Namaz Vakitleri

1 Rebîü'l-Âhir 1446
04 Ekim 2024
İmsak
05:32
Güneş
06:56
Öğle
12:58
İkindi
16:13
Akşam
18:50
Yatsı
20:09
Detaylı Arama

Alimler Dünyanın ve Ahiretin Işıkları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Zilka'de 1421 / 30.01.2001

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Alimleri Arayıp Bulunuz, Sefere Çıkarken Okunacak Beş Sûre, Dua da İyice Çalışıp Güzel Sonuç Almak İster | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Alimler Dünyanın ve Ahiretin Işıkları

Prof. Dr. Mahmud Es'ad COŞAN

5 Zilka'de 1421 / 30.01.2001

Açıklama

Hocamız, Gönül dostumuz, Mürebbi'miz Prof. Dr. Mahmud Es’ad COŞAN’ın Hadis sohbetlerini 5 aşamada özetleyebiliriz.

a. İskenderpaşa Camii Sohbetleri (1977-1997)

Mehmed Zâhid KOTKU Hz. görevli oldukları İskenderpaşa Camii’nde, her pazar günü ikindiden sonra bir saat, cuma günleri öğleden önce 45 dakika Râmûzü’l-Ehàdis’ten hadis okuyup izah ederdi. 1977 yılının ilkbaharından itibaren bu dersler Mahmud Es’ad COŞAN tarafından yapılır oldu.

COŞAN, o yıllarda Ankara’da oturuyordu. Her hafta sonu İstanbul’a geliyor, pazar günkü hadis dersini yapıp geri dönüyordu. Tatillerde ve müsait zamanlarında cuma namazından önce de sohbet ettiği olurdu. Önemli bir engel olmadıkça, bu böyle devam etti.

13 Kasım 1980’de Mehmed Zâhid KOTKU Hazretleri’nin vefatından sonra da İskenderpaşa’daki dersler aynen devam etti. Hac veya başka bir seyahat nedeniyle yurtdışında olduğu zamanların dışında önemli bir aksama olmadı. 1997 Mayısında yurtdışına çıkıncaya kadar bu böyle devam etti. İskenderpaşa’daki son sohbeti 4 Mayıs 1997 pazar günü oldu.
COŞAN, derse besmele ve hamdele ile başlardı. Arkasından, “Kitapların en efdali Allah’ın kitabıdır, yolların en faziletlisi Peygamber (s.a.s.)’in yoludur. Sonradan uydurulan şeyler bid’attir. Her bid’at dalâlettir. Her dalâlet ve dalâlet sahibi cehenneme gider.” anlamındaki Arapça giriş cümlelerini söylerdi. Sonra, sıradaki ilk hadisin Arapça metnini okurdu.

Ondan sonra okunan kitap hakkında kısa bilgi verir; hadislerin okunmasına ve izahına geçmeden önce, başta Peygamber (s.a.s.) Efendimiz olmak üzere cümle enbiyânın, evliyânın, sülehànın; sâdât ve meşâyih-i kiramın ruhları için; kitabın müellifinin ve bu kitabın içindeki hadis-i şeriflerin bizlere kadar ulaşmasında emeği geçmiş olan ulemânın, râvilerin ruhları için; caminin bânisi İskender Paşa’nın ruhu için; bu hadis-i şerifleri dinlemek üzere oraya gelmiş olan kimselerin ahirete irtihal etmiş olan cümle yakınlarının ruhları için ve Mehmed Zahid KOTKU Hazretleri’nin ruhu için, bir Fâtiha, üç İhlâs-ı Şerif okunmasını isterdi.

Daha sonra, sıradaki hadis-i şerifin Arapça metnini okuyup, kelime kelime izahına geçerdi. Konuyla ilgili ayet-i kerimeler ve diğer hadis-i şeriflerle meseleyi bir güzel açıklardı. Sade ve anlaşılır bir Türkçe kullanırdı. Konunun iyi anlaşılması için misaller, hatıralar anlatır; şiirlere, Farsça ve Arapça beyitlere yer verirdi.

COŞAN, ilk yıllarda her sohbette 8-10 hadis-i şerif okuyup izah ederdi, sohbet süresi bir saati geçmezdi. Son yıllarda bu sayı 3’e kadar düşmüş, izah için daha çok vakit ayrılmış, sohbet süresi bir saati biraz aşmaya başlamıştı.

Sohbetin sonunda mutlaka Hatm-i Hàcegân yaptırırdı. Bazen, intisab etmek isteyenler için zikir dersi tarifi yapardı. Eğer vakit müsaitse, küçük notlarla soru gönderenlerin sorularına cevap verirdi.

Sohbetlere öncelikle gençler, öğrenciler, okumuş kimseler gelirlerdi. Fakat her yaştan ve her kesimden insana rastlamak mümkündü. Zamanla ilgi arttığı için, caminin etrafındaki evler satın alınarak cami genişletilmiş; hanımların ve erkeklerin sohbetleri takip edebilmesi için mekânlar yapılmıştır.

İskenderpaşa Camii’ndeki sohbetler, ilk yıllardan beri teyp kasetlerine kayıt edilmiştir. 1987’den sonra görüntülü video kayıtları yapılmıştır.

b. Ankara Özelif Camii Sohbetleri (1982-1996)

COŞAN, Mehmed Zâhid KOTKU Hz. vefat edip, irşad görevi kendisine intikal ettikten sonra, Ankara’da da hadis dersleri başlattı (1982). İlk önce çarşamba günleri evinin yanındaki Muradiye Camii’nde, daha sonra perşembe akşamları Özelif Camii’nde hadis dersi yapmaya başladı. Bir ara cumartesi günleri yapıldı. Emekli olup da Ankara’dan ayrıldıkları 1987 yılına kadar bu dersler devam etti. 1987’den sonra ise, her ayın ilk perşembe akşamı Ankara’ya gelip, bu hadis derslerini ayda bir yapmaya devam etti.

c. Sapanca Sohbetleri (1987-1989)

COŞAN emekli olduktan sonra Sapanca’ya yerleşmiştir. Orada oturdukları yıllarda (1987-1989), evinin yakınındaki Yüzevler Camii’nde cumartesi günleri, ikindiden sonra Muhtâru’l-Ehàdîs isimli kitaptan hadis dersleri yapmıştır.

Muhtâru’l-Ehâdîs kitabı muteber hadis kitaplarından seçilmiş ve ilk harflerine göre alfabetik olarak sıralanmış bin dört yüz kadar hadis ihtivâ etmektedir. Mısırlı alim Seyyid Ahmed el-Hâşimî (1878-1943) tarafından hazırlanmıştır. Türkçe’ye muhtelif tercümeleri yapılmıştır.

d. Anadolu’da Sohbetler

COŞAN, Türkiye’de bulunduğu 1980-1997 yılları arasında sık sık Anadolu’da seyahatler yaparlardı. Gittikleri illerde, uygun camilerde, halka açık hadis dersleri yapmıştır. Eskişehir, Bursa, İzmir, Antalya, Adapazarı, Konya, Edirne gibi illerde sohbetler yapılmış hadis sohbetleri mevcuttur.

e. Ev Sohbetleri
Doğum, ölüm, düğün, sünnet vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği evlerde; kahvaltı vs. gibi sebeplerle ziyaret ettiği öğrenci evlerinde mutlaka yarım saat - 45 dakika civarında bir hadis sohbeti yaparlardı.

Alimleri Arayıp Bulunuz, Sefere Çıkarken Okunacak Beş Sûre, Dua da İyice Çalışıp Güzel Sonuç Almak İster | gibi konu başlıkları içeren dini sohbet.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbi'l-âlemîn hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn.el-Hamdülillahi rabbi'l-âlemîn hamden kesîran tayyiben mübâreken fîhi alâ külli hâlin ve fî külli hîn. Vessalâtü vesselâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedini'l-MustafâVessalâtü vesselâmü alâ seyyidi'l-evvelîne ve'l-âhirîne Muhammedini'l-Mustafâ ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn.ve alâ âlihî ve sahbihî ve men tebi'ahû bi-ihsânin ilâ yevmi'd-dîn. Emmâ ba'dü fe-kâle rasûlullahi sallallahu aleyhi ve sellem; Emmâ ba'dü fe-kâle rasûlullahi sallallahu aleyhi ve sellem;

İbteğu'l-ulemâe fe-innehüm sürucü'd-dünyâ ve mesâbîhu'l-âhirati. İbteğu'l-ulemâe fe-innehüm sürucü'd-dünyâ ve mesâbîhu'l-âhirati.

Sadaka Rasûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl. Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfine göre buyuruyor ki; Sadaka Rasûlullah fî mâ kâl ev kemâ kâl.

Peygamber Efendimiz bu hadîs-i şerîfine göre buyuruyor ki;

İbteğu'l-ulemâe. "Alimleri arayıp bulunuz." İbteğu'l-ulemâe. "Alimleri arayıp bulunuz."

Alimleri talep ediniz, arayınız bulunuz, elde etmeye, onlara erişmeye çalışınız. Alimleri talep ediniz, arayınız bulunuz, elde etmeye, onlara erişmeye çalışınız.

Fe-innehüm. "Çünkü onlar." Sürucü'd-dünyâ.Fe-innehüm. "Çünkü onlar." Sürucü'd-dünyâ. "Dünyanın siraclarıdır, meşâleleridir." Ve mesâbîhu'l-âhirati. "Ve âhiretin de kandilleridir." "Dünyanın siraclarıdır, meşâleleridir." Ve mesâbîhu'l-âhirati. "Ve âhiretin de kandilleridir."

İbtiğâ yani ibteğû emrinin mastarı ibtiğâ, "bir şeyi elde etmeye çalışmak" demek.İbtiğâ yani ibteğû emrinin mastarı ibtiğâ, "bir şeyi elde etmeye çalışmak" demek. Arapça'da bir dükkâna girdiğin zaman dükkânın sahibi sana der ki; Mâ tebğâ. "Ne istiyorsun?" Arapça'da bir dükkâna girdiğin zaman dükkânın sahibi sana der ki;

Mâ tebğâ. "Ne istiyorsun?"

Bağâ, yebğâ, tebğâ, birşeyi istemek. Yani müşteri olarak geldin dükkânıma ne istiyorsun? Bağâ, yebğâ, tebğâ, birşeyi istemek. Yani müşteri olarak geldin dükkânıma ne istiyorsun?

İbtiğâ da "birşeyi arzu edip, isteyip peşine takılmak" mânasına geliyor, oradan iftiâl bâbı oluyor. İbtiğâ da "birşeyi arzu edip, isteyip peşine takılmak" mânasına geliyor, oradan iftiâl bâbı oluyor.

"Alimleri arayın bulun." Yani müşterinin gidip bir yerden bir mal istediği,"Alimleri arayın bulun." Yani müşterinin gidip bir yerden bir mal istediği, aradığı gibi siz de alimleri arayın, bulun, talep edin, isteyin, arayın bulun. Alim alim alim... aradığı gibi siz de alimleri arayın, bulun, talep edin, isteyin, arayın bulun.

Alim alim alim...

Yani bu alim ne olacak? Profesör mü olacak, ne olacak? Fizik alimi mi olacak? Kimya alimi mi olacak? Yani bu alim ne olacak? Profesör mü olacak, ne olacak? Fizik alimi mi olacak? Kimya alimi mi olacak?

Hayır, hayır hayır. Alim, İslâm'ı bilen, İslâm'ı yaşayan kendisi cennete gitmeye namzetHayır, hayır hayır. Alim, İslâm'ı bilen, İslâm'ı yaşayan kendisi cennete gitmeye namzet başkalarını da cennete götürebilecek bilgilere sahip insan demek.başkalarını da cennete götürebilecek bilgilere sahip insan demek. Yoksa fizik alimi, kimya alimi, tarih alimi, coğrafya alimiYoksa fizik alimi, kimya alimi, tarih alimi, coğrafya alimi veyahut labaratuvarı olan bir araştırıcı, deneyler yapılan binaları olan bir kimse,veyahut labaratuvarı olan bir araştırıcı, deneyler yapılan binaları olan bir kimse, kitaplar yazmış bir kimse. Hayır. kitaplar yazmış bir kimse.

Hayır.

Bir insan böyle olsa yani çok böyle kitaplar yazmış,Bir insan böyle olsa yani çok böyle kitaplar yazmış, uluslararası şöhrete sahip bir kimse olsa ama Allah'ı bilmese cahildir.uluslararası şöhrete sahip bir kimse olsa ama Allah'ı bilmese cahildir. Allah'ı bilmeyen bir insan, bulamayan bir insan, Allah'ın emrine giremeyen bir insan;Allah'ı bilmeyen bir insan, bulamayan bir insan, Allah'ın emrine giremeyen bir insan; müslüman olamayan bir insan, hatta müslüman olduktan sonra da cennet yoluna giremeyen,müslüman olamayan bir insan, hatta müslüman olduktan sonra da cennet yoluna giremeyen, cenneti kazanamayan, cenneti kazanacakcenneti kazanamayan, cenneti kazanacak şekilde kendisine çeki düzen veremeyen bir insan alim değildir, cahildir. şekilde kendisine çeki düzen veremeyen bir insan alim değildir, cahildir.

Çok kitapları var, Arapça da biliyor, Farsça da biliyor, yazmış çizmiş bilmem ne... Yaşantısı nasıl? Çok kitapları var, Arapça da biliyor, Farsça da biliyor, yazmış çizmiş bilmem ne... Yaşantısı nasıl?

Yaşantısı nasıl, namazı kılıyor mu? Eh işte kılmaz.Yaşantısı nasıl, namazı kılıyor mu?

Eh işte kılmaz.
Ben kaç defa gördüm, konferans devam eder, akşamın vakti geçer, kılmaz.Ben kaç defa gördüm, konferans devam eder, akşamın vakti geçer, kılmaz. Dinleyicilere de kıldırmaz, bir mola vermez.Dinleyicilere de kıldırmaz, bir mola vermez. Akşam ezanından evvel konferans başladı, yatsı ezanı oldu hâlâ konferans devam ediyor.Akşam ezanından evvel konferans başladı, yatsı ezanı oldu hâlâ konferans devam ediyor. Akşamı yiyor. Alim değil. Alim değil çünkü; Akşamı yiyor. Alim değil. Alim değil çünkü;

İnne's-salâte kânet ale'l-mü'minîne kitâben mevkûtâ.İnne's-salâte kânet ale'l-mü'minîne kitâben mevkûtâ. "Belirli zamanlarda bu namazı kılmak Allah tarafından insanlara farz kılınmıştır." "Belirli zamanlarda bu namazı kılmak Allah tarafından insanlara farz kılınmıştır."

Alim ise, alim olsaydı Allah'ın bu emrini çiğnemeye cesaret edemezdi. Alim ise, alim olsaydı Allah'ın bu emrini çiğnemeye cesaret edemezdi.

Allah'ın kahrını, gazabını hiç bilmiyor mu bu herif, cehennemi bilmiyor mu?Allah'ın kahrını, gazabını hiç bilmiyor mu bu herif, cehennemi bilmiyor mu? Neye dayanarak namazı terkediyor? Neye dayanarak tehir ediyor?Neye dayanarak namazı terkediyor? Neye dayanarak tehir ediyor? Neye dayanarak ibadetleri yapmıyor? Neye dayanarak günahları işliyor? Alim değil. Neye dayanarak ibadetleri yapmıyor? Neye dayanarak günahları işliyor?

Alim değil.
Alim yani ârifbillah demek yani Allah'ı bilen tabii dinin ahkâmını bilen. Alim yani ârifbillah demek yani Allah'ı bilen tabii dinin ahkâmını bilen.

Şimdi ben herşeyi inceden inceye araştıran, şey yapan derin tefsir kitaplarını okuyorum.Şimdi ben herşeyi inceden inceye araştıran, şey yapan derin tefsir kitaplarını okuyorum. [Bir kişi] İbn Abbas'a geliyorki soruyor radıyallahu anhüma'ya; [Bir kişi] İbn Abbas'a geliyorki soruyor radıyallahu anhüma'ya;

"Ben şimdiye kadar falanca âyeti şöyle anlayarak şu şu işleri yapıyordum." diyor. İbn Abbas diyor ki; "Ben şimdiye kadar falanca âyeti şöyle anlayarak şu şu işleri yapıyordum." diyor. İbn Abbas diyor ki;

"O kafirlerin işidir. Kafir işidir senin yaptığın." "O kafirlerin işidir. Kafir işidir senin yaptığın."

Yani bak soran müslüman ama bilgisi olmayınca kâfir işi yapıyor.Yani bak soran müslüman ama bilgisi olmayınca kâfir işi yapıyor. Kendisini mahvedecek, Allah'ın lanetine uğratacak işi yapıyor. Demek ki ilimsiz olmaz. Kendisini mahvedecek, Allah'ın lanetine uğratacak işi yapıyor. Demek ki ilimsiz olmaz.

Din ilimsiz olmaz. Âhiret, bu tarz, anlattığım şekildeki ilme sahip olmayınca elde edilemez. Din ilimsiz olmaz. Âhiret, bu tarz, anlattığım şekildeki ilme sahip olmayınca elde edilemez.

Çoban olur insan, ümmî olur.Çoban olur insan, ümmî olur. Peygamber Efendimiz de ümmî idi, bir mektep medreseden diploması yok Peygamber Efendimiz de ümmî idi, bir mektep medreseden diploması yok ama Cenâb-ı Hak peygamber seçmiş, her türlü ilmi öğretmiş;ama Cenâb-ı Hak peygamber seçmiş, her türlü ilmi öğretmiş; hem eskiyi söylüyor hem geleceği söylüyor. Hem maziden bahsediyor;hem eskiyi söylüyor hem geleceği söylüyor. Hem maziden bahsediyor; yahudilerin, hristiyanların yalanlarını, yanlışlarını, hatalarını düzeltiyor.yahudilerin, hristiyanların yalanlarını, yanlışlarını, hatalarını düzeltiyor. Şaşırıyorlar, ağızları açık kalıyor; "Yahu bu bizim dinimizi bizden iyi biliyor bu adam." diyorlar.Şaşırıyorlar, ağızları açık kalıyor; "Yahu bu bizim dinimizi bizden iyi biliyor bu adam." diyorlar. Bilir tabii, Allah bildiriyor çünkü, Resûlullah çünkü, hakiki peygamber çünkü.Bilir tabii, Allah bildiriyor çünkü, Resûlullah çünkü, hakiki peygamber çünkü. Hem de istikbale ait haber veriyor ve haberleri doğru çıkıyor.Hem de istikbale ait haber veriyor ve haberleri doğru çıkıyor. Çoban olabilir, ârifse, Allahu Teâlâ hazretlerini biliyorsa, ibadetini güzelce ihlasla yapıyorsa alimdir. Çoban olabilir, ârifse, Allahu Teâlâ hazretlerini biliyorsa, ibadetini güzelce ihlasla yapıyorsa alimdir.

Meseleyi böylece kafaya yerleştirmek lazım.Meseleyi böylece kafaya yerleştirmek lazım. Yoksa ünvanın, cübbenin, kavuğun, sarığın, diplomanın, tahsilin kıymeti yok.Yoksa ünvanın, cübbenin, kavuğun, sarığın, diplomanın, tahsilin kıymeti yok. Bütün ömür boyunca tahsil eder de Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanacak zerre kadar bir iş yapmaz adam.Bütün ömür boyunca tahsil eder de Cenâb-ı Hakk'ın rızasını kazanacak zerre kadar bir iş yapmaz adam. Ömrü havaya gitmiş. Şu kadar iş yapmış, bu kadar iş yapmış, bu kadar icat yapmış, bu kadar başarı.Ömrü havaya gitmiş. Şu kadar iş yapmış, bu kadar iş yapmış, bu kadar icat yapmış, bu kadar başarı. Tamam, başarı kazanmış, ondan sonra da para da kazanmış, ondan sonra yaşamış. Tamam, başarı kazanmış, ondan sonra da para da kazanmış, ondan sonra yaşamış.

Nasıl yaşamış sen onu söyle!Nasıl yaşamış sen onu söyle! Bana başarılarını söyleme, keşiflerini, icatlarını söyleme, nasıl yaşadığını söyle! Bana başarılarını söyleme, keşiflerini, icatlarını söyleme, nasıl yaşadığını söyle!

İmanı bulamamış, lâ ilâhe illallah diyememiş puta tapıyor. Gitti!İmanı bulamamış, lâ ilâhe illallah diyememiş puta tapıyor. Gitti! Hem dünyası hem âhireti mahvoldu gitti. Ama anlattığım mânada [olursa kurtulur]. Hem dünyası hem âhireti mahvoldu gitti. Ama anlattığım mânada [olursa kurtulur].

Abdullah b. Abbas'a yine birisi geliyor bir soru soruyor, diyor ki; Abdullah b. Abbas'a yine birisi geliyor bir soru soruyor, diyor ki;

"Ey filanca! Ben olmasaydım, bu soru kafanda takılı olarak yaşasaydın helâk olurdun."Ey filanca! Ben olmasaydım, bu soru kafanda takılı olarak yaşasaydın helâk olurdun. İyiki geldin sordun." diyor, cevabını veriyor. İyiki geldin sordun." diyor, cevabını veriyor.

O kadar inceki, o kadar inceki çocuklarımıza, herşeyi bırakıp,O kadar inceki, o kadar inceki çocuklarımıza, herşeyi bırakıp, ilkönce bu ciddi kitapları okutup işin aslını öğretmemiz lazım.ilkönce bu ciddi kitapları okutup işin aslını öğretmemiz lazım. Bir sürü yavan, ıvır zıvır bilgiyi öğretiyoruz, öğretiyoruz, öğretiyoruz,Bir sürü yavan, ıvır zıvır bilgiyi öğretiyoruz, öğretiyoruz, öğretiyoruz, bir sürü günaha alıştırıyoruz çocuğu, büluğ çağına geldiği zaman her türlü kötü alışkanlıklara alışmış,bir sürü günaha alıştırıyoruz çocuğu, büluğ çağına geldiği zaman her türlü kötü alışkanlıklara alışmış, her türlü tembelliği, haylazlığı öğrenmiş, dünyanın her türlü fettanlığını,her türlü tembelliği, haylazlığı öğrenmiş, dünyanın her türlü fettanlığını, şeytanlığını icrâ eden bir insan hâline geliyor, ondan sonra hoca ona;şeytanlığını icrâ eden bir insan hâline geliyor, ondan sonra hoca ona; "Yapmayın, etmeyin, ayıptır, günahtır, haramdır, yasaktır." diyor, dinleyen yok. Neden? "Yapmayın, etmeyin, ayıptır, günahtır, haramdır, yasaktır." diyor, dinleyen yok.

Neden?

Bunun mayasını sen karıştırırken malzemesinin oluşması esnasında, binasının inşası esnasında dikkat etmedin.Bunun mayasını sen karıştırırken malzemesinin oluşması esnasında, binasının inşası esnasında dikkat etmedin. Böyle olunca sıfır. İkinci hadîs-i şerîf. Böyle olunca sıfır.

İkinci hadîs-i şerîf.

Etühibbü yâ Cübeyru izâ harecte seferan en tekûne min emseli ashâbike hey'eten ve ekserühümEtühibbü yâ Cübeyru izâ harecte seferan en tekûne min emseli ashâbike hey'eten ve ekserühüm zâden ikra' hâzihi's-suvere'l-hamse. zâden ikra' hâzihi's-suvere'l-hamse. Kul yâ eyyühe'l-kâfirûne ve izâ câe nasrullahi ve'l-fethu ve kul hüvallâhü ehadün Kul yâ eyyühe'l-kâfirûne ve izâ câe nasrullahi ve'l-fethu ve kul hüvallâhü ehadün ve kul eûzu bi-rabbi'l-felakı ve kul eûzu bi-rabbi'n-nâsi. ve kul eûzu bi-rabbi'l-felakı ve kul eûzu bi-rabbi'n-nâsi. Ve'ftah külle sûretin bi- bismillâhirrahmânirrahîm va'htim bi- Bbismillâhirrahmânirrahîm. Ve'ftah külle sûretin bi- bismillâhirrahmânirrahîm va'htim bi- Bbismillâhirrahmânirrahîm.

Bu hadîs-i şerîf bize bir şey öğretiyor onun için okuyorum.Bu hadîs-i şerîf bize bir şey öğretiyor onun için okuyorum. Cübeyr isimli ashâbına Peygamber Efendimiz diyor ki; Cübeyr isimli ashâbına Peygamber Efendimiz diyor ki;

"Yâ Cübeyr! İster misin, hoşuna gider mi ki." İzâ harecte seferan. "Bir yolculuğa çıktığın zaman." "Yâ Cübeyr! İster misin, hoşuna gider mi ki." İzâ harecte seferan. "Bir yolculuğa çıktığın zaman."

Çıktın, Medine'den Şam'a gidiyorsun, çölleri geçeceksin, dağları vadileri tehlikeli yerlerden aşacaksın.Çıktın, Medine'den Şam'a gidiyorsun, çölleri geçeceksin, dağları vadileri tehlikeli yerlerden aşacaksın. Bakkal yok, kasap yok, market yok, çeşme yok, zor yolculuk. Sefere çıkacaksın.... Bakkal yok, kasap yok, market yok, çeşme yok, zor yolculuk. Sefere çıkacaksın....

En tekûne min emseli ashâbike.En tekûne min emseli ashâbike. "Ashabının en iyi halde olanı yani arkadaşlarının içinde en güzel durumda [olanı]." "Ashabının en iyi halde olanı yani arkadaşlarının içinde en güzel durumda [olanı]." Hey'eten. "Görünüş itibariyle en oturaklı durumda, en konforlu rahat durumda olanı."Hey'eten. "Görünüş itibariyle en oturaklı durumda, en konforlu rahat durumda olanı." Ve ekserühüm zâden. "Torbasında azığı en çok olanı olmak ister misin?" Ve ekserühüm zâden. "Torbasında azığı en çok olanı olmak ister misin?"

Torbası azık dolu, ohh isterse ondan atar ağzına, isterse ötekisinden atar.Torbası azık dolu, ohh isterse ondan atar ağzına, isterse ötekisinden atar. Hem de durumu iyi. Bineği iyi, seferin her türlü güzelliklerine sahip. Hem de durumu iyi. Bineği iyi, seferin her türlü güzelliklerine sahip.

Haa böyle bir insan olmak ister misin? İsterim, ne yapmam lazım? Haa böyle bir insan olmak ister misin?

İsterim, ne yapmam lazım?

Diyor ki; ikra' hâzihi's-suvere'l-hamse. "Sefere çıkarken şu beş sûreyi oku." Hangileri onlar? Diyor ki; ikra' hâzihi's-suvere'l-hamse. "Sefere çıkarken şu beş sûreyi oku."

Hangileri onlar?

Kul yâ eyyühe'l-kâfirûne. Haa biliyorum. Sonra? Kul yâ eyyühe'l-kâfirûne. Haa biliyorum.

Sonra?

İzâ câe nasrullahi ve'l-fethu. Haa onu da biliyorum. Arkasından sırayla. Ondan sonra? İzâ câe nasrullahi ve'l-fethu. Haa onu da biliyorum. Arkasından sırayla.

Ondan sonra?

Kul hüvallâhü ehadün. Ha onu da biliyorum. Kul eûzu bi-rabbi'l-felakı. Onu da biliyorum.Kul hüvallâhü ehadün. Ha onu da biliyorum. Kul eûzu bi-rabbi'l-felakı. Onu da biliyorum. Kul eûzu bi-rabbi'n-nâsi. Haa tamam, Kur'ân-ı Kerîm'in son sayfası. Tamam, ben bunları ezbere [okurum]. Kul eûzu bi-rabbi'n-nâsi. Haa tamam, Kur'ân-ı Kerîm'in son sayfası. Tamam, ben bunları ezbere [okurum].

Ama nasıl okuyacak? Ama nasıl okuyacak?

Diyor ki; Ve'ftah külle sûretin bi-bismillâhirrahmânirrahîm. Diyor ki; Ve'ftah külle sûretin bi-bismillâhirrahmânirrahîm. "Her sûreye bismillâhirrahmânirrahîm diye başla." "Her sûreye bismillâhirrahmânirrahîm diye başla."

Tamam, bunu da biliyorum ama bilmediğim bir şey geldi şimdi. Tamam, bunu da biliyorum ama bilmediğim bir şey geldi şimdi.

Va'htim bi-bismillâhirrahmânirrahîm. "Bitirdiğin zaman da besmele çek." diyor. Va'htim bi-bismillâhirrahmânirrahîm. "Bitirdiğin zaman da besmele çek." diyor.

Özelliği bu. Beş sûre, besmeleyle başlayacak, bitirdiği zaman da besmele çekecek.Özelliği bu. Beş sûre, besmeleyle başlayacak, bitirdiği zaman da besmele çekecek. Hepsin de başında sonunda besmele. Hepsin de başında sonunda besmele. Sefere böyle çıktığı zaman ohhh o zaman Cenâb-ı Hak yardım edecek,Sefere böyle çıktığı zaman ohhh o zaman Cenâb-ı Hak yardım edecek, yardım edecek, yardım edecek, yardım edecek...yardım edecek, yardım edecek, yardım edecek... her yönden seferi rahat, huzurlu, kolay, tatlı, hoş, emniyetli geçecek. Tamam mı? Zor mu? her yönden seferi rahat, huzurlu, kolay, tatlı, hoş, emniyetli geçecek.

Tamam mı? Zor mu?

Değil, kolay. İyi ki okuyoruz bu hadîs-i şerîfleri.Değil, kolay.

İyi ki okuyoruz bu hadîs-i şerîfleri.
Parası olmasa, cüzdanı olmasa, malı olmasa, fakir olsa bile Cenâb-ı Hak yardım eder. Parası olmasa, cüzdanı olmasa, malı olmasa, fakir olsa bile Cenâb-ı Hak yardım eder.

Nasıl yardım eder hocam, dükkân yok, çarşı yok, insan yok nasıl yardım eder? Nasıl yardım eder hocam, dükkân yok, çarşı yok, insan yok nasıl yardım eder?

Benî İsrail Musa aleyhisselam ile beraber Mısır'dan çıktığı zaman nasıl yardım etti? Benî İsrail Musa aleyhisselam ile beraber Mısır'dan çıktığı zaman nasıl yardım etti?

Bıldırcın kuşları patır patır, patır patır önlerine döküldü topladılar.Bıldırcın kuşları patır patır, patır patır önlerine döküldü topladılar. Al sana bıldırcın eti. Tabii pişmiş değil. Artık onu da, o kadarını da sen hallet.Al sana bıldırcın eti. Tabii pişmiş değil. Artık onu da, o kadarını da sen hallet. Pişir, şişe geçir çevir ye, bıldırcın eti. Sonra kudret helvası. Oralarda oluyormuş.Pişir, şişe geçir çevir ye, bıldırcın eti. Sonra kudret helvası. Oralarda oluyormuş. Mantar gibi bir şey diyorlar. Mantar gibi bir şey diyorlar. Oluveriyormuş nasıl oluyorsa, topluyorlarmış, tatlı da oluyormuş yeniliyormuş.Oluveriyormuş nasıl oluyorsa, topluyorlarmış, tatlı da oluyormuş yeniliyormuş. Helva denmesi ondan, kudret helvası. Çölde filan rutubetten, şeyden nasıl oluşuyorsa...Helva denmesi ondan, kudret helvası. Çölde filan rutubetten, şeyden nasıl oluşuyorsa... Merak da ediyorum ama bütün kitaplar yazıyor.Merak da ediyorum ama bütün kitaplar yazıyor. Yani olağanüstü hayret edilecek bir şey, değil bulunabilen bir şey. Yani olağanüstü hayret edilecek bir şey, değil bulunabilen bir şey.

Ondan yiyor, kudret helvası tatlı, bıldırcın eti besleyici, yağı var. Yağı ne oluyor? Ondan yiyor, kudret helvası tatlı, bıldırcın eti besleyici, yağı var.

Yağı ne oluyor?

Şeker oluyor. Yağı yediği zaman karaciğerde şekere dönüşüyor. Un şekere dönüşüyor.Şeker oluyor. Yağı yediği zaman karaciğerde şekere dönüşüyor. Un şekere dönüşüyor. Başka işlere yarıyor. Et, protein, o da adelelerini, şeylerini kuvvetlendiriyor, o da kuvvetli. Başka işlere yarıyor. Et, protein, o da adelelerini, şeylerini kuvvetlendiriyor, o da kuvvetli.

Tamam, hepsini biliyoruz beş tane sûre, yalnız bir bilmediğimiz şey,Tamam, hepsini biliyoruz beş tane sûre, yalnız bir bilmediğimiz şey, başında da besmele okuyacağız sonunda da. başında da besmele okuyacağız sonunda da.

İnşallah sefere çıktığımız zaman böyle yapalım. İnşallah sefere çıktığımız zaman böyle yapalım.

Üçüncü hadîs-i şerîf. Etühibbûne eyyühe'n-nâsü en tectehidûÜçüncü hadîs-i şerîf.

Etühibbûne eyyühe'n-nâsü en tectehidû
fi'd-duâi kûlû Allâhümme e'innâ alâ şükrike ve zikrike ve hüsni ibâdetike. fi'd-duâi kûlû Allâhümme e'innâ alâ şükrike ve zikrike ve hüsni ibâdetike.

Peygamber Efendimiz sormuş yine; Etühibbûne eyyühe'n-nâsü.Peygamber Efendimiz sormuş yine;

Etühibbûne eyyühe'n-nâsü.
"Ey insanlar! İstermisiniz, ki." En tectehidû fi'd-duâi."Ey insanlar! İstermisiniz, ki." En tectehidû fi'd-duâi. "Duayı en sonuna kadar en derin, en çok yapmış olasınız?" "Duayı en sonuna kadar en derin, en çok yapmış olasınız?"

En tectehidû fi'd-duâi ne demek? Duada iyice ter döküp çalışmak demek. En tectehidû fi'd-duâi ne demek?

Duada iyice ter döküp çalışmak demek.

İçtihad ne demek? Cehd edip çalışmak demek. İçtihad ne demek?

Cehd edip çalışmak demek.

Müçtehide niye müçtehid denmiş? Müçtehide niye müçtehid denmiş?

Allah'ın ahkamını bulmak, anlamak, ortaya koymak için âyetlere bakıyor,Allah'ın ahkamını bulmak, anlamak, ortaya koymak için âyetlere bakıyor, hadislere bakıyor, şunun şöyle lazım diyor. İyice ter döküyor, uğraşıyor. hadislere bakıyor, şunun şöyle lazım diyor. İyice ter döküyor, uğraşıyor.

Siz de böyle duada iyice ter döküp iyice çalışmak, iyice uğraşıp da güzel sonucu almak ister misiniz? Siz de böyle duada iyice ter döküp iyice çalışmak, iyice uğraşıp da güzel sonucu almak ister misiniz?

İsteriz. Ne diyeceğiz? Kûlû. "Deyiniz ki." Allâhümme e'innâ.İsteriz.

Ne diyeceğiz?

Kûlû. "Deyiniz ki." Allâhümme e'innâ.
"Allahım bize yardım et." E'innâ. "Bize yardım et." Ne konusunda? "Allahım bize yardım et." E'innâ. "Bize yardım et."

Ne konusunda?

Alâ şükrike. "Senin nimetlerine şükretmekte bize yardım et, şükredebilelim."Alâ şükrike. "Senin nimetlerine şükretmekte bize yardım et, şükredebilelim." Ve zikrike. "Ve seni zikretmekte bize yardım et; gafil olmayalım, cahil olmayalım seni zikredelim." Ve zikrike. "Ve seni zikretmekte bize yardım et; gafil olmayalım, cahil olmayalım seni zikredelim."

Allah diyelim, lâ ilâhe illallah diyelim, hasbünallah diyelim, diyelim diyelim....Allah diyelim, lâ ilâhe illallah diyelim, hasbünallah diyelim, diyelim diyelim.... Yâ Latîf diyelim, yâ Hayyu yâ Kayyûm diyelim, yâ Hak diyelim. Zikri de yapabilelim.Yâ Latîf diyelim, yâ Hayyu yâ Kayyûm diyelim, yâ Hak diyelim. Zikri de yapabilelim. Ömrümüz sabahtan akşama gafil geçmesin. Ömrümüz sabahtan akşama gafil geçmesin.

Ve hüsni ibâdetike. "Kulluğunu güzel yapmakta bize yardım et deVe hüsni ibâdetike. "Kulluğunu güzel yapmakta bize yardım et de adam gibi müslüman olalım doğru düzgün ve kulluğu yâ Rabbi sana güzel yapalım." adam gibi müslüman olalım doğru düzgün ve kulluğu yâ Rabbi sana güzel yapalım."

Sevdiğin vech ile yapalım, Resûlullah'ın öğrettiği gibi yapalım.Sevdiğin vech ile yapalım, Resûlullah'ın öğrettiği gibi yapalım. Böylece senin rızanı kazanabilelim, bize yardım et yâ Rabbi mânasına geliyor. Böylece senin rızanı kazanabilelim, bize yardım et yâ Rabbi mânasına geliyor.

Allâhümme e'innâ alâAllâhümme e'innâ alâ şükrike, şükür önce, ve zikrike ve hüsni ibâdetike.şükrike, şükür önce, ve zikrike ve hüsni ibâdetike. Önce şükür geliyor çünkü Cenâb-ı Hakk'ın üzerimizde nimetleri çok fazla, Önce şükür geliyor çünkü Cenâb-ı Hakk'ın üzerimizde nimetleri çok fazla, saymaya kalksanız tüketemezsiniz.saymaya kalksanız tüketemezsiniz. Saymaya kalksanız tüketemezsiniz çünkü her an binbir çeşit, Saymaya kalksanız tüketemezsiniz çünkü her an binbir çeşit, yani "binbir çeşit" lafını sayı olarak söylemiyorum çok olduğunu belirtmek içinyani "binbir çeşit" lafını sayı olarak söylemiyorum çok olduğunu belirtmek için Türkçe'de bir tâbir olduğundan söylüyorum.Türkçe'de bir tâbir olduğundan söylüyorum. Binbir türlü nimeti çalışıyor, oluşuyor da sen sağlığını sürdürüyorsun. Binbir türlü nimeti çalışıyor, oluşuyor da sen sağlığını sürdürüyorsun.

Söyle bakalım binbir türlü nimeti? E kalbin atıyor, tık tık tık tık... Söyle bakalım binbir türlü nimeti?

E kalbin atıyor, tık tık tık tık...

Kalbin atmasa hayatın sürecek mi? Sürmeyecek.Kalbin atmasa hayatın sürecek mi?

Sürmeyecek.
Kalbin atıyor, damarların çalışıyor, her birisi ayrı çalışıyor.Kalbin atıyor, damarların çalışıyor, her birisi ayrı çalışıyor. Ciğerin çalışıyor, nefes alıyorsun veriyorsun. Pis havayı atıyorsun temiz havayı alıyorsun.Ciğerin çalışıyor, nefes alıyorsun veriyorsun. Pis havayı atıyorsun temiz havayı alıyorsun. Oksijeni yakıyorsun güç kuvvet buluyorsun, adelelerin çalışıyor,Oksijeni yakıyorsun güç kuvvet buluyorsun, adelelerin çalışıyor, eklemlerin oynuyor, kemiklerin çalışıyor, elin tutuyor, gözün görüyor, kulağın işitiyor, aklın çalışıyor...eklemlerin oynuyor, kemiklerin çalışıyor, elin tutuyor, gözün görüyor, kulağın işitiyor, aklın çalışıyor... Senin farkına varmadığın bir tarzda vücudun harıl harıl çalışıyor, muazzam bir kâinat.Senin farkına varmadığın bir tarzda vücudun harıl harıl çalışıyor, muazzam bir kâinat. İnsanın vücudu muazzam bir kâinat. Hocam biraz büyük olmadı mı kâinat lafı? İnsanın vücudu muazzam bir kâinat.

Hocam biraz büyük olmadı mı kâinat lafı?

Olmadı çünkü büyüklerimiz söylemişler bunu, hakikaten de insan bir kâinattır.Olmadı çünkü büyüklerimiz söylemişler bunu, hakikaten de insan bir kâinattır. Her bir insan başlı başına ayrı bir kâinattır. Neden? Her bir insan başlı başına ayrı bir kâinattır.

Neden?

Bir kere ne kadar hücresi olduğunu ne fizikçiler, ne kimyacılar, ne alimler, ne bilginler,Bir kere ne kadar hücresi olduğunu ne fizikçiler, ne kimyacılar, ne alimler, ne bilginler, ne matematikçiler söyleyebiliyor sayısını. ne matematikçiler söyleyebiliyor sayısını. O kadar çok hücremiz, molekülümüz, atomumuz var. O kadar çok hücremiz, molekülümüz, atomumuz var. Onlar, moleküller, atomlar birleşiyor birleşiyor maddeler oluyor. Onlar, moleküller, atomlar birleşiyor birleşiyor maddeler oluyor. Maddeler birleşiyor bilmem neler oluyor filan. Mesela biz bir kan diyoruz.Maddeler birleşiyor bilmem neler oluyor filan.

Mesela biz bir kan diyoruz.
Aa elim kesildi, eyvah bir damla kan çıktı. O bir damla kanın içinde bir liste var.Aa elim kesildi, eyvah bir damla kan çıktı. O bir damla kanın içinde bir liste var. Kocaman bir liste var; akyuvarlar var, alyuvarlar var. Kocaman bir liste var; akyuvarlar var, alyuvarlar var. Bunlar ayrı canlılar, kendi başına canlı bunlar, damarlarında dolaşıyor. Bunlar ayrı canlılar, kendi başına canlı bunlar, damarlarında dolaşıyor.

Yani havadan şehre baktığın zaman ne görüyorsun? Yani havadan şehre baktığın zaman ne görüyorsun?

Helikopterden bakıyorsun caddelerde vızır vızır vızır vızır otomobilleri görüyorsun, geliyor gidiyor.Helikopterden bakıyorsun caddelerde vızır vızır vızır vızır otomobilleri görüyorsun, geliyor gidiyor. İşte öyle, senin damarlarında kanın içindeki canlılar dolaşıyor.İşte öyle, senin damarlarında kanın içindeki canlılar dolaşıyor. Hepsinin aklı fikri, işi gücü başka. Sana tâbi değil.Hepsinin aklı fikri, işi gücü başka. Sana tâbi değil. Canlı, ayrı canlı; al, dışarda da yaşıyor, akyuvar, alyuvar. Görevi ne? Canlı, ayrı canlı; al, dışarda da yaşıyor, akyuvar, alyuvar.

Görevi ne?

Akyuvarlar vücuda giren şeylere bahçenin bekçi köpekleri gibi bir saldırıyor,Akyuvarlar vücuda giren şeylere bahçenin bekçi köpekleri gibi bir saldırıyor, vücuda giren yabancı yiyorlar senin yaşamanı sağlıyorlar.vücuda giren yabancı yiyorlar senin yaşamanı sağlıyorlar. Ciğerlere kanı götürüyorlar, oradan oksijeni yükleniyorlar, hücrelere götürüyorlar.Ciğerlere kanı götürüyorlar, oradan oksijeni yükleniyorlar, hücrelere götürüyorlar. Nakliye, transportation hücrelerin ihtiyacı olan oksijen gitmese, kan oralara erzak götürmese hücreler ölecek.Nakliye, transportation hücrelerin ihtiyacı olan oksijen gitmese, kan oralara erzak götürmese hücreler ölecek. Hücreler öldü mü sen de ölürsün. İnsanın gözünde ne kadar hücre var? Çok fazla. Hücreler öldü mü sen de ölürsün.

İnsanın gözünde ne kadar hücre var?

Çok fazla.

İnsanın böbreğinde ne kadar hücre var? İnsanın böbreğinde ne kadar hücre var?

Rakamları söyleyemeyeceğim kadar fazla, hem de boyuna harıl harıl çalışıyor.Rakamları söyleyemeyeceğim kadar fazla, hem de boyuna harıl harıl çalışıyor. Bunların çalışması bir aksasa, bir dursa damar, tıkansa felç oluyor, kalp dursa ölüyor.Bunların çalışması bir aksasa, bir dursa damar, tıkansa felç oluyor, kalp dursa ölüyor. Beyinde küçük bir tıkanıklık olsa yine felç oluyor vesaire vesaire vesaire... Beyinde küçük bir tıkanıklık olsa yine felç oluyor vesaire vesaire vesaire... Yani demek ki sayılamayacak kadar olumlu işleri Cenâb-ı Hak lütfen,Yani demek ki sayılamayacak kadar olumlu işleri Cenâb-ı Hak lütfen, lütfuyla keremiyle her an, her an yapıyor da biz her an ayakta duruyoruz. lütfuyla keremiyle her an, her an yapıyor da biz her an ayakta duruyoruz. Cenâb-ı Hakk'a şükredecek yerde utanmadan arlanmadan günah işliyoruz. Cenâb-ı Hakk'a şükredecek yerde utanmadan arlanmadan günah işliyoruz.

Tüh be! Yazıklar olsun bize!Tüh be! Yazıklar olsun bize! O kadar nimeti Allah veriyor, ondan sonra da Allah'ın verdiği nimetle Allah'a isyan! O kadar nimeti Allah veriyor, ondan sonra da Allah'ın verdiği nimetle Allah'a isyan!

Kimisi açıyor ağzını yumuyor gözünü, felsefeymiş bilmem neymiş, inançmış, kendisinin görüşüymüş,Kimisi açıyor ağzını yumuyor gözünü, felsefeymiş bilmem neymiş, inançmış, kendisinin görüşüymüş, ideolojik görüşüymüş filan açıktan açığa kapkara, kıpkızıl mikrop kusuyor. ideolojik görüşüymüş filan açıktan açığa kapkara, kıpkızıl mikrop kusuyor. Kimisi işte yok ben öyle değilim hocam ama zayıfım dayanamadım yine meyhaneye gittimKimisi işte yok ben öyle değilim hocam ama zayıfım dayanamadım yine meyhaneye gittim yine zilzurna sarhoş, sallana sallana. Niye yaptın? yine zilzurna sarhoş, sallana sallana.

Niye yaptın?

Valla işte yapmamamız lazım ama nefsimizi yenemedik, şeytana aldandık bilmem ne bilmem ne bilmem ne. Valla işte yapmamamız lazım ama nefsimizi yenemedik, şeytana aldandık bilmem ne bilmem ne bilmem ne.

Tamam, onlar o günahı yapıyorlar, onların yaptığı fena da peki bu cami cemaati niye yapıyor?Tamam, onlar o günahı yapıyorlar, onların yaptığı fena da peki bu cami cemaati niye yapıyor? Peki bu ihvan niye yapıyor, tasavvuf erbabı niye yapıyor? Peki bu ihvan niye yapıyor, tasavvuf erbabı niye yapıyor?

O kadar utanılacak durumdayız, o kadar kusurumuz çok ki o evliyaullahın hallerini,O kadar utanılacak durumdayız, o kadar kusurumuz çok ki o evliyaullahın hallerini, kitaplarını okuduğu zaman insan ne kadar feci şekilde ömür geçirdiğini anlıyor.kitaplarını okuduğu zaman insan ne kadar feci şekilde ömür geçirdiğini anlıyor. Yani başımızı kaldıracak şöyle bir halimiz yok, utançtan başımızın yerde olması lazım. Yani başımızı kaldıracak şöyle bir halimiz yok, utançtan başımızın yerde olması lazım.

Allah bizi affetsin. Bizi hiç birşey temizleyemez.Allah bizi affetsin.

Bizi hiç birşey temizleyemez.
Hiçbir deterjan bizim kirlerimizi üstümüzden arıtamaz.Hiçbir deterjan bizim kirlerimizi üstümüzden arıtamaz. Kalbimizin karalığını, katılığını gideremez. Kalbimizin karalığını, katılığını gideremez. Ancak Cenâb-ı Hakk'ın rahmeti deryasına Rabbimiz bizi daldırırsa,Ancak Cenâb-ı Hakk'ın rahmeti deryasına Rabbimiz bizi daldırırsa, rahmeti deryasında çalkalarsa, yursa yıkarsa, evirirse çevirirse çıkınca; "Aaaa, vay be!rahmeti deryasında çalkalarsa, yursa yıkarsa, evirirse çevirirse çıkınca; "Aaaa, vay be! Bu kim?" Tanınmayacak kadar tertemiz olursun. Rahmetine daldırırsa temiz oluruz. Bu kim?" Tanınmayacak kadar tertemiz olursun. Rahmetine daldırırsa temiz oluruz.

Allah bizi rahmetine erdirsin, günahlarımızı afv ü mağfiret eylesin.Allah bizi rahmetine erdirsin, günahlarımızı afv ü mağfiret eylesin. Şimdiye kadarki hatalarımıza çok pişmanız, perişanız, mahçubuz,Şimdiye kadarki hatalarımıza çok pişmanız, perişanız, mahçubuz, bundan sonra da şükründe, zikrinde ve güzel ibadet etmekte yardım eylesin bize. bundan sonra da şükründe, zikrinde ve güzel ibadet etmekte yardım eylesin bize. Yâ Rabbi! Bize sana şükretmekte, seni zikretmekte, Yâ Rabbi! Bize sana şükretmekte, seni zikretmekte, sana güzel kulluk etmekte yardım eyle lütfen! Elimizden tut, bizi bize bırakma. sana güzel kulluk etmekte yardım eyle lütfen! Elimizden tut, bizi bize bırakma. Bizim her işimiz yamuk. Kafamız bozuk, zihniyetimiz çarpık. Bizim her işimiz yamuk. Kafamız bozuk, zihniyetimiz çarpık. Yâ Rabbi bize yardım eyle! Yâ Rabbi yardım eyle! Yâ Rabbi yardım eyle!Yâ Rabbi bize yardım eyle! Yâ Rabbi yardım eyle! Yâ Rabbi yardım eyle! Yâ müsteân, yâ müsteân, yâ müsteân! Müsteân ne demek? Yâ müsteân, yâ müsteân, yâ müsteân!

Müsteân ne demek?

Kendisinden yardım istenen. Yâ müsteân! Allah'ın isimlerinin birisi Müsteân. Kendisinden yardım istenen. Yâ müsteân! Allah'ın isimlerinin birisi Müsteân.

Bize yardım eylesin! Ni'me'l-mevlâ ve ni'me'n-nasîr.Bize yardım eylesin! Ni'me'l-mevlâ ve ni'me'n-nasîr. "Ne güzel Mevlâ'dır Rabbimiz, ne güzel yardımcıdır." "Ne güzel Mevlâ'dır Rabbimiz, ne güzel yardımcıdır."

Ya[rdım ederse] zor işi yani tertemiz kul olarak yaşamak işini başarırız.Ya[rdım ederse] zor işi yani tertemiz kul olarak yaşamak işini başarırız. Yardım etmezse, böyle burnumuzun doğrusuna gideriz, birgün Azrail; Yardım etmezse, böyle burnumuzun doğrusuna gideriz, birgün Azrail;

Gel bakalım nereye gidiyorsun? Çarşıya gidiyorum. Sana müsaade yok. Niye? Gel bakalım nereye gidiyorsun?

Çarşıya gidiyorum.

Sana müsaade yok.

Niye?

Müddetin bitti. Ver bakalım şu Allah'ın emaneti olan canı. Emanetti o sana, ver bakalım. Müddetin bitti. Ver bakalım şu Allah'ın emaneti olan canı. Emanetti o sana, ver bakalım.

Yahu yapma, etme eyleme yâ Azrail aleyhisselam!Yahu yapma, etme eyleme yâ Azrail aleyhisselam! Bırak da, biraz tehir et de aklımı başıma toplayayım da... Geçti, geçti bitti.Bırak da, biraz tehir et de aklımı başıma toplayayım da...

Geçti, geçti bitti.
Ömür bitince, vade yetince bir an bile geri durmuyor. Bunu anlamamız lazım.Ömür bitince, vade yetince bir an bile geri durmuyor. Bunu anlamamız lazım. Azrail'in ne zaman geleceği belli olmaz, yalnız arada bize sinyal ve işaret gönderiyor. Azrail'in ne zaman geleceği belli olmaz, yalnız arada bize sinyal ve işaret gönderiyor.

Hastalanmak, başımızın ağrısı, birtakım sıkıntılar, bir takım arızalar,Hastalanmak, başımızın ağrısı, birtakım sıkıntılar, bir takım arızalar, haplar ilaçlar bunlar neyi gösteriyor? Azrail'den haber.haplar ilaçlar bunlar neyi gösteriyor?

Azrail'den haber.
Diyor ki; "Bak, şimdi seni ikaz ediyorum, şimdi senin yanına gelmiyorumDiyor ki; "Bak, şimdi seni ikaz ediyorum, şimdi senin yanına gelmiyorum canını almaya ama bir zaman sonra geleceğim o zaman tehir yok.canını almaya ama bir zaman sonra geleceğim o zaman tehir yok. O zaman yalvaracağına şimdiden aklını başına topla, kendini toparla." demek. O zaman yalvaracağına şimdiden aklını başına topla, kendini toparla." demek.

Allah bize yardım etsin, toparlamamızı nasip etsin. el-Fâtiha. Allah bize yardım etsin, toparlamamızı nasip etsin.

el-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2