Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Söz ve Tefekkür

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Şa'bân 1420 / 26.11.1999
AKRA- Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Belâ İnsanın Diline Bağlı, Tefekkürün Önemi, Az Yemek, Büyüklere Hürmet, Bakara ve Yâsin Sûresi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Söz ve Tefekkür

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

18 Şa'bân 1420 / 26.11.1999
AKRA- Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.
Belâ İnsanın Diline Bağlı, Tefekkürün Önemi, Az Yemek, Büyüklere Hürmet, Bakara ve Yâsin Sûresi, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh. es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh.

Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Cenâb-ı Hak cümlenizin, cümlemizin yardımcısı olsun.Allah'ın selamı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun. Cenâb-ı Hak cümlenizin, cümlemizin yardımcısı olsun. Hayırları işlemeye gayret, kuvvet versin, şerlerden uzak eylesin.Hayırları işlemeye gayret, kuvvet versin, şerlerden uzak eylesin. Bu mübarek ayların, günlerin, gecelerin bereketinden,Bu mübarek ayların, günlerin, gecelerin bereketinden, güzelliklerinden faydalanmayı cümlemize nasip eylesin. güzelliklerinden faydalanmayı cümlemize nasip eylesin.

Kurayla açtığımız sayfadan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemKurayla açtığımız sayfadan Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden okuyorum. Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden okuyorum.

Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh'in rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: Ebu'd-Derdâ radıyallahu anh'in rivayet ettiği bir hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:

el-Belâü müvekkelün bi'l-kavli mâ kâle abdün bi-şey'in lâ ef'alühû illâ tereke'ş-şeytânü külle şey'in mine'l-eşyâiel-Belâü müvekkelün bi'l-kavli mâ kâle abdün bi-şey'in lâ ef'alühû illâ tereke'ş-şeytânü külle şey'in mine'l-eşyâi fe-velia bi-zâlike minhü hattâ yü'simehû. fe-velia bi-zâlike minhü hattâ yü'simehû.

Sadaka Resûlullah fîma kâl ev kema kâl. Sadaka Resûlullah fîma kâl ev kema kâl.

"Bela insanın diline bağlanmıştır. "Bela insanın diline bağlanmıştır. Diliyle, konuşmasıyla insanoğlu kendisi belayı kendisine cezbettirir.Diliyle, konuşmasıyla insanoğlu kendisi belayı kendisine cezbettirir. Konuşmayı düzgün yapmazsa uygunsuz konuşur,Konuşmayı düzgün yapmazsa uygunsuz konuşur, uygunsuz söz söylerse bela kendisine cezbolur gelir, çekilir." uygunsuz söz söylerse bela kendisine cezbolur gelir, çekilir."

Onun için insanın düşünerek konuşması lazım. Onun için insanın düşünerek konuşması lazım.

Yunus Emre'nin şiirini biliyoruz: Yunus Emre'nin şiirini biliyoruz:

Söz ola kese savaşı. Söz ola kese savaşı.

Söz ola bitire başı (veya kestire başı.) Söz ola bitire başı (veya kestire başı.)

Söz ola ağulu aşı. Söz ola ağulu aşı.

Yağ ile bal ede bir söz. Yağ ile bal ede bir söz.

Söz insanı cennete de sokuyor, cennetlik de ediyor, yanlış konuşursa cehennemlik de edebiliyor.Söz insanı cennete de sokuyor, cennetlik de ediyor, yanlış konuşursa cehennemlik de edebiliyor. Hatta laubali konuşursa "Alay, şaka veya mizah yapacağım." derken bile insan bazen Hatta laubali konuşursa "Alay, şaka veya mizah yapacağım." derken bile insan bazen istemeden kötü durumlara düşebilir, insana bela da öyle gelir. istemeden kötü durumlara düşebilir, insana bela da öyle gelir.

Bir kul bir şey için "Onu yapmayacağım, şu işi yapmayacağım." derse büyük konuşmuş oluyor,Bir kul bir şey için "Onu yapmayacağım, şu işi yapmayacağım." derse büyük konuşmuş oluyor, sanki kendisi her şeyi yapabilecek veya yapamayacak iktidardaymış gibi, "inşaallah" demeden, sanki kendisi her şeyi yapabilecek veya yapamayacak iktidardaymış gibi, "inşaallah" demeden, Allah'a sığınmadan, tevekkül etmeden, tevazu göstermeden "Şunu yapmayacağım. Allah'a sığınmadan, tevekkül etmeden, tevazu göstermeden "Şunu yapmayacağım. Günaha düşmeyeceğim, şu hatayı yapmayacağım, yanlış iş yapmayacağım, şunu başaracağım…" dedi mi, Günaha düşmeyeceğim, şu hatayı yapmayacağım, yanlış iş yapmayacağım, şunu başaracağım…" dedi mi, sözü âdâbına uygun olmadan, uygunsuz bir tarzda yüksek perdeden atarak, efelenerek dedi mi; sözü âdâbına uygun olmadan, uygunsuz bir tarzda yüksek perdeden atarak, efelenerek dedi mi;

İllâ tereke'ş-şeytânü külle şey'in mine'l-eşyâi. "Şeytan yapacağı her türlü işi bırakır.İllâ tereke'ş-şeytânü külle şey'in mine'l-eşyâi. "Şeytan yapacağı her türlü işi bırakır. " Fe-velia bi-zâlike minhü hattâ yü'simehû. "O işi ona yaptırıncaya kadar peşine düşer" Fe-velia bi-zâlike minhü hattâ yü'simehû. "O işi ona yaptırıncaya kadar peşine düşer ve onu 'Yapmayacağım.' dediği şeyi ondan sâdır eder, yaptırır. Şeytan yakasına yapışır." ve onu 'Yapmayacağım.' dediği şeyi ondan sâdır eder, yaptırır. Şeytan yakasına yapışır."

Şeytana o müsaadeyi, fırsatı veren de Cenâb-ı Hak. Şeytana o müsaadeyi, fırsatı veren de Cenâb-ı Hak.

Neden? Neden?

Büyük konuştu; hidayetin, dalâletin Allah'tan olduğunu düşünmedi; "Kendim yaparım." dedi.Büyük konuştu; hidayetin, dalâletin Allah'tan olduğunu düşünmedi; "Kendim yaparım." dedi. Kendine güvendi. Halbuki insanoğlu âciz bir mahluk! Hepimiz nâçarız; çaresiziz, güçsüzüz, kuvvetsiziz. Kendine güvendi. Halbuki insanoğlu âciz bir mahluk! Hepimiz nâçarız; çaresiziz, güçsüzüz, kuvvetsiziz. Allah'ın verdiği güçle kuvvetle yürüyoruz. Allah'ın verdiği güçle kuvvetle yürüyoruz. Allah'ın verdiği güçle, kuvvetle, akılla, fikirle hareket ediyoruz.Allah'ın verdiği güçle, kuvvetle, akılla, fikirle hareket ediyoruz. Allah yardım ederse Cenâb-ı Hakk'ın yolunda yürüyebiliriz. Cenâb-ı Hak'tan; Allah yardım ederse Cenâb-ı Hakk'ın yolunda yürüyebiliriz. Cenâb-ı Hak'tan;

İhdina's-sırâta'l-müstakîm. "Yâ Rabbi! Bizi evvelki şaşırmış ümmetlerin yoluna,İhdina's-sırâta'l-müstakîm. "Yâ Rabbi! Bizi evvelki şaşırmış ümmetlerin yoluna, gazaba uğramış milletlerin yoluna düşürme de sırât-ı müstakîme sevk eyle.gazaba uğramış milletlerin yoluna düşürme de sırât-ı müstakîme sevk eyle. Bize yardım eyle!" diye diliyoruz. Bize yardım eyle!" diye diliyoruz.

Ve'ffiknâ bi-mâ tuhibbü ve terdâ.Ve'ffiknâ bi-mâ tuhibbü ve terdâ. "Yâ Rabbi! Sevdiğin, razı olduğun işlere, sözlere, hareketlere bizi muvaffak eyle!" diyoruz. "Yâ Rabbi! Sevdiğin, razı olduğun işlere, sözlere, hareketlere bizi muvaffak eyle!" diyoruz.

Muvaffakiyeti vermek; yapma gücünü, imkânlarını hazırlayıp vermek Cenâb-ı Hak'tan. Muvaffakiyeti vermek; yapma gücünü, imkânlarını hazırlayıp vermek Cenâb-ı Hak'tan.

Kul da o hazır şartlar içinde âdâbına riayet ettiği için Allah ona nasip ediyor, o işi yapabiliyor.Kul da o hazır şartlar içinde âdâbına riayet ettiği için Allah ona nasip ediyor, o işi yapabiliyor. Yoksa yapamazdı. Büyükten, yüksek perdeden konuşunca da;Yoksa yapamazdı. Büyükten, yüksek perdeden konuşunca da; "Yapmayacağım." dediği şeyi şeytan ona yaptırtır. "Yapacağım." dediği şey için de Allah güç vermez. "Yapmayacağım." dediği şeyi şeytan ona yaptırtır. "Yapacağım." dediği şey için de Allah güç vermez.

Hadi bakalım, gücün kuvvetin yokken nasıl yapacaksın? Hadi bakalım, gücün kuvvetin yokken nasıl yapacaksın?

Felç gelir, mâniler çıkar vs. yapamaz! Felç gelir, mâniler çıkar vs. yapamaz!

Onun için her şeyin Allah'ın yardımıyla olduğunu, Allah'tan olduğunu,Onun için her şeyin Allah'ın yardımıyla olduğunu, Allah'tan olduğunu, hatta ibadete taate hayrât u hasenâta gücün kuvvetin bile Allah'tan olduğunu müdrik olarak, hatta ibadete taate hayrât u hasenâta gücün kuvvetin bile Allah'tan olduğunu müdrik olarak, Allah'ın kulu olduğunu bilerek edeple hareket etmek lazım. Allah'ın kulu olduğunu bilerek edeple hareket etmek lazım. Yüksek perdeden, atarak tutarak, iddialı, palavralı konuşmamak lazım. Yüksek perdeden, atarak tutarak, iddialı, palavralı konuşmamak lazım.

"Yarın şu işi yapacağım." "İnşallah" demek lazım. "Yarın şu işi yapacağım." "İnşallah" demek lazım. "Allah dilerse, Allah'ın izniyle yapacağım!""Allah dilerse, Allah'ın izniyle yapacağım!" Çünkü belki yarına sağ çıkamazsın, belki gideceğin yere gidemezsin, Çünkü belki yarına sağ çıkamazsın, belki gideceğin yere gidemezsin, o yapacağın işin ortamı müsait olmaz, belki işi beraber yapacağın kişi gelmez…o yapacağın işin ortamı müsait olmaz, belki işi beraber yapacağın kişi gelmez… Bir işin oluşması için nice nice sayısız esbâb yani sebepler vesileler,Bir işin oluşması için nice nice sayısız esbâb yani sebepler vesileler, şartlar bir araya geliyor da o iş öyle oluyor.şartlar bir araya geliyor da o iş öyle oluyor. Bunların hepsinin sağlanması Cenâb-ı Hakk'ın takdiriyle mukeddarâtla her şeye kâdir olan Bunların hepsinin sağlanması Cenâb-ı Hakk'ın takdiriyle mukeddarâtla her şeye kâdir olan Allahu Teâlâ hazretlerinin verdiği güçle, kuvvetle, imkânla oluyor. Allahu Teâlâ hazretlerinin verdiği güçle, kuvvetle, imkânla oluyor. Yoksa kişi, her şeyi kendi başına yapamıyor, yapamaz, hiçbir zaman yapamaz.Yoksa kişi, her şeyi kendi başına yapamıyor, yapamaz, hiçbir zaman yapamaz. Bir an bile hayatını sürdüremez. Bir an bile hayatını sürdüremez.

Kalbi atmadığı zaman ömrü bitiyor. Kalp çalışıp dururken duruverse bitiyor.Kalbi atmadığı zaman ömrü bitiyor. Kalp çalışıp dururken duruverse bitiyor. Beyindeki bir damar tıkanıverse yapamıyor. Bu aczini bilip Allah'a sığınmalı. Beyindeki bir damar tıkanıverse yapamıyor. Bu aczini bilip Allah'a sığınmalı. Biz de her işimizde öyle yapmalıyız. Biz de her işimizde öyle yapmalıyız.

"Yâ Rabbi! Zaten ben her işimi senin verdiğin güçle, kuvvetle yapabiliyorum. "Yâ Rabbi! Zaten ben her işimi senin verdiğin güçle, kuvvetle yapabiliyorum. Güç kuvvet vermezsen yapamam, tevfîkini refîk etmezsen bu şeytanın hilelerini de anlayamam, Güç kuvvet vermezsen yapamam, tevfîkini refîk etmezsen bu şeytanın hilelerini de anlayamam, yanılabilirim, şaşırabilirim. yanılabilirim, şaşırabilirim. Bu dünyanın âlâyişine kapılabilirim. Nefsin oyunlarına karşı duramam." Bu dünyanın âlâyişine kapılabilirim. Nefsin oyunlarına karşı duramam."

Çünkü nefis bir şeyi kuvvetle istedi mi nefsin arzusunun karşısında durmak çok zor,Çünkü nefis bir şeyi kuvvetle istedi mi nefsin arzusunun karşısında durmak çok zor, çok büyük eğitimle olur.çok büyük eğitimle olur. O da yine Allah'ın yardımıyla olur: O da yine Allah'ın yardımıyla olur:

İnne'n-nefse le-emmâretün bi's-sûi illâ mâ rahime Rabbî. "İnsanın nefsi kötülükleri yaptırtır.İnne'n-nefse le-emmâretün bi's-sûi illâ mâ rahime Rabbî. "İnsanın nefsi kötülükleri yaptırtır. Allah'ın lütfedip merhamet edip korudukları korunur, korumadıkları korunmaz." Allah'ın lütfedip merhamet edip korudukları korunur, korumadıkları korunmaz."

O da bir edepsizlik yapmıştır, işin içinde bir saygısızlık vardır;O da bir edepsizlik yapmıştır, işin içinde bir saygısızlık vardır; ahlâkında, düşüncesinde kulluğa uymayan bir kusur vardır; ondan olur. ahlâkında, düşüncesinde kulluğa uymayan bir kusur vardır; ondan olur.

Onun için her şeyden önce edep geliyor. İlim bile geride.Onun için her şeyden önce edep geliyor. İlim bile geride. Yani insan edebini takınırsa Allah yardım eder, her şey olur. Allah ile olur, Allah'ın yardımıyla olur. Yani insan edebini takınırsa Allah yardım eder, her şey olur. Allah ile olur, Allah'ın yardımıyla olur.

Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah'ın anlamı bu! Yoksa "Yapacağım." derse yapamaz.Lâ havle ve lâ kuvvete illâ billah'ın anlamı bu! Yoksa "Yapacağım." derse yapamaz. "Yapmayacağım." derse de şeytan peşine düşer, yaptırtır. "Yapmayacağım." derse de şeytan peşine düşer, yaptırtır.

Günahkârı da ayıplamaya gelmez. Günahkârı ayıplarsın; Günahkârı da ayıplamaya gelmez. Günahkârı ayıplarsın;

"Tüh, edepsiz! Nasıl yaptı? Böyle şey yapılır mı? Ben olsaydım yapmazdım." "Tüh, edepsiz! Nasıl yaptı? Böyle şey yapılır mı? Ben olsaydım yapmazdım."

Ha! Sen olsaydın yapmaz mıydın bakayım? Başına o şartları getireyim de görelim,Ha! Sen olsaydın yapmaz mıydın bakayım? Başına o şartları getireyim de görelim, sen "Yapmam." dediğin şeyi yapmayacak mısın? sen "Yapmam." dediğin şeyi yapmayacak mısın? Allah o şartları başına getirir ve sonunda bir de bakarsın,Allah o şartları başına getirir ve sonunda bir de bakarsın, o adam tenkit ettiği o günahın aynının beterini işlemiş.o adam tenkit ettiği o günahın aynının beterini işlemiş. Onun için daima Allah'a sığınalım, büyük konuşmayalım ve Cenâb-ı Hakk'ın yardımını isteyelim. Onun için daima Allah'a sığınalım, büyük konuşmayalım ve Cenâb-ı Hakk'ın yardımını isteyelim.

Aynı sayfadan ikinci hadîs-i şerîf: Aynı sayfadan ikinci hadîs-i şerîf:

İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan Abdullah b. Abbas rivayet etmiş.İbn Abbas radıyallahu anhümâ'dan Abdullah b. Abbas rivayet etmiş. Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor: Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

el-Bataru fi'd-dîni kılletü't-tefekküri ve fi'l-ibâdeti kılletü't-taami. el-Bataru fi'd-dîni kılletü't-tefekküri ve fi'l-ibâdeti kılletü't-taami.

Batar, "az düşünmektir." Batar, "az düşünmektir."

İbadette iyi kulluk etmek de "az yemektir." İbadette iyi kulluk etmek de "az yemektir."

Batar nedir? Be, tı, r harfleri ile batar Batar nedir? Be, tı, r harfleri ile batar

1. "Kibirlenmek" demek. Karşısına hak söz, iş, doğru söz, hakikat geldiği zaman nefsinden,1. "Kibirlenmek" demek. Karşısına hak söz, iş, doğru söz, hakikat geldiği zaman nefsinden, kibrinden, onurundan onu kabul etmemek. kibrinden, onurundan onu kabul etmemek. Böyle bir "kibirlenmek" mânasına geliyor. Böyle bir "kibirlenmek" mânasına geliyor.

2."Vurdumduymazlık, fazla şımarmak" mânasına geliyor. Buradaki "batar" bir kusur.2."Vurdumduymazlık, fazla şımarmak" mânasına geliyor. Buradaki "batar" bir kusur. Hakkı kabul etmemek, burnu havada olmak nedir? Hakkı kabul etmemek, burnu havada olmak nedir?

Kılletü't-tefekkür. Az düşünmekten, tefekkürün azlığından olur. Kılletü't-tefekkür. Az düşünmekten, tefekkürün azlığından olur.

Biliyorsunuz; dinimiz en büyük, en sevaplı işin "tefekkür" olduğunu bildiriyor.Biliyorsunuz; dinimiz en büyük, en sevaplı işin "tefekkür" olduğunu bildiriyor. Bu sözü üniversitelerin kapısına yazmalıyız. Okulların, mekteplerin kapılarına yazmalıyız; Bu sözü üniversitelerin kapısına yazmalıyız. Okulların, mekteplerin kapılarına yazmalıyız; okul değil "mektep" çünkü! Okul, "ekol" sözünden bozma bir kelime. okul değil "mektep" çünkü! Okul, "ekol" sözünden bozma bir kelime.

Mekteplere, dershanelere yazmalıyız.Mekteplere, dershanelere yazmalıyız. Evimize, odamıza yazmalıyız, çalıştığımız, kitap okuduğumuz masamızın üstüne yazmalıyız: Evimize, odamıza yazmalıyız, çalıştığımız, kitap okuduğumuz masamızın üstüne yazmalıyız:

Lâ ibâdete ke't-tefekkür. Tefekkürü saatin hayrun min ibâdeti senetin.Lâ ibâdete ke't-tefekkür. Tefekkürü saatin hayrun min ibâdeti senetin. "İbadetlerin içinde düşünmek kadar sevaplı ibadet arasan bulunmaz."İbadetlerin içinde düşünmek kadar sevaplı ibadet arasan bulunmaz. İbadetlerin sevap bakımından en büyüğü tefekkürdür. İbadetlerin sevap bakımından en büyüğü tefekkürdür. Bir saatlik tefekkür, insana bazen bir senelik ibadetin sevabını kazandırır,Bir saatlik tefekkür, insana bazen bir senelik ibadetin sevabını kazandırır, bazen 60 yıllık ibadetin sevabını kazandırır." bazen 60 yıllık ibadetin sevabını kazandırır."

İyi şeyler düşünürse çok iyi şey düşünürseİyi şeyler düşünürse çok iyi şey düşünürse Cenâb-ı Hakk'ın rızasına uygun şeyi düşünürse çok güzel sevaplar kazanır. Cenâb-ı Hakk'ın rızasına uygun şeyi düşünürse çok güzel sevaplar kazanır.

Tefekkür ibadettir, hatta tefekküre fırsat tanıdığı için sükut da ibadettir. Tefekkür ibadettir, hatta tefekküre fırsat tanıdığı için sükut da ibadettir.

Sükut ibadet! Sükut ibadet!

Neden? Neden?

Sükût ettiği zaman, gevezelenmediği, boş konuşmadığı, mâlâyâni,Sükût ettiği zaman, gevezelenmediği, boş konuşmadığı, mâlâyâni, işe yaramaz laflar söylemediği zaman o boşlukta insan düşünme fırsatı buluyor. işe yaramaz laflar söylemediği zaman o boşlukta insan düşünme fırsatı buluyor. Düşünme fırsatı bulduğu için sükut da ibadettir. Düşünme fırsatı bulduğu için sükut da ibadettir. Halvet, tenhalık; uzlet, yalnızlık; itikâf, bir kenara çekilmek,Halvet, tenhalık; uzlet, yalnızlık; itikâf, bir kenara çekilmek, din kitaplarımızın uzleti enâm dediği, "insanlardan uzaklaşmak." din kitaplarımızın uzleti enâm dediği, "insanlardan uzaklaşmak."

Bunlar hep neyi hazırlamak içindir? Bunlar hep neyi hazırlamak içindir?

Tefekkürün şartlarını, ortamını hazırlamak içindir. Tefekkürün şartlarını, ortamını hazırlamak içindir.

Tefekkür çok sevaplı olduğundan uzlet de sevaptır.Tefekkür çok sevaplı olduğundan uzlet de sevaptır. İnsanlarla istinas, fazla düşüp kalkıp boş vakit geçirmemek, tenhaya çekilmeyi sevmek, İnsanlarla istinas, fazla düşüp kalkıp boş vakit geçirmemek, tenhaya çekilmeyi sevmek, kitap okumayı sevmek vs. de tefekkürü sağlıyor. kitap okumayı sevmek vs. de tefekkürü sağlıyor.

"Arkadaşımdan ayrılamıyorum, arkadaşsız yapamıyorum tek başıma duramıyorum." "Arkadaşımdan ayrılamıyorum, arkadaşsız yapamıyorum tek başıma duramıyorum."

Tek başına duramazsan arkadaşla oyalanırsın, vakit boşa gider.Tek başına duramazsan arkadaşla oyalanırsın, vakit boşa gider. Biraz da uzleti, yalnızlığı seveceksin.Biraz da uzleti, yalnızlığı seveceksin. Çünkü o yalnızlıkta tefekkür var, tefekkürde bereket ve sevap var. Çünkü o yalnızlıkta tefekkür var, tefekkürde bereket ve sevap var.

Dinde kibirlilik, hakkı kabul etmemek nedendir? Dinde kibirlilik, hakkı kabul etmemek nedendir?

Tefekkürün azlığındandır. Tefekkürün azlığındandır.

Din; bize hitaben Allah tarafından gönderilmiş.Din; bize hitaben Allah tarafından gönderilmiş. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize haberci olarak gelmiş.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bize haberci olarak gelmiş. Kur'ân-ı Kerîm bize Allah'ın hitabı olarak inmiş.Kur'ân-ı Kerîm bize Allah'ın hitabı olarak inmiş. Bütün bu kadar güzel; insanı ebedî saadete erdirecek,Bütün bu kadar güzel; insanı ebedî saadete erdirecek, cennete sokacak şeylerin hepsi olmuş ama karşıdaki adam düşünmüyor ki anlamıyor ki. cennete sokacak şeylerin hepsi olmuş ama karşıdaki adam düşünmüyor ki anlamıyor ki. İyiliği anlamıyor, lütfu rahmeti anlamıyor. İyiliği anlamıyor, lütfu rahmeti anlamıyor. Bunların kendisine karşı ne kadar büyük bir ilâhî lütuf olduğunun farkında değil. Bunların kendisine karşı ne kadar büyük bir ilâhî lütuf olduğunun farkında değil. Düşünmüyor; düşünmeyince, kafasını çalıştırmayınca, bu tarafa yormayınca artık dinde kibirlenmiş oluyor. Düşünmüyor; düşünmeyince, kafasını çalıştırmayınca, bu tarafa yormayınca artık dinde kibirlenmiş oluyor. Kibirli bir kişi olmuş oluyor. Batar dediğimiz şeye girmiş oluyor. Kibirli bir kişi olmuş oluyor. Batar dediğimiz şeye girmiş oluyor. Böyle insanlara da sonunda helak, gazab-ı ilâhî, ceza gelir. Çünkü uyarılardan uyanmıyor.Böyle insanlara da sonunda helak, gazab-ı ilâhî, ceza gelir. Çünkü uyarılardan uyanmıyor. Lütufları anlamıyor, yapması gereken işleri yapmıyor. O çok fena! Lütufları anlamıyor, yapması gereken işleri yapmıyor. O çok fena!

Bir de bu hadîs-i şerîfin ikinci cümleciği: Bir de bu hadîs-i şerîfin ikinci cümleciği:

Ve-l ibâdetü killetü't-taam veya tu'm. Ve-l ibâdetü killetü't-taam veya tu'm.

Tu'm; taime, yet'amu ta'men ve tu'men, "yemek yemek, yiyecek yemek" demektir. Tu'm; taime, yet'amu ta'men ve tu'men, "yemek yemek, yiyecek yemek" demektir.

Yemek yemeyi azaltmak, kılletü't-tu'm, asıl ibadet işte budur!Yemek yemeyi azaltmak, kılletü't-tu'm, asıl ibadet işte budur! İbadet öyle başlar; aç durmak, açlık bir ibadettir.İbadet öyle başlar; aç durmak, açlık bir ibadettir. Namaz gibi, tefekkür, sükut, zikir gibi az yemek de ibadettir. Namaz gibi, tefekkür, sükut, zikir gibi az yemek de ibadettir.

Neden böyle oluyor? Neden böyle oluyor?

Çünkü çok yemek, nefsi kuvvetlendirir.Çünkü çok yemek, nefsi kuvvetlendirir. İnsan çok yediği zaman nefis ve nefsin arzuları, istekleri kabarır. İnsan çok yediği zaman nefis ve nefsin arzuları, istekleri kabarır. Mesela nefsin bir isteği tembelliktir. Tembellik artar, uyku artar, düşünme azalır.Mesela nefsin bir isteği tembelliktir. Tembellik artar, uyku artar, düşünme azalır. İnsanın karnı tokken kalbi az çalışır.İnsanın karnı tokken kalbi az çalışır. Gönlü -kalp dediğimiz tık tık atan yürek değil- çalışmaz, mâneviyatı kararır. Gönlü -kalp dediğimiz tık tık atan yürek değil- çalışmaz, mâneviyatı kararır. Karnı dolu, gözleri süzülür. Karnı dolu, gözleri süzülür.

Mesela öğrenci dersi dinleyemez, öğleden sonra yemek yediği için bayılır.Mesela öğrenci dersi dinleyemez, öğleden sonra yemek yediği için bayılır. Hocası da biraz ağır bir konuyu anlatıyorsa veya ağır bir usulle anlatıyorsa uyur gider.Hocası da biraz ağır bir konuyu anlatıyorsa veya ağır bir usulle anlatıyorsa uyur gider. Yanındaki arkadaş dirseklemese uyur. Öğle namazında, Cuma namazında uyur. Yanındaki arkadaş dirseklemese uyur. Öğle namazında, Cuma namazında uyur.

Neden? Neden?

Karnı dolu oldu mu gaflet bastırır, ona "gaflet" diyoruz.Karnı dolu oldu mu gaflet bastırır, ona "gaflet" diyoruz. Düşünme kuvveti azalır ama aç oldu mu çeşit çeşit şeyler gözünün önüne açılır.Düşünme kuvveti azalır ama aç oldu mu çeşit çeşit şeyler gözünün önüne açılır. Hele bu açlık Ramazan'da da biraz daha çoğalacak; inşaallah itikâfta da yemek daha azalacak. Hele bu açlık Ramazan'da da biraz daha çoğalacak; inşaallah itikâfta da yemek daha azalacak. O zaman insanın gönlü dünyalarla kıyaslanmayacak kadar genişler. O zaman insanın gönlü dünyalarla kıyaslanmayacak kadar genişler. İç âlemi, içindeki duygular cıvıldaşır, ışıldar, pırıldar. İç âlemi, içindeki duygular cıvıldaşır, ışıldar, pırıldar.

Mutasavvıf şairler derin derin ne kadar güzel şeyler yazarlar. Mevlânâ hazretleri neler yazmış,Mutasavvıf şairler derin derin ne kadar güzel şeyler yazarlar. Mevlânâ hazretleri neler yazmış, Yunus Emre neler yazmış. Büyükler gönlünü böyle çalıştırmış. Yunus Emre neler yazmış. Büyükler gönlünü böyle çalıştırmış. Açlıkla kendisini terbiye etmiş ve gönlü tıkayan yolları açmış olan Açlıkla kendisini terbiye etmiş ve gönlü tıkayan yolları açmış olan insanların coşkusunu eserlerinde görürsünüz.insanların coşkusunu eserlerinde görürsünüz. Yüz cilt eser yazmış, daha o kadar olsa o kadar daha yazacak. Yüz cilt eser yazmış, daha o kadar olsa o kadar daha yazacak.

Ân çi mî gûyem be-kadri fehm-i tûst. "Söylediklerim senin anlayacağın kadardır.Ân çi mî gûyem be-kadri fehm-i tûst. "Söylediklerim senin anlayacağın kadardır. Yoksa daha senin anlayışın olsa neler anlatırım, neler anlatırım, neler anlatırım…" derler. Yoksa daha senin anlayışın olsa neler anlatırım, neler anlatırım, neler anlatırım…" derler.

"Bu hadîs-i şerîften bizim anlamamız gereken şey nedir?" "Bu hadîs-i şerîften bizim anlamamız gereken şey nedir?" diye özet ders çıkarmamız gerekirse çok düşüneceğiz.diye özet ders çıkarmamız gerekirse çok düşüneceğiz. Düşünmemizi arttıracağız; kişi olarak arttıracağız, aile olarak artıracağız.Düşünmemizi arttıracağız; kişi olarak arttıracağız, aile olarak artıracağız. Çoluk çocuğu toplayacağız, sorular soracağız: Çoluk çocuğu toplayacağız, sorular soracağız:

"Evladım! Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Sen de fikrini söyle. "Evladım! Bu konuda sen ne düşünüyorsun? Sen de fikrini söyle. Hanım sen bu konuda ne dersin? Sen de söyle." diye onları düşünmeye alıştıracağız. Hanım sen bu konuda ne dersin? Sen de söyle." diye onları düşünmeye alıştıracağız.

Yanlış düşünüyorsa; "Bak, burada yanlış düşünüyorsun.Yanlış düşünüyorsa; "Bak, burada yanlış düşünüyorsun. Benim tecrübeme göre, falanca kitabı yazana göre,Benim tecrübeme göre, falanca kitabı yazana göre, filanca büyük zât-ı muhteremin söylediğine göre o mesele öyle değilmiş, şöyleymiş." filanca büyük zât-ı muhteremin söylediğine göre o mesele öyle değilmiş, şöyleymiş." diye yanlışlarımızı düzelte düzelte ilerleyeceğiz. O da bir idmandır. diye yanlışlarımızı düzelte düzelte ilerleyeceğiz. O da bir idmandır. Exercise; egzersiz diyoruz, yabancı dilden girmiş. Exercise; egzersiz diyoruz, yabancı dilden girmiş.

İdman; bir işi çok çok yapıp alıştırmak, kendisini o işi yapmaya, kolay yapmaya alıştırmak, güçlenmek.İdman; bir işi çok çok yapıp alıştırmak, kendisini o işi yapmaya, kolay yapmaya alıştırmak, güçlenmek. Fikir de bir idman ister! "Beyin jimnastiği" diyoruz kafa idmanı, beyin idmanı. Fikir de bir idman ister! "Beyin jimnastiği" diyoruz kafa idmanı, beyin idmanı. İnsan bunları yaptığı zaman düşünmeye alıştığı zaman, İnsan bunları yaptığı zaman düşünmeye alıştığı zaman, sonra önüne bir sorun geldiğinde onu çözmeyi de kolay yapar.sonra önüne bir sorun geldiğinde onu çözmeyi de kolay yapar. Düşünmeye alışmamış bir insan, yanlış işler yapar;Düşünmeye alışmamış bir insan, yanlış işler yapar; sonra saçını başını yolar, dizini döver, kafasını duvardan duvara vurur. sonra saçını başını yolar, dizini döver, kafasını duvardan duvara vurur.

Neden? Neden?

Düşünmedi. Düşünmedi.

Düşünmeye alışmadın ki kardeşim sen! Düşünmeye alışmadın ki kardeşim sen!

Bu da bir alışma işi. Bu da bir alışma işi.

Bisiklete binmeyi öğrenmemiş bir insanı bisiklete bindirirsen ne olur? Bisiklete binmeyi öğrenmemiş bir insanı bisiklete bindirirsen ne olur?

Tutsan da bir de arkasından itiversen üç metre düz gider, Tutsan da bir de arkasından itiversen üç metre düz gider, ondan sonra dengesini koruyamaz, bir yere çarpar ve düşer; kolunu bacağını, kafasını, kırar, kaza yapar.ondan sonra dengesini koruyamaz, bir yere çarpar ve düşer; kolunu bacağını, kafasını, kırar, kaza yapar. Her şeye önceden alışmak lazım. Her şeye önceden alışmak lazım. İnsanlar idman yapa yapa ipin üstünde bile yürüyor. Bu karşılaşmalarda görüyoruz. İnsanlar idman yapa yapa ipin üstünde bile yürüyor. Bu karşılaşmalarda görüyoruz.

Dünyada birinci olanlar nasıl birinci oluyor? Dünyada birinci olanlar nasıl birinci oluyor?

Uzun çalışmalarla oluyor. Düşünme de çalışma ister. Uzun çalışmalarla oluyor. Düşünme de çalışma ister.

Bakın, düşünme terbiyesi almış bir insan bir konuyu kendisine verdiğiniz zaman ne güzel cevaplar verir.Bakın, düşünme terbiyesi almış bir insan bir konuyu kendisine verdiğiniz zaman ne güzel cevaplar verir. Allah selamet versin, fakültemizden felsefe bölümünde sevdiğimiz kardeşlerimiz vardı. Allah selamet versin, fakültemizden felsefe bölümünde sevdiğimiz kardeşlerimiz vardı. Felsefe eğitimi görmüş. Düşünmeyi çok güzel yapabilen insan. Sonra bir konuda bir konuşma yapmış. Felsefe eğitimi görmüş. Düşünmeyi çok güzel yapabilen insan. Sonra bir konuda bir konuşma yapmış. Bir yerde dekanlık yapmış olan rahmetli bir tarihçi vardı, o da profesör; Bir yerde dekanlık yapmış olan rahmetli bir tarihçi vardı, o da profesör;

"Yahu! Bu felsefeyi biz de öğrenelim. "Yahu! Bu felsefeyi biz de öğrenelim. Bak ne kadar güzel düşünüyor, ne kadar güzel ifade ediyor,Bak ne kadar güzel düşünüyor, ne kadar güzel ifade ediyor, ne kadar akıllı uslu, mâkul şeyler söylüyor." dedi. ne kadar akıllı uslu, mâkul şeyler söylüyor." dedi.

İşte o bir eğitim. İşte o bir eğitim.

Bizde felsefeyi; galiba dini,Bizde felsefeyi; galiba dini, İslâm'ı bilmeyen, dini bilmeyen insanlar alıp öğrettiği için sanki dine karşıymış gibi gösteriyorlar. İslâm'ı bilmeyen, dini bilmeyen insanlar alıp öğrettiği için sanki dine karşıymış gibi gösteriyorlar. Halbuki felsefe demek; "bir şeyi derinlemesine düşünmek, yorumlarını iyice araştırmak" demek. Halbuki felsefe demek; "bir şeyi derinlemesine düşünmek, yorumlarını iyice araştırmak" demek. Her şeyin felsefesi var; onun sebepleri üzerine derinlemesine düşünmek var. Her şeyin felsefesi var; onun sebepleri üzerine derinlemesine düşünmek var. Düşünmek çok sevap, tefekkür sevap, aklı kullanmak sevap. Akıl çok büyük nimet. Buna alışmak lazım.Düşünmek çok sevap, tefekkür sevap, aklı kullanmak sevap. Akıl çok büyük nimet. Buna alışmak lazım. Buna alışmalıyız, çoluk çocuğumuzu da alıştırmalıyız. Buna alışmalıyız, çoluk çocuğumuzu da alıştırmalıyız.

Neden böyle oluyor? Neden böyle oluyor?

Bizde felsefe, düşünme doğru düzgün öğretilmiyor da birtakım insanların fikirleri özetleniyor: Bizde felsefe, düşünme doğru düzgün öğretilmiyor da birtakım insanların fikirleri özetleniyor:

"Aristo şöyle demiş… Eflatun böyle demiş…" "Aristo şöyle demiş… Eflatun böyle demiş…"

Adam anlamıyor. Anlasa bile; Adam anlamıyor. Anlasa bile;

"Allah Allah! Ne saçma! Allah Allah! Bir de buna büyük feylesof demişler. "Allah Allah! Ne saçma! Allah Allah! Bir de buna büyük feylesof demişler. Şu laflara bak! Yirminci yüzyılda ne kadar iptidaî!" Şu laflara bak! Yirminci yüzyılda ne kadar iptidaî!"

Tabi o milattan önceki bir şey. Beşerin aklı bu kadar işte!Tabi o milattan önceki bir şey. Beşerin aklı bu kadar işte! Biraz zaman geçti mi etin, sütün kokuştuğu gibi yanlışlığı ortaya çıkar. Biraz zaman geçti mi etin, sütün kokuştuğu gibi yanlışlığı ortaya çıkar.

İlâhî kaynaktan gelen bilgiler eskimez; onlar evrensel olarak, tarihsel olarak çağları aşarlar.İlâhî kaynaktan gelen bilgiler eskimez; onlar evrensel olarak, tarihsel olarak çağları aşarlar. Her zaman tesir ederler. Her zaman haklılıklarını gösterirler. Pırıl pırıl terütaze dururlar. Her zaman tesir ederler. Her zaman haklılıklarını gösterirler. Pırıl pırıl terütaze dururlar. Onlar anlatıldığı için de biraz -hep dinsiz imansız,Onlar anlatıldığı için de biraz -hep dinsiz imansız, hayatı dine karşı başka türlü yorumlayan insanların yorumlarını dinleye dinleye- hayatı dine karşı başka türlü yorumlayan insanların yorumlarını dinleye dinleye- sanki felsefe "dinsizlikmiş" gibi, "dinsizlik tarihiymiş" gibi anlaşılıyor. sanki felsefe "dinsizlikmiş" gibi, "dinsizlik tarihiymiş" gibi anlaşılıyor.

Halbuki öyle değil! Halbuki öyle değil!

İslâm tefekkürü seviyor, Kur'ân-ı Kerîm tefekküre davet ediyor.İslâm tefekkürü seviyor, Kur'ân-ı Kerîm tefekküre davet ediyor. Tefekkür ehli olacağız ve buna alışacağız.Tefekkür ehli olacağız ve buna alışacağız. İnsan dinde çok düşünmediği zaman, vurdumduymaz, karnı geniş, mütekebbir olur; İnsan dinde çok düşünmediği zaman, vurdumduymaz, karnı geniş, mütekebbir olur; istenmeyen bir duruma düşer. istenmeyen bir duruma düşer. O duruma düşmemek için ince ince düşünmeye alışacağız. O duruma düşmemek için ince ince düşünmeye alışacağız.

Yunus Emre gözümüzün önüne gelsin, Mevlânâ Efendimiz gözümüzün önüne gelsin.Yunus Emre gözümüzün önüne gelsin, Mevlânâ Efendimiz gözümüzün önüne gelsin. Büyük evliyâullah, eserleriyle büyüklüklerini ispat etmiş büyük alimler gözümüzün önüne gelsin. Büyük evliyâullah, eserleriyle büyüklüklerini ispat etmiş büyük alimler gözümüzün önüne gelsin. Biz de onların eserlerini okuya okuya gerçek tefekkürü derinlemesine öğrenelim. Biz de onların eserlerini okuya okuya gerçek tefekkürü derinlemesine öğrenelim.

Mevlânâ Amerikalı'yı eserleriyle nasıl müslüman ediyor? Mevlânâ Amerikalı'yı eserleriyle nasıl müslüman ediyor?

Avrupalı falanca sofi şairin bir kasidesini okumuş,Avrupalı falanca sofi şairin bir kasidesini okumuş, falanca kasideye hayran olmuş, nasıl müslüman olmuş? falanca kasideye hayran olmuş, nasıl müslüman olmuş?

İslâm âleminin yetiştirdiği çok büyük alimler hakkında üniversitelerde nasıl doktora yapıyorlar,İslâm âleminin yetiştirdiği çok büyük alimler hakkında üniversitelerde nasıl doktora yapıyorlar, inceliyorlar, hayran kalıyorlar, onların yolunda gidiyorlar? inceliyorlar, hayran kalıyorlar, onların yolunda gidiyorlar?

İşte bu düşünmekle oluyor. İşte bu düşünmekle oluyor.

Düşüneceğiz, düşünmeyi seveceğiz, çocuğumuza da sevdireceğiz.Düşüneceğiz, düşünmeyi seveceğiz, çocuğumuza da sevdireceğiz. Her şeyi düşünerek yapacağız ve büyük düşünürlerin, büyük alimlerin eserlerini okuyacağız. Her şeyi düşünerek yapacağız ve büyük düşünürlerin, büyük alimlerin eserlerini okuyacağız. Çünkü insan rehbersiz olduğu zaman düşünmede de abuk sabuk yollara gidebilir. Çünkü insan rehbersiz olduğu zaman düşünmede de abuk sabuk yollara gidebilir.

"Hadi bu arazide yürü!" "Hadi bu arazide yürü!"

İyi ama bu arazinin bataklığı var, uçurumu var.İyi ama bu arazinin bataklığı var, uçurumu var. Buna evvelce bu araziyi bilen bir insan tarafından kılavuzluk edilse de öyle gidilse daha iyi olmaz mı? Buna evvelce bu araziyi bilen bir insan tarafından kılavuzluk edilse de öyle gidilse daha iyi olmaz mı?

Sen bu acemi çaylakları, çocukları, zavallıları araziye salıverirsen ne olur? Sen bu acemi çaylakları, çocukları, zavallıları araziye salıverirsen ne olur?

Kaza olur. Kaza olur.

"Bunlar izci, hadi gitsinler." "Bunlar izci, hadi gitsinler."

Olmaz! Orada uçurum var, şurada bataklık var, tehlike var, yılanlar çıyanlar var.Olmaz! Orada uçurum var, şurada bataklık var, tehlike var, yılanlar çıyanlar var. Hepsini bilen bir insanın; "Şuradan gidin, şöyle yapın."" demesi lazım. Hepsini bilen bir insanın; "Şuradan gidin, şöyle yapın."" demesi lazım. Onun için büyük alimlerin rehberliği olmadan, hocasız olarak kendisi düşünmeye kalkarsa hata yapar. Onun için büyük alimlerin rehberliği olmadan, hocasız olarak kendisi düşünmeye kalkarsa hata yapar. Hata yaptığını da fark etmez, fark ettiği zaman da iş işten geçmiş olur. Hata yaptığını da fark etmez, fark ettiği zaman da iş işten geçmiş olur.

Onun için ilk başta, cümle cihan halkınca büyüklüğü müsellem olan kimselerinOnun için ilk başta, cümle cihan halkınca büyüklüğü müsellem olan kimselerin kitaplarını okuyarak doğru düşünmeyi öğrenmeli. kitaplarını okuyarak doğru düşünmeyi öğrenmeli.

Edebiyat da öyle! Edebiyat da öyle!

Edebiyatta adam şiir yazmaya kalkar. Edebiyatta adam şiir yazmaya kalkar.

Bazen bana da gönderirler: Bazen bana da gönderirler:

"Hocam, şiir yazdım buyurun. Ben bu şiirleri neşredeyim mi?" der. "Hocam, şiir yazdım buyurun. Ben bu şiirleri neşredeyim mi?" der.

Bazıları makale yazar; "Bunları neşredeyim mi?" diye sorar. Bazıları makale yazar; "Bunları neşredeyim mi?" diye sorar.

İnsan ilk önce büyük üstatların şiirlerini okuyacak, edebiyat tarihini okuyacak,İnsan ilk önce büyük üstatların şiirlerini okuyacak, edebiyat tarihini okuyacak, büyük mütefekkirlerin, büyük yazarların eserlerini okuyacak, büyük mütefekkirlerin, büyük yazarların eserlerini okuyacak, edebiyat zevkini kazanacak ondan sonra yazmaya başlayacak.edebiyat zevkini kazanacak ondan sonra yazmaya başlayacak. Bu zevki kazanmadan yazarsa çok hatalar eder.Bu zevki kazanmadan yazarsa çok hatalar eder. Adam bakar ki bu bir acemi tarafından yazılmış, beğenmez! Adam bakar ki bu bir acemi tarafından yazılmış, beğenmez! Bir sürü hataları vardır, bir sayfada 40 tane yanlışı çıkar; Bir sürü hataları vardır, bir sayfada 40 tane yanlışı çıkar; vezin, kafiye hatası, düşünce, kelimeleri kullanma hatası, cümleleri tertip hatası… Birçok şey çıkar. vezin, kafiye hatası, düşünce, kelimeleri kullanma hatası, cümleleri tertip hatası… Birçok şey çıkar. Önce üstatlardan öğrenecek. Önce üstatlardan öğrenecek.

Tefekkür bu. Tefekkür bu.

Sonra da az yiyerek midemizi yormadan, gönlümüzün çalışmasını, işlekliğini sağlamamız lazım.Sonra da az yiyerek midemizi yormadan, gönlümüzün çalışmasını, işlekliğini sağlamamız lazım. Onun için dinimizde oruç güzel bir ibadettir. Tabi artık oruç mevsimi geliyor. Onun için dinimizde oruç güzel bir ibadettir. Tabi artık oruç mevsimi geliyor. İnşaallah iki hafta sonra Ramazan'a gireceğiz. İnşaallah iki hafta sonra Ramazan'a gireceğiz. "Ramazan'a hazırlık olsun." diye, hazırlık sebebiyle de Peygamber Efendimiz; "Ramazan'a hazırlık olsun." diye, hazırlık sebebiyle de Peygamber Efendimiz; "Şaban'ın 15'inden sonra artık nafile oruçları -başka şartlarla ve sebeplerle değilse 'Sevap kazanayım.'"Şaban'ın 15'inden sonra artık nafile oruçları -başka şartlarla ve sebeplerle değilse 'Sevap kazanayım.' diye tutulması düşünülen oruçları- tutmayın!" buyurmuş. diye tutulması düşünülen oruçları- tutmayın!" buyurmuş.

Ramazan'da oruçları tutacağız, inşaallah.Ramazan'da oruçları tutacağız, inşaallah. Şevval'in altı gün orucunu tutacağız, Muharrem orucunu tutacağız. Şevval'in altı gün orucunu tutacağız, Muharrem orucunu tutacağız. Öteki aylarda 13, 14 ve 15'inin mehtaplı gecelerin gündüzlerinin "eyyâm-ı biyz" oruçlarını tutacağız. Öteki aylarda 13, 14 ve 15'inin mehtaplı gecelerin gündüzlerinin "eyyâm-ı biyz" oruçlarını tutacağız.

Allahu Teâlâ hazretleri biraz az yiyerek ibadetin de lezzetini, zevkini tatmayı nasip etsin.Allahu Teâlâ hazretleri biraz az yiyerek ibadetin de lezzetini, zevkini tatmayı nasip etsin. Az yediği zaman insanın nefsi kendisini kötülüğe teşvik edemez; çünkü zayıftır. Az yediği zaman insanın nefsi kendisini kötülüğe teşvik edemez; çünkü zayıftır. Şehevânî duygular kuvvetli olmaz. Akıl nefse hâkim olabilir. Ama çok yediği zaman… Şehevânî duygular kuvvetli olmaz. Akıl nefse hâkim olabilir. Ama çok yediği zaman…

"Bir oturduğu zaman bir kuzuyu yedi!" "Bir oturduğu zaman bir kuzuyu yedi!"

Tamam, sen bu adamı tutarsan tut! Önüne geleni iter kakar, yerinde duramaz. Tamam, sen bu adamı tutarsan tut! Önüne geleni iter kakar, yerinde duramaz.

"Bu ne böyle yerinde duramıyor?" "Bu ne böyle yerinde duramıyor?"

Neden? Neden?

Karnı tok da ondan. Sağa sola çatar, bağırır çağırır.Karnı tok da ondan. Sağa sola çatar, bağırır çağırır. Onun için açlığın nasıl bir fazilet olduğunu anlamak lazım. Onun için açlığın nasıl bir fazilet olduğunu anlamak lazım.

Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin Mârifetname'sinde bu konuda güzel şiirler de,Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretlerinin Mârifetname'sinde bu konuda güzel şiirler de, güzel mâlumat da vardır. güzel mâlumat da vardır. Zaten açlığı doktorlar da tavsiye ediyor.Zaten açlığı doktorlar da tavsiye ediyor. Bu devrin insanına; "Şunu ye, bunu ye." demekten ziyade; "Aman her şeyi yeme; aman aşırı yeme, Bu devrin insanına; "Şunu ye, bunu ye." demekten ziyade; "Aman her şeyi yeme; aman aşırı yeme, aman fazla yeme, fazla kilo alma, aman kalbini, ciğerini yorma, aman mideni sarkıtma, aman fazla yeme, fazla kilo alma, aman kalbini, ciğerini yorma, aman mideni sarkıtma, çuval mide haline getirme, ihtiyaçtan fazla yeme." deniliyor. çuval mide haline getirme, ihtiyaçtan fazla yeme." deniliyor.

Bunu söylememiz lazım.Bunu söylememiz lazım. Fukarâcık aç açık, sefil, perişan halklara da yiyecek bulursak götürüp önüneFukarâcık aç açık, sefil, perişan halklara da yiyecek bulursak götürüp önüne "Buyur, afiyet olsun, ye." dememiz lazım. "Buyur, afiyet olsun, ye." dememiz lazım. Zaten zavallı bir deri bir kemik kalmıştır, perişandır. Nasihatler adamına göre.Zaten zavallı bir deri bir kemik kalmıştır, perişandır. Nasihatler adamına göre. Demek ki biz sıhhatimiz yerindeyse az yemek suretiyle hem fazla kilo almamış olacağız, Demek ki biz sıhhatimiz yerindeyse az yemek suretiyle hem fazla kilo almamış olacağız, fazla yağları eritmiş olacağız hem gönlü çalıştırmış olacağız. fazla yağları eritmiş olacağız hem gönlü çalıştırmış olacağız.

Az yemek bir ibadettir, bunu bilelim.Az yemek bir ibadettir, bunu bilelim. Peygamber Efendimiz; Ve'l-ibâdetü kılletü't-taâmi. "İbadetin aslı, özü, esası az yemektir." buyuruyor. Peygamber Efendimiz;

Ve'l-ibâdetü kılletü't-taâmi. "İbadetin aslı, özü, esası az yemektir." buyuruyor.

Bayağı önemli bir husus. Bayağı önemli bir husus.

Tefekkürü çok yapacağız. Tefekkürü çok yapacağız.

Bir hadîs-i şerîf daha okuyalım. Bir hadîs-i şerîf daha okuyalım.

el-Bereketü fi ekâbirinâ fe-men lem yerham sağîrena ve bi-yücille kebîranâ fe-leyse minnâ. el-Bereketü fi ekâbirinâ fe-men lem yerham sağîrena ve bi-yücille kebîranâ fe-leyse minnâ.

Ebû Ümâme radıyallahu anhümâ'dan Taberânî nakletmiş.Ebû Ümâme radıyallahu anhümâ'dan Taberânî nakletmiş. Birçok kaynakta başka râvîlerden de rivayet edilmiş, bu konuda aynı mânaya başka hadîs-i şerîfler de var.Birçok kaynakta başka râvîlerden de rivayet edilmiş, bu konuda aynı mânaya başka hadîs-i şerîfler de var. Mesela İbn Abbas radıyallahu anhümâ şöyle buyurmuş: Mesela İbn Abbas radıyallahu anhümâ şöyle buyurmuş:

el-Bereketü fi mea kabîriküm ehli'l-ilm. el-Bereketü fi mea kabîriküm ehli'l-ilm.

Şimdi izahını yapalım: Şimdi izahını yapalım:

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: el-Bereketü fi ekabirinâ.Peygamber Efendimiz buyurmuş ki: el-Bereketü fi ekabirinâ. "Bereket bizim yaşlılarımızdadır, büyüklerimizdedir." "Bereket bizim yaşlılarımızdadır, büyüklerimizdedir."

Adam 70 yaşına; 80, 90, 100, 110 yaşına gelmiş; İslâm'da Allah onu sever.Adam 70 yaşına; 80, 90, 100, 110 yaşına gelmiş; İslâm'da Allah onu sever. Hak yolda ömrünü geçirmiş, bunca yıl ibadet etmiş, sebat etmiş. Hak yolda ömrünü geçirmiş, bunca yıl ibadet etmiş, sebat etmiş. Melekleşmiş, nuranîleşmiş, sakalı ağarmış.Melekleşmiş, nuranîleşmiş, sakalı ağarmış. Allah ona bereket verir, ona ve çevresine onun vesilesiyle bereket yağar, çevresi bereket dolar. Allah ona bereket verir, ona ve çevresine onun vesilesiyle bereket yağar, çevresi bereket dolar.

Peygamber Efendimiz "Bereket yaşlılarımızda." buyuruyor.Peygamber Efendimiz "Bereket yaşlılarımızda." buyuruyor. Ve arkasından da yaşlılara saygı göstermek gerektiğini ifade ediyor: Ve arkasından da yaşlılara saygı göstermek gerektiğini ifade ediyor:

Fe-men lem yerham sağîrenâ bi-yücille kebîranâ fe-leyse minnâ.Fe-men lem yerham sağîrenâ bi-yücille kebîranâ fe-leyse minnâ. "Bizim küçüklerimize acımayan, merhamet etmeyen ve büyüklerimize de iclâl göstermeyen"Bizim küçüklerimize acımayan, merhamet etmeyen ve büyüklerimize de iclâl göstermeyen -saygı, onu büyük tutmak, ona karşı saygılı davranıp hakkını vermek, hizmet etmek, saymak- bizden değildir." -saygı, onu büyük tutmak, ona karşı saygılı davranıp hakkını vermek, hizmet etmek, saymak- bizden değildir."

Mü'min nasıldır? Mü'min nasıldır?

Küçükleri sever: "Hadi evladım! Aferin, maşallah!Küçükleri sever: "Hadi evladım! Aferin, maşallah! Bak namazı kıldığın için ne iyi yaptın." der, vesaire. Bak namazı kıldığın için ne iyi yaptın." der, vesaire.

Büyükleri de sayar: "Şu mübareğin elini öpeyim, duasını alayım,Büyükleri de sayar: "Şu mübareğin elini öpeyim, duasını alayım, hayat tecrübesinden istifade edeyim, şurada başköşeye otursun, duası yeter." der. hayat tecrübesinden istifade edeyim, şurada başköşeye otursun, duası yeter." der.

Büyüklere de saygı göstermek lazım.Büyüklere de saygı göstermek lazım. Allahu Teâlâ hazretlerinin onlara verdiği ikramlardan da böylece faydalanmak lazım. Allahu Teâlâ hazretlerinin onlara verdiği ikramlardan da böylece faydalanmak lazım.

Allahu Teâlâ hazretleri 40 yaşında bir mü'mine hak yolu anlama, sezme ve oraya yönelme ihsan eder,Allahu Teâlâ hazretleri 40 yaşında bir mü'mine hak yolu anlama, sezme ve oraya yönelme ihsan eder, 50 yaşında başka ikramlarda bulunur, 60'ta başka.50 yaşında başka ikramlarda bulunur, 60'ta başka. 70'te, 80'de veya 90'da,70'te, 80'de veya 90'da, artık o yaşı geçtikten sonra Cenâb-ı Hakk'ın günahlarını sormadığı, sevdiği bir kul haline gelir.artık o yaşı geçtikten sonra Cenâb-ı Hakk'ın günahlarını sormadığı, sevdiği bir kul haline gelir. Onun elini öpüp duasını almakta, sözünü dinlemekte fayda vardır. Onun elini öpüp duasını almakta, sözünü dinlemekte fayda vardır. Zaten bir müslüman İslâm üzere yaşayıp devam etti mi aklı da fevkalâde bilgeleşir, Zaten bir müslüman İslâm üzere yaşayıp devam etti mi aklı da fevkalâde bilgeleşir, ârifleşir, tam tecrübe sahibi, mükemmel bir insan olur. ârifleşir, tam tecrübe sahibi, mükemmel bir insan olur.

Osmanlı; başarıları kazanmış, zaferden zafere geçmiş. Osmanlı; başarıları kazanmış, zaferden zafere geçmiş.

Az önce hadis kitabını alırken Fatih Sultan Mehmed'in kütüphanemdeki kitabı elime geçti. Az önce hadis kitabını alırken Fatih Sultan Mehmed'in kütüphanemdeki kitabı elime geçti.

Gözümün önüne geldi. Gözümün önüne geldi.

Mübarek nasıl yapmış? Mübarek nasıl yapmış?

Harp meclisini topladığı zaman umur görmüş,Harp meclisini topladığı zaman umur görmüş, yani feleğin çemberinden geçmiş büyük zâtları da konuşturmuş. yani feleğin çemberinden geçmiş büyük zâtları da konuşturmuş. Büyük komutanlar, vezirler, sadrazamlar vesaire.Büyük komutanlar, vezirler, sadrazamlar vesaire. Kendisi küçük ama konuşturmuş; istişare ile meşveret ile yönetim yapılmış. Kendisi küçük ama konuşturmuş; istişare ile meşveret ile yönetim yapılmış.

Sultan ama kendi başına buyruk ve despot değil! İstişarenin sonunda ne güzel çalışmalar yapılmış!Sultan ama kendi başına buyruk ve despot değil! İstişarenin sonunda ne güzel çalışmalar yapılmış! Ne güzel başarılar elde edilmiş! Ne güzel başarılar elde edilmiş! Ne kadar canlı, güzel bir devlet numunesi, yönetim şekli ortaya konulmuş. Ne kadar canlı, güzel bir devlet numunesi, yönetim şekli ortaya konulmuş. O başlardaki canlılığın sebeplerini araştırmak lazım. O başlardaki canlılığın sebeplerini araştırmak lazım. Sonra o güzel vasıflar bırakılınca, işin içine entrika girince, rüşvet, adam kayırma, menfaat, Sonra o güzel vasıflar bırakılınca, işin içine entrika girince, rüşvet, adam kayırma, menfaat, zulüm girince o zaman devlet çöker. zulüm girince o zaman devlet çöker. Çünkü devletin başarısının temeli adalettir. Adalet olmadığı zaman devlet devam etmez, çöker.Çünkü devletin başarısının temeli adalettir. Adalet olmadığı zaman devlet devam etmez, çöker. Adalet olduğu zaman gelişip yükselir. Herkes güzel bir hedefe doğru yönlendirilmiş olur. Adalet olduğu zaman gelişip yükselir. Herkes güzel bir hedefe doğru yönlendirilmiş olur. Olumlu bir durum meydana gelir. Olumlu bir durum meydana gelir.

Öbür rivayette Efendimiz; Öbür rivayette Efendimiz;

el-Bereketü fî mea kebîriküm buyurmuş. Aynı şey: "Bereket bizim büyüklerimizle beraberdir." el-Bereketü fî mea kebîriküm buyurmuş. Aynı şey: "Bereket bizim büyüklerimizle beraberdir."

Büyükleri dışlamamak lazım. Onların etrafında toplanmak lazım; çok hayır var! Büyükleri dışlamamak lazım. Onların etrafında toplanmak lazım; çok hayır var!

Ehlü'l-ilm. "Bu yaşlılar ehl-i ilimdir." Ehlü'l-ilm. "Bu yaşlılar ehl-i ilimdir."

Çünkü yaşamışlardır; tecrübeler geçirmişler, çok şeyler duymuşlar,Çünkü yaşamışlardır; tecrübeler geçirmişler, çok şeyler duymuşlar, çok vaazlar dinlemişler, çok alimlerle tanışmışlardır.çok vaazlar dinlemişler, çok alimlerle tanışmışlardır. İlim ehlidirler. Küçükler tecrübe sahibi değildir, onlardan istifade etmeleri gerekir. İlim ehlidirler. Küçükler tecrübe sahibi değildir, onlardan istifade etmeleri gerekir. Kuru bir şey değil, kuru bir yaşlılığın da önemi var ama alim kimse, Kuru bir şey değil, kuru bir yaşlılığın da önemi var ama alim kimse, asıl ilimden dolayı sevgi, hürmet ve hak kazanıyor, Cenâb-ı Hakk'ın bereketine mazhar oluyor. asıl ilimden dolayı sevgi, hürmet ve hak kazanıyor, Cenâb-ı Hakk'ın bereketine mazhar oluyor.

Bereket ne demek? Bereket ne demek?

Her şeyin bollaşması, hayırlılaşması demek. Mal bereketlenir, evlâd u iyâl bereketlenir;Her şeyin bollaşması, hayırlılaşması demek. Mal bereketlenir, evlâd u iyâl bereketlenir; iş, dükkân, kese bereketlenir. Her şey bereketlenir, hayırlı olur. iş, dükkân, kese bereketlenir. Her şey bereketlenir, hayırlı olur.

Bir hadîs-i şerif daha okumak istiyorum. Bir hadîs-i şerif daha okumak istiyorum.

Maab b. Yesar radıyalluhu anhümâ'dan Ahmed b. Hanbel, Taberânî ve diğer kaynaklar rivayet etmişler.Maab b. Yesar radıyalluhu anhümâ'dan Ahmed b. Hanbel, Taberânî ve diğer kaynaklar rivayet etmişler. Bu da Kur'ân-ı Kerîm ile ilgili. Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor: Bu da Kur'ân-ı Kerîm ile ilgili. Peygamber Efendimiz şöyle buyuruyor:

el-Bakaratü sinâmü'l-Kur'âni ve zirvetühû ve nezele mâ külle âyâtin minhâ semânûne meleken ve'stuhricetel-Bakaratü sinâmü'l-Kur'âni ve zirvetühû ve nezele mâ külle âyâtin minhâ semânûne meleken ve'stuhricet (Allahu lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyu'l-kayyûm…) min tahti'l-arşı fe-vesalat bihâ (Allahu lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyu'l-kayyûm…) min tahti'l-arşı fe-vesalat bihâ ve Yâsîn kalbü'l-Kur'âni lâ yakraühâ racülün yürîdu'llâheve Yâsîn kalbü'l-Kur'âni lâ yakraühâ racülün yürîdu'llâhe ve'd-dâre'l-âhirete illâ ğafera'llâhu lehû va'kraûhâ alâ mevtâküm. ve'd-dâre'l-âhirete illâ ğafera'llâhu lehû va'kraûhâ alâ mevtâküm.

Bu hadîs-i şerîften, cuma gününe uygun bazı şeyler de çıkacak. Bu hadîs-i şerîften, cuma gününe uygun bazı şeyler de çıkacak.

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerife göre buyurmuş ki: Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerife göre buyurmuş ki:

el-Bakaratü sinâmü'l-Kur'ân. "Bakara sûresi Kur'ân-ı Kerîm'in yüksek yeridir." el-Bakaratü sinâmü'l-Kur'ân. "Bakara sûresi Kur'ân-ı Kerîm'in yüksek yeridir."

Devenin sinamı, "hörgücü, yüksek yeri" demektir.Devenin sinamı, "hörgücü, yüksek yeri" demektir. "Yüksek yer" mânasına geldiğini teyit için de ikinci kelime kullanılmış ve zirvetühû; "zirvesidir." "Yüksek yer" mânasına geldiğini teyit için de ikinci kelime kullanılmış ve zirvetühû; "zirvesidir."

"Bakara sûresi Kur'ân-ı Kerîm'in yüksek yeridir, hörgücüdür, zirvesidir, değerlidir." demek. "Bakara sûresi Kur'ân-ı Kerîm'in yüksek yeridir, hörgücüdür, zirvesidir, değerlidir." demek.

Ve nezele mâ külle âyâtin minhâ semânûne meleken.Ve nezele mâ külle âyâtin minhâ semânûne meleken. "Bakara sûresinin her bir âyetiyle beraber 70 melek de indi." "Bakara sûresinin her bir âyetiyle beraber 70 melek de indi."

Yani meleklerle inen, meleklerle getirilen, âyetleri mübarek bir suredir. Yani meleklerle inen, meleklerle getirilen, âyetleri mübarek bir suredir.

Bunun ezberlenmesi çok önemlidir. Bunun ezberlenmesi çok önemlidir.

Ve'stuhricet (Allahu lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyu'l-kayyûm…)Ve'stuhricet (Allahu lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyu'l-kayyûm…) min tahti'l-arşi fe-vesalat bihâ. "Allahu lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyu'l-kayyûm diyemin tahti'l-arşi fe-vesalat bihâ. "Allahu lâ ilâhe illâ hüve'l-hayyu'l-kayyûm diye devam eden âyet-i kerîme –Âyete'l-Kürsî- Arş-ı âlâ'nın altından çıkarılmıştır, ona eklenmiştir." devam eden âyet-i kerîme –Âyete'l-Kürsî- Arş-ı âlâ'nın altından çıkarılmıştır, ona eklenmiştir."

Vasalat; "Vâsıl olmuştur." demek ama müteaddî olmuş oluyor. Vasalat; "Vâsıl olmuştur." demek ama müteaddî olmuş oluyor.

Fe-vusilet bihâ da olabilir. "Ayete'l-Kürsî, Bakara sûresinin içinde, ona eklenmiştir." Fe-vusilet bihâ da olabilir. "Ayete'l-Kürsî, Bakara sûresinin içinde, ona eklenmiştir."

Peygamber Efendimiz birçok kimseyi toplamış, onları bir sefere gönderecek: Peygamber Efendimiz birçok kimseyi toplamış, onları bir sefere gönderecek:

"Kur'ân-ı Kerîm'den ne kadar biliyorsun? "Kur'ân-ı Kerîm'den ne kadar biliyorsun? Bilgin ne kadar, ilmin ne kadar, ezberin ne kadar?" diye hepsini de imtihana, sorguya çekmiş. Bilgin ne kadar, ilmin ne kadar, ezberin ne kadar?" diye hepsini de imtihana, sorguya çekmiş. Hepsi bir şeyler söylemişler. Nihayet sıra bir gence gelmiş. - Hepsi bir şeyler söylemişler. Nihayet sıra bir gence gelmiş. - Sefere gidecekler, askerî bir birlik gidiyor.Sefere gidecekler, askerî bir birlik gidiyor. - Ona "Kur'ân-ı Kerîm'den sen neler biliyorsun?" diye sorunca;- Ona "Kur'ân-ı Kerîm'den sen neler biliyorsun?" diye sorunca; "Yâ Resûlallah! Ben Kur'ân-ı Kerîm'den şunları şunları ezbere biliyorum,"Yâ Resûlallah! Ben Kur'ân-ı Kerîm'den şunları şunları ezbere biliyorum, Bakara sûresini de ezbere biliyorum." deyince, Bakara sûresini de ezbere biliyorum." deyince, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, teyit için; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz, teyit için;

"Sen Bakara sûresini ezbere biliyor musun?" demiş. "Sen Bakara sûresini ezbere biliyor musun?" demiş.

"Biliyorum." deyince; "Biliyorum." deyince;

İzheb ente emîruhüm. "O halde haydi yola çık;İzheb ente emîruhüm. "O halde haydi yola çık; sen bu kafilenin, bu birliğin, bu seriyyenin, askerî topluluğun başkanısın!" demiş. sen bu kafilenin, bu birliğin, bu seriyyenin, askerî topluluğun başkanısın!" demiş.

"Genç olduğu halde Bakara sûresini biliyor." "Genç olduğu halde Bakara sûresini biliyor." diye onu emir tayin etmiş. Bakara sûresi çok önemli, siz de ezberleyin; o sevapları kazanın. diye onu emir tayin etmiş. Bakara sûresi çok önemli, siz de ezberleyin; o sevapları kazanın. Her âyeti 80 melekle gelen bir sure. Âyete'l-Kürsî çok sevaplı. Her âyeti 80 melekle gelen bir sure. Âyete'l-Kürsî çok sevaplı. Âyete'l-Kürsî okunan yere şeytan giremez! Şeytan malını mülkünü, kesesini boşaltamaz, çalamaz.Âyete'l-Kürsî okunan yere şeytan giremez! Şeytan malını mülkünü, kesesini boşaltamaz, çalamaz. Onun için Âyete'l-Kürsî'yi okuyup üflemek lazım. Onun için Âyete'l-Kürsî'yi okuyup üflemek lazım.

Sonra, "Yâsîn de Kur'ân-ı Kerîm'in kalbidir." Sonra, "Yâsîn de Kur'ân-ı Kerîm'in kalbidir."

Kalp nasıl, bir insanı yaşatıyorsa kalpsiz bir insan olmazsa ne kadar kıymetliyseKalp nasıl, bir insanı yaşatıyorsa kalpsiz bir insan olmazsa ne kadar kıymetliyse Yâsîn sûresi de Kur'ân-ı Kerîm'in kalbidir. Yâsîn sûresi de Kur'ân-ı Kerîm'in kalbidir. Bu da önemli! Bunun da önemini biliyoruz. Cuma günleri okuyoruz. Bu da önemli! Bunun da önemini biliyoruz. Cuma günleri okuyoruz. Peygamber Efendimiz burada buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz burada buyuruyor ki;

La yakraühâ racülün yürîdu'llâhe ve dâre'l-âhirete illâ ğafera'llâhu leh.La yakraühâ racülün yürîdu'llâhe ve dâre'l-âhirete illâ ğafera'llâhu leh. "Onu bir adam, bir kul Allah'ı düşünerek, Allah rızasını düşünerek, âhiret sevabını düşünerek"Onu bir adam, bir kul Allah'ı düşünerek, Allah rızasını düşünerek, âhiret sevabını düşünerek okumaz ki Allah onu muhakkak mağfiret etmesin!" okumaz ki Allah onu muhakkak mağfiret etmesin!"

Bu ifade ne demek? Bu ifade ne demek?

"Muhakkak Allah; rızasını düşünerek, âhireti düşünerek bu sûreyi okuyanı mağfiret eder." demek. "Muhakkak Allah; rızasını düşünerek, âhireti düşünerek bu sûreyi okuyanı mağfiret eder." demek.

İki olumsuz, yani "kuvvetli bir ifade" oluyor.İki olumsuz, yani "kuvvetli bir ifade" oluyor. "Okur okumaz Allah onu mağfiret eder." gibi bir mâna oluyor! "Okur okumaz Allah onu mağfiret eder." gibi bir mâna oluyor!

Onun için Yâsîn'i de okumamız lazım.Onun için Yâsîn'i de okumamız lazım. Hele bu cuma günleri geçmişlerimize, mevtâmıza okumaktan geri durmamamız lazım.Hele bu cuma günleri geçmişlerimize, mevtâmıza okumaktan geri durmamamız lazım. Nitekim bu hadîs-i şerîfin sonunda da Efendimiz aynı şeyi tavsiye buyuruyor: Nitekim bu hadîs-i şerîfin sonunda da Efendimiz aynı şeyi tavsiye buyuruyor:

Va'kraühâ alâ mevtâküm. "Bu Yâsîn sûresini geçmişlerinize okuyunuz." Va'kraühâ alâ mevtâküm. "Bu Yâsîn sûresini geçmişlerinize okuyunuz."

Sevabı onlara gider. Sevabı onlara gider.

Geçmişlere okunuyor, onlara sevabı gidiyor.Geçmişlere okunuyor, onlara sevabı gidiyor. Bir de mânasını bilirsek biz de dünyada ondan istifade ederiz.Bir de mânasını bilirsek biz de dünyada ondan istifade ederiz. Geçmişlere sevabı gittiği gibi o sevabın misli bize de, bizim defterimize de yazılır. Geçmişlere sevabı gittiği gibi o sevabın misli bize de, bizim defterimize de yazılır.

Aziz ve sevgili kardeşlerim! Aziz ve sevgili kardeşlerim!

Görüyorsunuz dünya fâni; kalan kalıyor, ölen ölüyor. Allah ölenlere rahmet eylesin.Görüyorsunuz dünya fâni; kalan kalıyor, ölen ölüyor. Allah ölenlere rahmet eylesin. Kalanlara hayırlı ömür ihsan eylesin. Ölümün ne zaman geleceği belli olmuyor. Kalanlara hayırlı ömür ihsan eylesin. Ölümün ne zaman geleceği belli olmuyor. Kur'ân-ı Kerîm'e sımsıkı sarılalım. Bu hadîs-i şerîflerden almamız gereken dersleri alalım.Kur'ân-ı Kerîm'e sımsıkı sarılalım. Bu hadîs-i şerîflerden almamız gereken dersleri alalım. İyi müslüman olalım, iyi ömür geçirelim, hayırlı işler yapalım, Ümmet-i Muhammed'e faydalı olalım. İyi müslüman olalım, iyi ömür geçirelim, hayırlı işler yapalım, Ümmet-i Muhammed'e faydalı olalım. Dinimizi koruyalım, genişletelim, yükseltelim. Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanalım. Dinimizi koruyalım, genişletelim, yükseltelim. Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanalım.

Ben yabancı diyarlarda çok gezen,Ben yabancı diyarlarda çok gezen, yabancıları çok iyi tanıyan bir kardeşiniz olarak hayretler içinde kalıyorum: yabancıları çok iyi tanıyan bir kardeşiniz olarak hayretler içinde kalıyorum: Bu Avrupalılar; İngilizler, Amerikalılar, Fransızlar, Almanlar vs. -hepsini gezdim gördüm- dinlerine, Bu Avrupalılar; İngilizler, Amerikalılar, Fransızlar, Almanlar vs. -hepsini gezdim gördüm- dinlerine, kiliselerine son derece bağlılar. kiliselerine son derece bağlılar. Laiklik vesaire bazı görüşleri, aralarından birtakım filozofların çıkması, tenkit etmesi, Laiklik vesaire bazı görüşleri, aralarından birtakım filozofların çıkması, tenkit etmesi, bazılarının kiliseden ilgisini kesmesi, dinsiz olması; bazılarının kiliseden ilgisini kesmesi, dinsiz olması; bu olaylar var ama biz bunların sayısal değerini iyi ölçmeliyiz. bu olaylar var ama biz bunların sayısal değerini iyi ölçmeliyiz.

Bu milletler son derece dindar. Kesin! Ve kilise son derece duruma hâkim, topluma hâkim.Bu milletler son derece dindar. Kesin! Ve kilise son derece duruma hâkim, topluma hâkim. Toplumun hem siyasî hayatına hâkim; Toplumun hem siyasî hayatına hâkim; partileri var, televizyon kanalları, üniversiteleri, profesörleri, ilim adamları var. partileri var, televizyon kanalları, üniversiteleri, profesörleri, ilim adamları var. Muazzam bütçesi, imkânları var, içtimaî müesseseleri var.Muazzam bütçesi, imkânları var, içtimaî müesseseleri var. Halktan para ve maddî kaynaklar toplamak hususunda çok çok güzel organize olmuşlar.Halktan para ve maddî kaynaklar toplamak hususunda çok çok güzel organize olmuşlar. Fazla şişeler, fazla gazeteler hepsi toplanıyor, değerlendiriliyor. Fazla şişeler, fazla gazeteler hepsi toplanıyor, değerlendiriliyor. Onların hepsi kiliseye gelir olarak gidiyor.Onların hepsi kiliseye gelir olarak gidiyor. Okulları var, çocukları yetiştirmek için kreşleri, yuvaları var. Hastaneler var… Her şeyleri var. Okulları var, çocukları yetiştirmek için kreşleri, yuvaları var. Hastaneler var… Her şeyleri var. Hepsi kilisenin. Son derece kuvvetli, topluma hâkim ve toplumun siyasetine hâkim. Hepsi kilisenin. Son derece kuvvetli, topluma hâkim ve toplumun siyasetine hâkim.

Kim ne derse desin dinî duygulara göre davranıyorlar: Müslümanı sevmiyorlar; müslümana karşı,Kim ne derse desin dinî duygulara göre davranıyorlar: Müslümanı sevmiyorlar; müslümana karşı, müslüman ülkelere karşı insanî olmayan tavırlar, planlar, tasarımlar ve uygulamalar içindeler. müslüman ülkelere karşı insanî olmayan tavırlar, planlar, tasarımlar ve uygulamalar içindeler.

Bunlar böyleyken bizim elimizi kolumuzu bağlamamız, bizim dinimizle ilişkimizi kesmemiz,Bunlar böyleyken bizim elimizi kolumuzu bağlamamız, bizim dinimizle ilişkimizi kesmemiz, dinî müesseselerimizi çalıştırmamamız bana, dinî müesseselerimizi çalıştırmamamız bana, ayırıyormuşuz gibi yapıp da birisinin elini ayağını sımsıkı tutup öbür tarafta yumruk atan, ayırıyormuşuz gibi yapıp da birisinin elini ayağını sımsıkı tutup öbür tarafta yumruk atan, tekme atan adamı serbest bırakıp bunu bir güzel dövdürmek gibi geliyor. tekme atan adamı serbest bırakıp bunu bir güzel dövdürmek gibi geliyor. Bizim de müesseselerimizin çok kuvvetli olması lazım. Bizim de müesseselerimizin çok kuvvetli olması lazım.

Bizim televizyon kanallarımızın, radyo kanallarımızın, gazetelerimizin, mekteplerimizin,Bizim televizyon kanallarımızın, radyo kanallarımızın, gazetelerimizin, mekteplerimizin, fakültelerimizin, müesseselerimizin olması lazım ki haksızlıklara karşı koyalım, fakültelerimizin, müesseselerimizin olması lazım ki haksızlıklara karşı koyalım, sömürüleri engelleyebilelim, halkımızı aydınlatabilelim; hizmetler ileriye gitsin. sömürüleri engelleyebilelim, halkımızı aydınlatabilelim; hizmetler ileriye gitsin. Yoksa Allah'tan korkma duygusu olmayan insanlar bu işleri güzel yapmıyorlar; Yoksa Allah'tan korkma duygusu olmayan insanlar bu işleri güzel yapmıyorlar; sömürüyorlar, aldatıyorlar, suistimalde bulunuyorlar.sömürüyorlar, aldatıyorlar, suistimalde bulunuyorlar. Bunların çok büyük kıymeti olması lazım.Bunların çok büyük kıymeti olması lazım. Bunları engellememenin vebali çok büyüktür. Bunları engellememenin vebali çok büyüktür. Toplumu çökertiyorlar, tarihî, büyük bir suç işlenmiş oluyor. Toplumu çökertiyorlar, tarihî, büyük bir suç işlenmiş oluyor.

Allahu Teâlâ hazretleri gaflet uykusunda olanları uyandırsın.Allahu Teâlâ hazretleri gaflet uykusunda olanları uyandırsın. İyi insanları da en az kötü insanlar kadar gayretli olma basiretine erdirsin. İyi insanları da en az kötü insanlar kadar gayretli olma basiretine erdirsin.

Çalışma olursa her türlü müşkül hallolur. Her türlü hayır yapılır, her türlü tehlike aşılır.Çalışma olursa her türlü müşkül hallolur. Her türlü hayır yapılır, her türlü tehlike aşılır. Millet korunur, ümmet korunur, tarihimiz, şerefimiz, haysiyetimiz korunur. Millet korunur, ümmet korunur, tarihimiz, şerefimiz, haysiyetimiz korunur. Nesillerimiz korunur; erimez, bozulmaz, dejenere olmaz, entegre olmaz. Nesillerimiz korunur; erimez, bozulmaz, dejenere olmaz, entegre olmaz. Dünyaya da dinimizin ne kadar güzel olduğunu, ahkâmının ne kadar haklı olduğunu, kıymetini anlatırız. Dünyaya da dinimizin ne kadar güzel olduğunu, ahkâmının ne kadar haklı olduğunu, kıymetini anlatırız. İnsanlar batıl dinlerle uğraşmaz, hak din ile uğraşır ve hakka hizmet eder. İnsanlar batıl dinlerle uğraşmaz, hak din ile uğraşır ve hakka hizmet eder.

İnşaallah önümüzdeki yıl da aşk ile şevk ile çalışacağız.İnşaallah önümüzdeki yıl da aşk ile şevk ile çalışacağız. 2000 yılı Tevhid Yılı olarak, yirmibirinci asır tevhid asrı olarak, 2000 yılı Tevhid Yılı olarak, yirmibirinci asır tevhid asrı olarak, onunla başlayan üçüncü bin tarihteki tevhid, üçüncü bin olarak inşallah güzel işler olacak.onunla başlayan üçüncü bin tarihteki tevhid, üçüncü bin olarak inşallah güzel işler olacak. Herkes hakkı anlayacak, hakka gelecek ve inşaallah dünyanın sonu güzel olacak. İyiler hâkim olacak! Herkes hakkı anlayacak, hakka gelecek ve inşaallah dünyanın sonu güzel olacak. İyiler hâkim olacak!

Allahu Teâlâ hazretleri bizi kimsenin önünde hor, zelil etmesin. Mağlup, mahcup düşürmesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi kimsenin önünde hor, zelil etmesin. Mağlup, mahcup düşürmesin. Beldelerimizi düşmanlara çiğnettirmesin. Beldelerimizi düşmanlara çiğnettirmesin. Esir kardeşlerimizi esaretten, mazlum kardeşlerimizi zulümden kurtarsın. Esir kardeşlerimizi esaretten, mazlum kardeşlerimizi zulümden kurtarsın. Mücahit kardeşlerimizi her yerde her zaman mansur, müeyyed, muzaffer ve galip eylesin. Mücahit kardeşlerimizi her yerde her zaman mansur, müeyyed, muzaffer ve galip eylesin.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2