ahittir anlaşmadır, önemlidir."Bu bir ahittir anlaşmadır, önemlidir. Siz bana söz veriyorsunuz benimle beyat ediyorsunuz bana itaati söz olarak söylemiş oluyorsunuz." Siz bana söz veriyorsunuz benimle beyat ediyorsunuz bana itaati söz olarak söylemiş oluyorsunuz."

Peygamber Efendimiz'le beyat edip de sözünle duranlar ne yapacak? Peygamber Efendimiz'le beyat edip de sözünle duranlar ne yapacak?

Çok büyük dereceler kazanacaklar! Cennete girecekler, büyük nimetlere nâil olacaklar! Çok büyük dereceler kazanacaklar! Cennete girecekler, büyük nimetlere nâil olacaklar!

Peki, Peygamber Efendimiz'den sonra ne olacak? Peki, Peygamber Efendimiz'den sonra ne olacak?

Peygamber Efendimiz'den sonra da Peygamber Efendimiz'in vekillerine beyat edenlerPeygamber Efendimiz'den sonra da Peygamber Efendimiz'in vekillerine beyat edenler ve beyatlarına vefa gösterenler büyük ecirlere nâil olacak! ve beyatlarına vefa gösterenler büyük ecirlere nâil olacak!

Kim "Yapılmasın!" denilen bu şeyleri yaparsa bunlardan bir tanesini yaparsa o zaman ne olur? Kim "Yapılmasın!" denilen bu şeyleri yaparsa bunlardan bir tanesini yaparsa o zaman ne olur?

Mesela hırsızlık yaptı, mesela iftira etti… Mesela hırsızlık yaptı, mesela iftira etti…

"Kim yapılmasın denilen bu şeyleri yaparsa cezalandırılır.""Kim yapılmasın denilen bu şeyleri yaparsa cezalandırılır." Fe uhize bihî fi'd-dünyâ fe hüve lehû keffâretün. Fe uhize bihî fi'd-dünyâ fe hüve lehû keffâretün. Dünyada böyle yaptı diye cezası dünyadayken verilmişse suçuna kefaret olur, suçu silinir." Dünyada böyle yaptı diye cezası dünyadayken verilmişse suçuna kefaret olur, suçu silinir."

Mesela zina yaptı, zinanın cezası veriliyor. Hırsızlık yaptı, eli kesildi… Mesela zina yaptı, zinanın cezası veriliyor. Hırsızlık yaptı, eli kesildi…

Dünyada cezayı çekti. Suçu işledi, cezayı çekti; kefaret olur. Dünyada cezayı çekti. Suçu işledi, cezayı çekti; kefaret olur.

Ve tahûrün. "Ve artık temiz olur, cezayı çektikten sonra temiz olur!" Ve tahûrün. "Ve artık temiz olur, cezayı çektikten sonra temiz olur!"

Birisi şeriatin verdiği ceza uygulanan bir kimseye bir taraftan taş atıyordu, recm ediyordu,Birisi şeriatin verdiği ceza uygulanan bir kimseye bir taraftan taş atıyordu, recm ediyordu, bir taraftan da ağzına geleni söylüyordu. Peygamber Efendimiz yasakladı, "Öyle söyleme!" dedi.bir taraftan da ağzına geleni söylüyordu. Peygamber Efendimiz yasakladı, "Öyle söyleme!" dedi. Çünkü cezayı çekince temiz oluyor. Temizleniyor. Suçu işledi, yapmaması lazımdı.Çünkü cezayı çekince temiz oluyor. Temizleniyor. Suçu işledi, yapmaması lazımdı. Şeriat da cezasını verdi, kefaret oldu ve temiz oldu. Şeriat da cezasını verdi, kefaret oldu ve temiz oldu.

Ve men seterahullâhü. "Bu dünyadayken Allah günah işlemiş ama anlaşılmamış, gizli kalmış." Ve men seterahullâhü. "Bu dünyadayken Allah günah işlemiş ama anlaşılmamış, gizli kalmış."

Polis yakalayamamış. Hâkim, kadı anlayamamış, halife yakalayamamış; kalmış.Polis yakalayamamış. Hâkim, kadı anlayamamış, halife yakalayamamış; kalmış. Suçu işlemiş ama örtülü kalmış. Suçu işlemiş ama örtülü kalmış.

Fe zâlike ilallâhiFe zâlike ilallâhi inşâe azzebehû ve inşâe ğafera lehû. "Bunun durumu Allah'a kalmıştır. Dilerse azaplandırırinşâe azzebehû ve inşâe ğafera lehû. "Bunun durumu Allah'a kalmıştır. Dilerse azaplandırır dilerse mağfiret eder!" dilerse mağfiret eder!"

Tabii Cenâb-ı Hak kullarını dilerse affeder dilerse cezalandırır. O'na kalmıştır. Tabii Cenâb-ı Hak kullarını dilerse affeder dilerse cezalandırır. O'na kalmıştır.

Peygamber Efendimiz şirk yapmamak, şirke düşmemek, hırsızlık yapmamak,Peygamber Efendimiz şirk yapmamak, şirke düşmemek, hırsızlık yapmamak, zina etmemek, evlatları öldürmemek, iftira yapmamak, isyan etmemek üzere beyat aldı. zina etmemek, evlatları öldürmemek, iftira yapmamak, isyan etmemek üzere beyat aldı. Zaman zaman sahâbe-i kirâmdan çeşitli yerlerde beyat aldı. Akabe Beyatı var, meşhur. Zaman zaman sahâbe-i kirâmdan çeşitli yerlerde beyat aldı. Akabe Beyatı var, meşhur. Hacca geldikleri zaman Medineliler'le Akabe'de beyat etti. O da bir beyat. Medineliler dediler ki; Hacca geldikleri zaman Medineliler'le Akabe'de beyat etti. O da bir beyat.

Medineliler dediler ki;

"Yâ Resûlallah! Söz veriyoruz, seninle ahdediyoruz, anlaşma yapıyoruz."Yâ Resûlallah! Söz veriyoruz, seninle ahdediyoruz, anlaşma yapıyoruz. Gel bize, biz seni kendimizi koruduğumuz gibi koruruz!" Gel bize, biz seni kendimizi koruduğumuz gibi koruruz!"

Peygamber Efendimiz onun üzerine hicret etti. Akabe Beyatı var.Peygamber Efendimiz onun üzerine hicret etti. Akabe Beyatı var. Birinci Akabe Beyatı var, İkince Akabe Beyatı var, Hudeybiye Beyatı var…Birinci Akabe Beyatı var, İkince Akabe Beyatı var, Hudeybiye Beyatı var… Kişilerle zaman zaman özel olarak yaptığı beyat var, genel beyatlar var. Söz almak, ahdi yenilemek! Kişilerle zaman zaman özel olarak yaptığı beyat var, genel beyatlar var. Söz almak, ahdi yenilemek!

Eballâhü en yakbele amele sâhibi bid'atin hattâ yede'a bid'atehû. Eballâhü en yakbele amele sâhibi bid'atin hattâ yede'a bid'atehû.

İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan rivayet olunmuş ki; İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan rivayet olunmuş ki;

"Allahu Teâlâ hazretleri bid'at sahibinin ibadetini, taatini kabul etmekten ibâ eder." "Allahu Teâlâ hazretleri bid'at sahibinin ibadetini, taatini kabul etmekten ibâ eder."

İbâ etmek ne demek? Uzak durur, kabul etmez! İbâ etmek ne demek?

Uzak durur, kabul etmez!

Adam bid'atçı ise namazı niyazı, orucu haccı vs. kabul değil! Çok fena!Adam bid'atçı ise namazı niyazı, orucu haccı vs. kabul değil! Çok fena! Bid'atçının yaptığı ibadetler havaya gidiyor, boşa gidiyor. O hâlde ne yapmak lazım? Bid'atçının yaptığı ibadetler havaya gidiyor, boşa gidiyor.

O hâlde ne yapmak lazım?

Bid'at ehli olmamak lazım. Ne olmak lazım? Sünnet ehli olmak, ehl-i sünnet olmak lazım!Bid'at ehli olmamak lazım.

Ne olmak lazım?

Sünnet ehli olmak, ehl-i sünnet olmak lazım!
Peygamber Efendimiz'in yolunda yürümek lazım! Uyduruk, sonradan çıkma yollara girmemek lazım! Peygamber Efendimiz'in yolunda yürümek lazım! Uyduruk, sonradan çıkma yollara girmemek lazım!

"Efendim Amerika'da çıkan falanca akıma uydum, ben öyle giyiniyorum…" "Efendim Amerika'da çıkan falanca akıma uydum, ben öyle giyiniyorum…"

Seni bid'atçı seni! Peygamber Efendimiz böyle yapmış mı? Seni bid'atçı seni! Peygamber Efendimiz böyle yapmış mı?

Giyimde, yemede içmede, düğünde dernekte, alışverişte, konuşmada her işteGiyimde, yemede içmede, düğünde dernekte, alışverişte, konuşmada her işte Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyacağız! Sünnete uyan kurtulur! Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyacağız! Sünnete uyan kurtulur! Bid'ata sapanın, dinde aslı esası olmayan şeylere sapanın namazı niyazı,Bid'ata sapanın, dinde aslı esası olmayan şeylere sapanın namazı niyazı, ibadeti taati haccı umresi, cihadı kabul olmaz! Çok tehlikeli bir şey! ibadeti taati haccı umresi, cihadı kabul olmaz! Çok tehlikeli bir şey!

Onun için tek bir yol var: Sünnete uymak! Onun için tek çıkar yol: Bid'atlardan uzak durmak!Onun için tek bir yol var: Sünnete uymak! Onun için tek çıkar yol: Bid'atlardan uzak durmak! Onun için tek yol: Kur'an'a ve sünnete sarılmak! Onun için tek yol: Kur'an'a ve sünnete sarılmak!

Başka sonradan çıkan Avrupaî âdetmiş, Paris modasıymış, Amerikan usulüymüş,Başka sonradan çıkan Avrupaî âdetmiş, Paris modasıymış, Amerikan usulüymüş, James Bond'un şekliymiş, Clark Gable'mış… Öyle şeyler yok! Yol, Peygamber Efendimiz'in yolu!James Bond'un şekliymiş, Clark Gable'mış… Öyle şeyler yok! Yol, Peygamber Efendimiz'in yolu! Aksi takdirde kabul etmez! Aksi takdirde kabul etmez!

İbtediû bi'l-ekâbiri fe-inne'l-berekete mea ekâbiriküm. İbtediû bi'l-ekâbiri fe-inne'l-berekete mea ekâbiriküm.

Hadîs-i şerîf İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Hadîs-i şerîf İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

İbtediû bi'l-ekâbiri fe-inne'l-berekete mea ekâbiriküm. "Bir işe başlarken büyüklerden başlayın!" İbtediû bi'l-ekâbiri fe-inne'l-berekete mea ekâbiriküm. "Bir işe başlarken büyüklerden başlayın!"

Mesela bir tabak geldi, ikram edilecek bir tabak meyve geldi ikram edilecek, kimden başlanır?Mesela bir tabak geldi, ikram edilecek bir tabak meyve geldi ikram edilecek, kimden başlanır? Büyüklerden başlanır. Meclisin en büyüğünden başlanır. Ekâbir ne demek? Büyüklerden başlanır. Meclisin en büyüğünden başlanır.

Ekâbir ne demek?

"Daha büyük, en büyük olanlar" demek. İbtediû bi'l-ekâbiri. "En büyüklerden başlayınız.""Daha büyük, en büyük olanlar" demek.

İbtediû bi'l-ekâbiri. "En büyüklerden başlayınız."
Fe-inne'l-berekete mea ekâbiriküm. "Çünkü bereket sizin yaşlılarınızla beraberdir." Fe-inne'l-berekete mea ekâbiriküm. "Çünkü bereket sizin yaşlılarınızla beraberdir."

İslâm'da yaşlıların çok kıymeti var. Yaşlıların ihtiyarların çok kıymeti var.İslâm'da yaşlıların çok kıymeti var. Yaşlıların ihtiyarların çok kıymeti var. Bereket onlarla, onlarladır. Bereket onlarla, onlarladır. Büyüklere hürmet etmeyen, küçükleri sevmeyen Peygamber Efendimiz'in yolundan değildir. Büyüklere hürmet etmeyen, küçükleri sevmeyen Peygamber Efendimiz'in yolundan değildir. "Bizden değildir!" buyuruyor. Bizim de aynı şekilde hürmetkâr olmamız lazım."Bizden değildir!" buyuruyor. Bizim de aynı şekilde hürmetkâr olmamız lazım. Büyüklere öncelik tanımamız, hürmet etmemiz lazım. Önce ikram etmemiz lazım. Büyüklere öncelik tanımamız, hürmet etmemiz lazım. Önce ikram etmemiz lazım.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi İslâm ahlâkı ile ahlâklandırsın!Allahu Teâlâ hazretleri bizi İslâm ahlâkı ile ahlâklandırsın! Sonradan çıkma, uydurma, doğudan batıdan, kuzeyden güneyden gelme İslâm dışı âdetlerden,Sonradan çıkma, uydurma, doğudan batıdan, kuzeyden güneyden gelme İslâm dışı âdetlerden, onlara uymaktan korusun! el-Fâtiha! onlara uymaktan korusun!

el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2