Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Âhir 1446
24 Aralık 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Şeytanın Vesveseleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Safer 1417 / 14.07.1996
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Şeytanın Abdest Konusunda Vesvese Vermesi, Şeytanın Ezan Sesinden Kaçması, Şeytanın İmanda Vesvese Vermesi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Şeytanın Vesveseleri

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

28 Safer 1417 / 14.07.1996
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Şeytanın Abdest Konusunda Vesvese Vermesi, Şeytanın Ezan Sesinden Kaçması, Şeytanın İmanda Vesvese Vermesi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemîn.Elhamdülillâhi rabbi'l-âlemîn. Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh.Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh. Alâ külli hâlin ve fî külli hînAlâ külli hâlin ve fî külli hîn Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ ve tâcü ruûsinâ ve tabîbi kulûbina Muhammedini'l-Mustafâ ve tâcü ruûsinâ ve tabîbi kulûbina Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'âhu bi-ihsânin ecmaîne't-tayyibîne't-tâhirîn. ve âlihî ve sahbihî ve men tebi'âhu bi-ihsânin ecmaîne't-tayyibîne't-tâhirîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-kitâbi kitâbullahEmmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-kitâbi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâlehVe şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İnne'ş-şeytane ye'ti ehadeküm ve hüve fî salâtihî feye'huzü bişa'retin min duburihîİnne'ş-şeytane ye'ti ehadeküm ve hüve fî salâtihî feye'huzü bişa'retin min duburihî fe yemudduhâ feyerâ ennehû ahdese fe lâ yensarifünne hattâ yesme'a savten ev yecide rîhan. fe yemudduhâ feyerâ ennehû ahdese fe lâ yensarifünne hattâ yesme'a savten ev yecide rîhan.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve sevgili mü'min kardeşlerim! Aziz ve sevgili mü'min kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, dünyada âhirette üzerinize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, dünyada âhirette üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazretleri, iki cihan saadetine, cümlenizi lütfuyla keremiyle nail eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri, iki cihan saadetine, cümlenizi lütfuyla keremiyle nail eylesin. Cennetiyle cemâliyle cümlenizi müşerref eylesin. Cennetiyle cemâliyle cümlenizi müşerref eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden bir demet okuyacağız.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden bir demet okuyacağız. Bunların izahına başlamadan önce başta Peygamber Efendimiz'in rûh-î pâk'ine Bunların izahına başlamadan önce başta Peygamber Efendimiz'in rûh-î pâk'ine bizlerden bir hediye-yi Kur'aniye olsun diye; sonra onun âl'ine, ashâbına, etbâına, ahbâbına,bizlerden bir hediye-yi Kur'aniye olsun diye; sonra onun âl'ine, ashâbına, etbâına, ahbâbına, ihvânına, hulefâsına ve hasseten Ümmet-i Muhammed'in, mürşid-i kâmillerin, ihvânına, hulefâsına ve hasseten Ümmet-i Muhammed'in, mürşid-i kâmillerin, evliyâullah, turuk-ı aliyye silsilesi, sâdâd-u meşâyihimizin ruhlarına;evliyâullah, turuk-ı aliyye silsilesi, sâdâd-u meşâyihimizin ruhlarına; Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Murtezâ'dan, Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâüddin] Efendimiz'den, Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Murtezâ'dan, Gümüşhaneli [Ahmed Ziyâüddin] Efendimiz'den, Hocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar, turuk-ı aliyyelemizden güzeran eylemiş olanHocamız Muhammed Zâhid-i Bursevî'ye kadar, turuk-ı aliyyelemizden güzeran eylemiş olan cümle tarikat büyüklerimizin ruhlarına ve bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin,cümle tarikat büyüklerimizin ruhlarına ve bu beldeleri fetheden fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, ruhlarına ve hasseten Fatih Sultan Muhammed Han'ın ve ordusu mensuplarının ruhlarına;mücahitlerin, ruhlarına ve hasseten Fatih Sultan Muhammed Han'ın ve ordusu mensuplarının ruhlarına; beldemizin medâr-ı iftihârı, beldemizde metfun bulunan Yûşâ aleyhisselam'ınbeldemizin medâr-ı iftihârı, beldemizde metfun bulunan Yûşâ aleyhisselam'ın Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin ve sâire sahâbe-i kirâmın ve salihlerin ve evliyâullahın ruhlarına;Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin ve sâire sahâbe-i kirâmın ve salihlerin ve evliyâullahın ruhlarına; uzaktan, yakından hadîs dersine dinlemeye, feyiz almaya, sevap kazanmaya gelenuzaktan, yakından hadîs dersine dinlemeye, feyiz almaya, sevap kazanmaya gelen siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş olan bütün müslüman geçmişlerinin ruhlarınasiz kardeşlerimizin âhirete göçmüş olan bütün müslüman geçmişlerinin ruhlarına bizlerden hediye olsun, ruhları şâd olsun, makamları âlâ olsun, dereceleri yücelsin diyebizlerden hediye olsun, ruhları şâd olsun, makamları âlâ olsun, dereceleri yücelsin diye bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım. Bismillâhirrahmânirrahîm. bir Fâtiha üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım.

Bismillâhirrahmânirrahîm.

Okuduğumuz hadîs-i şerîfler Râmûzu'l-ehâdîs kitabımızın 102. sayfasındaki altıncı hadis ve devamı olacaktır.Okuduğumuz hadîs-i şerîfler Râmûzu'l-ehâdîs kitabımızın 102. sayfasındaki altıncı hadis ve devamı olacaktır. Altıncı hadîs-i şerîfin mübarek metnini Arapça aslını okuduk. Şimdi izahını, tercümesini söyleyelim. Altıncı hadîs-i şerîfin mübarek metnini Arapça aslını okuduk. Şimdi izahını, tercümesini söyleyelim.

Ebû Said el-Hudri'den Ahmed b. Hanbel ve İbn Abdilber rivayet eylemişler. Ebû Said el-Hudri'den Ahmed b. Hanbel ve İbn Abdilber rivayet eylemişler.

Peygamber Efendimiz bu rivayete göre buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz bu rivayete göre buyuruyor ki;

Alfabetik, elif be sırasıyla -alfabetik dersek yüz bin lira ceza-Alfabetik, elif be sırasıyla -alfabetik dersek yüz bin lira ceza- İnne… elif harfi olduğundan onlar geliyor, iyi de oluyor. Toplu bir bilgi sahibi oluyoruz.İnne… elif harfi olduğundan onlar geliyor, iyi de oluyor. Toplu bir bilgi sahibi oluyoruz. Şeytanın oyunları hakkında, bilmediğimiz şeyleri öğreniyoruz. Şeytanın oyunları hakkında, bilmediğimiz şeyleri öğreniyoruz.

İnne Arapça'da -edât-ı tahkîk derler- bir şeyin muhakkak olduğunu bildiren bir edattır. İnne Arapça'da -edât-ı tahkîk derler- bir şeyin muhakkak olduğunu bildiren bir edattır.

İnne'ş-şeytâne le-ye'tî ehadeküm fi's-salâtih."Muhakkak ki şeytan sizden birinize namazında gelir."İnne'ş-şeytâne le-ye'tî ehadeküm fi's-salâtih."Muhakkak ki şeytan sizden birinize namazında gelir." Feye'huzu bişa'retin min duburihî. "Ve makatından bir kılı tutar."Feye'huzu bişa'retin min duburihî. "Ve makatından bir kılı tutar." Fe yemüddühâ. "Ve onu çeker." Feyera ennehû ahdese.Fe yemüddühâ. "Ve onu çeker." Feyera ennehû ahdese. "Adam da şeytanın bu oyunundan sanır ki abdesti kaçtı, yellendi." "Adam da şeytanın bu oyunundan sanır ki abdesti kaçtı, yellendi."

Makatından bir kılı çekip tutup çektiği için oradaki kıpırtıdan,Makatından bir kılı çekip tutup çektiği için oradaki kıpırtıdan, "Acaba ben abdestimi kaçırdım mı, yellendim mi?.." diye içine bir vesvese gelir."Acaba ben abdestimi kaçırdım mı, yellendim mi?.." diye içine bir vesvese gelir. Bunu şeytan yapıyor. Bir kılı tutuyor, çekiyor, orada kıpırtı oluyor. Bunu şeytan yapıyor. Bir kılı tutuyor, çekiyor, orada kıpırtı oluyor.

İnsan; "Galiba abdestim kaçtı." der. Öyle demeyecek!İnsan; "Galiba abdestim kaçtı." der. Öyle demeyecek! Efendimiz tavsiye ediyor: Fe lâ yensarif. "Namazı bırakıp gitmesin!" "Ama kıpırdar gibi oldu?.." Efendimiz tavsiye ediyor:

Fe lâ yensarif. "Namazı bırakıp gitmesin!"

"Ama kıpırdar gibi oldu?.."

Fe lâ yensarif. "Gitmesin." Hattâ yesme'a savten evyecide rîhan.Fe lâ yensarif. "Gitmesin." Hattâ yesme'a savten evyecide rîhan. "Yellenmenin sesini duydu mu? Kokusu duyuldu mu? Yok!" "Yellenmenin sesini duydu mu? Kokusu duyuldu mu? Yok!"

Şeytan orada oyun ediyor.Şeytan orada oyun ediyor. Namazda, huzuru kaçırmak için melunluk, mendeburluk yapıyor, alçak, alçaklık yapıyor. Namazda, huzuru kaçırmak için melunluk, mendeburluk yapıyor, alçak, alçaklık yapıyor. Mü'min kul Allah'ın divanına durmuş, kıskanıyor.Mü'min kul Allah'ın divanına durmuş, kıskanıyor. Bak bu mü'min kul, Allah'ın huzuruna girdi, Allah da onu seviyor.Bak bu mü'min kul, Allah'ın huzuruna girdi, Allah da onu seviyor. Allahuekber dedi, el pençe divan bağladı, divana durdu.Allahuekber dedi, el pençe divan bağladı, divana durdu. Allah'a Elhamdülillâhirabbilâlemîn diye hamd ediyor,Allah'a Elhamdülillâhirabbilâlemîn diye hamd ediyor, sübhanallah diye tespih ediyor, sevap kazanıyor diye kızıyor.sübhanallah diye tespih ediyor, sevap kazanıyor diye kızıyor. Kıskanıyor, bir şey yapacak, gidiyor, abdesti kaçmış hissini vermeye çalışıyor. Kıskanıyor, bir şey yapacak, gidiyor, abdesti kaçmış hissini vermeye çalışıyor.

Hakikaten insan, şeytanın kendisine verdiği hislere, duygulara, vesveselere,Hakikaten insan, şeytanın kendisine verdiği hislere, duygulara, vesveselere, kendisini azcık bir kaptırdı mı bu, iş makinesine elini kaptırmaya benzer.kendisini azcık bir kaptırdı mı bu, iş makinesine elini kaptırmaya benzer. Elini kaptıran kolunu, vücudunu kurtaramaz.Elini kaptıran kolunu, vücudunu kurtaramaz. Şeytanın vesvesesine kulak vermeyecek, ona iltifat etmeyecek:Şeytanın vesvesesine kulak vermeyecek, ona iltifat etmeyecek: "Sen beni kandırmaya çalışıyorsun, senin işin fitne fesat,"Sen beni kandırmaya çalışıyorsun, senin işin fitne fesat, sen benim sanki abdestim kaçmış gibi yaptırtıp namazdaki zevkimi, huzurumu, keyfimi, sen benim sanki abdestim kaçmış gibi yaptırtıp namazdaki zevkimi, huzurumu, keyfimi, huşûmu, yok etmek istiyorsun, sevap kazandırtmamak istiyorsun, ben sana uymuyorum…" diyecek. huşûmu, yok etmek istiyorsun, sevap kazandırtmamak istiyorsun, ben sana uymuyorum…" diyecek.

"Ya abdesti kaçtıysa?" Peygamber Efendimiz garanti veriyor: Ses duyuldu mu?"Ya abdesti kaçtıysa?"

Peygamber Efendimiz garanti veriyor: Ses duyuldu mu?
Duyulmadı, yok öyle bir şey. Koku? Koku da duyulmadı.Duyulmadı, yok öyle bir şey. Koku? Koku da duyulmadı. Demek ki gaz çıkmamış, demek ki yok bir şey. Şeytan oynuyor. Demek ki gaz çıkmamış, demek ki yok bir şey. Şeytan oynuyor.

Şeytanların çeşitleri var, görev taksimatı da yapmışlar, çeşit çeşit görevleri yapanları da var.Şeytanların çeşitleri var, görev taksimatı da yapmışlar, çeşit çeşit görevleri yapanları da var. Çarşıya pazara giden şeytanlar çarşıya pazara ilk giden esnafla gidiyor,Çarşıya pazara giden şeytanlar çarşıya pazara ilk giden esnafla gidiyor, en son giden esnafla oradan ayrılıyor.en son giden esnafla oradan ayrılıyor. Orada kandıracak; müşteriyi de kandıracak, dükkân sahibini de, satıcıyı da alıcıyı da kandıracak.Orada kandıracak; müşteriyi de kandıracak, dükkân sahibini de, satıcıyı da alıcıyı da kandıracak. Satıcıya yalan söylettirecek, yalan yere yemin ettirecek, tartıyı, ölçüyü eksik yaptıracak.Satıcıya yalan söylettirecek, yalan yere yemin ettirecek, tartıyı, ölçüyü eksik yaptıracak. Alıcıya başka oyunlar oynayacak, günaha sokacak.Alıcıya başka oyunlar oynayacak, günaha sokacak. Tam günah işlettirme fırsatı bulacağı bir yer diye çarşı pazara bayraklarıyla gidiyor. Tam günah işlettirme fırsatı bulacağı bir yer diye çarşı pazara bayraklarıyla gidiyor.

Namaza geleni bırakır mı? Bırakmaz. Namaza geleni bırakır mı?

Bırakmaz.

Ona da gelir, namazda abdestin kaçtı diye vesvese vermeye çalışır. Ona da gelir, namazda abdestin kaçtı diye vesvese vermeye çalışır.

Başka şeytanlar var. Onların vazifesi ne? Başka şeytanlar var. Onların vazifesi ne?

Bir grubunun vazifesi, bir insana abdest alırken tekrar tekrar abdest aldırmak.Bir grubunun vazifesi, bir insana abdest alırken tekrar tekrar abdest aldırmak. Başlıyor, mazmaza, istinşak, yüz yıkamak, el yıkamak… Yeniden başlıyor. Başlıyor, mazmaza, istinşak, yüz yıkamak, el yıkamak… Yeniden başlıyor.

"Hayrola kardeşim, gel bakayım, ne oldu sana? Niye abdesti yarısından kestin, tekrar başa geldin?""Hayrola kardeşim, gel bakayım, ne oldu sana? Niye abdesti yarısından kestin, tekrar başa geldin?" "Abdestim kaçtı gibi oldu." Şeytan vesvese veriyor; gibi oldu, gibi oldu…"Abdestim kaçtı gibi oldu."

Şeytan vesvese veriyor; gibi oldu, gibi oldu…
Bir şey olmadı aslında. Abdestini kaçtı zannettiriyor. Vesvese veriyor, başına [dönüyor]: Bir şey olmadı aslında. Abdestini kaçtı zannettiriyor. Vesvese veriyor, başına [dönüyor]:

"Peki, bu seferlik yıka, bir daha yapma." "Peki, bu seferlik yıka, bir daha yapma."

Hayır, bir daha yeniden yıkamaya başladı mı, yarıda yine başa getirttirir, oynar!Hayır, bir daha yeniden yıkamaya başladı mı, yarıda yine başa getirttirir, oynar! Kedinin yumakla oynadığı gibi şeytan insanın gönlüyle oynar, aldatmaya çalışır. Çaresi ne? Kedinin yumakla oynadığı gibi şeytan insanın gönlüyle oynar, aldatmaya çalışır.

Çaresi ne?

Yüz vermemek! Yüz vermeyecek.Yüz vermemek! Yüz vermeyecek. Kesin olarak bozulduğuna dair bir emare yok, benim abdestim bozulmadı, diyecek.Kesin olarak bozulduğuna dair bir emare yok, benim abdestim bozulmadı, diyecek. Abdeste vesvese vermek için özel şeytan var. Namaza vesvese vermek için başka şeytan var. Abdeste vesvese vermek için özel şeytan var.

Namaza vesvese vermek için başka şeytan var.

Ne yapıyormuş? İnsanın makatından, yel çıkma yerinden kıl tutuyormuş, çekiyormuş.Ne yapıyormuş?

İnsanın makatından, yel çıkma yerinden kıl tutuyormuş, çekiyormuş.
Orada kıpırtı oldu. İnsan, "Galiba, ben gaz kaçırdım, yellendim." sanıyormuş.Orada kıpırtı oldu. İnsan, "Galiba, ben gaz kaçırdım, yellendim." sanıyormuş. Namazda huzurunu bozmak için şeytanın işi. Yüz vermeyecek. İnsan buna bir yüz verdi mi mahvolur. Namazda huzurunu bozmak için şeytanın işi. Yüz vermeyecek. İnsan buna bir yüz verdi mi mahvolur.

"Hocam nereden biliyorsun?" Çok kesin konuşuyorum. Başımdan geçtiği için biliyorum. "Hocam nereden biliyorsun?"

Çok kesin konuşuyorum. Başımdan geçtiği için biliyorum.

Lisedeyken abdestim iyi olmuyor, idrar tam kesilmiyor diye mel'un şeytan bana bir kancayı taktı!..Lisedeyken abdestim iyi olmuyor, idrar tam kesilmiyor diye mel'un şeytan bana bir kancayı taktı!.. Öğle ezanı okuyor, ben ikindi vaktine kadar abdest alırdım. Öğle ezanı okuyor, ben ikindi vaktine kadar abdest alırdım. Bir daha alırdım, bir daha alırdım, bir daha alırdım… Biraz daha ıslaklık var filan gibi gelirdi.Bir daha alırdım, bir daha alırdım, bir daha alırdım… Biraz daha ıslaklık var filan gibi gelirdi. Bunların hepsi şeytanın oyunlarıdır. Aman şeytanın oyununa gelmeyin. Bunların hepsi şeytanın oyunlarıdır. Aman şeytanın oyununa gelmeyin.

Her şeyin usulü var.Her şeyin usulü var. Yüznumaraya gitmenin âdabı var, idrar yapmanın âdabı, temizlenmenin âdabı var.Yüznumaraya gitmenin âdabı var, idrar yapmanın âdabı, temizlenmenin âdabı var. İstibranın, istincanın âdabı var. Elbette insan yemek yediği gibi yüznumaraya da gidiyor, İstibranın, istincanın âdabı var. Elbette insan yemek yediği gibi yüznumaraya da gidiyor, yüznumaraya gidince de yapacağı işlemler, temizlik işlemleri var. Bunların da bir ölçüsü var. yüznumaraya gidince de yapacağı işlemler, temizlik işlemleri var. Bunların da bir ölçüsü var.

Kimisi ne yapıyor? Kimisi ne yapıyor?

Yüznumaraya gidiyor. Yüznumaraya gidiyor.

Delikanlı adam, blue jean pantolonu giymiş. Dışarıda sıkışmış, yüznumaraya gidiyor.Delikanlı adam, blue jean pantolonu giymiş. Dışarıda sıkışmış, yüznumaraya gidiyor. boğaz köprüsü gibi ayaklarını açıyor, Ayaktan şaldur şuldur... boğaz köprüsü gibi ayaklarını açıyor, Ayaktan şaldur şuldur...

Be mübarek, be müslüman oğlu müslüman,Be mübarek, be müslüman oğlu müslüman, senin bu şaldur şuldur yaptığın yere çarpınca zerreler nereye gidiyor? senin bu şaldur şuldur yaptığın yere çarpınca zerreler nereye gidiyor?

Paçasına geliyor, sağına, soluna gidiyor. Böyle şey olur mu? Paçasına geliyor, sağına, soluna gidiyor.

Böyle şey olur mu?

Müslüman temizdir, üstünde idrar sıçrantısı, damlası olursa olur mu? Müslüman temizdir, üstünde idrar sıçrantısı, damlası olursa olur mu?

Ondan sonra da bitti mi, bitti; hop içeri. Hay Allah, yürüyor, gidiyor. Ondan sonra da bitti mi, bitti; hop içeri. Hay Allah, yürüyor, gidiyor.

Gel bakayım buraya, pantolonunu indir bak bakayım, iç çamaşırın ıslak gördün mü?Gel bakayım buraya, pantolonunu indir bak bakayım, iç çamaşırın ıslak gördün mü? Tam sonunu almamışsın, yarısı yüznumarada yarısı da senin donunu, iç çamaşırını ıslatmış. Tam sonunu almamışsın, yarısı yüznumarada yarısı da senin donunu, iç çamaşırını ıslatmış.

Bunları neden böyle açıkça söylüyorum? Bunlar olan şeyler, hep oluyor.Bunları neden böyle açıkça söylüyorum?

Bunlar olan şeyler, hep oluyor.
Adamın veya kadının abdesti olmuyor! Kadının da, adamın da bu işin sonunu beklemesi lazım.Adamın veya kadının abdesti olmuyor! Kadının da, adamın da bu işin sonunu beklemesi lazım. Sabırlı olması, iyice bitirmesi, iyice kurulaması lazım.Sabırlı olması, iyice bitirmesi, iyice kurulaması lazım. Yıkanacaksa yıkaması, ondan sonra da, biraz, birkaç adım atması filan lazım. Yıkanacaksa yıkaması, ondan sonra da, biraz, birkaç adım atması filan lazım.

Fazla uzatmaya gelmez. Fazla uzattın mı vesveseye gider;Fazla uzatmaya gelmez. Fazla uzattın mı vesveseye gider; çok gevşek yaptın mı pantolon ıslak kalır, abdestsiz namaz kılarsın, o da olmaz. Ölçüyü bileceksin.çok gevşek yaptın mı pantolon ıslak kalır, abdestsiz namaz kılarsın, o da olmaz. Ölçüyü bileceksin. Hakikaten idrar kalmayacak gibi tedbirini alacaksın,Hakikaten idrar kalmayacak gibi tedbirini alacaksın, vesvese tarafına kayacak kadar işi büyütmeyeceksin. Normal ölçü içinde abdestini alacaksın.vesvese tarafına kayacak kadar işi büyütmeyeceksin. Normal ölçü içinde abdestini alacaksın. Çünkü şeytan her zaman etrafında dolaşıyor. Çünkü şeytan her zaman etrafında dolaşıyor. İşi, seni üzmek, sana sevap kazandırmamak, sana günah işletmek, sevaplı işleri de bozmak! İşi, seni üzmek, sana sevap kazandırmamak, sana günah işletmek, sevaplı işleri de bozmak! Etrafında dolaşıyor. Etrafında dolaşıyor.

İnne'ş-şeytâne izâ semia'n-nidâe bi's-salâti ehâle lehû dırâtünİnne'ş-şeytâne izâ semia'n-nidâe bi's-salâti ehâle lehû dırâtün hattâ lâ yüsme'u savtuhû fe izâ sekete rece'a fe vesvese fe izâ semia'l-ikâmetehattâ lâ yüsme'u savtuhû fe izâ sekete rece'a fe vesvese fe izâ semia'l-ikâmete zehebe hattâ lâ yesme'a savtahû fe izâ sekete rece'a fe vesvese. zehebe hattâ lâ yesme'a savtahû fe izâ sekete rece'a fe vesvese.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten, Müslim rahmetullahi aleyh, hadîs alimi rivayet etmiş. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten, Müslim rahmetullahi aleyh, hadîs alimi rivayet etmiş.

İnne'ş-şeytâne izâ semia'n-nidâe bi's-salâti.İnne'ş-şeytâne izâ semia'n-nidâe bi's-salâti. "Hiç şüphe yok ki içimizde-dışımızda olan, var olan ama görünmez,"Hiç şüphe yok ki içimizde-dışımızda olan, var olan ama görünmez, göremediğimiz şeytan denilen düşmanımız namaz kılınsın diye seslenmeyi duyunca…" göremediğimiz şeytan denilen düşmanımız namaz kılınsın diye seslenmeyi duyunca…"

Namaz için seslenme ne demek? Namaz için seslenme ne demek?

Ezan! Müezzin çıkıyor namaz için Allahuekber, eşhedü en lâ ilâhe illallah, hayye ale's-salâh… diyor. Ezan! Müezzin çıkıyor namaz için Allahuekber, eşhedü en lâ ilâhe illallah, hayye ale's-salâh… diyor.

Hayye ale's-salâh ne demek? "Haydi, buyurun namaza gelin!" Hayye ale's-salâh ne demek?

"Haydi, buyurun namaza gelin!"

Hayye ale'l-felâh. "Kurtuluşa gelin!" Hayye ale'l-felâh. "Kurtuluşa gelin!"

İnne'ş-şeytâne izâ semia'n-nidâe bi's-salâti ehâle lehû dırâtün hattâ lâ yüsme'u savtuhû.İnne'ş-şeytâne izâ semia'n-nidâe bi's-salâti ehâle lehû dırâtün hattâ lâ yüsme'u savtuhû. "Münadi, namaz için nida ettiği zaman, müezzin ezanı okuduğu zaman"Münadi, namaz için nida ettiği zaman, müezzin ezanı okuduğu zaman onun sesini duydu mu namaz için ezan okunduğunu işitti mi şeytan kaçar!" onun sesini duydu mu namaz için ezan okunduğunu işitti mi şeytan kaçar!"

Nereye kaçar? Nasıl kaçar? Çirkin bir şekilde kaçar, yellene yellene kaçar. Nereye kaçar? Nasıl kaçar?

Çirkin bir şekilde kaçar, yellene yellene kaçar.

Dırâd, "yellenme" demek. Sesli sesli, zarta ede ede kaçar. Nereye kadar kaçar? Dırâd, "yellenme" demek. Sesli sesli, zarta ede ede kaçar.

Nereye kadar kaçar?

Hatta lâ yesme'u la yüsme'u savtuhû. "Müezzinin sesini duymayacağı yere kadar şeytan kaçar! Hatta lâ yesme'u la yüsme'u savtuhû. "Müezzinin sesini duymayacağı yere kadar şeytan kaçar!

Hem de yellene yellene, çirkin şekilde kaçar. Hem de yellene yellene, çirkin şekilde kaçar.

Fe izâ sekete rece'a. "Müezzin nidasını ezanını bitirdi mi, sustu mu geri gelir!" Fe izâ sekete rece'a. "Müezzin nidasını ezanını bitirdi mi, sustu mu geri gelir!"

Fırt geri gelir, onun gelmesi gitmesi kolay. Salahiyeti var, hakkı var, yaradılışı müsait; gelir. Fırt geri gelir, onun gelmesi gitmesi kolay. Salahiyeti var, hakkı var, yaradılışı müsait; gelir.

Fe vesvese. "Ezanı duymuş insanlara, namaz kılacak insanlara vesvese verir!" Fe vesvese. "Ezanı duymuş insanlara, namaz kılacak insanlara vesvese verir!"

Neler neler! Neler neler!

Nasıl kandırır? "Hadi evde namazı kılarsın." der. "Müezzin çağırdı işte, gideyim kılayım…" Nasıl kandırır?

"Hadi evde namazı kılarsın." der.

"Müezzin çağırdı işte, gideyim kılayım…"

"Kılarsın, daha yeni, ilk vakti, bu namazın üç-dört saat daha vakti var."Kılarsın, daha yeni, ilk vakti, bu namazın üç-dört saat daha vakti var. Eve gidince güzelce abdest alırsın, kılarsın." der. Camiye sokmamak ister. Eve gidince güzelce abdest alırsın, kılarsın." der. Camiye sokmamak ister.

"Yok, ille gideceğim." derse; "Yok, ille gideceğim." derse;

"Burada sünnet için bekleme, bir dahaki, ilerideki camiye yetişirsin."Burada sünnet için bekleme, bir dahaki, ilerideki camiye yetişirsin. Orada sünneti kaytarırsın, kırpıştırırsın, makaslarsın, farza yetişirsin, sünnetten kurtulursun." der. Orada sünneti kaytarırsın, kırpıştırırsın, makaslarsın, farza yetişirsin, sünnetten kurtulursun." der.

Sünnet fena bir şey mi, kurtulunacak bir şey mi? Değil ama şeytan öyle der.Sünnet fena bir şey mi, kurtulunacak bir şey mi?

Değil ama şeytan öyle der.
Burada kılsa sünnetiyle kılacak, onu yapmasın diye adama; Burada kılsa sünnetiyle kılacak, onu yapmasın diye adama; "Evine biraz daha yakın yerde namaza git, orda kılarsın." der. Nefsine tatlı gelir. "Evine biraz daha yakın yerde namaza git, orda kılarsın." der. Nefsine tatlı gelir.

"Camide bekleyeceğim, imamın gönlü olacak, sarığını cübbesini giyecek; müezzinin gönlü olacak,"Camide bekleyeceğim, imamın gönlü olacak, sarığını cübbesini giyecek; müezzinin gönlü olacak, kamet getirecek de, namaz kılacaklar da… Öf be, burası uzatıyor, ben öbür camiye gideyim…" der. kamet getirecek de, namaz kılacaklar da… Öf be, burası uzatıyor, ben öbür camiye gideyim…" der.

Hem sünneti de tenzilat yapmış olur. Hâlbuki sünneti kılsa, sevap kazanacak fena mı?!Hem sünneti de tenzilat yapmış olur. Hâlbuki sünneti kılsa, sevap kazanacak fena mı?! Ama şeytan onu hoş göstermez! Bir oyun daha eder, öbür camiye vardığı zaman geçmiş ola!Ama şeytan onu hoş göstermez!

Bir oyun daha eder, öbür camiye vardığı zaman geçmiş ola!
Orada da imam-müezzin, acele etmiştir.Orada da imam-müezzin, acele etmiştir. Bu gider; namaz yok, bitti. Cemaati kaçırttırdı, cemaati kaçırttırır. Bu gider; namaz yok, bitti. Cemaati kaçırttırdı, cemaati kaçırttırır.

Oyunların aklına gelmeyen çeşitleri, hepsi!Oyunların aklına gelmeyen çeşitleri, hepsi! İçinden bir duygu geldi mi şeytan bana ne oyun ediyor, diye düşüneceksin.İçinden bir duygu geldi mi şeytan bana ne oyun ediyor, diye düşüneceksin. Nasıl kandırmak istiyor, diye anlayacaksın, anlarsın. İnsan, biraz tanıdı mı yavaş yavaş anlar.Nasıl kandırmak istiyor, diye anlayacaksın, anlarsın. İnsan, biraz tanıdı mı yavaş yavaş anlar. Peygamber Efendimiz şeytanın oyunlarını öğretiyor.Peygamber Efendimiz şeytanın oyunlarını öğretiyor. Ezan okundu mu ezanı duyulmadığı yere kadar kaçıyor, ezan bitti mi fırt geliyor, vesvese veriyor.Ezan okundu mu ezanı duyulmadığı yere kadar kaçıyor, ezan bitti mi fırt geliyor, vesvese veriyor. Namaz kılacaklara kıldırmamak için vesvese verir, her insana bir başka türlü! Sana da gelir, der ki; Namaz kılacaklara kıldırmamak için vesvese verir, her insana bir başka türlü!

Sana da gelir, der ki;

"Senin abdestin eskidi, hadi bir abdest al, bir daha…" "Senin abdestin eskidi, hadi bir abdest al, bir daha…"

Seni de abdest almaya sevk eder, seni de abdest almakta [kandırır]:Seni de abdest almaya sevk eder, seni de abdest almakta [kandırır]: "Şimdi bu abdestin iyi olması için bir de yüznumaraya gir…" vs. Namazı kaçırttırır."Şimdi bu abdestin iyi olması için bir de yüznumaraya gir…" vs. Namazı kaçırttırır. Öyle yapamazsa abdest alırken vesvese verir, olmadı bir daha, olmadı bir daha der. Öyle yapamazsa abdest alırken vesvese verir, olmadı bir daha, olmadı bir daha der. İşi vesvese vermek. İşi vesvese vermek. Ezan okundu, ezan bitince o arada vesvese verecek; herkese gider sataşır, bir şeyler yapmaya çalışır. Ezan okundu, ezan bitince o arada vesvese verecek; herkese gider sataşır, bir şeyler yapmaya çalışır.

Bir de, içerde artık sünnet filan kılınıyor,: Fe izâ semia'l-ikâmete zehebe hattâ lâ yesme'a savtahû.Bir de, içerde artık sünnet filan kılınıyor,:

Fe izâ semia'l-ikâmete zehebe hattâ lâ yesme'a savtahû.
"Farz için ikamet getiriliyor, kad kâmeti's-salâtu kad kâmeti's-salâh filan işittiği zaman yine gider!" "Farz için ikamet getiriliyor, kad kâmeti's-salâtu kad kâmeti's-salâh filan işittiği zaman yine gider!"

Şeytan; ezanı, ikameti sevmez, sesin duyulmayacağı yere kadar gider.Şeytan; ezanı, ikameti sevmez, sesin duyulmayacağı yere kadar gider. O zaman biz de namazlı, ezanlı yerde oturmalıyız. O zaman biz de namazlı, ezanlı yerde oturmalıyız.

Adamlar yazlığa gidiyor, cami yok, ezan yok!Adamlar yazlığa gidiyor, cami yok, ezan yok! Cami olan, ezan okunan, ikamet getirilen yerden kaçıyor ve oraya hâkimiyetini kuramıyor.Cami olan, ezan okunan, ikamet getirilen yerden kaçıyor ve oraya hâkimiyetini kuramıyor. Şeytan, ezan okunmayan yere hâkimiyetini kurar, saltanatını tesis eder,Şeytan, ezan okunmayan yere hâkimiyetini kurar, saltanatını tesis eder, orası şeytanın bölgesi, kurtarılmış bölgesi olur. orası şeytanın bölgesi, kurtarılmış bölgesi olur.

Ezan okunmayan bir yer nedir? Şeytanın kurtarılmış bölgesidir.Ezan okunmayan bir yer nedir?

Şeytanın kurtarılmış bölgesidir.
Artık sen oradaki şeytanlıkları, neler olacağını düşün.Artık sen oradaki şeytanlıkları, neler olacağını düşün. Şeytanın mülkü, şurası hudut; burası imanlıların mülkü burası şeytanın mülkü.Şeytanın mülkü, şurası hudut; burası imanlıların mülkü burası şeytanın mülkü. Artık orada neler olacağını kıyas et, anla! Artık orada neler olacağını kıyas et, anla!

Fe izâ sekete rece'a fe vesvese. "İkamet getirildiği zaman da yine ses duyulmayacak kadar gider,Fe izâ sekete rece'a fe vesvese. "İkamet getirildiği zaman da yine ses duyulmayacak kadar gider, ikamet bitti mi yine gelir, geri döner, yine vesvese verir." Ne vesvese verir? ikamet bitti mi yine gelir, geri döner, yine vesvese verir."

Ne vesvese verir?

Birisi Allahu ekber diyor, bir daha Allahu ekber, bir daha Allahu ekber diyor. Birisi Allahu ekber diyor, bir daha Allahu ekber, bir daha Allahu ekber diyor.

"Gel yahu, niye böyle yapıyorsun?" "Olmadı gibi…" Onunla öyle oynuyor! "Gel yahu, niye böyle yapıyorsun?"

"Olmadı gibi…"

Onunla öyle oynuyor!

Kimisi Allahu ekber diyor, duruyor. "Ya sana evden bakkaldan ne al demişlerdi?" Kimisi Allahu ekber diyor, duruyor.

"Ya sana evden bakkaldan ne al demişlerdi?"

"Dur bakayım, pirinç al demişlerdi." "Kaç kiloydu?" "İki kiloydu." "Ne cins olacaktı?" "Dur bakayım, pirinç al demişlerdi."

"Kaç kiloydu?"

"İki kiloydu."

"Ne cins olacaktı?"

"Persani olacaktı." "O bakkal pahalı, bu bakkal ucuz…" Şeytan ne yapıyor? "Persani olacaktı."

"O bakkal pahalı, bu bakkal ucuz…"

Şeytan ne yapıyor?

Aklını bir şeylerle meşgul ediyor; namaza durdu, vesvese veriyor. Böyle yapar.Aklını bir şeylerle meşgul ediyor; namaza durdu, vesvese veriyor. Böyle yapar. Bu da şeytanın namazdaki macerası, serüvenleri. Bu da şeytanın namazdaki macerası, serüvenleri.

Sekizinci hadîs-i şerîf: Sekizinci hadîs-i şerîf:

İnne'ş-şeytâne ye'tî ehadeküm fe yekûlu men halekake fe yekûlullahü azze ve celle fe yekûluİnne'ş-şeytâne ye'tî ehadeküm fe yekûlu men halekake fe yekûlullahü azze ve celle fe yekûlu men halekallah fe izâ veceda ehadüküm zâlikemen halekallah fe izâ veceda ehadüküm zâlike fe'l-yekûl amentü billâhi ve rusulihî fe innehû yüzhibu anhü. fe'l-yekûl amentü billâhi ve rusulihî fe innehû yüzhibu anhü.

İbn Ebi'd-Dünyâ isimli alimin Mekâidü'ş-şeytân, "Şeytanın Oyunları" diye bir kitabı varmış.İbn Ebi'd-Dünyâ isimli alimin Mekâidü'ş-şeytân, "Şeytanın Oyunları" diye bir kitabı varmış. Hadîs alimi İbn Ebi'd-Dünyâ bu işi faydalı görmüş, Hadîs alimi İbn Ebi'd-Dünyâ bu işi faydalı görmüş, Mekâidü'ş-şeytan "Şeytanın Oyunları, Hileleri" diye bir kitap yazmış. Mekâidü'ş-şeytan "Şeytanın Oyunları, Hileleri" diye bir kitap yazmış. Bunu Süleymaniye kütüphanesinde filan arayalım, bulalım inşaallah.Bunu Süleymaniye kütüphanesinde filan arayalım, bulalım inşaallah. İbn Ebi'd-Dünyâ, Mekâidü'ş-şeytan; bu orada Hz. Aişe anamızdan rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. İbn Ebi'd-Dünyâ, Mekâidü'ş-şeytan; bu orada Hz. Aişe anamızdan rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.

Hz. Aişe anamız, alim hatun. Peygamber Efendimiz'in zevcesi,Hz. Aişe anamız, alim hatun. Peygamber Efendimiz'in zevcesi, Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'in kızı; sıddık kızı, sıddîka, o da sıddîk. Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'in kızı; sıddık kızı, sıddîka, o da sıddîk.

Aişe validemiz Peygamber Efendimiz'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor; Aişe validemiz Peygamber Efendimiz'in şöyle buyurduğunu rivayet ediyor;

İnne'ş-şeytâne. Muhakkak ki şeytan Ye'tî ehadeküm. Sizden birinize gelir.İnne'ş-şeytâne. Muhakkak ki şeytan Ye'tî ehadeküm. Sizden birinize gelir. Fe yekûlu men halekake. Der ki; 'Seni kim yarattı?'Fe yekûlu men halekake. Der ki; 'Seni kim yarattı?' Fe yekûlullahü azze ve celle fe yekûlu men halekallah. Bu sefer; 'Allah'ı kim yarattı?' der. Fe yekûlullahü azze ve celle fe yekûlu men halekallah. Bu sefer; 'Allah'ı kim yarattı?' der.

Bu söz, bu soru olmaz! Yalandır, yanlıştır! Neden? Eğer yaratılmışsa hâlık olmaz.Bu söz, bu soru olmaz! Yalandır, yanlıştır!

Neden?

Eğer yaratılmışsa hâlık olmaz.
Mahlûksa hâlık olmaz, mahlûk varsa onu bir yaratan vardır. O yaratanın da artık yaratıcısı olmaz.Mahlûksa hâlık olmaz, mahlûk varsa onu bir yaratan vardır. O yaratanın da artık yaratıcısı olmaz. Akıl dışı, bu soru aklın dışında!Akıl dışı, bu soru aklın dışında! Var, onu yaratan varsa o zaman bu yaratan değildir, bu yaratılandır; ötekisi yaratandır!Var, onu yaratan varsa o zaman bu yaratan değildir, bu yaratılandır; ötekisi yaratandır! Onu yaratan var. O zaman o da mahlûkmuş, onu yaratan var.Onu yaratan var. O zaman o da mahlûkmuş, onu yaratan var. Ama bir yerde yaratan Allah'tır, ötekiler yaratıktır! "Allah'ı yarattı."Ama bir yerde yaratan Allah'tır, ötekiler yaratıktır! "Allah'ı yarattı." sözü akıl dışıdır, mantık dışıdır, yanlıştır! sözü akıl dışıdır, mantık dışıdır, yanlıştır!

İslâm felsefesinde, ilm-i kelâmda "Teselsül batıldır!" derler. Ne demek? İslâm felsefesinde, ilm-i kelâmda "Teselsül batıldır!" derler.

Ne demek?

Onu kim yarattı, onu kim yarattı, onu kim yarattı…Onu kim yarattı, onu kim yarattı, onu kim yarattı… Bu müteselsildir, gitmez, durur bir yerde, durması lazım,Bu müteselsildir, gitmez, durur bir yerde, durması lazım, durmazsa izah olmaz, akıl mantık gider. Evet, asırlar geçmiştir.durmazsa izah olmaz, akıl mantık gider. Evet, asırlar geçmiştir. Beni Allah yarattı, anamı babamı Allah yarattı, dedemi Allah yarattı,Beni Allah yarattı, anamı babamı Allah yarattı, dedemi Allah yarattı, ama ilk yarattığı zaman yarattı. Allahu Teâlâ hazretleri,ama ilk yarattığı zaman yarattı. Allahu Teâlâ hazretleri, o mahlûk, ötekisi yaratan, Allahu Teâlâ hazretleri Hâlık. o mahlûk, ötekisi yaratan, Allahu Teâlâ hazretleri Hâlık.

Teselsül olmaz, teselsül yanlıştır bâtıldır, akıl mantık dışıdır, ilim irfan dışıdırTeselsül olmaz, teselsül yanlıştır bâtıldır, akıl mantık dışıdır, ilim irfan dışıdır ama şeytan cahil insanı avlamak için bunu da sorar. ama şeytan cahil insanı avlamak için bunu da sorar. Gün gibi aşikâr, akla mantığa uygun olduğu hâlde; "Allah'ı kim yarattı?" der. Allah yaratılmamıştır.Gün gibi aşikâr, akla mantığa uygun olduğu hâlde; "Allah'ı kim yarattı?" der.

Allah yaratılmamıştır.
Allah yaratandır; evveli yoktur, ahiri yoktur, ezelîdir, ebedîr.Allah yaratandır; evveli yoktur, ahiri yoktur, ezelîdir, ebedîr. Mahlûkatına benzemez, bizim yaratıkları gördüğümüz zaman,Mahlûkatına benzemez, bizim yaratıkları gördüğümüz zaman, aklımıza gelen bilgiler gibi, müşahedeler gibi, bir şeyler anlaşılmaz; aklımıza gelen bilgiler gibi, müşahedeler gibi, bir şeyler anlaşılmaz;

Leyse ke-mislihî şey'ün ve hüve's-semi'ü'l-basîr. O âlemlerin Rabbidir, Allah'tır. Leyse ke-mislihî şey'ün ve hüve's-semi'ü'l-basîr.

O âlemlerin Rabbidir, Allah'tır.

Şeytan oradan girip, aklını çelmeye çalışır. Kimlerin aklını çeler? Aklına fazla güvenenler vardır.Şeytan oradan girip, aklını çelmeye çalışır.

Kimlerin aklını çeler?

Aklına fazla güvenenler vardır.
İnsan belli bir yaştan sonra Biraz efelendi mi, bıyıkları terlemeye başladı mı, delikanlı oldu mu, İnsan belli bir yaştan sonra Biraz efelendi mi, bıyıkları terlemeye başladı mı, delikanlı oldu mu, mahallede horoz gibi kabararak dolaşmaya başlar.mahallede horoz gibi kabararak dolaşmaya başlar. Birazda okula gitti mi, lise bitti, üniversiteye geldi bu çeşit şeyler, felsefe dersi, mantık,Birazda okula gitti mi, lise bitti, üniversiteye geldi bu çeşit şeyler, felsefe dersi, mantık, psikoloji, sosyoloji dersi vs. derken; derslerde bir şey yok!psikoloji, sosyoloji dersi vs. derken; derslerde bir şey yok! Hocası adam olsa talebesi yine adam olur.Hocası adam olsa talebesi yine adam olur. Hocası dinsizse bu sefer çocuklara bu derslerden dinsizlik aşılamaya çalışır. Hocası dinsizse bu sefer çocuklara bu derslerden dinsizlik aşılamaya çalışır.

Köy öğretmeni çocuklara ne yapmış? Köy öğretmeni çocuklara ne yapmış?

Mendeburlukları nasıl yapıyorlar, bilin de düzeltmesini de bilirsiniz. Mendeburlukları nasıl yapıyorlar, bilin de düzeltmesini de bilirsiniz.

"Çocuklar, Allah var mı, inanıyor musunuz?" "İnanıyoruz." "Çocuklar, Allah var mı, inanıyor musunuz?"

"İnanıyoruz."

Çocuklar, annelerinden babalarından öğrendiler. "Evet, var inanıyoruz." Çocuklar, annelerinden babalarından öğrendiler.

"Evet, var inanıyoruz."

Mel'un hocaya bak, kapkara, kıpkızıl herife bak, öğretmene, eğitmene bak! Mel'un hocaya bak, kapkara, kıpkızıl herife bak, öğretmene, eğitmene bak!

"Peki çocuklar, hadi bakalım Allah'tan şeker isteyin." Çocuklar birbirlerine bakıyorlar filan. "Peki çocuklar, hadi bakalım Allah'tan şeker isteyin."

Çocuklar birbirlerine bakıyorlar filan.

"İsteyin." Cetvel elinde; çocuklar gülecekler, gülemiyorlar. Hoca ciddi, "İsteyin!" "İsteyin."

Cetvel elinde; çocuklar gülecekler, gülemiyorlar. Hoca ciddi, "İsteyin!"

"Yâ Rabbi, bize şeker ver." "Çocuklar, elinize şeker geldi mi?" "Gelmedi." "Yâ Rabbi, bize şeker ver."

"Çocuklar, elinize şeker geldi mi?"

"Gelmedi."

"Bir de; 'Öğretmenim şeker verin.' deyin bakalım." "Öğretmenim, şeker verin." "Bir de; 'Öğretmenim şeker verin.' deyin bakalım."

"Öğretmenim, şeker verin."

"Alın şeker, alın şeker alın şeker…" "Alın şeker, alın şeker alın şeker…"

Nasıl dinsizlik aşılıyor gördün mü? İnsanların şeytanları olur muymuş? Olurmuş.Nasıl dinsizlik aşılıyor gördün mü? İnsanların şeytanları olur muymuş?

Olurmuş.
Çocukları nasıl aldatıyor. Küçük çocuğu buldu, aklı az çalışıyor, tecrübesi yok; nasıl çalışıyor? Çocukları nasıl aldatıyor. Küçük çocuğu buldu, aklı az çalışıyor, tecrübesi yok; nasıl çalışıyor?

Ben o çocukların yerinde olsam ne yaparım? Ben o çocukların yerinde olsam ne yaparım?

Cebindeki şekerleri bitirdiği zaman hocanın yanına giderim, "Öğretmenim bana şeker verin." derim.Cebindeki şekerleri bitirdiği zaman hocanın yanına giderim, "Öğretmenim bana şeker verin." derim. Hadi bakalım, cebindekiler bitti, pili bitti. Ne yapacak? Hapı yutar!Hadi bakalım, cebindekiler bitti, pili bitti.

Ne yapacak?

Hapı yutar!
O zaman sen yoksun, senin mantığına göre o zaman öğretmen yok!O zaman sen yoksun, senin mantığına göre o zaman öğretmen yok! Tabii öyle aptal öğretmenlere öyle akıllıca cevaplar vermek lazım.Tabii öyle aptal öğretmenlere öyle akıllıca cevaplar vermek lazım. Ama küçükleri avlarlar; "Notunu kırarım, karnene zayıf veririm…" der,Ama küçükleri avlarlar; "Notunu kırarım, karnene zayıf veririm…" der, öğretmenlik otoritesini; kuvvetini, salahiyetini ters yönde kullanır filan.öğretmenlik otoritesini; kuvvetini, salahiyetini ters yönde kullanır filan. İnsanların şeytanları bunlar. İnsanların şeytanları bunlar.

Rusya'da Bolşevik ihtilalinden sonra bu vakte kadarRusya'da Bolşevik ihtilalinden sonra bu vakte kadar dinsizlik hep devletin resmî felsefesi, resmî çalışması oldu.dinsizlik hep devletin resmî felsefesi, resmî çalışması oldu. Onlar hep mekteplerinde çocuklara; "Allah yoktur!" diye öğretiyorlar.Onlar hep mekteplerinde çocuklara; "Allah yoktur!" diye öğretiyorlar. Ama tutmadı çünkü Allah var! Çünkü güneş balçıkla sıvanmaz, çünkü kâfir,Ama tutmadı çünkü Allah var! Çünkü güneş balçıkla sıvanmaz, çünkü kâfir, ne kadar kâfirlik yapsa Allah'ın nuru sönmeyecek! Rusya'dan müslüman olanlar var. ne kadar kâfirlik yapsa Allah'ın nuru sönmeyecek! Rusya'dan müslüman olanlar var.

Belarus, bel bela "beyaz" demek. Belgrad, "beyaz şehir, ak şehir" demek. Belarus, bel bela "beyaz" demek. Belgrad, "beyaz şehir, ak şehir" demek.

Belarus, "Beyaz Ruslar" demek. Belarus, "Beyaz Ruslar" demek.

Beyaz Ruslar'dan, Belarus ırkından olan birisi müslüman olmuş.Beyaz Ruslar'dan, Belarus ırkından olan birisi müslüman olmuş. Bizim arkadaşlar da onunla mülakat yapmışlar. Röportaj değil, mülakat! Konuşma yapmışlar.Bizim arkadaşlar da onunla mülakat yapmışlar. Röportaj değil, mülakat! Konuşma yapmışlar. Rus bile şimdi müslüman oldu. Rus bile müslüman oluyor, olur. Çünkü aklı olanın varacağı yol aynıdır. Rus bile şimdi müslüman oldu. Rus bile müslüman oluyor, olur. Çünkü aklı olanın varacağı yol aynıdır.

Ama devletlerinin resmî tedrisatında gayeleri neydi? Dinsiz insan yetiştirmekti! Ama devletlerinin resmî tedrisatında gayeleri neydi?

Dinsiz insan yetiştirmekti!

Niye bunlar dine karşı cephe aldılar? Bunda baş sorumluluk, mesuliyet, kabahat,Niye bunlar dine karşı cephe aldılar?

Bunda baş sorumluluk, mesuliyet, kabahat,
kabahatin daniskası, büyüğü hristiyanlardadır. Abuk sabuk inanç bu sonucu meydana getirdi. kabahatin daniskası, büyüğü hristiyanlardadır. Abuk sabuk inanç bu sonucu meydana getirdi. İnançları abuk sabuk olduğundan onlar da komünist oldular.İnançları abuk sabuk olduğundan onlar da komünist oldular. Onlar bâtıl inançlı olduğundan onlara karşı aklına mantığına yatmayıncaOnlar bâtıl inançlı olduğundan onlara karşı aklına mantığına yatmayınca onlar da komünist oldular, dinsiz oldular. Onların inancı niye batıl? onlar da komünist oldular, dinsiz oldular.

Onların inancı niye batıl?

Eliyle heykeli yapıyor, şuraya asıyor; buna tapınacaksın, diyor.Eliyle heykeli yapıyor, şuraya asıyor; buna tapınacaksın, diyor. Duvara heykeli yapıyor, bir heykel yapmış, elleri, ayakları [var], başı sarkmış… "Buna tapacaksın!.." Duvara heykeli yapıyor, bir heykel yapmış, elleri, ayakları [var], başı sarkmış…

"Buna tapacaksın!.."

Böyle şey olur mu? Akıl var mantık var insanoğlu kabul eder mi? Böyle şey olur mu?

Akıl var mantık var insanoğlu kabul eder mi?

Etmiyor, etmeyince demek ki din yanlışmış, diyor. Dine savaş açıyor.Etmiyor, etmeyince demek ki din yanlışmış, diyor. Dine savaş açıyor. İslâm'ı öğretsek, İslâm'ı bilse koşa koşa gelecek, bak geliyor.İslâm'ı öğretsek, İslâm'ı bilse koşa koşa gelecek, bak geliyor. Öğrettiğimiz, anlattığımız zaman, geliyor: "Siz haklıymışsınız, ben bu işi böyle bilmiyordum!" diyor.Öğrettiğimiz, anlattığımız zaman, geliyor:

"Siz haklıymışsınız, ben bu işi böyle bilmiyordum!" diyor.
Demek ki hristiyanların inançlarının boşluğu, bâtıllığı, yanlışlığıDemek ki hristiyanların inançlarının boşluğu, bâtıllığı, yanlışlığı Avrupa'da, masonluğu, komünistliği, doğurdu, sebep oldu.Avrupa'da, masonluğu, komünistliği, doğurdu, sebep oldu. Sebep oldukları için de vebal ve günah onların! Hem o komünistlerin, o dinsizlerin,Sebep oldukları için de vebal ve günah onların! Hem o komünistlerin, o dinsizlerin, imansızların, sorumluluğu var, onlar cehennemde yanacaklar; hem de sebep olanlar,imansızların, sorumluluğu var, onlar cehennemde yanacaklar; hem de sebep olanlar, cehennemde yanacak, siz sebep oldunuz, yanlış inanç öğrettiniz,cehennemde yanacak, siz sebep oldunuz, yanlış inanç öğrettiniz, milleti dinden soğuttunuz, diye ceza çekecekler. milleti dinden soğuttunuz, diye ceza çekecekler.

"Şeytan gelir, 'Seni kim yarattı?' der."Şeytan gelir, 'Seni kim yarattı?' der. 'Allah yarattı.' diye cevap verince de, 'Allah'ı kim yarattı?' der." 'Allah yarattı.' diye cevap verince de, 'Allah'ı kim yarattı?' der."

Böyle bir soru olmaz çünkü akıl dışıdır, mantık dışıdır. Böyle bir soru olmaz çünkü akıl dışıdır, mantık dışıdır.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem;

Fe izâ veceda ehadüküm zâlike fe'l-yekûl; Amentü billâhi ve rusulihî.Fe izâ veceda ehadüküm zâlike fe'l-yekûl; Amentü billâhi ve rusulihî. "Sizden birinizin içine şeytan gelir, böyle vesveseler sokar da"Sizden birinizin içine şeytan gelir, böyle vesveseler sokar da siz içinizde böyle bir duyguyu hissederseniz desin ki; 'Ben Allah'a ve onun gönderdiği resûllere inandım!'" siz içinizde böyle bir duyguyu hissederseniz desin ki; 'Ben Allah'a ve onun gönderdiği resûllere inandım!'"

Var mı diyeceğin ey mendebur şeytan?!Var mı diyeceğin ey mendebur şeytan?! Senin vesvesene kulak asmıyorum, dinlemiyorum, reddediyorum.Senin vesvesene kulak asmıyorum, dinlemiyorum, reddediyorum. Ben Allah'a inandım ve Allah'ın peygamberlerine inandım. Ben Allah'a inandım ve Allah'ın peygamberlerine inandım.

Fe innehû yüzhibu anhü. "Böyle demesi o vesveseyi onun üstünden defeder, giderir!" Fe innehû yüzhibu anhü. "Böyle demesi o vesveseyi onun üstünden defeder, giderir!"

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Biz ilkokulda okuduk, ortaokulda, lisede, üniversitede okuduk; üniversitenin deBiz ilkokulda okuduk, ortaokulda, lisede, üniversitede okuduk; üniversitenin de bu münakaşaların en çok yapıldığı ilim dallarının olduğu kısmında okuduk.bu münakaşaların en çok yapıldığı ilim dallarının olduğu kısmında okuduk. Teknikte okusan, elektrikte, inşaatta okusan başka şeyler öğrenirsin.Teknikte okusan, elektrikte, inşaatta okusan başka şeyler öğrenirsin. Ama biz bu konular üzerinde inceleme yapan, araştırma,Ama biz bu konular üzerinde inceleme yapan, araştırma, çalışma yapan ilim dallarında yetiştik, hepsinin cevabı var. Hepsinin sapasağlam cevabı var.çalışma yapan ilim dallarında yetiştik, hepsinin cevabı var. Hepsinin sapasağlam cevabı var. İslâm pırıl pırıl, İslâm paslanmaz çelik gibi, kale gibi, her şeyi yerli yerinde! İslâm pırıl pırıl, İslâm paslanmaz çelik gibi, kale gibi, her şeyi yerli yerinde!

Hindistan'da, Hindistan'daki insanları sapıtmak isteyen, Hıristiyan yapmak isteyenHindistan'da, Hindistan'daki insanları sapıtmak isteyen, Hıristiyan yapmak isteyen misyoner teşkilatlar ile oranın müslümanları karşı karşıya gelmişler. Müslümanlar demişler ki; misyoner teşkilatlar ile oranın müslümanları karşı karşıya gelmişler. Müslümanlar demişler ki;

"Halka açık bir münazara yapalım, toplantı yapalım; var mısınız?"Halka açık bir münazara yapalım, toplantı yapalım; var mısınız? İki grup -af edersiniz, iki heyet- karşılıklı geçsin; biz İslâm'ı anlatalım, savunalım.İki grup -af edersiniz, iki heyet- karşılıklı geçsin; biz İslâm'ı anlatalım, savunalım. Sizin grup da Hristiyanlığı anlatsın, savunsun. Sizin grup da Hristiyanlığı anlatsın, savunsun. Halk da dinlesin, hakem olsun, elini vicdanına koysun, kararını versin… Hangi konuları konuşalım?Halk da dinlesin, hakem olsun, elini vicdanına koysun, kararını versin… Hangi konuları konuşalım? Tanrı, Allah inancı hususu; bir mevzu bu olsun. Peygamberlik nasıl bir şeydir?Tanrı, Allah inancı hususu; bir mevzu bu olsun. Peygamberlik nasıl bir şeydir? Peygamberlik denilen şeyi konuşalım. İlâhî kitaplar nedir? Bunu konuşalım…" Peygamberlik denilen şeyi konuşalım. İlâhî kitaplar nedir? Bunu konuşalım…"

Amentü billâhi'nin maddelerini münakaşa etmek üzere Hindistan'da kararlaştırmışlar.Amentü billâhi'nin maddelerini münakaşa etmek üzere Hindistan'da kararlaştırmışlar. Hindistan-Pakistan ayrılmamışken, Hindistan-Pakistan beraberken,Hindistan-Pakistan ayrılmamışken, Hindistan-Pakistan beraberken, geçen yüzyılda İngilizler oraya Hristiyanlığı yerleştirmeye çalışırken. geçen yüzyılda İngilizler oraya Hristiyanlığı yerleştirmeye çalışırken.

İngilizler öyle bir mendeburca çalışıyor ki…İngilizler öyle bir mendeburca çalışıyor ki… İslâm'ı, hak din İslâm'ı söndürmek için öküze tapan heriflere gidiyor orada yağcılık yapıyor: İslâm'ı, hak din İslâm'ı söndürmek için öküze tapan heriflere gidiyor orada yağcılık yapıyor:

"Sizin dininiz güzel, sizin Buda'nız iyi vs." Yalancı, yalan söylüyorsun! Öküze tapmak iyi olur mu? "Sizin dininiz güzel, sizin Buda'nız iyi vs."

Yalancı, yalan söylüyorsun! Öküze tapmak iyi olur mu?

Onları müslümanlara karşı kışkırtmak için Budistleri, Brahmanistleri "Onları müslümanlara karşı kışkırtmak için Budistleri, Brahmanistleri " Siz iyisiniz, hoşsunuz, ağasınız, paşasınız…" diye pohpohluyor.Siz iyisiniz, hoşsunuz, ağasınız, paşasınız…" diye pohpohluyor. Dolduruşa getirmek derler ya, öyle yapıyor. Bunlar da demişler: Dolduruşa getirmek derler ya, öyle yapıyor. Bunlar da demişler:

"Konuşalım; radyolar da, gazeteler de takip etsin. Yayalım!" Muhterem kardeşlerim! Çıkmışlar."Konuşalım; radyolar da, gazeteler de takip etsin. Yayalım!"

Muhterem kardeşlerim!

Çıkmışlar.
Olmuş bir hâdise! Ben ilahiyat fakültesinde talebelerime tez olarak, Olmuş bir hâdise! Ben ilahiyat fakültesinde talebelerime tez olarak, araştırma mevzuu olarak verdim, onları incelediler. Kitaplar yazıldı. araştırma mevzuu olarak verdim, onları incelediler. Kitaplar yazıldı.

Allah hakkında hristiyanların düşüncesi ne, müslümanların düşüncesi ne? Biz Allah deyince ne deriz? Allah hakkında hristiyanların düşüncesi ne, müslümanların düşüncesi ne?

Biz Allah deyince ne deriz?

Âlemlerin Rabbi'dir, her şeye kâdirdir.Âlemlerin Rabbi'dir, her şeye kâdirdir. Her şeyi bilir, gözler onu göremez ama o her şeyi görür, bilir. Her yerde hâzırdır, nâzırdır. Her şeyi bilir, gözler onu göremez ama o her şeyi görür, bilir. Her yerde hâzırdır, nâzırdır.

Bizim inancımız bu, çok doğru. İşin aslı bu. Hristiyanlar nasıl inanıyor? Bizim inancımız bu, çok doğru. İşin aslı bu.

Hristiyanlar nasıl inanıyor?

Almanca'da god diyorlar, İngilizce'de gat okuyorlar; "tanrı" demek. Almanca'da god diyorlar, İngilizce'de gat okuyorlar; "tanrı" demek.

"Peki, senin tanrı inancın nasıl, tanrı kim?" "İsa!" Be ahmak adam, be aptal kardeşim."Peki, senin tanrı inancın nasıl, tanrı kim?"

"İsa!"

Be ahmak adam, be aptal kardeşim.
Hz. Âdem'in oğlusun da ben de sana insanoğlu olarak kardeş diyorum, sana acıyorum.Hz. Âdem'in oğlusun da ben de sana insanoğlu olarak kardeş diyorum, sana acıyorum. Hz. İsa gelmeden evvel insanlar neye tapacak?Hz. İsa gelmeden evvel insanlar neye tapacak? Milattan iki asır önceki insanlar neye tapacak, neye tapmışlar? Milattan iki asır önceki insanlar neye tapacak, neye tapmışlar?

İbrahim aleyhisselam'ı tanımıyor musun? Musa aleyhisselam'ı tanımıyor musun?İbrahim aleyhisselam'ı tanımıyor musun? Musa aleyhisselam'ı tanımıyor musun? Mukaddes kitapta, İncil'de bunları okumadın mı, Nuh aleyhisselam'ı bilmiyor musun? Mukaddes kitapta, İncil'de bunları okumadın mı, Nuh aleyhisselam'ı bilmiyor musun? O peygamberleri bilip dururken "Tanrı, Allah İsa'dır, Allah'ın oğludur." diye sen nasıl dersin? O peygamberleri bilip dururken "Tanrı, Allah İsa'dır, Allah'ın oğludur." diye sen nasıl dersin?

Oğul nasıl oluyor? Düğün oluyor. Erkekle hanım düğün yapıyor, nikâh yapıyor, evleniyorlar,Oğul nasıl oluyor?

Düğün oluyor. Erkekle hanım düğün yapıyor, nikâh yapıyor, evleniyorlar,
gelin oluyorlar, güvey oluyorlar, gerdek oluyor, çocuk oluyor.gelin oluyorlar, güvey oluyorlar, gerdek oluyor, çocuk oluyor. Sen, "Allah'ın oğlu" demeye utanmıyor musun?Sen, "Allah'ın oğlu" demeye utanmıyor musun? Allah'ın karısı mı var, düğün mü oldu, doğum mu oldu; nereden çıkartıyorsun?Allah'ın karısı mı var, düğün mü oldu, doğum mu oldu; nereden çıkartıyorsun? Nasıl çıkartıyorsun, nasıl söylüyorsun? Vicdanın sızlamıyor mu? Nasıl din adamısın?Nasıl çıkartıyorsun, nasıl söylüyorsun? Vicdanın sızlamıyor mu? Nasıl din adamısın? Allah'tan kokmaz mısın?!.. Allah'tan kokmaz mısın?!..

Yanlış. Tabii hristiyanların inancı yanlış, müslümanlarınki doğru, münakaşalardan çıkmış. Yanlış. Tabii hristiyanların inancı yanlış, müslümanlarınki doğru, münakaşalardan çıkmış.

Ama bizim Hindistan'daki, Pakistan'daki İslâm ilimleri çok kuvvetlidir. Ama bizim Hindistan'daki, Pakistan'daki İslâm ilimleri çok kuvvetlidir.

Muhterem kardeşlerim! Onlar mütevazıdır, belli etmezler, ama çok kuvvetlidir. Muhterem kardeşlerim!

Onlar mütevazıdır, belli etmezler, ama çok kuvvetlidir.

Pakistan'dan gelme misafirlerim vardı.Pakistan'dan gelme misafirlerim vardı. Bir tanesi dekandı, ikinci profesördü, bir tanesi Amerika'dan gelme profesör idi.Bir tanesi dekandı, ikinci profesördü, bir tanesi Amerika'dan gelme profesör idi. sokakta görsen bir şeye benzetemezsin.sokakta görsen bir şeye benzetemezsin. Mütevazı insanlar ama profesör, İngilizce biliyor, kitap yazmış vs. Bilgisi görgüsü yerinde.Mütevazı insanlar ama profesör, İngilizce biliyor, kitap yazmış vs. Bilgisi görgüsü yerinde. Onlar, dinî ilimleri de iyi öğreniyorlar, iyi öğretiyorlar.Onlar, dinî ilimleri de iyi öğreniyorlar, iyi öğretiyorlar. Orada bir çelmeleme yapılmamış, orada medreseler kapatılmamış, vakıflara el konulmamış,Orada bir çelmeleme yapılmamış, orada medreseler kapatılmamış, vakıflara el konulmamış, dini müesseseler durdurulmamış. Orada ilim var! dini müesseseler durdurulmamış. Orada ilim var!

Pes ettirmişler, Allah inancı konusunda müslümanlar galip!Pes ettirmişler, Allah inancı konusunda müslümanlar galip! Peygamberlik, peygamberlik inancı konusunda müslümanlar galip!Peygamberlik, peygamberlik inancı konusunda müslümanlar galip! Mukaddes kitaplar, mukaddes kitaplar konusunda müslümanlar galip! Mukaddes kitaplar, mukaddes kitaplar konusunda müslümanlar galip!

Peki karşı tarafa nasıl ispat ediyor? Bir fıkra vardır, hoşuma gidiyor: Peki karşı tarafa nasıl ispat ediyor?

Bir fıkra vardır, hoşuma gidiyor:

Eski devrin münkirlerinden -Dehrî, Dehriyyûn- derlerdi- bir tanesine, bizim saf mollalardan,Eski devrin münkirlerinden -Dehrî, Dehriyyûn- derlerdi- bir tanesine, bizim saf mollalardan, sarıklı cübbelilerden bir tanesi gelmiş. Hararetli anlatmaya çalışıyor.sarıklı cübbelilerden bir tanesi gelmiş. Hararetli anlatmaya çalışıyor. İslâm doğrudur, Allah, Allah'ın varlığı, birliği vs. âyet böyle söylüyor, İslâm doğrudur, Allah, Allah'ın varlığı, birliği vs. âyet böyle söylüyor, Peygamber Efendimiz şöyle söylüyor filan; anlatmaya çalışıyor.Peygamber Efendimiz şöyle söylüyor filan; anlatmaya çalışıyor. O karşıdaki de dinsiz, gülmüş şöyle demiş: O karşıdaki de dinsiz, gülmüş şöyle demiş:

"Yahu, men özünü inkâr edirem, sen bana sözünü dirsen!" demiş."Yahu, men özünü inkâr edirem, sen bana sözünü dirsen!" demiş. Ben Allah'ın kendisini inkâr ediyorum, sen bana Allah kelamından âyet okuyorsun, demiş. Ben Allah'ın kendisini inkâr ediyorum, sen bana Allah kelamından âyet okuyorsun, demiş.

Burada şu anlaşılıyor. Karşı taraf inanmadığına göre ona, onun anlayacağı delilleri söylemek lazım. Burada şu anlaşılıyor. Karşı taraf inanmadığına göre ona, onun anlayacağı delilleri söylemek lazım.

Sen inanmıyor musun? İnanmıyorsun. Kur'an'ı kabul etmiyor musun? Sen inanmıyor musun?

İnanmıyorsun.

Kur'an'ı kabul etmiyor musun?

Etmiyorsun. Alevi misin? Alevisin. Etmiyorsun.

Alevi misin?

Alevisin.

Tamam, senin anlayacağın delil getirirsem kabul eder misin?Tamam, senin anlayacağın delil getirirsem kabul eder misin? Hz. Ali Efendimiz'den delil getirirsem kabul eder misin?..Hz. Ali Efendimiz'den delil getirirsem kabul eder misin?.. Böyle yapacaksın, konuştuğun insanın, kabul edeceği delilleri getireceksin Böyle yapacaksın, konuştuğun insanın, kabul edeceği delilleri getireceksin

Bizim müslüman münazara heyeti; grup demiyorum, heyet diyorum. [Yabancı kelime kullandığım için] ceza yazmayın.Bizim müslüman münazara heyeti; grup demiyorum, heyet diyorum.

[Yabancı kelime kullandığım için] ceza yazmayın.
Gerçi ceza yazsanız da cezalar zaten Hakyol Vakfı'na gidiyor, zarar etmiyoruz; vakfa gidiyor.Gerçi ceza yazsanız da cezalar zaten Hakyol Vakfı'na gidiyor, zarar etmiyoruz; vakfa gidiyor. Yabancı kelime kullanan, 100 bin lira Hakyol Vakfı'na ceza verecek.Yabancı kelime kullanan, 100 bin lira Hakyol Vakfı'na ceza verecek. Yabancı kelime kullanmayacağız. Dedelerimizin kelimeleri var, onları kullanırız. Yabancı kelime kullanmayacağız. Dedelerimizin kelimeleri var, onları kullanırız.

Niye grup diyoruz? Grup İngilizce. Niye grup diyoruz? Grup İngilizce.

Pakistan'daki kardeşlerimiz delilleri nerden getirmişler? Pakistan'daki kardeşlerimiz delilleri nerden getirmişler?

İncil'den getirmişler. İncil'den, Tevrat'tan delil getirmişler.İncil'den getirmişler. İncil'den, Tevrat'tan delil getirmişler. Hadi bakalım inkâr etsin, edemez. Hristiyan grup inkâr edemez. Neden? Hadi bakalım inkâr etsin, edemez. Hristiyan grup inkâr edemez.

Neden?

"Senin İncil'inin şu sayfasını, filanca âyeti aç oku bakayım."Senin İncil'inin şu sayfasını, filanca âyeti aç oku bakayım. Bak burada ne diyor, buna böyle dediğine göre, senin bu inancın yanlış değil mi?.." Bak burada ne diyor, buna böyle dediğine göre, senin bu inancın yanlış değil mi?.."

Yenilmişler kaçmışlar. Kaçmakla yetinmemişler, karar çıkartmışlar:Yenilmişler kaçmışlar. Kaçmakla yetinmemişler, karar çıkartmışlar: "Bir daha müslümanlarla, aleni toplantılarda, münazara etmek yok!" demişler. Neden? "Bir daha müslümanlarla, aleni toplantılarda, münazara etmek yok!" demişler.

Neden?

Yeniliyorlar da ondan. Bizim Çamlıca'da bir arkadaşımız var, Amerika'da uzun zaman kaldı,Yeniliyorlar da ondan.

Bizim Çamlıca'da bir arkadaşımız var, Amerika'da uzun zaman kaldı,
mühendis; çok aktif, "faal" [diye düzeltiyorum].mühendis; çok aktif, "faal" [diye düzeltiyorum]. Faal bir kardeşimiz var, aktif değil faal; cevval ve faal kardeşimiz var. Faal bir kardeşimiz var, aktif değil faal; cevval ve faal kardeşimiz var. O cevval kardeşimiz Amerika'da bulunduğu zaman bir toplantı tertip etmiş.O cevval kardeşimiz Amerika'da bulunduğu zaman bir toplantı tertip etmiş. Kendisi sağ, Çamlıca'da oturuyor, adresini verebilirim; köşkü var, bahçesi var,Kendisi sağ, Çamlıca'da oturuyor, adresini verebilirim; köşkü var, bahçesi var, çayı da, kahvesi de vardır, giderseniz kendisine sorabilirsiniz.çayı da, kahvesi de vardır, giderseniz kendisine sorabilirsiniz. Bir hristiyan piskoposunu çağırmış, piskoposun Türkçesi yok, hristiyan ruhani lideri.Bir hristiyan piskoposunu çağırmış, piskoposun Türkçesi yok, hristiyan ruhani lideri. Sonra bir de Yahudi hahamını çağırmış, haham başını çağırmış, bir de Mısırlı hocayı çağırmış.Sonra bir de Yahudi hahamını çağırmış, haham başını çağırmış, bir de Mısırlı hocayı çağırmış. Halka ilan da etmiş, bir büyük konuşma mekânını -salon demeyeceğim, Halka ilan da etmiş, bir büyük konuşma mekânını -salon demeyeceğim, salon da yabancı- ayarlamış, orada hepsini konuşturmuş. Sonunda, müslümanlar galip! Neden? salon da yabancı- ayarlamış, orada hepsini konuşturmuş. Sonunda, müslümanlar galip!

Neden?

Hak daima bâtıla galip gelir de ondan. Bu işin başka çaresi yok.Hak daima bâtıla galip gelir de ondan. Bu işin başka çaresi yok. Amerika'daki papazları fazla sıkıştırdın mı diyorlarmış ki:Amerika'daki papazları fazla sıkıştırdın mı diyorlarmış ki: "Tamam, tamam biz de müslümanız ama ne yapalım burada ahali hristiyan olduğu için"Tamam, tamam biz de müslümanız ama ne yapalım burada ahali hristiyan olduğu için onların gözüne girmek için onlarla işimiz yürütmek için böyle yapıyoruz. Tamam müslümanlık haklı."onların gözüne girmek için onlarla işimiz yürütmek için böyle yapıyoruz. Tamam müslümanlık haklı." Bir kısmı da erkekçe, mertçe müslüman olabiliyor. Bir kısmı da erkekçe, mertçe müslüman olabiliyor.

Amerikan senatosunun senatörlerinden biri müslüman olmuş, olabilir.Amerikan senatosunun senatörlerinden biri müslüman olmuş, olabilir. Mertse, kalbindeki iman hakikiyse, insan Allah'tan korkuyorsa o zaman olur. İlan eder.Mertse, kalbindeki iman hakikiyse, insan Allah'tan korkuyorsa o zaman olur. İlan eder. Allah'tan daha çok insanlardan korkuyorsa o zaman haklı olduğunu bilir, ama söyleyemez. Neden? Allah'tan daha çok insanlardan korkuyorsa o zaman haklı olduğunu bilir, ama söyleyemez.

Neden?

"Menfaatim gidecek, makamım gidecek, düşmanlar artacak, ailem darılacak…" "Menfaatim gidecek, makamım gidecek, düşmanlar artacak, ailem darılacak…"

Darılsın. Allah darılıyor. Sen Allah'a şerik koştuğun zaman Allah darılıyor, seni yaratan seni sevmiyor!Darılsın. Allah darılıyor. Sen Allah'a şerik koştuğun zaman Allah darılıyor, seni yaratan seni sevmiyor! O mu daha iyi, ailenin mi sevmemesi iyi? Mü'min insanın dünya gözüne görünmez. Ben mü'minim, der biter. O mu daha iyi, ailenin mi sevmemesi iyi? Mü'min insanın dünya gözüne görünmez. Ben mü'minim, der biter.

"Öldürürler…" Öldürsünler."Öldürürler…"

Öldürsünler.
Öldürseler de öldürmeseler de, işten atsalar da atmasalar da, Öldürseler de öldürmeseler de, işten atsalar da atmasalar da, mü'min mü'minliğinden vazgeçmez, öyle olması lazım.mü'min mü'minliğinden vazgeçmez, öyle olması lazım. Mü'minse öyle yapar; zayıfsa eğilir, bükülür. Allah bizi kuvvetli müslüman eylesin. Mü'minse öyle yapar; zayıfsa eğilir, bükülür. Allah bizi kuvvetli müslüman eylesin.

"Şeytan gelip kendisine, 'Seni kim yarattı?' deyince ne diyecek?" "Allah yarattı." "Şeytan gelip kendisine, 'Seni kim yarattı?' deyince ne diyecek?"

"Allah yarattı."

"Allah'ı kim yarattı?" "Allah yaratılmamıştır, Allah yaratandır."Allah'ı kim yarattı?"

"Allah yaratılmamıştır, Allah yaratandır.
Teselsül bâtıldır, akıl ve mantık bunu ispat ediyor.Teselsül bâtıldır, akıl ve mantık bunu ispat ediyor. Sen onları bilmiyorsun, beni de bilmiyor sanıyorsun, cahil sanıyorsun.Sen onları bilmiyorsun, beni de bilmiyor sanıyorsun, cahil sanıyorsun. Amentü billâh ve rusulihî. 'Ben Allah'a iman ettim, peygamberlerine de iman ettim.' der biter." Amentü billâh ve rusulihî. 'Ben Allah'a iman ettim, peygamberlerine de iman ettim.' der biter."

Yahudiler, hristiyanlar bize ne kadar teşekkür etse azdır, biz bütün peygamberleri tanıyoruz.Yahudiler, hristiyanlar bize ne kadar teşekkür etse azdır, biz bütün peygamberleri tanıyoruz. Hepsini tanıyoruz. Hz. Âdem'den Hz. İsa'ya kadar, Peygamber Efendimiz'e kadarHepsini tanıyoruz. Hz. Âdem'den Hz. İsa'ya kadar, Peygamber Efendimiz'e kadar bütün peygamberleri tanıyoruz, seviyoruz ve sevdiğimiz için çocuklarımıza adını koyuyoruz.bütün peygamberleri tanıyoruz, seviyoruz ve sevdiğimiz için çocuklarımıza adını koyuyoruz. Sevmesek koyar mıyız?! Kızlarımıza Meryem adını koymuyor muyuz? Kaç tane Meryem vardır!Sevmesek koyar mıyız?!

Kızlarımıza Meryem adını koymuyor muyuz? Kaç tane Meryem vardır!
Musa adı yok mudur? Kaç tane Musa vardır! Davut adı yok mudur? Kaç tane Davut vardır!.. Musa adı yok mudur? Kaç tane Musa vardır! Davut adı yok mudur? Kaç tane Davut vardır!..

Bunlar Benî İsrail'in peygamberleri diye ayırıyor muyuz? Süleyman, Musa, Davut, İsa… Bunlar Benî İsrail'in peygamberleri diye ayırıyor muyuz?

Süleyman, Musa, Davut, İsa…

Yalova'da bir İsa amcamız vardı, nur içinde yatsın. Ne hayır sahibi insandı, adı İsa! Yalova'da bir İsa amcamız vardı, nur içinde yatsın. Ne hayır sahibi insandı, adı İsa!

Hristiyan mı? Hayır, müslüman. Hristiyan mı?

Hayır, müslüman.

Müslümanlar; Amentü billâh ve rusulihî,Müslümanlar; Amentü billâh ve rusulihî, "Biz Allah'ın peygamberlerine de inandık, hepsini seviyoruz." der. "Biz Allah'ın peygamberlerine de inandık, hepsini seviyoruz." der.

Hıristiyanlar bize gelsinler; ayağımızı öpsünler, teşekkür etsinler.Hıristiyanlar bize gelsinler; ayağımızı öpsünler, teşekkür etsinler. Biz onların peygamberlerinin peygamber olduğunun teminatıyız!Biz onların peygamberlerinin peygamber olduğunun teminatıyız! İslâm onların dinlerinin, peygamberlerinin hak peygamber olduğunun teminatı. İslâm onların dinlerinin, peygamberlerinin hak peygamber olduğunun teminatı.

Hıristiyanların bir kısmı, "Hz. İsa var mı yok mu? Hakikaten peygamber mi değil mi?Hıristiyanların bir kısmı, "Hz. İsa var mı yok mu? Hakikaten peygamber mi değil mi? Masal mı efsane mi?.." diye tereddüt ediyorlar. "Yaşamış mı yaşamamış mı?" diye bile tereddütleri var. Masal mı efsane mi?.." diye tereddüt ediyorlar. "Yaşamış mı yaşamamış mı?" diye bile tereddütleri var.

Yaşadı! Nereden belli? Kur'an söylüyor aptal adam! Kur'an söylüyor, Allah bildirmiş.Yaşadı!

Nereden belli?

Kur'an söylüyor aptal adam! Kur'an söylüyor, Allah bildirmiş.
Tescil, biz teminatıyız, garanti ediyoruz, teşekkür etmeleri lazım.Tescil, biz teminatıyız, garanti ediyoruz, teşekkür etmeleri lazım. Bunların aklı olsa hepsinin müslüman olması lazım, bunların aklı yok! Akıllı insan kimdir? Bunların aklı olsa hepsinin müslüman olması lazım, bunların aklı yok!

Akıllı insan kimdir?

Âhiretini kurtaran insandır. Âhiretini kurtaramayanlara yazıklar olsun, akıllı değildir. Âhiretini kurtaran insandır. Âhiretini kurtaramayanlara yazıklar olsun, akıllı değildir.

"Ama dünyayı kurtarıyor?.." Dünya ne ki dünyayı nasıl kurtaracak?"Ama dünyayı kurtarıyor?.."

Dünya ne ki dünyayı nasıl kurtaracak?
Rızkı veren Allah, vermese yiyemiyor. Afrika'da bazılarına vermiyor, Amerika'da vermiyor,Rızkı veren Allah, vermese yiyemiyor. Afrika'da bazılarına vermiyor, Amerika'da vermiyor, Asya'da bazılarına vermiyor, yiyemiyor. Vermediğine vermiyor!Asya'da bazılarına vermiyor, yiyemiyor. Vermediğine vermiyor! Rızkı Allah veriyor, sıhhati Allah veriyor. Rızkı Allah veriyor, sıhhati Allah veriyor.

Doktor kardeşlerimiz kızmasın. Bir hasta: "Doktor bey, başım ağrıyor…" "Buna migren derler. Doktor kardeşlerimiz kızmasın.

Bir hasta:

"Doktor bey, başım ağrıyor…"

"Buna migren derler.

"İyi, migren derler, adını öğrendik, tamam adını öğrenmesek de zaten başımız ağrıyordu. Çare?.." "İyi, migren derler, adını öğrendik, tamam adını öğrenmesek de zaten başımız ağrıyordu. Çare?.."

"Bunun mahiyeti meçhul, çaresi de yok!" "Bunun mahiyeti meçhul, çaresi de yok!"

Şifa Allah'tan da ondan, şifayı Allah veriyor! Verirse veriyor, vermezse vermiyor.Şifa Allah'tan da ondan, şifayı Allah veriyor! Verirse veriyor, vermezse vermiyor. Şifa Allah'tan, gıda Allah'tan, sıhhat Allah'tan, hayat Allah'tan… Dünyanın her nimeti Allah'tan! Şifa Allah'tan, gıda Allah'tan, sıhhat Allah'tan, hayat Allah'tan… Dünyanın her nimeti Allah'tan!

Şaşkın âhiretini yakarak dünyasını kurtarmaya çalışıyor. Bu akıl mı? Bu aptallık!Şaşkın âhiretini yakarak dünyasını kurtarmaya çalışıyor.

Bu akıl mı?

Bu aptallık!
Sen âhiretini kurtarmaya çalış. Zaten burada çalıştığın her şeyi Allah veriyor.Sen âhiretini kurtarmaya çalış. Zaten burada çalıştığın her şeyi Allah veriyor. Ve sen Allah'a iyi kul oldukça daha çok veriyor. Sen Allah'a iyi kul oldukça daha âlâsını veriyor. Ve sen Allah'a iyi kul oldukça daha çok veriyor. Sen Allah'a iyi kul oldukça daha âlâsını veriyor.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Ne diyecek? Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Ne diyecek?

Amentü billâh ve bimâ câe min indillâh ve amentü bi-rusulillâh ve bimâ câe min indi rusulillâh.Amentü billâh ve bimâ câe min indillâh ve amentü bi-rusulillâh ve bimâ câe min indi rusulillâh. Bu uzun tarafı. Kısacası: Amentü billâh ve rusulihî. "Allah'a ve peygamberlerine ben inandım!" Bu uzun tarafı. Kısacası:

Amentü billâh ve rusulihî. "Allah'a ve peygamberlerine ben inandım!"

"Ben dindarım, ben senin bu vesvesene pabuç bırakmıyorum ey mel'un şeytan!"Ben dindarım, ben senin bu vesvesene pabuç bırakmıyorum ey mel'un şeytan! Ben senin kafa karıştırmana pabuç bırakmam. Ben sana mağlup olmam!" demiş oluyor. Ben senin kafa karıştırmana pabuç bırakmam. Ben sana mağlup olmam!" demiş oluyor.

Bak böyle şeyler de söyler, şeytanın neler yaptığını görüyor musunuz? Bak böyle şeyler de söyler, şeytanın neler yaptığını görüyor musunuz?

Şeytan, felsefecilerin çoğunu böyle aldatmıştır. Felsefecilerin çoğu kafasını oynattı, oynatmıştır. Şeytan, felsefecilerin çoğunu böyle aldatmıştır. Felsefecilerin çoğu kafasını oynattı, oynatmıştır.

Neden? Birisi bir şey söyler, öteki onun aksini söyler, ötekisi aksini söyler,Neden?

Birisi bir şey söyler, öteki onun aksini söyler, ötekisi aksini söyler,
ötekisi aksini söyler, ötekisi daha aksini söyler… Bin tane felsefeci varsa bin tane laf var. ötekisi aksini söyler, ötekisi daha aksini söyler… Bin tane felsefeci varsa bin tane laf var. Sokrates böyle demiş, Eflatun böyle demiş, Descartes şöyle, Leibniz şöyle, Nietzche şöyle demiş… Sokrates böyle demiş, Eflatun böyle demiş, Descartes şöyle, Leibniz şöyle, Nietzche şöyle demiş…

Ne derse desin! Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin nasihatini söyleyeyim: Ne derse desin! Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî'nin nasihatini söyleyeyim:

Çum bihâni hikmeti yûnâniyân Hikmeti imâniyan râhembidân Çum bihâni hikmeti yûnâniyân

Hikmeti imâniyan râhembidân

"Mademki bir hata işledin, Yunanlılar'ın felsefesini okudun; imanlıların felsefesini de öğren be adam!" "Mademki bir hata işledin, Yunanlılar'ın felsefesini okudun; imanlıların felsefesini de öğren be adam!"

Yunanlı'nın felsefesinde ne var anlatayım:Yunanlı'nın felsefesinde ne var anlatayım: Zeus diye bir koca putları varmış, kocaman, kıvrık sakallı; heykellerine öyle yapıyorlar.Zeus diye bir koca putları varmış, kocaman, kıvrık sakallı; heykellerine öyle yapıyorlar. Atina'da Olympos dağı diye bir dağ varmış. Onun tepesine oturur, etrafa yıldırım yağdırırmış.Atina'da Olympos dağı diye bir dağ varmış. Onun tepesine oturur, etrafa yıldırım yağdırırmış. Öteki tanrılara söz geçiremezmiş, mitolojileri, palavraları böyle söylüyor.Öteki tanrılara söz geçiremezmiş, mitolojileri, palavraları böyle söylüyor. Şarap tanrısı varmış, deniz tanrısı, aşk tanrısı, harp tanrısı varmış…Şarap tanrısı varmış, deniz tanrısı, aşk tanrısı, harp tanrısı varmış… Bunlar da bazen birbirlerine dümen atarlarmış, oyun oynarlarmış… Böyle inanç mı olur? Bunlar da bazen birbirlerine dümen atarlarmış, oyun oynarlarmış…

Böyle inanç mı olur?

Yunan felsefesi bu. Bir arkadaş Yunanlılar'la ilgili başparmak kalınlığında bir kitap getirdi.Yunan felsefesi bu. Bir arkadaş Yunanlılar'la ilgili başparmak kalınlığında bir kitap getirdi. Yunan tarihini okudum; Yunan'ın ahlâkı bozuk, tarihi bozuk,Yunan tarihini okudum; Yunan'ın ahlâkı bozuk, tarihi bozuk, idealleri, felsefesi, işi bozuk, her şeyi bozuk! Hırsızlık yapmak ayıp değilmiş, yakalanmak ayıpmış.idealleri, felsefesi, işi bozuk, her şeyi bozuk! Hırsızlık yapmak ayıp değilmiş, yakalanmak ayıpmış. Böyle ahlâk mı olur?! Böyle ahlâk mı olur?!

Sakatları yüksek yerden aşağı atarlarmış, yaşatmazlarmış! Böyle insaf, merhamet mi olur?!.. Sakatları yüksek yerden aşağı atarlarmış, yaşatmazlarmış! Böyle insaf, merhamet mi olur?!..

Benim dedem, yaptığı inşaatın köşesine kuşlar için yuva yapıyor.Benim dedem, yaptığı inşaatın köşesine kuşlar için yuva yapıyor. Benim dedem kanadı kırık leylekler için vakıf bırakıyor.Benim dedem kanadı kırık leylekler için vakıf bırakıyor. Leylek eğer kanadı kırıksa, kışın uçup da sıcak memleketlere gidemiyorsa Leylek eğer kanadı kırıksa, kışın uçup da sıcak memleketlere gidemiyorsa bakılsın diye para vakfediyor, müessese kuruyor. bakılsın diye para vakfediyor, müessese kuruyor. Benim dedem karıncayı bile düşünüyor, kuşu bile düşünüyor; öyle merhametli. Benim dedem karıncayı bile düşünüyor, kuşu bile düşünüyor; öyle merhametli.

O herifler, sakatı dağdan aşağı atarlarmış! O herifler, sakatı dağdan aşağı atarlarmış!

Nesine özendiler de bu milleti Yunanlı'ya benzetmeye çalıştılar?Nesine özendiler de bu milleti Yunanlı'ya benzetmeye çalıştılar? Nesine özendiler de Millî Eğitim Bakanlığı, Maarif Bakanlığı zamanında Yunan Klasikleri diyeNesine özendiler de Millî Eğitim Bakanlığı, Maarif Bakanlığı zamanında Yunan Klasikleri diye bu adamların, bir sürü yalan yanlış saçmasını bu adamların, bir sürü yalan yanlış saçmasını Türkiye'ye tercüme ettiler de milletin kafasını karıştırdılar. Nesine özendiler? Türkiye'ye tercüme ettiler de milletin kafasını karıştırdılar.

Nesine özendiler?

Bunların ne dinleri din, ne ahlâkları ahlâk, ne milletleri millet!Bunların ne dinleri din, ne ahlâkları ahlâk, ne milletleri millet! Kalleş, dostluk da yapmasını bilmiyorlar. Yedi asır emrimizde kaldılar, vefa bilmiyor.Kalleş, dostluk da yapmasını bilmiyorlar. Yedi asır emrimizde kaldılar, vefa bilmiyor. Buğday yardımı yaptık da sayemizde ölmekten, açlıktan kurtuldular. İnsafsız merhametsiz, ahlâksız! Buğday yardımı yaptık da sayemizde ölmekten, açlıktan kurtuldular. İnsafsız merhametsiz, ahlâksız!

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Onun için büyüklerimizin, ecdadımızın, dinimizin, imanımızın, ahlâkımızın, harsımızın,Onun için büyüklerimizin, ecdadımızın, dinimizin, imanımızın, ahlâkımızın, harsımızın, medeniyetimizin, kıymetini bilelim. Yunanlılar'ın hikmetini hadi okudun, sana yutturdular,medeniyetimizin, kıymetini bilelim. Yunanlılar'ın hikmetini hadi okudun, sana yutturdular, mecburen okudun; imanlıların da hikmetini bir öğren bakalım. Gör bakalım İslâm neymiş! mecburen okudun; imanlıların da hikmetini bir öğren bakalım. Gör bakalım İslâm neymiş!

Görmeden, bilmeden, okumadan… Görmeden, bilmeden, okumadan…

Eûzü besmele çekmesini bilmiyor, eşhedü en lâ ilâhe illallah demesini bilmiyor.Eûzü besmele çekmesini bilmiyor, eşhedü en lâ ilâhe illallah demesini bilmiyor. Amerika'da okumuş, papyon kravatla buraya gelmiş, sakal bıyık matruş, dümdüz, burada İslâm düşmanı! Amerika'da okumuş, papyon kravatla buraya gelmiş, sakal bıyık matruş, dümdüz, burada İslâm düşmanı!

Be adam, düşmansın ama bir oku, bir anla bakalım ne diyor bakalım bu ne diyor?Be adam, düşmansın ama bir oku, bir anla bakalım ne diyor bakalım bu ne diyor? Bu ne diyor bir anla bakalım! Yok! Böyle ilim olur mu?Bu ne diyor bir anla bakalım!

Yok!

Böyle ilim olur mu?
İlim karşılaştırmalı, mukayeseli değil mi, her tarafı dinlemesi lazım değil mi? Böyle hâkimlik olur mu?İlim karşılaştırmalı, mukayeseli değil mi, her tarafı dinlemesi lazım değil mi? Böyle hâkimlik olur mu? Hakemlik olur mu? Böyle mahkeme olur mu? Hakemlik olur mu? Böyle mahkeme olur mu?

Tutmuş, kendisi bu memlekette yetişmiş, Amerika'ya gitmiş gelmiş:Tutmuş, kendisi bu memlekette yetişmiş, Amerika'ya gitmiş gelmiş: Bu memleketin halkını beğenmez, örfünü âdetini beğenmez.Bu memleketin halkını beğenmez, örfünü âdetini beğenmez. Batılı hayranı, düğününü danslı yapar, içki masasından eksik olmaz. Batılı hayranı, düğününü danslı yapar, içki masasından eksik olmaz.

Falanca bunak, ihtiyar sıhhat için her akşam bir kadeh atıyormuş.Falanca bunak, ihtiyar sıhhat için her akşam bir kadeh atıyormuş. Cuma namazına da camiye geliyormuş.Cuma namazına da camiye geliyormuş. Fesuphanallah, Fesuphanallah, Allah bir insana akıl vermezse çok yanlış işler yapar. Fesuphanallah, Fesuphanallah, Allah bir insana akıl vermezse çok yanlış işler yapar.

Çok güzel şeyler öğrendik. Allah öğrendiklerimizi anlayıp uygulamayı, ilmimizde amil olmayı,Çok güzel şeyler öğrendik. Allah öğrendiklerimizi anlayıp uygulamayı, ilmimizde amil olmayı, dinimize bağlanıp Allah'ın rızasına uygun yaşamayı cümlemize nasip eylesin. dinimize bağlanıp Allah'ın rızasına uygun yaşamayı cümlemize nasip eylesin.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele. Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2