Namaz Vakitleri

22 Cemâziye'l-Âhir 1446
23 Aralık 2024
İmsak
06:47
Güneş
08:20
Öğle
13:08
İkindi
15:26
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Tarikat İnsana Ne Öğretiyor?

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Şa'bân 1420 / 30.11.1999

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah Rızası İçin Kardeşini Ziyaret Etmenin Mükafatı, Tarikatlar Nedir? Tarikatlar İnsanlara Ne Öğretir?, Dua Kaderi Bile Değiştirir | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Tarikat İnsana Ne Öğretiyor?

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

22 Şa'bân 1420 / 30.11.1999

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Allah Rızası İçin Kardeşini Ziyaret Etmenin Mükafatı, Tarikatlar Nedir? Tarikatlar İnsanlara Ne Öğretir?, Dua Kaderi Bile Değiştirir | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemin hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhel-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemin hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh kemâ yenbağî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.kemâ yenbağî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ve's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaînVe's-salâtü ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-din.

ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-din.

Emmâ ba'dü fe kâle Resûlullahi sallallahu aleyhi ve sellem:

Emmâ ba'dü fe kâle Resûlullahi sallallahu aleyhi ve sellem:

Mâ min abdin etâ ehan le-hû yezûruhû fi'llahi illâ nâdâ münâdin mine's-semâi:Mâ min abdin etâ ehan le-hû yezûruhû fi'llahi illâ nâdâ münâdin mine's-semâi: En tıbte ve tâbet leke'l-cennetü. Ve-illâ kâle'llahu azze ve celle fî-melekûti arşihî:En tıbte ve tâbet leke'l-cennetü. Ve-illâ kâle'llahu azze ve celle fî-melekûti arşihî: Abdî zârenî ve-aleyye kırâhu ve len yerda li-veliyyihî bi-kiran dûne'l-cenneti.

Abdî zârenî ve-aleyye kırâhu ve len yerda li-veliyyihî bi-kiran dûne'l-cenneti.

Sadaka Resulullah. Fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Sadaka Resulullah. Fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Müjdeli bir hadîs-i şerîf, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Müjdeli bir hadîs-i şerîf, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Mâ min abdin etâ ehan le hû. "Hiç bir kul yoktur ki bir kardeşine gitti."

Mâ min abdin etâ ehan le hû. "Hiç bir kul yoktur ki bir kardeşine gitti."

Mesela ben kardeşime gittim. Bir kardeşine gitti.

Mesela ben kardeşime gittim. Bir kardeşine gitti.

Yezûruhû. "Onu ziyaret etmek maksadıyla gitti." Fi'llahi. "Allah rızası için."

Yezûruhû. "Onu ziyaret etmek maksadıyla gitti." Fi'llahi. "Allah rızası için."

Para için değil, menfaat için değil, dernek için değil.Para için değil, menfaat için değil, dernek için değil. "Eagleby'de ev aldık da onun parasını sen de ver, sen de katıl…" Öyle bir şey de değil."Eagleby'de ev aldık da onun parasını sen de ver, sen de katıl…" Öyle bir şey de değil. Gerçi onun için gitsek şahsî menfaat için gitmemiş oluyoruz, yine bir hizmet için ama hiç öyle bir şey değil.Gerçi onun için gitsek şahsî menfaat için gitmemiş oluyoruz, yine bir hizmet için ama hiç öyle bir şey değil. Fillah. Allah rızası için ziyaret. "Özledim şu kardeşimi." diye bir kardeşine gitmek.

Fillah. Allah rızası için ziyaret. "Özledim şu kardeşimi." diye bir kardeşine gitmek.

İllâ nâdâ münâdin mine's-semâi. "İlle gökten bir melek, bir münadi, bir seslenici bağırır."

İllâ nâdâ münâdin mine's-semâi. "İlle gökten bir melek, bir münadi, bir seslenici bağırır."

Gökten bağıran melektir, bir melek seslenir:

Gökten bağıran melektir, bir melek seslenir:

En tıbte. "Sen ne hoş insansın, ne iyi bir insansın, sen ne tatlı bir insansın."En tıbte. "Sen ne hoş insansın, ne iyi bir insansın, sen ne tatlı bir insansın." Ve tâbet leke'l-cennetü. "Cennet de sana ne hoş yaraşır, yakışır.Ve tâbet leke'l-cennetü. "Cennet de sana ne hoş yaraşır, yakışır. Ne hoşuna gider, ne iyi olur, ne uygun düşer!" diye seslenir.

Ne hoşuna gider, ne iyi olur, ne uygun düşer!" diye seslenir.

Ve-illâ kâle'llahu azze ve celle fî-melekûti arşihî.Ve-illâ kâle'llahu azze ve celle fî-melekûti arşihî. "Ve çok aziz ve çok celil olan Allah da mutlaka melekût âleminde yani görünmez yüce âlemde şöyle buyurur:""Ve çok aziz ve çok celil olan Allah da mutlaka melekût âleminde yani görünmez yüce âlemde şöyle buyurur:" Abdî zârenî. "Kulum beni ziyaret etti."

Abdî zârenî. "Kulum beni ziyaret etti."

Halbuki ben kime gittim?Halbuki ben kime gittim? Cenâb-ı Hak, çok aziz ve çok celil Allahu Teâlâ hazretleri ne buyurur?

Cenâb-ı Hak, çok aziz ve çok celil Allahu Teâlâ hazretleri ne buyurur?

"Kulum beni ziyarete gitti." der.

"Kulum beni ziyarete gitti." der.

Ve-aleyye kırâhu. "Bu ziyaretinin mükâfâtı da benim üzerime." der.

Ve-aleyye kırâhu. "Bu ziyaretinin mükâfâtı da benim üzerime." der.

"Kulum beni ziyaret etti, etmiş oldu.""Kulum beni ziyaret etti, etmiş oldu." Cenabı Hak, Allahu Teâlâ hazretleri öyle sayıyor.Cenabı Hak, Allahu Teâlâ hazretleri öyle sayıyor. Allah celle celâlüh; "Mükâfâtı da, misafire ev sahibinin mükâfâtı olur ya, mükâfâtı da benim üzerime." der.Allah celle celâlüh; "Mükâfâtı da, misafire ev sahibinin mükâfâtı olur ya, mükâfâtı da benim üzerime." der. Tabii Cenâb-ı Hakk'ın şanının yüceliğinden dolayı mükâfâtı da o şanına uygundur.Tabii Cenâb-ı Hakk'ın şanının yüceliğinden dolayı mükâfâtı da o şanına uygundur. Cenab-ı Hakk'ın şanına uygun bir mükâfât olacak demektir.

Cenab-ı Hakk'ın şanına uygun bir mükâfât olacak demektir.

Ben seni ziyarete gelsem ya da sen beni ziyarete gelsen; ama menfaat için değil sırf Allah rızası için!

Ben seni ziyarete gelsem ya da sen beni ziyarete gelsen; ama menfaat için değil sırf Allah rızası için!

Ve len yerda li-veliyyihî. "Ve Allah; dostuna razı olmaz, dostu için razı olmaz."Ve len yerda li-veliyyihî. "Ve Allah; dostuna razı olmaz, dostu için razı olmaz." Bi-kiran. "Bir bahşiş mükâfâta razı olmaz, küçük bir mükâfâta razı olmaz." Bi-kiran. "Bir bahşiş mükâfâta razı olmaz, küçük bir mükâfâta razı olmaz." Dûne'l-cenneti. "Cennetten aşağı bir mükâfâta razı olmaz."

Dûne'l-cenneti. "Cennetten aşağı bir mükâfâta razı olmaz."

Allah, dostuna mükâfât verdi mi -hani şanına göre mükâfât verir dedik ya- şanı da budur.Allah, dostuna mükâfât verdi mi -hani şanına göre mükâfât verir dedik ya- şanı da budur. Onun için şanına uygun olarak cenneti verir, demek.Onun için şanına uygun olarak cenneti verir, demek. Cennetten daha aşağı bir mükâfâta da ev sahibi ikramına da Cenâb-ı Hak razı olmaz.

Cennetten daha aşağı bir mükâfâta da ev sahibi ikramına da Cenâb-ı Hak razı olmaz.

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Ne yapacağız?

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Ne yapacağız?

Birbirimizi Allah rızası için çok çok ziyaret edeceğiz. Çünkü çok büyük mükâfât var.Birbirimizi Allah rızası için çok çok ziyaret edeceğiz. Çünkü çok büyük mükâfât var. Oyuncak değil, hayal değil, uydurma değil, temenni değil; hakikat!Oyuncak değil, hayal değil, uydurma değil, temenni değil; hakikat! İbn Abdilber, Hulvânî ve bir başka kaynak daha Enes radıyallahu anh'ten rivayet etmişler.İbn Abdilber, Hulvânî ve bir başka kaynak daha Enes radıyallahu anh'ten rivayet etmişler. Ayrıca bu hususta çok hadîs-i şerîf de var. Çok muteber kitaplarda bilgiler de var.

Ayrıca bu hususta çok hadîs-i şerîf de var. Çok muteber kitaplarda bilgiler de var.

Mü'min mü'mini sevecek. Mü'min mü'mine iyi kardeş olacak. Mü'min mü'mini ziyaret edecek.Mü'min mü'mini sevecek. Mü'min mü'mine iyi kardeş olacak. Mü'min mü'mini ziyaret edecek. İşte bizim yolumuz onun için güzel. Onun için Diyanet İşleri başkanı yanılıyor.İşte bizim yolumuz onun için güzel. Onun için Diyanet İşleri başkanı yanılıyor. Konuşmasında; "Tarikatlar fenadır, kötüdür, bozulmuştur, hepsi berbattır!.." diye Konuşmasında; "Tarikatlar fenadır, kötüdür, bozulmuştur, hepsi berbattır!.." diye bütün erbâb-ı tarikati, evliyâullahı karşısına alıyor. Savaş açmış, cepheyi genişletmiş.bütün erbâb-ı tarikati, evliyâullahı karşısına alıyor. Savaş açmış, cepheyi genişletmiş. Kime karşı cehpeyi genişletiyorsun? Kime karşı cehpeyi genişletiyorsun? Genişleteceksen gayrimüslimlerle ahbaplık edeceğine,Genişleteceksen gayrimüslimlerle ahbaplık edeceğine, toplantı yapacağına kâfirlere, müşriklere karşı genişlet!

toplantı yapacağına kâfirlere, müşriklere karşı genişlet!

Mü'minlerin en saygın ne kadar alimi çıkmışsa hep tasavvuf erbabı çıkmıştır.Mü'minlerin en saygın ne kadar alimi çıkmışsa hep tasavvuf erbabı çıkmıştır. Açsın tarih kitaplarını veyahut o açamazsa okuyamazsa göremezse ben sıralayayım.Açsın tarih kitaplarını veyahut o açamazsa okuyamazsa göremezse ben sıralayayım. Hangi büyük zât varsa en büyük alimdir, tasavvuf erbabıdır aynı zamanda! Hangi büyük zât varsa en büyük alimdir, tasavvuf erbabıdır aynı zamanda! İbrahim Hakkî-i Erzurûmî, Mârifetnâme sahibi. Abdülehad-i Nûrî, büyük evliyâullah.İbrahim Hakkî-i Erzurûmî, Mârifetnâme sahibi. Abdülehad-i Nûrî, büyük evliyâullah. Azîz Mahmûd-ı Hüdâî, büyük evliyâullah. Hacı Bayrâm-ı Velî… Bunların hepsi tarikat erbabı değil mi?

Azîz Mahmûd-ı Hüdâî, büyük evliyâullah. Hacı Bayrâm-ı Velî… Bunların hepsi tarikat erbabı değil mi?

Sen koca Diyanet İşleri başkanı olarak rüzgar şimdi o taraftan esiyor,Sen koca Diyanet İşleri başkanı olarak rüzgar şimdi o taraftan esiyor, diye tarikatların aleyhine veryansın etmeye utanmıyor musun?diye tarikatların aleyhine veryansın etmeye utanmıyor musun? Hacı Bayrâm-ı Velî, Yunus Emre, Emir Sultan… Hacı Bayrâm-ı Velî, Yunus Emre, Emir Sultan… Daha kimleri sayayım; tarihimizin baş tacı, medâr-ı iftihârımız ne kadar büyük insan varsa [erbâb-I tasavvuf]!

Daha kimleri sayayım; tarihimizin baş tacı, medâr-ı iftihârımız ne kadar büyük insan varsa [erbâb-I tasavvuf]!

Say, bir tane bir isim söyle!

Eşrefoğlu Rûmî, Kâdirî şeyhi.
Say, bir tane bir isim söyle!

Eşrefoğlu Rûmî, Kâdirî şeyhi.
Hacı Bayrâm-ı Velî, Bayramiye tarikatının pîri.Hacı Bayrâm-ı Velî, Bayramiye tarikatının pîri. Azîz Mahmûd-ı Hüdâî, büyük tarikat piri, Padişah kendisine beyat etmiş, tâbi olmuş.Azîz Mahmûd-ı Hüdâî, büyük tarikat piri, Padişah kendisine beyat etmiş, tâbi olmuş. İbrahim Hakkî-i Erzurûmî. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî… İbrahim Hakkî-i Erzurûmî. Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî… Hem edebiyatta hem ilimde hem güzel ahlâkta hem şiirde her yönden Hem edebiyatta hem ilimde hem güzel ahlâkta hem şiirde her yönden en yüksek makamı almış insanlar tarikat erbabı değil mi? en yüksek makamı almış insanlar tarikat erbabı değil mi? Ne diye çatıyorsun şimdi rüzgar oradan esiyor diye be şaşkın adam!Ne diye çatıyorsun şimdi rüzgar oradan esiyor diye be şaşkın adam! Sağını solunu, önünü arkasını şaşırmış adam!Sağını solunu, önünü arkasını şaşırmış adam! Gerçekleri görmez misin, yoksa gördüğün halde inadına mı böyle yaparsın? Cepheyi genişletmiş.Gerçekleri görmez misin, yoksa gördüğün halde inadına mı böyle yaparsın? Cepheyi genişletmiş. Tarikatçılara da veryansın ediyormuş.

Tarikatçılara da veryansın ediyormuş.

Peki sen yahudilerle hıristiyanlarla diyaloglara, birliklere beraberliklere,Peki sen yahudilerle hıristiyanlarla diyaloglara, birliklere beraberliklere, dostluklara girip sarılıp dolaşıyorsun, gayrimüslimlere o kadar müsamaha gösteriyorsun dadostluklara girip sarılıp dolaşıyorsun, gayrimüslimlere o kadar müsamaha gösteriyorsun da bu müslümanların, bunların hepsi mi senden cahil?bu müslümanların, bunların hepsi mi senden cahil? Sen Diyanet İşleri başkanısın, alim sensin de Abdulkâdir-i Geylânî mi cahil senden! Fesubhanallah!Sen Diyanet İşleri başkanısın, alim sensin de Abdulkâdir-i Geylânî mi cahil senden! Fesubhanallah! Bahaddîn-i Nakşibend hazretleri mi cahil? Şahâbeddîn-i Sühreverdî hazretleri mi cahil?Bahaddîn-i Nakşibend hazretleri mi cahil? Şahâbeddîn-i Sühreverdî hazretleri mi cahil? Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretlerinin eserlerini okuyup da anlayabilir misin?Mevlânâ Celâleddîn-i Rûmî hazretlerinin eserlerini okuyup da anlayabilir misin? Söylediği sözlerin mânasını, ona sorulan sorulara verilen cevapların derinliğini kavrayabilir misin sen?Söylediği sözlerin mânasını, ona sorulan sorulara verilen cevapların derinliğini kavrayabilir misin sen? Yunus Emre mi cahil? Eşrefoğlu Rûmî mi cahil? Azîz Mahmûd-ı Hüdâî'nin eserlerini okudun mu?Yunus Emre mi cahil? Eşrefoğlu Rûmî mi cahil? Azîz Mahmûd-ı Hüdâî'nin eserlerini okudun mu? Abdülehad-i Nûrî hazretlerinin eserlerini okudun mu?Abdülehad-i Nûrî hazretlerinin eserlerini okudun mu? İstanbul'un neresine adımını atsan karşında bir mübarek evliyâullah, kerâmetleri gün yüzüne çıkmış.

İstanbul'un neresine adımını atsan karşında bir mübarek evliyâullah, kerâmetleri gün yüzüne çıkmış.

Kerâmet ne demek?

Allah'ın ikramı demek.

Allah niye ikram ediyor?

Kerâmet ne demek?

Allah'ın ikramı demek.

Allah niye ikram ediyor?

Güzel huylu olduğundan, sevdiğinden!Güzel huylu olduğundan, sevdiğinden! Sen Allah'ın sevgili kullarına niye böyle taş atarsın be Diyanet İşleri başkanı?Sen Allah'ın sevgili kullarına niye böyle taş atarsın be Diyanet İşleri başkanı? Sen hıyanet işleri başkanı mısın? Şu içki içenler meyhanelerde duruyor, bir şey demiyorsun.Sen hıyanet işleri başkanı mısın? Şu içki içenler meyhanelerde duruyor, bir şey demiyorsun. Kötü ev çalıştıranlar orada duruyor, bir şey demiyorsun.Kötü ev çalıştıranlar orada duruyor, bir şey demiyorsun. Devlet onlara polis tahsis ediyor, koruma veriyor, bir şey demiyorsun.Devlet onlara polis tahsis ediyor, koruma veriyor, bir şey demiyorsun. Gayrimüslimler Türkiye'yi hıristiyanlaştırmak için çalışıyor, radyo istasyonları kuruyor…Gayrimüslimler Türkiye'yi hıristiyanlaştırmak için çalışıyor, radyo istasyonları kuruyor… Diyanet suspus, bir şey demiyor!

Diyanet suspus, bir şey demiyor!

Sonra sen insanları birleştirici misin suçlayıp ayırıcı mısın?Sonra sen insanları birleştirici misin suçlayıp ayırıcı mısın? Sen doktor musun doçent misin profesör müsün?

Ben profesörüm. İlâhiyat profesörüyüm.
Sen doktor musun doçent misin profesör müsün?

Ben profesörüm. İlâhiyat profesörüyüm.
Senden önce o makama geçmiş olan Said Yazıcıoğlu da bir profesördü.Senden önce o makama geçmiş olan Said Yazıcıoğlu da bir profesördü. Onların hepsinden allâme sen misin? Tarikatlara karşı cephe açmış da aç kurtlar gibi saldırmış.Onların hepsinden allâme sen misin? Tarikatlara karşı cephe açmış da aç kurtlar gibi saldırmış. Fesubhanallah!

Fesubhanallah!

Onun için bizim yolumuz en güzel, çünkü kardeşlik yolu!

Bazı insanlar tarikatlara düşman!

Onun için bizim yolumuz en güzel, çünkü kardeşlik yolu!

Bazı insanlar tarikatlara düşman!

Neden?

Kuyruk acısı olduğundan, o muhabbeti yenemediğinden!

Neden?

Kuyruk acısı olduğundan, o muhabbeti yenemediğinden!

"Efendim din hiç kimsenin tanrılaştırılmasına izin vermez…"

Kim tanrılaştırıyor, kimi tanrılaştırıyor?
"Efendim din hiç kimsenin tanrılaştırılmasına izin vermez…"

Kim tanrılaştırıyor, kimi tanrılaştırıyor?
Tarikat, tasavvuf müride lâ ilâhe illallah'ı derinliğine öğretiyor. Şeyhi tanrılaştırıyor mu?

Tarikat, tasavvuf müride lâ ilâhe illallah'ı derinliğine öğretiyor. Şeyhi tanrılaştırıyor mu?

"Şeyhler müridlerinin mallarını yerler."

"Şeyhler müridlerinin mallarını yerler."

Allah rızası için söyleyin, bizim de adımız şeyhe çıkmış, hanginizin malını yedik de bitirdik yahu?Allah rızası için söyleyin, bizim de adımız şeyhe çıkmış, hanginizin malını yedik de bitirdik yahu? Kime ne zararımız oldu? Hayali bir düşmana Don Kişotvârî, hayali bir hücum!

Kime ne zararımız oldu? Hayali bir düşmana Don Kişotvârî, hayali bir hücum!

"Zaten bozulmuşlar da kapanmışlarda…"

"Zaten bozulmuşlar da kapanmışlarda…"

Sen tarikatların kapatılmasına sırtını dayayarak bir yerlere yağ çekiyorsun,Sen tarikatların kapatılmasına sırtını dayayarak bir yerlere yağ çekiyorsun, çirkin bir iş yapıyorsun, terbiyesizce, yanlış bir iş yapıyorsun!

Geçen gün okuduk.
çirkin bir iş yapıyorsun, terbiyesizce, yanlış bir iş yapıyorsun!

Geçen gün okuduk.
Sultana giden alimin, cehennemde o ne türlü azaba uğrayacaksa o azapların hepsine ortak olduğunu okuduk.

Sultana giden alimin, cehennemde o ne türlü azaba uğrayacaksa o azapların hepsine ortak olduğunu okuduk.

Peygamber Efendimiz müslüman müslümanı sevsin diye buyuruyor.

Peygamber Efendimiz müslüman müslümanı sevsin diye buyuruyor.

Tarikat insana ne öğretiyor?

1.Mârifetullahı öğretiyor, Allah bilgisini öğretiyor.
Tarikat insana ne öğretiyor?

1.Mârifetullahı öğretiyor, Allah bilgisini öğretiyor.
Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah.

Lâ ilâhe illallah Muhammedün Resûlullah.

2.Güzel ahlâkı öğretiyor. Diyanet olarak sen güzel ahlâkı öğretebiliyor musun?2.Güzel ahlâkı öğretiyor. Diyanet olarak sen güzel ahlâkı öğretebiliyor musun? Kime öğretmişsin şimdiye kadar? Kime öğretmişsin şimdiye kadar? Sen bir kere kendi personelini derle topla, ilk önce onlara nasihat et de din için güzel çalışsınlar.Sen bir kere kendi personelini derle topla, ilk önce onlara nasihat et de din için güzel çalışsınlar. 120 bin din adamı doğru düzgün çalışsa ne olur memleket?120 bin din adamı doğru düzgün çalışsa ne olur memleket? Gül gülistan olur.Gül gülistan olur. Başka hiç kötü yerlere kötü kulüplere, barlara, pavyonlara insan gitmez yahu güzel çalışsalar.Başka hiç kötü yerlere kötü kulüplere, barlara, pavyonlara insan gitmez yahu güzel çalışsalar. Sen kendi personelini evir çevir.

Sen kendi personelini evir çevir.

Güzel ahlâkı öğretiyor. Marifetullahı öğretiyor. Nefsini terbiye etmeyi öğretiyor…

Güzel ahlâkı öğretiyor. Marifetullahı öğretiyor. Nefsini terbiye etmeyi öğretiyor…

Bir de arkasından şiir, şiir gibi söylemiş:

Bir de arkasından şiir, şiir gibi söylemiş:

"Tarikat şöyleydi böyle oldu. Bilmem ne idi böyle oldu, bilmem ne idi böyle oldu…"

"Tarikat şöyleydi böyle oldu. Bilmem ne idi böyle oldu, bilmem ne idi böyle oldu…"

Diyanet İşleri başkanları da evliyâullahtı böyle oldu, eşkiyâullah oldu! Şimdi sen de bunu hak ettin!

Diyanet İşleri başkanları da evliyâullahtı böyle oldu, eşkiyâullah oldu! Şimdi sen de bunu hak ettin!

Sonra bir zümreyi kökünden kötüleyeceğine "Ama iyileri de vardır." desene erkeksen!Sonra bir zümreyi kökünden kötüleyeceğine "Ama iyileri de vardır." desene erkeksen! Onu demiyor. Hepsini kötülüyor.Onu demiyor. Hepsini kötülüyor. Çünkü rejim, tarikatlara kanun koymuş kapatmış ya, onun arkasına sığınarak hepsi kötü, [diyor].Çünkü rejim, tarikatlara kanun koymuş kapatmış ya, onun arkasına sığınarak hepsi kötü, [diyor]. Hepsi kötü olur mu?Hepsi kötü olur mu? En beğenmediğin şeylerin içinde bile, viranelerde mücevherler çıkıyor, hazineler çıkıyor.En beğenmediğin şeylerin içinde bile, viranelerde mücevherler çıkıyor, hazineler çıkıyor. Çamurların arasında cevher oluyor. Sen herkesi nasıl kötülersin?Çamurların arasında cevher oluyor. Sen herkesi nasıl kötülersin? Peygamber Efendimiz; "Kalbini mi yardın?" diyor.

Peygamber Efendimiz; "Kalbini mi yardın?" diyor.

Yâ Resûlallah, benimle çarpışıyordu.Yâ Resûlallah, benimle çarpışıyordu. Yere yatırdım, tam öldüreceğim sırada ölüm korkusundan lâ ilâhe illallah dedi. Ben de bastım öldürdüm."

Yere yatırdım, tam öldüreceğim sırada ölüm korkusundan lâ ilâhe illallah dedi. Ben de bastım öldürdüm."

"Kalbini yardın da niyetini mi anladın?"Kalbini yardın da niyetini mi anladın? Lâ ilâhe illallah, diyen bir insanı öldürdüğün için yarın Allah'ın huzurunda nasıl hesap vereceksin?Lâ ilâhe illallah, diyen bir insanı öldürdüğün için yarın Allah'ın huzurunda nasıl hesap vereceksin? Nasıl hesap vereceksin?" diyor.

Nasıl hesap vereceksin?" diyor.

Sen tarikat erbabı olan insanların kalplerini yardın,Sen tarikat erbabı olan insanların kalplerini yardın, hepsinin ahlâklarını da bildin de hepsinin kötü olduğunu anladın da tescil mi ettin?hepsinin ahlâklarını da bildin de hepsinin kötü olduğunu anladın da tescil mi ettin? Nereden tescil edilmiş?

Nereden tescil edilmiş?

Bir arkadaş Sabah gazetesinden bilgisayardan çekmiş, bana getirmiş.Bir arkadaş Sabah gazetesinden bilgisayardan çekmiş, bana getirmiş. Hayretler içinde kaldım. Herkes saldırıyor dine, imana, İslam'a!Hayretler içinde kaldım. Herkes saldırıyor dine, imana, İslam'a! Şimdi bunların başına bir de Diyanet İşleri başkanı geçti, o da saldırıyor. Fesubhanallah!Şimdi bunların başına bir de Diyanet İşleri başkanı geçti, o da saldırıyor. Fesubhanallah! Bak tasavvuf; İslam kardeşliğini öğretiyor, bu hadisleri uyguluyor. Bak biz hadis okuyoruz.

Bak tasavvuf; İslam kardeşliğini öğretiyor, bu hadisleri uyguluyor. Bak biz hadis okuyoruz.

"Efendim İslam'da en hakiki mürşit ilimdir."

Tabii ilimdir.
"Efendim İslam'da en hakiki mürşit ilimdir."

Tabii ilimdir.
Onun için en büyük alimler mutasavvıflar, en büyük mutasavvıflar alimler.Onun için en büyük alimler mutasavvıflar, en büyük mutasavvıflar alimler. Hem alim olduğu için mutasavvıf olmuş. Hem alim olduğu için mutasavvıf olmuş. Hem mutasavvıf olduğundan ilim yolunu seçmiş, o yolda güzel kitaplar yazmış.Hem mutasavvıf olduğundan ilim yolunu seçmiş, o yolda güzel kitaplar yazmış. Hadis ilmi, tefsir ilmi, fıkıh ilmi, kelam ilmi, ahlâk ilmi...Hadis ilmi, tefsir ilmi, fıkıh ilmi, kelam ilmi, ahlâk ilmi... Bütün güzel ilimlerin hepsinde onlar eser yazmışlar. Hayret ettim. Kıyamet alameti! Bütün güzel ilimlerin hepsinde onlar eser yazmışlar. Hayret ettim. Kıyamet alameti! Bu kadar çirkin bu kadar iğrenç! Bu kadar rejimin kurması ile bu kadar [hakkı kötüleyen]; hayret ettim ben. Bu kadar çirkin bu kadar iğrenç! Bu kadar rejimin kurması ile bu kadar [hakkı kötüleyen]; hayret ettim ben. İğrendim.

İğrendim.

Fe kâle Resûlullahi sallallahu aleyhi ve sellem:

Fe kâle Resûlullahi sallallahu aleyhi ve sellem:

Len yenfe'a hazerun min kaderin ve lâkinne'd-duâe yenfa'u mimmâ nezeleLen yenfe'a hazerun min kaderin ve lâkinne'd-duâe yenfa'u mimmâ nezele ve mimmâ lem yenzil fe'aleyküm bi'd-duâi ibâdallâhi.

ve mimmâ lem yenzil fe'aleyküm bi'd-duâi ibâdallâhi.

Ahmed b. Hanbel, Taberanî, İbn Abdilber ve Hakîm-i Tirmizî rahmetullahi aleyhim ecmainAhmed b. Hanbel, Taberanî, İbn Abdilber ve Hakîm-i Tirmizî rahmetullahi aleyhim ecmain Muaz radıyallah anh'ten rivayet eylemişler, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

Muaz radıyallah anh'ten rivayet eylemişler, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem şöyle buyuruyor:

Len yenfe'a hazerun min kaderin.Len yenfe'a hazerun min kaderin. "Allah'ın mukadderâtına, alın yazısına, kaderin cilvesine, hükmüne; çekinmek, korkmak fayda vermez."

"Allah'ın mukadderâtına, alın yazısına, kaderin cilvesine, hükmüne; çekinmek, korkmak fayda vermez."

Allah'ın kaderi hükmü neyse korksan da korkmasan da kaçsan da kaçmasan daAllah'ın kaderi hükmü neyse korksan da korkmasan da kaçsan da kaçmasan da çekinsen de çekinmesen de vukû bulur. Korkunun faydası yok.

çekinsen de çekinmesen de vukû bulur. Korkunun faydası yok.

Ve lâkinne'd-duâe yenfa'u. "Fakat dua etmek fayda verir." Ve lâkinne'd-duâe yenfa'u. "Fakat dua etmek fayda verir." Mimmâ nezele ve mimmâ lem yenzil. Mimmâ nezele ve mimmâ lem yenzil. "Kaderin hükmünü kaldırmağa da henüz daha gelmemiş,"Kaderin hükmünü kaldırmağa da henüz daha gelmemiş, gelmekte olan mukadderâtın gelmeyip değişmesine de dua fayda verir."

gelmekte olan mukadderâtın gelmeyip değişmesine de dua fayda verir."

Korkunun faydası yok ama duanın faydası var. Buradan o anlaşılıyor: Allah'a ilticâ etmek.Korkunun faydası yok ama duanın faydası var. Buradan o anlaşılıyor: Allah'a ilticâ etmek. Çünkü kaderi takdir eyleyen Allahu Teâlâ hazretleridir.Çünkü kaderi takdir eyleyen Allahu Teâlâ hazretleridir. Duayı kabul eyleyen Allahu Teâlâ hazretleridir. Her şey O'nun elindedir.

Duayı kabul eyleyen Allahu Teâlâ hazretleridir. Her şey O'nun elindedir.

Bi-yedihi'l-mülkü ve hüve 'alâ külli şeyin kadîrun. "Hüküm O'nundur. Mülk O'nundur. Her şeye kâdirdir."

Bi-yedihi'l-mülkü ve hüve 'alâ külli şeyin kadîrun. "Hüküm O'nundur. Mülk O'nundur. Her şeye kâdirdir."

Kulunun duasını kabul ediverir. Üzüntüsünü gideriverir, belasını kaldırıverir.Kulunun duasını kabul ediverir. Üzüntüsünü gideriverir, belasını kaldırıverir. Fitneyi başından def ediverir. Hastalığı iyileştiriverir. Muradına erdiriverir.

Neden?

Fitneyi başından def ediverir. Hastalığı iyileştiriverir. Muradına erdiriverir.

Neden?

Mukadderât, hüküm, her şey Allah'ın elinde olduğundan!

Mukadderât, hüküm, her şey Allah'ın elinde olduğundan!

Fealeyküm bi'd-duâ. "Binaenaleyh size duayı tavsiye ederim, duaya sarılın!"Fealeyküm bi'd-duâ. "Binaenaleyh size duayı tavsiye ederim, duaya sarılın!" İbadallâh. "Ey Allah'ın kulları!"

Dua edin be mübarek kullar, dua edin, çünkü duanın faydası var.

İbadallâh. "Ey Allah'ın kulları!"

Dua edin be mübarek kullar, dua edin, çünkü duanın faydası var.

Onun için müslümanın duanın önemini unutmaması gerekir. Duanın kıymetini bilmesi gerekir.Onun için müslümanın duanın önemini unutmaması gerekir. Duanın kıymetini bilmesi gerekir. Duanın tesirini çok iyi idrak etmesi gerekir. Dua ile neler olur neler olur! Duanın tesirini çok iyi idrak etmesi gerekir. Dua ile neler olur neler olur! 5 sene 10 sene 15 sene çocuğu olmayan insanlar var. Olmuyor. Doktor doktor geziyorlar.5 sene 10 sene 15 sene çocuğu olmayan insanlar var. Olmuyor. Doktor doktor geziyorlar. Amerika'ya gidiyorlar, Avrupa'ya gidiyorlar, tedavi görüyorlar. Olmuyor.Amerika'ya gidiyorlar, Avrupa'ya gidiyorlar, tedavi görüyorlar. Olmuyor. Ne kadar çırpınsanız olmayacağını anladınız mı? Anladık. Başlıyorlar hocaları gezmeye. Ne kadar çırpınsanız olmayacağını anladınız mı? Anladık. Başlıyorlar hocaları gezmeye. Ben hayret ediyorum. Felsefeci hoca, profesör adam. Çocuğu olmamış. Bana gelmiş, diyor ki;

Ben hayret ediyorum. Felsefeci hoca, profesör adam. Çocuğu olmamış. Bana gelmiş, diyor ki;

"Yahu Esadcığım. Çocuğumuz olmuyor. Şöyle ağzı dualı bildiğin bir hoca var mı?"

"Yahu Esadcığım. Çocuğumuz olmuyor. Şöyle ağzı dualı bildiğin bir hoca var mı?"

Hayret ediyorum, üniversite hocası. Böyle gelmez bu ya, gelmezdi ya; ama doktor doktor dolaştı.Hayret ediyorum, üniversite hocası. Böyle gelmez bu ya, gelmezdi ya; ama doktor doktor dolaştı. Bütün kapılar yüzüne kapandı. Anladı ki inadın faydası yok. Bütün kapılar yüzüne kapandı. Anladı ki inadın faydası yok. Tıbbın iflas ettiğini görsün, bütün dünyevî tedbirlerin bittiğini anlasın diyeTıbbın iflas ettiğini görsün, bütün dünyevî tedbirlerin bittiğini anlasın diye Cenâb-ı Hak hepsini anlattırıyor. Anladı mı? Anladı. Hadi bakalım.Cenâb-ı Hak hepsini anlattırıyor. Anladı mı? Anladı. Hadi bakalım. Allah'ın ağzı dualı bir kuluna, yaşlı mübarek bir zâta gidiyor. Dua ediyor.Allah'ın ağzı dualı bir kuluna, yaşlı mübarek bir zâta gidiyor. Dua ediyor. Allah nurtopu gibi bir evlat veriyor. O kadar seneden sonra!Allah nurtopu gibi bir evlat veriyor. O kadar seneden sonra! Sevinçlerinden havalarda uçuyorlar, havalarda geziyorlar.

Neden?

Sevinçlerinden havalarda uçuyorlar, havalarda geziyorlar.

Neden?

Hiçbir çare fayda vermedi ama işte çocukları oldu.Hiçbir çare fayda vermedi ama işte çocukları oldu. Artık neredeyse sandıklara koyacaklar, jelatinlere saracaklar, kimseye baktırmayacaklar. Baktırmıyorlar.Artık neredeyse sandıklara koyacaklar, jelatinlere saracaklar, kimseye baktırmayacaklar. Baktırmıyorlar. Nazar değer diye korkularından çocuğunu göstermiyor. Nazar değer diye korkularından çocuğunu göstermiyor. Gelen misafire çocuğunu göstermiyor, ödü patlıyor. Dua fayda eder.

Gelen misafire çocuğunu göstermiyor, ödü patlıyor. Dua fayda eder.

Muhterem kardeşlerim!

Dua fayda eder.
Muhterem kardeşlerim!

Dua fayda eder.
Şimdi bunun çok misallerini siz de görmüşsünüzdür biz de görmüşüzdür.Şimdi bunun çok misallerini siz de görmüşsünüzdür biz de görmüşüzdür. Bunun elle tutulur misalleri vardır. Bunun elle tutulur misalleri vardır. "Tamam, gerçekten öyle yahu…" diye hiç inkâra olmayacak şekilde insanın anladığı misalleri vardır."Tamam, gerçekten öyle yahu…" diye hiç inkâra olmayacak şekilde insanın anladığı misalleri vardır. Siz aklınızdan o misalleri bulun, bilin, hatırlayın. Siz aklınızdan o misalleri bulun, bilin, hatırlayın. Ben de çok misal biliyorum ama bazılarını da işin [sırrı] kaçar diye söylemek istemiyorum.Ben de çok misal biliyorum ama bazılarını da işin [sırrı] kaçar diye söylemek istemiyorum. Söylemek de istemiyorum. Ama bu böyle oluyor.

Mübarek İbrahim Hakkî-i Erzurûmî çok güzel söylemiştir:

Söylemek de istemiyorum. Ama bu böyle oluyor.

Mübarek İbrahim Hakkî-i Erzurûmî çok güzel söylemiştir:

Nâçar olıcak yerde

Nâçar ne demek?

Çaresiz.

Nâçar olıcak yerde

Nâçar ne demek?

Çaresiz.

Nâçar olıcak yerde

Nâçar olıcak yerde

Nâgah açıla perde

Nâgah açıla perde

"Birdenbire perde açılır. Çaresiz kalınan yerde Cenâb-ı Hak birdenbire perdeyi açar."

"Birdenbire perde açılır. Çaresiz kalınan yerde Cenâb-ı Hak birdenbire perdeyi açar."

Nâçar olıcak yerde

Nâgah açar ol perde

Derman irürol derde

Nâçar olıcak yerde

Nâgah açar ol perde

Derman irürol derde

"Kulun derdine dermanı yetiştirir. Perdeyi açar, kulun derdine dermanı eriştirir."

"Kulun derdine dermanı yetiştirir. Perdeyi açar, kulun derdine dermanı eriştirir."

Nâçar olıcak yerde

Nâgah açar ol perde

Nâçar olıcak yerde

Nâgah açar ol perde

Derman irür ol derde

Mevlâ görelim neyler

Neylerse güzel eyler

Derman irür ol derde

Mevlâ görelim neyler

Neylerse güzel eyler

Hep takdir O'nun elindedir.Hep takdir O'nun elindedir. Aklı olan, zevki olan, ilmi, zekâsı olan, kârını zararını ayırt edebilecek mantığı olan Allah'a sarılır.Aklı olan, zevki olan, ilmi, zekâsı olan, kârını zararını ayırt edebilecek mantığı olan Allah'a sarılır. Allah'a sarılanı kimse mağlup edemez, hiç kimse mağlup edemez.

Allah'a sarılanı kimse mağlup edemez, hiç kimse mağlup edemez.

Mâ min 'abdin yüznibu zenben fe-yetevadda'u fe-yuhsinu't-tuhûra Mâ min 'abdin yüznibu zenben fe-yetevadda'u fe-yuhsinu't-tuhûra sümme yekûmu fe-yusallî rek'ateyni sümme yestağfirullâhe li-zâlike'z-zenbi illâ ğufira le-hû.

sümme yekûmu fe-yusallî rek'ateyni sümme yestağfirullâhe li-zâlike'z-zenbi illâ ğufira le-hû.

İmam Ahmed b. Hanbel, Ebû Davud, Tirmizî, Neseî, İbn Mâce, Tahâvî, İbni Abdilber, Dârekutnî…İmam Ahmed b. Hanbel, Ebû Davud, Tirmizî, Neseî, İbn Mâce, Tahâvî, İbni Abdilber, Dârekutnî… daha başka birçok kaynak Bezzâz Ebû Bekir hazretlerinden rivayet etmişler.daha başka birçok kaynak Bezzâz Ebû Bekir hazretlerinden rivayet etmişler. Artık Ebû Bekr-i Sıddîk mı hangi Ebû Bekir; radıyallah anh, hepsinden Allah razı olsun.

Artık Ebû Bekr-i Sıddîk mı hangi Ebû Bekir; radıyallah anh, hepsinden Allah razı olsun.

Peygamber Efendimiz yine bir müjdeli hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

Peygamber Efendimiz yine bir müjdeli hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

Mâ min 'abdin yüznibu zenben. "Kullardan hiçbir kul yok ki bir günah işlemiş, sonra pişman olmuş."Mâ min 'abdin yüznibu zenben. "Kullardan hiçbir kul yok ki bir günah işlemiş, sonra pişman olmuş." Fe-yetevadda'u. "Bu pişmanlığından dolayı abdest alıyor." Fe-yuhsinu't-tuhûra. "Abdestini güzelce alıyor."

Fe-yetevadda'u. "Bu pişmanlığından dolayı abdest alıyor." Fe-yuhsinu't-tuhûra. "Abdestini güzelce alıyor."

Dualarıyla, her tarafını iyice yıkıyarak hoş bir abdest alıyor.

Dualarıyla, her tarafını iyice yıkıyarak hoş bir abdest alıyor.

Sümme yekûmu. "Sonra kalkıyor." Fe-yusallî rek'ateyni. "İki rekât namaz kılıyor."Sümme yekûmu. "Sonra kalkıyor." Fe-yusallî rek'ateyni. "İki rekât namaz kılıyor." Sümme yestağfirullâhe li-zâlike'z-zenbi. "Sonra bu günahına tevbe ediyor."

Sümme yestağfirullâhe li-zâlike'z-zenbi. "Sonra bu günahına tevbe ediyor."

"Yâ Rabbi! Beni afv u mağfiret eyle. Ben günah işledim, hatalıyım suçluyum. Huzuruna geldim."Yâ Rabbi! Beni afv u mağfiret eyle. Ben günah işledim, hatalıyım suçluyum. Huzuruna geldim. Yıkandım. Namaz kıldım. Secde ettim. Beni affet Allah'ım..." diyor.

Yıkandım. Namaz kıldım. Secde ettim. Beni affet Allah'ım..." diyor.

İllâ ğufira le hû. "İlle günahı affolunur."

Allah günahını affeder.
İllâ ğufira le hû. "İlle günahı affolunur."

Allah günahını affeder.
Hangi kul böyle yapar, yapar yapmaz Allah onu mağfiret eder. Hangi kul böyle yapar, yapar yapmaz Allah onu mağfiret eder. Demek ki Cenâb-ı Hak, pişman olan kulunu affediyor. Ama pişmanlığın âdâbı neymiş? Demek ki Cenâb-ı Hak, pişman olan kulunu affediyor. Ama pişmanlığın âdâbı neymiş? Abdest alacakmış, namaz kılacakmış, ondan sonra tevbe ve istiğfar edecekmiş.

Abdest alacakmış, namaz kılacakmış, ondan sonra tevbe ve istiğfar edecekmiş.

Ebû Umâme hazretlerinden bir müjdeli hadis:

Ebû Umâme hazretlerinden bir müjdeli hadis:

Peygamber Efendimiz ne diyor?

Peygamber Efendimiz ne diyor?

Ebû Umâme hazretlerinin rivayet ettiğine göre Taberanî'de, İbn Asâkir'de, Ebû Nasır'da var.

Ebû Umâme hazretlerinin rivayet ettiğine göre Taberanî'de, İbn Asâkir'de, Ebû Nasır'da var.

Mâ min 'abdin yedhulu'l-cennete. "Hiçbir kul yoktur kiMâ min 'abdin yedhulu'l-cennete. "Hiçbir kul yoktur ki cennete girdi, cennete girer."

Ondan sonar;

İllâ ve yeclisu inde re'sihî. "Başucuna oturur."
cennete girdi, cennete girer."

Ondan sonar;

İllâ ve yeclisu inde re'sihî. "Başucuna oturur."
Ve inde ricleyhi. "İki ayağının yanına oturur."Ve inde ricleyhi. "İki ayağının yanına oturur." Nisâün mine'l-hûrî'l'ini.Nisâün mine'l-hûrî'l'ini. "Cennette hûri kızlarından, hûrilînden iki tanesi birisi ayak ucuna biri baş ucuna oturur."

İsterseniz yarın devam edeyim. Burada keselim, yarın devam edelim. Sonra ne olur, yarına kadar tahmin edin, ondan sonra ben yarın okuyayım. Hadi okuyalım.

"Cennette hûri kızlarından, hûrilînden iki tanesi birisi ayak ucuna biri baş ucuna oturur."

İsterseniz yarın devam edeyim. Burada keselim, yarın devam edelim. Sonra ne olur, yarına kadar tahmin edin, ondan sonra ben yarın okuyayım. Hadi okuyalım.

Tuğannînehû. "Ona musikîyle makamla okurlar."

Tuğannînehû. "Ona musikîyle makamla okurlar."

"Şarkı" diyeceğim ama şarkı Türkçe'de belirli âşıkâne şeylere ait oluyor."Şarkı" diyeceğim ama şarkı Türkçe'de belirli âşıkâne şeylere ait oluyor. Bu öyle değil. Musiki nağmeleri çalarlar, okurlar.

Nasıl?

Bu öyle değil. Musiki nağmeleri çalarlar, okurlar.

Nasıl?

Bi-ahseni savtin. "En güzel sesle; en hoş, en tatlı sesle bu iki hûri kızı bir şeyler okurlar."Bi-ahseni savtin. "En güzel sesle; en hoş, en tatlı sesle bu iki hûri kızı bir şeyler okurlar." Semiahû'l-cinnü ve'l-insü. "Cinler ve insanlar bu güzel nağmeleri işitir."Semiahû'l-cinnü ve'l-insü. "Cinler ve insanlar bu güzel nağmeleri işitir." Ve-leyse bi-mezâmîri'ş-şeytâni. "Bunların okuduğu, şeytanın çalgılarından değil."

Ve-leyse bi-mezâmîri'ş-şeytâni. "Bunların okuduğu, şeytanın çalgılarından değil."

Şimdiki çalgılar sazlar gibi değil.

Şimdiki çalgılar sazlar gibi değil.

Ve-lâkin bi-tahmîdillâhi ve-takdîsihî.Ve-lâkin bi-tahmîdillâhi ve-takdîsihî. "Hûri kızları, Cenâb-ı Hakk'a hamd ü senâ etmek "Hûri kızları, Cenâb-ı Hakk'a hamd ü senâ etmek ve O'nu övüp yüceltmekle ilgili sözlerden çok tatlı, çok zevkli şeyler okurlar."

ve O'nu övüp yüceltmekle ilgili sözlerden çok tatlı, çok zevkli şeyler okurlar."

Allahu Teâlâ hazretleri bunları bize göstersin.Allahu Teâlâ hazretleri bunları bize göstersin. Gözlerimize göstersin, kulaklarımıza duyursun, bu nimetlere cümlemizi erdirsin.Gözlerimize göstersin, kulaklarımıza duyursun, bu nimetlere cümlemizi erdirsin. Allah hepinizden razı olsun, hepinizi cennetine soksun. Derleyip toplayıp hepinizi cennetine dıkıvirsin.

Allah hepinizden razı olsun, hepinizi cennetine soksun. Derleyip toplayıp hepinizi cennetine dıkıvirsin.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi, sevdiği güzel ibadetleri sevdiği şekilde yapmaya muvaffak eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi, sevdiği güzel ibadetleri sevdiği şekilde yapmaya muvaffak eylesin. Sevapları kazandırsın, mükâfâtları versin. Dünyada âhirette aziz ve bahtiyar eylesin.

Sevapları kazandırsın, mükâfâtları versin. Dünyada âhirette aziz ve bahtiyar eylesin.

el-Fâtiha!

el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2