Namaz Vakitleri

25 Cemâziye'l-Evvel 1446
27 Kasım 2024
İmsak
06:27
Güneş
07:57
Öğle
12:56
İkindi
15:23
Akşam
17:45
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Sosyal Çalışmalara Katılan Gönüllülere Teşekkür Toplantısı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Cemâziye'l-Evvel 1413 / 20.11.1992
Fatih/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

İbadetlerin Dünyevi ve Uhrevi Faydaları, Kardeşlik, İki Toplum Arasındaki Terbiye Farkı, İnsanımıza Hizmetin Önemi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Sosyal Çalışmalara Katılan Gönüllülere Teşekkür Toplantısı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

25 Cemâziye'l-Evvel 1413 / 20.11.1992
Fatih/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde ve yurt dışında verdiği konferanslar, açılış ve kapanış konuşmalarından oluşmaktadır.

Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in yolunu insanlara anlatmaya çalışan hocamızın muhtelif yerlerde/ülkelerde yapmış oldukları konuşmalardan oluşmaktadır. Konuşmalarda genellikle önce İslâm’ın hak ve gerçek olduğu, büyüklüğü ortaya konuluyor ve İslâm’ın prensipleri hakkında genel bilgiler veriliyor. Geçmiş ümmetlerin kitaplarında Peygamber Efendimiz’le ilgili haberler olduğu ifade ediliyor. Sonra Peygamber (s.a.s.) Efendimiz’in ahlâkı ve bazı güzel ahlâklar anlatılıyor. Peygamber Efendimiz’e en güzel şekilde uymanın yolu olan, ihsân yolu olan tasavvuf üzerinde duruluyor. Nefsi terbiye etmek, güzel ahlâk sahibi olmak için neler yapmak gerektiği anlatılıyor. Zikir ve zikrin usûlü hakkında bilgiler veriliyor. En son bölümde ise, tebliğ ve irşad çalışmalarının önemi üzerinde duruluyor, herkesin İslâm’a hizmet etmesi gerektiği vurgulanıyor.

COŞAN, muhtelif sempozyum ve anma programlarında pek çok muhterem zat hakkında konuşmalar yapmıştır. Hakkında konuşma yaptığı kimseler arasında Hz. Ali (r.a.), Ebû Eyyûb el-Ensârî (r.a.), İmâm-ı Âzam, Ahmed-i Yesevî, Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî, Hacı Bektâş-ı Velî ve Yunus Emre vardır.

Hatırasına sempozyum ve çeşitli programlar tertip ettirdiği şahsiyetler arasında Ahmed-i Yesevî, Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhânevî, Zâhid-i Kevserî, Çırpılarlı Ali Efendi, Necip Fazıl Kısakürek ve Ali Yakup Cenkçiler bulunmaktadır. Keza Mehmed Zahid Efendi, hocası Necati Lugal, Ali Yakup Cenkçiler ve Muammer Dolmacı hakkında da bağımsız yazılar kaleme almıştır.

İbadetlerin Dünyevi ve Uhrevi Faydaları, Kardeşlik, İki Toplum Arasındaki Terbiye Farkı, İnsanımıza Hizmetin Önemi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh. es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh.

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Hamden kema yenbağî li-celali vechihî ve li-azîmi sultânih.el-Hamdü lillâhi rabbi'l-âlemîn. Hamden kema yenbağî li-celali vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ hayr-i halkıhî seyyidinâ ve senedinâ ve tâc-i ruûsinâ ve tabîb-i kulûbinâ ve kurret-i uyûninâVe's-salâtü ve's-selâmü alâ hayr-i halkıhî seyyidinâ ve senedinâ ve tâc-i ruûsinâ ve tabîb-i kulûbinâ ve kurret-i uyûninâ  Muhammedini'l-Mustafâ Muhammedini'l-Mustafâ ve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dînve âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn Çok aziz ve pek muhterem misafirlerimiz! Çok aziz ve pek muhterem misafirlerimiz!

Allah celle celâlüh bizi çeşitli ibadetlerle mükellef kılmıştır.Allah celle celâlüh bizi çeşitli ibadetlerle mükellef kılmıştır. Fazl u keremiyle bu ibadetlerin büyük sevapları ve mükâfatları vardır.Fazl u keremiyle bu ibadetlerin büyük sevapları ve mükâfatları vardır. Hem dünyaya hem âhirete yönelik faydaları vardır.Hem dünyaya hem âhirete yönelik faydaları vardır. Mesela namaz, mesela oruç, mesela hac, mesela zekât. Mesela namaz, mesela oruç, mesela hac, mesela zekât. Tıbbî yönü vardır; bedenî ruhî yönü vardır, ferdî içtimaî yönü vardır.Tıbbî yönü vardır; bedenî ruhî yönü vardır, ferdî içtimaî yönü vardır. Dünyevî yönü vardır, uhrevî yönü vardır. Dünyevî yönü vardır, uhrevî yönü vardır.

Komple ve karmaşık, mükemmel ve harika bir ibadet nizamımız var.Komple ve karmaşık, mükemmel ve harika bir ibadet nizamımız var. Bilenin, anlayanın, kıymet bilenin ve mukayese yapabilenin hayran olup daBilenin, anlayanın, kıymet bilenin ve mukayese yapabilenin hayran olup da hemen İslâm ile müşerref olmasına sebep olan şaşaalı, nurlu bir manzara! hemen İslâm ile müşerref olmasına sebep olan şaşaalı, nurlu bir manzara!

Bunun dışında bazı kimseler için sürpriz sayılabilecek başka sevap kaynakları da vardır.Bunun dışında bazı kimseler için sürpriz sayılabilecek başka sevap kaynakları da vardır. Eğer hadîs-i şerîf olmasaydı ibadet olduğu bilinemeyecek ama çok kıymetli ibadetlerden sayılan,Eğer hadîs-i şerîf olmasaydı ibadet olduğu bilinemeyecek ama çok kıymetli ibadetlerden sayılan, ibadet zümresinden olan davranışlar vardır. Meraklandırmamak için hemen söyleyeyim. ibadet zümresinden olan davranışlar vardır. Meraklandırmamak için hemen söyleyeyim. Mesela sükut bir ibadettir. Çok kimselerin bilmediği mütefekkirâne bir sükut ibadettir.Mesela sükut bir ibadettir. Çok kimselerin bilmediği mütefekkirâne bir sükut ibadettir. Tefekkür bir ibadettir.Tefekkür bir ibadettir. Hem de bazen bir senelik bazen 60 senelik bir ömre bedel sevap kazanmaya sebep olan bir ibadettir.Hem de bazen bir senelik bazen 60 senelik bir ömre bedel sevap kazanmaya sebep olan bir ibadettir. Bu ibadetlerden bir enteresan cinsi de müslümanların birbirlerini sevmesi,Bu ibadetlerden bir enteresan cinsi de müslümanların birbirlerini sevmesi, kardeşlik ve dostluk duygusu içinde olmasıdır. Bu da bir ibadettir. Âdet tarzında bir ibadettir.kardeşlik ve dostluk duygusu içinde olmasıdır. Bu da bir ibadettir. Âdet tarzında bir ibadettir. Yani insan toplumları içinde, insanlar arasında âdet olmuş,Yani insan toplumları içinde, insanlar arasında âdet olmuş, âdet sayılan şeyler meyanında sayılan bir ibadettir. âdet sayılan şeyler meyanında sayılan bir ibadettir. Ama sevabı çok büyüktür, neticesi çok muhteşemdir, kazancı çok yüksektir.Ama sevabı çok büyüktür, neticesi çok muhteşemdir, kazancı çok yüksektir. Ve sevgiye, muhabbete, kardeşliğe, uhuvvete götüren her şey de o gayenin bereketiyle büyük sevaplıdır. Ve sevgiye, muhabbete, kardeşliğe, uhuvvete götüren her şey de o gayenin bereketiyle büyük sevaplıdır.

Selam vermek sevaptır, çünkü dostluğa götürür. Yardım etmek sevaptır.Selam vermek sevaptır, çünkü dostluğa götürür. Yardım etmek sevaptır. İyilik yapmak sevaptır. Çünkü sonunda muhabbet hâsıl eder. İyilik yapmak sevaptır. Çünkü sonunda muhabbet hâsıl eder. Hediye vermek sevaptır, çünkü araları düzeltir.Hediye vermek sevaptır, çünkü araları düzeltir. Terazinin öbür kefesinde dostluğu, muhabbeti, uhuvveti, meveddeti sarsacak şeyler de günahtır.Terazinin öbür kefesinde dostluğu, muhabbeti, uhuvveti, meveddeti sarsacak şeyler de günahtır. Gıybet günahtır; haklı olduğu halde, bir gerçeğin dille ifadesi olduğu halde günahtır.Gıybet günahtır; haklı olduğu halde, bir gerçeğin dille ifadesi olduğu halde günahtır. İftira daha büyük günahtır. Laf getirip götürmek günahtır. Dedikodu günahtır.İftira daha büyük günahtır. Laf getirip götürmek günahtır. Dedikodu günahtır. Birisini çekiştirmek günahtır. İki kimsenin arasını açmak, açıcı çalışmalar yapmak günahtır. Birisini çekiştirmek günahtır. İki kimsenin arasını açmak, açıcı çalışmalar yapmak günahtır. İki kimsenin arasını bulmak için yalan söylemek bile sevaptır. İki kimsenin arasını bulmak için yalan söylemek bile sevaptır. İki kimsenin arasını düzeltmek için yalan söylemeye müsaade verilmiştir. İki kimsenin arasını düzeltmek için yalan söylemeye müsaade verilmiştir. Arayı düzeltmek ıslâh-ı zâti'l-beyn "iki kişinin arasını düzeltmek" çok büyük sevaptır.Arayı düzeltmek ıslâh-ı zâti'l-beyn "iki kişinin arasını düzeltmek" çok büyük sevaptır. Cennet-mekân Hocamız Mehmed Zahid Kotku hazretleriCennet-mekân Hocamız Mehmed Zahid Kotku hazretleri ben Ankara'da iken bir akşam beni şaşırtan bir söz söylemişti.ben Ankara'da iken bir akşam beni şaşırtan bir söz söylemişti. Biz tabi Hocamız'ın ibadetine, zikrine, ilmine, irfanına çok büyük hayranlık duyarak bakıyoruz. Biz tabi Hocamız'ın ibadetine, zikrine, ilmine, irfanına çok büyük hayranlık duyarak bakıyoruz.

"Şu kardeşlerimizi ziyaretimiz olmasa hâlimiz nice olur, bilmem. "Şu kardeşlerimizi ziyaretimiz olmasa hâlimiz nice olur, bilmem. En büyük sevaplı bir kazancımız varsa o da bu kardeşlerimizi ziyarettendir." dedi. En büyük sevaplı bir kazancımız varsa o da bu kardeşlerimizi ziyarettendir." dedi.

Ziyaret için bir kardeşimizin evine gidiyoruz, akşam bize ziyafet çekiyor. Bu akşamki gibi.Ziyaret için bir kardeşimizin evine gidiyoruz, akşam bize ziyafet çekiyor. Bu akşamki gibi. Böyle bir ziyafet çekiyor. Yiyoruz, içiyoruz.Böyle bir ziyafet çekiyor. Yiyoruz, içiyoruz. Netice itibariyle yemeğe gidiyoruz; karnımız doyuyor, rahat ediyoruz.Netice itibariyle yemeğe gidiyoruz; karnımız doyuyor, rahat ediyoruz. O günün mide ve beden ihtiyacı karşılanmış oluyor. Ama işte Hocamız buna öyle dedi. O günün mide ve beden ihtiyacı karşılanmış oluyor. Ama işte Hocamız buna öyle dedi.

"Şu ziyaretlerimiz olmasa bilmem elimizde ne var? Başka bir şeyimiz yok." dedi. "Şu ziyaretlerimiz olmasa bilmem elimizde ne var? Başka bir şeyimiz yok." dedi.

Ben çok şaşırdım. Bizler; yeni yetişmeler, modern terbiye almış insanlar,Ben çok şaşırdım. Bizler; yeni yetişmeler, modern terbiye almış insanlar, materyalist bir muhitte yetişmiş kimseler meseleye böyle bakamıyoruz.materyalist bir muhitte yetişmiş kimseler meseleye böyle bakamıyoruz. Bakmak isteriz ama düşünsek aklımıza gelmeyen şeyler bunlar.Bakmak isteriz ama düşünsek aklımıza gelmeyen şeyler bunlar. Ancak o muhitlerin dışında yetişmiş insanlar bunları söyleyebilir.Ancak o muhitlerin dışında yetişmiş insanlar bunları söyleyebilir. Sonra cennet-mekân Hocamız'ın beni şaşırtan sözlerinden birisi;Sonra cennet-mekân Hocamız'ın beni şaşırtan sözlerinden birisi; bir Bakan arkadaşa veya bir müsteşar kardeşimize söylediği bir söz: bir Bakan arkadaşa veya bir müsteşar kardeşimize söylediği bir söz:

"Bırakın şu dünya işlerini de biraz tekkeye adam getirin." demişti."Bırakın şu dünya işlerini de biraz tekkeye adam getirin." demişti. Çünkü birisini getirdiği zaman sevap kazanacak.Çünkü birisini getirdiği zaman sevap kazanacak. Onun ömrü boyu yaptığı bütün ibadetlerden o da sevap alacak.Onun ömrü boyu yaptığı bütün ibadetlerden o da sevap alacak. Halbuki bizim gözümüzde öteki işler ne kadar büyüktür.Halbuki bizim gözümüzde öteki işler ne kadar büyüktür. Bu hususta çalışmak da ne kadar geride gibi gelir. Tabi bu bir nüfus sayımı meselesi değil.Bu hususta çalışmak da ne kadar geride gibi gelir. Tabi bu bir nüfus sayımı meselesi değil. Hani bizim tekkemizin nüfusu 1 milyon 250 bin. Ötekisi 750 bin. Berikisi 643 bin.Hani bizim tekkemizin nüfusu 1 milyon 250 bin. Ötekisi 750 bin. Berikisi 643 bin. Rakam meselesi değil. Rakam meselesi değil. Bir insan bir kardeş kazandığı zaman, bir dost kazandığı zaman cennetteBir insan bir kardeş kazandığı zaman, bir dost kazandığı zaman cennette başka hiçbir sebeple yükselemeyeceği bir yeni mertebeye çıkıyor. başka hiçbir sebeple yükselemeyeceği bir yeni mertebeye çıkıyor. Her yeni dosttan dolayı yeni bir mertebe kazanıyor. Her yeni dosttan dolayı yeni bir mertebe kazanıyor. Onun için biz büyüklerimizde tekkeye yeni derviş kazanma konusunda çok ciddi,Onun için biz büyüklerimizde tekkeye yeni derviş kazanma konusunda çok ciddi, böyle kaşları çatık, epey önemli bir çalışma azmi görürdük. Mesela babamda ben öyle görürdüm.böyle kaşları çatık, epey önemli bir çalışma azmi görürdük. Mesela babamda ben öyle görürdüm. Onun için bayağı ince hesaplar yaptığını ve bir takım talimatlar verdiğini bilirim.Onun için bayağı ince hesaplar yaptığını ve bir takım talimatlar verdiğini bilirim. Hocamız'ın hâkezâ öyle; bir kimsenin ders alması konusunda ne kadar zahmeti ihtiyar ettiğini bilirim.Hocamız'ın hâkezâ öyle; bir kimsenin ders alması konusunda ne kadar zahmeti ihtiyar ettiğini bilirim. Çünkü bu kardeşlik, âhiret kardeşliğidir. Çünkü bu kardeşlik, âhiret kardeşliğidir.

Bu kardeşliğin asıl büyük faydası âhirette görülecektir. Dünyada görülmekle kalmayacaktır.Bu kardeşliğin asıl büyük faydası âhirette görülecektir. Dünyada görülmekle kalmayacaktır. Dünyada mutlaka faydası görülüyor. Organizeli ve muhabbetli gruplar başarılı oluyorlar.Dünyada mutlaka faydası görülüyor. Organizeli ve muhabbetli gruplar başarılı oluyorlar. Bu yüzde yüz ortada olan bir husus.Bu yüzde yüz ortada olan bir husus. Azınlık bile olsalar organize oldukları zamanAzınlık bile olsalar organize oldukları zaman bulundukları muhitte sosyal başarı kazanıyorlar, idarî başarı kazanıyorlar, politik başarı kazanıyorlar.bulundukları muhitte sosyal başarı kazanıyorlar, idarî başarı kazanıyorlar, politik başarı kazanıyorlar. Bir takım haklar elde ediyorlar, bir takım haklarını rahatlıkla koruyabiliyorlar.Bir takım haklar elde ediyorlar, bir takım haklarını rahatlıkla koruyabiliyorlar. Bir takım avantajlar sağlayabiliyorlar; rahat ediyorlar, huzur içinde oluyorlar.Bir takım avantajlar sağlayabiliyorlar; rahat ediyorlar, huzur içinde oluyorlar. Sevdikleri güvendikleri insanlara sırtlarını dayamış olmanın verdiği rahatlık içinde oluyorlar.Sevdikleri güvendikleri insanlara sırtlarını dayamış olmanın verdiği rahatlık içinde oluyorlar. Atılım şuuru ve cesareti içinde oluyorlar. Ama bunlar dünyaya ait faydalar.Atılım şuuru ve cesareti içinde oluyorlar. Ama bunlar dünyaya ait faydalar. Bu faydalar küçümsenecek faydalar değil.Bu faydalar küçümsenecek faydalar değil. Biz bu muhitin içinde yaşadığımız için belki bunların bir nimet olduğunu düşünemeyiz, Biz bu muhitin içinde yaşadığımız için belki bunların bir nimet olduğunu düşünemeyiz, gözden kaçırabiliriz, kıymetini bilmeyebiliriz ama dışarıdan kimseler bunu görüyor.gözden kaçırabiliriz, kıymetini bilmeyebiliriz ama dışarıdan kimseler bunu görüyor. Alman'ın birisi müslüman olmuş. Alman'ın birisi müslüman olmuş.

"İslâm'ın en çok nesini beğendin?" diye sormuşlar. "İslâm'ın en çok nesini beğendin?" diye sormuşlar.

"Bizim Almanlar'ın arasında hiç muhabbet yoktur; "Bizim Almanlar'ın arasında hiç muhabbet yoktur; sizlerin birbirlerine muhabbetine hayran kaldım." demiş. sizlerin birbirlerine muhabbetine hayran kaldım." demiş.

Bizim işçi kardeşlerimizin birbirlerine olan davranışlarına; Alman mantığına, Alman hesabına,Bizim işçi kardeşlerimizin birbirlerine olan davranışlarına; Alman mantığına, Alman hesabına, Alman usulüne uymayan fedakârlığına hayran kalmış.Alman usulüne uymayan fedakârlığına hayran kalmış. Hani bir otobüse binersiniz, siz çıkarıp otobüs parasını verirsiniz, Hani bir otobüse binersiniz, siz çıkarıp otobüs parasını verirsiniz, arkadaşınız da çıkarır otobüs parasını verir; bu Alman usulü.arkadaşınız da çıkarır otobüs parasını verir; bu Alman usulü. Ama parayı çıkarıp önce ben vermeye çalışırsam arkadaş hop üstüme atlar;Ama parayı çıkarıp önce ben vermeye çalışırsam arkadaş hop üstüme atlar; "Aman, lütfen, vallahi olmaz, razı gelmem. Ben vereceğim." derse bu da bizim Türk usulü. "Aman, lütfen, vallahi olmaz, razı gelmem. Ben vereceğim." derse bu da bizim Türk usulü. Bu da tasavvufî usul. Hayırda önceliği ben yapayım. Diğeri Alman usulü. Bu da tasavvufî usul. Hayırda önceliği ben yapayım. Diğeri Alman usulü.

O şahıs, maddî ve materyalist şuurdan ve usulden o kadar bıkmış ki ve toplumlarıO şahıs, maddî ve materyalist şuurdan ve usulden o kadar bıkmış ki ve toplumları böyle bir fedakâr usulden o kadar mahrum ki bizim işçi kardeşlerimize hayran kalmış. böyle bir fedakâr usulden o kadar mahrum ki bizim işçi kardeşlerimize hayran kalmış. Zavallılar madende çalışırlar, doklarda çalışırlar, 60 derece sıcakta oruç tutarlar,Zavallılar madende çalışırlar, doklarda çalışırlar, 60 derece sıcakta oruç tutarlar, kaynak yaparlar, pim çakarlar.kaynak yaparlar, pim çakarlar. Ama birbirlerine muazzam bir iltifatları vardır, kardeşlikleri vardır,Ama birbirlerine muazzam bir iltifatları vardır, kardeşlikleri vardır, fedakârlıkları vardır, cömertlikleri vardır. İşte bunlara hayran kalmış. fedakârlıkları vardır, cömertlikleri vardır. İşte bunlara hayran kalmış.

Gerçekten de dünya üzerinde İslâm terbiyesi almamış başka toplumları karıştırırsanız, incelerseniz,Gerçekten de dünya üzerinde İslâm terbiyesi almamış başka toplumları karıştırırsanız, incelerseniz, göz önüne getirirseniz bunu çok net olarak görürsünüz. Bakın biz de savaşçı bir milletiz.göz önüne getirirseniz bunu çok net olarak görürsünüz. Bakın biz de savaşçı bir milletiz. Mücahitlerin çocuklarıyız, biz de mücahidiz. Asker milletiz.Mücahitlerin çocuklarıyız, biz de mücahidiz. Asker milletiz. Ezelden böyle gelmiş, ebede doğru böyle gidiyor.Ezelden böyle gelmiş, ebede doğru böyle gidiyor. Tarihimizin derinliklerinden bu tarafa doğru gidişimiz böyle, ama biz hiçbir zamanTarihimizin derinliklerinden bu tarafa doğru gidişimiz böyle, ama biz hiçbir zaman şu hain Sırplar'ın yaptığı gibi bir şey yapmamışız.şu hain Sırplar'ın yaptığı gibi bir şey yapmamışız. Bir yeri fethetmişsek kiliseyi muhafaza etmişiz, ama kiliseyi müslümanlaştırmışız;Bir yeri fethetmişsek kiliseyi muhafaza etmişiz, ama kiliseyi müslümanlaştırmışız; minber koymuşuz, mihrap koymuşuz, ama kilise durmuş.minber koymuşuz, mihrap koymuşuz, ama kilise durmuş. Papazlara dokunmamışız, kimsenin namusuna el uzatmamışız, malını yağmalamamışız.Papazlara dokunmamışız, kimsenin namusuna el uzatmamışız, malını yağmalamamışız. Üzümünün bedelini dalına bağlamışız. Üzümünün bedelini dalına bağlamışız. Acımışız; yaraladığımız insan bize esir olduğu zaman sırtımızda taşımışız, kan vermişiz.Acımışız; yaraladığımız insan bize esir olduğu zaman sırtımızda taşımışız, kan vermişiz. Esir aldığımız insanları tekrar geri göndermişiz. Bu; iki milletin, iki ümmetin terbiye farkıdır.Esir aldığımız insanları tekrar geri göndermişiz.

Bu; iki milletin, iki ümmetin terbiye farkıdır.
Ben onun için bir yazımda var gücümle kiliseye yüklendim. Ben onun için bir yazımda var gücümle kiliseye yüklendim.

"Bu terbiyesizlik sizindir. Sırp'ın bu terbiyesizliği, sizin eserinizdir."Bu terbiyesizlik sizindir. Sırp'ın bu terbiyesizliği, sizin eserinizdir. Siz bu terbiyeyi veriyorsunuz." dedim. Siz bu terbiyeyi veriyorsunuz." dedim.

İşte Makarios! İşte Sırp milletini yetiştiren kiliselerdeki adamlar!İşte Makarios! İşte Sırp milletini yetiştiren kiliselerdeki adamlar! Bu kini öğretiyorlar ve onlara böyle yapmayı meşru gösterecek Bu kini öğretiyorlar ve onlara böyle yapmayı meşru gösterecek bir ruh çarpıklığı, sakatlığı içinde yetiştiriyorlar. O onların kusuru.bir ruh çarpıklığı, sakatlığı içinde yetiştiriyorlar. O onların kusuru. Ve kanaatime göre, ben haklıyım.Ve kanaatime göre, ben haklıyım. Bunun arkasında yatan nefretle kin Hıristiyanlıktır, kilisedir, kilisenin acımasızlığıdır.Bunun arkasında yatan nefretle kin Hıristiyanlıktır, kilisedir, kilisenin acımasızlığıdır. İlk önce onun ayağa kalkması lazım. "Bu çocuktan ne istedin?İlk önce onun ayağa kalkması lazım.

"Bu çocuktan ne istedin?
Öldürdüğünü öldürmüşsün işte. Cenaze töreni yapan insana ne diye bomba atıyorsun?Öldürdüğünü öldürmüşsün işte. Cenaze töreni yapan insana ne diye bomba atıyorsun? Bunlar da nihayet ölülerini gömüyorlar, buraya niye bomba atıyorsun?Bunlar da nihayet ölülerini gömüyorlar, buraya niye bomba atıyorsun? Bu kızcağızdan ne istedin? Niye bunun orasını burasını kestin?Bu kızcağızdan ne istedin? Niye bunun orasını burasını kestin? Niye bu işi alenen yapıyorsun. Niye bu işi alenen yapıyorsun. Utanmaz mısın, yüzsüz müsün, arsız mısın, edepsiz misin?" diye hesap sorması lazım,Utanmaz mısın, yüzsüz müsün, arsız mısın, edepsiz misin?" diye hesap sorması lazım, öyle bir çıkış olması lazım; olmuyor. Neden? öyle bir çıkış olması lazım; olmuyor.

Neden?

İki toplum arasında, iki ümmet arasında terbiye farkı. İki toplum arasında, iki ümmet arasında terbiye farkı.

Biz böyle bir ümmetiz. Bizi başka vasıflara sahip kılan dinimiz İslâm, kitabımız Kur'anı Kerîm.Biz böyle bir ümmetiz. Bizi başka vasıflara sahip kılan dinimiz İslâm, kitabımız Kur'anı Kerîm. Allah'ın emri, Peygamber Efendimiz'in nasihati. Allah'ın emri, Peygamber Efendimiz'in nasihati.

"Gittiğiniz yerde çocuklara dokunmayın!"Gittiğiniz yerde çocuklara dokunmayın! İhtiyarlara, savaşamayan kimselere dokunmayın! Kadınlara dokunmayın! Ağaçları yakmayın!İhtiyarlara, savaşamayan kimselere dokunmayın! Kadınlara dokunmayın! Ağaçları yakmayın! Kendi halinde ibadet eden âbidlere, zahidlere sataşmayın! İbadethâneleri yıkmayın!Kendi halinde ibadet eden âbidlere, zahidlere sataşmayın! İbadethâneleri yıkmayın! Ancak sizinle savaşanlarla savaşın!" tavsiyesi almışlardır. Ancak sizinle savaşanlarla savaşın!" tavsiyesi almışlardır.

Bir misali her yerde anlatıyorum.Bir misali her yerde anlatıyorum. Benim hayranı olduğum, âşıkı olduğum Abdullah b. Mübarek hazretleriBenim hayranı olduğum, âşıkı olduğum Abdullah b. Mübarek hazretleri Tarsus'ta cihat ederken bir kâfiri yakalamış. Karşı karşıya savaşıyorlar.Tarsus'ta cihat ederken bir kâfiri yakalamış. Karşı karşıya savaşıyorlar. Ama kâfir zorlu çıkmış. Çarpışıyorlar, çarpışıyorlar, çarpışıyorlar.Ama kâfir zorlu çıkmış. Çarpışıyorlar, çarpışıyorlar, çarpışıyorlar. Bu birinci sınıf mücahit, mübariz, silahşör ve usta bir savaşçı olmasına rağmen kâfiri yenemiyor. Bu birinci sınıf mücahit, mübariz, silahşör ve usta bir savaşçı olmasına rağmen kâfiri yenemiyor. Bakıyor ki namaz vakti geçecek. Bakıyor ki namaz vakti geçecek.

"Savaşa ara verelim. Benim ibadetim var, namaz kılmam lazım." diyor. "Savaşa ara verelim. Benim ibadetim var, namaz kılmam lazım." diyor.

"Senin ibadetin varsa benim de ibadetim var. Tamam, ara verelim." diyor. "Senin ibadetin varsa benim de ibadetim var. Tamam, ara verelim." diyor.

Hıristiyan atıyla öbür tarafa gidiyor. Hıristiyan atıyla öbür tarafa gidiyor. Bizim Abdullah b. Mübarek hazretleri atıyla bu tarafa gidiyor.Bizim Abdullah b. Mübarek hazretleri atıyla bu tarafa gidiyor. Dereden abdest alıyor, namazını kılıyor. Ötekisi de iniyor; kendi usulüne göre ibadet edecek.Dereden abdest alıyor, namazını kılıyor. Ötekisi de iniyor; kendi usulüne göre ibadet edecek. Abdullah b. Mübarek hazretleri hatırından şöyle geçiriyor: Abdullah b. Mübarek hazretleri hatırından şöyle geçiriyor:

"Atın üstündeyken ben bu adamı yakalayamadım, tepeleyemedim."Atın üstündeyken ben bu adamı yakalayamadım, tepeleyemedim. Hazır şimdi aşağıya inmişken saldırayım üstüne. Yerde nasıl olsa haklarım.Hazır şimdi aşağıya inmişken saldırayım üstüne. Yerde nasıl olsa haklarım. Nasıl olsa kâfir, gayrimüslim." diye düşünüyor. Nasıl olsa kâfir, gayrimüslim." diye düşünüyor.

Fakat içinden bir ses ona şu âyet-i kerîmeyi hatırlatıyor: Fakat içinden bir ses ona şu âyet-i kerîmeyi hatırlatıyor:

İnne'l-ahde kâne mes'ûlâ. "Yaptığın ahitten mesulsün." İnne'l-ahde kâne mes'ûlâ. "Yaptığın ahitten mesulsün."

"Allah sana ahdini sorar. Ahdettin, söz verdin, bir anlaşma yaptın."Allah sana ahdini sorar. Ahdettin, söz verdin, bir anlaşma yaptın. Onun hükmüne uyup uymamaktan Allah seni mesul tutar, uymak zorundasın." âyet-i kerîmesini hatırlıyor,Onun hükmüne uyup uymamaktan Allah seni mesul tutar, uymak zorundasın." âyet-i kerîmesini hatırlıyor, Allah tarafından ona hatırlatılıyor.Allah tarafından ona hatırlatılıyor. O zaman şöyle bir düşünüyor, irkiliyor ve başlıyor ağlamaya.O zaman şöyle bir düşünüyor, irkiliyor ve başlıyor ağlamaya. Öbür adam da zaten kuşkulu; uzakta, arada mesafe var amaÖbür adam da zaten kuşkulu; uzakta, arada mesafe var ama bakıyor ki çarpıştığı adam, silahşör, karşı taraftaki ağlıyor. bakıyor ki çarpıştığı adam, silahşör, karşı taraftaki ağlıyor.

"Ne ağlıyorsun be?" diyor. "Senin yüzünden Rabbim beni azarladı, ondan ağlıyorum." diyor. "Ne ağlıyorsun be?" diyor.

"Senin yüzünden Rabbim beni azarladı, ondan ağlıyorum." diyor.

"O nasıl şey, nasıl azarladı?" diyor. "O nasıl şey, nasıl azarladı?" diyor.

"İşte ben niyetimden şöyle geçirdim."İşte ben niyetimden şöyle geçirdim. Sen attan inmişken; ‘Şimdi yakalarım, nasıl olsa yenerim.' diye sana saldırmayı düşündüm,Sen attan inmişken; ‘Şimdi yakalarım, nasıl olsa yenerim.' diye sana saldırmayı düşündüm, ama Allah ‘Ahdine sadık ol, ahdinden mesul olursun!' diye içimden beni ihtar etti. ama Allah ‘Ahdine sadık ol, ahdinden mesul olursun!' diye içimden beni ihtar etti. Senin yüzünden azar işittim.Senin yüzünden azar işittim. Halbuki ben buraya ‘Sevaplı bir şey yapayım, cihat edeyim, sevap kazanayım.' diye gelmiştim.Halbuki ben buraya ‘Sevaplı bir şey yapayım, cihat edeyim, sevap kazanayım.' diye gelmiştim. "Bu duygumdan dolayı azar işittim, Rabbimin yanında derecem düştü.' diye ağlıyorum." deyince"Bu duygumdan dolayı azar işittim, Rabbimin yanında derecem düştü.' diye ağlıyorum." deyince karşısındaki adam allak bullak oluyor. karşısındaki adam allak bullak oluyor.

Bakıyor ki evet, karşısındakinde bir ağlama var. Bakıyor ki evet, karşısındakinde bir ağlama var.

Erkek de ağlar mı? Ağlar. Ama bunun ağlaması bir başka ağlama. Erkek de ağlar mı?

Ağlar. Ama bunun ağlaması bir başka ağlama.

Hz. Ömer de çok ağlardı. Gözyaşları yanaklarına iz yapmıştı. Ağlıyor ama ağlama sebebi bu.Hz. Ömer de çok ağlardı. Gözyaşları yanaklarına iz yapmıştı. Ağlıyor ama ağlama sebebi bu. "Ahdine sadık ol!" diye Allah kendisine mânevî bakımdan bir ihtarda bulunmuş."Ahdine sadık ol!" diye Allah kendisine mânevî bakımdan bir ihtarda bulunmuş. "Allah indinde derecem azaldı." diye ağlıyor. "Allah indinde derecem azaldı." diye ağlıyor.

Böyle bir insanı sevmemek mümkün mü? Böyle bir dini sevmemek mümkün mü? Böyle bir insanı sevmemek mümkün mü?

Böyle bir dini sevmemek mümkün mü?

Adam kelime-i şehâdet getiriyor, müslüman oluyor. Sarılıyorlar, kardeş oluyorlar.Adam kelime-i şehâdet getiriyor, müslüman oluyor. Sarılıyorlar, kardeş oluyorlar. Az önce birbiriyle çarpışan insanlar, bu iki kişi birbiriyle kardeş oluyor. Bizim dinimiz bu.Az önce birbiriyle çarpışan insanlar, bu iki kişi birbiriyle kardeş oluyor. Bizim dinimiz bu. Bizim dinimizin en önemli noktalarından birisi kalp kazanmaktır, gönül kazanmaktır,Bizim dinimizin en önemli noktalarından birisi kalp kazanmaktır, gönül kazanmaktır, insan sevindirmektir, gönül almaktır. insan sevindirmektir, gönül almaktır.

"Ve bizim indimizde mü'minin kalbi,"Ve bizim indimizde mü'minin kalbi, Kâbe-i Müşerrefe'den daha kıymetlidir." diye hadîs-i şerîfle sabittir. Kâbe-i Müşerrefe'den daha kıymetlidir." diye hadîs-i şerîfle sabittir.

Efendimiz söylemeseydi dilimizle biz bu sözü söylemeye, telaffuz etmeye cesaret edemezdik. Efendimiz söylemeseydi dilimizle biz bu sözü söylemeye, telaffuz etmeye cesaret edemezdik.

"Mü'minin kalbi, Kâbe-i Müşerrefe'den daha kıymetlidir." "Mü'minin kalbi, Kâbe-i Müşerrefe'den daha kıymetlidir."

Mü'minin kalbini yıkmak, Kâbe'yi yıkmak gibi. Aynı önemdedir ve daha önemlidir. Mü'minin kalbini yıkmak, Kâbe'yi yıkmak gibi. Aynı önemdedir ve daha önemlidir.

Dost olmak, gönül yapmak o derecede sevaplıdır. İşte bizim asıl yapmamız gereken işler bunlar.Dost olmak, gönül yapmak o derecede sevaplıdır. İşte bizim asıl yapmamız gereken işler bunlar. Zaten bizim bir tarikat, bir tekke mensubu olmamıza rağmen Zaten bizim bir tarikat, bir tekke mensubu olmamıza rağmen boyumuzdan büyük işlere kalkışmamızın sebebi nedir? Kendi başımıza geçimimizi sağlayamıyor muyuz? boyumuzdan büyük işlere kalkışmamızın sebebi nedir?

Kendi başımıza geçimimizi sağlayamıyor muyuz?

Geçimimiz yerinde değil mi? Ticaretimiz yerinde değil mi? Geçimimiz yerinde değil mi?

Ticaretimiz yerinde değil mi?

Hayır! Zenginiz; milyonlarımız var milyarlarımız var,Hayır! Zenginiz; milyonlarımız var milyarlarımız var, evlerimiz var apartmanlarımız var, ama bağışlıyoruz.evlerimiz var apartmanlarımız var, ama bağışlıyoruz. Ondan sonra da koşturuyoruz, ırgat gibi çalışıyoruz. Ondan sonra da koşturuyoruz, ırgat gibi çalışıyoruz.

"Falanca vakfın filanca işini yapacağım."Falanca vakfın filanca işini yapacağım. Falanca Kur'an kursunun şu işini tamamlayacağım." diyoruz; azar işitiyoruz,Falanca Kur'an kursunun şu işini tamamlayacağım." diyoruz; azar işitiyoruz, avuç açıyoruz, istiyoruz, yalvarıyoruz, yakarıyoruz. Bunları niye yapıyoruz? avuç açıyoruz, istiyoruz, yalvarıyoruz, yakarıyoruz.

Bunları niye yapıyoruz?

"Bir takım hizmetler üretelim de bir takım insanların gönlü hoş olsun,"Bir takım hizmetler üretelim de bir takım insanların gönlü hoş olsun, Allah'ın rızasını kazanalım." diye yapıyoruz. Vakfımızın gayesi de bu.Allah'ın rızasını kazanalım." diye yapıyoruz.

Vakfımızın gayesi de bu.
Eğitim, dostluk, yardımlaşma. Öteki vakfımızın gayesi de o. İlim, kültür, sanat. Eğitim, dostluk, yardımlaşma. Öteki vakfımızın gayesi de o. İlim, kültür, sanat. Ama hepsi bizim insanımıza hizmete yönelik. Üçüncü vakfımız Sağlık Vakfı'nın gayesi de o.Ama hepsi bizim insanımıza hizmete yönelik. Üçüncü vakfımız Sağlık Vakfı'nın gayesi de o. İnsanımıza sağlık yönünden hizmetlerde bulunmak.İnsanımıza sağlık yönünden hizmetlerde bulunmak. Ve biz böylece dünya mesleklerimizi de yavaş yavaş bu hizmetlerin içine yerleştirmeye başladık.Ve biz böylece dünya mesleklerimizi de yavaş yavaş bu hizmetlerin içine yerleştirmeye başladık. Kendi kendimize dedik ki bir mesleğimiz var, nasıl olsa şu fânî dünya için çalışıyoruz, Kendi kendimize dedik ki bir mesleğimiz var, nasıl olsa şu fânî dünya için çalışıyoruz, ama bu çalışmamız aynı zamanda bir vakfın içinde çalışma da olsun. ama bu çalışmamız aynı zamanda bir vakfın içinde çalışma da olsun. Veya yan çalışma olarak vakfın içinde bir çalışmamız olsun. Böylece sevap kazanalım. Veya yan çalışma olarak vakfın içinde bir çalışmamız olsun. Böylece sevap kazanalım.

Çeşitli şirketler kurduk. Şu anda içinde, salonunda oturduğumuz şu müessese deÇeşitli şirketler kurduk. Şu anda içinde, salonunda oturduğumuz şu müessese de müesseselerimizden birisi; bir eğitim müessesemiz.müesseselerimizden birisi; bir eğitim müessesemiz. Daha başka nice müessesemiz var.Daha başka nice müessesemiz var. Ve bu müesseselerimizde çalışmış kardeşlerimiz var; kuruluşunda emeği geçen,Ve bu müesseselerimizde çalışmış kardeşlerimiz var; kuruluşunda emeği geçen, fiilen yıllarını vermiş olan, koşturmuş olan, başka yerlerde daha çok para alabilecekkenfiilen yıllarını vermiş olan, koşturmuş olan, başka yerlerde daha çok para alabilecekken burada daha az maaşa razı olmuş olan. burada daha az maaşa razı olmuş olan. Veyahut hiç para almadan Allah rızası için bizim işlerimizdeVeyahut hiç para almadan Allah rızası için bizim işlerimizde fî sebilillah, hasbetenlillah koşturmuş olan kardeşlerimiz var. fî sebilillah, hasbetenlillah koşturmuş olan kardeşlerimiz var.

Bu akşamın toplantısının, şu toplanmamızın amacı gayesi bu kardeşlerimize şükranlarımızı arz etmek. Bu akşamın toplantısının, şu toplanmamızın amacı gayesi bu kardeşlerimize şükranlarımızı arz etmek.

"Şu kadar sene çalıştınız, Allah razı olsun!" demek."Şu kadar sene çalıştınız, Allah razı olsun!" demek. "Haklarını helal etsinler." diye helallik istemek ve onların dualarını kazanmak. "Haklarını helal etsinler." diye helallik istemek ve onların dualarını kazanmak.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi yolunda daim eylesin. Birbirimizle muhabbetli eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi yolunda daim eylesin.

Birbirimizle muhabbetli eylesin.
Gönüllerimizi birbirimizle cem ve telif eylesin. İhtilafâtı ve buğz u adâveti izale eylesin.Gönüllerimizi birbirimizle cem ve telif eylesin. İhtilafâtı ve buğz u adâveti izale eylesin. Daima rızasını kazanmaya yönelik sevaplı işlerle, fiillerle, Daima rızasını kazanmaya yönelik sevaplı işlerle, fiillerle, teşebbüslerle ömrümüzü geçirmeyi nasip eylesin.teşebbüslerle ömrümüzü geçirmeyi nasip eylesin. Cümlenize cümlemize hayırlı, sevaplı, ecirli, verimli, uzun,Cümlenize cümlemize hayırlı, sevaplı, ecirli, verimli, uzun, sıhhatli, afiyetli, huzurlu, saadetli ömürler nasip eylesin.sıhhatli, afiyetli, huzurlu, saadetli ömürler nasip eylesin. Huzur içinde emaneti teslim edip ebedî yurdumuz olan âhirete, Rabbimiz'in huzuruna sevdiği,Huzur içinde emaneti teslim edip ebedî yurdumuz olan âhirete, Rabbimiz'in huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak yüz aklığıyla alın açıklığıyla varmayı nasip eylesin. razı olduğu kullar olarak yüz aklığıyla alın açıklığıyla varmayı nasip eylesin. Sa'yleriniz meşkûr olsun, amelleriniz makbul olsun, sevabınız çok olsun.Sa'yleriniz meşkûr olsun, amelleriniz makbul olsun, sevabınız çok olsun. Allah hepinizden razı olsun. Allah hepinizden razı olsun.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâh. es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâh.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2