Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Ramazan Ayında Fırsatlar ve İmtihanlar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

10 Ramazan 1412 / 15.03.1992

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah'ın Sevdiği Kul Olursan, İyi Niyetli Olursan Allah Yardım Eder, Ribat: Allah Yolunda Düşmana Karşı İslâm İçin Nöbet Tutmak | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ramazan Ayında Fırsatlar ve İmtihanlar

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

10 Ramazan 1412 / 15.03.1992

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah'ın Sevdiği Kul Olursan, İyi Niyetli Olursan Allah Yardım Eder, Ribat: Allah Yolunda Düşmana Karşı İslâm İçin Nöbet Tutmak | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillâhirrahmânirrahîm. Euzubillahimineşşeytanirracim. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Elhamdülillahi rabbi'l-âlemîn.Elhamdülillahi rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.

es-Salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn es-Salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn tâci ruûsinâ ve tabîbi kulûbinâ ve kurreti uyûninâ Muhammedini'l-Mustafâtâci ruûsinâ ve tabîbi kulûbinâ ve kurreti uyûninâ Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ.

Emmâ ba'd: Fe kâle'n-Nebiyyü sallallahu aleyhi ve sellem: Emmâ ba'd:

Fe kâle'n-Nebiyyü sallallahu aleyhi ve sellem:

Tuftehu fîhi -ya'nî fî ramazân- ebvâbu'l-cenneti ve tuğleku fîhi ebvâbu'n-nârTuftehu fîhi -ya'nî fî ramazân- ebvâbu'l-cenneti ve tuğleku fîhi ebvâbu'n-nâr ve tüğallü fîhi'ş-şeyâtîn ve yünâdî münâdin külle leyletin: ve tüğallü fîhi'ş-şeyâtîn ve yünâdî münâdin külle leyletin: Yâ bâğiye'l-hayr helümme ve yâ bâğiye'ş-şer aksır. Yâ bâğiye'l-hayr helümme ve yâ bâğiye'ş-şer aksır.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Utbet'bni Ferkad radıyallahu anh'ten rivayet edilenPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Utbet'bni Ferkad radıyallahu anh'ten rivayet edilen hadîs-i şerîfinde Ramazan'ın özelliklerini bize bildiriyor.hadîs-i şerîfinde Ramazan'ın özelliklerini bize bildiriyor. Buyurmuş ki; Tuftehu fîhi -ya'nî fî ramazân- ebvâbu'l-cenneti ve tuğleku fîhi ebvâbu'n-nâr.Buyurmuş ki;

Tuftehu fîhi -ya'nî fî ramazân- ebvâbu'l-cenneti ve tuğleku fîhi ebvâbu'n-nâr.
"Cennetin sekiz tane kapısı vardır; Ramazan ayında cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır." "Cennetin sekiz tane kapısı vardır; Ramazan ayında cennetin kapıları açılır, cehennemin kapıları kapanır."

ve tüğallü fîhi'ş-şeyâtîn.ve tüğallü fîhi'ş-şeyâtîn. "Şeytanlar, şeytanların azılıları bu ayda boyunlarına, ellerine, ayaklarına halkalar geçirilip zincirlere vurulur." "Şeytanlar, şeytanların azılıları bu ayda boyunlarına, ellerine, ayaklarına halkalar geçirilip zincirlere vurulur."

Şeytanların faaliyetleri kısıtlanıyor. Cennetin kapıları açılıyor, cehennemin kapıları kapanıyor.Şeytanların faaliyetleri kısıtlanıyor. Cennetin kapıları açılıyor, cehennemin kapıları kapanıyor. Cennete girmek için imkânlar, fırsatlar meydana geliyor,Cennete girmek için imkânlar, fırsatlar meydana geliyor, cehenneme gitmenin yolları Allah tarafından kapatılmış oluyor. Öyle bir mübarek ay. cehenneme gitmenin yolları Allah tarafından kapatılmış oluyor. Öyle bir mübarek ay.

Kimin için? Müslümanlar, mü'minler için! Kimin için?

Müslümanlar, mü'minler için!
Mü'minler için büyük bir müstesna fırsat meydana geliyor. Mü'minler için büyük bir müstesna fırsat meydana geliyor.

ve yünâdî münâdin külle leyletin. "Her gece bir nidâ edici varlık -olsa olsa melektir- nidâ eder." ve yünâdî münâdin külle leyletin. "Her gece bir nidâ edici varlık -olsa olsa melektir- nidâ eder."

Ramazan'da her gece bir melek sesleniyor, mânevî bakımdan kulakları açık olup da Ramazan'da her gece bir melek sesleniyor, mânevî bakımdan kulakları açık olup da duyanlara ne mutlu ki bir melek sesleniyor. Ne diyor? Yâ bâğiye'l-hayr helümme.duyanlara ne mutlu ki bir melek sesleniyor.

Ne diyor?

Yâ bâğiye'l-hayr helümme.
"Ey hayrı isteyen kişi! Gel, başla, yap yapabildiğin hayırları!"Ey hayrı isteyen kişi! Gel, başla, yap yapabildiğin hayırları! Önünde fırsat var, Allah kabul edecek. Sevaplar kazanabilirsin. Önünde fırsat var, Allah kabul edecek. Sevaplar kazanabilirsin. Eğer sen hayrı istiyor isen haydi gayrete gel. Ve yâ bâğiye'ş-şer aksır.Eğer sen hayrı istiyor isen haydi gayrete gel. Ve yâ bâğiye'ş-şer aksır. "Ey şerri isteyen kimse!"Ey şerri isteyen kimse! Sen de biraz kendini tut, kısa tut. Sen de biraz kendini tut, kısa tut. Şerleri yapma!" diye bir melek seslenir. Şerleri yapma!" diye bir melek seslenir.

Daha başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz ki göğün kapıları açılır.Daha başka hadîs-i şerîflerden biliyoruz ki göğün kapıları açılır. Allahu Teâlâ hazretleri bu mübarek günlerde kullarına seslenir: Allahu Teâlâ hazretleri bu mübarek günlerde kullarına seslenir:

"Yok mu benden bir şey isteyen? İstediğini vereceğim. Yok mu dua eden? Duasını kabul edeceğim."Yok mu benden bir şey isteyen? İstediğini vereceğim. Yok mu dua eden? Duasını kabul edeceğim. Yok mu afv u mağfiret isteyen? Afv u mağfiret edeceğim.Yok mu afv u mağfiret isteyen? Afv u mağfiret edeceğim. Yok mu üzerindeki bir belanın kaldırılmasını, bir sıkıntısının giderilmesini isteyen?Yok mu üzerindeki bir belanın kaldırılmasını, bir sıkıntısının giderilmesini isteyen? Kaldıracağım!.." diye nidâ eder. Kaldıracağım!.." diye nidâ eder.

Allah bizleri böyle hayırlı fırsatların değerlendirilmesini kaçırmayanlardan eylesin. Allah bizleri böyle hayırlı fırsatların değerlendirilmesini kaçırmayanlardan eylesin. Allahu Teâlâ hazretleri herkesin üstüne bu imkânları saçıyor amaAllahu Teâlâ hazretleri herkesin üstüne bu imkânları saçıyor ama istifade eden ediyor, etmeyen etmiyor.istifade eden ediyor, etmeyen etmiyor. Allah bizi uyanık olup istifade edenlerden eylesin, fırsatı kaçıranlardan eylemesin. Allah bizi uyanık olup istifade edenlerden eylesin, fırsatı kaçıranlardan eylemesin.

İmam Gazzâlî hazretlerinin sözü -hatırımdan hiç çıkmıyor- her zaman söylerim: İmam Gazzâlî hazretlerinin sözü -hatırımdan hiç çıkmıyor- her zaman söylerim:

"Allah'ın rahmeti yağmur gibi yağar. Her yere yağar."Allah'ın rahmeti yağmur gibi yağar. Her yere yağar. Eğer kap kacak uygun duruyorsa, üstü açık, muntazam duruyorsa yağmur içine isabet eder, girer;Eğer kap kacak uygun duruyorsa, üstü açık, muntazam duruyorsa yağmur içine isabet eder, girer; Allah'ın rahmeti gelir.Allah'ın rahmeti gelir. Yağmur yağıyor ama kap, tencere ters çevrilmişse, o zaman yağmur, rahmet içine girmez." Yağmur yağıyor ama kap, tencere ters çevrilmişse, o zaman yağmur, rahmet içine girmez."

Allah; lütfunun, rahmetinin eseri olarak rahmetini umumi gönderiyor ama Allah; lütfunun, rahmetinin eseri olarak rahmetini umumi gönderiyor ama kendisi ters olan insanlar bu rahmetten istifade edemiyorlar.kendisi ters olan insanlar bu rahmetten istifade edemiyorlar. Kalpleri mühürlü, işleri ters, kafaları, düşünceleri ters olanlar istifade edemiyorlar.Kalpleri mühürlü, işleri ters, kafaları, düşünceleri ters olanlar istifade edemiyorlar. Aslında o da bir nasipsizlik, bir ceza! Aslında o da bir nasipsizlik, bir ceza!

Muhterem kardeşlerim! Hayatımda çok tecrübe ettim; her zaman söylüyorum, Muhterem kardeşlerim!

Hayatımda çok tecrübe ettim; her zaman söylüyorum,
kesin olarak söylüyorum: Hayırlı bir şey yaparsan Allah da sana hayırlı kapılar açar.kesin olarak söylüyorum: Hayırlı bir şey yaparsan Allah da sana hayırlı kapılar açar. Bir kötülük yaparsan, bakarsın hemen o kötülüğün arkasından bir şeyinde eksiklik olmuş,Bir kötülük yaparsan, bakarsın hemen o kötülüğün arkasından bir şeyinde eksiklik olmuş, derhal durumun değişir. derhal durumun değişir. Akşam gittiğin yerde, toplantıda gıybet edersin, sabah namazına kalkamazsın! Akşam gittiğin yerde, toplantıda gıybet edersin, sabah namazına kalkamazsın!

"Saat de çaldı, saati de duydum, kalkayım diyordum ama kalkamadım…" Neden? "Saat de çaldı, saati de duydum, kalkayım diyordum ama kalkamadım…"

Neden?

Allah nasip etmedi artık. Akşam işlediğin günahtan dolayı, Allah nasip etmedi artık. Akşam işlediğin günahtan dolayı, sana sabahleyin sabah namazına gelmeme cezası verildi. sana sabahleyin sabah namazına gelmeme cezası verildi.

Bazı kardeşlerimiz yoldan, raydan çıktılar, sapıttılar, şaşırdılar. Neden? Bazı kardeşlerimiz yoldan, raydan çıktılar, sapıttılar, şaşırdılar.

Neden?

Yedikleri lokma karıştı, ortaklık yaptıkları arkadaşları kendilerinden razı değil de ondan! Yedikleri lokma karıştı, ortaklık yaptıkları arkadaşları kendilerinden razı değil de ondan! Ticaretlerinde birtakım işler oldu da ondan!Ticaretlerinde birtakım işler oldu da ondan! Allah insanların gönüllerini döndürüverince Allah göstermedikçe insan, kendisi hayrı göremez.Allah insanların gönüllerini döndürüverince Allah göstermedikçe insan, kendisi hayrı göremez. Allah hidayet etmedikçe kimse hidayeti kendi bulamaz. Allah hidayet etmedikçe kimse hidayeti kendi bulamaz.

Onun için Fâtiha sûresinde her zaman diyoruz ki; Onun için Fâtiha sûresinde her zaman diyoruz ki;

İhdina's-sırâta'l-müstakîm. "Yâ Rabbi bize yol göster." İhdina's-sırâta'l-müstakîm. "Yâ Rabbi bize yol göster."

Mü'miniz, Allah'ın varlığını, birliğini kabul ediyoruz, Mü'miniz, Allah'ın varlığını, birliğini kabul ediyoruz, "Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm." diyoruz,"Âlemlerin Rabbi, Rahmân, Rahîm." diyoruz, bir de "Yâ Rabbi! Bizi doğru yola hidayet et, sevdiğin insanların yoluna ilet!" diye dua ediyoruz.bir de "Yâ Rabbi! Bizi doğru yola hidayet et, sevdiğin insanların yoluna ilet!" diye dua ediyoruz. Çünkü Allah kendi başına nasip etmez! "Düşünürüm, yaparım…" Çünkü Allah kendi başına nasip etmez!

"Düşünürüm, yaparım…"

Muhterem kardeşlerim! Düşünmek elinde değil, düşünürsen yaparsın ama düşünmek elinde değil! Muhterem kardeşlerim!

Düşünmek elinde değil, düşünürsen yaparsın ama düşünmek elinde değil!

Ve mâ teşâûne illâ en yeşâallah. Allah aklına getirmez, unutuverirsin. Ve mâ teşâûne illâ en yeşâallah.

Allah aklına getirmez, unutuverirsin.
Gayret edemezsin, gayretin yetmez. Uykudan uyanamazsın, yapamazsın… Gayret edemezsin, gayretin yetmez. Uykudan uyanamazsın, yapamazsın… Allah yaptırmadı mı, bir ceza geldi mi o cezadan kurtuluş olmaz. Allah yaptırmadı mı, bir ceza geldi mi o cezadan kurtuluş olmaz.

Cezadan kurtulmanın çaresi Allah'ın sevdiği kul olmaktır. Cezadan kurtulmanın çaresi Allah'ın sevdiği kul olmaktır. Sen Allah'ın sevdiği kul olursan, temiz hareket edersen,Sen Allah'ın sevdiği kul olursan, temiz hareket edersen, safi kalpli, iyi niyetli olursan Allah yardım eder.safi kalpli, iyi niyetli olursan Allah yardım eder. "İnşaallah şu hayrı yapayım." diye içinden niyet ettiğin zaman"İnşaallah şu hayrı yapayım." diye içinden niyet ettiğin zaman o hayrı Allah sana yapmayı nasip eder. o hayrı Allah sana yapmayı nasip eder. İçinden birtakım bozuk düşünceler, tembellikler, isteksizlikler oldu muİçinden birtakım bozuk düşünceler, tembellikler, isteksizlikler oldu mu Allah sana o hayrı yaptırtmaz. Neden? Allah sana o hayrı yaptırtmaz.

Neden?

Zaten senin isteğin sağlam değildi, kesin bir şekilde istemiyordun, Zaten senin isteğin sağlam değildi, kesin bir şekilde istemiyordun, kaytarmayı düşünüyordun, bahane arıyordun.kaytarmayı düşünüyordun, bahane arıyordun. Allah da, "İsteksiz ibadeti de ben sevmem, istemem." diye nasip etmez.Allah da, "İsteksiz ibadeti de ben sevmem, istemem." diye nasip etmez. Onun için her şeyin başı temiz bir kalp ile Allah'a sığınmak,Onun için her şeyin başı temiz bir kalp ile Allah'a sığınmak, yalvarmak, yakarmak, O'na dua etmektir. yalvarmak, yakarmak, O'na dua etmektir.

Kulun iki tane sevap kazanma imkânı var: Birisi dua etmektir, dua edecek. Kulun iki tane sevap kazanma imkânı var: Birisi dua etmektir, dua edecek.

"Yâ Rabbi! Muhakkak kusurluyumdur, muhakkak eksiğim vardır, muhakkak günahlara bulaşmışımdır."Yâ Rabbi! Muhakkak kusurluyumdur, muhakkak eksiğim vardır, muhakkak günahlara bulaşmışımdır. Affet, beni sen kurtar! Kurtarırsan sen kurtarırsın, yoksa ben kendi başıma kalırsam helak olurum!" Affet, beni sen kurtar! Kurtarırsan sen kurtarırsın, yoksa ben kendi başıma kalırsam helak olurum!"

Peygamber Efendimiz buyurdu ki; Ve lâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin. Peygamber Efendimiz buyurdu ki;

Ve lâ tekilnî ilâ nefsî tarfete aynin.
"Bir göz yumup açıncaya kadar beni kendi halime, nefsime bırakma yâ Rabbi!" "Bir göz yumup açıncaya kadar beni kendi halime, nefsime bırakma yâ Rabbi!"

Nuh aleyhisselam oğluna diyor ki; Nuh aleyhisselam oğluna diyor ki;

"Oğlum! Gel gemiye gir, tufan olacak, herkes boğulacak!" "Oğlum! Gel gemiye gir, tufan olacak, herkes boğulacak!"

Seâvî ilâ cebelin ya'simunî mine'l-mâ'. "Bir dağa tırmanırım, dağ beni korur!" Seâvî ilâ cebelin ya'simunî mine'l-mâ'. "Bir dağa tırmanırım, dağ beni korur!"

"Ey oğul! Bugün Allah'ın cezasından seni koruyacak hiçbir şey yok!" "Ey oğul! Bugün Allah'ın cezasından seni koruyacak hiçbir şey yok!"

"Dağa tırmanırım, korur!" Sular oraya kadar çıkmaz sanıyor ama öyle değil. "Dağa tırmanırım, korur!"

Sular oraya kadar çıkmaz sanıyor ama öyle değil.
Bir dalga geldi, Nuh aleyhisselam'ın davetini kabul etmeyen, babasına inanmayan oğlu gözü önünde boğuldu gitti. Bir dalga geldi, Nuh aleyhisselam'ın davetini kabul etmeyen, babasına inanmayan oğlu gözü önünde boğuldu gitti.

O yüzden, "Ben yaparım, ben ederim…" diyenler hiçbir şey yapamaz! O yüzden, "Ben yaparım, ben ederim…" diyenler hiçbir şey yapamaz! Ancak Allah'a sığınırsan, edebini takınır, iyi kul olursan, Allah lütfederse,Ancak Allah'a sığınırsan, edebini takınır, iyi kul olursan, Allah lütfederse, Allah'ın sevgisini kazanırsan kurtulursun. Aksi takdirde "Ben yaparım…" diyenlerin,Allah'ın sevgisini kazanırsan kurtulursun. Aksi takdirde "Ben yaparım…" diyenlerin, benlik güdenlerin hepsi helak oldu.benlik güdenlerin hepsi helak oldu. Kendine güvenenler, kendinde hiçbir şey olmadığını eninde sonunda başını taştan taşa vurarak anladı.Kendine güvenenler, kendinde hiçbir şey olmadığını eninde sonunda başını taştan taşa vurarak anladı. Baktı ki kendisinden hiçbir şey olmuyormuş, her şey Allah'tanmış;Baktı ki kendisinden hiçbir şey olmuyormuş, her şey Allah'tanmış; en sonunda anlamayanlar da anladı. en sonunda anlamayanlar da anladı.

Kur'ân-ı Kerîm'de bir bağın bahçenin sahiplerinin kıssası anlatılır, diyorlar ki; Kur'ân-ı Kerîm'de bir bağın bahçenin sahiplerinin kıssası anlatılır, diyorlar ki;

"Mahsuller yetişti, yarın meyveleri toplayalım." Sabahleyin giderken de diyorlar ki; "Mahsuller yetişti, yarın meyveleri toplayalım."

Sabahleyin giderken de diyorlar ki;

"Dilenci gelmesin, fakir gelmesin, aramıza kimse girmesin; aman dikkat edin, "Dilenci gelmesin, fakir gelmesin, aramıza kimse girmesin; aman dikkat edin, hiç kimseye vermeden toplayalım, götürelim." hiç kimseye vermeden toplayalım, götürelim."

Bu niyetle gidiyorlar ama Allah bir afet veriyor; bütün bağ bahçe, mahsul, hepsi helak oluyor! Bu niyetle gidiyorlar ama Allah bir afet veriyor; bütün bağ bahçe, mahsul, hepsi helak oluyor! Niyetleri kötü olduğu için başlarına onun geldiğini o zaman anlıyorlar. Niyetleri kötü olduğu için başlarına onun geldiğini o zaman anlıyorlar.

Allah kalbimizi temiz, niyetimizi halis, edebimizi tam eylesin.Allah kalbimizi temiz, niyetimizi halis, edebimizi tam eylesin. Edepsizlikten ve haramların, günahların her çeşidinden korusun. Edepsizlikten ve haramların, günahların her çeşidinden korusun.

Ramazan ayı, günahlardan korunmayı öğrenmek için idman yapma ayıdır. Ramazan ayı, günahlardan korunmayı öğrenmek için idman yapma ayıdır.

Biz müslümanlar, bugün oruç tuttuk. Biz müslümanlar, bugün oruç tuttuk. Su vardı, helaldi; ama içmedik. Yemek vardı, helaldi; ama yemedik... Su vardı, helaldi; ama içmedik. Yemek vardı, helaldi; ama yemedik...

Neden? Yememeyi öğrenelim diye!Neden?

Yememeyi öğrenelim diye!
Helalleri bile yememeyi öğrenip oradan haramlara karşı direnç göstermeyi öğreneceğiz diye;Helalleri bile yememeyi öğrenip oradan haramlara karşı direnç göstermeyi öğreneceğiz diye; oruç ayı öyle bir şeydir. İnsan evli ama hanımına yaklaşması yasak. Neden? oruç ayı öyle bir şeydir.

İnsan evli ama hanımına yaklaşması yasak.

Neden?

Nefsine hâkim olmayı öğrenecek. Nefsine hâkim olmayı öğrenecek.

Su ve yemek helal; haram değil, içki değil ama alışsın diye gündüzleri yemek olmuyor. Su ve yemek helal; haram değil, içki değil ama alışsın diye gündüzleri yemek olmuyor.

Biz haramlardan ve günahlardan korunmayı öğrenelim diyeBiz haramlardan ve günahlardan korunmayı öğrenelim diye Allah bize böyle güzel bir aylık eğitim nasip etmiş. Ne güzel bir din, her sene bir ay eğitim…Allah bize böyle güzel bir aylık eğitim nasip etmiş. Ne güzel bir din, her sene bir ay eğitim… Her sene bir ay kendi ruh eğitimin için zaman ayırıyorsun, bir kampa giriyorsun. Her sene bir ay kendi ruh eğitimin için zaman ayırıyorsun, bir kampa giriyorsun.

Askerlik ömürde bir defa 10-12-16 ay; ama İslâm'da nefsini yenmek için her sene bir ay eğitim var!Askerlik ömürde bir defa 10-12-16 ay; ama İslâm'da nefsini yenmek için her sene bir ay eğitim var! Küçüklükten başlıyor.Küçüklükten başlıyor. Müslümanın artık bir noktada nefsini yenmesini, günahlara karşı direnmesini öğrenmesi lazım,Müslümanın artık bir noktada nefsini yenmesini, günahlara karşı direnmesini öğrenmesi lazım, haramlara karşı "İstemem!" diyebilecek bir ruhî kuvvete ulaşması lazım.haramlara karşı "İstemem!" diyebilecek bir ruhî kuvvete ulaşması lazım. Lazım ama insanlar orucu hakkıyla tutmasını bilmedikleri,Lazım ama insanlar orucu hakkıyla tutmasını bilmedikleri, her sene bu eğitimi tam yapamadıkları için sene içinde de başarı kazanamıyorlar.her sene bu eğitimi tam yapamadıkları için sene içinde de başarı kazanamıyorlar. Sanıyorlar ki oruç tutmak sadece yemek yememek, su içmemek!Sanıyorlar ki oruç tutmak sadece yemek yememek, su içmemek! Böyle sanıyorlar! Böyle sanıyorlar!

"Namaz kıl!" Namazı kılmıyor. Oruç da Allah'ın emri, namaz da Allah'ın emri. "Namaz kıl!"

Namazı kılmıyor.

Oruç da Allah'ın emri, namaz da Allah'ın emri.
Zaten Ramazan ayı namazı kılmakta sana tembellik telkin eden nefsini yenmek için!Zaten Ramazan ayı namazı kılmakta sana tembellik telkin eden nefsini yenmek için! Sen o nefsini, o tembelliğini yenemedikten sonra o orucu tam tutmamış oluyorsun. Sen o nefsini, o tembelliğini yenemedikten sonra o orucu tam tutmamış oluyorsun.

Gıybet yaparsa olmaz.Gıybet yaparsa olmaz. Çünkü yememek, içmemek midenin orucu. Çünkü yememek, içmemek midenin orucu.

Dilin orucu ne? Dilin orucu gıybet etmemek, dedikodu yapmamak, günah-haram söz söylememek, kalp kırmamak… Dilin orucu ne?

Dilin orucu gıybet etmemek, dedikodu yapmamak, günah-haram söz söylememek, kalp kırmamak…
Dilin de orucu var! Yemişsin, yememişsin bir şey fark etmez; Dilin de orucu var! Yemişsin, yememişsin bir şey fark etmez;

Gözün de orucu var! Gözün de orucu var!

Gözün orucu ne? Gözün orucu harama bakmamak!Gözün orucu ne?

Gözün orucu harama bakmamak!
Adam camiden çıkıyor, televizyonun başına geçiyor. Adam camiden çıkıyor, televizyonun başına geçiyor.

Bugün gazeteye baktım, arkadaşlar haberleri takip edelim diye ellerine 8-10 tane gazete almışlar. Bugün gazeteye baktım, arkadaşlar haberleri takip edelim diye ellerine 8-10 tane gazete almışlar. Gazetenin birinde; "Televizyon şirketleri çıldırdı! Bu akşam 17 tane sinema [filmi] var!" diyor.Gazetenin birinde; "Televizyon şirketleri çıldırdı! Bu akşam 17 tane sinema [filmi] var!" diyor. Müslüman gündüz oruç tutuyor, sevap kazanıyor.Müslüman gündüz oruç tutuyor, sevap kazanıyor. Akşam da sevaplarının gitmesi için tuzaklar nasıl çoğalıyor görüyor musunuz?!. Akşam da sevaplarının gitmesi için tuzaklar nasıl çoğalıyor görüyor musunuz?!.

17 tane film varmış. Müslüman teravih kılacak, sevabı kazanacak, evine gidecek;17 tane film varmış. Müslüman teravih kılacak, sevabı kazanacak, evine gidecek; televizyonu açacak, karşısına çıplak kadın çıkacak,televizyonu açacak, karşısına çıplak kadın çıkacak, aile sahnesi, yatak sahnesi, kumar sahnesi çıkacak… Allah saklasın. aile sahnesi, yatak sahnesi, kumar sahnesi çıkacak…

Allah saklasın.

Kilise sahnesi çıkacak; papazın duasını, kilisedeki ibadeti görecek. Kilise sahnesi çıkacak; papazın duasını, kilisedeki ibadeti görecek.

Hıristiyanlar dinlerini müslümanlara filmle yavaş yavaş öğretiyorlar, sizin haberiniz yok! Hıristiyanlar dinlerini müslümanlara filmle yavaş yavaş öğretiyorlar, sizin haberiniz yok! Sizi hıristiyan yapmak istiyorlar ama Sizi hıristiyan yapmak istiyorlar ama "Gel hıristiyan ol." deseler kızacağınız için buraya film gönderiyorlar. "Gel hıristiyan ol." deseler kızacağınız için buraya film gönderiyorlar.

"Bu film çok güzel, bu filmin artisti çok meşhur, renkli film, sinemasyon film, bunu kaçırma!.." "Bu film çok güzel, bu filmin artisti çok meşhur, renkli film, sinemasyon film, bunu kaçırma!.."

Gazeteler beş yıldız koyuyor: "Artisti şöyle yaptı, böyle yaptı, dokuz kişiyi devirdi…" vs. Gazeteler beş yıldız koyuyor:

"Artisti şöyle yaptı, böyle yaptı, dokuz kişiyi devirdi…" vs.

Sen de teravihte kazandığın sevapların hepsini ne yapıyorsun? Sen de teravihte kazandığın sevapların hepsini ne yapıyorsun?

Elden kaçırıyorsun. Çünkü gözün orucunu tutmadın; harama, namahreme baktın. Elden kaçırıyorsun. Çünkü gözün orucunu tutmadın; harama, namahreme baktın.

Kadın televizyonda karşına peçeyle çarşafla mı çıkıyor? Kadın televizyonda karşına peçeyle çarşafla mı çıkıyor?

Hayır, bacağını, göğsünü, her tarafını gösteriyor. Hayır, bacağını, göğsünü, her tarafını gösteriyor. Televizyon kasap dükkânının vitrini gibi!Televizyon kasap dükkânının vitrini gibi! Sen ona baktığın zaman göz günaha giriyor, dil günaha giriyor, kulağın günaha giriyor. Sen ona baktığın zaman göz günaha giriyor, dil günaha giriyor, kulağın günaha giriyor.

Ne yapacaktın? Bunların da orucu vardır.Ne yapacaktın?

Bunların da orucu vardır.
Bunlardan hiç bahsedilmediği için millet Ramazan'da oruç tutmayıBunlardan hiç bahsedilmediği için millet Ramazan'da oruç tutmayı su içmemek, yemek yememek sanıyor. Hayır! su içmemek, yemek yememek sanıyor.

Hayır!

Oruç tutmak; hem su içmemek, hem yemek yememek, hanımının yanına yaklaşmamak,Oruç tutmak; hem su içmemek, hem yemek yememek, hanımının yanına yaklaşmamak, harama bakmamak, haramı söylememek, dinlememek, haram olan yere gitmemek,harama bakmamak, haramı söylememek, dinlememek, haram olan yere gitmemek, hem günah olan işi yapmamaktır. Hepsi birdendir, bir bütündür.hem günah olan işi yapmamaktır. Hepsi birdendir, bir bütündür. Onun için millet bunu bilmediği için bir günahtan kurtuluyor, öteki günaha düşüyor. Onun için millet bunu bilmediği için bir günahtan kurtuluyor, öteki günaha düşüyor.

Peş peşe dokuz tane tuzak var, bir tuzağı geçince, Peş peşe dokuz tane tuzak var, bir tuzağı geçince, "Elhamdülillah; geçtim, kurtuldum…" derken öteki günahın içine dalıyor;"Elhamdülillah; geçtim, kurtuldum…" derken öteki günahın içine dalıyor; yine mahvoluyor, yine perişan oluyor. O bakımdan orucu güzel tutmak lazım.yine mahvoluyor, yine perişan oluyor.

O bakımdan orucu güzel tutmak lazım.
Orucu güzel tuttuğu zaman nefsi terbiye olur, o zaman müslüman Yunus Emre gibi olur.Orucu güzel tuttuğu zaman nefsi terbiye olur, o zaman müslüman Yunus Emre gibi olur. O zaman âşık-ı sadık gibi, âbid ve zâhid gibi kul olur, iyiliksever bir insan olur,O zaman âşık-ı sadık gibi, âbid ve zâhid gibi kul olur, iyiliksever bir insan olur, tatlı dilli, güleç yüzlü olur, herkesin sevdiği, beğendiği,tatlı dilli, güleç yüzlü olur, herkesin sevdiği, beğendiği, hayran kaldığı, âşık olduğu bir mübarek insan olur.hayran kaldığı, âşık olduğu bir mübarek insan olur. "Aman şunun duasını alayım, elini eteğini öpeyim…" diye peşinden koşulan bir insan olur."Aman şunun duasını alayım, elini eteğini öpeyim…" diye peşinden koşulan bir insan olur. Öyle olmayınca da kendisini aldatır! "Ramazan geçti oruç tuttuk, daha ne istiyorsun?" Öyle olmayınca da kendisini aldatır!

"Ramazan geçti oruç tuttuk, daha ne istiyorsun?"

"Teravih namazı kıldık, daha ne istiyorsun?" "Teravih namazı kıldık, daha ne istiyorsun?"

Muhterem kardeşlerim! Suud'dan -umreden- geldim, orada namaz kılanları gördüm; Muhterem kardeşlerim!

Suud'dan -umreden- geldim, orada namaz kılanları gördüm;
bizim namazlarımız onların namazları kadar iyi değil.bizim namazlarımız onların namazları kadar iyi değil. Açıkça söylüyorum; darılmayın, kızmayın, affedin, bağışlayın:Açıkça söylüyorum; darılmayın, kızmayın, affedin, bağışlayın: Bizim namazlarımız onların namazları gibi değil.Bizim namazlarımız onların namazları gibi değil. Onlar öyle tadını çıkartarak namaz kılıyorlar, öyle tadını çıkartarak oruç tutuyorlar ki Onlar öyle tadını çıkartarak namaz kılıyorlar, öyle tadını çıkartarak oruç tutuyorlar ki akşamleyin ezan okunuyor, 5-10 dakika mola verip caminin içinde iftarlarını yapıyorlar, akşamleyin ezan okunuyor, 5-10 dakika mola verip caminin içinde iftarlarını yapıyorlar, akşam namazını da cemaatle kılıyorlar. akşam namazını da cemaatle kılıyorlar.

Bizde, Ramazanlar'da akşam iftar vakti diye camilerin çoğunda akşam namazı kılınmaz. Bizde, Ramazanlar'da akşam iftar vakti diye camilerin çoğunda akşam namazı kılınmaz.

Neden? Herkes evinde. Neden?

Herkes evinde.

Onlar öyle yapmıyorlar.Onlar öyle yapmıyorlar. İftar yapacağız diye akşam cemaatle namaz kılma sevabını kaçırmıyorlar, yine camide kılıyorlar.İftar yapacağız diye akşam cemaatle namaz kılma sevabını kaçırmıyorlar, yine camide kılıyorlar. Hem de sofralar kuruyorlar, herkes orucunu zemzemle, hurmayla açıyorHem de sofralar kuruyorlar, herkes orucunu zemzemle, hurmayla açıyor ve hiç aceleye getirmeden namazı kılıyorlar. Göz ucuyla kardeşlerime bakıyorum: ve hiç aceleye getirmeden namazı kılıyorlar.

Göz ucuyla kardeşlerime bakıyorum:

Allahu ekber, semiallahu limen hamideh, Rabbenâ ve lekel hamd, Allahu ekber,Allahu ekber, semiallahu limen hamideh, Rabbenâ ve lekel hamd, Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber,Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber, Allahu ekber, es Selâmu aleyküm ve rahmetullah, es Selâmu aleyküm ve rahmetullah. es Selâmu aleyküm ve rahmetullah, es Selâmu aleyküm ve rahmetullah.

Nefes nefese namaz kılıyor! Namaz olmadı! Neden? Nefes nefese namaz kılıyor!

Namaz olmadı!

Neden?

Namazda ta'dîl-i erkân diye bir mesele vardır. Ta'dîl-i erkân ne demek? Namazda ta'dîl-i erkân diye bir mesele vardır.

Ta'dîl-i erkân ne demek?

Namazın her bölümüne hakkı olan zamanı ayırmak, hakkını vermektir. Namazın her bölümüne hakkı olan zamanı ayırmak, hakkını vermektir. Sen öyle Allahu ekber, semiallahu limen hamideh, Rabbenâ ve lekel hamd, Allahu ekber…Sen öyle Allahu ekber, semiallahu limen hamideh, Rabbenâ ve lekel hamd, Allahu ekber… paldır küldür birbirine ekleyince bu olmuyor. Aerobik yapmıyorsun ki!paldır küldür birbirine ekleyince bu olmuyor.

Aerobik yapmıyorsun ki!
Namaz kılıyorsun, söylediğin sözün mânasını düşüneceksin.Namaz kılıyorsun, söylediğin sözün mânasını düşüneceksin. Bakıyorsun; Semiallahu limen hamideh, Rabbenâ ve lekel hamd de adam secdeye varmış! Bakıyorsun; Semiallahu limen hamideh, Rabbenâ ve lekel hamd de adam secdeye varmış!

Hayır! Rabbenâ ve lekel hamd ayaktayken bitecek: Hayır!

Rabbenâ ve lekel hamd ayaktayken bitecek:
Rabbenâ ve lekel hamd, Allahu ekber. O zaman ineceksin. Rabbenâ ve lekel hamd, Allahu ekber. O zaman ineceksin. Hepsi birbirine karışıyor, birbirine giriyor; ibadet güzel olmuyor.Hepsi birbirine karışıyor, birbirine giriyor; ibadet güzel olmuyor. Allah ibadetlerimizi güzel yapmayı nasip etsin. Allah ibadetlerimizi güzel yapmayı nasip etsin.

İkinci hadîs-i şerîf: İkinci hadîs-i şerîf:

Efendimiz buyurmuş ki; Tamâmu'l-birri en ta'mele fî's-sırri amele'l-alâniye. Efendimiz buyurmuş ki;

Tamâmu'l-birri en ta'mele fî's-sırri amele'l-alâniye.
"İyiliğin tamamı gizlide, aşikâre amelini işlemektir." "İyiliğin tamamı gizlide, aşikâre amelini işlemektir."

Allah'ın sevdiği bir huy var: Birr, birr u takvâ; İyilik demek. Allah'ın sevdiği bir huy var: Birr, birr u takvâ; İyilik demek.

Anneye-babaya karşı iyilik olursa o kimseye berren bi-vâlideyyi derler. Anneye-babaya karşı iyilik olursa o kimseye berren bi-vâlideyyi derler. Anne ve babasına karşı iyi evlatlık yapıyorlar mânasında. Anne ve babasına karşı iyi evlatlık yapıyorlar mânasında.

Birr: İyilik yapmak demek. Herkes elinden geldiğince iyilik yapacak. Birr: İyilik yapmak demek.

Herkes elinden geldiğince iyilik yapacak.
Özellikle Ramazan olduğu zaman her çeşit iyiliği yapacağız,Özellikle Ramazan olduğu zaman her çeşit iyiliği yapacağız, hepimiz -siz de yapacaksınız, biz de yapacağız, farkımız yok- eşitiz. hepimiz -siz de yapacaksınız, biz de yapacağız, farkımız yok- eşitiz.

Yapacağız da insanlar bu iyiliği aşikâre yaptıkları zaman başka türlü,Yapacağız da insanlar bu iyiliği aşikâre yaptıkları zaman başka türlü, kendi başlarına oldukları zaman başka türlü yapıyorlar.kendi başlarına oldukları zaman başka türlü yapıyorlar. Tek başlarına, evde olduğu zaman başka türlü, camide olduğu zaman,Tek başlarına, evde olduğu zaman başka türlü, camide olduğu zaman, dışarıda olduğu zaman başka türlü… Bu doğru değil. dışarıda olduğu zaman başka türlü… Bu doğru değil.

Büyüklerimiz diyor ki; "Sen evde namazı hızlı, paldır küldür kılıyorsun, Büyüklerimiz diyor ki;

"Sen evde namazı hızlı, paldır küldür kılıyorsun,
camide hoca amcadan, hacı dayıdan korktuğun için yavaş yavaş kılıyorsun! camide hoca amcadan, hacı dayıdan korktuğun için yavaş yavaş kılıyorsun! 'Şimdi hacı dayı gelir tenkit eder, evladım böyle namaz kılınmaz, der.' diye korkuyorsun.'Şimdi hacı dayı gelir tenkit eder, evladım böyle namaz kılınmaz, der.' diye korkuyorsun. Camide namazı güzel kılıyorsun, evde hızlı kılıyorsun!" Niçin? Camide namazı güzel kılıyorsun, evde hızlı kılıyorsun!"

Niçin?

Evde tenkit edecek hacı dayı yok, orada hızlı kılıyorsun. Bu doğru olmadı! Evde tenkit edecek hacı dayı yok, orada hızlı kılıyorsun.

Bu doğru olmadı!

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

"İyiliğin tam, kâmil bir iyilik olması için herkesin gördüğü aşikâre, "İyiliğin tam, kâmil bir iyilik olması için herkesin gördüğü aşikâre, alenî olan yaptığı şeyi, gizlide de yapması lazım.alenî olan yaptığı şeyi, gizlide de yapması lazım. Gizlide de öyle olabiliyorsa o zaman iyi bir insansın, demektir." Gizlide de öyle olabiliyorsa o zaman iyi bir insansın, demektir."

Tamâmu'l-birri en ta'mele fî's-sırri amele'l-alâniye.. Tamâmu'l-birri en ta'mele fî's-sırri amele'l-alâniye.. "Yalnızken, tenhadayken, kimse görmüyorken de herkes yanındaymış gibi, herkes ayıplayacakmış,"Yalnızken, tenhadayken, kimse görmüyorken de herkes yanındaymış gibi, herkes ayıplayacakmış, tenkit edecekmiş gibi olmak!" tenkit edecekmiş gibi olmak!"

Tenhada da dikkat ediyorsan o zaman sen iyisin.Tenhada da dikkat ediyorsan o zaman sen iyisin. Çünkü tenhada kimse yok ama Allah'ın gördüğünü biliyorsun.Çünkü tenhada kimse yok ama Allah'ın gördüğünü biliyorsun. Hareketine Allah'ın rızası için dikkat ediyorsun. İşte bu olgun Müslümanlık.Hareketine Allah'ın rızası için dikkat ediyorsun. İşte bu olgun Müslümanlık. Zaten iyi Müslümanlık, Allah'ı görüyormuş gibi ibadet etmektir. Çok kolay! Zaten iyi Müslümanlık, Allah'ı görüyormuş gibi ibadet etmektir.

Çok kolay!

İyi müslüman olmak için ne yapmak lazım? İyi müslüman olmak için ne yapmak lazım?

Allah'ı görüyormuş gibi ibadet etmek lazım, çünkü sen O'nu görmüyorsun ama O seni görüyor.Allah'ı görüyormuş gibi ibadet etmek lazım, çünkü sen O'nu görmüyorsun ama O seni görüyor. Sen O'nu göremezsin, bakamazsın, gözlerin tahammül etmez ama o seni görüyor.Sen O'nu göremezsin, bakamazsın, gözlerin tahammül etmez ama o seni görüyor. Her yerde hâzır ve nâzır, sen O'nun huzurundasın!Her yerde hâzır ve nâzır, sen O'nun huzurundasın! Onun için edebe, yaptığın işe dikkat edeceksin, her şeyi güzel yapacaksın! Onun için edebe, yaptığın işe dikkat edeceksin, her şeyi güzel yapacaksın!

Tenhadayken de günah işlemeyeceksin, yalan söylemeyeceksin. Tenhadayken de günah işlemeyeceksin, yalan söylemeyeceksin. Hiç kimse görmüyor, diye olmadık günahları işlemeyeceksin; çünkü Allah görüyor. Hiç kimse görmüyor, diye olmadık günahları işlemeyeceksin; çünkü Allah görüyor.

Peygamber Efendimiz; "İyiliğin tamamı, Peygamber Efendimiz;

"İyiliğin tamamı,
gizli olduğun zaman da tenha olduğun zaman da gizli olduğun zaman da tenha olduğun zaman da herkesin yanında olduğun zamandaki gibi hareket etmendir!" diyor. herkesin yanında olduğun zamandaki gibi hareket etmendir!" diyor.

Öyle yapıyorsan senin için dışın bir, Öyle yapıyorsan senin için dışın bir, yalnızlığın, kalabalıklığın aynı; demek ki sen iyi müslümansın. yalnızlığın, kalabalıklığın aynı; demek ki sen iyi müslümansın. Ama tenhadayken paldır küldür, kalabalıktayken tenkit edecekler diye Ama tenhadayken paldır küldür, kalabalıktayken tenkit edecekler diye dikkatli, için fesat dışın güzel; kalbin, kurt gibi yırtıcı, dışın kuzu gibi yumuşak… dikkatli, için fesat dışın güzel; kalbin, kurt gibi yırtıcı, dışın kuzu gibi yumuşak…

Olmadı; bunlar münâfıklık alametidir, âhir zaman alametidir!Olmadı; bunlar münâfıklık alametidir, âhir zaman alametidir! Âhir zamanda insanların içleri, huyları kurt gibi yırtıcı, hain, kan dökücü, parçalayıcı olacak ama Âhir zamanda insanların içleri, huyları kurt gibi yırtıcı, hain, kan dökücü, parçalayıcı olacak ama dışarıdan kuzu gibi görünecek. dışarıdan kuzu gibi görünecek.

"Allah ömürler versin beyefendi, nasılsınız, afiyette misiniz efendim, arz-ı hürmet ederim…" "Allah ömürler versin beyefendi, nasılsınız, afiyette misiniz efendim, arz-ı hürmet ederim…"

"Git yalancı! Sen bu adama karşı kalbinden neler geçiriyorsun da dilinde bu lafları söylüyorsun, "Git yalancı! Sen bu adama karşı kalbinden neler geçiriyorsun da dilinde bu lafları söylüyorsun, hepsi yalan, hepsi uydurma!" Halbuki hakiki müslümanın kalbi de, dili de birdir.hepsi yalan, hepsi uydurma!"

Halbuki hakiki müslümanın kalbi de, dili de birdir.
Yanlış bir şeyini gördüğü zaman gelir sana söyler: Yanlış bir şeyini gördüğü zaman gelir sana söyler:

"Aziz kardeşim! Benim belki senden daha fazla günahım var ama"Aziz kardeşim! Benim belki senden daha fazla günahım var ama ben sende şöyle bir hata gördüm. Bir hadîs-i şerîfte de şöyle okumuştum;ben sende şöyle bir hata gördüm. Bir hadîs-i şerîfte de şöyle okumuştum; senin bu yaptığın günah oluyor, bunu yapma…" senin bu yaptığın günah oluyor, bunu yapma…"

Samimi olarak söyler; o şahıs yokken de onu korur, ona dua eder, onun iyiliğini ister. Samimi olarak söyler; o şahıs yokken de onu korur, ona dua eder, onun iyiliğini ister. Yüzüne karşı başka, o yokken başka türlü olmaz. Yüzüne karşı başka, o yokken başka türlü olmaz.

İyi Müslümanlık bu, tasavvuf, hakiki dervişlik bu! İyi Müslümanlık bu, tasavvuf, hakiki dervişlik bu!

Tamâmu'r-ribâtı erbaîne yevmen ve men râbata erbaîne yevmen Tamâmu'r-ribâtı erbaîne yevmen ve men râbata erbaîne yevmen lem yebi' ve lem yeşteri ve lem yuhtis hadesen harece min zunûbihî ke-yevme veledethü ümmühû. lem yebi' ve lem yeşteri ve lem yuhtis hadesen harece min zunûbihî ke-yevme veledethü ümmühû.

Ebû Ümâme hazretlerinden rivayet edilmiş. Ebû Ümâme hazretlerinden rivayet edilmiş.

Muhterem kardeşlerim! Ribat, murabata; bir fiilin mastarı, Muhterem kardeşlerim!

Ribat, murabata; bir fiilin mastarı,

Cihad ve mücahede gibi ribat ve murabata. Ribat ne demek? Cihad ve mücahede gibi ribat ve murabata.

Ribat ne demek?

Hudutlarda düşmana karşı İslâm âlemini beklemek için bekçilik yapmak.Hudutlarda düşmana karşı İslâm âlemini beklemek için bekçilik yapmak. Buna ribat, murabata deniliyor.Buna ribat, murabata deniliyor. Hudut kalesine gidiyor, eline silahını alıyor, düşman gelmesin diye bekliyor.Hudut kalesine gidiyor, eline silahını alıyor, düşman gelmesin diye bekliyor. Gelirse çarpışacak, gelmese de nöbet tutacak; buna ribat derler. Gelirse çarpışacak, gelmese de nöbet tutacak; buna ribat derler.

Eğer silahı alıp düşmanla savaşırsa buna da cihat veya mücahede deniliyor.Eğer silahı alıp düşmanla savaşırsa buna da cihat veya mücahede deniliyor. Düşmanla cihat etmek. Düşmanla cihat etmek.

"Silahını, kılıcını kalkanını almışsın, yâ Allah bismillah yola çıkmışsın; nereye gidiyorsun arkadaş?" "Silahını, kılıcını kalkanını almışsın, yâ Allah bismillah yola çıkmışsın; nereye gidiyorsun arkadaş?"

"Cihada gidiyorum. "Cihada gidiyorum. Düşman Ermenistan'da müslümanlara saldırmış da ben de oraya gidiyorum." Tamam, bu cihat. Düşman Ermenistan'da müslümanlara saldırmış da ben de oraya gidiyorum."

Tamam, bu cihat.

Ama daha düşmanın saldırması yok.Ama daha düşmanın saldırması yok. İslâm âlemiyle kâfirlerin diyarı arasında hudut var, sen o hududa gidiyorsun,İslâm âlemiyle kâfirlerin diyarı arasında hudut var, sen o hududa gidiyorsun, bekliyorsun ki düşman saldırmasın, ani baskın yapmasın.bekliyorsun ki düşman saldırmasın, ani baskın yapmasın. Bunun adı da ribat veya murabata.Bunun adı da ribat veya murabata. İslâm'da öğrenmemiz gereken iki kelime [daha] varmış; birisi cihat, birisi ribat. İslâm'da öğrenmemiz gereken iki kelime [daha] varmış; birisi cihat, birisi ribat.

Cihat: Fiilen düşmanla çarpışmak. Ribat: Düşman gelmesin diye bekçilik yapmak. Cihat: Fiilen düşmanla çarpışmak.

Ribat: Düşman gelmesin diye bekçilik yapmak.

Peygamber Efendimiz; "İki göze cehennem ateşi değmeyecek.Peygamber Efendimiz; "İki göze cehennem ateşi değmeyecek. Hudutta düşmanı bekleyen; ribat yapan, murabıt olan kimse cehenneme girmeyecek, gözüne cehennem ateşi değmeyecek. Hudutta düşmanı bekleyen; ribat yapan, murabıt olan kimse cehenneme girmeyecek, gözüne cehennem ateşi değmeyecek. Tenhalarda Allah'ı zikredip ağlayan insan, cehenneme girmeyecek,Tenhalarda Allah'ı zikredip ağlayan insan, cehenneme girmeyecek, gözü cehennem ateşi görmeyecek!" buyurmuş. gözü cehennem ateşi görmeyecek!" buyurmuş.

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Tamâmu'r-ribâtı erbaîne yevmen.Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Tamâmu'r-ribâtı erbaîne yevmen.
"Hudut bekçiliği, murabıtlık; bunun tamamı kırk gündür." "Hudut bekçiliği, murabıtlık; bunun tamamı kırk gündür."

"Kaç gün gidersem, beklersem bu sevabı tam alırım?" "Kaç gün gidersem, beklersem bu sevabı tam alırım?"

Murabıtlığın, bekçiliğin Allah yolunda düşmana karşı İslâm âlemini beklemenin müddeti kırk gündür. Murabıtlığın, bekçiliğin Allah yolunda düşmana karşı İslâm âlemini beklemenin müddeti kırk gündür.

Men râbata erbaîne yevmen lem yebi' ve lem yeşteri ve lem yuhtis hadesenMen râbata erbaîne yevmen lem yebi' ve lem yeşteri ve lem yuhtis hadesen harece min zunûbihî ke-yevme veledethü ümmühû.. harece min zunûbihî ke-yevme veledethü ümmühû.. "Kim Allah yolunda bir hudut kalesinde kırk gün nöbetçilik yaparsa "Kim Allah yolunda bir hudut kalesinde kırk gün nöbetçilik yaparsa -ama şartı var; satmayacak, almayacak, bir günah iş yapmayacak--ama şartı var; satmayacak, almayacak, bir günah iş yapmayacak- annesinden doğduğu zamanki mâsum, pak, günahsız hâli gibi, günahlardan sıyrılmış, çıkmış olur. annesinden doğduğu zamanki mâsum, pak, günahsız hâli gibi, günahlardan sıyrılmış, çıkmış olur.

Ama alışveriş yapmayacak ve bir günah işlemeyecek, bir hades ihdas etmeyecek! Ama alışveriş yapmayacak ve bir günah işlemeyecek, bir hades ihdas etmeyecek!

Burada neye işaret var? Bazı insanlar "Hacca gidiyorum." diyor;Burada neye işaret var?

Bazı insanlar "Hacca gidiyorum." diyor;
yanına buradan mal alıyor, mal satıyor geliyor. yanına buradan mal alıyor, mal satıyor geliyor.

Sen tüccarsın, sen ticarete gittin! Kimisi de; Sen tüccarsın, sen ticarete gittin! Kimisi de;

"Şuraları görmedim, bir de Şam'a uğrayayım, bir de Tunus'u göreyim, "Şuraları görmedim, bir de Şam'a uğrayayım, bir de Tunus'u göreyim, bir de orada şöyle yapayım, böyle yapayım… Sonra bir de hac yapayım." bir de orada şöyle yapayım, böyle yapayım… Sonra bir de hac yapayım."

Sen turistsin! Gidiş niyeti çok önemli. Sen turistsin! Gidiş niyeti çok önemli.

Kimisi de Allah yolunda ribat yapacak, murabıtlık, bekçilik yapacak ama yanına mal alıyor,Kimisi de Allah yolunda ribat yapacak, murabıtlık, bekçilik yapacak ama yanına mal alıyor, "Oradaki insanlara satarım; şu kadardan aldım, bu kadardan satarım, bu kadar kâr olur. "Oradaki insanlara satarım; şu kadardan aldım, bu kadardan satarım, bu kadar kâr olur. Falanca yerden düşmanlardan ucuz mal getiriyorlar; o malları alarak biriktiririm, Falanca yerden düşmanlardan ucuz mal getiriyorlar; o malları alarak biriktiririm, sonra alır memleketime götürürüm, satarım, şu kadar kâr yaparım..." sonra alır memleketime götürürüm, satarım, şu kadar kâr yaparım..."

Sen tüccarsın, murabıt falan değilsin, ribat falan yapmıyorsun! Sen tüccarsın, murabıt falan değilsin, ribat falan yapmıyorsun!

Onun için Peygamber Efendimiz diyor ki; Onun için Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Kim kırk gün hudut kalesinde satmadan, almadan, günahlara dalmadan halis niyetle bekçilik yaparsa"Kim kırk gün hudut kalesinde satmadan, almadan, günahlara dalmadan halis niyetle bekçilik yaparsa anasından doğduğu gündeki gibi günahlardan temiz ve pak olarak döner." anasından doğduğu gündeki gibi günahlardan temiz ve pak olarak döner."

Bizim bu devirde böyle bir şeye imkânımız var mı? Bizim bu devirde böyle bir şeye imkânımız var mı?

Bu devirde hudutlar karmakarış oldu. Sen hudutta istediğin kadar bekle; Bu devirde hudutlar karmakarış oldu. Sen hudutta istediğin kadar bekle; düşman uçakla gelir, senin başşehrini bombalayabilir. düşman uçakla gelir, senin başşehrini bombalayabilir. İşler karıştı ama netice itibariyle müslümanları korumak içinİşler karıştı ama netice itibariyle müslümanları korumak için insan herhangi bir yerde bir bekçilik yapıyorsa,insan herhangi bir yerde bir bekçilik yapıyorsa, bunu Allah rızası için yapıyorsa bu sevabı gene alır. bunu Allah rızası için yapıyorsa bu sevabı gene alır.

Askere gitmiş, nöbetten kaytarıyor, kaçıyor… Askere gitmiş, nöbetten kaytarıyor, kaçıyor…

Ne kaçıyorsun? Bunun büyük sevabı var. Bizim arkadaşlarımız diyorlardı ki; Ne kaçıyorsun? Bunun büyük sevabı var.

Bizim arkadaşlarımız diyorlardı ki;
"Nöbetini bana ver, ben tutayım." Neden? Sevabını biliyor da ondan!"Nöbetini bana ver, ben tutayım."

Neden?

Sevabını biliyor da ondan!
Allah rızası için olunca sevabı var. Murabıtlık da bu! Allah rızası için olunca sevabı var. Murabıtlık da bu!

Tamâmu't-tahiyyeti el-ahzu bi'l-yedi ve'l-musafahatü bi'l-yümnâ. Tamâmu't-tahiyyeti el-ahzu bi'l-yedi ve'l-musafahatü bi'l-yümnâ.

Ebû Ümâme hazretlerinden. Ebû Ümâme hazretlerinden.

Selamlaşmanın tamamı, en güzel tarzda olması nasıl olacak? Selamlaşmanın tamamı, en güzel tarzda olması nasıl olacak?

el-Ahzu billahi tam karşıdaki arkadaşın elini tutacaksın el-Ahzu billahi tam karşıdaki arkadaşın elini tutacaksın ve sağ elinle onunla musafahalaşacaksın. ve sağ elinle onunla musafahalaşacaksın. es Selâmu aleyküm, dersen sevap kazanırsın. es Selâmu aleyküm, dersen sevap kazanırsın. es Selâmu aleyküm ve rahmetullah, dersen daha çok sevap kazanırsın.es Selâmu aleyküm ve rahmetullah, dersen daha çok sevap kazanırsın. es Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh, dersen daha çok sevap kazanırsın. es Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh, dersen daha çok sevap kazanırsın.

Ama Peygamber Efendimiz "Selamlaşmanın tamamı, elini de tutup musafaha etmektir." diyor. Ama Peygamber Efendimiz "Selamlaşmanın tamamı, elini de tutup musafaha etmektir." diyor.

Musafaha nasıldır? Ellerini samimi bir tarzda tutarsın… Nasılsın kardeşim?.. Musafaha nasıldır?

Ellerini samimi bir tarzda tutarsın…

Nasılsın kardeşim?..

Buna musafaha deniliyor. Bu tarzda tutmak Batılılar'ın selamlaşması. Buna musafaha deniliyor. Bu tarzda tutmak Batılılar'ın selamlaşması. Bizim selamlaşmamız musafaha tarzında. Bizim selamlaşmamız musafaha tarzında.

İki eliyle tutarsa daha iyi olur, ondan sonra Allahümemme salli alâ seyyidinâ Muhammed diyecekİki eliyle tutarsa daha iyi olur, ondan sonra Allahümemme salli alâ seyyidinâ Muhammed diyecek veyahut Allahümma'ağfirli ehî hâzâ. veyahut Allahümma'ağfirli ehî hâzâ. "Yâ Rabbi! Benim bu kardeşimi affeyle, mağfiret eyle." diye dua edecek."Yâ Rabbi! Benim bu kardeşimi affeyle, mağfiret eyle." diye dua edecek. Demek ki musafaha, selamlaşmanın en güzel şekli oluyor.Demek ki musafaha, selamlaşmanın en güzel şekli oluyor. Mümkünse, durumumuz, zamanınız müsaitseMümkünse, durumumuz, zamanınız müsaitse ve çok kalabalık değilse musafaha çok sevaplı bir selamlaşma şekli oluyor. ve çok kalabalık değilse musafaha çok sevaplı bir selamlaşma şekli oluyor.

Es-Selâmu aleyküm, demek de kâfidir. Adam devenin üstünde, sen de yayasın, gelip geçiyorsun; Es-Selâmu aleyküm, demek de kâfidir. Adam devenin üstünde, sen de yayasın, gelip geçiyorsun; illa adamı deveden indirmeye lüzum yok.illa adamı deveden indirmeye lüzum yok. es Selâmu aleyküm ve rahmetullah diyerek geçer gidersin.es Selâmu aleyküm ve rahmetullah diyerek geçer gidersin. Ama durum müsaitse elini de tutarsın, bir musafaha yaparsın.Ama durum müsaitse elini de tutarsın, bir musafaha yaparsın. Çünkü Peygamber Efendimiz; "Bir müslüman bir müslümanın elini tutar daÇünkü Peygamber Efendimiz;

"Bir müslüman bir müslümanın elini tutar da
bir musafaha yaparsa günahları sapır sapır dökülür." diyor. bir musafaha yaparsa günahları sapır sapır dökülür." diyor.

Bu işin sevabı var. Çünkü muhabbet oluyor, mânevî birtakım faydalar,Bu işin sevabı var. Çünkü muhabbet oluyor, mânevî birtakım faydalar, feyizler geliyor, gidiyor, geçiyor.feyizler geliyor, gidiyor, geçiyor. O bakımdan musafaha güzel oluyor. O bakımdan musafaha güzel oluyor.

Tamâmu İslâmiküm edâü'z-zekâti. Tamâmu İslâmiküm edâü'z-zekâti. "Sizin Müslümanlığınızın tamamı, tam müslüman olmanız zekâtı da vermenizle ölçülür." "Sizin Müslümanlığınızın tamamı, tam müslüman olmanız zekâtı da vermenizle ölçülür."

Namaz kılıyor musunuz? "Kılıyorum; elhamdülillah, çok şükür." Namaz kılıyor musunuz?

"Kılıyorum; elhamdülillah, çok şükür."

"Oruç tutuyor musun?" "Tutuyorum, zaten doktor; "Oruç tutuyor musun?"

"Tutuyorum, zaten doktor;
'Çok şişmansın, az yemek yersen iyi olur.' dedi.'Çok şişmansın, az yemek yersen iyi olur.' dedi. Lokantalardaki yemekler de mideme dokunuyor,Lokantalardaki yemekler de mideme dokunuyor, zaten dairede de pek vakit olmuyor, oruç da işime geliyor.zaten dairede de pek vakit olmuyor, oruç da işime geliyor. Para da kesemde, cebimde kalıyor…" Oruç tutuyor, namazı da kılıyor. Zekât? Para da kesemde, cebimde kalıyor…"

Oruç tutuyor, namazı da kılıyor.

Zekât?

"Yok, o kadar da uzun değil! Para isteme benden, buz gibi soğurum senden!" Olmaz! "Yok, o kadar da uzun değil! Para isteme benden, buz gibi soğurum senden!"

Olmaz!

İslâm'ın, hiçbir parçasını kopartamazsın, İslâm bir bütündür! İslâm'ın, hiçbir parçasını kopartamazsın, İslâm bir bütündür! İslâm öyle güzel bir nizamdır ki onun bir parçasını alırsan onu bozarsın. İslâm öyle güzel bir nizamdır ki onun bir parçasını alırsan onu bozarsın.

Parçası çok hoşuma gitti; otomobilin bir parçasını, karbüratörü al götür.Parçası çok hoşuma gitti; otomobilin bir parçasını, karbüratörü al götür. Otomobil tamamen bozulur. Otomobil tamamen bozulur.

Elektronik bir cihazın; radyonun arkasından iki tane lambasını çıkart, götür. Olmaz! Elektronik bir cihazın; radyonun arkasından iki tane lambasını çıkart, götür.

Olmaz!

Her şeyi bozarsın. Bütünüyle olacak. Namaz da kılacaksın, o şahsî bir ibadet;Her şeyi bozarsın. Bütünüyle olacak.

Namaz da kılacaksın, o şahsî bir ibadet;
oruç da tutacaksın, oruç şahsî, bedenî ve sıhhî bir ibadet; ama hepsini Allah rızası için yapacaksın!oruç da tutacaksın, oruç şahsî, bedenî ve sıhhî bir ibadet; ama hepsini Allah rızası için yapacaksın! Doktor söyledi diye değil, Kur'an emrettiği için, Allah'ın emri olduğu için yapacaksın. Doktor söyledi diye değil, Kur'an emrettiği için, Allah'ın emri olduğu için yapacaksın.

Sonra zekâtı vereceksin. Çünkü her şey parayla, bütün hizmetler parayla dönüyor. Sonra zekâtı vereceksin. Çünkü her şey parayla, bütün hizmetler parayla dönüyor.

Muhterem kardeşlerim! Bilin ki: Ben Avrupa'yı, Avustralya'yı, Amerika'yı çok ülkeyi gezdim, gördüm. Muhterem kardeşlerim! Bilin ki:

Ben Avrupa'yı, Avustralya'yı, Amerika'yı çok ülkeyi gezdim, gördüm.
Yemin etmek geldi ağzıma ama yemin etmeyeyim:Yemin etmek geldi ağzıma ama yemin etmeyeyim: Gayrimüslimler sizden çok daha fazla malî yardımda bulunuyorlar.Gayrimüslimler sizden çok daha fazla malî yardımda bulunuyorlar. Kiliselerine, hayır hasenât işlerine çok daha fazla yardımda bulunuyorlar.Kiliselerine, hayır hasenât işlerine çok daha fazla yardımda bulunuyorlar. Din adamlarına çok daha fazla hürmet ediyorlar.Din adamlarına çok daha fazla hürmet ediyorlar. Bir din adamı Afrika'ya misyonerliğe gidecek, Bir din adamı Afrika'ya misyonerliğe gidecek, orada Afrika yerlilerini Hıristiyanlığa davet edecek, diye merasim yapıyorlar,orada Afrika yerlilerini Hıristiyanlığa davet edecek, diye merasim yapıyorlar, vali geliyor misyonerin elini öpüyor. Niye? vali geliyor misyonerin elini öpüyor.

Niye?

Hıristiyanlığı yaymak amacıyla oraya gittikleri için! Hıristiyanlığı yaymak amacıyla oraya gittikleri için! Para pul sıkıntıları yok; kiliselerin parası harcayamayacağı kadar çok, Para pul sıkıntıları yok; kiliselerin parası harcayamayacağı kadar çok, nereye harcayacağını şaşırıyor. Ama müslümanlar paralarını hayra o kadar vermiyorlar. nereye harcayacağını şaşırıyor. Ama müslümanlar paralarını hayra o kadar vermiyorlar.

Zekât Allah'ın emri, farz; zekâtını çoğu vermiyor. Zekât Allah'ın emri, farz; zekâtını çoğu vermiyor. Kaytarıyor, kaçırıyor, tam hesaplamıyor, kıtı kıtına hesaplıyor.Kaytarıyor, kaçırıyor, tam hesaplamıyor, kıtı kıtına hesaplıyor. Cebine biraz parayı doldur, biraz şuurlu, akıllı, basiretli harcama yap. Yapmıyorlar. Cebine biraz parayı doldur, biraz şuurlu, akıllı, basiretli harcama yap. Yapmıyorlar.

İslâm âlemi geri, İslâm ülkeleri perişan, şehirler derbeder, sokaklar pis, pasaklı... İslâm âlemi geri, İslâm ülkeleri perişan, şehirler derbeder, sokaklar pis, pasaklı... Her sokağın zengini o sokağı çiçek gibi yapabilir. İsterse her tarafa saksılar döşeyebilir. Her sokağın zengini o sokağı çiçek gibi yapabilir. İsterse her tarafa saksılar döşeyebilir. Canı isterse yapar. Evini nasıl süslüyor, yapabilir. Canı isterse yapar. Evini nasıl süslüyor, yapabilir.

Ama Allah yolunda para harcamayı dedelerimiz gibi yapmıyoruz,Ama Allah yolunda para harcamayı dedelerimiz gibi yapmıyoruz, şimdiki Hıristiyanlar kadar da yapmıyoruz. Onlar bizi geçmiş durumda.şimdiki Hıristiyanlar kadar da yapmıyoruz. Onlar bizi geçmiş durumda. Onun için Peygamber Efendimiz diyor ki; "İslâm'ın tamamı zekâtı da vermekle olur." Onun için Peygamber Efendimiz diyor ki;

"İslâm'ın tamamı zekâtı da vermekle olur."

Zekâtı vermedin mi olmaz! Zekâtı vermedin mi olmaz!

Şu hadîs-i şerîf hoşuma gidiyor: Sahabeden birisi gelmiş, samimi insan. Demiş ki; Şu hadîs-i şerîf hoşuma gidiyor:

Sahabeden birisi gelmiş, samimi insan. Demiş ki;

"Yâ Resûlullah! Uzat elini, sana bey'at edeceğim. "Yâ Resûlullah! Uzat elini, sana bey'at edeceğim. Söz vereceğim, sana tâbi olacağım, beyat edeceğim,Söz vereceğim, sana tâbi olacağım, beyat edeceğim, ama bana cihadı emretmemek şartıyla! Ben korkak bir insanım. Açıkça söylüyorum, canım kıymetlidir.ama bana cihadı emretmemek şartıyla! Ben korkak bir insanım. Açıkça söylüyorum, canım kıymetlidir. Harbe gitmek, filan deme! Bir de on tanecik devem var.Harbe gitmek, filan deme! Bir de on tanecik devem var. Çoluk çocuğum çok kalabalık, sütlerini sağıyorum, etlerini yiyorum, Çoluk çocuğum çok kalabalık, sütlerini sağıyorum, etlerini yiyorum, bu develer ancak bana yetiyor, bana zekât yükleme!bu develer ancak bana yetiyor, bana zekât yükleme! Zekâtı affet, ben zekât vermek zorunda olmayayım; cihadı da affet,Zekâtı affet, ben zekât vermek zorunda olmayayım; cihadı da affet, ben cihada gitmek zorunda da olmayayım; sana bey'at edeceğim.ben cihada gitmek zorunda da olmayayım; sana bey'at edeceğim. Müslümanım sana inanıyorum, uzat elini, sana bey'at edeyim!" demiş.Müslümanım sana inanıyorum, uzat elini, sana bey'at edeyim!" demiş. Efendimiz diyor ki; "Cihat olmazsa, zekât olmazsa o ne biçim Müslümanlık olur?Efendimiz diyor ki;

"Cihat olmazsa, zekât olmazsa o ne biçim Müslümanlık olur?
Öyle Müslümanlık mı olur?" O kadar çok söylüyor ki adam hatasını anlıyor. Öyle Müslümanlık mı olur?"

O kadar çok söylüyor ki adam hatasını anlıyor.

Allah'la pazarlık mı olur?!.. Allah'la pazarlık mı olur?!.. Bu zamanın âhir zaman insanları gibi Allah'ın emirlerinin kimisini kabul et kimisini kabul etme, kimisini yap kimisi yapma;Bu zamanın âhir zaman insanları gibi Allah'ın emirlerinin kimisini kabul et kimisini kabul etme, kimisini yap kimisi yapma; öyle şey mi olur? öyle şey mi olur?

"Tamam yâ Resûlullah. "Tamam yâ Resûlullah. Ne dersen razıyım; canımı iste canımı vereyim, malımı iste malımı vereyim…" Ne dersen razıyım; canımı iste canımı vereyim, malımı iste malımı vereyim…"

"O zaman tamam." diyor. İşte has Müslümanlık bu! "O zaman tamam." diyor.

İşte has Müslümanlık bu!

Ne yapacaksın! Allah emretmiş, farz. Ne yapacaksın! Allah emretmiş, farz.

Ali Yakup [Cenkçiler] Hocamız'ı dobra dobra bir alim olduğundan her zaman da rahmetle anıyoruz; Ali Yakup [Cenkçiler] Hocamız'ı dobra dobra bir alim olduğundan her zaman da rahmetle anıyoruz; ruhu şâd olsun. Meşhur bir insan; herkes tanıyor, seviyor. Cennet-mekân, Bağdat'tan hacca gidiyorlarmış.ruhu şâd olsun. Meşhur bir insan; herkes tanıyor, seviyor.

Cennet-mekân, Bağdat'tan hacca gidiyorlarmış.
Birisi gelmiş: "Hocam, ben zikri nasıl yapayım?Birisi gelmiş:

"Hocam, ben zikri nasıl yapayım?
Zikr-i hafî mi yapayım zikr-i cehrî mi yapayım; hangi zikri yapayım, nasıl tesbih çekeyim?" demiş. Zikr-i hafî mi yapayım zikr-i cehrî mi yapayım; hangi zikri yapayım, nasıl tesbih çekeyim?" demiş.

Adamı tanıdığını söylüyor. Çok hoşuma gidiyor, diyor ki; Adamı tanıdığını söylüyor.

Çok hoşuma gidiyor, diyor ki;

"Sen zikri böyle yapacaksın!" "Sen para vereceksin." diyor. "Sen zikri böyle yapacaksın!"

"Sen para vereceksin." diyor.
Çünkü cimri, içinden para vermek gelmiyor.Çünkü cimri, içinden para vermek gelmiyor. Para vermeyecek; "10000 tane Allah de." desen yapacak,Para vermeyecek; "10000 tane Allah de." desen yapacak, "5000 tane Lâ ilâhe illallah de." desen yapacak. Çünkü para çıkmıyor."5000 tane Lâ ilâhe illallah de." desen yapacak. Çünkü para çıkmıyor. Ama para deyince zorlanıyor.Ama para deyince zorlanıyor. O zorlandığı şeyi yaptığı zaman hakiki müslüman oldu, dersin. O zorlandığı şeyi yaptığı zaman hakiki müslüman oldu, dersin.

Âyet-i kerîmede buyuruluyor ki; Âyet-i kerîmede buyuruluyor ki;

Bismillâhirrahmânirrahîm. Len tenâlü'l-birre hattâ tunfikû mimmâ tuhibbûn.Bismillâhirrahmânirrahîm. Len tenâlü'l-birre hattâ tunfikû mimmâ tuhibbûn. "Sevdiğiniz şeyleri infak etmedikçe hakiki, iyi müslüman durumuna gelemezsiniz." "Sevdiğiniz şeyleri infak etmedikçe hakiki, iyi müslüman durumuna gelemezsiniz."

Sevdiğinden fedakârlık yapabilecek kadar imanın kuvvetli mi? Sevdiğinden fedakârlık yapabilecek kadar imanın kuvvetli mi?

İşte o zaman müslümansın! İşte o zaman müslümansın!

Zekât veremiyor, cihada gidemiyor, hayır yapamıyor, hakkı söyleyemiyor,Zekât veremiyor, cihada gidemiyor, hayır yapamıyor, hakkı söyleyemiyor, para yardımı yapamıyor, namaza gelemiyor vs. Sen nasıl müslümansın mübarek?! para yardımı yapamıyor, namaza gelemiyor vs.

Sen nasıl müslümansın mübarek?!

Zayıf müslüman. Halbuki Allah kuvvetli müslümanı seviyor. Zayıf müslüman olmamak lazım. Zayıf müslüman. Halbuki Allah kuvvetli müslümanı seviyor. Zayıf müslüman olmamak lazım.

Tamâmu'n-ni'meti duhûlü'l-cenneti ve'l-fezvzü mine'n-nâr. Tamâmu'n-ni'meti duhûlü'l-cenneti ve'l-fezvzü mine'n-nâr.

Muâz radıyallahu anh'ten Tirmizî'de, Buhârî, el-Edebü'l-müfed'de de geçmiş. Muâz radıyallahu anh'ten Tirmizî'de, Buhârî, el-Edebü'l-müfed'de de geçmiş. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Tamâmu'n-ni'metî duhûlü'l-cenneti ve'l-fezvzü mine'n-nâr. "Nimetin tamamı, cennete girmektir, Tamâmu'n-ni'metî duhûlü'l-cenneti ve'l-fezvzü mine'n-nâr. "Nimetin tamamı, cennete girmektir, ve cehennemden kurtulmaktır." Hani sofra duamız vardır, ne diyoruz? ve cehennemden kurtulmaktır."

Hani sofra duamız vardır, ne diyoruz?

"Yâ Rabbi! Tamâm-ı nimet ver." "Yâ Rabbi! Tamâm-ı nimet ver."

Tamâmu nimeh ve devâme'l-âfiyeh ve hüsne'l-hâtimeh… diye istiyoruz. Tamâmu nimeh ve devâme'l-âfiyeh ve hüsne'l-hâtimeh… diye istiyoruz. Yemek yediğimiz zaman, elimizi açtığımız zaman yaptığımız duada; Yemek yediğimiz zaman, elimizi açtığımız zaman yaptığımız duada;

Peygamber Efendimiz açıklıyor: Cennete girmek demek!Peygamber Efendimiz açıklıyor:

Cennete girmek demek!
İş zaman tamam oluyor. Yoksa bu dünyada biraz ekmek yemişsin, baklava yemişsin, İş zaman tamam oluyor. Yoksa bu dünyada biraz ekmek yemişsin, baklava yemişsin, hoşaf höpürdetmişsin, baklava kaymaklı olmuş, sütlaç vs.hoşaf höpürdetmişsin, baklava kaymaklı olmuş, sütlaç vs. İyi, güzel ama asıl nimet cennet. Cennete girdiğin zaman nimet tamam oluyor! İyi, güzel ama asıl nimet cennet. Cennete girdiğin zaman nimet tamam oluyor!

Ve'l-fevze mine'n-nâr. "Cehennemden kurtulmak." Ve'l-fevze mine'n-nâr. "Cehennemden kurtulmak."

Nimet bu: cennete girmek, cehennemden kurtulmak! Nimet bu: cennete girmek, cehennemden kurtulmak!

Fe-men zühziha ani'n-nâri ve udhile'l-cennete fe-kad fâz. Fe-men zühziha ani'n-nâri ve udhile'l-cennete fe-kad fâz. "Kim cehennemden kurtulur cennete girerse o kazandı, ne mutlu ona!" "Kim cehennemden kurtulur cennete girerse o kazandı, ne mutlu ona!"

Allah bizi cehenneme düşmeden, doğrudan doğruya cennete girenlerden eylesin. Allah bizi cehenneme düşmeden, doğrudan doğruya cennete girenlerden eylesin. Peygamber Efendimiz'le beraber cümle ihvânımızla, kardeşlerimizlePeygamber Efendimiz'le beraber cümle ihvânımızla, kardeşlerimizle Allah bizi; azabına uğratmadan, cehennemine düşürmeden, Allah bizi; azabına uğratmadan, cehennemine düşürmeden, ateşlere yakmadan doğrudan doğruya cennetine dâhil eylesin.ateşlere yakmadan doğrudan doğruya cennetine dâhil eylesin. Cennet mükâfatlarını, nimetlerini ihsan eylesin. Cemaliyle müşerref eylesin. Cennet mükâfatlarını, nimetlerini ihsan eylesin. Cemaliyle müşerref eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2