Namaz Vakitleri

27 Zilhicce 1445
03 Temmuz 2024
İmsak
03:30
Güneş
05:29
Öğle
13:13
İkindi
17:13
Akşam
20:47
Yatsı
22:37
Detaylı Arama

Allah Bir Kavmin İyiliğini İsterse

Mehmed Zahid KOTKU

23 Muharrem 1396 / 25.01.1976
İskenderpaşa Camii/ İstanbul

Açıklama

Gönül dostu, âlim Mehmed Zahid Kotku Hocamız İskenderpaşa Camii’nde 1958’den 1977 yılına kadar Ramûzü’l-Ehâdîs isimli hadis kitabından dersler yapmıştır. Ahmed Ziyâeddin Gümüşhanevî'nin derlediği Râmûzü’l-Ehâdis, alfabetik olarak sıralanmış hadislerden oluşmaktadır.

İlk zamanlar düzenli olarak Pazar günleri ikindiden sonra bir saat, Cuma günleri öğleden önce 45 dakika hadis dersleri yaparlarken, son yıllarında hadis derslerini Prof. Dr. Mahmud Es’ad Coşan Hocamız’a bırakmışlar, kendileri Cuma namazından sonra 10-15 dakikalık kısa konuşmalar yapmaya başlamışlardır. Bu konuşmalar irticalen yapılmış, bazen bir sahabeden bahsetmişler, bazen güncel bir olayı konu edinmişlerdir. Bu konuşmalar 1978 yılında başlamış, vefatına kadar devam etmiştir. Son konuşmaları vefatından bir hafta önce, 6 Kasım 1980’de Medine’de kaydedilmiştir.

Konuşma Metni

Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm. Eûzubillahimineşşeytânirracîm. Bismillâhirrahmânirrahîm.

el-Hamdülillahi rabbilâlemin el-Hamdülillahi rabbilâlemin ve'l-âkibetü li'l-müttekîn vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn. ve'l-âkibetü li'l-müttekîn vessalâtü vesselâmü alâ seyyidinâ muhammedin ve âlihî ve sahbihî ecmaîn.

İ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullahİ'lemû eyyühe'l-ihvân enne efdale'l-kitâbi kitâbullah ve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellemve enne efdale'l-hedyi hedyü muhammedin sallallahu aleyhi ve sellem ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve şerra'l-umûri muhdesâtühâ ve külle muhdesin bid'ah ve külle bid'atin dalâleh ve küllü dalâletin fi'n-nâri. ve küllü dalâletin fi'n-nâri. Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl; Ve bi's-senedi'l-muttasıli ile'n-nebiyyi sallallahu aleyhi ve selleme ennehû kâl;

İzâ erâdellâhu teâlâ en yûhiye bi-emrihî tekelleme bi'l-vahyi... İzâ erâdellâhu teâlâ en yûhiye bi-emrihî tekelleme bi'l-vahyi...

Sadaka Rasûlulah fimâ kâl ilâ âhiri'l-hadîsi. Sadaka Rasûlulah fimâ kâl ilâ âhiri'l-hadîsi.

Geçen ki dersimizde Allahu Teâlâ hazretlerinin sevmediği şeylerden [bahsettik.] Geçen ki dersimizde Allahu Teâlâ hazretlerinin sevmediği şeylerden [bahsettik.] Sevmediği şeylerden birisi bina yapmakla meşgul olmak.Sevmediği şeylerden birisi bina yapmakla meşgul olmak. Toprak ve çamur dediği, bina yapmakla meşgul olmak,Toprak ve çamur dediği, bina yapmakla meşgul olmak, yani ömrünü ve servetini bu yolda zâyi etmek. yani ömrünü ve servetini bu yolda zâyi etmek.

En büyük zararlardan olmasına binâen Cenâb-ı Peygamber buyuruyorlar ki; En büyük zararlardan olmasına binâen Cenâb-ı Peygamber buyuruyorlar ki;

İzâ erâdellâhu bi-abdin şerran haddara lehû fi'l İzâ erâdellâhu bi-abdin şerran haddara lehû fi'l beni ve't-tîni hattâ yebniye.beni ve't-tîni hattâ yebniye. "Bina yapmak için lazım olan edevat hazırlanır ve bina yapmakla meşgul olur o adam. "Bina yapmak için lazım olan edevat hazırlanır ve bina yapmakla meşgul olur o adam. Bu Cenâb-ı Hakk'ın hayırı murat etmediği insanlarda zuhur edermiş." Bu Cenâb-ı Hakk'ın hayırı murat etmediği insanlarda zuhur edermiş."

Şerran diyor. Sebebine gelince hepimizin malumudur; bu binalar bugün zevk ü sefâya alettir. Şerran diyor.

Sebebine gelince hepimizin malumudur; bu binalar bugün zevk ü sefâya alettir.
Müslüman daima âhireti için çalışır. Müslüman daima âhireti için çalışır.

Bugün insan 500 bin lira veriyor bir ev alıyor, ne demek bu? Bugün insan 500 bin lira veriyor bir ev alıyor, ne demek bu?

Beş yüz bin lira biz bir araya versekte bir fabrika kursakta Beş yüz bin lira biz bir araya versekte bir fabrika kursakta o fabrikada 500 bin kişi çalışsa, nasıl olur? o fabrikada 500 bin kişi çalışsa, nasıl olur?

Bu 500 bin liraya yaptırdığımız bir ev, bundan bir yapan istifade ediyor Bu 500 bin liraya yaptırdığımız bir ev, bundan bir yapan istifade ediyor bir de içine girip oturan istifade edecek, 5-10 da amele, ondan sonra bitti.bir de içine girip oturan istifade edecek, 5-10 da amele, ondan sonra bitti. Fakat bir fabrika kurduğumuz vakitte, senelerceFakat bir fabrika kurduğumuz vakitte, senelerce o fabrika durduğu müddetçe orada binlerce insan,o fabrika durduğu müddetçe orada binlerce insan, belki 100 binlerce insan çalışmak suretiyle maişesini temin edecek. belki 100 binlerce insan çalışmak suretiyle maişesini temin edecek.

E bize 100 bin liralık bir ev kafi gelebilirdi fakat bu 100 bin liralık eve, E bize 100 bin liralık bir ev kafi gelebilirdi fakat bu 100 bin liralık eve, hiç kimse tenezzül etmiyor, ille 500 bin, olmassa milyonluk ev!hiç kimse tenezzül etmiyor, ille 500 bin, olmassa milyonluk ev! Tantanası yerinde, debdebesi yerinde, saltanatı yerinde... Tantanası yerinde, debdebesi yerinde, saltanatı yerinde... Onun içinin mobilyası da ona göre olacak tabii, milyonlar milyonlar üzerine katlanacak... Onun içinin mobilyası da ona göre olacak tabii, milyonlar milyonlar üzerine katlanacak... Bu havaya uçan sigaranın dumanından daha beter. Bu havaya uçan sigaranın dumanından daha beter.

Bu tabii biribirimize de sirayet ediyor, filan yaptı da ben yapamam mı? Bu tabii biribirimize de sirayet ediyor, filan yaptı da ben yapamam mı?

"Filan yaptı da ben yapamam mı?" derken"Filan yaptı da ben yapamam mı?" derken memleket taşlardan mürekkep taş devrinin şeyleri gibi oluyor. memleket taşlardan mürekkep taş devrinin şeyleri gibi oluyor.

E canım yapılmasın mı? E canım yapılmasın mı?

E ihtiyaçtır tabii yapılacak ama asıl yapılması lazım gelen evvela memleketin fabrikalarına, E ihtiyaçtır tabii yapılacak ama asıl yapılması lazım gelen evvela memleketin fabrikalarına, işyerlerine [yatırım yapılması lazım.] Çocuklarımızı niye Almanya'ya yolluyoruz, işyerlerine [yatırım yapılması lazım.]

Çocuklarımızı niye Almanya'ya yolluyoruz,
niye Fransa'ya gidiyor, niye şuraya buraya gidiyor? niye Fransa'ya gidiyor, niye şuraya buraya gidiyor?

Bizim memlekette bir çok paralarımız var demek ki,Bizim memlekette bir çok paralarımız var demek ki, 500 bin lirayı hatta milyonu verebiliyoruz da bir ev için, içinde 5-10 gün oturacağız;500 bin lirayı hatta milyonu verebiliyoruz da bir ev için, içinde 5-10 gün oturacağız; alt tarafı bu kadar.alt tarafı bu kadar. Ondan sonra ecel geldi mi alıp götürecek bizi. O ev? Eh ne olacaksa olacak işte!Ondan sonra ecel geldi mi alıp götürecek bizi.

O ev?

Eh ne olacaksa olacak işte!
Mirasçıların elinde yağma olacak. Binâenaleyh Cenâb-ı Peygamber'in sözüne mum yapıştır. Mirasçıların elinde yağma olacak. Binâenaleyh Cenâb-ı Peygamber'in sözüne mum yapıştır.

Alttaki hadiste de yine; İzâ erâdellâhu bi-abdin hevânen. diyor. Alttaki hadiste de yine;

İzâ erâdellâhu bi-abdin hevânen. diyor.
Hevânen, hakaret, [horluk, sevilmemezlik] . Böyle bir şey murad ettiği vakitte; Hevânen, hakaret, [horluk, sevilmemezlik] .

Böyle bir şey murad ettiği vakitte;

Enfeka mâlehû fi'l-bünyâni. Bu yapmasına değil de yapılmışına, hazırına veriyor paraları." Enfeka mâlehû fi'l-bünyâni. Bu yapmasına değil de yapılmışına, hazırına veriyor paraları."

Yapılmış binaya paralar vererekten alıyor veyahut yaptırıyor nasıl yaparsa, Yapılmış binaya paralar vererekten alıyor veyahut yaptırıyor nasıl yaparsa, alsın yaptırsın; bunların ikisi de caiz olmayan şeylerdir. alsın yaptırsın; bunların ikisi de caiz olmayan şeylerdir.

Biz bu sefer hacdan gelirken, işte bu haccın bir çok menakıbı var ya, Biz bu sefer hacdan gelirken, işte bu haccın bir çok menakıbı var ya, işte Halep'ten geçerken, bizim memlekette de var, işte Halep'ten geçerken, bizim memlekette de var, Bursa'ya giderken orada da görmüştük; topraktan yapmış gayet basit kubbeli evler;Bursa'ya giderken orada da görmüştük; topraktan yapmış gayet basit kubbeli evler; kiremit istemez bir şey istemez, içerisinde madem barınacaksın, kiremit istemez bir şey istemez, içerisinde madem barınacaksın, işte barındırır da seni, sıcacık da... işte barındırır da seni, sıcacık da...

E bunlara bugün tenezzül edemiyoruz da servetlerimizi bu yollarda harcadığımızdan dolayı E bunlara bugün tenezzül edemiyoruz da servetlerimizi bu yollarda harcadığımızdan dolayı bunun âhiretteki mesuliyetinin ağırlığından nasıl kurtarırız kendimizi bilmem. bunun âhiretteki mesuliyetinin ağırlığından nasıl kurtarırız kendimizi bilmem.

Şimdi bugünkü dersimizde Cenâb-ı Hakk'ın vahyinden bahsediyor. Şimdi bugünkü dersimizde Cenâb-ı Hakk'ın vahyinden bahsediyor.

Cenâb-ı Hak nasıl vahyederdi? İzâ erâdellâhu teâlâ en yûhiye bi-emrihî. Cenâb-ı Hak nasıl vahyederdi?

İzâ erâdellâhu teâlâ en yûhiye bi-emrihî.
"Bir şeyi, bir emri bildirmek istiyor Cenâb-ı Hak mahlukatına.""Bir şeyi, bir emri bildirmek istiyor Cenâb-ı Hak mahlukatına." Tekelleme bi'l-vahyi. "Enbiyalara karşı bir konuşma yapar Cenâb-ı Hak, tekellüm eder."Tekelleme bi'l-vahyi. "Enbiyalara karşı bir konuşma yapar Cenâb-ı Hak, tekellüm eder." Fe-izâ tekelleme bi'l-vahyi. "Cenâb-ı Hak bu sözünü duyurmak için seslendiği vakitte,Fe-izâ tekelleme bi'l-vahyi. "Cenâb-ı Hak bu sözünü duyurmak için seslendiği vakitte, tekellüm ettiği vakitte."tekellüm ettiği vakitte." Ehazeti's-semâvâti recfetün şedîdetün. Ehazeti's-semâvâti recfetün şedîdetün. "Gökler şiddetli bir titremeye geçer,"Gökler şiddetli bir titremeye geçer, gökler şiddetli bir titremeye bir ıstıraba kapılırlar bu arada."gökler şiddetli bir titremeye bir ıstıraba kapılırlar bu arada." Min havfillâhi teâlâ. "Titreme, korku Allahu Teâlâ'nın korkusundan kiMin havfillâhi teâlâ. "Titreme, korku Allahu Teâlâ'nın korkusundan ki acaba Cenâb-ı Hak ne diyecek, ne buyuracak?" acaba Cenâb-ı Hak ne diyecek, ne buyuracak?"

Fe-izâ semi'a bi-zâlike ehlü's-semâvâti. "Bu vahyi semavât, göklerin mahlûkâtı duyar duymaz."Fe-izâ semi'a bi-zâlike ehlü's-semâvâti. "Bu vahyi semavât, göklerin mahlûkâtı duyar duymaz." Sa'ikû ve harrû sücceden. "Bayılıp secdeye kapanırlar, hepsi secdeye kapanır."Sa'ikû ve harrû sücceden. "Bayılıp secdeye kapanırlar, hepsi secdeye kapanır." ve harrû sücceden. "Hepsi böyle secdeye düşerler." ve harrû sücceden. "Hepsi böyle secdeye düşerler."

Havf u ilâhîyenin kendilerini istilâ etmesinden dolayı düşerler secdeye. Havf u ilâhîyenin kendilerini istilâ etmesinden dolayı düşerler secdeye.

Fe-yekûnü evvelühüm yerfe'u re'sehû cibrîlü. Fe-yekûnü evvelühüm yerfe'u re'sehû cibrîlü. "İlk önce başını kaldıran Cebrail aleyhisselam oluyor." "İlk önce başını kaldıran Cebrail aleyhisselam oluyor." Fe-yükellimühüllâhu teâlâ. "Allahu Teâlâ ona söyleyeceğini söyler."Fe-yükellimühüllâhu teâlâ. "Allahu Teâlâ ona söyleyeceğini söyler." Min vahyihî bimâ erâde. "Murat ettiği şeyler neyse söyleyeceği onları Cibril aleyhisselam'a söyler." Min vahyihî bimâ erâde. "Murat ettiği şeyler neyse söyleyeceği onları Cibril aleyhisselam'a söyler."

Fe-yentehî bihî cibrîlü ale'l-melâiketi.Fe-yentehî bihî cibrîlü ale'l-melâiketi. "Cenâb-ı Cibril de bu aldığı emirleri meleklere duyurur." Küllemâ merra bi-semâin. "Cenâb-ı Cibril de bu aldığı emirleri meleklere duyurur." Küllemâ merra bi-semâin. "Her semadan geçtikçe." Seelehû ehlühâ. "O semanın ehli sorar ki Cibril aleyhisselam'a"Her semadan geçtikçe." Seelehû ehlühâ. "O semanın ehli sorar ki Cibril aleyhisselam'a Cenâb-ı Hak ne dedi, ne buyurdu?"Cenâb-ı Hak ne dedi, ne buyurdu?" Mâzâ kâle rabbünâ. "Sorarlar ona, 'Yâ Cibrîl' Ne dedi Rabbimiz?' söyle bakalım." Mâzâ kâle rabbünâ. "Sorarlar ona, 'Yâ Cibrîl' Ne dedi Rabbimiz?' söyle bakalım."

Fe-yekûlü cibrîlü kâle'l-hakka ve hüve'l-aliyyü'l-kebîr. Fe-yekûlü cibrîlü kâle'l-hakka ve hüve'l-aliyyü'l-kebîr. "Hak olan emirlerini söyledi." Fe-yekûlü küllühüm misle mâ kâle cibrîlü. "Hak olan emirlerini söyledi." Fe-yekûlü küllühüm misle mâ kâle cibrîlü. "Hepsi Cebrail aleyhisselam'ın dediği gibi 'Cenâb-ı Hak, hak buyurdu.'"Hepsi Cebrail aleyhisselam'ın dediği gibi 'Cenâb-ı Hak, hak buyurdu.' Ve hüve'l-aliyyü'l-kebîr." diyor. Ve hüve'l-aliyyü'l-kebîr." diyor.

Fe-yentehî bihî cibrîlü haysü ümira mine's-semâi ve'l-ardı.Fe-yentehî bihî cibrîlü haysü ümira mine's-semâi ve'l-ardı. "Ondan sonra gökte veya yerde nereye emir tebliğ olunacaksa "Ondan sonra gökte veya yerde nereye emir tebliğ olunacaksa hangi peygambere hangi şeylere onları yeryüzüne eriştirir." hangi peygambere hangi şeylere onları yeryüzüne eriştirir."

Allahu Teâlâ kusurlarımızı affetsin. Allahu Teâlâ kusurlarımızı affetsin.

Onun için bu yeryüzünde gökyüzünde ne hadiseler oluyorsa Onun için bu yeryüzünde gökyüzünde ne hadiseler oluyorsa hepsi Allahu Teâlâ'nın emr ü iradesi ile olur. hepsi Allahu Teâlâ'nın emr ü iradesi ile olur.

Onun için diyor ki şimdi; İzâ erâdellâhu bi-ehli beytin hayran. Onun için diyor ki şimdi;

İzâ erâdellâhu bi-ehli beytin hayran.
"Allahu celle ve alâ ehli beyt ki, bir evin halkı,"Allahu celle ve alâ ehli beyt ki, bir evin halkı, herhangi bir evin halkı hakkında hayır murad ederse." herhangi bir evin halkı hakkında hayır murad ederse."

Bir evin halkında hayır murad ederse, ehlibeyt yani hangi bir ev olursa olsun. Bir evin halkında hayır murad ederse, ehlibeyt yani hangi bir ev olursa olsun.

Fakkahahüm fi'd-dîni. "O evin insanlarını fakih kılar." Fakkahahüm fi'd-dîni. "O evin insanlarını fakih kılar."

O evin adamlarını fakih kılar, din profesörü yapar, din profesörü olur, fakih olur. O evin adamlarını fakih kılar, din profesörü yapar, din profesörü olur, fakih olur.

Fakih ne demek? el-Fıkhu lügaten el-fehmü. Fakih ne demek?

el-Fıkhu lügaten el-fehmü.
"Lügat bakımında fehm, fakih anlama manasında." "Lügat bakımında fehm, fakih anlama manasında."

Anlama manasında, idrak verir onlara, anlayış verir, kabiliyet ihsan eder. Anlama manasında, idrak verir onlara, anlayış verir, kabiliyet ihsan eder. Örfen fıkıhın manası; el-Ilmü bi'l-ahkâmi'ş-şer'iyye.Örfen fıkıhın manası;

el-Ilmü bi'l-ahkâmi'ş-şer'iyye.
"Ahkâm-ı şeriyyeye vukuf hasıl olur." "Ahkâm-ı şeriyyeye vukuf hasıl olur."

Ahkâm-ı şeriyyeye vukuf olur ve marifetü nefs hasıl olur, nefsini bilir, kendini bilir. Ahkâm-ı şeriyyeye vukuf olur ve marifetü nefs hasıl olur, nefsini bilir, kendini bilir. Nefsini bilince de Allah'ı bilir. Binâenaleyh Gazzâlî hazretleri diyor ki, Nefsini bilince de Allah'ı bilir.

Binâenaleyh Gazzâlî hazretleri diyor ki,
"Allahu Teâlâ bunlara bir fehim verir, bir idrak verir, bir anlayış verir, "Allahu Teâlâ bunlara bir fehim verir, bir idrak verir, bir anlayış verir, ki bu anlayışla 'Bu emri niçin verdi?' onu anlarlar." ki bu anlayışla 'Bu emri niçin verdi?' onu anlarlar."

Namazı niçin emretmiş? Orucu niçin emretmiş? Zekatı niçin emretmiş? Namazı niçin emretmiş? Orucu niçin emretmiş? Zekatı niçin emretmiş?

Bu idrak onlarda hasıl olur, emrin ne demek istediğini anlarlar. Bu idrak onlarda hasıl olur, emrin ne demek istediğini anlarlar.

Yasak, zekatı emretmiş, faizi neden haram etmiş? Onu anlar. Yasak, zekatı emretmiş, faizi neden haram etmiş?

Onu anlar.

Günahların hepsindeki yasaklar neden yasak olmuş, bunda bizim faydalarımız da var idi,Günahların hepsindeki yasaklar neden yasak olmuş, bunda bizim faydalarımız da var idi, bu yasak neden olmuş? onu idrak eder. bu yasak neden olmuş? onu idrak eder.

İdrak eder ama bu idrak ne ile olur? Ha!.. İdrak eder ama bu idrak ne ile olur?

Ha!..

Bi-nûri rabbâniyyi. "Bu ancak Allahu Teâlâ'nın vereceği bir nurun neticesidir." Bi-nûri rabbâniyyi. "Bu ancak Allahu Teâlâ'nın vereceği bir nurun neticesidir."

Nursuz insanlara bu idrak, bu fehim, bu kabiliyet hasıl olamaz. Nursuz insanlara bu idrak, bu fehim, bu kabiliyet hasıl olamaz. Okur, bilir, görür, söyler işe yaramaz; idraki, kabiliyeti yoktur, nuru yoktur çünkü. Okur, bilir, görür, söyler işe yaramaz; idraki, kabiliyeti yoktur, nuru yoktur çünkü. Nur olmayınca idrak olmaz, güneş olmayınca nasıl ki biribirimizi görüp anlayamayız, Nur olmayınca idrak olmaz, güneş olmayınca nasıl ki biribirimizi görüp anlayamayız, ışık olmayınca nasıl okuyamayız, yapamayız, nur da ışık demek, nur demek.ışık olmayınca nasıl okuyamayız, yapamayız, nur da ışık demek, nur demek. Nur olmayınca da, içimizdeki nur olmayınca da hiçbir şey yapamayız. Nur olmayınca da, içimizdeki nur olmayınca da hiçbir şey yapamayız.

Bu nur da ne ile olacak? Allahu Teâlâ'nın vermesiyle olacak. Bu nur da ne ile olacak?

Allahu Teâlâ'nın vermesiyle olacak.

Allahu Teâlâ kime verir nurunu? Sevdiklerine verir. Nuru sevdiği insanlara verir. Allahu Teâlâ kime verir nurunu?

Sevdiklerine verir. Nuru sevdiği insanlara verir.

Senin elinde güzel bir tohumluk buğdayın var, götürür de çamura atar mısın onu? Senin elinde güzel bir tohumluk buğdayın var, götürür de çamura atar mısın onu?

Tarlanın hangisi güzelse, hangisi iyi mahsul yapacaksa o tarlaya korsun tohumu, Tarlanın hangisi güzelse, hangisi iyi mahsul yapacaksa o tarlaya korsun tohumu, diğer şeylerde böyle. Cenâb-ı Hak da bu nurunu sevdiği kullarının gönlüne ihsan eder. diğer şeylerde böyle. Cenâb-ı Hak da bu nurunu sevdiği kullarının gönlüne ihsan eder.

Onun için geçen ki derste de sevgi geçtiydi ya! Onun için geçen ki derste de sevgi geçtiydi ya! Allahu Teâlâ'nın sevgisine mazhariyet büyük bir devlettir. Allahu Teâlâ'nın sevgisine mazhariyet büyük bir devlettir.

Bize birisi ufacık bir ikram ediyor, ufacık bir ihsanda bulunuyor, Bize birisi ufacık bir ikram ediyor, ufacık bir ihsanda bulunuyor, adama taparcasına yaltaklanıyoruz artık. adama taparcasına yaltaklanıyoruz artık.

Niçin? Bize ikram ediyor diyerekten. Niçin?

Bize ikram ediyor diyerekten.

Ve bu adamın yaptığı ikramın Allahu Teâlâ'nın kuluna verdiği ikramın yanında nedir? Ve bu adamın yaptığı ikramın Allahu Teâlâ'nın kuluna verdiği ikramın yanında nedir?

Zerre bile olmaz. Şu gözümüze bak, kulağımıza bak, kafamızdaki idraklere bak, gönüle bak! Zerre bile olmaz. Şu gözümüze bak, kulağımıza bak, kafamızdaki idraklere bak, gönüle bak! Ooo hepsi hadsiz hesapsız nimetler, bu nimetleri bize vermiş. Ooo hepsi hadsiz hesapsız nimetler, bu nimetleri bize vermiş.

Aramızda bazen deliler oluyor, bu deliler boş yere yaratılmamıştır. Aramızda bazen deliler oluyor, bu deliler boş yere yaratılmamıştır.

Bunlardan uyan da intibah ol, sen de böyle olaydın ne yapardın bakayım! Bunlardan uyan da intibah ol, sen de böyle olaydın ne yapardın bakayım! Haydi git doktor doktor, memleket memleket dolaş daHaydi git doktor doktor, memleket memleket dolaş da bakalım senin kafana bir akıl koyan olacak mı? bakalım senin kafana bir akıl koyan olacak mı?

Kör olanlar var, neden? Allahu Teâlâ onları da ibret için vermiş. Kör olanlar var, neden?

Allahu Teâlâ onları da ibret için vermiş.

Ya benim de gözüm kör olaydı? Kim yapacak bana, kim verecek göz? Ya benim de gözüm kör olaydı? Kim yapacak bana, kim verecek göz?

Onun için onları hor görme de onlardan ibret almaya bakmak lazım. Onun için onları hor görme de onlardan ibret almaya bakmak lazım.

Binâenaleyh dininde fakih kılar da; Ve vakkara sağiruhüm kebîrahüm. Binâenaleyh dininde fakih kılar da; Ve vakkara sağiruhüm kebîrahüm.

Dikkat edin! Ve vakkara. "Hürmet eder, saygı gösterir, tâzim eder." Dikkat edin!

Ve vakkara. "Hürmet eder, saygı gösterir, tâzim eder."

Kim? Sağiruhüm. "Küçükler." Neye? Kebîrahüm. "Büyüklere." Kim?

Sağiruhüm. "Küçükler."

Neye?

Kebîrahüm. "Büyüklere."

Bizim anladığımız Türkçe tâbir, sağîr kebîr; sağîr küçük, kebîr büyük.Bizim anladığımız Türkçe tâbir, sağîr kebîr; sağîr küçük, kebîr büyük. Fakat büyüklerimiz demiş ki; Ey, cahilehüm âlimehüm. Fakat büyüklerimiz demiş ki;

Ey, cahilehüm âlimehüm.
Cahiller sağirdir, isterse yaşı 90 olsun, isterse ne olursa olsun, cahil mi, sağîrdir. Cahiller sağirdir, isterse yaşı 90 olsun, isterse ne olursa olsun, cahil mi, sağîrdir.

E bizim çok okuyanlarımız var ya, bak aya da gidiyorlar? E bizim çok okuyanlarımız var ya, bak aya da gidiyorlar?

Cahildir. Buradaki cehaletten maksat, Cahildir.

Buradaki cehaletten maksat,
Allahu Teâlâ'yı tanımamak, onun emrine inkıyad etmemektir.Allahu Teâlâ'yı tanımamak, onun emrine inkıyad etmemektir. Allah'ı tanımayan ve O'na inkıyad etmeyen herkes cahildir. Allah'ı tanımayan ve O'na inkıyad etmeyen herkes cahildir.

"Binâenaleyh o cahiller hürmet eder, saygı gösterir." Kebîrahüm. "Alimlerine." "Binâenaleyh o cahiller hürmet eder, saygı gösterir." Kebîrahüm. "Alimlerine."

Ve rezakahümü'r-rıfkı fî maîşetihim. "Onlara geçimlerinde rıfk ihsan eder kazançlarını kolay,Ve rezakahümü'r-rıfkı fî maîşetihim. "Onlara geçimlerinde rıfk ihsan eder kazançlarını kolay, rahat kazanırlar, zahmete sıkıntıya düşmezler." rahat kazanırlar, zahmete sıkıntıya düşmezler."

Geceleri sabahlara kadar, sabahlara akşamlara kadar kendilerini yormaya lüzum kalmaz. Geceleri sabahlara kadar, sabahlara akşamlara kadar kendilerini yormaya lüzum kalmaz.

Ve'l-kasde fî nefakâtihim. Kasd iktisat, maîşette iktisat. Ve'l-kasde fî nefakâtihim. Kasd iktisat, maîşette iktisat. Zengin olsun fakir olsun ne olursa olsun maişette iktisat edecek. Zengin olsun fakir olsun ne olursa olsun maişette iktisat edecek.

Benim bu kadar param var, harcayabilirim! Hiç de harcayamazsın. Benim bu kadar param var, harcayabilirim!

Hiç de harcayamazsın.
O paralar senin değil milletin parasıdır onlar. O paralar senin değil milletin parasıdır onlar. Onları hep hak yolunda harcamak, âhireti kazanmak lazım. Daha? Onları hep hak yolunda harcamak, âhireti kazanmak lazım.

Daha?

Ve bassarahüm. "Cenâb-ı Hak o hayır murat edip de Ve bassarahüm. "Cenâb-ı Hak o hayır murat edip de fakih kıldığı insanlarda aynı zamanda da bir basîret halk eder." fakih kıldığı insanlarda aynı zamanda da bir basîret halk eder."

Basîret halk eder ki görüş, bu gözün görüşü değil de, Basîret halk eder ki görüş, bu gözün görüşü değil de, bu gözün içindeki manevî bir görüşü gönül gözü diyorlar ona,bu gözün içindeki manevî bir görüşü gönül gözü diyorlar ona, o gönül gözlerini ihsan eder de; o gönül gözlerini ihsan eder de;

Ve bassarahüm uyûbehüm.Ve bassarahüm uyûbehüm. "Başlar bu sefer ayıplarını görmeye, başkasının ayıbını değil kendi ayıplarını görmeye başlar." "Başlar bu sefer ayıplarını görmeye, başkasının ayıbını değil kendi ayıplarını görmeye başlar."

Tam bizim tersimiz; biz hep karşımızdakinin ayıbını ararız. Tam bizim tersimiz; biz hep karşımızdakinin ayıbını ararız.

Kendi ayıplarımız? [O] melektir, bizde ayıp yok. Bu öyle değil. Kendi ayıplarımız?

[O] melektir, bizde ayıp yok.

Bu öyle değil.

Ve bassarahüm uyûbehüm. "Ayıplarını kendilerine gösterir." Fe-yetûbû minhâ.Ve bassarahüm uyûbehüm. "Ayıplarını kendilerine gösterir." Fe-yetûbû minhâ. "Onun üzerine [ondan hemen tevbe eder.]" "Onun üzerine [ondan hemen tevbe eder.]"

Hatadan hiçbir zaman salim değilsin. Hatadan hiçbir zaman salim değilsin. Her gün hata içerisindesin, ne olursan ol, her gün hata içerisindesin. Her gün hata içerisindesin, ne olursan ol, her gün hata içerisindesin.

Bir insanın bir nefesinin boşa gidişi büyük bir hatadır, e bundan kim salim olur? Bir insanın bir nefesinin boşa gidişi büyük bir hatadır, e bundan kim salim olur?

Kimse salim olamaz! Dünya kadar ömürlerimiz boşa gidiyor her gün için.Kimse salim olamaz! Dünya kadar ömürlerimiz boşa gidiyor her gün için. Bu boşa giden ömürlerimiz birer zâyiattandır, hem en büyük zâiyattandır, Bu boşa giden ömürlerimiz birer zâyiattandır, hem en büyük zâiyattandır, çünkü onun kıymeti yok, ölçülemez. çünkü onun kıymeti yok, ölçülemez.

Binâenaleyh böyle ehlibeytle hayır murad ettiklerine Cenâb-ı Hak bu lütfu insan eder; Binâenaleyh böyle ehlibeytle hayır murad ettiklerine Cenâb-ı Hak bu lütfu insan eder; "Dinde fakih kılar, büyüklerine karşı saygı gösterirler, küçüklerine karşı hürmet ederler,"Dinde fakih kılar, büyüklerine karşı saygı gösterirler, küçüklerine karşı hürmet ederler, şevkatle bakarlar ve maişetlerinde de bir yumuşaklık, bir kolaylık bir güzellik olur,şevkatle bakarlar ve maişetlerinde de bir yumuşaklık, bir kolaylık bir güzellik olur, iktisada da riayet eder, kendi günahlarını görmekle onlardan da tevbe edip kurtulmaya çalışırlar." iktisada da riayet eder, kendi günahlarını görmekle onlardan da tevbe edip kurtulmaya çalışırlar."

Fe izâ erâde bihim ğayra zâlike terakehüm hemelen. Fe izâ erâde bihim ğayra zâlike terakehüm hemelen. "Eğer onlarla hayır murat etmiyorsa, kendi hallerine bırakıverir onları.""Eğer onlarla hayır murat etmiyorsa, kendi hallerine bırakıverir onları." Artık ne ayıbını görür, ne kusurunu görür, ne de büyüğüne karşı saygı gösterir, Artık ne ayıbını görür, ne kusurunu görür, ne de büyüğüne karşı saygı gösterir, ne de küçüğüne karşı şevkati merhameti vardır, ne dediğinde bir ilerleme yapabilmiştir, ne de küçüğüne karşı şevkati merhameti vardır, ne dediğinde bir ilerleme yapabilmiştir, böylece helak olur gider ortadan. böylece helak olur gider ortadan.

Allah kusurlarımız affeylesin. Hz. Enes'in rivayetidir bu. Allah kusurlarımız affeylesin.

Hz. Enes'in rivayetidir bu.

Emselühüm bilâ râ'in. "Koyun, çobansız kalan koyunun hali ne olursa, Emselühüm bilâ râ'in. "Koyun, çobansız kalan koyunun hali ne olursa, çobansız olan koyunun hali nasıl olursa bu murat edilmeyen insanlardan da çobansız olan koyunun hali nasıl olursa bu murat edilmeyen insanlardan da hayır murat edilmeyen insandan da ondan başka bir şey olmaz.hayır murat edilmeyen insandan da ondan başka bir şey olmaz. Helak olurlar hepsi, kurtlara yem olurlar. Bakınız bak yine; Helak olurlar hepsi, kurtlara yem olurlar.

Bakınız bak yine;

İzâ erâdellâhu bi-ehli'l-ardı azâben. İzâ erâdellâhu bi-ehli'l-ardı azâben. "Yeryüzündeki insanlara da kızmış Cenâb-ı Hak, azap murat ediyor." "Yeryüzündeki insanlara da kızmış Cenâb-ı Hak, azap murat ediyor." Fe-nazara ilâ mâ bihim mine'l-cû'i ve'l-ataşi. Fe-nazara ilâ mâ bihim mine'l-cû'i ve'l-ataşi. "Açlara ve susuzlara bakar, onlara acır, onların hürmetine yeryüzündeki insanlara"Açlara ve susuzlara bakar, onlara acır, onların hürmetine yeryüzündeki insanlara azaptan uzak olur, yapmaz azap." azaptan uzak olur, yapmaz azap." Sarafa anhümi'l-azâbe. "Azabı onlardan [kaldırır.]" Sarafa anhümi'l-azâbe. "Azabı onlardan [kaldırır.]"

Ne sayesinde? Aç ve susuzların yani oruç tutanların, Ne sayesinde?

Aç ve susuzların yani oruç tutanların,
bir çok oruç tutanların [sayesinde] veyahut muzâyıkada kalmış,bir çok oruç tutanların [sayesinde] veyahut muzâyıkada kalmış, karnına koyacak bir şey bulamıyor, yiyecek bir şey bulamıyor ve onunla kimseyi dekarnına koyacak bir şey bulamıyor, yiyecek bir şey bulamıyor ve onunla kimseyi de rahatsız etmeyerekten Allahu Teâlâ'ya boynunu bükmüş ne zavallılar vardır rahatsız etmeyerekten Allahu Teâlâ'ya boynunu bükmüş ne zavallılar vardır dünya üzerinde! dünya üzerinde! Bunlara merhameten Cenâb-ı Hak kullarına da azaptan sarfediyor.Bunlara merhameten Cenâb-ı Hak kullarına da azaptan sarfediyor. Binâenaleyh bu zuafâyı fukarâya hor bakmamak lazım, bu zuafâyı fukarânın hürmetineBinâenaleyh bu zuafâyı fukarâya hor bakmamak lazım, bu zuafâyı fukarânın hürmetine Cenâb-ı Hak bizi envai çeşit azaplardan da muhafaza etmektedir. Cenâb-ı Hak bizi envai çeşit azaplardan da muhafaza etmektedir.

Yine buyuruyor ki; İzâ erâdellâhu teâlâ en yuhavvife halkahû ezhara li'l-ardı minhü şey'en. Yine buyuruyor ki;

İzâ erâdellâhu teâlâ en yuhavvife halkahû ezhara li'l-ardı minhü şey'en.
"Cenâb-ı Hak yerdeki kullarına korkutmak istediği vakitte yere emreder." "Cenâb-ı Hak yerdeki kullarına korkutmak istediği vakitte yere emreder."

Ne yapar? Fe'r-terte'adde. "Yer sallanır. Ne yapar?

Fe'r-terte'adde. "Yer sallanır.
Teharrük eder zelzele olur, başka şeyler olur." Teharrük eder zelzele olur, başka şeyler olur."

Şimdi tabii hepimizin malumu yerdeki bu hareketlere çeşitli bahaneler buluyoruz; Şimdi tabii hepimizin malumu yerdeki bu hareketlere çeşitli bahaneler buluyoruz; maden patladı diyoruz, göçtü diyoruz, şu diyoruz bu diyoruz.maden patladı diyoruz, göçtü diyoruz, şu diyoruz bu diyoruz. Bunlar hepsi laftan ibaret olan şeylerdir. Bunlar hepsi laftan ibaret olan şeylerdir. Murâd-ı ilâhî taalluk etmiştir öyle olacaktır o. Murâd-ı ilâhî taalluk etmiştir öyle olacaktır o. O murâd-ı ilâhî taalluk etmiştir, göçecektir orası, ne olacaksa olacak; O murâd-ı ilâhî taalluk etmiştir, göçecektir orası, ne olacaksa olacak; patlayacak matlayacak o korkuyu birçok insanlar açta kalacak, susuz kalacak,patlayacak matlayacak o korkuyu birçok insanlar açta kalacak, susuz kalacak, binaların içerisinde ölü kalacak; ibret alsınlar geride kalanlar. binaların içerisinde ölü kalacak; ibret alsınlar geride kalanlar. Bu mülkün sahibi var, işte böyle istediği vakitte işte böylede yapar. Bu mülkün sahibi var, işte böyle istediği vakitte işte böylede yapar. Binâenaleyh iltica edin, sığının, "Aman ya Rab! Muhafaza et bizi!" deyin,Binâenaleyh iltica edin, sığının, "Aman ya Rab! Muhafaza et bizi!" deyin, emrinden dışarıya da çıkmayın. emrinden dışarıya da çıkmayın.

Ha, şimdi insan der ki; "Yahu bu kadar gavur memleketleri de var, onlar büsbütün gavur da Ha, şimdi insan der ki; "Yahu bu kadar gavur memleketleri de var, onlar büsbütün gavur da dinsiz de hepsi de var içlerinde, ne sallanıyorlar ne de titriyorlar? dinsiz de hepsi de var içlerinde, ne sallanıyorlar ne de titriyorlar?

Cenâb-ı Hakk'ın işine bizim aklımız ermez, onların da azabı âhirette olur. Cenâb-ı Hakk'ın işine bizim aklımız ermez, onların da azabı âhirette olur.

İzâ erâdellâhu bi-kavmin nemâen razekahümü's-semâhate ve'l-afâfe.İzâ erâdellâhu bi-kavmin nemâen razekahümü's-semâhate ve'l-afâfe. "Bir kavmin gelişmesini murad ediyorsa Cenâb-ı Hak o kavme iki tane haslet verir, "Bir kavmin gelişmesini murad ediyorsa Cenâb-ı Hak o kavme iki tane haslet verir, birisi cömertlik, ikincisi de iffetlerini muhafaza etmek." birisi cömertlik, ikincisi de iffetlerini muhafaza etmek."

Bir kavim, cemaat iffetini muhafaza ediyorsa, kendisinde de cömertlik varsa ha, Bir kavim, cemaat iffetini muhafaza ediyorsa, kendisinde de cömertlik varsa ha, o Allahu Teâlâ'nın murad etmesiyle olmuştur, onun şükrünü ifa etmek lazımdır.o Allahu Teâlâ'nın murad etmesiyle olmuştur, onun şükrünü ifa etmek lazımdır. Onlara Cenâb-ı Hak genişlik istiyor, genişlik istediği için bu cömertlikle iffet denilen Onlara Cenâb-ı Hak genişlik istiyor, genişlik istediği için bu cömertlikle iffet denilen şeyi onlara ihsan etmiş, herkes malının zekatını veriyor, şeyi onlara ihsan etmiş, herkes malının zekatını veriyor, ayrı ayrı hasenatlar yapıyor bol bol, onun için rahatlık içerisindedirler. ayrı ayrı hasenatlar yapıyor bol bol, onun için rahatlık içerisindedirler.

Ve izâ erâde bi-kavmin iktitâen feteha aley Ve izâ erâde bi-kavmin iktitâen feteha aley bâbe hıyânetin.bâbe hıyânetin. "Eğer o neslin Cenâb-ı Hak genişlemesini istemiyorsa o kavme hıyanetlik kapılarını açar,"Eğer o neslin Cenâb-ı Hak genişlemesini istemiyorsa o kavme hıyanetlik kapılarını açar, o kavim hain olur, hiyanet olur." o kavim hain olur, hiyanet olur."

Biribirlerini aldatmak, biribirine külah geçirmek, haramdan helalden demeden Biribirlerini aldatmak, biribirine külah geçirmek, haramdan helalden demeden servet toplamakla meşgul olurlar ki arkası yoktur yani, arkası yoktur, kesilir. servet toplamakla meşgul olurlar ki arkası yoktur yani, arkası yoktur, kesilir.

Şimdi suyu yukarıdan kesersin bir vakit su akar ama kesildiği için arkası gelmez Şimdi suyu yukarıdan kesersin bir vakit su akar ama kesildiği için arkası gelmez bakarsında değirmen işlemiyor, niçin? bakarsında değirmen işlemiyor, niçin?

Su kesildi. Suyun daima akması iki şeye bağlı, cömertlikle iffete; Su kesildi.

Suyun daima akması iki şeye bağlı, cömertlikle iffete;
değirmenin durması da hiyanetliğe bağlıdır. değirmenin durması da hiyanetliğe bağlıdır. Hiyanetliğin bizim Türkçe'de, "Yatsıya kadar yanar hiyanetin mumu." derler. Hiyanetliğin bizim Türkçe'de, "Yatsıya kadar yanar hiyanetin mumu." derler.

Onun için Cenâb-ı Hak hepimize cömertlik ve iffet nasip etsin. Onun için Cenâb-ı Hak hepimize cömertlik ve iffet nasip etsin.

İffet kolay bir şey değil ha, bu devirde iffet gerek kadın için gerek erkek için İffet kolay bir şey değil ha, bu devirde iffet gerek kadın için gerek erkek için çok mühim bir derstir. çok mühim bir derstir. Bunun için yalnız edepsizlik yapmak değil, iffetsizlik aynı zamanda gözlerin muhafazası,Bunun için yalnız edepsizlik yapmak değil, iffetsizlik aynı zamanda gözlerin muhafazası, onlarla olan sohbetler, muhabbetler, konuşmalar, onlarla olan sohbetler, muhabbetler, konuşmalar, bunlarda netice itibariyle insanları günaha doğru sürükleyen şeylerdir, bunlarda netice itibariyle insanları günaha doğru sürükleyen şeylerdir, bunlardan da insanın korunması lazım. bunlardan da insanın korunması lazım.

Bunları hepiniz bilirsiniz. Mesela bunun en âdisi bakmak. Bunları hepiniz bilirsiniz. Mesela bunun en âdisi bakmak.

"Bakmada ne olacak?" dersin. "Bakmada ne olacak?" dersin.

Bakmak suretiyle, gözlerin bakışı suretiyle şehvetler harekete gelir, Bakmak suretiyle, gözlerin bakışı suretiyle şehvetler harekete gelir, şehvetlerin harekete gelmesiyle neticenin neye varacağını Allah bilir artık. şehvetlerin harekete gelmesiyle neticenin neye varacağını Allah bilir artık. Bunun için bize de kadına da "Gözlerinizi yumun, biribirinize bakmayın." demiş. Bunun için bize de kadına da "Gözlerinizi yumun, biribirinize bakmayın." demiş. E biribirimize bakarken yarın ellerimizi sıkarız,E biribirimize bakarken yarın ellerimizi sıkarız, ellerimizi sıkınca eh arkasından ne gelir bilemiyorum. ellerimizi sıkınca eh arkasından ne gelir bilemiyorum.

İzâ erâdellâhu bi-kavmin hayran. İzâ erâdellâhu bi-kavmin hayran. "Cenâb-ı Hak bir kavimle hayır murat ediyorsa, murat ederse." "Cenâb-ı Hak bir kavimle hayır murat ediyorsa, murat ederse." Kessera fukahâehüm. "O kavmin ulemasını çoğaltır." Kessera fukahâehüm. "O kavmin ulemasını çoğaltır."

O kavmin ulemasını çoğaltır, bak alim, herkes dinin icaplarını biliyor. O kavmin ulemasını çoğaltır, bak alim, herkes dinin icaplarını biliyor.

Ve ekalle cühhâlehüm. "Bilmeyen pek azdır, bilmeyen az fakat ekseriyetle bilirler." Ve ekalle cühhâlehüm. "Bilmeyen pek azdır, bilmeyen az fakat ekseriyetle bilirler." Fe izâ tekelleme'l-fakîhu. "Fakih olan, alim olan insan konuşuyor,Fe izâ tekelleme'l-fakîhu. "Fakih olan, alim olan insan konuşuyor, şöyle yapın böyle yapın, emri ilâhî." şöyle yapın böyle yapın, emri ilâhî." Vecede a'vânen. "Herkes ona yardımcı olur, herkes o alimin yardımcısı olur,Vecede a'vânen. "Herkes ona yardımcı olur, herkes o alimin yardımcısı olur, bu filan hocaefendi böyle dedi, hep beraber yapalım bunu derler." bu filan hocaefendi böyle dedi, hep beraber yapalım bunu derler." Ve izâ tekelleme'l-câhilü. "Cahilin birisi kalktı,Ve izâ tekelleme'l-câhilü. "Cahilin birisi kalktı, 'Yok yahu öyle şey mi olur şimdi bu devirde?' filan [derse] hemen sustururlar'Yok yahu öyle şey mi olur şimdi bu devirde?' filan [derse] hemen sustururlar onu konuşturmazlar."onu konuşturmazlar." Cahil de susar, yok yardımcısı. Mesela gündüz de ki;Cahil de susar, yok yardımcısı.

Mesela gündüz de ki;
"Televizyon yasaktır, herkes evinden kaldıracak bunu." "Televizyon yasaktır, herkes evinden kaldıracak bunu."

"Uuu hocaefendi ne yaptın sen? Delirdin mi? Bu devirde kalkar mı o?" derler. "Uuu hocaefendi ne yaptın sen? Delirdin mi? Bu devirde kalkar mı o?" derler.

Neden bu? Ve izâ erâde bi-kavmin şerran kessera cühhâlühüm. Neden bu?

Ve izâ erâde bi-kavmin şerran kessera cühhâlühüm.
"Cahilleri çok olur, deyemezsin ondan sonra, deyemezsin." "Cahilleri çok olur, deyemezsin ondan sonra, deyemezsin."

"Gözünle ne bakıyorsun buna sen, günahtır." desen, deyemezsin, "Gözünle ne bakıyorsun buna sen, günahtır." desen, deyemezsin, "Sen de bu devrin insanı değilsin, git eski devire." derler. "Sen de bu devrin insanı değilsin, git eski devire." derler.

Fe-ekalle fukahâehüm. "Artık bunu söyleyecek bilginler azalır." Fe-ekalle fukahâehüm. "Artık bunu söyleyecek bilginler azalır." Fe-izâ tekelleme'l-câhilü. "Cahil konuşunca." Vecede e'vânen. Fe-izâ tekelleme'l-câhilü. "Cahil konuşunca." Vecede e'vânen. "Çok yardımcı çıkar ona." "Çok yardımcı çıkar ona."

"Evet bu devirde bu böyledir, şu şöyledir, bunlar eski insanların kafasıdır." filan diye"Evet bu devirde bu böyledir, şu şöyledir, bunlar eski insanların kafasıdır." filan diye birçok yardımcı çıkar. birçok yardımcı çıkar.

Ve izâ tekelleme'l-fakîhu. "Bir alim konuşacak olursa."Ve izâ tekelleme'l-fakîhu. "Bir alim konuşacak olursa." Kuhira. "Sus! Durdururlar onu konuşturmazlar." Kuhira. "Sus! Durdururlar onu konuşturmazlar."

Ve bugün hep bunlar görülen şeylerdendir yani, bu görülen şeylerdendir.Ve bugün hep bunlar görülen şeylerdendir yani, bu görülen şeylerdendir. Doğru sözü söyledin miydi [kabul eden çok az çıkar.] Doğru sözü söyledin miydi [kabul eden çok az çıkar.]

İşte düne kadar mesela tesbih çekip Allah diyenlerin hapishaneye sürüklendiğini İşte düne kadar mesela tesbih çekip Allah diyenlerin hapishaneye sürüklendiğini hep gazetelerde okuyup duruyorduk değil mi? hep gazetelerde okuyup duruyorduk değil mi? Düne kadar... Neymiş? Tesbih çekiyormuş yakalamışlar. Ne olmuş? Düne kadar...

Neymiş?

Tesbih çekiyormuş yakalamışlar.

Ne olmuş?

Nurcu kitabı okuyormuş,yakalanmış, haydi hapishaneye... Nurcu kitabı okuyormuş,yakalanmış, haydi hapishaneye...

Canım kimse de demiyor ki "Ne yapıyoruz?" diyerekten... Canım kimse de demiyor ki "Ne yapıyoruz?" diyerekten...

He, istersen de... İzâ erâdellâhu bi-kavmin hayran vellâ aleyhim hulemâehüm.He, istersen de...

İzâ erâdellâhu bi-kavmin hayran vellâ aleyhim hulemâehüm.
"Cenâb-ı Hak bir kavimle hayır murad buyururlarsa." "Cenâb-ı Hak bir kavimle hayır murad buyururlarsa." Vellâ aleyhim hulemâehüm. "Halimleri idareci olur."Vellâ aleyhim hulemâehüm. "Halimleri idareci olur." Ve kadâ beynehüm ulemâehüm.Ve kadâ beynehüm ulemâehüm. "Alimleri de yani kadıları, hüküm verici hakimleri, hakimleri de ulemalar,"Alimleri de yani kadıları, hüküm verici hakimleri, hakimleri de ulemalar, dinini bilen insanlar olur, bilgisiz insanlardan değil, ulemadan olur." dinini bilen insanlar olur, bilgisiz insanlardan değil, ulemadan olur." Ve ce'ale'l-mâle fî sümehâihim. "Paralar da cömertlerin elinde olur." Ve ce'ale'l-mâle fî sümehâihim. "Paralar da cömertlerin elinde olur."

"İdarecisi halim olur, hâkimi alim olur, mal da cömertlerin elinde olur." "İdarecisi halim olur, hâkimi alim olur, mal da cömertlerin elinde olur."

Şimdi diyorlar ki; "Bir şey istediğimiz vakitte şu zengine gidiyoruz da vermiyor." diyorlar. Şimdi diyorlar ki; "Bir şey istediğimiz vakitte şu zengine gidiyoruz da vermiyor." diyorlar. Ona demek ki "Ver" denilmiyor, ona "Ver" denemiyor, vermiyor onun için. Ona demek ki "Ver" denilmiyor, ona "Ver" denemiyor, vermiyor onun için.

Ve izâ erâdellâhu bi-kavmin şerran. "Şer murad ederse." Ve izâ erâdellâhu bi-kavmin şerran. "Şer murad ederse." Vellâ aleyhim süfehâehüm.Vellâ aleyhim süfehâehüm. Bak şimdi, "Murâd-ı ilâhî fena ise, şer ise onların başına süfehâ, sefihleri geçer başlarına."Bak şimdi, "Murâd-ı ilâhî fena ise, şer ise onların başına süfehâ, sefihleri geçer başlarına." Ve kazâ beynehüm cühhâlehüm. "Hakimleri de cahiller olur." Ve kazâ beynehüm cühhâlehüm. "Hakimleri de cahiller olur." İki. Üçüncüsü de, "Mal, servet de cimrilerin elinde olur." İki. Üçüncüsü de, "Mal, servet de cimrilerin elinde olur."

Koparamazsın elinden bir şey alamazsın. Koparamazsın elinden bir şey alamazsın. Bu da bermurâd olunan bir kavmin âdet, ananesi böyle olur. Bu da bermurâd olunan bir kavmin âdet, ananesi böyle olur.

İzâ erâdellâhu bi-kavmin hayran. İzâ erâdellâhu bi-kavmin hayran.

Bak burada şimdi çok büyük kabahatlarimiz var, Allah kusurlarımızı affetsin. Bak burada şimdi çok büyük kabahatlarimiz var, Allah kusurlarımızı affetsin.

"Bir kavme, Cenâb-ı Hak bir aile, bir ev, neyse hepsi içinde, hayır murad olunuyorsa ona." "Bir kavme, Cenâb-ı Hak bir aile, bir ev, neyse hepsi içinde, hayır murad olunuyorsa ona." Üdhiye ileyhim hediyyete'd-dayfi.Üdhiye ileyhim hediyyete'd-dayfi. "O eve misafir çok gelir, o eve misafir çok gelir, o evin kadını da erkeği de"O eve misafir çok gelir, o eve misafir çok gelir, o evin kadını da erkeği de gelen misafirden hiç üzülmez." gelen misafirden hiç üzülmez."

Bu akşam evimize misafir gelmedi diye İbrahim aleyhisselam gibi kapılarda bekler. Bu akşam evimize misafir gelmedi diye İbrahim aleyhisselam gibi kapılarda bekler. Şimdi bir eve iki defa misafir geldi miydi üçüncü günü;Şimdi bir eve iki defa misafir geldi miydi üçüncü günü; "Aaa çok oluyorsun ha!" demeye başlar insan. "Aaa çok oluyorsun ha!" demeye başlar insan. Bu demek ki biz de hayır yok artık, bizde hayır olmadığının alameti. Bu demek ki biz de hayır yok artık, bizde hayır olmadığının alameti.

Gelirse ne olur? Yenzilü bi-rızkihî. "Gelen rızkıyla gelir, gelen rızkıyla gelir." Gelirse ne olur?

Yenzilü bi-rızkihî. "Gelen rızkıyla gelir, gelen rızkıyla gelir."
Ve yertehilü. "Giderken." Ve kad ğaferallâhu li-ehli'l-menzili. Ve yertehilü. "Giderken." Ve kad ğaferallâhu li-ehli'l-menzili. "O ehli menzil o ev mağfireti ilahiyeye mazhar olur." "O ehli menzil o ev mağfireti ilahiyeye mazhar olur."

Onun için misafirin eve gelmesi bir rahmeti ilahiyedir amaOnun için misafirin eve gelmesi bir rahmeti ilahiyedir ama hanımlar bu işte bugünkü ananelere göre çok zahmet çekiyorlar,hanımlar bu işte bugünkü ananelere göre çok zahmet çekiyorlar, bu zahmete de tahammülleri kalmıyor, eski ananelerimiz gibi değil.bu zahmete de tahammülleri kalmıyor, eski ananelerimiz gibi değil. Eski ananelerimizde biliyorsunuz ki köylerde hep ev odalar vardı,Eski ananelerimizde biliyorsunuz ki köylerde hep ev odalar vardı, o odalara hep köylüler misafir gelirdi mütemadiyen. o odalara hep köylüler misafir gelirdi mütemadiyen. O evin hanımı mütemadiyen ekmek yapar yemek yapar, ekmek yapar yemek yapar,O evin hanımı mütemadiyen ekmek yapar yemek yapar, ekmek yapar yemek yapar, yatak kaldırır, yatak yayar. yatak kaldırır, yatak yayar.

Neden? Bereket ona göre. Neden?

Bereket ona göre.
Ondan başka hayvanın yemini verirler, hayvanın samanını verirler,Ondan başka hayvanın yemini verirler, hayvanın samanını verirler, kendilerini yatırırlar kaldırırlar. kendilerini yatırırlar kaldırırlar.

Sonra işler otellere bindi, otellere bindikten sonra, Sonra işler otellere bindi, otellere bindikten sonra, "Buyurun otele." diyor ondan sonra misafire. "Buyurun otele." diyor ondan sonra misafire.

Allah kusurumuzu affetsin. Bu da bizim aleyhimizde olan bir felakettir. Allah kusurumuzu affetsin.

Bu da bizim aleyhimizde olan bir felakettir.

İzâ erâdellahu bi-kavmi âheten. Âhet, âfet demek.İzâ erâdellahu bi-kavmi âheten. Âhet, âfet demek. "Bir kavme Cenâb-ı Hak felaket, âfet, bela vermek istiyorsa, murad ederse." "Bir kavme Cenâb-ı Hak felaket, âfet, bela vermek istiyorsa, murad ederse." Nazara ilâ ehli'l-mesâcidi. "Mescitteki insanlara bakar." Nazara ilâ ehli'l-mesâcidi. "Mescitteki insanlara bakar."

Cenâb-ı Hak mescitteki insanlara, namaz kılanlara, ibadet edenlere bakar; Cenâb-ı Hak mescitteki insanlara, namaz kılanlara, ibadet edenlere bakar;

Fe-sarafa anhüm. "Onlara verecek azaptan vazgeçer." Fe-sarafa anhüm. "Onlara verecek azaptan vazgeçer."

Bir üç beş ne ise, mescitte camilerde namaz kılanlar bulunduğu müddetçe demek kiBir üç beş ne ise, mescitte camilerde namaz kılanlar bulunduğu müddetçe demek ki namaz kılanların memlekete değil dünyaya faydası var.namaz kılanların memlekete değil dünyaya faydası var. Dünyaya faydası var, Cenâb-ı Hakk'ın bu azabının üzerimizden atılmasına sebep oluyorlar. Dünyaya faydası var, Cenâb-ı Hakk'ın bu azabının üzerimizden atılmasına sebep oluyorlar.

Onun için Allah kusurlarımızı affetsin, bizim hepimizi de kendisine layık bir şekilde Onun için Allah kusurlarımızı affetsin, bizim hepimizi de kendisine layık bir şekilde ibadet etmek ve rızasını kazanabilmeye çalışan kullarının arasına kabul etsin. ibadet etmek ve rızasını kazanabilmeye çalışan kullarının arasına kabul etsin.

Bakın şimdi; İzâ erâdellahu bi-karyetin helâken. Bakın şimdi;

İzâ erâdellahu bi-karyetin helâken.
Karyeh, köy olsun şehir olsun kasaba olsun ne olursa olsun,Karyeh, köy olsun şehir olsun kasaba olsun ne olursa olsun, insanların toplandığı yerlerdir. insanların toplandığı yerlerdir. En küçüğüne köy diyorlar. Helâken.En küçüğüne köy diyorlar. Helâken. "Bir karyenin helakini murad ediyorsa Cenâb-ı Hak." "Bir karyenin helakini murad ediyorsa Cenâb-ı Hak."

Ha helak çeşitli oluyor, helak etmek mutlaka ölmekle helak, Ha helak çeşitli oluyor, helak etmek mutlaka ölmekle helak, ölmek demek değildir helak.ölmek demek değildir helak. Dalalet de bir helaktir, imandan çıkış da bir helâktır, küfür de bir helâktır. Dalalet de bir helaktir, imandan çıkış da bir helâktır, küfür de bir helâktır.

O zaman ne yapar? Ezhara fîhe'z-zinâ. O zaman ne yapar?

Ezhara fîhe'z-zinâ.
"Bir köyde, bir kasabada, bir karyede zina meydana çıktı mıydı,"Bir köyde, bir kasabada, bir karyede zina meydana çıktı mıydı, aşikâr olmaya başladı mıydı o karye helak olmuştur, hayır yoktur onlarda." aşikâr olmaya başladı mıydı o karye helak olmuştur, hayır yoktur onlarda."

Yani idrak kalmaz, basiret kalmaz, ruh kalmaz,Yani idrak kalmaz, basiret kalmaz, ruh kalmaz, adeta işte diğer mahlukların yaşadıkları gibi yaşarlar. adeta işte diğer mahlukların yaşadıkları gibi yaşarlar.

Neden dersiniz? Kardaşlar! Çok acıdır bu çok acıdır. Neden dersiniz?

Kardaşlar!

Çok acıdır bu çok acıdır.
Biz, istersen İslâm ol istersen olma, İslâmiyete mahsus değildir. Biz, istersen İslâm ol istersen olma, İslâmiyete mahsus değildir. Bir nesil var şimdi ortada evladımız var, bu evladın bir anası bir de babası olur.Bir nesil var şimdi ortada evladımız var, bu evladın bir anası bir de babası olur. Bir evladın iki babası iki anası olmaz. Bir evladın iki babası iki anası olmaz. Bir ana bir babası vardır, bu ananın da babanın da belli olması lazımdır,Bir ana bir babası vardır, bu ananın da babanın da belli olması lazımdır, fakat bu zinada evlat gelirse bunun annesi kimdir, babası kimdir belli değil.fakat bu zinada evlat gelirse bunun annesi kimdir, babası kimdir belli değil. Piç deriz biz ona. Bu piçlerin çoğalması memleketin felaketine başlıca sebeptir, helakleri olacak.Piç deriz biz ona. Bu piçlerin çoğalması memleketin felaketine başlıca sebeptir, helakleri olacak. Piçler dünyaya hakim olur ondan sonra sen de uğraş dur artık. Piçler dünyaya hakim olur ondan sonra sen de uğraş dur artık.

Piç iki türlü olur; birisi işte gayrimeşru mahallerde bulunur, evlenmez, Piç iki türlü olur; birisi işte gayrimeşru mahallerde bulunur, evlenmez, şurada burada vakit geçirir; bir de nikah, nikah-ı sahih denilen nikahı yoktur, şurada burada vakit geçirir; bir de nikah, nikah-ı sahih denilen nikahı yoktur, nikahsız olaraktan kullanır kadınları; boşar, boşadıktan sonra yine onunla yaşar.nikahsız olaraktan kullanır kadınları; boşar, boşadıktan sonra yine onunla yaşar. Şimdi boşamak zor ya, boşuyorsun gitmiyor kadın, gitmeyince Şimdi boşamak zor ya, boşuyorsun gitmiyor kadın, gitmeyince gayri meşru olarak aralarında yine yaşayış devam ediyor.gayri meşru olarak aralarında yine yaşayış devam ediyor. İşte bunların hepsi zinadan mütevellittir. Allah muhafaza etsin. İşte bunların hepsi zinadan mütevellittir.

Allah muhafaza etsin.

Bunları fıkıh kitaplarında ayrı ayrı izah etmiştir ki nikah nasıl sahih olur? Bunları fıkıh kitaplarında ayrı ayrı izah etmiştir ki nikah nasıl sahih olur?

Nikahın sıhhati için iman şarttır, iman olmadıkça hiçbir zaman nikah sahih olmaz,Nikahın sıhhati için iman şarttır, iman olmadıkça hiçbir zaman nikah sahih olmaz, istersen diyanet reisine nikahını kıydır, istersen diyanet reisine nikahını kıydır, istersen Mekke-i Mükerreme'nin Şeyhülislam'ına nikahını kıydır.istersen Mekke-i Mükerreme'nin Şeyhülislam'ına nikahını kıydır. İmansız insanların nikahı sahih olmaz; ikisinin de nikahı, İmansız insanların nikahı sahih olmaz; ikisinin de nikahı, iki nikahlının ikisinin de imanı olması şarttır. iki nikahlının ikisinin de imanı olması şarttır. Gavurun nikahı sahihtir, gavurun nikahı sahihtir papaz kıydı,Gavurun nikahı sahihtir, gavurun nikahı sahihtir papaz kıydı, gavurun papazın kıydığı nikah sahihtir, çünkü o gavur ya İncil'edir gavurun papazın kıydığı nikah sahihtir, çünkü o gavur ya İncil'edir ya Tevrat'adır inanmıştır. ya Tevrat'adır inanmıştır. İki gavurun ikisi de bir inancı vardır ama Müslümanın ne inancı yoksa; İki gavurun ikisi de bir inancı vardır ama Müslümanın ne inancı yoksa;

"Ama ben İncil'e inanıyorum." Olmaz, İncil'e inanıyorsan git papaza. "Ama ben İncil'e inanıyorum."

Olmaz, İncil'e inanıyorsan git papaza.

O ikisinin de Dîn-i İslâm'a tamamıyla inanmış, A'dan Z'ye iman etmiş olmaları şarttır. O ikisinin de Dîn-i İslâm'a tamamıyla inanmış, A'dan Z'ye iman etmiş olmaları şarttır.

Arada kusurları olur o başka, ama iman? İmanda kusur kabul etmez. Arada kusurları olur o başka, ama iman?

İmanda kusur kabul etmez.

Binâenaleyh bir Müslümanın evlenirken;Binâenaleyh bir Müslümanın evlenirken; "Ben seni aldım, sen de bana vardın, sen de şahit ol." [demesiyle] olmadı bu iş. "Ben seni aldım, sen de bana vardın, sen de şahit ol." [demesiyle] olmadı bu iş.

Geçen birisi gitmişte; "Hocaefendi demiş, bizim nikahımızı kıyıverir misin?" Geçen birisi gitmişte; "Hocaefendi demiş, bizim nikahımızı kıyıverir misin?"

E peki oğlum, imanın şartı kaç söyle bakayım? E peki oğlum, imanın şartı kaç söyle bakayım?

Canım bilmiyorum hocaefendi karıştırma! Haydi gidin oğlum, ben böyle nikah kıyamam. Canım bilmiyorum hocaefendi karıştırma!

Haydi gidin oğlum, ben böyle nikah kıyamam.

İmanın şartını bilmeyen insanın nikahı olur mu artık? İmanın şartını bilmeyen insanın nikahı olur mu artık?

Bunları bilmek lazım.Bunları bilmek lazım. Bu hususta söylenmesi lazım gelen söz çok fakat fazlasını söylemeye de lüzum yok,Bu hususta söylenmesi lazım gelen söz çok fakat fazlasını söylemeye de lüzum yok, herkesin idraki var. herkesin idraki var.

Sonra ikinci bir şey, senin de kardeşin var, senin de kardeşin var senin de evladın var, Sonra ikinci bir şey, senin de kardeşin var, senin de kardeşin var senin de evladın var, senin evladına başka birisi taarruz ederse razı olur musun ona? senin evladına başka birisi taarruz ederse razı olur musun ona?

Razı oluyorsan hayvansın. Razı oluyorsan hayvansın.

Razı olmuyorsan sen başkasının evladına nasıl taarruz ediyorsun? Razı olmuyorsan sen başkasının evladına nasıl taarruz ediyorsun?

Allah affetsin bunları. Demek ki şuur denilen şey artık kalmıyor insanlarda,Allah affetsin bunları.

Demek ki şuur denilen şey artık kalmıyor insanlarda,
çarşıda pazardaki mal gibi istediğin gibi alıyorsun istediğin gibi veriyorsun. çarşıda pazardaki mal gibi istediğin gibi alıyorsun istediğin gibi veriyorsun. Ama İslâm'ın, şeriatın buna cevazı var mı yok mu orasını da hiç düşünmüyor insan. Ama İslâm'ın, şeriatın buna cevazı var mı yok mu orasını da hiç düşünmüyor insan.

Allah affetsin kusurlarımızı. Allah affetsin kusurlarımızı.

Binâenaleyh insan daha çocuklarını küçük yaşta yetiştirirken bunlara dikkat etmesini Binâenaleyh insan daha çocuklarını küçük yaşta yetiştirirken bunlara dikkat etmesini tavsiye etmeli, mektepte okumasını öğrenmesi para etmez.tavsiye etmeli, mektepte okumasını öğrenmesi para etmez. Herkes okuyor bugün, fakat Dîn-i İslâm'ı bilip ona göre yolunu tanzim etmesi lazım. Herkes okuyor bugün, fakat Dîn-i İslâm'ı bilip ona göre yolunu tanzim etmesi lazım.

İzâ erâdellâhu kabza rûhi abdin bi-ardın ce'ale lehû bihâ hâceten. İzâ erâdellâhu kabza rûhi abdin bi-ardın ce'ale lehû bihâ hâceten.

İnsanların ecellerinin nerede geleceğini kimse bilmez, nerede nasıl öleceğini kimse bilmez. İnsanların ecellerinin nerede geleceğini kimse bilmez, nerede nasıl öleceğini kimse bilmez. Fakat mesela bir adamın eceli [gelmiş, canı] Hindistan'da alınacak,Fakat mesela bir adamın eceli [gelmiş, canı] Hindistan'da alınacak, adam da burada, bu adamın Hindistan'da ecelinin alınması da yazılmış. adam da burada, bu adamın Hindistan'da ecelinin alınması da yazılmış. Bu adam, ona ne olur olur bir hâcet türer, Bu adam, ona ne olur olur bir hâcet türer, "Ben aman Hindistan'a gideceğim, orada şöyle para kazanılıyormuş, şöyle iyilikler varmış!" "Ben aman Hindistan'a gideceğim, orada şöyle para kazanılıyormuş, şöyle iyilikler varmış!" diyerekten biner tayyareye bakarsın gider, hop Azrail aleyhisselam orada yakalar gider. diyerekten biner tayyareye bakarsın gider, hop Azrail aleyhisselam orada yakalar gider.

Niçin? Orada, [onun canı]orada alınacak. Bunun bir hikayesini dinlemiştim. Niçin?

Orada, [onun canı]orada alınacak.

Bunun bir hikayesini dinlemiştim.
Azrail aleyhisselam Süleyman aleyhisselam'ın yanında duruyormuş.Azrail aleyhisselam Süleyman aleyhisselam'ın yanında duruyormuş. Ona malum kimlerin ecelleri alınacak, canları alınacak.Ona malum kimlerin ecelleri alınacak, canları alınacak. Bakmış ki orada Süleyman aleyhisselam'ın yanında birisi oturuyor.Bakmış ki orada Süleyman aleyhisselam'ın yanında birisi oturuyor. O adamda ta uzak bir memleketten, Çin'den minden.O adamda ta uzak bir memleketten, Çin'den minden. Süleyman aleyhisselam da mesela farz edin ki burada.Süleyman aleyhisselam da mesela farz edin ki burada. Buradan Çin arası ne kadar uzak, o adamında yarın canının alınması lazım,Buradan Çin arası ne kadar uzak, o adamında yarın canının alınması lazım, Azrail aleyhisselam'ca malum.Azrail aleyhisselam'ca malum. İçine şey gelmiş, "Yâ Rab! Bu adam burada. İçine şey gelmiş, "Yâ Rab! Bu adam burada. Şimdi bunun da canının alınması Çin'de filan yerde. Şimdi bunun da canının alınması Çin'de filan yerde. Düşünce tutmuş kendisini, gitmiş. Allah bakalım ne yapar demiş.Düşünce tutmuş kendisini, gitmiş. Allah bakalım ne yapar demiş. Gidince, Süleyman aleyhisselam'a o adam demiş ki; Gidince, Süleyman aleyhisselam'a o adam demiş ki;

"Yahu ben bu adamdan korktum demiş, kim di bu adam? "Yahu ben bu adamdan korktum demiş, kim di bu adam? Beni aman şimdi Çin'e at demiş. O zaman Süleyman aleyhisselam da şeysi var ya,Beni aman şimdi Çin'e at demiş.

O zaman Süleyman aleyhisselam da şeysi var ya,
tayyareleri var, gök tayyareleri, hemen bunu Çin'e atmış. tayyareleri var, gök tayyareleri, hemen bunu Çin'e atmış.

[Azrail aleyhisselam] bakmış ki [adam] saatinde orada. [Azrail aleyhisselam] bakmış ki [adam] saatinde orada.

Hiç Cenâb-ı Hakk'ın işine akıl ermez. Allah kusurlarımızı affetsin. Hiç Cenâb-ı Hakk'ın işine akıl ermez.

Allah kusurlarımızı affetsin.

Demek ki kimimizin [nerede vefat edeceğini bilmiyoruz.]Demek ki kimimizin [nerede vefat edeceğini bilmiyoruz.] Mesela arkadaşımızdan bir tanesi hacta Arafat'tan döndük, Mesela arkadaşımızdan bir tanesi hacta Arafat'tan döndük, işte Mina denilen yere geldik, orada bir yangın dolayısıyla arkadaşımızınişte Mina denilen yere geldik, orada bir yangın dolayısıyla arkadaşımızın birisi orada teslîm-i rûh eyledi.birisi orada teslîm-i rûh eyledi. Şimdi bugün annesiyle kardeşi gelmiş, "Nasıl öldü hocaefendi?" diyerekten soruyorlar. Şimdi bugün annesiyle kardeşi gelmiş, "Nasıl öldü hocaefendi?" diyerekten soruyorlar.

Eh takdîr-i ilâhî, murâd-ı ilâhî ecel burada yakalayacak, eh takdir böyleymiş, Eh takdîr-i ilâhî, murâd-ı ilâhî ecel burada yakalayacak, eh takdir böyleymiş, hükme razı olun dedik, teselli ettik gittiler. hükme razı olun dedik, teselli ettik gittiler.

Onun hiçbir şeyi yok, bir zahmet yok bir meşakkat yok, Onun hiçbir şeyi yok, bir zahmet yok bir meşakkat yok, ecel burada onu yakaladı.ecel burada onu yakaladı. Bu kadar, başka bir şey yok. Hani bir sıkıntıya düşer insan çiğnenir,Bu kadar, başka bir şey yok. Hani bir sıkıntıya düşer insan çiğnenir, yahut şöyle bir tazyikin altında kalır, vurulur murulur, öyle bir şey yok.yahut şöyle bir tazyikin altında kalır, vurulur murulur, öyle bir şey yok. Kalbi malbi de yok. Allah, ecel geldi aldı gitti, hükm-ü ilâhî ama neden? Kalbi malbi de yok.

Allah, ecel geldi aldı gitti, hükm-ü ilâhî ama neden?

Ona bu sene hacca git dediler. Hacı kendisi, bu sene gitmesede olurdu amaOna bu sene hacca git dediler. Hacı kendisi, bu sene gitmesede olurdu ama canı orada çıkacak, o saatte alınacak, binâenaleyh ona hac sevgisi verdirildi, canı orada çıkacak, o saatte alınacak, binâenaleyh ona hac sevgisi verdirildi, hacca gideyim dedi, sevap kazanayın dedi, eh Arafat'ta hacılığını da tamamladı, hacca gideyim dedi, sevap kazanayın dedi, eh Arafat'ta hacılığını da tamamladı, ondan sonra rahatça orada ruhunu teslim etti gitti. ondan sonra rahatça orada ruhunu teslim etti gitti.

Allah makamını âlî eylesin. Allah makamını âlî eylesin.

İzâ erâdellâhu kabza rûhi abdin bi-ardın ce'ale lehû bihâ hâceten. İzâ erâdellâhu kabza rûhi abdin bi-ardın ce'ale lehû bihâ hâceten. "Orası için ona bir hacet bir sebep halk olur, o sebep dolayısıyla oraya gider, "Orası için ona bir hacet bir sebep halk olur, o sebep dolayısıyla oraya gider, orada ruhunu da teslim eder." Ravileri çok, orada ruhunu da teslim eder."

Ravileri çok,
Ahmed b. Hanbel, Hâkim, Taberâni, Ebû Naîm Fi'l-hilye, Buhârî Fi'l-edeb, An ebî Ğurrate'l-Huzelî, Ahmed b. Hanbel, Hâkim, Taberâni, Ebû Naîm Fi'l-hilye, Buhârî Fi'l-edeb, An ebî Ğurrate'l-Huzelî, ve'l-Hâkim ve'l-Beyhaki an Urvete, ve'l-Hâkim an Cündeb radıyallahu anh. ve'l-Hâkim ve'l-Beyhaki an Urvete, ve'l-Hâkim an Cündeb radıyallahu anh.

Bir de şimdi mesâil-i dîniyeden [bahseden bir hdis]; Bir de şimdi mesâil-i dîniyeden [bahseden bir hdis];

İzâ erâde ehadüküm en yezhebe ile'l-halâi ve ukîmetü's-salâtü. İzâ erâde ehadüküm en yezhebe ile'l-halâi ve ukîmetü's-salâtü.

Abdestimiz geldi, halâya gideceğiz, müezzin efendi Allahuekber, Abdestimiz geldi, halâya gideceğiz, müezzin efendi Allahuekber, Allahuekber diye ezana başladı, kamet de olunuyor arkasından... Allahuekber diye ezana başladı, kamet de olunuyor arkasından...

Şimdi halâya gitsem yetişemeyeceğim camiye, Şimdi halâya gitsem yetişemeyeceğim camiye, haydi şu abdestle şu namazı kılayım da ondan sonra temizlenirim rahatlanırım. haydi şu abdestle şu namazı kılayım da ondan sonra temizlenirim rahatlanırım.

Yok öyle şey! Yok öyle şey!

İzâ erâde ehadüküm en yezhebe ile'l-halâi ve ukîmetü's-salâtü fe'l-yezheb ile'l-halâi. İzâ erâde ehadüküm en yezhebe ile'l-halâi ve ukîmetü's-salâtü fe'l-yezheb ile'l-halâi.

Namaz dursun, evvela git rahatla. Namaz dursun, evvela git rahatla. Çünkü ibadette huzur lazım, böyle sıkışaraktan, bunalaraktan, Çünkü ibadette huzur lazım, böyle sıkışaraktan, bunalaraktan, darlık içerisinde namaz, namaz olmaz. darlık içerisinde namaz, namaz olmaz.

Ya? Namazda huzur lazım olduğu için git rahatlan, ondan sonra Hakk'ın huzuruna rahatça dur. Ya?

Namazda huzur lazım olduğu için git rahatlan, ondan sonra Hakk'ın huzuruna rahatça dur.

Yemek de böyle. Açsın, iştahın da var, namaz vakti, yemek de konmuş ortaya, Yemek de böyle. Açsın, iştahın da var, namaz vakti, yemek de konmuş ortaya, ezan da okundu ama benim iştahım da var yemeği yemeye... ezan da okundu ama benim iştahım da var yemeği yemeye... Öyleyse sen yemeği ye, karnını doyur, namaza durduğun vakitte yemekte aklın olmasın. Öyleyse sen yemeği ye, karnını doyur, namaza durduğun vakitte yemekte aklın olmasın. Namaza durduğun vakitte yemekte aklın olmasın huzûr-u ilâhîyede olaraktan rahatça namazını kıl. Namaza durduğun vakitte yemekte aklın olmasın huzûr-u ilâhîyede olaraktan rahatça namazını kıl.

Onun için fe'l-yezheb ile'l-halâi. "Halâya git ondan sonra abdestini tazele." Onun için fe'l-yezheb ile'l-halâi. "Halâya git ondan sonra abdestini tazele."

Eh ama cemaat kaçacak? Ne yapalım, murâd-ı ilâhî. Eh ama cemaat kaçacak?

Ne yapalım, murâd-ı ilâhî.

İzâ erâde ehadüküm seferan. "Bir yere gideceğiz, istedik gerek ticaret için olsun,İzâ erâde ehadüküm seferan. "Bir yere gideceğiz, istedik gerek ticaret için olsun, gerek hac gibi olsun nasıl olursa olsun."gerek hac gibi olsun nasıl olursa olsun." Fe-l-yüsellim alâ ihvânihî. Giderken usulcacık kaçıp gitmek caiz değil.Fe-l-yüsellim alâ ihvânihî. Giderken usulcacık kaçıp gitmek caiz değil. Kimse duymasın gidivereyim, tayyareye biner giderim,Kimse duymasın gidivereyim, tayyareye biner giderim, nereye gittiğimi nereye geldiğimi kimse de duymaz. nereye gittiğimi nereye geldiğimi kimse de duymaz.

Ha öyle değil, Fe-l-yüsellim alâ ihvânihî. "Selam ver arkadaşlarına." Ha öyle değil, Fe-l-yüsellim alâ ihvânihî. "Selam ver arkadaşlarına."

Ben artık filan yere gidiyorum hakkınızı helal edin, gidip var gelmemek var, Ben artık filan yere gidiyorum hakkınızı helal edin, gidip var gelmemek var, gelip bulmamak var.gelip bulmamak var. Selamlaş. Fe-innellâhe yezîdühû bi-da'vetihim hayran. Onlar da sana dua ederler;Selamlaş.

Fe-innellâhe yezîdühû bi-da'vetihim hayran. Onlar da sana dua ederler;
"Yâ Rabbi! Bunun yolunu açık et, selametle gitsin selametle gelsin, işte rızkına da bolluk ver!" "Yâ Rabbi! Bunun yolunu açık et, selametle gitsin selametle gelsin, işte rızkına da bolluk ver!" filan bir şeyler derler,filan bir şeyler derler, "O dualar sebebiyle sende güzel şeyler kazanırsın." Bir tanecik daha kalmış onu da okuyayım; "O dualar sebebiyle sende güzel şeyler kazanırsın."

Bir tanecik daha kalmış onu da okuyayım;

İzâ erâde ehadüküm en yu'tıye ehâhu ardan. İzâ erâde ehadüküm en yu'tıye ehâhu ardan.

Çiftlik sahibi, arazisi bol, birisine diyor ki; "Al bu araziyi sür, ek. Çiftlik sahibi, arazisi bol, birisine diyor ki; "Al bu araziyi sür, ek. Ek ama yarısı benim olsun yarısı senin olsun, yahut ikisi benim olsun birisi benim olsun." Ek ama yarısı benim olsun yarısı senin olsun, yahut ikisi benim olsun birisi benim olsun." Neyse pazarlığa bağlı. "Sakın ha bunu böyle yapmayın."Neyse pazarlığa bağlı.

"Sakın ha bunu böyle yapmayın."
Fe'l-yemnahhâ iyyâhü. "Ona onu bağışla, ek hepsi senin olsun." [de.]Fe'l-yemnahhâ iyyâhü. "Ona onu bağışla, ek hepsi senin olsun." [de.] Ve lâ yu'tîhi bi's-sülüsi ve'r-rubu'i. "Üçü, üçte dörtte hani öyle şey yapma." Ve lâ yu'tîhi bi's-sülüsi ve'r-rubu'i. "Üçü, üçte dörtte hani öyle şey yapma."

Bu İslâmiyet Mekke'den Medine'ye geldi ya, muhacirin fukara, zuafâ hepsi. Bu İslâmiyet Mekke'den Medine'ye geldi ya, muhacirin fukara, zuafâ hepsi. Tabii Ehli Medine'nin bağları bahçeleri var.Tabii Ehli Medine'nin bağları bahçeleri var. Şimdi onlara karşı ilk devirde Cenâb-ı Peygamber bu emri verdi, Şimdi onlara karşı ilk devirde Cenâb-ı Peygamber bu emri verdi, "Onlara verdiğiniz tarlalardan bir şey, bir hak istemeyin, eksinler biçsinler onların olsun. "Onlara verdiğiniz tarlalardan bir şey, bir hak istemeyin, eksinler biçsinler onların olsun. Senin de başka tarlaların var sen de onlarla meşgul ol." Senin de başka tarlaların var sen de onlarla meşgul ol."

Fakat ne zaman ki Müslümanlık rahatlandı, genişlendi, servet sahibi oldu insanlar, Fakat ne zaman ki Müslümanlık rahatlandı, genişlendi, servet sahibi oldu insanlar, bu emir kalktı, buna mensuh diyorlar. bu emir kalktı, buna mensuh diyorlar. Bu nesh olundu, nesh olundu ama yine kıyamete kadar hükmü bakidir ki Bu nesh olundu, nesh olundu ama yine kıyamete kadar hükmü bakidir ki her zaman da fukara bulunur, her zaman da servet sahibi bulunur.her zaman da fukara bulunur, her zaman da servet sahibi bulunur. Binâenaleyh bunları böyle bir yer verdiğin vakit bir fukaraya,Binâenaleyh bunları böyle bir yer verdiğin vakit bir fukaraya, bu fukaranın canını alırcasına;bu fukaranın canını alırcasına; "Sen sür ek, yarısını da bana ver ben de rahat edeyim." "Sen sür ek, yarısını da bana ver ben de rahat edeyim." Bu doğru bir şey değil, fukaraya ver o da geçinsin. Çok olanlar için... Bu doğru bir şey değil, fukaraya ver o da geçinsin. Çok olanlar için...

Büyük çiftliklerde bugün mesela arazilerin taksimindeki davalar buradan geliyor, Büyük çiftliklerde bugün mesela arazilerin taksimindeki davalar buradan geliyor, fukarada bir şey yok, ötekinin binlerce dönüm arazisi var.fukarada bir şey yok, ötekinin binlerce dönüm arazisi var. Bunu da fukarayı zuafaya veriyor ama yarılama veriyor,Bunu da fukarayı zuafaya veriyor ama yarılama veriyor, şu hesapla veriyor bu hesapla veriyor, o zavallı da ancak boğazını doyurabiliyor,şu hesapla veriyor bu hesapla veriyor, o zavallı da ancak boğazını doyurabiliyor, öteki de otomobillerle sefâ sürüyor. öteki de otomobillerle sefâ sürüyor.

Binâenaleyh bu insaflı bir şey değildir. Binâenaleyh bu insaflı bir şey değildir. İnsan haddine göre, haddine göre hareket etmeli. İnsan haddine göre, haddine göre hareket etmeli. Bunları, bunu yaparsa bundan dolayı da mesul olmaz sevap kâr olur, sevap kazanmış olur. Bunları, bunu yaparsa bundan dolayı da mesul olmaz sevap kâr olur, sevap kazanmış olur.

Allah kusurlarımızı affetsin. Bundan tabii memleketin de çok faydası oluyor,Allah kusurlarımızı affetsin.

Bundan tabii memleketin de çok faydası oluyor,
milletin de faydası oluyor, sevgiye de büyük vesile olur. milletin de faydası oluyor, sevgiye de büyük vesile olur. Şimdi bu araziden sana bu kadar yer verdim, on dönüm yirmi dönüm,Şimdi bu araziden sana bu kadar yer verdim, on dönüm yirmi dönüm, al bunu sen sür dedi, herifte daha var yüzlerce dönüm... al bunu sen sür dedi, herifte daha var yüzlerce dönüm... E o adam, bunu bana bağışladı diyerekten o adamı sever, elinden bir şey almıyor çünkü.... E o adam, bunu bana bağışladı diyerekten o adamı sever, elinden bir şey almıyor çünkü....

Lillâhi'l-Fâtiha. Lillâhi'l-Fâtiha.

Konuşma Hakkında
Tema 1
Tema 2