Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Zikr-i Müdâm Hâli

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

19 Şevvâl 1421 / 14.01.2001

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Efendimiz'in Sabah Namazından Sonra Zikirle Meşgul Olması, Evliyaların Kerametleri, Rıza ve Teslimiyet, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Zikr-i Müdâm Hâli

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

19 Şevvâl 1421 / 14.01.2001

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Efendimiz'in Sabah Namazından Sonra Zikirle Meşgul Olması, Evliyaların Kerametleri, Rıza ve Teslimiyet, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm

el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîne hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânihKemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn ve şefîi'l-müznibînve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn ve şefîi'l-müznibîn Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ.

Emma ba'd: Aziz ve muhterem kardeşlerim! Emma ba'd:

Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri sabah namazından sonraPeygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz hazretleri sabah namazından sonra mescitte oturup güneş doğuncaya işrak vakti gelinceye kadar ibadetle, zikirle meşgul olmayı severdi.mescitte oturup güneş doğuncaya işrak vakti gelinceye kadar ibadetle, zikirle meşgul olmayı severdi. Âdet-i seniyyesi idi. Tavsiye eylemiştir, tavsiye ettiği bir ibadet tarzıdır, şeklidir. Âdet-i seniyyesi idi. Tavsiye eylemiştir, tavsiye ettiği bir ibadet tarzıdır, şeklidir.

Nitekim İmam Tirmizî'nin Enes radıyallahu anh'ten rivayet ettiğiNitekim İmam Tirmizî'nin Enes radıyallahu anh'ten rivayet ettiği ve hasen hadis olduğunu bildirdiği bir rivayette Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; ve hasen hadis olduğunu bildirdiği bir rivayette Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem

Men salle'l-fecre fî cemâatin sümme kaade yezkürullâhe hattâ tetlua'ş-şemsüMen salle'l-fecre fî cemâatin sümme kaade yezkürullâhe hattâ tetlua'ş-şemsü sümme sallâ rek'ateyni kânet lehû ke ecri haccetin ve umretin taammetin taammetin taammetin. sümme sallâ rek'ateyni kânet lehû ke ecri haccetin ve umretin taammetin taammetin taammetin.

Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

"Kim sabah namazını camide cemaatle eda ederse sonra oturup zikrullahla meşgul olarak"Kim sabah namazını camide cemaatle eda ederse sonra oturup zikrullahla meşgul olarak ibadete devam ederse kerahet vakti çıkınca kalkıp iki rekât namaz kılarsaibadete devam ederse kerahet vakti çıkınca kalkıp iki rekât namaz kılarsa tam bir hac ve umre yapmış gibi sevap kazanır!" tam bir hac ve umre yapmış gibi sevap kazanır!"

Nafile tam bir hac ve umre, tam bir hac ve umre, tam bir hac ve umre! Nafile tam bir hac ve umre, tam bir hac ve umre, tam bir hac ve umre!

Bu konuda daha başka hadîs-i şerîfler var, rivayetler var.Bu konuda daha başka hadîs-i şerîfler var, rivayetler var. İmam Tirmizî -büyük hadis alimi- hasen hadis olduğunu beyan ediyor İmam Tirmizî -büyük hadis alimi- hasen hadis olduğunu beyan ediyor ve bu gibi rivayetler de sahih ve sağlamdır. ve bu gibi rivayetler de sahih ve sağlamdır.

Kısa bir zamanda büyük bir sevaba nail olmak mümkündür, misâli vardır.Kısa bir zamanda büyük bir sevaba nail olmak mümkündür, misâli vardır. Kur'ân-ı Kerîm'den misâli Kadir sûresidir ki Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruyor: Kur'ân-ı Kerîm'den misâli Kadir sûresidir ki Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruyor:

Leyletü'l-kadri hayrun min elfi şehr. "Bir Kadir gecesi bin geceden daha hayırlıdır." Leyletü'l-kadri hayrun min elfi şehr. "Bir Kadir gecesi bin geceden daha hayırlıdır."

Demek ki bir geceye Cenâb-ı Hak bin gecelik sevabı bahşedebiliyor. Hüküm O'nundur, mülk O'nundur. Demek ki bir geceye Cenâb-ı Hak bin gecelik sevabı bahşedebiliyor. Hüküm O'nundur, mülk O'nundur.

Ve lillâhi hazâinü's-semâvâti ve'l-ard. "Yerin göğün hazineleri O'nundur." Ve lillâhi hazâinü's-semâvâti ve'l-ard. "Yerin göğün hazineleri O'nundur."

Rahmetine baha istemiyor, rahmetini bahşetmeye bahane arıyor!Rahmetine baha istemiyor, rahmetini bahşetmeye bahane arıyor! Bir bahane ile kulunu rahmetine mazhar ediyor.Bir bahane ile kulunu rahmetine mazhar ediyor. Hatta o kadar ki muhlisan bir lâ ilâhe illallah diyeni cennetine sokuyor ki zaten cennet çok büyük mükâfat!Hatta o kadar ki muhlisan bir lâ ilâhe illallah diyeni cennetine sokuyor ki zaten cennet çok büyük mükâfat! Cennet, hiçbir kimsenin hiçbir fedakârlıkla hiçbir paha ile bedel ile alması mümkün olmayacak kadarCennet, hiçbir kimsenin hiçbir fedakârlıkla hiçbir paha ile bedel ile alması mümkün olmayacak kadar muazzam nimetlerin, imkânların, servetlerin olduğu bir yer. muazzam nimetlerin, imkânların, servetlerin olduğu bir yer. Cenâb-ı Hak, lâ ilâhe illallah diyene veriyor ve müslümanın ömür boyu yaptığı bütün ibadetlerine deCenâb-ı Hak, lâ ilâhe illallah diyene veriyor ve müslümanın ömür boyu yaptığı bütün ibadetlerine de daima çok büyük mükâfatlar veriyor. Âdetullahtır ki aza çok veriyor!daima çok büyük mükâfatlar veriyor.

Âdetullahtır ki aza çok veriyor!
Bir tohum ekiyorsunuz; bir ağaç çıkartıyor, sayısız tohumlar, meyveler veriyor.Bir tohum ekiyorsunuz; bir ağaç çıkartıyor, sayısız tohumlar, meyveler veriyor. Bir toplu iğne başı kadar incir çekirdeğini ekiyorsunuz; Bir toplu iğne başı kadar incir çekirdeğini ekiyorsunuz; yıllarca, sayılamayacak miktarda nice nice incirler nice nice tohumlar bahşediyor.yıllarca, sayılamayacak miktarda nice nice incirler nice nice tohumlar bahşediyor. Bu bir feyiz, bir bereket ki insanın görünce hatırlayınca hafızasına alıncaBu bir feyiz, bir bereket ki insanın görünce hatırlayınca hafızasına alınca tefekkür edince gözlerinden yaşların boşanması lazım! tefekkür edince gözlerinden yaşların boşanması lazım!

Tebârekallâhu ahsenü'l-hâlıkîn. demesi lazım!Tebârekallâhu ahsenü'l-hâlıkîn.

demesi lazım!
Subhâne Rabbiye'l-aliyyi'l-a'le'l-vehhâb demesi lazım.Subhâne Rabbiye'l-aliyyi'l-a'le'l-vehhâb demesi lazım. Gece gündüz Ekreme'l-ekremîn, Vehhâb-ı Kerîm olanGece gündüz Ekreme'l-ekremîn, Vehhâb-ı Kerîm olan Allahu Teâlâ hazretlerini hamd ü senâya meşgul olması lazım. Allahu Teâlâ hazretlerini hamd ü senâya meşgul olması lazım.

Yine de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Yine de Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

Üsnî aleyke ve lâ ebluğû küllemâ fîke. Üsnî aleyke ve lâ ebluğû küllemâ fîke.

"Seni meth ediyorum, sena eyliyorum yâ Rabbi!"Seni meth ediyorum, sena eyliyorum yâ Rabbi! Ama senin evsâf-ı cemîlini anlatmaya yine gücüm yetmiyor, tamamen ulaşamıyorum!" Ama senin evsâf-ı cemîlini anlatmaya yine gücüm yetmiyor, tamamen ulaşamıyorum!"

Başka bir rivayette de buyuruluyor ki; Başka bir rivayette de buyuruluyor ki;

Lâ uhsî senâen aleyke. Lâ uhsî senâen aleyke. "Sana ben medh ü senâyı nasıl sıralayayım yâ Rabbi?"Sana ben medh ü senâyı nasıl sıralayayım yâ Rabbi? Ve küllü senâin yeûdü ileyke. Nasıl medh ü senâ edeyim ki her hamd ü senâ, her medih sana gider.Ve küllü senâin yeûdü ileyke. Nasıl medh ü senâ edeyim ki her hamd ü senâ, her medih sana gider. Çünkü her güzelliğin hâlıkı sensin.Çünkü her güzelliğin hâlıkı sensin. Her türlü güzeli medhedilecek şeyi, her memdûhu yaratan sensin. Yaratan sen olduğun için mümkün değil!" Her türlü güzeli medhedilecek şeyi, her memdûhu yaratan sensin. Yaratan sen olduğun için mümkün değil!"

Ve in teuddû ni'metallâhi lâ tuhsûhâ. Ve in teuddû ni'metallâhi lâ tuhsûhâ.

Allahu Teâlâ hazretlerinin nimetlerini saymaya kalksak saya saya bitirmemiz mümkün değil! Allahu Teâlâ hazretlerinin nimetlerini saymaya kalksak saya saya bitirmemiz mümkün değil!

Biz de nimetlerin içinde her nefes, her an nimetler deryasında yüzüyoruz.Biz de nimetlerin içinde her nefes, her an nimetler deryasında yüzüyoruz. Her an da Cenâb-ı Hakk'ın nimetlerinin deryasının içinde yüzmekteyiz.Her an da Cenâb-ı Hakk'ın nimetlerinin deryasının içinde yüzmekteyiz. Nimet deryasına gark olmuş durumdayız.Nimet deryasına gark olmuş durumdayız. Mü'min ve kâfir bütün insanlar vücutlarının, çevrelerinin imkânlarıyla nimet deryasına gark olmuş durumda. Mü'min ve kâfir bütün insanlar vücutlarının, çevrelerinin imkânlarıyla nimet deryasına gark olmuş durumda.

Allah'a hamd ü senâlar olsun, şükürler olsun, nimetlerine hamd ü senâlar eyleriz;Allah'a hamd ü senâlar olsun, şükürler olsun, nimetlerine hamd ü senâlar eyleriz; Cenâb-ı Hak aza çok veriyor! Daima aza çok veriyor! Şaşılacak bir şey değil!Cenâb-ı Hak aza çok veriyor! Daima aza çok veriyor! Şaşılacak bir şey değil! Bir namazdan sonra durunca bu kadar sevabı veriyor! Şaşılmaz! Âdeti, âdetullah böyle:Bir namazdan sonra durunca bu kadar sevabı veriyor! Şaşılmaz! Âdeti, âdetullah böyle: Her zaman bol veriyor! Ganî ve Muğnî, Mu'tî ve Nâfî' olan Allahu Teâlâ hazretleri bol veriyor, çok veriyor! Her zaman bol veriyor! Ganî ve Muğnî, Mu'tî ve Nâfî' olan Allahu Teâlâ hazretleri bol veriyor, çok veriyor!

Zikir! Sümme kaade yezkürullâhe hattâ tetlua'ş-şemsü.Zikir!

Sümme kaade yezkürullâhe hattâ tetlua'ş-şemsü.
"Güneş doğuncaya kadar zikirle meşgul olmak!" Muhterem kardeşlerim! "Güneş doğuncaya kadar zikirle meşgul olmak!"

Muhterem kardeşlerim!

Zikir mü'minin en mühim ibadetidir! İbadetlerin aralıkları vardır:Zikir mü'minin en mühim ibadetidir!

İbadetlerin aralıkları vardır:
Mesela günde beş vakit namaz kılıyoruz.Mesela günde beş vakit namaz kılıyoruz. Sabahla öğlen arasında aralık vardır, öğlenle ikindi arasında aralık vardır.Sabahla öğlen arasında aralık vardır, öğlenle ikindi arasında aralık vardır. Akşam, yatsı aralıklıdır. Arada bir ibadet edilmeyen zaman vardır.Akşam, yatsı aralıklıdır. Arada bir ibadet edilmeyen zaman vardır. Senede bir ay oruç tutuyoruz, on bir ay aralık vardır.Senede bir ay oruç tutuyoruz, on bir ay aralık vardır. Ömründe bir defa hacca gidiyoruz, daha fazla nafile giderse Allah kabul eylesin.Ömründe bir defa hacca gidiyoruz, daha fazla nafile giderse Allah kabul eylesin. Senede bir defa zekât veriyoruz… İbadetin en devamlısı zikrullahtır! Senede bir defa zekât veriyoruz…

İbadetin en devamlısı zikrullahtır!

Namaz günde beş defa oluyor ama zikrullahın her an olması mümkün! Bir mü'min her an zikirde dâim olabilir. Namaz günde beş defa oluyor ama zikrullahın her an olması mümkün! Bir mü'min her an zikirde dâim olabilir.

Ve'z-zâkirînallâhe kesîran ve'z-zâkirâti.Ve'z-zâkirînallâhe kesîran ve'z-zâkirâti. "Allah'ı çok zikreden insanlar -erkek olsun kadın olsun-. Eaddallâhü lehüm mağfireten ve ecran azîmâ."Allah'ı çok zikreden insanlar -erkek olsun kadın olsun-. Eaddallâhü lehüm mağfireten ve ecran azîmâ. Allah'ın çok lütfuna erecekler, çok büyük sevaplar kazanacaklar." Allah'ın çok lütfuna erecekler, çok büyük sevaplar kazanacaklar."

Yâ eyyühellezîne âmenü'z-kürrullâhe zikrân kesîrâ. "Ey iman edenler! Allah'ı çok zikredin."Yâ eyyühellezîne âmenü'z-kürrullâhe zikrân kesîrâ. "Ey iman edenler! Allah'ı çok zikredin." Ve sebbihûhü bükraten ve esîlâ. "Sabah akşam Cenâb-ı Hakk'ı tesbih eyleyin." Ve sebbihûhü bükraten ve esîlâ. "Sabah akşam Cenâb-ı Hakk'ı tesbih eyleyin."

Ve in min şey'in illâ yüsebbihu bi-hamdihî ve lâkin tefkahûne tesbîhahüm.Ve in min şey'in illâ yüsebbihu bi-hamdihî ve lâkin tefkahûne tesbîhahüm. "Her şey Cenâb-ı Hakk'ı zikr ü tesbih ediyor da siz anlayamıyorsunuz!" "Her şey Cenâb-ı Hakk'ı zikr ü tesbih ediyor da siz anlayamıyorsunuz!"

Yüsebbihu lillâhi mâ fi's-semâvâti ve mâ fi'l-ardi'l-meliki'l-kuddûsi'l-azîzi'l-hakîm. Yüsebbihu lillâhi mâ fi's-semâvâti ve mâ fi'l-ardi'l-meliki'l-kuddûsi'l-azîzi'l-hakîm.

Her şey her varlık her an zikrediyor, her an zikir hâlinde;Her şey her varlık her an zikrediyor, her an zikir hâlinde; eşref-i mahlukât olan insana da yakışan her an zikirdir! eşref-i mahlukât olan insana da yakışan her an zikirdir!

Her an zikir hâline ulaşmanın yolu vardır, yöntemi, usulü vardır.Her an zikir hâline ulaşmanın yolu vardır, yöntemi, usulü vardır. Her an zikreden bir insan hâline gelmenin usulüne tarikat diyoruz. Tarikat, "yol" demektir. Her an zikreden bir insan hâline gelmenin usulüne tarikat diyoruz. Tarikat, "yol" demektir.

Cennete giren, cenneti kazanan insanların orada korkuları yok, hüzünleri de yok! Cennete giren, cenneti kazanan insanların orada korkuları yok, hüzünleri de yok!

Ve lâ havfün aleyhim ve lâ hüm yahzenûn. Ve lâ havfün aleyhim ve lâ hüm yahzenûn.

Ebedî saadet, ebedî nimet, memnuniyet, sürur, ebedî hoş şeyler… Ebedî saadet, ebedî nimet, memnuniyet, sürur, ebedî hoş şeyler…

Cennet ehli bir şeye tahassür edecek, cennete giren insanlar cennette iken bir şeye hayıflanacak! Cennet ehli bir şeye tahassür edecek, cennete giren insanlar cennette iken bir şeye hayıflanacak!

Hayıflanmak ne demek? Hayıflanmak ne demek?

Kaçan bir fırsattan dolayı "Hay Allah, keşke şöyle yapsaydım da kaçırmasaydım!.." diyeKaçan bir fırsattan dolayı "Hay Allah, keşke şöyle yapsaydım da kaçırmasaydım!.." diye elden kaçan bir şeye hafifçe tahassür etmek. elden kaçan bir şeye hafifçe tahassür etmek.

Mesela evliyâullahtan çok büyük bir mübarek zât varmış, mahallede imamlık yapıyormuş.Mesela evliyâullahtan çok büyük bir mübarek zât varmış, mahallede imamlık yapıyormuş. Adam arkasında uzun zaman namaz kılmış. O zât-ı muhterem vefat etmiş.Adam arkasında uzun zaman namaz kılmış. O zât-ı muhterem vefat etmiş. Anlaşılmış ki çok büyük bir evliyâ imiş. Arkasındaki adam ne der? "Hay Allah!Anlaşılmış ki çok büyük bir evliyâ imiş.

Arkasındaki adam ne der?

"Hay Allah!
Yahu ben onun evliyâ olduğunu bilemedim. Sıradan bir mahalle imamı sandım.Yahu ben onun evliyâ olduğunu bilemedim. Sıradan bir mahalle imamı sandım. Arkasında namaz kıldım. Meğerse derya imiş, meğerse birçok insanlar biliyormuş.Arkasında namaz kıldım. Meğerse derya imiş, meğerse birçok insanlar biliyormuş. Ne kadar büyük kerametleri varmış ne kadar mübarek insanmış… Hay Allah! Kıymetini bilemedim…" Ne kadar büyük kerametleri varmış ne kadar mübarek insanmış… Hay Allah! Kıymetini bilemedim…"

Böyle diyenler var, ben biliyorum. Böyle diyenler var, ben biliyorum.

Benim kendi babam Hasib Efendi'nin arkasında Damad İbrahim Paşa Medresesi Camii'nde çok namaz kılmış: Benim kendi babam Hasib Efendi'nin arkasında Damad İbrahim Paşa Medresesi Camii'nde çok namaz kılmış:

"Ama ben onun öyle şeyh-i kâmil-i mükemmil olduğunu bilmiyordum."Ama ben onun öyle şeyh-i kâmil-i mükemmil olduğunu bilmiyordum. Kıldım kıldım; sonra o zât-ı mübarek, muhterem, dünyasını değiştirdi. Âhirete göçtü. Kıldım kıldım; sonra o zât-ı mübarek, muhterem, dünyasını değiştirdi. Âhirete göçtü. Sonradan Abdülaziz Efendi'ye intisap edince oradan anladım." diyor. Sonradan Abdülaziz Efendi'ye intisap edince oradan anladım." diyor.

Cennetteki insanlar -mü'min, salih kullar- bir şeye hayıflanacaklar:Cennetteki insanlar -mü'min, salih kullar- bir şeye hayıflanacaklar: "Kaçırmışız fırsatı, hay Allah yahu, niye öyle yaptık? Keşke yapmasaydık,"Kaçırmışız fırsatı, hay Allah yahu, niye öyle yaptık? Keşke yapmasaydık, keşke gözümüzü açsaydık…" diyecekler. Nedir o? keşke gözümüzü açsaydık…" diyecekler.

Nedir o?

Dünyada iken zikirsiz fevt ettikleri zamanlara, zikirsiz kaçırdığı zamanlara hayıflanacaklar! Neden? Dünyada iken zikirsiz fevt ettikleri zamanlara, zikirsiz kaçırdığı zamanlara hayıflanacaklar!

Neden?

Zikretmenin mükâfatının çok olduğunu gördükleri için!Zikretmenin mükâfatının çok olduğunu gördükleri için! Cennette zikredenlerin ne kadar yüksek makama çıktıklarını, Cennette zikredenlerin ne kadar yüksek makama çıktıklarını, zikirden ne kadar büyük sevaplar aldıklarını gördükleri için;zikirden ne kadar büyük sevaplar aldıklarını gördükleri için; "Keşke daha zikretseymişiz, keşke daha çok zikretseymişim…" diyecekler. "Keşke daha zikretseymişiz, keşke daha çok zikretseymişim…" diyecekler.

Onun için ömrü gafletle geçirmemek, evkâtını, zamanını, ömrünü zikirle ihyâ etmek lazım.Onun için ömrü gafletle geçirmemek, evkâtını, zamanını, ömrünü zikirle ihyâ etmek lazım. Çok zikretmek lazım ki sonunda hayıflanmak, tahassür etmek, pişmanlık duymak olmasın. Çok zikretmek lazım ki sonunda hayıflanmak, tahassür etmek, pişmanlık duymak olmasın.

Çok zikretmek mümkün oluyor, ben bunu kendi gözlerimle gördüm: Çok zikretmek mümkün oluyor, ben bunu kendi gözlerimle gördüm:

[Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetullahi aleyh'le seyahatlerimizde bir keresinde bir yerde beraber yattık.[Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetullahi aleyh'le seyahatlerimizde bir keresinde bir yerde beraber yattık. O bir köşede yattı, ben de mecburen seyahat zaruretleri dolayısıyla bir yerde yattım. O bir köşede yattı, ben de mecburen seyahat zaruretleri dolayısıyla bir yerde yattım. [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız uyudu ve derin derin nefes alarak uyumaya başladı. [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız uyudu ve derin derin nefes alarak uyumaya başladı. Ama en derin bir şekilde uyuduğu hâlde kendisinden hepinizin duyacağıAma en derin bir şekilde uyuduğu hâlde kendisinden hepinizin duyacağı -sırf benim kulağım duyuyor değil- herkesin duyacağı bir şekilde muntazaman-sırf benim kulağım duyuyor değil- herkesin duyacağı bir şekilde muntazaman Allah, Allah, Allah… diye zikir sesi geliyor. Allah, Allah, Allah… diye zikir sesi geliyor.

Demek ki uyuduğu zaman bile zikir devam edebilecek hâline geliyor.Demek ki uyuduğu zaman bile zikir devam edebilecek hâline geliyor. Buna tasavvufta zikr-i müdâm hâli, daimî zikir hâli derler.Buna tasavvufta zikr-i müdâm hâli, daimî zikir hâli derler. Uykuda iken bile zikreder, konuşurken zikreder, gezerken otururken zikreder… İşte o zaman cennette memnun olacak! Uykuda iken bile zikreder, konuşurken zikreder, gezerken otururken zikreder… İşte o zaman cennette memnun olacak!

Vaktini boş geçirmeyecek! Vaktini boş geçirmeyecek!

Tahassürün misâli olsun diye Hasib Efendi rahmetullahi aleyh'ten söz açtık,Tahassürün misâli olsun diye Hasib Efendi rahmetullahi aleyh'ten söz açtık, menakıbından onunla ilgili bir menkabe anlatmak istiyorum: menakıbından onunla ilgili bir menkabe anlatmak istiyorum:

Hasib Efendi bizim Aziz Efendi'den daha önceki postnişin.Hasib Efendi bizim Aziz Efendi'den daha önceki postnişin. Hasib Efendi-Aziz Efendi-Mehmed Efendi rahmetullahi aleyhim ecmaîn.Hasib Efendi-Aziz Efendi-Mehmed Efendi rahmetullahi aleyhim ecmaîn. Aramızda onun dervişleri birkaç taneydi. Ben onlardan bir tanesine bayram ziyaretine gittim. Dedim ki; Aramızda onun dervişleri birkaç taneydi. Ben onlardan bir tanesine bayram ziyaretine gittim. Dedim ki;

"Şükrü Amca! Sen Hasib Efendi'den ders almışsın, tarikate Hasib Efendi'den girmişsin,"Şükrü Amca! Sen Hasib Efendi'den ders almışsın, tarikate Hasib Efendi'den girmişsin, onun için Hasib Efendi Hocamız'ın hâlini bilirsin.onun için Hasib Efendi Hocamız'ın hâlini bilirsin. Kerametlerinden menakıbından bir tanesini anlatır mısınız?" Kerametlerinden menakıbından bir tanesini anlatır mısınız?"

Sorduğum Şükrü Efendi çok ciddi bir insandı. Esnaf Hastanesi'nin idare müdürüydü.Sorduğum Şükrü Efendi çok ciddi bir insandı. Esnaf Hastanesi'nin idare müdürüydü. Esnaf; çok dürüst olduğundan çalmaz çırpmaz, iyi idare eder, Esnaf; çok dürüst olduğundan çalmaz çırpmaz, iyi idare eder, namuslu insan diye yaptırdığı hastanenin idare müdürlüğüne getirmiş. namuslu insan diye yaptırdığı hastanenin idare müdürlüğüne getirmiş. Dürüst insandı, kale gibi sağlamdı.Dürüst insandı, kale gibi sağlamdı. Örfî idare ilan edildi, sokağa çıkma yasağı varken bile yasağı dinlemedi.Örfî idare ilan edildi, sokağa çıkma yasağı varken bile yasağı dinlemedi. Muntazaman İskender Paşa'ya sabah namazlarına yasak vakitte geldi!Muntazaman İskender Paşa'ya sabah namazlarına yasak vakitte geldi! Polis devriye gezerken yakaladığı zaman bile aldırmadan! Arabaya almışlar: "Nereye gidiyorsun?" Polis devriye gezerken yakaladığı zaman bile aldırmadan! Arabaya almışlar:

"Nereye gidiyorsun?"

"İskender Paşa'ya gidiyorum, namaz vakti." "Yasak!" "İskender Paşa'ya gidiyorum, namaz vakti."

"Yasak!"

"Namaz vakti, Allah'ın huzuruna gidiyorum, ibadete gidiyorum!" diyen bir insan! "Namaz vakti, Allah'ın huzuruna gidiyorum, ibadete gidiyorum!" diyen bir insan!

Kale gibi sağlam, dürüst, temiz bir insan. Bembeyaz sakalı var, tertemiz yüzü var.Kale gibi sağlam, dürüst, temiz bir insan. Bembeyaz sakalı var, tertemiz yüzü var. Sözü senet olacak bir insan, güvenilir bir insan! Menakıbından bir menakıbı anlatayım. Sözü senet olacak bir insan, güvenilir bir insan!

Menakıbından bir menakıbı anlatayım.

Camide bir kişinin hâlini neden anlatıyorum? İnde'z-zikri's-sâlihîne tenzîlü'r-rahmeh.Camide bir kişinin hâlini neden anlatıyorum?

İnde'z-zikri's-sâlihîne tenzîlü'r-rahmeh.
"Hakiki salih insanların anıldığı yere rahmet-i Rahmân nüzul eyler!" "Hakiki salih insanların anıldığı yere rahmet-i Rahmân nüzul eyler!"

Salihlerin anılması Kur'an'ın âdetidir. Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle deniyor: Salihlerin anılması Kur'an'ın âdetidir. Kur'ân-ı Kerîm'de şöyle deniyor:

Vezkür fi'l-kitâbi Meryeme. Vezkür fi'l-kitâbi İsmâîle. Vezkür fi'l-kitâbi İdrîse. Vezkür fi'l-kitâbi Meryeme.

Vezkür fi'l-kitâbi İsmâîle.

Vezkür fi'l-kitâbi İdrîse.

Zikretmek, salihleri anmak Rabbimiz'in Kur'ân-ı Kerîm'de bize gösterdiği bir âdettir,Zikretmek, salihleri anmak Rabbimiz'in Kur'ân-ı Kerîm'de bize gösterdiği bir âdettir, güzel bir âdettir; onun için söylüyorum. güzel bir âdettir; onun için söylüyorum.

Patikçi Şükrü Efendi, Çanakkaleli Adil Efendi, bir arkadaşları daha [Hilmi Efendi'yi ziyarete gitmişler]. Patikçi Şükrü Efendi, Çanakkaleli Adil Efendi, bir arkadaşları daha [Hilmi Efendi'yi ziyarete gitmişler].

İhvandan İmam Hilmi Efendi hastalanmış, sinir hastalığına tutulmuş.İhvandan İmam Hilmi Efendi hastalanmış, sinir hastalığına tutulmuş. Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Sinir Hastaları Hastanesi'ne yatırmışlar. Bakırköy Akıl ve Ruh Hastalıkları Sinir Hastaları Hastanesi'ne yatırmışlar.

İhvanımızdan Mahmutpaşa Camii'nin imamlığını yapan Hilmi Efendi hastalanmış.İhvanımızdan Mahmutpaşa Camii'nin imamlığını yapan Hilmi Efendi hastalanmış. Biraz aklını, şuurunu yitirmiş. Ne üzüntü olduysa ne sebep olduysa dengesini kaybetmiş.Biraz aklını, şuurunu yitirmiş. Ne üzüntü olduysa ne sebep olduysa dengesini kaybetmiş. Tımarhaneye yatırmışlar. Anlayacağınız dil ile söyleyelim, biraz mecnunlaşmış.Tımarhaneye yatırmışlar. Anlayacağınız dil ile söyleyelim, biraz mecnunlaşmış. Ama [Hilmi] Hocaefendi ihvanımızdan, zikir ehli iyi bir insan. Ama [Hilmi] Hocaefendi ihvanımızdan, zikir ehli iyi bir insan.

Bu evine bayrama ziyarete gittiğimiz Şükrü Efendi ve iki üç kişi. Bu evine bayrama ziyarete gittiğimiz Şükrü Efendi ve iki üç kişi.

O zaman Adil Efendi'nin kendisinin otomobili var.O zaman Adil Efendi'nin kendisinin otomobili var. İstanbul'da o devirlerde otomobili olan insan parmakla sayılabilecek kadar azdı. İstanbul'da o devirlerde otomobili olan insan parmakla sayılabilecek kadar azdı. O zaman herkesin otomobili yoktu.O zaman herkesin otomobili yoktu. Bakırköy Akıl Hastanesi'ne de gitmek için trene bineceksiniz, bir saat Bakırköy'e gideceksiniz. Bakırköy Akıl Hastanesi'ne de gitmek için trene bineceksiniz, bir saat Bakırköy'e gideceksiniz. Kara tren, kömürlü tren.Kara tren, kömürlü tren. Bakırköy'den de fayton tutacaksınız, çünkü taksi de yok, Bakırköy'den de fayton tutacaksınız, çünkü taksi de yok, atlı araba ile faytonla hastaneye gideceksiniz; yarım saat. O zaman E5, E6 işlek yollar da yok… atlı araba ile faytonla hastaneye gideceksiniz; yarım saat. O zaman E5, E6 işlek yollar da yok…

Adil Efendi'nin arabası ile pazar günü hasta Hilmi Efendi'yiAdil Efendi'nin arabası ile pazar günü hasta Hilmi Efendi'yi ziyaret etmeye Bakırköy Akıl Hastanesi'ne gitmişler.ziyaret etmeye Bakırköy Akıl Hastanesi'ne gitmişler. Davut Paşa yolundan, eski Edirne yolundan uzun bir seyahat;Davut Paşa yolundan, eski Edirne yolundan uzun bir seyahat; Bakırköy'e varmışlar, hastaneye gitmişler. Mahmut Paşa Camii imamı Hilmi Efendi'yi ziyaret etmişler.Bakırköy'e varmışlar, hastaneye gitmişler. Mahmut Paşa Camii imamı Hilmi Efendi'yi ziyaret etmişler. Durumu iyiymiş, düzelmiş. Hastaneye yatınca ilaçlar vermişler, kafası yerini bulmuş, düzelmiş. Durumu iyiymiş, düzelmiş. Hastaneye yatınca ilaçlar vermişler, kafası yerini bulmuş, düzelmiş.

Konuşmuşlar: "Nasılsın, iyi misin?" "İyiyim…" Konuşmuşlar:

"Nasılsın, iyi misin?"

"İyiyim…"

Öğle üzeri ziyaret vaktinde ziyaret etmişler, çıkmışlar.Öğle üzeri ziyaret vaktinde ziyaret etmişler, çıkmışlar. Hastanenin içinde yürürken dönüp bakmışlar ki Hilmi Efendi'nin hastanedeki odasına, Hastanenin içinde yürürken dönüp bakmışlar ki Hilmi Efendi'nin hastanedeki odasına, koğuşuna Hasib Hocafendi de giriyor. koğuşuna Hasib Hocafendi de giriyor.

"Aa! Hoca Efendi, Şeyh Efendi de ziyarete gelmiş, Şeyh Efendi kapıdan giriyor…" "Aa! Hoca Efendi, Şeyh Efendi de ziyarete gelmiş, Şeyh Efendi kapıdan giriyor…"

Kapıdan görmüşler. Şeyh Efendi içeri giriyor. Şeyh Efendi müridini ziyarete gelmiş. Kapıdan görmüşler. Şeyh Efendi içeri giriyor. Şeyh Efendi müridini ziyarete gelmiş.

"Bekleyelim, çıkınca otomobille götürelim." demişler. "Bekleyelim, çıkınca otomobille götürelim." demişler.

Çünkü faytona binecek, trene binecek, uzun vakit.Çünkü faytona binecek, trene binecek, uzun vakit. Otomobille rahat gider, diye Hasib Efendi'yi kapıda beklemişler. Otomobille rahat gider, diye Hasib Efendi'yi kapıda beklemişler. Kapıya bakıyorlar, Hasib Efendi'yi bekliyorlar. Beklemişler beklemişler beklemişler… Çok uzayınca; Kapıya bakıyorlar, Hasib Efendi'yi bekliyorlar. Beklemişler beklemişler beklemişler… Çok uzayınca;

"Allah Allah! Hocaefendi niye çıkmadı?.." "Allah Allah! Hocaefendi niye çıkmadı?.."

Bir tanesi kapıya gitmiş, kapıyı çalmış açmış. İçerde Hasib Efendi yok!Bir tanesi kapıya gitmiş, kapıyı çalmış açmış. İçerde Hasib Efendi yok! Girdiğini üç kişi gördü. Bir kişi hayal görmüyor. İçeriye girdiğini gördüler ama içerde yok! Girdiğini üç kişi gördü. Bir kişi hayal görmüyor. İçeriye girdiğini gördüler ama içerde yok! Hayret etmiş, demiş ki; "Şeyh Efendi'nin buraya girdiğini gördük, burada değil miydi?" Hayret etmiş, demiş ki;

"Şeyh Efendi'nin buraya girdiğini gördük, burada değil miydi?"

Hasta olan Hilmi Hoca demiş ki; "Evet, az önce geldi, beni ziyaret etti." Hasta olan Hilmi Hoca demiş ki;

"Evet, az önce geldi, beni ziyaret etti."

Etti mi şahit dört tane?!.. Tamam mı? Dört şahit! Etti mi şahit dört tane?!..

Tamam mı?

Dört şahit!

"Evet, geldi beni ziyaret etti." diyor. "Allah Allah! Yahu Şeyh Efendi'yi alalım"Evet, geldi beni ziyaret etti." diyor.

"Allah Allah! Yahu Şeyh Efendi'yi alalım
otomobille götürelim diye kapıda, odanın kapısında bekliyorduk. Kapıdan girdiğini gördük." Nereden çıktı? otomobille götürelim diye kapıda, odanın kapısında bekliyorduk. Kapıdan girdiğini gördük."

Nereden çıktı?

"Pencere yüksek, pencereden atlamasına lüzum yok. Kapıdan girer, kapıdan çıkar…" "Pencere yüksek, pencereden atlamasına lüzum yok. Kapıdan girer, kapıdan çıkar…"

Bu işi anlamamışlar. "Yahu bir gaflet hâli oldu da çıktı da mı göremedik?.." demişler. Bu işi anlamamışlar.

"Yahu bir gaflet hâli oldu da çıktı da mı göremedik?.." demişler.

Hastanede avluya çıkmışlar, etrafa bakmışlar; yok! [Hasib] Hocaefendi, Şeyh Efendi yok! Hastanede avluya çıkmışlar, etrafa bakmışlar; yok! [Hasib] Hocaefendi, Şeyh Efendi yok!

"Nasıl geldiyse geldiği gibi gitti…" demişler, arabaya atlamışlar. "Nasıl geldiyse geldiği gibi gitti…" demişler, arabaya atlamışlar.

Damad İbrahim Paşa Medresesi Camii'ne, Şeyh Efendi'nin mescidine gelmişler.Damad İbrahim Paşa Medresesi Camii'ne, Şeyh Efendi'nin mescidine gelmişler. Şeyh Efendi pazar günü Râmûzü'l-ehâdîs hadis kitabını okuyormuş.Şeyh Efendi pazar günü Râmûzü'l-ehâdîs hadis kitabını okuyormuş. Öğle namazını kıldırdıktan sonra açarmış, Râmûzü'l-ehâdîs okurmuş.Öğle namazını kıldırdıktan sonra açarmış, Râmûzü'l-ehâdîs okurmuş. Artık bunlar Davutpaşa yolundan gelmişler, camiye girmişler, bakmışlar; cemaat dolu!Artık bunlar Davutpaşa yolundan gelmişler, camiye girmişler, bakmışlar; cemaat dolu! Hoca Efendi de hadis dersini vermeye devam ediyor. Hoca Efendi de hadis dersini vermeye devam ediyor.

"Yetiştik, [Hasib] Hocaefendi'nin vaazını da kaçırmadık."Yetiştik, [Hasib] Hocaefendi'nin vaazını da kaçırmadık. Hem ziyaret ettik, hasta ziyareti yaptık, sevap kazandıkHem ziyaret ettik, hasta ziyareti yaptık, sevap kazandık hem de geldik burada [Hasib] Hocaefendi'nin vaazına yetiştik…" hem de geldik burada [Hasib] Hocaefendi'nin vaazına yetiştik…"

Oturmuşlar, vaazı dinlerken yanındakine eğilmiş sormuş: "Hoca Efendi ne zaman geldi?" Oturmuşlar, vaazı dinlerken yanındakine eğilmiş sormuş:

"Hoca Efendi ne zaman geldi?"

Hastanede gördüler ya; "Hocaefendi hastanede hastayı ziyaret ettikten sonra geldi,Hastanede gördüler ya; "Hocaefendi hastanede hastayı ziyaret ettikten sonra geldi, derse geç başladı." diye düşünüyorlar. derse geç başladı." diye düşünüyorlar.

"[Hasib] Hocaefendi ne zaman geldi?" Sorduğu adam kaşlarını çatmış: "[Hasib] Hocaefendi ne zaman geldi?"

Sorduğu adam kaşlarını çatmış:

"Ne demek ne zaman geldi? Öğle namazını kıldırdı, her zamanki gibi kürsüye oturdu."Ne demek ne zaman geldi? Öğle namazını kıldırdı, her zamanki gibi kürsüye oturdu. Öğleden şimdiye kadar hadis dersi veriyor!" Şahitler, bütün cemaat şahit!Öğleden şimdiye kadar hadis dersi veriyor!"

Şahitler, bütün cemaat şahit!
Öğle namazının vaktinde öğle namazını cemaate kıldırmış, Öğle namazının vaktinde öğle namazını cemaate kıldırmış, öğle namazından sonrada kürsüye oturmuş, hadis okumaya devam etmiş. öğle namazından sonrada kürsüye oturmuş, hadis okumaya devam etmiş. Aynı anda iki mekânda şahitler var: [Hasib] Hocaefendi iki mekânda da var! Aynı anda iki mekânda şahitler var: [Hasib] Hocaefendi iki mekânda da var!

Olur mu böyle şey? Vallahi billahi olur! Cenâb-ı Hak her şeye kâdirdir! Olur mu böyle şey?

Vallahi billahi olur! Cenâb-ı Hak her şeye kâdirdir!

Buna ne derler? Kerametin bir çeşidi, bir anda birkaç yerde birden görünebilmek hâli! Buna ne derler?

Kerametin bir çeşidi, bir anda birkaç yerde birden görünebilmek hâli!

Akla sığıyor mu? Sığmıyor. Zaten evliyâullahın hâlleri akla sığmaz.Akla sığıyor mu?

Sığmıyor.

Zaten evliyâullahın hâlleri akla sığmaz.
Ama akılla idrak edilir, anlaşılır. Öyledir ama akla sığmaz. Acayip bir şey, hayret edilecek bir şeydir. Ama akılla idrak edilir, anlaşılır. Öyledir ama akla sığmaz. Acayip bir şey, hayret edilecek bir şeydir.

Şahitler var, burada vaaza devam etmiş; şahitler var, orada hasta ziyaret etmiş! Dört kişi görmüş! Şahitler var, burada vaaza devam etmiş; şahitler var, orada hasta ziyaret etmiş! Dört kişi görmüş!

Hasib Efendi böyle bir kimseydi.Hasib Efendi böyle bir kimseydi. Aynı anda hem orada hasta ziyaret ediyor hem burada hadis dersine devam ediyor. Aynı anda hem orada hasta ziyaret ediyor hem burada hadis dersine devam ediyor.

Bunun yorumunu nasıl yaparsanız yapın, olay bu! Vallahi sahih olay!Bunun yorumunu nasıl yaparsanız yapın, olay bu! Vallahi sahih olay! Rivayet değil, abartma değil, mübalağa değil; gerçek bir olay!Rivayet değil, abartma değil, mübalağa değil; gerçek bir olay! Bu hadiseyi sonradan başka kimselerden de duydum. Bu hadiseyi sonradan başka kimselerden de duydum.

Zaten Hocaefendi'nin başka kerametleri de var.Zaten Hocaefendi'nin başka kerametleri de var. [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetullahi aleyh onun hakkında derdi ki; [Mehmed Zahid Kotku] Hocamız rahmetullahi aleyh onun hakkında derdi ki;

"O zaten kâmil imiş, zaten kâmil imiş."O zaten kâmil imiş, zaten kâmil imiş. Halvete girdiği zaman [Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendi] Hocamız onu on günde çıkarttı." demişti. Halvete girdiği zaman [Tekirdağlı Mustafa Feyzi Efendi] Hocamız onu on günde çıkarttı." demişti.

Süleyman aleyhisselam'ın veziri mübarek zâtın getirdiği anlatılmıyor mu? Süleyman aleyhisselam'ın veziri mübarek zâtın getirdiği anlatılmıyor mu?

Sabâ melikesi Süleyman aleyhisselam'la görüşmek üzere bir heyet ile memleketinden çıkıyor,Sabâ melikesi Süleyman aleyhisselam'la görüşmek üzere bir heyet ile memleketinden çıkıyor, aylarca yolculuk yapıp Süleyman aleyhisselam'ın yanına gelirken Süleyman aleyhisselam diyor ki; aylarca yolculuk yapıp Süleyman aleyhisselam'ın yanına gelirken Süleyman aleyhisselam diyor ki;

"Ey cemaat! O gelmeden önce içinizden kim onun tahtını buraya getirir?" "Ey cemaat! O gelmeden önce içinizden kim onun tahtını buraya getirir?"

Onu ikna etmek istiyorlar. Süleyman aleyhisselam öyle murad etmiş, ikna etmek istemiş.Onu ikna etmek istiyorlar. Süleyman aleyhisselam öyle murad etmiş, ikna etmek istemiş. Veziri, getiriveriyor. O memleketteki hükümdarın, melikenin tahtını bir anda Filistin'e getiriyor. Veziri, getiriveriyor. O memleketteki hükümdarın, melikenin tahtını bir anda Filistin'e getiriyor. Eşyayı getiriyor. Masayı, oturulan tahtı getiriyor. Eşyayı getiriyor. Masayı, oturulan tahtı getiriyor. Belkıs da Süleyman aleyhisselam'ın yanına yetişiyor.Belkıs da Süleyman aleyhisselam'ın yanına yetişiyor. Heyetle, kara yoluyla, bineklerle geliyorlar, Süleyman aleyhisselam'ın yanına giriyorlar. Heyetle, kara yoluyla, bineklerle geliyorlar, Süleyman aleyhisselam'ın yanına giriyorlar.

Süleyman aleyhisselam ona ne diyor? Tahtını gösteriyor: Süleyman aleyhisselam ona ne diyor?

Tahtını gösteriyor:

E hâkezâ arşuki kâlet ke ennehû hüve. "Bu taht senin tahtın gibi mi? Senin tahtın da böyle miydi?" E hâkezâ arşuki kâlet ke ennehû hüve. "Bu taht senin tahtın gibi mi? Senin tahtın da böyle miydi?"

Kâle ke ennehû hû. "Sanki ta kendisi!" Akıl alacak bir şey mi? Kâle ke ennehû hû. "Sanki ta kendisi!"

Akıl alacak bir şey mi?

Ama Kur'ân-ı Kerîm beyan ediyor, açıkça beyan ediyor.Ama Kur'ân-ı Kerîm beyan ediyor, açıkça beyan ediyor. Onun üzerine Sabâ melikesi; "Ben şimdiye kadar nefsime çok zulmetmişimOnun üzerine Sabâ melikesi; "Ben şimdiye kadar nefsime çok zulmetmişim çok yanlış ömür geçirmişim." diye müslüman oluyor. Ve eslemtü mea Süleymâne lillâhi Rabbi'l-âlemîn. çok yanlış ömür geçirmişim." diye müslüman oluyor.

Ve eslemtü mea Süleymâne lillâhi Rabbi'l-âlemîn.

Âlemlerin Rabbi olan Allahu Teâlâ hazretlerine iman getiriyor, İslâm'a geliyor.Âlemlerin Rabbi olan Allahu Teâlâ hazretlerine iman getiriyor, İslâm'a geliyor. Süleyman aleyhisselam'ın veziri bir tahtı bir göz yumup açıncaya kadar Süleyman aleyhisselam'ın veziri bir tahtı bir göz yumup açıncaya kadar Sabâ melikesinin diyarından Süleyman aleyhisselam'ın diyarına getiriyor. Sabâ melikesinin diyarından Süleyman aleyhisselam'ın diyarına getiriyor.

Süleyman aleyhisselam kendisi peygamber,Süleyman aleyhisselam kendisi peygamber, peygamberlerin olağan üstü işler yapmalarına "mucize" diyoruz ama veziri getiriyor.peygamberlerin olağan üstü işler yapmalarına "mucize" diyoruz ama veziri getiriyor. Süleyman aleyhisselam'da; Süleyman aleyhisselam'da;

Felemmâ reâhü müstekirran indehû kâle hâzâ min fadli rabbî li-yeblüvenî eeşkürü em ekfürü.Felemmâ reâhü müstekirran indehû kâle hâzâ min fadli rabbî li-yeblüvenî eeşkürü em ekfürü. "Cenâb-ı Hakk'a tam şükredecek miyim etmeyecek miyim, diye bu bir imtihan ikram etti, getirdi." diyor. "Cenâb-ı Hakk'a tam şükredecek miyim etmeyecek miyim, diye bu bir imtihan ikram etti, getirdi." diyor.

Demek ki kerametler Cenâb-ı Hakk'ın ikramıdır!Demek ki kerametler Cenâb-ı Hakk'ın ikramıdır! Zaten kerâmet Arapça'da "ikram" demek, Cenâb-ı Hakk'ın evliyâsına ikramına "kerâmet" denir.Zaten kerâmet Arapça'da "ikram" demek, Cenâb-ı Hakk'ın evliyâsına ikramına "kerâmet" denir. Olağanüstü bir şey: "Bakalım şükür mü edecek yoksa şükretmeyecek mi?" diye imtihan içinOlağanüstü bir şey: "Bakalım şükür mü edecek yoksa şükretmeyecek mi?" diye imtihan için Cenâb-ı Hak böyle olağanüstü hâller gösteriyor. Kur'ân-ı Kerîm'de var. Cenâb-ı Hak böyle olağanüstü hâller gösteriyor. Kur'ân-ı Kerîm'de var.

Sonra Zekeriya aleyhisselam her tarafa kapalı bir mekânda kendisinden başkasının girmediğiSonra Zekeriya aleyhisselam her tarafa kapalı bir mekânda kendisinden başkasının girmediği kilitli bir yerde ibadetle meşgul olan Meryem aleyhisselam'ın yanına girdiği zamankilitli bir yerde ibadetle meşgul olan Meryem aleyhisselam'ın yanına girdiği zaman ne zaman girse o diyarda yetişmeyen, oralarda bulunmayan türlü türlü meyveler yiyecekler görmez miydi? ne zaman girse o diyarda yetişmeyen, oralarda bulunmayan türlü türlü meyveler yiyecekler görmez miydi?

Görürdü. Nerden biliyoruz? Âyet-i kerîmede buyuruyor ki; Görürdü.

Nerden biliyoruz?

Âyet-i kerîmede buyuruyor ki;

Bismillâhirrahmânirrahîm Küllemâ dehale aleyhâ Zekeriyye'l-mihrâbe vecede indehâ rızkah. Bismillâhirrahmânirrahîm

Küllemâ dehale aleyhâ Zekeriyye'l-mihrâbe vecede indehâ rızkah.

"Zekeriya aleyhisselam ne zaman o ibadethaneye gelse"Zekeriya aleyhisselam ne zaman o ibadethaneye gelse orada -Meryem validemizin etrafındaki- rızıkları, nimetleri, meyveleri görürdü." orada -Meryem validemizin etrafındaki- rızıkları, nimetleri, meyveleri görürdü."

Küllemâ; "Ne zaman ki… Her zaman…" demek. "Ne zaman girse öyle meyveleri görürdü." Küllemâ; "Ne zaman ki… Her zaman…" demek.

"Ne zaman girse öyle meyveleri görürdü."

Kendisi getirmiyor, kapılar kilitli, başkasının gelmesi mümkün değili.Kendisi getirmiyor, kapılar kilitli, başkasının gelmesi mümkün değili. O meyveler o diyarın meyvesi değil… Nedir bu? Zekeriya aleyhisselam peygamber! O meyveler o diyarın meyvesi değil…

Nedir bu?

Zekeriya aleyhisselam peygamber!

O Meryem'e soruyor ki; Kâle yâ Meryemu ennâ leki hâzâ.O Meryem'e soruyor ki;

Kâle yâ Meryemu ennâ leki hâzâ.
"Yâ Meryem! Bu rızıklar sana nereden geliyor, nasıl geliyor?" "Yâ Meryem! Bu rızıklar sana nereden geliyor, nasıl geliyor?"

Meryem validemiz aleyhisselam cevap veriyor: Meryem validemiz aleyhisselam cevap veriyor:

Hüve min indillâhi.Hüve min indillâhi. "Allah'tan, Allah indinden geliyor!""Allah'tan, Allah indinden geliyor!" İnnallâhe yerzukü men yeşâü bi-ğayri hisâbiİnnallâhe yerzukü men yeşâü bi-ğayri hisâbi "Allahu Teâlâ hazretleri dilediğini hesaba, akla mantığa sığmaz olağanüstü şekillerle rızıklandırır!" "Allahu Teâlâ hazretleri dilediğini hesaba, akla mantığa sığmaz olağanüstü şekillerle rızıklandırır!"

Hem onu rızıklandırır hem de akıl almaz şekilde rızıklandırır! Amennâ ve saddaknâ! Hem onu rızıklandırır hem de akıl almaz şekilde rızıklandırır!

Amennâ ve saddaknâ!

Cenâb-ı Hak bizleri sevdiği kulları zümresine dâhil eylesin.Cenâb-ı Hak bizleri sevdiği kulları zümresine dâhil eylesin. Bizde; üzerimizde, içimizde, kalbimizde, kafamızda, mâzimizde sevmediği ne varsa [def eylesin]. Bizde; üzerimizde, içimizde, kalbimizde, kafamızda, mâzimizde sevmediği ne varsa [def eylesin].

Mâzi deyince o kadar ağlamamız lazım ki Toowoomba'dan sellerin aşağı doğru akması lazım,Mâzi deyince o kadar ağlamamız lazım ki Toowoomba'dan sellerin aşağı doğru akması lazım, Brisbane'ı istila etmesi lazım. Brisbane'ı istila etmesi lazım. Mâzideki günahlarımızı düşünüp bizim öyle ağlamamız lazım kiMâzideki günahlarımızı düşünüp bizim öyle ağlamamız lazım ki mâzideki günahlarımıza ağlayacak olsak sellerin coşup akması, ovaları doldurması lazım. mâzideki günahlarımıza ağlayacak olsak sellerin coşup akması, ovaları doldurması lazım.

Rabbimiz mâzideki günahlarımızı, kalbimizdeki çirkinlikleri, aklımızdaki fikrimizdeki pislikleri,Rabbimiz mâzideki günahlarımızı, kalbimizdeki çirkinlikleri, aklımızdaki fikrimizdeki pislikleri, karaları, kasvetleri, günahları afv u mağfiret eylesin. karaları, kasvetleri, günahları afv u mağfiret eylesin.

Affeylesin, ceza vermesin; mağfiret eylesin, örtsün göstermesin! Setreylesin! Affeylesin, ceza vermesin; mağfiret eylesin, örtsün göstermesin!

Setreylesin!

Eğer bizi mahşer halkının karşısına çıktığımız zaman amel defterlerimiz açıldığı zaman,Eğer bizi mahşer halkının karşısına çıktığımız zaman amel defterlerimiz açıldığı zaman, herkese kitabını verip de okunmasını istediği zaman herkese kitabını verip de okunmasını istediği zaman bizim de kitabımız açılırsa içindeki âmâl-i seyyiemizbizim de kitabımız açılırsa içindeki âmâl-i seyyiemiz mahşer halkına okunursa mahcubiyetimizin ne kadar fazla olacağını düşünün! mahşer halkına okunursa mahcubiyetimizin ne kadar fazla olacağını düşünün!

İnsanların görmediği yerlerde insanların bilmediği şekilde içimizden gizli gizli işlediğimizİnsanların görmediği yerlerde insanların bilmediği şekilde içimizden gizli gizli işlediğimiz türlü türlü günahları orada Cenâb-ı Hak faş edersetürlü türlü günahları orada Cenâb-ı Hak faş ederse açığa çıkartırsa gizliyi ortaya dökerse hâlimiz nice olur? açığa çıkartırsa gizliyi ortaya dökerse hâlimiz nice olur?

Onun için Cenâb-ı Hakk'ın Settâr ismine sığınıyoruz; Setrediyor, örtüyor.Onun için Cenâb-ı Hakk'ın Settâr ismine sığınıyoruz; Setrediyor, örtüyor. Gaffâr ismine sığınıyoruz, bizi afv u mağfiret eylesin.Gaffâr ismine sığınıyoruz, bizi afv u mağfiret eylesin. Ayıplarımızı günahlarımızı setreylesin. Lütfuyla keremiyle bizi doğru yola sevk eylesin. Ayıplarımızı günahlarımızı setreylesin. Lütfuyla keremiyle bizi doğru yola sevk eylesin.

Çünkü Hâdî'dir! Günde kırk defa İhdina's-sırâte'l-mustakîm diye O'ndan hidayeti istiyoruz.Çünkü Hâdî'dir!

Günde kırk defa İhdina's-sırâte'l-mustakîm diye O'ndan hidayeti istiyoruz.
Ama gaflet ile yapılan duayı Cenâb-ı Hak kabul etmez. Aşk ile şevk ile yapılanı kabul eder.Ama gaflet ile yapılan duayı Cenâb-ı Hak kabul etmez. Aşk ile şevk ile yapılanı kabul eder. Gafletle, kalbi başka şeyle meşgul iken anlamını düşünmeden yapılan duayı Allah kabul etmez.Gafletle, kalbi başka şeyle meşgul iken anlamını düşünmeden yapılan duayı Allah kabul etmez. Lâhî olan,Lâhî olan, içinde, eğlence ve gaflet içinde yapılırsa duayı Allah kabul etmez. içinde, eğlence ve gaflet içinde yapılırsa duayı Allah kabul etmez. Israrla, ihlâsla, şuurla yapılan duayı kabul eder. Israrla, ihlâsla, şuurla yapılan duayı kabul eder.

Rabbimiz bizim günahlarımızı afv u mağfiret eylesin.Rabbimiz bizim günahlarımızı afv u mağfiret eylesin. Yanlış yoldan doğru yola bizi çevirsin, cennetin yoluna sevk eylesin.Yanlış yoldan doğru yola bizi çevirsin, cennetin yoluna sevk eylesin. Sevdiği kullarının; evliyâsının, asfiyâsının, enbiyâsının yoluna dâhil eylesin,Sevdiği kullarının; evliyâsının, asfiyâsının, enbiyâsının yoluna dâhil eylesin, o yolda yürümemizi nasip eylesin. o yolda yürümemizi nasip eylesin. Ayağımızı sırât-ı müstakîminden kaydırmasın, yönümüzü gayrı yönlere döndürmesin.Ayağımızı sırât-ı müstakîminden kaydırmasın, yönümüzü gayrı yönlere döndürmesin. Marifetini, irfanı, imanın hakikatlerini, gerçeklerini bilmeyi nasip eylesin. Marifetini, irfanı, imanın hakikatlerini, gerçeklerini bilmeyi nasip eylesin.

Allahu Teâlâ hazretlerinin kullar tarafından ne derecede bilinebilirse bilinebilirliğini,Allahu Teâlâ hazretlerinin kullar tarafından ne derecede bilinebilirse bilinebilirliğini, bilgilerini maarifini, maarifetini bizlere ihsan eylesin. bilgilerini maarifini, maarifetini bizlere ihsan eylesin. Gönlümüze muhabbetini, O'nu sevme şerefini ihsan eylesin. Gönlümüze muhabbetini, O'nu sevme şerefini ihsan eylesin.

Hz. Ali Efendimiz'in bir sözü beni çok duygulandırdı.Hz. Ali Efendimiz'in bir sözü beni çok duygulandırdı. Hz. Ali Efendimiz radıyallahu anh ve kerramallâhu vechehû diyor ki; Hz. Ali Efendimiz radıyallahu anh ve kerramallâhu vechehû diyor ki;

Kefâ bî izzen en ekûne leke abden. Kefâ bî izzen en ekûne leke abden.

"Yâ Rabbi! Benim sana kul olmam bana izzet olarak yeter."Yâ Rabbi! Benim sana kul olmam bana izzet olarak yeter. Kul, köle [olmak] ama böyle izzete can kurban; bu, izzet olarak bana yeter." Kul, köle [olmak] ama böyle izzete can kurban; bu, izzet olarak bana yeter."

Ve kefâ bi-şerefen en tekûne li-Rabben. "Senin bana Rab olman bana şeref olarak yeter!" Ve kefâ bi-şerefen en tekûne li-Rabben.

"Senin bana Rab olman bana şeref olarak yeter!"

Ben omuzuma başka bir şey istemem. Ne mutlu bana ki sen benim Rabbim'sin.Ben omuzuma başka bir şey istemem. Ne mutlu bana ki sen benim Rabbim'sin. Senin benim Rabbim olman bana şeref olarak yeter, benim sana kul olmam da bana izzet olarak yeter!Senin benim Rabbim olman bana şeref olarak yeter, benim sana kul olmam da bana izzet olarak yeter! Başka izzet istemem! Ne mutlu Cenâb-ı Hakk'a güzel kulluk yapabilenlere! Başka izzet istemem!

Ne mutlu Cenâb-ı Hakk'a güzel kulluk yapabilenlere!

Allah yardım etsin. Bizi istediklerimize dünyada âhirette nâil eylesin. el-Fâtiha… Allah yardım etsin. Bizi istediklerimize dünyada âhirette nâil eylesin.

el-Fâtiha…

Bu kadar sözlerin arkasından ihsanı da itmam etmek lazım.Bu kadar sözlerin arkasından ihsanı da itmam etmek lazım. Bu kadar güzel sözleri söyledik, bu sözler -söyleyen ne kadar kusurlu olursa olsun- çok doğru sözler.Bu kadar güzel sözleri söyledik, bu sözler -söyleyen ne kadar kusurlu olursa olsun- çok doğru sözler. Çünkü biz de büyüklerimizden öğrendiğimizi naklediyoruz. Çünkü biz de büyüklerimizden öğrendiğimizi naklediyoruz.

Beraberce bir tevbe edelim. Ondan sonra ben size zikir derslerini vereyim.Beraberce bir tevbe edelim. Ondan sonra ben size zikir derslerini vereyim. Çünkü tek tek ayrı ayrı verme imkânı belki olmaz. Olmayanlar derslensin, olanlar tazelesin. Çünkü tek tek ayrı ayrı verme imkânı belki olmaz. Olmayanlar derslensin, olanlar tazelesin.

Diyelim cümle günahlarımızın affı için; Diyelim cümle günahlarımızın affı için;

Estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah, Estağfirullah, estağfirullah el-Azîm, el-Kerîm, er-Rahîm. Estağfirullah, estağfirullah, estağfirullah, Estağfirullah, estağfirullah el-Azîm, el-Kerîm, er-Rahîm.

Allahümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente halaktenîAllahümme ente Rabbî lâ ilâhe illâ ente halaktenî ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va'dike mesteta'tü.ve ene abdüke ve ene alâ ahdike ve va'dike mesteta'tü. Mesteta'tü eûzübike min şerri mâ sanaa'tü.Mesteta'tü eûzübike min şerri mâ sanaa'tü. Ebûuleke bi-ni'metike aleyye ve ebûü bi-zenbî feğfirlî fe-innehû lâ yağfirü'z-zünûbe illâ ente. Ebûuleke bi-ni'metike aleyye ve ebûü bi-zenbî feğfirlî fe-innehû lâ yağfirü'z-zünûbe illâ ente.

Allah geçmiş günahlarımızı şu mübarek saatte, şu mübarek kelimelerle -ki seyyidü'l-istiğfâr duasıAllah geçmiş günahlarımızı şu mübarek saatte, şu mübarek kelimelerle -ki seyyidü'l-istiğfâr duası Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfinden alınma duadır- yaptığımız tevbemizi kabul etsin,Peygamber Efendimiz'in hadîs-i şerîfinden alınma duadır- yaptığımız tevbemizi kabul etsin, günahlarımızı afv u mağfiret eylesin. Geçmişlerimizi, mâzimizi affeylesin.günahlarımızı afv u mağfiret eylesin.

Geçmişlerimizi, mâzimizi affeylesin.
Geleceğimizi, bundan sonraki ömrümüzde de rızasına uygun yaşamayı;Geleceğimizi, bundan sonraki ömrümüzde de rızasına uygun yaşamayı; haramlara, günahlara yanaşmamayı, bulaşmamayı nasip eylesin.haramlara, günahlara yanaşmamayı, bulaşmamayı nasip eylesin. Günahlardan korusun, geçmişi silsin. Günahlardan korusun, geçmişi silsin. Geleceği de bizi kendi hıfz u himayesine alarak bize temiz yaşamamızı nasip eylesin. Geleceği de bizi kendi hıfz u himayesine alarak bize temiz yaşamamızı nasip eylesin.

Malı mülkü ödeyin, sahiplerine verin! Üzerinizde kul hakkı bırakmayın!Malı mülkü ödeyin, sahiplerine verin! Üzerinizde kul hakkı bırakmayın! Çünkü sahibi gelir, yakanıza yapışır, hakkını alır; çare yok!Çünkü sahibi gelir, yakanıza yapışır, hakkını alır; çare yok! Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunda yakanıza yapışır: Allahu Teâlâ hazretlerinin huzurunda yakanıza yapışır: "Bunda benim hakkım vardı yâ Rabbi, istiyorum." der, sevaplarınızı alır."Bunda benim hakkım vardı yâ Rabbi, istiyorum." der, sevaplarınızı alır. Kul haklarını buradayken ödeyin! Üzerine namaz, oruç borcu varsa onları da ödeyin! Kul haklarını buradayken ödeyin! Üzerine namaz, oruç borcu varsa onları da ödeyin!

Her gün daima abdestli gezin! Abdestli olursanız yaşantınızda günahlardan korunursunuz.Her gün daima abdestli gezin! Abdestli olursanız yaşantınızda günahlardan korunursunuz. Abdest, insanı zırh gibi korur. Onun için abdestsiz gezmemeye dikkat edin. Abdest, insanı zırh gibi korur. Onun için abdestsiz gezmemeye dikkat edin.

Her gün zikir vazifelerinizi yapın!Her gün zikir vazifelerinizi yapın! Vereceğim zikirleri çekin, bilin ki zikrin çokluğuyla insanın mânevî makamı yükseliyor ve ilerliyor!Vereceğim zikirleri çekin, bilin ki zikrin çokluğuyla insanın mânevî makamı yükseliyor ve ilerliyor! Derviş, derviş olsa da zikirlerini yapmasa ilerlemesi zayıf olur, az olur.Derviş, derviş olsa da zikirlerini yapmasa ilerlemesi zayıf olur, az olur. Onun için her gün zikirlerinizi yapın. Hangi zamanda yaparsanız bir güzel zamanınızı ayırın!Onun için her gün zikirlerinizi yapın. Hangi zamanda yaparsanız bir güzel zamanınızı ayırın! Sabah namazından sonraki zaman mı olur yatsıdan sonraki zaman mı olurSabah namazından sonraki zaman mı olur yatsıdan sonraki zaman mı olur gece teheccüde kalkarsınız da ondan sonraki zaman mı olur?.. gece teheccüde kalkarsınız da ondan sonraki zaman mı olur?.. "Bunların hiçbirisi müsait olmuyor, gündüzün şu vakti serbestim…" mi dersiniz hangi zamanda yaparsanız;"Bunların hiçbirisi müsait olmuyor, gündüzün şu vakti serbestim…" mi dersiniz hangi zamanda yaparsanız; kıbleye doğru oturun, gözünüzü yumun! Evvela 25 defa tevbe ve istiğfar edip bir temizlenin!kıbleye doğru oturun, gözünüzü yumun! Evvela 25 defa tevbe ve istiğfar edip bir temizlenin! Sonra bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup Peygamber Efendimiz'e ve evliyâullah büyüklerimize,Sonra bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyup Peygamber Efendimiz'e ve evliyâullah büyüklerimize, silsile-i sâdâtımıza hediye edin!silsile-i sâdâtımıza hediye edin! Onlar hediyeleri alınca sizi bilirler, severler, ilgilenirler, himmet ederler. Onlar hediyeleri alınca sizi bilirler, severler, ilgilenirler, himmet ederler.

Zikre başlamadan evvel üç şeyi derin derin düşünün: Zikre başlamadan evvel üç şeyi derin derin düşünün:

1.Öleceğiz, ölüm hak! el-Mevtü el-kıyâmeh, el-Mevtü el-kıyâmeh, el-Mevtü el-kıyâmeh. 1.Öleceğiz, ölüm hak!

el-Mevtü el-kıyâmeh, el-Mevtü el-kıyâmeh, el-Mevtü el-kıyâmeh.

İzâ mâte'l-insânü fekad kâmed kıyâmetühû. "İnsan öldü mü onun kıyameti kopmuştur!" İzâ mâte'l-insânü fekad kâmed kıyâmetühû. "İnsan öldü mü onun kıyameti kopmuştur!"

Artık büyük kıyameti bekleyen beklesin; o gitti, onun kıyameti koptu! Artık büyük kıyameti bekleyen beklesin; o gitti, onun kıyameti koptu!

Ölümün de ne zaman geleceği belli olmuyor.Ölümün de ne zaman geleceği belli olmuyor. Bir gün bakıyorsunuz birisi aramızda, ertesi gün bakıyorsunuz kabirde!Bir gün bakıyorsunuz birisi aramızda, ertesi gün bakıyorsunuz kabirde! İnsan bir gün evvel evde yatağında yatıyor, ertesi gün kara toprağın altında yatıyor. İnsan bir gün evvel evde yatağında yatıyor, ertesi gün kara toprağın altında yatıyor. Çok acı bir olay, çok garip bir olay ama çok da katı bir gerçek! Her an olabilir!Çok acı bir olay, çok garip bir olay ama çok da katı bir gerçek! Her an olabilir! Kim bilir nerede, nasıl, kaç yaşında olacak ama her an olabilir! Kim bilir nerede, nasıl, kaç yaşında olacak ama her an olabilir!

Ölümü düşünün, ölümden sonrayı düşünün, mahkeme-i kübrâyı, hesap vereceğinizi düşünün, ölümü unutmayın! Ölümü düşünün, ölümden sonrayı düşünün, mahkeme-i kübrâyı, hesap vereceğinizi düşünün, ölümü unutmayın!

Eksirû zikre'l-mevt. "Ölüm düşüncesini çok yapın." Eksirû zikre'l-mevt. "Ölüm düşüncesini çok yapın."

Ölümü düşünün de kalbiniz nurlansın, ölümü düşünün de nefsiniz ıslah olsun,Ölümü düşünün de kalbiniz nurlansın, ölümü düşünün de nefsiniz ıslah olsun, ölümü düşünün de kötü düşünceler kafanızdan gitsin! ölümü düşünün de kötü düşünceler kafanızdan gitsin!

2.Zikrullahı evliyâullah büyüklerimizle beraber yapıyorum, diye gözünüzü kapatın.2.Zikrullahı evliyâullah büyüklerimizle beraber yapıyorum, diye gözünüzü kapatın. Onlarla mânevî bakımdan beraber olduğunuz bir yerde zikir yapıyorsunuz, diye öylece göz önüne getirin.Onlarla mânevî bakımdan beraber olduğunuz bir yerde zikir yapıyorsunuz, diye öylece göz önüne getirin. Derviş böyle yaparsa o mânevî bağlantı zamanla kurulabilir.Derviş böyle yaparsa o mânevî bağlantı zamanla kurulabilir. O mânevî bağlantı hakikaten kurulur, o zaman da insan çok feyzlere nâil olur! O mânevî bağlantı hakikaten kurulur, o zaman da insan çok feyzlere nâil olur!

Bunu anlatmak için şöyle söyleyeyim: Hasib Efendi'yi Çarşıkapı'da görmüşler. Bunu anlatmak için şöyle söyleyeyim:

Hasib Efendi'yi Çarşıkapı'da görmüşler.

Çarşıkapı'dan Şeyh Efendi'nin vazife gördüğü tekkeye, camiye gelmişler.Çarşıkapı'dan Şeyh Efendi'nin vazife gördüğü tekkeye, camiye gelmişler. Bakmışlar Hocefendi orada! Camiye geldiler; "Hoca yok, Şeyh Efendi yok!" sanıyorlar.Bakmışlar Hocefendi orada! Camiye geldiler; "Hoca yok, Şeyh Efendi yok!" sanıyorlar. İçeri girmişler Hocaefendi orada! Yolda gelirken Çarşıkapı'da görmüşlerdi. Fesubhanallah şaşırtıcı bir olay! İçeri girmişler Hocaefendi orada! Yolda gelirken Çarşıkapı'da görmüşlerdi. Fesubhanallah şaşırtıcı bir olay!

Açıkça sormuşlar. Herkes susmuyor ki! Bazen soruyorlar. Demişler ki; Açıkça sormuşlar. Herkes susmuyor ki! Bazen soruyorlar. Demişler ki;

"Efendim, demin sizi Çarşıkapı'da gördük?" Gülmüş. Söze dikkat edin, şu sözü söylemiş: "Efendim, demin sizi Çarşıkapı'da gördük?"

Gülmüş. Söze dikkat edin, şu sözü söylemiş:

"Evet, az önce oralarda bir gönül gezdirmiştim!" demiş. Dikkat edin söze!"Evet, az önce oralarda bir gönül gezdirmiştim!" demiş.

Dikkat edin söze!
Oturduğu yerden az önce Çarşıkapı tarafında gönül gezdirdiği için Çarşıkapı'da görünüyor!Oturduğu yerden az önce Çarşıkapı tarafında gönül gezdirdiği için Çarşıkapı'da görünüyor! Biraz olayları anlatan bir ifade! Sordular diye tebessüm etmiş. Biraz olayları anlatan bir ifade!

Sordular diye tebessüm etmiş.

"Evet, orada doğru görmüşsünüzdür, çünkü oralarda dolaşmıştım…" diyor."Evet, orada doğru görmüşsünüzdür, çünkü oralarda dolaşmıştım…" diyor. Burada oturuyor, "Oralarda gönül gezdirdim." diyor ama gönül gezdirdiği yerde de görülüyor! Burada oturuyor, "Oralarda gönül gezdirdim." diyor ama gönül gezdirdiği yerde de görülüyor!

Anlaşılıyor ki hastaneye de gönül seyahati yapmış.Anlaşılıyor ki hastaneye de gönül seyahati yapmış. Bir taraftan vaaz ederken bir taraftan hastaneyi dolaşmış,Bir taraftan vaaz ederken bir taraftan hastaneyi dolaşmış, müridini hastanede ziyaret etmiş, gönlünü almış gelmiş. müridini hastanede ziyaret etmiş, gönlünü almış gelmiş. Anlaşılıyor, insan üç beş bilgiyi yan yana eklerse bilmediği konuyu biraz manzarayı tamamlıyor.Anlaşılıyor, insan üç beş bilgiyi yan yana eklerse bilmediği konuyu biraz manzarayı tamamlıyor. Zikri böyle yaparsanız zamanla sizde bu beraberlikleri inşaallah anlarsınız, anlarız. Zikri böyle yaparsanız zamanla sizde bu beraberlikleri inşaallah anlarsınız, anlarız.

Zikre başlamadan evvel üç şeyi düşüneceksin, dedim. Muhterem kardeşlerim! Zikre başlamadan evvel üç şeyi düşüneceksin, dedim.

Muhterem kardeşlerim!

3.Cenâb-ı Hakk'ın her yerde hazır ve nazır olduğunu düşünün. 3.Cenâb-ı Hakk'ın her yerde hazır ve nazır olduğunu düşünün.

Ve hüve meaküm eyne mâ küntüm. Vallâhu bimâ ta'lemûne basîra ve hüve's-semiû'l-basîr. Ve hüve meaküm eyne mâ küntüm.

Vallâhu bimâ ta'lemûne basîra ve hüve's-semiû'l-basîr.

Vallâhu bimâ ta'melûna habîr. Vallâhu bimâ ta'melûna habîr.

Ve nahnü akrabu ileyhi min habli'l-verîd. Va'lemû ennellâhe yehûlu beyne'l-mer'i ve kalbih. Ve nahnü akrabu ileyhi min habli'l-verîd.

Va'lemû ennellâhe yehûlu beyne'l-mer'i ve kalbih.

Hüve'l-evvelü ve'l-âhirü ve'z-zâhirü ve'l-bâtınü ve hüve bi-külli şey'in alîm. Hüve'l-evvelü ve'l-âhirü ve'z-zâhirü ve'l-bâtınü ve hüve bi-külli şey'in alîm.

Cenâb-ı Hakk'ın her yerde hazır ve nazır olduğunu, sizi gördüğünü unutmamaya çalışın!Cenâb-ı Hakk'ın her yerde hazır ve nazır olduğunu, sizi gördüğünü unutmamaya çalışın! Bu bir gerçek de insan unuttuğu için bilmiyor.Bu bir gerçek de insan unuttuğu için bilmiyor. Yoksa gerçek, sağlam, dışarda duruyor da insan unuttuğu için gaflete düşüyor.Yoksa gerçek, sağlam, dışarda duruyor da insan unuttuğu için gaflete düşüyor. Yoksa gerçek o, her yerde Cenâb-ı Hak hazır ve nazır;Yoksa gerçek o, her yerde Cenâb-ı Hak hazır ve nazır; hem zâhir hem mübîn, hem hak hem de insanoğlu onu görmüyor! hem zâhir hem mübîn, hem hak hem de insanoğlu onu görmüyor!

Lâ tüdrikühü'l-ebsâru ve hüve yüdrikü'l-ebsâr. Lâ tüdrikühü'l-ebsâru ve hüve yüdrikü'l-ebsâr.

Tamam, gözler göremez ama gönlünle de mi anlayamıyorsun?Tamam, gözler göremez ama gönlünle de mi anlayamıyorsun? Cenâb-ı Hakk'ın her yerde hazır ve nazır olduğunu kafanla da mı düşünemiyorsun?!.. Cenâb-ı Hakk'ın her yerde hazır ve nazır olduğunu kafanla da mı düşünemiyorsun?!..

İnsan çok düşünmedikçe unutur. Çok düşündükçe aklına yerleştirir. İnsan çok düşünmedikçe unutur. Çok düşündükçe aklına yerleştirir.

Efdalü'l-îmânü en ta'leme ennallâhe meake haysüma künte.Efdalü'l-îmânü en ta'leme ennallâhe meake haysüma künte. "İmanın en yüksek mertebesi, nerede olursan ol Allah'ın seninle beraber olduğu şuuruna ermendir, bilmendir!" "İmanın en yüksek mertebesi, nerede olursan ol Allah'ın seninle beraber olduğu şuuruna ermendir, bilmendir!"

"Biliyoruz hocam, söylemeye lüzum yok…" Biliyorsun ama şuuruna ermemişsin!"Biliyoruz hocam, söylemeye lüzum yok…"

Biliyorsun ama şuuruna ermemişsin!
Bakıyorsun ama görmüyorsun, dinliyorsun ama anlamıyorsun! Şuuruna ermek ayrı bir şey! Bakıyorsun ama görmüyorsun, dinliyorsun ama anlamıyorsun! Şuuruna ermek ayrı bir şey!

İnsan her gün geçtiği yoldaki ağacı bilemez. "Sidney'in önünde bir ağaç var, ne ağacıydı?" İnsan her gün geçtiği yoldaki ağacı bilemez.

"Sidney'in önünde bir ağaç var, ne ağacıydı?"

"Ağaç mı var, bilmem…" Her gün geçerken görüyor!.. Görüyor ama dikkat etmiyor."Ağaç mı var, bilmem…"

Her gün geçerken görüyor!..

Görüyor ama dikkat etmiyor.
Bakmak başka görmek başka! Sesin kulağa gelmesi başka idrak başka! Bakmak başka görmek başka! Sesin kulağa gelmesi başka idrak başka! Söyleneni duymak başka anlamak, kavramak başka! Üç şeyi düşüneceksiniz: Söyleneni duymak başka anlamak, kavramak başka!

Üç şeyi düşüneceksiniz:

1.Bu dünya fâni, ölüm hak, ölüm kıyamet! 1.Bu dünya fâni, ölüm hak, ölüm kıyamet!

2.Evliyâullahla bağlantı kurmayı öğrenin, zikri onlarla aynı mecliste yapıyor gibi yapın! 2.Evliyâullahla bağlantı kurmayı öğrenin, zikri onlarla aynı mecliste yapıyor gibi yapın!

3.Allah sizi görüyor diye düşünün, ondan sonra zikirlerinizi çekmeye başlayın! 3.Allah sizi görüyor diye düşünün, ondan sonra zikirlerinizi çekmeye başlayın!

Zikir olarak 100 defa Estağfirullah çekin!Zikir olarak 100 defa Estağfirullah çekin! Peygamber Efendimiz'in sünnetidir, tavsiyesidir, hadîs-i şerîflerde geçiyor.Peygamber Efendimiz'in sünnetidir, tavsiyesidir, hadîs-i şerîflerde geçiyor. Kendisi de yapardı, çekerdi. 100 estağfirullah. En aşağı 100 defa lâ ilâhe illallah çekin!Kendisi de yapardı, çekerdi. 100 estağfirullah.

En aşağı 100 defa lâ ilâhe illallah çekin!
Çünkü hadîs-i şerîflerde 100 defa çekilmesini söylüyor Çünkü hadîs-i şerîflerde 100 defa çekilmesini söylüyor ama daha çok çekenin daha çok sevap alacağını da bildiriyor. En aşağı 100 defa lâ ilâhe illallah da çekin! ama daha çok çekenin daha çok sevap alacağını da bildiriyor. En aşağı 100 defa lâ ilâhe illallah da çekin!

Sonra en aşağı 1000 defa Allah Allah… da çekin!Sonra en aşağı 1000 defa Allah Allah… da çekin! Ama işin doğrusunu söylemek gerekirse 1000 azdır.Ama işin doğrusunu söylemek gerekirse 1000 azdır. Hepinize tavsiye ederim: Günde 5000 defa Allah Allah… deyin! 5000 en aşağısı. Bunu nasıl tamamlayın? Hepinize tavsiye ederim: Günde 5000 defa Allah Allah… deyin! 5000 en aşağısı.

Bunu nasıl tamamlayın?

Yolda giderken, işte, arada elinizde tesbih; tamamlayın! Her gün 5000'i tamamlayın!Yolda giderken, işte, arada elinizde tesbih; tamamlayın! Her gün 5000'i tamamlayın! Allah demeniz en aşağı 5000 olsun! Her 100 defada bir İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî diyeceksiniz. Allah demeniz en aşağı 5000 olsun!

Her 100 defada bir İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî diyeceksiniz.

Mânası ne demek? İlâhî ente maksûdî. "Yâ Rabbi! Benim kastım, teveccühüm sana.Mânası ne demek?

İlâhî ente maksûdî. "Yâ Rabbi! Benim kastım, teveccühüm sana.
Sana teveccüh ediyorum, seni istiyorum. Maksadım sensin, muradım, arzum sensin. Sana teveccüh ediyorum, seni istiyorum. Maksadım sensin, muradım, arzum sensin. Sana kavuşmak istiyorum, seni bilmek, seni sevmek istiyorum, Sana kavuşmak istiyorum, seni bilmek, seni sevmek istiyorum, senin tarafından sevilmek istiyorum, sensin muradım!" senin tarafından sevilmek istiyorum, sensin muradım!"

Ve rıdâke matlûbî. İşte en mühim nokta, İslâm'ın özü: Ve rıdâke matlûbî.

İşte en mühim nokta, İslâm'ın özü:

Ve rıdâke matlûbî. "Ben senin rızanı talep ediyorum, rızanı kazanmak istiyorum." Ve rıdâke matlûbî. "Ben senin rızanı talep ediyorum, rızanı kazanmak istiyorum."

İslâm'ın özü, özeti nedir? İslâm'ın özü, özeti nedir?

Bu kadar âyetler bu kadar cilt cilt hadis kitapları, hepsinden çıkan iksîr-i âzâm,Bu kadar âyetler bu kadar cilt cilt hadis kitapları, hepsinden çıkan iksîr-i âzâm, en mühim bilgi nedir, en mühim esas nedir? en mühim bilgi nedir, en mühim esas nedir?

Ve rıdâke matlûbî. "Ben senin rızanı talep ediyorum.Ve rıdâke matlûbî. "Ben senin rızanı talep ediyorum. Yaptığım her şeyi, her işi senin rızan için yapıyorum.Yaptığım her şeyi, her işi senin rızan için yapıyorum. Baktığımda senin rızan için bakıyorum, bakmadığımda senin rızan için bakmıyorum.Baktığımda senin rızan için bakıyorum, bakmadığımda senin rızan için bakmıyorum. Konuştuğumda senin rızan için konuşuyorum, sustuğumda senin rızan için susuyorum.Konuştuğumda senin rızan için konuşuyorum, sustuğumda senin rızan için susuyorum. Bu lafı söylemeyeyim, Allah sevmez. Şurada susmayayım, şu lafı söyleyeyim; konuşunca Allah sever…" Bu lafı söylemeyeyim, Allah sevmez. Şurada susmayayım, şu lafı söyleyeyim; konuşunca Allah sever…"

Rızasını düşünüyor! Rızasını düşünüyor!

Aldığı zaman Allah için alırsa verdiği zaman Allah için verirse böyle bir insan dinin ana kuralını,Aldığı zaman Allah için alırsa verdiği zaman Allah için verirse böyle bir insan dinin ana kuralını, esasını kavramış, büyük hakikati yakalamış ve hayatının aslını bulmuş demektir! esasını kavramış, büyük hakikati yakalamış ve hayatının aslını bulmuş demektir!

Ve rıdâke matlûbî. Her işte murad, Allah'ın rızasıdır! Ve rıdâke matlûbî.

Her işte murad, Allah'ın rızasıdır!

Evliyâullahtan birisine -ki zengin, kimseden bir şey almak âdeti değil- bilmeyen birisi gelmiş: Evliyâullahtan birisine -ki zengin, kimseden bir şey almak âdeti değil- bilmeyen birisi gelmiş:

"Selamün aleyküm." Herhâlde hırkasını falan yamalı mı gördü nasıl oldu?"Selamün aleyküm."

Herhâlde hırkasını falan yamalı mı gördü nasıl oldu?
Nasıldı bilmiyorum. Eline para vermiş. Şeyh Efendi şöyle bir tereddüt etmiş, parayı almış. Nasıldı bilmiyorum. Eline para vermiş. Şeyh Efendi şöyle bir tereddüt etmiş, parayı almış.

Birisi sadaka veriyor, Şeyh Efendi de sadakayı alıyor! Herkes şaşırmış, bir tanesi sormuş: Birisi sadaka veriyor, Şeyh Efendi de sadakayı alıyor! Herkes şaşırmış, bir tanesi sormuş:

"Efendim siz almazdınız, niye aldınız?" Diyor ki; "Efendim siz almazdınız, niye aldınız?"

Diyor ki;

"Reddetmekte nefsimin izzetini gördüm, kabulde de zilletini! Nefsimin zilletini izzetine tercih ettim!" "Reddetmekte nefsimin izzetini gördüm, kabulde de zilletini! Nefsimin zilletini izzetine tercih ettim!"

Bu sözün mânası şu: İçim, gururum, benliğim istiyor ki; "Benim paraya ihtiyacım yok yahu!Bu sözün mânası şu:

İçim, gururum, benliğim istiyor ki; "Benim paraya ihtiyacım yok yahu!
Ben zenginim, istemem, fakire ver…" diyeyim, nefis bunu istiyor. Ben zenginim, istemem, fakire ver…" diyeyim, nefis bunu istiyor. Çünkü bu hoş! İnsan böyle yaptığı zaman rahat eder. Çünkü bu hoş! İnsan böyle yaptığı zaman rahat eder.

"Ben fakir değilim yahu, sen beni fakir mi sandın?"Ben fakir değilim yahu, sen beni fakir mi sandın? Onu bir fakire ver, ben başkalarına sadaka veriyorum yahu, senin sadakanı ne diye alayım?!.." Onu bir fakire ver, ben başkalarına sadaka veriyorum yahu, senin sadakanı ne diye alayım?!.."

Rahat eder. Reddetmek nefsin hoşuna gider. Alınca da; Rahat eder. Reddetmek nefsin hoşuna gider.

Alınca da;

"Tuh yahu, sen dilenci misin, miskin misin, fakir misin, niye aldın yahu?!.. "Tuh yahu, sen dilenci misin, miskin misin, fakir misin, niye aldın yahu?!..

Herkes ayıplar, ayıplanmayı da hiç kimse istemez!Herkes ayıplar, ayıplanmayı da hiç kimse istemez! Ayıplanmayı istemez, alkışlanmayı ister. Hor görülmeyi istemez, beğenilmeyi ister.Ayıplanmayı istemez, alkışlanmayı ister. Hor görülmeyi istemez, beğenilmeyi ister. Zilleti istemez, izzeti ister. İnsanın tabiatı bu! Nefis izzetli şeyleri ister. İzzetlenir.Zilleti istemez, izzeti ister. İnsanın tabiatı bu!

Nefis izzetli şeyleri ister. İzzetlenir.
Nefs-i emmare izzetli değildir, alçak bir şeydir ama izzeti ister.Nefs-i emmare izzetli değildir, alçak bir şeydir ama izzeti ister. Alınca nefsi horlanacak diye almış. Reddetseydi izzetlenecek diye almış, reddetmemiş. Alınca nefsi horlanacak diye almış. Reddetseydi izzetlenecek diye almış, reddetmemiş.

Ehlullah mübarek bir zât-ı muhtereme diyorlar ki; "Niye böyle güzel giyinmişsin?Ehlullah mübarek bir zât-ı muhtereme diyorlar ki;

"Niye böyle güzel giyinmişsin?
Hani kitaplarda okuyoruz, kırk tane yaması olan hırka giyerlermiş, sof giyerlermiş, Hani kitaplarda okuyoruz, kırk tane yaması olan hırka giyerlermiş, sof giyerlermiş, fakirhane gezerlermiş, niye sen böyle doğru düzgün giyiniyorsun?.." Diyor ki; fakirhane gezerlermiş, niye sen böyle doğru düzgün giyiniyorsun?.."

Diyor ki;

"Bir zamanlar öyle eski giyinmek tevazu alametiymiş. Şimdi o kibir alameti, ucub alameti oldu."Bir zamanlar öyle eski giyinmek tevazu alametiymiş. Şimdi o kibir alameti, ucub alameti oldu. Çünkü millet ben öyle eski elbise giyiyorum, yamalı elbise giyiyorum diye izzetleniyor. Çünkü millet ben öyle eski elbise giyiyorum, yamalı elbise giyiyorum diye izzetleniyor. Makam sahibiyim, mânevî makam sahibiyim, diye bu sefer o bir övünme vesilesi oluyor…" Makam sahibiyim, mânevî makam sahibiyim, diye bu sefer o bir övünme vesilesi oluyor…"

"Sen ne sanıyorsun yahu? Ben çok mânevî makamı yüksek bir insanım!.." demiş gibi oluyor, o da bir izzetlenme."Sen ne sanıyorsun yahu? Ben çok mânevî makamı yüksek bir insanım!.." demiş gibi oluyor, o da bir izzetlenme. Onun için "Bu ehl-i dünya!" desinler diye [düzgün giyinmiş], rahatına bakmış. Onun için "Bu ehl-i dünya!" desinler diye [düzgün giyinmiş], rahatına bakmış.

5000 defa Allah diyeceksiniz, her 100 defada İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî diyeceksiniz! 5000 defa Allah diyeceksiniz, her 100 defada İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî diyeceksiniz!

Günde en aşağı 100 defa Peygamber Efendimiz'e salât u selâm getireceksiniz! Günde en aşağı 100 defa Peygamber Efendimiz'e salât u selâm getireceksiniz!

100 defa da Kul hüvallâhu ehad sûresini okuyacaksınız! 100 defa da Kul hüvallâhu ehad sûresini okuyacaksınız!

Beş tane zikir: 100 Estağfirullah. 100 Lâ ilâhe illallah,Beş tane zikir: 100 Estağfirullah. 100 Lâ ilâhe illallah, tabii daha fazla yaparsanız 500 veya 1000 tavsiye ederiz.tabii daha fazla yaparsanız 500 veya 1000 tavsiye ederiz. 5000 Allah, Lafza-yı Celâl. 100 salavât-ı şerîfe. 100 Kul hüvallâhu ehad. 5000 Allah, Lafza-yı Celâl. 100 salavât-ı şerîfe. 100 Kul hüvallâhu ehad.

Bu zikirleri yapın, sonra el açın; Allah'tan dünya ve âhiretin hayırlarını isteyin! Bu zikirleri yapın, sonra el açın; Allah'tan dünya ve âhiretin hayırlarını isteyin!

Umumi tavsiye olarak; 1.Peygamber Efendimiz'in sünnetine sımsıkı sarılın!Umumi tavsiye olarak;

1.Peygamber Efendimiz'in sünnetine sımsıkı sarılın!
Çünkü sünnete sarılan kurtulacak, bid'ata sapan düşen cezasını çekecek! Çünkü sünnete sarılan kurtulacak, bid'ata sapan düşen cezasını çekecek!

Ehlü'l-bid'ah kilâbü'n-nâr. "Bid'at ehli cehennemin köpekleridir." Ehlü'l-bid'ah kilâbü'n-nâr. "Bid'at ehli cehennemin köpekleridir."

Bid'atlardan uzak duracağız, sünnet-i seniyyeye sarılacağız! Sünnete sarılmak ne demek? Bid'atlardan uzak duracağız, sünnet-i seniyyeye sarılacağız!

Sünnete sarılmak ne demek?

"Efendimiz'in sünnetlerini namazlarda, oruçlarda, her ibadette uygulamak; yolunda gitmek" demek. "Efendimiz'in sünnetlerini namazlarda, oruçlarda, her ibadette uygulamak; yolunda gitmek" demek.

2.Kur'ân-ı Kerîm'e çok çalışın! Çünkü; 2.Kur'ân-ı Kerîm'e çok çalışın! Çünkü;

Ve hüve hablüllâhi'l-metîn. "Kur'ân-ı Kerîm Cenâb-ı Hakk'ın en sağlam kurtuluş ipidir!" Ve hüve hablüllâhi'l-metîn. "Kur'ân-ı Kerîm Cenâb-ı Hakk'ın en sağlam kurtuluş ipidir!"

Bir adam kuyuya düşmüş, çıkarmak istiyorlar. Ne yaparlar? İp sarkıtırlar. Bir adam kuyuya düşmüş, çıkarmak istiyorlar.

Ne yaparlar?

İp sarkıtırlar.

En sağlam kurtuluş ipi Kur'ân-ı Kerîm'dir!En sağlam kurtuluş ipi Kur'ân-ı Kerîm'dir! Kur'ân-ı Kerîm'i okuyun, ezberleyin, tefsirini okuyun, anlatın, dinleyin… Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenin! Kur'ân-ı Kerîm'i okuyun, ezberleyin, tefsirini okuyun, anlatın, dinleyin… Kur'ân-ı Kerîm'i öğrenin!

Kur'ân-ı Kerîm'i bilmiyor, koca Ümmet-i Muhammed Kur'ân-ı Kerîm'i bilmiyor!Kur'ân-ı Kerîm'i bilmiyor, koca Ümmet-i Muhammed Kur'ân-ı Kerîm'i bilmiyor! Mealini okumamış, tefsirini okumamış, âyetlerin mânasından gafil!.. Böyle olmaz! Mealini okumamış, tefsirini okumamış, âyetlerin mânasından gafil!.. Böyle olmaz!

Sevaplı işleri yapmaya koşturacaksınız, günahlardan kaçmaya dikkat edeceksiniz! Sevaplı işleri yapmaya koşturacaksınız, günahlardan kaçmaya dikkat edeceksiniz!

Âişe validemiz Peygamber Efendimiz'e; İnnemâ yetekabbelullâhü mine'l-muttakîn. âyet-i kerîmesini soruyor. Âişe validemiz Peygamber Efendimiz'e;

İnnemâ yetekabbelullâhü mine'l-muttakîn. âyet-i kerîmesini soruyor.

"Bu müttakîler kimdir, evsafı nedir, nasıl müttakî olunur?" Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; "Bu müttakîler kimdir, evsafı nedir, nasıl müttakî olunur?"

Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

"İnsan namaz kılacak, oruç tutacak, zekât verecek;"İnsan namaz kılacak, oruç tutacak, zekât verecek; yine de Allah acaba kabul ediyor mu etmiyor mu diye korkacak!" yine de Allah acaba kabul ediyor mu etmiyor mu diye korkacak!"

Takvâ bu! Hem ibadetleri yapacak hem de yine de korkacak! Takvâ bu! Hem ibadetleri yapacak hem de yine de korkacak!

Beyne'l-havfi ve'r-recâ. Cenâb-ı Hak'tan ümidi de olacak ama korkusu da olacak!Beyne'l-havfi ve'r-recâ. Cenâb-ı Hak'tan ümidi de olacak ama korkusu da olacak! "Ya kabul etmediyse, ya beni cezalandırırsa?!.." diye korkacak. Günahlardan kaçının, takvâ ehli olun! "Ya kabul etmediyse, ya beni cezalandırırsa?!.." diye korkacak.

Günahlardan kaçının, takvâ ehli olun!

Çünkü: Fe inne't-takvâ hayrü'z-zâd.Çünkü:

Fe inne't-takvâ hayrü'z-zâd.
"Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanmak için cennete giderken cennet yolculuğunda"Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanmak için cennete giderken cennet yolculuğunda insanın en hayırlı malzemesi, en güzel malzeme takvâdır." İnsanı takvâ kurtarır! insanın en hayırlı malzemesi, en güzel malzeme takvâdır."

İnsanı takvâ kurtarır!
Haramlardan günahlardan kaçınmaya dikkat edin! Bir de huylarınıza, ahlâkınıza dikkat edin! Haramlardan günahlardan kaçınmaya dikkat edin!

Bir de huylarınıza, ahlâkınıza dikkat edin!
Çünkü insanlar huyları ile değerlenirler.Çünkü insanlar huyları ile değerlenirler. Bilgileri ile değil huyları ile ahlâkı ile Allah tarafından değerlendirilirler! Bilgileri ile değil huyları ile ahlâkı ile Allah tarafından değerlendirilirler! Allahu Teâlâ hazretleri güzel huyluları sever,Allahu Teâlâ hazretleri güzel huyluları sever, Allahu Teâlâ hazretleri kötü huyluları namaz niyaz ehli olsa bile sevmez! Allahu Teâlâ hazretleri kötü huyluları namaz niyaz ehli olsa bile sevmez!

Ahsene'l-hüsnü el-huluku'l-hasen. "Güzelliğin en üstünü güzel huydur." Ahsene'l-hüsnü el-huluku'l-hasen. "Güzelliğin en üstünü güzel huydur."

Huylarınızı güzelleştirirseniz Allah sever! İnnallâhe mea's-sâbirîn. Huylarınızı güzelleştirirseniz Allah sever!

İnnallâhe mea's-sâbirîn.

Vallâhu yuhibbü's-sâbirîn. Vallâhu yuhibbü'l-muhsinîn. Vallâhu yuhibbü's-sâbirîn.

Vallâhu yuhibbü'l-muhsinîn.

İnnallâhe yuhibbü't-tevvâbine ve yuhibbü'l-mutatahhirîn. İnnallâhe yuhibbü't-tevvâbine ve yuhibbü'l-mutatahhirîn.

Allah güzel huyluları sever.Allah güzel huyluları sever. Mütevazı, tevbekâr, hatasını biliyor, sabrediyor, şükrediyor; güzel huyluları sever. Mütevazı, tevbekâr, hatasını biliyor, sabrediyor, şükrediyor; güzel huyluları sever.

Vallâhu yuhibbü'l-muttakîn. "Müttakîleri sever." Vallâhu yuhibbü'l-muttakîn. "Müttakîleri sever."

Güzel huyluları sever, kötü huyluları sevmez! Güzel huyluları sever, kötü huyluları sevmez!

İnnallâhe lâ yenzur ilâ süvâriküm ve ebsâriküm.İnnallâhe lâ yenzur ilâ süvâriküm ve ebsâriküm. "Cenâb-ı Hak yüzlerinize, isimlerinize, omuzlarınızdaki rütbelerinize,"Cenâb-ı Hak yüzlerinize, isimlerinize, omuzlarınızdaki rütbelerinize, kesenize, paranıza, makamınıza, koltuğunuza bakmaz!" Nereye bakar? kesenize, paranıza, makamınıza, koltuğunuza bakmaz!"

Nereye bakar?

Velâkin yenzurü ilâ kulûbiküm. "Kalbinize bakar."Velâkin yenzurü ilâ kulûbiküm. "Kalbinize bakar." Ve âmâliküm. "Amelleriniz, icraatınız ne yönde, ne maksatla neyi yapıyorsunuz; ona bakar!" Ve âmâliküm. "Amelleriniz, icraatınız ne yönde, ne maksatla neyi yapıyorsunuz; ona bakar!"

Kötü huyları atacaksınız, atacağız. Temizleneceğiz, iyi huyları alacağız. Kötü huyları atacaksınız, atacağız. Temizleneceğiz, iyi huyları alacağız.

Allah ibadet edenleri sever, günahlardan kaçınanları, güzel huyluları sever. Allah ibadet edenleri sever, günahlardan kaçınanları, güzel huyluları sever.

Allah'ın sevgisini kazanmanın yolu ortaya çıktı: İbadet etmeyenleri, âsileri sevmez.Allah'ın sevgisini kazanmanın yolu ortaya çıktı:

İbadet etmeyenleri, âsileri sevmez.
Haramlardan, günahlardan kaçınmayanları sevmez. Kötü huyluları da sevmez.Haramlardan, günahlardan kaçınmayanları sevmez. Kötü huyluları da sevmez. Zalimleri sevmez, fâsıkları sevmez, kâfirleri, cimrileri, geçimsizleri sevmez. Kötü huyluları sevmez. Zalimleri sevmez, fâsıkları sevmez, kâfirleri, cimrileri, geçimsizleri sevmez. Kötü huyluları sevmez.

Yol belli: İbadet edeceğiz. Günahlardan kaçacağız. Güzel huyları alacağız. Yol belli:

İbadet edeceğiz. Günahlardan kaçacağız. Güzel huyları alacağız.

Allah yardımcımız olsun! Bir Fâtiha, üç Kul hüvallah okuyun! Allah yardımcımız olsun!

Bir Fâtiha, üç Kul hüvallah okuyun!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2