Namaz Vakitleri
İstanbul
27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Akıl ve İman

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

21 Şa'bân 1418 / 21.12.1997
Avustralya

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın yurtdışında bulunduğu zamanlarda, özellikle 7 Mayıs 1997 günü Türkiye’den ayrıldıktan sonra gurbet ellerde; Avustralya, Almanya, İsveç, İngiltere, Hollanda, ABD ve farklı ülkelerde yapmış oldukları sohbetlerdir.

Avustralya’da sabah ve yatsı namazından sonra, çeşitli camilerde yaptıkları hadis ve tefsir sohbetleri, İsveç’te son Ramazan ayı boyunca yaptıkları konuşmalar, aile eğitim toplantılarında yaptıkları konuşmalar ve konferanslardan oluşmaktadır.

Bu konuşmalar, Ak-Radyo’da “Gurbet Sohbetleri” adı altında yayımlanmıştır.

Konuşma Metni

Bizi yaratan, âlemlerin Rabbi Mevlâmız Allahu Teâlâ hazretlerineBizi yaratan, âlemlerin Rabbi Mevlâmız Allahu Teâlâ hazretlerine sonsuz, sayısız, hadsiz hesapsız hamd ü senâlar olsun.sonsuz, sayısız, hadsiz hesapsız hamd ü senâlar olsun. Çünkü üzerimizde sayılamayacak kadar çok nimetleri var. Çünkü üzerimizde sayılamayacak kadar çok nimetleri var.

Ve in teuddû ni'meta'llâhi lâ tuhsûhâ. İnna'llâhe le-ğafûrun rahîm. Ve in teuddû ni'meta'llâhi lâ tuhsûhâ. İnna'llâhe le-ğafûrun rahîm.

Allah'ın nimetlerini sayıp döküp sıralamaya, tâdad eylemeye kalksanız Allah'ın nimetlerini sayıp döküp sıralamaya, tâdad eylemeye kalksanız tâkat getiremezsiniz, bitiremezsiniz; saymakla bitmez.tâkat getiremezsiniz, bitiremezsiniz; saymakla bitmez. Ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa Allah'ın nimetlerini yaza yaza bitiremezsiniz.Ağaçlar kalem, denizler mürekkep olsa Allah'ın nimetlerini yaza yaza bitiremezsiniz. Allahu Teâlâ hazretleri Gafûr'dur, çok merhamet edicidir. Rahmeti çok engindir, Rahîm'dir. Allahu Teâlâ hazretleri Gafûr'dur, çok merhamet edicidir. Rahmeti çok engindir, Rahîm'dir.

Önce ben âciz kardeşinizi bu güzel toplantınıza davet ettiğiniz için tertip heyetine, Önce ben âciz kardeşinizi bu güzel toplantınıza davet ettiğiniz için tertip heyetine, bizi davet edenlere, bu güzel, çok sevaplı ve çok değerli toplantıya katılarak bizi davet edenlere, bu güzel, çok sevaplı ve çok değerli toplantıya katılarak çalışmayı kuvvetlendirmiş olan siz kardeşlerime bütün kalbimle teşekkür ediyorum.çalışmayı kuvvetlendirmiş olan siz kardeşlerime bütün kalbimle teşekkür ediyorum. Hepinize dualar ediyorum. Allah hepinizden razı olsun,Hepinize dualar ediyorum.

Allah hepinizden razı olsun,
aklınızda gönlünüzde Allah'tan istediğiniz ne muratlarınız varsa her muradınıza Allah revan eylesin,aklınızda gönlünüzde Allah'tan istediğiniz ne muratlarınız varsa her muradınıza Allah revan eylesin, her lütfunu ihsan eylesin, hepinizden Allah razı olsun. her lütfunu ihsan eylesin, hepinizden Allah razı olsun.

Sidney'deki vakıf ilgilileri kardeşlerimiz benim buraya gelme çalışmalarıma Sidney'deki vakıf ilgilileri kardeşlerimiz benim buraya gelme çalışmalarıma sanıyorum yedi veya sekiz ay önceden başladılar.sanıyorum yedi veya sekiz ay önceden başladılar. Sekiz aydır buraya gelmek için işlemleri sürdürüyoruz.Sekiz aydır buraya gelmek için işlemleri sürdürüyoruz. Kendimi Pasifik Okyanusu'na tayyareden düşmüş; dalgalarla, köpekbalıklarıyla mücadele ede ede Kendimi Pasifik Okyanusu'na tayyareden düşmüş; dalgalarla, köpekbalıklarıyla mücadele ede ede Avustralya'ya ulaşmış bir insan gibi görüyorum. Avustralya'ya ulaşmış bir insan gibi görüyorum.

"Davet ettiğimiz hocamızı getireceğiz." diye o kardeşlerimizin azmi olmasaydı "Davet ettiğimiz hocamızı getireceğiz." diye o kardeşlerimizin azmi olmasaydı ve işi takipleri olmasaydı o Pasifik Okyanusu'na düşmüş bir insan Avustralya'ya kadar yüzüp gelemezdi,ve işi takipleri olmasaydı o Pasifik Okyanusu'na düşmüş bir insan Avustralya'ya kadar yüzüp gelemezdi, boğulurdu. Köpekbalıkları yerdi veya başka bir yere giderdi. boğulurdu. Köpekbalıkları yerdi veya başka bir yere giderdi. Buraya kadar gelmek çok büyük bir azim. Bu azmi tebrik ediyorum. Buraya kadar gelmek çok büyük bir azim. Bu azmi tebrik ediyorum.

Allahu Teâlâ hazretleri Kurân-ı Kerîm'de azim sahibi olmayı methediyor Allahu Teâlâ hazretleri Kurân-ı Kerîm'de azim sahibi olmayı methediyor ve bizi azimli olmaya kuvvetle teşvik ediyor.ve bizi azimli olmaya kuvvetle teşvik ediyor. Bu elektriği bulan adam, "Edison" denilen kişi sanıyorum bu işi buluncaya kadar binlerce deney yapmış, Bu elektriği bulan adam, "Edison" denilen kişi sanıyorum bu işi buluncaya kadar binlerce deney yapmış, bu sonuca öyle ulaşmıştır. Binlerce! Osmanlı şairlerinden birisi diyor ki; bu sonuca öyle ulaşmıştır. Binlerce!

Osmanlı şairlerinden birisi diyor ki;

Cihan titrer sebâtı pay-i erbâb-ı metânetten. Cihan titrer sebâtı pay-i erbâb-ı metânetten.

"Azimli kararlı, metin insanların ayaklarının rap rap rap basmasından cihan titrer." diyor. "Azimli kararlı, metin insanların ayaklarının rap rap rap basmasından cihan titrer." diyor.

Hani hakikaten asker, ordu rap rap yürüdüğü zaman zangır zangır ortalık bir kalkar bir iner ya…Hani hakikaten asker, ordu rap rap yürüdüğü zaman zangır zangır ortalık bir kalkar bir iner ya… Güzel bir söz. Şiir bakımından da değerli. Cihan titrer sebâtı pay-i erbâb-ı metânetten. Güzel bir söz. Şiir bakımından da değerli.

Cihan titrer sebâtı pay-i erbâb-ı metânetten.

Hitabı izahı sanatıyla güzelce anlatmış. Bunu şu bakımdan söylüyorum; Hitabı izahı sanatıyla güzelce anlatmış.

Bunu şu bakımdan söylüyorum;
amaçlarımızı güzel tespit ettikten sonra çocuklarımızı azimli yetiştirmeliyiz. "Amacım ne?" amaçlarımızı güzel tespit ettikten sonra çocuklarımızı azimli yetiştirmeliyiz.

"Amacım ne?"

"Şu." Ben oraya ulaşacağım. "Şu."

Ben oraya ulaşacağım.
Çocuk böyle yetişmeli, yarı yoldan dönmemeli; "Bu işi yapamadım." dememeli. Çocuk böyle yetişmeli, yarı yoldan dönmemeli; "Bu işi yapamadım." dememeli.

Japon İmparatoru ülkesi geriyken Avrupa'ya, Amerika'ya tahsile gönderdiği ilk gençleri; Japon İmparatoru ülkesi geriyken Avrupa'ya, Amerika'ya tahsile gönderdiği ilk gençleri; "Gelin bakalım sizinle konuşacağım" diye özel olarak huzuruna çağırmış."Gelin bakalım sizinle konuşacağım" diye özel olarak huzuruna çağırmış. Hepsine birer eğri hançer hediye etmiş. "Hançer ne demek?" "Öldürücü bıçak." Hepsine birer eğri hançer hediye etmiş.

"Hançer ne demek?"

"Öldürücü bıçak."

Öldürücü bıçak hediye etmiş. "Alın. Şu sana, şu sana." İmparator hepsine birer bıçak hediye ediyor. Öldürücü bıçak hediye etmiş. "Alın. Şu sana, şu sana." İmparator hepsine birer bıçak hediye ediyor.

Demiş ki; "Gideceğiniz ülkede aldığınız görevi başaracaksınız, tahsili yapacaksınız, Demiş ki;

"Gideceğiniz ülkede aldığınız görevi başaracaksınız, tahsili yapacaksınız,
o bilgileri ülkemize getireceksiniz, burada o çalışmaları başlatacaksınız. o bilgileri ülkemize getireceksiniz, burada o çalışmaları başlatacaksınız. Bunu yapamayacaksınız işte hançer, öldürün kendinizi, geri gelmeyin." Bunu yapamayacaksınız işte hançer, öldürün kendinizi, geri gelmeyin."

Böyle bir talimatla giden insan nasıl çalışır? Bilmiyoruz ama sonucunu görüyoruz.Böyle bir talimatla giden insan nasıl çalışır?

Bilmiyoruz ama sonucunu görüyoruz.
Japonya'nın bugünkü dünya iktisadından piyasasından, icatlar dünyasından,Japonya'nın bugünkü dünya iktisadından piyasasından, icatlar dünyasından, yenilikler dünyasından, yaşam seviyesindeki yüksekliğinde ulaştığı noktadan biliyoruz.yenilikler dünyasından, yaşam seviyesindeki yüksekliğinde ulaştığı noktadan biliyoruz. İlk düşman gemisi oraya gelip top patlattığı zamanki hâli ile şimdiki hâli arasındaki muazzam farkı,İlk düşman gemisi oraya gelip top patlattığı zamanki hâli ile şimdiki hâli arasındaki muazzam farkı, düşmanlarına nasıl erişip onları yakaladığını, uzaya nasıl füze fırlattığını,düşmanlarına nasıl erişip onları yakaladığını, uzaya nasıl füze fırlattığını, atom gücüne nasıl sahip olduğunu biliyoruz. atom gücüne nasıl sahip olduğunu biliyoruz.

Nagazaki ve Hiroşima'da atom bombasını kendisi yedi ama şu anda kendisi atom sahibi; yapabiliyor.Nagazaki ve Hiroşima'da atom bombasını kendisi yedi ama şu anda kendisi atom sahibi; yapabiliyor. Ama devletlü ve şevketlü Osmanlı Devleti'nin biz evlatları hâlâ atom bombası yapabilmiş değiliz. Ama devletlü ve şevketlü Osmanlı Devleti'nin biz evlatları hâlâ atom bombası yapabilmiş değiliz.

"Uçağımız Pasifik Okyanusu'na düştükten sonra çırpınmaya başladık." diyelim, benzetmeye öyle girdik. "Uçağımız Pasifik Okyanusu'na düştükten sonra çırpınmaya başladık." diyelim, benzetmeye öyle girdik. Java Adası'na kadar yüzdük. Endonezya'nın Jakarta şehrine kadar geldik. Java Adası'na kadar yüzdük. Endonezya'nın Jakarta şehrine kadar geldik. Ama işler hâlâ olmadı. Bu toplantıya da on gün kaldı; sekiz ay önce başlatılmış olan işler hâlâ olmadı. Ama işler hâlâ olmadı. Bu toplantıya da on gün kaldı; sekiz ay önce başlatılmış olan işler hâlâ olmadı.

Okyanustan yüze yüze Java Adası'na kadar gelmişiz. Arkadaşlarımız yardıma geldiler.Okyanustan yüze yüze Java Adası'na kadar gelmişiz. Arkadaşlarımız yardıma geldiler. Uçağa atlayan, fermuarlı, cırcırlı seyahat çantasını kapan Jakarta'ya bize yardıma geldi. Uçağa atlayan, fermuarlı, cırcırlı seyahat çantasını kapan Jakarta'ya bize yardıma geldi. Onları gönderenler de demişler ki; Onları gönderenler de demişler ki;

"Bak! Ya hocamızı alır buraya getirirsiniz ya da kendiniz de gelmeyin." "Bak! Ya hocamızı alır buraya getirirsiniz ya da kendiniz de gelmeyin."

"Hocam, bizi böyle gönderdiler, sizi mutlaka oraya götüreceğiz."Hocam, bizi böyle gönderdiler, sizi mutlaka oraya götüreceğiz. Aksi takdirde bizi Avustralya'ya almayacaklar.Aksi takdirde bizi Avustralya'ya almayacaklar. Avustralya hükümeti müsaade etse bile bizimkiler sokmayacak." dediler. Avustralya hükümeti müsaade etse bile bizimkiler sokmayacak." dediler.

On gün orada mücadele ettik. Sonra Jakarta'dan Malezya'ya yüzdük, Malezya'dan, On gün orada mücadele ettik. Sonra Jakarta'dan Malezya'ya yüzdük, Malezya'dan, Hint Okyanusu'ndan geçtik nihayet Brisbane denizinden karaya çıktık, Hint Okyanusu'ndan geçtik nihayet Brisbane denizinden karaya çıktık, Toowoomba yaylasına kadar ulaştık elhamdülillah. Bu bir azimdir. Toowoomba yaylasına kadar ulaştık elhamdülillah. Bu bir azimdir. Çocuklarımıza bilgi öğrettiğimiz gibi bazı huyları, ahlâkı da öğretmeliyiz. Çocuklarımıza bilgi öğrettiğimiz gibi bazı huyları, ahlâkı da öğretmeliyiz.

Öğretmemiz gereken şeylerden birisi ne? İşte bu azim. Bir işi başarma azmi.Öğretmemiz gereken şeylerden birisi ne?

İşte bu azim. Bir işi başarma azmi.
Bir amaca ulaşmak için çalışmak ve o işi başarmak.Bir amaca ulaşmak için çalışmak ve o işi başarmak. İçinizde idman yapan arkadaşlar vardır –spor kelimesini yasakladım kullanmıyoruz,İçinizde idman yapan arkadaşlar vardır –spor kelimesini yasakladım kullanmıyoruz, idman- Biliyorsunuz yarışlarda yarışı kazanamasa bile yarıda bırakmak yoktur. idman- Biliyorsunuz yarışlarda yarışı kazanamasa bile yarıda bırakmak yoktur. Kendi isteği ile "Ben bunu kazanamıyorum." deyip bırakmak yok, ayıptır. Kendi isteği ile "Ben bunu kazanamıyorum." deyip bırakmak yok, ayıptır. Sonuncu da olsa sonuna kadar koşacak ama bırakmayacak. Sonuncu da olsa sonuna kadar koşacak ama bırakmayacak.

Benim rahmetli annem tarafından, annemin amcası büyük amca eline kamçıyı alırmış; Benim rahmetli annem tarafından, annemin amcası büyük amca eline kamçıyı alırmış; -yedi sekiz tane çocuğu vardı. Her birisi civan, her birisi pehlivan, her birisi efe.-yedi sekiz tane çocuğu vardı. Her birisi civan, her birisi pehlivan, her birisi efe. Bizim oraların efesi, ağa. Ağa çocuğu- çocukları otururken "kalkın!" dermiş.Bizim oraların efesi, ağa. Ağa çocuğu- çocukları otururken "kalkın!" dermiş. "Kalkın!" Bir emir; kalkın! "Şimdi ne yapıyoruz?" "Hepimiz oturuyoruz. "Kalkın!" Bir emir; kalkın!

"Şimdi ne yapıyoruz?"

"Hepimiz oturuyoruz.
Ben konuşuyorum, siz dinliyorsunuz." Rahmetli annemin amcası; "Kalkın." dermiş; Ben konuşuyorum, siz dinliyorsunuz."

Rahmetli annemin amcası; "Kalkın." dermiş;
çocuklar şimşek gibi, yıldırım gibi kalkmaları lazım. En son kalkanı, en geride kalanı kırbaçlarmış.çocuklar şimşek gibi, yıldırım gibi kalkmaları lazım. En son kalkanı, en geride kalanı kırbaçlarmış. Elinde kırbaç var ya… Benim de kırbacım var. Hay Allah, Türkiye'de kaldı.Elinde kırbaç var ya…

Benim de kırbacım var. Hay Allah, Türkiye'de kaldı.
Dört buçuk metre boyunda kırbacım vardı. "Senin orası kaç metrelik?" "İşte o kadar." Dört buçuk metre boyunda kırbacım vardı.

"Senin orası kaç metrelik?"

"İşte o kadar."

Rusya'dan getirtilmiş kırbacım var. Kırılmaz. Sırım deriden örülmüş kırbaç; aslanları terbiye etmek için.Rusya'dan getirtilmiş kırbacım var. Kırılmaz. Sırım deriden örülmüş kırbaç; aslanları terbiye etmek için. Ben kamçıdan falan bahsedince arkadaşın birisi gitmiş, Rus sirkinden satın almış. Ben kamçıdan falan bahsedince arkadaşın birisi gitmiş, Rus sirkinden satın almış. Para vermiş, almış; bana getirmiş. Türkiye'de kaldı, neyse kurtuldunuz.Para vermiş, almış; bana getirmiş. Türkiye'de kaldı, neyse kurtuldunuz. Ama siz zaten terbiyeli aslanlarsınız, terbiyeye ihtiyaç yok. Çocuklarımızı nasıl terbiye edeceğiz? Ama siz zaten terbiyeli aslanlarsınız, terbiyeye ihtiyaç yok.

Çocuklarımızı nasıl terbiye edeceğiz?

Azimli. Azimli, amacını bilen, amacına ulaşmak için çalışan ve o amacı mutlaka elde eden. Azimli. Azimli, amacını bilen, amacına ulaşmak için çalışan ve o amacı mutlaka elde eden. Hançeri alıyor; ya o işi başaracak ya intihar edecek. Hançeri alıyor; ya o işi başaracak ya intihar edecek.

Jakarta'ya gidiyor; ya hocayı getirecek ya Avustralya'ya geri dönmeyecek.Jakarta'ya gidiyor; ya hocayı getirecek ya Avustralya'ya geri dönmeyecek. Bu iş mutlaka olacak. Başka bir yolu yok. Bu güzel bir eğitimdir. Bu iş mutlaka olacak. Başka bir yolu yok. Bu güzel bir eğitimdir.

Onun için işin böyle başlayışını çok sevimli gördüm ben. Onun için işin böyle başlayışını çok sevimli gördüm ben. Maşaallah azimli bir mücadelenin bugün kutlamasını yapıyoruz.Maşaallah azimli bir mücadelenin bugün kutlamasını yapıyoruz. Şu anda benim karşınızda bulunmam, kupa merasimidir.Şu anda benim karşınızda bulunmam, kupa merasimidir. Yarış bitti, birinci oldum, kupa merasimidir. Kupa neredeyse işte oralarda bir yerlerdedir. Yarış bitti, birinci oldum, kupa merasimidir. Kupa neredeyse işte oralarda bir yerlerdedir. Kupa, sahiplerine verilecek. Kupa, sahiplerine verilecek.

Bu işe azmedip bu işi başaran, bu hocayı alıp buraya getirenlere o kupa verilecek elhamdülillah. Bu işe azmedip bu işi başaran, bu hocayı alıp buraya getirenlere o kupa verilecek elhamdülillah. Teşekkür ediyorum. Ben de memnunum, sizi seviyorum, Allah da sevsin, Allah'ın sevdiği kullar olun. Teşekkür ediyorum. Ben de memnunum, sizi seviyorum, Allah da sevsin, Allah'ın sevdiği kullar olun. Sonuç itibariyle hamd ü senâlar olsun, buraya geldik. Muhterem kardeşlerim! Sonuç itibariyle hamd ü senâlar olsun, buraya geldik.

Muhterem kardeşlerim!

Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki; Peygamber sallallahu aleyhi ve sellem Efendimiz bir hadîs-i şerîfinde buyuruyor ki;

"İnsanoğulları çok büyük haksızlık yapıyor, çok büyük yanlışlık yapıyor, çok ters iş yapıyor. "İnsanoğulları çok büyük haksızlık yapıyor, çok büyük yanlışlık yapıyor, çok ters iş yapıyor.

Yani bu insanoğlu, bizim gibi Hz. Âdem'in evlatları, çok yanlış iş yapıyor. Yani bu insanoğlu, bizim gibi Hz. Âdem'in evlatları, çok yanlış iş yapıyor.

Ene ahluku ve yu'bedü gayrî. "Yaratan benim, ben yaratıyorum, Ene ahluku ve yu'bedü gayrî. "Yaratan benim, ben yaratıyorum, bu insanoğulları çok yanlış iş yapıyor, benden gayrıya ibadet ediyor." Onun hesabını soracağım. bu insanoğulları çok yanlış iş yapıyor, benden gayrıya ibadet ediyor."

Onun hesabını soracağım.
Bunun büyük bir hesaplaşması olacak. "Hem yaratan benim, hem de benden gayrıya tapılıyor." Bunun büyük bir hesaplaşması olacak. "Hem yaratan benim, hem de benden gayrıya tapılıyor."

Muhterem kardeşlerim! O kadar çok Allah'tan gayrıya tapan insan var ki. Muhterem kardeşlerim!

O kadar çok Allah'tan gayrıya tapan insan var ki.
Her taraf put dolu, put! Her taraf put dolu, put! Endonezya'da var, Malezya'da var, Hindistan'da var, Çin'de var, Wollongong'da var. Endonezya'da var, Malezya'da var, Hindistan'da var, Çin'de var, Wollongong'da var. Güney yarımkürenin en büyük mabedi, put. Sydney'de var.Güney yarımkürenin en büyük mabedi, put. Sydney'de var. O benim sevdiğim caminin Bonedik camisinin yanında, Allah'tan gayrıya tapılıyor.O benim sevdiğim caminin Bonedik camisinin yanında, Allah'tan gayrıya tapılıyor. Allah yaratmış; insanoğlu yaratanına tapmıyor, Allah'tan gayrıya tapıyor. Allah yaratmış; insanoğlu yaratanına tapmıyor, Allah'tan gayrıya tapıyor.

Kime tapıyor? Kime taparsa tapsın. "Canım, ben Allah'ın sevdiği bir kuluna tapıyorum." Kime tapıyor?

Kime taparsa tapsın.

"Canım, ben Allah'ın sevdiği bir kuluna tapıyorum."

"Böyle şey de öyle yağma yok, öyle saçma iş yok!" "Canım, Hz. İsa da Allah'ın iyi kulu." "Böyle şey de öyle yağma yok, öyle saçma iş yok!"

"Canım, Hz. İsa da Allah'ın iyi kulu."

"Tamam. Bizim peygamberimiz en iyi kulu, Habîbullah. Biz yine Peygamber Efendimiz'e tapmıyoruz." "Tamam. Bizim peygamberimiz en iyi kulu, Habîbullah. Biz yine Peygamber Efendimiz'e tapmıyoruz."

Tapmak yok. Tapmak, ibadet etmek sadece Allah'a. Tapmak yok. Tapmak, ibadet etmek sadece Allah'a. "Bunun hesabını soracağım!" diyor Allahu Teâlâ."Bunun hesabını soracağım!" diyor Allahu Teâlâ. "Yaratan benim, ben yaratıyorum, benden gayrıya ibadet ediyorlar. Ben bunun hesabın soracağım!" "Yaratan benim, ben yaratıyorum, benden gayrıya ibadet ediyorlar. Ben bunun hesabın soracağım!"

Hesabının sonucu belli: Hesabının sonucu belli:

İnna'llâhe lâ yağfirü en yuşreke bihî şey'en ve yağfirü mâ dûne zâlike keyfe yeşâ'. İnna'llâhe lâ yağfirü en yuşreke bihî şey'en ve yağfirü mâ dûne zâlike keyfe yeşâ'.

Allah kendisinden gayrıya tapanı hiç affetmeyecek, kesin! "Hani erhamürrâhimîn?" Allah kendisinden gayrıya tapanı hiç affetmeyecek, kesin!

"Hani erhamürrâhimîn?"

"O mü'minlere." "Hani Gaffârü'z-zünûb?" "O mü'minler için." "O mü'minlere."

"Hani Gaffârü'z-zünûb?"

"O mü'minler için."

"Hani affedicilik; afüv ve Kerîm oluşu, ekremü'l-ekremîn'liği?" "Müminlere." "Hani affedicilik; afüv ve Kerîm oluşu, ekremü'l-ekremîn'liği?"

"Müminlere."

Kendisine şirk koşanı hiç hiç, kesin kesin affetmeyecek. Kendisine şirk koşanı hiç hiç, kesin kesin affetmeyecek. O halde Allah'tan gayrıya tapılmaması lazım.O halde Allah'tan gayrıya tapılmaması lazım. Bu yanlışlığın yapılmaması lazım, âlemlerin Rabbine ibadet edilmesi lazım. Bu yanlışlığın yapılmaması lazım, âlemlerin Rabbine ibadet edilmesi lazım.

Yeri göğü yaratan, ins ü cinni yaratan Rabbimiz'e ibadet etmemiz lazım, O'na secde etmemiz lazım;Yeri göğü yaratan, ins ü cinni yaratan Rabbimiz'e ibadet etmemiz lazım, O'na secde etmemiz lazım; Allah'tan gayrıya değil. Allah'tan gayrıya tapınan insanlar nasıl aldanıyorlar, nasıl tapınıyorlar?Allah'tan gayrıya değil.

Allah'tan gayrıya tapınan insanlar nasıl aldanıyorlar, nasıl tapınıyorlar?
Niye Buda'nın, heykelin önüne secde ediyor, eğiliyor?Niye Buda'nın, heykelin önüne secde ediyor, eğiliyor? Niye Hz. İsa'nın putu önüne dikiliyor da ona tapınıyor? Yanlış! Niye Hz. İsa'nın putu önüne dikiliyor da ona tapınıyor?

Yanlış!

Bu yanlışları arayıp bulmak, anlatmak söylemek ve insanları yanlışlıktan kurtarmak lazım. Bu yanlışları arayıp bulmak, anlatmak söylemek ve insanları yanlışlıktan kurtarmak lazım.

"Bu yanlıştır! Bunun böyle olmaması lazım! Bu böyle olmaz!" demek lazım. "Bu yanlıştır! Bunun böyle olmaması lazım! Bu böyle olmaz!" demek lazım.

Bizim "Abdülvahap Çakır" kardeşimiz. Singapur'da taksiye bindik, Bizim "Abdülvahap Çakır" kardeşimiz. Singapur'da taksiye bindik, taksici de ön tarafa bir Buda heykeli koymuş. taksici de ön tarafa bir Buda heykeli koymuş. Hani koca göbekli bir adam heykeli var ya, göbeğinin deliği bile belli. Hani koca göbekli bir adam heykeli var ya, göbeğinin deliği bile belli. Üzerinde şöyle bir örtü, şişman, yuvarlak yüzlü... Önüne koymuş, orada duruyor. Üzerinde şöyle bir örtü, şişman, yuvarlak yüzlü... Önüne koymuş, orada duruyor.

"Bu ne?" dedi. "Buda'nın heykeli." "Bu malzeme daha önce neydi -sarı, pirinçten yapılmış-?" "Bu ne?" dedi.

"Buda'nın heykeli."

"Bu malzeme daha önce neydi -sarı, pirinçten yapılmış-?"

"Bir maden." dedi. "Döktünüz, birisi bir şekil verdi, o daha madenken kimse yüzüne bakmıyordu."Bir maden." dedi.

"Döktünüz, birisi bir şekil verdi, o daha madenken kimse yüzüne bakmıyordu.
Bu şekli aldıktan sonra sen bunu almışsın, karşına oturtmuşsun, buna saygı gösteriyorsun, tapıyorsun.Bu şekli aldıktan sonra sen bunu almışsın, karşına oturtmuşsun, buna saygı gösteriyorsun, tapıyorsun. Elinle yaptığın şeye tapınıyorsun. Olur mu öyle şey? Olmaz!" dedi, vazifesini yaptı, sözünü söyledi. Elinle yaptığın şeye tapınıyorsun. Olur mu öyle şey? Olmaz!" dedi, vazifesini yaptı, sözünü söyledi.

Changi Havaalanı'na gelinceye kadar Singapur'da sözünü söyledi, adama tebliğ, ikaz vazifesini yaptı. Changi Havaalanı'na gelinceye kadar Singapur'da sözünü söyledi, adama tebliğ, ikaz vazifesini yaptı. O da "Tamam, haklısınız." dedi. Bundan sonrası kendisine ait. Allah ona âhirette soracak: O da "Tamam, haklısınız." dedi. Bundan sonrası kendisine ait. Allah ona âhirette soracak:

"Senin arabana Es'ad hocayla Abdulvahap Çakır bindiler mi?" "Bindiler." "Senin arabana Es'ad hocayla Abdulvahap Çakır bindiler mi?"

"Bindiler."

"Senin tapındığın puta tapınmaman gerektiğini sana söylediler mi?" "Söylediler." "Senin tapındığın puta tapınmaman gerektiğini sana söylediler mi?"

"Söylediler."

"Niye tapınmaya devam ettin?" diye ona onun hesabını soracak. "Niye tapınmaya devam ettin?" diye ona onun hesabını soracak.

Muhterem kardeşlerim! Görünen putlar var…Muhterem kardeşlerim!

Görünen putlar var…
İşte Buda'nın şişman heykeli. İsterseniz size resimlerini getireyim. Volanborg'da kocaman kocaman… İşte Buda'nın şişman heykeli. İsterseniz size resimlerini getireyim. Volanborg'da kocaman kocaman… Bir odaya girdik; duvarın üzeri Buda heykelinden yapılmış heykel doluydu. Bir odaya girdik; duvarın üzeri Buda heykelinden yapılmış heykel doluydu. Gözenek, gözenek, gözenek dört tarafı dolu. Kocaman da var, dışarıda büyükleri var. Gözenek, gözenek, gözenek dört tarafı dolu. Kocaman da var, dışarıda büyükleri var.

Hıristiyanların Hz. İsa'ya tapınması! Hz. İsa'nın çarmıha gerilmiş şekline ve çarmıha tapınması!Hıristiyanların Hz. İsa'ya tapınması! Hz. İsa'nın çarmıha gerilmiş şekline ve çarmıha tapınması! Onu da görüyorsunuz. Bunlar görünen; görünmeyen putlar da var. Onu da görüyorsunuz. Bunlar görünen; görünmeyen putlar da var.

Bu benzetmeyi ben mi yapıyorum? Zaten "put" sözü "Buda" sözünden geliyor. Bu benzetmeyi ben mi yapıyorum?

Zaten "put" sözü "Buda" sözünden geliyor.

Türkçemize "put" sözü nereden girmiş? Haç put, haça puta tapmak.Türkçemize "put" sözü nereden girmiş?

Haç put, haça puta tapmak.
Put, "Buda" sözünden geldi, Türkçe'ye oradan girdi. Buda; "put" olmuş.Put, "Buda" sözünden geldi, Türkçe'ye oradan girdi. Buda; "put" olmuş. "Puta tapıyorlar, Buda'ya tapıyorlar." demiş. Bunun dışında insanlar neye tapınıyor? "Puta tapıyorlar, Buda'ya tapıyorlar." demiş.

Bunun dışında insanlar neye tapınıyor?

Bunun dışında insanın kafasını etkisi altına alıp yönlendiren ve o insana sözünü dinleten her şeye…Bunun dışında insanın kafasını etkisi altına alıp yönlendiren ve o insana sözünü dinleten her şeye… İtaat etmek için sözünü dinledikçe insan ona tapmış oluyor. İtaat etmek için sözünü dinledikçe insan ona tapmış oluyor.

Mesela şeytan. Dünyada hakikaten şeytana tapınan kavimler var. Mesela şeytan. Dünyada hakikaten şeytana tapınan kavimler var. Doğu Anadolulu kardeşlerimiz bilirler. Diyarbakır'da, Mardin'de şeytana tapan insanlar var.Doğu Anadolulu kardeşlerimiz bilirler. Diyarbakır'da, Mardin'de şeytana tapan insanlar var. Şeytana tapıyor! Bayağı şeytana tapıyor. Arkadaşlar sormuşlar: Şeytana tapıyor! Bayağı şeytana tapıyor. Arkadaşlar sormuşlar:

"Niye şeytana tapınıyorsunuz, tapınılacak başka şey bulamadınız mı?" "Niye şeytana tapınıyorsunuz, tapınılacak başka şey bulamadınız mı?"

"Şerrinden korunmak için." demişler. Her birisi kendisine bir mantık uyduruyor da öyle yapıyor."Şerrinden korunmak için." demişler.

Her birisi kendisine bir mantık uyduruyor da öyle yapıyor.
Şeytana tapanlar var. Eğer bir insan şeytanın sözünü dinliyorsa şeytana tapıyordur. Şeytana tapanlar var. Eğer bir insan şeytanın sözünü dinliyorsa şeytana tapıyordur.

Şeytan diyor ki kumar oyna, şeytan diyor ki içki iç, şeytan diyor ki zina eyle, Şeytan diyor ki kumar oyna, şeytan diyor ki içki iç, şeytan diyor ki zina eyle, şeytan diyor ki hırsızlık yap, şeytan diyor ki zulüm eyle, şeytan diyor ki adam öldür;şeytan diyor ki hırsızlık yap, şeytan diyor ki zulüm eyle, şeytan diyor ki adam öldür; şeytan diyor ki adam kandır, yol kes, adam soy, şunu yap, bunu yap. şeytan diyor ki adam kandır, yol kes, adam soy, şunu yap, bunu yap.

Ona diyor; o da yapıyor. İnsanların bir kısmı şeytana tapıyor.Ona diyor; o da yapıyor. İnsanların bir kısmı şeytana tapıyor. Tabi birçok insan kendisinin şeytana taptığının bilincinde değildir.Tabi birçok insan kendisinin şeytana taptığının bilincinde değildir. Bilincinde olmadığı için maalesef "Ben müslümanım." diyenlerin içinde de şeytana tapanlar var. Bilincinde olmadığı için maalesef "Ben müslümanım." diyenlerin içinde de şeytana tapanlar var. Çünkü şeytana uyuyor. "Allah celle celâlüh 'İçki içmeyin.' demiş mi?" "Demiş, kesin." Çünkü şeytana uyuyor.

"Allah celle celâlüh 'İçki içmeyin.' demiş mi?"

"Demiş, kesin."

"Peki müslümanların içinde içki içenler var mı, yok mu?" "Saymakla bitmez." "Peki müslümanların içinde içki içenler var mı, yok mu?"

"Saymakla bitmez."

Kimisi günah olduğunu biliyor, içiyor. Kimisi günah olduğunu biliyor, içiyor.

"Şu meret günah ama bırakamıyoruz, içiyoruz işte, alışmışız" diyor. "Şu meret günah ama bırakamıyoruz, içiyoruz işte, alışmışız" diyor.

"Zehir zıkkım olsun, sıhhatimizi de bozuyor ama ver bir kadeh daha!" diyor. "Zehir zıkkım olsun, sıhhatimizi de bozuyor ama ver bir kadeh daha!" diyor.

Kötülüğünü bilip içenler var. Bir kısmı da bunu inancının bir parçası yapmış. Kötülüğünü bilip içenler var.

Bir kısmı da bunu inancının bir parçası yapmış.
Kutsal şarap gibi. Mesela Cumhuriyet Gazetesi'nin yazarı Arnavutluk'ta Bektaşî tekkesine gitmiş.Kutsal şarap gibi. Mesela Cumhuriyet Gazetesi'nin yazarı Arnavutluk'ta Bektaşî tekkesine gitmiş. Tekkeye gidiyor, dikkat edin tekke! Bektaşi Tekkesi! "Tekke" ne demek? Tekkeye gidiyor, dikkat edin tekke! Bektaşi Tekkesi!

"Tekke" ne demek?

"Zikir yapılan, ibadet edilen yer" diyebiliriz biz. Cumhuriyet Gazetesi'nin yazarı oraya gidiyor."Zikir yapılan, ibadet edilen yer" diyebiliriz biz. Cumhuriyet Gazetesi'nin yazarı oraya gidiyor. Orada yapılmış, el işi home made rakı sunuluyor. Lıkır lıkır rakı içiyor.Orada yapılmış, el işi home made rakı sunuluyor. Lıkır lıkır rakı içiyor. Arnavutluk'a giden arkadaşlar var: "Rakı içmek çok yaygın hocam, evde yapıyorlar.Arnavutluk'a giden arkadaşlar var:

"Rakı içmek çok yaygın hocam, evde yapıyorlar.
Ev hanımlarının yaptığı işlerden birisi de rakı yapmak" diyor. Ev hanımlarının yaptığı işlerden birisi de rakı yapmak" diyor.

Rakı yapmayı biliyorlar; yapıyorlar ve içiyorlar.Rakı yapmayı biliyorlar; yapıyorlar ve içiyorlar. Kimisi bu kadar işin içine girmiş kimisi de onu methediyor. Kimisi bu kadar işin içine girmiş kimisi de onu methediyor.

Methedenlerden kimse tanıyor musunuz? İçkinin methi, meddahı, methini yapan…Methedenlerden kimse tanıyor musunuz?

İçkinin methi, meddahı, methini yapan…
"Osmanlı şairlerinin çoğunda bu var hocam." "Osmanlı şairlerinin çoğunda bu var hocam."

Sâkî şarabı sunan kimse. Şarap, meyhane vesaire bunlar hakkında tonlarla gazel yazanlar var,Sâkî şarabı sunan kimse. Şarap, meyhane vesaire bunlar hakkında tonlarla gazel yazanlar var, şarkıları var; isterseniz okurum. Ama okumam ya! şarkıları var; isterseniz okurum. Ama okumam ya!

Efendim bilmem kayığa binecekmiş de mehtabın altında kafayı çekecekmiş de, Efendim bilmem kayığa binecekmiş de mehtabın altında kafayı çekecekmiş de, Sadabad'a gidecekmiş de, çayırda çimende zıkkımlanacakmış da içecekmiş de,Sadabad'a gidecekmiş de, çayırda çimende zıkkımlanacakmış da içecekmiş de, şarabın rengi çok güzelmiş de, leylak rengindeymiş de, erguvan rengindeymiş de,şarabın rengi çok güzelmiş de, leylak rengindeymiş de, erguvan rengindeymiş de, gül rengindeymiş de… Sâki medet sun câmı cem. gül rengindeymiş de…

Sâki medet sun câmı cem.

Ne demek? Osmanlıca bu. Güya Türkçe de… Yabancı kelimesi biraz fazla.Ne demek?

Osmanlıca bu. Güya Türkçe de… Yabancı kelimesi biraz fazla.
Sâkî, "Ey içkiyi sunan kişi'" medet "Gel, imdadıma yetiş!"Sâkî, "Ey içkiyi sunan kişi'" medet "Gel, imdadıma yetiş!" sun camı cem, yani "Şu şarabı icat eden adamın yaptığı o şarabı bana sun!" sun camı cem, yani "Şu şarabı icat eden adamın yaptığı o şarabı bana sun!"

Erdi yine ürdi behişt oldu âlem, âlem sirişt. Erdi yine ürdi behişt oldu âlem, âlem sirişt.

"Sâki medet! Bir kadeh daha sun!" diyerek... "Sâki medet! Bir kadeh daha sun!" diyerek...

Osmanlı Edebiyatı'nın içinde şiir methiyesi olan gazellerden başka şiir yok mu? Osmanlı Edebiyatı'nın içinde şiir methiyesi olan gazellerden başka şiir yok mu?

Çok var ama herkes sevdiği şeyi alıyor.Çok var ama herkes sevdiği şeyi alıyor. Bizim edebiyat kitaplarını yazanlar da gidip gidip hep şarabı metheden şiirleri almışlar.Bizim edebiyat kitaplarını yazanlar da gidip gidip hep şarabı metheden şiirleri almışlar. Osmanlı Edebiyatı sanki şarap edebiyatı gibi. Nefret ediyor insan.Osmanlı Edebiyatı sanki şarap edebiyatı gibi. Nefret ediyor insan. Şarap, şarap, şarap, şarap, şarap, meyhane, meyhane, meyhane, meyhane,Şarap, şarap, şarap, şarap, şarap, meyhane, meyhane, meyhane, meyhane, lıkır lıkır lıkır lıkır, fıkır fıkır fıkır fıkır. lıkır lıkır lıkır lıkır, fıkır fıkır fıkır fıkır.

Halbuki Osmanlı Edebiyatı bu değil! Kafası, hayatı, fikriyatı bu değil.Halbuki Osmanlı Edebiyatı bu değil! Kafası, hayatı, fikriyatı bu değil. Ama Bâki şöyle demiş, Fuzûli böyle demiş, Nedim böyle demiş falan.Ama Bâki şöyle demiş, Fuzûli böyle demiş, Nedim böyle demiş falan. Herkes seçme yapıyor, kendisine göre seçiyor. Alimin birisi ne demiş? Herkes seçme yapıyor, kendisine göre seçiyor.

Alimin birisi ne demiş?

"Kiminle konuştuğunu söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim." "Kiminle konuştuğunu söyle, senin kim olduğunu söyleyeyim."

Kiminle konuşuyor? Meyhaneciyle, sarhoşla, ayyaşla, hristiyanlardan Tommy ile vesaire ile.Kiminle konuşuyor?

Meyhaneciyle, sarhoşla, ayyaşla, hristiyanlardan Tommy ile vesaire ile.
Anladım; sana notunu verdim. Sen nesin belli. Kiminle konuşuyorsan oradan belli olur.Anladım; sana notunu verdim. Sen nesin belli. Kiminle konuşuyorsan oradan belli olur. Çünkü herkes kendi cinsiyle münasebet kurar. Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki; Çünkü herkes kendi cinsiyle münasebet kurar.

Allahu Teâlâ hazretleri buyuruyor ki;

"İnsanoğulları çok büyük bir hatada. Bunun sorgusu suali olacak. "İnsanoğulları çok büyük bir hatada. Bunun sorgusu suali olacak. Onlarla büyük hesaplaşmalar olacak. Hem yaratan benim hem de benden gayrıya tapınıyorlar." Onlarla büyük hesaplaşmalar olacak. Hem yaratan benim hem de benden gayrıya tapınıyorlar."

Tapınmanın kimisi puta tapmak, kimisi şeytana tapmak…. Kimisi neye tapıyor? Tapınmanın kimisi puta tapmak, kimisi şeytana tapmak….

Kimisi neye tapıyor?

Nefsine tapıyor, nefsine... Kimi insanlar insanın kendisinin içindeki nefsine tapıyor. Nefsine tapıyor, nefsine... Kimi insanlar insanın kendisinin içindeki nefsine tapıyor.

"İnsanın içindeki nefsi nedir, nasıl bir şeydir? "İnsanın içindeki nefsi nedir, nasıl bir şeydir? Çıkar mı hocam bu, elimi ağzıma soksam yakalayabilir miyim? Nefsimi dışarı çıkarabilir miyim?" Çıkar mı hocam bu, elimi ağzıma soksam yakalayabilir miyim? Nefsimi dışarı çıkarabilir miyim?"

"Çıkmaz. İçeride bu." "Ben bu nefsi nereden anlayacağım?" "Çıkmaz. İçeride bu."

"Ben bu nefsi nereden anlayacağım?"

"Sabahleyin ezan okunduğu zaman, yatakta ezanı duyduğun zaman niye kalkmıyorsun?" "Sabahleyin ezan okunduğu zaman, yatakta ezanı duyduğun zaman niye kalkmıyorsun?"

"Vallahi hocam, kalkmanın sevap olduğunu biliyorum. "Vallahi hocam, kalkmanın sevap olduğunu biliyorum. Kalkmak çok sevap biliyorum ama uyku da çok tatlı, canım kalkmak istemiyor,Kalkmak çok sevap biliyorum ama uyku da çok tatlı, canım kalkmak istemiyor, kalkamıyorum, yorganı başımdan aşağı çekiyorum, yatıyorum aşağı, canım kalkmak istemiyor. kalkamıyorum, yorganı başımdan aşağı çekiyorum, yatıyorum aşağı, canım kalkmak istemiyor. Uyku tatlı, uykudan ayrılamıyorum!" "İşte o senin 'canım' dediğin nefsin.Uyku tatlı, uykudan ayrılamıyorum!"

"İşte o senin 'canım' dediğin nefsin.
Senin canın uykuyu istiyor, uykuyu istediği için namaza kalkamıyorsun." Senin canın uykuyu istiyor, uykuyu istediği için namaza kalkamıyorsun."

İşte insanın nefsi böyle ister, insanı böyle kendisine itaat ettirir. "Allah ne diyor?" İşte insanın nefsi böyle ister, insanı böyle kendisine itaat ettirir.

"Allah ne diyor?"

"Camiye gelin, namaz kılın." "Müezzin ne diyor?" "Camiye gelin, namaz kılın."

"Müezzin ne diyor?"

Müezzin her ezanı okur okur da hayyale's-salâh der. "Namaza gelin!" demek, hayyael-felâh der. Müezzin her ezanı okur okur da hayyale's-salâh der. "Namaza gelin!" demek, hayyael-felâh der. "Felaha gelin!" demek. Sabah oldu mu müezzin sabah ezanına bir başka cümle daha ekliyor. "Felaha gelin!" demek.

Sabah oldu mu müezzin sabah ezanına bir başka cümle daha ekliyor.

"Allah Allah, ne ekliyor?" es-Salâtü hayrun mine'n-nevm diyor. Sabah bir de bu sözü söylüyor. "Allah Allah, ne ekliyor?"

es-Salâtü hayrun mine'n-nevm diyor. Sabah bir de bu sözü söylüyor.

Ne demek? Uyuma! "Namaz kılmak, uyku uyumaktan daha hayırlıdır." diyor. Ne demek?

Uyuma! "Namaz kılmak, uyku uyumaktan daha hayırlıdır." diyor.

es-Salâtü. "Namaz." Hayrun. "Daha hayırlıdır." Mine'n-nevm. "Uykudan." es-Salâtü. "Namaz." Hayrun. "Daha hayırlıdır." Mine'n-nevm. "Uykudan."

"Bunu müezzin kendisi mi söylüyor hocam?" "Kendisi söylemiyor." "Bunu müezzin kendisi mi söylüyor hocam?"

"Kendisi söylemiyor."

Kendisi söyleseydi her camideki müezzin başka bir şey söylerdi. Kendisi söyleseydi her camideki müezzin başka bir şey söylerdi. Bütün camilerdeki müezzinlerin hepsi, sabah oldu mu; es-Salâtü hayrun mine'n-nevm diyorlar. Bütün camilerdeki müezzinlerin hepsi, sabah oldu mu; es-Salâtü hayrun mine'n-nevm diyorlar.

Peygamber Efendimiz söylettiriyor, Allah celle celâlüh söylettiriyor. Peygamber Efendimiz söylettiriyor, Allah celle celâlüh söylettiriyor.

"Namaz daha hayırlı, uykuyu bırakmak daha iyi!" "Namaz daha hayırlı, uykuyu bırakmak daha iyi!"

Rahatı terk edeceksin, camiye geleceksin, namaz kılacaksın; daha sevap. Rahatı terk edeceksin, camiye geleceksin, namaz kılacaksın; daha sevap.

Benim rahmetli annem başımıza gelirdi; -Allah cümle geçmişlerimize rahmet eylesin, Benim rahmetli annem başımıza gelirdi; -Allah cümle geçmişlerimize rahmet eylesin, kabirleri nur dolsun, ruhları şad olsun, makamları yüksek olsun.- "Evladım, kalkın.kabirleri nur dolsun, ruhları şad olsun, makamları yüksek olsun.- "Evladım, kalkın. Sabahları çocukların başına rızkları dağıtan melekler gelirlermiş." derdi. Sabahları çocukların başına rızkları dağıtan melekler gelirlermiş." derdi.

"Önce müslüman çocukların başına gelirlermiş. Müslüman çocukları daha çok seviyorlarmış."Önce müslüman çocukların başına gelirlermiş. Müslüman çocukları daha çok seviyorlarmış. Ellerinde nimetler, rızıklar, hediyeler, toylar, tonlar her şeyle önce müslüman çocukların başına gelirlermiş;Ellerinde nimetler, rızıklar, hediyeler, toylar, tonlar her şeyle önce müslüman çocukların başına gelirlermiş; "Çocuklar kalksın." diye beklerlermiş." Müslüman çocuk kalkmıyor, yatıyor... "Çocuklar kalksın." diye beklerlermiş."

Müslüman çocuk kalkmıyor, yatıyor...

O zaman annem; "Aman evladım, kalkın.O zaman annem; "Aman evladım, kalkın. Müslüman çocuk kalkmadığı zaman melekler bu hediyeleri alırlarmış,Müslüman çocuk kalkmadığı zaman melekler bu hediyeleri alırlarmış, kâfirlerin erken kalkan çocuklarına götürüp verirlermiş." derdi. kâfirlerin erken kalkan çocuklarına götürüp verirlermiş." derdi.

Nasıl kıskanırdım, nasıl kızardım; hemen yataktan kalkardım. Nasıl kıskanırdım, nasıl kızardım; hemen yataktan kalkardım. "Bizim nimetler, rızıklar, oyuncaklar, kâfirlerin çocuklarına gidecek." diye kalkardım."Bizim nimetler, rızıklar, oyuncaklar, kâfirlerin çocuklarına gidecek." diye kalkardım. Allah rahmet eylesin, büyüklerimiz güzel şeyler söylemişler. Allah rahmet eylesin, büyüklerimiz güzel şeyler söylemişler.

Suudlular'da daha güzel bir şey gördüm; küçücük çocuklarını camiye getiriyorlar.Suudlular'da daha güzel bir şey gördüm; küçücük çocuklarını camiye getiriyorlar. Çocuk orada uyuyor ama camiye getiriyor. Neden? "Bedenen de alışsın." Çocuk orada uyuyor ama camiye getiriyor.

Neden?

"Bedenen de alışsın."

Fizikî bakımdan da o saatte kalkmaya alıştı mı kalkabilir. Fizikî bakımdan alışmazsa kalkamaz. Fizikî bakımdan da o saatte kalkmaya alıştı mı kalkabilir. Fizikî bakımdan alışmazsa kalkamaz. Canı istemiyor, nefis istemez; aklı istiyor.Canı istemiyor, nefis istemez; aklı istiyor. Aklı o işin sevap olduğunu bilir, ister; nefsi "yat aşağı" der! Aklı o işin sevap olduğunu bilir, ister; nefsi "yat aşağı" der!

Allah "Kalk, namaza gel!" dedirtiyor. Birisi de "Yat aşağı, uyu!" diyor. Allah "Kalk, namaza gel!" dedirtiyor. Birisi de "Yat aşağı, uyu!" diyor.

İnsan hangisini dinliyor? Allah'ı dinlemiyor. Sübhânallah! Aman Yâ Rabbi! İnsan hangisini dinliyor?

Allah'ı dinlemiyor. Sübhânallah! Aman Yâ Rabbi!
Bizi o duruma düşürme. Allah'ı dinlenmiyor; başkasını dinliyor. Kimi dinliyor? Nefsi dinliyor.Bizi o duruma düşürme. Allah'ı dinlenmiyor; başkasını dinliyor.

Kimi dinliyor?

Nefsi dinliyor.
Nefsi, canı içinden; "Yat aşağı, uyu!" diyor. "Uyku baldan tatlı" biliyorsunuz. Nefsi, canı içinden; "Yat aşağı, uyu!" diyor. "Uyku baldan tatlı" biliyorsunuz.

Bal mı tatlı, uyku mu? Uyku tatlıdır ama en tatlı olduğu zaman sabah namazı vaktidir.Bal mı tatlı, uyku mu?

Uyku tatlıdır ama en tatlı olduğu zaman sabah namazı vaktidir.
O zaman tadına doyum olmaz.O zaman tadına doyum olmaz. "Nefis" denen şeytan öyle bir tatlandırır ki sabahleyin uykuyu bırakmak insana çok zor gelir."Nefis" denen şeytan öyle bir tatlandırır ki sabahleyin uykuyu bırakmak insana çok zor gelir. Çocuk da kalkmaz, büyük de kalkmaz. Büyükler kalkınca çocuklarına acıyor. Çocuk da kalkmaz, büyük de kalkmaz.

Büyükler kalkınca çocuklarına acıyor.
Diyorlar ki; "Çocuktur daha, yatsın uyusun." Diyorlar ki; "Çocuktur daha, yatsın uyusun."

Sen çocuğuna acımıyorsun, sen çocuğunu kötü yetiştiriyorsun! Neden? Sen çocuğuna acımıyorsun, sen çocuğunu kötü yetiştiriyorsun!

Neden?

Sabah namazına kalkmaya alıştırmıyorsun. "Yatsın uyusun" diyorsun. Sabah namazına kalkmaya alıştırmıyorsun. "Yatsın uyusun" diyorsun. "Allah'ın sözünü dinlememe idmanı" yaptırıyorsun."Allah'ın sözünü dinlememe idmanı" yaptırıyorsun. "Allah sabahleyin erken kalk diyor ama yat oğlum sen, yat yavrum sen,"Allah sabahleyin erken kalk diyor ama yat oğlum sen, yat yavrum sen, uyusun da büyüsün nenni, tıpış tıpış yürüsün nenni…" -Nenni mi, ninni mi? Hangisi doğru?uyusun da büyüsün nenni, tıpış tıpış yürüsün nenni…"

-Nenni mi, ninni mi? Hangisi doğru?
Hangisiyse. Bölgeye göre değişir, bazen ninni olur bazen nenni olur.- Hangisiyse. Bölgeye göre değişir, bazen ninni olur bazen nenni olur.-

İşte nefsine tapıyor, nefsinin emrini dinliyor, nefsinin buyruğunda, nefsinin hizmetinde.İşte nefsine tapıyor, nefsinin emrini dinliyor, nefsinin buyruğunda, nefsinin hizmetinde. Komutan nefs; "Emret komutanım!" bir selam çakıyor, bir topuk patlatıyor, emrine giriyor. Komutan nefs; "Emret komutanım!" bir selam çakıyor, bir topuk patlatıyor, emrine giriyor.

Nefis diyor ki; Nefis diyor ki;

"Oraya git, o içkiyi al, onu falancaya deniz kenarında mangallı yerde mezeyle birlikte iç!" "Oraya git, o içkiyi al, onu falancaya deniz kenarında mangallı yerde mezeyle birlikte iç!"

"Baş üstüne!" Gidiyor yapıyor işte. Amma itaatli! Allah'a itaat etse ya... "Baş üstüne!" Gidiyor yapıyor işte. Amma itaatli! Allah'a itaat etse ya... Böyle nefsine itaat edeceğine Allah'a itaat etsene! Edemiyor. Ayıplamıyorum. Böyle nefsine itaat edeceğine Allah'a itaat etsene! Edemiyor. Ayıplamıyorum.

Kimseyi ayıplamıyorum çünkü o, içkiyi bırakamıyor; biz de başka kötü huyları bırakamıyoruz.Kimseyi ayıplamıyorum çünkü o, içkiyi bırakamıyor; biz de başka kötü huyları bırakamıyoruz. Al birimizi, vur ötekimize. Bizim birbirimizden farkımız yok. "Ama biz Osmanlı Bankası'ydık..." Al birimizi, vur ötekimize. Bizim birbirimizden farkımız yok.

"Ama biz Osmanlı Bankası'ydık..."

"Bankaların hepsi aynı." Bizim birbirimizden farkımız yok. bir insan nefsini dinliyorsa farkı yok; "Bankaların hepsi aynı."

Bizim birbirimizden farkımız yok. bir insan nefsini dinliyorsa farkı yok;
o orada dinliyor bu burada dinliyor; netice itibariyle nefsi dinliyor.o orada dinliyor bu burada dinliyor; netice itibariyle nefsi dinliyor. Allah bir şey söylüyor onu dinlemiyor, Peygamber bir şey söylüyor onu dinlemiyor; nefsi dinliyor. Allah bir şey söylüyor onu dinlemiyor, Peygamber bir şey söylüyor onu dinlemiyor; nefsi dinliyor.

Bitti! Arada fark yok. Hepsi aynı; Fruko şişesi gibi.Bitti! Arada fark yok. Hepsi aynı; Fruko şişesi gibi. Fruko şişesi, Tamek şişesi, Coca Cola şişesi, Pepsi cola şişesi hepsi sıra sıra hepsi aynı; fark yok.Fruko şişesi, Tamek şişesi, Coca Cola şişesi, Pepsi cola şişesi hepsi sıra sıra hepsi aynı; fark yok. Ama markalar değişik. Aynı kusuru işliyorlar. Allah'ı dinleyecek, Resûlullah'ı dinleyecek.Ama markalar değişik. Aynı kusuru işliyorlar.

Allah'ı dinleyecek, Resûlullah'ı dinleyecek.
Allah yaratmış, Allah'ı dinleyecek. "Rızkı ben veriyorum." diyor. Allah yaratmış, Allah'ı dinleyecek.

"Rızkı ben veriyorum." diyor.

Aynı hadîs-i şerîfin devamında; "Rızkı veren benim, benden gayrıya şükrediliyor." Aynı hadîs-i şerîfin devamında; "Rızkı veren benim, benden gayrıya şükrediliyor."

"Sağ ol patronum, teşekkür ederim müdürüm, emredersiniz efendim!" "Sağ ol patronum, teşekkür ederim müdürüm, emredersiniz efendim!"

Çetenin üyesi, çete başlarının karşısında el pençe divan duruyor. "Git o adamı öldür!" Çetenin üyesi, çete başlarının karşısında el pençe divan duruyor.

"Git o adamı öldür!"

Bak şimdi öldürüyor. Memur, âmirin dediğini yapıyor; Bak şimdi öldürüyor. Memur, âmirin dediğini yapıyor; polis, emniyet âmirinin dediğinin yapıyor, jandarma eri, komutanının dediğini yapıyor. polis, emniyet âmirinin dediğinin yapıyor, jandarma eri, komutanının dediğini yapıyor.

Allah yaratmış, Allah'a itaat edeceğiz. Rızkımızı Allah veriyor, Allah'a şükredeceğiz. Allah yaratmış, Allah'a itaat edeceğiz. Rızkımızı Allah veriyor, Allah'a şükredeceğiz. Biz de Allah'a şükrediyoruz. Allah'a şükürle başladık.Biz de Allah'a şükrediyoruz. Allah'a şükürle başladık. Buradaki çalışmalarımızın ilk konuşması şükür üzerine. Buradaki çalışmalarımızın ilk konuşması şükür üzerine.

Allah'a çok şükürler olsun. Üzerimizde çok nimetleri var, sayılamayacak kadar çok nimetleri var. Allah'a çok şükürler olsun. Üzerimizde çok nimetleri var, sayılamayacak kadar çok nimetleri var. Dünya üzerinde o kadar çok insan var ki şu bizim elimizin altında bulunan, Dünya üzerinde o kadar çok insan var ki şu bizim elimizin altında bulunan, cebimizde bulunan nimetlerin adını bile duymamış, bu nimetlerin yanına bile yanaşmamış.cebimizde bulunan nimetlerin adını bile duymamış, bu nimetlerin yanına bile yanaşmamış. Şu bizim tattığımız nimetleri tatmamış, yememiş o kadar çok insan var ki. Şu bizim tattığımız nimetleri tatmamış, yememiş o kadar çok insan var ki.

Jakarta'da gezdik, bir tarafta kırk katlı binalar bir tarafta çöplükler arasında gecekondular.Jakarta'da gezdik, bir tarafta kırk katlı binalar bir tarafta çöplükler arasında gecekondular. Siz de görmüşsünüzdür. Belki Filipinler'de görmüşsünüzdür, belki Bangladeş'te, Siz de görmüşsünüzdür. Belki Filipinler'de görmüşsünüzdür, belki Bangladeş'te, nereye uğradıysanız... nereye uğradıysanız...

Pakistan'da görmüşsünüzdür. Çok fakir insanlar, 30 dolar aylığa çalışan insan var.Pakistan'da görmüşsünüzdür. Çok fakir insanlar, 30 dolar aylığa çalışan insan var. Bütün ay 300 riyale çalışıyor. Suudi Arabistan'da; Malezya'dan, Endenozya'dan,Bütün ay 300 riyale çalışıyor. Suudi Arabistan'da; Malezya'dan, Endenozya'dan, Vietnam'dan, Güneydoğu Asya'dan, Filipinler'den gitmiş işçiler.Vietnam'dan, Güneydoğu Asya'dan, Filipinler'den gitmiş işçiler. Hizmetçi, aşçı, şoför vesaire. Tabi bazıları fazla veriyor da… Ama 300 riyal nedir sizin paranızla? Hizmetçi, aşçı, şoför vesaire. Tabi bazıları fazla veriyor da…

Ama 300 riyal nedir sizin paranızla?

100 Avustralya Doları falan, bir aylık maaşı. Bizde çok nimetler var.100 Avustralya Doları falan, bir aylık maaşı. Bizde çok nimetler var. Bir de bu ülkenin yönetimi çok muntazamdır. Malezya da güzel, Singapur da güzel. Bir de bu ülkenin yönetimi çok muntazamdır. Malezya da güzel, Singapur da güzel.

Ama nereleri güzel? Havaalanı ve çevresindeki şehirler. Ama nereleri güzel?

Havaalanı ve çevresindeki şehirler.
Ülkenin içine doğru açıldığın zaman asıl çehreyi, asıl ölçeği orada bulacağız. Ülkenin içine doğru açıldığın zaman asıl çehreyi, asıl ölçeği orada bulacağız.

Kenar mahallelere, köylere git bakalım orası nasıl? Türkiye'de de öyle. Kenar mahallelere, köylere git bakalım orası nasıl?

Türkiye'de de öyle.
Ölçü bu, Almanya'da bir köye git, Türkiye'de bir köye git, Avustralya'da bir köye git,Ölçü bu, Almanya'da bir köye git, Türkiye'de bir köye git, Avustralya'da bir köye git, Endonezya'da bir köye git, Filipinler'de bir köye git, Malezya'da bir köye git. Ölçü orası.Endonezya'da bir köye git, Filipinler'de bir köye git, Malezya'da bir köye git. Ölçü orası. Çık bakalım şehrin dışına; gör bakalım hizmetler ne kadar yapılmış?Çık bakalım şehrin dışına; gör bakalım hizmetler ne kadar yapılmış? Kimlere yapılmış? Zengine daha çok hizmet, fakire daha çok mahrumiyet. Bırakalım buraları. Kimlere yapılmış? Zengine daha çok hizmet, fakire daha çok mahrumiyet. Bırakalım buraları. Buralara yağmur yağıyor, ot bitiyor. İnsanlar yemek bulamazsa ne yapar? Ot yer. Buralara yağmur yağıyor, ot bitiyor.

İnsanlar yemek bulamazsa ne yapar?

Ot yer.
Allah bizi öyle yaratmış. Hem ot yeriz hem et yeriz.Allah bizi öyle yaratmış. Hem ot yeriz hem et yeriz. Et bulursak et yeriz, ot bulursak ot yeriz, balık tutarsak balık, meyve bulursak meyve yeriz. Et bulursak et yeriz, ot bulursak ot yeriz, balık tutarsak balık, meyve bulursak meyve yeriz.

Ama Afrika'da öyle yerler var ki aylarca yağmur yağmıyor. Toprak çatır çatır çatlıyor.Ama Afrika'da öyle yerler var ki aylarca yağmur yağmıyor. Toprak çatır çatır çatlıyor. Hayvanlar bir deri bir kemik kalıyor. Çocukların avurtları, gözleri çöküyor,Hayvanlar bir deri bir kemik kalıyor. Çocukların avurtları, gözleri çöküyor, üstlerine sinekler konuyor, hastalıktan karınları şişiyor, ölüyorlar. Gazeteler yazıyor mu!? üstlerine sinekler konuyor, hastalıktan karınları şişiyor, ölüyorlar.

Gazeteler yazıyor mu!?

Avustralya'da adamın birisi uyurken yanlışlıkla elini şöyle yaptı.Avustralya'da adamın birisi uyurken yanlışlıkla elini şöyle yaptı. Oradaki sineklerin üstüne çarptı. Vah vah vah, on tane sinek öldü! Oradaki sineklerin üstüne çarptı. Vah vah vah, on tane sinek öldü!

Telegraph Dergisi "Sinek öldü!" diye yazıyor mu? Yazmıyor. Telegraph Dergisi "Sinek öldü!" diye yazıyor mu?

Yazmıyor.

Adam ölmüş; onu da yazmıyor. Kıymetsiz insanların ölümünü yazmıyor, bazı insanların kıymeti yok. Adam ölmüş; onu da yazmıyor. Kıymetsiz insanların ölümünü yazmıyor, bazı insanların kıymeti yok. Sinek kadar kıymeti yok ve nimetlerden mahrum; su bulamıyorlar. Sinek kadar kıymeti yok ve nimetlerden mahrum; su bulamıyorlar.

Biz su buluyoruz, et buluyoruz, sebze buluyoruz, meyve buluyoruz, tatlı buluyoruz.Biz su buluyoruz, et buluyoruz, sebze buluyoruz, meyve buluyoruz, tatlı buluyoruz. Bu kadar güzel eğitim çalışması yeri görmedim. Herkesin dört odalı evi var. Bu ne bolluk Maşaallah! Bu kadar güzel eğitim çalışması yeri görmedim. Herkesin dört odalı evi var. Bu ne bolluk Maşaallah!

Japonya'da millet bir odada, çekmeceli yataklarda yatıyormuş. Japonya'da millet bir odada, çekmeceli yataklarda yatıyormuş. -Ben Japonya'ya gitmedim de- hayat öyle pahalıymış ki -Ben Japonya'ya gitmedim de- hayat öyle pahalıymış ki tek oda tutamıyorlar da çekmeceli yataklar varmış, orada yatıyorlarmış. Artık balık istifi gibi...tek oda tutamıyorlar da çekmeceli yataklar varmış, orada yatıyorlarmış. Artık balık istifi gibi... Japonya ileri bir ülke, daha geriler de var tabi. Japonya ileri bir ülke, daha geriler de var tabi.

Onun için akşamla yatsının arasında namazı kılmışken, mübarek abdesti bu kadar muhafaza ediyorken, Onun için akşamla yatsının arasında namazı kılmışken, mübarek abdesti bu kadar muhafaza ediyorken, –elhamdülillah- namaz kıldığımız, ibadet ettiğimiz mescitte dinî bir konuşma yapıyorken, –elhamdülillah- namaz kıldığımız, ibadet ettiğimiz mescitte dinî bir konuşma yapıyorken, Allah'a şükrediyoruz, hamd ediyoruz. Allah'ın nimetlerine hamd ü senâlar olsun. Çok şükür yâ Rabbi!Allah'a şükrediyoruz, hamd ediyoruz.

Allah'ın nimetlerine hamd ü senâlar olsun. Çok şükür yâ Rabbi!
Verdiğin nimetlere hamd ü senâlar olsun. Sayılamayacak kadar çok nimet vermişsin, elhamdülillah.Verdiğin nimetlere hamd ü senâlar olsun. Sayılamayacak kadar çok nimet vermişsin, elhamdülillah. Sıhhat vermişsin, nimet vermişsin, para vermişsin. Başka? Allah'ın en büyük nimeti hangisi? Sıhhat vermişsin, nimet vermişsin, para vermişsin.

Başka?

Allah'ın en büyük nimeti hangisi?

Akıllı olmak. En büyük nimet, akıl. Çünkü insan deli oldu mu gitti. Akıllı olmak.

En büyük nimet, akıl. Çünkü insan deli oldu mu gitti.
O delinin artık enine boyuna bakmıyorlar; omuzları ne kadar geniş, vücut ölçüleri iyi mi falan bakıyorlar mı?O delinin artık enine boyuna bakmıyorlar; omuzları ne kadar geniş, vücut ölçüleri iyi mi falan bakıyorlar mı? Gitti! Aklı olmadı mı insanın kıymeti gitti. En büyük nimet ne? Akıl. Gitti! Aklı olmadı mı insanın kıymeti gitti.

En büyük nimet ne?

Akıl.

Peygamber Efendimiz'in bildirdiğine göre Allahu Teâlâ hazretleri aklı yarattığı zaman buyurmuş ki; Peygamber Efendimiz'in bildirdiğine göre Allahu Teâlâ hazretleri aklı yarattığı zaman buyurmuş ki;

"Senden daha şerefli bir yaratık yaratmadım." En şerefli yaratık, akıl. Elhamdülillah."Senden daha şerefli bir yaratık yaratmadım."

En şerefli yaratık, akıl. Elhamdülillah.
Deli olmamak, akıllı olmak; en büyük nimet bu. Akıl üzerine en büyük vazife de... Deli olmamak, akıllı olmak; en büyük nimet bu. Akıl üzerine en büyük vazife de...

Akıllı bir insanın aklının gereği, aklının icabı olarak en mühim vazifesi ne? İman! Akıllı bir insanın aklının gereği, aklının icabı olarak en mühim vazifesi ne?

İman!

İman neyin üzerine? Aklın üzerine. İman neyin üzerine?

Aklın üzerine.

Delinin imanla ilişkisi var mı? Deli namaz kılar mı? Kılmaz.Delinin imanla ilişkisi var mı?

Deli namaz kılar mı? Kılmaz.
Abdest alır almaz bozar, her şeyi yapar. İman kimin üzerine? Aklın üzerine. Abdest alır almaz bozar, her şeyi yapar.

İman kimin üzerine?

Aklın üzerine.

Allah'ın verdiği akıl nimetiyle insanın ilk görevi ne? Allah'ın verdiği akıl nimetiyle insanın ilk görevi ne?

Mü'min olmak, Allah'ı bulmak, Allah'a iman getirmek ve müslüman olmak. Mü'min olmak, Allah'ı bulmak, Allah'a iman getirmek ve müslüman olmak.

Elhamdülillah aklımız var, çok şükür. Allah akıl noksanlığı vermesin, âzâ noksanlığı vermesin, Elhamdülillah aklımız var, çok şükür. Allah akıl noksanlığı vermesin, âzâ noksanlığı vermesin, âhir ömrümüzde bizi âzâmızdan, aklımızdan, fikrimizden mahrum bırakmasın, âhir ömrümüzde bizi âzâmızdan, aklımızdan, fikrimizden mahrum bırakmasın, bunamaya vesaireye uğratmasın. Sıhhat ve âfiyet ile yaşamak nasip etsin. bunamaya vesaireye uğratmasın. Sıhhat ve âfiyet ile yaşamak nasip etsin.

Aklımız var, çok şükür yâ Rabbi!! Elhamdülillah! Ama biz aklımızı tam kullanmıyoruz.Aklımız var, çok şükür yâ Rabbi!! Elhamdülillah! Ama biz aklımızı tam kullanmıyoruz. Avrupalılar daha çok kullanmışlar, bizden daha ileri gitmişler.Avrupalılar daha çok kullanmışlar, bizden daha ileri gitmişler. "Akıl" denilen âleti Allah onlara da vermiş, bize de vermiş. "Akıl" denilen âleti Allah onlara da vermiş, bize de vermiş. Onlar daha çok kullanmışlar, biz daha az kullanmışız. Onlar daha çok kullanmışlar, biz daha az kullanmışız.

İnşaallah Allah'ın verdiği akıl nimetinin kıymetini bilip çoluk çocuğumuzu daha akıllı yetiştiririz.İnşaallah Allah'ın verdiği akıl nimetinin kıymetini bilip çoluk çocuğumuzu daha akıllı yetiştiririz. İnşaallah daha iyi yetiştireceğiz. İnşaallah daha iyi yetiştireceğiz.

Akıllı insan için en önemli şey müslüman olmak, en kıymetli şey müslüman olmak,Akıllı insan için en önemli şey müslüman olmak, en kıymetli şey müslüman olmak, en başta gelen iş müslüman olmak. "Hocam, dur bakalım ya, bize ferman kesiyorsun,en başta gelen iş müslüman olmak.

"Hocam, dur bakalım ya, bize ferman kesiyorsun,
ahkâm kesiyorsun. Nice mühim işlerim var benim; vergi yatıracağım da, şunu yapacağım da, ahkâm kesiyorsun. Nice mühim işlerim var benim; vergi yatıracağım da, şunu yapacağım da, bunu yapacağım da, şu olacak da, bu olacak da…" "Bırak onları! En mühim iş, insanın mü'min olması." bunu yapacağım da, şu olacak da, bu olacak da…"

"Bırak onları! En mühim iş, insanın mü'min olması."

Neden? Ölüm insanın etrafında dolaşıyor, ne zaman geleceği belli olmaz.Neden?

Ölüm insanın etrafında dolaşıyor, ne zaman geleceği belli olmaz.
İmansız giderse cehennemde yanacak. Önce iman! İmansız giderse cehennemde yanacak.

Önce iman!

"Ya hocam, dur şu vergimi yatırayım, dur şu imtihanımı bitireyim, dur şu işimi tamamlayayım, "Ya hocam, dur şu vergimi yatırayım, dur şu imtihanımı bitireyim, dur şu işimi tamamlayayım, dur şu ticaretimi yapayım, dur şu paramı kazanayım, dur şöyle, dur böyle!" dur şu ticaretimi yapayım, dur şu paramı kazanayım, dur şöyle, dur böyle!"

"Durmam, bir saniye durmam." Önce iman lazım. Çünkü hemen ölebiliriz, şuracıkta ölebiliriz. "Durmam, bir saniye durmam."

Önce iman lazım. Çünkü hemen ölebiliriz, şuracıkta ölebiliriz.
Gökten bir gezegen gönderir Allah, kuyruklu yıldız… "Emrediyorum, git dünyaya çarp!" der.Gökten bir gezegen gönderir Allah, kuyruklu yıldız…

"Emrediyorum, git dünyaya çarp!" der.
Gelir, Avustralya'ya toslar. Ne yapacağız peki? Gelir, Avustralya'ya toslar.

Ne yapacağız peki?

Allah'tan gelen hükme itiraz edilir mi, edebilir misin? Allah'ın hükmü yerini bulur.Allah'tan gelen hükme itiraz edilir mi, edebilir misin?

Allah'ın hükmü yerini bulur.
Bir anda yok olur insan. Önce iman! Önce Allah'ın sevdiği kulu olacağız; ondan sonra öteki işler.Bir anda yok olur insan.

Önce iman! Önce Allah'ın sevdiği kulu olacağız; ondan sonra öteki işler.
Öteki işler imana göre, akla göre olacak. Akıl ve imanın ışığında öteki işlerimizi yapacağız.Öteki işler imana göre, akla göre olacak. Akıl ve imanın ışığında öteki işlerimizi yapacağız. Önümüzdeki çalışmalarımızda, konuşmalarımızda neler yapmamız gerektiğini hatırlarız inşaallah. Önümüzdeki çalışmalarımızda, konuşmalarımızda neler yapmamız gerektiğini hatırlarız inşaallah.

Allah'a hamdediyoruz akıl vermiş, sıhhat vermiş, elhamdülillah müslümanız, Allah'a hamdediyoruz akıl vermiş, sıhhat vermiş, elhamdülillah müslümanız, elhamdülillah annemiz babamız da müslüman, bizi de müslüman yetiştirmişler.elhamdülillah annemiz babamız da müslüman, bizi de müslüman yetiştirmişler. Hem de müslüman olmayan ülkeye çalışmaya gelmişiz. Hem de müslüman olmayan ülkeye çalışmaya gelmişiz.

Burada da Allah nasip etmiş ve burada da cemaatle namaz kılıyoruz.Burada da Allah nasip etmiş ve burada da cemaatle namaz kılıyoruz. Cemaatimiz var, camimiz var, ihvânımız var, kardeşlerimiz var, topluluğumuz var.Cemaatimiz var, camimiz var, ihvânımız var, kardeşlerimiz var, topluluğumuz var. Elhamdülillah namazları kılıyoruz. Ramazan gelecek, oruçları tutacağız, teravihler olacak. Elhamdülillah namazları kılıyoruz. Ramazan gelecek, oruçları tutacağız, teravihler olacak. Çok büyük bir gelişme, çok iyi bir şey elhamdülillah. Allah'a hamd ü senâlar olsun. Çok büyük bir gelişme, çok iyi bir şey elhamdülillah. Allah'a hamd ü senâlar olsun. Harp yok, darp yok, can korkusu yok, ölüm korkusu yok. Olan yerler var. Olan yerleri gördük.Harp yok, darp yok, can korkusu yok, ölüm korkusu yok. Olan yerler var. Olan yerleri gördük. Bosna'yı, Hersek'i, Çeçenistan'ı, Keşmir'i gördük. Müslümanların hepsi bizim kadar rahat mı? Bosna'yı, Hersek'i, Çeçenistan'ı, Keşmir'i gördük.

Müslümanların hepsi bizim kadar rahat mı?

Bütün müslümanlar bizim şuradaki rahatlığımız kadar rahat mı? Değil. Bütün müslümanlar bizim şuradaki rahatlığımız kadar rahat mı?

Değil.

Demek ki rahatlık da bir nimetmiş, esenlik de bir nimetmiş.Demek ki rahatlık da bir nimetmiş, esenlik de bir nimetmiş. Ya ölüm tehlikesi olsaydı, ya Sırplar saldırsaydı! Ya ölüm tehlikesi olsaydı, ya Sırplar saldırsaydı!

"Ya Sırpların köyünde olsaydım... Ne yapayım, bağım var, bahçem var, evim var; "Ya Sırpların köyünde olsaydım... Ne yapayım, bağım var, bahçem var, evim var; orada yaşamak zorundayım. Ne olacaktı hâlim?orada yaşamak zorundayım. Ne olacaktı hâlim? Hepsi Sırp, hepsi düşman, hepsi 'Git, buradan!' diyorlar.Hepsi Sırp, hepsi düşman, hepsi 'Git, buradan!' diyorlar. Gideceğim ama bağım var, bahçem var, satmak istiyorum, satamıyorum.Gideceğim ama bağım var, bahçem var, satmak istiyorum, satamıyorum. Onlar fırsat bulurlarsa beni öldürmek istiyorlar. Zaten akrabalarımı öldürdüler..." Onlar fırsat bulurlarsa beni öldürmek istiyorlar. Zaten akrabalarımı öldürdüler..."

Bir de böyle yaşamak var. Bir de gidip Sırplara işçi olmak var, Sırplara hizmetçi olmak var, Bir de böyle yaşamak var. Bir de gidip Sırplara işçi olmak var, Sırplara hizmetçi olmak var, yalvarmak yakarmak, onlara el açmak, dilenmek var. yalvarmak yakarmak, onlara el açmak, dilenmek var.

Demek ki esenlik de bir nimetmiş, çok büyük bir nimetmiş. Huzur ve esenlik. Demek ki esenlik de bir nimetmiş, çok büyük bir nimetmiş. Huzur ve esenlik. Bu Avustralya da esenlik bakımından hoşuma gidiyor. Değil mi?Bu Avustralya da esenlik bakımından hoşuma gidiyor. Değil mi? Adam dağ başına gidiyor, çadır kuruyor, yatıyor.Adam dağ başına gidiyor, çadır kuruyor, yatıyor. Ne eşkıyadan korkuyor ne mafyadan korkuyor; hiçbir şeyden korkmuyor. Ne eşkıyadan korkuyor ne mafyadan korkuyor; hiçbir şeyden korkmuyor.

Aklına bunlar gelmiyor. Sadece "Redback gelir mi, çıngıraklı yılan olur mu,Aklına bunlar gelmiyor. Sadece "Redback gelir mi, çıngıraklı yılan olur mu, sıhhatime zararlı bir şey olur mu?" diye düşünüyor, başka bir şey düşünmüyor. sıhhatime zararlı bir şey olur mu?" diye düşünüyor, başka bir şey düşünmüyor.

Güzel! Esenlik sağlanmış. O da bir nimet. Allah'a hamd ü senâlar olsun sıhhatimize,Güzel! Esenlik sağlanmış. O da bir nimet. Allah'a hamd ü senâlar olsun sıhhatimize, aklımıza, imanımıza, esenliğimize, böyle huzurlu, sevaplı toplantımıza hamd ü senâlar olsun. aklımıza, imanımıza, esenliğimize, böyle huzurlu, sevaplı toplantımıza hamd ü senâlar olsun.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2