Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Âhir 1446
24 Aralık 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Sakınılacak Ameller

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Peygamber SAS Efendimiz’in Ümmetini İstemesi, Zerre Kadar Hayır ve Şerrin Karşılığı, Yakîn ve Afiyet, Her Sarhoşluk Veren Şey | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Sakınılacak Ameller

Mehmed Zahid KOTKU


İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.
Peygamber SAS Efendimiz’in Ümmetini İstemesi, Zerre Kadar Hayır ve Şerrin Karşılığı, Yakîn ve Afiyet, Her Sarhoşluk Veren Şey | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamdülillâhirabbi'l-âlemîn. Ve'l-âkıbetü li'l-müttakîn.el-Hamdülillâhirabbi'l-âlemîn. Ve'l-âkıbetü li'l-müttakîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân. Enne efdale'l-kitâbü kitâbullâhİ'lemû eyyühe'l-ihvân. Enne efdale'l-kitâbü kitâbullâh ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ.ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ. Ve külle muhdesin bid'ah. Ve külle bid'atin dalâleh. Ve külle dalâletin fi'n-nâr. Ve külle muhdesin bid'ah. Ve külle bid'atin dalâleh. Ve külle dalâletin fi'n-nâr. Ve bi's-senedili muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedili muttasili ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Elâ innî leküm bi-mekânin sıdkın hayâtî fe izâ mittü fe lâ ezâ ünâdî fî kabrî yâ Rabbî ümmetî ümmetîElâ innî leküm bi-mekânin sıdkın hayâtî fe izâ mittü fe lâ ezâ ünâdî fî kabrî yâ Rabbî ümmetî ümmetî hattâ yunfeha's-sûr ennefhate'l-ûlâ sümme lâ yezâlü dâveten icâbeten hattâ yunfeha's-sûr ennefhate'l-ûlâ sümme lâ yezâlü dâveten icâbeten hattâ yünfeha fi's-sûrin nefhatü's-sâniyeti. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl. hattâ yünfeha fi's-sûrin nefhatü's-sâniyeti.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl.

Bugünkü ders bir muhabbet dersi. Allah hepimizi afv u mağfiret eylesin.Bugünkü ders bir muhabbet dersi. Allah hepimizi afv u mağfiret eylesin. O mekân-ı mukaddeslere ziyaretleri cümlemize tekrar tekrar nasip etsin. O mekân-ı mukaddeslere ziyaretleri cümlemize tekrar tekrar nasip etsin.

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şu hadislerinde buyurdukları hâliEfendimiz sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri şu hadislerinde buyurdukları hâli Mekke'den bir ehl-i Mekke diyor ki; "Biz doktora gitmeyiz.Mekke'den bir ehl-i Mekke diyor ki;

"Biz doktora gitmeyiz.
Hasta olduğumuz vakit doktorla işimiz yok idi. Hemen zemzem kuyusunun başına gideriz, bol bol içeriz.Hasta olduğumuz vakit doktorla işimiz yok idi. Hemen zemzem kuyusunun başına gideriz, bol bol içeriz. Allah'tan mukadder olan şifa gelir.Allah'tan mukadder olan şifa gelir. Şayet olmadıysa hemen bir arabaya biner, doğru Medine-i Münevvere'ye gider, Şayet olmadıysa hemen bir arabaya biner, doğru Medine-i Münevvere'ye gider, Resûlullah'ı bir ziyaret ederiz, hepsi biter." Bu hadîs-i şerîf onu andırıyor. Resûlullah'ı bir ziyaret ederiz, hepsi biter."

Bu hadîs-i şerîf onu andırıyor.

"Ben hayatta, mekân-ı sıdk, doğruluk yeri olan bu hayattayım." Ama bu hayat sadık bir hayattır."Ben hayatta, mekân-ı sıdk, doğruluk yeri olan bu hayattayım."

Ama bu hayat sadık bir hayattır.
Yalancı gibi geliyor bize. Mesela kimseye kalmıyor ama bu hayatın içerisinde bir hakikat de var.Yalancı gibi geliyor bize. Mesela kimseye kalmıyor ama bu hayatın içerisinde bir hakikat de var. Bu azıcık kısa olan bu hayatın içerisinde hepimizin görüp geçirdiği bu hayat; Bu azıcık kısa olan bu hayatın içerisinde hepimizin görüp geçirdiği bu hayat; bunun içerisinde bir sadakat, bir hakikat var.bunun içerisinde bir sadakat, bir hakikat var. Bunun içerisinde bu hakikati bulup da girebilenlere ne mutlu, aldanıp sakınanlara da ne yazık! Bunun içerisinde bu hakikati bulup da girebilenlere ne mutlu, aldanıp sakınanlara da ne yazık!

Onun için geçen Cuma hutbesinde dedim ki; "Mesela hacılar oraya gidiyor, hepimiz gidiyoruz.Onun için geçen Cuma hutbesinde dedim ki; "Mesela hacılar oraya gidiyor, hepimiz gidiyoruz. Mesela Allah kusurumuzu affetsin. İşte adımız 'hacı' olarak geliyoruz.Mesela Allah kusurumuzu affetsin. İşte adımız 'hacı' olarak geliyoruz. Asıl hacılık nefsin elinden, şehvetin elinden kurtulduğun gündür.Asıl hacılık nefsin elinden, şehvetin elinden kurtulduğun gündür. Nefsin ve şehvetin elinden kurtulduğun gün tam hacısın." "Sen kurtuldun mu hocam?" Nefsin ve şehvetin elinden kurtulduğun gün tam hacısın."

"Sen kurtuldun mu hocam?"

Hayır, ben kurtulmadığım halde, onun elinden çektiğimi bildiğim halde size tavsiye ediyorum ki;Hayır, ben kurtulmadığım halde, onun elinden çektiğimi bildiğim halde size tavsiye ediyorum ki; "Aman bu çok fenâ bir şey, bunun elinden kurtulmanın çaresine bakın!""Aman bu çok fenâ bir şey, bunun elinden kurtulmanın çaresine bakın!" Bizim yaşımız gayrı geçti, onunla uğraşacak hâlimiz de kalmadı. Onlar hep gençlikte olur. Bizim yaşımız gayrı geçti, onunla uğraşacak hâlimiz de kalmadı. Onlar hep gençlikte olur. Binâenaleyh siz gençliğinizde kendinizi nefsin eline kaptırmamanın yoluna bakın.Binâenaleyh siz gençliğinizde kendinizi nefsin eline kaptırmamanın yoluna bakın. Bir kere kaptı mı, o adamı eline kattı mı onun elinden kurtulmak da pek kolay olmaz.Bir kere kaptı mı, o adamı eline kattı mı onun elinden kurtulmak da pek kolay olmaz. Rusya'nın elindeki müslümanlar var bugün ya, kurtulması mümkündür.Rusya'nın elindeki müslümanlar var bugün ya, kurtulması mümkündür. Mesela başka devletlerin elinde de birçok esir var. Mesela başka devletlerin elinde de birçok esir var. Kurtulmaları mümkündür fakat nefsin elinden kurtulmak çok zordur. Kurtulmaları mümkündür fakat nefsin elinden kurtulmak çok zordur. Onun için nefsin ve şehvetin eline düşmemenin çaresine bakmak gerek. Onun için Resûl-i Ekrem diyor ki; Onun için nefsin ve şehvetin eline düşmemenin çaresine bakmak gerek. Onun için Resûl-i Ekrem diyor ki;

Fe izâ mittü fe lâ ezâ ünâdî fî kabrî yâ Rabbî ümmetî ümmetî.Fe izâ mittü fe lâ ezâ ünâdî fî kabrî yâ Rabbî ümmetî ümmetî. "Dünyadan âhirete ben hayatımı intikal ettiğim vakitte, "Dünyadan âhirete ben hayatımı intikal ettiğim vakitte, biz âhirete göçtükten sonra kabrimde 'Yâ Rabbi! Ümmetim, ümmetim.' derim." biz âhirete göçtükten sonra kabrimde 'Yâ Rabbi! Ümmetim, ümmetim.' derim."

Şimdi bak o Suudiler'in ne büyük kabahati var, o Suudiler'in ne büyük kabahati var! Şimdi bak o Suudiler'in ne büyük kabahati var, o Suudiler'in ne büyük kabahati var!

"Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem hayattan ayrıldıktan sonra artık ondan bir şey beklenmez." diyor."Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem hayattan ayrıldıktan sonra artık ondan bir şey beklenmez." diyor. Halbuki insanlar hep bir olur mu canım, bizden bir şey beklenmez elbette.Halbuki insanlar hep bir olur mu canım, bizden bir şey beklenmez elbette. Fakat Allah'ın Resûlü ile biz bir olur muyuz hiç! O Resûlullah yahu! Fakat Allah'ın Resûlü ile biz bir olur muyuz hiç! O Resûlullah yahu! Binâenaleyh daima Cenâb-ı Peygamber, kabrinde de bizim için Cenâb-ı Hakk'a müracaat ediyor.Binâenaleyh daima Cenâb-ı Peygamber, kabrinde de bizim için Cenâb-ı Hakk'a müracaat ediyor. "Yâ Rabbi! Ümmetimi isterim." diyor. "Yâ Rabbi! Ümmetimi isterim." diyor.

Fe izâ mittü fe lâ ezâ ünâdî fî kabrî yâ Rabbî ümmetî ümmetî hatta yenfeha's-sûr. Fe izâ mittü fe lâ ezâ ünâdî fî kabrî yâ Rabbî ümmetî ümmetî hatta yenfeha's-sûr.

Tâ kıyamet gününe kadar, bir iki gün değil, kıyamet gününe kadarTâ kıyamet gününe kadar, bir iki gün değil, kıyamet gününe kadar ümmetimi isteyen bir Peygamber'in ümmetiyiz elhamdülillah.ümmetimi isteyen bir Peygamber'in ümmetiyiz elhamdülillah. Allah dünyada da şefaatinden mahrum etmesin âhirette de. Allah dünyada da şefaatinden mahrum etmesin âhirette de.

Binâenaleyh onun huzuruna gidip de onun huzurunda ona selam verenlere "Ben hassaten şefaatçiyim." diyor. Binâenaleyh onun huzuruna gidip de onun huzurunda ona selam verenlere "Ben hassaten şefaatçiyim." diyor.

"Ümmetime şefaatçiyim. Ehl-i Medine'ye de şefaatçiyim." "Ümmetime şefaatçiyim. Ehl-i Medine'ye de şefaatçiyim."

Fakat uzak memleketleri aşmış, dağları tepeleri aşmış, benim huzuruma gelmiş;Fakat uzak memleketleri aşmış, dağları tepeleri aşmış, benim huzuruma gelmiş; es-Salâtü ve's-selâmu aleyke yâ Resûlallah, diyor.es-Salâtü ve's-selâmu aleyke yâ Resûlallah, diyor. Halbuki biz zannederiz ki bizi gören yok orada, işte bir perde var önümüzde, kapalı; arkasında Resûlullah! Halbuki biz zannederiz ki bizi gören yok orada, işte bir perde var önümüzde, kapalı; arkasında Resûlullah! Tabii bizim hayalimizde bir mezarlık içerisinde. Tabii bizim hayalimizde bir mezarlık içerisinde. Mezarın içerisinde olan bir insana bizim sözümüzün duyurulması mümkün değil. Mezarın içerisinde olan bir insana bizim sözümüzün duyurulması mümkün değil.

Hatta biz şimdi kabirlerde telkin yapıyoruz da bizim telkinimizi o kabrin içerisindeki adam duyabilir mi? Hatta biz şimdi kabirlerde telkin yapıyoruz da bizim telkinimizi o kabrin içerisindeki adam duyabilir mi?

Üstü örtülmüş, yarım metre, bir metre toprak.Üstü örtülmüş, yarım metre, bir metre toprak. Hatta şimdi şu duvarın arkasında duran bir insan diri olduğu halde yine benim sesimi duyamaz.Hatta şimdi şu duvarın arkasında duran bir insan diri olduğu halde yine benim sesimi duyamaz. Beklese de orada hoca ne diyor diye dinlese duyamaz. Beklese de orada hoca ne diyor diye dinlese duyamaz.

Kabrin içerisindeki adama bizim orada telkinimiz ne oluyor?Kabrin içerisindeki adama bizim orada telkinimiz ne oluyor? Onun ruhu vasıtasıyla ona naklolunacaktır. O ruhlar içinde ölüm yoktur ki!Onun ruhu vasıtasıyla ona naklolunacaktır. O ruhlar içinde ölüm yoktur ki! Ölüm cesetleredir, mahvolan cesetlerdir. Halbuki o cesedi gezdiren ruh hayattadır.Ölüm cesetleredir, mahvolan cesetlerdir. Halbuki o cesedi gezdiren ruh hayattadır. Binâenaleyh Resûl-i Ekrem'in hem ruhu hem cesedi hayattadır. Binâenaleyh Resûl-i Ekrem'in hem ruhu hem cesedi hayattadır.

Fî kabrihî hayyin semîün basîr. Hem duyar ve hem de görür.Fî kabrihî hayyin semîün basîr.

Hem duyar ve hem de görür.
Cenâb-ı Hak bu hakkı da vermiştir, o Cenâb-ı Hakk'ın bir verişidir.Cenâb-ı Hak bu hakkı da vermiştir, o Cenâb-ı Hakk'ın bir verişidir. Onun için Resûlullah, karşısına gelen ümmeti görür.Onun için Resûlullah, karşısına gelen ümmeti görür. es-Salâtü ve's-selâmu aleyke yâ Resûlallah dediğin vakitte Ve aleykümselam yâ veledî der.es-Salâtü ve's-selâmu aleyke yâ Resûlallah dediğin vakitte Ve aleykümselam yâ veledî der. O şerefe nâil olmak büyük bir nimettir. "Ben hacca gittim yahu, artık tekrar gitmeye ne lüzum var." O şerefe nâil olmak büyük bir nimettir.

"Ben hacca gittim yahu, artık tekrar gitmeye ne lüzum var."

Onun için bu pek abes bir laftır. İnsan babasını ziyarete gitmez mi yahu?Onun için bu pek abes bir laftır. İnsan babasını ziyarete gitmez mi yahu? Mesela şurada falan memlekette baban var, anan var.Mesela şurada falan memlekette baban var, anan var. Senede bir kere insan anasını babasını ziyarete mümkün olunca gitmeyi istemez mi? Bu Resûl-i Ekrem yahu! Senede bir kere insan anasını babasını ziyarete mümkün olunca gitmeyi istemez mi? Bu Resûl-i Ekrem yahu! Baba kaç para eder onun yanında! Mümkün olunca insana Resûl-i Ekrem'in ziyareti güzeldir. Baba kaç para eder onun yanında! Mümkün olunca insana Resûl-i Ekrem'in ziyareti güzeldir. Birçok insan mesela hac farz olmadığı halde Resûl-i Ekrem'in ziyaretine canla başla gitmişlerdir.Birçok insan mesela hac farz olmadığı halde Resûl-i Ekrem'in ziyaretine canla başla gitmişlerdir. Allah bizi de o yollardan ayırmasın. Allah bizi de o yollardan ayırmasın.

Sümme lâ yezâlü dâveten icâbeten hattâ yünfeha fi's-sûrin nefhatü's-sâniyeti. Sümme lâ yezâlü dâveten icâbeten hattâ yünfeha fi's-sûrin nefhatü's-sâniyeti.

İkinci bir sur var. İlk sur üfürülecek, dünyada hayat kalmayacak. Bir sur üfürülür, buna Sur-ı İsrâfil derler.İkinci bir sur var. İlk sur üfürülecek, dünyada hayat kalmayacak. Bir sur üfürülür, buna Sur-ı İsrâfil derler. O sur üfürüldüğü vakitte dünyada hayat tamamıyla biter.O sur üfürüldüğü vakitte dünyada hayat tamamıyla biter. İşte bugün atom diyorlar, bilmem ne diyorlar. Ne olursa olsun, hayattan eser kalmayacak.İşte bugün atom diyorlar, bilmem ne diyorlar. Ne olursa olsun, hayattan eser kalmayacak. Dünyada melek de kalmayacak. Ne melek ne ins ne cin, hiçbir canlı kalmayacak.Dünyada melek de kalmayacak. Ne melek ne ins ne cin, hiçbir canlı kalmayacak. Nefha-yı ûlâ, o üfürüldü mü hayatın sonu demek, bitiyor artık. Nefha-yı ûlâ, o üfürüldü mü hayatın sonu demek, bitiyor artık.

Sonra onunla ikinci nefha arasında bir müddet geçecek. O müddet Allahu alem, ne kadar olduğunu Allah bilir.Sonra onunla ikinci nefha arasında bir müddet geçecek. O müddet Allahu alem, ne kadar olduğunu Allah bilir. Şimdi o müddetten sonra Cenâb-ı Hak, göklerin kapısını açacak. Bir yağmur indirecek. Şimdi o müddetten sonra Cenâb-ı Hak, göklerin kapısını açacak. Bir yağmur indirecek. O yağmur ama erkek menisine benzer. Böyle yağmur değil.O yağmur ama erkek menisine benzer. Böyle yağmur değil. O yağmurla kabirlerde olan cesetler, hepsi cesedini keşfedecek.O yağmurla kabirlerde olan cesetler, hepsi cesedini keşfedecek. Dünyadaki gömüldüğü cesedi orada gelecek yine.Dünyadaki gömüldüğü cesedi orada gelecek yine. Ana rahminden çocuk nasıl tekemmül ediyor, Ana rahminden çocuk nasıl tekemmül ediyor, meydana geliyorsa bu sefer kabirde de aynı şekilde bu vücutlar vücut bulacak. meydana geliyorsa bu sefer kabirde de aynı şekilde bu vücutlar vücut bulacak.

Bazı ana üç çocuk, bazı ana dört çocuk doğurduğu da duyulur.Bazı ana üç çocuk, bazı ana dört çocuk doğurduğu da duyulur. Mezarlara da kim bilir kaç kişi gömülmüştür ama hepsi kendi vücudunu kendisi bulacaktır. Mezarlara da kim bilir kaç kişi gömülmüştür ama hepsi kendi vücudunu kendisi bulacaktır.

Hattâ yünfeha fi's-sûrin nefhatü's-sâniyeti. Hattâ yünfeha fi's-sûrin nefhatü's-sâniyeti.

O ikinci nefha üfürülünceye kadar, o ikinci nefha üfürüldüğü vakitteO ikinci nefha üfürülünceye kadar, o ikinci nefha üfürüldüğü vakitte ilk evvel kalkacak olan Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'dir. ilk evvel kalkacak olan Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'dir. İlk evvel kalkacak, canlanacak Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'dir.İlk evvel kalkacak, canlanacak Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem'dir. Ondan sonra sırasıyla ümmetler kalkıp huzur-ı Rabbü'l-âlemîne arzolunacaklar. Ondan sonra sırasıyla ümmetler kalkıp huzur-ı Rabbü'l-âlemîne arzolunacaklar. Onun için Cenâb-ı Peygamber kabrinde hayydır, yani diridir, kabrinde diridir. Onun için Cenâb-ı Peygamber kabrinde hayydır, yani diridir, kabrinde diridir. Ama bu dünyanın hayatı gibi bir hayat değil, âhiretin hayatı ile diridir, âhiret hayatı ile diridir.Ama bu dünyanın hayatı gibi bir hayat değil, âhiretin hayatı ile diridir, âhiret hayatı ile diridir. Onun için oraya gidince insan çok uyanık olmalı ve orada insan çok uyanıklığı ileOnun için oraya gidince insan çok uyanık olmalı ve orada insan çok uyanıklığı ile Cenâb-ı Hakk'a tazarru u niyaz etmeli.Cenâb-ı Hakk'a tazarru u niyaz etmeli. Bu ancak o nefsin elinden kurtulduktan sonra, şehvetin elinden kurtulduktan sonra mümkündür. Bu ancak o nefsin elinden kurtulduktan sonra, şehvetin elinden kurtulduktan sonra mümkündür.

Onun için bizde tasavvuf denilen bir meslek içtihat etmişlerdir kiOnun için bizde tasavvuf denilen bir meslek içtihat etmişlerdir ki bu nefsin elinden kurtulmanın çarelerini orada açıklarlar.bu nefsin elinden kurtulmanın çarelerini orada açıklarlar. Bu da kitaplar vasıtasıyla olmaz, bilgiler vasıtasıyla olmaz. Ancak gönüllerin alacağı kabiliyet meselesidir. Bu da kitaplar vasıtasıyla olmaz, bilgiler vasıtasıyla olmaz. Ancak gönüllerin alacağı kabiliyet meselesidir. Herkese nasip olmayan bir şeydir. Herkese nasip olmayan bir şeydir. Allah cümlemizi şeytanın, şehvetin, nefsin elinden kurtulan mesud bahtiyar kullarının zümresine ilhak eylesin.Allah cümlemizi şeytanın, şehvetin, nefsin elinden kurtulan mesud bahtiyar kullarının zümresine ilhak eylesin. Namazlarımızın namaz oluşu, oruçlarımızı oruç oluşu, bizim insan oluşumuz ona bağlıdır. Namazlarımızın namaz oluşu, oruçlarımızı oruç oluşu, bizim insan oluşumuz ona bağlıdır.

Bir kalıp var bizde, bu kalıbın hiç kıymeti yok.Bir kalıp var bizde, bu kalıbın hiç kıymeti yok. Bizde asıl mâna itibarıyla olan insanlık nefsin ve şehvetin mahvından sonra olacak.Bizde asıl mâna itibarıyla olan insanlık nefsin ve şehvetin mahvından sonra olacak. Şimdi yerin altında su var, altın var, platin var; envaiçeşit maden var.Şimdi yerin altında su var, altın var, platin var; envaiçeşit maden var. Ama üstünü Cenâb-ı Hak toprak koymuş, almak mümkün değil ki! "Çalış, del, çıkar suyu." diyor.Ama üstünü Cenâb-ı Hak toprak koymuş, almak mümkün değil ki! "Çalış, del, çıkar suyu." diyor. Çalışıyorsun, deliyorsun, yerine göre yukarıya su fışkırıyor.Çalışıyorsun, deliyorsun, yerine göre yukarıya su fışkırıyor. Demek ki burada var, o çalışmanın neticesinde çıkardın. Demek ki burada var, o çalışmanın neticesinde çıkardın. Daha çalışırsa benzini, gazı çıkarıyor, altınını çıkarıyor.Daha çalışırsa benzini, gazı çıkarıyor, altınını çıkarıyor. Bizim içimizdeki bu cevahir de bu insanlık cevherleri de nefsin altında gömülüdür. Bizim içimizdeki bu cevahir de bu insanlık cevherleri de nefsin altında gömülüdür. Nefis yok olmadıkça onlar meydana çıkmaz.Nefis yok olmadıkça onlar meydana çıkmaz. Yerin altında nasıl gömülüyse insanlık cevherleri de nefsin ve şehvetin altında gömülüdür.Yerin altında nasıl gömülüyse insanlık cevherleri de nefsin ve şehvetin altında gömülüdür. Onlar ezilecek ki onlar çıksın meydana. Onlar ezilecek ki onlar çıksın meydana.

Elâ inne'd-dünyâ arabun hâdurün ye'külü min hel berri ve'l-fâcir.Elâ inne'd-dünyâ arabun hâdurün ye'külü min hel berri ve'l-fâcir. "Dünya bir metâdır, bu metâ bugün elimizdedir. İyisi de bundan yer, kötüsü de yer." "Dünya bir metâdır, bu metâ bugün elimizdedir. İyisi de bundan yer, kötüsü de yer."

Allah, Allah'ı inkâr edene de veriyor Allah diyene de veriyor. Allah, Allah'ı inkâr edene de veriyor Allah diyene de veriyor.

Elâ ve inne'l-âhira ecelün sâdık. "Âhiret de bunun arkasında ama sadıktır, muhakkak olacaktır.Elâ ve inne'l-âhira ecelün sâdık. "Âhiret de bunun arkasında ama sadıktır, muhakkak olacaktır. Bu dünyanın arkasından muhakkak olacak bir âhiret vardır." Bu dünyanın arkasından muhakkak olacak bir âhiret vardır."

Dün haberde dinledim: Aydan bir taş getirdiler ya, o taşı hesaplayıcılar hesaplamışlar.Dün haberde dinledim: Aydan bir taş getirdiler ya, o taşı hesaplayıcılar hesaplamışlar. Taşın dört buçuk milyar senelik olduğunu ispat etmişler, hesaplarına göre öğrenmişler.Taşın dört buçuk milyar senelik olduğunu ispat etmişler, hesaplarına göre öğrenmişler. İsterse bir milyon olsun isterse on milyon olsun.İsterse bir milyon olsun isterse on milyon olsun. Bize ne Allahu Teâlâ onu halk ettiği vakitte etmiş, orada hayat da koymamış.Bize ne Allahu Teâlâ onu halk ettiği vakitte etmiş, orada hayat da koymamış. Ama bugün bu âleme Cenâb-ı Hak bu hayatı vermiş. Ama bugün bu âleme Cenâb-ı Hak bu hayatı vermiş.

Yakdî fî hâ melikün kâdir.Yakdî fî hâ melikün kâdir. "O âcil-i sâdık olan, yani bunun arkasından gelecek olan âhiretin sahibi olan Hz. Allah, Melik-i kâdirdir." "O âcil-i sâdık olan, yani bunun arkasından gelecek olan âhiretin sahibi olan Hz. Allah, Melik-i kâdirdir."

Bu dünya melikleri gibi âciz değil. Dünya melikleri mesela şimdi parti kuracağım diye kıvranıp duruyor.Bu dünya melikleri gibi âciz değil. Dünya melikleri mesela şimdi parti kuracağım diye kıvranıp duruyor. Bir daha yıkıyorlar, bir daha kuracağım diye uğraşıyor. Bir daha yıkıyorlar, bir daha kuracağım diye uğraşıyor. Âcizlik insanı bitiriyor ama o âhiretteki mâlik, Mâlikü'l-mülk olan Hz. Allah hiçbir şeyden âciz değil.Âcizlik insanı bitiriyor ama o âhiretteki mâlik, Mâlikü'l-mülk olan Hz. Allah hiçbir şeyden âciz değil. O'nu yıkacak hiçbir kuvvet yoktur. Elâ ve inne'l-hayr küllehû bi-hazâfîlihî fi'l-cenneti. O'nu yıkacak hiçbir kuvvet yoktur.

Elâ ve inne'l-hayr küllehû bi-hazâfîlihî fi'l-cenneti.

Ne kadar hayır akıllarınıza geliyorsa; dünyada birçok yaşayışlar var, bak tayyare ile üç saatte gittik geldik.Ne kadar hayır akıllarınıza geliyorsa; dünyada birçok yaşayışlar var, bak tayyare ile üç saatte gittik geldik. Üç saat nedir, bir hayırdır. Eski dedelerimiz üç ayda gider gelirlerken biz bugün üç saate indik, bu bir hayırdır.Üç saat nedir, bir hayırdır. Eski dedelerimiz üç ayda gider gelirlerken biz bugün üç saate indik, bu bir hayırdır. Daha bunun fevkinde neler de var. Gökte yiyoruz, gökte içiyoruz falan. Daha bunun fevkinde neler de var. Gökte yiyoruz, gökte içiyoruz falan. İnsana bunu evvelce söyleselerdi inanmazlardı. Delidir, derlerdi. Fakat bugün olan bir iş.İnsana bunu evvelce söyleselerdi inanmazlardı. Delidir, derlerdi. Fakat bugün olan bir iş. Cenâb-ı Hak'tan bizlere bu bir nimet-i uzmâdır.Cenâb-ı Hak'tan bizlere bu bir nimet-i uzmâdır. Ama bunun fevkinde o kadar nimetler vardır ki daha akl-ı beşere bile gelmemiştir onlar.Ama bunun fevkinde o kadar nimetler vardır ki daha akl-ı beşere bile gelmemiştir onlar. Beşer aklı onu tasavvur edemez, acizdir. İşte bu hayırların hepsi cennettedir. Beşer aklı onu tasavvur edemez, acizdir. İşte bu hayırların hepsi cennettedir. Dünyada gördüğünüz ne muazzam hayırlar, iyilikler, güzellikler varsa Dünyada gördüğünüz ne muazzam hayırlar, iyilikler, güzellikler varsa onların fevkinde akıllara gelmedik bütün hayırlar cennettedir. onların fevkinde akıllara gelmedik bütün hayırlar cennettedir. Binaenaleyh ondan gafil olmayın, onun talibi olun. Siz oranın sahibi olun. Binaenaleyh ondan gafil olmayın, onun talibi olun. Siz oranın sahibi olun.

Elâ ve inne'ş-şerre küllehû bi hazâfîlihî fi'l-ard. Dünyada birçok kötülükler de var.Elâ ve inne'ş-şerre küllehû bi hazâfîlihî fi'l-ard.

Dünyada birçok kötülükler de var.
İyilikler olduğu gibi kötülükler de var. Öldürüyorlar, hapislere, zindanlara atıyorlar. Aç bırakıyorlar.İyilikler olduğu gibi kötülükler de var. Öldürüyorlar, hapislere, zindanlara atıyorlar. Aç bırakıyorlar. Çeşitli hâdiseler var ya dünyada, bunların ne kadar kötüsü varsa o kötülerin en kötüsü cehennemdedir.Çeşitli hâdiseler var ya dünyada, bunların ne kadar kötüsü varsa o kötülerin en kötüsü cehennemdedir. İyilerin en iyisi cennette olduğu gibi kötülüklerin de en kötüsü cehennemdedir.İyilerin en iyisi cennette olduğu gibi kötülüklerin de en kötüsü cehennemdedir. Onun için oradan da çok sakınmak ve uzak kalmak lazım. Onun için oradan da çok sakınmak ve uzak kalmak lazım.

Nefis ve şehvet, insanı o cehenneme sürüklemek için bu dünyada bize musallattırlar.Nefis ve şehvet, insanı o cehenneme sürüklemek için bu dünyada bize musallattırlar. Onun yakasından elini kurtardığın gün de o en büyük nimetlerin mevcut olduğu cennet senin için hazır. Onun yakasından elini kurtardığın gün de o en büyük nimetlerin mevcut olduğu cennet senin için hazır.

Elâ fe amelû ve entüm minallâhi alâ hazel.Elâ fe amelû ve entüm minallâhi alâ hazel. "Öyleyse siz Allahu Teâlâ'dan cehenneme girilecek fenâlıklardan sakınarak"Öyleyse siz Allahu Teâlâ'dan cehenneme girilecek fenâlıklardan sakınarak amellerinizi -İslam'a göre ve doğru olarak- ona göre yapın!" amellerinizi -İslam'a göre ve doğru olarak- ona göre yapın!"

Va'lemû enneküm yu'radûne alâ a'mâliküm. Va'lemû enneküm yu'radûne alâ a'mâliküm.

"Bunu unutmayınız ki hepimiz, hepimizin yaptığımız ameller kendimize arz olunacaktır."Bunu unutmayınız ki hepimiz, hepimizin yaptığımız ameller kendimize arz olunacaktır. Amelleriniz size arz olunacaktır, bunu unutmayınız." Amelleriniz size arz olunacaktır, bunu unutmayınız."

Burada yaptık, kimse de görmedi. Bitti gitti. Ölünce bitti.Burada yaptık, kimse de görmedi. Bitti gitti. Ölünce bitti. Yok öyle, bu bütün amellerimiz; işte bizim elimizde şimdi teypler var.Yok öyle, bu bütün amellerimiz; işte bizim elimizde şimdi teypler var. Nasıl ki bizim hareketimizi, sözümüzü, bütün amellerimizi kapıp oraya geçiriyor. Nasıl ki bizim hareketimizi, sözümüzü, bütün amellerimizi kapıp oraya geçiriyor. İçimizde de teypler var, o teypler alıp zapt ediyor. İçimizde de teypler var, o teypler alıp zapt ediyor. İçimizin teypleri bizim bütün harekâtımızı zapt eden makinelerdir. İçimizin teypleri bizim bütün harekâtımızı zapt eden makinelerdir.

İnnâ künnâ nestensihu ma küntüm ta'melûn.İnnâ künnâ nestensihu ma küntüm ta'melûn. "Bütün yaptığımız hareketler o iç makineleri tarafından istinsah olunuyor,"Bütün yaptığımız hareketler o iç makineleri tarafından istinsah olunuyor, kopya ediliyor ki yarın bize arz olunacak." Fe men ya'me'l-miskâle zerratin hayran yerahu. kopya ediliyor ki yarın bize arz olunacak."

Fe men ya'me'l-miskâle zerratin hayran yerahu.

Zerre en ufak şeydir. En ufak bir hayrınız da olsa şerriniz de olsa onu göreceksin.Zerre en ufak şeydir. En ufak bir hayrınız da olsa şerriniz de olsa onu göreceksin. Hiçbir hayrın kaybolmaz. En ufak bir hayrın dahi sana arz olunur.Hiçbir hayrın kaybolmaz. En ufak bir hayrın dahi sana arz olunur. Belki sen onu unutmuşsundur, hatırına bile gelmez. Fakat o sana arz olunacak. Belki sen onu unutmuşsundur, hatırına bile gelmez. Fakat o sana arz olunacak.

Ve men ya'me'l-miskâle zerratin şerran yerahû. Ve men ya'me'l-miskâle zerratin şerran yerahû.

Bir miskal miktarı da şer yapmışsın.Bir miskal miktarı da şer yapmışsın. Ehemmiyet de vermiyorsun yani, bir sinek öldürmüşsün farz et; bir şey değil de misal, o da arz olunacak.Ehemmiyet de vermiyorsun yani, bir sinek öldürmüşsün farz et; bir şey değil de misal, o da arz olunacak. Hiç kıymet vermediğin en ufak bir şer de arz olunacak. O iyisini de göreceksin kötüsünü de göreceksin. Hiç kıymet vermediğin en ufak bir şer de arz olunacak. O iyisini de göreceksin kötüsünü de göreceksin.

Onun için İnnâ enzelnâ sûresinin mâbâdidir ki bu sûreyi zannedersemOnun için İnnâ enzelnâ sûresinin mâbâdidir ki bu sûreyi zannedersem sekiz defa okumak Kur'ân-ı Azîmüşşân'ın bir hatmine muadildir. sekiz defa okumak Kur'ân-ı Azîmüşşân'ın bir hatmine muadildir.

Elâ inne'n-nâse lem yü'tev fi'd-dünyâ şey'en hayran mine'l-yekîni ve'l-âfiyeti fe selûhümallâhe. Elâ inne'n-nâse lem yü'tev fi'd-dünyâ şey'en hayran mine'l-yekîni ve'l-âfiyeti fe selûhümallâhe.

"Ey insanlar! Âgâh olun, mütenebbih olun!"Ey insanlar! Âgâh olun, mütenebbih olun! İyi bilin, iyi anlayın ki dünyada yakîn ve afiyetten daha hayırlı hiçbir şey yoktur." İyi bilin, iyi anlayın ki dünyada yakîn ve afiyetten daha hayırlı hiçbir şey yoktur."

Zannedilir ki dünyada paran çok olursa malın çok olursa vücudun da sıhhatli olursa en iyi şey o;Zannedilir ki dünyada paran çok olursa malın çok olursa vücudun da sıhhatli olursa en iyi şey o; hayır hiç de öyle değil. Evet, mal ayrıdır, sıhhat yine ayrıdır fakat asıl maksut olan yakîndir. hayır hiç de öyle değil. Evet, mal ayrıdır, sıhhat yine ayrıdır fakat asıl maksut olan yakîndir.

Yakîn nedir? Senin beni görmen, benim seni görmem yakînendir.Yakîn nedir?

Senin beni görmen, benim seni görmem yakînendir.
Konuşmamızı yakînen duyuyorsunuz, yakînen işitiyorsunuz.Konuşmamızı yakînen duyuyorsunuz, yakînen işitiyorsunuz. Bu yakîndir ki âhiretin tıpkı bunun gibi olduğuna, içerisinin güzelce inanmasıdır. Bu yakîndir ki âhiretin tıpkı bunun gibi olduğuna, içerisinin güzelce inanmasıdır.

Bu gözle görünmez, bu gözle görünen yakîn bu dünyaya aittir.Bu gözle görünmez, bu gözle görünen yakîn bu dünyaya aittir. Bir de bu gözün içerisindeki basiret denilen iç gözü vardır ki bu gözün içini Allahu TeâlâBir de bu gözün içerisindeki basiret denilen iç gözü vardır ki bu gözün içini Allahu Teâlâ nur ile dolduğu vakitte o nurlar vasıtasıyla görülür. nur ile dolduğu vakitte o nurlar vasıtasıyla görülür. O hâllere bu zaman aynen gördüğüne nasıl inanıyorsa bu göz; O hâllere bu zaman aynen gördüğüne nasıl inanıyorsa bu göz; nuruyla da iç nuruyla da gördüklerine aynen öyle inanır. nuruyla da iç nuruyla da gördüklerine aynen öyle inanır.

"Bu gönüller göğüsler genişler genişler. Bu âhiret şu dünyada gördüğümüz gibi olur insanın gözünün önünde." "Bu gönüller göğüsler genişler genişler. Bu âhiret şu dünyada gördüğümüz gibi olur insanın gözünün önünde."

Buna yakîn diyorlar. Âhiret başka bir âlemde. Başka âlemde olduğu halde görmüyoruz.Buna yakîn diyorlar. Âhiret başka bir âlemde. Başka âlemde olduğu halde görmüyoruz. Fakat insanda öyle bir his, kabiliyet, yakîn hâsıl olacak ki sanki gözünün önündeymiş gibi. Fakat insanda öyle bir his, kabiliyet, yakîn hâsıl olacak ki sanki gözünün önündeymiş gibi. Mesela rüyada biz Kâbe'yi gördük de sanki gözümüzün önünde görüyormuşuz gibi.Mesela rüyada biz Kâbe'yi gördük de sanki gözümüzün önünde görüyormuşuz gibi. İşte bu da Allahu Teâlâ'nın verdiği nur vasıtasıyla, âhirette hakikaten görüyormuşuz gibi İşte bu da Allahu Teâlâ'nın verdiği nur vasıtasıyla, âhirette hakikaten görüyormuşuz gibi burada amellerimiz tartılıyormuş gibi inancın hâsıl olacak. burada amellerimiz tartılıyormuş gibi inancın hâsıl olacak.

Allahu Teâlâ; Fe men ya'mel miskâle zerratin hayran yerahü ve men ya'mel miskâle zerratin şerran yerahü.Allahu Teâlâ;

Fe men ya'mel miskâle zerratin hayran yerahü ve men ya'mel miskâle zerratin şerran yerahü.
âyetini hemen bilmeyen yok bizim müslümanlarda! âyetini hemen bilmeyen yok bizim müslümanlarda! Bunu bildiğimiz halde her zaman da okuduğumuz halde içimizdeki inanç, Bunu bildiğimiz halde her zaman da okuduğumuz halde içimizdeki inanç, ağzımızdan çıkan bu kelimeye uygun değildir. Bu ne zaman uygun olur? ağzımızdan çıkan bu kelimeye uygun değildir.

Bu ne zaman uygun olur?

Ne zaman yakîn sende hâsıl olursa bende yakîn hasıl olursa o yakînden sonra bu sözler tezahür eder.Ne zaman yakîn sende hâsıl olursa bende yakîn hasıl olursa o yakînden sonra bu sözler tezahür eder. İçimizde yakîn hâsıl olur. İçimizde yakîn hâsıl olur. Onun için tasavvufun lüzumu pek muhakkaktır ki insan bu âleme layıkı vechiyle inanabilsin. Onun için tasavvufun lüzumu pek muhakkaktır ki insan bu âleme layıkı vechiyle inanabilsin.

"Birisi yakîn birisi de afiyet! Bu ikisini Cenâb-ı Hak'tan isteyiniz." diyor Cenâb-ı Peygamber."Birisi yakîn birisi de afiyet! Bu ikisini Cenâb-ı Hak'tan isteyiniz." diyor Cenâb-ı Peygamber. Bu iki şeyi Cenâb-ı Hak'tan isteyiniz: "Yâ Rabbi, bana yakîn ver!" Bu iki şeyi Cenâb-ı Hak'tan isteyiniz: "Yâ Rabbi, bana yakîn ver!"

Elâ inne külle müskiran harâmun ve külle muhadderrin harâmunElâ inne külle müskiran harâmun ve külle muhadderrin harâmun Haram, içkinin fena olduğunu herkes bilir. İçen de bilir içmeyen de bilir.Haram, içkinin fena olduğunu herkes bilir. İçen de bilir içmeyen de bilir. İçki evvela keyif veren bir şey ve arkası çok belâlı, fena bir şey. İçki evvela keyif veren bir şey ve arkası çok belâlı, fena bir şey. Bunu içen müptelalıları da pişmandırlar ama o şeye düşmüştür bir kere.Bunu içen müptelalıları da pişmandırlar ama o şeye düşmüştür bir kere. Felaketin içine düşmüştür. Allah kurtarsın hepimizi. Bu bilgi kâfi gelmiyor. Felaketin içine düşmüştür. Allah kurtarsın hepimizi.

Bu bilgi kâfi gelmiyor.
Hem paramızı götürüyor hem ahlâkımızı götürüyor hem çoluğumuza çocuğumuza zarar veriyor. Hem paramızı götürüyor hem ahlâkımızı götürüyor hem çoluğumuza çocuğumuza zarar veriyor. Her şeyimize zarar veriyor. Bunu biliyoruz, bildiğimiz halde de bunun müptelası olarak bunu kullanıyoruz. Her şeyimize zarar veriyor. Bunu biliyoruz, bildiğimiz halde de bunun müptelası olarak bunu kullanıyoruz. Demek ki yakînimiz yok. Kuru bir bilgi. Yakîn hâsıl olsa içmez insanlar onu.Demek ki yakînimiz yok. Kuru bir bilgi. Yakîn hâsıl olsa içmez insanlar onu. Yakîn hâsıl olsa hem günahtır der; vücuduma zararlıdır, malıma zararlıdır der;Yakîn hâsıl olsa hem günahtır der; vücuduma zararlıdır, malıma zararlıdır der; onu zorla da içirseler yine içmez. Ama yakîn hâsıl olunca onu yapmaz. onu zorla da içirseler yine içmez. Ama yakîn hâsıl olunca onu yapmaz. Yakîn olmayınca tevbe ederim, der şöyle der böyle der. Kendisini aldatır. Yakîn olmayınca tevbe ederim, der şöyle der böyle der. Kendisini aldatır.

Ve külle muhadderrin harâmun. Ve külle muhadderrin harâmun.

Muhadderr; Afyon gibi, bu afyona benzeyen içkinin gayrı olan otlardan hâsıl olan içki. Bu da haramdır." Muhadderr; Afyon gibi, bu afyona benzeyen içkinin gayrı olan otlardan hâsıl olan içki. Bu da haramdır."

Buraya dikkat edin! Buraya dikkat edin!

Ve mâ eskera kesîruhu harume kalîlühu. "Bir şey ki mesela sigara, bir tanesi bir şey yapmıyor .Ve mâ eskera kesîruhu harume kalîlühu. "Bir şey ki mesela sigara, bir tanesi bir şey yapmıyor . içiyor onu herkes; iki, üç, dört, beş; bir paket içiyor herkes. İki paketi içiyor bir şey yapmıyor.içiyor onu herkes; iki, üç, dört, beş; bir paket içiyor herkes. İki paketi içiyor bir şey yapmıyor. Ama bunu birbiri üzerine daimî bir şekilde içtiğin vakitte adamın kafasını döndürüyor.Ama bunu birbiri üzerine daimî bir şekilde içtiğin vakitte adamın kafasını döndürüyor. Bir iki içiyorsun da aldatıyor insanı. Birden içersen seni sarhoş yapar. Bir iki içiyorsun da aldatıyor insanı. Birden içersen seni sarhoş yapar.

Seni sarhoş yapan mademki bu seni sarhoş yaptı, öyleyse onun bir tanesi haramdır.Seni sarhoş yapan mademki bu seni sarhoş yaptı, öyleyse onun bir tanesi haramdır. İçki, bir kadeh, adamı belki sarhoş etmez. İki kadeh belki sarhoş etmez. İçki, bir kadeh, adamı belki sarhoş etmez. İki kadeh belki sarhoş etmez. Herif yüz dirhem içiyor yahut büyük bir şişe içiyor; ancak o zaman sarhoş oluyor.Herif yüz dirhem içiyor yahut büyük bir şişe içiyor; ancak o zaman sarhoş oluyor. Ama o büyük içtiği vakit sarhoş olduğu vakit bir kadehi de haramdır, hatta damlası da haramdır.Ama o büyük içtiği vakit sarhoş olduğu vakit bir kadehi de haramdır, hatta damlası da haramdır. Mademki sarhoş ediyor. Sigara da böyledir. Ben bir arkadaşımı gördüm.Mademki sarhoş ediyor. Sigara da böyledir.

Ben bir arkadaşımı gördüm.
Ramazan'dı, Ramazan olmak münasebetiyle gündüz oruçlu olduğu için akşama kadar içemedi.Ramazan'dı, Ramazan olmak münasebetiyle gündüz oruçlu olduğu için akşama kadar içemedi. Orucunu açarken sigarayı hemen birbiri arkasından birkaç tanesini içince küt diye düştü.Orucunu açarken sigarayı hemen birbiri arkasından birkaç tanesini içince küt diye düştü. Gözümün önünde gördüm. Gözümün önünde gördüm.

Demek ki birdenbire onun başına vurdu, aşağıya düşürdü. Demek ki insanı sarhoş edebiliyor. Demek ki birdenbire onun başına vurdu, aşağıya düşürdü. Demek ki insanı sarhoş edebiliyor.

Azı da haram! Burada çok aldanıyor insanlar. Azı da haram!

Burada çok aldanıyor insanlar.

Ve mâ hammera'l-kalbe fe hüve harâmun. Hamr, örtüden geliyor.Ve mâ hammera'l-kalbe fe hüve harâmun.

Hamr, örtüden geliyor.
Örten bir şey, aklı örtüyor, akıl zıvanadan çıkıyor. Dürüst hareket edemiyor. Örten bir şey, aklı örtüyor, akıl zıvanadan çıkıyor. Dürüst hareket edemiyor. Akıl dürüst hareket edemediğinden sözleri bozuk oluyor, ayakların hareketi bozuk oluyor,Akıl dürüst hareket edemediğinden sözleri bozuk oluyor, ayakların hareketi bozuk oluyor, yürüyüşü bozuk oluyor, bir de kalbi bozuyor. Hammere'l-kalb. "Kalbi örtüyor." yürüyüşü bozuk oluyor, bir de kalbi bozuyor.

Hammere'l-kalb. "Kalbi örtüyor."

Düşünemiyor, idrak hissi kayboluyor, fehim kayboluyor, düşünce kayboluyor.Düşünemiyor, idrak hissi kayboluyor, fehim kayboluyor, düşünce kayboluyor. "Kalp katılığı" diyoruz, "kalp karartısı" diyoruz, "gönül karartısı" diyoruz. "Kalp katılığı" diyoruz, "kalp karartısı" diyoruz, "gönül karartısı" diyoruz. Bunlar hâsıl oluyor, bunlar da ne gibi şeylerse bunlar hepsi de haramdır. Bunlar hâsıl oluyor, bunlar da ne gibi şeylerse bunlar hepsi de haramdır.

Vakt-i saadette ve daha sonraki zamanlarda hacılıkta ancak beş bin, on bin, yirmi bin kişi bulunabilirmiş.Vakt-i saadette ve daha sonraki zamanlarda hacılıkta ancak beş bin, on bin, yirmi bin kişi bulunabilirmiş. Hacda bu gün milyonluk insan bulunuyor.Hacda bu gün milyonluk insan bulunuyor. Fakat o gün on bin, yirmi bin, elli bin; bu kadarcık insan dünyaya ferman okuyordu,Fakat o gün on bin, yirmi bin, elli bin; bu kadarcık insan dünyaya ferman okuyordu, bu kadar azıcık insan dünyaya ferman okuyordu!bu kadar azıcık insan dünyaya ferman okuyordu! Parası yok, malı yok, eşyası yok, topu tüfeği yok;Parası yok, malı yok, eşyası yok, topu tüfeği yok; o zamanın da büyük muazzam devletleri var, topları tüfekleri, malları mülkleri, her şeyleri o zamanın da büyük muazzam devletleri var, topları tüfekleri, malları mülkleri, her şeyleri o kadar kuvvetli fakat bu hiçbir şeyi olmayan ve sayıları da çok az olano kadar kuvvetli fakat bu hiçbir şeyi olmayan ve sayıları da çok az olan bu ashâb-ı kirâm dediğimiz bahtiyarlar bu koca muazzam devletlerin ikisini de yıktılar. bu ashâb-ı kirâm dediğimiz bahtiyarlar bu koca muazzam devletlerin ikisini de yıktılar. Buralara kadar bunları o az sayılarıyla bize teslim ettiler elhamdülillah.Buralara kadar bunları o az sayılarıyla bize teslim ettiler elhamdülillah. Bugün biz çok sayımızla bunların yaptığının yüzde birisini yapamıyoruz. Sebebi nedir? Bugün biz çok sayımızla bunların yaptığının yüzde birisini yapamıyoruz.

Sebebi nedir?

"Bir gün gelecek bütün insanlar sizin üzerinize çullanacak,"Bir gün gelecek bütün insanlar sizin üzerinize çullanacak, elinizden malınızı mülkünüzü almaya çalışacaklar, memleketlerinizi almaya çalışacaklar." elinizden malınızı mülkünüzü almaya çalışacaklar, memleketlerinizi almaya çalışacaklar."

"Yâ Resûlallah! Biz bu gün az olacak mıyız da"Yâ Resûlallah! Biz bu gün az olacak mıyız da onlar bizim üzerimize çullanacaklar? Azlığımızdan mı istifade edecekler?" onlar bizim üzerimize çullanacaklar? Azlığımızdan mı istifade edecekler?"

Lâ bel entüm kesîrün. "Siz çoksunuz. Çok olduğunuz halde onlar size tasallut edecekler, üzerinize çullanacaklar.Lâ bel entüm kesîrün. "Siz çoksunuz. Çok olduğunuz halde onlar size tasallut edecekler, üzerinize çullanacaklar. Ve sizi çanaklardaki yemekleri yer gibi yemeye çalışacaklar.Ve sizi çanaklardaki yemekleri yer gibi yemeye çalışacaklar. Çanaklardaki kaplardaki yemekleri yemeye çalışan insanlar gibi sizi yemeye çalışacaklar." Çanaklardaki kaplardaki yemekleri yemeye çalışan insanlar gibi sizi yemeye çalışacaklar."

"Neden bu yâ Resûlallah? Neden oluyor böyle?"Neden bu yâ Resûlallah? Neden oluyor böyle? Biz var olalım da hem çok olalım da bunlara karşı böyle yedirttirelim kendimizi?.." Biz var olalım da hem çok olalım da bunlara karşı böyle yedirttirelim kendimizi?.."

İki şeyden: 1.Hubbu'd-dünyâ. 2.Âcizlik. İki şeyden:

1.Hubbu'd-dünyâ.

2.Âcizlik.

Bunun için ashâb-ı kirâm cihada giderken ölmek için giderdi, şehid olmak için giderdi.Bunun için ashâb-ı kirâm cihada giderken ölmek için giderdi, şehid olmak için giderdi. Korkmazdı. Yılmazdı. Açlığa susuzluğa hiç mi hiç ehemmiyet vermezdi ve o suretle de muvaffak olmuştur.Korkmazdı. Yılmazdı. Açlığa susuzluğa hiç mi hiç ehemmiyet vermezdi ve o suretle de muvaffak olmuştur. Bugünkü insan her şeyin üstünde olduğu halde nimetlerin üstünde olduğu halde hepsi de âciz. Bugünkü insan her şeyin üstünde olduğu halde nimetlerin üstünde olduğu halde hepsi de âciz.

Ölümden korkma! Ölümden korkuyor insanlar.Ölümden korkma!

Ölümden korkuyor insanlar.
Bugün insanlar ölümden korktuğu için her şeye tahammül etmeye çalışıyorlar. Bugün insanlar ölümden korktuğu için her şeye tahammül etmeye çalışıyorlar. Aman bir zarar gelmesin bana, diyor. Biraz daha yaşayım, diyor. Allah kusurumuzu affetsin. Aman bir zarar gelmesin bana, diyor. Biraz daha yaşayım, diyor.

Allah kusurumuzu affetsin.

Elâ inne raha'l-islâmi dâiratün kîle fe keyfe nasneu yâ rasûlallâhiElâ inne raha'l-islâmi dâiratün kîle fe keyfe nasneu yâ rasûlallâhi kâle i'ridû hadîsî ale'l-kitâbi fe mâ vâfekahu fe hüve minnî ve ene kultuhu. kâle i'ridû hadîsî ale'l-kitâbi fe mâ vâfekahu fe hüve minnî ve ene kultuhu.

Elâ tes'elûnî mimme dahiktü acibtü min kadâillâhi li'l-abdi'l-müslimi enne külle mâ kadallâhu lehu hayrunElâ tes'elûnî mimme dahiktü acibtü min kadâillâhi li'l-abdi'l-müslimi enne külle mâ kadallâhu lehu hayrun ve leyse külle ehadin kâne kadâullâhi lehu hayrun ille'l-abde'l-müslimi. ve leyse külle ehadin kâne kadâullâhi lehu hayrun ille'l-abde'l-müslimi.

Elâ tesmeûne u'büdû rabbeküm ve sallev hamseküm ve sûmû şehraküm Elâ tesmeûne u'büdû rabbeküm ve sallev hamseküm ve sûmû şehraküm ve eddû zekâte emvâliküm ve etîû zâ emriküm tedhulû cennete rabbeküm. ve eddû zekâte emvâliküm ve etîû zâ emriküm tedhulû cennete rabbeküm.

Bu da bir bizim için Allah'a ibadeti; beş vakit namazı kılma, Ramazan orucunu tutma,Bu da bir bizim için Allah'a ibadeti; beş vakit namazı kılma, Ramazan orucunu tutma, mallarımızın zekâtını vermek, bundan sonra amirlerimizin emirlerini itaat eden insanlarınmallarımızın zekâtını vermek, bundan sonra amirlerimizin emirlerini itaat eden insanların cennete gireceğine en büyük tebşirdir. cennete gireceğine en büyük tebşirdir.

Elâ tesuffûne kemâ tesuffu'l-melâiketü ınde rabbehâ yütimmûne's-sufûfe'l-evvele ve yeterassûne fi's-saffi. Elâ tesuffûne kemâ tesuffu'l-melâiketü ınde rabbehâ yütimmûne's-sufûfe'l-evvele ve yeterassûne fi's-saffi.

Saflarımızın tanzimi hakkında Peygamberimiz'in bir emridir. Saflarımızın tanzimi hakkında Peygamberimiz'in bir emridir.

"Demek ki melekler Allahu Teâlâ'nın huzurunda nasıl saf tutuyorlarsa"Demek ki melekler Allahu Teâlâ'nın huzurunda nasıl saf tutuyorlarsa siz de huzur-ı ilâhîye geldiğiniz vakitte saflarınızı muntazam, dürüst ve sık yapınız." siz de huzur-ı ilâhîye geldiğiniz vakitte saflarınızı muntazam, dürüst ve sık yapınız."

Onun için Resûl-i Ekrem her namazında ashâb-ı kirâma döner, suffû sufûfeküm diye tebliğatını yapar Onun için Resûl-i Ekrem her namazında ashâb-ı kirâma döner, suffû sufûfeküm diye tebliğatını yapar ve bazen de bu sözle pek bir şey yapamayan olursa safların arasına gider;ve bazen de bu sözle pek bir şey yapamayan olursa safların arasına gider; "Sen ileri, sen geri…" diye safları tanzim ederdi. "Sen ileri, sen geri…" diye safları tanzim ederdi.

İyi duyun ve dikkat edin! Elâ la'netullâhi ve'l-melâiketi'n-nâsi alâ meni'ntekasa şey'en min hakkin. İyi duyun ve dikkat edin!

Elâ la'netullâhi ve'l-melâiketi'n-nâsi alâ meni'ntekasa şey'en min hakkin.
"Allah'ın laneti, meleklerin laneti, bütün insanların laneti şu insan üzerine olsun ki "Allah'ın laneti, meleklerin laneti, bütün insanların laneti şu insan üzerine olsun ki benim hakkımdan bir şeyi noksan eden insana; Allah'ın Peygamber'in,benim hakkımdan bir şeyi noksan eden insana; Allah'ın Peygamber'in, Allah'ın melekleri ve bütün insanların laneti ona olsun." Resûlullah'ın hakkı nedir? Allah'ın melekleri ve bütün insanların laneti ona olsun."

Resûlullah'ın hakkı nedir?

Onun emirlerine tazimi icap eden, vacib olan şeylerdir.Onun emirlerine tazimi icap eden, vacib olan şeylerdir. Sünnetlerimiz Peygamberimiz'in sıfatı, boyu poslu, gözü kaşı cemâl-i şerîfi.Sünnetlerimiz Peygamberimiz'in sıfatı, boyu poslu, gözü kaşı cemâl-i şerîfi. Peygamber'e şemâilinde bir kusur isnad edersen; o en güzel sıfat üzerine yaratılmıştır. Peygamber'e şemâilinde bir kusur isnad edersen; o en güzel sıfat üzerine yaratılmıştır.

Ecmelü'n-nâs ekmelü'n-nâs. İnsanların ve bütün mahlûkatın en güzeli peygamber sallallahu aleyhi ve sellem.Ecmelü'n-nâs ekmelü'n-nâs.

İnsanların ve bütün mahlûkatın en güzeli peygamber sallallahu aleyhi ve sellem.
Her şeyi ona göre güzeldir. Esması, Peygamber Efendimiz'in iki yüz tane ismi vardır. Her şeyi ona göre güzeldir. Esması, Peygamber Efendimiz'in iki yüz tane ismi vardır. Delâilü'l-hayrât kitabını okuyanlar bu iki yüz ismi bilirler: "Ahmed, Mahmud, Muhammed, Mustafâ, Hamîd… Delâilü'l-hayrât kitabını okuyanlar bu iki yüz ismi bilirler: "Ahmed, Mahmud, Muhammed, Mustafâ, Hamîd… Bunlar bir evde asılı olursa bu isimlerin şerefine, hürmetine o eve yangın isabet etmez." derler. Bunlar bir evde asılı olursa bu isimlerin şerefine, hürmetine o eve yangın isabet etmez." derler.

Bu isimlere de tazimsizlik yaparsan bu lanetin içerisine düşersin.Bu isimlere de tazimsizlik yaparsan bu lanetin içerisine düşersin. Bunun için; "İsmini Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem koyduğunuz çocuğun yüzüne vurmayın,Bunun için;

"İsmini Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem koyduğunuz çocuğun yüzüne vurmayın,
ona sövüp saymayın, acı kötü söz söylemeyiniz! Çünkü bana dokunur ucu!" ona sövüp saymayın, acı kötü söz söylemeyiniz! Çünkü bana dokunur ucu!"

Allah cümlemizi affetsin. Cenâb-ı Peygamber'in emirlerinden, sünnetlerinden birisi sakaldır değil mi?Allah cümlemizi affetsin.

Cenâb-ı Peygamber'in emirlerinden, sünnetlerinden birisi sakaldır değil mi?
Bakarsın ki sakal salmış insanı ayıplarlarlar. "Bu gençlikte bu da olur muydu yahu?.." Bakarsın ki sakal salmış insanı ayıplarlarlar.

"Bu gençlikte bu da olur muydu yahu?.."

"Efendim, işte sünnet-i Peygamberîdir de özendim…" "Efendim, işte sünnet-i Peygamberîdir de özendim…"

Bakarsın, hele kadınlar tarafından birçok şey çıkar, boşanmaya kadar gidenler de var.Bakarsın, hele kadınlar tarafından birçok şey çıkar, boşanmaya kadar gidenler de var. Adam geliyor; "Ne yapayım, karı boşanacak!" diyor. Allah affetsin. Adam geliyor; "Ne yapayım, karı boşanacak!" diyor. Allah affetsin.

Suud denilen bir adam Mekke'de -Allah onları da affetsin bizi de affetsin- yeni bir sakal icat etti. Suud denilen bir adam Mekke'de -Allah onları da affetsin bizi de affetsin- yeni bir sakal icat etti. Biz ona eskiden çocukluğumuzda İngiliz sakalı derdik, böyle başka sakal yoktu.Biz ona eskiden çocukluğumuzda İngiliz sakalı derdik, böyle başka sakal yoktu. Hıristiyan İngiliz profesörleri falan şuracıkta bir sakal salıverirlerdi; onlardan bilinirdi. Hıristiyan İngiliz profesörleri falan şuracıkta bir sakal salıverirlerdi; onlardan bilinirdi. Şimdi Suud'da buralarını kazıyor, şuracıkta bir parça bir şey bırakıyor. Bıyıkları da ona benziyor.Şimdi Suud'da buralarını kazıyor, şuracıkta bir parça bir şey bırakıyor. Bıyıkları da ona benziyor. Bu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetine hıyanettir.Bu Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetine hıyanettir. Bunun cezasını bakalım ölmeden mi görürüz daha sonra mı görürüz!Bunun cezasını bakalım ölmeden mi görürüz daha sonra mı görürüz! Bu da muhakkak bu bunun cezasını görecektir. Çünkü Peygamber'in sünnetine muhalefeten bunu yapıyor. Bu da muhakkak bu bunun cezasını görecektir. Çünkü Peygamber'in sünnetine muhalefeten bunu yapıyor.

Biliyor, fakat bu Vahhabiliğin itikadında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetine ittiba yoktur.Biliyor, fakat bu Vahhabiliğin itikadında Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in sünnetine ittiba yoktur. Bunun için sünnetleri kılmadan namaza dururlar. Biz de hüsnüzan ederiz ki evlerinde kıldılar. Bunun için sünnetleri kılmadan namaza dururlar. Biz de hüsnüzan ederiz ki evlerinde kıldılar. Namazdan hemen çekilir, o oturur; sünneti kılmaz. Bunun cezasını çekecekler. Nitekim bizde bir idare var idi.Namazdan hemen çekilir, o oturur; sünneti kılmaz. Bunun cezasını çekecekler.

Nitekim bizde bir idare var idi.
Araplar bizim bu idaremize muhalefet ettiler.Araplar bizim bu idaremize muhalefet ettiler. Fahrettin Paşa Medine-i Münevvere'nin kumandanı, onu aldattılar.Fahrettin Paşa Medine-i Münevvere'nin kumandanı, onu aldattılar. "Silah ver bize, sana İngilizler'e karşı yardım edelim." dediler."Silah ver bize, sana İngilizler'e karşı yardım edelim." dediler. Fahrettin paşanın elinden silahları aldılar, cephaneleri çevirdiler bizim askerlerine karşı! Fahrettin paşanın elinden silahları aldılar, cephaneleri çevirdiler bizim askerlerine karşı! Mağlup ettiler bizi, mağlubiyetimize sebep oldular. Şerif İngiliz, aldattı onları! Mağlup ettiler bizi, mağlubiyetimize sebep oldular. Şerif İngiliz, aldattı onları!

"Size hürriyet verelim yahu, siz ne aptal insanlarınız! Arap hiç Türk'ün hizmetkârı olur mu?"Size hürriyet verelim yahu, siz ne aptal insanlarınız! Arap hiç Türk'ün hizmetkârı olur mu? Bunlar Türk, siz Arap'sınız. Yardım edin bize, biz galebe çalalım, size hürriyet vereceğiz." dediler. Bunlar Türk, siz Arap'sınız. Yardım edin bize, biz galebe çalalım, size hürriyet vereceğiz." dediler.

Aldandı herifler! İslâmiyet'te kavimlik yok; ne Türk var ne Arap var. Müslümanlık var ortada!Aldandı herifler! İslâmiyet'te kavimlik yok; ne Türk var ne Arap var. Müslümanlık var ortada! Bunu diyemediler ve aldandılar heriflere. Derken bizim mağlubiyetimize sebep oldular.Bunu diyemediler ve aldandılar heriflere. Derken bizim mağlubiyetimize sebep oldular. Şerifleri kaçtı, burada ona dediler ki; Şerifleri kaçtı, burada ona dediler ki;

"Sen bu memleketin kralı olacaksın Allah Vahhabi'yi halketti, o şeriflerin hepsinin kökünü kazıdı."Sen bu memleketin kralı olacaksın Allah Vahhabi'yi halketti, o şeriflerin hepsinin kökünü kazıdı. Hilafete, saltanata sen miydin hıyanet eden; kökünden bir tane kalmadı. Hilafete, saltanata sen miydin hıyanet eden; kökünden bir tane kalmadı. Bir Şerif Hüseyin kaldı Ürdün'de, onun da şeyini bulsa onu da öldürür, başka bir tane bırakmaz. Bir Şerif Hüseyin kaldı Ürdün'de, onun da şeyini bulsa onu da öldürür, başka bir tane bırakmaz.

Sebebi: Allah cezayı misliyle verir. Onun için Allah hepimizi affetsin. Sebebi: Allah cezayı misliyle verir. Onun için Allah hepimizi affetsin.

Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'inOnun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'in emirlerinden dışarıya çıkmamayı Cenâb-ı Hak cümlemize nasip etsin. emirlerinden dışarıya çıkmamayı Cenâb-ı Hak cümlemize nasip etsin.

"Bu benim haklarıma muhalefet eden, tazimi icap eden şeyleri yapmazsanız"Bu benim haklarıma muhalefet eden, tazimi icap eden şeyleri yapmazsanız Allah'ın laneti, peygamberin laneti, meleklerin laneti, o insanın üzerine olsun." diyor. Allah'ın laneti, peygamberin laneti, meleklerin laneti, o insanın üzerine olsun." diyor.

Hayvan keserken de nasıl biz namazı kıbleye karşı kılıyorsak hayvanları da kıbleye karşı kesmemiz lazım.Hayvan keserken de nasıl biz namazı kıbleye karşı kılıyorsak hayvanları da kıbleye karşı kesmemiz lazım. Gelişigüzel olmaz, hepsi ibadettir ve Allah'tan gayriye kurban kesilmez. Gelişigüzel olmaz, hepsi ibadettir ve Allah'tan gayriye kurban kesilmez.

Bir büyük gelir. Mesela biz hacıdan gelirken; "Aman hacı için şu kurbanı keselim…" derler.Bir büyük gelir. Mesela biz hacıdan gelirken; "Aman hacı için şu kurbanı keselim…" derler. Olmaz yahu, hacı için kurban kesilmez; kurban Allah için kesilir! "Hacıyı da üstünden atlatalım…" Olmaz yahu, hacı için kurban kesilmez; kurban Allah için kesilir!

"Hacıyı da üstünden atlatalım…"

Böyle şey de yok. Kesersin, yemek mi yapacaksın dağıtacak mısın, yaparsın! Böyle şey de yok. Kesersin, yemek mi yapacaksın dağıtacak mısın, yaparsın!

Herkesin tarlası var ya; onun bir hendeği vardır, bir alameti, bir işareti vardır.Herkesin tarlası var ya; onun bir hendeği vardır, bir alameti, bir işareti vardır. Gece gelir ustanın birisi usulcacık kendi tarafından öte tarafa atar, "Burasıydı." der.Gece gelir ustanın birisi usulcacık kendi tarafından öte tarafa atar, "Burasıydı." der. Komşusunun tarlasından bir karış yahut bir arşın yer çalacak. Komşusunun tarlasından bir karış yahut bir arşın yer çalacak.

"Komşusunun tarlasından çalmak için yer hudutlarını değiştirenlere de Allah'ın laneti olsun." "Komşusunun tarlasından çalmak için yer hudutlarını değiştirenlere de Allah'ın laneti olsun."

Ve alâ nâkihi'l-behîmeti ve alâ nâkihi yedihi ve alâ men eta'z-zükrâne mine'l-âlemîne. Bunlar kötülükler! Ve alâ nâkihi'l-behîmeti ve alâ nâkihi yedihi ve alâ men eta'z-zükrâne mine'l-âlemîne.

Bunlar kötülükler!

"Hayvanlara karşı, insanların eliyle şehvetlerini telkin etmelerine çalışmaları"Hayvanlara karşı, insanların eliyle şehvetlerini telkin etmelerine çalışmaları ve lutîlik şeyinde bulunanlara karşı!" ve lutîlik şeyinde bulunanlara karşı!"

Ve alâ men tehassara ve lâ hasûra ba'de yahyâ ibni zekeriyyâ. Bu da çok mühimdir! Ve alâ men tehassara ve lâ hasûra ba'de yahyâ ibni zekeriyyâ.

Bu da çok mühimdir!

Allah'ın verdiği kuvvet olduktan sonra insanda gerek malî gerek bedenî; bekâr kalmak câiz değildir.Allah'ın verdiği kuvvet olduktan sonra insanda gerek malî gerek bedenî; bekâr kalmak câiz değildir. Ama hasta olur, kuvveti olmaz yahut evlenecek kudreti olmaz, malî durumu olmaz; o müstesna! Ama hasta olur, kuvveti olmaz yahut evlenecek kudreti olmaz, malî durumu olmaz; o müstesna!

"Malî durumu yerinde olduğu halde sıhhati de yerinde olduğu halde bu nimeti terk etmesi"Malî durumu yerinde olduğu halde sıhhati de yerinde olduğu halde bu nimeti terk etmesi bu lanetlere müstahak olmasına vesile oluyor." bu lanetlere müstahak olmasına vesile oluyor."

Ve lâ hasûra ba'de yahyâ. "Bu ancak Yahya aleyhisselam'a mahsustur, başkası için câiz değildir."Ve lâ hasûra ba'de yahyâ. "Bu ancak Yahya aleyhisselam'a mahsustur, başkası için câiz değildir." Ve alâ racülin teennese ve alâ imraetin tezekkerat. Ve alâ racülin teennese ve alâ imraetin tezekkerat. "Kendisini kadınlara benzeten erkeklerle kendilerini erkeklere benzeten kadınlara da." "Kendisini kadınlara benzeten erkeklerle kendilerini erkeklere benzeten kadınlara da." Ve alâ men etâ imraeten ve'btenihâ ve alâ men cemea beyne'l-ühateyni illâ mâ kad selefeVe alâ men etâ imraeten ve'btenihâ ve alâ men cemea beyne'l-ühateyni illâ mâ kad selefe ve alâ muğavviri'l-mâi'l-müsâbi ve ale'l-müteğavviti fî zılli'n-nezâli. "Gölgeliklere de def-i hâcet etmek." ve alâ muğavviri'l-mâi'l-müsâbi ve ale'l-müteğavviti fî zılli'n-nezâli. "Gölgeliklere de def-i hâcet etmek."

Gelip birisi burada oturacak dinlenecek; orayı sen pisliyorsun, affedersin,Gelip birisi burada oturacak dinlenecek; orayı sen pisliyorsun, affedersin, o adam gelip buraya otururken nefret ediyor. Buna da rıza vermiyor. Resûlullah; "Böyle şey yapmayın!" diyor. o adam gelip buraya otururken nefret ediyor. Buna da rıza vermiyor. Resûlullah; "Böyle şey yapmayın!" diyor.

Ve alâ men âzânâ fî sübülinâ. "Yollarda ezâ ve cefâ verenlere!" Ve ale'l-cârrîne ezyâlen.Ve alâ men âzânâ fî sübülinâ. "Yollarda ezâ ve cefâ verenlere!" Ve ale'l-cârrîne ezyâlen. Yollarınızda kibrinden gururunda saltanatından dolayı eteklerini sürükleyerekten yürüyen, çalım satanlara!"Yollarınızda kibrinden gururunda saltanatından dolayı eteklerini sürükleyerekten yürüyen, çalım satanlara!" Ve ale'l-mâşîne'htiyâlen ve ale'n-nâtıkîne esfâran bi'l-hanâ.Ve ale'l-mâşîne'htiyâlen ve ale'n-nâtıkîne esfâran bi'l-hanâ. Fuhuş kelime söyleyenlere!" ve ale'ş-şâribîne fedâlen. "İçki içenlere!" Fuhuş kelime söyleyenlere!" ve ale'ş-şâribîne fedâlen. "İçki içenlere!" Ve ale'l-ma'kûsi niâlen. "Ayakkabılarını ters giyenlere de -nasıl oluyor onu bilemedim- lanet olsun!" Ve ale'l-ma'kûsi niâlen. "Ayakkabılarını ters giyenlere de -nasıl oluyor onu bilemedim- lanet olsun!"

Allah kusurlarımızı afv u mağfiret eylesin. Tevfîkât-ı samedâniyesine mazhar eylesin.Allah kusurlarımızı afv u mağfiret eylesin. Tevfîkât-ı samedâniyesine mazhar eylesin. Cümlemizi fazl u keremiyle nefsin, şehvetin, şeytanın elinden kurtulupCümlemizi fazl u keremiyle nefsin, şehvetin, şeytanın elinden kurtulup o güzel cennetine müstahak, istihkak getiren kullarının zümresine kabul buyursun. el-Fâtiha! o güzel cennetine müstahak, istihkak getiren kullarının zümresine kabul buyursun.

el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2