Namaz Vakitleri

25 Cemâziye'l-Âhir 1446
26 Aralık 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:48
Yatsı
19:15
Detaylı Arama

Zımmînin ve Kölenin Hayatı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

10 Zilka'de 1405 / 28.07.1985
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dinimiz Samîmiyet Dinidir, Yılan ve Akrep Öldürmek , Zimmînin Öldürülmesi , Kölenin Öldürülmesi , Savaşta Öldürülenin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Zımmînin ve Kölenin Hayatı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

10 Zilka'de 1405 / 28.07.1985
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Dinimiz Samîmiyet Dinidir, Yılan ve Akrep Öldürmek , Zimmînin Öldürülmesi , Kölenin Öldürülmesi , Savaşta Öldürülenin | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ hayra halkıhî seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaînVe's-salâtu ve's-selâmu alâ hayra halkıhî seyyidinâ Muhammedin ve âlihi ve sahbihî ecmaîn ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Salâten ve selâmen dâimeyni mütelâzimeyni ilâ yevmi'd-dîn. Salâten ve selâmen dâimeyni mütelâzimeyni ilâ yevmi'd-dîn.

Emmâ ba'd: Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullahEmmâ ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân fe-inne efdale'l-kitâbi kitâbullah
ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve efdale'l-hedyi hedyu seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atünVe şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Men kâme makâme riyâin ve sum'atin fe-innehû fî maktillâhi hattâ yeclise. Men kâme makâme riyâin ve sum'atin fe-innehû fî maktillâhi hattâ yeclise.

Sadaka Resulûllah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Sadaka Resulûllah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Aziz ve muhterem kardeşlerim! Aziz ve muhterem kardeşlerim!

Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi, lütfu, ihsânı, ikramı cümlemizin üzerine olsun.Allah'ın selâmı, rahmeti, bereketi, lütfu, ihsânı, ikramı cümlemizin üzerine olsun. Allahu Teâlâ hazretleri yaptığınız ibadetleri kabul eylesin, rahmetine vesile eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri yaptığınız ibadetleri kabul eylesin, rahmetine vesile eylesin. Dualarınıza icabet eylesin. Dualarınıza icabet eylesin.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretlerinin mübarek hadîs-i şerîflerinden bir demet, Hocamız'ın hocası Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn hazretlerininHocamız'ın hocası Gümüşhaneli Ahmed Ziyâeddîn hazretlerinin Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 437. sayfasından okumaya devam edeceğiz.Râmûzü'l-ehâdîs isimli hadis kitabının 437. sayfasından okumaya devam edeceğiz. Men edatıyla başlayan hadîs-i şerîfler. Men edatıyla başlayan hadîs-i şerîfler.

Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamazdan önce,Bu hadîs-i şerîflerin okunmasına ve izahına başlamazdan önce, evvelen ve hâsseten Peygamber Efendimiz in ruh-ı pâkine hediye olsun diye,evvelen ve hâsseten Peygamber Efendimiz in ruh-ı pâkine hediye olsun diye, sonra onun cümle âl'inin, ashabının, etbâının ruhlarına hediye olsun diye; sonra onun cümle âl'inin, ashabının, etbâının ruhlarına hediye olsun diye; sâir enbiyâ ve mürselîn ve evliyâullahın ruhlarına;sâir enbiyâ ve mürselîn ve evliyâullahın ruhlarına; Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ve evliyâullahın ruhlarına;Ümmet-i Muhammed'in mürşitleri olan sâdât ve meşâyih-i turuk-u aliyyemizin ve evliyâullahın ruhlarına; sahâbe-i kirâm rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtından müteselsilen zamanımıza,sahâbe-i kirâm rıdvanullahi teâlâ aleyhim ecmaîn hazerâtından müteselsilen zamanımıza, şu eseri telif eylemiş olan Hocamız'a, kendisinden feyz aldığımızşu eseri telif eylemiş olan Hocamız'a, kendisinden feyz aldığımız Muhammed Zahid Kotku b. İbrahim el-Bursevî Hocamız'a kadarMuhammed Zahid Kotku b. İbrahim el-Bursevî Hocamız'a kadar silsilemizden güzerân eylemiş olan âriflerin, kâmillerin ruhlarına hediye olsun diye;silsilemizden güzerân eylemiş olan âriflerin, kâmillerin ruhlarına hediye olsun diye; uzaktan yakından bu hadisleri dinlemeye şu mescide cem' olmuş olanuzaktan yakından bu hadisleri dinlemeye şu mescide cem' olmuş olan siz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş bütün sevdiklerininsiz kardeşlerimizin de âhirete göçmüş bütün sevdiklerinin ve yakınlarının ruhları şâd olsun diye; bu beldelerin fatihlerinin,ve yakınlarının ruhları şâd olsun diye; bu beldelerin fatihlerinin, gâzilerin, mücahitlerin, muvahhid askerlerin, ashâb-ı hayrât u hasenâtın,gâzilerin, mücahitlerin, muvahhid askerlerin, ashâb-ı hayrât u hasenâtın, Fatih Sultan Mehmed Han'ın, İskender Paşa'nın, beldemizin medâr-ı iftihârı,Fatih Sultan Mehmed Han'ın, İskender Paşa'nın, beldemizin medâr-ı iftihârı, sahâbe-i kirâmın başlarında Ebâ Eyyûb el-Ensarî aleyhi rahmetu'l-Bârî hazretleri olmak üzere,sahâbe-i kirâmın başlarında Ebâ Eyyûb el-Ensarî aleyhi rahmetu'l-Bârî hazretleri olmak üzere, cümlesinin ruhlarına hediye olsun diye;cümlesinin ruhlarına hediye olsun diye; biz yaşayan müslümanların da Mevlâmız'ın rızasına uygun ömür sürüpbiz yaşayan müslümanların da Mevlâmız'ın rızasına uygun ömür sürüp huzûr-u Rabbi'l-izzete sevdiği razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olsun diye,huzûr-u Rabbi'l-izzete sevdiği razı olduğu kullar olarak varmamıza vesile olsun diye, buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım. buyurun bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerîf okuyalım.

Bugün ilk sırada bulunan hadîs-i şerîf riyakârlıkla ilgilidir.Bugün ilk sırada bulunan hadîs-i şerîf riyakârlıkla ilgilidir. Abdullah b. Kays radıyallahu anh'ten Taberânî'nin rivayet etmiş olduğu bir hadîs-i şerîf. Abdullah b. Kays radıyallahu anh'ten Taberânî'nin rivayet etmiş olduğu bir hadîs-i şerîf.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki;

Men kâme makâme riyâin ve sum'atin [fe-innehû fî maktillâhi hattâ yeclise.]Men kâme makâme riyâin ve sum'atin [fe-innehû fî maktillâhi hattâ yeclise.] "Gösteriş ve şöhret, adı dillerde dalgalansın, şöhretlensin diye kalkan,"Gösteriş ve şöhret, adı dillerde dalgalansın, şöhretlensin diye kalkan, o makamda hareket eden bir kimse oturuncaya kadar Allah'ın kızgınlığına, gazabına muhataptır." o makamda hareket eden bir kimse oturuncaya kadar Allah'ın kızgınlığına, gazabına muhataptır."

O olduğu yerden gösteriş için, böbürlenmek için, riyâkarlık için, adı dillerde destan olsun diye,O olduğu yerden gösteriş için, böbürlenmek için, riyâkarlık için, adı dillerde destan olsun diye, şöhreti her yere yayılsın diye, herkes kendisini beğensin diye kalkıyor mu?şöhreti her yere yayılsın diye, herkes kendisini beğensin diye kalkıyor mu? Tamam, o kalktığı yerden oturuncaya kadar,Tamam, o kalktığı yerden oturuncaya kadar, o işe devam ettiği müddetçe Allah'ın gazabına, kızgınlığına muhataptır. o işe devam ettiği müddetçe Allah'ın gazabına, kızgınlığına muhataptır.

Bizim dinimiz haslık, hâlislik, samimiyet dinidir. Bu din katışıklık kabul etmez.Bizim dinimiz haslık, hâlislik, samimiyet dinidir. Bu din katışıklık kabul etmez. Ya Allah rızası için her şeyini sâfî, temiz bir kalple, iyi bir niyetle yaparsın,Ya Allah rızası için her şeyini sâfî, temiz bir kalple, iyi bir niyetle yaparsın, ya da niyetine bir şey katıştırdın mı, öyle katışık şey çarpılır atılır bir tarafa, kıymeti olmaz. ya da niyetine bir şey katıştırdın mı, öyle katışık şey çarpılır atılır bir tarafa, kıymeti olmaz.

Başkasının beğenmesi, beğenmemesi müslümana ölçü değildir.Başkasının beğenmesi, beğenmemesi müslümana ölçü değildir. Müslüman -hakiki müslüman- kınayanın kınamasından korkmaz.Müslüman -hakiki müslüman- kınayanın kınamasından korkmaz. İsteyen beğensin, isteyen beğenmesin. İsteyen alkışlasın, isteyen kızsın. İsteyen beğensin, isteyen beğenmesin. İsteyen alkışlasın, isteyen kızsın. İsteyen dudak büksün, isteyen tepeden baksın. İsteyen aşağıdan baksın, isteyen yukarıdan baksın. İsteyen dudak büksün, isteyen tepeden baksın. İsteyen aşağıdan baksın, isteyen yukarıdan baksın. Vız gelir! Hakiki müslüman neyin peşindedir? Rızâ-i Bârî'nin peşindedir.Vız gelir!

Hakiki müslüman neyin peşindedir?

Rızâ-i Bârî'nin peşindedir.
Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgisinin ve rızasının peşindedir.Allahu Teâlâ hazretlerinin sevgisinin ve rızasının peşindedir. Hedefi, gayesi, gayreti, uğraşı, didinmesi odur. Hedefi, gayesi, gayreti, uğraşı, didinmesi odur.

Neden kalkıyor, neden oturuyor, neden o işi yapıyor, neden bu işi yapıyor? Neden kalkıyor, neden oturuyor, neden o işi yapıyor, neden bu işi yapıyor?

Allah sevsin diye. Müslümanın bayrağı: Allah sevsin diye.

Müslümanın bayrağı:

Büyüklerimiz İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî demiş, odur. Büyüklerimiz İlâhî ente maksûdî ve rıdâke matlûbî demiş, odur.

"Yâ Rabbi! Benim maksudum sensin. Ben gayrinin peşinde değilim, başkasının bir şeyini istediğim yok."Yâ Rabbi! Benim maksudum sensin. Ben gayrinin peşinde değilim, başkasının bir şeyini istediğim yok. Ben senin rızanın peşindeyim, senin rızanı istiyorum.Ben senin rızanın peşindeyim, senin rızanı istiyorum. Sen razı ol yâ Rabbi; ister öleyim, ister kalayım, ister aziz olayım, ister zelil olayım,Sen razı ol yâ Rabbi; ister öleyim, ister kalayım, ister aziz olayım, ister zelil olayım, ister insanlar beğensin, ister beğenmesin, ne olursa olsun..." ister insanlar beğensin, ister beğenmesin, ne olursa olsun..."

Hakiki müslümanın hâlet-i rûhiyesi budur. Hakiki müslümanın hâlet-i rûhiyesi budur.

"Bu hâlet-i rûhiyeye daha ulaşamadım." "Bu hâlet-i rûhiyeye daha ulaşamadım."

Ulaşamadıysan henüz daha hamsın. "Namaz kıl." Ulaşamadıysan henüz daha hamsın.

"Namaz kıl."

"Utanırım şimdi, burada namaz kılarken herkes görür." "Utanırım şimdi, burada namaz kılarken herkes görür."

Kılmamaktan, Allah'tan utanmaz mısın?Kılmamaktan, Allah'tan utanmaz mısın? Kıldığın zaman utanıyorsun, orada kılmıyorsun;Kıldığın zaman utanıyorsun, orada kılmıyorsun; peki kılmamaktan, seni her yerde gören Allah'tan utanmaz mısın? peki kılmamaktan, seni her yerde gören Allah'tan utanmaz mısın?

Utanmıyor, ona aldırmıyor. Demek ki imanı zayıf, pamuk ipliğiyle bağlı. Utanmıyor, ona aldırmıyor. Demek ki imanı zayıf, pamuk ipliğiyle bağlı.

Bu pamuk ipliğiyle bağlı iman insanı bir yere götürmez!Bu pamuk ipliğiyle bağlı iman insanı bir yere götürmez! Bu iplikle o ağır yük arkadan çekilmez, kopar.Bu iplikle o ağır yük arkadan çekilmez, kopar. İnsanın imanının zincir gibi, halat gibi olması lazım;İnsanın imanının zincir gibi, halat gibi olması lazım; Boğaz köprüsünü tutan halatlar gibi olması lazım,Boğaz köprüsünü tutan halatlar gibi olması lazım, üstünden kamyonlar geçse kopmayacak gibi olması lazım. üstünden kamyonlar geçse kopmayacak gibi olması lazım.

O sağlam imanı Allah bize versin. Gerisi, hepsi laftan ibarettir. O sağlam imanı Allah bize versin. Gerisi, hepsi laftan ibarettir.

Falanca insan beğendi, filanca insan beğendi, kart bastırdın, seksen tane ünvan yazdın, Falanca insan beğendi, filanca insan beğendi, kart bastırdın, seksen tane ünvan yazdın, üç tane fakülte bitirdin, beş tane diplomayı duvarlara astın, mükâfatlar kazandın... üç tane fakülte bitirdin, beş tane diplomayı duvarlara astın, mükâfatlar kazandın...

Allah seviyor mu, sen ondan haber ver. Allah'ın sevdiği yolda mısın? Allah'ın istediği bir kul musun? Allah seviyor mu, sen ondan haber ver. Allah'ın sevdiği yolda mısın? Allah'ın istediği bir kul musun?

"E ne bileyim ben?" Doğru, Allah'ın sevip sevmediği bilinmez ama Allah kitap göndermedi mi? "E ne bileyim ben?"

Doğru, Allah'ın sevip sevmediği bilinmez ama Allah kitap göndermedi mi?

"Gönderdi." Allah peygamber, elçi göndermedi mi? "Gönderdi." "Gönderdi."

Allah peygamber, elçi göndermedi mi?

"Gönderdi."

Elçiden haberin yok, kitaptan haberin yok, âyetten haberin yok, hadisten haberin yok. Elçiden haberin yok, kitaptan haberin yok, âyetten haberin yok, hadisten haberin yok.

"Allah seviyor mu sevmiyor mu, nereden bileyim?" "Allah seviyor mu sevmiyor mu, nereden bileyim?"

Bilinir. Âyetleri okursan, hadisleri okursan, o yolda yürüdün mü bilinir. Bilinir. Âyetleri okursan, hadisleri okursan, o yolda yürüdün mü bilinir.

Âyet okumazsın, hadis okumazsın, dinin ahkâmını bilmezsin,Âyet okumazsın, hadis okumazsın, dinin ahkâmını bilmezsin, ondan sonra da her çeşit günahı işlersin;ondan sonra da her çeşit günahı işlersin; plajlar, eğlenceler, zevkler, sefalar, gıybetler, dedikodular... plajlar, eğlenceler, zevkler, sefalar, gıybetler, dedikodular... Ondan sonra ufak tefek dış görünüş... Olmaz!Ondan sonra ufak tefek dış görünüş... Olmaz! O dış görünüş göstermelik, iç haraplığının alâmetidir. Dışa önem veriyor, içe aldırmıyor. O dış görünüş göstermelik, iç haraplığının alâmetidir. Dışa önem veriyor, içe aldırmıyor.

Riya -geçen hafta da söyledik- bir başkası görsün diye bir şey yapmak.Riya -geçen hafta da söyledik- bir başkası görsün diye bir şey yapmak. Etrafına bakınıyor, görsünler diye yapıyor. Etrafına bakınıyor, görsünler diye yapıyor. Bir hayır yapıyor; levhayı asıyor, reklamını yapıyor... Bir hayır yapıyor; levhayı asıyor, reklamını yapıyor...

Diyorlar ki ârifler; Diyorlar ki ârifler;

Bir insan evde namaz kılıyor, geliyor camide de namaz kılıyor.Bir insan evde namaz kılıyor, geliyor camide de namaz kılıyor. Evde sünnetini kıldı, camide farzını kılıyor.Evde sünnetini kıldı, camide farzını kılıyor. Evde kıldığı namazdan camide kıldığı namaz farklıysa riyakârdır. Evde kıldığı namazdan camide kıldığı namaz farklıysa riyakârdır. Camide başka insanlar görüyor diye usûlüne uygun kılıyor, evde paldır küldür kılıyor.Camide başka insanlar görüyor diye usûlüne uygun kılıyor, evde paldır küldür kılıyor. Riyakâr! Ehl-i riya, henüz daha saffet-i kalbiyye sahibi olamamış, Riyakâr! Ehl-i riya, henüz daha saffet-i kalbiyye sahibi olamamış, henüz daha her şeyi Allah için yapma durumuna gelememiş,henüz daha her şeyi Allah için yapma durumuna gelememiş, henüz daha hür değil!henüz daha hür değil! Hür değil; henüz daha köle! Neyin kölesi? Hür değil; henüz daha köle!

Neyin kölesi?

Şeytanın kölesi, nefsin kölesi, dünyanın kölesi, şöhretin kölesi,Şeytanın kölesi, nefsin kölesi, dünyanın kölesi, şöhretin kölesi, paranın kölesi, şunun kölesi, bunun kölesi... paranın kölesi, şunun kölesi, bunun kölesi...

Süm'a ne demek? Süm'a ne demek?

O da riya gibi bir kelime, semia kökünden geliyor,O da riya gibi bir kelime, semia kökünden geliyor, işittirmek için, yani şöhretlenmek için yapılan iş. işittirmek için, yani şöhretlenmek için yapılan iş.

"Adım dillere dolansın, dillerde dolaşsın, nâmım cihanı tutsun, herkes benden bahsetsin." "Adım dillere dolansın, dillerde dolaşsın, nâmım cihanı tutsun, herkes benden bahsetsin."

Etsin. Hadi bu cihan mülkünü kaftan kafa tuttun, tuttun...Etsin.

Hadi bu cihan mülkünü kaftan kafa tuttun, tuttun...
"Tuttun tut" diyor, Yunus Emre."Tuttun tut" diyor, Yunus Emre. Bu kafdağından öteki dağa kadar bu cihan mülkü senin olsun, ne olacak? Âkıbet ne? Bu kafdağından öteki dağa kadar bu cihan mülkü senin olsun, ne olacak? Âkıbet ne?

Sonu ölüm. Hangi padişaha kalmış? Sonu ölüm.

Hangi padişaha kalmış?

Gidin işte o Kanûnî Süleyman, yüzbinlerce ordunun başında ihtişamla Avrupa'ya gittiği zamanGidin işte o Kanûnî Süleyman, yüzbinlerce ordunun başında ihtişamla Avrupa'ya gittiği zaman Avrupa'yı tir tir titreten ve adına "Muhteşem Süleyman" denilenAvrupa'yı tir tir titreten ve adına "Muhteşem Süleyman" denilen -Süleyman the Magnificent- gidin bakalım görün, nasıl toprağın altında zebun yatıyor.-Süleyman the Magnificent- gidin bakalım görün, nasıl toprağın altında zebun yatıyor. Üstüne bir türbe yapmışlar ama toprağın altında o padişah.Üstüne bir türbe yapmışlar ama toprağın altında o padişah. Etrafındakilere bakın. Etrafındakilere bakın. Görün bakalım şu mezarlıkları, oradaki o kurumuş bedenleri;Görün bakalım şu mezarlıkları, oradaki o kurumuş bedenleri; kimisi ne olduğu da unutulmuş da kemikleri dışarıda, çocuklar oynuyorlar... kimisi ne olduğu da unutulmuş da kemikleri dışarıda, çocuklar oynuyorlar...

Allah sevsin. İnsanı Allah korusun. Allah sevsin. İnsanı Allah korusun.

Ankara'da Hacı Bayram'a yol yapacaklarmış. Yol mezarlıktan geçecek, mezarlığı istimlak edecekler.Ankara'da Hacı Bayram'a yol yapacaklarmış. Yol mezarlıktan geçecek, mezarlığı istimlak edecekler. 'Gır gır gır gır' greyderler çalışıyor, bir yerde 'tırt' duruyor. 'Gır gır gır gır' greyderler çalışıyor, bir yerde 'tırt' duruyor.

"Çalışın, devam edin, yıkın..." Yıkamıyor. Motor çalışmıyor, bir şey oluyor. "Çalışın, devam edin, yıkın..."

Yıkamıyor. Motor çalışmıyor, bir şey oluyor.

"İn oradan!" demiş. "Efendim, bu mezar sahibi evliyâullahtan bir kimse galiba, araba gitmiyor." "İn oradan!" demiş.

"Efendim, bu mezar sahibi evliyâullahtan bir kimse galiba, araba gitmiyor."

"Öyle şey olmaz! İn aşağıya, ben kullanırım." demiş, çıkmış. "Öyle şey olmaz! İn aşağıya, ben kullanırım." demiş, çıkmış.

"Orada vefat etmiş." diyorlar. "Orada vefat etmiş." diyorlar.

Hacı Bayram'da, Bent deresinden yukarıya dönerken... Hacı Bayram'da, Bent deresinden yukarıya dönerken...

Kimisi dokundurtmaz. Allah'ın sevgili kulu olursa; dokun bakalım mezarına! Kimisi dokundurtmaz. Allah'ın sevgili kulu olursa; dokun bakalım mezarına!

Şimdi mezar yolun ortasında duruyor, bu tarafından yol geçmiş, bu tarafından yol geçmiş; türbe. Şimdi mezar yolun ortasında duruyor, bu tarafından yol geçmiş, bu tarafından yol geçmiş; türbe.

Kimisi celâlli olurmuş.Kimisi celâlli olurmuş. Kimisi mütevâzı olur; "Varsın kemiğim de toprağa karışsın." der, mütevâzı olur. Kimisi mütevâzı olur; "Varsın kemiğim de toprağa karışsın." der, mütevâzı olur. Kimisi de "Dokundurmam!" der. Kimisi de "Dokundurmam!" der.

Allah'ın sevgili kulu olursan kimse dokunamaz. Ama sevgili kulu olmazsan... Allah'ın sevgili kulu olursan kimse dokunamaz.

Ama sevgili kulu olmazsan...

Biz arkeolojik kazılar yaptık, nice yerlere girdik çıktık;Biz arkeolojik kazılar yaptık, nice yerlere girdik çıktık; nice zamâne padişahlarının kafataslarıyla çocuklar oynuyor... nice zamâne padişahlarının kafataslarıyla çocuklar oynuyor... Kabirlerine girmişler de yolunu bulmuşlar, kafatasları top olmuş, oyuncak olmuş. Kabirlerine girmişler de yolunu bulmuşlar, kafatasları top olmuş, oyuncak olmuş.

Allah kendi rızası için iş yapmayı bize öğretsin, hâlis muhlis müslüman eylesin. Allah kendi rızası için iş yapmayı bize öğretsin, hâlis muhlis müslüman eylesin.

Men katele hayyeten ev akraben fe-ke-ennemâ katele kâfiran. Men katele hayyeten ev akraben fe-ke-ennemâ katele kâfiran.

İkinci hadîs-i şerîfe geçtik. İkinci hadîs-i şerîfe geçtik.

Riyanın sözü çoktur.Riyanın sözü çoktur. Sabahtan akşama riyadan bahsetsek revadırSabahtan akşama riyadan bahsetsek revadır çünkü işin aslı, dinin aslı samimiyettir, temiz kalpliliktir.çünkü işin aslı, dinin aslı samimiyettir, temiz kalpliliktir. Riyayı bu kadar kesiverdik, ne yapalım... Riyayı bu kadar kesiverdik, ne yapalım...

İkinci hadîs-i şerîf, İbn Mes'ûd radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş. İkinci hadîs-i şerîf, İbn Mes'ûd radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Bir yılanı yahut akrebi öldüren sanki kâfir öldürmüş gibi olur, sevap kazanır." "Bir yılanı yahut akrebi öldüren sanki kâfir öldürmüş gibi olur, sevap kazanır."

Çünkü kâfir de zarar veriyor, o da zarar veriyor. Çünkü kâfir de zarar veriyor, o da zarar veriyor.

Evvelki seneler, Hicaz'da bizim arkadaşlardan bir tanesi geldi,Evvelki seneler, Hicaz'da bizim arkadaşlardan bir tanesi geldi, ayağını sarmışlar, şişmiş, "Ah vah!" edip duruyor.ayağını sarmışlar, şişmiş, "Ah vah!" edip duruyor. Hastaneyi boylamış, ölümlerden dönmüş gelmiş. "Ne oldu?" dedim. Hastaneyi boylamış, ölümlerden dönmüş gelmiş.

"Ne oldu?" dedim.

"Çeşmenin başına su içmeye gitmiştik. Orada akrep gördük." "Çeşmenin başına su içmeye gitmiştik. Orada akrep gördük."

Kocaman akrep. Sıcak memleketlerin akrepleri de vurdu mu fena yapan kocaman [hayvanlar].Kocaman akrep. Sıcak memleketlerin akrepleri de vurdu mu fena yapan kocaman [hayvanlar]. "Akrebi gördük. 'Dur, ihramlıyken akrep öldürülür mü, öldürülmez mi?'"Akrebi gördük. 'Dur, ihramlıyken akrep öldürülür mü, öldürülmez mi?' derken telaş, gürültüden yıldırım gibi geldi, bacağıma bir batırdı iğnesini,derken telaş, gürültüden yıldırım gibi geldi, bacağıma bir batırdı iğnesini, küt kendimi yerde buldum." diyor. küt kendimi yerde buldum." diyor.

Bunu söyleyen insan dağ gibi, pat yere düşmüş.Bunu söyleyen insan dağ gibi, pat yere düşmüş. Almışlar hastaneye götürmüşler, serumlar vermişler de... Almışlar hastaneye götürmüşler, serumlar vermişler de...

"Hocam öyle acıyor ki sanki ayağımı usturayla pare pare ediyorlarmış gibi oluyor." diyor. "Hocam öyle acıyor ki sanki ayağımı usturayla pare pare ediyorlarmış gibi oluyor." diyor.

Böyle muzır bir hayvan, ihramlıyken de öldürülür, ihramsızken de öldürülür. Zararlı. Böyle muzır bir hayvan, ihramlıyken de öldürülür, ihramsızken de öldürülür. Zararlı.

Onun için zehirli yılan, akrep öldürülür. E, evde yılanlar oluyor bazen? Onun için zehirli yılan, akrep öldürülür.

E, evde yılanlar oluyor bazen?

Bazısı yılandır bazısı da cindir. Bir hadîs-i şerîfte bildirildiğine göre ona denilecek ki; Bazısı yılandır bazısı da cindir. Bir hadîs-i şerîfte bildirildiğine göre ona denilecek ki;

"Süleyman aleyhisselam ile yaptığınız ahde dayanarak hadi, çık git!" Üç defa böyle söyle."Süleyman aleyhisselam ile yaptığınız ahde dayanarak hadi, çık git!"

Üç defa böyle söyle.
Çıkarsa çıkar evden, çıkmazsa öldürebilirsiniz. Çıkarsa çıkar evden, çıkmazsa öldürebilirsiniz.

"Tamam, siz söylediniz, sizden [sorumluluk] gitti." diye hadîs-i şerîfte geçiyor. "Tamam, siz söylediniz, sizden [sorumluluk] gitti." diye hadîs-i şerîfte geçiyor.

Küllü mudırrın yuktelu. "Zarar veren her mahluk öldürülür." Zarar veriyor. Küllü mudırrın yuktelu. "Zarar veren her mahluk öldürülür."

Zarar veriyor.

İnsan nesli aziz bir nesildir. İnsan nesli aziz bir nesildir. Allahu Teâlâ hazretleri bu insanı çok aziz bir mahluk olarak yaratmıştır.Allahu Teâlâ hazretleri bu insanı çok aziz bir mahluk olarak yaratmıştır. Bu insan öyle kolay bulunur bir şey değil. Elinize güzel bir radyo geçse, bir teyp geçse, kıymetli bir mal olsa, Japon malı, Avrupa malı, Alman malı; el üstünde tutarsınız, çocuğa ellettirmezsiniz. Kıymetli bir dolmakaleminiz olsa ucu bozulur diye başkasına vermek istemezsiniz. Bu insanoğlu çok aziz bir varlıktır, çok kıymetlidir ama kendi kıymetinin farkında değil; kendisini ayaklar altına atıyor. Ve tez'umu enneke cirmün sağîrun ve fîke'n-tava'l-âlemi'l-ekberu. "Sen kendini bayağı bir âciz nâçiz küçük bir varlık sanıyorsun; senin içinde Allah ne âlemler yaratmış." İnsanoğluna Allah ne kabiliyetler vermiştir... Bu ne makinedir... Şu ettir konuşan, şu ettir gören, şu ettir işiten. Hafıza; bilgiyi alıyor, beynine depo ediyor, istediğin zaman o bilgiyi çıkartıyorsun, kullanıyorsun. Ne harika makine... Bu makine nereden olmuş? Küçücük bir hücreden. Bu insan öyle kolay bulunur bir şey değil. Elinize güzel bir radyo geçse, bir teyp geçse, kıymetli bir mal olsa, Japon malı, Avrupa malı, Alman malı; el üstünde tutarsınız, çocuğa ellettirmezsiniz. Kıymetli bir dolmakaleminiz olsa ucu bozulur diye başkasına vermek istemezsiniz. Bu insanoğlu çok aziz bir varlıktır, çok kıymetlidir ama kendi kıymetinin farkında değil; kendisini ayaklar altına atıyor.

Ve tez'umu enneke cirmün sağîrun ve fîke'n-tava'l-âlemi'l-ekberu. "Sen kendini bayağı bir âciz nâçiz küçük bir varlık sanıyorsun; senin içinde Allah ne âlemler yaratmış."

İnsanoğluna Allah ne kabiliyetler vermiştir... Bu ne makinedir...

Şu ettir konuşan, şu ettir gören, şu ettir işiten. Hafıza; bilgiyi alıyor, beynine depo ediyor, istediğin zaman o bilgiyi çıkartıyorsun, kullanıyorsun. Ne harika makine...

Bu makine nereden olmuş?

Küçücük bir hücreden.

Elinize güzel bir radyo geçse, bir teyp geçse,Elinize güzel bir radyo geçse, bir teyp geçse, kıymetli bir mal olsa, Japon malı, Avrupa malı, Alman malı;kıymetli bir mal olsa, Japon malı, Avrupa malı, Alman malı; el üstünde tutarsınız, çocuğa ellettirmezsiniz. el üstünde tutarsınız, çocuğa ellettirmezsiniz. Kıymetli bir dolmakaleminiz olsa ucu bozulur diye başkasına vermek istemezsiniz.Kıymetli bir dolmakaleminiz olsa ucu bozulur diye başkasına vermek istemezsiniz. Bu insanoğlu çok aziz bir varlıktır, çok kıymetlidir ama kendi kıymetinin farkında değil;Bu insanoğlu çok aziz bir varlıktır, çok kıymetlidir ama kendi kıymetinin farkında değil; kendisini ayaklar altına atıyor. kendisini ayaklar altına atıyor.

Ve tez'umu enneke cirmün sağîrun ve fîke'n-tava'l-âlemi'l-ekberu.Ve tez'umu enneke cirmün sağîrun ve fîke'n-tava'l-âlemi'l-ekberu. "Sen kendini bayağı bir âciz nâçiz küçük bir varlık sanıyorsun; "Sen kendini bayağı bir âciz nâçiz küçük bir varlık sanıyorsun; senin içinde Allah ne âlemler yaratmış." senin içinde Allah ne âlemler yaratmış."

İnsanoğluna Allah ne kabiliyetler vermiştir... Bu ne makinedir... İnsanoğluna Allah ne kabiliyetler vermiştir... Bu ne makinedir...

Şu ettir konuşan, şu ettir gören, şu ettir işiten.Şu ettir konuşan, şu ettir gören, şu ettir işiten. Hafıza; bilgiyi alıyor, beynine depo ediyor, istediğin zaman o bilgiyi çıkartıyorsun, kullanıyorsun.Hafıza; bilgiyi alıyor, beynine depo ediyor, istediğin zaman o bilgiyi çıkartıyorsun, kullanıyorsun. Ne harika makine... Bu makine nereden olmuş? Küçücük bir hücreden. Ne harika makine...

Bu makine nereden olmuş?

Küçücük bir hücreden.

Cümle ilim erbabı ittifak ediyorlar ki küçücük bir hücre öteki hücreyle ilkah oluyor,Cümle ilim erbabı ittifak ediyorlar ki küçücük bir hücre öteki hücreyle ilkah oluyor, üremeye, hücre bölünmeye, çoğalmaya başlıyor. üremeye, hücre bölünmeye, çoğalmaya başlıyor. İki hücre, dört hücre, sekiz hücre, on altı hücre, otuz iki hücre, altmış dört hücre derken,İki hücre, dört hücre, sekiz hücre, on altı hücre, otuz iki hücre, altmış dört hücre derken, bir kan parçası oluyor, bir et parçası oluyor.bir kan parçası oluyor, bir et parçası oluyor. Ondan sonra âzâları yeni teşekkül etmeye başlayan bir bebek oluyor.Ondan sonra âzâları yeni teşekkül etmeye başlayan bir bebek oluyor. Ondan sonra kâmil bir bebek oluyor. Ondan sonra dünyaya geliyor. Ondan sonra kâmil bir bebek oluyor. Ondan sonra dünyaya geliyor. Yine âciz, yine nâçiz, yine gözü görmez, elini gözünün önünde gezdirsen bakmaz,Yine âciz, yine nâçiz, yine gözü görmez, elini gözünün önünde gezdirsen bakmaz, bir şey bilmez, tutamaz, yürüyemez... bir şey bilmez, tutamaz, yürüyemez... Seneler geçiyor, yetişiyor, yetişiyor, gelişiyor, gelişiyor; koca bir mahluk oluyor.Seneler geçiyor, yetişiyor, yetişiyor, gelişiyor, gelişiyor; koca bir mahluk oluyor. Bir âlem oluyor; arslanlara, kaplanlara, fillere hükmediyor.Bir âlem oluyor; arslanlara, kaplanlara, fillere hükmediyor. Şu koca koca filler, gergedanlar bu insanoğlunun elinde oyuncak oluyor. Şu koca koca filler, gergedanlar bu insanoğlunun elinde oyuncak oluyor.

Allah ne kabiliyet vermiş... Kıymetli bir mahluk ama insanoğlu kendi kıymetini bilmiyor. Allah ne kabiliyet vermiş... Kıymetli bir mahluk ama insanoğlu kendi kıymetini bilmiyor.

Sonra bir ibret alınacak şey daha var ki; insanoğlu yüzyıl -bir asır- aklına bilgileri topluyor;Sonra bir ibret alınacak şey daha var ki; insanoğlu yüzyıl -bir asır- aklına bilgileri topluyor; hadis öğreniyor, tefsir öğreniyor, şiir öğreniyor, Yunus'tan,hadis öğreniyor, tefsir öğreniyor, şiir öğreniyor, Yunus'tan, İbrahim Hakkı-i Erzurumî'den, İsmail Hakkı-i Bursevî'den sözler... Hazine...İbrahim Hakkı-i Erzurumî'den, İsmail Hakkı-i Bursevî'den sözler... Hazine... Yüz yıl öğreniyor, öğreniyor, öğreniyor, ondan sonra da hakikaten hazine gibi toprağın altına gidiyor. Yüz yıl öğreniyor, öğreniyor, öğreniyor, ondan sonra da hakikaten hazine gibi toprağın altına gidiyor.

İşte bu dünya böyle. İşte bu dünya böyle.

Allah kendisinin nasıl aziz bir varlık olarak yaratıldığını idrak etmeyi nasip etsin. Allah kendisinin nasıl aziz bir varlık olarak yaratıldığını idrak etmeyi nasip etsin.

Madem insanoğlu azizdir, niye sen izzet etmezsin? İşin bir de o tarafını düşünmek lazım. Madem insanoğlu azizdir, niye sen izzet etmezsin?

İşin bir de o tarafını düşünmek lazım.

Allah bu insanı aziz yaratmış, niye Allah'ın aziz yarattığı mahlukâtaAllah bu insanı aziz yaratmış, niye Allah'ın aziz yarattığı mahlukâta öteki insanlar gereken izzeti göstermiyor? öteki insanlar gereken izzeti göstermiyor? Niye bu insanlar birbirlerine izzet etmezler, hürmet etmezler?Niye bu insanlar birbirlerine izzet etmezler, hürmet etmezler? Niye birbirlerini asarlar keserler, vururlar kırarlar? Niye birbirlerini asarlar keserler, vururlar kırarlar?

Bu ne cahilliktir?.. Bu ne cahilliktir?..

Men katele muâheden lehû zimmetullâhi ve zimmetu resûlihî Men katele muâheden lehû zimmetullâhi ve zimmetu resûlihî fekad ahfere zimmeta'llâhi ve lâ yurah rîhe'l-cenneti fekad ahfere zimmeta'llâhi ve lâ yurah rîhe'l-cenneti ve inne rîhahâ le-yûcedu min mesîreti seb'îne âmen. ve inne rîhahâ le-yûcedu min mesîreti seb'îne âmen.

Bu hadîs-i şerîf Ebû Hüreyre radıyallahu anh'tendir. Bu hadîs-i şerîf Ebû Hüreyre radıyallahu anh'tendir.

Onun altında aynı mevzuya yakın iki hadîs-i şerîf daha var, onları da okuyuverelim: Onun altında aynı mevzuya yakın iki hadîs-i şerîf daha var, onları da okuyuverelim:

Men katele nefsen muâhedeten bi-ğayri hakkıhâ lem yeruh râyihate'l-cenneti Men katele nefsen muâhedeten bi-ğayri hakkıhâ lem yeruh râyihate'l-cenneti ve inne rîhahâ le-yûcedu min mesîreti hamsi mieti âmin. ve inne rîhahâ le-yûcedu min mesîreti hamsi mieti âmin.

Üçüncü hadîs-i şerîf: Men katele muâheden fî ğayri künhihî harrema'llâhu aleyhi'l-cennete. Üçüncü hadîs-i şerîf:

Men katele muâheden fî ğayri künhihî harrema'llâhu aleyhi'l-cennete.

Bu üç hadîs-i şerîf. Muâhed ne demek? Bu hadîs-i şerîf muâhedden bahsediyor. Bu üç hadîs-i şerîf.

Muâhed ne demek?

Bu hadîs-i şerîf muâhedden bahsediyor.
Yani müslümanlar ile ahd ü peymân etmiş, anlaşma yapmış bir kimse.Yani müslümanlar ile ahd ü peymân etmiş, anlaşma yapmış bir kimse. Kendisine müslümanlar tarafından eman verilmiş, anlaşma verilmiş.Kendisine müslümanlar tarafından eman verilmiş, anlaşma verilmiş. Evet, müslüman değil, başka bir milletten, başka bir dinden ama Evet, müslüman değil, başka bir milletten, başka bir dinden ama müslümanlarla anlaşma verilmiş kendisine, ahid yapılmış;müslümanlarla anlaşma verilmiş kendisine, ahid yapılmış; "Tamam senin malına canına dokunulmayacak, sen bizim garantimiz altındasın. "Tamam senin malına canına dokunulmayacak, sen bizim garantimiz altındasın. Tamam, şu iş şöyle olsun bitsin, gel, git.." Tamam, şu iş şöyle olsun bitsin, gel, git.." Diyelim ki müslümanların beldesinde bir sanat işi yapılacak, Diyelim ki müslümanların beldesinde bir sanat işi yapılacak, diyelim ki o adamın orada bulunması müslümanların menfaatine;diyelim ki o adamın orada bulunması müslümanların menfaatine; bir ahid yapılıyor, kendisine eman veriliyor, "Sen burada dur." deniliyor, onunla muâhede yapılıyor.bir ahid yapılıyor, kendisine eman veriliyor, "Sen burada dur." deniliyor, onunla muâhede yapılıyor. O kimseye muâhed derler. Muâhed olan kimse bütün müslümanların garantisi altındadır.O kimseye muâhed derler.

Muâhed olan kimse bütün müslümanların garantisi altındadır.
Müslüman da sözüne sadıktır, sözünde durur.Müslüman da sözüne sadıktır, sözünde durur. Ahid verdi mi, eman verdi mi bir kimseye ona dokunmayacak. Ahid verdi mi, eman verdi mi bir kimseye ona dokunmayacak. Böyle ahd ü emân verilmiş bir kimseyi müslümanlardan bir başkası öldürürse... Böyle ahd ü emân verilmiş bir kimseyi müslümanlardan bir başkası öldürürse...

Men katele muâheden lehû zimmetullâhi ve zimmetu resûlihî.Men katele muâheden lehû zimmetullâhi ve zimmetu resûlihî. "Allah'ın emanı olan, Resûlullah'ın emanı olan bir kimseyi "Allah'ın emanı olan, Resûlullah'ın emanı olan bir kimseyi içinizden biriniz kalkar öldürürse..." demiş oluyor Peygamber Efendimiz. içinizden biriniz kalkar öldürürse..." demiş oluyor Peygamber Efendimiz.

Ben müsaade etmişim, dursun, işi var, bir sebep var.Ben müsaade etmişim, dursun, işi var, bir sebep var. Ben bu devletin başkanı değil miyim? Bir sebep var, tamam. Ben bu devletin başkanı değil miyim? Bir sebep var, tamam.

Allah ve Resûlü'nün garanti vermiş olduğu,Allah ve Resûlü'nün garanti vermiş olduğu, himayesine almış olduğu bir muâhed şahsı birisi öldürürse ne olur? himayesine almış olduğu bir muâhed şahsı birisi öldürürse ne olur?

Fekad ahfere zimmeta'llâh. "Allahu Teâlâ hazretlerinin ahdini bozmaya sebep olmuş olur." Fekad ahfere zimmeta'llâh. "Allahu Teâlâ hazretlerinin ahdini bozmaya sebep olmuş olur."

Allah ona ahd verdi, eman verdi; o anlaşmayı bozmaya sebep olmuş olur. Ne büyük cür'et! Allah ona ahd verdi, eman verdi; o anlaşmayı bozmaya sebep olmuş olur. Ne büyük cür'et!

"Bundan dolayı Allah kendisine..." Lâ yurah. "Koklatmaz." Rîhe'l-cenneti. "Cennetin kokusunu.""Bundan dolayı Allah kendisine..." Lâ yurah. "Koklatmaz." Rîhe'l-cenneti. "Cennetin kokusunu." Ve inne rîhahâ le-yûcedu min mesîreti seb'îne âmen.Ve inne rîhahâ le-yûcedu min mesîreti seb'îne âmen. "Hâlbuki cennetin kokusu yetmiş yıllık mesafeden koklanırsa duyulur. -İnsan bayılır.-" "Hâlbuki cennetin kokusu yetmiş yıllık mesafeden koklanırsa duyulur. -İnsan bayılır.-"

O kadar kokusu duyulan cennetin kokusunu Allah o kimseye koklattırmaz. O kadar kokusu duyulan cennetin kokusunu Allah o kimseye koklattırmaz. Çünkü ahdi bozdu, ahid verilen bir kimseyi öldürdü. Neden öldürürler? Çünkü ahdi bozdu, ahid verilen bir kimseyi öldürdü.

Neden öldürürler?

İnsanlar, Allah ıslah etsin... Bizim dedelerimiz kervan hâlinde hacca giderlermiş.İnsanlar, Allah ıslah etsin... Bizim dedelerimiz kervan hâlinde hacca giderlermiş. Kervanı eğri hançerli bedeviler vururmuş, yolunu kesermiş, baskın yaparmış.Kervanı eğri hançerli bedeviler vururmuş, yolunu kesermiş, baskın yaparmış. Hep bunu duyuyoruz. Karnına hançeri sokar, öldürür, kesesini alır.Hep bunu duyuyoruz. Karnına hançeri sokar, öldürür, kesesini alır. Hacının parası var ya yanında, oraya gidecek, ibadet yapacak, dönecek...Hacının parası var ya yanında, oraya gidecek, ibadet yapacak, dönecek... Kaçar gidermiş. Hele bulabilirsen bul...Kaçar gidermiş. Hele bulabilirsen bul... Çölde kayaların arasında bedevi vurdu; devesine bindi, kaçtı gitti. Bulabilirsen bul...Çölde kayaların arasında bedevi vurdu; devesine bindi, kaçtı gitti. Bulabilirsen bul... Oralarda, medeniyetin henüz ilerlemediği, Oralarda, medeniyetin henüz ilerlemediği, takibatın kolay olmadığı zamanlarda hacıları böyle kesmişler. takibatın kolay olmadığı zamanlarda hacıları böyle kesmişler.

Bir insanı görürler, giyimi kuşamı yerinde, parası pulu var; Bir insanı görürler, giyimi kuşamı yerinde, parası pulu var;

"Şunu öldüreyim, hakkından geleyim." "Şunu öldüreyim, hakkından geleyim."

Resûlullah ahid vermiş, anlaşma yapılmış.Resûlullah ahid vermiş, anlaşma yapılmış. Veya Peygamber Efendimiz'in zamanına mahsus değil,Veya Peygamber Efendimiz'in zamanına mahsus değil, daha sonraki bir zamanda müslümanların idarecilerinin onlara; "Tamam, burada kalabilir. daha sonraki bir zamanda müslümanların idarecilerinin onlara; "Tamam, burada kalabilir. Senin hayatın garantimiz, tekeffülümüz altındadır, buyur."Senin hayatın garantimiz, tekeffülümüz altındadır, buyur." diye müsaade etmiş olduğu, anlaşma yapmış olduğu bir kimseyi diye müsaade etmiş olduğu, anlaşma yapmış olduğu bir kimseyi "Nasıl olsa bu kâfirdir..." diye ötekisi öldürüverirse... "Nasıl olsa bu kâfirdir..." diye ötekisi öldürüverirse...

Kâfir ama eman altında; ahd oldu, anlaşma oldu, söz verildi. Söz verildi mi mühim. Kâfir ama eman altında; ahd oldu, anlaşma oldu, söz verildi. Söz verildi mi mühim.

Onu öldüren kimse Allah'ın ahdini bozmuş olurOnu öldüren kimse Allah'ın ahdini bozmuş olur ve o kimse yetmiş yıllık uzaktan cennetin kokusu duyulduğu hâlde cennetin kokusunu duyamaz. ve o kimse yetmiş yıllık uzaktan cennetin kokusu duyulduğu hâlde cennetin kokusunu duyamaz.

Birinci hadîs-i şerîf Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten, bu. Birinci hadîs-i şerîf Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten, bu.

İkinci hadîs-i şerîfte ifade aynı mâna ama kelimeler şöyle: İkinci hadîs-i şerîfte ifade aynı mâna ama kelimeler şöyle:

Men katele nefsen muâhedeten. "Kendisiyle ahid yapılmış bir canı kim öldürürse..." Men katele nefsen muâhedeten. "Kendisiyle ahid yapılmış bir canı kim öldürürse..."

Burada "can" diye geçiyor. Nefs, "can" demek. Burada "can" diye geçiyor. Nefs, "can" demek.

"Bir can sahibi kimseyi kim öldürürse..." "Bir can sahibi kimseyi kim öldürürse..."

Bi-ğayri hakkıhâ. "Hakkı olmadan." Hakkı olduğu zaman öldürebilir.Bi-ğayri hakkıhâ. "Hakkı olmadan."

Hakkı olduğu zaman öldürebilir.
Mesela o silah çekmiş, vurmaya çalışıyor. Anlaşma yapmıştı ama silah çekti; öldürürsün.Mesela o silah çekmiş, vurmaya çalışıyor. Anlaşma yapmıştı ama silah çekti; öldürürsün. Müstehak olduğu zaman ayrı. Müstehak olduğu zaman ayrı.

"Müstehak olmadığı hâlde muâhede yapılmış bir canı kim öldürürse Allah ona..." "Müstehak olmadığı hâlde muâhede yapılmış bir canı kim öldürürse Allah ona..."

Lem yeruh râyihate'l-cenneti. "Cennetin kokusunu duyurmaz, koklattırmaz." Lem yeruh râyihate'l-cenneti. "Cennetin kokusunu duyurmaz, koklattırmaz." Ve inne rîhahâ le-yûcedu min mesîreti hamsi mieti âmin. Ve inne rîhahâ le-yûcedu min mesîreti hamsi mieti âmin. "Hâlbuki cennetin kokusu beş yüz yıl mesafeden duyulur." "Hâlbuki cennetin kokusu beş yüz yıl mesafeden duyulur."

Bu hadîs-i şerîfin ifadesi de böyle. Bu hadîs-i şerîfin ifadesi de böyle.

Bu rivayet, "Ne kadar mesafeden cennetin kokusu duyulur?" meselesi... Bu rivayet, "Ne kadar mesafeden cennetin kokusu duyulur?" meselesi... Bir önceki hadiste "yetmiş yıl" dedi, burada "beş yüz yıl" dedi,Bir önceki hadiste "yetmiş yıl" dedi, burada "beş yüz yıl" dedi, bir başka yerde erbaîne harîfen diye geçmiş, "kırk ilkbahar mevsimi" gibi denmiş. bir başka yerde erbaîne harîfen diye geçmiş, "kırk ilkbahar mevsimi" gibi denmiş.

Hocamız şerhte: Hocamız şerhte:

"Bunlar hakkında konuşulan şahısların durumuyla ilgilidir. O şahsın cennete uzaklığıyla ilgilidir."Bunlar hakkında konuşulan şahısların durumuyla ilgilidir. O şahsın cennete uzaklığıyla ilgilidir. O herif yaptığı şenâetten dolayı cehenneme ne kadar uzaktır, onu gösteriyor.O herif yaptığı şenâetten dolayı cehenneme ne kadar uzaktır, onu gösteriyor. O bakımdan aralarında tefâvüt vardır.O bakımdan aralarında tefâvüt vardır. Bu mesafenin ölçüsü edepsizin edepsizliği ölçüsündedir, ondandır." demiş. Bu mesafenin ölçüsü edepsizin edepsizliği ölçüsündedir, ondandır." demiş.

Üçüncüsü de aynı mevzuda hadîs-i şerîf. "Kim bir anlaşma yapılan muâhed şahsı öldürürse..." Üçüncüsü de aynı mevzuda hadîs-i şerîf.

"Kim bir anlaşma yapılan muâhed şahsı öldürürse..."

Fî ğayri künhihî diyor burada da;Fî ğayri künhihî diyor burada da; "Vakitsiz, maksatsız, gerekli olmadığı hâlde, işin hakikati onu gerektirmediği hâlde, haksız yere" demek. "Vakitsiz, maksatsız, gerekli olmadığı hâlde, işin hakikati onu gerektirmediği hâlde, haksız yere" demek.

"Haksız yere kim bir muâhed şahsı öldürürse..." "Haksız yere kim bir muâhed şahsı öldürürse..."

Harrama'llâhu aleyhi'l-cennete. "Allah o kimseye cenneti haram kılar." Harrama'llâhu aleyhi'l-cennete. "Allah o kimseye cenneti haram kılar."

Bu hadislerden şunu anlıyoruz ki; Müslümanın ahdi ahittir, sözü sözdür. Bu hadislerden şunu anlıyoruz ki;

Müslümanın ahdi ahittir, sözü sözdür.
Söz verdi mi sözü senettir, ahdine sahip olacak. Söz verdi mi sözü senettir, ahdine sahip olacak.

"E birisi söz vemiş, ben vermedim ki." Hayır! "E birisi söz vemiş, ben vermedim ki."

Hayır!

Müslümanlar gayrimüslimlerin karşısında hepsi yekvücut gibidir.Müslümanlar gayrimüslimlerin karşısında hepsi yekvücut gibidir. Birisi "Bu benim emanımdadır, ben bunu himayeme aldım." dedi mi ötekiler de dokunamaz.Birisi "Bu benim emanımdadır, ben bunu himayeme aldım." dedi mi ötekiler de dokunamaz. Böyle bir şey var. Müslümanların bir birliği beraberliği vardır. Hadîs-i şerîflerde bu bildirilmiş. Böyle bir şey var. Müslümanların bir birliği beraberliği vardır. Hadîs-i şerîflerde bu bildirilmiş. Birisinin verdiği bir eman ötekilerin hepsi için geçerlidir.Birisinin verdiği bir eman ötekilerin hepsi için geçerlidir. Çünkü müslümanın kendi devleti içinde, kendi hükümeti içinde kıymeti vardır; sözü sözdür.Çünkü müslümanın kendi devleti içinde, kendi hükümeti içinde kıymeti vardır; sözü sözdür. "Ben eman verdim, tamam arkadaşlar." Ona artık kimse dokunamaz. "Ben eman verdim, tamam arkadaşlar." Ona artık kimse dokunamaz. O gelir, muhakemesi yapılır, işi görülür... Ama birisi de verse hepsine şâmil olur.O gelir, muhakemesi yapılır, işi görülür... Ama birisi de verse hepsine şâmil olur. Müslümanlar bir el gibidir. Ne muhabbet, ne mâna... Müslümanlar bir el gibidir. Ne muhabbet, ne mâna...

Sonra müslümanın ahdine bağlılığındaki şu kuvvete bak! Sonra müslümanın ahdine bağlılığındaki şu kuvvete bak! Öldürülen kâfir olduğu hâlde, anlaşma yapıldığı için öldüren kimse cennetin kokusunu koklayamıyor. Öldürülen kâfir olduğu hâlde, anlaşma yapıldığı için öldüren kimse cennetin kokusunu koklayamıyor. Şu ahde bağlılığa bak! Bu bedeviyi ahdine bu kadar sâdık hâle işte bu İslâm getirdi. Şu ahde bağlılığa bak!

Bu bedeviyi ahdine bu kadar sâdık hâle işte bu İslâm getirdi.
Bu İslâm'dan uzaklaşınca o bedevi yine hayvandan vahşi hâle geldi. Bu İslâm'dan uzaklaşınca o bedevi yine hayvandan vahşi hâle geldi.

Yalnız o bedevi değil, biz de öyle. Biz sanki çok âhım şâhım mal mıyız, metah mıyız? Yalnız o bedevi değil, biz de öyle. Biz sanki çok âhım şâhım mal mıyız, metah mıyız?

İşte şu geçtiğimiz devrede görmedik mi neler oldu... İnsanın kadri kıymeti mi vardı?İşte şu geçtiğimiz devrede görmedik mi neler oldu... İnsanın kadri kıymeti mi vardı? Polislerin karakolları basılıyordu, askerler öldürülüyordu, zavallılar... Neler oluyordu... Polislerin karakolları basılıyordu, askerler öldürülüyordu, zavallılar... Neler oluyordu...

Arkadaşlar! Gözümüzü açalım. İslâm'dan uzaklaştık mı hepimiz ölürüz! Arkadaşlar!

Gözümüzü açalım. İslâm'dan uzaklaştık mı hepimiz ölürüz!

"Hocam yaşıyorlar işte bak, İslâm'dan uzak, kâfir..." "Hocam yaşıyorlar işte bak, İslâm'dan uzak, kâfir..."

Ona hayat mı denir? Mânevî bakımdan ölürsün, cemiyet olarak ölürsün. Hey dünya hey... Ona hayat mı denir?

Mânevî bakımdan ölürsün, cemiyet olarak ölürsün.

Hey dünya hey...

Hacı teyzeyle konuşuyorduk: "Ben 13 yaşındayken Hicaz'a gittim. Hacı teyzeyle konuşuyorduk:

"Ben 13 yaşındayken Hicaz'a gittim.
Hicaz o zaman bizimdi. Gemiye bindim, Süveyş kanalından geçtim, Cidde'ye vardık." diyor. Hicaz o zaman bizimdi. Gemiye bindim, Süveyş kanalından geçtim, Cidde'ye vardık." diyor.

Kendi vilâyetimizden Hicaz vilâyetimize varmış. Şimdi nasıl? Kendi vilâyetimizden Hicaz vilâyetimize varmış.

Şimdi nasıl?

Şimdi arada Suriye var, Ürdün var, Suudi Arabistan var, Şimdi arada Suriye var, Ürdün var, Suudi Arabistan var, kaç tane ülke var; parça parça parçalanmışız. kaç tane ülke var; parça parça parçalanmışız.

İslâm gitti mi öyle olur. İslâm geldi mi evvelki gibi olur. İslâm gitti mi öyle olur.

İslâm geldi mi evvelki gibi olur.

Biz de şimdi İslâm'dan uzaklaşalım... Allah'ın bizim Müslümanlığımıza ihtiyacı mı var?Biz de şimdi İslâm'dan uzaklaşalım...

Allah'ın bizim Müslümanlığımıza ihtiyacı mı var?
Biz çok âhım şâhım Müslümanlık mı yapıyoruz? Şu bizim kıldığımız namazlar bir pul eder mi? Biz çok âhım şâhım Müslümanlık mı yapıyoruz? Şu bizim kıldığımız namazlar bir pul eder mi? Tuttuğumuz oruçlar bir işe yarar mı? Kıldığımız namazlar, Kur'anlar, şunlar bunlar?.. Tuttuğumuz oruçlar bir işe yarar mı? Kıldığımız namazlar, Kur'anlar, şunlar bunlar?..

Allah bizim küçücük şeylerimize büyük mükâfatlar veriyor. Allah bizim küçücük şeylerimize büyük mükâfatlar veriyor.

Küçük bir çocuğa "Hadi evladım, şu [dedenin] elini öp bakalım..."Küçük bir çocuğa "Hadi evladım, şu [dedenin] elini öp bakalım..." dersin, öper, ondan sonra 'hop' bir büyük mükâfat verirsin.dersin, öper, ondan sonra 'hop' bir büyük mükâfat verirsin. El öpmenin mükâfatı mı o?.. Küçücük bir şey yapar; "Hadi sana şunu bağışladım.El öpmenin mükâfatı mı o?.. Küçücük bir şey yapar; "Hadi sana şunu bağışladım. " Sünnet oluyor; dedesi "Hadi sana filanca yerdeki tarlayı bağışladım." der." Sünnet oluyor; dedesi "Hadi sana filanca yerdeki tarlayı bağışladım." der. E canım, bu nerede, bu nerede? O onun karşılığı olmaz. E canım, bu nerede, bu nerede? O onun karşılığı olmaz. Ömrü boyunca öyle bir tarlaya sahip olamayan,Ömrü boyunca öyle bir tarlaya sahip olamayan, bütün ömrü boyunca çalıştığı hâlde öyle bir mülkü elde edemeyen insanlar vardır.bütün ömrü boyunca çalıştığı hâlde öyle bir mülkü elde edemeyen insanlar vardır. Veriyor; bahane ediyor. Veriyor; bahane ediyor. Sünneti bahane ediyor, bayramı bahane ediyor, nişanı bahane ediyor; veriyor. Sünneti bahane ediyor, bayramı bahane ediyor, nişanı bahane ediyor; veriyor.

Allahu Teâlâ'nın işi bize öyledir. Yani Allah bize bahane ediyor. Allahu Teâlâ'nın işi bize öyledir. Yani Allah bize bahane ediyor. "Namaz kıldılar." diyor, eksik gedik, çürük çarık; olsun, bir mükâfat veriyor."Namaz kıldılar." diyor, eksik gedik, çürük çarık; olsun, bir mükâfat veriyor. "Oruç tuttular." diyor, bir mükâfat veriyor ama beş para etmez. "Oruç tuttular." diyor, bir mükâfat veriyor ama beş para etmez.

Eskiden bedevinin birisi bir yerde bir salatalık -hıyar- yemiş, çok beğenmiş, tohumunu almış. Eskiden bedevinin birisi bir yerde bir salatalık -hıyar- yemiş, çok beğenmiş, tohumunu almış. Çok özene bezene, gitmiş kendi memleketinde, çölde onu ekmiş. Ondan sonra bitmiş.Çok özene bezene, gitmiş kendi memleketinde, çölde onu ekmiş. Ondan sonra bitmiş. Bitmiş ama ısırmış; acı. Tabii salatalık suyu yemedi mi, almadı mı zehir gibi acı olur.Bitmiş ama ısırmış; acı. Tabii salatalık suyu yemedi mi, almadı mı zehir gibi acı olur. O da onu bir matah diye... Adamın çölde gördüğü bir şey yok. Adam diken yiyor. O da onu bir matah diye... Adamın çölde gördüğü bir şey yok. Adam diken yiyor. O acı salatalıkları almış, şeyine bağlamış, neyle götürüyorsa,O acı salatalıkları almış, şeyine bağlamış, neyle götürüyorsa, hâlifenin sarayına götürmüş, kapıyı çalmış: "Ne o?" demişler. "Halifeye hediye getirdim." hâlifenin sarayına götürmüş, kapıyı çalmış:

"Ne o?" demişler.

"Halifeye hediye getirdim."

Kendisi sanki büyük bir şey getiriyorum sanıyor...Kendisi sanki büyük bir şey getiriyorum sanıyor... Halife de bakmış birisi geliyor, öyle takip ediyor. Kapıcılar gülmek istemişler; Halife de bakmış birisi geliyor, öyle takip ediyor. Kapıcılar gülmek istemişler;

"Ya bu hediye buraya yakışır mı, bu ne biçim şey, acı salatalık?" gibilerinden... "Ya bu hediye buraya yakışır mı, bu ne biçim şey, acı salatalık?" gibilerinden...

Halife onlara bir kaş çatmış, bir işaret etmiş, "gık" diyememişler. İçeri gelmiş. Halife onlara bir kaş çatmış, bir işaret etmiş, "gık" diyememişler. İçeri gelmiş.

"Efendim, işte size hediye edeyim." "Efendim, işte size hediye edeyim."

"Hay Allah razı olsun..." Kaç altın hediye vermiş, uğurlamış. "Hay Allah razı olsun..." Kaç altın hediye vermiş, uğurlamış.

"Çok teşekkür ederim, ne kadar makbul hediye getirdin..." "Çok teşekkür ederim, ne kadar makbul hediye getirdin..."

Öbür taraftan atacak çöp sepetine, bir işe yaramaz ama altınlar verip öyle uğurlamış. Öbür taraftan atacak çöp sepetine, bir işe yaramaz ama altınlar verip öyle uğurlamış.

Lâ teşbih ve lâ temsil, bizim işlerimiz böyledir.Lâ teşbih ve lâ temsil, bizim işlerimiz böyledir. Bizim Allah'a yarar bir güzel hâlimiz, bir işimiz de yoktur;Bizim Allah'a yarar bir güzel hâlimiz, bir işimiz de yoktur; duamızdan gayri, boyun bükmemizden gayri, ufak bir ihtiyacımızdan gayri bir şeyimiz yoktur.duamızdan gayri, boyun bükmemizden gayri, ufak bir ihtiyacımızdan gayri bir şeyimiz yoktur. Allahu Teâlâ hazretleri bahane edip veriyor. Allahu Teâlâ hazretleri bahane edip veriyor.

Onun için müslümanın ahdi ahittir, sözü sözdür.Onun için müslümanın ahdi ahittir, sözü sözdür. Allah'ın bizim ibadetimize ihtiyacı yoktur.Allah'ın bizim ibadetimize ihtiyacı yoktur. Biz İslâm'a sarılırsak dünyada âhirette mesut bahtiyar oluruz.Biz İslâm'a sarılırsak dünyada âhirette mesut bahtiyar oluruz. İslâm'dan uzaklaşırsak dünyada âhirette mahvoluruz; ne ahid kalır,İslâm'dan uzaklaşırsak dünyada âhirette mahvoluruz; ne ahid kalır, ne anlaşma kalır, ne babanın evlada sevgisi kalır, kardeşin kardeşe muhabbeti kalır, ne anlaşma kalır, ne babanın evlada sevgisi kalır, kardeşin kardeşe muhabbeti kalır, komşunun komşuya hatırı kalır, hiçbir şey kalmaz. komşunun komşuya hatırı kalır, hiçbir şey kalmaz.

Hep gazetelerde okumuyor muyuz; ticarî hayatta bir senedin bir haysiyeti var mı? Hep gazetelerde okumuyor muyuz; ticarî hayatta bir senedin bir haysiyeti var mı?

Yok, kimse senedi ödemiyor. Bankalardan protesto edilen senet, anlaşmalar...Yok, kimse senedi ödemiyor. Bankalardan protesto edilen senet, anlaşmalar... Mal veriyorsun, parayı alamıyorsun, paralar batıyor.Mal veriyorsun, parayı alamıyorsun, paralar batıyor. Hadi Anadolu'ya gidiyorsun, verdiğin malın parasını alacağım diye adamı arıyorsun.Hadi Anadolu'ya gidiyorsun, verdiğin malın parasını alacağım diye adamı arıyorsun. Malatya'ya gidiyorsun, İzmir'e kaçmış; İzmir'e gidiyorsun, Manisa'ya kaçmış... Malatya'ya gidiyorsun, İzmir'e kaçmış; İzmir'e gidiyorsun, Manisa'ya kaçmış... Verdiğin malın parasını alacağım diye uğraş didin dur. Neden? İslâm gitti, İslâm! Verdiğin malın parasını alacağım diye uğraş didin dur.

Neden?

İslâm gitti, İslâm!

Daha gitsin, daha devam etsin...Daha gitsin, daha devam etsin... Şimdi millet hayatından memnun; çingene maşası gibi deniz kenarlarında yanıyorlar.Şimdi millet hayatından memnun; çingene maşası gibi deniz kenarlarında yanıyorlar. Güzel, çikolata gibi, kebap oluyorlar, yanıyorlar;Güzel, çikolata gibi, kebap oluyorlar, yanıyorlar; zevk sefa, eğlence, şehvet, içki, kumar, hepsi var. Diyorlar ki; zevk sefa, eğlence, şehvet, içki, kumar, hepsi var. Diyorlar ki;

"Ooh, günüm gün! Ohh, öteki müslümanlar caminin içinde terleyedursunlar;"Ooh, günüm gün! Ohh, öteki müslümanlar caminin içinde terleyedursunlar; burada ben sefa sürüyorum." burada ben sefa sürüyorum."

Sürer ama bunun yarını var. Sürer ama bunun yarını var.

Bir zamanlar Beyrut, -Beyrut denilen Lübnan'ın şehri ve Lübnan'ın kendisi-Bir zamanlar Beyrut, -Beyrut denilen Lübnan'ın şehri ve Lübnan'ın kendisi- Ortaşark'ın Paris'i diye geçiyordu. Ortaşark'ın Paris'i diye geçiyordu. "Off... Beyrut ne şehir, ne ışıklı, ne eğlenceler, zevkler, sefalar...""Off... Beyrut ne şehir, ne ışıklı, ne eğlenceler, zevkler, sefalar..." Bütün parası pulu bol şehzâdeler, prensler oraya gönül eğlendirmeye geliyorlardı, bir zamanlar... Bütün parası pulu bol şehzâdeler, prensler oraya gönül eğlendirmeye geliyorlardı, bir zamanlar...

Şimdi nasıl? Şimdi Beyrut'tan ne haber? Şimdi nasıl? Şimdi Beyrut'tan ne haber?

Allahu Teâlâ hazretleri. ihmal etmez, imhâl eder. Allahu Teâlâ hazretleri cezasını ihmal etmez. Allahu Teâlâ hazretleri. ihmal etmez, imhâl eder. Allahu Teâlâ hazretleri cezasını ihmal etmez.

"Cezasını vermiyor, unuttu." Hâşâ, sümme hâşâ! Öyle şey olur mu? "Cezasını vermiyor, unuttu."

Hâşâ, sümme hâşâ! Öyle şey olur mu?

Mühlet veriyor, tevbe eder belki diye. Mühlet veriyor, tevbe eder belki diye.

Tevbe ederse eder, etmezse Allah bir kahrıyla tecelli etti mi Tevbe ederse eder, etmezse Allah bir kahrıyla tecelli etti mi şehri ters çevirir, Lut gölüne batırır;şehri ters çevirir, Lut gölüne batırır; üstüne yanardağı patlatır, Pompei şehri gibi küllerin altında yakar;üstüne yanardağı patlatır, Pompei şehri gibi küllerin altında yakar; zelzelelerle helâk eder, rüzgârlarla kasıp kavurur, kumların içine gömer, ne yapacaksa yapar.zelzelelerle helâk eder, rüzgârlarla kasıp kavurur, kumların içine gömer, ne yapacaksa yapar. Kahrıyla tecelli etti mi... Mevlâmız bize lütfuyla tecelli etsin.Kahrıyla tecelli etti mi...

Mevlâmız bize lütfuyla tecelli etsin.
Bizi edepli kul etsin. Bu kadar nimet veriyor, bu kadar izzet veriyor, Bizi edepli kul etsin. Bu kadar nimet veriyor, bu kadar izzet veriyor, karpuzlar, kavunlar, şeftaliler, meyveler, tatlılar, tuzlular, baklavalar;karpuzlar, kavunlar, şeftaliler, meyveler, tatlılar, tuzlular, baklavalar; her şeyi vermiş, edep de versin. Güzel kulluk etmeyi nasip etsin. her şeyi vermiş, edep de versin. Güzel kulluk etmeyi nasip etsin.

Men katele abdehû katelnâhu ve men cedea abdehû ceda'nâhu ve men hasâ abdehû hasaynâhu. Men katele abdehû katelnâhu ve men cedea abdehû ceda'nâhu ve men hasâ abdehû hasaynâhu.

İslâm'ın izzetine bak. Bir hadis daha geldi karşıda... İslâm'ın izzetine bak. Bir hadis daha geldi karşıda... Ben artık sözü bırakmıştım ama arkasından bir tane daha geldi. Ben artık sözü bırakmıştım ama arkasından bir tane daha geldi.

Okuduğumuz üç hadîs-i şerîften anladık ki; Müslüman er kişidir! Sözü söz.Okuduğumuz üç hadîs-i şerîften anladık ki;

Müslüman er kişidir! Sözü söz.
Söz verdi mi tamam, öteki müslümanlar da uyacak. Söz verdi mi tamam, öteki müslümanlar da uyacak. Uymadığı zaman cennetin kokusunu koklayamaz. Uymadığı zaman cennetin kokusunu koklayamaz. Cehenneme düşmek istemeyen, cennetten uzak düşmek istemeyen hizaya gelir.Cehenneme düşmek istemeyen, cennetten uzak düşmek istemeyen hizaya gelir. Çöl bedevisi de olsa, dağ ayısı da olsa, yaban domuzu da olsa hizaya gelir,Çöl bedevisi de olsa, dağ ayısı da olsa, yaban domuzu da olsa hizaya gelir, insan olur, kâmil insan olur, kıymetli insan olur. insan olur, kâmil insan olur, kıymetli insan olur.

İslâm insanı insan eder, insanı sultan eder. İnsan maddeten mânen sultan olur. İslâm öyle yapar. İslâm insanı insan eder, insanı sultan eder. İnsan maddeten mânen sultan olur. İslâm öyle yapar.

Söz, söz, tamam. "Sözüm söz, senedim senet." "Geleceğim"; gelir. Söz, söz, tamam. "Sözüm söz, senedim senet." "Geleceğim"; gelir. "Vereceğim"; yapar. Senete lüzum yok, mahkemeye lüzum yok. Bu mu daha iyi? "Vereceğim"; yapar. Senete lüzum yok, mahkemeye lüzum yok.

Bu mu daha iyi?
Seksen tane mahkeme, doksan tane protesto, şu kadar polis, Seksen tane mahkeme, doksan tane protesto, şu kadar polis, bu kadar asker, yine parayı alamıyorsun. Hangisi daha iyi? bu kadar asker, yine parayı alamıyorsun. Hangisi daha iyi?

"Ötekisi iyi hocam. Ne yapalım? Söyle." Ne yapacaksın; müslüman olacaksın. Çare yok. "Ötekisi iyi hocam. Ne yapalım? Söyle."

Ne yapacaksın; müslüman olacaksın. Çare yok.

Şehzâdem, beyzâdem hem yârdan vazgeçemiyor hem serden vazgeçemiyor.Şehzâdem, beyzâdem hem yârdan vazgeçemiyor hem serden vazgeçemiyor. Hem eğlence yapacak hem de Allah'ın lütfuna erecek. Olmaz! Hem eğlence yapacak hem de Allah'ın lütfuna erecek.

Olmaz!

Ya Allah'a kul olacaksın, boynunu bükeceksin, teslim olacaksın!.. Ya Allah'a kul olacaksın, boynunu bükeceksin, teslim olacaksın!..

İslâm ne demek? "Teslim olmak" demek. İslâm ne demek?

"Teslim olmak" demek.

Allah'a ya teslim olursun, el pençe divan durup "Yâ Rabbi! Ne buyurursan, ferman senindir,Allah'a ya teslim olursun, el pençe divan durup "Yâ Rabbi! Ne buyurursan, ferman senindir, ben senin kulunum, buyur, emret yapayım." diyeceksin;ben senin kulunum, buyur, emret yapayım." diyeceksin; ya da "Hem keyif yaparım, zevk yaparım, içerim, gezerim, çalarım çırparım hem de rahat edeyim."ya da "Hem keyif yaparım, zevk yaparım, içerim, gezerim, çalarım çırparım hem de rahat edeyim." Başına ateşler, taşlar yağar. Olmaz, ikisi bir arada yürümez. Başına ateşler, taşlar yağar. Olmaz, ikisi bir arada yürümez.

Müslüman olacaksın, başka çare yok. Müslüman olacaksın, başka çare yok.

"Hocam Müslümanlık da biraz böyle... Söylemesi ayıp ama sıkıntılı mıkıntılı..." "Hocam Müslümanlık da biraz böyle... Söylemesi ayıp ama sıkıntılı mıkıntılı..."

O sıkıntının arkasında çok tat var. Ticaret tatlı, ev hayatı tatlı, iç hayatı tatlı, huzurlu... O sıkıntının arkasında çok tat var. Ticaret tatlı, ev hayatı tatlı, iç hayatı tatlı, huzurlu...

Bizim zamanımızda kaç insanda var o Yunus Emre'nin huzuru? Bizim zamanımızda kaç insanda var o Yunus Emre'nin huzuru?

Şiirlerini okuyorsunuz; ne coşkun aşkı var... Şiirlerini okuyorsunuz; ne coşkun aşkı var...

Şu Mevlâna Celaleddîn-i Rûmî'nin hâllerini okuyorsunuz... Şu Mevlâna Celaleddîn-i Rûmî'nin hâllerini okuyorsunuz...

Onun tadına doyum olmaz. Onun tadına doyum olmaz.

Onun için evliyâullahtan bazıları sultanların hâllerine gülmüşler, demişler ki; Onun için evliyâullahtan bazıları sultanların hâllerine gülmüşler, demişler ki;

"Şu sultanlar bizim içinde bulunduğumuz nimetleri, bizim elimizde olan nimetleri bilseler, 'Vay!"Şu sultanlar bizim içinde bulunduğumuz nimetleri, bizim elimizde olan nimetleri bilseler, 'Vay! Verin onları bize!' diye bunları almak için bize ordu çekip üstümüze gelirler." Verin onları bize!' diye bunları almak için bize ordu çekip üstümüze gelirler."

Bilmiyorlar da, işte bunlar fukaracık kenarda duruyor diye semtlerine bakmıyorlar.Bilmiyorlar da, işte bunlar fukaracık kenarda duruyor diye semtlerine bakmıyorlar. Ama asıl sultan onlar. Hacı Bayram Sultan, Tâceddin Sultan, Emir Sultan... Ama asıl sultan onlar. Hacı Bayram Sultan, Tâceddin Sultan, Emir Sultan...

Nereden sultanlığı? Bir şey mi yapmış, bir devlete mi hâkim olmuş? Nereden sultanlığı? Bir şey mi yapmış, bir devlete mi hâkim olmuş?

Hayır. Mânevî devlete sahip olmuş. Hayır. Mânevî devlete sahip olmuş.

Allah o güzellikleri versin. Onun tadı çok daha tatlı. Allah o güzellikleri versin. Onun tadı çok daha tatlı.

Burada sen içki içersin, biraz sonra kavga edersin.Burada sen içki içersin, biraz sonra kavga edersin. Burada sen zevke sefaya dalarsın, kızın da o işi yapar, Burada sen zevke sefaya dalarsın, kızın da o işi yapar, namusun beş para olur, başını öne eğer, eğilir.namusun beş para olur, başını öne eğer, eğilir. Allah bir taraftan o günahkârın acısını burnundan getirir. Allah bir taraftan o günahkârın acısını burnundan getirir.

Onun için çare yok; en güzel çare Allah'a kul olmaktır, Allah'a teslim olmaktır.Onun için çare yok; en güzel çare Allah'a kul olmaktır, Allah'a teslim olmaktır. Hem dünya saadeti için, hem millî saadet için, Hem dünya saadeti için, hem millî saadet için, hem maddî saadet için, hem mânevî saadet için hep çare İslâm'dır. hem maddî saadet için, hem mânevî saadet için hep çare İslâm'dır. Sihirli bir ilaç, her hastalığa devadır; müslüman oldun mu her hastalığın iyi olur.Sihirli bir ilaç, her hastalığa devadır; müslüman oldun mu her hastalığın iyi olur. Dünyada da mesut olursun, âhirette de mesut olursun. Dünyada da mesut olursun, âhirette de mesut olursun.

Bizden söylemesi. Anlarsan anlarsın, anlamazsan kendi burnunun doğrusuna gidersin. Bizden söylemesi. Anlarsan anlarsın, anlamazsan kendi burnunun doğrusuna gidersin.

Size demiyorum, özür dilerim. Benim bu konuşmalarımı banta alırlar, herkes dinler.Size demiyorum, özür dilerim. Benim bu konuşmalarımı banta alırlar, herkes dinler. Şu anda da dinleyenler olur, onlara söylüyorum. Şu anda da dinleyenler olur, onlara söylüyorum.

Ya bu yolda gider ya da kendisi bilir. Bizden söylemek. Biz okuduklarımızı naklediyoruz. Ya bu yolda gider ya da kendisi bilir. Bizden söylemek. Biz okuduklarımızı naklediyoruz.

Bak şu kâideye, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki; Bak şu kâideye, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Men katele abdehû katelnâhu. "Kim kölesini öldürürse biz de onu öldürürüz!" Men katele abdehû katelnâhu. "Kim kölesini öldürürse biz de onu öldürürüz!"

Peygamber Efendimiz öyle diyor. Nerede diyor? Peygamber Efendimiz öyle diyor.

Nerede diyor?

Köleliğin yaygın olduğu Suudi Arabistan'da diyor. Ne zaman diyor? Köleliğin yaygın olduğu Suudi Arabistan'da diyor.

Ne zaman diyor?

1400 yıl önce diyor. 1400 yıl önce diyor.

Dünyanın her yerinde köleliğin alabildiğine yaygın olduğu, Roma'da da olduğu,Dünyanın her yerinde köleliğin alabildiğine yaygın olduğu, Roma'da da olduğu, Suudi Arabistan'da da olduğu, Hindistan'da da olduğu,Suudi Arabistan'da da olduğu, Hindistan'da da olduğu, başka yerde de olduğu bir devrede İslâm çıkıyor;başka yerde de olduğu bir devrede İslâm çıkıyor; Suudi Arabistan'dan, Hicaz'dan İslâm güneşi doğuyor,Suudi Arabistan'dan, Hicaz'dan İslâm güneşi doğuyor, Allah'ın hak Resûlü Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem çıkıyor, diyor ki; Allah'ın hak Resûlü Muhammed-i Mustafâ sallallahu aleyhi ve sellem çıkıyor, diyor ki;

"Kim kölesini öldürürse ben de onu öldürürüm, öldürürüz." "Kim kölesini öldürürse ben de onu öldürürüm, öldürürüz."

Çünkü o da insan. Köle ama insan. "Kim kölesini öldürürse biz de onu öldürürüz." Çünkü o da insan. Köle ama insan.

"Kim kölesini öldürürse biz de onu öldürürüz."

İslâm geldi. Bir kabile reisi Medine-i Münevvere'ye geldi...İslâm geldi.

Bir kabile reisi Medine-i Münevvere'ye geldi...
Pür azamet, etrafında adamları, burnu havada, sırmalı elbiseleri giymiş...Pür azamet, etrafında adamları, burnu havada, sırmalı elbiseleri giymiş... Çarşıda adamcağızın birisi ayağına basıverdi.Çarşıda adamcağızın birisi ayağına basıverdi. "Basan adamcağız" dediğim, sevgiden söylüyorum, sahâbe-i kirâm; ayağının tozu olamayız."Basan adamcağız" dediğim, sevgiden söylüyorum, sahâbe-i kirâm; ayağının tozu olamayız. Ayağına basıverdi; kaldırdı ona bir tokat aşketti. Çat! Bir tokat şaplattı... Ayağına basıverdi; kaldırdı ona bir tokat aşketti. Çat! Bir tokat şaplattı...

"Vay sen benim gibi bir kabile reisinin nasıl olurmuş da ayağıma basarmışsın!" "Vay sen benim gibi bir kabile reisinin nasıl olurmuş da ayağıma basarmışsın!"

Çat! Bir tokat... Ama aptal adam, haberi yok; İslâm geldi! Eski devir değil ki, İslâm geldi.Çat! Bir tokat...

Ama aptal adam, haberi yok; İslâm geldi! Eski devir değil ki, İslâm geldi.
Adam gitti Hz. Ömer'e dedi ki; "Bu adam beni tokatladı, kısasımı isterim!" Adam gitti Hz. Ömer'e dedi ki;

"Bu adam beni tokatladı, kısasımı isterim!"

Evet, bir basit insan ama, sade bir vatandaş ama, güçsüz,Evet, bir basit insan ama, sade bir vatandaş ama, güçsüz, kavmi kabilesi olmayan bir insan ama İslâm geldi, adalet geldi. Hz. Ömer dedi ki; kavmi kabilesi olmayan bir insan ama İslâm geldi, adalet geldi.

Hz. Ömer dedi ki;

"Tamam, kısasa kısas, sen de ona bir tokat patlat."Tamam, kısasa kısas, sen de ona bir tokat patlat. Alâ melei'n-nâs, herkesin gözü önünde geril geril patlat tokadı." Öyle hükmetti. Alâ melei'n-nâs, herkesin gözü önünde geril geril patlat tokadı."

Öyle hükmetti.

"Vay, benim gibi bir kabile reisi başkasının karşısında "Vay, benim gibi bir kabile reisi başkasının karşısında sıfatsız bir vatandaş tarafından nasıl tokatlanırmış..." sıfatsız bir vatandaş tarafından nasıl tokatlanırmış..."

Kabile reisis 'fırt' kaçtı. Kabile reisis 'fırt' kaçtı.

Cehenneme kadar yolu var. Bizans'a gitti, kâfir oldu, irtidad etti, dinden döndü; cehennemde...Cehenneme kadar yolu var. Bizans'a gitti, kâfir oldu, irtidad etti, dinden döndü; cehennemde... Hakkında istediğimizi söyleriz. Keşke bir tane tokada değil bin tane tokada razı olsaydı... Hakkında istediğimizi söyleriz.

Keşke bir tane tokada değil bin tane tokada razı olsaydı...

"Ben nefsime uymuşum da"Ben nefsime uymuşum da Müslümanlık izzeti ile izzetlenmiş bir kardeşime tokat vurmuşum, gel kardeşim on tane vur bana... Müslümanlık izzeti ile izzetlenmiş bir kardeşime tokat vurmuşum, gel kardeşim on tane vur bana... Ben İslâm'ı anlayamamışım..." deseydi de keşke o imandan mahrum olmasaydı. Ben İslâm'ı anlayamamışım..." deseydi de keşke o imandan mahrum olmasaydı.

Bizans'a gitti. Tokadı yemedi ama mânevî tokadı yedi;Bizans'a gitti. Tokadı yemedi ama mânevî tokadı yedi; cehennemin içine, katranların içine yuvarlandı, yanıp gidiyor... cehennemin içine, katranların içine yuvarlandı, yanıp gidiyor...

İslâm gelmişti çünkü. İslâm diyordu ki; "Kölesini bile öldüreni öldürürüz." İslâm gelmişti çünkü. İslâm diyordu ki;

"Kölesini bile öldüreni öldürürüz."

İşte Peygamberimiz: Men katele abdahû katelnâhu. Öldürmez, ne yapar? İşte Peygamberimiz:

Men katele abdahû katelnâhu.

Öldürmez, ne yapar?

Men cedea abdehû ceda'nâhu. Burnunu keser.Men cedea abdehû ceda'nâhu. Burnunu keser. Alır bıçağı -kölesi değil mi- kulağını keser, bir yerini keser. Ona da Arapça'da cedea diyorlar.Alır bıçağı -kölesi değil mi- kulağını keser, bir yerini keser. Ona da Arapça'da cedea diyorlar. İşkence için kulağını keserler, burnunu keserler. İşkence için kulağını keserler, burnunu keserler. Mesela burnu bazı kölelerin kesik, efendisi kesmiş;Mesela burnu bazı kölelerin kesik, efendisi kesmiş; köle olduğu belli olsun, asil olmadığı anlaşılsın, kaçtığı zaman herkes bilsin.köle olduğu belli olsun, asil olmadığı anlaşılsın, kaçtığı zaman herkes bilsin. O kötü bir şey. İslâm ona da yasak getirmiş. O kötü bir şey. İslâm ona da yasak getirmiş.

"Kim kölesine böyle yaparsa biz de ona yaparız." "Kim kölesine böyle yaparsa biz de ona yaparız."

"Ben de gelir onun burnunu keserim, kulağını keserim." "Ben de gelir onun burnunu keserim, kulağını keserim."

Bütün [kölesine bunları yapanlar] tir tir titriyor; çünkü İslâm geldi. Bütün [kölesine bunları yapanlar] tir tir titriyor; çünkü İslâm geldi.

Bakın İslâm'a, 1400 yıl önce... Kölesinin bir yerini kesene, âzâsını kesene, ucunu kenarını... Bakın İslâm'a, 1400 yıl önce... Kölesinin bir yerini kesene, âzâsını kesene, ucunu kenarını... Hani devenin, koyunun keserler... O bile doğru değil ama; Hani devenin, koyunun keserler... O bile doğru değil ama;

"Keseni biz de öyle yaparız." Ve men hasâ abdehû hasaynâhu."Keseni biz de öyle yaparız."

Ve men hasâ abdehû hasaynâhu.
Kimisi de hadım eder; vurur, iğdiş eder, zürriyetsiz hâle getirir. Kimisi de hadım eder; vurur, iğdiş eder, zürriyetsiz hâle getirir.

"Kim kölesini hadım ederse biz de onu hadım ederiz." "Kim kölesini hadım ederse biz de onu hadım ederiz."

Köleye el uzatmak yok çünkü İslâm geldi. Onun da canı var.Köleye el uzatmak yok çünkü İslâm geldi. Onun da canı var. Onun da insan olmak üzere haysiyeti var.Onun da insan olmak üzere haysiyeti var. Hizmetçi, tamam; harpteyken sen onu esir almışsın, o senin kölen olmuş, hizmetini görsün.Hizmetçi, tamam; harpteyken sen onu esir almışsın, o senin kölen olmuş, hizmetini görsün. Ama öldürmek yok, kesmek yok, hadım etmek yok. İnsan haysiyetiyle yaşayacak. Ama öldürmek yok, kesmek yok, hadım etmek yok. İnsan haysiyetiyle yaşayacak.

Peygamber Efendimiz; "Yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin." demiş. Peygamber Efendimiz;

"Yediğinizden yedirin, giydiğinizden giydirin." demiş.

İslâm cemiyetin içine böyle girmiş; kahramanca,İslâm cemiyetin içine böyle girmiş; kahramanca, geminin burnunun suların içine girip de suları iki tarafa dağıtıp attığı gibi öyle gelmiş.geminin burnunun suların içine girip de suları iki tarafa dağıtıp attığı gibi öyle gelmiş. Cemiyetin ne kadar bâtılı varsa bir o tarafa bir o tarafa savurmuş atmış. Cemiyetin ne kadar bâtılı varsa bir o tarafa bir o tarafa savurmuş atmış. İslâm geldi; dümdüz her şey düzelmiş. İslâm gitti; her şey karmakarışık...İslâm geldi; dümdüz her şey düzelmiş.

İslâm gitti; her şey karmakarışık...
Deniz dalgalı, çalkantılı... Senetler protesto... Hacı teyze diyor ki; Deniz dalgalı, çalkantılı... Senetler protesto...

Hacı teyze diyor ki;

"Aman çok dua et, filanca komşunun kolejli kızı anasına demiş: 'Ben seni öldüreceğim!'" "Aman çok dua et, filanca komşunun kolejli kızı anasına demiş:

'Ben seni öldüreceğim!'"

Kolunu da kırmış... ... Millet öyle bir kör, sağır hâle gelmiş; boyuna günaha dalıyor... Kolunu da kırmış...

... Millet öyle bir kör, sağır hâle gelmiş; boyuna günaha dalıyor...

"Ya içki zararlı, afyon zararlı, şu zararlı, bu zararlı...""Ya içki zararlı, afyon zararlı, şu zararlı, bu zararlı..." dedikçe millet o zararlı şeye saldırıyor. dedikçe millet o zararlı şeye saldırıyor.

Siz saldırmayın. Siz Allah'ın haramlarından kaçının. Siz saldırmayın. Siz Allah'ın haramlarından kaçının.

Bugün Allah'ın haramlarından kaçınan, Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvere'ye hicret etmişBugün Allah'ın haramlarından kaçınan, Mekke-i Mükerreme'den Medine-i Münevvere'ye hicret etmiş o muhacir sahabe gibi sevap alacak. Allah'ın haramlarından kaçının. o muhacir sahabe gibi sevap alacak.

Allah'ın haramlarından kaçının.

Bir yazar -Allah ıslah etsin- demiş ki; "Domuz eti yiyelim." Teklif ediyor. Bir yazar -Allah ıslah etsin- demiş ki;

"Domuz eti yiyelim."

Teklif ediyor.

"Domuz eti yiyelim." Neden yiyecekmişsiniz? "Domuz eti yiyelim."

Neden yiyecekmişsiniz?

"Domuz çok çabuk ürer, et çok olur, bütün millet et yer, protein ihtiyacını karşılar." "Domuz çok çabuk ürer, et çok olur, bütün millet et yer, protein ihtiyacını karşılar."

Domuz ya, haram ya! Olsun, adamın aldırdığı yok. Domuz ya, haram ya!

Olsun, adamın aldırdığı yok.

Domuz etini yiyelim. Peki neden yiyeceğiz?Domuz etini yiyelim. Peki neden yiyeceğiz? "Domuz etini yiyelim." Peki neden yiyeceğiz? "Domuz etini yiyelim."

Peki neden yiyeceğiz?

Domuz etinde trişin var. Domuz etinin yağı E vitaminini, A vitaminini öldürüyor. Domuz etinde trişin var. Domuz etinin yağı E vitaminini, A vitaminini öldürüyor. İnsanın erkekliğine, kadınlığına zararı dokunuyor. İnsanın erkekliğine, kadınlığına zararı dokunuyor. Avrupa'da domuz eti aleyhinde kampanyalar açmışlar, şundan kurtulalım diye uğraşıp duruyorlar. Avrupa'da domuz eti aleyhinde kampanyalar açmışlar, şundan kurtulalım diye uğraşıp duruyorlar.

Sen niye ["yiyelim" diyorsun]?.. "Protein ihtiyacımız var." Sen niye ["yiyelim" diyorsun]?..

"Protein ihtiyacımız var."

Ya yumurtalarımız şurada çürüyor, yumurtada da protein var; yumurta ye.Ya yumurtalarımız şurada çürüyor, yumurtada da protein var; yumurta ye. Tavşan da çok çabuk ürer; tavşan eti ye. Ooo, çarçabuk 6-7 tane yavru yapıverir.Tavşan da çok çabuk ürer; tavşan eti ye. Ooo, çarçabuk 6-7 tane yavru yapıverir. Tavşan eti ye. Tavuk eti ye. Tavşan eti ye. Tavuk eti ye. Kuluçka makinesinin içine yüz tane, bin tane yumurtayı koyarsın;Kuluçka makinesinin içine yüz tane, bin tane yumurtayı koyarsın; 'hop' bakarsın ortalık sapsarı civciv doldu, caminin içi gibi civciv dolar. 'hop' bakarsın ortalık sapsarı civciv doldu, caminin içi gibi civciv dolar. İşte bak, ne kadar çabuk üredi. Tavuk ye, helalinden.İşte bak, ne kadar çabuk üredi. Tavuk ye, helalinden. Motoru Karadeniz'de bir dolaştırırsın, hamsicikler hepsi ağlara gelirler;Motoru Karadeniz'de bir dolaştırırsın, hamsicikler hepsi ağlara gelirler; hadi bakalım doldur kamyonlara, gönder İstanbul'a, Ankara'ya, Adana'ya, Kars'a, Erzurum'a... hadi bakalım doldur kamyonlara, gönder İstanbul'a, Ankara'ya, Adana'ya, Kars'a, Erzurum'a... Millet hamsi yer. Hamsinin içinde fosfor olduğu için insan zeki de olur. Millet hamsi yer. Hamsinin içinde fosfor olduğu için insan zeki de olur. Görmüyor musun Karadenizli kardeşlerimizi?.. Görmüyor musun Karadenizli kardeşlerimizi?..

Ne diye ille domuz eti yedirmeye çalışıyorsun? Ne diye ille domuz eti yedirmeye çalışıyorsun?

Bizim arkadaşlarla konuştuk: "Domuz eti köpek etiyle eşdeğerli." diyor. Yani köpek eti gibi... Bizim arkadaşlarla konuştuk:

"Domuz eti köpek etiyle eşdeğerli." diyor. Yani köpek eti gibi...

Tamam, domuz beslemeye lüzum yok, önce köpekleri yesinler.Tamam, domuz beslemeye lüzum yok, önce köpekleri yesinler. Belediyeler de rahat eder. Belediyeler de rahat eder.

Men katele kâfiran fe-lehû selbuhû. Men katele kâfiran fe-lehû selbuhû.

Başka hadîs-i şerîfe geçtik. Bunları size neden anlattım?Başka hadîs-i şerîfe geçtik.

Bunları size neden anlattım?
Yarı gülerek, yarı şaka, yarı iğneleyerek niye anlattım? Siz dininize bağlı olun.Yarı gülerek, yarı şaka, yarı iğneleyerek niye anlattım?

Siz dininize bağlı olun.
Ölüp gideceğiz, Allah'ın huzurunda duracağız. Ölüp gideceğiz, Allah'ın huzurunda duracağız. Bu bir hayat oyunudur, bir oyun içindeyiz. Bu oyunun kâidesi nedir? Bu bir hayat oyunudur, bir oyun içindeyiz. Bu oyunun kâidesi nedir?

Haramlara uğramamak, helallerden geçip gitmek. Haramlara uğramamak, helallerden geçip gitmek. Çaresi bu. Önüne bir haram çıkarsa vazgeç, haramı işleme.Çaresi bu. Önüne bir haram çıkarsa vazgeç, haramı işleme. Helal çıkarsa âfiyet olsun, şifa olsun, hayır olsun, bereket olsun; buyur, kemâl-i âfiyetle ye. Helal çıkarsa âfiyet olsun, şifa olsun, hayır olsun, bereket olsun; buyur, kemâl-i âfiyetle ye.

"Canım çok içki istiyor." Ya içki haram, onu içme."Canım çok içki istiyor."

Ya içki haram, onu içme.
Ama bak burada meyve suyu var, şeftali suyu var, kayısı suyu var, vişne suyu var,Ama bak burada meyve suyu var, şeftali suyu var, kayısı suyu var, vişne suyu var, Allah'ın verdiği en nâdide meyveler var, tadına doyamazsın, ucuz...Allah'ın verdiği en nâdide meyveler var, tadına doyamazsın, ucuz... Bunları ye. "İlle gözüm başka bir şeyde..." Bunları ye.

"İlle gözüm başka bir şeyde..."

Ya evlen, helalinden, tamam düğün yap, mübarek olsun, Allah sana bir hayırlı saliha hatun versin.Ya evlen, helalinden, tamam düğün yap, mübarek olsun, Allah sana bir hayırlı saliha hatun versin. İşini öyle hallet. Mesut bir yuva sahibi ol. Ondan hayır gelmez çünkü yapana da yaparlar.İşini öyle hallet. Mesut bir yuva sahibi ol. Ondan hayır gelmez çünkü yapana da yaparlar. Sen birisine yaparsın, bir gün de sana yaparlar.Sen birisine yaparsın, bir gün de sana yaparlar. Olmaz, bu iş değil. Senin de anan var, senin de karın var, senin de kızın olur. Olmaz, bu iş değil. Senin de anan var, senin de karın var, senin de kızın olur. Olmaz, cemiyet nizamı hâleldar olur.Olmaz, cemiyet nizamı hâleldar olur. Evet, sen şimdi flörtü biraz kendin delikanlılık yapıp da uygun görür gibi olursun amaEvet, sen şimdi flörtü biraz kendin delikanlılık yapıp da uygun görür gibi olursun ama sen kimin kapısını çalarsan senin de kapını gelip çalarlar, mahvolursun. sen kimin kapısını çalarsan senin de kapını gelip çalarlar, mahvolursun. Cemiyet nizamı olmaz. Cemiyet nizamı olmaz.

İslâm doğru söylemiştir: Temiz aile, temiz gıda, temiz kazanç, temiz iş. Her şeyimiz öyle olacak. İslâm doğru söylemiştir: Temiz aile, temiz gıda, temiz kazanç, temiz iş. Her şeyimiz öyle olacak.

Her şeyin temiz tarafı var. Hamsi eti çok ucuz; buyur, yiyebildiğin kadar ye. Her şeyin temiz tarafı var. Hamsi eti çok ucuz; buyur, yiyebildiğin kadar ye. Tavşan eti helal; ye. Tavuk eti; âfiyet olsun. Tavşan eti helal; ye. Tavuk eti; âfiyet olsun. Tavuk alamıyorsun; yumurta çok ucuz, zebil, sebilullah, sebil...Tavuk alamıyorsun; yumurta çok ucuz, zebil, sebilullah, sebil... Yumurta kır, üç tane yumurta kır, oh tamam, o günkü protein ihtiyacın tamam.Yumurta kır, üç tane yumurta kır, oh tamam, o günkü protein ihtiyacın tamam. Sonra bu fasülyede de var, mercimekte de var, nohutta da var.Sonra bu fasülyede de var, mercimekte de var, nohutta da var. Onlarda protein olmasaydı bu hayvancıklar ot yiyip et nasıl olurlardı?Onlarda protein olmasaydı bu hayvancıklar ot yiyip et nasıl olurlardı? Ot yediler, yağlı kuyruklu, kendisini taşıyamaz koca et sahibi oldular. Ot yediler, yağlı kuyruklu, kendisini taşıyamaz koca et sahibi oldular.

İslâm'a bağlı olun, haramlara uğramadan hayatınızı helal yollardan götürün. İslâm'a bağlı olun, haramlara uğramadan hayatınızı helal yollardan götürün. Sonra çok acı olur. Men katele kâfiran felehû selbuhû. Sonra çok acı olur.

Men katele kâfiran felehû selbuhû.

Harp oldu, bir müslüman mücahit kâfiri öldürdü. Ne olacak? Harp oldu, bir müslüman mücahit kâfiri öldürdü. Ne olacak?

Fe-lehû selbuhû. "Üzerinden çıkan eşya onun." Fe-lehû selbuhû. "Üzerinden çıkan eşya onun."

Çünkü karşı karşıya geldiler, o ona kılıç çaldı, o ona kılıç çaldı; Çünkü karşı karşıya geldiler, o ona kılıç çaldı, o ona kılıç çaldı; üzerinden ne çıkarsa artık müsaade et de o mücahidin olsun. üzerinden ne çıkarsa artık müsaade et de o mücahidin olsun. İnsaf, o öldürmüş, sen gel al; olmaz. O onundur. Harp hukukuna dair bir kâide. İnsaf, o öldürmüş, sen gel al; olmaz. O onundur. Harp hukukuna dair bir kâide.

Men katele sağîren ev kebîren ev ahraka nahlen Men katele sağîren ev kebîren ev ahraka nahlen ev kata'a şecereten müsmireten ev zebeha şâten li-ihâbihâ lem yerci' kefâfen. ev kata'a şecereten müsmireten ev zebeha şâten li-ihâbihâ lem yerci' kefâfen.

Bir harp hukuku kaidesi daha. Harp etmiş müslüman ama neden harp etmiş? Bir harp hukuku kaidesi daha.

Harp etmiş müslüman ama neden harp etmiş?

Önce boynunu bükmüş, mazlum durmuş. Önce boynunu bükmüş, mazlum durmuş. Kureyş'in kâfirleri tepesine çıkmışlar, azmışlar, taşmışlar, öldürmeye kalkmışlar.Kureyş'in kâfirleri tepesine çıkmışlar, azmışlar, taşmışlar, öldürmeye kalkmışlar. Ondan sonra bakmış ki imanı korumak için de bir şeyler yapmak gerekiyor. Ondan sonra bakmış ki imanı korumak için de bir şeyler yapmak gerekiyor. Harp ondan olmuş. Harp oldu ama harbin hukuku var. Peygamber Efendimiz gönderdiği zaman derdi ki; Harp ondan olmuş. Harp oldu ama harbin hukuku var. Peygamber Efendimiz gönderdiği zaman derdi ki;

"Çocuklara dokunmayın. Kadınlara dokunmayın. Savaşmayan ihtiyarlara dokunmayın."Çocuklara dokunmayın. Kadınlara dokunmayın. Savaşmayan ihtiyarlara dokunmayın. Hurmalıkları, ağaçlıkları yakmayın. Şöyle etmeyin, böyle etmeyin..." Hurmalıkları, ağaçlıkları yakmayın. Şöyle etmeyin, böyle etmeyin..."

Müslümanın savaşı bile erkekçeydi. Savaşı bile hoş ve tatlı idi. Müslümanın savaşı bile erkekçeydi. Savaşı bile hoş ve tatlı idi.

Görün dünya üzerinde şimdi nasıl savaşıyorlar... Medeniyetten bahseden adamlar...Görün dünya üzerinde şimdi nasıl savaşıyorlar... Medeniyetten bahseden adamlar... Güney Afrika'nın şu sayfalarını açıverin bakalım, ne oluyor Güney Afrika'da? Buyurun...Güney Afrika'nın şu sayfalarını açıverin bakalım, ne oluyor Güney Afrika'da? Buyurun... Afrika'nın öteki yerlerinde?.. Amerika'da? Amerika'da o Kızılderililer'e ne yapmışlar? Afrika'nın öteki yerlerinde?.. Amerika'da?

Amerika'da o Kızılderililer'e ne yapmışlar?

Oraları Kızılderililer'in tarlalarıydı. Ne yaptıklarını filmlerde film mevzuu yapıyorlar.Oraları Kızılderililer'in tarlalarıydı. Ne yaptıklarını filmlerde film mevzuu yapıyorlar. "Vay vahşi Kızılderililer vay! Amerikalılar'ın etrafını çevirdi de [öldürüyor]!.." "Vay vahşi Kızılderililer vay! Amerikalılar'ın etrafını çevirdi de [öldürüyor]!.."

E ne arıyor orada? Tarlalarına girmiş adamlar da...E ne arıyor orada?

Tarlalarına girmiş adamlar da...
Ama onlar alt olmuş bunlar galip gelmiş, şimdi film çeviriyorlar, ötekiler de seyrediyor. Ama onlar alt olmuş bunlar galip gelmiş, şimdi film çeviriyorlar, ötekiler de seyrediyor. Hem de Kızılderililer'i haksız çıkartarak... Hem de Kızılderililer'i haksız çıkartarak...

Millet o kadar şaşırmış ki haçlılar film çeviriyor,Millet o kadar şaşırmış ki haçlılar film çeviriyor, haçlı filmi, burada geliyorlar sinemada seyrediyorlar;haçlı filmi, burada geliyorlar sinemada seyrediyorlar; haçlı müslümana saldırıyor, onu öldürüyor; bizimkiler 'şak şak şak' alkışlıyor. haçlı müslümana saldırıyor, onu öldürüyor; bizimkiler 'şak şak şak' alkışlıyor.

Ya sen hangi taraftansın? Söyle bakalım.Ya sen hangi taraftansın? Söyle bakalım. Senin dedeni öldürdü. Bu haçlı ordusu ne, bu öldürdüğü kim, haberin var mı? Senin dedeni öldürdü. Bu haçlı ordusu ne, bu öldürdüğü kim, haberin var mı?

Avrupa'dan kalktı geldi, burada Anadolu'da nice kanlar döktü. Avrupa'dan kalktı geldi, burada Anadolu'da nice kanlar döktü.

Demek istiyorum ki; dünyanın her yerinde harp var, hayat bu, hayat mücadelesi. Demek istiyorum ki; dünyanın her yerinde harp var, hayat bu, hayat mücadelesi. Müslümanlık realist bir dindir ama her şeyi erkekçe, her şeyi güzel. Müslümanlık realist bir dindir ama her şeyi erkekçe, her şeyi güzel.

Harpte bak ne diyor Peygamber Efendimiz: Men katele sağîren.Harpte bak ne diyor Peygamber Efendimiz:

Men katele sağîren.
"Kim küçük bir kimseyi öldürürse." Ev kebîren. "Veyahut büyük, yaşlı bir kimseyi öldürürse..." "Kim küçük bir kimseyi öldürürse." Ev kebîren. "Veyahut büyük, yaşlı bir kimseyi öldürürse..."

Karşısında savaşan savaşçıyı öldürmüyor da onun dışındaki küçük bir yavruyu...Karşısında savaşan savaşçıyı öldürmüyor da onun dışındaki küçük bir yavruyu... Hani Yunanlılar süngülere geçiriverdiler ya zavallı bebekleri...Hani Yunanlılar süngülere geçiriverdiler ya zavallı bebekleri... Ya küçük öldürüyor veyahut büyük öldürüyor. Ev ahrake nahlen.Ya küçük öldürüyor veyahut büyük öldürüyor.

Ev ahrake nahlen.
"Veyahut bir hurmalığı ateşe veriyor, yakıyor." Ev kata'a şecereten müsmireten."Veyahut bir hurmalığı ateşe veriyor, yakıyor." Ev kata'a şecereten müsmireten. "Veyahut meyveli bir ağacı koparıyor, kesiyor." "Veyahut meyveli bir ağacı koparıyor, kesiyor."

"Kim bir küçük öldürürse veya büyük öldürürse veyahut hurmalık yakarsa "Kim bir küçük öldürürse veya büyük öldürürse veyahut hurmalık yakarsa veyahut meyveli bir ağacı keserse..." veyahut meyveli bir ağacı keserse..."

Ev zebeha şâten li-ihâ bihâ. "Veyahut postu için bir kuzu keserse.Ev zebeha şâten li-ihâ bihâ. "Veyahut postu için bir kuzu keserse. "Aman şu kuzuyu keseyim, postu benim olsun, hazır elde fırsat var." "Aman şu kuzuyu keseyim, postu benim olsun, hazır elde fırsat var."

Böyle yaparsa; Lem yerci' kefâfen. "Cihattan ecrini almış bir tarzda dönmez." Böyle yaparsa;

Lem yerci' kefâfen. "Cihattan ecrini almış bir tarzda dönmez."

Cihadın kavâidine uygun değil. İslâm ordusunda disiplin vardır. Cihadın kavâidine uygun değil. İslâm ordusunda disiplin vardır. Müslüman dini korumak için, düşmanı durdurmak için çarpışıyor.Müslüman dini korumak için, düşmanı durdurmak için çarpışıyor. O faziletlidir, kahramandır. Her şeyi ahlâklıdır. O faziletlidir, kahramandır. Her şeyi ahlâklıdır. O küçük öldürmez, büyük öldürmez, ağaç kesmez, ona zarar vermez,O küçük öldürmez, büyük öldürmez, ağaç kesmez, ona zarar vermez, buna zarar vermez, her şeyi asil bir tarzda yapar. buna zarar vermez, her şeyi asil bir tarzda yapar. Karşı tarafı diz çöktürtür, yener, oraya sahip olur veyahut düşmanı def eder, tamam.Karşı tarafı diz çöktürtür, yener, oraya sahip olur veyahut düşmanı def eder, tamam. Böyle yapmayıp da şu tarzda yapanların cihattan ecri olmaz.Böyle yapmayıp da şu tarzda yapanların cihattan ecri olmaz. Cihat insana ecir kazandırır ama öyle yapanın ecri olmaz. Hey Müslümanlık hey... Cihat insana ecir kazandırır ama öyle yapanın ecri olmaz.

Hey Müslümanlık hey...

İşte onun için bu silah gücüyle Balkanlar filan fethedilmezdi arkadaşlar...İşte onun için bu silah gücüyle Balkanlar filan fethedilmezdi arkadaşlar... Her şeyin aslını esasını söyleyelim. Silah gücüyle hiçbir yer fethedilmez. Ahlâk ile fethetmişler. Her şeyin aslını esasını söyleyelim. Silah gücüyle hiçbir yer fethedilmez. Ahlâk ile fethetmişler.

Adam gitmiş, ilk önce korkmuş, "Osmanlı geliyor" diye. Tamam, korktu. Üç gün beş gün... Bakmış; Adam gitmiş, ilk önce korkmuş, "Osmanlı geliyor" diye. Tamam, korktu. Üç gün beş gün... Bakmış;

"Allah Allah bunlar ne biçim insanlar ya?"Allah Allah bunlar ne biçim insanlar ya? Bağları yağmalamadılar, üzümleri yolmadılar, evlere girmediler,Bağları yağmalamadılar, üzümleri yolmadılar, evlere girmediler, edepsizlik yapmadılar, bir şey çalmadılar, kadınlarımıza dokunmadılar. edepsizlik yapmadılar, bir şey çalmadılar, kadınlarımıza dokunmadılar. Böyle ordu baş üstüne." .." Böyle ordu baş üstüne."

.."

İstanbul'u muhasara ettiği zaman İstanbul'un içindeki bazı hıristiyanlar dediler ki; İstanbul'u muhasara ettiği zaman İstanbul'un içindeki bazı hıristiyanlar dediler ki;

"Burada Latin kardinallerinin külâhlarını görmektense müslüman sarığı görmeyi tercih ederiz." "Burada Latin kardinallerinin külâhlarını görmektense müslüman sarığı görmeyi tercih ederiz."

Bu bizim için büyük şereftir, neden? Tattılar tadını... Bu bizim için büyük şereftir, neden?

Tattılar tadını...
Haçlı seferi diye, müslümanlarla çarpışacağız diye buraya Avrupa'dan bir ordu geldi...Haçlı seferi diye, müslümanlarla çarpışacağız diye buraya Avrupa'dan bir ordu geldi... O zaman burası henüz fethedilmemişti, hıristiyanlar vardı, Bizanslılar vardı. O zaman burası henüz fethedilmemişti, hıristiyanlar vardı, Bizanslılar vardı. Bizans'ın kanını iliğini emdiler, kuruttular; kiliselerinin altınlarını soydular, çıkarttılar.Bizans'ın kanını iliğini emdiler, kuruttular; kiliselerinin altınlarını soydular, çıkarttılar. Ayasofya'nın hazineleri vardı, -hazineleri aşağılarında- onların mücevherlerini çaldılar.Ayasofya'nın hazineleri vardı, -hazineleri aşağılarında- onların mücevherlerini çaldılar. -------------------------------- Bu şehri düşman girmişten beter hâle getirdiler, soyup soğana çevirip öyle gittiler. Bu şehri düşman girmişten beter hâle getirdiler, soyup soğana çevirip öyle gittiler.

Fatih'in ordusu geldiği zaman içeridekiler diyor ki; Fatih'in ordusu geldiği zaman içeridekiler diyor ki;

"Ya gelsin bu sarıklılar, bunlar müslüman insanlar..." "Ya gelsin bu sarıklılar, bunlar müslüman insanlar..."

Her şeyi belli, ahlâkı; öteden beri gele gele asırlar boyu huylarının ne olduğu biliniyor.Her şeyi belli, ahlâkı; öteden beri gele gele asırlar boyu huylarının ne olduğu biliniyor. "Öteki o külahlı kardinallerin gelmesinden bunların gelmesi daha iyidir."Öteki o külahlı kardinallerin gelmesinden bunların gelmesi daha iyidir. Çünkü onlar 'bizim arkadaşımızdır' diye bağrımıza bastık, geldiler böyle yaptılar."Çünkü onlar 'bizim arkadaşımızdır' diye bağrımıza bastık, geldiler böyle yaptılar." diye biliyorlar, onun için öyle diyorlar. Bunlar bizim için şereftir.diye biliyorlar, onun için öyle diyorlar.

Bunlar bizim için şereftir.
Biz harbi bunun için yapmışız.Biz harbi bunun için yapmışız. Böyle güzel huylu olduğumuz için de Allah bize, dedelerimize çok mükâfatlar vermiş. Böyle güzel huylu olduğumuz için de Allah bize, dedelerimize çok mükâfatlar vermiş.

İşin aslı budur. İşin aslı budur.

Men katele nefsehû bi-hadîdetin fe-hadîdetuhû fî yedihî yetevecceu fî batnihî fî nâri cehennemeMen katele nefsehû bi-hadîdetin fe-hadîdetuhû fî yedihî yetevecceu fî batnihî fî nâri cehenneme hâliden muhalleden fî hâ ebedâ; ve men şeribe semmen fe-katele nefsehû fe-hüve yetehassâhuhâliden muhalleden fî hâ ebedâ; ve men şeribe semmen fe-katele nefsehû fe-hüve yetehassâhu fî nâri cehenneme hâliden muhalleden fî hâ ebedâ; ve men tereddâ min cebelin fe-katele nefsehûfî nâri cehenneme hâliden muhalleden fî hâ ebedâ; ve men tereddâ min cebelin fe-katele nefsehû fe-hüve yetereddâ fî nâri cehenneme hâliden muhalleden fî hâ ebedâ. fe-hüve yetereddâ fî nâri cehenneme hâliden muhalleden fî hâ ebedâ.

Bu hadîs-i şerîf de intiharın insanı cehenneme sürüklediğine dairdir. Adam intihar ediyor... Bu hadîs-i şerîf de intiharın insanı cehenneme sürüklediğine dairdir. Adam intihar ediyor...

Biz bir gün duyduk ki; "Aman Beyazıt kulesinden birisi kendisini atmış!" Biz bir gün duyduk ki;

"Aman Beyazıt kulesinden birisi kendisini atmış!"

Mahallenin bütün çocukları kalktılar gittiler. İlkokul veya ortaokul talebesiydik.Mahallenin bütün çocukları kalktılar gittiler. İlkokul veya ortaokul talebesiydik. Beyazıt kulesinin o şişkin yerinden adam kendisini 'küt' aşağıya atmış, Beyazıt kulesinin o şişkin yerinden adam kendisini 'küt' aşağıya atmış, parça parça her tarafa dağılmış. İntihar etmiş. "Yaa, vah vah..." dediler. parça parça her tarafa dağılmış. İntihar etmiş.

"Yaa, vah vah..." dediler.

Neymiş? Amansız bir hastalığa tutulmuş da onun acısına dayanamamış da... Neymiş?

Amansız bir hastalığa tutulmuş da onun acısına dayanamamış da...

Ama öyle şey yok. Canı Allah veriyor. İslâm'da intihar etmek yok.Ama öyle şey yok. Canı Allah veriyor. İslâm'da intihar etmek yok. O cana müdahele etmeye hakkı yok. Bak ne diyor Peygamber Efendimiz: O cana müdahele etmeye hakkı yok.


Bak ne diyor Peygamber Efendimiz:

Men katele nefsehû. "Kim kendisini öldürürse."Men katele nefsehû. "Kim kendisini öldürürse." Bi-hadîdetin. "Keskin bir bıçakla, demirle, mızrakla, kılıçla" insan kendisini öldürdü... Bi-hadîdetin. "Keskin bir bıçakla, demirle, mızrakla, kılıçla" insan kendisini öldürdü...

Fe-hadîdetuhû fî yedihî. "O kılıcı, o bıçağı, mızrağı elinde..."Fe-hadîdetuhû fî yedihî. "O kılıcı, o bıçağı, mızrağı elinde..." Yetevecceu fî batnihî fî nâri cehenneme. "Cehennem ateşinin içinde onu karnına boyuna saplar."Yetevecceu fî batnihî fî nâri cehenneme. "Cehennem ateşinin içinde onu karnına boyuna saplar." Hâliden muhalleden. "Ebedîleştirilmiş bir müddette böyle yapar durur." Hâliden muhalleden. "Ebedîleştirilmiş bir müddette böyle yapar durur." Fî hâ ebedâ. "O cehennemde ebedî olarak kalırFî hâ ebedâ. "O cehennemde ebedî olarak kalır ve daima intihar işini yapma tarzında azabı öyle olur." ve daima intihar işini yapma tarzında azabı öyle olur."

İkincisi; Ve men şeribe semmen. "Kim zehir içti, intihar ettiyse..."İkincisi;

Ve men şeribe semmen. "Kim zehir içti, intihar ettiyse..."
Fe-katele nefsehû. "Kendisini böyle öldürdüyse, intihar ettiyse..." Fe-katele nefsehû. "Kendisini böyle öldürdüyse, intihar ettiyse..."

"O cehennemde ebedî olarak, ebedîleştirilmiş olarak kalır ve o zehiri aynı acılığıyla yudumlar durur." "O cehennemde ebedî olarak, ebedîleştirilmiş olarak kalır ve o zehiri aynı acılığıyla yudumlar durur."

Böyle intihar etti; azabı cehennemde aynen devam eder durur. Böyle intihar etti; azabı cehennemde aynen devam eder durur.

Ve men tereddâ min cebelin.Ve men tereddâ min cebelin. "Dağın yüksek bir yerine çıktı, 'küt' kendisini kayalardan aşağıya attı, öyle intihar etti." "Dağın yüksek bir yerine çıktı, 'küt' kendisini kayalardan aşağıya attı, öyle intihar etti."

"O da cehennem ateşinde ebedîleştirilmiş,"O da cehennem ateşinde ebedîleştirilmiş, ebedî bir tarzda kalarak orada yukarıdan aşağıya kendisini ata ata azabı öyle olur." ebedî bir tarzda kalarak orada yukarıdan aşağıya kendisini ata ata azabı öyle olur."

İslâm'da kendisini öldürmek yok; sabır var. Sabredersen ecir kazanırsın.İslâm'da kendisini öldürmek yok; sabır var. Sabredersen ecir kazanırsın. Allah cennetini cemâlini nasip eder. Allah cennetini cemâlini nasip eder.

Allah bela ehli bazı kimseleri, mahkemeye -mahkeme-i kübrâya- gelecekler,Allah bela ehli bazı kimseleri, mahkemeye -mahkeme-i kübrâya- gelecekler, öteki insanlar tir tir titriyorlar "Mahkemede hâlimiz nice olacak?" diye...öteki insanlar tir tir titriyorlar "Mahkemede hâlimiz nice olacak?" diye... Hesaplar açılıyor, defterler karıştırılıyor... "Vay edepsiz!Hesaplar açılıyor, defterler karıştırılıyor... "Vay edepsiz! Şu günahları işlemiş, bu günahları işlemiş..." Herkesin kabahatleri ortaya saçılıyor.Şu günahları işlemiş, bu günahları işlemiş..." Herkesin kabahatleri ortaya saçılıyor. O zamanda o bela ehli geldiği zaman mizanın başınaO zamanda o bela ehli geldiği zaman mizanın başına Allahu Teâlâ hazretleri onların defterlerini, divanlarını açmayacak; Allahu Teâlâ hazretleri onların defterlerini, divanlarını açmayacak;

"Siz dünyada çok çektiniz, hadi bakalım sizin defterinizi açmak yok, hesap yok; buyurun cennete..." "Siz dünyada çok çektiniz, hadi bakalım sizin defterinizi açmak yok, hesap yok; buyurun cennete..."

Hesapsız cennete girecek. Onun için sabretmek lazım. Hesapsız cennete girecek.

Onun için sabretmek lazım.

Müslümanlığın iki kanadı vardır, o kanatlarla insan cennete uçar.Müslümanlığın iki kanadı vardır, o kanatlarla insan cennete uçar. Birisi sabır kanadıdır, birisi şükür kanadıdır.Birisi sabır kanadıdır, birisi şükür kanadıdır. Üzüntülü bir şey olursa sabredersin, sevinçli bir şey olursa şükredersin.Üzüntülü bir şey olursa sabredersin, sevinçli bir şey olursa şükredersin. İnsan çıpır çıpır, çıpır çıpır uça uça, pır pır pır cennete gider. İnsan çıpır çıpır, çıpır çıpır uça uça, pır pır pır cennete gider.

Bir sıkıntısı gelince sabredemezse, bir sevinçli şeyi gelince şükredemezse o Müslümanlık değil.Bir sıkıntısı gelince sabredemezse, bir sevinçli şeyi gelince şükredemezse o Müslümanlık değil. "Allah'tan geldi." diyecek, sabredecek. "Allah'tan geldi." diyecek, sabredecek.

Hoştur bana senden gelen, ya goncagül yahut diken. Diyebiliyor musun? Hoştur bana senden gelen, ya goncagül yahut diken.

Diyebiliyor musun?

"Yâ Rabbi! Bana senden ne geliyorsa hepsi hoş. İster goncagül gönder,"Yâ Rabbi! Bana senden ne geliyorsa hepsi hoş. İster goncagül gönder, koklayayım, 'Oh, ne güzel...'; ister diken gönder, hepsi hoş." koklayayım, 'Oh, ne güzel...'; ister diken gönder, hepsi hoş."

Müslüman öyle olacak. Seven tahammül eder. Müslüman öyle olacak.

Seven tahammül eder.

Millet Kerem ile Aslı'nın hikâyesini okuyor, roman diye;Millet Kerem ile Aslı'nın hikâyesini okuyor, roman diye; "Ah Aslı şöyle yapmış, vah Kerem böyle yapmış..." Ya, ibret al."Ah Aslı şöyle yapmış, vah Kerem böyle yapmış..." Ya, ibret al. Kerem Aslı'sının yüzünü görebilmek için otuz iki dişini çektirtmiş, Kerem Aslı'sının yüzünü görebilmek için otuz iki dişini çektirtmiş, fırsattan bilistifade göreyim diye otuz iki dişini, sağlam dişlerini çektirtmeye razı olmuş.fırsattan bilistifade göreyim diye otuz iki dişini, sağlam dişlerini çektirtmeye razı olmuş. Uyuşturucu yok, özel cihazlar, aletler yok; yapışıyor, 'çatırt' çekiyor.Uyuşturucu yok, özel cihazlar, aletler yok; yapışıyor, 'çatırt' çekiyor. Hakikaten olduysa... O bir remiz bile olsa demek ki insan sevdiği için bazı şeylere tahammül eder. Hakikaten olduysa... O bir remiz bile olsa demek ki insan sevdiği için bazı şeylere tahammül eder.

"Allah takdir etmiş bunu, ne yapalım... Mevlâmız'ın takdiri. İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn."Allah takdir etmiş bunu, ne yapalım... Mevlâmız'ın takdiri. İnnâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn. Biz Allah'ın kullarıyız, O'na döneceğiz. Ne hükmetmişse hükmüne razıyız." derse tamam;Biz Allah'ın kullarıyız, O'na döneceğiz. Ne hükmetmişse hükmüne razıyız." derse tamam; ecir kazanır, sevap kazanır, cennete girer. Kendinizi ona alıştırın. ecir kazanır, sevap kazanır, cennete girer.

Kendinizi ona alıştırın.

Allah'tan bela, dert, gam, keder istenmezAllah'tan bela, dert, gam, keder istenmez ama bu hayatın acı tatlı günlerinde insanın başına böyle şeyler gelir. Gelsin.ama bu hayatın acı tatlı günlerinde insanın başına böyle şeyler gelir. Gelsin. Kale gibi sağlam duracaksın. İnsanın yakını ölür, ticareti bozulur, yine düzelir.Kale gibi sağlam duracaksın. İnsanın yakını ölür, ticareti bozulur, yine düzelir. Evladı ölür, hastalık olur, karnı ağrır, ızdırap çeker, üzüntü duyar; her şey düzelir.Evladı ölür, hastalık olur, karnı ağrır, ızdırap çeker, üzüntü duyar; her şey düzelir. Bir öyle olur, bir öyle olur. Allah bir o yönden imtihan eder, bir bu yönden. Sabredecek.Bir öyle olur, bir öyle olur. Allah bir o yönden imtihan eder, bir bu yönden. Sabredecek. Sabrettiği zaman ecir kazanır. Sabrettiği zaman ecir kazanır.

Men katelehû batnuhû lem yuazzeb fî kabrihî. Men katelehû batnuhû lem yuazzeb fî kabrihî.

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde; "Kimi karnı öldürürse kabrinde o azap çekmez." diyor. Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfinde;

"Kimi karnı öldürürse kabrinde o azap çekmez." diyor.

Ne demek "karnı öldürmesi"? Ne demek "karnı öldürmesi"?

Karın hastalığı olmuş, kolera diyelim, veba diyelim, ishâl...Karın hastalığı olmuş, kolera diyelim, veba diyelim, ishâl... Oradan ölüyor. O karın rahatsızlığından, Allah etmesin, ölüyor. Oradan ölüyor. O karın rahatsızlığından, Allah etmesin, ölüyor.

O hastalığa uğramış insanlara bir teselli olarak Allah o kimseleri kabirde azaplandırmaz.O hastalığa uğramış insanlara bir teselli olarak Allah o kimseleri kabirde azaplandırmaz. Zor bir hastalık ama tamam, o kimse kabir azabı çekmez. Zor bir hastalık ama tamam, o kimse kabir azabı çekmez.

Men kutile dûne mâlihî fe-hüve şehîdün ve men kutile dûne demihî fe-hüve şehîdünMen kutile dûne mâlihî fe-hüve şehîdün ve men kutile dûne demihî fe-hüve şehîdün ve men kutile dûne dînihî fe-hüve şehîdün ve men kutile dûne ehlihî fe-hüve şehîdün. ve men kutile dûne dînihî fe-hüve şehîdün ve men kutile dûne ehlihî fe-hüve şehîdün.

Bu hadîs-i şerîfte dört tane şehit anlatılıyor. Bu hadîs-i şerîfte dört tane şehit anlatılıyor.

Şehidin bildiğimiz mânası; insanın cihada gitmesi, düşmanla çarpışması,Şehidin bildiğimiz mânası; insanın cihada gitmesi, düşmanla çarpışması, harp meydanında düşmanla çarpışırken düşüp ölüp şehit olması. harp meydanında düşmanla çarpışırken düşüp ölüp şehit olması.

İnsanı şehitlik makamına erdiren başka şeyler de var. Nedir? İnsanı şehitlik makamına erdiren başka şeyler de var.

Nedir?

Çok dikkatli dinleyin! Men kutile dûne mâlihî fe-hüve şehîdün.Çok dikkatli dinleyin!

Men kutile dûne mâlihî fe-hüve şehîdün.
"Malını korumak için uğraşırken öldürülen şehittir." "Malını korumak için uğraşırken öldürülen şehittir."

Malını yükledin kamyona, gidiyorsun.Malını yükledin kamyona, gidiyorsun. Dağın taa tepesinde kamyon 'gır gır gır gır' yavaş yavaş çıkarken eşkiyâ çıktı önüne;Dağın taa tepesinde kamyon 'gır gır gır gır' yavaş yavaş çıkarken eşkiyâ çıktı önüne; "Ver malını, ver paranı!" dedi. Sen de "Vermem!" dedin,"Ver malını, ver paranı!" dedi. Sen de "Vermem!" dedin, bir mücadele derken çektiler silahları, taradılar seni, öldün farz edelim. bir mücadele derken çektiler silahları, taradılar seni, öldün farz edelim.

Malını korurken öldüğü zaman, Fe-hüve şehîdün. "O insan şehittir." Malını korurken öldüğü zaman,

Fe-hüve şehîdün. "O insan şehittir."

Şu dinin güzelliğine bak! "Boşver malı, alsınlar canım..." demiyor. Şu kâidelerin güzelliğine bak. Şu dinin güzelliğine bak! "Boşver malı, alsınlar canım..." demiyor. Şu kâidelerin güzelliğine bak.

Malını da öyle kaptırmak yok. "Ne diye verecekmişim?!Malını da öyle kaptırmak yok.

"Ne diye verecekmişim?!
Ben bunu helalinden kazandım. Kerata, hırsızlık etmesin, doğru düzgün [davransın]. Vermem!" Ben bunu helalinden kazandım. Kerata, hırsızlık etmesin, doğru düzgün [davransın]. Vermem!"

Herkes böyle dese hiç namussuz barınamaz. Herkes bir tevil yolu buluyor gidiyor. Herkes böyle dese hiç namussuz barınamaz. Herkes bir tevil yolu buluyor gidiyor.

Öyle arkadaşlar var ki rüşvet vermeyeceğim diye hudutta üç gün beklemişti.Öyle arkadaşlar var ki rüşvet vermeyeceğim diye hudutta üç gün beklemişti. "Vermeyeceğim!" Rüşvet almak haram, vermek de haram. "Vermiyorum! Hadi bakalım..." "Vermeyeceğim!" Rüşvet almak haram, vermek de haram. "Vermiyorum! Hadi bakalım..."

Herkes bu inatta olsa bu rüşvetçiler rüşvet alamaz. İslâm gelse rüşvet alamaz.Herkes bu inatta olsa bu rüşvetçiler rüşvet alamaz. İslâm gelse rüşvet alamaz. O ahlâk olmadığı için veren rahat veriyor, alan rahat alıyor. Pazarlık yapılıyor, oluyor.O ahlâk olmadığı için veren rahat veriyor, alan rahat alıyor. Pazarlık yapılıyor, oluyor. Ahlâk gitti mi bir cemiyette öyle şeyler oluyor. Bunu duydunuz. Ahlâk gitti mi bir cemiyette öyle şeyler oluyor.

Bunu duydunuz.

Ve men kutile dûne demihî fe-hüve şehîdün.Ve men kutile dûne demihî fe-hüve şehîdün. "Kendisini müdafaa ederken, kanı akmasın diye uğraşırken insan öldürülse o zaman da şehittir." "Kendisini müdafaa ederken, kanı akmasın diye uğraşırken insan öldürülse o zaman da şehittir."

Yoluna birisi çıktı, uğraş didin, 'küt' vurdular, bir kurşun sıktılar, öldün. Tamam, o da şehit. Yoluna birisi çıktı, uğraş didin, 'küt' vurdular, bir kurşun sıktılar, öldün. Tamam, o da şehit.

"Kendisini korurken ölen şehittir. Malını korurken ölen şehittir" dedi, iki. "Kendisini korurken ölen şehittir. Malını korurken ölen şehittir" dedi, iki.

Ve men kutile dûne dînihî fe-hüve şehîdün. "Dinini korumak için uğraşırken öldü, o da şehittir." Ve men kutile dûne dînihî fe-hüve şehîdün. "Dinini korumak için uğraşırken öldü, o da şehittir."

Diyelim ki Bulgaristan'da, demişler: Diyelim ki Bulgaristan'da, demişler:

"Gelin bakalım, dizilin şuraya... Masa burada. Gel bakalım, senin adın ne?" "Süleyman." "Gelin bakalım, dizilin şuraya... Masa burada. Gel bakalım, senin adın ne?"

"Süleyman."

"Hayır, senin adın Dimitrius."Hayır, senin adın Dimitrius. Yaz bakalım. Dimitri mi istersin, Todori mi istersin, yaz bakayım şuraya." Yaz bakalım. Dimitri mi istersin, Todori mi istersin, yaz bakayım şuraya."

"Ben müslümanım, hiçbir şey demem." demiş, hadi askerler çatur çutur [öldürmüşler]. "Ben müslümanım, hiçbir şey demem." demiş, hadi askerler çatur çutur [öldürmüşler].

Dininden dönmüyor, yani başka dine geçmiyor, o esnada öldürülüyor. Tamam, o da şehittir. Dininden dönmüyor, yani başka dine geçmiyor, o esnada öldürülüyor. Tamam, o da şehittir.

Dinini korumak için, dinini yapmak için. Dinini korumak için, dinini yapmak için.

Hacca giderken çıktı eşkiyâ, karnını deşti, kesesini aldı gitti. O hacı dedemiz ne oldu? Hacca giderken çıktı eşkiyâ, karnını deşti, kesesini aldı gitti. O hacı dedemiz ne oldu?

O da şehit. Dinini yapmaya giderken öyle, o da şehit. O da şehit. Dinini yapmaya giderken öyle, o da şehit.

Demek ki insan dini dolayısıyla öldürülse şehittir. Malını koruyacağım diye öldürülse şehittir.Demek ki insan dini dolayısıyla öldürülse şehittir. Malını koruyacağım diye öldürülse şehittir. Nefsini müdafa edeceğim diye öldürülse yine şehittir. Üç. Nefsini müdafa edeceğim diye öldürülse yine şehittir. Üç.

Dördüncüsü: Dördüncüsü:

Ve men kutile dûne ehlihî fe-hüve şehîdün. "Ailesini koruyacağım diye ölürse yine şehittir." Ve men kutile dûne ehlihî fe-hüve şehîdün. "Ailesini koruyacağım diye ölürse yine şehittir."

Afganistan'da subay otobüse çıkmış, sıralara bakmış, bir kadın görmüş: Afganistan'da subay otobüse çıkmış, sıralara bakmış, bir kadın görmüş:

"İn aşağıya!" Kadın diyor ki; "İnmem!" "İn aşağıya!"

Kadın diyor ki;

"İnmem!"

Herkes sapsarı kesiliyor. Mecmualarda -Mavera mecmuasında- yazdı. İnersin inmezsin… Herkes sapsarı kesiliyor. Mecmualarda -Mavera mecmuasında- yazdı. İnersin inmezsin…

"Efendi, ya beni indirtiyorlar aşağıya..." Adam külâhının içinden [kağıt] çıkartmış; "Efendi, ya beni indirtiyorlar aşağıya..."

Adam külâhının içinden [kağıt] çıkartmış;

"Yoldaşlar, ben de sizin partinizdenim. Bak elimde kağıt var..." "Yok, karın inecek aşağıya!" "Yoldaşlar, ben de sizin partinizdenim. Bak elimde kağıt var..."

"Yok, karın inecek aşağıya!"

Otobüsten onu indirecekler, yolcular gidecek, kadın orada kalacak. Olacak şey mi? Otobüsten onu indirecekler, yolcular gidecek, kadın orada kalacak. Olacak şey mi?

"İnmem!" derken indirmek için kadının koluna yapışıyorlar,"İnmem!" derken indirmek için kadının koluna yapışıyorlar, kadın da pabucunu çıkartıyor bir patlatıyor; gözüne gelmiş, o Rus subayının gözü akıvermiş.kadın da pabucunu çıkartıyor bir patlatıyor; gözüne gelmiş, o Rus subayının gözü akıvermiş. Gözünü tutarak çıkmış gitmiş dışarıya, otobüse "Hadi gidin..." demiş. Gözünü tutarak çıkmış gitmiş dışarıya, otobüse "Hadi gidin..." demiş.

Otobüs yol alıp giderken arkasından tankı çevirmişler,Otobüs yol alıp giderken arkasından tankı çevirmişler, orada berhava etmişler, bütün otobüs halkı gitmiş. orada berhava etmişler, bütün otobüs halkı gitmiş.

Orada ecel gelmiş, çare yok. O adam o karısını teslim etmeyecek.Orada ecel gelmiş, çare yok. O adam o karısını teslim etmeyecek. İslâm böyle. Karısını, çoluk çocuğunu korumak için ölen şehittir. İslâm böyle. Karısını, çoluk çocuğunu korumak için ölen şehittir.

Kâfirler ondan Müslümanlık'tan korkuyorlar.Kâfirler ondan Müslümanlık'tan korkuyorlar. Müslümanlığın her kâidesi kale gibi, her şeyi güzel. Ondan ödleri patlıyor. Müslümanlığın her kâidesi kale gibi, her şeyi güzel. Ondan ödleri patlıyor.

Men karae elfe âyetin fî sebîlillâhi kütibe yevme'l-kıyâmeti mea'n-nebiyyîneMen karae elfe âyetin fî sebîlillâhi kütibe yevme'l-kıyâmeti mea'n-nebiyyîne ve's-sıddîkîne ve'ş-şühedâi ve's-sâlihîne ve hasüne ülâike refîkâ. ve's-sıddîkîne ve'ş-şühedâi ve's-sâlihîne ve hasüne ülâike refîkâ.

Ne kadar silseniz terinizi, bir hadis kaldı, biraz daha sabredin, ecriniz çok olsun;Ne kadar silseniz terinizi, bir hadis kaldı, biraz daha sabredin, ecriniz çok olsun; sayfayı tamamlayacağız, çare yok. sayfayı tamamlayacağız, çare yok.

"Kim Allah yolunda bin âyet okursa kıyamet gününde Allah onu peygamberlerle,"Kim Allah yolunda bin âyet okursa kıyamet gününde Allah onu peygamberlerle, sıddıklarla, şehitlerle, salihlerle beraber eder." sıddıklarla, şehitlerle, salihlerle beraber eder."

Ve hasüne ülâike refîkâ. "Ve onlar ne güzel arkadaştır, refiktir." Ve hasüne ülâike refîkâ. "Ve onlar ne güzel arkadaştır, refiktir."

Onlarla beraber olmak ne güzel şeydir. Onlarla beraber olmak ne güzel şeydir.

"Bin âyet okuyan onlarla arkadaş olacak." diyor Peygamber Efendimiz. "Bin âyet okuyan onlarla arkadaş olacak." diyor Peygamber Efendimiz.

Bu bin âyet... Kur'ân-ı Kerîm ne kadardır? 6666 âyet diyorlar.Bu bin âyet... Kur'ân-ı Kerîm ne kadardır?

6666 âyet diyorlar.
Saymada besmeleler âyet midir değil midir, bazı ihtilaflar var;Saymada besmeleler âyet midir değil midir, bazı ihtilaflar var; "Âyetin şurası mı sonudur, yoksa burası bir âyettir de öbür taraf mı sonudur?" gibi ihtilaflar var."Âyetin şurası mı sonudur, yoksa burası bir âyettir de öbür taraf mı sonudur?" gibi ihtilaflar var. Rakamlarda saymak bakımından ihtilaflar var. Rakamlarda saymak bakımından ihtilaflar var.

Bin âyet, yani Kur'ân-ı Kerîm'in altıda birini, yedide birini okursa bir insan Bin âyet, yani Kur'ân-ı Kerîm'in altıda birini, yedide birini okursa bir insan "O sıddıklarla, şehitlerle, peygamberlerle beraber olacak; ne güzel arkadaş onlar." diyor. "O sıddıklarla, şehitlerle, peygamberlerle beraber olacak; ne güzel arkadaş onlar." diyor.

Bazı hafızlar haftada bir hatmederler. Bazı hafızlar haftada bir hatmederler. Her gün aşağı yukarı bin âyet, her gün bin âyet, her gün bin âyet tamamlarlar.Her gün aşağı yukarı bin âyet, her gün bin âyet, her gün bin âyet tamamlarlar. O zaman onlar bu bahtiyarlığa eriyorlar, ne güzel... O zaman onlar bu bahtiyarlığa eriyorlar, ne güzel...

Ama bir de Elhâkümüttekâsür sûresi hakkında [şu] denmiş: "O bin âyet gibidir." Ama bir de Elhâkümüttekâsür sûresi hakkında [şu] denmiş:

"O bin âyet gibidir."

Elhâkümüttekasür sûresini -meâlini- okuyun, Elhâkümüttekasür sûresini -meâlini- okuyun, ezberinizde de zaman zaman dilinizde onu okumaya devam edin. ezberinizde de zaman zaman dilinizde onu okumaya devam edin.

Sonuncu hadîs-i şerîfe, yani sayfanın sonundaki hadîs-i şerîfe geldik. Sonuncu hadîs-i şerîfe, yani sayfanın sonundaki hadîs-i şerîfe geldik.

Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

Men karae erbaîne âyeten fî leyletin lem yükteb mine'l-ğâfilîne Men karae erbaîne âyeten fî leyletin lem yükteb mine'l-ğâfilîne ve men karae miete âyetin kütibe mine'l-kânitîne ve men karae mietey âyetin ve men karae miete âyetin kütibe mine'l-kânitîne ve men karae mietey âyetin lem yuhâccuhu'l-Kur'ânu yevme'l-kıyâmetilem yuhâccuhu'l-Kur'ânu yevme'l-kıyâmeti ve men karae hamse mieti âyetin kütibe lehû kıntârun mine'l-ecri. ve men karae hamse mieti âyetin kütibe lehû kıntârun mine'l-ecri.

Bu da Kur'an okumakla ilgili bir hadîs-i şerîf olarak karşımıza geldi. Sonuncu hadîs-i şerîf. Bu da Kur'an okumakla ilgili bir hadîs-i şerîf olarak karşımıza geldi. Sonuncu hadîs-i şerîf.

Kur'an okumaya rağbet edin. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki; Kur'an okumaya rağbet edin. Peygamber Efendimiz buyurmuş ki;

"Kim bir gecede Kur'ân-ı Kerîm'den kırk âyet okursa onun adı gafiller defterine yazılmaz. "Kim bir gecede Kur'ân-ı Kerîm'den kırk âyet okursa onun adı gafiller defterine yazılmaz. Gafiller zümresinden kurtulmuş olur.Gafiller zümresinden kurtulmuş olur. Bir gecede yüz âyet okursa âbidler, kunûd ehli, ibadet ehli defterine yazılır." Bir gecede yüz âyet okursa âbidler, kunûd ehli, ibadet ehli defterine yazılır."

Ve men karae mietey âyetin. Ve men karae mietey âyetin. "Bir kimse bir gecede iki yüz âyet okursa Kur'an ona kıyâmet gününde hasım olmaz, davacı olmaz." "Bir kimse bir gecede iki yüz âyet okursa Kur'an ona kıyâmet gününde hasım olmaz, davacı olmaz."

"Bu beni okumadı, benim ahkâmımı tutmadı." diye Kur'an davacı olacak,"Bu beni okumadı, benim ahkâmımı tutmadı." diye Kur'an davacı olacak, müslümanların yakasına yapışacak. müslümanların yakasına yapışacak. İki yüz âyet okuyan kimseden davacı olmaz. İki yüz âyet okuyan kimseden davacı olmaz.

"Beş yüz âyet okuyana ecirden bir kantar sevap yazılır." "Beş yüz âyet okuyana ecirden bir kantar sevap yazılır."

Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'i candan, billûr gibi, sular şırıl şırıl akar gibiAllahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'i candan, billûr gibi, sular şırıl şırıl akar gibi okumayı, okumayı sevmeyi, mânasına âşina olmak için çalışmayı,okumayı, okumayı sevmeyi, mânasına âşina olmak için çalışmayı, ehl-i Kur'an olmaya çalışmayı cümlemize nasip eylesin. ehl-i Kur'an olmaya çalışmayı cümlemize nasip eylesin.

Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele-i Şerîfe. Fâtiha-i Şerîfe mea'l-Besmele-i Şerîfe.

Geçen haftaların birinde Fatih ilçemizde Kur'ân-ı Kerîm'i hıfzetmiş olan Geçen haftaların birinde Fatih ilçemizde Kur'ân-ı Kerîm'i hıfzetmiş olan 281 tane pırıl pırıl müslüman evladının merasimi Fatih camiinde yapılmış.281 tane pırıl pırıl müslüman evladının merasimi Fatih camiinde yapılmış. Birisi bana dedi ki; "Fatih camii dolmadı bile." Müslüman kardeşlerim! Birisi bana dedi ki;

"Fatih camii dolmadı bile."

Müslüman kardeşlerim!

Bir de Nazilli mi Aydın mı, bir yerde bir şarkıcı gitmiş de orada salon bulamamışlar, Bir de Nazilli mi Aydın mı, bir yerde bir şarkıcı gitmiş de orada salon bulamamışlar, yer bulamamışlar, oranın futbol stadyumunu tutmuşlar; yer bulamamışlar, oranın futbol stadyumunu tutmuşlar; o stadyum tepesine tırnağına kadar her tarafına kadar dolmuş, o stadyum tepesine tırnağına kadar her tarafına kadar dolmuş, bütün biletler satılmış, şarkıyı dinleyeceğiz diye o stadyum hınca hınç dolmuş. bütün biletler satılmış, şarkıyı dinleyeceğiz diye o stadyum hınca hınç dolmuş. Bir de o şarkıcıyı tepeden tırnağa paraları iliştire iliştire üstüne paraya gömmüşler. Bir de o şarkıcıyı tepeden tırnağa paraları iliştire iliştire üstüne paraya gömmüşler.

Allah size de akıl versin, onlara da akıl versin, bizlere de akıl versin. Allah size de akıl versin, onlara da akıl versin, bizlere de akıl versin.

Şu Allah'ın kelâmıdır. Allah'ın kelâmına sarılan cennete çıkar,Şu Allah'ın kelâmıdır. Allah'ın kelâmına sarılan cennete çıkar, kurtulur; bu bataklıktan çıkar, cennet-i âlâ'ya kavuşur. kurtulur; bu bataklıktan çıkar, cennet-i âlâ'ya kavuşur.

Kur'an sevgisini, aşkını hem kendiniz gönlünüze yerleştirinKur'an sevgisini, aşkını hem kendiniz gönlünüze yerleştirin hem de çoluk çocuklarınıza Kur'an aşkıyla terbiye verin, ehl-i Kur'an eyleyin.hem de çoluk çocuklarınıza Kur'an aşkıyla terbiye verin, ehl-i Kur'an eyleyin. İki şeyi sevsin: Kur'an'ı sevsin, Resûlullah'ı sevsin.İki şeyi sevsin: Kur'an'ı sevsin, Resûlullah'ı sevsin. O sevgide hiç taviz vermeyin, muhakkak o sevgiyle yetiştirin.O sevgide hiç taviz vermeyin, muhakkak o sevgiyle yetiştirin. O sevgi için de her şeyi yapın. Bir sünnet yaparlar bizim memleketlerimizde...O sevgi için de her şeyi yapın.

Bir sünnet yaparlar bizim memleketlerimizde...
Çocuk sünnet olacak; ata bindirirler, süslerler, davullar zurnalar, eğlenceler keyifler, ziyafetler... Çocuk sünnet olacak; ata bindirirler, süslerler, davullar zurnalar, eğlenceler keyifler, ziyafetler...

Neden? Sünnet. Peygamber Efendimiz'in sünneti yerine geliyor. Neden?

Sünnet. Peygamber Efendimiz'in sünneti yerine geliyor.
Bir düğün olur, "sünnet düğünü" derler. Kur'an düğünü hepsinden daha üstün.Bir düğün olur, "sünnet düğünü" derler.

Kur'an düğünü hepsinden daha üstün.
O sünnet, bu Kur'ân-ı Kerîm. Yer yerinden oynamalıydı!O sünnet, bu Kur'ân-ı Kerîm.

Yer yerinden oynamalıydı!
Fatih camii değil, avlusu değil, sokaklar taşmalıydı, trafik aksamalıydı. Fatih camii değil, avlusu değil, sokaklar taşmalıydı, trafik aksamalıydı.

Ne var? Fatih caminde 281 tane kardeşimiz,Ne var?

Fatih caminde 281 tane kardeşimiz,
evladımız, yavrumuz, ciğerpâremiz Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlemişler diye.evladımız, yavrumuz, ciğerpâremiz Kur'ân-ı Kerîm'i ezberlemişler diye. Oraya üşüşmeliydik; arıların çiçeklere üşüştüğü gibi üşüşmemiz lazımdı. Oraya üşüşmeliydik; arıların çiçeklere üşüştüğü gibi üşüşmemiz lazımdı.

Allah bize o sevgiyi, aşkı versin. Ne diyeyim, başka bir şey diyemiyorum. Allah bize o sevgiyi, aşkı versin. Ne diyeyim, başka bir şey diyemiyorum.

Bir miting olsa; şu partinin bu partinin mitingi olsa çok daha fazla insan toplanıyor. Bir miting olsa; şu partinin bu partinin mitingi olsa çok daha fazla insan toplanıyor.

Allahu Teâlâ hazretlerinin gücüne gider. Allahu Teâlâ hazretlerinin gücüne gider.

Kur'ân-ı Kerîm'i okuyun, okutun, hürmet edin, ehl-i Kur'an'a da hürmet edin! Kur'ân-ı Kerîm'i okuyun, okutun, hürmet edin, ehl-i Kur'an'a da hürmet edin!

Allah iki cihanın hayrına erdirsin. el-Fâtiha! Allah iki cihanın hayrına erdirsin.

el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2