Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Âhir 1446
24 Aralık 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Sözümüze Dikkat Edelim!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Muharrem 1417 / 02.06.1996
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Yanlış Bir Söz İnsanı Cehenneme Götürür, İnsanları Güldürmek İçin Söz Söylemek, Kişi Sevdiği İle Beraberdir, Belâlara Sabrın | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Sözümüze Dikkat Edelim!

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

15 Muharrem 1417 / 02.06.1996
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Yanlış Bir Söz İnsanı Cehenneme Götürür, İnsanları Güldürmek İçin Söz Söylemek, Kişi Sevdiği İle Beraberdir, Belâlara Sabrın | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi hakka hamdih. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedinel-Hamdü lillâhi hakka hamdih. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîne't-tayyibîne't-tâhirîn.ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ecmaîne't-tayyibîne't-tâhirîn. Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyuhe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitabullâh Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyuhe'l-ihvân fe-inne efdale'l-hadîsi kitabullâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu ve selleme teslîmen kesîrâve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu ve selleme teslîmen kesîrâ ve şerre'l-umûri muhdesâtüha ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletünve şerre'l-umûri muhdesâtüha ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-sennedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle: Ve bi's-sennedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle:

İnne’r-racüle le-yetekellemü bi’l-kelimeti min sahati’llâhi lâ yerâ bihâ be’senİnne’r-racüle le-yetekellemü bi’l-kelimeti min sahati’llâhi lâ yerâ bihâ be’sen fe-yehvî bihâ fî cehenneme seb’îne harîfen. fe-yehvî bihâ fî cehenneme seb’îne harîfen.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâle. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl ev kemâ kâle.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, dünyada âhirette üzerinize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin selamı, rahmeti, bereketi, ihsanı, ikramı, dünyada âhirette üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizi iki cihan saadetine nâil eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri cümlenizi iki cihan saadetine nâil eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

Peygamber-i Zişânımız başımızın tâcı, serverimiz, önderimiz,Peygamber-i Zişânımız başımızın tâcı, serverimiz, önderimiz, Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve âlihi ve selleme teslîmen kesîrâ hazretlerininMuhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve âlihi ve selleme teslîmen kesîrâ hazretlerinin mübarek ehâdîs-i şerîfesinden okumak üzere toplanmış bulunuyoruz. mübarek ehâdîs-i şerîfesinden okumak üzere toplanmış bulunuyoruz.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçmeden önceBu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına geçmeden önce Peygamber Efendimiz’e bağlılığımızı ifade etmek üzere, onun rûh-i pâkinePeygamber Efendimiz’e bağlılığımızı ifade etmek üzere, onun rûh-i pâkine bizlerden hediye-i Kur’âniyye olsun diye ve onun âl’ine, ashabına, ezvâcına, evlâdına, ihvânına,bizlerden hediye-i Kur’âniyye olsun diye ve onun âl’ine, ashabına, ezvâcına, evlâdına, ihvânına, etbâına, hulefâsına ve verese-i nebî olan evliyâullah büyüklerimizin ruhlarına,etbâına, hulefâsına ve verese-i nebî olan evliyâullah büyüklerimizin ruhlarına, Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Murtezâ ve sair sahabe-i kirâm rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtındanEbû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Murtezâ ve sair sahabe-i kirâm rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtından şeyhimiz Muhammed Zahid-i Bursevî’ye kadar tarikatlerimizin silsilelerinden güzerân eylemiş olanşeyhimiz Muhammed Zahid-i Bursevî’ye kadar tarikatlerimizin silsilelerinden güzerân eylemiş olan cümle evliyâullah ve salihîn ve mürşidîn-i kâmilîn-i mükemmilîn hazretlerinin ruhlarına,cümle evliyâullah ve salihîn ve mürşidîn-i kâmilîn-i mükemmilîn hazretlerinin ruhlarına, bu beldeleri fethetmiş olan mübarek fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, bu beldeleri fethetmiş olan mübarek fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin, ashâb-ı hayrât u hasenâtın ruhlarına, hâsseten Fatih Sultan Mehmed Hân’ınashâb-ı hayrât u hasenâtın ruhlarına, hâsseten Fatih Sultan Mehmed Hân’ın ve ordusunun mensuplarının ruhlarına, bu camiyi yaptıran İskender Paşa’nın ruhuna ve beldemizinve ordusunun mensuplarının ruhlarına, bu camiyi yaptıran İskender Paşa’nın ruhuna ve beldemizin medâr-ı iftihârı Yûşâ aleyhisselam’ın, Mihmandâr-ı Peygamberî Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin ruhlarınamedâr-ı iftihârı Yûşâ aleyhisselam’ın, Mihmandâr-ı Peygamberî Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerinin ruhlarına ve uzaktan yakından bu güzel bahar gününde herkes kırlara, kır sefalarına giderkenve uzaktan yakından bu güzel bahar gününde herkes kırlara, kır sefalarına giderken bu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelen siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş olanbu hadîs-i şerîfleri dinlemeye gelen siz kardeşlerimizin âhirete göçmüş olan bütün mübarek müslüman geçmişlerinin; analarının, babalarının, dedelerinin, ninelerinin, bütün mübarek müslüman geçmişlerinin; analarının, babalarının, dedelerinin, ninelerinin, kardeşlerinin, arkadaşlarının, dostlarının ruhlarına, bize dua vasiyet etmiş olanların,kardeşlerinin, arkadaşlarının, dostlarının ruhlarına, bize dua vasiyet etmiş olanların, kabirlerinde boynu bükük bizden dua bekleyenlerin ruhlarına, bu hadîs-i şerîfleri toplayan,kabirlerinde boynu bükük bizden dua bekleyenlerin ruhlarına, bu hadîs-i şerîfleri toplayan, kitaplara yazan, nakil ve rivayet eden alimlerin, râvîlerin ruhlarına,kitaplara yazan, nakil ve rivayet eden alimlerin, râvîlerin ruhlarına, hâsseten Gümüşhaneli Efendimiz’in ruhuna, biz yaşayan müslümanların da sıhhat ve selametine, hâsseten Gümüşhaneli Efendimiz’in ruhuna, biz yaşayan müslümanların da sıhhat ve selametine, saadet-i dâreyne ermesine vesile olmasına medâr olsun diye saadet-i dâreyne ermesine vesile olmasına medâr olsun diye bir Fâtiha, 11 İhlâs-ı Şerîf okuyalım, öyle başlayalım. bir Fâtiha, 11 İhlâs-ı Şerîf okuyalım, öyle başlayalım.

Okuduğumuz hadîs-i şerîfler Râmûzü’l-ehâdîs kitabımızın 99. sayfasının 10. hadisi ve devamı olacak.Okuduğumuz hadîs-i şerîfler Râmûzü’l-ehâdîs kitabımızın 99. sayfasının 10. hadisi ve devamı olacak. 10. hadisin metnini az önce okudum. 11. hadîs-i şerîfi de arkasına ekleyeyim. 10. hadisin metnini az önce okudum. 11. hadîs-i şerîfi de arkasına ekleyeyim.

İnne’r-racüle le-yetekellemü bi’l-kelimeti yudhikü bihâ cülesâehû yehvî bihâ eb’ade mine’s-süreyyâ. İnne’r-racüle le-yetekellemü bi’l-kelimeti yudhikü bihâ cülesâehû yehvî bihâ eb’ade mine’s-süreyyâ.

Bu iki hadîs-i şerîfin başlangıçları da birbirlerine benziyor, mânaları da birbirlerini tamamlıyor. Bu iki hadîs-i şerîfin başlangıçları da birbirlerine benziyor, mânaları da birbirlerini tamamlıyor.

İnne’r-racüle. "Adam" Le-yetekellemü bi’l-kelimeti. "Bir kelam konuşur, bir söz söyler."İnne’r-racüle. "Adam" Le-yetekellemü bi’l-kelimeti. "Bir kelam konuşur, bir söz söyler." Min suhti’llâh. "Allah’ın kızdığı cinsten bir söz" veya min sehatillahMin suhti’llâh. "Allah’ın kızdığı cinsten bir söz" veya min sehatillah "Allah’ın kızgınlığını çekecek olan sözlerden bir söz sarf eder, bir söz konuşur.""Allah’ın kızgınlığını çekecek olan sözlerden bir söz sarf eder, bir söz konuşur." Lâ yera bihâ be’sen. "Onu da umursamaz, bir beis görmez." Lâ yera bihâ be’sen. "Onu da umursamaz, bir beis görmez."

"Bunu söylesem ne olacak?" der, önemsemez. Halbuki önemlidir."Bunu söylesem ne olacak?" der, önemsemez. Halbuki önemlidir. Allah’ı kızdıracak bir sözdür. O, onu önemsiz sanır, önemsemez bir söz söyler. Ne olur? Allah’ı kızdıracak bir sözdür. O, onu önemsiz sanır, önemsemez bir söz söyler.

Ne olur?

Fe-yehvî bihâ fî cehenneme seb’îne harîfen.Fe-yehvî bihâ fî cehenneme seb’îne harîfen. "Bu sözü ile bu sözünün karşılığı olan ceza olarak cehenneme uçar." "Bu sözü ile bu sözünün karşılığı olan ceza olarak cehenneme uçar."

Cehenneme doğru, cehennemin derinliklerine doğru kayar gider. Cehenneme doğru, cehennemin derinliklerine doğru kayar gider.

Seb’îne harîfen. "70 son bahar miktarı kadar cehenneme doğru kayar gider." Bir sözden dolayı. Seb’îne harîfen. "70 son bahar miktarı kadar cehenneme doğru kayar gider."

Bir sözden dolayı.

Harif, Arapça’da mevsimlerden birinin adıdır. Kışa şita’ derler, yaza sayf.Harif, Arapça’da mevsimlerden birinin adıdır. Kışa şita’ derler, yaza sayf. Yazın gidilen yere de onun için sayfiye diyorlar; "sayfiye evi, sayfiye yeri" diyorlar. "Yazlık" demek. Yazın gidilen yere de onun için sayfiye diyorlar; "sayfiye evi, sayfiye yeri" diyorlar. "Yazlık" demek.

Kışa ne diyorlar? Şita’. Kışa ne diyorlar?

Şita’.

Rıhlete’ş-şitâi ve’s-sayf. "Kışın ve yazın yapılan ticarî yolculuklar" Rıhlete’ş-şitâi ve’s-sayf. "Kışın ve yazın yapılan ticarî yolculuklar"

Kureyş sûresinde geçer. Yaz ve kış. Tamam, yazı kışı bildik. Kureyş sûresinde geçer. Yaz ve kış. Tamam, yazı kışı bildik.

Arapça’da ilkbahar nasıl denir? Arapça’da ilkbahar nasıl denir?

Rebi’. Ra harfi, b harfi, y harfi, ayın harfi; rebi’, ilkbahar demek. Sonbahar nasıl denir? Rebi’. Ra harfi, b harfi, y harfi, ayın harfi; rebi’, ilkbahar demek.

Sonbahar nasıl denir?

Harîf. Hı harfiyle, hani hı olmasa, herif olur. "Herif" diyoruz ya.Harîf. Hı harfiyle, hani hı olmasa, herif olur. "Herif" diyoruz ya. "Herif kalkmış bir de bana akıl öğretmeye çalışıyor." gibi."Herif kalkmış bir de bana akıl öğretmeye çalışıyor." gibi. Herif aslında "hüner sahibi, hirfet sahibi, meslek sahibi, hünerli insan" demek, "arkadaş" demekHerif aslında "hüner sahibi, hirfet sahibi, meslek sahibi, hünerli insan" demek, "arkadaş" demek ama biz onu hakaret mânasına kullanıyoruz. "Herifin söylediğine bak ya!ama biz onu hakaret mânasına kullanıyoruz. "Herifin söylediğine bak ya! Allah Allah, bir de kalkmış bana akıl öğretiyor." gibi. Bu, ha harfiyle.Allah Allah, bir de kalkmış bana akıl öğretiyor." gibi. Bu, ha harfiyle. Hı harfiyle olursa, harîf, hı harfiyle, -elif, be, te, se, cim, ha, hı- hı harfi; hırıltılı bir sestir.Hı harfiyle olursa, harîf, hı harfiyle, -elif, be, te, se, cim, ha, hı- hı harfi; hırıltılı bir sestir. Arapça’da vardır. Türkçe’de var mı? Arapça’da vardır.

Türkçe’de var mı?

Türkçe’de de vardır ama millet bilmez. Çünkü alfabeye koymamışlar. Türkçe’de de vardır ama millet bilmez. Çünkü alfabeye koymamışlar.

Adam ne diyor? Adam ne diyor?

Erzurumlu vatandaş, asker oluyor, komutanı onu kulübeye dikiyor; Erzurumlu vatandaş, asker oluyor, komutanı onu kulübeye dikiyor;

"Buradan öteye kimseyi geçirme!" diyor. Sen yanına gidiyorsun, geçmek istiyorsun; "Buradan öteye kimseyi geçirme!" diyor.

Sen yanına gidiyorsun, geçmek istiyorsun;

"Dur, hemşerim! Yasah! Buradan geçmek yok!" diyor. "Yasah..." İşte o hı harfi. "Dur, hemşerim! Yasah! Buradan geçmek yok!" diyor.

"Yasah..." İşte o hı harfi.

Kırşehirli ne diyor? "Yıhmah" Yıkmak demiyor, "yıhmah" diyor. Kırşehirli ne diyor?

"Yıhmah" Yıkmak demiyor, "yıhmah" diyor.

Anadolu’nun bazı yerlerinde böyle kullanılır. Konyalı’nın "Gonya", "goyun, guzu" dediği gibi;Anadolu’nun bazı yerlerinde böyle kullanılır. Konyalı’nın "Gonya", "goyun, guzu" dediği gibi; bazı yerlerde de, "yapmak" demezler, "yapmah" derler; "yasak" demezler, "yasah" derler; bazı yerlerde de, "yapmak" demezler, "yapmah" derler; "yasak" demezler, "yasah" derler; "yoksul" demezler, "yohsul" derler; "yok" demezler, "yoh" derler."yoksul" demezler, "yohsul" derler; "yok" demezler, "yoh" derler. İşte o hı harfi dilimizde telaffuz olarak var. İşte o hı harfi dilimizde telaffuz olarak var.

Bizim bugünkü alfabemizde, Türkçe’de olduğu halde işareti alfabeye girmemişBizim bugünkü alfabemizde, Türkçe’de olduğu halde işareti alfabeye girmemiş ama eski alfabede olan harflerden birisi de bu hı’dır.ama eski alfabede olan harflerden birisi de bu hı’dır. Bir de kâf-i nûnî vardır; Türkçe’nin öz be öz harflerinden birisidir, kâf-i nûnî. "Ben" diyoruz mesela.Bir de kâf-i nûnî vardır; Türkçe’nin öz be öz harflerinden birisidir, kâf-i nûnî. "Ben" diyoruz mesela. "Yanağında ben var." Aslında "ben" değil, "ben." 999, bin diyoruz, bin. "Bin" değil."Yanağında ben var." Aslında "ben" değil, "ben." 999, bin diyoruz, bin. "Bin" değil. Bin, "üstüne çık, otur" demek. Bin, deniz, domuz. Bunların içinde hep bu harf var.Bin, "üstüne çık, otur" demek. Bin, deniz, domuz. Bunların içinde hep bu harf var. Ama alfabeye koymamışlar. Ses var, alfabede işareti yok. Halbuki "bin" başka, "bin" başka.Ama alfabeye koymamışlar. Ses var, alfabede işareti yok. Halbuki "bin" başka, "bin" başka. "Ben" başka, "ben" başka. Farklı. O harften dolayı kelimeler bile değişiyor. "Ben" başka, "ben" başka. Farklı. O harften dolayı kelimeler bile değişiyor. Alfabeye konmamış, bir eksikliktir.Alfabeye konmamış, bir eksikliktir. Yani alfabemiz matah bir şey değil, ahım şahım bir şey değil, eksikleri var. Bunları neden açtık? Yani alfabemiz matah bir şey değil, ahım şahım bir şey değil, eksikleri var.

Bunları neden açtık?

Harîf, "sonbahar" demek. Harîf, "sonbahar" demek.

"Önemsemediği bir lafı söyler, Allah’ı kızdıracak bir söz söyler; 70 sonbaharlık,"Önemsemediği bir lafı söyler, Allah’ı kızdıracak bir söz söyler; 70 sonbaharlık, yani 70 yıllık derinliğe cehennemin ta aşağılarına uçar gider." yani 70 yıllık derinliğe cehennemin ta aşağılarına uçar gider."

Muhterem kardeşlerim! Allah neyi sevmez? Muhterem kardeşlerim!

Allah neyi sevmez?

Allahu Teâlâ hazretleri şirki sevmez. İnne’ş-şirke le-zulmün azîm. Allahu Teâlâ hazretleri şirki sevmez.

İnne’ş-şirke le-zulmün azîm.

Eğer Allah’ın varlığına birliğine dair yanlış bir söz söylerse, çok kızar Allah, çok kızar!Eğer Allah’ın varlığına birliğine dair yanlış bir söz söylerse, çok kızar Allah, çok kızar! O zaman Allah gazap eder. Allahu Teâlâ hazretleri şirki sevmez, küfrü sevmez, zulmü sevmez.O zaman Allah gazap eder. Allahu Teâlâ hazretleri şirki sevmez, küfrü sevmez, zulmü sevmez. Yalanı sevmez, küfrü, ağız bozukluğunu, sövmeyi sevmez. Kalp kırıcılığı sevmez, böbürlenmeyi sevmez. Yalanı sevmez, küfrü, ağız bozukluğunu, sövmeyi sevmez. Kalp kırıcılığı sevmez, böbürlenmeyi sevmez.

Günahların ekseriyeti dille işlenir. İnsanı en çok zarara sokan uzuvlarından birisi dilidir. Günahların ekseriyeti dille işlenir. İnsanı en çok zarara sokan uzuvlarından birisi dilidir.

Neden? Neden?

Bu dil belasına, müslüman mütedeyyin insan bile müpteladır da onun için.Bu dil belasına, müslüman mütedeyyin insan bile müpteladır da onun için. Peygamber Efendimiz; Peygamber Efendimiz;

"İnsanları en çok cehenneme sokan iki dudağı ile iki bacağı arasıdır?" buyuruyor, değil mi? "İnsanları en çok cehenneme sokan iki dudağı ile iki bacağı arasıdır?" buyuruyor, değil mi?

Tamam. Dil belası dışında bir de iki bacak arası var ama ona namuslu insanlar kaymaz da kendisini korur: Tamam. Dil belası dışında bir de iki bacak arası var ama ona namuslu insanlar kaymaz da kendisini korur:

"Elhamdülillah! Harama kuşak çözmedim." der. "Elhamdülillah! Harama kuşak çözmedim." der.

Ama bu dili, müslüman bile güzel kullanamaz.Ama bu dili, müslüman bile güzel kullanamaz. Müslüman bile günah işlemeden bu dili kullanmasını beceremez.Müslüman bile günah işlemeden bu dili kullanmasını beceremez. Yalan yere şahitlik yapar, yalan söyler, yanlış söyler, kırıcı söyler, eksik söyler, vesaire vesaire...Yalan yere şahitlik yapar, yalan söyler, yanlış söyler, kırıcı söyler, eksik söyler, vesaire vesaire... Sabahtan akşama şu iki dudak kıpırdadıkça, dil oynadıkça, konuşuldukça insana günah yazılır durur. Sabahtan akşama şu iki dudak kıpırdadıkça, dil oynadıkça, konuşuldukça insana günah yazılır durur.

Ne yapmak lazım? Kontrol etmek lazım. Ne yapmak lazım?

Kontrol etmek lazım.

Biliyor musunuz ki sükût İslâm’a göre,Biliyor musunuz ki sükût İslâm’a göre, Peygamber Efendimiz’in hadîs-i şerîflerde bildirdiğine göre ibadettir. Biliyor muydunuz? Peygamber Efendimiz’in hadîs-i şerîflerde bildirdiğine göre ibadettir.

Biliyor muydunuz?

Dergilerde birkaç defa yazdım. Bu hayret edilecek bir şeydir. İslâm’da sükût ibadettir.Dergilerde birkaç defa yazdım. Bu hayret edilecek bir şeydir. İslâm’da sükût ibadettir. Millet ibadeti bırakıyor; vır vır vır, dır dır dır günahlı işi yapıyor.Millet ibadeti bırakıyor; vır vır vır, dır dır dır günahlı işi yapıyor. Sükût ibadet ama o boyuna konuşur. Sükût ibadet ama o boyuna konuşur.

Bir mecliste 10 kişi oturuyor. Tamam.Bir mecliste 10 kişi oturuyor. Tamam. Bu meclisteki insanlar adaletli konuşacak olsalar konuşmalarının ancak onda birini konuşmaları lazım,Bu meclisteki insanlar adaletli konuşacak olsalar konuşmalarının ancak onda birini konuşmaları lazım, çünkü her birisinin hakkı var. On kişi varsa onda bir konuşacak.çünkü her birisinin hakkı var. On kişi varsa onda bir konuşacak. Ama bakarsın, birisi açar ağzını; dır dır dır, vır vır vır, zır zır zır boyuna o konuşur. Ama bakarsın, birisi açar ağzını; dır dır dır, vır vır vır, zır zır zır boyuna o konuşur.

E ötekilerin hakkı? Hani sohbetin âdâbı, hani kardeşin hakkı? E ötekilerin hakkı? Hani sohbetin âdâbı, hani kardeşin hakkı?

Hâsılı, insan bu dille çok günaha girer. Ne yapmalıyız? Hâsılı, insan bu dille çok günaha girer.

Ne yapmalıyız?

Ya sükût edip ibadet sevabı almalıyız ya da konuştuğumuz zaman sevaplı konuşmalıyız,Ya sükût edip ibadet sevabı almalıyız ya da konuştuğumuz zaman sevaplı konuşmalıyız, sevap kazanmalıyız. Günaha girmemeye çok dikkat etmeliyiz.sevap kazanmalıyız. Günaha girmemeye çok dikkat etmeliyiz. Konuşma budalası, geveze, zevzek olmamalıyız.Konuşma budalası, geveze, zevzek olmamalıyız. "Geveze" diyoruz, "zevzek" diyoruz, "çok konuşuyor" diyoruz, "çenesi boyuna çalışıyor" diyoruz,"Geveze" diyoruz, "zevzek" diyoruz, "çok konuşuyor" diyoruz, "çenesi boyuna çalışıyor" diyoruz, "susmak bilmiyor" diyoruz. Bunlar hep edep eksiklikleridir. "susmak bilmiyor" diyoruz. Bunlar hep edep eksiklikleridir.

Halbuki et-turuku küllühâ âdâbün; "Tarikatlar edeptir." Halbuki et-turuku küllühâ âdâbün; "Tarikatlar edeptir."

Bir insan tarikate girdi mi edebi öğrenecek; oturmanın edebini öğrenecek,Bir insan tarikate girdi mi edebi öğrenecek; oturmanın edebini öğrenecek, konuşmanın edebini öğrenecek, susmayı öğrenecek, dinlemeyi öğrenecek, yardım etmeyi öğrenecek,konuşmanın edebini öğrenecek, susmayı öğrenecek, dinlemeyi öğrenecek, yardım etmeyi öğrenecek, sevmeyi öğrenecek, affetmeyi öğrenecek, büyükleri saymayı öğrenecek, vefayı öğrenecek. sevmeyi öğrenecek, affetmeyi öğrenecek, büyükleri saymayı öğrenecek, vefayı öğrenecek.

Tarikat bir mektep, bir üniversite, görünmeyen bir üniversite.Tarikat bir mektep, bir üniversite, görünmeyen bir üniversite. Burada çok şeyler öğrenecek tabi öğrenirse.Burada çok şeyler öğrenecek tabi öğrenirse. Ama talebe olduğunun farkında değilse, dersleri dinlemiyorsa, imtihanları kaybediyorsa diploma alamaz.Ama talebe olduğunun farkında değilse, dersleri dinlemiyorsa, imtihanları kaybediyorsa diploma alamaz. Üniversiteye girmiş ama 18 senedir, 20 senedir üniversitede. Neden? Üniversiteye girmiş ama 18 senedir, 20 senedir üniversitede.

Neden?

Çünkü dikkat etmiyor, imtihanları geçemiyor. Çünkü dikkat etmiyor, imtihanları geçemiyor.

İkinci hadîs-i şerîf de bununla ilgili: İkinci hadîs-i şerîf de bununla ilgili:

İnne’r-racüle le-yetekellemü bi’l-kelimeti. "Adam bir kelime, bir söz, bir kelam konuşur." İnne’r-racüle le-yetekellemü bi’l-kelimeti. "Adam bir kelime, bir söz, bir kelam konuşur."

Biliyorsunuz buradaki "adam" sözü "kişi" demek, "kadınlar müstesna demek" değil.Biliyorsunuz buradaki "adam" sözü "kişi" demek, "kadınlar müstesna demek" değil. "Kadınlar dedikodu yapabilir." mânasına değil. Kadınlar da yapamaz. "Kadınlar dedikodu yapabilir." mânasına değil. Kadınlar da yapamaz.

Kim dedikodu yaparsa, kim gıybet yaparsa, kim iftira ederse, kim boş konuşursa,Kim dedikodu yaparsa, kim gıybet yaparsa, kim iftira ederse, kim boş konuşursa, kim yalan konuşursa kadın olsun erkek olsun günahı eşittir, ikisi de günaha girerler.kim yalan konuşursa kadın olsun erkek olsun günahı eşittir, ikisi de günaha girerler. Burada "adam" denmesi, Arapça’nın âdâbındandır. Kadını ağza almamak edebi vardır.Burada "adam" denmesi, Arapça’nın âdâbındandır. Kadını ağza almamak edebi vardır. Onun için "adam" der geçerler. Ama bu işin içinde kadınlar da bahis konusudur. Onun için "adam" der geçerler. Ama bu işin içinde kadınlar da bahis konusudur.

"Adam bir kelam konuşur, bir söz söyler." Yudhiku cülesâehû."Adam bir kelam konuşur, bir söz söyler." Yudhiku cülesâehû. "Kendisiyle beraber oturmuş olan insanları güldürmek için bir kelam sarf eder, söyler.""Kendisiyle beraber oturmuş olan insanları güldürmek için bir kelam sarf eder, söyler." Yehvî bihâ eb’ade mine’s-süreyyâ.Yehvî bihâ eb’ade mine’s-süreyyâ. "Süreyya yıldızından daha öteye, cehennemde daha uzak mesafe derine kayar." "Süreyya yıldızından daha öteye, cehennemde daha uzak mesafe derine kayar."

Süreyya yıldızı gökte. Artık aya ne kadar zor gittiler. Hâlâ "Venüs’e gideceğiz." diye uğraşıyorlar. Süreyya yıldızı gökte. Artık aya ne kadar zor gittiler. Hâlâ "Venüs’e gideceğiz." diye uğraşıyorlar.

Bu Süreyya yıldızı kim bilir ne kadar uzakta? Cehennem de işte o kadar uzaklara kayar. Bu Süreyya yıldızı kim bilir ne kadar uzakta?

Cehennem de işte o kadar uzaklara kayar.

Evet, insanların bazen dille işlediği günahların temel duygusu tahlil edilirse görülür. Evet, insanların bazen dille işlediği günahların temel duygusu tahlil edilirse görülür.

Bu adam bu sözü neden söylüyor? Bu adam bu sözü neden söylüyor?

İnsan sözü ekseriyetle etrafı güldürmek için söyler.İnsan sözü ekseriyetle etrafı güldürmek için söyler. Fıkrayı ondan söyler, şakayı ondan yapar, nükteyi ondan sarf eder.Fıkrayı ondan söyler, şakayı ondan yapar, nükteyi ondan sarf eder. Kasılır, düşünür, gözlerini açar, başını sallar. Neden? Kasılır, düşünür, gözlerini açar, başını sallar.

Neden?

"Etrafındakiler kendisini beğensin ve gülsün." diye. "Etrafındakiler kendisini beğensin ve gülsün." diye.

Sen palyaço musun? Sen etraftaki insanları güldürmeye mecbur musun? Güldürme, günaha girme.Sen palyaço musun? Sen etraftaki insanları güldürmeye mecbur musun? Güldürme, günaha girme. Güldürmek şart mı? Çok mu gülecek halimiz var? Çok mu gülecek haldeyiz? Güldürmek şart mı? Çok mu gülecek halimiz var? Çok mu gülecek haldeyiz?

Çeçenistan’daki kardeşlerimiz bomba yağmuru altında. Rus uçakları nasıl bomba atıyor.Çeçenistan’daki kardeşlerimiz bomba yağmuru altında. Rus uçakları nasıl bomba atıyor. Bombaları öyle yağdırıyor ki buradan kaçan öbür tarafa yetişemedenBombaları öyle yağdırıyor ki buradan kaçan öbür tarafa yetişemeden bomba yine üstüne düşüyor; yağmur gibi. Avrupa Rusya’ya yine bilmem kaç milyar dolar yardım yaptı. bomba yine üstüne düşüyor; yağmur gibi. Avrupa Rusya’ya yine bilmem kaç milyar dolar yardım yaptı.

Neden? "Kafkasya’da müslümanlara karşı çarpışıyor, ekonomisi sarsılıyor, destek olsun." diye. Neden?

"Kafkasya’da müslümanlara karşı çarpışıyor, ekonomisi sarsılıyor, destek olsun." diye.

Biz ne yapıyoruz? Kaç yüz bin kişinin evi yıkıldı, üstü başı yırtık pırtık, aç.Biz ne yapıyoruz?

Kaç yüz bin kişinin evi yıkıldı, üstü başı yırtık pırtık, aç.
Komşu ülkelere sığınabilen sığındı, herkesin evinde üç beş tane muhacir var.Komşu ülkelere sığınabilen sığındı, herkesin evinde üç beş tane muhacir var. Yiyecek bulmakta zorluk çekiyorlar, ilaç bulamıyorlar. Ne sıkıntılar çekiyorlar, biliyor musun?Yiyecek bulmakta zorluk çekiyorlar, ilaç bulamıyorlar. Ne sıkıntılar çekiyorlar, biliyor musun? Çok mu gülünecek halimiz var? Çok mu kır sefası yapacak halimiz var?Çok mu gülünecek halimiz var? Çok mu kır sefası yapacak halimiz var? Çok mu deniz kenarında, barlarda, pavyonlarda, gazinolardaÇok mu deniz kenarında, barlarda, pavyonlarda, gazinolarda şarkı türkü dinleyip gülecek eğlenecek halimiz var? Onlar insan değil mi?şarkı türkü dinleyip gülecek eğlenecek halimiz var? Onlar insan değil mi? Onlar bizim kardeşimiz değil mi? Onlar müslüman değil mi?Onlar bizim kardeşimiz değil mi? Onlar müslüman değil mi? Onların canı yok mu? Bizim onlara yardım etmemiz vazife değil mi? Onların canı yok mu? Bizim onlara yardım etmemiz vazife değil mi?

"E ne yapalım, işte bizim burada harp yok, tamam, çok şükür." "E ne yapalım, işte bizim burada harp yok, tamam, çok şükür."

Çok şükür ama sen bu iyi halinde kötü durumda olanları düşünmezsen olmaz ki.Çok şükür ama sen bu iyi halinde kötü durumda olanları düşünmezsen olmaz ki. Çeçenistan; işte bizim Karadeniz’in biraz ötesi. Çeçenistan; işte bizim Karadeniz’in biraz ötesi. Bizim Artvin’in, Kars’ın ilerisinde Kafkas Dağları var; onun ötesi.Bizim Artvin’in, Kars’ın ilerisinde Kafkas Dağları var; onun ötesi. Kardeşlerimiz, Şeyh Şamil’in torunları. Müslüman, mütedeyyin insanlar.Kardeşlerimiz, Şeyh Şamil’in torunları. Müslüman, mütedeyyin insanlar. Beş vakit namazlı niyazlı insanlar. Beş vakit namazlı niyazlı insanlar.

"Bu memleket benim. Ruslar sonradan geldiler, gitsinler. Madem herkesin hürriyeti var, gitsinler."Bu memleket benim. Ruslar sonradan geldiler, gitsinler. Madem herkesin hürriyeti var, gitsinler. Bunlar burayı zorla istila etti. Buralar onların memleketi değil, gitsinler." diyor. Bunlar burayı zorla istila etti. Buralar onların memleketi değil, gitsinler." diyor.

Haklı. Ne Birleşmiş Milletler dinliyor, ne düvel-i İslâmiyye dinliyor. Haklı. Ne Birleşmiş Milletler dinliyor, ne düvel-i İslâmiyye dinliyor.

Birleşmiş Milletler dinlemez. Tamam. Genel sekreterliğine papazı getiren insanlar dinler mi? Birleşmiş Milletler dinlemez. Tamam.

Genel sekreterliğine papazı getiren insanlar dinler mi?

Dinlemez. Peki müslümanlar? Müslümanlar niye dinlemiyor?Dinlemez.

Peki müslümanlar? Müslümanlar niye dinlemiyor?
Müslümanlar niye yardım etmiyor? Müslüman ülkelerin aklı nerede? Müslümanlar niye yardım etmiyor? Müslüman ülkelerin aklı nerede?

Şuradaki toplantılara, Kıbrıs’taki sekiz belediye başkanı çağrılmamış.Şuradaki toplantılara, Kıbrıs’taki sekiz belediye başkanı çağrılmamış. Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımadık mı?Biz Türkiye Cumhuriyeti olarak, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ni tanımadık mı? Biz tanıdık, düşmanlar tanımadı.Biz tanıdık, düşmanlar tanımadı. E tanıdığımız bir ülkenin belediye başkanlarını kendi memleketimizdeki toplantıya niye çağırmıyoruz?E tanıdığımız bir ülkenin belediye başkanlarını kendi memleketimizdeki toplantıya niye çağırmıyoruz? Bu ne demek? Bunun bir mânası var mı? Sen tanımışsın. "Elbette çağırırım." diyeceksin. Bu ne demek? Bunun bir mânası var mı? Sen tanımışsın. "Elbette çağırırım." diyeceksin.

Toplantı Osmanlılar’a hakaretle başlamış. Sergi yapılmış, Fatih Sultan Mehmed’e iftirayla.Toplantı Osmanlılar’a hakaretle başlamış. Sergi yapılmış, Fatih Sultan Mehmed’e iftirayla. Senin memleketinde, benim memleketimde. Senin memleketinde, benim memleketimde. Bir meseleyi takip edecek, haksızlığı engelleyecek,Bir meseleyi takip edecek, haksızlığı engelleyecek, çirkin iftirayı yaptırmayacak kadar bir gücümüz kuvvetimiz yok mu?çirkin iftirayı yaptırmayacak kadar bir gücümüz kuvvetimiz yok mu? Para bizden, davul buranın boynunda, tokmak onların elinde. Para bizden, davul buranın boynunda, tokmak onların elinde. Öyle saçma şey mi olur? Kendi Kıbrıslı kardeşini koruyamıyorsun. Öyle saçma şey mi olur? Kendi Kıbrıslı kardeşini koruyamıyorsun.

Kıbrıslı kardeşin zulme, haksızlığa uğradı, toprakları çiğnendi, yerinden atıldı, katliama uğratıldı,Kıbrıslı kardeşin zulme, haksızlığa uğradı, toprakları çiğnendi, yerinden atıldı, katliama uğratıldı, köyler basıldı, 60-70 kişi tarandı, toplu mezarlara gömüldü;köyler basıldı, 60-70 kişi tarandı, toplu mezarlara gömüldü; çarpıştılar, cihat ettiler, topraklarının bir kısmını kurtardılar.çarpıştılar, cihat ettiler, topraklarının bir kısmını kurtardılar. Elbette tanıyacağız, hakları. Her yönden haklı durumdalar. Onları tanıma, karşı yöndeki düşmanı tanı.Elbette tanıyacağız, hakları. Her yönden haklı durumdalar. Onları tanıma, karşı yöndeki düşmanı tanı. Yunanlı’yı çağır, Kuzey Kıbrıslı’yı çağırma. Öyle saçma şey mi olur?Yunanlı’yı çağır, Kuzey Kıbrıslı’yı çağırma. Öyle saçma şey mi olur? Çok mu gülünecek halimiz var? Bu bile ağlanacak bir haldir. Çok mu gülünecek halimiz var? Bu bile ağlanacak bir haldir.

İstanbul’un Fethi yıl dönümünde İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed’in aleyhinde sergi açılıyor. İstanbul’un Fethi yıl dönümünde İstanbul’u fetheden Fatih Sultan Mehmed’in aleyhinde sergi açılıyor.

Gülünecek halde miyiz? Gülünecek halde miyiz?

Bakın, hesaplayın. Oturup ağlamamız lazım. Bizim hiç gülmememiz lazım.Bakın, hesaplayın. Oturup ağlamamız lazım. Bizim hiç gülmememiz lazım. "Gülme gülme, ağla gönül" ilahisini hepiniz öğrenin. Gülme gülme, ağla gönül."Gülme gülme, ağla gönül" ilahisini hepiniz öğrenin. Gülme gülme, ağla gönül. Çok mu gülünecek halimiz var?Çok mu gülünecek halimiz var? Hem gülüyor hem de başkasını güldüreceğim diye bir laf söylüyor; ondan sonra Allah’ın gazabına uğruyor.Hem gülüyor hem de başkasını güldüreceğim diye bir laf söylüyor; ondan sonra Allah’ın gazabına uğruyor. Konuşmasın, söylemesin. Başkasını güldürmek şart mı? Allah’ın hoşuna gitmeyecek söz söylüyor. Konuşmasın, söylemesin. Başkasını güldürmek şart mı? Allah’ın hoşuna gitmeyecek söz söylüyor.

Oflu Hoca şöyle yapmış da böyle olmuş da. Kah kah kah, kih kih kih. Oflu Hoca şöyle yapmış da böyle olmuş da.

Kah kah kah, kih kih kih.

Yok, adam cennete gitmiş, bakmış da orada hep sakallı softalar var, beğenmemiş. Yok, adam cennete gitmiş, bakmış da orada hep sakallı softalar var, beğenmemiş.

Kah kah kah, kih kih kih. Bunun gülünecek bir tarafı var mı? Kah kah kah, kih kih kih.

Bunun gülünecek bir tarafı var mı?

Cennetle, cehennemle alay ediyor. Vaizle alay ediyor. Kur’an’la alay ediyor.Cennetle, cehennemle alay ediyor. Vaizle alay ediyor. Kur’an’la alay ediyor. Âhiret inancını ayaklar altına alıyor. Allah’ın sevmediği şeyleri söylüyor. Bunların yapılmaması lazım. Âhiret inancını ayaklar altına alıyor. Allah’ın sevmediği şeyleri söylüyor. Bunların yapılmaması lazım.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Onun için aman sözümüze dikkat edelim.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Onun için aman sözümüze dikkat edelim.
Allahu Teâlâ hazretlerini kızdıracak, Allah’ın gazabını çekecek söz söylemeyelim.Allahu Teâlâ hazretlerini kızdıracak, Allah’ın gazabını çekecek söz söylemeyelim. Allah’ın sevdiği sözleri söyleyelim. Dilimizle Allah’ı zikredelim.Allah’ın sevdiği sözleri söyleyelim. Dilimizle Allah’ı zikredelim. Dilimizle emr-i mâruf, nehy-i münker yapalım. Dilimizle Hakk’ı, sabrı tavsiye edelim.Dilimizle emr-i mâruf, nehy-i münker yapalım. Dilimizle Hakk’ı, sabrı tavsiye edelim. Bunlar Kur’ân-ı Kerîm’de söyleniyor. Güzel konuşalım. Tatlı konuşalım. Gönül alıcı konuşalım. Bunlar Kur’ân-ı Kerîm’de söyleniyor. Güzel konuşalım. Tatlı konuşalım. Gönül alıcı konuşalım. Gönül yapıcı konuşalım. Faydalı konuşalım. Faydalı işler yapalım.Gönül yapıcı konuşalım. Faydalı konuşalım. Faydalı işler yapalım. Bilgi bakımından bir sürü eksiğimiz var. Onları birbirimize öğreteceğiz. Ne zaman öğreteceğiz? Bilgi bakımından bir sürü eksiğimiz var. Onları birbirimize öğreteceğiz.

Ne zaman öğreteceğiz?

Elimizdeki en kıymetli varlığımız zamandır. Herkesin elinde, cebinde, üstünde bir şey var.Elimizdeki en kıymetli varlığımız zamandır. Herkesin elinde, cebinde, üstünde bir şey var. Saati, kalemi, cüzdanı, telefonu kıymetlidir. Herkesin kıymetli bir şeyi vardır.Saati, kalemi, cüzdanı, telefonu kıymetlidir. Herkesin kıymetli bir şeyi vardır. Ama en kıymetli varlığımız zamandır.Ama en kıymetli varlığımız zamandır. Zamanımızın bir saniyesini bile boşa harcamamaya azamî dikkat etmeliyiz. Zamanımızın bir saniyesini bile boşa harcamamaya azamî dikkat etmeliyiz. Hayırla geçmeli, sevapla geçmeli. Sevap kazanmalıyız. Zamanın kullanımına dikkat etmeliyiz.Hayırla geçmeli, sevapla geçmeli. Sevap kazanmalıyız. Zamanın kullanımına dikkat etmeliyiz. Dilimize sahip olmalıyız. Günahlardan kaçınmaya dikkat etmeliyiz. Dilimize sahip olmalıyız. Günahlardan kaçınmaya dikkat etmeliyiz.

Bu iki hadîs-i şerîf bunu gösteriyor.Bu iki hadîs-i şerîf bunu gösteriyor. Birincisinde, cehennemde nasıl 70 yıllık çukura uçtuğunu anlatıyor.Birincisinde, cehennemde nasıl 70 yıllık çukura uçtuğunu anlatıyor. İkincisinde de, kişinin Süreyya yıldızından daha uzak mesafedeİkincisinde de, kişinin Süreyya yıldızından daha uzak mesafede Allah’ın rahmetinden uzaklara gittiği anlatılıyor.Allah’ın rahmetinden uzaklara gittiği anlatılıyor. Onun için sükûtun ibadet olduğunu bilin; ya hayır söyleyin ya susun.Onun için sükûtun ibadet olduğunu bilin; ya hayır söyleyin ya susun. Günahlı konuşmayın, konuşmayalım. Bundan sonra kararımız o olsun. Günahlı konuşmayın, konuşmayalım. Bundan sonra kararımız o olsun.

Sayfanın sonuncu hadisi, 12. hadis: Sayfanın sonuncu hadisi, 12. hadis:

İnne’r-racüle izâ radiye hedye’r-racüli ve amelehû fe-hüve mislühû. İnne’r-racüle izâ radiye hedye’r-racüli ve amelehû fe-hüve mislühû.

Taberânî, Ukbe’tü’bnü Âmir radıyallahu anh’ten rivayet etmiş. Taberânî, Ukbe’tü’bnü Âmir radıyallahu anh’ten rivayet etmiş.

Bu mühim bir kaidedir. Çok mühim bir ilâhî kanundur. Çok önemli bir hakikattir.Bu mühim bir kaidedir. Çok mühim bir ilâhî kanundur. Çok önemli bir hakikattir. Bunu hepiniz aklınıza çok iyi yerleştirin. Hiç unutmayın, her yerde söyleyin. Bunu hepiniz aklınıza çok iyi yerleştirin. Hiç unutmayın, her yerde söyleyin.

İnne’r-racüle. "Adam, bir adam, herhangi bir adam"İnne’r-racüle. "Adam, bir adam, herhangi bir adam" İzâ radiye hedye’r-racüli. "Bir başka adamın gidişine, hal ve tavrına razı olursa."İzâ radiye hedye’r-racüli. "Bir başka adamın gidişine, hal ve tavrına razı olursa." Ve amelehû. "İşlediği işlere memnun olursa, razı olursa." Fe-hüve mislühû. "Tam onun gibidir." Ve amelehû. "İşlediği işlere memnun olursa, razı olursa." Fe-hüve mislühû. "Tam onun gibidir."

Kaide bu. Kaide bu.

"Bir adam, başka bir kişiyi, yaptığı işi, gidişini, halini, tavrını beğeniyorsa onun gibidir." "Bir adam, başka bir kişiyi, yaptığı işi, gidişini, halini, tavrını beğeniyorsa onun gibidir."

Ne demek? Allah o adama ne muamele yapacaksa, buna da aynı muameleyi yapar. Ne demek?

Allah o adama ne muamele yapacaksa, buna da aynı muameleyi yapar.

Kimin halini, tavrını beğeniyor? Amerikan artisti filancayı beğeniyor. Kimin halini, tavrını beğeniyor?

Amerikan artisti filancayı beğeniyor.

En çok kimi beğeniyorsun? "Amerikan artisti falancayı beğeniyorum." Tamam. En çok kimi beğeniyorsun?

"Amerikan artisti falancayı beğeniyorum."

Tamam.

Yaptığı işi de beğeniyor. Tamam. Yaptığı işi de beğeniyor.

Tamam.

Muamelesi tam. Allah o adama ne muamele yapacaksa bu da aynı muameleye tâbidir. Muamelesi tam. Allah o adama ne muamele yapacaksa bu da aynı muameleye tâbidir.

"Kişi, sevdiğiyle beraber olacak." "Kişi, sevdiğiyle beraber olacak."

Halini, gidişini, yaptığı işi beğendiği kimsenin durumuna düşer, onun muamelesine tâbi olur.Halini, gidişini, yaptığı işi beğendiği kimsenin durumuna düşer, onun muamelesine tâbi olur. Allah tarafından ona da onun muamelesi yapılır. Buradan ne kanun, ne kaide çıkıyor? Allah tarafından ona da onun muamelesi yapılır.

Buradan ne kanun, ne kaide çıkıyor?

Bu kanundan ne yapmamız gerektiğini anlıyoruz? Bu kanundan ne yapmamız gerektiğini anlıyoruz?

Allah’ın sevmediği insanları, Allah’ın sevmediği hal ve gidişleri,Allah’ın sevmediği insanları, Allah’ın sevmediği hal ve gidişleri, Allah’ın sevmediği işleri yapanları sevmememiz gerekiyor. Seversek, razı olursak, memnun olursak,Allah’ın sevmediği işleri yapanları sevmememiz gerekiyor. Seversek, razı olursak, memnun olursak, alkışlarsak, taraftar olursak onun durumuna düşeriz.alkışlarsak, taraftar olursak onun durumuna düşeriz. İyi insanları, mübarek insanları, salih insanları, yüksek insanları, peygamberleri, evliyâullahı,İyi insanları, mübarek insanları, salih insanları, yüksek insanları, peygamberleri, evliyâullahı, salihleri, alimleri, kâmilleri, fazılları seviyorsak onların hal ve gidişini,salihleri, alimleri, kâmilleri, fazılları seviyorsak onların hal ve gidişini, yaptıkları işleri istiyorsak, özlüyorsak, beğeniyorsak o zaman da mükâfat var;yaptıkları işleri istiyorsak, özlüyorsak, beğeniyorsak o zaman da mükâfat var; o zaman da onlar gibi olacağız. o zaman da onlar gibi olacağız.

Adam Fatih Sultan Mehmed’i çok seviyor, çocuğuna Fatih adını veriyor. Neden? Adam Fatih Sultan Mehmed’i çok seviyor, çocuğuna Fatih adını veriyor.

Neden?

Dünya üzerinde fethedilecek o kadar çok kale var ki elbette çok Fatihlere ihtiyaç var. Dünya üzerinde fethedilecek o kadar çok kale var ki elbette çok Fatihlere ihtiyaç var.

Ama Fatih’in İstanbul’u nasıl aldığını unutmayalım. Lafla almadı.Ama Fatih’in İstanbul’u nasıl aldığını unutmayalım. Lafla almadı. Öyle çalıştı ki öyle tedbirler aldı ki cihanın ağzı açık kalıyor.Öyle çalıştı ki öyle tedbirler aldı ki cihanın ağzı açık kalıyor. Gemileri karadan yürüttü, o zamana kadar görülmemiş toplar yaptı,Gemileri karadan yürüttü, o zamana kadar görülmemiş toplar yaptı, icat edilmemiş havan topunu icat etti, Haliç’in zincirlerine karşı tedbir aldı,icat edilmemiş havan topunu icat etti, Haliç’in zincirlerine karşı tedbir aldı, Rum’un söndürülmeyen ateşinin karşısında tedbir aldı, Rumelihisarı’nı yaptı,Rum’un söndürülmeyen ateşinin karşısında tedbir aldı, Rumelihisarı’nı yaptı, Boğaz’ı kilitledi, Çanakkale’ye hisar yaptı.Boğaz’ı kilitledi, Çanakkale’ye hisar yaptı. Çanakkale’nin Kilitbahir ile bu tarafında Fatih’in yaptırdığı hisar vardır.Çanakkale’nin Kilitbahir ile bu tarafında Fatih’in yaptırdığı hisar vardır. Ya Çanakkale’den gelir düşman ya Karadeniz’den gelir; oraya iki tane hisar yaptı, Boğaz’ı kesti. Ya Çanakkale’den gelir düşman ya Karadeniz’den gelir; oraya iki tane hisar yaptı, Boğaz’ı kesti.

Fatih Sultan Mehmed Çanakkale’ye hisar yaptığında;Fatih Sultan Mehmed Çanakkale’ye hisar yaptığında; "Bu kaleyi şu tarihte yaptırdım." diye üstüne kitabe yazdırmış."Bu kaleyi şu tarihte yaptırdım." diye üstüne kitabe yazdırmış. Kültür düşmanı bir alçak, "o eski harf" diye, orayı kazımış! Fatih’in kitabesini kazımış. Alçak!Kültür düşmanı bir alçak, "o eski harf" diye, orayı kazımış! Fatih’in kitabesini kazımış. Alçak! Kendini bilmez, kültürün kıymetini bilmez bir alçak!Kendini bilmez, kültürün kıymetini bilmez bir alçak! Etrafındaki bir sürü insan da onu engelleyememiş.Etrafındaki bir sürü insan da onu engelleyememiş. Bir insan deli olabilir, çılgın olabilir, kudurmuş olabilir. Toplum onu engelleyecek.Bir insan deli olabilir, çılgın olabilir, kudurmuş olabilir. Toplum onu engelleyecek. Fatih’in kalesinin kitabesi kazınır mı? İngiliz gelse kazımaz, Yunan gelse kazımaz. Neden? Fatih’in kalesinin kitabesi kazınır mı? İngiliz gelse kazımaz, Yunan gelse kazımaz.

Neden?

Kitabe tarihtir. Belki Yunan gelse kazır, Sırp gelse topa tutar. Neden? Hıncı var. Kitabe tarihtir. Belki Yunan gelse kazır, Sırp gelse topa tutar.

Neden?

Hıncı var.

Sen nasıl kazırsın onu? Sen nasıl kazırsın onu?

Bu millet neler görmüş, neler görmüş, neleri yutmuş da ses çıkarmamış.Bu millet neler görmüş, neler görmüş, neleri yutmuş da ses çıkarmamış. Düşman yalnızca dışarıdan gelmemiş, içeriden de ne düşmanlıklar olmuş. Düşman yalnızca dışarıdan gelmemiş, içeriden de ne düşmanlıklar olmuş.

Neden? Neden?

Malımıza, mülkümüze, kültürümüze, örfümüze, âdetimize, mefahirimize, tarihimize sahip çıkmadığımız için.Malımıza, mülkümüze, kültürümüze, örfümüze, âdetimize, mefahirimize, tarihimize sahip çıkmadığımız için. Bak, polis bugün bazı mahallelere giremiyor. Girmek hakkı ama giremiyor. İbret alın. Ne kadar ibretli! Bak, polis bugün bazı mahallelere giremiyor. Girmek hakkı ama giremiyor. İbret alın. Ne kadar ibretli!

Fatih’i seviyor, çocuğuna Fatih adını veriyor. Şeyh Şamil’i seviyor, çocuğuna Şamil adını veriyor. Fatih’i seviyor, çocuğuna Fatih adını veriyor. Şeyh Şamil’i seviyor, çocuğuna Şamil adını veriyor.

Ne demek istiyor? Benim evladım da Şeyh Şamil gibi olsun. Benim evladım da Fatih gibi olsun.Ne demek istiyor?

Benim evladım da Şeyh Şamil gibi olsun. Benim evladım da Fatih gibi olsun.
Cihadı seviyor, çocuğuna Mücahit ismini veriyor. Salih insanları seviyor, çocuğuna Salih ismi veriyor. Cihadı seviyor, çocuğuna Mücahit ismini veriyor. Salih insanları seviyor, çocuğuna Salih ismi veriyor.

Çocuğun ismi ne demek? Çocuğun ismi ne demek?

"Babasının onu nasıl görmek istediğini gösteren niyeti" demek. "Çocuğun ismi, babasının niyeti" demek. "Babasının onu nasıl görmek istediğini gösteren niyeti" demek. "Çocuğun ismi, babasının niyeti" demek.

Çok önemli! Çok önemli ve çocuğun da babası üzerinde hakkı.Çok önemli! Çok önemli ve çocuğun da babası üzerinde hakkı. Eğer baba çocuğa olmadık bir isim koyarsa, evlat babadan davacı olabilir; Mahkeme-i Kübrâ’da kazanır. Eğer baba çocuğa olmadık bir isim koyarsa, evlat babadan davacı olabilir; Mahkeme-i Kübrâ’da kazanır.

Neden? İyi isim koysaydı. İsim bile önemli. Niyet önemli. Sevmek önemli. Neden?

İyi isim koysaydı. İsim bile önemli. Niyet önemli. Sevmek önemli.

Muhterem kardeşlerim! Allah’ın sevgili bir kulunu bazen karşı taraftaki sevmiyor. Muhterem kardeşlerim!

Allah’ın sevgili bir kulunu bazen karşı taraftaki sevmiyor.

Bu mübarek adamı niye sevmedin? "Sakallı. Çenesi kıllı, sakalları var. Sevmedim." Bu mübarek adamı niye sevmedin?

"Sakallı. Çenesi kıllı, sakalları var. Sevmedim."

Bu sakal sünnet be! Sen bu kafanı değiştir, bu kalbi değiştir. Bu sakal sünnet be! Sen bu kafanı değiştir, bu kalbi değiştir. Bu kalp, kalp değil ki kap. Sakalı sevmiyor. Nasıl olacakmış? Kazıyacakmışsın. Sen kadın mısın? Bu kalp, kalp değil ki kap. Sakalı sevmiyor.

Nasıl olacakmış?

Kazıyacakmışsın.

Sen kadın mısın?

Allah burada sakal yaratmış. Peygamber Efendimiz de "sünnet" diye buyurmuş,Allah burada sakal yaratmış. Peygamber Efendimiz de "sünnet" diye buyurmuş, "Bıyıklarınızı azaltın, sakalı uzatın." demiş. Niye kazıyorsun?"Bıyıklarınızı azaltın, sakalı uzatın." demiş.

Niye kazıyorsun?
Veyahut niye kazınmış yüzü beğeniyorsun? Peygamber Efendimiz’in yolundan gideni beğenmiyorsun? Veyahut niye kazınmış yüzü beğeniyorsun? Peygamber Efendimiz’in yolundan gideni beğenmiyorsun?

Öyle densizler var ki "Ebû Cehil’in de sakalı vardı." diyor. Lafa bak! Al bir tip insan daha, buyur.Öyle densizler var ki "Ebû Cehil’in de sakalı vardı." diyor. Lafa bak! Al bir tip insan daha, buyur. Deliler çeşit çeşit. Sırala sırala, çeşitlerini anlat anlat bitmez. Deliler çeşit çeşit. Sırala sırala, çeşitlerini anlat anlat bitmez.

Sakalından sevmiyor, takkesinden sevmiyor, "musafaha ediyor" diye sevmiyor. Sakalından sevmiyor, takkesinden sevmiyor, "musafaha ediyor" diye sevmiyor.

Bizim Ankara’da camimizde bu tip bir adam vardı, musafahayı sevmezdi.Bizim Ankara’da camimizde bu tip bir adam vardı, musafahayı sevmezdi. "Tokalaşma olacak." Bu sonradan geldi, Avrupa âdeti."Tokalaşma olacak." Bu sonradan geldi, Avrupa âdeti. Niye Avrupa âdetini seviyorsun da dedenin 700 yıllık, 1400 yıllık âdetini sevmiyorsun? Niye Avrupa âdetini seviyorsun da dedenin 700 yıllık, 1400 yıllık âdetini sevmiyorsun?

Kafan sakat! Kardeşim, hastasın; kafan sakat, kalbin sakat, aklın sakat, zevkin sakat. Sakat!Kafan sakat! Kardeşim, hastasın; kafan sakat, kalbin sakat, aklın sakat, zevkin sakat. Sakat! Hastalanmışsın sen, çürümüşsün; doğruyu sevmiyorsun, eğriyi seviyorsun. Hastalanmışsın sen, çürümüşsün; doğruyu sevmiyorsun, eğriyi seviyorsun.

Karnavalı seviyor. Karnaval ne demek? "Andavallıların eğlenmesi" demek. Karnavalı seviyor.

Karnaval ne demek?

"Andavallıların eğlenmesi" demek.

İçecekler, her türlü rezaleti yapacaklar.İçecekler, her türlü rezaleti yapacaklar. Eğlenecekler, çalacaklar, sarhoş olacaklar; o onun karısına sarılacak, öpecek, vesaire.Eğlenecekler, çalacaklar, sarhoş olacaklar; o onun karısına sarılacak, öpecek, vesaire. Çirkin şeyler; hepimiz nefret ediyoruz. Çirkin şeyler; hepimiz nefret ediyoruz.

Bizim bir arkadaş, Ankara’dayken İngilizce öğrenmek için kursa gidiyordu.Bizim bir arkadaş, Ankara’dayken İngilizce öğrenmek için kursa gidiyordu. Kadının birisi karnaval için demiş ki; "A, ne güzel, herkes deşarj oluyor, stresi gidiyor." Kadının birisi karnaval için demiş ki;

"A, ne güzel, herkes deşarj oluyor, stresi gidiyor."

Bak, neleri seviyor? Bak, nelere heves ediyor? Bak, neleri seviyor? Bak, nelere heves ediyor?

Şimdi gezin sokaklarda; Çamlıca’ya, Boğaz’a, eğlence yerlerine,Şimdi gezin sokaklarda; Çamlıca’ya, Boğaz’a, eğlence yerlerine, kırlık yerlere, bentlere, Gülhane Parkı’na gidin.kırlık yerlere, bentlere, Gülhane Parkı’na gidin. Çift çift insanlar, blucin pantolonlu, kısa kollu, açık saçık, sarmaş dolaş. Bunlar ne? Çift çift insanlar, blucin pantolonlu, kısa kollu, açık saçık, sarmaş dolaş.

Bunlar ne?

Bunların hepsi dejenerasyon; zevkin bozulması, örfün âdetin gitmesi, gavurlaşmanın belirginleşmesi.Bunların hepsi dejenerasyon; zevkin bozulması, örfün âdetin gitmesi, gavurlaşmanın belirginleşmesi. Başka bir şey değil. Şu tarafa bakıyorsun; elhamdülillah, örtülü, tertemiz.Başka bir şey değil. Şu tarafa bakıyorsun; elhamdülillah, örtülü, tertemiz. Onu sevmiyor; "öcü gibi" diyor. Örtünene; "öcü gibi" diyor, ötekisini beğeniyor. Bu ne? Onu sevmiyor; "öcü gibi" diyor. Örtünene; "öcü gibi" diyor, ötekisini beğeniyor.

Bu ne?

Zevkin yozlaşması. Zevkin yozlaşması.

Evet, Amerikalı onu sevebilir, Avrupalı onu sevebilir, ama ben müslümanım;Evet, Amerikalı onu sevebilir, Avrupalı onu sevebilir, ama ben müslümanım; ben Allah’ın sevdiğini severim, celle celâlüh. ben Allah’ın sevdiğini severim, celle celâlüh. Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in sevdiğini severim, Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in sevdiğini severim, Kur’ân-ı Kerîm’in tarifine uygun olanı severim, aykırı olanı sevmem. Yalanı sevmem, içkiyi sevmem. Kur’ân-ı Kerîm’in tarifine uygun olanı severim, aykırı olanı sevmem. Yalanı sevmem, içkiyi sevmem.

"A, hocam! İçki öyle tatlı ki öyle güzel ki tipleri var, çeşitleri var. Viski var, hem de çok pahalı."A, hocam! İçki öyle tatlı ki öyle güzel ki tipleri var, çeşitleri var. Viski var, hem de çok pahalı. Şampanya var, bir patlatıyorsun; kırıyorsun gemiyi, geminin ucunda fış diye fışlatıyorsun.Şampanya var, bir patlatıyorsun; kırıyorsun gemiyi, geminin ucunda fış diye fışlatıyorsun. Öyle şarapla şampanyayla kutlayarak gemiyi denize indiriyorsun." Öyle şarapla şampanyayla kutlayarak gemiyi denize indiriyorsun."

O gemiden hayır gelir mi? Bereket gelir mi? O gemiden hayır gelir mi? Bereket gelir mi?

Aman hocam çok tatlıdır bilmem ne... Hayır! Aman hocam çok tatlıdır bilmem ne...

Hayır!

İçki haram olduğundan kötüdür, zina haram olduğundan kötüdür,İçki haram olduğundan kötüdür, zina haram olduğundan kötüdür, açıklık saçıklık haram olduğundan kötüdür. İyiliğin kötülüğün ölçüsü nedir? açıklık saçıklık haram olduğundan kötüdür.

İyiliğin kötülüğün ölçüsü nedir?

Allah’ın sevmesi, Allah’ın sevmemesi. Ya bu zevke gelirsin ya da ne halin varsa görürsün.Allah’ın sevmesi, Allah’ın sevmemesi. Ya bu zevke gelirsin ya da ne halin varsa görürsün. Kendin bilirsin.Kendin bilirsin. Ya Allah’ın sevdiği hale gelirsinYa Allah’ın sevdiği hale gelirsin ya da Allah’ın sevdiği hale gelmezsen, dünyada-âhirette cezanı çekersin. ya da Allah’ın sevdiği hale gelmezsen, dünyada-âhirette cezanı çekersin.

Türkiye şimdi Allah’ın yolundan ayrılmanın cezasını çekiyor. Türkiye şimdi Allah’ın yolundan ayrılmanın cezasını çekiyor.

Askerlerimiz Doğu Anadolu’da Güneydoğu Anadolu’da, polislerimiz büyük şehirlerde,Askerlerimiz Doğu Anadolu’da Güneydoğu Anadolu’da, polislerimiz büyük şehirlerde, politikacılarımız devlet dairelerindeki yolsuzluklarda, karşılaştıkları müşkilâtınpolitikacılarımız devlet dairelerindeki yolsuzluklarda, karşılaştıkları müşkilâtın hepsinin sebebini bilsinler ki İslâm’la savaşmaktan ve İslâm’a karşı olmaktan.hepsinin sebebini bilsinler ki İslâm’la savaşmaktan ve İslâm’a karşı olmaktan. Nesilleri müslüman yetiştirmemekten, namuslu yetiştirmemekten; Nesilleri müslüman yetiştirmemekten, namuslu yetiştirmemekten; mütedeyyin, ahlâklı, âdâblı yetiştirmemekten çekiyor. mütedeyyin, ahlâklı, âdâblı yetiştirmemekten çekiyor.

Bugün Türkiye ne fatura ödüyorsa İslâm’ı düşman bellemenin faturasını ödüyor. Bugün Türkiye ne fatura ödüyorsa İslâm’ı düşman bellemenin faturasını ödüyor.

İnsanlar eroinden ölüyor; İslâm’a karşı olmanın faturası. İnsanlar eroinden ölüyor; İslâm’a karşı olmanın faturası.

Hazine, devlet malı çalınmış çırpılmış; İslâm’a karşı olmanın faturası. Hazine, devlet malı çalınmış çırpılmış; İslâm’a karşı olmanın faturası.

Yüksek tahsilli gençler anarşist olmuş, orduya karşı çıkmış, vuruyor, öldürüyor,Yüksek tahsilli gençler anarşist olmuş, orduya karşı çıkmış, vuruyor, öldürüyor, büyük şehirlerde belli bölgelerde anarşi yapıyor; İslâm’a karşı olmanın faturası. büyük şehirlerde belli bölgelerde anarşi yapıyor; İslâm’a karşı olmanın faturası.

Hepsi Allah’ın yolundan ayrılmanın dünyadaki cezası. Hepsi Allah’ın yolundan ayrılmanın dünyadaki cezası.

Ama ceza bitmiş değil, âhirette de çekecek. o kimseler âhirette de en şiddetli azaba uğrayacak. Ama ceza bitmiş değil, âhirette de çekecek. o kimseler âhirette de en şiddetli azaba uğrayacak.

Biz bunu başından beri söylüyoruz; sonuçlarını görmedikleri için inanmıyorlardı, anlamıyorlardı;Biz bunu başından beri söylüyoruz; sonuçlarını görmedikleri için inanmıyorlardı, anlamıyorlardı; şimdi anlıyorlar ama engelleyemiyorlar, artık fren tutmuyor. şimdi anlıyorlar ama engelleyemiyorlar, artık fren tutmuyor.

Eğlence yerlerinde o kızları, o erkekleri gidin görün bakalım;Eğlence yerlerinde o kızları, o erkekleri gidin görün bakalım; annelerinin, babalarının o gezintiden haberi var mı? Sorun bakalım, annesi babası razı mı? annelerinin, babalarının o gezintiden haberi var mı? Sorun bakalım, annesi babası razı mı?

Çürüdük. Eroin içiyor, ölüyor. Kocası alıştırmış, arkadaşı alıştırmış.Çürüdük. Eroin içiyor, ölüyor. Kocası alıştırmış, arkadaşı alıştırmış. Ben onu bunu bilmem; İslâm’dan ayrılmanın cezası, faturası. Ben onu bunu bilmem; İslâm’dan ayrılmanın cezası, faturası.

Bizim rehberimiz, önderimiz, serverimiz Muhammed-i Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.Bizim rehberimiz, önderimiz, serverimiz Muhammed-i Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Allah’ın peygamberleri, Allah’ın sevgili kulları, evliyâsı, salih kullar, abid, zahid,Allah’ın peygamberleri, Allah’ın sevgili kulları, evliyâsı, salih kullar, abid, zahid, kâmil kullar, olgun kullar, Yunus Emreler, Mevlânâlar, İbrahim Hakkılar, İsmail Hakkılar,kâmil kullar, olgun kullar, Yunus Emreler, Mevlânâlar, İbrahim Hakkılar, İsmail Hakkılar, Eşrefoğlu Rûmîler; bizim örneklerimiz, numune-i imtisallerimiz bunlar. Eşrefoğlu Rûmîler; bizim örneklerimiz, numune-i imtisallerimiz bunlar.

Onların örnekleri; Brigitte Bardot, Erel Clayn…Onların örnekleri; Brigitte Bardot, Erel Clayn… Ben de eski adam olduğumdan, hep eski isimler hatırıma geliyor. Blen Ford, Clark Ceybel…Ben de eski adam olduğumdan, hep eski isimler hatırıma geliyor. Blen Ford, Clark Ceybel… Bunlar bizim zamanımızda meşhurlar; bıyıklarıyla, tipleriyle, Yüd Braynen çıplak kafalı, vesaire tipler. Bunlar bizim zamanımızda meşhurlar; bıyıklarıyla, tipleriyle, Yüd Braynen çıplak kafalı, vesaire tipler.

Ya Allah’ın sevdiklerini seversin, sevap kazanırsın, ya Allah’ın sevmediklerini seversin,Ya Allah’ın sevdiklerini seversin, sevap kazanırsın, ya Allah’ın sevmediklerini seversin, onların tâbi olduğu güruha girer, onların tâbi olduğu muameleye tâbi olursun;onların tâbi olduğu güruha girer, onların tâbi olduğu muameleye tâbi olursun; dünyan da âhiretin de mahvolur. Öbür sayfaya geçiyoruz. dünyan da âhiretin de mahvolur.

Öbür sayfaya geçiyoruz.

İnne’r-racüle le-tekûnü lehü’l-menziletü ınde’llâhi femâ yeblüğuhâ bi-amelin fe-lâ yüzalü’llâhüİnne’r-racüle le-tekûnü lehü’l-menziletü ınde’llâhi femâ yeblüğuhâ bi-amelin fe-lâ yüzalü’llâhü yebtelîhi mimmâ yekrahü hattâ yubelliğahû zâlike. yebtelîhi mimmâ yekrahü hattâ yubelliğahû zâlike.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh’ten rivayet edilmiş. 100. sayfanın birinci hadîs-i şerîfi. Ebû Hüreyre radıyallahu anh’ten rivayet edilmiş. 100. sayfanın birinci hadîs-i şerîfi.

"Kişinin Allah indinde Allah’ın istediği bir derecesi, bir mertebesi olur."Kişinin Allah indinde Allah’ın istediği bir derecesi, bir mertebesi olur. Ama işlediği ibadet ve taatlerle o mertebeye ulaşamaz.Ama işlediği ibadet ve taatlerle o mertebeye ulaşamaz. Allah onu nâhoş, hoşuna gitmeyen şeylere müptela kılar,Allah onu nâhoş, hoşuna gitmeyen şeylere müptela kılar, müptela kılar, müptela kılar, nihayet onu o makama ulaştırır." müptela kılar, müptela kılar, nihayet onu o makama ulaştırır."

İnsanın başına gelen iptilalar, sıkıntılar, üzüntüler, imtihanlar kulun derecesini yükseltir.İnsanın başına gelen iptilalar, sıkıntılar, üzüntüler, imtihanlar kulun derecesini yükseltir. İnsan bazen ibadetten derece kazanır bazen iptilaya,İnsan bazen ibadetten derece kazanır bazen iptilaya, belaya, musibete, sıkıntıya sabretmekten derece kazanır. belaya, musibete, sıkıntıya sabretmekten derece kazanır.

Onun için bela gelince sabretmek lazım. Allah’tan, Allah yazıyor.Onun için bela gelince sabretmek lazım. Allah’tan, Allah yazıyor. Hastalık oluyor, işin ters gitmesi oluyor, ticarette ziyan oluyorHastalık oluyor, işin ters gitmesi oluyor, ticarette ziyan oluyor veyahut komşunun bir yanlış muamelesi oluyor veya bir arkadaşın üzücü bir tavrı oluyorveyahut komşunun bir yanlış muamelesi oluyor veya bir arkadaşın üzücü bir tavrı oluyor veyahut arabası kaza yapıyor… Şu oluyor, bu oluyor. Bunlar ne yapar? veyahut arabası kaza yapıyor… Şu oluyor, bu oluyor.

Bunlar ne yapar?

Sabrederse insana yine sevap kazandırır. Sabrederse yine sevap kazanır. Sabrederse insana yine sevap kazandırır. Sabrederse yine sevap kazanır.

Neden sabredecek? Neden sabredecek?

Allah yazmış. Üzüntünün faydası yok. Korkunun, hazerin ölüme faydası yok. Gelmiş bir kere. Allah yazmış. Üzüntünün faydası yok. Korkunun, hazerin ölüme faydası yok. Gelmiş bir kere.

Ne yapacaksın? Sabredeceksin. Kaza olmuş. "Olmasaydı." Ne yapacaksın?

Sabredeceksin.

Kaza olmuş.

"Olmasaydı."

Tamam, olmasaydı ama olmuş, sabredeceksin. "Şöyle yapmasaydık, böyle yapmasaydık." demek faydasız. Tamam, olmasaydı ama olmuş, sabredeceksin.

"Şöyle yapmasaydık, böyle yapmasaydık." demek faydasız.

Hastalık gelmiş. Tamam, dua et, Allah geçirsin, şifa ihsan etsin; Hastalık gelmiş.

Tamam, dua et, Allah geçirsin, şifa ihsan etsin;
ama sabret, itiraz etme, isyan etme, üzülme. O da mükâfat. Onun da derece arttırmaya faydası var. ama sabret, itiraz etme, isyan etme, üzülme. O da mükâfat. Onun da derece arttırmaya faydası var.

Birçok kimse bunu bilmiyor.Birçok kimse bunu bilmiyor. Sanıyor ki Allah sevdiği kullarına her zaman ikramda bulunur,Sanıyor ki Allah sevdiği kullarına her zaman ikramda bulunur, her zaman güzel şeyler ihsan eder, her zaman neşeli tutar. her zaman güzel şeyler ihsan eder, her zaman neşeli tutar. Hayır, bazen Allah’ın sevgili kulları daha çok sıkıntılara düşer, daha çok yalvarırlar.Hayır, bazen Allah’ın sevgili kulları daha çok sıkıntılara düşer, daha çok yalvarırlar. Hapislere düşerler, işkence görürler. Evleri, yerleri, yurtları ellerinden alınır. Sürgün edilirler.Hapislere düşerler, işkence görürler. Evleri, yerleri, yurtları ellerinden alınır. Sürgün edilirler. Harp olur, darp olur, haksızlık olur, zulüm olur, gadir olur. En büyük belalar peygamberlere gelir.Harp olur, darp olur, haksızlık olur, zulüm olur, gadir olur. En büyük belalar peygamberlere gelir. Acayip bir kanundur bu. Acayip dediğim; "İnsanların çoğu bilmez." mânasına.Acayip bir kanundur bu. Acayip dediğim; "İnsanların çoğu bilmez." mânasına. Herkes sanır ki Allah’ın sevgili kulu oldu mu her işi rast gidecek, her şeyi iyi olacak. Hayır! Herkes sanır ki Allah’ın sevgili kulu oldu mu her işi rast gidecek, her şeyi iyi olacak.

Hayır!

Eyüp aleyhisselam’ın peygamber olduğu, Allah tarafından sevildiği ve kıymetli bir kul olduğuEyüp aleyhisselam’ın peygamber olduğu, Allah tarafından sevildiği ve kıymetli bir kul olduğu bilindiği halde başına neler geldiğini biliyoruz.bilindiği halde başına neler geldiğini biliyoruz. Eyüp aleyhisselam’ın da onlara nasıl sabrettiğini biliyoruz. Vücudunun her tarafı yara oldu.Eyüp aleyhisselam’ın da onlara nasıl sabrettiğini biliyoruz. Vücudunun her tarafı yara oldu. Çoluk çocuğu öldü. Malları mülkleri elinden gitti. Şehrin çöplüğüne atıldı. Çoluk çocuğu öldü. Malları mülkleri elinden gitti. Şehrin çöplüğüne atıldı. Eyüp aleyhisselam senelerce şehrin dışında, dışarıda kaldı. Eyüp aleyhisselam senelerce şehrin dışında, dışarıda kaldı.

Musa aleyhisselam yerinden yurdundan oldu, diyar-ı gurbete gitti,Musa aleyhisselam yerinden yurdundan oldu, diyar-ı gurbete gitti, Firavun’la mücadelesi oldu, Firavun onu kovaladı. Telaşlar geçirdi.Firavun’la mücadelesi oldu, Firavun onu kovaladı. Telaşlar geçirdi. İbrahim aleyhisselam Nemrut’la mücadele etti, sıkıntılara düştü, hapislere düştü,İbrahim aleyhisselam Nemrut’la mücadele etti, sıkıntılara düştü, hapislere düştü, yakılma derecesine geldi, ateşe atıldı. İsa aleyhisselam’ın çektiği şeyler var.yakılma derecesine geldi, ateşe atıldı. İsa aleyhisselam’ın çektiği şeyler var. Zekeriya aleyhisselam’ı testereyle biçtiler, şehit ettiler, öldürdüler. Zekeriya aleyhisselam’ı testereyle biçtiler, şehit ettiler, öldürdüler.

Bunlar gelebilir. İnsanın başına sıkıntı, üzüntü gelmesi Allah’ın sevmediği kulu olduğundan değildir.Bunlar gelebilir. İnsanın başına sıkıntı, üzüntü gelmesi Allah’ın sevmediği kulu olduğundan değildir. İnsanın baklavalı börekli, kaymaklı kadayıflı, şıkıdım şıkıdım,İnsanın baklavalı börekli, kaymaklı kadayıflı, şıkıdım şıkıdım, eğlenceli, zevkli, keyifli ömür sürmesi de Allah’ın sevgili kulu olduğundan değildir. eğlenceli, zevkli, keyifli ömür sürmesi de Allah’ın sevgili kulu olduğundan değildir.

Öyle olsaydı, Boğaziçi’nin gazinolarına git; "Öyle olsaydı, Boğaziçi’nin gazinolarına git; " Bunların hepsi Allah’ın en sevgili kulu galiba." diye düşünürsün. Bunların hepsi Allah’ın en sevgili kulu galiba." diye düşünürsün.

Hayır, öyle değil! Taksim’in, Boğaziçi’nin eğlence yerlerindeki insanlar,Hayır, öyle değil! Taksim’in, Boğaziçi’nin eğlence yerlerindeki insanlar, en büyük günahları işliyorlar; paralarını boş yere harcıyorlar.en büyük günahları işliyorlar; paralarını boş yere harcıyorlar. Dünyada o kadar mazlum insan var, yiyecek giyecek bulamayan insanlar var; onlarla ilgilenmiyorlar.Dünyada o kadar mazlum insan var, yiyecek giyecek bulamayan insanlar var; onlarla ilgilenmiyorlar. Onların hepsinin hesabı olacak, sorgusu suali olacak. Onların hepsinin hesabı olacak, sorgusu suali olacak.

Onun için bela gelince sabredin, nimet gelince şükredin.Onun için bela gelince sabredin, nimet gelince şükredin. Tabi insanın başına gelen hastalığa, derde çare aramak hakkıdır.Tabi insanın başına gelen hastalığa, derde çare aramak hakkıdır. Allah’tan onun kaldırılmasını istemesi hakkıdır. Bunlar olacak. Allah’tan onun kaldırılmasını istemesi hakkıdır. Bunlar olacak.

İnnemâ eşkû bessî ve huznî ila’llâh. İnnemâ eşkû bessî ve huznî ila’llâh.

Yakup aleyhisselam Yusuf’unu kaybetti, dertli; ağlıyor ağlıyor ağlıyor. Yakup aleyhisselam Yusuf’unu kaybetti, dertli; ağlıyor ağlıyor ağlıyor.

"Niye ağlıyorsun böyle?" diyorlar. "Karışmayın benim işime." diyor. "Niye ağlıyorsun böyle?" diyorlar.

"Karışmayın benim işime." diyor.

İnnemâ eşkû bessî ve huznî ila’llâh. "Ben derdimi Rabbime açıyorum. Rabbimle dertleşiyorum."İnnemâ eşkû bessî ve huznî ila’llâh. "Ben derdimi Rabbime açıyorum. Rabbimle dertleşiyorum." Rabbimden şikâyetimden değil. O'na iltica ediyorum, O'na sığınıyorum, O'na yalvarıyorum.Rabbimden şikâyetimden değil. O'na iltica ediyorum, O'na sığınıyorum, O'na yalvarıyorum. Böyle olursa o zaman bu şikâyet değildir. Böyle olursa o zaman bu şikâyet değildir.

"Yâ Rabbi, sen bilirsin, bu imtihanı kaldır,"Yâ Rabbi, sen bilirsin, bu imtihanı kaldır, şunu nasip et, bunu nasip et." demenin, her duanın sevabı var. İyi şeyleri istemek hakkımız.şunu nasip et, bunu nasip et." demenin, her duanın sevabı var. İyi şeyleri istemek hakkımız. Sıkıntılardan kurtulmaya çalışmak hakkımız.Sıkıntılardan kurtulmaya çalışmak hakkımız. Başkalarını sıkıntılardan kurtarmak için imdada koşmak da en sevaplı iş.Başkalarını sıkıntılardan kurtarmak için imdada koşmak da en sevaplı iş. Kim bir Müslümanın üzüntüsünü giderecek bir iyilik yaparsaKim bir Müslümanın üzüntüsünü giderecek bir iyilik yaparsa Allah da ona ahirette sıkıntılı bir zamanında iyilik yapar.Allah da ona ahirette sıkıntılı bir zamanında iyilik yapar. Kim bir Müslümanın hâcetini görürse, işini görürse Allah da onun âhirette işini görür.Kim bir Müslümanın hâcetini görürse, işini görürse Allah da onun âhirette işini görür. Biz birisini muhtaç görünce yardım etmeye koşacağız; o şahıs ise sabredecek,Biz birisini muhtaç görünce yardım etmeye koşacağız; o şahıs ise sabredecek, Allah’tan kurtuluş için çaresini isteyecek. İstemek hakkı. Dua etmek sevap. Allah’tan kurtuluş için çaresini isteyecek. İstemek hakkı. Dua etmek sevap.

İnne’r-rahime le-tetealleku bi’l-arşi yevme’l-kıyâmeti fe-tekulüİnne’r-rahime le-tetealleku bi’l-arşi yevme’l-kıyâmeti fe-tekulü yâ rabbi ıkta’ men kataanî ve sıl men vasalanî.yâ rabbi ıkta’ men kataanî ve sıl men vasalanî. Enes radıyallahu anh’ten rivayet edilen bir hadîs-i şerîf. Sayfanın ikinci hadîs-i şerîfi. Enes radıyallahu anh’ten rivayet edilen bir hadîs-i şerîf. Sayfanın ikinci hadîs-i şerîfi.

"Rahim, akrabalık bağlantısı, kıyamet gününde Arş-ı Âlâ’ya yapışır. "Rahim, akrabalık bağlantısı, kıyamet gününde Arş-ı Âlâ’ya yapışır. Rahim; "akrabalık bağlantısı, karâbet" demek. "Akrabalık" diyoruz.Rahim; "akrabalık bağlantısı, karâbet" demek. "Akrabalık" diyoruz. Rahimin iki mânası var. Kadının karnında çocuğun büyüdüğü yer; ona da "rahim" diyorlar.Rahimin iki mânası var. Kadının karnında çocuğun büyüdüğü yer; ona da "rahim" diyorlar. Akrabalara da "rahim" derler. Akrabalara iyilik yapmaya sıla-i rahim derler. Neden? Akrabalara da "rahim" derler. Akrabalara iyilik yapmaya sıla-i rahim derler.

Neden?

Onların da doğumla bir ilişkisi var,Onların da doğumla bir ilişkisi var, yani "bize yakın doğumlu insanlar" demek olduğundan onlara da "rahim" denmiş. Sıla-i rahim ne demek? yani "bize yakın doğumlu insanlar" demek olduğundan onlara da "rahim" denmiş.

Sıla-i rahim ne demek?

"Amca, dayı, teyze, hala, akraba ve yeğenleri gözlemek,"Amca, dayı, teyze, hala, akraba ve yeğenleri gözlemek, kollamak, onlara yardımcı olmak, iyilik yapmak" demek. Bu çok sevaplı! Onlarla ilgiyi kesmek günah.kollamak, onlara yardımcı olmak, iyilik yapmak" demek. Bu çok sevaplı! Onlarla ilgiyi kesmek günah. Akrabasına bakmıyor; amcası, teyzesi, dayısı, yeğeni, kuzeni, neyse onlarla ilgilenmiyor. Akrabasına bakmıyor; amcası, teyzesi, dayısı, yeğeni, kuzeni, neyse onlarla ilgilenmiyor.

Kuzen Türkçe değil. Kuzen, kazan gibi bir şey. Bir profesör arkadaş; Kuzen Türkçe değil. Kuzen, kazan gibi bir şey. Bir profesör arkadaş;

"Ne zaman bir yabancı kelime kullanırsam, Hakyol Vakfı’na 100 lira ceza vereceğim." diyor."Ne zaman bir yabancı kelime kullanırsam, Hakyol Vakfı’na 100 lira ceza vereceğim." diyor. "Tamam, ben de razıyım, ben de vereyim." dedim. "Tamam, ben de razıyım, ben de vereyim." dedim.

Şimdi "Aman yabancı kelime kullanmayayım,Şimdi "Aman yabancı kelime kullanmayayım, 100 liralık cezaya çarpılmayayım." diye dikkat ediyorum, mümkün olduğu kadar gayret ediyorum. 100 liralık cezaya çarpılmayayım." diye dikkat ediyorum, mümkün olduğu kadar gayret ediyorum.

Kuzen yerine vardır bir amcazâde, dayızâde kullanılabilir.Kuzen yerine vardır bir amcazâde, dayızâde kullanılabilir. Türkçe akraba isimleri o kadar güzeldir ki bağlılığı tam tarif eder;Türkçe akraba isimleri o kadar güzeldir ki bağlılığı tam tarif eder; dayızâde, amcazâde, halazâde, teyzezâde, yeğen. Bak, hiç şaşmaz. Hepsi gayet güzel kelimeler. dayızâde, amcazâde, halazâde, teyzezâde, yeğen. Bak, hiç şaşmaz. Hepsi gayet güzel kelimeler.

İnsanın etrafındaki akraba-ı taallukâtı rahimdir. Bunlara bakmak lazım. Bu Arş-ı Âlâ’ya yapışırmış. İnsanın etrafındaki akraba-ı taallukâtı rahimdir. Bunlara bakmak lazım. Bu Arş-ı Âlâ’ya yapışırmış.

Allah Allah! Nasıl şey bu? Nasıl yapışıyor? Mânevî bir varlık, şahsiyet-i mâneviyesi var.Allah Allah! Nasıl şey bu? Nasıl yapışıyor?

Mânevî bir varlık, şahsiyet-i mâneviyesi var.
Hani "hükmî şahsiyeti var" diyoruz ya onun gibi. Devlet dairelerinde şirketlere ne diyoruz?Hani "hükmî şahsiyeti var" diyoruz ya onun gibi. Devlet dairelerinde şirketlere ne diyoruz? "Hükmî şahsiyeti var." diyoruz. Rahimin de böyle şahsiyet-i mâneviyesi var. "Hükmî şahsiyeti var." diyoruz. Rahimin de böyle şahsiyet-i mâneviyesi var. Sanki bir şahısmış gibi, sanki bir insanmış gibi Arş-ı A'lâ’ya,Sanki bir şahısmış gibi, sanki bir insanmış gibi Arş-ı A'lâ’ya, Allahu Teâlâ hazretlerinin Arş’ına, Arş-ı Âlâ’ya yapışır. Ne der? Allahu Teâlâ hazretlerinin Arş’ına, Arş-ı Âlâ’ya yapışır.

Ne der?

Yâ Rabbi! Ikta’ men kataanî ve sıl men vasalanî. "Beni koparanı sen de kopar, parça parça et.Yâ Rabbi! Ikta’ men kataanî ve sıl men vasalanî. "Beni koparanı sen de kopar, parça parça et. Beni bağlayanı sen de nimetine mazhar eyle, iyiliklere mazhar eyle." Beni bağlayanı sen de nimetine mazhar eyle, iyiliklere mazhar eyle."

Anlaşılıyor ki sıla-i rahim yapanlar şefaate mazhar olacak.Anlaşılıyor ki sıla-i rahim yapanlar şefaate mazhar olacak. O böyle yalvarınca, Allah sıla-i rahim yapanlara mükâfat verecek.O böyle yalvarınca, Allah sıla-i rahim yapanlara mükâfat verecek. Akrabalık vazifelerini yapmayanlara, sıla-i rahim yapmayanlara ceza verecek. Akrabalık vazifelerini yapmayanlara, sıla-i rahim yapmayanlara ceza verecek.

Sıla-i rahimin zıttı, kat’-ı rahim.Sıla-i rahimin zıttı, kat’-ı rahim. Sıla-i rahim, "rahimi bağlamak, akrabalarla bağlantıyı kurmak" demek.Sıla-i rahim, "rahimi bağlamak, akrabalarla bağlantıyı kurmak" demek. Kat’-ı rahim, "akrabalarla bağı kesmek, koparmak, kat etmek" demek. Kat’-ı rahim, "akrabalarla bağı kesmek, koparmak, kat etmek" demek.

"Kat edenleri, Allah kat etsin, yani rahmetinden mahrum etsin."Kat edenleri, Allah kat etsin, yani rahmetinden mahrum etsin. Onlar madem dünyada akrabalarını gözetmediler;Onlar madem dünyada akrabalarını gözetmediler; Allah da âhirette onlara mükâfat vermesin, cezalandırsın." diye dua edecek.Allah da âhirette onlara mükâfat vermesin, cezalandırsın." diye dua edecek. "Sıla-i rahim yapanlara; akrabalarına iyilik yapan, gelip giden, yardım eden, para veren,"Sıla-i rahim yapanlara; akrabalarına iyilik yapan, gelip giden, yardım eden, para veren, yoksulları gözetenlere de Allah âhirette iyilik yapacak." demektir. yoksulları gözetenlere de Allah âhirette iyilik yapacak." demektir.

İslâm’da akrabalık vazifeleri vardır. Mühimdir.İslâm’da akrabalık vazifeleri vardır. Mühimdir. İnsanın en başta gelen vazifesi ana ve babasına karşıdır.İnsanın en başta gelen vazifesi ana ve babasına karşıdır. Evladın anne ve babasına karşı çok büyük vazifeleri vardır, sorumlulukları vardır.Evladın anne ve babasına karşı çok büyük vazifeleri vardır, sorumlulukları vardır. Sevecek, sayacak, yardım edecek, bakacak. Anasına babasına karşı evlatlığını güzel yapacak.Sevecek, sayacak, yardım edecek, bakacak. Anasına babasına karşı evlatlığını güzel yapacak. Buna birrü’l-vâlideyn derler. "Anne babaya iyi evlatlık yapmak" demek. Bu çok mühim bir vazifedir. Buna birrü’l-vâlideyn derler. "Anne babaya iyi evlatlık yapmak" demek. Bu çok mühim bir vazifedir.

Birrü’l-vâlideyn yapan hayırlı evlatları Allah âhirette mükâfatlandırır.Birrü’l-vâlideyn yapan hayırlı evlatları Allah âhirette mükâfatlandırır. Ana babasına iyilik yapmayan evlatlar da Allah’ın rahmetinden mahrum kalırlar,Ana babasına iyilik yapmayan evlatlar da Allah’ın rahmetinden mahrum kalırlar, çok büyük cezaya uğrarlar. Anaya babaya duasını kesen evlat bile hayır görmez. Duayı bile kesmeyecek.çok büyük cezaya uğrarlar. Anaya babaya duasını kesen evlat bile hayır görmez. Duayı bile kesmeyecek. Yani ölse bile ana babaya duayı kesmeyecek. Çok önemli. En büyük vazife, anne babaya karşı. Yani ölse bile ana babaya duayı kesmeyecek. Çok önemli. En büyük vazife, anne babaya karşı.

Sonra, akrabaya karşı. Zî-rahim dediğimiz, akrabalık bağı olan kimselere karşı vazifemiz var.Sonra, akrabaya karşı. Zî-rahim dediğimiz, akrabalık bağı olan kimselere karşı vazifemiz var. Arayacağız, kollayacağız, koruyacağız; maddî ihtiyaçları varsa karşılayacağız, ihtiyarsa bakacağız,Arayacağız, kollayacağız, koruyacağız; maddî ihtiyaçları varsa karşılayacağız, ihtiyarsa bakacağız, hastaysa tedavi ettireceğiz, yetimse evlendireceğiz, açsa doyuracağız, çıplaksa giydireceğiz.hastaysa tedavi ettireceğiz, yetimse evlendireceğiz, açsa doyuracağız, çıplaksa giydireceğiz. Akrabalara karşı vazifemiz. Başka? Başka ne var İslâm’da? Akrabalara karşı vazifemiz.

Başka? Başka ne var İslâm’da?

Konu komşuya karşı vazifeler var. Komşuluk hakları var. Bu da önemli.Konu komşuya karşı vazifeler var. Komşuluk hakları var. Bu da önemli. Tabi evli olan bir insanın hanımına karşı vazifeleri var,Tabi evli olan bir insanın hanımına karşı vazifeleri var, çoluk çocuğuna karşı büyük büyük sorumlulukları var. çoluk çocuğuna karşı büyük büyük sorumlulukları var.

İşte bunların hepsi, kullarla ilgili vazifeler ve haklardır. Müslümanın bunlara çok dikkat etmesi lazım.İşte bunların hepsi, kullarla ilgili vazifeler ve haklardır. Müslümanın bunlara çok dikkat etmesi lazım. Bunlardan çok sevap kazanır, yapmadığı zaman da çok vebal altında kalır. Bunlardan çok sevap kazanır, yapmadığı zaman da çok vebal altında kalır.

Bir evlat, ana babasına çok iyi bakacak, anasının babasının duasını alacak.Bir evlat, ana babasına çok iyi bakacak, anasının babasının duasını alacak. Peygamber Efendimiz minbere adım adım çıkarken, "Âmin, âmin, âmin." diye çıktı. Peygamber Efendimiz minbere adım adım çıkarken, "Âmin, âmin, âmin." diye çıktı.

"Ya Resûlallah! Niye ‘âmin’ dedin?" diye sordular. "Ya Resûlallah! Niye ‘âmin’ dedin?" diye sordular.

"Cebrail geldi, bana bir şeyler söyledi, ben de ona ‘âmin’ dedim." diye cevap verdi. "Cebrail geldi, bana bir şeyler söyledi, ben de ona ‘âmin’ dedim." diye cevap verdi.

Efendimiz’in minbere çıkarken, Cebrail aleyhisselam’ın söylediği dualardan birisi neydi? Efendimiz’in minbere çıkarken, Cebrail aleyhisselam’ın söylediği dualardan birisi neydi?

"‘Annesi babası, ikisi birden veya bir tanesi sağ olarak evlat ona yetişmiş, onlarla görüşmüş,"‘Annesi babası, ikisi birden veya bir tanesi sağ olarak evlat ona yetişmiş, onlarla görüşmüş, ana babasını idrak etmiş, onlarla beraber yaşamış da o evlat cenneti kazanamamışsaana babasını idrak etmiş, onlarla beraber yaşamış da o evlat cenneti kazanamamışsa onun burnu yerde sürtsün!’ dedi, ben de ‘âmin’ dedim." diyor Peygamber Efendimiz. Yani ne yapacağız? onun burnu yerde sürtsün!’ dedi, ben de ‘âmin’ dedim." diyor Peygamber Efendimiz.

Yani ne yapacağız?

Annemiz babamız sağsa, ikisi birden veya bir tanesi;Annemiz babamız sağsa, ikisi birden veya bir tanesi; allem edeceğiz kallem edeceğiz, hayır duasını alacağız. allem edeceğiz kallem edeceğiz, hayır duasını alacağız.

"Ah evladım! Allah senden razı olsun. Allah seni cennetlik etsin."Ah evladım! Allah senden razı olsun. Allah seni cennetlik etsin. Allah seni cennetiyle, cemaliyle müşerref etsin." dedirteceğiz,Allah seni cennetiyle, cemaliyle müşerref etsin." dedirteceğiz, duasını kazanacağız, cenneti kazanacağız. duasını kazanacağız, cenneti kazanacağız.

Kazanamazsak Resûlullah’ın bedduası orada duruyor.Kazanamazsak Resûlullah’ın bedduası orada duruyor. "Anasının babasının rızasını kazanamayanın -keratanın, edepsizin- burnu yerde sürtsün." diye"Anasının babasının rızasını kazanamayanın -keratanın, edepsizin- burnu yerde sürtsün." diye Peygamber Efendimiz’in bedduası var. Çok önemli. Peygamber Efendimiz’in bedduası var. Çok önemli.

Bir evlat, anne babasına kendisini sevdirir de, annenin babanın kendisineBir evlat, anne babasına kendisini sevdirir de, annenin babanın kendisine sevgiyle bakmasını sağlarsa çok sevap kazanır. Baba çocuğuna sevgiyle, gülerek bakıyor.sevgiyle bakmasını sağlarsa çok sevap kazanır. Baba çocuğuna sevgiyle, gülerek bakıyor. Anne çocuğuna sevgiyle, gülerek bakıyor. Anne çocuğuna sevgiyle, gülerek bakıyor. Anne babanın bu bir bakışından çocuk bir köle âzat etmiş kadar sevap kazanır.Anne babanın bu bir bakışından çocuk bir köle âzat etmiş kadar sevap kazanır. Anne bakıyor baba bakıyor; çocuk sevap kazanıyor. Neden? Anne bakıyor baba bakıyor; çocuk sevap kazanıyor.

Neden?

Kendisini sevdirdi, sevgiyle baktırdı. Sevdirmeseydi kızgın bakacaktı. Kendisini sevdirdi, sevgiyle baktırdı.

Sevdirmeseydi kızgın bakacaktı.

"Bizim haydut evlat, bak yine neler yaptı mendebur! Hay Allah!"Bizim haydut evlat, bak yine neler yaptı mendebur! Hay Allah! Ben bunu böyle mi yetiştirdim, şunun yaptığına bak; hınzır, domuz! Allah kahretsin!" Ben bunu böyle mi yetiştirdim, şunun yaptığına bak; hınzır, domuz! Allah kahretsin!"

Bazı anneler bazı babalar çocuklarına neler söylüyor. Tabi beddua etmek de yok.Bazı anneler bazı babalar çocuklarına neler söylüyor. Tabi beddua etmek de yok. Sevdirip de güzel baktıranın her bakışına bir köle âzat etmiş gibi sevap var. Sevdirip de güzel baktıranın her bakışına bir köle âzat etmiş gibi sevap var.

Onun için anne babanın rızasını almaya çalışacağız. Akrabayı gözeteceğiz.Onun için anne babanın rızasını almaya çalışacağız. Akrabayı gözeteceğiz. Çoluk çocuğumuza, hanımımıza iyi muamele edeceğiz. Komşumuza iyi muamele edeceğiz.Çoluk çocuğumuza, hanımımıza iyi muamele edeceğiz. Komşumuza iyi muamele edeceğiz. Bütün müslümanları kardeş bileceğiz, sarmaş dolaş ve muhabbetli olacağız. Bütün müslümanları kardeş bileceğiz, sarmaş dolaş ve muhabbetli olacağız.

Adam müslümana yan bakmaktan korkacak. Neden? Adam müslümana yan bakmaktan korkacak.

Neden?

"Bu müslümanın bir buçuk milyar kardeşi var, hepsi bir bardak su dökse tufan olur." diyecek, korkacak."Bu müslümanın bir buçuk milyar kardeşi var, hepsi bir bardak su dökse tufan olur." diyecek, korkacak. Ama maalesef öyle olmuyor; ondan saldırıyor. Ama maalesef öyle olmuyor; ondan saldırıyor.

Almanlar’ın, Slovenya’ya kuvvetle yardım etmesi dolayısıyla, hiç harp darp olmadanAlmanlar’ın, Slovenya’ya kuvvetle yardım etmesi dolayısıyla, hiç harp darp olmadan Yugoslavya’nın o kısmı hemen istiklalini kazandı.Yugoslavya’nın o kısmı hemen istiklalini kazandı. Ne yıkıldı, ne yakıldı, ne çatladı, ne patladı, ne kimse öldü veya yaralandı.Ne yıkıldı, ne yakıldı, ne çatladı, ne patladı, ne kimse öldü veya yaralandı. Almanlar yardım etti, Sırplar oraya saldıramadılar, bir şey yapamadılar.Almanlar yardım etti, Sırplar oraya saldıramadılar, bir şey yapamadılar. Hırvatlar’ı da, -Slovenler’in altında Hırvatlar var. Hırvatlar’ı da, -Slovenler’in altında Hırvatlar var. Venedik’ten, İtalya’dan aşağı kadar geliyor- Katolik kilisesi destekledi, Avrupalılar destekledi.Venedik’ten, İtalya’dan aşağı kadar geliyor- Katolik kilisesi destekledi, Avrupalılar destekledi. "Müslümanlar Balkanlar’a asker çıkarmasın, yardım edemesin." diye,NATO’yu oraya nöbetçi diktiler, "Müslümanlar Balkanlar’a asker çıkarmasın, yardım edemesin." diye,NATO’yu oraya nöbetçi diktiler, bizim Boşnak kardeşlerimize veryansın ettiler. Orada kaç yüz bin kişiyi öldürdüler.bizim Boşnak kardeşlerimize veryansın ettiler. Orada kaç yüz bin kişiyi öldürdüler. Ne feci işler yaptılar. 20. yüzyılda insanlığın yüz karası ne hunharlıklar gaddarlıklar yaptılar. Ne feci işler yaptılar. 20. yüzyılda insanlığın yüz karası ne hunharlıklar gaddarlıklar yaptılar.

Neden? Müslümanlardan korkmadıkları için. Müslümanların birlik ve beraberliği olmadığı için.Neden?

Müslümanlardan korkmadıkları için. Müslümanların birlik ve beraberliği olmadığı için.
Müslümanlar birbirlerini korumadığı için. Bütün müslümanlar suçlu.Müslümanlar birbirlerini korumadığı için. Bütün müslümanlar suçlu. Siz de suçlusunuz, herkes suçlu. Korusaydık korkarlardı, yapamazlardı. Siz de suçlusunuz, herkes suçlu. Korusaydık korkarlardı, yapamazlardı.

"Ben buradan oraya ne yapabilirim?" Öyle şeyler yapılır ki. "Ben buradan oraya ne yapabilirim?"

Öyle şeyler yapılır ki.

"Sen orada cami yıkarsan, ben de burada bunu yaparım." dersin, iş biter. Yaparsın da. "Sen orada cami yıkarsan, ben de burada bunu yaparım." dersin, iş biter. Yaparsın da.

Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerini gömerlerken Bizans surlarından Araplar’a bağırdılar: Ebû Eyyûb el-Ensârî hazretlerini gömerlerken Bizans surlarından Araplar’a bağırdılar:

"Ne yapıyorsunuz orada? Merak ettik." Bir taraftan bakıyorlar ama yine de soruyorlar. "Ne yapıyorsunuz orada? Merak ettik."

Bir taraftan bakıyorlar ama yine de soruyorlar.

"Bizim çok muhterem bir büyüğümüz vardı, Peygamber Efendimiz’i"Bizim çok muhterem bir büyüğümüz vardı, Peygamber Efendimiz’i evinde misafir etmiş olan, Ebû Eyyûb el-Ensârî. O vefat etti, onu gömüyoruz." dediler. evinde misafir etmiş olan, Ebû Eyyûb el-Ensârî. O vefat etti, onu gömüyoruz." dediler.

Bizanslılar surdan; "Sizin hiç aklınız yok mu?Bizanslılar surdan;

"Sizin hiç aklınız yok mu?
Siz burayı bırakıp gidince, biz o mezarı açarız,Siz burayı bırakıp gidince, biz o mezarı açarız, o adamı dışarı çıkarırız, cesedini parça parça ederiz." diye tehdit ettiler. Komutan şöyle dedi: o adamı dışarı çıkarırız, cesedini parça parça ederiz." diye tehdit ettiler.

Komutan şöyle dedi:

"Biz bu mezarı burada bırakıyoruz."Biz bu mezarı burada bırakıyoruz. Bu mezarın bir taşına bir dokunun; bütün Arap âlemindekiBu mezarın bir taşına bir dokunun; bütün Arap âlemindeki müslümanların fethettiği Suriye, Irak, Anadolu’nun bir kısmı, Mısır, vesairemüslümanların fethettiği Suriye, Irak, Anadolu’nun bir kısmı, Mısır, vesaire bütün o müslümanların emri altındaki yerlerde, bir tek kilisede taş üstünde taş bırakmam.bütün o müslümanların emri altındaki yerlerde, bir tek kilisede taş üstünde taş bırakmam. Buna dokunamazsınız. Dokunursanız ben de oralarda aynını yaparım. Buna dokunamazsınız. Dokunursanız ben de oralarda aynını yaparım. Sen burada savunmasız bir mezarı açabilirsin ama sen öyle yaparsan ben de burada böyle yaparım." Sen burada savunmasız bir mezarı açabilirsin ama sen öyle yaparsan ben de burada böyle yaparım."

Bosna uzak, Çeçenistan uzak. Laf değil bunlar. Her şeyin çaresi vardır.Bosna uzak, Çeçenistan uzak. Laf değil bunlar. Her şeyin çaresi vardır. Hem de öyle etkili bir çaredir ki.Hem de öyle etkili bir çaredir ki. Yunanlılar turizmi baltalamak için birkaç sene önceYunanlılar turizmi baltalamak için birkaç sene önce Antalya’da bilmem nerede bombalı eylemlere başladılar.Antalya’da bilmem nerede bombalı eylemlere başladılar. "Turistleri korkutacaklar da buraya turistler gelmeyecek."Turistleri korkutacaklar da buraya turistler gelmeyecek. Türkiye zarara uğrayacak." diye eylem yaptılar ama devam etmediler. Türkiye zarara uğrayacak." diye eylem yaptılar ama devam etmediler.

Niye devam etmediler biliyor musunuz? Çok basit.Niye devam etmediler biliyor musunuz?

Çok basit.
Onların da memleketinde bazı bombalar patlayıverdi. Onların da bazı otellerinde bomba patladı.Onların da memleketinde bazı bombalar patlayıverdi. Onların da bazı otellerinde bomba patladı. Bitti, iş bu kadar kolay. Hiçbir zorluğu yok.Bitti, iş bu kadar kolay. Hiçbir zorluğu yok. Yeter ki müslümanlar akıllı olsun, aklını başına toplasın, ne yapacağını bilsin.Yeter ki müslümanlar akıllı olsun, aklını başına toplasın, ne yapacağını bilsin. O sevgi olsun. O sevgiyi gören, zaten o işe cesaret edemez.O sevgi olsun. O sevgiyi gören, zaten o işe cesaret edemez. Bu duyarlılık olsun, bu hassasiyet olsun, bu dikkat olsun, bu muhabbet olsun,Bu duyarlılık olsun, bu hassasiyet olsun, bu dikkat olsun, bu muhabbet olsun, bu ilgi olsun, bu yardımlaşma şuuru olsun; adam zaten saldıramaz. bu ilgi olsun, bu yardımlaşma şuuru olsun; adam zaten saldıramaz.

Biz iyi müslüman olamadığımızdan, dış politikada da çok şey kaybediyoruz; bu da onun ispatı.Biz iyi müslüman olamadığımızdan, dış politikada da çok şey kaybediyoruz; bu da onun ispatı. İç politikada da kaybediyoruz. Memleketimizde de kaybettik.İç politikada da kaybediyoruz. Memleketimizde de kaybettik. İslâm âlemi dış politikada da kaybediyor.İslâm âlemi dış politikada da kaybediyor. Kuzey Irak sıkıntıda, Balkanlar sıkıntıda, Kafkasya sıkıntıda, Hint müslümanları sıkıntıda,Kuzey Irak sıkıntıda, Balkanlar sıkıntıda, Kafkasya sıkıntıda, Hint müslümanları sıkıntıda, Afrika müslümanları sıkıntıda, Asya müslümanları sıkıntıda.Afrika müslümanları sıkıntıda, Asya müslümanları sıkıntıda. Dünyanın neresinde müslüman varsa başına bir sıkıntı çökmüş. Karşı taraf atakta, hücumda. Neden? Dünyanın neresinde müslüman varsa başına bir sıkıntı çökmüş. Karşı taraf atakta, hücumda.

Neden?

Müslümanların birliği, beraberliği olmadığı için.Müslümanların birliği, beraberliği olmadığı için. Karşı tarafın birliği, beraberliği olduğundan biz Ayasofya’da ezan okumaktan korkuyoruz.Karşı tarafın birliği, beraberliği olduğundan biz Ayasofya’da ezan okumaktan korkuyoruz. Biz korkmuyoruz da devlet korkuyor. Biz korkmuyoruz da devlet korkuyor.

"Bu bizim aleyhimize çalışıyor, şu patrikhaneyi şuradan çıkarın." demekten korkuyoruz. Devlet korkuyor. "Bu bizim aleyhimize çalışıyor, şu patrikhaneyi şuradan çıkarın." demekten korkuyoruz. Devlet korkuyor. "Balkanlar’daki Ortodokslar, bilmem neredeki bilmem neler feveran eder." diye korkuyor."Balkanlar’daki Ortodokslar, bilmem neredeki bilmem neler feveran eder." diye korkuyor. Müslüman halk Ayasofya’da namaz kılmak istiyor, öbür tarafı korkutmamak için devlet engel oluyor.Müslüman halk Ayasofya’da namaz kılmak istiyor, öbür tarafı korkutmamak için devlet engel oluyor. Kanun yok, bir şey yok. Pattadak müze yapmışlar, cami yapamıyorsunuz. Kanun yok, bir şey yok. Pattadak müze yapmışlar, cami yapamıyorsunuz. Papa geldiği zaman orada ayin yapıyor, ibadet ediyor;Papa geldiği zaman orada ayin yapıyor, ibadet ediyor; müslüman orada namaz kıldığı zaman muhakeme oluyor. müslüman orada namaz kıldığı zaman muhakeme oluyor.

Kusurlarımızın nelere mâl olduğunu anlıyor musunuz?Kusurlarımızın nelere mâl olduğunu anlıyor musunuz? Hem Türkiye içinde hem dış siyasette hem dünyada ne kadar büyük kayıplara uğradığımızı biliyor musunuz? Hem Türkiye içinde hem dış siyasette hem dünyada ne kadar büyük kayıplara uğradığımızı biliyor musunuz?

Birisi şurada senin elinden evini alsa, tarlanı alsa,Birisi şurada senin elinden evini alsa, tarlanı alsa, tarlanın bir karış hududunu bu tarafa kaydırsa kıyameti koparırsın.tarlanın bir karış hududunu bu tarafa kaydırsa kıyameti koparırsın. Koca koca kıtalar elden gidiyor, koca koca ülkeler gayrimüslimlerin eline geçiyor.Koca koca kıtalar elden gidiyor, koca koca ülkeler gayrimüslimlerin eline geçiyor. Ahalisi müslüman olan ülkeler gayrimüslimlerin eline geçiyor.Ahalisi müslüman olan ülkeler gayrimüslimlerin eline geçiyor. Kafkasya müslüman, Orta Asya müslüman, Afrika’da birçok yer müslüman.Kafkasya müslüman, Orta Asya müslüman, Afrika’da birçok yer müslüman. Endülüs Fransa’ya kadar müslümandı. Sicilya müslümandı. Malta Adası müslümandı.Endülüs Fransa’ya kadar müslümandı. Sicilya müslümandı. Malta Adası müslümandı. Toronto kalesi, İtalya’nın çizmesi müslümandı. Hep kaybettik, yüreğimizde bunların acısı var. Toronto kalesi, İtalya’nın çizmesi müslümandı. Hep kaybettik, yüreğimizde bunların acısı var.

Bir yer İslâm diyarı olduktan sonra, müslüman olduktan sonra bir daha müslümanın elinden çıkar mı? Bir yer İslâm diyarı olduktan sonra, müslüman olduktan sonra bir daha müslümanın elinden çıkar mı?

Çıkmaması lazım. Çıkmaması lazım.

Onun için Allahu Teâlâ hazretleri bizim her türlü vazifemizi güzel yapmamızı nasip eylesin.Onun için Allahu Teâlâ hazretleri bizim her türlü vazifemizi güzel yapmamızı nasip eylesin. Akıl fikir ihsan eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin. Akıl fikir ihsan eylesin. Cennetiyle cemaliyle müşerref eylesin.

Fâtiha-i şerîfe meal-besmele. Fâtiha-i şerîfe meal-besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2