Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Yemekte Besmele ve Dua

Mehmed Zahid KOTKU

22 Ramazan 1387 / 24.12.1967
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn.el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedinİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ahsallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. ve külle bid'atin dalâleh ve külle dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

İzâ ukîmeti's-salâtü fe lâ tekûmû hattâ teravnî. Sadaka Resûlullah fîmâ kâl. İzâ ukîmeti's-salâtü fe lâ tekûmû hattâ teravnî.

Sadaka Resûlullah fîmâ kâl.

"Kamet olunuyor ya namaz için, bu kamet olunduğu vakitte hemen ayağa kalkmayınız. Hatta beni görmedikçe." "Kamet olunuyor ya namaz için, bu kamet olunduğu vakitte hemen ayağa kalkmayınız. Hatta beni görmedikçe."

Resûlullah hane-i saadetlerinden çıkardı namaza öyle gelirdi.Resûlullah hane-i saadetlerinden çıkardı namaza öyle gelirdi. Kamet olunmuş olur Resulullah daha hanesinden çıkmamış olur.Kamet olunmuş olur Resulullah daha hanesinden çıkmamış olur. Onun için ayağa kalkarsanız demek hoş olmuyormuş ki "Beni görmedikçe kalkmayınız." buyurmuşlar. Onun için ayağa kalkarsanız demek hoş olmuyormuş ki "Beni görmedikçe kalkmayınız." buyurmuşlar.

"Kamet olunduğunda ne zaman ayağa kalkılır?" diyerekten"Kamet olunduğunda ne zaman ayağa kalkılır?" diyerekten ulema arasındaki ihtilafta İmam-ı Malik'e göre kametten evvel namaza başlanır diyor.ulema arasındaki ihtilafta İmam-ı Malik'e göre kametten evvel namaza başlanır diyor. Bizim imamımıza göre hayyealesselahtan sonra başlanır demiş. Bizim imamımıza göre hayyealesselahtan sonra başlanır demiş. İmam-ı Şafii'ye göre namazdan kad kameti's-salah diye biter kamet. İmam-ı Şafii'ye göre namazdan kad kameti's-salah diye biter kamet. Ondan sonra başlanır demiş. Yani nasıl olsa evladır. Ondan sonra başlanır demiş. Yani nasıl olsa evladır.

İzâ ukîmeti's-salâtü ve hadara'l-aşâü fe'bdeû bi'l-aşâi. İzâ ukîmeti's-salâtü ve hadara'l-aşâü fe'bdeû bi'l-aşâi.

Bu husus şimdi Ramazan'da sofra hazır, akşam da olmuş.Bu husus şimdi Ramazan'da sofra hazır, akşam da olmuş. Bu akşama mahsus değildir yani herhangi bir yemek olursa olsun yemek hazırlanmış, namaz vakti de gelmiş.Bu akşama mahsus değildir yani herhangi bir yemek olursa olsun yemek hazırlanmış, namaz vakti de gelmiş. Kamet olunuyor ve namaz kılınacak. Ezan okunuyor, sizin de yemeğiniz hazır yiyeceksiniz. Kamet olunuyor ve namaz kılınacak. Ezan okunuyor, sizin de yemeğiniz hazır yiyeceksiniz.

"Yemek hazırken evvela yemeğinizi yiyiniz, sonra namazınızı kılınız." "Yemek hazırken evvela yemeğinizi yiyiniz, sonra namazınızı kılınız."

Burada aşâ tabirinden murat, akşam namazı.Burada aşâ tabirinden murat, akşam namazı. Evet akşam yemeği hazır oldu, namaz var yani yemeği yiyip namazı öyle kılmak. Evet akşam yemeği hazır oldu, namaz var yani yemeği yiyip namazı öyle kılmak.

Sebebine gelince, bu zuafa için demiş. Gönlü meşgul oldu yemekle.Sebebine gelince, bu zuafa için demiş. Gönlü meşgul oldu yemekle. Yemekle gönlü yemekle meşgul olan insanlar yemeğini yesin, namazı ondan sonra rahat kalsın.Yemekle gönlü yemekle meşgul olan insanlar yemeğini yesin, namazı ondan sonra rahat kalsın. Artık yemek düşüncesi kalmaz fakat tabii bunlar için.Artık yemek düşüncesi kalmaz fakat tabii bunlar için. Kamil insanlar için namazını kılar sonra vakit de eğer müsaitse.Kamil insanlar için namazını kılar sonra vakit de eğer müsaitse. Bazen oluyor ki yemek yiyip de namaz kılıncaya kadar akşamın vakti çabuk geçer. Bazen oluyor ki yemek yiyip de namaz kılıncaya kadar akşamın vakti çabuk geçer.

Bazen olur da namaz vakti de gecikmiştir de, şimdi yemek da hazırlanmışBazen olur da namaz vakti de gecikmiştir de, şimdi yemek da hazırlanmış ama namaz vakti de geçmek üzere. Şimdi yemeği yerseniz namazın vakti çıkacak.ama namaz vakti de geçmek üzere. Şimdi yemeği yerseniz namazın vakti çıkacak. O zaman namazı vaktinde kılmak lazımdır. O zaman namazı vaktinde kılmak lazımdır.

Bu tehlike olmadığı zaman da yemek takdim olunur denmişse de bu zuafa içindir.Bu tehlike olmadığı zaman da yemek takdim olunur denmişse de bu zuafa içindir. Sabırlı olan insanlar, yemek ile ilgisi olmayan insanlar için namazlarını kılar. Sabırlı olan insanlar, yemek ile ilgisi olmayan insanlar için namazlarını kılar. Bir üzüm, bir su, hurma neyse iftarını yapar ondan sonra namazını kılar rahat rahat. Bir üzüm, bir su, hurma neyse iftarını yapar ondan sonra namazını kılar rahat rahat. Ondan sonra da yemekcağızını rahat rahat yer. Ondan sonra da yemekcağızını rahat rahat yer.

İzâ ukîmeti's-salâtü ve erâde'r-racülü'l-halâe fe'l-yebde' bi'l-halâi. İzâ ukîmeti's-salâtü ve erâde'r-racülü'l-halâe fe'l-yebde' bi'l-halâi.

Ezan okunuyor namaz kılınacak, kamet getiriliyor fakat daralmış adam. Def-i haceti var.Ezan okunuyor namaz kılınacak, kamet getiriliyor fakat daralmış adam. Def-i haceti var. Bu def-i hacet zarureti var ama cemaati de kaçıracak. Bu def-i hacet zarureti var ama cemaati de kaçıracak. Şimdi abdest tazelemeye çıksa cemaati kaçıracak bunun cemaati kaçırması caizdir. Şimdi abdest tazelemeye çıksa cemaati kaçıracak bunun cemaati kaçırması caizdir.

Tazelenip, rahatlanıp namazı kılması için cemaat kaçırması caizdir.Tazelenip, rahatlanıp namazı kılması için cemaat kaçırması caizdir. Hatta evladır çünkü gerek yemekten gerek böyle sıkıntılı bir halde huzurlu olmaz.Hatta evladır çünkü gerek yemekten gerek böyle sıkıntılı bir halde huzurlu olmaz. Sıkıntılı bir halde huzur olmadığı için huzursuz namaz da makbul değildir.Sıkıntılı bir halde huzur olmadığı için huzursuz namaz da makbul değildir. Onun için huzuru temin etmek için cemaati kaçırmak caizdir demişler. Onun için huzuru temin etmek için cemaati kaçırmak caizdir demişler.

Bunlar, eğer vakit dar kaldı ise yani namaz vakti geçecekse;Bunlar, eğer vakit dar kaldı ise yani namaz vakti geçecekse; yani öğleyi kılıyorsunuz ama ikindi vakti de girmek üzere. yani öğleyi kılıyorsunuz ama ikindi vakti de girmek üzere. Şimdi abdest tazelemekle meşgul olursanız öğlenin vakti çıkacak ikindi girecek.Şimdi abdest tazelemekle meşgul olursanız öğlenin vakti çıkacak ikindi girecek. Burada da kerahatten caizdir demiş imam hatipler de. Burada da kerahatten caizdir demiş imam hatipler de.

İzâ ukîmeti's-salâtü fütihat ebvâbü's-semâiİzâ ukîmeti's-salâtü fütihat ebvâbü's-semâi "Namaz için kamet getirildiği vakitte bütün sema kapıları açılır." diyor Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem. "Namaz için kamet getirildiği vakitte bütün sema kapıları açılır." diyor Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem.

Ve'stücibe'd-duâü. "Ne kadar dualar, yalvarmalar varsa o anda makbul olur."Ve'stücibe'd-duâü. "Ne kadar dualar, yalvarmalar varsa o anda makbul olur." fe-ize'nsarafe'l-munsarifü mine's-salâti. "Namaz kılındı bitti. Çıktı namazdan." fe-ize'nsarafe'l-munsarifü mine's-salâti. "Namaz kılındı bitti. Çıktı namazdan." Ve lem yekul: Allahümme ecirnî mine'n-nâri ve edhılne'l-cennete ve zevvecnî hûri'l-îni demezse. Ve lem yekul: Allahümme ecirnî mine'n-nâri ve edhılne'l-cennete ve zevvecnî hûri'l-îni demezse.

Namazı bitirdi de, namazı kıldıktan sonra bu duayı yapmazsa."Namazı bitirdi de, namazı kıldıktan sonra bu duayı yapmazsa." Kâleti'n-nâru. "Cehennem dermiş ki bu namazı kılıp da bu duayı yapmayan adama."Kâleti'n-nâru. "Cehennem dermiş ki bu namazı kılıp da bu duayı yapmayan adama." Yâ veyha hâzâ."Yahu yazık olsun sana!"Yâ veyha hâzâ."Yahu yazık olsun sana!" Eaceze en yestecîrallâhe min cehenneme.Eaceze en yestecîrallâhe min cehenneme. "Sen Allah'tan ne için istemedin ki, Allah aciz midir ki seni kurtarsın cehennemden?"Sen Allah'tan ne için istemedin ki, Allah aciz midir ki seni kurtarsın cehennemden? Niçin istemiyorsun Allah'tan cehennemden kurtulmanı? Yazık sana!" diye ona bir tevbih [azarlama] yapıyorlar. Niçin istemiyorsun Allah'tan cehennemden kurtulmanı? Yazık sana!" diye ona bir tevbih [azarlama] yapıyorlar.

Ve kâleti'l-cennetü. "Cennet ve lisanı hal ile diyor ki."Ve kâleti'l-cennetü. "Cennet ve lisanı hal ile diyor ki." Yâ veyhu hâzâ eaceze en yes'elallâhu'l-cennete. Yâ veyhu hâzâ eaceze en yes'elallâhu'l-cennete. "Sen niçin Allah'tan namazının arkasında cennete istemedin?"Sen niçin Allah'tan namazının arkasında cennete istemedin? Allah sana cenneti vermekten aciz miydi ki de istemiyorsun onu?" diye Allah sana cenneti vermekten aciz miydi ki de istemiyorsun onu?" diye böyle bir ona ağırca bir hitapta bulunurlar. böyle bir ona ağırca bir hitapta bulunurlar.

Ve kâleti'l-hûru'-l-îni. "Cennet hûrîleri yani Cennet hurileri derler ki."Ve kâleti'l-hûru'-l-îni. "Cennet hûrîleri yani Cennet hurileri derler ki." Yâ veyha hâzâ eaceze en yes'elallâhe en yüzevvicehu mine'l-hûri'l-îni.Yâ veyha hâzâ eaceze en yes'elallâhe en yüzevvicehu mine'l-hûri'l-îni. "Allah seni cennet hurileri ile evlendirmekten aciz miydi de istemedin onu Allah'tan diye"Allah seni cennet hurileri ile evlendirmekten aciz miydi de istemedin onu Allah'tan diye ikaz ediyorlar bizi ki, Allah'tan böyle hem dünyevî ve uhrevî isteklerinizi isteyin.ikaz ediyorlar bizi ki, Allah'tan böyle hem dünyevî ve uhrevî isteklerinizi isteyin. Çünkü sema kapıları açık, dualar müstecaptır o anda. Bahusus Ramazan'da olursa bu. Çünkü sema kapıları açık, dualar müstecaptır o anda. Bahusus Ramazan'da olursa bu.

İzâ ukîmeti's-salâtü fe lâ salâte ille'l-mektûbetü.İzâ ukîmeti's-salâtü fe lâ salâte ille'l-mektûbetü. "Bir kere namaza kamet başlandı mıydı, "Bir kere namaza kamet başlandı mıydı, artık başka kılacağın nafile namaz varsa onlar kılınmaz, ancak farz kılınır." artık başka kılacağın nafile namaz varsa onlar kılınmaz, ancak farz kılınır."

Mesela öğlenin sünnetini kılmamışsınız gelmişsiniz camiye, kamete de başlamış müezzin efendi.Mesela öğlenin sünnetini kılmamışsınız gelmişsiniz camiye, kamete de başlamış müezzin efendi. "Ben şu sünneti kılayım da ondan sonra imam efendiye yetişeyim." deme, uy imama. "Ben şu sünneti kılayım da ondan sonra imam efendiye yetişeyim." deme, uy imama. Öğlende ise, öğlenden sonra kaza edersin, ikindi ise affolur.Öğlende ise, öğlenden sonra kaza edersin, ikindi ise affolur. Ama affolur dediysek yani her zaman bunu âdet edinmemek şartıyla. Ama affolur dediysek yani her zaman bunu âdet edinmemek şartıyla.

Kîle yâ rasûlallâhi ve lâ rak'ateni'l-fecri kâle ve lâ rak'ateni'l-fecri. Kîle yâ rasûlallâhi ve lâ rak'ateni'l-fecri kâle ve lâ rak'ateni'l-fecri.

Sabah namazı da mı böyle yâ Resûlallah dediler. Sabah namazı da mı böyle yâ Resûlallah dediler.

Sabah namazının sünneti için çok tekit var.Sabah namazının sünneti için çok tekit var. Sabah namazının sünnetini, düşman sizi kovalıyor kaçıyorsunuz düşmanın önünden,Sabah namazının sünnetini, düşman sizi kovalıyor kaçıyorsunuz düşmanın önünden, sabah namazının da vakti gelmiş.sabah namazının da vakti gelmiş. O fırsatın içerisinde sabah namazının sünnetini kıl, arkasından da farzına öyle dur.O fırsatın içerisinde sabah namazının sünnetini kıl, arkasından da farzına öyle dur. O kadar tekit vardır sabah namazının sünnetinde. Öyleyse sabah namazının sünnetini de mi kalmayacağız? O kadar tekit vardır sabah namazının sünnetinde.

Öyleyse sabah namazının sünnetini de mi kalmayacağız?

Kamet olunuyor geç de geldik. Kamet olmuyor sabah namazının sünnetini de kılamadık daha. Kamet olunuyor geç de geldik. Kamet olmuyor sabah namazının sünnetini de kılamadık daha.

Kâle. "Ha Efendimiz dedi ki." Ve lâ rak'ateni'l-fecri. "Sabah namazının sünneti kılınmaz." Dedi. Kâle. "Ha Efendimiz dedi ki." Ve lâ rak'ateni'l-fecri. "Sabah namazının sünneti kılınmaz." Dedi.

Yalnız ulemanın şeysi, bir rekatına erişeceğine aklın keserse geride kılarsın, geride o da.Yalnız ulemanın şeysi, bir rekatına erişeceğine aklın keserse geride kılarsın, geride o da. Uzak bir yerde kılarsın yetişirsin. Çünkü uzunca okunur sabah namazlarında.Uzak bir yerde kılarsın yetişirsin. Çünkü uzunca okunur sabah namazlarında. Bu uzuncadan istifade ederekten yetişirsin bir rekatına.Bu uzuncadan istifade ederekten yetişirsin bir rekatına. Aklın kesti ki birinci rekat kılındı, ikinci kılınıyor. Ben sünneti de kılarsam ona da yetişemeyeceğim.Aklın kesti ki birinci rekat kılındı, ikinci kılınıyor. Ben sünneti de kılarsam ona da yetişemeyeceğim. O zaman sünneti feda eder cemaate yetişirsin. O zaman sünneti feda eder cemaate yetişirsin.

Çünkü bakın, cemaatle namaz sünnetten eftal olduğu buradan anlaşılıyor. Çünkü bakın, cemaatle namaz sünnetten eftal olduğu buradan anlaşılıyor.

Şimdi bunun bir şeysi daha aklıma geldi mesela. Cemaati terk ediyoruz ya camilerde.Şimdi bunun bir şeysi daha aklıma geldi mesela. Cemaati terk ediyoruz ya camilerde. Mesela çok namaz da kılanlar var, namazlarını evde kılalar camiye gelmezler.Mesela çok namaz da kılanlar var, namazlarını evde kılalar camiye gelmezler. Fakat bunların cezasının ağırlığını bilmem şöyle anlatabilir miyim. Fakat bunların cezasının ağırlığını bilmem şöyle anlatabilir miyim.

Bir baraja su geliyor, barajın suyunu çeviriyor herkes sağdan soldan sağdan soldan...Bir baraja su geliyor, barajın suyunu çeviriyor herkes sağdan soldan sağdan soldan... Yahut değirmene su geliyor, değirmen dönecek. Yahut değirmene su geliyor, değirmen dönecek. Etrafından da bahçemi sulayacağım diyerekten, Etrafından da bahçemi sulayacağım diyerekten, öteki de tarla mı sulayacağım diyerekten suları çalıyorlar. Su değirmenine tabiatina kalmıyor.öteki de tarla mı sulayacağım diyerekten suları çalıyorlar. Su değirmenine tabiatina kalmıyor. Yani kalan su döndürmüyor değirmeni. Su gelmeyince mahsul de olmuyor, baraj da dolmuyor. Yani kalan su döndürmüyor değirmeni. Su gelmeyince mahsul de olmuyor, baraj da dolmuyor.

Şimdi buradaki hırsızlık, hırsızlık da değil de su alıyorsun Allah'ın suyundan ama,Şimdi buradaki hırsızlık, hırsızlık da değil de su alıyorsun Allah'ın suyundan ama, büyük menfaati önlüyorsun. Büyük menfaatleri yok ediyorsun kendi menfaatin için. büyük menfaati önlüyorsun. Büyük menfaatleri yok ediyorsun kendi menfaatin için.

Bu cemaate gelmemek suretiyle de çok büyük İslami menfaatler yok olur.Bu cemaate gelmemek suretiyle de çok büyük İslami menfaatler yok olur. Bunun için cezası çok ağırdır. Onun için Cenab-ı peygamber diyor ki; Bunun için cezası çok ağırdır. Onun için Cenab-ı peygamber diyor ki;

"Kamet olunduktan sonra sünnetlerle de meşgul olmayacaksınız, cemaate uyuyacaksınız." dedi. "Kamet olunduktan sonra sünnetlerle de meşgul olmayacaksınız, cemaate uyuyacaksınız." dedi.

Onun için; Lâ salâte li-câri'l-mescidi illâ fi'l-mescidi. Onun için;

Lâ salâte li-câri'l-mescidi illâ fi'l-mescidi.

"Caminin komşusunun evinde namazını kılmaya hakkı yoktur, ancak camide kılacaktır namazını." "Caminin komşusunun evinde namazını kılmaya hakkı yoktur, ancak camide kılacaktır namazını."

Ama muztar olur, hasta olur, sakat olur, korku olur, tehlike olur... Müstesnalar var.Ama muztar olur, hasta olur, sakat olur, korku olur, tehlike olur... Müstesnalar var. Müstesna olmadıkça namazı camide kılmaya gayret etmelidir.Müstesna olmadıkça namazı camide kılmaya gayret etmelidir. Hem sevabı fazla olur, hem cemaat ne kadar çok olursa baraj o kadar büyük olur mesela.Hem sevabı fazla olur, hem cemaat ne kadar çok olursa baraj o kadar büyük olur mesela. Değirmen o kadar güzel döner. Değirmen o kadar güzel döner. Cemaat az olunca, su da az olunca ne değirmen döner ne baraj olur, bir şey olmaz.Cemaat az olunca, su da az olunca ne değirmen döner ne baraj olur, bir şey olmaz. Bu öyledir; 5-10 kişiyle namaz kılıyorsun, bir iki safla namaz kılıyorsun. Yani o da o kadarlık olur.Bu öyledir; 5-10 kişiyle namaz kılıyorsun, bir iki safla namaz kılıyorsun. Yani o da o kadarlık olur. Cami dolarsa sevabı da ayrı olur, fazileti de ayrıdır. Cami dolarsa sevabı da ayrı olur, fazileti de ayrıdır.

İze'ktehale ehadüküm fe'l-yektehil vitran ve ize'stecmera fe'l-yestecmir vitran. İze'ktehale ehadüküm fe'l-yektehil vitran ve ize'stecmera fe'l-yestecmir vitran.

Bu sürme çekme. Gözlere sürme çekerler kadınlar için.Bu sürme çekme. Gözlere sürme çekerler kadınlar için. Kadın ziynet için değil de gözlerin görümünü artırır, gözleri cilalandırır. Kadın ziynet için değil de gözlerin görümünü artırır, gözleri cilalandırır.

"Bir sürme denilen taştan bir madde vardır, onu gözlerinize sürerseniz tek sürünüz." diyor Efendimiz. "Bir sürme denilen taştan bir madde vardır, onu gözlerinize sürerseniz tek sürünüz." diyor Efendimiz.

Vitran. "Bir, üç,..." Vitran. "Bir, üç,..."

İsmid dedikleri güzel bir şeydir ama onu erkek geceden sürmeli, sabahleyin yıkamalı.İsmid dedikleri güzel bir şeydir ama onu erkek geceden sürmeli, sabahleyin yıkamalı. Gözünde o sürme alameti kalmamalı. Ve ize'stecmera fe'l-yestecmir vitran. Gözünde o sürme alameti kalmamalı.

Ve ize'stecmera fe'l-yestecmir vitran.

Bir de eskiden mesela böyle memlekette taharetlenmek için sular yok.Bir de eskiden mesela böyle memlekette taharetlenmek için sular yok. evvelki asr-ı İslâmiyede taş parçaları ile temizlenilirmiş, taharetlenilirmiş.evvelki asr-ı İslâmiyede taş parçaları ile temizlenilirmiş, taharetlenilirmiş. O da herkesin iktidarına göre, hadisesine göre bir, üç, beş. En azı üç, üçten aşağı olmasın. O da herkesin iktidarına göre, hadisesine göre bir, üç, beş. En azı üç, üçten aşağı olmasın. Yedi en nihayeti, ondan üstün olmasın. Bunları kullanırsınız tek yapınız.Yedi en nihayeti, ondan üstün olmasın. Bunları kullanırsınız tek yapınız. Yani taharetlenmek için kullandığımız taşı da tek yapın. Yani taharetlenmek için kullandığımız taşı da tek yapın.

Eskiden evvela taşlarla taharetlenir sonra yıkanılırdı.Eskiden evvela taşlarla taharetlenir sonra yıkanılırdı. Şimdi taş âdeti tabi mümkün değil, su ile yapıyoruz. Onu da hiç olmazsa tek olarak yapmak iyidir. Şimdi taş âdeti tabi mümkün değil, su ile yapıyoruz. Onu da hiç olmazsa tek olarak yapmak iyidir. Pamuk veyahut böyle kullanılan esvapların bez parçalarına filan yapmak da caiz değildir.Pamuk veyahut böyle kullanılan esvapların bez parçalarına filan yapmak da caiz değildir. Çünkü o bezler diğer yerlerde kullanılabilir. Pamuk da öyledir, kağıda hiç caiz değildir.Çünkü o bezler diğer yerlerde kullanılabilir. Pamuk da öyledir, kağıda hiç caiz değildir. Şimdi Allah esirgesin vapurlarda tayyarelerde filan umumi şeyler de kağıt kullanıyorlar. Şimdi Allah esirgesin vapurlarda tayyarelerde filan umumi şeyler de kağıt kullanıyorlar.

Onun için insan kendi şeysini tedarikli yapmalıdır. Çünkü kağıt ilim vasıtasıdır.Onun için insan kendi şeysini tedarikli yapmalıdır. Çünkü kağıt ilim vasıtasıdır. Bak şimdi bu kağıt olmazsa bu yazıların hiçbirisi olmazdı.Bak şimdi bu kağıt olmazsa bu yazıların hiçbirisi olmazdı. Binâenaleyh gerek Kur'an ve gerek sair ilim şeyleri kağıtlar vasıtasıyla bize geldiği için kağıdın kıymeti yüksektir.Binâenaleyh gerek Kur'an ve gerek sair ilim şeyleri kağıtlar vasıtasıyla bize geldiği için kağıdın kıymeti yüksektir. Onu ayak altına atmak, çiğnemek hele yazılı olursa. Onu ayak altına atmak, çiğnemek hele yazılı olursa. Hele bugün gazeteler hep artık vasıta olmuş, âdet de olmuş.Hele bugün gazeteler hep artık vasıta olmuş, âdet de olmuş. Para kazanmak için gazetesinin en başında gayet güzel bir âyet yazıyor. Cicili bicili güzel. Para kazanmak için gazetesinin en başında gayet güzel bir âyet yazıyor. Cicili bicili güzel. Görsün de herkes alsın benim gazetemi diyerekten. Bunlar caiz şeyler değildir. Görsün de herkes alsın benim gazetemi diyerekten. Bunlar caiz şeyler değildir.

Yani Allah'ın kelamını ticarete vasıta yapıyor. Ondan sonra kim bilecek onu?Yani Allah'ın kelamını ticarete vasıta yapıyor. Ondan sonra kim bilecek onu? Gazete de ya yerlerde ayak altında sürünüyor, ya halâlarda çürüyor,Gazete de ya yerlerde ayak altında sürünüyor, ya halâlarda çürüyor, yahut bakkallarda kese kağıdı oluyor. Güzel âyet ayaklar altına dökülüyor.yahut bakkallarda kese kağıdı oluyor. Güzel âyet ayaklar altına dökülüyor. Onun için bunları çok dikkat etmek lazım. Onun için bunları çok dikkat etmek lazım.

İzâ eksebûhüm fe'rmûhüm bi'n-nebli ve'stebkû nebleküm. İzâ eksebûhüm fe'rmûhüm bi'n-nebli ve'stebkû nebleküm.

Eksüb, yakınlaşma. "Düşman size yakın olmadıkça boşu boşuna silahını atma." Eksüb, yakınlaşma. "Düşman size yakın olmadıkça boşu boşuna silahını atma."

O zaman ok atıyorlarmış ya. Fakat bakıyorsun menzilden dışarıda herif.O zaman ok atıyorlarmış ya. Fakat bakıyorsun menzilden dışarıda herif. Boşa gidecek, boş gürültü yapıyorsun. Bu boş gürültüye de bugünkü tabirle zayi etme mermini.Boşa gidecek, boş gürültü yapıyorsun. Bu boş gürültüye de bugünkü tabirle zayi etme mermini. O günkü okunu. O günkü okunu.

Fe'rmûhüm bi'n-nebli. "Ne zaman yaklaşırsanız o zaman atınız."Fe'rmûhüm bi'n-nebli. "Ne zaman yaklaşırsanız o zaman atınız." Ve'stebkû nebleküm. "Sonra hepsini birden gır gır gır... atıp da bitirme." Ve'stebkû nebleküm. "Sonra hepsini birden gır gır gır... atıp da bitirme."

Bir kısmını da sakla.Bir kısmını da sakla. Belki düşman daha yakına gelir, kendini müdafaa etmek için Belki düşman daha yakına gelir, kendini müdafaa etmek için o zaman da onu kullanırsın diyerekten Efendimiz böyle de bir askerine emir vermiş. o zaman da onu kullanırsın diyerekten Efendimiz böyle de bir askerine emir vermiş.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2