Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Zühd ve Helal Kazanç

Mehmed Zahid KOTKU

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve'l-âkibetü li'l-müttakîn. el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve'l-âkibetü li'l-müttakîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. Ve's-salâtu ve's-selâmu alâ seyyidinâ Muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullahİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem.ve enne efdale'l-hedyi hedyü Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem. Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün Ve şerre'l-umûri muhdesâtuhâ ve külle muhdesin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin fi'n-nâr.ve külle dalâletin fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl: Ve bi's-senedi'l-muttasılı ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl:

Hubbü Ebî Bekrin ve Umere mine'l-imâni ve buğduhümâ küfrünHubbü Ebî Bekrin ve Umere mine'l-imâni ve buğduhümâ küfrün ve hubbü'l-ensâri mine'l-imâni ve buğduhüm küfrünve hubbü'l-ensâri mine'l-imâni ve buğduhüm küfrün ve hubbü'l-arabi mine'l-imâni ve buğduhüm küfrün. ve hubbü'l-arabi mine'l-imâni ve buğduhüm küfrün.

Geçen dersten iki tane hadis, bellememiz lazım gelen [hadislerden], Geçen dersten iki tane hadis, bellememiz lazım gelen [hadislerden], onun için tekrar ediyorum. onun için tekrar ediyorum.

Cenâb-ı Peygamber buyuruyor ki; Cenâb-ı Peygamber buyuruyor ki;

"Siz ulemâlarla beraber oturun." Tu'rafu fi's-semâi. "Siz ulemâlarla beraber oturun." Tu'rafu fi's-semâi. "Ulemâlarla beraber bulunduğunuz müddetçe semavâtta da bilinirsiniz."Ulemâlarla beraber bulunduğunuz müddetçe semavâtta da bilinirsiniz. Melekler tarafından Mele-i Âlâ'da da bilinirsiniz. Kıymetiniz yükselir." Melekler tarafından Mele-i Âlâ'da da bilinirsiniz. Kıymetiniz yükselir."

Ve vekkir kebîre'l-müslimîne. "Müslümanların yaşlılarına hürmet ve saygı gösterin." Ve vekkir kebîre'l-müslimîne. "Müslümanların yaşlılarına hürmet ve saygı gösterin."

Onların önüne geçmeyin. Onların sözlerini kırmayın. Onlara hürmet ve saygı gösterin. Onların önüne geçmeyin. Onların sözlerini kırmayın. Onlara hürmet ve saygı gösterin.

Tücâvirnî fi'l-cenneti. "Cennette bana komşu olursunuz." Tücâvirnî fi'l-cenneti. "Cennette bana komşu olursunuz."

"Eğer müslümanların ihtiyarlarına hürmet ve saygı gösterirseniz "Eğer müslümanların ihtiyarlarına hürmet ve saygı gösterirseniz ve ulemâlarla oturup kalkarsanız, sizin cennetteki arkadaşınız ben olacağım." ve ulemâlarla oturup kalkarsanız, sizin cennetteki arkadaşınız ben olacağım."

Cülesâu'llâhi ğaden ehlü'l-verai ve'z-zühdi fi'd-dünyâ. Cülesâu'llâhi ğaden ehlü'l-verai ve'z-zühdi fi'd-dünyâ.

"Yarın Allahu Teâlâ'nın rızasını kazanmaya muvaffak olup da "Yarın Allahu Teâlâ'nın rızasını kazanmaya muvaffak olup da onun güzel cennetindeki yerleri almaya nâil olacak kimseler;onun güzel cennetindeki yerleri almaya nâil olacak kimseler; ehl-i verâ' ve dünyada zühd sahipleridir." ehl-i verâ' ve dünyada zühd sahipleridir."

Vera', Allahu Teâlâ'nın emirlerine itaat,Vera', Allahu Teâlâ'nın emirlerine itaat, yasaklarından ictinâb etmekle beraber şubûhattan da ictinâb etmektir.yasaklarından ictinâb etmekle beraber şubûhattan da ictinâb etmektir. Şüpheli şeylerden; "Bunda şüphe var." ondan uzak kal. Şüpheli şeylerden; "Bunda şüphe var." ondan uzak kal. Bal da olsa uzak kal. Şubûhattan ictinâb... Bal da olsa uzak kal. Şubûhattan ictinâb...

Bir tane misâlini söyleyeyim: Bir tane misâlini söyleyeyim:

İmâm-ı Âzam hazretlerinin zamanında bir koyun çalınmış.İmâm-ı Âzam hazretlerinin zamanında bir koyun çalınmış. Hırsızın birisi bir koyun çalmış. İmâm-ı Âzam;Hırsızın birisi bir koyun çalmış. İmâm-ı Âzam; "Belki o çalınan koyun bizim kasabın çengeline takılmıştır." diyerek "Belki o çalınan koyun bizim kasabın çengeline takılmıştır." diyerek yedi sene koyun eti almamış. yedi sene koyun eti almamış.

Buna vera' diyorlar. Şubûhattan ictinâb, sakınmak... Tafsilâtı geniştir. Buna vera' diyorlar. Şubûhattan ictinâb, sakınmak... Tafsilâtı geniştir.

Onun için, dünyada zühd ve vera' sahibi olanlar Onun için, dünyada zühd ve vera' sahibi olanlar Allahu Teâlâ'nın celîsi olmaya istihkak kesbediyorlar, Allahu Teâlâ'nın celîsi olmaya istihkak kesbediyorlar, rızasını kazanıp takarrub etmeye nâil olan kimselerden olmaya muvaffak oluyorlar. rızasını kazanıp takarrub etmeye nâil olan kimselerden olmaya muvaffak oluyorlar.

Onun için yine burada: Onun için yine burada:

Câlisu'l-ulemâ'. Orada müfred olarak söyledi, burada cem'i olara söylüyor: Câlisu'l-ulemâ'. Orada müfred olarak söyledi, burada cem'i olara söylüyor:

Câlisu'l-ulemâ'. "Siz daima ulemâlarla oturup kalkmaya alışın." Câlisu'l-ulemâ'. "Siz daima ulemâlarla oturup kalkmaya alışın."

Ne kadar yüksek mertebelere nâil olursanız olun, büyük insan olursanız olun, Ne kadar yüksek mertebelere nâil olursanız olun, büyük insan olursanız olun, yine de ulemâya muhtaçsınızdır. Ulemâlardan ayrılmayın.yine de ulemâya muhtaçsınızdır. Ulemâlardan ayrılmayın. Büyüklük başka... Büyüklük başka...

Ve zâhimûhüm bi-rukebiküm. "Onlara öyle yaklaşın ki bir vücut gibi [olun.]" Ve zâhimûhüm bi-rukebiküm. "Onlara öyle yaklaşın ki bir vücut gibi [olun.]"

Onlarla iki can bir olmuş gibi [olun.] Onlarla iki can bir olmuş gibi [olun.]

Sebebini söylüyor: Fe-inna'llâhe yuhyi'l-kulûbe'l-meytete.Sebebini söylüyor:

Fe-inna'llâhe yuhyi'l-kulûbe'l-meytete.
"Çünkü Cenâb-ı Hak ölen gönülleri diriltir." "Çünkü Cenâb-ı Hak ölen gönülleri diriltir." Bi-nûri'l-hikmeti. "Hikmet sözleriyle..." Hikmet sözleri; Kur'an ve hadislerdir. Bi-nûri'l-hikmeti. "Hikmet sözleriyle..."

Hikmet sözleri; Kur'an ve hadislerdir.

"Hadis ve Kur'an yoluyla size nakletmek sûretiyle sizin ölen"Hadis ve Kur'an yoluyla size nakletmek sûretiyle sizin ölen gönüllerinizi diriltmeye onlar muvaffak olurlar. gönüllerinizi diriltmeye onlar muvaffak olurlar. Onun için onlardan ayrılmayın. Nası ki gökten yağmurlar yağdığı vakitte Onun için onlardan ayrılmayın. Nası ki gökten yağmurlar yağdığı vakitte kurak yerlerin yeşermesine sebep oluyorlar;kurak yerlerin yeşermesine sebep oluyorlar; tıpki onlar gibi ulemâlarla oturursanız gönülleriniz de öyle dirilir." tıpki onlar gibi ulemâlarla oturursanız gönülleriniz de öyle dirilir."

Onun için, bunu unutmamak üzere tekrarlayın. Onun için, bunu unutmamak üzere tekrarlayın.

Şimdi Ebû Bekir hazretlerinin sevgisi... Şimdi Ebû Bekir hazretlerinin sevgisi...

Mâlum ki İslâm nimetiyle ilk şerefyâb olan zât -yaşlılar arasında- bu zâttır.Mâlum ki İslâm nimetiyle ilk şerefyâb olan zât -yaşlılar arasında- bu zâttır. Onunla beraber bütün varlığını Resûl-i Ekrem hazretlerine feda etmiştir. Onunla beraber bütün varlığını Resûl-i Ekrem hazretlerine feda etmiştir.

Bir gün abaya bürünmüş olduğu halde Cebrail aleyhisselam geldi. Bir gün abaya bürünmüş olduğu halde Cebrail aleyhisselam geldi.

"Ey Cibrîl, ne bu hal böyle?" dedi. "Ey Cibrîl, ne bu hal böyle?" dedi.

"Gökteki melekler de böyle yâ Resûlallah." "Neden?" "Gökteki melekler de böyle yâ Resûlallah."

"Neden?"

"Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri çıkacak hal bulamadı da böyle büründü. "Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri çıkacak hal bulamadı da böyle büründü. Onun şerefine Cenâb-ı Hak hepimizi böyle büründürdü." Onun şerefine Cenâb-ı Hak hepimizi böyle büründürdü."

Niçin? Malının hepsini Resûlullah'a feda etmiş. Arkasını düşünmüyor. Niçin?

Malının hepsini Resûlullah'a feda etmiş. Arkasını düşünmüyor.

Binâenaleyh, "Onu sevmek ümmetime vaciptir." diyor. Binâenaleyh, "Onu sevmek ümmetime vaciptir." diyor.

Allah muhafaza etsin. İslâmiyet'in beş kâidesi var. Allah muhafaza etsin.

İslâmiyet'in beş kâidesi var.
Şimdi müslümanlar [için] 700 [milyon] diyorlar. Şimdi müslümanlar [için] 700 [milyon] diyorlar. Kaç olursa olsun, çoğun kıymeti yok. Birtakım kızılbaşlar var;Kaç olursa olsun, çoğun kıymeti yok. Birtakım kızılbaşlar var; Muharrem'de oruç tutarlar, Ramazan'da tutmazlar.Muharrem'de oruç tutarlar, Ramazan'da tutmazlar. Birtakım kızılbaşlar var ki Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerini sevmezler. Birtakım kızılbaşlar var ki Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerini sevmezler. Onlar da "müslümanız" derler, onların içinde namaz kılanları da vardır. Onlar da "müslümanız" derler, onların içinde namaz kılanları da vardır. Acemistan büsbütün başka, sözde bunlar da Müslümanlık davasındadır. Acemistan büsbütün başka, sözde bunlar da Müslümanlık davasındadır.

Müslümanlık'taki davanın başı itikada bağlıdır.Müslümanlık'taki davanın başı itikada bağlıdır. Müslümanlığın beş davası vardır:Müslümanlığın beş davası vardır: İtikat, bir. Amel, iki. Muamele, üç. Nikâh, dört. Cezâ, beş. İtikat, bir. Amel, iki. Muamele, üç. Nikâh, dört. Cezâ, beş. İslâm kâidesi bu beş şeyden terekküb eder. İslâm kâidesi bu beş şeyden terekküb eder. Bu beşin içinde şimdi ceza hükmü yok.Bu beşin içinde şimdi ceza hükmü yok. Had vurulmuyor, hırsızın eli kesilmez, ötekine ceza yapamaz... Şimdi hepsi başka... Had vurulmuyor, hırsızın eli kesilmez, ötekine ceza yapamaz... Şimdi hepsi başka... Muamele kısmı da yok. İslâmiyet'in muamelesi helalden kazançtır.Muamele kısmı da yok. İslâmiyet'in muamelesi helalden kazançtır. Helal kazançlara dikkat... Şimdi kazancın haddi yokmuş. Helal kazançlara dikkat... Şimdi kazancın haddi yokmuş. Haddi yoksa %200 kat kazan, ne yapalım... Olur mu? Haddi yoksa %200 kat kazan, ne yapalım... Olur mu?

İmâm-ı Âzam tüccar; ortağı ile Basra'ya satsın diye buğday yollamış.İmâm-ı Âzam tüccar; ortağı ile Basra'ya satsın diye buğday yollamış. Gemiyle ya da bir [başka şeyle] gidiyor. Oradaki adamlar demişler ki; Gemiyle ya da bir [başka şeyle] gidiyor. Oradaki adamlar demişler ki;

"Şimdi pahalılık var, buğday azaldı. Birkaç gün bekle, fiyat biraz artacak, öyle satarsın." "Şimdi pahalılık var, buğday azaldı. Birkaç gün bekle, fiyat biraz artacak, öyle satarsın."

Ama İmâm-ı Âzam tenbih etmiş ki; "Gittiğin gün sat. Piyasa neyse..." Ama İmâm-ı Âzam tenbih etmiş ki; "Gittiğin gün sat. Piyasa neyse..."

Adam ona kanaat etmemiş. Birkaç gün beklemiş. Adam ona kanaat etmemiş. Birkaç gün beklemiş. Piyasa bir fırlamış, buğdayları fazla paraya satmış. Piyasa bir fırlamış, buğdayları fazla paraya satmış. İmâm-ı Âzam'a getirmiş; "Al paraları." demiş. İmâm-ı Âzam'a getirmiş; "Al paraları." demiş.

"Neden bu böyle çok oldu?" demiş. "İşte böyle böyle oldu..." "Neden bu böyle çok oldu?" demiş.

"İşte böyle böyle oldu..."

"Bunların hepsini ehl-i Basra'nın fukarâsına hediye et." demiş. "Bunların hepsini ehl-i Basra'nın fukarâsına hediye et." demiş.

Bozuldu bu ticaret... Onda bir kâfiydi... Bozuldu bu ticaret... Onda bir kâfiydi...

İkiye üçe satmasından ve çok para kazanmasından dolayı hepsini teberrü ediveriyor.İkiye üçe satmasından ve çok para kazanmasından dolayı hepsini teberrü ediveriyor. Buna da vera' diyorlar. "Malım bozulmasın" diye şubûhattan ictinâb... Buna da vera' diyorlar. "Malım bozulmasın" diye şubûhattan ictinâb...

Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri ilk müslüman olmuş. Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri ilk müslüman olmuş. İnsanları İslâmiyet'e davet etmekte de Resûlullah'a yardımcıydı. İnsanları İslâmiyet'e davet etmekte de Resûlullah'a yardımcıydı. İslâmiyet çok sıkıntı devirleri geçirdi. İslâmiyet çok sıkıntı devirleri geçirdi. Peygamber müslümanların bir kısmını Habeşistan'a muhâcirete emretti. Peygamber müslümanların bir kısmını Habeşistan'a muhâcirete emretti.

Kureyş boykot ilan etmiş. Müslüman olana ekmek, Kureyş boykot ilan etmiş. Müslüman olana ekmek, yemek, elbise, giyecek, su, hiçbir şey vermiyor. yemek, elbise, giyecek, su, hiçbir şey vermiyor. Buna mukâbil müslüman sabrediyor, tahammül ediyor... Buna mukâbil müslüman sabrediyor, tahammül ediyor... Ama artık tahammülün dışına çıkmış.Ama artık tahammülün dışına çıkmış. O zaman Resûlullah; "Haydi, Habeşistan'a gidin." O zaman Resûlullah; "Haydi, Habeşistan'a gidin." Yayan, aç susuz Habeşistan'ın yolunu tuttular. Yayan, aç susuz Habeşistan'ın yolunu tuttular. Ebû Bekir kaldı. Ebû Bekir o kadar zenginliğiyle beraber o da dayanamadı, Ebû Bekir kaldı. Ebû Bekir o kadar zenginliğiyle beraber o da dayanamadı, bir gün o da hicrete kalktı. Fakat yolda bir arkadaşı onu alıkoydu; bir gün o da hicrete kalktı. Fakat yolda bir arkadaşı onu alıkoydu; "Sen gitme. Müslümanlara lazımsın. Sen burada kal, ben seni himayeme alırım. "Sen gitme. Müslümanlara lazımsın. Sen burada kal, ben seni himayeme alırım. Sana kimse bir şey yapamaz." dedi. Onun sözünü dinledi, orada kaldı. Sana kimse bir şey yapamaz." dedi. Onun sözünü dinledi, orada kaldı.

Kaldı ama Müslümanlığın iktizâsı hemen evin etrafına taştan çevre yaptı, namazgâh yaptı. Kaldı ama Müslümanlığın iktizâsı hemen evin etrafına taştan çevre yaptı, namazgâh yaptı. Oraya geçti, Allahu ekber diyerek herkesin gözü önünde bir namaz kıldı. Oraya geçti, Allahu ekber diyerek herkesin gözü önünde bir namaz kıldı. Adam baktı ki İslâmiyet'in ilanı var, propaganda var... Adam baktı ki İslâmiyet'in ilanı var, propaganda var... Kureyş'in yabancıları da o adama telkin ettiler; "İslâmiyet'i burada izhar ediyor, biz bunu istemeyiz.Kureyş'in yabancıları da o adama telkin ettiler; "İslâmiyet'i burada izhar ediyor, biz bunu istemeyiz. Sana da şöyle yaparız, böyle yaparız!" diye tehdide başladılar. Sana da şöyle yaparız, böyle yaparız!" diye tehdide başladılar. Adam Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerine dedi ki; Adam Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerine dedi ki;

"Sen ibadetini içeride yaparsan yap. Dışarıda yapacaksan ben buna dayanamayacağım." "Sen ibadetini içeride yaparsan yap. Dışarıda yapacaksan ben buna dayanamayacağım."

Ebû Bekr-i Sıddîk yine Mekke-i Mükerreme'ye döndü. Ebû Bekr-i Sıddîk yine Mekke-i Mükerreme'ye döndü.

Öyle bir zât, İslâmiyet'in [yayılması] için canını vermiş. Öyle bir zât, İslâmiyet'in [yayılması] için canını vermiş. En nihayet kızını da Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'e verdi. En nihayet kızını da Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'e verdi.

Miraç oldu. Miraç olunca herkes şaşırdı. Müslümanı da şaşırdı gâvuru da şaşırdı. Miraç oldu. Miraç olunca herkes şaşırdı. Müslümanı da şaşırdı gâvuru da şaşırdı.

"Nasıl olur da bir insan bir an içinde göklere çıksın, insin, gelsin?" "Nasıl olur da bir insan bir an içinde göklere çıksın, insin, gelsin?"

Hz. Ebû Bekir de mâruf, tanınmış insan. Ona koştular, dediler ki; Hz. Ebû Bekir de mâruf, tanınmış insan. Ona koştular, dediler ki;

"Bak, sahibin ne diyor?" "Ben onun dediğine inanırım. O ne dediyse haktır." "Bak, sahibin ne diyor?"

"Ben onun dediğine inanırım. O ne dediyse haktır."

Sıddîklık buradan geldi. Binâenaleyh, Arap'ın yine fikirlerini, mâneviyatlarını topladı. Sıddîklık buradan geldi.

Binâenaleyh, Arap'ın yine fikirlerini, mâneviyatlarını topladı.

Aziz kardeş! "Mâneviyat" denince... Biz iki şeyden mevcuduz: Aziz kardeş!

"Mâneviyat" denince... Biz iki şeyden mevcuduz:
Bir, cesedimiz var; bir de cesedimizin içinde ruh var. Bu ruh bizim mâneviyatımızdır.Bir, cesedimiz var; bir de cesedimizin içinde ruh var. Bu ruh bizim mâneviyatımızdır. Bu ruh bizden çıkınca cesedi gömüyorlar, artık bir işe yaramıyor. Bu ruh bizden çıkınca cesedi gömüyorlar, artık bir işe yaramıyor. Binâenaleyh, mâneviyatsız insan ruhsuz insan gibidir. Binâenaleyh, mâneviyatsız insan ruhsuz insan gibidir. Ruhu çıkan insan nasıl ölmüşse mâneviyattan mahrum olan insan da aynı o gibidir.Ruhu çıkan insan nasıl ölmüşse mâneviyattan mahrum olan insan da aynı o gibidir. Yalnız o ayakta yürür. Şimdi "robot" dedikleri makineler var,Yalnız o ayakta yürür. Şimdi "robot" dedikleri makineler var, yürüyor, kendi kendine işler yapıyor.yürüyor, kendi kendine işler yapıyor. Onun gibi yürür, gider, gelir, bir şeyler yapar.Onun gibi yürür, gider, gelir, bir şeyler yapar. Zanneder ki yaşıyorum, hayat sahibiyim. Hayat sahibi [değildir.]Zanneder ki yaşıyorum, hayat sahibiyim. Hayat sahibi [değildir.] Hayat ancak imanla olur! İmandan ve mâneviyattan mahrum insanlar ölülerin bir misâlidir. Hayat ancak imanla olur! İmandan ve mâneviyattan mahrum insanlar ölülerin bir misâlidir.

Ama Cenâb-ı Peygamber Hz. Ebû Bekir hakkında demiştir ki; Ama Cenâb-ı Peygamber Hz. Ebû Bekir hakkında demiştir ki;

"Canlı olarak yürüyen ölüyü görmek istiyorsanız Ebû Bekir'e bakın." "Canlı olarak yürüyen ölüyü görmek istiyorsanız Ebû Bekir'e bakın."

İncecikti... Riyâzetle ömrünü geçiriyor. Ölü misali, tam teslim olmuştu. İncecikti... Riyâzetle ömrünü geçiriyor. Ölü misali, tam teslim olmuştu.

Teslimiyet kolay bir şey değildir. Teslimiyet; ölü cenazeyi yıkayana nasıl teslim olduysa Teslimiyet kolay bir şey değildir. Teslimiyet; ölü cenazeyi yıkayana nasıl teslim olduysa kulun da Allah'a öyle teslim olması lazım, Peygamber'ine öyle teslim olması lazım. kulun da Allah'a öyle teslim olması lazım, Peygamber'ine öyle teslim olması lazım. Allah'a ve Peygamber'e böyle teslim olmayan insan müslüman sayılmaz. Allah'a ve Peygamber'e böyle teslim olmayan insan müslüman sayılmaz. Müslüman, ancak Allah'a ve Peygamber'e ölünün cenaze yıkayana teslim olduğu gibiMüslüman, ancak Allah'a ve Peygamber'e ölünün cenaze yıkayana teslim olduğu gibi teslim olmuş adama derler. Allah ne dedi? Hak. teslim olmuş adama derler.

Allah ne dedi?

Hak.

Peygamber ne dedi? Hak. "Ölü" denmez ona. Ebû Bekir de işte bu kavimden... Peygamber ne dedi?

Hak.

"Ölü" denmez ona.

Ebû Bekir de işte bu kavimden...

Allah şefaatlerine nâil etsin. Allah şefaatlerine nâil etsin.

Bizim hocalarımızdan birisi Medine-i Münevvere'ye hoca olmaya gidiyor. Bizim hocalarımızdan birisi Medine-i Münevvere'ye hoca olmaya gidiyor. Bir gün gidiyor, Resûlullah'ın huzurunda; es-Selâmü aleyke yâ Resûlallah diyor.Bir gün gidiyor, Resûlullah'ın huzurunda; es-Selâmü aleyke yâ Resûlallah diyor. Ebû Bekir'e; es-Selâmü aleyke yâ Ebû Bekir diyor. Ebû Bekir'e; es-Selâmü aleyke yâ Ebû Bekir diyor.

Bugünkü Vehhâbî onu görüyor; Bugünkü Vehhâbî onu görüyor;

"Ya sen bize hoca olacaksın ama bu ölülere niye selam veriyorsun?" "Ya sen bize hoca olacaksın ama bu ölülere niye selam veriyorsun?"

"Sizde ölü! Nerede, bunlar hiç ölü olur mu?" diyor. "Sizde ölü! Nerede, bunlar hiç ölü olur mu?" diyor.

Bu hayat bizde iken, yaşadığımız müddet vücudumuz sayesinde ruh duruyor.Bu hayat bizde iken, yaşadığımız müddet vücudumuz sayesinde ruh duruyor. Fakat bir gün geliyor bu vücudun işi, vazifesi bitiyor, ölüyor.Fakat bir gün geliyor bu vücudun işi, vazifesi bitiyor, ölüyor. Ölünce bu ruh kafesten kurtulan kuş gibi çıkıp yerine gidiyor.Ölünce bu ruh kafesten kurtulan kuş gibi çıkıp yerine gidiyor. Ama vücuduyla alâkasını da katiyen kesmez.Ama vücuduyla alâkasını da katiyen kesmez. Çünkü 50 sene, 60 sene, 80 sene o vücutla beraber yaşamış, hallolmuş; onu bırakmaz.Çünkü 50 sene, 60 sene, 80 sene o vücutla beraber yaşamış, hallolmuş; onu bırakmaz. Binâenaleyh, nereye giderse gitsin onun nüfûsu çok tesirlidir.Binâenaleyh, nereye giderse gitsin onun nüfûsu çok tesirlidir. O daima kabrinde cesediyle beraber, ilgili ve alâkalıdır. O daima kabrinde cesediyle beraber, ilgili ve alâkalıdır. Ama ceset ölmüş, çürümüş, toprak olmuş; ne olursa olsun, daima o orada gömüldüğü yer ile ilgilidir. Ama ceset ölmüş, çürümüş, toprak olmuş; ne olursa olsun, daima o orada gömüldüğü yer ile ilgilidir. Binâenaleyh, herhangi bir kimsenin, bir ölünün başına gidip de selam verdiğin vakitteBinâenaleyh, herhangi bir kimsenin, bir ölünün başına gidip de selam verdiğin vakitte derhal o ruh haberdâr olur ve [senin] selâmını alır. derhal o ruh haberdâr olur ve [senin] selâmını alır.

Ruhun hududu çok geniştir. Ruh bu bedene sıkıştırılmışRuhun hududu çok geniştir. Ruh bu bedene sıkıştırılmış öyle bir bombadır ki -bugün "atom" diyorlar ya- o öyle bir atomdur ki bu vücuda sıkıştırılmış fakatöyle bir bombadır ki -bugün "atom" diyorlar ya- o öyle bir atomdur ki bu vücuda sıkıştırılmış fakat o kâinatı içine alan bir kuvvettir.o kâinatı içine alan bir kuvvettir. Kâinatı içine alacak derecede geniş bir kuvvettir. Kâinatı içine alacak derecede geniş bir kuvvettir.

Onun için, ruhlarına sahip olan insanlar oturdukları yerden kâinata hâkimdirler.Onun için, ruhlarına sahip olan insanlar oturdukları yerden kâinata hâkimdirler. Oturdukları yerden kâinatın manzarasını seyrederler. Oturdukları yerden kâinatın manzarasını seyrederler. Gözleri o kadar geniş görür. Gözleri o kadar geniş görür.

Allah o geniş gözleri olan kimseler gibi bizim gözlerimizi de açsın, inşaallah. Allah o geniş gözleri olan kimseler gibi bizim gözlerimizi de açsın, inşaallah.

Onun için, hubbü Ebî Bekir... "Ebû Bekir'i sevmek imandandır." Onun için, hubbü Ebî Bekir... "Ebû Bekir'i sevmek imandandır."

Niçin? Peygamber'e o kadar hizmet etmiş... Niçin?

Peygamber'e o kadar hizmet etmiş...
Peygamberimiz'e hizmet, aynı zamanda dine hizmet [demektir.] Peygamberimiz'e hizmet, aynı zamanda dine hizmet [demektir.]

Bir zât Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri Bir zât Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri -menâkıbı, büyüklüğü- hakkında iki parmak kalınlığında bir kitabı tercüme ederek yazmış.-menâkıbı, büyüklüğü- hakkında iki parmak kalınlığında bir kitabı tercüme ederek yazmış. Okumanızı tavsiye ederim. Burada birçok hadisler geçer.Okumanızı tavsiye ederim. Burada birçok hadisler geçer. Tabii o zât daha genişletmiş, daha derin [açıklamalar] yapmış. Tabii o zât daha genişletmiş, daha derin [açıklamalar] yapmış. Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerini bize tanıtmaya çalışıyor. Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerini bize tanıtmaya çalışıyor.

Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerini tanımak ancak iman ile olur.Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerini tanımak ancak iman ile olur. İmansız insanlar onları tanıyamaz. Nasıl Ebû Cehil Peygamber'i tanıyamadıysa... İmansız insanlar onları tanıyamaz. Nasıl Ebû Cehil Peygamber'i tanıyamadıysa... Gözünün önündeydi; ama tanıyamadı! Gözünün önündeydi; ama tanıyamadı! Çünkü gözü göz değil. Devede de, koyunda da göz var.Çünkü gözü göz değil. Devede de, koyunda da göz var. Devedeki göz, koyundaki göz nasıl fayda vermiyorsa Ebû Cehil'in gözü de öyle fayda vermedi;Devedeki göz, koyundaki göz nasıl fayda vermiyorsa Ebû Cehil'in gözü de öyle fayda vermedi; çünkü gözü imansız. çünkü gözü imansız.

Binâenaleyh, Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerini sevmek imandandır. Binâenaleyh, Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerini sevmek imandandır. Çünkü bütün varlığını Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'e vermiş, Çünkü bütün varlığını Resûl-i Ekrem sallallahu aleyhi ve sellem'e vermiş, onun hâmisi ve hâfızı olmuş. onun hâmisi ve hâfızı olmuş. Aynı zamanda o Mekke-i Münevvere'den Medine-i Münevvere'yeAynı zamanda o Mekke-i Münevvere'den Medine-i Münevvere'ye hicrette Nur dağında saklandıkları bir yer var,hicrette Nur dağında saklandıkları bir yer var, o yerde üç gün Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri Peygamber'le beraber kucak kucağa,o yerde üç gün Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri Peygamber'le beraber kucak kucağa, yan yana kalmışlar.yan yana kalmışlar. Peygamber'in bir hâmisi o idi. Peygamber'in bir hâmisi o idi. "Ölürsek beraber öleceğiz, kalırsak yine beraber kalacağız." diyerek"Ölürsek beraber öleceğiz, kalırsak yine beraber kalacağız." diyerek Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i himaye etmekten hiçbir zaman geri kalmadı.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem'i himaye etmekten hiçbir zaman geri kalmadı. Onu muhafaza etti ve onun yolunda bütün paralarını harcadı.Onu muhafaza etti ve onun yolunda bütün paralarını harcadı. İslâm uğrunda canıyla malıyla tam bir mücahit idi. İslâm uğrunda canıyla malıyla tam bir mücahit idi.

Onun için, onu sevmek bu ümmete vaciptir. Onun için, onu sevmek bu ümmete vaciptir. Sevmemek de -nimetlere küfür dendiği gibi- küfrân-ı nimettir. Sevmemek de -nimetlere küfür dendiği gibi- küfrân-ı nimettir.

İslâmiyet'in ilk halifesi o olmakla beraber, İslâmiyet'in derlenip toplanıpİslâmiyet'in ilk halifesi o olmakla beraber, İslâmiyet'in derlenip toplanıp bugünkü kemâlini bulmasına sebep Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleridir.bugünkü kemâlini bulmasına sebep Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleridir. Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerinin kurduğu o günkü hükümet Ebû Bekr-i Sıddîk hazretlerinin kurduğu o günkü hükümet bugün de yaşayan hükümet-i İslâmiye'dir, elhamdülillah.bugün de yaşayan hükümet-i İslâmiye'dir, elhamdülillah. Onun sayesinde, onun mücâhedesi... Onun sayesinde, onun mücâhedesi... Çünkü Peygamber vefat edince Araplar da şaşırdı, birçok bölünmeler,Çünkü Peygamber vefat edince Araplar da şaşırdı, birçok bölünmeler, ayrılmalar, itirazlar vâki oldu. ayrılmalar, itirazlar vâki oldu. Fakat onların hepsini ikna ederek toplayan Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleridir. Fakat onların hepsini ikna ederek toplayan Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleridir.

Allah ondan da bizden de razı olsun. Allah ondan da bizden de razı olsun.

Onun huzuruna gittiğiniz vakitte; es-Selâmu aleyke yâ halîfete Resûlillah diye selam veriliyor. Onun huzuruna gittiğiniz vakitte; es-Selâmu aleyke yâ halîfete Resûlillah diye selam veriliyor.

Halîfete Resûlillâh Ebâ Bekrini's-Sıddîk. Halîfete Resûlillâh Ebâ Bekrini's-Sıddîk. es-Selâmü aleyke yâ men kâle fî hakkike Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem. es-Selâmü aleyke yâ men kâle fî hakkike Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem.

Yâ Ebâ Bekir, ente atîkullah mine'n-nâr. Yâ Ebâ Bekir, ente atîkullah mine'n-nâr.

Cenâb-ı Peygamber, Hz. Ebû Bekir hakkında böyle bir tebşîratta bulunmuştur; Cenâb-ı Peygamber, Hz. Ebû Bekir hakkında böyle bir tebşîratta bulunmuştur;

"Ey Ebâ Bekir. Sen Allah celle ve âlâ'nın cehennemden âzat olunmuş bir kulusun. "Ey Ebâ Bekir. Sen Allah celle ve âlâ'nın cehennemden âzat olunmuş bir kulusun. Sen cehennemin yüzünü görmeyeceksin. Cehennem sana haram olmuştur." Sen cehennemin yüzünü görmeyeceksin. Cehennem sana haram olmuştur."

es-Selâmu aleyke yâ sâhibe Resûlillah sâniye'sneyn iz hümâ fi'l-ğâr. es-Selâmu aleyke yâ sâhibe Resûlillah sâniye'sneyn iz hümâ fi'l-ğâr.

O ğâr denilen mağarada Resûlullah'la ancak iki kişiydiler. O ğâr denilen mağarada Resûlullah'la ancak iki kişiydiler.

es-Selâmu aleyke yâ men enfaka mâlehû küllehû fî hubbu Resûl hattâ tehalle bi'l-abâ. es-Selâmu aleyke yâ men enfaka mâlehû küllehû fî hubbu Resûl hattâ tehalle bi'l-abâ.

İşte o, malının tamamını Allah ve Resûlullah'ın sevgisi uğrunda verdi. İşte o, malının tamamını Allah ve Resûlullah'ın sevgisi uğrunda verdi.

Hattâ tehalle bi'l-abâ. "Bir abaya bürünerek kaldı." Hattâ tehalle bi'l-abâ. "Bir abaya bürünerek kaldı."

İşte bütün melekler de öyle olmuşlardır. İşte bütün melekler de öyle olmuşlardır.

Cezâkallâh hayran cezâ. "Allah seni hayırla cezalandırsın, mükâfatlandırsın." Cezâkallâh hayran cezâ. "Allah seni hayırla cezalandırsın, mükâfatlandırsın."

Allahümme'rdâ anhu. "Yâ Rab! Ondan razı ol." Allahümme'rdâ anhu. "Yâ Rab! Ondan razı ol."

Verfa' derecetehû. "Derecesini âlî eyle." Ve ekrim makamuhû. Verfa' derecetehû. "Derecesini âlî eyle."

Ve ekrim makamuhû.
"Makamını da âlî, yüksek eyle. Sevabını da arttır." "Makamını da âlî, yüksek eyle. Sevabını da arttır."

Bu dua aynı sûrette de Ömerü'l-Fâruk hazretlerine yapılır.Bu dua aynı sûrette de Ömerü'l-Fâruk hazretlerine yapılır. Onun hakkında Cenâb-ı Peygamber şöyle buyurmuş: Onun hakkında Cenâb-ı Peygamber şöyle buyurmuş:

Ve mâ talaati'ş-şemsü alâ raculin hayrun min Umer. Ve mâ talaati'ş-şemsü alâ raculin hayrun min Umer. "Güneş Ömer'den daha hayırlı bir insanın üzerine doğmamıştır." "Güneş Ömer'den daha hayırlı bir insanın üzerine doğmamıştır."

Ömer ibnü'l-Hattâb sirâcu ehli'l-cenneti. Ömer ibnü'l-Hattâb sirâcu ehli'l-cenneti. "Ömer İbnü'l-Hattâb cennetin en güzel bir ışığıdır." "Ömer İbnü'l-Hattâb cennetin en güzel bir ışığıdır."

Daima doğruyu söyler, hiç kimseden çekinmez; hak ile bâtılı tefrik eder, Daima doğruyu söyler, hiç kimseden çekinmez; hak ile bâtılı tefrik eder, bütün fukaralara, yetimlere elinden geldiği hayırları yapan bir zât-ı muhteremdir. bütün fukaralara, yetimlere elinden geldiği hayırları yapan bir zât-ı muhteremdir.

Onun için, bu ümmete bunların ikisini de sevmek sünnet; ve buğduhümâ küfrün,Onun için, bu ümmete bunların ikisini de sevmek sünnet; ve buğduhümâ küfrün, "Bunlara buğz etmek de aynı zamanda küfrü mûciptir." "Bunlara buğz etmek de aynı zamanda küfrü mûciptir."

Hubbü'l-ensâr. Medine-i Münevvere'nin yerli halkına ensar diyorlar. Hubbü'l-ensâr. Medine-i Münevvere'nin yerli halkına ensar diyorlar.

"Bunları da sevmek..." Îmânun ve buğduhüm küfrün. "Bunları da sevmek..." Îmânun ve buğduhüm küfrün. "Bunlara da buğz, aynı zamanda küfrü mûciptir." "Bunlara da buğz, aynı zamanda küfrü mûciptir."

Ve hubbü'l-arab imânun ve buğduhüm küfrün. Ve hubbü'l-arab imânun ve buğduhüm küfrün.

Burada bizim aldandığımız büyük bir hata var. Hubbü'l-arab. "Arap'ı sevmek imandandır." Burada bizim aldandığımız büyük bir hata var. Hubbü'l-arab. "Arap'ı sevmek imandandır."

Çünkü Peygamberimiz Arap milletinden gelmiştir. Kitabımız Arap dili üzerine gelmiştir. Çünkü Peygamberimiz Arap milletinden gelmiştir. Kitabımız Arap dili üzerine gelmiştir. Cennetteki insanların konuşması da Arapça olacak. Cennetteki insanların konuşması da Arapça olacak.

Biz veya başkası; "Biz daha temiziz, daha güzeliz,Biz veya başkası; "Biz daha temiziz, daha güzeliz, daha müreffeh bir hayata sahibiz, daha görgülüyüz." diye daha müreffeh bir hayata sahibiz, daha görgülüyüz." diye bazı meziyetlerimizle iftihar ederek onların giyimlerini beğenmeyiz, oturuşlarını beğenmeyiz,bazı meziyetlerimizle iftihar ederek onların giyimlerini beğenmeyiz, oturuşlarını beğenmeyiz, yatışlarını beğenmeyiz, yemelerini içmelerini beğenmeyiz.yatışlarını beğenmeyiz, yemelerini içmelerini beğenmeyiz. "Eliyle yer, şunla yer, bunla yer...""Eliyle yer, şunla yer, bunla yer..." Bakarsın biz onları ayıplar duruma düşeriz. Bakarsın biz onları ayıplar duruma düşeriz. Bu ayıp bir şey, çok hatalı bir şey. Bu ayıp bir şey, çok hatalı bir şey.

Onları sevmek de imandan ileri geliyor, onlara karşı buğz da küfrü mûcip oluyor. Onları sevmek de imandan ileri geliyor, onlara karşı buğz da küfrü mûcip oluyor.

el-A'râbu eşeddü küfren ve nifâkâ âyet-i kerîmesinde; el-A'râbu eşeddü küfren ve nifâkâ âyet-i kerîmesinde; "Arap'ın imansızlarının küfrü eşeddir." [buyuruluyor.] "Arap'ın imansızlarının küfrü eşeddir." [buyuruluyor.]

Ama iman ettikten sonra da o bu şerefe nâil olur.Ama iman ettikten sonra da o bu şerefe nâil olur. Veya imandan evvel çocuklarını diri diri gömen, gayet kalpli, merhametsiz insanlar idi. Veya imandan evvel çocuklarını diri diri gömen, gayet kalpli, merhametsiz insanlar idi. İman şerefi ile müşerref olduktan sonra o katılık pamukluğa döndü, İman şerefi ile müşerref olduktan sonra o katılık pamukluğa döndü, o şiddet gayet güzel bir hâle çevrildi. İman da İslâmiyet de en büyük devlet... o şiddet gayet güzel bir hâle çevrildi. İman da İslâmiyet de en büyük devlet...

Hz. Ali ve Hz. Osman Efendilerimiz'in sevgileri de böyledir. Hz. Ali ve Hz. Osman Efendilerimiz'in sevgileri de böyledir.

Hubbü Aliyyin ye'külü'z-zünûbe kemâ ye'külü'n-nâru'l-hatab. Hubbü Aliyyin ye'külü'z-zünûbe kemâ ye'külü'n-nâru'l-hatab.

Bilvâki bu hadise itiraz edenler olmuşsa da, Bilvâki bu hadise itiraz edenler olmuşsa da, yukarıdaki hadislere bağlanarak bunları sevmek de bizim için imandandır. yukarıdaki hadislere bağlanarak bunları sevmek de bizim için imandandır. Günahların giderilmesine sebep olurlar. Günahların giderilmesine sebep olurlar.

Hatasız insan ancak peygamberlerdir. Hatasız insan ancak peygamberlerdir. İnsanlarda birçok hataların olması memuldür. İnsanlarda birçok hataların olması memuldür. Fakat yaptıkları iyiliklerin karşısında bu hataların kıymeti kalmaz; bunu unutmak ve bilmemek lazım.Fakat yaptıkları iyiliklerin karşısında bu hataların kıymeti kalmaz; bunu unutmak ve bilmemek lazım. Daima iyiliklerini görmek lazım. Yine buyuruluyor ki; Daima iyiliklerini görmek lazım.

Yine buyuruluyor ki;

Hubbibe ileyye min dünyâküm. Hubbibe ileyye min dünyâküm.

Hubbibe. "Ben sevdim" demiyor, "bana sevdirildi" diyor. Hubbibe. "Ben sevdim" demiyor, "bana sevdirildi" diyor.

Min dünyâküm. "Bu dünyadan" demiyor, "sizin dünyanızdan" diyor. Min dünyâküm. "Bu dünyadan" demiyor, "sizin dünyanızdan" diyor.

"Bana sizin dünyanızdan sevdirildi." Ne? "Bana sizin dünyanızdan sevdirildi."

Ne?

en-Nisâu. "Kadınlar." Ve't-tîbu. "Kokular." Ve cuilet kurretü aynî fi's-sâlâti.en-Nisâu. "Kadınlar." Ve't-tîbu. "Kokular." Ve cuilet kurretü aynî fi's-sâlâti. "Şu kıldığımız namaz..." Namaz dünyada bir ibadettir ama âhirete müteâlliktir. "Şu kıldığımız namaz..."

Namaz dünyada bir ibadettir ama âhirete müteâlliktir.

Kokuyu da sever. Koku da melekleri celbeder.Kokuyu da sever. Koku da melekleri celbeder. Melekler daima güzel kokuyu severler, güzel kokunun olduğu yere gelirler, yığılırlar. Melekler daima güzel kokuyu severler, güzel kokunun olduğu yere gelirler, yığılırlar. Onun için, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kokuyu da sevmiş ki meleklerle daima ünsiyeti var.Onun için, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem kokuyu da sevmiş ki meleklerle daima ünsiyeti var. Meleklerin oraya çokça gelmesine sebep olur. Meleklerin oraya çokça gelmesine sebep olur.

Kadınları sevmesinin sebebi de; Ümmet-i Muhammed'in çokluğuna vesile olur,Kadınları sevmesinin sebebi de; Ümmet-i Muhammed'in çokluğuna vesile olur, neslin bekâsına hizmet ederler. neslin bekâsına hizmet ederler.

Onlar bize numune oluyor ki; "Siz de benim gibi evleniniz, Onlar bize numune oluyor ki; "Siz de benim gibi evleniniz, kadınlarınızla muâşerette vakit geçiriniz ve neslinizin bekâsı için kadınlarınızla muâşerette vakit geçiriniz ve neslinizin bekâsı için Ümmet-i Muhammed'e hizmet ediniz." Ümmet-i Muhammed'e hizmet ediniz."

"Be adam, bu devirden sonra bu evlatların hayrı mı var?" deme. "Be adam, bu devirden sonra bu evlatların hayrı mı var?" deme.

Mülk Allah'ındır. Tasarruf da O'nundur. Mülk Allah'ındır. Tasarruf da O'nundur. Binâenaleyh, bu neslin içerisinden öyle bir nesil gelir ki bir bakarsın dağları aşmış!Binâenaleyh, bu neslin içerisinden öyle bir nesil gelir ki bir bakarsın dağları aşmış! Sen vazifeni yap, gerisine karışma. Sen vazifeni yap, gerisine karışma.

Ayrıca yine: Hubbü Ebî Bekrin ve şükrühû vâcibün alâ ümmetî. Ayrıca yine:

Hubbü Ebî Bekrin ve şükrühû vâcibün alâ ümmetî.

"Ebû Bekir'in sevgisi ve şükrü ümmetime vaciptir." "Ebû Bekir'in sevgisi ve şükrü ümmetime vaciptir."

Çünkü İslâmiyet'in bekâsına onlar hizmet etti. Çünkü İslâmiyet'in bekâsına onlar hizmet etti.

İtikat dedik de... Ehli Sünnet'in itikadı itikattır.İtikat dedik de... Ehli Sünnet'in itikadı itikattır. Ehli Sünnet'in itikadının dışında olan itikatlar itikattan sayılmaz. Ehli Sünnet'in itikadının dışında olan itikatlar itikattan sayılmaz. Herkes kendisine göre bir şey uyduramaz.Herkes kendisine göre bir şey uyduramaz. Ehli Sünnet onu toplamış, süzmüş, meydana koymuş; Ehli Sünnet onu toplamış, süzmüş, meydana koymuş; bu itikat, itikat kitaplarımızda yazılıdır. bu itikat, itikat kitaplarımızda yazılıdır. Ehli Sünnet'in itikadına göre itikat ümmete vaciptir. Ehli Sünnet'in itikadına göre itikat ümmete vaciptir. Binâenaleyh, Ehli Sünnet itikadında; sıraları Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri,Binâenaleyh, Ehli Sünnet itikadında; sıraları Ebû Bekr-i Sıddîk hazretleri, bir, ikincisi Hz. Ömer, üçüncüsü Hz. Osman, dördüncüsü de Hz. Ali olarak bildirilmiş. bir, ikincisi Hz. Ömer, üçüncüsü Hz. Osman, dördüncüsü de Hz. Ali olarak bildirilmiş. Bize de onları böylece sevmek vacip oluyor. Bize de onları böylece sevmek vacip oluyor.

Hubbü'l-ğınâi yünbitü'n-nifâke fi'l-kalbi kemâ yünbitü'l-mâu'l-uşbe. Hubbü'l-ğınâi yünbitü'n-nifâke fi'l-kalbi kemâ yünbitü'l-mâu'l-uşbe.

Hz. Ebû Hüreyre'den. Ğınâ. "Çalgılar..." Hz. Ebû Hüreyre'den.

Ğınâ. "Çalgılar..."

"Mûsikîye ait ne kadar çalgı, tegannî, şarkı gazel varsa..." "Mûsikîye ait ne kadar çalgı, tegannî, şarkı gazel varsa..."

Bunların içine Mevlid'i de sokanlar olmuş. Tegannî ile yapılan Mevlid... Bunların içine Mevlid'i de sokanlar olmuş. Tegannî ile yapılan Mevlid...

Mevlid aslında güzel bir şeydir. Fakat onu bugünkü usüllere koyarak... Mevlid aslında güzel bir şeydir. Fakat onu bugünkü usüllere koyarak... Çoğunun ne dediğini anlayamıyoruz.Çoğunun ne dediğini anlayamıyoruz. Öyle bir âhenge sokmuş ki onu, "Acaba ne dedi?" Hele ilâhilerini anlamak...Öyle bir âhenge sokmuş ki onu, "Acaba ne dedi?" Hele ilâhilerini anlamak... İlâhici olursan ancak anlarsın. İlâhici değilsen onun ilâhisinin ne dediğini anlayamazsın. İlâhici olursan ancak anlarsın. İlâhici değilsen onun ilâhisinin ne dediğini anlayamazsın. "Ha ha ha" diye bir dururlar, ne olduğu anlaşılmaz. "Ha ha ha" diye bir dururlar, ne olduğu anlaşılmaz.

Binâenaleyh, hubbü'l-ğınâ. "Tegannîyi sevmek." en-Nifâk. "Münafıklık, ayrılık alâmetidir." Binâenaleyh, hubbü'l-ğınâ. "Tegannîyi sevmek." en-Nifâk. "Münafıklık, ayrılık alâmetidir."

Nerede? Fi'l-kalbi. "Gönülde münafıklık doğuyor." Nerede?

Fi'l-kalbi. "Gönülde münafıklık doğuyor."

Çünkü onunla meşgul olacağına Allah'ın kelâmını oku, onunla meşgul ol! Çünkü onunla meşgul olacağına Allah'ın kelâmını oku, onunla meşgul ol! İlimle meşgul ol! Fıkıhla meşgul ol! Hadisle meşgul ol! İlimle meşgul ol! Fıkıhla meşgul ol! Hadisle meşgul ol! Dünyaya veya âhirete faydalı bir bilgiyle meşgul ol!Dünyaya veya âhirete faydalı bir bilgiyle meşgul ol! O gınâlarla, tegannîlerle, ilâhilerle meşgul olup da ömrünü zâyi edeceğine... O gınâlarla, tegannîlerle, ilâhilerle meşgul olup da ömrünü zâyi edeceğine...

Bak, "Kalpte münafıklık bitirir." diyor. Bak, "Kalpte münafıklık bitirir." diyor.

Gönülde bitti mi, Allah esirgeye, fena iş... Dışarıda olursa yıkarsın geçer. Gönülde bitti mi, Allah esirgeye, fena iş... Dışarıda olursa yıkarsın geçer. Fakat gönülden çıkarması çok zor. Kemâ yünbitü'l-mâu'l-uşbe. Fakat gönülden çıkarması çok zor.

Kemâ yünbitü'l-mâu'l-uşbe.
"Nasıl ki su etrafta ağaçların, otların yeşermesine sebep oluyor;"Nasıl ki su etrafta ağaçların, otların yeşermesine sebep oluyor; bu tegannîler de gönülde münafıklığın belirmesine sebep oluyor." bu tegannîler de gönülde münafıklığın belirmesine sebep oluyor."

Allah cümlemizi affetsin. Allah cümlemizi affetsin.

Cenâb-ı Peygamber buyuruyor ki; Cenâb-ı Peygamber buyuruyor ki;

Habbibu'llâhe ilâ ibâdihî yuhbibkümü'llâhu. Habbibu'llâhe ilâ ibâdihî yuhbibkümü'llâhu.

"Ey mü'minler! Siz Allah celle ve âlâ'yı kullarıma sevdirin ki"Ey mü'minler! Siz Allah celle ve âlâ'yı kullarıma sevdirin ki Allahu Teâlâ hazretleri de sizi sevsin." Allahu Teâlâ hazretleri de sizi sevsin."

Binâenaleyh, kendimiz seveceğimiz gibi başkalarına da sevdirmeye çalışacağız. Binâenaleyh, kendimiz seveceğimiz gibi başkalarına da sevdirmeye çalışacağız.

Nasıl sevdirelim? Görürüz, deriz ki; "Kaşı güzel, gözü güzel, yüzü güzel, boyu güzel, Nasıl sevdirelim?

Görürüz, deriz ki; "Kaşı güzel, gözü güzel, yüzü güzel, boyu güzel,
parası güzel, her şeyi güzel..." Onu severiz. parası güzel, her şeyi güzel..." Onu severiz. Fakat şimdi sevmenin nispetlerinden birisi; Allahu Teâlâ bu mülkün sahibi.Fakat şimdi sevmenin nispetlerinden birisi; Allahu Teâlâ bu mülkün sahibi. Bu varlığın sahibi. Yerin de göğünde, yerde gökte ne var, hepsinin sahibi.Bu varlığın sahibi. Yerin de göğünde, yerde gökte ne var, hepsinin sahibi. Görür, işitir ve bilir. Kusurlarımızı görüyor, kabahatlerimizi görüyor, hem de biliyor. Görür, işitir ve bilir. Kusurlarımızı görüyor, kabahatlerimizi görüyor, hem de biliyor. Görür ve bilir. Fakat af sahibi, mağfiret sahibi, hilm sahibi; Görür ve bilir. Fakat af sahibi, mağfiret sahibi, hilm sahibi; muâheze edip de hemen cezalandırmıyor. muâheze edip de hemen cezalandırmıyor. "Gargara" denilen ölüm hâli gelmiş, artık neredeyse canı çıkacak, "Gargara" denilen ölüm hâli gelmiş, artık neredeyse canı çıkacak, o gargara hâline kadar müsaade ediyor; "Aklı başına gelsin, tevbe istiğfar etsin, o gargara hâline kadar müsaade ediyor; "Aklı başına gelsin, tevbe istiğfar etsin, tevbesini kabul edeyim." diye... Öyle bir merhamet sahibi...tevbesini kabul edeyim." diye... Öyle bir merhamet sahibi... Sonra şu vücudu vermiş, nimetlerin envâi çeşidini vermiş.Sonra şu vücudu vermiş, nimetlerin envâi çeşidini vermiş. Şimdiki devrimiz Âdem aleyhisselam devrine de benzemiyor, elhamdülillah. Şimdiki devrimiz Âdem aleyhisselam devrine de benzemiyor, elhamdülillah. Ne nimet ki cennet gibi; her şeyler elimizde, ayağımızda, her şey mevcut... Ne nimet ki cennet gibi; her şeyler elimizde, ayağımızda, her şey mevcut... İşte bunlardan dolayı zikret. Nasıl? İşte bunlardan dolayı zikret.

Nasıl?

Zengin de olsak fakir de olsak bir gün biri gelip birimize; Zengin de olsak fakir de olsak bir gün biri gelip birimize; "Sana şunu da bağışladım, bunu da bağışladım, arabayı da verdim, şoförü de verdim, "Sana şunu da bağışladım, bunu da bağışladım, arabayı da verdim, şoförü de verdim, senin geçineceğin parayı da verdim. senin geçineceğin parayı da verdim. Al, oradan harca, hiçbir işin olmasın, gez, dolaş..." [dese;] insan böyle bir nimete ne sevinir. Al, oradan harca, hiçbir işin olmasın, gez, dolaş..." [dese;] insan böyle bir nimete ne sevinir.

Fakat Allahu Teâlâ'nın verdiği nimetlerin yanında acaba zerre olur mu? Fakat Allahu Teâlâ'nın verdiği nimetlerin yanında acaba zerre olur mu? Şu göz nimetinin mukâbili olur mu? Kulak nimetinin mukâbili olur mu?Şu göz nimetinin mukâbili olur mu? Kulak nimetinin mukâbili olur mu? Hele akla gelince... Bu sıhhat âfiyetin [mukâbili olur mu?] Hele akla gelince... Bu sıhhat âfiyetin [mukâbili olur mu?]

Kânûnî Süleyman ne güzel söylemiş: Kânûnî Süleyman ne güzel söylemiş:

Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi. Olmaya devlet cihânda bir nefes sıhhat gibi.

Bu aldığımız nefesi alamayanlara bir sor bakalım... Bu aldığımız nefesi alamayanlara bir sor bakalım... Allah esirgeye, göğüs hastalığı oluyor, bilmem ne oluyor; nefes alamıyor, sıkışıyor, bunalıyor.Allah esirgeye, göğüs hastalığı oluyor, bilmem ne oluyor; nefes alamıyor, sıkışıyor, bunalıyor. "Aman doktor, canım doktor!" diyerek kapı kapı geziyor."Aman doktor, canım doktor!" diyerek kapı kapı geziyor. Onun için, Kânûnî ne güzel söylemiş. Bir nefesin kıymetini bilmek lazım. Onun için, Kânûnî ne güzel söylemiş. Bir nefesin kıymetini bilmek lazım.

Allahu Teâlâ bunların hepsini bize bol bol vermiş, elhamdülillah.Allahu Teâlâ bunların hepsini bize bol bol vermiş, elhamdülillah. "Bu nimetleri bana veren Allah'tır." de. Ama şu sebep olur, bu sebep olur."Bu nimetleri bana veren Allah'tır." de. Ama şu sebep olur, bu sebep olur. Sebebe bakma; verene bak. Binâenaleyh, veren Allah'tır. Sebebe bakma; verene bak. Binâenaleyh, veren Allah'tır. Şunu bunu da sebep etmiştir, başka; ona da teşekkür ederiz ama asıl veren Allah'tır. Şunu bunu da sebep etmiştir, başka; ona da teşekkür ederiz ama asıl veren Allah'tır. Onun kalbine ilham ediyor, "Ver buna." diyor, o da veriyor. Onun kalbine ilham ediyor, "Ver buna." diyor, o da veriyor. O sebeple sen de müsterih oluyorsun. Ama asıl veren Allah'tır. O sebeple sen de müsterih oluyorsun. Ama asıl veren Allah'tır.

Binâenaleyh, Allah'ı her şeyden çok sevmek, her şeyden daha üstün sevmek,Binâenaleyh, Allah'ı her şeyden çok sevmek, her şeyden daha üstün sevmek, her şeyden daha çok O'na itaat etmek lazım. her şeyden daha çok O'na itaat etmek lazım.

Haccetün li'l-meyyiti. Ölülere bedel gönderiyorlar ya... Haccetün li'l-meyyiti. Ölülere bedel gönderiyorlar ya... Hacılara; "Babamın yerine, anamın yerine sen hacı olarak git." diyoruz. Hacılara; "Babamın yerine, anamın yerine sen hacı olarak git." diyoruz.

Haccetün li'l-meyyiti. Ölü için bir hacılık... Ama; Haccetün li'l-meyyiti. Ölü için bir hacılık... Ama;

Haccetün. "Yine bir hacılıktır ki..." Li'l-mahcûci. "O hacıya giden de aynı hacılığı alır." Haccetün. "Yine bir hacılıktır ki..." Li'l-mahcûci. "O hacıya giden de aynı hacılığı alır."

Hacı da hacı olur. Oldu iki. Ve haccetün li'l-hâcci ve haccetün li'l-vasiyyi. Hacı da hacı olur. Oldu iki.

Ve haccetün li'l-hâcci ve haccetün li'l-vasiyyi.
"Birisi de vâsîdir." Seni buldu, oraya gönderiyor;"Birisi de vâsîdir."

Seni buldu, oraya gönderiyor;
"Aman, babamın yerine git." dedi. O da aynı sevaba nâil olur. "Aman, babamın yerine git." dedi. O da aynı sevaba nâil olur.

Gönderen de, yapan da, ölen de, üçü de hac vazifesini yapmış olurlar. Gönderen de, yapan da, ölen de, üçü de hac vazifesini yapmış olurlar.

Şimdi bunu izah eden bir hadîs-i şerîf, çok dikkat isteyecek: Şimdi bunu izah eden bir hadîs-i şerîf, çok dikkat isteyecek:

Haccetün li-men lem yehucce hayrun min aşri ğazevâtin. -Hac farzdır.- Haccetün li-men lem yehucce hayrun min aşri ğazevâtin. -Hac farzdır.- "Hacca gitmemiş bir insanın bu fâriza-ı haccı yapmak için hacca gitmesi,"Hacca gitmemiş bir insanın bu fâriza-ı haccı yapmak için hacca gitmesi, on gazâya gitmesinden hayırlıdır." on gazâya gitmesinden hayırlıdır."

Farz olan haccı îfa etmesi, on tane muharebeye girip çıkmasından hayırlıdır. Farz olan haccı îfa etmesi, on tane muharebeye girip çıkmasından hayırlıdır.

Ve ğazvetün li-men kad hacce. "Haccı yapmış, farzını bitirmiş; bunun bir gazâsı..." Ve ğazvetün li-men kad hacce. "Haccı yapmış, farzını bitirmiş; bunun bir gazâsı..." Hayrun min aşri hıcacin. "On hacdan daha hayırlıdır." Hayrun min aşri hıcacin. "On hacdan daha hayırlıdır."

Harbe gidiyor, gazâya gidiyor. Bunun farz haccını yaptıktan sonraHarbe gidiyor, gazâya gidiyor. Bunun farz haccını yaptıktan sonra bu gazâya gidişi on hacca bedeldir. Ve ğazvetün fi'l-bahri.bu gazâya gidişi on hacca bedeldir.

Ve ğazvetün fi'l-bahri.
"Denizde gemilerle muharebeye gidiyor.""Denizde gemilerle muharebeye gidiyor." Hayrun min aşri ğazevâtin fi'l-berri. "Karadaki on gazâya bedeldir." Hayrun min aşri ğazevâtin fi'l-berri. "Karadaki on gazâya bedeldir."

Karadaki harbin on misli... Karadaki harbin on misli...

Ve men ecâze'l-bahre fe-keennemâ ecâze'l-evdiyete küllehâ. Ve men ecâze'l-bahre fe-keennemâ ecâze'l-evdiyete küllehâ.

Şimdi bir de gök çıktı. Eskiden göğün dengi olmadığı için gök muharebelerinden haber vermedi. Şimdi bir de gök çıktı. Eskiden göğün dengi olmadığı için gök muharebelerinden haber vermedi. Gök muharebesi bugün meydana çıktı ki denizdeki muharebeden daha kuvvetlidir. Gök muharebesi bugün meydana çıktı ki denizdeki muharebeden daha kuvvetlidir. Denizde gemi battı da denizde yüzerken tahta parçası filan bulursun, kurtulma çareleri var.Denizde gemi battı da denizde yüzerken tahta parçası filan bulursun, kurtulma çareleri var. Fakat gökten, tayyâreden düştün mü büyük tehlike olur, Fakat gökten, tayyâreden düştün mü büyük tehlike olur, kurtulanların da hayrı olur mu olmaz mı başka...kurtulanların da hayrı olur mu olmaz mı başka... Bak topla tüfekle yahudi düşürdü de hepsi şehit oldu gitti... Bak topla tüfekle yahudi düşürdü de hepsi şehit oldu gitti...

Binâenaleyh, şimdi gazâya hazırlık da gazâdandır.Binâenaleyh, şimdi gazâya hazırlık da gazâdandır. Gazâ yani muharebe her zaman olmaz.Gazâ yani muharebe her zaman olmaz. Muharebe icâbında olacak.Muharebe icâbında olacak. İcâbında olduğu vakitte de kim bilir kaç senede bir gelecek, kime rast gelecek... İcâbında olduğu vakitte de kim bilir kaç senede bir gelecek, kime rast gelecek... Binâenaleyh, gazâya hazırlık da gazâdan sayılır. Binâenaleyh, gazâya hazırlık da gazâdan sayılır.

Akşam bir arkadaş [anlattı.] Bir milyon lira verip Süleymaniye camisine halı döşemişler.Akşam bir arkadaş [anlattı.] Bir milyon lira verip Süleymaniye camisine halı döşemişler. "Ben bu paralara çok acıdım. "Ben bu paralara çok acıdım. Biz yerde de kılarız, hasırda da kılarız, toprakta da kılarız.Biz yerde de kılarız, hasırda da kılarız, toprakta da kılarız. Bu bir milyon lira İslâm'ın kalkınmasına harcansaydı daha âlâ olurdu." diyor. Bu bir milyon lira İslâm'ın kalkınmasına harcansaydı daha âlâ olurdu." diyor.

Bugün memleket cehalet içerisindedir. Bugün İmam-Hatipler'i, kursları hor görme! Bugün memleket cehalet içerisindedir. Bugün İmam-Hatipler'i, kursları hor görme! Yarının kurtarıcıları bunlar olacak.Yarının kurtarıcıları bunlar olacak. Biz onları ne kadar güzel yetiştirirsek yarın onlar da bize o kadar güzel hizmet edecekler. Biz onları ne kadar güzel yetiştirirsek yarın onlar da bize o kadar güzel hizmet edecekler. Cehilden daha büyük felaket yok. En büyük felaket cehildir!Cehilden daha büyük felaket yok. En büyük felaket cehildir! Dünyaya hâkim olsak da cehalet olduktan sonra on para etmez! Dünyaya hâkim olsak da cehalet olduktan sonra on para etmez!

Şimdi size bir misâlini söyleyeyim: Şimdi size bir misâlini söyleyeyim:

Biz elhamdülillah, oralara gidip geliyoruz ama bütün milletler de geliyor.Biz elhamdülillah, oralara gidip geliyoruz ama bütün milletler de geliyor. Fakat çokluk para etmez. Bu sene de hacılar çokmuş.Fakat çokluk para etmez. Bu sene de hacılar çokmuş. Bir misli fazla hacı varmış. Fakat çokluğun kıymeti yok. Araplar da çok ama Bir misli fazla hacı varmış. Fakat çokluğun kıymeti yok. Araplar da çok ama üç buçuk yahudinin önünde hepsi palavra gibi yerlere döküldüler. üç buçuk yahudinin önünde hepsi palavra gibi yerlere döküldüler. Çokluk para etmiyor. İmanda ve ahlâkta kuvvet lazım. Çokluk para etmiyor. İmanda ve ahlâkta kuvvet lazım. İman, ahlâk ve ihlâs olmasa; git, gel, dur... Arap'ın devesi de oralara gidiyor, ne olacak?.. İman, ahlâk ve ihlâs olmasa; git, gel, dur... Arap'ın devesi de oralara gidiyor, ne olacak?..

Hacı olmak için asıl köklü bir imana sahip [olmak lazım.] Bir hacı efendi anlatıyor. Hacı olmak için asıl köklü bir imana sahip [olmak lazım.]

Bir hacı efendi anlatıyor.
Şimdi [birisi] oraya gelmiş. Hacı efendi orada vaaz ediyor. Şimdi [birisi] oraya gelmiş. Hacı efendi orada vaaz ediyor.

"Hacı baba! Burada dönülecek bir yer varmış, orası neresi?" "Hacı baba! Burada dönülecek bir yer varmış, orası neresi?"

Kör olsa orada dönülen yeri görür. Bunu soracak kadar ahmâklık yapıyor. Kör olsa orada dönülen yeri görür. Bunu soracak kadar ahmâklık yapıyor.

Sonra o Hacerü'l-Esved'in etrafında insanlar birbirini yiyor. Nedir yahu bu? Sonra o Hacerü'l-Esved'in etrafında insanlar birbirini yiyor. Nedir yahu bu?

Bir sünnettir. Öpmezsen bir şey lazım gelmez. Onun için ötekini berikini incitip zulmetmek... Bir sünnettir. Öpmezsen bir şey lazım gelmez. Onun için ötekini berikini incitip zulmetmek... Bir kardeş gördüm, gözü patlamış. Öteki bir dirsek vurmuş,Bir kardeş gördüm, gözü patlamış. Öteki bir dirsek vurmuş, berikisi bir yumruk vurmuş, göz patlamış. berikisi bir yumruk vurmuş, göz patlamış. "Bir taşı öpeceğim!" diyerek o kalabalığın içine sıkışırsan... "Bir taşı öpeceğim!" diyerek o kalabalığın içine sıkışırsan... Herif kimse tanımıyor, gözü kararmış; Herif kimse tanımıyor, gözü kararmış; "İlle o taşı öpeceğim!" diye arslan kesilmiş, iki tarafı da yıkıp kavuruyor."İlle o taşı öpeceğim!" diye arslan kesilmiş, iki tarafı da yıkıp kavuruyor. 10-20 kişi birden cemaatle de geliyorlar.10-20 kişi birden cemaatle de geliyorlar. Onun önünde insanın durmasının imkân olmuyor. Onun önünde insanın durmasının imkân olmuyor. Adamın gözü patlamış. Böyle şey olur mu? Bunlar hep cehalet... Adamın gözü patlamış. Böyle şey olur mu?

Bunlar hep cehalet...

Efendimiz bunun kolayını göstermiş. Karşıdan Bismillâhi Allahu ekber dedin mi oldu işte... Efendimiz bunun kolayını göstermiş. Karşıdan Bismillâhi Allahu ekber dedin mi oldu işte...

İlle öpeceksen boş vakitte, tenha vakitte gidersin.İlle öpeceksen boş vakitte, tenha vakitte gidersin. Şimdi git, öp istediğin kadar... Kimse yok orada.Şimdi git, öp istediğin kadar... Kimse yok orada. Ama o gün kalabalık, 600 bin, milyonlarla insanın yığıldığı bir yerde öpmek kolay bir şey olmaz. Ama o gün kalabalık, 600 bin, milyonlarla insanın yığıldığı bir yerde öpmek kolay bir şey olmaz.

Onun içinOnun için Gazâ ilimle olur. Akşam yine -dersin hârici ama- yahudinin muvaffâkiyetinden bahsettiler. Gazâ ilimle olur.

Akşam yine -dersin hârici ama- yahudinin muvaffâkiyetinden bahsettiler.

Yahudi nasıl oldu da bu işte muvaffak oldu? Yahudi nasıl oldu da bu işte muvaffak oldu?

Dört tane Arap devleti, ülkeleri de geniş, askerleri de var.Dört tane Arap devleti, ülkeleri de geniş, askerleri de var. Fakat yedi saatin içinde hepsi pes etti. Nasıl olur? Fakat yedi saatin içinde hepsi pes etti. Nasıl olur?

Planını güzel yapmış, kitabını güzel yapmış. Planını güzel yapmış, kitabını güzel yapmış. Onun anlayamayacağı bir yerden girmiş,Onun anlayamayacağı bir yerden girmiş, tayyârelerini uçurtturmadan yerde harap etmiş, tayyârecileri de harap etmiş. Hava kuvveti... tayyârelerini uçurtturmadan yerde harap etmiş, tayyârecileri de harap etmiş. Hava kuvveti...

Bu üstünlüğü temin edecek kuvveti temin edemezsek biz de onlara döneriz. Bu üstünlüğü temin edecek kuvveti temin edemezsek biz de onlara döneriz. Bu kuvveti temin etmek de gazâdır işte... Bu gazâya harp olunca başlanılmaz. Bu kuvveti temin etmek de gazâdır işte... Bu gazâya harp olunca başlanılmaz. Harp olmadan evvel bu hazırlıkları yapacak, her şeyi tamamlayacaksın.Harp olmadan evvel bu hazırlıkları yapacak, her şeyi tamamlayacaksın. Denizindeki kuvvetin öyle olacak, göklerdeki kuvvetin de öyle olacak,Denizindeki kuvvetin öyle olacak, göklerdeki kuvvetin de öyle olacak, karadaki kuvvetin de öyle olacak. O zaman rahatça memleketinde oturursun. karadaki kuvvetin de öyle olacak. O zaman rahatça memleketinde oturursun. Eğer bu kuvvetlerin muntazam değilse... Bak, bir gazâ on hacca bedel... Eğer bu kuvvetlerin muntazam değilse...

Bak, bir gazâ on hacca bedel...

Bu ne sûretiyle olacak? Onunkisi paraya bağlı. Hepimiz bunu yapamayız. Bu ne sûretiyle olacak?

Onunkisi paraya bağlı. Hepimiz bunu yapamayız.
Paralarımızı vereceğiz, bu kuvvetleri temin edeceğiz.Paralarımızı vereceğiz, bu kuvvetleri temin edeceğiz. Nasıl ödersek bunun çaresini bulacağız. Nasıl ödersek bunun çaresini bulacağız.

Ve'l-mâidü fîhi ke'l-müteşehhıti fî demihî.Ve'l-mâidü fîhi ke'l-müteşehhıti fî demihî. "Denizi geçen deniz ordusu, deniz bahriyeleri burada tıpkı kana bürünmüş bir şehittir." "Denizi geçen deniz ordusu, deniz bahriyeleri burada tıpkı kana bürünmüş bir şehittir."

Şehit olmuş, kana bürünmüş, kanlar içerisinde yüzüyor;Şehit olmuş, kana bürünmüş, kanlar içerisinde yüzüyor; bunun derecesi neyse gemisiyle sefere giden askerin hâli de odur. bunun derecesi neyse gemisiyle sefere giden askerin hâli de odur. Karadayken, daha ölmeden şehidin sevabını alıyor. Karadayken, daha ölmeden şehidin sevabını alıyor.

Yine buyuruyor: Yine buyuruyor:

Hucce an ebîke va'temir. Hucce an ebîke va'temir.

Râvileri çok olan bu hadiste Ukeyle denilen zât Peygamber Efendimiz'e soruyor ki; Râvileri çok olan bu hadiste Ukeyle denilen zât Peygamber Efendimiz'e soruyor ki;

Yâ Resûlallâh, inne ebî şeyhun kebîrun. "Benim babam ihtiyar bir adam."Yâ Resûlallâh, inne ebî şeyhun kebîrun. "Benim babam ihtiyar bir adam." Lâ yestetîu'l-hacce vele'l-umrete. "Ne hacca gidebilir ne umre yapabilir."Lâ yestetîu'l-hacce vele'l-umrete. "Ne hacca gidebilir ne umre yapabilir." Ve la't-ta'ne. "Yürümeye de gücü yok." "Ne buyurursunuz?" Resûlullah buyurdu ki; Ve la't-ta'ne. "Yürümeye de gücü yok."

"Ne buyurursunuz?"

Resûlullah buyurdu ki;

Kâle: Huc an ebîke va'temir.Kâle: Huc an ebîke va'temir. "Öyleyse sen babanın yerine haccet, babanın yerine umre et." "Öyleyse sen babanın yerine haccet, babanın yerine umre et."

Demek ki hacdaki vekaletinin kökü buradan çıkıyor.Demek ki hacdaki vekaletinin kökü buradan çıkıyor. Babanın nâmına olunca başkasının nâmına da oluyor. Babanın nâmına gidiyor, haccediyorsun.Babanın nâmına olunca başkasının nâmına da oluyor. Babanın nâmına gidiyor, haccediyorsun. Bazı sebeplerden dolayı sen de gidemeyecek bir halde olursan, sen de dersin ki;Bazı sebeplerden dolayı sen de gidemeyecek bir halde olursan, sen de dersin ki; "Ben gidemiyorum, al şu paraları da sen benim babamın nâmına, anamın nâmına [hac] yap." "Ben gidemiyorum, al şu paraları da sen benim babamın nâmına, anamın nâmına [hac] yap." Huc an ebîke va'temir. Huc an ebîke va'temir.

Efendimiz yine buyuruyor: Efendimiz yine buyuruyor:

Huccu'l-ferâida. Hacda çok fayda var. Huccu'l-ferâida.

Hacda çok fayda var.
Şimdi dünyayı gezmek kimsenin elinden gelmez.Şimdi dünyayı gezmek kimsenin elinden gelmez. Dünyayı gezmek kimin elinden gelir? Dünyayı gezmek kimin elinden gelir?

Kral olsan yine olmaz. Ancak mahdut yerleri görebilirsin. Kral olsan yine olmaz. Ancak mahdut yerleri görebilirsin.

Fakat hacda bütün müslümanların toplandığı bir mevkide Fakat hacda bütün müslümanların toplandığı bir mevkide -eğer dillere vakıfsan, bilgin de varsa- dünyanın her tarafından mâlumat alabilirsin. -eğer dillere vakıfsan, bilgin de varsa- dünyanın her tarafından mâlumat alabilirsin. Bugün kitaplarda, tarihlerde, coğrafyalarda okuyoruz. Bugün kitaplarda, tarihlerde, coğrafyalarda okuyoruz. O başka, kulağınla dinlemek ayrı, gözünle görmek, o da ayrı... O başka, kulağınla dinlemek ayrı, gözünle görmek, o da ayrı...

Binâenaleyh; Huccû el-ferâid. "Hac ferâizini îfa ediniz." Binâenaleyh;

Huccû el-ferâid. "Hac ferâizini îfa ediniz."

Birçok şey öğrenirsin ve birçok şeyler öğretirsin. Birçok şey öğrenirsin ve birçok şeyler öğretirsin.

Biraz evvel bir vaiz kardeş gelmişti. Biraz evvel bir vaiz kardeş gelmişti. Arabalarla gidildiği zaman Kuveytliler bizim hac kitaplarımızdanArabalarla gidildiği zaman Kuveytliler bizim hac kitaplarımızdan bir tanesini almışlar, teksir etmişler.bir tanesini almışlar, teksir etmişler. Hacca giden her hacıya bedavaya veriyorlar. Hacca giden her hacıya bedavaya veriyorlar. "Hacca gidiyorsunuz, haccınızı iyi öğrenin, alın, size bedava kitap..." "Hacca gidiyorsunuz, haccınızı iyi öğrenin, alın, size bedava kitap..." Hayır sahibi biri yapmış. Hayır sahibi biri yapmış. O efendi de Medine-i Münevvere'de vaaz ediyormuş, getirmiş, bir deste de ona vermiş. O efendi de Medine-i Münevvere'de vaaz ediyormuş, getirmiş, bir deste de ona vermiş. "Vaazının arkasından bunları hacı efendilere bedava dağıt. "Vaazının arkasından bunları hacı efendilere bedava dağıt. Ferâiz-i haclarını iyi yapsınlar, yanlış yapmasınlar." demiş. Ferâiz-i haclarını iyi yapsınlar, yanlış yapmasınlar." demiş.

"Söyledim." diyor ama acı söyledi biraz."Söyledim." diyor ama acı söyledi biraz. Şu Kuveyt, Arap âlemi dün bizim müstemlekelerimizdi.Şu Kuveyt, Arap âlemi dün bizim müstemlekelerimizdi. Bak bugün onlar bize yardım ellerini açmışlar. Bizim için hicab... Biz ölmedik ki...Bak bugün onlar bize yardım ellerini açmışlar. Bizim için hicab... Biz ölmedik ki... Ama onlar bizim cehlimizi idrak etmişler, bize yardım ediyorlar. Ama onlar bizim cehlimizi idrak etmişler, bize yardım ediyorlar.

"Kitapları dağıtmaya başladım. Öyle bir hücum oldu ki..."Kitapları dağıtmaya başladım. Öyle bir hücum oldu ki... Önden de söyledim; 'Hepinize vereceğim. Önden de söyledim; 'Hepinize vereceğim. Oturun yerlerinize.' Fakat 'bedava' deyince hepsi koşuştular, kitapları elimden aldılar; Oturun yerlerinize.' Fakat 'bedava' deyince hepsi koşuştular, kitapları elimden aldılar; yarısı birisinin elinde, yarısı birisinin elinde darmadağın oldu gitti." dedi. yarısı birisinin elinde, yarısı birisinin elinde darmadağın oldu gitti." dedi.

Allah kusurlarımızı affetsin. Allah kusurlarımızı affetsin.

Binâenaleyh, ferâiz-i haccı yaparken haccın farzlarını, sünnetlerini Binâenaleyh, ferâiz-i haccı yaparken haccın farzlarını, sünnetlerini ve vaciplerini de bilmek lazım. ve vaciplerini de bilmek lazım.

Çok cahilâne hareketler oluyor, söylemeye belki lüzum yok... Çok cahilâne hareketler oluyor, söylemeye belki lüzum yok... Hacı taş atıyor. Taşın atarken taşın hedefi var, onu vurmak lazım.Hacı taş atıyor. Taşın atarken taşın hedefi var, onu vurmak lazım. Vuramadığı takdirde, onun etrafında havuzu var, hiç olmazsa o havuzun içine düşürmek lazım. Vuramadığı takdirde, onun etrafında havuzu var, hiç olmazsa o havuzun içine düşürmek lazım. Bir arşın diyorlar, o kadar. Onun içine düşürmek lazım ki attığın taş sayılsın. Bir arşın diyorlar, o kadar. Onun içine düşürmek lazım ki attığın taş sayılsın. Hem tek tek atmak lazım... Adam geliyor, bakıyor ki ta uzakta, önü kalabalık; Hem tek tek atmak lazım... Adam geliyor, bakıyor ki ta uzakta, önü kalabalık; yarıp içeriye girmek için kendisine güvenemiyor yahut zorlanmıyor,yarıp içeriye girmek için kendisine güvenemiyor yahut zorlanmıyor, kaldırıp hepsini birden atıveriyor. Attığı da yere dökülüyor.kaldırıp hepsini birden atıveriyor. Attığı da yere dökülüyor. Bir şeye yaramaz. O adam borçludur, kurban kesmekle mükelleftir; vazifesini yapamadı, olmadı.Bir şeye yaramaz. O adam borçludur, kurban kesmekle mükelleftir; vazifesini yapamadı, olmadı. Bir gün taşlıyor. "Ben taşladım." diyor; ikinci, üçüncü günü gidip taşlamıyor. Bir gün taşlıyor. "Ben taşladım." diyor; ikinci, üçüncü günü gidip taşlamıyor. Böylesi de olmuş. Böylesi de olmuş.

Kurban keserken birisi sormuş: "Kurbanı kesmek nedir?" Kurban keserken birisi sormuş:

"Kurbanı kesmek nedir?"

"Sünnet, vacip." "İsraf?" "Haram." "Sünnet, vacip."

"İsraf?"

"Haram."

"Orada kestiğimiz kurbanlar ne oluyor, ziyan oluyor." demiş. "Orada kestiğimiz kurbanlar ne oluyor, ziyan oluyor." demiş.

Kes, yüzdür, beş on kuruş ver, yüzsünler, hem iyisini al, getir çadırda beraber yiyelim.Kes, yüzdür, beş on kuruş ver, yüzsünler, hem iyisini al, getir çadırda beraber yiyelim. Orada bırakırsan elbette israf olur. Orada bırakırsan elbette israf olur.

Binâenaleyh, ferâiz-i haccı yaparken haccın farzını, vacibini, sünnetini öğrenmek lazım. Binâenaleyh, ferâiz-i haccı yaparken haccın farzını, vacibini, sünnetini öğrenmek lazım.

Fe-innehâ a'zamu ecren. "Çünkü bu hac çok büyük bir ecirdir." Fe-innehâ a'zamu ecren. "Çünkü bu hac çok büyük bir ecirdir." Min ışrîne ğazvetin fî sebîlillâhi. "Fî sebîlillah yapılmış on gazânın sevabı vardır." Min ışrîne ğazvetin fî sebîlillâhi. "Fî sebîlillah yapılmış on gazânın sevabı vardır."

Gazâ kolay bir şey değil. Ama şimdi iyi dinle: Ve inne's-salâte aleyye. "Bana yapılan..." Gazâ kolay bir şey değil.

Ama şimdi iyi dinle:

Ve inne's-salâte aleyye. "Bana yapılan..."

Allâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ MuhammedAllâhümme salli alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âli seyyidinâ Muhammed kemâ salleyte alâ İbrâhime ve alâ âli İbrâhime inneke hamîdün mecîd. kemâ salleyte alâ İbrâhime ve alâ âli İbrâhime inneke hamîdün mecîd.

"Bu salât u selâm..." Ta'dilü zâ küllühû. "Bütün sevapları toplar." "Bu salât u selâm..." Ta'dilü zâ küllühû. "Bütün sevapları toplar."

Bütün sevaplar bu salât u selâmın içine girer. Bütün sevaplar bu salât u selâmın içine girer.

Niçin? Bakınız: Esteîzü billah. İnna'llâhe ve melâiketehû yusallûne ale'n-nebiyy. Niçin?

Bakınız:

Esteîzü billah.

İnna'llâhe ve melâiketehû yusallûne ale'n-nebiyy.

Evvelâ Peygamberimiz'e salât u selâm eden Allah celle ve âlâ'dır.Evvelâ Peygamberimiz'e salât u selâm eden Allah celle ve âlâ'dır. Allah celle ve âlâ salât u selâm yapıyor da bize ve meleklerine de;Allah celle ve âlâ salât u selâm yapıyor da bize ve meleklerine de; "Siz de yapın" diyor. Niçin? O öyle bir zât-ı şerîf ki bu salât u selâma layık. "Siz de yapın" diyor.

Niçin?

O öyle bir zât-ı şerîf ki bu salât u selâma layık.
Allahu Teâlâ'dan rahmet tabii... Bizden dua...Allahu Teâlâ'dan rahmet tabii... Bizden dua... O rahmet-i İlâhiye'ye mazhar olan zât-ı şerîf Peygamberimiz'dir.O rahmet-i İlâhiye'ye mazhar olan zât-ı şerîf Peygamberimiz'dir. Hiçbir Peygamber'e bu devlet nasip olmamıştır. Hiçbir Peygamber'e bu devlet nasip olmamıştır.

Binâenaleyh, vaktini boş geçirme. Abdest de istemez, bir şey de istemez;Binâenaleyh, vaktini boş geçirme. Abdest de istemez, bir şey de istemez; her bulunduğun yerde Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed de.her bulunduğun yerde Allâhümme salli alâ Muhammedin ve alâ âli Muhammed de. Parası pulu da yok. Bunun her birisine de on sevap alıyorsun. Parası pulu da yok. Bunun her birisine de on sevap alıyorsun. Cenâb-ı Hak da Peygamberimiz'e yaptığımız salât u selâma mukâbil olarak sana salât u selâm ediyor. Cenâb-ı Hak da Peygamberimiz'e yaptığımız salât u selâma mukâbil olarak sana salât u selâm ediyor.

Biz orada bulunduğumuz sırada Mısırlılar gelmişler. Salât u selâmlarını güzel ezberlemişler.Biz orada bulunduğumuz sırada Mısırlılar gelmişler. Salât u selâmlarını güzel ezberlemişler. Hep bir ağızdan okuyorlar. Biz de içlerine girdik, iştirâk ettik. Hep bir ağızdan okuyorlar. Biz de içlerine girdik, iştirâk ettik. Kitaplarını da elime aldım, onları takip ediyorum. Hep salât u selâm kitapları...Kitaplarını da elime aldım, onları takip ediyorum. Hep salât u selâm kitapları... Ama güzel ezberlemişler, hep bir ağızdan okuyorlar. Hoşumuza gitti.Ama güzel ezberlemişler, hep bir ağızdan okuyorlar. Hoşumuza gitti. Verdikleri kitabın başında da bu salât u selâmın fevâidinden bahsederekVerdikleri kitabın başında da bu salât u selâmın fevâidinden bahsederek bu okuduğum âyet-i kerîmeyle bu hadîs-i şerîfi de koymuş.bu okuduğum âyet-i kerîmeyle bu hadîs-i şerîfi de koymuş. Salât u selâmın fadâili çoktur. Binâenaleyh, bütün zikirleri câmidir. Salât u selâmın fadâili çoktur. Binâenaleyh, bütün zikirleri câmidir.

Boş kaldığımız vakitte daima Allahu Teâlâ'nın zikriyle ve salât u selâm ile meşgul olmayıBoş kaldığımız vakitte daima Allahu Teâlâ'nın zikriyle ve salât u selâm ile meşgul olmayı Cenâb-ı Hak size de bize de nasip ve müyesser eylesin. Cenâb-ı Hak size de bize de nasip ve müyesser eylesin.

Haddü's-sâhiri. Haddü's-sâhiri.

Sâhir, sihir yapan adama diyorlar. Adamın gözlerini boyuyor; "Adam kesiyorum." diyor. Sâhir, sihir yapan adama diyorlar. Adamın gözlerini boyuyor; "Adam kesiyorum." diyor. Adam kesilir mi? Yalan söylüyor.Adam kesilir mi?

Yalan söylüyor.
Ama bakıyorsunuz, sahiden de kesiyor herif; oraya yatırmış, testeresiyle kesiyor.Ama bakıyorsunuz, sahiden de kesiyor herif; oraya yatırmış, testeresiyle kesiyor. Olmayacak bir şey. Buna "sâhir" diyorlar. Olmayacak bir şey. Buna "sâhir" diyorlar.

Bu ister bir ilme, ister bir göz boyacılığına dayansın... BazılarıBu ister bir ilme, ister bir göz boyacılığına dayansın... Bazıları başka bir yeri keserken orasını kesiyormuş gibi yapıyor...başka bir yeri keserken orasını kesiyormuş gibi yapıyor... Nasıl yaparsa yapar; bu sihirdir. Nasıl yaparsa yapar; bu sihirdir.

Darbetün bi's-seyfi. "Bu sihrin cezası bunun kafasını kesmekten ibarettir." Darbetün bi's-seyfi. "Bu sihrin cezası bunun kafasını kesmekten ibarettir."

Bunların kafalarını kesmek lazım. Milleti aldatmasınlar. Bunların kafalarını kesmek lazım. Milleti aldatmasınlar.

Tayyâreye bindik, uçuyoruz. Ne güzel bir nimet... Tayyâreye bindik, uçuyoruz. Ne güzel bir nimet...

Allahümme innî es'elüke ilmen nâfia. Zemzemi içerken bu duayı yapıyoruz.Allahümme innî es'elüke ilmen nâfia. Zemzemi içerken bu duayı yapıyoruz. "Yâ Rabbi! Bize ilm-i nâfi ver." Tayyâreye binerken; 'Ne güzel ilim ya!' dedim."Yâ Rabbi! Bize ilm-i nâfi ver." Tayyâreye binerken; 'Ne güzel ilim ya!' dedim. Bak, şimdi uçuruverecek, üç saatte bizi rahat rahat evimize götürecek.Bak, şimdi uçuruverecek, üç saatte bizi rahat rahat evimize götürecek. Sonra düşündüm düşündüm; "Bu ilm-i nâfi değil." dedim. Sonra düşündüm düşündüm; "Bu ilm-i nâfi değil." dedim.

İlm-i nâfi, insanı Allah'a yaklaştırır. İnsanları birbirine yaklaştıran, İlm-i nâfi, insanı Allah'a yaklaştırır. İnsanları birbirine yaklaştıran, memleketleri birbirine yaklaştıran değil de insanı Allah'a yakın eden ilim ilimdir. memleketleri birbirine yaklaştıran değil de insanı Allah'a yakın eden ilim ilimdir.

Onun için, re'sü'l-hikmeti mehâfetullah. "Hikmetin başı Allah korkusudur." Onun için, re'sü'l-hikmeti mehâfetullah. "Hikmetin başı Allah korkusudur."

Allah korkusu olmadan sen gökte değil, nerede uçarsan uç... Allah korkusu olmadan sen gökte değil, nerede uçarsan uç...

O ilim dünya ilmidir, bilgilerden ibaret... Ama çok büyük bir ders var: O ilim dünya ilmidir, bilgilerden ibaret...

Ama çok büyük bir ders var:

O pervanelerin havayı alıp vermesi veya dönmesi bir intizam ile çarkların dönmesine bağlı. O pervanelerin havayı alıp vermesi veya dönmesi bir intizam ile çarkların dönmesine bağlı. İçinde birçok çark, dişli var. İçinde birçok çark, dişli var. Onlar nasıl dönüyorsa dönüyor, o havayı alıp veriyor yahut pervaneyi döndürüyor,Onlar nasıl dönüyorsa dönüyor, o havayı alıp veriyor yahut pervaneyi döndürüyor, o [uçağı] uçuruyor. o [uçağı] uçuruyor.

Bizim de uçabilmemiz için İslâm şartlarının bir ahenkle çalışması lazım! Bizim de uçabilmemiz için İslâm şartlarının bir ahenkle çalışması lazım!

Namaz iyi; Allahu ekber, güzel namaz kılıyor, çok iyi. Namaz iyi; Allahu ekber, güzel namaz kılıyor, çok iyi. Orucu da iyi. Zekâtı da iyi. İtikadı bozuk. Olmadı!Orucu da iyi. Zekâtı da iyi. İtikadı bozuk. Olmadı! İtikattaki bir eksiklik çarkın kırıklığına döner, kırık çarklı tayyâre uçamaz. İtikattaki bir eksiklik çarkın kırıklığına döner, kırık çarklı tayyâre uçamaz. Ehl-i sünnet itikadının dışına çıkmak insanı uçurmaz. Ehl-i sünnet itikadının dışına çıkmak insanı uçurmaz.

"İslâmiyet beş şeyden." dedim ya; itikat köktür. İbadet iyi, pekiyi..."İslâmiyet beş şeyden." dedim ya; itikat köktür. İbadet iyi, pekiyi... İbadetin arkasından muamele geliyor. Muamele; alış veriş, helal lokma... İbadetin arkasından muamele geliyor. Muamele; alış veriş, helal lokma... Helal lokmayı temin etmek, velev ki bir kuru ekmek olsun, helalden olsun. Helal lokmayı temin etmek, velev ki bir kuru ekmek olsun, helalden olsun. Haram olduktan sonra pis benzindir, motorun içine girer, motor yukarıda pat pat boşa çalışır, Haram olduktan sonra pis benzindir, motorun içine girer, motor yukarıda pat pat boşa çalışır, makinayı aşağıya düşürür. makinayı aşağıya düşürür. Pis benzinle tayyâre uçamaz. Ona iyi benzin lazım.Pis benzinle tayyâre uçamaz. Ona iyi benzin lazım. İnsan da helal lokma olmayınca uçamaz. İnsan da helal lokma olmayınca uçamaz. Hileyle, adam kandırmakla, faizle ve sâir yollardan [olmaz]. Hileyle, adam kandırmakla, faizle ve sâir yollardan [olmaz].

Sâhir de para kazanıyor. Toplanıyor bir sürü insan... Sâhir de para kazanıyor. Toplanıyor bir sürü insan...

"Saatiniz kaç?" "Geç geldin efendi." diyorlar. "Saatiniz kaç?"

"Geç geldin efendi." diyorlar.

"Niçin? Saat şimdi tam vakti, ben 12'de geldim." "Niçin? Saat şimdi tam vakti, ben 12'de geldim."

"Yok yahu, saat 3'e geldi. Biz üç saattir burada seni bekliyoruz. Bakın saatlerinize..." "Yok yahu, saat 3'e geldi. Biz üç saattir burada seni bekliyoruz. Bakın saatlerinize..."

Herkes saatine bakıyor; saat 3 ya... Herkes saatine bakıyor; saat 3 ya... Tabii bu adamda ne hüner varsa herkesi aldatıyor. Tabii bu adamda ne hüner varsa herkesi aldatıyor. 12'deki saati 3'te gösteriyor. Bu sihirdir. 12'deki saati 3'te gösteriyor. Bu sihirdir.

Buradan çok para kazandı. Kazandığı paraları kendi de yiyor, çocuklarına da yediriyor. Buradan çok para kazandı. Kazandığı paraları kendi de yiyor, çocuklarına da yediriyor. Ama kökü haram. İçki satıyor, para kazanıyor, çoluk çocuğunu besliyor; haram.Ama kökü haram. İçki satıyor, para kazanıyor, çoluk çocuğunu besliyor; haram. Kumar oynuyor, para kazanıyor, çoluk çocuğuna yediriyor, kendi yiyor; haram. Kumar oynuyor, para kazanıyor, çoluk çocuğuna yediriyor, kendi yiyor; haram. Hırsızlık yapıyor; haram. Bunların hepsinin şer'an cezası var, buna had diyorlar. Hırsızlık yapıyor; haram.

Bunların hepsinin şer'an cezası var, buna had diyorlar.
O had, bu sâhirlerin, sihirbazların boynunun kesilmesi;O had, bu sâhirlerin, sihirbazların boynunun kesilmesi; hırsızın elinin veya ayağının kesilmesi; sarhoşun dövülmesi... hırsızın elinin veya ayağının kesilmesi; sarhoşun dövülmesi...

Arabistan cahil, bedevî bir memleket.Arabistan cahil, bedevî bir memleket. Fakat sen kolunu sallaya sallaya git, kimse bir şey yapamaz. Fakat sen kolunu sallaya sallaya git, kimse bir şey yapamaz.

Niçin? Adam kesiveriyor. Niçin?

Adam kesiveriyor.
Onun için, herkesin ödü kopuyor, kimse kimseye elleşemiyor. Onun için, herkesin ödü kopuyor, kimse kimseye elleşemiyor.

Sâhire had vurulması seyf ile... Birçok râvisi var. Sâhire had vurulması seyf ile...

Birçok râvisi var.

Haddün yukâmu fi'l-ardi hayrun min matarin erbaîne sabâhan. Haddün yukâmu fi'l-ardi hayrun min matarin erbaîne sabâhan.

"Bir haddin yapılması, 40 sabah yağmur yağıp da memleketin mahsulâtının artmasından hayırlıdır." "Bir haddin yapılması, 40 sabah yağmur yağıp da memleketin mahsulâtının artmasından hayırlıdır."

Hırsızın elinin kesilmesi, sarhoşun dövülmesi, zinâ yaptıysa; Hırsızın elinin kesilmesi, sarhoşun dövülmesi, zinâ yaptıysa; bekarsa dövülecek, evliyse recm edilecek... bekarsa dövülecek, evliyse recm edilecek...

Bugün kim bilir bu "frengi" denilen hastalıklardan Bugün kim bilir bu "frengi" denilen hastalıklardan ve bu ahlâksızlık yüzünden ne kadar zarardayız, bilseniz...ve bu ahlâksızlık yüzünden ne kadar zarardayız, bilseniz... Bunun istatistiği belki Sıhhiye vekâletinden veya başka yerlerdenBunun istatistiği belki Sıhhiye vekâletinden veya başka yerlerden bilinir de bunlardan haberimiz yoktur. bilinir de bunlardan haberimiz yoktur. Evlatlarımızın İslâm'ın dışında ne kadar kötü bir mecrâya aktıklarını bir bilsek... Evlatlarımızın İslâm'ın dışında ne kadar kötü bir mecrâya aktıklarını bir bilsek...

Bu, haddin yapılmamasından ileri gelir. Bu, haddin yapılmamasından ileri gelir. Hadler yapılsa bu işleri kimse cesaret edip de yapamaz. Hadler yapılsa bu işleri kimse cesaret edip de yapamaz.

Allah kusurlarımızı affetsin. Binâenaleyh, Allah kusurlarımızı affetsin.

Binâenaleyh,
40 gün sabahları yağmurlar yağıyor, mahsuller bol bol oluyor;40 gün sabahları yağmurlar yağıyor, mahsuller bol bol oluyor; o mahsullerin bolluğundansa haddin icrâsı daha hayırlıdır. o mahsullerin bolluğundansa haddin icrâsı daha hayırlıdır.

Yine aynı: Haddün yu'melü fi'l-ardi hayrun li-ehli'l-ardi Yine aynı:

Haddün yu'melü fi'l-ardi hayrun li-ehli'l-ardi
min en yümterû -selâsin ev- erbaîne sabâhan. min en yümterû -selâsin ev- erbaîne sabâhan.

Ahmed b. Hanbel'de, Neseî ve İbn Mâce'de [var]. Ahmed b. Hanbel'de, Neseî ve İbn Mâce'de [var].

Bu hadlerin icrâsı bunlardan daha menfaatlidir. Bu hadlerin icrâsı bunlardan daha menfaatlidir.

İslâm'ın beşinci şartı olan ceza bugün ortada yok. İslâm'ın beşinci şartı olan ceza bugün ortada yok. Bu cezanın olmayışından her türlü fenalık serbest. Bu cezanın olmayışından her türlü fenalık serbest. Görüyorsunuz ki bu fenalıkların önüne geçmek başka şeylerle mümkün olmuyor.Görüyorsunuz ki bu fenalıkların önüne geçmek başka şeylerle mümkün olmuyor. Ama Arap önüne geçmiştir. Niçin? Ama Arap önüne geçmiştir.

Niçin?

Beş on kişinin elini kesmiştir, beş on kişinin de kafasını kesmiştir. Şimdi rahat... Beş on kişinin elini kesmiştir, beş on kişinin de kafasını kesmiştir. Şimdi rahat...

Allah kusurlarımızı affetsin. Tevfîkât samadâniyyesine mazhar etsin.Allah kusurlarımızı affetsin. Tevfîkât samadâniyyesine mazhar etsin. Hakiki müslümanların zümresine bizleri de kabul buyursun. Hakiki müslümanların zümresine bizleri de kabul buyursun. Yaptığımız hacları, ibadetleri de dergâh-ı İlâhiye'sinde kabul olunan haclardan eylesin. Yaptığımız hacları, ibadetleri de dergâh-ı İlâhiye'sinde kabul olunan haclardan eylesin. Cümlemize de tekrar tekrar gidip ziyaretler nasîb-i müyesser eylesin. Cümlemize de tekrar tekrar gidip ziyaretler nasîb-i müyesser eylesin. Mağfûrîn zümresine ilhâk eylesin. Mağfûrîn zümresine ilhâk eylesin. Rızâ-yı İlâhiye'sini kazanan kullarının arasına cümlemizi ilhâk etsin, inşaallah. Rızâ-yı İlâhiye'sini kazanan kullarının arasına cümlemizi ilhâk etsin, inşaallah.

Bi-hürmeti'l-Fâtiha. Bi-hürmeti'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2