Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Zulmü Engellemek

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

7 Rebîü'l-Âhir 1419 / 31.07.1998
AKRA- Medine

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Ak-Radyo’da cuma günleri düzenli olarak konuşmalar yapmıştır. 31 Mart 1993’te başlayıp, vefatından önceki son cuma günü olan, 2 Şubat 2001’e kadar devam eden bu sohbetlerde, hocamız genellikle Râmûzül-Ehâdis’ten, bazen de Muhtârü’l-Ehâdis’ten veya Riyâzu’s-Sâlihîn’den bir miktar hadis-i şerif okuyup, izah etmiştir.

İçinde bulunulan zamanın, ayın, günlerin ihyâ edilmesiyle ilgili bilgiler vermiş ve hatırlatmalarda bulunmuştur. Ayrıca ülkemizi ve insanımızı ilgilendiren güncel konulara temas ettiği de görülmüştür.

Genellikle yurtdışında seyahatte olduğu için çoğu zaman bulunduğu yerden de bahsetmiştir.

Sekiz yıl içerisinde toplam 313 adet sohbet yapmışlardır.

Konuşma Metni

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berakatüh! es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berakatüh!

Cumanız, cuma geceniz, cuma gündüzünüz mübarek olsun.Cumanız, cuma geceniz, cuma gündüzünüz mübarek olsun. Size mübarek Medine-i Münevvere'den hitap ediyorum.Size mübarek Medine-i Münevvere'den hitap ediyorum. Allahu Teâlâ hazretleri sizi nice mübarek günlere, gecelere,Allahu Teâlâ hazretleri sizi nice mübarek günlere, gecelere, rahmetine, rızasına, sevgisine, muhabbetine, mârifetine erdirsin. rahmetine, rızasına, sevgisine, muhabbetine, mârifetine erdirsin.

Peygamber salallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sahih bir hadîs-i şerîfini okuyarak başlamak istiyorum.Peygamber salallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in sahih bir hadîs-i şerîfini okuyarak başlamak istiyorum. Buhârî, Müslim "hasen sahih" demişler, daha başka kaynaklarda da var. Buhârî, Müslim "hasen sahih" demişler, daha başka kaynaklarda da var. İbn Ömer ve Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf. İbn Ömer ve Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş bir hadîs-i şerîf.

Peygamber salallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki: Peygamber salallahu aleyhi ve sellem hazretleri buyuruyor ki:

Unsur ehâke zâlimen ev mazlûmen. Kîle; yâ Resûlallah!Unsur ehâke zâlimen ev mazlûmen. Kîle; yâ Resûlallah! Ensuruhu mazlumen fe-keyfe ensuruhu zâlimen? Kâle; tahcüzühû ani'z-zulmi fe-inne zâlike nasruhû. Ensuruhu mazlumen fe-keyfe ensuruhu zâlimen? Kâle; tahcüzühû ani'z-zulmi fe-inne zâlike nasruhû.

Biz müslümanlar birbirlerinin kardeşleridir, kesin. Allah Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruyor: Biz müslümanlar birbirlerinin kardeşleridir, kesin. Allah Kur'ân-ı Kerîm'de buyuruyor:

İnneme'l-mü'minûne ihvetün. O halde kardeşler, müslümanlar arasında dînî yönden bir kardeşlik var,İnneme'l-mü'minûne ihvetün.

O halde kardeşler, müslümanlar arasında dînî yönden bir kardeşlik var,
mü'min oldukları için birbirlerinin kardeşleridir, birbirlerinin dostlarıdır,mü'min oldukları için birbirlerinin kardeşleridir, birbirlerinin dostlarıdır, velîleridir, hâmileridir, koruyucularıdır. Müslümanlar birbirlerinin kardeşleridir. velîleridir, hâmileridir, koruyucularıdır. Müslümanlar birbirlerinin kardeşleridir.

İnsanoğlu olmak dolayısıyla Hz. Âdem atamızın evlatları olduğu için öteki insanlar da; Afrikalı,İnsanoğlu olmak dolayısıyla Hz. Âdem atamızın evlatları olduğu için öteki insanlar da; Afrikalı, Amerikalı, Avrupalı nereli olursa olsun, onlar da kardeşlerimiz.Amerikalı, Avrupalı nereli olursa olsun, onlar da kardeşlerimiz. Onlar da Allah'ın kulları, onlar da bizim kardeşlerimiz ama Allah'ın peygamberine,Onlar da Allah'ın kulları, onlar da bizim kardeşlerimiz ama Allah'ın peygamberine, Allah'ın kitabına inanmayınca, doğru inanca sahip olmayıncaAllah'ın kitabına inanmayınca, doğru inanca sahip olmayınca mü'minlerin yanında farkları ortaya çıkıyor, Allah katında durumları değişiyor.mü'minlerin yanında farkları ortaya çıkıyor, Allah katında durumları değişiyor. Dünya ve âhiretleri de farklı oluyor. Müslüman müslümana yardım edecek, o daha yakın bir kardeşlik. Dünya ve âhiretleri de farklı oluyor. Müslüman müslümana yardım edecek, o daha yakın bir kardeşlik.

Bu hadîs-i şerîfinde Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Her müslüman kardeştir. Bu hadîs-i şerîfinde Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: Her müslüman kardeştir.

Unsur ehâke. Kardeşler, diyor ama buradaki kardeşlik din kardeşliği.Unsur ehâke. Kardeşler, diyor ama buradaki kardeşlik din kardeşliği. Kardeşine sen unsur yardım et. Unsur sözünü artık herkes biliyor. Kardeşine sen unsur yardım et. Unsur sözünü artık herkes biliyor.

Arapça'ya bütün kardeşlerimiz başlasın tavsiye ederim çünkü yabancı bir dil öğrenecek,Arapça'ya bütün kardeşlerimiz başlasın tavsiye ederim çünkü yabancı bir dil öğrenecek, hem de ecdadımızın bütün eserlerini anlaması mümkün olacak.hem de ecdadımızın bütün eserlerini anlaması mümkün olacak. Kur'ân-ı Kerîm'i anlaması mümkün olacak, çok faydaları var. Komşularımızdan bir kısmı Arapça konuşuyorlar.Kur'ân-ı Kerîm'i anlaması mümkün olacak, çok faydaları var. Komşularımızdan bir kısmı Arapça konuşuyorlar. Dünyanın en çok konuşulan, en yaygın dillerinden birisi Arapça.Dünyanın en çok konuşulan, en yaygın dillerinden birisi Arapça. Nereden baksak maddî, mânevî, dînî ölçülerle Arapça'yı öğrenmek lazım.Nereden baksak maddî, mânevî, dînî ölçülerle Arapça'yı öğrenmek lazım. Arapça'yı öğrenmek nasara yensuru unsur'dan başlar.Arapça'yı öğrenmek nasara yensuru unsur'dan başlar. Nasara, yardım etmek fiilini çekmek için örnek olarak verirler.Nasara, yardım etmek fiilini çekmek için örnek olarak verirler. Herkes bunu bilir. Unsur "yardım et demek." Unsur ehâke. "Kardeşine yardım et." Herkes bunu bilir. Unsur "yardım et demek."

Unsur ehâke. "Kardeşine yardım et."

Ama hangi kardeş? Müslüman kardeşine. Allah'ın kardeş ettiği mü'min kardeşlerine yardım et.Ama hangi kardeş?

Müslüman kardeşine. Allah'ın kardeş ettiği mü'min kardeşlerine yardım et.
Bir mü'min kardeşin varsa ona yardım et.Bir mü'min kardeşin varsa ona yardım et. Çevrende, yanında, yakınında, ilişkide olduğun müslüman kardeşine yardım et. Çevrende, yanında, yakınında, ilişkide olduğun müslüman kardeşine yardım et.

Zâlimen ev mazlûmen. "İster zalim halde olsun, ister mazlum halde olsun yardım et." Zâlimen ev mazlûmen. "İster zalim halde olsun, ister mazlum halde olsun yardım et."

Buradaki zâlimen hâl sîgası oluyor, onun için bu türlü zâlimen ev mazlûmen.Buradaki zâlimen hâl sîgası oluyor, onun için bu türlü zâlimen ev mazlûmen. "Ona zalim haldeyken de mazlum haldeyken de yardım et!" diye emrediyor Efendimiz. "Ona zalim haldeyken de mazlum haldeyken de yardım et!" diye emrediyor Efendimiz.

Müslüman kardeşimize yardımcı olacağız, yardım edeceğiz,Müslüman kardeşimize yardımcı olacağız, yardım edeceğiz, elimizden geldiğince insanlara faydalı olmaya çalışacağız.elimizden geldiğince insanlara faydalı olmaya çalışacağız. Onların gönlünü almaya, gönül yapmaya, teşekkürünü kazanmaya, duasını kazanmaya gayret edeceğiz.Onların gönlünü almaya, gönül yapmaya, teşekkürünü kazanmaya, duasını kazanmaya gayret edeceğiz. Büyük olsun, küçük olsun, tanıdık olsun, olmasın herkese yardımcı olmaya çalışacağız. Büyük olsun, küçük olsun, tanıdık olsun, olmasın herkese yardımcı olmaya çalışacağız.

Kîle; yâ Resûlallah. Denildi ki Peygamber Efendimiz böyle buyurunca,Kîle; yâ Resûlallah. Denildi ki Peygamber Efendimiz böyle buyurunca, "Ey Allah'ın Resûlü" ensuruhû mazlûmen. "Mazlumken yardım ederim ona." "Ey Allah'ın Resûlü" ensuruhû mazlûmen. "Mazlumken yardım ederim ona."

Gideyim, zulme uğruyor, zalimi durdurayım, mazlumun imdadına yetişeyim, anlıyorum bunu.Gideyim, zulme uğruyor, zalimi durdurayım, mazlumun imdadına yetişeyim, anlıyorum bunu. Mazlum iken yardım edeyim ama fe-keyfe ensuruhû zâlimen.Mazlum iken yardım edeyim ama fe-keyfe ensuruhû zâlimen. "Zalimken nasıl yardım ederim ona? Yardım edersem günah olmaz mı?" "Zalimken nasıl yardım ederim ona? Yardım edersem günah olmaz mı?"

Zalimi desteklemek çok büyük günah. Zalimi desteklemek çok büyük bir suç.Zalimi desteklemek çok büyük günah. Zalimi desteklemek çok büyük bir suç. Zalimin zulmüne iştirakçi olmuş oluyor, veballeri aynen almış oluyor, zalime nasıl yardım edeyim? Zalimin zulmüne iştirakçi olmuş oluyor, veballeri aynen almış oluyor, zalime nasıl yardım edeyim?

Efendimiz bu sözü nükteli söylemiş. Bir incelik var. Kâle. "Buyurdu ki"Efendimiz bu sözü nükteli söylemiş. Bir incelik var. Kâle. "Buyurdu ki" tahcüzühû ani'z-zulmi. "Zalimi de zulmünden alıkoyarsın."tahcüzühû ani'z-zulmi. "Zalimi de zulmünden alıkoyarsın." Zalime zulmünü yaptırtmazsın, zulmünü engellersin. Fe-inne zâlike nasruhû. "İşte ona yardım da budur."Zalime zulmünü yaptırtmazsın, zulmünü engellersin. Fe-inne zâlike nasruhû. "İşte ona yardım da budur." Çünkü esas itibariyle o zulmü yaptığında Allah'ın cezasına uğrayacak,Çünkü esas itibariyle o zulmü yaptığında Allah'ın cezasına uğrayacak, âhirette yanacak, cehenneme atılacak. Allah zalimleri sevmez. âhirette yanacak, cehenneme atılacak. Allah zalimleri sevmez.

Vallahu lâ yehdi'l-kavmez-zâlimîn. "Doğru yolu da göstermez;Vallahu lâ yehdi'l-kavmez-zâlimîn. "Doğru yolu da göstermez; gözlerini de kör eder, gönüllerini de kör eder, doğruyu da göremezler." gözlerini de kör eder, gönüllerini de kör eder, doğruyu da göremezler."

Zalim; gözü kararmış, gönlü ve gözü körelmiş insan; felaket!Zalim; gözü kararmış, gönlü ve gözü körelmiş insan; felaket! O zulmüne devam ettiği zaman dünyada âhirette cezasını çeker. Dünyada da çeker; O zulmüne devam ettiği zaman dünyada âhirette cezasını çeker. Dünyada da çeker;

Alma mazlumun âhını çıkar âheste âheste. demiş Osmanlı şairlerimizden rahmetli bir zât.Alma mazlumun âhını çıkar âheste âheste.

demiş Osmanlı şairlerimizden rahmetli bir zât.
Mazlumun ahını alma, âheste âheste o âhın cezasıMazlumun ahını alma, âheste âheste o âhın cezası başına gelir, burnundan fitil fitil gelir, cezasını çekersin. başına gelir, burnundan fitil fitil gelir, cezasını çekersin.

Biz zalime yardım etmeyiz, mazlumun yardımcısı oluruz. Biz zalime yardım etmeyiz, mazlumun yardımcısı oluruz. Mazluma zalimlik edip de onun âhını, bedduasını almamaya dikkat edelim, âdetimiz töremiz budur.Mazluma zalimlik edip de onun âhını, bedduasını almamaya dikkat edelim, âdetimiz töremiz budur. Bizim milletimizin töresi budur.Bizim milletimizin töresi budur. Onun o zulmünü yapmasını engellemek, ona yardım oluyor.Onun o zulmünü yapmasını engellemek, ona yardım oluyor. Çünkü zalim o zaman günaha girmeyecek, bir de mazlum kurtulmuş olacak.Çünkü zalim o zaman günaha girmeyecek, bir de mazlum kurtulmuş olacak. Hem oradan sevap alınmış olunuyor. Zalim o zulmü o mazluma yapsaydı, o zavallı mağdur olacaktı;Hem oradan sevap alınmış olunuyor. Zalim o zulmü o mazluma yapsaydı, o zavallı mağdur olacaktı; hem onu kurtarmış oluyoruz hem de zalimi engellediğimiz için onu da kurtarmış oluyoruz.hem onu kurtarmış oluyoruz hem de zalimi engellediğimiz için onu da kurtarmış oluyoruz. Çünkü günah işlemediğinden cezaya çarpılmayacak.Çünkü günah işlemediğinden cezaya çarpılmayacak. Bu bakımdan zulmü engelleme çalışmasında müslümanların çok dikkatli, hassas ve gayretli olmaları lazım. Bu bakımdan zulmü engelleme çalışmasında müslümanların çok dikkatli, hassas ve gayretli olmaları lazım.

Bu hadîs-i şerîf sahih bir hadîs-i şerîf. İmam Buhârî, İmam Tirmizî hasenün sahihun buyuruyor.Bu hadîs-i şerîf sahih bir hadîs-i şerîf. İmam Buhârî, İmam Tirmizî hasenün sahihun buyuruyor. Birçok kaynaklar bunu zikretmiş.Birçok kaynaklar bunu zikretmiş. İbn Ömer'den, Enes radıyallahu anh'ten zikredilmiş, mezheb imamı Ahmet b. Hanbel zikretmiş. İbn Ömer'den, Enes radıyallahu anh'ten zikredilmiş, mezheb imamı Ahmet b. Hanbel zikretmiş.

Müslüman, nasıl bir müslümandır? Bir köşeye oturmuş, başını önüne eğmiş,Müslüman, nasıl bir müslümandır? Bir köşeye oturmuş, başını önüne eğmiş, saatlerin geçmesinden rahatsız olmayan, bir iş yapmayan, kılını kıpırdatmayan insan mıdır? saatlerin geçmesinden rahatsız olmayan, bir iş yapmayan, kılını kıpırdatmayan insan mıdır?

Hayır! Müslüman; cevval, faal, çalışkan bir insandır,Hayır! Müslüman; cevval, faal, çalışkan bir insandır, sorumluluk duygusu taşıyan, gayretli, gayur, cesur bir insandır. Cesaret nereden geliyor? sorumluluk duygusu taşıyan, gayretli, gayur, cesur bir insandır.

Cesaret nereden geliyor?

Zalimin karşısına dikilmek kolay bir şey değil. Herkes dikilemez, herkes susar, saklanır,Zalimin karşısına dikilmek kolay bir şey değil. Herkes dikilemez, herkes susar, saklanır, "neme lazım" der ama Allah Resûlü Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem zulmü engelle,"neme lazım" der ama Allah Resûlü Peygamberimiz sallallahu aleyhi ve sellem zulmü engelle, zalime mâni ol, zalim zulmü yapmasın buyuruyor. Yaptırtmazsan ona da faydalı. zalime mâni ol, zalim zulmü yapmasın buyuruyor. Yaptırtmazsan ona da faydalı. İyi ki yapmadı, iyi ki yapmamış, ya adamın gırtlağına çöküp öldürseydi, katil olacaktı.İyi ki yapmadı, iyi ki yapmamış, ya adamın gırtlağına çöküp öldürseydi, katil olacaktı. Gidip onu ittin, adamın göğsünden düşürdün,Gidip onu ittin, adamın göğsünden düşürdün, adamı öldürmesine mâni oldun, ondan sonra da ne olduysa oldu. İşte katil olmasını engelledin.adamı öldürmesine mâni oldun, ondan sonra da ne olduysa oldu. İşte katil olmasını engelledin. Çünkü bir müslümanı birisi kasten müslüman diye öldürürse ebediyen cehennemde yanar. Çünkü bir müslümanı birisi kasten müslüman diye öldürürse ebediyen cehennemde yanar.

Ve men katele mü'minen müte'ammiden fe-cezâuhû cehenneme hâliden fîhâ. "Ebediyen cehennemde yanar." Ve men katele mü'minen müte'ammiden fe-cezâuhû cehenneme hâliden fîhâ.

"Ebediyen cehennemde yanar."

Cana kıymak çok büyük bir suç. Zulmün çeşitleri var, sadece cana kıymak değil.Cana kıymak çok büyük bir suç.

Zulmün çeşitleri var, sadece cana kıymak değil.
Malını almak, işini engellemek, işten atmak, haklarını vermemek… Çeşit çeşit zulümler var. Malını almak, işini engellemek, işten atmak, haklarını vermemek… Çeşit çeşit zulümler var. Hakkı yapmamak zulümdür. Hakkı yapmıyorsa bir insan, doğru,Hakkı yapmamak zulümdür. Hakkı yapmıyorsa bir insan, doğru, hak olanı yapmıyorsa, birisinin hakkını vermiyorsa zalimdir.hak olanı yapmıyorsa, birisinin hakkını vermiyorsa zalimdir. Buralarda çok duyuyoruz bunu; patron dokuz ay çalıştırıyor, işçisinin parasını vermiyor.Buralarda çok duyuyoruz bunu; patron dokuz ay çalıştırıyor, işçisinin parasını vermiyor. Ondan sonra adam memlekete dönecek pazarlığa oturuyor. Ondan sonra adam memlekete dönecek pazarlığa oturuyor. Hadi, senin alacağının yarısını vereyim, yarısını alma o zaman veririm. Nedir bu? Hadi, senin alacağının yarısını vereyim, yarısını alma o zaman veririm.

Nedir bu?

Zulümdür. Hakkını vermemek de zulümdür. Acıtmak, canını yakmak da zulümdür.Zulümdür. Hakkını vermemek de zulümdür. Acıtmak, canını yakmak da zulümdür. Yuvasını yıkmak da zulümdür. Zulmün sonu yoktur, çeşitleri çoktur. Yuvasını yıkmak da zulümdür. Zulmün sonu yoktur, çeşitleri çoktur.

Haksızlık yapmak zulüm olmuş olduğuna göre bir insanın herhangi bir yerdeHaksızlık yapmak zulüm olmuş olduğuna göre bir insanın herhangi bir yerde haksızlık yapmasına mâni olmak da müslümanın vazifesidir.haksızlık yapmasına mâni olmak da müslümanın vazifesidir. Müslüman susmayacak hatta "Zalime 'sen zalimsin' demekten korktuğu zaman müslüman,Müslüman susmayacak hatta "Zalime 'sen zalimsin' demekten korktuğu zaman müslüman, zalime zalim olduğunu söyleyemiyor; böyle bir zaman geldiğindezalime zalim olduğunu söyleyemiyor; böyle bir zaman geldiğinde fe'ntazıri's-sâ'a, kıyametin kopması yakındır,fe'ntazıri's-sâ'a, kıyametin kopması yakındır, bekle ki kıyamet kopacak demektir" diye Efendimiz tespit ediyor.bekle ki kıyamet kopacak demektir" diye Efendimiz tespit ediyor. Müslüman; medenî cesareti olan, toplumu ıslah etmeye çalışan, haksızlık, rüşvet, hırsızlık, arsızlık,Müslüman; medenî cesareti olan, toplumu ıslah etmeye çalışan, haksızlık, rüşvet, hırsızlık, arsızlık, yüzsüzlük, zulüm olduğu zaman onun karşısına ilk önce dikilen insan olması lazım. yüzsüzlük, zulüm olduğu zaman onun karşısına ilk önce dikilen insan olması lazım.

Allahu Teâlâ hazretleri hepimize görevlerimizi tam anlayıp,Allahu Teâlâ hazretleri hepimize görevlerimizi tam anlayıp, İslâm'ı tam bilip tam uygulamayı nasip eylesin. "İslâm hoşgörü dinidir." diyorlar.İslâm'ı tam bilip tam uygulamayı nasip eylesin.

"İslâm hoşgörü dinidir." diyorlar.
Doğru, müslüman hoşgörülüdür. Kardeşini affedecek, bağışlayacak ama zulmü hoş görmek yoktur.Doğru, müslüman hoşgörülüdür. Kardeşini affedecek, bağışlayacak ama zulmü hoş görmek yoktur. Zulmü hoş görmek, suçu hoş görmek yoktur.Zulmü hoş görmek, suçu hoş görmek yoktur. Suçu hoş görmekten, zulmü hoş görmekten toplum yıkılır. Adaletsizlik olur çünkü haksızlık olur. Suçu hoş görmekten, zulmü hoş görmekten toplum yıkılır. Adaletsizlik olur çünkü haksızlık olur.

"Hoş gör, bırak yapsın." Olmaz! Zalim "bırak yapsın" diye serbest bırakılmaz."Hoş gör, bırak yapsın."

Olmaz! Zalim "bırak yapsın" diye serbest bırakılmaz.
Allah rızası için zalimin karşısına çıkılacak. Allah rızası için zalimin karşısına çıkılacak.

İlk defa okuduğum zaman hayretler içinde kalmıştım,İlk defa okuduğum zaman hayretler içinde kalmıştım, İslâm'ın öyle tavsiye edileceğini tahmin etmiyordum.İslâm'ın öyle tavsiye edileceğini tahmin etmiyordum. Peygamber Efendimizin hadîs-i şerîflerini okuyunca şaşırdım.Peygamber Efendimizin hadîs-i şerîflerini okuyunca şaşırdım. Yolda giderken bir yol kesici, harami insanın önüne çıksa; ver malını, ver paranı dese,Yolda giderken bir yol kesici, harami insanın önüne çıksa; ver malını, ver paranı dese, mesela tabancayı çekse, silahı çekse onu vermemek için onunla mücadele ederken ölse şehittir, diyor.mesela tabancayı çekse, silahı çekse onu vermemek için onunla mücadele ederken ölse şehittir, diyor. Halbuki ben sanıyordum ki; "Alsın malımı ne olacak, mal yeniden gelir." desin, versin malı gitsin.Halbuki ben sanıyordum ki; "Alsın malımı ne olacak, mal yeniden gelir." desin, versin malı gitsin. İslâm öyle demiyor, malını korumak için mücadele etse ve mağduren,İslâm öyle demiyor, malını korumak için mücadele etse ve mağduren, mazlumen öldürülse bile şehit oluyor, yani öyle yapmasını istiyor. mazlumen öldürülse bile şehit oluyor, yani öyle yapmasını istiyor.

Bir arkadaşımız hacca gitmiş, dönüşte sınırda rüşvet istiyorlar.Bir arkadaşımız hacca gitmiş, dönüşte sınırda rüşvet istiyorlar. İşlemleri yapmıyor, geçirmiyorlar; takıntısı yok, geçmesi lazım ama yapmıyorlar.İşlemleri yapmıyor, geçirmiyorlar; takıntısı yok, geçmesi lazım ama yapmıyorlar. Hemen oraya oturmuş. Demişler; "Niye oturuyorsun?" "Ben müslümanım, rüşvet vermem.Hemen oraya oturmuş. Demişler;

"Niye oturuyorsun?"

"Ben müslümanım, rüşvet vermem.
Siz de rüşvet almayınca bu işi yapmayacağınıza göre demek ki ben burada ne kadar oturacağım kim bilir.Siz de rüşvet almayınca bu işi yapmayacağınıza göre demek ki ben burada ne kadar oturacağım kim bilir. Onun için rahatıma bakıyorum, oturuyorum. Hiç niyetim yok size rüşvet vermeye." demiş. Onun için rahatıma bakıyorum, oturuyorum. Hiç niyetim yok size rüşvet vermeye." demiş.

Bakmışlar ki adam kaya gibi sert, kahraman, mert bir insan, "Geç. Sana diş geçiremeyeceğiz." demişler.Bakmışlar ki adam kaya gibi sert, kahraman, mert bir insan, "Geç. Sana diş geçiremeyeceğiz." demişler. Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki: Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki:

er-Râşî ve mürteşî fi'n-nâri. "Rüşveti alan da veren de cehennemliktir!" er-Râşî ve mürteşî fi'n-nâri. "Rüşveti alan da veren de cehennemliktir!"

Almak da günah, vermek de günah. Çünkü alma işi veren olduğu zaman oluyor.Almak da günah, vermek de günah. Çünkü alma işi veren olduğu zaman oluyor. Hiç kimse vermese rüşvet olmayacak, işler rüşvetsiz yürüyecek. Bir zamanlar yürümüş.Hiç kimse vermese rüşvet olmayacak, işler rüşvetsiz yürüyecek. Bir zamanlar yürümüş. Belki her zaman rüşvet olmuştur belki olmamıştır bilmiyoruz ama müslümanın vazifesiBelki her zaman rüşvet olmuştur belki olmamıştır bilmiyoruz ama müslümanın vazifesi doğru iş yapmak ve haksızlığa meydan vermemek. doğru iş yapmak ve haksızlığa meydan vermemek.

Bu, bizim hayatımızın her safhasında, her yerde, her zaman olur.Bu, bizim hayatımızın her safhasında, her yerde, her zaman olur. Mesela ekmek veyahut bir şeyin parasının makbuzunu yatırılma kuyruğundasınız diyelim,Mesela ekmek veyahut bir şeyin parasının makbuzunu yatırılma kuyruğundasınız diyelim, birisi geliyor en öne geçiyor, haksızlık işte bak. O kadar insanın hakkını çiğniyor.birisi geliyor en öne geçiyor, haksızlık işte bak. O kadar insanın hakkını çiğniyor. Ona birisi mâni olacak, hepsi mâni olacak. De ki, "Sıraya geç kardeş, bak hepimiz bekliyoruz."Ona birisi mâni olacak, hepsi mâni olacak. De ki, "Sıraya geç kardeş, bak hepimiz bekliyoruz." Bazen bunu derler, bazen de demezler. Bazen de diyene "boş ver, karışma bırak" derler. Bazen bunu derler, bazen de demezler. Bazen de diyene "boş ver, karışma bırak" derler. Her şeyin muntazam olması lazım.Her şeyin muntazam olması lazım. Birisi yere tükürüyor, çöp atıyor, "atma" demek lazım çünkü o topluma karşı bir haksızlık olmuş oluyor. Birisi yere tükürüyor, çöp atıyor, "atma" demek lazım çünkü o topluma karşı bir haksızlık olmuş oluyor.

Demek ki müslüman uyanık, toplumcu, hayırcı, gayretli olacak.Demek ki müslüman uyanık, toplumcu, hayırcı, gayretli olacak. Mazlumun yanında yer alacak, zalimle uğraşacak; zalime zulüm yaptırmayacak. Mazlumun yanında yer alacak, zalimle uğraşacak; zalime zulüm yaptırmayacak. Hem mazlumu kurtaracak hem zalimi kurtaracak.Hem mazlumu kurtaracak hem zalimi kurtaracak. Mazlumu zulümden kurtaracak, zalimi de haksızlık yapmaktan,Mazlumu zulümden kurtaracak, zalimi de haksızlık yapmaktan, günaha girmekten, cehennemde yanmaktan kurtaracak. Dinimiz ne kadar güzel.günaha girmekten, cehennemde yanmaktan kurtaracak.

Dinimiz ne kadar güzel.
İslâm anlatılırken hiç böyle söylenmiyor.İslâm anlatılırken hiç böyle söylenmiyor. İslâm'ı bilmeyen birileri uyduruk kelimelerle, yalan yanlış, yarım anlatıyorlar. İslâm'ı bilmeyen birileri uyduruk kelimelerle, yalan yanlış, yarım anlatıyorlar.

"Müslümanlık hoşgörü dinidir." Hoşgörü dinidir ama zulmü hoş görmez."Müslümanlık hoşgörü dinidir."

Hoşgörü dinidir ama zulmü hoş görmez.
Rüşveti hoş görmez, haksızlığı hoş görmez, edepsizliği hoş görmez. Bunu da söylesene! Bunu söylemiyor.Rüşveti hoş görmez, haksızlığı hoş görmez, edepsizliği hoş görmez. Bunu da söylesene! Bunu söylemiyor. Müslümanlık, milleti uyuşturacak, hiçbir şey yaptırmayacak. Olur mu?!Müslümanlık, milleti uyuşturacak, hiçbir şey yaptırmayacak. Olur mu?! Balkanlar'da Arnavut kardeşlerimize, Boşnak kardeşlerimize zulüm var. Kafkasya'da, her yerde zulüm var.Balkanlar'da Arnavut kardeşlerimize, Boşnak kardeşlerimize zulüm var. Kafkasya'da, her yerde zulüm var. Bu zulmün karşısında bigâne kalamayız. Sorumsuzca keyfimize bakamayız. Ne yapacağız? Bu zulmün karşısında bigâne kalamayız. Sorumsuzca keyfimize bakamayız.

Ne yapacağız?

İlgileneceğiz, yardım edeceğiz, dost elini uzatacağız. Zulmü engellemeye gayret edeceğiz. İlgileneceğiz, yardım edeceğiz, dost elini uzatacağız. Zulmü engellemeye gayret edeceğiz.

Bu cuma sohbetimizdeki ikinci hadîs-i şerîfiBu cuma sohbetimizdeki ikinci hadîs-i şerîfi Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayetle Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki;Ebû Hüreyre radıyallahu anh'ten rivayetle Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz buyurmuş ki; Müslim, Tirmizî,İbn Mâce, Ahmed b. Hanbel eserlerine dercetmişler. Müslim, Tirmizî,İbn Mâce, Ahmed b. Hanbel eserlerine dercetmişler.

Unzurû ilâ men hüve esfelü minküm ve lâ tenzurû ilâ menUnzurû ilâ men hüve esfelü minküm ve lâ tenzurû ilâ men hüve fevkaküm fe-hüve ecderu en lâ tezderû ni'metallâhi aleyküm. hüve fevkaküm fe-hüve ecderu en lâ tezderû ni'metallâhi aleyküm.

Efendimiz hayatta bir esaslı kaide, kural bize öğretiyor diyor ki: Efendimiz hayatta bir esaslı kaide, kural bize öğretiyor diyor ki:

Unzurû. "Bakınız, nazar ediniz." İlâ men hüve esfelü minküm.Unzurû. "Bakınız, nazar ediniz." İlâ men hüve esfelü minküm. "Sizden daha sefil, sizden daha aşağıdaki insanların durumuna bakınız." "Sizden daha sefil, sizden daha aşağıdaki insanların durumuna bakınız." Ve lâ tenzurû ilâ men hüve fevkaküm. "Sizden daha üstte olan kimselere bakmayınız, aşağıdakilere bakınız.Ve lâ tenzurû ilâ men hüve fevkaküm. "Sizden daha üstte olan kimselere bakmayınız, aşağıdakilere bakınız. Böyle hareket ettiğiniz zaman, Allah'ın dini üzerindeki nimetleri inkâr etmemek mümkün olur." Böyle hareket ettiğiniz zaman, Allah'ın dini üzerindeki nimetleri inkâr etmemek mümkün olur."

O zaman anlarsınız ki Allah'ın nimetleri sizin üzerinizde çokmuş, nereden anlarsınız? O zaman anlarsınız ki Allah'ın nimetleri sizin üzerinizde çokmuş, nereden anlarsınız?

Olmayanlara, sizden aşağıda, sefil olanlara bakarsınız.Olmayanlara, sizden aşağıda, sefil olanlara bakarsınız. "Bak şu hasta, şu perişan, şu kirada, şunun maaşı şu kadar."Bak şu hasta, şu perişan, şu kirada, şunun maaşı şu kadar. Elhamdülillah Allah bana şunu vermiş, bunu vermiş.Elhamdülillah Allah bana şunu vermiş, bunu vermiş. Onda olmayan bir sürü şeyler bende var." diye,Onda olmayan bir sürü şeyler bende var." diye, o zaman insanın Allah'ın nimetini daha iyi anlaması mümkün olur.o zaman insanın Allah'ın nimetini daha iyi anlaması mümkün olur. Allah'ın nimetlerini unutması, hamdden, şükürden uzak durması tehlikesi kalkar.Allah'ın nimetlerini unutması, hamdden, şükürden uzak durması tehlikesi kalkar. Çünkü Allah nimetlere şükredilmesini, nimetin kadrinin bilinmesini, nankörlük yapılmamasını,Çünkü Allah nimetlere şükredilmesini, nimetin kadrinin bilinmesini, nankörlük yapılmamasını, nimetin küçük görülmemesini seviyor. En çok sevdiği kullar, Allah'a en çok hamd eden kullar. nimetin küçük görülmemesini seviyor. En çok sevdiği kullar, Allah'a en çok hamd eden kullar.

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz en çok hamd edendi.Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz en çok hamd edendi. En çok hamd eden, Allah'a her vesile ile dua eden, türlü türlü nimetlerine şükreden bir kimse idi.En çok hamd eden, Allah'a her vesile ile dua eden, türlü türlü nimetlerine şükreden bir kimse idi. O örnek olacak bize, biz de Allah'ın üzerimizdeki nimetlerini düşüneceğiz. O örnek olacak bize, biz de Allah'ın üzerimizdeki nimetlerini düşüneceğiz. Bu düşünmekte en iyi çarelerden birisi, senden aşağıdakilere bakmaktır.Bu düşünmekte en iyi çarelerden birisi, senden aşağıdakilere bakmaktır. Yukarıdakilere bakarsan şunun şöyle lüks arabası, şöyle lüks villası var, vesaire…Yukarıdakilere bakarsan şunun şöyle lüks arabası, şöyle lüks villası var, vesaire… Bu sefer kıskançlık, düşmanlık başlıyor. Bu sefer kıskançlık, düşmanlık başlıyor. Üzerinde birçok nimet olmasına rağmen "bizim neyimiz var ki" dedi miÜzerinde birçok nimet olmasına rağmen "bizim neyimiz var ki" dedi mi o zaman Allah'ın sevmediği durum olur. Peki, insan iyi şeylere özenmeyecek, imrenmeyecek mi? o zaman Allah'ın sevmediği durum olur. Peki, insan iyi şeylere özenmeyecek, imrenmeyecek mi?

İyi şeylere imrenilir. Onlar toplumun hızıdır, insanların çalışma gücünün kaynağıdır.İyi şeylere imrenilir. Onlar toplumun hızıdır, insanların çalışma gücünün kaynağıdır. Daha güzel şeyleri elde etmek için insan aşk ile şevk ile çalışacak,Daha güzel şeyleri elde etmek için insan aşk ile şevk ile çalışacak, kazanacak, hayırlı güzel şeyleri elde edecek. Bu onun hakkı, güzel şeyler. kazanacak, hayırlı güzel şeyleri elde edecek. Bu onun hakkı, güzel şeyler. Dinen, aklen, ahlâken güzel olan şeyleri, çirkin olan şeyleri bilin.Dinen, aklen, ahlâken güzel olan şeyleri, çirkin olan şeyleri bilin. Allah, mesela şatafatı, debdebeyi, saltanatı, gösterişi, riyayı sevmez.Allah, mesela şatafatı, debdebeyi, saltanatı, gösterişi, riyayı sevmez. Böyle şeyler değil, ihtiyacı olan şeyler. "Çoluk çocuğumuz otobüste perişan oluyor;Böyle şeyler değil, ihtiyacı olan şeyler. "Çoluk çocuğumuz otobüste perişan oluyor; Allah araba verse de rahat etsek." denilmesi güzel.Allah araba verse de rahat etsek." denilmesi güzel. Ama "Benim arabam güzel ama bir cip de alayım da komşulara caka satayım bir görsünler."Ama "Benim arabam güzel ama bir cip de alayım da komşulara caka satayım bir görsünler." Bu güzel değil. Allah fiyakacılık, övünme, böbürlenme gibi şeyleri sevmez.Bu güzel değil. Allah fiyakacılık, övünme, böbürlenme gibi şeyleri sevmez. Kârun çok zenginmiş de ziynetleriyle, kürkleriyle halkın karşısına çıktığı zaman,Kârun çok zenginmiş de ziynetleriyle, kürkleriyle halkın karşısına çıktığı zaman, herkes "keşke şu Kârun'un sahip olduğu imkânlar bizim elimizde olsa" diye ağızlarının suyu akmış,herkes "keşke şu Kârun'un sahip olduğu imkânlar bizim elimizde olsa" diye ağızlarının suyu akmış, hayran kalmışlar ama yerin dibine battığı zaman da anlamışlar. hayran kalmışlar ama yerin dibine battığı zaman da anlamışlar. Allah böbürlenenleri, kibirlenenleri, şatafatı, gösterişi sevmezAllah böbürlenenleri, kibirlenenleri, şatafatı, gösterişi sevmez ama hakkı olan güzel şeylere imrenebilir. Nelere imrenmeli insan? ama hakkı olan güzel şeylere imrenebilir.

Nelere imrenmeli insan?

En çok salih insanlara imrenmeli. Bak şu adam ne kadar salih bir insan, ne kadar dürüst.En çok salih insanlara imrenmeli. Bak şu adam ne kadar salih bir insan, ne kadar dürüst. Burada bir mühendis arkadaşımız var, çalışıyor. Babası albay emeklisiymiş, vefat etmiş.Burada bir mühendis arkadaşımız var, çalışıyor. Babası albay emeklisiymiş, vefat etmiş. Allah rahmet eylesin. Adı Mert Mehmet'miş. Bak adı değil, sıfatı merde çıkmış.Allah rahmet eylesin. Adı Mert Mehmet'miş. Bak adı değil, sıfatı merde çıkmış. Adı Mehmet, ama mert Mehmet. Eski reisicumhurun da sınıf arkadaşıymış. Neden? Adı Mehmet, ama mert Mehmet. Eski reisicumhurun da sınıf arkadaşıymış.

Neden?

Mertlik yapmış. O şan, o nâma imrenilir. Mertlik istenilir, dürüstlük istenilir.Mertlik yapmış. O şan, o nâma imrenilir. Mertlik istenilir, dürüstlük istenilir. Bir kardeşimizi duyduk, o kardeşimizin kesîrü'l-iyal derler, yani çoluk çocuğu çok.Bir kardeşimizi duyduk, o kardeşimizin kesîrü'l-iyal derler, yani çoluk çocuğu çok. Ailesinde doğum kontrolü yapmamış. Kaç tane çocuğu var? Ailesinde doğum kontrolü yapmamış.

Kaç tane çocuğu var?

Dokuz tane mi dediler, unuttum. Hepsini hafız yetiştirmiş. Ne kadar güzel işte, imrenilir. Dokuz tane mi dediler, unuttum. Hepsini hafız yetiştirmiş. Ne kadar güzel işte, imrenilir.

Falanca insan falanca yerde hayır yapmış, aman ne kadar güzel bir hayır olmuş, ne güzel bir cami,Falanca insan falanca yerde hayır yapmış, aman ne kadar güzel bir hayır olmuş, ne güzel bir cami, ne kadar güzel bir Kur'an kursu, ne kadar güzel bir hayır.ne kadar güzel bir Kur'an kursu, ne kadar güzel bir hayır. Ne kadar faydalı bir şey, susuz bir şehre su getirmiş. Tamam, imrenilir. Güzel şeylere imrenilir.Ne kadar faydalı bir şey, susuz bir şehre su getirmiş. Tamam, imrenilir. Güzel şeylere imrenilir. Yoksa böbürlenmek için, saltanat için, fâni dünyanın fâni lezzetleri için çalışmak…Yoksa böbürlenmek için, saltanat için, fâni dünyanın fâni lezzetleri için çalışmak… Bu gibi şeyler ters duygulara götürür.Bu gibi şeyler ters duygulara götürür. Zengine düşmanlık ve komünizm fikri, bazen servet düşmanlığına götürür.Zengine düşmanlık ve komünizm fikri, bazen servet düşmanlığına götürür. Bazen de onları elde edeceğim diye yolsuzluğa, rüşvete, hırsızlığa götürür. Bazen de onları elde edeceğim diye yolsuzluğa, rüşvete, hırsızlığa götürür.

Demek ki insan ölçülü olacak, iyi şeyleri isteyecek.Demek ki insan ölçülü olacak, iyi şeyleri isteyecek. Âhirette kendisine fayda verecek şeyleri temenni edecek ve isteyecek.Âhirette kendisine fayda verecek şeyleri temenni edecek ve isteyecek. Âhirette kendisine zarar verecek şeyler dünyada tatlı da olsa iyi değildir.Âhirette kendisine zarar verecek şeyler dünyada tatlı da olsa iyi değildir. [Mehmed Zahid] Hocamız güzel şiir okuma edasıyla -rahmetullahi aleyh- bazen dünyanın güzel,[Mehmed Zahid] Hocamız güzel şiir okuma edasıyla -rahmetullahi aleyh- bazen dünyanın güzel, hoş manzaralı yerlerini görünce; insanların çılgınca eğlendiği, içki, kumar, zevk, fuhşiyat,hoş manzaralı yerlerini görünce; insanların çılgınca eğlendiği, içki, kumar, zevk, fuhşiyat, kumar vesairenin çok olduğu yerleri görüp de onlara imrenenleri görüncekumar vesairenin çok olduğu yerleri görüp de onlara imrenenleri görünce gözlerinin içine bakardı, başını sallardı, derdi ki; gözlerinin içine bakardı, başını sallardı, derdi ki;

"Fâni dünya hoştur amma akıbet mevt olmasa." "Fâni dünya hoştur amma akıbet mevt olmasa."

Fâni dünya öyle tatlı gelir insana ama sonunda ölüm var. Ölümden sonra da hesap var.Fâni dünya öyle tatlı gelir insana ama sonunda ölüm var. Ölümden sonra da hesap var. Mahkeme-i Kübrâ'da insan suçlu çıkarsa; eline kelepçeler bağlanır, boynuna, ayaklarınaMahkeme-i Kübrâ'da insan suçlu çıkarsa; eline kelepçeler bağlanır, boynuna, ayaklarına demir halkalar takılırsa, zincirler şakır şakır çekile çekile,demir halkalar takılırsa, zincirler şakır şakır çekile çekile, sürüklene sürüklene cehenneme atılırsa ne olur hâli? O zamanki âh u feryâdın, pişmanlığın faydası var mı?sürüklene sürüklene cehenneme atılırsa ne olur hâli? O zamanki âh u feryâdın, pişmanlığın faydası var mı? Onun için âhirette pişmanlık getirecek güzellikler aslında güzel değildir.Onun için âhirette pişmanlık getirecek güzellikler aslında güzel değildir. Âhirette insana hayır getirecek şeyler güzeldir. Âhirette insana hayır getirecek şeyler güzeldir.

Adamın birisi bir arabayı çalışır vaziyette bırakmış, dükkâna alışverişe girmiş,Adamın birisi bir arabayı çalışır vaziyette bırakmış, dükkâna alışverişe girmiş, haylazın birisi arabayı çalışır vaziyette görünce atlamış şoför mahalline, arabayı kaçırmış.haylazın birisi arabayı çalışır vaziyette görünce atlamış şoför mahalline, arabayı kaçırmış. Araba sahibinin hanımına, çocuğuna kötülük yapmış. Sonra yakalanmış, öldürülmüş. Araba sahibinin hanımına, çocuğuna kötülük yapmış. Sonra yakalanmış, öldürülmüş.

O kimse -o işi yapan kimse- kâr mı etti? Etmedi. Zarar etti.O kimse -o işi yapan kimse- kâr mı etti?

Etmedi. Zarar etti.
Canından oldu, hem de kötü bir fiili işlediği için, çok çirkin bir iş yaptığı için sonu kötü oldu.Canından oldu, hem de kötü bir fiili işlediği için, çok çirkin bir iş yaptığı için sonu kötü oldu. Bir anlık zevkin pahasını hayatı ile ödedi. Âhiretiyle ödedi, cehennemlik oldu.Bir anlık zevkin pahasını hayatı ile ödedi. Âhiretiyle ödedi, cehennemlik oldu. Ne kadar kötü, Allah saklasın. Allah bize güzel şeyleri sevdirsin.Ne kadar kötü, Allah saklasın. Allah bize güzel şeyleri sevdirsin. Basiretimizi açsın, güzel şeylerin güzel olduğunu görüpBasiretimizi açsın, güzel şeylerin güzel olduğunu görüp yapmayı, sevmeyi, imrenmeyi, kötü şeylerden korunmayı nasip eylesin. yapmayı, sevmeyi, imrenmeyi, kötü şeylerden korunmayı nasip eylesin.

Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde "İki şeye gıpta edilir." diyor.Peygamber Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde "İki şeye gıpta edilir." diyor. Bir adam ki Allah ona nasip etmiş, dînî ilimleri öğrenmiş, Kur'ân-ı Kerîm'i iyi biliyor, fıkhı biliyor,Bir adam ki Allah ona nasip etmiş, dînî ilimleri öğrenmiş, Kur'ân-ı Kerîm'i iyi biliyor, fıkhı biliyor, hadîs-i şerîfleri biliyor, bildiğini uyguluyor, ilmiyle âmil, salih, ârif, talihli insan.hadîs-i şerîfleri biliyor, bildiğini uyguluyor, ilmiyle âmil, salih, ârif, talihli insan. Hayatını öyle geçiriyor. İlmini de anlatıyor, söylüyor; insanlar ondan istifade ediyor. Hayatını öyle geçiriyor. İlmini de anlatıyor, söylüyor; insanlar ondan istifade ediyor. Tamam, buna haset edilir, gıpta edilir. Neden? Tamam, buna haset edilir, gıpta edilir.

Neden?

Allah ne güzel ilim vermiş, ilmiyle de ne kadar güzel yaşıyor. Topluma da ne kadar faydalı oluyor diye. Allah ne güzel ilim vermiş, ilmiyle de ne kadar güzel yaşıyor. Topluma da ne kadar faydalı oluyor diye.

İkincisi, bir adama da Allah para vermiş, helâl mal vermiş, servet vermiş, zengin olmuş.İkincisi, bir adama da Allah para vermiş, helâl mal vermiş, servet vermiş, zengin olmuş. O da onu ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor, yoksullara harcıyor,O da onu ihtiyaç sahiplerine dağıtıyor, yoksullara harcıyor, hayır iş müesseseleri kuruyor, ona da gıpta edilir.hayır iş müesseseleri kuruyor, ona da gıpta edilir. Buna da haset edilir; iyi şeyin hasedine gıpta adı veriliyor.Buna da haset edilir; iyi şeyin hasedine gıpta adı veriliyor. Buna da gıpta edilir: "Ah benim bir param olsa ben de bu hayırları yapsam, yoksulları, açları doyursam,Buna da gıpta edilir: "Ah benim bir param olsa ben de bu hayırları yapsam, yoksulları, açları doyursam, çıplakları giydirsem, memleketime hayırlı, faydalı olsam." diye. Avustralya'yı geziyorum, bakıyorum.çıplakları giydirsem, memleketime hayırlı, faydalı olsam." diye.

Avustralya'yı geziyorum, bakıyorum.
Güzel parklar, bahçeler, dinlenme yerleri var çok güzel.Güzel parklar, bahçeler, dinlenme yerleri var çok güzel. Planlıyorum, tasarlıyorum, zihnime yerleştiriyorum; "İnşaallah memleketime döndüğüm zamanPlanlıyorum, tasarlıyorum, zihnime yerleştiriyorum; "İnşaallah memleketime döndüğüm zaman yolların kenarlarına, kendi paramla araziyi alacağım, dinlenme, istirahat yerleri açacağım,yolların kenarlarına, kendi paramla araziyi alacağım, dinlenme, istirahat yerleri açacağım, bahçeler yapacağım herkes dinlensin, istirahat etsin, dua etsin." diye. bahçeler yapacağım herkes dinlensin, istirahat etsin, dua etsin." diye. İnsan dışarıda gördüğü güzellikleri kendi ülkesi için, kardeşleri için istiyor.İnsan dışarıda gördüğü güzellikleri kendi ülkesi için, kardeşleri için istiyor. Allahu Teâlâ hazretleri bize, üzerimizde olan nimetleri inkâr etmemeyi, nankörlük etmemeyi,Allahu Teâlâ hazretleri bize, üzerimizde olan nimetleri inkâr etmemeyi, nankörlük etmemeyi, kadrini kıymetini bilmeyi nasip etsin. Şükretmeyi nasip etsin.kadrini kıymetini bilmeyi nasip etsin. Şükretmeyi nasip etsin. Çok hamdedici, çok şükredici, çok edepli kullar eylesin. Çok hamdedici, çok şükredici, çok edepli kullar eylesin.

Üçüncü hadîs-i şerîf Ebubekr-i Sıddîk radıyallahu anh Efendimiz'den Deylemî'nin kitabından nakledilmiş.Üçüncü hadîs-i şerîf Ebubekr-i Sıddîk radıyallahu anh Efendimiz'den Deylemî'nin kitabından nakledilmiş. Kısa bir hadîs-i şerîf ama duygulandırıcı sözler, ifadeler. Kısa bir hadîs-i şerîf ama duygulandırıcı sözler, ifadeler.

Unzurû dûra men ta'murûne ve arza men teskinûne ve fî tarîki men temşûne. Unzurû dûra men ta'murûne ve arza men teskinûne ve fî tarîki men temşûne.

Ne kadar kısa. Bir iki defa daha tekrar etsem ezberleyeceğiniz bir kısa ama nükteli bir hadîs-i şerîf.Ne kadar kısa. Bir iki defa daha tekrar etsem ezberleyeceğiniz bir kısa ama nükteli bir hadîs-i şerîf. Peygamber Efendimiz'in bütün hadîs-i şerîfleri inci gerdanlık, mücevher gerdanlık,Peygamber Efendimiz'in bütün hadîs-i şerîfleri inci gerdanlık, mücevher gerdanlık, cevher gibi derin derin düşündürüyor insanı. cevher gibi derin derin düşündürüyor insanı.

Unzurû dûra men ta'murûne. "Kimin, kimlerin evlerini imar ediyorsunuz? Bir bakın bakalım.Unzurû dûra men ta'murûne. "Kimin, kimlerin evlerini imar ediyorsunuz? Bir bakın bakalım. Kimin evini imar etmektesiniz? Kimin inşaatını yapmaktasınız?Kimin evini imar etmektesiniz? Kimin inşaatını yapmaktasınız? Veyahut bir evi imar etmekten maksat orayı şenlendirmek, orada oturmak mânasına gelebilir.Veyahut bir evi imar etmekten maksat orayı şenlendirmek, orada oturmak mânasına gelebilir. Kimin evini şenlendiriyorsunuz? Bakın bakalım, kimin evini yapıyorsunuz, mâmur hâle getiriyorsunuz?"Kimin evini şenlendiriyorsunuz? Bakın bakalım, kimin evini yapıyorsunuz, mâmur hâle getiriyorsunuz?" Ve arza men teskinûne. "Kimlerin arazisinde oturuyorsunuz? Bakın bakalım." Ve arza men teskinûne. "Kimlerin arazisinde oturuyorsunuz? Bakın bakalım."

Dikkat edin buralarda kimler yaşamış? Kimler gelmiş, kimler geçmiş? Dikkat edin buralarda kimler yaşamış? Kimler gelmiş, kimler geçmiş?

Sen de geçeceksin, sen de göçeceksin bu dünya kimseye kalmadı.Sen de geçeceksin, sen de göçeceksin bu dünya kimseye kalmadı. Bu topraklarda kimler yaşadı diye bir bak bakalım. Düşün altında binlerce kefensiz yatanı. Bu topraklarda kimler yaşadı diye bir bak bakalım.

Düşün altında binlerce kefensiz yatanı.

İnsan düşünürse ne çeşit mânalar çıkartır kim bilir. İnsan düşünürse ne çeşit mânalar çıkartır kim bilir.

Ve fî tarîki men temşûne. "Kimlerin yolunda yürüdüğünüze de bakın." Ve fî tarîki men temşûne. "Kimlerin yolunda yürüdüğünüze de bakın."

Herkes birisinin peşine takılmışHerkes birisinin peşine takılmış "Aman efendim, aman başkanım, aman üstadım, aman müdürüm aman vesaire…" "Aman efendim, aman başkanım, aman üstadım, aman müdürüm aman vesaire…"

Herkes birisinin yolunda, birisinin peşini tutturmuş gidiyor, ama en doğru yol hangisi? Herkes birisinin yolunda, birisinin peşini tutturmuş gidiyor, ama en doğru yol hangisi?

Bunların hepsi doğru değil ki.Bunların hepsi doğru değil ki. Ayrı ayrı yollara gittiğine göre seni amacına götürecek yol bir tane.Ayrı ayrı yollara gittiğine göre seni amacına götürecek yol bir tane. Ötekiler seni amacından saptırıyor. Ötekiler seni amacından saptırıyor.

Kimin yolunda gidiyorsun sen? Kimi beğeniyorsun? Artisti mi beğeniyorsun? Filozofu mu beğeniyorsun?Kimin yolunda gidiyorsun sen? Kimi beğeniyorsun? Artisti mi beğeniyorsun? Filozofu mu beğeniyorsun? Avrupalı'yı mı beğeniyorsun, Amerikalı'yı mı, Rus'u mu?Avrupalı'yı mı beğeniyorsun, Amerikalı'yı mı, Rus'u mu? Kimlerin peşindesin, kimlerin yolunda yürüyorsun? Bunları insanın incelemesi, düşünmesi lazım.Kimlerin peşindesin, kimlerin yolunda yürüyorsun?

Bunları insanın incelemesi, düşünmesi lazım.
Bunları düşündüğü zaman hatasını anlaması mümkün olur. Bir de dünyanın fâniliğini anlaması mümkün olur.Bunları düşündüğü zaman hatasını anlaması mümkün olur. Bir de dünyanın fâniliğini anlaması mümkün olur. "Ben bu evde oturuyorum, şu camide namaz kılıyorum, şu köprüden geçiyorum, şu tarihî eseri görüyorum."Ben bu evde oturuyorum, şu camide namaz kılıyorum, şu köprüden geçiyorum, şu tarihî eseri görüyorum. Bunlar kaç yıl önce yapılmış?" der insan.Bunlar kaç yıl önce yapılmış?" der insan. Onlar nereye gittiler diye düşünür, ona göre ayağını denk alır. Onlar nereye gittiler diye düşünür, ona göre ayağını denk alır.

Dünyada kimse kalmıyor, en önemli nokta bu.Dünyada kimse kalmıyor, en önemli nokta bu. Daha önemli nokta da gittiği yerde mahkeme-i kübrâ, büyük bir mahkeme var. Daha önemli nokta da gittiği yerde mahkeme-i kübrâ, büyük bir mahkeme var. Çok büyük bir hesap var, hâkimleri bile muhakeme edecek Ahkemü'l hâkimîn;Çok büyük bir hesap var, hâkimleri bile muhakeme edecek Ahkemü'l hâkimîn; Hâkimlerin hâkimi Allah celle celâluh var.Hâkimlerin hâkimi Allah celle celâluh var. Hükümdarları bile sigaya çekecek bir hükümdarlar hükümdarı var.Hükümdarları bile sigaya çekecek bir hükümdarlar hükümdarı var. Onları insanın bilmesi, düşünmesi, ona göre ayağını denk alması lazım.Onları insanın bilmesi, düşünmesi, ona göre ayağını denk alması lazım. Bazıları insaflıdır, vicdanlıdır, duyguludur, irfanlıdır, iz'anlıdır, bunları düşündüğü zaman uyanır.Bazıları insaflıdır, vicdanlıdır, duyguludur, irfanlıdır, iz'anlıdır, bunları düşündüğü zaman uyanır. Düşününce insanın kararını değiştirir.Düşününce insanın kararını değiştirir. Yanlış yolunu bırakır, ibret alır, ibretle baktığı zaman ibret alıp kendisini düzeltir. Yanlış yolunu bırakır, ibret alır, ibretle baktığı zaman ibret alıp kendisini düzeltir.

Ama bazı kimseler de ibret alamıyor ne yapalım. Eh onlar da başlarına gelecek belayı beklesinler.Ama bazı kimseler de ibret alamıyor ne yapalım. Eh onlar da başlarına gelecek belayı beklesinler. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri Azîz ve Züntikâm'dır. İbretlidir, kudretlidir. Çünkü Allahu Teâlâ hazretleri Azîz ve Züntikâm'dır. İbretlidir, kudretlidir. Bir de intikamı vardır Allah'ın, zalimlerden intikam alır. Bir bir alır! Bir de intikamı vardır Allah'ın, zalimlerden intikam alır. Bir bir alır! Mutlaka zalimi döndürür dolaştırır, pişman eder; mazlumun ayağına düşürür. Mutlaka zalimi döndürür dolaştırır, pişman eder; mazlumun ayağına düşürür.

Zalimlere bir gün dedirir Hazret-i Mevlâ Tâllahi lekad âserakellâhu aleynâ. Zalimlere bir gün dedirir Hazret-i Mevlâ

Tâllahi lekad âserakellâhu aleynâ.

Zalimlere bir gün Allah: Tâllahi lekad âserakellâhu aleynâ dedirtir diyor şair. Zalimlere bir gün Allah: Tâllahi lekad âserakellâhu aleynâ dedirtir diyor şair.

Yusuf aleyhisselam'ın kardeşleri Yusuf aleyhisselam'a küçükken zulmettiler, "öldürdük" dediler,Yusuf aleyhisselam'ın kardeşleri Yusuf aleyhisselam'a küçükken zulmettiler, "öldürdük" dediler, kuyuya attılar, sattılar, köle ettiler, babalarına yalan söylediler. kuyuya attılar, sattılar, köle ettiler, babalarına yalan söylediler. Ama Yusuf aleyhisselam'ı Allah sevdi, sevgili kulu eyledi, peygamber eyledi.Ama Yusuf aleyhisselam'ı Allah sevdi, sevgili kulu eyledi, peygamber eyledi. Yüzü de güzel, huyu güzel salihlerden, muhlislerden bir peygamber oldu.Yüzü de güzel, huyu güzel salihlerden, muhlislerden bir peygamber oldu. Gittiği yere köle olarak gitti, ondan sonra orada yönetici oldu; en yüksek mevkilere çıktı.Gittiği yere köle olarak gitti, ondan sonra orada yönetici oldu; en yüksek mevkilere çıktı. Azîzü'l-Mısır oldu. Mısır'ın izzetli, şevketli, devletli bir kimsesi oldu.Azîzü'l-Mısır oldu. Mısır'ın izzetli, şevketli, devletli bir kimsesi oldu. Konaklara sahip oldu, asilzâde hanımlarla evlendi.Konaklara sahip oldu, asilzâde hanımlarla evlendi. Köle olarak girdiği yerdeki hanımefendi ile de evlenmesi nasip oldu. Bunları yapan kim? Allah. Köle olarak girdiği yerdeki hanımefendi ile de evlenmesi nasip oldu.

Bunları yapan kim?

Allah.

Peki, İzzetli, devletli, şevketli olan insanları zelil eden kim?Peki, İzzetli, devletli, şevketli olan insanları zelil eden kim? Firavun'u suda boğan kim, Nemrut'u gark eden, öldüren kim? O da Allah. Firavun'u suda boğan kim, Nemrut'u gark eden, öldüren kim?

O da Allah.

Allah Azîzün Züntikâm. İntikam da alıyor.Allah Azîzün Züntikâm. İntikam da alıyor. Fırsat veriyor biraz, zulmü doruğa çıktığı zaman yerin dibine geçiriyor. Mazlumu da sonunda yükseltiyor. Fırsat veriyor biraz, zulmü doruğa çıktığı zaman yerin dibine geçiriyor. Mazlumu da sonunda yükseltiyor.

Sonunda ne oldu Yusuf aleyhisselam'ın kardeşleri? Çağırdı onları yanına; Sonunda ne oldu Yusuf aleyhisselam'ın kardeşleri?

Çağırdı onları yanına;

"Ken'an diyarından Mısır'a gelin, ben sizi misafir ederim,"Ken'an diyarından Mısır'a gelin, ben sizi misafir ederim, ben size bakarım, ben sizin maddî imkânlarınızı sağlarım" dedi. ben size bakarım, ben sizin maddî imkânlarınızı sağlarım" dedi.

Babasına ve kendisine bir zamanlar kötülük yapmış olan kardeşlerini çağırdı. Onlar Mısır'a geldiler.Babasına ve kendisine bir zamanlar kötülük yapmış olan kardeşlerini çağırdı. Onlar Mısır'a geldiler. Yusuf aleyhisselam'ın karşısında çok utandılar. Pişman oldular, perişan oldular. Bu sözü söylediler: Yusuf aleyhisselam'ın karşısında çok utandılar. Pişman oldular, perişan oldular. Bu sözü söylediler:

Tâllahi lekad âserakellâhu aleynâ. "Allah seni bizden üstün kıldı, seni bize tercih eyledi.Tâllahi lekad âserakellâhu aleynâ. "Allah seni bizden üstün kıldı, seni bize tercih eyledi. Biz seni hor etmek istedik, Allah seni aziz kıldı. Biz seni hor etmek istedik, Allah seni aziz kıldı. Biz bir şeyler yapmak istedik, bizim istediğimiz olmadı. Allah seni yüce makamlara çıkardı. Biz bir şeyler yapmak istedik, bizim istediğimiz olmadı. Allah seni yüce makamlara çıkardı. Biz hata etmişiz." dediler. Allah zalimlere böyle dedirtir.Biz hata etmişiz." dediler.

Allah zalimlere böyle dedirtir.
Sonunda mutlaka hepsi pişman olur ama kimisinin gözü kör olduğundan,Sonunda mutlaka hepsi pişman olur ama kimisinin gözü kör olduğundan, hidayet de vermediğinden Allah, zalimliğini de anlayamaz. İşte yakınları anlatmaya çalışsın. hidayet de vermediğinden Allah, zalimliğini de anlayamaz. İşte yakınları anlatmaya çalışsın. Böyle yumuşak sözlerle, tevbekâr etmeye çalışsınlar. Bu dünya fâni. Böyle yumuşak sözlerle, tevbekâr etmeye çalışsınlar. Bu dünya fâni.

Şeyh İbrahim b. Edhem hazretlerini de hatırlamadan olmaz.Şeyh İbrahim b. Edhem hazretlerini de hatırlamadan olmaz. Ruhu şâd olsun, Allah şefaatine erdirsin, eyliyâullahtan, kerametleri zahir bir kimse.Ruhu şâd olsun, Allah şefaatine erdirsin, eyliyâullahtan, kerametleri zahir bir kimse. Hükümdarken dervişlik yoluna girmiş ve evliyâ olmuş. Hükümdarken dervişlik yoluna girmiş ve evliyâ olmuş. Dünya devletçisiyken âhiret devletlisi, izzetlisi olmuş.Dünya devletçisiyken âhiret devletlisi, izzetlisi olmuş. Bir gün divanda otururken vezirleriyle, divanın salonunun kapısından içeriye Bir gün divanda otururken vezirleriyle, divanın salonunun kapısından içeriye rap rap rap bir adam geliyor, nöbetçiler de engelleyememişler.rap rap rap bir adam geliyor, nöbetçiler de engelleyememişler. Allah Allah, tutulmuşlar nasıl olduysa. İbrahim b. Edhem de o zaman padişah.Allah Allah, tutulmuşlar nasıl olduysa. İbrahim b. Edhem de o zaman padişah. Padişah da dönüp bakıyor, vezirler de bakıyorlar; "Allah Allah!Padişah da dönüp bakıyor, vezirler de bakıyorlar; "Allah Allah! Bu adam böyle içeriye nasıl girebildi, engellenmeden?" diye.Bu adam böyle içeriye nasıl girebildi, engellenmeden?" diye. Adam koca salonun ucundan berisine geliyor. Orada oturulacak yerlerden birine oturuyor. Adam koca salonun ucundan berisine geliyor. Orada oturulacak yerlerden birine oturuyor.

"Yahu sen kimsin? Ne arıyorsun burada?" diye soruyorlar. "Yahu sen kimsin? Ne arıyorsun burada?" diye soruyorlar.

"Ben yolcuyum. Bu konakta, menzilde, yolcunun istirahat yerinde,"Ben yolcuyum. Bu konakta, menzilde, yolcunun istirahat yerinde, kervansarayda biraz dinlenmeye geldim." diyor. Şaşırıyorlar, diyorlar ki: kervansarayda biraz dinlenmeye geldim." diyor.

Şaşırıyorlar, diyorlar ki:

"Yahu burası kervansaray değil, yolcunun dinlenme yeri değil, menzil değil, konak değil" "Yahu burası kervansaray değil, yolcunun dinlenme yeri değil, menzil değil, konak değil"

"Peki nedir?" diyor adam, o zât-ı muhterem kimse. Diyor ki İbrahim b. Edhem: "Peki nedir?" diyor adam, o zât-ı muhterem kimse. Diyor ki İbrahim b. Edhem:

"Gayet âşikâr, herkes biliyor, burası benim sarayım." "Gayet âşikâr, herkes biliyor, burası benim sarayım."

"Peki bu saray benim sarayım diyorsun, senden önce kimindi?" "Babamın sarayıydı." "Peki bu saray benim sarayım diyorsun, senden önce kimindi?"

"Babamın sarayıydı."

Bana miras yoluyla babamdan geldi, yine benim demek istiyor. Ama ötekisinin maksadı başka. Bana miras yoluyla babamdan geldi, yine benim demek istiyor. Ama ötekisinin maksadı başka.

"Peki babandan önce kimin sarayıydı?" "Dedemin sarayıydı." "Ondan önce kimindi?" "Falancanındı." "Peki babandan önce kimin sarayıydı?"

"Dedemin sarayıydı."

"Ondan önce kimindi?"

"Falancanındı."

"Peki onlar nereye gittiler?" "Yaşadılar, öldüler." "Peki onlar nereye gittiler?"

"Yaşadılar, öldüler."

"O zaman birisinin içine girip de bir müddet yaşadıktan sonra kalkıp,"O zaman birisinin içine girip de bir müddet yaşadıktan sonra kalkıp, göçüp gittiği yere kervansaray demezler mi? İşte kervansaray olduğu ortaya çıktı.göçüp gittiği yere kervansaray demezler mi? İşte kervansaray olduğu ortaya çıktı. Demek ki onlar göçtüler, sen de göçeceksin, kervansaray burası." diyor, yürüyüp gidiyor.Demek ki onlar göçtüler, sen de göçeceksin, kervansaray burası." diyor, yürüyüp gidiyor. Kimse de engelleyemiyor. Arkasından gidip koşuyorlar, bakıyorlar, yok.Kimse de engelleyemiyor. Arkasından gidip koşuyorlar, bakıyorlar, yok. Hızır aleyhisselam mıydı, evliyâullahtan birisi miydi? Artık neyse. Hızır aleyhisselam mıydı, evliyâullahtan birisi miydi? Artık neyse. "Kimin evinde oturuyorsunuz bakın?" sözünü açıklamak için bu aklıma geldi. "Kimin evinde oturuyorsunuz bakın?" sözünü açıklamak için bu aklıma geldi.

Unzurû dûra men ta'murûne.Unzurû dûra men ta'murûne. "Kimin evini inşa ediyorsunuz, mâmur ediyorsunuz, şenlendiriyorsunuz? "Kimin evini inşa ediyorsunuz, mâmur ediyorsunuz, şenlendiriyorsunuz? Kimin arazisinde oturuyorsunuz, kimin yolunda gidiyorsunuz bakın?" Kimin arazisinde oturuyorsunuz, kimin yolunda gidiyorsunuz bakın?"

Bunlar ibretli şeyler. Bunlar bize kendi kendimizi araştırmamızı,Bunlar ibretli şeyler. Bunlar bize kendi kendimizi araştırmamızı, hatalarımızı bulmamızı sağlayan nasihatlerdir. hatalarımızı bulmamızı sağlayan nasihatlerdir. "Ben kendimi doğru yolda sanıyorum, kendimi bir makamda sanıyorum ama acaba doğru yolda mıyım?" diye"Ben kendimi doğru yolda sanıyorum, kendimi bir makamda sanıyorum ama acaba doğru yolda mıyım?" diye herkes kendisini sabah akşam yoklamalı, teftiş etmeli, araştırmalı, ölçmeli, teraziyle tartmalı, herkes kendisini sabah akşam yoklamalı, teftiş etmeli, araştırmalı, ölçmeli, teraziyle tartmalı, kıymetinin ne olduğunu kendi başına kaldığı zaman kendisine sormalı. Nasreddin Hoca ne demiş? kıymetinin ne olduğunu kendi başına kaldığı zaman kendisine sormalı.

Nasreddin Hoca ne demiş?

"Ben senin gençlikte de ne mal oluğunu bilirim ya." Kendi kendine söylediği zaman."Ben senin gençlikte de ne mal oluğunu bilirim ya."

Kendi kendine söylediği zaman.
İnsan kendisinin ne olduğunu bilir.İnsan kendisinin ne olduğunu bilir. Başkasına övünse bile kalbinde, kafasında neler olduğunu, mâzisinde ne lekeler olduğunu bilir. Başkasına övünse bile kalbinde, kafasında neler olduğunu, mâzisinde ne lekeler olduğunu bilir. Bu dünya fânidir. Allah'ın rızasını kazanmaktan başka yolların hepsi yanlıştır. Bu dünya fânidir. Allah'ın rızasını kazanmaktan başka yolların hepsi yanlıştır.

Herkes bir şeyler yapıyor. Kimisi zalim oluyor, kimisi mazlum oluyor.Herkes bir şeyler yapıyor. Kimisi zalim oluyor, kimisi mazlum oluyor. Asıl acınacak insanlar zalimlerdir. Çünkü mazlumlar mazlumiyetinin mükâfatını alırlar.Asıl acınacak insanlar zalimlerdir. Çünkü mazlumlar mazlumiyetinin mükâfatını alırlar. Hatta zalim sonunda onun ayağına düşer ve "Allah seni bizden üstün kıldı, tercih etti." der. Hatta zalim sonunda onun ayağına düşer ve "Allah seni bizden üstün kıldı, tercih etti." der.

Zalimleri engellemeye çalışmak lazım.Zalimleri engellemeye çalışmak lazım. Kendimiz de zalim olmamaya çalışalım. Kendimiz de zalim olmamaya çalışalım. Kimin yolunda gittiğimize bakalım. Gidilecek bir yol var;Kimin yolunda gittiğimize bakalım. Gidilecek bir yol var; Kur'an yolu, Peygamber Efendimiz'in yolu, iman yolu.Kur'an yolu, Peygamber Efendimiz'in yolu, iman yolu. Öteki yolların hepsi eğlence yolu, keyif yolu, servet yolu, şöhret yolu...Öteki yolların hepsi eğlence yolu, keyif yolu, servet yolu, şöhret yolu... Bunların hepsi boştur. Mühim olan Allah'ın rızasını kazanmaktır. Bunların hepsi boştur. Mühim olan Allah'ın rızasını kazanmaktır.

Allahu Teâlâ hazretleri rızasını kazanmaya cümlenizi, cümlemizi muvaffak eylesin.Allahu Teâlâ hazretleri rızasını kazanmaya cümlenizi, cümlemizi muvaffak eylesin. Tevfîkini cümlemize refîk eylesin. Hakkı hak olarak görüp uymayı nasip eylesin. Tevfîkini cümlemize refîk eylesin. Hakkı hak olarak görüp uymayı nasip eylesin. Batılı batıl olarak görüp ondan korunmayı nasip eylesin. Batılı batıl olarak görüp ondan korunmayı nasip eylesin.

Hepinize gönül dolusu selamlar, dualar. Hepinize gönül dolusu selamlar, dualar.

es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berakatüh! es-Selâmu aleyküm ve rahmetullâhi ve berakatüh!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2