Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Ramazan Ayında Oruç Tutmamak ve Oruç Bozmanın Karşılığı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kanı Helal Olan, Cezalandırılması Gereken Üç Grup, Ahirette Azabın Eksiltilmeden Devam Etmesi, İbadetleri Zamanında Yapmak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ramazan Ayında Oruç Tutmamak ve Oruç Bozmanın Karşılığı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Kanı Helal Olan, Cezalandırılması Gereken Üç Grup, Ahirette Azabın Eksiltilmeden Devam Etmesi, İbadetleri Zamanında Yapmak, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

[Elhamdü lillahi rabbil alemin.] Hamden kesiran tayyiben mübareken fih.[Elhamdü lillahi rabbil alemin.] Hamden kesiran tayyiben mübareken fih. Kema yenbaği li celali vechihi ve li-azimi sultanih. Kema yenbaği li celali vechihi ve li-azimi sultanih. Vesselatu vesselamu ala seyyidina Muhammedin Vesselatu vesselamu ala seyyidina Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihi ve men tebiahu bi-ihsanin ila yevmiddin. Emmâ ba'du: ve alâ âlihî ve sahbihi ve men tebiahu bi-ihsanin ila yevmiddin. Emmâ ba'du:

Fe-kâle resulullah sallallahu teâlâ aleyhi ve âlihî ve sellem. Fe-kâle resulullah sallallahu teâlâ aleyhi ve âlihî ve sellem.

Ura'l-islâmi ve kavâidü'd-dîni selâsetün aleyhinne üssise'l-islâmü men terake vâhideten minhünneUra'l-islâmi ve kavâidü'd-dîni selâsetün aleyhinne üssise'l-islâmü men terake vâhideten minhünne fe-hüve bihâ kâfirun halâlü'd-demi şehâdetü en lâ ilâhe illâllahu vessalâtü'l-mektûbetü ve savmu ramazâne. fe-hüve bihâ kâfirun halâlü'd-demi şehâdetü en lâ ilâhe illâllahu vessalâtü'l-mektûbetü ve savmu ramazâne.

Revâhu ebû ya'lâ bi-isnâdin hasenin. Revâhu ebû ya'lâ bi-isnâdin hasenin.

Bu hadîs-i şerîfi et-Tergîb ve't-Terhîb isimliBu hadîs-i şerîfi et-Tergîb ve't-Terhîb isimli kıymetli, sağlam, ilmî, güzel bir hadis kitabından naklediyoruz.kıymetli, sağlam, ilmî, güzel bir hadis kitabından naklediyoruz. Ravisi İbn Abbas radıyallahu anhumâ. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: Ravisi İbn Abbas radıyallahu anhumâ.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki:

Ura'l-islâmi ve kavâidü'd-dîni selâsetün. "İslâm'ın tutamakları ve temelleri üçtür." Ura'l-islâmi ve kavâidü'd-dîni selâsetün. "İslâm'ın tutamakları ve temelleri üçtür."

Urâ, urve kelimesinin çoğulu; "urveler" demek.Urâ, urve kelimesinin çoğulu; "urveler" demek. Urve de bir şeyi tutup sağlam bir şekilde kaldırmak için olan yani kulp dediğimiz parçasına derler. Urve de bir şeyi tutup sağlam bir şekilde kaldırmak için olan yani kulp dediğimiz parçasına derler.

"İslâm'ın sağlam kulpu ve temelleri üçtür." Aleyhinne üssise'l-islâmü."İslâm'ın sağlam kulpu ve temelleri üçtür." Aleyhinne üssise'l-islâmü. "Bu üçünün üzerine İslâm tesis edilmiştir, kurulmuştur, bina edilmiştir." "Bu üçünün üzerine İslâm tesis edilmiştir, kurulmuştur, bina edilmiştir."

Üç esasın üzerine kurulmuştur İslâm. Üç esasın üzerine kurulmuştur İslâm.

Men terake vâhideten minhünne fe-hüve bihâ kâfirun halâlü'd-demi.Men terake vâhideten minhünne fe-hüve bihâ kâfirun halâlü'd-demi. "Kim bu üç şeyden birisini inkâr ederek, kâfir olarak, inanmayarak terk ederse.""Kim bu üç şeyden birisini inkâr ederek, kâfir olarak, inanmayarak terk ederse." Halâlü'd-demi. "Kanı helaldir." Halâlü'd-demi. "Kanı helaldir."

Yani sen kâfir oldun, mürted oldun diye öldürülmesi, kanı helal olur, ölümle cezalandırılması gerekir. Yani sen kâfir oldun, mürted oldun diye öldürülmesi, kanı helal olur, ölümle cezalandırılması gerekir.

Ne demek bunlardan birisi, ötekisi ve daha ötekisi? Ne demek bunlardan birisi, ötekisi ve daha ötekisi?

Bir; Şehâdetü en lâ ilâhe illâllahu. "Kelime-i şehadet:Bir;

Şehâdetü en lâ ilâhe illâllahu. "Kelime-i şehadet:
Allah celle celaluhu vardır, O'nun şerîki nazîri yoktur. Birdir, tektir. Tevhid inancı." Allah celle celaluhu vardır, O'nun şerîki nazîri yoktur. Birdir, tektir. Tevhid inancı."

Bu bir; İslâm bunun üzerine bina edilmiştir. Ana nokta bu iman meselesidir, kelime-i şehadettir.Bu bir; İslâm bunun üzerine bina edilmiştir. Ana nokta bu iman meselesidir, kelime-i şehadettir. Bunu terk ederse bir insan kâfir olur, İslâm diyarında kafası kesilebilir. Bunu terk ederse bir insan kâfir olur, İslâm diyarında kafası kesilebilir.

İkincisi; Vessalâtü'l-mektûbetü. "Farz kılınmış olan namazlar." İkincisi;

Vessalâtü'l-mektûbetü. "Farz kılınmış olan namazlar."

Yani beş vakit namaz: Sabah, öğlen, ikindi, akşam, yatsı.Yani beş vakit namaz: Sabah, öğlen, ikindi, akşam, yatsı. Bu beş vakit namazı da kafir olarak terk eden. Bu beş vakit namazı da kafir olarak terk eden. Terk etmenin iki sebebi var: Mazeretli veya mazeretsiz. İnanıyor ama kılamıyor.Terk etmenin iki sebebi var: Mazeretli veya mazeretsiz. İnanıyor ama kılamıyor. Bu biraz daha hafif.Bu biraz daha hafif. Ama bir de "Ne lüzumu var, inanmıyorum buna, kabul etmiyorum ben." derseAma bir de "Ne lüzumu var, inanmıyorum buna, kabul etmiyorum ben." derse o zaman kanı helal yani cezalandırılması gerekiyor. o zaman kanı helal yani cezalandırılması gerekiyor.

Ve üçüncüsü, bizim şimdiki konumuz; Ve savmu ramazâne. "Ramazan orucu." Ve üçüncüsü, bizim şimdiki konumuz;

Ve savmu ramazâne. "Ramazan orucu."

Kim bunu inkar ederse, inanmazsa onun da kanı helaldir. Bunlar İslâm'ın ana esaslarıdır.Kim bunu inkar ederse, inanmazsa onun da kanı helaldir. Bunlar İslâm'ın ana esaslarıdır. Yapışılacak, sımsıkı tutunulacak, kurtarıcı kulplarıdır, temelleridir.Yapışılacak, sımsıkı tutunulacak, kurtarıcı kulplarıdır, temelleridir. İslâm bunun üzerine bina edilmiştir. Bunlar olmadan olmaz. İslâm bunun üzerine bina edilmiştir. Bunlar olmadan olmaz.

Demek ki Ramazan orucu tutmak farzdır, çok önemlidir.Demek ki Ramazan orucu tutmak farzdır, çok önemlidir. Bunu yapmayan çok büyük bir kayba uğramış olur.Bunu yapmayan çok büyük bir kayba uğramış olur. Bir de inanmayarak yapmayanın artık kanı helal duruma gelir. Bir de inanmayarak yapmayanın artık kanı helal duruma gelir.

Diğer hadîs-i şerîf; Diğer hadîs-i şerîf;

An ebî umâme el-Bahilî radıyallahu anhu kâle semitü rasûlullahi sallallahu aleyhi ve selleme yekûlü: An ebî umâme el-Bahilî radıyallahu anhu kâle semitü rasûlullahi sallallahu aleyhi ve selleme yekûlü:

Beynâ ene nâimun etânî raculâni fe-ehaze bi-dab'ayye fe-eteyâ bî cebelen va'ran.Beynâ ene nâimun etânî raculâni fe-ehaze bi-dab'ayye fe-eteyâ bî cebelen va'ran. Fe-kâlâ is'ad fe-kultü innî lâ utîkuhû fe-kâle innâ senusehhilühû leke fe-sa'idtuFe-kâlâ is'ad fe-kultü innî lâ utîkuhû fe-kâle innâ senusehhilühû leke fe-sa'idtu hattâ izâ küntü fî sevâi'l-cebeli izâ bi-esvâtin şedîdetin kultü mâ hâzihi'l-esvâtühattâ izâ küntü fî sevâi'l-cebeli izâ bi-esvâtin şedîdetin kultü mâ hâzihi'l-esvâtü kâlû hâzâ 'uvâu ehli'n-nâri sümme'n-tulika bî fe-izâ ene bi-kavmin mu'allakîne bi-arâkîbihimkâlû hâzâ 'uvâu ehli'n-nâri sümme'n-tulika bî fe-izâ ene bi-kavmin mu'allakîne bi-arâkîbihim müşakkakatün eşdâkuhüm tesîlü eştâkuhüm demenmüşakkakatün eşdâkuhüm tesîlü eştâkuhüm demen kâle kultü men hâulâi kâle ellezîne yuftirûne kable tahilleti savmihim. kâle kultü men hâulâi kâle ellezîne yuftirûne kable tahilleti savmihim.

Ebû Umâme hazretlerinden İbn Hibban ve İbn Huzeyme rivayet etmişler. Ebû Umâme hazretlerinden İbn Hibban ve İbn Huzeyme rivayet etmişler.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu hadîs-i şerîfinde şöyle buyuruyor; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem bu hadîs-i şerîfinde şöyle buyuruyor;

Beynâ ene nâimun. "Ben uyuyor idim, uyumakta idim."Beynâ ene nâimun. "Ben uyuyor idim, uyumakta idim." Etânî raculâni fe-ehaze bi-dab'ayye. "Uyuyorken iki tane adam geldi benim yanıma." Etânî raculâni fe-ehaze bi-dab'ayye. "Uyuyorken iki tane adam geldi benim yanıma."

Efendimiz rüyasını anlatıyor. Efendimiz rüyasını anlatıyor.

"İki tane adam geldi ve beni iki kolumdan, koltuğumdan tuttular.""İki tane adam geldi ve beni iki kolumdan, koltuğumdan tuttular." Fe-eteyâ bî cebelen va'ran. "Çok sarp, tırmanması zor bir dağın yanına götürdüler ve dediler ki."Fe-eteyâ bî cebelen va'ran. "Çok sarp, tırmanması zor bir dağın yanına götürdüler ve dediler ki." Fe-kâlâ is'ad. "Tırman şu dağa." Fe-kultü innî lâ utîkuhû. "Çıkamam bu dağa. Fe-kâlâ is'ad. "Tırman şu dağa." Fe-kultü innî lâ utîkuhû. "Çıkamam bu dağa. Çok yüksek bu dağ." dedim ben diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, rüyasını anlatıyor. Çok yüksek bu dağ." dedim ben diyor Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem, rüyasını anlatıyor.

"Çıkamam, bu dağ çok yüksek, çok sarp çıkamam" dedim,"Çıkamam, bu dağ çok yüksek, çok sarp çıkamam" dedim, "Onlar dediler ki." Fe-kâle innâ senusehhilühû leke. "Biz çıkışında sana yardımcı olacağız. "Onlar dediler ki." Fe-kâle innâ senusehhilühû leke. "Biz çıkışında sana yardımcı olacağız. Çıkarttıracağız seni."Çıkarttıracağız seni." Fe-sa'idtu hattâ izâ küntü fî sevâi'l-cebeli. "Ben de onun üzerine bu sarp dağa rüyamda tırmanmaya başladım.Fe-sa'idtu hattâ izâ küntü fî sevâi'l-cebeli. "Ben de onun üzerine bu sarp dağa rüyamda tırmanmaya başladım. Dağın düzlüğüne, ulaşılan yerine gelince." İzâ bi-esvâtin şedîdetin.Dağın düzlüğüne, ulaşılan yerine gelince." İzâ bi-esvâtin şedîdetin. "Çok şiddetli bağırtılar, sesler duydum." Kultü mâ hâzihi'l-esvâtü."Çok şiddetli bağırtılar, sesler duydum." Kultü mâ hâzihi'l-esvâtü. "Bu adamlara, 'Böyle çok bağırtılar geliyor, bu sesler ne sesi?' dedim." "Bu adamlara, 'Böyle çok bağırtılar geliyor, bu sesler ne sesi?' dedim."

Kâlû hâzâ 'uvâu ehli'n-nâri. "Bunlar, bu bağırmalar cehennem halkının feryâd ü figanları." Kâlû hâzâ 'uvâu ehli'n-nâri. "Bunlar, bu bağırmalar cehennem halkının feryâd ü figanları."

Sümme'n-tulika bî. "Sonra bu adamlar tarafından biraz daha götürüldüm."Sümme'n-tulika bî. "Sonra bu adamlar tarafından biraz daha götürüldüm." Fe-izâ ene bi-kavmin mu'allakîne bi-arâkîbihim. Fe-izâ ene bi-kavmin mu'allakîne bi-arâkîbihim. "Topuklarından, ayaklarından bağlanmış adamlar gördüm." "Topuklarından, ayaklarından bağlanmış adamlar gördüm." Müşakkakatün eşdâkuhüm tesîlü eştâkuhüm demen.Müşakkakatün eşdâkuhüm tesîlü eştâkuhüm demen. "Yanakları, avurtları yırtılmış, yanaklarından kanlar akıyor.""Yanakları, avurtları yırtılmış, yanaklarından kanlar akıyor." Kâle kultü men hâulâi. "Bunlar kimlerdir diye sordum."Kâle kultü men hâulâi. "Bunlar kimlerdir diye sordum." "Dedi ki birisi, 'Oruçları tamam olmadan oruçlarını yiyenler.'" "Dedi ki birisi, 'Oruçları tamam olmadan oruçlarını yiyenler.'"

Yani oruca niyet etmişler ama beklememişler, oruçlarını yemişler. Yani oruca niyet etmişler ama beklememişler, oruçlarını yemişler.

"Oruçlarını bozmuşlar, cehennemde öyle yanakları yırtılmış kanlar akıyor."Oruçlarını bozmuşlar, cehennemde öyle yanakları yırtılmış kanlar akıyor. Ayaklarından bağlanmış vaziyette azaplanmış olarak gördüm." dedi. Ayaklarından bağlanmış vaziyette azaplanmış olarak gördüm." dedi.

Peygamber Efendimiz bunları anlattı. Peygamber Efendimiz bunları anlattı.

Biliyorsunuz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz için rüya hayal değildi,Biliyorsunuz Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz için rüya hayal değildi, nübüvvetin cüzlerinden bir cüz, yani kendisine vahiy gelme şekillerinden,nübüvvetin cüzlerinden bir cüz, yani kendisine vahiy gelme şekillerinden, bilginin gelme şekillerinden bir şekil idi. bilginin gelme şekillerinden bir şekil idi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz uyuduğu zaman da gönlü uyumazdı.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz uyuduğu zaman da gönlü uyumazdı. Cenâb-ı Hak onun gönlüne vahiyleri gönderirdi, bilgileri ona gösterirdi.Cenâb-ı Hak onun gönlüne vahiyleri gönderirdi, bilgileri ona gösterirdi. Onun için bu gördüğü şeyler rüyada da görse Allah gösteriyor ona.Onun için bu gördüğü şeyler rüyada da görse Allah gösteriyor ona. Yani âhiret âleminin hallerini gösteriyor. Onlar cehennemin halleri. Yani âhiret âleminin hallerini gösteriyor. Onlar cehennemin halleri. Bu, oruç tutmayanların değil de orucu tutup da niyetlenmiş de bozuyor,Bu, oruç tutmayanların değil de orucu tutup da niyetlenmiş de bozuyor, yarı yolda orucunu açıveriyor, onların halini gösteriyor. yarı yolda orucunu açıveriyor, onların halini gösteriyor.

Tabii biliyorsunuz insan oruç tutmazsa bir gün borçlanır.Tabii biliyorsunuz insan oruç tutmazsa bir gün borçlanır. Onun ne olacağını bir dahaki hadîs-i şerifte söyleyeceğim. Bir gün oruç tutmazsa bir gün borçlanır.Onun ne olacağını bir dahaki hadîs-i şerifte söyleyeceğim. Bir gün oruç tutmazsa bir gün borçlanır. Ama tutmaya niyet etti sonra bozdu. Hava sıcak geldi, dayanamadı, canı çekti, istedi filan bozdu. Ama tutmaya niyet etti sonra bozdu. Hava sıcak geldi, dayanamadı, canı çekti, istedi filan bozdu. O zaman bir gün yerine 60 gün oruç tutması lazım, bir de bugünü ödemesi lazım.O zaman bir gün yerine 60 gün oruç tutması lazım, bir de bugünü ödemesi lazım. Onun için 61'i yer derler. Yani onun için 61 günlük oruç cezası yer. Onun için 61'i yer derler. Yani onun için 61 günlük oruç cezası yer.

Burada [kitabın tercemesinde] "oruçlarını vaktinden önce yiyenler" sözüne parantez açmış,Burada [kitabın tercemesinde] "oruçlarını vaktinden önce yiyenler" sözüne parantez açmış, "Oruç tutmayanlar." demiş. Tabii oruç tutmamak başka ama buradaki ifade; "Oruç tutmayanlar." demiş. Tabii oruç tutmamak başka ama buradaki ifade;

Ellezîne yuftirûne. "O kimseler ki iftar ediyorlar."Ellezîne yuftirûne. "O kimseler ki iftar ediyorlar." Kable tahilleti savmihim. "Oruçlarının bitmesi tamam olmadan." Kable tahilleti savmihim. "Oruçlarının bitmesi tamam olmadan."

Yani demek ki orucu yarıda bozuyorlar. Yani oruçları varmış, oruca niyetlenmişler ama tamamlamamışlar.Yani demek ki orucu yarıda bozuyorlar. Yani oruçları varmış, oruca niyetlenmişler ama tamamlamamışlar. İşte o sabırsızlar, o sebatsızlar, o gevşekler, o ibadetin ciddiyetini kavrayamamışlarİşte o sabırsızlar, o sebatsızlar, o gevşekler, o ibadetin ciddiyetini kavrayamamışlar böyle avurtları, şakakları, yanakları, Allah göstermesin, yırtılmış ve kanlar akıyor vaziyette,böyle avurtları, şakakları, yanakları, Allah göstermesin, yırtılmış ve kanlar akıyor vaziyette, ayaklarından bağlanmış vaziyette cehennemde feryad ü figan edecekler.ayaklarından bağlanmış vaziyette cehennemde feryad ü figan edecekler. Yani öyle azap görecekler ve onların feryadı uzaklardan duyulacak. Yani öyle azap görecekler ve onların feryadı uzaklardan duyulacak.

Tabii Peygamber Efendimiz'e bu rüyada gelenler yardım ettiklerine göre iki melektir.Tabii Peygamber Efendimiz'e bu rüyada gelenler yardım ettiklerine göre iki melektir. Böylece Peygamber Efendimiz'e âhiretin ahvalinden birtakım halleri göstermiş oluyorlar. Böylece Peygamber Efendimiz'e âhiretin ahvalinden birtakım halleri göstermiş oluyorlar.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz sahih kitaplarda beyan edildiğine göre,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz sahih kitaplarda beyan edildiğine göre, İmam Nevevî'nin, Riyâzü's-Salihîn'inde de kaydedildiğine göre, İmam Nevevî'nin, Riyâzü's-Salihîn'inde de kaydedildiğine göre, bir keresinde Cebrail aleyhisselam ile gene böyle manevi âlemler kendisine gösterilirken,bir keresinde Cebrail aleyhisselam ile gene böyle manevi âlemler kendisine gösterilirken, baktı ki bir takım adamlar kocaman bir kayayı alıyorlar, bir adamın kafasına vuruyorlar,baktı ki bir takım adamlar kocaman bir kayayı alıyorlar, bir adamın kafasına vuruyorlar, kafası parça parça parçalanıyor. Yerlere parçalar dökülüyor sonra gene bir araya geliyor.kafası parça parça parçalanıyor. Yerlere parçalar dökülüyor sonra gene bir araya geliyor. Gene vuruyorlar, gene parçalanıyor, gene bir araya geliyor. Gene vuruyorlar, gene parçalanıyor, gene bir araya geliyor.

Biliyorsunuz cehennemde azap görenlere ölmek yok.Biliyorsunuz cehennemde azap görenlere ölmek yok. Dünyada mesela işkence gören birisi biraz işkence fazla oldu mu dayanamaz ölür, bitti.Dünyada mesela işkence gören birisi biraz işkence fazla oldu mu dayanamaz ölür, bitti. Artık ölüye ne yapacaklar işkenceyi. Âhirette öyle değil. Artık ölüye ne yapacaklar işkenceyi. Âhirette öyle değil.

Lâ yukdâ aleyhim fe-yemûtû. "Ölmek yok ki ölüp kurtulsunlar." Lâ yukdâ aleyhim fe-yemûtû. "Ölmek yok ki ölüp kurtulsunlar."

Ve lâ yuhaffefu anhüm min azâbihâ. "Azapları da eksiltilmez." Ve lâ yuhaffefu anhüm min azâbihâ. "Azapları da eksiltilmez."

Küllemâ nadicet cülûdühüm beddelnâhüm cülûden ğayrahâ li-yezûku'l-azâbe.Küllemâ nadicet cülûdühüm beddelnâhüm cülûden ğayrahâ li-yezûku'l-azâbe. "Derileri foşur foşur, cayır cayır yandıktan sonra yeniden derilerini tazelendiririz ki yeniden yansın, "Derileri foşur foşur, cayır cayır yandıktan sonra yeniden derilerini tazelendiririz ki yeniden yansın, azabı yeniden çeksinler diye böyle yaparız." buyuruyor Cenâb-ı Hak. azabı yeniden çeksinler diye böyle yaparız." buyuruyor Cenâb-ı Hak.

Her şeye kâdir tabii.Her şeye kâdir tabii. Kulu bir küçücük tohum halindeyken Kulu bir küçücük tohum halindeyken koca bir insan haline getirmeye kâdir olan Allahu Teâlâ hazretleri her şeye kâdir. koca bir insan haline getirmeye kâdir olan Allahu Teâlâ hazretleri her şeye kâdir. Bir tohumdan bir ağaç çıkartıyor binlerce meyve çıkartıyor. Bir tohumdan bir ağaç çıkartıyor binlerce meyve çıkartıyor. Bir küçük hücreden insanı kocaman, mükemmel, akıllı uslu bir varlık haline getiriyor. Her şeye kâdir. Bir küçük hücreden insanı kocaman, mükemmel, akıllı uslu bir varlık haline getiriyor. Her şeye kâdir.

Yani Cehennem azabından kurtuluş yok.Yani Cehennem azabından kurtuluş yok. Ben şuna işaret etmek istiyorum ki, oruca niyet etmiş, orucu yarı yolda bozan bir insanın cezasına bakın.Ben şuna işaret etmek istiyorum ki, oruca niyet etmiş, orucu yarı yolda bozan bir insanın cezasına bakın. Bir de şuna işaret etmek istiyorum ki, namaz kılmayan bir insan[ın çekeceği cezaya bakın.] Bir de şuna işaret etmek istiyorum ki, namaz kılmayan bir insan[ın çekeceği cezaya bakın.]

"Kim bunlar buna niye azap ediyorlar yâ Cebrail?" diye soruyor Peygamber Efendimiz. "Kim bunlar buna niye azap ediyorlar yâ Cebrail?" diye soruyor Peygamber Efendimiz.

Cebrail aleyhisselam da diyor ki; Cebrail aleyhisselam da diyor ki;

"Yâ Resûlallah! Bunlar namazın farz olduğunu bildiği halde kılmayanlar." "Yâ Resûlallah! Bunlar namazın farz olduğunu bildiği halde kılmayanlar."

Çok şimdi, çok. Adı Ali Veli, Ahmet Mehmet, Hasan Hüseyin olan kardeşlerimiz,Çok şimdi, çok. Adı Ali Veli, Ahmet Mehmet, Hasan Hüseyin olan kardeşlerimiz, akrabamız, hemşehrimiz, vatandaşımız. akrabamız, hemşehrimiz, vatandaşımız. Anası babası salih kimseler ama bakıyorsun gevşemiş annesinin babasının yolunda gidemiyor, Anası babası salih kimseler ama bakıyorsun gevşemiş annesinin babasının yolunda gidemiyor, annesine babasına layık evlat durumunda değil. Namazı kılmıyor. Söylüyorsun; annesine babasına layık evlat durumunda değil.

Namazı kılmıyor. Söylüyorsun;

"Vallahi işte yapamıyoruz." diyor. Niye yapamıyorsun? Kahvede şu kadar oturuyorsun."Vallahi işte yapamıyoruz." diyor.

Niye yapamıyorsun?

Kahvede şu kadar oturuyorsun.
O kadar boş vakit geçiriyorsun. Futbol oynamaya gidiyorsun.O kadar boş vakit geçiriyorsun. Futbol oynamaya gidiyorsun. Futbolu seyretmek için geceleyin gişenin önünde battaniyeyi alıp nöbet tutanları duyuyoruz.Futbolu seyretmek için geceleyin gişenin önünde battaniyeyi alıp nöbet tutanları duyuyoruz. Kış gününde battaniye ile, gişe açıldığı zaman sırada birinci ben olayım diye,Kış gününde battaniye ile, gişe açıldığı zaman sırada birinci ben olayım diye, bilet alacağız diye kuyrukta bekliyorlar. bilet alacağız diye kuyrukta bekliyorlar. Ondan sonra beton kademeler üstünde oturup,Ondan sonra beton kademeler üstünde oturup, "Yaşa, var ol! Ye onu, kır onu!" bilmem ne bağırıyorlar çağırıyorlar."Yaşa, var ol! Ye onu, kır onu!" bilmem ne bağırıyorlar çağırıyorlar. Taşlara oturmaktan hasta oluyorlar ama ondan vazgeçmiyorlar.Taşlara oturmaktan hasta oluyorlar ama ondan vazgeçmiyorlar. Televizyon seyrediyorlar, gazete mecmua okuyorlar. Televizyon seyrediyorlar, gazete mecmua okuyorlar. Çok çalıştık biraz keyfimize bakalım, diye yazlığa gidiyorlar, masraflar ediyorlar.Çok çalıştık biraz keyfimize bakalım, diye yazlığa gidiyorlar, masraflar ediyorlar. Kış günü yılbaşı geldi diye dünyanın masraflarını yapıp dünyanın paralarını harcayabiliyorlar. Kış günü yılbaşı geldi diye dünyanın masraflarını yapıp dünyanın paralarını harcayabiliyorlar.

Bahane! Kılamıyormuş! İmanı zayıf. İmanı zayıf olduğu için de işte cezaları böyle büyük. Bahane! Kılamıyormuş! İmanı zayıf. İmanı zayıf olduğu için de işte cezaları böyle büyük.

Bunlar bilinsin ve çoluk çocuğumuza öğretelim.Bunlar bilinsin ve çoluk çocuğumuza öğretelim. Ve kendimiz de Allah'ın istediği gibi güzel müslüman olalım.Ve kendimiz de Allah'ın istediği gibi güzel müslüman olalım. Bu namazın faydası bize, bizim ruhumuza, ahlakımıza, yetişmemize. Bu orucun faydası bize. Bu namazın faydası bize, bizim ruhumuza, ahlakımıza, yetişmemize. Bu orucun faydası bize. Bütün ibadetlerin hepsinin, İslâm'ın bütün emirlerinin hepsinin sonunda büyük hayırlar var,Bütün ibadetlerin hepsinin, İslâm'ın bütün emirlerinin hepsinin sonunda büyük hayırlar var, büyük faydalar var ve insanlar bundan mutlu olacaklar. Yani bunları yaptıkları zaman mutlu oluyorlar.büyük faydalar var ve insanlar bundan mutlu olacaklar. Yani bunları yaptıkları zaman mutlu oluyorlar. Zekat faydalı, oruç faydalı, hac faydalı, namaz faydalı, abdest faydalı, gusül faydalı;Zekat faydalı, oruç faydalı, hac faydalı, namaz faydalı, abdest faydalı, gusül faydalı; her şey faydalı, her şey güzel. her şey faydalı, her şey güzel.

Ve siz biraz, belki de rastladınız, şöyle hiçbir iman terbiyesi almamış bazı insanları bir duyun bir görün.Ve siz biraz, belki de rastladınız, şöyle hiçbir iman terbiyesi almamış bazı insanları bir duyun bir görün. Ben Aborjinleri gördüm, insan afallayıp kalıyor. Ben Aborjinleri gördüm, insan afallayıp kalıyor. Bizim babadan dededen, çevreden gördüğümüz hiçbir şey görmemişler.Bizim babadan dededen, çevreden gördüğümüz hiçbir şey görmemişler. Adam bizim şeklimizde bir mahluk ama hiç kafasında böyle bir bilgi, bir şey yok, hiçbir laf anlamıyor.Adam bizim şeklimizde bir mahluk ama hiç kafasında böyle bir bilgi, bir şey yok, hiçbir laf anlamıyor. Hiçbir laf anlamıyor, hayvanların arasında bizim şeklimizde bir yaratık, öyle yaşıyor.Hiçbir laf anlamıyor, hayvanların arasında bizim şeklimizde bir yaratık, öyle yaşıyor. Yani bu dinin bize kazandırdığı güzelliklerin haddi hesabı yok, saymakla tüketemeyiz. Yani bu dinin bize kazandırdığı güzelliklerin haddi hesabı yok, saymakla tüketemeyiz.

Elhamdülillahi alâ nîmeti'l-islâmi. Elhamdülillahi alâ nîmeti'l-islâmi.

Gelelim sonuncu hadîs-i şerife, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemGelelim sonuncu hadîs-i şerife, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ebû Hureyre radıyallahu anh'ın rivayet ettiğine göre buyurmuş ki: Ebû Hureyre radıyallahu anh'ın rivayet ettiğine göre buyurmuş ki:

Men eftara yevmen min ramadane min ğayri ruhsatinMen eftara yevmen min ramadane min ğayri ruhsatin ve lâ maradin lem yakdıhi savmu'd-dehri küllühû ve in sâmehû. ve lâ maradin lem yakdıhi savmu'd-dehri küllühû ve in sâmehû.

Ramazan günü oruç tutmak lazım diye söylüyoruz. Biz de tutmaya çalışıyoruz. Ramazan günü oruç tutmak lazım diye söylüyoruz. Biz de tutmaya çalışıyoruz.

Allah bizi yolundan ayırmasın. İbadetini yapmakta daima gayret kuvvet versin. Allah bizi yolundan ayırmasın. İbadetini yapmakta daima gayret kuvvet versin.

Bütün ibadetlerinden memnunuz, elhamdülillah çok şükür. "Bir insan bir gün oruç tutmasa." Bütün ibadetlerinden memnunuz, elhamdülillah çok şükür.

"Bir insan bir gün oruç tutmasa."

Bizim için belki sorun değil böyle şeyler de.Bizim için belki sorun değil böyle şeyler de. Biz böyle oruç tutmamayı hiç düşünmüyoruz, kafamıza bile yanaştırmıyoruz daBiz böyle oruç tutmamayı hiç düşünmüyoruz, kafamıza bile yanaştırmıyoruz da ama şeytan biraz zayıf bir insanı gördü mü yanaşır da; ama şeytan biraz zayıf bir insanı gördü mü yanaşır da;

"Yahu yarın tutmayıver, şuraya gideceksin böyle yapacaksın." bilmem ne, çok oyunlar çevirir. "Yahu yarın tutmayıver, şuraya gideceksin böyle yapacaksın." bilmem ne, çok oyunlar çevirir.

Namaz kıldırmamak için; "İşte bak miden de ağrıyor. Hasta olursun ha!Namaz kıldırmamak için;

"İşte bak miden de ağrıyor. Hasta olursun ha!
Doktor da şöyle dedi." bilmem ne bir sürü bahaneler önüne serer, Doktor da şöyle dedi." bilmem ne bir sürü bahaneler önüne serer, [oruç tutturmamak,] namaz kıldırmamak için çok uğraşır. [oruç tutturmamak,] namaz kıldırmamak için çok uğraşır.

Gündüz Türklerin çok olduğu bir kahveye git, yavaşça; Gündüz Türklerin çok olduğu bir kahveye git, yavaşça;

"Merhaba. Nasılsınız? Nerelisiniz?" de. "Ben falancayı arıyordum da yoktu." da bilmem ne de... "Merhaba. Nasılsınız? Nerelisiniz?" de. "Ben falancayı arıyordum da yoktu." da bilmem ne de...

Sor bakalım kaç kişi oruç tutuyor, kaç kişi tutmuyor ve niye tutmuyor? Sudan bahaneler!.. Sor bakalım kaç kişi oruç tutuyor, kaç kişi tutmuyor ve niye tutmuyor?

Sudan bahaneler!..

Turp gibidir, demiri sıksa suyunu çıkartır ama oruç tutmuyor. Niye tutmuyor? Turp gibidir, demiri sıksa suyunu çıkartır ama oruç tutmuyor.

Niye tutmuyor?

Şeytan kandırdığı için. Zor gösterir. Şeytan namazı zor gösterir; Şeytan kandırdığı için. Zor gösterir.

Şeytan namazı zor gösterir;

"Ya yapma bunu, olmaz ya! Günde beş vakit namaz olur mu yahu? Senede iki tane yeter ya!"Ya yapma bunu, olmaz ya! Günde beş vakit namaz olur mu yahu? Senede iki tane yeter ya! Bir Ramazan bir Kurban Bayramı namazını kılarsın. Günde böyle beş tane namazı olur mu?" Bir Ramazan bir Kurban Bayramı namazını kılarsın. Günde böyle beş tane namazı olur mu?"

Pazarlığa kalkıyor. "Biz yabancı değiliz, bize tenzilat yapmaz mısınız?" Pazarlığa kalkıyor.

"Biz yabancı değiliz, bize tenzilat yapmaz mısınız?"

Yapmayız. Bunun faydası var. "Otuz gün oruç olur mu?" filan. Zoruna gidiyor. "Sigarayı bırakamam!" Yapmayız. Bunun faydası var.

"Otuz gün oruç olur mu?" filan.

Zoruna gidiyor.

"Sigarayı bırakamam!"

Sigaranın bağrı yanık aşıklısı. Hakkında şiirler yazıyor, kasideler tanzim ediyor, şarkılar düzenliyor.Sigaranın bağrı yanık aşıklısı. Hakkında şiirler yazıyor, kasideler tanzim ediyor, şarkılar düzenliyor. Sigaradan vaz geçemiyor ama Allah'ın rızasından vaz geçiyor, oruç tutmuyor. Sigaradan vaz geçemiyor ama Allah'ın rızasından vaz geçiyor, oruç tutmuyor.

Men eftara yevmen min ramadâne. "[Ramazanda] oruç tutmadı bir insan." Men eftara yevmen min ramadâne. "[Ramazanda] oruç tutmadı bir insan."

Şu veya bu sebeple şeytan kandırdı, bir müslüman oruç tutmadı. Bu adam ne olur? Şu veya bu sebeple şeytan kandırdı, bir müslüman oruç tutmadı.

Bu adam ne olur?

Şimdi bir de onu söyleyelim. Oruç tutmak lazım diye hep söylüyor hocalar.Şimdi bir de onu söyleyelim. Oruç tutmak lazım diye hep söylüyor hocalar. Bir de tutulmazsa ne olur onu bilsin millet. Bir de tutulmazsa ne olur onu bilsin millet. Orucu başlamışken bozanın hâlini deminki hadîs-i şerîften gördük. Orucu başlamışken bozanın hâlini deminki hadîs-i şerîften gördük.

Tutmazsa ne olur, ama nasıl tutmazsa? Tutmazsa ne olur, ama nasıl tutmazsa?

Min ğayri ruhsatin ve lâ maradin. "Bir mazereti de yok hastalığı da yok." Min ğayri ruhsatin ve lâ maradin. "Bir mazereti de yok hastalığı da yok."

Demek ki mazeret olursa tutmayabilir. Oruçta mazeret nedir? Yolculuktur. Demek ki mazeret olursa tutmayabilir.

Oruçta mazeret nedir?

Yolculuktur.

Yolculuk oldu mu tutmayabilir. Seferî durumda olan tutmayabilir. Yolculuk oldu mu tutmayabilir. Seferî durumda olan tutmayabilir.

Kadınlar için belli günler olur, o rastlayıverir; tutmayabilir. Tutması mümkün değil yani tutamaz.Kadınlar için belli günler olur, o rastlayıverir; tutmayabilir. Tutması mümkün değil yani tutamaz. O bir mazeret, özür durumu. Veyahut hasta olur.O bir mazeret, özür durumu.

Veyahut hasta olur.
Kusuyor adam, zaten oruca niyet etse bile kustu mu orucu bozulur. Kusuyor, oruç tutamaz, hastalık. Kusuyor adam, zaten oruca niyet etse bile kustu mu orucu bozulur. Kusuyor, oruç tutamaz, hastalık.

Hastalık ve özür olmadan bir gün sebepsiz yere işte bu kahvedeki anlatmaya çalıştığınız adamlardan birisi; Hastalık ve özür olmadan bir gün sebepsiz yere işte bu kahvedeki anlatmaya çalıştığınız adamlardan birisi;

"Tutamadık yahu işte." filan dedi. Sen de anlattın; "Ya sen deli misin divane misin? Çok zararı var!" filan. "Tutamadık yahu işte." filan dedi. Sen de anlattın;

"Ya sen deli misin divane misin? Çok zararı var!" filan.

Bakalım zararı neymiş, ne buyuruyor Peygamber Efendimiz? Bakalım zararı neymiş, ne buyuruyor Peygamber Efendimiz?

Lem yekdıhî savmu'd-dehri küllühû. Lem yekdıhî savmu'd-dehri küllühû.

"Bütün sene o bir gün kaçırdığının sevabını denkleştirmek için her gün oruç tutsa [ödeyemez]." "Bütün sene o bir gün kaçırdığının sevabını denkleştirmek için her gün oruç tutsa [ödeyemez]."

Bir gün tutamadı ya Ramazan'da, ondan sonra ramazan bitrtikten sonra başlasa;Bir gün tutamadı ya Ramazan'da, ondan sonra ramazan bitrtikten sonra başlasa; "Ya pişman oldum. Hocam haklıymışsın. Arkadaş doğru söylüyorsun." dedi, bütün sene oruç tuttu. "Ya pişman oldum. Hocam haklıymışsın. Arkadaş doğru söylüyorsun." dedi, bütün sene oruç tuttu.

"Bütün sene oruç tutsa o onu ödeyemez." Gitti artık, ne yapsa ödeyemez. "Bütün sene oruç tutsa o onu ödeyemez."

Gitti artık, ne yapsa ödeyemez.

Ve in sâmehû. "Tutabilse." Zaten tutamaz ya.Ve in sâmehû. "Tutabilse."

Zaten tutamaz ya.
Zaten Ramazan'ın 30 günü tutamadı bütün seneyi nasıl tutacak.Zaten Ramazan'ın 30 günü tutamadı bütün seneyi nasıl tutacak. Gene şeytan gelir bir yerden ayağını kaydırır. Allah saklasın. Gene şeytan gelir bir yerden ayağını kaydırır.

Allah saklasın.

Şeytan çok korkunç bir mahluk da biz görmediğimiz için korkmuyoruz. Şeytan çok korkunç bir mahluk da biz görmediğimiz için korkmuyoruz.

Aslında şöyle insanın gözünün perdeleri kaldırılsaAslında şöyle insanın gözünün perdeleri kaldırılsa şeytanın şöyle etrafta dolaştığını görse şurada burada, çarşıda pazarda çok olur. şeytanın şöyle etrafta dolaştığını görse şurada burada, çarşıda pazarda çok olur. Gidin çarşının pazarın orta yerine şeytanın orada çok olduğu yerdir.Gidin çarşının pazarın orta yerine şeytanın orada çok olduğu yerdir. Onu orada görünce; "Anacığım!" diye ananızın boynuna sarılırsınız, Onu orada görünce; "Anacığım!" diye ananızın boynuna sarılırsınız, orada nereye kaçacağını şaşırırsınız. O kadar korkunç bir mahluk ama görünmüyor.orada nereye kaçacağını şaşırırsınız. O kadar korkunç bir mahluk ama görünmüyor. Görünmediği için de insan böyle rahat rahat duruyor ama kandırıyor işte. Bir gün oruç tutturmazsa bitti. Görünmediği için de insan böyle rahat rahat duruyor ama kandırıyor işte. Bir gün oruç tutturmazsa bitti.

Evliyaullahtan birisini anlatırlar.Evliyaullahtan birisini anlatırlar. Ben kelimesi kelimesine belki tam nakledemeyeceğim ama, Ben kelimesi kelimesine belki tam nakledemeyeceğim ama, hep namazı cemaatle kılarmış da bir vakit camiye namaza gidememiş.hep namazı cemaatle kılarmış da bir vakit camiye namaza gidememiş. Camiye gidememiş evinde namaz kılacak.Camiye gidememiş evinde namaz kılacak. Eyvah! Bak cemaat kaçtı, namazın vakit kaçmadı. Öğlenin vakti ama camide kılındı namaz. Eyvah! Bak cemaat kaçtı, namazın vakit kaçmadı. Öğlenin vakti ama camide kılındı namaz.

Biliyorsunuz camide namaz kılmak evde namaz kılmaktan kaç kat daha sevap? Biliyorsunuz camide namaz kılmak evde namaz kılmaktan kaç kat daha sevap?

Yirmi yedi. Eğer cuma namazı kılınan camide ise 50 kat daha sevap. Yirmi yedi. Eğer cuma namazı kılınan camide ise 50 kat daha sevap.

Şimdi bu, 27 kat sevap olsun diye evde 27 defa o namazı kılmış.Şimdi bu, 27 kat sevap olsun diye evde 27 defa o namazı kılmış. Yakalayayım o sevabı diye yani camide kılamadı. Diyelim ki öğlen namazını 27 defa kılmış ikindiye kadar. Yakalayayım o sevabı diye yani camide kılamadı. Diyelim ki öğlen namazını 27 defa kılmış ikindiye kadar.

Sonra uyumuş, rüya görmüş. Rüyada bir takım güzel atlılar varmış, böyle gidiyorlarmış mübarek insanlar.Sonra uyumuş, rüya görmüş. Rüyada bir takım güzel atlılar varmış, böyle gidiyorlarmış mübarek insanlar. Bu da atıyla onların peşine takılmış dıgıdık dıgıdık at sürüyor ama bir türlü yetişememiş. Bu da atıyla onların peşine takılmış dıgıdık dıgıdık at sürüyor ama bir türlü yetişememiş. Çok da kırbaçlıyormuş atını. Gayret ediyormuş, yetişeyim şu mübareklere filan diye. Demişler ki; Çok da kırbaçlıyormuş atını. Gayret ediyormuş, yetişeyim şu mübareklere filan diye. Demişler ki;

"Boşuna çırpınma ne kadar uğraşsan yetişemezsin." "Boşuna çırpınma ne kadar uğraşsan yetişemezsin."

Meğer o rüyadan yorumu şuymuş: O önde gidenler yetişemediği atlılar, camide o namazı kılanlar.Meğer o rüyadan yorumu şuymuş: O önde gidenler yetişemediği atlılar, camide o namazı kılanlar. Bu arkada 27 defa evinde kalıyor, yetişmeye çalışıyor ama ne kadar uğraşsa yetişemez. Bu arkada 27 defa evinde kalıyor, yetişmeye çalışıyor ama ne kadar uğraşsa yetişemez.

Demek ki ibadetleri zamanında Allah'ın emrettiği şekildeDemek ki ibadetleri zamanında Allah'ın emrettiği şekilde Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bize öğrettiği tarzda kılmamız lazım. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in bize öğrettiği tarzda kılmamız lazım.

Bir gün oruç tutmayanın durumu ne oluyormuş? Bir sene kaç gün? Bir gün oruç tutmayanın durumu ne oluyormuş?

Bir sene kaç gün?

354 gündür Arabi aylar. 350 gün diyelim.354 gündür Arabi aylar. 350 gün diyelim. 350 gün oruç tutsa bu orucun sevabını artık bir daha yakalayamıyor. 350 gün oruç tutsa bu orucun sevabını artık bir daha yakalayamıyor.

Onun için en iyisi namazları vaktinde, evvel vaktinde kılmaktır.Onun için en iyisi namazları vaktinde, evvel vaktinde kılmaktır. Oruçları zamanında tutmaktır, kazaya bırakmamaktır. Oruçları zamanında tutmaktır, kazaya bırakmamaktır. Her ibadetini aşk ile şevk ile, seve seve, tadını çıkarta çıkarta yapmaktır, kılmaktır. Her ibadetini aşk ile şevk ile, seve seve, tadını çıkarta çıkarta yapmaktır, kılmaktır.

Allahu Teâlâ hazretleri bize uyanıklık versin, gayret kuvvet versin.Allahu Teâlâ hazretleri bize uyanıklık versin, gayret kuvvet versin. Ve kendisine kulluğu güzel bir şekilde yapıpVe kendisine kulluğu güzel bir şekilde yapıp sevgisini rızasını kazanıp sevdiği kullardan olmayı cümlemize nasip eylesin. el-Fâtiha. sevgisini rızasını kazanıp sevdiği kullardan olmayı cümlemize nasip eylesin.

el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2