Namaz Vakitleri

19 Cemâziye'l-Evvel 1446
21 Kasım 2024
İmsak
06:22
Güneş
07:51
Öğle
12:55
İkindi
15:26
Akşam
17:49
Yatsı
19:13
Detaylı Arama

Ağız Temizliğinin Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

1 Zilka'de 1421 / 26.01.2001

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ağızlarınızı Temizleyiniz, Karanfil, Müslüman Temizliğine Dikkat Etmeli, İlminden Faydalanılan Alim, Bin Abidden Daha | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ağız Temizliğinin Önemi

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

1 Zilka'de 1421 / 26.01.2001

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Ağızlarınızı Temizleyiniz, Karanfil, Müslüman Temizliğine Dikkat Etmeli, İlminden Faydalanılan Alim, Bin Abidden Daha | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh.el-Hamdülillâhi rabbi'l-âlemîn hamden kesîran tayyiben mübâreken fîh. Kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih.Kemâ yenbeğî li-celâli vechihî ve li-azîmi sultânih. Ves-Salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn. Ves-Salâtü ve's-selâmü alâ seyyidinâ Muhammedin ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ecmaîn.

Emmâ ba'dü; Fe-kale resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem; Emmâ ba'dü;

Fe-kale resûlullah sallallahu aleyhi ve sellem;

Tayyibû efvâheküm fe-inne efvâheküm tarîkü'l-Kur'an. Tayyibû efvâheküm fe-inne efvâheküm tarîkü'l-Kur'an.

Peygamber Efendimiz metnini okuduğum bu kısa hadîs-i şerîfte bize ağız temizliğini emrediyor. Peygamber Efendimiz metnini okuduğum bu kısa hadîs-i şerîfte bize ağız temizliğini emrediyor. Buyuruyor ki; Tayyibû efvâheküm. "Ağızlarınızı hoş eyleyiniz, temizleyiniz." Buyuruyor ki;

Tayyibû efvâheküm. "Ağızlarınızı hoş eyleyiniz, temizleyiniz."

Sebep olarak da buyuruyor ki; Fe-inne efvâheküm tarîkü'l-Kur'an. Sebep olarak da buyuruyor ki;

Fe-inne efvâheküm tarîkü'l-Kur'an.
"Çünkü ağızlarınız Kur'an'ı okuma yoludur." Kur'ân-ı Kerîm ağızdan çıkıyor. "Çünkü ağızlarınız Kur'an'ı okuma yoludur."

Kur'ân-ı Kerîm ağızdan çıkıyor.
Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın kelamı, binaenaleyh ağzınızı hoş ve temiz eyleyiniz. Kur'ân-ı Kerîm Allah'ın kelamı, binaenaleyh ağzınızı hoş ve temiz eyleyiniz.

Tahhirû, "temizleyiniz" buyurmamış; tayyibû, "ağzınızı hoş tutunuz, pak, iyi tutunuz" buyurmuş. Tahhirû, "temizleyiniz" buyurmamış; tayyibû, "ağzınızı hoş tutunuz, pak, iyi tutunuz" buyurmuş.

Bu maddî bakımdan ağzın misvaklanması çalkalanması temizlenmesi mânasına gelir.Bu maddî bakımdan ağzın misvaklanması çalkalanması temizlenmesi mânasına gelir. Zaten misvak kullanmanın çok büyük sevabı var. Zaten misvak kullanmanın çok büyük sevabı var.

"Misvakla kılınan namaz misvaksız kılınan namazdan yetmiş kat daha sevaplı!" "Misvakla kılınan namaz misvaksız kılınan namazdan yetmiş kat daha sevaplı!"

Eğer misvaklanıp geldiyseniz ağzı temizlediği için namazı misvakla kılan, Eğer misvaklanıp geldiyseniz ağzı temizlediği için namazı misvakla kılan, misvaksız kılandan yetmiş kat fazla sevap aldı. misvaksız kılandan yetmiş kat fazla sevap aldı. Ağız temizliği var. Ağzın temizliği misvakla olur. Misvak yerine diş fırçası olur mu? Ağız temizliği var.

Ağzın temizliği misvakla olur.

Misvak yerine diş fırçası olur mu?

Olur. Çünkü o da temizliyor. Fırça da temizliyor misvak da temizliyor.Olur. Çünkü o da temizliyor. Fırça da temizliyor misvak da temizliyor. Mühim olan ağzı temizlemek. Fakat misvakın bilim adamlarının inceledikleri, Mühim olan ağzı temizlemek. Fakat misvakın bilim adamlarının inceledikleri, çıkarttıkları birtakım özellikleri var:çıkarttıkları birtakım özellikleri var: Misvak mikrop öldürücü özelliğe sahip. Fırçada o özellik yok!Misvak mikrop öldürücü özelliğe sahip. Fırçada o özellik yok! Fırça mikrobu tutuyor, muhafaza ediyor; hele domuz kılından yapılmış fırçaysa! Fırça mikrobu tutuyor, muhafaza ediyor; hele domuz kılından yapılmış fırçaysa!

Kılların içi deliktir. Biliyor muydunuz? Kılların içi deliktir.

Biliyor muydunuz?

Bakmadınız tabii! Bakanlar söylüyorlar ki kılların içinde kıl kanalı denilen kılın beslenmesine Bakmadınız tabii! Bakanlar söylüyorlar ki kılların içinde kıl kanalı denilen kılın beslenmesine yarayan bir boşluk var. yarayan bir boşluk var. İşte o boşluğa mikroplar yerleşiyor, mağaraya kurtların girip de barındıkları gibi yuvalanıyor. İşte o boşluğa mikroplar yerleşiyor, mağaraya kurtların girip de barındıkları gibi yuvalanıyor.

Onun için hayvan kılından yapılmış olan fırça kesinlikle kullanılmamalıdır. Onun için hayvan kılından yapılmış olan fırça kesinlikle kullanılmamalıdır. Hem sıhhî bakımdan iyi değil hem de o hayvan domuz olduğundan uygun değil, kesinlikle! Hem sıhhî bakımdan iyi değil hem de o hayvan domuz olduğundan uygun değil, kesinlikle!

"Bu domuz kılı mı?" "Domuz kılı." Hemen; "Hayır, ben bunu istemiyorum!" diyeceksiniz. "Bu domuz kılı mı?"

"Domuz kılı."

Hemen;

"Hayır, ben bunu istemiyorum!" diyeceksiniz.

Öbür fırçalar temizlik işini gördüğünden misvak gibi ağzı temizlediğinden o da olur. Öbür fırçalar temizlik işini gördüğünden misvak gibi ağzı temizlediğinden o da olur.

Hatta Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; el-Esâbiu tecrî mecre's-sivâk. Hatta Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

el-Esâbiu tecrî mecre's-sivâk.
"Misvak olmadığı zaman parmaklar da misvak yerine geçer." "Misvak olmadığı zaman parmaklar da misvak yerine geçer."

Ağzını parmağıyla temizlediği zaman da ne olur? Ağzını parmağıyla temizlediği zaman da ne olur?

Ağız temizlendiği için parmaklar da misvak yerine geçer, diyor. Ağız temizlendiği için parmaklar da misvak yerine geçer, diyor. Demek ki mühim olan ağız temizliği. Demek ki mühim olan ağız temizliği. Yalnız burada üzerine bastırarak söylemem gereken bir şey daha var: Yalnız burada üzerine bastırarak söylemem gereken bir şey daha var:

Kıl fırçayı kullanmayacak! Öteki düz fırçada herhangi bir temizleyicilikten başka özellik yok! Kıl fırçayı kullanmayacak! Öteki düz fırçada herhangi bir temizleyicilikten başka özellik yok! Ama misvakta temizlemekten ayrı mikropları öldürme özelliği var. Ama misvakta temizlemekten ayrı mikropları öldürme özelliği var. İlaç, misvak aynı zamanda antiseptik olduğundan mikrop öldürücü olduğundan ilaç! İlaç, misvak aynı zamanda antiseptik olduğundan mikrop öldürücü olduğundan ilaç! Ağzı temizleyici ve mikropları öldürücü olduğundan misvak kullananların dişlerinde, Ağzı temizleyici ve mikropları öldürücü olduğundan misvak kullananların dişlerinde, diş köklerinde, diş etlerinde başkalarında olan hastalıklar olmuyor. diş köklerinde, diş etlerinde başkalarında olan hastalıklar olmuyor.

Ben dişlerimi yaptırmaya gittiğim zaman Ankara'daki diş doktoru bana söylemişti: Ben dişlerimi yaptırmaya gittiğim zaman Ankara'daki diş doktoru bana söylemişti:

"Ahalinin yüzde doksanında diş kökü iltihabı vardır." dedi. Yüzde doksan!"Ahalinin yüzde doksanında diş kökü iltihabı vardır." dedi. Yüzde doksan! Adı da piyore hastalığı diye söyledi. Adı da piyore hastalığı diye söyledi.

Dişin kökü iltihaplanıyor, çıkabilecek durumda oluyor.Dişin kökü iltihaplanıyor, çıkabilecek durumda oluyor. Bu piyore hastalığı misvak kullananlarda olmuyormuş. Bu piyore hastalığı misvak kullananlarda olmuyormuş. Çünkü antiseptik olduğundan mikropları, hastalık yapan o küçük canlıları öldürdüğündenÇünkü antiseptik olduğundan mikropları, hastalık yapan o küçük canlıları öldürdüğünden misvak kullananların daha iyi bir şey yaptığı muhakkak! misvak kullananların daha iyi bir şey yaptığı muhakkak! Aynı zamanda ağızlarını ilaçlamış oluyorlar. Bu maddî temizlik oluyor! Aynı zamanda ağızlarını ilaçlamış oluyorlar. Bu maddî temizlik oluyor!

Peygamber Efendimiz misvaktan başka bir şey kullanır mıydı? Peygamber Efendimiz misvaktan başka bir şey kullanır mıydı?

Evet, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem dişler arası için kürdan yerine geçen çubuklar da kullanmıştır. Evet, Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem dişler arası için kürdan yerine geçen çubuklar da kullanmıştır. Bazen insanın dişlerinin arasında et parçaları veya maydanoz gibi kabuklu şeyler kalıyor.Bazen insanın dişlerinin arasında et parçaları veya maydanoz gibi kabuklu şeyler kalıyor. Onların da ayıklanması var, Peygamber Efendimiz onu da yapmış. Onların da ayıklanması var, Peygamber Efendimiz onu da yapmış.

Bir de ağzın "taharetlenmesi" demeyip de tayyîb edilmesi! Bir de ağzın "taharetlenmesi" demeyip de tayyîb edilmesi!

Tiyb: Hoş kokulu veya hoş hâlli olması. Tiyb: Hoş kokulu veya hoş hâlli olması.

Ağıza karanfil gibi, nane gibi güzel kokulu şeyler almak mânasına da gelebilir.Ağıza karanfil gibi, nane gibi güzel kokulu şeyler almak mânasına da gelebilir. Karanfil güzel kokar, nane güzel kokar. Nanenin [Avustralya'daki] adı ne? Karanfil güzel kokar, nane güzel kokar.

Nanenin [Avustralya'daki] adı ne?

Mentol, mint. Nane mint, nane yağlı olan şeye de mentol diyorlar. Mentol, mint.

Nane mint, nane yağlı olan şeye de mentol diyorlar.
Mentollü mendil, mentollü diş macunu vs. O da ağızda bir güzel koku veriyor. Mentollü mendil, mentollü diş macunu vs. O da ağızda bir güzel koku veriyor. Tabi daha başka güzel koku veren şeyler vardır. Tabi daha başka güzel koku veren şeyler vardır.

Bir de ağzın başka türlü temizlenmesi nasıl olur? Bir de ağzın başka türlü temizlenmesi nasıl olur?

Karanfil. Karanfil de hem güzel koku veriyor Karanfil. Karanfil de hem güzel koku veriyor hem de karanfil yağı doktorların diş tedavisinde kullandıkları bir yağdır. hem de karanfil yağı doktorların diş tedavisinde kullandıkları bir yağdır. Pamuğu karanfil yağına batırıyorlar, oydukları dişin içine koyuyorlar. Diyorlar ki; Pamuğu karanfil yağına batırıyorlar, oydukları dişin içine koyuyorlar. Diyorlar ki;

"Şu kadar zaman sonra buraya gel. Bunun içine dolgu yapacağım." "Şu kadar zaman sonra buraya gel. Bunun içine dolgu yapacağım."

Orada mikroplar ölsün diye o pamuğu koyuyor, karanfil yağına batırıp koyuyor. Orada mikroplar ölsün diye o pamuğu koyuyor, karanfil yağına batırıp koyuyor. Karanfil yağı mikropları öldüren, o küçük canlıları öldüren kıymetli bir şey; Karanfil yağı mikropları öldüren, o küçük canlıları öldüren kıymetli bir şey; hem de ağza güzel koku veriyor. hem de ağza güzel koku veriyor.

Hatta nazımın geçtiği bir diş tabibinden onun kullandığı o karanfil yağını aldım. Çünkü; Hatta nazımın geçtiği bir diş tabibinden onun kullandığı o karanfil yağını aldım. Çünkü;

"Senin bu karanfil yağı halistir, benim esansçıdan aldığımda belki katık vardır. "Senin bu karanfil yağı halistir, benim esansçıdan aldığımda belki katık vardır. Seninki tıbbî olduğundan sağlamdır…" dedim. Seninki tıbbî olduğundan sağlamdır…" dedim.

"Al hocam." dedi. Karanfil çok güzel kokuyor. "Al hocam." dedi.

Karanfil çok güzel kokuyor.
Karanfil kokusu bir, şebboy kokusu iki. Şebboy zaten karanfilin amcazâdesi, Karanfil kokusu bir, şebboy kokusu iki. Şebboy zaten karanfilin amcazâdesi, onlar birbirleriyle akraba. Şebboy da çok güzel kokar. onlar birbirleriyle akraba. Şebboy da çok güzel kokar.

"Ağzı güzel kokulamak…" mânasına da gelebilir. "Misvaklanmak, güzel kokulanmak…" "Ağzı güzel kokulamak…" mânasına da gelebilir.

"Misvaklanmak, güzel kokulanmak…"

"Oruçluyken insanın ağzı kötü kokuyor hocam…" "Oruçluyken insanın ağzı kötü kokuyor hocam…"

Oruçluyken ağzının kötü kokması oruçtan dolayı olduğundan Allah onu seviyor. Oruçluyken ağzının kötü kokması oruçtan dolayı olduğundan Allah onu seviyor. Peygamber Efendimiz; "Oruçlunun ağzının kokusu Allah indinde misk kokusundan daha iyi!" diye bildiriyor. Peygamber Efendimiz;

"Oruçlunun ağzının kokusu Allah indinde misk kokusundan daha iyi!" diye bildiriyor.
Çünkü oruçtan oldu. Oruçtan olunca o ağız kokusu [kötü] değil. Çünkü oruçtan oldu. Oruçtan olunca o ağız kokusu [kötü] değil. Ama ağzın sünnete uygun olarak misvaklanmamasından oluyorsa doğru değil! Ama ağzın sünnete uygun olarak misvaklanmamasından oluyorsa doğru değil!

Müslüman'ın ağzı tertemiz olacak. Çalkalayacak. Şimdi bir de ağız [sıvısı] var. Müslüman'ın ağzı tertemiz olacak. Çalkalayacak. Şimdi bir de ağız [sıvısı] var. Almanca'sı Mundwasser, İngilizce ne diyorlar bilmiyorum.Almanca'sı Mundwasser, İngilizce ne diyorlar bilmiyorum. Ağza alıp çalkaladığı zaman ağızda çok güzel koku kalıyor. Hem de [temizliyor].Ağza alıp çalkaladığı zaman ağızda çok güzel koku kalıyor. Hem de [temizliyor]. Böyle bir şey de olabilir. Üçüncüsü; Ağzın tayyîb olması, hoş olması ne demek? Böyle bir şey de olabilir.

Üçüncüsü;

Ağzın tayyîb olması, hoş olması ne demek?

Kötü laf söylememesi! Ağızdan küfür, galiz kelimeler, ağır çirkin kelimeler çıkmayacak. Kötü laf söylememesi! Ağızdan küfür, galiz kelimeler, ağır çirkin kelimeler çıkmayacak. Böyle şeyler olmayacak. Bu da ağzın temiz olmasının mânevî tarafı. Böyle şeyler olmayacak. Bu da ağzın temiz olmasının mânevî tarafı.

"O adamın ağzı çok pistir, ağzı bozuk…" ne demek? "O adamın ağzı çok pistir, ağzı bozuk…" ne demek?

"Açıyor ağzını, yumuyor gözünü, kalaylıyor herkesi…" demek. Öyle de olmayacak! "Açıyor ağzını, yumuyor gözünü, kalaylıyor herkesi…" demek. Öyle de olmayacak! Çünkü bu ağız, bu dil o çirkin sözleri söylemek için yaratılmadı.Çünkü bu ağız, bu dil o çirkin sözleri söylemek için yaratılmadı. [Temiz ağıza] Kur'an yakışır da çirkin sözün müslümanın ağzından çıkması uygun olmaz. [Temiz ağıza] Kur'an yakışır da çirkin sözün müslümanın ağzından çıkması uygun olmaz.

Üç temizliğe de hepsine de dikkat edelim! Çünkü ağız Kur'an okuma yoludur.Üç temizliğe de hepsine de dikkat edelim!

Çünkü ağız Kur'an okuma yoludur.
Ağzın her yönden temiz olması lazım. Hem misvaklanması hem hoş kokulu olması Ağzın her yönden temiz olması lazım. Hem misvaklanması hem hoş kokulu olması hem de çirkin sözler çıkmaması!hem de çirkin sözler çıkmaması! Kırıcı, kalp kırıcı sözler filan çıkmaması. Evet, Peygamber Efendimiz böyle buyurmuş.Kırıcı, kalp kırıcı sözler filan çıkmaması. Evet, Peygamber Efendimiz böyle buyurmuş. İnşaallah bundan sonra dikkat edelim. İnşaallah bundan sonra dikkat edelim.

"Hocam ağız kokusuna dikkat edelim de koltuk altı kokusuna dikkat etmeyelim mi?.." "Hocam ağız kokusuna dikkat edelim de koltuk altı kokusuna dikkat etmeyelim mi?.."

Bazısının koltuk altı on yıllık erkek tekenin kokusundan daha beter kokuyor. Bazısının koltuk altı on yıllık erkek tekenin kokusundan daha beter kokuyor. Otobüste elini kaldırıp da tuttu mu gömleğinin altından kılları mısır püskülü gibi,Otobüste elini kaldırıp da tuttu mu gömleğinin altından kılları mısır püskülü gibi, koltuğunun altını temizlememiş.koltuğunun altını temizlememiş. Delikanlı koşmuş, terlemiş, kurumuş vs.Delikanlı koşmuş, terlemiş, kurumuş vs. Oradan bir koku çıkıyor ki otobüsün şoförü neredeyse bayılacak!Oradan bir koku çıkıyor ki otobüsün şoförü neredeyse bayılacak! Yolcular neredeyse aşağı inecek!.. Ne yapmak lazım? Koltuk altlarının kazınması lazım. Yolcular neredeyse aşağı inecek!..

Ne yapmak lazım?

Koltuk altlarının kazınması lazım.

Netfü'l-idt derler, koltuk altlarındaki kılların izale edilmesi lazım.Netfü'l-idt derler, koltuk altlarındaki kılların izale edilmesi lazım. Çünkü koltuk altında kıllar oldu mu pislik olur, pislik olmaması lazım.Çünkü koltuk altında kıllar oldu mu pislik olur, pislik olmaması lazım. Bir de şimdi güzel bazı maddeler var. Sürüyorsun, orayı kokutturmuyor. Bir de şimdi güzel bazı maddeler var. Sürüyorsun, orayı kokutturmuyor. Ona da dikkat etmek lazım. Tabii müslümanın temizlik yönünden tırnaklarına dikkat etmesi lazım. Ona da dikkat etmek lazım.

Tabii müslümanın temizlik yönünden tırnaklarına dikkat etmesi lazım.
Ayak tırnaklarına, el tırnaklarına dikkat etmesi lazım. Ayak tırnaklarına, el tırnaklarına dikkat etmesi lazım.

Başka neye dikkat etmesi lazım? Çok mühim olan küçük ve büyük ihtiyacını,Başka neye dikkat etmesi lazım?

Çok mühim olan küçük ve büyük ihtiyacını,
hacetini gördükten sonraki temizlik!hacetini gördükten sonraki temizlik! Bu çok önemli! Küçük ve büyük ihtiyacını gördükten sonraki temizlik çok önemli! Bu çok önemli! Küçük ve büyük ihtiyacını gördükten sonraki temizlik çok önemli! Çünkü namaza tesir eder. O temizlik orada olmazsa namaz olmaz!Çünkü namaza tesir eder. O temizlik orada olmazsa namaz olmaz! Taharetsiz namaz olmaz! Onun için hem küçük abdest ihtiyacını gördükten sonraTaharetsiz namaz olmaz! Onun için hem küçük abdest ihtiyacını gördükten sonra hem de büyük abdest ihtiyacını gördükten sonra çok güzel temizlenmesi lazım hem de büyük abdest ihtiyacını gördükten sonra çok güzel temizlenmesi lazım ve bunu öğretmek lazım.ve bunu öğretmek lazım. "Müslüman tertemizdir, aman tertemiz olsun!" diye küçükten öğretmek lazım. "Müslüman tertemizdir, aman tertemiz olsun!" diye küçükten öğretmek lazım.

Âidü'l-marîdi fî mâhrefeti'l-cenneti fe izâ celese indehû ğamerathü'r-rahmetü. Âidü'l-marîdi fî mâhrefeti'l-cenneti fe izâ celese indehû ğamerathü'r-rahmetü.

Aşere-i Mübeşşere'den Abdurrahman b. Avf radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş. Aşere-i Mübeşşere'den Abdurrahman b. Avf radıyallahu anh'ten rivayet olunmuş. Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem diyor ki; Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve selem diyor ki;

"Hastayı ziyaret eden, hasta ziyaretine giden kimse cennetin bahçesinde demektir." "Hastayı ziyaret eden, hasta ziyaretine giden kimse cennetin bahçesinde demektir."

Fî mâhrefeti'l-cenneti. "Cennet bahçesinde demektir." Hasta ziyaretine çok dikkat etmek lazım. Fî mâhrefeti'l-cenneti. "Cennet bahçesinde demektir."

Hasta ziyaretine çok dikkat etmek lazım.
Özellikle cuma günleri hasta ziyaretine gitmeye gayret etmek lazım. Özellikle cuma günleri hasta ziyaretine gitmeye gayret etmek lazım. Başka zaman da hasta olan bir kardeşi hemen yoklamalı, hâlini hatırını sormalı. Başka zaman da hasta olan bir kardeşi hemen yoklamalı, hâlini hatırını sormalı.

Fe izâ celese indehû ğamerathü'r-rahmetü. "Hastanın yanına oturduğu zaman ziyaret edeni Fe izâ celese indehû ğamerathü'r-rahmetü. "Hastanın yanına oturduğu zaman ziyaret edeni rahmet gark eder, her tarafını kaplar." rahmet gark eder, her tarafını kaplar."

Neden? Hastanın yanına oturdu. Hasta ziyaret ettiği için Allah taltif ediyor, Neden?

Hastanın yanına oturdu. Hasta ziyaret ettiği için Allah taltif ediyor,
Allah'ın rahmeti onu her yönünden kuşatır.Allah'ın rahmeti onu her yönünden kuşatır. Hasta ziyaret eden kimse rahmetine sarılır, rahmetinin ortasında kalır.Hasta ziyaret eden kimse rahmetine sarılır, rahmetinin ortasında kalır. Hastaların hastanede ziyaretçiyi nasıl gözlediğini bir bilseniz… Hasta olduysanız bilirsiniz. Hastaların hastanede ziyaretçiyi nasıl gözlediğini bir bilseniz… Hasta olduysanız bilirsiniz. Hasta gelmeyince nasıl mahzun olduğunu bir bilseniz, nasıl içlendiğini ağladığını bilseniz…Hasta gelmeyince nasıl mahzun olduğunu bir bilseniz, nasıl içlendiğini ağladığını bilseniz… Onun için hasta ziyaretine de dikkat edelim. Onun için hasta ziyaretine de dikkat edelim.

Mü'minin mü'mine karşı vazifeleri arasında;Mü'minin mü'mine karşı vazifeleri arasında; "Selam verdiği zaman selamı alınır, hastalandığı zaman ziyaretine gidilir, "Selam verdiği zaman selamı alınır, hastalandığı zaman ziyaretine gidilir, öldüğü zaman cenazesine gidilir." deniliyor. öldüğü zaman cenazesine gidilir." deniliyor.

Hasta ziyaretinde aslolan mü'minin mü'mine karşı olan vazifesi. Hasta ziyaretinde aslolan mü'minin mü'mine karşı olan vazifesi. Ama kâfire karşı gittiği zaman [da olabilir]. Kâfire tabii neden gidiyor? Ama kâfire karşı gittiği zaman [da olabilir].

Kâfire tabii neden gidiyor?

Komşuluktan, tanışıklıktan oluyor. İslâm ahlakının güzelliğini göstermiş oluyoruz. Komşuluktan, tanışıklıktan oluyor. İslâm ahlakının güzelliğini göstermiş oluyoruz. O da faydalı bir şey! Yalnız aslolan müslümanın müslümana ziyareti. O da faydalı bir şey! Yalnız aslolan müslümanın müslümana ziyareti.

Âlimün yüntefe'u bi-ilmihî hayrün min elfi âbidin. Âlimün yüntefe'u bi-ilmihî hayrün min elfi âbidin.

Hz. Ali radıyallahu anh'ten, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki; Hz. Ali radıyallahu anh'ten, Peygamber Efendimiz buyuruyor ki;

Âlimün yüntefe'u bi-ilmihî. "Bir alim kişi ki ilminden istifade olunuyor, istifade ediliyor." Âlimün yüntefe'u bi-ilmihî. "Bir alim kişi ki ilminden istifade olunuyor, istifade ediliyor."

Alim konuşuyor, yazıyor, vaaz ediyor; ilminden istifade olunuyor. Alim konuşuyor, yazıyor, vaaz ediyor; ilminden istifade olunuyor.

Hayrün min elfi âbidin. "Böyle bir alim, bin tane âbidden daha hayırlıdır, daha kıymetlidir." Hayrün min elfi âbidin. "Böyle bir alim, bin tane âbidden daha hayırlıdır, daha kıymetlidir."

Âbid ne demek? Âbid ne demek?

"Kendini ibadete vermiş insan" demek."Kendini ibadete vermiş insan" demek. Çekilmiş bir kenara; namaz kılıyor, Kur'an okuyor, tesbih çekiyor, Çekilmiş bir kenara; namaz kılıyor, Kur'an okuyor, tesbih çekiyor, ibadet ediyor, ibadet ediyor, ibadet ediyor… ibadet ediyor, ibadet ediyor, ibadet ediyor… Böyle insana âbid derler. Mesleği ibadet etmek gibi olmuş. Böyle insana âbid derler. Mesleği ibadet etmek gibi olmuş. Ekseriyetle vakti ibadetle geçiyor. Nice nice namazlar kılıyor, tesbihler, Kur'anlar;Ekseriyetle vakti ibadetle geçiyor. Nice nice namazlar kılıyor, tesbihler, Kur'anlar; çalışıyor çalışıyor, ibadet yapıyor. İbadetin çeşitlerini yapıyor. çalışıyor çalışıyor, ibadet yapıyor. İbadetin çeşitlerini yapıyor.

"Alim bin tane âbidden daha hayırlıdır!" Çünkü başkalarına ilim öğretiyor. "Alim bin tane âbidden daha hayırlıdır!"

Çünkü başkalarına ilim öğretiyor.
Âbid, sevabı kendisi kazanıyor. Namaz kıldıkça sevap kazanıyor.Âbid, sevabı kendisi kazanıyor. Namaz kıldıkça sevap kazanıyor. Kur'an okudukça sevap kazanıyor... Ama alim başkalarına da fayda veriyor. Kur'an okudukça sevap kazanıyor...

Ama alim başkalarına da fayda veriyor.
İlminden başkaları istifade ediyor. Bize söylediği zaman dinleyenlerden bir tanesi o sözü tutsa İlminden başkaları istifade ediyor. Bize söylediği zaman dinleyenlerden bir tanesi o sözü tutsa hem o sözü tutan kimse sevap kazanıyor hem de o sözü o alim söylettiği için o alim sevap kazanıyor. hem o sözü tutan kimse sevap kazanıyor hem de o sözü o alim söylettiği için o alim sevap kazanıyor. Onun için alimin sevabı sonuç itibariyle çok fazla oluyor.Onun için alimin sevabı sonuç itibariyle çok fazla oluyor. Yetiştirdiği talebelerin, öğrettiği kimselerin yaptığı hayır hasenât ibadet Yetiştirdiği talebelerin, öğrettiği kimselerin yaptığı hayır hasenât ibadet ve taatlerden dolayı çok sevaplar kazanıyor. ve taatlerden dolayı çok sevaplar kazanıyor.

İmam Buhârî gibi, Hocamız Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhanevî gibi -onun kitabını okuyoruz- İmam Buhârî gibi, Hocamız Ahmed Ziyâüddîn-i Gümüşhanevî gibi -onun kitabını okuyoruz- İmam Gazâlî gibi kitapları her kütüphanede, her evde, her kitaplıkta bulunan kimseler.İmam Gazâlî gibi kitapları her kütüphanede, her evde, her kitaplıkta bulunan kimseler. Onların kabirlerine her an dünyanın her yerindenOnların kabirlerine her an dünyanın her yerinden nehirlerle Niagara Şelalesi'nden Superior Gölü'nün suları elli metreden aşağı akıyor gibi güldür güldür sevaplar akıyor! nehirlerle Niagara Şelalesi'nden Superior Gölü'nün suları elli metreden aşağı akıyor gibi güldür güldür sevaplar akıyor!

Onun için evlatlarımızı alim yetiştirmeye gayret edelim!Onun için evlatlarımızı alim yetiştirmeye gayret edelim! Bildiklerimizi başkasına öğreteli, Allah bizi de alim sınıfında yazsın! Bildiklerimizi başkasına öğreteli, Allah bizi de alim sınıfında yazsın!

Bir de kırk hadis öğrenip kırk hadis ezberleyip bellerse Bir de kırk hadis öğrenip kırk hadis ezberleyip bellerse Allah o kimseyi alimler sınıfında hasredecek! Kırk hadisi de belleyiverin mübarekler yahu! Allah o kimseyi alimler sınıfında hasredecek! Kırk hadisi de belleyiverin mübarekler yahu! Biraz dişinizi sıkın! Toowoomba'da yarış yaptık da yarışanlar çok az oldu. Biraz dişinizi sıkın! Toowoomba'da yarış yaptık da yarışanlar çok az oldu.

Kırk hadisi de ezberleyiverin! Allah hepinizden razı olsun. el-Fâtiha! Kırk hadisi de ezberleyiverin!

Allah hepinizden razı olsun.

el-Fâtiha!

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2