Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Âhir 1446
24 Aralık 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Rızkınız Sizi Arar

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Yanında Ganimet Malı Olan Getirsin!, İlim ve Fıkhın Önemi, Namazı Çabuk Çabuk Kılmayın!, Kadınların Hakları ve Görevleri, Sàlih | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Rızkınız Sizi Arar

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Yanında Ganimet Malı Olan Getirsin!, İlim ve Fıkhın Önemi, Namazı Çabuk Çabuk Kılmayın!, Kadınların Hakları ve Görevleri, Sàlih | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâlehve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl kâle;

Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl kâle;

Eyyühennâsü men kâne indehû şey'ün fe'l-yeruddehû ve lâ yekul fadûhü'd-dünyâ elâ Eyyühennâsü men kâne indehû şey'ün fe'l-yeruddehû ve lâ yekul fadûhü'd-dünyâ elâ ve inne fadûha'd-dünyâ eyseru min fadûhi'l-âhirati.

ve inne fadûha'd-dünyâ eyseru min fadûhi'l-âhirati.

Sadaka Rasûlullah fimâ kâl.

Mefhari mevcûdât Muhammed Mustafâ râ salavât.

Sadaka Rasûlullah fimâ kâl.

Mefhari mevcûdât Muhammed Mustafâ râ salavât.

Seyyidü's-sâdât Muhammed Mustafâ râ salavât.

Seyyidü's-sâdât Muhammed Mustafâ râ salavât.

Ekmelü't-tahiyyât Muhammed Mustafâ râ salavât...

Ekmelü't-tahiyyât Muhammed Mustafâ râ salavât...

Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bu hadîs-i şerîflerinde Cenâb-ı Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri bu hadîs-i şerîflerinde ashabı kiramından bazıları için buyuruyor ki;

ashabı kiramından bazıları için buyuruyor ki;

Eyyühennâsü. Şahısların hepsinin ne mal olduğunu biliyor ama şahısları tayin etmiyor.

Eyyühennâsü. Şahısların hepsinin ne mal olduğunu biliyor ama şahısları tayin etmiyor.

Men kâne indehû şey'ün fe'l-yeruddehû. Men kâne indehû şey'ün fe'l-yeruddehû. Düşmandan ganimet alınmış da, o alınan ganimet doğrudan doğruya Resûlullah'a teslim olurdu da,Düşmandan ganimet alınmış da, o alınan ganimet doğrudan doğruya Resûlullah'a teslim olurdu da, o Resûlullah'ın taksimiyle taksim olur.o Resûlullah'ın taksimiyle taksim olur. Fakat bazı kimseler taksimi Resûlullah'a vermeden, kendisine de bir hisse ayırmış.Fakat bazı kimseler taksimi Resûlullah'a vermeden, kendisine de bir hisse ayırmış. Olabiliyor, beğendiği bir şeyi kendisine almış, Resûlullah'a göstermemiş.Olabiliyor, beğendiği bir şeyi kendisine almış, Resûlullah'a göstermemiş. Resûlullah Efendimiz diyor ki;

"Böyle bir şey yapan varsa içinizde onu reddetsin,
Resûlullah Efendimiz diyor ki;

"Böyle bir şey yapan varsa içinizde onu reddetsin,
getirsin versin.getirsin versin. Ama." Ve lâ yekul fadûhü'd-dünyâ.Ama." Ve lâ yekul fadûhü'd-dünyâ. "Demesin ki ama ben şimdi bu kadar adamın içinde ben nasıl getireceğim? "Demesin ki ama ben şimdi bu kadar adamın içinde ben nasıl getireceğim? Ben çaldıydım da aldıydım da. Şimdi getireceğim herkesin yanında rezil olurum.Ben çaldıydım da aldıydım da. Şimdi getireceğim herkesin yanında rezil olurum. Sakın böyle demeyin." Elâ ve inne fadûha'd-dünyâ eyseru.Sakın böyle demeyin." Elâ ve inne fadûha'd-dünyâ eyseru. "İyi ama bu dünyada utanmazlık, sıkıntı, ayıp neler varsa o kolay."

"İyi ama bu dünyada utanmazlık, sıkıntı, ayıp neler varsa o kolay."

Özür dilersin, af dilersin, bir daha yapmayacağım dersin yani cezası ortada, Özür dilersin, af dilersin, bir daha yapmayacağım dersin yani cezası ortada, cezası neyse, beis yok.

cezası neyse, beis yok.

Min fadûhi'l-âhirati. "Âhiretteki rezilliğe, rüsvalığa karşı dünyadaki rezillik, rüsvalık hiçtir."

Min fadûhi'l-âhirati. "Âhiretteki rezilliğe, rüsvalığa karşı dünyadaki rezillik, rüsvalık hiçtir."

Onu göze alın da âhirete bırakmayın işi. Şimdi siz bu taksimi geri vermezseniz, Onu göze alın da âhirete bırakmayın işi. Şimdi siz bu taksimi geri vermezseniz, bu âhirete kalır, âhirette meydana çıkacak.bu âhirete kalır, âhirette meydana çıkacak. Sen ne kadar saklasan onu, imkanı yok o meydana çıkacaktır.Sen ne kadar saklasan onu, imkanı yok o meydana çıkacaktır. O zaman âlemin içerisinde rezil olacaksın. O rezillik ki çok fenadır. O zaman âlemin içerisinde rezil olacaksın. O rezillik ki çok fenadır. Onun için o günü düşünün de bugün bu kabahatlerinizi telafi edin.Onun için o günü düşünün de bugün bu kabahatlerinizi telafi edin. Aldığınız ganimetten bir şeyler varsa onları getirin.

Aldığınız ganimetten bir şeyler varsa onları getirin.

Bu tabii bir çok şeylerde hepimize ders olabilir. Yalnız bu ganimete mahsus da değil ya.Bu tabii bir çok şeylerde hepimize ders olabilir. Yalnız bu ganimete mahsus da değil ya. Hepimizin bir çok böyle bu gibi şeyleri ola gelmektedir deHepimizin bir çok böyle bu gibi şeyleri ola gelmektedir de bunları âhirete bırakmamak için [burada halletmek gerekir.]

bunları âhirete bırakmamak için [burada halletmek gerekir.]

Ashabı kiramın bakın ne kadar büyük şeysi var. Ashabı kiramın bakın ne kadar büyük şeysi var. Bir kadın bir hata etti, zina yaptı. Hata olaraktan bir zina yaptı ama kimse görmedi. Bir kadın bir hata etti, zina yaptı. Hata olaraktan bir zina yaptı ama kimse görmedi. Saklı. Kimsenin görmediği bir zinayı beşeriyet iktizası işledi, sonra gitti dedi ki;

Saklı. Kimsenin görmediği bir zinayı beşeriyet iktizası işledi, sonra gitti dedi ki;

"Yâ Resûlallah! Ben böyle bir hata ettim."

Resûlullah dinlememek üzere ona arkasını çevirdi.

"Yâ Resûlallah! Ben böyle bir hata ettim."

Resûlullah dinlememek üzere ona arkasını çevirdi.

Ön tarafına geçti, yine hatasını tekrarladı. Ön tarafına geçti, yine hatasını tekrarladı. Dört defa böyle tekrarlayınca, dört şahit yerine geçerekten recmine karar verildi.Dört defa böyle tekrarlayınca, dört şahit yerine geçerekten recmine karar verildi. Recmi dünyada kabul ediyor. Ben bu kabahati yaptım diyor, oldu.Recmi dünyada kabul ediyor. Ben bu kabahati yaptım diyor, oldu. Bunun cezası neyse bunu dünyada çekeyim de âhirete kalmasın diyor. Bunun cezası neyse bunu dünyada çekeyim de âhirete kalmasın diyor. Bu cezayı dünyada çekeyim, ölüm, mölüm ama âhirete kalmasın. Âhiretteki çok fena.

Bu cezayı dünyada çekeyim, ölüm, mölüm ama âhirete kalmasın. Âhiretteki çok fena.

Onun için ashabı kiramın Allah'tan olan korkuları ve onların böyle dine olan Onun için ashabı kiramın Allah'tan olan korkuları ve onların böyle dine olan bağlılıkları tasvir olmaya imkan yok.

bağlılıkları tasvir olmaya imkan yok.

Allah hepimizi affetsin de onların şefaatine de bizi nail eylesin.

Allah hepimizi affetsin de onların şefaatine de bizi nail eylesin.

Eyyühennâsü inneme'l-ilmü bi't-te'allümi ve'l-fıkhu bi't-tefekkuhi.

Eyyühennâsü inneme'l-ilmü bi't-te'allümi ve'l-fıkhu bi't-tefekkuhi.

İlim, peygamberlerden gelen ilim, ancak bir üstada hizmet ile oradan elde edilir. İlim, peygamberlerden gelen ilim, ancak bir üstada hizmet ile oradan elde edilir. Teallüm ile, bu elif'tir, bu be'dir diye öğretirler, ondan sonra ileriye doğru gidersin.Teallüm ile, bu elif'tir, bu be'dir diye öğretirler, ondan sonra ileriye doğru gidersin. O öylece alınmış olur. Ya böyle okumak suretiyle veyahut dinlemek suretiyle de,O öylece alınmış olur. Ya böyle okumak suretiyle veyahut dinlemek suretiyle de, kulaklar vasıtasıyla da bu ilim elde edilir; kulaklar vasıtasıyla da bu ilim elde edilir; peygamberlerden ashabı kiramın aldıkları gibi. peygamberlerden ashabı kiramın aldıkları gibi. Ama teallüm var; birisi söylüyor öğreniyor, öteki de dinliyor öğreniyor. Ama teallüm var; birisi söylüyor öğreniyor, öteki de dinliyor öğreniyor. Birisi söylüyor öğretiyor, ötekisi dinlemek suretiyle öğreniyor, buna teallüm diyorlar.Birisi söylüyor öğretiyor, ötekisi dinlemek suretiyle öğreniyor, buna teallüm diyorlar. Bu ilim insanda böyle halk olur. Yoksa kendi cebinden çıkardığı ilim, ilim olmaz insanda.Bu ilim insanda böyle halk olur. Yoksa kendi cebinden çıkardığı ilim, ilim olmaz insanda. İlim, peygamberlerden gelen ilmi okumak suretiyle yahut dinlemek suretiyle öğrenecek,İlim, peygamberlerden gelen ilmi okumak suretiyle yahut dinlemek suretiyle öğrenecek, o ancak öyle olacak.o ancak öyle olacak. Onun için ilmi muteber ancak böyle olur.

Ve'l-fıkhu bi't-tefekkuhi.
Onun için ilmi muteber ancak böyle olur.

Ve'l-fıkhu bi't-tefekkuhi.
Fıkıh, ilmi fıkıh da, o kitapları mütalaa ede ede onları öğreneceksin, Fıkıh, ilmi fıkıh da, o kitapları mütalaa ede ede onları öğreneceksin, ancak öyle fakih olursun." ancak öyle fakih olursun." Ve men yüridillahü bihî hayran. "Her kime ki Allah bir hayır murad ediyorsa."Ve men yüridillahü bihî hayran. "Her kime ki Allah bir hayır murad ediyorsa." Yüfakkihhü fi'd-dîni. "Onu dinde fakih kılar."

Yüfakkihhü fi'd-dîni. "Onu dinde fakih kılar."

Allahu Teâlâ'nın hayır murad ettiği insanları Cenâb-ı Hak dinde fakih kılar. Allahu Teâlâ'nın hayır murad ettiği insanları Cenâb-ı Hak dinde fakih kılar. Yani dinin inceliklerini iyi bilirler; çalışır, öğrenir, beller. Yani dinin inceliklerini iyi bilirler; çalışır, öğrenir, beller. Bunlar Allahu Teâlâ'nın kendisinden hayır murad ettiği insanlardır. Bunlar Allahu Teâlâ'nın kendisinden hayır murad ettiği insanlardır. Onun için dinde böyle fakih olmuş, teallüm etmiş, ilmi öğrenmiş insanlara velev ki zayıf olsalar,Onun için dinde böyle fakih olmuş, teallüm etmiş, ilmi öğrenmiş insanlara velev ki zayıf olsalar, fukara olsalar, miskin olsalar, ne olurlarsa olsunlar, onlara hor gözle bakmak,fukara olsalar, miskin olsalar, ne olurlarsa olsunlar, onlara hor gözle bakmak, onlara böyle zillet gözüyle bakmak çok büyük hatadır, çok büyük kusurdur.onlara böyle zillet gözüyle bakmak çok büyük hatadır, çok büyük kusurdur. Affolmaz bir kusurdur. Çünkü onların indi ilahide kıymetleri yüksek, seven Allah!

Affolmaz bir kusurdur. Çünkü onların indi ilahide kıymetleri yüksek, seven Allah!

Allah'ın sevdiğini sen nasıl sevmiyorsun?

Allah'ın sevdiğini sen nasıl sevmiyorsun?

O sevmiş de vermiş ona onu, sen onu hor görüyorsun,O sevmiş de vermiş ona onu, sen onu hor görüyorsun, "Bu da ilim mi?" diyorsun. "Madde ilmi dururken bunlar nedir şimdi?" diyorsun. "Bu da ilim mi?" diyorsun. "Madde ilmi dururken bunlar nedir şimdi?" diyorsun. "Herif bak aya gidiyor!" diyorsun.

Aya gitmek ne hüner efendi? Ayda ne var yani?

"Herif bak aya gidiyor!" diyorsun.

Aya gitmek ne hüner efendi? Ayda ne var yani?

Aya gitmek bir hünerse, hepimiz gidelim oraya. Aya gitmek bir hünerse, hepimiz gidelim oraya. Asıl hüner peygamberlerden miras tarikiyle gelen ilmi öğrenip onunla amel edebilmektir.

Asıl hüner peygamberlerden miras tarikiyle gelen ilmi öğrenip onunla amel edebilmektir.

Allah cümlemize nasibi müyesser etsin.

Bak şimdi altını dinle;

Allah cümlemize nasibi müyesser etsin.

Bak şimdi altını dinle;

Ve innemâ yahşallahe min ibâdihi'l-ulemâü.

Bu âyet-i kerîmedir.
Ve innemâ yahşallahe min ibâdihi'l-ulemâü.

Bu âyet-i kerîmedir.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sözlerini şu âyet-i celileyle te'kid ediyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sözlerini şu âyet-i celileyle te'kid ediyor.

E hepimiz Allah'tan korkarız?

E hepimiz Allah'tan korkarız?

Allah'tan korku Allah'ı bilgi nispetindedir. Allah'ı bilgi de ulemaya mahsustur.Allah'tan korku Allah'ı bilgi nispetindedir. Allah'ı bilgi de ulemaya mahsustur. Çünkü kitabı ilahiyeyi bilen o. Resûlullah'ın akvalini bilen o.Çünkü kitabı ilahiyeyi bilen o. Resûlullah'ın akvalini bilen o. Ondaki basar ve basîret şeyleri var kendisinde, imkanları, kabiliyetlerini vermiş. Ondaki basar ve basîret şeyleri var kendisinde, imkanları, kabiliyetlerini vermiş. Ondan dolayı korkuları hepimizden çoktur. Ondan dolayı korkuları hepimizden çoktur. Hepimizden çoktur. İlmi ne kadar çok yüksekse, dindeki ilim ama,Hepimizden çoktur. İlmi ne kadar çok yüksekse, dindeki ilim ama, o kadar Allahu Teâlâ'dan korkusu fazladır. o kadar Allahu Teâlâ'dan korkusu fazladır. Allah'tan korku fazla olunca, Allahu Teâlâ'nın o kadar da sevgilisi demektir.

Allah'tan korku fazla olunca, Allahu Teâlâ'nın o kadar da sevgilisi demektir.

Allah cümlemizi kendisinden korkan ulemâ-i kâmilîn zümresine ilhak buyursun.

Allah cümlemizi kendisinden korkan ulemâ-i kâmilîn zümresine ilhak buyursun.

Ulema burada iki kısma ayrılıyor: Birisi dünyayı tahsil yapar, onun kıymeti yok. Ulema burada iki kısma ayrılıyor: Birisi dünyayı tahsil yapar, onun kıymeti yok. Bir kısmı da Allah için tahsil eder, o onun da kıymetine paha yok.

Bir kısmı da Allah için tahsil eder, o onun da kıymetine paha yok.

İlmin kökü Kur'an'dan başlar. Bugün Kur'an kursları var ya, Kur'an kursları. İlmin kökü Kur'an'dan başlar. Bugün Kur'an kursları var ya, Kur'an kursları. Bunlara sakın ha dil uzatıp da bunları küçümsemeyin. Dinin temelidir o.Bunlara sakın ha dil uzatıp da bunları küçümsemeyin. Dinin temelidir o. Temel taşı olmazsa bina nasıl olmazsa, Kur'an'sız bir şey olmaz. Mesela insan çok bir şeyi bilebilir.Temel taşı olmazsa bina nasıl olmazsa, Kur'an'sız bir şey olmaz. Mesela insan çok bir şeyi bilebilir. Çok bir şey bilir ama Kur'an'ını bilmiyorsun, Kur'an'ınla amel edemiyorsun, Kur'an'dan haberin yok.Çok bir şey bilir ama Kur'an'ını bilmiyorsun, Kur'an'ınla amel edemiyorsun, Kur'an'dan haberin yok. E binâenaleyh senin bütün bilgilerin gözünü yumuncaya kadardır. E binâenaleyh senin bütün bilgilerin gözünü yumuncaya kadardır. Gözünü yumdun muydu hepsi bitmiştir. Asıl bize de göz yumduktan sonrası lazım.Gözünü yumdun muydu hepsi bitmiştir. Asıl bize de göz yumduktan sonrası lazım. Bizim bütün gayemiz göz yumduktan sonraki olacak âhiret hayatı için hazırlanmaya gelmişsin buraya.

Bizim bütün gayemiz göz yumduktan sonraki olacak âhiret hayatı için hazırlanmaya gelmişsin buraya.

O âhiret hayatını hazırlayamadıktan sonra, O âhiret hayatını hazırlayamadıktan sonra, bu dünyanın geçici şu kısacık hayatının ne kıymeti olacak?

bu dünyanın geçici şu kısacık hayatının ne kıymeti olacak?

Nasıl yaşarsan yaşa!..

Onun için Kur'an kurslarına çok kıymet verelim.
Nasıl yaşarsan yaşa!..

Onun için Kur'an kurslarına çok kıymet verelim.
Hepimizin belki çocuğu yoktur veyahut çocuklarımız başka tahsillerdedir.Hepimizin belki çocuğu yoktur veyahut çocuklarımız başka tahsillerdedir. Ama oradaki cemiyeti destekleyip orada bir çok çocuklarımızın okumasına vesile olmamız da borçtur.Ama oradaki cemiyeti destekleyip orada bir çok çocuklarımızın okumasına vesile olmamız da borçtur. Ve bu vazifeleri üzerine alanlar eğer bunu da ihmal ederlerseVe bu vazifeleri üzerine alanlar eğer bunu da ihmal ederlerse vebalin en büyüyüğü de onların üzerinedir. vebalin en büyüyüğü de onların üzerinedir. Bunları biz okutasınız diye veriyoruz, o da başka gayelere çeviriyor onu. Bunları biz okutasınız diye veriyoruz, o da başka gayelere çeviriyor onu. O en büyük hata, en büyük kusur, en büyük günah. Hiçbir şeyde fayda yok. O en büyük hata, en büyük kusur, en büyük günah. Hiçbir şeyde fayda yok. Yani dünyanın hiç bir şeysinde fayda yok, hiç.Yani dünyanın hiç bir şeysinde fayda yok, hiç. Hangi mektepte okursan oku, hangi ilmi öğrenirsen öğren, hepsi burası için, dünya için.Hangi mektepte okursan oku, hangi ilmi öğrenirsen öğren, hepsi burası için, dünya için. Kur'an âhiret için! Bir Elham'ına mukabil olmaz, bir besmelesine muadil olmaz, Kur'an âhiret için! Bir Elham'ına mukabil olmaz, bir besmelesine muadil olmaz, bu dünya ve dünyanın içindeki her şeysi.

bu dünya ve dünyanın içindeki her şeysi.

E bunu sen nasıl ihmal ediyorsun ya!?.

Allah kusurumuzu affeylesin.

Eyyühennâsü.
E bunu sen nasıl ihmal ediyorsun ya!?.

Allah kusurumuzu affeylesin.

Eyyühennâsü.
"Yine Cenâb-ı Peygamber ashabı kiramına hitap ediyor.""Yine Cenâb-ı Peygamber ashabı kiramına hitap ediyor." İnnî kad bedüntü fe-lâ tesbikûnî bi'r-rukûi ve's-sücûdi.

İnnî kad bedüntü fe-lâ tesbikûnî bi'r-rukûi ve's-sücûdi.

Efendimizi sallallahu aleyhi ve sellem ihtiyarlık devirlerinde gerek zafiyet, Efendimizi sallallahu aleyhi ve sellem ihtiyarlık devirlerinde gerek zafiyet, gerek vücutlarındaki ne gibi bir arızalardan dolayı ise diyor ki;

gerek vücutlarındaki ne gibi bir arızalardan dolayı ise diyor ki;

"Ben artık ihtiyarladım. Binâenaleyh gençlik gibi çabuk çabuk yatıp kalkamıyorum. "Ben artık ihtiyarladım. Binâenaleyh gençlik gibi çabuk çabuk yatıp kalkamıyorum. Binaenaleyh siz beni rükû ve sücutta geçmeyin."

Binaenaleyh siz beni rükû ve sücutta geçmeyin."

Yani ben ağır alınca, siz de hemen bitirip rükûnuza, sücudunuza gitmeyin, bekleyin beni. Yani ben ağır alınca, siz de hemen bitirip rükûnuza, sücudunuza gitmeyin, bekleyin beni. Ben ne zaman Allahu Ekber der rükûdan kalkarsam siz de o zaman kalkın.Ben ne zaman Allahu Ekber der rükûdan kalkarsam siz de o zaman kalkın. Sücuttan da ne zaman kalkarsam o zaman kalkın.Sücuttan da ne zaman kalkarsam o zaman kalkın. Ne zaman yatarsam o zaman yatın...Bir tâlim-i peygamberî.

Ne zaman yatarsam o zaman yatın...Bir tâlim-i peygamberî.

Bu hepimize her zaman için bir vazife olmakla beraber rükû ve sücudlar gerek imamla kılınsın Bu hepimize her zaman için bir vazife olmakla beraber rükû ve sücudlar gerek imamla kılınsın gerek imamsız kılınsın, kendi kendimize de kıldığımız namazlarımız oluyor ya,gerek imamsız kılınsın, kendi kendimize de kıldığımız namazlarımız oluyor ya, bu namazlarda hırsızlık [oluyor].bu namazlarda hırsızlık [oluyor]. Hırsızlık iki kısımdır: Bir, şahsın malını çalmak suretiyle hırsızlık vardır, Hırsızlık iki kısımdır: Bir, şahsın malını çalmak suretiyle hırsızlık vardır, bir de Allah'ın hukukuna riayetsizlik dolayısıyla hırsızlık vardır ki bir de Allah'ın hukukuna riayetsizlik dolayısıyla hırsızlık vardır ki namaz kılarken rükûsundan çalar, secdesinden çalar.namaz kılarken rükûsundan çalar, secdesinden çalar. Orada üç tesbih yapılması lazımken onu gayet süratle yapar, Orada üç tesbih yapılması lazımken onu gayet süratle yapar, yahut birle, ikiyle iktifa eder.yahut birle, ikiyle iktifa eder. Bunlara çalmak tabir ediyorlar. "Tavuğun yem topladığı gibi yatıp kalkma" tabiriyle Bunlara çalmak tabir ediyorlar. "Tavuğun yem topladığı gibi yatıp kalkma" tabiriyle namazından çalmış insan deniyor, sârik.

namazından çalmış insan deniyor, sârik.

Onun için namaz kılarken [hızlı kılmayalım.] Ne olacak dört rekât dört dakika sürer. Onun için namaz kılarken [hızlı kılmayalım.] Ne olacak dört rekât dört dakika sürer. Bunu pek hızlı kılarsan üç dakikada kılarsın.

Bunu pek hızlı kılarsan üç dakikada kılarsın.

Bir dakikada ne kadar kârın olacak senin?

Bir dakikada ne kadar kârın olacak senin?

Bu kadar gökte, ayda mı yürüyorsun dakikası dakikasına hani düğmelere basalım?

Bu kadar gökte, ayda mı yürüyorsun dakikası dakikasına hani düğmelere basalım?

İşte hayatı dünya hepimizi aldatıyor, saatlerimizi kahvelerde, İşte hayatı dünya hepimizi aldatıyor, saatlerimizi kahvelerde, şurada burada boş yere geçiriyoruz ama namaza geldiğimiz vakitteşurada burada boş yere geçiriyoruz ama namaza geldiğimiz vakitte bir dakika evvel çıksın diyerekten böyle çarelere başvurmak hep büyük hatalardan birisidir.

bir dakika evvel çıksın diyerekten böyle çarelere başvurmak hep büyük hatalardan birisidir.

Eyyühennâsü innennisâe indeküm avânün ehaztümûhünne bi-emânâtillahi...

Eyyühennâsü innennisâe indeküm avânün ehaztümûhünne bi-emânâtillahi...

Müslüman kadınları kadar bahtiyar kadın yoktur. Müslüman kadınları kadar bahtiyar kadın yoktur. En bahtiyar kadın müslüman kadınlardır.En bahtiyar kadın müslüman kadınlardır. Müslüman erkeklerdeki kadınlar kadar da bahtiyar kadın yine yoktur. Müslüman erkeklerdeki kadınlar kadar da bahtiyar kadın yine yoktur. Bu gün dünyanın her çeşit milleti var. Her çeşit milletin içersinde her çeşit kadın da vardır;Bu gün dünyanın her çeşit milleti var. Her çeşit milletin içersinde her çeşit kadın da vardır; açık saçık, kapalı mapalı ne olursa olsun.açık saçık, kapalı mapalı ne olursa olsun. En mesut kadın müslüman kadındır.En mesut kadın müslüman kadındır. Çünkü onun kıymetini efendisi bilir. Onu fabrikaya gönderip de işçi yapmaz.Çünkü onun kıymetini efendisi bilir. Onu fabrikaya gönderip de işçi yapmaz. Onu çarşıya, pazara gönderip de hamal gibi ona yük taşıtmaz.Onu çarşıya, pazara gönderip de hamal gibi ona yük taşıtmaz. Onu bilir ki, bu benim hanımım, bunu Allah benim için vermiş, bunun kokusu bana aittir der.Onu bilir ki, bu benim hanımım, bunu Allah benim için vermiş, bunun kokusu bana aittir der. Binâenaleyh o evinde çok müreffeh, mesut bir hayata sahiptir.

Binâenaleyh o evinde çok müreffeh, mesut bir hayata sahiptir.

Ama sokağa çıkmıyormuş?

Ama evi cennettir onun için.
Ama sokağa çıkmıyormuş?

Ama evi cennettir onun için.
Efendisi gelir tatlı tatlı muhabbet ederler, görüşürler, konuşurlar.

Efendisi gelir tatlı tatlı muhabbet ederler, görüşürler, konuşurlar.

E çarşıda, pazarda gezecek de ne olacak yani?

Konyalı Vehbi efendinin bir kitabı var.
E çarşıda, pazarda gezecek de ne olacak yani?

Konyalı Vehbi efendinin bir kitabı var.
Akaid kitabı yazmış, bir de onun Kur'an tefsiri var ya. Onun içerisinde;

Akaid kitabı yazmış, bir de onun Kur'an tefsiri var ya. Onun içerisinde;

Yâ eyyühennebiyyü kul li-ezvâcike âyetin de diyor ki; Yâ eyyühennebiyyü kul li-ezvâcike âyetin de diyor ki; "Kadın kar gibidir." Kar. Biliyoruz kışın yağar kar ya. "Kadın kar gibidir." Kar. Biliyoruz kışın yağar kar ya. "Bu kar lodosa, güneşe nasıl tahammül edemez, karın, güneşin parıltısının altında erir, "Bu kar lodosa, güneşe nasıl tahammül edemez, karın, güneşin parıltısının altında erir, kadın da erkeğe hilkati itibariyle tahammül edemez, böyle erir." diyor.

kadın da erkeğe hilkati itibariyle tahammül edemez, böyle erir." diyor.

Cenâb-ı Hak yaratırken onu o hilkatte yaratmıştır.Cenâb-ı Hak yaratırken onu o hilkatte yaratmıştır. Binâenaleyh onun saadeti ancak kocasıyla kaimdir. Binâenaleyh onun saadeti ancak kocasıyla kaimdir. Kocasını ihmal etti miydi onun saadeti elden gitmiştir.

Kocasını ihmal etti miydi onun saadeti elden gitmiştir.

Onun için burada Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize o hususta bir tenbihat veriyor;

Onun için burada Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize o hususta bir tenbihat veriyor;

İnnennisâe indeküm avânün. "Bu kadınlar sizin için birer yardımcıdır."

İnnennisâe indeküm avânün. "Bu kadınlar sizin için birer yardımcıdır."

Onun için bekarlık da Müslümanlıkta mezmumdur. Onun için bekarlık da Müslümanlıkta mezmumdur. Ne kadar sofu olursa olsun, ne kadar sofu olursa olsun takdiri ilahinin önünü önlemeye çalışıyor.Ne kadar sofu olursa olsun, ne kadar sofu olursa olsun takdiri ilahinin önünü önlemeye çalışıyor. Halbuki bu zürriyet kıyamete kadar gidecek. Sen ister evlen ister evlenme.Halbuki bu zürriyet kıyamete kadar gidecek. Sen ister evlen ister evlenme. Ama Allahu Teâlâ'nın sana verdiği bir imkan var. O imkanı kullanmadığın için mesulsün sen.Ama Allahu Teâlâ'nın sana verdiği bir imkan var. O imkanı kullanmadığın için mesulsün sen. O kudreti Allah sana vermiş. O kudreti harcamadığından dolayı,O kudreti Allah sana vermiş. O kudreti harcamadığından dolayı, ekmeği önünde dururken yemeyen insan nasıl mesul,ekmeği önünde dururken yemeyen insan nasıl mesul, o kudreti de kullanmayan insan böyle mesuldür. o kudreti de kullanmayan insan böyle mesuldür. Ondan dolayı ne kadar sofu olsalar da yine iyi bir insan değillerdir.

Ondan dolayı ne kadar sofu olsalar da yine iyi bir insan değillerdir.

"Bunlar size Allahu Teâlâ'nın bir yardımcısı, bir emaneti olmakla beraber." "Bunlar size Allahu Teâlâ'nın bir yardımcısı, bir emaneti olmakla beraber." Ehaztümûhünne bi-emânâtillahi. "Bunlara para verip de kullanmıyorsunuz siz onları."

Ehaztümûhünne bi-emânâtillahi. "Bunlara para verip de kullanmıyorsunuz siz onları."

"Sen gel benim hanımım ol, sana ben bugün bu kadar para vereyim." [deseniz] "Sen gel benim hanımım ol, sana ben bugün bu kadar para vereyim." [deseniz] tenezzül etmez, gelmez ama "Allah'ın emriyle" dedin miydi akan sular durur.tenezzül etmez, gelmez ama "Allah'ın emriyle" dedin miydi akan sular durur. Allah'ın emriyle razıdır, gelir.

İşte bu da Allahu Teâlâ'nın emriyle,
Allah'ın emriyle razıdır, gelir.

İşte bu da Allahu Teâlâ'nın emriyle,
nikah dediğimiz şey ile sana gelmiştir. nikah dediğimiz şey ile sana gelmiştir. Ama sen nikah da ona şöyle [mehir olarak] bir takdir yapmışın.

Ama sen nikah da ona şöyle [mehir olarak] bir takdir yapmışın.

Hangimizin verdiği var o parayı ona?

Hangimizin verdiği var o parayı ona?

Bu bir kusurdur.

Ve'stahleltüm fürûcehünne bi-kelimetillahi.
Bu bir kusurdur.

Ve'stahleltüm fürûcehünne bi-kelimetillahi.
"Yine onların iffetleri o Allah'ın kelimesiyle size helal oluyor, onun gayrisinde haramdır." "Yine onların iffetleri o Allah'ın kelimesiyle size helal oluyor, onun gayrisinde haramdır." Ve leküm aleyhine hakkun ve lehünne aleyküm hakkun.Ve leküm aleyhine hakkun ve lehünne aleyküm hakkun. "Onların sizde bir alacağı, bir hakları var, sizin de onlarda bir hakkınız var."

"Onların sizde bir alacağı, bir hakları var, sizin de onlarda bir hakkınız var."

Bu kadınlar iki kısma bölünür:

Bu kadınlar iki kısma bölünür:

Bir kısmı şurâfâ dediğimiz beylerin, paşaların aileleri ve çocukları. Bir kısmı şurâfâ dediğimiz beylerin, paşaların aileleri ve çocukları. Bu böyle yüksek tabakanın ailesi olan, o aileye mensup insanlar evlenirkenBu böyle yüksek tabakanın ailesi olan, o aileye mensup insanlar evlenirken tabii kendilerine yine uygun kimselerle evlenirler.tabii kendilerine yine uygun kimselerle evlenirler. Evlendikleri vakitte o eve hizmetkâr [lazım,] o evde o hizmet edemez. Evlendikleri vakitte o eve hizmetkâr [lazım,] o evde o hizmet edemez. Ona bir hizmetçi bulmak efendinin de vazifesidir. Eve bir hizmetçi bulacak.Ona bir hizmetçi bulmak efendinin de vazifesidir. Eve bir hizmetçi bulacak. Çünkü o hanım babasının evinde hizmet etmeye alışmamıştır, Çünkü o hanım babasının evinde hizmet etmeye alışmamıştır, hizmetçilerin himayesinde büyümüştür. hizmetçilerin himayesinde büyümüştür. Binâenaleyh kocasının evine geldiği vakitte o koca ona bir hanım, bir hizmetçi bulmak suretiyleBinâenaleyh kocasının evine geldiği vakitte o koca ona bir hanım, bir hizmetçi bulmak suretiyle onun hayatını muhafaza edecek.

onun hayatını muhafaza edecek.

Eğer bizim gibi zuafanın çocuklarıysa, Eğer bizim gibi zuafanın çocuklarıysa, onlar evlerindeki hizmetleri kendileri yapmaya alıştıklarından dolayı,onlar evlerindeki hizmetleri kendileri yapmaya alıştıklarından dolayı, kocasının evinde de aynı hizmeti yapmaya vazifelenirler.

kocasının evinde de aynı hizmeti yapmaya vazifelenirler.

Ehemmü'l-hukûk emrân. Ehemmü'l-hukûk emrân. Diğerleri de var ama burada iki tane hak vardır, çok mühim.Diğerleri de var ama burada iki tane hak vardır, çok mühim. Ehadühümâ et-tesettür ve's-sıyâne.Ehadühümâ et-tesettür ve's-sıyâne. "Birisi örtünmesi ikincisin de iffetini muhafazasıdır." İkisi birdir ama."Birisi örtünmesi ikincisin de iffetini muhafazasıdır." İkisi birdir ama. Örtünmesi ve iffetini muhafaza etmesi bir.

Örtünmesi ve iffetini muhafaza etmesi bir.

İkincisi de, terkü'l-mütâlebeti bimâ verâe't-tâkati. İkincisi de, terkü'l-mütâlebeti bimâ verâe't-tâkati. Efendisinden takatinin fevkinde şunu bunu istiyor.Efendisinden takatinin fevkinde şunu bunu istiyor. Mesela ufak bir memur yahut ufak bir maaşlı insan.Mesela ufak bir memur yahut ufak bir maaşlı insan. İstiyor ki ben de bin, ikibin, üçbin liralık bir evde oturayım. İstiyor ki ben de bin, ikibin, üçbin liralık bir evde oturayım. Kaloriferi olsun, hizmetkârları da olsun ama efendinin maaşı ona kafi değil, geliri de kafi değil.Kaloriferi olsun, hizmetkârları da olsun ama efendinin maaşı ona kafi değil, geliri de kafi değil. Bu takatinden fevkine onu zorlamak, onun hırsızlığına veyahut başka yollara sevkine sebep olur.Bu takatinden fevkine onu zorlamak, onun hırsızlığına veyahut başka yollara sevkine sebep olur. Onun için bu caiz değil, bir. Birisi de Allah'ın onu örttüğü kisveyi üzerinden kaldırması, Onun için bu caiz değil, bir. Birisi de Allah'ın onu örttüğü kisveyi üzerinden kaldırması, bu da caiz değildir. bu da caiz değildir. Yani kisvenin kalkması iffetin kalkmasıyla müsavi oluyor.Yani kisvenin kalkması iffetin kalkmasıyla müsavi oluyor. Kisve iffetle beraber; tesettür, sıyâneh. Kendinin korunması [lazımdır]. Kisve iffetle beraber; tesettür, sıyâneh. Kendinin korunması [lazımdır]. Ateşe elini sokunca yakıyor.

Niçin?

Ateşe elini sokunca yakıyor.

Niçin?

Sen korumuyorsun, elini ateşe sokuyorsun. Sen korumuyorsun, elini ateşe sokuyorsun. Elini koyunca elbette ateş yakacak, soyundu muydu elbette iffet de arkadan kaçacak.Elini koyunca elbette ateş yakacak, soyundu muydu elbette iffet de arkadan kaçacak. İffet kaçar. Nasıl ki içki içilince iman durmuyor orada.

İffet kaçar. Nasıl ki içki içilince iman durmuyor orada.

Neden?

İman, esvap sırtımızdan çıktığı gibi, ben sende durmam diyor, çekiliyor.
Neden?

İman, esvap sırtımızdan çıktığı gibi, ben sende durmam diyor, çekiliyor.
Çünkü ikisi bir arada yaşamıyor. Haya ile iman da kardeş. Çünkü ikisi bir arada yaşamıyor. Haya ile iman da kardeş. Hayanın olmadığı yerden iman da çekilip kaçıyor.

Hayanın olmadığı yerden iman da çekilip kaçıyor.

Onun için tesettür kadının en büyük ziynetidir.

Onun için tesettür kadının en büyük ziynetidir.

Sebebi?

Efendisiyle güzel kaynaşırlar, muhabbetleri güzel olur, gözü dışarıda olmaz.

Sebebi?

Efendisiyle güzel kaynaşırlar, muhabbetleri güzel olur, gözü dışarıda olmaz.

Göz her tarafa kaçıyor. Herkesin ayrı ayrı meziyetleri vardır.

Göz her tarafa kaçıyor. Herkesin ayrı ayrı meziyetleri vardır.

Senden daha üstün meziyetli, senden daha zengin, Senden daha üstün meziyetli, senden daha zengin, senden daha müreffeh bir hayata sahip bir insana göz kaçınca ne yapacak?

senden daha müreffeh bir hayata sahip bir insana göz kaçınca ne yapacak?

Tutamazsın ki o gözü. Elini tutarsın, ayağını tutarsın saklarsın ama Tutamazsın ki o gözü. Elini tutarsın, ayağını tutarsın saklarsın ama gözün bu hareketlerini önleyemezsin.gözün bu hareketlerini önleyemezsin. Onun için bizim eski hanımızlarımıza bir de peçe icat etmişler;Onun için bizim eski hanımızlarımıza bir de peçe icat etmişler; gözleri de görmesin, gözlerini de görmesinler diyerekten. gözleri de görmesin, gözlerini de görmesinler diyerekten. Çünkü bu gözlerin görünüşü diğer vücudun görünmesinin esası. Çünkü bu gözlerin görünüşü diğer vücudun görünmesinin esası. Göz bütün vücudun hılkatini kendinde toplamıştır.Göz bütün vücudun hılkatini kendinde toplamıştır. Ufacık bir bebektir ama bütün vücudun ne olduğunu söyler orası.Ufacık bir bebektir ama bütün vücudun ne olduğunu söyler orası. Onun için eskiden ninelerimiz böyle tek gözünü örter öyle bakarlarmış ki,Onun için eskiden ninelerimiz böyle tek gözünü örter öyle bakarlarmış ki, ne biz başka tarafa kayalım, ne başkası da bize kaysın.

ne biz başka tarafa kayalım, ne başkası da bize kaysın.

Ve min hakkiküm aleyhinne. "Sizin kadınlarınızdan alacak olduğunuz hakkınız." Ve min hakkiküm aleyhinne. "Sizin kadınlarınızdan alacak olduğunuz hakkınız." En lâ yuvattıenne fürûşeküm ehaden.En lâ yuvattıenne fürûşeküm ehaden. "Onların sizin yatak odalarınıza hiçbir insanı kabul etmemeleridir."

"Onların sizin yatak odalarınıza hiçbir insanı kabul etmemeleridir."

En büyük meziyetleri, hakları burada iffetlerini muhafazasıyla, evinize yabancıyı almamasıdır. En büyük meziyetleri, hakları burada iffetlerini muhafazasıyla, evinize yabancıyı almamasıdır. Oda tabiri burada şeydir tabii. Maksat o içeriye girdi mi odaya girmiş demektir.

Oda tabiri burada şeydir tabii. Maksat o içeriye girdi mi odaya girmiş demektir.

Ve lâ ya'sıyenneküm fî ma'rûfin. Ve lâ ya'sıyenneküm fî ma'rûfin. "Bir de efendisine maruf olan şeyler de isyan etmemek, onun sözünü dinlemek." "Bir de efendisine maruf olan şeyler de isyan etmemek, onun sözünü dinlemek." Fe-izâ fe'alne zâlike. "Bu sözleri dinliyorsa, iffetini de muhafaza ediyorsa,Fe-izâ fe'alne zâlike. "Bu sözleri dinliyorsa, iffetini de muhafaza ediyorsa, evine yabancıları almıyorsa." evine yabancıları almıyorsa." Fe-lehünne. "Onların da şimdi hakkı vardır sizden." Rizkıhünne ve kisvetühünne.Fe-lehünne. "Onların da şimdi hakkı vardır sizden." Rizkıhünne ve kisvetühünne. "Yedirmeniz ve giydirmeniz sizin üzerinize borç olur." "Yedirmeniz ve giydirmeniz sizin üzerinize borç olur." Bi'l-ma'rûfi. "Maruf bir şekilde."

Eyyühennâsü. "Yine buyuruyor."
Bi'l-ma'rûfi. "Maruf bir şekilde."

Eyyühennâsü. "Yine buyuruyor."
İnnehû lem yebka mim mübeşşirati'n-nübüvveti ille'r-ru'ye's-sâliha.

İnnehû lem yebka mim mübeşşirati'n-nübüvveti ille'r-ru'ye's-sâliha.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanı, o en mükemmel bahtiyarlık bir devre, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem zamanı, o en mükemmel bahtiyarlık bir devre, en güzel zaman. en güzel zaman. O zamanki ashabı kiram da en büyük bahtiyar insanlar. O devri bir daha bulmanın imkanı yok.O zamanki ashabı kiram da en büyük bahtiyar insanlar. O devri bir daha bulmanın imkanı yok. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem gitti, Cenâb-ı Hak bir daha peygamber de yollamayacak.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem gitti, Cenâb-ı Hak bir daha peygamber de yollamayacak.

Yollamayacağına göre e Peygamber'in mirasından bize ne kalacak?

Yollamayacağına göre e Peygamber'in mirasından bize ne kalacak?

Rüyalarımız kalıyor; mim mübeşşirati'n-nübüvveti. Rüyalarımız kalıyor; mim mübeşşirati'n-nübüvveti. "Nübüvvetin tebşiratlarından bize ancak rüyalarımız kalıyor." "Nübüvvetin tebşiratlarından bize ancak rüyalarımız kalıyor." "O rüyalar ki." er-ru'ye's-sâliha. "Rüyayı saliha."

Rüyalar kısım kısımdır:
"O rüyalar ki." er-ru'ye's-sâliha. "Rüyayı saliha."

Rüyalar kısım kısımdır:
Nefsani rüyalar var, şeytani rüyalar da var,Nefsani rüyalar var, şeytani rüyalar da var, bir de insanın meşgul olduğu hadiselerle gördüğü rüyalar var.bir de insanın meşgul olduğu hadiselerle gördüğü rüyalar var. Bu rüyalar makbul değildir. Makbul olan rüya, rüyayı salihadır.Bu rüyalar makbul değildir. Makbul olan rüya, rüyayı salihadır. Rüyayı saliha da insan kendisi rüya göremez, rüya gösterilir.

Rüyayı saliha da insan kendisi rüya göremez, rüya gösterilir.

Yerâhe'l-müslimü ev türâ lehû. Ona gösteriliyor rüya, rüyayı görüyor."

Yerâhe'l-müslimü ev türâ lehû. Ona gösteriliyor rüya, rüyayı görüyor."

Ondan manalar alıyor, istikametine yol veriyor Ondan manalar alıyor, istikametine yol veriyor yani o gördüğü rüyayla istikametini tayin ediyor.

yani o gördüğü rüyayla istikametini tayin ediyor.

Ev türâ lehû. "Yahut başkası diyor ki; 'Senin için böyle bir rüya gördüm ben.'"

Ev türâ lehû. "Yahut başkası diyor ki; 'Senin için böyle bir rüya gördüm ben.'"

O rüyadan da dersini alıyor. Bunlar mübeşşirât-ı nübüvvettendir.O rüyadan da dersini alıyor. Bunlar mübeşşirât-ı nübüvvettendir. Rüya deyip geçmeyiniz.

Elâ ve innî nühîtü en akraa'l-kur'ân râki'an ev sâciden.

Rüya deyip geçmeyiniz.

Elâ ve innî nühîtü en akraa'l-kur'ân râki'an ev sâciden.

Şimdi ilk İslamlık tabii, herkes namazın nasıl kılınacağını daha henüz daha pek iyi bilmiyor. Şimdi ilk İslamlık tabii, herkes namazın nasıl kılınacağını daha henüz daha pek iyi bilmiyor. Onun için rükûya vardığı vakitte de mesela Elham okuyabiliyor, Onun için rükûya vardığı vakitte de mesela Elham okuyabiliyor, Kulhuvallah'ı okuyabiliyor rükûda. Kulhuvallah'ı okuyabiliyor rükûda. Secdede kezalik böyle yapabiliyor.

Secdede kezalik böyle yapabiliyor.

Efendimiz dedi ki; "Hayır, rükû ve sücud Kur'an yeri değildir."

Efendimiz dedi ki; "Hayır, rükû ve sücud Kur'an yeri değildir."

Rükû ve sücud ancak tesbih yeridir. Orada;

Rükû ve sücud ancak tesbih yeridir. Orada;

Fe-emme'r-rukû'u fe-azzimû fîhi'r-rabbi. Fe-emme'r-rukû'u fe-azzimû fîhi'r-rabbi. "Sübhâne rabbiye'l-azim diyerekten Cenâb-ı Hakk'ı tazim, tesbih olarak da bu tesbih söylenecek."

"Sübhâne rabbiye'l-azim diyerekten Cenâb-ı Hakk'ı tazim, tesbih olarak da bu tesbih söylenecek."

Asgarisi üç defa; sübhâne rabbiye'l-azim, sübhâne rabbiye'l-azim, sübhâne rabbiye'l-azim. Asgarisi üç defa; sübhâne rabbiye'l-azim, sübhâne rabbiye'l-azim, sübhâne rabbiye'l-azim. Sonra beş yapabilirsin, yedi yapabilirsin, 11'e kadar yapılabilinir.

Sonra beş yapabilirsin, yedi yapabilirsin, 11'e kadar yapılabilinir.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri rükûlarını çok uzun yaparlardı.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri rükûlarını çok uzun yaparlardı. Hatta ashabı kiram o rükûlarında "Artık düzelmeyecek mi acaba?" derlerdi. Hatta ashabı kiram o rükûlarında "Artık düzelmeyecek mi acaba?" derlerdi. Rükûdan kalktıktan sonra secdeye inmezler, rükûda ne kadar durdularsa rükûdan sonra yine,Rükûdan kalktıktan sonra secdeye inmezler, rükûda ne kadar durdularsa rükûdan sonra yine, kavme diyorlar ona, o kadar beklerlerdi. kavme diyorlar ona, o kadar beklerlerdi. Yani beş tesbihlik, sekiz tesbihlik, 10 tesbihlik zaman kadar ayakta durur,Yani beş tesbihlik, sekiz tesbihlik, 10 tesbihlik zaman kadar ayakta durur, ondan sonra secde ederdi. ondan sonra secde ederdi. Secdede kaç tesbih yaptıysa, iki secde arasında da o kadar yine bekler ondan sonraSecdede kaç tesbih yaptıysa, iki secde arasında da o kadar yine bekler ondan sonra ikinci secdeyi yapardı.ikinci secdeyi yapardı. Bizim gibi [hızlı hızlı] Allahuekber Allahuekber... yok bu.Bizim gibi [hızlı hızlı] Allahuekber Allahuekber... yok bu. Ama biz bir alışkanlığın kurbanıyız yani. Alışkanlığın kurbanıyız!Ama biz bir alışkanlığın kurbanıyız yani. Alışkanlığın kurbanıyız! Mesela hac vaktinde gidiyoruz, orada, beş on gün Arapların kıldırdığı namazdanMesela hac vaktinde gidiyoruz, orada, beş on gün Arapların kıldırdığı namazdan biraz tesir oluyor, geliyoruz, birkaç gün burada devam ediyoruz,biraz tesir oluyor, geliyoruz, birkaç gün burada devam ediyoruz, arkasından yine bozuluyor eski hale dönüyoruz.

arkasından yine bozuluyor eski hale dönüyoruz.

Allah kusurlarımızı affetsin.

Allah kusurlarımızı affetsin.

Fe-emme'r-rukû'u fe-azzimû fîhi'r-rabbi ve emme's-sücûdü fe'c-tehiû fi'd-dâi. Fe-emme'r-rukû'u fe-azzimû fîhi'r-rabbi ve emme's-sücûdü fe'c-tehiû fi'd-dâi. "O zaman da sübhâne rabbiye'l-âlâ, sübhâne rabbiye'l-âlâ, sübhâne rabbiye'l-âlâ de. "O zaman da sübhâne rabbiye'l-âlâ, sübhâne rabbiye'l-âlâ, sübhâne rabbiye'l-âlâ de. " Fekamenün en yüstecâbe. Yahut fekimenün en yüstecâbe." Fekamenün en yüstecâbe. Yahut fekimenün en yüstecâbe. Yani muhakkak layıktır, böyle namaz kıldığınız takdirde,Yani muhakkak layıktır, böyle namaz kıldığınız takdirde, sizin o namazlarınız indi ilahiyede müstecabtır."

sizin o namazlarınız indi ilahiyede müstecabtır."

Kur'an'ınızı güzel okudunuz, tesbihinizi, rükûlarınızı da güzel yaptınız, Kur'an'ınızı güzel okudunuz, tesbihinizi, rükûlarınızı da güzel yaptınız, onun arkasından yaptığınız dualar indi ilahiyede müstecabtır.

onun arkasından yaptığınız dualar indi ilahiyede müstecabtır.

Yine buyuruyor Efendimiz;

Yine buyuruyor Efendimiz;

Eyyühennâsü innî vallâhi mâ âmüruküm illâ mâ emerakümullahu bihî.

Eyyühennâsü innî vallâhi mâ âmüruküm illâ mâ emerakümullahu bihî.

Bak burada Resûlullah Efendimiz'in güzel bir tenbihi var.

Bak burada Resûlullah Efendimiz'in güzel bir tenbihi var.

"Ey insanlar! Âgah, mütenebbih olun, iyi dikkat edin. "Ey insanlar! Âgah, mütenebbih olun, iyi dikkat edin. Kasemle söylüyorum ki ben size hiçbir zaman kendimden bir şey emretmem. Kasemle söylüyorum ki ben size hiçbir zaman kendimden bir şey emretmem. Şunu da şöyle yapın diye kendimden bir şey söylemem." Şunu da şöyle yapın diye kendimden bir şey söylemem." İllâ mâ emerakümullahu bihî. "Ancak Allahu Teâlâ'nın emrini tebliğ ederim."

İllâ mâ emerakümullahu bihî. "Ancak Allahu Teâlâ'nın emrini tebliğ ederim."

Söylediklerim hep Allahu Teâlâ'nın emirleridir.Söylediklerim hep Allahu Teâlâ'nın emirleridir. Onları tebliğ ederim size, onların manasını açıklarım.

Onları tebliğ ederim size, onların manasını açıklarım.

Ve lâ enhâküm. "Kendimden hiçbir şeyi bunu da yapmayın demem size."

Ve lâ enhâküm. "Kendimden hiçbir şeyi bunu da yapmayın demem size."

Bunu yapmayın, etmeyin diye kendimden bir şey men etmem.

Bunu yapmayın, etmeyin diye kendimden bir şey men etmem.

İllâ ammâ nehâkümullahü anhü. İllâ ammâ nehâkümullahü anhü. "Ancak Cenâb-ı Hak neleri yasak ettiyse onları ben de size yasak olaraktan tebliğ ederim."

"Ancak Cenâb-ı Hak neleri yasak ettiyse onları ben de size yasak olaraktan tebliğ ederim."

Onların yasaklarını bildiririm. Binâenaleyh dikkat edin.

Fe-ecmilû fi't-talebi.

Onların yasaklarını bildiririm. Binâenaleyh dikkat edin.

Fe-ecmilû fi't-talebi.

Hepimiz rızka muhtacız. Rızkın çok çeşit yolları var. Bin bir çeşit yolu var rızkın. Hepimiz rızka muhtacız. Rızkın çok çeşit yolları var. Bin bir çeşit yolu var rızkın. "Binâenaleyh siz o rızık yollarından kazancınızın helal olan kısmından, "Binâenaleyh siz o rızık yollarından kazancınızın helal olan kısmından, helal olan kısmını kendinizi de öldürecek bir şekilde değil,helal olan kısmını kendinizi de öldürecek bir şekilde değil, kendinizi de öldürecek şekilde zorla değil de irfekû.kendinizi de öldürecek şekilde zorla değil de irfekû. Kendinize acıyarak da rıfk ile hem haramlardan korunarak Kendinize acıyarak da rıfk ile hem haramlardan korunarak rızkınızı bu suretle helal olaraktan talep edin."

rızkınızı bu suretle helal olaraktan talep edin."

Ama az?

Az olsun da helal olsun.

Onun için orada kadınların şeysinde,
Ama az?

Az olsun da helal olsun.

Onun için orada kadınların şeysinde,
büyüklerden birisi demiş ki; eski zamanın hanımları efendilerine sabahleyin sokağa çıkıp,büyüklerden birisi demiş ki; eski zamanın hanımları efendilerine sabahleyin sokağa çıkıp, para kazanmaya giderlerken, nafakalarını temin için giderlerken derlermiş ki;para kazanmaya giderlerken, nafakalarını temin için giderlerken derlermiş ki; "Efendi, biz açlığa tahammül ederiz. "Efendi, biz açlığa tahammül ederiz. Açlığa tahammülümüz var fakat ateşte yanmaya tahammülümüz yok. Açlığa tahammülümüz var fakat ateşte yanmaya tahammülümüz yok. Binâenaleyh haramdan lokma getirip de bizi yakmayın. Binâenaleyh haramdan lokma getirip de bizi yakmayın. Hem sen yanacaksın, hem ben yanacağım. Hem sen yanacaksın, hem ben yanacağım. Onun için getirebilirsen kuru ekmek de olsa bizim için kafi. Onun için getirebilirsen kuru ekmek de olsa bizim için kafi. Kendini bizim için cehenneme atma, bizi de atma. Kendini bizim için cehenneme atma, bizi de atma. Çünkü biz de o haramı yeriz, bizde de hayır kalmaz. Sende de hayır kalmaz bizde de.Çünkü biz de o haramı yeriz, bizde de hayır kalmaz. Sende de hayır kalmaz bizde de. Binâenaleyh helalinden kazan da getir. Ama az, ama çok!" derlermiş, eski zamanın hanımları!

Binâenaleyh helalinden kazan da getir. Ama az, ama çok!" derlermiş, eski zamanın hanımları!

Fe-kânetim'raetü's-selef tekûlü li-zevcihâ iyyâke ve kesbü'l-harâm Fe-kânetim'raetü's-selef tekûlü li-zevcihâ iyyâke ve kesbü'l-harâm fe-innâ nasbiru ale'l-cû'i ve lâ nasbiru ale'n-nâri.

fe-innâ nasbiru ale'l-cû'i ve lâ nasbiru ale'n-nâri.

Eski zamanın hanımlarının ifadesi.

Onun için siz de rızıklarınızı talep ederken
Eski zamanın hanımlarının ifadesi.

Onun için siz de rızıklarınızı talep ederken
haramdan rızık talep etmeyin.haramdan rızık talep etmeyin. Bu günkü hadiseler bunun çok canlı bir emridir. Bu günkü hadiseler bunun çok canlı bir emridir. Dünya bu gün serbesttir elhamdülillah. Bir pazarlık yapılır;

Dünya bu gün serbesttir elhamdülillah. Bir pazarlık yapılır;

Efendi bugün benim evimde şu kadar bir iş var. Efendi bugün benim evimde şu kadar bir iş var. Kaç liraya yaparsın bu işi?

Elli liraya çalışırım.

Kaç liraya yaparsın bu işi?

Elli liraya çalışırım.

Eh bende 50 lira veririm deyip bir pazarlık yaparız, gelir çalışırsın.

Eh bende 50 lira veririm deyip bir pazarlık yaparız, gelir çalışırsın.

Oo, benim bu yaptığım işle sen kocaman bir ev sahibi oldun, bu 50 lira da olur muymuş ya?

Ya!..

Oo, benim bu yaptığım işle sen kocaman bir ev sahibi oldun, bu 50 lira da olur muymuş ya?

Ya!..

Bana 500 lira vereceksin.

Pazarlıkla girdin ya! Sen razı değilsen git, başka birisi gelir.

Bana 500 lira vereceksin.

Pazarlıkla girdin ya! Sen razı değilsen git, başka birisi gelir.

O kumarbazlar, Allah esirgeye, iskambil atarlar, tavla oynarlar,O kumarbazlar, Allah esirgeye, iskambil atarlar, tavla oynarlar, zar atarlar birisine denk gelir.zar atarlar birisine denk gelir. Böyle mesela ortaya korlar 50 lira, 100 lira, bin lira. Bakarsın bir zarla bin lirayı alır gider. Böyle mesela ortaya korlar 50 lira, 100 lira, bin lira. Bakarsın bir zarla bin lirayı alır gider. Ne güzel memleket! Bu haram işte! Alnının teriyle kazanabilirsen, Ne güzel memleket! Bu haram işte! Alnının teriyle kazanabilirsen, o senin için ne güzel bir nimettir. o senin için ne güzel bir nimettir. Sen ondan sıhhat de bulursun, afiyet de bulursun, âhiret saadetlerini de bulursun. Sen ondan sıhhat de bulursun, afiyet de bulursun, âhiret saadetlerini de bulursun. Çünkü kanın temizdir. Haramdan beslenirsen kanın pistir, kendini hastalıktan kurtaramazsın.Çünkü kanın temizdir. Haramdan beslenirsen kanın pistir, kendini hastalıktan kurtaramazsın. Paralar doktorlara gider, başka yerlere gider. Paralar doktorlara gider, başka yerlere gider. Sıhhatinde de hayır olmaz hiçbirine de hayır olmaz. Âhiretinde de tabiatıyla hayır olmaz.

Sıhhatinde de hayır olmaz hiçbirine de hayır olmaz. Âhiretinde de tabiatıyla hayır olmaz.

Onun için yine buyuruyor.

Fe-vellezî nefsü ebi'l-kâsımi bi-yedihî.

Onun için yine buyuruyor.

Fe-vellezî nefsü ebi'l-kâsımi bi-yedihî.

Kendisine Efendimiz "Ebu'l-Kâsım" derdi. Kendisine Efendimiz "Ebu'l-Kâsım" derdi. Yani Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem'in nefsi Allah'ın elindedir.

Yani Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem'in nefsi Allah'ın elindedir.

"Nefsim elinde olan Allah'a kasem ederim ki." "Nefsim elinde olan Allah'a kasem ederim ki." Enne ehadeküm le-yatlubuhû rıkzuhû.

Enne ehadeküm le-yatlubuhû rıkzuhû.

Bak ne güzel söz ama, ne güzel söz! Efendimiz Allah'a kasem ederek diyor ki;

Bak ne güzel söz ama, ne güzel söz! Efendimiz Allah'a kasem ederek diyor ki;

"Muhakkak iyi biliniz, dikkat ediniz sizin her birinizin rızkı sizi talep eder."

"Muhakkak iyi biliniz, dikkat ediniz sizin her birinizin rızkı sizi talep eder."

Rızkınız sizi talep eder, yani rızık seni arar. Rızkınız sizi talep eder, yani rızık seni arar. O rızık vaktiyle tayin olunmuştur, o seni arar bulur.

O rızık vaktiyle tayin olunmuştur, o seni arar bulur.

Ama Hocaefendi ne yaptın ya, ben oturursam evimde o gelip de beni nerden bulacak ya?

Ama Hocaefendi ne yaptın ya, ben oturursam evimde o gelip de beni nerden bulacak ya?

Esbaplar [sebepler] var. Esbaplara [sebeplere]tevekkül de vazifedir. Esbaplar [sebepler] var. Esbaplara [sebeplere]tevekkül de vazifedir. Esbabına [sebebine sarılıp] tevekkül edeceksin, o rızık gelip seni bulacak, ama takdir neyse.

Esbabına [sebebine sarılıp] tevekkül edeceksin, o rızık gelip seni bulacak, ama takdir neyse.

Kemâ yatlubuhû ecelühû.

Biz eceli mi arıyoruz ecel bizi mi arıyor?

Kemâ yatlubuhû ecelühû.

Biz eceli mi arıyoruz ecel bizi mi arıyor?

Ecel bizi arıyor. Bazen yolda yakalıyor, bazen yatakta yakalıyor, bazen havada yakalıyor.

Ecel bizi arıyor. Bazen yolda yakalıyor, bazen yatakta yakalıyor, bazen havada yakalıyor.

Ecel... Nerede yakalarsa, çünkü ecel arıyor bizi. Her gün beş defa yokluyor. Ecel... Nerede yakalarsa, çünkü ecel arıyor bizi. Her gün beş defa yokluyor. Herkesi ecel günde beş defa yoklar.Herkesi ecel günde beş defa yoklar. Defter elinde; hangi saat hangi dakikada bu adamın ekmeği bitecek, suyu bitecek, Defter elinde; hangi saat hangi dakikada bu adamın ekmeği bitecek, suyu bitecek, alacağı hava bitecek, dünyadan ilgisi kesilecek, elinde defter.alacağı hava bitecek, dünyadan ilgisi kesilecek, elinde defter. Barometresi her şeyi güzel gösteriyor. Barometresi her şeyi güzel gösteriyor. Onun peşinde günde beş defa onu yokluyor ve nerede rast geldiyse, Onun peşinde günde beş defa onu yokluyor ve nerede rast geldiyse, orada yakalayıp götürüyor.

orada yakalayıp götürüyor.

"Ecel sizi nasıl arıyorsa, rızkınız da sizi böyle arıyor.""Ecel sizi nasıl arıyorsa, rızkınız da sizi böyle arıyor." Fe-in te'assera aleyküm şey'ün minhü. "Oldu ya, baktı ki rızık zor geliyor. Fe-in te'assera aleyküm şey'ün minhü. "Oldu ya, baktı ki rızık zor geliyor. Arıyor bizi ama az buluyor, yetmiyor bize."

Arıyor bizi ama az buluyor, yetmiyor bize."

Hele bugünün sıkıntıları içersinde az rızık insanı bugün meşakkate sokar, Hele bugünün sıkıntıları içersinde az rızık insanı bugün meşakkate sokar, paraların lazım olduğu bir devir bugün.paraların lazım olduğu bir devir bugün. İnsan bugün altını, gümüşü olmazsa hayatını zor muhafaza eder.İnsan bugün altını, gümüşü olmazsa hayatını zor muhafaza eder. Öyle dilencilikle hayat muhafaza olmaz. Ya onların tedariği de boynumuza borç.

Öyle dilencilikle hayat muhafaza olmaz. Ya onların tedariği de boynumuza borç.

Baktık ki şimdi olmuyor. Çalışıyoruz o işe gidiyoruz olmuyor, bu işe gidiyoruz olmuyor. Baktık ki şimdi olmuyor. Çalışıyoruz o işe gidiyoruz olmuyor, bu işe gidiyoruz olmuyor. Olsa da az paralı işler. Karnımızı doyurmuyor, çoluk çocuğumuzu refaha kavuşturamıyor.

Olsa da az paralı işler. Karnımızı doyurmuyor, çoluk çocuğumuzu refaha kavuşturamıyor.

Ne yapalım?

Fatlibûhü bi-tâ'atillahi azze ve celle.
Ne yapalım?

Fatlibûhü bi-tâ'atillahi azze ve celle.
Öyleyse baktın ki rızkın zorlanıyor sana, az geliyor, sıkıntıdasın. Öyleyse baktın ki rızkın zorlanıyor sana, az geliyor, sıkıntıdasın. Bunu haram yollara gidip de onun bunun evini soymak, Bunu haram yollara gidip de onun bunun evini soymak, cebinden parasını almak, gırtlağına sarılıp da parasını almak...

cebinden parasını almak, gırtlağına sarılıp da parasını almak...

Mesela bir kardeş, yağmurlu bir gün, sabah namazına geliyor. Mesela bir kardeş, yağmurlu bir gün, sabah namazına geliyor. Sabah namazı. Gayet şafak sökmüş, herkes işine dağılıyor.Sabah namazı. Gayet şafak sökmüş, herkes işine dağılıyor. İki tane haydut şurada, eline geçirdiği zavallı kardeşin, İki tane haydut şurada, eline geçirdiği zavallı kardeşin, çıkar paraları diyerekten gırtlağını sıkıyor. çıkar paraları diyerekten gırtlağını sıkıyor. Canına dayamış, elini filan da kesmişler zavallının.

E bu?

Canına dayamış, elini filan da kesmişler zavallının.

E bu?

Bu da rızık işte ama haram rızık bu.

Sen bu haramı ne yapacaksın?

Bu da rızık işte ama haram rızık bu.

Sen bu haramı ne yapacaksın?

Bununla hem kendini besleyeceksin hem çoluğunu, çocuğunu besleyeceksin.

Bununla hem kendini besleyeceksin hem çoluğunu, çocuğunu besleyeceksin.

Ne akıl bu yâ Rabbi!

Ama insanlar da bazen böyle zuâfa da var. Hikmeti ilahi!

Ne akıl bu yâ Rabbi!

Ama insanlar da bazen böyle zuâfa da var. Hikmeti ilahi!

"Binâenaleyh böyle sıkıntıya düştüğünüz vakitte sakın haram yollara gidip de, "Binâenaleyh böyle sıkıntıya düştüğünüz vakitte sakın haram yollara gidip de, böyle rızık kazanmaya bakmayın."böyle rızık kazanmaya bakmayın." Fatlibûhü bi-tâ'atillahi azze ve celle. "Gir ibadethaneye aman yâ Rabbi de."

Fatlibûhü bi-tâ'atillahi azze ve celle. "Gir ibadethaneye aman yâ Rabbi de."

Kıl namazını, aç ellerini. Bu mülkün sahibi Allah! Allah!.. Kıl namazını, aç ellerini. Bu mülkün sahibi Allah! Allah!.. Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir takım kimseler oturmuşOnun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bir takım kimseler oturmuş Allah Allah Allah... diye bağırıyorlar. Allah Allah Allah... diye bağırıyorlar. Lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah... Köpürmüşler böyle ter içersinde. Dedi;

Lâ ilâhe illallah, lâ ilâhe illallah... Köpürmüşler böyle ter içersinde. Dedi;

"Yahu niye bağırıyorsunuz böyle? Sizin sahibiniz Allah sağır değil, duymaz değil."Yahu niye bağırıyorsunuz böyle? Sizin sahibiniz Allah sağır değil, duymaz değil. Sizin içinizdekilerin en saklı köşesine bile vâkıf. Sizin içinizdekilerin en saklı köşesine bile vâkıf. Esrarınızın en saklısına, sizin haberiniz olmayan esrarınıza da vâkıf Allahu Teâlâ. Esrarınızın en saklısına, sizin haberiniz olmayan esrarınıza da vâkıf Allahu Teâlâ. Onları bile bilir.

Alîmün bimâ ta'melun, bimâ yesme'ûn. "Hepinizi, hepisini biliyor."
Onları bile bilir.

Alîmün bimâ ta'melun, bimâ yesme'ûn. "Hepinizi, hepisini biliyor."
Ya'lemü mâ fi's-sudûr. "İçinizdekileri de biliyor."Ya'lemü mâ fi's-sudûr. "İçinizdekileri de biliyor." Binâenaleyh sen elini kaldırırsan [Allah verir] ama meyhanede kaldırırsan olmaz.Binâenaleyh sen elini kaldırırsan [Allah verir] ama meyhanede kaldırırsan olmaz. Allah'a el Allah'ın evinde açılır. Oraları Allah'ın evi teşbih edilmiş.Allah'a el Allah'ın evinde açılır. Oraları Allah'ın evi teşbih edilmiş. Açtın mıydı, hele hacca gittin miydi, hacıya giden kimselerin rızıkları kat kat olur, artırılır.Açtın mıydı, hele hacca gittin miydi, hacıya giden kimselerin rızıkları kat kat olur, artırılır. Halbuki beş bin lira filan harcadık gittik ya oraya. Belki daha fazla harcayanlar da olur.Halbuki beş bin lira filan harcadık gittik ya oraya. Belki daha fazla harcayanlar da olur. Eh, onun yerine bakarsın Allahu Teâlâ çok fazlasını vermiştir. Eh, onun yerine bakarsın Allahu Teâlâ çok fazlasını vermiştir. Ama bazen vermediği de olur. Onun da sabrı vardır, onun mükafatını âhirette alırlar.Ama bazen vermediği de olur. Onun da sabrı vardır, onun mükafatını âhirette alırlar. Ama ekseriyetle rızıklar daima artar.Ama ekseriyetle rızıklar daima artar. Binâenaleyh siz de Allahu Teâlâ'nın taatiyle rızıklarınızın artmasını isteyin.

Binâenaleyh siz de Allahu Teâlâ'nın taatiyle rızıklarınızın artmasını isteyin.

Yine Efendimiz'in sözlerinden bunun size bir çaresini söyleyeyim. Yine Efendimiz'in sözlerinden bunun size bir çaresini söyleyeyim. Bir kimse sabah namazını cemaatle kılarsa, -camide kıldı- işrak vaktine kadar camisinde oturur.Bir kimse sabah namazını cemaatle kılarsa, -camide kıldı- işrak vaktine kadar camisinde oturur. İşrak vaktine kadar camisinde oturur, ister Kur'an okur, ister tesbih çeker, ister uyuklar.İşrak vaktine kadar camisinde oturur, ister Kur'an okur, ister tesbih çeker, ister uyuklar. Yatıp da uyuma değil ama. Böyle dalmış burada. Yatıp da uyuma değil ama. Böyle dalmış burada. Erkenden gelmiş ya, dayanamamış da dalmış öyle. Abdesti de bozulmadı, sadece daldı,Erkenden gelmiş ya, dayanamamış da dalmış öyle. Abdesti de bozulmadı, sadece daldı, uyukladı ama işrak vaktini bekliyor. uyukladı ama işrak vaktini bekliyor. Bayram namazını kıldığımız vakit de işrak vakti. Bayram namazını kıldığımız vakit de işrak vakti. O vakte kadar zikrullahla meşgul oluyor, Kur'an okuyor, tesbih çekiyor,O vakte kadar zikrullahla meşgul oluyor, Kur'an okuyor, tesbih çekiyor, bir şeyler yapıyor, yalvarıyor, yakarıyor vakit geliyor, iki rekat namaz kılıyor; bir şeyler yapıyor, yalvarıyor, yakarıyor vakit geliyor, iki rekat namaz kılıyor; "Yâ Rabbi! Sen kabul eyle, benim rızkımı da geniş eyle." diyor, camisinden çıkıyor."Yâ Rabbi! Sen kabul eyle, benim rızkımı da geniş eyle." diyor, camisinden çıkıyor. Allahu Teâlâ bunun rızkını geniş eder, buna hem de bir hac ve umre sevabı verir. Allahu Teâlâ bunun rızkını geniş eder, buna hem de bir hac ve umre sevabı verir. Çünkü bu vazife borç değil. Borç olmayan bir vazifeyi yaptığından dolayı mükafatenÇünkü bu vazife borç değil. Borç olmayan bir vazifeyi yaptığından dolayı mükafaten onun bu yarım saatlik, üç çeyreklik bir ihtiyarı zahmet edip de ibadethanede durmasına mükafaten,onun bu yarım saatlik, üç çeyreklik bir ihtiyarı zahmet edip de ibadethanede durmasına mükafaten, Allahu Teâlâ ona hem bir hac ve umre sevabını hiç eksiksiz olarak veriyorAllahu Teâlâ ona hem bir hac ve umre sevabını hiç eksiksiz olarak veriyor hem de rızkına genişlikler veriyor denilmiş.

hem de rızkına genişlikler veriyor denilmiş.

Diyeceksin ki rızık mademki taksimlidir, nasıl genişler?

Diyeceksin ki rızık mademki taksimlidir, nasıl genişler?

Çeşitli yolları var. Bir kere Cenâb-ı Hak sahibine bereket verir. Çeşitli yolları var. Bir kere Cenâb-ı Hak sahibine bereket verir. O 10 kuruştur hep ama o 10 kuruş bitmez bir paradır, bereketli bir paradır.O 10 kuruştur hep ama o 10 kuruş bitmez bir paradır, bereketli bir paradır. İkincisi ona kanaat da verir, "Bu bana yeter" der. İkincisi ona kanaat da verir, "Bu bana yeter" der. Onun için hayatı gayet daima mesuttur, hiç sıkılmaz. Yorganına göre ayağını uzatmıştır. Onun için hayatı gayet daima mesuttur, hiç sıkılmaz. Yorganına göre ayağını uzatmıştır. Yorganına göre ayağını uzatmıştır, hiç bunalmaz. Yorganına göre ayağını uzatmıştır, hiç bunalmaz. Öte tarafta 100 lira kazanır ama yaptığı iş bin lira, bak bin lira yorganından çok dışarıda.Öte tarafta 100 lira kazanır ama yaptığı iş bin lira, bak bin lira yorganından çok dışarıda. Yorganından çok dışarıda olduğu için 100 de kazansa yine sıkıntıdadır.Yorganından çok dışarıda olduğu için 100 de kazansa yine sıkıntıdadır. Öteki 10 da kazansa yine rahattadır.Öteki 10 da kazansa yine rahattadır. Çünkü kanaati vardır, yorganına göre ayağını uzatmasını bilmiş, öğrenmiştir.

Çünkü kanaati vardır, yorganına göre ayağını uzatmasını bilmiş, öğrenmiştir.

Öyleyse siz sıkıldığınız vakitte başka yerde değil, fatlibûhü bi-tâ'atillahi azze ve celle.Öyleyse siz sıkıldığınız vakitte başka yerde değil, fatlibûhü bi-tâ'atillahi azze ve celle. Ancak Allahu celle ve alâ'nın taatiyle, ve burada bir de demiş ki; bi-takvallahi. Ancak Allahu celle ve alâ'nın taatiyle, ve burada bir de demiş ki; bi-takvallahi. "Allah'tan korkmak suretiyle."

Takva âyeti nasıldı?

"Allah'tan korkmak suretiyle."

Takva âyeti nasıldı?

Ve men yettekillâhe yec'al lehû mahracen ve yerzukhü min haysü lâ yahtesibü. Ve men yettekillâhe yec'al lehû mahracen ve yerzukhü min haysü lâ yahtesibü. Bak burada çok incelik var. Ve yerzukhü min haysü lâ yahtesibü. Bak burada çok incelik var. Ve yerzukhü min haysü lâ yahtesibü. "Hiç ummadığı yerden Allah ona rızık kapılarını açar."

"Hiç ummadığı yerden Allah ona rızık kapılarını açar."

Bir yerde okumuştum da bir büyük, denizin içersinden bir kaya parçası eline geçmiş. Bir yerde okumuştum da bir büyük, denizin içersinden bir kaya parçası eline geçmiş. Deniz içersinden... Kaya parçası nasılsa kopmuş, içersinde bir kurt...

Deniz içersinden... Kaya parçası nasılsa kopmuş, içersinde bir kurt...

Onu geçen biz de bir müşahede yaptık, bir mermer parçası ortasından, kesilen yerindenOnu geçen biz de bir müşahede yaptık, bir mermer parçası ortasından, kesilen yerinden yarılmış fakat içindeki kurda bir şey olmamış. yarılmış fakat içindeki kurda bir şey olmamış. Kurt mermerin içersinde kendine göre geniş bir yer yapmış ve orada büyümüş. Kurt mermerin içersinde kendine göre geniş bir yer yapmış ve orada büyümüş. Epeyce büyük bir evi var, mermerde belli.

Epeyce büyük bir evi var, mermerde belli.

O adam da bakmış bu denizin içinde, bu kayanın içinde -her tarafı kapalı kayanın- O adam da bakmış bu denizin içinde, bu kayanın içinde -her tarafı kapalı kayanın- bunu Allah burada besliyor.bunu Allah burada besliyor. Bunu orada Allah besliyor, ya demiş beni niçin beslemez.Bunu orada Allah besliyor, ya demiş beni niçin beslemez. Denizin içindeki kayanın içindeki mahlukunu besleyen Allah, Denizin içindeki kayanın içindeki mahlukunu besleyen Allah, daha ne kadar saklı yerlerde kulları varsa hepsine rızkını veriyor. daha ne kadar saklı yerlerde kulları varsa hepsine rızkını veriyor. Veriyor da bizim rızkımızı da muhakkak verir.

Veriyor da bizim rızkımızı da muhakkak verir.

Onun için sen onu takva ile talep et ki, min haysü lâ yahtesibü, Onun için sen onu takva ile talep et ki, min haysü lâ yahtesibü, ummadığın yerden sana rızıklarını ihsan etsin.

ummadığın yerden sana rızıklarını ihsan etsin.

Bu âyet-i kerîme çok canlıdır. Siz takva sahibi olun, günahlardan korkun Bu âyet-i kerîme çok canlıdır. Siz takva sahibi olun, günahlardan korkun evâmir-i ilahiyeye imtisal edin, yasaklardan kaçının, evâmir-i ilahiyeye imtisal edin, yasaklardan kaçının, bakınız Allahu Teâlâ rızkınızda ne genişlikler verecektir. bakınız Allahu Teâlâ rızkınızda ne genişlikler verecektir. Hiç tecrübeye lüzum yok. Söz Allah'ındır.

Hiç tecrübeye lüzum yok. Söz Allah'ındır.

Allah'ın sözü tecrübe edilmeye kalkılır mı hiç?

Allah'ın sözü tecrübe edilmeye kalkılır mı hiç?

Allah esirgeye!

O şek olur, şekte de iman yoktur.
Allah esirgeye!

O şek olur, şekte de iman yoktur.
İmanlılar şekten uzaktırlar. Madem ki Allah demiştir, o öyledir der.

İmanlılar şekten uzaktırlar. Madem ki Allah demiştir, o öyledir der.

Bakın şimdi buna da.

Eyyühennâsü zûrûhüm. Zûr, ziyaretten.
Bakın şimdi buna da.

Eyyühennâsü zûrûhüm. Zûr, ziyaretten.
"Ziyaret edin." diyor Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. "Ziyaret edin." diyor Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. Ve'tûhüm. "Ve onlara gidin."

Ziyaret etmek lazım ya.
Ve'tûhüm. "Ve onlara gidin."

Ziyaret etmek lazım ya.
Onlara gidin ve onları ziyaret edin.

Ve sellimû aleyhim. "Onlara selam da verin."

Onlara gidin ve onları ziyaret edin.

Ve sellimû aleyhim. "Onlara selam da verin."

Gidin, ziyaret edin ve onlara da selam verin.

Gidin, ziyaret edin ve onlara da selam verin.

Fe-vellezî nefsî bi-yedihî. "Nefsim yedi kudretinde olan Allahu celle ve alâ'ya kasem ederim."

Fe-vellezî nefsî bi-yedihî. "Nefsim yedi kudretinde olan Allahu celle ve alâ'ya kasem ederim."

Lâ yüsellimü aleyhim müslimün ilâ yevmi'l-kıyâmeti illâ raddû aleyhi's-selâme Lâ yüsellimü aleyhim müslimün ilâ yevmi'l-kıyâmeti illâ raddû aleyhi's-selâme ya'nî şühedâi uhud.

ya'nî şühedâi uhud.

Arabistan'da, [Medine'de] Uhud denilen bir mevki var, burada düşmanlarla bir muharebe olmuştu. Arabistan'da, [Medine'de] Uhud denilen bir mevki var, burada düşmanlarla bir muharebe olmuştu. Hz. Hamza da orada şehit olmuştu. Hz. Hamza da orada şehit olmuştu. Ve bugün oraya gidenler görürler 5-10 ashabı kiram bir [kabristan] içersinde yatıyorlar.

Ve bugün oraya gidenler görürler 5-10 ashabı kiram bir [kabristan] içersinde yatıyorlar.

Onlara gidin de diyor, o Şühedâyı Uhud'a gidin de selam verin. Onlara gidin de diyor, o Şühedâyı Uhud'a gidin de selam verin. Eğer oradaysanız onları ikidebir ziyaret edin.Eğer oradaysanız onları ikidebir ziyaret edin. Hacca gittiğiniz vakitte de yalnız bir günde kalmayın, hemen elinizden gelirse her gün gidin.Hacca gittiğiniz vakitte de yalnız bir günde kalmayın, hemen elinizden gelirse her gün gidin. Orada çünkü kısa bir misafirsiniz, o kısa bir misafirliğinizde elinizden gelirse hergün gidin, Orada çünkü kısa bir misafirsiniz, o kısa bir misafirliğinizde elinizden gelirse hergün gidin, onları bir ziyaret edin.onları bir ziyaret edin. Ve ziyaretinizle beraber ve sellimû aleyhim. "Onlara da selam verin."

Ve ziyaretinizle beraber ve sellimû aleyhim. "Onlara da selam verin."

Efendi kardeş! Çok rica ederim! Hayat hemen bugünün hayatı değil. Efendi kardeş! Çok rica ederim! Hayat hemen bugünün hayatı değil. Asıl hayat gözü yumduktan sonra olan ebedi hayat.

Asıl hayat gözü yumduktan sonra olan ebedi hayat.

Sen zannediyor musun ki insanlar buradan gözlerini yumunca mahvoldular, gittiler?

Sen zannediyor musun ki insanlar buradan gözlerini yumunca mahvoldular, gittiler?

Artık nedir o merasim?

Hayır. Asıl hayat göz yumduktan sonra başlar.
Artık nedir o merasim?

Hayır. Asıl hayat göz yumduktan sonra başlar.
Bu yalancı hayat, bu muvakkat hayat işte! Kim ne olursa olsun.Bu yalancı hayat, bu muvakkat hayat işte! Kim ne olursa olsun. Burada bir müddet geldi miydi neticede ömür biter o da gider.Burada bir müddet geldi miydi neticede ömür biter o da gider. Gittikten sonra burada hayır kazandıysa ne mutlu ona. Gittikten sonra burada hayır kazandıysa ne mutlu ona. Şer de kazandıysa ne yazık ona.

Şer de kazandıysa ne yazık ona.

Bu ashabı kiram ki Uhud Muharebesi'nin şehitleri. Bu ashabı kiram ki Uhud Muharebesi'nin şehitleri. Bunlar çok bahtiyar insanlar oldukları içinBunlar çok bahtiyar insanlar oldukları için Cenâb-ı Peygamber [onların ziyaret edilmesini istemiştir.] Bedir'inki de öyledir.

Cenâb-ı Peygamber [onların ziyaret edilmesini istemiştir.] Bedir'inki de öyledir.

Bedir Muharebesi'nde bulunan ashabı kiramdan bazılarında bazı hataları görmüş ashabı kiram.

Bedir Muharebesi'nde bulunan ashabı kiramdan bazılarında bazı hataları görmüş ashabı kiram.

Yok demiş [Resûlullah], Bedir Harbine iştirak eden ashabıma laf yok. Yok demiş [Resûlullah], Bedir Harbine iştirak eden ashabıma laf yok. Çünkü o muharebeye iştirak edenlere ya Allahu Teâlâ tarafından beraat verilmişse ellerine,Çünkü o muharebeye iştirak edenlere ya Allahu Teâlâ tarafından beraat verilmişse ellerine, ne yapacaksınız sonra?

ne yapacaksınız sonra?

Binâenaleyh ashabı kiramın şühedasının kıymetine paha biçilmez.

Binâenaleyh ashabı kiramın şühedasının kıymetine paha biçilmez.

Binaenaleyh bu Uhud Muharebesi de böyle. Orada şehit oldular.Binaenaleyh bu Uhud Muharebesi de böyle. Orada şehit oldular. Bu şehitlere karşı diyor ki;

"Gidin ziyaret edin." Ve sellimû aleyhim. "Onlara selam verin."

Bu şehitlere karşı diyor ki;

"Gidin ziyaret edin." Ve sellimû aleyhim. "Onlara selam verin."

Ama şimdi bu selamı Efendimiz te'kid ile, yemin ile söylüyor.

Ama şimdi bu selamı Efendimiz te'kid ile, yemin ile söylüyor.

Fe-vellezî nefsî bi-yedihî lâ yüsellimü aleyhim müslimün ilâ yevmi'l-kıyâmeti Fe-vellezî nefsî bi-yedihî lâ yüsellimü aleyhim müslimün ilâ yevmi'l-kıyâmeti illâ raddû aleyhi's-selâme. illâ raddû aleyhi's-selâme. "Ve aleykümüsselam diyerekten sizin selamlarınızı size reddederler."

"Ve aleykümüsselam diyerekten sizin selamlarınızı size reddederler."

Ama sen duymazsın. Çünkü sağırlar duyuyor mu?

Ama sen duymazsın. Çünkü sağırlar duyuyor mu?

Sağır olan insanlarımız var mesela, duymaz. İşaret edeceksin onlara. Sağır olan insanlarımız var mesela, duymaz. İşaret edeceksin onlara. Onlara göre biz de sağır mesabesindeyiz de duymuyoruz onları.Onlara göre biz de sağır mesabesindeyiz de duymuyoruz onları. Çünkü onlar başka âlemin insanı, biz başka âlemin insanıyız.

Çünkü onlar başka âlemin insanı, biz başka âlemin insanıyız.

Onun için onların sözünü duyamıyoruz ama duyan kulaklar var. Onun için onların sözünü duyamıyoruz ama duyan kulaklar var. O duyan kulaklar diyor ki; "Muhakkak onlar size selamınızı reddedecekler."

O duyan kulaklar diyor ki; "Muhakkak onlar size selamınızı reddedecekler."

Halbuki bir insan günde 20 kişiye selam verirse ehli cennettir diyerekten deHalbuki bir insan günde 20 kişiye selam verirse ehli cennettir diyerekten de tebşir olunmuştur ayrıca 20 kişiye selam veren. tebşir olunmuştur ayrıca 20 kişiye selam veren. Çünkü herkes gördüğüne esselamü aleyküm. Çünkü Allah'ın ismidir.Çünkü herkes gördüğüne esselamü aleyküm. Çünkü Allah'ın ismidir. Selam Allah'ın ismidir. Allah'ın selamını hatırlıyoruz ve ona da hatırlatıyoruz. Selam Allah'ın ismidir. Allah'ın selamını hatırlıyoruz ve ona da hatırlatıyoruz. O da sana diyor ki, Ve aleyküm selam.O da sana diyor ki, Ve aleyküm selam. Allah'ın selamı [üzerine olsun.] Yani Cenab-ı Hakk'ın ismi iki kere tekrarlanıyor iki tarafta.

Allah'ın selamı [üzerine olsun.] Yani Cenab-ı Hakk'ın ismi iki kere tekrarlanıyor iki tarafta.

Onun ismi gönüllerde tazeleniyor.Onun ismi gönüllerde tazeleniyor. O selam dolayısıyla Allahu Teâlâ selamına göre 10, 20, 30 sevap veriyor. O selam dolayısıyla Allahu Teâlâ selamına göre 10, 20, 30 sevap veriyor. Binâenaleyh o selamın elden gitmesi, ruhun da gitmesiyle beraber ruhsuz bir ceset gibidir.Binâenaleyh o selamın elden gitmesi, ruhun da gitmesiyle beraber ruhsuz bir ceset gibidir. Selam cesedin, İslamiyet'in ruhudur. Onu ortadan kaldırmak, cansız bir İslamiyet olur.Selam cesedin, İslamiyet'in ruhudur. Onu ortadan kaldırmak, cansız bir İslamiyet olur. Onun için Efendimiz'in sözüne dikkat buyurunuz.

Onun için Efendimiz'in sözüne dikkat buyurunuz.

Sahabe-i kiram ki şimdi bir tanesi de Eyüp'te yatıyor. Sahabe-i kiram ki şimdi bir tanesi de Eyüp'te yatıyor. Fakat biz ne yazık insanlarız ki, o Resûlullah'ın misafir olduğu evinin sahibi, Fakat biz ne yazık insanlarız ki, o Resûlullah'ın misafir olduğu evinin sahibi, mihmandâr-ı Resûlullah olan zât ayağımızın dibinde de kaç defa gidiyoruz da ziyaret ediyoruz. mihmandâr-ı Resûlullah olan zât ayağımızın dibinde de kaç defa gidiyoruz da ziyaret ediyoruz. Bir bahane olacak da gideceğiz. Medine-i Münevvere'de olsak yine halimiz bu.Bir bahane olacak da gideceğiz. Medine-i Münevvere'de olsak yine halimiz bu. Çünkü gönüllerimiz daima dünyaya bağlanmış da ondan.

Çünkü gönüllerimiz daima dünyaya bağlanmış da ondan.

Allah kusurumuzu affetsin.

Şimdi ashabı kirama selam verdiğimiz vakitte
Allah kusurumuzu affetsin.

Şimdi ashabı kirama selam verdiğimiz vakitte
o bize selamımızı reddederse, ya Allah'ın Resûlü'ne selam verdiğimiz vakitte!

o bize selamımızı reddederse, ya Allah'ın Resûlü'ne selam verdiğimiz vakitte!

Ashabı kiram duyuyorlar yani hayatları var demek.

Ashabı kiram duyuyorlar yani hayatları var demek.

Hayatı olmayan insan duyar mı, reddedebilir mi?

Hayatı olmayan insan duyar mı, reddedebilir mi?

Edemez.

Demek ki onun bir hayat[ı var,] ona hayatı maneviye diyorlar.
Edemez.

Demek ki onun bir hayat[ı var,] ona hayatı maneviye diyorlar.
Biz uykudayken, ölümün bir eşidir uyku da, bir şeyden haberimiz yok. Biz uykudayken, ölümün bir eşidir uyku da, bir şeyden haberimiz yok. Ama böyle bize söylenen sözleri duyuyoruz ve onunla konuşuyoruz.Ama böyle bize söylenen sözleri duyuyoruz ve onunla konuşuyoruz. Cevap da veriyor bize ama ölü gibi yatakta uyuyoruz, hiçbir şeyden de haberimiz yok.Cevap da veriyor bize ama ölü gibi yatakta uyuyoruz, hiçbir şeyden de haberimiz yok. Sabahleyin kalktığımız vakitte de ben böyle bir rüya gördüm diyerekten Sabahleyin kalktığımız vakitte de ben böyle bir rüya gördüm diyerekten nakil de edebiliyoruz.nakil de edebiliyoruz. Hafızamızda demek saklanmış o rüya.

Hafızamızda demek saklanmış o rüya.

Demek ki bunun böyle bir misali var. Demek ki bunun böyle bir misali var. İşte onlar da âhiret âleminin insanları, bizim selamımızı bize reddediyorlar, İşte onlar da âhiret âleminin insanları, bizim selamımızı bize reddediyorlar, ve aleyküm selam diyorlar.ve aleyküm selam diyorlar. Onların o selamlarına mazhar olabilmek, iltifatlarına mazhar olabilmekOnların o selamlarına mazhar olabilmek, iltifatlarına mazhar olabilmek en büyük bahtiyarlıklardan birisidir.

en büyük bahtiyarlıklardan birisidir.

Onun için biz mesela bazen Konya'ya gideriz, Onun için biz mesela bazen Konya'ya gideriz, bazen bu meşhur olan büyükleri duyduğumuz vakitte oraya gideriz.

bazen bu meşhur olan büyükleri duyduğumuz vakitte oraya gideriz.

Niçin?

O büyüğe bir selam verelim de, onun mezartaşını görecek değiliz ki biz.
Niçin?

O büyüğe bir selam verelim de, onun mezartaşını görecek değiliz ki biz.
O mezartaşı her yerde var.

Ya?

Onun şahsına...
O mezartaşı her yerde var.

Ya?

Onun şahsına...
Ona buradan verdiğimiz selam da gidiyor ama bir insana mektup yazmak suretiyle Ona buradan verdiğimiz selam da gidiyor ama bir insana mektup yazmak suretiyle selam göndermek başka bir de kapısını çalıp da selam göndermek başka bir de kapısını çalıp da "Esselamü aleyküm filan efendi ben de geldim" diyerekten "Esselamü aleyküm filan efendi ben de geldim" diyerekten bir hediyeyle onun evine gitmek yine başka.bir hediyeyle onun evine gitmek yine başka. Onun başına gider bir Kur'an okursan bir de selam verirsen Onun başına gider bir Kur'an okursan bir de selam verirsen elbette bunun mükafatını daha fazlasıyla alırsın.

elbette bunun mükafatını daha fazlasıyla alırsın.

Onun için ne bahtiyar insanlardır ki onlar Medine-i Münevvere'de otururlar Onun için ne bahtiyar insanlardır ki onlar Medine-i Münevvere'de otururlar ve her gün sabah akşam Resûlullah'ın huzurundan geçerken ve her gün sabah akşam Resûlullah'ın huzurundan geçerken ona selam vererekten bir huzur-u tazim huzuru ile önlerinde durur, selamını da verir, geçer. ona selam vererekten bir huzur-u tazim huzuru ile önlerinde durur, selamını da verir, geçer. Mukabilinde Resûlullah'ın da selamı onlara reddolunur. Mukabilinde Resûlullah'ın da selamı onlara reddolunur. Resûlullah'ın selamını alabilmek de ne büyük bir devlet.

Resûlullah'ın selamını alabilmek de ne büyük bir devlet.

Allah cümlemizi affetsin. Tevfikatı samadaniyesine mazhar eylesin. Allah cümlemizi affetsin. Tevfikatı samadaniyesine mazhar eylesin. Dünyanın fâni, âhiretin bâki olduğunu öğrenip,Dünyanın fâni, âhiretin bâki olduğunu öğrenip, hayatını ona göre tanzim edebilmek imkanlarını hayatını ona göre tanzim edebilmek imkanlarını cümle ümmeti Muhammed'e, bizlere de bahş ve ihsan buyursun.

Lillahi'l-Fâtiha.

cümle ümmeti Muhammed'e, bizlere de bahş ve ihsan buyursun.

Lillahi'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2