Namaz Vakitleri

26 Cemâziye'l-Âhir 1446
27 Aralık 2024
İmsak
06:49
Güneş
08:21
Öğle
13:10
İkindi
15:29
Akşam
17:49
Yatsı
19:16
Detaylı Arama

Tevbeyi Geciktirmeyin

Mehmed Zahid KOTKU

20 Cemâziye'l-Evvel 1392 / 02.07.1972
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Caminin Âdâbı, Cihad İçin At Beslemek, Elbisedeki Meni Lekesi, Ensar ve Muhacirler Birbirinin Dostudurlar, Helâk Edici | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Tevbeyi Geciktirmeyin

Mehmed Zahid KOTKU

20 Cemâziye'l-Evvel 1392 / 02.07.1972
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Caminin Âdâbı, Cihad İçin At Beslemek, Elbisedeki Meni Lekesi, Ensar ve Muhacirler Birbirinin Dostudurlar, Helâk Edici | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytàni’r-racîm.Eùzü bi’llâhi mine’ş-şeytàni’r-racîm. Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm.Bi’smi’llâhi’r-rahmâni’r-rahîm. Elhamdülillahi Rabbil alemin.

Elhamdülillahi Rabbil alemin.
Ve’l àkıbetü li’l-müttakîn...Ve’l àkıbetü li’l-müttakîn... Ve’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedinVe’s-salâtü ve’s-selâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn..ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.. İ’lemû eyyühe’l-ihvân...

İ’lemû eyyühe’l-ihvân...
İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh...İnne efdale’l-kitâbi kitâbu’llàh... Ve enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedinVe enne efdale’l-hedyi hedyü muhammedin salla’llàhu aleyhi ve sellem...salla’llàhu aleyhi ve sellem... Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ...Ve şerre’l-umûri muhdesâtühâ... Ve külle muhdesin bid’ah...Ve külle muhdesin bid’ah... Ve külle bid’atin dalâleh...Ve külle bid’atin dalâleh... Ve külle dalâletin fi’n-nâr...Ve külle dalâletin fi’n-nâr... Ve bi’s-senedi’lmuttasıli ile’n-nebiyyiVe bi’s-senedi’lmuttasıli ile’n-nebiyyi salla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàlsalla’llàhu aleyhi ve selleme ennehû kàl RE. 237/3 El-münfiku ale’l-hayli fî sebîli’llâhi,

RE. 237/3 El-münfiku ale’l-hayli fî sebîli’llâhi,
kebâsıtı yedihî bi’s-sadakati lâ yakbiduhâ.kebâsıtı yedihî bi’s-sadakati lâ yakbiduhâ. Ahmed ibn-i Hanbel, Ebû Dâvud. Hàkim

Ahmed ibn-i Hanbel, Ebû Dâvud. Hàkim
Ziyaü’l-Makdîsî, Sehl ibn-i HanzaliyyeZiyaü’l-Makdîsî, Sehl ibn-i Hanzaliyye Sadaka rasûlü’llàh, fî mâ kàl,Sadaka rasûlü’llàh, fî mâ kàl, Derse başlamadan evvel caminin fadàili hakkındaDerse başlamadan evvel caminin fadàili hakkında geçen dersimizden birkaç tekrar yapalım ki hatırlayalım:geçen dersimizden birkaç tekrar yapalım ki hatırlayalım: Câmi Allah-u Teàlâ’nın evidir.

Câmi Allah-u Teàlâ’nın evidir.
Bir vekilin, bir valinin, bir bakanın,Bir vekilin, bir valinin, bir bakanın, hatta reis-i cumhurun ziyaretine gittiğimiz vakitte,hatta reis-i cumhurun ziyaretine gittiğimiz vakitte, nasıl gitmemiz lâzımdır?nasıl gitmemiz lâzımdır? Lâlettayin, kol bacak açık, göğüs bağır açık,Lâlettayin, kol bacak açık, göğüs bağır açık, ceketsiz, yeleksiz gayr-i muntazam bir şekildeceketsiz, yeleksiz gayr-i muntazam bir şekilde içeriye gitsek, bizi sokarlar mı? Sokmazlar.içeriye gitsek, bizi sokarlar mı? Sokmazlar. - Kılığını kıyafetini düzelt de öyle gel! derler.
- Kılığını kıyafetini düzelt de öyle gel! derler.
Biz ise Hakk’ın divanına geliyoruz.

Biz ise Hakk’ın divanına geliyoruz.
Şuurlu olmak ve iyi düşünmek lâzım ki,Şuurlu olmak ve iyi düşünmek lâzım ki, Hakk’ın divanına gelen insan, ne şekilde gelmelidir?Hakk’ın divanına gelen insan, ne şekilde gelmelidir? Öyle yazdır diyerekten, yarım kollu gömleklerle,Öyle yazdır diyerekten, yarım kollu gömleklerle, yakalar açık bir şekilde ibadethaneye gelmek yakışmaz.yakalar açık bir şekilde ibadethaneye gelmek yakışmaz. Biz kadın değiliz, erkeğiz.Biz kadın değiliz, erkeğiz. Erkekliğimizden dolayı hava birazs sıcak olmuştur deyip,Erkekliğimizden dolayı hava birazs sıcak olmuştur deyip, tahammül etmek hepimizin borcudur.tahammül etmek hepimizin borcudur. Bu gibi cefalara dayanmak için yaratılmış bir mahlûkuz.Bu gibi cefalara dayanmak için yaratılmış bir mahlûkuz. İcabında günlerce aç kalırız. Siperlerde, şuralarda, buralarda,İcabında günlerce aç kalırız. Siperlerde, şuralarda, buralarda, birçok yerlerde, tehlikeli anlardabirçok yerlerde, tehlikeli anlarda canımızı feda edercesine de dayanırız. Bundan da kaçınmayız.canımızı feda edercesine de dayanırız. Bundan da kaçınmayız. Binaen aleyh, bir ibadethanede beş dakika,

Binaen aleyh, bir ibadethanede beş dakika,
a’zamî on dakika durulacaksa, onun için püf püf deyip dea’zamî on dakika durulacaksa, onun için püf püf deyip de ellerindeki yelpazeleri sallayan kadınlar gibi mi olmamız lâzım!ellerindeki yelpazeleri sallayan kadınlar gibi mi olmamız lâzım! İbadethaneye gelirken herhalde kalıbı, kıyafeti
İbadethaneye gelirken herhalde kalıbı, kıyafeti
gayet intizamlı, kendi üstüne başına da bakar.gayet intizamlı, kendi üstüne başına da bakar. “Ben lâyık mıyım huzur- u ilâhîye girmeye?
“Ben lâyık mıyım huzur- u ilâhîye girmeye?
Girecek bir kılık var mı üzerimde?”Girecek bir kılık var mı üzerimde?” diye düşünür, öyle gelir.
diye düşünür, öyle gelir.
Yoksa lâlettâin, usule uygun bir şekilde,Yoksa lâlettâin, usule uygun bir şekilde, “Herkes giriyor ya ben de gireyim!
“Herkes giriyor ya ben de gireyim!
Herkes yapıyor ya ben de yapayım…”Herkes yapıyor ya ben de yapayım…” Bu müslümana yakışmaz.
Bu müslümana yakışmaz.
Müslüman daima yaptığını ince düşünecek. Ona göre yapacak.Müslüman daima yaptığını ince düşünecek. Ona göre yapacak. Çünkü mesâcid, Beytullah’tır. Biz de onun ziyaretçisiyiz.Çünkü mesâcid, Beytullah’tır. Biz de onun ziyaretçisiyiz. Hakkın evine gelen ziyaretçinin ne kadar edebe riayet ederse,Hakkın evine gelen ziyaretçinin ne kadar edebe riayet ederse, o kadar çok müstefîd olur.o kadar çok müstefîd olur. Mü’minlerin izahı bu tekrar ediyoruz yine bunu:Mü’minlerin izahı bu tekrar ediyoruz yine bunu: Mü’minler bir racül gibidir, bir kişi gibidir.

Mü’minler bir racül gibidir, bir kişi gibidir.
Bütün mü’minler… Kaç yüz milyon var şarkta, garpta…Bütün mü’minler… Kaç yüz milyon var şarkta, garpta… Hepsi bir vücut gibidirler, ayrılıkları gayrılıkları yoktur.Hepsi bir vücut gibidirler, ayrılıkları gayrılıkları yoktur. Şarktaki bir mümin bir müslim bir rahatsızlık hissederse,Şarktaki bir mümin bir müslim bir rahatsızlık hissederse, ona bütün Müslümanların iştirak etmesi,ona bütün Müslümanların iştirak etmesi, onun acısıyla acılanması lâzımdır.onun acısıyla acılanması lâzımdır. Müslümanların bir regulü vahit dediği gibi

Müslümanların bir regulü vahit dediği gibi
aynı zamanda da kel bünyan der.aynı zamanda da kel bünyan der. Müminler bir bina gibidir.

Müminler bir bina gibidir.
"yeşüddü ba'duhum ba'dâ""yeşüddü ba'duhum ba'dâ" Nasıl ki bu bina ufak ve büyük birçok taşlardan, demirlerden,Nasıl ki bu bina ufak ve büyük birçok taşlardan, demirlerden, şunlardan, bunlardan teşekkül etmiş, meydana gelmişseşunlardan, bunlardan teşekkül etmiş, meydana gelmişse mü’minler de zaif, kavî, zengin, fakir, bilgin, cahil hepsi birdir.mü’minler de zaif, kavî, zengin, fakir, bilgin, cahil hepsi birdir. Birbirine karşı hiçbirisinin:Birbirine karşı hiçbirisinin: “ -Ben senden daha üstünüm, ben senden daha iyiyim..."
“ -Ben senden daha üstünüm, ben senden daha iyiyim..."
demeye hakkı yoktur.demeye hakkı yoktur. Derse, cahilliğinin iktizâsıdır, icabıdır.Derse, cahilliğinin iktizâsıdır, icabıdır. Bugünkü dersimiz, Allah yolunda hayvanlara bakmak.Bugünkü dersimiz, Allah yolunda hayvanlara bakmak. Eskiden harpte en çok iş gören süvâri atları imiş,

Eskiden harpte en çok iş gören süvâri atları imiş,
Onun için efendimiz SAS HazretleriOnun için efendimiz SAS Hazretleri bu atlara çok önem vermiştir.bu atlara çok önem vermiştir. Çok hadis vardır atlar hakkında.Çok hadis vardır atlar hakkında. Atları, herkese o zaman böyle süvari orduları yok ki,

Atları, herkese o zaman böyle süvari orduları yok ki,
ordular beslensin, atlar beslensin.ordular beslensin, atlar beslensin. Herkes kendi evinde kendi atını kendi besler,Herkes kendi evinde kendi atını kendi besler, icab ettiği vakitte atına biner, düşmana karşı gider.icab ettiği vakitte atına biner, düşmana karşı gider. Onun için o ata bakmak, ona yem vermek,

Onun için o ata bakmak, ona yem vermek,
onun tımarını yapmak, onu o kişiye alıştırmak,koşuya alıştırmak,onun tımarını yapmak, onu o kişiye alıştırmak,koşuya alıştırmak, her Müslümanın da bir vazife edinmişti de,her Müslümanın da bir vazife edinmişti de, Onun için diyor ki: O ata bakarken, onun yemine, suyuna, tımarına...

Onun için diyor ki: O ata bakarken, onun yemine, suyuna, tımarına...
belki bir insan tutacaskınız hizmetkâr tutacaksınız baktıracaksınız.belki bir insan tutacaskınız hizmetkâr tutacaksınız baktıracaksınız. Bunların hepsi avcunu hiç kapamadan sadaka veren adam gibidir.Bunların hepsi avcunu hiç kapamadan sadaka veren adam gibidir. Hiç yummuyor avucunu, bütün dağıtıyor.Hiç yummuyor avucunu, bütün dağıtıyor. Bu dağıtan adamın sadaka sevabı neyse,Bu dağıtan adamın sadaka sevabı neyse, bu atlara bakan insanın da sevabı böyledir.bu atlara bakan insanın da sevabı böyledir. Çünkü at icabında, derhal düşmana karşı hazır bir silah.

Çünkü at icabında, derhal düşmana karşı hazır bir silah.
Bugün ise bu bunun yerine motorlu vasıtalar tayin oldu.Bugün ise bu bunun yerine motorlu vasıtalar tayin oldu. Bu motorlu vaatçılar da bunların yerine tamim olabilir.Bu motorlu vaatçılar da bunların yerine tamim olabilir. Ama o niyetle bakarsan, niyetinde o olacak.Ama o niyetle bakarsan, niyetinde o olacak. Yoksa öyle şey için zevk için, saltanat için yaparsanYoksa öyle şey için zevk için, saltanat için yaparsan bunlardan hiçbirinden istifade edemezsin.bunlardan hiçbirinden istifade edemezsin. Atlar da öyledir. Atı beslerken zevk için, kendi sefan için

Atlar da öyledir. Atı beslerken zevk için, kendi sefan için
besliyorsan hiç fayda olmaz. Yalnız Allah'ın rızası içinbesliyorsan hiç fayda olmaz. Yalnız Allah'ın rızası için “Harbe gittiğim zaman bununla ben dövüşürüm!” diye bakıyorsa;“Harbe gittiğim zaman bununla ben dövüşürüm!” diye bakıyorsa; onda hiç avcını kapamadan sadaka veren insan nasıl mükafat kazanıyorsaonda hiç avcını kapamadan sadaka veren insan nasıl mükafat kazanıyorsa buda aynı sevabı kazanır.buda aynı sevabı kazanır. RE. 237/4 El-meniyyü yusîbü’s-sevbe bimenzileti’l-busàkı ve’l- muhàtı,

RE. 237/4 El-meniyyü yusîbü’s-sevbe bimenzileti’l-busàkı ve’l- muhàtı,
ve innemâ yekfîke en temsahahû bi-hırkatin ve biizhirin.ve innemâ yekfîke en temsahahû bi-hırkatin ve biizhirin. Mâlûm, menî denilen bir madde var, erkekten zuhur eder.

Mâlûm, menî denilen bir madde var, erkekten zuhur eder.
Kadından da zuhur eder.Kadından da zuhur eder. Bu bazen uyku halinde de olur insanda,Bu bazen uyku halinde de olur insanda, Üstüne bulaşabilir. Üstüne bulaşan bu madde namaza manidir.Üstüne bulaşabilir. Üstüne bulaşan bu madde namaza manidir. Namaza manidir ama bunun yıkaması için, mesela yıkayacaksınız,Namaza manidir ama bunun yıkaması için, mesela yıkayacaksınız, ıslak olursa, bağımsız kış gününde giyemezsiniz.ıslak olursa, bağımsız kış gününde giyemezsiniz. Islak olduğu için üşüdür sizi.Islak olduğu için üşüdür sizi. Öyleyse bunu kurutup ovaladığınız vakitte bu ovalanınca dökülür.Öyleyse bunu kurutup ovaladığınız vakitte bu ovalanınca dökülür. Döküldüğü vakitte temiz olur. Yıkamaya lüzum kalmaz.Döküldüğü vakitte temiz olur. Yıkamaya lüzum kalmaz. Diğer başka çamaşırınız varsa değiştirirseniz ne ala.Diğer başka çamaşırınız varsa değiştirirseniz ne ala. Ama yok başka çamaşırınız değiştirecek şeyiniz yok.Ama yok başka çamaşırınız değiştirecek şeyiniz yok. Bir de üzerinize namaz vakti gelmiş kılacaksınızBir de üzerinize namaz vakti gelmiş kılacaksınız bunu da yıkarsanız ıslak olarak giyerseniz belki dayanamayacaksınız.bunu da yıkarsanız ıslak olarak giyerseniz belki dayanamayacaksınız. kış vakitlerinde filan soğuk memleketlerdekış vakitlerinde filan soğuk memleketlerde bunu böyle ovalamak suretiyle döktürdünüzmübunu böyle ovalamak suretiyle döktürdünüzmü sümükler nasılsa ovalandığı vakit dağılırsasümükler nasılsa ovalandığı vakit dağılırsa buda öyledir artık onunla namaz kılabilirsiniz.buda öyledir artık onunla namaz kılabilirsiniz. Bu tabii, İslâmiyetin ilk devirlerinde

Bu tabii, İslâmiyetin ilk devirlerinde
bir kolaylık olmak üzere gösterilmiştir. bir kolaylık olmak üzere gösterilmiştir. Yoksa bugün el-hamdü lillâh çamaşırlarımız da bol,Yoksa bugün el-hamdü lillâh çamaşırlarımız da bol, sularımızda bol bunlara lüzum kalmaz tabii.sularımızda bol bunlara lüzum kalmaz tabii. RE. 237/5 El-muhâcirûne ve’l-ensàru ba’duhüm evliyâü ba’dın

RE. 237/5 El-muhâcirûne ve’l-ensàru ba’duhüm evliyâü ba’dın
fi’d-dünyâ ve’lâhireti;fi’d-dünyâ ve’lâhireti; Bakın, muhacirin diyerekten Mekke-i Mükerreme'den

Bakın, muhacirin diyerekten Mekke-i Mükerreme'den
Medine-i Münevvere'ye gelen.Medine-i Münevvere'ye gelen. muhterem zevât, hicret ediyorlar.muhterem zevât, hicret ediyorlar. Mekke'de tabii düşman galip,
Mekke'de tabii düşman galip,
burada yaşayamadılar, yaşamak imkanını bulamadılar.burada yaşayamadılar, yaşamak imkanını bulamadılar. Medine-i Münevvere’ye Peygamber Efendimizle beraber hicret ettiler. Medine-i Münevvere’ye Peygamber Efendimizle beraber hicret ettiler. Bir takım müslümanlar.Bir takım müslümanlar. Bunlara muhâcirûn diyorlar.Bunlara muhâcirûn diyorlar. Muhâcirûn Ensar da Medine-i Münevvere’nin yerli halkı.
Muhâcirûn Ensar da Medine-i Münevvere’nin yerli halkı.
bunlar ikiside aralarında 13 günlükbunlar ikiside aralarında 13 günlük yani buradan Ankara kadar filan bir mesafe olan memleket.yani buradan Ankara kadar filan bir mesafe olan memleket. Ama iki memleket halkı birbiriyle öyle kaynaştılar ki

Ama iki memleket halkı birbiriyle öyle kaynaştılar ki
tarih böyle kaydı daha görmemiş, bir daha da görmeyecektir.tarih böyle kaydı daha görmemiş, bir daha da görmeyecektir. görmemiş ve daha da görmeyecek.görmemiş ve daha da görmeyecek. Bu muhâcirûnu ensar bağırlarına öyle bastılar ki
Bu muhâcirûnu ensar bağırlarına öyle bastılar ki
"Siz Müslüman olarak geldiniz, memleketlerinizi terk ettiniz,
"Siz Müslüman olarak geldiniz, memleketlerinizi terk ettiniz,
eşinizi, dostunuzu terk ettiniz, bizim memleketinize geldiniz.eşinizi, dostunuzu terk ettiniz, bizim memleketinize geldiniz. "- Ne istiyorsunuz? Ev mi istiyorsunuz? Mal mı istiyorsunuz?
"- Ne istiyorsunuz? Ev mi istiyorsunuz? Mal mı istiyorsunuz?
Ne istiyorsunuz hepsi sizin emrinizde." diyerek.Ne istiyorsunuz hepsi sizin emrinizde." diyerek. Bütün ellerindeki imkanları kardeşlerine koyuverdiler önlerine.
Bütün ellerindeki imkanları kardeşlerine koyuverdiler önlerine.
Fakat onlar tabii çok büyüklük göstererekFakat onlar tabii çok büyüklük göstererek "- Hepsi mubarek olsun sizlere" dediler.
"- Hepsi mubarek olsun sizlere" dediler.
"- Bize çarşınızı, pazarını gösterirseniz
"- Bize çarşınızı, pazarını gösterirseniz
biz orada iaşemizi temin ederiz."biz orada iaşemizi temin ederiz." diyerek böylece birbirleriyle kaynaştılar. Onun için diyor ki;diyerek böylece birbirleriyle kaynaştılar. Onun için diyor ki; RE. 237/5 El-muhâcirûne ve’l-ensàru ba’duhüm evliyâü ba’dın ...

RE. 237/5 El-muhâcirûne ve’l-ensàru ba’duhüm evliyâü ba’dın ...
Birbirlerinin dostları oldular.Birbirlerinin dostları oldular. Bu öyle dost ki tarih bir daha görmemiş ve görmeyecek.Bu öyle dost ki tarih bir daha görmemiş ve görmeyecek. Bunların isimlerini bir yerlerde görmüştümdeBunların isimlerini bir yerlerde görmüştümde Efendimiz SAS, bir de onları kardeş yaptı.Efendimiz SAS, bir de onları kardeş yaptı. Bir Mekke'li bir Medine'li bir Mekke'li bir Medine'liBir Mekke'li bir Medine'li bir Mekke'li bir Medine'li Kardeş yaptı böyle.Kardeş yaptı böyle. Bu kardeşlerin bir misali bir daha dünyadaBu kardeşlerin bir misali bir daha dünyada olmuş ve olacakta değildir.olmuş ve olacakta değildir. Bunlar birbirlerini böylece dünyada da.Bunlar birbirlerini böylece dünyada da. dünyada da, ahirette de dostlarıdırlar.dünyada da, ahirette de dostlarıdırlar. Yani dünyada değil yalnız.Yani dünyada değil yalnız. Yarın o a hiret gününde de birbirlerine himaye edecekler,Yarın o a hiret gününde de birbirlerine himaye edecekler, muhafaza edeceklerdir.muhafaza edeceklerdir. RE. 237/5 ... ve’l-utekâü ...

RE. 237/5 ... ve’l-utekâü ...
Daha güzel konuşmak imkanı Kureyş'e verildi.Daha güzel konuşmak imkanı Kureyş'e verildi. Kureyş kabilesi gayet güzel, kibar edip bir şekilde konuşurdu.Kureyş kabilesi gayet güzel, kibar edip bir şekilde konuşurdu. Fesahat, belagat tînet itibari ile onlara verilmiştir.Fesahat, belagat tînet itibari ile onlara verilmiştir. Eski İstanbullular, cahilleri bile çok güzel konuşurlar.

Eski İstanbullular, cahilleri bile çok güzel konuşurlar.
Okumamıştır ama veraset tarikiyleOkumamıştır ama veraset tarikiyle anasından, babasından, komşusundan intikal eden eski sözleranasından, babasından, komşusundan intikal eden eski sözler kelimeleri ezberlemiş bellemiş güzel konuşma yolunu bulmuştur.kelimeleri ezberlemiş bellemiş güzel konuşma yolunu bulmuştur. “-Onun için bu tulakâ, fusahâ Kureyş’e aittir.” buyrulmuş.
“-Onun için bu tulakâ, fusahâ Kureyş’e aittir.” buyrulmuş.
Bu utekâ da Sakif denilen kavme

Bu utekâ da Sakif denilen kavme
Bu utekâ Mekke fetholunduğu vakitteBu utekâ Mekke fetholunduğu vakitte tabi bir birtakım insanlar esir oldular.tabi bir birtakım insanlar esir oldular. Bu esirler ama bilahare serbest bırakıldılar.Bu esirler ama bilahare serbest bırakıldılar. Serbest bırakılanlar, Sakif kabilesinden olduklarından dolayı.Serbest bırakılanlar, Sakif kabilesinden olduklarından dolayı. RE. 237/5 ve’lutekâü min sakîfin,

RE. 237/5 ve’lutekâü min sakîfin,
ba’duhüm evliyâü ba’dın fi’d-dünyâ ve’l- âhireti.ba’duhüm evliyâü ba’dın fi’d-dünyâ ve’l- âhireti. "-Bunlar da dünya ve âhirette birbirlerinin dostlarıdırlar."

"-Bunlar da dünya ve âhirette birbirlerinin dostlarıdırlar."
Ama bizim dostluklar gibi değil ha…Ama bizim dostluklar gibi değil ha… Bizim dostluklar ya paraya dayanır ya bir kuvvete dayanır.Bizim dostluklar ya paraya dayanır ya bir kuvvete dayanır. Yardıma gitme münasebetiyleYardıma gitme münasebetiyle o oradan dost olmuştur ama maksat dünyadır.o oradan dost olmuştur ama maksat dünyadır. Bu öyle değil dünya ve ahirette birbirlerinin dostlarıdır.Bu öyle değil dünya ve ahirette birbirlerinin dostlarıdır. RE. 237/6 El-mühlikâtü, mühlikâtü ...

RE. 237/6 El-mühlikâtü, mühlikâtü ...
Bunların ravileride Tayâlîsî, Ahmed ibn-i Hanbel,Bunların ravileride Tayâlîsî, Ahmed ibn-i Hanbel, Ebû Ya’lâ, İbn-i Hibbân, Taberânî,Ebû Ya’lâ, İbn-i Hibbân, Taberânî, ve Ziyâü’l-Makdîsî, Cerîr ibn-i Abdullah RA’dan rivayet etmişler.ve Ziyâü’l-Makdîsî, Cerîr ibn-i Abdullah RA’dan rivayet etmişler. Şimdi bu ise mühlikât, tehlikeler.

Şimdi bu ise mühlikât, tehlikeler.
tehlikeli şimdi biz tehlikeyi sorarsanıztehlikeli şimdi biz tehlikeyi sorarsanız “Tehlikeler nelerdir?” desek herkes birşey der.“Tehlikeler nelerdir?” desek herkes birşey der. Fakat Efendimiz SAS bak tehlike nedir diyor:Fakat Efendimiz SAS bak tehlike nedir diyor: RE. 237/6 ... selâsün ...

RE. 237/6 ... selâsün ...
Üş şeydedir tehlike insanı felakete sürükleyen şey üç şekildedir.Üş şeydedir tehlike insanı felakete sürükleyen şey üç şekildedir. RE. 237/6 ... i’câbü’l-mer’i bi-nefsihî ...

RE. 237/6 ... i’câbü’l-mer’i bi-nefsihî ...
En büyük tehlike insanın kendini beğnemesidir en büyük tehlike.En büyük tehlike insanın kendini beğnemesidir en büyük tehlike. Gerek ilim cihetinden teveffuk etmiş üstün bir adam olmuş,

Gerek ilim cihetinden teveffuk etmiş üstün bir adam olmuş,
gerek sanat cihetinden teveffuk etmiş,gerek sanat cihetinden teveffuk etmiş, gerek servet cihetinden teveffuk etmişgerek servet cihetinden teveffuk etmiş emsali olmayan bir adam.emsali olmayan bir adam. Çok zengin, çok bilgin, çok güzel bir adam.Çok zengin, çok bilgin, çok güzel bir adam. Bunlar insana bir ücub denilen, kendini beğenme,Bunlar insana bir ücub denilen, kendini beğenme, Kendini beğenme herhangi biri yaniKendini beğenme herhangi biri yani Bazı bazı fakir de de olur, garip de de olur,Bazı bazı fakir de de olur, garip de de olur, derviş de de olur kimde olursa olur.derviş de de olur kimde olursa olur. Ha en büyük tehlike...Ha en büyük tehlike... RE. 237/6 ... i’câbü’l-mer’i bi-nefsihî ...

RE. 237/6 ... i’câbü’l-mer’i bi-nefsihî ...
kendi nefsini beğenir.kendi nefsini beğenir. Halbuki hattı zaatında düşünürsekHalbuki hattı zaatında düşünürsek şöyle kendimizi bir yoklarsakşöyle kendimizi bir yoklarsak en zayıf ve en aciz bir mahlukuz.en zayıf ve en aciz bir mahlukuz. Yani sinekten de aciz karıncadan da aciz. Bu kadar.

Yani sinekten de aciz karıncadan da aciz. Bu kadar.
Kendimizde bir güç var, işte gökte de uçuyoruzKendimizde bir güç var, işte gökte de uçuyoruz Ay’a da gidiyoruz ama acz itibarı ile çok aciz bir mahlukuz.Ay’a da gidiyoruz ama acz itibarı ile çok aciz bir mahlukuz. Ne tarafa sürüklenirsek o tarafa gitmekNe tarafa sürüklenirsek o tarafa gitmek mecburiyetinde kalan bir zuafâ tabakasıyız.mecburiyetinde kalan bir zuafâ tabakasıyız. Binâen aleyh insanın kendisini beğenmesi kadarBinâen aleyh insanın kendisini beğenmesi kadar Tehlikeli korkunç bir şey yoktur.Tehlikeli korkunç bir şey yoktur. Neden beğeniyorsun kendini?
Neden beğeniyorsun kendini?
Kendinden olan varlıkların hepsi senin malın mıdır?
Kendinden olan varlıkların hepsi senin malın mıdır?
Bunların hepsini sana Allah vermiştir.

Bunların hepsini sana Allah vermiştir.
Bir dükkân var bir mağaza var, içerisinde çok eşya var, mal var.Bir dükkân var bir mağaza var, içerisinde çok eşya var, mal var. Sen de oraya aylıkçı olarak girmişsin.Sen de oraya aylıkçı olarak girmişsin. Bu aylıkçı olarak girdiğin haldeBu aylıkçı olarak girdiğin halde çok da para kazanıyorsun akşama kadar.çok da para kazanıyorsun akşama kadar. Ama sana ne? Sen aylığını alacaksın aydan aya.Ama sana ne? Sen aylığını alacaksın aydan aya. Yahut haftalığını alacaksın.Yahut haftalığını alacaksın. Yahut gündeliğini alacaksın. Sahibi kimse onundur.Yahut gündeliğini alacaksın. Sahibi kimse onundur. Bu binâen aleyh bu bizdeki kuvvetin, kudretin,Bu binâen aleyh bu bizdeki kuvvetin, kudretin, varlığın, becerilerin bütün sahibi o.varlığın, becerilerin bütün sahibi o. Gökte de olsa Allah veriyor onu.Gökte de olsa Allah veriyor onu. Yerin altında da gitsek, denizin altında da gitsekYerin altında da gitsek, denizin altında da gitsek o iktidarı veren, o kuvveti veren hep Allah.o iktidarı veren, o kuvveti veren hep Allah. Onu kendine mal ettinmi yandın.Onu kendine mal ettinmi yandın. Bu Allah'ımın lütfu bana vermiş işte oluyor dersen ne ala.

Bu Allah'ımın lütfu bana vermiş işte oluyor dersen ne ala.
yoksa bu benim bilginle, becerikliğimle oluyor dersen yanar gider insan.yoksa bu benim bilginle, becerikliğimle oluyor dersen yanar gider insan. Onun için burada şöyle demiş:

Onun için burada şöyle demiş:
"Ru'yeti nefsihi kâmilen."

"Ru'yeti nefsihi kâmilen."
Kendini Kamil görüyor, olgun görüyor.

Kendini Kamil görüyor, olgun görüyor.
"Sen rüyayım" diyor. Oldun diyor artık."Sen rüyayım" diyor. Oldun diyor artık. "Kutbü’z-zamanım" diyor. Kendini böyle görüyor."Kutbü’z-zamanım" diyor. Kendini böyle görüyor. ... uyûbihî ...... uyûbihî ... İnsan doğduğu günden yahut buluğa erdiği gündenİnsan doğduğu günden yahut buluğa erdiği günden son gününe kadar günahsız mı geçer ömrü dersin?son gününe kadar günahsız mı geçer ömrü dersin? Mutlaka insanın gençliğinde, çocukluğunda, cahilliğinde

Mutlaka insanın gençliğinde, çocukluğunda, cahilliğinde
birtakım fenalıklar yapmıştır, günahlar işlemiştir.birtakım fenalıklar yapmıştır, günahlar işlemiştir. Bunların hepsini unutmuştur daBunların hepsini unutmuştur da bugün artık tabi elinden bir şey gelmiyorbugün artık tabi elinden bir şey gelmiyor Eh bugün de ibadet taatle meşgul,Eh bugün de ibadet taatle meşgul, ondan kendini beğeniyor, “Benden daha iyisi mi var? diyor.ondan kendini beğeniyor, “Benden daha iyisi mi var? diyor. "Mâ uyûbi isyânihî""Mâ uyûbi isyânihî" Büyük günahlarını, kusurlarını unutuyorBüyük günahlarını, kusurlarını unutuyor Bu ucbun afatındandır ki,

Bu ucbun afatındandır ki,
"Ennehû ya'cibu ani't-tevfîk""Ennehû ya'cibu ani't-tevfîk" Bizim çocukluğumuzda oturduğumuz bir yerde, caminin içerisinde

Bizim çocukluğumuzda oturduğumuz bir yerde, caminin içerisinde
El-ücbu hicâbü’t-tevfîk diye bir levha vardı yazılı.El-ücbu hicâbü’t-tevfîk diye bir levha vardı yazılı. O kafamızda kalmış.O kafamızda kalmış. Yani Cenab-ı Hak'tan gelecek feyz-i ilahiyeye,Yani Cenab-ı Hak'tan gelecek feyz-i ilahiyeye, mânidir, mânidir, insanın kendini beğenmesi.mânidir, mânidir, insanın kendini beğenmesi. Yani cereyan gelmez lambaya.

Yani cereyan gelmez lambaya.
Cereyan lambaya gelmeyince nasıl kuru kalıbı kalır,Cereyan lambaya gelmeyince nasıl kuru kalıbı kalır, insan da kuru kalıptan ibaret kalır.insan da kuru kalıptan ibaret kalır. Çünkü cereyan gelmedikçe hiçbir hareket olmaz sende...Çünkü cereyan gelmedikçe hiçbir hareket olmaz sende... Bütün hareketlerin nefsani.Bütün hareketlerin nefsani. Onun için nefsini beğenmek,

Onun için nefsini beğenmek,
tevfikat-ı ilahiyenin gelmesine mâni olan en büyük âmildir.tevfikat-ı ilahiyenin gelmesine mâni olan en büyük âmildir. "Felâ şey'e esra'a el-helâk""Felâ şey'e esra'a el-helâk" En süratle helake vesile olan vücuhun kendisi vücud.En süratle helake vesile olan vücuhun kendisi vücud. İnsanın kendini beğenmesi yani.İnsanın kendini beğenmesi yani. Onun için , İsa aleyhisselam demiş ki, İsa aleyhisselam

Onun için , İsa aleyhisselam demiş ki, İsa aleyhisselam
"-Yâ ma’şera’l-havariyyîn!
"-Yâ ma’şera’l-havariyyîn!
Onların da talebeleri vardı ya onlara havâri diyorlardı.

Onların da talebeleri vardı ya onlara havâri diyorlardı.
O havârilere hitap ederek diyor ki İsa aleyhisselam:O havârilere hitap ederek diyor ki İsa aleyhisselam: Kem min sirâcin kad etfeethu’r-rîh?
Kem min sirâcin kad etfeethu’r-rîh?
"-Bilir misin ne kadar aydınlıklar vardır ki rüzgar onları söndürmüş."
"-Bilir misin ne kadar aydınlıklar vardır ki rüzgar onları söndürmüş."
Tabii eski zamanda böyle bizim lambalarımız gibi

Tabii eski zamanda böyle bizim lambalarımız gibi
muntazam lambalar yoktu.muntazam lambalar yoktu. Fenerlerle, mumlarla falan...Fenerlerle, mumlarla falan... Rüzgar geldimiydi her taraftan girer içeriye onu söndürürdü biliyorsun.Rüzgar geldimiydi her taraftan girer içeriye onu söndürürdü biliyorsun. Binâen aleyh “Bilirsiniz ki diyor çok ışıklar vardır aydınlıklar vardır ki,

Binâen aleyh “Bilirsiniz ki diyor çok ışıklar vardır aydınlıklar vardır ki,
onları hep rüzgar söndürmüştür?”onları hep rüzgar söndürmüştür?” Binâen aleyh “Çok abidler vardır ki, arkası

Binâen aleyh “Çok abidler vardır ki, arkası
çok abidler vardır kiçok abidler vardır ki ucub onların ibadetini ifsad etmiştir.”ucub onların ibadetini ifsad etmiştir.” Gece kalkar sabaha kadar ibadetler

Gece kalkar sabaha kadar ibadetler
gündüzleri oruçlar tutar, tesbihler çeker okur filan eder;gündüzleri oruçlar tutar, tesbihler çeker okur filan eder; “ -Oo daha benden iyisi mi var?” der.
“ -Oo daha benden iyisi mi var?” der.
“Daha ne olacak, işte bak gece kılıyorum namaz,
“Daha ne olacak, işte bak gece kılıyorum namaz,
gündüzleri de böyle ibadet ediyorum.gündüzleri de böyle ibadet ediyorum. Hayr u hasenatım da ona göre.Hayr u hasenatım da ona göre. Eh benden daha iyisi kim olabilir?Eh benden daha iyisi kim olabilir? Cennete en önce girecek benim.” diyerek kurulmaya başlar.Cennete en önce girecek benim.” diyerek kurulmaya başlar. İşte bu ifsat etiği bütün ammeleri

İşte bu ifsat etiği bütün ammeleri
sirkenin balı ifsat ettiği gibisirkenin balı ifsat ettiği gibi rüzgârın ışıkları söndürdüğü gibi söndürür. Birisi bu.rüzgârın ışıkları söndürdüğü gibi söndürür. Birisi bu. İkincisi; (Ve şühhun mutâun)

İkincisi; (Ve şühhun mutâun)
helak edici helak edici şey.helak edici helak edici şey. Biri kendini beğnemk ikincisi de sıkılık, bahillik,Biri kendini beğnemk ikincisi de sıkılık, bahillik, lazım olan yere evvela farz olan zekat farzdır.lazım olan yere evvela farz olan zekat farzdır. İkincisi sünnettir ki farzını yaptın nasıl ki namazdan evvel

İkincisi sünnettir ki farzını yaptın nasıl ki namazdan evvel
sünnet kılıyoruz arkadan farz kılıyoruz.sünnet kılıyoruz arkadan farz kılıyoruz. Verilen hayırların bir kısmı zekata sayılmaz hayırdır o.Verilen hayırların bir kısmı zekata sayılmaz hayırdır o. Zekat hesapla verilir.Zekat hesapla verilir. O hesabın haricinde yaptığı insanların hayırları vardır ki,O hesabın haricinde yaptığı insanların hayırları vardır ki, onlara sünnet derler.onlara sünnet derler. Bir takımı da vardır ki müstehaptır.

Bir takımı da vardır ki müstehaptır.
O da ayrıca bir şeydir. Mürüvvet diyorlar. Verir, hesap bilmez.O da ayrıca bir şeydir. Mürüvvet diyorlar. Verir, hesap bilmez. Fakat bu ne farzını yapıyor, namazı kılmadığı gibiFakat bu ne farzını yapıyor, namazı kılmadığı gibi bu zekâtı da vermiyor,bu zekâtı da vermiyor, ne de sünnet olan diğer hayırlarını, bana ne diyorne de sünnet olan diğer hayırlarını, bana ne diyor "İkinci helak buradadır." diyor.
"İkinci helak buradadır." diyor.
Çünkü cemiyetlerin idamı ve ikameti,

Çünkü cemiyetlerin idamı ve ikameti,
cemiyetlerin yaşaması, bu vergiye bağlıdır.cemiyetlerin yaşaması, bu vergiye bağlıdır. Bu vergiler dolayısıyla cemiyetler ayakta durabilirBu vergiler dolayısıyla cemiyetler ayakta durabilir ve ileri genişler.ve ileri genişler. Bunları yapamazsak,Bunları yapamazsak, o cemiyet doğan çocuğun büyümediği gibio cemiyet doğan çocuğun büyümediği gibi öyle olduğu yerde körelir kalır.öyle olduğu yerde körelir kalır. İnsan kendisine pekala birçok yerlerde

İnsan kendisine pekala birçok yerlerde
birçok fuzuli harcamalar yapıyor.birçok fuzuli harcamalar yapıyor. Bunları hesap etmiyordaBunları hesap etmiyorda başka bir hayırları yapacağı vakittebaşka bir hayırları yapacağı vakitte uzun uzun ince ince hesaplar yapıyor.uzun uzun ince ince hesaplar yapıyor. Ki bu (şuhhun mutâun) içine girer kiKi bu (şuhhun mutâun) içine girer ki helakin birisi de bu oluyor.helakin birisi de bu oluyor. Üçüncüsü, (Ve heven müttebeun)

Üçüncüsü, (Ve heven müttebeun)
Bu çok fena (Ve heven müttebeun) arzusuna göre hareket etmek.Bu çok fena (Ve heven müttebeun) arzusuna göre hareket etmek. Kendi arzusuna göre hareket ediyor ve arzusuna uyuyor.Kendi arzusuna göre hareket ediyor ve arzusuna uyuyor. Bu arzusunun islama muvaffak olup olmadığını hesaba katmıyor.Bu arzusunun islama muvaffak olup olmadığını hesaba katmıyor. Bu benim hareketim İslam'a muvaffık mıdır, uygun mudur, değil mi?Bu benim hareketim İslam'a muvaffık mıdır, uygun mudur, değil mi? Buraya hesap etmiyor.Buraya hesap etmiyor. Mesela bugün ki gibi sahiller,Mesela bugün ki gibi sahiller, istediği gibi serbest yaşamanın en güzel hayatı kimse birşey demez.istediği gibi serbest yaşamanın en güzel hayatı kimse birşey demez. Fakat sor bakalım bir kere bu İslam'a uygun mudur bu hareket?Fakat sor bakalım bir kere bu İslam'a uygun mudur bu hareket? Doğru mudur bu hareket? De...Doğru mudur bu hareket? De... Buna için kanaat ediyorsa ne mutlu sana.

Buna için kanaat ediyorsa ne mutlu sana.
Kanaat etmiyorsan bu gibi yerlerden uzak kalmak.Kanaat etmiyorsan bu gibi yerlerden uzak kalmak. Yalnız o değilde herşey de böyle.

Yalnız o değilde herşey de böyle.
Hem evinde yiyeceğinde, içeceğinde, giyeceğinde, konuşacağında,Hem evinde yiyeceğinde, içeceğinde, giyeceğinde, konuşacağında, gittiğin yerde, oturduğun bir yerde,gittiğin yerde, oturduğun bir yerde, heryerde ki harekatını ölçmeye ölçmeye mecburuz.heryerde ki harekatını ölçmeye ölçmeye mecburuz. Ölçemedikmi ölçüsüz olan hareketlerÖlçemedikmi ölçüsüz olan hareketler nasıl yanlışsa, bu hareketimizde yanlıştır.nasıl yanlışsa, bu hareketimizde yanlıştır. Binâen aleyh istediğine uymak

Binâen aleyh istediğine uymak
çünkü islamiyet istediğine uymak ile yaşamaz.çünkü islamiyet istediğine uymak ile yaşamaz. İslamiyet ancak peygamer SAV'in
İslamiyet ancak peygamer SAV'in
sünen-i seniyesine Cenâb-ı Hakk’ın dasünen-i seniyesine Cenâb-ı Hakk’ın da emirlerine uymak suretiyle yaşaremirlerine uymak suretiyle yaşar Bu ikisi yok mu, orada da İslâmiyet yok demektir...Bu ikisi yok mu, orada da İslâmiyet yok demektir... RE. 237/7 El-mevâzînü bi-yedi’llâhi, yerfeu kavmen ...

RE. 237/7 El-mevâzînü bi-yedi’llâhi, yerfeu kavmen ...
ve yedau kavmen; ve kalbü’bni âdeme... bak iyi dinleyin bunu.ve yedau kavmen; ve kalbü’bni âdeme... bak iyi dinleyin bunu. RE. 237/7 ... ve kalbü’bni âdeme beyne isbeayni min esàbii’r-rahmâni ...RE. 237/7 ... ve kalbü’bni âdeme beyne isbeayni min esàbii’r-rahmâni ... "İlahi Takdiri hudâ" Vardır.

"İlahi Takdiri hudâ" Vardır.
Allah'ın takdiri bu Allah'ın takdiri Cenâb-ı Hakk’ın gücü kudretinderdi.Allah'ın takdiri bu Allah'ın takdiri Cenâb-ı Hakk’ın gücü kudretinderdi. Vaktiyle bunu takdir etmiştir, nasıl ettiyse…Vaktiyle bunu takdir etmiştir, nasıl ettiyse… Bir kavmi yükseltir, bir kavmi yerin dibine batırır.Bir kavmi yükseltir, bir kavmi yerin dibine batırır. Kimse karışamaz. "Niçin bunu batırdın, niçin bunu çıkardın?"Kimse karışamaz. "Niçin bunu batırdın, niçin bunu çıkardın?" Demeye kimsenin hakkı yok.Demeye kimsenin hakkı yok. Bu kavimlerde böyle olduğu gibi, insanlarda bir kalp var ya,

Bu kavimlerde böyle olduğu gibi, insanlarda bir kalp var ya,
bu et değil ama.bu et değil ama. Kalp denildiği vakitte bu bizim makina içerideki makinemiz değil.Kalp denildiği vakitte bu bizim makina içerideki makinemiz değil. Bu makineye de tasarrufu olan bir varlık var.Bu makineye de tasarrufu olan bir varlık var. O varlığın adına "kalp" diyorlar.O varlığın adına "kalp" diyorlar. O kalp: RE. 237/7 beyne isbeayni min esàbii’r-rahmâni,O kalp: RE. 237/7 beyne isbeayni min esàbii’r-rahmâni, Cenâb-ı Hakk’ın iki parmağı arasındadır.Cenâb-ı Hakk’ın iki parmağı arasındadır. İki parmağı demek, iki tecellisi arasındadır.İki parmağı demek, iki tecellisi arasındadır. Birisi celâl birisi, de cemâl…Birisi celâl birisi, de cemâl… İki tasarrufun arasındadır.İki tasarrufun arasındadır. İstediği zaman da celâlle bakar,İstediği zaman da celâlle bakar, istediği zaman da da cemâliyle bakar.istediği zaman da da cemâliyle bakar. Celâliyle baktığı vakitte, haram olur.Celâliyle baktığı vakitte, haram olur. Cemâli ile baktığı vakitte de rahatlıklara kavuşur insanlar.Cemâli ile baktığı vakitte de rahatlıklara kavuşur insanlar. Binâen aleyh, herkesin de yani kendi iradesi Allah’ın elindedir yani.

Binâen aleyh, herkesin de yani kendi iradesi Allah’ın elindedir yani.
Senin iraden Allah-u Teâlâ’nın iradesine bağlıdır.Senin iraden Allah-u Teâlâ’nın iradesine bağlıdır. Binâen aleyh, sen kendi kendine bunları ben yapıyorum dersen,Binâen aleyh, sen kendi kendine bunları ben yapıyorum dersen, çok büyük hata edersin.çok büyük hata edersin. Çünkü "ceryan depodan gelmedikce bu lamba yanmaz. Çünkü "ceryan depodan gelmedikce bu lamba yanmaz. Bu "ceryan depodan geldiğinde yanmadığı gibiBu "ceryan depodan geldiğinde yanmadığı gibi kalbe de Allah’tan varidat gelmedikçe,kalbe de Allah’tan varidat gelmedikçe, o kalbin sahibinin insandan başka her şeye benzer o.o kalbin sahibinin insandan başka her şeye benzer o. RE. 237/8 El-mevtü ganîmetün, ve’lma’siyetü musîbetün, ...

RE. 237/8 El-mevtü ganîmetün, ve’lma’siyetü musîbetün, ...
Şu ölüm var ya, hepimizin başına gelecek.Şu ölüm var ya, hepimizin başına gelecek. Allah cümlemize hayırlısıyla ihsan buyursun,Allah cümlemize hayırlısıyla ihsan buyursun, günahlarımızı affetsin.günahlarımızı affetsin. ve hüsn ü hatimeler nasib-i müyesser eylesin…ve hüsn ü hatimeler nasib-i müyesser eylesin… Bunun gelmesi ganimet burada 100 yılda yaşasan 200 sene de yaşasan,

Bunun gelmesi ganimet burada 100 yılda yaşasan 200 sene de yaşasan,
RE. 237/8 Lâ râhate fi’d-dünyâ

RE. 237/8 Lâ râhate fi’d-dünyâ
Dünyada rahat olmadığı gibiDünyada rahat olmadığı gibi günahtan da kendini kurtarmanın imkânı yoktur. Böyle bir yer.günahtan da kendini kurtarmanın imkânı yoktur. Böyle bir yer. Binâen aleyh ma’siyet ma’siyet, sağlar kusurlar, günahlar...

Binâen aleyh ma’siyet ma’siyet, sağlar kusurlar, günahlar...
İçte ve dışta.İçte ve dışta. Bazen bakarsın ki, “Ben hiç günah işlemeyen birisiyim.

Bazen bakarsın ki, “Ben hiç günah işlemeyen birisiyim.
Günahlar mâlum, bunu yapmıyorum, bunu da yapmıyorum, bunu da yapmıyorum,Günahlar mâlum, bunu yapmıyorum, bunu da yapmıyorum, bunu da yapmıyorum, Ama içerisinde bazı şeyler vardır ki kuruntularAma içerisinde bazı şeyler vardır ki kuruntular onlar da mağfiyetin var.onlar da mağfiyetin var. Bu kuruntuları da Allah açtı.Bu kuruntuları da Allah açtı. Çünkü gönül âlemi

Çünkü gönül âlemi
Allah-u Teâlâ’nın zikri ile meşgul olması lazımdır.Allah-u Teâlâ’nın zikri ile meşgul olması lazımdır. Bunu yapamıyor, boş şeylerle vaktini kaybediyor, öldürüyorBunu yapamıyor, boş şeylerle vaktini kaybediyor, öldürüyor bu da ayrıca bir ma’siyet.bu da ayrıca bir ma’siyet. Bu da bir musibet ma’siyet aynı zaman da musibet.Bu da bir musibet ma’siyet aynı zaman da musibet. Musbetlerin tabii çeşidi oluyor.Musbetlerin tabii çeşidi oluyor. Çeşidi oluyor, bazısı insanları yataklara düşürür,Çeşidi oluyor, bazısı insanları yataklara düşürür, doktorların ellerinde inletir, hastane köşelerinde inletir. doktorların ellerinde inletir, hastane köşelerinde inletir. Bazen sakatlıklar olur, şöyle olur böyle olur, bunların hepsi musibettir.Bazen sakatlıklar olur, şöyle olur böyle olur, bunların hepsi musibettir. En büyük musibet, gafletle vaktini geçirmektir.

En büyük musibet, gafletle vaktini geçirmektir.
Musibetin en büyüğü gafletle vaktini kaybetmektir.Musibetin en büyüğü gafletle vaktini kaybetmektir. Bugün Hilal Mecmuası’nı yollamış da,

Bugün Hilal Mecmuası’nı yollamış da,
şöyle bir bakıvereyim dedim başına…şöyle bir bakıvereyim dedim başına… Baştan Âl-i İmrân’ın tercümesine gitmiş.Baştan Âl-i İmrân’ın tercümesine gitmiş. Bunu yaparken izahat de vermiş.Bunu yaparken izahat de vermiş. Bir ömür var ya diyor ömür var,Bir ömür var ya diyor ömür var, fakat bu ömrü diyor acaba nereye harcayalım? fakat bu ömrü diyor acaba nereye harcayalım? Dünyaya mı harcayalım?Dünyaya mı harcayalım? Yoksa ölümden sonrası ahiret için mi harcayalım?Yoksa ölümden sonrası ahiret için mi harcayalım? Diye bir sualde koymuş.Diye bir sualde koymuş. Şimdi bir ömür var fakat bu ömrü nasıl yapacağız?

Şimdi bir ömür var fakat bu ömrü nasıl yapacağız?
Önümüzde dünyanın 1001 çeşit zorlukları, ihtiyaçları karşımızda.Önümüzde dünyanın 1001 çeşit zorlukları, ihtiyaçları karşımızda. Bunları hep yenmek mecburiyetindeyiz.Bunları hep yenmek mecburiyetindeyiz. “- E ömrü burada bununla mı kaybedelim?”
“- E ömrü burada bununla mı kaybedelim?”
Bunları yeneceğiz diye uğraşırken uğraşırken

Bunları yeneceğiz diye uğraşırken uğraşırken
bir gün Azrail AS gelir, “Yeter artık, haydi gideceğiz!” derbir gün Azrail AS gelir, “Yeter artık, haydi gideceğiz!” der Ne oldu? Hepsi muattal kaldı.
Ne oldu? Hepsi muattal kaldı.
Binâen aleyh bu ömrü,

Binâen aleyh bu ömrü,
öldükten sonraki âhiret gününeöldükten sonraki âhiret gününe harcamak için insan müteyakkız olmalı.harcamak için insan müteyakkız olmalı. Onun için gününü dörde vermek mecburiyetinde insan.Onun için gününü dörde vermek mecburiyetinde insan. Gününü dörde bölmek mecburiyetinde.Gününü dörde bölmek mecburiyetinde. Bir kısmını dünyasına harcayacak,
Bir kısmını dünyasına harcayacak,
bir kısmını âhiret işlerine harcayacak,
bir kısmını âhiret işlerine harcayacak,
bir kısmını ibadetine harcayacak,
bir kısmını ibadetine harcayacak,
bir kısmını da istirahatine harcayacak.
bir kısmını da istirahatine harcayacak.
Bunları yapmaz da sırf dünyasıyla vaktini geçirirse,

Bunları yapmaz da sırf dünyasıyla vaktini geçirirse,
elbette büyük zararlara düşmüş olur.elbette büyük zararlara düşmüş olur. Onun için ma’siyet musibettir.

Onun için ma’siyet musibettir.
Ma’siyetin en fenası da gafletidir insanın.Ma’siyetin en fenası da gafletidir insanın. Allah’tan uzak oluşu, ibâdât u tâatten de mahrum oluşudur.Allah’tan uzak oluşu, ibâdât u tâatten de mahrum oluşudur. En büyük musibettir.En büyük musibettir. RE. 237/8 ve’l- fakru râhatün fi’d-dünyâ, ve’l-gınâ ukùbetün,

RE. 237/8 ve’l- fakru râhatün fi’d-dünyâ, ve’l-gınâ ukùbetün,
Şimdi fakirlik zahmetsiz bir dünya demiş.Şimdi fakirlik zahmetsiz bir dünya demiş. Buna ne inanacak... Ne diyeceksiniz? İnanmamazlık olmaz da…Buna ne inanacak... Ne diyeceksiniz? İnanmamazlık olmaz da… RE. 237/8 "Ve’l-fakru râhatün" diyor.RE. 237/8 "Ve’l-fakru râhatün" diyor. Biz de hep zenginlikte arıyoruz rahatı.Biz de hep zenginlikte arıyoruz rahatı. Efendimiz demiş ki;Efendimiz demiş ki; “- Rahat fakirliktedir.”
“- Rahat fakirliktedir.”
Biz diyoruz ki; Hayır zenginliktedir.
Biz diyoruz ki; Hayır zenginliktedir.
Çünkü zengin olursak apartmanımız olacak.

Çünkü zengin olursak apartmanımız olacak.
gelirlerimiz olacak, uşaklarımız hizmetkarlarımız olacak.gelirlerimiz olacak, uşaklarımız hizmetkarlarımız olacak. Kapımızda arabacımız olacak, emrimize âmâde olacak.Kapımızda arabacımız olacak, emrimize âmâde olacak. E bununla fakirlik bir olur mu ya şimdi, ne diyeceksiniz bu işe?E bununla fakirlik bir olur mu ya şimdi, ne diyeceksiniz bu işe? Efendimiz SAV buyurmuş ki;

Efendimiz SAV buyurmuş ki;
RE. 237/8 ... ve’l- fakru râhatün fi’d-dünyâ, ...RE. 237/8 ... ve’l- fakru râhatün fi’d-dünyâ, ... "ve’l-fakru râhatün fi’d-dünyâ, li ...'l-kalbi""ve’l-fakru râhatün fi’d-dünyâ, li ...'l-kalbi" kalbi müsterih, kalbi müsterih Allah'ı zikre vakit buluyor.kalbi müsterih, kalbi müsterih Allah'ı zikre vakit buluyor. ibâdât ü tâate vakit buluyor.ibâdât ü tâate vakit buluyor. Öyle her fakir değil ama o Allah'a muhtaç olan

Öyle her fakir değil ama o Allah'a muhtaç olan
Yoksa öteki dünyasını da bilmeyen, âhiretini de bilmeyenYoksa öteki dünyasını da bilmeyen, âhiretini de bilmeyen fakirler, onlar ayrı onların hesabı yok bu böyle bir fakir.fakirler, onlar ayrı onların hesabı yok bu böyle bir fakir. Çünkü Cenâb-ı Peygamber de varlıkların hiçbirisine iltifat etmedi.Çünkü Cenâb-ı Peygamber de varlıkların hiçbirisine iltifat etmedi. Fakirlik aynı zamanda çok zordur.

Fakirlik aynı zamanda çok zordur.
Fakirlik küfre insanı sevk edebilir,

Fakirlik küfre insanı sevk edebilir,
küfre kadar götürebilen bir dert.küfre kadar götürebilen bir dert. “Ateşten gömlektir.” demişler, “Demirden leblebidir.” demişler.“Ateşten gömlektir.” demişler, “Demirden leblebidir.” demişler. Herkes tahammül edip yapamaz.Herkes tahammül edip yapamaz. Fakat aynı zamanda da çok rahatlığı vardır.Fakat aynı zamanda da çok rahatlığı vardır. Çünkü ahirette hesabı yok ahirette uzun boylu hesabı yok.Çünkü ahirette hesabı yok ahirette uzun boylu hesabı yok. RE. 237/8 Ve’l-gınâ ukùbetün Zenginlik de ukubettir.

RE. 237/8 Ve’l-gınâ ukùbetün Zenginlik de ukubettir.
“- Canım nasıl ukubet olur zenginlik?”“- Canım nasıl ukubet olur zenginlik?” Bu kadar rahatlığın içerisinde ukubet "fil ahireti" diyor "fil ahireti"Bu kadar rahatlığın içerisinde ukubet "fil ahireti" diyor "fil ahireti" “ - Kazancı kazanırken nasıl kazandın, nasıl harcadın?”“ - Kazancı kazanırken nasıl kazandın, nasıl harcadın?” Hepsinin hesabı ayrı ayrı.

Hepsinin hesabı ayrı ayrı.
Bu dört şeyden sorgudan kendisiniBu dört şeyden sorgudan kendisini cevap veremedikçe kurtaramayacak insan.cevap veremedikçe kurtaramayacak insan. Olduğu yerde saplanıp kalacak.Olduğu yerde saplanıp kalacak. Dört şeyin sorgusunun cevabını verecekDört şeyin sorgusunun cevabını verecek ondan sonra oradan kendisine izin verilecek.ondan sonra oradan kendisine izin verilecek. Bunlardan birisi de;Bunlardan birisi de; “ -Bu parayı nereden kazandın, nereye harcadın?”
“ -Bu parayı nereden kazandın, nereye harcadın?”
“ - Ömrünü nasıl harcadın?”
“ - Ömrünü nasıl harcadın?”
Bunların hesabı kolay birşey değildir tabii.Bunların hesabı kolay birşey değildir tabii. RE. 237/8 ... ve’l-aklu hediyetün mina’llàhi ...

RE. 237/8 ... ve’l-aklu hediyetün mina’llàhi ...
Bir aklımız var ya, hepimizde…Bir aklımız var ya, hepimizde… Bazı dinsiz mi diyeceksiniz imansız mı diyeceksinizBazı dinsiz mi diyeceksiniz imansız mı diyeceksiniz Ne derseniz deyin yani. Diyorlar ki: Ne derseniz deyin yani. Diyorlar ki: “ - Allah’ı görüyor musun sen?”
“ - Allah’ı görüyor musun sen?”
"- Yok..."
"- Yok..."
“ - E görmediğine niye inanıyorsun?”
“ - E görmediğine niye inanıyorsun?”
Birisi bir köye gitmişte;

Birisi bir köye gitmişte;
“ - Şu camiyi görüyor musunuz?” demiş.
“ - Şu camiyi görüyor musunuz?” demiş.
“ - Görüyoruz.”
“ - Görüyoruz.”
Demek ki var.Demek ki var. “ - E Allah’ı görüyor musunuz?” demiş.
“ - E Allah’ı görüyor musunuz?” demiş.
Şaşırmış köylü, ne bilecek, âciz kalmış.Şaşırmış köylü, ne bilecek, âciz kalmış. Ama bir ihtiyar çıkmış demiş;Ama bir ihtiyar çıkmış demiş; “ - Efendi, dur dur, "demiş" ben onu sana söyleyeceğim.”
“ - Efendi, dur dur, "demiş" ben onu sana söyleyeceğim.”
“ - Senin aklın var mı?” demiş.
“ - Senin aklın var mı?” demiş.
“ - Var ya!..”
“ - Var ya!..”
“ - Nerende göster bakayım, ben görmüyorum ki senin aklını.
“ - Nerende göster bakayım, ben görmüyorum ki senin aklını.
Göster senin aklını. Nerede? Göreyim Ben.Göster senin aklını. Nerede? Göreyim Ben. “ - İşte yaptığım işlerden belli canım.
“ - İşte yaptığım işlerden belli canım.
Akıllıca iş yapıyorsam akıllıyım,Akıllıca iş yapıyorsam akıllıyım, akıllıca iş yapamıyorsam akılsızım demektir.akıllıca iş yapamıyorsam akılsızım demektir. “ - E sen demiş senin aklın senin yaptığın işten belli de,
“ - E sen demiş senin aklın senin yaptığın işten belli de,
bu varlıkların sahibi olan Allahbu varlıkların sahibi olan Allah bu kadar kâinatı gözün görmüyor mu senin? demiş.bu kadar kâinatı gözün görmüyor mu senin? demiş. Kör müsün sen, şu varlıklara bak bakalım bir!”Kör müsün sen, şu varlıklara bak bakalım bir!” Ben sana desem ki;

Ben sana desem ki;
Şu cami kendisinden olmuştur çok evvelden birŞu cami kendisinden olmuştur çok evvelden bir rüzgarlar olmuş, fırtınalar gelmiş,rüzgarlar olmuş, fırtınalar gelmiş, seller gelmiş, buraya çamurlar yığılmış,seller gelmiş, buraya çamurlar yığılmış, işte rüzgarlar gelmiş delik delmiş,işte rüzgarlar gelmiş delik delmiş, içerisini de insanlar boşaltıvermiş, olmuş bir cami…içerisini de insanlar boşaltıvermiş, olmuş bir cami… Yahut buna benzer bir şeyler dese insanYahut buna benzer bir şeyler dese insan inanacak kimseyi bulabilir misiniz? Ufacık bir cami işte.inanacak kimseyi bulabilir misiniz? Ufacık bir cami işte. Bir ev, üstünde oturduğunuz bir halı.

Bir ev, üstünde oturduğunuz bir halı.
Bunu desek ki işte koyunların üstündenBunu desek ki işte koyunların üstünden yünler kırpılmıştır, gelmiştir, böyleyünler kırpılmıştır, gelmiştir, böyle iplik de olmuş inanan olur mu canım?iplik de olmuş inanan olur mu canım? Başımızda takkeye bile inanmaz kimse ki bu böyledir!

Başımızda takkeye bile inanmaz kimse ki bu böyledir!
Ya bu kadar varlık var kâinatta,Ya bu kadar varlık var kâinatta, yerinde, göğünde hesabı yok.yerinde, göğünde hesabı yok. Bunların hiç sahibi olmasın olur mu canım? Olur mu?Bunların hiç sahibi olmasın olur mu canım? Olur mu? Kim ne derse desin, Allah’ın verdiği bir akılla

Kim ne derse desin, Allah’ın verdiği bir akılla
bu insan anlar ki bu varlıkların bir sahibi var ya.bu insan anlar ki bu varlıkların bir sahibi var ya. Bu hesapsız olmaz bu iş.Bu hesapsız olmaz bu iş. Bak şu Ay’daki Güneş’teki hesaba bak.Bak şu Ay’daki Güneş’teki hesaba bak. Saniye şaşmadan senelerden beri böyleSaniye şaşmadan senelerden beri böyle vazifelerine devam edip geliyorlar.vazifelerine devam edip geliyorlar. Bunların kendi elinde ne var ki?

Bunların kendi elinde ne var ki?
Bunları sevk eden bir kudret var.Bunları sevk eden bir kudret var. Sen ona tabiat kanunu filan deyip aldatma kendini.Sen ona tabiat kanunu filan deyip aldatma kendini. Allah'ın kanunudur bu Allah'ın. Onun için;Allah'ın kanunudur bu Allah'ın. Onun için; RE. 237/8 ... ve’l-aklu hediyetün mina’llàhi, ...

RE. 237/8 ... ve’l-aklu hediyetün mina’llàhi, ...
Bu akıl Allah-u Teàlâ’dan kullarına bir hediyedir.Bu akıl Allah-u Teàlâ’dan kullarına bir hediyedir. İhsan-ı ilahi… O olmasa hepimiz tımarhanelik oluruz.İhsan-ı ilahi… O olmasa hepimiz tımarhanelik oluruz. hiçbir işe yaramayız. Birbirimizi boğarız. Birbirimizi yeriz.hiçbir işe yaramayız. Birbirimizi boğarız. Birbirimizi yeriz. Bütün bu fenalıklar da bu aklın olmayışından ileri geliyor.Bütün bu fenalıklar da bu aklın olmayışından ileri geliyor. Bu akıl sen zannetme ki

Bu akıl sen zannetme ki
Akl-ı maaş, akl-ı mead diye ikiye ayırmışlar onu.Akl-ı maaş, akl-ı mead diye ikiye ayırmışlar onu. Mesela göğe gitmek, tayyare yapmak, balon apmak,Mesela göğe gitmek, tayyare yapmak, balon apmak, otomobil yapmak, vapur yapmak, tank yapmak.otomobil yapmak, vapur yapmak, tank yapmak. Bunlar dünyaya ait akıldır.Bunlar dünyaya ait akıldır. Bu akıl akıldır ama sinek de de var bu akıl.Bu akıl akıldır ama sinek de de var bu akıl. O hiç göremediğimiz mikrop da da var bu akıl.O hiç göremediğimiz mikrop da da var bu akıl. Görmüyor musun, derhal neslini çoğaltmak içinGörmüyor musun, derhal neslini çoğaltmak için girdiği yerde faaliyete başlıyor.girdiği yerde faaliyete başlıyor. Her mahlûkun kendisine göre bu dünyaya ait bir akıldır.Her mahlûkun kendisine göre bu dünyaya ait bir akıldır. Cenâb-ı Hak onu yaşaması için herkese vermiş.

Cenâb-ı Hak onu yaşaması için herkese vermiş.
Her yarattığına vermiş yani. Rabbü’lâlemîn’dir.Her yarattığına vermiş yani. Rabbü’lâlemîn’dir. Her yarattığına onu vermiş ki,Her yarattığına onu vermiş ki, dünyada nasıl yaşayacağım, nasıl idame-i hayat edeceğim;dünyada nasıl yaşayacağım, nasıl idame-i hayat edeceğim; o bilgi tabiat itibariyle insanlara verilmiştir.o bilgi tabiat itibariyle insanlara verilmiştir. Bunun kıymeti yok.Bunun kıymeti yok. Asıl akıl ahireti ve Allah’ı bilebilmek ve bulabilmek içindirAsıl akıl ahireti ve Allah’ı bilebilmek ve bulabilmek içindir Bunun içindir ki,

Bunun içindir ki,
Âdem AS yaratıldığı vakitte sormuş Cenâb-ı Hak:Âdem AS yaratıldığı vakitte sormuş Cenâb-ı Hak: “ - Aklı mı vereyim sana, imanı mı vereyim?”
“ - Aklı mı vereyim sana, imanı mı vereyim?”
Adem aleyhisselam, düşünmüş:

Adem aleyhisselam, düşünmüş:
"- Aklı ver yarabbim.
"- Aklı ver yarabbim.
İmanla aklı soruyor. Hangisini istersin diyor.

İmanla aklı soruyor. Hangisini istersin diyor.
Âdem AS, “Aklı ver yâ Rabbi!” diyorÂdem AS, “Aklı ver yâ Rabbi!” diyor Aklı deyince, iman akla takılmış,Aklı deyince, iman akla takılmış, "Ben o neredeyse bende oradayım!""Ben o neredeyse bende oradayım!" Akıl neredeyse bende oradayım demiş.Akıl neredeyse bende oradayım demiş. İman akılla beraberdir akıl yoksa iman da yoktur.İman akılla beraberdir akıl yoksa iman da yoktur. RE. 237/8 ... ve’l-cehlü dalâletün ...

RE. 237/8 ... ve’l-cehlü dalâletün ...
Akıl imanla beraber olmakla beraber cehil de dalâlettir.”Akıl imanla beraber olmakla beraber cehil de dalâlettir.” Cehil nedir? Allah’ı bilmemek. Cahillik...Cehil nedir? Allah’ı bilmemek. Cahillik... Bu varlığa bakıyorsun,Bu varlığa bakıyorsun, bu saltanatın sahibine Allah diyemiyorsun,bu saltanatın sahibine Allah diyemiyorsun, Lâ ilâhe illa’llah diyemiyorsun. İşte bu cahilliktirLâ ilâhe illa’llah diyemiyorsun. İşte bu cahilliktir Görüyorsun bakıyorsun, nâmütenahî…Görüyorsun bakıyorsun, nâmütenahî… Şöyle bir yaprak gösterdiler bize,Şöyle bir yaprak gösterdiler bize, 25.000 tane delik varmış yaprağın içerisinde,25.000 tane delik varmış yaprağın içerisinde, şu kadarcık bir yaprağın içinde…şu kadarcık bir yaprağın içinde… Aklım ermedi ama şeyciler nebatçılar söylüyor.Aklım ermedi ama şeyciler nebatçılar söylüyor. “ - Kimin kudreti bu?”
“ - Kimin kudreti bu?”
Allah-u Teàlâ’nın kudreti…Allah-u Teàlâ’nın kudreti… Onun için cehalet dalâletten ibarettir.

Onun için cehalet dalâletten ibarettir.
“ - Ama gökte uçuyor?”
“ - Ama gökte uçuyor?”
Nerede uçarsa uçsun, sinekler de uçuyor.

Nerede uçarsa uçsun, sinekler de uçuyor.
Sineklerde uçuyor gökte,Sineklerde uçuyor gökte, sineğin şimdi efdal olması mı lazım?sineğin şimdi efdal olması mı lazım? RE. 237/8 ... ve’z-zulmü nedâmetün, ...

RE. 237/8 ... ve’z-zulmü nedâmetün, ...
Zulüm, eziyet, işkence, hakka tecavüz,Zulüm, eziyet, işkence, hakka tecavüz, insanların hakkına tecavüz her nerede olursa olsuninsanların hakkına tecavüz her nerede olursa olsun bu hakka tecavüzler, hukuka tecavüzlerbu hakka tecavüzler, hukuka tecavüzler zulümden ibarettir ki netice itibariylezulümden ibarettir ki netice itibariyle nedamettir, pişmanlıktır, felâkettir.nedamettir, pişmanlıktır, felâkettir. RE. 237/8 ... ve’t-tàatü kurretü’layni, ...

RE. 237/8 ... ve’t-tàatü kurretü’layni, ...
“ - Tâat ise ibadet, tâat, namaz, niyaz hayr u hasenat,“ - Tâat ise ibadet, tâat, namaz, niyaz hayr u hasenat, doğruluk, istikâmet bunlar dadoğruluk, istikâmet bunlar da gözümün bebeğidir.” buyurmuş SAS Efendimiz.gözümün bebeğidir.” buyurmuş SAS Efendimiz. RE. 237/8 ... ve’l-bükâi min haşyeti’llâhi, ...

RE. 237/8 ... ve’l-bükâi min haşyeti’llâhi, ...
Allah korkusundan bakıyor yaptığı işlere, ooo hep uygunsuz.Allah korkusundan bakıyor yaptığı işlere, ooo hep uygunsuz. Bir türlü insanlık merhalelerine geçememiş.Bir türlü insanlık merhalelerine geçememiş. “Ne olacak, yaş kemale geldi, diyor hâlâ böyle hayvan
“Ne olacak, yaş kemale geldi, diyor hâlâ böyle hayvan
gibi yaşayacak mıyım ben?” diyor.gibi yaşayacak mıyım ben?” diyor. Ne bir şeylik geliyor sızı geliyor. Başlıyor ağlamaya

Ne bir şeylik geliyor sızı geliyor. Başlıyor ağlamaya
Havf-ı ilahi, haşyet-i ilahiHavf-ı ilahi, haşyet-i ilahi kendisini istila ediyor, ağlıyor artık. İşte bu ağlamalar;kendisini istila ediyor, ağlıyor artık. İşte bu ağlamalar; RE. 237/8 ... en-necâtü mine’n-nâri, ...

RE. 237/8 ... en-necâtü mine’n-nâri, ...
Cehennemden kurtulmaya sebep bu olacak. Ne kadar güzeldir.Cehennemden kurtulmaya sebep bu olacak. Ne kadar güzeldir. “ - Cehennemin ateşini hiçbir şey söndüremez.

“ - Cehennemin ateşini hiçbir şey söndüremez.
Dünyanın denizlerini de oraya sevk etseniz

Dünyanın denizlerini de oraya sevk etseniz
cehennemin ateşini söndüremezsiniz.cehennemin ateşini söndüremezsiniz. Bunun ateşini söndürecek,Bunun ateşini söndürecek, mü’minlerin gözlerinden akan gözyaşıdır.”mü’minlerin gözlerinden akan gözyaşıdır.” Bak ne kadar...Bak ne kadar... Onun için mümkün mertebe insan ağlamaya alışmalıdır

Onun için mümkün mertebe insan ağlamaya alışmalıdır
Ağlayamazsan da ağlar gibi olmalıdır insan. Ağlayamazsan da ağlar gibi olmalıdır insan. Bazı insanlar ağlar gibi öyle yapar da;Bazı insanlar ağlar gibi öyle yapar da; Adam şu adam, ne gösterişli adam.

Adam şu adam, ne gösterişli adam.
İçinden gelmediği halde yalancıktan ağlıyor.İçinden gelmediği halde yalancıktan ağlıyor. Sen de ağla yalancıktan zararı yok.

Sen de ağla yalancıktan zararı yok.
O yalancıktan ağlarken sahiden de ağlarsın sonra artık. O yalancıktan ağlarken sahiden de ağlarsın sonra artık. RE. 237/8 ... ve’d-dahkü helâkü’l-bedeni ...

RE. 237/8 ... ve’d-dahkü helâkü’l-bedeni ...
İyi ağlayamıyor ama gülmesini biliyor.İyi ağlayamıyor ama gülmesini biliyor. İki de bir hah hah hah hah diyor gülüyor.İki de bir hah hah hah hah diyor gülüyor. Efendimiz SAS ömrü hayatında hiç gülmemiştir.

Efendimiz SAS ömrü hayatında hiç gülmemiştir.
Tebessüm buyurmuşlardır, tebessüm.Tebessüm buyurmuşlardır, tebessüm. Hoşuna giden bir şeye tebessüm ediyor.Hoşuna giden bir şeye tebessüm ediyor. Fakat gülmek, böyle haha diyerek gülmekFakat gülmek, böyle haha diyerek gülmek insana da yakışmaz, müslümana da yakışmaz.insana da yakışmaz, müslümana da yakışmaz. Bu gülme; RE. 237/8 ... helâkü’l-bedeni, ... bedenin de helâkidir.

Bu gülme; RE. 237/8 ... helâkü’l-bedeni, ... bedenin de helâkidir.
Oraya aklım ermez nasıl helâk oluyor beden.Oraya aklım ermez nasıl helâk oluyor beden. İnsan diyorlar ki serbest oluyor, gülüyor, şen adam yani.İnsan diyorlar ki serbest oluyor, gülüyor, şen adam yani. Şen adam, gülüşü çok şen oluncaŞen adam, gülüşü çok şen olunca hayatı da muntazam olacak, efendim rahat olacak.hayatı da muntazam olacak, efendim rahat olacak. Ama diyor ki; RE. 237/8 ... helâkü’l-bedeni, ... diyor efendimiz.

Ama diyor ki; RE. 237/8 ... helâkü’l-bedeni, ... diyor efendimiz.
Bu gülüm, gülmeler bedene helâk getirir netice itibariyle.Bu gülüm, gülmeler bedene helâk getirir netice itibariyle. Hem düşüncesiz bir adam der.Hem düşüncesiz bir adam der. RE. 237/8 ... ve’t-tâibü mine’z-zenbi kemen lâ zenbe lehû.

RE. 237/8 ... ve’t-tâibü mine’z-zenbi kemen lâ zenbe lehû.
Hatadan Salim olmadığımız için,Hatadan Salim olmadığımız için, daima tövbe itibar ederekten devam etmemiz lazım kidaima tövbe itibar ederekten devam etmemiz lazım ki bu tevbeler devam ettiği müddetçebu tevbeler devam ettiği müddetçe hiç günah işlememiş gibi olur.hiç günah işlememiş gibi olur. RE. 237/8 ve’t-tâibü mine’z-zenbi kemen lâ zenbe lehû.RE. 237/8 ve’t-tâibü mine’z-zenbi kemen lâ zenbe lehû. Yine o olmamıştır onlar gibidir. Yine buyurmuş ki;Yine o olmamıştır onlar gibidir. Yine buyurmuş ki; RE. 237/9 El-mevtü keffâretün li-külli müslimin ...

RE. 237/9 El-mevtü keffâretün li-külli müslimin ...
Ölüm demek tekerrât ölmez yani.Ölüm demek tekerrât ölmez yani. Ölümden evvel bir hal geliyor ya insanlara.Ölümden evvel bir hal geliyor ya insanlara. ölüme gidiyor artık. Tekerrât diyorlar onaölüme gidiyor artık. Tekerrât diyorlar ona kendinden geçiyor nefesleri değişiyor.kendinden geçiyor nefesleri değişiyor. Yüzünün rengi değişiyor. Gözler kayboluyor.Yüzünün rengi değişiyor. Gözler kayboluyor. Efedim burun eğiliyor bükülüyor.Efedim burun eğiliyor bükülüyor. O hal geldimi ıstıraplar da ona göre oluyor işte.O hal geldimi ıstıraplar da ona göre oluyor işte. ha bu RE. 237/9 keffâretün li-külli müslimin.ha bu RE. 237/9 keffâretün li-külli müslimin. O sıkıntı, o meşakkat, o zorluk

O sıkıntı, o meşakkat, o zorluk
bütün müslümanlar için kefaret oluyor.bütün müslümanlar için kefaret oluyor. Allah-u Teàlâ’nın o da ayrı bir rahmeti bizlere… Onun için;Allah-u Teàlâ’nın o da ayrı bir rahmeti bizlere… Onun için; RE. 237/10 "El-mevtü tuhfetü’l-mü’mini" buyurmuş.

RE. 237/10 "El-mevtü tuhfetü’l-mü’mini" buyurmuş.
Müminin en büyük hediyesi ölüm.Müminin en büyük hediyesi ölüm. O geliyor günahlarını dökülerekten.O geliyor günahlarını dökülerekten. Onun için sıkıntı ile ölmek nedir makbuldür yani.Onun için sıkıntı ile ölmek nedir makbuldür yani. Günahlara, o ansızın ölüm sekte-i kalp diyorlar işteGünahlara, o ansızın ölüm sekte-i kalp diyorlar işte ansızın ölüm makbul değildir yani.ansızın ölüm makbul değildir yani. Ancak şunlar için makbuldür ki adam günahsız adam.

Ancak şunlar için makbuldür ki adam günahsız adam.
hazırlıklı adam. Vasiyetnamesini yazmış, her şeysi hazır,hazırlıklı adam. Vasiyetnamesini yazmış, her şeysi hazır, kimseye bir alacağı vereceği yok.kimseye bir alacağı vereceği yok. Ölüm nerede gelirse gelsin hazırım diyor.Ölüm nerede gelirse gelsin hazırım diyor. Bir kelime-i şehadet borcum var diyor,Bir kelime-i şehadet borcum var diyor, Onu da yapıveriyor. Onun için iyidir.Onu da yapıveriyor. Onun için iyidir. İbrâhim AS da sekerat-ı mevt onun mevti de öyledir.İbrâhim AS da sekerat-ı mevt onun mevti de öyledir. Binâen aleyh, iyi insanlar için ölüm,

Binâen aleyh, iyi insanlar için ölüm,
sekerat-ı mevt, o da ayrı bir devlettir.sekerat-ı mevt, o da ayrı bir devlettir. Etrafına sıkıntı vermez, rahatsızlık vermez,Etrafına sıkıntı vermez, rahatsızlık vermez, güzel güzel çekilir gider.güzel güzel çekilir gider. Ama bir de ızdıraplar vardır ki çok acıdır;Ama bir de ızdıraplar vardır ki çok acıdır; aylarca yatar, senelerce yatanlar vardır.aylarca yatar, senelerce yatanlar vardır. Efendim etrafındakiler bıkmıştır artık,Efendim etrafındakiler bıkmıştır artık, “Ölse de kurtulsak!” derler.
“Ölse de kurtulsak!” derler.
O da Allah’ın o da ayrı bir âfet.O da Allah’ın o da ayrı bir âfet. RE. 237/10 ... ve’d-dirhemü ve’d-dînâru rebîu’l-münâfikı, ...

RE. 237/10 ... ve’d-dirhemü ve’d-dînâru rebîu’l-münâfikı, ...
Dinar dirhem para yani.Dinar dirhem para yani. münafıkların bayramı de yazı de istedikleri şeydir yani.münafıkların bayramı de yazı de istedikleri şeydir yani. Rebî, yani ilk ayların böyle ilkbaharın mevsimindeRebî, yani ilk ayların böyle ilkbaharın mevsiminde ne kadar hani güzellikler ağaçlar açar yeşillikler olur.ne kadar hani güzellikler ağaçlar açar yeşillikler olur. Güzelliği vardır ilkbaharın kendisine göreGüzelliği vardır ilkbaharın kendisine göre okuyup iftar açarlarken...okuyup iftar açarlarken... Münafık için de para böyledir.Münafık için de para böyledir. Para böyledir amaPara böyledir ama RE. 237/10 ... ve hümâ ...

RE. 237/10 ... ve hümâ ...
bu paralar bu paralarbu paralar bu paralar RE. 237/10 ... zâdehû ile’n-nâr.

RE. 237/10 ... zâdehû ile’n-nâr.
onu cehenneme sürükler.onu cehenneme sürükler. Niçin hayra veremez bir şerlere harcar iki günahlara harcar üçNiçin hayra veremez bir şerlere harcar iki günahlara harcar üç günahları kazanr onunla çalım satar onunla,günahları kazanr onunla çalım satar onunla, herşeyi yapar onunla.herşeyi yapar onunla. O da bilahare onu cehenneme sürükler.O da bilahare onu cehenneme sürükler. Binâen aleyh paranın suçu kabahati yok tabii.Binâen aleyh paranın suçu kabahati yok tabii. Para bir madenden yahut kâğıttan ibaret bir şey.Para bir madenden yahut kâğıttan ibaret bir şey. Onu kullananda iş.Onu kullananda iş. Onu hayra harcarsan hayırları kazanırsın,Onu hayra harcarsan hayırları kazanırsın, şerre harcarsan şerleri kazanırsın.şerre harcarsan şerleri kazanırsın. Onun için münafıkı koydu.Onun için münafıkı koydu. Münafıkın imanı yalancıktan iman.Münafıkın imanı yalancıktan iman. Yalancıktan imanı olan insanlarYalancıktan imanı olan insanlar paraları cehenneme sürükler,paraları cehenneme sürükler, farkında da varmazfarkında da varmaz Mü’min için öyle değildir, mü’minin parası devleti, saadetidir.

Mü’min için öyle değildir, mü’minin parası devleti, saadetidir.
Onunla hayırlar kazanır, bir sürüOnunla hayırlar kazanır, bir sürü sevaplar kazanır, cenneti de kazanır onlarla.sevaplar kazanır, cenneti de kazanır onlarla. Onun için cennete girerken için dört kişi gelmişler:Onun için cennete girerken için dört kişi gelmişler: Şehid gelmiş, efendim gazi gelmiş, alim gelmiş,Şehid gelmiş, efendim gazi gelmiş, alim gelmiş, alim gelmiş bir de zengin gelmiş cömert gelmiş demişler ki;alim gelmiş bir de zengin gelmiş cömert gelmiş demişler ki; "- Ben şehidim" demiş öteki "durun ben giricem önce" demiş.
"- Ben şehidim" demiş öteki "durun ben giricem önce" demiş.
öteki gazi "ben gireceğim" demiş.
öteki gazi "ben gireceğim" demiş.
alim demiş "ben gireceğim yok"
alim demiş "ben gireceğim yok"
efendim cömert demiş "ben gireceğim"
efendim cömert demiş "ben gireceğim"
oradan bir melek gelmiş "nedir davanız?" demiş.
oradan bir melek gelmiş "nedir davanız?" demiş.
“ -Ben Allah yolunda canımı verdim yahu

“ -Ben Allah yolunda canımı verdim yahu
benden daha iyisi mi oalcak ?benden daha iyisi mi oalcak ? Binâen aleyh hak benim demişBinâen aleyh hak benim demiş ben cennete önce ben gireceğim.” demiş.ben cennete önce ben gireceğim.” demiş. "- Peki!" demiş!
"- Peki!" demiş!
"-Sen bunun cennete gireceğini nereden öğrendin?" demiş
"-Sen bunun cennete gireceğini nereden öğrendin?" demiş
“ -Hocalar söyledi yahu?”
“ -Hocalar söyledi yahu?”
E demiş "hocanın önüne geçme geri çekil." Hoca efendiye demiş ki:
E demiş "hocanın önüne geçme geri çekil." Hoca efendiye demiş ki:
"- Ne istiyorsun sen?" demiş.
"- Ne istiyorsun sen?" demiş.
"- Bu kadar ilim tahsil ettim." demiş.
"- Bu kadar ilim tahsil ettim." demiş.
"- Benim hakkım cennete girmek demiş.
"- Benim hakkım cennete girmek demiş.
"-Bak bu kadar insanların hayrına vesile oldum." demiş.
"-Bak bu kadar insanların hayrına vesile oldum." demiş.
“ - Sen ilmi ne ile kazandın?” demiş.
“ - Sen ilmi ne ile kazandın?” demiş.
“ -Cömertlerin hayırları ile kazandım.” demiş
“ -Cömertlerin hayırları ile kazandım.” demiş
“ - Öyleyse onların hakkına tecavüz etme.

“ - Öyleyse onların hakkına tecavüz etme.
Mademki o cömertlerin sayesinde sen bu ilmi öğrendin,Mademki o cömertlerin sayesinde sen bu ilmi öğrendin, binâen aleyh, sen de onların önüne geçme!” demişbinâen aleyh, sen de onların önüne geçme!” demiş Cömert kazanmış hakkı önceliği...

Cömert kazanmış hakkı önceliği...
Onun için para, cömertlik sayesindeOnun için para, cömertlik sayesinde imanlıları cennete girmeye vesile olur.imanlıları cennete girmeye vesile olur. Bir hikayedir yerinde bir hikaye.Bir hikayedir yerinde bir hikaye. Münafık içinde cehenneme girmesine vesile olur imansızlığı dolayısıyla.Münafık içinde cehenneme girmesine vesile olur imansızlığı dolayısıyla. RE. 237/11"El-meyyitü" buna iyice dikkat edin.

RE. 237/11"El-meyyitü" buna iyice dikkat edin.
RE. 237/11 El-meyyitü yuazzebü fî kabrihîRE. 237/11 El-meyyitü yuazzebü fî kabrihî bi-mâ nîha aleyhi.bi-mâ nîha aleyhi. Ölüm hepimize gelecek.

Ölüm hepimize gelecek.
Evdeki çoluk çocuklarımız, ailelerimizEvdeki çoluk çocuklarımız, ailelerimiz bağrışmaya başlayacaklar.bağrışmaya başlayacaklar. “ - Ah babacağızım, vah anacağızım, vah dedecağızım!”
“ - Ah babacağızım, vah anacağızım, vah dedecağızım!”
bağırıyorlar, feryad u figan ediyorlar,bağırıyorlar, feryad u figan ediyorlar, üstlerini başlarını yırtıyorlar.üstlerini başlarını yırtıyorlar. Bu bazı böyle çirkin hadiseler.

Bu bazı böyle çirkin hadiseler.
görüle gelmektedir yani bunlar.görüle gelmektedir yani bunlar. insanların cahilliyeti dolayısıylainsanların cahilliyeti dolayısıyla bu feryad u figan bir vazife sayıyor yani.bu feryad u figan bir vazife sayıyor yani. Ağlamazsa, böyle feryad u figan etmezse;

Ağlamazsa, böyle feryad u figan etmezse;
“ - Ne katı kalpli adammış bak!
“ - Ne katı kalpli adammış bak!
Anası babası öldü de hiçbir kere bağırıp çağırmadı bile!”Anası babası öldü de hiçbir kere bağırıp çağırmadı bile!” demesinler diyerekten çeşitli böyledemesinler diyerekten çeşitli böyle üstlerini başlarını yırtmak suretiyle feryad u figan ederler.üstlerini başlarını yırtmak suretiyle feryad u figan ederler. Bu meyyitin azab olmasına vesile olur.

Bu meyyitin azab olmasına vesile olur.
Çünkü meyyit vazifesini yapmamıştır.Çünkü meyyit vazifesini yapmamıştır. Meyyit sağlığındayken çoluk çocuğuna diyecek ki:Meyyit sağlığındayken çoluk çocuğuna diyecek ki: her bir ara sıra böyle sırası geldikçeher bir ara sıra böyle sırası geldikçe “ -Evlâdım ölüm haktır, Allah’ın emridir.
“ -Evlâdım ölüm haktır, Allah’ın emridir.
İcabında siz gidersiniz ben kalırım, ben giderim siz kalırsınız.İcabında siz gidersiniz ben kalırım, ben giderim siz kalırsınız. Binâen aleyh bizim arkamızdanBinâen aleyh bizim arkamızdan feryad u figan sakın etmeyeceksiniz ha!feryad u figan sakın etmeyeceksiniz ha! Elinizden gelirse okuyunuz ruhumuza,Elinizden gelirse okuyunuz ruhumuza, hayırlar yapınız ruhumuza bizi memnun edersiniz.hayırlar yapınız ruhumuza bizi memnun edersiniz. Yok feryad u figan edersenizYok feryad u figan ederseniz hakkımızı helal etmeyiz size!”hakkımızı helal etmeyiz size!” diye onları bir güzel korkutacaksın.diye onları bir güzel korkutacaksın. Bu vazifeyi yapmazsan, öldükten sonra bunlar da

Bu vazifeyi yapmazsan, öldükten sonra bunlar da
bağırır çağırırlarsa bunun cezası olaraktanbağırır çağırırlarsa bunun cezası olaraktan o ölüye ceza yapılır. Onunla cezalanacak.o ölüye ceza yapılır. Onunla cezalanacak. Onun için daima bu gibi nasihatleri

Onun için daima bu gibi nasihatleri
sırası geldikçe gerek sofralarda, gerek muhabbetlerde ara sırasırası geldikçe gerek sofralarda, gerek muhabbetlerde ara sıra hem vasiyetnameye yazmalıhem vasiyetnameye yazmalı hem de böyle lisanen bunları tekrar etmelidir.hem de böyle lisanen bunları tekrar etmelidir. Bakınız bunu daha bir açıkça diyor:Bakınız bunu daha bir açıkça diyor: RE. 237/12 El-meyyitü yuazzebü bi-bükâi›lhayyi iz kàlû: ...

RE. 237/12 El-meyyitü yuazzebü bi-bükâi›lhayyi iz kàlû: ...
Vâ adudâhu, vâ kâsibâhu, vâ nâsirâhu, vâ cebelâhu,Vâ adudâhu, vâ kâsibâhu, vâ nâsirâhu, vâ cebelâhu, Bunlar gibi birçok şeyleri söylüyorlardır.

Bunlar gibi birçok şeyleri söylüyorlardır.
Yani “Meyyit, ölü azaplanıyor, rahatsız oluyor, müteezzî oluyor,Yani “Meyyit, ölü azaplanıyor, rahatsız oluyor, müteezzî oluyor, rahatsız oluyor, müteezzî oluyor,rahatsız oluyor, müteezzî oluyor, RE. 237/12 bi-bükài›l-hayyiRE. 237/12 bi-bükài›l-hayyi Arkasından dirilerin ağlamasından dolayı.”Arkasından dirilerin ağlamasından dolayı.” Arkasından ağlayanlar ister kendisine ait evlâdı olsun,

Arkasından ağlayanlar ister kendisine ait evlâdı olsun,
gerek başkaları ait olsun, bunlardan dagerek başkaları ait olsun, bunlardan da ağlayanlardan dolayı muazzep olur. Ne gibi?ağlayanlardan dolayı muazzep olur. Ne gibi? RE. 237/12 "Vâ adudâh" “Ah, benim babam gitti,

RE. 237/12 "Vâ adudâh" “Ah, benim babam gitti,
artık bundan sonra bize kim bakacak,artık bundan sonra bize kim bakacak, bize kim getirecek. Vay bize kim yardım edecek,bize kim getirecek. Vay bize kim yardım edecek, vay bizi kim evinde barındıracak?” böyle sıralıyor.vay bizi kim evinde barındıracak?” böyle sıralıyor. Bunların hiçbirisi caiz değil.

Bunların hiçbirisi caiz değil.
Çünkü insanı biliyorsunuz hepimizin gözü önünde.Çünkü insanı biliyorsunuz hepimizin gözü önünde. Babalar ölüyor çocukları yetim kalıyorBabalar ölüyor çocukları yetim kalıyor fakat herkesten daha iyi yetişiyorlar.fakat herkesten daha iyi yetişiyorlar. etraftan yardım görüyorlar.etraftan yardım görüyorlar. Allah-u Teâlâ kalpleri çeviriyor bir şeyler yapıyor.Allah-u Teâlâ kalpleri çeviriyor bir şeyler yapıyor. Onlar da yetişip çıkıyorlar ortaya.Onlar da yetişip çıkıyorlar ortaya. Binâen aleyh bağırmaya çağırmaya hiç de lüzum yok.Binâen aleyh bağırmaya çağırmaya hiç de lüzum yok. RE. 237/12 ve nahve hâzâ yeta’tau, ve yukàlü:

RE. 237/12 ve nahve hâzâ yeta’tau, ve yukàlü:
Ente kezâlike, ente kezâlike.Ente kezâlike, ente kezâlike. Bir melek de oradan diyor ki:Bir melek de oradan diyor ki: “Sen de öleceksin, bağırma!" diyor.“Sen de öleceksin, bağırma!" diyor. Sen de öleceksin,Sen de öleceksin, yarın bunun hâli senin başına da gelecek.yarın bunun hâli senin başına da gelecek. Hiç boşu boşuna ne feryat ediyorsun?”Hiç boşu boşuna ne feryat ediyorsun?” RE. 237/13 El-meyyitü yündahu aleyhi’lhamîmü bi-bükâi’l- hayyi.

RE. 237/13 El-meyyitü yündahu aleyhi’lhamîmü bi-bükâi’l- hayyi.
Bak bunlar ayrı ayrı hadisler

Bak bunlar ayrı ayrı hadisler
ayrı ayrı raviler tarafından zikredilmiş.ayrı ayrı raviler tarafından zikredilmiş. RE. 237/13 El-meyyitü yündahu ...

RE. 237/13 El-meyyitü yündahu ...
dökülür diyor.dökülür diyor. Neyin üzerine dökülür ?Neyin üzerine dökülür ? Hamîm, hamamdan hani bizim kaynarca hamamlarının,

Hamîm, hamamdan hani bizim kaynarca hamamlarının,
hamam deyişlerinin sebebihamam deyişlerinin sebebi kaynar sular vardır.kaynar sular vardır. kudretten geliyor ya o kaynar sular.kudretten geliyor ya o kaynar sular. O kaynar sular bazen 80 derecesine, 90 derecesine,O kaynar sular bazen 80 derecesine, 90 derecesine, 100 derecede olanları var.100 derecede olanları var. İnsanın içine tahammül edip de giremez.İnsanın içine tahammül edip de giremez. İşte bu hamim olan kaynar sular

İşte bu hamim olan kaynar sular
bu meyyitin üzerine dökülecekbu meyyitin üzerine dökülecek vaktiyle evlatlarına nasihat etmediğinden dolayı,vaktiyle evlatlarına nasihat etmediğinden dolayı, Nasihat etmediğinden dolayı.Nasihat etmediğinden dolayı. onlara bunun lüzumunu bildirmediklerinden dolayı,onlara bunun lüzumunu bildirmediklerinden dolayı, Şimdi yine bakınız bir hadise:Şimdi yine bakınız bir hadise: RE. 237/14 El-meyyitü yüb’asü fî siyâbihi›lletî yemûtü fîhâ ...

RE. 237/14 El-meyyitü yüb’asü fî siyâbihi›lletî yemûtü fîhâ ...
Meyyit ba's olunup meyyit ba's olunur.Meyyit ba's olunup meyyit ba's olunur. Kıyamette ba’s olunacağız ya. Yeniden dünyaya çıkacağız,Kıyamette ba’s olunacağız ya. Yeniden dünyaya çıkacağız, hayata kavuşacağız. İkinci bir hayat diyorlar ona;hayata kavuşacağız. İkinci bir hayat diyorlar ona; Ve’l-ba’sü ba’de’l-mevti hakkun.

Ve’l-ba’sü ba’de’l-mevti hakkun.
Bu üzerinde çok incelikle durulması lâzım olan bir şey.Bu üzerinde çok incelikle durulması lâzım olan bir şey. Lâ ilâhe illa’llah demesi kolay.Lâ ilâhe illa’llah demesi kolay. Fakat öldükten sonra dirilecek deyinceFakat öldükten sonra dirilecek deyince akıllar bayağı bir duraklıyor bazen;akıllar bayağı bir duraklıyor bazen; “ - Nasıl oluyor yahu?” diyor,
“ - Nasıl oluyor yahu?” diyor,
“Ben orada çürüyeceğim, nasıl olacağım ?
“Ben orada çürüyeceğim, nasıl olacağım ?
Orası sürülecek tarla olacak, şu olacak bu olacak.

Orası sürülecek tarla olacak, şu olacak bu olacak.
sonra ben nasıl olacağımda yine dirileceğim diyor.sonra ben nasıl olacağımda yine dirileceğim diyor. Kudret-i ilahiyede şüpheye düşüyor.Kudret-i ilahiyede şüpheye düşüyor. Canım senin ana rahminden şu dünyaya gelişin nasıl oldu?
Canım senin ana rahminden şu dünyaya gelişin nasıl oldu?
Hiç bunu tetkik etmiyor musun?
Hiç bunu tetkik etmiyor musun?
Şu Ana rahminde dünyaya gelişin ne şekilde oldu?
Şu Ana rahminde dünyaya gelişin ne şekilde oldu?
Bunu hiç mi tetkik yapamadın?
Bunu hiç mi tetkik yapamadın?
Bu kuvvetin sahibi olan Allah-u Celle ve A’lâ’ya
Bu kuvvetin sahibi olan Allah-u Celle ve A’lâ’ya
güç müdür ki yok olan bir şeyi bir daha yapamasın?güç müdür ki yok olan bir şeyi bir daha yapamasın? Bugün bir tayyare düşüyor, bir vapur batıyor, bir zırhlı gemi batıyor.

Bugün bir tayyare düşüyor, bir vapur batıyor, bir zırhlı gemi batıyor.
Fakat daha âlâsını insan yeniden yapabiliyor da,Fakat daha âlâsını insan yeniden yapabiliyor da, daha alasını insan yapabiliyor da.daha alasını insan yapabiliyor da. Allah-u Celle ve A’lâ’ya onu tekrar yapmak güç müdür yahu? Allah-u Celle ve A’lâ’ya onu tekrar yapmak güç müdür yahu? Şu hayatı bize bahşeden, şu varlıkları bize bahşeden,

Şu hayatı bize bahşeden, şu varlıkları bize bahşeden,
Onun için ölümden sonraki hayata imanı güzel yapmak lazım.Onun için ölümden sonraki hayata imanı güzel yapmak lazım. Muhakkak dirileceğiz. Onun için diyor ki:Muhakkak dirileceğiz. Onun için diyor ki: RE. 237/14 El-meyyitü yüb’asü ...

RE. 237/14 El-meyyitü yüb’asü ...
Meyyit ölmüş, çürümüş, toprak olmuş.Meyyit ölmüş, çürümüş, toprak olmuş. Bu tabi Yasin'de de okuyorsunuz ya;Bu tabi Yasin'de de okuyorsunuz ya; "Kul yuhyîhe’llezî enşeehâ evvele merreh ..." (Yâsin, 36/79) diyor.

"Kul yuhyîhe’llezî enşeehâ evvele merreh ..." (Yâsin, 36/79) diyor.
Geldi adam çünkü ölümden sonra

Geldi adam çünkü ölümden sonra
batılmayacak diyor efendimiz.batılmayacak diyor efendimiz. Kemiği getirmiş çürümüş bir kemiğiKemiği getirmiş çürümüş bir kemiği böyle sıkıyor tutuyor toz halinde dökülüyorböyle sıkıyor tutuyor toz halinde dökülüyor “ - Bu mu dirilecek? Bu toz olan mı dirilecek?”
“ - Bu mu dirilecek? Bu toz olan mı dirilecek?”
İnanamıyor gavur.İnanamıyor gavur. De ki Habibim: "Kul yuhyîhellezî enşeehâ evvele ..." (Yâsin, 36/79)

De ki Habibim: "Kul yuhyîhellezî enşeehâ evvele ..." (Yâsin, 36/79)
Bunu ilk evvel yapan AllahBunu ilk evvel yapan Allah yine sonradan yapacak onu.yine sonradan yapacak onu. “ - Nasıl yapacak?”

“ - Nasıl yapacak?”
Hem hangi işine aklımız eriyor ki,Hem hangi işine aklımız eriyor ki, bu işine aklımıza ersin? Kudret onun.bu işine aklımıza ersin? Kudret onun. Binâen aleyh,Binâen aleyh, RE. 237/14 ... yüb’asü fî siyâbihi›lletî yemûtü fîhâ.

RE. 237/14 ... yüb’asü fî siyâbihi›lletî yemûtü fîhâ.
" Hangi elbise ile gömüldü ise,
" Hangi elbise ile gömüldü ise,
o elbiseyle haşrolunacak, ba’solunacak.”o elbiseyle haşrolunacak, ba’solunacak.” Şimdi diyorlar ki:Şimdi diyorlar ki: “ - Kefen elbette çürüyecek.
“ - Kefen elbette çürüyecek.
Kefen hiç çürümeden olur mu?
Kefen hiç çürümeden olur mu?
100 sene de çürümese, 1000 sene de çürümese

100 sene de çürümese, 1000 sene de çürümese
en nihayet yine çürüyecek.en nihayet yine çürüyecek. E o kefen ne olacak, nereden gelecek?” E o kefen ne olacak, nereden gelecek?” E o kemikleri yapan, o eti yapan Allah

E o kemikleri yapan, o eti yapan Allah
o esvabı da yapacak.o esvabı da yapacak. Ama diyor ki buradaki mana o değil diyor.Ama diyor ki buradaki mana o değil diyor. Bu esvab değil diyor.Bu esvab değil diyor. Buradaki manâ herkes ölürken

Buradaki manâ herkes ölürken
hangi amel üzerine öldüyse,hangi amel üzerine öldüyse, o ameli üzerine haşrolunacak.” diyor.o ameli üzerine haşrolunacak.” diyor. Lâ ilahe illallah…

Lâ ilahe illallah…
Şimdi bunun evveli de var,

Şimdi bunun evveli de var,
hangi amel üzerine yaşıyorsanhangi amel üzerine yaşıyorsan o amel üzerine öleceksin.o amel üzerine öleceksin. Yaşayış hayatın nasılsa, hangi tarzda yaşıyorsanYaşayış hayatın nasılsa, hangi tarzda yaşıyorsan o tarzda ölümün de öyle olacaktır.o tarzda ölümün de öyle olacaktır. Nasıl öldüysen,

Nasıl öldüysen,
hangi amel üzerine öldüysenhangi amel üzerine öldüysen o amel üzerine de haşrolunacaksın.o amel üzerine de haşrolunacaksın. İmanla yaşadıysan imanla öleceğini Benİmanla yaşadıysan imanla öleceğini Ben iman ile öleceğine ben sana şehadet ederim.iman ile öleceğine ben sana şehadet ederim. Eğer iman ile öldüysen,Eğer iman ile öldüysen, imanlılar ile beraber ba’s olunacaksın.imanlılar ile beraber ba’s olunacaksın. Peygamberimizin Livâü’l-Hamd sancağı

Peygamberimizin Livâü’l-Hamd sancağı
altında toplanacağız inşaallah…altında toplanacağız inşaallah… Onun için:Onun için: RE. 237/14 El-meyyitü yüb’asü fî siyâbihi›lletî yemûtü fîhâ.

RE. 237/14 El-meyyitü yüb’asü fî siyâbihi›lletî yemûtü fîhâ.
Yani; "el a'mâl",Yani; "el a'mâl", "el a'mâl kemâ fi'lihi kemâ mevtuhû kemâ teîşûn""el a'mâl kemâ fi'lihi kemâ mevtuhû kemâ teîşûn" "Nasıl yaşıyorsan ölümün öyle olacak""Nasıl yaşıyorsan ölümün öyle olacak" Nasıl öldüysen öyle haşrolunacaksın.Nasıl öldüysen öyle haşrolunacaksın. Allah-u Celle ve A’lâ cümlemizi affetsin…

Allah-u Celle ve A’lâ cümlemizi affetsin…
gafletten muhafaza etsin, kurtarsın…gafletten muhafaza etsin, kurtarsın… Hayatımızı bize vermiş, muvakkat bir hayattır.Hayatımızı bize vermiş, muvakkat bir hayattır. Bu hayatı dünyayla değilBu hayatı dünyayla değil dünyanın arkasında olan ahireti kazanmak için harcanmayıdünyanın arkasında olan ahireti kazanmak için harcanmayı harcamayı ganimet bilen kullarından eylesin…harcamayı ganimet bilen kullarından eylesin… Bir tane daha var bunu da okuyalım.Bir tane daha var bunu da okuyalım. RE. 237/15 En-nâdimü ...

RE. 237/15 En-nâdimü ...
Pişman olan bir kabahat etti bir kabahat yaptı.Pişman olan bir kabahat etti bir kabahat yaptı. fakat pişman oldu neden yaptım ben bunu dedi.fakat pişman oldu neden yaptım ben bunu dedi. Beşeriyet hatadan salim değil insan.Beşeriyet hatadan salim değil insan. Yaptı hatayı arkasından nâdim oldu.Yaptı hatayı arkasından nâdim oldu. İşte bu nedamet dolayısıylaİşte bu nedamet dolayısıyla sahiptir o insan (tevbe etmiştir).sahiptir o insan (tevbe etmiştir). Estağfiru’llah demese de,Estağfiru’llah demese de, “Tevbe yâ Rabbi!” demese de o nedamet, o pişmanlık“Tevbe yâ Rabbi!” demese de o nedamet, o pişmanlık tevbesi yerine geçer ve onun içintevbesi yerine geçer ve onun için rahmet-i ilahiyeye intizar vardır.rahmet-i ilahiyeye intizar vardır. RE. 237/15 ... ve’mu’cibü ...

RE. 237/15 ... ve’mu’cibü ...
Kendini beğenen yukarıda geçti yaKendini beğenen yukarıda geçti ya helak edici üç şey dedi.helak edici üç şey dedi. Birisi de kendini beğenmesi.Birisi de kendini beğenmesi. bu, RE. 237/15 ... ve’mu’cibü ...bu, RE. 237/15 ... ve’mu’cibü ... kendini beğenenlerdekendini beğenenlerde RE. 237/15 ... yentaziru’l-makte ...

RE. 237/15 ... yentaziru’l-makte ...
Onlar da şekavete ve haktan uzak olmaya lâyık olur.Onlar da şekavete ve haktan uzak olmaya lâyık olur. RE. 237/15 ... ve küllü âmilin seyakdimü alâ mâ eslefe ...

RE. 237/15 ... ve küllü âmilin seyakdimü alâ mâ eslefe ...
Herkes yaptığına kavuşacak.Herkes yaptığına kavuşacak. Herkes hayatında yaptığı neyse buna kavuşacak.Herkes hayatında yaptığı neyse buna kavuşacak. Hatta şunu şöyle tasvir ediyorlar.Hatta şunu şöyle tasvir ediyorlar. Şimdi insan sekerât-ı mevt diyorlar ya,Şimdi insan sekerât-ı mevt diyorlar ya, Bu ölüm hali geliyor.Bu ölüm hali geliyor. O ölüm hali gelirken dikkat ediniz, korkmayınız.O ölüm hali gelirken dikkat ediniz, korkmayınız. Mevtalar mesela ölüm halinde

Mevtalar mesela ölüm halinde
gözünü şöyle bir diker. Bir noktaya diker,gözünü şöyle bir diker. Bir noktaya diker, diktiği vakitte onun karşısındadiktiği vakitte onun karşısında sinema perdeleri açılmıştırsinema perdeleri açılmıştır Hayatı gözünün önünde oynar böyle.Hayatı gözünün önünde oynar böyle. Ta ilk devresinden son devresine kadar bütün hayatıTa ilk devresinden son devresine kadar bütün hayatı gözünün önünden bir süre akar.gözünün önünden bir süre akar. Gözünü dikmiştir artık oradan ayıramazsın sen onuGözünü dikmiştir artık oradan ayıramazsın sen onu O bakıyor o hâline, nedamet,O bakıyor o hâline, nedamet, pişmanlık, ne dersen de artık hepsi gözünün önünde.pişmanlık, ne dersen de artık hepsi gözünün önünde. “Ah neden ben bunları yaptım!” diyerek
“Ah neden ben bunları yaptım!” diyerek
ama, sırası geçti artık.ama, sırası geçti artık. Firavun suda boğuluyorFiravun suda boğuluyor “ -Musa’nın iman ettiği Allah’a ben de inandım.” dedi.
“ -Musa’nın iman ettiği Allah’a ben de inandım.” dedi.
Bazıları, “ iman etti dediler Firavun.”
Bazıları, “ iman etti dediler Firavun.”
Hayır! Çünkü sekerat halindeki iman makbul değildir

Hayır! Çünkü sekerat halindeki iman makbul değildir
O artık geçti elden fırsat bu iman makbul iman değil.O artık geçti elden fırsat bu iman makbul iman değil. Onun için Firavunun imanı kat’iyyen iman değildir.Onun için Firavunun imanı kat’iyyen iman değildir. Binâen aleyh, herkes yaptıklarına mülaki olacak, kavuşacak.

Binâen aleyh, herkes yaptıklarına mülaki olacak, kavuşacak.
Hayırlar yaptıysanız karşına hayırların çıkacak,Hayırlar yaptıysanız karşına hayırların çıkacak, iyilikler yaptıysan iyiliklerin çıkacak,iyilikler yaptıysan iyiliklerin çıkacak, kötülükler yaptıysan kötülüklerin çıkacak karşına.kötülükler yaptıysan kötülüklerin çıkacak karşına. Buna çok dikkat etmek lazımBuna çok dikkat etmek lazım ve bunu prensip edinmek lazım.ve bunu prensip edinmek lazım. Evet insan bir an için belki yaramaz bir insandır amaEvet insan bir an için belki yaramaz bir insandır ama sonra tevbe etmiş, nedamet etmişsonra tevbe etmiş, nedamet etmiş iyiliğe dönmüştür.iyiliğe dönmüştür. Binâen aleyh kalp kırmaktan, gönül yıkmaktanBinâen aleyh kalp kırmaktan, gönül yıkmaktan son derece sakınmalıdır.son derece sakınmalıdır. Gönül sırça bir saraydır.

Gönül sırça bir saraydır.
Sırça kırıldığı vakitte nasıl tamiri mümkün değilse,Sırça kırıldığı vakitte nasıl tamiri mümkün değilse, Sırça kırıldığı vakitte nasıl tamiri mümkün değildir;Sırça kırıldığı vakitte nasıl tamiri mümkün değildir; elini de öpsen ayağını da öpsen para etmez.elini de öpsen ayağını da öpsen para etmez. Gönül kırılmıştır bir kere.Gönül kırılmıştır bir kere. O el öpmekle ayak öpmekle o olmaz.O el öpmekle ayak öpmekle o olmaz. Binâen aleyh gönül kırmamak, bu gönül kırması en çok

Binâen aleyh gönül kırmamak, bu gönül kırması en çok
kendini beğenmekten ileri gelir.kendini beğenmekten ileri gelir. Varlıklarına güvenir, kuvvetine güvenir,Varlıklarına güvenir, kuvvetine güvenir, karşısındakini hiçe sayar.karşısındakini hiçe sayar. Hiçe sayması dolayısıylaHiçe sayması dolayısıyla elinden gelen her şeyi yapmaya çalışır ki,elinden gelen her şeyi yapmaya çalışır ki, o da onun karşısına çıkacaktır gözünü yumarken.o da onun karşısına çıkacaktır gözünü yumarken. RE. 237/15 ... feinne milâke’l-a’mâli bi-havâtimihâ ...

RE. 237/15 ... feinne milâke’l-a’mâli bi-havâtimihâ ...
Buna dikkat edin bak.Buna dikkat edin bak. Bütün amellerin kıymeti sonuna göredir.Bütün amellerin kıymeti sonuna göredir. Son zamanın nasıl geçiyor bakalım gençliğin geçti.Son zamanın nasıl geçiyor bakalım gençliğin geçti. Son zamanlarında nasıl gençliktekiSon zamanlarında nasıl gençlikteki ibâdât u tâatlarını, hayr u hasenâtlarınıibâdât u tâatlarını, hayr u hasenâtlarını devam ettirebiliyor musun?devam ettirebiliyor musun? Yoksa ihtiyarladığın vakitte bunları bırakı mı verdin?Yoksa ihtiyarladığın vakitte bunları bırakı mı verdin? Tüm şeyler buna bağlıdır.”Tüm şeyler buna bağlıdır.” RE. 237/15 ... ve’l-leylü ve’n- nehâru ... bak ne diyor ?

RE. 237/15 ... ve’l-leylü ve’n- nehâru ... bak ne diyor ?
RE. 237/15 ... ve’l-leylü ve’n- nehâru ... gece ile gündüz,

RE. 237/15 ... ve’l-leylü ve’n- nehâru ... gece ile gündüz,
RE. 237/15 ... matıyyetâni ...

RE. 237/15 ... matıyyetâni ...
Bunlar bizim bineklerimizdir.Bunlar bizim bineklerimizdir. Bu gece ile gündüz bizim bineklerimizdir.Bu gece ile gündüz bizim bineklerimizdir. Biz bu gece ile gündüzünden istifade edeceğiz.Biz bu gece ile gündüzünden istifade edeceğiz. Gündüzün gündüz ibadetlerini yapacağız.Gündüzün gündüz ibadetlerini yapacağız. Geceleyin de gece ibadetlerini yapacağız.Geceleyin de gece ibadetlerini yapacağız. RE. 237/15 ... fe’rkebûhümâ belâğan ile’l-âhireti ...

RE. 237/15 ... fe’rkebûhümâ belâğan ile’l-âhireti ...
Bunlar sizin bineklerinizder.Bunlar sizin bineklerinizder. Siz bu bineklerle ahirete ulaşmak içinSiz bu bineklerle ahirete ulaşmak için elinizden ne geliyorsa onu yapın!elinizden ne geliyorsa onu yapın! RE. 237/15 ... ve iyyâküm ... sakının! ve’ttesvîfe bi’t-tevbeti, ...

RE. 237/15 ... ve iyyâküm ... sakının! ve’ttesvîfe bi’t-tevbeti, ...
- Şimdi benim gençliğim var dursun biraz da
- Şimdi benim gençliğim var dursun biraz da
sonra ihtiyarladığım vakitte bir tevbe ederim,sonra ihtiyarladığım vakitte bir tevbe ederim, işleri hallederiz inşaallah.işleri hallederiz inşaallah. Şu gençlik şöyle bir gidiversin bakalım!”Şu gençlik şöyle bir gidiversin bakalım!” RE. 237/15 ... ve iyyâküm ...

RE. 237/15 ... ve iyyâküm ...
Sakın ha,Sakın ha, RE. 237/15 ... ve’ttesvîfe bi’t-tevbeti, ...RE. 237/15 ... ve’ttesvîfe bi’t-tevbeti, ... bu gibi hareketlerden son derece sakının ve kaçının!bu gibi hareketlerden son derece sakının ve kaçının! Çünkü gençlikteki hayatının ahirete kadarÇünkü gençlikteki hayatının ahirete kadar son devre kadar yaşayacağını kim bilir ?son devre kadar yaşayacağını kim bilir ? Belki bir an sonra Hz Azrail gelip alıp gidecektir seni!Belki bir an sonra Hz Azrail gelip alıp gidecektir seni! RE. 237/15 ... ve’l-gırrete bi-hilmi’llâhi ...

RE. 237/15 ... ve’l-gırrete bi-hilmi’llâhi ...
“ - Allah Gafûr’dur canım! Kerîm Allah, Rahîm Allah!“ - Allah Gafûr’dur canım! Kerîm Allah, Rahîm Allah! Çok bol rahmeti yani.Çok bol rahmeti yani. Şeytan bile Allah’ın rahmetinden ümit bağlamş. Şeytan bile Allah’ın rahmetinden ümit bağlamş. o da bende affolunanların arasında olurum belki demiş.o da bende affolunanların arasında olurum belki demiş. Şeytan da ümit ediyor yani.” Şeytan da ümit ediyor yani.” Fakat Allah-u Teâlâ’nın rahmetindenFakat Allah-u Teâlâ’nın rahmetinden böyle bu kadar kendinizi aldatmayın!böyle bu kadar kendinizi aldatmayın! RE. 237/15 ...va’lemû ...

RE. 237/15 ...va’lemû ...
İyi biliniz.İyi biliniz. RE. 237/15 ... enne’l-cennete, ve’n-nâre ...

RE. 237/15 ... enne’l-cennete, ve’n-nâre ...
gerek cehennem gerek cennet ikisi degerek cehennem gerek cennet ikisi de RE. 237/15 ... akrabü ilâ ehadiküm min şirâki na’lihî; ...

RE. 237/15 ... akrabü ilâ ehadiküm min şirâki na’lihî; ...
Size ayağa giydiğiniz ayakkabınınSize ayağa giydiğiniz ayakkabının tasmasından daha yakındır, cennet ve cehennem ikisi de.tasmasından daha yakındır, cennet ve cehennem ikisi de. Size en yakın olan ayakkabınız var yaSize en yakın olan ayakkabınız var ya O ayakkabınızın tasmasıO ayakkabınızın tasması burada hep o zaman bunlar giyiliyormuş.burada hep o zaman bunlar giyiliyormuş. Bu tasma dedğimiz şeyden size daha yakın.Bu tasma dedğimiz şeyden size daha yakın. Binâen aleyh,Binâen aleyh, RE. 237/15 ... femen ya’mel miskale zerretin hayran yerahû ...

RE. 237/15 ... femen ya’mel miskale zerretin hayran yerahû ...
Kim ki zerre miktar zerre diye ufacık birşeye diyorlar zerreye.Kim ki zerre miktar zerre diye ufacık birşeye diyorlar zerreye. Bu ufacık bir zerre hayır yapsanBu ufacık bir zerre hayır yapsan RE. 237/15 ... femen ya’mel miskale zerretin hayran ...

RE. 237/15 ... femen ya’mel miskale zerretin hayran ...
ufacık bir "yerahû"ufacık bir "yerahû" Bu yaptığı hayrı görecektir.Bu yaptığı hayrı görecektir. RE. 237/15 ... ve men ya’mel miskale zerretin şerren ...

RE. 237/15 ... ve men ya’mel miskale zerretin şerren ...
Ufacık bir şer yap. "hayran şerren"Ufacık bir şer yap. "hayran şerren" hayır yaptıysa onu görecekhayır yaptıysa onu görecek "şerren" yaptıysa "yerahû". o şerrini de görecek."şerren" yaptıysa "yerahû". o şerrini de görecek. Onun için diyor ki:Onun için diyor ki: RE. 238/1 En-nedmü tevbetün ...

RE. 238/1 En-nedmü tevbetün ...
Burada dedi ya.Burada dedi ya. RE. 238/1 En-nedmü ...RE. 238/1 En-nedmü ... pişman olan Allah’ın rahmetini intizar eder. pişman olan Allah’ın rahmetini intizar eder. RE. 238/1 En-nedmü tevbetün ...RE. 238/1 En-nedmü tevbetün ... “Nedametin kendisi asıl tevbedir.”“Nedametin kendisi asıl tevbedir.” bu içerden nedamet gelmedikçe,bu içerden nedamet gelmedikçe, dil Estağfiru’llah demiş,dil Estağfiru’llah demiş, “Bir daha yapmayacağım!” demiş, kıymeti yok. “Bir daha yapmayacağım!” demiş, kıymeti yok. içerden pişmanlık gelip de bundan vazgeçmektir asıl hüner.içerden pişmanlık gelip de bundan vazgeçmektir asıl hüner. RE. 238/2 En-nâsü ya’melüne bi’l-hayri ....

RE. 238/2 En-nâsü ya’melüne bi’l-hayri ....
İnsanlar hayırları işlerler.İnsanlar hayırları işlerler. RE. 238/2 ... ve innemâ yu’tavne ücûrehüm alâ kadri ukùlihim ...

RE. 238/2 ... ve innemâ yu’tavne ücûrehüm alâ kadri ukùlihim ...
Bakın şimdi buraya:Bakın şimdi buraya: Demin Âdem AS aklı istedi, iman da ona takıldı.Demin Âdem AS aklı istedi, iman da ona takıldı. Şimdi diyor ki:Şimdi diyor ki: "- İnsanlar hayır yaparlar ama,
"- İnsanlar hayır yaparlar ama,
akılları kadar sevap alırlar.”akılları kadar sevap alırlar.” İki kişi namaza durmuşlar,

İki kişi namaza durmuşlar,
ikisi de aynı Kur’an okuyor,ikisi de aynı Kur’an okuyor, ikisi de aynı namazı kılıyorlar;ikisi de aynı namazı kılıyorlar; fakat birinin sevabı çok üstün,fakat birinin sevabı çok üstün, birinin sevabı çok zayıf…birinin sevabı çok zayıf… Niçin? Akıllarına göre.Niçin? Akıllarına göre. Bunu da okuyalım;Bunu da okuyalım; RE. 238/3 En-nâsü racülâni ...

RE. 238/3 En-nâsü racülâni ...
Şimdi Peygamber SAV'in tembihine bakınız.Şimdi Peygamber SAV'in tembihine bakınız. RE. 238/3 En-nâsü ... “Bütün insanlarRE. 238/3 En-nâsü ... “Bütün insanlar ... racülâni ... iki kişiden ibarettir:... racülâni ... iki kişiden ibarettir: “Bütün insanlar iki kişiden ibarettir:“Bütün insanlar iki kişiden ibarettir: Birisi "Àlimün" öğrenmiş.

Birisi "Àlimün" öğrenmiş.
"ve müteallimün" ikincisi de öğrenen."ve müteallimün" ikincisi de öğrenen. İnsanlar şu iki kişiden ibarettir.

İnsanlar şu iki kişiden ibarettir.
Ya öğrenicidir, ya öğrenen.Ya öğrenicidir, ya öğrenen. Ya öğrenmiştir, ya öğreniyordur.Ya öğrenmiştir, ya öğreniyordur. Öğrenci değilsen,öğrenemişsen de arada kaldın. Arada kaldın.Öğrenci değilsen,öğrenemişsen de arada kaldın. Arada kaldın. Onun için:Onun için: RE. 238/3 En-nâsü racülâni: Àlimün ve müteallimün; ...

RE. 238/3 En-nâsü racülâni: Àlimün ve müteallimün; ...
Cenab-ı Peygamber insanları ikiye bölmüş.Cenab-ı Peygamber insanları ikiye bölmüş. ya âlimdir ya öğrenicidir;ya âlimdir ya öğrenicidir; ya öğrenmiş ya öğrenmeye çalışıyor.ya öğrenmiş ya öğrenmeye çalışıyor. Ondan gayrısına hayır yoktur demiş.Ondan gayrısına hayır yoktur demiş. RE. 238/3 ... ve lâ hayra fîmâ beynehümâ mine’n-nâsi.

RE. 238/3 ... ve lâ hayra fîmâ beynehümâ mine’n-nâsi.
arasında olan diğer insanların diğer iyi insanlardan ayırt et.arasında olan diğer insanların diğer iyi insanlardan ayırt et. Şunu da okuyacağım.Şunu da okuyacağım. RE. 238/4 En-nâsü sevâün ...

RE. 238/4 En-nâsü sevâün ...
İnsanlar müsavidir.İnsanlar müsavidir. RE. 238/4 ... keesnâni’l-muşti ...

RE. 238/4 ... keesnâni’l-muşti ...
Bu kelimeyi bundan belki 10 sene evvel mi, 15 sene evvel mi,Bu kelimeyi bundan belki 10 sene evvel mi, 15 sene evvel mi, İsmail Hakkı Efendi, bizim Fatih müftüsü diyanet reisi olmuştu.İsmail Hakkı Efendi, bizim Fatih müftüsü diyanet reisi olmuştu. O diyanet reisliği esnasındaO diyanet reisliği esnasında böyle bir yerde konuşma yapmış:böyle bir yerde konuşma yapmış: “ -İnsanlar taraların dişleri gibi müsavidir.” demiş.
“ -İnsanlar taraların dişleri gibi müsavidir.” demiş.
Bunu insanlar dillerine doladılar.

Bunu insanlar dillerine doladılar.
Bazı gazetecilerin de diline düştü :Bazı gazetecilerin de diline düştü : “ - Vay! nasıl laf bu?” dediler.
“ - Vay! nasıl laf bu?” dediler.
“ - Öyle mi olur, hiç insanlar bir olur mu?” dediler.
“ - Öyle mi olur, hiç insanlar bir olur mu?” dediler.
Canım, mahlûk Allah’ındır.

Canım, mahlûk Allah’ındır.
Allah'ın mahlukudur bu.Allah'ın mahlukudur bu. Allah'ın mahluku oldukan sonraAllah'ın mahluku oldukan sonra artık senin ben üstünüm ben bilginim demeye ne hakkın var.artık senin ben üstünüm ben bilginim demeye ne hakkın var. "En- Nas" Nâs denince bütün insanlar yani…"En- Nas" Nâs denince bütün insanlar yani… Yahudisi içinde çingenesi de içinde.Yahudisi içinde çingenesi de içinde. "En-Nas" bütün insanlar."En-Nas" bütün insanlar. RE. 238/4 ... sevâün ... birdir ya hu.

RE. 238/4 ... sevâün ... birdir ya hu.
RE. 238/4 ... keesnâni’l-muşti, ve innemâ yetefâdalûne ...

RE. 238/4 ... keesnâni’l-muşti, ve innemâ yetefâdalûne ...
Tarağın dişleri nasıl bir.Tarağın dişleri nasıl bir. Onun gibi bunlarda birdir.Onun gibi bunlarda birdir. RE. 238/4 ... ve innemâ yetefâdalûne bi’l-ibâdeti ...

RE. 238/4 ... ve innemâ yetefâdalûne bi’l-ibâdeti ...
Ancak iman ve ibadet ile ayrılır insanlar.Ancak iman ve ibadet ile ayrılır insanlar. Yoksa senin şununla bununlaYoksa senin şununla bununla üstünlük taslamaya hiç hakkın yoktur.üstünlük taslamaya hiç hakkın yoktur. Ancak "bi’l-ibâdeti"Ancak "bi’l-ibâdeti" RE. 238/4 ... ve lâ tashabenne ehaden

RE. 238/4 ... ve lâ tashabenne ehaden
lâ yerâ leke mine’l-fadli, misle mâ terâ lehû.lâ yerâ leke mine’l-fadli, misle mâ terâ lehû. Buradaki ifade bir şeydir... Selamı sabahı kestikçe...Buradaki ifade bir şeydir... Selamı sabahı kestikçe... birbirlerimize daima hüsn ü zan etmek mecburiyetindeyiz.birbirlerimize daima hüsn ü zan etmek mecburiyetindeyiz. Hüsn ü zan eder de birbirimize hürmet gösterirsek, hürmet gösterHüsn ü zan eder de birbirimize hürmet gösterirsek, hürmet göster “- Bunu seviyorum, hürmete şayandır bu adam!”
“- Bunu seviyorum, hürmete şayandır bu adam!”
diyerek hürmet ediyorsun.diyerek hürmet ediyorsun. Fakat o adam seni hiçe sayıyor.

Fakat o adam seni hiçe sayıyor.
“ - Bunun da kuru (tuzu) buna olacak ki?” diyor.
“ - Bunun da kuru (tuzu) buna olacak ki?” diyor.
"- Bu adamlar sohbet etmeyin" diyor.
"- Bu adamlar sohbet etmeyin" diyor.
Sohbet ettiğin adam

Sohbet ettiğin adam
senin kadr u kıymetini bilen bir adamsasenin kadr u kıymetini bilen bir adamsa onunla sohebt et.onunla sohebt et. Eğer senin kadr u kıymetini bilmiyor,Eğer senin kadr u kıymetini bilmiyor, sana kıymet vermiyorsa,sana kıymet vermiyorsa, o adamın dünya onun olsa, ona iltifat etme.o adamın dünya onun olsa, ona iltifat etme. Dünyada olsun iltifat. İltifat et.Dünyada olsun iltifat. İltifat et. Burada bir hadis daha var...Burada bir hadis daha var... RE. 238/5 En-nâihatü.

RE. 238/5 En-nâihatü.
Bu ölenler için ağlayanlar.Bu ölenler için ağlayanlar. Feryadı figan edenler üzerini başlarını yırtanlar.Feryadı figan edenler üzerini başlarını yırtanlar. RE. 238/5 ... İzâ lem tetüb mevtihâ ...

RE. 238/5 ... İzâ lem tetüb mevtihâ ...
tevbe edemediler, o haliyle ölüm geldi yakaladı kendilerini.tevbe edemediler, o haliyle ölüm geldi yakaladı kendilerini. RE. 238/5 ... tükàmü yevme’l-kıyâmeti ...

RE. 238/5 ... tükàmü yevme’l-kıyâmeti ...
Kıyamet gününde o hasrolunurlar.Kıyamet gününde o hasrolunurlar. RE. 238/5 ... ve aleyhâ sirbâlün min katırânin ...

RE. 238/5 ... ve aleyhâ sirbâlün min katırânin ...
Ona katran cehennemin katran demindenOna katran cehennemin katran deminden ateşlerinden bir gömlek giyecek.ateşlerinden bir gömlek giyecek. Senin bu dünyada ki feryad ü figanın cezası diye.Senin bu dünyada ki feryad ü figanın cezası diye. RE. 238/5 ... ve diraun cerabin ...

RE. 238/5 ... ve diraun cerabin ...
Bir de gömlek giydirilir ki yineBir de gömlek giydirilir ki yine kalkanların kalkancıların giydikleri zırhlarını giydikleri gibi,kalkanların kalkancıların giydikleri zırhlarını giydikleri gibi, insanların giydiği zırh gibiinsanların giydiği zırh gibi Bu uyuzların kaşındığı gibi kaşındırmak suretiyleBu uyuzların kaşındığı gibi kaşındırmak suretiyle onu rahatsız edecek böyle bir gömlek giydirecekler kionu rahatsız edecek böyle bir gömlek giydirecekler ki kaşına kaşına kendi kendini harab edecek.kaşına kaşına kendi kendini harab edecek. Ve öteki de yakmak suretiyle harab edecektir.Ve öteki de yakmak suretiyle harab edecektir. Sebebi ne ? Allah'ın takdirine razı olmadı.Sebebi ne ? Allah'ın takdirine razı olmadı. feryad ü figan ile ortalığı alt üst etti.feryad ü figan ile ortalığı alt üst etti. Onun cezası olaraktan daOnun cezası olaraktan da bu hal ona mukabele-i bi’l- misil olaraktan.bu hal ona mukabele-i bi’l- misil olaraktan. Tevbe etmediği takdirde ama…Tevbe etmediği takdirde ama… Tevbe ederse Allah dokunmuyorTevbe ederse Allah dokunmuyor Allah cümlemizi affetsin…

Allah cümlemizi affetsin…
Tevfikatı samedâniyyesine mazhar eylesin...Tevfikatı samedâniyyesine mazhar eylesin... Şu hayatı dünyada şu günlerimizin kıymetini bilerekten

Şu hayatı dünyada şu günlerimizin kıymetini bilerekten
onları ibâdât ü tâatlere harcamakonları ibâdât ü tâatlere harcamak nasib ü müyesser eylesin…nasib ü müyesser eylesin… Son nefeste de hüsn ü hatimelerle

Son nefeste de hüsn ü hatimelerle
Cenâb-ı Hakk’a kavuşmak nasip etsin…Cenâb-ı Hakk’a kavuşmak nasip etsin…
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2