Namaz Vakitleri

20 Cemâziye'l-Evvel 1446
22 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:52
Öğle
12:55
İkindi
15:25
Akşam
17:48
Yatsı
19:12
Detaylı Arama

Peygamberlerin Misakı ve Ahir Zaman Peygamberi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Ramazan 1420 / 01.01.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hz İsa (as)’ın Peygamberimizin Geleceğini Müjdelemesi, En Büyük Zarara Uğrayan İnsan ve Dünyanın İnsanı Aldatması, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Peygamberlerin Misakı ve Ahir Zaman Peygamberi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

24 Ramazan 1420 / 01.01.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Hz İsa (as)’ın Peygamberimizin Geleceğini Müjdelemesi, En Büyük Zarara Uğrayan İnsan ve Dünyanın İnsanı Aldatması, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdülillahi rabbi'l-âlemine hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdülillahi rabbi'l-âlemine hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Vassalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.Vassalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmiddîn. Emmâ ba'dü fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem; Ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmiddîn. Emmâ ba'dü fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem;

Ehazellâhu azze ve celle minniye'l-mîsâke kemâ ahaze mine'n-nebiyyîne misâkahümEhazellâhu azze ve celle minniye'l-mîsâke kemâ ahaze mine'n-nebiyyîne misâkahüm ve beşşere biye'l-mesîhu îsebnü meryeme ve raet ümmü rasûlillahi sallallahu aleyhi ve sellemve beşşere biye'l-mesîhu îsebnü meryeme ve raet ümmü rasûlillahi sallallahu aleyhi ve sellem fî menâmihâ ennehû harace min beyni ricleyhâ sirâcün edâet lehû kusûru'ş-şâmi. fî menâmihâ ennehû harace min beyni ricleyhâ sirâcün edâet lehû kusûru'ş-şâmi.

Bu hadîs-i şerîfi, Ebû Meryem el-Gassânî radıyallahu anh'ten, Tabarânî ve Ebû Nuaym rivayet etmişler,Bu hadîs-i şerîfi, Ebû Meryem el-Gassânî radıyallahu anh'ten, Tabarânî ve Ebû Nuaym rivayet etmişler, Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Ehazellâhu azze ve celle minnî el-mîsâke. "Allah, aziz ve celil olan Allah;"Ehazellâhu azze ve celle minnî el-mîsâke. "Allah, aziz ve celil olan Allah; çok izzetli, çok celalli, izzet ve celal sahibi olan Allah, benden misak almıştır." çok izzetli, çok celalli, izzet ve celal sahibi olan Allah, benden misak almıştır."

Misak, "söz" demek, "anlaşma" demek. Şöyle şöyle yapacaksın tamam mı? Tamam. Misak, "söz" demek, "anlaşma" demek.

Şöyle şöyle yapacaksın tamam mı?

Tamam.

Buna "ahd ü misâk etmek" derler.Buna "ahd ü misâk etmek" derler. Aslında misak, "birşeyi sapasağlam bağlamak" demek, yani sözü bağlıyor, söylüyor, Aslında misak, "birşeyi sapasağlam bağlamak" demek, yani sözü bağlıyor, söylüyor, şunu şöyle yapacaksın diye vazifeyi belirtiyor. şunu şöyle yapacaksın diye vazifeyi belirtiyor. Allahu Teâlâ hazretleri benden misak aldı, yani söz aldı, görevimi, peygamberlik vazifemi bildirdiAllahu Teâlâ hazretleri benden misak aldı, yani söz aldı, görevimi, peygamberlik vazifemi bildirdi ve onu yapacağıma dair benden söz aldı, bana talimat verdi, söz aldı. ve onu yapacağıma dair benden söz aldı, bana talimat verdi, söz aldı.

Kemâ ahaze mine'n-nebiyyîne misâkahüm.Kemâ ahaze mine'n-nebiyyîne misâkahüm. "Evvelki peygamberlerden aynı şekilde söz almış olduğu gibi, benden de söz aldı." "Evvelki peygamberlerden aynı şekilde söz almış olduğu gibi, benden de söz aldı."

Cenâb-ı Hak tabii peygamberlerini görevlendiriyor, onlara talimat veriyor,Cenâb-ı Hak tabii peygamberlerini görevlendiriyor, onlara talimat veriyor, onlar da ona göre hareket ediyorlar.onlar da ona göre hareket ediyorlar. Eski Peygamberlerden aldığı misak da yani söz de bir husus daha var; Eski Peygamberlerden aldığı misak da yani söz de bir husus daha var; "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e yetişirse ümmetleri,"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e yetişirse ümmetleri, Peygamber Efendimiz'e tâbi olsunlar." diye de özel talimat var.Peygamber Efendimiz'e tâbi olsunlar." diye de özel talimat var. Bütün peygamberlerden Allahu Teâlâ hazretleri böylece ahd ü misak almış;Bütün peygamberlerden Allahu Teâlâ hazretleri böylece ahd ü misak almış; "Tamam, siz şimdi yaşıyorsunuz ama sizin nesilleriniz, bu dini devam ettiren soylarınız,"Tamam, siz şimdi yaşıyorsunuz ama sizin nesilleriniz, bu dini devam ettiren soylarınız, soplarınız ilerde âhir zaman peygamberinin çıktığı zamana ulaşan zamandaki nesillerinize söyleyin,soplarınız ilerde âhir zaman peygamberinin çıktığı zamana ulaşan zamandaki nesillerinize söyleyin, o âhir zaman peygamberi geldiği zaman ona tâbi olacaksınız tamam mı?" diye, o âhir zaman peygamberi geldiği zaman ona tâbi olacaksınız tamam mı?" diye, hepsinden ayrıca bir de Peygamber Efendimiz için misak almıştır Allahu Teâlâ hazretleri. hepsinden ayrıca bir de Peygamber Efendimiz için misak almıştır Allahu Teâlâ hazretleri.

Onun için yahudiler Peygamber Efendimiz peygamber olmadan önce bekliyorlardı,Onun için yahudiler Peygamber Efendimiz peygamber olmadan önce bekliyorlardı, âhir zaman peygamberi gelecek, şirki biz onunla yok edeceğiz diye.âhir zaman peygamberi gelecek, şirki biz onunla yok edeceğiz diye. Halbuki geldi, geldiği zamanda bu sefer Yahudiliklerini bırakamadılar, Halbuki geldi, geldiği zamanda bu sefer Yahudiliklerini bırakamadılar, onların müşrik dedikleri, sizi yok edeceğiz dedikleri insanlar İslâm'ı kabul etti,onların müşrik dedikleri, sizi yok edeceğiz dedikleri insanlar İslâm'ı kabul etti, bu sefer onlar onları yok ettiler, Arabistan'dan sürdüler, çıkarttılar. bu sefer onlar onları yok ettiler, Arabistan'dan sürdüler, çıkarttılar.

Nasipsizlik, yani kibirden, dünya menfaatinden, hesaplardan müslüman olamadılar. Nasipsizlik, yani kibirden, dünya menfaatinden, hesaplardan müslüman olamadılar.

Ve beşşere biye'l-mesîhu îsebnü meryeme.Ve beşşere biye'l-mesîhu îsebnü meryeme. "Ve beni, Meryem'in oğlu İsa aleyhimesselam gelecek diye müjdeledi." "Ve beni, Meryem'in oğlu İsa aleyhimesselam gelecek diye müjdeledi."

Benden sonra âhir zaman peygamberi gelecek diye müjdeledi.Benden sonra âhir zaman peygamberi gelecek diye müjdeledi. Gerçekte İncil'de halen bu müjdeyi ihtiva eden cümleler var.Gerçekte İncil'de halen bu müjdeyi ihtiva eden cümleler var. O hakikat nuru gelecek, ben vazifeyi tamamlayamadım, o tamamlayacak diye böyle cümleler var.O hakikat nuru gelecek, ben vazifeyi tamamlayamadım, o tamamlayacak diye böyle cümleler var. Bu cümleleri hıristiyanlar te'vil ediyorlar, Cebrail gelecek, vesaire gelecek. Bu cümleleri hıristiyanlar te'vil ediyorlar, Cebrail gelecek, vesaire gelecek. Cebrail filan gelmeyecek işte, Cebrail'in gelmesi ayrı!Cebrail filan gelmeyecek işte, Cebrail'in gelmesi ayrı! Gelir gider, Cebrail melek her zaman gelir gider, âhir zaman peygamberi gelecek,Gelir gider, Cebrail melek her zaman gelir gider, âhir zaman peygamberi gelecek, o hakikat nuru gelecek diye İsa aleyhisselam onu anlatıyor.o hakikat nuru gelecek diye İsa aleyhisselam onu anlatıyor. Ama bazı papazlar onun Peygamber Efendimiz'e delalet ettiğini, onu gösterdiğini,Ama bazı papazlar onun Peygamber Efendimiz'e delalet ettiğini, onu gösterdiğini, ona işaret ettiğini anlayıp müslüman olmuşlardır.ona işaret ettiğini anlayıp müslüman olmuşlardır. Tarihte pek çok papaz, bu şeyden sonra müslüman olmuştur. Tarihte pek çok papaz, bu şeyden sonra müslüman olmuştur.

Yani İsa aleyhisselam, ben henüz vazifeyi, bütün vazifeleri tamamlayamadım.Yani İsa aleyhisselam, ben henüz vazifeyi, bütün vazifeleri tamamlayamadım. Benden sonra âhir zaman peygamberi gelecek görevi o tamamlayacak diye müjdelemiştir. Benden sonra âhir zaman peygamberi gelecek görevi o tamamlayacak diye müjdelemiştir.

Ayet-i kerîmelerde de var. Saff sûresinde; Ayet-i kerîmelerde de var. Saff sûresinde;

Ve iz kâle îsebnü meryeme yâ benî isrâîle innî rasûlullâhi ileyküm musaddikanVe iz kâle îsebnü meryeme yâ benî isrâîle innî rasûlullâhi ileyküm musaddikan limâ beyne yedeyhi mine't-tevrâti ve mübeşşiran bi-rasûlin ye'tî min ba'di's-mühû Ahmedü. limâ beyne yedeyhi mine't-tevrâti ve mübeşşiran bi-rasûlin ye'tî min ba'di's-mühû Ahmedü.

"Ben Tevrat'ı tasdik ediciyim, Musa aleyhisselam'ın üzerine indirilen Tevrat'ı tasdik edici"Ben Tevrat'ı tasdik ediciyim, Musa aleyhisselam'ın üzerine indirilen Tevrat'ı tasdik edici bir peygamberim ey benî İsrail ve benden sonrabir peygamberim ey benî İsrail ve benden sonra adı Ahmed olacak olan bir peygamberin geleceğini de size müjdeleyiciyim." diye, adı Ahmed olacak olan bir peygamberin geleceğini de size müjdeleyiciyim." diye, önceden söylemiş ve bu bilgi var. Hatta bütün eski kitaplarda var, Tevrat'ta da var.önceden söylemiş ve bu bilgi var. Hatta bütün eski kitaplarda var, Tevrat'ta da var. Ve Allah tarafından indirilmiş de sonradan bozulmuş olduğu anlaşılan kitaplarda da var.Ve Allah tarafından indirilmiş de sonradan bozulmuş olduğu anlaşılan kitaplarda da var. Mesela Budizm'de de var, mesela Zerdüştîlik'te de var. Mesela Budizm'de de var, mesela Zerdüştîlik'te de var.

Âhir zamanda bir peygamber gelecek, Allah'ın çok sevgili bir kulu gelecek, onun sıfatları şöyle olacak,Âhir zamanda bir peygamber gelecek, Allah'ın çok sevgili bir kulu gelecek, onun sıfatları şöyle olacak, şurada doğacak, buraya hicret edecek.şurada doğacak, buraya hicret edecek. İşte doğduğu yer dağlık bir yer, gittiği yer, iki dağın arasında bir ova diye, böyle bilgiler var. İşte doğduğu yer dağlık bir yer, gittiği yer, iki dağın arasında bir ova diye, böyle bilgiler var. Halen var kitaplarında ve bunları bir İngilizce eser toplamış, fotokopilerini de almış kitapların,Halen var kitaplarında ve bunları bir İngilizce eser toplamış, fotokopilerini de almış kitapların, o kitapları sayfalarının resimlerini çekmiş basmış, bazı İngilizce kitaplarda,o kitapları sayfalarının resimlerini çekmiş basmış, bazı İngilizce kitaplarda, ismini benim bildiğim kitaplarda var. ismini benim bildiğim kitaplarda var.

Ve raet ümmü rasûlillahi sallallahu aleyhi ve sellemVe raet ümmü rasûlillahi sallallahu aleyhi ve sellem fî menâmihâ ennehû harace min beyni ricleyhâ sirâcün edâet lehû kusûru'ş-şâmi.fî menâmihâ ennehû harace min beyni ricleyhâ sirâcün edâet lehû kusûru'ş-şâmi. "Ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in annesi rüyasında gördü ki"Ve Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem'in annesi rüyasında gördü ki onun iki ayağının arasından bir kandil, bir ışık kaynağı çıktı ve etrafı öyle aydınlattı ki onun iki ayağının arasından bir kandil, bir ışık kaynağı çıktı ve etrafı öyle aydınlattı ki Şam'ın konakları bile o ışıktan aydınlandı." Hani mevlidde geçiyor ya; Şam'ın konakları bile o ışıktan aydınlandı." Hani mevlidde geçiyor ya;

Dedi gördüm ol habîbin ânesi, Bir aceb nur kim güneş pervânesi, Dedi gördüm ol habîbin ânesi,

Bir aceb nur kim güneş pervânesi,

Berg urup çıktı evimden nâgehân, Göklere dek nur ile doldu cihân. Berg urup çıktı evimden nâgehân,

Göklere dek nur ile doldu cihân.

"Evimden bir nur çıktı evladım doğacağı zaman, bütün cihan nura gark oldu.""Evimden bir nur çıktı evladım doğacağı zaman, bütün cihan nura gark oldu." Yani Süleyman Çelebi burdan almış, yani sağlam kaynaklardan almış bilgileri. Yani Süleyman Çelebi burdan almış, yani sağlam kaynaklardan almış bilgileri.

İkinci hadîs-i şerîf; Ahseru'n-nâsi safkaten raculün ahlaka yedeyhi fî-âmâlihîİkinci hadîs-i şerîf;

Ahseru'n-nâsi safkaten raculün ahlaka yedeyhi fî-âmâlihî
ve lem tüsâ'idhü eyyâmü alâ ümniyyetihî fe-harace mine'd-dünyâ bi-ğayri zâdinve lem tüsâ'idhü eyyâmü alâ ümniyyetihî fe-harace mine'd-dünyâ bi-ğayri zâdin ve kadime alellâhi teâlâ bi-ğayri hüccetin. ve kadime alellâhi teâlâ bi-ğayri hüccetin.

Abdullah b. Âmir radıyallahu anh, o da babasından rivayet etmiş, Abdullah b. Âmir radıyallahu anh, o da babasından rivayet etmiş, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Ahseru'n-nâsi safkaten. "İnsanların yıkım bakımından en ziyanda olanı,Ahseru'n-nâsi safkaten. "İnsanların yıkım bakımından en ziyanda olanı, en fena durumda olanı, yıkılanı." Racülün. "O kişidir ki."en fena durumda olanı, yıkılanı." Racülün. "O kişidir ki." Ahlaka yedeyhi fî-âmâlihî. "Ellerini umduklarını kazanmak için kullandı hayatı boyunca; Ahlaka yedeyhi fî-âmâlihî. "Ellerini umduklarını kazanmak için kullandı hayatı boyunca; hayattaki emellerine ulaşmak için çalıştı çalıştı çalıştı."hayattaki emellerine ulaşmak için çalıştı çalıştı çalıştı." Ve lem tüsâ'idhü eyyâmü alâ ümniyyetihî. "Fakat günler onu arzusuna ulaştıramadı." Ve lem tüsâ'idhü eyyâmü alâ ümniyyetihî. "Fakat günler onu arzusuna ulaştıramadı."

Adam köşk sahibi olmak istiyordu, yalı sahibi olmak istiyordu, rahat etmek istiyordu, bilmem ne filan.Adam köşk sahibi olmak istiyordu, yalı sahibi olmak istiyordu, rahat etmek istiyordu, bilmem ne filan. Dünya için uğraştı uğraştı yine de umduğuna da eremedi. Dünya için uğraştı uğraştı yine de umduğuna da eremedi.

Fe-harace mine'd-dünyâ bi-ğayri zâdin. "Ve dünyadan hiç yol azığı edinmeden çıktı." Fe-harace mine'd-dünyâ bi-ğayri zâdin. "Ve dünyadan hiç yol azığı edinmeden çıktı."

Ahirete giden insan için dünyadan yol azığı nedir? Ahirete giden insan için dünyadan yol azığı nedir?

Âmâli salihadır, takvadır. Allah'ın sevdiği işleri yapmaktır. Onları yapmadan çıktı.Âmâli salihadır, takvadır. Allah'ın sevdiği işleri yapmaktır.

Onları yapmadan çıktı.
Yanına yiyecek içecek almadan çıkan, çöle giden yolcu gibi hiç azıksız dünyadan çıktı, öldü. Yanına yiyecek içecek almadan çıkan, çöle giden yolcu gibi hiç azıksız dünyadan çıktı, öldü.

Ve kadime alellâhi teâlâ. "Ve yüce Allahu Teâlâ'nın huzuruna geldi."Ve kadime alellâhi teâlâ. "Ve yüce Allahu Teâlâ'nın huzuruna geldi." Bi-ğayri hüccetin. "Elinde hiçbir belgesi hiçbir tutamağı olmadan geldi." Bi-ğayri hüccetin. "Elinde hiçbir belgesi hiçbir tutamağı olmadan geldi." İşte en büyük yıkım, en büyük zarara uğrayan insan budur. İşte en büyük yıkım, en büyük zarara uğrayan insan budur.

Dünya insanı aldatır. Nasıl aldatır? Kendisine çeker, kendisi için çalıştırır.Dünya insanı aldatır. Nasıl aldatır?

Kendisine çeker, kendisi için çalıştırır.
İnsanoğlu dünyayı sever. Sevilecek tarafları çok: İnsanoğlu dünyayı sever. Sevilecek tarafları çok:

Dağlar, dereler, ovalar, çiçekler, böcekler, kelebekler, cıvıl cıvıl öten kuşlar…Dağlar, dereler, ovalar, çiçekler, böcekler, kelebekler, cıvıl cıvıl öten kuşlar… Çağlayanlar, göller, deniz kenarları… Meyveler, yiyecekler, içecekler… Sevilecek şeyler çok.Çağlayanlar, göller, deniz kenarları… Meyveler, yiyecekler, içecekler… Sevilecek şeyler çok. Bunların hepsi insanı oyalar, oyalar, oyalar… İş, güç; hayırlı bir iş yapmaz, ibadet etmez…Bunların hepsi insanı oyalar, oyalar, oyalar…

İş, güç; hayırlı bir iş yapmaz, ibadet etmez…
Haccını yapmamış, Ramazan'da orucunu tutmamış, teravihe gelmemiş,Haccını yapmamış, Ramazan'da orucunu tutmamış, teravihe gelmemiş, sadakasını vermemiş, hayırlı bir şey yapmamış… Neden? sadakasını vermemiş, hayırlı bir şey yapmamış…

Neden?

"İşim var, gücüm var, memurum, işçiyim veya esnafım, tüccarım… İşte gidiyorum, geliyorum."İşim var, gücüm var, memurum, işçiyim veya esnafım, tüccarım… İşte gidiyorum, geliyorum. Ne yapayım çoluk çocuğun rızkını kazanıyorum…" vesaire bir sürü laf, bahane... Ne yapayım çoluk çocuğun rızkını kazanıyorum…" vesaire bir sürü laf, bahane...

Hepsi boş şeyler. Dünyadan eli boş gidip âhirette Allah'ın huzuruna bir tutamağı,Hepsi boş şeyler. Dünyadan eli boş gidip âhirette Allah'ın huzuruna bir tutamağı, belgesi olmadan varan insan en büyük ziyandadır. belgesi olmadan varan insan en büyük ziyandadır.

Bundan kasıt nedir? Bu hadîs-i şerîfi duyunca bizim ne yapmamız lazım? Bundan kasıt nedir? Bu hadîs-i şerîfi duyunca bizim ne yapmamız lazım?

Bu dünyanın aldatıcı olduğunu bilmemiz, aldanmamamız, ahiret için bir şeyler hazırlamamız,Bu dünyanın aldatıcı olduğunu bilmemiz, aldanmamamız, ahiret için bir şeyler hazırlamamız, ahirette işimize yarayacak bir şeyler biriktirmemiz lazım. Ahirete çalışmamız lazım. ahirette işimize yarayacak bir şeyler biriktirmemiz lazım. Ahirete çalışmamız lazım.

Ve üçüncü hadîs-i şerîf: Ahlis dîneke yekfike'l-kalîlün mine'l-ameli. Buyurmuş Peygamber Efendimiz. Ve üçüncü hadîs-i şerîf:

Ahlis dîneke yekfike'l-kalîlün mine'l-ameli. Buyurmuş Peygamber Efendimiz.

Mu'az radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre;Mu'az radıyallahu anh'ten rivayet edildiğine göre; "Dinini ihlaslı eyle sana amelden az bir şey yapman -ihlaslı olduğun zaman- yine kazanç sağlar.""Dinini ihlaslı eyle sana amelden az bir şey yapman -ihlaslı olduğun zaman- yine kazanç sağlar." Seni kazandırır ama ihlas şart. Dini ihlaslı yapmak, ihlasla dinî ibadetleri yapmak ne demek? Seni kazandırır ama ihlas şart.

Dini ihlaslı yapmak, ihlasla dinî ibadetleri yapmak ne demek?

"Sırf Allah rızası için yapmak" demek."Sırf Allah rızası için yapmak" demek. Dünya menfaati, gösteriş, reklam, kazanç, vesaire gütmemesi lazım.Dünya menfaati, gösteriş, reklam, kazanç, vesaire gütmemesi lazım. Adam çıkıyor Kur'ân-ı Kerîm'i okuyor. Ondan sonra para topluyor.Adam çıkıyor Kur'ân-ı Kerîm'i okuyor. Ondan sonra para topluyor. Kur'ân-ı Kerîm'i para toplamak için okuyor. Kur'ân-ı Kerîm'i para toplamak için okuyor.

Sırf Allah rızası için olursa, amelleri halis olursa,Sırf Allah rızası için olursa, amelleri halis olursa, ihlaslı iyi niyetli olursa azını da Allah bereketlendirir, sevaplandırır. Kişiye fayda verir. ihlaslı iyi niyetli olursa azını da Allah bereketlendirir, sevaplandırır. Kişiye fayda verir.

Çok çok ihlassız amel yapmaktan, az da olsa temiz ihlaslı amel yapmak daha iyi gelir. Çok çok ihlassız amel yapmaktan, az da olsa temiz ihlaslı amel yapmak daha iyi gelir.

Altındaki hadîs-i şerîfte de buyuruyor ki; Altındaki hadîs-i şerîfte de buyuruyor ki;

Ahlisû âmâliküm lillâh feinne'llâhe lâ yekbelü illâ halesa lehû.Ahlisû âmâliküm lillâh feinne'llâhe lâ yekbelü illâ halesa lehû. "Amellerinizi sırf Allah rızası için ihlaslı yapın. Çünkü ihlaslı olmayan ameli Allah kabul etmez.""Amellerinizi sırf Allah rızası için ihlaslı yapın. Çünkü ihlaslı olmayan ameli Allah kabul etmez." "Sırf kendisi için yapılmayan, sırf kendi rızası için yapılmayan ibadeti Allah kabul etmez." buyuruyor. "Sırf kendisi için yapılmayan, sırf kendi rızası için yapılmayan ibadeti Allah kabul etmez." buyuruyor.

Allah cümlemizi ihlaslı eylesin. Ahirete hazırlanmaya muvaffak eylesin.Allah cümlemizi ihlaslı eylesin. Ahirete hazırlanmaya muvaffak eylesin. Resûlullah Efendimiz'in sünnetine uymayı nasip eylesin. Cennetiyle cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin. Resûlullah Efendimiz'in sünnetine uymayı nasip eylesin. Cennetiyle cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2