Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Safer 1447
21 August 2025
İmsak
04:39
Güneş
06:13
Öğle
13:12
İkindi
16:58
Akşam
20:01
Yatsı
21:28
Detaylı Arama

Ziyaret ve Davet Adabı

Mehmed Zahid KOTKU

10 Rebîü'l-Evvel 1398 / 17.02.1978
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Ziyaret ve Davet Adabı

Mehmed Zahid KOTKU

10 Rebîü'l-Evvel 1398 / 17.02.1978
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid KOTKU Hocamızın sohbetleri, kendi seslerinden konulara yaklaşımı, açıklamaları, değerlendirmeleri ve tavsiyeleri, sizlerin istifadesine sunulmuştur.
Mehmed Zâhid KOTKU, geçtiğimiz asırda yaşamış (1897-1980) bir mürşid-i kâmil, bir sâlih insan, bir Allah dostudur. Ömrü boyunca tebliğ ve irşad çalışmaları içinde bulunmuş, milletimize ve ülkemize hizmet eden nice kıymetli kadrolar, devlet adamları yetiştirmiştir.

Gümüşhaneli Hazretleri tarafından başlatılan Ramûzü’l-Ehâdîs dersleri, takipçileri tarafından devam ettirilmiştir. İskenderpaşa Camii’nde Mehmed Zâhid KOTKU (Rh.A) Hocamız bu dersleri 1958’den 1977 yılına kadar sürdürmüş; 1977’den sonra ise, Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamız devam ettirmiştir.

İlk zamanlar düzenli olarak pazar günleri ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN hocamıza bırakmışlar, kendileri cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır.

Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm.Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.Bismillâhirrahmânirrahîm. Misafire, ziyaretçiye ancak evde hazır bulunanlar takdim olunur.

Misafire, ziyaretçiye ancak evde hazır bulunanlar takdim olunur.
Tekellüf caiz değildir.Tekellüf caiz değildir. Tekellüf yapanlara da lanet edilmiş, çok fena.Tekellüf yapanlara da lanet edilmiş, çok fena. Enes ve sair ashâb-ı kirâm, radıyallahu anh,Enes ve sair ashâb-ı kirâm, radıyallahu anh, evlerinde olan şeyleri çıkarır. Bir ve topluca yemek yerlerevlerinde olan şeyleri çıkarır. Bir ve topluca yemek yerler ve Kur'an okurlarmış.ve Kur'an okurlarmış. Yemek için toplanmak da mekârimi ahlâktandır.Yemek için toplanmak da mekârimi ahlâktandır. Bu akşam bize toplanın buyrun da beraber yemek yiyelim demekBu akşam bize toplanın buyrun da beraber yemek yiyelim demek mekârimi ahlâktandır, diyorlar. Güzel.mekârimi ahlâktandır, diyorlar. Güzel. Ashâb-ı kirâm Hazretleri Kur'an okumak

Ashâb-ı kirâm Hazretleri Kur'an okumak
ve zikrullah yapmak için toplanırlar ve yemek ama istemezlermiş.ve zikrullah yapmak için toplanırlar ve yemek ama istemezlermiş. Bu bizim için belki biraz şey, acize.Bu bizim için belki biraz şey, acize. Biz böyle bir şey yaptık mıydı gözümüz bakalım ne getirecekler diye bakar.Biz böyle bir şey yaptık mıydı gözümüz bakalım ne getirecekler diye bakar. Bakarız. Bu olmaz. Biz Allah için geldik. Okuduk, zikrullah yaptık.Bakarız. Bu olmaz. Biz Allah için geldik. Okuduk, zikrullah yaptık. Ölülerinize, bizim ölülerimize Allah rahmet eylesin.Ölülerinize, bizim ölülerimize Allah rahmet eylesin. Bizim kastımız bu.Bizim kastımız bu. Ama ev sahibi canı istemiş de bir şey ikram etmiş, o ayrı.Ama ev sahibi canı istemiş de bir şey ikram etmiş, o ayrı. Ancak ikram olunursa, buna da kanaat ederlermiş. Ancak ikram olunursa, buna da kanaat ederlermiş. Ahmed er-Rifâî Hazretleri'nin bir kitabını okudum.

Ahmed er-Rifâî Hazretleri'nin bir kitabını okudum.
Çok yemek yedirirmiş adam. Çok yemek yedirirmiş.Çok yemek yedirirmiş adam. Çok yemek yedirirmiş. Düşündüm, düşündüm. Bu kadar yemeği padişah bile yediremez yani.Düşündüm, düşündüm. Bu kadar yemeği padişah bile yediremez yani. Binlerce insanı her gün, ona yer de lazım zaten o kadar yer.Binlerce insanı her gün, ona yer de lazım zaten o kadar yer. Ama Arabistan'da yere lüzum yok. Bahçelere, yerlere sererler.Ama Arabistan'da yere lüzum yok. Bahçelere, yerlere sererler. Sonra anladım ki, öyle yemek memek değil, ekmeği doğruyormuş.Sonra anladım ki, öyle yemek memek değil, ekmeği doğruyormuş. Buyurun. Aç olan tabii, buyurun. Ekmek kâfi. Katık olursa peynir, zeytinBuyurun. Aç olan tabii, buyurun. Ekmek kâfi. Katık olursa peynir, zeytin ne alâ.ne alâ. Ama bugün insanına böyle ekmeği doğrayıp da buyurun demekAma bugün insanına böyle ekmeği doğrayıp da buyurun demek imkân mı var?imkân mı var? Hatırı sayılan kimselerin dostlarından şunu da isteriz,

Hatırı sayılan kimselerin dostlarından şunu da isteriz,
bunu da isteriz diye söylerlermiş.bunu da isteriz diye söylerlermiş. Tabi buna da ev sahibi pek memnun olurmuş.Tabi buna da ev sahibi pek memnun olurmuş. İmâm-ı Şâfiî de bunu yapmış.İmâm-ı Şâfiî de bunu yapmış. Kendisini birisi davet etmiş.Kendisini birisi davet etmiş. O da demiş ki köleye şunları şunları şunları hazırlayın, yapın demiş.O da demiş ki köleye şunları şunları şunları hazırlayın, yapın demiş. Onlar da hazırlamışlar.Onlar da hazırlamışlar. Efendi de bakmış, çok şeyler, nedir bunlar?Efendi de bakmış, çok şeyler, nedir bunlar? İmâm-ı Şâfî böyle istediler demiş. Köleyi âzad etmiş.İmâm-ı Şâfî böyle istediler demiş. Köleyi âzad etmiş. Maşallah demiş. Allah taksiratlarımızı affetsin. Maşallah demiş. Allah taksiratlarımızı affetsin. Seksen oldu. Seksen tane adab okuduk.

Seksen oldu. Seksen tane adab okuduk.
Seksenden sonrasında yüz yetmişe varmak epey de var daha.Seksenden sonrasında yüz yetmişe varmak epey de var daha. Doksan tane daha var.Doksan tane daha var. Bunları da inşallah bir dahaki derslerimizde okuruz.Bunları da inşallah bir dahaki derslerimizde okuruz. Bunlar tabi hepimizin bildiği şeyler ama hem sohbet oluyorBunlar tabi hepimizin bildiği şeyler ama hem sohbet oluyor hem de bir hatırlama oluyor.hem de bir hatırlama oluyor. İnsan unutuyor bunları tabi. Şimdi o eski muhabbetlerden nerede kaldı?İnsan unutuyor bunları tabi. Şimdi o eski muhabbetlerden nerede kaldı? Neden? Peygamber Efendimiz’den zengin kimse olmazdı.

Neden? Peygamber Efendimiz’den zengin kimse olmazdı.
En zengin Peygamber Efendimiz.En zengin Peygamber Efendimiz. Dünyanın dağlarını, taşları kendilerini altın olarak ona arz ettiler.Dünyanın dağlarını, taşları kendilerini altın olarak ona arz ettiler. Hiç birine tenezzül etmedi. İsteseydi altınlarla doldururdu. Hiç birine tenezzül etmedi. İsteseydi altınlarla doldururdu. Ama bir hasırının üzerinde yatmayı tercih ediyordu.Ama bir hasırının üzerinde yatmayı tercih ediyordu. Bir hasırının üzerinde. Yatak bile istemedi Efendimiz.Bir hasırının üzerinde. Yatak bile istemedi Efendimiz. Yatakta bile yatmadı yani.Yatakta bile yatmadı yani. Yattığı yer hasırının üzerindeydi. Hatta bir hanımefendi geldi.Yattığı yer hasırının üzerindeydi. Hatta bir hanımefendi geldi. Efendimiz’in yattığı yeri gördü, acıdı.Efendimiz’in yattığı yeri gördü, acıdı. Hanımefendi geldi, zengince bir hanımefendi, acıdı.Hanımefendi geldi, zengince bir hanımefendi, acıdı. Gitti evinden, bir yatak aldı geldi.Gitti evinden, bir yatak aldı geldi. Ya Âişe, bu yatağı Resûlullah'ın altına yay dedi.Ya Âişe, bu yatağı Resûlullah'ın altına yay dedi. Acıdı, bak hasırının üzerinde olur mu? Bir kere yattı, Rasûlullah onda.Acıdı, bak hasırının üzerinde olur mu? Bir kere yattı, Rasûlullah onda. Ertesi günü bunu sahibine ver dedi.Ertesi günü bunu sahibine ver dedi. Bu akşam beni teheccüdden alıkoydu dedi bu beni. Bu rahatlık.Bu akşam beni teheccüdden alıkoydu dedi bu beni. Bu rahatlık. Rahat olunca da insan uyuya kalıyor tabi.Rahat olunca da insan uyuya kalıyor tabi. Şimdi bir kadın daha getirdi, onu hiç almadı.Şimdi bir kadın daha getirdi, onu hiç almadı. Bizim yerde yatak kalmadı. Karyolalar kâfi gelmiyor,Bizim yerde yatak kalmadı. Karyolalar kâfi gelmiyor, işte hafif keşke siz cennet karyolaları, bilmem ne karyolaları fevkalade. işte hafif keşke siz cennet karyolaları, bilmem ne karyolaları fevkalade. Sofrada yedikleri vakit asıl katıkları takvaydı.

Sofrada yedikleri vakit asıl katıkları takvaydı.
Yemek yerken kendi karnımı doyurayım da kuvvetleneyim diye değil,Yemek yerken kendi karnımı doyurayım da kuvvetleneyim diye değil, Allah'ın kulu, hakiki kulu olayım, ehli takvadan olayım diye yerlermiş.Allah'ın kulu, hakiki kulu olayım, ehli takvadan olayım diye yerlermiş. Ehli takvadan olayım diyerekten.Ehli takvadan olayım diyerekten. Çünkü hayr-ü takva, hayr-ü zat, takvâ.Çünkü hayr-ü takva, hayr-ü zat, takvâ. Hayr-ü zat, en iyi katık, en iyi şey takva.Hayr-ü zat, en iyi katık, en iyi şey takva. O takva olduktan sonra yedikçe alırsın.O takva olduktan sonra yedikçe alırsın. Yedikçe alırdı, takva alırsa, o zaman yedikçe Allah'a yönelir.Yedikçe alırdı, takva alırsa, o zaman yedikçe Allah'a yönelir. Yedikçe Allah'a yönelir.Yedikçe Allah'a yönelir. İbadeti artırır, korkar, kötülükten korkar, her fenalıktan korkar. İbadeti artırır, korkar, kötülükten korkar, her fenalıktan korkar. Allah'ın sevgili bir kulu olur.Allah'ın sevgili bir kulu olur. Onun için yemekler yenilirken Allah'ın takvasını istemeli, Allah'tan korku istemeli yani.Onun için yemekler yenilirken Allah'ın takvasını istemeli, Allah'tan korku istemeli yani. Bunları yiyorum, yani bu yemeklerle ben sana isyan etmeyeyim.Bunları yiyorum, yani bu yemeklerle ben sana isyan etmeyeyim. Bu yemekleri yiyeyim, vücudum kuvvet bulsun, sonra da sana isyan edeyim.Bu yemekleri yiyeyim, vücudum kuvvet bulsun, sonra da sana isyan edeyim. Namaz kılmam, oruç tutmam, şunu yapmam, bunu yapmam,Namaz kılmam, oruç tutmam, şunu yapmam, bunu yapmam, bir de fenalıklar yaparım, içki içer, kumar oynar,bir de fenalıklar yaparım, içki içer, kumar oynar, insanları öldürür, şunu yapar, döver.insanları öldürür, şunu yapar, döver. Bunlar da yakışmaz müslümana.Bunlar da yakışmaz müslümana. Müslümana değil, insana yakışmaz zaten.Müslümana değil, insana yakışmaz zaten. Müslümana nereden eksik? İnsan olan şu mahluk, bu olmaz zaten. Müslümana nereden eksik? İnsan olan şu mahluk, bu olmaz zaten. Ne olursa olsun. Şimdi bak, seksen beşinci.

Ne olursa olsun. Şimdi bak, seksen beşinci.
Yüksek masalarda yemek mekruhtur. Mekruh diyoruz.Yüksek masalarda yemek mekruhtur. Mekruh diyoruz. Edebin dışında. Kūtü'l-Kulûb'un ikinci cildinin seksen birinci, seksen beşinci nasihati.Edebin dışında. Kūtü'l-Kulûb'un ikinci cildinin seksen birinci, seksen beşinci nasihati. Yüksek masalarda yemek mekruhtur. Ehl-i bid'atın işidir.Yüksek masalarda yemek mekruhtur. Ehl-i bid'atın işidir. Ehl-i bid'atın işidir. Ehl-i bid'at makbul değil.Ehl-i bid'atın işidir. Ehl-i bid'at makbul değil. Bid'at sahibi, bid'at sahibi bid'atını terk etmediyse ibadetleri kabul olmaz.Bid'at sahibi, bid'at sahibi bid'atını terk etmediyse ibadetleri kabul olmaz. Bid'at sahiplerinin bid'atlarını terk etmedikçe hiçbir ibadeti kabul olamaz, hatta haşlanırlar.Bid'at sahiplerinin bid'atlarını terk etmedikçe hiçbir ibadeti kabul olamaz, hatta haşlanırlar. Ama bu bid'at iki kısım.Ama bu bid'at iki kısım. Birisi itikatta bid'at ki asıl olan budur. Birisi de amellerde bid'at,Birisi itikatta bid'at ki asıl olan budur. Birisi de amellerde bid'at, bu daha hafif.bu daha hafif. İsteksiz davetlere gitmemek lazımdır.

İsteksiz davetlere gitmemek lazımdır.
Akşam bize gelir misiniz? Gelir misiniz? Gelmezseniz olur gibi yani.Akşam bize gelir misiniz? Gelir misiniz? Gelmezseniz olur gibi yani. Gösteriş için davetlere de gitmemek gerek.Gösteriş için davetlere de gitmemek gerek. Adam yapıyor ama gösteriş için yapıyor.Adam yapıyor ama gösteriş için yapıyor. Filan şöyle yaptı, filan böyle yaptı densin, bu da makbul değil.Filan şöyle yaptı, filan böyle yaptı densin, bu da makbul değil. Tekellüf diye, bak buna dikkat edin, tekellüf diye kendi yemediğiniTekellüf diye, bak buna dikkat edin, tekellüf diye kendi yemediğini misafirlere hazırlamaya derler.misafirlere hazırlamaya derler. Kendi yemediğini misafirlerine hazırlamaya tekellüf diyor, zorlanıyor.Kendi yemediğini misafirlerine hazırlamaya tekellüf diyor, zorlanıyor. Borç para alıyor, evde efendim hizmetçiler tutuyor,Borç para alıyor, evde efendim hizmetçiler tutuyor, adamlar tutuyor, şunu da yapın, bunu da yapın diyerekten birçok zorluklar oluyor.adamlar tutuyor, şunu da yapın, bunu da yapın diyerekten birçok zorluklar oluyor. Tekellüf, bunlar da lazım değil demiş.Tekellüf, bunlar da lazım değil demiş. Kardeşlere tekellüfsüz yemek her zaman için mümkündür.Kardeşlere tekellüfsüz yemek her zaman için mümkündür. Peynir ekmek, zeytin ekmek, yağ ekmek, bal ekmek,Peynir ekmek, zeytin ekmek, yağ ekmek, bal ekmek, en kolay yemekler bunlar.en kolay yemekler bunlar. Fakat bugün bunlara tenezzül edecek insan da kalmadı yani.Fakat bugün bunlara tenezzül edecek insan da kalmadı yani. Bir insanı çağırırsanız da evine, biraz peynir ile zeytin koyarsanız önüne,Bir insanı çağırırsanız da evine, biraz peynir ile zeytin koyarsanız önüne, ayıplar bizi.ayıplar bizi. Ve bizim günahlarımızı alır, bir şey değil de oradaki bir yer,Ve bizim günahlarımızı alır, bir şey değil de oradaki bir yer, dert, günahlarımızı alıyor, kendisi de günaha girer.dert, günahlarımızı alıyor, kendisi de günaha girer. Onun için tekellüf, bak şimdi burada yine diyorum, yani tekellüf.Onun için tekellüf, bak şimdi burada yine diyorum, yani tekellüf. Her zaman, tekellüfsüz olur da her zaman geliniz.Her zaman, tekellüfsüz olur da her zaman geliniz. Fakat tekellüf olununca, her zaman gelmesini isteyemez.Fakat tekellüf olununca, her zaman gelmesini isteyemez. Her gün masrafı da herkes yapamaz.Her gün masrafı da herkes yapamaz. Yapamayınca hanım da bıkar, efendim, adam da bıkar.Yapamayınca hanım da bıkar, efendim, adam da bıkar. Şimdi, Hz. Rifâî' nin birçok insanlara yemek yedirdiğini yazarlar.Şimdi, Hz. Rifâî' nin birçok insanlara yemek yedirdiğini yazarlar. Bunu nasıl yediriyor diye ben düşünüyordum.Bunu nasıl yediriyor diye ben düşünüyordum. Demek tekellüfsüz ekmekleri doğruyor ortaya,Demek tekellüfsüz ekmekleri doğruyor ortaya, katık varsa biraz da katık koyuyor,katık varsa biraz da katık koyuyor, aç olanlar da gelip orada karnını doyuruyor.aç olanlar da gelip orada karnını doyuruyor. Bir davet olunduğu zaman,

Bir davet olunduğu zaman,
davet olunanın yanında bulunan kimseleri davet sahibindendavet olunanın yanında bulunan kimseleri davet sahibinden izin almadan götürmek caiz değildir.izin almadan götürmek caiz değildir. Biz akşam filana davet olunduk, oraya gittiği zaman,Biz akşam filana davet olunduk, oraya gittiği zaman, e sen de geldin, hadi sen de gel. Yok olmaz.e sen de geldin, hadi sen de gel. Yok olmaz. Telefonun varsa, sorarsın, benim yanıma misafirim geldi.Telefonun varsa, sorarsın, benim yanıma misafirim geldi. Ona da müsaade ettin mi, getireyim mi? Getirme dedi, getirmeyecek.Ona da müsaade ettin mi, getireyim mi? Getirme dedi, getirmeyecek. Adam 4 kişilik, 5 kişilik bir şey yapmıştır.Adam 4 kişilik, 5 kişilik bir şey yapmıştır. Fazla insan istemez evi müsait değildir.Fazla insan istemez evi müsait değildir. Onun için bu gibileri izin almadan getirmek caiz değil. Onun için bu gibileri izin almadan getirmek caiz değil. Çünkü Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bir yere davet olunmuş, Çünkü Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem bir yere davet olunmuş, yanına birisi de takılmış.yanına birisi de takılmış. Takılınca kapıyı çalmış, bak yanımda filan da var demiş.Takılınca kapıyı çalmış, bak yanımda filan da var demiş. Müsaade eder misiniz onun da gelmesine?Müsaade eder misiniz onun da gelmesine? Eh tabii Peygamber'e karşı gelmesin diyemez amaEh tabii Peygamber'e karşı gelmesin diyemez ama bize de diyemez belki, gelmesin diye kapıya kadar gelen bir adama.bize de diyemez belki, gelmesin diye kapıya kadar gelen bir adama. Ama belki mahkûm olur içeride. Götürmemek caiz.Ama belki mahkûm olur içeride. Götürmemek caiz. Cemaatle davet olunduğu zaman da cemaatin adetini bildirmek lazım.

Cemaatle davet olunduğu zaman da cemaatin adetini bildirmek lazım.
On kişi, yirmi kişi, otuz kişi akşam bize buyrun. On kişi, yirmi kişi, otuz kişi akşam bize buyrun. Adet. Hazırlığını ona göre yapacak.Adet. Hazırlığını ona göre yapacak. Yoksa hadi camideki komşular dedin miydi, Yoksa hadi camideki komşular dedin miydi, sayısız bir cemaat gelince, o da şaşırır, sen de mahcup olursun, ben de mahcup olurum.sayısız bir cemaat gelince, o da şaşırır, sen de mahcup olursun, ben de mahcup olurum. Doksan ikinci.

Doksan ikinci.
Misafir yemek yerken bir dilenci gelse,Misafir yemek yerken bir dilenci gelse, ev sahibinden izinsiz o dilenciye, o yemekten vermek caiz değildir.ev sahibinden izinsiz o dilenciye, o yemekten vermek caiz değildir. Yemek çok ama.Yemek çok ama. Dilenci de gelmiş. Al, bu da senin olsun. Ona hakkımız yok bizim.Dilenci de gelmiş. Al, bu da senin olsun. Ona hakkımız yok bizim. Şayet verirsen, şayet verirsen,Şayet verirsen, şayet verirsen, sevap yemek sahibine olur, günah da verene olur.sevap yemek sahibine olur, günah da verene olur. Başkasının davet ettiği taama,

Başkasının davet ettiği taama,
taam sahibinden izinsiz başkasını götürmek de caiz değildir.taam sahibinden izinsiz başkasını götürmek de caiz değildir. Deminkinin bir başkası. Başkasının davet ettiği taama,Deminkinin bir başkası. Başkasının davet ettiği taama, taam sahibinden izinsiz başkasını da götürmek caiz değildir.taam sahibinden izinsiz başkasını da götürmek caiz değildir. E, akraban gelir, dostun gelir.E, akraban gelir, dostun gelir. E, onu da götürmek ister insan.E, onu da götürmek ister insan. Ama izin verirse götüreceğiz.Ama izin verirse götüreceğiz. Eğer hususi ihvanını götürürse, sofraya oturmaması lazımdır.Eğer hususi ihvanını götürürse, sofraya oturmaması lazımdır. Bak, hususi bir arkadaşım, kardeşim gelmiş ama götüreceğim, o ama sofraya oturmayacak.Bak, hususi bir arkadaşım, kardeşim gelmiş ama götüreceğim, o ama sofraya oturmayacak. Sofraya oturmaması lazımdır, diyor.Sofraya oturmaması lazımdır, diyor. Allah'ım, tabii o da ev sahibi diyecek, gel kardeşim otur sen, olmaz öyle,Allah'ım, tabii o da ev sahibi diyecek, gel kardeşim otur sen, olmaz öyle, kenarda bakasın da, biz yiyelim, o da olmaz diyecek ama.kenarda bakasın da, biz yiyelim, o da olmaz diyecek ama. Herkes yemekten elini çekmeden sofrayı veya tabağı kaldırmak caiz değildir.

Herkes yemekten elini çekmeden sofrayı veya tabağı kaldırmak caiz değildir.
Ben doydum ama.Ben doydum ama. E daha birçok gençler var. İhtiyarlar ile gençler bir olur mu?E daha birçok gençler var. İhtiyarlar ile gençler bir olur mu? İhtiyar doymuştur. Ama genç, bu kadar yiyecektir belki.İhtiyar doymuştur. Ama genç, bu kadar yiyecektir belki. Ben doydum diyerekten, kaldırdım dedin miydi olmaz.Ben doydum diyerekten, kaldırdım dedin miydi olmaz. Yemekte misafire üçten fazla buyrun dememek lazımdır. Üç defa.

Yemekte misafire üçten fazla buyrun dememek lazımdır. Üç defa.
Kapıyı çalmak da böyledir. Bir eve gideceğiz, zile basarsın,Kapıyı çalmak da böyledir. Bir eve gideceğiz, zile basarsın, biraz beklemek de lazım.biraz beklemek de lazım. Yani bu hususta çok insan tertip eder.Yani bu hususta çok insan tertip eder. Zır, arkasından zır, kapıda bekleyen mi var, kapının ağzında.Zır, arkasından zır, kapıda bekleyen mi var, kapının ağzında. Hela da olur, yemekte olur, abdestte olur, şurada olur, burada olur.Hela da olur, yemekte olur, abdestte olur, şurada olur, burada olur. Zili çaldın, biraz bekle bakalım azıcık. Arkasından böyle zır, zır, zır,Zili çaldın, biraz bekle bakalım azıcık. Arkasından böyle zır, zır, zır, o hakaret verir ev sahibine.o hakaret verir ev sahibine. Bunu yapmamak lazım, biraz beklemek lazım. E çok acele işim var. Bunu yapmamak lazım, biraz beklemek lazım. E çok acele işim var. Acele işin varsa, başka zaman uğra. Üçte. Kapıyı da üç defa çalarsın.Acele işin varsa, başka zaman uğra. Üçte. Kapıyı da üç defa çalarsın. İzin çıkmadı, dön artık.İzin çıkmadı, dön artık. Mutlaka kapıyı açtıracağım diyerekten üç, beş, altı öyle olmadı.Mutlaka kapıyı açtıracağım diyerekten üç, beş, altı öyle olmadı. Üç defa çaldık. Eh ses çıkmadı, dönmek lazım.Üç defa çaldık. Eh ses çıkmadı, dönmek lazım. Varlıklı insanlar yemek esnasında kapısını açık tutmalı.

Varlıklı insanlar yemek esnasında kapısını açık tutmalı.
Varlıklı insanlar yemek esnasında kapısını açık tutmalı.Varlıklı insanlar yemek esnasında kapısını açık tutmalı. Zengin, fakir her geleni sofrasına oturtmalıdır.Zengin, fakir her geleni sofrasına oturtmalıdır. Şimdi nereden girdin eve? Kapılar kapalı dışarıdan.Şimdi nereden girdin eve? Kapılar kapalı dışarıdan. Tâbiîn’den bazıları, insanların hayırlılarıTâbiîn’den bazıları, insanların hayırlıları yemeklerini evlerinin içinde değil, evlerinin içinde değil,yemeklerini evlerinin içinde değil, evlerinin içinde değil, bahçelerinde yiyip, gelen geçen arzu edenleri çağırır ve yemeğibahçelerinde yiyip, gelen geçen arzu edenleri çağırır ve yemeği yedirirlermiş. Yemeklerini ona göre bol yaparlarmış.yedirirlermiş. Yemeklerini ona göre bol yaparlarmış. 100. edep, kendilerinin methu sena olunmasını isteyenlerin

100. edep, kendilerinin methu sena olunmasını isteyenlerin
yemeklerine de icabet etmemek lazımdır.yemeklerine de icabet etmemek lazımdır. Allah'ın kulları için başkanım, sağolun, eksik olmayın, bak neler yapmışlar.Allah'ın kulları için başkanım, sağolun, eksik olmayın, bak neler yapmışlar. Kitapta da bunlar böyle. Diyor ki, isteyenlerin sofrasında hayır yok,Kitapta da bunlar böyle. Diyor ki, isteyenlerin sofrasında hayır yok, gitmemek lazım.gitmemek lazım. Bazı kimseler, Hazreti Hasan'ın evine girip ondan izinsiz, bakın şimdi bakın.Bazı kimseler, Hazreti Hasan'ın evine girip ondan izinsiz, bakın şimdi bakın. Bazı kimseler, Hazreti Hasan'ın evine girip ondan izinsizBazı kimseler, Hazreti Hasan'ın evine girip ondan izinsiz evde bulduklarını yerlerdi. Ev sahibi yok evde.evde bulduklarını yerlerdi. Ev sahibi yok evde. Gidiyor, mutfakta neler var, neler yok, karnını doyuruyor.Gidiyor, mutfakta neler var, neler yok, karnını doyuruyor. Hasan da buna pek sevinirdi. Fesubhanallah.Hasan da buna pek sevinirdi. Fesubhanallah. Süfyân es-Sevrî'ye ki İmam-ı Azam’ın eşi bir mezhep sahibidir.

Süfyân es-Sevrî'ye ki İmam-ı Azam’ın eşi bir mezhep sahibidir.
Süfyân es-Sevrî'ye de bir cemaat gelmiş.Süfyân es-Sevrî'ye de bir cemaat gelmiş. Hârûnürreşîd'in devrinde bu Süfyân es-Sevrî'ye.Hârûnürreşîd'in devrinde bu Süfyân es-Sevrî'ye. Hârûnürreşîdle kardeş gibiymişler vaktiyle.Hârûnürreşîdle kardeş gibiymişler vaktiyle. Padişah olmadan.

Padişah olmadan.
Hârûnürreşîd'e zaman gelmiş, padişah nasip olmuş.Hârûnürreşîd'e zaman gelmiş, padişah nasip olmuş. Tabi dalkavuklar hep doluşmuşlar aralarına, Allah mübarek etsin efendim, sağolasın,Tabi dalkavuklar hep doluşmuşlar aralarına, Allah mübarek etsin efendim, sağolasın, Allah daim etsin, şu laflarla, bu laflarla bir sürü beylik laflarına.Allah daim etsin, şu laflarla, bu laflarla bir sürü beylik laflarına. Hepsine de işte birer zarf gelsin de hediyeler ikram edermiş.Hepsine de işte birer zarf gelsin de hediyeler ikram edermiş. Bu gitmemiş. Kardeşi Süfyân es-Sevrî.Bu gitmemiş. Kardeşi Süfyân es-Sevrî. Sonra da bir mektup yazmış, azıcık acıca.Sonra da bir mektup yazmış, azıcık acıca. Demiş bak ben padişah oldum. Demiş bak ben padişah oldum. Herkes etrafı civardan koşup geliyorlar böyle sürülerle.Herkes etrafı civardan koşup geliyorlar böyle sürülerle. Onlara hediyeler de veriyorum.Onlara hediyeler de veriyorum. Sen kardeşim olduğun halde hiçbir kere tenezzül de etmedin gelmeye diye.

Sen kardeşim olduğun halde hiçbir kere tenezzül de etmedin gelmeye diye.
Şeye, kâtibene demiş ki, mektubu çevir, kâğıdı arkaya, yaz arkasına demiş.Şeye, kâtibene demiş ki, mektubu çevir, kâğıdı arkaya, yaz arkasına demiş. Efendim, olmaz demiş arkasına, ayıp olur. Padişaha karşıEfendim, olmaz demiş arkasına, ayıp olur. Padişaha karşı gelen mektubun arkasına yazı yazılır mı? Sen yaz demiş.gelen mektubun arkasına yazı yazılır mı? Sen yaz demiş. Kâğıdın arkasına yazdırmış. Padişah olduğunda hüner mi yaptın demiş.Kâğıdın arkasına yazdırmış. Padişah olduğunda hüner mi yaptın demiş. Bu kadar parayı hangi kesenden dağıtıyorsun, kimin paralarını kime dağıtıyorsun demiş. Bu kadar parayı hangi kesenden dağıtıyorsun, kimin paralarını kime dağıtıyorsun demiş. Yaptığın hataları bir de bana söylüyorsun beni onlara iştirak mi ettireceksin diyeYaptığın hataları bir de bana söylüyorsun beni onlara iştirak mi ettireceksin diye acıcı bir mektup yazmış.acıcı bir mektup yazmış. Hârûnürreşîd de çok insaflı adam, o mektubu almış, okumuş, okumuş, saklamış.Hârûnürreşîd de çok insaflı adam, o mektubu almış, okumuş, okumuş, saklamış. İki de bir saklar saklar okur, okur ağlarmış.İki de bir saklar saklar okur, okur ağlarmış. Evinde bulduklarını güzelce yemişler.Evinde bulduklarını güzelce yemişler. Bulduklarını güzelce yemişler.

Bulduklarını güzelce yemişler.
O sırada Süfyân es-Sevrî Hazretleri de gelmiş, üstlerine.O sırada Süfyân es-Sevrî Hazretleri de gelmiş, üstlerine. Onlar ile, onları öyle görünce,Onlar ile, onları öyle görünce, şimdi bana, selef-i salihînin ahlâkını hatırlattınız demiş.şimdi bana, selef-i salihînin ahlâkını hatırlattınız demiş. Selef-i salihin, eski müslümanlar böyle yaparlarmış daSelef-i salihin, eski müslümanlar böyle yaparlarmış da onu bana hatırlattınız diyor. Tâbiînden.onu bana hatırlattınız diyor. Tâbiînden. Ziyaretçiler geldiği ve evde bir şey bulunmadığı zaman,

Ziyaretçiler geldiği ve evde bir şey bulunmadığı zaman,
evde de bir şey yok.evde de bir şey yok. Komşu evlerine gider, evde kimse olmasa dahi,Komşu evlerine gider, evde kimse olmasa dahi, komşu da kimse yok, bulduklarını alır,komşu da kimse yok, bulduklarını alır, eve getirip misafirlerine ikram ederlermiş.eve getirip misafirlerine ikram ederlermiş. Var mı bugün bunu yapacak bir babayiğit?Var mı bugün bunu yapacak bir babayiğit? Sonra, ev sahibi gelip orada bir şey bulamayınca filan geldi,Sonra, ev sahibi gelip orada bir şey bulamayınca filan geldi, aldı götürdü demiş yemekleri deyince adamcağız,aldı götürdü demiş yemekleri deyince adamcağız, pek sevinir ve o yemekleri alan adama,pek sevinir ve o yemekleri alan adama, aman yine misafirlerin gelirse her zaman gel, bulduklarını al götür,aman yine misafirlerin gelirse her zaman gel, bulduklarını al götür, demiş ve bu evdeki hizmetkarı da âzad emiş,demiş ve bu evdeki hizmetkarı da âzad emiş, sen benim gelene saygısızlık etmedin, kapıyı kapıyaydın, olmaz diyeydin,sen benim gelene saygısızlık etmedin, kapıyı kapıyaydın, olmaz diyeydin, olurdu ya, alamazdı onu.olurdu ya, alamazdı onu. Onu yapmadığın için seni de affettim demiş.Onu yapmadığın için seni de affettim demiş. Ah bugün bizim halimize demiş. Şimdi bakın şuna.Ah bugün bizim halimize demiş. Şimdi bakın şuna. Şimdi insan, insan, insan olması lazım. İnsanın insan olması lazım.

Şimdi insan, insan, insan olması lazım. İnsanın insan olması lazım.
Para olmuş, bilgi olmuş, güç olmuş, kuvvet olmuş, bunlar boş şeyler.Para olmuş, bilgi olmuş, güç olmuş, kuvvet olmuş, bunlar boş şeyler. Bunlar bugün var, yarın yok. Hepsi işte görüyoruz. Gözümüzün önünde hepsi.Bunlar bugün var, yarın yok. Hepsi işte görüyoruz. Gözümüzün önünde hepsi. Bugün, bugün var, yarın yok. Bunun için insana insanlık lazım.Bugün, bugün var, yarın yok. Bunun için insana insanlık lazım. Cüneyd denilen bir zat var ya, hepimizin duyduğumuz velilerden bir veli.Cüneyd denilen bir zat var ya, hepimizin duyduğumuz velilerden bir veli. Her gün 400 rekât namaz kılmadan dükkanını açmazmış.Her gün 400 rekât namaz kılmadan dükkanını açmazmış. Dükkancı, işçi. 400 rekât namaz kılıyor.Dükkancı, işçi. 400 rekât namaz kılıyor. 400 rekât birer dakikadan 400 dakika eder. Ne eder 400 dakika eder. 6 saat.400 rekât birer dakikadan 400 dakika eder. Ne eder 400 dakika eder. 6 saat. Günün yarısını namazla geçiriyor. Bir dakikada kılınmaz namaz.Günün yarısını namazla geçiriyor. Bir dakikada kılınmaz namaz. Cüneyd'in üstadını,Cüneyd'in üstadını, Cüneyd'in kendisini değil de Cüneyd'in üstadını bir çocuk,Cüneyd'in kendisini değil de Cüneyd'in üstadını bir çocuk, bir çocuk babası namına davette bulunmuş.bir çocuk babası namına davette bulunmuş. Babam sizi bu akşam yemeğe çağırıyor, buyrun demiş.Babam sizi bu akşam yemeğe çağırıyor, buyrun demiş. Baba ise bu misafiri tam dört defa kapıdan geri çevirmiş.Baba ise bu misafiri tam dört defa kapıdan geri çevirmiş. Benim haberim yok, ben demedim. Yahu yok öyle şey.Benim haberim yok, ben demedim. Yahu yok öyle şey. Çeşit bahanelerle adamı dört defa kapıdan çevirmiş.Çeşit bahanelerle adamı dört defa kapıdan çevirmiş. Fakat her defasında arkasından geliyor bir başkası. Fakat her defasında arkasından geliyor bir başkası. Yanlış oldu efendim, buyurun yemeğinizi yiyin diyerekten. Yanlış oldu efendim, buyurun yemeğinizi yiyin diyerekten. Yok ben öyle eve bir daha gitmem diye biz gitmeyiz. Gitmeyiz.Yok ben öyle eve bir daha gitmem diye biz gitmeyiz. Gitmeyiz. Kaç defa? Bir kere belki gideriz ama ikinciyi katiyen gitmeyiz.

Kaç defa? Bir kere belki gideriz ama ikinciyi katiyen gitmeyiz.
Aldattın bizi. Sonra bu adam demiş ki ben seni tecrübe için yaptım.Aldattın bizi. Sonra bu adam demiş ki ben seni tecrübe için yaptım. Sen hakikaten kâmil adammışsın. Elini öpeyim, sana ben de evlat olayım demiş.Sen hakikaten kâmil adammışsın. Elini öpeyim, sana ben de evlat olayım demiş. Aldandın demiş. Bu köpek âdeti demiş. Köpeği küçü küçü dersin gelir,Aldandın demiş. Bu köpek âdeti demiş. Köpeği küçü küçü dersin gelir, hoşt dersin gider.hoşt dersin gider. Buna aldandın. Neyse ben de yedim demiş.Buna aldandın. Neyse ben de yedim demiş. Bak nasıl insan kendilerini ne kadar böyle mütevazı yapıyorlar. Allah'ın affetsin kusurlarımızı.Bak nasıl insan kendilerini ne kadar böyle mütevazı yapıyorlar. Allah'ın affetsin kusurlarımızı. Bunu ancak nefs-i mutmainne sahibi olanlar yapabilirler demiş.Bunu ancak nefs-i mutmainne sahibi olanlar yapabilirler demiş. Zenginlerin davetine gidip fakirlerin davetine gitmemek de kibir alametidir.

Zenginlerin davetine gidip fakirlerin davetine gitmemek de kibir alametidir.
Zengin çağırıyor mu, ha ona koşa koşa gidiyoruz.Zengin çağırıyor mu, ha ona koşa koşa gidiyoruz. Ama bir fakir, fakir de ne olacak. Bir çorba mı içirecek ne yapacak işteAma bir fakir, fakir de ne olacak. Bir çorba mı içirecek ne yapacak işte kulak asmıyor bile.kulak asmıyor bile. Oturacak yeri bile yok, der.Oturacak yeri bile yok, der. Hâlbuki Cenâb-ı Peygamber herkesin, herkesin davetini reddetmez giderlerdi, herkesin.Hâlbuki Cenâb-ı Peygamber herkesin, herkesin davetini reddetmez giderlerdi, herkesin. Fakir zengin demezlerdi. İster zengin ister fakir,Fakir zengin demezlerdi. İster zengin ister fakir, hatta miskinlerin ve kölelerin bile davetine giderlerdi.hatta miskinlerin ve kölelerin bile davetine giderlerdi. İnsan ayırmazlardı.İnsan ayırmazlardı. Allah şefaatine nail etsin.Allah şefaatine nail etsin. Hazreti Hasan, Resûlullah’ın torunu, Hazreti Ali Efendimiz’in oğlu.

Hazreti Hasan, Resûlullah’ın torunu, Hazreti Ali Efendimiz’in oğlu.
Hazreti Hasan bir gün miskinlerin topladıkları ekmekleri yerlerken.Hazreti Hasan bir gün miskinlerin topladıkları ekmekleri yerlerken. Miskinler ekmek toplamışlar şuradan buradan, oturmuşlar bir yerde yiyorlar.Miskinler ekmek toplamışlar şuradan buradan, oturmuşlar bir yerde yiyorlar. Yerlerken oradan atıyla geçiyormuş Hazreti Hasan.Yerlerken oradan atıyla geçiyormuş Hazreti Hasan. Bu miskinlere selam vermiş, es-selâmü aleyküm.Bu miskinlere selam vermiş, es-selâmü aleyküm. Biz selam da vermeyiz yahu! Biz öyle miskinlere biz selam da vermeyiz.Biz selam da vermeyiz yahu! Biz öyle miskinlere biz selam da vermeyiz. Onlar da buyrun yâ Resûlallah'ın torunu demişler.

Onlar da buyrun yâ Resûlallah'ın torunu demişler.
O da atından tevazuan inmiş ve onların arasına girip,O da atından tevazuan inmiş ve onların arasına girip, tenezzülen onların ekmeğinden bir miktar yemiş.tenezzülen onların ekmeğinden bir miktar yemiş. Onlara da siz de bize buyrun, siz de bize buyrun demiş, ayrılmış.Onlara da siz de bize buyrun, siz de bize buyrun demiş, ayrılmış. Bir müddet sonra bu miskinler Hazreti Hasan'ın evine gelmişler.Bir müddet sonra bu miskinler Hazreti Hasan'ın evine gelmişler. Miskin yani bir şeysi olmayan adam. Miskin fakirden daha aşağı.Miskin yani bir şeysi olmayan adam. Miskin fakirden daha aşağı. Fakirin bir ekmeği olur, bir tası olur, bir çanağı olur filan.Fakirin bir ekmeği olur, bir tası olur, bir çanağı olur filan. Miskin diye, hiçbir şeyi olmayan, sırtındaki sırtında, karnındaki karnında o kadar.Miskin diye, hiçbir şeyi olmayan, sırtındaki sırtında, karnındaki karnında o kadar. Arabistan’da, geçiniyor orada.Arabistan’da, geçiniyor orada. O miskinler Hazreti Hasan'ın evine gelmişler.O miskinler Hazreti Hasan'ın evine gelmişler. Onlara iltifat ve ikramda bulunup hane-i saadetindeOnlara iltifat ve ikramda bulunup hane-i saadetinde bulunanları önlerine koymuş ve kendisi de onlarla beraber yemek yemiş.bulunanları önlerine koymuş ve kendisi de onlarla beraber yemek yemiş. Bakınız büyüklük nasıl oluyormuş?Kulların hepsi Allah'ın kuludur.Bakınız büyüklük nasıl oluyormuş?Kulların hepsi Allah'ın kuludur. Kimi zengin, kimi fakir kılmış, hepsinin sayısız hikmetleri vardır.Kimi zengin, kimi fakir kılmış, hepsinin sayısız hikmetleri vardır. Fakirleri hor görmek çok terbiyesizlik ve edepsizliktir, vesselam.Fakirleri hor görmek çok terbiyesizlik ve edepsizliktir, vesselam. Ama bugünün insanına bunu anlatmakAma bugünün insanına bunu anlatmak deveye hendek atlatmaktan daha zordur.deveye hendek atlatmaktan daha zordur. İbn Mübârek, İmâm-ı Âzam'ın talebesi.

İbn Mübârek, İmâm-ı Âzam'ın talebesi.
Muhaddisîndendir kendisi, büyük zât.Muhaddisîndendir kendisi, büyük zât. Hem Ruslarla çarpışır, oradan aldığı ganimetlerle geçinirHem Ruslarla çarpışır, oradan aldığı ganimetlerle geçinir hem de hadîs ezberler, çok hadîsleri var kendisinin.hem de hadîs ezberler, çok hadîsleri var kendisinin. O zamanda ihvanına hurma ikram eder.O zamanda ihvanına hurma ikram eder. Çok bir şey lazım değil, işte hurma ikram eder.Çok bir şey lazım değil, işte hurma ikram eder. Her kim fazla yerse her bir çekirdeğe bir dirhem vereceğim dermiş.Her kim fazla yerse her bir çekirdeğe bir dirhem vereceğim dermiş. Fazla yemeye teşvik için onları,Fazla yemeye teşvik için onları, fazla yiyenin çekirdeğine bir dirhem vereceğim dermiş.fazla yiyenin çekirdeğine bir dirhem vereceğim dermiş. Bir dirhem bugün bir altın mıdır nedir kim bilir işte.Bir dirhem bugün bir altın mıdır nedir kim bilir işte. Yani bugün bir lirası veyahut beş lirası gibi. Yani bugün bir lirası veyahut beş lirası gibi. Ve çekirdekleri sayar, fazla yiyenlere sayısı kadar para verirmiş.Ve çekirdekleri sayar, fazla yiyenlere sayısı kadar para verirmiş. Bizim ramazanlarda da bazı zenginler diş kirası diyeBizim ramazanlarda da bazı zenginler diş kirası diye yemek yiyenlere birer para hediyesi verirlermiş eskiden.yemek yiyenlere birer para hediyesi verirlermiş eskiden. Bazı itibarlı kimselerin davetlilerine de icabet etmemişler.Bazı itibarlı kimselerin davetlilerine de icabet etmemişler. Sebebi? Cennet yemeklerini hatırlamaktanSebebi? Cennet yemeklerini hatırlamaktan ve emeksiz ve masrafsız yemekleri yemek istemediklerindenmiş.ve emeksiz ve masrafsız yemekleri yemek istemediklerindenmiş. Hazır yemek tabii.Hazır yemek tabii. Güzel, sonra cennet yemekleri gibi çok güzel yemekler oluyor ya.Güzel, sonra cennet yemekleri gibi çok güzel yemekler oluyor ya. Bu yemekleri ben cennette yiyeceğim diyerekten.Bu yemekleri ben cennette yiyeceğim diyerekten. Tabiidir ki yemekleri yapmak, masrafsız yemekleri emeksiz ve masrafsızdır.Tabiidir ki yemekleri yapmak, masrafsız yemekleri emeksiz ve masrafsızdır. Emeksiz ve masrafsız yemekleri yemek istemediğinden. Emeksiz ve masrafsız yemekleri yemek istemediğinden. Tabidir ki yemekleri yapmak hele bugün pek çok masraflara bağlı,

Tabidir ki yemekleri yapmak hele bugün pek çok masraflara bağlı,
sonra da çok emeklere bağlıdır.sonra da çok emeklere bağlıdır. Eğer bir de evde hizmet edecek gelin veya kızEğer bir de evde hizmet edecek gelin veya kız veya hizmetçi yoksa vay o hanımın haline.veya hizmetçi yoksa vay o hanımın haline. Bunları düşünmeli, ona göre hareket etmelidir.Bunları düşünmeli, ona göre hareket etmelidir. Onun için ihvân-ı dînin kifayet miktarı ile kanaat edip asıl olan,Onun için ihvân-ı dînin kifayet miktarı ile kanaat edip asıl olan, asıl olan ins ü muhabbetin devamıdır.asıl olan ins ü muhabbetin devamıdır. Toplandık ama yemek için toplanmadık. Yemek için toplanmadık.Toplandık ama yemek için toplanmadık. Yemek için toplanmadık. Canım hani ya ne et var, ne yağlı var, ne tatlı ne tuzlu var,Canım hani ya ne et var, ne yağlı var, ne tatlı ne tuzlu var, ne baklavası var.ne baklavası var. Böyle şey mi olur yahu? Yoo, biz asıl buradaki muhabbet için toplandık.Böyle şey mi olur yahu? Yoo, biz asıl buradaki muhabbet için toplandık. Karnımız açsa bir parça ekmek, bir parça peynir kâfi.Karnımız açsa bir parça ekmek, bir parça peynir kâfi. Sen gittiğin evde kendi rızkını yediğini, kendi rızkını yediğini Sen gittiğin evde kendi rızkını yediğini, kendi rızkını yediğini bilmeyen kimselerin davetine gitmemek lazımdır.bilmeyen kimselerin davetine gitmemek lazımdır. Kendi rızkını yediğini benimkini yiyorsun diyor.Kendi rızkını yediğini benimkini yiyorsun diyor. Yok, ben kendiminkini yiyorum.Nasıl olur ya? Bak benim soframdasın ya?Yok, ben kendiminkini yiyorum.Nasıl olur ya? Bak benim soframdasın ya? Zira onun sofrasına senin rızkın ona emanet olarak verilmiştir.Zira onun sofrasına senin rızkın ona emanet olarak verilmiştir. Senin rızkın onun sofrasına emanet olarak verilmiştir.Senin rızkın onun sofrasına emanet olarak verilmiştir. Bizzat bu zat emaneti sahibine vermektedir.Bizzat bu zat emaneti sahibine vermektedir. Emaneti sahibine veriyor, bunun için bir üstünlük taslamasına imkân yoktur.Emaneti sahibine veriyor, bunun için bir üstünlük taslamasına imkân yoktur. Verdiği de öyledir.Verdiği de öyledir. Verirken, bak ben sana bunu veriyorum ha! Bu küçüklük alametidir,Verirken, bak ben sana bunu veriyorum ha! Bu küçüklük alametidir, üstünlük taslamasına imkân yoktur.Ben çok para verdim şuna.üstünlük taslamasına imkân yoktur.Ben çok para verdim şuna. Verdin ama onun parasını verdin, kendi paranı vermiyorsun ki.Verdin ama onun parasını verdin, kendi paranı vermiyorsun ki. Eğer gafil insan bu benim paramla olmuştur derken siz de yediniz,Eğer gafil insan bu benim paramla olmuştur derken siz de yediniz, şimdi bana teşekkür edin demesi çok cidden ayıptır, demiş. şimdi bana teşekkür edin demesi çok cidden ayıptır, demiş. Şimdi bakın yüz sekizinci mesele.

Şimdi bakın yüz sekizinci mesele.
Gerek evinde gerekse davetlere giderken niyeti unutmamalıdır.Gerek evinde gerekse davetlere giderken niyeti unutmamalıdır. Ramazanda oruca nasıl niyet ediyorsak, namaza nasıl niyet ediyorsak,Ramazanda oruca nasıl niyet ediyorsak, namaza nasıl niyet ediyorsak, abdeste nasıl niyet ediyorsak,abdeste nasıl niyet ediyorsak, yemeğe de gerek evimizde yediğimizdeyemeğe de gerek evimizde yediğimizde gerek başkalarının evinde yediğimizden niyeti unutmamalı.Ne diyeceğiz?gerek başkalarının evinde yediğimizden niyeti unutmamalı.Ne diyeceğiz? O da yemekte, yâ Rab,O da yemekte, yâ Rab, bu yemeklerle benim vücuduma kuvvet ve kudret ver debu yemeklerle benim vücuduma kuvvet ve kudret ver de sana güzelce ibadet edeyim.sana güzelce ibadet edeyim. Niyetin ne olacak? Yâ Rab!Niyetin ne olacak? Yâ Rab! Bu yemeklerle benim vücuduma kuvvet kudret ver deBu yemeklerle benim vücuduma kuvvet kudret ver de sana güzelce ibadet edeyim demeli.sana güzelce ibadet edeyim demeli. Davetlere giderken de müslüman kardeşini sevindirmek için gitmeli.

Davetlere giderken de müslüman kardeşini sevindirmek için gitmeli.
Hoşlanacak sen gidince, onun sevinmesi için gitmeli.Hoşlanacak sen gidince, onun sevinmesi için gitmeli. Niyetsiz davetlere gitmek dünyaya aittir.Niyetsiz davetlere gitmek dünyaya aittir. Niyet, müslümanlıkta en birinci şarttır. El-a’mâlü bi’n-niyyâti.Niyet, müslümanlıkta en birinci şarttır. El-a’mâlü bi’n-niyyâti. Çünkü herkes niyetine göre me’cur olacak.Çünkü herkes niyetine göre me’cur olacak. Niyetin karnını doyurmaksa o kadar alırsın.Niyetin karnını doyurmaksa o kadar alırsın. Niyetin kardeşini sevindirmekse,Niyetin kardeşini sevindirmekse, Allah'ın rızasını kazanmaksa ona göre sevap alırsın. Niyet çok mühim.Allah'ın rızasını kazanmaksa ona göre sevap alırsın. Niyet çok mühim. Şimdi misafirlik var ya, misafirlikte üç gün üç gece,Şimdi misafirlik var ya, misafirlikte üç gün üç gece, on beş gün, on beş gün misafir sayılırdı.on beş gün, on beş gün misafir sayılırdı. Ankara’ya gitsek. Hatta başka yere gitsek, on beş gün misafiriz.Ankara’ya gitsek. Hatta başka yere gitsek, on beş gün misafiriz. Ayaklarımıza üç gün, üç güne kadar mesh edebiliriz.Ayaklarımıza üç gün, üç güne kadar mesh edebiliriz. Mestlerimizi çıkarmadan kış vaktiyse. Ha bu ama niyetle olacak.Mestlerimizi çıkarmadan kış vaktiyse. Ha bu ama niyetle olacak. Niyetsiz olarak dünyayı dolaşsan misafir olamazsın.Niyetsiz olarak dünyayı dolaşsan misafir olamazsın. Sabahtan akşama kadar yat kalk. Namaza niyet etmediğin için namaz olur mu?Sabahtan akşama kadar yat kalk. Namaza niyet etmediğin için namaz olur mu? Namaz nasıl olmuyorsa, niyet olmadıysa da misafir olamaz.Namaz nasıl olmuyorsa, niyet olmadıysa da misafir olamaz. Sonra bu niyetsizlikle gider, dört rekâtı yerine iki rekât kılarız,Sonra bu niyetsizlikle gider, dört rekâtı yerine iki rekât kılarız, borçlu kalırız.borçlu kalırız. Onun için niyet tâattır ve tâat-ı Resûlullah’tır.Onun için niyet tâattır ve tâat-ı Resûlullah’tır. Her kim davete icabet etmezse Allah ve Resûlüne de âsî olur.Her kim davete icabet etmezse Allah ve Resûlüne de âsî olur. Davet, hele düğün davetleri, evlenme davetleri,Davet, hele düğün davetleri, evlenme davetleri, sünnet davetleri bunlara vaciptir diyorlar. Niyet sünnet-i Resûlullah'tır.sünnet davetleri bunlara vaciptir diyorlar. Niyet sünnet-i Resûlullah'tır. Nasıl ki Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellemNasıl ki Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem ben bir kol parçasına da çağırılsam icabet ederim, demiş.ben bir kol parçasına da çağırılsam icabet ederim, demiş. Bazı kitaplarda yazılmış, bir hastayı ziyaret için

Bazı kitaplarda yazılmış, bir hastayı ziyaret için
bir mil mesafede olsa gitsin.bir mil mesafede olsa gitsin. Hasta var diyerekten hah. Bir yerde hasta var,Hasta var diyerekten hah. Bir yerde hasta var, o hastayı ziyaret için bir mil mesafe. Bir mil ne kadar ediyor?o hastayı ziyaret için bir mil mesafe. Bir mil ne kadar ediyor? İki kilometrelik yol. İki kilometrelik bir yere bir hastayı ziyaret için git.İki kilometrelik yol. İki kilometrelik bir yere bir hastayı ziyaret için git. Uzak diyeceksin mesela. Şimdiki gibi araba falan yok daUzak diyeceksin mesela. Şimdiki gibi araba falan yok da yürüyerek gidilecek oralara.yürüyerek gidilecek oralara. Onun için sen oraya kadar da git.Onun için sen oraya kadar da git. İki mil, iki mil git. Cenaze varsa o cenazeyi götürmek için iki mil git.İki mil, iki mil git. Cenaze varsa o cenazeyi götürmek için iki mil git. Dört kilometre. Üç mil git, bir davet oldu gel bize dediler,Dört kilometre. Üç mil git, bir davet oldu gel bize dediler, ta ama Boğaziçi'nin bilmem neresinde.ta ama Boğaziçi'nin bilmem neresinde. Yürüye yürüye üç millik yol. Olmaz, gideceksin.Yürüye yürüye üç millik yol. Olmaz, gideceksin. Ama dört mil mesafede kardeşini ziyaret için git.Ama dört mil mesafede kardeşini ziyaret için git. Kardeşin ne kadar uzak da olsa,Kardeşin ne kadar uzak da olsa, sekiz kilometrelik yol yok mu, yürünmez yani bugün.sekiz kilometrelik yol yok mu, yürünmez yani bugün. Binâenaleyh bakınız kardeş ziyaretiBinâenaleyh bakınız kardeş ziyareti hasta ve cenazelere gitmekten daha efdal.hasta ve cenazelere gitmekten daha efdal. Üçüncü, niyetiyse kardeşine ikram niyeti olmalıdır.

Üçüncü, niyetiyse kardeşine ikram niyeti olmalıdır.
Çünkü kardeşlere ikram, Allah'a ikram etmek hükmündedir.Çünkü kardeşlere ikram, Allah'a ikram etmek hükmündedir. İstemeden gelen hediyeleri de reddetmemeli.İstemeden gelen hediyeleri de reddetmemeli. Allahu Teâlâ'nın ihsanını ret gibidir.Allahu Teâlâ'nın ihsanını ret gibidir. Cenâb-ı Peygamber Hazreti Ömer'e bir lata verdi.Cenâb-ı Peygamber Hazreti Ömer'e bir lata verdi. İstemem dedi, benim ihtiyacım yok dedi. Sen de al başkasına ver dedi.İstemem dedi, benim ihtiyacım yok dedi. Sen de al başkasına ver dedi. Ben sana veriyorum, al. Birçok misalleri de vardır demiş.Ben sana veriyorum, al. Birçok misalleri de vardır demiş. Dördüncü niyet ise ihvana sürur vermek için.

Dördüncü niyet ise ihvana sürur vermek için.
İhvana sürur vermek için.İhvana sürur vermek için. Her kim bir mümin kardeşini sevindirirse, Allah'ı sevindirmiş gibidir.Her kim bir mümin kardeşini sevindirirse, Allah'ı sevindirmiş gibidir. Hâlbuki bugün bizim halimize acımak mı ağlamak mı lazım.Hâlbuki bugün bizim halimize acımak mı ağlamak mı lazım. Mümin kardeşler birbirlerinin aleyhindeMümin kardeşler birbirlerinin aleyhinde ne kadar acı ve çirkin yani düşman yapmaz onu.ne kadar acı ve çirkin yani düşman yapmaz onu. Yabancı bir düşman bile yapamaz onu. Utanır, korkar da.Yabancı bir düşman bile yapamaz onu. Utanır, korkar da. Fakat biz birbirimizin aleyhinde, bir müslüman kardeşinin aleyhindeFakat biz birbirimizin aleyhinde, bir müslüman kardeşinin aleyhinde onu hiç müslüman bile saymıyor demek. Veriyor dumanı.onu hiç müslüman bile saymıyor demek. Veriyor dumanı. Sonra müslümanlığı da başkasına vermiyor.Sonra müslümanlığı da başkasına vermiyor. Benden başka Müslüman yok diyor.Benden başka Müslüman yok diyor. Beşinci niyet. Kazancı nedir? Su-i zân var içerde.

Beşinci niyet. Kazancı nedir? Su-i zân var içerde.
Su-i zân geçsin diye git oraya. Su-i zânnı at.Su-i zân geçsin diye git oraya. Su-i zânnı at. Su-i zân kardeşlerine caiz değildir. Hüsn ü lazım. Hüsnü zan.Su-i zân kardeşlerine caiz değildir. Hüsn ü lazım. Hüsnü zan. Altıncı niyetin kardeşini ziyaret niyeti olmalıdır.

Altıncı niyetin kardeşini ziyaret niyeti olmalıdır.
Kardeşini ziyaretini söyledi ya, o niyet olmalıdır.Kardeşini ziyaretini söyledi ya, o niyet olmalıdır. Zira ziyaret sevabı, ziyaret sevabı çok büyük. Bu da âhiret amelidir.Zira ziyaret sevabı, ziyaret sevabı çok büyük. Bu da âhiret amelidir. Ziyaret âhiret amelidir, dünyadadır ama âhiret ameldir.Ziyaret âhiret amelidir, dünyadadır ama âhiret ameldir. Dünyadan da değildir. Bu sevgi ve muhabbetin alametidir.Dünyadan da değildir. Bu sevgi ve muhabbetin alametidir. Sevgi muhabbet bunu insanlara mecbur ettirir, yaptırır yani.Sevgi muhabbet bunu insanlara mecbur ettirir, yaptırır yani. Bu ziyaretler olmuyorsa kuru laflardır bunlar.Bu ziyaretler olmuyorsa kuru laflardır bunlar. Yedinci niyet, icabet tevazudandır. Davete icabet tevazu.

Yedinci niyet, icabet tevazudandır. Davete icabet tevazu.
Büyüklenirsen gitmezsin tabi, ama tevazu edersen gidersin.Büyüklenirsen gitmezsin tabi, ama tevazu edersen gidersin. Davetlere gelmemek de kibir alametidir, demişler.Davetlere gelmemek de kibir alametidir, demişler. Bunların hepsi kardeşlerin birbirlerini sevinç, sürur, yardım, teâvünBunların hepsi kardeşlerin birbirlerini sevinç, sürur, yardım, teâvün alametidir ki hepsi de makbul şeylerdir.alametidir ki hepsi de makbul şeylerdir. Bazı sofular her gün bir ihvan kardeşini ziyaret etmek suretiyleBazı sofular her gün bir ihvan kardeşini ziyaret etmek suretiyle senesini böyle geçirirmiş.senesini böyle geçirirmiş. Kardeşlerini bugün burada bugün burada. Kardeşlerini bugün burada bugün burada. Bunu da efdal-i âmâl sayarmış.Bunu da efdal-i âmâl sayarmış. En efdal amel evine gelip oturan kardeşlere ikramdır demiş.En efdal amel evine gelip oturan kardeşlere ikramdır demiş. Bir misafir geldi ona ikram. Allah affetsin kusurlarımızı.Bir misafir geldi ona ikram. Allah affetsin kusurlarımızı. Eskiden tabii misafir geldi mi evime buyurun dermiş.

Eskiden tabii misafir geldi mi evime buyurun dermiş.
Şimdi o eve buyurun kalkmış, işte lokantaya buyurun demiş.Şimdi o eve buyurun kalkmış, işte lokantaya buyurun demiş. Sonra o da kalkmış, işte sigara ile çay ile savmaya çalışmış.Sonra o da kalkmış, işte sigara ile çay ile savmaya çalışmış. Şimdi o da kalkmış.Şimdi o da kalkmış. Allah o sigara derdinden de bütün ümmet-i Muhammed'i, yalnız bizi değil deAllah o sigara derdinden de bütün ümmet-i Muhammed'i, yalnız bizi değil de bütün ümmet-i Muhammed'i korusun.bütün ümmet-i Muhammed'i korusun. Ne yazıyor Amerikan sigaralarının üstünde? Bu sıhhate zararlıdır diye yazıyorlarmış,Ne yazıyor Amerikan sigaralarının üstünde? Bu sıhhate zararlıdır diye yazıyorlarmış, uyandırıyor da yani.uyandırıyor da yani. Yine de biz buna çok da para veriyoruz ya.Yine de biz buna çok da para veriyoruz ya. Kaç para bir sigara?Allahümme salli alâ Muhammed! İki tane içersen elli lira.Kaç para bir sigara?Allahümme salli alâ Muhammed! İki tane içersen elli lira. Oruçsuz olduğu günkü yemeğini ihvanıyla yemeyi tercih ederlermiş.

Oruçsuz olduğu günkü yemeğini ihvanıyla yemeyi tercih ederlermiş.
Oruçsuz bir gün, bir kardeşimle yiyeyim dermiş.Oruçsuz bir gün, bir kardeşimle yiyeyim dermiş. Bu hareketi oruçlu gün gibi sevaplı sayarmış.Bu hareketi oruçlu gün gibi sevaplı sayarmış. Dışarıda yediğinden muhakkak evdekilerine getirip yedirmeli, demiş.

Dışarıda yediğinden muhakkak evdekilerine getirip yedirmeli, demiş.
Bu da ayrı bir mesele. İnsan bazen tatlı, tuzlu, şöyle bir şeyler yer.Bu da ayrı bir mesele. İnsan bazen tatlı, tuzlu, şöyle bir şeyler yer. Ama evdekilerin öyle bir şey gördüğü yoktur. Ama evdekilerin öyle bir şey gördüğü yoktur. Onu çarşıdan mı alacaksın yahut paket mi yaptıracaksın evdekileri deOnu çarşıdan mı alacaksın yahut paket mi yaptıracaksın evdekileri de bundan mahrum etmemeli.bundan mahrum etmemeli. Kavgaların çoğu da bundan çıkıyor evlerde. Kavgaların çoğu da bundan çıkıyor evlerde. Bazı cömert insanlar da hem evlerinde pişmiş yemeklerBazı cömert insanlar da hem evlerinde pişmiş yemekler hem de çiğ yemekler bulunurmuş.hem de çiğ yemekler bulunurmuş. İsteyen çiğinden alır evine götürür, isteyen pişmişini alır yermiş.İsteyen çiğinden alır evine götürür, isteyen pişmişini alır yermiş. Ayrıca da bir kenarda elbise, çamaşır asılı,Ayrıca da bir kenarda elbise, çamaşır asılı, isteyen de oradan istediğini alır gidermiş.isteyen de oradan istediğini alır gidermiş. Bu da Sa’d b. Arûbe denilen zatın hüneriymiş. O kadar cömert yani.Bu da Sa’d b. Arûbe denilen zatın hüneriymiş. O kadar cömert yani. Ulemâ demişler ki, iki yemekten sorgu olmaz. İki yemekten sorgu olmaz.

Ulemâ demişler ki, iki yemekten sorgu olmaz. İki yemekten sorgu olmaz.
Birisi sahurda yediğin birisi de kardeşin evinde olan ikramlardan sorulmaz.Birisi sahurda yediğin birisi de kardeşin evinde olan ikramlardan sorulmaz. Yemekten sonra da duayı unutmamalı demiş.Yemekten sonra da duayı unutmamalı demiş. Dualar çok da, herkes bilemez ama elhamdülillah demesini herkes bilir.Dualar çok da, herkes bilemez ama elhamdülillah demesini herkes bilir. Elhamdulillahi Rabbil alemin dese o da kâfi.Elhamdulillahi Rabbil alemin dese o da kâfi. Her zaman birbirimize tavsiyemiz,

Her zaman birbirimize tavsiyemiz,
birbirimizle Müslüman kardeşlerin tavsiyesi kitap okumaktır.birbirimizle Müslüman kardeşlerin tavsiyesi kitap okumaktır. Okumayı tavsiye edelim. Kur'an okumak çok büyük bir cihaddır.Okumayı tavsiye edelim. Kur'an okumak çok büyük bir cihaddır. Fakat o sevap cihetinden cihaddır. İnsanların insanlığı kitapları okumaktır.Fakat o sevap cihetinden cihaddır. İnsanların insanlığı kitapları okumaktır. Din kitaplarını, yani dünya kitapları değil, din kitaplarını okumak.Din kitaplarını, yani dünya kitapları değil, din kitaplarını okumak. Din kitaplarının başında da îtikad kitapları gelir. Îtikad, köktür. Tarladır.Din kitaplarının başında da îtikad kitapları gelir. Îtikad, köktür. Tarladır. Tarla olmayınca mahsul neye gelir? Çiftin olmuş, torunun olmuş,Tarla olmayınca mahsul neye gelir? Çiftin olmuş, torunun olmuş, paran olmuş. Ama tarlan yok, bir şeye yaramaz. Evele tarla, îtikattır.paran olmuş. Ama tarlan yok, bir şeye yaramaz. Evele tarla, îtikattır. Onun için îtikadlı Müslümanları çok tavsiye ederim.Onun için îtikadlı Müslümanları çok tavsiye ederim. İtikâd kitaplarını okusunlar.İtikâd kitaplarını okusunlar. Bakalım îtikadımız, ehli sünnetin îtikadına benziyor mu benzemiyor mu?Bakalım îtikadımız, ehli sünnetin îtikadına benziyor mu benzemiyor mu? Dün dinledim de çok ürktüm.

Dün dinledim de çok ürktüm.
Birçok insanlar şimdi kaderi inkâr ediyorlarmış. Kader nedir?Birçok insanlar şimdi kaderi inkâr ediyorlarmış. Kader nedir? Ben istediğimi yaparım. Kaderin ne işi var bu işle? Olur olmaz.

Ben istediğimi yaparım. Kaderin ne işi var bu işle? Olur olmaz.
Becerebilirsem olur, beceremezsem olmaz.Becerebilirsem olur, beceremezsem olmaz. Kader ne demek diye itiraz ediyorlarmış. Kader ne demek diye itiraz ediyorlarmış. Hani bu Mutezile denilen ehli sünnetin dışında bir mezhep var.

Hani bu Mutezile denilen ehli sünnetin dışında bir mezhep var.
Kaderi onlar inkâr ederler. Ve onlara da biz ümmetin Mecusisi deriz.

Kaderi onlar inkâr ederler. Ve onlara da biz ümmetin Mecusisi deriz.
Ümmetin Mecusisi.Ümmetin Mecusisi. Mutezilenin birazı da kaderi inkâr ettiklerine dolayıMutezilenin birazı da kaderi inkâr ettiklerine dolayı onlar ehli sünnet dışına çıkmışlar. Ehli sünnetin dışına atılmışlar.onlar ehli sünnet dışına çıkmışlar. Ehli sünnetin dışına atılmışlar. Bu mezheptekiler. Onun için çok rica edeceğim, çok kitap okunur.Bu mezheptekiler. Onun için çok rica edeceğim, çok kitap okunur. Hikâye kitapları var. Dünya bilgileri dolu. Şu dolu, bu dolu.Hikâye kitapları var. Dünya bilgileri dolu. Şu dolu, bu dolu. Namaz meseleleri dolu.Namaz meseleleri dolu. Ama esas olmadan şimdi bu itikatsız ne kadar namaz kılarsa kılsın.Ama esas olmadan şimdi bu itikatsız ne kadar namaz kılarsa kılsın. Para etmez. Ne kadar oruç tutarsa tutsun, paraetmez.Para etmez. Ne kadar oruç tutarsa tutsun, paraetmez. Îtikad yok, îtikad yok. Neden?Bir, kader denilen şeye inanmıyor.Îtikad yok, îtikad yok. Neden?Bir, kader denilen şeye inanmıyor. E inanmazsan inanma ama Müslüman olamazsın. Müslüman ne?E inanmazsan inanma ama Müslüman olamazsın. Müslüman ne? Müslümanlıkta amentü var ya, altı tane. Kadere iman. Hayır ve şerre iman.Müslümanlıkta amentü var ya, altı tane. Kadere iman. Hayır ve şerre iman. E ben şerri ben yaptım ya. Kim yaparsa yapsın.Bu kudreti sana veren Allah.E ben şerri ben yaptım ya. Kim yaparsa yapsın.Bu kudreti sana veren Allah. Vermeseydi ne yapardın? Odun gibi kalırdın.Vermeseydi ne yapardın? Odun gibi kalırdın. Onun için Allah'ın hükümlerine razı olmuşsun,Onun için Allah'ın hükümlerine razı olmuşsun, îtikad kitaplarını okuyup anlaman, anladığını daîtikad kitaplarını okuyup anlaman, anladığını da anlayamadığını da anlamaya çalışıp anlayanlara sormak.anlayamadığını da anlamaya çalışıp anlayanlara sormak. Böylesiyle öğrenmeye çalışmalı. Böylesiyle öğrenmeye çalışmalı. Yoksa bu dünyada şeyimiz boşa gider, emellerimiz.Yoksa bu dünyada şeyimiz boşa gider, emellerimiz. Şimdi on radyosu, on bir radyosu saat veriyor ya,

Şimdi on radyosu, on bir radyosu saat veriyor ya,
on bir radyosu saat verirken bir dakikada bir şey söylüyor. 1-2 dakikalık.on bir radyosu saat verirken bir dakikada bir şey söylüyor. 1-2 dakikalık. Orada da çok tuhaf bir şey gördüm. Dinlemiştim.Orada da çok tuhaf bir şey gördüm. Dinlemiştim. Orada bir çiftçi Amerika'da. Bir çiftçi. 75 yaşında çiftçide.Orada bir çiftçi Amerika'da. Bir çiftçi. 75 yaşında çiftçide. 75 yaşındaki çiftçi. Arabanın motoru bozulmuş. Atı varmış.75 yaşındaki çiftçi. Arabanın motoru bozulmuş. Atı varmış. Atına çektirmiş motoru. Epeyce bir yer.Atına çektirmiş motoru. Epeyce bir yer. Çektirirken sonra at yoruldu ya, at çekemedi nasılsa. Dövmüş atı.Çektirirken sonra at yoruldu ya, at çekemedi nasılsa. Dövmüş atı. Atı dövdüğünden dolayı mahkemeye vermişler.

Atı dövdüğünden dolayı mahkemeye vermişler.
Efendim, 200 dolar para cezası verilmiş.Efendim, 200 dolar para cezası verilmiş. Ben bu parayı ödeyemem demiş, 20 gün hapis vermişler.Ben bu parayı ödeyemem demiş, 20 gün hapis vermişler. Bunu dinledim de bir atı dövmek suresiyle böyle ceza veriyorlar.Bunu dinledim de bir atı dövmek suresiyle böyle ceza veriyorlar. Bizim dövülen çocuklara kim ne yapacakmış, kim ne edecek?Bizim dövülen çocuklara kim ne yapacakmış, kim ne edecek? Atı dövüyorlar, atı dövdüğün için ceza veriyorlar.Atı dövüyorlar, atı dövdüğün için ceza veriyorlar. Bizim dövülen çocuklar, öldürülen çocukların hesabı yok.Bizim dövülen çocuklar, öldürülen çocukların hesabı yok. Her gün birkaç tane kurban gidiyor ortadan. Bunları arayan soran yok. Her gün birkaç tane kurban gidiyor ortadan. Bunları arayan soran yok. Allah hakkımızda hayırlı. İnsanlıktan ne kadar bak uzağız.Allah hakkımızda hayırlı. İnsanlıktan ne kadar bak uzağız. Hayvanları korumak cemiyetleri var. Hayvanların hakkını koruyoruz.Hayvanları korumak cemiyetleri var. Hayvanların hakkını koruyoruz. Fakat insanların hakkını kim koruyacak ki? Allah korusun.Fakat insanların hakkını kim koruyacak ki? Allah korusun. Herkes kendi menfaatlerini dünyaya.Herkes kendi menfaatlerini dünyaya. Gelelim şimdi meselemiz ekmeğe. Ekmek meselesi çok mühim.

Gelelim şimdi meselemiz ekmeğe. Ekmek meselesi çok mühim.
Şimdi hep yeni yeni duyuyoruz, yeni yeni bilgiler.Şimdi hep yeni yeni duyuyoruz, yeni yeni bilgiler. Aman karnınızı doyurmayın diyorlar. Karnınızı şişirmeyin, doyurmayın.Aman karnınızı doyurmayın diyorlar. Karnınızı şişirmeyin, doyurmayın. En büyük felaket karın tokluğundadır, diyorlar. Bugün kitap okuyorum.En büyük felaket karın tokluğundadır, diyorlar. Bugün kitap okuyorum. İmâm Şa'rânî'nin kitabı, eski Müslümanların halinde bahsediyor.İmâm Şa'rânî'nin kitabı, eski Müslümanların halinde bahsediyor. Eski Müslümanlar tokluğu hiç sevmemiştir. Tokluk, zulmettir diyorlar.Eski Müslümanlar tokluğu hiç sevmemiştir. Tokluk, zulmettir diyorlar. Tokluk zulmettir. Açlık nurdur.Tokluk zulmettir. Açlık nurdur. Aç durursan, gönlün nurlanır, gözün nurlanır, her şeyin nurlanır, iyi anlar,Aç durursan, gönlün nurlanır, gözün nurlanır, her şeyin nurlanır, iyi anlar, iyi görürsün. Tok bir şeye benziyor.iyi görürsün. Tok bir şeye benziyor. Belki yine burada da gelir de, kavalı, kavalı misal veriyor.Belki yine burada da gelir de, kavalı, kavalı misal veriyor. Kaval, içi boş olduğu için güzel öter. Sırtının eline geçti miydi?Kaval, içi boş olduğu için güzel öter. Sırtının eline geçti miydi? Kavalı öttürür güzel, çobanlardan tut da, şöyle.Kavalı öttürür güzel, çobanlardan tut da, şöyle. E bu insanın içi boş olmazsa, ki doldurur çoğunu,E bu insanın içi boş olmazsa, ki doldurur çoğunu, nefes alacak yerimiz de yok. Kuvvet alacağız diyerekten.nefes alacak yerimiz de yok. Kuvvet alacağız diyerekten. Halimiz harap. Onun için şimdi bu yediklerimiz,

Halimiz harap. Onun için şimdi bu yediklerimiz,
bilmem bizi nereye kadar şey yapacak.bilmem bizi nereye kadar şey yapacak. Ama yine şuradan başlayacağım ki yüz sekizinci, yüz sekizinci öğüt.

Ama yine şuradan başlayacağım ki yüz sekizinci, yüz sekizinci öğüt.
Gerek evinde, gerek davetlere giderken yemek yemekteki niyeti unutma.Gerek evinde, gerek davetlere giderken yemek yemekteki niyeti unutma. Niyet Yemek yerken evinde olsun, gittiğin yerde olsun niyeti unutma.Niyet Yemek yerken evinde olsun, gittiğin yerde olsun niyeti unutma. De ki: Ya Rab! Bu yemeklerle benim vücuduma kuvvet ve kudret ver deDe ki: Ya Rab! Bu yemeklerle benim vücuduma kuvvet ve kudret ver de sana güzelce ibadet edebileyim.sana güzelce ibadet edebileyim. Peynir ekmek yiyin, ne yersen ye. Bir vakit çok açlık çekildi.Peynir ekmek yiyin, ne yersen ye. Bir vakit çok açlık çekildi. Ekmek bulunmadı. Ağaç kabukları yendi.Ekmek bulunmadı. Ağaç kabukları yendi. Pelit, palamut şeylerinden yaptılar.Pelit, palamut şeylerinden yaptılar. Ekmeklerin ekmek denecek bir şeysi yoktu yani.Ekmeklerin ekmek denecek bir şeysi yoktu yani. Çok kimseler mideleri hazmetmedi, hasta oldu öldü. Çok kimseler mideleri hazmetmedi, hasta oldu öldü. Çok kimseler de bulamadı.Çok kimseler de bulamadı. Ekmeğe hasret kalındı.Ekmeğe hasret kalındı. Bu ekmeğe hasret kalındı da şimdi bugün ekmeklere ihanet oluyor,Bu ekmeğe hasret kalındı da şimdi bugün ekmeklere ihanet oluyor, sokaklara dökülüyor, çöplere atılıyor. Onlarla ağız burun siliniyor.sokaklara dökülüyor, çöplere atılıyor. Onlarla ağız burun siliniyor. Bunlar ayıp şeyler. Ekmeği, biz Hristiyan değiliz elhamdülillah.Bunlar ayıp şeyler. Ekmeği, biz Hristiyan değiliz elhamdülillah. Bu 360 tane hizmetkârdan sonra bizim elimize geçiyor.Bu 360 tane hizmetkârdan sonra bizim elimize geçiyor. 360 tane hizmetkâr buna hizmet ediyor, yetiştiriliyor.360 tane hizmetkâr buna hizmet ediyor, yetiştiriliyor. Sonra bizim boğazımızdan geçiyor. Sonra bizim boğazımızdan geçiyor. Öyle kolay değil onu atıvermek.Öyle kolay değil onu atıvermek. Bütün yemekler, bugün bir şey var ya, nafaka, hanım onu boşadı,Bütün yemekler, bugün bir şey var ya, nafaka, hanım onu boşadı, ona nafaka verecek. Ona nafaka verirken, falanca ekmek.ona nafaka verecek. Ona nafaka verirken, falanca ekmek. Olur da katık istemez de.Olur da katık istemez de. Falanca ekmeğin katıksız, ekmek parasını verir.Falanca ekmeğin katıksız, ekmek parasını verir. İkinci, üçüncü nevi bunlardan olursa, o zamanlar katık da olur der,İkinci, üçüncü nevi bunlardan olursa, o zamanlar katık da olur der, zeytin, peynir.zeytin, peynir. Biz Allah' esirgeye çok aç mı olduk, açgözlü mü olduk,Biz Allah' esirgeye çok aç mı olduk, açgözlü mü olduk, doymak bilmez bir hırsımız var.doymak bilmez bir hırsımız var. Bir çorba, işte arkasından yeşillik, etlisi, pilavı, tatlısı, tuzlusu,Bir çorba, işte arkasından yeşillik, etlisi, pilavı, tatlısı, tuzlusu, hepsinden birer kaşık alsak yetecek zaten.hepsinden birer kaşık alsak yetecek zaten. Bunları şeyden vücut demirden değil ki, demirden de olsa dayanmaz.Bunları şeyden vücut demirden değil ki, demirden de olsa dayanmaz. Onun için biraz yedi mi insan, eskiden öyleydi.Onun için biraz yedi mi insan, eskiden öyleydi. Biraz, yani ibadet edebilecek kadar bir kuvvet, hasıl oldu mu, kâfi.Biraz, yani ibadet edebilecek kadar bir kuvvet, hasıl oldu mu, kâfi. Biz demircilik yapacak değiliz.Biz demircilik yapacak değiliz. Pehlivanlık da yapacak değiliz.Pehlivanlık da yapacak değiliz. Bize ibadet edecek kadar bir kuvvet oldu muydu kâfi.Bize ibadet edecek kadar bir kuvvet oldu muydu kâfi. Pehlivanlık kadar yeseydin, o bize ait değil.Pehlivanlık kadar yeseydin, o bize ait değil. Onun için dua, Ya Rab, bu yediklerimden benim vücuduma kuvvetOnun için dua, Ya Rab, bu yediklerimden benim vücuduma kuvvet ve kudret ver de sana güzelce ibadet edebileyim ben. ve kudret ver de sana güzelce ibadet edebileyim ben. Yoksa yiyip de hayvanların yediği gibi olmaz. Yoksa yiyip de hayvanların yediği gibi olmaz. Davetlere giderken de karın doyurmaya gitmeyin.

Davetlere giderken de karın doyurmaya gitmeyin.
Niçin? Müslüman kardeşini sevindirmek için gidin.Niçin? Müslüman kardeşini sevindirmek için gidin. Kardeş beni sevmiş, çağırıyor, bende onu sevindireyim diye gidecek.Kardeş beni sevmiş, çağırıyor, bende onu sevindireyim diye gidecek. Yoksa tatlı tuzlu orda yiyeyim de yan geleyim diye değil. Sevindirmek için.Yoksa tatlı tuzlu orda yiyeyim de yan geleyim diye değil. Sevindirmek için. Eğer niyetsiz gidersen, dünyalık bir şey yoktur.Eğer niyetsiz gidersen, dünyalık bir şey yoktur. Niyetlen gidersen sevap var adımına. Adımına sevap var,Niyetlen gidersen sevap var adımına. Adımına sevap var, niyetlerine de sevap var. Niyetsiz gidersen, dünya işte. niyetlerine de sevap var. Niyetsiz gidersen, dünya işte. Niyet, müslümanlıkta şart. Niyetsiz. Namaz kılıyor muyuz niyetsiz?

Niyet, müslümanlıkta şart. Niyetsiz. Namaz kılıyor muyuz niyetsiz?
Abdest alırken niyetsiz. Gusül ederken niyetsiz.Abdest alırken niyetsiz. Gusül ederken niyetsiz. Ne yaparsak, oruç tutarken niyetsiz. Oluyor mu?Ne yaparsak, oruç tutarken niyetsiz. Oluyor mu? Akşama kadar oruç mu tut istersen. Niyet olmayınca olmadı.Akşama kadar oruç mu tut istersen. Niyet olmayınca olmadı. Sefere giderken, niyet etmeden, dünyayı dolaşsa sefer olmaz.Sefere giderken, niyet etmeden, dünyayı dolaşsa sefer olmaz. Dünyayı dolaş.Dünyayı dolaş. Seferi mi? Niyet yap, etmedin.

Seferi mi? Niyet yap, etmedin.
Akşama kadar namaz kılsan, niyet etmesen, ne olur?Akşama kadar namaz kılsan, niyet etmesen, ne olur? Gidersin Ya Rabbi,Gidersin Ya Rabbi, ben senin rızan için şu kardeşimin ziyaretineben senin rızan için şu kardeşimin ziyaretine veya şu kardeşimin hastasına, şuna, buna gidiyorum.veya şu kardeşimin hastasına, şuna, buna gidiyorum. Rızanı kazanmak için ya rabbim ticaret edeyim, çocuklarımlaRızanı kazanmak için ya rabbim ticaret edeyim, çocuklarımla para kazanayım. İşte bunları sefaya kavuşturalım diyerekten.para kazanayım. İşte bunları sefaya kavuşturalım diyerekten. Niyet edeceğiz. Senin rızan için. Niyet efdâlü'l a’mal.Niyet edeceğiz. Senin rızan için. Niyet efdâlü'l a’mal. Niyet başta geliyor. Namaza durduktan sonra niyet olmaz.

Niyet başta geliyor. Namaza durduktan sonra niyet olmaz.
Yalnız orucun niyeti öğleye kadar olur. Öğleden bir saat evveline kadar,Yalnız orucun niyeti öğleye kadar olur. Öğleden bir saat evveline kadar, akşam niyet ettik, edemedin. Öğlenden bir saat evveline kadar niyet caiz.akşam niyet ettik, edemedin. Öğlenden bir saat evveline kadar niyet caiz. Ama namazda değil. Namaza girmeden olacak. Çünkü o uzun.Ama namazda değil. Namaza girmeden olacak. Çünkü o uzun. Akşama kadar onun müddeti. Herkes de niyetine göre me’cur olacak.Akşama kadar onun müddeti. Herkes de niyetine göre me’cur olacak. Niyetine göre ecir alacak. Niyet taattır. Taat ibadettir. Taat Resûlullah'tır.Niyetine göre ecir alacak. Niyet taattır. Taat ibadettir. Taat Resûlullah'tır. Her kim davete icabet etmezse, çağırılan bir yere gitmezseHer kim davete icabet etmezse, çağırılan bir yere gitmezse Allah'a ve Resûlüne âsî olur. İsterse bu davet, komşuların daveti olsun,Allah'a ve Resûlüne âsî olur. İsterse bu davet, komşuların daveti olsun, İsterse evlenme ve sünnet düğünleri gibi davetler olsun.İsterse evlenme ve sünnet düğünleri gibi davetler olsun. Evlenme ve sünnet davetlere vacip derler.Evlenme ve sünnet davetlere vacip derler. Evlenme ve sünnet davetlerine vacip mesabesinde derler. Ne derler?Evlenme ve sünnet davetlerine vacip mesabesinde derler. Ne derler? Onun yerine, biz birbirimize gidip gelmezsek, hastamıza gideceğiz,

Onun yerine, biz birbirimize gidip gelmezsek, hastamıza gideceğiz,
başın sağ olsun diyeceğiz. Efendim,başın sağ olsun diyeceğiz. Efendim, dostlukla, evlenmelerde, çocuklarda, mocuklarda, Allah mübarek etsin,dostlukla, evlenmelerde, çocuklarda, mocuklarda, Allah mübarek etsin, mes'ud, bahtiyar olsunlar demek her müslümanın vazifesi.mes'ud, bahtiyar olsunlar demek her müslümanın vazifesi. Bunları ihmal etmek hiç de doğru değil.Bunları ihmal etmek hiç de doğru değil. Her kim davete icabet etmezse, Allah ve Resûlüne âsî olur. Her kim davete icabet etmezse, Allah ve Resûlüne âsî olur. Nasıl ki Cenâb-ı Peygamber, ben bir kol parçasına da çağrılsam,

Nasıl ki Cenâb-ı Peygamber, ben bir kol parçasına da çağrılsam,
yine giderim demiş. Ve akşam Arabi siyah Araplardan birisi, köle hem de.yine giderim demiş. Ve akşam Arabi siyah Araplardan birisi, köle hem de. Köle, fakir bir adam. Demiş, Resûlullah’ı herkes çağırıyor.Köle, fakir bir adam. Demiş, Resûlullah’ı herkes çağırıyor. Acaba ben de çağırsam, gelir mi demiş? Acaba ben de çağırsam, gelir mi demiş? Sıkıla sıkıla demiş Ya Resûlullah!Sıkıla sıkıla demiş Ya Resûlullah! Ben seni çağırsam bana da gelir misin? Hay hay!Ben seni çağırsam bana da gelir misin? Hay hay! Nerede senin evin? İşe şurada. Almış gitmiş arkadaşlarından. Gitmiş evine.Nerede senin evin? İşe şurada. Almış gitmiş arkadaşlarından. Gitmiş evine. Bir parça sirke koymuş adam. Bir parça da ekmek.Bir parça sirke koymuş adam. Bir parça da ekmek. Cenâb-ı Peygamber'in huyuna bakın şimdi.Cenâb-ı Peygamber'in huyuna bakın şimdi. Şimdi bize böyle bir ikram yapsalar.Şimdi bize böyle bir ikram yapsalar. Karnım tok efendim, midem rahatsız efendim.Karnım tok efendim, midem rahatsız efendim. Bin tane bahaneyle sıvışırız oradan.Bin tane bahaneyle sıvışırız oradan. Ne güzel katık diyor bu sirke! Arap'ın gönlünü, siyahinin gönlünü alıyor.Ne güzel katık diyor bu sirke! Arap'ın gönlünü, siyahinin gönlünü alıyor. Ne güzel ikram etti bize. Ne güzel katık bu katık.Ne güzel ikram etti bize. Ne güzel katık bu katık. Hay Allah senden razı olsun. Güzelce yiyorlar. Karınlarını da doyuruyorlar.Hay Allah senden razı olsun. Güzelce yiyorlar. Karınlarını da doyuruyorlar. Şimdi bizim Allah bilir hep şeylerimiz yani, kusurlarımız, hepimizin.Şimdi bizim Allah bilir hep şeylerimiz yani, kusurlarımız, hepimizin. Biz davete üç beş kap yemek gelmezse bu daveti biz davet saymayız.Biz davete üç beş kap yemek gelmezse bu daveti biz davet saymayız. Eski dedelerimiz, ecdadlarımız, niçin bir çorbaya tenezzül ederlermiş?Eski dedelerimiz, ecdadlarımız, niçin bir çorbaya tenezzül ederlermiş? Niçin bir ekmeği, peyniri, kuru yemeğe tenezzül ederlermiş?Niçin bir ekmeği, peyniri, kuru yemeğe tenezzül ederlermiş? Birbirlerine sevgi var. İnsan birbirini sevindirmek için yer.Birbirlerine sevgi var. İnsan birbirini sevindirmek için yer. Yoksa karın doyurmak için değil.Yoksa karın doyurmak için değil. Karnını evinde de doyur, çok elhamdülillah evimizde yiyecek.Karnını evinde de doyur, çok elhamdülillah evimizde yiyecek. Asıl maksat sohbettir.Asıl maksat sohbettir. O sohbetin temini için tabiO sohbetin temini için tabi karınlar da acıkır da bir parça bir şeyler verirler, karnını doyurursun.karınlar da acıkır da bir parça bir şeyler verirler, karnını doyurursun. Mesela Medine de bizi bir davet ettiler.

Mesela Medine de bizi bir davet ettiler.
Konyalı bir efendi var, adını beceremedim.Konyalı bir efendi var, adını beceremedim. Gitti epey zaman muhabbet oldu, ibadetler de yapıldı.Gitti epey zaman muhabbet oldu, ibadetler de yapıldı. Herkes de acıkmıştı tabi. Gittiler, ekmekleri doğradılar sofraya.Herkes de acıkmıştı tabi. Gittiler, ekmekleri doğradılar sofraya. Biraz da şöyle helva almışlar, helvaları da yerine koymuşlar.Biraz da şöyle helva almışlar, helvaları da yerine koymuşlar. Birerde çay verdiler, zannediyorum. Oldu, bitti. Oldu, bitti.Birerde çay verdiler, zannediyorum. Oldu, bitti. Oldu, bitti. Ama biz bunları beceremiyoruz.Ama biz bunları beceremiyoruz. Şimdi, şu Peygamberimizdeki insanlara karşılığını ne kadar öyle

Şimdi, şu Peygamberimizdeki insanlara karşılığını ne kadar öyle
alçak gönüllü ve insanların sevgisini.alçak gönüllü ve insanların sevgisini. Bizim bakanlardan birisini çağırsak da bakanlardanBizim bakanlardan birisini çağırsak da bakanlardan veyahut mebuslardan birisini çağırsak sirke koysak önüne belki bizi döver.veyahut mebuslardan birisini çağırsak sirke koysak önüne belki bizi döver. Utanmaz, beni buna mı çağırdın.Utanmaz, beni buna mı çağırdın. Benimle alay mı ediyorsun diyerekten dövmeye de kalkarlar insanlar.Benimle alay mı ediyorsun diyerekten dövmeye de kalkarlar insanlar. Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin yolundan çıkma.Onun için Peygamber sallallahu aleyhi ve sellemin yolundan çıkma. Gururu verme kendine. Kendini beğenme. Saltanat Allah'ın.Gururu verme kendine. Kendini beğenme. Saltanat Allah'ın. Varlık verdiyse onun, bugün verir, yarın alıverir elinden.Varlık verdiyse onun, bugün verir, yarın alıverir elinden. Can da onun. Bugün canlı yarın cansız oluyorsun.Can da onun. Bugün canlı yarın cansız oluyorsun. Akşam söylediler de bir adam varmış, yüz on kilo üzerinde.

Akşam söylediler de bir adam varmış, yüz on kilo üzerinde.
Çok kuvvetli, kudretli. Üzüm almak istemiş canı.Çok kuvvetli, kudretli. Üzüm almak istemiş canı. Üzümcü dükkanından üzümleri, salkımları seçiyor. Güzel güzel.Üzümcü dükkanından üzümleri, salkımları seçiyor. Güzel güzel. Buradan bir arı gelmiş, şurasından bir ısırmış.Buradan bir arı gelmiş, şurasından bir ısırmış. Ay may derken, şişmiş adamın vücudu. Arıya en son şey değildi.Ay may derken, şişmiş adamın vücudu. Arıya en son şey değildi. Hadi doktor filan derken gidivermiş âhirete.Hadi doktor filan derken gidivermiş âhirete. Ne olacak işte bir arı bahane oluyor insana. Allah!Ne olacak işte bir arı bahane oluyor insana. Allah! Bir hastayı ziyaret için, bir hastayı ziyaret için bir mil git. Cenaze var.

Bir hastayı ziyaret için, bir hastayı ziyaret için bir mil git. Cenaze var.
Cenazeyi götürmek için de iki mil.Cenazeyi götürmek için de iki mil. Ziyarete gideceksin kardeş ziyaretine. Ona da üç mil.Ziyarete gideceksin kardeş ziyaretine. Ona da üç mil. Başsağlığına gitmek. Bak, dikkat edin. Başsağlığına gitmek. Adam ölmüş.Başsağlığına gitmek. Bak, dikkat edin. Başsağlığına gitmek. Adam ölmüş. Ailesine başsağlığına gideceksin. Akşam okudum.Ailesine başsağlığına gideceksin. Akşam okudum. Ama sayfasını hatırlamıyorum bu kitaptan.Ama sayfasını hatırlamıyorum bu kitaptan. Şam'dan kalkmış, adam ta Mekke'ye gitmiş.Şam'dan kalkmış, adam ta Mekke'ye gitmiş. Şam'dan kalkmış, Mekke'ye gitmiş.Şam'dan kalkmış, Mekke'ye gitmiş. Kardeşim başın sağolsun, Allah size ömür versin diye, demek için.Kardeşim başın sağolsun, Allah size ömür versin diye, demek için. Biz olsak onu telefonlan da söyleriz.Biz olsak onu telefonlan da söyleriz. Bir postayla bir kağıtla yazarız, deyiveririz.Bir postayla bir kağıtla yazarız, deyiveririz. Ama insanlık onu gerektirmez ki. Ona gidecek, onun hatırını hoş edip,Ama insanlık onu gerektirmez ki. Ona gidecek, onun hatırını hoş edip, ona teselli verip, bir nebze de yardım edebilecekse yardıma muhtaçsa,ona teselli verip, bir nebze de yardım edebilecekse yardıma muhtaçsa, yardım var ya, manevi bir yardım da olur. Ne yapalım, Allah'ın emridir.yardım var ya, manevi bir yardım da olur. Ne yapalım, Allah'ın emridir. Hem teselliler de onlar da birer yardımdır. Oh oh.Hem teselliler de onlar da birer yardımdır. Oh oh. Binaenaleyh, kardeş ziyareti, hasta ve cenazelere gitmekten daha efdâlBinaenaleyh, kardeş ziyareti, hasta ve cenazelere gitmekten daha efdâl olduğu anlaşılıyor.olduğu anlaşılıyor. Niyetin içinde kardeşine ikram niyeti olmalı. Kardeşine ikram niyeti var.Niyetin içinde kardeşine ikram niyeti olmalı. Kardeşine ikram niyeti var. Akşam hep dertleniyorlar ya, efendim sana, imanının şeysi,

Akşam hep dertleniyorlar ya, efendim sana, imanının şeysi,
efdâli, namaz kıl, oruç tut, şu kadar ibadet yap.efdâli, namaz kıl, oruç tut, şu kadar ibadet yap. İmanın efdâli derken, yedir,İmanın efdâli derken, yedir, yemek yedirmek ve bilip bilmediğine selam vermektir.yemek yedirmek ve bilip bilmediğine selam vermektir. "İt'âm-u taam. ve efşaü’s-selam." Mesela bak bak, bir tane kelime."İt'âm-u taam. ve efşaü’s-selam." Mesela bak bak, bir tane kelime. Neden? Bu yemeklerde ne şeyler oluyor, lezzetler oluyor,Neden? Bu yemeklerde ne şeyler oluyor, lezzetler oluyor, tatlar oluyor, bağlantılar oluyor. tatlar oluyor, bağlantılar oluyor. Ama bugün değil. Bugünkü yemekler afet.Ama bugün değil. Bugünkü yemekler afet. İnsanları birbirine soğutuyor, uzaklaşıyorlar.İnsanları birbirine soğutuyor, uzaklaşıyorlar. Çünkü hep kendimizi beğeniyoruz.Çünkü hep kendimizi beğeniyoruz. Hepimizin en büyük derdi, en zayıflı insan, en cahil insan,Hepimizin en büyük derdi, en zayıflı insan, en cahil insan, o da kendini beğenmek.o da kendini beğenmek. Bu beceriksiz adam. Bu, bu da beceriksiz adam.Bu beceriksiz adam. Bu, bu da beceriksiz adam. Beceriklisi kim bunun?Beceriklisi kim bunun? Bir bağlantı yapamıyor müslümanlar birbiriyle. Niçin?Bir bağlantı yapamıyor müslümanlar birbiriyle. Niçin? Birbirlerine sevgisi yok. Sevgisiz.Birbirlerine sevgisi yok. Sevgisiz. O kendini beğeniyor, o da kendini beğeniyor.O kendini beğeniyor, o da kendini beğeniyor. Bu ayrı bir grup, öteki ayrı bir grup.Bu ayrı bir grup, öteki ayrı bir grup. Böyle derken bir su bile, hepimizin bildiği bir şey.Böyle derken bir su bile, hepimizin bildiği bir şey. Ne kadar çok olursa olsun, parçalandı mıydı işe yaramaz.Ne kadar çok olursa olsun, parçalandı mıydı işe yaramaz. Parçalandı mıydı, sen alırsın bir parçayı, o alırsa bir parçayı,Parçalandı mıydı, sen alırsın bir parçayı, o alırsa bir parçayı, kesilir. Ne değirmen döner, ne bir şey olur.kesilir. Ne değirmen döner, ne bir şey olur. Ya toplu olursa, barajda yaparsın, her şeyi yaparsın.Ya toplu olursa, barajda yaparsın, her şeyi yaparsın. Değirmen de döner. Onun için amaDeğirmen de döner. Onun için ama imkânı var mı bugün bu sözleri söyle boşa?imkânı var mı bugün bu sözleri söyle boşa? Diyorlar ki şimdi cübbeliler dinliyor bu sözleri, başka kimse dinleyen yok.Diyorlar ki şimdi cübbeliler dinliyor bu sözleri, başka kimse dinleyen yok. Bir kulaktan giriyor, bir kulaktan çıkıyor.Bir kulaktan giriyor, bir kulaktan çıkıyor. Onun için Behlüldâne’nin zamanında. Behlül şeyin, Onun için Behlüldâne’nin zamanında. Behlül şeyin, Hârûnürreşîd'in kardeşi. Bir yağmur duasına gidecekler.Hârûnürreşîd'in kardeşi. Bir yağmur duasına gidecekler. Şimdi seni de götürelim demişler. Gitmem ben demiş. Yok, gideceksin.Şimdi seni de götürelim demişler. Gitmem ben demiş. Yok, gideceksin. Yahut evlenme meselesinde galiba.Yahut evlenme meselesinde galiba. Odasına bakmışlar ki, odasının şeysi kafalarla dolu.Odasına bakmışlar ki, odasının şeysi kafalarla dolu. Mezarlıklardan kafaları toplamış, sırlamış Behlül.Mezarlıklardan kafaları toplamış, sırlamış Behlül. Demişler, Behlül ne bunlar?Kafa işte, ne görüyorsun? Kafa.Demişler, Behlül ne bunlar?Kafa işte, ne görüyorsun? Kafa. Kuru kafa. Niye getirdin bunları? Bunların demiş,Kuru kafa. Niye getirdin bunları? Bunların demiş, her birinin kıymeti var. her birinin kıymeti var. Bu kafa yüz lira, bu kafa bin lira,Bu kafa yüz lira, bu kafa bin lira, bu kafa elli lira, bu kafa beş lira, bu kafası sıfır lira. Sıfır para.bu kafa elli lira, bu kafa beş lira, bu kafası sıfır lira. Sıfır para. Neden yahu? Bunun kulağına giren kalmış.Neden yahu? Bunun kulağına giren kalmış. Kulaklarıyla duyduklarıyla amel etmiş, kıymeti büyük.Kulaklarıyla duyduklarıyla amel etmiş, kıymeti büyük. Bunun bir kulağına girmiş, bir kulağından çıkmış.Bunun bir kulağına girmiş, bir kulağından çıkmış. Bu da hiç dinlememiş, demiş. Şey bize nasihat. Allah affetsin kusurlarımızı.Bu da hiç dinlememiş, demiş. Şey bize nasihat. Allah affetsin kusurlarımızı. Onun için bizden en evvela kaldırmamız lazım olan şey,

Onun için bizden en evvela kaldırmamız lazım olan şey,
şu nefsi yenmek.şu nefsi yenmek. Hepimizin gözü üzerinde değil mi? Hepimizin en büyük şikâyeti,Hepimizin gözü üzerinde değil mi? Hepimizin en büyük şikâyeti, iki müslümanı bir araya getirememek.iki müslümanı bir araya getirememek. Mutlaka üçüncü mikrop araya girecek, o ikiyi birbirinden ayıracak.Mutlaka üçüncü mikrop araya girecek, o ikiyi birbirinden ayıracak. Anam sen de bulamadın mı bir arkadaşı be ya?Anam sen de bulamadın mı bir arkadaşı be ya? Dinsiz adamla, deli adamla dost oldun.Dinsiz adamla, deli adamla dost oldun. Hâlbuki Cenâb-ı Peygamber ne güzel söylemiş.Hâlbuki Cenâb-ı Peygamber ne güzel söylemiş. Kıbleye dönen insanı tekfir etmeyin diyor.Kıbleye dönen insanı tekfir etmeyin diyor. Bir adam kıbleye dönüyor mu? Onu tekfir etmeyin.Bir adam kıbleye dönüyor mu? Onu tekfir etmeyin. E kabahati çok ne kadar olursa olsun.E kabahati çok ne kadar olursa olsun. Müslüman kabahat etmekle gavur olmaz.Müslüman kabahat etmekle gavur olmaz. Müslüman kabahat etmekle gavur olmaz.Müslüman kabahat etmekle gavur olmaz. E canım bu kabahatlisi yaptı. Olsun varsın, yapar. Hepimiz yapıyoruz ya.E canım bu kabahatlisi yaptı. Olsun varsın, yapar. Hepimiz yapıyoruz ya. Kabahatsiz oluyor mu? Çeşitli kabahatleri var insanın. Aciziz. Nefis var.Kabahatsiz oluyor mu? Çeşitli kabahatleri var insanın. Aciziz. Nefis var. Şehvet var. Şeytan var. Olur. Canım bu da olur mu ya? O da olur.Şehvet var. Şeytan var. Olur. Canım bu da olur mu ya? O da olur. Niçin olmasın? Affet. Onu yaptı diyerekten,Niçin olmasın? Affet. Onu yaptı diyerekten, sen onu ayıplarken, o da seni ayıplayacak.sen onu ayıplarken, o da seni ayıplayacak. Hep birbirimizi ayıplarken, ne olacak? Perakendecilik.Hep birbirimizi ayıplarken, ne olacak? Perakendecilik. Bunun adına mahvolmak. Perakendecilik demek, mahvolmak demek. Bunun adına mahvolmak. Perakendecilik demek, mahvolmak demek. Onun için buna çok dikkat etmeliyiz.Onun için buna çok dikkat etmeliyiz. Müslüman bir kardeşine ne derlerse desin.Müslüman bir kardeşine ne derlerse desin. Kardeşim Müslüman bak başı secdeye değdi bunun.Kardeşim Müslüman bak başı secdeye değdi bunun. On defa namaz kılıyormuş işte, bak yirmi defa kılıyormuş.On defa namaz kılıyormuş işte, bak yirmi defa kılıyormuş. Ne olacak namazdan? Onun için Müslüman kardeşine ayrılma. Allah Allah!Ne olacak namazdan? Onun için Müslüman kardeşine ayrılma. Allah Allah! Müslüman kardeşine ikram, Allah'a ikramdır diyor.

Müslüman kardeşine ikram, Allah'a ikramdır diyor.
Bak bak ne kadar güzel. Müslüman kardeşine ikram, Allah'a ikramdır.Bak bak ne kadar güzel. Müslüman kardeşine ikram, Allah'a ikramdır. Hele yaşlılara ikram, son derece lazım.Hele yaşlılara ikram, son derece lazım. Küçüklere saygı son derece lazım. Küçükler, deme küçük diye.Küçüklere saygı son derece lazım. Küçükler, deme küçük diye. Yarının büyüğü o olacak.Yarının büyüğü o olacak. Binâenaleyh bir efendi varmış, böyle cemiyetlere gidildiği vakitte.Binâenaleyh bir efendi varmış, böyle cemiyetlere gidildiği vakitte. Hep gençleri seçermiş, gençlerin arasına otururmuş. Ayıplamışlar.Hep gençleri seçermiş, gençlerin arasına otururmuş. Ayıplamışlar. Demişler ki, ya sen yaşlı başlı bir adam mısın?Demişler ki, ya sen yaşlı başlı bir adam mısın? O yaşlıların yanına otursana. Yaşlılarda hayır yok demiş.O yaşlıların yanına otursana. Yaşlılarda hayır yok demiş. Kartalmış onlar.Kartalmış onlar. Eğilmez demiş. Hayır gençlerde.

Eğilmez demiş. Hayır gençlerde.
Onun için gençlerin yanında oturdum kiOnun için gençlerin yanında oturdum ki onlar sözlerini iyi alırlar, gençtirler istediğin gibi çevirebilirsin onları.onlar sözlerini iyi alırlar, gençtirler istediğin gibi çevirebilirsin onları. Ama öteki kartalmış, kolay kolay kafasına da girmez.Ama öteki kartalmış, kolay kolay kafasına da girmez. Ne yapalım, şimdi bizi dövseler yerimizden kaldırmayacağız, ne yapalım.

Ne yapalım, şimdi bizi dövseler yerimizden kaldırmayacağız, ne yapalım.
Her kim bir mümin kardeşini sevindirirse,

Her kim bir mümin kardeşini sevindirirse,
o da Allah'ı sevindirmiş olur.o da Allah'ı sevindirmiş olur. Bak ne kadar güzel ya.Bak ne kadar güzel ya. Onun için biz birbirimizin kusuruna bakmayalım.Onun için biz birbirimizin kusuruna bakmayalım. Kusursuz Allah yalnız. Onun için birbirimizdeki kusurlara bakma. Bitmez kusurların sonu.Kusursuz Allah yalnız. Onun için birbirimizdeki kusurlara bakma. Bitmez kusurların sonu. El fâtiha

El fâtiha
Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2