Namaz Vakitleri

24 Cemâziye'l-Evvel 1446
26 Kasım 2024
İmsak
06:26
Güneş
07:56
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:10
Detaylı Arama

Yolların En Güzeli

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Zilka'de 1414 / 08.05.1994
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bid’at Sahipleri, Doğru Olan Rasûlüllah’a Uymaktır, En Güzel Yol, En Doğru Rüya, Hayra Yormak Güzeldir, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Yolların En Güzeli

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

27 Zilka'de 1414 / 08.05.1994
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Bid’at Sahipleri, Doğru Olan Rasûlüllah’a Uymaktır, En Güzel Yol, En Doğru Rüya, Hayra Yormak Güzeldir, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

el-Hamdü li'l-lâhi hakka hamdihî ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedinel-Hamdü li'l-lâhi hakka hamdihî ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd:

ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbu'llâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâFa'lemû eyyühe'l-ihvân fe inne efdale'l-hadîsi kitâbu'llâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve selleme tesliman kesira.Muhammedin sallallahu aleyhi ve selleme tesliman kesira. Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün Ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Ashâbü'l-bid'ai kilâbü'n-nâr.

Sadaka resûlullâh fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Ashâbü'l-bid'ai kilâbü'n-nâr.

Sadaka resûlullâh fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn, değerli kardeşlerim, muhterem Müslümanlar!

Aziz ve muhterem cemaat-i müslimîn, değerli kardeşlerim, muhterem Müslümanlar!

Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti, lütfu, ihsânı, ikrâmı dünyada ahirette üzerinize olsun.Allahu Teâlâ hazretlerinin rahmeti, lütfu, ihsânı, ikrâmı dünyada ahirette üzerinize olsun. Allahu Teâlâ hazretlerinin iki cihanda bahtiyar eylesin.Allahu Teâlâ hazretlerinin iki cihanda bahtiyar eylesin. Burada ananevi olarak Peygamber sallalahu aleyhi vesellem Efendimiz'in hadîs-i şerîfleriniBurada ananevi olarak Peygamber sallalahu aleyhi vesellem Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini Gümüşhaneli hocamız cennetmekân Ahmed Ziyaüddin Efendi hazretlerininGümüşhaneli hocamız cennetmekân Ahmed Ziyaüddin Efendi hazretlerinin Râmuzu'l-ehâdîs isimli eserinden okuyarak taallüm ve tefeyyüz ediyoruz.

Râmuzu'l-ehâdîs isimli eserinden okuyarak taallüm ve tefeyyüz ediyoruz.

Bunların okunmasına, izahına başlamadan önce; evvelaBunların okunmasına, izahına başlamadan önce; evvela ve hâssaten Peygamber salla'llâhu aleyhi ve sellem hazretlerinin rûh-i pâkine biz aciz naçiz ümmetlerinden, ve hâssaten Peygamber salla'llâhu aleyhi ve sellem hazretlerinin rûh-i pâkine biz aciz naçiz ümmetlerinden, şu toplantımızdan aciz naçiz bir hediye-i Kur'âniyye olsun diye, rûh-i pâkine melekler göndersin, şu toplantımızdan aciz naçiz bir hediye-i Kur'âniyye olsun diye, rûh-i pâkine melekler göndersin, ikrâm eylesin, îsar eylesin diye ve O'nun mübârek âl'inin, ashâbının, etbâının, ahbabının, ihvânım diyeikrâm eylesin, îsar eylesin diye ve O'nun mübârek âl'inin, ashâbının, etbâının, ahbabının, ihvânım diye tâbir ettiği mubâreklerin; sair enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullâh-i mukarrabînin tâbir ettiği mubâreklerin; sair enbiyâ ve mürselîn ve cümle evliyâullâh-i mukarrabînin ve hassaten sâdât-ı meşâyih-i turuk-i aliyyemizin Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Mürtezâ'dan ve hassaten sâdât-ı meşâyih-i turuk-i aliyyemizin Ebû Bekr-i Sıddîk ve Aliyy-i Mürtezâ'dan hocamız, şeyhimiz Muhammed Zâhid-i Bursevî hazretlerine kadar turuk-i aliyyelerimiz silsilelerindenhocamız, şeyhimiz Muhammed Zâhid-i Bursevî hazretlerine kadar turuk-i aliyyelerimiz silsilelerinden güzerân eylemiş olan sâdât ve meşâyihimizin ve hulefâsının ve müridânını ruhlarına hediye olsun diye,güzerân eylemiş olan sâdât ve meşâyihimizin ve hulefâsının ve müridânını ruhlarına hediye olsun diye, şu beldeleri fethedip bize emânet ve yâdigar burakmış olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin,şu beldeleri fethedip bize emânet ve yâdigar burakmış olan fatihlerin, şehitlerin, gazilerin, mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye, bu beldelerde metfun bulunan,mücahitlerin ruhlarına hediye olsun diye, bu beldelerde metfun bulunan, adları bilinen bilinmeyen enbiyâullah, evliyâullah, sahabe-i kirâm, sâlihler, fatihler, gaziler,adları bilinen bilinmeyen enbiyâullah, evliyâullah, sahabe-i kirâm, sâlihler, fatihler, gaziler, şehitler mü'minîn ü mü'minât, Müslüman kardeşlerimizin ruhlarına hediye olsun diye,şehitler mü'minîn ü mü'minât, Müslüman kardeşlerimizin ruhlarına hediye olsun diye, ve hassaten uzaktan yakından zahmet edip, heves edip, arzu edip burya, bu dersi dinlemeye gelenve hassaten uzaktan yakından zahmet edip, heves edip, arzu edip burya, bu dersi dinlemeye gelen siz sevgili, kıymetli, fedakâr kardeşlerimizin ahirete göçmüş bütün Müslüman geçmişlerinin, sevdiklerinin,siz sevgili, kıymetli, fedakâr kardeşlerimizin ahirete göçmüş bütün Müslüman geçmişlerinin, sevdiklerinin, yakınlarının, arkadaşlarının, dostlarının ruhları için, şu camiiyi bina eden İskenderpaşa hazretlerininyakınlarının, arkadaşlarının, dostlarının ruhları için, şu camiiyi bina eden İskenderpaşa hazretlerinin ve bu camiden güzerân etmiş olan eimmâ, hutebâ, müezzinin, vâizîn, cemaat-i kirâmve bu camiden güzerân etmiş olan eimmâ, hutebâ, müezzinin, vâizîn, cemaat-i kirâm ve çevresinde metfun bulunan mevtânın ruhlarına hediye olsun diye biz yaşayan Müslümanlar dave çevresinde metfun bulunan mevtânın ruhlarına hediye olsun diye biz yaşayan Müslümanlar da ömürümüzü gafletle geçirmeyelim, Rabbimizin rızasına uygun yaşayalım, sevdiği kul olalım, ömürümüzü gafletle geçirmeyelim, Rabbimizin rızasına uygun yaşayalım, sevdiği kul olalım, huzuruna sevdiği razı olduğu kul olarak varalım diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyuphuzuruna sevdiği razı olduğu kul olarak varalım diye bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup o saydığımız geçmişlerimize hediye eyleyip dersimize öyle başlayalım.o saydığımız geçmişlerimize hediye eyleyip dersimize öyle başlayalım. 72. sayfanın birinci hadîs-i şerifi. Kısa, dört kelimeden ibaret.72. sayfanın birinci hadîs-i şerifi. Kısa, dört kelimeden ibaret. Ebû Ümâme radıyallahu anh hazretlerinden rivayet edilmiş olan;Ebû Ümâme radıyallahu anh hazretlerinden rivayet edilmiş olan; bid'atin fenalığını gösteren bir hadîs-i şerîf.

bid'atin fenalığını gösteren bir hadîs-i şerîf.

Peygamber sallalahu aleyhi vesellem Efendimiz diyor ki:

Peygamber sallalahu aleyhi vesellem Efendimiz diyor ki:

Ashabü'l-bid'a.Ashabü'l-bid'a. "Bid'atların sahipleri" Kilâbü'n-nâr. "Cehennemin köpekleridir."

"Bid'atların sahipleri" Kilâbü'n-nâr. "Cehennemin köpekleridir."

İfadenin ağırlığına bak!

İfadenin ağırlığına bak!

"Bid'at sahipleri cehennemin köpekleridir."

"Bid'at sahipleri cehennemin köpekleridir."

Cehenneme girecekler; bir insan olarak cehenneme girmek var bir deCehenneme girecekler; bir insan olarak cehenneme girmek var bir de "cehennemin köpeği" lakabının muhatabı olmak var. Daha da ağır bir ibare!

"cehennemin köpeği" lakabının muhatabı olmak var. Daha da ağır bir ibare!

Ne yapmışlar?

Bunların kusurları nedir ki
Ne yapmışlar?

Bunların kusurları nedir ki
Peygamber sallalahu aleyhi vesellem Efendimiz bu kadar ağır ifade kullanmış?

Peygamber sallalahu aleyhi vesellem Efendimiz bu kadar ağır ifade kullanmış?

Bid'at ne demektir?

Arapça'da "bir şeyi icat etmek, ortaya çıkarmak" demek.
Bid'at ne demektir?

Arapça'da "bir şeyi icat etmek, ortaya çıkarmak" demek.
Mesela Allahu Teâlâ hazretlerinin de aynı kökten gelme bir sıfatı var;

Mesela Allahu Teâlâ hazretlerinin de aynı kökten gelme bir sıfatı var;

Bedîu's-semâvâti ve'l-ard. denilir.

Bedîu's-semâvâti ve'l-ard. denilir.

Ne demek?

"Semavâtı ve arzı, gökleri ve yeri icat eden" demek.

Ne demek?

"Semavâtı ve arzı, gökleri ve yeri icat eden" demek.

Allah kainatı yarattı mı?

Âmmennâ ve saddaknâ! Yeri göğü yaratan Rabbimiz!

Allah kainatı yarattı mı?

Âmmennâ ve saddaknâ! Yeri göğü yaratan Rabbimiz!

Sıfatı ne?

Halaka's-semâvâti ve'l-ard.

Sıfatı ne?

Halaka's-semâvâti ve'l-ard.

Kur'ân-ı Kerîm'de bu da geçiyor. Yeri göğü icat eden, yoktan var eden, bu güzel nizamı ona veren.

Kur'ân-ı Kerîm'de bu da geçiyor. Yeri göğü icat eden, yoktan var eden, bu güzel nizamı ona veren.

Yağmur yağıyor, yerden otlar bitiyor.

Yağmur yağıyor, yerden otlar bitiyor.

Sular havaya nereden çıktı, kim taşıyor? Nasıl yağıyor? Ne hikmet var?Sular havaya nereden çıktı, kim taşıyor? Nasıl yağıyor? Ne hikmet var? Su dediğimiz madde nedir? Canlıların işine neden yarıyor?

Su dediğimiz madde nedir? Canlıların işine neden yarıyor?

Aklı durur insanın.Aklı durur insanın. Allah'ın hikmetlerini, ibretlerini, hilkatlerini, yarattığı şeylerin esrarını, ahkamını anlatmaya ansiklopediler yetmez.Allah'ın hikmetlerini, ibretlerini, hilkatlerini, yarattığı şeylerin esrarını, ahkamını anlatmaya ansiklopediler yetmez. Ne kadar alimse insan o kadar hakikate yanaşır, o deryadan biraz bir şeyler alır, Ne kadar alimse insan o kadar hakikate yanaşır, o deryadan biraz bir şeyler alır, yine de deryadan bir avuç kadar bir şey almış olur.

yine de deryadan bir avuç kadar bir şey almış olur.

Alah'ın o hikmetleri deryası sonsuz bir derya! Allah'ın kudreti sonsuz!

Alah'ın o hikmetleri deryası sonsuz bir derya! Allah'ın kudreti sonsuz!

Bedîu's-semâvâti ve'l-ard.

Hem de ne güzel yaratmış!

Bedîu's-semâvâti ve'l-ard.

Hem de ne güzel yaratmış!

Tebârekte ve teâleyte...

Allah icat ettiği için

Tebârekte ve teâleyte...

Allah icat ettiği için

Bedîu's-semâvâti ve'l-ard diyoruz.

İnsanların bid'atçisi ne demek?

Bedîu's-semâvâti ve'l-ard diyoruz.

İnsanların bid'atçisi ne demek?

O da bir şey icat ediyor da "dinî hüküm" diye ortaya koyuyor.

O da bir şey icat ediyor da "dinî hüküm" diye ortaya koyuyor.

Sen kimsin? Ne sıfatla ortaya böyle bir hüküm koyuyorsun?Sen kimsin? Ne sıfatla ortaya böyle bir hüküm koyuyorsun? Sen ne oluyorsun? Necisin? Ne kadar aklın var?

Sen ne oluyorsun? Necisin? Ne kadar aklın var?

İnsanın beyni kuşun beyninden biraz daha büyük amaİnsanın beyni kuşun beyninden biraz daha büyük ama ne kadar büyük olursa olsun ne kadar biliyor?

ne kadar büyük olursa olsun ne kadar biliyor?

Ne kadar kusurlu işler yapıyoruz. Hiçbir şeyimizi yönetemiyoruz.Ne kadar kusurlu işler yapıyoruz. Hiçbir şeyimizi yönetemiyoruz. Kendi işimizi yönetemiyoruz, bir bakkal dükkanı açamıyoruz, Kendi işimizi yönetemiyoruz, bir bakkal dükkanı açamıyoruz, bir evimizi yönetemiyoruz, bir çocuğumuzu idare edemiyoruz.

bir evimizi yönetemiyoruz, bir çocuğumuzu idare edemiyoruz.

Bizim aklımızdan ne olacak?Bizim aklımızdan ne olacak? Be adam sen kim oluyorsun da dinde bir şey icat edip ortaya yeni bir şey çıkarıyorsun?

Be adam sen kim oluyorsun da dinde bir şey icat edip ortaya yeni bir şey çıkarıyorsun?

Olur mu öyle şey?

Olmaz.

Olur mu öyle şey?

Olmaz.

Her insan yeni bir şey ortaya çıkarmaya kalkarsa ne olur?

Her insan yeni bir şey ortaya çıkarmaya kalkarsa ne olur?

Bu camide elhamdülillah bu kadar kalabalık var.Bu camide elhamdülillah bu kadar kalabalık var. Buyrun her biriniz bir şey çıkarın ortaya. Ne olur? Karmakarışık olur.

Buyrun her biriniz bir şey çıkarın ortaya. Ne olur? Karmakarışık olur.

"Nasıl olacak hocam?"

"Nasıl olacak hocam?"

Herkes Allah'ın emrine. Kur'an'a uyacak. Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyacak.Herkes Allah'ın emrine. Kur'an'a uyacak. Peygamber Efendimiz'in sünnetine uyacak. Neden?

Peygamber Efendimiz'i elçi olarak göndermiş;
Neden?

Peygamber Efendimiz'i elçi olarak göndermiş;
kendisine selâhiyet vermiş, ilim vermiş, korumuş, yüceltmiş, takviye etmiş,kendisine selâhiyet vermiş, ilim vermiş, korumuş, yüceltmiş, takviye etmiş, ismet sıfatını vermiş, günahlardan uzak tutmuş;ismet sıfatını vermiş, günahlardan uzak tutmuş; kabiliyet, fazilet, nur vermiş; her şeyi vermiş, vazifelendirmiş:

kabiliyet, fazilet, nur vermiş; her şeyi vermiş, vazifelendirmiş:

"Sen benim nâmıma git, onlara bildir!" diye vahyediyor, ilham ediyor, hakikatleri bildiriyor,"Sen benim nâmıma git, onlara bildir!" diye vahyediyor, ilham ediyor, hakikatleri bildiriyor, rüyasında âşikâr olarak gösteriyor. Mucizeler vermiş; salahayitle vazifeli, görevli memur.

rüyasında âşikâr olarak gösteriyor. Mucizeler vermiş; salahayitle vazifeli, görevli memur.

Peygamber nedir?

Memur.

Peygamber nedir?

Memur.

Emrolunmuş kendisine, Allah tarafından vazifelendirilmiş.Emrolunmuş kendisine, Allah tarafından vazifelendirilmiş. "Ben kendi bilgimle, kendi başıma bir şey yapmam." diyor."Ben kendi bilgimle, kendi başıma bir şey yapmam." diyor. Peygamber Efendimiz Allah'ın emrini bildiriyor.

Peygamber Efendimiz Allah'ın emrini bildiriyor.

Kur'an'a uyarız çünkü Allah'ın kelamıdır. Peygamber Efendimiz'e uyarız çünkü Allah'ın elçisidir.Kur'an'a uyarız çünkü Allah'ın kelamıdır. Peygamber Efendimiz'e uyarız çünkü Allah'ın elçisidir. Tamam, işimiz sağlam.Tamam, işimiz sağlam. İki sağlam tutanağımız var; Kur'ân-ı Kerîm, başımızın üstünde yeri var, Allah'ın kelamı. Allah buyurmuş.

İki sağlam tutanağımız var; Kur'ân-ı Kerîm, başımızın üstünde yeri var, Allah'ın kelamı. Allah buyurmuş.

Kâle'llâhu tebâreke ve teâlâ. "Azîz ve celîl olan yüce Rabbimiz şöyle buyurdu." diyoruz, Allah buyurmuş.

Kâle'llâhu tebâreke ve teâlâ. "Azîz ve celîl olan yüce Rabbimiz şöyle buyurdu." diyoruz, Allah buyurmuş.

akan sular duruyor.

akan sular duruyor.

Yâ eyyühe'llezîne âmenû kütibe aleykümü's-sıyâme.Yâ eyyühe'llezîne âmenû kütibe aleykümü's-sıyâme. "Ey iman edenler! Oruç size farz kılındı." dedi, Allahu Teala hazretleri. Tamam, Ramazan'da oruç tutuyoruz.

"Ey iman edenler! Oruç size farz kılındı." dedi, Allahu Teala hazretleri. Tamam, Ramazan'da oruç tutuyoruz.

Gücü yeten insana haccı emretmiş, haca gidiyoruz.Gücü yeten insana haccı emretmiş, haca gidiyoruz. Zekât vereceksiniz, tamam. Başörtüsüyle namaz kılacaksınız, baş üstüne!Zekât vereceksiniz, tamam. Başörtüsüyle namaz kılacaksınız, baş üstüne! Temizleneceksiniz, abdest alacaksınız; baş üstüne!

Temizleneceksiniz, abdest alacaksınız; baş üstüne!

Ne kadar sağlam bir yol, ne kadar güzel bir yol!

Ne kadar sağlam bir yol, ne kadar güzel bir yol!

Allah emrediyor tutuyoruz, Resûlullah bildirmiş tutuyoruz.Allah emrediyor tutuyoruz, Resûlullah bildirmiş tutuyoruz. Peki, sana ne oluyor be adam? Sen neci oluyorsun da kim oluyorsun da ortaya bir şey çıkarıyorsun?

Peki, sana ne oluyor be adam? Sen neci oluyorsun da kim oluyorsun da ortaya bir şey çıkarıyorsun?

Çıkarsın.

Çıkarsın.

Olmaz.

Çıkarırsa din karışır; sağlam ile çürük karışır.
Olmaz.

Çıkarırsa din karışır; sağlam ile çürük karışır.
"Ötekelere çürükler bulaşmasın." diye elmaların bile arasından çürüyenleri atıyorlar.

"Ötekelere çürükler bulaşmasın." diye elmaların bile arasından çürüyenleri atıyorlar.

Sağlamın içine çürük konulur mu?

Konulmaz.

Sağlamın içine çürük konulur mu?

Konulmaz.

O halde bir insan; kendi keyfinden, kendi aklından dinde bir şey icat ederseO halde bir insan; kendi keyfinden, kendi aklından dinde bir şey icat ederse çok fena bir şey yapmış olur çok fena bir şey yapmış olur Allah'a iftira etmiş olur veyahut Allah'ın ahkamanı karıştırmış olurAllah'a iftira etmiş olur veyahut Allah'ın ahkamanı karıştırmış olur veya Allah'ın dinine ekleme çıkarma yapmış olur veya Allah'ın dinine ekleme çıkarma yapmış olur veya ana yapısını bozmuş olur. Hâsılı çok yanlış bir şey yapmış olur.

veya ana yapısını bozmuş olur. Hâsılı çok yanlış bir şey yapmış olur.

Doğru olan nedir?

Doğru olan Kur'an'a uymaktır, Resûlullah'a uymaktır.

Doğru olan nedir?

Doğru olan Kur'an'a uymaktır, Resûlullah'a uymaktır.

Biz şimdi niye hadîs-i şerîf okuyoruz?

Biz şimdi niye hadîs-i şerîf okuyoruz?

"Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini öğrenelim, tutalım da doğru yolda olalım." diye"Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîflerini öğrenelim, tutalım da doğru yolda olalım." diye Ne kadar içimiz rahat, ne kadar mutmain, ne kadar bahtiyarız!Ne kadar içimiz rahat, ne kadar mutmain, ne kadar bahtiyarız! Para veriyoruz, seviniyoruz; zekât veriyoruz, sadaka veriyoruz, Para veriyoruz, seviniyoruz; zekât veriyoruz, sadaka veriyoruz, fakire bir iyilik yapıyoruz, rahat ediyoruz. Gece uykumuzu bozuyoruz, ibadet ediyoruz.

fakire bir iyilik yapıyoruz, rahat ediyoruz. Gece uykumuzu bozuyoruz, ibadet ediyoruz.

İnsanlar nâmına söylüyorum, ibadetler gizli.İnsanlar nâmına söylüyorum, ibadetler gizli. Kalkıyor, abdest alıyor, mutlu oluyor; yolda esneye esneye sabah namazına geliyor.Kalkıyor, abdest alıyor, mutlu oluyor; yolda esneye esneye sabah namazına geliyor. Üç saat uyku uyumuş, uykusu var.

Üç saat uyku uyumuş, uykusu var.

Ötekiler gibi uyusa soğuk suyla abdest mi alır, titreye titreye camiye mi gelir?Ötekiler gibi uyusa soğuk suyla abdest mi alır, titreye titreye camiye mi gelir? Niye çekiyorsun bu meşakkati?

Niye çekiyorsun bu meşakkati?

Sen git, anlamazsın. Allah'ın emrine uymanın, Resûlullah'ın yolunda yürümeninSen git, anlamazsın. Allah'ın emrine uymanın, Resûlullah'ın yolunda yürümenin öyle bir tadı var ki tariflere sığmaz, tatmayan bilmez. öyle bir tadı var ki tariflere sığmaz, tatmayan bilmez. Sıkıntı ama anlamazsın, sıkıntı gibi ama arkası tatlı.

Sıkıntı ama anlamazsın, sıkıntı gibi ama arkası tatlı.

Öbür tarafta herif içki içiyor, kumar oynuyor, dansöz seyrediyor, bara gidiyor, pavyona gidiyor zevkli gibi görünüyor ama acı.Öbür tarafta herif içki içiyor, kumar oynuyor, dansöz seyrediyor, bara gidiyor, pavyona gidiyor zevkli gibi görünüyor ama acı. Sonu feci, acı! Bizimki dertli gibi oluyor, sıkıntılı gibi oluyor, meşakkatli gibi oluyor; negatif! Sonu feci, acı! Bizimki dertli gibi oluyor, sıkıntılı gibi oluyor, meşakkatli gibi oluyor; negatif! Cebinden para çıkıyor, harcıyorsun. Ama güzel. Cebinden para çıkıyor, harcıyorsun. Ama güzel. İslâm'ın sağlam yolu bu, Kur'ân-ı Kerîm'in yolu, Peygamber Efendimiz'in yolu bu!

İslâm'ın sağlam yolu bu, Kur'ân-ı Kerîm'in yolu, Peygamber Efendimiz'in yolu bu!

Herkes küçücük bir milim ilave yapsa bir santim eder, 100 kişi ilave yapınca bir metre yapar;Herkes küçücük bir milim ilave yapsa bir santim eder, 100 kişi ilave yapınca bir metre yapar; bu kadar asırda din rayından çıkar, sapık bir şey olur. bu kadar asırda din rayından çıkar, sapık bir şey olur. Dinin korunması için asıl rayından çıkmaması içinDinin korunması için asıl rayından çıkmaması için Kur'ân-ı Kerîm'e, Peygamber Efendimiz'in sünnetine sımsıkı sarılmak şarttır. Kur'ân-ı Kerîm'e, Peygamber Efendimiz'in sünnetine sımsıkı sarılmak şarttır. Ondan milim şaşırmaz. Aynen yapılır, hiçbir şey ilave edilmez.

Ondan milim şaşırmaz. Aynen yapılır, hiçbir şey ilave edilmez.

Bazısı ekleme yapıyor. Çıkarma yapmak daha tatsız. Görünürde bu dini eksiltti.Bazısı ekleme yapıyor. Çıkarma yapmak daha tatsız. Görünürde bu dini eksiltti. Dört rekâtı üç rekât kıldı, bir rekât eksik oldu. Allah sorar.

Dört rekâtı üç rekât kıldı, bir rekât eksik oldu. Allah sorar.

"Ben dört rekâtı beş yapayım."

O da olmaz. Fazlalık da fena, eksiklik de fena.

"Ben dört rekâtı beş yapayım."

O da olmaz. Fazlalık da fena, eksiklik de fena.

Ne emretmiş Allah?

Dört, dört kıl.

"Uyu" dediği zaman uyu, "uyan" dediği zaman kalk.
Ne emretmiş Allah?

Dört, dört kıl.

"Uyu" dediği zaman uyu, "uyan" dediği zaman kalk.
"Ye" dediği zaman ye, şükret. Oruç tuttuğun zaman aç dur. Her şeyi O'nun emrine göre yap. "Ye" dediği zaman ye, şükret. Oruç tuttuğun zaman aç dur. Her şeyi O'nun emrine göre yap. Çünkü kişi sevdiğine uyar. Çünkü kişi sevdiğine uyar. Kişi sevdiğine uymazsa saydığına uymazsa onun sevgisi, bağlılığı lafta kalır.

Kişi sevdiğine uymazsa saydığına uymazsa onun sevgisi, bağlılığı lafta kalır.

Dinlemiyor.

Öyle olur mu?

Dinlemiyor.

Öyle olur mu?

Çocuk babasını dinlemiyor, talebe babasını dinlemiyor. Mürit şeyhini dinlemiyor.

Çocuk babasını dinlemiyor, talebe babasını dinlemiyor. Mürit şeyhini dinlemiyor.

Olmaz! Öyle bağlılık olmaz!

Olmaz! Öyle bağlılık olmaz!

Tabii bid'at sahipleri dinde bir şey çıkardıkları için eksiklik olsun fazlalık olsun; Tabii bid'at sahipleri dinde bir şey çıkardıkları için eksiklik olsun fazlalık olsun; dinin aslı, yapısı bozulacağı için bid'at çok fena bir şey. dinin aslı, yapısı bozulacağı için bid'at çok fena bir şey. Bid'atin olmaması lazım, sünnetin olması lazım; bid'ate kaymaması lazım.

Bid'atin olmaması lazım, sünnetin olması lazım; bid'ate kaymaması lazım.

Tasavvuf dinin özüdür; takvâ yoludur, yaşayışıdır, tadıdır, zevkli zevkli yaşanmasıdır.Tasavvuf dinin özüdür; takvâ yoludur, yaşayışıdır, tadıdır, zevkli zevkli yaşanmasıdır. Ama tasavvuf zevkli olduğundan, keyifli olduğundan, derûnî oldundan, Ama tasavvuf zevkli olduğundan, keyifli olduğundan, derûnî oldundan, insanın iç duygularıyla ilgili olduğundan senin içinden öyle gelir öyle yaparsın, insanın iç duygularıyla ilgili olduğundan senin içinden öyle gelir öyle yaparsın, ötekisinin içinden öyle gelir öyle yapar. İş raydan yine çıkar. Öyle şey yok.

ötekisinin içinden öyle gelir öyle yapar. İş raydan yine çıkar. Öyle şey yok.

"Rüyamda ak sakallı birisi geldi, bana 'şöyle yap' dedi."

Öyle şey yok!

"Rüyamda ak sakallı birisi geldi, bana 'şöyle yap' dedi."

Öyle şey yok!

Tasavvufta bu çeşit şeyler olabilir. Adam rüya görür, feyz duyar, tat duyar, lezzet duyar.Tasavvufta bu çeşit şeyler olabilir. Adam rüya görür, feyz duyar, tat duyar, lezzet duyar. "Şunu arttırayım, şunu daha çok yapayım." der. "Şunu arttırayım, şunu daha çok yapayım." der. Sen bu işin inceliklerini bilmezsin; artırırsın artırırsın,Sen bu işin inceliklerini bilmezsin; artırırsın artırırsın, sonra yapamayacak duruma gelirse durdurursun, gerilersin.

sonra yapamayacak duruma gelirse durdurursun, gerilersin.

Ben öyle insanlar duymuşum ki siz de belki duymuşunuzdur;Ben öyle insanlar duymuşum ki siz de belki duymuşunuzdur; çok hızlı başlamıştır ama çabuk yorulmuştur. Namazı bile bırakmıştır, yolunu da sapıtmıştır.

çok hızlı başlamıştır ama çabuk yorulmuştur. Namazı bile bırakmıştır, yolunu da sapıtmıştır.

Neden?

Aşırılık da uygun değil.

Neden?

Aşırılık da uygun değil.

Peygamber Efendimiz ölçüyü tasviye ediyor. Onun için dinin aslını tam öğrenelim.Peygamber Efendimiz ölçüyü tasviye ediyor. Onun için dinin aslını tam öğrenelim. Tasavvufun zevkleri, keyifleri arasında ana çizgiyi kaybetmeyelim.

Tasavvufun zevkleri, keyifleri arasında ana çizgiyi kaybetmeyelim.

Gümüşhanevî Hocamız oturmuş Râmûzü'l-ehâdîs eserini yazmış:

Gümüşhanevî Hocamız oturmuş Râmûzü'l-ehâdîs eserini yazmış:

"Benim dervişlerim hadisleri okusunlar, ana çizgide kalsınlar,"Benim dervişlerim hadisleri okusunlar, ana çizgide kalsınlar, sünnet-i seniyyenin cadde-i kübrâsında dosdoğru yürüsünler;sünnet-i seniyyenin cadde-i kübrâsında dosdoğru yürüsünler; ayakları eğri büğrü yollara kaymasın, şaşırmasınlar, yanılmasınlar, dengeyi öğrensinler." istemiş.

ayakları eğri büğrü yollara kaymasın, şaşırmasınlar, yanılmasınlar, dengeyi öğrensinler." istemiş.

Hadis okuyoruz.Hadis okuyoruz. Bu çok güzel bir şey!Bu çok güzel bir şey! Bunun kıymetini dinî konularda derin olan insanlar bilir, başkası bilmez.

Bunun kıymetini dinî konularda derin olan insanlar bilir, başkası bilmez.

"Tabi bu adamlar yaşıyorlar, ben başka bir grup biliyorum onlar şöyle yapıyorlar, böyle yapıyorlar!"

"Tabi bu adamlar yaşıyorlar, ben başka bir grup biliyorum onlar şöyle yapıyorlar, böyle yapıyorlar!"

İyi, güzel de Peygamber Efendimiz nasıl yapmış?İyi, güzel de Peygamber Efendimiz nasıl yapmış? Gel bakalım, seninle onu bir konuşalım.Gel bakalım, seninle onu bir konuşalım. Peygamber Efendimiz eğer onların yaptığı gibi aşırı yapmışsa öyle yap. Peygamber Efendimiz eğer onların yaptığı gibi aşırı yapmışsa öyle yap. Yok, Peygamber Efendimiz dengeli, ölçülü yapmışsa sen de dengeli yap.

Yok, Peygamber Efendimiz dengeli, ölçülü yapmışsa sen de dengeli yap.

"Ben sizin Allah'tan en çok korkanınızım ama işte bakın evlenmişim, eşim var, yuvam var."Ben sizin Allah'tan en çok korkanınızım ama işte bakın evlenmişim, eşim var, yuvam var. Geceleri uyuyorum, bazı günler oruç tutuyorum, bazı günler tutmuyorum." diyor Efendimiz. Geceleri uyuyorum, bazı günler oruç tutuyorum, bazı günler tutmuyorum." diyor Efendimiz. Denge yolu, itidal yolu.

Denge yolu, itidal yolu.

Ne demek?

Ne demek?

"İfrat da tefrit de fena" demek. Aşırılık da fena; gevşeklik, azlık da fena.

"İfrat da tefrit de fena" demek. Aşırılık da fena; gevşeklik, azlık da fena.

Hangisi güzel?

Efendimiz sallalahu aleyhi ve sellem'in yolu güzel.
Hangisi güzel?

Efendimiz sallalahu aleyhi ve sellem'in yolu güzel.
Kendisi güzel, huyu güzel, yüzü güzel, sözü güzel, hâli güzel, Kendisi güzel, huyu güzel, yüzü güzel, sözü güzel, hâli güzel, ibadeti güzel, sünnet-i seniyyesi güzel. Efendimiz'in yolu en güzeli! Çok şâşaalı görünmüyor;

ibadeti güzel, sünnet-i seniyyesi güzel. Efendimiz'in yolu en güzeli! Çok şâşaalı görünmüyor;

"Hocam ben bunu pırlantalı, elmaslı olarak görmüyorum." diyor bazısı.

"Hocam ben bunu pırlantalı, elmaslı olarak görmüyorum." diyor bazısı.

İşte bu sadeliğin güzelliği! Falanca binaya bakıyorum da şöyle süslü, böyle süslü.İşte bu sadeliğin güzelliği! Falanca binaya bakıyorum da şöyle süslü, böyle süslü. Falanca kumaşa bakıyorum da şöyle alacalı, böyle gösterişli. O, basit insanların zevki!

Falanca kumaşa bakıyorum da şöyle alacalı, böyle gösterişli. O, basit insanların zevki!

Gel bakalım kaliteli ipek kumaş nasıl oluyor? Halis yün, çok pahalı kumaş nasıl oluyor?

Gel bakalım kaliteli ipek kumaş nasıl oluyor? Halis yün, çok pahalı kumaş nasıl oluyor?

Rengini bir gör bakalım. Öyle cırtlak renkler mi sade kibar renkler mi güzel?Rengini bir gör bakalım. Öyle cırtlak renkler mi sade kibar renkler mi güzel? Ondan sonra anlarsın.Ondan sonra anlarsın. Mimari bakımdan Süleymaniye camii mi güzel sonradan yapılma filanca yapı mı?

Mimari bakımdan Süleymaniye camii mi güzel sonradan yapılma filanca yapı mı?

Gör bakalım! O Mimar Sinan, koca usta!

Gör bakalım! O Mimar Sinan, koca usta!

Süleymaniye Camii'ni yapmış.

Süleymaniye Camii'ni yapmış.

"Ben de olsam öyle yapardım."

Evet, yap da görelim, bakalım.
"Ben de olsam öyle yapardım."

Evet, yap da görelim, bakalım.
O sade güzelliği mimarlar öve öve bitiremiyorlar. Sade ama güzel yapmış!

O sade güzelliği mimarlar öve öve bitiremiyorlar. Sade ama güzel yapmış!

Süleyman Çelebi'nin mevlidi için derler ki "manzume bir şiir:"

Süleyman Çelebi'nin mevlidi için derler ki "manzume bir şiir:"

Allah adın zikredelim evvela,

Vacib oldu cümle işte her kula.

Allah adın zikredelim evvela,

Vacib oldu cümle işte her kula.

"Ben de söylerim ne olacak?"

Ne dedi?

"Ben de söylerim ne olacak?"

Ne dedi?

"Evvela Allah'ın adını alalım."

"Evvela Allah'ın adını alalım."

"Ben de böyle şeyler derim, alırım elime kalemi ben de yazarım."

"Ben de böyle şeyler derim, alırım elime kalemi ben de yazarım."

Sen de yazarsın tamam da herkes kaşık yontar ama sapını denk getiremez.

Sen de yazarsın tamam da herkes kaşık yontar ama sapını denk getiremez.

Edebiyattan anlayan ustalar Süleyman Çelebi'nin şiirineEdebiyattan anlayan ustalar Süleyman Çelebi'nin şiirine sehl-i mümtenî diyorlar ki kolay, "imkansız bir kolay" sen yapmak istesen yapamazsın.sehl-i mümtenî diyorlar ki kolay, "imkansız bir kolay" sen yapmak istesen yapamazsın. Yapamayacağın derecede; sanatta zirveye çıkmış o güzelliği, ağır başlılığı,Yapamayacağın derecede; sanatta zirveye çıkmış o güzelliği, ağır başlılığı, vakur bir sadeliğin içine dökebilmiş, özenmeye ihtiyaç göstermeden.vakur bir sadeliğin içine dökebilmiş, özenmeye ihtiyaç göstermeden. Pırıl pırıl, tertemiz, duru, arı bir güzellik! Anlayan anlıyor.

Pırıl pırıl, tertemiz, duru, arı bir güzellik! Anlayan anlıyor.

Benim mesleğim edebiyatçılık, ben dinî edebiyatçıyım.Benim mesleğim edebiyatçılık, ben dinî edebiyatçıyım. Okuduğum zaman mest oluyorum. Alman okumuş, mest olmuş.

Okuduğum zaman mest oluyorum. Alman okumuş, mest olmuş.

Alman Elçisi bizim Bursa'ya ziyarete gelmiş deAlman Elçisi bizim Bursa'ya ziyarete gelmiş de hükümet hemen "Ziraat mektebinin öğretmeni Almanca biliyor." diye onu mihmandar tayin etmiş. hükümet hemen "Ziraat mektebinin öğretmeni Almanca biliyor." diye onu mihmandar tayin etmiş. O da ona Bursa'yı gezdiriyor; yıllar önce. 1930'lu yıllarda O da ona Bursa'yı gezdiriyor; yıllar önce. 1930'lu yıllarda Çelik Palas'ta misafir ediliyor. Kazım amca onun mihmandarlığını yapıyor şehirde gezdiriyor:

Çelik Palas'ta misafir ediliyor. Kazım amca onun mihmandarlığını yapıyor şehirde gezdiriyor:

"Alman elçi bir gün bana;"Alman elçi bir gün bana; 'Yarın da Süleyman Çelebi hazretlerini ziyarete gidelim.' dedi." diyor, Kazım amca.

'Yarın da Süleyman Çelebi hazretlerini ziyarete gidelim.' dedi." diyor, Kazım amca.

Süleyman Çelebi öleli dört asır geçti, kabrini ziyaret etmek istiyor.

Süleyman Çelebi öleli dört asır geçti, kabrini ziyaret etmek istiyor.

"Ertesi gün gittim, Alman grant tuvalet giyinmiş, frak giyinmiş; çok resmî bir kıyafet giyinmiş."Ertesi gün gittim, Alman grant tuvalet giyinmiş, frak giyinmiş; çok resmî bir kıyafet giyinmiş. Cumhurbaşkanının yanına çıkacakmış gibi kıyafet giyinmiş. Elçiye sordum:

Cumhurbaşkanının yanına çıkacakmış gibi kıyafet giyinmiş. Elçiye sordum:

"Efendim, program mı değişti, bir yere mi gideceğiz, valiye mi çıkacağız?"

"Efendim, program mı değişti, bir yere mi gideceğiz, valiye mi çıkacağız?"

İnsan mezarlığa giderken spor giyinir; diken vardır, çalı vardır. Bu kıyafet ne?

İnsan mezarlığa giderken spor giyinir; diken vardır, çalı vardır. Bu kıyafet ne?

Program mı değişti?

"Yok." demiş elçi. "Akşam konuştuğumuz gibi Süleyman Çelebiye gideceğiz."

Program mı değişti?

"Yok." demiş elçi. "Akşam konuştuğumuz gibi Süleyman Çelebiye gideceğiz."

"Böyle giyinmişsiniz de" demiş Kazım amca.

Elçi o zaman:

"Böyle giyinmişsiniz de" demiş Kazım amca.

Elçi o zaman:

"Kazım Bey! Söyler misin? Bu anlatımdaki muhteşem kudreti hangi şairde gördün?"Kazım Bey! Söyler misin? Bu anlatımdaki muhteşem kudreti hangi şairde gördün? Şu beyitteki şu ifadeyi hangi şairde gördün?" demiş ve Süleyman Çelebi'nin şu beytini söylemiş:

Şu beyitteki şu ifadeyi hangi şairde gördün?" demiş ve Süleyman Çelebi'nin şu beytini söylemiş:

Gördüm ol habibinin ânesi.

Bir aceb nur ki güneş pervânesi.

Berk urup çıktı evinden nâgihân.

Gördüm ol habibinin ânesi.

Bir aceb nur ki güneş pervânesi.

Berk urup çıktı evinden nâgihân.

Göklere dek nur ile doldu cihan.

Göklere dek nur ile doldu cihan.

"Habibullah'ın annesi diyor ki 'Öyle muhteşem bir nur gördüm ki"Habibullah'ın annesi diyor ki 'Öyle muhteşem bir nur gördüm ki güneş sönük kalıyor da onun etrafında pır pır dönüyor.güneş sönük kalıyor da onun etrafında pır pır dönüyor. Ansızın evimden parıldıyırak böyle bir nur; güneşin pervane gibi etrafında döneceği muhteşem bir nur çıktı.Ansızın evimden parıldıyırak böyle bir nur; güneşin pervane gibi etrafında döneceği muhteşem bir nur çıktı. Her taraf nur doldu.'" diye anlatıyor.

Her taraf nur doldu.'" diye anlatıyor.

"Doğumun nasıl olduğunu, Resûlulah sallalahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in"Doğumun nasıl olduğunu, Resûlulah sallalahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in nasıl doğduğunu" anlatıyor. Alman bu anlatıma hayran olmuş da onu söylüyor.

nasıl doğduğunu" anlatıyor. Alman bu anlatıma hayran olmuş da onu söylüyor.

"Bu kadar güzel şiir söylemiş hangi şair var cihanda?" diyor! Erbabı nasıl biliyor.

"Bu kadar güzel şiir söylemiş hangi şair var cihanda?" diyor! Erbabı nasıl biliyor.

Alman ama "Türkiye'de elçilik yapacağım." diye Türk edebiyatı okumuş.

Alman ama "Türkiye'de elçilik yapacağım." diye Türk edebiyatı okumuş.

"Gittik, o zaman kabirde böyle selvi yok, döşeme taşlar yok, âbide yok, mezar yok. "Gittik, o zaman kabirde böyle selvi yok, döşeme taşlar yok, âbide yok, mezar yok. Mezarların arasında Süleyman Çelebi'nin kabrini bulduk.Mezarların arasında Süleyman Çelebi'nin kabrini bulduk. Alman elçisi karşısına bir durdu; hazır ol vaziyetine geldi, beş dakika frakla çakıldı, kazık gibi durdu." diyor.

Alman elçisi karşısına bir durdu; hazır ol vaziyetine geldi, beş dakika frakla çakıldı, kazık gibi durdu." diyor.

Alman mezardakine saygısını böyle ifade ediyor.Alman mezardakine saygısını böyle ifade ediyor. O kadar saygı duyuyor ki cumhurbaşkanının yanına çıkar gibi giyiniyor. O kadar saygı duyuyor ki cumhurbaşkanının yanına çıkar gibi giyiniyor. Karşısında biz el pençe dururuz, o hazır ol duruyor! Kazık gibi çakılmış, beş dakika durmuş!

Karşısında biz el pençe dururuz, o hazır ol duruyor! Kazık gibi çakılmış, beş dakika durmuş!

"Almanlar bile hayran!" diye bizimkiler ondan sonra ayıkıyorlar,"Almanlar bile hayran!" diye bizimkiler ondan sonra ayıkıyorlar, kabri tamir ediliyor, selvi dikiliyor; güzel bir kabirdir o.kabri tamir ediliyor, selvi dikiliyor; güzel bir kabirdir o. "Alman bunu beğenmiş." diye beyitler oraya kazınmış.

"Alman bunu beğenmiş." diye beyitler oraya kazınmış.

Ey müslümanlar!

Ne hâle geldik ki kendi kıymetimizi biz bilmiyoruz da Almanlar biliyor!
Ey müslümanlar!

Ne hâle geldik ki kendi kıymetimizi biz bilmiyoruz da Almanlar biliyor!
"Almanlar beğendi." diye biz de kendi ecdadımızı sonradan beğenmeye çalışıyoruz!

"Almanlar beğendi." diye biz de kendi ecdadımızı sonradan beğenmeye çalışıyoruz!

"A Süleyman Çelebi iyiymiş!"

"A Süleyman Çelebi iyiymiş!"

Nerden bildin?

Nerden bildin?

Günaydın! Hayırlı sabahlar! Geçmiş olsun! Uyandın demek ki!

Günaydın! Hayırlı sabahlar! Geçmiş olsun! Uyandın demek ki!

Nereden bildin Süleyman Çelebi'nin büyük adam olduğunu?

Nereden bildin Süleyman Çelebi'nin büyük adam olduğunu?

Alman "büyük Adam" dedi, ondan bildi!

Alman "büyük Adam" dedi, ondan bildi!

Aferin, maşaallah, epeyce akıllanmaya başladı bizim millet.

Aferin, maşaallah, epeyce akıllanmaya başladı bizim millet.

Gördün mü Almanın tavrından şıp diye anladı.Gördün mü Almanın tavrından şıp diye anladı. Tabi işin latife tarafı bu.Tabi işin latife tarafı bu. Biz sözleri nereden çıkardık. Bunların hepsini dinin aslına esasına uygun olması noktasından çıkardık. Biz sözleri nereden çıkardık. Bunların hepsini dinin aslına esasına uygun olması noktasından çıkardık. Aslı, esası şâşaalı görünmeyebilir;Aslı, esası şâşaalı görünmeyebilir; çok alengirli, süslü püslü, şatafatlı olmayabilir. Batı tabirleri de var.

çok alengirli, süslü püslü, şatafatlı olmayabilir. Batı tabirleri de var.

Şatafat, güzellik alemeti değildir; asıl büyük şâheserler, şatafatsız güzeldir.Şatafat, güzellik alemeti değildir; asıl büyük şâheserler, şatafatsız güzeldir. Yalın güzellik vardır, süzme güzellik vardır, kaymak gibi; sünnet-i seniyye öyle güzeldir. Yalın güzellik vardır, süzme güzellik vardır, kaymak gibi; sünnet-i seniyye öyle güzeldir. Sünnet-i seniyyenin güzelliğini anlayan öyle anlar!

Sünnet-i seniyyenin güzelliğini anlayan öyle anlar!

Sünnet-i seniyyeye uygun yattığı zaman horul horul uyurken de o zevki alır!

Sünnet-i seniyyeye uygun yattığı zaman horul horul uyurken de o zevki alır!

Neden?

Sünnete uyuyorum da ondan!

Neden?

Sünnete uyuyorum da ondan!

Sünnete uygun zamanda, teheccüd zamanında kalktığı zaman uykusu da olsaSünnete uygun zamanda, teheccüd zamanında kalktığı zaman uykusu da olsa esnese de nefsi uyumayı çekse de uyumayıp o zamanda ibadet etmek acı ama daha tatlı. esnese de nefsi uyumayı çekse de uyumayıp o zamanda ibadet etmek acı ama daha tatlı. Uygun yaşam bu; bunu sevmeye alışmalıyız, farkı farkedebilmeliyiz, zevki anlayabilmeliyiz,Uygun yaşam bu; bunu sevmeye alışmalıyız, farkı farkedebilmeliyiz, zevki anlayabilmeliyiz, güzelliği sezebilmeliyiz; güzelin güzel olduğunu Alman'dan öğrenmemeliyiz!güzelliği sezebilmeliyiz; güzelin güzel olduğunu Alman'dan öğrenmemeliyiz! Kendimizin bir estetiği olmalı, estetik zevki olmalı, terazisi olmalı, kalbi olmalı.Kendimizin bir estetiği olmalı, estetik zevki olmalı, terazisi olmalı, kalbi olmalı. Duygusu gelişmiş olmalı.

En güzel yol ne?

Duygusu gelişmiş olmalı.

En güzel yol ne?

Peygamber Efendimiz'in sünneti yolu. Başkası ister beğensin ister beğenmesin!

Peygamber Efendimiz'in sünneti yolu. Başkası ister beğensin ister beğenmesin!

"Hocam bu sakal da iyi mi? Ne oluyor böyle öcü gibi?" diyen varsa cevabı:

"Hocam bu sakal da iyi mi? Ne oluyor böyle öcü gibi?" diyen varsa cevabı:

"Efendimiz sakal bırakmış da ondan!"

"Efendimiz sakal bırakmış da ondan!"

Sen sinekkaydı traş olunca kendini güzel mi sanıyorsun?

Sen sinekkaydı traş olunca kendini güzel mi sanıyorsun?

Kadınlara benzedin be adam! Arkadan "Ayşe Hanım" diyecek millet. Sakalsızlar, bıyıksızlar.Kadınlara benzedin be adam! Arkadan "Ayşe Hanım" diyecek millet. Sakalsızlar, bıyıksızlar. Tabi biliyorum; kimi asker olur, öğrenci olur, bir sebebi vardır ama sakala öcü gibi diyorlar.Tabi biliyorum; kimi asker olur, öğrenci olur, bir sebebi vardır ama sakala öcü gibi diyorlar. Öcü gibi değil bu, güzel!

Neden?

Öcü gibi değil bu, güzel!

Neden?

Efendimiz sakal bırakmayı uygun görmüş de ondan.Efendimiz sakal bırakmayı uygun görmüş de ondan. "Uyu" dediği zaman uyumak güzel, "Uyan." dediği zaman uyanmak güzel,"Uyu" dediği zaman uyumak güzel, "Uyan." dediği zaman uyanmak güzel, "Şuranın tüyü kesilecek." dediği zaman kazımak güzel.

"Şuranın tüyü kesilecek." dediği zaman kazımak güzel.

"Koltuk altında tüy kazınsın!" demiş, başüstüne!"Koltuk altında tüy kazınsın!" demiş, başüstüne! Orada kıl kalmayacak, dediği yerde olacak.Orada kıl kalmayacak, dediği yerde olacak. Güzelliğin ölçüsü nedir?

Güzelliğin ölçüsü nedir?

Muhterem kardeşlerim!

Muhterem kardeşlerim!

"Zevkler ve renkler tartışılmaz." diyorlar, doğrudur, güzellik izafîdir."Zevkler ve renkler tartışılmaz." diyorlar, doğrudur, güzellik izafîdir. Sana göre sinekkaydı güzel görünüyor. Vallahi ben gördükçe bir garip oluyorum.Sana göre sinekkaydı güzel görünüyor. Vallahi ben gördükçe bir garip oluyorum. "Koca adam, sakalı yok, bıyığı yok. Niye böyle?" diye düşünüyorum."Koca adam, sakalı yok, bıyığı yok. Niye böyle?" diye düşünüyorum. Ben de ondan rahatsız oluyorum!Ben de ondan rahatsız oluyorum! Neden? O da bana çirkin görünüyor. Ben ona çirkin görünüyorum, o bana çirkin görünüyor.Neden? O da bana çirkin görünüyor. Ben ona çirkin görünüyorum, o bana çirkin görünüyor. Ayıkla pirincin taşını şimdi ne olacak?

Ayıkla pirincin taşını şimdi ne olacak?

"Falanca adam Es'ad Hoca'yla kapıştı."

"Falanca adam Es'ad Hoca'yla kapıştı."

Ben bilmem; ben Allah'ın âciz, nâçiz bir kuluyum. Kenarda beklerim.Ben bilmem; ben Allah'ın âciz, nâçiz bir kuluyum. Kenarda beklerim. Resûlullah'a sorun bakalım, o ne diyecek! Buyurun Resûlullah'a sorun; ne diyor?

Resûlullah'a sorun bakalım, o ne diyecek! Buyurun Resûlullah'a sorun; ne diyor?

Mühim olan o işte.

Mühim olan o işte.

Kur'ân-ı Kerîm ne diyor? Geliyor musun Kur'an'ı Kerim'in çizgisine?

Kur'ân-ı Kerîm ne diyor? Geliyor musun Kur'an'ı Kerim'in çizgisine?

Öyle yamuk yamuk laf söylemek yok! Gel Kur'an'ın çizgisine.Öyle yamuk yamuk laf söylemek yok! Gel Kur'an'ın çizgisine. Ben eksiksem ben kendimi düzelteyim, ben Kur'ân-ı Kerîm'in çizgisine geleyim.Ben eksiksem ben kendimi düzelteyim, ben Kur'ân-ı Kerîm'in çizgisine geleyim. Sen de gel! Ben Resûlullah'ın sünnet-i seniyyesi çizgisine geleyim, sen de gel; orada buluşalım.Sen de gel! Ben Resûlullah'ın sünnet-i seniyyesi çizgisine geleyim, sen de gel; orada buluşalım. Resûlullah'ın yolunda buluşalım; güzel değil mi?Resûlullah'ın yolunda buluşalım; güzel değil mi? Kur'an'ın yolunda buluşalım; güzel değil mi?

Kur'an'ın yolunda buluşalım; güzel değil mi?

Herkesin bir zevki var. Blue jean pantolon giyiyor millet;Herkesin bir zevki var. Blue jean pantolon giyiyor millet; Hanımlar vücuda tamamen yapışan pantolonları giyiyor.Hanımlar vücuda tamamen yapışan pantolonları giyiyor. Şimdi aşağıdan yukarıya çorap pantolonu giyiyor.

Olmaz!

Şimdi aşağıdan yukarıya çorap pantolonu giyiyor.

Olmaz!

"Neden olmaz hocam? Moda değil mi? Modaya karşı mısın?"Neden olmaz hocam? Moda değil mi? Modaya karşı mısın? Üniversite hocası değil misin?" diyenler varsa üniversite hocası olarak söylüyorum; olmaz böyle,Üniversite hocası değil misin?" diyenler varsa üniversite hocası olarak söylüyorum; olmaz böyle, olmaz!

Nasıl olacak?

olmaz!

Nasıl olacak?

Sünnete uygun olacak.

Sünnete uygun olacak.

Ne demek?

Sen "Müslümanım." dediğinde bu;

Ne demek?

Sen "Müslümanım." dediğinde bu;

"Ben Allah'ın emrine, zevkine, arzusuna, tavsiyesine,"Ben Allah'ın emrine, zevkine, arzusuna, tavsiyesine, gösterdiği yola teslim olacağım, uyacağım." demektir.gösterdiği yola teslim olacağım, uyacağım." demektir. O zaman olmaz böyle! İslam'ın çizgisine uyacağız.

O zaman olmaz böyle! İslam'ın çizgisine uyacağız.

"Aman hocam! Şimdi seni sımsıkı yakaladım, bir yere kaçamazsın."Aman hocam! Şimdi seni sımsıkı yakaladım, bir yere kaçamazsın. İslam kadınlara zulmediyor, erkeklere lütfediyor. İslam kadınlara zulmediyor, erkeklere lütfediyor. Kadınlara erkeklerinin mirasının yarısını veriyor."

Kadınlara erkeklerinin mirasının yarısını veriyor."

Tamam, yarısını veriyor. Var mı diyeceğin?

"Kur'ân'ı Kerîm'de var mı yok mu?" diye sor.

Tamam, yarısını veriyor. Var mı diyeceğin?

"Kur'ân'ı Kerîm'de var mı yok mu?" diye sor.

"Var."

O zaman var mı diyeceğin? Allah'a itiraz mı edeceksin?

"Var."

O zaman var mı diyeceğin? Allah'a itiraz mı edeceksin?

Neden öyle yapmış; anlatayım. Ben razıyım, hiç vermese de razıyım.

Neden öyle yapmış; anlatayım. Ben razıyım, hiç vermese de razıyım.

Benim rahmetli annem, dayımla miras konusunda kavga etmiştir, münakaşa etmiştir.Benim rahmetli annem, dayımla miras konusunda kavga etmiştir, münakaşa etmiştir. Cihanda görülmemiş bir kavga!

Cihanda görülmemiş bir kavga!

"Abla senin yedi tane çocuğun var; gel şu mirası dörde bölelim, biz dört kardeşiz."

"Abla senin yedi tane çocuğun var; gel şu mirası dörde bölelim, biz dört kardeşiz."

"Hayır! Ben Allah'ın verdiği kadarını istiyorum, yarım istiyorum!" dedi annem.

"Hayır! Ben Allah'ın verdiği kadarını istiyorum, yarım istiyorum!" dedi annem.

Neden?

Allah öyle emretmiş çünkü.

Ben aç mı kaldım?

Neden?

Allah öyle emretmiş çünkü.

Ben aç mı kaldım?

"Annem yarım miras aldı." diye aç mı kaldık?

"Annem yarım miras aldı." diye aç mı kaldık?

Hayır.

Açık mı kaldık?

Hayır.

Hayır.

Açık mı kaldık?

Hayır.

Çünkü Allah herkesin rızkını ayrı veriyor!

Neden kadına yarım vermiş?

Çünkü Allah herkesin rızkını ayrı veriyor!

Neden kadına yarım vermiş?

Erkeğe yük yüklemiş de ondan.

Muhterem kardeşlerim!

Erkeğe yük yüklemiş de ondan.

Muhterem kardeşlerim!

Hepimiz sorumluyuz. Hepimiz hanımımızdan sorumlu değil miyiz?

Hepimiz sorumluyuz. Hepimiz hanımımızdan sorumlu değil miyiz?

"Ne biçim adam bu ya, eve ekmek bile getirmiyor." demezler mi?

"Ne biçim adam bu ya, eve ekmek bile getirmiyor." demezler mi?

"Koca pehlivan gibi adam, karısının kesesinden yiyor." demezler mi adama?

"Koca pehlivan gibi adam, karısının kesesinden yiyor." demezler mi adama?

Ayıp değil mi?

Onu ben doyuracağım, ben giydireceğim, ben bakacağım.
Ayıp değil mi?

Onu ben doyuracağım, ben giydireceğim, ben bakacağım.
Erkeğim, benim sorumluluğum altında. Ben onu himaye ediyorum.Erkeğim, benim sorumluluğum altında. Ben onu himaye ediyorum. Dışarada meşakketi ben çekerim, yükün altında ben inlerim; çirkefte, çamurda ben uğraşırım,Dışarada meşakketi ben çekerim, yükün altında ben inlerim; çirkefte, çamurda ben uğraşırım, yazda kışta ben sıkıntı çekerim.yazda kışta ben sıkıntı çekerim. Hanımım evde rahat etsin, ben ona rızkı götürürüm.Hanımım evde rahat etsin, ben ona rızkı götürürüm. Allah o yükü benim üstüme yüklemiş. O yüke de razıyım! Allah o yükü benim üstüme yüklemiş. O yüke de razıyım! Çok şükür yâ Rabbi! Elhamdülillah! İyi ki bana bu rütbeyi verdin!

Çok şükür yâ Rabbi! Elhamdülillah! İyi ki bana bu rütbeyi verdin!

Her zaman söylüyorum, sizin de aklınızda kalsın.Her zaman söylüyorum, sizin de aklınızda kalsın. Siz de başkalarına söyleyin muhterem kardeşlerim.

Siz de başkalarına söyleyin muhterem kardeşlerim.

Sen evlendin, çocuğun oldu. Allah analı babalı büyütsün, hayırlı evlat olsun, salihlerden olsun.Sen evlendin, çocuğun oldu. Allah analı babalı büyütsün, hayırlı evlat olsun, salihlerden olsun. Kadın tutturdu; "Ben bu çocuğu emzirmeyeceğim." Bak, isyana teşvik etmiyorum:

Kadın tutturdu; "Ben bu çocuğu emzirmeyeceğim." Bak, isyana teşvik etmiyorum:

"Kadınlar! Çocuklarınızı emzirmeyin!" demiyorum. Ama bir ihtimalden bahsediyorum. Anne zaten severek emzirir."Kadınlar! Çocuklarınızı emzirmeyin!" demiyorum. Ama bir ihtimalden bahsediyorum. Anne zaten severek emzirir. Fakat "Emzirmiyorum." dese adam İslam'a göre karısına;

Fakat "Emzirmiyorum." dese adam İslam'a göre karısına;

"Sen doğurdun; hem senin çocuğun hem benim çocuğum. Emzir şunu." diyemiyor.

"Sen doğurdun; hem senin çocuğun hem benim çocuğum. Emzir şunu." diyemiyor.

Neden?

Neden?

İslâm'a göre Evin yemesi, içmesi, barınması kocanın görevi olduğu için İslâm'a göre Evin yemesi, içmesi, barınması kocanın görevi olduğu için gidecek, inekten süt alacak, bebeğe yedirecek. gidecek, inekten süt alacak, bebeğe yedirecek. Sütanne tutacak, çocuğa bakacak; o kadar. Hanım evde sultan hanım oluyor. Oh yaz kış gel keyfim gel.

Sütanne tutacak, çocuğa bakacak; o kadar. Hanım evde sultan hanım oluyor. Oh yaz kış gel keyfim gel.

Otobüslerde nedir o rezalet?

Muhterem kardeşlerim!

Otobüslerde nedir o rezalet?

Muhterem kardeşlerim!

Otobüste kadın erkek içeri giriyor! Beyler yanaşalım, biraz daha öne gidin. Yer var.Otobüste kadın erkek içeri giriyor! Beyler yanaşalım, biraz daha öne gidin. Yer var. Ne oluyor? Konserve kutusuna sardalya balığı mı yerleştiriyorsunuz?Ne oluyor? Konserve kutusuna sardalya balığı mı yerleştiriyorsunuz? Otobüs mü bu? Arada kadınlar var. Zavallı, kış günü evine gidecek.Otobüs mü bu? Arada kadınlar var. Zavallı, kış günü evine gidecek. Aşağıda erkekler hücum edince kadınlar birinci otobüste geride kalıyor;Aşağıda erkekler hücum edince kadınlar birinci otobüste geride kalıyor; ikinci otobüste de kalabağın içine giriyor. Oradan itiliyor, buradan kakılıyor.

ikinci otobüste de kalabağın içine giriyor. Oradan itiliyor, buradan kakılıyor.

Oluyor mu?

İslâm ne demiş?

Oluyor mu?

İslâm ne demiş?

Çalış, evine rızkı götür bakalım. Erkeğe vazifeyi yüklemiş.

Çalış, evine rızkı götür bakalım. Erkeğe vazifeyi yüklemiş.

Buna ne dersin?

Hangisi daha iyi?

Buna ne dersin?

Hangisi daha iyi?

İslâm'ınki daha iyi. Kadın bir yerde erkek bir yerde akşama kadar çalış.İslâm'ınki daha iyi. Kadın bir yerde erkek bir yerde akşama kadar çalış. Çocuk dadının elinde. Ben böyle aileler gördüm. Sevdiğim, bildiğim münevver bir aile var.Çocuk dadının elinde. Ben böyle aileler gördüm. Sevdiğim, bildiğim münevver bir aile var. Kız okumuş, iki tane lisan biliyor, falanca yerde müdire.Kız okumuş, iki tane lisan biliyor, falanca yerde müdire. Bey okumuş, Hukuk Fakültesi'ni bitirmiş, falanca yerde avukat.Bey okumuş, Hukuk Fakültesi'ni bitirmiş, falanca yerde avukat. Çocuk Türkçe bilmez. Çocuk sabahtan akşama kadar dadının elinde.Çocuk Türkçe bilmez. Çocuk sabahtan akşama kadar dadının elinde. Anne terbiyesinden, sevgisinden, şefkatinden mahrum.

Anne terbiyesinden, sevgisinden, şefkatinden mahrum.

Vallahi daha fena! Çok fena! Çünkü o dadının işi ancak evde hizmet; tozu alacak.Vallahi daha fena! Çok fena! Çünkü o dadının işi ancak evde hizmet; tozu alacak. O çocukların terbiyesi sıfırın altına düşüyor. O çocukların terbiyesi sıfırın altına düşüyor. Halbuki annesi onu el bebek gül bebek, terbiyeli ne güzel yetiştiriyor.

Halbuki annesi onu el bebek gül bebek, terbiyeli ne güzel yetiştiriyor.

"Dur evladım! Onu öyle yapma evladım!" diyerek annesi onu eğitiyor.

"Dur evladım! Onu öyle yapma evladım!" diyerek annesi onu eğitiyor.

"Anne terbiyesi" demiyor muyuz?

"Anne terbiyesi" demiyor muyuz?

İslâm Hıristiyanlıktan farklı; mirasta farklı, giyimde kuşamda farklı. Ama İslâm'ınki daha güzel.

İslâm Hıristiyanlıktan farklı; mirasta farklı, giyimde kuşamda farklı. Ama İslâm'ınki daha güzel.

Neden?

Kâinâtı yaratan Allah'ın, her şeyi bilen Allah'ın emri olduğu için.
Neden?

Kâinâtı yaratan Allah'ın, her şeyi bilen Allah'ın emri olduğu için.
Sonunda iyi olduğu anlaşılıyor, Sonunda iyi olduğu anlaşılıyor, İslâm'a uygun hareket etmeyenlerin hepsinin sonunda perişan olduğu ortaya çıkıyor.

İslâm'a uygun hareket etmeyenlerin hepsinin sonunda perişan olduğu ortaya çıkıyor.

"Çocuğumuzu yetiştirelim, çocuğumuza bale dersi verelim."

"Çocuğumuzu yetiştirelim, çocuğumuza bale dersi verelim."

Ver bakalım, götür bakalım bale okuluna.Ver bakalım, götür bakalım bale okuluna. Çocuk parmağının üstünde dokuz defa dönüyor; aman ne kadar güzel!Çocuk parmağının üstünde dokuz defa dönüyor; aman ne kadar güzel! Külotunun üstünde eteği! Şöyle yapıyor, böyle yapıyor. Ortopedist bir arkadaş;

Külotunun üstünde eteği! Şöyle yapıyor, böyle yapıyor. Ortopedist bir arkadaş;

Dikdörtgen, kare, üçgen prizma vesaire. Ortopedi doktoru bir arkadaş diyor ki:

Dikdörtgen, kare, üçgen prizma vesaire. Ortopedi doktoru bir arkadaş diyor ki:

"Çocukların hepsinde kemik rahatsızlığı var." diyor.

Neden?

"Çocukların hepsinde kemik rahatsızlığı var." diyor.

Neden?

Hepsinin bir normali var, bir anormali var.Hepsinin bir normali var, bir anormali var. Kaburgaları anormal, kemikleri anormal, ayakları anormal, kemik sisteminde problem.

Kaburgaları anormal, kemikleri anormal, ayakları anormal, kemik sisteminde problem.

Gördün mü? Sen çocuğuna iyilik mi yaptın kötülük mü yaptın?

Gördün mü? Sen çocuğuna iyilik mi yaptın kötülük mü yaptın?

Kırk yaşlarında başlıyor sakatlık.

Muhterem kardeşlerim!

Kırk yaşlarında başlıyor sakatlık.

Muhterem kardeşlerim!

Bir arkadaşımız Amerika'ya gitmiş. Yemek koymuşlar önüne;

Bir arkadaşımız Amerika'ya gitmiş. Yemek koymuşlar önüne;

Et.

"Yemem!" demiş.

"Domuz eti değil, ye." Demişler.

Et.

"Yemem!" demiş.

"Domuz eti değil, ye." Demişler.

"Domuz eti olmasa bile İslâm'a göre her et yenilmez." demiş.

"Domuz eti olmasa bile İslâm'a göre her et yenilmez." demiş.

"Niye? Siz müslümanlar koyun eti, sığır eti yemiyor musunuz?"

"Niye? Siz müslümanlar koyun eti, sığır eti yemiyor musunuz?"

"Yeriz ama İslâmî usule göre kesilirse yeriz."

"Yeriz ama İslâmî usule göre kesilirse yeriz."

"Nedir İslâmî üsul?"

"Nedir İslâmî üsul?"

İslâmi usûle göre kesilecek.İslâmi usûle göre kesilecek. "Kanı akacak damarından!"

"Kanı akacak damarından!"

"A, sahiden öyle mi? Evet öyle. Vay be!" demişler.

"A, sahiden öyle mi? Evet öyle. Vay be!" demişler.

"'Biz eskiden kanı kaybolmasın, vitamini olsun, içinde kalsın.' diye,"'Biz eskiden kanı kaybolmasın, vitamini olsun, içinde kalsın.' diye, kafasına bir tokmak vurup hayvanı murdar edip öyle yiyorduk.kafasına bir tokmak vurup hayvanı murdar edip öyle yiyorduk. En son araştırmalara göre anladık ki kan damarda kalınca çok çabuk bozuluyor,En son araştırmalara göre anladık ki kan damarda kalınca çok çabuk bozuluyor, eti dejenere ediyor; akıtmak daha iyi oluyor. Bu bilimsel sonuca yeni vardık.eti dejenere ediyor; akıtmak daha iyi oluyor. Bu bilimsel sonuca yeni vardık. İslâm bunu 1400 yıl önceden mi söylüyordu?" diyorlar.

İslâm bunu 1400 yıl önceden mi söylüyordu?" diyorlar.

"Evet." diyor; daha tıbbî araştırmalar bilinmeden önce söylüyordu.

"Evet." diyor; daha tıbbî araştırmalar bilinmeden önce söylüyordu.

Muhterem kardeşlerim!

Böyle oluyor. Binlerce misal, sayısız misal var; dün de söyledim:

Muhterem kardeşlerim!

Böyle oluyor. Binlerce misal, sayısız misal var; dün de söyledim:

Bir füze subayı, arkadaşlarına "Namaz kılın." diyormuş.

Bir füze subayı, arkadaşlarına "Namaz kılın." diyormuş.

"Yok, emekli olalım da öyle. Belki işimizden oluruz."Yok, emekli olalım da öyle. Belki işimizden oluruz. Emekli olalım, bir ev sahibi olalım, ondan sonra namaz kılarız." diyorlarmış.Emekli olalım, bir ev sahibi olalım, ondan sonra namaz kılarız." diyorlarmış. Onlar öyle dedi. Ben de "İşimden de atsalar, kesseler de,Onlar öyle dedi. Ben de "İşimden de atsalar, kesseler de, ne yaparlarsa yapsınlar ben namazı vaktinde kılarım." dedim ve kıldım, diyor.

ne yaparlarsa yapsınlar ben namazı vaktinde kılarım." dedim ve kıldım, diyor.

"Onlar, 'Ev bark sahibi olamayız' diye kılmadılar;"Onlar, 'Ev bark sahibi olamayız' diye kılmadılar; kimisi emekli olmadı ya da emekli olsalar bile ev sahibi değiller.kimisi emekli olmadı ya da emekli olsalar bile ev sahibi değiller. Allah beni bugün üç tane ev sahibi etti." diyor.

Allah beni bugün üç tane ev sahibi etti." diyor.

İslâm'ın yolu en güzel yoldur, en kestirme yoldur. En güzel yola, en kestirme yoldan götürür.İslâm'ın yolu en güzel yoldur, en kestirme yoldur. En güzel yola, en kestirme yoldan götürür. İslâm'ın olmayan yol en dolambaçlı yoldur.İslâm'ın olmayan yol en dolambaçlı yoldur. Sonunda insan uçurumlardan birisinden yuvarlanır, sonuca ulaşamaz.

Sonunda insan uçurumlardan birisinden yuvarlanır, sonuca ulaşamaz.

Repo bir gecede yüzde 800, 900, 1000, 1200 oluyor muydu?

Repo bir gecede yüzde 800, 900, 1000, 1200 oluyor muydu?

Gazetelerden okuyorduk. Oh, tamam, ne kadar kazandık!Gazetelerden okuyorduk. Oh, tamam, ne kadar kazandık! Faiz denizinin içinde bak bu kadar para kazanacaksın.

Faiz denizinin içinde bak bu kadar para kazanacaksın.

Muhterem kardeşlerim!

Ne oldu?

Muhterem kardeşlerim!

Ne oldu?

Ey repocular! Ey faizciler! Gelin bakalım, kaçmayın!

Ey repocular! Ey faizciler! Gelin bakalım, kaçmayın!

Ne oldu şimdi?

Memleket batıyor faizden!

Ne oldu şimdi?

Memleket batıyor faizden!

Şu gazete böyle yazdı, bu gazete böyle yazdı.

Sen nesin?

Şu gazete böyle yazdı, bu gazete böyle yazdı.

Sen nesin?

Başka yerlerden rant ve kâr arayan bir kimse.Başka yerlerden rant ve kâr arayan bir kimse. İşte gör, buyur, falanca adam şöyle yaptı, böyle yaptı da şu kadar para kazandı.İşte gör, buyur, falanca adam şöyle yaptı, böyle yaptı da şu kadar para kazandı. Şöyle haksızlık etti, böyle haksızlık etti, yalan söyledi; bir süre sonra karısına felç gelmiş.Şöyle haksızlık etti, böyle haksızlık etti, yalan söyledi; bir süre sonra karısına felç gelmiş. Bazısını da öyle imtihan eder!

Bazısını da öyle imtihan eder!

"Hocam! Senin söylediğin hiçbir zarara uğramadım, paraları çuvala doldurdum, kaçtım Arjantin'e."Hocam! Senin söylediğin hiçbir zarara uğramadım, paraları çuvala doldurdum, kaçtım Arjantin'e. Deniz kenarında bir villa tuttum, orada yaşıyorum."

Deniz kenarında bir villa tuttum, orada yaşıyorum."

Bakalım ne kadar yaşayacaksın, ne olacak göreceğiz. Sonunun nasıl olacağını göreceğiz!Bakalım ne kadar yaşayacaksın, ne olacak göreceğiz. Sonunun nasıl olacağını göreceğiz! Allah'a aykırı giden hiçbir insan iflah olmamıştır.Allah'a aykırı giden hiçbir insan iflah olmamıştır. Allah'ın yolunda yürümekten gayrı akıllıca bir iş yoktur.

Allah'ın yolunda yürümekten gayrı akıllıca bir iş yoktur.

Akıllı olan insan; Allah'ın yolunda yürür, Peygamber Efendimiz'in yolunda yürür.Akıllı olan insan; Allah'ın yolunda yürür, Peygamber Efendimiz'in yolunda yürür. Bunu anlatmaya çalışıyoruz. Ben buna milyar kere, sonsuz kere inanıyorum, misallerden biliyorum.Bunu anlatmaya çalışıyoruz. Ben buna milyar kere, sonsuz kere inanıyorum, misallerden biliyorum. Buna inanmayan insanlar şüpheyle karşılıyor. Onun materyalist aklı bunu kabul etmiyor.Buna inanmayan insanlar şüpheyle karşılıyor. Onun materyalist aklı bunu kabul etmiyor. O deniyor, bir de sen dene. Bir de sen kafana tokmağı ye!O deniyor, bir de sen dene. Bir de sen kafana tokmağı ye! Ondan sonra bir zaman gelir sen de anlarsın.Ondan sonra bir zaman gelir sen de anlarsın. Ya anlar ya anlamadan gider; ya anlar, ya anlamadan gümler! Artık kendisinin bileceği bir şey.

Ya anlar ya anlamadan gider; ya anlar, ya anlamadan gümler! Artık kendisinin bileceği bir şey.

Hadîs-i şerîften şunu öğreniyoruz ki yol, Peygamber Efendimiz'in yoludur.Hadîs-i şerîften şunu öğreniyoruz ki yol, Peygamber Efendimiz'in yoludur. Sapmak yok! Sünnet-i seniyye yolundan yürüyeceğiz.Sapmak yok! Sünnet-i seniyye yolundan yürüyeceğiz. Dinde uyduruk bir şey, icat çıkartmayacağız.Dinde uyduruk bir şey, icat çıkartmayacağız. Sünnet-i seniyyeye uyacağız, Kur'ân'ı Kerîm'in yolunda yüreyeceğiz.Sünnet-i seniyyeye uyacağız, Kur'ân'ı Kerîm'in yolunda yüreyeceğiz. Adım adım hak yolda yürüyeceğiz. Batıla sapmayacağız! Bunu anlıyoruz.

Adım adım hak yolda yürüyeceğiz. Batıla sapmayacağız! Bunu anlıyoruz.

Neden?

Neden?

Öyle olmadığı zaman din bozulacağı için cezası çok büyük.Öyle olmadığı zaman din bozulacağı için cezası çok büyük. Dini bozmanın felaketi çok muazzam olduğundan. Bak bugün hıristiyanlar Hz. İsa'ya tapıyor.Dini bozmanın felaketi çok muazzam olduğundan. Bak bugün hıristiyanlar Hz. İsa'ya tapıyor. Hz. İsa Allah'ın kulu. Doğmuş, bebekliği var; Hz. İsa'ya tapıyor. Hz. İsa, Allah'ın peygamberidir.

Hz. İsa Allah'ın kulu. Doğmuş, bebekliği var; Hz. İsa'ya tapıyor. Hz. İsa, Allah'ın peygamberidir.

Hıristiyanlar İncil'de başka Peygamber adı duymadılar mı?Hıristiyanlar İncil'de başka Peygamber adı duymadılar mı? Musa aleyhisselam'ı, Âdem aleyhisselam'ı, Nuh aleyhisselam'ı bilmiyorlar mı? Onlar peygamber.

Musa aleyhisselam'ı, Âdem aleyhisselam'ı, Nuh aleyhisselam'ı bilmiyorlar mı? Onlar peygamber.

İşte Âdem, İdris, Nuh, Hûd aleyhimüsselam Hz. Musa, Zekeriya, Eyyüb, Yunus da onun gibi bir peygamber.İşte Âdem, İdris, Nuh, Hûd aleyhimüsselam Hz. Musa, Zekeriya, Eyyüb, Yunus da onun gibi bir peygamber. Bıraktılar onu, yanlış yola gittiler.

Bıraktılar onu, yanlış yola gittiler.

Ne oldu?

Öyle düşünen kafir oluyor, kula tapınca kafir oluyor!

Ne oldu?

Öyle düşünen kafir oluyor, kula tapınca kafir oluyor!

Hz. İsa'dan önceki insanlar neye tapacak?

Hz. İsa'dan önceki insanlar neye tapacak?

Hz. İsa'ya tapılacak olsaydı, hâşâ sümme hâşâ Allah olsaydı,Hz. İsa'ya tapılacak olsaydı, hâşâ sümme hâşâ Allah olsaydı, Hz. İsa'dan önceki insanlar, milattan 2000, 3000, 4000 yıl önce yaşayan insanlar neye tapacaklardı?

Hz. İsa'dan önceki insanlar, milattan 2000, 3000, 4000 yıl önce yaşayan insanlar neye tapacaklardı?

"Tapacakları şeyler daha doğmadı." diye havada mı duracaklar?

"Tapacakları şeyler daha doğmadı." diye havada mı duracaklar?

Bak ne kadar kolay bir mantıkla anlaşılabiliyor.Bak ne kadar kolay bir mantıkla anlaşılabiliyor. Ne Hz. İsa'ya ne Hz. Musa'ya tapılır;Ne Hz. İsa'ya ne Hz. Musa'ya tapılır; hepsini yaratan, yerin göğün sahibi Allah'a ibadet edecek insanlar! İslâm bunu söylüyor.

hepsini yaratan, yerin göğün sahibi Allah'a ibadet edecek insanlar! İslâm bunu söylüyor.

Bunu Hz. İsa söylemedi mi?

Söyledi.

Bunu Hz. İsa söylemedi mi?

Söyledi.

"Yâ Rabbi! Sen ne emrettiysen ben kullarına onu söyledim;"Yâ Rabbi! Sen ne emrettiysen ben kullarına onu söyledim; onlar sonradan şaşırdılar." diyecek diye Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor.

onlar sonradan şaşırdılar." diyecek diye Kur'ân-ı Kerîm bildiriyor.

"Yâ Rabbi! Sen bana ne söylediysen ben de kullarına onu söyledim. 'Bana tapının.' demedim,"Yâ Rabbi! Sen bana ne söylediysen ben de kullarına onu söyledim. 'Bana tapının.' demedim, 'Anneme tapının.' demedim, 'Allah'a tapının.' dedim, ben senin söylediğini söyledim." diyecek.

'Anneme tapının.' demedim, 'Allah'a tapının.' dedim, ben senin söylediğini söyledim." diyecek.

Hz. İsa "Allah'a ibadet edin, kulluk edin!" demişken bu işi döndürüp dolaştırıpHz. İsa "Allah'a ibadet edin, kulluk edin!" demişken bu işi döndürüp dolaştırıp Hz. İsa'ya tapınmaya getirmek nereden çıktı?
Allah bizi bid'atlerden korusun, sapıklıklardan, dalaletlerden korusun; dosdoğru yoldan ayırmasın.

Hz. İsa'ya tapınmaya getirmek nereden çıktı?
Allah bizi bid'atlerden korusun, sapıklıklardan, dalaletlerden korusun; dosdoğru yoldan ayırmasın.

İşte adım adım sapıtma; dinin aslından, özünden kaymayla oluyor.İşte adım adım sapıtma; dinin aslından, özünden kaymayla oluyor. Birçok milletler, birçok ümmetler sapıtmıştır.

Birçok milletler, birçok ümmetler sapıtmıştır.

Olur mu hocam?

Olur mu hocam?

Muhterem kardeşlerim!

Ben daha acı bir şey söyleyeyim

Muhterem kardeşlerim!

Ben daha acı bir şey söyleyeyim

Biz müslümanlar da çoğumuz itikat bakımından olmasa bile yaşam bakımından sapık durumda değil mi?Biz müslümanlar da çoğumuz itikat bakımından olmasa bile yaşam bakımından sapık durumda değil mi? Bugün dünya üzerindeki müslümanların hallerine bakın;Bugün dünya üzerindeki müslümanların hallerine bakın; giyim kuşamlarının, yeme içmelerinin, ailevî yaşantılarının gerçek Müslümanlıkla ilgisi var mı?

giyim kuşamlarının, yeme içmelerinin, ailevî yaşantılarının gerçek Müslümanlıkla ilgisi var mı?

Yok!

Yok!

İşte bak onlar da sapıtmış. Allah'tan yardım istemeyince , sımsıkı sarılmayınca, dikkat etmeyince sapıtılıyor.İşte bak onlar da sapıtmış. Allah'tan yardım istemeyince , sımsıkı sarılmayınca, dikkat etmeyince sapıtılıyor. Onun için vaziyet çok ciddi.Onun için vaziyet çok ciddi. Çok sıkı bir talimat var; bid'atleri ortaya çıkaran insanlar, bid'at sahipleri cehenneme girecek.Çok sıkı bir talimat var; bid'atleri ortaya çıkaran insanlar, bid'at sahipleri cehenneme girecek. Hem de cehennemin köpekleri olarak!

Hem de cehennemin köpekleri olarak!

Ne kadar kötü bir tabir, ne kadar fena bir tabir!

Ne kadar kötü bir tabir, ne kadar fena bir tabir!

Allah bizi bid'atlerden korusun, sapıklıklardan, dalaletlerden korusun; dosdoğru yoldan ayırmasın.

Allah bizi bid'atlerden korusun, sapıklıklardan, dalaletlerden korusun; dosdoğru yoldan ayırmasın.

Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Peygamberimiz, Allah'ın kulu.

Ne kadar güzel!

Hz. Muhammed sallallahu aleyhi ve sellem Peygamberimiz, Allah'ın kulu.

Ne kadar güzel!

Bu güzellikleri bilip ona sımsıkı sarılmak lazım. Yeni şeyler çıkarmamak lazım.Bu güzellikleri bilip ona sımsıkı sarılmak lazım. Yeni şeyler çıkarmamak lazım. Çıkarmaya kalkmamak lazım, kalkışanlara da itirazda bulunmak lazım.

Çıkarmaya kalkmamak lazım, kalkışanlara da itirazda bulunmak lazım.

"Dinimizin aslında böyle bir şey yok, sen bunu yapma. "Dinimizin aslında böyle bir şey yok, sen bunu yapma. Bunu böyle yapıyorsun ama bu dinimizin özüne uygun değil." demek lazım.

Bunu böyle yapıyorsun ama bu dinimizin özüne uygun değil." demek lazım.

Şefkatle, sevgiyle, severek, düzeltmek için çalışmamız lazım.Şefkatle, sevgiyle, severek, düzeltmek için çalışmamız lazım. 62 milyon küsur olmuşuz Türkiye'de; az değil!62 milyon küsur olmuşuz Türkiye'de; az değil! Her birimiz hak sözü söylesek yavaş yavaş insanları doğru yola çekici çalışmalar yapabiliriz.

Her birimiz hak sözü söylesek yavaş yavaş insanları doğru yola çekici çalışmalar yapabiliriz.

İkinci hadîs-i şerîfe geçelim:

İkinci hadîs-i şerîfe geçelim:

Asdaku'r-ru'yâ bi'l-eshâr. "En doğru rüyalar seher vaktinde görülenlerdir." diyor.

Asdaku'r-ru'yâ bi'l-eshâr. "En doğru rüyalar seher vaktinde görülenlerdir." diyor.

Bunun kaynakları çok: Tirmizî'de var, Hâkim'de var, Ahmed b. Hanbel'de var.

Bunun kaynakları çok: Tirmizî'de var, Hâkim'de var, Ahmed b. Hanbel'de var.

İnsan uyuduğu zaman rüya görüyor. "Düş" diyoruz Türkçe'de "düş görmek." Arapçası rüya.

İnsan uyuduğu zaman rüya görüyor. "Düş" diyoruz Türkçe'de "düş görmek." Arapçası rüya.

Rüyanın sebebi nedir? Rüya nasıl bir şey?

Rüyanın sebebi nedir? Rüya nasıl bir şey?

Ben gözümü kapatıyorum, bir şey görüyorum.Ben gözümü kapatıyorum, bir şey görüyorum. Halbuki uyanıkken gözümü açtığım zaman görüyorum, kapattığım zaman hiçbir şey göremiyorum.Halbuki uyanıkken gözümü açtığım zaman görüyorum, kapattığım zaman hiçbir şey göremiyorum. Peki, uyuduğum zaman gözüm kapalı iken nasıl bir şeyler görüyorum.

Peki, uyuduğum zaman gözüm kapalı iken nasıl bir şeyler görüyorum.

"Hayal görüyorsun hocam!" diyen varsa hepsi hayal değil."Hayal görüyorsun hocam!" diyen varsa hepsi hayal değil. Rüyanın nefsânîsi var; nefisten geliyor, şeytânîsi var; şeytandan geliyor.Rüyanın nefsânîsi var; nefisten geliyor, şeytânîsi var; şeytandan geliyor. Şeytan vesvese veriyor. Rahmânîsi var, çeşitleri var.Şeytan vesvese veriyor. Rahmânîsi var, çeşitleri var. Âşikâresi var, remizlisi var. Bazen bana sorarlar:

Âşikâresi var, remizlisi var. Bazen bana sorarlar:

"Şöyle bir rüya gördüm, bunun mânası ne? Bu da rüyanın yorumu. Bu rüyanın yorumu var mı?"

"Şöyle bir rüya gördüm, bunun mânası ne? Bu da rüyanın yorumu. Bu rüyanın yorumu var mı?"

Var. Kur'ân-ı Kerîm'de rüya ile ilgili bazı hususlar geçiyor.Var. Kur'ân-ı Kerîm'de rüya ile ilgili bazı hususlar geçiyor. Mesela Yusuf aleyhisselam'ın rüyası;Mesela Yusuf aleyhisselam'ın rüyası; zindanda ona rüyasını anlatan zindan arkadaşlarının rüyalarına yaptığı yorumlar.zindanda ona rüyasını anlatan zindan arkadaşlarının rüyalarına yaptığı yorumlar. Mesala İbrahim aleyhisselam'ın rüyası:

Mesala İbrahim aleyhisselam'ın rüyası:

"Ey oğulcuğum! Rüyada ben seni kestiğimi gördüm."

"Ey oğulcuğum! Rüyada ben seni kestiğimi gördüm."

İsmail aleyhisselam'a soruyor:

İsmail aleyhisselam'a soruyor:

"Evladım, yavrucuğum! Rüyamda 'Seni kesiyorum.' diye gördüm."Evladım, yavrucuğum! Rüyamda 'Seni kesiyorum.' diye gördüm. Bana bir işaret; seni kesmeme dair bir işaret bu."

Bana bir işaret; seni kesmeme dair bir işaret bu."

Biz olsak ne deriz, bir düşünün. Sonra İsmail aleyhisselam'ın ne dediğini söyleyim.

Biz olsak ne deriz, bir düşünün. Sonra İsmail aleyhisselam'ın ne dediğini söyleyim.

Peygamberlerin rüyası bizim rüyamız gibi değildir, peygamberlerin rüyası vahiy olduğundan;

Peygamberlerin rüyası bizim rüyamız gibi değildir, peygamberlerin rüyası vahiy olduğundan;

"Ben rüyamda seni kesiyorum görüyorum." demek,

"Ben rüyamda seni kesiyorum görüyorum." demek,

"Allah rüyada bana seni kesmemi emretti." demek.

"Allah rüyada bana seni kesmemi emretti." demek.

O Peygamber. İsmail aleyhisselam da ileride peygamber olacak.O Peygamber. İsmail aleyhisselam da ileride peygamber olacak. Peygamber evladı. Ne cevap veriyor, biliyor musunuz?

Peygamber evladı. Ne cevap veriyor, biliyor musunuz?

Kâle yâ ebeti'f'al mâ tü'mer.

İnsanın tüyleri diken diken oluyor!

Muhterem kardeşlerim!

Kâle yâ ebeti'f'al mâ tü'mer.

İnsanın tüyleri diken diken oluyor!

Muhterem kardeşlerim!

Erkek ağlar mı?

Ağlar ama dayanıyor.

Erkek ağlar mı?

Ağlar ama dayanıyor.

"Babacağım! Allah sana ne emrettiyse yap!"

Çocuk ilkokul çağını bitirmiş gibi.

"Babacağım! Allah sana ne emrettiyse yap!"

Çocuk ilkokul çağını bitirmiş gibi.

"Allah sana emrettiyse yap."

Ne yapacak?

"Allah sana emrettiyse yap."

Ne yapacak?

Kesmek.

Kurban etmek.

Kesmek.

Kurban etmek.

"Emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın."Emrolunduğun şeyi yap. İnşaallah beni sabredenlerden bulacaksın. Sabretmeye çalışırım Allah nasip ederse." diyor.

Şu hale bak!

Sabretmeye çalışırım Allah nasip ederse." diyor.

Şu hale bak!

"Babacığım! Elimi bağla da sana ters bir şey yapmayayım."

"Babacığım! Elimi bağla da sana ters bir şey yapmayayım."

Allah imtihan ediyor.

Kestirdi mi?

Kestirmedi Allah. Kurban gönderdi.

Allah imtihan ediyor.

Kestirdi mi?

Kestirmedi Allah. Kurban gönderdi.

Şu hale bak!

Şu hale bak!

Rüyaların çeşitleri var; yalan rüya var, hakiki ve doğru rüya var. En doğru rüyalar;

Rüyaların çeşitleri var; yalan rüya var, hakiki ve doğru rüya var. En doğru rüyalar;

"Görüldüğü zaman ertesi gün gün gibi çıkanlardır."

"Görüldüğü zaman ertesi gün gün gibi çıkanlardır."

Seher vakitlerinde görülen rüyalar hakiki ve doğru rüyalardır.

Seher vakitlerinde görülen rüyalar hakiki ve doğru rüyalardır.

"Seher vakti ne demek, hocam?"

"Seher vakti ne demek, hocam?"

Birçok kimse seher vaktini saat altı yedi gibi sanıyor.Birçok kimse seher vaktini saat altı yedi gibi sanıyor. Ortalık daha güneş görünmemiş gibi aydınlık sanıyor; değil.Ortalık daha güneş görünmemiş gibi aydınlık sanıyor; değil. Seher vakti, imsaktan önceki vakit. Oruçlunun yemek yemeye kalktığı zamana; "seher vakti" derler.Seher vakti, imsaktan önceki vakit. Oruçlunun yemek yemeye kalktığı zamana; "seher vakti" derler. Ortalığın karanlık olduğu zamandır.

Ortalığın karanlık olduğu zamandır.

Seher vakti çok kıymetli bir vakittir; yatsıdan sonra uyuyan uyur.Seher vakti çok kıymetli bir vakittir; yatsıdan sonra uyuyan uyur. Gecenin yarısı geçer, üçte biri, üçte ikisi geçer. Sonuna doğru uyku alınmış olur.Gecenin yarısı geçer, üçte biri, üçte ikisi geçer. Sonuna doğru uyku alınmış olur. O zaman kalkıp abdest alınıp teheccüd namazı kılınır.O zaman kalkıp abdest alınıp teheccüd namazı kılınır. İslâm'da çok kıymetli bir vakit; Göklerin kapılarının açıldığı, Allah'ın duaları kabul ettiği bir zaman.

İslâm'da çok kıymetli bir vakit; Göklerin kapılarının açıldığı, Allah'ın duaları kabul ettiği bir zaman.

O zamanda görülen rüyalar en doğru görülen rüyalardır. Artık gecenin yorgunluğu geçmiştir.O zamanda görülen rüyalar en doğru görülen rüyalardır. Artık gecenin yorgunluğu geçmiştir. İnsan ilk yattığı zaman rüya görmez; çok derin bir uykuya dalar.İnsan ilk yattığı zaman rüya görmez; çok derin bir uykuya dalar. Uyku en derin seviyede cereyan eder, sonra sathîleşir. Şuur uyanır, ama göz uyur.Uyku en derin seviyede cereyan eder, sonra sathîleşir. Şuur uyanır, ama göz uyur. Ondan sonra bir müddet devam eder; sonra insan asıl uykudan uyanır.

Ondan sonra bir müddet devam eder; sonra insan asıl uykudan uyanır.

Seher vakti; o derin uykunun hafiflediği zamandır.Seher vakti; o derin uykunun hafiflediği zamandır. Mânevî bereketin, göğün kapılarının açıldığı zamandır.Mânevî bereketin, göğün kapılarının açıldığı zamandır. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem;

"O zaman görülen rüyalar, en doğru rüyalardır." Buyurmuş

Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem;

"O zaman görülen rüyalar, en doğru rüyalardır." Buyurmuş

Üçüncü hadîs-i şerîf:

Üçüncü hadîs-i şerîf:

Asdaku't-tıyereti'l-fa'lü ve lâ terüddü müslimen izâ raeytüm mine't-tıyereti şey'enAsdaku't-tıyereti'l-fa'lü ve lâ terüddü müslimen izâ raeytüm mine't-tıyereti şey'en tekrahûnehû fe-kûlü'l-lâhümme lâ ye'tî bi'l-hesenâti illâ ente ve lâ yezhebütekrahûnehû fe-kûlü'l-lâhümme lâ ye'tî bi'l-hesenâti illâ ente ve lâ yezhebü bi's-seyyiâti illâ ente ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.

bi's-seyyiâti illâ ente ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.

Asdaku't-tiyereti "Suizan" demek. "Kötüye yormak veya herhangi bir konuyu yormak." demek.

Asdaku't-tiyereti "Suizan" demek. "Kötüye yormak veya herhangi bir konuyu yormak." demek.

Aslında "uğursuzluğa yormak" demek de burada genel mânasıyla kullanılmış.

Aslında "uğursuzluğa yormak" demek de burada genel mânasıyla kullanılmış.

Yormanın en doğrusu, en fa'li hayra yormaktır.

Yormanın en doğrusu, en fa'li hayra yormaktır.

İnsan kötü bir şey görüp onu birisine söylediği zamanİnsan kötü bir şey görüp onu birisine söylediği zaman veya kendisi onun üzerinde düşündüğü zaman iyi bir yorum düşünmesi.veya kendisi onun üzerinde düşündüğü zaman iyi bir yorum düşünmesi. Yorumu güzel yapmaya fa'l deniliyor; bu tavsiye edilmiş.

Misalle anlatayım:

Yorumu güzel yapmaya fa'l deniliyor; bu tavsiye edilmiş.

Misalle anlatayım:

Sultanahmed camisini yaptıran mübarek, Sultan Ahmed;Sultanahmed camisini yaptıran mübarek, Sultan Ahmed; Aziz Mahmud-ı Hüdâî hazretlerinin dervişi olan padişah. Bir rüya görmüş.Aziz Mahmud-ı Hüdâî hazretlerinin dervişi olan padişah. Bir rüya görmüş. Rüyasında Avusturya Kralı ile güreşe tutuşmuşlar; alt alta, üst üste mücadele etmişler.Rüyasında Avusturya Kralı ile güreşe tutuşmuşlar; alt alta, üst üste mücadele etmişler. Avusturya Kralı bunun sırtını yere yapıştırmış, tuşa getirmiş. Kötü rüya!

Avusturya Kralı bunun sırtını yere yapıştırmış, tuşa getirmiş. Kötü rüya!

Böyle bir rüya görünce insan ne olur?Böyle bir rüya görünce insan ne olur? Allak bullak olur, kötü bir rüya gördü. Bu onun misali.Allak bullak olur, kötü bir rüya gördü. Bu onun misali. Şeyhi Aziz Mahmud-ı Hüdâî hazretlerine gitmiş. Ona rüyasını anlatmış:

Şeyhi Aziz Mahmud-ı Hüdâî hazretlerine gitmiş. Ona rüyasını anlatmış:

"Âcizâne, nâçizâne böyle bir rüya gördüm."

Yüreği titriyor, korkuyor.

"Âcizâne, nâçizâne böyle bir rüya gördüm."

Yüreği titriyor, korkuyor.

Neden korkuyor? Devleti nâmına korkuyor:

Neden korkuyor? Devleti nâmına korkuyor:

"Avusturya ile harp edeceğiz; Avusturya Osmanlı'yı yenecek mi?" diye korkuyor.

"Avusturya ile harp edeceğiz; Avusturya Osmanlı'yı yenecek mi?" diye korkuyor.

Sultan Ahmed böyle korkuyla rüyasını anlatmış da Sultan Ahmed böyle korkuyla rüyasını anlatmış da Aziz Mahmud-ı Hüdâî kaddesallahu sırrahu'l-azîz mübârek; -Zamanın kutbu olduğu söyleniyor.Aziz Mahmud-ı Hüdâî kaddesallahu sırrahu'l-azîz mübârek; -Zamanın kutbu olduğu söyleniyor. Elhamdülillah bizim evimiz de onun çilehânesinin karşısında.Elhamdülillah bizim evimiz de onun çilehânesinin karşısında. Namaz kılmak nasip oluyor, seviniyoruz. Allah; sevgili kullarının şefaatlerine erdirsin.-

Namaz kılmak nasip oluyor, seviniyoruz. Allah; sevgili kullarının şefaatlerine erdirsin.-

"Sultanım!" demiş. "Müjde! Ne iyi!"

"Neresi iyi?"

"Sultanım!" demiş. "Müjde! Ne iyi!"

"Neresi iyi?"

"Yer kuvvettir sultanım!"Yer kuvvettir sultanım! Rüyanızda sizin sırtınız yere geldi ya, sırtınız kuvvetli tarafta olduğu için bu rüya sizin lehinize.Rüyanızda sizin sırtınız yere geldi ya, sırtınız kuvvetli tarafta olduğu için bu rüya sizin lehinize. Allah'ın lütfuyla savaşta Avusturya Kralı'nı yeneceksiniz." demiş.

Allah'ın lütfuyla savaşta Avusturya Kralı'nı yeneceksiniz." demiş.

Aman ne sevinmiş Sultan Ahmed! Nasıl memnun olmuş!Aman ne sevinmiş Sultan Ahmed! Nasıl memnun olmuş! Hakikaten de yapılan savaşta Osmanlılar yenmiş ve yorum da doğru çıkmış.

Hakikaten de yapılan savaşta Osmanlılar yenmiş ve yorum da doğru çıkmış.

En güzel yorum, hayra yormaktır.En güzel yorum, hayra yormaktır. Hayra yoracak. Sonra büyüklerimiz;

"Rüya herkese anlatılmaz." der.

Neden?

Hayra yoracak. Sonra büyüklerimiz;

"Rüya herkese anlatılmaz." der.

Neden?

Abuk sabuk bir yorum yaparsa o da fena! Yorumcunun vaziyeti de çok fenadır!Abuk sabuk bir yorum yaparsa o da fena! Yorumcunun vaziyeti de çok fenadır! Terse yorması iyi olmaz. Onun için ârif, aklı başında bir kimseye yordurmak lazım.

Terse yorması iyi olmaz. Onun için ârif, aklı başında bir kimseye yordurmak lazım.

Herkese rüya anlatılmaz; ihtiyatlı olacaksın, söyleyecek adamı seçeceksin,Herkese rüya anlatılmaz; ihtiyatlı olacaksın, söyleyecek adamı seçeceksin, mübarek bir adama söyleyeceksin. En güzel yorum, iyiye yormaktır.

mübarek bir adama söyleyeceksin. En güzel yorum, iyiye yormaktır.

Birisi size bir rüya anlatırsa onu hayra yormaya çare arayın.Birisi size bir rüya anlatırsa onu hayra yormaya çare arayın. O aynı zamanda Allah'a dua demek oluyor:

O aynı zamanda Allah'a dua demek oluyor:

"Yâ Rabbi! Sen bunu bu hâle getir!" demek oluyor.

"Yâ Rabbi! Sen bunu bu hâle getir!" demek oluyor.

Allah duaları kabul edicidir; o yorma, o düşünce bereketiyle Allah duayı kabul edebilir.Allah duaları kabul edicidir; o yorma, o düşünce bereketiyle Allah duayı kabul edebilir. Duaları kabul edici.Duaları kabul edici. Peygamber Efendimiz Hudeybiye savaşının olduğu sırada;

Peygamber Efendimiz Hudeybiye savaşının olduğu sırada;

"Kureyş tarafından gelen adam kimdir?" diye sordu. Suheyl;

"Birisi." dedi.

"Kureyş tarafından gelen adam kimdir?" diye sordu. Suheyl;

"Birisi." dedi.

Suheyl, sehl kelimesiyle ilgili, kolaylıkla ilgili. Efendimiz;

"İşimizi hayra yordu." buyurdu.

Suheyl, sehl kelimesiyle ilgili, kolaylıkla ilgili. Efendimiz;

"İşimizi hayra yordu." buyurdu.

Türkçe'de bir söz vardır:

"Ya ağzını hayra aç, ya sus!" derler. Hayra yormak lazım.

Türkçe'de bir söz vardır:

"Ya ağzını hayra aç, ya sus!" derler. Hayra yormak lazım.

"Hoşunuza gitmeyen bir şey gördüğünüz zaman şu duayı yapın." diyor Peygamber Efendimiz.

"Hoşunuza gitmeyen bir şey gördüğünüz zaman şu duayı yapın." diyor Peygamber Efendimiz.

Uykudan uyandınız, rüyadan kalktınız.Uykudan uyandınız, rüyadan kalktınız. Hay Allah! Kötü bir şeyler gördünüz, canınız sıkıldı, gördüğünüz şeyden hoşlanmadınız, endişelendiniz.Hay Allah! Kötü bir şeyler gördünüz, canınız sıkıldı, gördüğünüz şeyden hoşlanmadınız, endişelendiniz. O zaman şu duayı okuyacaksınız:

O zaman şu duayı okuyacaksınız:

Allâhümme lâ ye'tî bi'l-hasenâti illâ ente ve lâ yüzhebü bi's-seyyiâti illâ enteAllâhümme lâ ye'tî bi'l-hasenâti illâ ente ve lâ yüzhebü bi's-seyyiâti illâ ente ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh.ve lâ havle ve lâ kuvvete illâ billâh. "Ey benim Allah'ım! Kulların başına iyilikleri senden başkası getirmez."Ey benim Allah'ım! Kulların başına iyilikleri senden başkası getirmez. İyiliği de getiren sensin, kötülüğü de senden başkası götürmez. İyiliği de getiren sensin, kötülüğü de senden başkası götürmez. Allah'tan başka güç, kuvvet sahibi yoktur."

Allah'tan başka güç, kuvvet sahibi yoktur."

Gücün, kuvvetin sahibi Allah'tır. Allah'ın dediği olur. Allah'a dayanan rahat eder.Gücün, kuvvetin sahibi Allah'tır. Allah'ın dediği olur. Allah'a dayanan rahat eder. Allah'a dayanan kurtulur. Allah'a tevekkül edenin yâveri Hak olur, işleri rast gider.

Allah'a dayanan kurtulur. Allah'a tevekkül edenin yâveri Hak olur, işleri rast gider.

Bu inanç çok önemli!

Allah mütevekkil kullarını seviyor.
Bu inanç çok önemli!

Allah mütevekkil kullarını seviyor.
Tevekkül, Allah'ın sevgisini kazanmaya da sebep oluyor.

Tevekkül, Allah'ın sevgisini kazanmaya da sebep oluyor.

"Ben Allah'a tevekkül ettim."

"Ben Allah'a tevekkül ettim."

Allah kendisine tevekkül edenleri seviyor. Güzel tevvekkül edenleri seviyor.

Allah kendisine tevekkül edenleri seviyor. Güzel tevvekkül edenleri seviyor.

Başımıza çeşitli olaylar geliyor. Çeşili arzular, istekler oluyor.

En iyisi ne?

Başımıza çeşitli olaylar geliyor. Çeşili arzular, istekler oluyor.

En iyisi ne?

"Yâ Rabbi! Her şey senin elinde; hayrı getiren de şerri def eden de sensin."Yâ Rabbi! Her şey senin elinde; hayrı getiren de şerri def eden de sensin. Ben senden isterim." demek.

Ben senden isterim." demek.

Gözünü kapayıp elini kaldırıp insanın Allah'tan istemesi lazım;Gözünü kapayıp elini kaldırıp insanın Allah'tan istemesi lazım; kuldan ummaması lazım, korkmaması da lazım. Ne korkması lazım, ne umması lazım.kuldan ummaması lazım, korkmaması da lazım. Ne korkması lazım, ne umması lazım. Her şeyi Allah veriyor; dilerse verir dilemezse vermez.

Her şeyi Allah veriyor; dilerse verir dilemezse vermez.

"Nasipse gelir Hint'ten, Yemen'den; nasip değilse düşer gider çenenden." demişler.

"Nasipse gelir Hint'ten, Yemen'den; nasip değilse düşer gider çenenden." demişler.

Lokmayı ağzına kadar getirirsin, bir şey olur, çenenden aşağıya düşer.Lokmayı ağzına kadar getirirsin, bir şey olur, çenenden aşağıya düşer. Hay Allah! Yiyemezsin işte. Yani nasip değilse insanın çenesinden düşer;Hay Allah! Yiyemezsin işte. Yani nasip değilse insanın çenesinden düşer; nasipse Hint'ten, Yemen'den gelir.

Gelmiyor mu?

nasipse Hint'ten, Yemen'den gelir.

Gelmiyor mu?

İstanbul'da Hindistan'ın cevizini yemiyor muyuz?

İstanbul'da Hindistan'ın cevizini yemiyor muyuz?

Parası olan yiyor.Parası olan yiyor. Gidiyor çarşıdan alıyor tak tak tak kırıyor veyahut Hindistan cevizli lokumların üstünde yiyoruz.Gidiyor çarşıdan alıyor tak tak tak kırıyor veyahut Hindistan cevizli lokumların üstünde yiyoruz. Nasipse Hint'ten, Yemen'den geliyor. Suudi Arabistan'dan hurma geliyor, yiyoruz.Nasipse Hint'ten, Yemen'den geliyor. Suudi Arabistan'dan hurma geliyor, yiyoruz. Hacı kardeşlerimiz zemzem getiriyor, içiyoruz.Hacı kardeşlerimiz zemzem getiriyor, içiyoruz. Bilmem nereden ananas geliyor falanca yerden muz geliyor, yiyoruz.Bilmem nereden ananas geliyor falanca yerden muz geliyor, yiyoruz. İsterse İstanbul'dan başka yerden, Türkiye'nin dışındaki başka ülkeden, İsterse İstanbul'dan başka yerden, Türkiye'nin dışındaki başka ülkeden, okyanuslar ötesi başka bir yerden rızkı getiriyor, veriyor.

okyanuslar ötesi başka bir yerden rızkı getiriyor, veriyor.

Bileceğiz ki kâinâtın sahibi, işleri olduran, öldüren Allah'tır.Bileceğiz ki kâinâtın sahibi, işleri olduran, öldüren Allah'tır. Öyle değil mi? Öyle. Âmennâ ve saddakknâ.Öyle değil mi? Öyle. Âmennâ ve saddakknâ. Öyle ama işlerimizi ona göre ayarlamıyoruz; başka hesaplara göre ayarlıyoruz:

Öyle ama işlerimizi ona göre ayarlamıyoruz; başka hesaplara göre ayarlıyoruz:

"Şöyle yaparsam işimi kaybederim, böyle yaparsam maaşım gider."Şöyle yaparsam işimi kaybederim, böyle yaparsam maaşım gider. Şöyle yaparsam atılırım, böyle yaparsam fakir düşerim!"

Hayır!

Şöyle yaparsam atılırım, böyle yaparsam fakir düşerim!"

Hayır!

İşte öyle değil!

Sen Allah'ın yolunda yürü, Allah sana yardım eder.

İşte öyle değil!

Sen Allah'ın yolunda yürü, Allah sana yardım eder.

Bir misal daha anlatıyım da onunla bitireyim, olmuş bir hadise:

Bir misal daha anlatıyım da onunla bitireyim, olmuş bir hadise:

Şehrin birinde komutan, arabasıyla askerî lojmanlara gelmiş.Şehrin birinde komutan, arabasıyla askerî lojmanlara gelmiş. Askerî lojmanlarda başörtülü bir kız yok mu? Emir subayına;

Askerî lojmanlarda başörtülü bir kız yok mu? Emir subayına;

"Çağır şu kızı!" demiş.

"Çağır şu kızı!" demiş.

Bir düdük çalmış, kızı çağırmış. Duymuş kız, anlamış.Bir düdük çalmış, kızı çağırmış. Duymuş kız, anlamış. İslâmî terbiyede sağa sola çağrıldığı zaman bakılmaz, yürümeye devam etmiş.İslâmî terbiyede sağa sola çağrıldığı zaman bakılmaz, yürümeye devam etmiş. Asker arkasından koşunca kız daha hızlı yürümüş.Asker arkasından koşunca kız daha hızlı yürümüş. Sonunda arkadan asker yetişemeden lojmana girmiş. Komutan;

Sonunda arkadan asker yetişemeden lojmana girmiş. Komutan;

"Bütün daireleri arattır, bul o kızı!" demiş. Bulmuşlar, filanca astsubayın kızıymış. Komutan;

"Bütün daireleri arattır, bul o kızı!" demiş. Bulmuşlar, filanca astsubayın kızıymış. Komutan;

"Ben askerî lojmanlarda böyle başörtülü kız istemem, babasını Konya'ya sürün." demiş.

"Ben askerî lojmanlarda böyle başörtülü kız istemem, babasını Konya'ya sürün." demiş.

Kısa zamanda işlemlerini yapmışlar, astsubayı Konya'ya sürmüşler.Kısa zamanda işlemlerini yapmışlar, astsubayı Konya'ya sürmüşler. Meğerse o astsubayın ailevi sebeplerden personel müdürlüğüne dilekçesi varmış:

Meğerse o astsubayın ailevi sebeplerden personel müdürlüğüne dilekçesi varmış:

"Şu ailevî sebeplerden dolayı mümkünse Konya'ya tayinim yapılmasını istiyorum." diye."Şu ailevî sebeplerden dolayı mümkünse Konya'ya tayinim yapılmasını istiyorum." diye. Kaç senedir yapmıyorlarmış.

Kaç senedir yapmıyorlarmış.

Duyunca nasıl güldüm! Komutan iki saatte yaptırmış; yıldırım tayini oluvermiş!

Duyunca nasıl güldüm! Komutan iki saatte yaptırmış; yıldırım tayini oluvermiş!

Şu misali anlatmak istiyorum:

Şu misali anlatmak istiyorum:

Allah bir kulunu yükseltmek istedi mi kimse alçaltamaz!Allah bir kulunu yükseltmek istedi mi kimse alçaltamaz! Allah bir kuluna fayda vermek istedi mi kimse zarar veremez.Allah bir kuluna fayda vermek istedi mi kimse zarar veremez. Allah bir kulunu yaşatmak istedi mi kimse öldüremez.

Allah bir kulunu yaşatmak istedi mi kimse öldüremez.

İbrahim aleyhisselam'ı ateşe attılar, ölmedi, yanmadı.İbrahim aleyhisselam'ı ateşe attılar, ölmedi, yanmadı. Ateş onu yakmadı. Ama Firavun'u da kimse kurtaramadı. Ordusu bile kurtaramadı.Ateş onu yakmadı. Ama Firavun'u da kimse kurtaramadı. Ordusu bile kurtaramadı. Yani bizim aklımız varsa işte geldik, gidiyoruz. Kimimiz 40 yaşında, kimimiz 50, kimimiz 60, kimisi 70.Yani bizim aklımız varsa işte geldik, gidiyoruz. Kimimiz 40 yaşında, kimimiz 50, kimimiz 60, kimisi 70. Kimisinin işi bitmiş. Geldik, gidiyoruz.

Biz neyiz?

Kimisinin işi bitmiş. Geldik, gidiyoruz.

Biz neyiz?

Allah'ın âciz, nâçiz kullarıyız. Aklımız varsa şu kâinâtın sahibine iyi kulluk ederiz,Allah'ın âciz, nâçiz kullarıyız. Aklımız varsa şu kâinâtın sahibine iyi kulluk ederiz, O'nun rızasını kazanmaya çalışırız. Aklı olmayan da Donkişot gibi ortada dolaşır.

O'nun rızasını kazanmaya çalışırız. Aklı olmayan da Donkişot gibi ortada dolaşır.

Fâtiha-ı şerîfe mea'l-besmele.

Fâtiha-ı şerîfe mea'l-besmele.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2