Namaz Vakitleri

25 Cemâziye'l-Âhir 1446
26 Aralık 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:48
Yatsı
19:15
Detaylı Arama

Tüccarların Sorumluluğu (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Cemâziye'l-Âhir 1408 / 24.01.1988

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bazı üniversiteli kız kardeşler paltolarının altlarına pantolon giymektedirler. Bunun hükmü ve meşruiyeti hakkında bizi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Tüccarların Sorumluluğu (Sorular ve Cevaplar)

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Cemâziye'l-Âhir 1408 / 24.01.1988

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bazı üniversiteli kız kardeşler paltolarının altlarına pantolon giymektedirler. Bunun hükmü ve meşruiyeti hakkında bizi | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bazı üniversiteli kız kardeşler paltolarının altlarına pantolon giymektedirler.Bazı üniversiteli kız kardeşler paltolarının altlarına pantolon giymektedirler. Bunun hükmü ve meşruiyeti hakkında bizi aydınlatır mısınız? Bunun hükmü ve meşruiyeti hakkında bizi aydınlatır mısınız?

Mantonun, paltonun altına pantolon giymeleri iyidir. Mantonun, paltonun altına pantolon giymeleri iyidir. Ama bir şey olmadan pantolon giyerse o iyi olmuyor.Ama bir şey olmadan pantolon giyerse o iyi olmuyor. Mantonun, paltonun altına giymeleri tesettürlerini daha güzel sağladığı için Mantonun, paltonun altına giymeleri tesettürlerini daha güzel sağladığı için uygun ve muvafık bir şeydir.uygun ve muvafık bir şeydir. Peygamber Efendimiz; "Allah şalvar giyenlere lütfeylesin, rahmet eylesin." diye dua etmiş.Peygamber Efendimiz; "Allah şalvar giyenlere lütfeylesin, rahmet eylesin." diye dua etmiş. O zaman böyle giyimli pantolon giyilmeyip insanlar peştamal gibi sarındığından;O zaman böyle giyimli pantolon giyilmeyip insanlar peştamal gibi sarındığından; terzi dikiş az olduğundan, öyle gezdiklerinden içlerinde bu işi sağlayıp daterzi dikiş az olduğundan, öyle gezdiklerinden içlerinde bu işi sağlayıp da biçilmiş don giyebilenini dua ile takviye eylemiş.biçilmiş don giyebilenini dua ile takviye eylemiş. Demek ki bizde iyi korunmayı sağlayacak böyle bir şeyi giyersek uygun olur.Demek ki bizde iyi korunmayı sağlayacak böyle bir şeyi giyersek uygun olur. Çünkü onu giymediği zaman Allah saklasın ayağı kaysa eteği açılsaÇünkü onu giymediği zaman Allah saklasın ayağı kaysa eteği açılsa o zaman görünmeyecek yerleri görünebileceğinden pantolon giyse daha iyidir.o zaman görünmeyecek yerleri görünebileceğinden pantolon giyse daha iyidir. Müsterih olarak rahat rahat giysinler. Ama üstüne bir bluz giyiyor, daracık. Müsterih olarak rahat rahat giysinler. Ama üstüne bir bluz giyiyor, daracık. Göğüs meydanda, kalça meydanda, bel meydanda.Göğüs meydanda, kalça meydanda, bel meydanda. Altına da bir pantolon giyiyor; patlıcan gibi her tarafı sımsıkı.Altına da bir pantolon giyiyor; patlıcan gibi her tarafı sımsıkı. Veyahut biber gibi. O zaman olmuyor. Neden olmuyor? Veyahut biber gibi. O zaman olmuyor.

Neden olmuyor?

Kalın kumaş da olsa olmaz; vücudunun hatları belli olduğu için olmuyor. Kalın kumaş da olsa olmaz; vücudunun hatları belli olduğu için olmuyor. Üstüne etek giyildiğinde olur. Üstüne etek giyildiğinde olur.

Saç uzatmanın dinimizde hükmü nedir? Saç uzatmanın dinimizde hükmü nedir? Bir rivayete göre uzun saç sünnetmiş; bu doğru mu?Bir rivayete göre uzun saç sünnetmiş; bu doğru mu? Saçın uzunluğu en çok ne kadar olmalı? Saçın uzunluğu en çok ne kadar olmalı?

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri saçını bazı kereler uzatırdı.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri saçını bazı kereler uzatırdı. Kulakları hizasına kadar uzadığı olurdu. Saç uzun olabiliyor.Kulakları hizasına kadar uzadığı olurdu. Saç uzun olabiliyor. Bazen de usturayla kestirirdi. İkisi de mümkün.Bazen de usturayla kestirirdi. İkisi de mümkün. Temizlik bakımından kestirmek, üşümemek bakımından uzatmak olabilir.Temizlik bakımından kestirmek, üşümemek bakımından uzatmak olabilir. Eskiden Acemlere benzer şekilde saçlarını tepelerinde bırakırlarmış, etrafını usturalarlarmış.Eskiden Acemlere benzer şekilde saçlarını tepelerinde bırakırlarmış, etrafını usturalarlarmış. Böyle öbek öbek, bölüm bölüm. Peygamber Efendimiz onu yasaklamış. Böyle öbek öbek, bölüm bölüm. Peygamber Efendimiz onu yasaklamış. Ya kesecek ya bırakacak. Yarısını kesip yarısını bırakmak tarzına razı olmamış. Ya kesecek ya bırakacak. Yarısını kesip yarısını bırakmak tarzına razı olmamış. Uzun saç olabilir. Çok fazla uzun olmayacak.Uzun saç olabilir. Çok fazla uzun olmayacak. Avrupa da gördüm. Bizim kardeşlerimizden birisinin çocuğu;Avrupa da gördüm. Bizim kardeşlerimizden birisinin çocuğu; arkadan kız sanacak kadar saçını uzatmış. arkadan kız sanacak kadar saçını uzatmış. Olmaz! Bizim dinimizde erkeklerin kızlara benzemesi, kızların erkeklere benzemesi çok kötüdür,Olmaz! Bizim dinimizde erkeklerin kızlara benzemesi, kızların erkeklere benzemesi çok kötüdür, yasaktır ve "Allah lanet eder." diye hadîs-i şerîflerde geçiyor. yasaktır ve "Allah lanet eder." diye hadîs-i şerîflerde geçiyor. Mesela ondan dolayı sakalını bıyığını tıraş etmek uygun olmuyor. Mesela ondan dolayı sakalını bıyığını tıraş etmek uygun olmuyor. Çünkü o zaman yüzü kıza benziyor. Kızın da erkeklere benzeyecek bir tavırda olması uygun olmuyor.Çünkü o zaman yüzü kıza benziyor. Kızın da erkeklere benzeyecek bir tavırda olması uygun olmuyor. Tesettüre dikkat etmesi, farkı ortaya koyması lazım.Tesettüre dikkat etmesi, farkı ortaya koyması lazım. Saçın aşırı uzun olmaması lazım geliyor. Kulak hizası kadar olabilir. Kesilme tarzı da olabilir. Saçın aşırı uzun olmaması lazım geliyor. Kulak hizası kadar olabilir. Kesilme tarzı da olabilir.

Hocam, münafıklara "sayın, beyefendi, hanımefendi" demek bir sakınca teşkil eder mi? Hocam, münafıklara "sayın, beyefendi, hanımefendi" demek bir sakınca teşkil eder mi? Ağzımızda dolgu kaplamanın abdestimize bir zararı var mıdır? Ağzımızda dolgu kaplamanın abdestimize bir zararı var mıdır?

Münafıklara seyyit, efendi vesaire denmeyeceği hadîs-i şerîfte geçiyor.Münafıklara seyyit, efendi vesaire denmeyeceği hadîs-i şerîfte geçiyor. Ama bugün çevremizde bir çok insan var, ne olduğunu bilmiyoruz. Ama bugün çevremizde bir çok insan var, ne olduğunu bilmiyoruz. Hüsn ü zan ederiz, kibarca davranırız.Hüsn ü zan ederiz, kibarca davranırız. Kötü hâli alenen bilinen kimseye iltifat etmemek gerektiği hadîs-i şerîften anlaşıldığından Kötü hâli alenen bilinen kimseye iltifat etmemek gerektiği hadîs-i şerîften anlaşıldığından hatta ona kusurunu söyleyip de vazgeçmesini sağlamak gerektiğinden olmaz.hatta ona kusurunu söyleyip de vazgeçmesini sağlamak gerektiğinden olmaz. Ama bilmediği kimseye insanın hüsn ü zan etmesi uygun olur. Ama bilmediği kimseye insanın hüsn ü zan etmesi uygun olur. "Belki benim bilmediğim gizli, güzel huyları vardır, ibadetleri vardır; "Belki benim bilmediğim gizli, güzel huyları vardır, ibadetleri vardır; ben geceleyin yanında değilim ki. Belki gece uyumamış, nice ibadetler etmiştir." diyeben geceleyin yanında değilim ki. Belki gece uyumamış, nice ibadetler etmiştir." diye hüsn ü zan etmek iyi. hüsn ü zan etmek iyi. Aşikâre kötü bir hâlini görmedikçe insanları iyi sanmak, iyi farz etmek uygun olur. Aşikâre kötü bir hâlini görmedikçe insanları iyi sanmak, iyi farz etmek uygun olur.

Ağızda dolgu ve kaplama abdeste zarar vermez. Ağızda dolgu ve kaplama abdeste zarar vermez. Bizim mezhebimizde, Hanefî mezhebinde de zarar vermez. Bizim mezhebimizde, Hanefî mezhebinde de zarar vermez. O bakımdan diş tamiri, tedavisi yapılabilir. O bakımdan diş tamiri, tedavisi yapılabilir. Sahabe-i kiramdan dişlerini altın kaplatanlar oluyordu, mahsuru yoktur; Sahabe-i kiramdan dişlerini altın kaplatanlar oluyordu, mahsuru yoktur; o zaman abdest almak da gerekmiyor. o zaman abdest almak da gerekmiyor.

Rabıtadan sonra gözü açık şekilde zikir yapmanın mahzuru var mı? Rabıtadan sonra gözü açık şekilde zikir yapmanın mahzuru var mı?

Yoktur. Dolaşarak ders yapılabilir mi? Yoktur.

Dolaşarak ders yapılabilir mi?

Durumuna göre; acelesi olduğu zaman, başka bir vakit yapamayacağı zaman Durumuna göre; acelesi olduğu zaman, başka bir vakit yapamayacağı zaman her halükârda zikir yapılabileceğini Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor. her halükârda zikir yapılabileceğini Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor. Ayakta, otururken, yatarken zikir olabilir, müsaade vardır, geniştir.Ayakta, otururken, yatarken zikir olabilir, müsaade vardır, geniştir. Ama şöyle bir serbest zamanı olsa, kıbleye dönüp otursa,Ama şöyle bir serbest zamanı olsa, kıbleye dönüp otursa, usulüyle tam yapsa feyzi daha çok olur; hepsinden sevap alır. usulüyle tam yapsa feyzi daha çok olur; hepsinden sevap alır.

Bir hadîs-i şerifte; "Yeryüzünde 'Allah' diyen bir kişi bulundukça kıyamet kopmaz." deniliyor. Bir hadîs-i şerifte; "Yeryüzünde 'Allah' diyen bir kişi bulundukça kıyamet kopmaz." deniliyor. Başka hadîs-i şerîflerde de kıyamete kadar hak yol üzere bulunan bir zümrenin Başka hadîs-i şerîflerde de kıyamete kadar hak yol üzere bulunan bir zümrenin mevcut olacağı bildiriliyor; bu nasıldır? mevcut olacağı bildiriliyor; bu nasıldır?

Allahu Teâlâ hazretleri, hükmü dünyanın umumi hâline göre verir.Allahu Teâlâ hazretleri, hükmü dünyanın umumi hâline göre verir. Ve iyi kulların canını en sonunda alır.Ve iyi kulların canını en sonunda alır. Hakikaten "Allah" diyen hiç insan kalmaz.Hakikaten "Allah" diyen hiç insan kalmaz. Ama o an gelinceye kadar Allah'ın yine dünya üzerinde hakkı tutan, hakkı destekleyen, Ama o an gelinceye kadar Allah'ın yine dünya üzerinde hakkı tutan, hakkı destekleyen, hak yolda feragatle çalışan has kulları daima mevcut olacak.hak yolda feragatle çalışan has kulları daima mevcut olacak. Her devirde mevcut olacak. Bir erkek ailesine cemaatle nafile namaz kıldırabilir mi? Her devirde mevcut olacak.

Bir erkek ailesine cemaatle nafile namaz kıldırabilir mi?

Kıldırabilir. Mesela tesbih namazı kıldırabilir. Kıldırabilir. Mesela tesbih namazı kıldırabilir.

Hocam bize metot tarif edin, Arapça'yı öğrenelim. Hocam bize metot tarif edin, Arapça'yı öğrenelim.

O metodu ben zihnimde saklıyorum, mecmualarda neşredeceğim. O metodu ben zihnimde saklıyorum, mecmualarda neşredeceğim. İnşaallah hepiniz kolayca okuyacaksınız ve Arapça'yı öğreneceksiniz.İnşaallah hepiniz kolayca okuyacaksınız ve Arapça'yı öğreneceksiniz. Söylersem başkası kapar. Ben de başkasına kaptırmak istemiyorum. Söylersem başkası kapar. Ben de başkasına kaptırmak istemiyorum.

Kaplama dişin Hanefî Mezhebine göre gusüldeki hükmü nedir? Kaplama dişin Hanefî Mezhebine göre gusüldeki hükmü nedir?

Mahzuru yoktur. Gusüle mâni olmaz. Yapılabilir. Mahzuru yoktur. Gusüle mâni olmaz. Yapılabilir.

Diğer mezheplerden yardım almak gerekirse bu nasıl olmalıdır? Diğer mezheplerden yardım almak gerekirse bu nasıl olmalıdır?

Başka mezhepten yardım almaya lüzum yoktur.Başka mezhepten yardım almaya lüzum yoktur. Bir iş zorlaştığı zaman zaten insanın kendi mezhebinde müsaade tarafı açılır; Bir iş zorlaştığı zaman zaten insanın kendi mezhebinde müsaade tarafı açılır; başka mezhebe müracaat etmeye lüzum kalmaz. başka mezhebe müracaat etmeye lüzum kalmaz.

Semtimizde bulunan şuurlanmamış bazı gençleri kendi safımıza çekmek içinSemtimizde bulunan şuurlanmamış bazı gençleri kendi safımıza çekmek için iyi bir niyetle bir kulüp açıp buraya satranç takımları,iyi bir niyetle bir kulüp açıp buraya satranç takımları, bilardo gibi onları köşe başlarından çekecek oyunlar koymayı düşünüyoruz. bilardo gibi onları köşe başlarından çekecek oyunlar koymayı düşünüyoruz. Bu yaptığımız iş caiz midir? Satranç ve bilardo hakkında dinimiz ne buyurmaktadır? Bu yaptığımız iş caiz midir? Satranç ve bilardo hakkında dinimiz ne buyurmaktadır?

Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîflerde yasaklamıştır. Peygamber Efendimiz hadîs-i şerîflerde yasaklamıştır. Böyle bir şey yapmak uygun olmaz diye hadîs-i şerîfte geçer.Böyle bir şey yapmak uygun olmaz diye hadîs-i şerîfte geçer. "Satranç oynamak" diye tasrih edilmiş, açıkça beyan edilmiştir ki uygun değildir. "Satranç oynamak" diye tasrih edilmiş, açıkça beyan edilmiştir ki uygun değildir. Çekecekse oraya mesela bir bilgisayar koyupÇekecekse oraya mesela bir bilgisayar koyup "Bilgisayar eğitimi yapıyorum veya lisan eğitimi yapıyorum veya başka şey yapıyorum." diye "Bilgisayar eğitimi yapıyorum veya lisan eğitimi yapıyorum veya başka şey yapıyorum." diye başka bir şeyle çeksin. başka bir şeyle çeksin. Öteki insanları çekmek için doğru olmayan bir şeyi oraya koyup da dinimizden taviz vermesi olmaz. Öteki insanları çekmek için doğru olmayan bir şeyi oraya koyup da dinimizden taviz vermesi olmaz.

"Cuma günleri tırnak kesmek, fakirliğe dalâlettir." diyorlar, doğru mudur? "Cuma günleri tırnak kesmek, fakirliğe dalâlettir." diyorlar, doğru mudur? Bilgi verir misiniz? Kolonya kullanmak caiz midir? Bilgi verir misiniz? Kolonya kullanmak caiz midir? Misafire kolonya dökmekte bir vebal var mıdır? Misafire kolonya dökmekte bir vebal var mıdır?

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali Efendimiz'e hitabında; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem Hz. Ali Efendimiz'e hitabında; perşembe gününden cuma temizlikleri hazırlıklarını yapmayı;perşembe gününden cuma temizlikleri hazırlıklarını yapmayı; mümkünse tırnağı kesmeyi, kılları izale etmeyi, gusül abdestini demümkünse tırnağı kesmeyi, kılları izale etmeyi, gusül abdestini de Cuma günü almayı tavsiye etmiştir. Normal şekil bu.Cuma günü almayı tavsiye etmiştir. Normal şekil bu. Ama bir insan herhangi bir şekilde cuma gününe erişti.Ama bir insan herhangi bir şekilde cuma gününe erişti. Perşembeden kesemedi; yolcuydu, tırnağı yoktu.Perşembeden kesemedi; yolcuydu, tırnağı yoktu. Cuma gününe geldi, tırnakları kocaman. Cuma günü kesmek de doğru değil.Cuma gününe geldi, tırnakları kocaman. Cuma günü kesmek de doğru değil. Şimdi ben ne yapacağım? Camiye kazma gibi tırnakla mı gidecek? Gitmeyecek.Şimdi ben ne yapacağım? Camiye kazma gibi tırnakla mı gidecek? Gitmeyecek. Cuma günü de kesebilir, bir mahzuru yoktur. Cuma günü de kesebilir, bir mahzuru yoktur.

Temizliktir, mahzuru yoktur. Normal şartlar altında; "Hangi gün keseyim?" derseTemizliktir, mahzuru yoktur. Normal şartlar altında; "Hangi gün keseyim?" derse cumadan evvelki bir günde keser.cumadan evvelki bir günde keser. Ama herhangi bir şekilde cumaya kalmışsa mahzuru yoktur; birisi bu.Ama herhangi bir şekilde cumaya kalmışsa mahzuru yoktur; birisi bu. Misafire kolonya hakkında ihtilaf vardır. Misafire kolonya hakkında ihtilaf vardır. Kolonyanın içinde alkol olduğu içinKolonyanın içinde alkol olduğu için "O alkol necistir." diyen alimlere göre kullanmak ihtiyata uygun olmuyor. "O alkol necistir." diyen alimlere göre kullanmak ihtiyata uygun olmuyor. Necaset sürülmüş oluyor, necislik elbiseye geçmiş oluyor.Necaset sürülmüş oluyor, necislik elbiseye geçmiş oluyor. Fakat caizdir; çünkü doğrudan doğruya alkolün, içkinin, hamr'ın kendisi değildir. Fakat caizdir; çünkü doğrudan doğruya alkolün, içkinin, hamr'ın kendisi değildir. Hamr'da da bulunan bir kimyevî maddedir.Hamr'da da bulunan bir kimyevî maddedir. "Bizzat kendisi olmadığından ve başka bir maksatla kullanılan "Bizzat kendisi olmadığından ve başka bir maksatla kullanılan ve içilmeyen bir şey olduğundan uygundur, mahzuru yoktur." diyen de vardır.ve içilmeyen bir şey olduğundan uygundur, mahzuru yoktur." diyen de vardır. Onlara göre kullanılabiliyor, misafire de ikram edilebiliyor. Onlara göre kullanılabiliyor, misafire de ikram edilebiliyor. İnsan ihtiyaten, mümkünse kullanmaz. Esans şişelerinden ikram eder, gül yağı ikram eder. İnsan ihtiyaten, mümkünse kullanmaz. Esans şişelerinden ikram eder, gül yağı ikram eder. Ama madem böyle bir müsaade vardır gibi bir ruhsat tarafı da oluyor. Ama madem böyle bir müsaade vardır gibi bir ruhsat tarafı da oluyor. Kullananları da pek aşırı suçlamamak lazım. İhtiyata uygun olan mümkünse kullanmamaktır.Kullananları da pek aşırı suçlamamak lazım. İhtiyata uygun olan mümkünse kullanmamaktır. Diyanet İşleri'nde sorulduğu zaman "Kullanılabilir." diye fetva vermiş Diyanet İşleri'nde sorulduğu zaman "Kullanılabilir." diye fetva vermiş ama ihtiyaten, takvâ cihetiyle kullanılmasa daha iyi olur. ama ihtiyaten, takvâ cihetiyle kullanılmasa daha iyi olur.

Tatilde köyümüze gittiğimiz zaman neler yapmamızı tavsiye edersiniz? Tatilde köyümüze gittiğimiz zaman neler yapmamızı tavsiye edersiniz?

İki çeşit çalışma yaparsınız. Bir; tatil zamanınız olduğu için zamanınızı dini bilgileri öğrenmekle,İki çeşit çalışma yaparsınız. Bir; tatil zamanınız olduğu için zamanınızı dini bilgileri öğrenmekle, ibadet yapmakla değerlendirirsiniz.ibadet yapmakla değerlendirirsiniz. İkincisi; şehirden köye gitmiş bir münevver kimse olmanız dolayısıyla İkincisi; şehirden köye gitmiş bir münevver kimse olmanız dolayısıyla oradaki insanlara faydalı olmaya çalışırsınız. oradaki insanlara faydalı olmaya çalışırsınız. Kur'ân-ı Kerîm'den; bir meal kitabından, bir tefsir kitabından bir iki âyeti kerîme okuyup Kur'ân-ı Kerîm'den; bir meal kitabından, bir tefsir kitabından bir iki âyeti kerîme okuyup hadîs-i şerîflerden birkaç tane tatlı tatlı anlatmak suretiyle hadîs-i şerîflerden birkaç tane tatlı tatlı anlatmak suretiyle muhtelif toplantı yerlerinde dinimizin emirlerini öğretebilirsiniz.muhtelif toplantı yerlerinde dinimizin emirlerini öğretebilirsiniz. Evinizde toplantılar yapabilirsiniz. Arkadaşları çağırırsınız. Evinizde toplantılar yapabilirsiniz. Arkadaşları çağırırsınız. Belli kitapları okumak, onların sorularını cevaplandırmak tarzında iyi olur. Belli kitapları okumak, onların sorularını cevaplandırmak tarzında iyi olur. Bir, şahsi gelişmeniz için hizmet; bir de köylünüzün faydalanacağı hizmetler yapmanız uygun olur. Bir, şahsi gelişmeniz için hizmet; bir de köylünüzün faydalanacağı hizmetler yapmanız uygun olur.

Hocam, Veysel Karânî hazretleri, çok istemesine rağmen, Hocam, Veysel Karânî hazretleri, çok istemesine rağmen, Peygamber Efendimiz'in aşkıyla yanmasına rağmen Peygamber Efendimiz'in aşkıyla yanmasına rağmen Peygamber Efendimiz'i dünya gözüyle göremedi. Peygamber Efendimiz'i dünya gözüyle göremedi. Peygamber Efendimiz'i görüp onun sohbetine katılan zâtlara "sahabi" diyoruz.Peygamber Efendimiz'i görüp onun sohbetine katılan zâtlara "sahabi" diyoruz. Veysel Karânî hazretlerine Peygamber Efendimiz'i dünya gözüyle görmek nasip olmadığı için Veysel Karânî hazretlerine Peygamber Efendimiz'i dünya gözüyle görmek nasip olmadığı için ona "tâbiîn" diyebilir miyiz? Söylemekte bir mahzur var mıdır? ona "tâbiîn" diyebilir miyiz? Söylemekte bir mahzur var mıdır?

Zaten kendisi tâbiînden. Söylemekte mahzur yok. Zaten kendisi tâbiînden. Söylemekte mahzur yok. Tâbiînden. Peygamber Efendimiz'i bizzat dünyadayken hayattayken görmemiş olan, Tâbiînden. Peygamber Efendimiz'i bizzat dünyadayken hayattayken görmemiş olan, sahabeye yetişmiş olan kimselere "tâbiîn" diyoruz. sahabeye yetişmiş olan kimselere "tâbiîn" diyoruz. Onlara yetişmiş kimselere de "tebe-i tâbiîn" diyoruz. Onlara yetişmiş kimselere de "tebe-i tâbiîn" diyoruz. O bakımdan "Veysel Karânî hazretleri tâbiîndendir." demekte bir mahzur yoktur; doğru. O bakımdan "Veysel Karânî hazretleri tâbiîndendir." demekte bir mahzur yoktur; doğru.

Süper emekli olmanın mahzuru var mı? Süper emekli olmanın mahzuru var mı?

Süper emekliliği arkadaşlarımıza sorduk. İncelediler, baktılar, mahzurlu gördüler. Süper emekliliği arkadaşlarımıza sorduk. İncelediler, baktılar, mahzurlu gördüler. Şu anda tam olarak detayını anlatamayacağım.Şu anda tam olarak detayını anlatamayacağım. Süper emekliliğin ahkâmı nedir; pek iyi bilmiyorum. Süper emekliliğin ahkâmı nedir; pek iyi bilmiyorum.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2