Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Sadelik ve Hürmet: Mescitlerin Anlamı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

20 Cemâziye'l-Evvel 1414 / 05.11.1993
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Mescid Temizliğinin Ve Mescide Saygının Önemi, Hiçbir Şey Yoktur ki Allah'ı Tesbih Etmesin, Allah'ın Yolunda Cihad Ettiğiniz Zaman Kisranın | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Sadelik ve Hürmet: Mescitlerin Anlamı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

20 Cemâziye'l-Evvel 1414 / 05.11.1993
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Mescid Temizliğinin Ve Mescide Saygının Önemi, Hiçbir Şey Yoktur ki Allah'ı Tesbih Etmesin, Allah'ın Yolunda Cihad Ettiğiniz Zaman Kisranın | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillâhimineşşeytânirracîm.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Eûzubillâhimineşşeytânirracîm.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdulillâhi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mubâreken fîh, el-Hamdulillâhi Rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mubâreken fîh, alâ külli hâlin ve fî külli hîn.

alâ külli hâlin ve fî külli hîn.

es-Salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn ve imâmi'l-müttakîn es-Salâtu ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn ve imâmi'l-müttakîn ve şefi'i'l- müznibîn Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî veve şefi'i'l- müznibîn Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve mentebiâhû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. mentebiâhû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. Emmâ bâ'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullâhEmmâ bâ'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem. ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve âlihî ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâlehVe şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesetin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fin-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fin-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İzâ hemme'l-abdü en yebzüka fi'l-mescidi İzâ hemme'l-abdü en yebzüka fi'l-mescidi ed-darabet erkânühû venzevâ kemâ tenzevi'l-celdetu fi'n-nâr. ed-darabet erkânühû venzevâ kemâ tenzevi'l-celdetu fi'n-nâr. Fe in hüve ibteleahâ ahrecallâhu minhu isneyni ve seb'îne dâen Fe in hüve ibteleahâ ahrecallâhu minhu isneyni ve seb'îne dâen ve ketebe lehû bihâ elfey hasenetin.

ve ketebe lehû bihâ elfey hasenetin.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah cümlenizden razı olsun. İki cihanın saadetine cümlenizi nail eylesin.

Allah cümlenizden razı olsun. İki cihanın saadetine cümlenizi nail eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden okuyup Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden okuyup izah etmek üzere toplanıyoruz. izah etmek üzere toplanıyoruz. Rabbimiz dinimizin inceliklerini güzel öğrenip, kendisine razı olacağı güzel bir şekildeRabbimiz dinimizin inceliklerini güzel öğrenip, kendisine razı olacağı güzel bir şekilde kulluk etmeyi cümlemize nasip eylesin. Efendimiz Muhammed-i Mustafâ hazretlerininkulluk etmeyi cümlemize nasip eylesin. Efendimiz Muhammed-i Mustafâ hazretlerinin yolundan bir kıl payı kadar bile bizi ayrı düşürmesin.

yolundan bir kıl payı kadar bile bizi ayrı düşürmesin.

Hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamadan önceHadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamadan önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sonsuz sevgimizin saygımızın,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sonsuz sevgimizin saygımızın, bağlılığımızın âcizane bir nişanesi olsun diye ruh-u pâkine hediye olmak üzere;bağlılığımızın âcizane bir nişanesi olsun diye ruh-u pâkine hediye olmak üzere; onunla beraber onun âl'inin, ashâbının, ezvâcının, evlâdının, onunla beraber onun âl'inin, ashâbının, ezvâcının, evlâdının, zürriyet-i tayyibesinin; verese-i Nebî olan ulemâ-i muhakkıkîn,zürriyet-i tayyibesinin; verese-i Nebî olan ulemâ-i muhakkıkîn, sâdât-ı meşâyih-i turuk-u aliyyemiz hazretlerinin;sâdât-ı meşâyih-i turuk-u aliyyemiz hazretlerinin; bu beldelerde metfun bulunan enbiyâullah, evliyâullah ve Salihlerin, sahâbe-i kirâmın bu beldelerde metfun bulunan enbiyâullah, evliyâullah ve Salihlerin, sahâbe-i kirâmın ve cümle hayrât u hasenât sahiplerinin; içinde ibadet ettiğimiz şu camiyi bina etmiş olanve cümle hayrât u hasenât sahiplerinin; içinde ibadet ettiğimiz şu camiyi bina etmiş olan Bayezid-i Velî'nin güvenilir veziri İskender Paşa'nın ve bu camiyi hizmette tutmuş,Bayezid-i Velî'nin güvenilir veziri İskender Paşa'nın ve bu camiyi hizmette tutmuş, çeşitli yardımlar, tamirler ve techit ve tevsilerle cami olarak hizmetini devam ettirmişçeşitli yardımlar, tamirler ve techit ve tevsilerle cami olarak hizmetini devam ettirmiş hayır ve hasenât sahiplerinin, vaizlerin,hayır ve hasenât sahiplerinin, vaizlerin, cemaatlerin çevresine metfun bulunan mü'minin i mü'minatın ruhlarına hediye olsun diye; cemaatlerin çevresine metfun bulunan mü'minin i mü'minatın ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan yakından aşk şevk ile sevgiyle saygıyla bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelenuzaktan yakından aşk şevk ile sevgiyle saygıyla bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelen siz değerli kardeşlerimizin de âhirete göçmüş olan bütün müslüman geçmişlerinin;siz değerli kardeşlerimizin de âhirete göçmüş olan bütün müslüman geçmişlerinin; anne, baba, dede, nine, ecdâd, ceddât, akraba u taallukât,anne, baba, dede, nine, ecdâd, ceddât, akraba u taallukât, ahbâb u yârân ve yakınlarının ruhları şad olsun, kabirleri nur dolsun, makamları âlâ olsun, ahbâb u yârân ve yakınlarının ruhları şad olsun, kabirleri nur dolsun, makamları âlâ olsun, sevinçleri nurları kabirde ziyadeleşsin diye;sevinçleri nurları kabirde ziyadeleşsin diye; biz yaşamakta olan dâr-ı dünyada imtihan halinde bulunan mü'minler de bu imtihanı kazanalım, biz yaşamakta olan dâr-ı dünyada imtihan halinde bulunan mü'minler de bu imtihanı kazanalım, ömrümüzü rızâ-i Bârî'ye uygun geçirelim, ömrümüzü rızâ-i Bârî'ye uygun geçirelim, Rabbimiz'in huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmaya muvaffak olalım diye Rabbimiz'in huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmaya muvaffak olalım diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyup saydığımız büyüklerimizin cümlesinin,bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyup saydığımız büyüklerimizin cümlesinin, yakınlarımızın hepsinin ruhlarına bağışlayıp öyle başlayalım. Buyurun.

yakınlarımızın hepsinin ruhlarına bağışlayıp öyle başlayalım. Buyurun.

Bismillâhirrahmânirrahîm

Bismillâhirrahmânirrahîm

Hadis alimi ed-Deylemî'nin Enes rad‎ıyallahu anh'ten rivayet ettiğine göre Hadis alimi ed-Deylemî'nin Enes rad‎ıyallahu anh'ten rivayet ettiğine göre Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Râmûzü'l-ehâdîs hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Râmûzü'l-ehâdîs hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

İzâ hemme'l-abdü. "Kul kalkıştığı, gayret ettiği zaman..."

Neye kalkıştığı zaman?

İzâ hemme'l-abdü. "Kul kalkıştığı, gayret ettiği zaman..."

Neye kalkıştığı zaman?

En yebzüka fi'l-mescidi En yebzüka fi'l-mescidi ed-darabet erkânühû. "Mescitte tükürmeye kalkıştığı zaman mescidin duvarları sallanır, titremeye başlar."

ed-darabet erkânühû. "Mescitte tükürmeye kalkıştığı zaman mescidin duvarları sallanır, titremeye başlar."

Kul mescide tükürecek diye mescidin duvarları direkleri sallanmaya, titremeye başlar.

Kul mescide tükürecek diye mescidin duvarları direkleri sallanmaya, titremeye başlar.

Venzevâ kemâ tenzevi'l-celdetu fi'n-nâr. Venzevâ kemâ tenzevi'l-celdetu fi'n-nâr. "Ateşin içine atılan bir derinin kavrulup kuruyup kıvrılıp buruştuğu gibi"Ateşin içine atılan bir derinin kavrulup kuruyup kıvrılıp buruştuğu gibi mescit mânevî bakımdan buruşur." mescit mânevî bakımdan buruşur." Fe in hüve ibteleahâ ahrecallâhu minhu isneyni ve seb'îne dâen. Fe in hüve ibteleahâ ahrecallâhu minhu isneyni ve seb'îne dâen. "Eğer bu tükürüğü gelen kişi tükürmez de mescide tükürmeyeyim diye tükürüğünü yutarsa"Eğer bu tükürüğü gelen kişi tükürmez de mescide tükürmeyeyim diye tükürüğünü yutarsa Allah onun içinden yetmiş iki hastalığı çıkarıp giderir." Ve ketebe lehû bihâ elfey hasenetin. Allah onun içinden yetmiş iki hastalığı çıkarıp giderir." Ve ketebe lehû bihâ elfey hasenetin. "Ve Allah ona iki milyon hasene yazar."

İki bin tane bin hasene, ne ediyor?

"Ve Allah ona iki milyon hasene yazar."

İki bin tane bin hasene, ne ediyor?

İki milyon hasene yazar.

Bu bizi biraz şaşırtan bir hadîs-i şerîf:
İki milyon hasene yazar.

Bu bizi biraz şaşırtan bir hadîs-i şerîf:
"Allah Allah, mescide de tükürülür mü, olur mu hiç öyle şey!.."

Tükürülmez.
"Allah Allah, mescide de tükürülür mü, olur mu hiç öyle şey!.."

Tükürülmez.
Bizim mescitlerimiz halı kaplıdır, tertemizdir; ayakkabılarımızı çıkartırız, birbirlerine kapatırız.Bizim mescitlerimiz halı kaplıdır, tertemizdir; ayakkabılarımızı çıkartırız, birbirlerine kapatırız. Bazı titiz kardeşlerimiz, amcalarımız, hacı babalarımız, Bazı titiz kardeşlerimiz, amcalarımız, hacı babalarımız, tozu bile camiye dökülmesin diye camiye torbayla gelirler, pabuçlarını torbaya koyarlar. tozu bile camiye dökülmesin diye camiye torbayla gelirler, pabuçlarını torbaya koyarlar. Camiye çok hürmet ederiz. Camiye çok hürmet ederiz. Allah'ın evi diye, ibadet ettiğimiz yer diye camide ciddiyetimizi çok iyi koruruz, camiyi severiz.

Allah'ın evi diye, ibadet ettiğimiz yer diye camide ciddiyetimizi çok iyi koruruz, camiyi severiz.

Tükürmek ne kelime, hiç öyle şey olur mu?!..

Olmaz!
Tükürmek ne kelime, hiç öyle şey olur mu?!..

Olmaz!
Ama tarihin eski devirlerine, Peygamber Efendimiz'in zamanına gidelim.

Ama tarihin eski devirlerine, Peygamber Efendimiz'in zamanına gidelim.

Kurşun mu vardı, kubbe mi, kemer mi, duvar mı vardı?..

Kurşun mu vardı, kubbe mi, kemer mi, duvar mı vardı?..

Duvar vardı ama hurma dallarını çit yapmışlardı, üstünü sıvamışlardı. Duvar vardı ama hurma dallarını çit yapmışlardı, üstünü sıvamışlardı. Tavan vardı ama hurma yapraklarını örtmüşlerdi, gölgelik yapmışlardı.Tavan vardı ama hurma yapraklarını örtmüşlerdi, gölgelik yapmışlardı. Çardak; bizim bugünkü anlatabileceğimiz,Çardak; bizim bugünkü anlatabileceğimiz, o zamanki cami hakkında söyleyebileceğimiz çardak gibi bir şeydi.o zamanki cami hakkında söyleyebileceğimiz çardak gibi bir şeydi. Yan duvarları belki çamurla sıvanmış, o da kaliteli sıva, boya, ÇBS vs. nerede…Yan duvarları belki çamurla sıvanmış, o da kaliteli sıva, boya, ÇBS vs. nerede… Çok basit bir tarzda! Çünkü müslümanlar camileri süslememişler.Çok basit bir tarzda! Çünkü müslümanlar camileri süslememişler. Bir de süslememeyi özellikle yapmışlar.

Süslemeyi bilmezler mi?

Bir de süslememeyi özellikle yapmışlar.

Süslemeyi bilmezler mi?

O devirde hristiyanlar San'a'da kilise yaptırmış, altınla kaplatmışlar. O devirde hristiyanlar San'a'da kilise yaptırmış, altınla kaplatmışlar. Süslemeyi herkes bilir. Süslenmek çok eskiden beri var. Süslemeyi herkes bilir. Süslenmek çok eskiden beri var. İnsanoğulları altın, gümüş, süs ziyneti çok eskiden beri biliyor.

İnsanoğulları altın, gümüş, süs ziyneti çok eskiden beri biliyor.

Süslenmeyi bilmez miydi?

Bilirdi!

Süslenmeyi bilmez miydi?

Bilirdi!

İsteseydi o gelen hayırların sadakaların bir kısmını camiyi süslemeye vermez miydi?

İsteseydi o gelen hayırların sadakaların bir kısmını camiyi süslemeye vermez miydi?

Verebilirdi. Ama vermemiş!

Mescitleri sade yapmışlar, süslememişler, masraf yapmamışlar.
Verebilirdi. Ama vermemiş!

Mescitleri sade yapmışlar, süslememişler, masraf yapmamışlar.
Sade, Allah'ın bir binası işte!

Güzelliği nerde?

Sade, Allah'ın bir binası işte!

Güzelliği nerde?

Mânevîyatında, içinde ibadet edilmesinde! Mânevîyatında, içinde ibadet edilmesinde! Süsünde ziynetinde, kapısında, altınında, gümüşünde, mermerinde, nakşında,Süsünde ziynetinde, kapısında, altınında, gümüşünde, mermerinde, nakşında, oymasında, çıkmasında değil!..

Mescitler sadeydi.
oymasında, çıkmasında değil!..

Mescitler sadeydi.
Mescitlerin süslenmesi insanların zâhirperestliğinden olmuştur, Mescitlerin süslenmesi insanların zâhirperestliğinden olmuştur, dışa önem veriyorlar, sonradan sonraya böyle yapmışlardır.

dışa önem veriyorlar, sonradan sonraya böyle yapmışlardır.

Mescidin zemini nasıldı?

Nasıl olacak, dışarıdaki arazi nasılsa onun devamıydı!
Mescidin zemini nasıldı?

Nasıl olacak, dışarıdaki arazi nasılsa onun devamıydı!
Arazi çitle bölünmüş, çit de sıvanmış; dışarıdaki toprak neyse içerisi de toprak!

Arazi çitle bölünmüş, çit de sıvanmış; dışarıdaki toprak neyse içerisi de toprak!

Bunlar ne yaparlardı?

Allahu ekber, mescidin içinde toprağa secde ederlerdi. Ne olacak!
Bunlar ne yaparlardı?

Allahu ekber, mescidin içinde toprağa secde ederlerdi. Ne olacak!
Eğer hurma liflerinden ördükleri bir hasır var da oraya koymuşlarsa Eğer hurma liflerinden ördükleri bir hasır var da oraya koymuşlarsa o zaman üstleri başları toprak olmaz ama o zaman üstleri başları toprak olmaz ama eğer hasırsız bir yerde namaz kılmışlarsa toprak da olur,eğer hasırsız bir yerde namaz kılmışlarsa toprak da olur, Suudi Arabistan sıcak, terliyse alnına da yapışabilir.

Suudi Arabistan sıcak, terliyse alnına da yapışabilir.

Onun için Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

Onun için Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

"Müslümanın namaz esnasında alnını, elini topraklardan temizlemesi doğru olmaz!"

"Müslümanın namaz esnasında alnını, elini topraklardan temizlemesi doğru olmaz!"

Allah'ın huzurunda! O işi sonra yapsın. Amel-i kesîr olur. Boş şeyle uğraşmak olur. Allah'ın huzurunda! O işi sonra yapsın. Amel-i kesîr olur. Boş şeyle uğraşmak olur. Alnını temizleyecek, elinin toprağını giderecek, şak şuk şak şuk, mescidin içi şapultuya gider. Alnını temizleyecek, elinin toprağını giderecek, şak şuk şak şuk, mescidin içi şapultuya gider. Oradan anlıyoruz ki toprak veya biraz ileri bir şey, hurma liflerinden yapılmış hasır filan olabilir.Oradan anlıyoruz ki toprak veya biraz ileri bir şey, hurma liflerinden yapılmış hasır filan olabilir. Meşhur bir hadîs-i şerîf var, duymuşsunuzdur belki ona da hayret etmişsinizdir:

Meşhur bir hadîs-i şerîf var, duymuşsunuzdur belki ona da hayret etmişsinizdir:

Bu yeni din ne, bu peygamber nasıl bir insan, bu İslâm nasıl bir din bakalım diye bedevinin birisi çölden gelmiş. Bu yeni din ne, bu peygamber nasıl bir insan, bu İslâm nasıl bir din bakalım diye bedevinin birisi çölden gelmiş. Bir şeyi yok! Uçkurunu çözmüş, köşeye çişini yapacak, sahâbe-i kirâm;

Bir şeyi yok! Uçkurunu çözmüş, köşeye çişini yapacak, sahâbe-i kirâm;

"Vay! Seni edepsiz!" Parçalayacaklar, dövmeye kalkmışlar.

"Vay! Seni edepsiz!" Parçalayacaklar, dövmeye kalkmışlar.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; "Hayır dövmeyin! Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; "Hayır dövmeyin! Çişini yaptıysa bile oraya su dökün, temizleyin; güzelce anlatın!"

Çişini yaptıysa bile oraya su dökün, temizleyin; güzelce anlatın!"

Çünkü Peygamber Efendimiz çok cahil bir kavme peygamber gitti; onları adam etti, melek etti. Çünkü Peygamber Efendimiz çok cahil bir kavme peygamber gitti; onları adam etti, melek etti. Melek gibi güzel insanlar oldular, evliyâullah oldular, Allah'ın en sevgili kulları oldular.Melek gibi güzel insanlar oldular, evliyâullah oldular, Allah'ın en sevgili kulları oldular. Onlara yumuşaklıkla, yumuşak yumuşak öğrete öğrete her şeyi öğretti.Onlara yumuşaklıkla, yumuşak yumuşak öğrete öğrete her şeyi öğretti. Tahareti öğretti, tırnak kesmeyi öğretti, gusülü, abdesti, diş fırçalamayı, Tahareti öğretti, tırnak kesmeyi öğretti, gusülü, abdesti, diş fırçalamayı, koltuk altlarının kıllarını gidermeyi, kasıktaki kılları gidermeyi öğretti; her şeyi öğretti.koltuk altlarının kıllarını gidermeyi, kasıktaki kılları gidermeyi öğretti; her şeyi öğretti. Efendimiz'in sünnet-i seniyyesiyle, gayret-i nebeviyyesiyle pırıl pırıl bir ümmet meydana geldi. Efendimiz'in sünnet-i seniyyesiyle, gayret-i nebeviyyesiyle pırıl pırıl bir ümmet meydana geldi. "Hayır, dövmeyin!" dedi, dövdürtmedi.

"Hayır, dövmeyin!" dedi, dövdürtmedi.

Ama biz işin bir de bu tarafından bakalım: Bedevicik oraya niye küçük abdestini bozmaya kalktı?

Ama biz işin bir de bu tarafından bakalım: Bedevicik oraya niye küçük abdestini bozmaya kalktı?

Sokak gibi, bir duvar gibi gördü, kum diye gördü; ondan yaptı. Oradan da o anlaşılıyor.

Sokak gibi, bir duvar gibi gördü, kum diye gördü; ondan yaptı. Oradan da o anlaşılıyor.

Halı olsa halıya yapar mı? Ev içi gibi ziynetli filan olsa yapar mı?

Halı olsa halıya yapar mı? Ev içi gibi ziynetli filan olsa yapar mı?

Yapmaz. Demek ki aklın almayacağı kadar sadelik var!Yapmaz. Demek ki aklın almayacağı kadar sadelik var! Peygamber Efendimiz'in zamanında mescitlerde çok sadelik var.Peygamber Efendimiz'in zamanında mescitlerde çok sadelik var. Her şeyi içindeki özel ortamında anlamaya çalışmak lazım.Her şeyi içindeki özel ortamında anlamaya çalışmak lazım. Bu devre getirirseniz anlaşılmaz, balığı sudan çıkarttınız mı ölür.Bu devre getirirseniz anlaşılmaz, balığı sudan çıkarttınız mı ölür. Çağı içinde, devri içinde, çevresi içinde anlayacaksınız, anlatacaksınız.

Çağı içinde, devri içinde, çevresi içinde anlayacaksınız, anlatacaksınız.

Peygambere Efendimiz buyurdu ki;

Peygambere Efendimiz buyurdu ki;

"Kim Allah rızası için bir mescit yaparsa Allah da ona cennette bir köşk yapar,"Kim Allah rızası için bir mescit yaparsa Allah da ona cennette bir köşk yapar, Allah da ona cennette bir köşk bina eder!"

Allah da ona cennette bir köşk bina eder!"

Allah hepimize yapmayı nasip etsin. Allah hepimize yapmayı nasip etsin. Ne güzel!

Sahâbe-i kirâm nasıl insanlar?

Ne güzel!

Sahâbe-i kirâm nasıl insanlar?

İnsanların peştamalı varsa gömleği yok, gömleği varsa pabucu yok, hurması varsa katığı yok. İnsanların peştamalı varsa gömleği yok, gömleği varsa pabucu yok, hurması varsa katığı yok. Fukara, maddeten fukara; mâneviyat bakımından hepsi padişah, yoksul!

Fukara, maddeten fukara; mâneviyat bakımından hepsi padişah, yoksul!

"Yâ Resûlallah! Yolların kenarlarında namaz kılınsın diye "Yâ Resûlallah! Yolların kenarlarında namaz kılınsın diye dallar dikilip de çardak yapılmış, namazgâhlar; onlar da bu hükme dâhil midir?"

dallar dikilip de çardak yapılmış, namazgâhlar; onlar da bu hükme dâhil midir?"

Peygamber Efendimiz; "Evet, dâhildir!" buyurdu.

Peygamber Efendimiz; "Evet, dâhildir!" buyurdu.

Ne mutlu! Ben onun için diyorum: Bir talebe bile bir mescit yapabilir. Ne mutlu! Ben onun için diyorum: Bir talebe bile bir mescit yapabilir. Gider, karayollarının kenarında bir yerde durur.

Gider, karayollarının kenarında bir yerde durur.

"Tamam cennetteki köşkü kazanacak fırsatı yakaladım... "Tamam cennetteki köşkü kazanacak fırsatı yakaladım... Dört tane direk, üstüne sekiz tane dal, üstüne bir gölgelik; burası namazgâh!.."

Dört tane direk, üstüne sekiz tane dal, üstüne bir gölgelik; burası namazgâh!.."

Ne oldu?

Peygamber Efendimiz'e sordukları şey oldu!

Ne oldu?

Peygamber Efendimiz'e sordukları şey oldu!

"Yolların kenarlarındaki çardaklar namazgâhlar da, "Yolların kenarlarındaki çardaklar namazgâhlar da, basit şeyler de cennette köşk kazanmaya sebep olur mu?"

basit şeyler de cennette köşk kazanmaya sebep olur mu?"

Olur, evet olur. Allah'ın lütfu çok, sen Allah rızası için bir kulübecik bile,Olur, evet olur. Allah'ın lütfu çok, sen Allah rızası için bir kulübecik bile, çardakçık bile yapsan, Allah sana cennette bir köşk verecek. çardakçık bile yapsan, Allah sana cennette bir köşk verecek. Hadîs-i şerîfte böyle buyruluyor.

Hadîs-i şerîfte böyle buyruluyor.

Peygamber Efendimiz; "Hem de o mescitlerin süprüntüleri huri kızlarının mehirleridir." dedi.

Peygamber Efendimiz; "Hem de o mescitlerin süprüntüleri huri kızlarının mehirleridir." dedi.

Ne demek?

Öyle bir çardağa, öyle bir namazgâha girdiğin zaman tozlanmıştır,
Ne demek?

Öyle bir çardağa, öyle bir namazgâha girdiğin zaman tozlanmıştır,
yukardan yapraklar dökülmüştür vs.yukardan yapraklar dökülmüştür vs. Eğer eline süpürecek bir şey alıp süpürüp tozlarını bir yere toplasan, orayı temizleyiversen… Eğer eline süpürecek bir şey alıp süpürüp tozlarını bir yere toplasan, orayı temizleyiversen… Belki tozu, kiri, yaprağı yoktur da çakılı vardır, insanın dizine, ayağına filan batar. Belki tozu, kiri, yaprağı yoktur da çakılı vardır, insanın dizine, ayağına filan batar. Onları süpürüversen onların süprüntüleri bile huri kızlarının mehirleridir.Onları süpürüversen onların süprüntüleri bile huri kızlarının mehirleridir. Mücevher olacak, demek.

Bir kız kolay kolay taşa çakıla, çöpe gelir mi?

Mücevher olacak, demek.

Bir kız kolay kolay taşa çakıla, çöpe gelir mi?

Gelmez. Mücevhere gelir. Yüzükleri, küpeleri, gerdanlıkları, takıları, beşibiryerdeleri takacaksın;Gelmez. Mücevhere gelir. Yüzükleri, küpeleri, gerdanlıkları, takıları, beşibiryerdeleri takacaksın; şu kadar şunu isterim, bu kadar bunu isterim...

şu kadar şunu isterim, bu kadar bunu isterim...

Bunlar huri kızlarının mehirleri olacağına göreBunlar huri kızlarının mehirleri olacağına göre Allah onu âhirette mücevhere döndürecek demek.

Allah onu âhirette mücevhere döndürecek demek.

Kâdir mi?

Amennâ ve saddaknâ! Her şeye kâdir.

"Huri kızlarının mehirleridir." dedi.

Kâdir mi?

Amennâ ve saddaknâ! Her şeye kâdir.

"Huri kızlarının mehirleridir." dedi.

Buradan da anlıyoruz ki süpürülebilen, örtüsü olmayan sade yapılardı. Buradan da anlıyoruz ki süpürülebilen, örtüsü olmayan sade yapılardı. O zavallı bedeviciğin cahilliğinden gidip kenarında ihtiyacını gidermek istediği gibi,O zavallı bedeviciğin cahilliğinden gidip kenarında ihtiyacını gidermek istediği gibi, birisi tükürmek de isteyebilir. Boğazına takılır filan…

birisi tükürmek de isteyebilir. Boğazına takılır filan…

Peygamber Efendimiz; "O zaman mescidin duvarları titrer!" diyor.

Peygamber Efendimiz; "O zaman mescidin duvarları titrer!" diyor.

Id-darabe. Isdırap diyor ama titremek [anlamında].Id-darabe. Isdırap diyor ama titremek [anlamında]. Azamın ıstırabı, titremesi demek. Mescidin duvarları titriyor. Azamın ıstırabı, titremesi demek. Mescidin duvarları titriyor. "Bana saygısızlık gösterip tükürecek mi acaba?.." diye titrer, "Bana saygısızlık gösterip tükürecek mi acaba?.." diye titrer, ateşteki derinin ezilip büzüldüğü gibi büzülür, ezilir. Nasıl kıvrılır sertleşir, onun gibi.

ateşteki derinin ezilip büzüldüğü gibi büzülür, ezilir. Nasıl kıvrılır sertleşir, onun gibi.

Mescit üzülüyor…

"Hocam, mescidin canı var mı, şuuru var mı, siniri, beyni var mı?.."

Mescit üzülüyor…

"Hocam, mescidin canı var mı, şuuru var mı, siniri, beyni var mı?.."

O seninle benim mantığım! Peygamber EfendimizO seninle benim mantığım! Peygamber Efendimiz bir hurma kütüğünün üzerinde hutbe okuyordu da dediler ki;bir hurma kütüğünün üzerinde hutbe okuyordu da dediler ki; "Hurma kütüğü olmasın, üç basamaklı bir minber yapalım." "Hurma kütüğü olmasın, üç basamaklı bir minber yapalım." Marangozun bir tanesi Peygamber Efendimize sevgisinden bir minbercik yaptı.Marangozun bir tanesi Peygamber Efendimize sevgisinden bir minbercik yaptı. Kütüğü de aldılar öbür tarafa koydular.

Kütüğü de aldılar öbür tarafa koydular.

Kütükten bir ses… Ağlıyor!

Neden?

Kütükten bir ses… Ağlıyor!

Neden?

"Resûlullah Efendimiz benim üzerime çıkıp da hutbeyi öyle okurdu,"Resûlullah Efendimiz benim üzerime çıkıp da hutbeyi öyle okurdu, şimdi ben ondan mahrum kaldım." diye kütük ağlıyor.şimdi ben ondan mahrum kaldım." diye kütük ağlıyor. Peygamber Efendimiz minberden indi, o kütüğün yanına gitti, elini onun üstüne koydu;Peygamber Efendimiz minberden indi, o kütüğün yanına gitti, elini onun üstüne koydu; sesi o zaman geçti. sesi o zaman geçti. O zamana kadar devam etti, bunu herkes biliyor.O zamana kadar devam etti, bunu herkes biliyor. Onun için şairin;

Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı!

dediği gibi
Onun için şairin;

Bastığın yerleri toprak diyerek geçme tanı!

dediği gibi
etrafındaki taşı taş sanma, kayayı kaya, ağacı ağaç sanma!

etrafındaki taşı taş sanma, kayayı kaya, ağacı ağaç sanma!

Bismillâhirrahmânirrahim.

Bismillâhirrahmânirrahim.

Ve in min şey'in illâ yüsebbihu bi-hamdihî ve lâkin lâ tefkahûne tesbîhahüm.Ve in min şey'in illâ yüsebbihu bi-hamdihî ve lâkin lâ tefkahûne tesbîhahüm. "Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı tesbih etmesin!"

Subhânallah, subhânallah, subhânallah…

"Hiçbir şey yoktur ki Allah'ı tesbih etmesin!"

Subhânallah, subhânallah, subhânallah…

Her şey teşbihte!

Ve in min şey'in illâ yüsebbihu bi-hamdihî.

Her şey teşbihte!

Ve in min şey'in illâ yüsebbihu bi-hamdihî.

"Tesbihe devam ediyor!" Muzâri siygası, istimra siygası: Yüsebbihû!

"Tesbihe devam ediyor!" Muzâri siygası, istimra siygası: Yüsebbihû!

Sebbeha siygası da var:

Sebbeha siygası da var:

Sebbeha lillâhi mâ fi's-semâvâtî ve'l-ard. "Yerdeki, gökteki her şey Allah'a tesbih etti." siygası var. Sebbeha lillâhi mâ fi's-semâvâtî ve'l-ard. "Yerdeki, gökteki her şey Allah'a tesbih etti." siygası var. Yüsebbihu lillâhi. "Tesbih ediyor, etmekte!" siygası da var.

Yüsebbihu lillâhi. "Tesbih ediyor, etmekte!" siygası da var.

Ve in min şey'in illâ yüsebbihu bi-hamdihî. Ve in min şey'in illâ yüsebbihu bi-hamdihî. "Hiçbir varlık, hiçbir şey yoktur ki Allah'ı zikr ü tesbih etmesin.""Hiçbir varlık, hiçbir şey yoktur ki Allah'ı zikr ü tesbih etmesin." Ve lâkin lâ tefkahûne tesbîhahüm.Ve lâkin lâ tefkahûne tesbîhahüm. "Siz insanoğulları onların tesbihini sezemezsiniz, kavrayamazsınız, anlayamazsınız."Siz insanoğulları onların tesbihini sezemezsiniz, kavrayamazsınız, anlayamazsınız. Tesbihi var ama siz anlayamazsınız!"

Tesbihi var ama siz anlayamazsınız!"

Demek ki bugünkü bizim ilim tasniflerine göre Demek ki bugünkü bizim ilim tasniflerine göre cansızlar, canlılar, hayvanlar ve bitkiler vs. gibi taksimlerin ötesinde bizim bilmediğimiz cansızlar, canlılar, hayvanlar ve bitkiler vs. gibi taksimlerin ötesinde bizim bilmediğimiz daha başka sırlar var; anlayan anlıyor, anlamayan şaşırıp kalıyor. daha başka sırlar var; anlayan anlıyor, anlamayan şaşırıp kalıyor. Ne yapalım?.. Anlarsa anlar; söyleyen Allah, söyleyen Resûlullah!Ne yapalım?.. Anlarsa anlar; söyleyen Allah, söyleyen Resûlullah! Anlasana be adam, Allah celle celâlüh söylüyor!Anlasana be adam, Allah celle celâlüh söylüyor! Resûlullah söylüyor, senin gibi değil işte!

Resûlullah söylüyor, senin gibi değil işte!

"[Ama] benim lisede okuduğum, ortaokulda okuduğum bilgiler…"

"[Ama] benim lisede okuduğum, ortaokulda okuduğum bilgiler…"

Başında paralansın, o kitaplar başında paralansın! Başında paralansın, o kitaplar başında paralansın! Yahu Kur'ân-ı Kerîm'de Allah söylüyor! İnsafın yok mu senin! Yahu Kur'ân-ı Kerîm'de Allah söylüyor! İnsafın yok mu senin! Beşerin yazdığı lise kitabıyla Kur'ân-ı Kerîm bir olur mu? Bu işin bir başka sırrı var.

Beşerin yazdığı lise kitabıyla Kur'ân-ı Kerîm bir olur mu? Bu işin bir başka sırrı var.

Evliyâullahın büyüklerinden, Eyüp'teki şeyh Abdülehad-i Nûrî hazretlerine soruyorlar:

Evliyâullahın büyüklerinden, Eyüp'teki şeyh Abdülehad-i Nûrî hazretlerine soruyorlar:

"Her şey Allah'ı tesbih edermiş, nasıl? Lisân-ı hâl ile mi tesbih ederler?"

"Her şey Allah'ı tesbih edermiş, nasıl? Lisân-ı hâl ile mi tesbih ederler?"

"Lisân-ı hâl ile tesbih eder." dese herkes itiraz edemez. "Lisân-ı hâl ile tesbih eder." dese herkes itiraz edemez. Çünkü mesela insan korktuğu zaman bile konuşmuyor ama lisân-ı hâl ile belli. Çünkü mesela insan korktuğu zaman bile konuşmuyor ama lisân-ı hâl ile belli. Gülüyor, seviniyor, lisân-ı hâlden anlıyorsun veya üzgün, anlıyorsun. Gülüyor, seviniyor, lisân-ı hâlden anlıyorsun veya üzgün, anlıyorsun. Hâlinden seziyorsun, lisân-ı hâli herkes anlar.

Hâlinden seziyorsun, lisân-ı hâli herkes anlar.

"Lisân-ı hâl ile mi tesbih ediyor?"

"Lisân-ı hâl ile mi tesbih ediyor?"

Abdülehad-i Nûrî hazretleri;

"Subhanallah! der, bayağı söyler ama anlayan anlar!" diyor.

Abdülehad-i Nûrî hazretleri;

"Subhanallah! der, bayağı söyler ama anlayan anlar!" diyor.

İspat ediyor. Padişahın huzurunda münakaşa ediyorlar, öbür alimler lisân-ı hâl ile midir,İspat ediyor. Padişahın huzurunda münakaşa ediyorlar, öbür alimler lisân-ı hâl ile midir, lisân-ı kâl ile midir?

lisân-ı kâl ile midir?

"Lisân-ı kâl iledir!" diyor. Evliyâullah. "Lisân-ı kâl iledir!" diyor. Evliyâullah. Perdesi açık, gözünden biliyor, bayağı Allah der.

Perdesi açık, gözünden biliyor, bayağı Allah der.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz peygamber olmasından az evvelki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz peygamber olmasından az evvelki zamanlarda nereden geçerse etrafındaki kayalar, zamanlarda nereden geçerse etrafındaki kayalar, ağaçlar kendisine es-Selâmu aleyke yâ Resûlallah derdi ve duyardı, şaşırırdı. ağaçlar kendisine es-Selâmu aleyke yâ Resûlallah derdi ve duyardı, şaşırırdı. es-Selâmu aleyke yâ Resûlallah… Dağlar, taşlar selamlıyor.

es-Selâmu aleyke yâ Resûlallah… Dağlar, taşlar selamlıyor.

Bu işler biraz lise mantığının üstünde işler. Bu işler biraz lise mantığının üstünde işler. Bunu liseli anlayamaz, ortaokullu anlayamaz.Bunu liseli anlayamaz, ortaokullu anlayamaz. Batılı hiç anlayamaz çünkü kâfir, kâfir hiç anlayamaz! Batılı hiç anlayamaz çünkü kâfir, kâfir hiç anlayamaz! Mü'minlerin de gafilleri anlayamaz; ancak alimleri ve evliyâsı anlar!

Mü'minlerin de gafilleri anlayamaz; ancak alimleri ve evliyâsı anlar!

"Evet, sesi var duyuluyor, subhanallah diyor." diyor.

"Evet, sesi var duyuluyor, subhanallah diyor." diyor.

"Ben duymuyorum..."

Senin kulağın sağır, git tedavi et!
"Ben duymuyorum..."

Senin kulağın sağır, git tedavi et!
Duyan duyuyor; Peygamber Efendimiz duyuyor, evliyâullah duyuyor sen duymuyorsun!Duyan duyuyor; Peygamber Efendimiz duyuyor, evliyâullah duyuyor sen duymuyorsun! Demek kusur sende! Kur'ân-ı Kerîm söylüyor, "Tesbih ediyor." diyor; Demek kusur sende! Kur'ân-ı Kerîm söylüyor, "Tesbih ediyor." diyor; demek ki kusur duymayanda, duyurmayan Allah'a yalvarsın! Ne yapalım:demek ki kusur duymayanda, duyurmayan Allah'a yalvarsın! Ne yapalım: "Yâ Rabbi! Bu tesbihleri ben duyamıyorum, bana duyur!" desin, isterse Allah ona da duyurur.

"Yâ Rabbi! Bu tesbihleri ben duyamıyorum, bana duyur!" desin, isterse Allah ona da duyurur.

Mescidin duvarları titremeye başlıyor, kırışıp büzülüyor; "Acaba tükürecek mi?.."

Mescidin duvarları titremeye başlıyor, kırışıp büzülüyor; "Acaba tükürecek mi?.."

Adam insafa geldi, oranın ibadethane olduğunu anladı, yapmaması lazım! Adam insafa geldi, oranın ibadethane olduğunu anladı, yapmaması lazım! Toprak, sokaktaki toprak gibi ama burasının hudutları çevrilmiş,Toprak, sokaktaki toprak gibi ama burasının hudutları çevrilmiş, burada namaz kılınıyor burası mescid; Yuttu!

burada namaz kılınıyor burası mescid; Yuttu!

Balgam kolay yutulur mu?

Yutulmaz, insanın midesi bulanıyor.

Balgam kolay yutulur mu?

Yutulmaz, insanın midesi bulanıyor.

Ama niçin yuttu?

Mescide saygısızlık olmasın diye!
Ama niçin yuttu?

Mescide saygısızlık olmasın diye!
Çok büyük bir fedakârlık yaptı, yuttu. Çok büyük bir fedakârlık yaptı, yuttu. O zaman Allah onun yetmiş iki tane derdine, hastalığına şifa verir.

O zaman Allah onun yetmiş iki tane derdine, hastalığına şifa verir.

"Sen misin benim ibadet yerime sevgi ve saygı gösteren, ben de seni şifayâb eyledim!" diye "Sen misin benim ibadet yerime sevgi ve saygı gösteren, ben de seni şifayâb eyledim!" diye şifa verir ve ona iki milyon hasene yazar.

şifa verir ve ona iki milyon hasene yazar.

İki milyon hasene az değil büyük rakam, büyük sermaye.

Ne yapacağız?

İki milyon hasene az değil büyük rakam, büyük sermaye.

Ne yapacağız?

"Keşke mescitlerimiz toprak olsaydı da tükürecek gibi olsaydık da tükürmeseydik, yutsaydık…" "Keşke mescitlerimiz toprak olsaydı da tükürecek gibi olsaydık da tükürmeseydik, yutsaydık…" Öyle yapma, sen de mescide senin yapabileceğin şekilde saygı göster.Öyle yapma, sen de mescide senin yapabileceğin şekilde saygı göster. Sen de teke gibi kokan ayaklarınla gelip halının üstüne basma!

Sen de teke gibi kokan ayaklarınla gelip halının üstüne basma!

Yaz gününde çalışıyor, mâşaallah turp gibi de sağlam. Yaz gününde çalışıyor, mâşaallah turp gibi de sağlam. Ayakları pınar gibi ter çıkartıyor, yün çorabı ıslanıyorAyakları pınar gibi ter çıkartıyor, yün çorabı ıslanıyor ama onu da çıkartmaya üşeniyor, çıkartmıyor.ama onu da çıkartmaya üşeniyor, çıkartmıyor. Veya şadırvanda çıkartıyor, abdestini alıyor, tertemiz ayağının üstüne leş gibi çorabı giyiyor.Veya şadırvanda çıkartıyor, abdestini alıyor, tertemiz ayağının üstüne leş gibi çorabı giyiyor. Lap lap bastığı yerlere ıslak ıslak izler ta ön tarafa kadar gidiyor. Lap lap bastığı yerlere ıslak ıslak izler ta ön tarafa kadar gidiyor. Allahu Ekber, namazını kılacaksın, "Allah, aman yâ Rabbi! Allahu Ekber, namazını kılacaksın, "Allah, aman yâ Rabbi! Sen bana sabır ver yâ Rabbi! Bayılacağım ama hele bayılmayayım…"

Sen bana sabır ver yâ Rabbi! Bayılacağım ama hele bayılmayayım…"

Neden?

Adam kirli çorabınla ne basıyorsun!
Neden?

Adam kirli çorabınla ne basıyorsun!
Orası bembeyaz olsa göreceksin, halı olduğundan anlamıyorsun! Orası bembeyaz olsa göreceksin, halı olduğundan anlamıyorsun! Tertemiz yıka, kâğıt mendille kurula veya dışarıda takunyada biraz bekle kurula, Tertemiz yıka, kâğıt mendille kurula veya dışarıda takunyada biraz bekle kurula, ondan sonra tertemiz ayakla gel. ondan sonra tertemiz ayakla gel. Çorapları pabucunun içine sok, orada dursun, sonra giy!

Çorapları pabucunun içine sok, orada dursun, sonra giy!

Çorapsız da pabuç giyilmiyor; denedim, çorapsız pabuç giydiğin zaman olmuyor.Çorapsız da pabuç giyilmiyor; denedim, çorapsız pabuç giydiğin zaman olmuyor. Çorabın fonksiyonu var, işe yarıyor, çorap pabuçla ayak arasında conta vazifesi görüyor. Çorabın fonksiyonu var, işe yarıyor, çorap pabuçla ayak arasında conta vazifesi görüyor. Biliyorsunuz makineler de contasız olmuyor, conta vazifesi görüyor. İyi. Biliyorsunuz makineler de contasız olmuyor, conta vazifesi görüyor. İyi. Birkaç defa çorapsız giyeyim dedim, hiç rahat olmadı. Çorap giyilecek ama sıhhî çorap giyilecek.

Birkaç defa çorapsız giyeyim dedim, hiç rahat olmadı. Çorap giyilecek ama sıhhî çorap giyilecek.

Çorabı yıkayacaksın, ne olur! Bugünkü çorabı bugün giyersin, akşam yıkarsın. Çorabı yıkayacaksın, ne olur! Bugünkü çorabı bugün giyersin, akşam yıkarsın. Koca sakalımla ben bile kaç tane yıkıyorum. Koca sakalımla ben bile kaç tane yıkıyorum. Yıkamayı bana bıraktıklarından değil; ne olacak, hop yıkıyorsun, asıveriyorsun. Yıkamayı bana bıraktıklarından değil; ne olacak, hop yıkıyorsun, asıveriyorsun. Ertesi gün kupkuru, mis gibi sabun kokulu, öyle giyiyorsun.

Ertesi gün kupkuru, mis gibi sabun kokulu, öyle giyiyorsun.

"Yok, bugün yıkamam..."

"Yarın?"

"Yarın da yıkamam."

"Öbür gün?"

"Yok, bugün yıkamam..."

"Yarın?"

"Yarın da yıkamam."

"Öbür gün?"

"Öbür gün de yıkamam."

"Ne yapacaksın?"

"Öbür gün de yıkamam."

"Ne yapacaksın?"

Bir hafta geçecek, on gün geçecek, orada cemaati bayıltacaksın.Bir hafta geçecek, on gün geçecek, orada cemaati bayıltacaksın. İçeri bir girdiği zaman innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn,İçeri bir girdiği zaman innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn, sağa sola serilenler, bayılanlar mı olsun?..

sağa sola serilenler, bayılanlar mı olsun?..

Biz de camiye saygıyı [temizlikle gösterelim], konuşmayarak gösterelim, Biz de camiye saygıyı [temizlikle gösterelim], konuşmayarak gösterelim, caminin içinde ibadetimizi güzel yaparak gösterelim vs… caminin içinde ibadetimizi güzel yaparak gösterelim vs… İnsan düşündü mü âdabın inceliklerini, çeşitlerini bulabilir.İnsan düşündü mü âdabın inceliklerini, çeşitlerini bulabilir. Muhterem kardeşlerim!Muhterem kardeşlerim! Anlıyoruz ki Allah celle celâlüh kendisinin ibadethanesine muhabbet, hürmet edilmesini,Anlıyoruz ki Allah celle celâlüh kendisinin ibadethanesine muhabbet, hürmet edilmesini, riayet edilmesini, dikkat edilmesini seviyor. riayet edilmesini, dikkat edilmesini seviyor. O hâlde biz de orası benim Rabbimin ibadetgâhı diyerek konuşmamıza, hareketimize, O hâlde biz de orası benim Rabbimin ibadetgâhı diyerek konuşmamıza, hareketimize, davranışımıza, girişimize, çıkışımıza dikkat edelim.davranışımıza, girişimize, çıkışımıza dikkat edelim. Bismillâhirrahmânirrahim [diye] besmeleyle ayağımızı atalım.Bismillâhirrahmânirrahim [diye] besmeleyle ayağımızı atalım. Giriş duası var, çıkış duası var;Giriş duası var, çıkış duası var; Allahümme iftahlenâ ebvâbâ rahmetike ve salli ve sellim Allahümme iftahlenâ ebvâbâ rahmetike ve salli ve sellim alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî sellim… diye duaları var.

alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî sellim… diye duaları var.

[Camiye] girerken sağ ayağıyla girecek oturacak, kimseyi üzmeyecek.[Camiye] girerken sağ ayağıyla girecek oturacak, kimseyi üzmeyecek. Yan yana oturuyorlar, sohbet ediyorlar:

Yan yana oturuyorlar, sohbet ediyorlar:

"Nasılsın iyi misin? Bir haftadır göremedim, seni nerelerdesin…"

"Nasılsın iyi misin? Bir haftadır göremedim, seni nerelerdesin…"

Ben de burada namaz kılıyorum. Yüksek sesle konuştukça aklım başka şeylere gidiyor.

Ben de burada namaz kılıyorum. Yüksek sesle konuştukça aklım başka şeylere gidiyor.

"Ne oldu senedi ödedin mi, ödemedin mi…"

"Ne oldu senedi ödedin mi, ödemedin mi…"

Caminin içinde ötekiler rahatsız oluyor. Caminin içinde ötekiler rahatsız oluyor. Veya yüksek sesle Kur'ân-ı Kerîm okuyor;Veya yüksek sesle Kur'ân-ı Kerîm okuyor; iyi güzel oku da biraz hafif oku, benim de başka işim var. iyi güzel oku da biraz hafif oku, benim de başka işim var. Ben de başka bir şey okuyacağım, benim de bir mecburiyetim var.

Ben de başka bir şey okuyacağım, benim de bir mecburiyetim var.

Etrafı taciz edecek! İnsan tabi Kur'an'dan taciz olmaz, Etrafı taciz edecek! İnsan tabi Kur'an'dan taciz olmaz, o zaman bırakıyorsun o kardeşin okuduğunu dinliyorsuno zaman bırakıyorsun o kardeşin okuduğunu dinliyorsun tabii ama herkese saygılı olmak başka, temizliğe riayet etmek başka...tabii ama herkese saygılı olmak başka, temizliğe riayet etmek başka... İnşaallah Rabbimiz'in ihsanına ermek için Rabbimiz'in ibadethanesine dikkat edelim.

İnşaallah Rabbimiz'in ihsanına ermek için Rabbimiz'in ibadethanesine dikkat edelim.

İzâ heleke kisrâ fe lâ kisrâ ba'dehû ve izâ heleke kayserun fe lâ kaysera ba'dehû. İzâ heleke kisrâ fe lâ kisrâ ba'dehû ve izâ heleke kayserun fe lâ kaysera ba'dehû. Vellezî nefsî bi-yedihî le tünfikunne kuüûzehümâ fî sebîlillâh.

Vellezî nefsî bi-yedihî le tünfikunne kuüûzehümâ fî sebîlillâh.

Ebû Said hazretlerinden, Buhârî'de, Müslim'de Tirmizî'de var, Câbir b. Semûre'den var,Ebû Said hazretlerinden, Buhârî'de, Müslim'de Tirmizî'de var, Câbir b. Semûre'den var, Ebû Hüreyre rad‎yallahu anh'ten rivayet edilmiş, kaynakları çok ve sahih kaynaklar.

Ebû Hüreyre rad‎yallahu anh'ten rivayet edilmiş, kaynakları çok ve sahih kaynaklar.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

"Kisra öldüğü zaman ondan sonra başka Kisra yok! "Kisra öldüğü zaman ondan sonra başka Kisra yok! Kayser öldüğü zaman ondan sonra başka Kayser yok!" Kayser öldüğü zaman ondan sonra başka Kayser yok!" Vellezî nefsî bi-yedihî Vellezî nefsî bi-yedihî le tünfikunne künûzehümâ fî sebîlillâh. "Şu nefsim, canım elinde olan Rabbime yeminler olsun ki, and olsun ki le tünfikunne künûzehümâ fî sebîlillâh. "Şu nefsim, canım elinde olan Rabbime yeminler olsun ki, and olsun ki Allah yolunda siz cihat ettiğiniz zaman Kisra'nın,Allah yolunda siz cihat ettiğiniz zaman Kisra'nın, Kayser'in hazinelerine Allah tarafından sahip olacaksınız. Kayser'in hazinelerine Allah tarafından sahip olacaksınız. Ganimetiniz olacak, Allah onları size verecek. Ganimetiniz olacak, Allah onları size verecek. Onların hazineleri sizin elinize geçecek.Onların hazineleri sizin elinize geçecek. Onlar size Allah yolunda infak olunacak!" buyuruyor.

Ne zaman söylüyor?

Onlar size Allah yolunda infak olunacak!" buyuruyor.

Ne zaman söylüyor?

Sağlığında söylüyor.

Peygamber Efendimiz'in sağlığında durum neydi?

Sağlığında söylüyor.

Peygamber Efendimiz'in sağlığında durum neydi?

İslâmiyet Arabistan'da yayılmıştı ama İran'da ve Irak'a hâkim Kisralar vardı. İslâmiyet Arabistan'da yayılmıştı ama İran'da ve Irak'a hâkim Kisralar vardı. Sasanî imparatoruna Kisra deniliyordu.Sasanî imparatoruna Kisra deniliyordu. Bir de Suriye'de, Anadolu'da, Mısır'da ve Yemen'e kadar olan toprakları da almış Bizanslılar vardı;Bir de Suriye'de, Anadolu'da, Mısır'da ve Yemen'e kadar olan toprakları da almış Bizanslılar vardı; başlarında Kayser vardı. Onların hükümdarlarına Kayser deniliyor, iki büyük devlet…

başlarında Kayser vardı. Onların hükümdarlarına Kayser deniliyor, iki büyük devlet…

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yeminle söylüyor:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem yeminle söylüyor:

"Şu canımı yaratan, öldürecek olan, canım elinde olan Allah'a yemin olsun ki…"

"Şu canımı yaratan, öldürecek olan, canım elinde olan Allah'a yemin olsun ki…"

Nefs, burada "can" demek.

Küllü nefsin zâikatü'l-mevt.
Nefs, burada "can" demek.

Küllü nefsin zâikatü'l-mevt.
"Her nefis ölümü tadacaktır, her can ölecektir!" gibi.

"Her nefis ölümü tadacaktır, her can ölecektir!" gibi.

"Onların hazinelerini Allah size infak edecek. "Onların hazinelerini Allah size infak edecek. Fîsebîlillah cihat edeceksiniz, bunlar sizlere infak olunacak."

Fîsebîlillah cihat edeceksiniz, bunlar sizlere infak olunacak."

Sadaka Resûlullah. "Efendimiz doğru buyurdu."

Sadaka Resûlullah. "Efendimiz doğru buyurdu."

Doğruluğu sonradan çıktı, İslâm mücahitleri Sasanî imparatorluğunu yendiler.Doğruluğu sonradan çıktı, İslâm mücahitleri Sasanî imparatorluğunu yendiler. Peygamber Efendimiz'in gönderdiği elçiyi öldürüp dePeygamber Efendimiz'in gönderdiği elçiyi öldürüp de İslâm'a davet mektubunu parça parça yırtmış olan Kayser'i oğlu öldürdü!İslâm'a davet mektubunu parça parça yırtmış olan Kayser'i oğlu öldürdü! Allah onu oğlunun eliyle öldürttü.Allah onu oğlunun eliyle öldürttü. Oğlu cinayet işledi, baba katili oldu. Baba da oğlu tarafından öldürülmek rezaletine uğramış oldu.

Oğlu cinayet işledi, baba katili oldu. Baba da oğlu tarafından öldürülmek rezaletine uğramış oldu.

Sonra Kâdisiye savaşında müslümanlarla çarpışmak için fillerini getirmişlerdi,Sonra Kâdisiye savaşında müslümanlarla çarpışmak için fillerini getirmişlerdi, hatta "Korkmayın, biz Arapları nasıl olsa yeneriz…" diye hazinesini bile getirmiş. hatta "Korkmayın, biz Arapları nasıl olsa yeneriz…" diye hazinesini bile getirmiş. "Bak hazinemi getiriyorum, onlardan korkmuyorum, hazine-i hümayun da burada."Bak hazinemi getiriyorum, onlardan korkmuyorum, hazine-i hümayun da burada. Biz bunları yeneriz…" diyeBiz bunları yeneriz…" diye İran Sasanileri, Kisra'nın askerleri koca bir orduyla İslâm mücahitlerinin karşısına çıkmışlardı.İran Sasanileri, Kisra'nın askerleri koca bir orduyla İslâm mücahitlerinin karşısına çıkmışlardı. Allah onları perişan eyledi, Müslümanlara galibiyet ihsan eyledi, Allah onları perişan eyledi, Müslümanlara galibiyet ihsan eyledi, hazinelerini de bu hadîs-i şerîfte Efendimiz'in yeminle vaat ettiği gibihazinelerini de bu hadîs-i şerîfte Efendimiz'in yeminle vaat ettiği gibi mücahitler arasında taksim ettirdi. Allah'ın hükmü böyle, Resûlüne de vaadi böyle;mücahitler arasında taksim ettirdi. Allah'ın hükmü böyle, Resûlüne de vaadi böyle; Resûlullah Efendimiz'in sözü de hak! Hak peygamber olan böyle hak söyler! Resûlullah Efendimiz'in sözü de hak! Hak peygamber olan böyle hak söyler! Sonra Bizans'ın toprakları da müslümanların eline geçti, elhamdülillah.

Sonra Bizans'ın toprakları da müslümanların eline geçti, elhamdülillah.

Allah bu mübarek diyarları İslâm'dan ayrılmamız dolayısıyla Allah bu mübarek diyarları İslâm'dan ayrılmamız dolayısıyla bizim elimizden kâfirlerin eline tekrar geçirtmesin!

Nasıl olmamız lazım?

bizim elimizden kâfirlerin eline tekrar geçirtmesin!

Nasıl olmamız lazım?

Buraları fetheden dedelerimiz gibi olmamız lazım; mü'min olmamız, müttekî, muhlis, Buraları fetheden dedelerimiz gibi olmamız lazım; mü'min olmamız, müttekî, muhlis, ihlâslı, takvâ ehli olmamız, haramlardan günahlardan uzak olmamız lazım.ihlâslı, takvâ ehli olmamız, haramlardan günahlardan uzak olmamız lazım. Namahreme kuşak çözmemek, bakmamak, haram yememek, Allah yolunda gevşememek, Namahreme kuşak çözmemek, bakmamak, haram yememek, Allah yolunda gevşememek, vazifeleri ihmal etmemek lazım, Allah'ın has kulları olmak lazım; vazifeleri ihmal etmemek lazım, Allah'ın has kulları olmak lazım; o zaman Allah dünyayı fethettirir! o zaman Allah dünyayı fethettirir! Ama Allah'ın kulları Allah'ın yolundan dönerse Allah o zaman cezalandırır.Ama Allah'ın kulları Allah'ın yolundan dönerse Allah o zaman cezalandırır. Kâfirlerle cezalandırır, zelzeleyle, kıtlıkla, kuraklıkla, bin bir çeşit şeyle cezalandırır,

Kâfirlerle cezalandırır, zelzeleyle, kıtlıkla, kuraklıkla, bin bir çeşit şeyle cezalandırır,

Ve lîllâhi cünûdü's-semâvâti ve'l-ard.

Ve lîllâhi cünûdü's-semâvâti ve'l-ard.

Çekirge sürüsü gönderir, hastalık gönderir, kolera, veba gönderir…Çekirge sürüsü gönderir, hastalık gönderir, kolera, veba gönderir… Hepsine kâdir! Rabbimiz bizi kahrına uğrayanlardan eylemesin.

Hepsine kâdir! Rabbimiz bizi kahrına uğrayanlardan eylemesin.

Âd kavmini helâk etti, Semûd kavmini helâk etti, Firavun'u denizde gark eyledi, Âd kavmini helâk etti, Semûd kavmini helâk etti, Firavun'u denizde gark eyledi, Karun'u yerin dibine geçirdi, Nemrut'u sarayında perişan eyledi…Karun'u yerin dibine geçirdi, Nemrut'u sarayında perişan eyledi… Kâdir, azîz-i züntikâm. Onun için Allah'ın sevdiği kul olmaya bakmak lazım.

Kâdir, azîz-i züntikâm. Onun için Allah'ın sevdiği kul olmaya bakmak lazım.

En büyük akıllılık, Allah'ın sevdiği kul olmaya çalışmaktır.En büyük akıllılık, Allah'ın sevdiği kul olmaya çalışmaktır. En büyük aptallık Allah'a âsi olmaktır, ondan büyük dangalaklık, ahmaklık, aptallık olmaz. En büyük aptallık Allah'a âsi olmaktır, ondan büyük dangalaklık, ahmaklık, aptallık olmaz. İnsanın aklı varsa, kâinatın sahibinin sevgisini, rızasını kazanmaya çalışır. İnsanın aklı varsa, kâinatın sahibinin sevgisini, rızasını kazanmaya çalışır. Kendisine sayısız nimetleri, milyarlarca, trilyonlarca nimeti verenKendisine sayısız nimetleri, milyarlarca, trilyonlarca nimeti veren Rabbine bir şükran borcunu, şükrünü, zikrini, ibadetini güzel yapmaya çalışır.Rabbine bir şükran borcunu, şükrünü, zikrini, ibadetini güzel yapmaya çalışır. Çok gafiliz, çok cahiliz.

Allah bizi nevm-i gafletten uyandırsın, cehaletimizi izale eylesin.
Çok gafiliz, çok cahiliz.

Allah bizi nevm-i gafletten uyandırsın, cehaletimizi izale eylesin.
Ârif kullar eylesin, has kulların zümresine kabul eylesin.

Ârif kullar eylesin, has kulların zümresine kabul eylesin.

İzâ heleke ehlü'ş-şâmü fe lâ hayra fî ümmetî. İzâ heleke ehlü'ş-şâmü fe lâ hayra fî ümmetî. Ve lâ tezâlü tâifetün min ümmeti zâhirîne ale'l-hakkı hattâ yukâtilü'd-deccâl.

Ve lâ tezâlü tâifetün min ümmeti zâhirîne ale'l-hakkı hattâ yukâtilü'd-deccâl.

Efendimiz hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

Efendimiz hadîs-i şerîfinde buyurmuş ki;

İzâ heleke ehlü'ş-şâmü fe lâ hayra fî ümmetî. "Şam ahâlisi helâk olduğu zaman İzâ heleke ehlü'ş-şâmü fe lâ hayra fî ümmetî. "Şam ahâlisi helâk olduğu zaman artık benim ümmetimde bir hayır kalmaz, kalmayacak!"artık benim ümmetimde bir hayır kalmaz, kalmayacak!" Ve lâ tezâlü tâifetün min ümmeti zâhirîne ale'l-hakkı. Ve lâ tezâlü tâifetün min ümmeti zâhirîne ale'l-hakkı. "Benim ümmetimden bir grup insan hakkı destekleyici olarak daima mevcut olacak!" "Benim ümmetimden bir grup insan hakkı destekleyici olarak daima mevcut olacak!" Hattâ yukâtilü'd-deccâl. "Deccal'le çarpışacakları zamana kadar!"

Hattâ yukâtilü'd-deccâl. "Deccal'le çarpışacakları zamana kadar!"

Mücahit, mübarek kullar, Allah'ın dinine hizmet eden insanlar hiçbir zaman eksik olmayacak.Mücahit, mübarek kullar, Allah'ın dinine hizmet eden insanlar hiçbir zaman eksik olmayacak. Ama Şam bozuldu mu, Şam ahâlisi helâk oldu mu artık ümmetin hayrı kalmayacak.Ama Şam bozuldu mu, Şam ahâlisi helâk oldu mu artık ümmetin hayrı kalmayacak. Ondan sonra Peş peşine çeşitli kıyamet alametleri zuhur edecek.

Ondan sonra Peş peşine çeşitli kıyamet alametleri zuhur edecek.

Şam deyince biz Türkler Suriye'nin baş şehrini anlarız. Şam deyince biz Türkler Suriye'nin baş şehrini anlarız. Arapça'da, hadîs-i şerîfte geçen Şam, Suriye'nin baş şehri demek değildir.Arapça'da, hadîs-i şerîfte geçen Şam, Suriye'nin baş şehri demek değildir. Suriye'nin baş şehrinin adı Dımaşk'tır. Suriye'nin baş şehrinin adı Dımaşk'tır. Avrupalılar Damaskus diyorlar; Dımaşk-Damaskus aynı kelimedir.Avrupalılar Damaskus diyorlar; Dımaşk-Damaskus aynı kelimedir. Şam dediği "Ortadoğu" demek.

Şam, aslında "sol" demektir.
Şam dediği "Ortadoğu" demek.

Şam, aslında "sol" demektir.
Bir insan yönünü güneşe döndüğü zaman, Hicaz'da, Efendimiz'in yaşadığı beldede, Bir insan yönünü güneşe döndüğü zaman, Hicaz'da, Efendimiz'in yaşadığı beldede, bu sözlerin konuşulduğu Arap diyarında yönünü doğuya döndüğü zamanbu sözlerin konuşulduğu Arap diyarında yönünü doğuya döndüğü zaman önü maşrıktır, güneşin doğduğu yerdir. önü maşrıktır, güneşin doğduğu yerdir. Arkası mağriptir, güneşin battığı yerdir.Arkası mağriptir, güneşin battığı yerdir. Sağı yemîn, sağ taraf el-yedü'l-yümnâ sağ el, sağı Yemen'dir. Sağı yemîn, sağ taraf el-yedü'l-yümnâ sağ el, sağı Yemen'dir. Yemîn kelimesinden, sağ kelimesinden geliyor, "sağ taraftaki ülke" demek. Yemîn kelimesinden, sağ kelimesinden geliyor, "sağ taraftaki ülke" demek. Şimâl, Şam da "sol taraf" demek.

Böylece ne demek oluyor?

Şimâl, Şam da "sol taraf" demek.

Böylece ne demek oluyor?

Arap diyarının, Hicaz'ın kuzeyi demek oluyor. Orası mübarek bir belde…Arap diyarının, Hicaz'ın kuzeyi demek oluyor. Orası mübarek bir belde… İbrahim aleyhisselam oralarda yaşamış, Musa aleyhisselam oralarda cevelan eylemiş,İbrahim aleyhisselam oralarda yaşamış, Musa aleyhisselam oralarda cevelan eylemiş, nice peygamberler gelmiş geçmiş, Zekeriya aleyhisselam'ın makamı şurada,nice peygamberler gelmiş geçmiş, Zekeriya aleyhisselam'ın makamı şurada, Eyüp aleyhisselam'ın makamı burada vs. işte o mıntıka.Eyüp aleyhisselam'ın makamı burada vs. işte o mıntıka. Hicaz'ın kuzeyine rastlayan bugünkü Sina, Filistin, Suriye,Hicaz'ın kuzeyine rastlayan bugünkü Sina, Filistin, Suriye, Irak, hatta Anadolu'nun bir kısmı, buralar; Irak, hatta Anadolu'nun bir kısmı, buralar; helâk oldu mu [ümmette bir hayır kalmamış olacak.]

helâk oldu mu [ümmette bir hayır kalmamış olacak.]

Buranın ahâlisi İslâm'ın kalbi, alimlerin yetiştirildiği, yetiştiği, medreselerin olduğu,Buranın ahâlisi İslâm'ın kalbi, alimlerin yetiştirildiği, yetiştiği, medreselerin olduğu, İslâmî ilimlerin öğretildiği, öğrenildiği, Emeviler'in başşehri, Dımaşk, İslâmî ilimlerin öğretildiği, öğrenildiği, Emeviler'in başşehri, Dımaşk, Abbasilerin başşehri Bağdat vs. İslâm'ın başşehirlerinin olduğu yerler.Abbasilerin başşehri Bağdat vs. İslâm'ın başşehirlerinin olduğu yerler. İslâm'ın hudutları çok uzaklarda, orası merkez idi.İslâm'ın hudutları çok uzaklarda, orası merkez idi. Artık orası helâk olduğu zaman ümmette bir hayır kalmamış olacak!

Artık orası helâk olduğu zaman ümmette bir hayır kalmamış olacak!

Yedinci hadîs-i şerîf:

Yedinci hadîs-i şerîf:

İzâ hememte bi-emrin fe tedebber âkıbetehû fe in kâne rüşden İzâ hememte bi-emrin fe tedebber âkıbetehû fe in kâne rüşden fe emdihî ve in kâne gayyen fentehî anhü.

fe emdihî ve in kâne gayyen fentehî anhü.

Abdullah b. Mes'ûd'dan, bu hadîs-i şerîfte Efendimiz'in bir tavsiyesi geçiyor:

Abdullah b. Mes'ûd'dan, bu hadîs-i şerîfte Efendimiz'in bir tavsiyesi geçiyor:

İzâ hememte bi-emrin fe tedebber âkıbetehû. "Bir işi yapmaya gayretlendin mi, giriştin mi, yapmadan evvel İzâ hememte bi-emrin fe tedebber âkıbetehû. "Bir işi yapmaya gayretlendin mi, giriştin mi, yapmadan evvel bu işin sonu nereye varacak, diye tefekkür et!bu işin sonu nereye varacak, diye tefekkür et! Ben bunu yapacağım, bundan sonra iş nereye varır,Ben bunu yapacağım, bundan sonra iş nereye varır, ne olur diye işin sonunu bir tefekkür eyle!"

ne olur diye işin sonunu bir tefekkür eyle!"

Tedebbür; "arkasını düşünmek" demek.

"İşin sonunu bir düşün!"

Tedebbür; "arkasını düşünmek" demek.

"İşin sonunu bir düşün!"

Fe in kâne rüşden fe emdihî ve in kâne gayyen fentehî anhü. Fe in kâne rüşden fe emdihî ve in kâne gayyen fentehî anhü. "Eğer işin arkası iyiyse, doğruysa, sonuç güzel, sonunda olgun bir şey olacaksa,"Eğer işin arkası iyiyse, doğruysa, sonuç güzel, sonunda olgun bir şey olacaksa, semere, sonuç çıkacaksa o işini yap, yerine getir. Eğer sonu doğru yol olmayacak; semere, sonuç çıkacaksa o işini yap, yerine getir. Eğer sonu doğru yol olmayacak; sapıklık, yanlışlık, günah olacaksa sonunda ters bir iş olacaksa o işi yapma, ondan vazgeç.sapıklık, yanlışlık, günah olacaksa sonunda ters bir iş olacaksa o işi yapma, ondan vazgeç. Sonunda iyi gelmeyecek, o işi bırak!" diye tavsiye ediyor.

Sonunda iyi gelmeyecek, o işi bırak!" diye tavsiye ediyor.

Demek ki biz her işi yaparken işin sonu nereye varacağını bir tefekkür etme âdetine alışmalıyız: Demek ki biz her işi yaparken işin sonu nereye varacağını bir tefekkür etme âdetine alışmalıyız: "Ben bu işi yapıyorum sonu ne olur?.."

"Ben bu işi yapıyorum sonu ne olur?.."

Üzüldüm, bir yere ziyarete gittik, anlattılar:Üzüldüm, bir yere ziyarete gittik, anlattılar: Ticarî bir teşebbüs yapmışlar, çok zararlara uğramışlar.

Ticarî bir teşebbüs yapmışlar, çok zararlara uğramışlar.

"Niye böyle yaptınız?" dedim.

Tanımadığı insanlarla ortaklık kurmuşlar,
"Niye böyle yaptınız?" dedim.

Tanımadığı insanlarla ortaklık kurmuşlar,
bilmedikleri senetlere imza atmışlar, malları göndermişler, bilmedikleri senetlere imza atmışlar, malları göndermişler, paraları almamışlar; milyarlar elden gitmiş, traktörler, kamyonlar satılmış, paraları almamışlar; milyarlar elden gitmiş, traktörler, kamyonlar satılmış, hâlâ da üzerine kaç yüz milyon borç kalmış!

hâlâ da üzerine kaç yüz milyon borç kalmış!

İşin sonunu bir düşün, bir incele: İşin sonunu bir düşün, bir incele: Kiminle ortaklık yapıyorsun, git, orada bir sor; Kiminle ortaklık yapıyorsun, git, orada bir sor; bu sahtekâr beş tane adamı batırmış, altıncısı sensin, seni de batıracak… bu sahtekâr beş tane adamı batırmış, altıncısı sensin, seni de batıracak… Tanımadığın insanla iş yapma! Bu işin sonu nereye varacak, diye düşün.

Tanımadığın insanla iş yapma! Bu işin sonu nereye varacak, diye düşün.

"Ben bir mal gönderdim parası gelmedi, cevabı gelmedi…"

İkinciyi ne diye gönderiyorsun?

"Ben bir mal gönderdim parası gelmedi, cevabı gelmedi…"

İkinciyi ne diye gönderiyorsun?

"Birincinin parasını gönder de öyle göndereyim." de.

"Birincinin parasını gönder de öyle göndereyim." de.

Şıp diye imzayı basmış! Ne diye basıyorsun?

Şıp diye imzayı basmış! Ne diye basıyorsun?

Malı alıyor, imzayı basıyor, malı ona gönderiyor. Malı alıyor, imzayı basıyor, malı ona gönderiyor. Mal sende kalsa imzayı bas, sende kalmıyor ki! Mal sende kalsa imzayı bas, sende kalmıyor ki! Gidiyor, imzayı giden bassın, o borçlansın çünkü malı o alıyor.

Gidiyor, imzayı giden bassın, o borçlansın çünkü malı o alıyor.

İşin sonunu düşünmeyince çok sıkıntılar oluyor. İşin sonunu düşünmeyince çok sıkıntılar oluyor. Ticarî hayatta çok dikkatli olmak lazım! Bir arkadaş;

Ticarî hayatta çok dikkatli olmak lazım! Bir arkadaş;

"Hocam! Dükkân açacağım, dua edin…" dedi.

"Ne açacaksın?"

"Hocam! Dükkân açacağım, dua edin…" dedi.

"Ne açacaksın?"

"Suntacı dükkânı açacağım, sunta satacağım."

"Suntacı dükkânı açacağım, sunta satacağım."

"Borç verme!" dedim. Aradan zaman geçti, sonra sordum:

"Sizin iş ne oldu?"

"Borç verme!" dedim. Aradan zaman geçti, sonra sordum:

"Sizin iş ne oldu?"

"Hocam dükkânı iflasla kapattık, sermayeyi bitirdik..." dedi.

"Hocam dükkânı iflasla kapattık, sermayeyi bitirdik..." dedi.

Adam zengin, sırtı yere gelmedi de ama sermaye sıfıra gitmiş, dükkânı kapatmışlar.

Adam zengin, sırtı yere gelmedi de ama sermaye sıfıra gitmiş, dükkânı kapatmışlar.

"Ne yaptınız?"

"Hocam, marangoz ustaları suntaları 'Dolap yapacağız,
"Ne yaptınız?"

"Hocam, marangoz ustaları suntaları 'Dolap yapacağız,
bilmem ne yapacağız…' diye aldılar aldılar, parasını vermediler!"

bilmem ne yapacağız…' diye aldılar aldılar, parasını vermediler!"

Bir defa verdin, ikinciyi ne diye veriyorsun! "Birincinin parasını ver de ikinciyi öyle vereyim." de.Bir defa verdin, ikinciyi ne diye veriyorsun! "Birincinin parasını ver de ikinciyi öyle vereyim." de. Hiç olmazsa bir sunta kaybın olur. Birinci partiyi ödemeden ikinciyi verme. Hiç olmazsa bir sunta kaybın olur. Birinci partiyi ödemeden ikinciyi verme. Hiç satamasaydın suntaların yanında dururdu gene sermayen bir şey olmamış olurdu Hiç satamasaydın suntaların yanında dururdu gene sermayen bir şey olmamış olurdu ama sattın; para da gitti mal da gitti, bir şey de gelmedi.

ama sattın; para da gitti mal da gitti, bir şey de gelmedi.

Bu devirde veresiye iş, kapana girmek demektir!Bu devirde veresiye iş, kapana girmek demektir! Tavukları, horozları kümese kış kış yapıyorlar, ondan sonra kapatıyorlar, kümesin içinde; Tavukları, horozları kümese kış kış yapıyorlar, ondan sonra kapatıyorlar, kümesin içinde; veresiye verdin mi kapana giriyorsun! Hadi bakalım, git verdiğin malın parasını alabilirsen al. veresiye verdin mi kapana giriyorsun! Hadi bakalım, git verdiğin malın parasını alabilirsen al. Ağla yalvar; "Ne olursun, Allah rızası için benim paramı ver…" filan diyeAğla yalvar; "Ne olursun, Allah rızası için benim paramı ver…" filan diye işin yoksa uğraş artık.

işin yoksa uğraş artık.

Bu dünya ne acayip hâle geldi, senet sepet hepsi laf, kimse kimseyi anlamıyor.Bu dünya ne acayip hâle geldi, senet sepet hepsi laf, kimse kimseyi anlamıyor. "Ben, benim alacaklılarımı reddetmenin zevkini sürüyorum!.." diyormuş herif!"Ben, benim alacaklılarımı reddetmenin zevkini sürüyorum!.." diyormuş herif! Borçlu, alacaklısı geliyor; "Vermiyorum!" demenin zevkini yaşıyormuş, keyfe bak! Borçlu, alacaklısı geliyor; "Vermiyorum!" demenin zevkini yaşıyormuş, keyfe bak! Adamda nasıl bir keyifle teşekkül etmiş?.. Gelene "Yok, hayır!" diyormuş. Adamda nasıl bir keyifle teşekkül etmiş?.. Gelene "Yok, hayır!" diyormuş. Yüzsüzlüğün çeşidine bakın!

Ne yapacaksın?

İşin sonunu düşüneceksin.
Yüzsüzlüğün çeşidine bakın!

Ne yapacaksın?

İşin sonunu düşüneceksin.
Sonunu düşünmezsen felaket! Bir şey alıyorsun, veriyorsun ama Nasreddin Hoca'nın işi gibi mi oluyor?

Sonunu düşünmezsen felaket! Bir şey alıyorsun, veriyorsun ama Nasreddin Hoca'nın işi gibi mi oluyor?

Nasreddin Hoca 10 paraya yumurta alıyormuş, 9 paraya satıyormuş.

Nasreddin Hoca 10 paraya yumurta alıyormuş, 9 paraya satıyormuş.

"Hoca, bu ne oluyor? Yumurtayı 10 paradan aldın, 9 paradan sattın; bir para eksik!.." demişler.

"Hoca, bu ne oluyor? Yumurtayı 10 paradan aldın, 9 paradan sattın; bir para eksik!.." demişler.

Biz diyelim ki 1000 liraya alıyor, 900 liradan satıyor; 100 lira eksiğine, zarar!

Biz diyelim ki 1000 liraya alıyor, 900 liradan satıyor; 100 lira eksiğine, zarar!

"Ne yapıyorsun?"

"Dostlar alışverişte görsün, diye yapıyorum." demiş.
"Ne yapıyorsun?"

"Dostlar alışverişte görsün, diye yapıyorum." demiş.
Sonra iflas!

Dostlar alışverişte görecek, ne olacak?!..
Sonra iflas!

Dostlar alışverişte görecek, ne olacak?!..
Para kazanmak lazım, ticaret yaptın mı sağlam yapmak lazım.

Para kazanmak lazım, ticaret yaptın mı sağlam yapmak lazım.

Kurnaz müesseseler ne yapıyor?

Kurnaz müesseseler ne yapıyor?

"Benden mal alacaksan, yılbaşında siparişini ver. "Benden mal alacaksan, yılbaşında siparişini ver. Siparişini verirken de sipariş ettiğin malların bedelinin üçte birini öde!"

Siparişini verirken de sipariş ettiğin malların bedelinin üçte birini öde!"

Daha ortada mal yok, adam onun malını alacaksa üçte birini ödüyor. Daha ortada mal yok, adam onun malını alacaksa üçte birini ödüyor. Zaten üçte biri onun maliyetidir. Maliyetini bir kere kurtarıyor. Zaten üçte biri onun maliyetidir. Maliyetini bir kere kurtarıyor. Bir de bayisinin depozitosu var:

Bir de bayisinin depozitosu var:

"Benim bayim olmak istiyorsan şu kadar milyon depozito yatıracaksın, bende duracak, "Benim bayim olmak istiyorsan şu kadar milyon depozito yatıracaksın, bende duracak, ayrıldığın zaman sana veririm." diyor ama o kullanacak.ayrıldığın zaman sana veririm." diyor ama o kullanacak. O kadar bayinin, o kadar parası zaten büyük bir servet ediyor.O kadar bayinin, o kadar parası zaten büyük bir servet ediyor. İşi onunla döndürüyor. Göndereceği malın da parasının üçte birini zaten alıyor, sermayesi tamam. İşi onunla döndürüyor. Göndereceği malın da parasının üçte birini zaten alıyor, sermayesi tamam. Bayi bir mızıkçılık yapıp da parayı geri getirmediği, vermediği zaman depozitodan kesiyor,Bayi bir mızıkçılık yapıp da parayı geri getirmediği, vermediği zaman depozitodan kesiyor, sonra bayiliğini iptal ediyor. Kendisi ziyan etmiyor. Bayi kıvranıyor, uğraşıyor.

sonra bayiliğini iptal ediyor. Kendisi ziyan etmiyor. Bayi kıvranıyor, uğraşıyor.

Bizim müslüman tüccarlarımız ne yapıyor?

"Bugün çok iş yaptım."

Bizim müslüman tüccarlarımız ne yapıyor?

"Bugün çok iş yaptım."

"Ne yaptın?"

"20 top kumaş sattım."

"Paralar?"

"Ne yaptın?"

"20 top kumaş sattım."

"Paralar?"

"Üç ay sonra gelecek, beş-altı ay sonra gelecek…"

"Üç ay sonra gelecek, beş-altı ay sonra gelecek…"

Bekle ki gele, inşaallah gelir! Allah, yâ Rabbi, kardeşlerimizin hiçbir malı batmasın,Bekle ki gele, inşaallah gelir! Allah, yâ Rabbi, kardeşlerimizin hiçbir malı batmasın, hepsinin parası gelsin ama gelmiyor. hepsinin parası gelsin ama gelmiyor. Adam zaten hain, bilerek alıyor, aldatmak için alıyor.

Adam zaten hain, bilerek alıyor, aldatmak için alıyor.

İşin sonunu düşünüp güzel çalışmak lazım. Pek veresiye ticaret yapmamak lazım.

İşin sonunu düşünüp güzel çalışmak lazım. Pek veresiye ticaret yapmamak lazım.

"Kardeşim, şuraya paranı koy, ben de malı şu kadardan vereyim…" filan demek lazım."Kardeşim, şuraya paranı koy, ben de malı şu kadardan vereyim…" filan demek lazım. Ben bundan satarsam sonunda bu fiyata alabilir miyim?" demek lazım.Ben bundan satarsam sonunda bu fiyata alabilir miyim?" demek lazım. Enflasyon bir oyun, banknot bir oyun… Enflasyon bir oyun, banknot bir oyun… Banknot dediğin şey senenin başında 1000 lira senenin sonunda 400 lira!

Banknot dediğin şey senenin başında 1000 lira senenin sonunda 400 lira!

Neden?

Yüzde 60 enflasyon var!
Neden?

Yüzde 60 enflasyon var!
Gene 1000 lira yazıyor üstünde ama senenin başına göre 400 lira kuvvetinde. Gene 1000 lira yazıyor üstünde ama senenin başına göre 400 lira kuvvetinde. Bu oyunda saf vatandaşlar yolunuyor; kurnaz bankalar, müesseseler,Bu oyunda saf vatandaşlar yolunuyor; kurnaz bankalar, müesseseler, dev müesseseler bunu bildikleri, kendisini buna göre ayarladıkları için vaziyeti kurtarıyorlar. dev müesseseler bunu bildikleri, kendisini buna göre ayarladıkları için vaziyeti kurtarıyorlar. İşin sonunu düşünmek çok önemli. İşin sonunu düşünmek çok önemli. Efendimiz'in bu tavsiyesini her işinizde nazar-ı dikkate almanızı ben de size hatırlatıyorum.

Efendimiz'in bu tavsiyesini her işinizde nazar-ı dikkate almanızı ben de size hatırlatıyorum.

İzâ vecede ehadüküm elemen felyeda' yedehû haysü yecidü elemehû ve'l-yekûl seb'a merrâtin: İzâ vecede ehadüküm elemen felyeda' yedehû haysü yecidü elemehû ve'l-yekûl seb'a merrâtin: Eûzü bi-izzetillâhi ve kudretihî alâ külli şey'in min şerri mâ ecidü.

Eûzü bi-izzetillâhi ve kudretihî alâ külli şey'in min şerri mâ ecidü.

Efendimiz bu hadîs-i şerîfte bize ağrıya karşı dua öğretiyor.Efendimiz bu hadîs-i şerîfte bize ağrıya karşı dua öğretiyor. Buyuruyor ki;

İzâ vecede ehadüküm elemen felyeda' yedehû haysü yecidü elemehû.
Buyuruyor ki;

İzâ vecede ehadüküm elemen felyeda' yedehû haysü yecidü elemehû.
"Sizden biriniz bir elem hissettiği zaman, vücudunun herhangi bir yerinde ağrı, acı hissettiği zaman"Sizden biriniz bir elem hissettiği zaman, vücudunun herhangi bir yerinde ağrı, acı hissettiği zaman o ağrıyı hissettiği yere elini koysun."

o ağrıyı hissettiği yere elini koysun."

Mesela bileği ağrıyor, boynu ağrıyor, elini oraya koysun. Sonra;

Mesela bileği ağrıyor, boynu ağrıyor, elini oraya koysun. Sonra;

Ve'l-yekûl seb'a merrâtin: Eûzü bi-izzetillâhi ve kudretihî alâ külli şey'in min şerri mâ ecidü.Ve'l-yekûl seb'a merrâtin: Eûzü bi-izzetillâhi ve kudretihî alâ külli şey'in min şerri mâ ecidü. "Yedi defa şu duayı okusun: Eûzü bi-izzetillâhi ve kudretihî alâ külli şey'in min şerri mâ ecidü."

"Yedi defa şu duayı okusun: Eûzü bi-izzetillâhi ve kudretihî alâ külli şey'in min şerri mâ ecidü."

Mânasını da söyleyelim:

Eûzü. "Sığınırım."

Neye sığınırım?

Mânasını da söyleyelim:

Eûzü. "Sığınırım."

Neye sığınırım?

Eûzü bi-izzetillâhi. "Allah'ın izzetine sığınırım." Eûzü bi-izzetillâhi. "Allah'ın izzetine sığınırım." Ve kudretihî alâ külli şey'in. "Her şeye kâdir olma sıfatına sığınırım."Ve kudretihî alâ külli şey'in. "Her şeye kâdir olma sıfatına sığınırım." Min şerri mâ ecidü. "Şu hissettiğim ağrıdan Allah'a sığınırım."

Min şerri mâ ecidü. "Şu hissettiğim ağrıdan Allah'a sığınırım."

Ne demiş oluyor?

"Yâ Rabbi! Sen izzet ve celal sahibisin,
Ne demiş oluyor?

"Yâ Rabbi! Sen izzet ve celal sahibisin,
her şeye gücün kuvvetin yeter, ben sana dua ediyorum, şu acımı geçir."

Duayla acı geçer mi?

her şeye gücün kuvvetin yeter, ben sana dua ediyorum, şu acımı geçir."

Duayla acı geçer mi?

Dua ile her şey olur! Kul duayı etmesini bilse duanın tesirini mutlaka görür.Dua ile her şey olur! Kul duayı etmesini bilse duanın tesirini mutlaka görür. Duanın adabını bilecek, nasıl olduğunu bilecek, duanın kabul olması şartlarına riayet edecek;Duanın adabını bilecek, nasıl olduğunu bilecek, duanın kabul olması şartlarına riayet edecek; Allah'ın duasını kabul etmemesi durumuna düşmeyecek. Allah'ın duasını kabul etmemesi durumuna düşmeyecek. Ondan sonra dua etti mi Allah duasını kabul ediyor.

Ondan sonra dua etti mi Allah duasını kabul ediyor.

"Yâ Rabbi! Aylardır yağmur yağmıyor, yağdır yâ Rabbi!"

"Yâ Rabbi! Aylardır yağmur yağmıyor, yağdır yâ Rabbi!"

Şakır şakır yağmur yağmaya başlıyor. Medine'de gösterdiler: Şakır şakır yağmur yağmaya başlıyor. Medine'de gösterdiler: Mekke-i Mükerreme'nin imamı, ihtiyar birisi, namaz kıldırıyor.

Mekke-i Mükerreme'nin imamı, ihtiyar birisi, namaz kıldırıyor.

"Bu imam mübarek bir insan." dediler.

"Nereden bildin?"

"Bu imam mübarek bir insan." dediler.

"Nereden bildin?"

"Büyük bir kuraklık oldu, aylarca yağmur yağmadı, beklenen yağmurlar yağmadı. "Büyük bir kuraklık oldu, aylarca yağmur yağmadı, beklenen yağmurlar yağmadı. Bir yağmur duasına karar verildi, bu hocaefendi ellerini açtı, bir dua etti, Bir yağmur duasına karar verildi, bu hocaefendi ellerini açtı, bir dua etti, "Yâ Rabbi yağmur ver…" tarzında yağmur duası yaptı."Yâ Rabbi yağmur ver…" tarzında yağmur duası yaptı. Gökyüzü masmaviydi, hiç bulut yoktu.Gökyüzü masmaviydi, hiç bulut yoktu. Dua biterken hızla bir bulut geldi, süratle şakır şakır yağmur yağmaya başladı." diyor.

Dua biterken hızla bir bulut geldi, süratle şakır şakır yağmur yağmaya başladı." diyor.

Arkadaşlar anlatıyorlar. Mekke'de mühendis arkadaşım;Arkadaşlar anlatıyorlar. Mekke'de mühendis arkadaşım; "Ben gözlerimle gördüm, mavi gökyüzü birden bulutla doldu,"Ben gözlerimle gördüm, mavi gökyüzü birden bulutla doldu, duanın sonunda yağmur yağmaya başladı." dedi.

duanın sonunda yağmur yağmaya başladı." dedi.

Allah kâdir, duaları kabul etmeye kâdir, kulun istediğini vermeye kâdir ve veriyor. Allah kâdir, duaları kabul etmeye kâdir, kulun istediğini vermeye kâdir ve veriyor. Ve biz bunun şahidiyiz. Hayatımızda çok misalleri var.Ve biz bunun şahidiyiz. Hayatımızda çok misalleri var. Elle tutulur başka türlü izahı mümkün olmayan net misalleri var.

Elle tutulur başka türlü izahı mümkün olmayan net misalleri var.

Ağrı duasını da öğrendik.

Ağrı duasını da öğrendik.

Çölde bir adamı zehirli ve öldürücü bir yılan sokuyor da adam şişmeye başlıyor. Çölde bir adamı zehirli ve öldürücü bir yılan sokuyor da adam şişmeye başlıyor. Abdullah b. Mes'ûd Fâtiha okuyor; adamın şişmesi, ağrısı, acısı,Abdullah b. Mes'ûd Fâtiha okuyor; adamın şişmesi, ağrısı, acısı, zehirlenmesi geçiyor, sıhhat buluyor.zehirlenmesi geçiyor, sıhhat buluyor. Onun üzerine koyunlar vs. bir sürü şey hediye ediyor.

Onun üzerine koyunlar vs. bir sürü şey hediye ediyor.

Bir Fâtiha'yı güzel bir ağızla, güzel bir kimse okuyunca Bir Fâtiha'yı güzel bir ağızla, güzel bir kimse okuyunca yılanın ısırmasıyla vücuduna girmiş olan zehir bile tesir etmiyor.

yılanın ısırmasıyla vücuduna girmiş olan zehir bile tesir etmiyor.

Hz. Ömer rad‎yallahu anh [zamanında] Bizans'tan elçi gelmiş, hediyeler getirmiş. Hz. Ömer rad‎yallahu anh [zamanında] Bizans'tan elçi gelmiş, hediyeler getirmiş. Bir de küçük bir şişe.

"Bu ne?"

"Zehir, öldürücü zehir."

"Ne olacak bu?"

Bir de küçük bir şişe.

"Bu ne?"

"Zehir, öldürücü zehir."

"Ne olacak bu?"

"Bizim ülkemizde bazen askerler hükümdara isyan eder."Bizim ülkemizde bazen askerler hükümdara isyan eder. O zaman hükümdar askerin eline geçerse kulağını keserler, burnunu keserler, işkence yaparlar…O zaman hükümdar askerin eline geçerse kulağını keserler, burnunu keserler, işkence yaparlar… O ıstırabı çekmemek için bu ilacı yanında tutar, ağzına atıverir, hemen ölür. O ıstırabı çekmemek için bu ilacı yanında tutar, ağzına atıverir, hemen ölür. Onun için bu ilacı size getirdim. Siz de madem halifesisiniz,Onun için bu ilacı size getirdim. Siz de madem halifesisiniz, Araplar'ın başkanısınız, size de birisi isyan ederse gerektiği zaman Araplar'ın başkanısınız, size de birisi isyan ederse gerektiği zaman siz de bunu yutarsınız…" diye elçi bunu söylemiş.

siz de bunu yutarsınız…" diye elçi bunu söylemiş.

Hz. Ömer; "Ver bakayım." demiş, almış.

Hz. Ömer; "Ver bakayım." demiş, almış.

Bisimillâhillezî lâ yedurru me'asmihî şey'un fi'l-ardi ve lâ fis's-semâî fi'l-ardi Bisimillâhillezî lâ yedurru me'asmihî şey'un fi'l-ardi ve lâ fis's-semâî fi'l-ardi yâ Hayy u yâ Kayyûm.

yâ Hayy u yâ Kayyûm.

Bu duayı okumuş. Elçi, ne zaman düşecek diye bakıyor. Bu duayı okumuş. Elçi, ne zaman düşecek diye bakıyor. Sen bekle ki düşsün! Hiçbir şey olmamış.

Neden?

Sen bekle ki düşsün! Hiçbir şey olmamış.

Neden?

O Hz. Ömer yahu! Peygamber Efendimiz'in halifesi!

O Hz. Ömer yahu! Peygamber Efendimiz'in halifesi!

Tarih kitapları yazıyor! Yazmasa biz nereden söyleyeceğiz, olmayan şeyi niye söyleyelim?...Tarih kitapları yazıyor! Yazmasa biz nereden söyleyeceğiz, olmayan şeyi niye söyleyelim?... Tarih kitapları yazıyor.

Tarih kitapları yazıyor.

Aynı Hz. Ömer'in minberdeyken "Yâ Sâriye! Dağa dikkat et, Aynı Hz. Ömer'in minberdeyken "Yâ Sâriye! Dağa dikkat et, arkandan düşman geliyor!" diye bağırdığını biliyorsunuz.arkandan düşman geliyor!" diye bağırdığını biliyorsunuz. Medine'den İran'daki komutanına böyle seslendiğini tarih kitapları yazıyor, keramet gösteriyor.Medine'den İran'daki komutanına böyle seslendiğini tarih kitapları yazıyor, keramet gösteriyor. Medine'deki minberden, savaştıklarında İran'daki komutanınınMedine'deki minberden, savaştıklarında İran'daki komutanının arkasını düşman ordusu çeviriyor diye görüyor, tepeden mi,arkasını düşman ordusu çeviriyor diye görüyor, tepeden mi, kenardan mı geliyor görüyor, hangi zaviyeden görüyorsa; kenardan mı geliyor görüyor, hangi zaviyeden görüyorsa; "Yâ Sâriye, ey benim komutanım, ey İslâm ordularının komutanı!"Yâ Sâriye, ey benim komutanım, ey İslâm ordularının komutanı! Dağa dikkat et, düşman arkandan çeviriyor!" diyor.Dağa dikkat et, düşman arkandan çeviriyor!" diyor. O da tedbir alıyor, düşmanın oyununa gelmiyor, gene yeniyor.

O da tedbir alıyor, düşmanın oyununa gelmiyor, gene yeniyor.

Bu iş nasıl oluyor?

Allah oldurdu mu olur.
Bu iş nasıl oluyor?

Allah oldurdu mu olur.
Sen de Allah'ın sevgili kulu ol, sen de oldur.Sen de Allah'ın sevgili kulu ol, sen de oldur. Tabii Allah'a keramet sahibi olacağım diye ibadet edilmez de, sen Allah'ın güzel kulu ol,Tabii Allah'a keramet sahibi olacağım diye ibadet edilmez de, sen Allah'ın güzel kulu ol, Allah sana nasıl ikramda bulunacağını kendisi bilir.Allah sana nasıl ikramda bulunacağını kendisi bilir. Sen O'na güzel kul ol. O'nun güzel kulları hiç öyle şeyler istememişler ama Allah ikram etmiş. Sen O'na güzel kul ol. O'nun güzel kulları hiç öyle şeyler istememişler ama Allah ikram etmiş. Utanmışlar.

"Nasılsın?"

Utanmışlar.

"Nasılsın?"

"Allah'ın en günahkâr kuluyum, Allah beni affeder mi bilmem…"

"Allah'ın en günahkâr kuluyum, Allah beni affeder mi bilmem…"

Gözü yaşlı ama Allah'ın sevgili kulu. Mütevazı, kibirli değil!

Gözü yaşlı ama Allah'ın sevgili kulu. Mütevazı, kibirli değil!

Allah bizi sevdiği kulların zümresine dâhil eylesin. Allah bizi sevdiği kulların zümresine dâhil eylesin. Sevmediği ne gibi haller varsa bizi onlardan O kurtarsın, temizlesin, pak eylesin, Sevmediği ne gibi haller varsa bizi onlardan O kurtarsın, temizlesin, pak eylesin, kalbimizin pasını gidersin, nurlandırsın, pırıl pırıl bir nuranî kalbe sahip olalım. kalbimizin pasını gidersin, nurlandırsın, pırıl pırıl bir nuranî kalbe sahip olalım. Mârifetullahı versin, muhabbetullahı, aşkullahı şevkullahı içimize yerleştirsin, Mârifetullahı versin, muhabbetullahı, aşkullahı şevkullahı içimize yerleştirsin, Allah'ın sevgili kulları olmayı Allah bize de nasip etsin.

Allah'ın sevgili kulları olmayı Allah bize de nasip etsin.

Her şeye kâdir! Küçücük bir tohumu atıyorsun…

Her şeye kâdir! Küçücük bir tohumu atıyorsun…

"İncirin çekirdeği ne kadar?"

"Toplu iğne başı kadar."

"İncirin çekirdeği ne kadar?"

"Toplu iğne başı kadar."

"Toplu iğne başı kadar şeyden ne oluyor?"

"Toplu iğne başı kadar şeyden ne oluyor?"

Kocaman incir ağacı oluyor, minarenin yarısı kadar koca incir ağacı!

Kocaman incir ağacı oluyor, minarenin yarısı kadar koca incir ağacı!

Nereden oldu?

Toplu iğne başı kadar incir tohumundan koca ağaç oluyor.
Nereden oldu?

Toplu iğne başı kadar incir tohumundan koca ağaç oluyor.
Subhanallah, tebârekellâhu ahsenü'l-hâlıkîn her şeye kâdir!Subhanallah, tebârekellâhu ahsenü'l-hâlıkîn her şeye kâdir! Zerreden öğle bir şeyi meydana getiren, nutfeden insanı meydana getiren, Zerreden öğle bir şeyi meydana getiren, nutfeden insanı meydana getiren, yoktan kâinatı meydana getiren Allahu Teâlâ hazretleri bizim gibi ehliyetsiz,yoktan kâinatı meydana getiren Allahu Teâlâ hazretleri bizim gibi ehliyetsiz, kabiliyetsiz işe yaramaz malzemeden dilerse sevgili kulu yapar! Kâdir, kudreti sonsuz!kabiliyetsiz işe yaramaz malzemeden dilerse sevgili kulu yapar! Kâdir, kudreti sonsuz! Allah'ın lütfunu dileriz, boynumuzu bükeriz, Allah'ın lütfunu dileriz, boynumuzu bükeriz, Allah'tan lütfunu rahmetini isteriz. İsteyelim, isteyin.

Allah'tan lütfunu rahmetini isteriz. İsteyelim, isteyin.

İzâ vecede ehadüküm li-ehîhi nushan fî nefsihî fe'l-yezkürhü lehû.

İzâ vecede ehadüküm li-ehîhi nushan fî nefsihî fe'l-yezkürhü lehû.

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde bu Ebû Hüreyre rad‎yallahu anh'ın rivayet ettiğine göre diyor ki;

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîfinde bu Ebû Hüreyre rad‎yallahu anh'ın rivayet ettiğine göre diyor ki;

İzâ vecede ehadüküm li-ehîhi nushan fî nefsihî felyezkürhü lehû. İzâ vecede ehadüküm li-ehîhi nushan fî nefsihî felyezkürhü lehû. "Sizden biriniz kardeşi hakkında içinde samimi bir his, bir duygu, bir istek hissettiği zaman"Sizden biriniz kardeşi hakkında içinde samimi bir his, bir duygu, bir istek hissettiği zaman o arkadaşının nasihat edecek bir şey, bir durum, söyleyecek bir şeyini gördüğü zamano arkadaşının nasihat edecek bir şey, bir durum, söyleyecek bir şeyini gördüğü zaman içinden geçen şeyi o kardeşine söylesin!"

içinden geçen şeyi o kardeşine söylesin!"

"Şu kardeşimi çok seviyorum. Her şey güzel ama Kur'ân-ı Kerîm'in şurasını yanlış okuyor…""Şu kardeşimi çok seviyorum. Her şey güzel ama Kur'ân-ı Kerîm'in şurasını yanlış okuyor…" İçinden böyle geçti, gitsin desin ki; "Aziz kardeşim, İçinden böyle geçti, gitsin desin ki; "Aziz kardeşim, her şey güzel mâşaallah ama şurasını yanlış okuyorsun, mâna bozuluyor, şöyle oku."her şey güzel mâşaallah ama şurasını yanlış okuyorsun, mâna bozuluyor, şöyle oku." Veyahut o kardeşini seviyor, camide görüyor vs. filan ama bakıyor ki Veyahut o kardeşini seviyor, camide görüyor vs. filan ama bakıyor ki hanımı başını şöyle örtmüş. Başörtüsü var; ucunu arkadan çekiyor, hanımı başını şöyle örtmüş. Başörtüsü var; ucunu arkadan çekiyor, başörtüsü arkaya kayıyor, saçları önden görünüyor; kumral mı, sarışın mı, kara saçlı mı, afet-i devran mı? başörtüsü arkaya kayıyor, saçları önden görünüyor; kumral mı, sarışın mı, kara saçlı mı, afet-i devran mı? Sana ne, ama kadın saçını gösteriyor.Sana ne, ama kadın saçını gösteriyor. Adam camide tanıdığımız kimse;Adam camide tanıdığımız kimse; "Aziz kardeşim, ben seni çok seviyorum, müslüman bir insansın, "Aziz kardeşim, ben seni çok seviyorum, müslüman bir insansın, hanımına sahip olsana, kızına sahip olsana,hanımına sahip olsana, kızına sahip olsana, bak İslâm'da başını böyle örtmek olmaz, yüzü, eli, ayağı hariç her tarafını örtecek,bak İslâm'da başını böyle örtmek olmaz, yüzü, eli, ayağı hariç her tarafını örtecek, saç da kadının ziyneti olduğundan görünmemesi lazım…" diyecek.

saç da kadının ziyneti olduğundan görünmemesi lazım…" diyecek.

Veyahut kardeşimize karşı içimizde beliren duygular neler olabilir diye zihnimizden misaller arıyoruz.

Veyahut kardeşimize karşı içimizde beliren duygular neler olabilir diye zihnimizden misaller arıyoruz.

Dar pantolon giymiş, namaz kılıyor; Dar pantolon giymiş, namaz kılıyor; "Aziz kardeşim, dar pantolonla olmaz."Aziz kardeşim, dar pantolonla olmaz. Etin budun meydanda, alet edevat teşkilat olmuyor, Etin budun meydanda, alet edevat teşkilat olmuyor, biraz bol kıyafet giy, bir cübbe giy…" filan diyecek.

biraz bol kıyafet giy, bir cübbe giy…" filan diyecek.

Çünkü insan kendi kusurunu görmez.Çünkü insan kendi kusurunu görmez. Kardeşi onun kusurunu samimi olarak söyleyecek, böylece ara düzelecek.Kardeşi onun kusurunu samimi olarak söyleyecek, böylece ara düzelecek. Birisi size kusurunuzu söylediği zaman da kızmayın, Birisi size kusurunuzu söylediği zaman da kızmayın, "Sen kendi işine bak!" demeyin, o da günah!

"Sen kendi işine bak!" demeyin, o da günah!

"Karışma benim işime, sen kendi işine bak, asarım, keserim bak!.."

"Karışma benim işime, sen kendi işine bak, asarım, keserim bak!.."

Adam kasap mı ne, çengele mi asacak!.. Öyle demek doğru değil.

Adam kasap mı ne, çengele mi asacak!.. Öyle demek doğru değil.

Ne diyecek?

"Teşekkür ederim kardeşim, sağ ol, düzeltmeye çalışayım inşaallah.
Ne diyecek?

"Teşekkür ederim kardeşim, sağ ol, düzeltmeye çalışayım inşaallah.
Allah senden razı olsun…" demesi lazım, hazmetmesi lazım,Allah senden razı olsun…" demesi lazım, hazmetmesi lazım, madem kusurdur o kusurunu kabul etmesi lazım.

madem kusurdur o kusurunu kabul etmesi lazım.

Nush, Arapça'da "samimi duygu" demek. Müslümanın ana karakteri samimiyettir.

Nush, Arapça'da "samimi duygu" demek. Müslümanın ana karakteri samimiyettir.

Kime karşı samimiyettir?

Peygamber Efendimiz sayıyor:

Kime karşı samimiyettir?

Peygamber Efendimiz sayıyor:

1.''Kul Allah'a karşı samimi olacak." Allah'a aldatmaca olur mu, Allah'a karşı rol yapmak olur mu?1.''Kul Allah'a karşı samimi olacak." Allah'a aldatmaca olur mu, Allah'a karşı rol yapmak olur mu? Allah her şeyi görüyor biliyor, Allah'a karşı samimi olacak.

Allah her şeyi görüyor biliyor, Allah'a karşı samimi olacak.

2."Resûlüne karşı samimi olacak." Madem Resûlü, uy; sünnetini tut,2."Resûlüne karşı samimi olacak." Madem Resûlü, uy; sünnetini tut, emrine itaat et, yolunda yürü.

emrine itaat et, yolunda yürü.

Kitabına karşı samimi olacak.

Kitabına karşı samimi olacak.

"Mü'minlerin umumuna karşı, hepsine karşı samimi duygusu olacak." İyiliğini isteyecek.

"Mü'minlerin umumuna karşı, hepsine karşı samimi duygusu olacak." İyiliğini isteyecek.

"Bana ne Azerbaycan'dan!.."

Bana ne olur mu, o da müslüman kardeşin!

"Bana ne Azerbaycan'dan!.."

Bana ne olur mu, o da müslüman kardeşin!

"Bana ne Boşnak'tan!"

Olur mu öyle şey, o da müslüman!

Neden?

"Bana ne Boşnak'tan!"

Olur mu öyle şey, o da müslüman!

Neden?

Müslümanın bütün müslümanlara karşı içinde sevgi olacak. Müslümanlar tek bir vücut gibidir.Müslümanın bütün müslümanlara karşı içinde sevgi olacak. Müslümanlar tek bir vücut gibidir. Ayağına diken batsa adam gece uyku uyumuyor. Ayağına diken batsa adam gece uyku uyumuyor. Ayağı zonkluyor, ateş basıyor, bütün vücut rahatsız oluyor.

Ayağı zonkluyor, ateş basıyor, bütün vücut rahatsız oluyor.

"Sadece parmak rahatsız olsun…"

"Sadece parmak rahatsız olsun…"

Hayır, bütün vücut uykusuz ve ateş içinde.Hayır, bütün vücut uykusuz ve ateş içinde. Onun gibi Bosna'ya da, Keşmir'e de, Kafkasya'ya da, dünyanın neresi olursa olsun Onun gibi Bosna'ya da, Keşmir'e de, Kafkasya'ya da, dünyanın neresi olursa olsun bir müslüman bir yerde küçücük bir ıstırap çekse üzülüyoruz, üzüleceğiz. bir müslüman bir yerde küçücük bir ıstırap çekse üzülüyoruz, üzüleceğiz. Hepsine karşı bir samimiyetimiz olacak.

Hepsine karşı bir samimiyetimiz olacak.

Ve müslüman idarecilerine karşı da bir samimiyetimiz, bağlılığımız, sevgimiz, yardımımız,Ve müslüman idarecilerine karşı da bir samimiyetimiz, bağlılığımız, sevgimiz, yardımımız, itaatimiz, inkıyadımız olacak.itaatimiz, inkıyadımız olacak. İdareci deyince milletin aklına hep vali, bakan, reisicumhur, İdareci deyince milletin aklına hep vali, bakan, reisicumhur, milletvekili filan geliyor; o demek değil.

milletvekili filan geliyor; o demek değil.

Etîullah ve etîu'r-Resûlü ve ulü'l-emri minküm. Etîullah ve etîu'r-Resûlü ve ulü'l-emri minküm. "Allah'a ve Resûlüne ve işin başında olan insanlara itaat edin""Allah'a ve Resûlüne ve işin başında olan insanlara itaat edin" İbn Abbas rad‎yallahu anhümâ tefsir etmiş, buyurmuş ki;

İbn Abbas rad‎yallahu anhümâ tefsir etmiş, buyurmuş ki;

Alimler söylemişler ki ulu'l-emr alimlerdir.Alimler söylemişler ki ulu'l-emr alimlerdir. Asıl ulu'l-emr, asıl itaat edilecekler mürşitlerdir, alimlerdir,Asıl ulu'l-emr, asıl itaat edilecekler mürşitlerdir, alimlerdir, din bilginleridir, asıl onun sözü dinlenecek.

din bilginleridir, asıl onun sözü dinlenecek.

Peki, Emevi halifesine uyacak mıydı? Abbasi halifesine uyacak mıydı?..

Peki, Emevi halifesine uyacak mıydı? Abbasi halifesine uyacak mıydı?..

Uyacak olsaydı, İmamı Azam Efendimiz uyardı!

Uydu mu?

Uyacak olsaydı, İmamı Azam Efendimiz uyardı!

Uydu mu?

Hapse girmeyi, dayak yemeyi göze aldı, hak bildiği yoldan dönmedi! Hapse girmeyi, dayak yemeyi göze aldı, hak bildiği yoldan dönmedi! Demek ki asıl Allah'a bağlı olacak, Demek ki asıl Allah'a bağlı olacak, Allah yolunda yürümeyen insana eyvallah etmeyecek, baş eğmeyecek!

Allah yolunda yürümeyen insana eyvallah etmeyecek, baş eğmeyecek!

Bunun fıkıhtaki tabiri nedir?

Lâ tâate li-mahlûkin fî ma'siyetin hâlık.
Bunun fıkıhtaki tabiri nedir?

Lâ tâate li-mahlûkin fî ma'siyetin hâlık.
"Günah yolunda, Allah'a isyan olacak bir konuda kula itaat edilmez!"

"Günah yolunda, Allah'a isyan olacak bir konuda kula itaat edilmez!"

Kim olursa olsun!

"Şöyle yapmazsam babam haklarını helal etmiyor..."

Kim olursa olsun!

"Şöyle yapmazsam babam haklarını helal etmiyor..."

Babanın seni öyle tehdit etmeye hakkı yok ki!Babanın seni öyle tehdit etmeye hakkı yok ki! Sen namazı kılıyorsun, sen Müslümanlık yolunda yürümek istiyorsun; Sen namazı kılıyorsun, sen Müslümanlık yolunda yürümek istiyorsun; o onu engellemeye çalışıyor.

o onu engellemeye çalışıyor.

"Kız başını açmazsan sana analık haklarımı helal etmeyeceğim…"

"Kız başını açmazsan sana analık haklarımı helal etmeyeceğim…"

Senin ona hakkın yok ki! Kızcağız doğru yolu bulmuş, başını örtmüş; anası açmaya çalışıyor,Senin ona hakkın yok ki! Kızcağız doğru yolu bulmuş, başını örtmüş; anası açmaya çalışıyor, bir de analık hakkını bahis konusu ediyor. bir de analık hakkını bahis konusu ediyor. Buna din istismarı derler! Çocuğunun dindar olduğunu biliyor,Buna din istismarı derler! Çocuğunun dindar olduğunu biliyor, "Analık hakkımı helal etmem!" diyor.

Öyle şey olur mu?

"Analık hakkımı helal etmem!" diyor.

Öyle şey olur mu?

Analık hakkından evvel Allah'ın kulları üzerinde hakkı var, emri, buyruğu var; onu tutması lazım.

Analık hakkından evvel Allah'ın kulları üzerinde hakkı var, emri, buyruğu var; onu tutması lazım.

Allah'a isyanı kim emrederse etsin, itaat edilmez! Allah'a isyanı kim emrederse etsin, itaat edilmez! Allah'ın yolundan ayrılınmaz, Allah'a âsi olunmaz, Allah'ın buyruğunun dışına çıkılmaz, Allah'ın yolundan ayrılınmaz, Allah'a âsi olunmaz, Allah'ın buyruğunun dışına çıkılmaz, Allah'ın hükmünün aksi yapılmaz, kim emrederse emretsin!

Allah'ın hükmünün aksi yapılmaz, kim emrederse emretsin!

"Emrediyorum şöyle yap!.."

Emredemezsin ki, hakkın yok ki!

"Emrediyorum şöyle yap!.."

Emredemezsin ki, hakkın yok ki!

"Başına kocaman kocaman taş yağsın. Boynun devrilsin."Başına kocaman kocaman taş yağsın. Boynun devrilsin. Boynun altında kalsın!.."

Hiçbir şey olmaz.

Neden?

Boynun altında kalsın!.."

Hiçbir şey olmaz.

Neden?

Haksız, yanlış yapıyor, o zaman kıymeti olmaz.

Haksız, yanlış yapıyor, o zaman kıymeti olmaz.

Allah'a karşı samimi olacak. Resûlullah'a karşı samimi olacak.Allah'a karşı samimi olacak. Resûlullah'a karşı samimi olacak. Kitâbullah'a karşı, Kur'an'a karşı samimi, bağlı olacak.Kitâbullah'a karşı, Kur'an'a karşı samimi, bağlı olacak. Mü'minlerin hepsine karşı samimi olacak. Mü'minlerin mü'min, müttakî idarecilerine karşı,Mü'minlerin hepsine karşı samimi olacak. Mü'minlerin mü'min, müttakî idarecilerine karşı, mürşitlere, hocalara, alimlere, işi çekip götüren kimselere samimi olacak demek.

mürşitlere, hocalara, alimlere, işi çekip götüren kimselere samimi olacak demek.

Millet siyasîlere itaat hakkını kabul ediyor da mürşitlere itaati reddetmek içinMillet siyasîlere itaat hakkını kabul ediyor da mürşitlere itaati reddetmek için dokuz takla atıyor, doksan türlü şaklabanlık yapıyor.dokuz takla atıyor, doksan türlü şaklabanlık yapıyor. Be aptal adam! Bunlar Allah'ın emrini, âyeti, Be aptal adam! Bunlar Allah'ın emrini, âyeti, hadisi bildiren insana mı itaat etsin yoksa alavere dalavere, rüşvet vs. yapan insana mı?hadisi bildiren insana mı itaat etsin yoksa alavere dalavere, rüşvet vs. yapan insana mı? Aklın ermiyor mu? Bir de çıkmış kürsüye din namına konuşuyor, atıyor tutuyor...

Aklın ermiyor mu? Bir de çıkmış kürsüye din namına konuşuyor, atıyor tutuyor...

Allah din alimlerini bozdurmasın! Onlar bozuldu mu çok fena! Millet ne yapacağını şaşırır.

Allah din alimlerini bozdurmasın! Onlar bozuldu mu çok fena! Millet ne yapacağını şaşırır.

"Güzele bakmak sevap!.."

Harama bakar.

"Güzele bakmak sevap!.."

Harama bakar.

"Zaman sana uymazsa sen zamana uy…"

Bakarsın, gâvurlar gibi olur.

"Zaman sana uymazsa sen zamana uy…"

Bakarsın, gâvurlar gibi olur.

"Bira içilebilir, faiz yenilebilir vs…" diye fetva verenler var! "Bira içilebilir, faiz yenilebilir vs…" diye fetva verenler var! Din çığırından, yolundan çıkıyor. Hâlbuki din; âyet-i kerimeyle, hadîs-i şerîfle sabit, Din çığırından, yolundan çıkıyor. Hâlbuki din; âyet-i kerimeyle, hadîs-i şerîfle sabit, genel hakikatleri, çerçevesi bununla çizilmiş.genel hakikatleri, çerçevesi bununla çizilmiş. Küçük detayları müftüye sorarsın ama genel [çerçevesi] belli.

Küçük detayları müftüye sorarsın ama genel [çerçevesi] belli.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği yoldan ayırmasın.Allahu Teâlâ hazretleri bizi sevdiği yoldan ayırmasın. İki cihanda aziz eylesin. Cennetiyle cemâliyle müşerref olmayı nasip eylesin.

İki cihanda aziz eylesin. Cennetiyle cemâliyle müşerref olmayı nasip eylesin.

Fâtihâ-yı şerîfe mea'l-Besmele.

Fâtihâ-yı şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2