Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Ramazan Ayında İtikâfın Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Ramazan 1421 / 21.12.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ramazan Ayında itikaf, Çocuklar arasında ayrım yapmamak , Karı-Koca Hakları, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ramazan Ayında İtikâfın Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Ramazan 1421 / 21.12.2000

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ramazan Ayında itikaf, Çocuklar arasında ayrım yapmamak , Karı-Koca Hakları, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh, alâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh, alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ MuhammedinVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-din.ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-din. Emmâ ba'dü fe kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Emmâ ba'dü fe kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

İ'tikâfu aşrin fî ramadâne ke hacceteyni ve umreteyni. İ'tikâfu aşrin fî ramadâne ke hacceteyni ve umreteyni.

Çeşitli râvilerden nakledilmiş çeşitli rivayetleri olan bir hadîs-i şerîf. Çeşitli râvilerden nakledilmiş çeşitli rivayetleri olan bir hadîs-i şerîf.

Ali b. Hüseyin, babası Hz. Hüseyin'den rivayet etmiş.Ali b. Hüseyin, babası Hz. Hüseyin'den rivayet etmiş. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"Ramazan'ın 10 gün itikâfı iki hac ve iki umre yapmak kadar sevaplıdır!" "Ramazan'ın 10 gün itikâfı iki hac ve iki umre yapmak kadar sevaplıdır!"

Aşır, 10 demek. Bir ayda üç tane 10 vardır. Araplar bunları özel isimle adlandırırlar:Aşır, 10 demek. Bir ayda üç tane 10 vardır. Araplar bunları özel isimle adlandırırlar: el-Aşrü'l-evâil, ilk 10; el-Aşrü'l-evâil, ilk 10; el-aşrü-evasid, ortadaki 10 gün, 11'inden 20'sine kadar olan 10 gün; el-aşrü-evasid, ortadaki 10 gün, 11'inden 20'sine kadar olan 10 gün; el-aşrü'l-evâhir, en sondaki 10 gün, derler. el-aşrü'l-evâhir, en sondaki 10 gün, derler.

"Ramazan'ın 10 günlük itikâfı…" diyor ama biz başka hadislerden,"Ramazan'ın 10 günlük itikâfı…" diyor ama biz başka hadislerden, Peygamber Efendimiz'in Ramazan'ın son 10 gününde oruç tuttuğunu bildiğimiz için bu hangi aşır? Peygamber Efendimiz'in Ramazan'ın son 10 gününde oruç tuttuğunu bildiğimiz için bu hangi aşır?

Sonuncu, en sonuncu aşır olduğunu söyleyebiliriz. Sonuncu, en sonuncu aşır olduğunu söyleyebiliriz.

Ramazan'ın son 10 gününde itikâf yapmak iki hac ve iki umre sevabı kazandırıyor, o kadar sevaplı.Ramazan'ın son 10 gününde itikâf yapmak iki hac ve iki umre sevabı kazandırıyor, o kadar sevaplı. Burada öyle bildirilmiş. Tabii bir insanın hac borcu varsa -zengin, hacca gitmemiş- hac etmesi lazım.Burada öyle bildirilmiş.

Tabii bir insanın hac borcu varsa -zengin, hacca gitmemiş- hac etmesi lazım.
Haccetmesi gereken, farz haccını yapmamış olan kimse düşünse dese ki; Haccetmesi gereken, farz haccını yapmamış olan kimse düşünse dese ki;

"Madem bu hadîs-i şerîf böyle, o zaman ben memleketimde 10 gün itikâfa gireyim,"Madem bu hadîs-i şerîf böyle, o zaman ben memleketimde 10 gün itikâfa gireyim, bir tane değil iki hac sevabı iki umre sevabı alayım?.." Olur mu? Olmaz. bir tane değil iki hac sevabı iki umre sevabı alayım?.."

Olur mu?

Olmaz.
Çünkü bunlar farz ibadeti karşılamaz. Gidecek farz ibadeti orada yapacak.Çünkü bunlar farz ibadeti karşılamaz. Gidecek farz ibadeti orada yapacak. Ama farzın dışında sanki iki defa haccetmiş iki defa umre yapmış gibi sevap alıyor . Ama farzın dışında sanki iki defa haccetmiş iki defa umre yapmış gibi sevap alıyor .

Ramazan'ın son 10 gününde insan itikâf ederseRamazan'ın son 10 gününde insan itikâf ederse "İtikâf etmek" herkesin duymadığı bir söz olabilir. "İtikâf etmek" herkesin duymadığı bir söz olabilir.

İtikâf etmek ne demek, ibadet etmek deyince namaz, oruç vs. aklımıza geliyor ama itikâf etmek ne demek? İtikâf etmek ne demek, ibadet etmek deyince namaz, oruç vs. aklımıza geliyor ama itikâf etmek ne demek?

İtikâf; "İbadet maksadıyla bir mescide gelip yerleşip orada kalmaya devam etmek" demek. İtikâf; "İbadet maksadıyla bir mescide gelip yerleşip orada kalmaya devam etmek" demek.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem mübareğin evi camiye bitişik olduğu hâlde,Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem mübareğin evi camiye bitişik olduğu hâlde, kapısını açtığı zaman caminin içine girdiği hâlde Ramazan'ın son 10 gününde evinde durmazdı. kapısını açtığı zaman caminin içine girdiği hâlde Ramazan'ın son 10 gününde evinde durmazdı. Gelip camide yatar camide ibadet için dururdu. Neden böyle yapılıyor? Gelip camide yatar camide ibadet için dururdu.

Neden böyle yapılıyor?

Çünkü evinde kalsa evdeki tabii aile hayatı devam edecek.Çünkü evinde kalsa evdeki tabii aile hayatı devam edecek. Hâlbuki Ramazan'ın son 10 gününde Cenâb-ı Hakk'a çok ibadet etmek istiyor. Hâlbuki Ramazan'ın son 10 gününde Cenâb-ı Hakk'a çok ibadet etmek istiyor. Artık aile ilişkilerinden, çalışmalarından, görüşmelerinden de tamamen [sıyrılarak] mescide giriyor.Artık aile ilişkilerinden, çalışmalarından, görüşmelerinden de tamamen [sıyrılarak] mescide giriyor. Zaten hadîs-i şerîflerden biliyoruz: Bir insan mescide girip oturdu, namazı bekliyor.Zaten hadîs-i şerîflerden biliyoruz:

Bir insan mescide girip oturdu, namazı bekliyor.
Ezan okunmamış. Geldi, mescitte oturuyor.Ezan okunmamış. Geldi, mescitte oturuyor. Mescitte oturduğu müddetçe namaz kılıyor gibi sevap yazılmaya başlar.Mescitte oturduğu müddetçe namaz kılıyor gibi sevap yazılmaya başlar. Taksicinin taksimetresi çalışmaya başladığı gibi… Taksicinin taksimetresi çalışmaya başladığı gibi…

Adam isterse dursun, dursa bile çalıştırmaya başladığı zaman sevap kazandığı gibiAdam isterse dursun, dursa bile çalıştırmaya başladığı zaman sevap kazandığı gibi camide durduğu müddetçe namaz kılmış gibi sevap kazanır. camide durduğu müddetçe namaz kılmış gibi sevap kazanır.

Gelecek, gece gündüz camide yatacak kalkacak, ibadet edecek!.. Gelecek, gece gündüz camide yatacak kalkacak, ibadet edecek!..

Yatmak insanın hakkı, yatmak akünün doldurulmasıdır. İnsan hiç yatmasa ne olur? Yatmak insanın hakkı, yatmak akünün doldurulmasıdır.

İnsan hiç yatmasa ne olur?

Bir gün dayanır, bir gün daha dayanır, ikinci gün bayılır düşer.Bir gün dayanır, bir gün daha dayanır, ikinci gün bayılır düşer. Yatmak ibadetin ve faaliyetin devamı için aküyü doldurmak gibidir, lazım.Yatmak ibadetin ve faaliyetin devamı için aküyü doldurmak gibidir, lazım. Yemek yemek de lazım yatmak da lazım. Niye yatıyor, niye çalışmıyor?.. Yemek yemek de lazım yatmak da lazım.

Niye yatıyor, niye çalışmıyor?..

Çalışmak için yatıyor. Eğer yatmazsa çalışamaz, gücü kuvveti kalmaz. Yatsa bile camide.Çalışmak için yatıyor. Eğer yatmazsa çalışamaz, gücü kuvveti kalmaz. Yatsa bile camide. Yatmak insanın tabii hakkı; yatsa bile ibadette yazılır, ibadete yazılır.Yatmak insanın tabii hakkı; yatsa bile ibadette yazılır, ibadete yazılır. Onun için camide itikâf etmek, ibadet maksadıyla camide durmaya girişmek çok sevaptır. Onun için camide itikâf etmek, ibadet maksadıyla camide durmaya girişmek çok sevaptır.

Ramazan'ın son 10 günlerinde Efendimiz camide itikâf yapardı. Yalnız bir sene Mescid-i Saadeti'ne gelmiş. Ramazan'ın son 10 günlerinde Efendimiz camide itikâf yapardı. Yalnız bir sene Mescid-i Saadeti'ne gelmiş.

Bir de bakmış ki çarşaflar gerilmiş, birtakım bölgeler mescitten ayrılmış. Bir de bakmış ki çarşaflar gerilmiş, birtakım bölgeler mescitten ayrılmış.

"Bunlar ne?" dedi. Dediler ki; "Bunlar ne?" dedi. Dediler ki;

"Yâ Resûlallah, hatunlar da sevap kazanmak için böyle yer zapt ettiler, çevirdiler."Yâ Resûlallah, hatunlar da sevap kazanmak için böyle yer zapt ettiler, çevirdiler. Onlar da mescitte ibadet edecekler." Onlar da mescitte ibadet edecekler."

Peygamber Efendimiz o zaman mescitte itikâfa girmedi.Peygamber Efendimiz o zaman mescitte itikâfa girmedi. Çünkü hanımların evlerinin köşelerinde itikâf etmesi onların şartlarına daha uygun.Çünkü hanımların evlerinin köşelerinde itikâf etmesi onların şartlarına daha uygun. Mühim olan Cenâb-ı Hakk'a vaktini, gününü, her şeyini ibadete tahsil etmek değil mi? Mühim olan Cenâb-ı Hakk'a vaktini, gününü, her şeyini ibadete tahsil etmek değil mi? Orada daha güzel. Erkeklerin camide yapması güzel, çünkü kadınlarla erkeklerin ayrılması lazım.Orada daha güzel. Erkeklerin camide yapması güzel, çünkü kadınlarla erkeklerin ayrılması lazım. İkisi de camide buluşuyorsa o zaman evdeki buluşma gibi oluyor, olmaz. [Ayrı] olması lazım. İkisi de camide buluşuyorsa o zaman evdeki buluşma gibi oluyor, olmaz. [Ayrı] olması lazım.

Sonra kadın erkek gibi dışarıda rahat duramaz. Uyuması var uyanıklığı var.Sonra kadın erkek gibi dışarıda rahat duramaz. Uyuması var uyanıklığı var. Abdest alması var, gidecek kollarını sıvayacak… Abdest alması var, gidecek kollarını sıvayacak…

Hâlâ gülerim: Süleymaniye Camii'nde namaz kılmaya gittim.Hâlâ gülerim:

Süleymaniye Camii'nde namaz kılmaya gittim.
Girişinin yanında merdivenleri çıkarsınız, yanında sıra sıra abdest alma muslukları vardır.Girişinin yanında merdivenleri çıkarsınız, yanında sıra sıra abdest alma muslukları vardır. Süleymaniye Camii'ne yanından girilir. Herkes orada kollarını sıvamış abdest alıyor. Süleymaniye Camii'ne yanından girilir. Herkes orada kollarını sıvamış abdest alıyor.

Benim güldüğüm hangisi? Kızın birisi de kollarını sıvamış, orada abdest alıyor.Benim güldüğüm hangisi?

Kızın birisi de kollarını sıvamış, orada abdest alıyor.
Kızlar orada almaz, kızların kollarının falan görünmemesi lazım.Kızlar orada almaz, kızların kollarının falan görünmemesi lazım. Öyle herkesin olduğu yerde kolunu bacağının yıkayamaz ama demek bilmiyor zavallı.Öyle herkesin olduğu yerde kolunu bacağının yıkayamaz ama demek bilmiyor zavallı. Gönlünden Allah'a ibadet etmek gelmiş. Bilgisi yok. Erkekler gibi gelmiş oraya abdest alıyor. Gönlünden Allah'a ibadet etmek gelmiş. Bilgisi yok. Erkekler gibi gelmiş oraya abdest alıyor.

Sonra Süleymaniye Camii'nin kadınların abdest alması için yeri neresi, dedim. Galiba yok.Sonra Süleymaniye Camii'nin kadınların abdest alması için yeri neresi, dedim. Galiba yok. Erkekler için yüznumara falan var avluda dipte ama kadınlar kısmı[nı bilmiyorum].Erkekler için yüznumara falan var avluda dipte ama kadınlar kısmı[nı bilmiyorum]. Belki bir yüznumara vardır. Orada alması lazım. Erkekler meydanda alabilir. Belki bir yüznumara vardır. Orada alması lazım. Erkekler meydanda alabilir.

Kadın abdest alacak yatacak, yattığı zaman açılır kapanır vs. Yüznumaraya gidecek…Kadın abdest alacak yatacak, yattığı zaman açılır kapanır vs. Yüznumaraya gidecek… Onun ibadetini en güzel yapacağı yer evi olur.Onun ibadetini en güzel yapacağı yer evi olur. Korunması da uygun olur, emniyeti de sağlanmış olur. Erkekler camide.Korunması da uygun olur, emniyeti de sağlanmış olur. Erkekler camide. Mühim olan kadın-erkek ayrılacak.Mühim olan kadın-erkek ayrılacak. Evet eşi, ailesi ona helal ama artık Ramazan'ın son 10 gününde tamamen camide ibadete geçiyor. Evet eşi, ailesi ona helal ama artık Ramazan'ın son 10 gününde tamamen camide ibadete geçiyor.

Çok sevaplı bir ibadettir. Eğer bir beldede, Stockholm'de, Malmö'de, Kopenhag'da,Çok sevaplı bir ibadettir. Eğer bir beldede, Stockholm'de, Malmö'de, Kopenhag'da, Hamburg'da, İstanbul'da, Bursa'da, bir şehirde bir köydeHamburg'da, İstanbul'da, Bursa'da, bir şehirde bir köyde hiç kimse camide itikâfa girmese oranın bütün müslümanları mânevî bakımdan cezalı, sorumlu olurlar! hiç kimse camide itikâfa girmese oranın bütün müslümanları mânevî bakımdan cezalı, sorumlu olurlar!

Niye? Peygamber Efendimiz'in itikâf sünnetini siz burada yapmadınız diye!Niye?

Peygamber Efendimiz'in itikâf sünnetini siz burada yapmadınız diye!
Ama içlerinden bir arkadaş çıkar, itikâfa başlarsaAma içlerinden bir arkadaş çıkar, itikâfa başlarsa hiç olmazsa bir tanesi yapıyor diye o belde halkından sorgu kalkar. hiç olmazsa bir tanesi yapıyor diye o belde halkından sorgu kalkar.

Onun için itikâfa derler ki sünnet-i kifâye; birisinin yapmasıyla kâfi geliyor, kifayet oluyor.Onun için itikâfa derler ki sünnet-i kifâye; birisinin yapmasıyla kâfi geliyor, kifayet oluyor. Ötekiler yapmasa da Allah cezalandırmıyor, ceza vermiyor.Ötekiler yapmasa da Allah cezalandırmıyor, ceza vermiyor. Onun için beldelerinize bunu anlatın. Kulu'da anlatın, Tavşançalı'da, Celep Köyü'nde anlatın…Onun için beldelerinize bunu anlatın. Kulu'da anlatın, Tavşançalı'da, Celep Köyü'nde anlatın… Hiç itikâfa giren yoksa vaziyet fena! Hiç itikâfa giren yoksa vaziyet fena!

Herkesin itikâf etmesi lazım.Herkesin itikâf etmesi lazım. Cenâb-ı Hakk'a ibadetini, zamanını tahsis edip nasıl kulluk edileceğini denemesi lazım.Cenâb-ı Hakk'a ibadetini, zamanını tahsis edip nasıl kulluk edileceğini denemesi lazım. Hele biraz tecrübeli olan insanların yanında bunu yaparsa daha da uygun olur. Hele biraz tecrübeli olan insanların yanında bunu yaparsa daha da uygun olur.

Şimdiden önümüzdeki seneye niyetlenelim. İnşaallah önümüzdeki sene gireceğiz. Şimdiden önümüzdeki seneye niyetlenelim. İnşaallah önümüzdeki sene gireceğiz.

"Hocam, ama ileriye ait söz söylüyorsun…" "Hocam, ama ileriye ait söz söylüyorsun…"

İleriye ait iyi niyetli şeyleri söylemek sevaptır. İnsan yapamasa bile o niyetinden dolayı sevap kazanır. İleriye ait iyi niyetli şeyleri söylemek sevaptır. İnsan yapamasa bile o niyetinden dolayı sevap kazanır.

Ben adama soruyorum: "Hacca gittin mi?" "Gitmedim hocam." diyor. Ben adama soruyorum:

"Hacca gittin mi?"

"Gitmedim hocam." diyor.

"Bu sene gidelim, hadi niyet et gidelim." Tereddüt ediyor: "Hocam, belki gidemem." "Bu sene gidelim, hadi niyet et gidelim."

Tereddüt ediyor:

"Hocam, belki gidemem."

Yahu sen niyet et, cân u gönülden niyet et, gidemezsen bile sevap alacaksın. Onu bilmiyor.Yahu sen niyet et, cân u gönülden niyet et, gidemezsen bile sevap alacaksın. Onu bilmiyor. Sen niyet et, niyetini yap! "Gideceğim!" Sen niyet et, niyetini yap!

"Gideceğim!"

"Yâ Rabbi! Mâni çıkarsa ben gitmeye niyetlenmiştim."Yâ Rabbi! Mâni çıkarsa ben gitmeye niyetlenmiştim. İstedim ama mâni çıktı, görüyorsun biliyorsun…" der. Cenâb-ı Hak Teâlâ her şeyi biliyor.İstedim ama mâni çıktı, görüyorsun biliyorsun…" der. Cenâb-ı Hak Teâlâ her şeyi biliyor. Niyet etmek iyidir. Bir şey daha söyleyeyim, ona da niyet edin: Niyet etmek iyidir.

Bir şey daha söyleyeyim, ona da niyet edin:

İsterseniz şimdiden bilgisayarınıza yazın, defterinize yazın.İsterseniz şimdiden bilgisayarınıza yazın, defterinize yazın. Bazılarının cep bilgisayarları oluyor, hemen tık tık yazıyorlar. Bazılarının cep bilgisayarları oluyor, hemen tık tık yazıyorlar.

Kurban bayramının arefesinde oruç tutmak çok sevap!Kurban bayramının arefesinde oruç tutmak çok sevap! Hacılar kurban bayramında hacca gidiyorlar ya, siz de burada kalıyorsunuz ya.Hacılar kurban bayramında hacca gidiyorlar ya, siz de burada kalıyorsunuz ya. Arefe günü, ertesi gün kurban bayramı ya, kurban bayramı arefesinde oruç tutmak çok sevap!Arefe günü, ertesi gün kurban bayramı ya, kurban bayramı arefesinde oruç tutmak çok sevap! Kurban bayramı arefesinde oruç tutmak çok sevap! Kurban bayramı arefesinde oruç tutmak çok sevap!

"Hocam, Madem bize yazdırmak istiyorsunuz, onu da önceden biliverelim; sevabı nedir?" "Hocam, Madem bize yazdırmak istiyorsunuz, onu da önceden biliverelim; sevabı nedir?"

Peygamber Efendimiz müjdeliyor ki; "Bir insan arefe gününde oruç tutarsaPeygamber Efendimiz müjdeliyor ki;

"Bir insan arefe gününde oruç tutarsa
hem geçmiş yaşamış olduğu senenin günahları af oluyor, hem de gelecek senenin günahları af oluyor!" hem geçmiş yaşamış olduğu senenin günahları af oluyor, hem de gelecek senenin günahları af oluyor!"

Allahu ekber! Bu ne demek? Allahu ekber!

Bu ne demek?

Ben bundan şunu sezinliyorum: Cenâb-ı Hak bir de bir sene daha yaşama bereketi verecek. Ben bundan şunu sezinliyorum: Cenâb-ı Hak bir de bir sene daha yaşama bereketi verecek.

Adam hemen kurban bayramından sonra ölecekse o senede de günahın affı ne demek? Adam hemen kurban bayramından sonra ölecekse o senede de günahın affı ne demek?

Sezinliyorum, tahmin ediyorum, hadîs-i şerîf üzerinde kafamı çalıştırıyorum: Demek ki herhâldeSezinliyorum, tahmin ediyorum, hadîs-i şerîf üzerinde kafamı çalıştırıyorum: Demek ki herhâlde Allah bir sene daha yaşatacak ki Allah bir sene daha yaşatacak ki o yaşadığı senedeki günahları da bağışlıyor, diyorum. Onun için onu da yazın! Başka neyi yazacaksınız? o yaşadığı senedeki günahları da bağışlıyor, diyorum. Onun için onu da yazın!

Başka neyi yazacaksınız?

"Daha ilerde önümüzdeki sene Ramazan geldiği zaman"Daha ilerde önümüzdeki sene Ramazan geldiği zaman Ramazan'ın son 10 gününde bu hadîs-i şerîfe dayanarak oruç tutacağım." Ramazan'ın son 10 gününde bu hadîs-i şerîfe dayanarak oruç tutacağım."

Kadınlar şimdi içeriden diyorlar ki; "Hocam, biz de o sevapları kazanmak istiyoruz." Kadınlar şimdi içeriden diyorlar ki;

"Hocam, biz de o sevapları kazanmak istiyoruz."

Tamam, siz de kazanın ama siz [camide] itikâfa girmeyeceksiniz.Tamam, siz de kazanın ama siz [camide] itikâfa girmeyeceksiniz. Evinizin bir köşesini mescit edineceksiniz.Evinizin bir köşesini mescit edineceksiniz. Orada, tam mescitte yaşıyor gibi yaşayıp sizde 10 gün itikâf yapabilirsiniz. Ama beyin izni ile! Orada, tam mescitte yaşıyor gibi yaşayıp sizde 10 gün itikâf yapabilirsiniz. Ama beyin izni ile!

Kadının dindarlığı, oruç tutması, itikâfa girmesi beyinin izniyle olur!Kadının dindarlığı, oruç tutması, itikâfa girmesi beyinin izniyle olur! Beyi razı değil, "Girme! Bugün oruç tutma!.." diyor. Beyi razı değil, "Girme! Bugün oruç tutma!.." diyor.

Ramazan orucu değil, başka zaman kadın sevap kazanmak için oruç tutmak istiyor. Beyi de diyor ki; Ramazan orucu değil, başka zaman kadın sevap kazanmak için oruç tutmak istiyor. Beyi de diyor ki;

"Bugün oruç tutma!" Tutamaz. Allahu ekber! "Bugün oruç tutma!"

Tutamaz.

Allahu ekber!

Sebepleri var, tutamaz, tutmaması lazım. İzin alacak: Sebepleri var, tutamaz, tutmaması lazım. İzin alacak:

"Efendi, ben yarın oruca niyetlenmek istiyorum. İstersen sen de tut, beraber tutalım mı?" "Efendi, ben yarın oruca niyetlenmek istiyorum. İstersen sen de tut, beraber tutalım mı?"

"Tutalım, olur." "Tutma!" "Tutma!" dedi mi tutamaz."Tutalım, olur."

"Tutma!"

"Tutma!" dedi mi tutamaz.
"İtikâfa girme!" [dedi mi] giremez. Ama bazıları "Başını örtme, Kur'an okuma, namaz kılma!..""İtikâfa girme!" [dedi mi] giremez. Ama bazıları "Başını örtme, Kur'an okuma, namaz kılma!.." falan der, ondan değil de; "Benim ihtiyacım var mübarek. falan der, ondan değil de; "Benim ihtiyacım var mübarek. Seni yanımda görmek istiyorum." filan gibi bir sebepten dolayı. İkinci hadîs-i şerîfe geçiyoruz. Seni yanımda görmek istiyorum." filan gibi bir sebepten dolayı.

İkinci hadîs-i şerîfe geçiyoruz.

İ'dilû beyne evlâdiküm fi'n-nihali kemâ tuhibbûne en ya'dilû beyneküm fi'l-birri ve'l-lutfi. İ'dilû beyne evlâdiküm fi'n-nihali kemâ tuhibbûne en ya'dilû beyneküm fi'l-birri ve'l-lutfi.

en-Nûman b. Beşîr radıyallahu anh'ten Beyhakî, Taberânî İbn Hibban rivayet eylemiş.en-Nûman b. Beşîr radıyallahu anh'ten Beyhakî, Taberânî İbn Hibban rivayet eylemiş. Evlatlarla ilgili, babalara annelere bir nasihat!Evlatlarla ilgili, babalara annelere bir nasihat! Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

İ'dilû. "Adalet ediniz, eşit davranınız." İ'dilû beyne evlâdiküm fi'n-nihali.İ'dilû. "Adalet ediniz, eşit davranınız." İ'dilû beyne evlâdiküm fi'n-nihali. "Hediyeler, ikramlar, verdiğiniz bağışlar konusunda evlatlarınızın arasında adalet yapınız." "Hediyeler, ikramlar, verdiğiniz bağışlar konusunda evlatlarınızın arasında adalet yapınız."

Eşit, adaletli davranınız. Birisine çok, ötekisine yok; öyle şey olmaz. Eşit, adaletli davranınız. Birisine çok, ötekisine yok; öyle şey olmaz.

Kemâ tuhibbûne en ya'dilû beyneküm fi'l-birri ve'l-lutfi.Kemâ tuhibbûne en ya'dilû beyneküm fi'l-birri ve'l-lutfi. "Onların size evlatlıklarında itaatli olmalarında adaletli davranmalarını, "Onların size evlatlıklarında itaatli olmalarında adaletli davranmalarını, güzel, lütufkâr muamele etmekte ölçülü davranmalarını istediğiniz gibi siz de onlara adaletle muamele edin!" güzel, lütufkâr muamele etmekte ölçülü davranmalarını istediğiniz gibi siz de onlara adaletle muamele edin!"

Annelerin babaların görevlerindendir; çocuklarını ayırmayacaklar,Annelerin babaların görevlerindendir; çocuklarını ayırmayacaklar, hepsini severken bile eşit muamele edecekler. Birisini kucağına alıp seviyor, öteki kenarda surat asıyor. hepsini severken bile eşit muamele edecekler. Birisini kucağına alıp seviyor, öteki kenarda surat asıyor.

Neden? Karnı ağrıyor. Çocuğun karnı ağrımaya başladı. Neden?

Karnı ağrıyor. Çocuğun karnı ağrımaya başladı.

"Babam kardeşimi aldı; hoplatıyor, öpüyor, onunla oynuyor."Babam kardeşimi aldı; hoplatıyor, öpüyor, onunla oynuyor. Yahu biz insan değil miyiz, bizim canımız yok mu?.." gibilerden gitti, çocuk surat asıyor. Neden? Yahu biz insan değil miyiz, bizim canımız yok mu?.." gibilerden gitti, çocuk surat asıyor.

Neden?

Kıskanıyor. "Karnı ağrıyor." dedim, şaka söylüyorum. Kıskanıyor. Kıskanıyor. "Karnı ağrıyor." dedim, şaka söylüyorum. Kıskanıyor.

Döverek yapılan terbiyede, zorla yaptırımlarda çocuk zoru gördüğü için yapar.Döverek yapılan terbiyede, zorla yaptırımlarda çocuk zoru gördüğü için yapar. Ama sonra onda ters tepki doğurur, çocuğun huyu bozulur, kötü huylu olur. Ama sonra onda ters tepki doğurur, çocuğun huyu bozulur, kötü huylu olur.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"Çocuklarınıza asaletli insan muamelesi yapın!" Bu ne demek? "Çocuklarınıza asaletli insan muamelesi yapın!"

Bu ne demek?

Valinin çocuğu senin evine gelse ya da mesela İsveç kralının -asil, asaletli kral ya- oğlu yanına gelse ona;Valinin çocuğu senin evine gelse ya da mesela İsveç kralının -asil, asaletli kral ya- oğlu yanına gelse ona; "Höt, öyle yapma! Hüt, oraya oturma, bir tane çakarım, dokuz takla attırırım ha!.." diyebilir misin?.. "Höt, öyle yapma! Hüt, oraya oturma, bir tane çakarım, dokuz takla attırırım ha!.." diyebilir misin?..

Diyemezsin. Neden? Hatırı var, asaletli. Diyemezsin.

Neden?

Hatırı var, asaletli.

Peygamber Efendimiz; "Çocuklarınıza asaletli muamele yapın!" diyor, öyle yapacaksınız. Peygamber Efendimiz; "Çocuklarınıza asaletli muamele yapın!" diyor, öyle yapacaksınız.

Elin asaletli çocuğuna güzel muamele yapıyorsun daElin asaletli çocuğuna güzel muamele yapıyorsun da kendi öz ciğerparen çocuğuna niye böyle sert muamele yapıyorsun? kendi öz ciğerparen çocuğuna niye böyle sert muamele yapıyorsun?

Herkes basıyor azarı, basıyor şamarı; olmaz! Nasıl olacak? Yumuşak yumuşak, tatlı tatlı öğreterek! Herkes basıyor azarı, basıyor şamarı; olmaz!

Nasıl olacak?

Yumuşak yumuşak, tatlı tatlı öğreterek!

"Gel evladım, bak sen bunu böyle yapıyorsun ama bunu böyle yaptığın zaman şu olur…" "Gel evladım, bak sen bunu böyle yapıyorsun ama bunu böyle yaptığın zaman şu olur…"

Peki, çocuğa ceza verilmez mi? Peki, çocuğa ceza verilmez mi?

Hak ettiği zaman usulüne göre ceza vermek lazım ki kötü şeylerin kötü olduğunu anlasın.Hak ettiği zaman usulüne göre ceza vermek lazım ki kötü şeylerin kötü olduğunu anlasın. Ceza vermemek de çok yanlıştır. "Dokunmayın çocuğa…" Hatta eve annesi babası geliyor.Ceza vermemek de çok yanlıştır.

"Dokunmayın çocuğa…"

Hatta eve annesi babası geliyor.
Anne baba, torununa bir laf söylediği zaman gelinin suratı asılıyor, kızıyor: Anne baba, torununa bir laf söylediği zaman gelinin suratı asılıyor, kızıyor:

"Bunlar benim çocuğuma ne karışıyor?.." "Bunlar benim çocuğuma ne karışıyor?.."

Niye karışmasınlar, onların torunu! Niye karışmasınlar?!.. Niye karışmasınlar, onların torunu! Niye karışmasınlar?!..

Karıştırtmıyor. Kabahat yaptığı hâlde karıştırtmıyor. "Bırak öyle yapsın…" Karıştırtmıyor. Kabahat yaptığı hâlde karıştırtmıyor.

"Bırak öyle yapsın…"

"İyi, ben karışmayayım ama sen terbiyesini ver."İyi, ben karışmayayım ama sen terbiyesini ver. Sen terbiyesini vermeyince bak çocuk yanlış şeyler yapıyor…" Sen terbiyesini vermeyince bak çocuk yanlış şeyler yapıyor…"

Yanlış olan şeyin yanlış olduğunu çocuğa söyleyeceksiniz. Yanlış olan şeyin yanlış olduğunu çocuğa söyleyeceksiniz.

"Bu yanlış evladım, bak böyle olmaz. Hadi evladım, öyle yapma!"Bu yanlış evladım, bak böyle olmaz. Hadi evladım, öyle yapma! Sen yapmazsan sana balon alacağım…" Neyi seviyor? Sen yapmazsan sana balon alacağım…"

Neyi seviyor?

"Balonlu çiklet alacağım, çikolata alacağım, lolipop, dondurma alacağım…" "Balonlu çiklet alacağım, çikolata alacağım, lolipop, dondurma alacağım…"

Güzel bir şey yaptığı zaman mükâfatlandıracaksınGüzel bir şey yaptığı zaman mükâfatlandıracaksın ya da kötü bir şey yapmaması için mükâfat vaad edeceksin.ya da kötü bir şey yapmaması için mükâfat vaad edeceksin. Çocuk o işi severek yapacak, kendini tutacak. Böylece kötülükleri de öğreterek iyi bir çocuk yetiştirirsin.Çocuk o işi severek yapacak, kendini tutacak. Böylece kötülükleri de öğreterek iyi bir çocuk yetiştirirsin. Sertlik yaptığın zaman çocuğun huyu bozulur, karakteri çöker, aşağılık bir çocuk olur. Sertlik yaptığın zaman çocuğun huyu bozulur, karakteri çöker, aşağılık bir çocuk olur.

Sen aşağılık muamele yapınca çocuk aşağılık olur!Sen aşağılık muamele yapınca çocuk aşağılık olur! Çocuğun aşağılık bir çocuk olmasını istemiyorsan çocuğa asaletli muamele yapacaksın.Çocuğun aşağılık bir çocuk olmasını istemiyorsan çocuğa asaletli muamele yapacaksın. Bağırmadan, kibar konuşarak yapacaksın. Bağırmadan, kibar konuşarak yapacaksın. Valinin çocuğuna konuşmak zorunda olduğun gibi, komutanın çocuğuna konuşmak zorunda olduğun gibi… Valinin çocuğuna konuşmak zorunda olduğun gibi, komutanın çocuğuna konuşmak zorunda olduğun gibi…

A'zamü'n-nâsi hakkan ale'l-mer'eti zevcühâ ve a'zamü'n-nâsi hakkan ale'r-racüli ümmühû. A'zamü'n-nâsi hakkan ale'l-mer'eti zevcühâ ve a'zamü'n-nâsi hakkan ale'r-racüli ümmühû.

Hadîs-i şerîf Hz. Âişe-i Sıddîka validemizden rivayet olunmuş.Hadîs-i şerîf Hz. Âişe-i Sıddîka validemizden rivayet olunmuş. Hâkim, Müstedrek'ine kaydetmiş; Kitâbü'l-Künâ'sında da var. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Hâkim, Müstedrek'ine kaydetmiş; Kitâbü'l-Künâ'sında da var. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

A'zamü'n-nâsi hakkan ale'l-mer'eti. "Kadının üzerinde en çok hakkı olan insan…" A'zamü'n-nâsi hakkan ale'l-mer'eti. "Kadının üzerinde en çok hakkı olan insan…"

Kadının üzerinde en çok hakkı olan kimdir? Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Kadının üzerinde en çok hakkı olan kimdir?

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Zevcühâ. "Kocasıdır." "Ama babası var anası var?.." Zevcühâ. "Kocasıdır."

"Ama babası var anası var?.."

Geçmiş ola, evlendi. Evlendi, şimdi kocası! Babası diyor ki; "O benim kızımdır, gelsin gitsin." Geçmiş ola, evlendi. Evlendi, şimdi kocası!

Babası diyor ki;

"O benim kızımdır, gelsin gitsin."

Kocası izin vermezse olmaz. Hanımı üzerinde en büyük hak sahibi, en çok söz sahibi kocasıdır.Kocası izin vermezse olmaz. Hanımı üzerinde en büyük hak sahibi, en çok söz sahibi kocasıdır. Kadınlardan ses gelse; "Biz esir miyiz yahu? Ne oldu feminizm ne oldu kadın hakları?!.." Kadınlardan ses gelse;

"Biz esir miyiz yahu? Ne oldu feminizm ne oldu kadın hakları?!.."

Kadınların da hakları var. Kadınların da erkekler üzerinde, kocalar üzerinde hakları var. Karşılıklı.Kadınların da hakları var. Kadınların da erkekler üzerinde, kocalar üzerinde hakları var. Karşılıklı. Şimdi bu geldiği için sözün sırası bunda olduğu için bunu söylüyor. Haklar karşılıklıdır.Şimdi bu geldiği için sözün sırası bunda olduğu için bunu söylüyor. Haklar karşılıklıdır. İslâm'da birisinin ezilmesi yok.İslâm'da birisinin ezilmesi yok. İslâm nasıl evlâdı bile ezdirtmiyorsa "Çocuklarınıza asaletli muamele yapın!" [diyorsa]İslâm nasıl evlâdı bile ezdirtmiyorsa "Çocuklarınıza asaletli muamele yapın!" [diyorsa] kadını da ezdirtmiyor ama kocayı da ezdirtmiyor! kadını da ezdirtmiyor ama kocayı da ezdirtmiyor!

Avustralya'da bir arkadaşın hanımı evi bıraktı, kaçtı gitti. Meğer hükümet onları kollarmış.Avustralya'da bir arkadaşın hanımı evi bıraktı, kaçtı gitti. Meğer hükümet onları kollarmış. Ev bulurmuş, himayesine alırmış, maaş verirmiş. Aradı taradı yok!Ev bulurmuş, himayesine alırmış, maaş verirmiş. Aradı taradı yok! Sonradan anlaşıldı ki hükümete iltica etmiş. "Benim kocam bana zulmediyor…" filan mı diyorlar Sonradan anlaşıldı ki hükümete iltica etmiş. "Benim kocam bana zulmediyor…" filan mı diyorlar nasıl oluyorsa hükümet anlayış gösteriyor, onları kolluyor.nasıl oluyorsa hükümet anlayış gösteriyor, onları kolluyor. Hem de koca onun evinin olduğu yere gidemezmiş. Hem de koca onun evinin olduğu yere gidemezmiş.

"Ben ona gösteririm. Sokakta yakalarsam yakasından tutarım, bir tane çakarım!.." "Ben ona gösteririm. Sokakta yakalarsam yakasından tutarım, bir tane çakarım!.."

O efelik Türkiye'de. O onun oturduğu semtte görülürse polis cezalandırırmış.O efelik Türkiye'de. O onun oturduğu semtte görülürse polis cezalandırırmış. O kadar koruyor, korumaya alıyor. Kadın gidiyor, bu adamcağız ne yapsın? Adamın hiç hakkı yok mu?!.. O kadar koruyor, korumaya alıyor.

Kadın gidiyor, bu adamcağız ne yapsın? Adamın hiç hakkı yok mu?!..

O da zulüm görmesin, haksızlık görmesin bu da haksızlık görmesin! O da zulüm görmesin, haksızlık görmesin bu da haksızlık görmesin!

"Ben çıkar giderim, istediğim yere giderim istediğim kimseyle dans ederim…" Öyle şey olur mu? "Ben çıkar giderim, istediğim yere giderim istediğim kimseyle dans ederim…"

Öyle şey olur mu?

Edemezsin, etmemen lazım. Daha ileri şeyler olmaz.Edemezsin, etmemen lazım. Daha ileri şeyler olmaz. İslâm'da en büyük söz sahibi, hak sahibi kocadır ve bir kadın kocanın izni olmadan dışarı çıkarsaİslâm'da en büyük söz sahibi, hak sahibi kocadır ve bir kadın kocanın izni olmadan dışarı çıkarsa çok yanlış bir iş yapmış olur. Çok günaha girer. Kocasının izni ile gidecek. çok yanlış bir iş yapmış olur. Çok günaha girer. Kocasının izni ile gidecek.

Kocasının izni olmadan eve kocasının istemediği bir misafir alırsaKocasının izni olmadan eve kocasının istemediği bir misafir alırsa -erkek değil, erkek alamaz zaten de kadın misafirlerden istemediği birisini alırsa--erkek değil, erkek alamaz zaten de kadın misafirlerden istemediği birisini alırsa- ondan da günaha girer! Ailenin hukukunu, namusunu kollayacak; söz gelmemesini sağlayacak.ondan da günaha girer! Ailenin hukukunu, namusunu kollayacak; söz gelmemesini sağlayacak. Kocasının hatırını yıkmayacak, onu kızdıracak iş yapmayacak. Buna mukabil erkek ne yapacak? Kocasının hatırını yıkmayacak, onu kızdıracak iş yapmayacak.

Buna mukabil erkek ne yapacak?

Irgat gibi çalışacak, terleyecek, uğraşacak didinecek.Irgat gibi çalışacak, terleyecek, uğraşacak didinecek. Güneşin altında yanacak, yağmurda soğukta donacak.Güneşin altında yanacak, yağmurda soğukta donacak. Eline kaynak makinasını alacak, gözüne gözlüğü takacak, kaynak yapacak…Eline kaynak makinasını alacak, gözüne gözlüğü takacak, kaynak yapacak… Ne yapacaksa yapacak, evin geçimini sağlayacak! Kadın? Ne yapacaksa yapacak, evin geçimini sağlayacak!

Kadın?

Kadının nafakasını, yemesini içmesini, giyinmesini,Kadının nafakasını, yemesini içmesini, giyinmesini, barınmasını sağlamak İslâm'da erkeğin görevi, İslâm böyle! barınmasını sağlamak İslâm'da erkeğin görevi, İslâm böyle!

İslâm; "Ben kendiminkini hâllederim, sen de kendininkini hâllet!" demiyor, erkeğe görev veriyor:İslâm; "Ben kendiminkini hâllederim, sen de kendininkini hâllet!" demiyor, erkeğe görev veriyor: Sen bu hatuncağıza bakacaksın! İslâm neden böyle yapmış, hangisi doğru? Sen bu hatuncağıza bakacaksın!

İslâm neden böyle yapmış, hangisi doğru?

İslâm doğru! İslâm doğru! Çünkü kadının en önemli vazifesi evlat yetiştirmek!Çünkü kadının en önemli vazifesi evlat yetiştirmek! Bazen evlat yetiştirme dolayısı ile çalışmaya bile gidemez! Elbette himaye edilmesi lazım.Bazen evlat yetiştirme dolayısı ile çalışmaya bile gidemez! Elbette himaye edilmesi lazım. Kıpırdayamaz, zor kıpırdar. Çalışamaz, hareket edemezKıpırdayamaz, zor kıpırdar. Çalışamaz, hareket edemez ve hamile olduğu zaman bu 9 ay devam ediyor. "Hocam, daha bebek küçükken [çalışsa]?.." ve hamile olduğu zaman bu 9 ay devam ediyor.

"Hocam, daha bebek küçükken [çalışsa]?.."

Öyle değil, bazen bebek düşüveriyor. Küçükten beri küçükkenden beri 9 ay ihtimam istiyor.Öyle değil, bazen bebek düşüveriyor. Küçükten beri küçükkenden beri 9 ay ihtimam istiyor. Binaenaleyh koca bakacak, İslâm'da böyle! Binaenaleyh koca bakacak, İslâm'da böyle!

Hatta İslâm'da kocanın hanımına karşı görevleri o kadar ilginç noktaya kadar gidiyor ki kadın dese ki; Hatta İslâm'da kocanın hanımına karşı görevleri o kadar ilginç noktaya kadar gidiyor ki kadın dese ki;

"Ben doğan çocuğumu emzirmek istemiyorum, göğüslerim bozuluyor…" "Ben doğan çocuğumu emzirmek istemiyorum, göğüslerim bozuluyor…"

Öyle diyenler var, okudum. Kitaplardan okuyoruz. Öyle diyenler var, okudum. Kitaplardan okuyoruz.

"Ben çocuğa bakmak istemiyorum." dese adam bunu zorlayamaz! "Ben çocuğa bakmak istemiyorum." dese adam bunu zorlayamaz!

"Yahu sen bunu doğurmadın mı? Beslesene!"Yahu sen bunu doğurmadın mı? Beslesene! İşte meme işte çocuğun ağzı, sokuversene ağzına, emzirsene!.." diyemez. Ya ne olacak? İşte meme işte çocuğun ağzı, sokuversene ağzına, emzirsene!.." diyemez.

Ya ne olacak?

Anasına da çocuğuna da bakmak vazifesi.Anasına da çocuğuna da bakmak vazifesi. Gidecek dadı bulacak, sütannesi bulacak; ne yapacaksa yapacak çocuğa da bakacak. Gidecek dadı bulacak, sütannesi bulacak; ne yapacaksa yapacak çocuğa da bakacak.

İslâm'ın hakları nasıl dengelediğini anlıyor musunuz? Kadın hangisinde daha rahat? İslâm'ın hakları nasıl dengelediğini anlıyor musunuz?

Kadın hangisinde daha rahat?

İslâm'da daha rahat. Çünkü evinde rahat ediyor, dışarıda elin iti ile kopuğu ile muhatap olmuyor!İslâm'da daha rahat. Çünkü evinde rahat ediyor, dışarıda elin iti ile kopuğu ile muhatap olmuyor! Dışarıda çileyi adam çekiyor.Dışarıda çileyi adam çekiyor. Kadın evde çocuğunu yetiştiriyor, terbiye ediyor, Kur'an öğretiyor, daha başka şeyler yapıyor. Kadın evde çocuğunu yetiştiriyor, terbiye ediyor, Kur'an öğretiyor, daha başka şeyler yapıyor.

Çalışabilir de! İslâm'da kadın çalışamaz, diye bir şey yok.Çalışabilir de! İslâm'da kadın çalışamaz, diye bir şey yok. Çalışabilir ama çalışmanın şartları var: Namusunu koruyabilecek şekilde, korumak şartı ile çalışır.Çalışabilir ama çalışmanın şartları var: Namusunu koruyabilecek şekilde, korumak şartı ile çalışır. Ama çalışmak mecburiyetinde değildir. Koca ona bakmak zorundadır. Ama çalışmak mecburiyetinde değildir. Koca ona bakmak zorundadır.

"Evli bir kadın üzerinde en büyük hak sahibi kocadır!" "Evli bir kadın üzerinde en büyük hak sahibi kocadır!"

Peygamber Efendimiz böyle diyor. Kabul ettik.Peygamber Efendimiz böyle diyor. Kabul ettik. Benim lehime olduğu için kabul etmedim, aleyhimde de olsa kabul etmem lazım.Benim lehime olduğu için kabul etmedim, aleyhimde de olsa kabul etmem lazım. Hikmetlerini de söyledik ama olabilir ki bazen hüküm insanın hoşuna gitmeyebilir.Hikmetlerini de söyledik ama olabilir ki bazen hüküm insanın hoşuna gitmeyebilir. Hoşuna gitse de gitmese de Allah'ın emrine itaat etmesi lazım. Hoşuna gitmez!Hoşuna gitse de gitmese de Allah'ın emrine itaat etmesi lazım.

Hoşuna gitmez!
Mesela kadına mirasta yarım hisse veriyor, erkeğin yarısı kadar veriyor. Kadının hoşuna gitmeyebilir.Mesela kadına mirasta yarım hisse veriyor, erkeğin yarısı kadar veriyor. Kadının hoşuna gitmeyebilir. Gitmeyebilir ama Allah'ın verdiği bu kadar. Böyle uygun görmüş, %50 veriyor, yarım hisse veriyor.Gitmeyebilir ama Allah'ın verdiği bu kadar. Böyle uygun görmüş, %50 veriyor, yarım hisse veriyor. Veyahut erkeğe kadının iki misli veriyor. Öyle de diyebiliriz. Neden? Veyahut erkeğe kadının iki misli veriyor. Öyle de diyebiliriz.

Neden?

İslâm, erkeği sorumlu tuttu. Çoluk çocuğa o bakmak zorunda olduğundan onu destekliyor. İslâm, erkeği sorumlu tuttu. Çoluk çocuğa o bakmak zorunda olduğundan onu destekliyor.

İslâm'da kadın evlenirken damadın kadına para vermesi gerekiyor, buna ne deniliyor? İslâm'da kadın evlenirken damadın kadına para vermesi gerekiyor, buna ne deniliyor?

Mehr deniliyor. E harfiyle. Mihr olursa mâna başka yere gider, başka kelime olur. Mehir. Mehr deniliyor. E harfiyle. Mihr olursa mâna başka yere gider, başka kelime olur. Mehir.

Mehr demek zor olduğundan biz bir i ekliyoruz. Türkçe söyleyişte mehir diyoruz. Mehir, kadının hakkıdır. Mehr demek zor olduğundan biz bir i ekliyoruz. Türkçe söyleyişte mehir diyoruz. Mehir, kadının hakkıdır.

Babası elini uzatıyor: "Çek elini bakayım oradan! Babanın hakkı değil, kızın hakkı.Babası elini uzatıyor:

"Çek elini bakayım oradan! Babanın hakkı değil, kızın hakkı.
Mehir, kızın hukuku hakkı. Babasının başlık parası değil! Mehir, kızın hukuku hakkı. Babasının başlık parası değil! Babası alacak, kızı sattım diyecek, cebine paraları koyacak; İslâm'da öyle şey yok! Babası alacak, kızı sattım diyecek, cebine paraları koyacak; İslâm'da öyle şey yok! Fiilen dünyada var da İslâm'da yok! Kadına para verecek. Ne kadar verecek? Fiilen dünyada var da İslâm'da yok!

Kadına para verecek.

Ne kadar verecek?

Suudi Arabistan'da git birisiyle evlenmeye kalk gör,Suudi Arabistan'da git birisiyle evlenmeye kalk gör, Türkiye'de düğünün ne kadar kolay olduğunu anla! Çok para istiyorlar. Bu ne oluyor? Türkiye'de düğünün ne kadar kolay olduğunu anla! Çok para istiyorlar.

Bu ne oluyor?

Kadının mülkiyet hakkı var, para hakkı var. Kocası; "Ver bakalım parayı!" diyemez.Kadının mülkiyet hakkı var, para hakkı var. Kocası; "Ver bakalım parayı!" diyemez. Kadının deste deste parası dursa; "Şu paraları ver de ekmek alalım." diyemez. Kadının deste deste parası dursa; "Şu paraları ver de ekmek alalım." diyemez.

"Sen koca değil misin, git çalış ekmek parası kazan getir!" derse"Sen koca değil misin, git çalış ekmek parası kazan getir!" derse parayı vermezse kocanın gidip ekmek alması lazım. parayı vermezse kocanın gidip ekmek alması lazım.

Nikâhta da külliyetli para alıyorlar. İslâm parayı peşin verdirtiyor. Nikâhta da külliyetli para alıyorlar. İslâm parayı peşin verdirtiyor.

Şimdiki hukukta nasıl oluyor? Boşandığı zaman verecek! Şimdiki hukukta nasıl oluyor?

Boşandığı zaman verecek!

Boşandıktan sonra dünyam yıkıldıktan sonra ben o parayı ne yapayım?!.. Başına çalınsın!Boşandıktan sonra dünyam yıkıldıktan sonra ben o parayı ne yapayım?!.. Başına çalınsın! İlk başta veriyor, çünkü ilk başka her şey al gülüm ve gülümdür. Ah canım ah ciğerim vs.İlk başta veriyor, çünkü ilk başka her şey al gülüm ve gülümdür. Ah canım ah ciğerim vs. O zaman ilk günler nişanlılık, nikâhlılık, düğün oluncaya kadar çok tatlıdır. O zaman ilk günler nişanlılık, nikâhlılık, düğün oluncaya kadar çok tatlıdır.

"Ah sen gel bakalım şu tatlı günlerde şu vazifeni bir öde!.." "Ah sen gel bakalım şu tatlı günlerde şu vazifeni bir öde!.."

Ondan sonra yan çizer, sonra bakarsın kadını beğenmemeye başlar.Ondan sonra yan çizer, sonra bakarsın kadını beğenmemeye başlar. Gider başka kadın bulmaya kalkar. İslâm öyle sağlam! Gider başka kadın bulmaya kalkar. İslâm öyle sağlam!

"Hocam, başka milletlerde nasılmış? İslâm'ın güzelliğini anlamak için onu da söyle…" "Hocam, başka milletlerde nasılmış? İslâm'ın güzelliğini anlamak için onu da söyle…"

Yahudilerde, Yahudi dininde kadın veya kadının babası, onun taraftarları uğraşıyorlar didiniyorlar,Yahudilerde, Yahudi dininde kadın veya kadının babası, onun taraftarları uğraşıyorlar didiniyorlar, parayı biriktiriyorlar; damada para biriktiriyorlar. Drahoma deniliyor, Yahudilik'te damat para alıyor.parayı biriktiriyorlar; damada para biriktiriyorlar. Drahoma deniliyor, Yahudilik'te damat para alıyor. İslâm'da kadın alıyor. Yahudilikte kızın drahoması ne kadar yüksekse rağbeti o kadar çok oluyor.İslâm'da kadın alıyor. Yahudilikte kızın drahoması ne kadar yüksekse rağbeti o kadar çok oluyor. Onun drahoması çok, falan diye oltaya balık geliyor. Orada öyle. Onun drahoması çok, falan diye oltaya balık geliyor. Orada öyle.

Türkiye'de evlilik hukuku, aile hukuku nasıl? Aile hukukunda mehir diye bir şey yok!Türkiye'de evlilik hukuku, aile hukuku nasıl?

Aile hukukunda mehir diye bir şey yok!
Medenî hukukta nikâh memuru şahitler huzurunda soruyor: Medenî hukukta nikâh memuru şahitler huzurunda soruyor:

"Sen bununla evlenmeyi kabul ediyor musun?" diyor. "Sen bununla evlenmeyi kabul ediyor musun?" diyor.

"Ediyorum." derse; "Sen de ediyor musun?" "Ediyorum" derse "Buyurun, imzalayın." diyor, iş bitiyor. "Ediyorum." derse;

"Sen de ediyor musun?"

"Ediyorum" derse "Buyurun, imzalayın." diyor, iş bitiyor.

İslâm'da mehir olacak! "Mehir söylemeyi unuttular, nikâhı yaptım hocam.İslâm'da mehir olacak!

"Mehir söylemeyi unuttular, nikâhı yaptım hocam.
Nikâha beni çağırdılar, ben acemi hoca, nikâh yaptım da hiç mehir söylemedim…" Nikâha beni çağırdılar, ben acemi hoca, nikâh yaptım da hiç mehir söylemedim…"

Mehir söylemesen bile mehr-i misil gerekir.Mehir söylemesen bile mehr-i misil gerekir. Emsali bir kadına bu işin rayici, piyasası ne kadar mehirseEmsali bir kadına bu işin rayici, piyasası ne kadar mehirse söylenmese bile damadın o kadar vermesi gerekir. Adam ölse mehri [mirastan] ayrılır, ilk önce o verilir.söylenmese bile damadın o kadar vermesi gerekir. Adam ölse mehri [mirastan] ayrılır, ilk önce o verilir. Mirasçılardan önce kadına mehir verilir, ondan sonra taksimata geçilir. Mirasçılardan önce kadına mehir verilir, ondan sonra taksimata geçilir.

İslâm kadını daha evlenirken tatlı günlerde [korumaya başlar]. İslâm kadını daha evlenirken tatlı günlerde [korumaya başlar].

Balayından evvel, düğünden evvelki ne ayı olur? Kaymak ayı mı olur, ondan sonra balayı mı geliyor?!.. Balayından evvel, düğünden evvelki ne ayı olur? Kaymak ayı mı olur, ondan sonra balayı mı geliyor?!..

Sonra artık yavaş yavaş havalar soğumaya başlıyor, tatlar kalmıyor.Sonra artık yavaş yavaş havalar soğumaya başlıyor, tatlar kalmıyor. 10 sene, 20 sene geçtiği zaman hemen gürültü patırtı kavga gürültü başlıyor. Ondan sonra diyorlar ki; 10 sene, 20 sene geçtiği zaman hemen gürültü patırtı kavga gürültü başlıyor. Ondan sonra diyorlar ki;

"Evlilik nedir?" Tarif ediyor: "Gündüz çifte hırıltı, gece çifte horultu." "Evlilik nedir?"

Tarif ediyor:

"Gündüz çifte hırıltı, gece çifte horultu."

Bunun anladığı evlilik nasılmış? Gündüz bunlar birbirleriyle boyuna dır dır kavga ediyorlarmış.Bunun anladığı evlilik nasılmış?

Gündüz bunlar birbirleriyle boyuna dır dır kavga ediyorlarmış.
Gece de yatıyorlar, o o tarafa, o o tarafa dönüyor; hor hor uyuyorlarmış. Bunların evliliği böyle! Gece de yatıyorlar, o o tarafa, o o tarafa dönüyor; hor hor uyuyorlarmış. Bunların evliliği böyle!

İslâm böyle değil!İslâm böyle değil! Allahu Teâlâ hazretleri İslâm'ı tam anlayıp da her şeyi ile tam anladıktan sonra sevmeyi nasip etsin. Allahu Teâlâ hazretleri İslâm'ı tam anlayıp da her şeyi ile tam anladıktan sonra sevmeyi nasip etsin.

Evli kadının üzerinde en çok hakkı olan anası değil, babası, dedesi, oğlu değil, kardeşi değil; kimdir? Evli kadının üzerinde en çok hakkı olan anası değil, babası, dedesi, oğlu değil, kardeşi değil; kimdir?

Kocasıdır! Hak sahibi kocasıdır, hak kocanın! Kadını anladık. Kocasıdır! Hak sahibi kocasıdır, hak kocanın!

Kadını anladık.

Ve a'zamü'n-nâsi hakkan ale'r-racüli. Adam üzerinde en çok hak sahibi kimdir? Ve a'zamü'n-nâsi hakkan ale'r-racüli.

Adam üzerinde en çok hak sahibi kimdir?

Kadın değildir, ailenin reisi erkektir! Çünkü bir dairede iki tane baş olmaz!Kadın değildir, ailenin reisi erkektir! Çünkü bir dairede iki tane baş olmaz! İki tane müdür, iki tane müdür odası… İşçilere iki tane telefon: İki tane müdür, iki tane müdür odası… İşçilere iki tane telefon:

Birisi emir veriyor; "Gidin falanca yeri yıkın!" diyor. Ötekisi emir veriyor; "Falanca yeri yıkmayın!" Birisi emir veriyor; "Gidin falanca yeri yıkın!" diyor. Ötekisi emir veriyor; "Falanca yeri yıkmayın!"

Hoppala! Olmaz, iki tane müdür olmaz! Evin müdürü kim? Beyefendi, yani yöneten! Hoppala! Olmaz, iki tane müdür olmaz!

Evin müdürü kim?

Beyefendi, yani yöneten!

er-Ricâlü kavvâmûne ale'n-nisâi. Bu böyle! er-Ricâlü kavvâmûne ale'n-nisâi.

Bu böyle!

"O zaman adam üzerinde hak sahibi kim hocam? Meraklandım, karısı olamıyor…" "O zaman adam üzerinde hak sahibi kim hocam? Meraklandım, karısı olamıyor…"

Biz askerlik yaparken talebelik devremizde dershanede oturuyoruz.Biz askerlik yaparken talebelik devremizde dershanede oturuyoruz. Arkadaşlar arasında bir patırtı koptu.Arkadaşlar arasında bir patırtı koptu. Üzerimizde yedek subay öğrenci elbiseleri var, okul numaraları falan var; öğrenciyiz.Üzerimizde yedek subay öğrenci elbiseleri var, okul numaraları falan var; öğrenciyiz. Askeriz, askerî kıyafet var. Dalgacı arkadaşlar var.Askeriz, askerî kıyafet var. Dalgacı arkadaşlar var. Tabii hep delikanlılar asker oluyor, biz de yaşlı olarak gittik. Hepsi cıvıl cıvıl delikanlı. Tabii hep delikanlılar asker oluyor, biz de yaşlı olarak gittik. Hepsi cıvıl cıvıl delikanlı.

Bir patırtı koptu. Sınıf serbesti, kimse yokken patır kütür kapılar açıldı. Ne oluyor, dedim.Bir patırtı koptu. Sınıf serbesti, kimse yokken patır kütür kapılar açıldı. Ne oluyor, dedim. Arkada bir şeyden haberim yok. Camdan, bir kadın yüzbaşı görmüşler! Arkada bir şeyden haberim yok. Camdan, bir kadın yüzbaşı görmüşler!

Bir ara orduya hanım subay namzetler alındı. Onlar yüzbaşı, albay, yarbay falan oldular.Bir ara orduya hanım subay namzetler alındı. Onlar yüzbaşı, albay, yarbay falan oldular. Kadın yüzbaşı görmüşler. Kadın yüzbaşı görmüşler. Kadın yüzbaşıya selam vermek, geçtiği yolda selam durmak için paldır küldür aşağıya iniyorlarmış. Kadın yüzbaşıya selam vermek, geçtiği yolda selam durmak için paldır küldür aşağıya iniyorlarmış.

Dalga! Tabii emrederse o da yüzbaşı. Biz daha öğrenci, öğrenci numarası var.Dalga! Tabii emrederse o da yüzbaşı. Biz daha öğrenci, öğrenci numarası var. Okulu bitirsek asteğmen olacağız, yüzbaşı yüksek.Okulu bitirsek asteğmen olacağız, yüzbaşı yüksek. Bir de [kocası] bizim sınıfta mıydı komşu sınıfta mıydı bizim devrede [arkadaş değil miydi]?.. Bir de [kocası] bizim sınıfta mıydı komşu sınıfta mıydı bizim devrede [arkadaş değil miydi]?..

Bizim sınıfta olsa arkadaşlar bu dalga geçmeyi yapamazlar.Bizim sınıfta olsa arkadaşlar bu dalga geçmeyi yapamazlar. Gidip kadın yüzbaşıya selam verdik, diye koşamazlar. Ondan sonrada birbirleriyle övünüyorlar. Gidip kadın yüzbaşıya selam verdik, diye koşamazlar. Ondan sonrada birbirleriyle övünüyorlar.

"Ne haber, ben kadın yüzbaşıya selam verdim…" diyor. Kocası da bizim devrede öğrenci değil mi…"Ne haber, ben kadın yüzbaşıya selam verdim…" diyor.

Kocası da bizim devrede öğrenci değil mi…
kocasının rütbesi aşağıda, hanım da yüzbaşı; şimdi evde ne olacak? Buyur, hadi bakalım.kocasının rütbesi aşağıda, hanım da yüzbaşı; şimdi evde ne olacak? Buyur, hadi bakalım. Ne olacağını anla! "Hazır ol!" diyecek, adam hazır duracak.Ne olacağını anla! "Hazır ol!" diyecek, adam hazır duracak. "Mutfağa marş marş!" diyecek, "Bulaşıkları yıka!" diyecek; "Emret komutanım!" diyecek."Mutfağa marş marş!" diyecek, "Bulaşıkları yıka!" diyecek; "Emret komutanım!" diyecek. Böyle şakalar… Demek ki adamın üzerinde hak kimin? Karı değil, hanımı, eşi değil; kim? Böyle şakalar…

Demek ki adamın üzerinde hak kimin?

Karı değil, hanımı, eşi değil; kim?

Annesi! Adamın üzerinde en çok hak sahibi olan annesidir.Annesi! Adamın üzerinde en çok hak sahibi olan annesidir. Cefakeş anası; onu yetiştiren, anası evlenince kenara atılan itilen anası!Cefakeş anası; onu yetiştiren, anası evlenince kenara atılan itilen anası! Annelerin kıymetini de bilecek, anasına da riayet edecek. Tabii riayet edecek ama adaletle edecek. Annelerin kıymetini de bilecek, anasına da riayet edecek. Tabii riayet edecek ama adaletle edecek.

Çünkü anneler de; "Çocuğumun üzerinde en büyük hak benim!" derken çocuğa;Çünkü anneler de; "Çocuğumun üzerinde en büyük hak benim!" derken çocuğa; "Gelini döv, şöyle yap böyle yap…" falan derse olmaz! O da aileye ters şey yapmayacak. "Gelini döv, şöyle yap böyle yap…" falan derse olmaz! O da aileye ters şey yapmayacak.

Hadîs-i şerîfi Hz. Âişe anamız rivayet etmiş, ilginç bir hadîs-i şerîf. Bunu da öğrenmiş olduk. Hadîs-i şerîfi Hz. Âişe anamız rivayet etmiş, ilginç bir hadîs-i şerîf. Bunu da öğrenmiş olduk.

Demek ki İslâm'da kendine özgü çok özel bir hayat nizamı varmış. Güzel mi değil mi? Demek ki İslâm'da kendine özgü çok özel bir hayat nizamı varmış.

Güzel mi değil mi?

Çok güzel, şahane güzel! İngiltere'den Osmanlı'ya elçi gitmiş.Çok güzel, şahane güzel!

İngiltere'den Osmanlı'ya elçi gitmiş.
Elçinin hanımı da İngiltere'de yetişmiş. Osmanlı sarayına başşehrine gidiyor.Elçinin hanımı da İngiltere'de yetişmiş. Osmanlı sarayına başşehrine gidiyor. O uzaktan İngiltere'den; "Osmanlılar'da kadınlar haremdedir, hareme kapatılmıştır!.." filan diye okumuş.O uzaktan İngiltere'den; "Osmanlılar'da kadınlar haremdedir, hareme kapatılmıştır!.." filan diye okumuş. Ondan sonra gelmiş, İstanbul'daki Osmanlı hanımlarına hayran kalmış!Ondan sonra gelmiş, İstanbul'daki Osmanlı hanımlarına hayran kalmış! Bilgilerine, zarifliklerine, rahatlıklarına, hoşluklarına hayran kalmış. Bilgilerine, zarifliklerine, rahatlıklarına, hoşluklarına hayran kalmış. Uzaktan söylendiği gibi olmadığını [görmüş] ve mektuplarında yazmış.Uzaktan söylendiği gibi olmadığını [görmüş] ve mektuplarında yazmış. Türkiye'de oturduğu müddetçe Türkiye'den İngiltere'ye mektuplar yazmış.Türkiye'de oturduğu müddetçe Türkiye'den İngiltere'ye mektuplar yazmış. Sonra onlar da neşredilmiş. Hayran! Sonra onlar da neşredilmiş. Hayran!

Biz dünyanın en zarif, en edepli, insan haklarını en koruyan medeniyetini kurmuş,Biz dünyanın en zarif, en edepli, insan haklarını en koruyan medeniyetini kurmuş, asırlarca onu yaşamış yaşatmışız. Şimdi yıkıldı! asırlarca onu yaşamış yaşatmışız. Şimdi yıkıldı! Şimdi kimse Osmanlı'yı bilmiyor, Osmanlı yazısını bilmiyor, tarihi anlamıyor,Şimdi kimse Osmanlı'yı bilmiyor, Osmanlı yazısını bilmiyor, tarihi anlamıyor, yapılan olayların neden yapıldığını anlamıyor. Sadece kulaktan dolma şeyler. yapılan olayların neden yapıldığını anlamıyor. Sadece kulaktan dolma şeyler.

Osmanlı çok muhteşem! Osmanlı çok muhteşem!

Bulgaristan'da bir otomobil kaza yapmış, bir hoca arkadaş şahit durumunda kalmış. Çıkamazsın demişler.Bulgaristan'da bir otomobil kaza yapmış, bir hoca arkadaş şahit durumunda kalmış. Çıkamazsın demişler. İstese bırakmazlar. Ramazan'da hoca. "Çık!.." derler, bırakmazlar. İstese bırakmazlar. Ramazan'da hoca. "Çık!.." derler, bırakmazlar. Bulgaristan bu ama muhakeme oluyor diye hoca kalmış mı Bulgaristan'da! Bulgaristan bu ama muhakeme oluyor diye hoca kalmış mı Bulgaristan'da!

Ramazan'da orada camide imamlık yapmış. "Seni bize Allah gönderdi. Allah razı olsun." diyorlarmış.Ramazan'da orada camide imamlık yapmış. "Seni bize Allah gönderdi. Allah razı olsun." diyorlarmış. Tabii Allah gönderir. Allah nasip ediyor.Tabii Allah gönderir. Allah nasip ediyor. Orada öyle bilgili hoca yokken bu orada Ramazan'da onlara hocalık yapmış.Orada öyle bilgili hoca yokken bu orada Ramazan'da onlara hocalık yapmış. O hoca seneler önce, daha Jivkovlar'ın filan zamanından önceki Bulgaristan'da bir ay kalmış.O hoca seneler önce, daha Jivkovlar'ın filan zamanından önceki Bulgaristan'da bir ay kalmış. Buradan sizin arabalarla Yugoslavya'dan Bulgaristan'dan Türkiye'yeBuradan sizin arabalarla Yugoslavya'dan Bulgaristan'dan Türkiye'ye gariban gariban gidip geldiğiniz zamanlarda.gariban gariban gidip geldiğiniz zamanlarda. Kendisi bana anlatıyor: "Hocam, Bulgarlar Osmanlı'yı öyle methediyorlar ki;Kendisi bana anlatıyor:

"Hocam, Bulgarlar Osmanlı'yı öyle methediyorlar ki;
'Osmanlı zamanında öyle rahattık öyle iyiydik ki ah Osmanlı devri!..' diyorlar." 'Osmanlı zamanında öyle rahattık öyle iyiydik ki ah Osmanlı devri!..' diyorlar."

"Huzurluyduk, zengindik, rahattık, tatlıydık…" diye çok methediyorlarmış. Biz değil, Bulgarlar! "Huzurluyduk, zengindik, rahattık, tatlıydık…" diye çok methediyorlarmış. Biz değil, Bulgarlar!

Biz elhamdülillah onların torunlarıyız, yine aynı medeniyeti, aynı insaniyeti, zarafeti,Biz elhamdülillah onların torunlarıyız, yine aynı medeniyeti, aynı insaniyeti, zarafeti, kibarlığı, insan haklarını, saygıyı sevgiyi muhabbetli yuvayı biz devam ettireceğiz. kibarlığı, insan haklarını, saygıyı sevgiyi muhabbetli yuvayı biz devam ettireceğiz.

Benim rahmetli annem anlatırdı: Su, eskiden toprak testilere konurdu. Naylon yoktu.Benim rahmetli annem anlatırdı: Su, eskiden toprak testilere konurdu. Naylon yoktu. Cam da yoktu, olsa bile pahalıydı. Topraktan testi yaparlar, fırına koyarlar, pişirirler; su kabı olur. Cam da yoktu, olsa bile pahalıydı. Topraktan testi yaparlar, fırına koyarlar, pişirirler; su kabı olur.

Kadın su testisini güneşe koyarmış. Güneşte ne olur? Isınır.Kadın su testisini güneşe koyarmış.

Güneşte ne olur?

Isınır.
Güneşe koyarmış, oradan su içermiş. Güneşe koyarmış, oradan su içermiş. Demişler ki; Hatuna "yahu" denmez.Demişler ki;

Hatuna "yahu" denmez.
Yahu, kadına hitap değildir! "Ey hatun! Testiyi gölgeye koysana!" Yahu, kadına hitap değildir!

"Ey hatun! Testiyi gölgeye koysana!"

Hatta gölgeye koymazlar, rüzgârlı bir yere koyarlar; o esintiden içi serinler.Hatta gölgeye koymazlar, rüzgârlı bir yere koyarlar; o esintiden içi serinler. Hele biraz da öyle dışına sızdıran bir testi ise biz onlara çiğ testi deriz.Hele biraz da öyle dışına sızdıran bir testi ise biz onlara çiğ testi deriz. Fırında az pişmiş olunca gözeneklerinden dışarıya su [sızar], dışı ıslanır. Fırında az pişmiş olunca gözeneklerinden dışarıya su [sızar], dışı ıslanır. Onu da rüzgâra koydun mu o suyun buharlaşmasından buz gibi soğurdu.Onu da rüzgâra koydun mu o suyun buharlaşmasından buz gibi soğurdu. Eskiden buzdolabı falan olmadığı zamanlarda soğuk su öyleydi. Eskiden buzdolabı falan olmadığı zamanlarda soğuk su öyleydi.

Testiyi güneşe koyarmış, serine koymazmış. "Ey hatun! Niye böyle yapıyorsun?" Dermiş ki; Testiyi güneşe koyarmış, serine koymazmış.

"Ey hatun! Niye böyle yapıyorsun?" Dermiş ki;

"Benim kocam şu anda harman yerinde güneşin altında harman yapıyor."Benim kocam şu anda harman yerinde güneşin altında harman yapıyor. Buğday biçiyor, döven dövüyor. Güneşin altında testinin ısınmış suyunu içiyor.Buğday biçiyor, döven dövüyor. Güneşin altında testinin ısınmış suyunu içiyor. Benim burada soğuk su içmem yakışık almaz!" Benim burada soğuk su içmem yakışık almaz!"

Kadının kocasına gıyabında sevgisine saygısına bak! Osmanlı terbiyesi, bu İslâm terbiyesi işte! Kadının kocasına gıyabında sevgisine saygısına bak! Osmanlı terbiyesi, bu İslâm terbiyesi işte!

İslâm'da kocanın da hanıma davranışları güzel. Osmanlı uygulamış. İslâm'da kocanın da hanıma davranışları güzel. Osmanlı uygulamış.

Allahu Teâlâ hazretleri bize İslâm'ın güzelliklerini görüp bilip öğrenip uygulamayı,Allahu Teâlâ hazretleri bize İslâm'ın güzelliklerini görüp bilip öğrenip uygulamayı, hem dünyada hem âhirette aziz, bahtiyar ve mutlu olmayı nasip eylesin. hem dünyada hem âhirette aziz, bahtiyar ve mutlu olmayı nasip eylesin.

el-Fâtihah! el-Fâtihah!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2