Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Tasavvuf

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

2 Recep 1416 / 25.11.1995
Alanya/ Antalya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbimiz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın, yurt içinde veya yurt dışında gerçekleştirilen Aile Eğitim Kamplarındaki konuşmalarından oluşmaktadır.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbi'l-âlemin.el-Hamdülillahi rabbi'l-âlemin. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve men tebi'ahû bi ihsânin ilâ yevmi'd-din. Aziz ve muhterem hanımefendiler! Ve men tebi'ahû bi ihsânin ilâ yevmi'd-din.

Aziz ve muhterem hanımefendiler!

Hiç şüphe duymadan kesin olarak biliyoruz ki yaşamımızın, hayatımızın gayesi Allah'ın rızasını kazanmaktır.Hiç şüphe duymadan kesin olarak biliyoruz ki yaşamımızın, hayatımızın gayesi Allah'ın rızasını kazanmaktır. Bu dünyaya imtihan için geldiğimizi biliyoruz. Bu dünyaya imtihan için geldiğimizi biliyoruz. İmtihanı kazandığımız, kazanacak şekilde hareket ettiğimiz takdirde Allah'ınİmtihanı kazandığımız, kazanacak şekilde hareket ettiğimiz takdirde Allah'ın sevgili kulu olacağımızı biliyoruz. Allah'a itaat edersek, emirlerini tutar yasaklarından kaçınırsaksevgili kulu olacağımızı biliyoruz. Allah'a itaat edersek, emirlerini tutar yasaklarından kaçınırsak Allah'ın lutfuna ereceğimizi, cennetiyle cemaliyle taltif olacağımızı biliyoruz.Allah'ın lutfuna ereceğimizi, cennetiyle cemaliyle taltif olacağımızı biliyoruz. Ana gaye, hiç tereddütsüz, Allah'ın rızasını kazanmaktır. Ana gaye, hiç tereddütsüz, Allah'ın rızasını kazanmaktır.

Biz bu sözü, bu gayeyi, ilâhî ente maksûdî ve rıdâke matlubî cümlesiyle ifade ediyoruz, onu söylüyoruz. Biz bu sözü, bu gayeyi, ilâhî ente maksûdî ve rıdâke matlubî cümlesiyle ifade ediyoruz, onu söylüyoruz. Bu sözler Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i kudsîsinde geçen cümlelerden alınmıştır,Bu sözler Peygamber Efendimiz'in bir hadîs-i kudsîsinde geçen cümlelerden alınmıştır, o cümlelerden dönüştürülmüş, öyle söylenmiş bir sözdür. Bizim gayemiz Allahu Teâlâ hazretleridir.o cümlelerden dönüştürülmüş, öyle söylenmiş bir sözdür. Bizim gayemiz Allahu Teâlâ hazretleridir. Maksudumuz, muradımız, arzumuz O'dur ve biz O'nun rızasını kazanmak istiyoruz. Maksudumuz, muradımız, arzumuz O'dur ve biz O'nun rızasını kazanmak istiyoruz. Her şeyde sadece bunu bilsek, sadece buna göre hareket etsek, her şey tamam olur, her şey biter. Her şeyde sadece bunu bilsek, sadece buna göre hareket etsek, her şey tamam olur, her şey biter.

Bu gayenin elde edilmesi, bu gayeye ulaşmak için insanın doğru yolda yürümesi lâzım. Bu gayenin elde edilmesi, bu gayeye ulaşmak için insanın doğru yolda yürümesi lâzım. Doğru yolda yürüyen insana "hidayet üzere gidiyor" deriz.Doğru yolda yürüyen insana "hidayet üzere gidiyor" deriz. Biz de Allah'tan onun için daima hidayet istiyoruz.Biz de Allah'tan onun için daima hidayet istiyoruz. Günde en aşağı 40 defa, namazların içinde okuduğumuz Fâtiha'ları sayarsak; Günde en aşağı 40 defa, namazların içinde okuduğumuz Fâtiha'ları sayarsak;

İhdina's-sırâta'l-müstakîm. diyoruz. "Yâ Rabbi! [bizi o sırât-ı müstakîme sevket, yönelt! O sırat-ı müstakîme sok!"] İhdina's-sırâta'l-müstakîm. diyoruz. "Yâ Rabbi! [bizi o sırât-ı müstakîme sevket, yönelt! O sırat-ı müstakîme sok!"]

Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerinde Kur'ân-ı Kerîm'in âyetlerinde Peygamber Efendimiz'e; İnneke lâ tehdî men ahbebte velâkinnallahe yehdî men yeşâü. buyurulmuş.Peygamber Efendimiz'e;

İnneke lâ tehdî men ahbebte velâkinnallahe yehdî men yeşâü. buyurulmuş.
Sadakallahu'l-azim. "Yâ Resûlüm, habibim, Muhammed-i Mustafâm, Sadakallahu'l-azim. "Yâ Resûlüm, habibim, Muhammed-i Mustafâm, Sen istesen de istediğini doğru yola hidayet edemezsin, sevk edemezsin, çekemezsin;Sen istesen de istediğini doğru yola hidayet edemezsin, sevk edemezsin, çekemezsin; Allah çekerse çeker." Allah istemezse olmaz hidayet, ancak Allah'ın istemesiye olur." Allah çekerse çeker." Allah istemezse olmaz hidayet, ancak Allah'ın istemesiye olur."

Demek ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz istese bile olmayabiliyor.Demek ki Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz istese bile olmayabiliyor. Misal; Peygamber Efendimiz kendisini küçükken beslemiş olan amcası Ebû Talib'e karşıMisal; Peygamber Efendimiz kendisini küçükken beslemiş olan amcası Ebû Talib'e karşı minnettarlık hisleri duyuyordu, baba gibi kendisine baktı, korudu diye onu seviyordu.minnettarlık hisleri duyuyordu, baba gibi kendisine baktı, korudu diye onu seviyordu. Kendisi peygamber olduğu zaman önüne gerildi, müşrikleri karşıladı,Kendisi peygamber olduğu zaman önüne gerildi, müşrikleri karşıladı, yeğenini müdafaa etti diye seviyordu.yeğenini müdafaa etti diye seviyordu. Onun için, onun vefat edecegi zaman yanına yanaştı ve dedi ki; Onun için, onun vefat edecegi zaman yanına yanaştı ve dedi ki;

Amcacığım, ne olur ağzından şu kelimeler çıkıversin;Amcacığım, ne olur ağzından şu kelimeler çıkıversin; eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhû ve rasûluhu deyiver amcacığım,eşhedü enlâ ilâhe illallah ve eşhedü enne muhammeden abduhû ve rasûluhu deyiver amcacığım, ben[im] de sana şefaate yüzüm olsun, imkanım olsun, ben de o fırsatı bulabileyim dedi ama o, ben[im] de sana şefaate yüzüm olsun, imkanım olsun, ben de o fırsatı bulabileyim dedi ama o, o sözü söylemeyince olmadı. Demek ki amcasının hidayete ermesini istedi ama olmadı. o sözü söylemeyince olmadı. Demek ki amcasının hidayete ermesini istedi ama olmadı.

Hani, Allah resûlünü kırar mı, Habîb-i edîbini kırar mı? Hani, Allah resûlünü kırar mı, Habîb-i edîbini kırar mı?

Kırmaz ama her şahsın kendisinin sorumluluğu var, kendisinin Allah'a karşı sorumluluğu var.Kırmaz ama her şahsın kendisinin sorumluluğu var, kendisinin Allah'a karşı sorumluluğu var. Kendisi bir adım atacak, bir jest, bir hareket yapacak, bir niyet besleyecek, bir arzusu olacak,Kendisi bir adım atacak, bir jest, bir hareket yapacak, bir niyet besleyecek, bir arzusu olacak, kalbinde bir niyet belirirse o zaman Allah yardım eder.kalbinde bir niyet belirirse o zaman Allah yardım eder. Ama o olmayınca başkasının istemesiyle kendisi istemeden olmaz. Ama o olmayınca başkasının istemesiyle kendisi istemeden olmaz.

"Efendim benim babam sarhoş, ayyaş, faizci, bilmem ne... dua edin, Allah hidayet versin." [diyor.] "Efendim benim babam sarhoş, ayyaş, faizci, bilmem ne... dua edin, Allah hidayet versin." [diyor.]

Olmaz. Kendisinden bir istek oluşması, kendisi istemesi lâzım. Olmaz. Kendisinden bir istek oluşması, kendisi istemesi lâzım. Böyle bir kimseye Allah hidayet etmez. Bu hususta üç tane âyet-i kerîme söyleyeceğim size. Böyle bir kimseye Allah hidayet etmez.

Bu hususta üç tane âyet-i kerîme söyleyeceğim size.
Bir; Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'l-kâfirîn. " Allah kâfirlere hidayeti vermiyor." Neden? Bir;

Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'l-kâfirîn. " Allah kâfirlere hidayeti vermiyor."

Neden?

Hidayet o kadar kıymetli bir şey ki, insan hidayeti aldı mı cennetin anahtarını alıyor. Hidayet o kadar kıymetli bir şey ki, insan hidayeti aldı mı cennetin anahtarını alıyor. Cennete gidecek, cennetlik olacak. Cennete gidecek, cennetlik olacak. Hidayet üzere oldu mu Allah'ın sevdiği kul olacak, cennete gidecek.Hidayet üzere oldu mu Allah'ın sevdiği kul olacak, cennete gidecek. E onu kâfirlere vermiyor. Neden? Kendi varlığını kabul etmedi,E onu kâfirlere vermiyor.

Neden?

Kendi varlığını kabul etmedi,
birliğini ikrar etmedi, istediği yola gelmedi, istediği kul olmadı diye kâfirlere yok;birliğini ikrar etmedi, istediği yola gelmedi, istediği kul olmadı diye kâfirlere yok; Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'l-kâfirîn. Başka? İkinci âyet-i kerîme; Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'l-kâfirîn.

Başka?

İkinci âyet-i kerîme;

Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'l-fâsıkîn. "Allah fâsıklara da hidayet etmez." Vallâhu lâ yehdi'l-kavme'l-fâsıkîn. "Allah fâsıklara da hidayet etmez."

Yani, fısk ne demek, fâsıklık ne demek? Yani, fısk ne demek, fâsıklık ne demek?

Allah'ın emrinden dışarıya çıkmak, yoldan sapmak, kaymak demek. Allah'ın emrinden dışarıya çıkmak, yoldan sapmak, kaymak demek.

Fe-fasaka an emri rabbihî. deniliyor âyet-i kerîmede şeytan için.Fe-fasaka an emri rabbihî. deniliyor âyet-i kerîmede şeytan için. "Allah'ın emrinden fısk etti, yani saptı, emrini tutmadı, aykırı gitti demek." "Allah'ın emrinden fısk etti, yani saptı, emrini tutmadı, aykırı gitti demek." Fâsıklara da Allah hidayet vermiyor. Demek ki günah üzerindeyken hidayet vermiyor. Ne olacak? Fâsıklara da Allah hidayet vermiyor.

Demek ki günah üzerindeyken hidayet vermiyor.

Ne olacak?

Günahı bırakacak. Günahı, aykırı gitmeyi bırakması lâzım. Hatasını anlaması lâzım.Günahı bırakacak. Günahı, aykırı gitmeyi bırakması lâzım. Hatasını anlaması lâzım. O zaman hidayet edecek. Yoksa içki içmeye devam, Allah ona hidayeti göndersin, hidayet etsin!O zaman hidayet edecek. Yoksa içki içmeye devam, Allah ona hidayeti göndersin, hidayet etsin! Haram yemeye devam, Allah ona hidayeti göndersin, hidayet etsin! Böyle olmuyor. Haram yemeye devam, Allah ona hidayeti göndersin, hidayet etsin! Böyle olmuyor. Allah kendisi bildiriyor. Biz bilmeyiz O'nun nasıl hareket edeceğini amaAllah kendisi bildiriyor. Biz bilmeyiz O'nun nasıl hareket edeceğini ama ben fâsıklara hidayet vermem dediğine göre vermeyeceğini oradan biliyoruz.ben fâsıklara hidayet vermem dediğine göre vermeyeceğini oradan biliyoruz. Kâfirlere vermeyeceğini anlıyoruz. Fâsıklara da vermeyecek. Kâfirlere vermeyeceğini anlıyoruz. Fâsıklara da vermeyecek. Mutî kul, ibadetinde, itaatinde bir kul olması lâzım. Tamam, bunu da anladık. Mutî kul, ibadetinde, itaatinde bir kul olması lâzım. Tamam, bunu da anladık.

Demek ki günah işlememeye çalışacağız. Sevaplı işleri yapmaya çalışacağız kiDemek ki günah işlememeye çalışacağız. Sevaplı işleri yapmaya çalışacağız ki Allah bize hidayet nimetini versin. O büyük mükâfatı alabilelim.Allah bize hidayet nimetini versin. O büyük mükâfatı alabilelim. Cennetin anahtarını ambalajlı, altınlı, yaldızlı güzel bir şekilde bize sunsun gibi. Cennetin anahtarını ambalajlı, altınlı, yaldızlı güzel bir şekilde bize sunsun gibi.

Üçüncü âyet-i kerîme nedir? Vallahu lâ yehdi'l-kavme'z-zâlimîn. Üçüncü âyet-i kerîme nedir?

Vallahu lâ yehdi'l-kavme'z-zâlimîn.
"Allah zalimlere de hidayet etmez." Zalim kimdir? "Allah zalimlere de hidayet etmez."

Zalim kimdir?

Zalim, bizim ilk aklımıza gelen, başkasına eziyet eden insandır. Zalim, bizim ilk aklımıza gelen, başkasına eziyet eden insandır. Dikilmiş tepesine, bastırmış gırtlağına; vuruyor, kırıyor, üzüyor, yaralıyor...Dikilmiş tepesine, bastırmış gırtlağına; vuruyor, kırıyor, üzüyor, yaralıyor... Zalim bu işte, bak zulüm yapıyor, zavallı insancıklara kan kusturuyor filan diyoruz.Zalim bu işte, bak zulüm yapıyor, zavallı insancıklara kan kusturuyor filan diyoruz. Bu bir çeşit zulüm. Hemen ilk aklımıza gelen zulüm bu. Sırpların Boşnaklara zulmü. Bu bir çeşit zulüm. Hemen ilk aklımıza gelen zulüm bu. Sırpların Boşnaklara zulmü. Rusların Kafkasya'daki zulmü. Hinduların Keşmir'deki zulmü diyoruz. Neden? Rusların Kafkasya'daki zulmü. Hinduların Keşmir'deki zulmü diyoruz.

Neden?

Eziyet ediyor, insanî haklarını vermiyor, yaşama hakkı tanımıyor, mutsuz edecek şeyler yapıyor, Eziyet ediyor, insanî haklarını vermiyor, yaşama hakkı tanımıyor, mutsuz edecek şeyler yapıyor, malını alıyor, canına kast ediyor, yaralıyor, itiyor, kenara sıkıştırıyor, mülkiyet hakkına tecavüz ediyor..malını alıyor, canına kast ediyor, yaralıyor, itiyor, kenara sıkıştırıyor, mülkiyet hakkına tecavüz ediyor.. İşte bunların hepsi birer zulüm. İşte bunların hepsi birer zulüm.

Bir de İslâm'da, insanın kendi kendine yaptığı şeylere de zulüm derler.Bir de İslâm'da, insanın kendi kendine yaptığı şeylere de zulüm derler. Onun için günah işleyen insana Kur'ân-ı Kerîm'in tabiriyle; Onun için günah işleyen insana Kur'ân-ı Kerîm'in tabiriyle;

Zâlimun li-nefsihî. "Kendi kendisine, kendi nefsine zulmetmiş insan." derler. Zâlimun li-nefsihî. "Kendi kendisine, kendi nefsine zulmetmiş insan." derler.

Niye günahkâr insana kendi nefsine zulmetmiş insan deniliyor? Niye günahkâr insana kendi nefsine zulmetmiş insan deniliyor?

Günahı işlediği için âhirette cezasını çekecek, cehenneme girecek, yanacak. Ezâ çekecek. Günahı işlediği için âhirette cezasını çekecek, cehenneme girecek, yanacak. Ezâ çekecek. O ezâyı başkası yapmıyor ama kendi kendisini o duruma düşürdüğü içinO ezâyı başkası yapmıyor ama kendi kendisini o duruma düşürdüğü için kendisine zalim denmiş oluyor. Bizim her şeyimin kaynağı Kur'ân-ı Kerîm.kendisine zalim denmiş oluyor.

Bizim her şeyimin kaynağı Kur'ân-ı Kerîm.
Şu bizim bilmediğimiz, okumadığımız, manasını takip etmediğimiz, torbaya koyduğumuz,Şu bizim bilmediğimiz, okumadığımız, manasını takip etmediğimiz, torbaya koyduğumuz, işlemeli torbada yatak odasında çiviye astığımız, kütüphaneye koyduğumuz Kur'ân-ı Kerîm...işlemeli torbada yatak odasında çiviye astığımız, kütüphaneye koyduğumuz Kur'ân-ı Kerîm... Her şey orada. Her şeyimizi Allah'ın kelâmıdır diye öpüp başımıza koyduğumuz Her şey orada. Her şeyimizi Allah'ın kelâmıdır diye öpüp başımıza koyduğumuz Kur'ân-ı Kerîm'den alıyoruz. Oradan almış büyüklerimiz, bize de öyle öğretmişler, işin doğrusu da bu. Kur'ân-ı Kerîm'den alıyoruz. Oradan almış büyüklerimiz, bize de öyle öğretmişler, işin doğrusu da bu.

Allah kitabını okunsun, anlaşılsın, uygulansın diye gönderdi; yoksa torbaya, Allah kitabını okunsun, anlaşılsın, uygulansın diye gönderdi; yoksa torbaya, cüz kesesine konulsun duvara asılsın diye göndermedi.cüz kesesine konulsun duvara asılsın diye göndermedi. Seccadenin pırıl pırıl yenisi değil, namaz kılına kılına ayak yerleri, secde yerleri eskimişi makbul.Seccadenin pırıl pırıl yenisi değil, namaz kılına kılına ayak yerleri, secde yerleri eskimişi makbul. Tesbihin çekile çekile pırıl pırıl olmuşu makbul.Tesbihin çekile çekile pırıl pırıl olmuşu makbul. Kur'ân-ı Kerîm'in okuna okuna sayfaları kırışmış olanı makbul. Okunmadıktan sonra kıymeti yok. Kur'ân-ı Kerîm'in okuna okuna sayfaları kırışmış olanı makbul. Okunmadıktan sonra kıymeti yok.

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de bize hidayeti zalim olmazsak,Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de bize hidayeti zalim olmazsak, fâsık olmazsak vereceğini bildiriyor. Kendimize de zulmetmeyeceğiz, başkasına da zulmetmeyeceğiz.fâsık olmazsak vereceğini bildiriyor. Kendimize de zulmetmeyeceğiz, başkasına da zulmetmeyeceğiz. Allah'ın emrinden de dışarıya çıkmayacağız, aykırı gitmeyeceğiz. Allah o zaman sevecek. Allah'ın emrinden de dışarıya çıkmayacağız, aykırı gitmeyeceğiz. Allah o zaman sevecek.

Gaye ne? Allah'ın sevgisini kazanmak, Allah'ın rızasını kazanmak.Gaye ne?

Allah'ın sevgisini kazanmak, Allah'ın rızasını kazanmak.
Şu kâinatı yaratan, bizi var eden âlemlerin rabbi, bizi yaşatan, bizim yaşamamız içinŞu kâinatı yaratan, bizi var eden âlemlerin rabbi, bizi yaşatan, bizim yaşamamız için çevremizdeki her şeyi bize veren Allah.çevremizdeki her şeyi bize veren Allah. Havayı, suyu, güneşi, meyveyi, ağacı, tohumu, gıdayı bize veren [Allah]. Havayı, suyu, güneşi, meyveyi, ağacı, tohumu, gıdayı bize veren [Allah]. Hatta koyunları, kuzuları, balıkları, çeşitli hayvanları bize verdiğini Kur'ân-ı Kerîm'de bildiren Allah.Hatta koyunları, kuzuları, balıkları, çeşitli hayvanları bize verdiğini Kur'ân-ı Kerîm'de bildiren Allah. Ben size verdim, korkmayın diyor. Yoksa Allah o müsaadeyi verdiğini bildirmeseydi Ben size verdim, korkmayın diyor.

Yoksa Allah o müsaadeyi verdiğini bildirmeseydi
et yiyemezdik, hiçbir şey yapamazdık, balık tutamazdık, kuş vuramazdık, tavuk eti yiyemezdik.et yiyemezdik, hiçbir şey yapamazdık, balık tutamazdık, kuş vuramazdık, tavuk eti yiyemezdik. Diyor ki; ben sizin için yarattım onları, yiyin. Diyor ki; ben sizin için yarattım onları, yiyin.

Evelem yerav ennâ halaknâ lehüm mimmâ amilet eydînâ en'âmen fe-hüm lehâ mâlikun.Evelem yerav ennâ halaknâ lehüm mimmâ amilet eydînâ en'âmen fe-hüm lehâ mâlikun. "Biz onlar için yarattık..." diye bu âyet-i kerîmede bildiriliyor. Bizim için..."Biz onlar için yarattık..." diye bu âyet-i kerîmede bildiriliyor. Bizim için... Yani kâinatın bütün yaratıkları bizim çevremizde, bize faydalı olsunlar diye,Yani kâinatın bütün yaratıkları bizim çevremizde, bize faydalı olsunlar diye, her şey bizim için yaratılmış, bizim emrimize verilmiş. Kulû veşrabû velâ tusrifû.her şey bizim için yaratılmış, bizim emrimize verilmiş.

Kulû veşrabû velâ tusrifû.
"Yiyin, için, israf etmeyin, ölçüyü aşmayın." diye buyurulmuş. "Yiyin, için, israf etmeyin, ölçüyü aşmayın." diye buyurulmuş.

Biz bu Allah'ın rızasını, sevgisini kazanmak gayesini taşımamız lâzım.Biz bu Allah'ın rızasını, sevgisini kazanmak gayesini taşımamız lâzım. Eğer böyle bir gayemiz yoksa... Eğer böyle bir gayemiz yoksa...

Daha önceki bu masaya oturan profesörler, konuşmacılar, ilim adamları Daha önceki bu masaya oturan profesörler, konuşmacılar, ilim adamları hep başka toplumlarda gayesizlik, amaçsızlık olduğunu, ahlâk olmadığını, boşluk olduğunu,hep başka toplumlarda gayesizlik, amaçsızlık olduğunu, ahlâk olmadığını, boşluk olduğunu, Amerika'nın, Avrupa'nın, Japonya'nın boşluk içinde çırpındığını burada anlattılar durdular,Amerika'nın, Avrupa'nın, Japonya'nın boşluk içinde çırpındığını burada anlattılar durdular, belki siz de naklen dinlediniz. belki siz de naklen dinlediniz. Tabii biz bunu biliyoruz da bilmeyenler de olabilir diye esasları ortaya koyuyoruz.Tabii biz bunu biliyoruz da bilmeyenler de olabilir diye esasları ortaya koyuyoruz. Esas bu! Yani Allah'ın sevdiği kul olmak, o hâle gelmek. Esas bu! Yani Allah'ın sevdiği kul olmak, o hâle gelmek. Onun için, işte bu tasavvuf, bu gayeyi elde etmek için yapılan çalışmalar tasavvufî çalışmalar. Onun için, işte bu tasavvuf, bu gayeyi elde etmek için yapılan çalışmalar tasavvufî çalışmalar.

Tasavvufta iki şey var. Bir; insanın Allah'a itaat etmesini engelleyen nefsini islah etmek. Tasavvufta iki şey var. Bir; insanın Allah'a itaat etmesini engelleyen nefsini islah etmek.

Biz neden Allah'a itaat etmiyoruz? Nefsimize uyuyoruz da ondan. Biz neden Allah'a itaat etmiyoruz?

Nefsimize uyuyoruz da ondan.
Sabah namazına kalkamıyoruz işte, uyku tatlı geliyor. E ne olacak yani; feda ediver uykunu.Sabah namazına kalkamıyoruz işte, uyku tatlı geliyor. E ne olacak yani; feda ediver uykunu. Nefsini yenemiyor. Nefsi uyku istiyor, nefsini yenemiyor.Nefsini yenemiyor. Nefsi uyku istiyor, nefsini yenemiyor. Dallardan kırmızı elmalar sarkıyor, almaması lâzım veyaDallardan kırmızı elmalar sarkıyor, almaması lâzım veya turuncu renkli portakallar, mandalinalar sarkıyor, almaması lâzım.turuncu renkli portakallar, mandalinalar sarkıyor, almaması lâzım. Ama etrafta kimse yok, çit de yok, duvar da yok; çok da güzel, yeşil yaprakların arasında. Ama etrafta kimse yok, çit de yok, duvar da yok; çok da güzel, yeşil yaprakların arasında.

Alsın mı almasın mı? Nefsi diyor ki; al, canım istiyor diyor. Uzanıp aldığı zaman ne oluyor? Alsın mı almasın mı?

Nefsi diyor ki; al, canım istiyor diyor.

Uzanıp aldığı zaman ne oluyor?

Nefsi ona haram olan bir şeyi yaptırmış oluyor. Nefsi ona haram olan bir şeyi yaptırmış oluyor. Veya sabahleyin namaza kalkmadığı zaman, nefsi onaVeya sabahleyin namaza kalkmadığı zaman, nefsi ona rahatı için Allah'ın bir emrini yapmamayı göstermiş oluyor. Bütün şeyler böyle. rahatı için Allah'ın bir emrini yapmamayı göstermiş oluyor. Bütün şeyler böyle.

Yani bizim Allah'a itaat etmemiz lâzım, hidayeti elde edelim, cenneti elde edelim diye.Yani bizim Allah'a itaat etmemiz lâzım, hidayeti elde edelim, cenneti elde edelim diye. Bunu engelleyen en büyük düşman bizim içimizde. Bizim kendi içimizde, şurada işte...Bunu engelleyen en büyük düşman bizim içimizde. Bizim kendi içimizde, şurada işte... Açsak da görsek, görülebilen bir şey olsa da görsek.Açsak da görsek, görülebilen bir şey olsa da görsek. Ama elektrik gibi görünmeyen bir şey. Bunun içinde elektrik var ama açsan da göremezsin.Ama elektrik gibi görünmeyen bir şey. Bunun içinde elektrik var ama açsan da göremezsin. İşte nefsimiz bize bu itaatsizliği yaptırıyor. İşte nefsimiz bize bu itaatsizliği yaptırıyor. İtaatsizliği yaptırınca da, fâsık, zalim olunca da Allah [doğru] yolu göstermiyor. İtaatsizliği yaptırınca da, fâsık, zalim olunca da Allah [doğru] yolu göstermiyor.

Ha, o zaman şu nefsi ıslah etmek lâzım. En büyük düşmanım bu. Ha, o zaman şu nefsi ıslah etmek lâzım. En büyük düşmanım bu.

En büyük düşman yoksa o mu şeytan mı? Şeytan bu nefis ıslah olursa tesir edemiyor.En büyük düşman yoksa o mu şeytan mı?

Şeytan bu nefis ıslah olursa tesir edemiyor.
Asıl insanın büyük düşmanı kendisi, kendi içindeki. Çünkü istiyor bir şeyler. Elma isterim...Asıl insanın büyük düşmanı kendisi, kendi içindeki. Çünkü istiyor bir şeyler. Elma isterim... Çocukluktan başlıyor. Şeker isterim, balon isterim, lolipop isterim, oyuncak isterim...Çocukluktan başlıyor. Şeker isterim, balon isterim, lolipop isterim, oyuncak isterim... vesaire, başlıyor. Veriyoruz, veriyoruz, veriyoruz... Nefsinin isteklerinin yapılmasına alışıyor.vesaire, başlıyor. Veriyoruz, veriyoruz, veriyoruz... Nefsinin isteklerinin yapılmasına alışıyor. İstekleri var. İstekler de bir tane, iki tane değil; çok, sonsuz. İstekleri var. İstekler de bir tane, iki tane değil; çok, sonsuz.

İşte bu isteklerin icabında durdurulabilmesi lâzım. İşte bu isteklerin icabında durdurulabilmesi lâzım. Durdurulması için de bu nefsin terbiye olması lâzım.Durdurulması için de bu nefsin terbiye olması lâzım. Evet, güzel ama, canım da çok çekiyor ama, alamam çünkü haram.Evet, güzel ama, canım da çok çekiyor ama, alamam çünkü haram. Evet, uyku tatlı ama, gece de çok geç yattım, çok zor kalkacağım ama,Evet, uyku tatlı ama, gece de çok geç yattım, çok zor kalkacağım ama, kalkayım da namazımı vaktinde kılayım. Yani insanın kendi nefsini yenmesi gerekiyor. kalkayım da namazımı vaktinde kılayım. Yani insanın kendi nefsini yenmesi gerekiyor. İşte tasavvuf bu: İnsanın nefsini yenip Allah'ın emrini tutacak hâle,İşte tasavvuf bu: İnsanın nefsini yenip Allah'ın emrini tutacak hâle, Allah'ın yasağından kaçacak hâle gelmesi. Bu şeytandan da önemli. Allah'ın yasağından kaçacak hâle gelmesi. Bu şeytandan da önemli.

Şeytan zaten insana doğrudan doğruya boyunduruk vurup, zincire bağlayıp sürükleyip götürmüyor. Şeytan zaten insana doğrudan doğruya boyunduruk vurup, zincire bağlayıp sürükleyip götürmüyor.

Gel bakalım buraya, yakaladım seni, esir aldım, zincire bağla, ondan sonra sürükle, günahlı yere götür. Gel bakalım buraya, yakaladım seni, esir aldım, zincire bağla, ondan sonra sürükle, günahlı yere götür.

Öyle yapmıyor şeytan. Şeytan teklif ediyor; şunu yap, bunu yap, şunu yap, bunu yap… Öyle yapmıyor şeytan. Şeytan teklif ediyor; şunu yap, bunu yap, şunu yap, bunu yap…

Buna ne diyoruz? Şeytanın vesvesesi.Buna ne diyoruz?

Şeytanın vesvesesi.
Vesvâs, şeytan vesvese veren bir mahluk, vesvese veriyor.Vesvâs, şeytan vesvese veren bir mahluk, vesvese veriyor. Kötü şeyleri tatlı gösterip vesvese veriyor, yani teklif ediyor, yapan nefis.Kötü şeyleri tatlı gösterip vesvese veriyor, yani teklif ediyor, yapan nefis. Nefis o kötü şeyleri sevdiği, istediği zaman, eğer insan nefsini engelleyemezse o kötülüğü yapıyor.Nefis o kötü şeyleri sevdiği, istediği zaman, eğer insan nefsini engelleyemezse o kötülüğü yapıyor. Binâenaleyh şeytan geride kalıyor, insanın en büyük düşmanı nefsi. Binâenaleyh şeytan geride kalıyor, insanın en büyük düşmanı nefsi. Zaten Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri de buyurmuş ki; Zaten Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri de buyurmuş ki;

A'dâ ad. "En azılı düşmanın." Nefsükelletî beyne cenbeyke.A'dâ ad. "En azılı düşmanın." Nefsükelletî beyne cenbeyke. "Şu iki cânibin, iki omuzun arasındaki nefsindir senin en azılı düşmanın.""Şu iki cânibin, iki omuzun arasındaki nefsindir senin en azılı düşmanın." Ve en büyük savaş, insanın nefsinin uygun olmayan arzularına karşı verdiği savaş. Ve en büyük savaş, insanın nefsinin uygun olmayan arzularına karşı verdiği savaş. Arzuları çok ve kuvvetli... Bu arzular, nefsin arzuları beş kademede oluyor.Arzuları çok ve kuvvetli...

Bu arzular, nefsin arzuları beş kademede oluyor.
Küçükken, belli bir yaşa kadar, buluğ çağına kadar, yemek içmek, tatlı, tuzlu, ekşi… Küçükken, belli bir yaşa kadar, buluğ çağına kadar, yemek içmek, tatlı, tuzlu, ekşi… Ben bizim toruna soruyorum, ne istiyorsun Zeynep, elinden tutayım,Ben bizim toruna soruyorum, ne istiyorsun Zeynep, elinden tutayım, bakkala götüreyim, ne istiyorsun diyorum. Cips diyor, tombi diyor.bakkala götüreyim, ne istiyorsun diyorum. Cips diyor, tombi diyor. Öteki cinsi de değil, tombi cinsi diyor. İşte yeme içme arzusu. Çocuklarda bu böyle. Öteki cinsi de değil, tombi cinsi diyor. İşte yeme içme arzusu. Çocuklarda bu böyle. Buluğ çağına gelince, o zaman nişanlanmak, evlenmek arzusu.Buluğ çağına gelince, o zaman nişanlanmak, evlenmek arzusu. Birisini istemek veya istenmek. İstenmediği zaman üzülür filan. Bu arzular çok kuvvetli bunlar. Birisini istemek veya istenmek. İstenmediği zaman üzülür filan. Bu arzular çok kuvvetli bunlar. İnsanlara çok günahlar işlettiriyor. Bu yeme içme de çok günah işlettiriyor insana.İnsanlara çok günahlar işlettiriyor. Bu yeme içme de çok günah işlettiriyor insana. Haram yedirtiyor, çaldırtıyor vesaire. Bu arzular da çok kuvvetli. Haram yedirtiyor, çaldırtıyor vesaire. Bu arzular da çok kuvvetli.

İnsan normal yoldan yemeyi öğrense, normal yollarla nikahlanıp yuva kurmuş olsa,İnsan normal yoldan yemeyi öğrense, normal yollarla nikahlanıp yuva kurmuş olsa, ondan sonra [mal sevgisi] başlıyor. Yuva kuruldu ya; kira var, giyim kuşam masrafları var, ondan sonra [mal sevgisi] başlıyor. Yuva kuruldu ya; kira var, giyim kuşam masrafları var, hanımın istekleri var, çocukların ihtiyaçları var...hanımın istekleri var, çocukların ihtiyaçları var... O zaman işin içine para, mal, mülk isteği geliyor. Bunu da herkes seviyor.O zaman işin içine para, mal, mülk isteği geliyor. Bunu da herkes seviyor. Yani parayı, malı mülkü sevmeyen insan yok. Bu da kuvvetli bir arzu.Yani parayı, malı mülkü sevmeyen insan yok. Bu da kuvvetli bir arzu. Bu da nefsin arzusu. Malım mülküm çok olsun, param pulum çok olsun, onlarla neler yaparım benBu da nefsin arzusu. Malım mülküm çok olsun, param pulum çok olsun, onlarla neler yaparım ben diye bu arzular var. Bu da insanlara çok kötülükler yaptırtıyor. diye bu arzular var. Bu da insanlara çok kötülükler yaptırtıyor.

Ondan sonra parası pulu olursa; ee param var, her şeyim var, Ondan sonra parası pulu olursa; ee param var, her şeyim var, niye bir partiye girip de şöyle bir milletvekili filan olmayayım. niye bir partiye girip de şöyle bir milletvekili filan olmayayım. Bak milletvekillerinin itibarı var filan diye bu sefer insanlarda mevki makam hırsı başlıyor. Bak milletvekillerinin itibarı var filan diye bu sefer insanlarda mevki makam hırsı başlıyor. Bu da çok kuvvetli bir arzu. Bu mevki makamlar için çok kulisler, çok gizli mücadeleler oluyor,Bu da çok kuvvetli bir arzu. Bu mevki makamlar için çok kulisler, çok gizli mücadeleler oluyor, ayak kaydırmalar, çelmelemeler, karalamalar, kötülemeler, entrikalar, ihtilaller oluyor. ayak kaydırmalar, çelmelemeler, karalamalar, kötülemeler, entrikalar, ihtilaller oluyor. Padişahın oğlu babasına isyan edip babasını tahttan indiriyor. Padişahın oğlu babasına isyan edip babasını tahttan indiriyor.

Ya babacığı, nasıl olur? Ya babacığı, nasıl olur?

İn aşağı ben bineceğim, ben oturacağım oraya diyor, babasını aşağı indiriyor. İn aşağı ben bineceğim, ben oturacağım oraya diyor, babasını aşağı indiriyor.

Sonra, yani bu mevki makam sevgisinden sonra da, bir de en büyük olmak,Sonra, yani bu mevki makam sevgisinden sonra da, bir de en büyük olmak, başkan olmak arzusu geliyor. Buna da hubb-u riyâset deniyor. başkan olmak arzusu geliyor. Buna da hubb-u riyâset deniyor. Bu, makam hırsının daha ileri derecesi. İşte canım sen de bir milletvekilisin! Bu, makam hırsının daha ileri derecesi.

İşte canım sen de bir milletvekilisin!

İyi ama, milletvekiliyim ama parti başkanının emrindeyiz. İyi ama, milletvekiliyim ama parti başkanının emrindeyiz.

Şimdi burada çok şakacı bir profesör kardeşimiz var.Şimdi burada çok şakacı bir profesör kardeşimiz var. Kendisine dört beş partiden milletvekili olsun diye teklif yapılmış. Demiş ki; Kendisine dört beş partiden milletvekili olsun diye teklif yapılmış. Demiş ki;

"Ben böyle milletvekilleri emme basma tulumba gibi böyle böyle, böyle böyle yaptığı için "Ben böyle milletvekilleri emme basma tulumba gibi böyle böyle, böyle böyle yaptığı için bu meclise girmem. Salla başını al maaşını tarzında olduğundan istemem.bu meclise girmem. Salla başını al maaşını tarzında olduğundan istemem. Sözüm geçecek olsa öyle bir meclise girerim ama [böyle bir meclise] girmem." Sözüm geçecek olsa öyle bir meclise girerim ama [böyle bir meclise] girmem."

Yani milletvekili ama yetmiyor; müdür ama yetmiyor; başkan olmak arzusu geliyor.Yani milletvekili ama yetmiyor; müdür ama yetmiyor; başkan olmak arzusu geliyor. Böyle gidiyor işte. Başkan olduğu zaman da... Yavuz Sultan Selim şöyle dünya haritasına bakmış; Böyle gidiyor işte. Başkan olduğu zaman da... Yavuz Sultan Selim şöyle dünya haritasına bakmış;

"İki hükümdar için az." demiş. Bir tane olacak, başka olmayacak yani. "İki hükümdar için az." demiş.

Bir tane olacak, başka olmayacak yani.

Ya o da şöyle kıyı da bir yere hükmetse! Hayır. İki hükümdar için az demiş.Ya o da şöyle kıyı da bir yere hükmetse!

Hayır.

İki hükümdar için az demiş.
Koca dünyayı azımsamış. İşte insan böyle en yüksek olmak istiyor. Koca dünyayı azımsamış. İşte insan böyle en yüksek olmak istiyor.

Bunların hepsi tabii arzu. Bunlara arzular, hevesler, şehavât-ı nefsâniye, Bunların hepsi tabii arzu. Bunlara arzular, hevesler, şehavât-ı nefsâniye, hevâ ve heves diyoruz. Bunları dedelerimiz bize öğretmiş de biz biliyoruz ama hevâ ve heves diyoruz. Bunları dedelerimiz bize öğretmiş de biz biliyoruz ama bunları Avrupalı, Amerikalı filan bilmiyor. Nefsi de bilmiyor. bunları Avrupalı, Amerikalı filan bilmiyor. Nefsi de bilmiyor. Nefis ne demek, nefis nasıl bir düşman, onu bilmiyor onlar. İşte bunları yenmek gerekiyor.Nefis ne demek, nefis nasıl bir düşman, onu bilmiyor onlar.

İşte bunları yenmek gerekiyor.
Bunun için bir çalışma yapmak gerekiyor. Bu nefsi yenmenin metotlarını uygulamak gerekiyor. Bunun için bir çalışma yapmak gerekiyor. Bu nefsi yenmenin metotlarını uygulamak gerekiyor.

İnsan nefsini yense, bilge bir insan olsa, faziletli, erdemli bir insan olsa... İnsan nefsini yense, bilge bir insan olsa, faziletli, erdemli bir insan olsa... Hindistan'da, uzun çalışmalar yaptı, 47 gün mezar gibi bir yere yatırıyorlar; aç durabiliyor,Hindistan'da, uzun çalışmalar yaptı, 47 gün mezar gibi bir yere yatırıyorlar; aç durabiliyor, hiç yemek istemiyor. İpi havaya atıp tırmanabiliyor vesaire filan... hiç yemek istemiyor. İpi havaya atıp tırmanabiliyor vesaire filan...

Bunları yapsa ne olacak? Birinci âyet-i kerîme; vallâhu lâ yehdi'l kavme'l-kâfirîn. Bunları yapsa ne olacak?

Birinci âyet-i kerîme; vallâhu lâ yehdi'l kavme'l-kâfirîn.
Kâfir olduktan sonra ne yaparsa yapsın kıymeti yok. Mü'min olacak!Kâfir olduktan sonra ne yaparsa yapsın kıymeti yok. Mü'min olacak! Mü'min olacak Allah'ı bilecek. Demek ki ilk iş Allah'ı bilmek. Mü'min olacak Allah'ı bilecek. Demek ki ilk iş Allah'ı bilmek.

Onun için tasavvufun iki hedefi var diyebiliriz.Onun için tasavvufun iki hedefi var diyebiliriz. Bir, Allah'ı bilmek, bir de Allah kendisini sevsin diye nefsini ıslah etmek.Bir, Allah'ı bilmek, bir de Allah kendisini sevsin diye nefsini ıslah etmek. Yani Allah'ı bilmeden Allah kâfire hidayet etmiyor.Yani Allah'ı bilmeden Allah kâfire hidayet etmiyor. Dünyada bir yığın insan var hiç kıymeti yok, çöp gibi, toz duman gibi kıymetsiz.Dünyada bir yığın insan var hiç kıymeti yok, çöp gibi, toz duman gibi kıymetsiz. Allah'ı bilecek, bir de nefsini yenip Allah'a güzel kulluk edecek.Allah'ı bilecek, bir de nefsini yenip Allah'a güzel kulluk edecek. Tasavvuf bu iki işi yapma çalışmasıdır. Tabii bunlar İslâm'ın içinde.Tasavvuf bu iki işi yapma çalışmasıdır.

Tabii bunlar İslâm'ın içinde.
İslâm'ın dışında oldu mu olmuyor. İslâm'ın dışında transandantal meditasyon yapıyorlar.İslâm'ın dışında oldu mu olmuyor. İslâm'ın dışında transandantal meditasyon yapıyorlar. Amerikalılar merak ediyor, Hindistan'dan guru, Hint fakiri getiriyor. Amerikalılar merak ediyor, Hindistan'dan guru, Hint fakiri getiriyor. Onun etrafında toplanıyorlar. Allah Allah... Ne söylüyor!..Onun etrafında toplanıyorlar. Allah Allah... Ne söylüyor!.. Bak sen, bilmem ne filan onları taklit etmeye çalışıyorlar. Hiçbir şey olmaz, hiçbir şey çıkmaz.Bak sen, bilmem ne filan onları taklit etmeye çalışıyorlar. Hiçbir şey olmaz, hiçbir şey çıkmaz. Hani atletlerin, jimnastik yapan insanların birtakım çalışmalarla ipte, havada, paralelde,Hani atletlerin, jimnastik yapan insanların birtakım çalışmalarla ipte, havada, paralelde, tramplende, bilmem nerede bir şeyler yapması gibi bir şey.tramplende, bilmem nerede bir şeyler yapması gibi bir şey. Bir zıplıyor tramplende, ondan sonra üç defa dönüyor, beş defa burgu yapıyor, bilmem ne yapıyor,Bir zıplıyor tramplende, ondan sonra üç defa dönüyor, beş defa burgu yapıyor, bilmem ne yapıyor, yine tepesi üstü suyun içine giriyor; Haa, aferin, maşaallah... Ne olacak? yine tepesi üstü suyun içine giriyor;

Haa, aferin, maşaallah...

Ne olacak?

İşte bir hüner elde etmiş oluyor. O gurulardan vesaireden elde edilen bilgiler de öyle. İşte bir hüner elde etmiş oluyor.

O gurulardan vesaireden elde edilen bilgiler de öyle.

Biz dört beş sene önce İsveç'e gittik. İsveç'te çarşıda gezerken,Biz dört beş sene önce İsveç'e gittik. İsveç'te çarşıda gezerken, bir zil sesi, bir melodi, bir ahenkli müzik sadâsı...bir zil sesi, bir melodi, bir ahenkli müzik sadâsı... Baktık çarşının ortasında tabur hâline gelmiş beyler, hanımlar, çocuklar sıralanmışlarBaktık çarşının ortasında tabur hâline gelmiş beyler, hanımlar, çocuklar sıralanmışlar buradan duvara kadar böyle bir üçlü-dörtlü bir sıra halinde, ellerinde ziller, buradan duvara kadar böyle bir üçlü-dörtlü bir sıra halinde, ellerinde ziller, Hint kıyafetlerini giymişler, saçlarını tıraş etmiş başları kabak,Hint kıyafetlerini giymişler, saçlarını tıraş etmiş başları kabak, yalnız bir yerinde böyle bir tutam saç bırakmışlar;yalnız bir yerinde böyle bir tutam saç bırakmışlar; ellerinde ziller [ses] yaparak çarşının orasına gidiyorlar, burasına geliyorlar… ellerinde ziller [ses] yaparak çarşının orasına gidiyorlar, burasına geliyorlar…

Kim bunlar? Bunlar İsveçli. Yani aslında hıristiyan olan bir toplumKim bunlar?

Bunlar İsveçli. Yani aslında hıristiyan olan bir toplum
ama Hıristiyanlıktan tatmin olmamış, Hintlilerin Kirişna dinine girmişler.ama Hıristiyanlıktan tatmin olmamış, Hintlilerin Kirişna dinine girmişler. Kirişna dini diye bir dine girmişler. İşte onun reklamı olarak oradan oraya gidiyor.Kirişna dini diye bir dine girmişler. İşte onun reklamı olarak oradan oraya gidiyor. Arayış içinde, yani bir şeyler yapıyor. Arayış içinde, yani bir şeyler yapıyor.

Bunların hiçbirisinin Allah indinde değeri, kıymeti yok.Bunların hiçbirisinin Allah indinde değeri, kıymeti yok. Allah'ın varlığını, birliğini kabul edecek. Öyle aya, güneşe, öküze, timsaha taparak [olmaz...]Allah'ın varlığını, birliğini kabul edecek. Öyle aya, güneşe, öküze, timsaha taparak [olmaz...] Eski Mısırlıların çeşitli putları var, eski Yunanlıların şarap tanrısı bile var, şarap tanrısı Baküs,Eski Mısırlıların çeşitli putları var, eski Yunanlıların şarap tanrısı bile var, şarap tanrısı Baküs, harp tanrısı bilmem ne vesaire vesaire... hepsi uydurma, kendi akıllarından çıkmış şey.harp tanrısı bilmem ne vesaire vesaire... hepsi uydurma, kendi akıllarından çıkmış şey. Onlarla olmuyor. İmanı, İslâm'ı iyi bilecek, Kur'an'ı iyi bilecek,Onlarla olmuyor. İmanı, İslâm'ı iyi bilecek, Kur'an'ı iyi bilecek, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i iyi tanıyacak,Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'i iyi tanıyacak, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini belleyecek. Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini belleyecek.

O bilgiler tamam. Bilgi tamam; bilgi yetmiyor, bilgisini uygulayacak.O bilgiler tamam. Bilgi tamam; bilgi yetmiyor, bilgisini uygulayacak. Bir insan yalan söylemenin kötü olduğunu bilse, yalan söylese, olmaz. Bildiğini uygulamadı.Bir insan yalan söylemenin kötü olduğunu bilse, yalan söylese, olmaz. Bildiğini uygulamadı. Hırsızlık yapmanın kanuna aykırı olduğunu, günah olduğunu bilse, hırsızlık yapsa, olmaz.Hırsızlık yapmanın kanuna aykırı olduğunu, günah olduğunu bilse, hırsızlık yapsa, olmaz. Bilmek yetmiyor; bildiğini tatlılıkla uygulaması lâzım. Bilecek.Bilmek yetmiyor; bildiğini tatlılıkla uygulaması lâzım.

Bilecek.
Bilgi Kur'ân-ı Kerîm'den, hadîs-i şerîften geliyor, ilâhî bilgi. Allah'ın bizden istedikleri nelerdir,Bilgi Kur'ân-ı Kerîm'den, hadîs-i şerîften geliyor, ilâhî bilgi. Allah'ın bizden istedikleri nelerdir, yasakladıkları nelerdir, biz nasıl insan olmalıyız, hayatı nasıl geçirmeliyiz;yasakladıkları nelerdir, biz nasıl insan olmalıyız, hayatı nasıl geçirmeliyiz; Kur'ân-ı Kerîm'den ve Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden öğreneceğiz. Kur'ân-ı Kerîm'den ve Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerinden öğreneceğiz.

O halde siz tasavvufu öğrenmek istediğiniz zaman tasavvufun iki büyük kaynağı var. O halde siz tasavvufu öğrenmek istediğiniz zaman tasavvufun iki büyük kaynağı var. Tabii bir konferansta tasavvuf az öğrenilir.Tabii bir konferansta tasavvuf az öğrenilir. Birazcık, bir tarafı öğrenilir ama biz ancak önemli şeylerini söyleyebiliriz. Birazcık, bir tarafı öğrenilir ama biz ancak önemli şeylerini söyleyebiliriz.

Bir[inci] kaynağı Kur'ân-ı Kerîm. Kur'ân-ı Kerîm'i okuyacaksınız, anlamaya çalışacaksınız. Bir[inci] kaynağı Kur'ân-ı Kerîm. Kur'ân-ı Kerîm'i okuyacaksınız, anlamaya çalışacaksınız. İyi anlatanlardan anlatmasını rica edeceksiniz. Başka konuşmaları bir tarafa bırakalım kardeşim, İyi anlatanlardan anlatmasını rica edeceksiniz. Başka konuşmaları bir tarafa bırakalım kardeşim, şu Allah'ın kelamını anlamaya çalışalım diyeceksiniz. Gazetelerle, televizyonlarla,şu Allah'ın kelamını anlamaya çalışalım diyeceksiniz. Gazetelerle, televizyonlarla, sohbetlerle vaktimiz geçiyor, günlerle, pasta, börek çörek yapıp yemekle vaktimiz geçiyor. sohbetlerle vaktimiz geçiyor, günlerle, pasta, börek çörek yapıp yemekle vaktimiz geçiyor.

Allah ne diyor? Onu iyice öğrenmemiz lâzım. Allah ne diyor?

Onu iyice öğrenmemiz lâzım.

[Birinci kaynağı] Kur'ân-ı Kerîm, ikincisi de Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri. [Birinci kaynağı] Kur'ân-ı Kerîm, ikincisi de Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri. İki kaynağı bu. Bunların dışında tasavvufun bir kaynağı varsa [iş karışır.]İki kaynağı bu.

Bunların dışında tasavvufun bir kaynağı varsa [iş karışır.]
Tasavvuf bir havuz gibiyse, buraya sular bir Kur'ân-ı Kerîm'den geliyor güldür güldür,Tasavvuf bir havuz gibiyse, buraya sular bir Kur'ân-ı Kerîm'den geliyor güldür güldür, tertemiz, pırıl pırıl, bir de Peygamber Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden geliyor.tertemiz, pırıl pırıl, bir de Peygamber Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden geliyor. O da Allah'ın kelamı. O da, Allah Peygamber Efendimiz'e öğretmiş, böyle söyle demiş, O da Allah'ın kelamı. O da, Allah Peygamber Efendimiz'e öğretmiş, böyle söyle demiş, o da Allah'tan. Hadîs-i şerîflerin de kaynağı Allah, Kur'ân-ı Kerîm'i de indiren, o da Allah'tan. Hadîs-i şerîflerin de kaynağı Allah, Kur'ân-ı Kerîm'i de indiren, resûlüne bildiren Allah. Bu iki kaynaktan bu mübarek havuza, bu mâneviyat havuzuna pırıl pırıl,resûlüne bildiren Allah. Bu iki kaynaktan bu mübarek havuza, bu mâneviyat havuzuna pırıl pırıl, billur gibi sular gelirken başka kaynaklardan başka sular gelirse pislenir, mikroplanır.billur gibi sular gelirken başka kaynaklardan başka sular gelirse pislenir, mikroplanır. Bunlar temiz, ötekiler işi karıştırır. Bunlar temiz, ötekiler işi karıştırır.

"Efendim [tasavvuf] Şamanizm'den, Hinduizm'den, Hıristiyanlık'tan,"Efendim [tasavvuf] Şamanizm'den, Hinduizm'den, Hıristiyanlık'tan, Yahudilik'ten ve Neoplatonizm'den etkilenmiş." [denirse] işte o havuza pis sular karışmaya,Yahudilik'ten ve Neoplatonizm'den etkilenmiş." [denirse] işte o havuza pis sular karışmaya, o zaman su pislenmeye başladı [demektir].o zaman su pislenmeye başladı [demektir]. Bundan başka hiçbir yerden havuza su kaçırtmamaya dikkat etmek lâzım.Bundan başka hiçbir yerden havuza su kaçırtmamaya dikkat etmek lâzım. Aman bu havuz çok mühim diye etrafını iyi tutmak lâzım, çoluk çocuk elini sokmasın,Aman bu havuz çok mühim diye etrafını iyi tutmak lâzım, çoluk çocuk elini sokmasın, oynamasın, bu tertemiz bir şey diye [dikkat etmek lazım.]oynamasın, bu tertemiz bir şey diye [dikkat etmek lazım.] Kur'ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîf, tasavvufun iki kaynağı budur hanımefendiler.Kur'ân-ı Kerîm ve hadîs-i şerîf, tasavvufun iki kaynağı budur hanımefendiler. Onun için bunları öğrenmeye, onları anlamaya, anlatmaya çalışacağız. Onun için bunları öğrenmeye, onları anlamaya, anlatmaya çalışacağız.

"Peki bunları öğrendiğimiz zaman nelerle karşılaşacağız,"Peki bunları öğrendiğimiz zaman nelerle karşılaşacağız, siz biraz okumuş bir kimse olarak söyleyemez misiniz?" derseniz, tabii söyleriz. siz biraz okumuş bir kimse olarak söyleyemez misiniz?" derseniz, tabii söyleriz.

Mesela en mühim işlerden birisi takvâdır. Mesela en mühim işlerden birisi takvâdır. Kur'ân-ı Kerîm'in bize öğrettiği, tasavvufun en mühim konularından birisi takvâdır. Kur'ân-ı Kerîm'in bize öğrettiği, tasavvufun en mühim konularından birisi takvâdır.

Takvâ ne demek? Müttakî kul olmak ne demek? Takvâ ehli olmak ne demek? Takvâ ne demek?

Müttakî kul olmak ne demek?

Takvâ ehli olmak ne demek?

Takvâ ehli kul olmak demek; sakınarak, çekinerek, düşünerek, taşınarak Takvâ ehli kul olmak demek; sakınarak, çekinerek, düşünerek, taşınarak güzel iş yapmak duygusuna sahip olmak demek.güzel iş yapmak duygusuna sahip olmak demek. Yani hiç düşünmeden, hiç çalışmadan, hiç ilgilenmeden gelişigüzel yaşamak değil; Yani hiç düşünmeden, hiç çalışmadan, hiç ilgilenmeden gelişigüzel yaşamak değil; aman Allah beni sevsin, aman Allah'ın gazabına uğramayayım,aman Allah beni sevsin, aman Allah'ın gazabına uğramayayım, aman Allah'ın sevmediği bir duruma düşmeyeyim diye korkmak lâzım.aman Allah'ın sevmediği bir duruma düşmeyeyim diye korkmak lâzım. Bu korku, bu takvâ duygusu olmayınca insan o zaman eğlenceyle, gafletle, günahla vaktini geçiriyor. Bu korku, bu takvâ duygusu olmayınca insan o zaman eğlenceyle, gafletle, günahla vaktini geçiriyor.

En mühim duygulardan birisi takvâ duygusu. Allah'tan korkacak, Allah'ın sevgisini kaybederim, En mühim duygulardan birisi takvâ duygusu. Allah'tan korkacak, Allah'ın sevgisini kaybederim, cenneti kaybederim, Allah'ın gazabına uğrarım, cehenneme düşerim diye korkacak bir insan.cenneti kaybederim, Allah'ın gazabına uğrarım, cehenneme düşerim diye korkacak bir insan. Mesela Kur'ân-ı Kerîm'de en çok öğretilen, tavsiye edilen,Mesela Kur'ân-ı Kerîm'de en çok öğretilen, tavsiye edilen, sizin de pek çok ayetlerde duyduğunuz bir husus takvâ. Bu da işte tasavvufun en mühim konusudur. sizin de pek çok ayetlerde duyduğunuz bir husus takvâ. Bu da işte tasavvufun en mühim konusudur. Hatta tasavvufa kısaca deniliyor ki; takvâ yoludur. Tasavvuf ne yoludur; takvâ yoludur. Hatta tasavvufa kısaca deniliyor ki; takvâ yoludur. Tasavvuf ne yoludur; takvâ yoludur. O yolda yürürsen en iyi mutasavvıf olursun. En iyi mutasavvıflar kimlerdir? O yolda yürürsen en iyi mutasavvıf olursun.

En iyi mutasavvıflar kimlerdir?

En takvâlı insanlardır. Onun için takvâyı öğrenmek ve takvâyı uygulamak lâzım.En takvâlı insanlardır.

Onun için takvâyı öğrenmek ve takvâyı uygulamak lâzım.
Yani daima düşüneceksiniz, korkacaksınız. Allah'tan daima korkacaksınız.Yani daima düşüneceksiniz, korkacaksınız. Allah'tan daima korkacaksınız. Acaba Allah sevmez mi? Acaba bu sözü söyleyince Rabbim bana darılır mı?Acaba Allah sevmez mi? Acaba bu sözü söyleyince Rabbim bana darılır mı? Acaba Allah bana gazap eder mi diye devamlı bir korku üzere olacaksınız.Acaba Allah bana gazap eder mi diye devamlı bir korku üzere olacaksınız. Alâ hazerin deniliyor, yani korku üzere, ihtiyatlı, tedbirli, dikkatli, Alâ hazerin deniliyor, yani korku üzere, ihtiyatlı, tedbirli, dikkatli, yani titiz ve itinalı müslüman olmak demek. yani titiz ve itinalı müslüman olmak demek.

Âyet-i kerîmede; İnnemâ yetekabbelullâhu mine'l-müttakîn. buyuruluyor.Âyet-i kerîmede;

İnnemâ yetekabbelullâhu mine'l-müttakîn. buyuruluyor.
İbadetlerin kabul olmasının sebebi de takvâdır. Sen namazı takvâ ile kılarsan kabul olur.İbadetlerin kabul olmasının sebebi de takvâdır. Sen namazı takvâ ile kılarsan kabul olur. Sen zekâtı, sadakayı takvâ ile verirsen kabul olur. Sen zekâtı, sadakayı takvâ ile verirsen kabul olur.

Hz. Âdem'in iki oğlu varmış, ikisi de kurban kesmiş; Hz. Âdem'in iki oğlu varmış, ikisi de kurban kesmiş;

Karrabâ kurbânen. "İkisi kurban kestiler." Birisinden kabul olmuş, birisinden kabul olmamış. Karrabâ kurbânen. "İkisi kurban kestiler." Birisinden kabul olmuş, birisinden kabul olmamış. İki evlat, ikisi kurban kesmişler; birisinden kabul olmuş, birisinden kabul olmamış.İki evlat, ikisi kurban kesmişler; birisinden kabul olmuş, birisinden kabul olmamış. Sebebi Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle bildiriliyor; İnnemâ yetekabbelullâhu mine'l-müttakîn.Sebebi Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle bildiriliyor;

İnnemâ yetekabbelullâhu mine'l-müttakîn.
"Allah ancak takvâlı kullarınkini kabul eder. ötekisininkini kabul etmez.""Allah ancak takvâlı kullarınkini kabul eder. ötekisininkini kabul etmez." Art niyeti varsa, takvâlı değilse, kalbi karışıksa, bozuksa, niyetinde eksiklik, kusur varsa kabul etmez. Art niyeti varsa, takvâlı değilse, kalbi karışıksa, bozuksa, niyetinde eksiklik, kusur varsa kabul etmez.

İşte onun için tasavvufa bir bakıma da diyorlar ki takvâ yoludur. İşte onun için tasavvufa bir bakıma da diyorlar ki takvâ yoludur. Tasavvuf takvâ yoludur; sakınarak, günahlara düşmemeye dikkat ederek,Tasavvuf takvâ yoludur; sakınarak, günahlara düşmemeye dikkat ederek, sevaplı işleri ihmal etmemeye, kaçırmamaya dikkat ederek yaşama yoludur diyorlar. sevaplı işleri ihmal etmemeye, kaçırmamaya dikkat ederek yaşama yoludur diyorlar. Bunu öğreneceğiz! Başka? İhlâs. İhlâs ne demek? Bunu öğreneceğiz!

Başka?

İhlâs.

İhlâs ne demek?

İnsanın kalbinin tertemiz olması, niyetinin pırıl pırıl güzel olması demek. İnsanın kalbinin tertemiz olması, niyetinin pırıl pırıl güzel olması demek.

Bir insanın niyeti kötüyse, art niyeti, başka maksadı varsa, Bir insanın niyeti kötüyse, art niyeti, başka maksadı varsa, o başka maksadını yerine getirmek için entrika çeviriyor da o arada güzel bir şey yapıyorsa,o başka maksadını yerine getirmek için entrika çeviriyor da o arada güzel bir şey yapıyorsa, acaba Allah o arada o güzel şeye de o arada bir sevap verir mi? Vermez. Neden? acaba Allah o arada o güzel şeye de o arada bir sevap verir mi?

Vermez.

Neden?

Allah ihlâslı insanın ibadetini kabul ediyor, ibadeti veya bir işi yapmakta ihlâs yoksa kabul etmiyor.Allah ihlâslı insanın ibadetini kabul ediyor, ibadeti veya bir işi yapmakta ihlâs yoksa kabul etmiyor. O halde kalbimizi ihlâslı, tertemiz yapacağız. Kalbimizde art niyet, kötü maksatlar varsa olmaz. O halde kalbimizi ihlâslı, tertemiz yapacağız. Kalbimizde art niyet, kötü maksatlar varsa olmaz.

Onun için deniliyor ki; insanın kalbini temizlemesi lâzım.Onun için deniliyor ki; insanın kalbini temizlemesi lâzım. Tabii bu kalbin temizlenmesi böyle içeriye hortumu sokup da şarıl şarıl, şarıl şarılTabii bu kalbin temizlenmesi böyle içeriye hortumu sokup da şarıl şarıl, şarıl şarıl suyla yıkamakla olacak bir şey değil. Zaten oraya hortum sokamayız.suyla yıkamakla olacak bir şey değil. Zaten oraya hortum sokamayız. İçini istediğin kadar deterjanla, bir şeyle yıkasan bile olmaz. İçini istediğin kadar deterjanla, bir şeyle yıkasan bile olmaz. Yani kalp dediğimiz şey zaten bu yürek dediğimiz et parçası değil ki. Kalp dediğimiz şey gönül.Yani kalp dediğimiz şey zaten bu yürek dediğimiz et parçası değil ki. Kalp dediğimiz şey gönül. Gönlü temiz olacak. Bunun neresine hortumu sokacağım, neresini temizleyeceğim. Gönlü temiz olacak. Bunun neresine hortumu sokacağım, neresini temizleyeceğim.

İnsanın gönlünün temiz olması ne demek? Tertemiz duyguları var, kötü duygular yok, İnsanın gönlünün temiz olması ne demek?

Tertemiz duyguları var, kötü duygular yok,
herkese karşı iyi niyet besliyor. Hah, işte kalbi o zaman temiz, içinde başkasına karşı kötülük yok.herkese karşı iyi niyet besliyor. Hah, işte kalbi o zaman temiz, içinde başkasına karşı kötülük yok. İşte buna ihlâs diyoruz. Bu lâzım. İşte buna ihlâs diyoruz. Bu lâzım.

Onun için tasavvuf büyükleri tabii bir insanı eline alıyor terbiye edecek; Onun için tasavvuf büyükleri tabii bir insanı eline alıyor terbiye edecek; bu benim talebem, bu benim müridim, bu benim evladım diye bir insanı ele alıyor,bu benim talebem, bu benim müridim, bu benim evladım diye bir insanı ele alıyor, onu bir eğitimden geçiriyor. Bu eğitime ne diyoruz? Tasavvufî eğitim diyoruz.onu bir eğitimden geçiriyor.

Bu eğitime ne diyoruz?

Tasavvufî eğitim diyoruz.
Çünkü her şeyin bir eğitimi var. Mesela usta çırağını yanına alır yetiştirir.Çünkü her şeyin bir eğitimi var.

Mesela usta çırağını yanına alır yetiştirir.
Evladım çekici şöyle tut, bak öyle vurma, öyle yaparsan kırarsın, böyle yaparsan çivi yamulur; Evladım çekici şöyle tut, bak öyle vurma, öyle yaparsan kırarsın, böyle yaparsan çivi yamulur; şöyle tut, bak şöyle yap bilmem ne filan...şöyle tut, bak şöyle yap bilmem ne filan... Her mesleğin ustası çırağına böyle bir usulle o mesleğin muntazam yapılmasını öğretir.Her mesleğin ustası çırağına böyle bir usulle o mesleğin muntazam yapılmasını öğretir. Tabii hoca efendi, mürşit efendi, şeyh efendi, müridi terbiye edecek. Tabii hoca efendi, mürşit efendi, şeyh efendi, müridi terbiye edecek.

Mürit ne demek? İstekli insan demek. İstiyor. Neyi istiyor? Mürit ne demek?

İstekli insan demek. İstiyor.

Neyi istiyor?

Ben Allah'ın sevgili kulu olmak istiyorum diyor. Tamam, ben seni Allah'ın sevgili kulu yapma yolunaBen Allah'ın sevgili kulu olmak istiyorum diyor. Tamam, ben seni Allah'ın sevgili kulu yapma yoluna götüreyim, sana Allah'ın sevgili kulu olmayı öğreteyim diyor şeyh efendi, onu ele alıyor. götüreyim, sana Allah'ın sevgili kulu olmayı öğreteyim diyor şeyh efendi, onu ele alıyor.

Şimdi onu ele aldığı zaman onun içindeki kusurlar nedir bildiğindenŞimdi onu ele aldığı zaman onun içindeki kusurlar nedir bildiğinden ilk önce onun nefsini terbiye etmeye, nefsini yenmesini öğretmeye çalışıyor. ilk önce onun nefsini terbiye etmeye, nefsini yenmesini öğretmeye çalışıyor. Kendi kendisini, kendi arzusunu yenecek çünkü ne kadar itsen bu dışarıdan olmaz.Kendi kendisini, kendi arzusunu yenecek çünkü ne kadar itsen bu dışarıdan olmaz. Çünkü anne baba çocuğunu iyi yetiştirmek istediği zaman dövüyor.Çünkü anne baba çocuğunu iyi yetiştirmek istediği zaman dövüyor. Namaza kalk, namazı kıl, okula git, bilmem ne yap, dersine çalış!.. Dövmekle olmuyor.Namaza kalk, namazı kıl, okula git, bilmem ne yap, dersine çalış!.. Dövmekle olmuyor. Biraz büyüdü mü çocuk bu sefer karşı gelmeye başlıyor, evden kaçıyor. Dövmekle olmuyor.Biraz büyüdü mü çocuk bu sefer karşı gelmeye başlıyor, evden kaçıyor. Dövmekle olmuyor. İnsanın kendi içinden olacak. Tabii onun metotları var.İnsanın kendi içinden olacak. Tabii onun metotları var. Yani istekli olan müridin arzu edilen, istenilen noktaya gitmesi için bir eğitim geçirmesi lâzım.Yani istekli olan müridin arzu edilen, istenilen noktaya gitmesi için bir eğitim geçirmesi lâzım. Buna da tasavvufta, tarikatta, tarikatın, tasavvufun eğitimi diyoruz. Buna da tasavvufta, tarikatta, tarikatın, tasavvufun eğitimi diyoruz.

Şimdi millet tasavvuf [tarikat] deyince bir ürküyor!.. Şimdi millet tasavvuf [tarikat] deyince bir ürküyor!.. Oradan, [tasavvuftan] çok ürkmüyor çünkü tasavvuf büyüklerinin hakikaten büyük insanlar olduğunu Oradan, [tasavvuftan] çok ürkmüyor çünkü tasavvuf büyüklerinin hakikaten büyük insanlar olduğunu kültür tarihinden okumuş. Mevlânâ da mutasavvıf. Ha, o zaman eh fena değil galiba tasavvuf. kültür tarihinden okumuş.

Mevlânâ da mutasavvıf.

Ha, o zaman eh fena değil galiba tasavvuf.

Yunus Emre de mutasavvıf filan... Yunus Emre de mutasavvıf filan...

Ama tarikat deyince sanki tasavvuf tarikatten ayrı bir şeymiş gibi; Ama tarikat deyince sanki tasavvuf tarikatten ayrı bir şeymiş gibi;

Tarikat mı, tarikatçı mı? Allah'a ısmarladık... Ben orada yokum. Tarikat mı, tarikatçı mı?

Allah'a ısmarladık... Ben orada yokum.
Haydi bakalım kaçıyor, ortalıkta görünmüyor. Halbuki Mevlânâ da, Yunus Emre de, Eşrefoğlu Rûmî de,Haydi bakalım kaçıyor, ortalıkta görünmüyor. Halbuki Mevlânâ da, Yunus Emre de, Eşrefoğlu Rûmî de, Hacı Bayrâm-ı Velî de, Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri de tarikatçı. Tarikat ne demek? Hacı Bayrâm-ı Velî de, Erzurumlu İbrahim Hakkı hazretleri de tarikatçı.

Tarikat ne demek?

Yol. Tarîk ne demek? Yol. Hicaz'a gidenler bilir, birisi ötekisine açıl, Yol.

Tarîk ne demek?

Yol.

Hicaz'a gidenler bilir, birisi ötekisine açıl,
geçeceğim demek istediği zaman tarik tarik tarik diyor. geçeceğim demek istediği zaman tarik tarik tarik diyor. Yol ver, yol ver, geçeceğim demek istiyor. Tarikat, yol demek. Neyin yolu? Yol ver, yol ver, geçeceğim demek istiyor. Tarikat, yol demek.

Neyin yolu?

İnsanın nefsini terbiye etmesinin yolu, insanın Allah'ın sevgili kulu olmasının yolu demek. İnsanın nefsini terbiye etmesinin yolu, insanın Allah'ın sevgili kulu olmasının yolu demek. Ne var bunda! Metot demek yani. Sen tasavvufu istiyorsun ama tarikati istemiyorsun.Ne var bunda! Metot demek yani. Sen tasavvufu istiyorsun ama tarikati istemiyorsun. Yani gayeyi istiyorsun, gayeye götüren yolu istemiyorsun.Yani gayeyi istiyorsun, gayeye götüren yolu istemiyorsun. İşi beğeniyorsun, metodu kabul etmiyorsun. Olmaz! Bir metotla, öyle veya böyle bir metotla yapacak. İşi beğeniyorsun, metodu kabul etmiyorsun. Olmaz! Bir metotla, öyle veya böyle bir metotla yapacak.

Tarikatlar çoktur; et-turuku ilallah bi-adedi enfâsi'l-halâik. Tarikatlar çoktur; et-turuku ilallah bi-adedi enfâsi'l-halâik. "Allah'a giden yollar kulların, mahlûkatın sayısınca değil, mahlûkatın nefesleri sayısınca." "Allah'a giden yollar kulların, mahlûkatın sayısınca değil, mahlûkatın nefesleri sayısınca." Hani bir insan çok nefes alıp veriyor ya hayatı boyunca... Allah'a götüren yollar çoktur. Hani bir insan çok nefes alıp veriyor ya hayatı boyunca... Allah'a götüren yollar çoktur. İşin asıl garip tarafı; yollar o kadar çokken Allah'ı bulamamaktır. İşin asıl garip tarafı; yollar o kadar çokken Allah'ı bulamamaktır. İşin en acı tarafı o. Bütün yollar Allah'a gidiyor da kul Allah'a gidemiyorsa o zaman çok yazık! İşin en acı tarafı o. Bütün yollar Allah'a gidiyor da kul Allah'a gidemiyorsa o zaman çok yazık!

Neden? Kaçıyor, yoldan kaçıyor, yola girmiyor, yolu istemiyor. Neden?

Kaçıyor, yoldan kaçıyor, yola girmiyor, yolu istemiyor.

Yola girmeyen adama ne derler? Yola girmeyen adama ne derler?

Adam olmuyor, yola girmiyor derler. İşte biliyoruz Türkçemizde. O metodu uygulayacak. Adam olmuyor, yola girmiyor derler. İşte biliyoruz Türkçemizde. O metodu uygulayacak.

Nasıl bir metot bu? Adamına göre değişen, mürit ile mürşit arasındakiNasıl bir metot bu?

Adamına göre değişen, mürit ile mürşit arasındaki
müridin kabiliyetine göre olan bir eğitim. Şunu şöyle yap, bunu böyle yapma... müridin kabiliyetine göre olan bir eğitim. Şunu şöyle yap, bunu böyle yapma...

Birisi bana sordu; "Görevimden istifa edeyim de filanca partiden aday olayım." Birisi bana sordu; "Görevimden istifa edeyim de filanca partiden aday olayım."

Olma dedim. Düşündüm taşındım, sebepleri var, olma dedim.Olma dedim. Düşündüm taşındım, sebepleri var, olma dedim. Sevdiğimden olma dedim. O bana darıldı, şimdi o bana dargın. Sevdiğimden olma dedim. O bana darıldı, şimdi o bana dargın.

E ne diye sordun o zaman? Ne diye mürit oldun, yani ne diye mürit oldun?E ne diye sordun o zaman? Ne diye mürit oldun, yani ne diye mürit oldun? Ne diye sordun be adam!? Hiç sormasaydın kendi işini kendin yapsaydın, aramız da böyle kalsaydı!? Ne diye sordun be adam!? Hiç sormasaydın kendi işini kendin yapsaydın, aramız da böyle kalsaydı!?

Ama böylesi daha iyi. Çünkü bu işin zaten sahteliğe tahammülü yoktur. Ya samimi olacak...Ama böylesi daha iyi. Çünkü bu işin zaten sahteliğe tahammülü yoktur. Ya samimi olacak... İmtihan ederler. Samimi olmazsa, samimi olmadığı zaman da sonuç olmaz.İmtihan ederler. Samimi olmazsa, samimi olmadığı zaman da sonuç olmaz. O bakımdan bunun metodunu uygulamak lâzım. Metotlarından birisi zikirdir. O bakımdan bunun metodunu uygulamak lâzım.

Metotlarından birisi zikirdir.

Neden zikir bir metot oluyor? O da Kur'an'dan çıktığı için. Neden zikir bir metot oluyor?

O da Kur'an'dan çıktığı için.

[Tasavvufun] bir metodunu nereden çıktığını söyleyelim de tasavvufun işi, mahiyeti anlaşılsın. [Tasavvufun] bir metodunu nereden çıktığını söyleyelim de tasavvufun işi, mahiyeti anlaşılsın.

Tasavvufta müridin gayeye ulaşması için yapması gereken işlerden birisi zikirdir.Tasavvufta müridin gayeye ulaşması için yapması gereken işlerden birisi zikirdir. Eline tesbihi alacak, zikri yapacak. Neden? Eline tesbihi alacak, zikri yapacak.

Neden?

Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de zikri çok yerde emretmiş. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de zikri çok yerde emretmiş. Zikir kelimesi 200 kusür yerde geçiyor, 80 küsur yerde emrediliyor...Zikir kelimesi 200 kusür yerde geçiyor, 80 küsur yerde emrediliyor... Ben tam liste çıkartacağım kendim sayacağım ama saymadım, çok emrediliyor. Ben tam liste çıkartacağım kendim sayacağım ama saymadım, çok emrediliyor.

E Allah'ın emrini tutmayacak mıyız!? Allah zikredin diyor, zikredeceğiz.E Allah'ın emrini tutmayacak mıyız!?

Allah zikredin diyor, zikredeceğiz.
O bakımdan tabii zikri yapmak mecburiyeti var. Namaz kılın dediği için namazları kılıyoruz, O bakımdan tabii zikri yapmak mecburiyeti var. Namaz kılın dediği için namazları kılıyoruz, oruç tutun dediği için oruçları tutuyoruz, hacca gidin dediği için nice zahmetlerle, oruç tutun dediği için oruçları tutuyoruz, hacca gidin dediği için nice zahmetlerle, masraflarla hacca gidiyoruz. E zikir dediği zaman da zikredeceğiz. masraflarla hacca gidiyoruz. E zikir dediği zaman da zikredeceğiz.

Allah zikredin diyor mu Kur'ân-ı Kerîm'de? Bakın okuyayım. Allah zikredin diyor mu Kur'ân-ı Kerîm'de?

Bakın okuyayım.
Türkçe olmadığı halde anlayacaksınız. Bismillahirrahmânirrahîm. Türkçe olmadığı halde anlayacaksınız. Bismillahirrahmânirrahîm.

Yâ eyyühellezîne âmenü'zkürüllâhe zikran kesîrâ. "Ey iman edenler, Allah'ı çok zikredin." Yâ eyyühellezîne âmenü'zkürüllâhe zikran kesîrâ. "Ey iman edenler, Allah'ı çok zikredin." O zaman çok zikredeceksiniz. Çaresi yok. O zaman çok zikredeceksiniz. Çaresi yok.

Vezküri's-me rabbike bükraten ve asîlâ. "Sabah akşam Allah'ın adını zikret." Vezküri's-me rabbike bükraten ve asîlâ. "Sabah akşam Allah'ın adını zikret."

Niye, niye emrediyor Allah? Tabii Allah'a niye diye sorulmaz çünkü nasıl isterse öyle yapar ama Niye, niye emrediyor Allah?

Tabii Allah'a niye diye sorulmaz çünkü nasıl isterse öyle yapar ama
sebebini anlamak için sorulur; neden acaba Allah emrediyor? sebebini anlamak için sorulur; neden acaba Allah emrediyor?

Fe-zkürûnî ezkürküm ve'ş-kurûlî ve lâ tekfürûn.Fe-zkürûnî ezkürküm ve'ş-kurûlî ve lâ tekfürûn. "Siz beni zikrederseniz ben de sizi severim, ben de sizi zikrederim." diyor Allah."Siz beni zikrederseniz ben de sizi severim, ben de sizi zikrederim." diyor Allah. Ben Allah diyeceğim, Allah da beni zikredecek. Şerefin büyüklüğüne bakın! İşin güzelliğine bakın! Ben Allah diyeceğim, Allah da beni zikredecek. Şerefin büyüklüğüne bakın! İşin güzelliğine bakın!

Şimdi böyle olunca, böyle yapa yapa kulun gönlünde paslar, kirler gidiyor. Çünkü zikir; Şimdi böyle olunca, böyle yapa yapa kulun gönlünde paslar, kirler gidiyor. Çünkü zikir;

Elâ bi-zikrillâhi tatmainni'l-kulûb. Kalbin içindeki o kötü duyguları atıyor.Elâ bi-zikrillâhi tatmainni'l-kulûb. Kalbin içindeki o kötü duyguları atıyor. Yavaş yavaş, yavaş yavaş temizliyor; insanın gönlü, kalbi pırıl pırıl bir kalp oluyor.Yavaş yavaş, yavaş yavaş temizliyor; insanın gönlü, kalbi pırıl pırıl bir kalp oluyor. O zaman insan Allah'ın sevgisine doğru gidiyor. Allah'ın sevdiği bir kul oluyor.O zaman insan Allah'ın sevgisine doğru gidiyor. Allah'ın sevdiği bir kul oluyor. Allah'ın sevgisi içinde beliriyor. Yunus Emre'nin şiirlerini okuyun;Allah'ın sevgisi içinde beliriyor.

Yunus Emre'nin şiirlerini okuyun;
baştan aşağı hep muhabbetullahtır, aşkullahtır. Mevlânâ hazretlerinin koca divanını okuyun, baştan aşağı hep muhabbetullahtır, aşkullahtır. Mevlânâ hazretlerinin koca divanını okuyun, binlerce beyti hepsi aşkullahtır, muhabbetullahtır. binlerce beyti hepsi aşkullahtır, muhabbetullahtır. İşte o muhabbetullah olsun diye [bu çalışma yapılıyor.] İşte o muhabbetullah olsun diye [bu çalışma yapılıyor.]

Hani nasıl emme basma tulumbada böyle böyle yaptıkça tangur tungur,Hani nasıl emme basma tulumbada böyle böyle yaptıkça tangur tungur, çangur çungur, çangur çungur, çangur çungur.. foşş.. ha, su geldi.çangur çungur, çangur çungur, çangur çungur.. foşş.. ha, su geldi. İlk başta tıngır tıngır oluyor, daha tulumbanın borusu boş. İlk başta tıngır tıngır oluyor, daha tulumbanın borusu boş. Çekiyorsunuz çekiyorsunuz, tangur tungur, tangur tungur bir metal sesleri geliyor, Çekiyorsunuz çekiyorsunuz, tangur tungur, tangur tungur bir metal sesleri geliyor, ondan sonra kovaya su şarıl şarıl, şarıl şarıl akmaya başlıyor, seviniyorsunuz, tamam,ondan sonra kovaya su şarıl şarıl, şarıl şarıl akmaya başlıyor, seviniyorsunuz, tamam, tulumba suyu çekti diye. İşte öyle olduğu için insanda Allah sevgisi meydana geldiğinden,tulumba suyu çekti diye.

İşte öyle olduğu için insanda Allah sevgisi meydana geldiğinden,
Allah'ın da insanları sevmesi, Allah'a karşı insanın duygularıyla ilgili olduğundan bu iş yapılıyor. Allah'ın da insanları sevmesi, Allah'a karşı insanın duygularıyla ilgili olduğundan bu iş yapılıyor.

Allah seni seviyor mu, sevmiyor mu diye merak edersen ölçü ne? Allah seni seviyor mu, sevmiyor mu diye merak edersen ölçü ne?

Sen kalbinden Allah'a nasıl bağlısın, Allah'ı ne kadar seviyorsun; işte ölçü o. Sen kalbinden Allah'a nasıl bağlısın, Allah'ı ne kadar seviyorsun; işte ölçü o. Yani senin Allah'a karşı bağlılığın, sevgin, Allah'ın seni o kadar sevdiğini gösteriyor.Yani senin Allah'a karşı bağlılığın, sevgin, Allah'ın seni o kadar sevdiğini gösteriyor. Çok daha fazla ama o ona bağlı, insanın içindeki duygulara bağlı. Çok daha fazla ama o ona bağlı, insanın içindeki duygulara bağlı. İşte o duygular meydana gelsin, kalbi nurlansın diye zikir emrediliyor. İşte o duygular meydana gelsin, kalbi nurlansın diye zikir emrediliyor.

Tarikatın, tasavvufun başka işleri emrediliyor da kişi sonunda Tarikatın, tasavvufun başka işleri emrediliyor da kişi sonunda nefsini yenen bir insan hâline geliyor, nefsine hakim olan, kızmayan,nefsini yenen bir insan hâline geliyor, nefsine hakim olan, kızmayan, nefsinin haram olan isteklerini yapmayan, helal olan işleri, emirleri de yapma diyenefsinin haram olan isteklerini yapmayan, helal olan işleri, emirleri de yapma diye engel olmasına aldırmayan, çekil önümden diyen, nefsine hakim olan,engel olmasına aldırmayan, çekil önümden diyen, nefsine hakim olan, nefsini yola getiren insan hâline getiriyor. nefsini yola getiren insan hâline getiriyor. O zaman öyle olunca Allah'a itaat oluyor, isyan olmuyor, Allah hidayet veriyor,O zaman öyle olunca Allah'a itaat oluyor, isyan olmuyor, Allah hidayet veriyor, cennetin anahtarını veriyor, sevgili kulu oluyor, cennete gidiyor.cennetin anahtarını veriyor, sevgili kulu oluyor, cennete gidiyor. Yani işin aslı, mekanizması, esası, kökü bu. Yani işin aslı, mekanizması, esası, kökü bu.

Tasavvuf deyince çok laf söyleyen insanlar çıkmıştır, çok kitaplar yazılmıştır,Tasavvuf deyince çok laf söyleyen insanlar çıkmıştır, çok kitaplar yazılmıştır, çok şâşâlı, gösterişli, edâlı, özentili, mübalağalı şeyler olmuştur. İşin edebiyatı başka... çok şâşâlı, gösterişli, edâlı, özentili, mübalağalı şeyler olmuştur. İşin edebiyatı başka... İşin özü, aslı, temeli, ana noktası, ana yolu budur işte.İşin özü, aslı, temeli, ana noktası, ana yolu budur işte. Böyle olduğu zaman Allahu Teâlâ hazretlerinin sevdiği kul olur. Böyle olduğu zaman Allahu Teâlâ hazretlerinin sevdiği kul olur.

[Allah'ın] sevdiği kul olunca ne olur? O zaman her şey oluyor. [Allah'ın] sevdiği kul olunca ne olur?

O zaman her şey oluyor.
"Ben bir kulumu sevdim mi gören gözü, işiten kulağı, söyleyen dili, tutan eli, yürüyen ayağı olurum." diyor."Ben bir kulumu sevdim mi gören gözü, işiten kulağı, söyleyen dili, tutan eli, yürüyen ayağı olurum." diyor. Yani her türlü olağanüstülükler kendisinde oluyor, bir de âhirette cennetlik oluyor. Yani her türlü olağanüstülükler kendisinde oluyor, bir de âhirette cennetlik oluyor. Bu dünya mühim değil. Âhirette ebedî saadeti kazanıyor, cennetlik oluyor. Bu dünya mühim değil. Âhirette ebedî saadeti kazanıyor, cennetlik oluyor.

O halde tasavvuf, tekrar özetlemek gerekirse; cennet yoludur, takvâ yoludur, O halde tasavvuf, tekrar özetlemek gerekirse; cennet yoludur, takvâ yoludur, Kur'ân-ı Kerîm yoludur, Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyesinin yoludur.Kur'ân-ı Kerîm yoludur, Peygamber Efendimiz'in sünnet-i seniyesinin yoludur. Ama lafı değil. Lafa, kâl derler, hâli. Yani uygulaması. Kâl değildir, hâldir.Ama lafı değil. Lafa, kâl derler, hâli. Yani uygulaması. Kâl değildir, hâldir. Lafı herkes bilir, söyler. Herkes buraya çıkar konuşur.Lafı herkes bilir, söyler. Herkes buraya çıkar konuşur. Hatta bir Alman müsteşriki getirseniz, -Anna Mariya Şimel, geçenlerde mükâfat verdiler,-Hatta bir Alman müsteşriki getirseniz, -Anna Mariya Şimel, geçenlerde mükâfat verdiler,- getirin, Mevlânâ'yı filan çok okumuş, bilir, anlatır. Yetmez...getirin, Mevlânâ'yı filan çok okumuş, bilir, anlatır. Yetmez... Söz mühim değil uygulaması, hâli mühim, hâlinin güzel olması mühimdir.Söz mühim değil uygulaması, hâli mühim, hâlinin güzel olması mühimdir. Onun da ihlaslı olması mühimdir. Bilecek, bildiğini uygulayacak, uygulamasını ihlasla yapacak;Onun da ihlaslı olması mühimdir.

Bilecek, bildiğini uygulayacak, uygulamasını ihlasla yapacak;
o zaman Allah'ın sevdiği bir kul olacak, muhterem hanım efendiler. Buna göre hareket edin. o zaman Allah'ın sevdiği bir kul olacak, muhterem hanım efendiler. Buna göre hareket edin.

Bu nasihatler hatırda kalabilecek nasihatlerdir. Kur'an'a sarılmak, hadîs-i şerîfe sarılmak, Bu nasihatler hatırda kalabilecek nasihatlerdir. Kur'an'a sarılmak, hadîs-i şerîfe sarılmak, takvâ yolunda yürümek, ihlaslı olmak, zikirlerinizi yapmak... takvâ yolunda yürümek, ihlaslı olmak, zikirlerinizi yapmak...

es-Selamu aleyküm ve rahmetullah ve berekatuhu… es-Selamu aleyküm ve rahmetullah ve berekatuhu…

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2