Namaz Vakitleri

26 Cemâziye'l-Âhir 1446
27 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:21
Öğle
13:10
İkindi
15:29
Akşam
17:49
Yatsı
19:16
Detaylı Arama

Tevbede Acele Etmek, Ticarette Güvenilir Olmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Rebîü'l-Âhir 1409 / 01.12.1988
Özelif Sitesi/ ANKARA

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Günaha Tevbe Eden Hiç Günah İşlememiş Gibidir, Günaha Devam Ederken Tevbe Ya Rab Diyen Allah’la Alay Etmiş Gibidir, Emin, Doğru Sözlü | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Tevbede Acele Etmek, Ticarette Güvenilir Olmak

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Rebîü'l-Âhir 1409 / 01.12.1988
Özelif Sitesi/ ANKARA

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Günaha Tevbe Eden Hiç Günah İşlememiş Gibidir, Günaha Devam Ederken Tevbe Ya Rab Diyen Allah’la Alay Etmiş Gibidir, Emin, Doğru Sözlü | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Rabbimiz cümlemizi yolunda daim eylesin.Rabbimiz cümlemizi yolunda daim eylesin. Hayırlara muvaffak eylesin.Hayırlara muvaffak eylesin. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in mübarek hadîs-i şerîflerinden, o gül bahçesinden bir demet, bir buket okuyacağız, teallüm edeceğiz, tefeyyüz edeceğiz.o gül bahçesinden bir demet, bir buket okuyacağız, teallüm edeceğiz, tefeyyüz edeceğiz. Fakat bunların bize kadar gelmesinde emeği geçmiş nice mübarek insanlar var.Fakat bunların bize kadar gelmesinde emeği geçmiş nice mübarek insanlar var. Başta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-u pâkineBaşta Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in rûh-u pâkine bir hediye-i Kur'âniye olsun diye hediye etmek üzere ve onun mübarek ashâbının,bir hediye-i Kur'âniye olsun diye hediye etmek üzere ve onun mübarek ashâbının, cümle etbâının ve ahbâbının ruhlarına ayrı ayrı hediye olsun diye;cümle etbâının ve ahbâbının ruhlarına ayrı ayrı hediye olsun diye; Hz. Âdem atamız aleyhisselam'dan Efendimiz Muhammed-i Mustafâ'ya kadarHz. Âdem atamız aleyhisselam'dan Efendimiz Muhammed-i Mustafâ'ya kadar yeryüzünün nice diyarlarında nice ümmetlere vazifeli olarak gönderilmişyeryüzünün nice diyarlarında nice ümmetlere vazifeli olarak gönderilmiş ve Allah'ın emirlerini tebliğ etmiş olan cümle enbiyâ ve mürselînin ruhlarına hediye olsun diye;ve Allah'ın emirlerini tebliğ etmiş olan cümle enbiyâ ve mürselînin ruhlarına hediye olsun diye; yine o zamanlardan bu zamanlara Allah'ın yeryüzünden nice mübarek sevgili kulları gelmiş geçmiştir,yine o zamanlardan bu zamanlara Allah'ın yeryüzünden nice mübarek sevgili kulları gelmiş geçmiştir, o evliyâsının ruhlarına hediye olsun diye; ve hâsseten Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri,o evliyâsının ruhlarına hediye olsun diye; ve hâsseten Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri, mürebbîleri ulemâ-i muhakkıkîn, meşâyih-i vâsilîn, sâdât-ı turûk-u aliyyemizin ve halifelerininmürebbîleri ulemâ-i muhakkıkîn, meşâyih-i vâsilîn, sâdât-ı turûk-u aliyyemizin ve halifelerinin ve müritlerinin ve muhiblerinin ruhlarına hediye olsun diye; bu hadîs-i şerîfleri bize kadarve müritlerinin ve muhiblerinin ruhlarına hediye olsun diye; bu hadîs-i şerîfleri bize kadar nakil ve rivayet etmiş olan râvilerin ve hadis alimlerinin ruhlarına hediye olsun diye;nakil ve rivayet etmiş olan râvilerin ve hadis alimlerinin ruhlarına hediye olsun diye; okuduğumuz Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis koleksiyonunu toplamış olan büyük muhaddisokuduğumuz Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis koleksiyonunu toplamış olan büyük muhaddis Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi hazretlerinin ruhuna hediye olsun diye;Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddin Efendi hazretlerinin ruhuna hediye olsun diye; kendisinden feyz alıp yetiştiğimiz, el aldığımız Hocamız merhum ve mağfûrun lehkendisinden feyz alıp yetiştiğimiz, el aldığımız Hocamız merhum ve mağfûrun leh es-Seyyid Mehmed Zahid Kotku hazretlerinin ruhuna hediye olsun diye;es-Seyyid Mehmed Zahid Kotku hazretlerinin ruhuna hediye olsun diye; uzaktan ve yakından nice zahmetler çekip bu hadis dersine gelmiş olan siz kardeşlerimizinuzaktan ve yakından nice zahmetler çekip bu hadis dersine gelmiş olan siz kardeşlerimizin ve diğer dostlarımızın ve ihvânımızın âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin, geçmişlerinin,ve diğer dostlarımızın ve ihvânımızın âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin, geçmişlerinin, yakınlarının ruhlarına hediye olsun diye; biz yaşayan mü'minlerin, müslümanların dayakınlarının ruhlarına hediye olsun diye; biz yaşayan mü'minlerin, müslümanların da Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürüp, sevdiği amelleri işleyip huzuruna sevdiği,Rabbimiz'in rızasına uygun ömür sürüp, sevdiği amelleri işleyip huzuruna sevdiği, razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olsun diye; şu dersimize başlamadan öncerazı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olsun diye; şu dersimize başlamadan önce bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, o mübareklere hediye edelim, öyle başlayalım. bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım, o mübareklere hediye edelim, öyle başlayalım.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Râmûzü'l-ehâdîs kitabının 197. sayfasının birinci hadisinde Enes radıyallahu anh'ınRâmûzü'l-ehâdîs kitabının 197. sayfasının birinci hadisinde Enes radıyallahu anh'ın Peygamber Efendimiz'in şöyle buyurduğunu rivayet ettiğini görüyoruz: Peygamber Efendimiz'in şöyle buyurduğunu rivayet ettiğini görüyoruz:

Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuşlar ki; Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyurmuşlar ki;

et-Tâibu mine'zzenbi ke-men lâ zenbe lehû.et-Tâibu mine'zzenbi ke-men lâ zenbe lehû. "Günahtan dönmüş ve tevbe etmiş olan kişi sanki hiç günah işlememiş insan gibidir.""Günahtan dönmüş ve tevbe etmiş olan kişi sanki hiç günah işlememiş insan gibidir." Ve izâ ehabbe'llâhu abden. "Allah celle celâlüh bir kulu sevdi mi, severse..."Ve izâ ehabbe'llâhu abden. "Allah celle celâlüh bir kulu sevdi mi, severse..." Lem yedurrahû zenbün. "Günah ona zarar veremez." Lem yedurrahû zenbün. "Günah ona zarar veremez."

Allah bir kulu sevdi mi, günah ona zarar vermez. Allah bir kulu sevdi mi, günah ona zarar vermez.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Hepimiz Allah'ın âciz ve nâçiz kullarıyız. Boşuna böbürlenmeyelim.Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Hepimiz Allah'ın âciz ve nâçiz kullarıyız. Boşuna böbürlenmeyelim.
Allah bizi iman şerefiyle müşerref eylemiş. Akıl ve insaf vermiş. Hatamızı biliyoruz.Allah bizi iman şerefiyle müşerref eylemiş. Akıl ve insaf vermiş. Hatamızı biliyoruz. Çok kusurlu kullarız. Çok zayıfız. Çok âciziz. Çok nâçiziz. Şeytan bizi sık sık kandırır.Çok kusurlu kullarız. Çok zayıfız. Çok âciziz. Çok nâçiziz. Şeytan bizi sık sık kandırır. Nefis bizi sık sık arzularının peşinden koşturur.Nefis bizi sık sık arzularının peşinden koşturur. Rabbimiz bize nice nimetler bahşeder, biz de o nimetlerin şükrünü ödemekten âciziz.Rabbimiz bize nice nimetler bahşeder, biz de o nimetlerin şükrünü ödemekten âciziz. Şükrünü ödeyemeyediğimiz gibi, hem Rabbimiz'in nimetlerini yerizŞükrünü ödeyemeyediğimiz gibi, hem Rabbimiz'in nimetlerini yeriz hem de yine her gün, her dem, her an hatada oluruz. hem de yine her gün, her dem, her an hatada oluruz.

Acaba bizim halimiz ne olacak? Acep bize Rabbimiz "kulum" diyecek mi? Acaba bizim halimiz ne olacak?

Acep bize Rabbimiz "kulum" diyecek mi?

Acep yaptıklarımızdan dolayı bizi cezalandıracak mı? Acep yaptıklarımızdan dolayı bizi cezalandıracak mı?

Acep ateşlere atıp çatır çatır yakacak mı? Azap edecek mi? Acep ateşlere atıp çatır çatır yakacak mı?

Azap edecek mi?

Yoksa yüzümüzün karasına bakmayıp bağışlayacak mı? Bizi bu düşünce öldürürdü.Yoksa yüzümüzün karasına bakmayıp bağışlayacak mı?

Bizi bu düşünce öldürürdü.
Bu düşünceden ölürdük.Bu düşünceden ölürdük. Daha âhirete göçmeden ölürdük ama Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleriDaha âhirete göçmeden ölürdük ama Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri lütf u keremle buyurmuş ki; lütf u keremle buyurmuş ki;

"Bir kul günahın günah olduğunu anlayıp da, pişmanlık duyup da döndü mü,"Bir kul günahın günah olduğunu anlayıp da, pişmanlık duyup da döndü mü, tevbe etti mi günah işlememiş gibi olur. Allah affeder." tevbe etti mi günah işlememiş gibi olur. Allah affeder."

Yalnız burada bir şeyi açıklamam lazım: Yalnız burada bir şeyi açıklamam lazım:

Tevbe, dil ile estağfirullah..., Allahümme'ğfirlî...,Tevbe, dil ile estağfirullah..., Allahümme'ğfirlî..., "Tevbe yâ Rabbi!", "Affet yâ Rabbi!", "Bağışla yâ Rabbi!" demekten ibaret değildir."Tevbe yâ Rabbi!", "Affet yâ Rabbi!", "Bağışla yâ Rabbi!" demekten ibaret değildir. Tevbenin Arapça mânası "dönmek" demektir. Tevbenin Arapça mânası "dönmek" demektir.

et-Tâibu mine'zzenbi "günahtan dönen" demek. Sen günahı bıraktın mı? et-Tâibu mine'zzenbi "günahtan dönen" demek.

Sen günahı bıraktın mı?

"Yok, bırakmadım hocam. Yarın bu günahı yine yaparım. Yarın yine giderim, içkimi satarım."Yok, bırakmadım hocam. Yarın bu günahı yine yaparım. Yarın yine giderim, içkimi satarım. Yine içkimi içerim. Yine namazımı boşlarım. Yine gıybetimi yaparım..." Yine içkimi içerim. Yine namazımı boşlarım. Yine gıybetimi yaparım..."

Olmadı. Dönmedin ki günahtan! Günahtan döneceksin. Olmadı. Dönmedin ki günahtan! Günahtan döneceksin.

Tevbe dil ile olursa yalancıların tevbesidir. "Tevbe yâ Rabbi" diyor. Tevbe dil ile olursa yalancıların tevbesidir. "Tevbe yâ Rabbi" diyor.

Ne demek yani? "Döndüm yâ Rabbi" diyor, dönmemiş. Ne demek yani?

"Döndüm yâ Rabbi" diyor, dönmemiş.

Olmaz. Günahtan dönecek. Pişman olacak, ağlayacak. Olmaz. Günahtan dönecek. Pişman olacak, ağlayacak.

Tevbenin ne kadar zor bir şey olduğunu, Tevbe sûresini okuyun, oradaki; Tevbenin ne kadar zor bir şey olduğunu, Tevbe sûresini okuyun, oradaki;

Ve ale'sselâseti'llezîne hullifû âyet-i kerîmesinin tefsirlerini okuyun.Ve ale'sselâseti'llezîne hullifû âyet-i kerîmesinin tefsirlerini okuyun. Sebeb-i nüzûlünü okuyun. Görün bakalım tevbe ne kadar zormuş!.. Sebeb-i nüzûlünü okuyun. Görün bakalım tevbe ne kadar zormuş!..

Üç kişi var, savaştan geri kalmış da 53 gün ızdırap içinde kıvranıyorlar. Üç kişi var, savaştan geri kalmış da 53 gün ızdırap içinde kıvranıyorlar.

"Allah acaba affetti mi, affetmedi mi?.." "Allah acaba affetti mi, affetmedi mi?.."

Resûlullah Efendimiz, "Yürüyün cihada!" demiş de gecikmişler. Resûlullah Efendimiz, "Yürüyün cihada!" demiş de gecikmişler.

Üç kişi gecikmişler, cihada gitmemişler.Üç kişi gecikmişler, cihada gitmemişler. Namaz kılıyorlar, ibadetlerini yapıyorlar ama Resûlullah'ın buyruğunu tutmadılar,Namaz kılıyorlar, ibadetlerini yapıyorlar ama Resûlullah'ın buyruğunu tutmadılar, savaşa gitmediler. 53 gün... savaşa gitmediler. 53 gün...

İzâ dâkad aleyhimü'l-ardu bimâ rahubet. "Yeryüzü onca genişliğine rağmen onların başına dar geldi." İzâ dâkad aleyhimü'l-ardu bimâ rahubet. "Yeryüzü onca genişliğine rağmen onların başına dar geldi."

Şu gökyüzü dar geldi onlara. Doğduklarına pişman oldular.Şu gökyüzü dar geldi onlara. Doğduklarına pişman oldular. Ağladılar, üzüldüler, ölümü istediler. Ne hallere düştüler... Ağladılar, üzüldüler, ölümü istediler. Ne hallere düştüler...

Çok üzüldüler de 53 gün sonra "tevbeleri Allah tarafından kabul oldu" diye âyet indi. Çok üzüldüler de 53 gün sonra "tevbeleri Allah tarafından kabul oldu" diye âyet indi.

Tevbe oyuncak değil! Döndüysen erkekçe dön, günaha bir daha düşme!Tevbe oyuncak değil! Döndüysen erkekçe dön, günaha bir daha düşme! Döndüysen Allahu Teâlâ hazretlerine kul ol, kullukta yürü. Döndüysen Allahu Teâlâ hazretlerine kul ol, kullukta yürü.

Ama yürürken yine hata etmez miyiz? Ama yürürken yine hata etmez miyiz?

Tabii hatasız kul olmaz, yine hata edersin ama düşmemeye çalış.Tabii hatasız kul olmaz, yine hata edersin ama düşmemeye çalış. Gayret et, dişini sık, gevşek kul olma, sağlam niyetli ol, azimli ol; yine düşersen yine kalkarsın.Gayret et, dişini sık, gevşek kul olma, sağlam niyetli ol, azimli ol; yine düşersen yine kalkarsın. Bin defa düşsen, kalksan, tevbeni Allah kabul eder. Bin defa düşsen, kalksan, tevbeni Allah kabul eder. Ama içinden sağlam bir niyetle döneceksin. Pişmanlık duyacaksın.Ama içinden sağlam bir niyetle döneceksin. Pişmanlık duyacaksın. Günahından iğreneceksin. Kendine kızacaksın. "Nedir benim bu yaptığım?!" diyeceksin.Günahından iğreneceksin. Kendine kızacaksın. "Nedir benim bu yaptığım?!" diyeceksin. "Bir daha yapmayacağım!" diyeceksin. "Söz!" diyeceksin. "Bir daha yapmayacağım!" diyeceksin. "Söz!" diyeceksin.

Ama o sözü söylediğin zaman; "Yarın bunu yine ben yaparım, yapacağım.Ama o sözü söylediğin zaman; "Yarın bunu yine ben yaparım, yapacağım. Arkadaşlarla buluşuruz, yine o günahı işleriz." diye değil; "Artık yapmayacağım.Arkadaşlarla buluşuruz, yine o günahı işleriz." diye değil; "Artık yapmayacağım. Buluşmayacağım. Olmayacak, bitti!" diyeceksin. Buluşmayacağım. Olmayacak, bitti!" diyeceksin.

Yine yaparsan Allah yine affeder. Ama halis niyetle yapmamaya azmetmiş olacaksın. Yine yaparsan Allah yine affeder. Ama halis niyetle yapmamaya azmetmiş olacaksın.

Böyle bir tevbeyle tevbe eden kimseyi Allah sever. Böyle bir tevbeyle tevbe eden kimseyi Allah sever.

İnne'llâhe yuhibbu'ttevvâbîn. "Allah tevbe edenleri sever." İnne'llâhe yuhibbu'ttevvâbîn. "Allah tevbe edenleri sever."

Ama dikkat ederseniz [hadiste] "tâib" diyor, [âyette] "tevvâb" diyor.Ama dikkat ederseniz [hadiste] "tâib" diyor, [âyette] "tevvâb" diyor. Tevvâb demek, "tevbeyi çok yapan" demek. Muhterem kardeşlerim! Tevvâb demek, "tevbeyi çok yapan" demek.

Muhterem kardeşlerim!

Madem günahı çok işliyoruz, o halde tevbeyi de çok yapmalıyız. Her zaman tevbe etmeliyiz. Madem günahı çok işliyoruz, o halde tevbeyi de çok yapmalıyız. Her zaman tevbe etmeliyiz.

"Yâ Rabbi, bilerek yaptıklarıma tevbeler olsun!"Yâ Rabbi, bilerek yaptıklarıma tevbeler olsun! Yâ Rabbi, bilmeyerek ettiğim hatalara, kırdığım potlara, cahilliklere de tevbe olsun!Yâ Rabbi, bilmeyerek ettiğim hatalara, kırdığım potlara, cahilliklere de tevbe olsun! Bilmediklerimi de bağışla, bildiklerimi de bağışla!" diyeBilmediklerimi de bağışla, bildiklerimi de bağışla!" diye Allah'tan çok tevbe edip affımızı çok istemeliyiz. Allah'tan çok tevbe edip affımızı çok istemeliyiz.

Hadîs-i şerîfin ikinci cümlesi: Hadîs-i şerîfin ikinci cümlesi:

Ve izâ ehabbe'llâhu abden lem yedurrahû zenbün. "Allah bir kulu sevdi mi günah ona tesir etmez." Ve izâ ehabbe'llâhu abden lem yedurrahû zenbün. "Allah bir kulu sevdi mi günah ona tesir etmez."

Ne demek? "Sen Allah'ın sevgili kuluysan işle işleyebildiğin kadar günah..." demek mi bu? Ne demek?

"Sen Allah'ın sevgili kuluysan işle işleyebildiğin kadar günah..." demek mi bu?

Hayır! Allah'ı seven kul günaha bakar mı? Hayır!

Allah'ı seven kul günaha bakar mı?

Allah'ın rızasına aykırı bir şey yapmaktan tir tir titrer! "Allah beni sevmezse halim nice olur.Allah'ın rızasına aykırı bir şey yapmaktan tir tir titrer! "Allah beni sevmezse halim nice olur. İltifatından mahrum kalırsam halim nice olur!.." diye dünyalar başına dar gelir. İltifatından mahrum kalırsam halim nice olur!.." diye dünyalar başına dar gelir.

"Allah bir kulu sevdi mi günah zarar vermez." ne demek? "Allah bir kulu sevdi mi günah zarar vermez." ne demek?

İnne'llâhe yuhibbu'ttevvâbîn âyetinden anla. Allah tevbe edenleri sever.İnne'llâhe yuhibbu'ttevvâbîn âyetinden anla. Allah tevbe edenleri sever. Sevdiği zaman affeder. Sevdiği için de günah ona zarar vermez.Sevdiği zaman affeder. Sevdiği için de günah ona zarar vermez. Çünkü affediyor... Affettiği için zarar vermez. Çünkü affediyor... Affettiği için zarar vermez.

O bakımdan, Allah diyelim dâim, Yolda duralım kâim, O bakımdan,

Allah diyelim dâim,

Yolda duralım kâim,

Her zaman tevbe ve istiğfar edelim, gözyaşı dökelim. Sabahları, akşamları kendimizi hesaba çekelim.Her zaman tevbe ve istiğfar edelim, gözyaşı dökelim. Sabahları, akşamları kendimizi hesaba çekelim. Sık sık yalnız kaldığımız zaman sükûtumuz tefekkür olsun, "Ben ne haltlar işledim?Sık sık yalnız kaldığımız zaman sükûtumuz tefekkür olsun, "Ben ne haltlar işledim? Acaba ne potlar kırdım?.." diye. Acaba ne potlar kırdım?.." diye.

Hakikaten insan kendisini böyle kontrol altında tutarsa, yaptıklarını kritik ederseHakikaten insan kendisini böyle kontrol altında tutarsa, yaptıklarını kritik ederse o zaman kâmil insan olmaya doğru gelişir. o zaman kâmil insan olmaya doğru gelişir.

"Geçen gün yaptığım şeyi bir daha yapmayayım."Geçen gün yaptığım şeyi bir daha yapmayayım. Bu sabah yaptığım şeyi bir daha yapmayayım." diye diye her gün bir kusurunu düzeltse, Bu sabah yaptığım şeyi bir daha yapmayayım." diye diye her gün bir kusurunu düzeltse, bir senede 365 tane kusur düzelir. Bir insanda da kusur kaynıyor değil ki...bir senede 365 tane kusur düzelir. Bir insanda da kusur kaynıyor değil ki... Müslüman Allah yolunda gitmek istiyor.Müslüman Allah yolunda gitmek istiyor. Yavaş yavaş, yavaş yavaş bir de bakarsınız Allah'ın iyi kulu olur, sevgili kulu olur. Yavaş yavaş, yavaş yavaş bir de bakarsınız Allah'ın iyi kulu olur, sevgili kulu olur.

Allah bir kulu sevdi mi, sevgili kulu oldu mu, onun sahip olduğu mükâfatların haddi hesabı olmaz.Allah bir kulu sevdi mi, sevgili kulu oldu mu, onun sahip olduğu mükâfatların haddi hesabı olmaz. Allah bir kulu sevdi mi gören gözü olur, duyan-işiten kulağı olur, söyleyen dili olur,Allah bir kulu sevdi mi gören gözü olur, duyan-işiten kulağı olur, söyleyen dili olur, tutan eli olur, yürüyen ayağı olur.tutan eli olur, yürüyen ayağı olur. Allahu Teâlâ hazretleri ona başka insanların görmediğini gösterir,Allahu Teâlâ hazretleri ona başka insanların görmediğini gösterir, duymadığını duyurur, yapamadığını yaptırır, gidemediği yere götürür. duymadığını duyurur, yapamadığını yaptırır, gidemediği yere götürür.

Bütün iş, Allah'ın kulu olmakta... Hocamız rahmetullahi aleyh, mekânı cennet olsun; Bütün iş, Allah'ın kulu olmakta...

Hocamız rahmetullahi aleyh, mekânı cennet olsun;

"Şeyhlik boş... Müritlik boş... Zenginlik boş... Başkanlık boş... Reislik boş...""Şeyhlik boş... Müritlik boş... Zenginlik boş... Başkanlık boş... Reislik boş..." Hepsi boş, boş, boş, boş... "Hüner, Allah'ın sevgili kulu olmakta!" diyor. Hepsi boş, boş, boş, boş... "Hüner, Allah'ın sevgili kulu olmakta!" diyor.

Allah'ın sevgili kulu olana ne mutlu! Allah'ın sevgili kulu olana ne mutlu!

Onun için Allah'ın sevgisi nasıl kazanılır diye biraz ona çalışalım, onu anlamaya çalışalım.Onun için Allah'ın sevgisi nasıl kazanılır diye biraz ona çalışalım, onu anlamaya çalışalım. Allah'ın sevgili kulu olmanın tedbirlerini alalım. Allah'ın sevgili kulu olmanın tedbirlerini alalım.

Rabbimiz bizi günahlardan kurtarsın. Edepli kul eylesin.Rabbimiz bizi günahlardan kurtarsın. Edepli kul eylesin. Bunca nimetleri yiyip de her gün ona âsî olacağımıza, nimetlerinin fiilî şükrü olanBunca nimetleri yiyip de her gün ona âsî olacağımıza, nimetlerinin fiilî şükrü olan salih amellere yönelelim, hayırlı işler yapalım, hayırlı kul olalım, verimli kul olalım.salih amellere yönelelim, hayırlı işler yapalım, hayırlı kul olalım, verimli kul olalım. Arkamızda hayır kalsın. Kendimiz gitsek bile... Arkamızda hayır kalsın. Kendimiz gitsek bile...

"At ölür, meydan kalır. Yiğit ölür, şan kalır." "At ölür, meydan kalır. Yiğit ölür, şan kalır."

Hepimizin geride İslâmî yönden bir şânı, şerefi kalsın. Hepimizin geride İslâmî yönden bir şânı, şerefi kalsın.

Rabbimiz cümlemizi hayırlara muvaffak eylesin. Rabbimiz cümlemizi hayırlara muvaffak eylesin.

Allah bir kulu sevdi mi hayrı ilham eder, şerri yapmamaya güç kuvvet verir,Allah bir kulu sevdi mi hayrı ilham eder, şerri yapmamaya güç kuvvet verir, tevfîkini refîk eder, günahlara düşürmez ve yolunda yürütür, yürütür; tevfîkini refîk eder, günahlara düşürmez ve yolunda yürütür, yürütür;

Yâ eyyetühe'nnefsü'l-mutmainneh. İrcıî ilâ rabbiki râdiyeten merdiyyeh.Yâ eyyetühe'nnefsü'l-mutmainneh. İrcıî ilâ rabbiki râdiyeten merdiyyeh. Fedhulî fî ibâdî. Vedhulî cennetî dediği gibi âyet-i kerîmelerde, Fedhulî fî ibâdî. Vedhulî cennetî dediği gibi âyet-i kerîmelerde, öyle buyurduğu kulları zümresine dahil eyler. öyle buyurduğu kulları zümresine dahil eyler.

İkinci hadîs-i şerîf: et-Tâibu mine'zzenbi ke-men lâ zenbe lehûİkinci hadîs-i şerîf:

et-Tâibu mine'zzenbi ke-men lâ zenbe lehû
ve'l-mustağfiru mine'zzenbi ve hüve mukîmun aleyhi ke'l-müstehzii bi-rabbihîve'l-mustağfiru mine'zzenbi ve hüve mukîmun aleyhi ke'l-müstehzii bi-rabbihî ve men âzâ müslimen kâne aleyhi mine'zzünûbi mislü menâbiti'nnahli. ve men âzâ müslimen kâne aleyhi mine'zzünûbi mislü menâbiti'nnahli.

et-Tâibu mine'zzenbi ke-men lâ zenbe lehû.et-Tâibu mine'zzenbi ke-men lâ zenbe lehû. "Günahına tevbe eden kul sanki hiç günah işlememiş gibi olur." buyuruyor. "Günahına tevbe eden kul sanki hiç günah işlememiş gibi olur." buyuruyor.

Ama arkasından başka bir cümlesini de rivayet ediyor Peygamber Efendimiz'in; Ama arkasından başka bir cümlesini de rivayet ediyor Peygamber Efendimiz'in;

Ve'l-mustağfiru mine'zzenbi ve hüve mukîmun aleyhi ke'l-müstehzii bi-rabbihî. Ve'l-mustağfiru mine'zzenbi ve hüve mukîmun aleyhi ke'l-müstehzii bi-rabbihî.

Bakın biz farkına varmadan ne kadar muazzam veballi şeyler yapıyoruz... Bakın biz farkına varmadan ne kadar muazzam veballi şeyler yapıyoruz...

"Günahta-günahı yapmaya devam edip dururken ‘Tevbe yâ Rabbi!"Günahta-günahı yapmaya devam edip dururken ‘Tevbe yâ Rabbi! Estağfirullah yâ Rabbi!' diyen, tevbe ve istiğfar eden kimse Rabbi ile istihza eden gibidir!Estağfirullah yâ Rabbi!' diyen, tevbe ve istiğfar eden kimse Rabbi ile istihza eden gibidir! Allah'la alay eden gibidir!" Günaha devam etmek ne kadar tehlikeli... Allah'la alay eden gibidir!"

Günaha devam etmek ne kadar tehlikeli...

İnsan verdiği söze sadık olmalı. "Tevbe" dediği zaman günahta ısrar etmemeli.İnsan verdiği söze sadık olmalı. "Tevbe" dediği zaman günahta ısrar etmemeli. Günaha devam edip dururken estağfirullah, estağfirullah... demek, Allah'la alay etmek gibi oluyor.Günaha devam edip dururken estağfirullah, estağfirullah... demek, Allah'la alay etmek gibi oluyor. Onun için lütfen bu noktaya dikkat edelim. Tevbemize sadık olalım.Onun için lütfen bu noktaya dikkat edelim. Tevbemize sadık olalım. "Tevbe" dedikten sonra yalpalamayalım, bocalamayalım."Tevbe" dedikten sonra yalpalamayalım, bocalamayalım. Çünkü Allah'la alay etti mi bir insan mahvolur.Çünkü Allah'la alay etti mi bir insan mahvolur. Allah'la alay etme durumuna geldi mi bir insan helak olur, toz olur. Tozları havalara savrulur. Allah'la alay etme durumuna geldi mi bir insan helak olur, toz olur. Tozları havalara savrulur.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi bu duruma düşürmesin.1 00:16:38,500 --> 00:16:48,300 Edepli kulu eylesin. Aynı hadîs-i şerîfin içinde üçüncü bir cümle daha geliyor arkasından: Allahu Teâlâ hazretleri bizi bu duruma düşürmesin.1
00:16:38,500 --> 00:16:48,300
Edepli kulu eylesin.

Aynı hadîs-i şerîfin içinde üçüncü bir cümle daha geliyor arkasından:

Men âzâ müslimen. "İslâm'a girmiş olan bir kimseye ezâ veren kişi.Men âzâ müslimen. "İslâm'a girmiş olan bir kimseye ezâ veren kişi. " Kâne aleyhi mine'zzünûbi mislü menâbiti'nnahli. "O insanın o kadar çok günahı olur ki" Kâne aleyhi mine'zzünûbi mislü menâbiti'nnahli. "O insanın o kadar çok günahı olur ki hurma ağaçlarının çok çok bittiği yerler gibi günahları olur." hurma ağaçlarının çok çok bittiği yerler gibi günahları olur."

O halde bir noktayı daha öğrenmiş olduk. O nokta neymiş? Müslümana ezâ vermemek. Müslümanı üzmemek.O halde bir noktayı daha öğrenmiş olduk. O nokta neymiş?

Müslümana ezâ vermemek. Müslümanı üzmemek.
Müslümana sıkıntı vermemek. Müslümana zarar vermemek. Müslümana sıkıntı vermemek. Müslümana zarar vermemek.

"Bunun günahı hurmalıklardaki hurmalar kadar çok olur." diyor."Bunun günahı hurmalıklardaki hurmalar kadar çok olur." diyor. Yani hurmalar salkım salkım olur, ağaçlardan salkım salkım aşağıya sallanır.Yani hurmalar salkım salkım olur, ağaçlardan salkım salkım aşağıya sallanır. Müslümanı ezalandıran bir kişi salkım salkım, demet demet, deste deste günaha batmış olur. Müslümanı ezalandıran bir kişi salkım salkım, demet demet, deste deste günaha batmış olur.

Demek ki Peygamber Efendimiz aynı hadîs-i şerîfin içinde üç noktaya işaret etti. Demek ki Peygamber Efendimiz aynı hadîs-i şerîfin içinde üç noktaya işaret etti.

Bir[incisi]; günah işlemişsen tevbe et, tevbe ettiğin zaman günah işlememiş gibi olursun. Bir[incisi]; günah işlemişsen tevbe et, tevbe ettiğin zaman günah işlememiş gibi olursun.

[İkincisi;] günaha devam ederken estağfirullah dersen Allah'la alay etmiş gibi olursun.[İkincisi;] günaha devam ederken estağfirullah dersen Allah'la alay etmiş gibi olursun. Sakın ha, tevbe ettikten sonra tekrar günaha düşme! Sakın ha, tevbe ettikten sonra tekrar günaha düşme!

Üçüncüsü; "Hangi şeyler günahtır?" diye düşünecek olursan,Üçüncüsü; "Hangi şeyler günahtır?" diye düşünecek olursan, en başta gelen salkım salkım günah müslümanı ezâlandırmaktır. En büyüğü odur. en başta gelen salkım salkım günah müslümanı ezâlandırmaktır. En büyüğü odur.

Üç cümlenin birbiriyle irtibatı böyle. Üç cümlenin birbiriyle irtibatı böyle.

Demek ki günahların en önemlileri, salkım saçak püsküllüsü, -bela var, püsküllü bela var.Demek ki günahların en önemlileri, salkım saçak püsküllüsü, -bela var, püsküllü bela var. "Sen benim başıma püsküllü bela mısın?" deriz halk konuşmasında- bolu, gayet fazla olanı neymiş? "Sen benim başıma püsküllü bela mısın?" deriz halk konuşmasında- bolu, gayet fazla olanı neymiş?

Müslümanı ezâlandırmak. İşte dedelerimizin geçimi... İşte dedelerimizin komşuluğu...Müslümanı ezâlandırmak.

İşte dedelerimizin geçimi... İşte dedelerimizin komşuluğu...
İşte dedelerimizin sabrı... İşte ecdadımızın arkadaşlığı...İşte dedelerimizin sabrı... İşte ecdadımızın arkadaşlığı... İşte dedelerimizin kardeşliğinin kaynağı! İşte görülüyor. İşte dedelerimizin kardeşliğinin kaynağı! İşte görülüyor.

Bu hadîs-i şerîfi duyan bir insan bir daha bir müslümana ezâ verir mi? Bu hadîs-i şerîfi duyan bir insan bir daha bir müslümana ezâ verir mi?

Bir müslüman neden ezâlanır? Gidersin bir yumruk vurursun, ezâlanır.Bir müslüman neden ezâlanır?

Gidersin bir yumruk vurursun, ezâlanır.
Malına tecavüz edersin, ezâlanır. Aleyhinde konuşursun, ezâlanır. Kıracak bir şey yaparsın, ezâlanır. Malına tecavüz edersin, ezâlanır. Aleyhinde konuşursun, ezâlanır. Kıracak bir şey yaparsın, ezâlanır.

Demek ki bedenine zarar vermeyeceğiz. Malına zarar vermeyeceğiz.Demek ki bedenine zarar vermeyeceğiz. Malına zarar vermeyeceğiz. Irzına, namusuna zarar vermeyeceğiz. Ailesine, çoluk çocuğuna zarar vermeyeceğiz.Irzına, namusuna zarar vermeyeceğiz. Ailesine, çoluk çocuğuna zarar vermeyeceğiz. Sevdiği şeylere dokunursan, onlara da üzülür, onlara da zarar vermeyeceğiz. Sevdiği şeylere dokunursan, onlara da üzülür, onlara da zarar vermeyeceğiz.

Eski insanlardan bir tanesi, hoca efendi bir ders veriyormuş da,Eski insanlardan bir tanesi, hoca efendi bir ders veriyormuş da, hava sıcak olduğundan mescidin ön tarafı, kapısı açıkmış.hava sıcak olduğundan mescidin ön tarafı, kapısı açıkmış. Belki de oraların mescitlerinin arka tarafı duvar bile olmuyor,Belki de oraların mescitlerinin arka tarafı duvar bile olmuyor, sıcak olduğu için bir tarafı gölgelik oluyor. Ama herhalde bir avlusu vardır, bir kapısı vardır.sıcak olduğu için bir tarafı gölgelik oluyor. Ama herhalde bir avlusu vardır, bir kapısı vardır. Hoca efendi dersi verirken arada bir dersi bırakıp ayağa kalkıyormuş, sonra tekrar oturuyormuş.Hoca efendi dersi verirken arada bir dersi bırakıp ayağa kalkıyormuş, sonra tekrar oturuyormuş. Sonra tekrar ayağa kalkıyormuş, tekrar oturuyormuş. Demişler; Sonra tekrar ayağa kalkıyormuş, tekrar oturuyormuş. Demişler;

"Ne oluyor hocam, niçin böyle ikide birde dersi bırakıp ayağa kalkıyorsun?" "Ne oluyor hocam, niçin böyle ikide birde dersi bırakıp ayağa kalkıyorsun?"

Demiş ki; "Hocamın torunu geçiyor oradan da, onu görünce [kalkıyorum.]" Demiş ki;

"Hocamın torunu geçiyor oradan da, onu görünce [kalkıyorum.]"

Hocaya hürmet, hocanın çocuğuna hürmet, hocanın torununa hürmet ne kadar yüksek kiHocaya hürmet, hocanın çocuğuna hürmet, hocanın torununa hürmet ne kadar yüksek ki kapının önünden onun çocuğu geçiyor ki hocasına hürmetten ayağa kalkıyor. kapının önünden onun çocuğu geçiyor ki hocasına hürmetten ayağa kalkıyor.

Biz de bir otobüste birisiyle Çemberlitaş'tan Beyazıt'a doğru gidiyoruz. Otobüsün içindeyiz.Biz de bir otobüste birisiyle Çemberlitaş'tan Beyazıt'a doğru gidiyoruz. Otobüsün içindeyiz. O yaşlı olduğu için oturuyordu, ben de ayaktaydım.O yaşlı olduğu için oturuyordu, ben de ayaktaydım. Otobüsün içinde oturduğu yerde ayağa kalktı. "Ne oldu?" dedim, düşündüm.Otobüsün içinde oturduğu yerde ayağa kalktı. "Ne oldu?" dedim, düşündüm. Hocası yan tarafta kabristanda medfun, hocasının kabrinin yanındanHocası yan tarafta kabristanda medfun, hocasının kabrinin yanından otobüs geçerken otobüsün içinde ayağa kalkıyor! otobüs geçerken otobüsün içinde ayağa kalkıyor!

İşte vefa... İşte sevgi... İşte saygı... İşte müslümanın müslümana bakış tarzı...İşte vefa... İşte sevgi... İşte saygı... İşte müslümanın müslümana bakış tarzı... İşte müslüman toplum... İnsanlar has, hakiki müslüman olduğu zaman, işte toplumun hali... İşte müslüman toplum... İnsanlar has, hakiki müslüman olduğu zaman, işte toplumun hali...

Onun için ülkelerde idareci olup İslâm'ı tahrip edenler cemiyeti tahrip ediyorlar.Onun için ülkelerde idareci olup İslâm'ı tahrip edenler cemiyeti tahrip ediyorlar. İnsanlığı tahrip ediyorlar. İnsanlığın huzurunu tahrip ediyorlar.İnsanlığı tahrip ediyorlar. İnsanlığın huzurunu tahrip ediyorlar. Kendilerini ve âhiretlerini tahrip ediyorlar.Kendilerini ve âhiretlerini tahrip ediyorlar. Çünkü bakın İslâm insanları birbirine nasıl kaynaştırıyor. Çünkü bakın İslâm insanları birbirine nasıl kaynaştırıyor.

Rabbimiz hepimizi müslümanlar için faydalı eylesin.Rabbimiz hepimizi müslümanlar için faydalı eylesin. Hiçbir müslümana bizim elimizden, dilimizden bir zarar gelmesin, muzırlık çıkmasın. Hiçbir müslümana bizim elimizden, dilimizden bir zarar gelmesin, muzırlık çıkmasın.

Üçüncü hadîs-i şerîf: et-Tâcirü'l-emînü'ssadûku el-müslimu mea'şşühedâi yevme'l-kıyâmeti. Üçüncü hadîs-i şerîf:

et-Tâcirü'l-emînü'ssadûku el-müslimu mea'şşühedâi yevme'l-kıyâmeti.

Abdullah b. Ömer radıyallahu anhumâ'dan,Abdullah b. Ömer radıyallahu anhumâ'dan, üç mühim hadis kitabından rivayet edilmiş, nakledilmiş bir hadîs-i şerîf.üç mühim hadis kitabından rivayet edilmiş, nakledilmiş bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

"Emniyetli, çok doğru sözlü ve Müslümanlığı sağlam bir tüccar,"Emniyetli, çok doğru sözlü ve Müslümanlığı sağlam bir tüccar, kıyamet gününde şehitlerle beraberdir. Şehitlerle yan yanadır." kıyamet gününde şehitlerle beraberdir. Şehitlerle yan yanadır."

Tüccar olanlara, nazar-ı dikkatlerine arz ederiz. Tüccar olanlara, nazar-ı dikkatlerine arz ederiz.

Üç sıfatını söylüyor: et-Tâcirü'l-emînü'ssadûku'l-müslimu. Üç sıfatını söylüyor: et-Tâcirü'l-emînü'ssadûku'l-müslimu.

Bir; emin olacak, güvenilir olacak. Aldatmaca yok, hile yok. Emniyetli olacak. Bir; emin olacak, güvenilir olacak. Aldatmaca yok, hile yok. Emniyetli olacak.

İki; doğru sözlü olacak. "Vallahi idare etmez." "Bundan daha çok verdiler de vermedim." İki; doğru sözlü olacak.

"Vallahi idare etmez." "Bundan daha çok verdiler de vermedim."

Çeşit çeşit, yalan yanlış şeyler söylüyorlar. Doğru sözlü olacak, yalan söylemeyecek.Çeşit çeşit, yalan yanlış şeyler söylüyorlar. Doğru sözlü olacak, yalan söylemeyecek. Çünkü sadûk mübalağa sîgasıdır. Gafûr gibi faûl vezninde mübalağa sîgasıdır.Çünkü sadûk mübalağa sîgasıdır. Gafûr gibi faûl vezninde mübalağa sîgasıdır. "Sadık" demiyor. et-Tâcirü'ssâdık demiyor, yani "sözünde doğru olan" demiyor."Sadık" demiyor. et-Tâcirü'ssâdık demiyor, yani "sözünde doğru olan" demiyor. Sadûk diyor; sadakatte, doğrulukta çok ileri olacak. Sadûk diyor; sadakatte, doğrulukta çok ileri olacak.

Dosdoğru olacak. Faturada hile yapmayacak. Tartıda hile yapmayacak.Dosdoğru olacak. Faturada hile yapmayacak. Tartıda hile yapmayacak. Ölçüde hile yapmayacak. Malının kusuru varsa saklamayacak.Ölçüde hile yapmayacak. Malının kusuru varsa saklamayacak. Alırken ayıplarını çok döküp de karşısındakinin malını kötülemeyecek.Alırken ayıplarını çok döküp de karşısındakinin malını kötülemeyecek. Borcu olduğu zaman vaktinde ödeyecek. Alacağı olduğu zaman borçlunun gırtlağına basmayacak.Borcu olduğu zaman vaktinde ödeyecek. Alacağı olduğu zaman borçlunun gırtlağına basmayacak. Doğru sözlü, doğru özlü bir insan olacak. Güvenilir insan olacak. Doğru sözlü, doğru özlü bir insan olacak. Güvenilir insan olacak.

Bizim kardeşlerimizden bir tanesi -bunu misal olarak verebilirim- demir ticareti yaparkenBizim kardeşlerimizden bir tanesi -bunu misal olarak verebilirim- demir ticareti yaparken üç ayda bir, altı ayda bir ayar yaparlarmış. Baskülü, kantarı o ayarda düzeltirlermiş.üç ayda bir, altı ayda bir ayar yaparlarmış. Baskülü, kantarı o ayarda düzeltirlermiş. İkinci ayarda bakmış ki kantar bozuk. Ne kadar bozuk? İkinci ayarda bakmış ki kantar bozuk.

Ne kadar bozuk?

1 tonda 50 kilo, 100 kilo az tartıyor, çok gösteriyor.1 tonda 50 kilo, 100 kilo az tartıyor, çok gösteriyor. 900 kiloyu 1 ton gösteriyor veya 950 kiloyu 1 ton gösteriyor. 900 kiloyu 1 ton gösteriyor veya 950 kiloyu 1 ton gösteriyor.

"Eyvah! Ben ne yapacağım?.." "Eyvah! Ben ne yapacağım?.."

Hemen bir önceki ayar tarihinden şimdiki ayar tarihine kadarHemen bir önceki ayar tarihinden şimdiki ayar tarihine kadar mal sattığı bütün tüccarların faturalarını çıkartmış.mal sattığı bütün tüccarların faturalarını çıkartmış. O kadar yüzdeyi ilave etmiş, eklemiş, çıkartmış, hesaplamış; onların paralarını geri göndermiş.O kadar yüzdeyi ilave etmiş, eklemiş, çıkartmış, hesaplamış; onların paralarını geri göndermiş. Belki baskül, kantar hemen ilk ayardan sonra bozulmadı ama ihtiyaten ilk ayardanBelki baskül, kantar hemen ilk ayardan sonra bozulmadı ama ihtiyaten ilk ayardan ikinci ayara kadar aradaki bütün alışveriş yapanların -sanki kantar bozukmuş gibi düşünmüş-ikinci ayara kadar aradaki bütün alışveriş yapanların -sanki kantar bozukmuş gibi düşünmüş- "%5 fazla almışım ben bunlardan" diye paralarını adreslerine postalamış. "%5 fazla almışım ben bunlardan" diye paralarını adreslerine postalamış.

İşte doğru tüccar... İşte doğru tüccar...

Tartıda hile yapmamak Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor. Veylül lil mutaffifîn. Tartıda hile yapmamak Kur'ân-ı Kerîm'de bildiriliyor.

Veylül lil mutaffifîn.

Ticaret hayatı önemli bir şey. Herkes bir şeyler alıyor, veriyor.Ticaret hayatı önemli bir şey. Herkes bir şeyler alıyor, veriyor. Orada aldatma müslümana yakışmaz. Orada aldatma müslümana yakışmaz.

Bir, emin olacak. İki, çok doğru sözlü olacak. Üç, müslim olacak, müslüman olacak.Bir, emin olacak. İki, çok doğru sözlü olacak. Üç, müslim olacak, müslüman olacak. Veyahut kendi nefsini Rabbine tam teslim etmiş olacak, mütevekkil... Veyahut kendi nefsini Rabbine tam teslim etmiş olacak, mütevekkil...

Dükkân, leblebici dükkânı, kuruyemişçi dükkânı. Çocuk söylüyor; Dükkân, leblebici dükkânı, kuruyemişçi dükkânı. Çocuk söylüyor;

"Maalesef babam getirdi içki de satmaya başladı dükkânda." diyor. "Maalesef babam getirdi içki de satmaya başladı dükkânda." diyor.

"Neden?" dedim. "Neden?" dedim.

"Çünkü hocam" dedi, "nasıl bizler içki satan bakkallardan alışveriş etmek istemiyorsak,"Çünkü hocam" dedi, "nasıl bizler içki satan bakkallardan alışveriş etmek istemiyorsak, içki satmayan bakkal arıyorsak, onlar da içki satmayan leblebiciden, kuruyemişçiden meze almıyorlar." içki satmayan bakkal arıyorsak, onlar da içki satmayan leblebiciden, kuruyemişçiden meze almıyorlar."

"Almasınlar!" dedim. Almasın. Benim malımın da doğru düzgün insana gitmesi benim için şereftir."Almasınlar!" dedim. Almasın. Benim malımın da doğru düzgün insana gitmesi benim için şereftir. Eğri bir insana gitmemesi [iyidir.] O haramı işlememesi lazım. Eğri bir insana gitmemesi [iyidir.] O haramı işlememesi lazım.

Kendisi içmese bile içilen bir şeyi satmak da haramdır. Taşımak bile haramdır.Kendisi içmese bile içilen bir şeyi satmak da haramdır. Taşımak bile haramdır. Kasasını taşıyamaz. Kamyonla da taşıyamaz, sırtında kamyondan indirip dükkâna da koyamaz. Kasasını taşıyamaz. Kamyonla da taşıyamaz, sırtında kamyondan indirip dükkâna da koyamaz.

"Müslim" demek, müslüman olmuş mânasına gelebilir. Bir de; "Müslim" demek, müslüman olmuş mânasına gelebilir. Bir de;

eslemtü vechiye lillâhi dediği gibi Kur'ân-ı Kerîm'de İbrahim aleyhisselam'ın;eslemtü vechiye lillâhi dediği gibi Kur'ân-ı Kerîm'de İbrahim aleyhisselam'ın; insanın kendisini Rabbine teslim etmesi demek. Yani teslimiyetli kul. insanın kendisini Rabbine teslim etmesi demek. Yani teslimiyetli kul.

"Bu içkiyi satmazsak alışverişimiz az oluyor, müşteri gelmiyor." "Bu içkiyi satmazsak alışverişimiz az oluyor, müşteri gelmiyor."

Kazancı sana müşteri vermiyor ki; kazancı sana Allah veriyor.Kazancı sana müşteri vermiyor ki; kazancı sana Allah veriyor. Haramdan çok kazanmak imkânı olduğuna göre hırsızlık yap, rüşvet al, zulmet, gadir et,Haramdan çok kazanmak imkânı olduğuna göre hırsızlık yap, rüşvet al, zulmet, gadir et, haksızlık yap; madem öyle haramdan korkmuyorsun... haksızlık yap; madem öyle haramdan korkmuyorsun...

Ha hırsızlık yapmışsın... "Onu yapmam." Ha gadir etmişsin. Ha yol kesmişsin.Ha hırsızlık yapmışsın... "Onu yapmam." Ha gadir etmişsin. Ha yol kesmişsin. Ha da başka haram işlemişsin... Haramın hepsi haramdır. Hatta ârifler diyorlar ki; Ha da başka haram işlemişsin... Haramın hepsi haramdır. Hatta ârifler diyorlar ki;

"Haramın hepsi Allah'a karşı işlenmiş bir suç olduğu için günahın büyüğü, küçüğü olmaz." "Haramın hepsi Allah'a karşı işlenmiş bir suç olduğu için günahın büyüğü, küçüğü olmaz."

Hani "kebâir" deniliyor, "seğâir" deniliyor, "büyük günah, küçük günah" deniliyor.Hani "kebâir" deniliyor, "seğâir" deniliyor, "büyük günah, küçük günah" deniliyor. "Günahın büyüğü, küçüğü olmaz." demiş bazı ârifler. Neden? "Günahın büyüğü, küçüğü olmaz." demiş bazı ârifler.

Neden?

Kime karşı işliyorsun? Küçük de olsa kime karşı işliyorsun, onu düşün. Kime karşı işliyorsun? Küçük de olsa kime karşı işliyorsun, onu düşün.

Kimisi; "Efendim bu günah küçük." diyor. Kimisi; "Efendim bu günah küçük." diyor.

Küçük günah ısrar ede ede, devam ede ede büyük olur. Küçük günah ısrar ede ede, devam ede ede büyük olur.

Lâ sağîrete mea'l-ısrâr. "Israr edildiği zaman küçük günah küçük kalmaz, büyür." Lâ sağîrete mea'l-ısrâr. "Israr edildiği zaman küçük günah küçük kalmaz, büyür."

"Efendim ben bu küçük günahı yıllardır işlerim. Günah küçük olduğundan aldırmam." "Efendim ben bu küçük günahı yıllardır işlerim. Günah küçük olduğundan aldırmam."

Sen onu günah olduğunu bile bile küçük olduğu halde işlediğin için, o küçük günah değil...Sen onu günah olduğunu bile bile küçük olduğu halde işlediğin için, o küçük günah değil... Büyük günahlar var ya; adam öldürmek, zina etmek, hırsızlık etmek vesaireBüyük günahlar var ya; adam öldürmek, zina etmek, hırsızlık etmek vesaire diye hadîs-i şerîfte sayılmış, onlar gibi büyük günah oluyor. Israr da büyütüyor işi. diye hadîs-i şerîfte sayılmış, onlar gibi büyük günah oluyor. Israr da büyütüyor işi.

O bakımdan Rabbimiz Teâlâ hepimizi Allah'a teslimiyetli etsin.O bakımdan Rabbimiz Teâlâ hepimizi Allah'a teslimiyetli etsin. Öyle küçük küçük şeylerden imtihanı kaybetmek ne kadar acı!.. Öyle küçük küçük şeylerden imtihanı kaybetmek ne kadar acı!..

Dükkânı var, malı var, onun yanına şeker koy, başka helal maddeleri koy, haramı koyma!Dükkânı var, malı var, onun yanına şeker koy, başka helal maddeleri koy, haramı koyma! Sarhoş gelecek, sarhoşun parasını alacaksın, sarhoşa malzeme vereceksin, ona satacaksın. Sarhoş gelecek, sarhoşun parasını alacaksın, sarhoşa malzeme vereceksin, ona satacaksın.

Allah yasak etmiş. Resûlullah yasak etmiş, o da "haramdır" demiş. Sen onu hâlâ yapıyorsun.Allah yasak etmiş. Resûlullah yasak etmiş, o da "haramdır" demiş. Sen onu hâlâ yapıyorsun. Hanımı namaz kılıyor, oğlu namaz kılıyor; adam alacalı kılıyor, pek aldırmıyor, dükkânında içki var. Hanımı namaz kılıyor, oğlu namaz kılıyor; adam alacalı kılıyor, pek aldırmıyor, dükkânında içki var.

Şuursuzluk... Biz Türkiye'nin %99'u müslümanız ama zayıf müslümanız.Şuursuzluk... Biz Türkiye'nin %99'u müslümanız ama zayıf müslümanız. İslâm'ı bilmiyoruz, anlatmıyoruz. Veya dinlemeye gelmiyoruz.İslâm'ı bilmiyoruz, anlatmıyoruz. Veya dinlemeye gelmiyoruz. Veyahut dinlemeye gelenler dinlemeye gelmeyenlere nakletmiyor. Veyahut dinlemeye gelenler dinlemeye gelmeyenlere nakletmiyor.

Benim dediğim sözler, hadîs-i şerîfler sizin kulağınıza girdikten sonra siz deBenim dediğim sözler, hadîs-i şerîfler sizin kulağınıza girdikten sonra siz de başkalarına anlatsanız, o zaman bu vaaz bin vaaz ediyor. Bir vaaz iken bin tane vaaz ediyor.başkalarına anlatsanız, o zaman bu vaaz bin vaaz ediyor. Bir vaaz iken bin tane vaaz ediyor. Ama siz dinleyip de "Hoca güzel konuştu." deyip geçerseniz, o zaman kalıyor olduğu yerde. Ama siz dinleyip de "Hoca güzel konuştu." deyip geçerseniz, o zaman kalıyor olduğu yerde.

Hepimiz Allah'ın dinini tebliğ edeceğiz.Hepimiz Allah'ın dinini tebliğ edeceğiz. Sahâbe-i kirâmın hepsi nurdu, hidayet yıldızıydı; insan hangisine uysa doğru yolu bulurdu.Sahâbe-i kirâmın hepsi nurdu, hidayet yıldızıydı; insan hangisine uysa doğru yolu bulurdu. Biz de, hepimiz sahabe yolundan gideceğiz. Hepimiz İslâm'a hizmet edeceğiz.Biz de, hepimiz sahabe yolundan gideceğiz. Hepimiz İslâm'a hizmet edeceğiz. Hepimiz Allah'ın emirlerini öğreteceğiz.Hepimiz Allah'ın emirlerini öğreteceğiz. Hepimiz kendi yakınlarımıza, çevremize Allah'ın haramlarını bildireceğiz. Hepimiz kendi yakınlarımıza, çevremize Allah'ın haramlarını bildireceğiz. Hepimiz Allah'ın dinine yardımcı olacağız. Hepimiz Allah'ın dinine yardımcı olacağız.

Böyle olursa, böyle bir tüccar; emniyetli, doğru sözlü, teslimiyetli bir tüccar ne olur? Böyle olursa, böyle bir tüccar; emniyetli, doğru sözlü, teslimiyetli bir tüccar ne olur?

Kıyamet gününde şehitlerle beraber olur. Çok güzel bir mertebe...Kıyamet gününde şehitlerle beraber olur. Çok güzel bir mertebe... Az bir kâr değil, büyük bir kâr. Şehitlerle beraber olmak... Şehit, bi-gayri hisâb cennete girecek.Az bir kâr değil, büyük bir kâr. Şehitlerle beraber olmak... Şehit, bi-gayri hisâb cennete girecek. Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenecek. Çok büyük mükâfatlara nâil olacak.Arş-ı Âlâ'nın gölgesinde gölgelenecek. Çok büyük mükâfatlara nâil olacak. Bu adam tüccar, kendisi kazanç için çalışmış, para kazanmış.Bu adam tüccar, kendisi kazanç için çalışmış, para kazanmış. Hem dünyada kazanıyor hem âhirette kazanıyor. Hem dünyada kazanıyor hem âhirette kazanıyor.

İslâm'da servet düşmanlığı var mı? Müslüman olan ülkeye komünizm girebilir mi? İslâm'da servet düşmanlığı var mı? Müslüman olan ülkeye komünizm girebilir mi?

Ne kadar güzel... Bir tüccar bu şartlara riayet etti mi "o, şehitlerle bir olur" diyorNe kadar güzel... Bir tüccar bu şartlara riayet etti mi "o, şehitlerle bir olur" diyor Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem.

Tüccarların, sanayi odalarının, ticaret odalarının Peygamber Efendimiz'inTüccarların, sanayi odalarının, ticaret odalarının Peygamber Efendimiz'in bu hadîs-i şerîfini yazması lazım. bu hadîs-i şerîfini yazması lazım.

Dördüncü hadîs-i şerîf de aynı konuda başlıyor. Dördüncü hadîs-i şerîf de aynı konuda başlıyor.

et-Tâciru'ssadûku'l-emînu mea'nnebiyyîne ve sıddîkîne ve'şşühedâi. et-Tâciru'ssadûku'l-emînu mea'nnebiyyîne ve sıddîkîne ve'şşühedâi.

Ebû Said hazretlerinden ve daha başka kaynaklardan rivayet edilmiş. Ebû Said hazretlerinden ve daha başka kaynaklardan rivayet edilmiş.

"Doğru sözlü, güvenilir olan tüccar peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle beraberdir." buyuruyor."Doğru sözlü, güvenilir olan tüccar peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle beraberdir." buyuruyor. Onların zümresinden haşrolacak. Onların ahbâbı olacak. Onların yanında bulunacak.Onların zümresinden haşrolacak. Onların ahbâbı olacak. Onların yanında bulunacak. Onlarla beraber cennete girecek. Ne güzel... Ne kadar güzel bir müjde... Onlarla beraber cennete girecek. Ne güzel... Ne kadar güzel bir müjde...

Tüccar olan kardeşlerimize ne mutlu...Tüccar olan kardeşlerimize ne mutlu... Doğru sözlü olurlarsa, malı satarken alırken bu şartlara riayet ederlerse,Doğru sözlü olurlarsa, malı satarken alırken bu şartlara riayet ederlerse, dinin istediği tarzda hareket ederlerse, faize bulaşmazlarsa,dinin istediği tarzda hareket ederlerse, faize bulaşmazlarsa, aldatmazlarsa, yalan söylemezlerse ne mutlu... aldatmazlarsa, yalan söylemezlerse ne mutlu...

Bir başka kardeşimi de her zaman hatırlarım. Perde almaya gitmiştik.Bir başka kardeşimi de her zaman hatırlarım. Perde almaya gitmiştik. Kendisi perdeciydi. Bir müşteri; Kendisi perdeciydi. Bir müşteri;

"Bu perde demirinin inşaallah yaldızları çıkmaz, değil mi?" diyor tezgahtara."Bu perde demirinin inşaallah yaldızları çıkmaz, değil mi?" diyor tezgahtara. İstiyor ki "çıkmaz" densin, bitsin iş. O da; İstiyor ki "çıkmaz" densin, bitsin iş. O da;

"Çıkıyor. Geçen gün bir eve götürdük, yolda çıktı, elimize yapıştı; çıkabiliyor." diyor. "Çıkıyor. Geçen gün bir eve götürdük, yolda çıktı, elimize yapıştı; çıkabiliyor." diyor.

Ne güzel... Yani dosdoğru söylüyor. Mal budur. Ne güzel... Yani dosdoğru söylüyor. Mal budur.

Bizim bir amcamız var; yaşlı, İstiklal Harbi gazisi, [göğsünde] madalyası...Bizim bir amcamız var; yaşlı, İstiklal Harbi gazisi, [göğsünde] madalyası... Allah hayırlı uzun ömür bahşeylesin. Beli iki kat ama ârif, bembeyaz sakallı.Allah hayırlı uzun ömür bahşeylesin. Beli iki kat ama ârif, bembeyaz sakallı. Bakkallık yapmış uzun seneler de, derlermiş ki; Bakkallık yapmış uzun seneler de, derlermiş ki;

"Bakkal amca, bu tereyağı nasıl?" "Tereyağı gibi tereyağı." dermiş. "Bakkal amca, bu tereyağı nasıl?"

"Tereyağı gibi tereyağı." dermiş.

Yani "çok iyi tereyağı, has tereyağı" vesaire demiyor, neden? Yani "çok iyi tereyağı, has tereyağı" vesaire demiyor, neden?

Çünkü o da alıyor, satıyor. İyi almaya gayret ediyor ama görünüşü tereyağı gibi olan tereyağı.Çünkü o da alıyor, satıyor. İyi almaya gayret ediyor ama görünüşü tereyağı gibi olan tereyağı. İçini Allah bilir. Hile yapmıyor ama ne kadar doğru...İçini Allah bilir. Hile yapmıyor ama ne kadar doğru... "Hiçbir zaman yalan söylemedim." diyor. "Tartıda birazcık müşteri lehine ağır tarttım." diyor. "Hiçbir zaman yalan söylemedim." diyor. "Tartıda birazcık müşteri lehine ağır tarttım." diyor.

O bakımdan, ticaret yapan kardeşlerimiz bu şartlara riayet etsinler;O bakımdan, ticaret yapan kardeşlerimiz bu şartlara riayet etsinler; peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle beraber olsunlar. peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle beraber olsunlar.

Beşinci hadîs-i şerîf: et-Teudetu fî külli şey'in hayrun illâ fî ameli'l-âhireti. Beşinci hadîs-i şerîf:

et-Teudetu fî külli şey'in hayrun illâ fî ameli'l-âhireti.

"İhtiyat etmek, tereddüt etmek, birden yapmamak -koklaya koklaya,"İhtiyat etmek, tereddüt etmek, birden yapmamak -koklaya koklaya, inceleye inceleye, irdeleye irdeleye, yavaş yavaş, kontrol ede ede-inceleye inceleye, irdeleye irdeleye, yavaş yavaş, kontrol ede ede- iş yapmak her şeyde hayırlıdır."iş yapmak her şeyde hayırlıdır." Yürürken de öyle, konuşurken de öyle, ticaret yaparken de öyle,Yürürken de öyle, konuşurken de öyle, ticaret yaparken de öyle, öğrenirken de öyle, her şeyde ihtiyatlı, dengeli hareket etmek iyidir. öğrenirken de öyle, her şeyde ihtiyatlı, dengeli hareket etmek iyidir.

"Ama âhiret işinde iyi değildir." Âhiret işinde gayretli olacak, hemen yapacak."Ama âhiret işinde iyi değildir."

Âhiret işinde gayretli olacak, hemen yapacak.
Onu öyle "Dur bir inceleyim, hele bir yaparız..." tehir ettin mi olmaz.Onu öyle "Dur bir inceleyim, hele bir yaparız..." tehir ettin mi olmaz. Orada fazla ihtiyata lüzum yok. Orada fazla ihtiyata lüzum yok.

Cami yaptıracak mısın? "Yaptıracağım." Cami yaptıracak mısın?

"Yaptıracağım."

Yaptır be adam... Kaç sene geçti, kaç senedir "cami yaptıracağım" diyorsun diyorsun;Yaptır be adam... Kaç sene geçti, kaç senedir "cami yaptıracağım" diyorsun diyorsun; hâlâ ortada ne fol var, ne yumurta var, hiçbir şey yapmadın. Bu ömür sana bâki kalacak mı sanıyorsun? hâlâ ortada ne fol var, ne yumurta var, hiçbir şey yapmadın. Bu ömür sana bâki kalacak mı sanıyorsun?

Ecel bir gün gelir... Ecel büker belimizi, Söyletmeye dilimizi. Ecel bir gün gelir...

Ecel büker belimizi,

Söyletmeye dilimizi.

Sözünü söylemeye bile vaktin olmaz. Vasiyet bile yapamazsın.Sözünü söylemeye bile vaktin olmaz. Vasiyet bile yapamazsın. Sabahleyin arabayla çıkarsın, akşama cenaze haberin gelir.Sabahleyin arabayla çıkarsın, akşama cenaze haberin gelir. Trafik kazası oldu. İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn... Trafik kazası oldu. İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn...

"Hay Allah... Ben vasiyet edecektim yahu... Şu hayrı da yapacaktım..."Hay Allah... Ben vasiyet edecektim yahu... Şu hayrı da yapacaktım... Tam bir yere şadırvan yaptırmak için söz de vermiştim... Hay Allah...Tam bir yere şadırvan yaptırmak için söz de vermiştim... Hay Allah... Filanca köye de bir cami yaptıracaktım. Filanca yere de minaresini yapacaktım..." Filanca köye de bir cami yaptıracaktım. Filanca yere de minaresini yapacaktım..."

Eh, geçmiş ola... İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn. Eh, geçmiş ola... İnnâ lillah ve innâ ileyhi râciûn.

Niye yapmadın? Elinde imkân varken niye geciktirdin? Niye hemen hızlı girişmedin o işe? Niye yapmadın? Elinde imkân varken niye geciktirdin? Niye hemen hızlı girişmedin o işe?

Hayır işlerinde ne olacak? Acele olacak. Öyle ihtiyat, teenni, dikkat, tehir vesaire olmayacak. Hayır işlerinde ne olacak?

Acele olacak. Öyle ihtiyat, teenni, dikkat, tehir vesaire olmayacak.

Öteki işlerde iyidir, dünya işlerinde iyidir ama âhiret amellerinde [iyi değildir.] Öteki işlerde iyidir, dünya işlerinde iyidir ama âhiret amellerinde [iyi değildir.]

Namaz... "Kılarız canım, öğlenle ikindinin arası geniş, kılarız işte...Namaz...

"Kılarız canım, öğlenle ikindinin arası geniş, kılarız işte...
Yatsı namazının vakti çok geniş, kılarız işte..." Yatsı namazının vakti çok geniş, kılarız işte..."

Hayır, evvel vaktinde hemen kılacaksın. Sevabı o zaman fazla. Hayır, evvel vaktinde hemen kılacaksın. Sevabı o zaman fazla.

Zekât... "Veririz işte, önümüzde koca bir sene var.Zekât...

"Veririz işte, önümüzde koca bir sene var.
Veririz canım, acele etme, dur bakalım..." Veririz canım, acele etme, dur bakalım..."

Hemen ver. Ver de kurtul. Zenginin malını vermekte tehir etmesi fakire zulümdür.Hemen ver. Ver de kurtul. Zenginin malını vermekte tehir etmesi fakire zulümdür. Kapısında fakiri bekletmesi ona zulümdür. Hemen çıkart ver. Kurtul. Borcun kalmasın.Kapısında fakiri bekletmesi ona zulümdür. Hemen çıkart ver. Kurtul. Borcun kalmasın. Çünkü zekât senin mânevî borcun;Çünkü zekât senin mânevî borcun; Allah'a karşı vazifen, malının da temizlenmesi için bir vesile. Onu hemen ver. Allah'a karşı vazifen, malının da temizlenmesi için bir vesile. Onu hemen ver.

"Yapacağım hocam, tamam tamam..." "Yapacağım hocam, tamam tamam..."

"Yapacağım" ama tehir ettirmek şeytanın bir oyunudur."Yapacağım" ama tehir ettirmek şeytanın bir oyunudur. Önce tehir ettirir, sonra unutturur, yaptırmaz. Aklına gelir gelmez yap. Önce tehir ettirir, sonra unutturur, yaptırmaz. Aklına gelir gelmez yap.

"Ha, ben namaz kılacaktım ya, dur bakalım... Neyse kılarız."Ha, ben namaz kılacaktım ya, dur bakalım... Neyse kılarız. Şu işi de halledelim de, bu işi de halledelim de..." Şu işi de halledelim de, bu işi de halledelim de..."

Ondan sonra bir kulağına gelir ki, Allâhu Ekber, Allâhu Ekber... bir sonraki ezan okunuyor. Ondan sonra bir kulağına gelir ki, Allâhu Ekber, Allâhu Ekber... bir sonraki ezan okunuyor.

"Hay Allah! Bak işe dalıvermişim, namazı kılamadım." "Hay Allah! Bak işe dalıvermişim, namazı kılamadım."

Kılamazsın ya... Âhiret işinde acele edeceksin.Kılamazsın ya... Âhiret işinde acele edeceksin. Hayır olduğunu bildiğin bir şey oldu mu acele edeceksin. Hayır olduğunu bildiğin bir şey oldu mu acele edeceksin.

Hacca? "Giderim hocam. Emekli olacağım da ondan sonra hacca gideceğim." Hacca?

"Giderim hocam. Emekli olacağım da ondan sonra hacca gideceğim."

Emekli olacak kadar yaşayacağına dair garantin yok. Belki emekli olmadan ölürsün. Emekli olacak kadar yaşayacağına dair garantin yok. Belki emekli olmadan ölürsün.

"E işte yaparız hocam. Şu çocuğu evlendirelim de, bilmem ne de..." "E işte yaparız hocam. Şu çocuğu evlendirelim de, bilmem ne de..."

Ama sonra fakir düşersin. Zenginken borç olur boynuna, fakir düşersin, yapamazsın.Ama sonra fakir düşersin. Zenginken borç olur boynuna, fakir düşersin, yapamazsın. Şartlar değişir, hudut kapanır, harp olur, darp olur... Vakti geldi mi evvelden hemen müracaat et. Şartlar değişir, hudut kapanır, harp olur, darp olur... Vakti geldi mi evvelden hemen müracaat et.

Âhiret işinde ne yapacakmışız? Acele edecekmişiz. Âhiret işinde ne yapacakmışız?

Acele edecekmişiz.

Âhiret işinde sallamak, beklemek, ihtiyat iyi değil muhterem kardeşlerim,Âhiret işinde sallamak, beklemek, ihtiyat iyi değil muhterem kardeşlerim, Peygamber Efendimiz böyle buyuruyor. Peygamber Efendimiz böyle buyuruyor.

Âhiret işini hızlı, çabuk yapın, süratli yapın.Âhiret işini hızlı, çabuk yapın, süratli yapın. Dünya işlerini de üfleye üfleye, koklaya koklaya, soğuta soğuta,Dünya işlerini de üfleye üfleye, koklaya koklaya, soğuta soğuta, danışa danışa, konuşa konuşa yapın. Dünya işlerinde ihtiyat edin, ona bir şey demiyoruz. danışa danışa, konuşa konuşa yapın. Dünya işlerinde ihtiyat edin, ona bir şey demiyoruz.

et-Tehaddüsü bi-niğemillâhi şükrün ve terkühâ küfrün ve men lâ yeşkürü kalîleet-Tehaddüsü bi-niğemillâhi şükrün ve terkühâ küfrün ve men lâ yeşkürü kalîle lâ yeşkürü'l-kesîre ve men lâ yeşkürü'nnâse lâ yeşkürüllâhe ve'l-cemaâtü rahmetün ve'l-furkatü azâbün. lâ yeşkürü'l-kesîre ve men lâ yeşkürü'nnâse lâ yeşkürüllâhe ve'l-cemaâtü rahmetün ve'l-furkatü azâbün.

Bu hadîs-i şerîf en-Nu'man b. Beşîr radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.Bu hadîs-i şerîf en-Nu'man b. Beşîr radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. Ahmed b. Hanbel ve sâir kaynaklarda var.Ahmed b. Hanbel ve sâir kaynaklarda var. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

et-Tehaddüsü bi-niamillâhi şükrün.et-Tehaddüsü bi-niamillâhi şükrün. "Allah'ın sana bahşetmiş olduğu nimetleri söylemek, konuşmak,"Allah'ın sana bahşetmiş olduğu nimetleri söylemek, konuşmak, dile getirmek, yâd etmek, anmak, ifade etmek şükürdür." dile getirmek, yâd etmek, anmak, ifade etmek şükürdür."

Allah'ın nimetlerini söylemek şükürdür. Allah'ın nimetlerini söylemek şükürdür.

Ve terkühâ küfrün. "Söylememek de küfrân-ı nimettir."Ve terkühâ küfrün. "Söylememek de küfrân-ı nimettir." Hiç belli etmiyor, hiç söylemiyor, "gık" demiyor, pusmuş, susmuş, duruyor. Ya söylesene... Hiç belli etmiyor, hiç söylemiyor, "gık" demiyor, pusmuş, susmuş, duruyor. Ya söylesene...

"Elhamdülillah, Allah sıhhat vermiş. Elhamdülillah, Allah aile vermiş."Elhamdülillah, Allah sıhhat vermiş. Elhamdülillah, Allah aile vermiş. Elhamdülillah, Allah ev vermiş. Elhamdülillah, Allah hayırlı evlat elmiş.Elhamdülillah, Allah ev vermiş. Elhamdülillah, Allah hayırlı evlat elmiş. Hafız yetiştirmişsin, alim yetişmişsin, hoca yetiştirmişsin.Hafız yetiştirmişsin, alim yetişmişsin, hoca yetiştirmişsin. Elhamdülillah, sofranda nimet bol. Elhamdülillah, akraban hepsi iyi. Elhamdülillah, işin yerinde.Elhamdülillah, sofranda nimet bol. Elhamdülillah, akraban hepsi iyi. Elhamdülillah, işin yerinde. Elhamdülillah, dükkânın gayet güzel kazanıyor. Elhamdülillah şöyle, eş-şükrü lillah böyle..." Elhamdülillah, dükkânın gayet güzel kazanıyor. Elhamdülillah şöyle, eş-şükrü lillah böyle..."

Bunları söylemeyi, dile getirmeyi; Bunları söylemeyi, dile getirmeyi;

Ve emmâ bi-niğmeti rabbike fe-haddis.Ve emmâ bi-niğmeti rabbike fe-haddis. "Rabbinin nimeti oldu mu üzerinde, onu söyle, dile getir."Rabbinin nimeti oldu mu üzerinde, onu söyle, dile getir. Tahdîs-i nimet eyle, nimeti zikreyle." diye âyet-i kerîme bildiriyor. Tahdîs-i nimet eyle, nimeti zikreyle." diye âyet-i kerîme bildiriyor.

O halde dilimizle Allah'ın bize verdiği nimetleri hep anacağız. O halde dilimizle Allah'ın bize verdiği nimetleri hep anacağız.

Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini ve âdet-i seniyyesini okuyoruz. Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini ve âdet-i seniyyesini okuyoruz.

Muhterem kardeşlerim! Dikkat ettiğimiz bir husus var: Muhterem kardeşlerim!

Dikkat ettiğimiz bir husus var:

Peygamber Efendimiz'in her şeyde aklı fikri Allahu Teâlâ hazretlerinde...Peygamber Efendimiz'in her şeyde aklı fikri Allahu Teâlâ hazretlerinde... Yemek yiyor, dua ediyor. Elbise giyiyor, dua ediyor. Sokağa çıkıyor, dua ediyor.Yemek yiyor, dua ediyor. Elbise giyiyor, dua ediyor. Sokağa çıkıyor, dua ediyor. İşe başlıyor, dua ediyor. İşi bitiriyor, dua ediyor.İşe başlıyor, dua ediyor. İşi bitiriyor, dua ediyor. Yüznumaraya girerken dua ediyor. Çıkınca dua ediyor. Yüznumaraya girerken dua ediyor. Çıkınca dua ediyor.

Yüznumaraya girerken; Yüznumaraya girerken;

"Yâ Rabbi, beni her türlü pislikten, pasaklılıktan, kötülükten,"Yâ Rabbi, beni her türlü pislikten, pasaklılıktan, kötülükten, maddî-mânevî kirlilikten koru, kurtar." diyor. Yüznumaradan çıkarken; maddî-mânevî kirlilikten koru, kurtar." diyor. Yüznumaradan çıkarken;

"Bana fayda vermeyen şeylerden beni kurtaran, bana fayda veren şeyi de"Bana fayda vermeyen şeylerden beni kurtaran, bana fayda veren şeyi de vücudumda bıraktıran Allah'a hamd olsun." diyor. vücudumda bıraktıran Allah'a hamd olsun." diyor.

Yemek yediği zaman; Yemek yediği zaman;

"Allah ikram etti de yedik, bahşetti de suyu içtik, kandık; O'na hamdolsun." diyor. "Allah ikram etti de yedik, bahşetti de suyu içtik, kandık; O'na hamdolsun." diyor.

Her şeyde Efendimiz bize numune olmuş, böyle zikrediyor. Siz de bunu söyleyin. Her şeyde Efendimiz bize numune olmuş, böyle zikrediyor. Siz de bunu söyleyin.

Bunun ne faydası var? Bunun çok faydası var.Bunun ne faydası var?

Bunun çok faydası var.
Başkalarına örnek olması bakımından faydası var. Kendine faydası var.Başkalarına örnek olması bakımından faydası var. Kendine faydası var. Senin için de bu tarzda düşünmeye alışman, bu âdette olman çok faydalı... Senin için de bu tarzda düşünmeye alışman, bu âdette olman çok faydalı...

Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz sessiz dua edermiş, sessiz zikredermiş.Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz sessiz dua edermiş, sessiz zikredermiş. Ömer el-Fâruk Efendimiz -radıyallahu anhumâ- de bağıra bağıra dua edermiş, sesli zikredermiş. Ömer el-Fâruk Efendimiz -radıyallahu anhumâ- de bağıra bağıra dua edermiş, sesli zikredermiş.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'ePeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz'e niye sessiz dua ettiğini, zikrettiğini soruyor. Diyor ki; niye sessiz dua ettiğini, zikrettiğini soruyor. Diyor ki;

"Rabbim bana yakındır, her halimi biliyor."Rabbim bana yakındır, her halimi biliyor. Halimi O'na münacât yoluyla sessizce fısıl fısıl arz ediyorum. Sırdaşımdır, öyle arz ediyorum." Halimi O'na münacât yoluyla sessizce fısıl fısıl arz ediyorum. Sırdaşımdır, öyle arz ediyorum."

Hz. Ömer radıyallahu anh'a soruyor; Hz. Ömer radıyallahu anh'a soruyor;

"Sen niye böyle bağıra bağıra yapıyorsun bu işi?" "Sen niye böyle bağıra bağıra yapıyorsun bu işi?"

Diyor ki; "Şeytanı tart etmek için yapıyorum." Diyor ki;

"Şeytanı tart etmek için yapıyorum."

O da kabadayı, babayiğit...O da kabadayı, babayiğit... Hakikaten insan böyle yüksek sesle söylediği zaman vesvesesi gider,Hakikaten insan böyle yüksek sesle söylediği zaman vesvesesi gider, şeytan gider ve zihnine iyi yerleşir. şeytan gider ve zihnine iyi yerleşir.

Öyle insan olur ki zikr-i cehrî ona faydalıdır. "Allah! Allah! Allah! Allah! Allah! Allah!.." Öyle insan olur ki zikr-i cehrî ona faydalıdır.

"Allah! Allah! Allah! Allah! Allah! Allah!.."

Böyle diye diye, kalbine sanki demircinin balyozu demirin üstüneBöyle diye diye, kalbine sanki demircinin balyozu demirin üstüne pat pat pat, vura vura [dövmesi] gibi yerleşir. pat pat pat, vura vura [dövmesi] gibi yerleşir.

Öyle insan da olur ki sessiz sedasız zikr-i kalbî yapar, dudağı bile kıpırdamaz, kimse anlamaz.Öyle insan da olur ki sessiz sedasız zikr-i kalbî yapar, dudağı bile kıpırdamaz, kimse anlamaz. İçeride deryalar cûşa geliyor, neler oluyor, dışarıya bir şey sızmıyor.İçeride deryalar cûşa geliyor, neler oluyor, dışarıya bir şey sızmıyor. Esrar ehli insan, "Allah bilsin, kul bilmesin." diye saklıyor. Saklayabiliyor. Esrar ehli insan, "Allah bilsin, kul bilmesin." diye saklıyor. Saklayabiliyor.

Ama nefsi konuşacaksa fıs fıs fıs fıs, şeytan gelip karışacaksa, oradan buradan vesvese verecekse,Ama nefsi konuşacaksa fıs fıs fıs fıs, şeytan gelip karışacaksa, oradan buradan vesvese verecekse, o zaman yüksek sesle yaparsın, onlar def olur.o zaman yüksek sesle yaparsın, onlar def olur. Hepsinin yeri var, adamına göre her birinin faydası var. Hepsinin yeri var, adamına göre her birinin faydası var.

Demek ki Allah'ın nimetlerini söylemek şükretmenin bir çeşididir, şükran sayılır.Demek ki Allah'ın nimetlerini söylemek şükretmenin bir çeşididir, şükran sayılır. Bu işten Allah memnun olur. Bunu terk etmek de küfrân-ı nimetten sayılır.Bu işten Allah memnun olur. Bunu terk etmek de küfrân-ı nimetten sayılır. Allah bunu sevmez.Allah bunu sevmez. Söylerken düşüncesiz söylemez ki insan, söylemek için düşünmesi lazım,Söylerken düşüncesiz söylemez ki insan, söylemek için düşünmesi lazım, düşünmeye sevk ettiğinden, sesli düşünmeye sevk ettiğinden söylemek lazım. düşünmeye sevk ettiğinden, sesli düşünmeye sevk ettiğinden söylemek lazım.

"Elhamdülillah, vücudum sağ sağlim. Elhamdülillah, kalbim sapasağlam. Elhamdülillah, turp gibiyim."Elhamdülillah, vücudum sağ sağlim. Elhamdülillah, kalbim sapasağlam. Elhamdülillah, turp gibiyim. Elhamdülillah, gözlerim gayet güzel görüyor.Elhamdülillah, gözlerim gayet güzel görüyor. Elhamdülillah, pazum gücüm kuvvetim yerinde, kendi işimi kendim görebiliyorum." Elhamdülillah, pazum gücüm kuvvetim yerinde, kendi işimi kendim görebiliyorum."

Bunu söylemek iyi. Söylememek de küfrân-ı nimet oluyor.Bunu söylemek iyi. Söylememek de küfrân-ı nimet oluyor. Söylemeye teşvik var burada. Bundan sonra hatırınızda olsun, söyleyiniz. Söylemeye teşvik var burada. Bundan sonra hatırınızda olsun, söyleyiniz.

Ve men lâ yeşkürü'l-kalîle lâ yeşkürü'l-kesîre. "Aza şükretmeyen çoğa da şükretmesini bilmez." Ve men lâ yeşkürü'l-kalîle lâ yeşkürü'l-kesîre. "Aza şükretmeyen çoğa da şükretmesini bilmez."

Küçük bir şey geçmiş eline, bir "çok şükür yâ Rabbi" demiyor. Bu çoğa da şükretmez çünkü alışmamış.Küçük bir şey geçmiş eline, bir "çok şükür yâ Rabbi" demiyor. Bu çoğa da şükretmez çünkü alışmamış. Alışmayan insan, aza şükretmeyen çoğa gelince de yapmaz. Alışmayan insan, aza şükretmeyen çoğa gelince de yapmaz.

Bunu tersine döndürelim, bu hüküm gibi:Bunu tersine döndürelim, bu hüküm gibi: Küçükten, azıcıkken, elinde birazcık para varken azıcık hayır yapmayan zenginleştiği zaman hiç yapmaz.Küçükten, azıcıkken, elinde birazcık para varken azıcık hayır yapmayan zenginleştiği zaman hiç yapmaz. Yine yapmaz. Alışmadı çünkü... Yine yapmaz. Alışmadı çünkü...

Onun için aza da şükretmeye alışalım. Azdan da vermeye alışalım. Onun için aza da şükretmeye alışalım. Azdan da vermeye alışalım.

"Hocam sen benden hayır istiyorsun; ‘şu fakire bak, şu yetime bak,"Hocam sen benden hayır istiyorsun; ‘şu fakire bak, şu yetime bak, şu camiye yardım et, şunu şöyle yap...' diyorsun ama ben zaten maaşı mahdut bir kimseyim." şu camiye yardım et, şunu şöyle yap...' diyorsun ama ben zaten maaşı mahdut bir kimseyim."

Tamam, sen de çıkart 100 lira ver. Vermeye alış. Nefsinin [cimriliğini] kır.Tamam, sen de çıkart 100 lira ver. Vermeye alış. Nefsinin [cimriliğini] kır. Allah'ın en sevdiği kullar cömert kullardır. Ekseriyâ cömertler cennete girecek.Allah'ın en sevdiği kullar cömert kullardır. Ekseriyâ cömertler cennete girecek. O bakımdan, aza şükretmeyen çoğa şükredemez. O bakımdan, aza şükretmeyen çoğa şükredemez.

Ve men lâ yeşkürü'nnâse lâ yeşkürüllâhe.Ve men lâ yeşkürü'nnâse lâ yeşkürüllâhe. "İnsanlara şükretmesini, teşekkür etmesini bilmeyen Rabbine teşekkür etmesini bilmez." "İnsanlara şükretmesini, teşekkür etmesini bilmeyen Rabbine teşekkür etmesini bilmez."

Buradan da anlıyoruz ki, insanlara da teşekkürü öğreneceğiz. Buradan da anlıyoruz ki, insanlara da teşekkürü öğreneceğiz.

İhtiyar adamla genç, ikisi kapının önüne geliyorlar.İhtiyar adamla genç, ikisi kapının önüne geliyorlar. Genç adam kapıyı çekiyor "Buyur amca." diyor. O çekmeseydi kapıyı sen çekecektin.Genç adam kapıyı çekiyor "Buyur amca." diyor. O çekmeseydi kapıyı sen çekecektin. "Teşekkür ederim." demen lazım. Sen pabucunu tam alacağın sırada genç alıyor,"Teşekkür ederim." demen lazım. Sen pabucunu tam alacağın sırada genç alıyor, "Tamam hocam, ben koyarım." diyor. Teşekkür edeceksin."Tamam hocam, ben koyarım." diyor. Teşekkür edeceksin. Mecbur değil ki; fazlından, kereminden, iyiliğinden, iyi insan olduğundan yapıyor.Mecbur değil ki; fazlından, kereminden, iyiliğinden, iyi insan olduğundan yapıyor. Onun için teşekkür etmek lazım. Onun için teşekkür etmek lazım.

İnsanlara teşekkür etmeyen Rabbine de teşekkür etmemiş olur.İnsanlara teşekkür etmeyen Rabbine de teşekkür etmemiş olur. Teşekkür etmesini de bilemez. Nimeti göreceksin, yapılan iyiliği anlayacaksın ve teşekkür edeceksin.Teşekkür etmesini de bilemez. Nimeti göreceksin, yapılan iyiliği anlayacaksın ve teşekkür edeceksin. Bir insan sana bir iyilik yapmışsa o iyiliği bileceksin. Ziyaret etmişse bileceksin.Bir insan sana bir iyilik yapmışsa o iyiliği bileceksin. Ziyaret etmişse bileceksin. Yardımına koşmuşsa bileceksin. Unutmayacaksın, vefasız olmayacaksın. Nankör olmayacaksın. Yardımına koşmuşsa bileceksin. Unutmayacaksın, vefasız olmayacaksın. Nankör olmayacaksın.

"Besle kargayı, oysun gözünü." "Besle kargayı, oysun gözünü."

O kara karga, sen insansın. Sen sana iyilik yapanı unutmayacaksın. Unutmayacağız.O kara karga, sen insansın. Sen sana iyilik yapanı unutmayacaksın. Unutmayacağız. Unutmayalım inşaallah. Unutmayalım inşaallah.

Ve'l-cemaâtü rahmetün ve'l-furkatü azâbün.Ve'l-cemaâtü rahmetün ve'l-furkatü azâbün. "Topluluk rahmete vesiledir, rahmeti kazanmaya sebep olur."Topluluk rahmete vesiledir, rahmeti kazanmaya sebep olur. Topluluğa rahmet-i ilâhî nâzil olur, gelir. Ayrılık da azaptır, felakettir." Topluluğa rahmet-i ilâhî nâzil olur, gelir. Ayrılık da azaptır, felakettir."

Hakikaten azabın gelmesine de sebep olur.Hakikaten azabın gelmesine de sebep olur. İnsan yalnız kaldığından, ayrı olduğundan da mânevî bakımdan azap içinde olur. İnsan yalnız kaldığından, ayrı olduğundan da mânevî bakımdan azap içinde olur.

Müslümanların bu gün, bu devirde ayrılığı azap mı değil mi? Müslümanların bu gün, bu devirde ayrılığı azap mı değil mi?

Her devirde azap olduğu gibi bu devirde de azap olduğunu görüyoruz.Her devirde azap olduğu gibi bu devirde de azap olduğunu görüyoruz. Bakıyorsun her yerde bir mücadele var;Bakıyorsun her yerde bir mücadele var; her yerde de mücadelede alt tarafta olan, ezilen müslüman! Her yerde...her yerde de mücadelede alt tarafta olan, ezilen müslüman! Her yerde... "Mustaz'af" diyorlar ya Kur'ân-ı Kerîm tabiriyle; horlanıp, zayıf görülüp ezilen her yerde müslüman..."Mustaz'af" diyorlar ya Kur'ân-ı Kerîm tabiriyle; horlanıp, zayıf görülüp ezilen her yerde müslüman... Her yerde kâfir, ehli dünya gözünü açmış, hilesini yapmış, haramla [midesini] doldurmuş,Her yerde kâfir, ehli dünya gözünü açmış, hilesini yapmış, haramla [midesini] doldurmuş, rahat; her yerde müslüman sıkıntıda... Neden? rahat; her yerde müslüman sıkıntıda...

Neden?

İmtihan tabi ama bazı kimseler için de ceza.İmtihan tabi ama bazı kimseler için de ceza. Çünkü birleşmediler, birlik ve beraberlik içinde hareket etmediler.Çünkü birleşmediler, birlik ve beraberlik içinde hareket etmediler. Onun için tefrikanın azabını Allah onlara tattırıyor.Onun için tefrikanın azabını Allah onlara tattırıyor. Tefrikanın, ayrılığın, gayrılığın, birleşmemenin azabını tattırıyor. Tefrikanın, ayrılığın, gayrılığın, birleşmemenin azabını tattırıyor.

Demokrat Parti'nin başkan yardımcısı Amerika'da müslümanların bir toplantısına gelmiş. Demokrat Parti'nin başkan yardımcısı Amerika'da müslümanların bir toplantısına gelmiş.

Müslümanlara gelmiş, bir hıristiyan vaizi siyasî bir konuşma yapıyor.Müslümanlara gelmiş, bir hıristiyan vaizi siyasî bir konuşma yapıyor. Amerika gibi bir diyarda konuşma yapıyor.Amerika gibi bir diyarda konuşma yapıyor. Hiçbir kimsede "Sen laikliğe aykırı hareket ettin!" dememiş ona. Dikkatinizi çekiyorum!Hiçbir kimsede "Sen laikliğe aykırı hareket ettin!" dememiş ona. Dikkatinizi çekiyorum! "Vay sen laikliğe aykırı hareket ettin, dini istismar ediyorsun!" dememiş."Vay sen laikliğe aykırı hareket ettin, dini istismar ediyorsun!" dememiş. İsminin, ünvanının başında "vaiz" kelimesini de kullanıyor.İsminin, ünvanının başında "vaiz" kelimesini de kullanıyor. "Prof. Dr. bilmem ne" dediğimiz gibi, "avukat" veya "felsefe doktoru" dediğimiz gibi"Prof. Dr. bilmem ne" dediğimiz gibi, "avukat" veya "felsefe doktoru" dediğimiz gibi o da "Dr. Vaiz filanca" diye adını koymuş. Çok güzel bir konuşma yapmış. Demiş ki; o da "Dr. Vaiz filanca" diye adını koymuş. Çok güzel bir konuşma yapmış. Demiş ki;

"Ey müslüman toplulukları, ey müslümanlar!"Ey müslüman toplulukları, ey müslümanlar! Siz Amerika'da toplam olarak 1,5 milyon reyin sahibisiniz. -Adam computerle inceleme yapmış.-Siz Amerika'da toplam olarak 1,5 milyon reyin sahibisiniz. -Adam computerle inceleme yapmış.- Şu kadar nüfusunuz var Amerika'da.Şu kadar nüfusunuz var Amerika'da. Amerika'nın yüzde bilmem kaçısınız müslümanlar olarak ve bir 1,5 milyon reyiniz var.Amerika'nın yüzde bilmem kaçısınız müslümanlar olarak ve bir 1,5 milyon reyiniz var. Bu 1,5 milyon rey, istediğiniz insanı Amerikan reis-i cumhuru yapmaya yetecek reydir." Bu 1,5 milyon rey, istediğiniz insanı Amerikan reis-i cumhuru yapmaya yetecek reydir."

Çünkü Cumhuriyet Partisi'yle Demokrat Parti arasındaki rey farkı 500 bin filanmış orada.Çünkü Cumhuriyet Partisi'yle Demokrat Parti arasındaki rey farkı 500 bin filanmış orada. 1,5 milyon orada müslümanların reyi var.1,5 milyon orada müslümanların reyi var. Demek ki istedikleri başkanı geçirebilecekler başa, istemediklerini engelleyebileceklerDemek ki istedikleri başkanı geçirebilecekler başa, istemediklerini engelleyebilecekler ve geçirmek istedikleriyle de oturup pazarlık yapacaklar, yapabilecekler. ve geçirmek istedikleriyle de oturup pazarlık yapacaklar, yapabilecekler.

Muhterem kardeşlerim! Görüyor musunuz birliğin faydasını ve tefrikanın zararını? Muhterem kardeşlerim!

Görüyor musunuz birliğin faydasını ve tefrikanın zararını?

Amerika'da bile söz sahibi olacağız. Amerika'da bile söz sahibi olacağız.

"Amerika'da güçlü bir yahudi lobisi varmış." "Amerika'da güçlü bir yahudi lobisi varmış."

"Amerika'da güçlü bir Yunan lobisi varmış." "Amerika'da güçlü bir Yunan lobisi varmış."

Görüyor musunuz? Anahtar rolü oynayacak.Görüyor musunuz?

Anahtar rolü oynayacak.
1,5 milyon reyle müslümanlar şu adayı destekliyorlar. Onunla da anlaşmışlar.1,5 milyon reyle müslümanlar şu adayı destekliyorlar. Onunla da anlaşmışlar. O da başkan olduğu zaman "Yardımcısını bilmem kimlerden seçecek.O da başkan olduğu zaman "Yardımcısını bilmem kimlerden seçecek. Meclise şu kadar müslüman alacak.Meclise şu kadar müslüman alacak. Ondan sonra şu tavizleri verecek, bu yardımları yapacak..." denilecek. Ondan sonra şu tavizleri verecek, bu yardımları yapacak..." denilecek.

Görüyor musunuz? Müslümanların, müslüman ülkelerin birleşmesi lazım.Görüyor musunuz?

Müslümanların, müslüman ülkelerin birleşmesi lazım.
İttifaklar kurması lazım. Ortak pazarlar kurması lazım. Ortak ordular kurması lazım.İttifaklar kurması lazım. Ortak pazarlar kurması lazım. Ortak ordular kurması lazım. Kimse sataşamasın diye. Dış ülkelerde bile birleşmeleri lazım, konuşmaları lazım. Kimse sataşamasın diye. Dış ülkelerde bile birleşmeleri lazım, konuşmaları lazım. "Reyi kime vereceğiz?" diye birbirleriyle kaş göz işareti yapması lazım."Reyi kime vereceğiz?" diye birbirleriyle kaş göz işareti yapması lazım. İstişare yapmaları lazım ki iyi sonuç alabilsinler.İstişare yapmaları lazım ki iyi sonuç alabilsinler. Gördünüz mü; birlikten nasıl rahmet doğuyor, tefrikadan nasıl azaplar çıkıyor ortaya... Gördünüz mü; birlikten nasıl rahmet doğuyor, tefrikadan nasıl azaplar çıkıyor ortaya...

Ondan sonra "Amerika filanca yerde Yaser Arafat'a vize vermedi..." Korkmuyor ki... Ondan sonra "Amerika filanca yerde Yaser Arafat'a vize vermedi..."

Korkmuyor ki...

Bütün İslâm ülkelerinin birlik olduğunu, Yaser Arafat'a vize vermediği zamanBütün İslâm ülkelerinin birlik olduğunu, Yaser Arafat'a vize vermediği zaman onlarla mukabele edeceklerini bilse yapamaz. Bizim için bu bir tek hadise bile yeter. onlarla mukabele edeceklerini bilse yapamaz. Bizim için bu bir tek hadise bile yeter.

Biz Peygamber Efendimiz'in tavsiyelerine uymayan müslümanlarız.Biz Peygamber Efendimiz'in tavsiyelerine uymayan müslümanlarız. Müslümanız, "müslümanız" diye ortada dolaşıyoruz.Müslümanız, "müslümanız" diye ortada dolaşıyoruz. Ya hadisleri bilmiyoruz ya da bildiklerimizi uygulamıyoruz.Ya hadisleri bilmiyoruz ya da bildiklerimizi uygulamıyoruz. Cami dolusu insan, birinin ötekisinden haberi yok.Cami dolusu insan, birinin ötekisinden haberi yok. Aynı mahallede otururuz, farklı farklı düşünürüz.Aynı mahallede otururuz, farklı farklı düşünürüz. Hepimiz ehl-i kıbleyiz, ehli Kur'anız, İslâmız ama parça parçayız. Ondan dolayı azaba uğruyoruz.Hepimiz ehl-i kıbleyiz, ehli Kur'anız, İslâmız ama parça parçayız. Ondan dolayı azaba uğruyoruz. Her yerde çektiğimiz, bizim bu ayrılığımız, gayrılığımızdandır ve revâdır.Her yerde çektiğimiz, bizim bu ayrılığımız, gayrılığımızdandır ve revâdır. İstemeyiz müslümanların sıkıntı çekmesini ama çektiklerimiz pek revâdır. Neden? İstemeyiz müslümanların sıkıntı çekmesini ama çektiklerimiz pek revâdır.

Neden?

Tefrikaya düşmüşüz de ondan. Tefrikaya düşmüşüz de ondan.

Birbirimizi sevememişiz… Dikkatli, teenni ile hareket etmek Allah'tandır.Birbirimizi sevememişiz…

Dikkatli, teenni ile hareket etmek Allah'tandır.
Düşüne taşına, ihtiyatlı, vakur hareket etmek Allah'tandır. Düşüne taşına, ihtiyatlı, vakur hareket etmek Allah'tandır.

Acele şeytandandır. Acele acele konuşuyor. Acele şeytandandır. Acele acele konuşuyor.

Dur ya, ne oluyorsun? Acele acele iş yapıyor. Dur ya, ne oluyorsun? Dur ya, ne oluyorsun?

Acele acele iş yapıyor.

Dur ya, ne oluyorsun?

Acele acele yürüyor. Dur ya, ne oluyorsun?.. Acele acele yürüyor.

Dur ya, ne oluyorsun?..

Namazın rekâtını bile kaçıracak olsan, pat pat pat pat koşarak gelemezsin.Namazın rekâtını bile kaçıracak olsan, pat pat pat pat koşarak gelemezsin. Peygamber Efendimiz onu tavsiye etmiyor. "Ağır ağır yürü." diyor.Peygamber Efendimiz onu tavsiye etmiyor. "Ağır ağır yürü." diyor. Bakıyorsun camide namaza durmuşsun, fillerin göçü gibi bir gürültü, bir patırtı...Bakıyorsun camide namaza durmuşsun, fillerin göçü gibi bir gürültü, bir patırtı... Paldır küldür, paldır küldür, patır kütür, patır kütür... "Paldır küldür, paldır küldür, patır kütür, patır kütür... " Arkada ne oluyor?" diye namazda aklın başından gidiyor.Arkada ne oluyor?" diye namazda aklın başından gidiyor. Adam rekâta yetişecek, nefes nefese Allahu Ekber... Adam rekâta yetişecek, nefes nefese Allahu Ekber...

Senin bu namazda ne kârın olacak yani? Senin bu namazda ne kârın olacak yani?

Vakur olacaksın. Teenni rahmanî oluyor, Allah'tan oluyor; acele şeytandan oluyor.Vakur olacaksın. Teenni rahmanî oluyor, Allah'tan oluyor; acele şeytandan oluyor. Şeytan çünkü aceleye getirdi mi karambole getirecek, kandıracak müslümanı.Şeytan çünkü aceleye getirdi mi karambole getirecek, kandıracak müslümanı. Acele ettiği zaman düşünmesi gereken şeyleri düşündürmeyecek,Acele ettiği zaman düşünmesi gereken şeyleri düşündürmeyecek, günahı işlettirecek, hatayı yaptıracak. Onun için acele şeytandandır.günahı işlettirecek, hatayı yaptıracak. Onun için acele şeytandandır. Aklınızı başınıza toplayın; acele etmeyin, teenni ile hareket edin. Aklınızı başınıza toplayın; acele etmeyin, teenni ile hareket edin.

İkinci hadîs-i şerîfin cümleleri şöyle devam ediyor: İkinci hadîs-i şerîfin cümleleri şöyle devam ediyor:

"Allah'tan başka özür kabul edici, en çok özür kabul eden başka bir şey yok." "Allah'tan başka özür kabul edici, en çok özür kabul eden başka bir şey yok."

Özür kabul etmek bakımından Allahu Teâlâ hazretleriyle mukayese edilecekÖzür kabul etmek bakımından Allahu Teâlâ hazretleriyle mukayese edilecek hiçbir özür dilenen merci düşünülemez. hiçbir özür dilenen merci düşünülemez.

Rabbimiz çok özür kabul eder, çok mazeret kabul eder.Rabbimiz çok özür kabul eder, çok mazeret kabul eder. Boynunu büktü mü, gözyaşı döktü mü, tevbe etti mi affeder, Allah... Boynunu büktü mü, gözyaşı döktü mü, tevbe etti mi affeder, Allah...

"Yâ Rabbi..." Özrün ne? "Yâ Rabbi..."

Özrün ne?

"Özrüm; nefsim var yâ Rabbi, dayanamadım, bilemedim, kabahat işledim yine." "Özrüm; nefsim var yâ Rabbi, dayanamadım, bilemedim, kabahat işledim yine."

"Hadi bakalım, yine affettim." "Hadi bakalım, yine affettim."

Yine affeder. Özrü kabul etme makamında hiç O'nun kadarYine affeder. Özrü kabul etme makamında hiç O'nun kadar çok özür kabul edici bir merci sahibi yoktur. Çok özür kabul eder Rabbimiz... çok özür kabul edici bir merci sahibi yoktur. Çok özür kabul eder Rabbimiz...

Ve mâ şey'ün ehabbe ile'llâhi mine'l-hamd. "Hamd etmekten Allah'a daha sevgili bir şey yoktur." Ve mâ şey'ün ehabbe ile'llâhi mine'l-hamd. "Hamd etmekten Allah'a daha sevgili bir şey yoktur."

Allahu Teâlâ [için] hamd etmekten daha sevimli bir şey yoktur. Allahu Teâlâ [için] hamd etmekten daha sevimli bir şey yoktur.

Onun için serlevhasında hamd ile başlar kitâbımız. Onun için serlevhasında hamd ile başlar kitâbımız.

Kur'ân-ı Kerîm'in başı neyle başlıyor, serlevhası ne? Kur'ân-ı Kerîm'in başı neyle başlıyor, serlevhası ne?

Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemîn.Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdü li'llâhi Rabbi'l-âlemîn. "Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun." diye başlıyor. "Âlemlerin Rabbi olan Allah'a hamd olsun." diye başlıyor.

Şair ne diyor? Yok iştikai cevri felekten nisâbımız, Şair ne diyor?

Yok iştikai cevri felekten nisâbımız,

Serlevhasında hamd ile başlar kitâbımız. Serlevhasında hamd ile başlar kitâbımız.

Feleğin cevrinden şikayetten yana hiç umursamayız, hiç şikayet etmeyiz. Feleğin cevrinden şikayetten yana hiç umursamayız, hiç şikayet etmeyiz.

Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin, Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten. Felek her türlü esbâb-ı cefâsın toplasın gelsin,

Dönersem kahbeyim millet yolunda bir azimetten.

dediği gibi... Yani şikayet yok. Neden? dediği gibi... Yani şikayet yok.

Neden?

Kitabımız hamd ile başlıyor. Başına bir üzüntülü hal geldi, hastalandın. Allah'tan. Kitabımız hamd ile başlıyor.

Başına bir üzüntülü hal geldi, hastalandın.

Allah'tan.

Başına bir üzüntülü hal geldi, gemilerin battı Karadeniz'de, ne olacak? Başına bir üzüntülü hal geldi, gemilerin battı Karadeniz'de, ne olacak?

Allah'tan. Veren Allah, alan Allah. Allah'tan. Veren Allah, alan Allah.

Çocuğun vardı, vefat etti, neden? Allah'tan. Çocuğun vardı, vefat etti, neden?

Allah'tan.

Yakının vardı, vefat etti, neden? Allah'tan. Her hâle hamd edeceğiz. Yakının vardı, vefat etti, neden?

Allah'tan.

Her hâle hamd edeceğiz.

Elhamdülillâhi alâ külli hâl. "Her hale hamd olsun." Elhamdülillâhi alâ külli hâl. "Her hale hamd olsun."

Hz. Âdem atamız aleyhisselam yaratıldığı zaman hemen ilk sözü "elhamdülillah" oldu.Hz. Âdem atamız aleyhisselam yaratıldığı zaman hemen ilk sözü "elhamdülillah" oldu. Yaratıldı, bir hapşırdı, ondan sonra "elhamdülillah" dedi.Yaratıldı, bir hapşırdı, ondan sonra "elhamdülillah" dedi. Melekler de ona "yerhamükallah, Allah sana merhamet eylesin, rahmet eylesin." dediler.Melekler de ona "yerhamükallah, Allah sana merhamet eylesin, rahmet eylesin." dediler. Oradan geliyor o dualar... Onun için çok hamd edici olalım. Oradan geliyor o dualar...

Onun için çok hamd edici olalım.

Hamdetmek için ne lazım? Hamdetmek için ne lazım?

İyiliği yapanı bilmek ve görmek lazım. İyiliğin nereden geldiğini bilmek lazım.İyiliği yapanı bilmek ve görmek lazım. İyiliğin nereden geldiğini bilmek lazım. Bütün iyiliklerin, bütün nimetlerin kaynağı Allah'tır. Hepsi Allah'tan geliyor.Bütün iyiliklerin, bütün nimetlerin kaynağı Allah'tır. Hepsi Allah'tan geliyor. Birisini vesile eyler, birisini bahane eder, gelir o senin eline. Gönderen Allah'tır.Birisini vesile eyler, birisini bahane eder, gelir o senin eline. Gönderen Allah'tır. Ona da, gönderen şahsa da teşekkür edersin ama asıl Allah'a hamdedersin.Ona da, gönderen şahsa da teşekkür edersin ama asıl Allah'a hamdedersin. "Elhamdülillah, yâ Rabbi çok şükür benim ihtiyacımı gördün." diye hamdedersin. "Elhamdülillah, yâ Rabbi çok şükür benim ihtiyacımı gördün." diye hamdedersin.

Çok hamdedin. Kim çok hamdederse Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgisine sahip ve nâil ve mazhar olur. Çok hamdedin. Kim çok hamdederse Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgisine sahip ve nâil ve mazhar olur.

et-Tesâubu mine'şşeytâni fe-izâ tesâube ehadüküm fel-yeruddehû me'stetâeet-Tesâubu mine'şşeytâni fe-izâ tesâube ehadüküm fel-yeruddehû me'stetâe fe-inne ehadeküm izâ kâlehâ dahike'şşeytânu. fe-inne ehadeküm izâ kâlehâ dahike'şşeytânu.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten, Buhârî'de [kaydedilmiş.] Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten, Buhârî'de [kaydedilmiş.]

et-Tesaubu'şşedîdu ve'l-atsetü'şşedîdetü mine'ş-şeytâni. et-Tesaubu'şşedîdu ve'l-atsetü'şşedîdetü mine'ş-şeytâni.

Âdem atamızı andık ya, "yaratıldığı zaman hemen bir hapşırmış" diye;Âdem atamızı andık ya, "yaratıldığı zaman hemen bir hapşırmış" diye; onunla ilgili bir şeyler geldi hemen arkasındaki hadîs-i şerîfte. onunla ilgili bir şeyler geldi hemen arkasındaki hadîs-i şerîfte.

"Esnemek şeytandandır." "Esnemek şeytandandır."

Hani insan ağzını açıyor, -kollar, bacaklar- bir geriniyor ya...Hani insan ağzını açıyor, -kollar, bacaklar- bir geriniyor ya... Kediyi yattığı yerden bir kaldırırsın, ilk önce öyle yapar...Kediyi yattığı yerden bir kaldırırsın, ilk önce öyle yapar... İşte bu gerinerek ağzı açmak, buna "esnemek" diyoruz. Esnemek şeytandandır. İşte bu gerinerek ağzı açmak, buna "esnemek" diyoruz. Esnemek şeytandandır.

Fe-izâ tesâebe ehadüküm. "Şeytandan olduğundan, birinize esnemek geldiği zaman."Fe-izâ tesâebe ehadüküm. "Şeytandan olduğundan, birinize esnemek geldiği zaman." Fel-yeruddehû me'stetâe. "Gücü yettiğince onu engellemeye çalışsın." Fel-yeruddehû me'stetâe. "Gücü yettiğince onu engellemeye çalışsın."

Yani ağzını açmamaya, esnememeye çalışsın. Gücü yettiğince kendisini kollasın, zorlasın. Yani ağzını açmamaya, esnememeye çalışsın. Gücü yettiğince kendisini kollasın, zorlasın.

Fe-inne ehadeküm izâ kâlehâ dahike'şşeytânu.Fe-inne ehadeküm izâ kâlehâ dahike'şşeytânu. "Çünkü sizden biriniz ağzını açıp da ‘aa..' diye bir esnedi mi şeytan ona güler." "Çünkü sizden biriniz ağzını açıp da ‘aa..' diye bir esnedi mi şeytan ona güler."

[Diğer] hadîs-i şerîftede de buyuruluyor ki; [Diğer] hadîs-i şerîftede de buyuruluyor ki;

"Şiddetli esnemek ve şiddetli hapşırmak..."Şiddetli esnemek ve şiddetli hapşırmak... -Bir eğiliyor, bir hapşırıyor, duvarlar ayrılacak neredeyse... ‘Hapşuuu!.. diye...-Bir eğiliyor, bir hapşırıyor, duvarlar ayrılacak neredeyse... ‘Hapşuuu!.. diye... Hapşırdıktan sonra bir de böyle sesli ‘aaa.." arkasından...- şeytandandır." Hapşırdıktan sonra bir de böyle sesli ‘aaa.." arkasından...- şeytandandır."

"Şiddetli hapşırmak ve şiddetli esnemek şeytandandır." diyor Peygamber Efendimiz. "Şiddetli hapşırmak ve şiddetli esnemek şeytandandır." diyor Peygamber Efendimiz.

Esnemek neden şeytandan? Esnemek neden şeytandan?

Esnemek tembelliğin, gafletin, uyuklamanın, yorgunluğun, uyku istediğinin,Esnemek tembelliğin, gafletin, uyuklamanın, yorgunluğun, uyku istediğinin, nefsin sembolüdür, işaretidir de ondan... Esnedi, "Bu biraz sonra yatar, uyur. nefsin sembolüdür, işaretidir de ondan... Esnedi, "Bu biraz sonra yatar, uyur. Az kaldı, hemen şuraya uzanacak, biraz sonra gözleri kapanacak..."Az kaldı, hemen şuraya uzanacak, biraz sonra gözleri kapanacak..." Esneme onun işareti olduğundan şeytandan oluyor. Esneme onun işareti olduğundan şeytandan oluyor.

Müslümana gaflet yakışmaz. Müslümana uyumak yakışmaz. Müslümana uyanıklık yakışır. Müslümana gaflet yakışmaz. Müslümana uyumak yakışmaz. Müslümana uyanıklık yakışır.

Onun için, bizim mânevî yolumuzda ilk prensip nedir? Onun için, bizim mânevî yolumuzda ilk prensip nedir?

Hûş der dem'dir. Hûş der dem ne demek Farsça'da? Hûş der dem'dir.

Hûş der dem ne demek Farsça'da?

Her nefes alışverişte gafil olmamak, uyanık olmak. Her nefes alışverişte gafil olmamak, uyanık olmak.

"Hocam arada uyuruz ya geceleyin..." "Hocam arada uyuruz ya geceleyin..."

O uyku normal. Yatsıyı kıldıktan sonra uykuya varacaksın.O uyku normal. Yatsıyı kıldıktan sonra uykuya varacaksın. Uykudan uyandıktan sonra teheccüde kalkacaksın.Uykudan uyandıktan sonra teheccüde kalkacaksın. Teheccütten sonra istersen yine yatarsın.Teheccütten sonra istersen yine yatarsın. Sabah namazını kılacaksın, işrakı kılacaksın, işine gideceksin.Sabah namazını kılacaksın, işrakı kılacaksın, işine gideceksin. Öğleden önce kaylule uykusu uyuyabilirsin.Öğleden önce kaylule uykusu uyuyabilirsin. Peygamber Efendimiz'in çizdiği program içinde her şey sevaptır.Peygamber Efendimiz'in çizdiği program içinde her şey sevaptır. Uyku bile sevaptır! Uyku uyursun, sevap kazanırsın. Uyku bile sevaptır! Uyku uyursun, sevap kazanırsın.

Peygamber Efendimiz kaylule uykusu uyurdu, öğle uykusu uyurdu.Peygamber Efendimiz kaylule uykusu uyurdu, öğle uykusu uyurdu. O, geceye kuvvettir; insan gece ibadetini daha kolay yapar. Yatsı namazını daha kolay kılar.O, geceye kuvvettir; insan gece ibadetini daha kolay yapar. Yatsı namazını daha kolay kılar. Onun için serbest iş sahipleri, öğleden önce yarım saat, 45 dakika bir uzansınlar, uyusunlar.Onun için serbest iş sahipleri, öğleden önce yarım saat, 45 dakika bir uzansınlar, uyusunlar. Bak nasıl dinç olacaklar... Nasıl ibadetleri neşeyle, neşatla yapacaklar...Bak nasıl dinç olacaklar... Nasıl ibadetleri neşeyle, neşatla yapacaklar... Onun için ona da dikkat edelim. Onun için ona da dikkat edelim.

Rabbimiz Teâlâ, görüyorsunuz sünnet-i seniyye-i nebeviyyenin ne kadar güzel olduğunu…Rabbimiz Teâlâ, görüyorsunuz sünnet-i seniyye-i nebeviyyenin ne kadar güzel olduğunu… Bizi Peygamber Efendimiz'in sünnetine en güzel tarzda uyanlardan eylesin. Bizi Peygamber Efendimiz'in sünnetine en güzel tarzda uyanlardan eylesin.

Sünnete uyanlara verilecek mükâfatın ne kadar büyük olduğunu söyleyeyim: Sünnete uyanlara verilecek mükâfatın ne kadar büyük olduğunu söyleyeyim:

Ümmetin bozulduğu, fesada uğradığı zamanda Peygamber Efendimiz'in sünnetineÜmmetin bozulduğu, fesada uğradığı zamanda Peygamber Efendimiz'in sünnetine sarılan kişilere Allah şehit sevapları verecek. Yüzlerce şehit sevabı kazanacak insan... sarılan kişilere Allah şehit sevapları verecek. Yüzlerce şehit sevabı kazanacak insan...

Onun için her işinizi sünnet-i seniyyeye uydurun.Onun için her işinizi sünnet-i seniyyeye uydurun. Günlük programlarınızı Peygamber Efendimiz'in tavsiyelerine göre ayarlayın.Günlük programlarınızı Peygamber Efendimiz'in tavsiyelerine göre ayarlayın. Yemeniz, içmeniz, uyumanız, kalkmanız, çalışmanız, ticaretiniz, cihadınız,Yemeniz, içmeniz, uyumanız, kalkmanız, çalışmanız, ticaretiniz, cihadınız, evliliğiniz, günlük hayatınız, her şeyiniz İslâm'a göre,evliliğiniz, günlük hayatınız, her şeyiniz İslâm'a göre, Peygamber Efendimiz'in sünnetine göre olsun da dünyanız ve âhiretiniz mâmur olsun;Peygamber Efendimiz'in sünnetine göre olsun da dünyanız ve âhiretiniz mâmur olsun; Rabbimiz'in cennetiyle, cemaliyle müşerref olun. Rabbimiz'in cennetiyle, cemaliyle müşerref olun.

Fâtiha-i şerîfe mea'l-besmele. Fâtiha-i şerîfe mea'l-besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2