Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Rahmet ve Cihad Peygamberi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

11 Rebîü'l-Evvel 1414 / 29.08.1993
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın özel gün ve gecelerde yapmış oldukları sohbetlerde yapılacak ibadetler ve sevaplı işler konusunda dinleyicileri bilgilendiriyor. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve hadis-i şerifler okuyup izah ediyor. Gecenin ihyası konusunda tavsiyelerde bulunuyor.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbi'l-âlemin alâ ni'amihi'z-zâhirati ve'l-bâtınah el-Hamdülillahi rabbi'l-âlemin alâ ni'amihi'z-zâhirati ve'l-bâtınah hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve üsvetine'l-haseneti muhammedini'l-mustafâVessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve üsvetine'l-haseneti muhammedini'l-mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-din. Emmâ ba'd: ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-din. Emmâ ba'd:

Aziz ve muhterem ve kıymetli ve sevgili kardeşlerim! Aziz ve muhterem ve kıymetli ve sevgili kardeşlerim!

Mevlid kandili geceniz mübarek olsun.Mevlid kandili geceniz mübarek olsun. Allahu Teâlâ hazretleri cümlenize sevdiklerinizle beraber uzun seneler böyle nice mübarek günlere,Allahu Teâlâ hazretleri cümlenize sevdiklerinizle beraber uzun seneler böyle nice mübarek günlere, kandillere, mânevî nimetlere, saadetlere, mübarek zamanlara, mekanlara ermenizi,kandillere, mânevî nimetlere, saadetlere, mübarek zamanlara, mekanlara ermenizi, iki cihanda aziz ve bahtiyar olmanızı nasip eylesin. iki cihanda aziz ve bahtiyar olmanızı nasip eylesin.

1422 sene kadar önce, tarih kitaplarının yazdığına göre, bir nisan ayının, ilkbaharın, 1422 sene kadar önce, tarih kitaplarının yazdığına göre, bir nisan ayının, ilkbaharın, nisan ayının yirminci gününde, baharda, bir pazar gününü pazartesiye bağlayan gece...nisan ayının yirminci gününde, baharda, bir pazar gününü pazartesiye bağlayan gece... Yani eskiler ona pazartesi gecesi diyorlar Yani eskiler ona pazartesi gecesi diyorlar çünkü akşam ezanıyla beraber ertesi günün gecesi başlamış oluyor.çünkü akşam ezanıyla beraber ertesi günün gecesi başlamış oluyor. Pazartesi gününe de Araplar yevmü'l-isneyn derler. Pazartesi gününe de Araplar yevmü'l-isneyn derler. Yevmü'l-ehad, pazar günü, yevmü'l-isneyn pazartesi günü. Yevmü'l-ehad, pazar günü, yevmü'l-isneyn pazartesi günü.

İsneyn gecesi, yani pazartesi gecesi, yani pazarı pazartesiye bağlayan gecede, İsneyn gecesi, yani pazartesi gecesi, yani pazarı pazartesiye bağlayan gecede, gün doğmadan, şu yaşadığımız âleme iki cihan güneşigün doğmadan, şu yaşadığımız âleme iki cihan güneşi Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri doğdu. Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri doğdu.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, şu kâinatın hâlıkı ve mâliki ve mutasarrıfı olan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, şu kâinatın hâlıkı ve mâliki ve mutasarrıfı olan Rabbimiz Allah azze ve celle hazretlerinin eşref-i mahlukâtıdır.Rabbimiz Allah azze ve celle hazretlerinin eşref-i mahlukâtıdır. Yani yarattığı mahlukâtın ihtilafsız, hilafsız, şeksiz şüphesiz, tereddütsüzYani yarattığı mahlukâtın ihtilafsız, hilafsız, şeksiz şüphesiz, tereddütsüz en sevgilisi, en şereflisi, en faziletlisi, en üstünüdür.en sevgilisi, en şereflisi, en faziletlisi, en üstünüdür. Hem buna Kur'ân-ı Kerîm şahit, hem Kur'an'dan evvel indirilmiş kitaplar şahit, Hem buna Kur'ân-ı Kerîm şahit, hem Kur'an'dan evvel indirilmiş kitaplar şahit, hem Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Allah emretti diye,hem Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Allah emretti diye, bunu kendi mübarek ağzıyla bizlere ifade eylemiş, hem de Peygamber Efendimiz'den öncekibunu kendi mübarek ağzıyla bizlere ifade eylemiş, hem de Peygamber Efendimiz'den önceki peygamberlerin hepsi bizim Peygamber Efendimiz'i sevmiş, saymış, metheylemiş ve müjdelemiş.peygamberlerin hepsi bizim Peygamber Efendimiz'i sevmiş, saymış, metheylemiş ve müjdelemiş. Bu da Kur'ân-ı Kerîm ile sabit. Yani inkâra imkân olmayan hakikatleri söylüyorum; şeksiz şüphesiz, Bu da Kur'ân-ı Kerîm ile sabit. Yani inkâra imkân olmayan hakikatleri söylüyorum; şeksiz şüphesiz, sağlam delillere dayalı sözleri söylüyorum. sağlam delillere dayalı sözleri söylüyorum.

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Hakîm'inin müteaddit âyetlerinde Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Hakîm'inin müteaddit âyetlerinde bizim peygamberimizi daha önceki ümmetlere bildirdiğini, daha önceki peygamberlerinbizim peygamberimizi daha önceki ümmetlere bildirdiğini, daha önceki peygamberlerin Peygamber Efendimiz'i ümmetlerine tarif ettiğini bildiriyor. Asdaku'l-kâilîn, sadakallahu'l-azîm. Peygamber Efendimiz'i ümmetlerine tarif ettiğini bildiriyor.

Asdaku'l-kâilîn, sadakallahu'l-azîm.
Allahu Azîmüşşân hazretlerinin Kur'ân-ı Kerîm'i haktır, sözü haktır, böyledir.Allahu Azîmüşşân hazretlerinin Kur'ân-ı Kerîm'i haktır, sözü haktır, böyledir. İşin aslı, gerçeği, hakikati budur. İşin aslı, gerçeği, hakikati budur.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i Hz. Âdem atamız da biliyordu. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i Hz. Âdem atamız da biliyordu. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerini Hz. İbrahim aleyhisselam da biliyordu.Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerini Hz. İbrahim aleyhisselam da biliyordu. Kader-i ilâhiyi Allah'ın bildirmesiyle, onun nesl-i pâkinden, sulb-u pâkinden Kader-i ilâhiyi Allah'ın bildirmesiyle, onun nesl-i pâkinden, sulb-u pâkinden öyle bir seyyidü'l-evvelîne ve'l-âhirîn geleceğini, Peygamber Efendimiz'in geleceğini o da biliyordu. öyle bir seyyidü'l-evvelîne ve'l-âhirîn geleceğini, Peygamber Efendimiz'in geleceğini o da biliyordu.

Bunlar zor şeyler değil; Allah bildirdi mi, rüyada gösterdi mi, ilham etti mi, Bunlar zor şeyler değil; Allah bildirdi mi, rüyada gösterdi mi, ilham etti mi, insanın bilmesi mümkün olan, bizim gibi âciz nâçiz kimselerin dahi hayatındainsanın bilmesi mümkün olan, bizim gibi âciz nâçiz kimselerin dahi hayatında küçük emsali görülen hadiselerdir. küçük emsali görülen hadiselerdir.

Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerinde bize bildirildiğine göre İbrahim aleyhisselam nasıl dua ediyordu? Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerinde bize bildirildiğine göre İbrahim aleyhisselam nasıl dua ediyordu?

İnnî eskentü min zürriyyetî. "Yâ Rabbi! İnnî eskentü min zürriyyetî. "Yâ Rabbi! Ben evlat ve çocuklarımdan birisini, onlardan birisi olan İsmail aleyhisselam'ı ve annesini." Ben evlat ve çocuklarımdan birisini, onlardan birisi olan İsmail aleyhisselam'ı ve annesini." Min zürriyetî. Benim zürriyetimde başka kimselerde var.Min zürriyetî. Benim zürriyetimde başka kimselerde var. "Onlardan bir tanesi olan bu İsmail aleyhisselam'ı annesiyle beraber iskan ettim, yerleştirdim." "Onlardan bir tanesi olan bu İsmail aleyhisselam'ı annesiyle beraber iskan ettim, yerleştirdim." götürdüm." Senin emrin, fermanın üzerine götürdüm. Bi-vâdin. "Öyle bir taşlık vadiye ki..."götürdüm." Senin emrin, fermanın üzerine götürdüm. Bi-vâdin. "Öyle bir taşlık vadiye ki..." Ğayri zî zer'in.Ğayri zî zer'in. "Ekin bitmez, içinde bir yeşillik olmayan, taşların arasında bir vadiye iskan ettim yâ Rabbi!" "Ekin bitmez, içinde bir yeşillik olmayan, taşların arasında bir vadiye iskan ettim yâ Rabbi!" Inde beytike'l-muharrami. "Sıradan bir vadi değil,Inde beytike'l-muharrami. "Sıradan bir vadi değil, Allahu Teâlâ hazretleri tarafından kutsîleştirilmiş kutsal bir vadiye."Allahu Teâlâ hazretleri tarafından kutsîleştirilmiş kutsal bir vadiye." Allah'ın meleklerinin daha evvelden işaretlemiş olduğu bir mahâlle.Allah'ın meleklerinin daha evvelden işaretlemiş olduğu bir mahâlle. Hz. Âdem'in ibadethane bina etmiş olduğu bir yere. Hz. Âdem'in ibadethane bina etmiş olduğu bir yere.

Inde beytike'l-muharram. "Senin muhterem ibadethanenin, evinin olduğu Inde beytike'l-muharram. "Senin muhterem ibadethanenin, evinin olduğu o kutsal yere yâ Rabbi götürdüm, Sen emrettin diye ekin bitmeyen o taşların arasındaki o vadiye bıraktım." o kutsal yere yâ Rabbi götürdüm, Sen emrettin diye ekin bitmeyen o taşların arasındaki o vadiye bıraktım."

Hatırlarsınız, duymuşsunuzdur İsmail aleyhisselam'ın annesi Sâre validemiz,Hatırlarsınız, duymuşsunuzdur İsmail aleyhisselam'ın annesi Sâre validemiz, İbrahim aleyhisselam boynu bükük, vicdanı, içi üzgün bırakıp giderken sesleniyor arkadan; İbrahim aleyhisselam boynu bükük, vicdanı, içi üzgün bırakıp giderken sesleniyor arkadan;

"Yâ İbrahim! Bizi kime bırakıyorsun? Nereye gidiyorsun? Niçin gidiyorsun?"Yâ İbrahim! Bizi kime bırakıyorsun? Nereye gidiyorsun? Niçin gidiyorsun? Bak küçük çocuğumla beni bıraktın, ben bir kadınım, bu çocuk küçük bir çocuk, ekin bitmez bir vadi;Bak küçük çocuğumla beni bıraktın, ben bir kadınım, bu çocuk küçük bir çocuk, ekin bitmez bir vadi; su yok, yiyecek yok, içecek yok?" Meskun saha değil, meskun bir mıntıka değil. su yok, yiyecek yok, içecek yok?"

Meskun saha değil, meskun bir mıntıka değil.
Evet, mukaddes beytin mahalli ama beytten de bir iz ve emare kalmamış. Evet, mukaddes beytin mahalli ama beytten de bir iz ve emare kalmamış.

"Bunu nasıl yaparsın yâ İbrahim? Sen peygambersin, ebi rahimsin!" "Bunu nasıl yaparsın yâ İbrahim? Sen peygambersin, ebi rahimsin!"

İbrahim, rahim demekmiş. İbrahim, rahim demekmiş. Çok merhametli bir baba, çok merhametli bir insanken, gözü yaşlı bir insanken; Çok merhametli bir baba, çok merhametli bir insanken, gözü yaşlı bir insanken;

İnne ibrâhîme le-evvâhun halîm. Hilim sahibi, çok ah vah eden,İnne ibrâhîme le-evvâhun halîm. Hilim sahibi, çok ah vah eden, çok duygulu bir insan iken sen bunu nasıl yapar bırakırsın? çok duygulu bir insan iken sen bunu nasıl yapar bırakırsın?

İnsanın tüyleri diken diken oluyor; İnsanın tüyleri diken diken oluyor; düşünürken, anlatırken, anlarken, dinlerken tüyleri diken diken oluyor. düşünürken, anlatırken, anlarken, dinlerken tüyleri diken diken oluyor.

Nasıl yaparsın bunu yâ İbrahim, nereye gidiyorsun? Nasıl yaparsın bunu yâ İbrahim, nereye gidiyorsun? Üstte güneş, altta çatır çatır kaya, dükkân yok, ev yok, insan yok!..Üstte güneş, altta çatır çatır kaya, dükkân yok, ev yok, insan yok!.. Nasıl bırakıp gidiyorsun? Bunu Allah'ın emriyle mi yaptın?" Diyor ki; Nasıl bırakıp gidiyorsun? Bunu Allah'ın emriyle mi yaptın?" Diyor ki;

"Evet Allah'ın emri, vahyi üzere, böyle işaret olduğu için ondan sizi buraya bıraktım." "Evet Allah'ın emri, vahyi üzere, böyle işaret olduğu için ondan sizi buraya bıraktım."

İbrahim aleyhisselam'ın sadakati böyle. Allah'ın halîli. İbrahim aleyhisselam'ın sadakati böyle. Allah'ın halîli. İnsan sevdiklerinden fedakârlık yapmadan kulluğu belli olmuyor ki!İnsan sevdiklerinden fedakârlık yapmadan kulluğu belli olmuyor ki! Sevdiklerini infak edecek, sevdiklerini harcayacak, sevdiklerini feda edecek deSevdiklerini infak edecek, sevdiklerini harcayacak, sevdiklerini feda edecek de Allah'ı her şeyden daha çok sevdiği anlaşılsın. Sevgili hanımını bırakıyor;Allah'ı her şeyden daha çok sevdiği anlaşılsın.

Sevgili hanımını bırakıyor;
Allah emretti diye beklediği, özlediği, duasını ettiği çocuğunu bırakıyor oraya. Allah emretti diye beklediği, özlediği, duasını ettiği çocuğunu bırakıyor oraya.

Yine Allah rüyada emretti diye, sevgili oğlunu kuzu gibi kurban etmeye de şey yapıyor. Yine Allah rüyada emretti diye, sevgili oğlunu kuzu gibi kurban etmeye de şey yapıyor. Ona da ona da eyvallah diyor, ona da itiraz yok. Allah'ın emirleri, imtihanı... Ona da ona da eyvallah diyor, ona da itiraz yok. Allah'ın emirleri, imtihanı... Tabii peygamber, büyük peygamber; Allah'ın imtihanı da şiddetli, herkesin kaldıramayacağı imtihan. Tabii peygamber, büyük peygamber; Allah'ın imtihanı da şiddetli, herkesin kaldıramayacağı imtihan.

"Nereye gidiyorsun?" "Allah emretti, gidiyorum." "Bizi kime bırakıyorsun?" "Nereye gidiyorsun?"

"Allah emretti, gidiyorum."

"Bizi kime bırakıyorsun?"

"Allah emrettiği için Allah'a bırakıyorum gidiyorum." "Allah emrettiği için Allah'a bırakıyorum gidiyorum."

"Eh madem Allah emretmiş, Allah bize yeter." diyor. "Eh madem Allah emretmiş, Allah bize yeter." diyor.

O da peygamber hanımı; o da olgun, o da düşünmesini, inanmasını, tevekkül etmesini, O da peygamber hanımı; o da olgun, o da düşünmesini, inanmasını, tevekkül etmesini, yardımın nereden geleceğini bilen mübarek validemiz. yardımın nereden geleceğini bilen mübarek validemiz.

"Eh, madem Allah emretmiş, o halde endişem yok." diyor. Evladıyla başbaşa kalıyor. "Eh, madem Allah emretmiş, o halde endişem yok." diyor. Evladıyla başbaşa kalıyor.

İbrahim aleyhisselam [gözden kaybolup gidiyor.] Kim bilir nasıl gidiyor...İbrahim aleyhisselam [gözden kaybolup gidiyor.] Kim bilir nasıl gidiyor... Tayy-i mekan ile mi gidiyor, süratle mi gidiyor, yavaş yavaş mı gözden kayboluyor, kaybolup gidiyor...Tayy-i mekan ile mi gidiyor, süratle mi gidiyor, yavaş yavaş mı gözden kayboluyor, kaybolup gidiyor... Ve İbrahim aleyhisselam; Rabbenâ veb'as fî-him rasûlen minhüm... "Yâ Rabbi! Ve İbrahim aleyhisselam;

Rabbenâ veb'as fî-him rasûlen minhüm... "Yâ Rabbi!
Onların içinden peygamber gönder.Onların içinden peygamber gönder. Onlara âyetlerini okuyan, onlara hak yolu gösteren peygamber gönder." diye dua ediyor. Onlara âyetlerini okuyan, onlara hak yolu gösteren peygamber gönder." diye dua ediyor.

Onun için Peygamber Efendimiz asırlar sonra diyor ki; Onun için Peygamber Efendimiz asırlar sonra diyor ki;

Ene duâu ebî ibrâhim. "Ben, babam, atam İbrahim aleyhisselam'ın duasıyım, bilin bunu." Ene duâu ebî ibrâhim. "Ben, babam, atam İbrahim aleyhisselam'ın duasıyım, bilin bunu."

İbrahim aleyhisselam'ın o elini kaldırıp da; "Yâ Rabbi! Bunları rızıklarla rızıklandır, İbrahim aleyhisselam'ın o elini kaldırıp da; "Yâ Rabbi! Bunları rızıklarla rızıklandır, bu ekinsiz vadide bıraktım ama sen rezzâk-ı âlemsin, sen bunları rızıklandır. bu ekinsiz vadide bıraktım ama sen rezzâk-ı âlemsin, sen bunları rızıklandır. Sen bunları yalnız koyma, sen bunları itibarlandır.Sen bunları yalnız koyma, sen bunları itibarlandır. Sen bunların içinden peygamber çıkar, insanları doğru yola irşad etsinler..." [diye ettiği duadır.] Sen bunların içinden peygamber çıkar, insanları doğru yola irşad etsinler..." [diye ettiği duadır.]

Biliyor çünkü, yani Allah'ın bildirmesiyle, ileride olacakların kendisine bildirilmiş olmasıyla, Biliyor çünkü, yani Allah'ın bildirmesiyle, ileride olacakların kendisine bildirilmiş olmasıyla, yapılacak sözler söylüyor, duaları yapıyor. Bu duası da aynen öyle çıkıyor. yapılacak sözler söylüyor, duaları yapıyor. Bu duası da aynen öyle çıkıyor.

Ve Peygamber Efendimiz, Hz. İsa aleyhisselam'ın müjdesi, müjdelediği insan. Nereden belli? Ve Peygamber Efendimiz, Hz. İsa aleyhisselam'ın müjdesi, müjdelediği insan.

Nereden belli?

Kur'ân-ı Kerîm yine buyuruyor ki; Ve iz kâle isebnü meryem.Kur'ân-ı Kerîm yine buyuruyor ki;

Ve iz kâle isebnü meryem.
"Hani o Meryem validemizin oğlu İsa aleyhisselam ne demişti, hatırlayın o günü ki..." buyuruyor "Hani o Meryem validemizin oğlu İsa aleyhisselam ne demişti, hatırlayın o günü ki..." buyuruyor Allahu Teâlâ hazretleri. Neydi o günler ki; Allahu Teâlâ hazretleri. Neydi o günler ki;

Yâ benî isrâile. 'Ey İsrail oğulları!"Yâ benî isrâile. 'Ey İsrail oğulları!" İnnî rasûlullâhi ileyküm. "Ben size Allah'ın gönderdiği vazifeli mürsel bir kişiyim, peygamberim." İnnî rasûlullâhi ileyküm. "Ben size Allah'ın gönderdiği vazifeli mürsel bir kişiyim, peygamberim." Haber getiren, Allah tarafından gönderilmiş bir kimseyim. Haber getiren, Allah tarafından gönderilmiş bir kimseyim.

Musaddıkan li-mâ beyne yedeyye mine't-tevrâti.Musaddıkan li-mâ beyne yedeyye mine't-tevrâti. "Ben ortaya ters, yeni bir şey çıkartmıyorum. "Ben ortaya ters, yeni bir şey çıkartmıyorum. Sizin bağlandığınız Musa aleyhisselam'ın, sevdiğiniz, bildiğiniz peygamberlerin, Sizin bağlandığınız Musa aleyhisselam'ın, sevdiğiniz, bildiğiniz peygamberlerin, bağlı olduğunuz kitabın, Tevrat'ın mefhumunu, mânasını tasdik ediciyim."bağlı olduğunuz kitabın, Tevrat'ın mefhumunu, mânasını tasdik ediciyim." Musaddıkan li-mâ beyne yedeyye mine't-tevrâti. Musaddıkan li-mâ beyne yedeyye mine't-tevrâti. "Tevrat'la size indirilmiş olan ahkâm Allah tarafından indirilmiştir, kabul. "Tevrat'la size indirilmiş olan ahkâm Allah tarafından indirilmiştir, kabul. Ben bunu tasdik ediyorum, doğruluğunu ifade ediyorum, reddetmiyorum,Ben bunu tasdik ediyorum, doğruluğunu ifade ediyorum, reddetmiyorum, aykırı bir şey çıkartmıyorum, onu tasdik ediciyim." Binâenaleyh, benden çekinmeyin, bana itiraz etmeyin,aykırı bir şey çıkartmıyorum, onu tasdik ediciyim." Binâenaleyh, benden çekinmeyin, bana itiraz etmeyin, ben de Musa aleyhisselam gibi, İbrahim aleyhisselam gibi, sizin bildiğiniz Tevrat'ta,ben de Musa aleyhisselam gibi, İbrahim aleyhisselam gibi, sizin bildiğiniz Tevrat'ta, Tevrat'tan sonra tanıdığınız peygamberler gibi, Allah'ın bir gönderilmiş elçisiyim.Tevrat'tan sonra tanıdığınız peygamberler gibi, Allah'ın bir gönderilmiş elçisiyim. Ama; Ve mübeşşiran bi-rasûlin ye'tî min ba'di's-mühû ahmed. Ama;

Ve mübeşşiran bi-rasûlin ye'tî min ba'di's-mühû ahmed.
"Benden sonra, asırlarca sonra bir peygamber gelecek, adı Ahmed olacak.""Benden sonra, asırlarca sonra bir peygamber gelecek, adı Ahmed olacak." Min ba'dî. "Benden sonra gelecek." İsmühû ahmed. "Adıyla söylüyor.Min ba'dî. "Benden sonra gelecek." İsmühû ahmed. "Adıyla söylüyor. Bir peygamber gelecek diye söylemiyor, Bir peygamber gelecek diye söylemiyor, adı Ahmed olacak bir peygamber gelecek, onu müjdeliyiciyim, vazifem o." adı Ahmed olacak bir peygamber gelecek, onu müjdeliyiciyim, vazifem o."

[Vazifem,] bir, eskiyi tasdik; iki, müstakbeli, istikbalde, asırlar sonra gelecek olan [Vazifem,] bir, eskiyi tasdik; iki, müstakbeli, istikbalde, asırlar sonra gelecek olan bir peygamberi de size müjdelemek. Neden? Âlemlere rahmet. bir peygamberi de size müjdelemek.

Neden?

Âlemlere rahmet.

Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîne. Alemlere rahmet ne demek? Ve mâ erselnâke illâ rahmeten li'l-âlemîne.

Alemlere rahmet ne demek?

Rahmet, aslında "acımak" demek. Allah celle celâlühû insanlara acıdığı için,Rahmet, aslında "acımak" demek. Allah celle celâlühû insanlara acıdığı için, dalâlete düşmesinler, sapıtmasınlar, şaşırmasınlar, yoldan çıkmasınlar, gazaba uğramasınlar,dalâlete düşmesinler, sapıtmasınlar, şaşırmasınlar, yoldan çıkmasınlar, gazaba uğramasınlar, cehennemlik olmasınlar diye, Allah acıdığı için peygamber gönderiyor. cehennemlik olmasınlar diye, Allah acıdığı için peygamber gönderiyor. Âlemlere rahmet olarak; tek bir ümmete, tek bir şehre, tek bir bölgeye, tek bir millete,Âlemlere rahmet olarak; tek bir ümmete, tek bir şehre, tek bir bölgeye, tek bir millete, tek bir kavme değil âlemlere rahmet olarak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinitek bir kavme değil âlemlere rahmet olarak Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerini göndermiş olduğunu bu âyet-i kerîmeden de biliyoruz. Başka âyet-i kerîmeler de var. göndermiş olduğunu bu âyet-i kerîmeden de biliyoruz. Başka âyet-i kerîmeler de var.

Geldiği zaman her peygamberin vazifesi; "Aman, ey bana inanan insanlar!Geldiği zaman her peygamberin vazifesi; "Aman, ey bana inanan insanlar! Siz ölürsünüz, sizin evlatlarınız dünyaya gelir, nesilleriniz ürer, nesilden nesile bu bilgiyi götürün; Siz ölürsünüz, sizin evlatlarınız dünyaya gelir, nesilleriniz ürer, nesilden nesile bu bilgiyi götürün; bir peygamber geldiği zaman, âhir zaman peygamberi, âlemlere rahmet olarak bir peygamber gelecek;bir peygamber geldiği zaman, âhir zaman peygamberi, âlemlere rahmet olarak bir peygamber gelecek; o geldiği zaman inansınlar, ona tâbi olsunlar, ona yardım etsinler…" o geldiği zaman inansınlar, ona tâbi olsunlar, ona yardım etsinler…"

Le-tü'minünne bi-hî ve le-tensurunnehû kâle e akrartüm ve ehaztüm alâ zâlikum ısrî. Le-tü'minünne bi-hî ve le-tensurunnehû kâle e akrartüm ve ehaztüm alâ zâlikum ısrî. "Bu bir karşılıklı, 'Tamam mı? Söz mü? Kabul mü?' diye"Bu bir karşılıklı, 'Tamam mı? Söz mü? Kabul mü?' diye ümmetlere peygamberlerinin söylediği bir husustur. ümmetlere peygamberlerinin söylediği bir husustur.

Kur'ân-ı Kerîm'de sarih bunlar. Peygamber Efendimiz gelmeden hıristiyanların, yahudilerinKur'ân-ı Kerîm'de sarih bunlar. Peygamber Efendimiz gelmeden hıristiyanların, yahudilerin o âlemlere rahmet olan peygamberin geleceğini, bekledikleri de kitaplarında bir gerçek.o âlemlere rahmet olan peygamberin geleceğini, bekledikleri de kitaplarında bir gerçek. Onların kitaplarında da bir gerçek. Yani hiç tahmin etmezsiniz,Onların kitaplarında da bir gerçek.

Yani hiç tahmin etmezsiniz,
Orta Asya'da yapılan kazılarda çıkan budist metinlerde, bir Maitri Smith diye,Orta Asya'da yapılan kazılarda çıkan budist metinlerde, bir Maitri Smith diye, onların diliyle, bir kurtarıcı, büyük kurtarıcının geleceği o kitaplarda da var.onların diliyle, bir kurtarıcı, büyük kurtarıcının geleceği o kitaplarda da var. Demek ki Allah onlara da hak peygamber göndermiş. Demek ki Allah onlara da hak peygamber göndermiş.

Ve in min ümmetin illâ hâle fî-hâ nezîrun. "Hiç peygamber gönderilmemiş kavim olmadığından" Ve in min ümmetin illâ hâle fî-hâ nezîrun. "Hiç peygamber gönderilmemiş kavim olmadığından" demek ki Hintlilere de bir kurtarıcı, âhir zaman peygamberi geleceği müjdelenmiş de,demek ki Hintlilere de bir kurtarıcı, âhir zaman peygamberi geleceği müjdelenmiş de, onlar da Maitri Smith gelecek diye bekliyorlar.onlar da Maitri Smith gelecek diye bekliyorlar. Yani isimleri onların Sanskritçe metinlerinde böyle geçen bir peygamber. Yani isimleri onların Sanskritçe metinlerinde böyle geçen bir peygamber.

Bütün ümmetler [peygamberimizin geleceğini biliyorlardı.] Bütün ümmetler [peygamberimizin geleceğini biliyorlardı.] Hatta bir alim, Prophecies in Old Books isimli İngilizce bir eserde Hatta bir alim, Prophecies in Old Books isimli İngilizce bir eserde bütün dinlerin mukaddes kitaplarında böyle bir peygamberin geleceğine dair bilgileri toplamış.bütün dinlerin mukaddes kitaplarında böyle bir peygamberin geleceğine dair bilgileri toplamış. Kitaba basmış; Sanskritçesi bu, Pehlivecesi bu, şu dilden şu, Yunancadan şu, Latinceden bu...Kitaba basmış; Sanskritçesi bu, Pehlivecesi bu, şu dilden şu, Yunancadan şu, Latinceden bu... Sayfalarca, hangi ümmetlerde, hangi milletlerde böyle rivayetler varsa toplamış. Sayfalarca, hangi ümmetlerde, hangi milletlerde böyle rivayetler varsa toplamış.

Ve İncil kelimesi, Evangelos [yani] İncil onların dillerinde "müjde" demek. Ve İncil kelimesi, Evangelos [yani] İncil onların dillerinde "müjde" demek.

Abdulehad Davud diye bir papaz var. Bu önemli bir şahsiyet.Abdulehad Davud diye bir papaz var. Bu önemli bir şahsiyet. 1900'lü yılların başlarında İstanbul'a da gelmiş, burada da yaşamış. 1900'lü yılların başlarında İstanbul'a da gelmiş, burada da yaşamış. Aslında Süryani, Ermeni. Onun için Süryaniceyi, Ermeniceyi, Yunancayı, Latinceyi öğrenmiş. Aslında Süryani, Ermeni. Onun için Süryaniceyi, Ermeniceyi, Yunancayı, Latinceyi öğrenmiş. Din tahsili yapmış; Vatikan'a, İngiltere'ye gitmiş çifte çifte doktorolar yapmış,Din tahsili yapmış; Vatikan'a, İngiltere'ye gitmiş çifte çifte doktorolar yapmış, dinî tahsilini yükseltmiş. Ama eski adı neydi? Eski adı Abdulmesih Davud idi; Mesih'in kulu.dinî tahsilini yükseltmiş.

Ama eski adı neydi?

Eski adı Abdulmesih Davud idi; Mesih'in kulu.
Yani onlar İsa aleyhisselam'a Mesih dediklerinden, yani İsa'nın kulu, Yani onlar İsa aleyhisselam'a Mesih dediklerinden, yani İsa'nın kulu, 'Mesih'in kulu' adını koymuş babası. Ama papaz olarak yetişmiş, profesör olmuş, 'Mesih'in kulu' adını koymuş babası. Ama papaz olarak yetişmiş, profesör olmuş, İran'da profesörlük yapmış, din adamlığı yapmış, kilise idare etmiş,İran'da profesörlük yapmış, din adamlığı yapmış, kilise idare etmiş, kilisede hıristiyanlara vaazlar vermiş, yaşamış, tecrübe kazanmış.kilisede hıristiyanlara vaazlar vermiş, yaşamış, tecrübe kazanmış. İngilizcesi, İtalyancası, Arapçası, Farsçası var.. Derya gibi bir insan, Abdulmesih Davud. İngilizcesi, İtalyancası, Arapçası, Farsçası var.. Derya gibi bir insan, Abdulmesih Davud.

Ama incelemelerinin sonunda hak peygamberin Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem olduğunu,Ama incelemelerinin sonunda hak peygamberin Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem olduğunu, hak dinin İslâm olduğunu, Allah'ın bir olduğunu anlamış. hak dinin İslâm olduğunu, Allah'ın bir olduğunu anlamış. Öyle Abdulmesih filan yok, adını Abdulehad koymuş. Abdulehad; Ehad olan Allah'ın kulu.Öyle Abdulmesih filan yok, adını Abdulehad koymuş. Abdulehad; Ehad olan Allah'ın kulu. Öyle Mesih'in filan değil, Ehad olan Allah'ın kulu diye adını Ehad koymuş, değiştirmiş,Öyle Mesih'in filan değil, Ehad olan Allah'ın kulu diye adını Ehad koymuş, değiştirmiş, kendisini hakka döndürmüş. Özünü hakka döndürmüş, İslâm'a girmiş. Çok eserleri var.kendisini hakka döndürmüş. Özünü hakka döndürmüş, İslâm'a girmiş.

Çok eserleri var.
İncil ve Salib diye kitabı var. Daha başka eserleri var.İncil ve Salib diye kitabı var. Daha başka eserleri var. Osmanlıca olarak basılmış, yeni harflerle de basılmış olanları var. Çok büyük alim. Osmanlıca olarak basılmış, yeni harflerle de basılmış olanları var. Çok büyük alim. Müslüman oldu, müslüman olarak yaşadı, ondan sonra 1930'lu yıllarda galiba, Müslüman oldu, müslüman olarak yaşadı, ondan sonra 1930'lu yıllarda galiba, Amerika'ya gitmiş, orada ondan sonrası pek [bilinmiyor] yani biraz karışık…Amerika'ya gitmiş, orada ondan sonrası pek [bilinmiyor] yani biraz karışık… Belki de kilise ne yaptı bilmiyorum yani, Belki de kilise ne yaptı bilmiyorum yani, peşine düşüp de bir suikast yapıp yapmadığını da bilmiyorum. [O Abdulehad] diyor ki; peşine düşüp de bir suikast yapıp yapmadığını da bilmiyorum. [O Abdulehad] diyor ki;

"Evangelos yani İncil 'müjde' demektir çünkü Hz. İsa'nın konuşmalarının, irşatlarının,"Evangelos yani İncil 'müjde' demektir çünkü Hz. İsa'nın konuşmalarının, irşatlarının, vaazlarının büyük bir kısmı gelecek olan peygambere ait müjdeyle geçiyordu."vaazlarının büyük bir kısmı gelecek olan peygambere ait müjdeyle geçiyordu." Konuşmaları onunla geçiyordu. Yani Hz. İsa, Peygamber Efendimiz'i tebşir etmek için, Konuşmaları onunla geçiyordu. Yani Hz. İsa, Peygamber Efendimiz'i tebşir etmek için, mübeşşir olarak, önceden, böyle bir kimse gelecek diye, en çok öyle çalışmış.mübeşşir olarak, önceden, böyle bir kimse gelecek diye, en çok öyle çalışmış. Hz. İsa'ya; "Sen o eski kutsal kitaplarda bahsi geçen, çok büyük olan o peygamber misin?Hz. İsa'ya;

"Sen o eski kutsal kitaplarda bahsi geçen, çok büyük olan o peygamber misin?
Sen o musun? Tevrat'ta geçen, daha önceki kitaplarda geçen Allah'ın o methettiği peygamber misin?" diyorlar. Sen o musun? Tevrat'ta geçen, daha önceki kitaplarda geçen Allah'ın o methettiği peygamber misin?" diyorlar.

"Hayır, ben o değilim, ben onun müjdecisiyim, o benden sonra gelecek, "Hayır, ben o değilim, ben onun müjdecisiyim, o benden sonra gelecek, ondan sonra başka peygamber gelmeyecek." diye ifade ediyor. ondan sonra başka peygamber gelmeyecek." diye ifade ediyor.

Yani bunu hıristiyan alimler bilir, yahudi alimler bilir. İnsaf edenler itiraf da etmişlerdir,Yani bunu hıristiyan alimler bilir, yahudi alimler bilir. İnsaf edenler itiraf da etmişlerdir, Allah'tan korkanlar, kendi yanlarındaki bilgiyi saklamayanlar, söylemişlerdir. Allah'tan korkanlar, kendi yanlarındaki bilgiyi saklamayanlar, söylemişlerdir. Bunları Peygamber Efendimiz de söylüyor. Niçin söylüyor? Biz bilelim diye söylüyor. Bunları Peygamber Efendimiz de söylüyor.

Niçin söylüyor?

Biz bilelim diye söylüyor.

Mesela burada, bizim kitabımız Râmûzü'l-ehâdîs hadis kitabımız ya, orada hadîs-i şerîfler var;Mesela burada, bizim kitabımız Râmûzü'l-ehâdîs hadis kitabımız ya, orada hadîs-i şerîfler var; şu mübarek akşama uygun olarak onlardan okuyalım. şu mübarek akşama uygun olarak onlardan okuyalım.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîflerinde buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir hadîs-i şerîflerinde buyuruyor ki;

Ene kâidü'l-mürselîn ve lâ fahra. Ene kâidü'l-mürselîn ve lâ fahra. "Ben bütün peygamberlerin önderi ve komutanı ve başbuğuyum övünmek yok.""Ben bütün peygamberlerin önderi ve komutanı ve başbuğuyum övünmek yok." Allah böyle takdir eylemiş ben Allah'ın takdirini ifade ediyorum size. Allah böyle takdir eylemiş ben Allah'ın takdirini ifade ediyorum size.

Ve ene hâtemu'n-nebiyyîn. "Ben peygamberlerin hâtemiyim,Ve ene hâtemu'n-nebiyyîn. "Ben peygamberlerin hâtemiyim, sonuncusuyum, mühürlenişi, işin en sonuncusuyum." Ve lâ fahra. "Övünmek yok."sonuncusuyum, mühürlenişi, işin en sonuncusuyum." Ve lâ fahra. "Övünmek yok." Yani Allah beni böyle bu vasıfla tavsif eylemiş. Ve ene evvelu şâfiin ve müşaffain ve lâ fahr.Yani Allah beni böyle bu vasıfla tavsif eylemiş.

Ve ene evvelu şâfiin ve müşaffain ve lâ fahr.
"Mahşer gününde de kendisine ilk defa şefaat imkânı bahşedilecek olan kimse benim "Mahşer gününde de kendisine ilk defa şefaat imkânı bahşedilecek olan kimse benim ve şefaat selahiyeti verilecek kimse şefaat ettiği zaman, şefaati kabul olunan kimse,ve şefaat selahiyeti verilecek kimse şefaat ettiği zaman, şefaati kabul olunan kimse, şefaat edecek olan ve şefaati de reddedilmeyip kabul olacak kimse de yine benim."şefaat edecek olan ve şefaati de reddedilmeyip kabul olacak kimse de yine benim." Ve lâ fahra. ["Övünmek yok."] buyurmuştur. Ve lâ fahra. ["Övünmek yok."] buyurmuştur.

[Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in] başka bir hadîs-i şerîfi var;[Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in] başka bir hadîs-i şerîfi var; Tirmizî'de 'hasen hadis' diye, İbn Mâce'de Ebû Saîd el-Hudrî hazretlerinden, aynı mânaları ifade ediyor. Tirmizî'de 'hasen hadis' diye, İbn Mâce'de Ebû Saîd el-Hudrî hazretlerinden, aynı mânaları ifade ediyor.

Ene seyyidü veled-i âdem. "Ben Âdemoğlunun efendisiyim, en soylusu, en asaletlisiyim."Ene seyyidü veled-i âdem. "Ben Âdemoğlunun efendisiyim, en soylusu, en asaletlisiyim." Yevme'l-kıyâmeti. Dünya asaleti değil âhiret asaleti. "Âhirette Âdemoğullarının seyyidiyim, efendisiyim. Yevme'l-kıyâmeti. Dünya asaleti değil âhiret asaleti. "Âhirette Âdemoğullarının seyyidiyim, efendisiyim. Ve lâ fahra. ["Övünmek yok."] Ve bi-yedî livâu'l-hamd.Ve lâ fahra. ["Övünmek yok."] Ve bi-yedî livâu'l-hamd. "Elimde o mahşer gününde hamd sancağı, Livâü'l-hamd bulunacak. Ve lâ fahr. "Övünmek yok.""Elimde o mahşer gününde hamd sancağı, Livâü'l-hamd bulunacak. Ve lâ fahr. "Övünmek yok." Bunu övünmek için söylüyor değilim, gerçek bu. Bunu övünmek için söylüyor değilim, gerçek bu.

Ve mâ min nebiyyin yevmeizin âdemü fe-men sivâhü illâ tahte livâî.Ve mâ min nebiyyin yevmeizin âdemü fe-men sivâhü illâ tahte livâî. "Hiçbir peygamber olmayacak ki o gün benim o Livâü'l-hamd sancağımın altında toplanmış olmasın. "Hiçbir peygamber olmayacak ki o gün benim o Livâü'l-hamd sancağımın altında toplanmış olmasın. Âdem aleyhisselam dahil ve ondan sonraki[ler]." Hz. Âdem, peygamberlerin evveli,Âdem aleyhisselam dahil ve ondan sonraki[ler]." Hz. Âdem, peygamberlerin evveli, ilk insan, ilk peygamber. Âdem aleyhisselam ve ondan sonraki bütün peygamberler ilk insan, ilk peygamber. Âdem aleyhisselam ve ondan sonraki bütün peygamberler Peygamber Efendimiz'in Livâü'l-hamd'i altında toplanacaklar. Peygamber Efendimiz'in Livâü'l-hamd'i altında toplanacaklar.

Ve ene evvelü men tenşakku anhü'l-ardu.Ve ene evvelü men tenşakku anhü'l-ardu. "Ve yeryüzünde ba'sü ba'de'l-mevt olduğu zaman, kabirden, kabrinden ilk kalkacak olan kişi ben olacağım." "Ve yeryüzünde ba'sü ba'de'l-mevt olduğu zaman, kabirden, kabrinden ilk kalkacak olan kişi ben olacağım." İlk önce kabr-i nebîden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ba'su ba'del mevtte kalkacak. İlk önce kabr-i nebîden Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem ba'su ba'del mevtte kalkacak. Ve lâ fahr. "Bunlar övünmek için söylenen sözler değil." Ve lâ fahr. "Bunlar övünmek için söylenen sözler değil."

Ve ene evvel, şâfi'in ve evvelü müşeffa'in ve lâ fahra.Ve ene evvel, şâfi'in ve evvelü müşeffa'in ve lâ fahra. "Âhirette ilk şefaat edecek olan benim ve şefaati kabul olunacak olan benim."Âhirette ilk şefaat edecek olan benim ve şefaati kabul olunacak olan benim. Övülecek bir durum değil." Yani övünmek için söylemiyorum,Övülecek bir durum değil." Yani övünmek için söylemiyorum, Allahu Teâlâ hazretlerinin bu bana ikramıdır, diye Allahu Teâlâ hazretlerinin bu bana ikramıdır, diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş.

Bir başka hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Ene Muhammedün. "Ben Muhammedim." Bir başka hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Ene Muhammedün. "Ben Muhammedim." Dedesi o ismi koymuş. Demişler ki; "Bu isim böyle pek duyduğumuz bir isim değil;Dedesi o ismi koymuş. Demişler ki;

"Bu isim böyle pek duyduğumuz bir isim değil;
Araplar arasında Haşim var, bilmem ne var, böyle çeşitli başka isimler var ama bu rastlanan,Araplar arasında Haşim var, bilmem ne var, böyle çeşitli başka isimler var ama bu rastlanan, böyle bir bilinen bir isim değil. Bunu nereden koydun? böyle bir bilinen bir isim değil. Bunu nereden koydun? Ne demek yani bu, niye bu torununa bu ismi koydun?" demişler. Ne demek yani bu, niye bu torununa bu ismi koydun?" demişler.

Malum, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz yetim olarak doğdu. Malum, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz yetim olarak doğdu. Dedesine soruyorlar; "Niye Muhammed adını koydun?" diye. [Diyor ki;] Dedesine soruyorlar;

"Niye Muhammed adını koydun?" diye. [Diyor ki;]

"İstedim ki; gökte de yerde de herkes onu övsün, methetsin, ona hamd etsin, "İstedim ki; gökte de yerde de herkes onu övsün, methetsin, ona hamd etsin, iki cihanda makbul olsun diye..." Yani, gökte yerde makbul olsun diye bu ismi koyduğunu söylemiş.iki cihanda makbul olsun diye..." Yani, gökte yerde makbul olsun diye bu ismi koyduğunu söylemiş. Tabii Allah ilham ediyor. Peygamber Efendimiz diyor ki; "Ben Muhammedim."Tabii Allah ilham ediyor.

Peygamber Efendimiz diyor ki; "Ben Muhammedim."
Ene muhammedün. "Ben Muhammedim." Yani dedemin koyduğu bir isim benim Muhammed. Ene muhammedün. "Ben Muhammedim." Yani dedemin koyduğu bir isim benim Muhammed.

Ve ahmedü. "Ben aynı zamanda Ahmedim." Evet, İncil'de Ahmed adıyla geçiyordu. Ve ahmedü. "Ben aynı zamanda Ahmedim."

Evet, İncil'de Ahmed adıyla geçiyordu.
Ahmed de; hem çok hamd eden, çok hâmid mânasına gelir, ismi failin ismi tafdili olur,Ahmed de; hem çok hamd eden, çok hâmid mânasına gelir, ismi failin ismi tafdili olur, hem de hamîd, yani mahmud mânasına, ismi mefulun ismi tafdili olur, çok methedilen demek olur hem de hamîd, yani mahmud mânasına, ismi mefulun ismi tafdili olur, çok methedilen demek olur yine Muhammed manasıyla birleşir. Mana olarak aynı. O da ismi tafdil.yine Muhammed manasıyla birleşir. Mana olarak aynı. O da ismi tafdil. Mesela ne diyoruz; ahsen, en güzel; atyeb, en hoş;Mesela ne diyoruz; ahsen, en güzel; atyeb, en hoş; ekber, en büyük; onun gibi Ahmed, yani en hamde, övülmeye, methedilmeye şayeste, ekber, en büyük; onun gibi Ahmed, yani en hamde, övülmeye, methedilmeye şayeste, yüce şahsiyet mânasına veyahut Allah'a en çok hamd eden, onu layık olduğu şekilde, yüce şahsiyet mânasına veyahut Allah'a en çok hamd eden, onu layık olduğu şekilde, hamd sıfatıyla bilip, övüp, ona o şekilde peygamberlik eden kimse mânasına. hamd sıfatıyla bilip, övüp, ona o şekilde peygamberlik eden kimse mânasına.

Ene resûlü'r-rahmeti. "Ben rahmet peygamberiyim." Ene resûlü'r-rahmeti. "Ben rahmet peygamberiyim."

Peygamber Efendimiz'i Allahu Teâlâ hazretleri âlemlere rahmet olarak göndermiş.Peygamber Efendimiz'i Allahu Teâlâ hazretleri âlemlere rahmet olarak göndermiş. Kalbine eşsiz, engin, sonsuz rahmet duygusu vermiş. Merhametli; yetimleri kollayan, Kalbine eşsiz, engin, sonsuz rahmet duygusu vermiş. Merhametli; yetimleri kollayan, dullara yardım elini uzatan, insanları affeden, kusurları bağışlayan, dullara yardım elini uzatan, insanları affeden, kusurları bağışlayan, eline gelenleri cömertçe harcayan, fakirlerin dertlerini [dinleyen], eline gelenleri cömertçe harcayan, fakirlerin dertlerini [dinleyen], yaralarına merhem sarmaya çalışan, zalimlerin zulmünü engellemekte hiç tereddüt göstermeyen [bir merhamet sahibi.]yaralarına merhem sarmaya çalışan, zalimlerin zulmünü engellemekte hiç tereddüt göstermeyen [bir merhamet sahibi.] Merhametli; yani zalime dur demek de merhametin icabı. Merhametli; yani zalime dur demek de merhametin icabı. Hem ona merhamet, hem mazluma merhamet. Hem ona merhamet, hem mazluma merhamet. Çünkü zalimin zulmünden alıkoymak da ona yardımdır. Çünkü zalimin zulmünden alıkoymak da ona yardımdır.

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde ne buyuruyordu? Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde ne buyuruyordu?

"Müslüman kardeşiniz zalim olsa da ona yardım edin, mazlum olsa da yardım edin." "Müslüman kardeşiniz zalim olsa da ona yardım edin, mazlum olsa da yardım edin."

"Yâ Resûlallah! Mazlum olduğu zaman yardım edelim, yardımına koşalım, kurtaralım ama "Yâ Resûlallah! Mazlum olduğu zaman yardım edelim, yardımına koşalım, kurtaralım ama zalimken nasıl yardım edeceğiz?" zalimken nasıl yardım edeceğiz?"

"Onu zulmünden men edersiniz, yaptırtmazsınız zulmünü; o da ona yardımdır." "Onu zulmünden men edersiniz, yaptırtmazsınız zulmünü; o da ona yardımdır."

Çünkü zulmederse günaha girecek, günaha girerse gazaba uğrayacak. Çünkü zulmederse günaha girecek, günaha girerse gazaba uğrayacak. O halde zulüm yaptırmayın, o da ona yardımdır. Onun için kötülüğü engelleyeceksiniz, O halde zulüm yaptırmayın, o da ona yardımdır. Onun için kötülüğü engelleyeceksiniz, arkadaşınızın kötülüğüne göz yummayacaksınız, yaptırtmayacaksınız, "yapma böyle" diyeceksiniz. arkadaşınızın kötülüğüne göz yummayacaksınız, yaptırtmayacaksınız, "yapma böyle" diyeceksiniz.

Yani dünyada, "yapma böyle hapse girersin", "yapma böyle denize düşersin", Yani dünyada, "yapma böyle hapse girersin", "yapma böyle denize düşersin", "yapma böyle araba altında kalırsın" diyorsun da, "yapma böyle araba altında kalırsın" diyorsun da, niye "âhirette cehenneme düşersin" demiyorsun kardeşine? niye "âhirette cehenneme düşersin" demiyorsun kardeşine?

Yangından yanacağı zaman ahşap binanın içine kahramanca dalıyorsun da, Yangından yanacağı zaman ahşap binanın içine kahramanca dalıyorsun da, baygın vaziyette kardeşini dumandan boğulacakken omuzunda çıkartıyorsun, yardım ediyorsun da,baygın vaziyette kardeşini dumandan boğulacakken omuzunda çıkartıyorsun, yardım ediyorsun da, niye cehenneme düşmesine engel olmaya çalışmıyorsun? Merhametin yok mu? niye cehenneme düşmesine engel olmaya çalışmıyorsun?

Merhametin yok mu?

Ne güzel [ibretlik bir hadise.] Bizim bir hakim arkadaşımızın zalim bir hakim akrabası var.Ne güzel [ibretlik bir hadise.] Bizim bir hakim arkadaşımızın zalim bir hakim akrabası var. Zalim olduğu kesin [bir] akrabası var. Onun kapısına gitmiş.Zalim olduğu kesin [bir] akrabası var. Onun kapısına gitmiş. Müslüman, eli tespihli, yüreği Allah korkusuyla dolu hâkim, takvâ ehli hali.Müslüman, eli tespihli, yüreği Allah korkusuyla dolu hâkim, takvâ ehli hali. Ötekisinin [dünyevî] mertebesi yüksek, bu yeğen, daha genç.Ötekisinin [dünyevî] mertebesi yüksek, bu yeğen, daha genç. Bunun dünyevî mertebesi aşağıda [ama] uhrevî mertebesi çok yüksek.Bunun dünyevî mertebesi aşağıda [ama] uhrevî mertebesi çok yüksek. Kâfir mü'minin ayağının tozu olamaz. Gitmiş, demiş ki; Kâfir mü'minin ayağının tozu olamaz. Gitmiş, demiş ki;

"Ağabey, geçen gün tesbih çekiyordum, ibadet ediyordum, gözüme Allah bir şey gösterdi,"Ağabey, geçen gün tesbih çekiyordum, ibadet ediyordum, gözüme Allah bir şey gösterdi, aklıma bir şey geldi, o sorumluluk duygusuyla bak sana geldim bugün.aklıma bir şey geldi, o sorumluluk duygusuyla bak sana geldim bugün. Müsaade et de anlatayım." "E anlat yeğenim. Anlat, nedir, ne düşündün bakalım." Demiş ki; Müsaade et de anlatayım."

"E anlat yeğenim. Anlat, nedir, ne düşündün bakalım." Demiş ki;

"Ağabey, sen de hakimsin ben de hâkimim. Sen yüksek hakimsin, ben işte orta boylu bir hâkimim. "Ağabey, sen de hakimsin ben de hâkimim. Sen yüksek hakimsin, ben işte orta boylu bir hâkimim. Şimdi senin halini ben biliyorum, inancın yok, zulmün çok. Haksızlıkları yapan bir kimsesin. Şimdi senin halini ben biliyorum, inancın yok, zulmün çok. Haksızlıkları yapan bir kimsesin. Düşünürken gözümün önüne geldi ki kıyâmet kopmuş, insanlar cennetlikler, cehennemlikler [diye] ayrılıyor.Düşünürken gözümün önüne geldi ki kıyâmet kopmuş, insanlar cennetlikler, cehennemlikler [diye] ayrılıyor. Cehennemlikleri zebaniler önlerine katmışlar cehenneme sürüyorlar.Cehennemlikleri zebaniler önlerine katmışlar cehenneme sürüyorlar. Onların içinde sen de varsın. Onların içinde sen de varsın. Önümüzden geçerken şöyle başını kaldırdın, bana öyle bir bakışla baktın ki, yani; Önümüzden geçerken şöyle başını kaldırdın, bana öyle bir bakışla baktın ki, yani;

'Yeğenim, madem işin aslı böyleydi, böyle ahbaplık, akrabalık, arkadaşlık, dostluk olur mu? 'Yeğenim, madem işin aslı böyleydi, böyle ahbaplık, akrabalık, arkadaşlık, dostluk olur mu? Dünyadayken haber verseydin de ben bu duruma düşmeseydim ya! Dünyadayken haber verseydin de ben bu duruma düşmeseydim ya! Yapılır mı böyle vefasızlık!?.' gibilerden yüzüme baktın. Tabii seni sürüklediler götürdüler. Yapılır mı böyle vefasızlık!?.' gibilerden yüzüme baktın. Tabii seni sürüklediler götürdüler.

Ben böyle bir şeyi düşününce, görür gibi olunca ürperdim, haklı gördüm bu durumu,Ben böyle bir şeyi düşününce, görür gibi olunca ürperdim, haklı gördüm bu durumu, onun için sana geldim ağabey. Allah'a inan, Allah'ın yoluna gir, zulmü bırak.onun için sana geldim ağabey. Allah'a inan, Allah'ın yoluna gir, zulmü bırak. Allah'ın istediği kul olmaya bak. Hak yola gel, müslüman ol ağabey." demiş. Allah'ın istediği kul olmaya bak. Hak yola gel, müslüman ol ağabey." demiş.

Adam etkilenmiş bu sözden. Demiş; "Yeğenim doğru söylüyorsun.Adam etkilenmiş bu sözden. Demiş;

"Yeğenim doğru söylüyorsun.
Yeğenim doğru söylüyorsun ama içim imanı kabul etmiyor." demiş. "Kalbim kabul etmiyor..."Yeğenim doğru söylüyorsun ama içim imanı kabul etmiyor." demiş. "Kalbim kabul etmiyor..." Aklı kabul etmiyor, kalbi mühürlü. Hani Allah mühürlüyor ya, aklı kabul ediyor,Aklı kabul etmiyor, kalbi mühürlü. Hani Allah mühürlüyor ya, aklı kabul ediyor, "yeğenim doğru söylüyorsun" diyor, yeğeninin sözü doğru ama kalbi mühürlü. "yeğenim doğru söylüyorsun" diyor, yeğeninin sözü doğru ama kalbi mühürlü.

Yaa… Allah [kalbini mühürlemiş.] Yaa… Allah [kalbini mühürlemiş.]

Hani, "Üç cuma namazına gelmeyenin Allah kalbini mühürler." diye hadîs-i şerîf var ya.. Hani, "Üç cuma namazına gelmeyenin Allah kalbini mühürler." diye hadîs-i şerîf var ya..

Niye biz cumasızlara çatıyoruz? Yani kimseye çatmak arzumuz yok, Niye biz cumasızlara çatıyoruz?

Yani kimseye çatmak arzumuz yok,
hiç kimseyle kavga etmek istemeyiz ama herkesle de kavga ederiz. hiç kimseyle kavga etmek istemeyiz ama herkesle de kavga ederiz. Allah'ın rızası için herkesle kavga ederiz ama Allah rızası için kimseyle de kavga etmek istemeyiz; Allah'ın rızası için herkesle kavga ederiz ama Allah rızası için kimseyle de kavga etmek istemeyiz; vursunlar kafamıza alsınlar elimizden ekmeğimizi, gık demeyiz.vursunlar kafamıza alsınlar elimizden ekmeğimizi, gık demeyiz. Allah rızası için sabır da ederiz Allah rızası için şaha da kalkarız, aman da vermeyiz. Allah rızası için sabır da ederiz Allah rızası için şaha da kalkarız, aman da vermeyiz.

Peygamber Efendimiz bir başka hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz bir başka hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

Ene eşrefü'n-nâsi haseben ve lâ fahr. Ene eşrefü'n-nâsi haseben ve lâ fahr. "Ben insanların soy sop yönünden en şereflisiyim, övünmek yok, gerçek bu." "Ben insanların soy sop yönünden en şereflisiyim, övünmek yok, gerçek bu."

Hakikaten Hz. Âdem'in soyundan, oradan insanlar çoğaldıkça Hakikaten Hz. Âdem'in soyundan, oradan insanlar çoğaldıkça Efendimiz'in nuru, nûr-u nübüvveti daima en şerefli aileye geçmiş. Efendimiz'in nuru, nûr-u nübüvveti daima en şerefli aileye geçmiş. İbrahim aleyhisselam'a gelmiş, İbrahim aleyhisselam'dan İsmail aleyhisselam'a gelmiş İbrahim aleyhisselam'a gelmiş, İbrahim aleyhisselam'dan İsmail aleyhisselam'a gelmiş ve ne zaman insanlar çoğalıp kavimlere, kabilelere, kollara, boylara ayrılmışsa,ve ne zaman insanlar çoğalıp kavimlere, kabilelere, kollara, boylara ayrılmışsa, onun soyunun aileleri en şereflisinden olmuş. onun soyunun aileleri en şereflisinden olmuş.

"Ben" diyor Peygamber Efendimiz, "Hz. Âdem atama kadar ecdadımın içinde,"Ben" diyor Peygamber Efendimiz, "Hz. Âdem atama kadar ecdadımın içinde, sülalemin içinden hep nikâhla gelmişim.sülalemin içinden hep nikâhla gelmişim. Hiç, hiç nikâhtan gayri bir şey vuku bulmuş değil bizim ailemizin içinde." diyor.Hiç, hiç nikâhtan gayri bir şey vuku bulmuş değil bizim ailemizin içinde." diyor. Yani zina ile, gayri meşru çocuk filan gibi bir durum [ile]Yani zina ile, gayri meşru çocuk filan gibi bir durum [ile] Peygamber Efendimiz'in o nesl-i pâkine asla gölge gelmemiş. Peygamber Efendimiz'in o nesl-i pâkine asla gölge gelmemiş. Daima nikâhla ve insanların en şerefli soylarından, boylarından asırlar geçtikçe süzüle süzüle gelmiş. Daima nikâhla ve insanların en şerefli soylarından, boylarından asırlar geçtikçe süzüle süzüle gelmiş. Onun için Mustafa adı. Mustafa ne demek? Musaffâ gibi yani.Onun için Mustafa adı.

Mustafa ne demek?

Musaffâ gibi yani.
Sâfileştirilmiş, yani Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz süzme bal gibi. Öyle gelmiş. Sâfileştirilmiş, yani Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz süzme bal gibi. Öyle gelmiş.

Ene eşrefü'n-nâsi haseben ve lâ fahr. "Övünmek yok, soyca en şereflisiyim." Ene eşrefü'n-nâsi haseben ve lâ fahr. "Övünmek yok, soyca en şereflisiyim." Ve ekremü'n-nâsi kadren ve lâ fahr. "İnsanların ne kerîmiyim, kerem sahibiyim, övünmek yok."Ve ekremü'n-nâsi kadren ve lâ fahr. "İnsanların ne kerîmiyim, kerem sahibiyim, övünmek yok." Eyyühe'n-nâs! "Ey insanlar!.." Eyyühe'n-nâs! "Ey insanlar!.."

Böyle söyledikten sonra hitabı var, bakalım hitabını bilmiyorduk, dinleyelim. Böyle söyledikten sonra hitabı var, bakalım hitabını bilmiyorduk, dinleyelim.

Eyyühe'n-nâs! "Ey insanlar!" Men etânâ etaynâhu. "Kim bize gelirse biz de ona gideriz.Eyyühe'n-nâs! "Ey insanlar!" Men etânâ etaynâhu. "Kim bize gelirse biz de ona gideriz. Bize gelene biz gideriz." Ve men ekremenâ ekremnâhu. Bize gelene biz gideriz." Ve men ekremenâ ekremnâhu. "Kim bize güzel muamele ederse, biz de ona güzel, kerim muamele yaparız.""Kim bize güzel muamele ederse, biz de ona güzel, kerim muamele yaparız." Ve men kâtebenâ katebnâhu. "Kim bize mükâtebe yaparsa, anlaşma yapar, şu şöyle olsun bu böyle olsunVe men kâtebenâ katebnâhu. "Kim bize mükâtebe yaparsa, anlaşma yapar, şu şöyle olsun bu böyle olsun diye oturup bir yazışmayla bir şey yaparsa, biz de ona aynı muameleyi yaparız." diye oturup bir yazışmayla bir şey yaparsa, biz de ona aynı muameleyi yaparız."

Biz de ona ahid ve söz ve [anlaşmada] uyarız.Biz de ona ahid ve söz ve [anlaşmada] uyarız. O bizim esir kölemizi âzat ederse, biz de onunkini âzat ederiz.O bizim esir kölemizi âzat ederse, biz de onunkini âzat ederiz. O bize herhangi bir güzel bir tavır, jest gösterirse, biz de gösteririz. O bize herhangi bir güzel bir tavır, jest gösterirse, biz de gösteririz.

Ve men şeyye'a mevtânâ şeyya'nâ mevtâhu. "Kim bizim cenazemize katılır, Ve men şeyye'a mevtânâ şeyya'nâ mevtâhu. "Kim bizim cenazemize katılır, 'Allah rahmet eylesin' der, son vazifeyi yaparsa, biz de onun cenazesine gider,'Allah rahmet eylesin' der, son vazifeyi yaparsa, biz de onun cenazesine gider, onun cenazesini teşhiye ederiz." Ve men kâme bi-hakkınâ kumnâ bi-hakkihî. onun cenazesini teşhiye ederiz."

Ve men kâme bi-hakkınâ kumnâ bi-hakkihî.
"Kim bizim hakkımızı, hukukumuzu yerine getirirse, bize uygun olan,"Kim bizim hakkımızı, hukukumuzu yerine getirirse, bize uygun olan, bize layık olan muameleyi bize yapar ve haklarımızı bize verirse, biz de onun hakkını kabul eder, bize layık olan muameleyi bize yapar ve haklarımızı bize verirse, biz de onun hakkını kabul eder, ona hakkını verir, onun hakkında bir kusur işlemeyiz." ona hakkını verir, onun hakkında bir kusur işlemeyiz."

Eyyühe'n-nâsü! Câlisü'n-nâse alâ kadri ahsâbihim.Eyyühe'n-nâsü! Câlisü'n-nâse alâ kadri ahsâbihim. "Ey insanlar! İnsanlarla soylarına göre oturup kalkın.""Ey insanlar! İnsanlarla soylarına göre oturup kalkın." Ve hâlitu'n-nâse alâ kadri edyânihim. "Ve insanlarla dindarlıkları ölçüsüne göre ülfet edin. Ve hâlitu'n-nâse alâ kadri edyânihim. "Ve insanlarla dindarlıkları ölçüsüne göre ülfet edin. Ahbaplığınızı derinleştirin." Ve enzilu'n-nâse alâ kadri mürüvvâtihim. Ahbaplığınızı derinleştirin." Ve enzilu'n-nâse alâ kadri mürüvvâtihim. "Ve insanları mürüvvetlerine göre muameleye tâbi tutun." Ve dâru'n-nâse bi-ukûliküm. "Ve insanları mürüvvetlerine göre muameleye tâbi tutun." Ve dâru'n-nâse bi-ukûliküm. "Ve insanları akıllarınızla, gönlünü alacak bir tarzda,"Ve insanları akıllarınızla, gönlünü alacak bir tarzda, nabzına göre şerbet vererek idare edin, dirayetle idare edin." buyurmuş. nabzına göre şerbet vererek idare edin, dirayetle idare edin." buyurmuş.

Tabii Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Tabii Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz çeşitli sebeplerden çeşitli şeyleri söylemek durumundaydı. Bu da [onlardan birisidir.] çeşitli sebeplerden çeşitli şeyleri söylemek durumundaydı. Bu da [onlardan birisidir.]

Bir hadîs-i şerîfinde de buyuruyor ki; Ene Muhammedün. "Ben Muhammedim." Bir hadîs-i şerîfinde de buyuruyor ki;

Ene Muhammedün. "Ben Muhammedim."
Ve Ahmedu. "Ve Ahmedim." Ene rasûlu'r-rahmeti. "Rahmet peygamberiyim."Ve Ahmedu. "Ve Ahmedim." Ene rasûlu'r-rahmeti. "Rahmet peygamberiyim." Ve rasûlü'l-melhameti. "Savaş peygamberiyim de." Ve rasûlü'l-melhameti. "Savaş peygamberiyim de."

Melhame, "savaş, kan dökülmesi" demek; "etlerin, kanların parça parça bölünmesi, akması" demek.Melhame, "savaş, kan dökülmesi" demek; "etlerin, kanların parça parça bölünmesi, akması" demek. Lahm et demek; melhame de "etlerin, kanların kasap dükkânı gibi Lahm et demek; melhame de "etlerin, kanların kasap dükkânı gibi yerlere saçıldığı cenk, ceng ü cidâl" demek. yerlere saçıldığı cenk, ceng ü cidâl" demek.

"Ben rahmet peygamberiyim ama aynı zamanda melhame peygamberiyim de, yani savaş peygamberiyim." "Ben rahmet peygamberiyim ama aynı zamanda melhame peygamberiyim de, yani savaş peygamberiyim."

Neden? Neden Öyle? Rahmet peygamberi olduğu halde, çok merhametli olduğu halde, Neden? Neden Öyle?

Rahmet peygamberi olduğu halde, çok merhametli olduğu halde,
raûfü'r-rahîm olduğu halde, Peygamber Efendimiz neden savaş peygamberi? raûfü'r-rahîm olduğu halde, Peygamber Efendimiz neden savaş peygamberi?

Çünkü İslâm akıl, mantık, ölçü ve tabiat dini olduğu için, insan tabiatına uygun olduğundan. Çünkü İslâm akıl, mantık, ölçü ve tabiat dini olduğu için, insan tabiatına uygun olduğundan. Bazı insan güzel sözden anlar. Bazı insan da anlamaz, haksızlığa devam eder. Bazı insan güzel sözden anlar. Bazı insan da anlamaz, haksızlığa devam eder. Haksızlığa devam edenin çaresi haksızlığını zorla engellemektir. Haksızlığa devam edenin çaresi haksızlığını zorla engellemektir.

Buyurun Sırpları düşünün, Ermenileri düşünün.Buyurun Sırpları düşünün, Ermenileri düşünün. Biz merhametliyiz; asırlardır Ermenileri kesmemişiz, yedi asır bizim Osmanlı diyarında yaşamışlar. Biz merhametliyiz; asırlardır Ermenileri kesmemişiz, yedi asır bizim Osmanlı diyarında yaşamışlar. Paşa yapmışız, Marko paşa demişiz, dışişlerinde görev vermişiz, elçiliklerde oturmuşlar kalkmışlar,Paşa yapmışız, Marko paşa demişiz, dışişlerinde görev vermişiz, elçiliklerde oturmuşlar kalkmışlar, ticaret yapmışlar, zengin olmuşlar. Ankara'nın en güzel mahallesi ticaret yapmışlar, zengin olmuşlar. Ankara'nın en güzel mahallesi Keçiören Mahallesi, Ermenilerin güzel konaklarıyla, bahçeli, havuzlu,Keçiören Mahallesi, Ermenilerin güzel konaklarıyla, bahçeli, havuzlu, akarsulu konaklarıyla doludur, yaşamışlar. Kayserililer bilirler, Kayseri'nin en güzel yerleri onlarındır.akarsulu konaklarıyla doludur, yaşamışlar. Kayserililer bilirler, Kayseri'nin en güzel yerleri onlarındır. Başka hangi şehirleri sayayım, hangi şehri düşünürseniz; Maraş, Adana vesaire... Başka hangi şehirleri sayayım, hangi şehri düşünürseniz; Maraş, Adana vesaire... En güzel mahallerde oturmuştur, kilisesine devam etmiştir, ticaretini yapmıştır,En güzel mahallerde oturmuştur, kilisesine devam etmiştir, ticaretini yapmıştır, zengin olmuştur ve malına canına dokunulmamıştır.zengin olmuştur ve malına canına dokunulmamıştır. Yedi asır yaşadıkları, soyları kazınmadıkları için bu gerçek, kimse inkâr edemez. Yedi asır yaşadıkları, soyları kazınmadıkları için bu gerçek, kimse inkâr edemez.

Ama şimdi onlar yanlarında bir müslümanın yaşamasına, bir minarenin dik durmasına razı olmuyorlar.Ama şimdi onlar yanlarında bir müslümanın yaşamasına, bir minarenin dik durmasına razı olmuyorlar. Biz yedi asır Yugoslavya'ya, Balkanlar'a hakim olmuşuz, Sırplar kalmış,Biz yedi asır Yugoslavya'ya, Balkanlar'a hakim olmuşuz, Sırplar kalmış, Hırvatlar kalmış, Bulgarlar kalmış, Macarlar kalmış; şimdi onlar daha Osmanlılar oradanHırvatlar kalmış, Bulgarlar kalmış, Macarlar kalmış; şimdi onlar daha Osmanlılar oradan yirminci yüzyılın başında çekildiler, bir tek müslüman bırakmak istemiyorlar.yirminci yüzyılın başında çekildiler, bir tek müslüman bırakmak istemiyorlar. Ve yaptıklarına bakın; çoluk çocuk, kadın erkek... Sonra savaşın bir de rezili var, asili var. Ve yaptıklarına bakın; çoluk çocuk, kadın erkek... Sonra savaşın bir de rezili var, asili var. Biz savaştığımız insanların erkekleriyle savaşmışız, kadınlara, çocuklara dokunmamışız. Biz savaştığımız insanların erkekleriyle savaşmışız, kadınlara, çocuklara dokunmamışız. Efendimiz'in [emri] öyledir; "Kadınlara dokunmayın, çocuklara dokunmayın, ihtiyarlara dokunmayın,Efendimiz'in [emri] öyledir;

"Kadınlara dokunmayın, çocuklara dokunmayın, ihtiyarlara dokunmayın,
kendi halinde ibadet eden rahiplere dokunmayın, ibadethanelerini yıkmayın,kendi halinde ibadet eden rahiplere dokunmayın, ibadethanelerini yıkmayın, ağaçlarını yakmayın, bozmayın." Ama şimdi tamamen tersi oluyor. O zaman ne gerekiyor? ağaçlarını yakmayın, bozmayın." Ama şimdi tamamen tersi oluyor.

O zaman ne gerekiyor?

O zaman, "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir,O zaman, "Nush ile uslanmayanı etmeli tekdir, tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir." dediği gibi oluyor şairin.tekdir ile uslanmayanın hakkı kötektir." dediği gibi oluyor şairin. Eh, o zaman da savaş şart oluyor. Şimdi ben savaşı istemiyorum, şimdi Ermeni saldırırsa ne olacak? Eh, o zaman da savaş şart oluyor.

Şimdi ben savaşı istemiyorum, şimdi Ermeni saldırırsa ne olacak?

Saldırıyor. Yunanlı saldırdı. Ben savaşı istemiyorum demekle olmuyor ki iş. Saldırıyor. Yunanlı saldırdı. Ben savaşı istemiyorum demekle olmuyor ki iş. Binâenaleyh, hakkın yerini bulması için icabında haklı olan insanların kuvvet kullanmasıBinâenaleyh, hakkın yerini bulması için icabında haklı olan insanların kuvvet kullanması tabiat gereğidir, normaldir, tabiidir, bunun aksi anormaldir.tabiat gereğidir, normaldir, tabiidir, bunun aksi anormaldir. Her bakımdan kuzu gibi olmak anormaldir, divâneliktir.Her bakımdan kuzu gibi olmak anormaldir, divâneliktir. Gerektiğinde arslan gibi olmak lazımdır, gerektiğinde kuzu gibi, melek gibi olmak lazımdır. Gerektiğinde arslan gibi olmak lazımdır, gerektiğinde kuzu gibi, melek gibi olmak lazımdır.

Onun için Peygamber Efendimiz hem Resûlü'r-rahme'dir hem Resûlü'l-melhame'dir. Onun için Peygamber Efendimiz hem Resûlü'r-rahme'dir hem Resûlü'l-melhame'dir. Hem vahyi vardır, mübarek lisanı vardır, tatlı dili vardır, güzel yüzü vardır, Hem vahyi vardır, mübarek lisanı vardır, tatlı dili vardır, güzel yüzü vardır, hem de belinde kılıcı vardır. Çok sabretmiştir, çok eza cefa etmişlerdir, çok sabretmiştir...hem de belinde kılıcı vardır. Çok sabretmiştir, çok eza cefa etmişlerdir, çok sabretmiştir... Yurdundan çıkarmışlardır, namaz kıldırmamışlardır, üzerine işkembe koymuşlardır, Yurdundan çıkarmışlardır, namaz kıldırmamışlardır, üzerine işkembe koymuşlardır, seccadesini pislemişlerdir, kızını bineğinden düşürüp hamileyken sakat hâle getirmişlerdir,seccadesini pislemişlerdir, kızını bineğinden düşürüp hamileyken sakat hâle getirmişlerdir, arkasından mızrakla atla kovalamışlardır, öldürmeye kasdetmişlerdir.arkasından mızrakla atla kovalamışlardır, öldürmeye kasdetmişlerdir. Ve hayret edersiniz, bu uzun mücadelelerden sonraVe hayret edersiniz, bu uzun mücadelelerden sonra Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Arabistan yarım adasına hakim olmuştur,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Arabistan yarım adasına hakim olmuştur, kendisinin öldürdüğü insanlar, yani müslümanların savaşlarında ölen insanların kendisinin öldürdüğü insanlar, yani müslümanların savaşlarında ölen insanların sayısı aklınızın hayalinizin almayacağı kadar az; 100 küsur. Ne tahmin ederdiniz? sayısı aklınızın hayalinizin almayacağı kadar az; 100 küsur.

Ne tahmin ederdiniz?

Yüz binler, milyonlar tahmin ederdiniz. Bak sırf Sırplar 200 bin, 250 bin [Boşnak müslüman] kestiler. Yüz binler, milyonlar tahmin ederdiniz. Bak sırf Sırplar 200 bin, 250 bin [Boşnak müslüman] kestiler. Ve bizim Çanakkale harbinde 250 bin ile 500 bin arasında rivayetler vardır, şehit verdik biz orada. Ve bizim Çanakkale harbinde 250 bin ile 500 bin arasında rivayetler vardır, şehit verdik biz orada. Yani karşı taraf öldürdü bizi. Memleket bizim memleketimizdi. Saldırdılar, biz de korurken şehit olduk. Yani karşı taraf öldürdü bizi. Memleket bizim memleketimizdi. Saldırdılar, biz de korurken şehit olduk.

Anlatıyorlar da... Bizim bir arkadaşımıza bir ihtiyar ağlayarak anlatıyormuş. Anlatıyorlar da... Bizim bir arkadaşımıza bir ihtiyar ağlayarak anlatıyormuş. [Sormuşlar;] "Niye ağlıyorsun? Çanakkale harbi deyince niye tüylerin diken diken oluyor, [Sormuşlar;]

"Niye ağlıyorsun? Çanakkale harbi deyince niye tüylerin diken diken oluyor,
niye ağlıyorsun?" "Çok acı hatıralarım var, ondan dayanamıyorum." demiş, ak sakallı [ihtiyar]. niye ağlıyorsun?"

"Çok acı hatıralarım var, ondan dayanamıyorum." demiş, ak sakallı [ihtiyar].
"Bizim Çanakkale'deki birliğimizden bir ben sağ çıktım bir de falanca sağ çıktı." diyormuş. "Bizim Çanakkale'deki birliğimizden bir ben sağ çıktım bir de falanca sağ çıktı." diyormuş.

Hele en sonuncusunda Galatasaray Lisesi'nden bir sınıf, savaşa gelmiş oraya.Hele en sonuncusunda Galatasaray Lisesi'nden bir sınıf, savaşa gelmiş oraya. Galatasaray Lisesi'nin mezunları böyle sene sene şey yapılırsa, o sene mezunu yok.Galatasaray Lisesi'nin mezunları böyle sene sene şey yapılırsa, o sene mezunu yok. Çocuklar tam Galatasaray Sultanisi'nden mezun olmuşlar,Çocuklar tam Galatasaray Sultanisi'nden mezun olmuşlar, Çanakkale harbine yani millet için, din için, iman için cihada gelmişler. Bu adam anlatıyor; Çanakkale harbine yani millet için, din için, iman için cihada gelmişler. Bu adam anlatıyor;

Güle oynaya, ilahi söyleyerek, marş söyleyerek gelmişler.Güle oynaya, ilahi söyleyerek, marş söyleyerek gelmişler. Ama toplar patlamaya başlayınca korkmuşlar zavallıcıklar. Ama toplar patlamaya başlayınca korkmuşlar zavallıcıklar. Savaş görmüş insan değil ki, tüfek tutmasını bilmiyorlar. Savaş görmüş insan değil ki, tüfek tutmasını bilmiyorlar. Birbirlerine sarılmışlar, ağlamaya başlamışlar. Adam bunu anlatırken ağlıyor.Birbirlerine sarılmışlar, ağlamaya başlamışlar. Adam bunu anlatırken ağlıyor. Ağlaşmışlar, büzülmüşler yani o bombalar patladıkça, ölen öldükçe, kalan kaldıkça...Ağlaşmışlar, büzülmüşler yani o bombalar patladıkça, ölen öldükçe, kalan kaldıkça... Cehennem gibi toplar etrafa hararet saçtıkça, ahlar vahlar etrafa yayıldıkça... Cehennem gibi toplar etrafa hararet saçtıkça, ahlar vahlar etrafa yayıldıkça...

Sonra işlerinden bir tanesi böyle bir ilahi söylemeye başlamış, Sonra işlerinden bir tanesi böyle bir ilahi söylemeye başlamış, yani o korku krizinden sonra hepsi ilahi söylemişler. Kalkmışlar, cesaretlenmişler.yani o korku krizinden sonra hepsi ilahi söylemişler. Kalkmışlar, cesaretlenmişler. İngilizlerin bombardımanı bittikten sonra hücumu geliyor, asker çıkartıyorlar,İngilizlerin bombardımanı bittikten sonra hücumu geliyor, asker çıkartıyorlar, yani hallaç pamuğu gibi attıktan sonra asker çıkartıyorlar.yani hallaç pamuğu gibi attıktan sonra asker çıkartıyorlar. Tabii o askerin çıktığı sırada bunlar arslanlar gibi saldırmışlar, o ağlayan çocuklar, genç, tıfıl; Tabii o askerin çıktığı sırada bunlar arslanlar gibi saldırmışlar, o ağlayan çocuklar, genç, tıfıl; tıfıl da değil de delikanlı yani toy askerler arslanlar gibi saldırmışlar. Bir tek kurtulan olmamış!tıfıl da değil de delikanlı yani toy askerler arslanlar gibi saldırmışlar. Bir tek kurtulan olmamış! Ömrünün baharında 250 bin kişi, 500 bin kişi... Bunları neden söylüyorum? Ömrünün baharında 250 bin kişi, 500 bin kişi...

Bunları neden söylüyorum?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in İslâm'ı Arap yarımadasına, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in İslâm'ı Arap yarımadasına, tüm o koca diyara hakim kıldığı zaman, insan zaiyatının azlığına bakın!tüm o koca diyara hakim kıldığı zaman, insan zaiyatının azlığına bakın! Şu merhamete bakın, şu basirete bakın, şu başarının büyüklüğüne bakın!Şu merhamete bakın, şu basirete bakın, şu başarının büyüklüğüne bakın! Kırmadan, ezmeden, öldürmeden; çok azılıları çok müstehakları hariç, bu iş bitmiş,Kırmadan, ezmeden, öldürmeden; çok azılıları çok müstehakları hariç, bu iş bitmiş, Arap yarımadasından şeytan kovulmuş, imanın bayrağı oraya şey yapılmış.Arap yarımadasından şeytan kovulmuş, imanın bayrağı oraya şey yapılmış. Böyle büyük peygamber, böyle merhametli. Böyle merhametli ama öyle resûlü'l-melhameh, savaş peygamberi.Böyle büyük peygamber, böyle merhametli. Böyle merhametli ama öyle resûlü'l-melhameh, savaş peygamberi. Allah öyle takdir etmiş. Hindistan mukaddes kitaplarında da bu satırları okuduk.Allah öyle takdir etmiş.

Hindistan mukaddes kitaplarında da bu satırları okuduk.
Hindistan'da Vedalar filan var, onların dinlerini de bilmiyorum, sevmiyorum da, okumuyorum da,Hindistan'da Vedalar filan var, onların dinlerini de bilmiyorum, sevmiyorum da, okumuyorum da, tabii bozulmuş dinler olduğu için okumak da istemiyorumtabii bozulmuş dinler olduğu için okumak da istemiyorum ama onların kitaplarında gördüm ki bir peygamber gelecek, Faran dağlarının arasına gelecek,ama onların kitaplarında gördüm ki bir peygamber gelecek, Faran dağlarının arasına gelecek, hem de kılıç da kullanan bir peygamber olacak diye Hint mukaddes kitaplarında var.hem de kılıç da kullanan bir peygamber olacak diye Hint mukaddes kitaplarında var. Peygamber Efendimiz'in asrından önce yazılmış kitaplarda var.Peygamber Efendimiz'in asrından önce yazılmış kitaplarda var. Asrından, ondan sonra gelen kitaplarda değil, şu bölgede şöyle bir peygamber gelecek, kılıç da kullanacak. Asrından, ondan sonra gelen kitaplarda değil, şu bölgede şöyle bir peygamber gelecek, kılıç da kullanacak. Şaşırıyorlar, çünkü peygamberin kılıç kullanması olağan değil. Şaşırıyorlar, çünkü peygamberin kılıç kullanması olağan değil. Alışılmışın dışında olduğundan, kılıç da kullanan bir peygamber olacakmış diyeAlışılmışın dışında olduğundan, kılıç da kullanan bir peygamber olacakmış diye hayret ettiklerini okudum o kitaplarda. Sonra, Ene'l-mukaffî. "Ben mukaffiyim." hayret ettiklerini okudum o kitaplarda.

Sonra, Ene'l-mukaffî. "Ben mukaffiyim."

Mukaffî, "hâtem" demek, yani "son, en arkadan gelen" demek. Mukaffî, "hâtem" demek, yani "son, en arkadan gelen" demek. Peygamber Efendimiz peygamberlerin kervanının en arkasında, en son peygamber olarak gelmiştir.Peygamber Efendimiz peygamberlerin kervanının en arkasında, en son peygamber olarak gelmiştir. Ondan sonra peygamber yok. Şimdi bâtıl birtakım yollar çıktı.Ondan sonra peygamber yok.

Şimdi bâtıl birtakım yollar çıktı.
Babîlik, Bahaîlik filan diye yollar çıktı. Bu cahil halkı veyahut başka diyarlardaki cahil milleti,Babîlik, Bahaîlik filan diye yollar çıktı. Bu cahil halkı veyahut başka diyarlardaki cahil milleti, insanları aldatıyorlar; kendisine kitap gelmiş, kendisi peygambermiş diye iddiayla ortaya çıkıyorlar.insanları aldatıyorlar; kendisine kitap gelmiş, kendisi peygambermiş diye iddiayla ortaya çıkıyorlar. Hz. Muhammed-i Mustafâ'dan sonra peygamber yok! Hz. Muhammed-i Mustafâ'dan sonra peygamber yok!

Mâ kâne muhammedün ebâ ehadin min ricâliküm velâkin rasûlallâhi ve hâteme'n-nebiyyîn. Mâ kâne muhammedün ebâ ehadin min ricâliküm velâkin rasûlallâhi ve hâteme'n-nebiyyîn. Peygamberlerin sonuncusu. Ondan sonra Peygamber yok. Peygamberlerin sonuncusu. Ondan sonra Peygamber yok. Kim ondan sonra "Ben peygamberim" diye çıkmışsa yalancıdır, kâfirdir. Kim ondan sonra "Ben peygamberim" diye çıkmışsa yalancıdır, kâfirdir.

Ama Ankara'da bir dükkâna girdim, eski yazı, oraya yazmış, Bahâullah.Ama Ankara'da bir dükkâna girdim, eski yazı, oraya yazmış, Bahâullah. Okudum, eski yazı biliyorum, Bahâullah. "Kim bu Bahaullah?" dedim. Okudum, eski yazı biliyorum, Bahâullah.

"Kim bu Bahaullah?" dedim.

İşte şu Babîlerin, Bahaîlerin şeyi olan herif... Osmanlılar yakalamış onu; İşte şu Babîlerin, Bahaîlerin şeyi olan herif... Osmanlılar yakalamış onu;

"Sen dedin mi, 'peygamberim' dedin mi?" "Yok canım ben öyle şey der miyim!" demiş, inkâr etmiş."Sen dedin mi, 'peygamberim' dedin mi?"

"Yok canım ben öyle şey der miyim!" demiş, inkâr etmiş.
Kıbrıs'a sürmüşler, falanca kalede hapsolmuş bilmem ne filan...Kıbrıs'a sürmüşler, falanca kalede hapsolmuş bilmem ne filan... Ama sonra onun "Bana vahiy geliyor" diye herzeleri devam etmiş. Ama sonra onun "Bana vahiy geliyor" diye herzeleri devam etmiş. İran'da bazı insanları filan kandırmış, bugün de Ankara'da, Adana'da, belki İstanbul'da İran'da bazı insanları filan kandırmış, bugün de Ankara'da, Adana'da, belki İstanbul'da misyonerlerin desteğiyle belki ona kanmış, Babîliğe, Bahaîliğe girmiş insanlar var. misyonerlerin desteğiyle belki ona kanmış, Babîliğe, Bahaîliğe girmiş insanlar var.

Hâtemü'n-nebiyyîn. Peygamber Efendimiz, eğriye eğri, doğruya doğru, her şeyi dobra dobra söylemişti. Hâtemü'n-nebiyyîn. Peygamber Efendimiz, eğriye eğri, doğruya doğru, her şeyi dobra dobra söylemişti. İsteseydi, "Hz. İsa da peygamber değil, Musa da peygamber değil, İbrahim de peygamber değil,İsteseydi, "Hz. İsa da peygamber değil, Musa da peygamber değil, İbrahim de peygamber değil, Zekeriyya da peygamber değil, Nuh da peygamber değil..." deseydi, hepsinin işi biterdi.Zekeriyya da peygamber değil, Nuh da peygamber değil..." deseydi, hepsinin işi biterdi. Ama öyle demiyor. Hz. Âdem'in peygamber olduğunu bizim Peygamberimiz tasdik ediyor.Ama öyle demiyor. Hz. Âdem'in peygamber olduğunu bizim Peygamberimiz tasdik ediyor. Nuh aleyhisselam'ı bizim Kur'an'ımız tasdik ediyor. Nuh aleyhisselam'ı bizim Kur'an'ımız tasdik ediyor. İbrahim aleyhisselam'ı, Musa aleyhisselam'ı, İsa aleyhisselam'ı, Zekeriyya aleyhisselam'ı, İbrahim aleyhisselam'ı, Musa aleyhisselam'ı, İsa aleyhisselam'ı, Zekeriyya aleyhisselam'ı,

Küllemâ dehale aleyhâ zekerriyye'l-mihrâbe vecede indehâ rızkâ. Küllemâ dehale aleyhâ zekerriyye'l-mihrâbe vecede indehâ rızkâ.

Meryem validemizi, hepsini [Kur'an tasdik ediyor.] Meryem validemizi, hepsini [Kur'an tasdik ediyor.] Meryem validemiz diyoruz, çocuklarımıza Meryem adını koyuyoruz, kucağımıza alıp seviyoruz, Meryem validemiz diyoruz, çocuklarımıza Meryem adını koyuyoruz, kucağımıza alıp seviyoruz, "Benim kızım Meryem validemiz gibi dindar olsun." diyoruz."Benim kızım Meryem validemiz gibi dindar olsun." diyoruz. Çocuğumuza Musa adını, İbrahim adını, İsmail adını koyuyoruz. Neden? Çocuğumuza Musa adını, İbrahim adını, İsmail adını koyuyoruz.

Neden?

İslâm eğriye eğri, doğruya doğru, dobra dobra konuşur da ondan. İslâm eğriye eğri, doğruya doğru, dobra dobra konuşur da ondan. Hak peygamberse hak peygamber demiş.Hak peygamberse hak peygamber demiş. Peygamber Efendimiz'den sonra peygamber gelmeyecek demişse, gelmeyecek. Peygamber Efendimiz'den sonra peygamber gelmeyecek demişse, gelmeyecek.

"Geldim, ben varım." diyen yalancıdır, kâfirdir, oyundur, hiledir, atmadır, tutmadır."Geldim, ben varım." diyen yalancıdır, kâfirdir, oyundur, hiledir, atmadır, tutmadır. Her devirde yalancı peygamberler çıkmış. Yalancı peygamber değil, yalancı mâbutlar çıkmış.Her devirde yalancı peygamberler çıkmış. Yalancı peygamber değil, yalancı mâbutlar çıkmış. Peygamber ne! Ne demiş firavun? Ene rabbükümü'l-a'lâ. demiş. Fesübhânallah!..Peygamber ne!

Ne demiş firavun?

Ene rabbükümü'l-a'lâ. demiş.

Fesübhânallah!..
"Ben sizin en yüce rabbinizim." demiş."Ben sizin en yüce rabbinizim." demiş. Başkaları da var, öküzler var, yanında, sağında solunda, bilmem ne...Mısırlıların çeşitli tanrıları var. Başkaları da var, öküzler var, yanında, sağında solunda, bilmem ne...Mısırlıların çeşitli tanrıları var. Onun için [firavun] a'lâ diyor. Ene rabbükümü'l-a'lâ. "Ben sizin en yüksek olan rabbinizim." diyor.Onun için [firavun] a'lâ diyor. Ene rabbükümü'l-a'lâ. "Ben sizin en yüksek olan rabbinizim." diyor. Horoz şeklinde bir tanrıları var; insan vücudu şeklinde, kafası horoz gibi. Horoz şeklinde bir tanrıları var; insan vücudu şeklinde, kafası horoz gibi. Mısır Hava Yolları o horüs isimli putun kafasını hava yolu amblemi yapmış.Mısır Hava Yolları o horüs isimli putun kafasını hava yolu amblemi yapmış. Bir Mısırlıya dedim ki; "Yâ siz tayarân-ı Mısır,Bir Mısırlıya dedim ki;

"Yâ siz tayarân-ı Mısır,
yani Mısır Hava Yolları'nın başka amblem bulamamışsınız,yani Mısır Hava Yolları'nın başka amblem bulamamışsınız, gittiniz firavunlar zamanındaki putlardan birisinin kafasını oraya amblem olarak oraya almışsınız!?" gittiniz firavunlar zamanındaki putlardan birisinin kafasını oraya amblem olarak oraya almışsınız!?"

Hani bizim hava yollarında şöyle bir ay gibi bir işarettir. Herkesin kendine göre bir işareti var. Hani bizim hava yollarında şöyle bir ay gibi bir işarettir. Herkesin kendine göre bir işareti var. Suud'da, Lâ ilâhe illallah muhammedun Resûlullah,Suud'da, Lâ ilâhe illallah muhammedun Resûlullah, yeşil zemin üzerinde Suud Hava Yolları'nda böyle bir yazı vardır.yeşil zemin üzerinde Suud Hava Yolları'nda böyle bir yazı vardır. Mısır Hava Yolları'nda horüs isimli putun, mâbudun kafası, Mısır Hava Yolları'nda horüs isimli putun, mâbudun kafası, o tayarân-ı Mısır'ın amblemi olarak [koymuşlar]. o tayarân-ı Mısır'ın amblemi olarak [koymuşlar].

Yani çok putlar olduğundan burada buraya geçtik. Ne demiş o melun Mısır hâkimi Firavun? Yani çok putlar olduğundan burada buraya geçtik.

Ne demiş o melun Mısır hâkimi Firavun?

Ene rabbukumu'l-a'lâ. Yani; Le inittehazte ilâhen ğayrî. Ene rabbukumu'l-a'lâ.

Yani;

Le inittehazte ilâhen ğayrî.
"Eğer benden başka bir tanrıya tapınacak, inanacak olursanız..." "Eğer benden başka bir tanrıya tapınacak, inanacak olursanız..." Sizi asarım, keserim, bacaklarınızı, kollarınızı çapraz doğrarım,Sizi asarım, keserim, bacaklarınızı, kollarınızı çapraz doğrarım, sizi hurma ağaçlarına sallandırırım, mahvederim sizi." "Ne yaparsan yap!" demişler.sizi hurma ağaçlarına sallandırırım, mahvederim sizi."

"Ne yaparsan yap!" demişler.
Musa aleyhisselam'ın mucizesini görenler, "Ne yaparsan yap!" demişler. Musa aleyhisselam'ın mucizesini görenler, "Ne yaparsan yap!" demişler.

Demek ki edepsizliğin en yükseğini kim göstermiş? Demek ki edepsizliğin en yükseğini kim göstermiş?

Firavun göstermiş, "Ben en yüce rabbinizim." demiş. Firavun göstermiş, "Ben en yüce rabbinizim." demiş.

Eleyse lî mülkü mısra hâzihi'l-enhâru tecrî min tahtî. Eleyse lî mülkü mısra hâzihi'l-enhâru tecrî min tahtî. "Şu benim altımdan akan şu Nil nehri, kollarıyla vesairesiyle, şu Mısır'ın arazileri, "Şu benim altımdan akan şu Nil nehri, kollarıyla vesairesiyle, şu Mısır'ın arazileri, mülkleri benim değil mi?" filan demiş. Hani kimin şimdi? Nerede o saltanat? mülkleri benim değil mi?" filan demiş.

Hani kimin şimdi? Nerede o saltanat?

Firavun gark oldu gitti. O saltanatın yerinde yeller esiyor. Şimdi kimler geziyor oralarda... Firavun gark oldu gitti. O saltanatın yerinde yeller esiyor. Şimdi kimler geziyor oralarda...

Demek ki hâtemü'n-nebiyyîn [kelimesin]den açtık, Mukaffî'den açtık. Demek ki hâtemü'n-nebiyyîn [kelimesin]den açtık, Mukaffî'den açtık. Peygamber Efendimiz peygamberlerin kafilesinin en arkasında, en son gelen, Peygamber Efendimiz peygamberlerin kafilesinin en arkasında, en son gelen, ama şerefi en yüksek olandır. Seyyidü benî âdem. "Beni Âdemin efendisi. Sonra, ama şerefi en yüksek olandır. Seyyidü benî âdem. "Beni Âdemin efendisi. Sonra,

Ve ene'l-hâşiru. "İnsanları toplayacak olan kimse benim."Ve ene'l-hâşiru. "İnsanları toplayacak olan kimse benim." Bu'istü bi'l-cihâdi. "Ben cihadı yapmakla baas olundum, benim İslâm'ı yaymamda, Bu'istü bi'l-cihâdi. "Ben cihadı yapmakla baas olundum, benim İslâm'ı yaymamda, takdir-i ilâhi, cihad olacak." takdir-i ilâhi, cihad olacak." Ve lem üb'as bi'z-zirâ'i. "Ziraatle, hayvancılıkla baas olunmadım, cihadla baas olundum." Ve lem üb'as bi'z-zirâ'i. "Ziraatle, hayvancılıkla baas olunmadım, cihadla baas olundum."

Bu bizim için önemli bir nokta. "Ben cihadla görevlenmiş bir peygamberim, Bu bizim için önemli bir nokta. "Ben cihadla görevlenmiş bir peygamberim, öyle ziraatla, tarımla, hayvancılıkla, tavukçulukla, kuşçulukla filanöyle ziraatla, tarımla, hayvancılıkla, tavukçulukla, kuşçulukla filan meşgul olacak bir peygamber değilim." diyor. meşgul olacak bir peygamber değilim." diyor.

Bunlar [Peygamber Efendimiz'in] kendisini anlatırken [söylediği sözler.] Bunlar [Peygamber Efendimiz'in] kendisini anlatırken [söylediği sözler.]

Bu hadîs-i şerîfler bir taraftan neyi gösteriyor? Bu hadîs-i şerîfler bir taraftan neyi gösteriyor?

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem eski kitaplarda Peygamber Efendimiz hakkında verilen vasıfları sayıyor, onu gösteriyor. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem eski kitaplarda Peygamber Efendimiz hakkında verilen vasıfları sayıyor, onu gösteriyor.

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Haşre dek ger söylenirse bu kelâm Nice haşr ola, bu olmaya tamam Haşre dek ger söylenirse bu kelâm

Nice haşr ola, bu olmaya tamam

dediği gibi Süleyman Çelebi cennetmekânın, Resûlullah'ın hangi güzel halini anlatalım dadediği gibi Süleyman Çelebi cennetmekânın, Resûlullah'ın hangi güzel halini anlatalım da hangisini bırakalım, seçme yapmaya bile hakkımız ve takatimiz yoktur. hangisini bırakalım, seçme yapmaya bile hakkımız ve takatimiz yoktur.

Yalnız, Dede Ömer-i Rûşenî hazretleri vardır, yani büyük sufilerden,Yalnız, Dede Ömer-i Rûşenî hazretleri vardır, yani büyük sufilerden, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî gibi muazzam manzum tasavvufî eserler yazmış,Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî gibi muazzam manzum tasavvufî eserler yazmış, Rûşenîye Halvetiye büyüklerinden, Rûşenîye şubesini kurmuş olan [zât]. Rûşenîye Halvetiye büyüklerinden, Rûşenîye şubesini kurmuş olan [zât]. Onun bir güzel ilahisi, tevşihi vardır, diyor ki; Onun bir güzel ilahisi, tevşihi vardır, diyor ki;

Çün doğup tuttu cihan yüzünü hüsnün güneşi Kim ola sevmeye bu vech ile sen mâhveşi. Çün doğup tuttu cihan yüzünü hüsnün güneşi

Kim ola sevmeye bu vech ile sen mâhveşi.

Bunu çok güzel bestelemişlerdir, tasavvuf musikisinde bunun çok nefis besteleri vardır. Bunu çok güzel bestelemişlerdir, tasavvuf musikisinde bunun çok nefis besteleri vardır. Buna tahmisler yazmışlardır, şerhler yazmışlardır. Mânası şu ki; Buna tahmisler yazmışlardır, şerhler yazmışlardır. Mânası şu ki;

"Senin güzelliğinin güneşi doğup da ufuktan cihanı aydınlattığı zaman, "Senin güzelliğinin güneşi doğup da ufuktan cihanı aydınlattığı zaman, senin yüzünün o güzelliğini görüp de sana âşık olmamak mümkün mü?senin yüzünün o güzelliğini görüp de sana âşık olmamak mümkün mü? Kim ola sevmeye bu güzel yüzle seni, mümkün mü seni gördükten sonra sevmemek!" Kim ola sevmeye bu güzel yüzle seni, mümkün mü seni gördükten sonra sevmemek!"

Hz. Ali radıyallahu anh'a Peygamber Efendimiz'i anlat diyorlar,Hz. Ali radıyallahu anh'a Peygamber Efendimiz'i anlat diyorlar, çünkü Peygamber Efendimiz'den sonra sahabe-i kirâm yaşadı, çünkü Peygamber Efendimiz'den sonra sahabe-i kirâm yaşadı, ondan sonra Resûlullah'a erişmemiş bir nesil geldi.ondan sonra Resûlullah'a erişmemiş bir nesil geldi. Onlar biliyorlar ki bu mübarekler Peygamber Efendimiz'in ashâbı,Onlar biliyorlar ki bu mübarekler Peygamber Efendimiz'in ashâbı, Peygamber Efendimiz'i görmüşler ama kendileri yetişememişler Peygamber Efendimiz'in hayatına,Peygamber Efendimiz'i görmüşler ama kendileri yetişememişler Peygamber Efendimiz'in hayatına, sonradan doğmuşlar. Diyorlar ki; "Anlat ki Resûlullah nasıldı? Boyu nasıldı? Saçları nasıldı?sonradan doğmuşlar. Diyorlar ki;

"Anlat ki Resûlullah nasıldı? Boyu nasıldı? Saçları nasıldı?
Gözü nasıldı? Siması nasıldı?.." Resim yok, video yok, nasıl şey yapacaklar [bilecekler]? Gözü nasıldı? Siması nasıldı?.."

Resim yok, video yok, nasıl şey yapacaklar [bilecekler]?

Anlatıyor, anlatıyor da, Hz. Ali radıyallahu anh Efendimiz'den gelen rivayette diyor ki; Anlatıyor, anlatıyor da, Hz. Ali radıyallahu anh Efendimiz'den gelen rivayette diyor ki;

Men raâhü bedîheten hâbehû. "Resûlullah'ın yanına ömründe ilk defa, ilk olarak giren kimse,Men raâhü bedîheten hâbehû. "Resûlullah'ın yanına ömründe ilk defa, ilk olarak giren kimse, onun huzuruna girip de yüzüne bir baktı mı titreme alırdı kişiyi.onun huzuruna girip de yüzüne bir baktı mı titreme alırdı kişiyi. Onun heybetinden, Resûlullah'ın peygamberlik heybetinden adam titremeye başlardı.Onun heybetinden, Resûlullah'ın peygamberlik heybetinden adam titremeye başlardı. Kapıdan girdi de Resûlullah'a baktı mı, heybeti altında erirdi, titremeye başlardı. Kapıdan girdi de Resûlullah'a baktı mı, heybeti altında erirdi, titremeye başlardı.

Men raâhü bedîheten. "Ansızın Resûlullah'ı bir defa, ilk gördüğü zaman, Men raâhü bedîheten. "Ansızın Resûlullah'ı bir defa, ilk gördüğü zaman, heybeti tesiri altında kalır, tir tir titrerdi."heybeti tesiri altında kalır, tir tir titrerdi." Ve men hâletehû ma'rifeten.Ve men hâletehû ma'rifeten. "Kim tanır da, Resûlullah'ın sohbetine iştirak eder de, konuşmasını dinler de, halini huyunu anlarsa." "Kim tanır da, Resûlullah'ın sohbetine iştirak eder de, konuşmasını dinler de, halini huyunu anlarsa." Ve men hâletehû. "Muhâlata ederse, karışır görüşürse onunla."Ve men hâletehû. "Muhâlata ederse, karışır görüşürse onunla." Ma'rifeten. "Ve böylece huyunu, ahlâkını, yaşamını tanırsa."Ma'rifeten. "Ve böylece huyunu, ahlâkını, yaşamını tanırsa." Ehabbehû. "Âşık olurdu, dayanamazdı." Gördü, dayanamaz artık, mümkün mü gördü... Ehabbehû. "Âşık olurdu, dayanamazdı."

Gördü, dayanamaz artık, mümkün mü gördü...

Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım Kurbanın olam var mı benim bunda günahım. Göz gördü gönül sevdi seni ey yüzü mâhım

Kurbanın olam var mı benim bunda günahım.

Ne yapayım, göz gördü, gönül sevdi, çare mi var? Ne yapayım, göz gördü, gönül sevdi, çare mi var? Mecburen âşık olacak tabii, aşk-ı deryâsına gark olacak tabii, başka çaresi yok. Mecburen âşık olacak tabii, aşk-ı deryâsına gark olacak tabii, başka çaresi yok.

Ve men hâletehû ma'rifeten ehabbahû. Resûlullah'ı tanıyıp da sevmemek mümkün değil.Ve men hâletehû ma'rifeten ehabbahû. Resûlullah'ı tanıyıp da sevmemek mümkün değil. Ancak kalbi mühürlü olanlar müstesna. Tabii Allah nasip etmedi mi olmuyor yani adım atamıyor insan,Ancak kalbi mühürlü olanlar müstesna. Tabii Allah nasip etmedi mi olmuyor yani adım atamıyor insan, elini kaldıramıyor, parmağını kaldıramıyor. Eşhedü en lâ ilâhe ilallah diyecek, parmağını kaldıramıyor.elini kaldıramıyor, parmağını kaldıramıyor. Eşhedü en lâ ilâhe ilallah diyecek, parmağını kaldıramıyor. [Peygamber Efendimiz amcasına] şu sözü söyletemedi;[Peygamber Efendimiz amcasına] şu sözü söyletemedi; Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlühû. Eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlühû.

"Ey amcacığım! Sen bana küçüklüğümde baktın. "Ey amcacığım! Sen bana küçüklüğümde baktın. Ey Ebû Talib, ey amcacığım, ey Hz. Ali'nin babası! Ey Ebû Talib, ey amcacığım, ey Hz. Ali'nin babası! Bir eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlühû de,Bir eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlühû de, bu sözünle, evet namaz kılmadın, oruç tutmadın, şimdi ölüm döşeğindesin, öleceksin biraz sonra,bu sözünle, evet namaz kılmadın, oruç tutmadın, şimdi ölüm döşeğindesin, öleceksin biraz sonra, ruhunu teslim edeceksin, bir eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlühûruhunu teslim edeceksin, bir eşhedü en lâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abdühû ve rasûlühû de de sana şefaat etmeye yüzüm olsun.de de sana şefaat etmeye yüzüm olsun. Allah'ın huzurunda sana şefaat edebileyim amcacığım, söyle şunu." Allah'ın huzurunda sana şefaat edebileyim amcacığım, söyle şunu."

Söyleyemedi. Bazıları dediler ki; "Yâ Resûlallah! Dudakları kıpırdadı, söyledi galiba." dediler. Söyleyemedi. Bazıları dediler ki;

"Yâ Resûlallah! Dudakları kıpırdadı, söyledi galiba." dediler.
"Ben duymadım" dedi, "ben duymadım" dedi. Allahu ekber! Allahu ekber!.. "Ben duymadım" dedi, "ben duymadım" dedi. Allahu ekber! Allahu ekber!..

Allah bizi o kelimeteyni şehadeteynden ayırmasın. Muhterem kardeşlerim! Çok mühim o.Allah bizi o kelimeteyni şehadeteynden ayırmasın.

Muhterem kardeşlerim!

Çok mühim o.
Allah nasip etmedi mi olmuyor. Allah bize nasip etmiş, söylüyoruz.Allah nasip etmedi mi olmuyor. Allah bize nasip etmiş, söylüyoruz. Bu nasibi elimizden almasın. Karganın gak derken peyniri ağzından düşürdüğü gibiBu nasibi elimizden almasın. Karganın gak derken peyniri ağzından düşürdüğü gibi bu imanı elimizden kaybetmeyelim. Tilkilerin aldatmasıyla, övmesiyle, sövmesiyle,bu imanı elimizden kaybetmeyelim. Tilkilerin aldatmasıyla, övmesiyle, sövmesiyle, dövmesiyle bu imandan vazgeçmeyelim. "Sen arslansın, ağasın, paşasın, ilerisin, dövmesiyle bu imandan vazgeçmeyelim.

"Sen arslansın, ağasın, paşasın, ilerisin,
ilericisin, devrimcisin, devrimbazsın, düzenbazsın, hokkabazsın.ilericisin, devrimcisin, devrimbazsın, düzenbazsın, hokkabazsın. Senin Müslümanlıkla ne işin var, yirminci yüzyılda bir kitaba inanılır mı?.." Senin Müslümanlıkla ne işin var, yirminci yüzyılda bir kitaba inanılır mı?.."

Ya ne yapacaksın? Ya ne yapacaksın, hakka teslim olacaksın ya. Hak neyse ona teslim olacaksın. Ya ne yapacaksın?

Ya ne yapacaksın, hakka teslim olacaksın ya. Hak neyse ona teslim olacaksın.
Hakkı incele, hakka teslim ol. Peygamber Efendimiz diyor ki; Hakkı incele, hakka teslim ol. Peygamber Efendimiz diyor ki;

Zül me'a-l-hakkı haysü zâle. "Hak neredeyse ona tâbi ol." Zül me'a-l-hakkı haysü zâle. "Hak neredeyse ona tâbi ol."

Biz hakkın aşığıyız, doğrunun, gerçeğin, hakkın aşığıyız; biz dalkavuk değiliz ki!Biz hakkın aşığıyız, doğrunun, gerçeğin, hakkın aşığıyız; biz dalkavuk değiliz ki! Bizim alnımız açık, mantığımız sağlam, muhakememiz yerli yerinde, delillerimiz kuvvetli. Bizim alnımız açık, mantığımız sağlam, muhakememiz yerli yerinde, delillerimiz kuvvetli. Elhamdülillahi alâ ni'meti'l-İslâm. Çok şükür Allah'a. Elhamdülillahi alâ ni'meti'l-İslâm. Çok şükür Allah'a.

Eski ümmetlerden deliller var, tarihten deliller var, Tevrat'tan, İncil'den deliller var,Eski ümmetlerden deliller var, tarihten deliller var, Tevrat'tan, İncil'den deliller var, hıristiyanlardan, yahudilerden, Avrupalılardan, Japonlardan, Hintlilerden, Çinlilerden delillerimiz,hıristiyanlardan, yahudilerden, Avrupalılardan, Japonlardan, Hintlilerden, Çinlilerden delillerimiz, şahitlerimiz var, aklımız var, mantığımız var, muhakememiz var. Elhamdülillah. Ondan müslümanız.şahitlerimiz var, aklımız var, mantığımız var, muhakememiz var. Elhamdülillah. Ondan müslümanız. Ama insan edepsizlik yaparsa, bîedep olursa [mahrum olur.] Ama insan edepsizlik yaparsa, bîedep olursa [mahrum olur.] Mevlânâ; Bî edeb mahrum geşt ez lutfü rab. "Edepsiz, rabbinin lütfundan mahrum olur." diyor. Mevlânâ;

Bî edeb mahrum geşt ez lutfü rab. "Edepsiz, rabbinin lütfundan mahrum olur." diyor.

Cumartesi günü Ahmed b Ebi'l-Havarî'yi okuduk, ne diyor? Cumartesi günü Ahmed b Ebi'l-Havarî'yi okuduk, ne diyor?

"Allah'a isyanla Allah'ın ikramlarına erişilmez. Allah'a mutî olunca erişilir." diyor. "Allah'a isyanla Allah'ın ikramlarına erişilmez. Allah'a mutî olunca erişilir." diyor. Hem günah işle, hem Allah'ın rahmetini um; öyle şey olmaz! Hem günah işle, hem Allah'ın rahmetini um; öyle şey olmaz! Mutî olursan, Allah sana ikram eder. Bir âsi oldu mu, günahkâr oldu mu, edepsiz oldu mu,Mutî olursan, Allah sana ikram eder. Bir âsi oldu mu, günahkâr oldu mu, edepsiz oldu mu, bîedep oldu mu, yüzsüz arsız oldu mu iman uçar gider, kaçar gider.bîedep oldu mu, yüzsüz arsız oldu mu iman uçar gider, kaçar gider. İman kuşu göğüs kafesinden kaçar gider. Tutamazsın. Uçar gider, tutamazsın. İman kuşu göğüs kafesinden kaçar gider. Tutamazsın. Uçar gider, tutamazsın.

Onun için, edepsiz olmayacaksın. Günahkâr olabilir; edepsiz olmayacak insan.Onun için, edepsiz olmayacaksın. Günahkâr olabilir; edepsiz olmayacak insan. Küstah olmayacak. Arsız, yüzsüz olmayacak. Hata eder, hatasını anlar, tevbe eder.Küstah olmayacak. Arsız, yüzsüz olmayacak. Hata eder, hatasını anlar, tevbe eder. Amma edepsiz, arsız, yüzsüz olmayacak. Diyor ki; Amma edepsiz, arsız, yüzsüz olmayacak.

Diyor ki;

Yekûlü nâ'itühü lem era kablehû ve lâ ba'dehû mislehû.Yekûlü nâ'itühü lem era kablehû ve lâ ba'dehû mislehû. "Onu methetmek, anlatmak isteyen kimse onu anlatırken der ki; "Onu methetmek, anlatmak isteyen kimse onu anlatırken der ki; lem era kablehû ve lâ ba'dehû mislehû. 'Onun gibisini, ondan önce ondan sonra hiç görmedim.'"lem era kablehû ve lâ ba'dehû mislehû. 'Onun gibisini, ondan önce ondan sonra hiç görmedim.'" Önce de görmedim, görmemiştim, onu tanıdıktan sonra da, ondan sonra Önce de görmedim, görmemiştim, onu tanıdıktan sonra da, ondan sonra etrafta insanlara bakıyorum onun gibi yok. Evvelinde ve âhirinde onun gibisini hiç görmedim der. etrafta insanlara bakıyorum onun gibi yok. Evvelinde ve âhirinde onun gibisini hiç görmedim der.

Peygamber Efendimiz'i anlatanlar böyle anlatırdı. Hakikaten öyleydi.Peygamber Efendimiz'i anlatanlar böyle anlatırdı. Hakikaten öyleydi. Resûlullah Efendimiz'in yüzü çok güzeldi ve müstesna bir nuraniyet ile parlıyordu.Resûlullah Efendimiz'in yüzü çok güzeldi ve müstesna bir nuraniyet ile parlıyordu. Onun için, sahabeden birisi diyor ki; "Resûlullah'ın yüzü çelik kılıç gibi parlıyordu."Onun için, sahabeden birisi diyor ki;

"Resûlullah'ın yüzü çelik kılıç gibi parlıyordu."
Kılıç parlar ya ay ışığında, kılıcı kaldırırsın pırıldar filan. Kılıç parlar ya ay ışığında, kılıcı kaldırırsın pırıldar filan. Ötekisi az buluyor bunu, azımsıyor, diyor ki; Ötekisi az buluyor bunu, azımsıyor, diyor ki;

"Haydi ya, öyle değil; Resûlullah'ın yüzü ay gibiydi, güneş gibiydi." diyor."Haydi ya, öyle değil; Resûlullah'ın yüzü ay gibiydi, güneş gibiydi." diyor. Yani böyle değildi, yüzü şöyle değildi; pırıl pırıl nur saçıyordu. Yani böyle değildi, yüzü şöyle değildi; pırıl pırıl nur saçıyordu. Güldüğü zaman dişlerinden nurlar saçılıyordu. Gözlerinin güzelliğine doyum olmaz. Güldüğü zaman dişlerinden nurlar saçılıyordu. Gözlerinin güzelliğine doyum olmaz. Sözü güzel, yüzü güzel, adı güzel, kendi güzel, huyu güzel bir peygamber. Sözü güzel, yüzü güzel, adı güzel, kendi güzel, huyu güzel bir peygamber.

Allah'a hamd ü senâlar olsun, Allahu Teâlâ hazretleri bizi onun ümmetinden eyledi.Allah'a hamd ü senâlar olsun, Allahu Teâlâ hazretleri bizi onun ümmetinden eyledi. Ümmetinden, hakiki, has ümmetinden olmayı nasip eylesin. Ümmetinden, hakiki, has ümmetinden olmayı nasip eylesin.

Muhterem kardeşlerim! Resûlullah'ı tanımamız lazım. Peygamber Efendimiz diyor ki;Muhterem kardeşlerim!

Resûlullah'ı tanımamız lazım. Peygamber Efendimiz diyor ki;
"Çocuklarınızı Resûlullah'ın sevgisiyle yetiştirin." Tanıtın çocuğunuza Resûlullah'ı."Çocuklarınızı Resûlullah'ın sevgisiyle yetiştirin." Tanıtın çocuğunuza Resûlullah'ı. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in sevgisiylePeygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'in sevgisiyle ve Kur'ân-ı Kerîm sevgisiyle çocuklarımızı yetiştireceğiz. Çocuk Kur'an'ı sevecek.ve Kur'ân-ı Kerîm sevgisiyle çocuklarımızı yetiştireceğiz. Çocuk Kur'an'ı sevecek. Çocuk Resûlullah'ı sevecek. O senin sorumluluğun altında. Çocuk Resûlullah'ı sevecek. O senin sorumluluğun altında. Sen o aşka tanış olacaksın, o aşkı sen yaşayacaksın; Sen o aşka tanış olacaksın, o aşkı sen yaşayacaksın; çocuğunu da Resûlullah'a âşık bir çocuk olarak yetiştireceksin. Lafla değil.çocuğunu da Resûlullah'a âşık bir çocuk olarak yetiştireceksin. Lafla değil. Çocuk Resûlullah sevgisiyle büyüyecek. Neden? Çocuk Resûlullah sevgisiyle büyüyecek.

Neden?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri sahih hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri sahih hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

Vellezî nefsî bi-yedihî. "Canım elinde olan Allah'a, vallahi, billahi, yeminler olsun ki..." Vellezî nefsî bi-yedihî. "Canım elinde olan Allah'a, vallahi, billahi, yeminler olsun ki..."

La yü'minü ehadüküm. "Sizden biriniz mü'min olmaz."La yü'minü ehadüküm. "Sizden biriniz mü'min olmaz." Hattâ ekûne ehabbe ileyhi min ve'n-nâsi ecmaîn. Hattâ ekûne ehabbe ileyhi min ve'n-nâsi ecmaîn. "Onun yanında ben ona babasından da, evladından da, bütün diğer sevgili insanlardan da "Onun yanında ben ona babasından da, evladından da, bütün diğer sevgili insanlardan da daha sevgili olmadıkça, o hakiki müslüman olmaz." daha sevgili olmadıkça, o hakiki müslüman olmaz."

Şimdi içime, dudağıma geliyor ki, yani sanki o zaman artık etrafta hakiki müslüman yok. Şimdi içime, dudağıma geliyor ki, yani sanki o zaman artık etrafta hakiki müslüman yok.

Kaç tane böyle anasından, evladından, babasından, sevgilisinden daha çokKaç tane böyle anasından, evladından, babasından, sevgilisinden daha çok Resûlullah'ı seven kaç tane müslüman gösterebilirsiniz? "Hocam işte bu, hocam işte bu!"Resûlullah'ı seven kaç tane müslüman gösterebilirsiniz? "Hocam işte bu, hocam işte bu!" diye kimi gösterebilirsiniz? Kaç kişi gösterebilirsiniz? diye kimi gösterebilirsiniz? Kaç kişi gösterebilirsiniz?

Yunus Emre'ye hayranım, diyor ki, her ilahisinde öyle; Yunus Emre'ye hayranım, diyor ki, her ilahisinde öyle; "Yunus ne eylesin cihanı sensiz." Yani dünya gözüne görünmüyor. "Yunus ne eylesin cihanı sensiz." Yani dünya gözüne görünmüyor. Yunus ne yapsın cihanı sensiz. Sen olmadıktan sonra, bağ olmuş, bahçe olmuş,Yunus ne yapsın cihanı sensiz. Sen olmadıktan sonra, bağ olmuş, bahçe olmuş, gül olmuş, bülbül olmuş, aş olmuş, tatlı olmuş, ne olacak... Yunus ne eylesin cihanı sensiz, gül olmuş, bülbül olmuş, aş olmuş, tatlı olmuş, ne olacak...

Yunus ne eylesin cihanı sensiz,

Sen hak Peygambersin şeksiz gümansız. Sen hak Peygambersin şeksiz gümansız.

Tereddütsüz sen hak peygambersin, doğru peygambersin, gerçekten peygambersin,Tereddütsüz sen hak peygambersin, doğru peygambersin, gerçekten peygambersin, Allah'ın gönderdiği hakiki peygambersin. Yunus ne eylesin cihânı sensiz Allah'ın gönderdiği hakiki peygambersin.

Yunus ne eylesin cihânı sensiz

Sen Hak Peygambersin şeksiz, gümansız, Sana inanmayan gider imansız, Sen Hak Peygambersin şeksiz, gümansız,

Sana inanmayan gider imansız,

Adı güzel, kendi güzel Muhammed. Canım feda olsun senin yoluna, Adı güzel, kendi güzel Muhammed.

Canım feda olsun senin yoluna,

Adı güzel, kendi güzel Muhammed. Kurban edecek kendisini.Adı güzel, kendi güzel Muhammed.

Kurban edecek kendisini.
Yunus'a fırsat versen, insanın kendi kendisini öldürmek câiz olsa, intihar etmek câiz olsaYunus'a fırsat versen, insanın kendi kendisini öldürmek câiz olsa, intihar etmek câiz olsa onu yapacak ama öyle olmayınca [canlarını] hizmette feda ediyorlar. onu yapacak ama öyle olmayınca [canlarını] hizmette feda ediyorlar.

Canım feda olsun senin yoluna. Nasıl olacak? Resûlullah'a hizmet edecek. Canım feda olsun senin yoluna.

Nasıl olacak?

Resûlullah'a hizmet edecek.

E Resûlullah önceden yaşamış, nasıl hizmet edecek? E Resûlullah önceden yaşamış, nasıl hizmet edecek?

Resûlullah'ın sünnetine hizmet eder, ümmetine hizmet eder, yoluna hizmet eder,Resûlullah'ın sünnetine hizmet eder, ümmetine hizmet eder, yoluna hizmet eder, rızasını kazanmak için canını dişine takar, uğraşır. Öyle yapmışlar. Öyle çalışmışlar. rızasını kazanmak için canını dişine takar, uğraşır. Öyle yapmışlar. Öyle çalışmışlar.

Ey Allah'ım beni senden ayırma, Beni senin cemalinden ayırma, Ey Allah'ım beni senden ayırma,

Beni senin cemalinden ayırma,

Balığın canı su içre diridir, İlâhi balığı gölden ayırma. Balığın canı su içre diridir,

İlâhi balığı gölden ayırma.

"Ben seni seviyorum, senin aşkın bir derya gibi, ben de o deryanın içinde balık gibiyim. "Ben seni seviyorum, senin aşkın bir derya gibi, ben de o deryanın içinde balık gibiyim. Deryadan balık çıktığı zaman çırpınır çırpınır, ölür. Suyun içinde yaşar, dışarıda ölür.Deryadan balık çıktığı zaman çırpınır çırpınır, ölür. Suyun içinde yaşar, dışarıda ölür. Senin muhabbetin deryasından beni çıkartma yâ Rabbi, çırpınıp çırpınıp ölmeyeyim,Senin muhabbetin deryasından beni çıkartma yâ Rabbi, çırpınıp çırpınıp ölmeyeyim, o deryada ben yaşayabileyim." diyor. Allah sevgisi, Resûlullah sevgisi içinde [yaşayabilirim.] o deryada ben yaşayabileyim." diyor. Allah sevgisi, Resûlullah sevgisi içinde [yaşayabilirim.]

Bu sevgi olmayınca gerçek Müslümanlık olmuyor. O zaman adam bir acayip müslüman oluyor. Bu sevgi olmayınca gerçek Müslümanlık olmuyor. O zaman adam bir acayip müslüman oluyor. Kafasında fötr, boynunda kravat, elinde falanca gazete, camiye geliyor,Kafasında fötr, boynunda kravat, elinde falanca gazete, camiye geliyor, imamla uğraşır, vâizle uğraşır, cemaatle uğraşır, Müslümanlığı da kimseye vermez.imamla uğraşır, vâizle uğraşır, cemaatle uğraşır, Müslümanlığı da kimseye vermez. "En iyi müslüman benim" der, ötekileri düzeltmeye çalışır."En iyi müslüman benim" der, ötekileri düzeltmeye çalışır. Kendisi yamuk, başkasını yamuk sanıyor, düzeltmeye çalışıyor. İşi acayip. Böyle oluyor. Kendisi yamuk, başkasını yamuk sanıyor, düzeltmeye çalışıyor. İşi acayip. Böyle oluyor.

"Hocam, işte ne yapacaksın, gençler! "Hocam, işte ne yapacaksın, gençler! Kız arkadaşlarını alırlar, bizim bu su başına gelirler, burada eğlenirler,Kız arkadaşlarını alırlar, bizim bu su başına gelirler, burada eğlenirler, ne yapacaksın, delikanlı, genç." diyor. Günahı hoş görmek olur mu yahu? ne yapacaksın, delikanlı, genç." diyor.

Günahı hoş görmek olur mu yahu?
Günahı hoş görmek o günaha iştirak etmektir! Günahı hoş görmek o günaha iştirak etmektir! Bir günahı bir insan tasvip ederse, onu işlemişçe günaha girer. Bir günahı bir insan tasvip ederse, onu işlemişçe günaha girer.

Bir hacı baba, bizi içinde iyi su çıkan bir [bahçesine] çağırdı da, hayatımda bir acı hatıradır,Bir hacı baba, bizi içinde iyi su çıkan bir [bahçesine] çağırdı da, hayatımda bir acı hatıradır, Hocamız cennetmekanla beraber gittik biz de. Ben öyle her yere gitmeyi de sevmezdim,Hocamız cennetmekanla beraber gittik biz de. Ben öyle her yere gitmeyi de sevmezdim, biraz efe, biraz dikbaşlı bir insandım, her yere gitmeyi de sevmem. biraz efe, biraz dikbaşlı bir insandım, her yere gitmeyi de sevmem. Tabii Hocamız gitti diye gittik neyse. Adam ak sakallı, 70'i geçmiş, hacı baba, hacca da gitmiş.Tabii Hocamız gitti diye gittik neyse. Adam ak sakallı, 70'i geçmiş, hacı baba, hacca da gitmiş. Ondan sonra; "Güzel değil mi bu yer hocam!" diyor. Hocamız cennetmekân mütebessim; Ondan sonra;

"Güzel değil mi bu yer hocam!" diyor. Hocamız cennetmekân mütebessim;

"Eh güzel, maşaallah!" [dedi.] Çamlar var, sertliği az iyi su var, kendi özel bahçesinden çıkıyor,"Eh güzel, maşaallah!" [dedi.]

Çamlar var, sertliği az iyi su var, kendi özel bahçesinden çıkıyor,
doldur doldur iç, çay yapsan enfes çayı oluyor, iyi su, İstanbul'da, Boğaz'da, filanca yerde iyi su... doldur doldur iç, çay yapsan enfes çayı oluyor, iyi su, İstanbul'da, Boğaz'da, filanca yerde iyi su... Fena bir şey mi yani, güzel yer... Tamam, güzel. Fena bir şey mi yani, güzel yer... Tamam, güzel.

"İşte" diyor, "bizim torunlar filan kız arkadaşlarını alırlar gelirler buraya, eğlenirler."İşte" diyor, "bizim torunlar filan kız arkadaşlarını alırlar gelirler buraya, eğlenirler. Ne yapacaksın, delikanlı hocam." diyor. Fesübhânallah! Yani günahı tasvip etmek olur mu?Ne yapacaksın, delikanlı hocam." diyor.

Fesübhânallah! Yani günahı tasvip etmek olur mu?
Değneği kafasında parçalayacaksın o torunun. Değneği kafasında parçalayacaksın o torunun. "Seni görmeyeyim buralarda, bacağını kırarım, bir daha dolaşma!" diyeceksin."Seni görmeyeyim buralarda, bacağını kırarım, bir daha dolaşma!" diyeceksin. Dedesinden korkacak. Dedesinden korkmuyor. Neden? [Dedesi] günaha alışmış, günahı hoş görüyor. Dedesinden korkacak. Dedesinden korkmuyor.

Neden?

[Dedesi] günaha alışmış, günahı hoş görüyor.
Yani günahı başkası yaparsa itiraz edeceksin de torunun yaparsa göz mü yumacaksın? Yani günahı başkası yaparsa itiraz edeceksin de torunun yaparsa göz mü yumacaksın? Böyle Müslümanlık mı olur? İşte böyle Müslümanlık oluyor!Böyle Müslümanlık mı olur?

İşte böyle Müslümanlık oluyor!
Yani İslâmî bilgi olmayınca, Resûlullah sevgisi,Yani İslâmî bilgi olmayınca, Resûlullah sevgisi, Allah sevgisi insanın kalbine yerleşmeyince insan hakiki müslüman olamıyor. Allah sevgisi insanın kalbine yerleşmeyince insan hakiki müslüman olamıyor.

Allah bizi o sevgilere mazhar eylesin. Hakiki Müslüman eylesin. Allah bizi o sevgilere mazhar eylesin. Hakiki Müslüman eylesin. Yani sevmediği çok şeyler vardır üzerimizde. Bizi ancak o pak edebilir. Yani sevmediği çok şeyler vardır üzerimizde. Bizi ancak o pak edebilir. Bizi sevmediği hallerden, huylardan, sıfatlardan kurtarsın Rabbimiz. Bizi sevdiği kul eylesin. Bizi sevmediği hallerden, huylardan, sıfatlardan kurtarsın Rabbimiz. Bizi sevdiği kul eylesin.

Şimdi biz çirkefe batmışız, günahlara dalmışız, boynumuzu bükmüşüz, Şimdi biz çirkefe batmışız, günahlara dalmışız, boynumuzu bükmüşüz, yüzümüz kara, elimiz boş, dergahındayız.yüzümüz kara, elimiz boş, dergahındayız. Biliyoruz ki onun dergahında imkansız diye bir şey yok. Evet, ben çok kusurluyum,Biliyoruz ki onun dergahında imkansız diye bir şey yok. Evet, ben çok kusurluyum, çok günahkârım, çok suçluyum ama dilerse affeder, dilerse ıslah eder, dilerse ihyâ eder... çok günahkârım, çok suçluyum ama dilerse affeder, dilerse ıslah eder, dilerse ihyâ eder... Yani eşkiyayı evliyâ yapıyor. Yani eşkiyayı evliyâ yapıyor. Tezkiretü'l-Evliyâ kitabında veyahut Tabakatu's-Sûfîye kitabında veyahutTezkiretü'l-Evliyâ kitabında veyahut Tabakatu's-Sûfîye kitabında veyahut Hilyetü'l-Evliyâ gibi muazzam eserlerde evliyâullahın menâkıbını okuyoruz; Bu adam kimmiş? Hilyetü'l-Evliyâ gibi muazzam eserlerde evliyâullahın menâkıbını okuyoruz;

Bu adam kimmiş?

Çok büyük evliyâ. Gönül gözü açık, kerâmetleri zâhir, çok büyük bir zât." Bilmem ne filan...Çok büyük evliyâ. Gönül gözü açık, kerâmetleri zâhir, çok büyük bir zât." Bilmem ne filan... İyi, güzel, maşaallah. Allah şefaatine erdirsin." diyoruz. Diyor ki; İyi, güzel, maşaallah. Allah şefaatine erdirsin." diyoruz. Diyor ki;

Evvel halinde dağda yol kesen eşkiyâ idi. Evvel halinde dağda yol kesen eşkiyâ idi.

Sübhâne! Sübhane men.. Sübhâne! Sübhane men.. Yani Allahu Teâlâ hazretlerinin akıllara hayret veren işleri var. Yani Allahu Teâlâ hazretlerinin akıllara hayret veren işleri var.

Yuhricü'-hayye mine'l-meyyiti ve yuhricu'l-meyyite mine'l-hayyi Yuhricü'-hayye mine'l-meyyiti ve yuhricu'l-meyyite mine'l-hayyi ve yuhyi'l-arda ba'de mevtihâ ve kezâlike tuhracûne. ve yuhyi'l-arda ba'de mevtihâ ve kezâlike tuhracûne.

Ölüden diri çıkartıyor kadir Mevlam. Her şeye kâdir.Ölüden diri çıkartıyor kadir Mevlam. Her şeye kâdir. O'nun o kudretine inandığımız için, bir de erhamu'r-râhimîn'liğini duyduğumuz için, diyoruz ki; O'nun o kudretine inandığımız için, bir de erhamu'r-râhimîn'liğini duyduğumuz için, diyoruz ki;

"Yâ Rabbi! Sen her şeye kâdirsin. Şu bizim ıslah olmaz diye bir halimiz yok. "Yâ Rabbi! Sen her şeye kâdirsin. Şu bizim ıslah olmaz diye bir halimiz yok. Sen lütfunla ıslah eyle. Bizde sevmediğin ne gibi kötü sıfatlar varsa, bizi onlardan pak eyle. Sen lütfunla ıslah eyle. Bizde sevmediğin ne gibi kötü sıfatlar varsa, bizi onlardan pak eyle. Rahmetin deryasına daldır, yuğ yıka, temizle, bizi pak eyle.Rahmetin deryasına daldır, yuğ yıka, temizle, bizi pak eyle. Bundan sonra iyi kulun olalım yâ Rabbi. Şimdiye kadar günah işledik bundan sonra sevap işleyelim.Bundan sonra iyi kulun olalım yâ Rabbi. Şimdiye kadar günah işledik bundan sonra sevap işleyelim. Şimdiye kadar âsi olduk bundan sonra mutî olalım. Yâ Rabbi! Bizi sana isyan ettirme.Şimdiye kadar âsi olduk bundan sonra mutî olalım. Yâ Rabbi! Bizi sana isyan ettirme. Yâ Rabbi! Bizi seni bilmeyen, senin yolunda gitmeyen cahillerden, gafillerden eyleme!" Yâ Rabbi! Bizi seni bilmeyen, senin yolunda gitmeyen cahillerden, gafillerden eyleme!"

Muhterem kardeşlerim! Allahu Teâlâ hazretleri Habîb-i Edîb'i hürmetine,Muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretleri Habîb-i Edîb'i hürmetine,
şu mübarek gece hürmetine, bu güzel vesile hürmetine, bizi her türlü kötü huylardan, şu mübarek gece hürmetine, bu güzel vesile hürmetine, bizi her türlü kötü huylardan, sıfatlardan, amellerden, fikirlerden, düşüncelerden korusun ve kurtarsın ve pak eylesin.sıfatlardan, amellerden, fikirlerden, düşüncelerden korusun ve kurtarsın ve pak eylesin. İçimizi dışımızı nurlandırsın. Kalbimizi canlandırsın. Gönlümüzü ihyâ eylesin. İçimizi dışımızı nurlandırsın. Kalbimizi canlandırsın. Gönlümüzü ihyâ eylesin. Gönlümüzü marifetin nuruyla aydınlatsın. Bundan sonraki, şu andan sonraki ömrümüzdeGönlümüzü marifetin nuruyla aydınlatsın. Bundan sonraki, şu andan sonraki ömrümüzde Resûl-ü Edîbi'nin sünnet-i seniyesini bilen ve ona sımsıkı sarılan, Resûl-ü Edîbi'nin sünnet-i seniyesini bilen ve ona sımsıkı sarılan, o yolda yürüyen, böylece şehit sevapları kazanan kullarından eylesin. o yolda yürüyen, böylece şehit sevapları kazanan kullarından eylesin.

"Ümmetimin fesada uğradığı zamanda, sünnetime sarılıp onu ihyâ edenlere"Ümmetimin fesada uğradığı zamanda, sünnetime sarılıp onu ihyâ edenlere 100 şehit sevabı var." veya "şehit sevapları verilecek." diye100 şehit sevabı var." veya "şehit sevapları verilecek." diye Peygamber Efendimiz'in müjdesi vardır. Biz sünnetine sarılalım.Peygamber Efendimiz'in müjdesi vardır. Biz sünnetine sarılalım. Kıyafetimizi Peygamber Efendimiz'in sünnetine döndürelim.Kıyafetimizi Peygamber Efendimiz'in sünnetine döndürelim. Yüzümüzü Peygamber Efendimiz'in sünnetiyle süsleyelim.Yüzümüzü Peygamber Efendimiz'in sünnetiyle süsleyelim. İşimizi Resûlullah'ın emrettiği şekilde yapalım.İşimizi Resûlullah'ın emrettiği şekilde yapalım. Kazancımızı Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği üzere yapalım.Kazancımızı Peygamber Efendimiz'in tavsiye ettiği üzere yapalım. Resûlullah'ın sevgisini, rızasını, iltifatını, teveccühünü kazanmaya çalışalım.Resûlullah'ın sevgisini, rızasını, iltifatını, teveccühünü kazanmaya çalışalım. İçimize Resûlullah'ın sevgisinin yerleşmesi için gerekli tedbirleri alalım. İçimize Resûlullah'ın sevgisinin yerleşmesi için gerekli tedbirleri alalım.

Gerekli tedbirleri alalım, Allahu Teâlâ hazretleri bizi, "Ümmet-i Muhammed'in bir grubu kıyamete kadarGerekli tedbirleri alalım, Allahu Teâlâ hazretleri bizi, "Ümmet-i Muhammed'in bir grubu kıyamete kadar bozulmadan kalacak, hakkı tutacak, hakka hizmet edecek." diye bildirdiği,bozulmadan kalacak, hakkı tutacak, hakka hizmet edecek." diye bildirdiği, bozulmayan zümresinden eylesin. Bid'atlardan, haramlardan, günahlardan korusun.bozulmayan zümresinden eylesin. Bid'atlardan, haramlardan, günahlardan korusun. Sünnet-i seniyeyi anlayıp, onu başkalarına anlatan ve Ümmet-i Muhammed'e güzel hizmet eden, Sünnet-i seniyeyi anlayıp, onu başkalarına anlatan ve Ümmet-i Muhammed'e güzel hizmet eden, böylece Peygamber Efendimiz'in ayrıca iltifatını kazanan kullarından eylesin. böylece Peygamber Efendimiz'in ayrıca iltifatını kazanan kullarından eylesin.

Evvelki münasebetlerle de söylediğim bir hadîs-i şerîf beni çok duygulandırdığı için,Evvelki münasebetlerle de söylediğim bir hadîs-i şerîf beni çok duygulandırdığı için, onu da nakletmek istiyorum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdular ki; onu da nakletmek istiyorum. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyurdular ki;

"Ah n'olaydı, ihvanıma kavuşup onları görseydim!.." "Ah n'olaydı, ihvanıma kavuşup onları görseydim!.." Böyle söyledi bir gün. Ashabı etrafında, "N'olaydı, ihvanıma kavuşup onları görseydim!" dedi. Böyle söyledi bir gün. Ashabı etrafında, "N'olaydı, ihvanıma kavuşup onları görseydim!" dedi. İhvan Arapça'da "kardeşler" demek. "N'olaydı, kardeşlerime kavuşup görseydim!.." diyeİhvan Arapça'da "kardeşler" demek. "N'olaydı, kardeşlerime kavuşup görseydim!.." diye de ah edip temenni ağzından sâdır oldu. Sahabe-i kirâm dediler ki; de ah edip temenni ağzından sâdır oldu. Sahabe-i kirâm dediler ki;

Elesnâ ihvâneke? Elesnâ ihvâneke? "Biz senin kardeşlerin, ihvanın değil miyiz yâ Resûlallah?""Biz senin kardeşlerin, ihvanın değil miyiz yâ Resûlallah?" İşte aramızdasın ya. "Onlara kavuşaydım, onları göreydim!" dediğin ihvan biz değil miyiz yani?" İşte aramızdasın ya. "Onlara kavuşaydım, onları göreydim!" dediğin ihvan biz değil miyiz yani?"

Bel entüm ashâbî. "Siz benim ashabımsınız." Sizin adınız başka, sıfatınız başka, benim muradım başka.Bel entüm ashâbî. "Siz benim ashabımsınız." Sizin adınız başka, sıfatınız başka, benim muradım başka. Siz benim ashabımsınız. Sahabesiniz siz. Siz benim ashabımsınız. Sahabesiniz siz. Benim sohbetime ermişsiniz, benim terbiyeme girmişsiniz, beni görmek şerefine nâil olmuşsunuz.Benim sohbetime ermişsiniz, benim terbiyeme girmişsiniz, beni görmek şerefine nâil olmuşsunuz. Siz ashabımsınız. Tamam. Ashâbî ke'n-nücûmi. Siz ashabımsınız. Tamam.

Ashâbî ke'n-nücûmi.
"Ashabım yıldızlar gibi, hangisine uyarsan hidayet bulursun." "Ashabım yıldızlar gibi, hangisine uyarsan hidayet bulursun."

Hayru'l-kurûni karnî. "En hayırlı devir benim devrimdir; ben ve ashabımın yaşadığı devirdir." tamam. Hayru'l-kurûni karnî. "En hayırlı devir benim devrimdir; ben ve ashabımın yaşadığı devirdir." tamam.

"Benim ihvanım dediğim, benden sonraki zamanda dünyaya gelip,"Benim ihvanım dediğim, benden sonraki zamanda dünyaya gelip, beni görmeden bana âşık olanlardır.beni görmeden bana âşık olanlardır. Beni görmek için mallarını, mülklerini, ana babalarını, evlatlarını feda etmeye âmade olanlardır.Beni görmek için mallarını, mülklerini, ana babalarını, evlatlarını feda etmeye âmade olanlardır. İhvanım onlardır. Onlara kavuşmayı özlüyorum." buyurdu. İhvanım onlardır. Onlara kavuşmayı özlüyorum." buyurdu.

Allah bizi Resûlullah'ın ihvanından eylesin. Özlediği kimselerden eylesin. Allah bizi Resûlullah'ın ihvanından eylesin. Özlediği kimselerden eylesin.

Bir ölçü her halde Resûlullah hakkında da doğrudur. Peygamber Efendimiz diyor ki; Bir ölçü her halde Resûlullah hakkında da doğrudur. Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Allah'ın indinde sizin mertebeniz, dereceniz, kadriniz, kıymetiniz nedir; "Allah'ın indinde sizin mertebeniz, dereceniz, kadriniz, kıymetiniz nedir; Allah sizi seviyor mu, sevmiyor mu, ne kadar seviyor, az mı seviyor, çok mu seviyor; Allah sizi seviyor mu, sevmiyor mu, ne kadar seviyor, az mı seviyor, çok mu seviyor; bunu anlamak istiyorsanız, bunun ölçüsü sizin içinizdeki Allah sevgisidir."bunu anlamak istiyorsanız, bunun ölçüsü sizin içinizdeki Allah sevgisidir." Siz Allah'ı seviyorsanız, Allah da sizi seviyor. Siz Allah'ı seviyorsanız, Allah da sizi seviyor.

Ene inde zanne abdî bî. Hadîs-i kudsî böyle. Allah'ın kuluna muamelesi kuluna göre. Ene inde zanne abdî bî. Hadîs-i kudsî böyle. Allah'ın kuluna muamelesi kuluna göre. Kulunun Allah'a ibadetine göre, Allah'ın kuluna muamelesi. Kulunun Allah'a ibadetine göre, Allah'ın kuluna muamelesi.

Kul Allah'ı seviyorsa, Allah da kulu seviyor. Kul rabbini zikrediyorsa, rabbi de kulunu zikrediyor. Kul Allah'ı seviyorsa, Allah da kulu seviyor. Kul rabbini zikrediyorsa, rabbi de kulunu zikrediyor.

Fezkürûnî ezkurküm. Âyet-i kerîmeyle sabit. Fezkürûnî ezkurküm. Âyet-i kerîmeyle sabit.

Ene celîsü men zekerenî. "Ben beni zikredenin meclisinde, onun yanı başına geliveririm,Ene celîsü men zekerenî. "Ben beni zikredenin meclisinde, onun yanı başına geliveririm, onunla beraber oluveririm." Mekandan münezzeh, alemlerin rabbi ama, işte böyle. onunla beraber oluveririm." Mekandan münezzeh, alemlerin rabbi ama, işte böyle.

Sonra, "Eğer kulum bana bir karış gelirse, ben ona bir arşın gelirim. Sonra, "Eğer kulum bana bir karış gelirse, ben ona bir arşın gelirim. O bana bir arşın gelirse, ben ona bir kulaç gelirim. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim."O bana bir arşın gelirse, ben ona bir kulaç gelirim. O bana yürüyerek gelirse, ben ona koşarak giderim." Yani hemen ondan bir gayret olsun, ben ondan kat kat fazlasını ona ihsan ederim diyor. Yani hemen ondan bir gayret olsun, ben ondan kat kat fazlasını ona ihsan ederim diyor.

Demek ki Allah sevgisi ve Allah tarafından sevilmenin ölçüsü bu olduğuna göre,Demek ki Allah sevgisi ve Allah tarafından sevilmenin ölçüsü bu olduğuna göre, bu ölçü Resûlullah için de sanıyorum aynı ölçüdür.bu ölçü Resûlullah için de sanıyorum aynı ölçüdür. Resûlullah'ın seni sevip sevmediğini merak ediyorsan, Resûlullah'ın seni sevip sevmediğini merak ediyorsan, senin Resûlullah'ın sevgisi, muhabbetiyle gönlün ne âlemde, onu bir yokla, ne kadar seviyorsun? senin Resûlullah'ın sevgisi, muhabbetiyle gönlün ne âlemde, onu bir yokla, ne kadar seviyorsun?

"Seviyorum." Ne kadar seviyorsun? Gerçekten mi seviyorsun? Gerçek mi seviyorsun? "Seviyorum."

Ne kadar seviyorsun? Gerçekten mi seviyorsun? Gerçek mi seviyorsun?

Birisi dedi ki; "Yâ Resûlallah! Ben seni çok seviyorum." Dayanamadı, aşkını ilan etti. Birisi dedi ki; "Yâ Resûlallah! Ben seni çok seviyorum." Dayanamadı, aşkını ilan etti.

Peygamber Efendimiz dedi ki: "Doğru mu, gerçekten mi seviyorsun?" "Gerçekten seviyorum." Peygamber Efendimiz dedi ki:

"Doğru mu, gerçekten mi seviyorsun?"

"Gerçekten seviyorum."

"O zaman imtihanlara, belalara hazırlan. Çünkü beni seven insana"O zaman imtihanlara, belalara hazırlan. Çünkü beni seven insana dağdan selin indiği gibi belalar imtihanlar gelir." Kolay değil.dağdan selin indiği gibi belalar imtihanlar gelir."


Kolay değil.
İnsan Resûlullah'ı sevdi mi cümle cihan halkıyla bozuşur. İnsan Resûlullah'ı sevdi mi cümle cihan halkıyla bozuşur. Anasıyla, kızıyla, evlatlarıyla her şeyle bozuşabilir, belalar yağabilir. Anasıyla, kızıyla, evlatlarıyla her şeyle bozuşabilir, belalar yağabilir.

Allah bizi zorlu imtihanlara maruz bırakmasın. Allah bizi zorlu imtihanlara maruz bırakmasın.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2