Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Âhir 1446
24 Aralık 2024
İmsak
06:48
Güneş
08:20
Öğle
13:09
İkindi
15:27
Akşam
17:47
Yatsı
19:14
Detaylı Arama

Abdest ve Günahların Affı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Abdesti Güzel Almak, Camiler Temizlik Fabrikasıdır, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Abdest ve Günahların Affı

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Abdesti Güzel Almak, Camiler Temizlik Fabrikasıdır, | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü lillâhi Rabbi'l-âlemîn.
Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Nahmedühû bi-cemî'i muhâmidih.Hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Nahmedühû bi-cemî'i muhâmidih. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne ve şefî'i'l-müznibîn ve imâmi'l-müttakîn tâcü rûsinâVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne ve şefî'i'l-müznibîn ve imâmi'l-müttakîn tâcü rûsinâ ve tabîbi kulûbinâ Muhammedini'l-Mustafa ve alâ âlihi ve sahbihi ve men tebi'ahu bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ.ve tabîbi kulûbinâ Muhammedini'l-Mustafa ve alâ âlihi ve sahbihi ve men tebi'ahu bi-ihsânin ilâ yevmi'l-cezâ. Emmâ ba'dü: Fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem: Emmâ ba'dü:

Fe-kâle Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem:

Osman radıyallahu anh'ten râvîleri sıhhatli, sahih bir hadîs-i şerîfte Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz,Osman radıyallahu anh'ten râvîleri sıhhatli, sahih bir hadîs-i şerîfte Ebû Bekr-i Sıddîk Efendimiz, İmâm Neseî, Ebû Bekr-i Mervezi ve diğer kaynaklar rivayet etmişler. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki: İmâm Neseî, Ebû Bekr-i Mervezi ve diğer kaynaklar rivayet etmişler. Peygamber Efendimiz buyuruyor ki:

La yüsbiğu'l-abdu'l-vudûe. İsbâğ'dan olsa gerek.La yüsbiğu'l-abdu'l-vudûe. İsbâğ'dan olsa gerek. Buraya üstün koymuş ama isbâğu'l-vudû, yani abdesti alırken suyu güzelce her tarafına yayarak,Buraya üstün koymuş ama isbâğu'l-vudû, yani abdesti alırken suyu güzelce her tarafına yayarak, abdest âzâlarında hiç kuru yer bırakmadan, güzel almak abdesti mânasına geliyor.abdest âzâlarında hiç kuru yer bırakmadan, güzel almak abdesti mânasına geliyor. Abdesti güzel almak, lâyık-ı vechiyle almak; kul abdest alışını böyle tam hakkını vererek yapmaz. Abdesti güzel almak, lâyık-ı vechiyle almak; kul abdest alışını böyle tam hakkını vererek yapmaz.

İllâ gafara'llahu lehû mâ tekaddeme min zenbihi ve mâ te'ahhara.İllâ gafara'llahu lehû mâ tekaddeme min zenbihi ve mâ te'ahhara. İlle Allah onun geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affetmiş olmasın. Yani affeder.İlle Allah onun geçmiş ve gelecek bütün günahlarını affetmiş olmasın. Yani affeder. Bu Arapça söyleyiş üslubudur. İlk önce olumsuz söyleyip sonra ille ile takviye eden bir söyleyiş tarzı.Bu Arapça söyleyiş üslubudur. İlk önce olumsuz söyleyip sonra ille ile takviye eden bir söyleyiş tarzı. Yani muhakkak kul abdestini lâyık-ı vechiyle, güzel bir şekilde, iyice, tam tamamına, Yani muhakkak kul abdestini lâyık-ı vechiyle, güzel bir şekilde, iyice, tam tamamına, sıhhatli bir şekilde aldı mı Allah onun geçmiş gelecek günahlarını affeder. sıhhatli bir şekilde aldı mı Allah onun geçmiş gelecek günahlarını affeder.

Abdestinin iyi olması, isbâğu'l-vudû nasıldır? Âzâlarında yıkanmamış yer bırakmamak.Abdestinin iyi olması, isbâğu'l-vudû nasıldır?

Âzâlarında yıkanmamış yer bırakmamak.
Bazıları dikkat etmiyor. Yüzünü yıkadım diyor; bakıyorsun yanakları, şakakları yıkanmamış. Bazıları dikkat etmiyor. Yüzünü yıkadım diyor; bakıyorsun yanakları, şakakları yıkanmamış. Bakıyorsun gözüne, gönünün kapaklarının altına, üstüne su gitmemiş. Kolumu yıkadım, diyor.Bakıyorsun gözüne, gönünün kapaklarının altına, üstüne su gitmemiş. Kolumu yıkadım, diyor. Kaldır bakalım dirseğini diyorsun, bakıyorsun burasına su gitmemiş. Ayağımı yıkadım, diyor.Kaldır bakalım dirseğini diyorsun, bakıyorsun burasına su gitmemiş. Ayağımı yıkadım, diyor. Bakıyorsun bazı yerleri kuru kalmış. Yani güzelce şöyle her tarafına suyu vardıracak.Bakıyorsun bazı yerleri kuru kalmış.

Yani güzelce şöyle her tarafına suyu vardıracak.
Çünkü abdest âzâları kıyamet gününde suyun gittiği yere kadar ışıl ışıl parlayacak, nur saçacak.Çünkü abdest âzâları kıyamet gününde suyun gittiği yere kadar ışıl ışıl parlayacak, nur saçacak. Nurlu olacak. Ve insanın günahlarının affolma sebeplerinden birisi abdesttir. Nurlu olacak. Ve insanın günahlarının affolma sebeplerinden birisi abdesttir. İnsan günah işliyor. Hataları, kusurları, kabahatleri çok. Cezayı yerse mahvolur. İnsan günah işliyor. Hataları, kusurları, kabahatleri çok. Cezayı yerse mahvolur. Ama bazı sebeplerden günahları siliniyor da cezaya ondan uğramıyor insan. Ama bazı sebeplerden günahları siliniyor da cezaya ondan uğramıyor insan. Günahlarının silinme sebeplerinden bir tanesi abdesttir.Günahlarının silinme sebeplerinden bir tanesi abdesttir. Abdesti güzel aldı mı abdest sularının damlayıp gidişiyle beraber günahları da silinir gider.Abdesti güzel aldı mı abdest sularının damlayıp gidişiyle beraber günahları da silinir gider. İşte bu onu gösteren hadîs-i şerîflerden bir tanesi. İşte bu onu gösteren hadîs-i şerîflerden bir tanesi.

Namazı cemaatle kıldı mı günahları affolur gider.Namazı cemaatle kıldı mı günahları affolur gider. Bir namaz kendinden önceki namazla arasındaki günahların affolup gitmesine sebep olur. Bir namaz kendinden önceki namazla arasındaki günahların affolup gitmesine sebep olur. Bir Ramazan daha önceki Ramazan'la aradaki günahların silinip affedilmesine sebep olur.Bir Ramazan daha önceki Ramazan'la aradaki günahların silinip affedilmesine sebep olur. Bir hac ve umre daha önceki hac ve umre ile aradaki günahların affedilmesine sebep olur. Sebepler var.Bir hac ve umre daha önceki hac ve umre ile aradaki günahların affedilmesine sebep olur. Sebepler var. Bu günahlar ikide bir de temizlenmese biz mahvoluruz. Bu günahlar ikide bir de temizlenmese biz mahvoluruz. Allahu Teâlâ hazretleri çeşitli vesilelerle bizim günahlarımızı siliyor. Allahu Teâlâ hazretleri çeşitli vesilelerle bizim günahlarımızı siliyor.

Birisi geldi, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e dedi ki: "Ya Resûlallah ben bir suç işledim.Birisi geldi, Resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e dedi ki: "Ya Resûlallah ben bir suç işledim. Cezama razıyım." Efendimiz ses çıkartmadı. Namazı kıldılar. Namaz bittikten sonra o zât yine geldi. Cezama razıyım." Efendimiz ses çıkartmadı. Namazı kıldılar. Namaz bittikten sonra o zât yine geldi. İstiyor ki yani temizlensin. Ne olacaksa bu dünyada olsun da âhirette ceza yemesin, yani onu istiyor.İstiyor ki yani temizlensin. Ne olacaksa bu dünyada olsun da âhirette ceza yemesin, yani onu istiyor. Tekrar geldi, Peygamber Efendimiz'e dedi ki: Tekrar geldi, Peygamber Efendimiz'e dedi ki: "Ya Resûlallah ben söylemiştim ya hani suç işlemiştim, günahım vardı."Ya Resûlallah ben söylemiştim ya hani suç işlemiştim, günahım vardı. Cezayı ver de bu dünyada ne olacaksa olsunda kurtulayım." diye tekrar hatırlattı Peygamber Efendimiz'e. Cezayı ver de bu dünyada ne olacaksa olsunda kurtulayım." diye tekrar hatırlattı Peygamber Efendimiz'e.

Peygamber Efendimiz ona sordu: "Sen demin kıldığımız namazda bizimle beraber namazı kılmadın mı?"Peygamber Efendimiz ona sordu: "Sen demin kıldığımız namazda bizimle beraber namazı kılmadın mı?" "Kıldım ya Resulallah. Senin arkanda, sizinle beraber namazı kıldım.""Kıldım ya Resulallah. Senin arkanda, sizinle beraber namazı kıldım." "Öyleyse senin eski günahların silindi." dedi. "Cezaya lüzum kalmadı." dedi."Öyleyse senin eski günahların silindi." dedi. "Cezaya lüzum kalmadı." dedi. Cemaatle namazı kıldı ya, kılınca silindi. Onun için bu camiler temizlik fabrikası.Cemaatle namazı kıldı ya, kılınca silindi.

Onun için bu camiler temizlik fabrikası.
Buraya kapkara giren bembeyaz çıkıyor. Tertemiz çıkıyor. Günahlı giren günahsız çıkıyor.Buraya kapkara giren bembeyaz çıkıyor. Tertemiz çıkıyor. Günahlı giren günahsız çıkıyor. İşte hadiste. Hem de ricâluhu sikâtün an Osman. Yani Osman Hz. Osman radıyallahu anh olabilir.İşte hadiste. Hem de ricâluhu sikâtün an Osman. Yani Osman Hz. Osman radıyallahu anh olabilir. Osman b. Maz'un radıyallahu anh olabilir. Orada baba ismi zikredilmemiş. Osman b. Maz'un radıyallahu anh olabilir. Orada baba ismi zikredilmemiş. Osman b. Affan mı, Osman b. Maz'un mu belli değil ama hangisiyse Allah şefaatine erdirsin.Osman b. Affan mı, Osman b. Maz'un mu belli değil ama hangisiyse Allah şefaatine erdirsin. Radıyallahu anhüm ecmaîn. Radıyallahu anhüm ecmaîn.

Ricâluhu sikâtün demek bütün bu hadisi rivayet eden şahısların hepsi kıymetli,Ricâluhu sikâtün demek bütün bu hadisi rivayet eden şahısların hepsi kıymetli, sıhhatli, güvenilir insanlar demek yani güvenilir bir belge demek yani bu. Onun için abdesti güzel alalım. sıhhatli, güvenilir insanlar demek yani güvenilir bir belge demek yani bu. Onun için abdesti güzel alalım.

Allahu Teâlâ hazretleri bizi sağlıklı, afiyetli, sıhhatli, saadetli, selametli, kuvvetli,Allahu Teâlâ hazretleri bizi sağlıklı, afiyetli, sıhhatli, saadetli, selametli, kuvvetli, izzetli, devletli, şevketli müslüman eylesin. Hem de devletimiz olsun. izzetli, devletli, şevketli müslüman eylesin. Hem de devletimiz olsun. Hem de bayrağımız olsun. Hem de şevketimiz, izzetimiz, ordumuz olsun. Kuvvetimiz olsun.Hem de bayrağımız olsun. Hem de şevketimiz, izzetimiz, ordumuz olsun. Kuvvetimiz olsun. Hem de Allah mansûr ve müeyyed ve muzaffer ve galip eylesin her zaman. Hem de Allah mansûr ve müeyyed ve muzaffer ve galip eylesin her zaman.

El Fâtiha. El Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2