Namaz Vakitleri

23 Cemâziye'l-Evvel 1446
25 Kasım 2024
İmsak
06:25
Güneş
07:55
Öğle
12:56
İkindi
15:24
Akşam
17:46
Yatsı
19:11
Detaylı Arama

Ahir Zamanda Olacak Şeyler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

19 Cemâziye'l-Âhir 1408 / 07.02.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Parası Olmayan Rahat Edemeyecek, Para Allah Yolunda Harcanmalı!, Allah’ın Umûma Gazaplı Oluşu, Candan Dua Eden Kurtulacak, Camide | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Ahir Zamanda Olacak Şeyler

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

19 Cemâziye'l-Âhir 1408 / 07.02.1988
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Parası Olmayan Rahat Edemeyecek, Para Allah Yolunda Harcanmalı!, Allah’ın Umûma Gazaplı Oluşu, Candan Dua Eden Kurtulacak, Camide | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

Eûzübillâhimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdü li'l-lâhi Rabbi'l-âlemîn.el-Hamdü li'l-lâhi Rabbi'l-âlemîn. Ve's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirînVe's-salâtü ve's-selâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîn seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefâ.

seyyidinâ ve senedinâ ve mededinâ Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebiahû bi-ihsânin zevi's-sıdkı ve'l-vefâ.

Emma ba'd:

Emma ba'd:

Fa'lemû eyyühe'l-ihvân. Fe-inne efdale'l-hadîsi KitâbullâhFa'lemû eyyühe'l-ihvân. Fe-inne efdale'l-hadîsi Kitâbullâh ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve efdale'l-hedyi hedyü seyyidinâ Muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr.ve şerre'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesetin bid'atün ve külle bid'atin dalâletün ve külle dalâletin ve sâhibehâ fi'n-nâr. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyye sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle:

Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyye sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâle:

Ye'tî ale'n-nâsi zemânün men lem yekün meahû asfaru ve lâ ebyadu lem yetehenne bi'l-ayşi.Ye'tî ale'n-nâsi zemânün men lem yekün meahû asfaru ve lâ ebyadu lem yetehenne bi'l-ayşi. Ye'tî ale'n-nâsi zemânünYe'tî ale'n-nâsi zemânün ''İnsanlar üzerine bir zaman gelip çatacak ki''İnsanlar üzerine bir zaman gelip çatacak ki men lem yekün meahû asfaru ve lâ ebyadu lem yetehenne bi'l-ayşi.men lem yekün meahû asfaru ve lâ ebyadu lem yetehenne bi'l-ayşi. yanında sarı renkli olan altını, ak renkli olan gümüşü olmayanın;dinarı dirhemi, parası pulu olmayanın yaşayışı rahat olmayacak.''

yanında sarı renkli olan altını, ak renkli olan gümüşü olmayanın;dinarı dirhemi, parası pulu olmayanın yaşayışı rahat olmayacak.''

''Rahat olmayacak'' demek, ''ağzının tadını bulamayacak'' demek.

''Rahat olmayacak'' demek, ''ağzının tadını bulamayacak'' demek.

Şu an öyle değil midir?

Şu an öyle değil midir?

Öyledir denilebilir ama eski devirlerde öyle değildi.Öyledir denilebilir ama eski devirlerde öyle değildi. O zaman yeryüzü genişti, insanların adedi azdı. O zaman yeryüzü genişti, insanların adedi azdı. Kayıtlar, tahditler, hudutlar böyle değildi.Kayıtlar, tahditler, hudutlar böyle değildi. İsteyen istediği yere gidiyordu, oturabiliyordu. Bir araziyi çeviren orada kalabiliyordu.İsteyen istediği yere gidiyordu, oturabiliyordu. Bir araziyi çeviren orada kalabiliyordu. Yerler geniş olduğundan ''burası benim'' diye karşısına birisi çıkmıyordu. Yerler geniş olduğundan ''burası benim'' diye karşısına birisi çıkmıyordu. Başına birisi dikilip de; ''Ver bakalım şu kadar para'' demiyordu. Bir iş tutan tutar, parası olan olur.Başına birisi dikilip de; ''Ver bakalım şu kadar para'' demiyordu. Bir iş tutan tutar, parası olan olur. Olmayan bir mağarada, bir çayırda, bir ormanda veya bir dağın tepesinde yaşar.Olmayan bir mağarada, bir çayırda, bir ormanda veya bir dağın tepesinde yaşar. Ağaçların meyvelerini yer, odunları keser, satar veya satmaz. Böyle rahat bir yaşam vardı.

Ağaçların meyvelerini yer, odunları keser, satar veya satmaz. Böyle rahat bir yaşam vardı.

Eski zamanlarda para olsa da olurdu olmasa da olurdu.Eski zamanlarda para olsa da olurdu olmasa da olurdu. İnsanlar mütevazı ve dünyaya rağbeti olmayan kimselerdi. Lüks ve konfor peşinde değillerdi.İnsanlar mütevazı ve dünyaya rağbeti olmayan kimselerdi. Lüks ve konfor peşinde değillerdi. Karnını bir şeyle doyurdu mu kâfi geliyordu, yetiyordu.Karnını bir şeyle doyurdu mu kâfi geliyordu, yetiyordu. Bir avuç arpa, kendisinin ekip biçtiği bir kenara koyduğu arpa kavurması ona yetebiliyordu.Bir avuç arpa, kendisinin ekip biçtiği bir kenara koyduğu arpa kavurması ona yetebiliyordu. Veyahut yufka ekmeği yaparlarmış da yufka ekmeğinin yanık kısımlarını yanmamış olan kısımlarına katık ederek yerlermiş.

Veyahut yufka ekmeği yaparlarmış da yufka ekmeğinin yanık kısımlarını yanmamış olan kısımlarına katık ederek yerlermiş.

Çeşit çeşit meyveleri nereden bulsunlar?

Çeşit çeşit meyveleri nereden bulsunlar?

Biraz üzüm, biraz incir veya hurma kurutma imkânı varsa kuruturlar.Biraz üzüm, biraz incir veya hurma kurutma imkânı varsa kuruturlar. ''Kurtlanırsa kurtlansın'' deyip onu yiyip öyle geçiniyorlarmış ama şimdi öyle değil.

''Kurtlanırsa kurtlansın'' deyip onu yiyip öyle geçiniyorlarmış ama şimdi öyle değil.

Şimdi nefes almak bile parayla, yolda yürümek parayla, vatandaş olmak parayla.Şimdi nefes almak bile parayla, yolda yürümek parayla, vatandaş olmak parayla. Babadan dededen bir arazi kalsa bile onun da vergisini ödemen lazım.Babadan dededen bir arazi kalsa bile onun da vergisini ödemen lazım. Bir yerden gelirin yoksa o zaman yandın, halin harap. Bir yerden gelirin yoksa o zaman yandın, halin harap. Yani para gerekiyor! Kör olmayasıca para gerekiyor. Yani para gerekiyor! Kör olmayasıca para gerekiyor. Allah hepimize helalinden nasip etsin, haramından korusun; parasız olmuyor.

Allah hepimize helalinden nasip etsin, haramından korusun; parasız olmuyor.

İşte o zaman gelmiş. Birisinin babasından, dedesinden bir arazi kalmış; ''Ben buraya girerim, bir ev yaparım, yaşarım.'' diye düşünmüş.İşte o zaman gelmiş. Birisinin babasından, dedesinden bir arazi kalmış; ''Ben buraya girerim, bir ev yaparım, yaşarım.'' diye düşünmüş. Yaşa da göreyim bakayım! Belediye gelir, dikilir başına;

Yaşa da göreyim bakayım! Belediye gelir, dikilir başına;

''Buraya ev yapamazsın! Ebatı şu kadar, boyu bu kadar olacak.''Buraya ev yapamazsın! Ebatı şu kadar, boyu bu kadar olacak. Caddeden şu kadar çekeceksin; şu kadar yükseltemezsin, bu kadar alçaltamazsın.Caddeden şu kadar çekeceksin; şu kadar yükseltemezsin, bu kadar alçaltamazsın. Bu arazinin bina vergisini verdin mi? Şerefiye, aydınlatma, temizlik, tanzimat vergilerini verdin mi?''

Bu arazinin bina vergisini verdin mi? Şerefiye, aydınlatma, temizlik, tanzimat vergilerini verdin mi?''

''Param yok! İstersen ceplerimi çıkarayım, tersine döndüreyim. İçinde tozdan başka bir şey yok.''

''Param yok! İstersen ceplerimi çıkarayım, tersine döndüreyim. İçinde tozdan başka bir şey yok.''

''Ben onu bunu bilmem, bu vergiyi vereceksin!''

''Ben onu bunu bilmem, bu vergiyi vereceksin!''

Yani şimdi yaşam paralı, parasız yaşamak mümkün değil.Yani şimdi yaşam paralı, parasız yaşamak mümkün değil. Adam gidiyor, bir apartman dairesi alıyor, ev sahibi oluyor. Adam gidiyor, bir apartman dairesi alıyor, ev sahibi oluyor. ''Kapıcı parası, kalorifer parası'' derken kira kadar masrafı oluyor.

''Kapıcı parası, kalorifer parası'' derken kira kadar masrafı oluyor.

Rahatlık anlayışı artık eskisi gibi değil. Rahat ve konfor da çok fazla.Rahatlık anlayışı artık eskisi gibi değil. Rahat ve konfor da çok fazla. Onun için insanlar vergiler koymuşlar. Bir bakımdan bunları da normal karşılamak gerekiyor. Onun için insanlar vergiler koymuşlar. Bir bakımdan bunları da normal karşılamak gerekiyor. Allah insana sıhhat verir de para kazanır, bir şekilde öderse bir şey değil.Allah insana sıhhat verir de para kazanır, bir şekilde öderse bir şey değil. Ödeyemezse onları da koruyup kollamak, yardımcı olmak; o zayıfların, fakirlerin, mazlumların, yetimlerinÖdeyemezse onları da koruyup kollamak, yardımcı olmak; o zayıfların, fakirlerin, mazlumların, yetimlerin dulların halini biraz gözetmek de etrafındaki er kişilerin, babayiğitlerin, mertlerin, merhametlilerin işi olmuş oluyor.

dulların halini biraz gözetmek de etrafındaki er kişilerin, babayiğitlerin, mertlerin, merhametlilerin işi olmuş oluyor.

Rabbimiz Teâlâ zenginlerimize merhamet versin, fakirlerimize güzel hal nasip eylesin, vücutlarımıza afiyet versin,Rabbimiz Teâlâ zenginlerimize merhamet versin, fakirlerimize güzel hal nasip eylesin, vücutlarımıza afiyet versin, bizi nâmerde değil merde de muhtaç etmesin, kimseye muhtaç etmesin. bizi nâmerde değil merde de muhtaç etmesin, kimseye muhtaç etmesin. Rabbimiz bizi alnımız açık, yüzümüz ak; kimsenin önünde eğilmemiş, kimseye boyun bükmemiş; kimseye el açmamış insanlar olarak yaşatsın.Rabbimiz bizi alnımız açık, yüzümüz ak; kimsenin önünde eğilmemiş, kimseye boyun bükmemiş; kimseye el açmamış insanlar olarak yaşatsın. İhtiyaçlarımızı, kendi gayb hazinelerinden ihsan ve ikram eyleyip bizi gayrısından müstağnî eylesin. Öyle yaşayıp öylece ölelim.

İhtiyaçlarımızı, kendi gayb hazinelerinden ihsan ve ikram eyleyip bizi gayrısından müstağnî eylesin. Öyle yaşayıp öylece ölelim.

Mehmed Âkif merhumun dediği gibi;

Mehmed Âkif merhumun dediği gibi;

O rükû olmasa dünyada eğilmez başlar.

O rükû olmasa dünyada eğilmez başlar.

Müslüman, kimsenin önünde eğilmez ama namaz var, secde var; rükû yapıyoruz, secde yapıyoruz, o sebeple eğiliyoruz.

Müslüman, kimsenin önünde eğilmez ama namaz var, secde var; rükû yapıyoruz, secde yapıyoruz, o sebeple eğiliyoruz.

Yoksa müslüman eğilir mi?

Yoksa müslüman eğilir mi?

Müslüman eğilmez! Kimseye ''eyvallah'' demez!

Müslüman eğilmez! Kimseye ''eyvallah'' demez!

Çiğnerim, çiğnenirim Hakkı tutar kaldırırım. diyor şair,Çiğnerim, çiğnenirim Hakkı tutar kaldırırım. diyor şair, müslüman kimseden korkmaz; Hak neyse onu yapar.

müslüman kimseden korkmaz; Hak neyse onu yapar.

Ama o müslümanlar nerede?

Ama o müslümanlar nerede?

Yahudi Filistin'de sopayla vura vura müslümanı öldürüyor; millet orada burada keyfine bakıyor.Yahudi Filistin'de sopayla vura vura müslümanı öldürüyor; millet orada burada keyfine bakıyor. Bizim memlekette en büyük şirketler onların elinde.Bizim memlekette en büyük şirketler onların elinde. Her türlü imkâna sahipler, her türlü konforları var. Rahatlık içindeler. Her türlü imkâna sahipler, her türlü konforları var. Rahatlık içindeler. İspanyollar onları kesiyorlardı da bizimkiler; ''Yazıktır, insandır, kesmesinler.'' diye gemilerle aldılar.İspanyollar onları kesiyorlardı da bizimkiler; ''Yazıktır, insandır, kesmesinler.'' diye gemilerle aldılar. İspanya'dan gemilere bindirip Osmanlı diyarına getirdiler. ''Ne de olsa Ehl-i Kitab'tır.'' dediler.İspanya'dan gemilere bindirip Osmanlı diyarına getirdiler. ''Ne de olsa Ehl-i Kitab'tır.'' dediler. Ama ''Çingeneye salahiyet versen önce babasını asarmış.'' derler. Besle kargayı oysun gözünü. Öyle oluyor.

Ama ''Çingeneye salahiyet versen önce babasını asarmış.'' derler. Besle kargayı oysun gözünü. Öyle oluyor.

Ama onların böyle olması onlardan değil, bizden!Ama onların böyle olması onlardan değil, bizden! Kabahat bizde, kabahat tüm müslümanlarda!Kabahat bizde, kabahat tüm müslümanlarda! Bir kere Allah'ın sevgili kulları olmadıkları için Allah ceza veriyor. Bir kere Allah'ın sevgili kulları olmadıkları için Allah ceza veriyor. Çünkü yoldan çıkmış, raydan çıkmış, sapıtmış, şaşırmış; Allah bela veriyor!

Çünkü yoldan çıkmış, raydan çıkmış, sapıtmış, şaşırmış; Allah bela veriyor!

Bela gelmez kula, kul azmayınca;

Bela gelmez kula, kul azmayınca;

Kaza gelmez kula, Hak yazmayınca.

Kaza gelmez kula, Hak yazmayınca.

Allah yazıyor, ondan öyle oluyor.

Allah yazıyor, ondan öyle oluyor.

Ama bela neden geliyor?

Ama bela neden geliyor?

Kul azdı, sapıttı da cezayı hak etti, ensesinde tokat patladı; ondan oluyor.Kul azdı, sapıttı da cezayı hak etti, ensesinde tokat patladı; ondan oluyor. Bizim birkaç asırdır çektiğimiz dinimizden döndüğümüzdendir, dinimize hizmetten geri kaldığımızdandır. Allah uyanıklık nasip etsin.

Bizim birkaç asırdır çektiğimiz dinimizden döndüğümüzdendir, dinimize hizmetten geri kaldığımızdandır. Allah uyanıklık nasip etsin.

Dün akşam akıllı, uslu, tahsilli, terbiyeli, görgülü, bilgili kardeşlerimizle oturdukDün akşam akıllı, uslu, tahsilli, terbiyeli, görgülü, bilgili kardeşlerimizle oturduk ''Ne yapalım, ne edelim?'' diye bir sohbet havası içinde konuştuk.''Ne yapalım, ne edelim?'' diye bir sohbet havası içinde konuştuk. İçinde mühendisi var, idarecisi var. İçinde mühendisi var, idarecisi var. Çok yüksek memuriyetlerde bulunmuş, idarecilik yapmış, müdürlük yapmış kimseler var. Çok yüksek memuriyetlerde bulunmuş, idarecilik yapmış, müdürlük yapmış kimseler var. Döndük dolaştık, geldik iyi müslüman olmaya.Döndük dolaştık, geldik iyi müslüman olmaya. İş, İslâm'a hizmet etmeye, irşat ve tebliğ çalışması yapmaya geldi, dayandı. İş, İslâm'a hizmet etmeye, irşat ve tebliğ çalışması yapmaya geldi, dayandı. Gerisi laf, gerisi hep fasa fiso, başka bir şey yok! Gerisi laf, gerisi hep fasa fiso, başka bir şey yok! Allah yolunda çalışırsan, Allah'ın dinine hizmet edersen, Allah'ın emirlerini tebliğ edersen,Allah yolunda çalışırsan, Allah'ın dinine hizmet edersen, Allah'ın emirlerini tebliğ edersen, cahilleri gafilleri irşat ve ikaz edersen en güzel çalışma bu.cahilleri gafilleri irşat ve ikaz edersen en güzel çalışma bu. Başka türlü de kurtuluş imkânı yok. Allah akıl fikir versin.

Başka türlü de kurtuluş imkânı yok. Allah akıl fikir versin.

Bu hadîs-i şerîflerde; Peygamber Efendimiz'in âhir zaman ahkâmı, ahvali ile ilgili ihbarları,Bu hadîs-i şerîflerde; Peygamber Efendimiz'in âhir zaman ahkâmı, ahvali ile ilgili ihbarları, bildirileri ve önceden söylemiş olduğu hususları öğreneceğiz.

bildirileri ve önceden söylemiş olduğu hususları öğreneceğiz.

Demek ki paraya ihtiyaç varmış; Allah bizi helalinden paraya sahip eylesin, kazandığımız paraya bizi köle etmesin.Demek ki paraya ihtiyaç varmış; Allah bizi helalinden paraya sahip eylesin, kazandığımız paraya bizi köle etmesin. Paranın pulun, dinarın dirhemin kulu kölesi etmesin. Para kazanılıyor, kazanılacak.

Paranın pulun, dinarın dirhemin kulu kölesi etmesin. Para kazanılıyor, kazanılacak.

Sonra ne olacak?

Sonra ne olacak?

Allah yolunda harcanacak. Kazanılacak, harcanacak.Allah yolunda harcanacak. Kazanılacak, harcanacak. Senin elinden geçecek, öbür tarafa gidecek.Senin elinden geçecek, öbür tarafa gidecek. Kazanacaksın, kimseye muhtaç olmayacaksın ve sevap kazanacaksın. Kazanacaksın, kimseye muhtaç olmayacaksın ve sevap kazanacaksın. Yiyeceksin, yedireceksin. Giyeceksin, giydireceksin. Dostlarına ikramda bulunacaksın. Feda olsun!Yiyeceksin, yedireceksin. Giyeceksin, giydireceksin. Dostlarına ikramda bulunacaksın. Feda olsun! Ayrıca fukaranın hakkını ayırıp vereceksin.Ayrıca fukaranın hakkını ayırıp vereceksin. Cihada para ayıracaksın, Allah yoluna para ayıracaksın.Cihada para ayıracaksın, Allah yoluna para ayıracaksın. O paralar gidecek ama onunla cenneti kazanacaksın.

O paralar gidecek ama onunla cenneti kazanacaksın.

''Yok! Ben onları öyle zor kazandım ki eğer sen onu Sarayburnu'ndan savurup denize atsan arkasından balıklama denize atlarım.''Yok! Ben onları öyle zor kazandım ki eğer sen onu Sarayburnu'ndan savurup denize atsan arkasından balıklama denize atlarım. Paralarım çok kıymetli, kimseye vermem.'' dersen, o zaman âyet-i kerîmede geçen o cezaya çarptırılırsın.

Paralarım çok kıymetli, kimseye vermem.'' dersen, o zaman âyet-i kerîmede geçen o cezaya çarptırılırsın.

''İnsanların o biriktirip, saklayıp, depo ettiği paralar cehennemde kızdırılacak kızdırılacak,''İnsanların o biriktirip, saklayıp, depo ettiği paralar cehennemde kızdırılacak kızdırılacak, ak kor haline gelecek, kıpkızıl hale gelecek ve onlarla sırtları, yüzleri, yanları dağlanacak;ak kor haline gelecek, kıpkızıl hale gelecek ve onlarla sırtları, yüzleri, yanları dağlanacak; ‘İşte bu sizin dünyada Allah yolunda sarf etmeyip de, depo ettiğiniz paralarınızdır.‘İşte bu sizin dünyada Allah yolunda sarf etmeyip de, depo ettiğiniz paralarınızdır. Buyurun, tadın bakalım. Nasıl iyi mi bu?'' diye Allah Teâlâ hazretleri onlarla cehennemde azap görüleceğini bildiriyor. Buyurun, tadın bakalım. Nasıl iyi mi bu?'' diye Allah Teâlâ hazretleri onlarla cehennemde azap görüleceğini bildiriyor. Onun için para kıymetli, kazanması zor; kazanıldığı yer de sorguya tâbi,Onun için para kıymetli, kazanması zor; kazanıldığı yer de sorguya tâbi, harcandığı yer de sorguya tâbi. Allah helalinden kazanmayı, yerine sarf etmeyi nasip etsin.

harcandığı yer de sorguya tâbi. Allah helalinden kazanmayı, yerine sarf etmeyi nasip etsin.

Antalya'nın bir kasabasına gittik. Dağın arasında küçük bir kasaba, daha önceden hiç duymamıştım. Antalya'nın bir kasabasına gittik. Dağın arasında küçük bir kasaba, daha önceden hiç duymamıştım. Nahiye, belki de bir köy ama biraz büyümüş, kasaba olmuş. Dediler ki;

Nahiye, belki de bir köy ama biraz büyümüş, kasaba olmuş. Dediler ki;

''Hocam, bu kasabadaki şahısların hepsi düğünlerini Hilton'da yaparlar.''

''Hocam, bu kasabadaki şahısların hepsi düğünlerini Hilton'da yaparlar.''

Vay be! Antalya neresi, İstanbul neresi, vay vay vay!Vay be! Antalya neresi, İstanbul neresi, vay vay vay! Bu kasabanın beyleri, paşaları düğünlerini Hilton'da yaparlarmış, aşağısı kurtarmazmış.

Bu kasabanın beyleri, paşaları düğünlerini Hilton'da yaparlarmış, aşağısı kurtarmazmış.

Antalya'da bir kasabanın filanca nahiyesindeki bir kişisin, camide doğru düzgün mevlidini yap;Antalya'da bir kasabanın filanca nahiyesindeki bir kişisin, camide doğru düzgün mevlidini yap; eşini, dostunu, ahbabını çağır, ziyafetini çek, düğün yemeğini yedir, cemaate dua ettir, hatim indir; çocuğun böyle evlensin.

eşini, dostunu, ahbabını çağır, ziyafetini çek, düğün yemeğini yedir, cemaate dua ettir, hatim indir; çocuğun böyle evlensin.

Adı ''Hilton'' işte! Bir Amerikalı gelmiş, memleketimizin kanunlarındanAdı ''Hilton'' işte! Bir Amerikalı gelmiş, memleketimizin kanunlarından turizmle ilgili teşviklerinden yararlanarak boğazın en güzel yerine bir bina yapmış.turizmle ilgili teşviklerinden yararlanarak boğazın en güzel yerine bir bina yapmış. Bir odası bilmem kaç yüz bin liradır. Ben hiç bilmiyorum.Bir odası bilmem kaç yüz bin liradır. Ben hiç bilmiyorum. Gitmek de, hiç de nasip olmadı, istemem de. Düğününü orada yapacak.

Gitmek de, hiç de nasip olmadı, istemem de. Düğününü orada yapacak.

Neden?

Neden?

Gösteriş! ''Ben düğünümü orada yaptırmazsam, sonra bana ne derler?'' diye düşünüyor.Gösteriş! ''Ben düğünümü orada yaptırmazsam, sonra bana ne derler?'' diye düşünüyor. Zaten kız ağlar; ''Benim düğünümü niye Hilton'da yapmadın? Zaten kız ağlar; ''Benim düğünümü niye Hilton'da yapmadın? Arkadaşımın düğünü orada oldu da, benimki niye orada olmadı?'' der.Arkadaşımın düğünü orada oldu da, benimki niye orada olmadı?'' der. Sonra düğün Hilton'da olunca tabi ki mevlidli, Kur'an'lı, hatimli mi, dualı mı olur? Orasını Allah bilir.Sonra düğün Hilton'da olunca tabi ki mevlidli, Kur'an'lı, hatimli mi, dualı mı olur? Orasını Allah bilir. Nasıl olduğunu bilmiyoruz. Nasıl olduğunu Allah bilir. Vah vah!

Nasıl olduğunu bilmiyoruz. Nasıl olduğunu Allah bilir. Vah vah!

''Para benim, sana ne? İstediğim yerde harcarım.''

''Para benim, sana ne? İstediğim yerde harcarım.''

İşte öyle değil! Kazın ayağı öyle değil! Allah o paraları nereye harcadığını da sana soracak.

İşte öyle değil! Kazın ayağı öyle değil! Allah o paraları nereye harcadığını da sana soracak.

''Ama ben kendim kazandım.''

''Ama ben kendim kazandım.''

Kendin kazandığın halde nereye harcadığını soracak.

Kendin kazandığın halde nereye harcadığını soracak.

Onun için harcadığın yer de önemli. Lüzumsuz yere harcayamazsın, telef edemezsin, zayi edemezsin, israf edemezsin.Onun için harcadığın yer de önemli. Lüzumsuz yere harcayamazsın, telef edemezsin, zayi edemezsin, israf edemezsin. Allah müsrifleri sevmez. İsraf haram, yasak! İsraf edemezsin! Allah müsrifleri sevmez. İsraf haram, yasak! İsraf edemezsin! Harcamalarını belli bir ölçüye göre yapacaksın, ölçünün ötesine gitmeyeceksin.Harcamalarını belli bir ölçüye göre yapacaksın, ölçünün ötesine gitmeyeceksin. Zenginsen zenginliğin biraz belli olacak. Zenginsen zenginliğin biraz belli olacak. Giyiminden kuşamından adamın zengin olduğu belli olacak ki fukara ''Bu zengindir.'' deyip yanına gelebilsin, bir şey isteyebilsin.Giyiminden kuşamından adamın zengin olduğu belli olacak ki fukara ''Bu zengindir.'' deyip yanına gelebilsin, bir şey isteyebilsin. ''Bir ihtiyacım var.'' diyecek, o da çıkarıp verecek.''Bir ihtiyacım var.'' diyecek, o da çıkarıp verecek. Hadîs-i şerîfte; ''Bir insan atı ile gelip sizden bir şey istese bile boş çevirmeyin.'' Diyor.

Hadîs-i şerîfte; ''Bir insan atı ile gelip sizden bir şey istese bile boş çevirmeyin.'' Diyor.

''Hadîs-i şerîfte öyle denildi.'' diye elbette bunun da istismarcıları türemiş.''Hadîs-i şerîfte öyle denildi.'' diye elbette bunun da istismarcıları türemiş. Adamın cebi para dolu, belki bankada milyonları var ama dilenciliği meslek edinmiş, dolaşıyor.Adamın cebi para dolu, belki bankada milyonları var ama dilenciliği meslek edinmiş, dolaşıyor. Tabi öyle olduğunu bilirsen vermezsin! Tabi öyle olduğunu bilirsen vermezsin! Para daha senin yanındayken, ''Acaba çevremde hayır yapacak kim var?'' diye ararsın, bildiğin insana verirsin. Para daha senin yanındayken, ''Acaba çevremde hayır yapacak kim var?'' diye ararsın, bildiğin insana verirsin. Köyünde sorarsın, mahallende sorarsın.Köyünde sorarsın, mahallende sorarsın. Zengin bir semtte oturuyorsan İstanbul'un, Ankara'nın, İzmir'in, Bursa'nın lüks bir semtinde oturuyorsanZengin bir semtte oturuyorsan İstanbul'un, Ankara'nın, İzmir'in, Bursa'nın lüks bir semtinde oturuyorsan bir ara lütfen ve keremen inayet buyurup fakir mahallelerine, gecekondu semtlerine gidersin. bir ara lütfen ve keremen inayet buyurup fakir mahallelerine, gecekondu semtlerine gidersin. Gecekondu semtlerinde bir namaz kılarsın.Gecekondu semtlerinde bir namaz kılarsın. O senin güzel, pırıl pırıl ayakkabıların çamurlu sokaklarda biraz çamurlanır, batarsın çıkarsın, paçaların çamur olur. O senin güzel, pırıl pırıl ayakkabıların çamurlu sokaklarda biraz çamurlanır, batarsın çıkarsın, paçaların çamur olur. ''Çeşmeden su dolduracağız.'' diye mantosuz kızların ayazda tir tir titrediğini, evlerin damının aktığını, ''Çeşmeden su dolduracağız.'' diye mantosuz kızların ayazda tir tir titrediğini, evlerin damının aktığını, insanın akşama yemek yiyemediğini, hastalandığını, kan tükürdüğünü görürsün; merhamete gelirsin. insanın akşama yemek yiyemediğini, hastalandığını, kan tükürdüğünü görürsün; merhamete gelirsin. ''Vazgeçtim, ben bundan sonra gülmeyeceğim.''Vazgeçtim, ben bundan sonra gülmeyeceğim. Bu tarafın çamuru kalmayıncaya kadar bana gülmek yasak.'' dersin, o zaman verirsin.

Bu tarafın çamuru kalmayıncaya kadar bana gülmek yasak.'' dersin, o zaman verirsin.

İnsan görmeyince elbette bilmiyor. İnsan görmeyince elbette bilmiyor. Bilmeyince de parayı ne yapacağını, nereye koyacağını, nasıl harcayacağını şaşırıyor.Bilmeyince de parayı ne yapacağını, nereye koyacağını, nasıl harcayacağını şaşırıyor. Açın gazeteleri, lüks hayatın sahnelerini.Açın gazeteleri, lüks hayatın sahnelerini. Artistler nasıl yaşarmış, nasıl havuzun içine süt doldururmuş, ''cildi daha iyi olsun'' diye sütün içinde yüzermiş! Ondan sonra fotoğraflar!

Artistler nasıl yaşarmış, nasıl havuzun içine süt doldururmuş, ''cildi daha iyi olsun'' diye sütün içinde yüzermiş! Ondan sonra fotoğraflar!

İşte kıyametin neden kopacağı görülüyor. İşte kıyametin neden kopacağı görülüyor. Bu çifte manzaradan kıyametin niçin kopacağı görülüyor! Bu çifte manzaradan kıyametin niçin kopacağı görülüyor! Müslümanlar geri durursa, ilgilenmezse, irşada çalışmazsa, gayrete gelmezse kıyamet kopar! Müslümanlar geri durursa, ilgilenmezse, irşada çalışmazsa, gayrete gelmezse kıyamet kopar! Bu insanoğlu gemi azıya aldı mı durduramazsın artık.Bu insanoğlu gemi azıya aldı mı durduramazsın artık. Freni yok, doludizgin cehenneme kadar gider, ondan sonra cehennemin uçurumuna yuvarlanır.Freni yok, doludizgin cehenneme kadar gider, ondan sonra cehennemin uçurumuna yuvarlanır. Onun için hepiniz İslâm'ı öğreneceksiniz. Ondan sonra da öğreteceksiniz.Onun için hepiniz İslâm'ı öğreneceksiniz. Ondan sonra da öğreteceksiniz. ''Ben yirmi yıldır dervişim.''

''Ben yirmi yıldır dervişim.''

Mâşaallah!

Mâşaallah!

''Ben otuz beş yıllık dervişim.''

''Ben otuz beş yıllık dervişim.''

Sana iki kere mâşaallah!

Sana iki kere mâşaallah!

''Ben elli yıllık dervişim.''

''Ben elli yıllık dervişim.''

Sana üç defa mâşaallah!

Sana üç defa mâşaallah!

İyi güzel ama bir çocuğa bile ana babasının bakımının bir zamanı var.İyi güzel ama bir çocuğa bile ana babasının bakımının bir zamanı var. Annesinden süt emmesinin zamanı iki yaştır. Dört yaşındaki çocuk süt emerse olmaz.Annesinden süt emmesinin zamanı iki yaştır. Dört yaşındaki çocuk süt emerse olmaz. Sen de artık İslâm'a faydalı olacaksın. Hep memeye yapışmışsın, boyuna süt içiyorsun.

Sen de artık İslâm'a faydalı olacaksın. Hep memeye yapışmışsın, boyuna süt içiyorsun.

Olur mu?

Olur mu?

Biraz da sen başka insanlara faydalı olmaya başla.Biraz da sen başka insanlara faydalı olmaya başla. Şu kadar senedir Allah'ın emirlerini duyuyorsun, yasaklarını öğrenmişsin, Peygamber Efendimiz'in sünneti ne, duyuyorsun.Şu kadar senedir Allah'ın emirlerini duyuyorsun, yasaklarını öğrenmişsin, Peygamber Efendimiz'in sünneti ne, duyuyorsun. İnsanın bir Pazar günü öğrendiği bile yeter.İnsanın bir Pazar günü öğrendiği bile yeter. Sen de biraz çalış, sen de biraz sofraya ekmek getir, hazır yeme!Sen de biraz çalış, sen de biraz sofraya ekmek getir, hazır yeme! Sen de biraz İslâm'a faydalı ol, sen de biraz Allah'ın dinine hizmet et ki izzet bulasın.Sen de biraz İslâm'a faydalı ol, sen de biraz Allah'ın dinine hizmet et ki izzet bulasın. Hürmet et ki hürmet bulasın. Yardım et ki yardıma eresin. Hürmet et ki hürmet bulasın. Yardım et ki yardıma eresin. Merhamet et ki merhamet bulasın. İslâm'ın ihtiyacı var.Merhamet et ki merhamet bulasın. İslâm'ın ihtiyacı var. Kadın da çalışacak, erkek de çalışacak, yaşlı da çalışacak, genç de çalışacak; olacak!

Kadın da çalışacak, erkek de çalışacak, yaşlı da çalışacak, genç de çalışacak; olacak!

''Hocam durumumuz iyi.''Hocam durumumuz iyi. İskenderpaşa camii doluyor, dışarıda insanlar ayakta kalıyor, avlular da doluyor.İskenderpaşa camii doluyor, dışarıda insanlar ayakta kalıyor, avlular da doluyor. Bazıları burada namaz kılamayıp komşuya gidiyor.''

Bazıları burada namaz kılamayıp komşuya gidiyor.''

İskenderpaşa camiinin içini kubbesine kadar üst üste insan doldursak ne ifade eder?

İskenderpaşa camiinin içini kubbesine kadar üst üste insan doldursak ne ifade eder?

İstanbul, beş milyonluk yedi milyonluk bir şehir. Bu kadar milyonun içinde bu kadar insan nedir?

İstanbul, beş milyonluk yedi milyonluk bir şehir. Bu kadar milyonun içinde bu kadar insan nedir?

Bizim hepimizi toplasan, bir kışlaya doldursan biz ne kadarız, futbola giden ne kadar?

Bizim hepimizi toplasan, bir kışlaya doldursan biz ne kadarız, futbola giden ne kadar?

Keyfe giden ne kadar?

Keyfe giden ne kadar?

Zevke giden ne kadar?

Zevke giden ne kadar?

Namaz kılmayan ne kadar?

Namaz kılmayan ne kadar?

Dinden habersiz ne kadar?

Dinden habersiz ne kadar?

Allah, peygamber, din, iman tanımayan ne kadar?

Allah, peygamber, din, iman tanımayan ne kadar?

Hesabını yaptın mı? Mahallende, kendi sokağında bir hesap yap.Hesabını yaptın mı? Mahallende, kendi sokağında bir hesap yap. On tane ev bu tarafta var, on tane ev diğer tarafta var.On tane ev bu tarafta var, on tane ev diğer tarafta var. Bunlardan kaç tanesi camiye gelir kaç tanesi gelmez? Kaç tanesi imanlı kaç tanesi imansız?Bunlardan kaç tanesi camiye gelir kaç tanesi gelmez? Kaç tanesi imanlı kaç tanesi imansız? Kaç tanesi namazlı kaç tanesi namazsız? Kaç tanesi haramdan korkar kaç tanesi korkmaz?Kaç tanesi namazlı kaç tanesi namazsız? Kaç tanesi haramdan korkar kaç tanesi korkmaz? Kaç tanesi namuslu kaç tanesi namussuz? Yap hesabını. Kaç tanesi namuslu kaç tanesi namussuz? Yap hesabını. O zaman Türkiye'de, dünyada da müslümanlığın hesabı ortaya çıkar. Biraz çalışacağız.

O zaman Türkiye'de, dünyada da müslümanlığın hesabı ortaya çıkar. Biraz çalışacağız.

Hiç reşit olmayacak mıyız?

Hiç reşit olmayacak mıyız?

Hep bebek mi kalacağız?

Hep bebek mi kalacağız?

Arkadaşlardan birisi, profesörün konferansına gitmiş, konferansın sonunda bizim dinleyen arkadaşların imtihanı var, diyor ki;Arkadaşlardan birisi, profesörün konferansına gitmiş, konferansın sonunda bizim dinleyen arkadaşların imtihanı var, diyor ki; ''Profesör hâlâ yardımı başkasından umuyor. Hâlâ ‘falanca şöyle yapsın, böyle yapsın.' diyor.''Profesör hâlâ yardımı başkasından umuyor. Hâlâ ‘falanca şöyle yapsın, böyle yapsın.' diyor. Kendisini çocuk sanıyor, büyüyememiş.'' Senin ağabey dediklerinin yarısı mezara girdi.Kendisini çocuk sanıyor, büyüyememiş.'' Senin ağabey dediklerinin yarısı mezara girdi. Sen abi oldun, baba oldun, dede oldun. Biraz da sen İslâm'a hizmet et.

Sen abi oldun, baba oldun, dede oldun. Biraz da sen İslâm'a hizmet et.

''Canım yapıyorlardır.'' Kim yapıyor?

''Canım yapıyorlardır.'' Kim yapıyor?

Nerede? İslâm'a kim yardım ediyor?

Nerede? İslâm'a kim yardım ediyor?

''Yardım eden hiç kimse yok, bir sen varsın.'' diye düşüneceksin.''Yardım eden hiç kimse yok, bir sen varsın.'' diye düşüneceksin. ''Hiç kimse kalmamış, iş bana kalmış.'' diyeceksin; İslâm'ı yaymak, öğretmek ve savunmak için sen çalışacaksın.

''Hiç kimse kalmamış, iş bana kalmış.'' diyeceksin; İslâm'ı yaymak, öğretmek ve savunmak için sen çalışacaksın.

Dergi çıkarıyoruz.Dergi çıkarıyoruz. Bizim hanım kızlardan birisi İslâmî eserler yayınlayan kitabevine gitmiş. Bizim hanım kızlardan birisi İslâmî eserler yayınlayan kitabevine gitmiş. Bizim dergilerden birini istemiş. Adam ne demiş?

Bizim dergilerden birini istemiş. Adam ne demiş?

''Ne yapacaksın dergiyi? Kur'ân-ı Kerîm'i oku, yeter.'' demiş.

''Ne yapacaksın dergiyi? Kur'ân-ı Kerîm'i oku, yeter.'' demiş.

Biz bu dergileri ''Kur'ân-ı Kerîm'e hizmet olsun.'' diye çıkarıyoruz. O ne demek öyle!

Biz bu dergileri ''Kur'ân-ı Kerîm'e hizmet olsun.'' diye çıkarıyoruz. O ne demek öyle!

''Ne yapacaksın reçeli, ekmek yersin yeter. Ne yapacaksın katığı, tuza banarsın yeter.'' diyor musun?

''Ne yapacaksın reçeli, ekmek yersin yeter. Ne yapacaksın katığı, tuza banarsın yeter.'' diyor musun?

Hepsinin yeri var, hepsinin zamanı var.Hepsinin yeri var, hepsinin zamanı var. Elektrik de gerekiyor su da, hava da gerekiyor güneş de, para da gerekiyor sıhhat de,Elektrik de gerekiyor su da, hava da gerekiyor güneş de, para da gerekiyor sıhhat de, tatlı da gerekiyor, tuzlu da, ekşi de gerekiyor, turşu da. Hepsinin yeri var.

tatlı da gerekiyor, tuzlu da, ekşi de gerekiyor, turşu da. Hepsinin yeri var.

Ne yapacaksın, olur mu?

Ne yapacaksın, olur mu?

O zaman her şeyi kapatalım, bitsin! Ötekiler çalışsın, ötekiler milletin kafasını ütülesin.O zaman her şeyi kapatalım, bitsin! Ötekiler çalışsın, ötekiler milletin kafasını ütülesin. Ütülemek ütü ile değildir, tavuğu ütülemek gibidir. Ütülemek ütü ile değildir, tavuğu ütülemek gibidir. ''Ateşin üstünde çevire çevire, tüylerini yaka yaka kebap etmek'' demektir.''Ateşin üstünde çevire çevire, tüylerini yaka yaka kebap etmek'' demektir. Milletin kafasını ütülesin, dazlak kalır, hiç kıl kalmaz. Ondan sonra pişirilecek, yenilecek hale gelir.Milletin kafasını ütülesin, dazlak kalır, hiç kıl kalmaz. Ondan sonra pişirilecek, yenilecek hale gelir. Sen konuşma! Ne yapacaksın? Kur'ân-ı Kerîm'i oku.Sen konuşma! Ne yapacaksın? Kur'ân-ı Kerîm'i oku. Dininin inceliklerini halkın anlayacağı şekilde anlatma, anlatan eserleri okuma. Dininin inceliklerini halkın anlayacağı şekilde anlatma, anlatan eserleri okuma. Hemen Kur'ân-ı Kerîm'i oku. Tamam!

Hemen Kur'ân-ı Kerîm'i oku. Tamam!

Peki, o âyet ne diyor? Onu anlayacak Arapçan var mı? Yok!

Peki, o âyet ne diyor? Onu anlayacak Arapçan var mı? Yok!

O zaman sana anlatacak bir mezhebe ihtiyaç var.O zaman sana anlatacak bir mezhebe ihtiyaç var. Kitapçısı böyle derse artık ötekisine ne diyeceğiz, bilmiyorum. En akıllısı Deli Bekir, o da zincirde yatar.

Kitapçısı böyle derse artık ötekisine ne diyeceğiz, bilmiyorum. En akıllısı Deli Bekir, o da zincirde yatar.

İkinci hadîs-i şerîf:

İkinci hadîs-i şerîf:

Ye'tî ale'n-nâsi zemânün yed'û fîhi'l-mü'minü li'l-âmmeti fe-yekûlü'l-lâhu:Ye'tî ale'n-nâsi zemânün yed'û fîhi'l-mü'minü li'l-âmmeti fe-yekûlü'l-lâhu: Ud'u li-hâssati nefsike estecib leke fe-emme'l-âmmetü fe-innî aleyhim sâhitun.Ud'u li-hâssati nefsike estecib leke fe-emme'l-âmmetü fe-innî aleyhim sâhitun. Bu hadîs-i şerîfi okuduktan sonra tüylerimizin diken diken olması gerekiyor.Bu hadîs-i şerîfi okuduktan sonra tüylerimizin diken diken olması gerekiyor. Secdeye kapanıp oradan kalkmamamız gerekiyor. Gözyaşları ile seccademizi ıslatmamız gerekiyor.Secdeye kapanıp oradan kalkmamamız gerekiyor. Gözyaşları ile seccademizi ıslatmamız gerekiyor. Gözyaşlarının kapının altından sokaklara akıp sel olması gerekiyor. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş

Gözyaşlarının kapının altından sokaklara akıp sel olması gerekiyor. Peygamber Efendimiz şöyle buyurmuş

''İnsanların başına bir zaman gelip çatacak ki devirler değişip yıllar geçip insanlar öyle bir zamana ulaşacaklar ki''İnsanların başına bir zaman gelip çatacak ki devirler değişip yıllar geçip insanlar öyle bir zamana ulaşacaklar ki o zaman mü'min elini açacak ve umumiyetle müslümanların hepsi için dua edecek; ‘Yâ Rabbi! Ümmeti Muhammed'i aziz eyle. o zaman mü'min elini açacak ve umumiyetle müslümanların hepsi için dua edecek; ‘Yâ Rabbi! Ümmeti Muhammed'i aziz eyle. Yâ Rabbi! İnsanlara hayırlar ihsan eyle. Yâ Rabbi! Mesut eyle, bahtiyar eyle.Yâ Rabbi! İnsanlara hayırlar ihsan eyle. Yâ Rabbi! Mesut eyle, bahtiyar eyle. Dertlilere deva, hastalara şifa, borçlulara eda ihsan eyle.'' diyecek. Ama Allah bu duayı kabul etmeyecek.''

Dertlilere deva, hastalara şifa, borçlulara eda ihsan eyle.'' diyecek. Ama Allah bu duayı kabul etmeyecek.''

Neden?

Neden?

Herkes için dua etmek şefkatin, sevginin, merhametin, saygının, acımanın, insanlığın,Herkes için dua etmek şefkatin, sevginin, merhametin, saygının, acımanın, insanlığın, kardeşliğin icabı olduğu için böyle dua ediyoruz, bu bizim dinimizde tavsiyedir.kardeşliğin icabı olduğu için böyle dua ediyoruz, bu bizim dinimizde tavsiyedir. Biz herkes için dua ederiz.Biz herkes için dua ederiz. Tahiyyat'ta da, namazın içinde de, dışında da dua ederiz.Tahiyyat'ta da, namazın içinde de, dışında da dua ederiz. Ama öyle bir zaman gelecek ki o zaman kişi herkes için, genel topluluk için dua edecek ama ona Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyuracak:

Ama öyle bir zaman gelecek ki o zaman kişi herkes için, genel topluluk için dua edecek ama ona Allahu Teâlâ hazretleri şöyle buyuracak:

''Kendi nefsinin öz ihtiyaçları için, kendin için dua et! Ben senin duanı kabul edeyim.''Kendi nefsinin öz ihtiyaçları için, kendin için dua et! Ben senin duanı kabul edeyim. Herkese yaptığın duayı kabul etmem. Ben o ahaliye kızgınım, onlara dua etme. Kendine dua edeceksen et. Bırak onları!''

Herkese yaptığın duayı kabul etmem. Ben o ahaliye kızgınım, onlara dua etme. Kendine dua edeceksen et. Bırak onları!''

Neden?

Neden?

Çünkü bu insanlar Allah tanımaz, Peygamber tanımaz veyahut ''tanıyorum'' derse bile başımıza kaka kaka, minnet ede ede yaparlar.

Çünkü bu insanlar Allah tanımaz, Peygamber tanımaz veyahut ''tanıyorum'' derse bile başımıza kaka kaka, minnet ede ede yaparlar.

''Tamam ya, daha ne istiyorsun, Allah'a inanıyorum işte!'' der.

''Tamam ya, daha ne istiyorsun, Allah'a inanıyorum işte!'' der.

''Yetmez. İnanıyorsan itaat et.'' Deriz.

''Yetmez. İnanıyorsan itaat et.'' Deriz.

''Tamam, Peygamber'i de kabul ettik.'' der.

''Tamam, Peygamber'i de kabul ettik.'' der.

''Peygamber'i kabul ettiysen hadislerini dinle, yolunda yürü.'' deriz, umursamaz.

''Peygamber'i kabul ettiysen hadislerini dinle, yolunda yürü.'' deriz, umursamaz.

Herkesin evine televizyon, şarkı türkü, aşk meşk sahnesi, çıplaklık, gazino, tiyatro, içki meclisi girmiş!Herkesin evine televizyon, şarkı türkü, aşk meşk sahnesi, çıplaklık, gazino, tiyatro, içki meclisi girmiş! Dünyanın öteki ülkelerindeki edepsizlerin hayatları, örfleri, âdetleri girmiş.Dünyanın öteki ülkelerindeki edepsizlerin hayatları, örfleri, âdetleri girmiş. Herkes onları seyrediyor. Bir seyrediyor, iki seyrediyor, üç seyrediyor, dört seyrediyor sonra;Herkes onları seyrediyor. Bir seyrediyor, iki seyrediyor, üç seyrediyor, dört seyrediyor sonra; ''Yahu, galiba fena da değil bu hayat.'' demeye başlıyor.''Yahu, galiba fena da değil bu hayat.'' demeye başlıyor. Ondan sonra ''Ben de öyle yapsam ne olur?'' demeye başlıyor. Ondan sonra ''Ben de öyle yapsam ne olur?'' demeye başlıyor. Çocuğun ismini değişik koymaya başlıyor. Yemeği değişik yemeye başlıyor.Çocuğun ismini değişik koymaya başlıyor. Yemeği değişik yemeye başlıyor. Selamı değişik vermeye başlıyor.Selamı değişik vermeye başlıyor. Tavrı değişik olmaya başlıyor; sigarayı bir başka türlü tüttürüyor,Tavrı değişik olmaya başlıyor; sigarayı bir başka türlü tüttürüyor, bıyığın şekli değişik, saçın şekli acayip, pantolon bir başka türlü.

bıyığın şekli değişik, saçın şekli acayip, pantolon bir başka türlü.

Değişti gitti her şey!

Değişti gitti her şey!

Allahu Teâlâ hazretlerinin rızası nerededir? Biz onu aramak zorundayız, biz onun kuluyuz.Allahu Teâlâ hazretlerinin rızası nerededir? Biz onu aramak zorundayız, biz onun kuluyuz. Ya O'na güzel kulluk ederiz ya da bizim canımıza okur; dünyada da âhirette de perişan eder.Ya O'na güzel kulluk ederiz ya da bizim canımıza okur; dünyada da âhirette de perişan eder. Düşmanı musallat eder, hastalık verir, inim inim inletir.Düşmanı musallat eder, hastalık verir, inim inim inletir. Sen paraları haramdan kazanırsın kazanırsın, bir kaza yaparsın canın cehenneme gider. Sen paraları haramdan kazanırsın kazanırsın, bir kaza yaparsın canın cehenneme gider. Bunları bizim ahali için demiyorum da, günah işleyen kimse için diyorum. Bunları bizim ahali için demiyorum da, günah işleyen kimse için diyorum. Karısı sakat kalır, kızı sakat kalır. Bacağı kırılır, kafası çatlar, kanlar içinde sıkışır kalır.

Karısı sakat kalır, kızı sakat kalır. Bacağı kırılır, kafası çatlar, kanlar içinde sıkışır kalır.

Neden?

Neden?

Haramla beslendi mi iflah olmaz. O gülüyordu, inanmıyordu ama Allah'ın adaleti tecelli eder ve ondan sonra herkes gerçekleri görür.Haramla beslendi mi iflah olmaz. O gülüyordu, inanmıyordu ama Allah'ın adaleti tecelli eder ve ondan sonra herkes gerçekleri görür. İbret-i âlem olur, âleme ibret olur.

İbret-i âlem olur, âleme ibret olur.

Allah; ''Demek ki kâfirler iflah olmuyormuş, zalimler iflah olmuyormuş,Allah; ''Demek ki kâfirler iflah olmuyormuş, zalimler iflah olmuyormuş, Allah'a âsî olanlar bir gün cezasını çekiyormuş, insanlara kötülük yapanlar bir gün mahvoluyormuş.'' dedirtir.

Allah'a âsî olanlar bir gün cezasını çekiyormuş, insanlara kötülük yapanlar bir gün mahvoluyormuş.'' dedirtir.

Zalimlere bir gün dönüp dolaşıp ''Biz hata ettik, hatamız da anlaşıldı, bizim işimiz yanlışmış, sen doğru yoldaymışsın, sen üstünmüşsün.'' dedirtir.Zalimlere bir gün dönüp dolaşıp ''Biz hata ettik, hatamız da anlaşıldı, bizim işimiz yanlışmış, sen doğru yoldaymışsın, sen üstünmüşsün.'' dedirtir. Yusuf aleyhisselam ile kardeşleri de böyledir.

Yusuf aleyhisselam ile kardeşleri de böyledir.

Allah, Firavun'a bile öleceği zaman;

Allah, Firavun'a bile öleceği zaman;

Lâ ilâhe illa'l-lâhu'l-lezî âmentü benû isrâîle ve ene mine'l-müslimîn.Lâ ilâhe illa'l-lâhu'l-lezî âmentü benû isrâîle ve ene mine'l-müslimîn. ''Benî İsrail'in iman etmiş olduğu o Allah'tan gayri bir ilah olmadığını kabul ederim. ''Benî İsrail'in iman etmiş olduğu o Allah'tan gayri bir ilah olmadığını kabul ederim. Ben de müslümanlardanım.'' dedirtti.

Ben de müslümanlardanım.'' dedirtti.

Bir gün der ama ne zaman?

Bir gün der ama ne zaman?

İş işten geçtikten sonra.

İş işten geçtikten sonra.

Muhterem kardeşlerim!

Muhterem kardeşlerim!

O bakımdan bu hadîs-i şerîfi bir daha okuyun; aklınıza yazın, defterinize yazın, levha yapın karşınıza koyun;O bakımdan bu hadîs-i şerîfi bir daha okuyun; aklınıza yazın, defterinize yazın, levha yapın karşınıza koyun; işyerinizde bulunsun, odanızda bulunsun, aklınızdan çıkmasın.işyerinizde bulunsun, odanızda bulunsun, aklınızdan çıkmasın. Rabbimiz'in rızasını kazanmanın yolu neyse ona koşturalım.Rabbimiz'in rızasını kazanmanın yolu neyse ona koşturalım. Gazabından, kızgınlığından kurtulmanın çaresi ne ise onu yapalım.Gazabından, kızgınlığından kurtulmanın çaresi ne ise onu yapalım. Çünkü Allah'ın gazabı, kızgınlığı başka bir şeye benzemez.Çünkü Allah'ın gazabı, kızgınlığı başka bir şeye benzemez. Allah bir kuluna gazap etti mi o kulun her şeyi biter, mahvolur.

Allah bir kuluna gazap etti mi o kulun her şeyi biter, mahvolur.

Bakın Peygamber Efendimiz ne diyor? Bir kere daha tekrar edelim:

Bakın Peygamber Efendimiz ne diyor? Bir kere daha tekrar edelim:

''İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki mü'min bütün ahali için dua edince Allahu Teâlâ hazretleri ona şöyle buyuracak:''İnsanlar üzerine öyle bir zaman gelecek ki mü'min bütün ahali için dua edince Allahu Teâlâ hazretleri ona şöyle buyuracak: ‘Sen kendi nefsin için, kendin için dua et. Duana icabet ederim.‘Sen kendi nefsin için, kendin için dua et. Duana icabet ederim. Sen benim mü'min kulumsun ama genel ahali için dua etme. Çünkü ben onlara kızgınım.'''

Sen benim mü'min kulumsun ama genel ahali için dua etme. Çünkü ben onlara kızgınım.'''

Allahu Teâlâ hazretleri içimizdeki beyinsizlerin akılsızların edepsizliklerinden, günahlarından dolayı bizleri helak etmesin.Allahu Teâlâ hazretleri içimizdeki beyinsizlerin akılsızların edepsizliklerinden, günahlarından dolayı bizleri helak etmesin. Allah'ın yasak ettiği şeyleri yapıyorlar, günah işliyorlar. Allah'ın yasak ettiği şeyleri yapıyorlar, günah işliyorlar. Bir kısmı da onların bu yaptığının doğru olmadığını bildiği için; ''Yapmayın etmeyin, günahtır.Bir kısmı da onların bu yaptığının doğru olmadığını bildiği için; ''Yapmayın etmeyin, günahtır. Allah'ın gazabı gelir, azabı gelir. Doğru yolda yürüyün, emirlerini tutun, iyi kul olun!'' diyor ama ötekilerin onu dinleyecek hali yok. Allah'ın gazabı gelir, azabı gelir. Doğru yolda yürüyün, emirlerini tutun, iyi kul olun!'' diyor ama ötekilerin onu dinleyecek hali yok. ''Külahıma anlat'' der gibi bildikleri yoldan hiç sapmıyorlar.

''Külahıma anlat'' der gibi bildikleri yoldan hiç sapmıyorlar.

Bir grup da onlara diyecekmiş ki;

Bir grup da onlara diyecekmiş ki;

Lime teızûna kavmen. Allahu mühlikühüm ev müazzebehüm azâben şedîdâ.Lime teızûna kavmen. Allahu mühlikühüm ev müazzebehüm azâben şedîdâ. ''Allah'ın şiddetli bir azap ile helak edeceği veyahut da azaplandıracağı şu topluluğa ne diye öğüt verip duruyorsunuz! ''Allah'ın şiddetli bir azap ile helak edeceği veyahut da azaplandıracağı şu topluluğa ne diye öğüt verip duruyorsunuz! Laf dinlemeyen adamlar için uğraşmayın, bırakın, kulaklarına girmiyor.''

Laf dinlemeyen adamlar için uğraşmayın, bırakın, kulaklarına girmiyor.''

Kâlû ma'zireten ilâ Rabbiküm ve leallehüm yettekûn.Kâlû ma'zireten ilâ Rabbiküm ve leallehüm yettekûn. ''‘Allahu Teâlâ hazretlerine mazeret olsun' diye ve ‘Belki de doğru yola gelirler.'' diye en mühim şey anlatmaktır. ''‘Allahu Teâlâ hazretlerine mazeret olsun' diye ve ‘Belki de doğru yola gelirler.'' diye en mühim şey anlatmaktır. Bugün hepimizin üzerine, boynuna borç olan en mühim mesele; bu beyinsizler, aptallar, zalimler, günahkârlar, Bugün hepimizin üzerine, boynuna borç olan en mühim mesele; bu beyinsizler, aptallar, zalimler, günahkârlar, kâfirler, fasıklar, facirler, zalimler dinlese de dinlemese de Allah'ın emirlerini herkese duyurmaktır.

kâfirler, fasıklar, facirler, zalimler dinlese de dinlemese de Allah'ın emirlerini herkese duyurmaktır.

Müslümanlar bir araya gelse her şeyi yapar.Müslümanlar bir araya gelse her şeyi yapar. Radyo istasyonu kurar, televizyon kanalı kiralar, kitap dergi çıkarır, bir irşat ordusu meydana getirir, her yere gönderir.Radyo istasyonu kurar, televizyon kanalı kiralar, kitap dergi çıkarır, bir irşat ordusu meydana getirir, her yere gönderir. Hocalar Allah'ın dinini anlatırlar, âyetleri hadisleri anlatırlar.

Hocalar Allah'ın dinini anlatırlar, âyetleri hadisleri anlatırlar.

Çanakkale'de, bizim akrabalardan birisi gitmiş kahvede konuşuyorlar:

Çanakkale'de, bizim akrabalardan birisi gitmiş kahvede konuşuyorlar:

''Vakit de bir hayli geçti, ikindi ezanını ben duymadım. Okunmadı mı?'' demiş.

''Vakit de bir hayli geçti, ikindi ezanını ben duymadım. Okunmadı mı?'' demiş.

''Evet, normal. İkindi okunmuyor burada.'' demiş adam.

''Evet, normal. İkindi okunmuyor burada.'' demiş adam.

''Niye?'' ''Cami kapalı, hoca yok da ondan.''

''Niye?'' ''Cami kapalı, hoca yok da ondan.''

Bizim akrabanın da biraz parası var; ''Aman, parasını ben vereyim.Bizim akrabanın da biraz parası var; ''Aman, parasını ben vereyim. Siz köylüsünüz, para toplayamıyorsunuz, kıyamıyorsunuz, kıymetli geliyor. Siz köylüsünüz, para toplayamıyorsunuz, kıyamıyorsunuz, kıymetli geliyor. Siz bulun hocayı, parasını ben vereyim.'' demiş.Siz bulun hocayı, parasını ben vereyim.'' demiş. Camisiz, ezansız, namazsız, niyazsız bir köy tasavvur edebilir misiniz?

Camisiz, ezansız, namazsız, niyazsız bir köy tasavvur edebilir misiniz?

''Bizim köylerimiz müslüman köyü.'' diye biliriz.''Bizim köylerimiz müslüman köyü.'' diye biliriz. Mâzîye bakınca öyleydi, bir zamanlar öyle müslüman idi ama şimdi hepsi başka bir yol tutturdu, Allah ıslah etsin!Mâzîye bakınca öyleydi, bir zamanlar öyle müslüman idi ama şimdi hepsi başka bir yol tutturdu, Allah ıslah etsin! Namaz kılanı az, Allah yolunda gideni az, haramdan korkanı az, Allah'ın emirlerini tutanı az, Peygamber Efendimiz'in yolunda yürüyeni az.Namaz kılanı az, Allah yolunda gideni az, haramdan korkanı az, Allah'ın emirlerini tutanı az, Peygamber Efendimiz'in yolunda yürüyeni az. O köyün ahalisi; parasını başkası vereceği halde hocayı yine bulamamışlar, yine istememişler. O köyün ahalisi; parasını başkası vereceği halde hocayı yine bulamamışlar, yine istememişler. Biri ölse ne olacak? ''Zaten canı çıkmış, gitmiş.Biri ölse ne olacak? ''Zaten canı çıkmış, gitmiş. Hoca ona dua etse ne olur etmese ne olur; gömerler, olur biter.'' Gömmeseler de kargalar yese ne olur? O da mühim değil.

Hoca ona dua etse ne olur etmese ne olur; gömerler, olur biter.'' Gömmeseler de kargalar yese ne olur? O da mühim değil.

Bazen kenarda bir hayvan ölüyor da, kuşlar yiyor. Akbabalar etrafında dolaşıyor. Öyle diyecekler herhalde.Bazen kenarda bir hayvan ölüyor da, kuşlar yiyor. Akbabalar etrafında dolaşıyor. Öyle diyecekler herhalde. ''Sırf ölüyü yıkamak için de hoca tutulur mu?'' En iyisi hiç tutmamak. Cami de kapalı.''Sırf ölüyü yıkamak için de hoca tutulur mu?'' En iyisi hiç tutmamak. Cami de kapalı. Sabahleyin de kimsenin uykusu bozulmaz, kimse rahatsız olmaz.

Sabahleyin de kimsenin uykusu bozulmaz, kimse rahatsız olmaz.

Çünkü gece yarıma, bir'e kadar televizyon seyredecekler, uykuları yetmez.Çünkü gece yarıma, bir'e kadar televizyon seyredecekler, uykuları yetmez. Sabah uyumaları gerekiyor. Onun için müezzin çıkıp da minareden bağırınca, uykuları kaçar. Sonra çocuklar zayıflar.Sabah uyumaları gerekiyor. Onun için müezzin çıkıp da minareden bağırınca, uykuları kaçar. Sonra çocuklar zayıflar. Yiyip yiyip semirecekler, ''o vakitte uyanırlarsa olmaz'' diye düşünüyorlar herhalde.Yiyip yiyip semirecekler, ''o vakitte uyanırlarsa olmaz'' diye düşünüyorlar herhalde. Allah ıslah etsin, akıl fikir versin!

Allah ıslah etsin, akıl fikir versin!

Biz güya Allah'ın dostlarıyız, mü'minleriz. Biz çalışmıyoruz ki! Biz güya Allah'ın dostlarıyız, mü'minleriz. Biz çalışmıyoruz ki! Ömrümüzde kaç tane insanı bâtıl yoldan hak yola çekmişiz? Bir hesap yapalım.Ömrümüzde kaç tane insanı bâtıl yoldan hak yola çekmişiz? Bir hesap yapalım. Kaç kişi bize heves ederek, bizim sözümüzle doğru yolu bulmuş? Bir hesabını yapın.Kaç kişi bize heves ederek, bizim sözümüzle doğru yolu bulmuş? Bir hesabını yapın. Kimi hak yola getirdiniz? Allah biliyor. Allah'ın soracağı sorguyu, suali, hesabı siz dünyada kendinize sorun.

Kimi hak yola getirdiniz? Allah biliyor. Allah'ın soracağı sorguyu, suali, hesabı siz dünyada kendinize sorun.

''Yahu, ben bunca yıl yaş yaşadım. Ömrüm Allah'ın hoşuna gidecek, rızasına uygun şekilde mi geçti, aykırı mı geçti?''

''Yahu, ben bunca yıl yaş yaşadım. Ömrüm Allah'ın hoşuna gidecek, rızasına uygun şekilde mi geçti, aykırı mı geçti?''

''Hocam, aykırı geçti ama ben emekli olduktan sonra sakal bırakacağım, hacca gideceğim, namazımı kılacağım.''

''Hocam, aykırı geçti ama ben emekli olduktan sonra sakal bırakacağım, hacca gideceğim, namazımı kılacağım.''

Hesabı böyle. Emekli oluncaya, hacca gidinceye kadar ne olacak peki?

Hesabı böyle. Emekli oluncaya, hacca gidinceye kadar ne olacak peki?

Hacca gittikten sonra, zemzem suyundan içildikten sonra içki içmek doğru değilmiş!Hacca gittikten sonra, zemzem suyundan içildikten sonra içki içmek doğru değilmiş! ''Şimdi küplerle içeyim de hasretlik kalmasın.'' Sabah akşam lıkır lıkır içiyor! Milletin mantığı böyle çalışıyor.

''Şimdi küplerle içeyim de hasretlik kalmasın.'' Sabah akşam lıkır lıkır içiyor! Milletin mantığı böyle çalışıyor.

''Genç yaşında hacca gitme!'' Niye?

''Genç yaşında hacca gitme!'' Niye?

''Hacca gidersen zemzem suyu içtikten sonra içki içmek günahtır!''

''Hacca gidersen zemzem suyu içtikten sonra içki içmek günahtır!''

Zemzem suyunu içsen de içmesen de içki her zaman günah, her zaman haram! Bir de hacca gitmeyi geciktiriyor.Zemzem suyunu içsen de içmesen de içki her zaman günah, her zaman haram! Bir de hacca gitmeyi geciktiriyor. Beyzadeye günahtan ayrılmak zor geliyor.Beyzadeye günahtan ayrılmak zor geliyor. Günahtan ayrılmayacak, işleyecek, sonra hacca gidecek, hepsini temizleyecek.Günahtan ayrılmayacak, işleyecek, sonra hacca gidecek, hepsini temizleyecek. Oh! Ne dünyalık geride kalacak ne âhiretlik geride kalacak.Oh! Ne dünyalık geride kalacak ne âhiretlik geride kalacak. Bir cebinde birisi bir cebinde birisi olacak.Bir cebinde birisi bir cebinde birisi olacak. Tamam! Hem nefsin arzusu oldu hem şeytan alkışladı, hem de öbür tarafta ibadet etti!

Tamam! Hem nefsin arzusu oldu hem şeytan alkışladı, hem de öbür tarafta ibadet etti!

Sen Allahu Teâlâ hazretlerini ne sanıyorsun?

Sen Allahu Teâlâ hazretlerini ne sanıyorsun?

Bu senin şaşkın, perişan mantığın! Hakikat öyle değil!

Bu senin şaşkın, perişan mantığın! Hakikat öyle değil!

Ye'ti aleyküm zemânün lâ yencû fîhi illâ men deâ duâi'l-ğarîki.Ye'ti aleyküm zemânün lâ yencû fîhi illâ men deâ duâi'l-ğarîki. Üçüncü hadîs-i şerîf;

Üçüncü hadîs-i şerîf;

''Sizin üzerinize bir zaman gelecek;''Sizin üzerinize bir zaman gelecek; o zaman ancak boğulmak üzere olan bir insanın yaptığı dua gibi dua eden insan kurtulacak, başkası kurtulamayacak.''

o zaman ancak boğulmak üzere olan bir insanın yaptığı dua gibi dua eden insan kurtulacak, başkası kurtulamayacak.''

Neden? Çünkü çok acılar, ıstıraplar, zulümler, haksızlıklar, üzüntüler, sıkıntılar olacak.

Neden? Çünkü çok acılar, ıstıraplar, zulümler, haksızlıklar, üzüntüler, sıkıntılar olacak.

Biz şimdi nasıl dua ederiz?

Biz şimdi nasıl dua ederiz?

Elimizi açarız; gözümüz caminin nakışında, aklımız bakkal hesabında, camiden çıktıktan sonra gideceğimiz yerde, daha önce konuştuğumuz işte.Elimizi açarız; gözümüz caminin nakışında, aklımız bakkal hesabında, camiden çıktıktan sonra gideceğimiz yerde, daha önce konuştuğumuz işte. İşte öyle hafif bir dua ederiz. ''Yâ Rabbi! Sen bana şunu ver, bunu ver.'' deriz, önem vermeden.

İşte öyle hafif bir dua ederiz. ''Yâ Rabbi! Sen bana şunu ver, bunu ver.'' deriz, önem vermeden.

Halbuki Peygamber Efendimiz; ''Allahu Teâlâ hazretleri gafil bir kalp ile eğlenen,Halbuki Peygamber Efendimiz; ''Allahu Teâlâ hazretleri gafil bir kalp ile eğlenen, oyalanan dağınık bir kalp ile yapılan duayı kabul etmez.'' diyor. Dua candan olacak.

oyalanan dağınık bir kalp ile yapılan duayı kabul etmez.'' diyor. Dua candan olacak.

Kime dua ediyorsun, kimin huzurundasın?

Kime dua ediyorsun, kimin huzurundasın?

Bileceksin, öyle dua edeceksin.Bileceksin, öyle dua edeceksin. İmanın zaafından, gevşekliğinden, yaptığı ibadetin önemini anlamamaktan, değerini bilmemekten, İmanın zaafından, gevşekliğinden, yaptığı ibadetin önemini anlamamaktan, değerini bilmemekten, duanın ne kadar önemli bir iş olduğunun farkına varamamaktan kaynaklanıyor. duanın ne kadar önemli bir iş olduğunun farkına varamamaktan kaynaklanıyor. ''Azaplar olacak, ikablar olacak; yarım ağızla, gafil kalp ile yapılan dualar kabul olmayacak. ''Azaplar olacak, ikablar olacak; yarım ağızla, gafil kalp ile yapılan dualar kabul olmayacak. Onlar helak olacaklar, kurtulamayacaklar. Onlar helak olacaklar, kurtulamayacaklar. Ancak boğulmak üzere olan bir insanın can havliyle, korkuyla, gözleri fal taşı gibi açılmışken yaptığı şekilde; Ancak boğulmak üzere olan bir insanın can havliyle, korkuyla, gözleri fal taşı gibi açılmışken yaptığı şekilde; ‘Aman yâ Rabbi, kurtar yâ Rabbi!' diye dua eden kurtulacak.' diyor.''

‘Aman yâ Rabbi, kurtar yâ Rabbi!' diye dua eden kurtulacak.' diyor.''

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz müslümanlarla kâfirlerin, müşriklerin yaptığı bir savaşta ellerini öyle kaldırdı,Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz müslümanlarla kâfirlerin, müşriklerin yaptığı bir savaşta ellerini öyle kaldırdı, öyle candan dua etti, öyle tazarru ve niyaz etti ki üstünden omzundan elbisesinin üst tarafı sıyrıldı, aşağıya düştü. öyle candan dua etti, öyle tazarru ve niyaz etti ki üstünden omzundan elbisesinin üst tarafı sıyrıldı, aşağıya düştü. İnsanın bütün ihtimaller olup, bitip sonuca yaklaştığı sırada yaptığı dua değersizdir.İnsanın bütün ihtimaller olup, bitip sonuca yaklaştığı sırada yaptığı dua değersizdir. Yumurta kapıya geldiği zaman yapılan dua değersizdir.Yumurta kapıya geldiği zaman yapılan dua değersizdir. Asıl değerli dua; insan sıhhatli iken, hali vakti yerinde iken, sıkıntısı yokken, huzuru tamken yapılan duadır.

Asıl değerli dua; insan sıhhatli iken, hali vakti yerinde iken, sıkıntısı yokken, huzuru tamken yapılan duadır.

Allah'ı bilip de ona candan dua ediyor mu?

Allah'ı bilip de ona candan dua ediyor mu?

İşte o vefalı, o iyi müslüman, o sadık müslüman!İşte o vefalı, o iyi müslüman, o sadık müslüman! Şu anda durumu iyi olduğu halde bak nasıl tazarru ve niyaz ediyor! Allah onu sever. Şu anda durumu iyi olduğu halde bak nasıl tazarru ve niyaz ediyor! Allah onu sever. Sıkıntıya düştüğü zaman yaptığı duasını da kabul eder.Sıkıntıya düştüğü zaman yaptığı duasını da kabul eder. Ama geniş zamanında Allah'ın adını hiç anmaz, hiç hatırlamaz.Ama geniş zamanında Allah'ın adını hiç anmaz, hiç hatırlamaz. Şairin dediği gibi ayakkabısı vurmazsa ''Allah!'' demez. Ancak ayakkabısı sıktığı için ''Aman Allah!'' der.

Şairin dediği gibi ayakkabısı vurmazsa ''Allah!'' demez. Ancak ayakkabısı sıktığı için ''Aman Allah!'' der.

Bazen bakıyorum ''İnşaallah mâşaallah'' diyenlerin dinle, imanla ilgisi yok. Sözün gelişi söylüyor.

Bazen bakıyorum ''İnşaallah mâşaallah'' diyenlerin dinle, imanla ilgisi yok. Sözün gelişi söylüyor.

Rabbimiz kendisine kuvvetli bir şekilde iman etmiş olmayı nasip etsin. İmanımızı kuvvetli eylesin.Rabbimiz kendisine kuvvetli bir şekilde iman etmiş olmayı nasip etsin. İmanımızı kuvvetli eylesin. Dualarımızı candan yapmayı nasip eylesin. Sanki son duamızmış gibi sanki boğulmak üzereymişiz gibi candan dua etmeyi nasip etsin.

Dualarımızı candan yapmayı nasip eylesin. Sanki son duamızmış gibi sanki boğulmak üzereymişiz gibi candan dua etmeyi nasip etsin.

Allah böyle duayı sever, duada ısrarı sever, ısrarla yapılan duayı sever;Allah böyle duayı sever, duada ısrarı sever, ısrarla yapılan duayı sever; ''Aman yâ Rabbi!'' diye yalvarmayı, gözyaşı dökmeyi sever.''Aman yâ Rabbi!'' diye yalvarmayı, gözyaşı dökmeyi sever. O duyguları, o coşkunluğu, o bağlılığı, o sevgiyi, o saygıyı, o haşyeti, o huşûyu Allah cümlemize nasip eylesin. O duyguları, o coşkunluğu, o bağlılığı, o sevgiyi, o saygıyı, o haşyeti, o huşûyu Allah cümlemize nasip eylesin. Bu duygu olmayınca olmuyor, olması için de zikir gerekiyor, tesbih gerekiyor.Bu duygu olmayınca olmuyor, olması için de zikir gerekiyor, tesbih gerekiyor. Kulun geceleri Allah'ı yâd etmesi gerekiyor, gözyaşı dökmesi gerekiyor; o zaman olacak.Kulun geceleri Allah'ı yâd etmesi gerekiyor, gözyaşı dökmesi gerekiyor; o zaman olacak. Onu da ''yap'' diyoruz, millet bucak bucak kaçıyor, yapmıyor. Onu da ''yap'' diyoruz, millet bucak bucak kaçıyor, yapmıyor. Yapmayınca da adı müslüman ama hâli acayip oluyor, İslâm'a uygun olmuyor; zayıflığımız buradan kaynaklanıyor.

Yapmayınca da adı müslüman ama hâli acayip oluyor, İslâm'a uygun olmuyor; zayıflığımız buradan kaynaklanıyor.

Ye'tî ale'n-nâsi zemânün yetehallekûne fî mesâcidihim ve leyse himmetühüm ille'd-dünyâ leyse li'l-lâhi fîhim hâcetün felâ tücâlisühüm.

Ye'tî ale'n-nâsi zemânün yetehallekûne fî mesâcidihim ve leyse himmetühüm ille'd-dünyâ leyse li'l-lâhi fîhim hâcetün felâ tücâlisühüm.

Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş,Enes radıyallahu anh'ten rivayet edilmiş, Müstedrek kitabında kaydedilmiş bu hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

Müstedrek kitabında kaydedilmiş bu hadîs-i şerîfte Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem buyuruyor ki;

''İnsanların üzerine bir zaman gelip çatacak ki o zaman o insanlar mescitlerde halka halka, dairevî şekilde oturacaklar.''İnsanların üzerine bir zaman gelip çatacak ki o zaman o insanlar mescitlerde halka halka, dairevî şekilde oturacaklar. Hocanın, cemaatin akılları fikirleri, düşünceleri, gayretleri, hedefleri, niyetleri dünyalık olacak. Hocanın, cemaatin akılları fikirleri, düşünceleri, gayretleri, hedefleri, niyetleri dünyalık olacak. Tek düşündükleri para pul, kazanç, geçim, dünyada rahat etmek, keyif çatmak, tatil yapmak, huzur içinde olmak olacak.Tek düşündükleri para pul, kazanç, geçim, dünyada rahat etmek, keyif çatmak, tatil yapmak, huzur içinde olmak olacak. Ne şişi yakıyor ne kebabı. Mescide de geliyor ama aklı fikri dünyalık.Ne şişi yakıyor ne kebabı. Mescide de geliyor ama aklı fikri dünyalık. Allah'ın o kullara ihtiyacı yoktur. O alimlere, o dinleyicilere, o cemaate ihtiyacı yoktur. Allah'ın o kullara ihtiyacı yoktur. O alimlere, o dinleyicilere, o cemaate ihtiyacı yoktur. Siz onlarla; işleri, akılları, fikirleri dünyalık olan o insanlarla oturmayın.''

Siz onlarla; işleri, akılları, fikirleri dünyalık olan o insanlarla oturmayın.''

Akılları fikirleri dünyalık olan insanlar iki türlü olabilir.Akılları fikirleri dünyalık olan insanlar iki türlü olabilir. Birincisi; camiye geliş nedenleri dünyalık olur. ''Ben bu konuşmayı yaparsam şu kadar para alacağım.''Birincisi; camiye geliş nedenleri dünyalık olur. ''Ben bu konuşmayı yaparsam şu kadar para alacağım.'' Veyahut ''Bu mevlidi okutan, bu hatmi yaptıran kimse çok zengin; herkesin cebine para koyuyor, herkese bir ikramda bulunuyor.Veyahut ''Bu mevlidi okutan, bu hatmi yaptıran kimse çok zengin; herkesin cebine para koyuyor, herkese bir ikramda bulunuyor. Veyahut ''Ben onun sohbetine geleyim, onunla ahbaplığı bozmaya gelmez.Veyahut ''Ben onun sohbetine geleyim, onunla ahbaplığı bozmaya gelmez. Keratayı sevmiyorum ama ne yapalım, toplantısına gitmek zorundayız.Keratayı sevmiyorum ama ne yapalım, toplantısına gitmek zorundayız. İşim bozulmasın diye gideceğim.'' der, yani sağlanacak bir menfaatten dolayı olabilir.

İşim bozulmasın diye gideceğim.'' der, yani sağlanacak bir menfaatten dolayı olabilir.

İkincisi; konuşmaları dünyalık olabilir, dünya menfaati olabilir.İkincisi; konuşmaları dünyalık olabilir, dünya menfaati olabilir. İnsan camide halka halka neden oturur?İnsan camide halka halka neden oturur? Zikir için oturur. Zikir halkası olur; ''Allah'' der, salât u selâm getirir, zikreder, tesbih eder.Zikir için oturur. Zikir halkası olur; ''Allah'' der, salât u selâm getirir, zikreder, tesbih eder. Ama dünyalık için oturanlar öbek öbek, halka halka kah kah kah, kih kih kih gülüşürler!

Ama dünyalık için oturanlar öbek öbek, halka halka kah kah kah, kih kih kih gülüşürler!

Medine-i Münevvere'den Mekke-i Mükerreme'ye gidiyoruz.Medine-i Münevvere'den Mekke-i Mükerreme'ye gidiyoruz. Yanımızda oralı bir doktor var. Bir camiye, mola yerine geldik. Yanımızda oralı bir doktor var. Bir camiye, mola yerine geldik. Namaz kılacağız, ondan sonra yolumuza devam edeceğiz. Camiye girdik; cami tıklım tıklım dolu, halka halka olmuşlar.Namaz kılacağız, ondan sonra yolumuza devam edeceğiz. Camiye girdik; cami tıklım tıklım dolu, halka halka olmuşlar. Muhtelif milletlerden insanlar oraya gelmişler, demek ki Hicaz'a gelmiş insanlar.Muhtelif milletlerden insanlar oraya gelmişler, demek ki Hicaz'a gelmiş insanlar. Cami kahvehane gibi durmadan konuşuyorlar. Cami kahvehane gibi durmadan konuşuyorlar. Bizim doktor kibar bir kimseydi; iyi bir insan, gayretli bir kimse.Bizim doktor kibar bir kimseydi; iyi bir insan, gayretli bir kimse. Kendisi Arap; Türkçe de biliyor, Arapça da biliyor. Bunlara yüksek sesle bir bağırdı, bir azarladı;

Kendisi Arap; Türkçe de biliyor, Arapça da biliyor. Bunlara yüksek sesle bir bağırdı, bir azarladı;

''Ey insanlar! Ne oluyorsunuz? Burası Allah'ın evi! Şurada namaz kıldık, namazı nasıl kıldığımızı anlamadık.''Ey insanlar! Ne oluyorsunuz? Burası Allah'ın evi! Şurada namaz kıldık, namazı nasıl kıldığımızı anlamadık. Burası sohbet yeri mi? Niye böyle sesinizi yükseltiyorsunuz? Allah'tan korkmaz mısınız? Günah değil mi? Âyette, hadiste böyle denmiyor mu?''

Burası sohbet yeri mi? Niye böyle sesinizi yükseltiyorsunuz? Allah'tan korkmaz mısınız? Günah değil mi? Âyette, hadiste böyle denmiyor mu?''

Çok sert, bağıra bağıra azarladı, kalabalık sus pus oldu, hiç ses kalmadı. Demek ki böyle de olabilir.

Çok sert, bağıra bağıra azarladı, kalabalık sus pus oldu, hiç ses kalmadı. Demek ki böyle de olabilir.

Konuşmaları dünya olursa onlarla oturmamak gerekiyor. Veyahut niyetleri dünyalık elde etmek, menfaat sağlamak olursa onlarla oturmamak gerekiyor. Konuşmaları dünya olursa onlarla oturmamak gerekiyor. Veyahut niyetleri dünyalık elde etmek, menfaat sağlamak olursa onlarla oturmamak gerekiyor. Mescitler Allah'ın evleridir. ''Allah'ın evi'' sözü az bir söz değil. Burada insan yaptığı işe, takındığı tavra dikkat edecek.

Mescitler Allah'ın evleridir. ''Allah'ın evi'' sözü az bir söz değil. Burada insan yaptığı işe, takındığı tavra dikkat edecek.

Sen gidip de bir valinin konağında keyifle, istediğin gibi hareket edebilir misin?

Sen gidip de bir valinin konağında keyifle, istediğin gibi hareket edebilir misin?

Oturacağın kalkacağın yere, attığın adıma, her şeye dikkat edersin.Oturacağın kalkacağın yere, attığın adıma, her şeye dikkat edersin. Hele bir reisicumhura gidecek olsan o zaman daha da dikkat edersin. Hele bir reisicumhura gidecek olsan o zaman daha da dikkat edersin. Adam kirli paslı hâli ile üç gün ayağından çıkarmadığı, bir zamanlar rengi beyaz olan ama pislikten kapkara olmuş,Adam kirli paslı hâli ile üç gün ayağından çıkarmadığı, bir zamanlar rengi beyaz olan ama pislikten kapkara olmuş, terden sırılsıklam olmuş çorabıyla camiye geliyor. Allah'ın evindesin, öteki kulları kaçırıyorsun!terden sırılsıklam olmuş çorabıyla camiye geliyor. Allah'ın evindesin, öteki kulları kaçırıyorsun! Bastığı yeri arkasından ıslak bezle silmek gerekiyor. Üstü başı perişan!

Bastığı yeri arkasından ıslak bezle silmek gerekiyor. Üstü başı perişan!

Her mescide girdiğinizde, her mescidin ihtirama layık bir makam olması dolayısıyla, iclali gerekiyor, hürmet etmek gerekiyor.Her mescide girdiğinizde, her mescidin ihtirama layık bir makam olması dolayısıyla, iclali gerekiyor, hürmet etmek gerekiyor. Güzel, temiz, pak elbiselerini giyecek. Elleri, yüzü, ayakları yıkanmış olacak, güzel kokular sürünmüş olacak.Güzel, temiz, pak elbiselerini giyecek. Elleri, yüzü, ayakları yıkanmış olacak, güzel kokular sürünmüş olacak. Caminin içine girdiği zaman gürültü patırtı etmeyecek, dünya kelamı ile meşgul olmayacak.

Caminin içine girdiği zaman gürültü patırtı etmeyecek, dünya kelamı ile meşgul olmayacak.

''Ey cemaat-i müslimîn! Benim devem kaybolmuştu, gören var mı?'' ''Ey cemaat-i müslimîn! Benim devem kaybolmuştu, gören var mı?'' Bir kimse eğer böyle derse Peygamber Efendimiz; ''Allah ona devesini buldurtmasın.'' diyor.

Bir kimse eğer böyle derse Peygamber Efendimiz; ''Allah ona devesini buldurtmasın.'' diyor.

Cami deve arama yeri mi?

Devenin araştırmasını yapma yeri mi?

Cami deve arama yeri mi?

Devenin araştırmasını yapma yeri mi?

Değil! Orada kaybolmuş olan malını, hayvanını söyleyen kimse için ''Allah buldurtmasın!'' diye beddua ediyor.Değil! Orada kaybolmuş olan malını, hayvanını söyleyen kimse için ''Allah buldurtmasın!'' diye beddua ediyor. Cami ibadet yeri; onun için her müslümanın buna göre tavır takınması gerekiyor.

Cami ibadet yeri; onun için her müslümanın buna göre tavır takınması gerekiyor.

Bizim Müslümanlıktan nasibimiz çok az. Bir acayip kavim, bir acayip nesil olduk. Allah bize edep nasip etsin.Bizim Müslümanlıktan nasibimiz çok az. Bir acayip kavim, bir acayip nesil olduk. Allah bize edep nasip etsin. İslâm'ın edepleri çok ince, anlayabilirsek. Mescitte de İslâm'ın âdâbı son derece ince. İnsan tir tir titrer. İslâm'ın edepleri çok ince, anlayabilirsek. Mescitte de İslâm'ın âdâbı son derece ince. İnsan tir tir titrer. Büyüklerimizin hayatlarında okuyoruz, namaza geldikleri zaman limon gibi sararırlarmış.

Büyüklerimizin hayatlarında okuyoruz, namaza geldikleri zaman limon gibi sararırlarmış.

Ne oldu, hasta mı oldun, bir derdin mi var?

''Hayır, ama biraz sonra Rabbimin huzuruna çıkacağım.''

Ne oldu, hasta mı oldun, bir derdin mi var?

''Hayır, ama biraz sonra Rabbimin huzuruna çıkacağım.''

Korkudan, hürmetten, haşyetten limon gibi sararırlarmış.

Neden?

Çünkü Rabbinin huzuruna namaza çıkıyor.
Korkudan, hürmetten, haşyetten limon gibi sararırlarmış.

Neden?

Çünkü Rabbinin huzuruna namaza çıkıyor.
Nerede onların namazı, nerede bizim namazımız? Nerede onların Müslümanlığı nerede bizim Müslümanlığımız? Nerede onların namazı, nerede bizim namazımız? Nerede onların Müslümanlığı nerede bizim Müslümanlığımız? Nerede onların nezaketi, zerafeti, âdâbı, ahlâkı nerede bizim hâlimiz, kabalığımız, itişmemiz, çekişmemiz, saf için kavga etmemiz.

Nerede onların nezaketi, zerafeti, âdâbı, ahlâkı nerede bizim hâlimiz, kabalığımız, itişmemiz, çekişmemiz, saf için kavga etmemiz.

Efendimiz safların sık olmasını emrediyor. Biz ne yapıyoruz?Efendimiz safların sık olmasını emrediyor. Biz ne yapıyoruz? Ön tarafta millet geniş geniş, aralıklı aralıklı, atlamalı atlamalı oturmuş. ''Ben de şuraya gireyim.'' diyorsunuz.Ön tarafta millet geniş geniş, aralıklı aralıklı, atlamalı atlamalı oturmuş. ''Ben de şuraya gireyim.'' diyorsunuz. Öfkeyle bir bakıyor sanki gözünden çıkan ışınlardan mum gibi eriyeceksiniz, halılara döküleceksiniz. Öfkeyle bir bakıyor sanki gözünden çıkan ışınlardan mum gibi eriyeceksiniz, halılara döküleceksiniz. Sen aldırmıyorsun; ''Müslüman kardeşimdir, Peygamber Efendimiz de safları sıkı yapmayı emretmiş, neyse.'' diyorsun,Sen aldırmıyorsun; ''Müslüman kardeşimdir, Peygamber Efendimiz de safları sıkı yapmayı emretmiş, neyse.'' diyorsun, yine safın arasına giriyorsun. Ama bu sefer o, bir hışımla arka safa geçiyor.

yine safın arasına giriyorsun. Ama bu sefer o, bir hışımla arka safa geçiyor.

''Sen misin ön safa gelen, ben de arka safa geçerim.''

Nereye gidersen git!

''Sen misin ön safa gelen, ben de arka safa geçerim.''

Nereye gidersen git!

Ön safın sevabı daha çok. İşte Allah seni mahrum ediyor. Arkaya gittin mi mahrum oluyorsun. Sabredeceksin!Ön safın sevabı daha çok. İşte Allah seni mahrum ediyor. Arkaya gittin mi mahrum oluyorsun. Sabredeceksin! Namazda omuzlarının birbirlerine sürtünmesinden sahabe-i kirâmın elbiselerinin omuz başları eskirmiş.

Namazda omuzlarının birbirlerine sürtünmesinden sahabe-i kirâmın elbiselerinin omuz başları eskirmiş.

Ne izdiham oluyor ki ne sürtünme oluyor! Elbisenin eskimesi öyle kolay olmaz ki.Ne izdiham oluyor ki ne sürtünme oluyor! Elbisenin eskimesi öyle kolay olmaz ki. Bizim saftaki duruşumuz gibi durmakla elbiselerin omuz başları eskimez, arkadaşlar. Bizim saftaki duruşumuz gibi durmakla elbiselerin omuz başları eskimez, arkadaşlar. Sahabenin eskiyormuş. Demek ki nasılmış? Alimallah sımsıkı.

İzmir üzümleri vardır.
Sahabenin eskiyormuş. Demek ki nasılmış? Alimallah sımsıkı.

İzmir üzümleri vardır.
Gübreyi çok verirsin, salkımın taneleri birbirine girer. Bir tane koparacaksın koparamazsın, birbirine kaynamış gibidir.Gübreyi çok verirsin, salkımın taneleri birbirine girer. Bir tane koparacaksın koparamazsın, birbirine kaynamış gibidir. Demek ki müslüman öyle olacak.

Bu neden olur?

Sevgiden, sabırdan, tahammülden, birbirine bağlılıktan,
Demek ki müslüman öyle olacak.

Bu neden olur?

Sevgiden, sabırdan, tahammülden, birbirine bağlılıktan,
hadîs-i şerîfe aşina olmasından, Allah'a saygısından olur. Yok, bizim halimiz böyle değil! İnsanlar arkaya geçiyor.hadîs-i şerîfe aşina olmasından, Allah'a saygısından olur. Yok, bizim halimiz böyle değil! İnsanlar arkaya geçiyor. ''Ben, sen arkaya geçesin diye buraya gelmedim. Kurbanın olayım. En arka safa gideyim ben, yeter ki sen yerinde dur.''Ben, sen arkaya geçesin diye buraya gelmedim. Kurbanın olayım. En arka safa gideyim ben, yeter ki sen yerinde dur. Hadîs-i şerîfte, ‘Saflar boş olduğu zaman aralarından şeytan geçer.' diye bildiriliyor da ben ondan geldim, yoksa âşıklısı değilim.Hadîs-i şerîfte, ‘Saflar boş olduğu zaman aralarından şeytan geçer.' diye bildiriliyor da ben ondan geldim, yoksa âşıklısı değilim. Sevabın hepsi de senin olsun. Allah seni cennette en yüksek dereceye çıkarsın. Senin mevkiinde makamında gözüm yok.Sevabın hepsi de senin olsun. Allah seni cennette en yüksek dereceye çıkarsın. Senin mevkiinde makamında gözüm yok. Mânevî mevkiini de Allah daha ziyade etsin.''

Ama eksiğiz, âdâb bakımından eksikliyiz.
Mânevî mevkiini de Allah daha ziyade etsin.''

Ama eksiğiz, âdâb bakımından eksikliyiz.
Allah lütfuyla bizi o güzel edeplerle ahlâklarla edeplendirsin.

Allah lütfuyla bizi o güzel edeplerle ahlâklarla edeplendirsin.

Bu hadîs-i şerîfler; ''Bir zaman gelecek, çok kötü haller olacak.'' diye devam edeceği için Bu hadîs-i şerîfler; ''Bir zaman gelecek, çok kötü haller olacak.'' diye devam edeceği için ben biraz size yükleneceğim, sıkı durun. Kusura bakmayın, bana darılmayın çünkü hadîs-i şerîf okuyorum.

ben biraz size yükleneceğim, sıkı durun. Kusura bakmayın, bana darılmayın çünkü hadîs-i şerîf okuyorum.

Ye'tî ale'n-nâsi zemânün efdalü ehli zâlike'z-zamân küllü hafîfi'l-hâz. Kîle. Yâ Resûlallah! Ve men hafîfü'l-hâz. Kâle: Kalîlü'l-ıyâl.

Ye'tî ale'n-nâsi zemânün efdalü ehli zâlike'z-zamân küllü hafîfi'l-hâz. Kîle. Yâ Resûlallah! Ve men hafîfü'l-hâz. Kâle: Kalîlü'l-ıyâl.

Bu hadisten reisicumhur memnun olur, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu hadîs-i şerîfinde şöyle diyor:Bu hadisten reisicumhur memnun olur, Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem bu hadîs-i şerîfinde şöyle diyor: ''İnsanların üzerine bir zaman gelir ki bu zaman ahalisinin en faziletlisi, hafîfü'l-hâz olanlardır.''

''İnsanların üzerine bir zaman gelir ki bu zaman ahalisinin en faziletlisi, hafîfü'l-hâz olanlardır.''

Hâz, ''sırt'' hafîfü'l-hâz ''arkası hafif olan'' demektir. ''O zaman geldiğinde, zamanın en faziletli insanları sırtı hafif olanlardır.''

Hâz, ''sırt'' hafîfü'l-hâz ''arkası hafif olan'' demektir. ''O zaman geldiğinde, zamanın en faziletli insanları sırtı hafif olanlardır.''

''Yâ Resûlallah! Sırtı hafiften maksadın ne?'' diyorlar. Şöyle buyuruyor:

''Yâ Resûlallah! Sırtı hafiften maksadın ne?'' diyorlar. Şöyle buyuruyor:

Kalîlü'l-iyâl: ''Aile efradı, geçimi ile mükellef olduğu kimseler, az olur.''

Aile yükü az olanlar.
Kalîlü'l-iyâl: ''Aile efradı, geçimi ile mükellef olduğu kimseler, az olur.''

Aile yükü az olanlar.
O zaman geçim için; ''Harama sapacağım, kazanacağım.'' diye uğraşma olmaz, ibadet yapma imkânı olur diye söylemiş herhalde, Allahuâlem.

O zaman geçim için; ''Harama sapacağım, kazanacağım.'' diye uğraşma olmaz, ibadet yapma imkânı olur diye söylemiş herhalde, Allahuâlem.

Aslında ben doğum kontrolünün külliyen karşısındayım. Şiddetle, kuvvetle, olanca gücümle karşısındayım.Aslında ben doğum kontrolünün külliyen karşısındayım. Şiddetle, kuvvetle, olanca gücümle karşısındayım. Hepimizin on beş tane, yirmi tane, otuz tane çocuğu olsun.

Peygamber Efendimiz ''Ben sizin çokluğunuzla iftihar ederim.'' diyor.
Hepimizin on beş tane, yirmi tane, otuz tane çocuğu olsun.

Peygamber Efendimiz ''Ben sizin çokluğunuzla iftihar ederim.'' diyor.
Çocuklarımızı bir müslüman yetiştirdik mi yaşadık. Rusya'yı istila ederiz, biter.

Çocuklarımızı bir müslüman yetiştirdik mi yaşadık. Rusya'yı istila ederiz, biter.

Devlet erkânı Ortak Pazar'la anlaşma yapmış; 12 tane hıristiyan devletin arasına 13. olarak biz de gireceğiz.Devlet erkânı Ortak Pazar'la anlaşma yapmış; 12 tane hıristiyan devletin arasına 13. olarak biz de gireceğiz. Onların arasında onda bir nispetine düşeceğiz. 450 kişilik meclislerinde 50 tane üyemiz olacak. Onların arasında onda bir nispetine düşeceğiz. 450 kişilik meclislerinde 50 tane üyemiz olacak. Kim ne söyler, kim ne dinler, ayrı.

Biz ''Bu birliğe girelim.'' diye müracaat ediyoruz; Avrupa nazlanıyor.
Kim ne söyler, kim ne dinler, ayrı.

Biz ''Bu birliğe girelim.'' diye müracaat ediyoruz; Avrupa nazlanıyor.
Aslında ''Yan cebime koyun.'' diyor ama biraz da nazlanıyor, almaktan korkuyor.

Aslında ''Yan cebime koyun.'' diyor ama biraz da nazlanıyor, almaktan korkuyor.

''Bunlar çok çoğalıyor.'' diyor. Çoğalıyor; binde yirmi beş, çoluk çocuk artıyor.

''Bunlar çok çoğalıyor.'' diyor. Çoğalıyor; binde yirmi beş, çoluk çocuk artıyor.

''Hocam bir kızımız oldu, ismini ne koyalım?''

''Hocam bir oğlumuz oldu.''

Allah ömür versin, analı babalı büyütsün;
''Hocam bir kızımız oldu, ismini ne koyalım?''

''Hocam bir oğlumuz oldu.''

Allah ömür versin, analı babalı büyütsün;
''adı Saliha olsun, Edibe olsun'' diye biz de söylüyoruz.

Mâşaallah! Yeğenlerimiz, torunlarımız, kardeşler,
''adı Saliha olsun, Edibe olsun'' diye biz de söylüyoruz.

Mâşaallah! Yeğenlerimiz, torunlarımız, kardeşler,
bakıyorsun dede olmuş, baba olmuş. Torununun torununu görmeye doğru gidiyoruz. Mâşaallah çoğalıyoruz, çok güzel. bakıyorsun dede olmuş, baba olmuş. Torununun torununu görmeye doğru gidiyoruz. Mâşaallah çoğalıyoruz, çok güzel. Korkuyorlar. Almanya'da nüfus azalıyor.

Çünkü çocuk yapmıyorlar.
Korkuyorlar. Almanya'da nüfus azalıyor.

Çünkü çocuk yapmıyorlar.
''Kim uğraşacak çocuğun ağlamasıyla, çocuğun altıyla, üstüyle?'' diye düşünüyorlar.

Köpek besliyorlar ama çocuk yapmıyorlar.
''Kim uğraşacak çocuğun ağlamasıyla, çocuğun altıyla, üstüyle?'' diye düşünüyorlar.

Köpek besliyorlar ama çocuk yapmıyorlar.
Kucağına alıyor, simidini bir ona ısırttırıyor bir kendi ısırıyor.

Kucağına alıyor, simidini bir ona ısırttırıyor bir kendi ısırıyor.

''Terliğimi getir.'' diyor, akıllı köpek gidiyor ağzıyla ısırıyor terliği getiriyor.

''Terliğimi getir.'' diyor, akıllı köpek gidiyor ağzıyla ısırıyor terliği getiriyor.

''Postadan gazeteyi getir.'' diyor posta kulübesinden, gidiyor oradan posta kulübesinden ısırıyor gazeteyi getiriyor.

''Postadan gazeteyi getir.'' diyor posta kulübesinden, gidiyor oradan posta kulübesinden ısırıyor gazeteyi getiriyor.

''Böyle köpeğe can kurban!'' diyor.

''Böyle köpeğe can kurban!'' diyor.

Kimisi bir köpek sahibi olmuş kimisi iki köpek sahibi. Kimisi katır gibi köpeklerin zincirini zor tutuyor.Kimisi bir köpek sahibi olmuş kimisi iki köpek sahibi. Kimisi katır gibi köpeklerin zincirini zor tutuyor. Köpek bir koku alıp gitmek istediği zaman sahibini arkasından sürüklüyor. Köpek bir koku alıp gitmek istediği zaman sahibini arkasından sürüklüyor. ''Alimallah illa bunu koklayacağım.'' diye.''Alimallah illa bunu koklayacağım.'' diye. Duvar kenarını koklar, ağaç kenarını koklar, elektrik direğini koklar. Duvar kenarını koklar, ağaç kenarını koklar, elektrik direğini koklar. Kalabalıkta bacağını kaldırıyor, yanında duran adamın bacağını kirletiyor. Sokaklar berbat.Kalabalıkta bacağını kaldırıyor, yanında duran adamın bacağını kirletiyor. Sokaklar berbat. Temiz Avrupa, köpeklerin pisliklerinden berbat. İnsan iğreniyor, nefret geliyor çocuk yapmıyor.

Temiz Avrupa, köpeklerin pisliklerinden berbat. İnsan iğreniyor, nefret geliyor çocuk yapmıyor.

Birisinin köpeği ölmüş, bizim işçilerin birisinin komşusuymuş.Birisinin köpeği ölmüş, bizim işçilerin birisinin komşusuymuş. Kadın ağlıyor, neredeyse köpeğine resmî tören yaptıracak.

Kadın ağlıyor, neredeyse köpeğine resmî tören yaptıracak.

''Niye ağlıyorsun, niye üzülüyorsun, alt tarafı bir köpek değil mi? Başkasını alırsın.''

''Niye ağlıyorsun, niye üzülüyorsun, alt tarafı bir köpek değil mi? Başkasını alırsın.''

''Vay sen benim köpeğimin ölmesinin acısını hafife aldın.'' diye bizim işçiye bir müddet darılmış komşu Alman. Çocuk yapmıyorlar.

''Vay sen benim köpeğimin ölmesinin acısını hafife aldın.'' diye bizim işçiye bir müddet darılmış komşu Alman. Çocuk yapmıyorlar.

Nüfus azalıyor. 70 milyondan 69 milyona, 69 milyondan 68 milyona yavaş yavaş düşüyor.Nüfus azalıyor. 70 milyondan 69 milyona, 69 milyondan 68 milyona yavaş yavaş düşüyor. Rahat ediyorlar; çoluk yok, çocuk yok. İstedikleri zaman tatile giderler. Yanına hanımını oturtur, kendisi direksiyona geçer,Rahat ediyorlar; çoluk yok, çocuk yok. İstedikleri zaman tatile giderler. Yanına hanımını oturtur, kendisi direksiyona geçer, kayak malzemesini yukarıya alırlar.

''İspanya'ya gidelim, İtalya'ya gidelim, Yunanistan'a gidelim.
kayak malzemesini yukarıya alırlar.

''İspanya'ya gidelim, İtalya'ya gidelim, Yunanistan'a gidelim.
Sıcak ülkelerde güneş altında kebap olalım. Bir o tarafa bir bu tarafa dönelim. Üstlüğü çıkaralım, orası da kararsın,Sıcak ülkelerde güneş altında kebap olalım. Bir o tarafa bir bu tarafa dönelim. Üstlüğü çıkaralım, orası da kararsın, altlığı çıkartalım orası da kararsın.''

Kim uğraşır çocukla?

Peygamber Efendimiz; ''Evlenin, çoğalın.
altlığı çıkartalım orası da kararsın.''

Kim uğraşır çocukla?

Peygamber Efendimiz; ''Evlenin, çoğalın.
Ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere mübâhât edeceğim, iftihar edeceğim.'' buyuruyor.

Ben sizin çokluğunuzla diğer ümmetlere mübâhât edeceğim, iftihar edeceğim.'' buyuruyor.

Ben de onu esas alıyorum. Biz böyle çok çocuk yaptığımız, çoğaldığımız için şimdi 55 milyonuz.Ben de onu esas alıyorum. Biz böyle çok çocuk yaptığımız, çoğaldığımız için şimdi 55 milyonuz. Beş on sene geçti mi 70 milyonuz. Beş-on sene daha geçince 110 milyonuz. Biraz daha geçti mi 150 milyonuz inşaallah.Beş on sene geçti mi 70 milyonuz. Beş-on sene daha geçince 110 milyonuz. Biraz daha geçti mi 150 milyonuz inşaallah. Adamlar korkuyorlar; ''Bizim bu Türklerle başımız dertte.'' diyorlar.

Korkuyorlar ama aslında biraz da hesap yapıyorlar;
Adamlar korkuyorlar; ''Bizim bu Türklerle başımız dertte.'' diyorlar.

Korkuyorlar ama aslında biraz da hesap yapıyorlar;
''Bunların nüfusu 55 milyon, bizim nüfusumuz şu kadar. Şimdi biz bunların onda biriyiz.

''Bunların nüfusu 55 milyon, bizim nüfusumuz şu kadar. Şimdi biz bunların onda biriyiz.

Türkiye'de bu 55 milyonun ne kadarı adam olur? İslâmî bakımdan geçerli notu kaç kişi alabilir? Sınıfta kalmayan kaç tanesi var?

Türkiye'de bu 55 milyonun ne kadarı adam olur? İslâmî bakımdan geçerli notu kaç kişi alabilir? Sınıfta kalmayan kaç tanesi var?

Yüzde beş.

Bizim çocukluk zamanımızda yüzde üç idi, yüzde bir idi. Şimdi yirmide bir oldu.
Yüzde beş.

Bizim çocukluk zamanımızda yüzde üç idi, yüzde bir idi. Şimdi yirmide bir oldu.
Gerisini ne sen sor ne ben söyleyeyim. Görüyoruz etrafımızda; köylüyü de görüyoruz, şehirliyi de. Zengini de fakiri de.Gerisini ne sen sor ne ben söyleyeyim. Görüyoruz etrafımızda; köylüyü de görüyoruz, şehirliyi de. Zengini de fakiri de. Dünyalıkları tıkırında oldu mu Allah'ın adını anan yok. Camiye gelen, ibadet eden yok.Dünyalıkları tıkırında oldu mu Allah'ın adını anan yok. Camiye gelen, ibadet eden yok. Babası kırk kere söylese caminin kapısına kadar getirse kapıdan kaçıyor. Evinde başını örttürse sokağa çıkınca açıyor.Babası kırk kere söylese caminin kapısına kadar getirse kapıdan kaçıyor. Evinde başını örttürse sokağa çıkınca açıyor. Demek ki onda bir desek oranın da zaten onda biriyiz.

O zaman yüzde bire düşüyoruz;
Demek ki onda bir desek oranın da zaten onda biriyiz.

O zaman yüzde bire düşüyoruz;
''Yüzde bir olan bu insanları da biz nasıl olsa kendimize benzetiriz.'' diye heves ediyorlar. ''Biz bunları gâvurlaştırırız. ''Yüzde bir olan bu insanları da biz nasıl olsa kendimize benzetiriz.'' diye heves ediyorlar. ''Biz bunları gâvurlaştırırız. Bu sakallı, bereli, şalvarlı olanlar zor, onları halledemeyiz. Çünkü onlar biraz İslâm'ı duymuş, öğrenmişler. Bu sakallı, bereli, şalvarlı olanlar zor, onları halledemeyiz. Çünkü onlar biraz İslâm'ı duymuş, öğrenmişler. İkinciler Türkçe'yi peltek peltek konuşuyorlar. O dili biraz öğrenmiş, orta. Üçüncü nesil evlendi de. İkinciler Türkçe'yi peltek peltek konuşuyorlar. O dili biraz öğrenmiş, orta. Üçüncü nesil evlendi de. Onlar zaten Almanla mı evlenir Türk ile mi evlenir, gönlü kimi beğenir, bilmiyoruz. Onun da çocuğu oldu mu üçüncü nesil third generation.Onlar zaten Almanla mı evlenir Türk ile mi evlenir, gönlü kimi beğenir, bilmiyoruz. Onun da çocuğu oldu mu üçüncü nesil third generation. ''Üçüncü nesil bizimdir.'' diyor Almanlar. Babalar, iş yok! Gönder Türkiye'ye. ''Adam olmaz. Namaz kılıyor. Sakalı var, şalvarı var.''Üçüncü nesil bizimdir.'' diyor Almanlar. Babalar, iş yok! Gönder Türkiye'ye. ''Adam olmaz. Namaz kılıyor. Sakalı var, şalvarı var. Entegrasyon imkânı yok. Bunları eğitip öğütüp hamur etmek, pişirmek yutmak mümkün değil, gönder!''

Entegrasyon imkânı yok. Bunları eğitip öğütüp hamur etmek, pişirmek yutmak mümkün değil, gönder!''

İkincisi fi'l-menzili beyne'l-menzileteyn. İki cami arasında beynamaz. ''Oraya mı gitsem, buraya mı gitsem, şuraya mı gitsem?İkincisi fi'l-menzili beyne'l-menzileteyn. İki cami arasında beynamaz. ''Oraya mı gitsem, buraya mı gitsem, şuraya mı gitsem? Bunu mu yapsam, şunu mu yapsam?'' Türkiye'de rahat edemiyor.

Neydi o Almanya'nın sokakları, halleri? Almanya'ya hasret duyuyor.
Bunu mu yapsam, şunu mu yapsam?'' Türkiye'de rahat edemiyor.

Neydi o Almanya'nın sokakları, halleri? Almanya'ya hasret duyuyor.
Almanya'ya gitse babası razı değil. Ne Türkiye'ye tam uyuyor ne Almanya'ya tam uyuyor? Üçüncüde böyle bir bocalama yok.Almanya'ya gitse babası razı değil. Ne Türkiye'ye tam uyuyor ne Almanya'ya tam uyuyor? Üçüncüde böyle bir bocalama yok. Üçüncü doludizgin. İlkokuldan hatta hastaneden itibaren Alman usulü yetiştiği için Alman cemiyetine tam uyum sağlıyor.Üçüncü doludizgin. İlkokuldan hatta hastaneden itibaren Alman usulü yetiştiği için Alman cemiyetine tam uyum sağlıyor. Adının Ahmet, Ali, Veli, Hasan, Hüseyin olması fark etmez. Ötekisi ile uyum içinde.Adının Ahmet, Ali, Veli, Hasan, Hüseyin olması fark etmez. Ötekisi ile uyum içinde. El sıkması, selam vermesi, yemek yemesi, oturması kalkması, bira içmesi, filanca yerde domuz etini sol eline çatalı alıp sağ eliyle kesip yemesi zor bir şey değil. El sıkması, selam vermesi, yemek yemesi, oturması kalkması, bira içmesi, filanca yerde domuz etini sol eline çatalı alıp sağ eliyle kesip yemesi zor bir şey değil. Onların hepsi entegre olmuş!

Gazetelerde de okuduk; yalan mı doğru mu bilmiyorum, güvenilmez ama
Onların hepsi entegre olmuş!

Gazetelerde de okuduk; yalan mı doğru mu bilmiyorum, güvenilmez ama
bizimkiler Noel yortularını, merasimlerini seyretmek için kiliselere o kadar akın etmişler ki kilisede asıl hıristiyanlara yer kalmamış. bizimkiler Noel yortularını, merasimlerini seyretmek için kiliselere o kadar akın etmişler ki kilisede asıl hıristiyanlara yer kalmamış. Zaten orası dışarıdan büyük görünür, içeride yalnızca sıraları vardır. Kontenjan doldu mu ötekiler ayakta kalır.Zaten orası dışarıdan büyük görünür, içeride yalnızca sıraları vardır. Kontenjan doldu mu ötekiler ayakta kalır. Bizimkiler gitmişler, bakalım kilisenin korosu Aya Maria'yı nasıl söyleyecek? ''Üçüncü jenerasyon bizim.'' diyorlar.Bizimkiler gitmişler, bakalım kilisenin korosu Aya Maria'yı nasıl söyleyecek? ''Üçüncü jenerasyon bizim.'' diyorlar. Türkiye de girerse tamam, biraz sıkıntı çekeriz. Üç nesil geçti mi innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn.Türkiye de girerse tamam, biraz sıkıntı çekeriz. Üç nesil geçti mi innâ lillâh ve innâ ileyhi râciûn. ''Bir zamanlar Türk diye bir millet varmış, müslümanlarmış. Benim dedem onlardanmış.'' diye söylerler artık. Öyle düşünüyorlar.''Bir zamanlar Türk diye bir millet varmış, müslümanlarmış. Benim dedem onlardanmış.'' diye söylerler artık. Öyle düşünüyorlar. Ama nüfus fazla olunca korkuyorlar. Onun için ben de ''Onların korktuğunu yapalım, çoğalalım, adedimiz artsın.'' diyorum.

Ama nüfus fazla olunca korkuyorlar. Onun için ben de ''Onların korktuğunu yapalım, çoğalalım, adedimiz artsın.'' diyorum.

Allah her şeyin gerçeğini görüp onu yapmayı cümlemize nasip eylesin.

Allah her şeyin gerçeğini görüp onu yapmayı cümlemize nasip eylesin.

Araplar Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem gelmeden önce geçim korkusundan çocuklarını,Araplar Peygamber Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem gelmeden önce geçim korkusundan çocuklarını, kız çocuklarını ''evlenecek, çoluk çocuk olacak, savaşamaz'' diye diri diri toprağa gömerlermiş. kız çocuklarını ''evlenecek, çoluk çocuk olacak, savaşamaz'' diye diri diri toprağa gömerlermiş. Mezarı kazarlar, içine atarlar, üstüne toprağı örterlermiş. Boğulur; aşağıda bir iki bağırır, ölür gider.

Mezarı kazarlar, içine atarlar, üstüne toprağı örterlermiş. Boğulur; aşağıda bir iki bağırır, ölür gider.

Haşyete imlâk. ''Geçimin, gıdalanmanın, yemeğin sağlanamayacağından korktuğu için.'' ''Çocuğu besleyemem.'' diye öldürürlermiş. Haşyete imlâk. ''Geçimin, gıdalanmanın, yemeğin sağlanamayacağından korktuğu için.'' ''Çocuğu besleyemem.'' diye öldürürlermiş. Yemek mahdut, gıda mahdut, çöl. Hurmalar bir avuç, sütler az, hayvanlar az. ''Fazla boğaz olmasın.'' diye öldürürlermiş.

Yemek mahdut, gıda mahdut, çöl. Hurmalar bir avuç, sütler az, hayvanlar az. ''Fazla boğaz olmasın.'' diye öldürürlermiş.

Allahu Teâlâ hazretleri; ''Ben sizi ve onları rızıklandırırım. Rızık benden, korkmayın!'' buyuruyor.

Allahu Teâlâ hazretleri; ''Ben sizi ve onları rızıklandırırım. Rızık benden, korkmayın!'' buyuruyor.

Bizim memlekette de doğum planlaması yapılıyor. Hanımlar çok çocuk istemiyor. Bizim hanımlar da keyfine düşkün.Bizim memlekette de doğum planlaması yapılıyor. Hanımlar çok çocuk istemiyor. Bizim hanımlar da keyfine düşkün. Hükümet de çok çocuk istemiyor. Çünkü çok çocuk; çok problem, çok okul, çok iş demek. Yaşayanların yaşamlarına, keyiflerine biraz noksanlık demek.

Hükümet de çok çocuk istemiyor. Çünkü çok çocuk; çok problem, çok okul, çok iş demek. Yaşayanların yaşamlarına, keyiflerine biraz noksanlık demek.

İnsanlar; ''Nüfusumuz çoğalmasa bu imkânları daha bol yeriz, daha iyi olur.'' diye düşünüyorlar.İnsanlar; ''Nüfusumuz çoğalmasa bu imkânları daha bol yeriz, daha iyi olur.'' diye düşünüyorlar. O zaman zihniyet bakımından çocuğunu kuma gömen Arap'la aynı noktaya geliyor.

O zaman zihniyet bakımından çocuğunu kuma gömen Arap'la aynı noktaya geliyor.

Rızkı Allah vermeyecek mi?

Allah verecek!

Ne korkuyorsun?

Korkma!

Rızkı Allah vermeyecek mi?

Allah verecek!

Ne korkuyorsun?

Korkma!

Korkuyor. O çocuğunu gömen Arap'la aynı duruma düşüyor.

Korkuyor. O çocuğunu gömen Arap'la aynı duruma düşüyor.

Allahu Teâlâ hazretleri her şeyimizi rızasına uygun yapmayı cümlemize nasip eylesin.

Allahu Teâlâ hazretleri her şeyimizi rızasına uygun yapmayı cümlemize nasip eylesin.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2