Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Evvel 1446
24 Kasım 2024
İmsak
06:24
Güneş
07:54
Öğle
12:55
İkindi
15:24
Akşam
17:47
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Peygamber SAS'in Bazı Halleri

Mehmed Zahid KOTKU

27 Rebîü'l-Evvel 1396 / 28.03.1976
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Sözlerin En Güzeli Olan Dört Söz, Sırtında Mühr-ü Nübüvvet Vardı, SAS Efendimiz Arkasını da | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Peygamber SAS'in Bazı Halleri

Mehmed Zahid KOTKU

27 Rebîü'l-Evvel 1396 / 28.03.1976
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Sözlerin En Güzeli Olan Dört Söz, Sırtında Mühr-ü Nübüvvet Vardı, SAS Efendimiz Arkasını da | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

RE. 42/1 İzâ haddestüke hadisen;RE. 42/1 İzâ haddestüke hadisen; felâ tezîdenna aleyye;felâ tezîdenna aleyye; erbaun hünne min atyebi’l-kelâm,erbaun hünne min atyebi’l-kelâm, ve hünne mine’l-kur’âni,ve hünne mine’l-kur’âni, lâ yedurruke bi-eyyihinne bede’te:lâ yedurruke bi-eyyihinne bede’te: Sübhana’llàh, ve’l-hamdü li’llâh,Sübhana’llàh, ve’l-hamdü li’llâh, ve lâ ilâhe illa’llàhu, va’llàhu ekber.ve lâ ilâhe illa’llàhu, va’llàhu ekber. Bu ay, Peygamberimiz'in Mevlid Ayı'nın son haftasıdır.

Bu ay, Peygamberimiz'in Mevlid Ayı'nın son haftasıdır.
Tabi buna işaret olarak koyduğum bir levha,Tabi buna işaret olarak koyduğum bir levha, Peygamberimizin SAS'in arka küreğinde yazılmış bir levhadır.Peygamberimizin SAS'in arka küreğinde yazılmış bir levhadır. Hz. Ali Efendimiz'in tercümesidir.Hz. Ali Efendimiz'in tercümesidir. Üzerlerine "La ilahe illallah, Muhammedun Resulullah" yazılır.Üzerlerine "La ilahe illallah, Muhammedun Resulullah" yazılır. "Tevecceh haysü şi’te feinneke mensùrün.

"Tevecceh haysü şi’te feinneke mensùrün.
Tebahbah yâ muhammed ente heysûrun."Tebahbah yâ muhammed ente heysûrun." Yazılmış bir yazı...Yazılmış bir yazı... Onun için size Cenâb-ı Peygamber’in mucizelerinden bir mucizeden daha bahsedeyim.Onun için size Cenâb-ı Peygamber’in mucizelerinden bir mucizeden daha bahsedeyim. Cenab-ı Peygamber buyuruyor ki:

Cenab-ı Peygamber buyuruyor ki:
RE. 15/3 Etimmü’r-rükûa ve’s-sucûd ...

RE. 15/3 Etimmü’r-rükûa ve’s-sucûd ...
Rükûlarınızı ve sücûdlarınızı (secdelerinizi) tamam yapınız.Rükûlarınızı ve sücûdlarınızı (secdelerinizi) tamam yapınız. Etimmû ... Yani başınızı tavuğun yem yediği gibi koyup kaldırmayın!Etimmû ... Yani başınızı tavuğun yem yediği gibi koyup kaldırmayın! Tamam yapınız.Tamam yapınız. (Rükûnun) en azı; üç kere “Subhàne rabbiye’l-azîm”(Rükûnun) en azı; üç kere “Subhàne rabbiye’l-azîm” ve secdede üç kere de “Subhàne rabbiye’l-a’lâ” deyin, azı bu...ve secdede üç kere de “Subhàne rabbiye’l-a’lâ” deyin, azı bu... A’lâsı, Cenâb-ı Peygamberimiz'in duası.A’lâsı, Cenâb-ı Peygamberimiz'in duası. Bunu tabii yazdık, verdik ama, elinizde belki yoktur.Bunu tabii yazdık, verdik ama, elinizde belki yoktur. Ve hepimizin ezberleyip bunu yapabilmesi de kolay bir şey değildir.Ve hepimizin ezberleyip bunu yapabilmesi de kolay bir şey değildir. Bunu Cenâb-ı Peygamber buyururken;

Bunu Cenâb-ı Peygamber buyururken;
“Rükûlarınızı ve secdelerinizi tamam edin!"“Rükûlarınızı ve secdelerinizi tamam edin!" RE. 15/3 ... Feve’llezî nefsî bi-yedihî,

RE. 15/3 ... Feve’llezî nefsî bi-yedihî,
innî leerâküm min verâi zahrî ...innî leerâküm min verâi zahrî ... RE. 15/3 ... Feve’llezî nefsî bi-yedihî,RE. 15/3 ... Feve’llezî nefsî bi-yedihî, Nefsim, yed-i kudretinde olan Allah’a kasem ederim ki,Nefsim, yed-i kudretinde olan Allah’a kasem ederim ki, Ben sizi arkamdan da görüyorum.Ben sizi arkamdan da görüyorum. Cenâb-ı Peygamber'in arkadan görmesi, tabi insan önünü görür.Cenâb-ı Peygamber'in arkadan görmesi, tabi insan önünü görür. Arkasını görmesi için ayrı bir gözün olması lazım arkada ki arkasını görebilsin.Arkasını görmesi için ayrı bir gözün olması lazım arkada ki arkasını görebilsin. Yoksa bu gözle arka görünmez.Yoksa bu gözle arka görünmez. Yahut önde bir ayna olsun da şoförlerinki gibi arkalarını görsünler.Yahut önde bir ayna olsun da şoförlerinki gibi arkalarını görsünler. Öyle bir şey yok...Öyle bir şey yok... Yalnız Cenâb-ı Peygamber diyor ki: "Ben arkamdakilerini de görürüm."Yalnız Cenâb-ı Peygamber diyor ki: "Ben arkamdakilerini de görürüm." Bunu da kasemle söylüyor yani.Bunu da kasemle söylüyor yani. Müminleri Allah Celle ve A’lâ nurdan yaratmış.Müminleri Allah Celle ve A’lâ nurdan yaratmış. Biz boş adam değiliz yani.Biz boş adam değiliz yani. Bizi yaratırken Allah bir nurdan yaratmıştır.Bizi yaratırken Allah bir nurdan yaratmıştır. Bu nur hepimizde vardır.Bu nur hepimizde vardır. Vardır ama bazımızda küllenmiştir.Vardır ama bazımızda küllenmiştir. Bu nur küllenmiştir, kapalı kalmıştır.Bu nur küllenmiştir, kapalı kalmıştır. Kapanmıştır yani. Bundan istifade edemeyiz.Kapanmıştır yani. Bundan istifade edemeyiz. Bazılarında da hani gerek kendilerini günahtan muhafaza edenlerBazılarında da hani gerek kendilerini günahtan muhafaza edenler ve gerekse ibadette daha hâlis olan insanlarda;ve gerekse ibadette daha hâlis olan insanlarda; hakkı arayan insanlarda daha açık tabirle,hakkı arayan insanlarda daha açık tabirle, bu nur mevcuttur.bu nur mevcuttur. Bu nur ile nazar eder, görür ilerisini.Bu nur ile nazar eder, görür ilerisini. Bu nur ile ilerisini görür.Bu nur ile ilerisini görür. İleride olacak hadiselerden haberdar da olur.İleride olacak hadiselerden haberdar da olur. Şimdi Cenab-ı Peygamber, "Ben sizi arkamdan görüyorum" derken,

Şimdi Cenab-ı Peygamber, "Ben sizi arkamdan görüyorum" derken,
Cenab-ı Peygamberin tam on yedi yerde nur ağaları var.Cenab-ı Peygamberin tam on yedi yerde nur ağaları var. Nur şuaları çıkıyor etrafından...Nur şuaları çıkıyor etrafından... Mesela göz bir nur ile görür.

Mesela göz bir nur ile görür.
Bu nur kesilince gözden görmek kaybolur.Bu nur kesilince gözden görmek kaybolur. Mesela öldükten sonra göz yerinde duruyor.Mesela öldükten sonra göz yerinde duruyor. Ama artık görme kaybolur.Ama artık görme kaybolur. Demek ki hayattayken bu göze (eşyaları) gösteren o nurdur.Demek ki hayattayken bu göze (eşyaları) gösteren o nurdur. Şimdi bu ışık olmasa yine bu işe yaramıyor.Şimdi bu ışık olmasa yine bu işe yaramıyor. Ancak bu da ışığın mevcudiyeti ile görüyor.Ancak bu da ışığın mevcudiyeti ile görüyor. Halbuki Hak'ın verdiği nurda ışığa lüzum yok.Halbuki Hak'ın verdiği nurda ışığa lüzum yok. Işıksız da görür.Işıksız da görür. Musa AS Tur’a gitti, Cenâb-ı Hakk’la tekellüm etti.

Musa AS Tur’a gitti, Cenâb-ı Hakk’la tekellüm etti.
Oradan aldığı o feyz ile on fersah yerden,Oradan aldığı o feyz ile on fersah yerden, on felsaf uzaklıktan,on felsaf uzaklıktan, kara taşın üzerinde karanlık gecede kara karıncanın yürüdüğünü görürdü.kara taşın üzerinde karanlık gecede kara karıncanın yürüdüğünü görürdü. Bu neyle oluyor?Bu neyle oluyor? Karanlık bir gecede kara bir taşın üzerindeki kara karıncayıKaranlık bir gecede kara bir taşın üzerindeki kara karıncayı on felsaf uzaktan görüyor.on felsaf uzaktan görüyor. Önünde değil.Önünde değil. On felsaftan da daha fazlaOn felsaftan da daha fazla Bu neden ileri geliyor?Bu neden ileri geliyor? O alınan nurun eseridir.O alınan nurun eseridir. Bu nur, bu ışıklara ihtiyaç beslettirmez.Bu nur, bu ışıklara ihtiyaç beslettirmez. Bu ışıklara ihtiyaç hissetmeyen a’mâlar var mesela,Bu ışıklara ihtiyaç hissetmeyen a’mâlar var mesela, Bunlarda da bir sezgi var.Bunlarda da bir sezgi var. O sezgiyle yerini güzel buluyor, yolunu güzel buluyor.O sezgiyle yerini güzel buluyor, yolunu güzel buluyor. O, Hakk'ın verdiği bir nur sahibi.O, Hakk'ın verdiği bir nur sahibi. Şimdi, Cenâb-ı Peygamber’de de bu hal, Mi’rac’dan sonra hasıl olmuştur.

Şimdi, Cenâb-ı Peygamber’de de bu hal, Mi’rac’dan sonra hasıl olmuştur.
Miraç'ta, Cenab-ı Hak ile tekellümden alınan feyz, fadàil,Miraç'ta, Cenab-ı Hak ile tekellümden alınan feyz, fadàil, artık onun her tarafını göz yapmış,artık onun her tarafını göz yapmış, her tarafını kulak yapmış,her tarafını kulak yapmış, her tarafını ağız yapmış.her tarafını ağız yapmış. Şimdi râviler diyorlar ki:

Şimdi râviler diyorlar ki:
“—Cenâb-ı Peygamber’in iki omuzunun arasında,

“—Cenâb-ı Peygamber’in iki omuzunun arasında,
terzinin iğnesinin deliği gibi, ipliği geçirdiği delik kadar delik vardı.terzinin iğnesinin deliği gibi, ipliği geçirdiği delik kadar delik vardı. Bu delikten Cenâb-ı Peygamber kâinatı görüyordu.Bu delikten Cenâb-ı Peygamber kâinatı görüyordu. Değil arkasını, kâinatı seyrediyordu.”Değil arkasını, kâinatı seyrediyordu.” İlerideki hadiseleri bize nasıl anlatıyor?

İlerideki hadiseleri bize nasıl anlatıyor?
Filan zamanda şöyle olacak,Filan zamanda şöyle olacak, ahir zamanda şöyle olacak, ahir zamanda böyle olacak...ahir zamanda şöyle olacak, ahir zamanda böyle olacak... Hepsi meydana çıkmaktadır bunların birer birer...Hepsi meydana çıkmaktadır bunların birer birer... Binâen aleyh o görüşler, o nurların sayesindedir.Binâen aleyh o görüşler, o nurların sayesindedir. Şimdi bunların hepsi bizde mevcut iken,Şimdi bunların hepsi bizde mevcut iken, niçin bizde bu sezgi yok?niçin bizde bu sezgi yok? Biz o nurları nasıl kaybettik, kapattık?Biz o nurları nasıl kaybettik, kapattık? Binâen aleyh, Rasûlüllah SAS’in kabrinin üzerinde yazılıdır:

Binâen aleyh, Rasûlüllah SAS’in kabrinin üzerinde yazılıdır:
"Hayyun, semîun, basîrun"

"Hayyun, semîun, basîrun"
Cenab-ı Peygamber hay'dır. Nasıl hay'dır?Cenab-ı Peygamber hay'dır. Nasıl hay'dır? Hayat-ı mâneviye ile hay'dır.Hayat-ı mâneviye ile hay'dır. O hayat-ı mânevi ile hay olunca;O hayat-ı mânevi ile hay olunca; Medine ile buranın arasında hiç fark yoktur.Medine ile buranın arasında hiç fark yoktur. Medine-i Münevvere ile burasının arasında hiç fark yoktur.Medine-i Münevvere ile burasının arasında hiç fark yoktur. Rasûlüllah’ın ruhaniyeti nasıl oradaysa, aynı zamanda burada da öyledir.Rasûlüllah’ın ruhaniyeti nasıl oradaysa, aynı zamanda burada da öyledir. Oradaki güneşle, buradaki güneş arasındaki fark, hararet farkı meselesidir.Oradaki güneşle, buradaki güneş arasındaki fark, hararet farkı meselesidir. Orada fazla hararet verir,Orada fazla hararet verir, burada da aynı güneş bizi de ısıtır, bize de ışık verir.burada da aynı güneş bizi de ısıtır, bize de ışık verir. Binâen aleyh, ruhaniyet-i Peygamberiyye her yerde mevcut.Binâen aleyh, ruhaniyet-i Peygamberiyye her yerde mevcut. Yalnız Medine-i Münevvere’deki halka şefaat-i hâssası vardır.Yalnız Medine-i Münevvere’deki halka şefaat-i hâssası vardır. Memleketinin bekçileri olması dolayısıyla,Memleketinin bekçileri olması dolayısıyla, onlar daha fazla itibar edilmeye lâyıktırlar.onlar daha fazla itibar edilmeye lâyıktırlar. Oraya çünkü biz tahammül edemiyoruz.

Oraya çünkü biz tahammül edemiyoruz.
Bu devirde neyse amaBu devirde neyse ama bundan evvelki devirlerde darlık, sıkıntılık, meşakkat çok var oralarda.bundan evvelki devirlerde darlık, sıkıntılık, meşakkat çok var oralarda. Ona herkes tahammül edemiyordur.Ona herkes tahammül edemiyordur. Onun için oradaki bahtiyarların kıymetleri çok yüksektir, büyüktür.Onun için oradaki bahtiyarların kıymetleri çok yüksektir, büyüktür. Binâen aleyh oraya gittiğimiz vakitte onlarda bizim aczimizle görebildiğimizBinâen aleyh oraya gittiğimiz vakitte onlarda bizim aczimizle görebildiğimiz bazı kusurları görmemek lazım!bazı kusurları görmemek lazım! Bu kusurları kendimiz de görmek lazım!Bu kusurları kendimiz de görmek lazım! Onlara müsamaha etmek lazım!Onlara müsamaha etmek lazım! Onları daha büyük insan olarak gözümüzün karşısında canlandırmak lazım.Onları daha büyük insan olarak gözümüzün karşısında canlandırmak lazım. Çünkü Peygamber SAS’in muhafızları, bekçileri, memleketinin hizmetkârlarıdırlar.Çünkü Peygamber SAS’in muhafızları, bekçileri, memleketinin hizmetkârlarıdırlar. Onlara verilmiş o nimet, ne yapalım?Onlara verilmiş o nimet, ne yapalım? Allah-u Teàlâ, şefaat-i Peygamberiyeye cümlemizi mazhar buyursun...Allah-u Teàlâ, şefaat-i Peygamberiyeye cümlemizi mazhar buyursun... Demek ki Cenâb-ı Peygamber denilince, lâlettayin bir insan değildir.

Demek ki Cenâb-ı Peygamber denilince, lâlettayin bir insan değildir.
İlk yaratılan mahlûk, Cenâb-ı Peygamber’dir.İlk yaratılan mahlûk, Cenâb-ı Peygamber’dir. Ne Adem var, ne yer var, ne gök var; hiçbir şey yok.Ne Adem var, ne yer var, ne gök var; hiçbir şey yok. İlk yaratılan canlı, mahlûk Cenâb-ı Peygamber’dir.İlk yaratılan canlı, mahlûk Cenâb-ı Peygamber’dir. Onun ruhu yaratılmıştır.Onun ruhu yaratılmıştır. Ne zamandan sonra bu yerler, gökler yaratılmış;Ne zamandan sonra bu yerler, gökler yaratılmış; ne zamandan sonra da bu Ademoğlu yaratılmış.ne zamandan sonra da bu Ademoğlu yaratılmış. Aradan da kim bilir ne kadar zaman geçmiş.Aradan da kim bilir ne kadar zaman geçmiş. Onun için Peygamber SAS kâinatın efendisidir.Onun için Peygamber SAS kâinatın efendisidir. Seyyid-i nev-i beşer. Bütün beşerin, bütün mahlûkatın seyyidi...Seyyid-i nev-i beşer. Bütün beşerin, bütün mahlûkatın seyyidi... Livâü’l- Hamd de onun elindedir.Livâü’l- Hamd de onun elindedir. Allah şefaatine cümlemizi mazhar etsin...Allah şefaatine cümlemizi mazhar etsin... Onun yolundan doğru daha başka bir yol yoktur.Onun yolundan doğru daha başka bir yol yoktur. "Sevvû sufûfeküm" diye her zaman imamlarımız söyler."Sevvû sufûfeküm" diye her zaman imamlarımız söyler. “Saflarınızı düzenleyiniz."“Saflarınızı düzenleyiniz." Efendimiz SAS: "Etimmû sufûfeküm..."

Efendimiz SAS: "Etimmû sufûfeküm..."
"Etimmû sufûfeküm"; “Saflarınızı itmam edin""Etimmû sufûfeküm"; “Saflarınızı itmam edin" Ne güzel bir derstir! Camiye giren insanın ilk vazifesi,

Ne güzel bir derstir! Camiye giren insanın ilk vazifesi,
ilk safı doldurmaktır.ilk safı doldurmaktır. Camiye giren müslümanın ilk vazifesi,Camiye giren müslümanın ilk vazifesi, caminin ön safını doldurmaktır.caminin ön safını doldurmaktır. O saf dolduktan sonra ikinci saf doldurulur.O saf dolduktan sonra ikinci saf doldurulur. İkinci saf dolduktan sonra geriye doğru saflar gider.İkinci saf dolduktan sonra geriye doğru saflar gider. Eğer öndeki safta boşluk bırakılır da arka safta durulduysa,Eğer öndeki safta boşluk bırakılır da arka safta durulduysa, bunun kabahati arkada durandadır.bunun kabahati arkada durandadır. “—Canım burada da saf oluyor ya!..”

“—Canım burada da saf oluyor ya!..”
Burada da saf olur ama, evvela önü doldur, ondan sonra geriyi doldur.

Burada da saf olur ama, evvela önü doldur, ondan sonra geriyi doldur.
Sen önü bırakıyorsun, sonra gelen adam bakıyor ki ön boş...Sen önü bırakıyorsun, sonra gelen adam bakıyor ki ön boş... O boş yere geçmek için, seni beni çiğneyerekten öne kadar gidiyor.O boş yere geçmek için, seni beni çiğneyerekten öne kadar gidiyor. Bu kabahat onun değil, o boşluğu bırakanındır.Bu kabahat onun değil, o boşluğu bırakanındır. O boşluktan mesuldür.O boşluktan mesuldür. Onun içindir ki ön safta boşluk varken,

Onun içindir ki ön safta boşluk varken,
namaza durur da birbirlerimizle kaynaşmazsak,namaza durur da birbirlerimizle kaynaşmazsak, boş bırakılan yerin vebali o boşluğu bırakanındır.boş bırakılan yerin vebali o boşluğu bırakanındır. Bütün cemaatin vebalini sırtlanır.Bütün cemaatin vebalini sırtlanır. O boşluk bırakılmak suretiyle hat kesiliyor.O boşluk bırakılmak suretiyle hat kesiliyor. Hat kesilirse, telefonlarımızın olsun,Hat kesilirse, telefonlarımızın olsun, teli koptuğu vakit ne oluyor? Cereyan gelmiyor değil mi ya?..teli koptuğu vakit ne oluyor? Cereyan gelmiyor değil mi ya?.. Ses de gelmiyor. İşte saf hatlarını da bozmak aynı şeydir.Ses de gelmiyor. İşte saf hatlarını da bozmak aynı şeydir. Rahmet-i ilahi, imam efendi vasıtasıyla cemaate böyle dağılır.Rahmet-i ilahi, imam efendi vasıtasıyla cemaate böyle dağılır. “—Aradaki boşluk rahmete mani midir?" diyeceksin.

“—Aradaki boşluk rahmete mani midir?" diyeceksin.
Evet, hakkın tecellisi böyle.

Evet, hakkın tecellisi böyle.
Safı doldur, sıkıştır; rahmet birbirinize güzel geçer.Safı doldur, sıkıştır; rahmet birbirinize güzel geçer. Hattâ Lübnan’daki bir vaiz efendiden dinlemiştim:

Hattâ Lübnan’daki bir vaiz efendiden dinlemiştim:
Veremli hastalıkların ve felç hastalıklarının tedavisiniVeremli hastalıkların ve felç hastalıklarının tedavisini saflar vasıtasıyla temin ettiğini adam açık açık söyledi.saflar vasıtasıyla temin ettiğini adam açık açık söyledi. Bir de kara üzümün şurubunu içirmek suretiyle;Bir de kara üzümün şurubunu içirmek suretiyle; az zamanda tedavi olurlar diyor.az zamanda tedavi olurlar diyor. Sebebi? Bu rahmet-i ilahi bu elektirik...Sebebi? Bu rahmet-i ilahi bu elektirik... Elektirik birbirimizin vücuduna geçerekten,Elektirik birbirimizin vücuduna geçerekten, o hastalıktaki tutuklukları gideriyor.o hastalıktaki tutuklukları gideriyor. Giderilmesiyle de hasta az zamanda da iyi oluyor.Giderilmesiyle de hasta az zamanda da iyi oluyor. Hapı yutup iyi olacağına,Hapı yutup iyi olacağına, cemaate devam etmek suretiyle iyi olmak, daha evladır tabiatıyla.cemaate devam etmek suretiyle iyi olmak, daha evladır tabiatıyla. Onun için Allah Celle ve A’lâ cümlemize,

Onun için Allah Celle ve A’lâ cümlemize,
meded-ü inayet buyursun da, o nur sayesindemeded-ü inayet buyursun da, o nur sayesinde Peygamber SAS’in izinden, yolundan bizleri ayırmasın...Peygamber SAS’in izinden, yolundan bizleri ayırmasın... Bu saf, bize bir misaldir.Bu saf, bize bir misaldir. Şimdi bu safı nasıl ki düz tutmak mecburiyetindeyiz...Şimdi bu safı nasıl ki düz tutmak mecburiyetindeyiz... Aynı zamanda safın düz tutulması mecburiyetindeyiz.Aynı zamanda safın düz tutulması mecburiyetindeyiz. Sizin de böyle düz olmanız,Sizin de böyle düz olmanız, sizin de bir saf halinde olmanızı emirdir bu aynı zamanda.sizin de bir saf halinde olmanızı emirdir bu aynı zamanda. Yalnız saflarda değil,Yalnız saflarda değil, bütün hareketlerimizde birlik üzerinde olmamızı tavsiye ediyor.bütün hareketlerimizde birlik üzerinde olmamızı tavsiye ediyor. Bu birlik... Şimdi safın birisi ileriye gitmiş, birisi geriye kalmış, birisi yana gitmiş.Bu birlik... Şimdi safın birisi ileriye gitmiş, birisi geriye kalmış, birisi yana gitmiş. Nasıl abestir...Nasıl abestir... Dünyadaki işlerimiz de böyle abestir.Dünyadaki işlerimiz de böyle abestir. O onun aleyhinde konuşur, o da onun aleyhinde konuşur.

O onun aleyhinde konuşur, o da onun aleyhinde konuşur.
Bütün ömür bununla geçer vesselam.Bütün ömür bununla geçer vesselam. Allah bu ömrü bize, böyle birbirimizin arkasından konuşsunlar diye mi verdi?Allah bu ömrü bize, böyle birbirimizin arkasından konuşsunlar diye mi verdi? Yoksa kendisine kulluk edilsin diye mi verdi?Yoksa kendisine kulluk edilsin diye mi verdi? Ne kulluk yapılır ne de memlekette bir terakki olur.Ne kulluk yapılır ne de memlekette bir terakki olur. Çünkü hep birbirini çelmelemede vakit geçiyor.Çünkü hep birbirini çelmelemede vakit geçiyor. Binâen aleyh safların düzgün olması lazım ise,

Binâen aleyh safların düzgün olması lazım ise,
bütün milletin de böyle birlik üzerine olmasını emreder bu...bütün milletin de böyle birlik üzerine olmasını emreder bu... Allah cümlemizi bu birlik üzerine yaşamak şerefine, devletine nail buyursun...Allah cümlemizi bu birlik üzerine yaşamak şerefine, devletine nail buyursun... Şimdi bugünkü dersimizde Cenab-ı Peygamber yine buyuruyor ki:Şimdi bugünkü dersimizde Cenab-ı Peygamber yine buyuruyor ki: RE. 42/1 İzâ haddestüke hadisen; felâ tezîdenna aleyye ...

RE. 42/1 İzâ haddestüke hadisen; felâ tezîdenna aleyye ...
Ben bir söz söyledim miBen bir söz söyledim mi o sözün üzerine bir daha ziyade yapmayın!o sözün üzerine bir daha ziyade yapmayın! Ne dediysem bunun üzerinde sebât edin, durun.Ne dediysem bunun üzerinde sebât edin, durun. Bunlar dört kelime...Bunlar dört kelime... 1. Fesübhàna’llàh
1. Fesübhàna’llàh
2. vel-hamdü lillâh
2. vel-hamdü lillâh
3. ve lâ ilâhe illa’llàh3. ve lâ ilâhe illa’llàh 4. vellâhu ekber4. vellâhu ekber Bu bir tesbihtir.

Bu bir tesbihtir.
Her birisi bir rekâta kâimdir.Her birisi bir rekâta kâimdir. Yani bir insan camiye girse,Yani bir insan camiye girse, iki rekât tahiyyetü’l-mescid dedikleri namazı kılması lazım!iki rekât tahiyyetü’l-mescid dedikleri namazı kılması lazım! Fakat kılamazsa, bu tesbihi okumak suretiyle,Fakat kılamazsa, bu tesbihi okumak suretiyle, o namazı kılmış sevabını alaraktan çıkar camideno namazı kılmış sevabını alaraktan çıkar camiden ve mes’uliyetten de kendisini kurtarır.ve mes’uliyetten de kendisini kurtarır. Bunu yüz kere okumayı Cenâb-ı Peygamberimiz de tavsiye etmiştir.Bunu yüz kere okumayı Cenâb-ı Peygamberimiz de tavsiye etmiştir. Her kim günde yüz kere,Her kim günde yüz kere, "Sübhàna’llàhi, ve’l-hamdü li’llâhi, ve lâ ilâhe illa’llàhu, va’llàhu ekber;"Sübhàna’llàhi, ve’l-hamdü li’llâhi, ve lâ ilâhe illa’llàhu, va’llàhu ekber; ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ bi’llâh" derse,ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ bi’llâh" derse, onun fadâili hakkında çok sözler söylenmiştir.onun fadâili hakkında çok sözler söylenmiştir. Fakirlik yüzünü bir kere görmez.Fakirlik yüzünü bir kere görmez. Sıkıntı, meşakkat de görmez.Sıkıntı, meşakkat de görmez. Dünyalık işleri de rahat olur, ahireti de rahat olur.Dünyalık işleri de rahat olur, ahireti de rahat olur. Sevabına erişmek imkânı da yoktur.Sevabına erişmek imkânı da yoktur. Meğer ki yüzden fazla söyleyenler bundan müstesna...Meğer ki yüzden fazla söyleyenler bundan müstesna... Bize de tavsiyedir bu:

Bize de tavsiyedir bu:
RE. 42/2 İzâ haddestümü’n-nâse an rabbihim ...

RE. 42/2 İzâ haddestümü’n-nâse an rabbihim ...
Cenab-ı Hakk'ı bize bildirmek içinCenab-ı Hakk'ı bize bildirmek için bazı büyüklerimiz mesela bazı nasihatlarında şöyledir, böyledir derler.bazı büyüklerimiz mesela bazı nasihatlarında şöyledir, böyledir derler. Derlerken diyor ki sakın söylediğiniz zaman Cenab-ı Hakk'ınDerlerken diyor ki sakın söylediğiniz zaman Cenab-ı Hakk'ın ümmetimi korkutacak şekilde konuşma yapmayınız.ümmetimi korkutacak şekilde konuşma yapmayınız. Onlara meşakkat verecek şekilde söylemeyiniz.Onlara meşakkat verecek şekilde söylemeyiniz. Çünkü Allah Celle ve A’lâ kendisini bize ne diye bildiriyor:Çünkü Allah Celle ve A’lâ kendisini bize ne diye bildiriyor: "Bi’sm’illâhi’r-rahmâni’r-rahîm" dir, değil mi?"Bi’sm’illâhi’r-rahmâni’r-rahîm" dir, değil mi? İlk sözümüz, kitabımızın başındaki ilk yazı:İlk sözümüz, kitabımızın başındaki ilk yazı: "Bi’sm’illâhi’r-rahmâni’r-rahîm""Bi’sm’illâhi’r-rahmâni’r-rahîm" İki kelime, Allah Celle ve A’lâ hem Rahmân’dır, hem Rahîm’dir. Bitti...

İki kelime, Allah Celle ve A’lâ hem Rahmân’dır, hem Rahîm’dir. Bitti...
Rahmân, acıyıcı.Rahmân, acıyıcı. Yarattığı kula hiç acımamak kimin elinden gelir?Yarattığı kula hiç acımamak kimin elinden gelir? Yaptığımız ufacık şeyler bile zayi olursa acırız daYaptığımız ufacık şeyler bile zayi olursa acırız da Allah-u Celle ve A’la bizi yaratmış.Allah-u Celle ve A’la bizi yaratmış. Sana bizi tanıyor, tanıtırken kendisini,Sana bizi tanıyor, tanıtırken kendisini, er-Rahman, er-Rahim diyerekten tanıtıyor.er-Rahman, er-Rahim diyerekten tanıtıyor. “—Ben Rahmân’ım, Rahîm’im, korkmayın benden!”

“—Ben Rahmân’ım, Rahîm’im, korkmayın benden!”
Binaen aleyh yine bu surenin başında:

Binaen aleyh yine bu surenin başında:
El-hamdü li’llâhi rabbil-àlemîn.El-hamdü li’llâhi rabbil-àlemîn. Er-rahmani’r-rahîm.Er-rahmani’r-rahîm. Ne kadar güzeldir.Ne kadar güzeldir. Geçen Samsun’da bir Fransız dediler galiba,Geçen Samsun’da bir Fransız dediler galiba, bu ayeti dinlemiş.bu ayeti dinlemiş. Ya tercümesini dinlemiş, ya okumuşlar. Demiş ki:Ya tercümesini dinlemiş, ya okumuşlar. Demiş ki: “—Yâhu biz papazlarımızdan hiç böyle şey duymadık.

“—Yâhu biz papazlarımızdan hiç böyle şey duymadık.
Biz yalnız Hak, Allah Hristiyanların Allah'ı değil mi?Biz yalnız Hak, Allah Hristiyanların Allah'ı değil mi? Halbuki Allah, rabbu'l-âlmîn...Halbuki Allah, rabbu'l-âlmîn... Bütün mevcûdâtın Rabbi var.Bütün mevcûdâtın Rabbi var. Bizim değil, mahlukat ne kadar var, kim bilir sayısını.Bizim değil, mahlukat ne kadar var, kim bilir sayısını. Hepsinin sahibi yine Allah. Rabbul Âlemîn...Hepsinin sahibi yine Allah. Rabbul Âlemîn... Ne Türk’ün, ne Acem’in, ne Arab’ın ne başkasının...Ne Türk’ün, ne Acem’in, ne Arab’ın ne başkasının... Hepimizin Rabbi Allah'tır.Hepimizin Rabbi Allah'tır. Rab yetiştirmek manasındadır, terbiye manasında...

Rab yetiştirmek manasındadır, terbiye manasında...
Bütün mevcudatı yetiştirip, kemale erdiren Allah’tır,Bütün mevcudatı yetiştirip, kemale erdiren Allah’tır, başka kimsenin elinden gelmez.başka kimsenin elinden gelmez. Ufacık bir mikrop diyorlar bugün, göremiyoruz gözümüzle.

Ufacık bir mikrop diyorlar bugün, göremiyoruz gözümüzle.
O mikrop bile bugün hayatını idame ettirmek için birtakım şartlar var.O mikrop bile bugün hayatını idame ettirmek için birtakım şartlar var. O onu elde ediyor.O onu elde ediyor. Ne sayesinde?Ne sayesinde? Allah-u Teàlâ’ın Rab oluşu,Allah-u Teàlâ’ın Rab oluşu, onu terbiye edişi sayesinde o mikrop nasıl yaşanacağını biliyor.onu terbiye edişi sayesinde o mikrop nasıl yaşanacağını biliyor. Daha doğar doğmaz...Daha doğar doğmaz... Bu doğar doğmaz öğrendiği bu şey, Allah-u Teàlâ’nın ona ilhamıdır.Bu doğar doğmaz öğrendiği bu şey, Allah-u Teàlâ’nın ona ilhamıdır. Arının bize yaptığı bal...Arının bize yaptığı bal... Arı nereden bilecek balı yapmasını?Arı nereden bilecek balı yapmasını? Ama Allah-u Teàlâ’nın ona bildirmesiyle arı o vazifeyi yapıyor tamamıyla.Ama Allah-u Teàlâ’nın ona bildirmesiyle arı o vazifeyi yapıyor tamamıyla. “—Ama bize yok mu?”

“—Ama bize yok mu?”
Bize daha büyük lütufları var ama biz çok şaşkın insanlarız.Bize daha büyük lütufları var ama biz çok şaşkın insanlarız. Varlığımızın sebebini unuttuk, artık dünyaya sarıldık.Varlığımızın sebebini unuttuk, artık dünyaya sarıldık. Anladın mı?..Anladın mı?.. Dünya’da sanki işimiz hallolacakmış gibi.Dünya’da sanki işimiz hallolacakmış gibi. Halbuki vakti gelen, sırası gelen sırayla gidiyor.Halbuki vakti gelen, sırası gelen sırayla gidiyor. Ondan dolayıdır ki:Ondan dolayıdır ki: Bizdeki bu kemâlâtı öldüren, söndüren bir şey var, tokluk...Bizdeki bu kemâlâtı öldüren, söndüren bir şey var, tokluk... Tokluk hiç iyi bir şey değil.Tokluk hiç iyi bir şey değil. Tokluğun arkasında varlık da var.Tokluğun arkasında varlık da var. Varlık ve tokluk hiç iyi değil.Varlık ve tokluk hiç iyi değil. Şimdi bir kardeşimizle telefon konuşması yapıyorduk.

Şimdi bir kardeşimizle telefon konuşması yapıyorduk.
Hastadır kendisi.Hastadır kendisi. Hasta olduğu için hatırını soruyordum.Hasta olduğu için hatırını soruyordum. Sonra dedi ki:Sonra dedi ki: “—Şimdi bir eser okuyorum. Eserde diyor ki:

“—Şimdi bir eser okuyorum. Eserde diyor ki:
Tokluğun altı tane zararı vardır.Tokluğun altı tane zararı vardır. “Çok yemek, çok uyku...” diye saymış böyle.“Çok yemek, çok uyku...” diye saymış böyle. Bunlar insanın hayatını öldüren ve söndüren şeyledir.”Bunlar insanın hayatını öldüren ve söndüren şeyledir.” Binâen aleyh şimdi bize bu verilen nurun ziyâı

Binâen aleyh şimdi bize bu verilen nurun ziyâı
en evvela tokluktan geliyor.en evvela tokluktan geliyor. Tokluğu kendimize adeta bir önder ettik.Tokluğu kendimize adeta bir önder ettik. Vakti saati gelmedikçe, kıyameti koparırız.Vakti saati gelmedikçe, kıyameti koparırız. “Aman karnımız acıktı, içimiz bayılıyor!” diyerekten.“Aman karnımız acıktı, içimiz bayılıyor!” diyerekten. Cenâb-ı Peygamber günde bir kere yermiş.Cenâb-ı Peygamber günde bir kere yermiş. Sabah yerse, akşam yemez; akşam yerse, sabah yemez.Sabah yerse, akşam yemez; akşam yerse, sabah yemez. Ashab da öyleydi. Yedikleri bir hurma idi canım.Ashab da öyleydi. Yedikleri bir hurma idi canım. Bir hurma, bir parça da süt bulurlarsa süt...Bir hurma, bir parça da süt bulurlarsa süt... Ekmek buldukları, et buldukları nadirattandı.Ekmek buldukları, et buldukları nadirattandı. Ama pekâlâ yaşadılar ve bize bugün bu dini –el-hamdü lillah– onlar bıraktılar.Ama pekâlâ yaşadılar ve bize bugün bu dini –el-hamdü lillah– onlar bıraktılar. Sahabe-i güzîni sen boşa sayma.

Sahabe-i güzîni sen boşa sayma.
Onlar ne muhterem adamlar kiOnlar ne muhterem adamlar ki bütün akıllarını, zekâlarını Cenâb-ı Peygamber’in ağzına vermişler böyle,bütün akıllarını, zekâlarını Cenâb-ı Peygamber’in ağzına vermişler böyle, “Ne diyor?” diyerekten. Söylenen sözü zabt etmişler.“Ne diyor?” diyerekten. Söylenen sözü zabt etmişler. Şimdi aziz kardeşim!

Şimdi aziz kardeşim!
Şimdi kapının dışarısına çıkayım da,Şimdi kapının dışarısına çıkayım da, “Ben size ne söyledim?” diyerekten sorayım;“Ben size ne söyledim?” diyerekten sorayım; kaç kişi benim söylediğimi bana ifade edebilir?kaç kişi benim söylediğimi bana ifade edebilir? Ama Cenâb-ı Peygamber’in söylediklerini herkes hafızasında zabt ediyordu.Ama Cenâb-ı Peygamber’in söylediklerini herkes hafızasında zabt ediyordu. Bu zabıt nereden ileri geliyordu?Bu zabıt nereden ileri geliyordu? Bu zabtın sebebi, açlıktır arkadaşlar!Bu zabtın sebebi, açlıktır arkadaşlar! Aç olan karınların zekâları büyür, kuvvetlenir;Aç olan karınların zekâları büyür, kuvvetlenir; hafızası da kuvvetlenir, duyduğunu kaçırmaz.hafızası da kuvvetlenir, duyduğunu kaçırmaz. Kap diyorlar ya, gönül kabı...

Kap diyorlar ya, gönül kabı...
Aldığını daima zabt eder.Aldığını daima zabt eder. Zabt ettikten sonra da istediği zaman etrafına yayar, yaymaya imkan bulur.Zabt ettikten sonra da istediği zaman etrafına yayar, yaymaya imkan bulur. Ama tok olunca... Öyle diyor Lokman.Ama tok olunca... Öyle diyor Lokman. Hz. Lokman, malum ya.Hz. Lokman, malum ya. Bak Lokman Hekim, köle bir adamdı ya hu! Köle idi köle!Bak Lokman Hekim, köle bir adamdı ya hu! Köle idi köle! Hizmetkâr bir adam.Hizmetkâr bir adam. Ama bak bugün dünyanın her tarafında Lokman Hekim diye adı anılıyor.Ama bak bugün dünyanın her tarafında Lokman Hekim diye adı anılıyor. Kendisinin nebi olması konusunda ihtilaf var.Kendisinin nebi olması konusunda ihtilaf var. Bununla beraber, oğluna diyor ki:Bununla beraber, oğluna diyor ki: “—Ey oğul! Karnını doyurma, kafan uyur!”

“—Ey oğul! Karnını doyurma, kafan uyur!”
Karnını doyurunca kafan uyur.

Karnını doyurunca kafan uyur.
Ondan sonra televizyonun karşısından kalkamazsın,Ondan sonra televizyonun karşısından kalkamazsın, radyonun başından ayrılamazsın,radyonun başından ayrılamazsın, kahveden dışarıya çıkamazsın.kahveden dışarıya çıkamazsın. Ömür gider, sen de hiçbir şey olmadan bu dünyadan çekilir gidersin.Ömür gider, sen de hiçbir şey olmadan bu dünyadan çekilir gidersin. Hepimizin hali böyle.Hepimizin hali böyle. Fikri uyanık insanlar, saatlerce ömrünü televizyonun karşısında zayi eder mi dersin?Fikri uyanık insanlar, saatlerce ömrünü televizyonun karşısında zayi eder mi dersin? Cenâb-ı Peygamber SAS’in sözüne bak, dikkat et:

Cenâb-ı Peygamber SAS’in sözüne bak, dikkat et:
Ene medinetü’l-ilmi ve aliyyü’n bâbuhâ

Ene medinetü’l-ilmi ve aliyyü’n bâbuhâ
Ne güzel! Şimdi sen bâb denilince kapıyı anlarsın, bu sokak kapısı mı?

Ne güzel! Şimdi sen bâb denilince kapıyı anlarsın, bu sokak kapısı mı?
Kapı deyince bu sokağın kapısı mı?Kapı deyince bu sokağın kapısı mı? "Aliyyü’n bâbuhâ" diyor."Aliyyü’n bâbuhâ" diyor. Ali kapısı onun işte, o ilmin kapısı.Ali kapısı onun işte, o ilmin kapısı. Onun yoluna oradan girilir.Onun yoluna oradan girilir. Ali de malum, sahabe-i güzînden bir zattır.Ali de malum, sahabe-i güzînden bir zattır. Peygamber de değil. Yani Peygamberimizin damadıdır.Peygamber de değil. Yani Peygamberimizin damadıdır. Damat olmakla beraber, ilim hazinesi de onun içerisindedir.Damat olmakla beraber, ilim hazinesi de onun içerisindedir. (İlimle) Doldurulmuş...(İlimle) Doldurulmuş... O da nereden alıyor?

O da nereden alıyor?
"Ene medinetü’l-ilmi""Ene medinetü’l-ilmi" “—Ben ilim şehriyim, o da benden alıyor;“—Ben ilim şehriyim, o da benden alıyor; benden aldığını siz de ondan alın!”benden aldığını siz de ondan alın!” Binâen aleyh, RE. 8/8 Ebğùnî ... "siz talep ediniz; kemâli, dünyadaki saadeti."Binâen aleyh, RE. 8/8 Ebğùnî ... "siz talep ediniz; kemâli, dünyadaki saadeti." ... biduafâeküm ... "zayıflarınız dolayısıyla"... biduafâeküm ... "zayıflarınız dolayısıyla" Niçin zayıf insanlar?..Niçin zayıf insanlar?.. Zayıf insanlar, hakka güzel bağlanırlar,

Zayıf insanlar, hakka güzel bağlanırlar,
Hakka güzel iltica ederler.Hakka güzel iltica ederler. Tok insanın Allah’a yalvarması zor olur.Tok insanın Allah’a yalvarması zor olur. İşte herkes istiyor diye ister yani.İşte herkes istiyor diye ister yani. Herkes istiyor diye o da ister, elini açar:Herkes istiyor diye o da ister, elini açar: “—Aman ya Rabbi! Şu paraları elimden alma!” diye ister.

“—Aman ya Rabbi! Şu paraları elimden alma!” diye ister.
“Daha arttır!” diye ister.“Daha arttır!” diye ister. Bu insanın kemaline uymaz ki... İnsan;

Bu insanın kemaline uymaz ki... İnsan;
“—Nurumu arttır ya Rabbi! Nurumu ziyade et!“—Nurumu arttır ya Rabbi! Nurumu ziyade et! Beni nurlu kıl ya Rabbi!” der. Nuru artar.Beni nurlu kıl ya Rabbi!” der. Nuru artar. O nur artınca da... Bakarsın ki bu toplulukta ne kadar zararlıklar vardır,O nur artınca da... Bakarsın ki bu toplulukta ne kadar zararlıklar vardır, o tokluklarda ne kadar zararlar var.o tokluklarda ne kadar zararlar var. Allah hepimizi affetsin de inşallah...Allah hepimizi affetsin de inşallah... O nurunu arttıran kullarından etsin cümlemizi...O nurunu arttıran kullarından etsin cümlemizi... Onun için dua kitabımızın içerisinde yazar , iki tane nur kitabı var.

Onun için dua kitabımızın içerisinde yazar , iki tane nur kitabı var.
“—Yâ Rabbi, Muhammed SAS hürmetine

“—Yâ Rabbi, Muhammed SAS hürmetine
benim gözümün nurunu arttır, kulağımın nurunu arttır.benim gözümün nurunu arttır, kulağımın nurunu arttır. Onun şunun sayesinde, şunun sayesinde, şunun sayesinde...Onun şunun sayesinde, şunun sayesinde, şunun sayesinde... Hep Peygamberin sayesinde... Ona aşkımı da arttır.”Hep Peygamberin sayesinde... Ona aşkımı da arttır.” O aşkın neticesinde olacak zaten o nur.

O aşkın neticesinde olacak zaten o nur.
O aşk olmayınca da o nurun doğması zordur.O aşk olmayınca da o nurun doğması zordur. İşte onlar da bu tesbihlerin sayesindedir.

İşte onlar da bu tesbihlerin sayesindedir.
Ne kadar "Sübhàna’llàh" dersen,Ne kadar "Sübhàna’llàh" dersen, ne kadar "Lâ ilâhe illallàhu vahdehû lâ şerike leh,ne kadar "Lâ ilâhe illallàhu vahdehû lâ şerike leh, lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr" dersen,lehü’l-mülkü ve lehü’l-hamdü ve hüve alâ külli şey’in kadîr" dersen, ne kadar "Allah... Allah... Allah..." dersen,ne kadar "Allah... Allah... Allah..." dersen, ne kadar "Lâ ilâhe illa’llàh... Lâ ilâhe illa’llàh... Lâ ilâhe illa’llàh..." dersen.ne kadar "Lâ ilâhe illa’llàh... Lâ ilâhe illa’llàh... Lâ ilâhe illa’llàh..." dersen. ne kadar "Allàhümme salli alâ muhammedin, ve alâ âli muhammed,ne kadar "Allàhümme salli alâ muhammedin, ve alâ âli muhammed, kemâ salleyte alâ ibrâhîme, ve alâ âli ibrâhîme, inneke hamîdün mecîd" dersen;kemâ salleyte alâ ibrâhîme, ve alâ âli ibrâhîme, inneke hamîdün mecîd" dersen; işte o salât ü selâmların ve o Kur’an ayetlerininişte o salât ü selâmların ve o Kur’an ayetlerinin ve o tesbihlerin sayesinde senin o nur ışıldar.ve o tesbihlerin sayesinde senin o nur ışıldar. O nurun ışıldar.O nurun ışıldar. Işıldadıkça da, büyüdükçe de sen ilerisini daima görürsün.Işıldadıkça da, büyüdükçe de sen ilerisini daima görürsün. Bak Cenâb-ı Peygamber bir gün cenneti gördü.

Bak Cenâb-ı Peygamber bir gün cenneti gördü.
Cennet nereden görülecek? Dünyadayken cennet görülür mü?Cennet nereden görülecek? Dünyadayken cennet görülür mü? Cennet ahirette...Cennet ahirette... Fakat, “Şu duvarın arkasında görüyorum cenneti!” dediFakat, “Şu duvarın arkasında görüyorum cenneti!” dedi ve bize bahsetti cennetten.ve bize bahsetti cennetten. İşte Mi’rac’da da gördü onu, o gördüğü cenneti.İşte Mi’rac’da da gördü onu, o gördüğü cenneti. "Şu duvarın arkasında görüyorum." Demek ki duvar mâni olamıyor."Şu duvarın arkasında görüyorum." Demek ki duvar mâni olamıyor. O nur sayesinde, duvar mâni olamıyor.O nur sayesinde, duvar mâni olamıyor. Çünkü elektriklere, cereyanlara nasıl mâni olamıyorsa, nura da mâni olamıyor.Çünkü elektriklere, cereyanlara nasıl mâni olamıyorsa, nura da mâni olamıyor. Çünkü o nur, Allah Celle ve Ala'nın nuru, Kur'an'a olan yapışmamız...Çünkü o nur, Allah Celle ve Ala'nın nuru, Kur'an'a olan yapışmamız... "Va’tesimû bi-habli’llâh""Va’tesimû bi-habli’llâh" “—Allah’ın kitabına sıkı yapışın!”“—Allah’ın kitabına sıkı yapışın!” Gevşek gevşek tutma. Biz gevşek değil, hiç tutmuyoruz kitab-ı ilahiyyeyi...Gevşek gevşek tutma. Biz gevşek değil, hiç tutmuyoruz kitab-ı ilahiyyeyi... “Bunu sıkı tutun"“Bunu sıkı tutun" "ve lâ teferrekù..." "Ayrılmayın!” diyor kitap."ve lâ teferrekù..." "Ayrılmayın!” diyor kitap. Nasıl bizdeki ayrılık şimdi?Nasıl bizdeki ayrılık şimdi? Nasıl bu ayrılık yani? Bu Allah’ın kitabına uygun mudur?Nasıl bu ayrılık yani? Bu Allah’ın kitabına uygun mudur? Ama sen diyorsun ki:

Ama sen diyorsun ki:
“—Hoca, senin aklın ermez böyle şeylere!”

“—Hoca, senin aklın ermez böyle şeylere!”
Aklım ermez ama kitab-ı ilâhiyede görülen şu sözü söylüyorum.

Aklım ermez ama kitab-ı ilâhiyede görülen şu sözü söylüyorum.
Sen de bunu tetkik et bakalım:Sen de bunu tetkik et bakalım: "ve lâ teferrekù"da mı hayır var, yoksa dağınıklıkta mı hayır var?"ve lâ teferrekù"da mı hayır var, yoksa dağınıklıkta mı hayır var? Şimdi ben bir vücudum. Bu vücudumun kolunu benden ayırsalar,

Şimdi ben bir vücudum. Bu vücudumun kolunu benden ayırsalar,
ayağımı da benden ayırsalar, gözümü de benden alsalar;ayağımı da benden ayırsalar, gözümü de benden alsalar; benim iskeletim neye yarar arkadaş?benim iskeletim neye yarar arkadaş? Neye yarar iskeletim? Hiçbir şey yaramaz.Neye yarar iskeletim? Hiçbir şey yaramaz. Ancak bu iskelet, bu birlikle beraber oluyor.Ancak bu iskelet, bu birlikle beraber oluyor. Bu birlik parçalandı mı hiçbir fayda olmaz.Bu birlik parçalandı mı hiçbir fayda olmaz. Apaçık bir delil...Apaçık bir delil... Onun için Allah-u Teàlâ’nın kitabına yapış, ne dediyse onu tut!Onun için Allah-u Teàlâ’nın kitabına yapış, ne dediyse onu tut! Namaz kıl diyor, vaktiyle kıl.Namaz kıl diyor, vaktiyle kıl. Oruç tut diyor, vaktiyle tut.Oruç tut diyor, vaktiyle tut. Oruçtan neden korkuyorsun? Şimdi diyorsun dört şeyle emrederim.Oruçtan neden korkuyorsun? Şimdi diyorsun dört şeyle emrederim. RE. 4/10 Âmürüküm bi-erbain ve enhâküm an erbain

RE. 4/10 Âmürüküm bi-erbain ve enhâküm an erbain
Birinci emrim Emri İlahi... Allah-u Teala'yı bir olarak bilmek.

Birinci emrim Emri İlahi... Allah-u Teala'yı bir olarak bilmek.
Her şeyi bilir, görür, işitir; kudret-i kâmilesi var, her şeyi yapar.Her şeyi bilir, görür, işitir; kudret-i kâmilesi var, her şeyi yapar. Bir anda dünyayı yok eder, bir anda da binlerce dünyayı halk eder.Bir anda dünyayı yok eder, bir anda da binlerce dünyayı halk eder. Bunu bildikten sonra "Ve ikàmü’s-salâh, ve îtâi’z-zekâh, ve saymü ramedân."

Bunu bildikten sonra "Ve ikàmü’s-salâh, ve îtâi’z-zekâh, ve saymü ramedân."
Eğer namazını kılmazsan, zekâtı vermezsen,Eğer namazını kılmazsan, zekâtı vermezsen, orucunu tutmazsan, kitab-ı ilâhiye’nin hangi kısmını tutmuş oluyorsun?orucunu tutmazsan, kitab-ı ilâhiye’nin hangi kısmını tutmuş oluyorsun? RE. 42/6 İzâ hurime ehadükümü’z-zevcete ...

RE. 42/6 İzâ hurime ehadükümü’z-zevcete ...
Sizden biriniz evlenemedi.

Sizden biriniz evlenemedi.
Herkese nasib olmaz ya, evlenemedi.Herkese nasib olmaz ya, evlenemedi. Vakti müsait değil, şu bahaneyle bu bahaneyle vakti geçti, evlenemedi.Vakti müsait değil, şu bahaneyle bu bahaneyle vakti geçti, evlenemedi. Evlenemediyse, çoluk çocuk da olmaz tabii kendisinde.Evlenemediyse, çoluk çocuk da olmaz tabii kendisinde. Çoluğu çocuğu da olmayınca,Çoluğu çocuğu da olmayınca, RE. 42/6 ... fealeyhi bi’l-cihâd.RE. 42/6 ... fealeyhi bi’l-cihâd. Senin en mühim vazifen cihada devam.Senin en mühim vazifen cihada devam. Madem ki çoluk çocuğu yok...

Madem ki çoluk çocuğu yok...
Karı bakmak, çoluk çocuk meşgalesiyle onları terbiye etmek gibi şeylerden mükellef değilsenKarı bakmak, çoluk çocuk meşgalesiyle onları terbiye etmek gibi şeylerden mükellef değilsen Öyleyse senin vazifen cihad!Öyleyse senin vazifen cihad! Nedir cihad? Bu İslâm dininin muhafazası için ölmeye kadar gitmektir.

Nedir cihad? Bu İslâm dininin muhafazası için ölmeye kadar gitmektir.
Nitekim, bizim eriştiğimiz Çanakkale denilen bir harpNitekim, bizim eriştiğimiz Çanakkale denilen bir harp ki siz de bunu çok zaman okur, bilirsiniz;ki siz de bunu çok zaman okur, bilirsiniz; bu harpte Çanakkale Boğazı’nı siz bilirsiniz.bu harpte Çanakkale Boğazı’nı siz bilirsiniz. Yedi tane düşman, donanmasını getirmiş,Yedi tane düşman, donanmasını getirmiş, koca bir memleket yapmış karşısına... Topunu atıyor...koca bir memleket yapmış karşısına... Topunu atıyor... Bizim bir albayımız var şimdi, sağdır, hayatta.Bizim bir albayımız var şimdi, sağdır, hayatta. O diyor ki: Bir saat içerisinde altmış bin mermi yağdı buraya.O diyor ki: Bir saat içerisinde altmış bin mermi yağdı buraya. Toplarını denizden atıyor.Toplarını denizden atıyor. Orası külliğe döndü.Orası külliğe döndü. Ondan sonra çıkartma yaptı, asker yolluyor.

Ondan sonra çıkartma yaptı, asker yolluyor.
Mehmetçik o küllüğün altından çıkıp:Mehmetçik o küllüğün altından çıkıp: “Dur!” dedi süngüsünü dayadı oraya.“Dur!” dedi süngüsünü dayadı oraya. Bu kadar topun altında, canını kurtarabilmiş o bahtiyar müslüman,Bu kadar topun altında, canını kurtarabilmiş o bahtiyar müslüman, işte o cihadı yaparken, 250.000 tane şehid verdik,işte o cihadı yaparken, 250.000 tane şehid verdik, “Bu memlekete gavur girmesin!” diyerekten.“Bu memlekete gavur girmesin!” diyerekten. “Karılarımız, kızlarımız gâvurların ayakları altında çiğnenmesin!” diyerekten,“Karılarımız, kızlarımız gâvurların ayakları altında çiğnenmesin!” diyerekten, Mehmetçik hiç korkmadan canın feda etti.Mehmetçik hiç korkmadan canın feda etti. Cihad buna derler.

Cihad buna derler.
Ama memlekette gâvurluk yaşıyor mu, artık onun mes’ulü kim olur bilmem.Ama memlekette gâvurluk yaşıyor mu, artık onun mes’ulü kim olur bilmem. Binâen aleyh çocuklarımız yetişmiş.Binâen aleyh çocuklarımız yetişmiş. Bu bekâr adamlara, evlenmemiş kimseye...Bu bekâr adamlara, evlenmemiş kimseye... Fakat evlenmiş, çoluğunu çocuğunu da yetiştirmiş neler varFakat evlenmiş, çoluğunu çocuğunu da yetiştirmiş neler var RE. 42/8 ... cemea lehû küllü şey’in yemneuhû ani’l-hakkı ...RE. 42/8 ... cemea lehû küllü şey’in yemneuhû ani’l-hakkı ... Haktan onu men eden ne kadar şey varsa, onların hepsi toplanır,Haktan onu men eden ne kadar şey varsa, onların hepsi toplanır, RE. 42/8 ... feyec’alü beyne ayneyhi ...RE. 42/8 ... feyec’alü beyne ayneyhi ... Getirirler, gözünün önüne koyuverirler.Getirirler, gözünün önüne koyuverirler. Şimdi Cenâb-ı Peygamber SAS, “Ben cenneti görüyorum!” dediği vakitte,

Şimdi Cenâb-ı Peygamber SAS, “Ben cenneti görüyorum!” dediği vakitte,
taaccüb edilecek bir şey yok.taaccüb edilecek bir şey yok. Bak bugün televizyon dedikleri alet,Bak bugün televizyon dedikleri alet, gözümüzün önünde işte şu kadarcık bir şey.gözümüzün önünde işte şu kadarcık bir şey. Onun içerisinde nasıl görüyoruz her şeyi?Onun içerisinde nasıl görüyoruz her şeyi? Onun içerisinde nasıl görüyoruz yapılan hadiseleri?Onun içerisinde nasıl görüyoruz yapılan hadiseleri? Ama nerede bir şey yapıyorsa yapıyor.Ama nerede bir şey yapıyorsa yapıyor. Biz onu burada görebiliyoruz ya...Biz onu burada görebiliyoruz ya... Efendimiz'de ne makine vardı ki o kadar seyrediyordu.Efendimiz'de ne makine vardı ki o kadar seyrediyordu. Cenâb-ı Allah’ın kudreti,Cenâb-ı Allah’ın kudreti, Peygamber SAS’e de cenneti öyle televizyonda gördüğü gibi gösteriverir.Peygamber SAS’e de cenneti öyle televizyonda gördüğü gibi gösteriverir. Bunda hiç bir şey yok.Bunda hiç bir şey yok. Eskiden insan, “Nasıl olur?” diye düşünebilirdi,

Eskiden insan, “Nasıl olur?” diye düşünebilirdi,
ama bugünkü insanın böyle düşünmesine hiç lüzum yok.ama bugünkü insanın böyle düşünmesine hiç lüzum yok. Çünkü her gün gördüğü hadiselerden bir tanesi.Çünkü her gün gördüğü hadiselerden bir tanesi. Mi’rac’da da öyle olmadı mı?

Mi’rac’da da öyle olmadı mı?
Cenâb-ı Peygamber'e şeyden sordular:Cenâb-ı Peygamber'e şeyden sordular: "Sen Kudüs'ü gördün mü?" diye."Sen Kudüs'ü gördün mü?" diye. Kudüs’le Mekke arası bir aydan fazla yol, nereden görecek?Kudüs’le Mekke arası bir aydan fazla yol, nereden görecek? Derhal Cenâb-ı Hak, televizyon gibi getirdi Kudüs’ü gözünün önüne,Derhal Cenâb-ı Hak, televizyon gibi getirdi Kudüs’ü gözünün önüne, Cenâb-ı Peygamber de Kudüs'ü onlara birer birer tarif etti.Cenâb-ı Peygamber de Kudüs'ü onlara birer birer tarif etti. Şimdi bu nasılsa, biz de ölürken bütün hadiseler gözümüzün önünden geçer.Şimdi bu nasılsa, biz de ölürken bütün hadiseler gözümüzün önünden geçer. Yaptığımız çirkinlikler, abes haller, günahlar, ne çeşit şeyler varsaYaptığımız çirkinlikler, abes haller, günahlar, ne çeşit şeyler varsa hepsi böyle televizyondaki gibi gözümüzün önüne gelecek,hepsi böyle televizyondaki gibi gözümüzün önüne gelecek, biz de seyre bakacağız; suratımız buruşacak, yüzümüz buruşacak:biz de seyre bakacağız; suratımız buruşacak, yüzümüz buruşacak: “—Allah! Bunları ben mi yaptım acaba?" diyeceksin.

“—Allah! Bunları ben mi yaptım acaba?" diyeceksin.
Tevbeler tevbesi yâ Rabbi! Yâ Rabbi, beni affet...Tevbeler tevbesi yâ Rabbi! Yâ Rabbi, beni affet... Bir daha şu hayatı bana iade et de bak bir daha yapar mıyım?Bir daha şu hayatı bana iade et de bak bir daha yapar mıyım? Böyle bir hal alır.Böyle bir hal alır. "Ya Rabbi! Şu hayatı bana iade et."Ya Rabbi! Şu hayatı bana iade et. Bak bir daha böyle şey yapar mıyım? Tövbeler tövbesi!" diyecek de...Bak bir daha böyle şey yapar mıyım? Tövbeler tövbesi!" diyecek de... RE. 42/8 ... feyec’alü beyne ayneyhi, feinde zâlike yekùlü ...RE. 42/8 ... feyec’alü beyne ayneyhi, feinde zâlike yekùlü ... O zaman diyor ki: RE. 42/8 ... Rabbi’rciùni ...O zaman diyor ki: RE. 42/8 ... Rabbi’rciùni ... Ya Rabbi! Döndür beni artık dünyaya. Hayat ver bana tekrar.Ya Rabbi! Döndür beni artık dünyaya. Hayat ver bana tekrar. Sağlık ver, afiyet ver.Sağlık ver, afiyet ver. RE. 42/8 ... leallî a’melü sàlihan fîmâ terektü.RE. 42/8 ... leallî a’melü sàlihan fîmâ terektü. Bu yapmadıklarımın, kabahatlerimin hepsini yapayım,Bu yapmadıklarımın, kabahatlerimin hepsini yapayım, emrini dinleyim, sözünü dinleyeyim,emrini dinleyim, sözünü dinleyeyim, hiç kat’iyyen kusur etmeyeyim!” diyoruz.hiç kat’iyyen kusur etmeyeyim!” diyoruz. Diyoruz da...Diyoruz da... Diyor ki: Ve kâlellâhu teâlâ fî kitâbi'l-kerîmDiyor ki: Ve kâlellâhu teâlâ fî kitâbi'l-kerîm Velev ruddû leàdû ...

Velev ruddû leàdû ...
Eğer Allah-u Celle ve Ala bize tekrar bir hayat verse,Eğer Allah-u Celle ve Ala bize tekrar bir hayat verse, yine aynı şekilde, aynı fenalıkları yapacağımız şüphesizdir.yine aynı şekilde, aynı fenalıkları yapacağımız şüphesizdir. Hani gördük ya acıyı, şimdi aklımız başımızdan gitti.Hani gördük ya acıyı, şimdi aklımız başımızdan gitti. Dirildik gene, hayat verdi Cenâb-ı Hak, sağlamlaştık.Dirildik gene, hayat verdi Cenâb-ı Hak, sağlamlaştık. Gene işimize başladık.Gene işimize başladık. Gene sarhoşluk da devam edecek,Gene sarhoşluk da devam edecek, ne kadar fenalıklar varsa hepsi devam edecek.ne kadar fenalıklar varsa hepsi devam edecek. “—Canım gördüydün ya dün hani?

“—Canım gördüydün ya dün hani?
Tevbe ettin, ‘Yâ Rabbi, döndür beni, bak bir daha yapar mıyım?’ dedin.”Tevbe ettin, ‘Yâ Rabbi, döndür beni, bak bir daha yapar mıyım?’ dedin.” Tiynet-i insaniyye... Bu tiynet, kötü tiynet.

Tiynet-i insaniyye... Bu tiynet, kötü tiynet.
Haramlarla beslenen bir vücut, gene aynı şekle dönecektir.Haramlarla beslenen bir vücut, gene aynı şekle dönecektir. Cehenneme girdikten sonra da istese yine öyle değil.Cehenneme girdikten sonra da istese yine öyle değil. Halbuki bu çok fena bir şey, çok fena bir şey.

Halbuki bu çok fena bir şey, çok fena bir şey.
Allah muhafaza, cümlemizi...Allah muhafaza, cümlemizi... O gün gözümüzün önünde bunları muhakkak göreceğiz.O gün gözümüzün önünde bunları muhakkak göreceğiz. Yalnız tevbekâr olanlar, Allah’a kendisini sevdirenler müstesna desek caiz.Yalnız tevbekâr olanlar, Allah’a kendisini sevdirenler müstesna desek caiz. Bu, gayet güzel bir şekilde cenneti görerekten,Bu, gayet güzel bir şekilde cenneti görerekten, cemâlullahı müşahede ederekten,cemâlullahı müşahede ederekten, daha neler görerekten kim bilir, tatlı bir şekilde canını verecek.daha neler görerekten kim bilir, tatlı bir şekilde canını verecek. Canını verdiğinin farkına da varmayacak yani.Canını verdiğinin farkına da varmayacak yani. Canının gittiğinin farkına da varmayacak.Canının gittiğinin farkına da varmayacak. Allah onların zümresine bizi de ilhak etsin...Allah onların zümresine bizi de ilhak etsin... Bu çok şeydir...

Bu çok şeydir...
Hz. İbn-i Abbas RA’dan bunu sormuşlar da:Hz. İbn-i Abbas RA’dan bunu sormuşlar da: “—Nedir bu Rabbi’rciùn?”

“—Nedir bu Rabbi’rciùn?”
“—Bu hacca gitmeyenler içindir.” demiş.

“—Bu hacca gitmeyenler içindir.” demiş.
Hacca gitmeyenlere vaktinde Cenâb-ı Hak kuvvet vermiş, kudret vermiş,Hacca gitmeyenlere vaktinde Cenâb-ı Hak kuvvet vermiş, kudret vermiş, para vermiş; vakit gelmiş, ha bugün, ha bugün derken,para vermiş; vakit gelmiş, ha bugün, ha bugün derken, ecel gelmiş, yapışmış yakasına.ecel gelmiş, yapışmış yakasına. Şimdi diyor ki: “—Bir daha bana hayat ver de ya Rabbi, bak gideceğim!” diyor.Şimdi diyor ki: “—Bir daha bana hayat ver de ya Rabbi, bak gideceğim!” diyor. Yok, versem yine gitmeyeceksin.Yok, versem yine gitmeyeceksin. Onun için Allah-u Teàlâ hepimizi affetsin de...Onun için Allah-u Teàlâ hepimizi affetsin de... Ölümün hangi dakikada geleceği hiç belli değil.Ölümün hangi dakikada geleceği hiç belli değil. Ufacık bir sebep, bakıyorsun, derhal alıp gidiveriyor.Ufacık bir sebep, bakıyorsun, derhal alıp gidiveriyor. Ne kadar sağlam olursan ol.Ne kadar sağlam olursan ol. RE. 42/9 İzâ hadartümü’l-meyyite ...

RE. 42/9 İzâ hadartümü’l-meyyite ...
Ölüm başına geldi, ölüyor adam; bizim vazifemiz...Ölüm başına geldi, ölüyor adam; bizim vazifemiz... RE. 42/9 ... Fekûlû ...RE. 42/9 ... Fekûlû ... Teberrüken diyecek ki:Teberrüken diyecek ki: "Sübhàne rabbike rabbi’l-izzeti ammâ yasifûn.

"Sübhàne rabbike rabbi’l-izzeti ammâ yasifûn.
Ve selâmün ale’l-mürselîn.Ve selâmün ale’l-mürselîn. Ve’l- hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn."Ve’l- hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn." Ümmü Seleme valideden böyle tavsiye etmiş Peygamber Efendimiz SAS.Ümmü Seleme valideden böyle tavsiye etmiş Peygamber Efendimiz SAS. Cenazenin yanında böyle diyeceksin.Cenazenin yanında böyle diyeceksin. "Sübhàne rabbike rabbi’l-izzeti ammâ yasifûn."Sübhàne rabbike rabbi’l-izzeti ammâ yasifûn. Ve selâmün ale’l-mürselîn.Ve selâmün ale’l-mürselîn. Ve’l- hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn."Ve’l- hamdü li’llâhi rabbi’l-àlemîn." Yine buyuruluyor ki:

Yine buyuruluyor ki:
RE. 42/10 İzâ hadartümü’l-marîda, evi’l-meyyite ...

RE. 42/10 İzâ hadartümü’l-marîda, evi’l-meyyite ...
Ya hasta veyahut da ölünün yanında bulunduğumuz vakitteYa hasta veyahut da ölünün yanında bulunduğumuz vakitte RE. 42/10 ... fekùlû hayran ...RE. 42/10 ... fekùlû hayran ... Artık bu ölünün kötülüklerinden, fenalıklarından,Artık bu ölünün kötülüklerinden, fenalıklarından, hatalarından, kusurlarından bahsetmeyin;hatalarından, kusurlarından bahsetmeyin; RE. 42/10 ... fekùlû hayran ...RE. 42/10 ... fekùlû hayran ... Hayırlı şeylerini söyleyin!Hayırlı şeylerini söyleyin! Belki o adamın hiçbir hayrı da yok gibidir amaBelki o adamın hiçbir hayrı da yok gibidir ama onun yine bazı hayırları da vardır, o hayırlarını anın.onun yine bazı hayırları da vardır, o hayırlarını anın. RE. 42/10 ... Feinne’l-melâikete ...RE. 42/10 ... Feinne’l-melâikete ... Çünkü muhakkak meleklerÇünkü muhakkak melekler RE. 42/10 ... yüemminûne alâ mâ tekùlûn ...RE. 42/10 ... yüemminûne alâ mâ tekùlûn ... dediklerinize ‘Amîn...’ derler.dediklerinize ‘Amîn...’ derler. Bunu hayırla yâd ederseniz...Bunu hayırla yâd ederseniz... "Nasıl biliyorsunuz?" diye sorarlar."Nasıl biliyorsunuz?" diye sorarlar. "İyi biliyoruz" de. Melekler de "iyi biliyorlar" derler."İyi biliyoruz" de. Melekler de "iyi biliyorlar" derler. Cenâb-ı Hak; “—Ben kendi bilgimden vazgeçerim,Cenâb-ı Hak; “—Ben kendi bilgimden vazgeçerim, mü’minlerin şehadetine kanaat ederim!” buyurur.mü’minlerin şehadetine kanaat ederim!” buyurur. Biliyor ki Cenâb-ı Hak, bu kötü bir adam.

Biliyor ki Cenâb-ı Hak, bu kötü bir adam.
Fakat müslümanlar “İyi biliriz!” diyorlar.Fakat müslümanlar “İyi biliriz!” diyorlar. “Pekâlâ öyleyse...” diyor Cenâb-ı Hak...“Pekâlâ öyleyse...” diyor Cenâb-ı Hak... Onun için, sen bunu demekten çekinme!

Onun için, sen bunu demekten çekinme!
RE. 42/11 İzâ hakeme’l-hakimü ...

RE. 42/11 İzâ hakeme’l-hakimü ...
Davalarda hakim efendi hükmediyor.Davalarda hakim efendi hükmediyor. Ama "fe’ctehede" ictihad ediyor.Ama "fe’ctehede" ictihad ediyor. Meseleleri kafasında genişletiyor, büyütüyor, eğdiriyor.Meseleleri kafasında genişletiyor, büyütüyor, eğdiriyor. "Bu doğrudur" diyor. Hükmünü veriyor."Bu doğrudur" diyor. Hükmünü veriyor. Hükmünü verdiği vakitte;Hükmünü verdiği vakitte; RE. 42/11 ... feesàbe ... isabet ettirdi. Doğru bir hüküm verdi.RE. 42/11 ... feesàbe ... isabet ettirdi. Doğru bir hüküm verdi. RE. 42/11 ... felehû ecrân ... Bunun iki tane sevabı vardır.RE. 42/11 ... felehû ecrân ... Bunun iki tane sevabı vardır. Müctehidler var ya...

Müctehidler var ya...
İmam-ı A’zam, İmam-ı Şafî, İmâm-ı Hanbelî, İmâm-ı Mâlikî...İmam-ı A’zam, İmam-ı Şafî, İmâm-ı Hanbelî, İmâm-ı Mâlikî... Onlar tabii kelam-ı ilahiyeyi ve Peygamber Efendimiz’in sözlerini tetkik ediyorlar.Onlar tabii kelam-ı ilahiyeyi ve Peygamber Efendimiz’in sözlerini tetkik ediyorlar. Herkes gücü kadar mana istihrâc ediyor.Herkes gücü kadar mana istihrâc ediyor. Bu mânâ istihrâcında isabetli ise, yani doğru bulduysa manayı iki sevap...Bu mânâ istihrâcında isabetli ise, yani doğru bulduysa manayı iki sevap... RE. 42/11 ... ve izâ hekeme ... Yine hükmediyor ama;

RE. 42/11 ... ve izâ hekeme ... Yine hükmediyor ama;
bu mesele böyledir diyerekten peşlerinde gayret de ediyor.bu mesele böyledir diyerekten peşlerinde gayret de ediyor. Fakat RE. 42/11 ... feahtae ... Hata ediyor. Hakkı bulamadı, doğru yapamadı.Fakat RE. 42/11 ... feahtae ... Hata ediyor. Hakkı bulamadı, doğru yapamadı. RE. 42/11 ... felehu ecrun vâhid. Yine bir ecir alır.RE. 42/11 ... felehu ecrun vâhid. Yine bir ecir alır. Hatalı olarak verdiği hükümde de yine kendisine bir ecir var.Hatalı olarak verdiği hükümde de yine kendisine bir ecir var. Mesela İmam-ı A’zam diyor ki:

Mesela İmam-ı A’zam diyor ki:
“—Abdest aldığınız vakitte, bir yeriniz kanarsa, abdestiniz bozulur.”

“—Abdest aldığınız vakitte, bir yeriniz kanarsa, abdestiniz bozulur.”
Biz de bakıyoruz, bir yerimiz kanadıysaBiz de bakıyoruz, bir yerimiz kanadıysa abdestimiz bozuldu diyerekten yeniden abdest alıyoruz.abdestimiz bozuldu diyerekten yeniden abdest alıyoruz. İmam-ı Şafi diyor ki:

İmam-ı Şafi diyor ki:
“—Hayır bozulmaz abdest, kanarsa kanasın!” diyor.

“—Hayır bozulmaz abdest, kanarsa kanasın!” diyor.
Filan yerdeki vakaya göre, o da bu hükmü vermiş.

Filan yerdeki vakaya göre, o da bu hükmü vermiş.
Tabii bu hükümde hatalı olduğu halde gene bir ecir alıyor.Tabii bu hükümde hatalı olduğu halde gene bir ecir alıyor. Kadına eli değiyor;

Kadına eli değiyor;
“—Abdestin bozuldu!” diyor.“—Abdestin bozuldu!” diyor. Kanı akınca abdesti bozulmuyor, kadına eli değince abdesti bozuldu diyor.

Kanı akınca abdesti bozulmuyor, kadına eli değince abdesti bozuldu diyor.
İmam-ı Azam da diyor ki:

İmam-ı Azam da diyor ki:
“—El değmekle abdest bozulmaz!” diyor.

“—El değmekle abdest bozulmaz!” diyor.
Hata hangisindeyse sevabı bir, hatasız olanın sevabı iki oluyor.

Hata hangisindeyse sevabı bir, hatasız olanın sevabı iki oluyor.
Demek ki içtihatta insan gayret gösterecekDemek ki içtihatta insan gayret gösterecek ve gayretinin neticesinde hiç sevapsız da kalmayacak.ve gayretinin neticesinde hiç sevapsız da kalmayacak. Râvileri de Ahmed. b. Hanbel, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Nesâî,

Râvileri de Ahmed. b. Hanbel, Buhârî, Müslim, Ebû Dâvûd, Nesâî,
Beyhakî, İbn Hibbân, Tirmizî, Hasenün an Ebî HureyreBeyhakî, İbn Hibbân, Tirmizî, Hasenün an Ebî Hureyre Ve sittetü an Amr.Ve sittetü an Amr. RE. 42/12 İzâ halefte alâ ma’siyetin ...

RE. 42/12 İzâ halefte alâ ma’siyetin ...
Bir günah üzerine yemin ettik.Bir günah üzerine yemin ettik. Mesela "Ben anamla babamla bir daha görüşmem, vallàhi, billâhi görüşmem."

Mesela "Ben anamla babamla bir daha görüşmem, vallàhi, billâhi görüşmem."
Yemin etti. Masiyet bu; anayla babayla görüşmemek olur mu?Yemin etti. Masiyet bu; anayla babayla görüşmemek olur mu? Bu masiyet.Bu masiyet. “—Yâhu yapma, etme! Ayıptır, günahtır.

“—Yâhu yapma, etme! Ayıptır, günahtır.
Anayla, babayla böyle şey olur mu? Hadi barış!”Anayla, babayla böyle şey olur mu? Hadi barış!” “—Yok, ben yemin ettim, barışamam. Yeminim var!”

“—Yok, ben yemin ettim, barışamam. Yeminim var!”
“—Canım, keffareti var, şöylesi var!”

“—Canım, keffareti var, şöylesi var!”
“—Yok yok, yapamam, barışamam!”

“—Yok yok, yapamam, barışamam!”
Yahut içki içmeye yemin etmiş:

Yahut içki içmeye yemin etmiş:
“—Yeminliyim yâhu, bırakır mıyım?”“—Yeminliyim yâhu, bırakır mıyım?” Masiyete yemin olmaz.

Masiyete yemin olmaz.
RE. 42/12 ... fede’hâ va’kzif dağàine’l- câhiliyyeti tahte kademike ...RE. 42/12 ... fede’hâ va’kzif dağàine’l- câhiliyyeti tahte kademike ... Bu cahiliyet adetlerini sen ayağının altına göm!Bu cahiliyet adetlerini sen ayağının altına göm! Böyle ben yemin ettim diyerek sebat edip durma,Böyle ben yemin ettim diyerek sebat edip durma, ondan vazgeç!ondan vazgeç! Kefaretini yaparsın.Kefaretini yaparsın. Kefaretini yaparsın; on fakir mi doyuracaksın,Kefaretini yaparsın; on fakir mi doyuracaksın, oruç mu tutacaksın, ne yapacaksan yaparsın.oruç mu tutacaksın, ne yapacaksan yaparsın. Onu terk edersin, ananla, babanla barışırsın, günahları da işlemezsin.Onu terk edersin, ananla, babanla barışırsın, günahları da işlemezsin. Yemin ettim diyerek (günahın) üzerinde durulmaz.Yemin ettim diyerek (günahın) üzerinde durulmaz. İçkiden son derece kaç, sakın.

İçkiden son derece kaç, sakın.
Ağzını alma. İçki içilen yere girme,Ağzını alma. İçki içilen yere girme, içkicilerle dost olma! İçkiyi sevme!içkicilerle dost olma! İçkiyi sevme! İçkiciye üzüm de verme, içkiciye üzümü de satma!İçkiciye üzüm de verme, içkiciye üzümü de satma! Bir müslümana sat, yesin de canlansın.Bir müslümana sat, yesin de canlansın. RE. 42/12 ... feinna’llàhe ...RE. 42/12 ... feinna’llàhe ... “—Ya şarabı içersen canlanırsın, kanlanırsın, kuvvetlenirsin...

“—Ya şarabı içersen canlanırsın, kanlanırsın, kuvvetlenirsin...
Bir kadeh, iki kadeh zarar vermez.Bir kadeh, iki kadeh zarar vermez. Cahillik yapma sen, iç şunu!” diyor.Cahillik yapma sen, iç şunu!” diyor. Ama şimdi Peygamber SAS’in nuruyla,

Ama şimdi Peygamber SAS’in nuruyla,
Allah’ın bize verdiği nur ile bakıncaAllah’ın bize verdiği nur ile bakınca bunu Allah-u Teàlâ kitabında neden yasak etmiş?bunu Allah-u Teàlâ kitabında neden yasak etmiş? Estaizü bi’llâh:

Estaizü bi’llâh:
"Yâ eyyühe’llezîne âmenû inneme’l-hamru ve’l-meysiru

"Yâ eyyühe’llezîne âmenû inneme’l-hamru ve’l-meysiru
ricsün min ameli’ş-şeytàn"ricsün min ameli’ş-şeytàn" “Ben bunu nasıl içerim?” demiyor insan.“Ben bunu nasıl içerim?” demiyor insan. Şuna bak! Cenâb-ı Peygamber SAS de birçok hadisleriyle,

Şuna bak! Cenâb-ı Peygamber SAS de birçok hadisleriyle,
“Sakının, bunu içmeyin!” diyor.“Sakının, bunu içmeyin!” diyor. Bunu peygamberimiz içmiyor. İçmememizi emrettiği halde,Bunu peygamberimiz içmiyor. İçmememizi emrettiği halde, Allah-u Celle ve Ala bunu böyle dediği halde,Allah-u Celle ve Ala bunu böyle dediği halde, bu kitab-i ilahiyede de yazılı olduğu halde,bu kitab-i ilahiyede de yazılı olduğu halde, sen bu kitabı tutuyor musun, tutmuyor musun?sen bu kitabı tutuyor musun, tutmuyor musun? Tutmuş sayılır mısın, sayılmaz mısın?Tutmuş sayılır mısın, sayılmaz mısın? "Va’tesimû" diyor Allah. Yapış! Neyine yapışacaksın kitabın."Va’tesimû" diyor Allah. Yapış! Neyine yapışacaksın kitabın. Onun yapma dediğini yapıyorsun, yap dediğini de yapmıyorsun.

Onun yapma dediğini yapıyorsun, yap dediğini de yapmıyorsun.
Bu kitaba yapışmak mı olur? Allah affetsin kusurlarımızı.Bu kitaba yapışmak mı olur? Allah affetsin kusurlarımızı. Onun için "veşşürbel hamr ve iyyâküm

Onun için "veşşürbel hamr ve iyyâküm
Hamr, kadının başına örttüğü bir örtü var ya,Hamr, kadının başına örttüğü bir örtü var ya, onun adı da hamrdır. Yani kadının başını örtüyor,onun adı da hamrdır. Yani kadının başını örtüyor, kapatıyor başkaları görmesin diyerekten.kapatıyor başkaları görmesin diyerekten. Bu da insanın aklını örtüyor.Bu da insanın aklını örtüyor. Akıl zıvanadan çıkıyor, yaptıklarından haberi de olmuyor.Akıl zıvanadan çıkıyor, yaptıklarından haberi de olmuyor. Birçok fenalıkları da işliyor.Birçok fenalıkları da işliyor. Katle kadar, ölüme kadar da gidiyor.Katle kadar, ölüme kadar da gidiyor. Parası gidiyor. Efendim...Parası gidiyor. Efendim... Çoluk çocuğunu perişan ediyor,Çoluk çocuğunu perişan ediyor, pis kokusundan evindekileri de rahatsız ediyor.pis kokusundan evindekileri de rahatsız ediyor. Hala bunun üzerinde ısrar ediliyor.Hala bunun üzerinde ısrar ediliyor. Akşamcılar var meselâ, her akşam içerler.

Akşamcılar var meselâ, her akşam içerler.
Yazık değil mi parana? Sen bunu helalden kazansan da,Yazık değil mi parana? Sen bunu helalden kazansan da, bunu böyle harama verebilir misin hiç?bunu böyle harama verebilir misin hiç? Demek kazanç haram olunca, o paralar da haram yerlere gidiyor.Demek kazanç haram olunca, o paralar da haram yerlere gidiyor. RE. 42/14 İzâ hàteme’l-abdü’l-kur’âne ...

RE. 42/14 İzâ hàteme’l-abdü’l-kur’âne ...
El-hamdü lillâh şimdi de okuyacağız, bir hatim edeceğiz.El-hamdü lillâh şimdi de okuyacağız, bir hatim edeceğiz. Her zaman da müslümanlar hatim ederler, Kur’an okurlar.Her zaman da müslümanlar hatim ederler, Kur’an okurlar. Ama burada çok söylenecek söz var.Ama burada çok söylenecek söz var. Ben de üzülüyorum, siz de üzüleceksiniz.Ben de üzülüyorum, siz de üzüleceksiniz. Biz müslüman olduğumuz halde bu Kur’an’ı niçin okuyamayalım?Biz müslüman olduğumuz halde bu Kur’an’ı niçin okuyamayalım? Niçin bunu hatmedemeyelim? Hiç olmazsa ayda bir kere.Niçin bunu hatmedemeyelim? Hiç olmazsa ayda bir kere. Hiç olmazsa senede birkaç defa hatim edebilmekten (niçin) mahrum olalım?Hiç olmazsa senede birkaç defa hatim edebilmekten (niçin) mahrum olalım? Bakınız... RE. 42/14 İzâ hàteme’l-abdü’l-kur’âne ...

Bakınız... RE. 42/14 İzâ hàteme’l-abdü’l-kur’âne ...
Kur'an'ı hatmettik.Kur'an'ı hatmettik. Bazı hafızlarımız var. Her gün okuyorlar.Bazı hafızlarımız var. Her gün okuyorlar. Her gün hatim edebilen hafızlarımız var el-hamdü lillâh...Her gün hatim edebilen hafızlarımız var el-hamdü lillâh... İmam-ı Azam başta gündüzün bir hatim, gecede bir hatim yaparmış.İmam-ı Azam başta gündüzün bir hatim, gecede bir hatim yaparmış. Kitap büyük ama şu kafamızın içerisinde Allah-u Teàlâ ne nur vermişse,Kitap büyük ama şu kafamızın içerisinde Allah-u Teàlâ ne nur vermişse, o nuru o kafanın içerisine dürmüş koymuş.o nuru o kafanın içerisine dürmüş koymuş. Hiç durmadan gider.Hiç durmadan gider. İşte bu hatmi yaptığı vakitte,

İşte bu hatmi yaptığı vakitte,
RE. 42/14 ... sallâ aleyhi inde hatmihî sittûne elfe melekin.RE. 42/14 ... sallâ aleyhi inde hatmihî sittûne elfe melekin. Altmış bin melek onun için dua eder, o hatmi okuyan zâta:Altmış bin melek onun için dua eder, o hatmi okuyan zâta: “—Allah senden razı olsun, işini âsân etsin,

“—Allah senden razı olsun, işini âsân etsin,
ömrünü uzun etsin, malını çok etsin.ömrünü uzun etsin, malını çok etsin. Neler neler dua ederler...Neler neler dua ederler... Ahiretin ma’mur olsun, dünyan da ma’mur olsun!” diyerekten (dua ederler).Ahiretin ma’mur olsun, dünyan da ma’mur olsun!” diyerekten (dua ederler). RE. 42/14 ... sittûne elfe melekin ...

RE. 42/14 ... sittûne elfe melekin ...
buradaki "sittûne" den murat demişler, teksir için yani.buradaki "sittûne" den murat demişler, teksir için yani. Mutlaka altmış bin değil de altı yüz bin, altı milyon daha ne kadarsa,Mutlaka altmış bin değil de altı yüz bin, altı milyon daha ne kadarsa, çok melekler böyle bizim için dua ederler.çok melekler böyle bizim için dua ederler. Allah onların dualarına nail olan bahtiyarların zümresine bizi de ilhak etsin...Allah onların dualarına nail olan bahtiyarların zümresine bizi de ilhak etsin... Ama dünkü cuma gününde okuduğumuz derste yine o da çok acı ki.Ama dünkü cuma gününde okuduğumuz derste yine o da çok acı ki. Hepimiz o Kuran okumasını bilmediğimiz için, Hepimiz o Kuran okumasını bilmediğimiz için, içimizden de bir aşk geliyor; Ramazan gelmiş,içimizden de bir aşk geliyor; Ramazan gelmiş, anamın, babamın ruhuna bir Kur’an okutayım diyerekten.anamın, babamın ruhuna bir Kur’an okutayım diyerekten. Kime okutsam acaba?Kime okutsam acaba? Filan yerin camisinin hafızı iyi,Filan yerin camisinin hafızı iyi, ona vereyim, okuyuversin bana bir Kur’an.”ona vereyim, okuyuversin bana bir Kur’an.” “—Hafız efendi, babama, dedeme bir Kur’an okur musun?”

“—Hafız efendi, babama, dedeme bir Kur’an okur musun?”
“—Okurum inşallah, okurum!”

“—Okurum inşallah, okurum!”
Okurken, “Kaç paraya okuyacaksın?” dediğinde,

Okurken, “Kaç paraya okuyacaksın?” dediğinde,
kaç para istiyorsun dediğindekaç para istiyorsun dediğinde bunun hiç sevabı olmaz.bunun hiç sevabı olmaz. Pekala. Okuduktan sonra eline bir zarf tutuşturursan ne a’lâ...Pekala. Okuduktan sonra eline bir zarf tutuşturursan ne a’lâ... O da, “Bu azdır.” diyerek geri verirse, bu da fenâ...O da, “Bu azdır.” diyerek geri verirse, bu da fenâ... "Bu kadara olmaz" dese..."Bu kadara olmaz" dese... Ama sen de Kur’an’ın kelam-ı ilahi olduğunu bilerektenAma sen de Kur’an’ın kelam-ı ilahi olduğunu bilerekten buna verilecek hediyeyi (ona göre takdir et).buna verilecek hediyeyi (ona göre takdir et). Böyle elli kuruş, elli lira verip de al bunuBöyle elli kuruş, elli lira verip de al bunu bu hediyeyi yine verirsen o da çok ayıp.bu hediyeyi yine verirsen o da çok ayıp. Kur’an’ın kıymetini bilmemektir.Kur’an’ın kıymetini bilmemektir. Burada Kur’an’a layık olan şeyi (hediyeyi), lâyık olan adama,Burada Kur’an’a layık olan şeyi (hediyeyi), lâyık olan adama, layık olan şeyi vermektir.layık olan şeyi vermektir. Pazarlıksız, bu makbuldür.Pazarlıksız, bu makbuldür. Ama yine eksiklik bitmiyor ki,

Ama yine eksiklik bitmiyor ki,
Ben babama niçin bir hatim okuyamayayım?Ben babama niçin bir hatim okuyamayayım? Hatmi okuyamazsan, üç "Kul huva’llah", bir "Elham" (oku); bir hatim sevabı vardır.Hatmi okuyamazsan, üç "Kul huva’llah", bir "Elham" (oku); bir hatim sevabı vardır. Ona mukabil yüz tane okursan, bin tane okursan ne olur.Ona mukabil yüz tane okursan, bin tane okursan ne olur. Bin tane Kul huva’llah’ı bir saatte okuruz.Bin tane Kul huva’llah’ı bir saatte okuruz. Bin tane "Kul huva’llah" ı okusan;Bin tane "Kul huva’llah" ı okusan; babanın ruhuna, ananın ruhuna yollarsanbabanın ruhuna, ananın ruhuna yollarsan okuttuğundan daha a'lâdır.okuttuğundan daha a'lâdır. Bakın...

Bakın...
RE. 42/15 İzâ harace’l-abdü fî hàceti ehlihî ...

RE. 42/15 İzâ harace’l-abdü fî hàceti ehlihî ...
Evimizin ihtiyaçları var.

Evimizin ihtiyaçları var.
Ekmek, yemek, giyim işi...Ekmek, yemek, giyim işi... Evin ihtiyaçları. Çeşitli, odunu, kömürü, her şeyi işte...Evin ihtiyaçları. Çeşitli, odunu, kömürü, her şeyi işte... Bu ihtiyaçlarla bir alâkadar olamıyor bugünkü insan...Bu ihtiyaçlarla bir alâkadar olamıyor bugünkü insan... Evinin ihtiyacıyla alakadar olmuyor.Evinin ihtiyacıyla alakadar olmuyor. Avrupa’dan öğrenilen bir şekil üzerine paraları hanıma veriyor:Avrupa’dan öğrenilen bir şekil üzerine paraları hanıma veriyor: “—Hanımefendi, ne lazımsa bunları al!” diyor.

“—Hanımefendi, ne lazımsa bunları al!” diyor.
İki tane kusuru var:

İki tane kusuru var:
Bir kere, kendi vazifesini yapmıyor;Bir kere, kendi vazifesini yapmıyor; ikincisi, hanımı hizmetkâr olarak çarşıda, pazarda dolaştırıyor.ikincisi, hanımı hizmetkâr olarak çarşıda, pazarda dolaştırıyor. O hanım senin hanımın...

O hanım senin hanımın...
Senin hanımınsa, sana layık, senin evinde oturup,Senin hanımınsa, sana layık, senin evinde oturup, senin işlerini görmekle, çoluk çocuğuna bakmakla mükellef...senin işlerini görmekle, çoluk çocuğuna bakmakla mükellef... Bunu bırakacak hanım, gidecek, pazarda dolaşacak, yiyecek alacak.Bunu bırakacak hanım, gidecek, pazarda dolaşacak, yiyecek alacak. Gidecek çarşıda dükkanlara; “Bu iyi değil, daha iyisini ver!” diyecek.Gidecek çarşıda dükkanlara; “Bu iyi değil, daha iyisini ver!” diyecek. Bu erkeğe, erkekliğe yakışan şey değil.

Bu erkeğe, erkekliğe yakışan şey değil.
Hanımının hizmetkârı sensin.Hanımının hizmetkârı sensin. Evinde onun iàşesine, ibadetine, ihtiyaçlarına memur sensin.Evinde onun iàşesine, ibadetine, ihtiyaçlarına memur sensin. Sen vazifeni bırakır da vazifeyi ona yüklersen; iş tersine dönüyor.Sen vazifeni bırakır da vazifeyi ona yüklersen; iş tersine dönüyor. Çark böyle dönecekken, böyle dönüyor bu sefer.Çark böyle dönecekken, böyle dönüyor bu sefer. O zaman hiç fayda hasıl olmaz.O zaman hiç fayda hasıl olmaz. Onun için, RE. 42/15 İzâ harace’l-abdü fî hàceti ehlihî ...

Onun için, RE. 42/15 İzâ harace’l-abdü fî hàceti ehlihî ...
Evinin haceti için adam çıktı pazara...

Evinin haceti için adam çıktı pazara...
RE. 42/15 ... keteba’llàhu teàlâ lehû bi-külli hatvetin dereceten ...RE. 42/15 ... keteba’llàhu teàlâ lehû bi-külli hatvetin dereceten ... Allah-u Teàlâ onun attığı her bir adıma bir derece verir.Allah-u Teàlâ onun attığı her bir adıma bir derece verir. Boşuna değil...Boşuna değil... Attığı her bir adımaAttığı her bir adıma bir derece veriyor.bir derece veriyor. RE. 42/15 ... feizâ ferağa min hàcetihim ...

RE. 42/15 ... feizâ ferağa min hàcetihim ...
Evin işini gördü, hamalın arkasına yükledi yahut kendi yüklendi, getiriyor;Evin işini gördü, hamalın arkasına yükledi yahut kendi yüklendi, getiriyor; RE. 42/15 ... gufira lehû.RE. 42/15 ... gufira lehû. o mağfiret-i ilâhiyeye mazhar olmuştur.o mağfiret-i ilâhiyeye mazhar olmuştur. Niçin? Çoluğunu, çocuğunu muhafaza ediyor,Niçin? Çoluğunu, çocuğunu muhafaza ediyor, hanımını muhafaza ediyor;hanımını muhafaza ediyor; onları çarşıya, pazara (göndermiyor).onları çarşıya, pazara (göndermiyor). Diyorlar ki: Hanım bir güldür, onu sen koklayacaksın.

Diyorlar ki: Hanım bir güldür, onu sen koklayacaksın.
O gülü sen sokaklarda gezdirirsen, bozulur güllüğü onun, kokusunu kaybeder.O gülü sen sokaklarda gezdirirsen, bozulur güllüğü onun, kokusunu kaybeder. Elden ele değişince, onda letafet metafet kalmaz artık.Elden ele değişince, onda letafet metafet kalmaz artık. Hz. Câbir'in rivayeti bu.Hz. Câbir'in rivayeti bu. Allah cümlemizi affetsin...

Allah cümlemizi affetsin...
Bugün bunu söylemek de fazla gibi geliyor amaBugün bunu söylemek de fazla gibi geliyor ama tabii vazifemiz dolayısıyla söylüyoruz:tabii vazifemiz dolayısıyla söylüyoruz: Çünkü bugün bizim yerimizi hanımlar tutmuş durumdadır.Çünkü bugün bizim yerimizi hanımlar tutmuş durumdadır. Bugün çarşıların, pazarların yegâne müşterisi kadınlarımızdır.Bugün çarşıların, pazarların yegâne müşterisi kadınlarımızdır. Bunu inkâr edecek hiçbir halimiz de yok.Bunu inkâr edecek hiçbir halimiz de yok. Halbuki biraz şöyle düşünürsek:

Halbuki biraz şöyle düşünürsek:
Bugünkü erkeklik sıfatı da insanlarda kaybolmuş.Bugünkü erkeklik sıfatı da insanlarda kaybolmuş. O hanımlarla alay etmek, eğlenmek,O hanımlarla alay etmek, eğlenmek, onlara bazı münasebetsiz söz söylemekten de çekinmeyen bir cins de var içimizde...onlara bazı münasebetsiz söz söylemekten de çekinmeyen bir cins de var içimizde... Bu cins insanlara karşı insan hanımını nasıl böyle çarşıya, pazara yollar bilemem artık.Bu cins insanlara karşı insan hanımını nasıl böyle çarşıya, pazara yollar bilemem artık. Benim daha küçüklük devrim, çok uzak değil yani.

Benim daha küçüklük devrim, çok uzak değil yani.
Küçüklük devrimdeki hali size arz edeyim:Küçüklük devrimdeki hali size arz edeyim: Tabii bizim de bir dedemiz var, bir de ninemiz var.Tabii bizim de bir dedemiz var, bir de ninemiz var. Ninemizin de entarisi eskir, pabucu da eskir icabında.Ninemizin de entarisi eskir, pabucu da eskir icabında. Dedeme der ki:Dedeme der ki: “—Hacı efendi!”

“—Hacı efendi!”
“—Buyur...”

“—Buyur...”
“—Benim entarim eskidi, bayram da geliyor.

“—Benim entarim eskidi, bayram da geliyor.
Bana bir entarilik (al)...Bana bir entarilik (al)... Ayakkabım da kalmadı, bir de pabuç al.”Ayakkabım da kalmadı, bir de pabuç al.” Dedecağızımı iyi biliyorum.

Dedecağızımı iyi biliyorum.
gider, tanıdıkları esnaflara:gider, tanıdıkları esnaflara: “—Bize bir entarilik nümune verir misiniz?”“—Bize bir entarilik nümune verir misiniz?” Defterler vardı dükkâncılarda.Defterler vardı dükkâncılarda. Defterlerde dükkânındaki, mağazasındaki bütün malların birer parçası vardı.Defterlerde dükkânındaki, mağazasındaki bütün malların birer parçası vardı. Belki şimdi de vardır bilemem ama...Belki şimdi de vardır bilemem ama... O zaman getirir...O zaman getirir... “—Hanımefendi, hangisini beğeniyorsun?”

“—Hanımefendi, hangisini beğeniyorsun?”
Bakar bakar ninecağızım:

Bakar bakar ninecağızım:
“—Şu iyi hacı efendi, bundan olsun!” derdi.

“—Şu iyi hacı efendi, bundan olsun!” derdi.
Dedem gider, ona işaret koyar tabii.

Dedem gider, ona işaret koyar tabii.
“—Bundan bize üç metre, beş metre ver bakalım!” der.

“—Bundan bize üç metre, beş metre ver bakalım!” der.
Böyle olurdu.

Böyle olurdu.
Bizim annelerimizin, ninelerimizin çarşı, pazar bildikleri yoktu yani.Bizim annelerimizin, ninelerimizin çarşı, pazar bildikleri yoktu yani. Dedelerimiz bu işi vazife olarak yapıyordu.Dedelerimiz bu işi vazife olarak yapıyordu. Öyle şey değil...Öyle şey değil... Pabucu da gidip çarşıda ayağını gösterip de:

Pabucu da gidip çarşıda ayağını gösterip de:
“—Şu ayağıma bir uygun pabuç ver!” demezlerdi.

“—Şu ayağıma bir uygun pabuç ver!” demezlerdi.
Ayağının numarasına göre bir pabuç alır, gelir.Ayağının numarasına göre bir pabuç alır, gelir. O da ona razı olurdu.O da ona razı olurdu. Ama şimdi dünya ne kadar tersine döndü.Ama şimdi dünya ne kadar tersine döndü. Onun için derler ki meşhur iki evliya varmış.

Onun için derler ki meşhur iki evliya varmış.
Biri dağda evliya olmuş, birisi de şehirde ayakkabıcıymış.Biri dağda evliya olmuş, birisi de şehirde ayakkabıcıymış. O da çalışmış, o da velîlik derecesine etişmiş.O da çalışmış, o da velîlik derecesine etişmiş. Dağdaki, insan görmeyen yani, cemiyet hayatını bilmeyen,Dağdaki, insan görmeyen yani, cemiyet hayatını bilmeyen, veli olan mendiline süt koymuş,veli olan mendiline süt koymuş, Ayakkabıcı kardeşine hediye götürüyor, süt götürüyor.Ayakkabıcı kardeşine hediye götürüyor, süt götürüyor. Tabii damlamıyor süt mendilden.Tabii damlamıyor süt mendilden. Getirmiş, dükkanına asmış. Demiş:

Getirmiş, dükkanına asmış. Demiş:
“—Buyurun, size süt getirdim kardeşim!”

“—Buyurun, size süt getirdim kardeşim!”
O zaman belki süt kabı da yoktu...

O zaman belki süt kabı da yoktu...
“—Pekâlâ, teşekkür ederim.”

“—Pekâlâ, teşekkür ederim.”
Asmış oraya duruyor. Derken hanımın birisi gelmiş:

Asmış oraya duruyor. Derken hanımın birisi gelmiş:
“—Şu benim ayağıma bir ayakkabı ver!” demiş.

“—Şu benim ayağıma bir ayakkabı ver!” demiş.
Entarisini şöyle biraz çekmiş,Entarisini şöyle biraz çekmiş, beyaz baldırı meydana çıkıncabeyaz baldırı meydana çıkınca o dağdan gelen evliyanın içi bozulmuş.o dağdan gelen evliyanın içi bozulmuş. İçi bozulunca (süt) başlamış damlamaya.İçi bozulunca (süt) başlamış damlamaya. “—Aklını başına topla!” demiş. Zor şey...

“—Aklını başına topla!” demiş. Zor şey...
Kadınların himayesini Allah erkeklere vermiş.Kadınların himayesini Allah erkeklere vermiş. Ondan dolayı gözde de şimdi bir kuvvet var.Ondan dolayı gözde de şimdi bir kuvvet var. Allah-u Teàlâ bu gözü vermiş, bu gözde de bir kuvvet var.Allah-u Teàlâ bu gözü vermiş, bu gözde de bir kuvvet var. Mektepte okunmaz, kitaplarda yazısı yoktur;Mektepte okunmaz, kitaplarda yazısı yoktur; fakat bu gözün yaptığı hüneri ne kalem yapar, ne bir şey yapar.fakat bu gözün yaptığı hüneri ne kalem yapar, ne bir şey yapar. Şimdi bazı insanlar, çarşaf giyin derler.

Şimdi bazı insanlar, çarşaf giyin derler.
Tabii çarşaf kadına yakışan en iyi dış örtüsüdür.Tabii çarşaf kadına yakışan en iyi dış örtüsüdür. Fakat şu göz meydanda mı? Meydanda... Yeter.Fakat şu göz meydanda mı? Meydanda... Yeter. Onun için çarşıya pazara gidip de sokakta dolaşması;

Onun için çarşıya pazara gidip de sokakta dolaşması;
çarşaf değil de demirden esvab giydirsen yine para etmez.çarşaf değil de demirden esvab giydirsen yine para etmez. Niçin? Şehvet var insanda.Niçin? Şehvet var insanda. Bu senin elinde değil ki?Bu senin elinde değil ki? Bu kuvveti Allah vermiştir insana...Bu kuvveti Allah vermiştir insana... Alâka var erkekle kadın arasında.Alâka var erkekle kadın arasında. İkra’ bi’smi rabbike’llezî halak. Haleka’l-insâne min alak.

İkra’ bi’smi rabbike’llezî halak. Haleka’l-insâne min alak.
O alak’dan halk olmuşuz.

O alak’dan halk olmuşuz.
Erkekle kadın arasında bir imtizaç var.Erkekle kadın arasında bir imtizaç var. O olmasa geçinebilir miyiz hiç? Geçinemeyiz.O olmasa geçinebilir miyiz hiç? Geçinemeyiz. Bu alâka dolayısıyla hepimiz birbirimizle güzelce geçiniyoruz işte.Bu alâka dolayısıyla hepimiz birbirimizle güzelce geçiniyoruz işte. O alâka dolayısıyla gözlerin birbirine bakması kafi gelir insana.

O alâka dolayısıyla gözlerin birbirine bakması kafi gelir insana.
Orada ne yazılar yazılır, ne mektuplar yazılır,

Orada ne yazılar yazılır, ne mektuplar yazılır,
ne havadisler gider, ne sinemalar oynar, her şey olur.ne havadisler gider, ne sinemalar oynar, her şey olur. Onu o hale düşürmemek için erkek erkekliğini bilecek:Onu o hale düşürmemek için erkek erkekliğini bilecek: “—Hanımefendi ne istiyorsunuz? Bugün ne alalım?”

“—Hanımefendi ne istiyorsunuz? Bugün ne alalım?”
“—İşte şunu alalım, bunu alalım...”

“—İşte şunu alalım, bunu alalım...”
“—Pekiyi efendim, pekiyi. Ben onların hepsini temin ederim.”

“—Pekiyi efendim, pekiyi. Ben onların hepsini temin ederim.”
Hatta hamala da müracaat etme, kendin getir evine!

Hatta hamala da müracaat etme, kendin getir evine!
Hamalı da evine sokma!Hamalı da evine sokma! Su getirir, takar.Su getirir, takar. Kapının önünde bıraksın, gitsin.Kapının önünde bıraksın, gitsin. Ama bu geçti artık. Bu şimdi hayal haline geldi.

Ama bu geçti artık. Bu şimdi hayal haline geldi.
Bu bizim şeyimizin (kontrolümüzün) dışına çıktı.

Bu bizim şeyimizin (kontrolümüzün) dışına çıktı.
Allah cümlemizi affetsin...Allah cümlemizi affetsin... Erkeklik kudretini versin...Erkeklik kudretini versin... Bunun kaybını bugün yazdım.

Bunun kaybını bugün yazdım.
Bugün bunun kaybının zararı,Bugün bunun kaybının zararı, sırf tokluktan ileri geliyor.sırf tokluktan ileri geliyor. Yazdım, elli tane zarar diye yazmış kitaba.Yazdım, elli tane zarar diye yazmış kitaba. Okudum okudum, bu erkeklerdeki erkekliğin kayboluşunun yegâne zararı tokluktur diyor.Okudum okudum, bu erkeklerdeki erkekliğin kayboluşunun yegâne zararı tokluktur diyor. Tokluğundan dolayı incelemeye meydan kalmıyor.Tokluğundan dolayı incelemeye meydan kalmıyor. Cenâb-ı Hak bunu neden yasak etti diyerekten inceleyemiyor.Cenâb-ı Hak bunu neden yasak etti diyerekten inceleyemiyor. O fikirden mahrum olunca;O fikirden mahrum olunca; “—Hanım yapsın bu işleri artık!” diyor,

“—Hanım yapsın bu işleri artık!” diyor,
“Ben de gideceğim işime, vazifeme gideceğim!”“Ben de gideceğim işime, vazifeme gideceğim!” “Sonra işimden kalırım!” diyerekten bunu pekâlâ hazmediyoruz yani.“Sonra işimden kalırım!” diyerekten bunu pekâlâ hazmediyoruz yani. Bu hazmolacak bir şey değil ama alıştık buna artık.

Bu hazmolacak bir şey değil ama alıştık buna artık.
Hepimiz hazmetmek mecburiyetinde kalıyoruz.Hepimiz hazmetmek mecburiyetinde kalıyoruz. Allah kusurlarımızı affetsin...Allah kusurlarımızı affetsin... Bak şimdi müslüman diyarıyla, küfür diyarı hakkında

Bak şimdi müslüman diyarıyla, küfür diyarı hakkında
bir hadis daha var onu okuyayım kâfi...bir hadis daha var onu okuyayım kâfi... RE. 42/16 İzâ harace’l-abdü min dâri’ş-şirki ...

RE. 42/16 İzâ harace’l-abdü min dâri’ş-şirki ...
Şirk, gavur memleketinde...Şirk, gavur memleketinde... Gâvur memleketine bir müslüman adamGâvur memleketine bir müslüman adam kölesiyle beraber gitmiş,kölesiyle beraber gitmiş, Kölesiyle beraber bir gavur memleketinde oturuyorlar.Kölesiyle beraber bir gavur memleketinde oturuyorlar. Köle dedi ki aklından:Köle dedi ki aklından: “—Bu gâvur memleketinde oturmak doğru olmaz,“—Bu gâvur memleketinde oturmak doğru olmaz, ben kaçacağım bu memleketten!” dedi; ben kaçacağım bu memleketten!” dedi; kaçtı, bir müslüman memleketine geldi.kaçtı, bir müslüman memleketine geldi. Bir müslüman memlekete gelmesiyle, kölelikten kurtulur.

Bir müslüman memlekete gelmesiyle, kölelikten kurtulur.
Köleydi ya, bu adamın hizmetkârıydı yani.Köleydi ya, bu adamın hizmetkârıydı yani. Satın alınmıştı.Satın alınmıştı. O müslüman memleketine kaçtığı için kölelikten kurtulur.O müslüman memleketine kaçtığı için kölelikten kurtulur. Ondan sonra efendisi gelir, o da kaçar.

Ondan sonra efendisi gelir, o da kaçar.
“—Benim köle kaçtı. Ben de gideyim!” dedi.

“—Benim köle kaçtı. Ben de gideyim!” dedi.
Yok artık ona el uzatamaz,

Yok artık ona el uzatamaz,
“Sen benim kölemsin!” diyemez ona artık, bitti.“Sen benim kölemsin!” diyemez ona artık, bitti. Sen de ondan evvel o şirk diyarından kaçsaydın,Sen de ondan evvel o şirk diyarından kaçsaydın, o köle sana kaçsaydı, senin kölen idi.o köle sana kaçsaydı, senin kölen idi. Fakat o akıllandı, evvela kaçtı.Fakat o akıllandı, evvela kaçtı. Sonra sen kaçtın.Sonra sen kaçtın. O köle senin elinden gitmiştir.O köle senin elinden gitmiştir. Hanımlar da böyle.

Hanımlar da böyle.
Karı koca bir gavur memleketindeydi.Karı koca bir gavur memleketindeydi. Karı dedi ki:Karı dedi ki: “—Yâhu bu gâvur memleketinde oturulmaz!“—Yâhu bu gâvur memleketinde oturulmaz! Ben gideceğim buradan müslüman memleketine...Ben gideceğim buradan müslüman memleketine... Çünkü her gün ‘Çan... Çan... Çan... Çan...’ çan sesi dinliyoruz.Çünkü her gün ‘Çan... Çan... Çan... Çan...’ çan sesi dinliyoruz. Ben ezan sesi okunan memleket istiyorum!” dedi,Ben ezan sesi okunan memleket istiyorum!” dedi, kaçtı geldi müslüman memleketine.kaçtı geldi müslüman memleketine. Arkasından kocası: “—Yâhu karı yok...

Arkasından kocası: “—Yâhu karı yok...
Çoluk, çocuk var, ben de gideyim!” dedi.Çoluk, çocuk var, ben de gideyim!” dedi. Karı şimdi oradan ayrıldıktan sonra,

Karı şimdi oradan ayrıldıktan sonra,
müslüman memleketine geldikten sonramüslüman memleketine geldikten sonra istediği erkekle evlenir.istediği erkekle evlenir. Kurtuldu o kocanın boyunduruğundan artık.Kurtuldu o kocanın boyunduruğundan artık. Hürriyetine kavuştu, istediği erkekle evlenmekte serbesttir.Hürriyetine kavuştu, istediği erkekle evlenmekte serbesttir. Kocası arkadan geldi:

Kocası arkadan geldi:
“—Karı gel!”

“—Karı gel!”
Yok geçti artık, bu senin karın değil artık.

Yok geçti artık, bu senin karın değil artık.
Gitti o karı, başının çaresine bak.Gitti o karı, başının çaresine bak. Eğer koca erken gelse, karı da arkasından gelse;Eğer koca erken gelse, karı da arkasından gelse; o zaman karı, kocasının malıdır.o zaman karı, kocasının malıdır. Ruddet ileyh, Dârekutnî, Deylemî an İbn Abbâs RARuddet ileyh, Dârekutnî, Deylemî an İbn Abbâs RA RE. 43/1 İzâ haraca ehadüküm ilâ seferin

RE. 43/1 İzâ haraca ehadüküm ilâ seferin
felyüveddi’ ihvânehû,felyüveddi’ ihvânehû, feinna’llàhe câilün lehû fî duàihimü’l-bereketefeinna’llàhe câilün lehû fî duàihimü’l-berekete Gerek hacca giderken,

Gerek hacca giderken,
gerek ticaret için bir memlekete giderken arkadaşlara:gerek ticaret için bir memlekete giderken arkadaşlara: “—Es-selâmü aleyküm!

“—Es-selâmü aleyküm!
Sizi, dininizi, amellerinizi Allah’a havale ediyorum.Sizi, dininizi, amellerinizi Allah’a havale ediyorum. Çoluğunuzu, çocuğunuzu Allah’a havale ediyorum.” (deyin)Çoluğunuzu, çocuğunuzu Allah’a havale ediyorum.” (deyin) Bana onlar derler ki:

Bana onlar derler ki:
“—Allah senin amellerini, dinini muhafaza etsin.

“—Allah senin amellerini, dinini muhafaza etsin.
İnşâallah hayırla dönüp gelirsin.”İnşâallah hayırla dönüp gelirsin.” dualarını etmek suretiyle...dualarını etmek suretiyle... O dualarda bir hayır vardır, onu unutmayın.

O dualarda bir hayır vardır, onu unutmayın.
Giderken, “Allah’a ısmarladık!” etrafınızdaki insanlara deyin.Giderken, “Allah’a ısmarladık!” etrafınızdaki insanlara deyin. deyin, onların duasını alın da öyle gidin!deyin, onların duasını alın da öyle gidin! Ama hac, ama ticaret, ama seyahat; ne olursa.Ama hac, ama ticaret, ama seyahat; ne olursa. Bu da hatırınızda kalsın.Bu da hatırınızda kalsın. Allah cümlemizi affetsin...

Allah cümlemizi affetsin...
Tevfikat-ı samedâniyesine mazhar etsin...Tevfikat-ı samedâniyesine mazhar etsin... Bize verdiği nuruBize verdiği nuru daima arttırarak bizi nura gark etsin bizi, nurlandırsın.daima arttırarak bizi nura gark etsin bizi, nurlandırsın. Nurlu olarak yaşayıp,Nurlu olarak yaşayıp, nurlu olarak Allah Celle ve A’lâ’ya kavuşan bahtiyarların cümlesine ilhak buyursun...nurlu olarak Allah Celle ve A’lâ’ya kavuşan bahtiyarların cümlesine ilhak buyursun... Sevdiği, razı olduğu kullarının arasından da ayırmasın...Sevdiği, razı olduğu kullarının arasından da ayırmasın... Selavat...

Selavat...
Allah cümlemizi Tevfikat-ı samedâniyesine mazhar buyursunAllah cümlemizi Tevfikat-ı samedâniyesine mazhar buyursun Hıfz-ı himayesinden bir an olsun ayırmasınHıfz-ı himayesinden bir an olsun ayırmasın es-salât-u vesselâmu alâ hayra halkıhi muhammedin ve âlihi ve sahbihi ecmaîn.

es-salât-u vesselâmu alâ hayra halkıhi muhammedin ve âlihi ve sahbihi ecmaîn.
Allahümme rabbena ya rabbena tekabbel minnâ inneke ente's-semîu'l-alîm.Allahümme rabbena ya rabbena tekabbel minnâ inneke ente's-semîu'l-alîm. ve tüb aleynâ ya mevlânâ inneke ente't-tevâbü'l rahîm.ve tüb aleynâ ya mevlânâ inneke ente't-tevâbü'l rahîm. vehdinâ ve veffiknâ ile'l hakki ilâ tarîkı'l-müstekîmvehdinâ ve veffiknâ ile'l hakki ilâ tarîkı'l-müstekîm bi beraketi hetemâti'l-Kur'âni'l-azîmbi beraketi hetemâti'l-Kur'âni'l-azîm Allahümme innâ neselüke temâme'n-ni'meh,Allahümme innâ neselüke temâme'n-ni'meh, ve devâmi'l âfiyeh,ve devâmi'l âfiyeh, ve husne'l-hatimeh.ve husne'l-hatimeh. Bi hurmeti'l-fâtiha...

Bi hurmeti'l-fâtiha...
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2