Namaz Vakitleri

27 Cemâziye'l-Âhir 1446
28 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:21
Öğle
13:11
İkindi
15:29
Akşam
17:50
Yatsı
19:17
Detaylı Arama

Seriyy-i Sakatî Hazretleri (2) (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Rebîü'l-Âhir 1413 / 10.10.1992
İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Tabakatus Sufiyye sohbetlerine Mustafa Selâmi Efendi Tekkesi’nde başlamıştır (02. 12. 1991).
Tabakàtü’s-Sùfiyye, Sülemî’nin ilk sûfilerden yüz tanesinin hayatını ve sözlerini kaydettiği eseridir.

Fudayl ibn-i Iyad hakkındadır. Daha sonraki yıllarda, İstanbul’un Anadolu yakasında muhtelif camilerde yapılmıştır.

Sohbetlerin amacını şöyle açıklıyordu: “Bizler de karınca kararınca takvâ yolunda, Rabbimizin rızası yolunda yürüyen insanlar olduğumuzdan, “Bu yolun bizden önceki büyükleri, selef-i sàlihînimiz neler söylemişler, onların nasihatlerinden istifade edelim; nasıl yaşamışlar, hayatları bize örnek olsun!” diye, tasavvuf aleminin büyüklerinin hayatlarını okumayı; sözlerini dinleyip, belleyip mûcebince amel etmeyi düşünerek; Türkçesi bulunmayan bir eser olsun, kaynak olsun, ana eser olsun; böylece yaptığımız çalışma da yapılmamış bir çalışma olarak, yeni bir çalışma olsun diye düşündüğümüz için; 412 hicrî, 1021 milâdî tarihinde, yâni yıllarında vefat etmiş olan, Nişâpurlu Ebû Abdurrahman es Sülemî Hazretleri’nin, tasavvuf ilminde kaynak olan, ana eser olan, müracaat kitabı olan Tabakàtü’s Sùfiyye’sini okumaya başladık.

Bu sohbetler Cumartesi akşamları yapılıyordu ve bir saat kadar sürüyordu. Hoca efendi seyahatte olduğu zamanlar sohbete ara veriliyor, İstanbul’da oldukları zaman devam ediyordu. 7 Mayıs 1997 günü yurtdışına çıkıncaya kadar devam etti. Fudayl ibn-i Iyad’dan başlayıp, sırayla her seferinde birkaç sayfa okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 26 Ekim 1996 günü yaptığı son Tabakàtü’s-Sûfiyye sohbetinde, Ebû Osman el-Hîrî’nin 29. sözüne kadar gelmişti.

Sohbetlerde, önce o gün izah edilecek sözlerin Arapça metinleri okunuyor, kısaca anlamı veriliyor; sonra râvîler hakkında dipnotlardan bilgiler veriliyordu. Sözler izah edilip açıklanıyordu. Sohbetin sonunda da, çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyordu.
Çalıştığım iş yerinde öğle ve ikindi namazlarını kılmam mümkün değil. İş sahibi namaz kılmıyormuş ve izin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Seriyy-i Sakatî Hazretleri (2) (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

14 Rebîü'l-Âhir 1413 / 10.10.1992
İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN Tabakatus Sufiyye sohbetlerine Mustafa Selâmi Efendi Tekkesi’nde başlamıştır (02. 12. 1991).
Tabakàtü’s-Sùfiyye, Sülemî’nin ilk sûfilerden yüz tanesinin hayatını ve sözlerini kaydettiği eseridir.

Fudayl ibn-i Iyad hakkındadır. Daha sonraki yıllarda, İstanbul’un Anadolu yakasında muhtelif camilerde yapılmıştır.

Sohbetlerin amacını şöyle açıklıyordu: “Bizler de karınca kararınca takvâ yolunda, Rabbimizin rızası yolunda yürüyen insanlar olduğumuzdan, “Bu yolun bizden önceki büyükleri, selef-i sàlihînimiz neler söylemişler, onların nasihatlerinden istifade edelim; nasıl yaşamışlar, hayatları bize örnek olsun!” diye, tasavvuf aleminin büyüklerinin hayatlarını okumayı; sözlerini dinleyip, belleyip mûcebince amel etmeyi düşünerek; Türkçesi bulunmayan bir eser olsun, kaynak olsun, ana eser olsun; böylece yaptığımız çalışma da yapılmamış bir çalışma olarak, yeni bir çalışma olsun diye düşündüğümüz için; 412 hicrî, 1021 milâdî tarihinde, yâni yıllarında vefat etmiş olan, Nişâpurlu Ebû Abdurrahman es Sülemî Hazretleri’nin, tasavvuf ilminde kaynak olan, ana eser olan, müracaat kitabı olan Tabakàtü’s Sùfiyye’sini okumaya başladık.

Bu sohbetler Cumartesi akşamları yapılıyordu ve bir saat kadar sürüyordu. Hoca efendi seyahatte olduğu zamanlar sohbete ara veriliyor, İstanbul’da oldukları zaman devam ediyordu. 7 Mayıs 1997 günü yurtdışına çıkıncaya kadar devam etti. Fudayl ibn-i Iyad’dan başlayıp, sırayla her seferinde birkaç sayfa okuyup izah ederek sohbetlerini sürdürüyordu. 26 Ekim 1996 günü yaptığı son Tabakàtü’s-Sûfiyye sohbetinde, Ebû Osman el-Hîrî’nin 29. sözüne kadar gelmişti.

Sohbetlerde, önce o gün izah edilecek sözlerin Arapça metinleri okunuyor, kısaca anlamı veriliyor; sonra râvîler hakkında dipnotlardan bilgiler veriliyordu. Sözler izah edilip açıklanıyordu. Sohbetin sonunda da, çıkartılacak dersler anlatılıyor ve günümüzde neler yapmamız gerektiği hakkında tavsiyelerde bulunuluyordu.
Çalıştığım iş yerinde öğle ve ikindi namazlarını kılmam mümkün değil. İş sahibi namaz kılmıyormuş ve izin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Soru: Çalıştığım iş yerinde öğle ve ikindi namazlarını kılmam mümkün değil.Soru: Çalıştığım iş yerinde öğle ve ikindi namazlarını kılmam mümkün değil. İş sahibi namaz kılmıyormuş ve izin vermiyormuş.İş sahibi namaz kılmıyormuş ve izin vermiyormuş. Böyle bir işi bırakayım mı yoksa namazları sonraya bırakıp çalışmaya devam edeyim mi? Böyle bir işi bırakayım mı yoksa namazları sonraya bırakıp çalışmaya devam edeyim mi?

Cevap: Elbette kıl. Bize bugün hicreti, cihadı, devleti, vatanı sordular. Cevap: Elbette kıl. Bize bugün hicreti, cihadı, devleti, vatanı sordular.

Hicret diye bir vazife var.Hicret diye bir vazife var. Müslüman ibadetini, taatini, kulluğunu yapamadığı yerden yapabildiği yere terk-i diyâr edip gidecek.Müslüman ibadetini, taatini, kulluğunu yapamadığı yerden yapabildiği yere terk-i diyâr edip gidecek. Mekkeliler onun için, ibadet yapılamayan yerde durulmadığı için Medine'ye gitmiş. Mekkeliler onun için, ibadet yapılamayan yerde durulmadığı için Medine'ye gitmiş.

İnnellezîne teveffâhumu'l melâiketu zâlimî enfusihim kâlû fîme kuntum kâlû kunnâ mustad'afîne fî'l-ardı.İnnellezîne teveffâhumu'l melâiketu zâlimî enfusihim kâlû fîme kuntum kâlû kunnâ mustad'afîne fî'l-ardı. Kâlû elem tekun ardullâhi vâsi'aten fe-tuhâcirû fîhâ. Kâlû elem tekun ardullâhi vâsi'aten fe-tuhâcirû fîhâ. Fe-ulâike me'vâhum cehennemu ve sâet masîrâ.Fe-ulâike me'vâhum cehennemu ve sâet masîrâ. İllâl mustad'afîne mine'r-ricâli ve'n-nisâi ve'l-vildâni lâ yestatî'ûne hîleten ve lâ yehtedûne sebîlâ.İllâl mustad'afîne mine'r-ricâli ve'n-nisâi ve'l-vildâni lâ yestatî'ûne hîleten ve lâ yehtedûne sebîlâ. diye âyet-i kerîme var. diye âyet-i kerîme var.

Dinin selameti ve ibadetlerin huzuru, müslümanca yaşayabilmek içinDinin selameti ve ibadetlerin huzuru, müslümanca yaşayabilmek için insan terk-i diyâr bile ediyor. Bir ülkeyi terk ediyor, başka yerlere bile gidiyor. insan terk-i diyâr bile ediyor. Bir ülkeyi terk ediyor, başka yerlere bile gidiyor.

Elbette Allah'ın rızasını kazanmaya yönelik tarafa geçecek, onu yapacak.Elbette Allah'ın rızasını kazanmaya yönelik tarafa geçecek, onu yapacak. Öyle bir insana hizmet de doğru değil. Ya erkekçe diyecek ki: Öyle bir insana hizmet de doğru değil. Ya erkekçe diyecek ki:

"Bu benim sosyal hakkımdır, öğlede öğle namazımı, ikindide ikindi namazımı kılarım."Bu benim sosyal hakkımdır, öğlede öğle namazımı, ikindide ikindi namazımı kılarım. Fazla konuşma!" Ya da baktı, ıslah olmayacak kadar zıpır.Fazla konuşma!" Ya da baktı, ıslah olmayacak kadar zıpır. O zaman Allah'a tevekkül edecek başka bir işe girecek, orada çalışacak.O zaman Allah'a tevekkül edecek başka bir işe girecek, orada çalışacak. Mahmutpaşa'da mendil ve çorap satsın. Daha çok para kazanır. Ben biliyorum, çünkü ben de öyle yaptım. Mahmutpaşa'da mendil ve çorap satsın. Daha çok para kazanır. Ben biliyorum, çünkü ben de öyle yaptım.

Allah bir şeyi emrediyor, Allah'ın bir başka kulu da o işi yaptırtmıyor.Allah bir şeyi emrediyor, Allah'ın bir başka kulu da o işi yaptırtmıyor. Bundan daha büyük zulüm ne olabilir! Ne kadar şaşkın insanlar var… Bundan daha büyük zulüm ne olabilir! Ne kadar şaşkın insanlar var…

Soru: Birisi dört sene önce bizden ders almış. "Ders" dediği tesbihat.Soru: Birisi dört sene önce bizden ders almış. "Ders" dediği tesbihat. Fakat derslerine devam etmemiş, zikirlerini çekmemiş. Şimdi derslerine devam etmek istiyormuş. Fakat derslerine devam etmemiş, zikirlerini çekmemiş. Şimdi derslerine devam etmek istiyormuş.

Cevap:Bugün konu açıldığı için bu soruyu ondan soruyor.Cevap:Bugün konu açıldığı için bu soruyu ondan soruyor. Vazifesini yapmamanın ne kadar telafisi mümkün olmayan zararlara uğrattığı ortada.Vazifesini yapmamanın ne kadar telafisi mümkün olmayan zararlara uğrattığı ortada. Tevbe edecek, bundan sonra gayret edecek. Zararın neresinden dönerse kârdır.Tevbe edecek, bundan sonra gayret edecek. Zararın neresinden dönerse kârdır. İnşallah bundan sonra şeytana, nefse uymaz, vazifelerini devam ettirir. İnşallah bundan sonra şeytana, nefse uymaz, vazifelerini devam ettirir.

Soru: "Gaybı yalnızca Allah bilir ama Allah'ın bildirdikleri de bilir." sözünü biraz açıklar mısınız? Soru: "Gaybı yalnızca Allah bilir ama Allah'ın bildirdikleri de bilir." sözünü biraz açıklar mısınız?

Cevap: Bu bizim sözümüz. Birisine cevap olarak bir yerde söylemek gerekmişti.Cevap: Bu bizim sözümüz. Birisine cevap olarak bir yerde söylemek gerekmişti. Hocamızın bir kerametini anlatmıştık. "Gaybı Allah'tan başkası bilmez." diye kerameti,Hocamızın bir kerametini anlatmıştık. "Gaybı Allah'tan başkası bilmez." diye kerameti, "Başkasının gönlünden geçeni bilme" faslını inkâr gibi bir durumu olduğu için. "Başkasının gönlünden geçeni bilme" faslını inkâr gibi bir durumu olduğu için.

Lâ ya'lemu'l ğaybe illâ'llah. "Gaybı sadece Allah bilir." diye âyetlerden delil getirmeye çalışıyor. Lâ ya'lemu'l ğaybe illâ'llah. "Gaybı sadece Allah bilir." diye âyetlerden delil getirmeye çalışıyor.

Yaşamamız da Allah'tan, konuşmamız da Allah'tan, her şeyimiz Allah'tan.Yaşamamız da Allah'tan, konuşmamız da Allah'tan, her şeyimiz Allah'tan. Allah nasip etmezse hiçbir şey yapamayız.Allah nasip etmezse hiçbir şey yapamayız. Her şey Allah'tan, şek ve şüphe yok ama Allah'ın sevdiği kullardan bazılarına özel bilgiler verdiği muhakkak.Her şey Allah'tan, şek ve şüphe yok ama Allah'ın sevdiği kullardan bazılarına özel bilgiler verdiği muhakkak. Peygamberlere, evliyâullaha… Peygamberlerin mucizeleri haktır.Peygamberlere, evliyâullaha…

Peygamberlerin mucizeleri haktır.
Olağanüstü, gerçekten hayret edilecek şeyleri yapabildiğiOlağanüstü, gerçekten hayret edilecek şeyleri yapabildiği ve evliyâullahın kerameti haktır, gaybı bilirler. Evet gaybı Allah'tan başkası bilmez ama ve evliyâullahın kerameti haktır, gaybı bilirler. Evet gaybı Allah'tan başkası bilmez ama

felâ yuzhiru alâ ğaybihî ehaden illâ meni'rtedâ min rasûlin. diye felâ yuzhiru alâ ğaybihî ehaden illâ meni'rtedâ min rasûlin. diye istisnası Kur'ân-ı Kerîm'de dahi olduğu için kendisinin razı olduğu, görevlendirdiği kimseler;istisnası Kur'ân-ı Kerîm'de dahi olduğu için kendisinin razı olduğu, görevlendirdiği kimseler; melekler, peygamberler, müstesna olmak üzere gaybı bilirler. melekler, peygamberler, müstesna olmak üzere gaybı bilirler.

Cümlenin tamamı, bu işin aslı öyledir. Yoksa herkes hiçbir şey bilmez. Allah bildiriyor, öğretiyor. Cümlenin tamamı, bu işin aslı öyledir. Yoksa herkes hiçbir şey bilmez. Allah bildiriyor, öğretiyor.

er-Rahmânü alleme'l-Kur'âne haleka'l-insâne allemehu'l-beyân.er-Rahmânü alleme'l-Kur'âne haleka'l-insâne allemehu'l-beyân. "İnsana kelâmı, beyanı, yazıyı, kıraati, kitabeyi, her şeyi öğreten Allah." "İnsana kelâmı, beyanı, yazıyı, kıraati, kitabeyi, her şeyi öğreten Allah."

Allah'tan geliyor ama netice itibariyle bir insanın karşısındakinin kalbinden geçeni bilip bilmediği nedir? Allah'tan geliyor ama netice itibariyle bir insanın karşısındakinin kalbinden geçeni bilip bilmediği nedir?

Allah bildirdi mi biliyor. Bilinmeyen şeyi bazıları biliyor. Allah bildirdi mi biliyor. Bilinmeyen şeyi bazıları biliyor.

Peygamber Efendimiz gelenlerin kalbinden geçenleri söylemiyor muydu?Peygamber Efendimiz gelenlerin kalbinden geçenleri söylemiyor muydu? Peygamber Efendimiz hanımlarının akşam kendi aralarında söylediklerini Peygamber Efendimiz hanımlarının akşam kendi aralarında söylediklerini ertesi gün onlara açıklamıyor muydu? Ayet-i kerîmeyle sabit değil mi? ertesi gün onlara açıklamıyor muydu? Ayet-i kerîmeyle sabit değil mi?

Bunun lamı cimi yok, bu gayet aşikar bir şey. Bunun lamı cimi yok, bu gayet aşikar bir şey.

"Gaybı yalnız Allah bilir, Allah'ın bildirdikleri de bilir…" diye bu cümleyi öyle söylemek lazım."Gaybı yalnız Allah bilir, Allah'ın bildirdikleri de bilir…" diye bu cümleyi öyle söylemek lazım. Allah bildirdi mi o zaman bilmeyen insan da bilir, görmeyen insan görür.Allah bildirdi mi o zaman bilmeyen insan da bilir, görmeyen insan görür. Hadîs-i şerîfler var, âyetler var. Onlara kısa kısa işaret etmiştik. Hadîs-i şerîfler var, âyetler var. Onlara kısa kısa işaret etmiştik.

Kurbü nevafil hadîs-i şerîfinde buyuruluyor ki; Kurbü nevafil hadîs-i şerîfinde buyuruluyor ki;

"Allah bir kulu sevdi mi gören gözü, tutan eli, işiten kulağı, söyleyen dili olur.""Allah bir kulu sevdi mi gören gözü, tutan eli, işiten kulağı, söyleyen dili olur." Bunlar olağanüstü hallere işarettir. Bunlar olağanüstü hallere işarettir.

Soru: Birisi kendi hayat macerasını anlatmış.Soru: Birisi kendi hayat macerasını anlatmış. Okulun son sınıfında, bu sene kendisini sıkarsa bitirebilir. İlim öğrenmek istiyor.Okulun son sınıfında, bu sene kendisini sıkarsa bitirebilir. İlim öğrenmek istiyor. Ama kendisini nefsini tazyiki içinde hissediyor ve doğru yoldan çıkarım, Ama kendisini nefsini tazyiki içinde hissediyor ve doğru yoldan çıkarım, nefsime yenilebilirim diye de korkuyormuş. Ne yapayım? nefsime yenilebilirim diye de korkuyormuş. Ne yapayım?

Cevap: İlim öğrenmek iyidir, çok sevaptır. Ama ailesi ona muvafakat etmiyormuş.Cevap: İlim öğrenmek iyidir, çok sevaptır. Ama ailesi ona muvafakat etmiyormuş. Kafa ve zihniyet farkı var. Yardımcı olacak durumda değil. Bu kardeşimiz ne yapabilir? Soruyor bize… Kafa ve zihniyet farkı var. Yardımcı olacak durumda değil. Bu kardeşimiz ne yapabilir? Soruyor bize…

Şunu yapabilir: Okulunu bitirir. Mecburi bir şey.Şunu yapabilir:

Okulunu bitirir. Mecburi bir şey.
Okulunu bitirdikten sonra kendisine İslâmî, helal kazanç kazanacak bir iş kurmaya gayret eder.Okulunu bitirdikten sonra kendisine İslâmî, helal kazanç kazanacak bir iş kurmaya gayret eder. Saliha bir hanımla bir evlilik işini de halleder. O zaman evlenen bir insan dininin yarısını kurtarmış olur.Saliha bir hanımla bir evlilik işini de halleder. O zaman evlenen bir insan dininin yarısını kurtarmış olur. Öteki yarısı da gayret ederse dini bütün olur. Öteki yarısı da gayret ederse dini bütün olur.

Evlenen bir insanın işi biraz daha kolaylaşır. Tabi biraz da meşguliyeti artar.Evlenen bir insanın işi biraz daha kolaylaşır. Tabi biraz da meşguliyeti artar. Ben gençlere biraz çabuk evlenmeyi tavsiye ediyorum. Evlenmezse ilim öğreneceğim filan derken… Ben gençlere biraz çabuk evlenmeyi tavsiye ediyorum. Evlenmezse ilim öğreneceğim filan derken…

Bu ilim küçük yaşlardan başlanacaktı. Eski âlimler bu işi çabuk halletmiş.Dört yaşında başlamışlar, 12-13 yaşında fetva vermeye başlamışlar . Bu ilim küçük yaşlardan başlanacaktı. Eski âlimler bu işi çabuk halletmiş.Dört yaşında başlamışlar, 12-13 yaşında fetva vermeye başlamışlar .

Neden? Bu ilk çağlarda hem çabuk öğrenilirNeden?

Bu ilk çağlarda hem çabuk öğrenilir
hem de nefis daha kabarmamış olduğundan ilme kendisini vermesi kolay olur.hem de nefis daha kabarmamış olduğundan ilme kendisini vermesi kolay olur. Ondan sonra birazOndan sonra biraz zaman nefis de büyür, kuvvetlenir, ejderhalaşır.zaman nefis de büyür, kuvvetlenir, ejderhalaşır. O zaman onu yenmek daha zor hale gelir. BöyleO zaman onu yenmek daha zor hale gelir. Böyle ilim öğreneceğim derken hakikaten nefis insana günahlar işlettirir. İnsan hevâ-ı nefse, şeytana uyabilir. ilim öğreneceğim derken hakikaten nefis insana günahlar işlettirir. İnsan hevâ-ı nefse, şeytana uyabilir.

Bunun çaresi o zaman –ailesi de yardımcı olmuyor- hayatını kurupBunun çaresi o zaman –ailesi de yardımcı olmuyor- hayatını kurup şöyle kendi ayakları üzerinde kimsenin yardımı olmadan duracak bir hale gelipşöyle kendi ayakları üzerinde kimsenin yardımı olmadan duracak bir hale gelip ilim irfan öğrenmesi, ondan sonra devam ettirmektir. Çünkü kendisinden korkuyor.ilim irfan öğrenmesi, ondan sonra devam ettirmektir. Çünkü kendisinden korkuyor. Devam ettirse bu problem azalmaz, büyüyerek devam eder.Devam ettirse bu problem azalmaz, büyüyerek devam eder. Çünkü üniversitenin dördüncü sınıfını bitirmişÇünkü üniversitenin dördüncü sınıfını bitirmiş bir sene daha okumuş bir insan 22-23 yaşında demektir.bir sene daha okumuş bir insan 22-23 yaşında demektir. Bundan sonra biraz geç kalmış oluyor. Daha erkenden öğrenilecekti. Bundan sonra biraz geç kalmış oluyor. Daha erkenden öğrenilecekti.

Bizi herhalde çok oyalıyorlar. Bu eğitim sistemi ilkokul, ortaokul, lise...Bizi herhalde çok oyalıyorlar. Bu eğitim sistemi ilkokul, ortaokul, lise... Aynı konuları ilkokulda biraz muhtasar, kısa; ortaokulda biraz daha geniş; Aynı konuları ilkokulda biraz muhtasar, kısa; ortaokulda biraz daha geniş; lisede biraz daha geniş; üniversitede biraz daha geniş çok oyalıyorlar. lisede biraz daha geniş; üniversitede biraz daha geniş çok oyalıyorlar.

Halbuki hayat kıymetli! Sonra işler böyle zorlaşıyor. Önceden halletmek lazım. Halbuki hayat kıymetli! Sonra işler böyle zorlaşıyor. Önceden halletmek lazım.

Hz. Ömer Efendimiz buyurmuş ki: Hz. Ömer Efendimiz buyurmuş ki:

Ta'allemû kable en tezevvecû. "İlmi evlenmeden evvel öğrenin. Ondan sonra zor olur." Ta'allemû kable en tezevvecû. "İlmi evlenmeden evvel öğrenin. Ondan sonra zor olur."

Onun sözüyle bizimki biraz zıt gibi görünüyor ama evlenmediği zaman daOnun sözüyle bizimki biraz zıt gibi görünüyor ama evlenmediği zaman da bu sefer şeytana uyması çok kolay oluyor. Bu şartlar altında, bu çevrede böyle oluyor, zor oluyor. bu sefer şeytana uyması çok kolay oluyor. Bu şartlar altında, bu çevrede böyle oluyor, zor oluyor.

Onun için bu kardeşimizin bu sorusuna benim çare olarak aklıma gelerek söyleyeceğim;Onun için bu kardeşimizin bu sorusuna benim çare olarak aklıma gelerek söyleyeceğim; ilim öğrenme işini hayatını tanzimden sonraya bıraksın. Çünkü yaş biraz geçmiş.ilim öğrenme işini hayatını tanzimden sonraya bıraksın. Çünkü yaş biraz geçmiş. Üniversite bitmiş, mezun olsun, İslâmî bir kazanç yolu kendisine kursun.Üniversite bitmiş, mezun olsun, İslâmî bir kazanç yolu kendisine kursun. Ondan sonra ilmi devam ettirsin. Allah hepinizden razı olsun.Ondan sonra ilmi devam ettirsin.

Allah hepinizden razı olsun.
Allah'ın rahmeti bereketi üzerinize olsun. Yardımı, nusreti, affı, hidayeti üzerinize olsun.Allah'ın rahmeti bereketi üzerinize olsun. Yardımı, nusreti, affı, hidayeti üzerinize olsun. İki cihanda bahtiyar olun. es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh. İki cihanda bahtiyar olun.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2