Namaz Vakitleri
İstanbul
5 Recep 1447
25 December 2025
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:28
Akşam
17:48
Yatsı
19:15
Detaylı Arama

Konuşma Metni

Mübarek hadîs-i şerîflerden bir miktar sizlere nakledeceğiz.Mübarek hadîs-i şerîflerden bir miktar sizlere nakledeceğiz. Hadîs-i şerîflerin izahına geçmeden önce, evvelen ve hâsseten

Hadîs-i şerîflerin izahına geçmeden önce, evvelen ve hâsseten
Peygamber Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz’inPeygamber Muhammed Mustafa sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz’in ruhu için, sonra vesair enbiyânın ve evliyâullahın ruhları için,ruhu için, sonra vesair enbiyânın ve evliyâullahın ruhları için, sâdât-ı meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ruhları için,sâdât-ı meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ruhları için, okuduğumuz hadîsleri te'lif etmiş olan üstadlarımızdanokuduğumuz hadîsleri te'lif etmiş olan üstadlarımızdan Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerinin ruhu için,Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn Efendi hazretlerinin ruhu için, bu hadislerin bize kadar gelmesinde emek sarf edilmiş,bu hadislerin bize kadar gelmesinde emek sarf edilmiş, gayret göstermiş olan ravilerin cümlesinin ruhları içingayret göstermiş olan ravilerin cümlesinin ruhları için ve uzaktan yakından bu hadisleri dinlemek üzereve uzaktan yakından bu hadisleri dinlemek üzere şu meclise cem olmuşşu meclise cem olmuş siz kardeşlerimizin ahirete intikal ve irtihal eylemiş olansiz kardeşlerimizin ahirete intikal ve irtihal eylemiş olan cümle yakınlarının anne baba ve akrabalarının,cümle yakınlarının anne baba ve akrabalarının, sevdiklerimin ruhları için,sevdiklerimin ruhları için, şu mübarek akşamda hediye olsun diye 1 Fâtiha, 3 İhlâs-ı şerîf okuyalım.şu mübarek akşamda hediye olsun diye 1 Fâtiha, 3 İhlâs-ı şerîf okuyalım. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki:

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki:
İdfinû dimâeküm ve eş’âraküm ve ezfâraküm.

İdfinû dimâeküm ve eş’âraküm ve ezfâraküm.
Kanlarınızı ve saçlarınızı, kıllarınızıKanlarınızı ve saçlarınızı, kıllarınızı ve kestiğiniz tırnaklarınızı gömün.ve kestiğiniz tırnaklarınızı gömün. Lâ tel’abü bihe’s-seharatü.

Lâ tel’abü bihe’s-seharatü.
Sihirbazlar onlarla oynamasınlar.Sihirbazlar onlarla oynamasınlar. Malum sihirbazlar böyle insanMalum sihirbazlar böyle insan sihir yapan, büyü yapan kimseler saçını alırlar,sihir yapan, büyü yapan kimseler saçını alırlar, sakalını alırlar ateşi atarlar, yakarlar diye falan duyardım hep.sakalını alırlar ateşi atarlar, yakarlar diye falan duyardım hep. Bir takım büyüler yaparlar insanlar arasında...Bir takım büyüler yaparlar insanlar arasında... Tabi Allah Teâlâ hazretlerinin izni olmadanTabi Allah Teâlâ hazretlerinin izni olmadan hiçbir şey olmaz kainatta.hiçbir şey olmaz kainatta. İnsan Allah'a kul olursa mahlukatı zarar verebilir mi?İnsan Allah'a kul olursa mahlukatı zarar verebilir mi? Asla ve kat'a.

Asla ve kat'a.
İlk önce insan Allah'a kul olacak.İlk önce insan Allah'a kul olacak. Allah Teâlâ hazretlerine halisane imtiyat ve ubudiyet gösterecek.Allah Teâlâ hazretlerine halisane imtiyat ve ubudiyet gösterecek. Kur'an-ı Kerîm okunsa, kul eûzü bi-rabbi'l-felak,Kur'an-ı Kerîm okunsa, kul eûzü bi-rabbi'l-felak, kul e'ûzü bi-rabbi’n-nâs okunsa,kul e'ûzü bi-rabbi’n-nâs okunsa, sonra her derde deva olduğu bildirilmiş olan Fâtiha'yı okursa,sonra her derde deva olduğu bildirilmiş olan Fâtiha'yı okursa, sonra Âyetü'l-Kürsî'yi okursa insansonra Âyetü'l-Kürsî'yi okursa insan bunları okuyup Allah Teâlâ Hazretleri'ne iltica edenbunları okuyup Allah Teâlâ Hazretleri'ne iltica eden bir kimseye hiçbir şeyin tesir etmesi bahis konusu değildir.bir kimseye hiçbir şeyin tesir etmesi bahis konusu değildir. Her şey çünkü Allah Teâlâ Hazretleri'nin emri,Her şey çünkü Allah Teâlâ Hazretleri'nin emri, emri fermanı ile olduğu için, hüküm onun olduğu için.emri fermanı ile olduğu için, hüküm onun olduğu için. Ona iltica edenin Allah Teâlâ HazretleriOna iltica edenin Allah Teâlâ Hazretleri kendisine tevekkül eyleyenin;kendisine tevekkül eyleyenin; Ve men yetevekkel ala’llâhi fe-hüve hasbüh. (Talâk Suresi 3. Ayet)

Ve men yetevekkel ala’llâhi fe-hüve hasbüh. (Talâk Suresi 3. Ayet)
Yeter, kâfidir.

Yeter, kâfidir.
Kim Allah'a tevekkül ederse Allah ona kâfidir.Kim Allah'a tevekkül ederse Allah ona kâfidir. Başka bir tedbire lüzum mu var?Başka bir tedbire lüzum mu var? Kainatın sahibine teslim oluyor insan.Kainatın sahibine teslim oluyor insan. O teslimiyeti bilen kimseye hiçbir şeyin zarar vermesi bahis konusu değildir.O teslimiyeti bilen kimseye hiçbir şeyin zarar vermesi bahis konusu değildir. Müslümanlar âyet-i kerîmede bildirildiğine göreMüslümanlar âyet-i kerîmede bildirildiğine göre geldiler dediler ki;geldiler dediler ki; kâfirler ordu topladılar, üstümüze geliyorlar,kâfirler ordu topladılar, üstümüze geliyorlar, sizinle çarpışacaklar diye gidip gidecekler.sizinle çarpışacaklar diye gidip gidecekler. Fe-zâdehüm îmânen ve kâlû hasbüna’llâhü veni’me’l-vekîl. (Âl-i İmrân Suresi 173. Ayet)

Fe-zâdehüm îmânen ve kâlû hasbüna’llâhü veni’me’l-vekîl. (Âl-i İmrân Suresi 173. Ayet)
Bu haberler onları hiç telaşa düşürmedi.

Bu haberler onları hiç telaşa düşürmedi.
İmanları arttı.İmanları arttı. Dediler ki Hasbüna’llâhü veni’me’l-vekîl.Dediler ki Hasbüna’llâhü veni’me’l-vekîl. “Allah Teâlâ Hazretleri bize kâfidir, yeter.“Allah Teâlâ Hazretleri bize kâfidir, yeter. O ne iyi vekildir” dediler.O ne iyi vekildir” dediler. Ama tedbirli olmak lazım.Ama tedbirli olmak lazım. İnsanın her uzvu muhteremdir.İnsanın her uzvu muhteremdir. İnsanoğlunu Allah Teâlâ Hazretleri mükerrem,İnsanoğlunu Allah Teâlâ Hazretleri mükerrem, muhterem bir mahluk eylemiş.muhterem bir mahluk eylemiş. İnsanoğlunun her şeyi muhteremdir.İnsanoğlunun her şeyi muhteremdir. Saçı da muhteremdir, sakalı da muhteremdir,Saçı da muhteremdir, sakalı da muhteremdir, kulağı da muhteremdir.kulağı da muhteremdir. Onun için nasıl ortada bırakmıyorsak vefat etmiş bir kimseyi,Onun için nasıl ortada bırakmıyorsak vefat etmiş bir kimseyi, nasıl gömüyorsak toprağın altına,nasıl gömüyorsak toprağın altına, onun gibi o şeylerin de gömülmesi uygun olur.onun gibi o şeylerin de gömülmesi uygun olur. Bu hadiste böyle tavsiye buyurmuş Peygamber Efendimiz.Bu hadiste böyle tavsiye buyurmuş Peygamber Efendimiz. Tabi bunun daha nice nice faydaları vardır.Tabi bunun daha nice nice faydaları vardır. Meydanda kalan tırnaklarınMeydanda kalan tırnakların yemeklere kaçmasının, sıçramasının,yemeklere kaçmasının, sıçramasının, insanın eline bulaşmasının,insanın eline bulaşmasının, tırnakların altında çeşitli mikroplar birikiyor.tırnakların altında çeşitli mikroplar birikiyor. Pek çok çeşitli şeyleri var yani.Pek çok çeşitli şeyleri var yani. Bu tavsiyenin altında umumi nezâfetin,Bu tavsiyenin altında umumi nezâfetin, insanın muhteremliğinin icabı olan pek çok mânâ bulunuyor.insanın muhteremliğinin icabı olan pek çok mânâ bulunuyor. Diğer hadîs-i şerîf:

Diğer hadîs-i şerîf:
İddehinû bi’l-lübâni,

İddehinû bi’l-lübâni,
fe-innehû ehzâ leküm ‘inde nisâiküm ve’ddehinûfe-innehû ehzâ leküm ‘inde nisâiküm ve’ddehinû bi’l-benefseci fe innehû bâridün fi’s-sayfi hârrun fi’ş-şitâi.bi’l-benefseci fe innehû bâridün fi’s-sayfi hârrun fi’ş-şitâi. Bir yağlanmak meselesi var.

Bir yağlanmak meselesi var.
Dinde ancak saça yumuşasın, parlasın diye sürülen şeylerDinde ancak saça yumuşasın, parlasın diye sürülen şeyler burada numune olarak gösteriliyor.burada numune olarak gösteriliyor. Kereatin denilen, saçlara sürülen, saça şekil veren,Kereatin denilen, saçlara sürülen, saça şekil veren, onu parlak gösteren şey vardır.onu parlak gösteren şey vardır. Hani bizde nasıl böyle saçları tarayan kimseler bunu sürerler.Hani bizde nasıl böyle saçları tarayan kimseler bunu sürerler. Arap diyarında da böyle bir yağlanma,Arap diyarında da böyle bir yağlanma, böyle yağ sürmek meselesi var saçlara ve deriye.böyle yağ sürmek meselesi var saçlara ve deriye. Orada süs olmaktan öte tıbbi faydaları da vardır.Orada süs olmaktan öte tıbbi faydaları da vardır. Çünkü sıcak memleket, insanın derisiniÇünkü sıcak memleket, insanın derisini nasıl kavuruyor sıcaklık?nasıl kavuruyor sıcaklık? Kuruluk, rutubet olmaması.

Kuruluk, rutubet olmaması.
Yani kısa zamanda cildin sıhhiYani kısa zamanda cildin sıhhi takadi kalmıyor o sıcaklar karşısında kuruma ihtimali var.takadi kalmıyor o sıcaklar karşısında kuruma ihtimali var. Onun için yağlanmak meselesi var.Onun için yağlanmak meselesi var. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki:Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz diyor ki: “Devenin ve sığır cinsi hayvanların sütleriyle yağlanınız.”

“Devenin ve sığır cinsi hayvanların sütleriyle yağlanınız.”
Yani cilt ve baş için yağ sümek meselesinden yağlanınız.Yani cilt ve baş için yağ sümek meselesinden yağlanınız. Çünkü bu hanımlarınızın yanında güzel bir paravet verir,Çünkü bu hanımlarınızın yanında güzel bir paravet verir, uygun olur.uygun olur. Ve’ddehinû bi’l-benefseci.Ve’ddehinû bi’l-benefseci. Menekşe dediğimiz çiçeğin yağıyla yağlanınız.Menekşe dediğimiz çiçeğin yağıyla yağlanınız. “Çünkü o sıhhata faydalıdır.“Çünkü o sıhhata faydalıdır. Yazın, serin tutar, kışın sıcak tutar”Yazın, serin tutar, kışın sıcak tutar” Peygamber efendimiz yağlanmayla ilgili tavsiyede bulunuyor.Peygamber efendimiz yağlanmayla ilgili tavsiyede bulunuyor. Burada şu mühim

Burada şu mühim
İbn Arabi izahta çok güzel söylemiş.İbn Arabi izahta çok güzel söylemiş. Diyor ki: Bu yağlanma bazı hallerde,Diyor ki: Bu yağlanma bazı hallerde, bazı hastalıklar için, bazı şahıslara göre,bazı hastalıklar için, bazı şahıslara göre, bazı memleketlerde faydalıdır.bazı memleketlerde faydalıdır. Yani dört tane “bazı” sözleri güzelce sıralamış.Yani dört tane “bazı” sözleri güzelce sıralamış. Bir; bazı ahvalde, yani her halde, her zaman muhakkakBir; bazı ahvalde, yani her halde, her zaman muhakkak böyle yapın manasına değil.böyle yapın manasına değil. İki; bazı hastalıklara karşı bu devenin,İki; bazı hastalıklara karşı bu devenin, sığırın sütlerinin şifaları, ve bunun icabında yağlanmakta kullanılması…sığırın sütlerinin şifaları, ve bunun icabında yağlanmakta kullanılması… Ve bazı eşhâs için; bazı şahıslar içinVe bazı eşhâs için; bazı şahıslar için ve bazı memleketlerde, öyle memleket olur ki,ve bazı memleketlerde, öyle memleket olur ki, orası sıcak bir yer olması dolayısıyla bir tedbir olarak,orası sıcak bir yer olması dolayısıyla bir tedbir olarak, tedbir-i çare olarak orada önemlidir.tedbir-i çare olarak orada önemlidir. Bu fe innehû bâridün fi’s-sayfi hârrun fi’ş-şitâi.

Bu fe innehû bâridün fi’s-sayfi hârrun fi’ş-şitâi.
Menekşe yağının yazın serin, kışın ısıtıcı olması meselesi.Menekşe yağının yazın serin, kışın ısıtıcı olması meselesi. Bu eski fevadte bir husus var.Bu eski fevadte bir husus var. Her madde dört vasıftan ibaret oluyor:Her madde dört vasıftan ibaret oluyor: Sıcak hâr; soğuk bârid;

Sıcak hâr; soğuk bârid;
yâbis kuru; ratbün rutubet diye.yâbis kuru; ratbün rutubet diye. Her maddenin böyle 4 özellikten birisine sahip olması gerekir diyor.Her maddenin böyle 4 özellikten birisine sahip olması gerekir diyor. Bu vasıflardan bazısına sahip olanBu vasıflardan bazısına sahip olan maddelerden dolayı insanda bir rahatsızlık olduysa,maddelerden dolayı insanda bir rahatsızlık olduysa, onların mukabili sıfatlara sahiponların mukabili sıfatlara sahip başka maddeler kullanarak onu söndürüyor.başka maddeler kullanarak onu söndürüyor. Mesela insan nasıl hararet bastığı zaman dondurma yer.Mesela insan nasıl hararet bastığı zaman dondurma yer. Sıcaktır, dondurma soğuktur.Sıcaktır, dondurma soğuktur. O da onu karşılar gibi.O da onu karşılar gibi. Onun için her maddenin, her yiyeceğin, kullanılan malzemenin

Onun için her maddenin, her yiyeceğin, kullanılan malzemenin
kendine göre vasıfları olduğu için onu sayarak zikrediyor Peygamber Efendimiz.kendine göre vasıfları olduğu için onu sayarak zikrediyor Peygamber Efendimiz. Yaz için bârid, kış içinYaz için bârid, kış için hâr bir maddedir o menekşe yağı, onu da kullanın diyehâr bir maddedir o menekşe yağı, onu da kullanın diye emir buyurmuş.emir buyurmuş. Peygamber Efendimizin böyle tavsiyeleri bize şunu gösteriyor ki;

Peygamber Efendimizin böyle tavsiyeleri bize şunu gösteriyor ki;
din, bizim dinimiz insanı her şeyiyle ihata ediyor.din, bizim dinimiz insanı her şeyiyle ihata ediyor. Yani insanı sadece namaz kılma şeklini tarif edip bırakmıyor.Yani insanı sadece namaz kılma şeklini tarif edip bırakmıyor. Sadece ahirette cennet var vs. deyip bırakmıyor.Sadece ahirette cennet var vs. deyip bırakmıyor. Bizim dinimiz insanı maddesiyle, manasıyla,Bizim dinimiz insanı maddesiyle, manasıyla, dünyasıyla, ahiretiyle her şeyiyle birden ilgilenip,dünyasıyla, ahiretiyle her şeyiyle birden ilgilenip, her şeyiyle birden gözetiyor.her şeyiyle birden gözetiyor. Dünyanın hiçbir sistemi bu vasıflara sahip değil.Dünyanın hiçbir sistemi bu vasıflara sahip değil. Dünyada bazı sistemler vardır;Dünyada bazı sistemler vardır; insanın sadece maddesine hitap eder, manasını bilmez.insanın sadece maddesine hitap eder, manasını bilmez. Bazı memleketler vardır,Bazı memleketler vardır, orada bazı fikirler yayılmış, gelişmiştir.orada bazı fikirler yayılmış, gelişmiştir. İnsanın manasını güya nazar-ı dikkate alır,İnsanın manasını güya nazar-ı dikkate alır, maddesini ihmal eder.maddesini ihmal eder. Mesela Hint, Çin dinleri gibi.

Mesela Hint, Çin dinleri gibi.
Bazı sistemler vardır,Bazı sistemler vardır, insana insan olarak kıymet vermez, cemiyeti öne alır,insana insan olarak kıymet vermez, cemiyeti öne alır, cemiyetin menfaati için insanı sıfıra indirir.cemiyetin menfaati için insanı sıfıra indirir. Ona harcar, onun hürriyetini yok eder.Ona harcar, onun hürriyetini yok eder. Bazı cemiyetler vardır, insanın hürriyetine esas vermiştir.Bazı cemiyetler vardır, insanın hürriyetine esas vermiştir. Onu takviye eder.Onu takviye eder. İnsanın şımartır da şımartır, cemiyeti zarara uğratır.İnsanın şımartır da şımartır, cemiyeti zarara uğratır. Elhamdülillah bizim dinimiz insanın dünyasıyla ilgilenmiyor.

Elhamdülillah bizim dinimiz insanın dünyasıyla ilgilenmiyor.
Dünyaya ait bilgi veriyor,Dünyaya ait bilgi veriyor, ahiretiyle ilgileniyor, ailelere sahip çıkınız diyor.ahiretiyle ilgileniyor, ailelere sahip çıkınız diyor. Şahsıyla ilgileniyor, şahsına keramet veriyor.Şahsıyla ilgileniyor, şahsına keramet veriyor. Bir asalet bahşetmiş.Bir asalet bahşetmiş. Tırnağını dahi atamıyorsun yani.Tırnağını dahi atamıyorsun yani. Laletayn bir şey gibi sokağa, oraya buraya.Laletayn bir şey gibi sokağa, oraya buraya. Bunu dahi göm diyor yani insanoğlu muhterem.Bunu dahi göm diyor yani insanoğlu muhterem. Cemiyete kıymet vermiş,

Cemiyete kıymet vermiş,
cemiyette nizamı, sadeti sağlamak için kanunlar, nizamlar koymuş.cemiyette nizamı, sadeti sağlamak için kanunlar, nizamlar koymuş. Hepsini de birbiriyle o kadar güzelHepsini de birbiriyle o kadar güzel bir şekilde irtiza çektirmiş kibir şekilde irtiza çektirmiş ki hepsine birden hakkını vermiş ve insanhepsine birden hakkını vermiş ve insan İslam'a girdiği zaman, İslam'ı yaşadığı zamanİslam'a girdiği zaman, İslam'ı yaşadığı zaman hayatının hiçbir cephesi öteki cephesiyle çatışmıyor.hayatının hiçbir cephesi öteki cephesiyle çatışmıyor. Her tarafı aynı şuur ve aynı mantıkla tanzim edilmiş olduğu içinHer tarafı aynı şuur ve aynı mantıkla tanzim edilmiş olduğu için Müslüman'ın zihni, kalbi, gönlü, aklı, fikri, her şeyiMüslüman'ın zihni, kalbi, gönlü, aklı, fikri, her şeyi intizamlı oluyor, her şeyi düzenli oluyor.intizamlı oluyor, her şeyi düzenli oluyor. Elhamdülillah.

Elhamdülillah.
Sıhhate dair de tedbirler var.Sıhhate dair de tedbirler var. Dünyaya ait tedbirler de var.Dünyaya ait tedbirler de var. Ahirete ait sözleri var Peygamber Efendimiz'in.Ahirete ait sözleri var Peygamber Efendimiz'in. Her hususta en ince teferruatı dahi lütfeylemiş, söylemiş.Her hususta en ince teferruatı dahi lütfeylemiş, söylemiş. Ne mutlu Müslüman olup da böyleNe mutlu Müslüman olup da böyle bu müslümanlığın kadri kıymetini bilipte öyle yaşayan kimseye.bu müslümanlığın kadri kıymetini bilipte öyle yaşayan kimseye. Edîmü’l-hacce ve’l-umrate

Edîmü’l-hacce ve’l-umrate
fe-innehümâ yenfiyâni’l-fekrafe-innehümâ yenfiyâni’l-fekra ve’z-zünûbe kemâ yenfi’l-kîru hubse’l-hadîdi.ve’z-zünûbe kemâ yenfi’l-kîru hubse’l-hadîdi. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz
bu hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;bu hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Edîmü.Edîmü. Sarılın, devam ettirin, yapmayı sürdürün.Sarılın, devam ettirin, yapmayı sürdürün. Ne? el-hacce ve’l-umrate.Ne? el-hacce ve’l-umrate. Hac etmeyi, umre yapmayı devam ettirin.Hac etmeyi, umre yapmayı devam ettirin. Çünkü bu ikisi hac ve umreÇünkü bu ikisi hac ve umre insanın fakirliğini giderir, günahlarını giderir.insanın fakirliğini giderir, günahlarını giderir. Fakirliğini ve günahlarını giderir.Fakirliğini ve günahlarını giderir. Kemâ yenfi’l-kîru.Kemâ yenfi’l-kîru. Demirin içindeki yabancı maddeleri gidermesi gibi.Demirin içindeki yabancı maddeleri gidermesi gibi. Demiri eritip de körükte böyle içindeki yabancı maddeleri giderir.Demiri eritip de körükte böyle içindeki yabancı maddeleri giderir. Halis çelik yapmakta nasıl kullanılıyorsa kömür demek,Halis çelik yapmakta nasıl kullanılıyorsa kömür demek, onun gibi insanın günahlarını giderir, fakirliğini giderir.onun gibi insanın günahlarını giderir, fakirliğini giderir. Hac nedir?

Hac nedir?
Belli zamanda, mevsimi, zamanı vardır onun;

Belli zamanda, mevsimi, zamanı vardır onun;
belli ayda, Zilhicce’de,belli ayda, Zilhicce’de, Allah Teâlâ Hazretlerinin emrettiği vecih üzereAllah Teâlâ Hazretlerinin emrettiği vecih üzere Mekke-i Mükerreme'de Kâbe'yi tavaf etmek,Mekke-i Mükerreme'de Kâbe'yi tavaf etmek, Arafat'ta bulunmak suretiyle ziyaret vazifesiniArafat'ta bulunmak suretiyle ziyaret vazifesini diğer detaylarıyla yapmak ibadeti.diğer detaylarıyla yapmak ibadeti. Zengin bir kimseye, sıhhatli bir kimseye,Zengin bir kimseye, sıhhatli bir kimseye, yol emniyeti olduğu takdirde,yol emniyeti olduğu takdirde, şartları tahakkuk ettiği takdirde bu hac vazifesinişartları tahakkuk ettiği takdirde bu hac vazifesini hiç olmazsa ömründe bir defa yapmak farz.hiç olmazsa ömründe bir defa yapmak farz. İslâm'ın dileklerinden, mühim vazifelerinden bir vazifedir.İslâm'ın dileklerinden, mühim vazifelerinden bir vazifedir. Umre, aynı ziyareti

Umre, aynı ziyareti
Arafat'ta vakfe mecburiyeti olmadan,Arafat'ta vakfe mecburiyeti olmadan, yani Kâbe-i müşerrefeyi, beytullahı ziyaret etmeyani Kâbe-i müşerrefeyi, beytullahı ziyaret etme vazifesini merasimlerini icra ettiğivazifesini merasimlerini icra ettiği hac mevsiminin içinde veya dışında yapmak.hac mevsiminin içinde veya dışında yapmak. Yani sâir zamanlarda yapılır.Yani sâir zamanlarda yapılır. Tabii haccın tam olduğu zaman da yapılmaz.Tabii haccın tam olduğu zaman da yapılmaz. Ama hac mevsimi biraz genişçe bir zamandır.Ama hac mevsimi biraz genişçe bir zamandır. O zaman da yapmaz.O zaman da yapmaz. Yani Umre küçük hac sayılır.

Yani Umre küçük hac sayılır.
Böylesine hacc-ı ekber derler.Böylesine hacc-ı ekber derler. Umre'ye hacc-ı asker derler.Umre'ye hacc-ı asker derler. Bu ikisi bir defa hac etmesi lazım insanın zenginse,Bu ikisi bir defa hac etmesi lazım insanın zenginse, şartları tahakkuk etmişse amaşartları tahakkuk etmişse ama Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendim buyuruyor ki:Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendim buyuruyor ki: Edîmü. Sarılın ve devam ettirin.Edîmü. Sarılın ve devam ettirin. Sürdürün.Sürdürün. Yani hac ve umre ibadetini çok çok yapmaya devam edin.Yani hac ve umre ibadetini çok çok yapmaya devam edin. Demek burada bugün cemiyetimizde çokça söylenen bir şeye bir cevap var.Demek burada bugün cemiyetimizde çokça söylenen bir şeye bir cevap var. Efendim işte bir defa hacca gitmişsen gitme,Efendim işte bir defa hacca gitmişsen gitme, ondan sonra şöyle yap, böyle yap.ondan sonra şöyle yap, böyle yap. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem EfendimizinPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimizin tavsiyesi mi önemli, başka türlü akıl yürütmeler mi önemli?tavsiyesi mi önemli, başka türlü akıl yürütmeler mi önemli? Burada Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in

Burada Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in
hadîs-i şerîfesinden anlaşıldığına görehadîs-i şerîfesinden anlaşıldığına göre insan fırsat buldukça bunları tekrar tekrar yapacak.insan fırsat buldukça bunları tekrar tekrar yapacak. Peygamber Efendimiz bize İslamiyeti öğretenPeygamber Efendimiz bize İslamiyeti öğreten önderimiz rehberimiz değil mi?önderimiz rehberimiz değil mi? Onun buyruğu buyruk değil mi?Onun buyruğu buyruk değil mi? O tekrar tekrar bunu yapmamızı söylüyor.

O tekrar tekrar bunu yapmamızı söylüyor.
Birincisi; fakirlikten kurtarır diyor insanı.Birincisi; fakirlikten kurtarır diyor insanı. Hatta bir başka rivayette geçmiş ki:Hatta bir başka rivayette geçmiş ki: ...... Hacı hiçbir zaman fakirlik çekmez.Hacı hiçbir zaman fakirlik çekmez. Demek ki usulüne uygun insan onu yaparsaDemek ki usulüne uygun insan onu yaparsa fakirlikten kurtuluyor.fakirlikten kurtuluyor. Bir de günahların silinmesine sebep oluyor.Bir de günahların silinmesine sebep oluyor. Başka hadîs-i şerîfler vardır ki:

Başka hadîs-i şerîfler vardır ki:
el-haccü ile’l-hacci ve’l-umratü ile’l-umrati

el-haccü ile’l-hacci ve’l-umratü ile’l-umrati
keffâratün limâ beynehümâ.keffâratün limâ beynehümâ. Bir hac yaptın.

Bir hac yaptın.
İkinci bir hac daha yaptın.İkinci bir hac daha yaptın. Bu iki haccın arasında ikinci yaptığın hac,Bu iki haccın arasında ikinci yaptığın hac, bu iki haccın arasında işlenen günahlara kefaret.bu iki haccın arasında işlenen günahlara kefaret. Bir umre yaptın, sonra bir umre daha yaptın.Bir umre yaptın, sonra bir umre daha yaptın. İkinci umre, birinci ile olan aradakiİkinci umre, birinci ile olan aradaki günahlara kefaret oluyor.günahlara kefaret oluyor. Yani insanı temizleyen, pâk eden bir ibadettir.Yani insanı temizleyen, pâk eden bir ibadettir. Tabi terbiyeyle, edeple,Tabi terbiyeyle, edeple, baştan aşağı sabır ve edep ibadetidir.baştan aşağı sabır ve edep ibadetidir. Yola çıktığı zaman,Yola çıktığı zaman, o vazifeleri yapıp uygulayan ve o ana kadar,o vazifeleri yapıp uygulayan ve o ana kadar, seraba edeptir.seraba edeptir. Edep imtihanıdır, terbiye imtihanıdırEdep imtihanıdır, terbiye imtihanıdır öyle dikkatle insan uyanık olması lazım.öyle dikkatle insan uyanık olması lazım. Geçenlerde muhtelif yerlerde söyledim, belki burada zikri geçmiştir.Geçenlerde muhtelif yerlerde söyledim, belki burada zikri geçmiştir. Bir şahıs, iki evladıyla beraber

Bir şahıs, iki evladıyla beraber
karayolundan hacca gitmeye kalkmış.karayolundan hacca gitmeye kalkmış. Yolun başında diyor ki:Yolun başında diyor ki: “Evlatlarım aman dikkat edin,“Evlatlarım aman dikkat edin, bu hac yolculuğu seraba edep yolculuğudur,bu hac yolculuğu seraba edep yolculuğudur, edebe çok dikkat edin.edebe çok dikkat edin. Şeytan burada insanı hak yola gittiği için,Şeytan burada insanı hak yola gittiği için, ecir kazanmaya doğru gittiği için,ecir kazanmaya doğru gittiği için, kıskanır da küçük şeytanları geriye çeker,kıskanır da küçük şeytanları geriye çeker, büyük şeytanları musallat eder.büyük şeytanları musallat eder. Onun için bu yolda çok dikkat edin birbirinize kırmamaya,Onun için bu yolda çok dikkat edin birbirinize kırmamaya, şeytana uymamaya, hatalı bir iş yapıp daşeytana uymamaya, hatalı bir iş yapıp da haccın sevabını, bu yolculuğun asaletinihaccın sevabını, bu yolculuğun asaletini bozmamaya çok dikkat edin” diyor.bozmamaya çok dikkat edin” diyor. Biz diyor anlatan şahıs sonra,

Biz diyor anlatan şahıs sonra,
e nice bu sözden bir beis olarak,e nice bu sözden bir beis olarak, bu sözü zihnimize iyice yerleştirerek,bu sözü zihnimize iyice yerleştirerek, onun tesiri altında kalarak dikkatli gidiyoruz diyor.onun tesiri altında kalarak dikkatli gidiyoruz diyor. Daha Şam'a varmadan içindeki kavga eden şahıslarDaha Şam'a varmadan içindeki kavga eden şahıslar birbirlerine yaka paça sapıp,birbirlerine yaka paça sapıp, hatta küfür bile ederek kavga edenler çıktı diyor.hatta küfür bile ederek kavga edenler çıktı diyor. Anladık ki diyor o yaşlı zatın sözü doğruymuş.Anladık ki diyor o yaşlı zatın sözü doğruymuş. Hakikaten büyük şeytanlar musallat oluyor insana diyor.Hakikaten büyük şeytanlar musallat oluyor insana diyor. Onun için insan evden çıkıp daOnun için insan evden çıkıp da gelinceye kadar sabredecek ezaya cefaya.gelinceye kadar sabredecek ezaya cefaya. Ondan sonra da her an edebe riayet,Ondan sonra da her an edebe riayet, her anında terbiyesini muhafaza edecek.her anında terbiyesini muhafaza edecek. Allah Teâlâ Hazretleri'nin misafiri olduğunu bilecek,Allah Teâlâ Hazretleri'nin misafiri olduğunu bilecek, öyle buyuruyor yaniöyle buyuruyor yani hacı, Allah Teâlâ Hazretleri'nin davetlisi misafiri.hacı, Allah Teâlâ Hazretleri'nin davetlisi misafiri. Yani davetli olduğu yerde insan nasıl dikkatle hareket ederseYani davetli olduğu yerde insan nasıl dikkatle hareket ederse öyle hareket edecek.öyle hareket edecek. Böyle hareket ettiği zaman çok kıymetli bir şey yapmış oluyor insanBöyle hareket ettiği zaman çok kıymetli bir şey yapmış oluyor insan ibadet yapmış oluyor.ibadet yapmış oluyor. Hatta bir hacıyı insan yolda karşılarsa,Hatta bir hacıyı insan yolda karşılarsa, evine girinceye kadar, duasını alırsa, duası makbul.evine girinceye kadar, duasını alırsa, duası makbul. Onun için hacıyı uzaktan karşılarlar.

Onun için hacıyı uzaktan karşılarlar.
Bizde ne kadar güzel âdetler dedelerimiz yerleştirilmiş.Bizde ne kadar güzel âdetler dedelerimiz yerleştirilmiş. Uzaktan hacı'yı istikbale çıkarlar, hudut kapılarına,Uzaktan hacı'yı istikbale çıkarlar, hudut kapılarına, karşılarlar ki eve girmeden hizmetini yapalım, bir şey yapalım dakarşılarlar ki eve girmeden hizmetini yapalım, bir şey yapalım da “Allah razı olsun” karşılığında bir hayır duası alalım diyor.“Allah razı olsun” karşılığında bir hayır duası alalım diyor. Eve girince bitiyor yani evine ulaştığı vakit.Eve girince bitiyor yani evine ulaştığı vakit. O mazhariyet yani duasının makbullüğü müddeti doluyor.O mazhariyet yani duasının makbullüğü müddeti doluyor. Onun için eve girmeden yaparlar bu işi.Onun için eve girmeden yaparlar bu işi. Allah Teâlâ Hazretleri inşaallah manileri kaldırsın.

Allah Teâlâ Hazretleri inşaallah manileri kaldırsın.
Yolları kolaylaştırsın.Yolları kolaylaştırsın. Sıkıntıları gidersin.Sıkıntıları gidersin. Rüşvet isteyenlere fırsat vermesin.Rüşvet isteyenlere fırsat vermesin. Rahatlıkla inşaallah şöyle buradan Adana'ya, Konya'yaRahatlıkla inşaallah şöyle buradan Adana'ya, Konya'ya gezmeye gider gibi şöyle rahat rahat inşallahgezmeye gider gibi şöyle rahat rahat inşallah o ibadetleri yapmak nasip etsin.o ibadetleri yapmak nasip etsin. 40 yaşından aşağıdaki kimseye umre müsaadesi vermiyorlarmış.40 yaşından aşağıdaki kimseye umre müsaadesi vermiyorlarmış. Nasıl cevap verecekler acaba yani?Nasıl cevap verecekler acaba yani? İnsan mesela her şahıs 25 yaşında zengin,

İnsan mesela her şahıs 25 yaşında zengin,
umre yapmak istiyor, 40 yaşında olmazsa vermiyor müsaadeyi.umre yapmak istiyor, 40 yaşında olmazsa vermiyor müsaadeyi. Vermiyor ama, o şahısın 40 yaşına kadarVermiyor ama, o şahısın 40 yaşına kadar yaşayacağına dair bir senet yok ki zavallının.yaşayacağına dair bir senet yok ki zavallının. Kim bilebilir?Kim bilebilir? Ben 15 yıl daha yaşayacağım daBen 15 yıl daha yaşayacağım da o zaman umremi yapacağım.o zaman umremi yapacağım. Yani o ibadeti yapamazsa,Yani o ibadeti yapamazsa, o umre vazifesini yapamazsa mani olanlarao umre vazifesini yapamazsa mani olanlara çok büyük vebal gelir.çok büyük vebal gelir. Ve men azlemü mimmen mene’a mesâcida’llâhi en yüzkera fîhe’s-mühû. (Bakara Suresi 114. Ayet)

Ve men azlemü mimmen mene’a mesâcida’llâhi en yüzkera fîhe’s-mühû. (Bakara Suresi 114. Ayet)
“Yani mescitlerde bile namaz kılınmasına mani olanlardan

“Yani mescitlerde bile namaz kılınmasına mani olanlardan
daha zalim kim vardır” diyordaha zalim kim vardır” diyor Kur'an-ı Kerîm'in ayet-i kerîmesi.Kur'an-ı Kerîm'in ayet-i kerîmesi. Yani bundan zalimi yoktur manasında.Yani bundan zalimi yoktur manasında. Böyle bir istifamı istihkari edasıyla soruyor.Böyle bir istifamı istihkari edasıyla soruyor. Şimdi namaz kılmaya mani olmak bile bu kadarŞimdi namaz kılmaya mani olmak bile bu kadar büyük bir zulüm olarak Kur'an-ı Kerîm'de bildirildiğine görebüyük bir zulüm olarak Kur'an-ı Kerîm'de bildirildiğine göre demek ki bu ibadeti de mümkün olduğu kadar kollamaya çalışmak lazım.demek ki bu ibadeti de mümkün olduğu kadar kollamaya çalışmak lazım. Yani kolaylaştırmaya çalışmak lazım.Yani kolaylaştırmaya çalışmak lazım. İnsanın da eline fırsat geçtikçe o ibadeti yapıpİnsanın da eline fırsat geçtikçe o ibadeti yapıp kendisini günahlardan paklamaya çalışması uygun olur.kendisini günahlardan paklamaya çalışması uygun olur. Ednü minke’l-yetîme ve’mseh ra’sehû

Ednü minke’l-yetîme ve’mseh ra’sehû
ve eclishü alâ hivânikeve eclishü alâ hivânike yelin kalbüke ve takdir alâ hâcetike.yelin kalbüke ve takdir alâ hâcetike. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz
bu hadîs-i şerîfinde bize yetimi gözetmeyi tavsiye ediyor.bu hadîs-i şerîfinde bize yetimi gözetmeyi tavsiye ediyor. Yetim, Arapçada “babası ölmüş kimse”ye derler.Yetim, Arapçada “babası ölmüş kimse”ye derler. Yani babası öldüğü için hayatta tek kalıyor.Yani babası öldüğü için hayatta tek kalıyor. Kimsesiz kalıyor. Hâmisiz kalıyor.Kimsesiz kalıyor. Hâmisiz kalıyor. Çünkü anne de az çok bakıma muhtaçtır.Çünkü anne de az çok bakıma muhtaçtır. Yani erkek gibi değildir diyeYani erkek gibi değildir diye Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki:Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki: Ednü minke’l-yetîme.

Ednü minke’l-yetîme.
Yetimi sen kendine yaklaştır.Yetimi sen kendine yaklaştır. Ve’mseh ra’sehû.Ve’mseh ra’sehû. Başını okşa.Başını okşa. Başını mesh et eline şöyle, okşa.Başını mesh et eline şöyle, okşa. Böyle yapar ve eclishü alâ hivânike, onu sofrana oturt.Böyle yapar ve eclishü alâ hivânike, onu sofrana oturt. Yani yetimdir, anası babası öldü falanYani yetimdir, anası babası öldü falan diye onu hor, kıyıda, köşede bakımsız bırakmadiye onu hor, kıyıda, köşede bakımsız bırakma ve sofrana oturt, yakınlık göster, okşa,ve sofrana oturt, yakınlık göster, okşa, kendine yakın eyle.kendine yakın eyle. Böyle yaparsan, yelin kalbüke.Böyle yaparsan, yelin kalbüke. Senin kalbin yumuşar.Senin kalbin yumuşar. Allah senin kalbine bir yumuşaklık hassesi ihsan eder.Allah senin kalbine bir yumuşaklık hassesi ihsan eder. Ve takdir alâ hâcetike.

Ve takdir alâ hâcetike.
Sen kendi ihtiyaçlarını elde etmeye bu sayede muktedir olursun.Sen kendi ihtiyaçlarını elde etmeye bu sayede muktedir olursun. Yani sen yetimi sevdin, gözettin diyeYani sen yetimi sevdin, gözettin diye Allah Teâlâ Hazretleri onun bereketiyle,Allah Teâlâ Hazretleri onun bereketiyle, o sevginiz, o muhabbetin, o şefkatin bereketiyleo sevginiz, o muhabbetin, o şefkatin bereketiyle senin ihtiyaçlarını giderir, senin ihtiyaçlarını sana eriştirir.senin ihtiyaçlarını giderir, senin ihtiyaçlarını sana eriştirir. Böylece ihtiyaçlarına, talep ettiğin,Böylece ihtiyaçlarına, talep ettiğin, istediğin şeylere maksuduna ulaşırsın.istediğin şeylere maksuduna ulaşırsın. Tabi yetimin böyle kısa bir sevilmesi var.

Tabi yetimin böyle kısa bir sevilmesi var.
Bunlar daha uzun; bakımı var,Bunlar daha uzun; bakımı var, yanına almak, talim terbiyesiyle meşgul olmak,yanına almak, talim terbiyesiyle meşgul olmak, büyütmek, büyüttükten sonrabüyütmek, büyüttükten sonra bir yuva kuruvermek, evlendirmek.bir yuva kuruvermek, evlendirmek. Bunlar tabi ihsanını insanın tamamlaması demek.Bunlar tabi ihsanını insanın tamamlaması demek. Yani yaptığı iyiliği insan böyle bu derece güzel yaparsaYani yaptığı iyiliği insan böyle bu derece güzel yaparsa daha da büyük ecirlere nail olur.daha da büyük ecirlere nail olur. Ednâ ehli’l-cenneti menzileten

Ednâ ehli’l-cenneti menzileten
ellezî lehû semânûne elfe hâdiminellezî lehû semânûne elfe hâdimin ve’snetâni ve seb’ûne zevcetenve’snetâni ve seb’ûne zevceten tünsabü lehû kubbetün min lü’lüintünsabü lehû kubbetün min lü’lüin ve zebercedin ve yâkûtinve zebercedin ve yâkûtin kemâ beyne’l-Câbiyeti ilâ San’âe.kemâ beyne’l-Câbiyeti ilâ San’âe. Bu hadîs-i şerîf cenneti tasvir ettiği bir hadîs-i şerîftir.

Bu hadîs-i şerîf cenneti tasvir ettiği bir hadîs-i şerîftir.
Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz burada

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz burada
bize cenneti, cennet ehli insanların nail olacakları nimetibize cenneti, cennet ehli insanların nail olacakları nimeti ifade buyuruyor.ifade buyuruyor. Ednâ ehli’l-cenneti.Ednâ ehli’l-cenneti. Cennet ehlinin menzileten,Cennet ehlinin menzileten, makam, mertebe bakımından en aşağısı;makam, mertebe bakımından en aşağısı; cennette de dereceler var.cennette de dereceler var. Hatta bir hadîs-i şerîfte geçmişti ki, cennetteki dereceler

Hatta bir hadîs-i şerîfte geçmişti ki, cennetteki dereceler
Kur'an-ı Kerîm'deki ayetlerin sayısıncadır.Kur'an-ı Kerîm'deki ayetlerin sayısıncadır. Her kim ne kadar çok ayet-i kerîmenin manasını kendisineHer kim ne kadar çok ayet-i kerîmenin manasını kendisine sindirirse, içine yerleştirirse,sindirirse, içine yerleştirirse, tahakkuk ederde o mana ile o dereceye nail olur.tahakkuk ederde o mana ile o dereceye nail olur. Bütün Kur'an-ı Kerîm'i tamiren kendisine mal etmiş huyu,Bütün Kur'an-ı Kerîm'i tamiren kendisine mal etmiş huyu, hali, tavrı, her şeyiylehali, tavrı, her şeyiyle Kur'an-ı Kerîm'in kendi üzerinde tahakkuk ettirmiş kimse deKur'an-ı Kerîm'in kendi üzerinde tahakkuk ettirmiş kimse de o zaman en yüksek mertebeye çıkmış oluyor tabi.o zaman en yüksek mertebeye çıkmış oluyor tabi. Dereceler var cennette.

Dereceler var cennette.
Ama (cennette) en aşağı mertebede olan bir kimseninAma (cennette) en aşağı mertebede olan bir kimsenin bakalım eline neler geçiyor diyor Peygamber efendimiz.bakalım eline neler geçiyor diyor Peygamber efendimiz. Ellezî lehû semânûne elfe hâdimin.Ellezî lehû semânûne elfe hâdimin. 80 bin hizmetçisi var en aşağısı.80 bin hizmetçisi var en aşağısı. 80 bin tane hizmetçisi vardır80 bin tane hizmetçisi vardır kadın, erkek olarak.kadın, erkek olarak. Yani hurilerden veYani hurilerden ve diğer gulamlardan, cariyelerdendiğer gulamlardan, cariyelerden olmak üzere 80 bin tane Allah hizmetçi ihsan edecek ona.olmak üzere 80 bin tane Allah hizmetçi ihsan edecek ona. Ve’snetâni ve seb’ûne zevceten.

Ve’snetâni ve seb’ûne zevceten.
72 tane zevcesi vardır.72 tane zevcesi vardır. Bunlar dünyadaki kendiBunlar dünyadaki kendi evlenmiş olduğu hanımlarından ayrı,evlenmiş olduğu hanımlarından ayrı, cennetteki cennet hatunlarından.cennetteki cennet hatunlarından. Şimdi bu münasebetle insanın önüne geliyor ki;Şimdi bu münasebetle insanın önüne geliyor ki; geçen hafta geçmişti, cennettegeçen hafta geçmişti, cennette hanımların adedi az olacak diye.hanımların adedi az olacak diye. Yani ekseriyette “Fakirler veYani ekseriyette “Fakirler ve Müslümanların çocukları cennette çok gördüm” diyorMüslümanların çocukları cennette çok gördüm” diyor Peygamber Efendimiz miracı yaptığı zaman cennette böylePeygamber Efendimiz miracı yaptığı zaman cennette böyle Müslümanların çocuklarını çokça görmüş adet olarak,Müslümanların çocuklarını çokça görmüş adet olarak, fakirleri çokça görmüş.fakirleri çokça görmüş. Cehennemde de ekseriyette zenginlerin veCehennemde de ekseriyette zenginlerin ve kadınların çokca olduğunu görmüş.kadınların çokca olduğunu görmüş. Şimdi burada her bir erkeğe 72 tane zevce oluncaŞimdi burada her bir erkeğe 72 tane zevce olunca hani kadınların adeti fazla olmuyor mu?hani kadınların adeti fazla olmuyor mu? Onun için buradan anlaşılıyor ki bunlarOnun için buradan anlaşılıyor ki bunlar cennet hurileri yanicennet hurileri yani dünyadaki kendi hanımlarından ayrı cennet hurileri.dünyadaki kendi hanımlarından ayrı cennet hurileri. Öbür hadîs-i şerîf.

Öbür hadîs-i şerîf.
Kıymetli taşlarla yapılmış bir binası olacak bunun.

Kıymetli taşlarla yapılmış bir binası olacak bunun.
Ve büyüklüğü, kemâ beyne’l-Câbiyeti ilâ San’âe.Ve büyüklüğü, kemâ beyne’l-Câbiyeti ilâ San’âe. Şam yakınlarındaki Câbiye kasabasındanŞam yakınlarındaki Câbiye kasabasından Yemen'deki San'a'ya kadar olacak.Yemen'deki San'a'ya kadar olacak. Cennetin halini Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimizCennetin halini Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem efendimiz böylece bu hadîs-i şerîfte ifade eylemiş.böylece bu hadîs-i şerîfte ifade eylemiş. Cennetin içindeki nimetlerin haddi hesabı yok.

Cennetin içindeki nimetlerin haddi hesabı yok.
O nimetlerin ne olduğunu, insanoğlunun şimdidenO nimetlerin ne olduğunu, insanoğlunun şimdiden hepsini ihata etmesi mümkün değil.hepsini ihata etmesi mümkün değil. Peygamber Efendimiz şöyle tarif edemiş:Peygamber Efendimiz şöyle tarif edemiş: Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği,

Gözlerin görmediği, kulakların işitmediği,
hatıra hayale gelmedik nimetler…hatıra hayale gelmedik nimetler… Ve en aşağısına dahi o kadar çok nimet verilecekmiş ki cennet ehlinde,Ve en aşağısına dahi o kadar çok nimet verilecekmiş ki cennet ehlinde, o şahıs sanacakmış ki; cennete en son giren kimse.o şahıs sanacakmış ki; cennete en son giren kimse. Yani cezası kadar cehennemde kalıp yandıktan sonraYani cezası kadar cehennemde kalıp yandıktan sonra cennete en son girip ondan sonra artıkcennete en son girip ondan sonra artık bir daha girecek kimse kalmıyor.bir daha girecek kimse kalmıyor. En sonuncu giren şahsa dahiEn sonuncu giren şahsa dahi Allah Teâlâ Hazretleri o kadar çok nimet verecekmiş ki,Allah Teâlâ Hazretleri o kadar çok nimet verecekmiş ki, o şahıs sanacakmış ki; cennette en çok nimet bana verildi.o şahıs sanacakmış ki; cennette en çok nimet bana verildi. Yani o zanda bulunacakmış.Yani o zanda bulunacakmış. Yani bana verilen başka hiçbir kimseye verilmemiş gibi diyeYani bana verilen başka hiçbir kimseye verilmemiş gibi diye memnun, mesrur, sevincinden uçacak böyle.memnun, mesrur, sevincinden uçacak böyle. Allah Teâlâ Hazretleri şöyle şu sözünü ettiğimiz

Allah Teâlâ Hazretleri şöyle şu sözünü ettiğimiz
hayran hayran vasıflarını dinlediğimizhayran hayran vasıflarını dinlediğimiz cennetini cümlemize nasip eylesin.cennetini cümlemize nasip eylesin. Cehenneminden azad eylesin.Cehenneminden azad eylesin. Burada diyor ki; bu 72 kadının iki tanesi kendisinin malıdır, kendisinindir.Burada diyor ki; bu 72 kadının iki tanesi kendisinin malıdır, kendisinindir. 70 tanesi de cennete giremeyip cehenneme giden70 tanesi de cennete giremeyip cehenneme giden kâfirlerindir şeyidir diyor yani oradankâfirlerindir şeyidir diyor yani oradan miras yoluyla gelendir diyemiras yoluyla gelendir diye bir açıklama yapmış, herhalde onun da bir esası var.bir açıklama yapmış, herhalde onun da bir esası var. Daha başka bir hadîs-i şerîfte geçmişti ki:

Daha başka bir hadîs-i şerîfte geçmişti ki:
Her insanın cennette de cehennemde de bir makamı vardır.Her insanın cennette de cehennemde de bir makamı vardır. Yani eğer cennet ehlinden olur da insan cennete giderseYani eğer cennet ehlinden olur da insan cennete giderse o zaman cehennemdeki makamınıo zaman cehennemdeki makamını bir kâfire şey yaparlar.bir kâfire şey yaparlar. Demek cennette de o zaman böyleDemek cennette de o zaman böyle cennete giremeyen kişilerin, kâfirlerin, mücrimlerincennete giremeyen kişilerin, kâfirlerin, mücrimlerin cennette böyle ötekilere veriliyor anlaşılan.cennette böyle ötekilere veriliyor anlaşılan. Diğer hadîs-i şerîf:

Diğer hadîs-i şerîf:
Tabi bunlar yani bizim sözlerimiz

Tabi bunlar yani bizim sözlerimiz
hep böyle mecazi anlatmalardan ibarettir.hep böyle mecazi anlatmalardan ibarettir. Sadece hadîs-i şerîflerden duyduğumuz şeyleri naklediyoruz.Sadece hadîs-i şerîflerden duyduğumuz şeyleri naklediyoruz. Hakikati kim bilir?Hakikati kim bilir? Allah Teâlâ Hazretleri bilir.Allah Teâlâ Hazretleri bilir. Şöyle, öyle sanat göstermiş ki bu dünyada,

Şöyle, öyle sanat göstermiş ki bu dünyada,
öyle fizikçiler var ki, mesela Avustralya'da dediler;öyle fizikçiler var ki, mesela Avustralya'da dediler; bir vadiyle bilhassa çokça oluyormuş,bir vadiyle bilhassa çokça oluyormuş, oranın iklimi de müsait.oranın iklimi de müsait. 170 metre yüksekliğinde oluyormuş ağaç.170 metre yüksekliğinde oluyormuş ağaç. Amerika'da dediler, Kaliforniya'da bir ağaç vardır,Amerika'da dediler, Kaliforniya'da bir ağaç vardır, kızıl ağaç cinsinden 80 küsur metre oluyormuş boyu.kızıl ağaç cinsinden 80 küsur metre oluyormuş boyu. 80 küsur metre demek, yani80 küsur metre demek, yani Beyazıt Kulesi İstanbul'da 80 metredir.Beyazıt Kulesi İstanbul'da 80 metredir. Yani Beyazıt Kulesi kadar yüksek oluyor.Yani Beyazıt Kulesi kadar yüksek oluyor. Bilmiyorum bu Kocatepe’nin minareleri ne kadardır?

Bilmiyorum bu Kocatepe’nin minareleri ne kadardır?
Yani o kadar yüksek bir bina.Yani o kadar yüksek bir bina. Sonra bir başka mamuk ağacı dediler,

Sonra bir başka mamuk ağacı dediler,
120 metre oluyormuş boyu.120 metre oluyormuş boyu. Şimdi bu metrelerden ne olacak falan diyeceksiniz ama,Şimdi bu metrelerden ne olacak falan diyeceksiniz ama, mesela bir elma ağacı 5 metre oluyor boyu.mesela bir elma ağacı 5 metre oluyor boyu. 4-5 metre oluyor.4-5 metre oluyor. 120 metreyi düşün yani.120 metreyi düşün yani. 3 metre olsa bir binanın bir katı, 40 katlı bina demektir.3 metre olsa bir binanın bir katı, 40 katlı bina demektir. 120 metre, 170 metre demek, artık ona göre kıyasla…120 metre, 170 metre demek, artık ona göre kıyasla… Şimdi Allah Teâlâ Hazretleri

Şimdi Allah Teâlâ Hazretleri
170 metre yukarıya su çıkartıyor kökünden.170 metre yukarıya su çıkartıyor kökünden. Kökünden su geliyor.Kökünden su geliyor. 170 metre yukarıdaki yaprağa su gidiyor.170 metre yukarıdaki yaprağa su gidiyor. Şimdi var mı 170 metreyi aşağıdan yukarıya

Şimdi var mı 170 metreyi aşağıdan yukarıya
basabilen bir pompa?basabilen bir pompa? Yani bir pompa kuyunun derinliği biraz fazlaca oldu mu,Yani bir pompa kuyunun derinliği biraz fazlaca oldu mu, pompa çekmez, tulumba çekmez.pompa çekmez, tulumba çekmez. Aşağıya şamandıralı motor sarkıtırsın.Aşağıya şamandıralı motor sarkıtırsın. Efendim o çalışacak, bilmem filanca yukarıyaEfendim o çalışacak, bilmem filanca yukarıya borular ikide bir de patlar.borular ikide bir de patlar. Yukarıya basmak kolay değil, kademeli yaparsın.Yukarıya basmak kolay değil, kademeli yaparsın. İki, üç kademeli yaparsın, suyu çıkartacaksın.İki, üç kademeli yaparsın, suyu çıkartacaksın. Ama 170 metreye Allah Teâlâ HazretleriAma 170 metreye Allah Teâlâ Hazretleri o bitkilerin damarları patlamıyor mu?o bitkilerin damarları patlamıyor mu? 170 metre yukarıya o suyu çıkarttırıyor.

170 metre yukarıya o suyu çıkarttırıyor.
Ne sanatları var?Ne sanatları var? O güzel, o eşsiz sanatıyla cennette MüslümanlarıO güzel, o eşsiz sanatıyla cennette Müslümanları memnun edecek, gözlerin görmediği, kulaklarının işitmediği,memnun edecek, gözlerin görmediği, kulaklarının işitmediği, akıllara sığmayan ne sanatlar gösterir?akıllara sığmayan ne sanatlar gösterir? Allah Teâlâ Hazretleri görmek nasip eylesin…Allah Teâlâ Hazretleri görmek nasip eylesin… Eddû hakka’l-mecâlisi:

Eddû hakka’l-mecâlisi:
Zikrallâhi kesîran ve erşidü’s-sebîle ve ğuddu’l-ebsâra.Zikrallâhi kesîran ve erşidü’s-sebîle ve ğuddu’l-ebsâra. Bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

Bu hadîs-i şerîfte Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:
Eddû hakka’l-mecâlisi:

Eddû hakka’l-mecâlisi:
Meclislerin hakkını eda ediniz.Meclislerin hakkını eda ediniz. Oturduğunuz toplantıların hakkını eda ediniz.Oturduğunuz toplantıların hakkını eda ediniz. Onun üzerinden sorulmuş kendisine.Onun üzerinden sorulmuş kendisine. Kîle: Ve mâ hakkuhâ?Kîle: Ve mâ hakkuhâ? Ya ResulallahYa Resulallah meclislerin hakkı nedir?meclislerin hakkı nedir? “Toplantıların bizden istediği ... bu meclislerin, bu toplantıların hakkı nedir?”“Toplantıların bizden istediği ... bu meclislerin, bu toplantıların hakkı nedir?” diye sormuşlar, buyurmuş ki:diye sormuşlar, buyurmuş ki: Ve erşidü’s-sebîle.

Ve erşidü’s-sebîle.
Yolu gösteriniz.Yolu gösteriniz. Buradan anlaşılıyor ki, bu meclis dediğimiz,Buradan anlaşılıyor ki, bu meclis dediğimiz, toplantı dediğimiz şey böyle kapalı falan da olan bir şey değil.toplantı dediğimiz şey böyle kapalı falan da olan bir şey değil. Zaten böyle büyük salonlarZaten böyle büyük salonlar nerede bulunacak yani o devrin şartlarını düşünelim.nerede bulunacak yani o devrin şartlarını düşünelim. Mescid-i Nebevi üstü hurma dallarıyla örtülü bir şey.Mescid-i Nebevi üstü hurma dallarıyla örtülü bir şey. İşte gölgelik yol kenarında bir yer bulup da oturdu muİşte gölgelik yol kenarında bir yer bulup da oturdu mu insanlar üçü beşi bir araya geldiğimiinsanlar üçü beşi bir araya geldiğimi bir toplantı olmuş oluyor.bir toplantı olmuş oluyor. Anlaşılıyor ki açık olduğundan

Anlaşılıyor ki açık olduğundan
birisi gelip galiba falancanın evi neredebirisi gelip galiba falancanın evi nerede veya filanca semte nerede nasıl gidilir dediği zamanveya filanca semte nerede nasıl gidilir dediği zaman efendim yolu gösterecekler.efendim yolu gösterecekler. Birincisi, yol gösterme vazifesi.Birincisi, yol gösterme vazifesi. Yani madem orada duruyorsunuz, yol göstereceksiniz bir.Yani madem orada duruyorsunuz, yol göstereceksiniz bir. Bir, bir vazife zikrullâhi kesîran.

Bir, bir vazife zikrullâhi kesîran.
Çok Allah'ı zikredeceksiniz.Çok Allah'ı zikredeceksiniz. Allah'ı çok anacaksınız, hatırlayacaksınız.Allah'ı çok anacaksınız, hatırlayacaksınız. Birbirinize Allah Teâlâ hazretlerinden, lütfundan,Birbirinize Allah Teâlâ hazretlerinden, lütfundan, emirlerinden, yasaklarından bahsetmek suretiyle veyahutemirlerinden, yasaklarından bahsetmek suretiyle veyahut Allah Allah Allah, Lâ İlâhe İllallah filan demek suretiyle.Allah Allah Allah, Lâ İlâhe İllallah filan demek suretiyle. Veyahut Allah'tan, Allah'a hatırınızda, yadınızda tutup da,Veyahut Allah'tan, Allah'a hatırınızda, yadınızda tutup da, Allah'ın rızasına aykırı işler yapmamak suretiyleAllah'ın rızasına aykırı işler yapmamak suretiyle o mecliste.o mecliste. Allah'ı hatırınızdan çıkarmayın.Allah'ı hatırınızdan çıkarmayın. Toplulukta bir araya geldiğimiz zaman Allah'ı unutupToplulukta bir araya geldiğimiz zaman Allah'ı unutup şeytana alet olup daşeytana alet olup da gıybet, dedikodu vs. günahlı işlere dalmayınız,gıybet, dedikodu vs. günahlı işlere dalmayınız, diye de anlaşılabilir.diye de anlaşılabilir. Ve ğuddu’l-ebsâra.

Ve ğuddu’l-ebsâra.
Gözlerinizi de kapatın.Gözlerinizi de kapatın. İnsan demek ki buradan daha geriye çıkartıyor sihir.İnsan demek ki buradan daha geriye çıkartıyor sihir. Yol kenarında yapılmış toplantı.Yol kenarında yapılmış toplantı. Böyle yola hakimleyen bir yolda olduğu anlaşılıyor.Böyle yola hakimleyen bir yolda olduğu anlaşılıyor. “Gözünüzü kapayın” diyor.“Gözünüzü kapayın” diyor. Çünkü yoldur falanca hanımıyla beraber geçecekti.Çünkü yoldur falanca hanımıyla beraber geçecekti. Veya kendisi yoktu da doğrudan oraya bir kız, bir kadın geçecekti oradan.Veya kendisi yoktu da doğrudan oraya bir kız, bir kadın geçecekti oradan. Sen de orada oturuyorsun.Sen de orada oturuyorsun. Sokağın başından bu tarafa gelinceye kadarSokağın başından bu tarafa gelinceye kadar gözünle onu takip etmek olmaz.gözünle onu takip etmek olmaz. Bir Müslüman bir defa bakarsa mağfurdur.Bir Müslüman bir defa bakarsa mağfurdur. Bir daha ikinci başını kaldırıp baktı mı,Bir daha ikinci başını kaldırıp baktı mı, “O ikincisi şeytandandır” diyor Peygamber Efendimiz.“O ikincisi şeytandandır” diyor Peygamber Efendimiz. İkinci defa bakış artık bir merak başladı içinde nefsani bir merak.İkinci defa bakış artık bir merak başladı içinde nefsani bir merak. Onun için bakıyor.Onun için bakıyor. Onun için yollara hakim yolları gören yerde böyle insan oturdu,Onun için yollara hakim yolları gören yerde böyle insan oturdu, hani köy kahveleri falan oluyor ya mecbur oturdun.hani köy kahveleri falan oluyor ya mecbur oturdun. Allah'ı unutmayacaksın, Allah'ı zikredeceksin.Allah'ı unutmayacaksın, Allah'ı zikredeceksin. Soranlara yardım edeceksin madem orada bulunuyorsun.Soranlara yardım edeceksin madem orada bulunuyorsun. Sonrada orada gözünü kollayacaksın ki sağa sola,Sonrada orada gözünü kollayacaksın ki sağa sola, orası tarafsızlık yeri mi gelene geçene bakıyorsun,orası tarafsızlık yeri mi gelene geçene bakıyorsun, günaha daldırıyorsun gözünü.günaha daldırıyorsun gözünü. Böyle bir şey yapmayacaksın.Böyle bir şey yapmayacaksın. Eddü’l-‘azâime ve’kbelü’r-ruhasa

Eddü’l-‘azâime ve’kbelü’r-ruhasa
vede’u’n-nâse fe-kad küfîtümûhüm.vede’u’n-nâse fe-kad küfîtümûhüm. Bu hadîs-i şerîf bize nasıl davranmamız gerektiğini bazı durumlarda

Bu hadîs-i şerîf bize nasıl davranmamız gerektiğini bazı durumlarda
talimat olarak gösteriyor.talimat olarak gösteriyor. Eddü’l-‘azâime, azimetleri eda ediniz.Eddü’l-‘azâime, azimetleri eda ediniz. Ve’kbelü’r-ruhasa.Ve’kbelü’r-ruhasa. Ruhsatları da kabul ediniz.Ruhsatları da kabul ediniz. Vede’u’n-nâse.Vede’u’n-nâse. İnsanları da halince bırakınız.İnsanları da halince bırakınız. Fe-kad küfîtümûhüm.

Fe-kad küfîtümûhüm.
O zaman onlara karşı kendinizi emniyete almış olursunuz.O zaman onlara karşı kendinizi emniyete almış olursunuz. Şimdi buradaki bu sözlerin açıklanması lazım.Şimdi buradaki bu sözlerin açıklanması lazım. Bu sözlerden normal olarakBu sözlerden normal olarak alıntı yaptırmayan kimse kolayca bir şey alamaz.alıntı yaptırmayan kimse kolayca bir şey alamaz. Eddü’l-‘azâime.

Eddü’l-‘azâime.
Azimetleri edâ ediniz.Azimetleri edâ ediniz. İki şey var.İki şey var. Azimet, kastetmek demek ama, insan din deAzimet, kastetmek demek ama, insan din de ya ruhsatlar vardır.ya ruhsatlar vardır. Müsaadelere göre hareket eder.Müsaadelere göre hareket eder. Veyahut da daha garantili,Veyahut da daha garantili, daha emniyetli, Allah'ın rızasınındaha emniyetli, Allah'ın rızasının o yolda olduğu daha belli olan yol vardır.o yolda olduğu daha belli olan yol vardır. İnsanın karşısına iki imkan çıkar.İnsanın karşısına iki imkan çıkar. Şurası daha garantili, şuradan gidersem Allah Teâlâ Hazretleri'ninŞurası daha garantili, şuradan gidersem Allah Teâlâ Hazretleri'nin rızasına daha uygun olur diye…rızasına daha uygun olur diye… Onlara azimet derler.Onlara azimet derler. Bir de müsaade tarafı var.Bir de müsaade tarafı var. Onlara da ruhsat tarafı derler.Onlara da ruhsat tarafı derler. Ruhsat tarafı, azimet tarafı.Ruhsat tarafı, azimet tarafı. Bazen insanı serbest bırakılır.Bazen insanı serbest bırakılır. İster oradan git, ister buradan git.İster oradan git, ister buradan git. Bunda da müsaade var ama, şu daha faziletli denilir.Bunda da müsaade var ama, şu daha faziletli denilir. Bir fazilet tarafı var, bir müsaade tarafı var diyelim biz.Bir fazilet tarafı var, bir müsaade tarafı var diyelim biz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki;
Eddü’l-‘azâime.

Eddü’l-‘azâime.
Azimetleri ihyâ ediniz,Azimetleri ihyâ ediniz, edâ ediniz; yaniedâ ediniz; yani faziletli işleri yapmaya bir gayret gösteriniz.faziletli işleri yapmaya bir gayret gösteriniz. Ama, Ve’kbelü’r-ruhasa.Ama, Ve’kbelü’r-ruhasa. Ruhsatları da kabul ediniz.Ruhsatları da kabul ediniz. Ruhsatları da tamamen reddetmeyin.Ruhsatları da tamamen reddetmeyin. Yani sen azimetiYani sen azimeti tercih ediln diye teşvik var diye,tercih ediln diye teşvik var diye, ruhsatları da bir kenara atma.ruhsatları da bir kenara atma. Onun da varlığını kabul et.Onun da varlığını kabul et. Ruhsatların birkaç tane misalini verelim:Ruhsatların birkaç tane misalini verelim: Mesela ruhsatlar nelerdir?Mesela ruhsatlar nelerdir? Bir tanesi; yolculukta dört rekat namazı

Bir tanesi; yolculukta dört rekat namazı
iki rekat kılmak meselesi var değil mi?iki rekat kılmak meselesi var değil mi? Yolculuğun kendine göre meşakkatleri olduğundan dolayıYolculuğun kendine göre meşakkatleri olduğundan dolayı iki rekat kılınmasına Allah Teâlâ Hazretleri müsaade olmuş.iki rekat kılınmasına Allah Teâlâ Hazretleri müsaade olmuş. Böyle bir durum var.Böyle bir durum var. Sonra Ramazan'da insan yolculuğa çıkıyor.Sonra Ramazan'da insan yolculuğa çıkıyor. Ee, Ramazan; oruç tutuyor başka insanlar ama kendisi yola gidiyor.Ee, Ramazan; oruç tutuyor başka insanlar ama kendisi yola gidiyor. Yolculuğa çıkan insan, acaba oruç tutacak mı tutmayacak mı?Yolculuğa çıkan insan, acaba oruç tutacak mı tutmayacak mı? Tutmama müsaadesi var.Tutmama müsaadesi var. Hasta bir kimse, Ramazan geldi, oruç tutacak mı tutmayacak mı?

Hasta bir kimse, Ramazan geldi, oruç tutacak mı tutmayacak mı?
Tutmayabilir hastalığı artıracaksa tutmaması uygun olur.Tutmayabilir hastalığı artıracaksa tutmaması uygun olur. Çocuğunu emziren bir kadın veya hamile olan bir kadın,Çocuğunu emziren bir kadın veya hamile olan bir kadın, vücut bakıma muhtaç durumdadır,vücut bakıma muhtaç durumdadır, zayıftır zaten bu hamilelikten dolayı.zayıftır zaten bu hamilelikten dolayı. O, oruç tutmayabilir gibi hususlar.O, oruç tutmayabilir gibi hususlar. İşte bunlar ruhsat dediğimiz şeylerdir.İşte bunlar ruhsat dediğimiz şeylerdir. Yani dinde müsaade.Yani dinde müsaade. Bu müsaadenin de bir mesnedi var.Bu müsaadenin de bir mesnedi var. Aklından uydurulmuş bir şey değil.Aklından uydurulmuş bir şey değil. Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi.Peygamber Efendimiz'in tavsiyesi. Şimdi bu ruhsatları kabul ediniz ama azametlere

Şimdi bu ruhsatları kabul ediniz ama azametlere
ihtiyar ediniz diyor.ihtiyar ediniz diyor. Vede’u’n-nâse.Vede’u’n-nâse. İnsanları terk ediniz.İnsanları terk ediniz. Yani onların ayıplarını araştırmayın,Yani onların ayıplarını araştırmayın, onların peşine takılmayın.onların peşine takılmayın. Öyle yaparsanız onlardan emniyette olursunuz.Öyle yaparsanız onlardan emniyette olursunuz. Tabi siyaset birisine hücum edersen,Tabi siyaset birisine hücum edersen, birisini taciz edersen, onun ayıbını araştırırsan,birisini taciz edersen, onun ayıbını araştırırsan, o da sana karşı cephe alır.o da sana karşı cephe alır. O zaman çeşitli sıkıntılara uğrar insan.O zaman çeşitli sıkıntılara uğrar insan. Bir hadîs-i şerîf daha okuyalım.

Bir hadîs-i şerîf daha okuyalım.
İzâ âtâkellâhü min hâze’l-mâli

İzâ âtâkellâhü min hâze’l-mâli
min ğayri mes’letin ve lâ işrâfinmin ğayri mes’letin ve lâ işrâfin fe-huzhü fe-külhü ve temevvelhü.fe-huzhü fe-külhü ve temevvelhü. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz
bir kimseye bir şey verildiği zaman onun nasıl hareket etmesibir kimseye bir şey verildiği zaman onun nasıl hareket etmesi gerektiğini burada izah ediyor.gerektiğini burada izah ediyor. Diyor ki muhatabına.Diyor ki muhatabına. Muhatabı Hazreti ÖmerMuhatabı Hazreti Ömer radıyallahu anh’ın oğlu Abdullah b. Ömer.radıyallahu anh’ın oğlu Abdullah b. Ömer. Ona diyor ki:Ona diyor ki: Allah sana şu maldan sen istemeden,

Allah sana şu maldan sen istemeden,
peşine düşmeden sana bir şey vermişse,peşine düşmeden sana bir şey vermişse, karşına getirmişse, fe-huzhü onu al.karşına getirmişse, fe-huzhü onu al. Fe-külhü onu ye.Fe-külhü onu ye. Ve temevvelhü onun kendine mal mülk edin.Ve temevvelhü onun kendine mal mülk edin. Sen peşine düşmemişsin, dilenmemişsin, istememişsin.Sen peşine düşmemişsin, dilenmemişsin, istememişsin. Bir tarafıyla gelmiş, onu al diyor.Bir tarafıyla gelmiş, onu al diyor. Bu neden olmuş?Bu neden olmuş? İbn Ömer radıyallahu anh

İbn Ömer radıyallahu anh
Peygamber Efendimiz ona gelirmiş bazen.Peygamber Efendimiz ona gelirmiş bazen. Lütufta, ihsanda bulunurmuş.Lütufta, ihsanda bulunurmuş. “Al bunu” diye.“Al bunu” diye. O da dermiş ki:O da dermiş ki: “Yâ Resûlallah! Bunu bana değil,

“Yâ Resûlallah! Bunu bana değil,
benden buna daha muhtaç olan bir kimseye ver” diyebenden buna daha muhtaç olan bir kimseye ver” diye başka kimseler tercih edermiş.başka kimseler tercih edermiş. Ben de nispeten iyi durumdayım, idare ediyorum.”Ben de nispeten iyi durumdayım, idare ediyorum.” Başkasına verseniz Yâ Resulallah” dermis de.Başkasına verseniz Yâ Resulallah” dermis de. Onun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz böyle buyurmuş.Onun üzerine Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz böyle buyurmuş. Sana Allah tarafından böyle bir şey gelirse al onu.Sana Allah tarafından böyle bir şey gelirse al onu. Kendin de ye, helaldir demek yani.Kendin de ye, helaldir demek yani. Ondan sonra kendi mülküne de kat, çekinme bir mahzuru yok.Ondan sonra kendi mülküne de kat, çekinme bir mahzuru yok. Demek ki insan harama sapmadan,

Demek ki insan harama sapmadan,
dilenmeden, istemeden böyle bir imkan olur dadilenmeden, istemeden böyle bir imkan olur da bahşedilirse onu rahatlıkla alabileceğinin misali oluyor.bahşedilirse onu rahatlıkla alabileceğinin misali oluyor. Diğer hadîs-i şerîf:

Diğer hadîs-i şerîf:
İzâ âtâkellâhü mâlen fe’lyüra

İzâ âtâkellâhü mâlen fe’lyüra
eseru ni’metillâhi ‘aleyke ve kerâmetihî.eseru ni’metillâhi ‘aleyke ve kerâmetihî. Bu hadîs-i şerîf de bir imkan sahibi, mal mülk sahibi insanı n

Bu hadîs-i şerîf de bir imkan sahibi, mal mülk sahibi insanı n
nasıl davranması gerektiğini bize anlatıyor.nasıl davranması gerektiğini bize anlatıyor. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki:Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyuruyor ki: Allah sana bir mal verdiyse,Allah sana bir mal verdiyse, sana yaptığı ikramın ve sana verdiği nimetinsana yaptığı ikramın ve sana verdiği nimetin eseri senin üzerinde görünsün.eseri senin üzerinde görünsün. Halk senin üzerinde onun izini, eserini görsünler.Halk senin üzerinde onun izini, eserini görsünler. Bu ne demek?Bu ne demek? Sebebi vürûdü’l-hadis incelenirken anlaşılıyor.

Sebebi vürûdü’l-hadis incelenirken anlaşılıyor.
İbn Mâlik isimli zat

İbn Mâlik isimli zat
bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in yanına varmış.bir gün Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz’in yanına varmış. Ve yanına varmış ama üzerinde birazVe yanına varmış ama üzerinde biraz eski kıyafet varmış.eski kıyafet varmış. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ona sormuş:Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz ona sormuş: Hel indeke mâlin?Hel indeke mâlin? Senin malın var mı?Senin malın var mı? Yani mal mülk sahibi bir insan mısın?Yani mal mülk sahibi bir insan mısın? Kultü: Ne’am, evet Yâ Resûlullah var.Kultü: Ne’am, evet Yâ Resûlullah var. O zaman diyor ki:O zaman diyor ki: Allah sana bir mal verdiyse,

Allah sana bir mal verdiyse,
sana verdiği nimetin ve sana yaptığı ikramın eseri senin üzerinde görürsün.sana verdiği nimetin ve sana yaptığı ikramın eseri senin üzerinde görürsün. Yani “Sen böyle perişan, hırpani bir kılıkla dolaşma.Yani “Sen böyle perişan, hırpani bir kılıkla dolaşma. Güzel bir kıyafetle giyin, böyle dolaş”Güzel bir kıyafetle giyin, böyle dolaş” demiş oluyor o şahsa.demiş oluyor o şahsa. Şimdi yani bu eserdeki bu hadîs-i şerîfleriŞimdi yani bu eserdeki bu hadîs-i şerîfleri bu kitapta toplamış olan üstâdımızbu kitapta toplamış olan üstâdımız Gümüşhaneli Ahmet Ziyâeddin Efendi Hazretleri diyor ki:Gümüşhaneli Ahmet Ziyâeddin Efendi Hazretleri diyor ki: Bazı hadîs-i şerîfler var ki,

Bazı hadîs-i şerîfler var ki,
Peygamber Efendimiz “Sade, basit, kaba kıyafetler giyiniz” demiş.Peygamber Efendimiz “Sade, basit, kaba kıyafetler giyiniz” demiş. Bu nedir?Bu nedir? Onun izahını şöyle yapıyor, diyor ki:Onun izahını şöyle yapıyor, diyor ki: Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz

Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz
kalplerin tabibi idi.kalplerin tabibi idi. Kalplerin tabibi idi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.Kalplerin tabibi idi Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Kendisine gelen kimseleriKendisine gelen kimseleri onun durumuna göre tavsiye ederek tedavi ederdi.onun durumuna göre tavsiye ederek tedavi ederdi. Şimdi bir kimse ki, kendi karşısına geliyor,Şimdi bir kimse ki, kendi karşısına geliyor, kendisinde giyime kuşama düşkünlük var,kendisinde giyime kuşama düşkünlük var, süse ziynete itibar var,süse ziynete itibar var, biraz o giyimden kuşamadan etrafa caka satma gibibiraz o giyimden kuşamadan etrafa caka satma gibi bir nefsinde bir kabarma var, ona diyor ki:bir nefsinde bir kabarma var, ona diyor ki: Sen biraz sade, kaba dokunmuş elbiseleri giy.Sen biraz sade, kaba dokunmuş elbiseleri giy. Böyle süslü püslü elbiseleri giyme diye tavsiye ediyor.Böyle süslü püslü elbiseleri giyme diye tavsiye ediyor. Ee, ötekisi de kendisinin malı mülkü var, fakat

Ee, ötekisi de kendisinin malı mülkü var, fakat
o malı da mülkü de görünmeyecek gibio malı da mülkü de görünmeyecek gibi bozuk bir kıyafetle giyinmiş, ona da diyor ki:bozuk bir kıyafetle giyinmiş, ona da diyor ki: Allah sana madem mal mülk vermiş, zenginlik vermis;

Allah sana madem mal mülk vermiş, zenginlik vermis;
ona uygun giy.ona uygun giy. Allah'ın sana vermiş olduğu nimetin ve ikramınAllah'ın sana vermiş olduğu nimetin ve ikramın eseri senin üzerinden görünsün.eseri senin üzerinden görünsün. Bilinsin ki sen zengin bir kimsesin.Bilinsin ki sen zengin bir kimsesin. Fakir sanıp da sanıp para çıkartıp vermeye kalkmasınlar.Fakir sanıp da sanıp para çıkartıp vermeye kalkmasınlar. Veya birisinin ihtiyacı varsaVeya birisinin ihtiyacı varsa senin o halini görünce gelip isteyebilir.senin o halini görünce gelip isteyebilir. Bak sen zengin bir kimse görünüyorsun,Bak sen zengin bir kimse görünüyorsun, filan diye gelip senden isteyebilir.filan diye gelip senden isteyebilir. Bu hususta bir de bir fıkra var onunla kapayalım.

Bu hususta bir de bir fıkra var onunla kapayalım.
Mezhebimizin imamı, İmâm-ı Âzam,Mezhebimizin imamı, İmâm-ı Âzam, rahmetullahi aleyh hazretlerinin şöhretirahmetullahi aleyh hazretlerinin şöhreti her tarafa yayılmış.her tarafa yayılmış. Bir menkabe böyle naklediliyor.Bir menkabe böyle naklediliyor. Horasandan bir şahıs duymuş.

Horasandan bir şahıs duymuş.
Irak'ın Küfe şehrinde böyle bir büyük âlim varmış.Irak'ın Küfe şehrinde böyle bir büyük âlim varmış. Gideyim, ömrümü onun hizmetinde geçireyim.Gideyim, ömrümü onun hizmetinde geçireyim. Onun hizmetine gireyim, hayır duasını alayım.Onun hizmetine gireyim, hayır duasını alayım. Ölürsem onun yanında öleyim.Ölürsem onun yanında öleyim. O beni yıkasın.O beni yıkasın. Ahiret yolculuğuna, onun duasıyla, onun kıldırdığı namaz ile gideyim diyeAhiret yolculuğuna, onun duasıyla, onun kıldırdığı namaz ile gideyim diye böyle bir hesap yapmış kendi kendine.böyle bir hesap yapmış kendi kendine. Manevi bir hesap yapmış.Manevi bir hesap yapmış. Kalkmış Horasan'dan Küfe'ye gelmiş.Kalkmış Horasan'dan Küfe'ye gelmiş. İmâm-ı Âzam'ı bulacak, hizmetine girecek.İmâm-ı Âzam'ı bulacak, hizmetine girecek. Âlimi seviyor, âlimin yanında olmak istiyor.Âlimi seviyor, âlimin yanında olmak istiyor. Küfe'ye gelmiş, demiş ki çarşıda:Küfe'ye gelmiş, demiş ki çarşıda: “Burada İmâm-ı Âzam Ebû Hanife,

“Burada İmâm-ı Âzam Ebû Hanife,
Nu'mân b. Sâbit isimli bir şahıs varmış.Nu'mân b. Sâbit isimli bir şahıs varmış. Ben onu görmek istiyorum.”Ben onu görmek istiyorum.” Dükkâncı demiş ki: “Bak şu karşıdaki adam odur”.Dükkâncı demiş ki: “Bak şu karşıdaki adam odur”. Bakmış, tertemiz bir sarık, güzel bir cübbe üzerinde.Bakmış, tertemiz bir sarık, güzel bir cübbe üzerinde. Pırıl pırıl bir kıyafet.Pırıl pırıl bir kıyafet. Yani uzaktan bakınca belli olmuyor.Yani uzaktan bakınca belli olmuyor. Eyvah, demiş kendi kendine.

Eyvah, demiş kendi kendine.
Bu süse düşkün bir insan galiba demiş uzaktan.Bu süse düşkün bir insan galiba demiş uzaktan. Dünya ehli galiba bu.Dünya ehli galiba bu. O sanıyor ki beli iki kat olmuş bir ihtiyar görecek.O sanıyor ki beli iki kat olmuş bir ihtiyar görecek. Kaba saba kıyafet giymiş,Kaba saba kıyafet giymiş, dünyaya değer vermeyen, yamalı elbiseler giymiş bir kimsedünyaya değer vermeyen, yamalı elbiseler giymiş bir kimse belki tahayyül ediyordu.belki tahayyül ediyordu. Eyvah demiş.Eyvah demiş. Yani bu galiba benim düşündüğümYani bu galiba benim düşündüğüm tarzda bir âlim değil galiba.tarzda bir âlim değil galiba. Dünya ehli bir âlim demiş.Dünya ehli bir âlim demiş. Gözünün ucuyla takip ediyormuş.Gözünün ucuyla takip ediyormuş. Gitmiş bir manav dükkanının önüne İmâm-ı Âzam.Gitmiş bir manav dükkanının önüne İmâm-ı Âzam. Önünde 8-10 tane üzüm küfesi varmış.Önünde 8-10 tane üzüm küfesi varmış. Birkaç üzümü oradan almış.Birkaç üzümü oradan almış. Birkaç üzümü öbür küfelerden almış.Birkaç üzümü öbür küfelerden almış. Birkaç üzüm tanesini öbür küfeden koparmış.Birkaç üzüm tanesini öbür küfeden koparmış. Her küfeden tatmış.Her küfeden tatmış. Bu uzaktan takip ediyor.

Bu uzaktan takip ediyor.
Eyvah demiş bu haramı helali bile gözetmiyor bu adam.Eyvah demiş bu haramı helali bile gözetmiyor bu adam. Çünkü bir küfeden insan tadına bakar.Çünkü bir küfeden insan tadına bakar. Ver bana şuradan der bir, iki okka der.Ver bana şuradan der bir, iki okka der. Ama hepsinden tattı tattı neredeyse karnını doyurdu.Ama hepsinden tattı tattı neredeyse karnını doyurdu. Olmadı bu.Olmadı bu. Herhalde bu adam ölçüleri böyle ince bir kimse değil.Herhalde bu adam ölçüleri böyle ince bir kimse değil. Ben yanlış geldim galiba.Ben yanlış geldim galiba. Gideceği sırada işte İmâm-ı Âzam da dükkandan çıkmış.Gideceği sırada işte İmâm-ı Âzam da dükkandan çıkmış. Şöyle karşıdaki sokağın içine girmiş.Şöyle karşıdaki sokağın içine girmiş. O da biraz yürümüş, sokağa bakmış şöyle ne oluyor diye.O da biraz yürümüş, sokağa bakmış şöyle ne oluyor diye. Sokağın dibinde bir kadınla konuşuyor İmam-ı Âzam.Sokağın dibinde bir kadınla konuşuyor İmam-ı Âzam. Eyvaah demiş, sokakta kadınlarla konuşuyor bu adam.

Eyvaah demiş, sokakta kadınlarla konuşuyor bu adam.
Biraz da böyle senli ve benli samimi konuşuyorlar.Biraz da böyle senli ve benli samimi konuşuyorlar. Hatta bir de tebessüm etmişler, böyle hareketler.Hatta bir de tebessüm etmişler, böyle hareketler. Bu adam demiş, benim düşündüğüm adam değil.Bu adam demiş, benim düşündüğüm adam değil. Ben kendi memleketime döneyim demiş.Ben kendi memleketime döneyim demiş. Ta Horosan'dan Irak'a gelmiş, geri dönecek.

Ta Horosan'dan Irak'a gelmiş, geri dönecek.
Hiç gelmeye gitmeye niyeti yok artık.Hiç gelmeye gitmeye niyeti yok artık. Geri döneceği sırada dönmüş,Geri döneceği sırada dönmüş, İmâm-ı Âzam Hazretleri oradan seslenmiş ona.İmâm-ı Âzam Hazretleri oradan seslenmiş ona. Sokağın içinden seslenmiş.Sokağın içinden seslenmiş. Dur demiş, yanına kadar gelmiş, selam vermiş.

Dur demiş, yanına kadar gelmiş, selam vermiş.
Aleyküm Selam demiş ama tatsızmış yani.Aleyküm Selam demiş ama tatsızmış yani. Demiş ki, hiçbir şey konuşmuyor ötekisi.Demiş ki, hiçbir şey konuşmuyor ötekisi. Aleyküm Selam demiş, geliyor.Aleyküm Selam demiş, geliyor. “O küfelerin olduğu meyve dükkanı“O küfelerin olduğu meyve dükkanı benim kendi dükkanım” demiş.benim kendi dükkanım” demiş. “O üzümler, benim bağlarımın üzümleridir” demiş.“O üzümler, benim bağlarımın üzümleridir” demiş. Ben adamlarıma dedim ki:Ben adamlarıma dedim ki: “Aman üzümleri olgun koparın.“Aman üzümleri olgun koparın. Koruk olmasın, müşterilerin memnun olmayacağı cinsten üzümler olmasın.Koruk olmasın, müşterilerin memnun olmayacağı cinsten üzümler olmasın. Koruk üzüm olursa ticarete bir şey gelir.Koruk üzüm olursa ticarete bir şey gelir. Ticaretin tadı bozulur, iyi olmaz.”Ticaretin tadı bozulur, iyi olmaz.” Ham şeyi satınca müşteri Allah Allah dicek.Ham şeyi satınca müşteri Allah Allah dicek. “Yani gönül hoşluğuyla verdiği paraya razı olmayacak.“Yani gönül hoşluğuyla verdiği paraya razı olmayacak. Onun için demiş, tembihlediğimden her küfeden yedim” demiş.Onun için demiş, tembihlediğimden her küfeden yedim” demiş. Yoksa tabi her küfeden başkasının malından alınmaz.Yoksa tabi her küfeden başkasının malından alınmaz. Adam bir kulağına kadar kızarmış tabi o söylemeden.

Adam bir kulağına kadar kızarmış tabi o söylemeden.
Ötekisi söylüyor tabi, kerameten söylüyor.Ötekisi söylüyor tabi, kerameten söylüyor. O zaman bir toparlanmış.O zaman bir toparlanmış. “Sokağın içinde konuştuğum kadın benim zevcem” demiş.“Sokağın içinde konuştuğum kadın benim zevcem” demiş. Ona “Akşama hazırlık yap,Ona “Akşama hazırlık yap, Horosan'dan bir misafirimiz gelecek, onu eve getireceğim.Horosan'dan bir misafirimiz gelecek, onu eve getireceğim. Yemeklerin çeşidini biraz çok yap” demiş.Yemeklerin çeşidini biraz çok yap” demiş. Tabi o anlamış karşısında nasıl bir kimse olduğunu.Tabi o anlamış karşısında nasıl bir kimse olduğunu. Üzerimdeki kıyafetlere gelince demiş.Üzerimdeki kıyafetlere gelince demiş. Bu hadisi okumuş işte.Bu hadisi okumuş işte. Yani zaman biraz sıkıştı, anlatmayacaktım amaYani zaman biraz sıkıştı, anlatmayacaktım ama bu hadis-i şerif geçtiği için onun hatırına anlatıyorum.bu hadis-i şerif geçtiği için onun hatırına anlatıyorum. “Allah Teâlâ Hazretleri verdiği nimetin“Allah Teâlâ Hazretleri verdiği nimetin eserini kulunun üzerinde görmeyi sever” demiş.eserini kulunun üzerinde görmeyi sever” demiş. Ben onun için böyle giyindim.Ben onun için böyle giyindim. Allah mal, mülk çok vermiş ona.

Allah mal, mülk çok vermiş ona.
Tabi muntazam giyinecek.Tabi muntazam giyinecek. Bunu dünyayı sevdiğinden değil, sünnete uyduğundan.Bunu dünyayı sevdiğinden değil, sünnete uyduğundan. Peygamber Efendimiz ne dediyse, öl dediği yerde ölecek,Peygamber Efendimiz ne dediyse, öl dediği yerde ölecek, kal dediği yerde kalacak.kal dediği yerde kalacak. Allah Teâlâ Hazretleri,

Allah Teâlâ Hazretleri,
o büyüklerin şefaatlerine nail eylesin.o büyüklerin şefaatlerine nail eylesin. Dünyada bizi dinde fakih eylesin.Dünyada bizi dinde fakih eylesin. Dinin akhkâmının inceliklerini anlayan,Dinin akhkâmının inceliklerini anlayan, manevi gözüylemanevi gözüyle ruhuna, manasına müstağni kimseler eylesin.ruhuna, manasına müstağni kimseler eylesin. Rızasına uygun bir halde ömrümüzüRızasına uygun bir halde ömrümüzü hayırlı ameller işleyerek geçirmekhayırlı ameller işleyerek geçirmek ve son nefeste ol kelime-i tayyibeyi ki buyurun:ve son nefeste ol kelime-i tayyibeyi ki buyurun: Eşhedü en lâ ilâhe illallâh

Eşhedü en lâ ilâhe illallâh
ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlühü,ve eşhedü enne Muhammeden abdühü ve resûlühü, diyerek emaneti teslim etmeyi nasip eylesin.diyerek emaneti teslim etmeyi nasip eylesin. Sevdiği ve razı olduğu bir kul olarak huzurunaSevdiği ve razı olduğu bir kul olarak huzuruna çıkmayı cümlemize ihsan eylesin.çıkmayı cümlemize ihsan eylesin. Cemâl-i bâ-kemâlini sevdetinte müşahede edenCemâl-i bâ-kemâlini sevdetinte müşahede eden bahtiyarlar zümresine cümlemizi nail eylesin.bahtiyarlar zümresine cümlemizi nail eylesin. Fâtiha-i şerîfe mea’l-besmele.

Fâtiha-i şerîfe mea’l-besmele.
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2