Namaz Vakitleri

13 Zilka'de 1445
21 Mayıs 2024
İmsak
03:44
Güneş
05:34
Öğle
13:06
İkindi
17:03
Akşam
20:28
Yatsı
22:10
Detaylı Arama

Abese Sûresi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN


Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.

Konuşma Metni

Bismillâhirrahmânirrahîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn. es-Salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn.el-Hamdülillâhi Rabbi'l-âlemîn. es-Salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn. Habîbillah ve halîlillah ve nebiyyillah ve hayra halkillah ve eşrafi'l-mürselînHabîbillah ve halîlillah ve nebiyyillah ve hayra halkillah ve eşrafi'l-mürselîn ve ekrami'r-rusül Muhammedini'l-Mustafâ ve ekrami'r-rusül Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîne't-tayyibîne't-tâhirîn. Emmâ ba'd: ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîne't-tayyibîne't-tâhirîn.

Emmâ ba'd:

Aziz ve mübarek ve sevgili kardeşlerim! Aziz ve mübarek ve sevgili kardeşlerim!

Mübarek cuma gününün feyzinden, bereketinden, rahmetinden,Mübarek cuma gününün feyzinden, bereketinden, rahmetinden, mânevî ikramlarından Allah cümlenizi faydalandırsın.mânevî ikramlarından Allah cümlenizi faydalandırsın. Hepinizi yolunda dâim, zikrinde, ibadetinde müdâvim; sevdiği kullarından eylesin.Hepinizi yolunda dâim, zikrinde, ibadetinde müdâvim; sevdiği kullarından eylesin. Ömrünüzü hayırlı verimli bereketli geçirmeyi nasip etsin. Nice mübarek günlere erdirsin.Ömrünüzü hayırlı verimli bereketli geçirmeyi nasip etsin. Nice mübarek günlere erdirsin. Rızasına vâsıl eylesin. Muradlarınızı hâsıl eylesin. Ömrünüzü uzun eylesin.Rızasına vâsıl eylesin. Muradlarınızı hâsıl eylesin. Ömrünüzü uzun eylesin. Amelinizi salih eylesin.Amelinizi salih eylesin. Huzuruna sevdiği razı olduğu, yüzü ak, alnı açık kullar olarak varmanızı nasip eylesin. Âmin, ecmaîn. Huzuruna sevdiği razı olduğu, yüzü ak, alnı açık kullar olarak varmanızı nasip eylesin. Âmin, ecmaîn.

Abese sûresi ve Gâşiye sûresi! Abese sûresi ve Gâşiye sûresi!

Abese sûresi; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in Allah'ın kulu ve resûlü olduğununAbese sûresi; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'in Allah'ın kulu ve resûlü olduğunun ve Kur'an'ın Allah kelâmı olduğunun çok mühim delillerinden birisidir.ve Kur'an'ın Allah kelâmı olduğunun çok mühim delillerinden birisidir. Kur'ân-ı Kerîm Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e Allah tarafından vahyedilmiş, Kur'ân-ı Kerîm Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz'e Allah tarafından vahyedilmiş, bir mânevî yolla kendisine bildirilmiş sözlerin, âyetlerin topluluğu. Bunun anlaşılması kolay değil. bir mânevî yolla kendisine bildirilmiş sözlerin, âyetlerin topluluğu. Bunun anlaşılması kolay değil.

Bir kul sözler söylüyor, ağzından birtakım sözler çıkıyor. "Bu kendi sözüdür." Bir kul sözler söylüyor, ağzından birtakım sözler çıkıyor.

"Bu kendi sözüdür."

Kâfir böyle düşünüyor. Omzunu silkiyor, diyor ki; "İşte, kendisinin sözü." Kâfir böyle düşünüyor. Omzunu silkiyor, diyor ki; "İşte, kendisinin sözü."

Ama bir insanın kendisinin sözü ile kendisine bir başka kaynaktan gelen söz arasında fark var.Ama bir insanın kendisinin sözü ile kendisine bir başka kaynaktan gelen söz arasında fark var. Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde buyuruyor ki; Allahu Teâlâ hazretleri Kur'ân-ı Kerîm'inde buyuruyor ki;

Ve evhâ Rabbüke ile'n-nahli. "Senin Rabbin -ey Resûlüm- arıya vahyetti!"Ve evhâ Rabbüke ile'n-nahli. "Senin Rabbin -ey Resûlüm- arıya vahyetti!" Eni'ttehızî mine'l-cibâli büyûten ve mine'ş-şeceri ve mimmâ ya'rişûn.Eni'ttehızî mine'l-cibâli büyûten ve mine'ş-şeceri ve mimmâ ya'rişûn. "Dağlarda ağaçlarda ve insanların hazırladıkları özel yerlerde mekân edinmesini…" "Dağlarda ağaçlarda ve insanların hazırladıkları özel yerlerde mekân edinmesini…"

Sümme külî min külli's-semerâti.Sümme külî min külli's-semerâti. "Sonra her çeşit çiçekten meyveden malzeme toplamasını, bal yapmasını vahyetti." "Sonra her çeşit çiçekten meyveden malzeme toplamasını, bal yapmasını vahyetti."

Ve evhâ Rabbüke ile'n-nahli. "Arıya vahyetti." deniliyor.Ve evhâ Rabbüke ile'n-nahli. "Arıya vahyetti." deniliyor. Emir! Allah ona bildiriyor, ne yapacağını ilham ediyor, ihsan ediyor. Arı da öyle yapıyor.Emir! Allah ona bildiriyor, ne yapacağını ilham ediyor, ihsan ediyor. Arı da öyle yapıyor. Allah'ın emri üzere, ilhamı ve buyruğu üzere öyle yapıyor. Allah'ın emri üzere, ilhamı ve buyruğu üzere öyle yapıyor.

Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri Allahu Teâlâ hazretlerinin buyruğu, emri, vahyidir.Kur'ân-ı Kerîm'in âyetleri Allahu Teâlâ hazretlerinin buyruğu, emri, vahyidir. Kur'ân-ı Kerîm'in bazı âyetleri Peygamber Efendimiz'in saklamaya çalıştığı bazı gerçekleri,Kur'ân-ı Kerîm'in bazı âyetleri Peygamber Efendimiz'in saklamaya çalıştığı bazı gerçekleri, utandığı bazı şeyleri açıklıyor. Demek ki Peygamber Efendimiz'den değil.utandığı bazı şeyleri açıklıyor. Demek ki Peygamber Efendimiz'den değil. Kendisi kişisel olarak saklamaya çalışıyor. İçinde gizlemeye çalışıyor. Ama Allah ortaya vuruyor. Kendisi kişisel olarak saklamaya çalışıyor. İçinde gizlemeye çalışıyor. Ama Allah ortaya vuruyor.

Bazı âyetler Peygamber Efendimiz'i ikaz edici âyetler: "Bir daha öyle yapma!.."Bazı âyetler Peygamber Efendimiz'i ikaz edici âyetler: "Bir daha öyle yapma!.." Bazı âyetler sorguya çekici: "Ey Resûlüm! Niçin öyle yaptın? Öyle yapmasaydın da şöyle olsaydı ya…" Bazı âyetler sorguya çekici: "Ey Resûlüm! Niçin öyle yaptın? Öyle yapmasaydın da şöyle olsaydı ya…"

Demek ki kendisinin öz sözü, kendisinin aklından doğan şeyler değil.Demek ki kendisinin öz sözü, kendisinin aklından doğan şeyler değil. Allah tarafından gelen şeyler, vahiyler. Önemli.Allah tarafından gelen şeyler, vahiyler. Önemli. Özel hayatında insanlardan saklamak istediği konularda açıklık getiriyor. Özel hayatında insanlardan saklamak istediği konularda açıklık getiriyor.

Abese sûresinde de kendisi tenkide uğruyor.Abese sûresinde de kendisi tenkide uğruyor. Allahu Teâlâ hazretleri bu âyet-i kerîmede Peygamber Efendimiz'in bir hatasını düzeltmesini istiyor. Allahu Teâlâ hazretleri bu âyet-i kerîmede Peygamber Efendimiz'in bir hatasını düzeltmesini istiyor.

Peygamber Efendimiz ne yapmış? Abese ve tevellâ. "Yüzünü buruşturdu ve sırtını döndü."Peygamber Efendimiz ne yapmış?

Abese ve tevellâ. "Yüzünü buruşturdu ve sırtını döndü."
En câehu'l-a'mâ. "O âmâ kendisine geldi. Bazı sorular sordu diye!" En câehu'l-a'mâ. "O âmâ kendisine geldi. Bazı sorular sordu diye!"

Peygamber Efendimiz besîm idi. Besîm; "tebessümlü, güleç yüzlü" demek.Peygamber Efendimiz besîm idi. Besîm; "tebessümlü, güleç yüzlü" demek. Güldüğü zaman yüzünde güller açardı. Bazen dişleri görünecek kadar gülerdi. Güldüğü zaman yüzünde güller açardı. Bazen dişleri görünecek kadar gülerdi.

-Biz bazen cheese diyoruz ya; "Cheese, de bakayım." Cheese deyince ağzı açılıyor, dişleri gözüküyor.- -Biz bazen cheese diyoruz ya; "Cheese, de bakayım." Cheese deyince ağzı açılıyor, dişleri gözüküyor.-

Dişleri göründü mü etrafa ışıklar saçılırdı. Dişleri pırıl pırıl parlardı. Işıklar saçılırdı dişlerinden.Dişleri göründü mü etrafa ışıklar saçılırdı. Dişleri pırıl pırıl parlardı. Işıklar saçılırdı dişlerinden. Mütebessimdi. Güleç yüzlüydü. Sevimliydi.Mütebessimdi. Güleç yüzlüydü. Sevimliydi. O kadar sevimliydi ki gören, bir daha yanından ayrılmak istemezdi, âşık olurdu. O kadar sevimliydi ki gören, bir daha yanından ayrılmak istemezdi, âşık olurdu.

"Peygamber!.." diye filan ilk gelen korkardı. Ondan sonra biraz onunla oturup kalkar severdi."Peygamber!.." diye filan ilk gelen korkardı. Ondan sonra biraz onunla oturup kalkar severdi. Âşık olurdu. Bir daha onun yanından ayrılmak istemezdi.Âşık olurdu. Bir daha onun yanından ayrılmak istemezdi. "Onun gibisini onu tanımazdan önce de tanıdıktan sonra da asla görmedim!" derdi."Onun gibisini onu tanımazdan önce de tanıdıktan sonra da asla görmedim!" derdi. Çünkü hakikaten emsalsizdi. Çok güzel bir yüzü vardı.Çünkü hakikaten emsalsizdi.

Çok güzel bir yüzü vardı.
Yusuf aleyhisselam'dan güzeldi.Yusuf aleyhisselam'dan güzeldi. Yusuf aleyhisselam yüzünden sırf kapıdan, perdenin arkasından toplantının olduğu yere geldi diye Yusuf aleyhisselam yüzünden sırf kapıdan, perdenin arkasından toplantının olduğu yere geldi diye kadınlar elma soyarken bıçağı ellerine kaçırdılar. Elma soyup dururken hayranlıktan ağızları açık kaldı.kadınlar elma soyarken bıçağı ellerine kaçırdılar. Elma soyup dururken hayranlıktan ağızları açık kaldı. Bıçaklar da elmanın kabuğundan ellerine kaçtı, ellerini kestiler. Bıçaklar da elmanın kabuğundan ellerine kaçtı, ellerini kestiler.

Ve katta'ne eydiyehünneVe katta'ne eydiyehünne Ellerini kestiler, ne dediler? Ellerini kestiler, ne dediler?

Kulne hâşe lillah mâ hâzâ beşerâ. İn hâzâ illâ melekün kerîm.Kulne hâşe lillah mâ hâzâ beşerâ. İn hâzâ illâ melekün kerîm. "Haşa, asla olamaz, bu beşer değil. İnsan değil. Ancak bir melek!" dediler. "Haşa, asla olamaz, bu beşer değil. İnsan değil. Ancak bir melek!" dediler.

Melek gibi bir şeydi. İnsanlar, meleği nasıl tasavvur ediyorsa... Yusuf aleyhisselam öyle güzeldi. Melek gibi bir şeydi. İnsanlar, meleği nasıl tasavvur ediyorsa... Yusuf aleyhisselam öyle güzeldi.

Peygamber Efendimiz ondan da güzeldi. Güzel yüzlüydü. Güleç yüzlüydü. Ama; Peygamber Efendimiz ondan da güzeldi. Güzel yüzlüydü. Güleç yüzlüydü. Ama;

Abese. "Abus çehre takındı. Yüzünü kırıştırdı astı." Ve tevellâ. "Sırtını döndü." Abese. "Abus çehre takındı. Yüzünü kırıştırdı astı." Ve tevellâ. "Sırtını döndü."

Konuştuğu zaman bir insana vücuduyla teveccüh ederdi, yandan bakmazdı.Konuştuğu zaman bir insana vücuduyla teveccüh ederdi, yandan bakmazdı. Konuştuğu insana teveccüh ederdi, tam dönerdi. Tam dönerek konuşurdu.Konuştuğu insana teveccüh ederdi, tam dönerdi. Tam dönerek konuşurdu. Tam dönmek değil, yarım dönmek değil; Peygamber Efendimiz sırtını döndü. Tam dönmek değil, yarım dönmek değil; Peygamber Efendimiz sırtını döndü.

Abese ve tevellâ. Tevellâ; "sırtını döndürüp gitmek" demek. Abese ve tevellâ.

Tevellâ; "sırtını döndürüp gitmek" demek.

En câehu'l-a'mâ. "Âmâ geldi de kendisine!" En câehu'l-a'mâ. "Âmâ geldi de kendisine!"

Bir şeyler sordu, ne sorduğunu ben şu anda hatırlayamıyorum.Bir şeyler sordu, ne sorduğunu ben şu anda hatırlayamıyorum. Ama Peygamber Efendimiz o sırada kavmin bazı itibarlı eşrâf u âyânı ile konuşuyordu.Ama Peygamber Efendimiz o sırada kavmin bazı itibarlı eşrâf u âyânı ile konuşuyordu. Sözü keserek sordu, söz arasında sordu.Sözü keserek sordu, söz arasında sordu. Belki sözü kesmemiştir ama yani onlarla konuşuyorken sırayı beklemedi. Bitirsin, demedi. Belki sözü kesmemiştir ama yani onlarla konuşuyorken sırayı beklemedi. Bitirsin, demedi.

"Yâ Resûlallah! Şu şöyle mi bu böyle mi?.." Belki de âmâ olduğundan böyle şey yaptı."Yâ Resûlallah! Şu şöyle mi bu böyle mi?.."

Belki de âmâ olduğundan böyle şey yaptı.
Efendimiz bir defa cevap vermedi. Yine atıldı, sordu. Yine cevap vermedi. Yine atıldı, yine…Efendimiz bir defa cevap vermedi. Yine atıldı, sordu. Yine cevap vermedi. Yine atıldı, yine… Efendimiz onun o davranışından üzüldü. Efendimiz onun o davranışından üzüldü.

"Yahu ben şu âyân ve eşrâfı şimdi doğru yola getirmeye çalışıyorum, ikna etmeye çalışıyorum."Yahu ben şu âyân ve eşrâfı şimdi doğru yola getirmeye çalışıyorum, ikna etmeye çalışıyorum. Ama bu çıktı soru soruyor.Ama bu çıktı soru soruyor. Meşgulüm. Meşgulken bu beni meşgul etmeye çalışıyor…" diye yüzünü astı ve sırtını döndü gitti. Meşgulüm. Meşgulken bu beni meşgul etmeye çalışıyor…" diye yüzünü astı ve sırtını döndü gitti.

Ve mâ yüdrîke leallehû yezzekkâ.Ve mâ yüdrîke leallehû yezzekkâ. "Sen ötekileri temizlemeye çalışıyorsun, kalplerini ısındırmaya çalışıyorsun, "Sen ötekileri temizlemeye çalışıyorsun, kalplerini ısındırmaya çalışıyorsun, doğru yola çekmeye çalışıyorsun ama ey Resûlüm! Nerden bilebilirsin! doğru yola çekmeye çalışıyorsun ama ey Resûlüm! Nerden bilebilirsin! Belki bu daha çok istediğin güzel duruma gelecek. Kalbini daha çabuk temizleyecek. İçi dışı temizlenecek." Belki bu daha çok istediğin güzel duruma gelecek. Kalbini daha çabuk temizleyecek. İçi dışı temizlenecek."

"Belki bu, o istediğin şeyi daha çabuk yapacak. Daha çabuk iyi insan olacak…" "Belki bu, o istediğin şeyi daha çabuk yapacak. Daha çabuk iyi insan olacak…"

Ev yezzekkeru fe-tenfe'ahu'z-zikrâ.Ev yezzekkeru fe-tenfe'ahu'z-zikrâ. "Ya da senin söylediklerini can kulağıyla dinleyip 'Doğru söylüyorsun yâ Resûlallah, haklısın!"Ya da senin söylediklerini can kulağıyla dinleyip 'Doğru söylüyorsun yâ Resûlallah, haklısın! Âmennâ ve saddaknâ! Sadakte yâ Resûlallah!' diyecek.Âmennâ ve saddaknâ! Sadakte yâ Resûlallah!' diyecek. Söylenenlerden etkilenecek ve bu uyarılmadan fayda hâsıl olacak. Belki iyi bir müslüman olacak." Söylenenlerden etkilenecek ve bu uyarılmadan fayda hâsıl olacak. Belki iyi bir müslüman olacak."

Ve emmâ men câeke yes'â. Ve hüve yahşâ. Fe-ente anhu telehhâ. Ve emmâ men câeke yes'â. Ve hüve yahşâ. Fe-ente anhu telehhâ.

"Bu sana koşa koşa geldi."Bu sana koşa koşa geldi. Aşk ile şevk ile, istekle, samimi duygularla; 'Aman yâ Resûlallah!Aşk ile şevk ile, istekle, samimi duygularla; 'Aman yâ Resûlallah! Bir dakika, bir şey soracağım…' diyerek senin yanına koşa koşa geldi." Bir dakika, bir şey soracağım…' diyerek senin yanına koşa koşa geldi."

"Ve Allah'tan korkan bir insan! İmanı sağlam, haşyet sahibi!"Ve Allah'tan korkan bir insan! İmanı sağlam, haşyet sahibi! Sen de ona önem vermiyorsun, o soru sorunca ona aldırmıyorsun!" Sen de ona önem vermiyorsun, o soru sorunca ona aldırmıyorsun!"

Kellâ. "Hayır, böyle yapma, asla böyle yapma ey Resûlüm!" Kellâ. "Hayır, böyle yapma, asla böyle yapma ey Resûlüm!"

Yani Peygamber Efendimiz eğer bu sûre inmeseydi belki de;Yani Peygamber Efendimiz eğer bu sûre inmeseydi belki de; "Yani sıranı bil, öyle ben başkasıyla konuşurken konuşma, bekle biraz; sabret…" filan diyecekti."Yani sıranı bil, öyle ben başkasıyla konuşurken konuşma, bekle biraz; sabret…" filan diyecekti. Ama İslâm'ı öteki eşrâf ve âyâna anlatmaya çalışırken bu koşa koşa, coşkulu duygularla geldi.Ama İslâm'ı öteki eşrâf ve âyâna anlatmaya çalışırken bu koşa koşa, coşkulu duygularla geldi. Âdâbı, usulü pek düşünmeden sorular sordu. "Onlarda bir tesir olmayacak.Âdâbı, usulü pek düşünmeden sorular sordu.

"Onlarda bir tesir olmayacak.
Onlarda bir gelişme değişme olmayacak. Belki bu değişecek. Yani bu istekliye böyle yüz buruşturma!" Onlarda bir gelişme değişme olmayacak. Belki bu değişecek. Yani bu istekliye böyle yüz buruşturma!"

Tabii bu Peygamber Efendimiz'in duygularına ters!Tabii bu Peygamber Efendimiz'in duygularına ters! Demek ki Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın vahyi!Demek ki Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın vahyi! Çünkü kâfirlerin sandığı gibi o andaki duygularının dile gelmesi olsaydıÇünkü kâfirlerin sandığı gibi o andaki duygularının dile gelmesi olsaydı o zaman o duygularda olan bir insanın ağzından; "Ey âmâ! Sıranı bil, haddini bil, bekle! o zaman o duygularda olan bir insanın ağzından; "Ey âmâ! Sıranı bil, haddini bil, bekle! Öyle konuşurken lafa katılma…" gibi bir şeyler çıkardı. Öyle konuşurken lafa katılma…" gibi bir şeyler çıkardı.

Onun için Peygamber Efendimiz ne zaman bu iki gözü âmâ Abdullah b. Ümmi Mektûm radıyallahu anh'ı görse;Onun için Peygamber Efendimiz ne zaman bu iki gözü âmâ Abdullah b. Ümmi Mektûm radıyallahu anh'ı görse; "Gel bakalım, gel kendisi sebebiyle Rabbim'in beni azarladığı kardeşim, gel…" derdi. "Gel bakalım, gel kendisi sebebiyle Rabbim'in beni azarladığı kardeşim, gel…" derdi.

Peygamber Efendimiz hakkında Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Peygamber Efendimiz hakkında Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Âmene'r-resûlü. "Bu Resûlullah Muhammed iman etti."Âmene'r-resûlü. "Bu Resûlullah Muhammed iman etti." Bimâ ünzile ileyhi mi'r-Rabbihi. "Rabbinden kendisine indirilen vahiylere iman etti." Bimâ ünzile ileyhi mi'r-Rabbihi. "Rabbinden kendisine indirilen vahiylere iman etti." Ve'l-mü'minûn. "Müminler de iman ettiler." Ama ilk iman eden Resûl! Ve'l-mü'minûn. "Müminler de iman ettiler."

Ama ilk iman eden Resûl!
Bu da Kur'ân-ı Kerîm'in Allah'ın vahyi olduğunu gösteriyor. Âmene'r-resûlü de gösteriyor. Neden? Bu da Kur'ân-ı Kerîm'in Allah'ın vahyi olduğunu gösteriyor. Âmene'r-resûlü de gösteriyor.

Neden?

İlk o iman etti, diyor. Sonra müslümanlar iman etti.İlk o iman etti, diyor. Sonra müslümanlar iman etti. Öyle olmasa Allah tarafından gelmese bu ifade olmaz. Öyle olmasa Allah tarafından gelmese bu ifade olmaz. Peygamber Efendimiz kendisine inen vahiylere herkesten önce ve herkesten çok dahaPeygamber Efendimiz kendisine inen vahiylere herkesten önce ve herkesten çok daha kuvvetli bir şekilde iman ediyordu. Herkesten daha çok iman ediyordu. kuvvetli bir şekilde iman ediyordu. Herkesten daha çok iman ediyordu.

"Böyle bu anlattığın şekil başka âyetler var mı hocam? Hakikaten beni düşündürdü, başka âyetler var mı?" "Böyle bu anlattığın şekil başka âyetler var mı hocam? Hakikaten beni düşündürdü, başka âyetler var mı?"

Var. Ve'd-duhâ sûresi var.Var. Ve'd-duhâ sûresi var. Ve'd-duhâ sûresinde de Peygamber Efendimiz kendisine vahyin gelmesi bir müddet kesilince, Ve'd-duhâ sûresinde de Peygamber Efendimiz kendisine vahyin gelmesi bir müddet kesilince, vahiy gelmemeye başlayınca o zaman korktu. Ve müşrikler de dedikoduya başladılar.vahiy gelmemeye başlayınca o zaman korktu. Ve müşrikler de dedikoduya başladılar. Dediler ki; "Muhammed'e Rabbi darıldı. Bak vahyetmemeye başladı!" O da korktu. Dediler ki; "Muhammed'e Rabbi darıldı. Bak vahyetmemeye başladı!" O da korktu. "Ya bu müşriklerin dediği doğruysa?.." Korktu."Ya bu müşriklerin dediği doğruysa?.." Korktu. Bu korkma, bu bekleyip de gelmeme Peygamber Efendimiz'in vahye mazhar olan bir kişi olduğunun ispatı.Bu korkma, bu bekleyip de gelmeme Peygamber Efendimiz'in vahye mazhar olan bir kişi olduğunun ispatı. Sözlerin onun sözü olmadığının ispatı. Gelirse seviniyor, gelmeyince telaşlanıyor.Sözlerin onun sözü olmadığının ispatı. Gelirse seviniyor, gelmeyince telaşlanıyor. Ne kadar aşikâr, insan Kur'an-ı Kerîm'i iz'anla okusa her şey gün gibi ortada, gayet açık! Ne kadar aşikâr, insan Kur'an-ı Kerîm'i iz'anla okusa her şey gün gibi ortada, gayet açık!

Ve'd-duhâ. Ve'l-leyli izâ secâ. "Şu gündüzün evvel vaktindeki şu aydınlık duhâya,Ve'd-duhâ. Ve'l-leyli izâ secâ. "Şu gündüzün evvel vaktindeki şu aydınlık duhâya, kuşluk vaktine ve geceye and olsun ki…" Mâ vedde'ake Rabbüke ve mâ kalâ.kuşluk vaktine ve geceye and olsun ki…" Mâ vedde'ake Rabbüke ve mâ kalâ. "Rabbin sana veda da etmedi, senden ayrılmadı, darılmadı da!""Rabbin sana veda da etmedi, senden ayrılmadı, darılmadı da!" Deyince bütün müslümanlar ve başta Peygamber Efendimiz çok sevindi. Deyince bütün müslümanlar ve başta Peygamber Efendimiz çok sevindi.

Ve le-sevfe yu'tîke Rabbüke fe-terdâ. "Rabbin sana daha neler neler verecek.Ve le-sevfe yu'tîke Rabbüke fe-terdâ. "Rabbin sana daha neler neler verecek. Âhirette de ne mazhariyetlere seni mazhar kılacak. Âhirette de ne mazhariyetlere seni mazhar kılacak. Ne nimetlere nâil olacaksın, ne devletlere, saadetlere ereceksin!" diye bildirince Ne nimetlere nâil olacaksın, ne devletlere, saadetlere ereceksin!" diye bildirince millet yerinde duramadı, coştu. millet yerinde duramadı, coştu.

Benim adım Coşan, onların kendileri coşan! Coştular, dediler ki; Allahu ekber! Benim adım Coşan, onların kendileri coşan! Coştular, dediler ki; Allahu ekber!

Allahu ekber, Araplar'da hayranlık ve şaşırma, heyecanlanma sözüdür.Allahu ekber, Araplar'da hayranlık ve şaşırma, heyecanlanma sözüdür. Biz "Vay be!" diyoruz ya; "Vay vay vay!.. Demek neler olacakmış ha…" gibi; Allahu ekber! Biz "Vay be!" diyoruz ya; "Vay vay vay!.. Demek neler olacakmış ha…" gibi; Allahu ekber!

İlk inanan odur. Bazen de inanmakta tereddüdü oluyor ama tabii bu bir tereddüt: İlk inanan odur.

Bazen de inanmakta tereddüdü oluyor ama tabii bu bir tereddüt:

"Acaba böyle olur mu ki?.." "Tereddüt etme ey Resûlüm, bu böyle!" diye âyet geliyor."Acaba böyle olur mu ki?.."

"Tereddüt etme ey Resûlüm, bu böyle!" diye âyet geliyor.
Bütün Kur'ân-ı Kerîm'in üslubu Rabbi ile Resûlü arasında bir iletişim, Bütün Kur'ân-ı Kerîm'in üslubu Rabbi ile Resûlü arasında bir iletişim, vahyetme olduğunu Kur'ân-ı Kerîm'in gösteriyor. Bu Abese sûresi öyle bir sûredir.vahyetme olduğunu Kur'ân-ı Kerîm'in gösteriyor. Bu Abese sûresi öyle bir sûredir. Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Kellâ. "Öyle yapma, durum öyle değil, bırak!"Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

Kellâ. "Öyle yapma, durum öyle değil, bırak!"
İnnehâ tezkiretün. "Sen hatırlatmanı yapıyorsun, ihtarını yapıyorsun.İnnehâ tezkiretün. "Sen hatırlatmanı yapıyorsun, ihtarını yapıyorsun. Söylenen sözler, inen vahiyler birer hatırlatmadır." Söylenen sözler, inen vahiyler birer hatırlatmadır."

"Yalvarma yakarma durumuna düşme."Yalvarma yakarma durumuna düşme. Âyândır eşrâftır diye, ille onları ikna edeceğim diye böyle yapma!" Âyândır eşrâftır diye, ille onları ikna edeceğim diye böyle yapma!" Fe-men şâe zekere. "İhtarı duyan, isteyen inanır. İhtardan alması gereken dersi alır.Fe-men şâe zekere. "İhtarı duyan, isteyen inanır. İhtardan alması gereken dersi alır. Çıkarması gereken anlamı, mânayı çıkartır. Doğru yola gelir. Allah'ın mü'min kulu olur.Çıkarması gereken anlamı, mânayı çıkartır. Doğru yola gelir. Allah'ın mü'min kulu olur. İsterse inansın. Allahu Teâlâ hazretleri kullarının iman etmesine muhtaç değil.İsterse inansın. Allahu Teâlâ hazretleri kullarının iman etmesine muhtaç değil. İnanırsa inansın, inanmazsa inanmasın. Bu bir hatırlatma!" İnanırsa inansın, inanmazsa inanmasın. Bu bir hatırlatma!"

Âhiret var. Ölümden sonra dirilmek var. Hesaba çekilmek var. Ceza görmek var.Âhiret var. Ölümden sonra dirilmek var. Hesaba çekilmek var. Ceza görmek var. Mükâfata ermek var. Cehenneme düşüp yanmak var. Cennete girip sefa sürmek var… Söyle! Mükâfata ermek var. Cehenneme düşüp yanmak var. Cennete girip sefa sürmek var… Söyle!

İnnehâ tezkiretün. "Hatırlatmadır o." Fe-men şâe zekere. "İsteyen inanır." İnnehâ tezkiretün. "Hatırlatmadır o." Fe-men şâe zekere. "İsteyen inanır."

Burada da bir istiğna var: Allahu Teâlâ hazretleri; "Ben sizin Müslümanlığınıza,Burada da bir istiğna var: Allahu Teâlâ hazretleri; "Ben sizin Müslümanlığınıza, imanınıza, doğru yola gelmenize, din için çalışmanıza muhtaç değilim. İsterseniz inanırsınız.imanınıza, doğru yola gelmenize, din için çalışmanıza muhtaç değilim. İsterseniz inanırsınız. İstemezseniz inanmazsınız!" diye buyuruyor. Resûlüne de bu durum böyledir: "Rahatına bak. İstemezseniz inanmazsınız!" diye buyuruyor. Resûlüne de bu durum böyledir: "Rahatına bak. O kadar telaşlanma. Sakin ol. Allah'ın takdirine göre olacak bu işler.O kadar telaşlanma. Sakin ol. Allah'ın takdirine göre olacak bu işler. Vazifeni yap da ne olursa onlar düşünsünler. Biraz da onlar tasalansınlar." mânasına geliyor. Vazifeni yap da ne olursa onlar düşünsünler. Biraz da onlar tasalansınlar." mânasına geliyor.

Kur'ân-ı Kerîm bir hatırlatmadır. Tezkire ne demek? Kur'ân-ı Kerîm bir hatırlatmadır.

Tezkire ne demek?

"İnsana hatırlatan, hatırlatıcı şey" demek. "Falanca adama bir tezkire yazdı." "İnsana hatırlatan, hatırlatıcı şey" demek.

"Falanca adama bir tezkire yazdı."

Yani "Şu şöyledir, bu böyledir…" diye bir konuda ona bir hatırlatma demek.Yani "Şu şöyledir, bu böyledir…" diye bir konuda ona bir hatırlatma demek. Zekere, "hatırlamak" demek. Zekkere-yüzekkiru-tezkîr; ve tezkire "hatırlatmak" demek. Zekere, "hatırlamak" demek. Zekkere-yüzekkiru-tezkîr; ve tezkire "hatırlatmak" demek.

İnnehâ tezkireh. "Bu âyetler, bu Kur'ân-ı Kerîm bir uyarıdır, hatırlatmadır." Okumamız lazım! İnnehâ tezkireh. "Bu âyetler, bu Kur'ân-ı Kerîm bir uyarıdır, hatırlatmadır."

Okumamız lazım!

Bu ay her gün bir sûre okuyacaktık. Yolculuk dolayısıyla yapamadık.Bu ay her gün bir sûre okuyacaktık. Yolculuk dolayısıyla yapamadık. Yolculukta da yapabilirdik istesek ama aldandık. Bu ay zararlı geçti. Yani kâr edemedik.Yolculukta da yapabilirdik istesek ama aldandık. Bu ay zararlı geçti. Yani kâr edemedik. Çünkü madem bir uyarı, uyarının içeriğini, muhteviyatını bilmemiz lazım.Çünkü madem bir uyarı, uyarının içeriğini, muhteviyatını bilmemiz lazım. Uyarıyı anlamamız lazım, öğrenmemiz lazım. "Ne demek acaba? Uyarıyı anlamamız lazım, öğrenmemiz lazım.

"Ne demek acaba?
Bazı namazları hoca yüksek sesle âyet okuyarak kıldırıyor.Bazı namazları hoca yüksek sesle âyet okuyarak kıldırıyor. Bazılarını hepimiz sessiz olarak içimizden okuyoruz. Kur'an okuyoruz. Kur'an ne demek?Bazılarını hepimiz sessiz olarak içimizden okuyoruz. Kur'an okuyoruz. Kur'an ne demek? Fâtiha ne demek? Öteki âyetler ne demek?.." Bunları hepimiz bilmek zorundayız. Fâtiha ne demek? Öteki âyetler ne demek?.." Bunları hepimiz bilmek zorundayız.

"İlahiyat Fakültesi'nde olanlar orada hoca ve talebe olanlar bilecek de başka meslekten olanlar bilmeyecek;"İlahiyat Fakültesi'nde olanlar orada hoca ve talebe olanlar bilecek de başka meslekten olanlar bilmeyecek; işçiler bilmeyecek, esnaf bilmeyecek, tüccar bilmeyecek, sanatkâr bilmeyecek,işçiler bilmeyecek, esnaf bilmeyecek, tüccar bilmeyecek, sanatkâr bilmeyecek, bilmeye mecbur değil!" diye bir şey yok! bilmeye mecbur değil!" diye bir şey yok! Bütün insanlara umumî gelen hitap ve tezkire ve hatırlatma ve uyarı, ihtar ve ihbar! Bütün insanlara umumî gelen hitap ve tezkire ve hatırlatma ve uyarı, ihtar ve ihbar!

Devlet dairesinden, postadan sana bir mektup gelince ne yapıyorsun? Ciddiye alıyorsun.Devlet dairesinden, postadan sana bir mektup gelince ne yapıyorsun?

Ciddiye alıyorsun.
Hangi daireden gelmiş, diye bakıyorsun. Polisten mi geldi, mahkemeden mi geldi?..Hangi daireden gelmiş, diye bakıyorsun. Polisten mi geldi, mahkemeden mi geldi?.. Hadi ciddiye alma, keyfine bak. Hiç ciddiye alma da istediğin gibi gez bakalım.Hadi ciddiye alma, keyfine bak. Hiç ciddiye alma da istediğin gibi gez bakalım. Hadi çağırdığı yere gitme bakalım. Hadi çağırdığı yere gitme bakalım.

"Yok hocam, Benim bugün işim var devlet dairesinde! Oraya gitmem lazım. Randevum var."Yok hocam, Benim bugün işim var devlet dairesinde! Oraya gitmem lazım. Randevum var. Buluşmam var. Şu tarihte gel, dediler…" diyoruz. Buluşmam var. Şu tarihte gel, dediler…" diyoruz.

Kulların kurdukları bir nizama göre bir uyarıya bu kadar önem veriyoruz daKulların kurdukları bir nizama göre bir uyarıya bu kadar önem veriyoruz da âlemlerin Rabbi Yaratanımız bize bir uyarı, bir ihtar, bir ihbar, bir mektup, âlemlerin Rabbi Yaratanımız bize bir uyarı, bir ihtar, bir ihbar, bir mektup, bir haber gönderiyor da niye kulak vermiyoruz? Niye insanlık davete icabet etmiyor?bir haber gönderiyor da niye kulak vermiyoruz? Niye insanlık davete icabet etmiyor? Niye ihtara, ihtarın içinde ne yazdığına bakmıyor?Niye ihtara, ihtarın içinde ne yazdığına bakmıyor? Çok saçma bir şey, çok yanlış bir şey, çok korkunç, çok tehlikeli, çok vahim bir şey! Çok saçma bir şey, çok yanlış bir şey, çok korkunç, çok tehlikeli, çok vahim bir şey!

Avustralya'dan hudut harici edilirim, diye milletin ödü patlıyor. Bazıları da hudut harici ediliyor.Avustralya'dan hudut harici edilirim, diye milletin ödü patlıyor. Bazıları da hudut harici ediliyor. Yani bir şeyler. Bir suç olduğu zaman iptal edebiliyor. Değil mi? Böyle bir şeyler. Yani bir şeyler. Bir suç olduğu zaman iptal edebiliyor. Değil mi? Böyle bir şeyler.

Suudi Arabistan'da ben çok insan biliyorum. Üniversitede hocalık yapıyordu.Suudi Arabistan'da ben çok insan biliyorum. Üniversitede hocalık yapıyordu. Çocuğunun işlediği suçtan dolayı gönderiverdiler. Çocuğunun işlediği suçtan dolayı gönderiverdiler. Göndersinler ama orası ibadetlerin en kıymetlisinin yapıldığı yer: Mekke-i Mükerreme, haccın yapıldığı yer.Göndersinler ama orası ibadetlerin en kıymetlisinin yapıldığı yer: Mekke-i Mükerreme, haccın yapıldığı yer. Medine-i Münevvere, Peygamber Efendimiz'in şehri. Mekke'de namaz kılan 100 bin sevap alıyor.Medine-i Münevvere, Peygamber Efendimiz'in şehri. Mekke'de namaz kılan 100 bin sevap alıyor. Medine'de namaz kılan başka yerdekine göre bin misli fazla sevap alıyor.Medine'de namaz kılan başka yerdekine göre bin misli fazla sevap alıyor. Yani oradan çıkarılmaya çıkarırlarsa çıkarsınlar diyemiyor ki insan, yüreği parçalanıyor! Yani oradan çıkarılmaya çıkarırlarsa çıkarsınlar diyemiyor ki insan, yüreği parçalanıyor!

Subhâne rabbinâ rabbi'l-izzeti ammâ yesifûn, ve selâmun ale'l-mürselîn, ve'l-hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn. Subhâne rabbinâ rabbi'l-izzeti ammâ yesifûn, ve selâmun ale'l-mürselîn, ve'l-hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn.

el-Fâtiha. el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2