Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Sözün Anlaşılır Olması

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

19 Ramazan 1410 / 15.04.1990
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Söylediği Sözü Üç Defa Tekrar Ederdi, İnsanlara Anlayacağı Şeyleri Söyleyin!, Hayır Söylemek veya Susmak | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Sözün Anlaşılır Olması

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

19 Ramazan 1410 / 15.04.1990
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Söylediği Sözü Üç Defa Tekrar Ederdi, İnsanlara Anlayacağı Şeyleri Söyleyin!, Hayır Söylemek veya Susmak | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînVe's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn ve şefî'i'l-müznibîn ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafa'l-emîn,ve şefî'i'l-müznibîn ve üsvetine'l-haseneti Muhammedini'l-Mustafa'l-emîn, ve âlihî ve sabihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.ve âlihî ve sabihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emma bâ'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullah Emma bâ'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyû seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyû seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin ve ve külle dalâletin ve sâhibihâ fi'n-nâr. sâhibihâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl

Kâne yu'îdu'l-kelimete selâsen li-tu'ukkile anhü. Kâne yu'îdu'l-kelimete selâsen li-tu'ukkile anhü.

Sadaka Resûlullâh fî mâ kâle ev feal. Sadaka Resûlullâh fî mâ kâle ev feal.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allahu Teâlâ hazretlerine sonsuz hamd ü senâlar olsun. Allahu Teâlâ hazretlerine sonsuz hamd ü senâlar olsun.

Bizi rahmet ayı Ramazan'a erdirdi, ibadetlerini yapmaya muvaffak eyledi.Bizi rahmet ayı Ramazan'a erdirdi, ibadetlerini yapmaya muvaffak eyledi. Bizi nice nice Ramazanlar'a âfiyetle, sıhhatle ulaştırsın.Bizi nice nice Ramazanlar'a âfiyetle, sıhhatle ulaştırsın. Rızasına vâsıl eylesin, rahmetine daldırsın, cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin.Rızasına vâsıl eylesin, rahmetine daldırsın, cennetiyle cemâliyle müşerref eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini Gümüşhanevî Ahmet Ziyâüddin Hocamız rahmetullahi aleyh yazmış olduğuGümüşhanevî Ahmet Ziyâüddin Hocamız rahmetullahi aleyh yazmış olduğu Râmûzü'l-ehâdis adlı kitabından takip ettik. Hadîs-i şerîf kitabının sonunda Râmûzü'l-ehâdis adlı kitabından takip ettik. Hadîs-i şerîf kitabının sonunda Peygamber Efendimiz'in sallallahu aleyhi ve sellem mübarek âdetlerini, Peygamber Efendimiz'in sallallahu aleyhi ve sellem mübarek âdetlerini, itiyatlarını, hilye-i şerifini, şemailini ihtiva eden özel bölümü okuyoruz. itiyatlarını, hilye-i şerifini, şemailini ihtiva eden özel bölümü okuyoruz.

Her işimizi Resûlullah'a uydurmayı, böylece fenâ firresûl makamına ermeyi, Her işimizi Resûlullah'a uydurmayı, böylece fenâ firresûl makamına ermeyi, Resûlullah Efendimiz'in sevgisine, şefaatine ermeyi, cennette ona komşu olmayıResûlullah Efendimiz'in sevgisine, şefaatine ermeyi, cennette ona komşu olmayı nasip ve müyesser eylesin.nasip ve müyesser eylesin. Bizi cemâliyle müşerref eylesin. Bizi cemâliyle müşerref eylesin.

Bu rivayetleri okuyup size izah etmek, mübarek Ramazan ayında oruçlu ağzımızla Bu rivayetleri okuyup size izah etmek, mübarek Ramazan ayında oruçlu ağzımızla tefeyyüz etmek, taallüm etmek içindir.tefeyyüz etmek, taallüm etmek içindir. Çünkü Resûlullah Efendimiz'in sözü bile yeter.Çünkü Resûlullah Efendimiz'in sözü bile yeter. Değil Resûlullah Efendimiz, salihlerden bir mübarek kulun anıldığı yere bile Değil Resûlullah Efendimiz, salihlerden bir mübarek kulun anıldığı yere bile Allah'ın rahmeti iner! Nerede kaldı ki Resûlullah; Allah'ın rahmeti iner! Nerede kaldı ki Resûlullah; Allah'ın en sevgili kulu ve eşref-i mahlûkat, mahlûkatın en şeriflisi,Allah'ın en sevgili kulu ve eşref-i mahlûkat, mahlûkatın en şeriflisi, insanların en şereflisi Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem.insanların en şereflisi Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem. Allah yolundan ayırmasın, sevgisini gönlümüze doldursun, sünnetineAllah yolundan ayırmasın, sevgisini gönlümüze doldursun, sünnetine en güzel tarzda uydursun, ümmetine en güzel tarzda hizmet etmeyi nasip etsin. en güzel tarzda uydursun, ümmetine en güzel tarzda hizmet etmeyi nasip etsin. Maksat şefaatine ermek, maksat tefeyyüz eylemek, maksat Allah'ın rahmetine gark olmak; Maksat şefaatine ermek, maksat tefeyyüz eylemek, maksat Allah'ın rahmetine gark olmak; Allah maksadımıza ulaştırsın. Allah maksadımıza ulaştırsın.

Enes radıyallahu anh rivayet eylemiş: Enes radıyallahu anh rivayet eylemiş:

"Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri söylediği sözü anlaşılsın diye "Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri söylediği sözü anlaşılsın diye bazen üç defa tekrar ederdi." bazen üç defa tekrar ederdi."

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Allah'ın üzerimizde o kadar çok nimetleri var ki olmayanlarda Allah'ın üzerimizde o kadar çok nimetleri var ki olmayanlarda durumu görünce kıymetini anlıyoruz. durumu görünce kıymetini anlıyoruz. Dinsiz olsak ne yaparız, konuşmak ne kadar güzel şey; akılsız olsak ne yaparız,Dinsiz olsak ne yaparız, konuşmak ne kadar güzel şey; akılsız olsak ne yaparız, divanelik ne kadar acı şey; sıhhatsiz olsak ne yaparız, hastalık ne kadar zor; divanelik ne kadar acı şey; sıhhatsiz olsak ne yaparız, hastalık ne kadar zor; kâfir olsak ne fena, ebedî hüsran, ebedî cehennemde cayır cayır yanmak, ne kadar kötü; kâfir olsak ne fena, ebedî hüsran, ebedî cehennemde cayır cayır yanmak, ne kadar kötü; iman ne kadar güzel, Müslümanlık ne kadar kıymetli bir lütuf... iman ne kadar güzel, Müslümanlık ne kadar kıymetli bir lütuf...

Allah'ın üzerimizde çok nimetleri var. Allah'ın üzerimizde çok nimetleri var. Sevgili kardeşlerim! Bilin ki bu sonsuz sayısız nimetlerinden bir tanesi de konuşma nimetidir. Sevgili kardeşlerim! Bilin ki bu sonsuz sayısız nimetlerinden bir tanesi de konuşma nimetidir.

"Hoppala! Hocaefendi Ramazan'da oruç tutmuş,"Hoppala! Hocaefendi Ramazan'da oruç tutmuş, herkesin bildiği şeyi bize nimet diye yutturmaya çalışıyor…" herkesin bildiği şeyi bize nimet diye yutturmaya çalışıyor…"

Değil, emin olun en büyük nimet! Allah başka mahlûklara vermemiş.Değil, emin olun en büyük nimet! Allah başka mahlûklara vermemiş. Papağanlar biraz insan konuşması gibi konuşabiliyor diye gözümüzde büyütüyoruz.Papağanlar biraz insan konuşması gibi konuşabiliyor diye gözümüzde büyütüyoruz. İnsanoğullarına baksana; sabahtan akşama kadar bülbül gibi konuşuyorlar. İnsanoğullarına baksana; sabahtan akşama kadar bülbül gibi konuşuyorlar. Ne ilimler, ne irfanlar, ne sözler, ne fikirler, ne buluşlar… Ne ilimler, ne irfanlar, ne sözler, ne fikirler, ne buluşlar…

İnsanoğlu, demiri, metali havalarda uçuruyor, denizlerde yüzdürüyor, denizlerin altına gidiyor.İnsanoğlu, demiri, metali havalarda uçuruyor, denizlerde yüzdürüyor, denizlerin altına gidiyor. Balıklar bizden illallah diyor, ormanlarda hayvanlar bizden illallah diyor: Balıklar bizden illallah diyor, ormanlarda hayvanlar bizden illallah diyor:

"Nedir bu insan denilen mahlûk, baş edemedik, boyu bizden küçük…" diyor. "Nedir bu insan denilen mahlûk, baş edemedik, boyu bizden küçük…" diyor. Filleri, yırtıcı kaplanları, kafeslere koyuyoruz. Filleri, yırtıcı kaplanları, kafeslere koyuyoruz. Denizin içindeki koca koca balinaları, kuyruğunu bir tane vurduğu zaman Denizin içindeki koca koca balinaları, kuyruğunu bir tane vurduğu zaman yelkenliyi devirirmiş, gelsin de devirsin bakalım, deviremiyor!yelkenliyi devirirmiş, gelsin de devirsin bakalım, deviremiyor! Allah bizi nelere sahip kılmış! Ne sayesinde? Allah bizi nelere sahip kılmış!

Ne sayesinde?

Akıl nimeti sayesinde! Akıl nimetinin dışarıya uzantısı, dışarıda gözle görülen,Akıl nimeti sayesinde! Akıl nimetinin dışarıya uzantısı, dışarıda gözle görülen, kulakla duyulan tezahürü: Konuşma! Ne büyük nimet, ne büyük devlet, kulakla duyulan tezahürü: Konuşma! Ne büyük nimet, ne büyük devlet, ne büyük saadet! İçinde bir duygular olacak, anlatamayacaksın; insan patlar,ne büyük saadet! İçinde bir duygular olacak, anlatamayacaksın; insan patlar, şişer şişer patlar.şişer şişer patlar. Elhamdülillah ki konuşma kabiliyeti vermiş, nutk vermiş, Elhamdülillah ki konuşma kabiliyeti vermiş, nutk vermiş, bizi nutk-u beyân meziyetiyle öbür insanlardan ayırmış. bizi nutk-u beyân meziyetiyle öbür insanlardan ayırmış.

Eski felsefe kitaplarında yazar: "İnsan, konuşan hayvandır." Eski felsefe kitaplarında yazar: "İnsan, konuşan hayvandır."

"Estağfirullah, ağzını topla, nereden çıkmış Ramazan gününde konuşan hayvan!" "Estağfirullah, ağzını topla, nereden çıkmış Ramazan gününde konuşan hayvan!"

Arapça'da hayvan demek; "canlı, hayat sahibi, zî-hayat" demek. Arapça'da hayvan demek; "canlı, hayat sahibi, zî-hayat" demek.

"İnsan, konuşan hayevandır." demek, "konuşma meziyetine sahip tek müşerref varlık" demek. "İnsan, konuşan hayevandır." demek, "konuşma meziyetine sahip tek müşerref varlık" demek. Ötekilerde öyle meziyet yok! "Hocam, karıncalar da koklaşıyorlarmış, tokuşuyorlarmış…" Ötekilerde öyle meziyet yok!

"Hocam, karıncalar da koklaşıyorlarmış, tokuşuyorlarmış…"

İşte o kadarcık! Birbirleriyle boynuzlarıyla selamlaşmadan geçmiyorlar! İşte o kadarcık!

Birbirleriyle boynuzlarıyla selamlaşmadan geçmiyorlar!
İbret al, müslüman ibret almasını bilir, karınca yuvasının önünde dur da ibret al,İbret al, müslüman ibret almasını bilir, karınca yuvasının önünde dur da ibret al, küçücük karıncadan âdâb-ı muaşeret öğren: küçücük karıncadan âdâb-ı muaşeret öğren: Yol arkadaşına karşıdan gelenle bir toslaşmadan, merhabalaşmadan geçmez.Yol arkadaşına karşıdan gelenle bir toslaşmadan, merhabalaşmadan geçmez. Yaz geliyor, yoldan geçerken hepsi birbirini öyle koklayacak. Öyle gidiyor, selamlaşıyor. Yaz geliyor, yoldan geçerken hepsi birbirini öyle koklayacak. Öyle gidiyor, selamlaşıyor.

Sen niye selamlaşmazsın? O senin müslüman kardeşin; Sen niye selamlaşmazsın? O senin müslüman kardeşin; es-Selâmü aleyküm de, Allah'ın selamını mı esirgiyorsun?.. es-Selâmü aleyküm de, Allah'ın selamını mı esirgiyorsun?..

"Hocam, ya cennete girerse?.." Sana yer kalmayacak diye mi korkuyorsun; al,"Hocam, ya cennete girerse?.."

Sana yer kalmayacak diye mi korkuyorsun; al,
sana da yer ona da yer var. sana da yer ona da yer var.

es-Selâmu aleyküm; "Allah'ın selamı, selametliği, dünyada, es-Selâmu aleyküm; "Allah'ın selamı, selametliği, dünyada, âhirette üzerine olsun. Allah seni Dâr-ı Selâm cennetine soksun, nimetine mazhar etsin.âhirette üzerine olsun. Allah seni Dâr-ı Selâm cennetine soksun, nimetine mazhar etsin. Türlü türlü nimetleriyle taltif eylesin." diyorsun.Türlü türlü nimetleriyle taltif eylesin." diyorsun. "Günaydın"a, "merhaba"ya benzemez; selam önemli bir şey! "Günaydın"a, "merhaba"ya benzemez; selam önemli bir şey!

Bak neler çıkıyor; insanın hatırına kim getiriyor? Bak neler çıkıyor; insanın hatırına kim getiriyor?

Allah getirtiyor. Nereden geliyor? İnsanın akıl etme kabiliyeti var, aklı var. Allah getirtiyor.

Nereden geliyor?

İnsanın akıl etme kabiliyeti var, aklı var.
Allah akıldan daha eşref bir varlık yaratmamış.Allah akıldan daha eşref bir varlık yaratmamış. En şerefli şey, insanı şerefli kılan aklıdır; deli olsa kıymeti yok, kâfir, müşrik, En şerefli şey, insanı şerefli kılan aklıdır; deli olsa kıymeti yok, kâfir, müşrik, cahil olsa kıymeti yok!cahil olsa kıymeti yok! Ancak akıllı olduğu zaman kıymeti var, çok büyük nimet! Ancak akıllı olduğu zaman kıymeti var, çok büyük nimet! Milyarlarca, sayısız, Allah'ın ilmi kadar, malûmatı kadar, mahlûkatı kadar,Milyarlarca, sayısız, Allah'ın ilmi kadar, malûmatı kadar, mahlûkatı kadar, hamd u senâlar olsun. hamd u senâlar olsun. Çok büyük bir nimet! Konuşma; insanlar birbirleriyle anlaşsın diyeÇok büyük bir nimet!

Konuşma; insanlar birbirleriyle anlaşsın diye
çok güzel bir vasıtadır.çok güzel bir vasıtadır. Ben bir şey duyuyorum, hissediyorum, herhalde kalbim katıdır amaBen bir şey duyuyorum, hissediyorum, herhalde kalbim katıdır ama Ramazan diye oruç var, gözüm yaşarıyor, içim hassas. Ramazan diye oruç var, gözüm yaşarıyor, içim hassas.

Neden? İnsanın midesi boşaldı mı kalbi çalışmaya başlar da ondan; Neden?

İnsanın midesi boşaldı mı kalbi çalışmaya başlar da ondan;
mide doldu mu kalp durur, mânevî gönül durur.mide doldu mu kalp durur, mânevî gönül durur. Mide çalıştı mı nefis ortaya çıkar; mide aç oldu mu gönlü pırıl pırıl pırıldıyor, çalışmaya başlıyor.Mide çalıştı mı nefis ortaya çıkar; mide aç oldu mu gönlü pırıl pırıl pırıldıyor, çalışmaya başlıyor. Ben bir şeyler duyuyorum, ağlamaklı oluyorum, size anlatıyorum; Ben bir şeyler duyuyorum, ağlamaklı oluyorum, size anlatıyorum; siz de anlıyorsunuz, siz de ağlamaklı oluyorsunuz.siz de anlıyorsunuz, siz de ağlamaklı oluyorsunuz. "Aman yâ Rabbi!.." diyorsunuz. Ben bu duyguyu size nasıl ilettim? "Aman yâ Rabbi!.." diyorsunuz.

Ben bu duyguyu size nasıl ilettim?

Konuşma ile! O hâlde konuşma, müslümanın en büyük nimetlerinden biri, bunu öğrenelim. Konuşma ile! O hâlde konuşma, müslümanın en büyük nimetlerinden biri, bunu öğrenelim.

Peygamberimiz'in en büyük mucizesi Kur'an; en büyük mucizesi,Peygamberimiz'in en büyük mucizesi Kur'an; en büyük mucizesi, Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyân, eşsiz emsalsiz ifadesi olan Kur'ân-ı Kerîm.Kur'ân-ı Mu'cizü'l-Beyân, eşsiz emsalsiz ifadesi olan Kur'ân-ı Kerîm. Ne güzel okuyoruz, asırlardır dipdiri, tüm insanlığa ışık tutuyor,Ne güzel okuyoruz, asırlardır dipdiri, tüm insanlığa ışık tutuyor, Ramazan'da sabah mukabele, öğle mukabele, yatsı hatimle namaz… Ramazan'da sabah mukabele, öğle mukabele, yatsı hatimle namaz… Övünmek gibi olmasın ama bizim İskenderpaşa Camii ne güzel bir cami! Övünmek gibi olmasın ama bizim İskenderpaşa Camii ne güzel bir cami!

Bir Alman profesörümüz vardı; adını cümle cihan halkı, o meslekten olan herkes bilir. Bir Alman profesörümüz vardı; adını cümle cihan halkı, o meslekten olan herkes bilir. Edebiyat fakültesinde bir alman profesör vardı, öldü. Edebiyat fakültesinde bir alman profesör vardı, öldü. Ben kendi kulağımla onun ağzından şöyle duydum: Ben kendi kulağımla onun ağzından şöyle duydum:

"Benim hocam Şâfiîydi, ben de Şâfiîyim." dedi. Ama bunu neden dedi ne bilelim!"Benim hocam Şâfiîydi, ben de Şâfiîyim." dedi. Ama bunu neden dedi ne bilelim! İnşallah mü'min olmuştur da ondan demiştir. İnşallah mü'min olmuştur da ondan demiştir. Burada Şâfiî mezhebinden olan bir kimseden oturmuş, ders görmüş: Burada Şâfiî mezhebinden olan bir kimseden oturmuş, ders görmüş:

"Benim hocam Şâfiîydi, ben de Şâfiî mezhebim." demişti, oradan biliyoruz. "Benim hocam Şâfiîydi, ben de Şâfiî mezhebim." demişti, oradan biliyoruz. Namaz filan kıldığı yoktu, oruç tuttuğu yoktu; yalnız laf arasında böyle bir söz söyledi. Namaz filan kıldığı yoktu, oruç tuttuğu yoktu; yalnız laf arasında böyle bir söz söyledi.

Bir keresinde biz yanında Hristiyanlığa bir yüklendik. Bir keresinde biz yanında Hristiyanlığa bir yüklendik. Talebesiyiz, o da yaşlı, beli iki kat olmuş kurt gibi bir Alman.Talebesiyiz, o da yaşlı, beli iki kat olmuş kurt gibi bir Alman. Güçlü kuvvetli, dünyaca meşhur, zengin, ilim sahibi, ilmi çok derin bir kimse.Güçlü kuvvetli, dünyaca meşhur, zengin, ilim sahibi, ilmi çok derin bir kimse. Hristiyanlığa bir yüklendik: "Üçleme olur mu, teslis olur mu, öyle bâtıl inanç olur mu?Hristiyanlığa bir yüklendik: "Üçleme olur mu, teslis olur mu, öyle bâtıl inanç olur mu? Allah'ın peygamberine öyle denir mi?.." dedik, biraz bocaladı.Allah'ın peygamberine öyle denir mi?.." dedik, biraz bocaladı. "Tabii olmaz böyle şey!" deyince hık mık, kıvırtmaya başladı. "Tabii olmaz böyle şey!" deyince hık mık, kıvırtmaya başladı. O da reddetti de bize hak verir sözler söyledi. O da reddetti de bize hak verir sözler söyledi.

Bu meşhur kişinin çok kitapları var, ismini söylemiyorum, Bu meşhur kişinin çok kitapları var, ismini söylemiyorum, bizim edebiyat fakültemizde profesördü, profesörlerimizin profesörüydü.bizim edebiyat fakültemizde profesördü, profesörlerimizin profesörüydü. Bize demişti ki; "Şu müslüman memleketin ahalisi, Türkler;Bize demişti ki;

"Şu müslüman memleketin ahalisi, Türkler;
siz dünyanın en gelişmiş dilinize sahiptiniz, sizin diliniz dünyanın en gelişmiş diline sahipti.siz dünyanın en gelişmiş dilinize sahiptiniz, sizin diliniz dünyanın en gelişmiş diline sahipti. Siz onu mahvettiniz, canına okudunuz, köküne kibrit suyu döktünüz, mahvettiniz!" Siz onu mahvettiniz, canına okudunuz, köküne kibrit suyu döktünüz, mahvettiniz!"

Alman söylüyor, ben söylesem başka türlü yorumlanabilir, Alman söyledi. Alman söylüyor, ben söylesem başka türlü yorumlanabilir, Alman söyledi. Sözü şuraya getirmek istiyorum: Sözü şuraya getirmek istiyorum:

Muhterem kardeşlerim! Muhterem kardeşlerim!

Konuşmak; anlaşma vasıtasıdır. Buna iletişim diyoruz, iletişim vasıtasıdır. Konuşmak; anlaşma vasıtasıdır. Buna iletişim diyoruz, iletişim vasıtasıdır.

Ben duygumu sana ileteceğim; nasıl iletirim? Ben duygumu sana ileteceğim; nasıl iletirim?

Aramızda kulaktan kulağa kablo mu bağlayalım, kabloyla fişe mi sokalım, sende oradan sok… Aramızda kulaktan kulağa kablo mu bağlayalım, kabloyla fişe mi sokalım, sende oradan sok… Öyle mi anlaşalım? Ne kadar gelişmiş bir dil olursa maksat o kadar güzel anlaşılır. Öyle mi anlaşalım?

Ne kadar gelişmiş bir dil olursa maksat o kadar güzel anlaşılır.
Kur'ân-ı Kerîm'in lisanı Arapça, böyle güzel bir dil! Kur'ân-ı Kerîm'in lisanı Arapça, böyle güzel bir dil!

Bizim [Alman profesörün] talebesi olan profesör hocamız vardı: Bizim [Alman profesörün] talebesi olan profesör hocamız vardı: "Fransızca'nın kelime köklerinin sayısı 70 bin, Arapça'nınki 200 küsur bin!" derdi. "Fransızca'nın kelime köklerinin sayısı 70 bin, Arapça'nınki 200 küsur bin!" derdi. Fransızcanın üç misli! Arapça muazzam bir lisan!Fransızcanın üç misli! Arapça muazzam bir lisan! Bizim Türkçe'miz de çok güzelmiş, öteki Alman öyle diyordu: Bizim Türkçe'miz de çok güzelmiş, öteki Alman öyle diyordu:

"Sizin çok güzel diliniz vardı, mahvettiniz. Neden? Kuşa çevirdik? "Sizin çok güzel diliniz vardı, mahvettiniz.

Neden?

Kuşa çevirdik?

Adamın birisi -kolay ele geçmez ama- leyleği yakalamış. Adamın birisi -kolay ele geçmez ama- leyleği yakalamış. Bacaklarını uzun görmüş kesmiş, gagasını da uzun görmüş onu da kesmiş;Bacaklarını uzun görmüş kesmiş, gagasını da uzun görmüş onu da kesmiş; "Hah, şimdi kuşu benzedin." demiş. Allah onu da öyle yaratmış, sebebi var:"Hah, şimdi kuşu benzedin." demiş.

Allah onu da öyle yaratmış, sebebi var:
Suyun içinde durabilsin diye uzun bacaklı yaratmış, sen onu anlayamadın. Suyun içinde durabilsin diye uzun bacaklı yaratmış, sen onu anlayamadın. Suyun içini karıştırsın, yakalayacağı yemi yakalasın diye gagasını uzun yaratmış, sebebi var.Suyun içini karıştırsın, yakalayacağı yemi yakalasın diye gagasını uzun yaratmış, sebebi var. Onu kesmiş, bunu kesmiş; "Şimdi kuşa benzedin!" Onu kesmiş, bunu kesmiş; "Şimdi kuşa benzedin!"

Sen kendin kuş beyinliymişsin! Kuş kadar, incir çekirdeği kadar beynin varmış daSen kendin kuş beyinliymişsin! Kuş kadar, incir çekirdeği kadar beynin varmış da Allah'ın yarattığını beğenmemişsin, değiştirmişsin! Allah'ın yarattığını beğenmemişsin, değiştirmişsin!

Biz de bu Alman'ın söylediğine göre lisanımızı kuşa çevirmişiz. Biz de bu Alman'ın söylediğine göre lisanımızı kuşa çevirmişiz.

Neden? Lisan anlaşma vasıtasıdır. Biz de anlaşma vasıtasını, kelimelerini atmışız; Neden?

Lisan anlaşma vasıtasıdır. Biz de anlaşma vasıtasını, kelimelerini atmışız;
bacağını kesmişiz, gagasını kesmişiz, kanadını, kuyruğunu kesmişiz: bacağını kesmişiz, gagasını kesmişiz, kanadını, kuyruğunu kesmişiz: "Tamam, şimdi kuşa benzedi…" Mahvetmişiz! "Tamam, şimdi kuşa benzedi…"

Mahvetmişiz!

Anlaşma vasıtası olduğu için dile önem vermemiz, güzel konuşmamız lazım. Anlaşma vasıtası olduğu için dile önem vermemiz, güzel konuşmamız lazım. Arapça'yı öğrenmemiz, kendi lisanımızı tatlı tatlı konuşmamız lazım. Arapça'yı öğrenmemiz, kendi lisanımızı tatlı tatlı konuşmamız lazım.

Emin olun şu rahmetli cennetmekân Süleyman Çelebi'ye hayranım, hayran oluyorum:Emin olun şu rahmetli cennetmekân Süleyman Çelebi'ye hayranım, hayran oluyorum: Ne sözler söylemiş Mevlid'de, ne şahane sözler söylemiş!..Ne sözler söylemiş Mevlid'de, ne şahane sözler söylemiş!.. Hani hadis kitaplarını açıyoruz, size okutuyoruz.Hani hadis kitaplarını açıyoruz, size okutuyoruz. Bir de istiyorum ki -camide belki olmaz ama- karşı tarafta açalım; Bir de istiyorum ki -camide belki olmaz ama- karşı tarafta açalım; Süleyman Çelebi ne demek istemiş, beyit beyit onu anlatalım.Süleyman Çelebi ne demek istemiş, beyit beyit onu anlatalım. Ne muazzam sözler, ne şahane sözler söylemiş?!.. Söz ola kese savaşı, Ne muazzam sözler, ne şahane sözler söylemiş?!..

Söz ola kese savaşı,

Söz ola kestire başı Bir rivayete göre; Söz ola bitire başı Söz ola kestire başı

Bir rivayete göre;

Söz ola bitire başı

"Bitire başı" demek; "yarayı iyi ede" demek. Söz ola kestire başı "Bitire başı" demek; "yarayı iyi ede" demek.

Söz ola kestire başı

Söz ola bitire başı Söz ola ağulu aşı Yağ ile bal ede bir söz Söz ola bitire başı

Söz ola ağulu aşı

Yağ ile bal ede bir söz

Bir söz zehirli aşı bile yağ bal gibi tatlı eder, söz çok önemli. Bir söz zehirli aşı bile yağ bal gibi tatlı eder, söz çok önemli.

Yunus Emre'yi yedi asırdır seviyoruz, tanıyoruz. Nesinden tanıyoruz? Yunus Emre'yi yedi asırdır seviyoruz, tanıyoruz.

Nesinden tanıyoruz?

İlahilerinden tanıyoruz, ondan seviyoruz. "Yunus" deyince yüzümüz gülüyor. İlahilerinden tanıyoruz, ondan seviyoruz. "Yunus" deyince yüzümüz gülüyor.

"Tamam, müşterek dostumuz, ben de tanıyorum…" [diyoruz]."Tamam, müşterek dostumuz, ben de tanıyorum…" [diyoruz]. Bizim için bir muhabbet vesilesi oluyor. Söz veballi, sözümüze dikkat edelim. Bizim için bir muhabbet vesilesi oluyor.

Söz veballi, sözümüze dikkat edelim.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

"İnsanoğlu Allah'ın hoşuna gitmeyeceği, gazabına uğrayacak, olmadık bir laf söyler; "İnsanoğlu Allah'ın hoşuna gitmeyeceği, gazabına uğrayacak, olmadık bir laf söyler; bu sözden dolayı cehennemin yetmiş yıllık uçurumuna yuvarlanır uçar gider." bu sözden dolayı cehennemin yetmiş yıllık uçurumuna yuvarlanır uçar gider."

Kurşun aşağıya doğru gidiyor ya, uçuruma düşer gider. Kurşun aşağıya doğru gidiyor ya, uçuruma düşer gider.

Neden? Olmadık bir söz söyledi! Şu iki dudak, alt dudak, üst dudak; Neden?

Olmadık bir söz söyledi! Şu iki dudak, alt dudak, üst dudak;
insanı ekseriya cehenneme götüren bu dil! insanı ekseriya cehenneme götüren bu dil! Çok insanlar bu yüzden cehenneme gidiyor. Çok insanlar bu yüzden cehenneme gidiyor.

İki gün önce bir yerdeydim, camide teravih namazını kıldık. Odada sohbete çağırdılar: İki gün önce bir yerdeydim, camide teravih namazını kıldık. Odada sohbete çağırdılar:

"Buyur hocam gidelim." Misafirim. İsveç'teyiz, Türkiye'de değil."Buyur hocam gidelim."

Misafirim. İsveç'teyiz, Türkiye'de değil.
Herkes hemen bir sigara yaktı: "Mübarekler!Herkes hemen bir sigara yaktı:

"Mübarekler!
Allah'ın can emanetini siz burada tütsülüyorsunuz, kurumluyorsunuz, pisliyorsunuz…" dedim. Allah'ın can emanetini siz burada tütsülüyorsunuz, kurumluyorsunuz, pisliyorsunuz…" dedim.

Her birisi sigara yaktı. Cahil, yaşlı, Karadenizli birisi bana soru sormaya kalkıyor: Her birisi sigara yaktı. Cahil, yaşlı, Karadenizli birisi bana soru sormaya kalkıyor:

"Hocam rakı içenler ölüyor da su içinler ölmüyor mu?" "Hocam rakı içenler ölüyor da su içinler ölmüyor mu?"

Lafa bak! Buyurun cenaze namazına, gelin kılalım! Ben de dedim ki; Lafa bak! Buyurun cenaze namazına, gelin kılalım! Ben de dedim ki;

"Herkes ölüyor ama o mühim değil! "Herkes ölüyor ama o mühim değil! Hayat ve ölüm Allah'ın takdiriyle ama insan âhirette, bu dünyada yaptığından hesap veriyor.Hayat ve ölüm Allah'ın takdiriyle ama insan âhirette, bu dünyada yaptığından hesap veriyor. İyi şeyler yapmışsa Allah'ın emirlerini tutmuşsa mükâfat alıyor. İyi şeyler yapmışsa Allah'ın emirlerini tutmuşsa mükâfat alıyor. Allah'ın emrine aykırı hareket etmişse emrini çiğnemişse orada cezasını çekiyor."Allah'ın emrine aykırı hareket etmişse emrini çiğnemişse orada cezasını çekiyor." Ondan baskın çıktım, gerisini getiremedi.Ondan baskın çıktım, gerisini getiremedi. Arkasından ne felsefe ileri sürecekti bilmiyorum:Arkasından ne felsefe ileri sürecekti bilmiyorum: "Ha su içmişsin ha rakı içmişsin, bir…" mi demek istedi?.. "Ha su içmişsin ha rakı içmişsin, bir…" mi demek istedi?..

Ramazan'da! Bu en akıllısı, Deli Bekir! Adam teravihten çıkmış, Ramazan'da! Bu en akıllısı, Deli Bekir! Adam teravihten çıkmış, daha biz bir de demek ki bir kahveye otursak Allah dinle ki bakalım neler söyleyecekler!daha biz bir de demek ki bir kahveye otursak Allah dinle ki bakalım neler söyleyecekler! Bu söz insanı cehenneme sokar! Bir söz insanı cennete sokar. Bu söz insanı cehenneme sokar!

Bir söz insanı cennete sokar.
Bir söz insanı Allah'ın rahmetine erdirir, bir söz insanı Allah'ın gazabına uğratır.Bir söz insanı Allah'ın rahmetine erdirir, bir söz insanı Allah'ın gazabına uğratır. Söz önemli, söz veballi! Lâ ilâhe illallah diyen müslüman olur, mü'min olur, cenneti hak eder;Söz önemli, söz veballi! Lâ ilâhe illallah diyen müslüman olur, mü'min olur, cenneti hak eder; Allah'ı inkâr eden kâfir olur, ebedî cehennemde yanar. Allah'ı inkâr eden kâfir olur, ebedî cehennemde yanar.

Söz çok önemli! Onun için biz de sözün önemine dikkat edelim, sözü gereği gibi, Söz çok önemli! Onun için biz de sözün önemine dikkat edelim, sözü gereği gibi, gerektiği kadar konuşalım.gerektiği kadar konuşalım. Lüzumsuz, malayani konuşmayalım. Malayani ne demek? Lüzumsuz, malayani konuşmayalım.

Malayani ne demek?

"Anlamsız, bir işe yaramaz, tatsız tuzsuz, faydasız, mantar gibi" demek. "Anlamsız, bir işe yaramaz, tatsız tuzsuz, faydasız, mantar gibi" demek.

"Nerede bulurum, Aksaray pazarında bulabilir miyim?" "Nerede bulurum, Aksaray pazarında bulabilir miyim?"

Her yerde bulursun! İnsanların çoğu cahil, üçü bir araya geldi mi, Her yerde bulursun! İnsanların çoğu cahil, üçü bir araya geldi mi, başlarlar malayani konuşmaya, hiç işe yaramazlar!başlarlar malayani konuşmaya, hiç işe yaramazlar! Ne sevap kazanırlar ne hayra ererler ne bir iş geliştirirler; boş boş konuşurlar. Ne sevap kazanırlar ne hayra ererler ne bir iş geliştirirler; boş boş konuşurlar.

Yunus'un bir sözü var, Yunus tatlı insan, zarif insan. Yunus'un bir sözü var, Yunus tatlı insan, zarif insan. Şiirinde kendi kendine -hani bazen şairler kendi kendine hitap ederler ya- diyor ki; Şiirinde kendi kendine -hani bazen şairler kendi kendine hitap ederler ya- diyor ki;

Yunus bu cezbe sözlerin sakın ağyâre söyleme Yunus bu cezbe sözlerin sakın ağyâre söyleme

"Sen tesbih çekiyorsun, cezbeleniyorsun, keşfiyâtın açılıyor, "Sen tesbih çekiyorsun, cezbeleniyorsun, keşfiyâtın açılıyor, gönülden mânevî şeyleri müşahede ediyorsun; bazı bazı hoş hâller, zevkler oluyor,gönülden mânevî şeyleri müşahede ediyorsun; bazı bazı hoş hâller, zevkler oluyor, sen bu hâlleri başkasına söyleme." sen bu hâlleri başkasına söyleme."

Yunus bu cezbe sözlerin sakın ağyâre söyleme Yunus bu cezbe sözlerin sakın ağyâre söyleme

Bilmez misin cahillerin niçe geçer zamânesi Ne güzel söylüyor! Bilmez misin cahillerin niçe geçer zamânesi

Ne güzel söylüyor!

"Sen bunu herkese söyleme; bilmiyor musun cahillerin işi malayanidir, gevezeliktir, zevzekliktir. "Sen bunu herkese söyleme; bilmiyor musun cahillerin işi malayanidir, gevezeliktir, zevzekliktir. Bu sözü anlamazlar, alırlar verirler, satarlar tutarlar, çekiştirirler." Bu sözü anlamazlar, alırlar verirler, satarlar tutarlar, çekiştirirler."

"Anlamazlar!" demek istiyor. "Anlamazlar!" demek istiyor.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in de hadîs-i şerîfi var, buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in de hadîs-i şerîfi var, buyuruyor ki;

Kellimü'n-nâse alâ kadri ukûlihim. "İnsanlara akıllarının anlayacağı şeyleri söyle!" Kellimü'n-nâse alâ kadri ukûlihim. "İnsanlara akıllarının anlayacağı şeyleri söyle!"

Anlamayacağı, çok yüksek şeyleri söyleme! Anlamayacağı, çok yüksek şeyleri söyleme!

Çantamı doldurdum. İsveç'te bana konuş diye teklifte bulunurlar [diye] ben de Çantamı doldurdum. İsveç'te bana konuş diye teklifte bulunurlar [diye] ben de yanıma malzemeyi aldım, o kitabı bu kitabı aldım… yanıma malzemeyi aldım, o kitabı bu kitabı aldım… Diyorlar ki; "Çanta kurşun gibi oldu." "Ben alışkınım. Diyorlar ki;

"Çanta kurşun gibi oldu."

"Ben alışkınım.
Kitap taşımaktan kollarım kopuyor ama olsun." Kitap taşımaktan kollarım kopuyor ama olsun."

Tabakatü's-sûfiyye; Ebû Abdirrahmân es-Sülemî hazretlerinin, evliyâullahın hayatlarını ve sözlerini anlatan bir kitap.Tabakatü's-sûfiyye; Ebû Abdirrahmân es-Sülemî hazretlerinin, evliyâullahın hayatlarını ve sözlerini anlatan bir kitap. Birisinin eline verdim, âdetim öyle: "Besmeleyle bir sayfa aç bakayım…" Birisinin eline verdim, âdetim öyle: "Besmeleyle bir sayfa aç bakayım…"

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bir sayfa açtılar, ben de oradan okudum. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Bir sayfa açtılar, ben de oradan okudum.
Evliyâullah neler söylemiş, ne işler yapmış; bizim için önemli! Evliyâullah neler söylemiş, ne işler yapmış; bizim için önemli!

Onlar bizim için numune insanlar. Biz onlara bakacağız da İslâm nasılmış, Onlar bizim için numune insanlar. Biz onlara bakacağız da İslâm nasılmış, Müslümanlık nasıl yaşanırmış, nasıl ahlâklı olunurmuş… onu anlayacağız. Müslümanlık nasıl yaşanırmış, nasıl ahlâklı olunurmuş… onu anlayacağız.

Açtım, öyle sözler çıktı ki günlerce söylesen anlatsan bitmez! Açtım, öyle sözler çıktı ki günlerce söylesen anlatsan bitmez! Ne sözler söylemiş mübarekler, ne ince mânalara ermişler, ne kadar gelişmiş zihinleri varmış,Ne sözler söylemiş mübarekler, ne ince mânalara ermişler, ne kadar gelişmiş zihinleri varmış, ne kadar yüksek ahlâkları varmış, ne kadar derin duyguları varmış! ne kadar yüksek ahlâkları varmış, ne kadar derin duyguları varmış!

İnsan hayran kalıyor. Herkes tabii onları anlamaz, anladığı kadar konuşmak lazım. İnsan hayran kalıyor. Herkes tabii onları anlamaz, anladığı kadar konuşmak lazım. İnsan; bilmediği bir konuda, bilmediği için anlayamadığı için düşman da olur.İnsan; bilmediği bir konuda, bilmediği için anlayamadığı için düşman da olur. İnsanlara akılları nispetinde konuşulacak ve faydalı şeyler söylenecek! İnsanlara akılları nispetinde konuşulacak ve faydalı şeyler söylenecek!

Kuli'l-hayra ev li-yesmut. "Bir insan ya hayrı söylesin ya da sussun!" Kuli'l-hayra ev li-yesmut. "Bir insan ya hayrı söylesin ya da sussun!"

Ya hayrı söyle yahut da sus, sükût et. Ya hayrı söyle yahut da sus, sükût et.

Sükûtun ibadetin bir parçası olduğunu bilir misiniz? Sükûtun ibadetin bir parçası olduğunu bilir misiniz?

Evvel, ilk ibadettir, ilk adım ibadettir, sükût da ibadettir. Evvel, ilk ibadettir, ilk adım ibadettir, sükût da ibadettir. Namaz gibi, oruç gibi yeri gelince susmak -söz gümüşse sükût altındır- önemli oluyor. Namaz gibi, oruç gibi yeri gelince susmak -söz gümüşse sükût altındır- önemli oluyor. Hâsılı Peygamber Efendimiz'in sözle ilgili bu rivayeti geldi. Hâsılı Peygamber Efendimiz'in sözle ilgili bu rivayeti geldi.

Muhterem kardeşlerim! Sözümüze dikkat edelim, sözlerin en güzelini söylemeye gayret edelim. Muhterem kardeşlerim!

Sözümüze dikkat edelim, sözlerin en güzelini söylemeye gayret edelim.
Dilimize sahip olalım. Dille günaha girebiliriz, girmemeye dikkat edelim; dille sevap kazanabiliriz,Dilimize sahip olalım. Dille günaha girebiliriz, girmemeye dikkat edelim; dille sevap kazanabiliriz, sevap kazanmaya çalışalım. sevap kazanmaya çalışalım. Zikirle, fikirle, emr-i mâruf nehy-i münkerle, ilim öğretmekle sevap kazanılabilir. Zikirle, fikirle, emr-i mâruf nehy-i münkerle, ilim öğretmekle sevap kazanılabilir. Boş sözle vakit geçirmeyelim, malayani konuşmayalım, söze dikkat edelim.Boş sözle vakit geçirmeyelim, malayani konuşmayalım, söze dikkat edelim. Arapça'yı öğrenelim, Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenelim. Arapça'yı öğrenelim, Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenelim. Sözlerin en güzeli Allah'ın kelamı olduğundan,Sözlerin en güzeli Allah'ın kelamı olduğundan, Kur'an'ı öğrenelimKur'an'ı öğrenelim yine beşer sözlerinin en güzel sözleri Resûlullah'ın sözü olduğundan onları öğrenelim. yine beşer sözlerinin en güzel sözleri Resûlullah'ın sözü olduğundan onları öğrenelim.

Hâsılı söz deyince ceketimizi ilikleyelim, söz önemli. Hâsılı söz deyince ceketimizi ilikleyelim, söz önemli.

Hani söz önemli diyoruz ya söz verdimi sen ağzından söz çıktımıHani söz önemli diyoruz ya söz verdimi sen ağzından söz çıktımı sözün esiri oluyorsun. sözün esiri oluyorsun. Söz seni esir alıyor. Neden? Hür insan vaat ettiği şeyi yapar da ondan.Söz seni esir alıyor.

Neden?

Hür insan vaat ettiği şeyi yapar da ondan.
Ahdine sadakat gösterir de ondan. Ahdi olmayanın emaneti yoktur.Ahdine sadakat gösterir de ondan.

Ahdi olmayanın emaneti yoktur.
Müslümanlığı yoktur, imanı yoktur. Sözünde duracak. Vaadini yerine getirecek.Müslümanlığı yoktur, imanı yoktur. Sözünde duracak. Vaadini yerine getirecek. Onun için dokuz defa yutkunmalı öyle konuşmalı.Onun için dokuz defa yutkunmalı öyle konuşmalı. Olur olmaz, bol keseden vaat et ondan sonra yapma. Ne derler? İzâ vaade ahlefe.Olur olmaz, bol keseden vaat et ondan sonra yapma.

Ne derler?

İzâ vaade ahlefe.
"Münafık" derler. Münafık! Neden? Söz verdi yapmadı."Münafık" derler. Münafık!

Neden?

Söz verdi yapmadı.
Konuştu, yalan söyledi, palavra attı. "Münafık" derler. Münafığın alametidir.Konuştu, yalan söyledi, palavra attı. "Münafık" derler. Münafığın alametidir. Onun için az konuşacağız, öz konuşacağız, doğru konuşacağız, hak konuşacağız.Onun için az konuşacağız, öz konuşacağız, doğru konuşacağız, hak konuşacağız. Boş yere vaat etmeyeceğiz. [Doğru sözlü] olacağız, "söz" deyince ceketimizi ilikleyeceğiz. Boş yere vaat etmeyeceğiz. [Doğru sözlü] olacağız, "söz" deyince ceketimizi ilikleyeceğiz. Saygılı bir tavır takınacağız. Sözün mühim bir iş olduğunu. Saygılı bir tavır takınacağız. Sözün mühim bir iş olduğunu. Sevaplı veya günahlı çok önemli bir iş olduğunu bileceğiz.Sevaplı veya günahlı çok önemli bir iş olduğunu bileceğiz. Bir de sözü tane tane söylemekte sünnet[tir]. Tane tane konuşacağız. Bir de sözü tane tane söylemekte sünnet[tir]. Tane tane konuşacağız.

Bir şey söyledi. "Bir daha söyler misin?" anlayamadım. Bir daha "blurrrup…" Bir daha söyledi. Bir şey söyledi. "Bir daha söyler misin?" anlayamadım. Bir daha "blurrrup…" Bir daha söyledi. "Yahu gene anlayamadım. Kusura bakma. Yavaş söylesene şunu." "Blurrrup…" bir daha hadi. "Yahu gene anlayamadım. Kusura bakma. Yavaş söylesene şunu." "Blurrrup…" bir daha hadi.

Olmaz! Bu söz anlaşma vasıtası olduğuna göre tane tane söyleyeceksin, anlaşılacak. Olmaz!

Bu söz anlaşma vasıtası olduğuna göre tane tane söyleyeceksin, anlaşılacak.

Rivayetler, Peygamber Efendimiz hem tane tane konuşurdu; bir…Rivayetler, Peygamber Efendimiz hem tane tane konuşurdu; bir… Hem de "iyice anlaşılsın diye aynı sözü üç defa tekrar ederdi" diyor.Hem de "iyice anlaşılsın diye aynı sözü üç defa tekrar ederdi" diyor. Tekrar ederdi. Neden? Onun sözü kıymetli. Onun sözünü herkesin ezberlemesi lazım.Tekrar ederdi.

Neden?

Onun sözü kıymetli. Onun sözünü herkesin ezberlemesi lazım.
Bu okuduğumuz rivayetler boş değil. Vemâ yentiku ani'l-hevâ in hüve illâ vahyun yûhâ. Bu okuduğumuz rivayetler boş değil.

Vemâ yentiku ani'l-hevâ in hüve illâ vahyun yûhâ.

Boşuna konuşur mu Resûlullah? Ona Allah ilham ediyor.Boşuna konuşur mu Resûlullah? Ona Allah ilham ediyor. Allah gönlünün kapılarını açmış. Fütuhatı vermiş. Füyuzâtın âlâsını vermiş. Allah gönlünün kapılarını açmış. Fütuhatı vermiş. Füyuzâtın âlâsını vermiş. Cihan durdukça hepimize yetecek mâna pınarları gönlünden fışkırmış. Cihan durdukça hepimize yetecek mâna pınarları gönlünden fışkırmış. Gürül gürül, gürül gürül yirminci yüzyıla kadar akmış. Kıyamete kadarda akacak.Gürül gürül, gürül gürül yirminci yüzyıla kadar akmış. Kıyamete kadarda akacak. Herkes içecek, herkes kanacak, herkes doyacak, herkes yunacak,Herkes içecek, herkes kanacak, herkes doyacak, herkes yunacak, herkes yıkanacak, herkes temizlenecek, herkes paklanacak… herkes yıkanacak, herkes temizlenecek, herkes paklanacak…

Öyle sözlerin sahibi o, Resûlullah o… Resûlullah, Allah'ın peygamberi.Öyle sözlerin sahibi o, Resûlullah o… Resûlullah, Allah'ın peygamberi. Onun için, anlaşılsın diye tane tane söylerdi, üç defa söylerdi.Onun için, anlaşılsın diye tane tane söylerdi, üç defa söylerdi. Biz de anlaşılsın diye dinleyelim, anlayalım ve ezberleyelim.Biz de anlaşılsın diye dinleyelim, anlayalım ve ezberleyelim. Resûlullah'ın sözünü doğru anlayalım, doğru ezberleyelim. Resûlullah'ın sözünü doğru anlayalım, doğru ezberleyelim.

Muhterem kardeşlerim! Bazen de şöyle oluyor, doğru söylemek kadar doğru anlamak önemli. Muhterem kardeşlerim!

Bazen de şöyle oluyor, doğru söylemek kadar doğru anlamak önemli.

"Hocam siz şöyle söylemişsiniz." "Tövbe estağfirullah. "Hocam siz şöyle söylemişsiniz."

"Tövbe estağfirullah.
Getirin tespihimi tövbe çekeyim. Demem.Getirin tespihimi tövbe çekeyim. Demem. Öyle laf der miyim? Ben, ben olarak böyle bir sözü söylemem." Öyle laf der miyim? Ben, ben olarak böyle bir sözü söylemem."

"Yok hocam vaazda söylemişsiniz." "Getirin bakalım şunu. Açın bakalım. "Yok hocam vaazda söylemişsiniz."

"Getirin bakalım şunu. Açın bakalım.
Bantı dinleyelim…" Bilmem ne... "Ya bu bak böyle değil. Başka türlü söylemişim. Bantı dinleyelim…" Bilmem ne...

"Ya bu bak böyle değil. Başka türlü söylemişim.
Sen yanlış anlamışsın." Eski zamanda, adamın birisi öteki adamla iddia etmiş.Sen yanlış anlamışsın."

Eski zamanda, adamın birisi öteki adamla iddia etmiş.
Bir vaiz hocaefendiden dinlemiştim. İddia etmiş. Afedersiniz! Bir vaiz hocaefendiden dinlemiştim. İddia etmiş. Afedersiniz!

"Merkep anırdığı zaman insanın abdesti bozulur." Tövbe! "Merkep anırdığı zaman insanın abdesti bozulur."

Tövbe!
Şimdi o hayvancağız orada bağırdı. Benimde abdestim burada. Şimdi o hayvancağız orada bağırdı. Benimde abdestim burada. Benim abdestim niye kaçsın o bağırınca? Ötekisi de diretmiş karşısında. Benim abdestim niye kaçsın o bağırınca?

Ötekisi de diretmiş karşısında.
"Olmaz böyle şey, yanlışın var senin" demiş. "Yok, ben çok büyük bir hocadan duydum. "Olmaz böyle şey, yanlışın var senin" demiş.

"Yok, ben çok büyük bir hocadan duydum.
Merkep bağırdığı zaman anırdığı zaman adamın abdesti gider." demiş. Merkep bağırdığı zaman anırdığı zaman adamın abdesti gider." demiş.

"Ya olmaz." "Yok söyledi." "Yanlış anlamışsındır." "Hayır bu kulaklarımla duydum." "Ya olmaz."

"Yok söyledi."

"Yanlış anlamışsındır."

"Hayır bu kulaklarımla duydum."

İyi öyleyse. Yakasına yapışmış. "Gel o hocaya gideceğiz bu işi çözeceğiz. İyi öyleyse. Yakasına yapışmış. "Gel o hocaya gideceğiz bu işi çözeceğiz. O hoca böyle bir sözü söylemez ya. Dur bakalım şunu iyice anlayalım." demiş. O hoca böyle bir sözü söylemez ya. Dur bakalım şunu iyice anlayalım." demiş.

Kalkmışlar hocaya gitmişler. Hoca yaşlı başlı bir hocaefendi. Kalkmışlar hocaya gitmişler. Hoca yaşlı başlı bir hocaefendi. Arif, kâmil, güngörmüş, tatlı, hoş bir insan... Demişler ki: Arif, kâmil, güngörmüş, tatlı, hoş bir insan... Demişler ki:

"Hocam bu böyle iddia ediyor. Siz merkep anırdığı zaman abdestin bozulacağını söylemiş misiniz?" "Hocam bu böyle iddia ediyor. Siz merkep anırdığı zaman abdestin bozulacağını söylemiş misiniz?"

"Hocam söylemediniz mi? Hani filanca vaazınızda" filan diye o da müdahale etmiş. "Hocam söylemediniz mi? Hani filanca vaazınızda" filan diye o da müdahale etmiş.

Adamcağız şöyle başını öne eğmiş düşünmüş. Tabi konuşmalar cevaplar hep düşünceye dayanmalı.Adamcağız şöyle başını öne eğmiş düşünmüş. Tabi konuşmalar cevaplar hep düşünceye dayanmalı. Düşünmüş düşünmüş başını kaldırmış, gülmüş, demiş ki; Düşünmüş düşünmüş başını kaldırmış, gülmüş, demiş ki;

"Evladım ben bu sözü dedim." "Yaa dedin mi hocam?" "Evladım ben bu sözü dedim."

"Yaa dedin mi hocam?"

"Dedim. Ben böyle bir söz söyledim. Dedim ama bu kardeşimiz, "Dedim. Ben böyle bir söz söyledim. Dedim ama bu kardeşimiz, bu cennetlik bu selametlik vaazımın yarısında uyumuş da sonunu duymuş.bu cennetlik bu selametlik vaazımın yarısında uyumuş da sonunu duymuş. En son cümle hatırında kalmış. Öbür tarafta uyuklamış. Ben şöyle dedim: 'Adam çölde gidiyor.En son cümle hatırında kalmış. Öbür tarafta uyuklamış. Ben şöyle dedim: 'Adam çölde gidiyor. Suları, tulumlar hayvanda asılı. Aşağı indi. Abdest bozacak abdest alacak.Suları, tulumlar hayvanda asılı. Aşağı indi. Abdest bozacak abdest alacak. Hayvan ürktü kaçtı gitti. Su yok. Namaz vakti geçiyor. Öğlen geçiyor. Su yok. Hayvan ürktü kaçtı gitti. Su yok. Namaz vakti geçiyor. Öğlen geçiyor. Su yok. Su olmayınca insan namaz kılmayacak mı? Öyle şey olur mu?..' Su olmayınca insan namaz kılmayacak mı? Öyle şey olur mu?..'

İnne's-salâte kânet ale'l-mü'minîne kitâben mevkûtâ.İnne's-salâte kânet ale'l-mü'minîne kitâben mevkûtâ. Bu namaz günde beş vakit boynumuzun borcu. Yapacağız bunu. Bu büyük şeref.Bu namaz günde beş vakit boynumuzun borcu. Yapacağız bunu. Bu büyük şeref. Bilene ne büyük devlettir. Namaz kılmak ne büyük saadettir. Bilene ne büyük devlettir. Namaz kılmak ne büyük saadettir.

Rabbimizin huzuruna günde beş defa kabul olan adamlarız. Efe efe dolaşsak; Rabbimizin huzuruna günde beş defa kabul olan adamlarız. Efe efe dolaşsak; "Var mı bana yan bakan" desek hakkımız var. "Var mı bana yan bakan?"Var mı bana yan bakan" desek hakkımız var.

"Var mı bana yan bakan?
Ben Rabbimin huzuruna günde beş defa çıkabiliyorum. Sen çıkabiliyor musun?" Ben Rabbimin huzuruna günde beş defa çıkabiliyorum. Sen çıkabiliyor musun?"

"Yoo! Ben bayramdan bayrama çıkıyorum." "Ya sen?" "Ben ömrümde hiç çıkmadım." "Yoo! Ben bayramdan bayrama çıkıyorum."

"Ya sen?"

"Ben ömrümde hiç çıkmadım."

Kimisi öyle diyormuş. "Ben 25 yıldır hiç namaz kılmadım." diye güya övünüyor. Kimisi öyle diyormuş. "Ben 25 yıldır hiç namaz kılmadım." diye güya övünüyor. 25 yıl seni Allah huzuruna kabul etmemiş. Şaşkın adam.25 yıl seni Allah huzuruna kabul etmemiş. Şaşkın adam. Onu anlayamadın mı? Demiş ki; "Namaz kılacak. Hayvan kaçtı. Su yok. Çöl… Onu anlayamadın mı?

Demiş ki;

"Namaz kılacak. Hayvan kaçtı. Su yok. Çöl…
Vakit geçiyor. Ne yapacak? "Teyemmüm alır, teyemmüm. Dinimiz kolaylık dini.Vakit geçiyor. Ne yapacak?

"Teyemmüm alır, teyemmüm. Dinimiz kolaylık dini.
Elini toprağa vurur yüzüne sürer. Elini toprağa vurur ellerini sıvazlar. Elini toprağa vurur yüzüne sürer. Elini toprağa vurur ellerini sıvazlar. Niyet edip teyemmüm abdesti alır. O abdestle Allahu Ekber namaza durup kılar.Niyet edip teyemmüm abdesti alır. O abdestle Allahu Ekber namaza durup kılar. Şimdi teyemmüm abdesti aldı. Eşekte oradan anırmaya başladı.Şimdi teyemmüm abdesti aldı. Eşekte oradan anırmaya başladı. Su geldi, suyun yeri belli oldu. Gidecek oradan hayvanı yakalayacak.Su geldi, suyun yeri belli oldu. Gidecek oradan hayvanı yakalayacak. Abdest alacak. O zaman teyemmüm kalmaz.Abdest alacak. O zaman teyemmüm kalmaz. Su bulununca su bulunduğu zaman teyemmümün hükmü kalmaz…" diye anlatmış. Su bulununca su bulunduğu zaman teyemmümün hükmü kalmaz…" diye anlatmış.

Adamcağız uyuklamış uyuklamış. Zaten şeytan uyutturur. Adamcağız uyuklamış uyuklamış. Zaten şeytan uyutturur.

Cuma hutbesine hocaefendi buraya çıkar. Adamında başına uyku gelir.Cuma hutbesine hocaefendi buraya çıkar. Adamında başına uyku gelir. Horr horr… Yanındaki dürter. "Cuma'dasın uyuma… Hor hor uyumaya şey yapar... Horr horr… Yanındaki dürter. "Cuma'dasın uyuma… Hor hor uyumaya şey yapar...

Neden? Şeytan uyutturuyor. Orada bir Hak söz dinleyecek. Bir ayet dinleyecek.Neden?

Şeytan uyutturuyor. Orada bir Hak söz dinleyecek. Bir ayet dinleyecek.
Bir hadis dinleyecek. Gafletini bastırtıyor üstüne, uyutuyor. Vaazda uyur... Bir hadis dinleyecek. Gafletini bastırtıyor üstüne, uyutuyor. Vaazda uyur...

Uyumuş, uyanmış… Lafı yarım anlamamak lazım. Lafı kuyruğundan anlamamak lazım.Uyumuş, uyanmış… Lafı yarım anlamamak lazım. Lafı kuyruğundan anlamamak lazım. Lafı ters anlamamak lazım. Lafı doğru düzgün değerlendirmek lazım. Lafı ters anlamamak lazım. Lafı doğru düzgün değerlendirmek lazım. "Vur" dediysek "kır" anlamamak lazım. "Tut" dediyse "yut" anlamamak lazım."Vur" dediysek "kır" anlamamak lazım. "Tut" dediyse "yut" anlamamak lazım. Birbirine benziyor ama iyi dikkatli dinleyip "Hoca tut mu dedi yut mu dedi?Birbirine benziyor ama iyi dikkatli dinleyip "Hoca tut mu dedi yut mu dedi? Vur mu dedi kır mı dedi?" Bunları iyi tespit etmek lazım. Vur mu dedi kır mı dedi?" Bunları iyi tespit etmek lazım.

Bunlara çok dikkat ettiği için halkın halini bildiğinden bizim her yönden rehberimiz olduğundan Bunlara çok dikkat ettiği için halkın halini bildiğinden bizim her yönden rehberimiz olduğundan Peygamber Efendimiz üç defa söylermiş. Peygamber Efendimiz üç defa söylermiş. Anlaşılır tarzda söylermiş. Siz de sözünüze sohbetinize dikkat etin! Anlaşılır tarzda söylermiş. Siz de sözünüze sohbetinize dikkat etin!

Bir kardeşimizle sabahleyin konuştuk da hoşuma gitti. Şimdi hem konuşuyordu o;Bir kardeşimizle sabahleyin konuştuk da hoşuma gitti. Şimdi hem konuşuyordu o; hem dinliyordum hem de kendisini hayran olarak dinliyordum. hem dinliyordum hem de kendisini hayran olarak dinliyordum. Düşünerek, ağır ağır konuşuyor. Harfleri sayabilirsin, not alabilirsin.Düşünerek, ağır ağır konuşuyor. Harfleri sayabilirsin, not alabilirsin. Hızlı yazan bir talebe gibi not alsan bütün konuşmasını not alabilirsin. Hızlı yazan bir talebe gibi not alsan bütün konuşmasını not alabilirsin.

Güzel! Hızlı değil, acele değil, gürültüye getirmiyor. Çünkü konuşma, anlaşma vasıtasıdır. Güzel! Hızlı değil, acele değil, gürültüye getirmiyor. Çünkü konuşma, anlaşma vasıtasıdır. O anlaşmayı güzel yapmak için bunlara dikkat etmek lazım. O anlaşmayı güzel yapmak için bunlara dikkat etmek lazım.

Rabbimiz bizleri sözün en güzeliyle meşgul olmayı nasip etsin.Rabbimiz bizleri sözün en güzeliyle meşgul olmayı nasip etsin. En güzel şekilde konuşmayı nasip etsin. En güzel tarzda anlamayı nasip etsin. En güzel şekilde konuşmayı nasip etsin. En güzel tarzda anlamayı nasip etsin. Sözlerin en güzeli Kur'an'ı en iyi öğrenmeyi nasip etsin. Sözlerin en güzeli Kur'an'ı en iyi öğrenmeyi nasip etsin. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini ezberlemeyi nasip etsin. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini ezberlemeyi nasip etsin. Peygamber Efendimiz'in adeta hadisleri deryasında, şekerin çay bardağında eridiği gibi bizi eritsin.Peygamber Efendimiz'in adeta hadisleri deryasında, şekerin çay bardağında eridiği gibi bizi eritsin. Hadisleri deryasında, sünnet-i seniyyesi deryasında, fâni olalım, eriyelim böyle. Hadisleri deryasında, sünnet-i seniyyesi deryasında, fâni olalım, eriyelim böyle.

Nerede bu şeker? Ben bunun içine iki tane şekeri cump diye atmıştım ne oldu? Nerede bu şeker?

Ben bunun içine iki tane şekeri cump diye atmıştım ne oldu?

"Erittik hocam, çay bardağını karıştırdık. Suyun içinde, göremiyorum, eridi. "Erittik hocam, çay bardağını karıştırdık. Suyun içinde, göremiyorum, eridi. Şeker suyun içinde eridi. Biz de hadîs-i şerîflerin karşısında içinde eriyelimŞeker suyun içinde eridi.

Biz de hadîs-i şerîflerin karşısında içinde eriyelim
her şeyimiz sünnet-i seniyyeye uygun olsun. her şeyimiz sünnet-i seniyyeye uygun olsun. Oturmamız, kalkmamız, konuşmamız, hareketimiz, ahlakımız, işimiz, gücümüz, Oturmamız, kalkmamız, konuşmamız, hareketimiz, ahlakımız, işimiz, gücümüz, ticaretimiz, muamelatımız, ailevi düzenimiz… ticaretimiz, muamelatımız, ailevi düzenimiz…

İsveç'te evlere gittim. Bunlar bizim müslüman kardeşler. Duvarları resim doldurmuşlar. İsveç'te evlere gittim. Bunlar bizim müslüman kardeşler. Duvarları resim doldurmuşlar.

"Bu ne haldir?" dedim. "Resim olan eve melek girmez. "Bu ne haldir?" dedim.

"Resim olan eve melek girmez.
Sen bu resimleri buraya koyuyorsun. Melekler gelmiyor. Sen bu resimleri buraya koyuyorsun. Melekler gelmiyor. Evine meleklerin dolmasını istemez misin? İstemiyorsun galiba.Evine meleklerin dolmasını istemez misin? İstemiyorsun galiba. Heykeller resimler bilmem neler." Cami cemaati.Heykeller resimler bilmem neler." Cami cemaati. Cami cemaatinden ama resmin konulmaması gerektiğini bilmiyor. Cami cemaatinden ama resmin konulmaması gerektiğini bilmiyor.

Bir eve gittik, baktık tamam; duvarda sadece yazılar, levhalar var. Anladık ki bu şuurlu, aferin… Bir eve gittik, baktık tamam; duvarda sadece yazılar, levhalar var. Anladık ki bu şuurlu, aferin… Bu biliyor. Resmin doğru olmadığını, heykelin doğru olmadığını Bu biliyor. Resmin doğru olmadığını, heykelin doğru olmadığını evlere konulmaması gerektiğini bu biliyor. evlere konulmaması gerektiğini bu biliyor.

Namaz kılacağız önümüzde bir tavşan duruyor. Kaldırdık tavşanı dolabın içine tıktık. Namaz kılacağız önümüzde bir tavşan duruyor. Kaldırdık tavşanı dolabın içine tıktık.

Neden? Oraya tavşan koymuş, porselenden bir tavşan.Neden?

Oraya tavşan koymuş, porselenden bir tavşan.
Biraz daha cesaretim olsaydı camdan fırlatır atardım. Neyine gerek senin? Biraz daha cesaretim olsaydı camdan fırlatır atardım.

Neyine gerek senin?

Canlısını besle daha iyi. Millet İslâm'ı bilmiyor. Allah bizi bilenlerden eylesin. Canlısını besle daha iyi. Millet İslâm'ı bilmiyor. Allah bizi bilenlerden eylesin. Cahillerden etmesin. Gafillerden etmesin. Cahillik çok fena. Cahillerden etmesin. Gafillerden etmesin. Cahillik çok fena. Cahillik çok büyük bir ar, utanç vesilesi. "Aman hocam! Yüreğimin yarasını deşme şimdi. Cahillik çok büyük bir ar, utanç vesilesi.

"Aman hocam! Yüreğimin yarasını deşme şimdi.
Benim derdimi deşme hocam. Ben okuyamadım, yüreğim yaralı.Benim derdimi deşme hocam. Ben okuyamadım, yüreğim yaralı. Sende şimdi gelip gelip üstüne üstüne benim bu akşam Sende şimdi gelip gelip üstüne üstüne benim bu akşam şu akşam vaktinde oruçlu halimde benim damarımı şey yapıyorsun." şu akşam vaktinde oruçlu halimde benim damarımı şey yapıyorsun."

Sen kendin okuyamadıysan çocuğunu okut. Şimdi ben bütün torunları hafız yapacağım. Sen kendin okuyamadıysan çocuğunu okut. Şimdi ben bütün torunları hafız yapacağım. Niyetim öyle. Tüm torunları inşallah. Sizin çocuklarınızda benim torunlarım sayılır.Niyetim öyle. Tüm torunları inşallah. Sizin çocuklarınızda benim torunlarım sayılır. Onları da hafız yapacağım. Niyetim öyle. Neden? Onları da hafız yapacağım. Niyetim öyle.

Neden?

Medine-i Münevvere'de duydum, birisi söyledi. Ağzı dert görmesin.Medine-i Münevvere'de duydum, birisi söyledi. Ağzı dert görmesin. Allah en büyük mükâfatı versin. Allah en büyük mükâfatı versin.

"Bir kimse evladını hafız yetiştirirse 70 bin hac yapmış sevap alırmış." "Bir kimse evladını hafız yetiştirirse 70 bin hac yapmış sevap alırmış." Sevaba bak, maşallah! İnsanın 70 sene ömrü olsa, 70 sene gitse 70 tane hac yapabilir.Sevaba bak, maşallah! İnsanın 70 sene ömrü olsa, 70 sene gitse 70 tane hac yapabilir. daha fazla mümkün değil. daha fazla mümkün değil. Onun için Allah bize bu dine güzel hizmet etmeyi nasip etsin… Onun için Allah bize bu dine güzel hizmet etmeyi nasip etsin…

Evlatlarımızı güzel yetiştirelim. Evlatlarımızı alim yetiştirelim. Evlatlarımızı güzel yetiştirelim. Evlatlarımızı alim yetiştirelim. Bizden geçti… Bizden de geçmedi ya beşikten mezara kadar bu ilim. Bunun sonu yok. Bizden geçti… Bizden de geçmedi ya beşikten mezara kadar bu ilim. Bunun sonu yok. Bunun sonu yok. Tadına da doyum olmaz. Yemekle de bıkmaz insan. Bunun sonu yok. Tadına da doyum olmaz. Yemekle de bıkmaz insan.

Hacıbaba'nın baklavasını getirseler, bir tabak koysalar işhatla yersin. Hacıbaba'nın baklavasını getirseler, bir tabak koysalar işhatla yersin. Orucunda keyfinden karnında acıkmış olduğu için bir tabak daha getirseler.Orucunda keyfinden karnında acıkmış olduğu için bir tabak daha getirseler. Onu da yersin. Bir tabak daha getirdiler mi gözlerin mahmurlaşır.Onu da yersin. Bir tabak daha getirdiler mi gözlerin mahmurlaşır. Bir tabak daha getirseler; "Teşekkür ederim." dersin. Yastığa yaslanırsın;Bir tabak daha getirseler; "Teşekkür ederim." dersin. Yastığa yaslanırsın; "Halim kalmadı burama kadar doydum." dersin. Bunlara doyum olmaz."Halim kalmadı burama kadar doydum." dersin.

Bunlara doyum olmaz.
İlme doyum olmaz, ilme doyulmaz. Hem en tatlı şeydir hem de doyum olmaz.İlme doyum olmaz, ilme doyulmaz. Hem en tatlı şeydir hem de doyum olmaz. Yedikçe insanın iştahı açılır. İçi de genişler. Yedikçe içi de genişler. Kafası da genişler. Yedikçe insanın iştahı açılır. İçi de genişler. Yedikçe içi de genişler. Kafası da genişler.

"Hocam 600 küsur sayfalık Kur'an'ımı ezberleteceksin? Adamın beyni darmadağın olur." "Hocam 600 küsur sayfalık Kur'an'ımı ezberleteceksin? Adamın beyni darmadağın olur."

Hiç öyle olmuyor. Hiç öyle olmuyor. 600 küsur sayfalık Kur'ân-ı Kerîm'i ezberleyen Hiç öyle olmuyor. Hiç öyle olmuyor. 600 küsur sayfalık Kur'ân-ı Kerîm'i ezberleyen insanın hafızası pırıl pırıl oluyor.insanın hafızası pırıl pırıl oluyor. Daha başka şeyler de var mı diye etrafa bakınıyor. Onları da alıyor.Daha başka şeyler de var mı diye etrafa bakınıyor. Onları da alıyor. Çünkü hafızası gelişiyor. İnsanın kolunun çalıştıkça pazusunun geliştiği gibi Çünkü hafızası gelişiyor.

İnsanın kolunun çalıştıkça pazusunun geliştiği gibi
hafızası çalıştığı zaman da insanın beyni gelişiyor.hafızası çalıştığı zaman da insanın beyni gelişiyor. En kaliteli beyinler hafızlardan çıkıyor. En büyük alimler, dört yaşında Kur'an'ı ezberlemiş,En kaliteli beyinler hafızlardan çıkıyor. En büyük alimler, dört yaşında Kur'an'ı ezberlemiş, altı yaşında bilmem ne yapmış. 11 yaşında fetva vermeye başlamış. Aşk olsun... altı yaşında bilmem ne yapmış. 11 yaşında fetva vermeye başlamış. Aşk olsun...

Daha başkaları sokakta misket oynarken iki misket arasını karışlamakla meşgulken Daha başkaları sokakta misket oynarken iki misket arasını karışlamakla meşgulken ciddi ciddi mantıklı mantıklı düşünüp de o fetva vermeye başlamış.ciddi ciddi mantıklı mantıklı düşünüp de o fetva vermeye başlamış. "Ayet böyle diyor, hadis böyle diyor. Bu işin çözümü budur, hükmü budur…" diye "Ayet böyle diyor, hadis böyle diyor. Bu işin çözümü budur, hükmü budur…" diye fetva vermeye başlamış. fetva vermeye başlamış.

Neden? Beyin gelişiyor da ondan. Allah evlatlarımıza öyle fütuhatlar versin. Neden?

Beyin gelişiyor da ondan. Allah evlatlarımıza öyle fütuhatlar versin.
Öyle feyizler versin. Öyle imkanlar versin.Öyle feyizler versin. Öyle imkanlar versin. Her birisi dîn-i mübîn-i İslâm'a en güzel tarzda hizmet etsin. Her birisi dîn-i mübîn-i İslâm'a en güzel tarzda hizmet etsin.

Allah bir kavmin hayrını muradını istedi mi onun içinde Allah bir kavmin hayrını muradını istedi mi onun içinde din alimleri, hafızlar, fazıllar kamiller çok olur.din alimleri, hafızlar, fazıllar kamiller çok olur. Onlar çok oldu mu da hayır çok olur. Bereket çok olur. İki hafta önceye kadar yağmur yağmıyordu.Onlar çok oldu mu da hayır çok olur. Bereket çok olur. İki hafta önceye kadar yağmur yağmıyordu. Türkiye en kurak yıllarından birini yaşıyordu; yağmur yoktu.Türkiye en kurak yıllarından birini yaşıyordu; yağmur yoktu. Barajların dibi delinmiş gibiydi. Dipleri görünüyordu. Otlar sararıyordu. Barajların dibi delinmiş gibiydi. Dipleri görünüyordu. Otlar sararıyordu. Yazın ne yapacağız diye herkes şafak atmıştı. Yağmur duasına karar verdiler. Yazın ne yapacağız diye herkes şafak atmıştı. Yağmur duasına karar verdiler. Fatih Camii'nde, ondan sonra Eyüp Sultan Camii'nde toplandılar. Dua ettiler. Kimler dua etti? Fatih Camii'nde, ondan sonra Eyüp Sultan Camii'nde toplandılar. Dua ettiler.

Kimler dua etti?

Allah'ın mümin kulları, Allah'ın aksakallı kulları, Allah'ın namazlı niyazlı kulları… Allah'ın mümin kulları, Allah'ın aksakallı kulları, Allah'ın namazlı niyazlı kulları… Allah ötekileri kabul etmez ama o plajcıları, o kumarcıları, o içkicileri,Allah ötekileri kabul etmez ama o plajcıları, o kumarcıları, o içkicileri, o ayyaşları kabul etmez ama o herifler bizim hürmetimize yaşıyorlar farkında değiller.o ayyaşları kabul etmez ama o herifler bizim hürmetimize yaşıyorlar farkında değiller. Allah onlara su da vermez, [yağmur da] vermez. Ama dua ettiler. Allah onlara su da vermez, [yağmur da] vermez. Ama dua ettiler. Elhamdülillah nasıl yağmur verdi. Şahit olun… Elhamdülillah nasıl yağmur verdi. Şahit olun…

Peygamber Efendimiz Arafat'ta "Şahit ol yâ Rabbi!" demiş ya. Şahit olun ey müslümanlar! Peygamber Efendimiz Arafat'ta "Şahit ol yâ Rabbi!" demiş ya. Şahit olun ey müslümanlar! Müslümanlar dua etti, Allah yağmur gönderdi. Gönderdi mi? Gönderdi.Müslümanlar dua etti, Allah yağmur gönderdi.

Gönderdi mi?

Gönderdi.
Çünkü Allah duaları kabul edicidir. Sen Allah'ın yolunda yürürsen; O, gece gündüz seni besler.Çünkü Allah duaları kabul edicidir. Sen Allah'ın yolunda yürürsen; O, gece gündüz seni besler. Allah seni aklına gelen gelmeyen nice nimetlere mazhar eder.Allah seni aklına gelen gelmeyen nice nimetlere mazhar eder. Allah yolundan ayrılırsan, faize içkiye, kumara, zinaya, göz zinasına,Allah yolundan ayrılırsan, faize içkiye, kumara, zinaya, göz zinasına, el zinasına, şuna buna dalarsan; evinde, kesende, cebinde bereket kalmaz, huzur kalmaz, el zinasına, şuna buna dalarsan; evinde, kesende, cebinde bereket kalmaz, huzur kalmaz, rahatlık kalmaz, saadet kalmaz. rahatlık kalmaz, saadet kalmaz.

"Ya ben bu maaşımı almıştım, bankadan gelmiştim." "Eee?" "Ya ben bu maaşımı almıştım, bankadan gelmiştim."

"Eee?"

"Bu cüzdanın içi tıklım tıklım doluydu."Bu cüzdanın içi tıklım tıklım doluydu. Akşam iftardan sonra benim midemin dolu olduğu gibi doluydu. Şimdi para kalmadı." Akşam iftardan sonra benim midemin dolu olduğu gibi doluydu. Şimdi para kalmadı."

Kalmaz tabi. Neden? Bereket yok. Bereket olmayınca kalmaz. Kalmaz tabi.

Neden?

Bereket yok. Bereket olmayınca kalmaz.
Allah bereket verdi mi de insan gül gibi geçinir. Allah, bolluk verir, taşar, taşar… Allah bereket verdi mi de insan gül gibi geçinir. Allah, bolluk verir, taşar, taşar…

Onun için Allah bizi yolundan ayırmasın. Bu gerçekleri görmeyi nasip etsin. Onun için Allah bizi yolundan ayırmasın. Bu gerçekleri görmeyi nasip etsin. Görmek lazım. Bu gerçekleri görmek lazım. Allah'ın yolunda yürümek saadet.Görmek lazım. Bu gerçekleri görmek lazım. Allah'ın yolunda yürümek saadet. Allah'ın yoluna aykırı gitmek bahtsızlık, perişanlık… Allah'a kul olamamak en büyük perişanlık. Allah'ın yoluna aykırı gitmek bahtsızlık, perişanlık… Allah'a kul olamamak en büyük perişanlık.

Allah yolunda yürümenin zevkinin tadına doyum olur mu? Allah yolunda yürümenin zevkinin tadına doyum olur mu?

Allah bizi bu güzel, nurlu yoldan ayırmasın. Allah bizi bu güzel, nurlu yoldan ayırmasın. Evlatlarımızı da, torunlarımızı da, zürriyetlerimizi de… Evlatlarımızı da, torunlarımızı da, zürriyetlerimizi de…

Kane yeğtasilu bi'ssâi ve yetevadda'u bi'l-müddi. Kane yeğtasilu bi'ssâi ve yetevadda'u bi'l-müddi.

"Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem gusül abdesti alacağı zaman"Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem gusül abdesti alacağı zaman bir sa' miktarı suyla abdest alırdı. Namaz için düz abdest alacağı zamanda bir müd miktarıbir sa' miktarı suyla abdest alırdı. Namaz için düz abdest alacağı zamanda bir müd miktarı su ile abdestini alırdı."su ile abdestini alırdı." Çok harcamazdı. Bu miktarda; üç kilodan biraz fazla su imiş gusülde kullandığı su…Çok harcamazdı. Bu miktarda; üç kilodan biraz fazla su imiş gusülde kullandığı su… Ondan alabilirmiş. Şimdi üç kilo su ne kadardır? Süt tenceresini düşünün. Ondan alabilirmiş.

Şimdi üç kilo su ne kadardır?

Süt tenceresini düşünün.
Sabahleyin sütçü geliyor. "Süüt!" diyor. Sen de kapıyı açıyorsun.Sabahleyin sütçü geliyor. "Süüt!" diyor. Sen de kapıyı açıyorsun. Bir kilo süt ver diyorsun, bir litre diyorsun. Şöyle bir dolduruyor, boşaltıyor.Bir kilo süt ver diyorsun, bir litre diyorsun. Şöyle bir dolduruyor, boşaltıyor. İki litre alırsan büyük tencere getiriyorsun. Üç litre alırsan işte… İki litre alırsan büyük tencere getiriyorsun. Üç litre alırsan işte…

Peygamber Efendimiz, üç litre [suyla] yıkanırmış. Peygamber Efendimiz, üç litre [suyla] yıkanırmış.

Millet neyle yıkanıyor? Şar şar şar… Bir de şimdi batıdan küvet adeti geldi. Millet neyle yıkanıyor?

Şar şar şar… Bir de şimdi batıdan küvet adeti geldi.
Herkesin evinde bir küvet. Ne işe yarar bu? "Valla bilmem inşaatçı koymuş işte buraya.Herkesin evinde bir küvet. Ne işe yarar bu?

"Valla bilmem inşaatçı koymuş işte buraya.
Hocam, işte bu bunun adı küvet." "Bende biliyorum küvet olduğunu amaHocam, işte bu bunun adı küvet."

"Bende biliyorum küvet olduğunu ama
sen bunu doldurup da içine mi giriyorsun?sen bunu doldurup da içine mi giriyorsun? Kulaç mı atacaksın yüzecek misin? Ne olacak?" Kulaç mı atacaksın yüzecek misin? Ne olacak?"

"İşte gireceğim. Yok bizim şeyimiz…" "İşte gireceğim. Yok bizim şeyimiz…"

Bizim Bursa'da, filan bildiğimiz; hamamlarda hamam kurnası olur, oturursun kenarına,Bizim Bursa'da, filan bildiğimiz; hamamlarda hamam kurnası olur, oturursun kenarına, kurnayı temizlersin.kurnayı temizlersin. Suyu şar şar dökersin; biter. Avrupalılar ne yapar? Avrupalılar küvetin içini su doldurur.Suyu şar şar dökersin; biter.

Avrupalılar ne yapar?

Avrupalılar küvetin içini su doldurur.
Baba girer, yıkanır. Karı girer, yıkanır. Çocuk girer, yıkanır. Temizlenir mi kirlenir mi?Baba girer, yıkanır. Karı girer, yıkanır. Çocuk girer, yıkanır. Temizlenir mi kirlenir mi? Ötesinin kiri buna mı yapışır Allah bilir. Ötesinin kiri buna mı yapışır Allah bilir.

Bu su akacak, böyle şaldır şuldur temizleyecek seni, akıp gidecek mesela. Bu su akacak, böyle şaldır şuldur temizleyecek seni, akıp gidecek mesela.

Şimdi Peygamber Efendimiz, böyle abdest meselesinde abdest alırken, Şimdi Peygamber Efendimiz, böyle abdest meselesinde abdest alırken, gusül alırken israf etmemeyi tavsiye etmiştir. gusül alırken israf etmemeyi tavsiye etmiştir.

Neden? Her şeyin israfı haram da onun için. İnsan iktisadı öğrenmeli. Neden?

Her şeyin israfı haram da onun için. İnsan iktisadı öğrenmeli.
Çünkü bu seferde birisi çıkar der; "Ya su çok zor bulunuyor. Çünkü bu seferde birisi çıkar der; "Ya su çok zor bulunuyor. En iyisi yapmayalım şu ibadetleri…" diye yan çizmeye başlar. En iyisi yapmayalım şu ibadetleri…" diye yan çizmeye başlar.

Normal ölçülerle alınabilmesi lazım. Demek ki üç kilo suyla bütün vücudunu güzelce, Normal ölçülerle alınabilmesi lazım. Demek ki üç kilo suyla bütün vücudunu güzelce, üç küsur suyla bütün vücudunu yıkayıp gusül abdestini alıyormuş. üç küsur suyla bütün vücudunu yıkayıp gusül abdestini alıyormuş. Ölçü olarak hatırımızda kalsın! Abdest içinde; 800 gram suyla abdest alıyormuş.Ölçü olarak hatırımızda kalsın!

Abdest içinde; 800 gram suyla abdest alıyormuş.
Bir bardak su 250 gramdır. -Bir ayran bardağı 250 gramdır.- Bir bardak su 250 gramdır. -Bir ayran bardağı 250 gramdır.- Üç bardak suyla elini yüzünü ayaklarını her tarafını yıkayıp normal abdesti alıyormuş.Üç bardak suyla elini yüzünü ayaklarını her tarafını yıkayıp normal abdesti alıyormuş. Ölçüsü buymuş. İsrafa kaçmayalım! İsraf haram! Ölçüsü buymuş.

İsrafa kaçmayalım! İsraf haram!
Denizden bile abdest alsa insan israf etmeyecek yine. Ölçüye riayet edecek. Denizden bile abdest alsa insan israf etmeyecek yine. Ölçüye riayet edecek.

Kâne yeğtesilu hüve ve'l-mer'etü min nisâihî min inâin vâhidin. Kâne yeğtesilu hüve ve'l-mer'etü min nisâihî min inâin vâhidin.

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ve hanımı bazen aynı kaptan yıkanırlardı. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem ve hanımı bazen aynı kaptan yıkanırlardı. Aynı kaptan yıkanırlardı demek şu: Musluk yok, duş yok.Aynı kaptan yıkanırlardı demek şu:

Musluk yok, duş yok.
Kaptan alacaklar dökecekler, alacaklar dökecekler. Dökülür, bir şey olmaz.Kaptan alacaklar dökecekler, alacaklar dökecekler. Dökülür, bir şey olmaz. İnsan ilk önce elini yıkar. İnsan ilk önce elini yıkar. Eli temiz olur. Eli temiz olduktan sonra tasla filan alırken kabın içine su girse zarar vermez.Eli temiz olur. Eli temiz olduktan sonra tasla filan alırken kabın içine su girse zarar vermez. O da yıkanırdı, o da yıkanırdı. "Caizdir, mahsuru yoktur" diye hocamız bu rivayeti almış, kaydetmiş. O da yıkanırdı, o da yıkanırdı. "Caizdir, mahsuru yoktur" diye hocamız bu rivayeti almış, kaydetmiş.

Bir rivayet daha: Bir rivayet daha:

Kâne yeğtesilu yevme'l cumu'ati ve yevme'l-fıtri ve yevme'n-nahri ve yevme arafeti. Kâne yeğtesilu yevme'l cumu'ati ve yevme'l-fıtri ve yevme'n-nahri ve yevme arafeti.

Mübarek Peygamber Efendimiz'in adetiydi. "Cuma günü yıkanırdı. Mübarek Peygamber Efendimiz'in adetiydi. "Cuma günü yıkanırdı. Bayram günü ramazan bayramı günü yıkanırdı. Kurban bayramı günü yıkanırdı. Bayram günü ramazan bayramı günü yıkanırdı. Kurban bayramı günü yıkanırdı. Arefe günü yıkanırdı." "Peygamber Efendimiz bu günlerde yıkanırdı" diye bildiriyor.Arefe günü yıkanırdı." "Peygamber Efendimiz bu günlerde yıkanırdı" diye bildiriyor. Cuma günü yıkanmak çok sevap. Cuma günü yıkanmak çok sevap.

Cuma günü mutlaka yıkanmalısınız. Cuma günü yıkanma adetini hiç kaçırmayın, yıkanın! Neden? Cuma günü mutlaka yıkanmalısınız. Cuma günü yıkanma adetini hiç kaçırmayın, yıkanın!

Neden?

Çünkü "Bir insan iman ile sevabını Allah'tan bekleyerek Çünkü "Bir insan iman ile sevabını Allah'tan bekleyerek Cuma günü yıkanırsa geçmiş bir haftalık günahları affolur.Cuma günü yıkanırsa geçmiş bir haftalık günahları affolur. Üç gün ziyadesiyle." "On günlük günah" demek. Bir haftalık günahı üç gün eklemesiyle affolur. Üç gün ziyadesiyle." "On günlük günah" demek. Bir haftalık günahı üç gün eklemesiyle affolur. Bir insanın On günlük günahı affolur. Bir Cuma günü yıkandığı zaman. Bir insanın On günlük günahı affolur. Bir Cuma günü yıkandığı zaman.

Bilerek bilmeyerek yaptığın günahlar affolsun istemez misin? Bilerek bilmeyerek yaptığın günahlar affolsun istemez misin? Onun için Cuma günü güzelce gusül abdesti alırsın, yıkanırsın.Onun için Cuma günü güzelce gusül abdesti alırsın, yıkanırsın. Kokular sürersin, camiye erkence gelirsin. Oturursun vaazı, Kur'an'ı dinlersin, Kokular sürersin, camiye erkence gelirsin. Oturursun vaazı, Kur'an'ı dinlersin, sevabı kazanırsın.sevabı kazanırsın. Salimen, gâliben, ecirli sevaplı evine mutlu bahtiyar dönersin. Cuma gününün [önemi] bu.Salimen, gâliben, ecirli sevaplı evine mutlu bahtiyar dönersin. Cuma gününün [önemi] bu. Cuma günü yıkanacağız. Yevme'l-fıtri. "Ramazan bayramında da yıkanırdı."Cuma günü yıkanacağız.

Yevme'l-fıtri. "Ramazan bayramında da yıkanırdı."
Yaklaştı, mübarek Ramazan'ın yarısı geçmeye başladı. Dün akşam müezzin:Yaklaştı, mübarek Ramazan'ın yarısı geçmeye başladı. Dün akşam müezzin: "Elveda ya şehr-i siyâm elveda!" deyince yüreğim ağzıma geldi. İşte geldi işte gidiyor."Elveda ya şehr-i siyâm elveda!" deyince yüreğim ağzıma geldi. İşte geldi işte gidiyor. Keşke tüm sene Ramazan olsa ama durmuyor mübarek yalvarsak da yakarsak da geliyor, gidiyor… Keşke tüm sene Ramazan olsa ama durmuyor mübarek yalvarsak da yakarsak da geliyor, gidiyor…

Allah nice Ramazanlara sıhhatle afiyetle erdirsin.Allah nice Ramazanlara sıhhatle afiyetle erdirsin. Ramazan bayramında da gusül abdesti alacağız. Öyle geleceğiz.Ramazan bayramında da gusül abdesti alacağız. Öyle geleceğiz. O da Efendimiz'in yapmış olduğu bize işaret, bize rehber, bize nasihat… O da Efendimiz'in yapmış olduğu bize işaret, bize rehber, bize nasihat…

Güzelce bayramlık elbiseleri giyip… "Hocam eski elbisemi giyeyim ütüsü bozulmasın." Güzelce bayramlık elbiseleri giyip…

"Hocam eski elbisemi giyeyim ütüsü bozulmasın."

"Bozulsun be! Feda olsun! Ütüde feda olsun. Pantolonda feda olsun. "Bozulsun be! Feda olsun! Ütüde feda olsun. Pantolonda feda olsun. Elbisede feda olsun. Bayram yapıyorsun. Bir ay Allah'ın rahmetine dalmışsın çıkmışsın,Elbisede feda olsun. Bayram yapıyorsun. Bir ay Allah'ın rahmetine dalmışsın çıkmışsın, dalmışsın çıkmışsın. dalmışsın çıkmışsın. Sevapları kazanmışsın. Bayram senin hakkın. Feda olsun!" Sevapları kazanmışsın. Bayram senin hakkın. Feda olsun!"

Nasıl mantarı alıyorlar pat pat pat. Ya bunun tanesi şu kadar ziyan oluyor.Nasıl mantarı alıyorlar pat pat pat. Ya bunun tanesi şu kadar ziyan oluyor. Feda olsun! "Hocam bayramdır dokunma çocukların keyfine." Feda olsun!

"Hocam bayramdır dokunma çocukların keyfine."

"Neden?" "Bayram." Onun için öyle ütüyü pantolonu vesaireyi filan hesaplamayın ha!"Neden?"

"Bayram."

Onun için öyle ütüyü pantolonu vesaireyi filan hesaplamayın ha!
Bazısı öyle hesaplıyor: "Gel namaz kıl." "Yok ben evde kılacağım." Bazısı öyle hesaplıyor:

"Gel namaz kıl."

"Yok ben evde kılacağım."

"Gel kıl ya evvel vaktinde kılmak sevap." "Yok evde kılacağım." Neden? "Gel kıl ya evvel vaktinde kılmak sevap."

"Yok evde kılacağım."

Neden?

Evde pantolonu çıkartacak pijamayı giyecek. Allah'ın huzuruna pijamayla çıkacak. Evde pantolonu çıkartacak pijamayı giyecek. Allah'ın huzuruna pijamayla çıkacak. Şerefli çık. Temiz elbiseyle çık. En temiz elbiseni giy, bayramlığını giy; buruşsun. Şerefli çık. Temiz elbiseyle çık. En temiz elbiseni giy, bayramlığını giy; buruşsun.

"Hocam soba borusunun dönme yeri gibi oluyor. Kıvır kıvır oluyor." "Hocam soba borusunun dönme yeri gibi oluyor. Kıvır kıvır oluyor."

"Olsun." Feda olsun. Tertemiz elbisenle pırıl pırıl bayrama gel. "Olsun." Feda olsun. Tertemiz elbisenle pırıl pırıl bayrama gel. Güzel kokular sürünmüş olarak. Sadaka-ı fıtrını bayramdan önce ver. Güzel kokular sürünmüş olarak. Sadaka-ı fıtrını bayramdan önce ver. Bayram namazından çıkmadan önce fakirin eline geçsin. O da bayram yapacak hale gelsin.Bayram namazından çıkmadan önce fakirin eline geçsin. O da bayram yapacak hale gelsin. Onun da gönlü şen olsun. Beraberce olsun bu şey. Demek ki ona da hazırız tamam. Onun da gönlü şen olsun. Beraberce olsun bu şey. Demek ki ona da hazırız tamam.

Bugün günlerden ne? Pazar. Cuma günü yıkanacağız inşallah. Bugün günlerden ne?

Pazar. Cuma günü yıkanacağız inşallah.
Ondan sonra Bayram gününe gene yıkanacağız inşallah. Ve yevme'n-nahri. Ondan sonra Bayram gününe gene yıkanacağız inşallah.

Ve yevme'n-nahri.
Peygamber Efendimiz Kurban bayramında da yıkanırdı. O da güzel. Peygamber Efendimiz Kurban bayramında da yıkanırdı. O da güzel. Onu da inşallah Allah Kurban bayramına sıhhatle afiyetle erdirsin.Onu da inşallah Allah Kurban bayramına sıhhatle afiyetle erdirsin. İnşallah içinizden hacca gitmeyenlere hacca gitmek, gidenlere tekrar tekrar gitmek ne güzel şey. İnşallah içinizden hacca gitmeyenlere hacca gitmek, gidenlere tekrar tekrar gitmek ne güzel şey. Allah hepimize nasip etsin. Belki Kurban bayramını orada yaparız Allah hepimize nasip etsin. Belki Kurban bayramını orada yaparız Ramazan'a beraber oluruz inşallah. Ramazan'a beraber oluruz inşallah.

Ve yevme arefete. Peygamber Efendimiz "Arefe gününde de yıkanırdı." Ve yevme arefete. Peygamber Efendimiz "Arefe gününde de yıkanırdı."

Arefe günü ne demekti? Hangi gündü? Kurban bayramının bir gün evvelsine "arefe günü" derler. Arefe günü ne demekti? Hangi gündü?

Kurban bayramının bir gün evvelsine "arefe günü" derler.

Nedir bu arefe gününün özelliği? "Arefe gününde hocam hacılar Arafat'a çıkarlar.Nedir bu arefe gününün özelliği?

"Arefe gününde hocam hacılar Arafat'a çıkarlar.
O Arafat Dağı'nın ovasında, eteğinde Cebel-i Rahme'nin kıyısında kenarında baş açık, yalınayak, O Arafat Dağı'nın ovasında, eteğinde Cebel-i Rahme'nin kıyısında kenarında baş açık, yalınayak, ihramlara bürünmüş, boyunlar bükük, gözler yaşlı, eller tespihli, dudaklar zikirli… ihramlara bürünmüş, boyunlar bükük, gözler yaşlı, eller tespihli, dudaklar zikirli… Orada dua ederler, niyaz ederler. Arafat'ta vakfeye dururlar. Allah'tan rahmetini isterler.Orada dua ederler, niyaz ederler. Arafat'ta vakfeye dururlar. Allah'tan rahmetini isterler. Affını isterler. Günahlarının, o rahmet deryasının taştığı günlerden biridir. Affını isterler.

Günahlarının, o rahmet deryasının taştığı günlerden biridir.
Allahu Teâlâ hazretleri o Arafat gününde nice kullarını affeder.Allahu Teâlâ hazretleri o Arafat gününde nice kullarını affeder. Onun için o günde Peygamber Efendimiz yıkanırdı. O gün de yıkanırdı, ertesi gün de yıkanırdı. Onun için o günde Peygamber Efendimiz yıkanırdı. O gün de yıkanırdı, ertesi gün de yıkanırdı.

"Ya dün yıkanmıştım ya." "Olsun yine yıkan." O da öyle."Ya dün yıkanmıştım ya."

"Olsun yine yıkan." O da öyle.
Onun sevabı, ayrı bunun sevabı ayrı. Kâne yağsilu mak'atahû selâsen. Onun sevabı, ayrı bunun sevabı ayrı.

Kâne yağsilu mak'atahû selâsen.

Hz. Aişe anamızdan radıyallahu teâla anh. Hanımlarımıza, evlatlarımıza, kızlarımıza örnek olsunHz. Aişe anamızdan radıyallahu teâla anh. Hanımlarımıza, evlatlarımıza, kızlarımıza örnek olsun Hz. Aişe anamız. O rivayet etmiş. Büyük alim. Hz. Aişe anamız. O rivayet etmiş.

Büyük alim.
Peygamber Efendimiz'in hadislerini rivayet etmiş. Fıkıh biliyor, ferâiz biliyor, tıp biliyor… Peygamber Efendimiz'in hadislerini rivayet etmiş. Fıkıh biliyor, ferâiz biliyor, tıp biliyor… Her bakımdan müstesna. Ümmühât-i mü'mininden. "Müminlerin anaları" Bizim hepimizin validemiz.Her bakımdan müstesna. Ümmühât-i mü'mininden. "Müminlerin anaları" Bizim hepimizin validemiz. O rivayet etmiş: "Peygamber Efendimiz büyük abdeste çıktığı zaman altını üç defa yıkardı." diye. O rivayet etmiş:

"Peygamber Efendimiz büyük abdeste çıktığı zaman altını üç defa yıkardı." diye.

Bunu gavurlar bilmezdi, bilmezler… Hatta onların yüznumaralarına gidince insan zorluk da çekiyor. Bunu gavurlar bilmezdi, bilmezler… Hatta onların yüznumaralarına gidince insan zorluk da çekiyor. Yok ki yıkama malzemesi. Kopenhag Havaalanı'nda aşağı indim.Yok ki yıkama malzemesi.

Kopenhag Havaalanı'nda aşağı indim.
Orada "tuvalet" diye yazıyor. Asansöre bindim, aşağı indim. Orada "tuvalet" diye yazıyor. Asansöre bindim, aşağı indim.

Ooh! Bizim buradaki bazı köşklerden daha temiz, tertemiz, pırıl pırıl... Ooh! Bizim buradaki bazı köşklerden daha temiz, tertemiz, pırıl pırıl... Girişinde traş olmak için kuaför dükkânı var. Şöyle başımı çevirdim baktım.Girişinde traş olmak için kuaför dükkânı var. Şöyle başımı çevirdim baktım. Berber kadın. Erkekleri kadın traş ediyor. Fesubhanallah! Neyse geç oradan. Berber kadın. Erkekleri kadın traş ediyor.

Fesubhanallah! Neyse geç oradan.
İçeri girdik. Her taraf pırıl pırıl, tertemiz, hiç koku yok. Hani yüznumara kokar ya.İçeri girdik. Her taraf pırıl pırıl, tertemiz, hiç koku yok. Hani yüznumara kokar ya. Hiç öyle koku filan yok. Her türlü tedbiri almışlar. Parasız, ücret de yok. Hiç öyle koku filan yok. Her türlü tedbiri almışlar. Parasız, ücret de yok.

"Tak tak tak tak. Parayı vermeden geçtin. Sökül parayı." Öyle bir şey yok yani. "Tak tak tak tak. Parayı vermeden geçtin. Sökül parayı." Öyle bir şey yok yani.

İçeri girdim. Her şey temiz. İyi güzel ama peki burada bir kimse İçeri girdim. Her şey temiz. İyi güzel ama peki burada bir kimse büyük abdestini yapacak olsa ne olacak? büyük abdestini yapacak olsa ne olacak?

Yandı. Su yok. Su şeyi koymamışlar oraya. Neden? Adamların o terbiyeleri yokta ondan. Yandı. Su yok. Su şeyi koymamışlar oraya.

Neden?

Adamların o terbiyeleri yokta ondan.

"E orası yıkanmadığı zamanda insan pis kokar." O zaman pis gavur olur. "E orası yıkanmadığı zamanda insan pis kokar." O zaman pis gavur olur. O zaman pis gavur olur. Bizim dinimiz böyle. Bizim dinimiz temizlik dini. O zaman pis gavur olur.

Bizim dinimiz böyle. Bizim dinimiz temizlik dini.
Pırıl pırıl, tertemiz, gıcır gıcır… Tırnaklarımız kesilmiştir, koltuk altında kıllar kesilmiştir…Pırıl pırıl, tertemiz, gıcır gıcır…

Tırnaklarımız kesilmiştir, koltuk altında kıllar kesilmiştir…
Peygamber Efendimiz koltukaltını, kasıkları tıraş ederdi. Peygamber Efendimiz koltukaltını, kasıkları tıraş ederdi.

Ben modern insanları görüyorum; sporcu, bilmem neci… Koltuğunun altında sakal kadar uzatmış. Ben modern insanları görüyorum; sporcu, bilmem neci… Koltuğunun altında sakal kadar uzatmış. "Sakalı ters yerden bitmiş" diyecek insan. Uzatmış…"Sakalı ters yerden bitmiş" diyecek insan. Uzatmış… Bu orada terliyor, kuruyor; terliyor, kuruyor… Denize giren insanın tuzlanır ya derisi. Bu orada terliyor, kuruyor; terliyor, kuruyor… Denize giren insanın tuzlanır ya derisi. O kıllar tuzlanıyor. Yanına vardığın zaman nerdeyse burnunun direği kırılacak.O kıllar tuzlanıyor. Yanına vardığın zaman nerdeyse burnunun direği kırılacak. Kokuyor, teke gibi kokuyor. Neden? Bunlar kazınacak kardeşim. Kokuyor, teke gibi kokuyor.

Neden?

Bunlar kazınacak kardeşim.
Sen müslümanlığı görmedin mi duymadın mı? Bunlar kazınacak. Bu kıllar burada olmaz.Sen müslümanlığı görmedin mi duymadın mı?

Bunlar kazınacak. Bu kıllar burada olmaz.
Aşağıda, koltukta olmaz! Neden bıyıkları tıraş ettirmiş Peygamber Efendimiz? Aşağıda, koltukta olmaz!

Neden bıyıkları tıraş ettirmiş Peygamber Efendimiz?

Yukarısı akar da ondan. Bıyıkları da tıraş ettirmiş; sakalları uzatın diye müsaade etmiş.Yukarısı akar da ondan. Bıyıkları da tıraş ettirmiş; sakalları uzatın diye müsaade etmiş. Şimdi millet bıyıkları bırakıyor, sakalları kesiyor. Öyle değil ya! Ters anladın. Şimdi millet bıyıkları bırakıyor, sakalları kesiyor. Öyle değil ya! Ters anladın. Sakalı bırakacaksın, bıyığı keseceksin. Kimisi hepsini dümdüz tıraşlıyor. Sakalı bırakacaksın, bıyığı keseceksin. Kimisi hepsini dümdüz tıraşlıyor. Maşallah gelin kız gibi oluyor. Halbuki erkek. Erkek olduğuna şahit lazım. Maşallah gelin kız gibi oluyor. Halbuki erkek. Erkek olduğuna şahit lazım.

Allah, Peygamber Efendimiz'in adetlerini yaşamayı nasip etsin.Allah, Peygamber Efendimiz'in adetlerini yaşamayı nasip etsin. Yaşayamıyor, yaşayamıyor, çeşitli sebepler oluyor, yaşayamıyor.Yaşayamıyor, yaşayamıyor, çeşitli sebepler oluyor, yaşayamıyor. Memur oluyor, mazereti oluyor, onları da kırmayalım.Memur oluyor, mazereti oluyor, onları da kırmayalım. Kardeşlerimizdir de işin doğrusunu anlatmaya çalışıyoruz. Kardeşlerimizdir de işin doğrusunu anlatmaya çalışıyoruz.

Kâne yugayyiru'l-ismen kabîha. Kâne yugayyiru'l-ismen kabîha.

Kâne yugayyiru'l-ismen kabîha. Yine Hz. Aişe anamızdan Peygamber Efendimiz'den rivayet olunmuş. Kâne yugayyiru'l-ismen kabîha. Yine Hz. Aişe anamızdan Peygamber Efendimiz'den rivayet olunmuş. "Peygamber Efendimiz kötü isimleri değiştirirdi." Bir insanın ismini soruyorsun. "Peygamber Efendimiz kötü isimleri değiştirirdi." Bir insanın ismini soruyorsun.

"Senin adın ne?" "Bora." Belki aranızda Bora varsa kızmasın. Bora… "Senin adın ne?"

"Bora."

Belki aranızda Bora varsa kızmasın. Bora…

Bora esmesini ister misiniz? Kim ister. Bora "çok şiddetli kasırga" veyahut Bora esmesini ister misiniz?

Kim ister. Bora "çok şiddetli kasırga" veyahut
"çok şiddetli rüzgar" demek."çok şiddetli rüzgar" demek. Damları uçurur, minareleri devirir. Kiremitleri adamın kafasına vurdurur. İsmi, Bora… Damları uçurur, minareleri devirir. Kiremitleri adamın kafasına vurdurur. İsmi, Bora… Öyle koymuş. Onun gibi hızlı olsun, essin, tozsun filan. Esmek, tozmak da iyi değil. Öyle koymuş.

Onun gibi hızlı olsun, essin, tozsun filan. Esmek, tozmak da iyi değil.

Neyse mesela Peygamber Efendimiz'in zamanındaki isimlerden düşünelim. Neyse mesela Peygamber Efendimiz'in zamanındaki isimlerden düşünelim.

"Senin adın ne?" "Benim adım Abdullat" mesela. Lat putlardan birisinin adı. "Senin adın ne?"

"Benim adım Abdullat" mesela. Lat putlardan birisinin adı.

Senin adın ne? "Benim adım Abduşşems." "Güneşin kulu." "Öyle şey olur mu?"Senin adın ne?

"Benim adım Abduşşems." "Güneşin kulu."

"Öyle şey olur mu?"
Efendimiz kötü oldu mu hemen değiştirirdi. Efendimiz kötü oldu mu hemen değiştirirdi.

"Senin ismin Abdullah; senin ismin Abdurrahman, sen şusun, sen şusun…" diye "Senin ismin Abdullah; senin ismin Abdurrahman, sen şusun, sen şusun…" diye güzel isimle değiştirirdi. Ben de onu bildiğim için soruyorum bazen bir kardeşe. güzel isimle değiştirirdi. Ben de onu bildiğim için soruyorum bazen bir kardeşe.

"Senin adın ne?" "Benim adım Cengiz." "Cengiz kimmiş?" "Senin adın ne?"

"Benim adım Cengiz."

"Cengiz kimmiş?"

Okuduk, tarihten hepimiz okuduk. "Temuçinmiş" adı. "Cengiz" de demişler.Okuduk, tarihten hepimiz okuduk. "Temuçinmiş" adı. "Cengiz" de demişler. Gayrimüslimmiş, müslüman değil. İslâm'dan önceki devrede. Gayrimüslimmiş, müslüman değil. İslâm'dan önceki devrede. Ayrıca müslümanlara bir saldırmış, epeyce müslüman da kesmiş. Asmış, tozmuş, kesmiş…Ayrıca müslümanlara bir saldırmış, epeyce müslüman da kesmiş. Asmış, tozmuş, kesmiş… Savaşçı, putperest, Moğol kabilesinden bir kimse. "Sen onun ismini neden aldın?" Savaşçı, putperest, Moğol kabilesinden bir kimse.

"Sen onun ismini neden aldın?"

"Gel senin ismini Cemil yapalım, "Cengiz" olmasın da "Cemil" olsun…" diyorum mesela. "Gel senin ismini Cemil yapalım, "Cengiz" olmasın da "Cemil" olsun…" diyorum mesela. Adını değiştiriyoruz. Neden? Peygamber Efendimiz kötü isimleri değiştirirdi.Adını değiştiriyoruz.

Neden?

Peygamber Efendimiz kötü isimleri değiştirirdi.
Sizde değiştirin. Kendi isminiz kötüyse değiştirin. Güzel bir şey yapın.Sizde değiştirin. Kendi isminiz kötüyse değiştirin. Güzel bir şey yapın. Mânası güzel olsun. Mânası imanı ifade etsin, küfrü temsil etmesin, imanı temsil etsin. Mânası güzel olsun. Mânası imanı ifade etsin, küfrü temsil etmesin, imanı temsil etsin.

Efendimiz her şeyi düzeltirdi. Biliyorsunuz geçmiş derslerden hatırlayacaksınızEfendimiz her şeyi düzeltirdi. Biliyorsunuz geçmiş derslerden hatırlayacaksınız Peygamber Efendimiz eşyasına da isim koyardı. Onu yapmıyoruz. Onu da yapalım. Peygamber Efendimiz eşyasına da isim koyardı. Onu yapmıyoruz. Onu da yapalım. Mesela kılıcının, atının ismi var. Canlı, cansız eşyasına da isim koyardı. Mesela kılıcının, atının ismi var. Canlı, cansız eşyasına da isim koyardı.

Mesela; "Getir bizim Düldül'ü; getir bizim Zülfikâr'ı." İsmi var hepsinin. Mesela; "Getir bizim Düldül'ü; getir bizim Zülfikâr'ı." İsmi var hepsinin. Onu da, o sünneti de yapalım inşallah. Onu da, o sünneti de yapalım inşallah. Arabaya bir isim koyalım, kaleme bir isim koyalım, tatlı olur...Arabaya bir isim koyalım, kaleme bir isim koyalım, tatlı olur... Sünnete uygun olan her şey tatlı olur. Allah bizi Efendimiz'in yolundan ayırmasın.Sünnete uygun olan her şey tatlı olur.

Allah bizi Efendimiz'in yolundan ayırmasın.
Şefaatine erdirsin. Cennette komşu eylesin… Şefaatine erdirsin. Cennette komşu eylesin…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2