Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Âhir 1446
24 Aralık 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Şeytanın Ortak Olması

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Safer 1417 / 07.07.1996
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Şeytan İnsanın İçinde Gezer, Şeytanın Hz. Ömer’den Kaçması, Şeytanın İnsanı Kandırması, Peygamber | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Şeytanın Ortak Olması

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Safer 1417 / 07.07.1996
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Şeytan İnsanın İçinde Gezer, Şeytanın Hz. Ömer’den Kaçması, Şeytanın İnsanı Kandırması, Peygamber | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü li'l-lâhi Rabbi'l-âlemîn. Hamden kesiran tayyiben mubareken fihi âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn.el-Hamdü li'l-lâhi Rabbi'l-âlemîn. Hamden kesiran tayyiben mubareken fihi âlâ külli hâlin ve fi-külli hîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ Seyyidina ve senedina ve mededina ve tâce ruûsinâVe's-salâtü ve's-selâmü alâ Seyyidina ve senedina ve mededina ve tâce ruûsinâ ve tabîbi kulûbinâ Muhammedini'l-Mustafâ ve âlâ âlihî ve sahbihîve tabîbi kulûbinâ Muhammedini'l-Mustafâ ve âlâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-ceza. Emmâ ba'd: ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-ceza.

Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyiFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitâbullah ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletinve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılive sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle: ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle:

İnne'ş-şeytâne yecrî mini'bni Âdeme mecre'd-demi. İnne'ş-şeytâne yecrî mini'bni Âdeme mecre'd-demi.

Sadaka resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka resûlullâh fîmâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz, sevgili ve değerli kardeşlerim! Aziz, sevgili ve değerli kardeşlerim!

Allahu teâla hazretleri dünya ve ahiretin hayırlarını cümlenize ihsan eylesin.Allahu teâla hazretleri dünya ve ahiretin hayırlarını cümlenize ihsan eylesin. Cümlenizi iki cihan saadetine mazhar eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Cümlenizi iki cihan saadetine mazhar eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerini okumak,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerini okumak, anlatmak, dinlemek, öğrenmek, taallüm etmek, tefeyyüz eylemek için toplanmış bulunuyoruz. anlatmak, dinlemek, öğrenmek, taallüm etmek, tefeyyüz eylemek için toplanmış bulunuyoruz. Bu hadîs-i şerîflere başlamadan önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sevgimizin, Bu hadîs-i şerîflere başlamadan önce Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e sevgimizin, bağlılığımızın bir nişânesi olmak üzere ve onun âline, ashâbına, etbâına;bağlılığımızın bir nişânesi olmak üzere ve onun âline, ashâbına, etbâına; sâdât ve meşâyih-i turuk-ı aliyyemizin cümlesinin ruhlarına; bu beldeleri fetheden fatihlerin,sâdât ve meşâyih-i turuk-ı aliyyemizin cümlesinin ruhlarına; bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına; hâssaten Fatih Sultan Mehmed Han'ın ruhuna;şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına; hâssaten Fatih Sultan Mehmed Han'ın ruhuna; cümle evliyâullahın, sâlihlerin ve hâssaten beldemizin medâr-ı iftihârı Yûşâ aleyhisselam'ın,cümle evliyâullahın, sâlihlerin ve hâssaten beldemizin medâr-ı iftihârı Yûşâ aleyhisselam'ın, Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin ruhlarına; camimizin banisi İskender Paşa'nın ruhunaEbû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin ruhlarına; camimizin banisi İskender Paşa'nın ruhuna ve cümle hayrât-u hasenâtın ruhlarına hediye olmak üzere; uzaktan yakından bu dersi dinlemeye gelenve cümle hayrât-u hasenâtın ruhlarına hediye olmak üzere; uzaktan yakından bu dersi dinlemeye gelen siz sevgili ve değerli kardeşlerimin ahirete göçmüş bütün müslüman geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; siz sevgili ve değerli kardeşlerimin ahirete göçmüş bütün müslüman geçmişlerinin ruhlarına hediye olsun diye; ruhları şâd olsun, kabirleri cennet haçesi haline gelsin, makamları âlâ olsun,ruhları şâd olsun, kabirleri cennet haçesi haline gelsin, makamları âlâ olsun, dereceleri yüksek olsun diye; Rabbimiz bizleri de şu hâli hayatımızdadereceleri yüksek olsun diye; Rabbimiz bizleri de şu hâli hayatımızda sevdiği hâl üzere yaşamaya muvaffak etsin, hüsn-i hâtimeler ile ahirete göçelim,sevdiği hâl üzere yaşamaya muvaffak etsin, hüsn-i hâtimeler ile ahirete göçelim, huzuruna sevdiği razı olsuğu kullar olarak varalım diye,huzuruna sevdiği razı olsuğu kullar olarak varalım diye, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı şerîf okuyalım öyle başlayalım. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı şerîf okuyalım öyle başlayalım.

Metnini az önce okuduğumuz 102. sayfanın birinci hadîs-i şerîfi, sahih bir hadistir.Metnini az önce okuduğumuz 102. sayfanın birinci hadîs-i şerîfi, sahih bir hadistir. Ahmed b. Hanbel, Müslim, Buhârî, Ebû Dâvud, Enes radıyallahu anh'ten rivayet etmişler.Ahmed b. Hanbel, Müslim, Buhârî, Ebû Dâvud, Enes radıyallahu anh'ten rivayet etmişler. Başka sahabeden rivayetleri de var, İbn Mâce'de de var. Kesin bir hakikat. Başka sahabeden rivayetleri de var, İbn Mâce'de de var. Kesin bir hakikat.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: Peygamber Efendimiz buyurmuş ki:

İnne'ş-şeytâne. "Şüphe yok ki şeytan aleyhillâne…"İnne'ş-şeytâne. "Şüphe yok ki şeytan aleyhillâne…" Yecrî mini'bni Âdeme mecre'd-demi.Yecrî mini'bni Âdeme mecre'd-demi. "İnsanoğlunun damarlarında kan nasıl dolaşırsa, şeytan insanın içinde öyle gezer, dolaşır." "İnsanoğlunun damarlarında kan nasıl dolaşırsa, şeytan insanın içinde öyle gezer, dolaşır."

Neye benzer onun gezmesi dolaşması? Neye benzer onun gezmesi dolaşması?

Damarlarda kanın gezip dolaşmasına benzer.Damarlarda kanın gezip dolaşmasına benzer. Damarlarda kanın gezip dolaştığı gibi şeytan insanın içine girer,Damarlarda kanın gezip dolaştığı gibi şeytan insanın içine girer, kalbinde, aklında, fikrinde, her tarafında dolaşır durur. kalbinde, aklında, fikrinde, her tarafında dolaşır durur.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki: Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki:

"Şeytan sizin muhakkak ki düşmanınız, kesinlikle düşmanınız. "Şeytan sizin muhakkak ki düşmanınız, kesinlikle düşmanınız. Siz de onu düşman belleyin, kendinize düşman edinin." Siz de onu düşman belleyin, kendinize düşman edinin."

Yani bilin ki o size düşman. "Ha sen öyle misin? Ben de sana düşmanım.Yani bilin ki o size düşman. "Ha sen öyle misin? Ben de sana düşmanım. Seni mendebur, melun… Ben de senin karşındayım." deyin.Seni mendebur, melun… Ben de senin karşındayım." deyin. Allahu Teâlâ hazretleri sizlere, bizlere, kullarına, müslümanlara; "Siz de onu düşman edinin." diyor. Allahu Teâlâ hazretleri sizlere, bizlere, kullarına, müslümanlara; "Siz de onu düşman edinin." diyor.

Yani bizim görünmez düşmanlarımızdan bir tanesi nedir? Yani bizim görünmez düşmanlarımızdan bir tanesi nedir?

Şeytandır. Şeytan bize düşmanlık ediyor, her şeyi yapabilir.Şeytandır. Şeytan bize düşmanlık ediyor, her şeyi yapabilir. Biz de ona karşı tedbirimizi almalıyız. Bir atasözü vardır; su uyur düşman uyumaz. Biz de ona karşı tedbirimizi almalıyız. Bir atasözü vardır; su uyur düşman uyumaz.

Soruyorum, bunun mânası nedir, söyleyin bakalım; "Su uyur düşman uyumaz" ne demek? Soruyorum, bunun mânası nedir, söyleyin bakalım; "Su uyur düşman uyumaz" ne demek?

Bilemiyorlar! Eski Türkçe'de "su", daha doğrusu "sü" asker demek.Bilemiyorlar! Eski Türkçe'de "su", daha doğrusu "sü" asker demek. Subaşı veya sübaşı, askerin başındaki komutana derler.Subaşı veya sübaşı, askerin başındaki komutana derler. Bizim içtiğimiz suya telaffuzu yakın ama aslında biraz farklı.Bizim içtiğimiz suya telaffuzu yakın ama aslında biraz farklı. Aslı da "sub" idi, "suv" oldu, sonra "su" oldu. Bunun eski adı "sub" idi.Aslı da "sub" idi, "suv" oldu, sonra "su" oldu. Bunun eski adı "sub" idi. Orta Asya'daki dedelerimizin yaşadığı zamanda telaffuzu öyleydi.Orta Asya'daki dedelerimizin yaşadığı zamanda telaffuzu öyleydi. Sonra "suv" oldu, şimdi "su" diyoruz. Bu değil! Sonra "suv" oldu, şimdi "su" diyoruz. Bu değil!

Su uyur düşman uyumaz; ey komutan, senin askerin yorulur uyur da düşman uyumaz, demek.Su uyur düşman uyumaz; ey komutan, senin askerin yorulur uyur da düşman uyumaz, demek. Düşman gece baskın yapmak için sessizce gelir, senin askerinin uyuduğu bir sırada baskın yapar,Düşman gece baskın yapmak için sessizce gelir, senin askerinin uyuduğu bir sırada baskın yapar, çadırları yakar, askerlerini öldürür, perişan eder.çadırları yakar, askerlerini öldürür, perişan eder. Sü yani senin askerin uyur ama düşman uyumaz. Düşman insanı gafil yakalamak ister.Sü yani senin askerin uyur ama düşman uyumaz. Düşman insanı gafil yakalamak ister. Kurt dumanlı havayı sever, düşman da geceleyin gelir, bastırır. Kurt dumanlı havayı sever, düşman da geceleyin gelir, bastırır.

Şimdi Avrupalılar kurnaz; gece gören dürbün yapmışlar.Şimdi Avrupalılar kurnaz; gece gören dürbün yapmışlar. Geceleyin bakıyorsun, karanlıkta görüyorsun. Geceleyin bakıyorsun, karanlıkta görüyorsun.

Nasıl yapmışlar? Çalışınca yapıyorlar. Her şeyin bir kolay çaresi bulunuyor.Nasıl yapmışlar?

Çalışınca yapıyorlar. Her şeyin bir kolay çaresi bulunuyor.
Yapıyorlar, yapmışlar. Bir tane de bana verdiler.Yapıyorlar, yapmışlar. Bir tane de bana verdiler. Ben daha geceleyin bakmadım ama benim de bir gece gören dürbünüm var, darısı başınıza.Ben daha geceleyin bakmadım ama benim de bir gece gören dürbünüm var, darısı başınıza. Gece gören dürbün!.. Geceleyin bakacaksın, sessiz sedasız karanlıkta bir düşman geliyor, güm! Gece gören dürbün!.. Geceleyin bakacaksın, sessiz sedasız karanlıkta bir düşman geliyor, güm!

"Ah beni nereden vurdu, bu?" Vurur tabii, gece gören dürbünü var. "Ah beni nereden vurdu, bu?"

Vurur tabii, gece gören dürbünü var.

İşte şeytan bizim düşmanımız olduğu için biz de onun düşman olduğunu bileceğiz,İşte şeytan bizim düşmanımız olduğu için biz de onun düşman olduğunu bileceğiz, tedbirli ve uyanık olacağız. tedbirli ve uyanık olacağız.

Bizim büyüklerimiz ne demişler?Bizim büyüklerimiz ne demişler? Nakşî tarikatı nasıl bir tarikattır? Nasıl bir takke giyer, nasıl bir cübbe giyer?Nakşî tarikatı nasıl bir tarikattır? Nasıl bir takke giyer, nasıl bir cübbe giyer? Cübbesinin nakışı, kuşağı, tesbihi nasıl olacak? "Şak şak" mı edecek, "şık şık" mı edecek?.. Cübbesinin nakışı, kuşağı, tesbihi nasıl olacak? "Şak şak" mı edecek, "şık şık" mı edecek?..

Bunlar işin dış görünüşü. Nakşî tarikatinin birinci prensibi; hûş der dem!Bunlar işin dış görünüşü. Nakşî tarikatinin birinci prensibi; hûş der dem! Her nefes alış verişte uyanık olmak, şuurlu olmak!Her nefes alış verişte uyanık olmak, şuurlu olmak! Hûş, Farsça'da "şuur" demek. Her nefes alış verişte şuurlu olacak. Neden? Hûş, Farsça'da "şuur" demek. Her nefes alış verişte şuurlu olacak.

Neden?

Şuurlu olmazsan, gevşek ve gafil olursan şeytan seni mahveder!Şuurlu olmazsan, gevşek ve gafil olursan şeytan seni mahveder! Şeytan düşman ya, içerde de dolaşıyor. "Hay Allah! Ben şimdi bundan nasıl kurtulacağım?Şeytan düşman ya, içerde de dolaşıyor. "Hay Allah! Ben şimdi bundan nasıl kurtulacağım? Dışarıda olsaydı kapıları kapatırdım, içerden kilitlerdim, tıngır mıngır, tıngır mıngır…Dışarıda olsaydı kapıları kapatırdım, içerden kilitlerdim, tıngır mıngır, tıngır mıngır… Dışardan kimse giremez. Bu içeri de giriyormuş." Dışardan kimse giremez. Bu içeri de giriyormuş."

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bildiriyor;Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bildiriyor; "İnsanın damarlarında kanın dolaştığı gibi içeride dolaşıyor.""İnsanın damarlarında kanın dolaştığı gibi içeride dolaşıyor." Kalbine de geliyor insanın, fıs fıs fıs fıs vesvese veriyor.Kalbine de geliyor insanın, fıs fıs fıs fıs vesvese veriyor. Aklına geliyor, aklını çeliyor, niyetini bozuyor. Aklına geliyor, aklını çeliyor, niyetini bozuyor.

"Hadi, sen bugün Es'ad Hoca'nın İskenderpaşa Camii'ndeki vaazına gitme." Neden? "Hadi, sen bugün Es'ad Hoca'nın İskenderpaşa Camii'ndeki vaazına gitme."

Neden?

"Dışarıda hava güzel… Arkadaşların kır sefasına gidiyorlar."Dışarıda hava güzel… Arkadaşların kır sefasına gidiyorlar. Eğlence var, keyif var, zevk var, top var, yüzmek var, gezmek var, tozmak var; gitme oraya!" Eğlence var, keyif var, zevk var, top var, yüzmek var, gezmek var, tozmak var; gitme oraya!"

"Seni mendebur, melun şeytan seni!.. Sen beni sevaplı işten alıkoymak istiyorsun. Gideceğim işte!" "Seni mendebur, melun şeytan seni!.. Sen beni sevaplı işten alıkoymak istiyorsun. Gideceğim işte!"

"Neden?" "Hadis dinleyeceğim. Peygamber Efendimiz'in sözlerini, nasihatini, dinimi öğreneceğim."Neden?"

"Hadis dinleyeceğim. Peygamber Efendimiz'in sözlerini, nasihatini, dinimi öğreneceğim.
İnsanın ilimden bir bab, bir bölüm öğrenmesi,İnsanın ilimden bir bab, bir bölüm öğrenmesi, dünyadan da dünyanın içindeki her şeyden de daha hayırlı. Hayırlı işi yapacağım ben." dünyadan da dünyanın içindeki her şeyden de daha hayırlı. Hayırlı işi yapacağım ben."

Şeytana karşı uyanık olmak lazım! Başka? Şeytana karşı uyanık olmak lazım!

Başka?

Allah'a sığınmak lazım! Eûzubillâhimineşşeytânirracîm.Allah'a sığınmak lazım! Eûzubillâhimineşşeytânirracîm. "Kovulmuş, taşlanmış, dışlanmış şeytandan Allah'a sığınırım." Allah'a sığınacağız."Kovulmuş, taşlanmış, dışlanmış şeytandan Allah'a sığınırım." Allah'a sığınacağız. Eûzubillâhimineşşeytânirracîm demek, dua! "Yâ Rabbi! Sen âlemlerin Rabbi'sin.Eûzubillâhimineşşeytânirracîm demek, dua! "Yâ Rabbi! Sen âlemlerin Rabbi'sin. Ben senin kulunum. Şu şeytandan beni koru. Ben bundan korkuyorum.Ben senin kulunum. Şu şeytandan beni koru. Ben bundan korkuyorum. Bu benim içime de giriyor, ben bundan korkuyorum. Sen beni bundan koru." Bu benim içime de giriyor, ben bundan korkuyorum. Sen beni bundan koru."

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de buyurmuş; "Ben duaları kabul ederim.Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de buyurmuş; "Ben duaları kabul ederim. Dua edin, ben sizin dualarınızı kabul ederim." Dua edin, ben sizin dualarınızı kabul ederim."

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş; ed-Duâu silâhu'l-mü'min. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş;

ed-Duâu silâhu'l-mü'min.

Senin silahın var mı yanında? Aç bakayım, belini göreyim, bakayım tabancan, kılıcın var mı? Senin silahın var mı yanında? Aç bakayım, belini göreyim, bakayım tabancan, kılıcın var mı?

Adamın kılıcı belindeyken kıldığı namaz, kılıçsız kıldığı namazdan 700 kat daha sevaplı.Adamın kılıcı belindeyken kıldığı namaz, kılıçsız kıldığı namazdan 700 kat daha sevaplı. Allah Allah! Sübhanallah! Allahu Ekber! Haydi bakalım, kapalı çarşıdan kılıç almaya gidelim.Allah Allah! Sübhanallah! Allahu Ekber! Haydi bakalım, kapalı çarşıdan kılıç almaya gidelim. Elinizde hakiki harp görmüş, darp görmüş bir kılıç varsa ben müşteriyim. Ama kınıyla... Elinizde hakiki harp görmüş, darp görmüş bir kılıç varsa ben müşteriyim. Ama kınıyla...

"Elhamdülillah, İstiklal harbinde dedem bunu kullanmış. Balkan harbinde kullanmış." vesaire… "Elhamdülillah, İstiklal harbinde dedem bunu kullanmış. Balkan harbinde kullanmış." vesaire…

Kılıç... Bir de bağcığı varsa... Topkapı sarayında da var ama oradakileri satmıyorlar, ne yapalım!Kılıç... Bir de bağcığı varsa... Topkapı sarayında da var ama oradakileri satmıyorlar, ne yapalım! Demek ki belimde kılıç ile burada namazı kılsaydım 700 misli sevap alacaktım. Kuşanırım evelallah! Demek ki belimde kılıç ile burada namazı kılsaydım 700 misli sevap alacaktım. Kuşanırım evelallah!

Hendekli Abdurrahman Hoca sellemehullah derler, hayyâhullah, Allah ömür versin, selâmet versin,Hendekli Abdurrahman Hoca sellemehullah derler, hayyâhullah, Allah ömür versin, selâmet versin, Beyazıt Camii'nde hutbe okumaya çıkarken elinde kılıç [ile çıkardı.]Beyazıt Camii'nde hutbe okumaya çıkarken elinde kılıç [ile çıkardı.] Sünneti kıldı mı müezzin sessiz sessiz gelir, bir şey tutuşturur. Sünneti kıldı mı müezzin sessiz sessiz gelir, bir şey tutuşturur. Sen de bakıyorsun, olayı takip ediyorsun. Müezzin imama kılıç veriyor.Sen de bakıyorsun, olayı takip ediyorsun. Müezzin imama kılıç veriyor. Hutbe okuyacak, o da hutbeyi kılıcına dayanarak okur. Ne demek bu? Hutbe okuyacak, o da hutbeyi kılıcına dayanarak okur.

Ne demek bu?

Biz İstanbul'u cihat ederek fethettik. Fatih Sultan Mehmed cennetmekân büyüğümüz,Biz İstanbul'u cihat ederek fethettik. Fatih Sultan Mehmed cennetmekân büyüğümüz, ricâlullah olan, evliyâullah olan ordusuyla çarpışa çarpışa 50 küsur günde fethetti, kolay değil.ricâlullah olan, evliyâullah olan ordusuyla çarpışa çarpışa 50 küsur günde fethetti, kolay değil. Toplar patladı, ne maceralar oldu da Ulubatlı Hasan bayrağı dikti, surlar yıkıldı; fethettik.Toplar patladı, ne maceralar oldu da Ulubatlı Hasan bayrağı dikti, surlar yıkıldı; fethettik. Burası fethedilmiş bir diyar olduğu için biz burada kılıcımıza dayanarak hutbe okuruz. Burası fethedilmiş bir diyar olduğu için biz burada kılıcımıza dayanarak hutbe okuruz. Bizim fıkıh kitaplarımızda bilgi böyledir; fethedilen yerde kılıca dayanarak hutbe okunur. Bizim fıkıh kitaplarımızda bilgi böyledir; fethedilen yerde kılıca dayanarak hutbe okunur.

Kılıçlı namaz kılmak, kılıçlı hutbe okumak neyi gösteriyor? Kılıçlı namaz kılmak, kılıçlı hutbe okumak neyi gösteriyor?

Müslüman cihada hazırdır! Onu gösteriyor.Müslüman cihada hazırdır! Onu gösteriyor. Müslüman cihada her zaman, her yerde hazır olsaydı, tam müslüman olsaydıMüslüman cihada her zaman, her yerde hazır olsaydı, tam müslüman olsaydı Bosna'da o kadar şehit vermezdik. Çeçenistan'da o kadar şehit vermezdik.Bosna'da o kadar şehit vermezdik. Çeçenistan'da o kadar şehit vermezdik. Orta Asya Ruslar'ın eline geçmezdi.Orta Asya Ruslar'ın eline geçmezdi. Ortalık Asya diyorlar, biz Orta Asya diyoruz; biraz değişik telaffuz ediyorlar. Ortalık Asya diyorlar, biz Orta Asya diyoruz; biraz değişik telaffuz ediyorlar.

Cihat sadece kılıçla da yapılan bir şey demek değil.Cihat sadece kılıçla da yapılan bir şey demek değil. Cihat, Allah yolunda düşmanın gayretine karşı koymak,Cihat, Allah yolunda düşmanın gayretine karşı koymak, karşı gayret göstermek, cehdine cehd ile mukabele etmek demek.karşı gayret göstermek, cehdine cehd ile mukabele etmek demek. Müşareket sigasıdır; mücâhede, cehitleşmek demek. O İslâm'ı söndürmek için cehdediyor;Müşareket sigasıdır; mücâhede, cehitleşmek demek. O İslâm'ı söndürmek için cehdediyor; sen İslâm bayrağını dalgalandırmak, İslâm'ı yaymak için cehdedeceksin Sen de öyle cihat edeceksin. sen İslâm bayrağını dalgalandırmak, İslâm'ı yaymak için cehdedeceksin Sen de öyle cihat edeceksin.

"Hocam şimdi kapalı çarşıya mı gidelim, ne yapalım? Yani bu kılıç işi bizim yüreğimizi yaktı." "Hocam şimdi kapalı çarşıya mı gidelim, ne yapalım? Yani bu kılıç işi bizim yüreğimizi yaktı."

Biz bu hadîs-i şerîfi Medine'de okuduk. İki tane kılıç aldık, belimize taktık; orada da namaz kıldık.Biz bu hadîs-i şerîfi Medine'de okuduk. İki tane kılıç aldık, belimize taktık; orada da namaz kıldık. Tabii camide kılmadık, zaten çakıyla bile sokulmuyor.Tabii camide kılmadık, zaten çakıyla bile sokulmuyor. Medine'nin ve Mekke'nin kapılarında "bevvap" dediğimiz bekçiler içeri girerken torbayla bile sokmuyor. Medine'nin ve Mekke'nin kapılarında "bevvap" dediğimiz bekçiler içeri girerken torbayla bile sokmuyor. Dışarıda. "Bir şey yok bunun içinde, işte çarşıdan şunu aldım, bunu aldım…" Torbayla bile korkuyor.Dışarıda. "Bir şey yok bunun içinde, işte çarşıdan şunu aldım, bunu aldım…" Torbayla bile korkuyor. Patlayıcı bir şey olur, diye sokmuyor. Çakı, tırnak makası da sokmuyor.Patlayıcı bir şey olur, diye sokmuyor. Çakı, tırnak makası da sokmuyor. Kılıçla hiç sokmaz. Tabii evde… Kılıçla hiç sokmaz. Tabii evde…

Evde kılıcı kuşandık belimize. Ama kimseye söylemeyin, çektiğimiz zaman ucu küt, oyuncak kılıç.Evde kılıcı kuşandık belimize. Ama kimseye söylemeyin, çektiğimiz zaman ucu küt, oyuncak kılıç. [Büksen] kırılır, kırıldı mı eğildi mi bir daha düzelmez.[Büksen] kırılır, kırıldı mı eğildi mi bir daha düzelmez. Böyle yalancı kılıcın bilmiyorum kıymeti olur mu amaBöyle yalancı kılıcın bilmiyorum kıymeti olur mu ama biz de hadîs-i şerîfi okuduk diye belimize kılıcı sardık, öyle bir iki namaz kıldık.biz de hadîs-i şerîfi okuduk diye belimize kılıcı sardık, öyle bir iki namaz kıldık. Şahitli, ispatlı… Şahitli, ispatlı…

Fakat arkadaş bir Hocaefendi'ye de sorduk;Fakat arkadaş bir Hocaefendi'ye de sorduk; "Bu devirde uzun kılıç ile sallım sulum camiye geleceğiz. Herkes bize bakacak."Bu devirde uzun kılıç ile sallım sulum camiye geleceğiz. Herkes bize bakacak. Acaba bunda durum nasıl?"Acaba bunda durum nasıl?" Bursa'da çok hürmet ettiğimiz emekli, yaşlı bir müftü amca var.Bursa'da çok hürmet ettiğimiz emekli, yaşlı bir müftü amca var. Çocuğu da müftü, torunu da ilahiyatçı… Bir mübarek büyüğümüz, sevdiğimiz kimse. Çocuğu da müftü, torunu da ilahiyatçı… Bir mübarek büyüğümüz, sevdiğimiz kimse. Ben mahsustan müftüye soruyorum ki müftüden fetva alınır, fetva olsun diye…Ben mahsustan müftüye soruyorum ki müftüden fetva alınır, fetva olsun diye… "Allahualem tabanca da olur." dedi. O zaman askerler ve polisler yaşadı."Allahualem tabanca da olur." dedi. O zaman askerler ve polisler yaşadı. Belinde tabancayla namaz kılınca bire 700 alıyorlar. Ah, biz de asker olabilsek… Belinde tabancayla namaz kılınca bire 700 alıyorlar. Ah, biz de asker olabilsek…

Evet, bu işin maddî tarafı… Bir de mânevî tarafı var.Evet, bu işin maddî tarafı… Bir de mânevî tarafı var. Mânevî silahlanma, "Dua mü'minin silahıdır."Mânevî silahlanma, "Dua mü'minin silahıdır." Evet, dua mü'minin silahıdır çünkü dua eder mazlumun ahı zalimden çıkar. Evet, dua mü'minin silahıdır çünkü dua eder mazlumun ahı zalimden çıkar.

Elbette olur ev yıkanın hânesi vîrâan, Zalimlere bir gün dedirir Hazret-i. Mevlâ, Elbette olur ev yıkanın hânesi vîrâan,

Zalimlere bir gün dedirir Hazret-i. Mevlâ,

Tallâhi lekad âserekallâhu aleynâ. Bu, Ziya Paşa'nın şiiri… Tallâhi lekad âserekallâhu aleynâ.

Bu, Ziya Paşa'nın şiiri…

Zalimlere bir gün Allah ne dedirtir? Tallâhi lekad âserekallâhu aleynâ dedirtir. Zalimlere bir gün Allah ne dedirtir?

Tallâhi lekad âserekallâhu aleynâ dedirtir.

Ne demek? Ne demek?

"Yeminler olsun ki Allah seni bize üstün kıldı, tercih etti. Sana lütfetti, bizi cezalandırdı." "Yeminler olsun ki Allah seni bize üstün kıldı, tercih etti. Sana lütfetti, bizi cezalandırdı."

Kim söyledi bu sözü? Kim söyledi bu sözü?

Yûsuf aleyhisselâm'ın kardeşleri söyledi.Yûsuf aleyhisselâm'ın kardeşleri söyledi. Yûsuf aleyhisselâm'ın kardeşleri Yûsuf aleyhisselâm'a gadrettiler, cevrettiler, zulmettilerYûsuf aleyhisselâm'ın kardeşleri Yûsuf aleyhisselâm'a gadrettiler, cevrettiler, zulmettiler ama Allah mazlumu sevdi, yükseltti, zalimleri mazluma muhtaç düşürdü.ama Allah mazlumu sevdi, yükseltti, zalimleri mazluma muhtaç düşürdü. Huzuruna getirtti, secde bile ettirtti. O zaman muhterem kimselere secde edilirdi.Huzuruna getirtti, secde bile ettirtti. O zaman muhterem kimselere secde edilirdi. Secde bile ettirtti. Zalimin zulmü devam etmez. Bir gün biter, o da ettiğine bin kere pişman olur.Secde bile ettirtti.

Zalimin zulmü devam etmez. Bir gün biter, o da ettiğine bin kere pişman olur.
Mazluma Allah yardım eder, mazlumun ahı zalimden çıkar. Mazluma Allah yardım eder, mazlumun ahı zalimden çıkar.

Ne yapmamız lazım? Ne yapmamız lazım?

Mânevî bakımdan da şeytana karşı hazırlıklı olmamız lazım!Mânevî bakımdan da şeytana karşı hazırlıklı olmamız lazım! Şeytana karşı hazırlığın, silahın bir çeşidi duadır, bir çeşidi Kur'an'dır, bir çeşidi zikirdir.Şeytana karşı hazırlığın, silahın bir çeşidi duadır, bir çeşidi Kur'an'dır, bir çeşidi zikirdir. Tesbih silahtır! Şakır da şukur, şakır da şukur… Doksan dokuz taneli, o da silahtır.Tesbih silahtır! Şakır da şukur, şakır da şukur… Doksan dokuz taneli, o da silahtır. "Allah Allah" dedikçe, zikrullah mü'minin kalesi olduğundan mü'min korunmuş olur."Allah Allah" dedikçe, zikrullah mü'minin kalesi olduğundan mü'min korunmuş olur. Bunlara dikkat etmek lazım! Bunlara dikkat etmek lazım!

Abdestli olmak bir tedbirdir. Abdestli oldun mu şeytan sana tesir edemez.Abdestli olmak bir tedbirdir. Abdestli oldun mu şeytan sana tesir edemez. Melekler etrafında seni hıfzederler, muhafaza altına alınmış olursun.Melekler etrafında seni hıfzederler, muhafaza altına alınmış olursun. Onun için abdestli gezeceksin, kalbinle dilinle Allah'ı zikredeceksin.Onun için abdestli gezeceksin, kalbinle dilinle Allah'ı zikredeceksin. Her zaman abdestli olacaksın ve zikredeceksin.Her zaman abdestli olacaksın ve zikredeceksin. Allah'a sığınacaksın, şeytandan korunmaya çalışacaksın. Allah'a sığınacaksın, şeytandan korunmaya çalışacaksın.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Peki, Allah bu mendebur, melun şeytanı niye yaratmış? Yaratmasaydı da rahat etseydik ya… Peki, Allah bu mendebur, melun şeytanı niye yaratmış? Yaratmasaydı da rahat etseydik ya…

Li-yeblüveküm eyyüküm ahsenü amelâ. Li-yeblüveküm eyyüküm ahsenü amelâ.

Onun cevabı da budur; "Bakalım, hanginiz imtihanı kazanacak?Onun cevabı da budur; "Bakalım, hanginiz imtihanı kazanacak? Hanginiz nefsine, şeytana, dünyaya kapılmayıp iyi kulluk edipHanginiz nefsine, şeytana, dünyaya kapılmayıp iyi kulluk edip sevapları kazanıp âhirette mükâfatı kazanabilecek?" diye bir imtihan bu dünya.sevapları kazanıp âhirette mükâfatı kazanabilecek?" diye bir imtihan bu dünya. Üniversiteler arası imtihan var ya, ÖSYM [yapıyor]…Üniversiteler arası imtihan var ya, ÖSYM [yapıyor]… Onun gibi bir şey bu. Onun gibi bir şey bu.

Ama burada bütün insanlar imtihan oluyor.Ama burada bütün insanlar imtihan oluyor. Dünyada insan bu imtihanı kazamazsa, üniversiteye girmese girmez.Dünyada insan bu imtihanı kazamazsa, üniversiteye girmese girmez. Ne yapalım, oraya girmezse buraya girer.Ne yapalım, oraya girmezse buraya girer. Hiçbir yere giremezse tüccar olur, esnaf olur, sanatkâr olur vs.Hiçbir yere giremezse tüccar olur, esnaf olur, sanatkâr olur vs. Ama âhiret imtihanını kazanamazsa bir insan mahvolur!Ama âhiret imtihanını kazanamazsa bir insan mahvolur! Dünyadaki âhiret imtihanını kazanamayan bir insan mahv-u perişan olur.Dünyadaki âhiret imtihanını kazanamayan bir insan mahv-u perişan olur. Onu mutlaka kazanmak zorundayız. Ya kazanacağız ya kazanacağız! Onu mutlaka kazanmak zorundayız. Ya kazanacağız ya kazanacağız!

İkinci hadîs-i şerîfe geçiyorum: İkinci hadîs-i şerîfe geçiyorum:

İnne'ş-şeytâne le minke yâ Umeru. İnne'ş-şeytâne le minke yâ Umeru.

Tirmizî rivayet etmiş, hasenün, sahihun, garibun demiş.Tirmizî rivayet etmiş, hasenün, sahihun, garibun demiş. Ahmed İbn Hanbel, İbn Abdilberr ve diğer kaynaklarda var.Ahmed İbn Hanbel, İbn Abdilberr ve diğer kaynaklarda var. Abdullah İbn Bureyde'den, o da babasından radıyallahu anhümâ rivayet etmiş.Abdullah İbn Bureyde'den, o da babasından radıyallahu anhümâ rivayet etmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Hz. Ömer'e buyurmuş ki: Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, Hz. Ömer'e buyurmuş ki:

İnne'ş-şeytâne le-yeğraku. "Şeytan senden ter döküyor." Yani yehafu, korkuyor.İnne'ş-şeytâne le-yeğraku. "Şeytan senden ter döküyor." Yani yehafu, korkuyor. Seni görünce şeytana ter basıyor, "eyvah hapı yuttuk" diyeSeni görünce şeytana ter basıyor, "eyvah hapı yuttuk" diye korkuyor, buyurmuş Peygamber Efendimiz. korkuyor, buyurmuş Peygamber Efendimiz.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sözü, hadîs-i şerîf sahih,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sözü, hadîs-i şerîf sahih, Hz. Ömer'den şeytan korkuyormuş. Onu anlıyoruz. Hz. Ömer'den şeytan korkuyormuş. Onu anlıyoruz.

Demek ki insan Allah'ın has kulu olunca şeytan zarar veremediği gibiDemek ki insan Allah'ın has kulu olunca şeytan zarar veremediği gibi bir de korkup kaçıyor, uzaklaşıyor, yanına gelemiyor. Ne mutlu o mertebeyi bulanlara!bir de korkup kaçıyor, uzaklaşıyor, yanına gelemiyor. Ne mutlu o mertebeyi bulanlara! Ne mutlu şeytana uymak şöyle dursun şeytanın gördüğü zaman korktuğu insan olana!..Ne mutlu şeytana uymak şöyle dursun şeytanın gördüğü zaman korktuğu insan olana!.. Ne güzel bir durum!Böyle olmaya çalışmak lazım. Ne güzel bir durum!Böyle olmaya çalışmak lazım.

Üçüncü hadîs-i şerîf: Üçüncü hadîs-i şerîf:

İnne'ş-şeytâne kâle: Ve izzetike yâ Rabbi, lâ ebrehu uğvî ibâdeke, mâdâmet ervâhuhum fî ecsâdihim,İnne'ş-şeytâne kâle: Ve izzetike yâ Rabbi, lâ ebrehu uğvî ibâdeke, mâdâmet ervâhuhum fî ecsâdihim, fe kâle'r-Rabbu, "Ve izzetî ve celâlî lâ ezâlü ağfiru lehüm mestağferûnî." fe kâle'r-Rabbu, "Ve izzetî ve celâlî lâ ezâlü ağfiru lehüm mestağferûnî."

Ebû Said el-Hudrî hazretlerinden rivayet edilmiş.Ebû Said el-Hudrî hazretlerinden rivayet edilmiş. Ahmed İbn Hanbel ve diğer kaynaklarda olan bir hadîs-i şerîf.Ahmed İbn Hanbel ve diğer kaynaklarda olan bir hadîs-i şerîf. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bizePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bize ezelde, eskiden olmuş bir hadiseyi anlatıyor, bilgi veriyor. ezelde, eskiden olmuş bir hadiseyi anlatıyor, bilgi veriyor.

İnne'ş-şeytâne kâle. "Şeytan muhakkak ki şöyle dedi…"İnne'ş-şeytâne kâle. "Şeytan muhakkak ki şöyle dedi…" Ve izzetike yâ Rabbi. "Ey Rabbim! Senin izzetine yemin olsun ki, and olsun ki…"Ve izzetike yâ Rabbi. "Ey Rabbim! Senin izzetine yemin olsun ki, and olsun ki…" Lâ ebrehu uğvî ibâdeke, mâdâmet ervâhuhum fî ecsâdihim.Lâ ebrehu uğvî ibâdeke, mâdâmet ervâhuhum fî ecsâdihim. "Yaşadıkları müddetçe, ruhları vücutlarında sağ olduğu müddetçe"Yaşadıkları müddetçe, ruhları vücutlarında sağ olduğu müddetçe ben senin kullarını senin izzetine and olsun ki kandıracağım."ben senin kullarını senin izzetine and olsun ki kandıracağım." Şeytan kovulurken Allahu Teâlâ hazretlerine yapacağı faaliyeti böyle söyledi.Şeytan kovulurken Allahu Teâlâ hazretlerine yapacağı faaliyeti böyle söyledi. Fe kâle'r-Rabbu. "Allahu Teâlâ hazretleri, Rabbimiz, yaradanımız da ona cevaben buyurdu ki…"Fe kâle'r-Rabbu. "Allahu Teâlâ hazretleri, Rabbimiz, yaradanımız da ona cevaben buyurdu ki…" Ve izzetî ve celâlî. "İzzetime, celalime and olsun ki…" Ve izzetî ve celâlî. "İzzetime, celalime and olsun ki…" Lâ ezâlü ağfiru lehüm mestağferûnî.Lâ ezâlü ağfiru lehüm mestağferûnî. "Onlar bana tevbe ve istiğfar ettikçe ben de onları mağfiret edeceğim." "Onlar bana tevbe ve istiğfar ettikçe ben de onları mağfiret edeceğim."

"Var mı bir diyeceğin?"Var mı bir diyeceğin? Sen kandırmış olsan bile, onlar 'Tevbe yâ Rabbi, affet yâ Rabbi, bağışla.' dedikçe onları affedeceğim. Sen kandırmış olsan bile, onlar 'Tevbe yâ Rabbi, affet yâ Rabbi, bağışla.' dedikçe onları affedeceğim. İzzetime, celalime and olsun ki tevbe istiğfar ettikçe ben de onları affedeceğim." dedi. İzzetime, celalime and olsun ki tevbe istiğfar ettikçe ben de onları affedeceğim." dedi.

Onun için kul tevbe ettikçe günah kalmaz.Onun için kul tevbe ettikçe günah kalmaz. Birinci işimiz günah işlememektir; şeytana kanmamak, uymamak, aldanmamaktır. Birinci işimiz günah işlememektir; şeytana kanmamak, uymamak, aldanmamaktır.

Eğer ayağımız kaymış da şeytan bizi kandırmışsa,Eğer ayağımız kaymış da şeytan bizi kandırmışsa, yanılmışsak, hata etmiş, kusur işlemişsek hemen yapacağımız iş nedir? yanılmışsak, hata etmiş, kusur işlemişsek hemen yapacağımız iş nedir?

"Affet yâ Rabbi!" demek. "Yâ Rabbi! Ben beceremedim, şu şeytanı yenemedim,"Affet yâ Rabbi!" demek. "Yâ Rabbi! Ben beceremedim, şu şeytanı yenemedim, şeytan beni kandırdı, hataya günaha bulaştım, senin emrini tutamadım; beni affet.şeytan beni kandırdı, hataya günaha bulaştım, senin emrini tutamadım; beni affet. Estağfirullah… Aff-ı mağfiret istiyorum yâ Rabbi.." diyeEstağfirullah… Aff-ı mağfiret istiyorum yâ Rabbi.." diye Rabbimize yönelip tevbe ve istiğfar edeceğiz. Allahu Teâlâ hazretleri vaat ediyor. Rabbimize yönelip tevbe ve istiğfar edeceğiz. Allahu Teâlâ hazretleri vaat ediyor.

"Yok hocam. Benim kusurum, günahım çok. Sana anlatamam."Yok hocam. Benim kusurum, günahım çok. Sana anlatamam. Nokta nokta nokta işler yaptım ben, çok fena… Allah beni affetmez." Nokta nokta nokta işler yaptım ben, çok fena… Allah beni affetmez."

Buna karşı Kur'ân-ı Kerîm'de âyet var. Allahu Teâlâ buyuruyor ki: Buna karşı Kur'ân-ı Kerîm'de âyet var. Allahu Teâlâ buyuruyor ki:

Lâ taknetû min rahmetillahi.Lâ taknetû min rahmetillahi. "Allah'ın rahmetinden ümitsizliğe, ye'se düşmek yok. Ümitsizliğe düşmeyin!" "Affetmez." "Allah'ın rahmetinden ümitsizliğe, ye'se düşmek yok. Ümitsizliğe düşmeyin!"

"Affetmez."

Ne biliyorsun? Ne biliyorsun, ne hakla söylüyorsun, sen kimsin? Affedecek olan Allah, sana ne… Ne biliyorsun? Ne biliyorsun, ne hakla söylüyorsun, sen kimsin? Affedecek olan Allah, sana ne…

"Affetmez." Nereden biliyorsun? "Affederim" diyor, affedeceğini bildiriyor."Affetmez."


Nereden biliyorsun? "Affederim" diyor, affedeceğini bildiriyor.
"Dua edin, duanızı kabul ederim." buyuruyor. O halde ümitsizliğe düşmek yok!"Dua edin, duanızı kabul ederim." buyuruyor. O halde ümitsizliğe düşmek yok! Bu çok mühim bir âyet, bizler için çok büyük müjde. Bu çok mühim bir âyet, bizler için çok büyük müjde.

Demek ki kulun günahı ne kadar büyük olursa olsun, Allah affeder. Demek ki kulun günahı ne kadar büyük olursa olsun, Allah affeder.

"Adam öldürse de affeder mi?" "Adam öldürse de affeder mi?"

Affeder. Affeder. Yeter ki candan pişman olsun, nadim olsun,Affeder. Affeder. Yeter ki candan pişman olsun, nadim olsun, bir daha işlememeye azm-i cezm-i kasdeylesin. Tevbe edince tevbesini Allah kabul eder. bir daha işlememeye azm-i cezm-i kasdeylesin. Tevbe edince tevbesini Allah kabul eder.

"Hocam, şimdi bir zor soru soracağım sana. Bakalım ne cevap vereceksin."Hocam, şimdi bir zor soru soracağım sana. Bakalım ne cevap vereceksin. Bir adam tam, candan tevbe etti ama ondan sonra yine bir günah işledi.Bir adam tam, candan tevbe etti ama ondan sonra yine bir günah işledi. Şimdi ne olacak? Bu sefer Allah affeder mi?" Yine affeder. Şimdi ne olacak? Bu sefer Allah affeder mi?"

Yine affeder.

"Bir kere daha tevbe etti, yine günah işledi. Yine affeder mi?" Yine affeder, yine affeder... "Bir kere daha tevbe etti, yine günah işledi. Yine affeder mi?"

Yine affeder, yine affeder...

Peygamber Efendimiz'e sormuş bir tanesi, demiş ki: Peygamber Efendimiz'e sormuş bir tanesi, demiş ki:

Ve in zenâ ve in serika. "Hırsızlık da yapmış olsa, zina da etmiş olsa affeder mi?" Ve in zenâ ve in serika. "Hırsızlık da yapmış olsa, zina da etmiş olsa affeder mi?"

"Evet! Burnu yerde sürtesice, hırsızlık da yapmış olsa, zina da etmiş olsa affeder." buyurmuş."Evet! Burnu yerde sürtesice, hırsızlık da yapmış olsa, zina da etmiş olsa affeder." buyurmuş. "Burnu yerde sürtesice…" diye buyurmuş latife yollu. Yani Allah affedebilir. "Burnu yerde sürtesice…" diye buyurmuş latife yollu. Yani Allah affedebilir.

Bir de bir şiir var, Mevlânâ'nın diyorlar, Mevlânâ'nın değildir, İranlı bir şairindir.Bir de bir şiir var, Mevlânâ'nın diyorlar, Mevlânâ'nın değildir, İranlı bir şairindir. Mevlânâ'nın dergâhına yazmışlar: Mevlânâ'nın dergâhına yazmışlar:

"Bâzâ bâzâ heran çi hesti bâzâ "Bâzâ bâzâ heran çi hesti bâzâ

"Dön gel, dön gel; vazgeç, tevbe et, gel." Bâzâ, geri gel demek, vazgeçmek demek."Dön gel, dön gel; vazgeç, tevbe et, gel." Bâzâ, geri gel demek, vazgeçmek demek. Biz, vazgeçmek diyoruz; İranlılar, vazgelmek diyor. Biz, vazgeçmek diyoruz; İranlılar, vazgelmek diyor. "Her ne olursan ol, ne kadar günahkâr olursan ol, tevbe et, dön gel." "Her ne olursan ol, ne kadar günahkâr olursan ol, tevbe et, dön gel." Ger kâfîr u gebr u bût-perestî bâzâ. "Eğer ilk önce kâfir de isen, ateşperest de isen,Ger kâfîr u gebr u bût-perestî bâzâ. "Eğer ilk önce kâfir de isen, ateşperest de isen, hıristiyan da isen tevbe edersen, müslüman olursan yine olur, yine gel."hıristiyan da isen tevbe edersen, müslüman olursan yine olur, yine gel." Kâfir, küfürde olan; gebr, ateşperest; butperest, puta tapan demek.Kâfir, küfürde olan; gebr, ateşperest; butperest, puta tapan demek. Puta tapan olsan, ateşe tapan olsan, kâfir olsan bile Allah yine affeder. Puta tapan olsan, ateşe tapan olsan, kâfir olsan bile Allah yine affeder. İn dergeh-i mâ, dergeh-i nevmîdî nîst. "Bizim bu dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir." İn dergeh-i mâ, dergeh-i nevmîdî nîst. "Bizim bu dergâhımız ümitsizlik dergâhı değildir."

"Hangi dergâh hocam bu? Söyle adresini de gidelim." "Hangi dergâh hocam bu? Söyle adresini de gidelim."

Bu Allah'ın dergâhı! Bu dünya dergâhı değil, Mevlânâ'nın Konya'daki dergâhı değil.Bu Allah'ın dergâhı! Bu dünya dergâhı değil, Mevlânâ'nın Konya'daki dergâhı değil. İn dergeh-i mâ, "bizim bu dergâhımız" dediği dergâh-ı ilâhi, Allah'ın dergâhı...İn dergeh-i mâ, "bizim bu dergâhımız" dediği dergâh-ı ilâhi, Allah'ın dergâhı... Allah'ın dergâhı ümitsizlik dergâhı değildir.Allah'ın dergâhı ümitsizlik dergâhı değildir. Sad bâr eger tevbe-şikestî bâzâ.Sad bâr eger tevbe-şikestî bâzâ. "Yüz defa da hata etmiş, günah işlemiş olsan; tevbe etmiş, bozmuş olsan bile yine gel." "Yüz defa da hata etmiş, günah işlemiş olsan; tevbe etmiş, bozmuş olsan bile yine gel."

Bunlar Allah'ın tevbeyi kabul edebileceğini gösteriyor. Tamam, defterin bir tarafı, bir sayfası…Bunlar Allah'ın tevbeyi kabul edebileceğini gösteriyor. Tamam, defterin bir tarafı, bir sayfası… Bir de öbür tarafı var, aziz ve muhterem kardeşlerim! İnsanı korkutan tarafı var. Bir de öbür tarafı var, aziz ve muhterem kardeşlerim! İnsanı korkutan tarafı var.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, savaşan mücahitlere dedi ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, savaşan mücahitlere dedi ki;

"Herkes savaşırken bulduğu, aldığı eşya, mal mülk neyse hepsini getirsin ortaya bakayım." "Herkes savaşırken bulduğu, aldığı eşya, mal mülk neyse hepsini getirsin ortaya bakayım."

Herkes getirdi. O, kâfiri öldürmüş, kılıcını almış, getirdi koydu.Herkes getirdi. O, kâfiri öldürmüş, kılıcını almış, getirdi koydu. Ötekisi, üstünde bir yüzük görmüş, getirdi. Neyse, her şeyi getirdi.Ötekisi, üstünde bir yüzük görmüş, getirdi. Neyse, her şeyi getirdi. Mücahitlerin arasında birkaç defa böyle nida etti.Mücahitlerin arasında birkaç defa böyle nida etti. Ondan sonra toplanan mallar mücahitlerin arasındaOndan sonra toplanan mallar mücahitlerin arasında beşte biri beytülmâle ayrıldıktan sonra taksim edilir, savaşın şartı budur. beşte biri beytülmâle ayrıldıktan sonra taksim edilir, savaşın şartı budur.

Bizim Viyana savaşını kaybetmemizin sebebi nedir? Bizim Viyana savaşını kaybetmemizin sebebi nedir? İkinci Viyana muhasarası bozguna dönüştü, kazanamadık, Viyana'yı alamadık, neden? İkinci Viyana muhasarası bozguna dönüştü, kazanamadık, Viyana'yı alamadık, neden?

Viyana'yı muhasara eden komutan Viyana'dan gelen ganimetlerin mücahitlereViyana'yı muhasara eden komutan Viyana'dan gelen ganimetlerin mücahitlere taksim edilmesini kabul etmemiş, "kimse dokunmayacak" demiş.taksim edilmesini kabul etmemiş, "kimse dokunmayacak" demiş. Darıldılar, gittiler; kırk bin kişilik Kırım ordusu darıldı, gitti. Darıldılar, gittiler; kırk bin kişilik Kırım ordusu darıldı, gitti.

Allah'ın emrine mi karşı geliyorsun? Teslim olursa, olmaz. Cihat olursa, ganimet alınır.Allah'ın emrine mi karşı geliyorsun?

Teslim olursa, olmaz. Cihat olursa, ganimet alınır.
Ganimetin beşte dördü mücahitlere taksim edilir, beşte biri beytülmâl-i müslimîne kalır.Ganimetin beşte dördü mücahitlere taksim edilir, beşte biri beytülmâl-i müslimîne kalır. Ona itiraz ettiği için darıldılar, küstüler, gittiler.Ona itiraz ettiği için darıldılar, küstüler, gittiler. Düşman da o zayıf zamanda saldırdı, Viyana'yı muhasara etmiş olan ordu perişan oldu.Düşman da o zayıf zamanda saldırdı, Viyana'yı muhasara etmiş olan ordu perişan oldu. İkinci Viyana bozgunu diye tarihe geçti. Allah'ın emrini tutarsan hayrını, bereketini görürsün.İkinci Viyana bozgunu diye tarihe geçti. Allah'ın emrini tutarsan hayrını, bereketini görürsün. Allah'ın emrine karşı gelirsen cezasını çekersin. Hiç şaşmaz bu! Allah'ın emrine karşı gelirsen cezasını çekersin. Hiç şaşmaz bu!

Peygamber Efendimiz'e ganimetler taksim edildikten sonra birisi geldi; Peygamber Efendimiz'e ganimetler taksim edildikten sonra birisi geldi;

"Yâ Resûlallah! Benim yanımda bir ayakkabı bağcığı, sırımı kalmış." dedi."Yâ Resûlallah! Benim yanımda bir ayakkabı bağcığı, sırımı kalmış." dedi. Ayakkabıyı oradan geçirip sıkıp bağladıkları sırımı, ayakkabı bağcığını getirdi. Taksimat yapılmıştı.Ayakkabıyı oradan geçirip sıkıp bağladıkları sırımı, ayakkabı bağcığını getirdi. Taksimat yapılmıştı. Peygamber Efendimiz; "Dellallar bu kadar bağırdı, sen duymadın mı?" dedi, onu azarladı.Peygamber Efendimiz; "Dellallar bu kadar bağırdı, sen duymadın mı?" dedi, onu azarladı. "Geçti vakti. Şimdi bu ateşten bir bağdır, bağcıktır." dedi. "Geçti vakti. Şimdi bu ateşten bir bağdır, bağcıktır." dedi.

Burada bir nokta koyalım, tefekkür edelim, düşünelim. Burada bir nokta koyalım, tefekkür edelim, düşünelim.

Bu şahıs kim?Bu şahıs kim? Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ordusunda cihad etmiş bir müslüman değil mi?Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ordusunda cihad etmiş bir müslüman değil mi? Bir müslüman değil mi? Müslüman! Bir müslüman değil mi?

Müslüman!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ordusunda değil mi? Ordusunda! Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in ordusunda değil mi?

Ordusunda!

Cihat etmedi mi? Cihat etti! Ne kusuru var? Cihat etmedi mi?

Cihat etti!

Ne kusuru var?

Ganimet malını taksimata getirmedi, yanında tuttu. Ganimet malını taksimata getirmedi, yanında tuttu. Ganimete tabi olan, taksim edilmesi gereken malı yanında tutmaya "gulûl" derler.Ganimete tabi olan, taksim edilmesi gereken malı yanında tutmaya "gulûl" derler. Arapça'da "gulûl" ganimet malını çalmak, demektir. Arapça'da "gulûl" ganimet malını çalmak, demektir.

Ve men yeğlul ye'ti bimâ ğalle yevme'l-kıyâmeh.Ve men yeğlul ye'ti bimâ ğalle yevme'l-kıyâmeh. "Kim gulul ederse, ganimet malını çalarsa kıyamet gününde o çaldığı malla beraber"Kim gulul ederse, ganimet malını çalarsa kıyamet gününde o çaldığı malla beraber huzûr-u ilâhîye mücrim, hırsız olarak gelir." huzûr-u ilâhîye mücrim, hırsız olarak gelir."

Bir ayakkabı bağcığından, "Cehennemden bir ateştir, o kimse ateşe gidecek." dedi. Bir ayakkabı bağcığından, "Cehennemden bir ateştir, o kimse ateşe gidecek." dedi.

Peygamber Efendimiz'e hizmet eden bir kişi vardı, öldü.Peygamber Efendimiz'e hizmet eden bir kişi vardı, öldü. Peygamber Efendimiz, "O cehennemliktir." dedi. Neden? Peygamber Efendimiz, "O cehennemliktir." dedi.

Neden?

Hazırladığı yemeklerden şey yaparmış,Hazırladığı yemeklerden şey yaparmış, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sofrasına gelmeden önce hizmette kusur edermiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sofrasına gelmeden önce hizmette kusur edermiş.

Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim!Onun için aziz ve muhterem kardeşlerim! Allah'ın muhâkemesi kolay yaka sıyrılacak bir mahkeme değildir.Allah'ın muhâkemesi kolay yaka sıyrılacak bir mahkeme değildir. Bakarsın bir ayakkabı bağcığından dolayı insan cehenneme düşebilir.Bakarsın bir ayakkabı bağcığından dolayı insan cehenneme düşebilir. Kalp kırdığı için ceza yiyebilir. Onun için o kadar da gevşememek lazım! Kalp kırdığı için ceza yiyebilir. Onun için o kadar da gevşememek lazım!

"Hocam! Şimdi sen bizi darmadağın ettin, şaşırttın. Bir ümitlendirdin, bir de mahvettin." "Hocam! Şimdi sen bizi darmadağın ettin, şaşırttın. Bir ümitlendirdin, bir de mahvettin."

Oh olmuş, iyi olmuş. Çünkü ne fazla ümitlenmek iyi, ne de fazla ümitsizliğe düşmek iyi. Oh olmuş, iyi olmuş. Çünkü ne fazla ümitlenmek iyi, ne de fazla ümitsizliğe düşmek iyi.

Nedir bunun ölçüsü? İkisinin ortasında adam olmak!Nedir bunun ölçüsü?

İkisinin ortasında adam olmak!
Buna, beyne'l-havfi ve'r-recâ, "korku ile ümit arasında bulunmak" derler.Buna, beyne'l-havfi ve'r-recâ, "korku ile ümit arasında bulunmak" derler. Hem korkmak hem ümitlenmek... Ne korkudan hiç ümidi kalmayacak derecede perişan olacaksınız, Hem korkmak hem ümitlenmek... Ne korkudan hiç ümidi kalmayacak derecede perişan olacaksınız, ne de ümidinizden günahlara aldırmayacak kadar laubali olacaksınız.ne de ümidinizden günahlara aldırmayacak kadar laubali olacaksınız. Orta yolda adam gibi gideceksiniz.Orta yolda adam gibi gideceksiniz. Dinimiz bizden bunu istiyor; beyne'l-havfi ve'r-recâ olacaksınız. Dinimiz bizden bunu istiyor; beyne'l-havfi ve'r-recâ olacaksınız.

Fazla ümitlenme, bilmediğin bir hatandan, edepsizliğinden, kötü huyundan,Fazla ümitlenme, bilmediğin bir hatandan, edepsizliğinden, kötü huyundan, günahları mühimsemediğinden dolayı Allah cezalandırabilir. Bu mümkün, bunların hepsi mümkün…günahları mühimsemediğinden dolayı Allah cezalandırabilir. Bu mümkün, bunların hepsi mümkün… Çok da ümitsizliğe düşme. Allah'ın rahmeti geniştir, af da edebilir.Çok da ümitsizliğe düşme. Allah'ın rahmeti geniştir, af da edebilir. Ama affetmez diye tir tir titreyerek titiz davran.Ama affetmez diye tir tir titreyerek titiz davran. Sen çalış çabala; bakalım, görelim Mevla neyler, o zaman...Sen çalış çabala; bakalım, görelim Mevla neyler, o zaman... Sen elinden geleni yap da Allah da neylerse güzel eyler. Sen elinden geleni yap da Allah da neylerse güzel eyler.

İnşaallah güzel eyler ama kulda edepsizlik, edep noksanlığı, laubalilik olursa... İnşaallah güzel eyler ama kulda edepsizlik, edep noksanlığı, laubalilik olursa...

"Canım Allah beni mi cehenneme atacak?" Böyle tipler var. Ukala, laubali tipler var. "Canım Allah beni mi cehenneme atacak?"

Böyle tipler var. Ukala, laubali tipler var.

"Canım, Allah bula bula beni mi cehenneme atacak, yakacak?"Canım, Allah bula bula beni mi cehenneme atacak, yakacak? Benden başka adam kalmadı mı? İşte namazı kılıyoruz ya!" Benden başka adam kalmadı mı? İşte namazı kılıyoruz ya!"

Eller böyle, omuzlar böyle…Eller böyle, omuzlar böyle… Neredeyse yanına yanaşsan bir omuz atacak, sana kabadayılık yapacak.Neredeyse yanına yanaşsan bir omuz atacak, sana kabadayılık yapacak. Allah Allah! Fesübhanallah! Tevbe yâ Rabbi! Allah bizi kötü huylardan korusun. Allah Allah! Fesübhanallah! Tevbe yâ Rabbi! Allah bizi kötü huylardan korusun.

Kimisi de, "Ne var yani, küçücük bir günah işlemişsem ne olmuş yani?" diyor. Kimisi de, "Ne var yani, küçücük bir günah işlemişsem ne olmuş yani?" diyor.

Sen günahın küçüklüğüne bakma, kime karşı edepsizlik yaptığını düşün.Sen günahın küçüklüğüne bakma, kime karşı edepsizlik yaptığını düşün. O içindeki duyguları düşün. İnsanın içindeki duygular fena olduğu zaman, O içindeki duyguları düşün. İnsanın içindeki duygular fena olduğu zaman, içindeki kötü duygulardan, huylardan, hallerden insan cezasını çekebilir. içindeki kötü duygulardan, huylardan, hallerden insan cezasını çekebilir.

Onun için biz erbâb-ı tarikat, takvâ ehliyiz. Allah'tan korkarız.Onun için biz erbâb-ı tarikat, takvâ ehliyiz. Allah'tan korkarız. Ruhsatlarla değil, azimetlerle amel ederiz! İşin kolay tarafına gitmeyiz, ihtiyat tarafına gideriz.Ruhsatlarla değil, azimetlerle amel ederiz! İşin kolay tarafına gitmeyiz, ihtiyat tarafına gideriz. Ne olur ne olmaz diye var gücümüzle çalışırız. Ne olur ne olmaz diye var gücümüzle çalışırız. Rabbimiz tabii ekremü'l-ekremîn'dir, erhamu'r-râhimîn'dir; affını da ümit ederiz.Rabbimiz tabii ekremü'l-ekremîn'dir, erhamu'r-râhimîn'dir; affını da ümit ederiz. Rahmetine hiç liyakatimiz yok ama belki bizi de rahmetine daldırır, bandırır, kandırır.Rahmetine hiç liyakatimiz yok ama belki bizi de rahmetine daldırır, bandırır, kandırır. Belki bize de lütfuyla muamele eder diye boynumuz bükük, gözyaşlarıyla... Belki bize de lütfuyla muamele eder diye boynumuz bükük, gözyaşlarıyla...

İnsan niye ağlıyor, muhterem kardeşlerim? Secdeye kapanıyor, ağlıyor…İnsan niye ağlıyor, muhterem kardeşlerim? Secdeye kapanıyor, ağlıyor… Namaza Allahu ekber diye duracak, hüngür hüngür ağlıyor. Neden ağlıyor? Namaza Allahu ekber diye duracak, hüngür hüngür ağlıyor. Neden ağlıyor?

Korkuyor! Hatalarını düşünüyor. Tabii işte bu güzel!Korkuyor! Hatalarını düşünüyor. Tabii işte bu güzel! Efelik, kabadayılık, ukalalık, laubalilik iyi değil! Aman Allah'ın rahmeti sizi aldatmasın.Efelik, kabadayılık, ukalalık, laubalilik iyi değil! Aman Allah'ın rahmeti sizi aldatmasın. Onu düşünüp aldanmayın. Şeytan bazen insanı öyle aldatır.Onu düşünüp aldanmayın. Şeytan bazen insanı öyle aldatır. "Allah gafûru'r-rahîm'dir." diye namaz kılmıyor, oruç tutmuyor. "Allah gafûru'r-rahîm'dir." diye namaz kılmıyor, oruç tutmuyor.

Burada birkaç sefer anlattım. Bizim Saime Hocahanım vardı, Allah rahmet eylesin,Burada birkaç sefer anlattım. Bizim Saime Hocahanım vardı, Allah rahmet eylesin, ihvanımızdan, ilkokul öğretmeniydi. Sınıfta çocuklara söylemiş; ihvanımızdan, ilkokul öğretmeniydi. Sınıfta çocuklara söylemiş;

"Çocuklar, ilkokuldasınız ama namaz kılmanız lazım, artık namaza alışın.""Çocuklar, ilkokuldasınız ama namaz kılmanız lazım, artık namaza alışın." Allah'ın emirleri, farzları; din dersinde bunları öğretmiş.Allah'ın emirleri, farzları; din dersinde bunları öğretmiş. Sınıfın en çalışkan kızı, akıllı, münevver bir aileden birisi kalkmış; Sınıfın en çalışkan kızı, akıllı, münevver bir aileden birisi kalkmış;

"Öğretmenim! Şimdi Allah bizden kesin olarak her gün beş vakit namaz kılmamızı istiyor mu?" "Öğretmenim! Şimdi Allah bizden kesin olarak her gün beş vakit namaz kılmamızı istiyor mu?"

"Evet istiyor, O'nun emri." "Bunu yapmazsak Allah'ın sözünü dinlememiş mi oluruz?" "Evet istiyor, O'nun emri."

"Bunu yapmazsak Allah'ın sözünü dinlememiş mi oluruz?"

"Evet dinlememiş olursun." "Evet dinlememiş olursun."

"O halde öğretmenim söz veriyorum, ben beş vakit namazı kılacağım." demiş."O halde öğretmenim söz veriyorum, ben beş vakit namazı kılacağım." demiş. Doğru, her şey doğru… Bu sözlerin hepsi doğru; çocuğun sözü de haklı, tamam. Doğru, her şey doğru… Bu sözlerin hepsi doğru; çocuğun sözü de haklı, tamam.

Çocuk büyüdükten, kartaldıktan sonra namaza başlamaz. Çocuk yedi yaşında namaza başlar.Çocuk büyüdükten, kartaldıktan sonra namaza başlamaz. Çocuk yedi yaşında namaza başlar. Daha erkenden başlatırsan daha iyi! On yaşında namaz kılmadığı zaman dövülür bile…Daha erkenden başlatırsan daha iyi! On yaşında namaz kılmadığı zaman dövülür bile… "Çat" bir tane patlatırsın, "Utanmadın mı sen namazı kılmamaya?" dersin. "Çat" bir tane patlatırsın, "Utanmadın mı sen namazı kılmamaya?" dersin.

Saime hanım anlatıyor: Çocuk namaz kılmaya başlamış. Zengin, münevver ailenin kızı...Saime hanım anlatıyor:

Çocuk namaz kılmaya başlamış. Zengin, münevver ailenin kızı...
Kürklü bir bayan gelmiş. Üstünde kürk, artık ne kürkü olduğunu ben bilmiyorum, görmedim. Kürklü bir bayan gelmiş. Üstünde kürk, artık ne kürkü olduğunu ben bilmiyorum, görmedim. Saime hanım da söylediyse unuttum. Kürklü bir hanım gelmiş.Saime hanım da söylediyse unuttum. Kürklü bir hanım gelmiş. Ayakkabısı topukludur mutlaka; yedi punto mudur, dokuz punto mudur, on dört punto mudur?Ayakkabısı topukludur mutlaka; yedi punto mudur, dokuz punto mudur, on dört punto mudur? Lüksüne göre yükseltiyorlar topukları, parmak ucunda gezer gibi geziyorlar.Lüksüne göre yükseltiyorlar topukları, parmak ucunda gezer gibi geziyorlar. Dümdüz rahat bir ayakkabı varken niye öyle sivri sivriDümdüz rahat bir ayakkabı varken niye öyle sivri sivri şeylerde cambazlık yapmaya kalkarlar, ben anlamıyorum.şeylerde cambazlık yapmaya kalkarlar, ben anlamıyorum. Çobanların ters sopaları vardır, üstüne basarak çok daha yüksekten yürüyebilirler.Çobanların ters sopaları vardır, üstüne basarak çok daha yüksekten yürüyebilirler. Niye daha yüksek olsun diye öyle yürümüyorlar daNiye daha yüksek olsun diye öyle yürümüyorlar da on dört punto ayakkabıda yürüyorlar, anlamıyorum. on dört punto ayakkabıda yürüyorlar, anlamıyorum.

Gelmiş kürklü kadın, demiş ki; Gelmiş kürklü kadın, demiş ki;

"Siz öğretmen Saime hanım mısınız?" "Evet!" "Siz öğretmen Saime hanım mısınız?"

"Evet!"

"Ben sizin öğrenciniz falancanın annesiyim." "Ben sizin öğrenciniz falancanın annesiyim."

"Hoş geldiniz, buyurun. Çok çalışkan bir kızınız var. Çok seviyorum, terbiyeli, başarılı…" "Hoş geldiniz, buyurun. Çok çalışkan bir kızınız var. Çok seviyorum, terbiyeli, başarılı…"

"İyi ama siz ona din dersinde 'namaz kılın' demişsiniz." "Evet, dedim." "İyi ama siz ona din dersinde 'namaz kılın' demişsiniz."

"Evet, dedim."

"Şimdi bu çocuk namaz kılıyor." "İyi, aferin." "Şimdi bu çocuk namaz kılıyor."

"İyi, aferin."

"İyi ama sabahleyin herkes uyurken kalkıyor, namaz kılıyor."İyi ama sabahleyin herkes uyurken kalkıyor, namaz kılıyor. Geceleyin 'yat' diyoruz, 'daha yatsının vakti gelmedi' diyor; namaz kılıyor.Geceleyin 'yat' diyoruz, 'daha yatsının vakti gelmedi' diyor; namaz kılıyor. Bu küçük yaşta olur mu böyle şey? Allah gafûru'r-rahîm'dir, affeder." Bu küçük yaşta olur mu böyle şey? Allah gafûru'r-rahîm'dir, affeder."

Bu söz yanlış işte! Öyle yağma yok! Allah gafûru'r-rahîm'dir, affeder; namaz kılma.Bu söz yanlış işte! Öyle yağma yok! Allah gafûru'r-rahîm'dir, affeder; namaz kılma. Allah gafurdur, rahimdir, affeder; oruç tutma. Allah gafurdur, rahimdir, affeder; içki iç.Allah gafurdur, rahimdir, affeder; oruç tutma. Allah gafurdur, rahimdir, affeder; içki iç. Öyle yağma yok! Faiz ye, bilmem ne... Öyle saçma şey yok! Öyle yağma yok! Faiz ye, bilmem ne... Öyle saçma şey yok!

"Hanım, öyle şey olur mu? Kılacak." demiş. "O daha küçük." "Hanım, öyle şey olur mu? Kılacak." demiş.

"O daha küçük."

"Olsun. Çocuklar ilkokula küçük yaşta, yedi yaşında gidiyor." "Olsun. Çocuklar ilkokula küçük yaşta, yedi yaşında gidiyor."

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, "Yedi yaşında namazı emredin.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, "Yedi yaşında namazı emredin. On yaşında da dövün." diyor. On yaşı üçüncü sınıftır.On yaşında da dövün." diyor. On yaşı üçüncü sınıftır. On bir yaşında dört, on iki yaşında beş… Üçüncü sınıfta, çat!.. On bir yaşında dört, on iki yaşında beş… Üçüncü sınıfta, çat!..

"Hocam, İslâm'da dövmek var mı?" "Hocam, İslâm'da dövmek var mı?"

Bazen var. Bazı yerlerde Peygamber Efendimiz söylemiş. Kur'ân-ı Kerîm'de de var.Bazen var. Bazı yerlerde Peygamber Efendimiz söylemiş. Kur'ân-ı Kerîm'de de var. Kadınlar hakkında da var.Kadınlar hakkında da var. Bir kadın çok serkeşlik ederse, kocasıyla geçimsizlikte çok aşırı giderse, diye orada da var.Bir kadın çok serkeşlik ederse, kocasıyla geçimsizlikte çok aşırı giderse, diye orada da var. Ne yapalım Allah'ın emri! Biz Allah'ın kuluyuz, ne derse öyle yaparız.Ne yapalım Allah'ın emri! Biz Allah'ın kuluyuz, ne derse öyle yaparız. O da Allah'ın emrini tutsun. Herkes Allah'ın emrini tutsun. O da Allah'ın emrini tutsun. Herkes Allah'ın emrini tutsun.

Soruyorlar, "İslâm'da resim, çizgi, şu bu var mı, yok mu? Haram mı, helal mi?" Soruyorlar, "İslâm'da resim, çizgi, şu bu var mı, yok mu? Haram mı, helal mi?"

Haram! Doğru değil! Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Haram! Doğru değil! Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Allah tasvir yapanlara lanet etmiştir." Laenallâhu'l-müsavvirîn… Heykel yapmak da... "Allah tasvir yapanlara lanet etmiştir." Laenallâhu'l-müsavvirîn…

Heykel yapmak da...

"İslâm güzel sanatlara düşman mı?" "İslâm güzel sanatlara düşman mı?"

Hayır! İslâm güzel sanatlara düşman değil ama heykel yapmaya düşman.Hayır! İslâm güzel sanatlara düşman değil ama heykel yapmaya düşman. Var mı bir diyeceğin? Aldın mı cevabı? Var mı bir diyeceğin? Aldın mı cevabı?

Adam köşkünün bahçesine çıplak kadın heykeli yapmış, kapıda öyle duruyor.Adam köşkünün bahçesine çıplak kadın heykeli yapmış, kapıda öyle duruyor. Göğsü açık, poposu açık, bacağı açık kadın heykeli yapmış. Bu ne böyle? Bu rezalet sanat mı?Göğsü açık, poposu açık, bacağı açık kadın heykeli yapmış. Bu ne böyle? Bu rezalet sanat mı? Sen buna sanat mı diyorsun? Bu rezalet bu! Günah bu!Sen buna sanat mı diyorsun? Bu rezalet bu! Günah bu! Bu, Yunanlıların kepazeliği! Yunanlılar böyleydi, ben müslümanım!Bu, Yunanlıların kepazeliği! Yunanlılar böyleydi, ben müslümanım! Bende sanatın âlâsı var; hat sanatı, çini sanatı, ebru sanatı, tezhip,Bende sanatın âlâsı var; hat sanatı, çini sanatı, ebru sanatı, tezhip, oymacılık, bakırcılık, telkari sanatı, kumaş sanatı, cam sanatı var. Her sanat var.oymacılık, bakırcılık, telkari sanatı, kumaş sanatı, cam sanatı var. Her sanat var. Hepsi müzeleri dolduran şahane sanatlar var ama böyle şey yok. Var mı bir diyeceğin? Hepsi müzeleri dolduran şahane sanatlar var ama böyle şey yok. Var mı bir diyeceğin?

"Var." Varsa var. Benim yolum da bu! Ben her şeyine dalkavukluk yapmaya mecbur değilim. "Var."

Varsa var. Benim yolum da bu! Ben her şeyine dalkavukluk yapmaya mecbur değilim.

Avrupalı baleyi güzel bir sanat olarak görüyor. Ortopedi mütehassısı bir doktor kardeşim söylüyor,Avrupalı baleyi güzel bir sanat olarak görüyor. Ortopedi mütehassısı bir doktor kardeşim söylüyor, "Balerinlerin hepsinin kemikleri hastadır. Hepsi gelirler bize, perişandır." diyor. "Balerinlerin hepsinin kemikleri hastadır. Hepsi gelirler bize, perişandır." diyor.

Neden? Parmak üstünde döneceğim, döneceğim, döneceğim diye uğraşa uğraşa,Neden?

Parmak üstünde döneceğim, döneceğim, döneceğim diye uğraşa uğraşa,
hoplaya zıplaya ne kemik kalıyormuş ne bir şey.hoplaya zıplaya ne kemik kalıyormuş ne bir şey. Ortopedi yani kemik hastalıkları bakımından hepsi hastaymış. Ortopedi yani kemik hastalıkları bakımından hepsi hastaymış.

Nereden öğrendim bunu? Benim ayağımın başparmağında bir ağrı var, duramıyorum.Nereden öğrendim bunu?

Benim ayağımın başparmağında bir ağrı var, duramıyorum.
Gittim, onu konuşurken orada öğrendim. Pilotların çoğu kemik hastasıymış.Gittim, onu konuşurken orada öğrendim. Pilotların çoğu kemik hastasıymış. Gaza bir bastığı zaman muazzam bir hız kazanıyor jet uçağı. Muazzam bir baskı oluyor.Gaza bir bastığı zaman muazzam bir hız kazanıyor jet uçağı. Muazzam bir baskı oluyor. İnsan koltuğa yapışıp kalıyor. O tazyik birçok rahatsızlıklar yapabiliyormuş.İnsan koltuğa yapışıp kalıyor. O tazyik birçok rahatsızlıklar yapabiliyormuş. Pilotların çoğu da yani ses süratinin üzerinde uçanlar da bu durumlara uğrayabiliyorlarmış. Pilotların çoğu da yani ses süratinin üzerinde uçanlar da bu durumlara uğrayabiliyorlarmış.

Neyse, küçük çocuk filan bilmem ben.Neyse, küçük çocuk filan bilmem ben. Peygamber Efendimiz, "Yedi yaşında namaz kılsın, on yaşında zorlayın, dövün." dedi.Peygamber Efendimiz, "Yedi yaşında namaz kılsın, on yaşında zorlayın, dövün." dedi. Bu namazı kılacak çocuk, öğrenecek. "Hürriyetler, bilmem neler…" Bu namazı kılacak çocuk, öğrenecek.

"Hürriyetler, bilmem neler…"

"Çocuk on sekiz yaşını geçtikten sonra, ben namazı öğreteyim de kılmazsa kendisi hapı yutsun." "Çocuk on sekiz yaşını geçtikten sonra, ben namazı öğreteyim de kılmazsa kendisi hapı yutsun."

Kendisi bilir. Ben anne baba olarak 18 yaşına kadar onu namaza alıştırayım daKendisi bilir. Ben anne baba olarak 18 yaşına kadar onu namaza alıştırayım da o da 18 yaşını bitirdikten sonra; "Ben artık reşit oldum, o da 18 yaşını bitirdikten sonra; "Ben artık reşit oldum, namaz kılmayacağım." derse vebali benden gider. namaz kılmayacağım." derse vebali benden gider.

Allah'a hesabı kendisi verir. "Ben onu yedi yaşından itibaren namaza alıştıracağım.Allah'a hesabı kendisi verir.

"Ben onu yedi yaşından itibaren namaza alıştıracağım.
Kur'an'ı, İslâm'ı, farzları, haramları öğreteceğim.Kur'an'ı, İslâm'ı, farzları, haramları öğreteceğim. Farzları yaptıracağım, haramları yaptırtmayacağım. Farzları yaptıracağım, haramları yaptırtmayacağım. Ben bunu güzelce eğiteceğim." Bu baskı değil, bu eğitim! Ben bunu güzelce eğiteceğim."

Bu baskı değil, bu eğitim!

"Hocam! İslâm eğitimi mi iyi, laik eğitim mi iyi?" "Hocam! İslâm eğitimi mi iyi, laik eğitim mi iyi?"

İkisinin sonuçları ortada! İslâm eğitimi görmüş çocuklar sınıfların birincisi oluyor,İkisinin sonuçları ortada! İslâm eğitimi görmüş çocuklar sınıfların birincisi oluyor, laik eğitimi gören çocuklar esrarkeş oluyor, polisi ve ailesini uğraştırıyor, ölüyorlar.laik eğitimi gören çocuklar esrarkeş oluyor, polisi ve ailesini uğraştırıyor, ölüyorlar. İkisinin sonuçları ortada; buyur sen kararını ver, benim karar vermeme artık lüzum yok! İkisinin sonuçları ortada; buyur sen kararını ver, benim karar vermeme artık lüzum yok!

Çocuk küçükmüş de namaz kılmasınmış, öyle şey yok. Çocuk küçükmüş de namaz kılmasınmış, öyle şey yok.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Çocuklara farzları, namazları öğreteceğiz, kıldıracağız. İbadetleri yapacaklarÇocuklara farzları, namazları öğreteceğiz, kıldıracağız. İbadetleri yapacaklar ve biz İslâm terbiyemiz, İslâmî örfümüz, âdetimiz neyi gerektiriyorsa onu yapacağız.ve biz İslâm terbiyemiz, İslâmî örfümüz, âdetimiz neyi gerektiriyorsa onu yapacağız. Ben şalvar giyiyorum. Ben şalvar giyiyorum.

Şalvar mı iyi, streç pantolon mu nedir onun adı, zibidi pantolonlar var ya hani o mu iyi? Şalvar mı iyi, streç pantolon mu nedir onun adı, zibidi pantolonlar var ya hani o mu iyi?

Şalvar daha iyi. Neden? Şalvar daha iyi.

Neden?

Hava alıyor. Her tarafı ter yapmıyor. Ötekisi sımsıkı yapışıyor.Hava alıyor. Her tarafı ter yapmıyor. Ötekisi sımsıkı yapışıyor. Şalvarda damarlarda kan deveran ediyor, ötekisinde sıkıştığı için kan deveranı zorlaşıyor. Şalvarda damarlarda kan deveran ediyor, ötekisinde sıkıştığı için kan deveranı zorlaşıyor. Doktorlar söylüyor bunu! Şalvar giyerim ben. Ayıp olmaz mı? Doktorlar söylüyor bunu! Şalvar giyerim ben.

Ayıp olmaz mı?

Pantolon giymek ayıp olmuyor da şalvar giymek niye ayıp olsun?Pantolon giymek ayıp olmuyor da şalvar giymek niye ayıp olsun? Çatal bacaklı pantolon giyiyoruz şimdi.Çatal bacaklı pantolon giyiyoruz şimdi. Namaza duruyorsun, biraz daha fazla zorlasan "pırt" sökülecek. Geriliyor adam akıllı. Namaza duruyorsun, biraz daha fazla zorlasan "pırt" sökülecek. Geriliyor adam akıllı. Niye bu kadar dar yapıyorsun, biraz bol olsun. Sonra üstünde bir örtü olsun.Niye bu kadar dar yapıyorsun, biraz bol olsun. Sonra üstünde bir örtü olsun. Gömlek demişler, bir kıyafet… Bu gömlek biraz uzun olsa, dizin altına kadar olsa daGömlek demişler, bir kıyafet… Bu gömlek biraz uzun olsa, dizin altına kadar olsa da secde ettiğim zaman da şöyle arkamı tesettür etse, örtse fena mı olur? secde ettiğim zaman da şöyle arkamı tesettür etse, örtse fena mı olur?

"İyi olur ama utanırım, ayıplarlar." Kimden utanıyorsun ya!"İyi olur ama utanırım, ayıplarlar."

Kimden utanıyorsun ya!
Başkası utansın, ötekiler utansın. Açık saçık gezenler, sıkışık gezenler utansın; sen rahatına bak!Başkası utansın, ötekiler utansın. Açık saçık gezenler, sıkışık gezenler utansın; sen rahatına bak! Biraz efe ol yahu, kahraman ol biraz! Ne korkuyorsun yani! Allah de, korkma ondan sonra.Biraz efe ol yahu, kahraman ol biraz! Ne korkuyorsun yani! Allah de, korkma ondan sonra. Allah de, Allah'ın dediği gibi yap. Allah de, Allah'ın dediği gibi yap.

Dördüncü hadîs-i şerîf: Dördüncü hadîs-i şerîf:

İnne'ş-şeytâne erâde en yemurre beyne yedeyye fe hanaktühû hattâ vecedtü berdeİnne'ş-şeytâne erâde en yemurre beyne yedeyye fe hanaktühû hattâ vecedtü berde lisânihî alâ yedî veymullâhi levlâ mâsebeka ileyhi ehî Süleymânü le-ertebitulisânihî alâ yedî veymullâhi levlâ mâsebeka ileyhi ehî Süleymânü le-ertebitu ( ve fî nüshati: le-rabettühû) ilâ sâriyetin min sevâri'l-mescidi( ve fî nüshati: le-rabettühû) ilâ sâriyetin min sevâri'l-mescidi hattâ yetîfe bihî vildânü ehli'l-Medîneti. hattâ yetîfe bihî vildânü ehli'l-Medîneti.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Dârekutnî ve Taberânî'den bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Dârekutnî ve Taberânî'den bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

İnne'ş-şeytâne erâde en yemurre beyne yedeyye.İnne'ş-şeytâne erâde en yemurre beyne yedeyye. "Ben namaz kılarken şeytan benim önümden geçmek istedi." "Ben namaz kılarken şeytan benim önümden geçmek istedi." Şeytan, Efendimiz'in önünden geçmek istedi. Bazen dışarıdadır, bazen içeride kan gibi dolaşabilir.Şeytan, Efendimiz'in önünden geçmek istedi. Bazen dışarıdadır, bazen içeride kan gibi dolaşabilir. Fe hanaktühû. Peygamber Efendimiz, "Boğazını yakaladım." diyor.Fe hanaktühû. Peygamber Efendimiz, "Boğazını yakaladım." diyor. Hanaka, boğazından sıkmak demek.Hanaka, boğazından sıkmak demek. Hattâ vecedtü berde lisânihî alâ yedî. "Dilinin serinliğini elimin üstünde hissettim."Hattâ vecedtü berde lisânihî alâ yedî. "Dilinin serinliğini elimin üstünde hissettim." Demek ki Peygamber Efendimiz boğazını sıkınca şeytanın dili sarkmış.Demek ki Peygamber Efendimiz boğazını sıkınca şeytanın dili sarkmış. Anlatırken, "Elimde soğukluğunu hissettim." diyor. Anlatırken, "Elimde soğukluğunu hissettim." diyor.

Veymullâhi. "Yemin ederim ki…" Bu, bir tabir!Veymullâhi. "Yemin ederim ki…" Bu, bir tabir! Levlâ mâsebeka ileyhi ehî Süleymânü.Levlâ mâsebeka ileyhi ehî Süleymânü. "Yemin ederim ki eğer Süleyman aleyhisselâm kardeşim "Yemin ederim ki eğer Süleyman aleyhisselâm kardeşim benden önce onlar hususunda bir dua etmemiş olsaydı…"benden önce onlar hususunda bir dua etmemiş olsaydı…" Le-ertebitu ( ve fî nüshati: le-rabettühû) ilâ sâriyetin min sevâri'l-mescidi.Le-ertebitu ( ve fî nüshati: le-rabettühû) ilâ sâriyetin min sevâri'l-mescidi. "Ben bu yakaladığım şeytanı mescidin direklerinin birisine -bir nüshada 'bağlarım' geçiyor- bağlardım." "Ben bu yakaladığım şeytanı mescidin direklerinin birisine -bir nüshada 'bağlarım' geçiyor- bağlardım." Hattâ yetîfe bihî vildânü ehli'l-Medîneti. Hattâ yetîfe bihî vildânü ehli'l-Medîneti. "Medine'nin çocukları 'bu şeytan nasılmış' diye etrafında dolaşacak şekilde direğe bağlardım." "Medine'nin çocukları 'bu şeytan nasılmış' diye etrafında dolaşacak şekilde direğe bağlardım."

Çocuklar gelip etrafında dolaşıp, "Bu şeytan buraya bağlanmış, nasıl bir şeymiş?" filan diye dolaşır…Çocuklar gelip etrafında dolaşıp, "Bu şeytan buraya bağlanmış, nasıl bir şeymiş?" filan diye dolaşır… Ama daha önce Süleyman peygamberin öyle demesinden dolayı böyle yapmadığını söylüyor. Ama daha önce Süleyman peygamberin öyle demesinden dolayı böyle yapmadığını söylüyor.

Tabii Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri bizim görmediklerimizi gören,Tabii Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri bizim görmediklerimizi gören, bizim bilmediklerimizi bilen Allah'ın peygamberi...bizim bilmediklerimizi bilen Allah'ın peygamberi... Bizim bakıp da bir şey görmediğimiz yere o bakıp neler olduğunu söylüyordu. Bizim bakıp da bir şey görmediğimiz yere o bakıp neler olduğunu söylüyordu.

"Melekler geldi, kardeşinizi aldı ve yıkadılar. Neden böyle yıkadılar?" diye soruyor."Melekler geldi, kardeşinizi aldı ve yıkadılar. Neden böyle yıkadılar?" diye soruyor. Mesela Uhud harbinde genç bir şehidi melekler yıkıyorlar. Melekler almışlar, yıkıyorlar. Mesela Uhud harbinde genç bir şehidi melekler yıkıyorlar. Melekler almışlar, yıkıyorlar.

Niye? Gerdekten çıkmış, Peygamber Efendimiz çağırdı diye…Niye?

Gerdekten çıkmış, Peygamber Efendimiz çağırdı diye…
Düğün gecesi sokaklardan nida olmuş,Düğün gecesi sokaklardan nida olmuş, "Haydi! Peygamber Efendimiz düşman geliyor diye savaşa çağırıyor sizi!" deyince"Haydi! Peygamber Efendimiz düşman geliyor diye savaşa çağırıyor sizi!" deyince gusül abdesti bile almadan Peygamber Efendimiz'in emrine icabet etmiş.gusül abdesti bile almadan Peygamber Efendimiz'in emrine icabet etmiş. Düğün günü hemen dışarıya çıkmış ve şehit olmuş. Gusül gerektiği için melekler yıkıyorlarmış. Düğün günü hemen dışarıya çıkmış ve şehit olmuş. Gusül gerektiği için melekler yıkıyorlarmış.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz onu görüyor. Peygamberlerin hali böyle... Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz onu görüyor. Peygamberlerin hali böyle...

Evliyâullahın hali de bir hoş. Her zaman söylüyorum,Evliyâullahın hali de bir hoş. Her zaman söylüyorum, Ömer Efendimiz hutbeden İran'daki savaşı seyrediyor da komutana talimat veriyor; Ömer Efendimiz hutbeden İran'daki savaşı seyrediyor da komutana talimat veriyor;

"Yâ Sâriye! El-Cebel! Yâ Sâriye!"Yâ Sâriye! El-Cebel! Yâ Sâriye! Ne yapıyorsun arka tarafında düşman seni çeviriyor, tedbir alsana!" diye Ne yapıyorsun arka tarafında düşman seni çeviriyor, tedbir alsana!" diye Medine'den savaşı seyrediyor. Allahu Ekber! Allah şefaatlerine erdirsin. Medine'den savaşı seyrediyor. Allahu Ekber! Allah şefaatlerine erdirsin.

Nasıl oluyor bunlar? İslâm'da delili var mı? Var! Peygamber Efendimiz diyor ki; Nasıl oluyor bunlar? İslâm'da delili var mı?

Var! Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Allah bir kulu sevdi mi onun gören gözü, işiten kulağı, söyleyen dili,"Allah bir kulu sevdi mi onun gören gözü, işiten kulağı, söyleyen dili, tutan eli, yürüyen ayağı olur." tutan eli, yürüyen ayağı olur."

Yaptırdığı her şeyi Allah yaptırır, varacağı yere Allah'ın emriyle bir lahzada varır.Yaptırdığı her şeyi Allah yaptırır, varacağı yere Allah'ın emriyle bir lahzada varır. Münkirin gözünü çıkartır. Allahu Teâlâ hazretleri o gücü, kuvveti verir. Münkirin gözünü çıkartır. Allahu Teâlâ hazretleri o gücü, kuvveti verir.

Bir hadîs-i şerîf daha okuyalım beş olsun. Tek iyi olduğundan. Bir hadîs-i şerîf daha okuyalım beş olsun. Tek iyi olduğundan.

İnne'ş-şeytâne le-yestehıllü't-taâmellezî lem yüzkerismullâhi aleyhiİnne'ş-şeytâne le-yestehıllü't-taâmellezî lem yüzkerismullâhi aleyhi ve innehû câe bi-hâze'l-A'râbiyyi yestehıllü bihî fe ehaztü bi-yedihîve innehû câe bi-hâze'l-A'râbiyyi yestehıllü bihî fe ehaztü bi-yedihî ve câe bi-hâzihi'l-câriyeti li-yestehılle bihâ fe ehaztü bi-yedihâ fe vellezî nefsî bi-yedihî,ve câe bi-hâzihi'l-câriyeti li-yestehılle bihâ fe ehaztü bi-yedihâ fe vellezî nefsî bi-yedihî, inne yedehû fî yedî mea eydîhimâ. inne yedehû fî yedî mea eydîhimâ.

Şeytanın işlerini anlatıyor. Bu kelimeyle başlayan hadisler alfabetik sıra olduğu içinŞeytanın işlerini anlatıyor. Bu kelimeyle başlayan hadisler alfabetik sıra olduğu için hep karşımıza şeytanlı hadisler geldi. Şeytanın tehlikelerini anlatan hadisler bize faydalıdır. hep karşımıza şeytanlı hadisler geldi. Şeytanın tehlikelerini anlatan hadisler bize faydalıdır.

İnne'ş-şeytâne. "Hiç şüphe yok ki şeytan…"İnne'ş-şeytâne. "Hiç şüphe yok ki şeytan…" Le-yestehıllü't-taâmellezî lem yüzkerismullâhi aleyhi. Le-yestehıllü't-taâmellezî lem yüzkerismullâhi aleyhi. "Yapılışında, yenilmesinde besmele çekilmemiş olan taamı yemeye kendisinde hak ve selahiyet görür." "Yapılışında, yenilmesinde besmele çekilmemiş olan taamı yemeye kendisinde hak ve selahiyet görür."

"Tamam, bu bana helaldir. Ben bunu yiyebilirim." der. "Tamam, bu bana helaldir. Ben bunu yiyebilirim." der.

Hangi taamı, hangi yemeği? Hangi taamı, hangi yemeği?

Allah'ın ismi söylenmeden pişirilmiş ve yenilmiş olan taam. Allah'ın ismi söylenmeden pişirilmiş ve yenilmiş olan taam.

Sofraya bir yemek geldi, o yemekten şeytan yer mi, yemez mi? Sofraya bir yemek geldi, o yemekten şeytan yer mi, yemez mi?

Allah'ın ismi zikredilmemişse yer.Allah'ın ismi zikredilmemişse yer. Adam sofraya oturdu, yemek yiyecek, besmele çekmedi, başladı. Şeytan o yemekten yer. Adam sofraya oturdu, yemek yiyecek, besmele çekmedi, başladı. Şeytan o yemekten yer.

Neden? Allah'ın ismini zikretmedi. Allah'ın ismi nasıl zikredilir? Neden?

Allah'ın ismini zikretmedi.

Allah'ın ismi nasıl zikredilir?

Bismillahirrahmânirrahîm dersin. İşte o Allah'ın isminin zikredilmesidir.Bismillahirrahmânirrahîm dersin. İşte o Allah'ın isminin zikredilmesidir. Allah'ın isminin zikredilmediği yemeği şeytan yemeye kendisini haklı görür.Allah'ın isminin zikredilmediği yemeği şeytan yemeye kendisini haklı görür. "Bu yemeği ben yiyebilirim." diye kendisine hak tanır. Onu kendisine helal görür."Bu yemeği ben yiyebilirim." diye kendisine hak tanır. Onu kendisine helal görür. "Bir adam şöyle yapmış, helal olsun." diyoruz ya… "Bir adam şöyle yapmış, helal olsun." diyoruz ya… Yani sevaplı olmak mânasına değil, hak olarak bu hakkı kendisinde görür. Yani sevaplı olmak mânasına değil, hak olarak bu hakkı kendisinde görür.

Sonra; Ve innehû câe bi-hâze'l-A'râbiyyi. "Şeytan şu bedevi ile beraber geldi."Sonra;

Ve innehû câe bi-hâze'l-A'râbiyyi. "Şeytan şu bedevi ile beraber geldi."
Yemeğe, sofraya Peygamber Efendimiz'in yanına bedevi gelmiş. Yemeğe, sofraya Peygamber Efendimiz'in yanına bedevi gelmiş. Bedevi, A'rabî; çölde yaşayan, şehirde yaşamayan Arabistan'ın çöl ahalisi demek… O geldi. Bedevi, A'rabî; çölde yaşayan, şehirde yaşamayan Arabistan'ın çöl ahalisi demek… O geldi.

Yestehıllü bihî. "O A'rabî görgüsüz, bilgisi az olduğu için yemeğe besmelesiz başlamış.Yestehıllü bihî. "O A'rabî görgüsüz, bilgisi az olduğu için yemeğe besmelesiz başlamış. Şeytan da onunla yemek yemeye kendisinde hak bulmuş." Şeytan da onunla yemek yemeye kendisinde hak bulmuş." Fırsat eline geçmiş oluyor. Fırsat eline geçmiş oluyor. Fe ehazet bi-yedihî. "Şeytan onun elini tuttu." mânasına veyahut Fe ehazet bi-yedihî. "Şeytan onun elini tuttu." mânasına veyahut fe-ehaztü bi-yedihî, Peygamber Efendimiz şeytanın yemesine müsaade etmemiş, elini tutmuş. fe-ehaztü bi-yedihî, Peygamber Efendimiz şeytanın yemesine müsaade etmemiş, elini tutmuş.

Ve câe bi-hâzihi'l-câriyeti. "Ondan sonra bir kadın köle, cariye gelmiş."Ve câe bi-hâzihi'l-câriyeti. "Ondan sonra bir kadın köle, cariye gelmiş." Li-yestehılle bihâ. "O da besmele çekmeden yemek isteyinceLi-yestehılle bihâ. "O da besmele çekmeden yemek isteyince şeytan onunla da yemek yemeye heveslenmiş."şeytan onunla da yemek yemeye heveslenmiş." Fe ehaztü bi-yedihâ veyahut fe-ehazet bi-yedihâ. "Cariyenin elini tutmuş, onunla beraber yiyor."Fe ehaztü bi-yedihâ veyahut fe-ehazet bi-yedihâ. "Cariyenin elini tutmuş, onunla beraber yiyor." Yani aynı zamanda şeytanın eli ile beraber…Yani aynı zamanda şeytanın eli ile beraber… Ya da Peygamber Efendimiz besmelesiz yemesin diye o cariyenin elini tutmuş. Ya da Peygamber Efendimiz besmelesiz yemesin diye o cariyenin elini tutmuş.

Bu ifadelerden ikisi de anlaşılabilir.Bu ifadelerden ikisi de anlaşılabilir. Ya Peygamber Efendimiz, "Besmelesiz yiyorsun, dur." diye elini tutmuşYa Peygamber Efendimiz, "Besmelesiz yiyorsun, dur." diye elini tutmuş ya da şeytan o besmele çekmediği için onun elini tutmuş, o yedikçe onunla beraber yiyor.ya da şeytan o besmele çekmediği için onun elini tutmuş, o yedikçe onunla beraber yiyor. Hani denizde yüzerken birisine sarılırsan o da seni götürür ya, onun gibi de olabilir.Hani denizde yüzerken birisine sarılırsan o da seni götürür ya, onun gibi de olabilir. Ama herhalde Peygamber Efendimiz tutmuş olacak, "Ellerini tuttum, dur, besmelesiz yemeyin.Ama herhalde Peygamber Efendimiz tutmuş olacak, "Ellerini tuttum, dur, besmelesiz yemeyin. Şeytan da sizinle beraber yiyecek." diye engellemiş. Şeytan da sizinle beraber yiyecek." diye engellemiş.

Fe vellezî nefsî bi-yedihî. "Canım, nefsim kudreti elinde olana yemin olsun ki..."Fe vellezî nefsî bi-yedihî. "Canım, nefsim kudreti elinde olana yemin olsun ki..." Bu, Allah'a yemin olsun ki, demek. Canım elinde olana yemin olsun ki yani Allah'a yemin olsun ki…Bu, Allah'a yemin olsun ki, demek. Canım elinde olana yemin olsun ki yani Allah'a yemin olsun ki… Çünkü insanın canı, hayatı, ölümü Allah'ın elindedir;Çünkü insanın canı, hayatı, ölümü Allah'ın elindedir; dilerse ömür verir, yaşatır, dilerse öl der, öldürür. Hayat, Allah'ın elindedir.dilerse ömür verir, yaşatır, dilerse öl der, öldürür. Hayat, Allah'ın elindedir. "Canım, nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki…" "Canım, nefsim elinde olan Allah'a yemin olsun ki…"

İnne yedehû fî yedî. "Onun eli, şeytanın eli…"İnne yedehû fî yedî. "Onun eli, şeytanın eli…" Mea eydîhimâ. "Öteki ikisinin eliyle beraber şeytanın eli de benim elimde." Mea eydîhimâ. "Öteki ikisinin eliyle beraber şeytanın eli de benim elimde."

Yani, "Hepsini birden tutuyorum." demiş oluyor.Yani, "Hepsini birden tutuyorum." demiş oluyor. Peygamber Efendimiz, cariyenin ve A'rabînin elini tutmuş, "Allah'a yemin olsun kiPeygamber Efendimiz, cariyenin ve A'rabînin elini tutmuş, "Allah'a yemin olsun ki hem o cariyenin, A'rabînin eli hem şeytanın eli elimde. Hepsini birden tutmuş oluyorum." diyor. hem o cariyenin, A'rabînin eli hem şeytanın eli elimde. Hepsini birden tutmuş oluyorum." diyor.

Muhterem kardeşlerim! Besmele çekmezseniz şeytan insanın yemeğine ortak olur.Muhterem kardeşlerim!

Besmele çekmezseniz şeytan insanın yemeğine ortak olur.
Sizin güzelim yemeklerinizi o da yer.Sizin güzelim yemeklerinizi o da yer. Şeytan insanın evlâdına da ortak olur, hanımına besmelesiz giderse...Şeytan insanın evlâdına da ortak olur, hanımına besmelesiz giderse... Hanımından şeytan evlâdı da doğar. Hanımından şeytan evlâdı da doğar.

Neden söz dinlemiyor evlatlar? Neden söz dinlemiyor evlatlar?

Besmelesiz yaklaşılmış. Çocuk şeytanın evlâdı, şeytan gibi bir şey… Anasını babasını dinlemiyor.Besmelesiz yaklaşılmış. Çocuk şeytanın evlâdı, şeytan gibi bir şey… Anasını babasını dinlemiyor. Onun için nikâh olacak, besmele olacak, dua olacak, camide olacak, uğurlu kademli olacak...Onun için nikâh olacak, besmele olacak, dua olacak, camide olacak, uğurlu kademli olacak... Gazinolarda, pavyonlarda kadınlar göğsünden kuyruk sokumuna kadar açık tuvalet giyiyor,Gazinolarda, pavyonlarda kadınlar göğsünden kuyruk sokumuna kadar açık tuvalet giyiyor, caz çalıyor, samba rumba bilmem ne, vals vesaire… Kadınları erkekler,caz çalıyor, samba rumba bilmem ne, vals vesaire… Kadınları erkekler, "Bana bu dansı lütfeder misiniz?" diye reverans yaparak alıyor ve dönüyorlar, düğün oluyor. "Bana bu dansı lütfeder misiniz?" diye reverans yaparak alıyor ve dönüyorlar, düğün oluyor.

Ne oluyor? Boyuna günahlar yazılıyor. Kocaman kocaman günahlar yazılıyor. Ne oluyor?

Boyuna günahlar yazılıyor. Kocaman kocaman günahlar yazılıyor.

Bu karıdan bu kocadan, bu düğünden bu dernekten, bu damattan bu gelinden hayır gelir mi? Bu karıdan bu kocadan, bu düğünden bu dernekten, bu damattan bu gelinden hayır gelir mi?

Tevbe ederse belki gelir ama bu başlangıç iyi bir başlangıç değil. Tevbe ederse belki gelir ama bu başlangıç iyi bir başlangıç değil.

Bunların evlatları sahih evlat olur mu? Bunların evlatları sahih evlat olur mu?

Besmelesiz, içkili, danslı, günahlı, haramlı, zinalı bir şeyin sonundan hayır gelmez.Besmelesiz, içkili, danslı, günahlı, haramlı, zinalı bir şeyin sonundan hayır gelmez. Bu başlangıcın sonu hayır olmaz. Nasıl olacak? Bu başlangıcın sonu hayır olmaz.

Nasıl olacak?

el-Habîsâtü li'l-habîsîne ve'l-habîsûne li'l-habîsâtiel-Habîsâtü li'l-habîsîne ve'l-habîsûne li'l-habîsâti ve't-tayyibâtü li't-tayyibîne ve't-tayyibûne li't-tayyibâti. ve't-tayyibâtü li't-tayyibîne ve't-tayyibûne li't-tayyibâti.

Yani iyi erkekler iyi kadınlara, kötü, habis olanlar kötülere düşer.Yani iyi erkekler iyi kadınlara, kötü, habis olanlar kötülere düşer. Kötüler birbirlerine denk düşer. Tabii öyle olunca yuvada da hayır olmaz. Kötüler birbirlerine denk düşer. Tabii öyle olunca yuvada da hayır olmaz.

Şeytan sizin sofranızdan da yemek yiyebilir.Şeytan sizin sofranızdan da yemek yiyebilir. Besmele çekmezseniz, kazancınız haram olursa, sofraya oturuşunuz besmelesiz olunca…Besmele çekmezseniz, kazancınız haram olursa, sofraya oturuşunuz besmelesiz olunca… Sizin yuvanızdan, sizin karınızdan da evlat edinebilir. Allah korusun.Sizin yuvanızdan, sizin karınızdan da evlat edinebilir. Allah korusun. Onun için her şeyi besmeleyle, helalinden, Allah'ın sevdiği tarzda yapmaya dikkat edin. Onun için her şeyi besmeleyle, helalinden, Allah'ın sevdiği tarzda yapmaya dikkat edin.

Fâtiha-i şerîfe meâl besmele. Fâtiha-i şerîfe meâl besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2