Namaz Vakitleri

14 Zilka'de 1445
22 Mayıs 2024
İmsak
03:44
Güneş
05:34
Öğle
13:06
İkindi
17:03
Akşam
20:28
Yatsı
22:10
Detaylı Arama

Uzletin Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

10 Cemâziye'l-Âhir 1416 / 03.11.1995
AKRA- Avusturya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh

Cumanız mübarek olsun.Cumanız mübarek olsun. Allah sizi dünyanın ve âhiretin her türlü mutluluklarına lütfuyla keremiyle erdirsin. Allah sizi dünyanın ve âhiretin her türlü mutluluklarına lütfuyla keremiyle erdirsin.

Size -Avusturya'nın bir kasabasından- uzlet üzerine bir konuşma yapmak istiyorum. Size -Avusturya'nın bir kasabasından- uzlet üzerine bir konuşma yapmak istiyorum.

Uzlet, duyduğunuz, bildiğiniz bir kelimedir, bir kavramdır.Uzlet, duyduğunuz, bildiğiniz bir kelimedir, bir kavramdır. Azele kökünden, azletmek veya uzlet etmek diye iki mastarını bilirsiniz.Azele kökünden, azletmek veya uzlet etmek diye iki mastarını bilirsiniz. Azletmek, bir yüksek memuru görevinden ayırmak demek oluyor. Azletmek, bir yüksek memuru görevinden ayırmak demek oluyor. "Padişah hazretleri sadrazamı makamından azleyledi." diyoruz, ayırdı demek."Padişah hazretleri sadrazamı makamından azleyledi." diyoruz, ayırdı demek. "Kişi uzlet etti." diyoruz, kendisini insanlardan ayırdı, bir kenara çekildi demek oluyor."Kişi uzlet etti." diyoruz, kendisini insanlardan ayırdı, bir kenara çekildi demek oluyor. Bir de hadîs-i şerîfte daha güzel bir mânası var. Bir de hadîs-i şerîfte daha güzel bir mânası var.

Hocamız rahmetullâhi aleyh, cennet-mekân Mehmed Zahid Koktu da dervişler itikâfa girerkenHocamız rahmetullâhi aleyh, cennet-mekân Mehmed Zahid Koktu da dervişler itikâfa girerken "Niyette şöyle niyet edin:" derdi, "Ben şuraya kendimi kapatayım da insanlara zararım olmasın, "Niyette şöyle niyet edin:" derdi, "Ben şuraya kendimi kapatayım da insanlara zararım olmasın, şerrimi, zararımı insanlardan çekmiş, almış olayım. şerrimi, zararımı insanlardan çekmiş, almış olayım. Zararım dokunmaması için bir kenara çekiliyorum." diye. Zararım dokunmaması için bir kenara çekiliyorum." diye.

Tabi bu tevazu oluyor.Tabi bu tevazu oluyor. Hani "Ben gireceğim de kemalât-ı ahlâkiyeye,Hani "Ben gireceğim de kemalât-ı ahlâkiyeye, mâneviyeye sahip olacağım da evliyâ olacağım." diyerek girmek başka,mâneviyeye sahip olacağım da evliyâ olacağım." diyerek girmek başka, bir de; "Ben âciz, nâçiz kul bir kenara çekileyim de başka insanlara zararım olmasın." diye girmek,bir de; "Ben âciz, nâçiz kul bir kenara çekileyim de başka insanlara zararım olmasın." diye girmek, tevazu dediğimiz şeye daha uygun olduğundan böyle niyet ettirir, itikâfa öyle alırdı.tevazu dediğimiz şeye daha uygun olduğundan böyle niyet ettirir, itikâfa öyle alırdı. O da bir mâna tabi.O da bir mâna tabi. Uzlet kendisini insanlardan çekmek veya kendisinin insanlara zararı dokunmasın diye,Uzlet kendisini insanlardan çekmek veya kendisinin insanlara zararı dokunmasın diye, öteki insanlara zarar vermemek için bir kenara çekilmek. öteki insanlara zarar vermemek için bir kenara çekilmek.

Uzlet İhyâu ulûm gibi büyük tasavvufî eserlerde bir bölüm olarak anlatılan geniş bir konudur.Uzlet İhyâu ulûm gibi büyük tasavvufî eserlerde bir bölüm olarak anlatılan geniş bir konudur. Esas itibariyle İslâm cemiyet dinidir, cemaat dinidir; topluluğa önem verir. Esas itibariyle İslâm cemiyet dinidir, cemaat dinidir; topluluğa önem verir. İnsanların bir arada oturmasına, konuşmasına, bilişmesine, tanışmasına, dost olmasına,İnsanların bir arada oturmasına, konuşmasına, bilişmesine, tanışmasına, dost olmasına, beraber çalışmasına çok büyük önem verir.beraber çalışmasına çok büyük önem verir. İslâm dini, topluluğu koruyucu her türlü güzel emirlere, kanunlara sahip bulunuyor.İslâm dini, topluluğu koruyucu her türlü güzel emirlere, kanunlara sahip bulunuyor. Bu bakımdan "İslâm'ın en büyük özelliklerinden birisi,Bu bakımdan "İslâm'ın en büyük özelliklerinden birisi, sosyal yönü çok kuvvetli olan bir din olmasıdır." diyebiliriz.sosyal yönü çok kuvvetli olan bir din olmasıdır." diyebiliriz. Fakat bunun yanında yine uzlet denilen bir mesele de mevcut. Fakat bunun yanında yine uzlet denilen bir mesele de mevcut.

Hatta "Bu nereden, nasıl oluyor?" diye şöyle bir düşünecek olursak…Hatta "Bu nereden, nasıl oluyor?" diye şöyle bir düşünecek olursak… Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu uzlet denilen hâliPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bu uzlet denilen hâli bir müddet kendisi kendi isteğiyle yaşamış.bir müddet kendisi kendi isteğiyle yaşamış. Hatta tarih kitaplarında, sîret kitaplarında, Peygamber Efendimiz'in hayatını anlatan kitaplarda,Hatta tarih kitaplarında, sîret kitaplarında, Peygamber Efendimiz'in hayatını anlatan kitaplarda, "Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e peygamberlikten önce uzlet sevdirildi." buyuruluyor."Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem'e peygamberlikten önce uzlet sevdirildi." buyuruluyor. Demek ki cân u gönülden yalnız kalmayı istemeye başlamış.Demek ki cân u gönülden yalnız kalmayı istemeye başlamış. Onun için de biliyorsunuz, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hira mağarasına çekilirdi. Onun için de biliyorsunuz, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz Hira mağarasına çekilirdi.

Hacca gidenler, bir kısmı Hira dağını görmüşlerdir.Hacca gidenler, bir kısmı Hira dağını görmüşlerdir. Hira dağı Mekke-i Mükerreme ile Mina'ya giden yol üzerinde, Mina'ya doğru giderkenHira dağı Mekke-i Mükerreme ile Mina'ya giden yol üzerinde, Mina'ya doğru giderken solda kalan, ovanın ortasında tek bir dağdır. Ama çok sivri bir dağdır.solda kalan, ovanın ortasında tek bir dağdır. Ama çok sivri bir dağdır. Tepesi, ben arkadaşlarla konuşurken "mevlevî külahı gibi" derdim.Tepesi, ben arkadaşlarla konuşurken "mevlevî külahı gibi" derdim. Hakikaten ortadan birden sipsivri yükselen bir dağ.Hakikaten ortadan birden sipsivri yükselen bir dağ. İnsanın gücüne, kuvvetine göre 45 dakikada, 1 saatte, 1,5 saatte tırmanılabiliyor.İnsanın gücüne, kuvvetine göre 45 dakikada, 1 saatte, 1,5 saatte tırmanılabiliyor. Çok yalçın bir kayalık dağ.Çok yalçın bir kayalık dağ. Ta yukarısına çıktığınız zaman Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'inTa yukarısına çıktığınız zaman Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in uzlet eylediği mağarayı görebiliyorsunuz. Çok nefis bir yer.uzlet eylediği mağarayı görebiliyorsunuz. Çok nefis bir yer. Böyle bir kayanın yarığı içeriye doğru gittikçe incelerek gidiyor. Böyle bir kayanın yarığı içeriye doğru gittikçe incelerek gidiyor. Oraya oturduğunuz zaman kıbleye doğru, yarığın öbür tarafınaOraya oturduğunuz zaman kıbleye doğru, yarığın öbür tarafına insanın ulaşması mümkün değil çünkü gittikçe daralarak gidiyor. insanın ulaşması mümkün değil çünkü gittikçe daralarak gidiyor. Fakat oradan bu tarafa air conditioner gibi çok güzel, püfür püfür hava geliyor.Fakat oradan bu tarafa air conditioner gibi çok güzel, püfür püfür hava geliyor. Çevrenin iklimi sıcak olmasına rağmen oradan çok serin, güzel bir hava geliyor.Çevrenin iklimi sıcak olmasına rağmen oradan çok serin, güzel bir hava geliyor. Çok tatlı, güzel bir mekân. Çok tatlı, güzel bir mekân.

İnsanların oraya gelmesi çok zor. Sıradan insanların "şuraya uğrayayım" demesi mümkün değil.İnsanların oraya gelmesi çok zor. Sıradan insanların "şuraya uğrayayım" demesi mümkün değil. Çok yalçın olduğu, bayağı bir zahmet çekerek çıkıldığı içinÇok yalçın olduğu, bayağı bir zahmet çekerek çıkıldığı için Peygamber Efendimiz orayı seçmiş ki yani kimse kendisini gelip dePeygamber Efendimiz orayı seçmiş ki yani kimse kendisini gelip de "Ne yapıyorsun burada? Nasılsın, iyi misin?" diye huzurunu bozacak bir durum bahis konusu değil."Ne yapıyorsun burada? Nasılsın, iyi misin?" diye huzurunu bozacak bir durum bahis konusu değil. Hatice validemiz radıyallahu teâlâ anhâ bazen ona yemek götürürmüş,Hatice validemiz radıyallahu teâlâ anhâ bazen ona yemek götürürmüş, bazen kendisi gelir yemeği alır götürürmüş. Günlerce yalnız başına o mağarada kalırmış. bazen kendisi gelir yemeği alır götürürmüş. Günlerce yalnız başına o mağarada kalırmış.

Mağaranın sol tarafında yere yatay olarak konulmuş gibi olan güzel bir taş var.Mağaranın sol tarafında yere yatay olarak konulmuş gibi olan güzel bir taş var. Büyücek de bir taş; aşağı yukarı 2 metre eninde, 3-3,5 metre boyunda gibi. Büyücek de bir taş; aşağı yukarı 2 metre eninde, 3-3,5 metre boyunda gibi. O kadar düz konulmuş, o kadar muntazam konulmuş ki orada bir kayayı böyle koymakO kadar düz konulmuş, o kadar muntazam konulmuş ki orada bir kayayı böyle koymak beşerin işi değil, Allah nasip etmiş, öyle yaratmış, öyle eylemiş. beşerin işi değil, Allah nasip etmiş, öyle yaratmış, öyle eylemiş. Orada durduğunuz zaman bütün o ayağınızın altında bir de Harem-i Şerif görülüyordu benim çıktığım zaman.Orada durduğunuz zaman bütün o ayağınızın altında bir de Harem-i Şerif görülüyordu benim çıktığım zaman. Şimdi yüksek binalar yapıldı, belki görülmez ama Kâbe-i Müşerrefe'nin olduğu yerŞimdi yüksek binalar yapıldı, belki görülmez ama Kâbe-i Müşerrefe'nin olduğu yer oradan direkt baktığınız zaman görünüyordu. Çok şahane güzel bir yer.oradan direkt baktığınız zaman görünüyordu. Çok şahane güzel bir yer. Manzarası tariflere sığmaz. Bir geminin en üst, en ön tarafı gibi, her taraf ayağının altında. Manzarası tariflere sığmaz. Bir geminin en üst, en ön tarafı gibi, her taraf ayağının altında.

Efendimiz oraya gidip, orada günlerce yalnız kalıp o yıldızlı, pırıl pırıl, berrakEfendimiz oraya gidip, orada günlerce yalnız kalıp o yıldızlı, pırıl pırıl, berrak Hicaz seması altında ne güzel geceler geçirmiştir, insan anlayabiliyor.Hicaz seması altında ne güzel geceler geçirmiştir, insan anlayabiliyor. Onun öyle Hira mağarasına gitmesini gören kavmi, Kureyş, Mekke ahalisi demişler ki; Onun öyle Hira mağarasına gitmesini gören kavmi, Kureyş, Mekke ahalisi demişler ki;

Aşıka Muhammedün rabbehû. "Muhammed Rabbine âşık oldu, ondan yapıyor bunu." Aşıka Muhammedün rabbehû.

"Muhammed Rabbine âşık oldu, ondan yapıyor bunu."

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in Allahu Teâlâ hazretlerine karşı bağlılığı,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in Allahu Teâlâ hazretlerine karşı bağlılığı, kulluktaki derecesi tariflere sığmaz. Elbette öyle, elbette âşık-ı sâdıkı Allahu Teâlâ hazretlerinin.kulluktaki derecesi tariflere sığmaz. Elbette öyle, elbette âşık-ı sâdıkı Allahu Teâlâ hazretlerinin. Ama daha peygamber olmadan böyle bir uzlet kendisine sevdirilmiş ve günlerce böylesine tenha,Ama daha peygamber olmadan böyle bir uzlet kendisine sevdirilmiş ve günlerce böylesine tenha, böylesine güzel, böylesine tefekküre açık bir yerde kalmışböylesine güzel, böylesine tefekküre açık bir yerde kalmış Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz. Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz.

İslâm'da Peygamber Efendimiz numune-i imtisâlimiz olduğundan, model insan, örnek insan olduğu içinİslâm'da Peygamber Efendimiz numune-i imtisâlimiz olduğundan, model insan, örnek insan olduğu için büyüklerimiz de aynı şekilde kâmil bir insan olmak için böyle yapmak gerektiğini düşünmüşler. büyüklerimiz de aynı şekilde kâmil bir insan olmak için böyle yapmak gerektiğini düşünmüşler.

Zaten Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri de var. Buyuruyor ki; Zaten Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in hadîs-i şerîfleri de var. Buyuruyor ki;

"Kim ihlâs ile zamanını 40 gün Allahu Teâlâ hazretlerine tahsis ederse"Kim ihlâs ile zamanını 40 gün Allahu Teâlâ hazretlerine tahsis ederse gönlünden lisanına rahmet pınarları şırıl şırıl akmaya başlar." gönlünden lisanına rahmet pınarları şırıl şırıl akmaya başlar."

Sonra Kur'ân-ı Kerîm'de Musa aleyhisselam, o da Allah'ın bir peygamberi, -Sonra Kur'ân-ı Kerîm'de Musa aleyhisselam, o da Allah'ın bir peygamberi, - ona ve bizim Peygamberimiz'e salât ü selâm olsun- o da Tur dağında otuz gün kaldı.ona ve bizim Peygamberimiz'e salât ü selâm olsun- o da Tur dağında otuz gün kaldı. On gün daha ilavesiyle kırk gün kaldı. O da Kur'ân-ı Kerîm'de bildirildiği için, On gün daha ilavesiyle kırk gün kaldı. O da Kur'ân-ı Kerîm'de bildirildiği için,

Selâsîne leyleten ve etmemnâhâ bi-aşrin.Selâsîne leyleten ve etmemnâhâ bi-aşrin. Yani "Otuz gece, on gün daha, kırka tamamladık." diyeYani "Otuz gece, on gün daha, kırka tamamladık." diye Kur'an'da bildirildiği için bu Kur'an'ın bir işareti olmuş oluyor. Kur'an'da bildirildiği için bu Kur'an'ın bir işareti olmuş oluyor.

Büyüklerimiz bu işareti kavramışlar ve bu çalışmayı kendi hayatlarında yapmışlar.Büyüklerimiz bu işareti kavramışlar ve bu çalışmayı kendi hayatlarında yapmışlar. Kırk gün olduğu için buna Arapça "erbaîn" derler. Erbaîn, kırk demek.Kırk gün olduğu için buna Arapça "erbaîn" derler. Erbaîn, kırk demek. Kırk, rakamının adı. Farsça'da kırk "çil"dir; "çihil" veya "çil". Kırk günlük mânasına "çile" demişler.Kırk, rakamının adı. Farsça'da kırk "çil"dir; "çihil" veya "çil". Kırk günlük mânasına "çile" demişler. Bir de insan uzlette yalnız kalarak çalıştığı için "halvet" de demişler. Bir de insan uzlette yalnız kalarak çalıştığı için "halvet" de demişler.

Bu halvet çalışması gerekiyor, yapılıyor. Çünkü en kıymetli ibadet tefekkürdür. Bu halvet çalışması gerekiyor, yapılıyor. Çünkü en kıymetli ibadet tefekkürdür.

Lâ ibâdete ke'ttefekkür. "Düşünmek kadar şerefli, kıymetli, sevaplı bir ibadet asla yoktur.Lâ ibâdete ke'ttefekkür. "Düşünmek kadar şerefli, kıymetli, sevaplı bir ibadet asla yoktur. Tefekkür etmek, düşünmek çok sevaplı bir ibadettir." buyuruluyor. Tefekkür etmek, düşünmek çok sevaplı bir ibadettir." buyuruluyor.

Hatta "Bir miktar tefekkür,Hatta "Bir miktar tefekkür, bir saatlik tefekkür bir senelik ibadetten daha hayırlıdır." diye rivayet var.bir saatlik tefekkür bir senelik ibadetten daha hayırlıdır." diye rivayet var. "Bir saatlik tefekkür altmış yıllık ibadetten daha hayırlıdır." diye rivayet var. "Bir saatlik tefekkür altmış yıllık ibadetten daha hayırlıdır." diye rivayet var.

Bunlar tefekkürün cinsine, güzelliğine, derinliğine, tesirliliğine göre sevabı farklı olur.Bunlar tefekkürün cinsine, güzelliğine, derinliğine, tesirliliğine göre sevabı farklı olur. Bütün ibadetler öyle. Bir insan aynı imamın arkasında bir namaz kılar, bir sevap alır.Bütün ibadetler öyle. Bir insan aynı imamın arkasında bir namaz kılar, bir sevap alır. Ama öteki insan çok âriftir, çok tatlı bir insandır, o aynı namazdan bin sevap alabilir.Ama öteki insan çok âriftir, çok tatlı bir insandır, o aynı namazdan bin sevap alabilir. Bu, hadîs-i şerîflerde bildirilen bir husus. Bu, hadîs-i şerîflerde bildirilen bir husus.

O tefekkürün olması için de insanın biraz gürültüden, patırtıdan,O tefekkürün olması için de insanın biraz gürültüden, patırtıdan, hay u huy u dehirden, yani şairlerin ve yazarların dediği gibi, hay u huy u dehirden, yani şairlerin ve yazarların dediği gibi,

Bedbaht; burada kal, bu yeşilliğe gömül. Dehrin hay u huyundan sana ne? dediği gibiBedbaht; burada kal, bu yeşilliğe gömül.

Dehrin hay u huyundan sana ne?

dediği gibi
edebiyatçıların, biraz gürültüden, patırtıdan, kahveden, kalabalıktan ayrılıpedebiyatçıların, biraz gürültüden, patırtıdan, kahveden, kalabalıktan ayrılıp sakin bir yerde başını dinlemesi gerekiyor. sakin bir yerde başını dinlemesi gerekiyor. Hatta bir insana mühim bir iş sorulduğu zamanHatta bir insana mühim bir iş sorulduğu zaman "Dur biraz düşüneyim de öyle cevap vereyim." der insan;"Dur biraz düşüneyim de öyle cevap vereyim." der insan; düşünmek için şöyle bir sakin, tenha zaman, zemin arar.düşünmek için şöyle bir sakin, tenha zaman, zemin arar. İşte onun için büyüklerimiz bu saatin zaman ve zeminini hayatlarında ayırmışlardır. İşte onun için büyüklerimiz bu saatin zaman ve zeminini hayatlarında ayırmışlardır.

İbrahim Hakkı-i Erzurumî hazretleri kaddesalllâhu sırrahu'l-azîz,İbrahim Hakkı-i Erzurumî hazretleri kaddesalllâhu sırrahu'l-azîz, Mârifetnâme diye çok güzel bir eser yazmış.Mârifetnâme diye çok güzel bir eser yazmış. Mârifetnâme'de insanın iyi bir müslüman olması, nefsini yenmesi ve ahlâkını tasfiye edebilmesi,Mârifetnâme'de insanın iyi bir müslüman olması, nefsini yenmesi ve ahlâkını tasfiye edebilmesi, kalbini nurlandırabilmesi için neler yapması gerektiğini sayıyor.kalbini nurlandırabilmesi için neler yapması gerektiğini sayıyor. Mârifetullaha ermek, ârif-i billah olmak, erenlerden, evliyâdan olmak için ne yapması gerektiğiniMârifetullaha ermek, ârif-i billah olmak, erenlerden, evliyâdan olmak için ne yapması gerektiğini bir müslümanın o kitabını yazarak göstermeye çalışmış. Kitabının tertibinde bu var, amacında bu var. bir müslümanın o kitabını yazarak göstermeye çalışmış. Kitabının tertibinde bu var, amacında bu var. Orada diyor ki; bir müslüman iç âleminin derin esrarına âşinâ olmak, iç âlemini tanıyabilmek,Orada diyor ki; bir müslüman iç âleminin derin esrarına âşinâ olmak, iç âlemini tanıyabilmek, oradan da marifetullaha erebilmek için bir şeyler yapması lazım. Nedir? oradan da marifetullaha erebilmek için bir şeyler yapması lazım.

Nedir?

Taklîl-i taam, yemeği azaltacak. Taklîl-i taam, yemeği azaltacak.

İnsan çok yemek yerse nefsi azar.İnsan çok yemek yerse nefsi azar. Yemeği biraz azaltacak, oruç tutacak;Yemeği biraz azaltacak, oruç tutacak; nefsi zayıflayacak, kalbi nurlanacak, duyguları pırıl pırıl olacak. Taklîl-i taam, taamı azaltmak.nefsi zayıflayacak, kalbi nurlanacak, duyguları pırıl pırıl olacak. Taklîl-i taam, taamı azaltmak. Öyle oturup da... Hani bir pehlivan bir oturuşta bir kuzu yermiş.Öyle oturup da... Hani bir pehlivan bir oturuşta bir kuzu yermiş. İyi ama onu yediği zaman da insan yerinde duramaz, bir şeyler yapmak ister. İyi ama onu yediği zaman da insan yerinde duramaz, bir şeyler yapmak ister. İnsan nefsini de böyle kuvvetlendirdiği zaman nefsine hâkim olamaz,İnsan nefsini de böyle kuvvetlendirdiği zaman nefsine hâkim olamaz, o nefis ona kötü şeyleri rahatlıkla yaptırabilir, duyguları şiddetli olur. Taklîl-i taam olacak, bir. o nefis ona kötü şeyleri rahatlıkla yaptırabilir, duyguları şiddetli olur. Taklîl-i taam olacak, bir.

Taklîl-i menâm olacak, iki. Menâm da nevm demek, uyku demek.Taklîl-i menâm olacak, iki.

Menâm da nevm demek, uyku demek.
Az uyuyacak da gecenin o esrarından istifade edecek. Az uyuyacak da gecenin o esrarından istifade edecek. Hani zamanın ve zeminin güzel tarafında yapmak dedik ya,Hani zamanın ve zeminin güzel tarafında yapmak dedik ya, zamanın güzel olan tarafı da gecelerdir, gecelerin seher vakitleridir.zamanın güzel olan tarafı da gecelerdir, gecelerin seher vakitleridir. Ârifler o vakitlerde uyumamışlar da o gecenin güzelliğindeÂrifler o vakitlerde uyumamışlar da o gecenin güzelliğinde irfanlarını arttıracak ibadetler, zikirler, istiğfarlar eylemişler. irfanlarını arttıracak ibadetler, zikirler, istiğfarlar eylemişler.

Dağlar ile taşlar ile çağırayım Mevlam seni, Seherlerde kuşlar ile çağırayım Mevlam seni. diyerekDağlar ile taşlar ile çağırayım Mevlam seni,

Seherlerde kuşlar ile çağırayım Mevlam seni.

diyerek
o güzel vaktin methini yapmışlar şiirlerinde. o güzel vaktin methini yapmışlar şiirlerinde.

Taklîl-i menâm, az uyumak da lazım.Taklîl-i menâm, az uyumak da lazım. Zaten uyku fazla olduğu zaman "Olmaz!" diyoruz, kaşlarımızı çatıyoruz. Zaten uyku fazla olduğu zaman "Olmaz!" diyoruz, kaşlarımızı çatıyoruz. "Kalk bakalım evladım, yavrum. Olmaz bu kadar uyumak. Hadi bakalım dersinin başına."Kalk bakalım evladım, yavrum. Olmaz bu kadar uyumak. Hadi bakalım dersinin başına. Hadi bakalım, okula geç kalıyorsun." diyoruz.Hadi bakalım, okula geç kalıyorsun." diyoruz. Bu uyku uyudukça artar, insan tembelleştikçe tembelleşir;Bu uyku uyudukça artar, insan tembelleştikçe tembelleşir; sabahtan akşama uyuyan koca göbekli bir kimse olur.sabahtan akşama uyuyan koca göbekli bir kimse olur. Öyle olmamak için zaten biz -halk olarak- kendi etrafımızdaÖyle olmamak için zaten biz -halk olarak- kendi etrafımızda terbiyesi üzerimize olan insanlara da bunu söyler dururuz, çoluk çocuğumuza.terbiyesi üzerimize olan insanlara da bunu söyler dururuz, çoluk çocuğumuza. Evet, taklîl-i menâm da olacak. Sonra taklîl-i kelâm olacak. Evet, taklîl-i menâm da olacak. Sonra taklîl-i kelâm olacak.

İnsan çok konuştuğu zaman hatalı sözleri çok söyler. Bir de insana "geveze" derler.İnsan çok konuştuğu zaman hatalı sözleri çok söyler. Bir de insana "geveze" derler. "Nedir bu?" derler."Nedir bu?" derler. İnsan konuştuğu kadar biraz dinlemeyi öğrenmeli, tefekkür etmeyi öğrenmeli.İnsan konuştuğu kadar biraz dinlemeyi öğrenmeli, tefekkür etmeyi öğrenmeli. Boyuna dır dır dır, vır vır vır, makineli tüfek gibi konuşmak..." derler.Boyuna dır dır dır, vır vır vır, makineli tüfek gibi konuşmak..." derler. Onun için kelamı da azaltmak gerekiyor.Onun için kelamı da azaltmak gerekiyor. Onun için büyüklerimiz biraz az konuşmayı tercih etmişler,Onun için büyüklerimiz biraz az konuşmayı tercih etmişler, kendilerini tutmuşlar, çok konuşmayı uygun görmemişler. Sonra bir de uzlet-i enâm diyor. kendilerini tutmuşlar, çok konuşmayı uygun görmemişler.

Sonra bir de uzlet-i enâm diyor.

Enâm, "insanlar" demektir burada. Elif-nun-elif-mim ile. En'âm değil. En'am, "nimetler" demek.Enâm, "insanlar" demektir burada. Elif-nun-elif-mim ile. En'âm değil. En'am, "nimetler" demek. En'am cüzü var Kur'ân-ı Kerîm'in bir cüzü, o değil. Bu enâm, a'sı uzun, e'si kısa. Uzlet-i enâm. En'am cüzü var Kur'ân-ı Kerîm'in bir cüzü, o değil. Bu enâm, a'sı uzun, e'si kısa. Uzlet-i enâm.

İnsanlardan biraz ayrılacak.İnsanlardan biraz ayrılacak. Kahvede, stadyumda, gürültüde, patırtıda, istasyonda, vesairede insan güzel çalışma yapamaz.Kahvede, stadyumda, gürültüde, patırtıda, istasyonda, vesairede insan güzel çalışma yapamaz. Dinlenmek veya bir çalışma yapacaksa sakin, huzurlu bir yer arar; Dinlenmek veya bir çalışma yapacaksa sakin, huzurlu bir yer arar; oralarda çalışmayı düşünür, başını dinleyecek bir yer ister. oralarda çalışmayı düşünür, başını dinleyecek bir yer ister.

Mesela bir yazarı veya bir şairi düşünelim. "Aman" der, "ilhamım kaçıyor" der.Mesela bir yazarı veya bir şairi düşünelim. "Aman" der, "ilhamım kaçıyor" der. Birisi kapıyı açıp gıcırt, bir selam bile verse "Eyvah, aklım dağıldı!" der, sakin bir yer ister.Birisi kapıyı açıp gıcırt, bir selam bile verse "Eyvah, aklım dağıldı!" der, sakin bir yer ister. Uzlet-i enâm da lazım. Çünkü insanlar insanları meşgul ediyorlar.Uzlet-i enâm da lazım. Çünkü insanlar insanları meşgul ediyorlar. Olur olmaz şeyle, kendisinin planı dışındaki şeylerle meşgul ediyorlar. Olur olmaz şeyle, kendisinin planı dışındaki şeylerle meşgul ediyorlar.

Bir de zikr-i müdâm demişler. Zikrin de sevabı çok. Bir de zikr-i müdâm demişler.

Zikrin de sevabı çok.

Sahabeden bir zât-ı muhterem yürürken de zikredermiş, daima Allah'ı zikrederek yürürmüş.Sahabeden bir zât-ı muhterem yürürken de zikredermiş, daima Allah'ı zikrederek yürürmüş. Bir miktar yolu zikretmeden yürümüş.Bir miktar yolu zikretmeden yürümüş. Aklı başına gelmiş; "Ah! Ben şu mesafeyi zikretmeden yürüdüm!" Hemen geriye dönmüş,Aklı başına gelmiş; "Ah! Ben şu mesafeyi zikretmeden yürüdüm!" Hemen geriye dönmüş, o zikretmeden yürüdüğü mesafenin başına tekrar gelmiş,o zikretmeden yürüdüğü mesafenin başına tekrar gelmiş, tekrar oradan zikrederek yürümeye devam etmiş.tekrar oradan zikrederek yürümeye devam etmiş. Demiş ki; "Yâ Rabbi, bak ben seni zikrediyorum, sen de beni zikirden unutma." Demiş ki; "Yâ Rabbi, bak ben seni zikrediyorum, sen de beni zikirden unutma."

Bu [bir âyete] dayanıyor: Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri lütfuyla, keremiyle buyurmuş ki; Bu [bir âyete] dayanıyor: Kur'ân-ı Kerîm'de Allahu Teâlâ hazretleri lütfuyla, keremiyle buyurmuş ki;

"Siz beni zikrederseniz ben de sizi zikrederim." "Siz beni zikrederseniz ben de sizi zikrederim."

Kul Allah'ı zikrettikçe âlemlerin Rabbi Allahu Teâlâ hazretleri kulunu zikrediyor.Kul Allah'ı zikrettikçe âlemlerin Rabbi Allahu Teâlâ hazretleri kulunu zikrediyor. Muazzam bir şeref, çok büyük, çok kıymetli bir şey bir kul için. Öyle demiş; Muazzam bir şeref, çok büyük, çok kıymetli bir şey bir kul için. Öyle demiş;

"Yâ Rabbi, bak ben seni zikirsiz geçirdiğim bu yolu tekrar geri döndüm, zikirle devam ediyorum."Yâ Rabbi, bak ben seni zikirsiz geçirdiğim bu yolu tekrar geri döndüm, zikirle devam ediyorum. Aman yâ Rabbi, sen de beni zikrinden unutma." diye dua etmiş. Aman yâ Rabbi, sen de beni zikrinden unutma." diye dua etmiş.

Bir de, hani sabah namazlarından sonra hoca efendilerBir de, hani sabah namazlarından sonra hoca efendiler mihrapta Kur'ân-ı Kerîm'i okurlar, Hüvallâhüllezî âyetlerini...mihrapta Kur'ân-ı Kerîm'i okurlar, Hüvallâhüllezî âyetlerini... Bazıları da yukarıdan alır, daha önceki âyetlerden başlayarak okur.Bazıları da yukarıdan alır, daha önceki âyetlerden başlayarak okur. Hadîs-i şerîfte sadece son üç âyet, hüvallâhüllezî tavsiye edilmiş. Hadîs-i şerîfte sadece son üç âyet, hüvallâhüllezî tavsiye edilmiş.

"Kim sabah namazından sonra bu üç âyeti okursa akşama kadar 70 bin melek"Kim sabah namazından sonra bu üç âyeti okursa akşama kadar 70 bin melek kendisine tevbe istiğfar eder." diye, ondan okuyoruz. Ama bazıları yukarıdan alır. kendisine tevbe istiğfar eder." diye, ondan okuyoruz. Ama bazıları yukarıdan alır.

Orada, daha yukarıdaki âyet-i kerîmede ne deniliyor? Orada, daha yukarıdaki âyet-i kerîmede ne deniliyor?

Velâ tekûnü kellezîne nesu'llâhe fe-ensâhüm enfüsehüm.Velâ tekûnü kellezîne nesu'llâhe fe-ensâhüm enfüsehüm. "Sakın Allah'ı unutan gafil kullar gibi olmayın."Sakın Allah'ı unutan gafil kullar gibi olmayın. Hiç Allah'ı hatırına getirmeyen gafil, cahil kullar gibi olmayın. Hiç Allah'ı hatırına getirmeyen gafil, cahil kullar gibi olmayın. Allah o zaman kendilerinin menfaatlerini unut turur, kendilerinin nefislerini unutturur,Allah o zaman kendilerinin menfaatlerini unut turur, kendilerinin nefislerini unutturur, kendilerinin âhirette sevap kazanmalarının imkânlarını hatırlamayı unutturur onlara." diyekendilerinin âhirette sevap kazanmalarının imkânlarını hatırlamayı unutturur onlara." diye âyet-i kerîme sonucun kötü olacağını bildiriyor. âyet-i kerîme sonucun kötü olacağını bildiriyor.

Tabi o sahâbi "Yâ Rabbi ben seni unutmadım, sen de beni unutma.Tabi o sahâbi "Yâ Rabbi ben seni unutmadım, sen de beni unutma. Beni Allah'ı unutanların uğradığı cezalara çarptırma." demiş oluyor. Beni Allah'ı unutanların uğradığı cezalara çarptırma." demiş oluyor.

Zikr-i müdâm da çok önemli. Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın iki bin düğümlü bir ipliği varmış.Zikr-i müdâm da çok önemli.

Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ın iki bin düğümlü bir ipliği varmış.
Portatif tesbih demek. İpliğin üzerine düğüm yapmış, düğüm yapmış, düğüm yapmış, Portatif tesbih demek. İpliğin üzerine düğüm yapmış, düğüm yapmış, düğüm yapmış, iki bin düğüm; onları çekmeden yatmazmış.iki bin düğüm; onları çekmeden yatmazmış. Gecesini, gününü üçe bölermiş; bir bölümü böyle ibadetle,Gecesini, gününü üçe bölermiş; bir bölümü böyle ibadetle, Resûlullah'ın hadîs-i şerîflerini tekrar etmekle geçirirmiş.Resûlullah'ın hadîs-i şerîflerini tekrar etmekle geçirirmiş. Resûlullah'ın dizinin dibinden ayrılmazmış. Resûlullah'ın dizinin dibinden ayrılmazmış.

İşte Mârifetnâme'sinde İbrahim Hakkı-i Erzurumî hazretleri bu gibi şeyleri tavsiye ediyor. İşte Mârifetnâme'sinde İbrahim Hakkı-i Erzurumî hazretleri bu gibi şeyleri tavsiye ediyor.

Bunları yaparsa insan biraz iç âlemini tanıyabilir, nefsini tanıyabilir;Bunları yaparsa insan biraz iç âlemini tanıyabilir, nefsini tanıyabilir; ruhunun, nefsinin mahiyetini anlayabilir.ruhunun, nefsinin mahiyetini anlayabilir. Allahu Teâlâ hazretlerinin sevdiği işleri yaptığı için de gönül gözü açılır, gözünden perdeler kalkar,Allahu Teâlâ hazretlerinin sevdiği işleri yaptığı için de gönül gözü açılır, gözünden perdeler kalkar, hakkı, hayrı görür, ârif olur diye bunları tavsiye etmiş. hakkı, hayrı görür, ârif olur diye bunları tavsiye etmiş.

Bunların bir de kırk günde yapılması meselesi var. Ramazan'da hiç olmazsa en aşağı on günde yapılıyor. Bunların bir de kırk günde yapılması meselesi var. Ramazan'da hiç olmazsa en aşağı on günde yapılıyor.

Ramazan'ın son on gününde buna ne deniliyor, Ramazan'ın son on gününde yapılan ibadete? Ramazan'ın son on gününde buna ne deniliyor, Ramazan'ın son on gününde yapılan ibadete?

Camiye giriyor, evinden camiye geliyor, camide yatıp kalkıyor, az uyuyor.Camiye giriyor, evinden camiye geliyor, camide yatıp kalkıyor, az uyuyor. Oruç da var Ramazan'da. Kimseyle de konuşmayacak, o da var.Oruç da var Ramazan'da. Kimseyle de konuşmayacak, o da var. Zikre ve ibadete de devam ediyor, o da var.Zikre ve ibadete de devam ediyor, o da var. Kırk gün değil ama on gün oluyor, o da güzel bir şey.Kırk gün değil ama on gün oluyor, o da güzel bir şey. Ramazan'da bunu birçok kardeşimiz elhamdülillah yapıyor. Allah kabul eylesin.Ramazan'da bunu birçok kardeşimiz elhamdülillah yapıyor. Allah kabul eylesin. Biraz da insanlardan geri çekiliyorlar, el-ünsü billah'ı öğreniyorlar. Biraz da insanlardan geri çekiliyorlar, el-ünsü billah'ı öğreniyorlar.

Ne demek, el-ünsü billâh? Ne demek, el-ünsü billâh?

Allahu Teâlâ hazretleri ile ünsiyet etmek, mahremâne dostluk eylemenin lezzetlerini tadıyorlar.Allahu Teâlâ hazretleri ile ünsiyet etmek, mahremâne dostluk eylemenin lezzetlerini tadıyorlar. O mânevî âlemin zevkleri tariflere sığmaz. Evliyâullahtan bir zât-ı muhterem tebessümle demiş ki; O mânevî âlemin zevkleri tariflere sığmaz. Evliyâullahtan bir zât-ı muhterem tebessümle demiş ki;

"Padişahlar bizim -hazinelerden daha kıymetli, ülkelerden daha kıymetli olan-"Padişahlar bizim -hazinelerden daha kıymetli, ülkelerden daha kıymetli olan- bu mânevî zevklerimizi bilseler, ‘Ver o hazineleri bana!' diyebu mânevî zevklerimizi bilseler, ‘Ver o hazineleri bana!' diye bunları bizim elimizden almak için üstümüze orduyla gelirlerdi." bunları bizim elimizden almak için üstümüze orduyla gelirlerdi."

Allah'la ünsiyet etmek güzel de, bunun aksi; el-istiğnâsü bi'nnâs min alâmâti'l-iflâs denilmiş.Allah'la ünsiyet etmek güzel de, bunun aksi; el-istiğnâsü bi'nnâs min alâmâti'l-iflâs denilmiş. Bu da güzel bir söz, hatırımda kalmış. Ne demek? Bu da güzel bir söz, hatırımda kalmış.

Ne demek?

Yani insanlarla ülfete alışmak, insanlar olmadan yalnız durunca yapamamak,Yani insanlarla ülfete alışmak, insanlar olmadan yalnız durunca yapamamak, "Uf! Patladım, aman!" vesaire demek, hemen kendisini kahveye, arkadaşlarının yanına atmak."Uf! Patladım, aman!" vesaire demek, hemen kendisini kahveye, arkadaşlarının yanına atmak. Bunlar iflasın alametidir. Dur bakalım, yalnız durmayı, yalnızlığın kıymetini bil.Bunlar iflasın alametidir.

Dur bakalım, yalnız durmayı, yalnızlığın kıymetini bil.
Al bir kitap, oku. Kur'ân-ı Kerîm'i oku, çalış, ezberle. Daha başka şeyler yap.Al bir kitap, oku. Kur'ân-ı Kerîm'i oku, çalış, ezberle. Daha başka şeyler yap. Vaktini tefekkürle geçir. Hayır, yapamıyor.Vaktini tefekkürle geçir.

Hayır, yapamıyor.
İlle insanların yanına gidecek; "Kulübe gideceğim. Kahveye gideceğim. İlle insanların yanına gidecek; "Kulübe gideceğim. Kahveye gideceğim. Arkadaşlara gideceğim. Olmaz..." vesaire. Bu da iflasın alameti olmuş oluyor. Arkadaşlara gideceğim. Olmaz..." vesaire. Bu da iflasın alameti olmuş oluyor.

Hâlbuki uzletin, yalnızlığın insana sağladığı faydalar o kadar büyük ki insan böylece ıslah oluyor,Hâlbuki uzletin, yalnızlığın insana sağladığı faydalar o kadar büyük ki insan böylece ıslah oluyor, gerçekleri öğreniyor, mütefekkir oluyor, ârif oluyor, Yunus Emre gibi,gerçekleri öğreniyor, mütefekkir oluyor, ârif oluyor, Yunus Emre gibi, Mevlânâ gibi, İbrahim Hakkı hazretleri gibi oluyor. Onlar çok büyük zirveler, muazzam insanlar.Mevlânâ gibi, İbrahim Hakkı hazretleri gibi oluyor. Onlar çok büyük zirveler, muazzam insanlar. İşte bu eğitimle olduğu için bu yolu insanların münasip bir şekilde, İşte bu eğitimle olduğu için bu yolu insanların münasip bir şekilde, tecrübeli bir mürebbînin emrinde yapmaları lazım. tecrübeli bir mürebbînin emrinde yapmaları lazım.

"Tefekkür" deyince onları da kısaca anlatayım: "Tefekkür" deyince onları da kısaca anlatayım:

Tefekkür çok büyük bir ibadettir. Sükut da büyük bir ibadettir. Çünkü sükut tefekkürü hazırlıyor. Tefekkür çok büyük bir ibadettir. Sükut da büyük bir ibadettir. Çünkü sükut tefekkürü hazırlıyor.

Peki, neleri tefekkür edelim? Peki, neleri tefekkür edelim?

En başta Allahu Teâlâ hazretlerinin nimetlerini, âlâullah diyoruz,En başta Allahu Teâlâ hazretlerinin nimetlerini, âlâullah diyoruz, hani fe-bieyyi âlâi rabbikümâ tükezzibân "Ey insanlar ve cinler!hani fe-bieyyi âlâi rabbikümâ tükezzibân "Ey insanlar ve cinler! Rabbiniz'in hangi nimetlerini inkâr ediyorsunuz? Olur mu böyle şey?" diyeRabbiniz'in hangi nimetlerini inkâr ediyorsunuz? Olur mu böyle şey?" diye hani Rahman sûresinde çok tekrarlanan güzel bir âyet-i kerîme var.hani Rahman sûresinde çok tekrarlanan güzel bir âyet-i kerîme var. Âlâullah; Allah'ın lütufları, nimetleri, ihsanları, ikramları, insanoğluna verdiği kabiliyetler,Âlâullah; Allah'ın lütufları, nimetleri, ihsanları, ikramları, insanoğluna verdiği kabiliyetler, çevremizdeki sonsuz güzellikler, hepsi bizim emrimize tahsis edilmiş.çevremizdeki sonsuz güzellikler, hepsi bizim emrimize tahsis edilmiş. Bunları incelediği zaman insan, Allahu Teâlâ hazretlerine şükür duygusu, hamd duygusu gelişiyor,Bunları incelediği zaman insan, Allahu Teâlâ hazretlerine şükür duygusu, hamd duygusu gelişiyor, kâinatın sahibine bağlılığı artıyor. Elbette bunları düşünmeli. kâinatın sahibine bağlılığı artıyor. Elbette bunları düşünmeli.

Peki, Allah'ın zâtını düşünmek var mıdır? Peki, Allah'ın zâtını düşünmek var mıdır?

İnsan Allah'ın zâtını düşündüğü zaman benzetmeye, teşbihe kaçabilir, hayaline yalan yanlış şeyler gelir.İnsan Allah'ın zâtını düşündüğü zaman benzetmeye, teşbihe kaçabilir, hayaline yalan yanlış şeyler gelir. O şaşırtıcı olur, felakete de götürür.O şaşırtıcı olur, felakete de götürür. Onun için "Allah'ın zâtını düşünmeyin, âlâullahı düşünün, nimetlerini düşünün." diye buyurulmuş. Onun için "Allah'ın zâtını düşünmeyin, âlâullahı düşünün, nimetlerini düşünün." diye buyurulmuş.

Başka, Allahu Teâlâ hazretlerinin işlerini düşünmek lazım.Başka, Allahu Teâlâ hazretlerinin işlerini düşünmek lazım. Kaderini, şu etrafımızda olan bütün olaylar Allah'ın işleri, kaderi, O yapıyor.Kaderini, şu etrafımızda olan bütün olaylar Allah'ın işleri, kaderi, O yapıyor. Bunlardaki hikmetleri düşünmek lazım. Çevreyi, tabiati incelemek lazım.Bunlardaki hikmetleri düşünmek lazım. Çevreyi, tabiati incelemek lazım. Onların güzelliklerini, işleyiş tarzındaki mükemmellikleri görmek lazım.Onların güzelliklerini, işleyiş tarzındaki mükemmellikleri görmek lazım. Bunu Batılılar bizden daha güzel yapıyorlar.Bunu Batılılar bizden daha güzel yapıyorlar. Bir balığın şeklini inceliyorlar, gemiyi, denizaltıyı o şekilde yapıyorlar.Bir balığın şeklini inceliyorlar, gemiyi, denizaltıyı o şekilde yapıyorlar. Bir kuşun şeklini inceliyorlar, uçağı ona göre yapıyorlar.Bir kuşun şeklini inceliyorlar, uçağı ona göre yapıyorlar. Tabiati inceleyerek neler neler, ne ilimler çıkarttılar... Dünyayı inceleyerek neler buldular...Tabiati inceleyerek neler neler, ne ilimler çıkarttılar... Dünyayı inceleyerek neler buldular... Coğrafî keşifler, ilmî keşifler, fizikî, kimyevî keşiflerle neler yaptılar... Coğrafî keşifler, ilmî keşifler, fizikî, kimyevî keşiflerle neler yaptılar... İşte bunları bir mü'min Allah rızası için yapınca ne kadar sevap alır, bunları düşünmek lazım. İşte bunları bir mü'min Allah rızası için yapınca ne kadar sevap alır, bunları düşünmek lazım.

Sonra Allah'ın sözlerini düşünmek lazım. Allah'ın sözü Kur'ân-ı Kerîm, Kur'ân-ı Kerîm'i düşünmek lazım.Sonra Allah'ın sözlerini düşünmek lazım. Allah'ın sözü Kur'ân-ı Kerîm, Kur'ân-ı Kerîm'i düşünmek lazım. Onu tefekkür etmek lazım. Bunlar çok önemli. Onu tefekkür etmek lazım. Bunlar çok önemli.

Kur'ân-ı Kerîm'den ayrı Peygamber Efendimiz ayrıca hadîs-i kudsîler buyurmuş.Kur'ân-ı Kerîm'den ayrı Peygamber Efendimiz ayrıca hadîs-i kudsîler buyurmuş. Allahu Teâlâ hazretlerinin kendisine bildirdiği bazı şeyleri "Allahu Teâlâ hazretleri buyurdu kiAllahu Teâlâ hazretlerinin kendisine bildirdiği bazı şeyleri "Allahu Teâlâ hazretleri buyurdu ki şöyle yapın, böyle yapın." diye ümmetine bildirmiş.şöyle yapın, böyle yapın." diye ümmetine bildirmiş. Onlara da "hadîs-i kudsî", "ilahî hadis" diyoruz. Onları düşünmeli. Onlara da "hadîs-i kudsî", "ilahî hadis" diyoruz. Onları düşünmeli.

Allah, Peygamber Efendimiz'i göndermiş, elbette onun hadisini düşüneceğiz,Allah, Peygamber Efendimiz'i göndermiş, elbette onun hadisini düşüneceğiz, hayatını düşüneceğiz, ahlâkını düşüneceğiz. Onlardan ibret alacağız.hayatını düşüneceğiz, ahlâkını düşüneceğiz. Onlardan ibret alacağız. Kendimizi kontrol edeceğiz. Kendimizi kontrol edeceğiz. "Ben Resûlullah'ın yolunda yürüyebiliyor muyum, yürüyemiyorum muyum?" "Ben Resûlullah'ın yolunda yürüyebiliyor muyum, yürüyemiyorum muyum?" Bunlar çok önemli mukayeseler. Biliyorsunuz, tefekkürün bir bölümü mukayesedir.Bunlar çok önemli mukayeseler. Biliyorsunuz, tefekkürün bir bölümü mukayesedir. Al Resûlullah'ın ahlâkını, mukayese et kendi ahlâkın ile,Al Resûlullah'ın ahlâkını, mukayese et kendi ahlâkın ile, aradaki farkı kapatmaya çalış, Resûlullah'a benzemeye çalış. Değil mi? aradaki farkı kapatmaya çalış, Resûlullah'a benzemeye çalış.

Değil mi?

İnsan kendisinin fiillerini düşünmeli.İnsan kendisinin fiillerini düşünmeli. Şimdiye kadar neler yaptı, mâzisi nasıl; yaptığı kusurlara tevbe ve istiğfar eylemeli,Şimdiye kadar neler yaptı, mâzisi nasıl; yaptığı kusurlara tevbe ve istiğfar eylemeli, iyiliklere hamd ü senâ eylemeli. Sözüne dikkat etmeli. Hareketine dikkat etmeli.iyiliklere hamd ü senâ eylemeli. Sözüne dikkat etmeli. Hareketine dikkat etmeli. Bir de ileride ne yapacağını planlamalı. O plan da çok güzel.Bir de ileride ne yapacağını planlamalı. O plan da çok güzel. Akşamdan yarınki günü planlamalı. Sabahtan o gün neler yapacağını planlamalı. Bu da çok önemli.Akşamdan yarınki günü planlamalı. Sabahtan o gün neler yapacağını planlamalı. Bu da çok önemli. Çünkü insan iyi şeylere niyet edip planlarsa, yapamasa bile sevap kazanıyor. Çünkü insan iyi şeylere niyet edip planlarsa, yapamasa bile sevap kazanıyor.

Bakın bizim dinimiz ne kadar güzel... Onun için bunları da düşünmek lazım. Bakın bizim dinimiz ne kadar güzel... Onun için bunları da düşünmek lazım.

Bir de akşam eve gelince münasip bir zamandaBir de akşam eve gelince münasip bir zamanda o gün ne yaptığını muhasebe yapmalı, kendisini hesaba çekmeli.o gün ne yaptığını muhasebe yapmalı, kendisini hesaba çekmeli. Hâlini düşünmeli, sevabını, günahını düşünmeli.Hâlini düşünmeli, sevabını, günahını düşünmeli. Bu da kendisinin hatalarını düzeltmesine sebep olurBu da kendisinin hatalarını düzeltmesine sebep olur ve ertesi gün, daha sonraki ömründe güzel şeyler yapmasına sebep olur. ve ertesi gün, daha sonraki ömründe güzel şeyler yapmasına sebep olur.

Görüyorsunuz bu gibi faydaları olduğu için evliyâullah büyüklerimizGörüyorsunuz bu gibi faydaları olduğu için evliyâullah büyüklerimiz peygamberlerden aldıkları şeylerle bu uzleti zaman zaman uygulamışlar, kendileri yapmışlar. peygamberlerden aldıkları şeylerle bu uzleti zaman zaman uygulamışlar, kendileri yapmışlar. Peygamber Efendimiz böyle yaptı diye, Musa aleyhisselam böyle yaptı diyePeygamber Efendimiz böyle yaptı diye, Musa aleyhisselam böyle yaptı diye kendileri bu şeyleri uygulamışlar.kendileri bu şeyleri uygulamışlar. Ve talebelerini de yetiştirmek için, ârif-billah olsunlar,Ve talebelerini de yetiştirmek için, ârif-billah olsunlar, olgun insan, kâmil insan olsunlar diye bu çalışmayı yaptırmışlar. olgun insan, kâmil insan olsunlar diye bu çalışmayı yaptırmışlar.

Tabi tamamen insanlardan kopmak, tamamen toplumdan uzak kalmak, her şeyden kesilmek değil.Tabi tamamen insanlardan kopmak, tamamen toplumdan uzak kalmak, her şeyden kesilmek değil. Bu insanı mahveder. Tamamen uzlet insanı köreltir, kabiliyetlerini köreltir ve zararlı olur.Bu insanı mahveder. Tamamen uzlet insanı köreltir, kabiliyetlerini köreltir ve zararlı olur. Topluma da zararlı olur. Çünkü herkes uzlet ederse toplum olmaz. Kum taneleri gibi olur.Topluma da zararlı olur. Çünkü herkes uzlet ederse toplum olmaz. Kum taneleri gibi olur. Toplumun çimento ile karışıp kum tanelerinin beton olduğu gibi sapasağlam olması lazım.Toplumun çimento ile karışıp kum tanelerinin beton olduğu gibi sapasağlam olması lazım. Bu da topluma ait görevlerini müslümanın yapmasıyla olacağından tamamen uzlet yoktur.Bu da topluma ait görevlerini müslümanın yapmasıyla olacağından tamamen uzlet yoktur. Muvakkat bir zaman için, kendini anlamak, tanımak için, kemâlâtı kazanmak için,Muvakkat bir zaman için, kendini anlamak, tanımak için, kemâlâtı kazanmak için, nefsini terbiye etmek için, ahlâkını güzelleştirmek için, kalbini nurlandırmak için,nefsini terbiye etmek için, ahlâkını güzelleştirmek için, kalbini nurlandırmak için, mârifetullaha ermek için böyle bir çalışma gerekiyor. mârifetullaha ermek için böyle bir çalışma gerekiyor.

Hani öğrenciler öğrenimini yapıyorlar da ondan sonra iş hayatına atılıyorlar.Hani öğrenciler öğrenimini yapıyorlar da ondan sonra iş hayatına atılıyorlar. Birtakım çalışmalar, hazırlıklar yapılmadan öteki işler yapılamıyor.Birtakım çalışmalar, hazırlıklar yapılmadan öteki işler yapılamıyor. Hayatın Allah'ın rızasına uygun geçmesi için de insanların bir uzlet terbiyesi alması lazım. Hayatın Allah'ın rızasına uygun geçmesi için de insanların bir uzlet terbiyesi alması lazım.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi o güzel terbiyeleri alanlardan eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri bizi o güzel terbiyeleri alanlardan eylesin. İçimizdeki kusurları düzeltip kâmil bir insan olmaya bizi muvaffak eylesin.İçimizdeki kusurları düzeltip kâmil bir insan olmaya bizi muvaffak eylesin. Ömrümüzü kâmil bir insan olarak hem kendimizin menfaatine, hem toplumumuzun menfaatine,Ömrümüzü kâmil bir insan olarak hem kendimizin menfaatine, hem toplumumuzun menfaatine, hem Allah'ın rızasına uygun, hem dünyamıza hem âhiretimize yarayacak şekilde hem Allah'ın rızasına uygun, hem dünyamıza hem âhiretimize yarayacak şekilde güzel bir şekilde geçirmeyi nasip eylesin.güzel bir şekilde geçirmeyi nasip eylesin. Allah'ın huzuruna -tabi bütün işin sonucu odur, aslı esası odur, ana gaye odur-Allah'ın huzuruna -tabi bütün işin sonucu odur, aslı esası odur, ana gaye odur- sevdiği, razı olduğu bir kul olarak varmamızı nasip eylesin. sevdiği, razı olduğu bir kul olarak varmamızı nasip eylesin. Sevdiği kullarıyla beraber eylesin. Cennetiyle, cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin. Sevdiği kullarıyla beraber eylesin. Cennetiyle, cemaliyle cümlemizi müşerref eylesin.

Tekrar sizleri hürmetle selamlarım. Tekrar sizleri hürmetle selamlarım.

Cumanız mübarek olsun. Allah iki cihan saadetine cümlenizi erdirsin. Cumanız mübarek olsun. Allah iki cihan saadetine cümlenizi erdirsin.

es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh! es-Selâmü aleyküm ve rahmetullâhi ve berekâtüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2