Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Âhir 1446
24 Aralık 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Rahmet Peygamberi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Rebîü'l-Evvel 1417 / 11.08.1996
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Lânet Edici Olmayın!, Sözümüze Hakim Olalım!, Pişmanlık Günahı affettirir, Kul Namaz Kılarken Günahlar | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Rahmet Peygamberi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

26 Rebîü'l-Evvel 1417 / 11.08.1996
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Lânet Edici Olmayın!, Sözümüze Hakim Olalım!, Pişmanlık Günahı affettirir, Kul Namaz Kılarken Günahlar | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Elhamdulillâhi hakka hamdihî ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ MuhammedinElhamdulillâhi hakka hamdihî ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'âhu bi-ihsânin ecmaîn. ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'âhu bi-ihsânin ecmaîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-kitâbi kitâbullahEmmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-kitâbi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve âlihi ve selleme tesliman kesira.ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve âlihi ve selleme tesliman kesira. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İnne'l-abde izâ leane şey'en sadeti'l-la'netü iles-semâ'i fe tuğlaku ebvâbu's-semâi dûnehâİnne'l-abde izâ leane şey'en sadeti'l-la'netü iles-semâ'i fe tuğlaku ebvâbu's-semâi dûnehâ sümme tehbitu ile'l-ardi fe tuğleku ebvâbuhâ dûnehâ sümme te'huzu yemînen ve şimâlensümme tehbitu ile'l-ardi fe tuğleku ebvâbuhâ dûnehâ sümme te'huzu yemînen ve şimâlen fe izâ lem tecid mesâğan raceat ilel-lezî luine fe in kâne li-zâlike ehlen ve illâ raceat ilâ kâilihâ. fe izâ lem tecid mesâğan raceat ilel-lezî luine fe in kâne li-zâlike ehlen ve illâ raceat ilâ kâilihâ.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve sevgili değerli kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizi sevdiği kullardan eylesin.

Aziz ve sevgili değerli kardeşlerim!


Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizi sevdiği kullardan eylesin.


Dünyada âhirette aziz ve bahtiyar eylesin. Dünyada âhirette aziz ve bahtiyar eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin emsalsiz değerdekiPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretlerinin emsalsiz değerdeki mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet, o hazineden bir avuç okuyup anlamak,mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet, o hazineden bir avuç okuyup anlamak, dinlemek, anlatmak üzere toplanıyoruz. dinlemek, anlatmak üzere toplanıyoruz.

Rabbimiz bizi rızasına vasıl kullarından eylesin, rahmetine erdirsin,Rabbimiz bizi rızasına vasıl kullarından eylesin, rahmetine erdirsin, cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Cennette de Peygamber Efendimiz'e komşu eylesin. cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Cennette de Peygamber Efendimiz'e komşu eylesin.

Hadîs-i şerîfleri okumaya başlamadan önce Peygamber Efendimiz'in rûh-i pâkine bizden hediye olsun diye;Hadîs-i şerîfleri okumaya başlamadan önce Peygamber Efendimiz'in rûh-i pâkine bizden hediye olsun diye; onun âl'ine, ashâbına, etbâ'ına, ahbâbına, ihvânına, hulefâsına; onun âl'ine, ashâbına, etbâ'ına, ahbâbına, ihvânına, hulefâsına; verese-i nebî olan evliyâullah mürşidîn-i kâmilînimizin, sâdât-u turuk-u aliyyemizin ruhlarına;verese-i nebî olan evliyâullah mürşidîn-i kâmilînimizin, sâdât-u turuk-u aliyyemizin ruhlarına; Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Murtezâ ve sâir sahabedenEbû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Murtezâ ve sâir sahabeden şeyhimiz kutbu'l-aktâb ve gavsi'l-vâsilîn Muhammed Zâhid-i Kotku b. İbrahim el-Bursevî hazretlerine kadar,şeyhimiz kutbu'l-aktâb ve gavsi'l-vâsilîn Muhammed Zâhid-i Kotku b. İbrahim el-Bursevî hazretlerine kadar, zamanımıza kadar gelmiş geçmiş cümle mürşid-i kâmillerimizin,zamanımıza kadar gelmiş geçmiş cümle mürşid-i kâmillerimizin, pirlerimizin, evliyâullah büyüklerimizin, silsilerimize mensup meşayihimizin ruhlarına;pirlerimizin, evliyâullah büyüklerimizin, silsilerimize mensup meşayihimizin ruhlarına; bu hadisi yazan Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddîn Efendimiz'in ruhuna,bu hadisi yazan Gümüşhaneli Ahmed Ziyâüddîn Efendimiz'in ruhuna, kendisinden feyz aldığımız Mehmed Zahid Kotku Efendimiz'in ruhuna;kendisinden feyz aldığımız Mehmed Zahid Kotku Efendimiz'in ruhuna; bu hadisleri rivayet eden râvilerin, alimlerin ruhlarına;bu hadisleri rivayet eden râvilerin, alimlerin ruhlarına; bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına;bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına; şu camiyi bina eden İskender Paşa'nın ve tamir eden diğer hayır sahiplerinin ruhlarına; şu camiyi bina eden İskender Paşa'nın ve tamir eden diğer hayır sahiplerinin ruhlarına; uzaktan yakından bu dersi dinlemeye gelmiş olan siz sevgili değerli mübarek kardeşlerimin deuzaktan yakından bu dersi dinlemeye gelmiş olan siz sevgili değerli mübarek kardeşlerimin de âhirete göçmüş olan bütün müslüman geçmişlerinin ruhlarına bizlerden hediye olsun,âhirete göçmüş olan bütün müslüman geçmişlerinin ruhlarına bizlerden hediye olsun, Allah onların ruhlarını şâd eylesin, kabirlerini cennet bahçesi kılsın, makamlarını yüceltsin diye;Allah onların ruhlarını şâd eylesin, kabirlerini cennet bahçesi kılsın, makamlarını yüceltsin diye; biz de Allah'ın sevdiği kullar olalım, ömrümüzü rızası yolunda geçirelim,biz de Allah'ın sevdiği kullar olalım, ömrümüzü rızası yolunda geçirelim, huzuruna yüzü ak, alnı açık varalım, cennetiyle cemâliyle müşerref olalım diyehuzuruna yüzü ak, alnı açık varalım, cennetiyle cemâliyle müşerref olalım diye bir Fâtiha, on bir İhlâs-ı Şerîf okuyalım, o geçmişlerimize gönderelim öyle başlayalım. bir Fâtiha, on bir İhlâs-ı Şerîf okuyalım, o geçmişlerimize gönderelim öyle başlayalım.

Râmûzü'l-ehâdîs'in 103. sayfası! Râmûzü'l-ehâdîs'in 103. sayfası!

Bu hadîs-i şerîf Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh tarafından rivayet olunmuş.Bu hadîs-i şerîf Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh tarafından rivayet olunmuş. Ebû Davud'da, İbn Hibban'da ve başka kaynaklarda var. Ebû Davud'da, İbn Hibban'da ve başka kaynaklarda var.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz burada lanet etmek konusunda bize bilgi veriyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz burada lanet etmek konusunda bize bilgi veriyor.

Lanet, "beddua" demektir. Birisinin aleyhinde kötü bir şeyi temenni etmek. Lanet, "beddua" demektir. Birisinin aleyhinde kötü bir şeyi temenni etmek.

"Allah kahretsin! Boynu devrilsin! Gözü önüne aksın! Canı çıksın!"Allah kahretsin! Boynu devrilsin! Gözü önüne aksın! Canı çıksın! Sen kahrol emi! Ölümü göresin..." vs. Duyuyorsunuz, biliyorsunuz;Sen kahrol emi! Ölümü göresin..." vs. Duyuyorsunuz, biliyorsunuz; insanların alışmış olduğu çeşit çeşit laflar var.insanların alışmış olduğu çeşit çeşit laflar var. En basit, çok kullanılan şeklinden; "Allah belanı versin! Allah kahreylesin! En basit, çok kullanılan şeklinden; "Allah belanı versin! Allah kahreylesin! Hay Allah kahretsin..." filan gibi laflar. Hay Allah kahretsin..." filan gibi laflar.

Lanet; birisinin kötülüğünü Allah'tan beddua yoluyla istemek. Lanet; birisinin kötülüğünü Allah'tan beddua yoluyla istemek.

Bu kötü bir şey. Lanet edici olmamamız lazım. Bu kötü bir şey. Lanet edici olmamamız lazım.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz peygamberliğe başladığı zaman, vazifesini yapmayaPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz peygamberliğe başladığı zaman, vazifesini yapmaya görevlendirilip başladığı zaman çevresindeki insanlar ona çok karşı çıktılar.görevlendirilip başladığı zaman çevresindeki insanlar ona çok karşı çıktılar. Müslüman olanlara çok zulümler yaptılar. Çok ezalar cefalar yaptılar. Müslüman olanlara çok zulümler yaptılar. Çok ezalar cefalar yaptılar.

Mesela ateş yaktılar, ateşin odunu üzerine müslümanın sırtını yatırıp bastırdılar.Mesela ateş yaktılar, ateşin odunu üzerine müslümanın sırtını yatırıp bastırdılar. Ateş yerde duruyor, onun üstüne müslümanı yatırdılar.Ateş yerde duruyor, onun üstüne müslümanı yatırdılar. Kalın kösele sığır derisini ıslattılar, müslümanı sardılar, güneşte bıraktılar.Kalın kösele sığır derisini ıslattılar, müslümanı sardılar, güneşte bıraktılar. O derinin kurudukça nasıl sıktığını, nasıl eza cefa verdiğini düşünün!O derinin kurudukça nasıl sıktığını, nasıl eza cefa verdiğini düşünün! "Dininden dön, aksi takdirde seni öldürürüz!" dediler, işkence yaptılar. "Dininden dön, aksi takdirde seni öldürürüz!" dediler, işkence yaptılar. Çeşit çeşit şekillerde zulümler yapıncaÇeşit çeşit şekillerde zulümler yapınca sahâbe-i kirâmdan rıdvanullâhi aleyhim ecmaîn bazıları Resûlullah'a müracaat ettiler, dediler ki; sahâbe-i kirâmdan rıdvanullâhi aleyhim ecmaîn bazıları Resûlullah'a müracaat ettiler, dediler ki;

"Yâ Resûlallah! Bunlara beddua et, bunlara lanet et de "Yâ Resûlallah! Bunlara beddua et, bunlara lanet et de Allah bunları kahretsin, biz de bunlardan kurtulalım!" Peygamber Efendimiz buyurdu ki; Allah bunları kahretsin, biz de bunlardan kurtulalım!" Peygamber Efendimiz buyurdu ki;

"Ben lanetçi bir peygamber olarak gönderilmedim. Kötülüğünü istemem!" "Ben lanetçi bir peygamber olarak gönderilmedim. Kötülüğünü istemem!"

Taif'e gidip de İslâm'ı anlatmak istediğinde taşlarla hücum edip kendisini yaraladıkları zaman,Taif'e gidip de İslâm'ı anlatmak istediğinde taşlarla hücum edip kendisini yaraladıkları zaman, bağ evine iltica edip de mütecavizlerden sığındığı zaman Cebrail aleyhisselam gelip; bağ evine iltica edip de mütecavizlerden sığındığı zaman Cebrail aleyhisselam gelip;

"Yâ Resûlallah, beni sana Allah gönderdi."Yâ Resûlallah, beni sana Allah gönderdi. Emredersen şu şehrin altını üstüne getireceğim, şehri helâk edeceğim, emret!" dediği zaman; Emredersen şu şehrin altını üstüne getireceğim, şehri helâk edeceğim, emret!" dediği zaman;

"Hayır, yapma çünkü onlar henüz işin mahiyetini bilmiyorlar da cahilliklerinden yapıyorlar."Hayır, yapma çünkü onlar henüz işin mahiyetini bilmiyorlar da cahilliklerinden yapıyorlar. Onlar mazurdur!" diye Peygamber Efendimiz, kendisinin yüzünü kanatanlara lanet etmedi.Onlar mazurdur!" diye Peygamber Efendimiz, kendisinin yüzünü kanatanlara lanet etmedi. Taşla hücum edenlere, şehirden çıkartıp arkasından takip edenlere dahi lanet etmedi. Taşla hücum edenlere, şehirden çıkartıp arkasından takip edenlere dahi lanet etmedi.

Lanet iyi bir şey değil!Lanet iyi bir şey değil! Lanetin iyi bir şey olmadığını burada da göreceğiz.Lanetin iyi bir şey olmadığını burada da göreceğiz. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

İnne'l-abde izâ leane şey'en. "Kul bir şeye lanet ettiği zaman..." İnne'l-abde izâ leane şey'en. "Kul bir şeye lanet ettiği zaman..."

Lanet bazen bir insana oluyor bazen de başka bir şeye oluyor.Lanet bazen bir insana oluyor bazen de başka bir şeye oluyor. Adam atına lanet ediyor, atı tökezliyor. Kedi bir şey yapıyor, hırsızlık, huysuzluk yapıyor,Adam atına lanet ediyor, atı tökezliyor. Kedi bir şey yapıyor, hırsızlık, huysuzluk yapıyor, tırmalıyor filan, kediye lanet ediyor, eve lanet ediyor.tırmalıyor filan, kediye lanet ediyor, eve lanet ediyor. Pabucuna lanet ediyor; "Hay Allah kahretsin, ipi koptu!" vs. Pabucuna lanet ediyor; "Hay Allah kahretsin, ipi koptu!" vs.

Sadeti'l-la'netü iles-semâ'i. "Bir kul herhangi bir şeye lanet ettiği zamanSadeti'l-la'netü iles-semâ'i. "Bir kul herhangi bir şeye lanet ettiği zaman ağzından çıkan bu lanet gökyüzüne çıkar, yükselir. " ağzından çıkan bu lanet gökyüzüne çıkar, yükselir. "

Fe tuğlaku ebvâbu's-semâi dûnehâ. Lanet gelmesin diye semanın kapıları kapanır! Fe tuğlaku ebvâbu's-semâi dûnehâ. Lanet gelmesin diye semanın kapıları kapanır!

Semanın kapıları olduğunu Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor. Semanın kapıları var.Semanın kapıları olduğunu Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor. Semanın kapıları var. Gökyüzü bizim gördüğümüz gibi bomboş, masmavi değil; semanın kapıları var.Gökyüzü bizim gördüğümüz gibi bomboş, masmavi değil; semanın kapıları var. Bu kapılar kontrol yerleri, buralarda melekler var. Bu kapılar kontrol yerleri, buralarda melekler var.

Lâ tufettehu lehüm ebvâbu's-semâ.Lâ tufettehu lehüm ebvâbu's-semâ. "Semanın kapıları şu kötü insanlara açılmaz!" diye âyet-i kerîmelerde geçiyor. "Semanın kapıları şu kötü insanlara açılmaz!" diye âyet-i kerîmelerde geçiyor.

Ve futihati's-semâ'i fe kânet ebvâbâ. "Gökler açılır, orada kapılar vardır!" diye geçiyor. Ve futihati's-semâ'i fe kânet ebvâbâ. "Gökler açılır, orada kapılar vardır!" diye geçiyor.

Kesin, semanın kapıları var. Kesin, semanın kapıları var.

Cebrail aleyhisselam ile Peygamber Efendimiz Mirac'a çıkarkenCebrail aleyhisselam ile Peygamber Efendimiz Mirac'a çıkarken birinci semanın kapısına geldiği zaman melek; birinci semanın kapısına geldiği zaman melek;

"Dur, men ente, kimsin sen?" diye Cebrail'e soruyor."Dur, men ente, kimsin sen?" diye Cebrail'e soruyor. Ben hayret ediyorum, Cebrail'e soruyor! Cebrail; Ben hayret ediyorum, Cebrail'e soruyor! Cebrail;

"Ene Cibril, ben Cebrail'im." diyor."Ene Cibril, ben Cebrail'im." diyor. Demek ki sorduğuna göre onun Cebrail olduğunu bilmiyor, tanışmamış. Ene Cibril. "Ben Cebrail." Demek ki sorduğuna göre onun Cebrail olduğunu bilmiyor, tanışmamış.

Ene Cibril. "Ben Cebrail."

Ve men meake. "Yanındaki insanoğlu, âdemoğlu kim?" Ve men meake. "Yanındaki insanoğlu, âdemoğlu kim?"

"Muhammed sallallahu aleyhi ve âlihî ve selleme teslîman kesîra, o da Muhammed'dir.""Muhammed sallallahu aleyhi ve âlihî ve selleme teslîman kesîra, o da Muhammed'dir." Bu sefer melek soruyor: "Ona, kapıdan bu tarafa geçmeye müsaade oldu mu?Bu sefer melek soruyor:

"Ona, kapıdan bu tarafa geçmeye müsaade oldu mu?
Benim haberim yok ya Cebrail. Sen madem Cebrail'sin,Benim haberim yok ya Cebrail. Sen madem Cebrail'sin, Muhammed'in bu kapıdan bu tarafa geçmesine Allah izin verdi mi, müsaade var mı?" "Evet var." Muhammed'in bu kapıdan bu tarafa geçmesine Allah izin verdi mi, müsaade var mı?"

"Evet var."

"O zaman buyurun." diyor. Öyle bir kontrol teftiş yeri ki Cebrail'i bile durduruyor."O zaman buyurun." diyor. Öyle bir kontrol teftiş yeri ki Cebrail'i bile durduruyor. Cebrail en büyük melek! "Dur, kimsin?.." diyor, hüviyet soruyor,Cebrail en büyük melek! "Dur, kimsin?.." diyor, hüviyet soruyor, sonra Peygamber Efendimiz'i soruyor, "Eğer izin olunmuşsa geçsin." diyor.sonra Peygamber Efendimiz'i soruyor, "Eğer izin olunmuşsa geçsin." diyor. Demek ki izin olmazsa geçemeyecek, geçiş öyle kolay değil! Demek ki izin olmazsa geçemeyecek, geçiş öyle kolay değil!

"Bu semanın kapıları nerededir, yakın mıdır? Ay'a mı yakındır Venüs'e mi yakındır?.." derseniz;"Bu semanın kapıları nerededir, yakın mıdır? Ay'a mı yakındır Venüs'e mi yakındır?.." derseniz; çok uzaklardadır. Çünkü Tebâreke sûresinde Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; çok uzaklardadır. Çünkü Tebâreke sûresinde Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Ve lekad zeyyennes-semâe'd-dünyâ bi-mesâbîhâ. "Biz en yakın semayı yıldızlarla donattık!" Ve lekad zeyyennes-semâe'd-dünyâ bi-mesâbîhâ. "Biz en yakın semayı yıldızlarla donattık!"

Öğreniyoruz ki bütün yıldızlar birinci semayı teşkil ediyor.Öğreniyoruz ki bütün yıldızlar birinci semayı teşkil ediyor. Bütün yıldızların birinci semayı teşkil ederse yedi kat semavât olduğuna göre,Bütün yıldızların birinci semayı teşkil ederse yedi kat semavât olduğuna göre, bunun arkasında daha altı tanesi var, altı tabakası var.bunun arkasında daha altı tanesi var, altı tabakası var. Ondan sonra kürsü var, ondan sonra Arş-ı Âlâ, Arş-ı Âzam var.Ondan sonra kürsü var, ondan sonra Arş-ı Âlâ, Arş-ı Âzam var. Gök bilginleri bildiriyorlar ki; yıldızların ışınları -ışık fotonları mı deniliyor-Gök bilginleri bildiriyorlar ki; yıldızların ışınları -ışık fotonları mı deniliyor- saniyede üç yüz bin hızla geliyor.saniyede üç yüz bin hızla geliyor. Saniyede o kadar hızlı geliyor. Mesela falanca yıldızın ışığı beş milyon senede buraya geliyormuş.Saniyede o kadar hızlı geliyor. Mesela falanca yıldızın ışığı beş milyon senede buraya geliyormuş. Ölçüyorlar bakıyorlar, o kadar uzakta! Ölçüyorlar bakıyorlar, o kadar uzakta! Bir saniyede bu kadar hızlı giden ışık, bir dakikada, bir saatte, 24 saatte, 365 günde, Bir saniyede bu kadar hızlı giden ışık, bir dakikada, bir saatte, 24 saatte, 365 günde, bir yılda, bin yılda, beş milyon senede oradan buraya geliyormuş!bir yılda, bin yılda, beş milyon senede oradan buraya geliyormuş! O zaman insan kâinatın derinliği hakkında, boyutları, muazzamlığı hakkında ürperiyor!O zaman insan kâinatın derinliği hakkında, boyutları, muazzamlığı hakkında ürperiyor! Ne kadar muhteşem, ne kadar derin, ne kadar muazzam, ne kadar azametli bir feza, bir âlem içindeyiz… Ne kadar muhteşem, ne kadar derin, ne kadar muazzam, ne kadar azametli bir feza, bir âlem içindeyiz…

İnsan o zaman anlıyor, kâinatın boyutları hakkında bir fikir sahibi oluyor.İnsan o zaman anlıyor, kâinatın boyutları hakkında bir fikir sahibi oluyor. Birinci sema böyle yıldızlı, ondan sonra da demek ki daha neler var. Birinci sema böyle yıldızlı, ondan sonra da demek ki daha neler var.

"Onları niye görmüyoruz?" İşte şu sözümden anlasana:"Onları niye görmüyoruz?"

İşte şu sözümden anlasana:
Beş milyon yıl önce oradan çıkan ışık son süratle gelmiş de beş milyon sene sonra buraya gelmiş. Beş milyon yıl önce oradan çıkan ışık son süratle gelmiş de beş milyon sene sonra buraya gelmiş.

"Biraz daha uzaktaki?.." Daha gelmedi, ondan görmüyorsun."Biraz daha uzaktaki?.."

Daha gelmedi, ondan görmüyorsun.
Işını gelmeyen bir şeyi göremezsin. Bir şey daha var: Işını gelmeyen bir şeyi göremezsin. Bir şey daha var: Beş milyon yıl önce oradan ışık gelmiş, beş milyon yıl geçmiş, dünyaya ulaşmış,Beş milyon yıl önce oradan ışık gelmiş, beş milyon yıl geçmiş, dünyaya ulaşmış, sen orada bir yıldız parıltısı görüyorsun. "Şimdi orada o yıldız var mı?" Belki yok! sen orada bir yıldız parıltısı görüyorsun. "Şimdi orada o yıldız var mı?"

Belki yok!

"Neden?" Senin gördüğün beş milyon yıl önceki durum. Belki onun yerinde şimdi yeller esiyor."Neden?" Senin gördüğün beş milyon yıl önceki durum. Belki onun yerinde şimdi yeller esiyor. Belki bir şey yok. Onun için kâinatın dibini göremiyoruz. İnsan nasıl görür? Belki bir şey yok. Onun için kâinatın dibini göremiyoruz.

İnsan nasıl görür?

Allah basiretinden perdeleri kaldırırsa görür.Allah basiretinden perdeleri kaldırırsa görür. Evliyâullahına, enbiyâullaha, mürselînine göstermişse görüyor, göstermezse görme imkânı yok.Evliyâullahına, enbiyâullaha, mürselînine göstermişse görüyor, göstermezse görme imkânı yok. Çünkü ışın gelmiyor. Gördüğünde bir gerçeği sana göstermiyor, çünkü eski masal.Çünkü ışın gelmiyor. Gördüğünde bir gerçeği sana göstermiyor, çünkü eski masal. Beş milyon yıl önceki durumu sana gösteriyor.Beş milyon yıl önceki durumu sana gösteriyor. Ondan sonra ne kadar milyon sene geçmiş, kim bilir orada ne oldu?Ondan sonra ne kadar milyon sene geçmiş, kim bilir orada ne oldu? O manzarayı görsek belki dehşetten parçalanacağız!O manzarayı görsek belki dehşetten parçalanacağız! Belki orada çok korkunç bir şeyler var ama görmüyoruz. Belki orada çok korkunç bir şeyler var ama görmüyoruz.

Muhterem kardeşlerim! Görmek de para etmiyor, onu anlıyoruz. Muhterem kardeşlerim!

Görmek de para etmiyor, onu anlıyoruz.

Gördüğümüz ne? İstersen gör, orada bir parıltı görüyorsun, teleskopla bak, o da bir şey ifade etmiyor.Gördüğümüz ne?

İstersen gör, orada bir parıltı görüyorsun, teleskopla bak, o da bir şey ifade etmiyor.
Kâinat bu kadar büyük! Semanın kapıları var, dedik.Kâinat bu kadar büyük!

Semanın kapıları var, dedik.
Birinci semanın kapısı böyle. Ondan sonraki, ondan sonraki, ondan sonraki…Birinci semanın kapısı böyle. Ondan sonraki, ondan sonraki, ondan sonraki… Bu kapılar kapanıveriyor. Neden? Lanet öteye gitmesin diye.Bu kapılar kapanıveriyor.

Neden?

Lanet öteye gitmesin diye.
Sevmiyorlar, onlar da laneti sevmiyorlar. Kapılar kapandı. Sevmiyorlar, onlar da laneti sevmiyorlar. Kapılar kapandı. Sen bir eve doğru gitmek istiyordun, kapı açıktı; tak, kapıları kapattı. Sen bir eve doğru gitmek istiyordun, kapı açıktı; tak, kapıları kapattı. İnsan "Kapılar yüzüme kapandı." der ya; lanet semaya gitmek istiyor, semanın kapıları kapanıyor. İnsan "Kapılar yüzüme kapandı." der ya; lanet semaya gitmek istiyor, semanın kapıları kapanıyor.

Sümme tehbitu ile'l-ardı. "Lanet yere yönelir." Yer yedi kat! Sümme tehbitu ile'l-ardı. "Lanet yere yönelir." Yer yedi kat!

Fe tuğleku ebvâbuhâ dûnehâ. "Yerin kapıları da kapanır!" Fe tuğleku ebvâbuhâ dûnehâ. "Yerin kapıları da kapanır!"

Lanet göğe de gidemiyor yere de gidemiyor. Engelleniyor. Allah göndertmiyor.Lanet göğe de gidemiyor yere de gidemiyor. Engelleniyor. Allah göndertmiyor. Göğe de göndertmiyor, aşağı da göndertmiyor. Göğe de göndertmiyor, aşağı da göndertmiyor.

Sümme te'huzu yemînen ve şimâlen. "Sağa gider, sola gider." Sümme te'huzu yemînen ve şimâlen. "Sağa gider, sola gider."

Lanet sağı tutturur, solu tutturur. Bir yere gidecek, kıpırdıyor ama gidemiyor. Lanet sağı tutturur, solu tutturur. Bir yere gidecek, kıpırdıyor ama gidemiyor.

Fe izâ lem tecid mesâğan raceat ilellezî luine. "Bir müsaade bulamayıncaFe izâ lem tecid mesâğan raceat ilellezî luine. "Bir müsaade bulamayınca kendisine lanet edilmiş olan şahsa veya eşyaya gider!" kendisine lanet edilmiş olan şahsa veya eşyaya gider!"

Kime lanet etmişti? Dağa lanet etmişti. Kime lanet etmişti? Şu şahsa lanet etmişti… Kime lanet etmişti?

Dağa lanet etmişti.

Kime lanet etmişti?

Şu şahsa lanet etmişti…

Ona gider. Oraya gidemedi, buraya gidemedi, havaya gidemedi, aşağı gidemedi; o şahsa gider. Ona gider. Oraya gidemedi, buraya gidemedi, havaya gidemedi, aşağı gidemedi; o şahsa gider.

Fe in kâne li-zâlike ehlenFe in kâne li-zâlike ehlen "Eğer o adam, o eşya lanete müstahaksa ona gider, orada tesirini yapar!" "Eğer o adam, o eşya lanete müstahaksa ona gider, orada tesirini yapar!"

Lanet, düğmesine basılmış bomba gibi; gider orada yapacağını yapar.Lanet, düğmesine basılmış bomba gibi; gider orada yapacağını yapar. Lanet, lanet edilen kimseyi mahveder. Lanet, lanet edilen kimseyi mahveder.

Ve illâ raceat ilâ kâilihâ. "O adam o lanete müstahak değilse, masumsa, iyiyseVe illâ raceat ilâ kâilihâ. "O adam o lanete müstahak değilse, masumsa, iyiyse o zaman geri döner; kendisine söyleyen, laneti yapan,o zaman geri döner; kendisine söyleyen, laneti yapan, lanetin kimin ağzından çıkmışsa söyleyicisi olan şahsa gider, onda patlar, onu mahveder!" lanetin kimin ağzından çıkmışsa söyleyicisi olan şahsa gider, onda patlar, onu mahveder!"

O bakımdan lanet etmemek lazım.O bakımdan lanet etmemek lazım. Çünkü sen kızarsın lanet edersin de karşındaki lanet edilecek kimse değildir,Çünkü sen kızarsın lanet edersin de karşındaki lanet edilecek kimse değildir, döner, kendi kurşununla kendini vurmuş olursun. Kendi bombanla kendini parçalamış olursun. döner, kendi kurşununla kendini vurmuş olursun. Kendi bombanla kendini parçalamış olursun.

"Eğer müsaade bulamazsa sağa sola gitmek ister."Eğer müsaade bulamazsa sağa sola gitmek ister. Müsaade bulamazsa lanet edilene gider, o da ehil değilse söyleyene gelir." Müsaade bulamazsa lanet edilene gider, o da ehil değilse söyleyene gelir."

Mesağ; "müsaade" demek. Yasağ, "yasak"; bu da mesağ, "müsaade". Ötekisinin zıttı olmuş oluyor. Mesağ; "müsaade" demek. Yasağ, "yasak"; bu da mesağ, "müsaade". Ötekisinin zıttı olmuş oluyor.

Buradan anlıyoruz ki dilimizi iyi kullanacağız, ağzımı hayra açacağız. Buradan anlıyoruz ki dilimizi iyi kullanacağız, ağzımı hayra açacağız. Öyle derler ya; hani birisi kötü konuşurken, "Aman ağzından yel alsın, ağzını hayra aç,Öyle derler ya; hani birisi kötü konuşurken, "Aman ağzından yel alsın, ağzını hayra aç, kötü söz söyleme!.." diyeceğiz, dilimizi tatlı, güzel sözlerle, iyi temennilerle,kötü söz söyleme!.." diyeceğiz, dilimizi tatlı, güzel sözlerle, iyi temennilerle, hayır dualarla kullanacağız. Lanetle, bedduayla, küfürle vs.hayır dualarla kullanacağız. Lanetle, bedduayla, küfürle vs. dilimizi günaha sokup kendimizi de belaya atmamamız, lanetçi olmamamız lazım. dilimizi günaha sokup kendimizi de belaya atmamamız, lanetçi olmamamız lazım.

Peygamber Efendimiz lanet etmemiş. Kendisine haksızlık edene bile dua etmiş:Peygamber Efendimiz lanet etmemiş. Kendisine haksızlık edene bile dua etmiş: "Yâ Rabbi, bunlar bilmiyorlar, bunları affet, bunlar düzelir."Yâ Rabbi, bunlar bilmiyorlar, bunları affet, bunlar düzelir. İleride bunların çocuklarından hayırlı insanlar gelir…" diye çocuklarını düşünüp babalarını affetmiş.İleride bunların çocuklarından hayırlı insanlar gelir…" diye çocuklarını düşünüp babalarını affetmiş. Hakikaten de o Peygamberimiz'i taşlayanların çocukları sahabe oldular;Hakikaten de o Peygamberimiz'i taşlayanların çocukları sahabe oldular; sonradan Peygamber Efendimiz'e geldiler, iman getirdiler.sonradan Peygamber Efendimiz'e geldiler, iman getirdiler. Onun için sabrederiz, tahammül ederiz, güzel söz söyleriz, güzel dua ederiz; beddua etmeyiz. Onun için sabrederiz, tahammül ederiz, güzel söz söyleriz, güzel dua ederiz; beddua etmeyiz. Kötü söz söylememeliyiz, söylemeyiz. Söylemeyelim ki tehlikesi de var.Kötü söz söylememeliyiz, söylemeyiz. Söylemeyelim ki tehlikesi de var. Bize de gelebilir, sonunda bizi de mahveder.Bize de gelebilir, sonunda bizi de mahveder. Anlıyoruz ki lanet çok kötü bir şey, bomba gibi bir şey!Anlıyoruz ki lanet çok kötü bir şey, bomba gibi bir şey! Demek ki Allah söze değer veriyor, ağızdan çıkan söze değer veriyor. Demek ki Allah söze değer veriyor, ağızdan çıkan söze değer veriyor.

Bir söz insanı cennete götürür! Hangi söz? Lâ ilâhe illallah!Bir söz insanı cennete götürür!

Hangi söz?

Lâ ilâhe illallah!
İmanı ifade eder, cennete gider. İmanı ifade eder, cennete gider. Bir söz de insanın başında bomba patlattırır, dünyasını da âhiretini de mahveder.Bir söz de insanın başında bomba patlattırır, dünyasını da âhiretini de mahveder. Bir söz de insanı cehenneme uçurabilir. Bir söz de insanı cehenneme uçurabilir.

Bu neyi gösteriyor? Dilimizi tutalım! Bu neyi gösteriyor?

Dilimizi tutalım!

Sükût ibadettir. Sükût ibadettir.

Sus be mübarek! Sus da hiç olmazsa ibadet sevabı kazan. Hiçbir şey yapamazsan sus!Sus be mübarek! Sus da hiç olmazsa ibadet sevabı kazan. Hiçbir şey yapamazsan sus! Susmak ibadet olduğundan sevap kazan. Konuşup da günaha gireceğine sus da sevap kazan. Susmak ibadet olduğundan sevap kazan. Konuşup da günaha gireceğine sus da sevap kazan. Sükût ibadet. Konuşursan hiç olmazsa hayır konuş. Sükût ibadet. Konuşursan hiç olmazsa hayır konuş.

Kuli'l-hayr ve illâ fesküt. "Ya hayır söyle, ya da sus!" Kuli'l-hayr ve illâ fesküt. "Ya hayır söyle, ya da sus!"

İnsan sözü söyleyeceği zaman sözün bir sorumluluğu olduğunu bilecek,İnsan sözü söyleyeceği zaman sözün bir sorumluluğu olduğunu bilecek, ağzında evirip çevirecek, kafasında döndürecek, düşünecek; ağzında evirip çevirecek, kafasında döndürecek, düşünecek; "Söyleyeyim mi söylemeyeyim mi, söyleyeyim mi söylemeyeyim mi?.." Gerekmiyorsa söylemeyecek! "Söyleyeyim mi söylemeyeyim mi, söyleyeyim mi söylemeyeyim mi?.." Gerekmiyorsa söylemeyecek! Çünkü söyleyinceye kadar söz senin esirin, ağzında hapis, esir. Çünkü söyleyinceye kadar söz senin esirin, ağzında hapis, esir. Söylediğin zaman sen sözün esirisin. Söylendi bir kere, artık başına o sözden ne gelecekse gelecek!Söylediğin zaman sen sözün esirisin. Söylendi bir kere, artık başına o sözden ne gelecekse gelecek! Sen misin söyleyen, artık sen sözünün esiri oldun! Vaat ettiysen vadini yerine getirmek lazım vs. Sen misin söyleyen, artık sen sözünün esiri oldun! Vaat ettiysen vadini yerine getirmek lazım vs.

Dil terbiyesi! Dilimizi, lisanımızı ne yapacağız? Hayra kullanmak alışkanlığını elde edeceğiz. Dil terbiyesi!

Dilimizi, lisanımızı ne yapacağız?

Hayra kullanmak alışkanlığını elde edeceğiz.

"Hocam benim tepemin tası attığı zaman, fıttırdığım zaman ağzımı açıyorum,"Hocam benim tepemin tası attığı zaman, fıttırdığım zaman ağzımı açıyorum, gözümü yumuyorum, ne söylediğimi bilmiyorum!.." gözümü yumuyorum, ne söylediğimi bilmiyorum!.."

Olmaz! Kontrolsüz araba bir duvara çarpar, bir başka araca çarpar, bir yayayı ezer,Olmaz! Kontrolsüz araba bir duvara çarpar, bir başka araca çarpar, bir yayayı ezer, bir dükkânın tezgâhını kırar, içine girer, yangın olur vs.bir dükkânın tezgâhını kırar, içine girer, yangın olur vs. Kontrolsüz iş olmaz, her şey kontrolünde olacak!Kontrolsüz iş olmaz, her şey kontrolünde olacak! İslâm, hele hele bizim tasavvuf yolumuz, tarikat yolumuz,İslâm, hele hele bizim tasavvuf yolumuz, tarikat yolumuz, insanın kendi kendisini kontrol etmesini öğretiyor, tavsiye ediyor ve öğretiyor. insanın kendi kendisini kontrol etmesini öğretiyor, tavsiye ediyor ve öğretiyor.

Biz kendi kendimizi kontrol etmeyi en çok nerede öğreniyoruz? Ramazan'da! Biz kendi kendimizi kontrol etmeyi en çok nerede öğreniyoruz?

Ramazan'da!

Nasıl öğreniyoruz? Çok sevdiğimiz yemeği, çok arzu ettiğimiz içmeyi terk ediyoruz.Nasıl öğreniyoruz?

Çok sevdiğimiz yemeği, çok arzu ettiğimiz içmeyi terk ediyoruz.
Evliysek evliliği terk ediyoruz. Aç bile olsak yemeği terk ediyoruz. Evliysek evliliği terk ediyoruz. Aç bile olsak yemeği terk ediyoruz.

Bu ne? Bir idman, bir alışkanlık!Bu ne?

Bir idman, bir alışkanlık!
Böyle böyle bir ay alışıyoruz, ondan sonra da on bir ay ona göre Böyle böyle bir ay alışıyoruz, ondan sonra da on bir ay ona göre yapmamamız gereken işi yapmayarak kendimizi tutmayı öğreneceğiz.yapmamamız gereken işi yapmayarak kendimizi tutmayı öğreneceğiz. Buna irade terbiyesi diyorlar.Buna irade terbiyesi diyorlar. Bu zamanın insanları insanın iradesini güçlendirmesi, terbiye etmesi diyorlar.Bu zamanın insanları insanın iradesini güçlendirmesi, terbiye etmesi diyorlar. Bizim derviş olarak buna çok dikkat etmemiz lazım. Yunus ne diyor? Bizim derviş olarak buna çok dikkat etmemiz lazım. Yunus ne diyor?

Ele geleni yersin Dile geleni dersin [Ben dervişim dersin] Sen derviş olamazsın Ele geleni yersin

Dile geleni dersin

[Ben dervişim dersin]

Sen derviş olamazsın

Ele geleni yemek: Eline bir şey geçti ama dur bakalım, senin mi değil mi?Ele geleni yemek: Eline bir şey geçti ama dur bakalım, senin mi değil mi? Otobüste yanında buldun, birisi bırakmış. Şu anda [senin] elinde, ama olur mu?Otobüste yanında buldun, birisi bırakmış. Şu anda [senin] elinde, ama olur mu? Ele gelenin helal olup olmadığına bakmak lazım. Helalden kazanmak lazım.Ele gelenin helal olup olmadığına bakmak lazım. Helalden kazanmak lazım. Senin olmayan şeyi almamalısın, helal olmayan şeyi yememelisin! Senin olmayan şeyi almamalısın, helal olmayan şeyi yememelisin!

Ele geleni yersen, ağzına geleni de söylersen, dile geleni kontrol etmeden, teftiş etmeden,Ele geleni yersen, ağzına geleni de söylersen, dile geleni kontrol etmeden, teftiş etmeden, tutmadan, düşünmeden konuşursan böyle dervişlik de olmaz böyle Müslümanlık da olmaz! tutmadan, düşünmeden konuşursan böyle dervişlik de olmaz böyle Müslümanlık da olmaz!

Müslümanlık nedir? Müslümanlık, nefse hâkimiyet yoludur.Müslümanlık nedir?

Müslümanlık, nefse hâkimiyet yoludur.
Nefsine hâkim olacaksın, günahlardan kendini tutacaksın!Nefsine hâkim olacaksın, günahlardan kendini tutacaksın! Bir de insanı günahlara çeken kuvvetler var: Şeytan diyor ki; Bir de insanı günahlara çeken kuvvetler var: Şeytan diyor ki;

"Gel gel gel, burası çok güzel, gel gel, şunu yap!" "Gel gel gel, burası çok güzel, gel gel, şunu yap!"

Nefis de diyor? "Git git git, tamam tamam, onu benim de canım istiyor!" diyor.Nefis de diyor?

"Git git git, tamam tamam, onu benim de canım istiyor!" diyor.
Nefis seni sürüklüyor, şeytan seni çekiyor! Dünyada böyle aldatıcı güzellikleri var;Nefis seni sürüklüyor, şeytan seni çekiyor! Dünyada böyle aldatıcı güzellikleri var; deniz kenarları var, dağ başları var, manzaralar var; Boğaziçi var, Çamlıca var; zevk sefa var vs. deniz kenarları var, dağ başları var, manzaralar var; Boğaziçi var, Çamlıca var; zevk sefa var vs.

Müslüman ne yapacak? İradesine hâkim olacak, kendisini tutacak, kötü işi yapmayacak;Müslüman ne yapacak?

İradesine hâkim olacak, kendisini tutacak, kötü işi yapmayacak;
canı istemese bile ibadetini, iyi işlerini, vazifelerini yapacak. Canı iyi işleri de istemeyebilir. canı istemese bile ibadetini, iyi işlerini, vazifelerini yapacak. Canı iyi işleri de istemeyebilir.

"Bugün canım hiç ders çalışmak istemiyor… Bugün canım futbol oynamak istiyor." "Bugün canım hiç ders çalışmak istemiyor… Bugün canım futbol oynamak istiyor."

Canın istemese de derse çalış, canın istese de futbola gitme!Canın istemese de derse çalış, canın istese de futbola gitme! Bütün iş insanın iradesine hâkim olması üzerine dönüyor. Bütün iş insanın iradesine hâkim olması üzerine dönüyor.

Dünya imtihanında müslümanın Allah'ın rızasını kazanmasının temeli neye dayanıyor? Dünya imtihanında müslümanın Allah'ın rızasını kazanmasının temeli neye dayanıyor?

Kendisini tutmaya dayanıyor! Aman dilinizi tutun, iradenize hâkim olun!Kendisini tutmaya dayanıyor!

Aman dilinizi tutun, iradenize hâkim olun!
Sözünüzün nereden gelip nereye gittiğine dikkat edin, sözü düşünmeden söylemeyin, hayır söyleyin!Sözünüzün nereden gelip nereye gittiğine dikkat edin, sözü düşünmeden söylemeyin, hayır söyleyin! Şerri, sükût edin, tutun, ağzınızdan çıkartmayın! Bu çok önemli bir husustur! Şerri, sükût edin, tutun, ağzınızdan çıkartmayın! Bu çok önemli bir husustur!

İkinci hadîs-i şerîfe geçiyoruz: İkinci hadîs-i şerîfe geçiyoruz:

İnne'l-abde le yetekellemu bil-kelimeti mâ yetebeyyenu fî hâİnne'l-abde le yetekellemu bil-kelimeti mâ yetebeyyenu fî hâ yezillu bihâ fi'n-nâri eb'ade mâ beyne'l-meşrıki ve'l-mağrib. yezillu bihâ fi'n-nâri eb'ade mâ beyne'l-meşrıki ve'l-mağrib.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten İmam Buhârî'nin, Müslim'in, Ahmed b. Hanbel'in rivayet ettiğine göreEbû Hüreyre radıyallahu anh'ten İmam Buhârî'nin, Müslim'in, Ahmed b. Hanbel'in rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz ne buyuruyor? Peygamber Efendimiz ne buyuruyor?

İnne'l-abde le yetekellemu bil-kelime mâ yetebeyyenu fî hâ. "Kul bir söz söyler, konuşur,İnne'l-abde le yetekellemu bil-kelime mâ yetebeyyenu fî hâ. "Kul bir söz söyler, konuşur, bu söylediği söz konusunda pek dikkat etmez!" bu söylediği söz konusunda pek dikkat etmez!"

Bunun sonu nereye varacak, bu ne mânaya geliyor filan diye, zihin yormaz. Bir laf söyler. Bunun sonu nereye varacak, bu ne mânaya geliyor filan diye, zihin yormaz. Bir laf söyler. Düşünmeden, incelemeden, irdelemeden, sonucunu hesaplamadan bir söz söyler. Düşünmeden, incelemeden, irdelemeden, sonucunu hesaplamadan bir söz söyler.

Ne olur? Ne olur?

Yezillu bihâ fi'n-nâr. "Ayağı kayar!" Zelle-yezillu; "ayak kayması" demek. Yezillu bihâ fi'n-nâr. "Ayağı kayar!"

Zelle-yezillu; "ayak kayması" demek.

Bu ayak nereye kayar, kaldırımdan mı kayıyor? "Cehenneme ayağı cehenneme kayar!" Bu ayak nereye kayar, kaldırımdan mı kayıyor?

"Cehenneme ayağı cehenneme kayar!"

Eb'ade mâ beyne'l-meşrıki ve'l-mağribEb'ade mâ beyne'l-meşrıki ve'l-mağrib Doğu ile batı arasının uzaklığı gibi, o kadar derin bir yere düşer." Doğu ile batı arasının uzaklığı gibi, o kadar derin bir yere düşer."

Söylediği bir sözle, sonucunu hesaplamadığı, mahiyetini iyi düşünmediği bir laftan dolayı,Söylediği bir sözle, sonucunu hesaplamadığı, mahiyetini iyi düşünmediği bir laftan dolayı, ağzından çıkan bir laftan dolayı ayakları kayar; mağrip ile maşrık arasında mesafesinden daha derin,ağzından çıkan bir laftan dolayı ayakları kayar; mağrip ile maşrık arasında mesafesinden daha derin, cehennemin içine yuvarlanır, düşer gider! Bu da sözün önemini gösteren bir hadîs-i şerîf. cehennemin içine yuvarlanır, düşer gider! Bu da sözün önemini gösteren bir hadîs-i şerîf.

Yunus Emre'nin sözle ilgili şiirleri var, bir tanesi; Yunus Emre'nin sözle ilgili şiirleri var, bir tanesi;

Keleci bilen kişinün işini, sağ ede bir söz Keleci; "konuşmak" demek. Keleci bilen kişinün işini, sağ ede bir söz

Keleci; "konuşmak" demek.

"Konuşmasını bilen insanın konuşması, işini sağ eder." diye başlıyor. "Konuşmasını bilen insanın konuşması, işini sağ eder." diye başlıyor.

Söz ola kese savaşı Söz ola bitüre başı Söz ola ağulu aşı Söz ola kese savaşı

Söz ola bitüre başı

Söz ola ağulu aşı

Bal ile yağ ede bir söz diyor. İkinci mısra başka türlü de söylenir: Bal ile yağ ede bir söz

diyor. İkinci mısra başka türlü de söylenir:

Söz ola kese savaşı Söz ola kestire başı diye de söylenir. Söz ola kese savaşı

Söz ola kestire başı

diye de söylenir.

Bu şiir hakikaten hoşuma gidiyor. İnsan bir laf söyler; savaş kesilir, sulh olur,Bu şiir hakikaten hoşuma gidiyor. İnsan bir laf söyler; savaş kesilir, sulh olur, iki insan barışır, dargınlık gider, kan davası ortadan kalkar, güzel. iki insan barışır, dargınlık gider, kan davası ortadan kalkar, güzel. Bazen de bir laf söyler; insanın kafası, kellesi gider, mahvolur.Bazen de bir laf söyler; insanın kafası, kellesi gider, mahvolur. Attığı bomba dönüp kendisine çarpsa ne olur; mahvoluyor! Onun gibi. Attığı bomba dönüp kendisine çarpsa ne olur; mahvoluyor! Onun gibi.

Onun için derviş olarak, müslüman olarak, Allah'ın rızasını arayan kimseler olarakOnun için derviş olarak, müslüman olarak, Allah'ın rızasını arayan kimseler olarak bundan sonra sözümüze sahip olalım, dilimize hâkim olalım, iyice dikkat edelim, bundan sonra sözümüze sahip olalım, dilimize hâkim olalım, iyice dikkat edelim, söylenecek sözü söyleyelim, söylenmeyecek sözü tutalım. Kendimizi tutalım. söylenecek sözü söyleyelim, söylenmeyecek sözü tutalım. Kendimizi tutalım.

Üçüncü hadîs-i şerîf: Üçüncü hadîs-i şerîf:

İnne'l-abde leya'melu'z-zenbe fe izâ zekerehû ahzenehû fe izâ nazarallâhu ileyhi kad ahzenehûİnne'l-abde leya'melu'z-zenbe fe izâ zekerehû ahzenehû fe izâ nazarallâhu ileyhi kad ahzenehû ğafera lehû mâ sana'a kable en ye'huze fî keffâretihî bi lâ salâten ve lâ siyâm. ğafera lehû mâ sana'a kable en ye'huze fî keffâretihî bi lâ salâten ve lâ siyâm.

Müjdeli bir hadîs-i şerîf. Müjdeli bir hadîs-i şerîf.

Ebû Nuaym Tarih'inde [kaydetmiş]. İbn Asâkir Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet eylemiş. Ebû Nuaym Tarih'inde [kaydetmiş]. İbn Asâkir Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayet eylemiş.

İnne'l-abde leya'melu'z-zenb. "Kul bir günah işler..." İnne'l-abde leya'melu'z-zenb. "Kul bir günah işler..."

Kul zayıf mahlûk, âdemoğlu zayıf;Kul zayıf mahlûk, âdemoğlu zayıf; şeytana kandı, nefsine uydu, dünyanın bir aldatıcı keyfine, zevkine aldandı, bir günah işledi. şeytana kandı, nefsine uydu, dünyanın bir aldatıcı keyfine, zevkine aldandı, bir günah işledi.

Fe izâ zekerehû ahzenehû. "Bu günahı hatırladıkça günah onu üzer." Fe izâ zekerehû ahzenehû. "Bu günahı hatırladıkça günah onu üzer."

"Hay Allah, ben o günahı niye yaptım? Yapmasaydım, tüh vah...""Hay Allah, ben o günahı niye yaptım? Yapmasaydım, tüh vah..." filan, yaptığı günaha üzülüyor, mahzun oluyor. Günahı hatırladıkça onu üzüyor. filan, yaptığı günaha üzülüyor, mahzun oluyor. Günahı hatırladıkça onu üzüyor.

Fe izâ nazarallâhu ileyhi kad ahzenehû ğafera lehû mâ sana'a.Fe izâ nazarallâhu ileyhi kad ahzenehû ğafera lehû mâ sana'a. "Allah günahının onu üzdüğünü, kişinin yaptığı günaha pişman olup üzüldüğünü görünce"Allah günahının onu üzdüğünü, kişinin yaptığı günaha pişman olup üzüldüğünü görünce işlediği günahı affeyler."işlediği günahı affeyler." Kable enye'huze fî keffâretihi. Kable enye'huze fî keffâretihi. "Bu günahı affettirecek, kefaret olacak bir şeye girişmeden önce Allah onu affeder!" "Bu günahı affettirecek, kefaret olacak bir şeye girişmeden önce Allah onu affeder!" Bi lâ salâtin ve lâ siyâmin. "Namaz kılmadan, oruç tutmadan, kefaret olacakBi lâ salâtin ve lâ siyâmin. "Namaz kılmadan, oruç tutmadan, kefaret olacak bir ibadet bir hayır yapmadan pişmanlığından dolayı affeder!" bir ibadet bir hayır yapmadan pişmanlığından dolayı affeder!"

Burada bir şeyi anlıyoruz: İnsan günahını affettirmek için ne yapacakmış? Burada bir şeyi anlıyoruz:

İnsan günahını affettirmek için ne yapacakmış?

Kefaret olsun diye namaz kılacakmış, oruç tutacakmış. Bunlar günahlara kefaret olur.Kefaret olsun diye namaz kılacakmış, oruç tutacakmış. Bunlar günahlara kefaret olur. İnsan namaz kıldı mı günahına kefaret olur, oruç tuttu mu günahına kefaret olur.İnsan namaz kıldı mı günahına kefaret olur, oruç tuttu mu günahına kefaret olur. Hadîs-i şerîfler var: Hadîs-i şerîfler var:

Abdest aldı mı abdestinin sularıyla, damlayan sularla beraber günahları yıkanır.Abdest aldı mı abdestinin sularıyla, damlayan sularla beraber günahları yıkanır. Namaz kıldı mı bir önceki namazla aradaki günahları af olur. Oruç tuttu mu af olur… Namaz kıldı mı bir önceki namazla aradaki günahları af olur. Oruç tuttu mu af olur… Bunlar kefaret oluyor.Bunlar kefaret oluyor. İbadetler günahların silicisi, temizleyici, yok edicisi, günahı affettiricisi oluyor.İbadetler günahların silicisi, temizleyici, yok edicisi, günahı affettiricisi oluyor. Burada; "Daha affettirecek güzel bir iş yapmadan Allah pişmanlığından dolayı kulu affeder!" diye müjde var. Burada; "Daha affettirecek güzel bir iş yapmadan Allah pişmanlığından dolayı kulu affeder!" diye müjde var.

Peygamber Efendimiz'in başka bir hadîs-i şerîfini söyleyelim. Peygamber Efendimiz'in başka bir hadîs-i şerîfini söyleyelim.

"Fe et'ihi seyyieten haseneten temhuhâ." buyuruyor Peygamber Efendimiz."Fe et'ihi seyyieten haseneten temhuhâ." buyuruyor Peygamber Efendimiz. "Bir günah işlediğin zaman "Bir günah işlediğin zaman pişman oldun mu hemen arkasından bir hasene yap, iyi bir iş, sevaplı bir iş yap; o onu siler!" pişman oldun mu hemen arkasından bir hasene yap, iyi bir iş, sevaplı bir iş yap; o onu siler!"

İnne'l-hasenâti yüzhibne's-seyyiât. "İyilikler seyyieleri, günahları affettirir!" İnne'l-hasenâti yüzhibne's-seyyiât. "İyilikler seyyieleri, günahları affettirir!"

Bu da Kur'ân-ı Kerîm'in cümlesi. Bu da Kur'ân-ı Kerîm'in cümlesi.

Demek ki biz âciz nâçiz, bîçare, günahkâr, mücrim kullar ne yapacakmışız? Demek ki biz âciz nâçiz, bîçare, günahkâr, mücrim kullar ne yapacakmışız?

Hemen bir iyilik yapacakmışız ki günah silinsin!Hemen bir iyilik yapacakmışız ki günah silinsin! Hata ettik, bir günah işledik; mesela sabah namazına kalkamadık. Hata ettik, bir günah işledik; mesela sabah namazına kalkamadık.

Neden kalkamadı? Gece film seyretti, televizyon vaktini telef etti. Neden kalkamadı?

Gece film seyretti, televizyon vaktini telef etti.

Telefisyon! Ben televizyon demiyorum: Telefisyon, telef makinesi! Vakti mahvediyor, yok ediyor. Telefisyon! Ben televizyon demiyorum: Telefisyon, telef makinesi! Vakti mahvediyor, yok ediyor.

Televizyonu seyretti, maç 02.30'da bitti.Televizyonu seyretti, maç 02.30'da bitti. Fenerbahçe ile filanca çarpıştı da 90 dakikada gol attı da bilmem ne oldu…Fenerbahçe ile filanca çarpıştı da 90 dakikada gol attı da bilmem ne oldu… Millet hop kalkıyor hop iniyor vs. Saatler gitti. Millet hop kalkıyor hop iniyor vs. Saatler gitti.

Veyahut filanca film hafiyesi şöyle sıkıştı da, üstüne dokuz kişi hücum etti de,Veyahut filanca film hafiyesi şöyle sıkıştı da, üstüne dokuz kişi hücum etti de, Cüneyt Arkın şöyle yumruk vurdu da, berisini böyle devirdi… Aman ne meraklı! Cüneyt Arkın şöyle yumruk vurdu da, berisini böyle devirdi… Aman ne meraklı!

"Evladım yat..." "Aman annecim dur, şunu bitireyim… Yapma babacım, müsaade et…" "Evladım yat..."

"Aman annecim dur, şunu bitireyim… Yapma babacım, müsaade et…"

Aslında gece yarısından sonra da filmler kuduruyor.Aslında gece yarısından sonra da filmler kuduruyor. Zaten gece yarısından sonraki filmlerin seyredilmemesi lazım.Zaten gece yarısından sonraki filmlerin seyredilmemesi lazım. Gündüz filmlerinde çocuk terbiyecileri filan biraz müdahale ediyor galiba, Gündüz filmlerinde çocuk terbiyecileri filan biraz müdahale ediyor galiba, pazar günleri gündüz vs. oldu mu çocuklara terbiyeli fikirler veren filmler oluyor dapazar günleri gündüz vs. oldu mu çocuklara terbiyeli fikirler veren filmler oluyor da gece oldu mu iş zıvanasından, çığırından çıkıyor! gece oldu mu iş zıvanasından, çığırından çıkıyor!

Öyle bir günahlı bir filmi seyretti mi ne oluyor? Öyle bir günahlı bir filmi seyretti mi ne oluyor?

Günaha giriyor, Allah da sabah namazına çağırmıyor: "Benim evime gelme, seni istemiyorum!" Günaha giriyor, Allah da sabah namazına çağırmıyor: "Benim evime gelme, seni istemiyorum!"

Sabah namazına gelemiyor. Uyanamadı. Bir kalkıyor bakıyor ki tüh, saat 09.30-10.00 olmuş.Sabah namazına gelemiyor. Uyanamadı. Bir kalkıyor bakıyor ki tüh, saat 09.30-10.00 olmuş. Gece uykusuzluğunu gündüz uyuyarak ezanı duymuyor. Gece uykusuzluğunu gündüz uyuyarak ezanı duymuyor.

Peygamber Efendimiz ne buyuruyor? Peygamber Efendimiz ne buyuruyor?

Çok affedersiniz, iğrenin diye söylüyorum: Birisi sabah namazına kalkamamış, ezanı duymamış. Çok affedersiniz, iğrenin diye söylüyorum: Birisi sabah namazına kalkamamış, ezanı duymamış.

"Şeytan onun kulağına işemiş." buyuruyor. Şeytan çiş yapmış, ondan duymuyor. "Şeytan onun kulağına işemiş." buyuruyor. Şeytan çiş yapmış, ondan duymuyor.

Bir günah. Bir günah.

Çok pişman, o filmi seyrettiğine, sabah namazına kalkamadığına pişman, kat kat pişman! Ne olacak? Çok pişman, o filmi seyrettiğine, sabah namazına kalkamadığına pişman, kat kat pişman!

Ne olacak?

O gün oruç tutsun veya abdest alsın bir cüz Kur'an okusun,O gün oruç tutsun veya abdest alsın bir cüz Kur'an okusun, dört rekât namaz kılsın vs. bunlar kefaret! dört rekât namaz kılsın vs. bunlar kefaret!

Muhterem kardeşlerim! Yapılan bir iyilik isteyerek istemeyerek yapılmış bir kötülüğü affettiriyor.Muhterem kardeşlerim!

Yapılan bir iyilik isteyerek istemeyerek yapılmış bir kötülüğü affettiriyor.
İnsanoğlu hatasız olsa iyi ama hatalı oluyor; hatasız olamıyor, ara sıra şaşırıyor.İnsanoğlu hatasız olsa iyi ama hatalı oluyor; hatasız olamıyor, ara sıra şaşırıyor. Şaşırmamaya çalışmalıyız. Şaşırmamaya çalışmalıyız.

Bu sözlerim, bu hadîs-i şerîfler, size günaha cesaret kazandırmamalı!Bu sözlerim, bu hadîs-i şerîfler, size günaha cesaret kazandırmamalı! Çünkü Allah'ın neyi affedeceği, neyi affetmeyeceği belli olmaz.Çünkü Allah'ın neyi affedeceği, neyi affetmeyeceği belli olmaz. İnsanın ne zaman yaşayacağı ne zaman öleceği belli olmaz.İnsanın ne zaman yaşayacağı ne zaman öleceği belli olmaz. Günah üstüne ölüverir, Allah saklasın, çok fena durumlara düşer.Günah üstüne ölüverir, Allah saklasın, çok fena durumlara düşer. Çok çok kötü ölümlerle ölenler var. Onun için günahtan kaçınmaya daima dikkat etmek lazım.Çok çok kötü ölümlerle ölenler var. Onun için günahtan kaçınmaya daima dikkat etmek lazım. İsteyerek istemeyerek bir hatası olmuşsa da onun yerine hemen abdest alıverip İsteyerek istemeyerek bir hatası olmuşsa da onun yerine hemen abdest alıverip namaz kılıp Kur'ân okuyup tespih çekip mümkünse oruç tutup vs. affettirmeye çalışması lazım. namaz kılıp Kur'ân okuyup tespih çekip mümkünse oruç tutup vs. affettirmeye çalışması lazım.

Bir tanıdığımız var, böyle bir şey olduğu zaman; Bir tanıdığımız var, böyle bir şey olduğu zaman;

"Ey nefsim, bunu bana sen yaptırdın, bu günahı bana sen işlettirdin;"Ey nefsim, bunu bana sen yaptırdın, bu günahı bana sen işlettirdin; ben de bugün oruç tutacağım, seni yemeden içmeden keseceğim, Allah rızası için oruç tutuyorum!ben de bugün oruç tutacağım, seni yemeden içmeden keseceğim, Allah rızası için oruç tutuyorum! Sen de yemiyorsun, içmiyorsun; bugün sana da gıdanı vermeyeceğim.Sen de yemiyorsun, içmiyorsun; bugün sana da gıdanı vermeyeceğim. Sen keyiften dolayı bana yaptırdığının cezasını çek bakalım!" diye oruç tutardı.Sen keyiften dolayı bana yaptırdığının cezasını çek bakalım!" diye oruç tutardı. Bu da bir çaredir. Nefsini terbiye ediyor. Eline kırbacı almış, Bu da bir çaredir. Nefsini terbiye ediyor. Eline kırbacı almış, sen bana öyle yaptın, ben de sana -şırak şırak- bunun cezasını çektiririm, diyor. sen bana öyle yaptın, ben de sana -şırak şırak- bunun cezasını çektiririm, diyor.

Bundan sonraki hadîs-i şerîf: Bundan sonraki hadîs-i şerîf:

İnne'l-abde izâ kâme yusallî ütiye bi-zünûbihî küllehâ fe vudı'at alâ re'sihî ve âtikayhîİnne'l-abde izâ kâme yusallî ütiye bi-zünûbihî küllehâ fe vudı'at alâ re'sihî ve âtikayhî feküllemâ rake'a ev secede tesâkatat anhû. feküllemâ rake'a ev secede tesâkatat anhû.

Hadîs-i şerîf Abdullah b. Ömer ve Abdullah b. Amr b. As radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş.Hadîs-i şerîf Abdullah b. Ömer ve Abdullah b. Amr b. As radıyallahu anhümâ'dan rivayet edilmiş. İkisi de rivayet etmiş.İkisi de rivayet etmiş. Çeşitli kaynaklarda var; Taberanî'de, Hulvânî'de, Beyhakî'de, İbn Asâkir'de var. Çeşitli kaynaklarda var; Taberanî'de, Hulvânî'de, Beyhakî'de, İbn Asâkir'de var.

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde ne buyuruyor? Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde ne buyuruyor?

İnne'l-abde izâ kâme yusallî ûtiye bi-zünûbihî küllehâ fe vudı'at alâ re'sihî ve âtikayhî.İnne'l-abde izâ kâme yusallî ûtiye bi-zünûbihî küllehâ fe vudı'at alâ re'sihî ve âtikayhî. "Kul namaz kılmaya kalktığı zaman kulun bütün günahları yanına getirilir; günahlar kafasına, sırtına yüklenir.""Kul namaz kılmaya kalktığı zaman kulun bütün günahları yanına getirilir; günahlar kafasına, sırtına yüklenir." Fe küllemâ rakea ev secede.Fe küllemâ rakea ev secede. "Rükûa vardıkça, secdeye vardıkça oraya konulmuş günahlar dökülür.""Rükûa vardıkça, secdeye vardıkça oraya konulmuş günahlar dökülür." Tesâkatat anhu. "Düşer, dökülür." Ne kadar güzel bir müjde! Tesâkatat anhu. "Düşer, dökülür."

Ne kadar güzel bir müjde!

Bu neyi gösteriyor? Namazın kefaret olduğunu gösteriyor.Bu neyi gösteriyor?

Namazın kefaret olduğunu gösteriyor.
Demek ki biz rükû ettikçe, secde ettikçe günahlar paldır küldür, paldır küldür… Demek ki biz rükû ettikçe, secde ettikçe günahlar paldır küldür, paldır küldür…

Oraya kitap koysan ne olacak? Ağır bir şeyler koysan ne olacak? Oraya kitap koysan ne olacak? Ağır bir şeyler koysan ne olacak?

Eğildikçe, kalktıkça semiallâhu limen hamideh. Rabbenâ ve leke'l-hamd. Allahu ekber, Allahu ekber…Eğildikçe, kalktıkça semiallâhu limen hamideh. Rabbenâ ve leke'l-hamd. Allahu ekber, Allahu ekber… Günahları kalmıyor. Onu güzel anlatmış, gözümüzün önünde ne kadar güzel canlanıyor! Günahları kalmıyor. Onu güzel anlatmış, gözümüzün önünde ne kadar güzel canlanıyor!

Muhterem kardeşlerim! Onun için namaz çok güzel bir ibadet.Muhterem kardeşlerim!

Onun için namaz çok güzel bir ibadet.
Namazı evlatlarımıza sevdirelim, namazı kendimiz sevelim. Namaz mü'minin miracıdır.Namazı evlatlarımıza sevdirelim, namazı kendimiz sevelim. Namaz mü'minin miracıdır. Namaz çok şahane bir ibadettir. Namaz, meleklerin ibadet şekillerinin toplamıdır! Namaz çok şahane bir ibadettir. Namaz, meleklerin ibadet şekillerinin toplamıdır!

Geçen gün televizyonda -haber ararken filan- Japon filmi gördüm. Karşıma çıktı.Geçen gün televizyonda -haber ararken filan- Japon filmi gördüm. Karşıma çıktı. Dikkat ettim bir sihirbaz bir şeyler yapıyor da, onlar da hemen secde yapıyorlar kalkıyorlar vs. Dikkat ettim bir sihirbaz bir şeyler yapıyor da, onlar da hemen secde yapıyorlar kalkıyorlar vs.

Onların da ibadetlerinde demek secde var.Onların da ibadetlerinde demek secde var. Demek ki insanlar -Hz. Âdem ilk peygamber olduğundan-Demek ki insanlar -Hz. Âdem ilk peygamber olduğundan- aslında bazı güzel şeyleri, secdeyi vs. öğrenmişler.aslında bazı güzel şeyleri, secdeyi vs. öğrenmişler. Ama bizim yaptığımız gibi yapmıyorlar, alelacele, apar topar yapıyorlar. Bizimki güzel! Ama bizim yaptığımız gibi yapmıyorlar, alelacele, apar topar yapıyorlar. Bizimki güzel!

Bir de Avustralya'ya giderken uçakta -uçağına göre- 18-20-24-26 saat yolculuk devam ediyor.Bir de Avustralya'ya giderken uçakta -uçağına göre- 18-20-24-26 saat yolculuk devam ediyor. Abdest alıyorsun namaz kılıyorsun, abdest alıyorsun namaz kılıyorsun… Abdest alıyorsun namaz kılıyorsun, abdest alıyorsun namaz kılıyorsun… Biz namaz kılarken boşlukta seccadeyi yayıyoruz, Allahu ekber ibadetimizi yapıyoruz.Biz namaz kılarken boşlukta seccadeyi yayıyoruz, Allahu ekber ibadetimizi yapıyoruz. Bir seferinde bizim civarımıza bir Yahudi ailesi rastladı. Bir seferinde bizim civarımıza bir Yahudi ailesi rastladı.

Nerden bildim? Kafasında küçücük bir takke oluyor, onu saçlarına tokayla tutturuyorlar.Nerden bildim?

Kafasında küçücük bir takke oluyor, onu saçlarına tokayla tutturuyorlar.
Yahudi, oradan belli oluyor. Yahudi, oradan belli oluyor.

Biz namaz kıldığımız için mi kıskandı yoksa o da kendi dinine göre ibadeti yapmayıBiz namaz kıldığımız için mi kıskandı yoksa o da kendi dinine göre ibadeti yapmayı seven bir insan mı bilmiyorum... Asabi bir insan, güçlü kuvvetli, etli butlu bir insandı. seven bir insan mı bilmiyorum... Asabi bir insan, güçlü kuvvetli, etli butlu bir insandı.

Biz namaz kıldık, Bizim namaz kıldığımız yerde -bizim namazımızın tesiri kaçsın filan diye miBiz namaz kıldık, Bizim namaz kıldığımız yerde -bizim namazımızın tesiri kaçsın filan diye mi bir şey düşündü, o da aklıma geldi- [o da kendi ibadetini yaptı]. bir şey düşündü, o da aklıma geldi- [o da kendi ibadetini yaptı].

Onlar müslümandan korkarlar, müslümanın ibadetinden filan belki.Onlar müslümandan korkarlar, müslümanın ibadetinden filan belki. Orada gitti, ibadet etti. Ben de ona, nasıl ibadet ettiğine baktım. Ben görmemiştim.Orada gitti, ibadet etti. Ben de ona, nasıl ibadet ettiğine baktım. Ben görmemiştim. Yahudilerin havrasına gitmedim. İbadetlerini görmedim.Yahudilerin havrasına gitmedim. İbadetlerini görmedim. Koltuğu tutuyor, boşlukta langur lungur, langur lungur devamlı sallanıyor.Koltuğu tutuyor, boşlukta langur lungur, langur lungur devamlı sallanıyor. Hayret ettim. İbadetleri hep öyle midir bilmiyorum... Hayret ettim. İbadetleri hep öyle midir bilmiyorum...

İslâm nimeti çok büyük nimet. İbadetlerimizin hepsi çok güzel.İslâm nimeti çok büyük nimet. İbadetlerimizin hepsi çok güzel. Namazımız, orucumuz, haccımız, sekatımız, zikrimiz güzel. Namazımız, orucumuz, haccımız, sekatımız, zikrimiz güzel. Bütün ibadetlerimiz çok güzel, hepsi de çok ölçülü dengeli, hoş, mantıklı, ilmî, güzel ibadetler. Bütün ibadetlerimiz çok güzel, hepsi de çok ölçülü dengeli, hoş, mantıklı, ilmî, güzel ibadetler.

İnne'l-abde'l-müslime izâ tevadda'a fe ettemme vudûahû İnne'l-abde'l-müslime izâ tevadda'a fe ettemme vudûahû sümme dehale fî salâtihî fe etemme salâtehûsümme dehale fî salâtihî fe etemme salâtehû harace min salâtihî kemâ yahrucu mim batni ümmihî mine'z-zünûb. harace min salâtihî kemâ yahrucu mim batni ümmihî mine'z-zünûb.

Hadîs-i şerîfi İbn Asâkir Osman radıyallahu anh'ten rivayeten zikretmiş. Hadîs-i şerîfi İbn Asâkir Osman radıyallahu anh'ten rivayeten zikretmiş.

İnne'l-abde'l-müslime izâ tevadda'a fe ettemme vudûahû. "Müslüman olan kul abdest aldığı zaman,İnne'l-abde'l-müslime izâ tevadda'a fe ettemme vudûahû. "Müslüman olan kul abdest aldığı zaman, abdest almasını tamam yaptığı, güzel yaptığı zaman…" Tamam yapmak önemli! abdest almasını tamam yaptığı, güzel yaptığı zaman…"

Tamam yapmak önemli!

Sümme dehale fî salâtihî fe etemme salâtehû harace min salâtihî kemâ yahrucu mim batni ümmihî mine'z-zünûb.Sümme dehale fî salâtihî fe etemme salâtehû harace min salâtihî kemâ yahrucu mim batni ümmihî mine'z-zünûb. "Sonra namaza Allahu ekber diye başladığı, girdiği zaman, namaz kılmaya giriştiği,"Sonra namaza Allahu ekber diye başladığı, girdiği zaman, namaz kılmaya giriştiği, namazını da tamam kıldığı zaman, namazı bitirdiği zaman namazdan çıkarken namazını da tamam kıldığı zaman, namazı bitirdiği zaman namazdan çıkarken annesinin karnından doğduğu zamanki gibi namazdan çıkar,annesinin karnından doğduğu zamanki gibi namazdan çıkar, günahlardan öyle sıyrılır çıkar!" günahlardan öyle sıyrılır çıkar!"

Ama şartı hatırlatayım:Ama şartı hatırlatayım: Abdest alacak, abdesti güzel alacak, tamam alacak, namaz kılacak, namazı tamam kılacak. Abdest alacak, abdesti güzel alacak, tamam alacak, namaz kılacak, namazı tamam kılacak.

Abdest alacak ama tamam abdest alacak. Namaz kılacak ama bu işi tamam yapacak.Abdest alacak ama tamam abdest alacak. Namaz kılacak ama bu işi tamam yapacak. Tavsiye ederim; abdest alanlara bakın, çocuğunuzun nasıl abdest aldığına bakın;Tavsiye ederim; abdest alanlara bakın, çocuğunuzun nasıl abdest aldığına bakın; tavsiye ederim hanımınızın nasıl abdest aldığına bakın;tavsiye ederim hanımınızın nasıl abdest aldığına bakın; hanımlar, kocalarınızın nasıl abdest aldığına bakın… hanımlar, kocalarınızın nasıl abdest aldığına bakın… Herkes birbirini kontrol etsin. Şap pata şup pata… Herkes birbirini kontrol etsin. Şap pata şup pata…

Buraya gel bakayım, kolunun şurasına bak bakalım. Islanmadı, burası ıslanmadı!Buraya gel bakayım, kolunun şurasına bak bakalım. Islanmadı, burası ıslanmadı! Güzelce ıslanacaktı. Suyu alacaksınız, güzelce, her tarafını ıslatacaksınız. Islanmadı.Güzelce ıslanacaktı. Suyu alacaksınız, güzelce, her tarafını ıslatacaksınız. Islanmadı. Yüzünü şap pata şup pada… Gözüne gelmedi, kuru kaldı... Tamam yapmıyor. Yüzünü şap pata şup pada… Gözüne gelmedi, kuru kaldı... Tamam yapmıyor.

Peygamber Efendimiz; "Gözünüze de suyu içirin!" diyor.Peygamber Efendimiz; "Gözünüze de suyu içirin!" diyor. İnsan abdest alırken göz suyun pınarlarına filan her tarafına gitmesine özenecek.İnsan abdest alırken göz suyun pınarlarına filan her tarafına gitmesine özenecek. Ayaklarını tam yıkamıyor, yüzünü tam yıkamıyor, kolunu tam yıkamıyor; acele! Ayaklarını tam yıkamıyor, yüzünü tam yıkamıyor, kolunu tam yıkamıyor; acele!

el-Aceletü mineş-şeytân. el-Aceletü mineş-şeytân.

Şeytan acele ettiriyor. Güzel yapsana! Abdest almak ibadet, namaz kılmak ibadet! Şeytan acele ettiriyor. Güzel yapsana! Abdest almak ibadet, namaz kılmak ibadet!

Niye aceleye getiriyorsun? Niye aceleye getiriyorsun?

Vallahi bilmem. Sanki birisi kovalıyormuş gibi, sanki trene yetişecekmiş gibi,Vallahi bilmem. Sanki birisi kovalıyormuş gibi, sanki trene yetişecekmiş gibi, sanki vakit bir dakika geçerse tren kaçacakmış gibi bir acele bir acele!..sanki vakit bir dakika geçerse tren kaçacakmış gibi bir acele bir acele!.. Dur yahu, ne acele ediyorsun, ne var? Ne yapacaksın? Dur yahu, ne acele ediyorsun, ne var? Ne yapacaksın?

Kamran İnan'ın bir kitabı var, okudum: Kamran İnan'ın bir kitabı var, okudum:

"Biz, Türkler, 120, 130, 150 kmh ile gaza basar gideriz, yollarda alelacele tozu dumana katarız,"Biz, Türkler, 120, 130, 150 kmh ile gaza basar gideriz, yollarda alelacele tozu dumana katarız, gittiğimiz yerde kahveye otururuz, dalga geçeriz!" diyor. Böyle bir şey söylüyor.gittiğimiz yerde kahveye otururuz, dalga geçeriz!" diyor. Böyle bir şey söylüyor. Bu acele, acil bir işin olduğundan değilmiş demek ki!Bu acele, acil bir işin olduğundan değilmiş demek ki! Gittiğin yerde de kahveye oturup zaman öldüreceksin, o acelen neydi?Gittiğin yerde de kahveye oturup zaman öldüreceksin, o acelen neydi? Yavaş gitseydin ya! İçindeki trafik canavarını niye durdurmadın? Acele şeytandan! Yavaş gitseydin ya! İçindeki trafik canavarını niye durdurmadın? Acele şeytandan!

Abdest alırken de, abdesti güzel almıyor. Abdestin güzel alınmama sebeplerinden birisi de;Abdest alırken de, abdesti güzel almıyor. Abdestin güzel alınmama sebeplerinden birisi de; yüznumaraya gidiyor, ayaküstü şar şar…yüznumaraya gidiyor, ayaküstü şar şar… İdrar, çarptığı yerden her tarafa el bombası gibi dağılıyor.İdrar, çarptığı yerden her tarafa el bombası gibi dağılıyor. Paçaları ıslandı, anası duymasın. Her tarafına çişler yayıldı… Paçaları ıslandı, anası duymasın. Her tarafına çişler yayıldı…

Olmaz, olmadı. Sonra da hop kapatıyor gidiyor. Gel buraya, şu önünü aç, bak; donun ıslak! Olmaz, olmadı. Sonra da hop kapatıyor gidiyor.

Gel buraya, şu önünü aç, bak; donun ıslak!

Neden? İdrarın sonunu beklemedin. Borularda kalanlar sen yürürken çıktı, iç donunun ıslandı. Neden?

İdrarın sonunu beklemedin. Borularda kalanlar sen yürürken çıktı, iç donunun ıslandı.

İdrara dikkat etmiyorlar, taharete dikkat etmiyorlar,İdrara dikkat etmiyorlar, taharete dikkat etmiyorlar, abdest bozmaya, abdesti alırken yıkamaya dikkat etmiyorlar. abdest bozmaya, abdesti alırken yıkamaya dikkat etmiyorlar. Hâlbuki ibadet şadırvandan başlıyor!Hâlbuki ibadet şadırvandan başlıyor! Birçok kimse bundan gafil, ibadeti caminin içine girdiği zaman başlıyor sanıyor. Birçok kimse bundan gafil, ibadeti caminin içine girdiği zaman başlıyor sanıyor.

Muhterem kardeşlerim! İbadet şadırvanda başlar!Muhterem kardeşlerim!

İbadet şadırvanda başlar!
Abdest almak ibadettir, ibadet orada başlar.Abdest almak ibadettir, ibadet orada başlar. Birçok kimse onun ibadet olduğunu bilmediği için aceleye getiriyor, azasını yıkamıyor, duasını yapmıyor.Birçok kimse onun ibadet olduğunu bilmediği için aceleye getiriyor, azasını yıkamıyor, duasını yapmıyor. Ne kadar güzel dualar var… Ne kadar güzel dualar var…

Ağzına [su] alırken; "Yâ Rabbi, bana cennet taamlarını yedir, Kevser şarabından içir, hakkı söylet!" Ağzına [su] alırken; "Yâ Rabbi, bana cennet taamlarını yedir, Kevser şarabından içir, hakkı söylet!"

Yüzünü yıkarken; "Yâ Rabbi, bazı yüzlerin kara, bazı yüzlerin ak olduğu o kıyamet gününde,Yüzünü yıkarken; "Yâ Rabbi, bazı yüzlerin kara, bazı yüzlerin ak olduğu o kıyamet gününde, mahşer yerinde benim yüzümü ak eyle!" mahşer yerinde benim yüzümü ak eyle!"

Burnuna su verirken; "Yâ Rabbi, bana cennet kokularını cennette koklamayı nasip eyle!" Burnuna su verirken; "Yâ Rabbi, bana cennet kokularını cennette koklamayı nasip eyle!"

Sağ elini yıkarken; "Yâ Rabbi, kitabımı sağımdan ver!" Sağ elini yıkarken; "Yâ Rabbi, kitabımı sağımdan ver!"

Ayaklarını yıkarken; "Yâ Rabbi, benim ayaklarımı sıratta kaydırma,Ayaklarını yıkarken; "Yâ Rabbi, benim ayaklarımı sıratta kaydırma, cehenneme düşmeyeyim!" vs. diye duaları var. Hepsinin duası var.cehenneme düşmeyeyim!" vs. diye duaları var. Hepsinin duası var. Başına mesh ederken duası var. Kulaklarına mesh ederken, ensesine mesh ederkenBaşına mesh ederken duası var. Kulaklarına mesh ederken, ensesine mesh ederken –abdest dualarını ezberleyecek- onları yapacak. Abdesti güzel alacak, usulüyle alacak. –abdest dualarını ezberleyecek- onları yapacak. Abdesti güzel alacak, usulüyle alacak.

Fe ettemme vudûehû. "Abdestini güzel aldı, tamam,Fe ettemme vudûehû. "Abdestini güzel aldı, tamam, usulüne uygun, acele etmeden tam, hakkını vererek aldı, buraya geldi." usulüne uygun, acele etmeden tam, hakkını vererek aldı, buraya geldi."

Namazın tamamı nedir? Namazın tamamı nedir?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki; "Safların eğri büğrü olmaması, muntazam olması bile namazın tamamındandır!" "Safların eğri büğrü olmaması, muntazam olması bile namazın tamamındandır!"

Min tamâmis-salâh sevvû sufûfeküm. Saflarınızı dümdüz yapın.Min tamâmis-salâh sevvû sufûfeküm. Saflarınızı dümdüz yapın. Fe inne tasfiyeti sufûfi min tamâmis-salâh.Fe inne tasfiyeti sufûfi min tamâmis-salâh. "Çünkü safların muntazam olması namazın tamamındandır!" diyor. "Çünkü safların muntazam olması namazın tamamındandır!" diyor.

Saf muntazam olmayınca namaz tam olmuyor, namaz tam olmayınca da günahın affı tam olmuyor! Saf muntazam olmayınca namaz tam olmuyor, namaz tam olmayınca da günahın affı tam olmuyor!

Onun için müezzin Efendi orada ikamet getirirken ne diyoruz? Onun için müezzin Efendi orada ikamet getirirken ne diyoruz?

"Ey cemaat-i müslimîn! Allah sizden razı olsun; ayaklarınızın ucuna bakın,"Ey cemaat-i müslimîn! Allah sizden razı olsun; ayaklarınızın ucuna bakın, omuzlarınıza bakın, hizada olun, hizayı sağlayın, boşlukları doldurun,omuzlarınıza bakın, hizada olun, hizayı sağlayın, boşlukları doldurun, saf muntazam olsun ki o da namazın tamamından!" diyoruz. saf muntazam olsun ki o da namazın tamamından!" diyoruz.

Namazın çok çiğnenen, yapılmayan, tamam olmasını engelleyen şeylerinden birisi namazı hızlı kılmaktır.Namazın çok çiğnenen, yapılmayan, tamam olmasını engelleyen şeylerinden birisi namazı hızlı kılmaktır. Toruna bakıyorsun, abdest aldı! Nasıl aldı? Toruna bakıyorsun, abdest aldı!

Nasıl aldı?

Gidip kontrol etmedik, Allah bilir.Gidip kontrol etmedik, Allah bilir. Abdest aldı, ne kadar yerini yıkadı ne kadar yerini yıkamadı, belli değil! Abdest aldı, ne kadar yerini yıkadı ne kadar yerini yıkamadı, belli değil! Küçük, şapur şupur abdesti aldı geldi, Allahu ekber diyor.Küçük, şapur şupur abdesti aldı geldi, Allahu ekber diyor. Bakıyorsun ki bir dakikada dört rekâtı kılmış bitmiş! "Ne yaptın?" "Okudum dede." Bakıyorsun ki bir dakikada dört rekâtı kılmış bitmiş!

"Ne yaptın?"

"Okudum dede."

"Okudun ama şimdi oku bakayım. Hadi bakalım kronometrem var;"Okudun ama şimdi oku bakayım. Hadi bakalım kronometrem var; Subhaneke'yi oku, Fatiha'yı oku, zammı sûre eyle… hadi bakalım… Bak okumadın!" Subhaneke'yi oku, Fatiha'yı oku, zammı sûre eyle… hadi bakalım… Bak okumadın!"

Allahu ekber, tespihlere eğiliyor; süp süp süp... Allahu ekber, tespihlere eğiliyor; süp süp süp...

Süp değil Sübhâne rabbiye'l-azîm veya Sübhâne rabbiye'l-a'lâ. Süp değil Sübhâne rabbiye'l-azîm veya Sübhâne rabbiye'l-a'lâ.

Namaz tamam olmadı: Allahu ekber semiallâhu limen hamideh.Namaz tamam olmadı: Allahu ekber semiallâhu limen hamideh. Rabbenâ veleke'l-hamd. Allahu ekber. Semiallâhu limen hamideh. Rabbenâ ve leke'l-hamd... Rabbenâ veleke'l-hamd. Allahu ekber. Semiallâhu limen hamideh. Rabbenâ ve leke'l-hamd... Böyle bir hızlı hareket çoğunda vardır, dikkat edin! Böyle bir hızlı hareket çoğunda vardır, dikkat edin!

Sorumlusu olduğunuz kimseleri de ikaz edin:Sorumlusu olduğunuz kimseleri de ikaz edin: "Sen benim evladımsın, sen benim eşimsin, hayat arkadaşımsın, sen benim dostumsun, arkadaşımsın;"Sen benim evladımsın, sen benim eşimsin, hayat arkadaşımsın, sen benim dostumsun, arkadaşımsın; böyle hızlı kılınmaz, namaz tamam olmuyor; rükûu tamam olmuyor, secdesi tamam olmuyor,böyle hızlı kılınmaz, namaz tamam olmuyor; rükûu tamam olmuyor, secdesi tamam olmuyor, kıraati tamam olmuyor... Gel bakalım, Fatiha'yı oku bakalım…" kıraati tamam olmuyor... Gel bakalım, Fatiha'yı oku bakalım…"

Fatiha tamam değil, atlıyor. Kırk yıl geçmiş, Fatiha'yı doğru düzgün öğrenememiş;Fatiha tamam değil, atlıyor. Kırk yıl geçmiş, Fatiha'yı doğru düzgün öğrenememiş; yanlış öğrenmiş, yanlışını düzeltmemiş! Sûreleri yanlış öğrenmiş! yanlış öğrenmiş, yanlışını düzeltmemiş! Sûreleri yanlış öğrenmiş!

Kıraat eksik olursa namaz eksik olur.Kıraat eksik olursa namaz eksik olur. Tâdil-i erkâna riayet edilmezse rükûa, sücuda hakkı tam verilmezse namaz eksik olur!Tâdil-i erkâna riayet edilmezse rükûa, sücuda hakkı tam verilmezse namaz eksik olur! Saflar muntazam olmazsa cemaatte namaz eksik olur! Böyle birçok husus var. Saflar muntazam olmazsa cemaatte namaz eksik olur! Böyle birçok husus var.

Demek ki ibadet yaptığını düşünecek, ibadetine önem verecek, özenecek.Demek ki ibadet yaptığını düşünecek, ibadetine önem verecek, özenecek. Özene bezene, özene bezene abdest alacak.Özene bezene, özene bezene abdest alacak. Dikkatli dikkatli, özene bezene namazını kılacak. Aceleye getirmeyecek! Ne olacak? Dikkatli dikkatli, özene bezene namazını kılacak. Aceleye getirmeyecek!

Ne olacak?

Burada üç dakikada namaz kılıyorsun, dışarıda on dakikayı zayi ediyorsun!Burada üç dakikada namaz kılıyorsun, dışarıda on dakikayı zayi ediyorsun! Şuradaki üç dakikayı altı dakika yap, dışarıda da oyalanma, dört dakika kârın olur!Şuradaki üç dakikayı altı dakika yap, dışarıda da oyalanma, dört dakika kârın olur! Ama şeytan burada acele ettiriyor, orada oyalattırıyor.Ama şeytan burada acele ettiriyor, orada oyalattırıyor. Hatta orada oyalattırıyor, sünneti kılmasın diye [camiye] geç sokuyor. Hatta orada oyalattırıyor, sünneti kılmasın diye [camiye] geç sokuyor.

Peygamber Efendimiz'in ikindi namazının sünnetlerini bazen kılmadığını duymuş, sohbet ediyor;Peygamber Efendimiz'in ikindi namazının sünnetlerini bazen kılmadığını duymuş, sohbet ediyor; imam farza durduğu zaman gelecek! imam farza durduğu zaman gelecek! Oradan dört rekâtı tenzilat yapmayı, kırpıştırmayı kendisine kâr sayıyor.Oradan dört rekâtı tenzilat yapmayı, kırpıştırmayı kendisine kâr sayıyor. Kâr değil zarar! İbadet, namaz, sevabı çok, faydası çok... İşte onlardan kaybediyor. Kâr değil zarar! İbadet, namaz, sevabı çok, faydası çok... İşte onlardan kaybediyor.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Ama güzel yaparsa; abdest alırsa abdestini tamam ederse,Ama güzel yaparsa; abdest alırsa abdestini tamam ederse, hakkıyla mükemmel yaparsa, namaza girerse namazını mükemmel kılarsa, eksiksiz, tam kılarsa,hakkıyla mükemmel yaparsa, namaza girerse namazını mükemmel kılarsa, eksiksiz, tam kılarsa, günahlarından annesinden doğduğu gündeki gibi sıyrılmış olarak namazdan çıkar,günahlarından annesinden doğduğu gündeki gibi sıyrılmış olarak namazdan çıkar, tertemiz günahsız olarak çıkar! Bu da bizim namazımızın, müslümanların namazının tertemiz günahsız olarak çıkar! Bu da bizim namazımızın, müslümanların namazının ne kadar önemli bir ibadet olduğunu düşünmemize bir vesile! ne kadar önemli bir ibadet olduğunu düşünmemize bir vesile!

Bizim İslâm dinindeki ibadetlerimizin her birisi şâheserdir! Namaz şahane bir ibadettir. Bizim İslâm dinindeki ibadetlerimizin her birisi şâheserdir! Namaz şahane bir ibadettir.

Bunu nasıl anlarsınız? Siz anlamazsınız, siz folk müslümanısınız, folk müslüman! Bunu nasıl anlarsınız?

Siz anlamazsınız, siz folk müslümanısınız, folk müslüman!

Ne demek? Âdet olmuş da siz ondan müslümansınız!Ne demek?

Âdet olmuş da siz ondan müslümansınız!
Sizin ananız-atanız müslüman olmasaydı başka bir şey olsaydı öyle olacaktınız!Sizin ananız-atanız müslüman olmasaydı başka bir şey olsaydı öyle olacaktınız! Kendiniz inceleyerek, beğenerek, severek, şuuruna vararak müslüman olmadınız ki! Kendiniz inceleyerek, beğenerek, severek, şuuruna vararak müslüman olmadınız ki! Ananız babanız size biraz öğretti, biraz zorladı, biraz serteldi;Ananız babanız size biraz öğretti, biraz zorladı, biraz serteldi; öyle müslüman oldunuz, öyle namaz kılıyorsunuz. Böyle olmaz!öyle müslüman oldunuz, öyle namaz kılıyorsunuz. Böyle olmaz! İslâm'ı kökünü anlayacaksınız, seveceksiniz, ibadetleri öyle yapacaksınız. İslâm'ı kökünü anlayacaksınız, seveceksiniz, ibadetleri öyle yapacaksınız. Başka dinleri incelediğiniz zaman, başka dinlerde ibadetleri incelediğiniz zamanBaşka dinleri incelediğiniz zaman, başka dinlerde ibadetleri incelediğiniz zaman İslâm'ın ne kadar mükemmel olduğunu anlıyorsunuz. İslâm'ın ne kadar mükemmel olduğunu anlıyorsunuz.

Namazda Allahu Ekber diyorsun, Allah'ın huzuruna geliyorsun.Namazda Allahu Ekber diyorsun, Allah'ın huzuruna geliyorsun. Esasında bunun da mânasını kimse bilmiyor. Allah'ın selamı budur, Allah'a selam budur: Esasında bunun da mânasını kimse bilmiyor. Allah'ın selamı budur, Allah'a selam budur:

Allahu Ekber. "Yâ Rabbi sen en büyüksün!" demiş oluyorsun.Allahu Ekber. "Yâ Rabbi sen en büyüksün!" demiş oluyorsun. Saygından el pençe divan duruyorsun. O saygıyı hissetsen namazın kat kat kıymetlenecek.Saygından el pençe divan duruyorsun. O saygıyı hissetsen namazın kat kat kıymetlenecek. Allah'ın divanına durduğunu bilsen, gönlünü Mevla'ya dönsen namazın kat kat,Allah'ın divanına durduğunu bilsen, gönlünü Mevla'ya dönsen namazın kat kat, bin kat sevaplı olacak!bin kat sevaplı olacak! Subhaneke'nin mânasını bilsen namazın ne kadar sevaplı olacak. Fâtiha'nın mânasını bilsen... Subhaneke'nin mânasını bilsen namazın ne kadar sevaplı olacak. Fâtiha'nın mânasını bilsen...

"Bilmiyorum hocam." "Bilmiyorum hocam."

Peki, kırk yıldır bu Fâtiha'yı okuyorsun da bilmemek ayıp değil mi? Öğrenmemek ayıp değil mi?!.. Peki, kırk yıldır bu Fâtiha'yı okuyorsun da bilmemek ayıp değil mi? Öğrenmemek ayıp değil mi?!..

Bilerek, duyarak, şuurlu yaptığı zaman sevabı çok oluyor. Bilerek, duyarak, şuurlu yaptığı zaman sevabı çok oluyor.

Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi; ibadetlerin kıymetini bilen, aşk ile şevk ile yapanlardan eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri hepimizi; ibadetlerin kıymetini bilen, aşk ile şevk ile yapanlardan eylesin.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah hepinizden razı olsun. Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele. Allah hepinizden razı olsun.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2